Birlik İlmi
  NİHAN İLMİ 15, 3. AKIŞ
 

23.11.2016 NİHAN İLMİ 15
AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 3. AKIŞ

Canlarım, dünden çok daha güçlü bir andayız bunu iyi anlayın!... Hazırlıklar tamamlandı ve bundan sonraki süreçte farklı bir dürüme varılıyor.

İnsan ekmeğini yapar ve yer ama ekmek olmalıydı aynı zamanda!... Yeri göğü hak etmeliydi, bunlar oldu! Şükür ki oldu!...

Bundan sonra daha net ve daha hakim ilim kalemleriyle çalışma yapılacak. Burada oluş sebebinizi anlayın… Dünyayı hologramdan öteye tohumlamak!... Ve o hologramın üstündeki çalışmaları, yaşam sayfalanışınızda gerçekleştirmek!

Dünyada ne var, ne yok; hepinizce malum… İnsan var mı?... Yoktur… Dünyada insan yoktur… İnsan formu, insanlığı hak ettirmez! Giyinirsiniz, inersiniz ama giyindiğiniz insan formu; sizi, insana kontrollü olarak taşımalıdır!... Eğer taşınmışsanız, ne güzel… O zaman siz, mutlusunuz!... O zaman siz kelamdasınız, o zaman siz hasatçısınız!... Yada o forum sizi, sizden size götürmeye çabalasa da; siz, inkardasınız!... Dersiniz ki; “ben kimim ki, ben yoğum, beni kim tutup götürecek bilemem… Biri beni alır, taşır”… O zaman yolunuzda yok, yaşamınızda yok!... Bunları aynada seyrederek yüreğinizi bilin!

Eğer, benim ekmeğim var ben yerim diye düşünürseniz ve ben başkasıyla kontrol edici olurum diye düşünürseniz, bilin ki; o başkalıkta sizin yaşamınız yoktur!... Bu kesindir!

Dünya dışı, dünyayı anlayınız… Sizler bu dünyada, birlik kapılarında hep çalıştınız. Neden çalıştınız!?... Birler kapısına varmak için çalıştınız!... Birler kapısına varmadan, insanlaşılmaz!... Birler kapısına vardıktan sonra, kendinizi bulacaktınız. Yüreğinizle kontrol edecektiniz kendi yaşamınızı. Ve yüreğiniz size sizi anlatmayacaktı, siz; bilişte olacaktınız. Dilleyen siz olacaktınız. Ve bunu hak eden bu meclis, bizler için mutluluktur. Çünkü bu mecliste bizlerde kendi yüreklerimizi dinliyoruz ve biliyoruz.

“Ölüler, diriliyor” dedik… Öz görevdi ölülerin dirilmesi ve bu gün ölümlüler artık diriliş sistemine kendi yoğunluklarını taşıyorlar.

Biz bundan sonraki çalışmada, beden olan insanlardan söz edeceğiz. Beden insan!... Bu önemlidir… Her yürekte beden var mı!?... Yoktur… Müsterihiz ki bu meclis bedendir, beden olup çalışmaktadır, bu meclisin birliği mutluluktur; tüm ilmi kalan, ilmi geçenlere… Birçokları kaldı, birçokları geçti ama bu meclis herkesle birleşecek ve tükenen dürümlerdekileri de kontrol edip, kodlayıp kayıtlayacak!...

Sevgiyle hepinizi kucakladık… Örtü örtmeden çalışmalarınız sürmelidir. Örtüp yüreğinizi kapatırsanız, sizi dinleme imkânımız kalmaz. Sizleri dinlememiz şattır, eğer sizleri dinlersek; yaşamım yaşamın, yarınım yarının, rahmi kalemim kalemin olur!... Önemlidir bu!

Ama birçokları, ben; beni dinleyeceğim diye gitti bu meclisten… İn Can olmadan, can can olunmaz ki!... İn can, can can ayrıdır… Bizler önce insanız, in can olduk ve insanlık boyutlarında insanlaştık… Bunları anlatın!...

İsmail ilmi, Allah’ın tınısını duyabilecek gücü türevleri ile tohumlayan ilimdi… İsmail ilmini kontrol altında tutmalıydık ve tuttuk! Örtüyü örtmeden bunları size net bildirmek istedik.

Üstün bir çalışma yaptı İsmail kodları, çok mutlandılar bu gün burada oldukları için. “Bize İsrafil levhisini anlatın” dediler ve geldiler…

“Kıran, kırılır” demediniz, “her kim varsa bizsiz kalmayacak” dediniz… Bu büyük bir kutlu ışıktı, kutsal yaşamdı. Öylesi bir yaşamı hak etmeniz ne büyük bir mutluluktur bilseniz… “Biz kırmayacağız” diyebilmek!... Herkes kinle, hırsla beni kıranı kırarım derken; sistemin gücünü kontrol altına alamayacaklarını asla bilemediler!... Sistem bizdir, onun ilmi tinselliği tekniktir!... Ve o tekniği hak etmek, hakikiyettir!... Herkes iyi bilecek ki; dünya yolu, aklın yoludur! Bu yolda aklı hak etmeyen, yol olmayacak. Bu yolda aklı hak etmeyen, yolu yolum olan olmayacak. Burada olamayan, mutlak kalemim olmayacak, kesindir!

Doğum, ölüm hadisesi önemlidir… Herkesin bunu da anlamasını isterim. Dünya yalındır, dünya kalemdir ama dönem sonlarında dünyayı korumaya niyetliler, dünyaya inerler. Ve onlar, hepinizden öte hepiniz olurlar ve sizi korurlar. Ama biliniz ki; onların sizi korumasına isteğiniz olmamalıdır. Çünkü onlar size, sizi dinletmeye çabalarlar… Size, sizi hak ettirmeye çabalarlar. Altın ışığın gücünü anlatma niyetleri yoksa da sizde o gücü dinlemek isterler. Ki siz, sizi bulun diye!

Bunu anlamak kolay değil biliyoruz… Çünkü bu gün, ölüler dirilmeye başlıyor artık. Biz size desek ki; bilgimizi alın, inceleyin, anlayın ve hak edin… Bu sizi, size kayıtlamaz!... Sizi, size tohumlamaz!... Bunları net veriyorum. Ve bilgi kapımızda bu var… Biz zaman kapılarını açtık ve size, sizi anlattık… Harı yükseltmeden anlattık ki Halik olun diye…

Canlarım, dümenin başına biz oturduk… Biz!... Hangi biz?... Hepimiz!...

Bu gün biz bu dümenin başındayız… Dümene insanı oturttuk, anlayın!... Aha bu!... Ha, diyeceksiniz ki; “ilahi güç yok muydu!?... Olmaz mı!... Ama siz o gücü hak etmeden, sizsizdi o güç!... Ve biz size “kinden uzak tutun yüreğinizi” dedik… “Kuran olun” dedik, “kulluk yapın, ummana mutlak kul olup varın” dedik… Neden dedik?... “Kalem olun, akın” dedik, neden dedik?... “Yaşamı hak edin “ dedik, neden dedik?... “Sevgiyle” dedik, niye?... Hepinizi tohumlamaya çabaladık, ruhsal kapıların tümünü açtık, “ölüleri diriltmeye geldik” dedik… “Çobanlık yapmayız” dedik, neden?... Sevgililer, Lokman Hekim gelmiş de, “neden” diye sorarlar!?... Biz o hekimiz canlar, bilin! Biz o hekimiz, insanı insanlaştırmaya, yaşamını tohumlatmaya, kontrolünü kurdurtmaya çabalıyoruz… Biz o Lokman Hekimiz, bilin!

Kırk kapımız açık, kollarımız açık, yolumuz açık… Ocak yakmışız aşk ile, aklın kapısını da açmışız geç diye, nefes vermişiz İsrafil’in ilmiyle hak et; ilimle tohumlan diye… Dince değil, insanca demişiz… Ama ama canlar, narın rahmanda karanlığı varsa, aklın kapısı yok ki…

Haç dediler, hak dedik… Taht dediler, aha dedik… Hayrın tınısını duyamazsak, ummana varamazsak, yaratamazsak, nesiller boyu çalışsak da; yol olmaz canlar!... Ölüm geldiğinde öz görevliler gelir, “gel” derler gideriz, “al” derler, “oku” derler, okuyamazsak “yok” derler, yok, işte bu!... Ama hak edip var olduğumuzu kanıtlayamazsak, yoğuz!... O gün geldiğinde, sevgiyle dürümlensek de; “ocakta yoktur” derler… Olmayanın; ölü diri olmasının anlamı yok ki…

Fakif; hakim ilmi, hak tahtta kodlarken, robotik timlerin gücünden öte insanlığı kodlayarak mutlak kulluk yapıyor. Önü ardı olana, ziyan denmez; insan denir!... Eh canlarım, eh, işte bu!

Süper İnsanlık Realitesi


https://vimeo.com/193016514
 

 
  Bugün 261 ziyaretçi kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol