Birlik İlmi
  KARANLIĞIN TINISI OLAN İNSANLIK1, 4. AKIŞ
 

28.ARALIK.2016 TARİHLİ KARANLIĞIN TINISI OLAN İNSANLIK
AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ, 4. AKIŞ

Dağlarım... "Tuan" dedikleri bilgidir. Ama o Tuan, muktedir ilimle tohumlanan bir kelamdır... Tuanı kodladığınızı düşünün şu anda... Kodlanış ve yoğunlaşma ama bilişle....

Bugün Dünya'nın Ruhu olan insan yeni dönemleri tohumladı... Ve kodladı. Hepimiz mükafatımız olan ilm-i Ka Ha olan insanla dürümlemeye geldik... Bu yoğun çırpınışta çatı kurduk ve buradayız...

Dün ölü olan dünya, yaşama tüm insanlığın kulu olarak indi... Öfkemiz yok çok mutluyuz. Kurulların tümü burada bugün... Her bir kurul kendi yüreğini dürümleyerek, teknik kapıların gücünü hak etmeye çabaladı...

Burası nurdur ve kupa insan soyudur... Kuran insan Allah'ın dediğini diyemedi. Mutlaktı ama yaşamı tohumlayamadı. Bu yoğun ışık mutlak kapıları, mutlak yarınları hak etti. Cemaatin gücü arttı.

Karşı karşıya kalınan bir meseleydi zaman. Hani nerdeydi zaman. Hepimiz göz olarak tükenen dünyalarla görev taşırken, zaiyatla taşıyorduk. Zamana kaynak olabilmek için muktedir olmamız şarttı.

Arzın gücünü hak etmemiz ve Bütünün Görevini tohumlamamız gerekliydi. Kalemin Levhi Kapısı'nı açmalıydık ve yoğunluğu arttırmalıydık.

Çamur yoğuran dünyanın artık Rahman olarak mutlak Kuran olması şarttı.

"Kuran-ı Kerim elim ayağımdır" derler... Sistemin Gücü olan İnsan Soyu... Aha bilin ki eli ayağı olan Allah'ın tınısını duyandır...

Her karanlık, bir yaşamı tohumlar... Kalemin Levhi kapısını açtıktan sonra karanlık, sınırları aşar geçer... Ve karanlığın Aşkın Sistemleşmeyi gerçekleştirebilmesi için, her birimizin yüreğine akması gerekir.

Ama akabilirse mutlak kulluk ile akacak ve aktığında tohumları koruyacaktı. Çok mutluyuz ki hepimiz görevimizi hak ettik, başardık ve burada bu tohumlarla kontrol kurabildik...

Olan nedir? Diye soruyorlar... Olan diriliğin artışından öte Kuran'ın ilme kalem oluşudur. Kontrol dışı hiç bir biliş yoktur korkmayın... Toprak toplum tohumlanıyor ve bütünün gözü oluyor... Kaç ekmek yapıldı dünyada diye sordular... El ayak çekilmeden tek ekmekle bütünün gücü kodlandı.

O tek ekmek ağır yükü hafifleten insanlık ekmeğidir. Ve o ekmeği hepimiz bir tek olup başarıyla yoğurduk ve yaptık... Dünya ilmi Bütünün Gücü oldu...

Ve Bütünün Kürzi kapısını açtık. Eğer ekmek hepimizin olmasaydı; muradımız kuran olmazdı ve yoğunluğumuzdaki ışık yanmazdı.

Alemlerin Rabbi olan Allah dedi ki "önce görev taşı, sonra kulluk yap, sonra akıl tınısını duy, sonra muktedir ol ve bütünün gücünü kürzi kapılardan aşırt..." Ben Allah'a dedim ki " ama seninle olursak olur..." Ama dediki Allah "ben dünyayı hak etmeye değil; hak kalemi tohumlamaya ineceğim..."

Ala ala verdik, vere vere elimizden geleni yaptık, gök sözcülüğü olan bu çalışmada mutlak karanlığın, mutlak yaşamların, mutlak kalemlerin, tende teknik kalem oluşunu sağladık. Ve Bütünün Gözü olduk...

Burada dünyalar var. Emsal dünyalar... Bir çok dünya kurduk. Bunların çoğu mutlak ve çoğu muktedirdi. Ama kuran insanı bütünün gücünü türevleri ile tohumladıktan itibaren, karanlığın tınısınsan teknik kapıları açarak, mahrek olan insanla çalışacaktık. Ve bütün bunları yaptık.

Eren dürümlerde dillenir. Akan hakka varır, yaşamda dillenir. Ekmek olansa, bilişte dillenir, biz tüm insanlıkta dilleniriz... En çok da Allah'ın dediğini diyenlerle... Ama yolu açmadan bütünün gücü haline dönüşmek imkanı yoktu... Şu anda bu çalışma ile bizler, kendi yoğunluğumuzun ötelerine ulaşatık...

Olupta, ölenler var.. Olmadan görevini hak etmeden gidenler var. Ekmek olmak için çabalayıp; harını yükseltmeden toprak topluma tohum olamadan; İmparatorluğun gücünden gerçek cevhere indirilip karanlıkta tahditsiz olan yoğunluklarında kırıcı olanlar var... Ama hepsinin dışında; cennet kuranlarda var. Kontrol dışı bilgileri kodlayanlar ve hepsinin dışında muktedir insanlığı hak etmeye çabalayanlar da var.

Eğer karanlık tınıyı koruyamayacaksa; o tınıyı Bütünün Gücü haline dönüştürme niyetimiz olmaz!... Buyurun bunları anlayın...

Çanı çalanlar, aklın kapısından geçmedikçe, hakkın kelamı olamayacaklarını da bilmelidirler.

Şimdi canlarım Şemsin eli ayağı insanlıkta ya şeytanın şarkısını da okuyacak bilirsiniz... Ama teninde temizlikte var onun. Ama o der ki "ben geleyim de ses vereyim" Ya Ka Ha ben sen, sen ben değil miyiz?.. Geniş zamanların gücünü hak ettiğinden beri burada değil misin? Orta kapıların tümünden göç kapılarını tohumlayarak, mutlak kalem olmadın mı?.. Kanat taktığından beri hep görevin sesiz zamanları dillemek değil midir? Eğer sen Mevlana Kodlarıyla tohumlanmamış olsaydın, dümenin başında olur muydun?..

Ulu dünyalı, ben senim anla!.. Arzın gücü olarak burada olmanı isterdim ama yeşilin diriliğinden, derelerinden akıpta yoğunluğu tohumlayıp Bütünün Gücü haline dönüşmedikçe kendini hak etmedikçe buraya gelmeyecektin.

Kendini tohumla ve halogram olan ışığını kodla, biz seni sana verelim... Hadi geç...

Şansı var ki dünyanın levhi kapısını açtık ve ocağını yeniledik...

Öyle çok çalışır ki... Kanatlanmış yolu bulmuş, mutlak kulluk yapıyor ve bizimle oluyor... Eh canlarım, dans ettik yaşamda hep... Dans ettik... Sevgiyle hep sistemli olarak ve yürekle... Ama dans ettik... Çantamızda hep aşk vardı. Şarkılar okuduk bütünde ve tükenenlerin tümünde öz görevlilerle buluştuk.

Korktular mı? Yok korkmadılar... Tabuları yıktık... Arzın gücüyüz biz.. Korkmadık ve korkmadılar... Ala vere değil, el ele çalıştık... Hep el ele...

Karanlık dindi. Aktı geçti o din... Ama aklın kapısını açmadan dürümlenmedi... Bizisizdi... Eşyaydı ama yarındı... Ayı boy boy kestiler dediler ki "artık ay küçüldü..." 
Dedik ki "ayı bütünleyelim..". Ayı kodladık, topladık, tanrılık kalemi yaptık ve dedik ki ay güneşi kodlasın.

Oyunlar oynadık dünyada, çok mutluyduk. Oyun oynadık... Dans ettik. Şarkılar okuduk ama hep akıl kalemi olup...

Bugün neler oluyor? Ne yapıyoruz?.. Irkların dürümlerini açtık... Hepsi kendini kodlamış... Ama başkası yok oralarda... Dedik ki hepimiz insanız hadi tekleşelim. Çok mutlandılar çok dediler ki hak tahta oturalım... Ah işte dedik geç dedik... Korkmadan geçtik canlılar, korkmadan...

Dünya artık yenileniyor. Ve artık insanlık "ben sen" demeyecek... Biz diyecek... Dünya yenileniyor artık insanlık "Aha diyecek, Hah diyecek... Şer yaratmadan, aşk diyecek..." Seyfullahların türevlerini tohumladıkları ışığın kontrolunda hak diyecekler... Rahmanın kapısı açık artık... O kapıyı açtık canlılar... O kapı açık ve o kapı Allah'ın dediğini diyenlerle açldı...

Ve bütün kötülükleri aştık geçtik. Biz bütün insanlığı kontrole geldik... Ama bu kontrol fakihlerin dürümlerdeki tik taklarla değil, ilimle oldu... Yani otomatik sistemleşmelerin ötesinde kodlamalar yaptık...

Bir çokları "Saltanat" dediler. Alemlerin ilminde sel altın ışık, sal Allah... Biz o salda seli tohumlayan insanlığız.

Ve dediler ki "ey dünya Ka Ha olan resim yapalım." "Dinle" dedim... "Ben dürümlere inmeyeceğim ama sen seni indir..."

Doğan günüm ben oh dedim işte bu... Yedi doğum yaptı dünya, hepsinde insan vardı... Yedi tohum ekti dünya, hepsinde ilim vardı... Yedi yaratıcılık kodladı hepsinde sayfa sayfa akıl vardı.... Ve yedi görev taşıttık, nihanda levhide ekip olarak... Hepsi mutluluktu bize... Ve yedinci güç aklın kürzi kapısına mutlak kuran oldu ve aktı... Ve yer gök insanlaştı işte...

Burası Allah'ın dediğini diyenlerin meclisidir. Burası hakkın kalemi olanların, levhi kalemlerinin, kürzi kayıtlarının, diriliklerinin dürümlendiği ilim kalemidir...

Seyfullah olanların, kuranlarında kodlanan insanlığın, kuran olmalarına gerek yok burada!... Şarkı okusalarda; okunan her anda bizim yüreklerimiz kuran olur...

Koruyucuyuz canlılar... İnsanlığı korumak üzere sistemli olarak sesleşmekteyiz... Ses yaşamdır anlayın... Siyahın o en siyahındaki o ses hakka varanın tınısıdır ki yaşamı kodlayıp tohumlayandır... Ve her anı koruyandır ama yeni dünya için... Şükrettik ki burada mutlak kapıların açılması sağlandı. İşte mutluluk budur.

Hey zaman!.. Allah'ın tahtı insanlık buradadır. Hey diriler!.. Aklın kalemi olan insanlık kapıları açıyor... Aşık olduğumuz o zaman sırrı insan, haliki hakta taht oluyor... Ve biz hepimiz, yerkürenin gücü oluyoruz...

Burada mutluluk var... Burada huzur var... Burası aklın kalemi... Şimdilik size vereceğim budur.

Ve şimdi artık Tanrı Kapısı'nı açıyorum. Ve oradan dillenmeye başlıyorum. Bunu kayda giriyorum...

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ


https://vimeo.com/197391326
 

 
  Bugün 16 ziyaretçi kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol