Birlik İlmi
  NİHAN İLMİ 9, 2. AKIŞ
 

12.EKİM.2016 TARİHLİ NİHAN İLMİ 9

AV.NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 2 AKIŞ

Tahtımızda imparatorluğumuz var, canlar. Bugüne kadar bunu size hiç anlatmadım. Bugün size daha açık bilgi vereceğim.

Bir tek ak kapımız vardı. İmparatorluk kapısı. Bu kapıyı açmadıkça ak kalem, yazmayacaktı. Ve bugün o kapıyı açtık… Israrla iyi anlatmaya çalışıyorum, tüm insanlığın ilmiyle, bilişle, kalem olmaya çalışıyorum. Bu görev, insanlık gücüdür. İnsanlık yüreğiyle verilir ve yapılır.

Bu görevi yapacaklar, altın ışığın gücünü anlayanlar olacaktı ve biz, bundan sonra Allah’ın diriliğinde, aha bu gücü, tüm yaşamların Kürzi kapısında müsterih olarak….. Ve yarınların kültleri olarak, kayıtlayacak olanlarız.

“Mürvet” dedikleri, hadise budur. İnsanın mürveti.. Büyük kült, ümmi kapıların gücünü tek ve çift dilledi, hep.

Biz, bugün ikmal tamamlayanların gök sessizliklerinde, söz, öz, göz, olmalarını sağlayacak ilmi kayıtlıyoruz. Ölüler, ölümsüzler, öksüzler, hakikiler, hepsiyiz, biz, bilinsin istedik.

Çay, insan… Çayın demi, insan… Din, insan… Dirilik, insan… Ama tek bir insan var, hakiki. İşte o insanız biz, canlar.

Burada telkin yoktur. Kimseye hiçbir bilgi telkin edilmedi. Sessizce verdik, hak teknikle kodladık, temiz insanlığı kayıtladık. Asla ilmi, kontrol için kalem yazmadı. İlim olduk, yazdık ama iyi bilinsin istedik ki çan çalmadan, aha kapıların tümünü açmalıydık…. Ve biliniz ki açıldı o kapıların hepsi de.

İki dere, ölüler diyarına akar... Bunu anlamalı insanlık. Biri, eksiden akar diğeri artıdan akar. Bir tek kapı olur, her biri yarın olur. O kapı LA dan öte bir LA ile seslenir. Der ki “al, varlığını hak et.”

Devin ama insan olup devin. Kontrol senindir ak ama hak teknikle ak. Yarat ama Tanrı olup yarat. Işığını hak et.

Dümen, insan ilmidir, canlılar. Hayrın hakkıdır dümen ama aklın kalemidir de. Hani dara düşülür ya yazan, yazılan insanlıkla daha da önemlisi yazdıran, yazdırtanla.

“Dağlarım, darı bolladık, yolu kodladık, açın kapıları, hak olun”, diyerek..

Çorba pişirdik, insan çorbası, her anın kapısını açarak, o çorbayı tohumladık, kodladık biz, Seyfullahlara kaynak yaptık. “Alın, okuyun,” dedik. Ortada hiç kimse yoktu. Çalı çırpıydı zaman. Hakka varanda, tahtı kaynaktı… Ama hasatı tohum olmadığında tahtında kalemi olmadı.

Ve dedik ki “hepinizde esrar ilmi var.” “Sır ilmidir, esrar ilmi.”.. “Kendinizi dinleyin, dilleyin, hak edin, okuyun”, dedik. “Olur mu”, dediler? “Oldururuz” dedik. “Aktırırız” dedik. “Hakka vardırırız”, dedik. Çaycıydık orada. Çaydı, demlediklerimiz ve içirdiklerimiz….Biz, çaylar sunduk zamana. “Hadi canlar” için dedik.

Kaç ağır yük taşındı dünyada? Hepsinde kaynak olduk, taşıttık ve som altın ışıkla kontrol kurduk.

“Orta dünya”, dendi. Dünya ortadaydı ama dünyanın ortasında aşk olmalıydı. Biz, o dünyaya, aşkı koyduk. Dinleyin, hani nerede aşk diye sordunuz?

Aşk, sanal boyutta olur. Aşk, kalemde olur. Karanlığın tınısıdır ama hasatta olur. Aşk, mahrektedir. İlimdedir, ikmalde ve yürekte hiç aşk olmaz. Yürek, insanın kervanıdır.

Bizler, doruklara tohum olduk, Kuran olduk, kapkaranlığın aşkıyla yaşadık ve ziyan olanları kodladık. Ocaklarını yaktık ki ölüm geldiğinde ocağımız, ocaklarında olsun da korunsunlar diye.

Sanmayın ki ölmeden, öldük. Ölmeyen öldürmeyen, her anda, hak teknikle tohum olan, kontrol kurar ama öz görevlidir o. Her andır...“Haşr” dedikleri rahmandır o… Kübra ekmeğidir, her anın kervanı. Siyahın mordan öte olan aklıdır. Ve bizim astral boyutlara kaydımız budur.

Ölüp, dünyayı yolu kapatanlar. Ölmüş kodlarıyla, kontrol edilenler, öfkelerini hak edip aşanlar, sanal boyutların teknik toplumuyla korumayı sağlayanlar, bizimledir.

Cemaat, cemaat insan, kelam olur. Cemaat, cemaat ilim, kalem olur. Her bir cemaat, yarınları tohumlamaya çabalar. Hepsi aklın kapısını bulur ve oraya varır. “Açın kapıyı” derler. Açarız.. Akıp geçerler..

Neden görev istedik bilir misiniz? Kıranın kırılmayacağı bir zamanı istiyoruz. Herkes kendini hak etsin, kontrol etsin. “Böylesi bir zaman bekliyoruz”, dediklerinde. “Oğul ben senim ama sen kelamda kendini kırdın ya” derim. Ölüler, öldüklerini anlasaydılar, yoğunluklarını korurdular. İşte olay buydu.

Esrar içenler, sistemin ilmiyle içtiklerinde ki içtikleri sır olan esrardır, kendilerini bilirler. Bizim organımız, örtülerimiz, yaşamımız, hepsi insanlığımızladır.

Anlaşmayı bozmaya gelen bugün anladı ki kendini boşa heba etmiş. Buraya anlaşmayı bozmaya geldiğini dilleyecekmiş. Bakmış ki koruyucuyuz.. Bakmış ki kodlayıcı, tohumlayıcı, yol açıcıyız. Akmış ve geçmiş.

Şimdi anlaşmayı tekrarlamak istiyormuş ve diyor ki “sizinle olayım”. Yeri göğü birlikte yapalım. Yenileyelim. Kaynaktaki ışığı, aşkı, kayıtlayalım. Sevgiyi kodlayalım. Siyahın, simsiyahın yaşamdaki ışığını yenileyelim ve yolu, ummanlara açalım.

Öyle bir günah işledi ki ona, bunu anlatmalıyız. Neydi günahı? Kırk kapının kırkında, kaynaktaki o yaşamları kırmaktı. Bir tek omu? Öfkesini aşamayan hepsi bunu yaptılar. Çarçabuk döndü…. Çarçabuk gördü…Çarçabuk bildi, diri yüreğini anladı, sordu. Niyaz ederim ki “benim elim yapan, bende el yoktu diye.”

Dağlarım, yaprak, yaprak, okuduk hepsini de bilir misiniz? Onda, el vardı. Yoktu, önemsiz.. Biz, hepsiyle kelam etmek için çabalıyoruz. Öfkesini aşsaydı, aklın kaleminde kodlayıcı olurdu. Öfkeyi aşan, kaynak olacaktı…Ama öfkeyi aşan, karanlığı aşıp, geçen aklın kapısında ışık olacaktı.

Çürük insana çene verilir. Konuşur ama konuştuğunda, yaşam olmaz. Biz, o konuşana yaşam değil ilim öğretmeye çalıştık. Ben akmaktayım zannetti. Aktığını sandı. Öyle çok çalıştı ki akış için. “Hadi ak” dedik, ona ama akmasa da aksa da yolunda, kaynağı yoktu.

Çantasını doldursaydı, olurdu belki. Dolmadan okunmak istedi. Biz, ona ölümlü dünyada, öfkeli bir yaşamı değil yaşamlı bir şavkı vermiştik. O kendini anlayamadı. Cennet, cennet ilim, aha bu dedi… Ama ilmi kalemde yoktu ki.

Hayatlar boyu bunlarla mücadele etti dünya bilir misiniz?. “Ben, OL” dedim.. “OL’du” dedi... Herkes ama olup olmadığını kinden sonra anlayacaktı? Kini aşmayan, kendini anlayamazdı. İşte biz, ona açık verdik.

Canlarım, Tarık tahtında, KAHA… Akıl, kalemde KAHA.. İnsansa, sistemde KAHA. “Hah, aha”, dedim ya hani. Hepsiyle kodlama yapmak içindir.

Aşırıya kaçmayacağım bugün sadece küçücük bir ilim öğretmek istedim. Bir kalem, bir kapı, bir yaşam, aha bu!… Ama küçücük bir sayfa, temizlik için.

İşte bu!…Şimdi ve şimdi!

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

https://youtu.be/R5gieCQ2-d4

 
  Bugün 13 ziyaretçi kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol