Birlik İlmi
  NİHAN İLMİ 9-1
 

NİHAN İLMİ (9/1) 
12.10.2016

Dağlarım, dans ettim zaman sayfalarında. Aha! kalem oldum; yaşam oldum; dans oldum!... Ama KAHA olarak kodlandım ve yol açtım!… Şimdilik!…

Size ziyan olanlardan söz edeyim… Dünya üzerinde, kapı açmaya çalışan Birlikler var. Bunların sığ kalemleri var. Kaynak dışı, frekansı yüksek olmayan dirilikler ile kayıtları var. Aha! kalemleri, her anda var ama Can Kapı’da ışıkları kodlanamadığından; kaynakta sayfaları olmadığından, ziyandadırlar…

Ocak yakıp ışık yakanlar; bizden, bizi beklediler ve dediler ki “sizi hak edelim!...” Ulular ve umman olanlar; bizi hak etmek istediler. Biçareler, zayiatları çoktu ama yarınlarında kalemimiz vardı… Açıyı daralttık ve ocaklarına kapı açtık. Işıklarını yaktık ve sonladık tohumlarını…

Bu şuydu; onları, tohumlarından sonladık ama hakiki Levhi’de, kodladık ve zamana sayfaladık… Onlar, cennetlere cevheri güç olarak kodlanacaklar ve toprakta kalem olacaklar. Sonra Ruhi Sistemleşme’ye geçildiğinde; hakikiyetleri ile kalemlerini, hak edecekler ve mutlak kulluk yapacaklar…

Ben, zaman olan insanlık, bunları bilerek çalıştım… Kili, hakim değil ilim saydık ki hakim olacak kalem, kelam olacak ve sonsuz zamanlar, kaynak olacaklar diye dilledik her anı…

Bugün dünya, yok edilmiş bir sistemle yönetiliyor… Bu ne demektir anlatayım:

Dünya üzerinde kodlanmış olan çok sayıda kapı var. Her bir kapı, bir formal insan… Ama Asal Kapılar’ın tümü; Kürzi ve o Kürzi olan; yaşama sistem olan, insan soyu… O soy, yol için çalıştı hep ama artık o yol, lokma lokma olup; Yaşam Kapıları’nda, Işık Sayfaları’nı, yavaş yavaş yaşamdan ayırmaktadır…

Bilmek gerek ki her lokma, bir rahmet ve hepsi, yaşamdan çıkarıldıkça, Işık Sayfalanışları kontrol edilememektedir… Bundandır ki Dünya, fakih ve hakiki bir levhi olamadı…

Bundan sonra yapılması gereken, her bir anın yer ve gökle dürümlenişi ve yerin ilminin, gök sözleri ile yenilenişidir!... Gök Sözcülüğü, tüm insanlık için gereklidir…

Bir tek kapı tüm yaşamları kodlamak istedi ve dedi ki “biz, tüm insanlığı koruruz. Tüm insanlığı hak ettik ve yok etmedik… Onları hasata kodladık ve yaşattık.” Bunu diyen Cennet Kalem İnsanlık, BİZ olarak çalıştı. İşte bu Meclis’te biz, bunu yaptık. İnsanlık için çalıştık ve tek bir Cennetli’nin, cennetten çıkmasına izin vermedik. Her insanın, kalem olması için çalıştık. Tükenen her anın, yenilenmesi için çalıştık… Tanrı olan, ten olan, yol olan kim varsa, “aç kapıyı in yaşama!” diyerek; hepsinin, yarınlarını kodladık ve som altın nefesler olarak kontrol kurmalarını sağladık.

Dünyamızı, çokları; sığ bir İsrafil Kalemi olarak tanıttılar. Biz, bu dünyanın, nefes olduğunu, kontrollu olarak açıkladık ve dedik ki “bu dünya, apronda bekleyenlerin her birini hak eder; kodlar ve kontrol eder. Siyah, mahrek ise Yaşam, Mor’da kontrol kurar.” Bunu dediğimiz zaman; bizi anlamayanlar, şunu söylediler. “Hani yarınlar yoktu ya. Nasıl olacak!? Nasıl ışıklar kontrol edilecek!? Cennet dediğimiz bir zaman; Süper İnsanlık Kaynağı’nda olsaydı, Sistem, yere gökleri çekerdi ve yol, ilim olurdu” dediler.

Savaşları kaynaktaydı. Dünya insanı, Ana Kapı’da hep cennet için mücadele etti. Ne var ki cennet olan bir zaman, hiç olmadı… Olmadı ki dünya insanlığı, hep acılarla yaşadı. Öfke, sonsuz ve yağmur, ışıksız yağıyor dünyada. Öz Görevliler, kendi yarınlarını hak etmeden çalışıyorlar…

Lütfen anlatın bunları!... Kimse onları dinlemiyor. Onlar ne yaparlarsa yapsınlar ışıkları asla yanmayacak… Anlatın ki anlasınlar!... İşte Canlar, bunlar dendi… Ve dedik ki “biz, yarınları kodlarken, Seyfullahlar, yaşamları yok etmek için herşeyi yapıyorlar.”

İnsanlık Boyutları’nda, Can Kapılar, hep açıktı ama onlar, tüm zamanların sayfalarına, cennetten kovulan insan olarak Dünyalıları, kontrolsüz şekilde kodladılar ve zannettiler ki dünya insanı, kaynaktan ayrıdır… Ve zannettiler ki Dünyalılar, kendilerini bulmaya indiler zamana…

Ah Canlarım, bilenler bilirler ki biz, kelam olanlar, yaşam sayfalayanlarız. Tüm insanlık için her anda yaşam sayfalarız ki o sayfalara; İnsan Kelam, kaynak olsun de tüm insanlık korunsun diye…

“Cennete, Cennetliler’i koyduk” dediğimizde; şaştılar ve dediler ki “onlar, her anda Cennetli değil miydiler!? Nasıl olur da onlar, cennetlileri cennetlere koyarlar!?” Sorgu sual başladı. Aşk, insana kıldan ince kılıçtan keskin Işık Kapıları’ndan geçiş imkanı verir. Aşka kelam olan, Hakk’a kaynak olur. Bilmezler mi ki biz, aşka kapı açanlarız!? Bilmezler mi ki biz, kalem olanlar; kulluk yapanlarız!? Bizi, hak etsinler; diri yürekleri ile anlasınlar.

Bundan sonra, Rahman olan kapı, tek merdiven olan yaşama dayandı. Kin, nefret duyguları olanlar; bu kapıda bekleyecekler… Kimi kalem olacak; kimi kaynak olacak; kimi hasat olan, tükenen İlim Kapıları’nda ışık alacak ve zorlukları aşıp yolu bulacak ve sonsuz zamanlara kalem olup ulaşacak.

Mutluyuz ki bugün, dünya insanlığı tohum ekiyor. Mutluyuz ki insan soyu, yolu buldu; Arzın Gücü’nü anladı. “Umut olur ki Yer ve Gök, nefese varır!” diyorduk… “Umut olur ki olan; kili, kumu anlar ve zamana ışık yakar. Ana Kapı olur; cevhere güç katar… İyi ve kötüyü bilir; en iyi, en güçlü insanlık olur. Yaşar ve yaşanır…

Ardında nefes olan bir kaynak olur. Öfkesini aşan ve yolunu açan mahreke varır… Asıl dünyayı hak eden bilir ve algılar…

Er ya da geç bilecek ve bildirecek ki KARA IŞIK, AK KALEM’de tohumlandı. Rahman olan, Can Kapı’dan Aşk Kalemi ile sayfalandı…

NAKAR, karanlığı aşan ışığı ile mutlak kulluğa vardı. BSUİ, kelamda kendini hak etti ve yol aldı…

Aç!... Kalem olan, kodlanan ışık kaynak olan insan, aç kapıyı!... Aç ki Has Taht, Gök Sözcülüğü için Hakk olsun; yaşasın!...

Vahiyler, artık sessizlikteler… Vahiy ile kalem yazmayacak artık… Vermeden alanlar, artık kontrol edilecekler… İnsan soyu; vermeden; İnsan İlmi’ni öğrenmeye kalktı hep… Artık vermeyen, almayacak… Her kim ki verir; o, kendinden kendine varır ve bilir.

Bundan sonra Nur Kapıları, İlim Kalemleri ile açılacak. Umut olur ki her insan, Nuh Kapısı’ndan, İnsan Kapısı’na varır!... İyi bilin ki İnsan Kelamı, kaynakta tohum ektiğinde, kulluk başlar. Kulluk, tohum içindir.

Bizler, deri ile çalışanlar, kelam ile kodlananlar, kaynakta tahta oturanlar, aşk ile kervan oluruz. Tükenen her anı, hak eder Yaşam Sayfaları’nda kodlar yaşatırız; ziyan olmayın diye… KAHA olun; aklın kapısından girin diye… İşte! cennet kurmak için çalışmalarımız devam ediyor… Her anı hak etmek ve her anda kulluk yapmak; İsrafil olan yaşamlara ışık olmak bu şekilde mümkündür.

Örmeyin zamanda kırılışı!... Örmeyin ışıkta kodlanamayışı!... Örmeyin insanlığın tınısını duyamayanlarda, ışık kısırlaştırılışını!... Örgülemeyin ki Dünya Kapıları, her insana kaynak olsun.

Çok kolay değil diyoruz ya hani, yaşam!… Kolay değil diyoruz ya hani ışıklarla kodlanış!... Çok kolay canlar!... Çok kolay!... Aha kolay ama kolay olmayan hakiki insanlıktır… Hak İlmi’ni anlamayan, insan soyunu dinleyemez, anlayamaz... Zayiatta olduğunu dürümlerinde dilleşse de yarınlarında dinletemez…

Cennet ettendir. Kendi yaşamındaki, hakiki et iledir. O ette, herşey vardır. dünya dışı yaşamları ve dünya yaşamları… Hani dersiniz ya “DNA kayıtları…” tümü, o yaşam sayfalarında kodludur…

Ama iyi anlayın ki Dünya daha doğmadan önce, o yaşam sayfaları, has ışıkta kodlanmış iken, dünya dışında sayfa sayfa yarınlar tohumlanırken, Seyfullahlar, cennetlerden, cevherlerden çıkarlarken, İnsan Sistemleşmesi hep sürmekteydi…

İşte Dünya, İmparatorluğu kodladı ve koklattı. Dünya; mutlaktı, yarındı, hasattı ama İmparatorluk, kodlanmalıydı ki Hak Teknik ile yaşam sayfalansın ve yol, ilme varsın.

İşte Canlar, bunun için yarınlar yaratıldı. İşte bunun için yazılar yazıldı. Din Kapıları kodlandı. İşte Ak Kalemler’e kelam oldular; yarınları kodladılar. Hepsi yaşam içindi…

Ha diyeceksiniz ki “dünyayı hak etmek için bir İmparatorluk kuruldu… Ki o İmparatorluk, henüz dünya için kurulsa da dünya yoktu o dönemde.” Ve diyecekler ki “Niye dünya kuruldu!?” Aşk için!... Aşk için!... Aşk için!… Aha aşk için!…

Buluştuğumuz her bir sayfada, İsrafil vardı. Aşk sayfaladık tüm zamanlarda… Aşk sayfaladık Toprak Toplum’da. Ak Kapılar’da İsrafil’e kelam olduk!... Kul olduk!... Mutlak olduk!... Aha aktık; can olduk!... Aha aktık!... Hakk olduk!.... Aha aktık kayıtlandık… Astral Boyutlar’a. Aha kodladık o boyutları!... Aha kokladık!... Aha yarınladık!... Aha saklı tuttuk İlmin Kapısı’nı… “Aç kelamı; ak kaleme” diyerek.

“Bir tek Siyah insanlık, kollarını kodladığında; tüm zamanlarda o insanlık, Mosmor bir rahmet olacak Can Kapılar’a” diyerek… İşte yaşam için bunları yaptık!... Tükenen en eskilere vardık. Dünyayı kontrol ettik. Aha aktık ve hasat olduk…

Ölüm, dünya içindi… Ölüm, ilim içindi… Ölüm kalem içindi… Akıp geçen için hiçbirisi öncelikli olamazdı… Biz, yolcuyduk… Yolduk… Kuran olduk; okuduk, okuduk da okuduk… Temiz zamanları okuduk… Yarınları okuduk… Dünü okuduk… Ölümlüyü; ölümsüzü okuduk… Her okuduğumuz, baş tacımızdı. Asıl okunan sayfalarımız, İmparatorluğa kaynak olan yarınlarımızdı… Okuduk!... Okuduk!... Okuduk!… Aşkla okuduk!... Şükür ki okuduk!… Şimdilik!…

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 
  Bugün 131 ziyaretçi kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol