Birlik İlmi
  NİHAN İLMİ 14, 1. AKIŞ 2. BÖLÜM
 

16.KASIM.2016 TARİHLİ NİHAN İLMİ 14
AV.NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ. 1.AKIŞ-2. BÖLÜM

Burada bu çalışmalarda verdiğimiz bilgilerin, bir kısmı yalın, bir kısmı ise harlıydı... Harlı bilgi anlatıldı ama anlaşılamadı. Yalın bilgi ise anlaşıldı ama akıp geçmedi... Bunun sonrasında tüm insanlık koruyucu tohumlamada bulunamadı... Ve sandılar ki bilgimiz çok ama çok kırık. Dediler ki "biz bu bilgileri okuduk ama hiç bir mana çıkaramadık. Sade insanı anlamaya çalıştık..."

Değerliler, buyurun korku bu... Eminim ki dünyalı beni dinler ama hak edip anlaması için derinleşmesi gerekir... Derinleştiği zaman kendini o yoğunlukta bulur... Ve o yoğunlukta kendi ile koruyucu olur...

Eğer birisi ben yokum ama senin yoğunluğuna indim de oldum derse; ona deyin ki "sen o yoğunluğa indiğinde kendi yüreğine indin... Çünkü orada ben değil, sen oldun..." Bu önemlidir...

Birler Kapısı'nı açtığımız zaman her şey o yoğunlukta bütünün gücünü tohumladı. Ve dinler tarihinde hep böyle oldu diye düşünüldü.

Ve gördüler ki dinler, dirileri hak ettiren ve has tınıyı tohumlayan ilimdi... Ama dinci kelamı, kalem diye bildiğinde artık o yoğunlukta ışık yoğun kayıtlamayı sürdüremedi çünkü her an bir sistem kontrolu gerekliydi... Ve bu sistem kontrolu da artık kendi yoğunluğundan gerçekleştirilmeliydi... Bugün de bu görülmekte hep budur olan...

Ama biri "ben dinden öte dini hak ettim; bu din kaynağının ötesinde bir kaynaktayım" dediğinde ona deyin ki " dinin ilmi hakiki ilimse o ilim seni sana verebilmelidir" O ilim sana sistem olmalıdır... O ilimde akil, hakiki kalem olmalıdır... Ve o ilimde sen kendi yüreğini dinlemelisin... Bunu başlangıçta hep anlattık... Bugün de anlatıyoruz...

Bütün körler görev isterler... Hepsi kör... Gözlerinde kürzi kalem yok... Işıklarında kaynak yok... Toy ilim kapısıyla, toy kalem ayrışır... Çünkü ikiside toy... Biri der ki "ben öfkeyi aşarım, seninle çalışırım " Öteki de "ben seni hak ettim der" ama bir tek olmaları insanlık levhisinde çok kolay olmaz...

Burada bu çalışmada her şey çok net verilir. Hepiniz net bilgi çekip alırsınız. Ama çektiğiniz kendi yüreğinizin ilmidir. Burada aldığınız sizsiniz... Ve benim verdiğim sizin ilminizden farklılaşır. Ve diyebilirim ki "ama ben bunu böyle değil şöyle vermiştim..." Tanrılık kalemi budur canlar...

Han insandır... Hanı halik sayan insanlıktır... Harı yükselten, hasatçı olan, hakkın tınısı tohumlayan, aklın kelamı olan... Ve diyebilir misiniz ki "bana sayfa açta ben beni yazayım..." Barışta bu olmaz, savaşta olur... Ben sizle savaş halindeysem derim ki "ben sana seni anlatayayım..." Ama ben sende barış halindeysem sen sana beni değil seni anlat... Amaç budur.

Kulun kuldan üstünlüğü yoktur!.. Unutmayın ama kulun KARE KÜP KÜRE değil insan olduğunu anlaması için yerin gücünü dinlemesi gerekir... İki dünya yoktur... Tek bir dünya ama bu dünyada yığınlar, ırklar, kalemciler, kurancılar, turancılar vardır. Hepsi farklıdır...

"Ben Dünya" dediğim zaman beden insan soyuysa her andır... "Ve ben bu dünyayı tohumladım, kontrol kurdum" dersem insanlaştım demektir bu...

"İkrar" dediğiniz ne bilir misiniz? Kinin kelamdan çıkışıdır "ikrar." Yaşamın kaynaktan tını olarak ayrışmasıdır... Her şey ama her şey insanlık ilmidir... Muradım dünyanın kelamda kendini hak etmesi ve yarınları kodlamasıdır...

Dünden dünlere vardım. Gözüm gördü ki yoğunluk artmış... Ama daha evvelki zamanlara indiğimde şunu gördüm "yaşam insan ve o insan levhi ama hikaye hepsi çünkü dirilik yok..." Ve gördüm ki korktular insandan... Her insan insanlık kalemi olmaktan kontrollu olarak çekildi... Çünkü insan "ben KARE, KÜP, KÜRE'yim diyemediğinde, kana kanım" dedi. Herkes kendi kanından, kendi yaşamından kendini hak etti kontrol etti ama torba torba ilim isteyerek yaptı bunu...

"Borcum yok yaşama" dedim!.. Bunu hep derim... Ben insana ilimle geldim. Ama benim ilmim, insanın kelamıdır...

Hepimiz herkese kendimizi anlattık... Doğal dünyanın gücünü anlattık... Çorbamızdan söz ettik... Teli telden ayırmayan levhiden söz ettik... "Yar ben sen" dedik. Esmaların dürümlerindeki kelamdan insanlığa inen yaşamdan söz ettik. Hepimiz kendimizi anlattık esasen... Daha da önemlisi "ben dünyada öfkeyi aşabilen biriyim" demedim... Nihanın levhi kaleminde al ver denilen yaşam... Pick pick'dir. Ama o pick'de ilim olur... Ben dünya ilmi ile her şeyi picklerim, dikte ederim zamana... Ama bilin ki her şeyin insanlığa kaynak olduğu bilinir. Burası dünya canlar. Ses verirken zaman gelir farklı lisan da kullanabilirim.. Bilirsiniz ki aklın kapısında her şey mevcut... Mektup okumam insana insanca dilleşirim...

Sevgililer... 20 gündür öfkemi aşmaya çalışıyorum... Niye bilir misiniz? Benim öfkem ilimden ayrı bir ilmin kalemi kırmaya kalkmasıydı...

Deri kemik olan, kırık olan, ışık kırıcı kelama indi ve kontrol kurmaya kalktı... Dört geçiş yaptırdım kırıldı. Sığdı kısırlaştı ve geçti... Şükür ki Allah'ın dediğini diyemediğinde kontrol ilmi devreye girdi ve ocağını kodladık, kokladık... Tınılarını teknik tahditle kayıtladık ve yere çektik onu... O şükür ki ölüyü öldü zannetti. O ölüyü kontrol ettiğini, süreç içersinde sayfa sayfa kayıtladı ama Allah'ın dediğini demediğini de anladı...

Değerliler... Kel ilim... Helak levhi... Halik kalem... Hayrın kapısı ak... Tını hak... 
Saygılar hepinize... İşte bu!..

https://vimeo.com/191829027

 

 
  Bugün 130 ziyaretçi kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol