Birlik İlmi
  NİHAN İLMİ 8, 5. AKIŞ, 3. BÖLÜM
 

5.EKİM.2016 TARİHLİ NİHAN İLMİ 8
Av. Nezire Selçuk öz biliş, 5. Akış 3. Bölüm

Vatikan, beni hep sevgiyle kucaklar; bilirim. “Vatikan’da ne var?” diye sorarsanız, Rahman var. Orası kutsal bir yaşamdır. Ama iyi anlayın ki kervandır da. Ben o, o benim…

Ölüler diyarında bir tek orası mı? Yoo, Kudüs var. Mısır var. Ve sevgililer; İnsanlık; İstanbul var. İyi bilin. Bu meclis var.

Neyiz biz? Cemaatiz. Neyiz? Yolun kullarıyız. Neyiz? Astral boyutların sayfalarıyız bizler. Kimlerle çalışıyoruz? Tükenen zaman sayfalarındaki, o Kuran olamayanlarla. Hepsini kodlayıp, toplayıp, tohumlamak için bu Meclis geniş zamanları kayıtlıyor.

Haran Kapıları var. Bilir misiniz? Haran Kapıları…Rahman’a kulluk yaptılar. Karanlığın tınısını duydular. Işıklarla kodlandılar. Her biri ziyandaydılar. İsrafil kul oldu onlara, yol oldu.

Kömür gözlüler, ben dünya olan insan soyu. Bilin. Evimin gücünü artırmıyorum. Eminim ki artırsam, kardeş kardeşi öldürür. Artırsam, bütün kökler, göklerin gücünü dürümlerden ayırır. Artırmalı mıydım?

“Kırmayın dünyayı” dedim ya…”kırılmayın” dedim ya….”Hızırlar” beklediler kırılmamak için.

Hani derler ya “Hızırım, kurtardı yüreğimi bedenimi..” Ben o Hızırların her birinin Rahmi Kapısı’yım. Aşk mıyım? Şavkım.

Hırç… hırç….hırç…kıran kırıldı. Hırs… hırs… hırs!

Değerliler, barışın! Barışın ki hakikiyetin tohumu olun. Barışın ki Kalem olun. Barışın da Akıl olun. Yoksa akıl, küslük vardır. İyi anlayın.

Sanmayın ki küs olan kaynaktan küser, insandan küser. Kaynakta, kürzi kapıda küslük yoktur. Üzerinde görev taşıyanların bulunduğu bir Zaman Kapısı vardır orada. Çalı, çırpı yoğunluğunu kodlar orada. Oğul, tohum olur orada. Mutlak kulluk olur orada.

Bostan beklerler; bilir misiniz? Olsun da toplasınlar… okusunlar… yaşasınlar diye.

Dünya bir bostan yeridir. Varlık yaşar orada ama sayfa sayfa kontrol kurar da sayfa kaynağında kayıt yaparken, kendini hak eder.

“Dünya bir bostan yeridir..” dedim de, hani ben, neyim orada?! Ben bir sistemim.

Sevgililer, her bir sistem, bir bostan yeridir. Her bir sistem bir zayiat kapısıdır…ya da yaşam sayfasıdır. Bilin ki orada Kuran vardır. “Bostan beklenir..” dedim ama “ben bostanım” demedim.

Bostan bekleyenim ben. Hepinizde var olan, cevherdeki o cennette bostancıyım ben.

Başımda insan yok ki! Her anım.

Ağırım çok ağırım. Beşeri hakim saymaya çabalayan ben, çok ağırım.

Kupa, insan soyu. Buyurun kupayı, alın! Ama içinde insan yoksa, kimse; hiç kimse, bunun kalemi olamaz ki!

Havunya, ben dünya…insan…. ben yaşam…. her şey, akıl ve zaman, birlik.

Bundan sonraki dönemde, artık, bu dünyanın görevi bizim yüreğimizden bilinecek.

Hepimiz bu dünyayız ve dünyanın görevini hepimiz yüreklerimizden bilerek, çatışmadan görev taşıyacağız.

Bugünden sonra iyi anlayın ki yerde ve gökte ne varsa, insanda kontrollu olarak tohum ekecek.

Hepimiz dünya tohumlarıyken, tüm zamanların kürzi kapılarının tohumu haline dönüşeceğiz. Ve bu dünya, tüm zamanların ve tüm yaşamların tohumuydu.

Bundan sonra gökçe sayfalanışlar artacak.

Çalı altın, çalı hakim, çalı yaşam…ama çalı mayadır aynı zamanda. Ve çalıyı çalıyla çarptığında, kardeş kardeşi kırar. Biz tüm çatışmaları, muktedir olup önlemeliyiz.

Önce köpük köpük olmayı ya da köpüklerinizi kodlamayı bilmeliyiz. Nasıl olacak? Nedir köpük olmak?

Hepimiz hepimize köpük olalım. Nereden çıktı köpük?

Ben bir köpük olduğumda, bu köpük zamanı tertipler. Sen bir köpük olduğunda, bu köpük zamanı sistemleştirir.

Sen bir köpük olduğunda kaynak ışık tohumlar ve her bir köpük sadece bir tınıdır. Bir tını….ama hepimizi etkileyen bir tını. Hepimizde köpük halinde, küçük köpükler….ve bu köpücükler, öfkemizdir, kalemimizdir, yaşamımızdır…ama sadece ve sadece bir köpüktür. Ve tümü etkin ve tümü hakim. 
İşte canlılar, ilimi hak etmek için, biz, bizdeki bu yüce İlim Kapılarını açmalıyız. Hani, has ışıklarımızla yaptıklarımız var ya, bunun neticesi bu günlere ulaştık ya şimdi, artık yarınlar için çalışmalıyız ve çatışmalıyız.

Çatışmalar ilimle olur. Işıkla olur. Ben bendeki çatışmayı, sen sendeki çatışmayı kodladın bugüne kadar. Artık ben sendeki, sen bendeki kayıtlarla çatışacağız ve tüm çatışmalarda karışık kodlamalar bütünün gücünde teknik tohuma dönüşecek. Hadi buyurun alın bilgiyi!

“Arzın gücü benim..” de. “O ben ben oyum..” değil. “Arzın gücü benim..” de. Bu bir köpücüktü…ufak bir köpük ama o köpük bende ve herkeste mevcut olan İlim Kalemi olacak ve her diri diyecek ki “ben insan soyu olarak yaşıyorum…” Köpük köpük olmak budur canlılar.

Hepimiz bir tek köpük…ama o köpük hepimizde mevcut levhi ve hepimiz kendi yüreğimizde, bir ilim sistemli kelama dönüşürken, ışık haline dönüşürüz.

“Sevgiyim” dediğinde, karşıdaki “ben de sevgiyim” demez. “Sevgi, saygı” der. Yani, ben sevgiyim, o saygıdır ama sevip, saymadan ilim olmaz. Ve bugünden sonra, ruhi sayfalanış bu şekilde yarınları tohumlayacak. Buna çarpışma demiyoruz, köpürme diyoruz! Köpürme…

Ben o, o ben ama köpürüyoruz. Böylelikle, tükenen dirikleri tohumluyoruz.

Umut olur ki koruma altına alınan o siyah, mor sayfalar da yoğunlaşırlar ve mutlak kulluk başlar. Fukaralık değil bu yaratılıştır, yaratıcılıktır.

Köpük köpük olmadıkça, yaşamı tohumlama imkanı yoktur.

Diyebilirsiniz ki “ama biz daha önce yaşam tohumlamasını görmüştük..” Ölüler diyarı yaşamı öyle tohumladı bugüne kadar…ama artık dirilerin yaşamı tohumlaması devreye giriyor ve dirilerde, diriliklerde yaşam tohumlanışı Kelam Tahtı’nda o köpüklerle olacak.

“Köpük söner” dediler. Köpük sönse de süreç içerisinde Rahman olur, yaşar. Bir tek köpük mü? Tüm safhalarda ışık yaşar.

Canlarım, hepimiz tükenen sayfaları kodladık. Bundan sonra Ana Kapıyız ve dirileri koklatıyoruz. Diri olanları….

Rüya boyutları artık geçti, yaşam boyutları… ama sevgiyle yaşanan o boyutlar…..Ve o boyutlar muktedir ilmin kelamı olanların kodladıkları boyutlar.

“Nihan ilmi” deriz ya hani, hep nihandan söz ettik ya! Sevgililer, sır ilmidir Nihan İlmi. Ama sırrı anlamak için sanal boyutların yüreğinizden artık kodlanmış olarak çıkışı gerekir. 
Sanal boyutlar çıktıktan sonra yolunuzu bulabilirsiniz ve yeni dönemlere görev taşıyabilirsiniz. Büyük kült budur.

Burada çorba pişti. Kelam çorbasıydı. Kelam kodlarıyla pişti o çorba.

Bundan sonra, karanlık ağır yükü tahditleyecek ve siyah, mor tükenen dünyaları kodlayacak.

Sevgiler, aşırıya kaçmayalım. Perdeleri kapatıyorum. Daha sonra devam ederiz. Hepinizi öpüyorum.

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

https://youtu.be/v_Pv1T1Q6Ro

 
  Bugün 124 ziyaretçi kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol