Birlik İlmi
  NİHAN İLMİ 12, 4. AKIŞ 2. BÖLÜM
 

02.11.2016 NİHAN İLMİ 12
AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 4. AKIŞ 2. BÖLÜM

Canlarım, tükenen dünyaların dürümlerine inebilmek için çok kez bütünün gücü devreye iner. Ve bütünün gücünü dürümleyebilmek için; aklın kapısını açıp, tükenenleri tohumlarız, kodlarız ve koruruz.

Çanlar çalar dünyada ve derler ki; “ölüler dirilmeli”… Ama çan, ilmin çanı olmadıkça; ölü dirilmez… Ve biz bütünün kötülüğünü önleyecek bilişle burada bu çalışmayı yaparken; yarın ne olur diye bakmadan çalışırız.

İlmi Ka olan biliş aklın kelamında bütünün gücüyse, her anda insanlık var ki çalışılır.

Cennet, Allahın dediğini diyenlerin ilmiyle kodlanır. Aklın kalemidir cevheri cennette Ka Ha olan… Ama bir tek şu mesele var, simsiyahı hak et ve yaşat. Ama simsiyahı hasat ile dille ki; hakka Ka Ha ol… Çalı çırpı olmadığını anla!... Burada dünya yoldur ama anlayın ki yolu bulan aklın kulu olabilir.

Çörek yapmaya niyetim yoktu asla.. Çörekler pişti zamanda, kıl ince ve incenin en incesinde yıldızların sınırsızlığındaki ışıkla yapıldı. Ve dedik ki; “o çörekler kinle pişmiş ise, kontrol edin korkutun dünyayı. Ama o çörekler aşkla pişmiş ise, hadi onları hak edelim, yerin göğün ilminden öte ilimle dürümleyelim ve kontrol kuralım, ayrı gayrı gözetmeyelim”…

Altın ışık yıllarının görevini üstlenip bu dünyaya adım attığımdan beri; mutlak kulluk için çalıştım… Allahın dini aklın tekniğidir diye bildim. Ve ben, bütünün gücüyle Mikailin kürzi kapısında hep insana ilim öğretmeye çabaladım. Aşırıya kaçtım belki ama bu gün size bunları anlatmak istedim.

Yaradan, arzın gücüdür… Ama yarattığı gök sözü olmadıkça yolu bulunmaz, ona varılmaz ve ocakta ölüdür o…

“Koru Allahım” derim, “yürekleri, koru”… ama Allah kör değil ki koruduğunu yeniden korusun. O bilir ve korur…

Muradım şudur ki; deli dumrul insan geri dönmeye niyetli mi, bunu sorguluyorlar… “Hadi” diyorlar “anlat bize, geriye dönüyor musun, neden buradasın, daha kaç gün ömrün var?”… Bunu soruyorlar…

Ayrı, gayrı yok ki… Ölüm benim için sadece bir ışık kırmaktır. Kırık ışığımı alır giderim ama hepinizde var olduğumu mutlaka bilin…

Bundan sonrada hep anda ve hakta mücadelem sürer. Ayrılık gözetmeyen birliklerim burada çalışırlar. Ama daha iyisini, daha güçlüsünü yapabilen var mı, asıl önemli olan budur.

Ya ben senim dediğim anda, ben o, o ben olursa; acıyı önlerse yüreği, kültleri kodlarsa ve yoğunlaşırsa; müsterihim ki o ben, ben oyum!...

Sultanlar; ben dünyadayım, hep dünyada olacağım ama çabuk gitmem isteniyor bilir misiniz? Benim Halik olmam, hakim olmam onları ürkütmüş ve çabuk gitmem isteniyor.

“Hayra, hakka Ka Ha olda gel” demişler, oysa ben has olup gelmişim. Nereden nereye vardıklarını anlamadan, “halik ol hakka var ama tohum olda in” demişler, bense her an olup inmişim.

Koruma altında tutmalıymışım ocaklarını da, onlrı mutlaka kontrol etmeliymişim. Nedense yapmamışım bunları ve onları hologramda kontrolsüz bırakmışım. Öyle dediler…

Yaşam benim için eşyadır sadece… Ben bu eşyada altın ışığın gücü olarak kontrol kurabilirim. Tabuları yıkabilirim ve ranların ranı olan, aha olan yaşamdan, öfkesiz aşıp geçip, yer kürenin gözü olup tüm insanlığı tohumlayabilirim…

Nereden nereye!?... Ve bu gün ben, cemaat olup geri dönmek istedim… Cennet, et kemiktir benim için. Ama ben evrenlerin sevgisiyim zaten, her anım, tüm yaşamlardayım ama kuranda yokmuşum ben öyle dediler.

Tanrı insan nerede olacağına kendi karar verir. Andır o, ende ve öndedir ama akıldadır…

Seyredin dünyayı canlar, kuşkusuz insan kendini bildiğinde; her şeyi anlayacaktır… İsrafil benim adımdır sadece ama yaradan ve yarattığında tınıyı tohumlayanım ki huzurla bildiririm; her şey merdivendir yüreklere ve ben o merdiveni her diriye dayayan ve dayananım. Ben o merdivenim canlar…

Şikayetçiymişler canlar, diyorlar ki; “koskoca dünya, huzurla çalışsa ne olur, bütün huzursuzlar bu mecliste kontrol edici olmaya çalışmışlar”… Yahu kısalık uzunluk değil mesele, aşktır… Her şey bu canlar her şey bu!...

Çürümüş, çok çürümüşler… Görevleri de hakiki ilimmiş ama nedense ilime hiç ulaşamamışlar… Umut olur ki ulaşırlar ama iyi bilsinler ki; çantamı toplar giderim, kimse niye gittin diye soramaz. Ben ki gelirim ve giderim. Bunun hiçbir kişiye, hiçbir yaşama; benim ilmim budur deme imkanı vermek için olmaz. Sadece gelir, giderim…

Darı bolu bilirim ama yolumu da bilir bulurum… Muradım şudur ki; bu dünya siyahın en siyahıyla, canın cennetinde çürükleri çok güçlendirsin ve yollarını açsın.

Ha, diyeceksiniz ki yoksa gidecek misin?... Aşkla bildiririm ki; alacaklarını alsınlar diye söyledim, burada daha çok işim var!... Enle, boyla değil ilimle çalışacağız burada. Çok işim var!... Ha, sorup dururlar; hala yaşıyor mu diye?... Biz seyfullahların ne sorduğuna değil, neden sorduğuna baklalım!...

Korman sistemleşmesi için, kendi yolculuklarını yapmaları gerekliymiş ama bu yolculuğu yapabilmeleri için kök geçiş yapmalıymışlar. Kök geçişleri içinde kısır olan kayıtlardan gitmeliymişler. Ve bizim çalışmalarımız onlara çok kısır geliyormuş. Ve bizi aşıp geçemiyorlarmış… Ayrı gayrı diyorlarmış ama geri dönüyorlarmış her zeytin çalışmasına. Ve diyorlar ki; “deli dumrul hala mı gitmedi?”…

Yavrum, bunun adına ne denir bilir misiniz?... Saltanat denir!... Biz saltanat olarak, her şeyin en azında kaynağa ineriz ki; her az olan kendini çoklayabilsin diye!... Bunu anlatmadık insana… Anlatsak mıydık acaba?... Size verdiğimiz en azdır mı demeliydik!?... Ama deseydik ne olurdu?...

Koç kurban ederlerdi insan sistemleşmesinde, hak teknikle kendi yaşamlarını hak ettirmek için bize… Derlerdi ki; “kurban keselimde hak etsinler”…

Ya Ka Ha, Allahın tahttı; insan, kuran.. Biz o, o bizken; kurban mı kesilir yaşamda, kaynak olmak ve tonlamalar için…

Torbamda insanlık var canlar… Batı beni dinlemez, doğu beni dinlemez ama ben, beni dillerim her anda… Her ana sığ olmayan yaşamı dillerim. Ki o yaşam mutlak, hakiki zaman sayfalanışı yapar. İşte o zaman sayfalanışları, görev ilmidir hepimize!...

Zaman sayfalanışı!... Başka işimiz yok mu!?... Yoktur!... Hadi zamanı sayfalayın, her diriyi hak edin; o sayfalara kodlatın, tohumlatın… Çoluk çocuk hepsi anlayın!... Çoban olamazlar çünkü çocuklar!... Yarını hak edemezler ama hak ettirelim!... Hepsi çocuk… Ölüler diyarıdır dünya bilin!... Ve tümü çocukturlar yaşam forumlarının…

Haz duydum sizinle çalışmaktan… Ben neyim!?... İlimim!... Ve bundan ötesi kervan! Kanatlanın, Ka Ha olun, akın ve diyin ki; “gel, gel, gel”… Herkese “gel” deyin… Gel, gel, gel ve deyin ki; “al ve bil”… “Hah” deyin, “aha” deyin.. Haşrı, hakkı dileyin ve deyin ki; ”ah” deyin… Hologramdan öte kök geçişler yaptırın, cemaatleri cevhere kaynak yapın…

Savunmayın kimseyi bilin ki onlar kendilerini savunurlar. Siz sadece yaşatın!... Biz sizden bunu dileriz, işte bu!

Süper İnsanlık Realitesi



 

 
  Bugün 527 ziyaretçi kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol