Birlik İlmi
  NİHAN İLMİ 14, 1. AKIŞ 1. BÖLÜM
 

16.11.2016 NİHAN İLMİ 14
AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 1. AKIŞ 1. BÖLÜM

Yaşamak, sığ bir dürümde her şeyi hak edip anlamak demektir ki; bizler bu gün sizinle olurken bunu sorguladık.

Anlamak ama hasatçı bir ilimle anlamak… İsrafil sizsiz değildir, biz sizsiz değiliz ama “anlaşılabilir mi bilgilerimiz” diye sorduğunuzda, dinledik sizi aha bu, dinledik…

Ayrılık yok ki; anlaşma yaptık geldik birleştik ama anlaşılır mı bilgiler diye sorduk, soğuk bir gün ve soğuk bir ışık ve yaşam soğuk ama doğanın gücü de soğuk… Bu soğuk yaşamda anlaşılır olmak kolay mı zannettiniz?... Eğer dünya yoğunlaşıp da yol ilimle tohumlanacaksa, her şey daha açık daha anlaşılır olmalı derler. Dinci kelamda, insancı kalemde; bunlar hep sorgulanır.

Aşk dedikleri de insanın kelamıdır… Ama aşkı hasata tohumlarsak, ağır yüktür tüm insanlığa bu. Herkes kendi nihan ilmini dinler. Diri Ka Ha olan aklını dinler de yaşamı her anda dinlemez ki…

Boştur dünya, her şey boştur, dürümler boştur ama yaşamda boştur. Öyle süper sistemleşmeler yapıldı ki bu zamanda, hangi zaman sistemi daha güçlü diye baktığınız zaman bileceksiniz ki; yer küre ölülerin dürümlerinden çok daha güçlü bir simsiyahlıktadır.

Bunları anlayabilecek mi dünyalı!?... Bunları anlatabilecek mi zaman sayfaları?... Hakka varanların tınıları kodlanmış mı acaba?...

Oğullarım, dünyalılar, ben; toprak toplum olarak yaşayanlardan birisiyim sadece. Ama doğanın gücüyle görevi aldığım zaman korku başlamıştı. Din kalem, ilmi Ka’da bitişiktir zamana… İnsansa kalem olduğunda her anda mevcut olur. İşte onun içindir, kurtarılmış toplumların torba, torba ilimle gökleri güçlendirmeleri hepimiz için mutlak kapıların, hak teknikle kaleme varışı ise hepimiz mutlanırız o yoğunlukta ama kalem ölülerin kalemi olduğunda, yaşam kontrol edici olamaz.

Derim ki; “benim altın ışığım görevimde kodlanmış, yüreğimde koklanmış olduğundan, ben muradımla mutlak kaynağımla toprağa, topluma indiğimden, her şeyi hak edip başarırım”…

Baştan beri iblislerin ilminden öte ilmim olduğunu, temiz bir kapı olduğunu, tüm insanlığa açılan o kapının ve hak kelamın hakka varanın tınısı olduğunu anlattım… Ama neye yarar. “Er ya da geç anlatılır” diyorlar ya hani, anlaşılır olmadıkça anlatılır olmanın anlamı yok ki…

Bir kebe, bir hakiki ilme ve bir yaşama inen insan kendini hak ettiğinde, hak tahtta oturduğunda, öfkeyi aştığı zaman bütünün gücünü kodladığında; her şey netleşir… Devinim arttıkça artar ve yol aklın kulu olur.

Umut olur ki; ölüyü dirilttiğimizden öte ölülerin türenen tariklerinden ötede, ölümlü olanları da hak ilmiyle kaleme kodlayabiliriz ki korku aşılır…

Bunca çaba nedendir, niçindir?... Değerliler, bunca çaba ilim için, hak ilminin hak teknikle dürümlenişi için ve yaşamın örtü örtünmeden kök geçişlerini yapması için, geri çekiliş de gerekenin kaleme indirilişinden ve yolu açılışından dolayı kodlamadır.

Burada bu çalışmada kontrol dışı hiçbir bilgi vermediğimiz kesindir!... Ve bu çalışmayı, Mikail’in görevi olarak kodlayanlar anladılar ki; kontrol dışı bilgi aklın kelamında kodlandığına artık kontrol kurulur. Ve burada öfkeler aşılır, kök geçişler yapılır ve yarınlar tohum olarak bilişe kaynak olur.

Biz dünyalılar, toyduk… Oğullarımızı kontrol edemedik, koruyamadık… Amonların kendi yaşamlarında da bu toyluk meknuzdu. Ne yazık ki; atı alan görev istedi, geldi “Allah’ın dediğini diyorum” dedi ve gök sessizliklerini dillemeye, koyu ışığını hak etmeye çabaladı. “Biliş halindeyim” dedi, “ilimi hak ettim” dedi, “yalını ya levhi olarak, ya hakiki levhi olarak kaynağa aldım” dedi, her şeyi dilledi de; koruma istediği zaman yürekler, kontrol dışı saydı hepsini ve yerin kapısını açtı kodladı, kokladı, topladı ve tahditledi hepsini de.

Bu gün yürümekte olan bir sayfadayız. Öyle çok yürüttük ki o sayfada insanlığı, yeniledik ve yürüttük, yine yürütüyoruz…

İnsan sırrıdır, insanın Ka Ha olan aklında; kök göklerin gücünü alıp da, çürümeden, çürütmeden insana yol açmak ve onları yaratmak.

“Buradan ötede ne var” diye sordukların da; insan var diyemedik, ilim var diyemedik, “yaşam var” dedik… Yaşam ama o yaşam; kanatlanmadıkça, ışığa hak olmadıkça, yalın olduğundan kontrol kuramadığını anlatmadıkça; hiçbir şeyi anlatamayız insan soyuna.

Diyorlar ki “yalın niçin anlaşılmaz ya da yalın; niye kontrol edici olmaz?”... Anlatayım… Biz yalın bilgi verdiğimizde o bilgi herkesin anlayacağı dirilikle verilir. Ama anlatan, o bilgide kendi yüreğini anlatmadığı sürece; yalında har olmaz. Ve o yalında sığlık olur…

“Ben dünyayı hak ettim” demek bir tek ilimse; o ilim hak teknikle kodlanmadığında, orada yaşam olmaz. Herkes iyi bilmeli ki; bir ten bir tanrı kalemi iken, o ten yarını kontrol etmedikçe yoğunluğunu tohumlayamayacağından, ağır yük taşımaya devam eder…

Devamı 2. Bölümde verilecektir…

Süper İnsanlık Realitesi


https://vimeo.com/191819686
 

 
  Bugün 184 ziyaretçi kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol