Birlik İlmi
  NİHAN İLMİ - ETKİNLİKLER
 

NİHAN İLMİ - ETKİNLİKLER

 17 EYLÜL 2016 TARİHLİ YENİ DÜNYA YENİ YAŞAM 9

AV.NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ - BEDENİN ENERJİ MERKEZLERİNDEN EL HAKKINDA

Avucumuzun orta noktasında sanki bir tümsek var….Bakın, orta parmağınızla dokunun oraya… Arkadaşlar bu nokta nedir biliyor musunuz? İki avucunda ortasında var olan, bu nokta.. Bedenimizin tüm merkezleriyle, tüm enerji noktalarının merkezidir, burası.

Yani buradan frekans ayarlaması yapabilirsiniz.. Bedeninizin, tüm diğer yüksek enerji noktalarıyla, noktalarının frekansını, bozulmalarını, sapmalarını, buradan kontrol edebilirsiniz.

Açın avuçlarınızı ve ışığın oraya aktığını hissedin.. Evet.. Kollarınızın uyuştuğunu hissediyor musunuz, dirseklerinize doğru?... Sıcaklık hissediyoruz…Evet.. Vücudun enerji dengesini bu şekilde ayarlayabilirsiniz… “Akort” diyelim buna. “Bedeni akort etmek”..

Sağ elle, sol merkez… Işık kaynağı olarak da düşünebilirsiniz burayı…Bütün kültlerin tükenen temiz kelamları.. Hepsi bitişik olarak burada mevcuttur. …Her kült, tüm sistem ve biliş kodlarını, kodlayışınızda, yetkinlik kalemi.

Siz kendinizi kontrol edebiliyorsanız, buna gereğiniz yoktur…. Ama kontrol edemediğiniz de her biriniz, kendi yoğunluğunuzu tohumlayıp, bu meclise kayıt olarak, kalem yapabilirsiniz. Kayıt olarak.

Burada akmanız, mutluluktur. Akın ve kendinizi kodlayın. Kodlamaktır bu. Beden kodlamasıdır bu!.. Böylelikle bedeniniz kodlanabilir ve kendi tohumlanışınızı sağlayabilirsiniz.

Benim bedenim, benim yoğunluğumda mevcut. Bu şudur. Ben bedenimi, kendi bedenim olarak kodladım, tüm kayıtlarımı oraya yaşam sayfalanışlarıyla, yaratı olarak, kattım.. Ben yarattım... Kendi yüreğimde, bütün kayıtlarımı yaptım…

Bu benim için mutluluktur ama ya yapamamışsam?. O halde yapamadığım ne ise onu kodlayabilirim ve kontrol altında tutabilirim.

Şuanda bedenimin kodlanamayan yoğunluğu var mı? Tohumlanışında olmadı ama ışığımda olur mu? Olmaz.

Hepiniz kendinizi dinleyin. Ve bedeninizin, hepinizin yoğunluğunda bulunduğunu bilin. Ve sistemin gücü olarak burayı hak ettiğinizi anlayın.

Bu meclis ki bir meclis olarak sistemde cevhere iner burası… Bizim yüreğimizdedir. Ben değil…. İşte ben…Ben ve ben.

Şurası ışık kalemim. Biz dünya ilmini tohumlayanlar her bir yoğunluğu kodlayabiliriz… Biliniz ki Mikail’in gücü olarak, bitki, hayvan ve her sayfada var olan ışıklarla, kelam edebiliriz... Ama daha da önemlisi yarattırabiliriz ve yaşattırabiliriz,

Şimdi zaman sayfalanışına başlıyorum. Burası bir yaşam kaydı. Benim kayıt ettiğim bilgilerin her biri bu mecliste mevcut. Bir meclis… Ama herkeste mevcut olan bir meclis.. Ve buradan ışık çekiyorum.

Neden bilir misiniz? Çünkü yoğunlaşmak için…Benim yoğunlaşmam sessizliği dürümlemek içindir. Ve yoğunlaştım. İşte kelamda, bilişi kodladım… Mutluyum, çok mutluyum.

İnsan sessizce kendini dinlediğinde bilecek ki mektep olabilir, has tahtını kodlayabilir. Yok olmaz. Her anda kelam edebilir. İşte bu!. Bugün size bunu anlatmak istedim.

Ve bilin ki dünyanın nuru olan insan her anda mevcut olan ışımayı sağlayacak güçtedir...

Benim elim ve benim yoğunluğum… Burası benim elim. Elimde kaynağım olan bilişim var. Ama el nedir? İlimdir.. Ben, bu ilimle, bilgi kalemi olabilirim. Umut olur ki herkes kendini hak eder ve kendiyle, kendi yoğunluğuyla kayıt yapabilir.

“El” dediğim, Kürzi sessizliktir. Elin dürümlerinde ışıklar yanar. Bilin ki her bir elde, Mikail Kürzi kapısı olan, ışık sayfaları vardır. Işık sayfaları küçük küçük ışık kayıtlarıdır. Ve bu kayıtlar, bedende yüksek Neşir kayıtları olarak yer alır… Yüksek Neşir kayıtları.

Her bir nokta Neşir halindedir. Bilgiyi neşreder. Bedenimizin en yoğun sayfalanışı, El sayfalanışıdır. Ve Elimizde, verdiğimiz, aldığımız mevcuttur…. Işık sayfalanışlarını kodlayabilecek, tükenen sonsuz sayfaların Ko sayfalanışlarına çekebilecek yoğunlaşmalar vardır.

Her bir parmak ucunda sessiz sistemleşmeyi gerçekleştirecek ışık Ko kayıtları vardır…Bir çok ışık Ko kayıtları. Parmak uçlarınızı düşünün. Bu parmak uçlarında nokta, nokta kayıtlar. Ve bu nokta, nokta kayıtlar, neşreder yoğunluğunuzu, tüm yaşamlara.

Ve neşreder yoğunluğunuzu, tohumlanışta olanlara. Neşir halindedir. Her bir parmak ucundaki o noktalar. Sisteme Neşir, yaşama Neşir. An kelamında, tüm zamanlara Neşir halindedir.

Ve canlarım, benim parmak uçlarımda yer olan o küçük noktalar, hepimizin mevcut yoğunluğunda olan o yoğunlaşmaları da sağlayabilir. Nasıl olacak diye sorarsanız? Parmak uçlarındaki o kutsuz, kırık, hırslı sayfalara dahi ulaşabilen bir yaşam kayıtlanışı vardır, hepimizde.

Birlik kelamındaki kayıtlar çok yoğundur. Ve benim parmak uçlarım, hepinizin parmak uçlarında kodlanmıştır. Verip alırım bilgiyi ama parmaklarımdan öte parmaklarım vardır. Hepimiz de mevcut olan parmaklar. Hepimiz yoğunluğumuzu bu parmak uçlarındaki Ko sayfalanışlarıyla, bütün Kürzi kapılara kayıtlayabiliriz.

Ve merdiven olabiliriz, her ana. Parmak uçları bu nedenle öz görevlidir. Bakın şuanda bir elim sağ, bir elim sol ve parmak uçlarımı birleştirdim. Sağda, artı değerlerim, solda, eksi değerlerim var. Enerjetik sistemleşme için bunu yaparım…Ve her enerjetik sistemleşme, sessiz sayfalanışları, gerçek kayıtlara çeker.

Bana soru sorabilirsiniz. Nedir sessiz sayfalanış diye? Sessiz sayfalanışları hak teknikle niçin tahditliye bilirim diye? Niye tahditliyim diye? Her şeyi sorabilirsiniz…. Ama iyi bilin ki sistemi kodlayabilmek için buna gereğimiz vardır.

Bakın, ana kelam insan ve insanın levhi kalemi biliş ve bilişte olanın mutlak kulluğu akıl ama aklın kelamı, imparatorluğun gücü… Ve tüm güç, bedende... Hadi buyurun.

Hani yoktum? Ama bedenim ben. Ha diyeceksiniz ki ama beden, kelamda yoksa ben, o yok olanda varlaşırım... Nasıl varlaşırım? İşte böyle. Ters olan parmakları düzelttim. Buyurun paylaşalım insanlığı.

İşte ilimle paylaşıyoruz ve sessizce birleşti parmaklarım. Ama iç içe. Hani terstik?. Hayır değiliz. Bilişte tohumlandık ve düzelttik. Eksi, artı tek bir kervan oldu, şuanda….

“Ben dünya” diyebilirim artık. Ve ben, kupa olan insanlık diyebilirim. Ziyan olmam çünkü bir tek oldum…Artı, artı ama ekside eksi.. Ve bir tek. İşte ilim budur…Artının eksi, eksinin artı olabilmesi…

Ha diyeceksiniz ki Hu-Ca-Ri-Si.. Hu-Ca-Ci-Ha.

Hadi niye ben böylesi ses verdim? Siyanın moru ve morun kutsal tohumu olan insanlık ilmidir bu… Verdiğim seste kaynağım yoğunsa ışığım yaşar. Ve yaşayabilmesi için artık iç içecilik daha derinlere girdi.

Bakın. Artı ve eksi bir tek sessizlikte yerküreye indi. Bakın birleşti parmaklarım. Ve bu parmak birleşiminde artık noktalar daha arttı. Hani parmak ucundaydı… Ama bilirsiniz ki her anda yaşam saylanışları var ve her saylanışta bedendeki yüksek enerji noktaları çok daha fazla kodlama yapabilir…. Ve kodlamalar artıkça ışıma da artar ve ışıma artıkça yaşam sayfaları kokuyu yükseltir..Görev budur!

Bakınız, şuanda elimdeki güç farklılaşıyor ve birleşim yenilendi… Bu kez parmaklar sıkı sıkıya birbirine dayandı. Ve birleşti… Bu sıkılıkta, ayrılık bitti. Ha diyeceksiniz ki “ayrı gayrı var mıydı zaten?” Yoktu ama bilmeyen ayrı sayar yüreğinde kendi yüceliğini.

İşte canlar, parmaklarım birleşti ve ben artık Rahmi kalemde, kutsal toprağa, tohum oldum. Bu bir tohum oluştur.

Ve sevgililer, bedenimiz çok sayıda yüksek enerji sayfalanışlarıyla tohumlanmıştır.. Her bir yüksek enerji mutlak kuran olabilir ve kullukla tohum olabilir. Hepinizin beden sayfalanışları bu şekilde kodlanmıştır. “Bizim yemeğimiz, ilmimizdir” deriz ya hani hep. Bedenimizin de ihtiyacı ilimdir.

Ve bizler, yemek yeriz, sıvı tüketiriz ve bedenimizi güçlendiririz. Ama anda, her sayfada, o yoğunluğu da tohumlarız. Her yediğimizde her ve içtiğimizde… Bu nedenledir ki enerjetik sistemleşme hep yoğunlaşmayla olur. Ve yoğunlaşma, insanlığın kelamındaki o yoğunluk, bütünün gücüyle olur ama her şey bedende gerçekleşir.

Bedense besiyle kontrol kurar… Beslenmekle. Ben beslendiğimde, bedenim kontrol edici olur… Herkesin beslenmesi bu nedenle çok önemlidir.

Birçoğunuz diyebilirsiniz ki “ben, yağ tüketimini çok yaparım”.. Bir kısmı diyebilir ki “ama ben şeker de daha fazla tüketiciyim”. Ve çoğu da der ki “şeker zararlıdır, yağ tüket”.

Hepsinden önemlisi insanın kendini, kendi yüreğini hak etmesidir. Bedenin neye ihtiyaç hissederse onu tüketmelidir. “Ben dünyaya görevliyim” diyorsa yolcu”…. O bedeninin neye ihtiyacı olduğunu bilir. Ve derki “ben, benim işim olanı başkasına bırakmam.”..” Ben, benim ihtiyacımı bilirim ve ben benim ihtiyacımı, hak teknikle kodladığım, tohumlarla kaynağımda tüketirim.”.. Biliniz ki insan budur.

Benim ilmim, senin ilmin, onun ilmi ama teknik tohum, biliş ve bilişte herkesin kendi yüreği var…

Ve bugünden sonra artık sizinle enerjetik zaman sayfalarını da dilliyelim. Bu ilk olsun. Ben, benim bedenim, benim yoğunluğum, benim ışığım… Ama bu ışıkta her dirinin yoğunluğu mevcut…. Ve hepimizin, kendi bedenimizi kodlayabileceğimiz sistemi, hak edip toplumlara izah edebileceğimiz kayıtlarımız vardır.

İşte canlar, önümüzdeki dönemde bunu yapalım. İzinle verdim bu bilgiyi çünkü ben Mikail’in gücü olan bilişin tohumlara kodlanışını da gerçekleştirenim… Ama bir tek şunu size izah etmek isterim. Bedence konuşabiliriz. Bedence kodlayabiliriz ilmi ve bedence kaynak olabiliriz.

Ve hepimizin bedeni, hepimizin yoğunluğu kontrollü olduğu zaman kaynağını tınısını duyabilir. Kaynağın tınısını duyabilen, kendini dilleyebilir …Ve kendini dilleyen, kendi bedenindeki o yaşam sayfalanışlarını muktedir olup, kayıtlayabilir… Ve kati, hakiki olarak, insanlığa izah edebilir.

Ben bugün size bedenimin bir uzvu olan, Elimi anlattım. Elimin yoğunluğundaki o ışık sayfasını anlattım. Ve o ışık sayfalanışının tüm bedeni kontrol edebileceğini anlattım. Ve o sayfadan doğumla kodlanmış ışığı kaynağıma alıp, o kaynakla her bir Seyfullah ilmini hak edebileceğimi anlattım.

Ve insanlığın, kendi yaşamını, o noktayla kontrol edebileceğini anlattım.

Hadi buyurun. Ben, bir enerjetik sistemim. Bu enerjik sistem, kendi enerjik kaydımı yapar. Yaptım ama daha da önemlisi enerjik kayıt, enerjik sistem, hepsi tahtidlidir ama daha üstün olan, ışık ilmidir.

Ve ışığı bedenimizde kodlayabiliriz. Bunca çaba bunun içindir. Işığı kodlayabilmek ve ışık artık güçtür. Daha üstün bir güç..Bu ne demektir?. Enerji, sizi sizden size tanıtır ama güç; sizi, bütüne kodlayabilir.

Burada bu yoğunlukta artık güçten söz edilir. Güçte ne var? Levhi var…Güçte ne var?...Her dirilik var ama insanlık var. Bu nedenledir ki bedendeki o yüksek enerji sistemlerinin örtüsünü örterim ve öteye geçerim….

Ve ışık sistemleşmesini dürümlere çekerim ve derim ki “ben bir ışık kalemim”. “Her anı kayıtlayabilirim ve koklayabilirim ve tohumlayabilirim”. “Her şeyi hak edebilirim o ışıkla”. “Enerji beni benden bana tanıtabilir ama ışık, her bir dürümde, beni benden öte benlere kodlayabilir”.

Bunun içindir ki ben, size bugün bir kısacık açıklama yapmak istedim. Ama siz derseniz ki “ışıktan ötesini de var.” O zaman ben derim ki “hadi buyurun, hak edin ve anlatın.”

Çünkü ben, size, her birinize, Sistem, Nizam ve Düzenin gücü olarak, her şeyi anlatabilirim… Ve sizin, sizi hak edip anlatmanız benim için önemlidir. Dahası kontrol bizim yüreğimizdir. Hepimiz yüreğimizi bilelim, hak edelim ve yaşayalım… Ama yürekte ne olur?.. İlim olur.

“Ben varım”deyin… “Hak ettim” deyin…. “Hak oldum”, deyin… “Ama ben, insanlaştım da” deyin.

Aha bu!..

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

YENİ DÜNYA YENİ YAŞAM (9)

DAVET ve Çalışması Hakkında Öz Bilgi:

Kardeşlerim, dün ile yarının aynı olmadığı hepinizce bilinmektedir. Dün, Dünyanın Kürzi Kapılar’ı kapalıydı. Dünyayı izleyenler yoktu. Bugün artık tüm zamanlar, tahditsiz olarak türevlerini kodlayabilen, bilişli insan sayfaları tarafından kodlanmıştır. Bu nedenle dünyanın etkisi artmaktadır. Her bir yaşam sayfasında, İnsanlık Boyutları’nın kodlanmış ışığı, kahir sistemleşmeler ile yaşamlara inmeye başlamıştır.

Dünyayı savaşa hazırlayan bilişliler, dünyayı hak eden dürümler ve tüm yaşamlar, bir tek insan ilmi için yaratılmışlardır… Bu ilim, Kalemin Levhi Katiyeti ile dürümlere çekilmektedir. İşte biliş halinde görev taşıyanlar, bunu yapmaya çabalamaktadırlar.

Dünden öte dünlere inebilen Dünya Çalıştırıcıları, Yaşam Sayfaları’nı tohumlayarak bugünleri yetkinleştirdiler.

Temiz bir zaman ve temiz bir kalem olarak, yaşamları kodlayan her kim varsa, Kelam Levhisi’nde kalem oldu ve sonsuzlaştı.

Tüm çalışmaların neticesinde denecek ki “dünyada, sevgi var; biliş var, İlim var ve yolculuk, tüm zamanlara, her anda sürdürülebiliyor.”

İşte, İnsanlık Boyutları’nda, deneme ve yanılmalarla bilginin hak edildiği zamanları aşıp geçen bir Hilal Levhi, cevhere indikten sonra; her insan bir cennet olabilir ve yol, İlmin Kapısı’nı açabilir. Bu kapı açıldıktan itibaren, artık deneme ve yanılmalar biter… Herkes, Bilgi Kapısı haline dönüşür ve tek mektup okuyan (yaşamın mektubunu okuyan), kaynakta temiz zamanlara bakıp der ki “işte! Biz, bizi hak ettik!”

Bugün, tüm insanlık, yarınları hak edip dinlemeye çabalıyor. Her bir Siyah Levhi, bir yaşam sayfası olarak cevhere güç katarken; Din Cevheri ile kalem olanlar, Bilgi Levhisi’nde Kuran olanlara nazaran İnsan Kelamı’nı hak etmekte zorlanmaktadırlar.

Dünyanın, nefes alıp nefes verdiği bir güçlü dönemde; herkes, kendini tohumlayabilecekti. Beklenti sürmektedir… Her bilgi, bir Levhi’dir ama tekmil Levhiler’in cennet olabilmesi, kaynak olabilmesine bağlıdır.

Dünya Yaşam Kapıları’nı açıp bakın, insansı varlıklar ile insanlaşmış sayfalardaki yaşamlar ayrı tutulmaktadırlar.

Hepinizin iyi anlaması gereken tek bir bilgi daha var. Din Yaşam, kalem olan insandan güç çeker. Eğer kalem olan insan, Kalem Cevheri’ne Kuran olmuşsa; ocak olanların tümü, onun yoğunluğundan İlmin Kelamı olup ışık alırlar. Dünyaya görevli gelen herkesin, bunu iyi anlaması gerekir.

Düren insan ile dürülen insan farklıdır… İnsansı varlıklar, dürülendirler. Ocaklarında yaşam olmaz ve kendi hakikiyetlerinde, kelam ululuğunda kaynak olamazlar. Bize gelince, biz yarınlara güç katan bir Bütünlüğüz, dünyanın artı değerlerini tohumlayanlarız. Eksi değerlerini ise kontrol dışı bırakanlarız. Bu şekilde İlmin Kuranı olan yaşamlar, kodlanabilmektedir.

Yerkürenin en eski yaşam sayfalarını dahi biliriz. Oralara iner, oraları diller ve dinleriz. Yerkürenin, Din Kelam’dan evvelki hakikiyetini biliriz. O, cümle yüreklere “Geçiş İlmi” diye dinletilen bilgiler, teknik tohumlamalar ile her ana kayıtlı olduğundandır ki cevhere iner o Biliş Kodları’nı koklar tohumlar ve yaşamlara indiririz…

Bu şekilde; Yarandan, tahtını yaşam sayfalarında tüm KAHA İnsanlığa devrettiğinde, her bir cennet, Kuruluş İlmi’ni bilir ve Kelam Tahtı’na kendi yaşamını oturtur.

Dünsüz olan güçsüzdür. Dünsüz insan, Kelam Levhisi’nde kendi yaşamını hak ettikten sonra, kalemle insanlaşabilir ve kelamla kontrol kurabilir.

Bu Nur, insanlığa inerken, cennetten cevhere inmedi, kelamdan kaleme indi. Bu şuydu; insanı, İlmin Kalemi yapmak için Birlik Çalışması yapması gerekliydi. İşte dünyada, bu An Kalemi olarak gerçekleştirdiğimiz çalışma bunun içindir.

Kesir insan, kalem Levhi’sinde, Kan Tekniği’ni bilmeli ki bilişi kodlayabilsin. Kanı hak etmeli ki Hakk İnsan olabilsin… Kan, cennete cevher olana dürümlenir… Kanınızda var olan Kürzi Işıklar’dan söz ediyorum size. Her bir kan hücresi, kelamda kulluktadır… Şu andan itibaren sevgiyle çalışıp bilişi hak etmeliyiz ki kontrol kurabilelim. Aha şimdilik!…

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

DAVET

YENİ DÜNYA YENİ YAŞAM (9)

17.09.2016 günü, 14.00 - 18.00 saatleri arasında Dernek Merkezimizde “YENİ DÜNYA YENİ YAŞAM” Çalışmasının 9.’su yapılacaktır. Yukarıda paylaşılan bilgiler kapsamında çalışmamıza katkı sunabilecek olan veya ilgilenen, anlamaya çalışan tüm dostlarımızı aramızda görmeyi diliyoruz.

Sevgilerimizle,

Süper İnsanlık Realitesi Derneği

 

17.EYLÜL.2016 TARİHLİ YENİ DÜNYA YENİ YAŞAM 9

AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ, 1. AKIŞ

Devinim hızlanmadan evvel birçok kalem bütünün görevini kodlayabilmek için bu meclise kayıt yapmaya inerler. Çobanlıktır amaçları…..Mutlu kulluk yapmak dilerler.

Karışık zamanların kervanına kaynak olanların çoğu, mutlak kuldurlar. Örtülüleri örtülür ve yüreklerindeki güç kayda alınır.

Evrenlerin sistemleşmesini sağlayacak olan yüreklerden görev alıp gelen onlar, kontrol dışı bilgilerini bütünün görevi diye yoğunluklara kayıtlayabilirler. Bu nedenle dikkat etmemiz gerekir.

“Çorba yaptık” dediklerinde, inanın ki o çorba mutlu, huzurlu ve yoğun ışıkların çoğunun bulunmadığı çorbalardır. Ama biri “ben kendimi tohumladım. Görevimi aldım. Yolumu buldum, bildim, geçtim” derse, önümüz, onun öz görevlileriyle kodlanır ve yollarını kontrol altında tutarak yaşamlarını kayıtlayabiliriz…..

Ekmeğimiz, ekmekleri olur. Yüreğimiz, yüceliklerindeki kürzi kapıları olur Mutlu, huzurlu bir sayfalanışları olur. İnsanlık boyutları bunu iyi bilmelidir.

Çerçeveli çalışmalar, çekişmelerle yapıldı bu güne kadar. Hep “ben” dendi. Ama hangi “ben”??!

Yolun kontrolunu sağlayacak güce hakim olamayanın benliği…herkes kendi benliğini dilledi. Diri, hakiki ve hakim olan ilmini dilledi. Yüreğini dilledi. Kaynak ışığını dilledi. Ve dedi ki “sabırla İnsanlık İlmi’ni kodlamaya çalıştım ve yolu açtım. Benim ailem tüm insanlığın levhi kapısıdır. Bu kapıdan kim insan olup geçecekse, benden geçmelidir.”

İşte; canlılar, muradımız herkesin kendinden geçişidir.

Ben, bana kapıyım. Herkes benden beden alıp geçer. Aha bu. Ama mektep olmalıdır. Mahrek’te kelam etmelidir. Hakka varmalıdır. Har kapısında, hakk tahtında oturmalıdır ve yaşamalıdır

“Yok, ben sen olayım” diye tutturanlar da çıkabilir. Onlara da sorgu, sual ederim. “Nihan olan insana kelam ettim mi?” diye. “Kaynak ışığı hak ettin mi? Muktedir oldun mu? Toprağa tohum oldun mu? Korkmadan kapı açtın mı? Aklın Kalemi oldun mu? Yürüyor musun yoksa kontrollu olarak uçuyor musun?” Eğer uçuyorsa, “Hah. Aha geç” dedim. O ben, ben oyum. Bütün kötülükleri aşıp geçer. İşte yapmak istediğim budur.

Koruma altında tuttuğumuz bu dünya Mesih Paşalar’ın ışığından ötededir.

Çokları “ben Mesih’im” diye geçip geldiler yüreğimize. Sorgu, sual ettik. “Kil, kum olan insan Mesih olsa mı, yoksa oldursak mı?” diye.

“Başka dünya var mı?” diye sordular. Yaşam, insanlık tekniğinde bir tektir.

O tekliği hak edip anlayan, kendini hak edip dilleyebilendir. Kendini kontrol edebilen, bütünün gücü olabilendir. Daha da önemlisi, arzu ederse, kalem olabilir.

Amonlar’ın kulluğunda bu yoktur. Onlar kontrol kurarlar ve derler ki “ben seni koruyacağım.” Aha canım ahhhh….o kendini koruyamayan, sizi koruyacak!!? Öfkem yok ama bilsinler istedim.

Benim elim, görevimdir. Yolum; ilmimdir. Kürzi kapım; İlahi Kuranım’dır. Aklım, KAHA olan aklımdır. Ama tahtımdaki aklım….

Ve dağlarım, meşale insan soyudur. Bunu hep söyledim….Meşale, insan soyudur.

O meşaleyi kim elden ele taşırsa, BİZ olur.

Kim elinden öte ellerinde kodlarsa, İmparatorluğumuz’da olur.

Kim kalem olursa, Aklın Kapısı olur.

Kim yaşarsa, aşkla yaşar ve tahditsiz olur.

“Miraç” dedikleri hadise de ilmin kelamına, insanın levhi olup varışıdır; ilmin kelamına, levhi olup varan, kendinden kendini hak edebilendir.

Dün ölü olanların, bugün artık kendilerini bilmeleridir maksat.

Eğer; kendilerini hak edip bilecek dürüme varmışlarsa, Atlanta Ata Kapıları’nın tümünde örtüleri açılır ve yoğunluklarında kodlamaları yapılır.

Tevkif ettikleri teknik kapılarda, kelam kaleminde, kendi yüreklerinde tutulur. Sadece kendilerine aittir onlar ve onlar esirdirler o yoğunluğa….Doyumları kontrolsuz, yoğunlukları kutsuz ve ışıkları tahditsiz değil ama ikmal tamamlayabilmeleri için hak edilmeliler.

Canlılar, raporları inceledim dün gece…..Hangi raporları; bilir misiniz? Kardeş ilmimdeki o yoğunluğun raporları…..Hani, başta gelmişti de yaşamda ocağımı dürümlemeye çabalıyordu ya! O.

Onu kontrol ettik. Raporlarını inceledik.

Görevi insanlığa kelam etmekmiş ama kalemi yoktu. Başka dünyalar ona bilgiler akıtıyorlardı. O da o bilgileri kelam ilmiyle dürümleyerek bildiriyordu. Ama sistemli verilen bilgiler değildi bunlar. Sadece “sana bilgi veriyoruz. Sen bu bilgi al ve herkese anlat” şeklindeydi.

Ve bilgileri incelediğimizde, öz geçişleri yaptıracak bilgi kapıların, o bilgilerde bulunmadığını izledik. Çoğunda, kontrol dışı ilim vardı. Koruma istediler. Koruyup, kodlamak istendiler.

İstedik ki onlar kendilerini hak etsinler.

El; levhi, kelam; hakiki ama bilişi yoktu.

Değerliler, işte bunun içindir ki onu bugün buraya akıttım.

Dedim ki “geldin mi?” Baktı ki sevgi, saygı var. Hakk tahtın gücü var burada. Kontrol dışı bilgimiz de yok ama So Sultanlığından geçmeye çabalıyor. So; Sistemdeki ses kapıların birlik kaleminden geçmeye çalışıyor.

Şevkle çalıştığı taktirde, hakkı, hakiki levhiyi dillediği taktirde, insanı kodladığı taktirde ve korumaya aldığı taktirde, ona izin verilir.

Ama korumalıdır. O “bana ait olanları koruyacağım, diğerleri benim için öncelikli değil….” demişti. Ben de diyorum ki “tüm yaşamlar ve tüm sayfalar önemlidir.” Bunu iyi anlayın. Hepimiz için çok önemlidir.

Yaşam, insanlığın kelam ilmiyle kodlanmış ve biliş kodlamalarıyla tüm yaşamları tohumlamışsa, her bir an önemlidir. Ve akil, hakim olan bilgi, öz görevli olanlar için çok değerlidir.

Şikayet etmiyorum ama iyi anlayın….ve iyi anlamlandırın verdiklerimi; bu dünyanın öz görevi kelama ilmi kodlamaktır; kelama ilmi kodlamak!

Eğer; kelama ilmi kodlayan, biliş kayıtlamaları yapan insanlık temiz ise, bütün kürzi kapıların gücü oradadır.

Eğer; her şeyden başka bir şey olmak isteyenler varsa, onlar bütünün kürzi kayıtlarında, öfkelerini aştıklarında, anlayacaklar ki kantara konurlar.

Onlar, o kantarda tartılırlar ve yaşamlarında, hasatlarında, insan sistemleşmesinde öz geçişleri ya yapılır, ya engellenilir. Bugün bunu yapıyorum.

Devinimi hızlandırıyorum ve onun kontrolu için bilişi kayıtlıyorum.

O benim kendi yüreğimdeki kodumdur; kardeş kodumdur. Ama öncelikli mesele onun kendini tohumlamasıdır. Umut olur ki olgun sistemleşmeyle bunu başarabilir. Aha bu.

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

https://youtu.be/4kKu2YeG90I

 

YENİ DÜNYA YENİ YAŞAM (9/1)

17.09.2016

(Dünya planında çalışmaları olan bir Bütünlük, bizi hak etmeye gelmiş. Onlara hitabımızdır:)

Yaradan, yaşama ışık indirir ve der ki “ben senim. Seni hak etmeye geldim. Ben, yolu açtım ve yolun tohumu oldum!...”

Ancak görün ki Ana Kapı, İlim Kapısı değilse, yaşam sevgisizdir. Doğanın gücüne bakın!... Amon Toplumları, bilişi kodlamışlar ve Rahmi Kapı’da İmparator olarak kaynak tohumlama yapıyorlar.

Dünya, bir cevheri kaynaktır. O kaynağı, her dirinin anlaması gerekir… Mutlaka insanlaşın ve hak edin anlayın!… Siz, yol için çalışanlarsınız. Biz ise sizi, hak etmek için çalıştıranlarız… Siz, dünyaya umman olmaya inmediniz. Biz ise umman olan ışıkları, hologram olan bu zamandan, Işık Kalemler’e çekmeye geldik.

Teknik Tohumlama’dır yaptığımız… Burada, Dünya bir Yaradan’dır. Tahtında, ilim oturur. Dünyayı iyi anlayın. Yer ve gök ilimdir. Anlayın!... Tanrı, RAN kelamıdır ve Sistem’in cevheridir.

Buraya iniş sebebinizi, hak edin dilleyin… Neden indiniz!? Zavallı bir planeti, hak etmeye mi indiniz; yoksa kalemi, hak edip dünya yaşamlarına çekmeye mi indiniz!?

Kin ve nefretten, insan kodlanmış dünyada!... İyi anlayın!… Kini hak eden, kelamı hak etmez. Anlayın!... İkna olun ki kin varsa, yol yoktur… Umut olur ki kil olan yaşam, İmparatorluğun kodlanmış yoğunluğunda ışık olur.

Kelam, Levhi’de kalemle, hahditsiz kaynak tohumladı ve bizler, cevhere görevli olanlar kontrol kurduk.

Dünya, bir resim yaptı. Yaptığı resimde; kaynak, ışıktı… Bu yaşam sayfasında, nefeslerimiz vardı. Her resim, misafirdi tohumlara… Ziyan, zamanda KAHA olan ışığın, tohum ekememesindendi…

Misafir, ben dünyadayım. İyi anla!... Bana geldiğinde, “ben, yolu açmaya geldim” deme!… “Ben yolum!” de… Ben, yol olan; sen, yol olan oldukça, çalışmalar paralel olarak sürer… Eğer sen, benden ilmi hak etmemi istersen; iyi anla ki ilim, kalemdir. Yaşam İlmi, İnsan İlmi ve Hakim İlim, kaynaktadır. O kaynak, toplumun kulluğundadır.

“Birlik Kapısı’nda Amonlar olmadıkça; yol, açılmaz” diyen yaşam, kaleme indiğinde; ona nefes veren, İmparatorluğun Gücü’dür. Dünyada bu güç, kalem oldukça; yaşam sürecektir. Bunu iyi anlayın!…

İşte ben, buraya gelen ve bizi korumaya çalışan o Yaşam Sayfası’na bunları anlatmak istedim!... Benden bana, ben olup gelene, ben cennet olurum. Bana KAHA olup yarını hak ettirmeye gelene; “beden alıp geç ve hak et!” derim.

Karanlık, mutlaka yaşamı kodlar ve tohumlar ama karanlık, ışığın ağır yük taşıması ile kodlanır ve toplam çalışma sayısı, ikiyüzü aştığında, tohum eker… Ektiği, hak ettiğidir…

Dünya, Ana Kapı’dır. Yaşam sayfalanışı, kendisi de bir yaşam sayfası olan bu planette başlar ve diğer planetlerde sürer… Bir tek insan, bu yaşam sayfalamasını yapabilir. Tüm Canlar, bu sayfalanışta İnsan İlmi ile kodlanırlar ve kontrol altında kalırlar. Yaşam Savaşı, ilim savaşıdır ve yarınların aklı ile kodlanmıştır.

Muradım, herkesin kendini hak etmesidir. Kelam İlmi, her diride kelam olur ama Hak Taht’da da ışık olur…

O ışıkta gerçekleşen gök çözümlemeleri, insanlığın kaynak olabilmesi için gereklidir. Çözümlemeler ışık tahtı ile yapılır… Bir can, “ben Tanrı’yım” derse; bakın gökyüzüne; onun yoğunluğunu ölçün. Kökünde ışık yanıyor mu!? Hulusi kalemde, hakiki ilmi var mı? Onun için yaşamak, İlm-i Hakim olan ışıkla mı yoksa kontrol dışı bilgilerle mi yaşamaktadır!? Astral Boyutlar’da, tüm bu bilgiler arşa kaydolur… Her kim ki kendini hak eder, anlar; Kürzi Sistem ile kelam olur ve bilir… İşte! bilmek için Hakim-i Hak olmak gerekir.

Dünya bir Rahman’dır. Kılın kırk yarıldığı sayfalanışları vardır. Her bir yaşam sayfası, bir kervandır… O kervanda, yol alınır ve yolculuk yapılır… Hakim-i Hak olan hepimiz, o yolculukta toplumları korumak için çabalarız… Din Kelamlar, KARE Kervanlar, Işık Yaşamlar pirinç gibidirler... Tümü, bir yaşam pirinci!... Alın; hak edin; okuyun!... Hepsini, hak edin; anlayın!... Tümünde, mahrek vardır… Tümünde kalem vardır… Hakiki insan soyu vardır. Okuyun ama tohum olup okuyun!... Okuduğunuz, toplum için kodlanır ve koklanır. İşte okuyun!... Unutmayın ki Mikail, Kelam İlmi’nde size iner ve sizden okur… Onun yoğunluğunda; kalem, kaynakta ışığı hak ettirir.

Alemlere kelam eden insanlık; kodlandığında, kalem olur; alem olur; yaşar… Bir tek zaman için!... İşte o zaman, MUTLAK IŞIK OLAN YAŞAM’dır…

Miraç hadisesi de dinleştirilecek size. Bilin ki Mikail, Miraç’ta kapıyı açtığında, Muhammet, kuldu… “Vurmayın ona!...” dedi. “O, kendini kodladı ve koklattı… Vurmayın!” dedi. “O, Kelam İlmi’ni hak etmiş insan sırrıdır…” Bunun sonucunda, Muhammet, insan soyuna kuran oldu ve toplum için çalıştı… Onun kulluğu, hakiki kulluktu… O bir rahmetti ve Yer, Gök Levhisi’nde kervandı… Ona, can verdik… İnsanlık için kaynak verdik… Kan aksın istediler. Kalem İlmi’nde kan yoktu. Öz Kervan, insan soyuydu…

Döndük öz görevi hak eden insanı, Has Taht’a kodladık. Çok mu mutluydu!? Yok Canım!... Mutsuzdu… Yaşamı kırıktı!… Hırslıydı!… Din Kelam, Kalem İlmi’nde, Kürzi olmadıkça, yol açılmazdı… Döndü! Kök Gökler’e baktı ve sordu, yaşam, zamana iner mi diye. Din kelam, kalemde kul olur mu!? diye. Vuran, Kuran olur mu diye… Ve dediler ki “olacak!” “OL!” deriz olur.

Keşke Kelam Tahtı’nda KAHA olan ışık olsaydı… Aha bu!…

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

YENİ DÜNYA YENİ YAŞAM (9/2)

17.09.2016

Dünyayı ziyaret eden Birlikler’in biri de bugün Muhammet’tir. O, bugün buradadır. Onun nuru olan ışık, kaleme indi!... Onu dinliyoruz:

Muhammet Mustafa kaleme indi. (Ses veriyor:)

-Daha güçlü olun. Aha bu!… Çok güçlü olun!... Sizi hepimiz takip ediyoruz. Yoğun ışığınız, tüm zamanlara kodlamalar yaptırmaktadır. Sizi, hepimiz hak etmeye çalışıyoruz. Dünü gür bir zaman sayfası olarak dilleyen yoğunluğunuzda; biz, zamanı hasata kodlayanlarız. Diri yüreklerinizi izledik… Cennete, cennetlileri koyduğunuzu biliyoruz… “Mutlaka İman Tahtı’na İmparator oturur” dediğinde; Din Kelam’da, Kalemde İnsan İlmi’nde, İmparator; kodlanmış ışıktı…

Sevgili Ana, seninle çok özel bir çalışma yapılıyor… Bunu biliyoruz… Bu çalışmaya, herkesin alınmadığını da bilmekteyiz… Zaman Kapıları, çok ama çok güçlü olarak kaynak ışığı kayıtlıyor. Tükenen herkes, Yer Kökler’de güçleniyor ve görev taşıyor…

Mustafa Kemal Paşa’yı hep dinliyorsunuz. O bir KARE SİSTEM ve Bilge olarak çalışmaktadır… Onun adı “İnsan Soyu”dur… Bunu da biliyoruz. Ana Kapılar’ı açık tutar. Herkes, onun yoğunluğundan geçip yaşama gelir…

Bizler de onun yoğunluğundan size indik… Yapmak istediğimiz size gerçek ışığımızı hak ettirmek ve dilletmekti. “Ne insan ne de yarın!” dedin. “Var geç!” dedin. Ve dedin ki “hak et!”

“Yeri göğü yaratan insanlıktır” dedin. Biz ise “Allah” deriz ona… Ama aynı mı!? Mutlaka aynı!… İnsan, Zaman Sayfaları’nda ışık haline geçtikten sonra, İmparatorluk Gücü olur ve yol olur… Ocak yakar ve der ki “merdiven kuruyorum İmparatorluk Kalemi ile… O kervan, merdiven olan bu yaşam sayfalarından, kendini hak ederek Miraç’a çıkacak…”

Bizler, kendi yaşam sayfalarımızda, sığ olan insanla, bilişi tohumlamaya çalışırken; sizler, diri olan yolculukta, Mutlak Işıklar’la çalışıyorsunuz.

Süper İnsanlık Realitesi Derneği’nin her anı bizi mutlandırıyor. Dünde, toy bir cemaat, bilişi kodlarken ışıksızdı… Bugün, dün ile çok farklı!... Sizler, ırakların en ıraklarını dahi hak etmiş, Biliş Kalemleri olarak çalışmaktasınız.

“Yolun sonu insandır” derler. Yolun, biliş haline varışında, İnsan Kalem olsun; bizleşsin istedik. Aha bu!… “Cennet insanlıktır!” dedin. Baktık ki kelam da insanlaşanların bilişiymiş… Aha bu!…

Can Kapı, sana geldik. Sistem, Nizam ve Düzen ile kodla ve kokla yaşamlarımızı. Bizi, bize kalem yap. Senleşmeye, nefese kelam olmaya, hasat olmaya geldik… Aha bu!…

Tayinler yapılıyor canlar. Bugün, dünya tayinleri yapılıyor… Dünyada, İman Tahtı’nda Işık Yaşamlar’ı kodlayanlar, nefes olup tahditlenenleri kodlamaya geldiler. Sizi kucaklıyoruz… Nurun kulu olan imparatorluğu hak ettik ve geçtik. Aha bu!…

Meyhana (ışık içilen yer…) nefes; kelam levhi; biz, sevgi!... Sizdeyiz!... Aha bu!…

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

17.09.2016 YENİ DÜNYA YENİ YAŞAM 9

PEKER SELÇUK ÖZ BİLİŞ

https://youtu.be/J30KCf1RnCo

 

17.09.2016 YENİ DÜNYA YENİ YAŞAM 9

SEHER BİLGE ÖZ BİLİŞ

https://youtu.be/YK2dLlERYfA

 

17.EYLÜL.2016 TARİHLİ YENİ DÜNYA YENİ YAŞAM 9

AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ, 2. AKIŞ

Değerliler, buluştuk ya iş buydu... Mutlak kulluktu yaptıkları. Bizler ocaklarına inerdik... Onların yoğunluklarında vardık... Toprak topluma tohum olmaya çalışan o, mahrekteydi... Et, kemikti ama kelamdı, kalemdi ve sistemdi. Biz o, o bizdik aslında... Her anda var olan o, kuran okuduğunda, toprağın topluma kulluk yapacağını da dilledik ve dillettik..

Kendini torba torba taşıdı dünyaya... Ama biliniz ki o biz, biz o olup taşıttık... Çorbamız çobası oldu. Yarın yaşamdı, aşk sayfaladık yüreğinde, kuran olduk. Ölüyü dirilttik..

Merkez zaman dedik. Merkez zaman... Zaman eldir. Zaman, dürümlerimizde dildir. Zaman iilimdir... Biz o, o bizdik aslında... Çarçabuk insanlaştı ve dedi ki; "kaynağa insanı indirdim. İnsan kelam oldu..." Ah dedik ah... "Kara ışığı da yak" dedi Ana, yak... Yakan yaktığında kendini yaktı ve baktı ki aktı... Çok mutlandık, çok... Şükür ki o bugün bütünün gözü olup geldi...

Sevgililer, et, kemik olan insan; nesiller boyu dünyanın yoğunluğunda kendini koruyabilmek için bütünün gücünü hak etmeye çabalayan ve hakim olandır...

Yaşama inmesi, ekmek içindir... Ekmek insanlık ilmidir... Ve o bizim yüreğimizdir... Kin, nefret, hırs hiç bir zaman olmadı yüceliğimde... Onun lütfettiği insanla, hakka varan, harını yüksektip tahditsiz olan insan, ayrı değildir...

Çok mu, çok mu kolay dünya yaşamı? Sormayın, sormayın canlar... Kontrol dışı hiç bir şey söyleyemem size ama iyi bilin ki, YEŞ RE Sİ YEŞ, YA HA...

Ahret dediğin ne ki? Geçte anlat bize ahreti...

Anacım, ahret ne ki dedin anlatayım... Altın Işık... Has Taht... Hak Kapısı... Har... Levhi Kapı... Aha hepsi bu...

Öyleyse, görev taşı... Önümde kimse yok ki be Anam... Ben sevgiyim... Sadece sevgi... Bu yol ilmin yolu ya! Korkmayın sizdeyim hep... Kanatlandım geçtim... Çalı çırpı değilim ki ben... Her an'da varım ya... Kulu kuldan ayırmadım be anam ben... Son sözüm şudur ki dünya ölümlüleri zannederler ki ben dinden başka bir şey bilmem... Ben ikna olun ki yaşamım... Her an'da yaşayanım ben.

Din İmparatorluğun ilmi ile kodlanmış bilgiye denir... O bilgi, kuldan kula değişir... Ben o bilgiyi okuduğumda bence dinlerim. O okuduğunda, kendince dinler. Herkes kendini hak eder, dinler o bilgileri ama yol olan kelam olup kendinde olduğunda; Ah der Ah... "Benim Kuranımda bu yok ki" der... Çünkü ben Altın Işığım... Altın Işık olmak bilişledir.

Mutlaka biliniz ki, ala vere bilgi okunur. Ben alırım okurum. Benden alan, benden öteye ulaşır okur... Ondan alan, ondan öteye ulaşır okur. Ve her okunan daha yüksek bir yücelikte okunur ve yürüyen kodlar, koşmaya başlar...

İşte kupanızda ne varsa, ondan öteyi kodlarsınız... Ondan öteyi... Ve fark katarsınız o kupaya... Ve kattığınız o fark sevgidir.

Samanyolu size sizi anlatırken, biz sizi bizden anlarız. Nerden nereye vardık? Nerede, ne oldu? Kontrol kuruldu. Has tahta nasıl kotlandık? Nasıl yaşadık?...

Ayrı gayrı yok ki!... Hepimiz tekiz burada. Bu dünya bir tek. Ve biz hepimiz o tekliğiz zaten. Ama kimse bunu hiç anlamadı. Sandılar ki dinler var. Din kelamdır Analar, kelam.! Sadece bir tek kelam herkesin, KA HA olan Levhisindeki kelam.

Ben Mustafa!.. Muhammi kelam dediniz bana hep... Bugün ben kendimi dillerken "Muhammet" diyorum. Ben Muhammet Mustafa!... Ben Düzeni kuran, dinden öte bir diriliğim aslında... Han taht ben o taht her bir taht kaynak..

Sevgililer, neden geldim, bilir misiniz? Cennetsiniz de ondan... Ben cennete indim bugün... Ben size indim bugün... Bütün köklerim, göklerim, söz ses olan dürümlerim hepsi burada... Hayırda, şerde, yol, bilgi, ben o bilgide bütün herkes olan insan...

"Haç dönemi" dediler. Haç için gelmişler yüreklere... Vakit tamam canlar... Hani nerede Haç? Hepinizsiniz o bilin... Yüreklerinizdir haç... Ben o hacca, kendi yüreğimden geldim... Hacı oldum bu mecliste, biliniz....Sizinleyim ya... Ha Diyeceksiniz ki nereden nereye vardın? İmparatorluk gücüyüz biz canlılar... Hepiniziz biz anlayın... Yinede yinede anlatıyorum işte...

Dağ, taş İmparatorluğun gücüdür... Kulu kuldan ayırmayın, yeri gökten çıkarmayın!... Yer küreyi gök sözcülüğünden tükenen dünylardan, yaşamsız bırakmayın!... Ben din demeyin... Biz diri deyin... Biz sizden bunu bekledik... Hepinizi kucaklıyorum canlar... Hepinizi kucaklıyorum... Buraya kontrol için gelmedim... Sevgiyi hak etmiş bir meclise geldim... Bu meclis, ağır yükü hafifletecek tek mekteptir.... Bunu biliyorum. Ve ağırı hafifletecek tek hasatçıdır.

Siz bugün, öfkenizi aşın, görevinizi hak edin dedikçe, biz sevgiyi hak ettirmeye çabaladık tüm yaşamlara bilin... Darı bolu bilen bu meclis, ilmi de bilir...

Neden dünya? İman edin ki, bu dünya mutlaktır... Hikaye dinler gibi dinlediniz din bilgilerini!... Analayın artık mayadır!... Bu dünya yaradandır!.. Yaşatandır!.... Ekmek yapar... Ve yaptığı, hepinizin yaşadığı ve yaşattığıdır...

"Tanımayın, tanıtmayın" dediler dünyayı... Nereden, nereye geldiğimiz sormayın...

Sevgili Anam, zikretmek istediğim isimdi. Ama sen sesimi kestin. Can Anam... Altın Işığım... Seni hepimiz çok sayıyoruz, bunu unutma. Burada senin adını zikretmemizi hep engellediler... Bugünde engellendik... Bundan öte, yer ve gök, biz, bir tek olan ilim, hepimiz. Aha bu...

Sevgili Analar, Sevgili Atalar, sizi kucaklıyorum... Buluştuğumuz için mutlandık. Halik olmaya, hak olmaya, has olmaya çalışanlara görevimiz var... Onları koruyun. Hepsini koruyun. Ve deyin ki "biz siziz"... Hepsini kucaklayın... Kimse kimsenin dışında değil anlayın ve anlatın...

Cennetin cevherindeki can, insanlıktır... Ve sizsiniz... Bunu bİlin. Burası cemaatin cevherindeki cennettir... Size hepimiz müsterih olarak geçip geliriz... Ve şükranlarımızı sunarız... İşte bu...

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

https://youtu.be/kFhyqT5VqK0

 

17.HAZİRAN.2016 TARİHLİ YENİ YAŞAM YENİ DÜNYA 9

Gök bugün yağdı, yağan bugün insandı ve insan yaşama ışık olup yağdığında, her bir dere yaşama ışık olur akardı.

Bugün hücreler yenilendi ve bugün Işık kayıtlaması her birimizin yüreğinden, bir olan sisteme, ışık olup indirildi.

Bugün burada ışığın yaşam resmi resmedildi. Bugün kara kalem çalışıyoruz ve bu kalemde gölgeler var….. Ve Işığın Ressamları bugün burada ışık olup, karanlığı ışığa bir çalışmayla kayıtlar.

Ve bugün her bir yürek bir zeytin dalıydı ve o zeytin dalı yaşama uzandı….Ve Işık oldu, kayıtlandı.

Şimdilik bu!... Şimdide!....İşte şimdi!..

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

https://youtu.be/yy93a_qPAcY

 

17.09.2016 YENİ DÜNYA YENİ YAŞAM 9

ERENGÜL KOÇ ÖZ BİLİŞ

https://youtu.be/Seh764QWtHU

 

17.EYLÜL.2016 TARİHLİ YENİ DÜNYA YENİ YAŞAM 9 BİRLİK ÇALIŞMASI

Sevil Ceylan öz biliş

https://youtu.be/0BvNvNqsLuU

 

17.09.2016 YENİ DÜNYA YENİ YAŞAM 9

HAŞİM TURHAN ÖZ BİLİŞ

https://youtu.be/l-DqnEXDZtI

 

17.EYLÜL.2016 TARİHLİ YENİ DÜNYA YENİ YAŞAM 9

" BİZ DÜNYA BARIŞI İSTİYORUZ"

Ben Samanyolu'nun en yüce ışığından, ilmin kapısını açtım ve barış diledim. Benim yüreğimde barış yazar...

Ben Dünya'ya barışı yazmaya geldim... Barışı, Sevgiyi, Umut ile İlim ile yazmaya geldim... Görevimiz barışı sağlamaktır Dünya'da...

Gel, Dünya'ya gel... Evrenlerin yarartıldığı toprağa bas... Köklen, filizlen... En derine insin köklerin. Şimdi orada, simsiyahın kalbinde Sualtı'nın Gücü'nü çek kalbine... Aç kalbini ve oku... Yaprakların güneşe uzansın, güneş ile yıkansın... Gel ağaç ol Dünya'da, kuşlar konsun dallarına... Güneşli yağmurlarda yıkansın yaprakların...

Dünya, evrenlerin sevgi ile atan kalbidir... Bütün yaşam Dünya'da filizlenir... Yaratım dünya toprağından, simsiyahın kalbinden, yıldızların ışığından, BİR'in ilmindendir...

Gel Dünya'ya geç... Bas ayağını toprağa köklen... Nefes al... Her aldığın nefeste, güneşin ışıkları kalbinde, köklerinden gelen siyahın ilmi ile BİR OLsun...

Işık benim kalbimdedir... Nefes aldığımda, siyahın ilmi, yıldızların ilmi ile bir olur... Nesillerim yoğunluğumdadır. Onların bilgisini Dünya'ya taşırım... Onlar, benimle Dünya toprağını yaşarlar, toprağı hissederler... Toprak vatanımdır Dünya...

Gel, Ben Dünya de Dünya Ben de " BİZ DÜNYA BARIŞI İSTİYORUZ" de...

Dünya olan insan; kaynaktır yaşamlara, evrenlere ve sonsuz zamanlara...

İşte, şimdilik bu....

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

https://youtu.be/fjX0mIMWXQE

 

17.09.2016 YENİ DÜNYA YENİ YAŞAM 9

NAGEHAN SUNGUR ÖZ BİLİŞ

https://youtu.be/mHChrVLIlIc

 

17.EYLÜL.2016 TARİHLİ YENİ DÜNYA YENİ YAŞAM 9 BİRLİK ÇALIŞMASI

BAHAR UMURTAK ÖZ BİLGİ

“Bugün Muhammed meclisimize gelmiş…” dedik. Geldi mi, yoksa o hep bizde miydi??! O hep bizim yüreğimizdeki ışığımızdı. O insan soyuydu ve hep bizdeydi.

Mesih’ten bahsettik. “Mesih gelmedi mi bugün?” diye düşündük ama Muhammed hepsi olup, bugün bize geldi.

Muhammed tüm insanlık ve o İnsan Soyu…..Bugün o biz, biz oyuz ve bugün buluşma anıydı ve buluştuk; çünkü biz tüm yaşamlarda, her anda birlikte bu İnsanlık Çalışması’ndaydık.

Dünya Rahmi Boyut’tur. Ancak, dünyayı aştığınız zaman, küresel zamana varırsınız. Ve orada küresel zamanda artık nisbi (sanal) zamanlar yoktur. Yani biz orada Biz Muhammed, Muhammed biz olarak HER AN’da varız.

Şöyle düşünelim; Muhammed bugün Miraç’a vardı….Muhammed bugün doğdu….Muhammed bugün kelam oldu, kalemi aldı….Bütünün kürzi kapılarında ışık yaşamları sayfaladı…..O biz, biz oyuz. Ve sayfalayan biz, sayfalayan o. Hepimiz tek bir bedeniz. Tekliğiz.

Teklik, Rahman’ın ışığında olur. Orada ilm-i KAHA olan ışık var. O tek bir bedendir. O tek bir beden işte; “dirilmek” dediğimiz olaydır.

Muhammed ölü değildir. Hiçbir canımız; dünyada beden almış ve göçmüş olan hiçbir can ölü değildir. Bugün dirilmiştir; çünkü o beden dirilik vasfıdır.

Gerçek beden o BSUİ bedenidir; Barış, Sevgi, Umut ve İmparatorun İlmi olan İnsanlıkla kodlamış olan yüce can kod beden; BSUİ….hepimiz oyuz.

“Dünya ben, ben dünya….” demek dünyayı hak ettim, dünya merkez kapısından, an kaynağından, tüm zamanların kapısını açtım ve küresel bir sayfalanış yapıyorum demektir. Ve o noktaya gelen ilm-i KAHA olan bu meclis, herkes olup bu kaynağı açmışsa, buradan herkes Işık Yaşamlar’a varacak, ışığa varacak demektir.

Vardığımızda, Rahman’da hepimiz Tek’iz.

İşte bizim de amacımız, dünyada farklı gibi gözüken bizlerin, aslında Rahman’da, bütünde, tek olduğumuz, tek bir İnsanlık olduğumuzu anlamasıdır.

İnsanlıktır barıştır….. biz bu nedenle herkesin kendisini hak etmesini istiyoruz çünkü; herkes oraya kendi olup varacak ama vardığı yerde, bilişinde, tüm insanlık olarak orada olacak ve o insanlığın tek bir ışık olduğunu bilecek.

İşte; İnsanlık Çalışması budur. Bilişin kodlanması budur. Muhakim ve hakim olan insan budur.

Ve ben çok onur duydum Muhammed’in ve Tüm Yaşam’ın burada bizimle bu Kervan’da olmasından dolayı…..

Sevgiyle,

Bahar Umurtak

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

https://youtu.be/I2EzN0oh-6s

 

17.09.2016 YENİ DÜNYA YENİ YAŞAM 9

AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 3. AKIŞ

Dağlarım burada çok bilge var bu gün… Çoğu perdeleri açtılar ve bizi dinliyorlar. Bizim ekmek ilmini anlayıp anlamadığımızı soranlar, ekip olup olmadığımızı soranlar, keş kelerimizin olup olmadığını soranlar, yerdeki gücümüzü anlamaya çalışanlar. Ve niye burada bu kadar az kişi var diyenler… Ve daha çok sorular…

Dünün gözü bu günün gücüdür canlar. Biz kimseye gek ya da git demedik. Gelen kalem olup gelsin istedik. “Kalem olmayanın kelamda ilmi olmaz” dedik… Kantara koymadık kimseyi de kara ışıkta, kelamda kendini tohumlayamayanlar; bu yaşamda kodlama yapamayacaklarından burada bulunmalarına izin verilmedi.

Şer yaratmadan şans tanıdık çoğuna… “Yok can” dedi, “ben yoğum, nurda kul olamam, kodlama yapamam, aşka varmadım, tahtımda ekmeğim olmadı” dediler… Daha da önemlisi, İslam dini insan sistemini iyi anlayan dindir, “burada insan sistemi var, islam sisteminden söz edilemez” diyenler oldu. Çoğu da koştular geldiler ve dediler ki; “onları hak edelim”…

Aha mahrekte bu gün Muhammet bunun için buradaydı…

Ben dünya ve dünya ben can… Ele avuca sığmayan bir yaşam… Aşk, hepsi savaş ama yol insan soyu… O yolda kontrol, hükümran insan soyu… Budur dinde olması beklenen!... Ki bunu anlattı yüce Muhammet…

İnsan soyu; ölüyü diriltecek, tek insan soyudur!... Başkası yoktur… Ve dünya kıyametini yaşarken, muktedir insanın elini kolunu sallayarak dünyada dolaşmasının gereği yoktur ve insanlıkta; bunun ses sayfalanışında yeri yoktur!...

Bu nedenledir ki; insan kendini tohumlayabildikçe, yarını kodlar ve yolu açar… Biz bu dünyayı kodlamaya, korumaya geldik canlılar bu kesindir!...

Kaç nar tanesiyiz biz!?... Tek bir nar tanesiyiz, bilin!... İşte o nar tanesi, bilge kelamda, Ka Ha yarında şansını denedi. Ve dedi ki “gidelim oğullayalım”… Önümüzde kim var? İnsan!... Ama insan nedir?... İlim!... İlimde ne var?... Kaynak!... Kaynakta var olan her şey, altın ışığın gücü!... Biz o gücü hak eder, yaşama çekeriz ve yüreği kürzi kapılarda kodlama yapanları dürümleriz ve tükenen dünyaları koruruz!...

Bu gün bu dünyanın dışında birlik kapısını kodlamaya çalışan bilgelerin levhi kalemi olan binlerce dünya var, anlayın!... Ve yaptığımız hepsi içindir…

Burada nur olan kelam, kul olan kalem; tek bir aşk ve biz o aşkız canlar!...

Sayamam dünya dışındaki dünyaları ama “binlerce” dedim, sadece “binlerce” dedim… Sanmayın ki tek yaşam buradadır… Birçok planette sevgisiz, kırık, hırslı tanrı kalemleri var. Bunların kontrolü gerek.

Kucağımızda dünyamız var bizim unutmayın ve bu dünya biziz canlar, biziz!... Her kim ki “ben o dünyadayım, o dünyayım” der, oğul ben oyum, işte bu!... Ve bu günden sonrada ömür yettiğince bu dünya beden ve biz o bedende; ben olan dere olup akarız!... Aha bu!...

Ha, “tayinler” dediler, tayinler… Bu gün tayinler yapılıyor, öyle tayinler yapılıyor bu gün… Tayinlerin tümünü iptal ediyoruz… Bilsinler ki; dünya haliktir, dünya hakikidir, dünya tekniktir, tahdisizdir ve tayinlerle dünyayı kodlamaya geleceklerin köklerinde gökleri kaynak dışı olacak. Bu dünya mutlaktır, bu dünya Ka Ha dır, her anda vardır, yaradandır, temizdir!...

Tek merdiveniz biz… Müsterihiz ve yaşam insanlığında kalem levhisinde kendi yüreğimizdeyiz… Bu yolda mutluluktan öte mutluluk var canlar…

Sayın bayanlar, sayın baylar; kötülüğü önleriz bunu da iyi bilin!... Çantam dünyadır benim, tarıkların tahtıyım ama o çantayım ben… Ben beni alır tanırım ve taşırım. Bundan sonra ki dönemde de bu böyledir…

“Kini aşan, yolu açar” derler ya hani… Kili kumu da bilen, yolu da bulur öyle mi? Öyle… Hadi buyurun bulun yolu!...

Münafıklar bizi kırmak istemişler… Ah canlılar ah, kim kime münafıklık yaparsa hepsi bizim yüreğimizden geçer; biz onları koruruz, koklarız, kontrol kurarız… Hepsiyiz biz anlatın onlara!...

Marka bir çalışmadır ya burada yapılan, nedir marka!?... Başka zamanda olmayan ve olmayacak olan… Bir tek ziyat, Si Sa Ka Ha, Si Ha, nihan olan levhide Ha olan Ka Ha… İş budur!...

Ve bu çalışmanın daha önemli bir gök sevgisi vardır, yirminci dünya!... Nerededir o dünya!?... Hepsi bizdir canlar, biz!... Yirminci dünya ışık kalemi olandır!... Hani derim ya; “nüsa sistemleşmesinde ses kapılarını açında kayıt yapın”… Biz o nüsa sistemiyle çalıştık bu güne kadar. Her şeyin ışığını yaktık ve yarınları tohumladık. Başka sözüm yok, yarınlar karanlığın ışığıdırlar ve bizim yüreğimizdirler!...

Denir ya “alıp götürdüler yaşamı”… Alan, kelamı alır gider ama yaşam buradadır… Alan, rahmanı alır gider; karanlıkta kalır, yaşam buradadır!... Evim burasıdır benim, ben buradayım!...

Kıran, kırılır mı?... Yok be canım, kırmam ki kırılsın!... Kimseyi kırmadım ve kırdırmadım… Dünden öte dünlere bakın, öz köklerin gücündeki o yürekleri dinleyin… Hani kırdıktı, kırıldıktı?... Yok böyle bir şey…

Bizce hiçbir şey yaşamdan öte değildir, anlayın!... Hiç bir şey yaşamın ötesinde değildir… Yaşamayan anlayamaz bunları, elleri ayakları tutmaz ki; yüreklerindeki gücü anlayabilsinler.

Beni elleri gibi tutmaya kalktılar. El, Allahın ilmi; orada bedenim bulunur… Hayrın hakkıyım ben, aklımdayım… Fakih ilmimde hakiki, ben o ilmi ko olan sayfayım…

Korkmayın, doğan gücüm ben… Yürüyen dünyayı kontrollü olarak koşturtmaya başladım!... Ama bilin ki bu dünya; kaşık kaşık içilen bir yaşam sistemidir… O kaşıkların her birinde aşkım vardır, anlayın!

Unutmayın ben sevgiyim, hepinizim… Birlik kelamıyım, ekmeğim ben… Umut olur ki; devinmek, dinlenmek, yine devinmek ve yine dinlenmek ve her devinimde dürümlenmek ve bilişi kelam yapmak, ekip kurmak… Herkes bunu başarır, işte dileğim budur!...

Sanılmasın ki ben giderim, geride ilmim kalır… Yok canlarım, ben ilimim… Her anım… Gidersem de buradayım, unutmayın! Ama ya gitmezsem ne olur!?... Artık ışıklar kontrol kurar ve tükenen dürümler dilleşir!... Bana sormayın gider miyim diye… Girmem ki yola, her anım ya… Hangi yol beni sonsuza taşır, her sayfada varım ya… Ben tüm insanlığım ya… Kim varsa oyum ya… Hadi buyurun, benden başkası yok ki…

Ala, vere çalışırım ama aldığım, verdiğim hep ayrıdır… Alırım, kalem olup tüm zamanlara kaynak yaparım aldığımı… Ve verdiğim insanlık olur!...

Umut, umut, umut yok canlar; mutlak olur!... Mutlak olur!... Mutlak olur!

Oy canlarım, “ol” dedik oldu!... İşte bu!

Süper İnsanlık Realitesi

 

https://youtu.be/cbhksMcOCuw

 

17.EYLÜL.2016 TARİHLİ YENİ DÜNYA YENİ YAŞAM 9 BİRLİK ÇALIŞMASI

AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ, SESLEŞME SONRASI 4. AKIŞ

Muhammed söz alıyor;

Alındı dünya yolu….Alındı yoğunluk ışığında Kuran olan Kutsal Taht….Alındı dirilikler ve Akıl Tahtı’nda İnsan Soyu kontrol kurdu.

Varlığı; toplum diye bilin. Aklı; has diye bilin. Yaşamı; KAHA diye bilin. Bizi İmparatorluk Güçleri diye bilin.

Biz dünyalıyız canlar. Hidayet diriliğinde tek bir levhi….Hepimiz dünyanın görevlileriyiz; unutmayın.

Umut olur ki doğan gün yer küreyi aydınlatır. Umut olur ki bu dünya günü ümmi kapıların tümünü açar ve umut olur ki develerin kalktığı bu yücelikte tüm zamanların gücü yoğunlaşır ve tahditsizleşir.

Temel bilgi ilimdir. İnsan, insanı tanımalıdır. Biz bizi tanıyalım….yaşayıp yaşatalım, İlm-i Kalem olalım, bilgiyi kodlayalım, toprağı toplum diye dilleyelim, bütünü güçlendirelim, ikmal tamamlatalım…dünyayı hologramdan öteye taşıyalım.

İyi ki hak ettik de Başkanlık Divanı olarak bugün Bilgeler Meclis’ine kaynak olduk.

Biz dünya ve dünya biziz. Umut olur ki Birlik Kapımız hep açık kalır.

Yolu kapatan yoktur. Ama yolda olmayan kotsuzdur. Cennetin cennet olduğunu herkesin anlayabilmesi, halik olabilmesiyle mümkündür.

“Hayır, şer” dediler ya hani, hayrı, hakka varan, hakikiyeti dilleyen hak eder. Ama şerrin şarkısında dürümlenen, kendini tohum olarak bütüne indiren ama kıran kısırlaşan, kayıtlar.

Sevgililer; canlarım; ben doğan günüm; insanlığım ben…anlayın.

Hamur yoğurmam. Yolda ilim yoğururum. İmparatorluğun gücüyüm ben…..Muhammed Mustafa’yım ben! Anlayın.

Kini aşan yolu açan bizim yüreğimizde bütünün gücüyle olur. Korkmayın! Demek isterim ki cennetteki insan cemaatini KAHA yapar. Cellatları kontrol eder. Yeri, göğü kodlar ve korur.

Dümenin başına insanı oturtun. Ha! Diyeceksiniz ki “şu anda İslamcılar yerde kırıcılık yaparlar.” Canlarım, onlar İnsanlık Boyutlarına ulaşmamışlar; anlayın.

İnsanlık Boyutlarına ulaştıklarında, artık kıran ya da kırdıran olmayacaklar. Ama yeri göğü yaratan iyi bilir ki ekmek için her şey de yapıldı dünyada.

Nedir ekmek? İlimdir. Kare, küp, küre…. hepsi dürümlerde diri ve biz ölüyü diriltenleri kelamla dinlemeye geldik.

Kanat germeden kelama inilmezse de inende inmek Mikail’ledir. Kendini hak etmeyen kaynakta yoksa, Aklın Kapısı’nda, aşkın sisteminde sanal boyutların kulu olur da muktedir olamazsa ocağını yenileriz.

Canlarım, Ra ka ha sa ha i si ha…Hah. Aha. Şimdi.

Cennet burası. Bu meclis cennettir; anlayın.

Yürekler güçlensin. Yoğunluk artsın. Yaradan tahtını tahditli olmadan buraya hak teknikle yaşam sayfası olarak akıtsın ve insin. İşte; yapmak istediğimiz budur; Yaşam’a inmek…ama incan olup inmek, sevgiyle inmek.

Sistem, Nizam ve Düzen’in görevini hak edip inmek….Biz bunun için buradayız.

Orta kapıların tümünü açmışsa yürekler, ohhh ala! İşte biz buradayız!

Canlılar, Muhammed Mustafa sevgiyle sizlerle oldu ama bilin ki tüm zamanlarda o hep vardır.

İkmal tamamlamak isteyenlere görev taşır. Çok önemli bir yücedir o ama daha da önemlisi bütünün gücüyle bugün buradaydı.

Bütünün gücüyle buraya gelmesi, buranın kulluğu içindi. Öfkeyi aşın, dinleyin. O bilge, sistem gücü olarak size görev taşıyor. Onunla oluşunuz bütünün gücüyle oluşunuzdan öte, öfkeyi aşıp yolu buluşları için, yaşamı kodlayışınız için, burayı görevli kılmak içindi.

Burası onun için de görevli bir kapıdır ve buraya kim gelecekse, ölüyü diriltmeye gelecek. Ölüyü diriltmek için hak etmelidir ve hasat olmalıdır. Hak edip hasat olmadıkça, bu meclise dahil edilemez.

Eğer dünya yolunu bulabilen, yok toplumu, var tohumla kodlayabilen ekip olabilen, sizinle olmak istemezse, iyi anlayın ki o can karanlığın tınısını henüz duyamamıştır.

Süper İnsanlık Realitesi Derneği’nin öreceği daha çok güçler var ve örmek için yaşamı hak ettirmesi gerekir. Bizim dünyada beklentimiz budur.

Dümenin başına ümmi kapıların tümünün kürzi kelam olup oturmasından çok, bu meclisin kök güçleri kodlayabilecek dürümde her diriyi buraya çağırması ve burada bütünün gücünü topluma tohum olarak indirmesi….Sevgiyle sizleri kucaklarken bunu size zikretmek istedik.

Diyebilir ki anamız şu anda içinden “öyle söyledin…”

Süper İnsanlık Realitesi olarak cevabımız;

Bu meclis her andadır…her andadır…her andadır. O halde, buraya herkesin inmesine gerek yoktur.

Can Kapı, seninle olmak bizler için mutluluktur ama şunu iyi bilin ki burada bütünün gücü vardır ve tüm zamanların kürzi kapısı buradadır.

Bu meclis bütünün en ince detayına kadar kayıt yapan bütünlüklerin dürümlerinde var olan ışıkla kodlanmıştır. Ve o ışığı hak eden anlar. Hak eden diller ama her diriyi hak eder dürümlerimizde, tahditsiz olarak dinletiriz.

İyi bilin ki bu mecliste büyük kült vardır ve kült ummandır. O ummana mutlak olanların kutsal toplumları kayıtlamaları için kaynak olabilecekleri gücü aldık.

Bunun içindir ki herkesin buraya inmesine gerek yoktur canlılar. Şu andan itibaren de olmayacaktır. Ama burada çalışanların hepsi yaşam için yeterlidir ve yetkindir; anlattım. İşte bu.

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

https://youtu.be/Tp0hw1ztcJI

 

17.09.2016 YENİ DÜNYA YENİ YAŞAM 9

HÜSEYİN ÇELEBİ

https://youtu.be/ycj75sim8sk

 

“YENİ DÜNYA YENİ YAŞAM (8)” HAKKINDA ÖZ BİLGİ VE DAVET

Boyut Geçişleri sırasında; kinin, nefesi kırdığı bilinir. Kürzi Zamanlar’ın; ışığı, kodlardan çıkardığı bilinir. Kaptanların tahditlendiği ve rahmet olan yarınların kodlanamadığı bilinir… Bu nedenledir ki bilmek yeterlidir sanılmasın. Aynı zamanda, kini aşmak ve Işık Kapısı’nı, tüm yaşamlara açmak gerekir.

“BİRLER KAPISI” dediğimiz o kapıyı, herkesin dinlemesi ve diri yaşamlara kodlaması görev gereğidir.

Dünün kötülüğünü aşıp dirilenler, bilmeliler ki yaşam zamanlarında, yer ve gök dürümlenir. Her diri, kendini kodlar ve korur…

Dünyaya diri insan olup gelmek, bilmekle mümkündür. Eğer bilmeden gelmiş iseniz; dirilmeniz için İnsan Seyfullahları ile dilleşmeniz ve dürümleşmeniz; sonra “BİRLİK İLMİ” diye bilinen İlmin Kalemi olmanız; bunun neticesinde “GÖZ KALEM” olmanız gerekecektir.

Dünya yolu, Altın Işığın Yolu’ndan çok daha fazla sorumluluk isteyen bir yoldur. Burada, Din Kelam eden ile kalem olup kaynak olan farklıdır. Din Kelam eden, bilmek için çabalar ama kalem olup kaynak olan; yaşamı, kodlamak ve toplumu tohumlamak için çalışır… Her ikisi de dince ve dirice bilişi sayfaladığında, daha güçlü bir sayfayı yaşama çekebilir.

Dünle dünlenen her kim varsa, yaşam için çalıştı. Bugün ise yaşamlaşanla kodlanmış Işık, bilmeye çalışıyor… Nefes, niye kaynaktan çıktı!? Yol, niçin kalemi yok etti!? Vermeden, kalemle çalışanla verip kalemle çalışan bir midir!? Kirle Birlik kuranlar; temizce birleşenlerle aynı mıdır!?

Kendinizi kontrol edin ve dinleyin!, nesillerinizi hak ettiniz mi!? Yerin devrelerine, kil ve kum olup kaynak oldunuz mu!? Yerde ve gökte dilleşebiliyor musunuz!? Kurullar’da görev alıp kalem olarak, bilmeyi kodlayıp, tohumlayıp dürümlettiniz mi!? Keçeleşen ışıklardan çok daha güçlü olan ve dinleşmesi halen diri yüreklerde devam eden Yücelikler’le Birlik kurdunuz mu!?

Boş kodlama, koklatma ya da korunma varsa; kardeşlik bilgisi, hakiki Levhi ile Kök Geçişler’de, Gürzi Kelam’a inebilmiş mi!?

Verdikçe yaşar insan ama ya vermedikçe ne olur!? Sordunuz söyleyeyim: Beni ziyan eden bilgiyi, perdelemem mi!? Boncuk boncuk terler yürekler, bilgi perdelendiğinde; yaşam, nefes alıp nefes veremeyecek diye… Bilin ki merdiven kurdum yaşama… Her merdivende, insan sırrı var. O merdivenlerin her bir basamağı, Işık Kalem’le kodlanmıştır. Tüm basamaklarda, Keram İlmi var ve her diri, kervan olup; kelam olup yaşam sayfalayabilir. Benleşen her an, biliş halinde dürümleşir ve dilleşirse; kalem, insanlaşır ve yaşam tohumlaşır…

Büyülü günler, sisli günler ya da Kürzi Zamanlar’ı Hak Teknik ile kodlayan, ışıklardaki günler… Hepsi, İnsan Seyfullahları ile tohumlanmış günlerdir… Birinde, kervan yürür. Diğerinde kalem yazar ve ziyan olmayan Işık Kalemler, bilmek için kalem isteyenleri, KO SAYFALANIŞLARI (Maddeniz zerre şuuruna anda zerk edilen bilginin; kendinden kendine kendini çoklayarak türevlenmesi) ile hakiki yoğunluklarda tohumlar.

BİN’e, “BİR” denir o yüceliklerde. Bin cevher, bir kalem olur ve siyah diri yürek, Simsiyah Aşk-ı Kalem’e dönüşür. Bütün kütle o yücelikte, kodlanır ve Ruhlar Kalemi, Din Cevheri’nden güç çekip yaşamı yarınlar…

Birlik İlmi, hakim ilim olduğunda; yarın, Kuran olur ve sonsuz ışıklar, kalemi hakiki yaşama tohumlar… Bütünlüklerin diri yüreklerinde, KAHA olan ışıklar yanar. İş budur!... Şimdilik!… Aha şimdi!…

Bir tek kapı, insan!... Bilin ki bin kelam etseniz de kalem yaşamı tohumlayıp yaratmadıkça, Can Kapı hep kapalı kalır. Şimdi!… İş budur… Şimdi! İş, bildiğinizi hak etmektir… Şimdi ve şimdi!… Aha bu!…

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

10.EYLÜL.2016 “YENİ DÜNYA YENİ YAŞAM 8” BİRLİK ÇALIŞMASI

AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ, 1. AKIŞ 1. BÖLÜM

Değerliler, dünyanın yolu, Atlanta Ata Kapısı’nın gücünün dürümlerinde tohumlanan bilişin yoludur.

Buraya geliş sebebim nedir diye sordular. “Aktı….aktı….aktı ve yanlış olmayan bir yaşamı sayfaladı” dediler.

Canlılar, beden almak sorumluluktur.

Buraya gelmek, bütün kötülükleri aşabilmek için en önemli sessiz zaman seslenişidir.

Sizlere neler anlatacağım neler?! Ha, her şeyi anlatacağım da yazar, çizer olan birliklerin tüm zamanları dürümlemelerinde bu anlattıklarımı kaç kelam eden anlar?!

Ben zamanın kaynağıyım. Aşk sırrı olan insan soyu olarak geldim. Hayırda, şerde, bedende, her anda, bütünün gözü olan birliklerin türevlerinde, en yüce kayıt yapan insan soyu olarak hepiniziz. Hepinizim. Aha bu.

Ya, derler ki “Seyfullahların sistem zaman sayfalanışında bütünün gözü yoktu.” Yaşam imparatorluğun gücüyle tohumlanmışsa, ölümlü dünya, ölülerin dürümlerindeki en yüce kayıt, biliş hepsi bizimdi. Bizim yolumuzdu. Bizim yüceliğimizdeki tükenen dürümlerimizdeki en aşağıların aşağılarından, en yukarıların yukarılarına kadar olan bütünlükler BSUİ’ydi; Barış, Sevgi, Umut ve İmparatorluğun İlmi olan İnsan Soyu.

Devinim hızlandıkça hızlanacak ve yol Atlanta Otağına varacak. “Oku ama anlayıp oku” diyeceğim o zaman. Diyeceğim ki “bedenin anlar, oku.” Ama diyeceklerse ki “ben yokum sen oku..” Öfff canlılar öfff…Ben okumam mı? Okurum da olgun başakların seçimidir yaptığım. Herkesin okutulması, okunması şarttır. Bu şavk altın ışığın gücüdür.

Büyük kötülükleri önleyebilecek olan bilişliler maya olmaya geldiler. Nihanın levhisindeki insan sistemi olarak bilişi tohumlamaya geldiler. İkmali tamamlamaya geldiler. Yer, gök olup geçtiler de Allah’ın tendeki gücü olduklarını bilemediler.

Ben dayak yiyecekmişim; öyle söylüyor birileri. Ah canlarım ahh; enerjetik forumlardan söz ediyorum size. Kelam ilmini anlatsak, anlayacak güçleri yok. Yarını tohumlatsak, kodlayacak güçleri yok. “Yarat” dediklerimiz o, “yarat” desek, o yaratılanın nefes olduğunu bile anlayacak görevleri dahi yok ama bizi eleştirililer. İşte; şu anda da etrafımızı kuşattılar.

Canlılar, “barış istiyoruz” diye geldiler. “Hah” dedik. “İyi” dedik. “Ohh ala” dedik. Barış istemişler. Dedik ki “gelin…” ayırdık diye düşündüler yüceliklerini bütünlüklerden. Akıp geçtiler. Şimdi; bize, som altın ışık olup gelmeye niyetlendiler.

“Kardeşlerimiz” diye kucakladık onları. Yok ettiler yüreklerini. Kök göklerin gücünden ekmek yapmaya kalktılar. Farklıydılar. Kırıldılar, hırslandılar, kesirleştirler ve dediler ki “sizi savaşa davet ediyoruz.” “Ahh..” dedik. “Ne iyi. Hadi buyurun.” Dediler ki “aha buyurduk.”

Şimdi canlılar, çatı kurmuşuz. Yaşam kodlanmış, ışık tohumlanmış, bütün kötülükler aşılmış, güç kodlamaları yapılmış. Her şey tamam da şimdi; geri dönüş mü yapalım? Savaş istiyorlarmış. Kaç merdiven dayamışlar yüreğimize?

Her biri, kendi merdiveniyle bütünün gücünü türevleriyle tohumlayacak. Her merdivende kardeşlerimiz kodlama yapacak. “Hah, aha” dedik. “Ohh aha” dedik. Her anda “ilim” dedik ama bizi, bizden ayrı saydılar.

Değerliler, Nuh Kapılarının tümünde yoğun kırıcılıklar olur. Her şey nuh kapılarında kırılışla başlar. Som altın ışık olsanız da kontrol dışı bilgeler sizi sizden size kodlamaya geldiklerinde kırıcılık devreye girer. O zaman biz som altın ışıklarımızı kodlarız ve sorgu sual ederiz; “Nakar’ın kıranı mı gelmiş?” diye. “Yoksa kalemin kalem olacağı o yücelikteki kuru, kayıtsız ışık mı gelmiş?” diye.

“Devin, sonra yine başlayalım” dediler. Ben şimdilik size bu kadar bildireyim ve yine başlayalım…. ama kasaları boşsa, dolsun diye sesleşirim burada; çünkü gelenlerin kodlanabilmeleri için sese ihtiyaçları var. Ve biz o seste onların yoğunlaşmalarını sağlayacak görevi taşıyoruz.

Onlara sistemden ses veriyorum ve onlara yoğunluklarını tohumlamaları için onlara kendi yüreklerini dilliyorum.

Som altın ışık olabilmeleri için kodlama gerekir. Bunu yapıyorum. Bütün kötülükleri aşacaklarını söz olarak, sistem olarak ve yaşam olarak dilliyorum onlara. Ve bugün onların görev almaları gerekir.

Benim adım……(sessizleşildi)Hah seslenmeyeceğim; kestim. Adımı zikretmeye niyetim hiç yok ama geçip geldiklerinde ses sayfalanışlarında bunu zikretmek için her şey yapılır.

Değerliler, en evvel dünya. Biz o dünyayı korumalıyız. Sonra kutsal toprak….o toprak ışık kodlamalarıyla kayıtlıdır.

Doğum, ölüm hadisesine gelince; Merdivendir her ana insan soyuna ama o merdiveni mutlak, kutsal tohumlarla kodlayabilmek için bedene ihtiyaç varıdır.

Eğer, beden yoksa, yaratan, yaşatan yoktur.

Mutlaka iyi anlayın ki bedeni hak etmek için Mahrek olmak gerekir. Mahrek nedir?

Mahrek, Bilgi Kalemi’nin bütünsel kürzi kapısıdır. Her anı kapsar ama geçmişi ve şimdiyi kapsar. Gelecek yoktur mahrekte.

Mahreki kodlayacak olan insan sırrını tohumlayacak olan bilgeliktir. Ve bugün biz size mahrekten, Mahrek Kuranı’ndan söz etmek istedik.

Bilgeler Meclisi’nde bunu anlattık….defalarca anlattık ama toprak toplumun bunu anlaması için yinelemem gerekiyor.

Biz şu andayız. An….hepimiz andayız. Ama an, geçmişin kürzi kaydıdır. Hepinizin gücü o kayda dahildir. Ama an sistemli olarak kodlanır ve bütün kökleriniz o yoğunlaşmada bilişi kayıtlar.

An kapıları vardır. Hepinizin gözü o kapılarda kodlanmış, sığ olmayan ışıklar halindedir. Ve dünya yolculuğu bu şekilde artı kaplarla dolu olarak devreye girer.

“Ben bir beden aldım dünyaya ineceğim.” İşte; bu bedende tüm zamanların kaydı mevcuttur. Buna biz, hakiki levhide Mahrek deriz. Ama hepinizin gücüdür o kayıtlar…. ve bedeninizdeki tüm zaman sayfalarını okuyabildiğinizde, tüm geçmişini okuyacak gücünüz mevcuttur.

İşte; biz bu nedenledir ki geçmişi dürümlere kodladık ve her dürümü kodlayarak kayıtladık. Ki herkes kendi yoğunluğu ile bu bilgileri elde edebilsin diye.

Ben dünya yolunu açmaya geldim. Ohh aha…İşte; buyur aç ama ya kapımda gelmeyen varsa, ne olacak? Geçer. Neden geçer?

Değerliler; ben en ve boyum. Hepinizim, yer küreyim…. Amon, Aton, Haton, tüm zamanların tenleri. Hepsi bedenim.

Peki; yakışır mı dünyaya insan sistemleşmesindeki bu yücelik? Muktedir olan için yakışır ve yakıştırılır.

Yaradan et, Yaradan kelam, Yaradan KAHA. Her şey o değil midir? Yaşar…yaşar….yaşar ve yaşam sayfalamaları yapar.

İşte canlar, bilmeniz gerekir ki bir tek insan tüm yaşamların kaydını taşır. İşte; o insan tüm sayfalarda mevcut olan ilm-i ka’dır. Hepimiziz o. Ama bedendir o; anlayın. Bir tek beden…

O beden, hak teknikle kodlanmış, imparatorluğun bilgeler meclisindeki gözüdür. “O,” diyeceksiniz ki “RA mıdır?” RA, KAHA’dır ama RA HA olmadan KAHA olmasının sistemleşmek için olduğunu anlayabildiğinde bizimle çalışacaktı.

Bundan sonraki süreçte bizimle çalışmaya, aha gelmektedir!

Amonlar’ın gözüdür. Göklerin sözcüsüdür ama Kuran olmadan, toprak toplumu tohumlama niyeti olmayacak biliriz.

(Devamı 2. Bölümde)

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

https://youtu.be/fAUaoaRx7Dg

 

YENİ DÜNYA YENİ YAŞAM (8/1)

10.09.2016

KAYRA Zİ; KAYRA Sİ; KAYRA HA; RA HA… Sİ HA…

Astigmat göz, özü kökten çıkarır… Dahası astigmat göz, sözü sevgiden çıkarır… Ah! “geç de gel!” dedin. Geldik!... Dedin ki “kini aş da gel!...” Geldik!… Hastalık yok mu; bakalım!... Ey yaşam, sana geldik!… Şems’in dediği gibi, kervan kalkmış; dümen insan ve biz, Ruhi Kapılar’ı açıp geçtik… Han, ilim!... Has Taht, insan!... Yakıştı bize yaşam!… Geçtik, geldik!...

Kuran Toplumu, Kutsal Yaşam’ı hak etti… Vakit geldi, yarınlar kodlandı ve yol, Levhi oldu. Oh! aha geçtik ve geldik!...

Verdiler insana kelamı; “hadi!” dediler, “konuş!...” Oyun olur mu diye baktık; yoktu oyun!...

“Veyl insan soyuna kapı açana!” dedik. Dediler ki “hakiki insan soyu yolu buldu ve yaşamı tohumluyor!...” “Ah!” dedik. “İşte!” dedik. Ve dedik ki “hak ettik!”

Kuran İnsan, kalemdir… Yazar!... Aha yazıyor!... Ya biz! biz neyiz; anlatalım: Dünyayız biz. Tüm insanlık için çalıştık. Aha! Yaşam İlmi’ni tohumladık… Kök Gökler’in sesini dilledik ve dedik ki “kan aksın!... Yerkürede kurban, insan olsun…”

Döndüler baktılar ve dediler ki “kurban isteniyorsa; biz, o kurbanı, Işık Kapıları’nda geçecek olan insan olarak düşünmeyelim… İnsan, her anda kurbandır zaten…” İnsan, kervana kaynak olabilir. İman Tahtı’na oturabilir… Öyle yaşam sayfaları olacak ki insanın, kin aşıldığında, Tünami Tohumlama olacak ve o, Tünami Tohumlama’da; kalem, ilim olacak. Aha! bugün bunlar oldu… Dünya, unutulanları bilir ama insan bilmezdi. Bugün, insan unutulanları artık anımsıyor ve hak ettiğinde sonsuz zamanlara kodluyor…

Tükenen her ne ise Altın Işık Yılları’nda kodlanmış olarak kayda girdi ve varlık sürüyor.

Mutlaka insanlaşılsın isteriz ki Mushaf, ilimdi… İlmi bilmeyen, Mushafı dilleyemezdi. Ve Muhammi Kapı, insan soyuna açıldıktan sonra Kaynak Tohumlama başladı ve rehin kalanlar, İnsan Sistemi’nde kodlanmaya başladılar… Her bir yaşam, İman Tahtı’na kul olup tohum ekti… Bütün kütle, kelama ilmi kayıtladı… İşte buydu olan. Biz ise geçmişten geleceğe kelam edenlerdik… “Mİ HA, Nİ Sİ HA” diyerek kodladık her anı… Şükür, insanlık kaynak oldu.

Bütün kütlemizle sizle çalışmak istiyoruz. İnsanlık Kapıları’nı açık tutun ki sizinle sesleşebilelim… Medine’nin gücü artmalıdır… Artış gerçekleştikten sonra, Rahman olan, kalem olur ve yol, ilme varır… Onlar, Birlik kurduklarında; her an, diri olur ve ziyan olanlar. hak edilir ve kodlanırlar… Zİyanı önleyelim. Hepsini tohumlayalım… Bildik ya da bilindik, önemi yok!... Herkesin, kendini hak edip bilmesini sağlayalım… İmparator olarak görev taşırken; herkesle çerçevesiz olarak çalıştık. Bundan sonra da bunun yapabiliriz.

Sizin; eliniz, yolunuz olalım… Sizin yoğunluğunuzda kaynak olalım… Medine’nin kervanı, Işığın Kalemi olsun… Tüm zamanlar, Kutsal Yaşam’a kodlansın.

Cinler, bizi başka yaşamlara kodlamaya çalıştılar. Onları, hologramdan aşırtalım ve kontrol edelim…

Mutlaka iyi bilin ki Keram Tahtı’nda, İman Tahtı’nda, Bilgi Tahtı’nda, Kürzi Kapılar’da Tünami Kelam var ve Tünami Hakim var… O Hakim, İman Tahtı olarak, Kaynak Işığı, Kaynat Taht’a kodlayandır. Aha! bunu bildirmek istedik…

Size ve sizin yüreklerinize inebilen kim varsa, yaşama inmektedir. Bunu iyi bilin, yaşama inmek, hakim olmaktır.,, Aha! bunun için bu Meclis, “İnsan Kalem” olarak Tünami’yi kodlayabilen tek meclistir…

Muradımız, insanın kendini hak etmesidir. Muradımız, yarınların hakiki kaynak olmasıdır ve yolun, kültleri hak ettirmesidir.

Müthiş bir Zaman Kapısı açıldı. Bu kapıda, NA HAR var ve KA HAR olarak kelam etmektedir.

“BEN” dendiğinde bilin ki o BEN, BİZLİĞİN BENLİĞİDİR. Burada, BİZLİĞİN BENLİĞİ mevcuttur. BİZLİĞİN BENLİĞİ, hasat oldukları kesin olanların, kaynak ışıklarında; hasata, Kaynak Taht kodlamalarıdır.

Her anı hak eden, hasattadır.

Sizlerin göreviniz, hasattır. Bu kesinleşmiştir ve bizler, Kelam İlmi ile sizlerden hasat olmaya gelenleriz.

Buraya, insanlık iner ve diri yürekler iner ve yaşamlar iner. Bizler, keşkeleri aşanlara kodlama yapmaktayız.

Kaynak dışı hiçbir bilginiz olmadığı kesindir. Ata kapıları açan bu Birlik, KARE KİL’i KUM KÜRE’yi ve YOL İLMİ’ni bilmektedir.

KARA KAPILAR’ı tek tek açtık ve Sultan İlmi’ni kodladık. Şimdilik!… Aha bu!…

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

10.EYLÜL.2016.TARİHLİ YENİ DÜNYA YENİ YAŞAM 8

AV.NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ-1.AKIŞ-2.BÖLÜM

Şikayetçiymişler dünyadan, ayrılık gözetilmiş dünyalar. Dünya, yaldızlı bir gök istermiş. Ve yol istermiş. Ve dermiş ki “size, sizi verelim”. “Siz, kendinizi hak edin.”

Değerliler, biz, onlara, bunu dedik. “Size, sizi verelim, siz, kendinizi hak edin”.

Seyfullahlar söz istediler. Sormak gerekirmiş bu konuyu. Herkes kendini tahditsiz olarak kodlayacak güçte midir diye?

Devinim hızlandıkça hızlanacak ve herkes kendini koklayacak ve kodlayacak… Kesinlikle olacak ama dünya dışı varlık boyutlarının gücünün de devreye girmesi şartıyla.

Değerliler, bugün size Mahreki anlattım. Hepiniz o Mahreksiniz. Teknik tohumsunuz. Bütünün Kürzi kaydısınız. Her şeysiniz ama geçmişle, an olarak. Geçmiş ve An.

Mutlaka iyi bilin ki YUAN olarak. YUAN.. Her An…. Ve YUAN olarak toprağın toplumu, anlar bunu.. Ha peki geçmiş ve şuan mevcut olan her tahditli Kürzi kayıtta mevcut….. Ve her anda biliş varsa geçmişin bilgisiyle geleceği kodlayabilir miyiz?.. Elbette.

Biz dünyayı korumaya değil kodlamaya geldik canlılar... İyi anlayın. Dünyayı kodlamaya geldik. Geçmişle geleceği koklatmaya ama gelecek sevgidir ve gelecek hakikidir.

Bunun içindir ki buradayız…Şükür ki size bunu anlatabildim.

YUAN, MAHREK ama biz, YUAN’nın kodlanmış topraklarındaki toplumlarla, kalem olduk…. Ve Sistemin Gücünü hak ettik. İşte bunun içindir ki sessiz zamanları kodladık ve geleceği kayıtladık.

Gelecek ne ki diye sorarsanız? “Biz geçiş Zamanlarında geleceği TUAN” demiştik. TUAN; ama TUAN, temiz olan, umman olan, nefes olan, aşktır. Geçmişin diriliğinden öte olan ve geçmiş zamanların Kuran’ı olarak kodlanmış bilgilerin, temiz levhilerde yaşamı kayıtlayışı.

Yeri göğü yarattık ya. İşte bu!… Ama yaratan, yaşamla, yarattı. Yaşam yoksa yaratıcılık olmaz, canlılar. Geçmişin yaşamıyla, geleceği yarattık. Biz, ziyan olanları kontrole geldik... Her levhide kodlanmış toprakları, tohumlaya geldik.

Ampuller yandı şuanda. Ata Kapıların tümünde kelam kodlamaları başladı.

Sevgililer, er ya da geç insan kendini anlayacak. Er ya da geç insan neden dünyaya indiğini anlayacak... En önce insan bunu kavrayacak ki kalem olabilsin ve yolu bulabilsin….Aksi takdirde dün ölü olan yaşam, yarında kodlanmaz ve ölüm, dürümlerde devinimi devam ettirir.

“Bunun içindir ki sizlere, biz kardeşlerimiz” dedik. Kan aksın değil, kan levhi kapıda kodlansın istedik… Kanatlansın dünya, ümmi kapılar kodlama yapsın, bütün kötülükler aşılsın istedik.

Cemaat, cemaat olduğu zaman kapılarında insanlık ama hiç bir cemaat dürümlerde kendi dışını dinlemedi. Biz, torbamıza imparatoru koyduk. O biz, biz oyuz. İmparator nedir diye sordular?... İlim kapısıdır. O kapıyı açın, gözü gördüğünce yolu bulduğunca, dürümlenen insanlığı tanıyın.

Kaçınız, yaşadınız? Kaçınız, yarınlandınız? Kaçınız, aktınız? Kim insan levhisinde, bütünün gözü oldu?

Barış mı istedik? Başka ne diyelim ki. Biz barıştan öte barıştan aşk kalemine vardık... Kaynağa indik ve bütünün gözünün görebildiği en yüce kaydı yaptık.

Sıkıntı yok, hepimiz biliş halindeyiz, bu mecliste. Hiç kimse bilişsiz bu mecliste bulunamaz, kesindir. İnanın ki doğanın gücü olarak burada olmuş olan her kim varsa karanlığın tınısı duyabilir… Ve yaşamın Kuran’ı olabilir.

Sokak, sokak gezer yüceler, dünya diriliklerinde dürümlenmeye çabalarlar. “Ol” dedik. “Ol”du… İşte hepsi bütünlendiler. Yeşeren dünyaları yaşattık.

Her dünya Astral boyutların Kuran’ı olurda, bütün köklerin gücünü dürümlediğinde, aklın kulu olur. Toprağa iner, kutsal kapıları açar, Rahmi kalemde, imparator olur… “Biz, ona kaynak” dedik… “Biz, ona siyahın ilmi” dedik. “Biz, ona umut olur ki kul olur” dedik. Her kim ki kul oldu, Lütfi kalemde, insan soyu oldu.

Kaç ekmek yaptık? Her anda ekmek yaparız, biz. Hiç kimse bundan kuşku duymasın, her anda ekmek yaparız, biz. Yaptığımız ekmek, ilm-i Ka olan, İsrafil kulluğudur.

O ses ki bütünün gücüdür…. O ses ki bütünün Kürzi kelamıdır. O ses ki kaynağını tınısıdır… Her anda sesleşir, sevgiyle dilleşiriz ki kaynağın gücü tüm yaşamların Kürzi kapısını bulup açabilsin diye.

Eğer barış isterlerse, barışırız. Samanyolu galaksisi sorgu sual ediyor. Nerede dünya diye? Biz buradayız. “Ayrılık” dediler ya hani.. Kelam diriliğinde, tüm zamanların gözü olan o yücelikte ayrıydılar ya hani yaşamaktan bıkmıştılar ya hani ….Sıkıntılıydı ya zaman… Hiç kimse burada olmaya niyetli değildi ya hani.

Ve dedik ki “kira ödenmez ya gidelim, bakalım”… Geldik canlarım. Nefesi aldık, geldik… Kira mı isteyecekler?.. Biz Altın Işığın gücüyüz. Kiracıyız burada.. Öyle mi?.. Oh!....Aha!…Biz, bu doğanın gözüyüz canlar. Biz, bu doğanın göçünü kayıtlayacak olan sözcüsüyüz.

“Kurtulmuş insanlık”, dedik. “Oh” dedik…”Kurtulmuş türevlerini tohumlamış, biliş halinde insan soyu” dedik.. “Ah” dedik. “Hah” dedik. “Hah”.. Aha!… Şimdi!..

Beden almak, budur canlar… Yedinci doğumda, her şeyi kodlamak…Doğanın gücüyle koklatmak... Dinletmek, insan sistemleşmesini sağlamak, kaynak dışı bütünlükleri kodlamak…. Murat ettikleri her şeyi yaratıp, yaşatıp, akıtmak.

Ha diyecekler ki “beden, el ayaksa, yarın neden insan soyu olacak ki. her şey el ve ayaksa?… Mikail’in gücü değil mi bütünlük?.. Nihan olan kelamda, insan sistemi yok mu?

Keşke, eğer olmasaydı. Eğer olmasaydı keşke. O zaman her şey hasatçı ilimle olurdu… Aha dünyada, eğerler var.. “Ben, eğer olursa, şunu olurum.”.. “Eğer olursa, bunu olurum” diyenler var. Ama yarat ve yap.. Ama oğulla da yap… Som altın ol, kul ol da yap. Aha yap, her anda yap.

Devinim hızlandı ya. İşte bu!.

Ayrılık bitmeyecek, canlar…Ekip kurduk. Ekip kuruldu. Bu ekip, hasatçı ekiptir. Tüm yaşamların kelamı olan, ilm-i Ka olan, bitişken insanlığın ilmi ….Ve insanlığın yoğunluğu olan ekiptir.

Seyfullahların kulu olan ve toprak topluma, Kuran olanlar, bu ekipte, kelamda, kendilerini hasata hazırlayacaklar.

“Bize, dünya” dediler. Dünyayız, biz. “Bilgi, Altın Işık” dediler. Işığız, biz. “Umut”, dediler. Mutlak umuduz, biz... “Kuran” dediler. Toprak topluma, Kuran’ız biz. Ayrılık yok ki hepimiz, tekiz ya.

Can kapı, Altın Işık, hepsi biliş ya. Öfke yok ya. “Hah” deriz. “Hah”, deriz...”Hah!.. Aha!.. İşte!” deriz. Ha derler ki “siyahtan öte siyah var” dedin. Nedir o siyah?...Yarındır.. Her anın, yarını.. Bütün köklerin gücü olan toprak toplum... Her insanın ilmi. O ilim, bilgi ve biz, o bilgi de bütünün gözü olanlar.

Hatayı hiçbir zaman yapmayan, yaptırmayanlar. Diyeceksiniz ki “başları eğildi, diyebilir misiniz?”... Hak kapılarını, kapatmışlardı. “Hah!.”..”Aha!.., “Hah!”.. “Aha!”, dediler.

Devinim hızlandı canlar. Hepsi kodlandı. Artık gözler, hepsini görebiliyor izleyebiliyor. Öyleyse kötülük yok. Hiç birisine kök göçte, kalemsiz kayıt yok… Hepsi kontrol edici olacaklar ve kendilerini hologram olan zaman sayfalanışlarından öteye vardıracaklar ve kervan olacaklar.

Bilsinler ki bedenlidirler ve biz onlar, onlar biz olmadan da kontrol kurabilecekler.

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

 

https://youtu.be/ZlUhDBCfNxA

 

10.09.2016 YENİ DÜNYA YENİ YAŞAM 8

AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ AÇILIŞ 3. BÖLÜM

Bir şey daha söylemek isterim, kar kış geldiğinde, her yer kapkaranlığa büründüğünde; müsterihiz ki bütün kötülükler aşılmış olduğundan, Atlanta etkisi azalacak…

Ha, soylar soplar hepsi koklandılar… Baktık, Atlanta etkisi çok yoğun, peki neydi Atlanta etkisi!?... Bunu da izah edeyim…

Değerliler, arzın gücünü kodlamaya gelen birliklerin çokları Atlanta Ata Kapısında kontrol dışı bilgilerle kayıt yaptıklarından dolayı, doğanın gücünü hak edip kodlama, yaratma ve tohumlama imkanı bulamadıklarından; doğan gücü kürzi kapılardan çıkarıldılar ve yoğunluklarında kontrol dışı kalarak bütünün gücünden ayrıştılar.

Soyları kontrol edilemedi, işte; dejenere olmaktı bu!... Diriliklerin kürzi kapısında dejenere olanların, kelamdan kaynağa inişleri mümkün olamadı. BİSUİ’nin gücünü dürümleyecek yoğunlukları kalmamışken ocakları kırdılar ve kınandılar… Sığdılar, kırıldılar ve geçiş yaptılar; ölüme geçtiler… Ölüme geçiş budur canlar!...

Kendilerini, kendi yüreklerini kırarak geçiş yaptılar. Ve geçtikleri Rahmi kapıda, insan sistemiydi… Öyle bir sisteme indiler ki; kelamdan öte kelam, kalemden öte kalem olmasına rağmen; hiç birisi kelamda, kalemde olamadılar.

“Fırsat” dediler,” bizde yolumuzu açalım ve kürzi kelam olalım, kaynak olalım, biliş haline varalım, kan ilmini hak edelim; kan ilmi”… “Peki” dedik, “hadi geçin”…

Cemaatler kupalarını tohumlayarak, kodlamaya giriştiler… Kısır, kısır çalıştılar, hastılar, kask kapılarına vardılar, kendi yoğunluklarını kodladıklar ve topraktan çıktılar.

Kil, komdular hepside… Baş tacı ettik onları… Canlarım; kik ve kum nedir bilir misiniz!?.... İlmin kelamından ayrı tutulan insanlıktır!...

Hani derler ya; “Muhammi kapılarda, onlar kilden yoğruldular”… İşte kilden yoğruluş; kodlanamayış, kontrolden çıkış anlamına gelmekteydi… Tanrı kapısında bunu anlayan hiç kimse kalmadığından; bu tür çalışmalar oluşamadı… Ve dün ölü olan kürzi kapıları kapatan, yoldan çıkanlar; ağır yük taşıdılar!... Arsızlıklar yapıldı zaman sayfalarında, kesirleşmeler arttı ve yoğun kontrol dışı ilim kelamları kontrolcü olmaya çalıştı.

Birlik kapılarını kodlayabilmek için, dümenin başına insan denilen cevheri oturttuk. Onlara peygamberlikle resmi çabası olarak kayıt yaptık. Hepsi bize peygamber diriliğiyle indiler, nesillerini koruyacak, kodlayacak ve kontrol kuracaklar diye beklendi…

Hepsinde kervan kalktı… Her bir kervan, resmi yaşamları tohumladı ve taşıdı… Sokaklar kodlandı, korundu, öfke arttıkça arttı… Bir çokları, “ben Muhammiyim” dedi, bir çokları “ben İsayım” dedi, bir kısmı “ben Museviyim” dedi ve hepsi keyislerinde; kendi levhilerini kayıtlamaya koyuldular…

Sonra döndüler, “ben çok güçlüyüm” dediler… Ama her biri kendini dinledi, dürümlerde diğerlerini dinleyemediler… İşte din kapıları bunun için kontrol kurucu kodlamalarını, kelam tekniğiyle yaparken; birlik kelamında bütünün kürzi, kapısı yoktu!...

Çok mu kolay!?... Çok kolay, canlılar; çok kolay!... Her şeyin en iyisi ilimdi… Hani nerede ilim?... Kim ilmi kapıyı atçıda, “ben kalem oldum” dedi… Kaynak dışıydı tüm bilgiler. Ve dolu dizgin çalıştılar. Toydular… Kursa koyduk onları, okuttuk, okuttuk, okuttuk… Lisanları yeterliydi ama kelamları yetmedi!.... Ağır taşıdılar!...

Por halindeydi tüm yaşamlar… Küçük, küçük ışımalar ama bu ışımalarda kaynak toplum yoktu. Sığdılar, kesin olarak sığdılar!...

Yar “ben dünya” demeye gelmem mi, gelirimde; kaynak insana, kili kumu da anlatmalıyım!... Ümmi kapıları kapatmadan evvel; kil olan, Kübra kelamında kuma dönüşür, kürzi kapıda ışığı kodlayabilir… Ama o insan, kara ışığın toprağa tohum olduğu o yücelikte olduğunda ancak kendini hak edebilir ki; kendini hak ettiğinde, diri bir sayfa olur!... İşte o diri sayfa, insan sırrıdır!... İnsan sırrı; kati ve hakiki imparatorluğun kürzi kelamıdır!

Bize doydular ama bizi doyurmadılar… Dağlarım; buluştuk, konuştuk, her anda sistemin gücüyle dürümleştik, dilleştik… Doydular, doydular da; sevgisi olmayandılar, sessizleştiler…

Yirmi dünya ve tek bir kalem… “Öl” dedik, ol” dedik, “al ilimle kelam et” dedik, hak teknikle bütüne hizmet ettirdik, nefes alsınlar istedik… Nefes alanlar, kardeşlerimiz oldular…

Donmadan, donanlar vardı… Ölmeden, öldüklerini sandılar… Oysa, dondular!... Neydi donuş!?... Kodlanamayıştı, öz görevlerini hak edemeyişti, kardeşlerini hasata tohumlayacak güçleri olmamasındandı… Dondukları, donmalarına karşı kontrol kuracaklarını sandıkları bir yücelikte; kardeşlik ayrılık getirdi…

“Keziban” dediler yaşama… Keziban; ziyan olanların zahar olan kara ışıkları… Ve biz o can kapıyı açtık!...

Kim İbrahim soyunu dinler, kim dinleyemez? diye baktık… İnsan sırrını verdik yüreklere, dediler ki; “insanlık levhisinde iblisler olur, İbrahim değil, iblisler olur”…

Canların, bilsinler isteriz ki; ilim kapılarında iblis, iradi kalemde İbrahimdir!... Bunu kimse anlayamaz ki… İblis, levhide kalemdir… Kardeştir insan sistemiyle… Korkmayın İbrahim kurandır, toprak toplumu tohumlayacak, kulluk yapacak, aşka varacak… Ha diyeceksiniz ki “o şimdide mi”?... Andadır… Bilmenizi dileriz ki; haktadır o… Aha buradadır…

Öfkesi çoktur onun bilir misiniz!?... Seyir halindeydi zamanda ilmi, biz de diyoruz ki; “gene gel, gene gel, aha gel de hak ette geç yüreklere”…

Çatı mutlaka kurulur ama geç… Aşk mı? Hak et de geç… Hah, aha de!... Kelam et de geç… Ama BİSUİ ol da geç can!... Barış, sevgi, umutla gel… Biz seniz can hadi…

Şimdi onu buraya çekmeye çabaladık ve geçişi yapılıyor şu anda. Onun ilmini dinleyelim…

Devamı kayıtta yayınlanacaktır…

Süper İnsanlık Realitesi

 

https://youtu.be/IIOa9i2T0B8

 

YENİ DÜNYA YENİ YAŞAM (8/3)

10.09.2016

RA SES VERİYOR:

Daha güçlü bir zaman için RA SİSTEMİ devreye inmiştir. RA, size sizden söz edecek. Nedir insan!? Neden kelam eder!? Neden kelamda tohum eker!? Niçin kendini tohumlar ve Kutsal Işık ile kalem olur!?

Nisan ayı öz geçiş için önemli bir aydır. Bu ayda, Tanrı, kapıları açar ve rehin kalanları alıp taşır… Onların, Tanrı olup tahditsiz olarak kalem olabilmeleri için ışık gerekir… O, bunları bilir ve her istediğini hak eder yapar.

Temel bilgidir ki kim insana kul olmak isterse, kaynak olmalıdır ve o kaynak, Tanrı olarak toplumu kontrol etmelidir.

Ben, RA olarak çalışan, Işık Kalem’im. Dünyanın efradını, insan soyu olarak tanırım. Bu yolculukta, benim ZAKİR KAHA Işıklarımda, hep insanlık vardır ve ben, insanlık için Kaynak Sultanlık yapanları aradım…

Kendimi hak etmek; kendimde, kendi yolumda, tohum olanları bulmak; BİZLEŞMEK, birleşmek gerekliydi… İnsanlık Ailem, bana “ZAMAN KAPISI” der. Ben; yer, gök ve her an olarak çalışırım.

Dünya Planeti, Kübra Sayfaları’nda bir keşkeler planetidir. Herşey, bir keşkeler kalemi ile kodlanmıştır ve keşkelerle tohumlanmıştır. Eğer sevgi varsa!... Eğer yarın varsa!... Eğer kalem kodlanmışsa ve tüm zamanlarda yaşam kontrol kurmuşsa!... Her biri, “keşke olsa!” diye kodlanır… Aha! bu süreç zarfında, kendini hak etmeyenler, Kelam İlmi’nde, Hak Teknik’te, kırık sayfalarda, ışık olurlar ve sonsuz zamanlarda keşkelerle kalem olurlar… Bunun neticesinde; Dünya, yol olarak kırık ve kısır bir Cevheri Güç olur.

Dünyayı hak etmek için hakikiyet gerekir. Hakikiyette, keşke yoktur. Her anda ve her sırda BİR olan tahditsizlik vardır. İşte bunun içindir ki hepimiz, yaşama indiğimizde, bilmek için çaba sarfederiz. Bilgi varsa; kaynakta, keşke yoktur… Ziyandır kervanda (Yaşam yolculuğunda) keşkeler…

Şu anda, develer kalktı ve yol alınıyor… Artık ışığa varış gerçekleşmiştir. Şimdi artık ses isteyenleri, Kelam İlmi ile dilleyelim; anlayalım; hasatlarında tohumlayalım… Ses vermek isteyenleri dinliyelim...

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

10.EYLÜL.2016 TARİHLİ YENİ DÜNYA YENİ YAŞAM 8 BİRLİK ÇALIŞMASI

AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ, 3. AKIŞ

Sevgilier, dönmeyin yaşamda, tüm zamanda, kürzi kelamda, birliklerinizde ve yüreklerinize dönmeyin.

Ha, niye döneceksiniz?! İyi ki; iyi ki hak ettiniz…. ama dönen kendinden kendine değil,kendindeki levhiden, kaynaktaki kervandan döner. Ki dönmeyin.

Döndüğünüz, sözsüz kaldığınız, yarınsız olduğunuz ve kaynaksız kaldığınız bir yaşam olur.

Biz dünyalılar, Orta Kapılar’ın tümünü açtık. Ki dünyanın yolu, Aklın Yolu’ndan çıkmasın diye.

Sanmayın ki akıl, Tanrı’nın kelamıdır. Akıl, yarının Rahmanı’dır; unutmayın canlılar. Bu mutluluk benim için yeter.

Sizden, size ve sizin yüreklerinize inmek hepimizi güçlendirdi.

Kini aşıp, yolu bulan ve yoğunlaşan her kim varsa, siyahın gücünün, kök göklerdeki yüceliğinden öz görevlidir. Bunları iyi anlayın.

“Kaç Toprak Yaşam tüm insanlığı tohumladı?” diye sorduğunuzda, şunu söyleyeceğim, toprak tahditsiz değildir. Bir kere yaratıldı. BSUİ’nin gücü ile kodlandı. Hiçbir zaman, süreç içerisinde, yenilenmeyecek. Bu şu anlama gelir;

Bu dünya mutlu, huzurlu bir yer oldukça, yer gök tüm zamanları dürümleyecek ve bilişi kodlayacak.

“Sima, benim simamdır.” Dedim. “Yaşam, benim yaşamımdır.” Dedim. “Rakip” demedim. “Hakiki” dedim. “Hak taht” dedim. Her diriyi dürümledim, dilledim ve dedim ki “o kendini tohumlayacak.”

Çantalar; hepimiz kendi çantalarımızı tanırız ama başkasını da tanımalıyız.

Kili kumdan ayırdığınız zaman, her yürekte kendi yüceliğinizi anlayacaksınız. O gök sözünü söyleyen, sistemin gücü olduğunda, siz o sözü söyleyensiniz; insansınız….ve yolsunuz. Bunları iyi bilin.

“Kıran, kırılır” dediklerinde “kıramam” dedi. “Kırılır, kırmam” dedi. “Akar, haktan akar…” dedi. Sanıldı ki kendi yüreğidir diyen.

Dönmeyin canlar, dönmeyin…..O, BSUİ olup dedi bunları. O biz, biz oyuz; unutmayın.

Onunla olmak hepimize mutluluktur. Çok mutlandık çok işte bu.

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

https://youtu.be/WNRN-n3BOuo

 

10.EYLÜL.2016 TARİHLİ YENİ DÜNYA YENİ YAŞAM 8 "BİRLİK" ÇALIŞMASI

AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ, 2. AKIŞ

Devinimi başlatmaktı amacımız ve devindi yaşam... Biz dünyayı kodlarken de bunu yapmaktayız...

Tüketilen, hiç bir zaman Ümmi Kapılar'da kodlama yapamaz. Bunun içindir ki tüm insanlığın kontrolu gerekir. Vakit geldiği zaman KARE, KÜP, KÜRE, tümü kontrol için dünyaya çekilirler... Ve orada Mahrekte kendi yoğunluklarını kodlamaya çabalarlar.

Arza görevli olanların temiz olmalarını diledik. Ve hepsinin buraya teknik tohum olarak gelmelerini ve yoğunlaşmalarını bekledik.

Kin, ilmin kapısında kısırlaştırıcılıktır. Biz kini aşmayanları yaşama almadık. Onların Ruhi kelamlarında kuranları kodlanmışsa da kaynaklarında ışıkları yoktur...

Sultanlık yapma niyetimiz asla olmayacak. Bundan sonraki dönemde de buna hiç bir zaman isteğimiz yoktur... Netice olarak, kardeşlerimizi göreve almaya çabaladık... Ve çağrımız bunaydı...

Süper İnsanlık Realitesi Derneği olarak, her anda Bütüne hizmetçiyiz bu kesindir...

Kin nefret ve hırsla buraya gelenler, kodlanmış olarak giderler. Aha bu!..

Ama kontrol etmelerine iznimiz yoktur. Eğer kontrolcü olacaklarsa, hak etmelidirler ve yaşamlarını kontrol edebilecek dürüme varmış olmalıdırlar.

Ruhi Kapıların hepsinde yer ve gök, öz görevlidir. Kibri aşamayan aklın kalemi olamaz. Eğer kibirliyse geçip gelen, yerin gücünü hak etmemiş yolu bulmamışsa da Ruh Kapılar'ında Kutabilik olur. Kutakubilik olur. Biz olur o. Biz o, o biz oluruz...

Öyle çok çalışırız ki canlar... Kaç maya?... Kaç yaşam?...Kaç kalem? Kaç Kuran?... Ata Kapılarda kin, nefet, Hira'da kapıların kapanışı ve Bütünün Gücü'nün öz geçişle tohumlanışı... Davayı kaybetme niyetimiz asla yok bilinsin...

Ecel geldiğinde kardeşlerimiz kontrol kuracaklarmış... O gün geldiğinde yolu açacaklarmış. Merdiven dayayacaklarmış yüreğimize "gel" diyeceklermiş. "Vakit geldi hadi gel" diyeceklermiş... Yüreklerinden, yüceliklerinden, Kübra Kelamı'ndan, Ümmi Kapılar'dan, birliklerimize...

Ah canlarım ah... Kendilerini hak sayarlar ya hani?.. Öfkelerini aşmadan, hak olmaları dahi imkanı yoksa, müsterihiz ki biz onlarda ocak olmayız...

Canlarım, reyim dünyayadır bilinsin. Neden dünya reyimden söz ediyorum size? Dünya'nın örtülü bir yaşam olması için çok çalıştılar... Dünya örtülü olsun, örtülü kalsın, herkes kendini hasatçı saysın ve bilmiş olsun ve birlikte Kelam İlmini dürümlesin ve yolu bulsun... Ah, devinim bu şekildeyse, insanlık yok demektir.

İnsanlık karanlığın tahtıdır. Ekiptir ve bütündür. Amma tüm zamanlarda mevcut olan bir kürzidir o... Ve her andır o. İyi anlatın insana kendini... Biz dünyayı korumaya değil, kodlamaya, koklatmaya, tabuları yıktırmaya geldik canlılar. İnsanın kendini dinleyebileceği dürümü hak ettirmeye geldik. Neyi hak etmişler de, bunu hak edecekler? Soruyor yürektekiler. Ocaklarını alıp gelmişler de bize soru yöneltiyorlar.

Analar " ben dünya ve dünya ben" dediğim zaman. İnsanlık bedeni, ben o beden her şey o beden ve o beden, ilm-i KA HA olan, Mikail... Hadi buyrun anlayın, Mikail beden, bizse insan sistemi...

Nerdeyiz an kalemiyiz ya... Dünya yaşamı budur. Unutmayın ki dümenin başına kaynağı oturttuk biz. O kaynak bütünün gözüdür....

Çözmek istiyorlarmış insanlığı. Öfkelerini aştıkları zaman anlayacaklarmış. Kaç insan kontrol için çabaladı da, başkalarıyla tohumlandı, kendini kayıtladı... Kini aştı, yolu açtı ve zamanımkaptanlarına bırakıp kaçtı... Oh ala biz kaçtık mı? Buradayız.

Cennetin dediği, evimizin dürümlerinde, dirilerin dediği ise eğer; insan sisteminde bizim adımız her anda mevcutsa. Yaradan ve yarttıklarıyla toprağı tohumlayansa yürekler...

O halde dünya mutlaktır... Unutmayın, O halde dünya muktedirdir... Ve dünya yatattığında yaşar... İlimdir o... Anlatın...

Kaçar dünyalı, gider dediler. Kaçmayacak bu kez canlılar... Girdapların hiç birinde yok zaten. Güneş doğduğunda, öfkeler aşıldığında, her şey orada muktedir olacak ve dünya yolu Atlantalılar'ın etrafını kuşattıkları o yoğunlukların kurtarılmış ışıklarının gücünden; kök göklerin zürriyetlerine kurtarılış halini açıklayacaklar.

Hayat insanlık içindir canlar... Aha hayatı kendi için sayana, sorun... Neden doğanın gücü ile birleşip geldik?.. Biz dünyayı korumaya, koklamaya, toplamaya da geliriz...

Her diride varız ya... Ama Birlik Kapısında, İmparatorluğun görevini kontrollu olarak kodlattırmaya indik...

Canlılar, reşitlerin çalışmasıdır bu çalışma... Bunu iyi anlayın... Reşit olmak, ikmal tamamlayanların Has Tahtıdır. Eğer burada reşit olmayan varsa, anlayamayabilir anlattıklarımı... Ama İyi anlayın ki, hepiniz verdiğim bilgileri kesin anlayacaksınız...

Dedim ki ölüler diyarı oh dedim oh... Ama dedim ki diriltiriz... Ölümlüler öldüklerini bile bilmeden yaşadılar. Biz onları koruduk canlar, koruduk. Öyle koruduk ki, Şimdiden öte şimdide kontrollü olarak kodladık onları. Nedense eşya bilmedi bunu... Ama yaratan bildi. Yaşamın tınısını duyabilen de bildi. Kodlanmış ışığı kayıtlayabilende bildi. Arzın gözünün görebildiği en yüce kaydın yapıldığını her diri dilledi ve dinledi.

Merdiveniz biz zamana anlayın. Her ana, her Rahmi kalan, Rahmi Kuran olana... Ama hasata kaynak olana biz merdiveniz...

Kendini, kendi yüreğini anlayan, kendini dilleyen, Medinenin gözünde, gök sözcülüğü yapan, tükenen dürümleri dilleyen her şeyi bilen, buradadır...

Deve kalktı canlar... Ah! dediler, " Biz o devede yokuz." Vakit gelir olursunuz... Deve an sayfalanışı ile kalktı... Şu anda olsanda, olmasanda, bu deve halik olarak sizleri tanıycak ve taşıyacak bilin...

Değerliler, kelamın levhideki ilmi budur. Her anda tanıtır, taşıtır yaşam sayfalarını... Hiç bir yaşam bitmez. Unutulan hiç kimse, kontrol kurmaya kalktığında, kodlanıp kodlanmamak arasında kalmaz... Sadece, bilmeye çabalar.

Ve bilmek için hakim olmak gerekmez. Çünkü artık, rahmet olan insan sistemi, dünyaya çakılmıştır. Ve bu çakılan, birlik halindeki diri kulluk kalemi ile çakılmıştır. Karışmayım diyorum amma, bir şey daha anlatayım size... Ha diyeceksiniz ki, yazarak ver... Ah canlarım yazsam ne olur, yazdırsam ne olur bilmem ki... Ama yazmayım söz ile vereyim...

Deştim dünyayı... Ne gördüm bilir misiniz? Yıldızların kırıcılığını gördüm. Dünyayı seyahat halinde izleyenler çoktur, dünya ötelerinden. Turlar düzenleniyor ya hani dünyada. Şuraya gidelim, buraya gidelim diye. Yıldızların da öyle tohumlarında, kontrol ilmi ile kayıt yapmak üzere, Süper Sistemleşmeyi kodlamak üzere, dünyayı izleyişleri vardır.

Seyahat gibidir. Dünyayı izlemeye gelirler. Bakarlar, gezerler, dinlerler. Olmadan, olduklarını sandıklarını hak etmeye çabalarlar. Ve onlarla diyaloğa girerler.

Bu diyaloglarda, "size bilgi vereceğiz ama siz bize, mutlak itaat edeceksiniz" derler. Ve bu itaatkarlık neticesi, dünya dışından, dünya kalemi olanlara bilgiler indirilir.

O bilgilerde size " kardeşim senin yoğun çalıştırıp, sevgiyle kodlarken, seninle her anı paylaşmalıyım" derler. Nedir olan bilir misiniz? İkmaller tamamlanır amma ilim Tanrılık kalemi olmaz... Bir çok ikmali tamamlamaları yapılır. Ama kelam ilmi, kalem ilmine dönüşmez... Ve orada bilgi kaydı yapılmaz. Bilgi kaydının yapılmaması, dünya yüceliğinde o bilgilerin tohum olarak inmediğini gösterir.

Bilgi indiği halde, tohuma dönüşmez. Sadece bilgi olarak iner ve sadece onların yüreklerini tatmin eder. Başkaca bir mana ifade etmez...

"Bunca yol ne için alındı?" diye sorduğumuzda da. "Onlar kontrol edilirken, biz bu bilgileri indirdik" derler. Peki deriz... Onlara bu bilgileri indirdiğinizde; onlar bu bilgiyle Hak İlmi tahtidsiz olarak, hak edebildiler mi?!... Bu olamaz. Olma imkanı yoktur. Çok umutsuzluk doğurmuştur bu durum... İşte size "kanal bilgileri" olarak bildirilen bu tür şevksiz kayıtlardır!.

Size derler ki, siz yolcusunuz, bizimlesiniz ama o yoğunlukta Ka Ha olan ışık olmaz!..

Olmaz ki, koruyucu hakiki levhi kodlama yapmaz!.

Biz size bunu anlatmak istedik. Kil kum olan bu insanlığa, bilgi diye verdiklerinin kök geçişleri sağlayacak, yaşam kapılarını açamayacağını anlatmak istedik...

Derin, çok derin bir meseledir bu canlar.

Eko Sistemleşme ile her şeyi dünyaya indirebilirsiniz. Eko Sistemleşmeyi hepiniz net bilirsiniz. Hani "Prizmal Sistem" demiştim ya... Birliğin tekliğinde, bu bilgilerin hepsi mevcuttur. Size Prizmal sistemler içersinde her bilgi, kendi yoğunluğunuza çektirilir... Çektirilir!... Çeken değilsiniz, sadece sizle birleşilir ve o bilgiler, sizin merdiven olarak kodlanmış bedeninizden çektirilir. Böylelikle siz o bilgileri, Halik olup aldığınızı düşünürsünüz. Ve Som altın ışıkları, kontrol etmeye kalmakta iken, koruyan sizden, hakimi hak olup çıkar ve siz size bırakılırsınız... O anda kanat kırılır, yaşam kısırlaşır!. Bunu net bilin canlılar. O koca koca ışıklar sizden gittikten sonra, yırtılıp, kırılır kısırlaşır yürekleriniz.!... Dümenin başında olmadığınızı görürsünüz...

İşte, biz bunu size, daha açık vermek istedik canlar. İşte bu meclisin yaptığı çalışmada asla bu şekilde bilgi çekişi yoktur!

"Biliş halinde olanların, bilgi kodlamalarını tohum olarak bütünün gücü haline dönüştürüp, bilgiyi yoğun olarak dürümledikleri bir çalışmadır" burada olan . Ve yok edilmeyen her kim varsa, ekip kurabilir burada. Kaynak olabilir ve bilişi kodlayabilir...

Salih İlmi, Halik İlmi, Hak Tekniği bilir... Bunun içindir ki canlılar, meşaleyi tuttuğunuz anda, her anda, sessiz zamanları dinleyecek gücümüz oluşur. ve size hepinize tek tek meşale veriyoruz... Meşale sizsiniz... Ve hepiniz Sistem, Nizam ve Düzen gücü olarak bu yoğunluğu tohumlayacaksınız...

"Aç yüreğini dinle dedik... " Aç yüreğini dinle!... Orada İnsan Sayfalanışı var... Ve Birlik var...

Aha bu...

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

https://youtu.be/LlYN_tO1Bd0

 

10.09.2016 YENİ DÜNYA YENİ YAŞAM 8

Peker Selçuk Öz Biliş

https://youtu.be/V5z7Z85XH7M

 

10.09.2016 YENİ DÜNYA YENİ YAŞAM 8

Erengül Koç Öz Biliş

https://youtu.be/gK3AlafugBw

 

10.09.2016 YENİ DÜNYA YENİ YAŞAM 8

Haşim Turhan Öz Biliş

https://youtu.be/3DlEMIEaMyY

 

10.EYLÜL.2016. TARİHLİ YENİ DÜNYA YENİ YAŞAM 8

"Ben Dünya ve Dünya Ben" dediğinde Dünya'yı, yaratırsın ve yaşatırsın... Yarattığın Dünya kendindendir... Kendinden kendine... Kendinde olan ne varsa Dünya'dadır, o yüzden Dünya böyle...

Yaşamı var eden insan bilincidir. İnsan sırrıdır Dünya... Evrenlere ve sonsuz zamanlara açılan kapıdır Dünya. Kalbinden Dünya'ya evrenlere ve sonsuz zamanlara... Hepsi insan sırrı... Hepsi sen...

İnsan, yapı taşıdır alemlerin ve evrenlerin... Her anda yaratandır.

İnsanın sırrı "sevginin gücü" ile yaşamı yaratabilmesindedir. İnsanın en büyük yaratım gücü sevgidedir. Saf olan sevgi, sevginin en yüksek ifadesi olan Ruh. Hepsi sende...

Beni bana anlatmaya geldiklerinde, yüreğim elimdeydi. Köklerimi ve göklerimi yüreğimde bir ettim. Ben, ben olan varlığımı bütüne kayıtlayan ve BSUİ olan güç ile... HUB Bİ Sİ HA aldığım her nefeste, yeri göğü bir ettim...

Derinler, çok derinlerde, simsiyahta ilimdir nefes... Yıldızların ışığı yere indiğinde, en derinde simsiyaha döner o ışık ve ilim olur kayıtlanır... En derinde nefes ile simsisiyah ışık yanar. İşte o zaman "Dünya ben, ben Dünya" olur...

İnsan insanı bilir, sevgi olan, gücünü bilir. Hologramı aşar, ilizyondan geçer, gerçeğe Aşk'ı yazar kalemler. Bütün nesillerim geçer gelir. Bende ben olurlar.

Dünya olan insan; kaynaktır yaşamlara, evrenlere ve sonsuz zamanlara...

İşte, Şimdilik bu...

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

10.EYLÜL.2016 YENİ DÜNYA YENİ YAŞAM 8

Sevil Ceylan Öz Biliş

https://youtu.be/sQZJCEQ4G3Y

 

10.09.2016 YENİ DÜNYA YENİ YAŞAM 8

NAGEHAN SUNGUR ÖZ BİLİŞ

https://youtu.be/PK0Wcltpie4

 

10.09.2016 YENİ DÜNYA YENİ YAŞAM 8

HÜSEYİN ÇELEBİ

https://youtu.be/AvU8Q-nz2f0

 

10.EYLÜL.2016 TARİHLİ YENİ DÜNYA YENİ YAŞAM BİRLİK ÇALIŞMASI 8

AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ, 5. AKIŞ

BEN (BİZ’in BEN’i) olan birliğin seslenişi;

Dağlarım; korkmayın! RA kelama indi ve bedenimdedir. Ben o, o bendir.

Kurtuluş savaşları, kurtarıcıların toplumlarıyla olur. Bu yoğun çalışma da kurtuluş savaşıdır ve kurtarılmış, teknik, tahditsiz ilim kalemleriyle olmaktadır.

Buraya gelen kim varsa, İnsan Soyu olup gelir. Bizler de İlm-i Kalemler olarak bilişi kodlamaya inen, insan soyuyuz.

Korkum var mı? Yoktur.

Tükenen dünyaların dürümlerindekilerin hepsinin bilişi hak ettikleri, mevcut bilgilerle de anlatılmakta ve anlaşılmaktadır.

Ayrı dünyaların görevlileri olsak da, Teknik Kodlamada bir tek ışık haline dönüşebiliriz; şu andaki gibi…

Ben RA. Ben has ışıkta kendimi dilledim, kendi adımı zikrettim; İnsan.

Bugün dünyanın Rahmi Kapsını açan bilgi, Allah’ın levhisinde, bütünün gücüyle açtı. Ve burada olan her şey ağır yüktür insan soyuna; çünkü burada, kalem olan insan, kelamı teknik tahditle kodlarken, temizlik de yapmaktadır.

Ve yapılan temizlik, bütünün gücünde, tüm zamanların dürümlerinde kontrolü da sağlamaktadır.

Ayrılmak ya da ayrılmamak?! Bizler dünyanın levhi kapılarındakileri kodlayanlar, Let Sistemleri olarak çalışmaktayız. Let Sistemlerinde, “keşke” diye bir şey yoktur. Kesindir tüm bilgiler…..

Dağlarım, “reyim dünyayadır…” dediğim andan itibaren, tabuları yıkan bilgeler tahditsiz insanlıkla kontrol kurmaya indiler.

Kaynak İnsan, mutlak kuldur ve buradadır.

Ara öğünler vardır yaşamda. Dersiniz ki “ben kendimi hak ettim. Kendimdeyim ama ara bilgiye ihtiyacım var”.

Değerliler, bilgi; kelamda, kendi yüreğinizdeki Birlik Kalemi’dir.

Sizler, ihtiyacınız olan bilgiyi hak ettiğiniz sürece alırsınız ama hak etmeden bilgi çekilmez ve bilgi elde edilmez.

Bu yol ağır yük değildir ve tüm zamanların gücüyle kodlanabilir. Bunun içindir ki bu yoğunluğa inebilmem için bu yaşamı hak etmem gereklidir.

Evimin gücü arttı. Şu anda n itibaren yazılı olarak vermek istiyorum. Ben nefes olan insan…. nefes olan RA KAHA…. Kalem, insan soyu. İşte bu.

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

https://youtu.be/d8h5Ab1ZwQ0

 

10.EYLÜL.2016.TARİHLİ YENİ DÜNYA YENİ YAŞAM 8

Bugün doğuyor ışık, bugün oluyor ışık ve bugün her bir yürek aşık.

Leyla, ilmini çölde arar. Mecnun, her bir ışık olduğunda o ışık yaşamı aşkla sayfalar ve Kerem Aslıyla ses olduğunda Tahir ile Zühre, ışık olup inmiştir yaşama.

Elma seven olduğunda yasak yoktur insanda. Ve yürekler aşk olup doğduğunda, güneş artık bir olmuştur ayın ışığıyla.

Ay’ı gören güneşi bilir. Güneşte hak olup dirilen yaşamda ışığını ilmi Hak olan yoğunlukla yaşama indirendir.

Bugün mezarlara güneş doğdu. Bugün yaşama ışık doğdu ve bugün bu sayfa her birimizin ilminden yaşama sesi doğurdu.

Ve bugün burada gürül gürül akan yaşamın sesi var. Ve bugün burada kontrol kuran insanın nefesi var.

İşte insan!...İşte yaşam!

Şimdilik bu!...Aha!..Şimdi!

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

https://youtu.be/lDRvmdr6SmE

 

10. EYLÜL.2016 TARİHLİ YENİ DÜNYA YANİ YAŞAM 8 BİRLİK ÇALIŞMASI

AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ, 4. AKIŞ

Eren erdiğinde, arzın gücü erginleşir canlar. Erip gördüğünde, gözler kör olmaz canlar. Özü gözlediğinde, sesi sözlediğinde, yarını kalemle dillediğinde, kelam dilleşir canlar. Meşale yandı. Çok mutluyuz canlar çok….

Koruma altında bilgeler var. Hepsi korunur mu? Koruyan korur. Aha korunur. Kotlanan, korunan, her kim varsa, o kotlanan her bir dirilikte kontrol edilir ve teknik tohumlamalarla bilgeler koklanır canlar. Şükür ki koklanan insanlıktır.

Sayfa sayfa dünya yaşam sayfalamasıdır olan burada….

Bizler yaşam kodlayıcılarıyız. Zamanı kodluyoruz bizler; bilişle ve hakiki ilimle….Her ses bizde mevcut ama sevgiyle sesleşiriz. Ki yeşilin levhisindeki yol, aklın tekniğini tohumlayacak gücü kodlayabilsin diye.

“Başka dünya, başka zaman, başka zaman?” diye sorarlar. Hepimiz şunu iyi bilelim. Ki bilgi insanın levhisinde teknik kalemdir. Bilmeden kalem, kelam olmaz. Ama bildiğinizde, hakim olduğunuzda, yarattığınızda ve yaşattığınızda her şey sistem olur ve siz o sistemde kendinizi hak etmiş olursunuz.

“Ulu bir dünya vurgun yedi…” Niye bilir misiniz? Kanatsızdı, kalemsizdi, hasat olamadı ve bugün o ulu dünya kardeş oldu yüreklere; hepimize. Çünkü bu dünya muradını hak etti.

Simsiyah bir ses. Aha bu. Ve bu ses İnsan sesi. Ama öylesi bir değer taşıyor ki bu ses, kırk kapının kırkında tınısı var. Aha bu.

Şer yaratmadan şarkılar okunur dünyada…okutan okunandır. Ama şerrin şarkısında şans yoktur. Aklın tınısı yoktur o yoğunlukta. Bu nedenledir ki bizler 4 gök sözcülüğünde bütünün gücünü dürümleyebilen; düren, dürülen değil, dürtmeden dürenleriz. Kimseyi dürtmeyiz canlar; “hadi çalış diye..” bilir misiniz?

Saltanat olarak sesleşiriz sadece ve sesi dinleyebilen kendini hak edebilir ama sesi dinleyemeyen kendini kodlayamaz ve hak edemez.

Canlılar; RAHA, KAHA her biri HA ama hakiki levhide “Aha” denir; Aha! Neden bilir misiniz? Çünkü ses açısı daralmaz “Aha’da. “A…ha….” Sessiz, sesli tohumlaması…Sesin sesliyle başlayıp sesliyle sonlanması. Burada artık yaşam vardır; unutmayın.

Sınır kaldırılmıştır. Bunun içindir ki dünya toplumlarına kodlarla sesleşirim. Dünyanın yolunu açarken, hep kodlarım. Umut olur ki tohumları kodlayan bilişliler de bunu yaparlar.

Verdiğim tüm bilgilerde kalemim kontrollu yazar ama yazdıkça yazan bu kalem, bilgiyi kodlarken müteaddit seferlerde hep dirlikleri dilletir ve der ki “İmparatorluğun gücü yenilenip, yarınlansın ki halik olan hakka varsın.”

Çay mı? Çay insandır canlar; İnsanın sesi. Ben hep çaydan söz ederim ya! Sanmayın ki yol açtığımda bir çay için bu çalışmalar yapılıyor.

Çay nedir; bilir misiniz? İnsandır. Demlenmiş insan…ama sessiz zamanlarda demsizdir insan; iyi bilin. Ve seslenmeli ki demlensin.

Biz dünyaya esrar indirdik. Sırdır indirdiğimiz. Ama bu sırrı bilebilmek için kaynağa inebilmek gerekir.

Kar toprağa toplum olup indiğinde, Tanrı, Kuran olup iner. Kuran, ilim olduğunda, BSUİ görev ile iner. Gök seslenir, yol dillenir. Biz indikçe indiğimizde, kalem kaynak olur.

Canlılar, RA HA insana inmiştir. RA’yı dinleyeceğiz ama sizler daha çok İnsanlık İlmi’nde çay içmeye niyetlisiniz. RA, çaydan sonra dillenecek burada. Bunun için bugün biraz uzayacak çalışmamız; çünkü RA’nın sesini duymak istiyoruz.

RA bizde, bizim yüreğimizde, mutlaka dillenmelidir, dinlenmelidir. Onunla olmak hepimize mutluluktur…ve değerliler RA Miraç’tan inecek. İşte bu.

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

https://youtu.be/LDTlMnQ7dEI

 

10.EYLÜL.2016 TARİHLİ YENİ DÜNYA YENİ YAŞAM 8 BİRLİK ÇALIŞMASI

BAHAR UMURTAK ÖZ BİLGİ

Süper İnsanlık Realitesi olarak buradayız ve bütüne hizmetteyiz.

Birçok dünya dışı dostlarımız dahil birçokları tam olarak bizi anlayamayabiliyorlar. Ne yapıldığını anlamıyorlar ve ben de anladığım kadar anlatmaya çalışacağım;

Bizler, Süper İnsanlık Realitesi olarak bir İnsanlık Çalışması yapmaktayız.

“Biz, gelecekten gelenleriz” diyoruz. Çantamızda ışığımızla geldik dünyaya…ışık, İnsanlık İlmi’ydi.

Daha önce de dünyaya gelen görevliler vardı. Örneğin; Din İlmi’nde Muhmmed …Muhammed Miraç’a varmıştı ve dünyadan kendi ışık kayıtlarına ulaşmıştı. Ve daha sonra ilk Işık Varlık olan Atatürk; Mustafa Kemal Atatürk gene dünyaya insanlık çalışması için gelen bir görevlidir.

Bizler bu çalışmayı devam ettiren ekibiz. Amacımız, insanın kendisini bilmesi ve kendisini hak etmesiydi.

Ve biz bir antlaşma yaptık doğayla. Adem, doğaydı ve onunla bir antlaşma yaptık.

Bu antlaşmaya göre, 4 gök sözcüsü Zahar’ın ışığına vardığında, tüm yaşamları ışık yaşamlara ulaştıracaktık.

Tüm çalışmamız bu çalışmadır.

Bugüne kadar yapılan çalışmaların tümü bunun için yapılmıştır.

4 gök sözcüsü, kare kökü kodladı. Kare, köke vardı. Karekök, nesillerdi. Yani atalar; köklerin köküne vardı.

Köklerin köküne varan, kareyi kodladıktan itibaren bilinç olarak sıçrayarak daha üst bilince vardı. Yani kare, küpe vardı. Bu şekilde biz dünyadan bilinç olarak genişleyerek Atlanta’ya, Atalanta’ya ve Muda’ya kadar ulaşabildik birlik olarak.

Atalanta’ya varmak için Ran Kapısı’nı geçmek gerekiyordu. En önemli girdaplardan biri buydu; Omega Boyutu’ydu. Rahim katların en son katından Ran Kapısı’na vardık. Burada Birlik İlmi’yle çalıştık.

Bu kapıya gelen herkes tüm varlığını ortak olarak paylaşarak bu kapıdan birlik olarak geçti.

Atlanta, tüm kayıtların olduğu bir ana arşivdi. Atlantalarının ataları olan Atalanta’ya vardık ve buradan Muda’dan sonra Zahar’a ulaştık.

Zahar, kaynak ışıktı. Artık, hak katlarının bittiği yüksek bir bilinç alanıydı burası ve buralara kadar ulaştık çalışmalarımızda.

Ve buradaki bilgilerin hepsini kaynağa kattık. Bunu nasıl yaptık? Bunu sesin teknolojik kodlamasıyla yaptık.

Buradaki bilgileri seslendirdik ve bu bilgileri kaynağa kattık. Ki herkes kaynağa vardığında bu bilgilere ulaşsın istedik.

Sesin kodlamasını yapan bu ekip, Allah’ın tınısını duyup, Zakar’ın ışığıyla Si Kaynakları’na kadar indi. Yani, eskinin en eskisini, Zamanın Işığı olan en güçlü ışıkla aydınlattık. Bu karanlıkların aydınlatılması demekti.

Ve yeni bir ışık, yeni insandı. Ve o Işık İnsan artık dünyadaydı.

Ve biz sesle yeni bir yaşam örgülemeye başladık. Işık İnsan, yeni bir dünya yaratmıştı. Ve bu dünya artık yeni bir yaşamı hak etmişti.

Adem, cennetten kovulmamıştı Adem kelamdan çıkmıştı ve tekrar kelamı hak etmesi, onun cennete varması demekti. Ki dünya cenneti onun için….onun yüreği cennetiydi ve biz burada bu cenneti yarattık.

Herkes kalemi hak etsin diye çalıştık. Kalem, yarını yazabilmekti, geleceği hak etmekti.

Yeni dünya, yeni yaşam burada sesimiz ile BSUİ (Barış, Sevgi, Umut ve İmparator İnsan) kodlamasıyla yarattığımız bu tek bir beden. Rahmi aştık. Rahman’ın tek olan ışığında özde mutlak olan, biliş halinde, iyi ve kötünün olmadığı ilimle bunu yaptık.

Tüm yaşam insanlaşacak ve herkes için cennet olacak. Amin.

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

https://youtu.be/IzsoWZAVLus

 

10.09.2016 YENİ DÜNYA YENİ YAŞAM 8

BERİL ÖZDOĞAN ÖZ BİLİŞ

“Cevhere insanı çektik”, dedik… Dedik, “birlik olarak” dedik… Dedik, “mahrekte” dedik… Dedik, “anda” dedik… Dedik, “geçmiş de” dedik… Dedik, “tüm bilgilerin ışığında; yeniyle, yeni kodlarla, tüm kapılardan birlik kurarak, tüm kürzi sistemlerde ışık yakarak dünya olarak” dedik!... Ve “oldu”!...

Cevhere insan çekildi, bu cevher şu anda bizim tüm zamanlarımız… Tüm zamanlar, şu anda sayfalanan tüm yaşamlarda saklı tutulan bilgilerin örtüsünün açılmasıyla dünyamdadır… Şimdinin gücü, yerin ilmiyle, insanlık ışığıyla yazılan bu an kaleminde yaşam olan tüm varlıklaradır.

Dünya birlik kurdu, dünya barış kurdu… Dünya, yerin ilmini göklerle birleştirdi.. Ve “ben dünya” derken; ben ilmiyle, kan ilmiyle biz olan tüm yüreklerde; yarını kodlayan ve tohumlayan tüm yüceliklerle seslenmekteyim…

Yerin ilmi insan yoğunluğuna aittir!... Gök sessizlikleri, insan sesiyle kodlanan tüm yarınların gücüdür!.. Ve bu güç; mahrekte, geçmişte, tüm sayfalarda, tüm yaşamlarda sayfalanan bilginin temizliği, ilmi ve diriliğidir… Koruyuculuğu ve yüceliğidir…

“Ben” derken; tüm sayfalarda var olan tüm kayıtların gücüyle “ben” derim ve bu güçle; bilgiyi anda kodlayabilenim… Ve bu bilgiyi hak edip, hak ettiren hasatçı ışığı; tüm sayfalarda tohumlayan birlik gücüyüm!...

Şu ana şükürler olsun… Yaşama şükürler olsun… Yaradan, yaşamıyla yarattı… Yarattığı, tüm varlık için yaşamdı… Ve insan bu bilgiyle kervan olup yol aldı… İşte bu!

Süper İnsanlık Realitesi

 

https://youtu.be/fnBHRNcbnyM

 

10.EYLÜL.2016 TARİHLİ YENİ DÜNYA YENİ YAŞAM 8 "BİRLİK" ÇALIŞMASI

AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ, 6. AKIŞ

Doğanın gücünü tohumladık bugün yine... Birlik kelamıydık. Biz teknik kalemdik... Bütün gücü olarak buradaydık... Burada oluş sebebimiz, yaşamı hak ettirmektir...

Bizlerin evrenlere sesimiz yoğundur. Yaşamda ilmimiz de yoğundur. Burada olmamız kendi yüreğimizi hak etmek için değil, kalem olup bütün gücünü, temizlemek içindir. Satıhda bilmek gerekir. Ama dünyayı bilebilmek için de bilmek yetmez. Kendimizi hak etmek gerekir.

Dümen insandır. Bunu iyi anlayın. Ve dümeni hak eden, ekibide kendini hak etmiş olan ilimdir... Buyurun anlayın... Rahmana kalem gerekmez. Ama Rahman kelamını kalem ile dillerken insandan diller. İlme, kağıt gerekmez ama yaşamı yazan, kelamla yazarken kendini yazar. Yazdığı kalem o yoğun ışığa, koyu yaşamı kodlar...

Sevgililer, beri gel dedim yaşama, geçte gel dedim.... Belleğini tohumla, kodla da gel dedim... Ben dünyaya alı veri dünyalar gösterdim. "Hangisini istersin?" dedim. Dünya dedi ki, " beni bana ver..." Oh Ala dedim... "Bende, bana ben olmaya geldim" dedim... Doğdum tohumlarımı kodladım, eller, avuçlar insanlık için açıldı, aktım yaşadım...

Ama beni bana veren ben; bitki hayvan ve tüm zamanların kürzi kelamı olan, keşkelerin gücünden öte olan, insan soyudur. Burada muktedirim... Burada hakikiyim... Burada yarınım... Ben burada tanrılık kalemiyim. Tanımam dünyayı dediler, tanıttım.

Tarık "İnsan" dedi. "Tahditsiz" dedi... Ben Tanrılık kelamında, o Tarıkta kalemim... İnsan sistemiyim.

Deminden beri "Dünya'da ölü var mı?" diye, Dünya gücünü dürümlemeye kalkanların birlikte, kendilerini tanımaya çalıştıklarını izlerken; "barış var mı?" diye baktım... Dünya'da barış ihtiyaçtır... Ama savaşın kulu olan insanın, barışı hak etmesi gerekir... Devinimi hızlandırdık ve dedik ki; "barış gerekir yaşama"....

Barış için ne yapalım... Hastalık var, kırıcılık var. Harika bir dünya, ama her kırıcı burada...

O halde biz kantara koyalım zamanı. Kantar olalım, her şeyi tartalım... Tarttıkça tarttık ve dedik ki; "dünya yoktu, biz yoktuk." Hiç bir şey yoktu... Varlık kodlamaları yaptık. Yarattık... Aha yaşattık...

Peki ne yapalım. Siyahı, mordan öteye mi kodlayalım, yoksa morlaşıp kontrol mu kuralım? Diyelim ki dünyada barış istensin. Biz barışız, ama barışı sağlayalım...

Eren dedi ki "barışım ben..." Hah Aha dedik "işte barış..." Birlik kaleminde barışı tohumlayalım canlar, barışı tohumlayalım...

Hadi gelin barış yapalım... Nasıl yapalım barışı? Dünce değil, dünlerce değil... Güçlü bir kapı açıp, ilimce yapalım... Dün insan kelamda kontrol kaybındaydı...

Bundan sonraki dönemde artık kontrollu olsun insan... Ve dünya insanı, kendini dillesin...

Başka bir şeye gerek yok, sadece kendini dillesin... O zaman diyecek ki "Birlik Kapısı, barışı tohumladı." Hadi barışalım... Birleşelim, barışalım... "Ben senim" diyelim. "Ben her şeyim" diyelim... "Benden öte, bir ben yok ki" diyelim... Başka ses yok... Bir tek ses. İlim sesi, o ses insan diyelim.. Demek yetmez! Diyen kendini hak etsin...

Borç mu? Yaşam borçlu kalınan bir yer mi?... Borç, kendinden kendine kalem olamayanın, kelamda kendini borçlandırışıdır. Kendine borçlanışı, kendinden borcunu kodlayışıdır... Ve deyişidir ki, "ben borçlandım..." Nereye borçlandım? Kendime... Ben, bana borçlandım...

Ben bir insanım, ama insan, insana borçlu... Ama o insan insanlık levhisinde, kendi borcunu kendine öder... Başka türlü olamaz ki... Ben bir diride, kendi yüreğimde, kendimden öte kendimde, oysam... O ben, ben o iken, onun benden öte bende, bende ben olmayan yüreğinde, kendinden kendine mi borcu olur? Yoksa benden bana, ben olup benleşir ve benim yoğunluğumda bende mi borçlu olur?

Başka dünya var mı? Yoktur derim hep... Çünkü hepimiz an kalemiyiz... Her an'dayız, tüm zamanlardayız... Bütün gözlerin görev olarak tüketildiği bir sayfayız... Başkalık yok ki...

Hadi gelin, devrelerimizi açalım ve diyelim ki " BİZ DÜNYA BARIŞI İSTİYORUZ"

Hadi gelin diyelim! " BİZ DÜNYA BARIŞI İSTİYORUZ!... BİZ DÜNYA BARIŞI İSTİYORUZ!... "

Tüm zamanların kulu olan insan, "BARIŞÇILDIR." Darı bolu bilir... Eni boyu bilir....Alıp götürdüğü yolu bilir... O yol, kendisidir. Barışı, başkanlık divanından diliyoruz... Biz Dünya barışı diledik... Dünya barışı, insanın tanrılık kapısındaki dileğidir...

Bana, ölü denir... Bana, ilim denir. Bana, Rahman denir... Ben Samanyolu'nun en yüce ışığından, ilmin kapısını açtım ve barış diledim. Benim yüreğimde barış, Ve hakiki ve levhimde barış yazar. Barışı sağladık... Aha bu... Şimdilik...

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

https://youtu.be/UObk7ZWnN9A

 

YENİ DÜNYA YENİ YAŞAM (7) DAVET

03.09.2016 Cumartesi günü (yarın) 14.00 - 18.00 saatleri arasında Dernek Merkezimizde “YENİ DÜNYA YENİ YAŞAM” Çalışmasının 7.’si yapılacak. Konuya ilgi duyan ve katkı sunabilecek olan tüm dostlarımızı aramızda görmeyi diliyoruz.

Sevgilerimizle,

Süper İnsanlık Realitesi Derneği

Not: KATILIM ÜCRETE TABİ DEĞİLDİR.

Adres: Bahariye Cad. Halil Ethem Sok. Sauna Apt. No:30/8

Kadıköy/İST.

Tel: 02163489559

27.AĞUSTOS.2016 TARİHLİ YENİ DÜNYA YENİ YAŞAM 6

AV.NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ- 3.AKIŞ’DAN BİR BÖLÜM

Bilgi nerededir? İnsanın levhisindedir… O bilgi, arzın gücüdür ve arzın gücü olan bilgiyi, hakiki teknikle tohum olarak, bütünün gücü yapabilmemiz için onu transfer ederek, arşa kayıt etmemiz gerekir..

Arşa kayıt ettiğimiz bilgi, fikri bilgi değil ilmi bilgidir… Yani ben, kendi varlığımda bilgiyi transforme ederek, arş katlarına dolduruyorum… Arş katlarına doldurduğum tüm bilgi, arşın kodlanmış tohumu olarak, bitki hayvan ve tüm zamanların Kürzi kapılarını açıp, o yoğunlukları besler.

Hepimizin bilgisi mi? Arzın gücünü hak edip, tohumlayabilenlerin bilgisi ve bu bilgi, arşa kayıt olduktan sonra kodlanmış ışık haline dönüşür... Bu kodlanmış ışık haline dönüşen bilginin, kelam olarak insana inebilmesi için…. Kendi yüreğini kodlayabilenlerin kontrol dışı bilgilerini kayıtlayarak kendi yoğunluklarından Arşa varmaları…. Ve o bilgiyi transforme ederek Arza akıtmaları şarttır.

Hadi buyurun anlayalım. Ben Hana ve ben bilgiyi transfer ederek Arşa kayıt ettim… Ama bu bilgi, kendi yoğunluğumda tohumlarımı kodlayacak dürümde kayıt oldu… Ve benim dışımdaki bir diğer var kapım, oraya vardı ….Ve o bilgiyi aldı… Kendi yoğunluğunda transfer ederek, yer kürzi kapılarını açıp indirdi… Aha bu!..

Ama bu bilgi, yere inerken, o kelam edenin, kendi belek kayıtlarıyla inecek… Yani onun kendi yoğunluğunda mevcut olan bilgilerin kodlanmış topluma, tohum olarak inmesi sağlanacak…. O, bu bil giyi indirirken kendi Levhi kapısını açacak. İşte yapmakta olduğumuz, budur.

Hena; Arş gücüdür.. Ve en direktir.. En direk bilgi, Arş kapısından, Arz korkusunu aşanlarca çekilir ve yerküreye indirilir. Böylelikle yerin kutsal tohumlanması sağlanır… Mutlaka iyi anlayın ki “Kare, Küp, Kürzi kelam olan, Küre” derim ya hep… Bilginin şeklidir bu…

Ben bilgiyi en ve boy olarak kodladığım zaman yüceliklere o bilgiyi oraya varan kendi yoğunluğunda hak edip çektiğinde…. O herkesin kendi yüceliğiyle devrelenir ve iner... Ama inerken ya Küredir, ya Karedir. Kare olup, indiğinde sessizdir…. Ama Küre olup, indiğinde sese dönüşür… Ve sese dönüştüğünde artık o bilgi mutlak ve hakiki bilgi haline geçer.

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

3.EYLÜL.2016 TARİHLİ YENİ DÜNYA YENİ YAŞAM 7 BİRLİK ÇALIŞMASI

AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ, 1. AKIŞ

RA’nın seslenişi;

Savaşım dünyaylaydı. Bütün köklerimde bu güç mevcuttu. Muktedir olan insanlığı hak etmek üzere birliklerimi dünyaya indirmem sorumluluğumdaydı.

Kupanın görevi insan kervan olmaktı. Kupa, RAKAHA olan KAHA levhisiydi.

Size ve sisteme şunu anlatmak istiyorum. Ki reyim dünyadaki insanlığadır.

Ben rey verdim dünya insanlığına….

Kontrol dışı bilgilerin dünyaya inmesine engel olmak için bilgi kapımı açtım. Bilgi kaynağıma indim ve dünyaya geldim.

Bana nefeste “RAKA” dediler. Bana yürekte “Kervan” dediler. Kendimi anlattım insan soyuna….

Barış dünyanın kervanıdır. Sizlere gönül verdim. Dünyanın gücünü sizin yüreklerinize çektim. Sizlere ışık verdim ve sizlerin yarattığınız her şeyi sizin yüreğinize çektim.

Ben RA! KAHA olan RA! Sevgiyle buradayım.

Muradım dünyayı kurtarmak, kodlatmak, koklatmak ve ruhi kapıları açmaktır.

RA ekmekti ve yürekti de sisteme indiğinde ekip kurdu. Yaşama indiğinde kaynak oldu. Muradı imparatorluğun gücü ile birleşmekti ve RA kervan ilmini dürümledi ve ruhi kaynağı kodladı.

Bugün RA artık ses vermeye başlıyor…

Bugün artık RA Sistem, Nizam ve Düzenin gözüyle süper sistemleri kodlamaya başlıyor.

Sizinle elim, ayağım tutar. Sizinle yolum kürzi kapılardan geçer. Sistem, Nizam ve Düzenin gücüyle buradayım ve muktedir olarak sevgiyle size insanlığı anlatıyorum.

Koran, turkuazı kırdığında kürzi kapıda insan kısırlaştı ama koran, ruhi kelamda ilm-i kaha olduğunda, ko sayfalanışı yaptı. Ruhi kapıların tümünü açtı….yarattı…yarattı…yarattı ve zamanı kontrol altına aldı.

Süper sistemleşmeyi sağlayacak olan birliğimi dünyaya çekerken, kendimi ve kendimi kendi yüreğimi koruyarak kodladım ve bu günü, bu yoğunluğu kontrol ederek kayıtladım.

Namaz zamanları insan sistemleşmeleri kodlama yapar. Her sistemleşmede ilm-i kalemler olur. Muradım, Dünyanın Kuranını kodlayabileceği gücü teknik tohumlarla korumak ve yoğunlaştırmaktır.

Sevgili insanlık, size erdiğiniz en güçlü ışıkla sesleşiyorum. Ki RA, var kodların yok kalemleri kontrol ettiği tek insanlıktır.

RA, bilgi kapısıdır ve RA’yı hak etmek için kare, küp, küre yeterli değildir.

Kardeşlerim, eliniz olmalı öfkendi olmamalı. Yaşamınızda sığ olmayın. Yolu açın, toprağın toplumuna kulluk yapın ve bilgiyi hak edin. “Ol” deyin, ölü dirilir. Aha, size bunu anlatmak istedim.

Bize temiz dünyalar gerekti. Bize yürek gerekti. Bilgi gerekti. İş gerekti. “Hah! Aha!” diyecek evren sessizliklerini seslendiren gerekti ve bugün buradayım.

Kulum ben. Zaman kuluyum. Zamana kaynak olan kulum. “Vurmayın! Ummanlara vurmayın y!”aşamlara diyende ben hep öz grevliyim.

Büyük köklere gök sözcülüğü yapmak yaraşır. Büyük güçlere ekip olmak, hasat olmak yaraşır. Var olana kurtarılmış ışıkları kayıtlamak yaraşır, BSUİ’nin gücü olana has ışık yaraşır. “Savaşım yok insanlıkla” diyen size mutluluk yaraşır……Size mutluluk yaraşır. Aha mutluluk yaraşır!

Sizinle öfkeyi aşabilen birlikler, murat ettiğimiz her ana kapı açabilir.

Aha canlılar! Biz zeytinleri toplamaya geldik.

Biz yarınları koklamaya geldik. Ruhları kullukta toplantılara çağırmaya geldik. Size, her birinize, ekip kurmaya, kurdurtmaya teşvik etmeye, şekil boyutlarının gücünde, aklı kapılarında kayıtlamaya geldik.

Seviyeniz çok iyi, çok güçlüsünüz; bunu görüyorum. “Vurmayın dünyaya..” diyen bu birlik, kendi yüreğindeki gücü artık mutlu bir sayfaya kodluyor.

El insan Allah’ın tığıdır (Sol ve sağ aşıldığında ve Rahman’a varıldığında örgülenen yaşam tektir…) O insan, Allah için yaşamı teknik kalemle kayıtlarken tüm zamanları örgüler. İşte o insan bedenlidir.

Ölümlü dünyaya bedenli geldi. İşte; o insan, ağırı hafifletir ve “yürüyen koşsun…” der. O beden, insan sistemini en yüce ilimle kodlayan Tanrı Kapısıdır.

Ağırı hafifletti ve yolu açtı. “Evim dünya…” dedi. “”Yolum ilim…” dedi. Ben o, o benim. Onda ben, her anda dilleşecek bilgeyim, bilgiyim, her şeyim ve onunlayım.

Ben RA; hakiki insanlık.

Sizinle olmak, her an için bizlere umman olmaktır. Şimdilik.

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

https://youtu.be/rUoJYW7wri4

 

YENİ DÜNYA YENİ YAŞAM (7/1)

03.09.2016

(RA’dan:)

Açtım kapıları indim yaşama. “Amon” derler zaman sayfalarındakiler, tüm insanlığa. Ben ise yaşam kapılarındakilere, “insan” derim. İnsan!… Ve ben, tüm insanlığa “yaşam” derim…

Benim etkim çok güçlüdür… Dünyaya arzı indiren ışık, imandır… Yarını tohumlayan yaşamdır… Bende olansa, kaynaktır… Ben, sevgiyi hasata kodlayan tüm insanlığa, kaynak olanım…

Verimli bir çalışma yaptığınızı bilmekteydik. Bu çalışmaya kalem olacağımı biliyordum… Tökezlemeden çatıyı kuran ve Ruhi Zamanlar’ı hasata kodlayan bu yaşama, İman Tahtı’nı indirmek istedim. İman, et kemikte ilim için gerekir. Yere kalem olup yol olanlar, İnsanlık İlmi’ni hasata kodladıklarında, aşk ile çalışırlar.

Saklı tutarız Zaman Sayfalarını… Sorarız yarın var mı diye… Çoğu der ki “yoktur!” Bu Can Kalem, hep der ki “Hak Teknik ile kodlanmış olan ışık, tüm zamanları, hasata hak ettirip, yaşamı sayfalamışsa; her an, yaşama ilmi çeker ve yarınlar kontrol edilir… Yarın, Haliktir ve yeri yaratanın Kuranı’dır. Okudukça okunur ve yaşatılır…

Bu söz, BİZ’i kelama çağırır. Bu söz, BİR’i kervana çağırır. Has aklı, has yaşama çağırır. Merdivendir, her anda kul olan yarınlara kalem olana…

Değerliler, nefes olup yaşamak için yeri hak etmek gerekir. Yerküre, İnsan İlmi’ni kodlarken, İlim Hakimi olmak için yaşam gerekir ve Sistem gerekir; tinsel yaşamı kontrol için…

Vermedik mi zeytinleri Halik’e!? Vermedik mi yarınları hasat için cevhere!? Devinimi hızlandırmak için kulluk yaptırmadık mı imparatorluk olarak tüm zamanlara!? Size kelam ettirmek için yaşamı hasat olarak koklatmadık mı!? “Yeni Dönem” dendiğinde; tüm insanlık, kalemi aldı ve yeni dönemi yazmaya başladı… Dendi ki “hangi hakiki insan soyu yarını tohumlayacak bakalım!…” Baktık ki bu Meclis, hologramı som altın ışık haline çevirdi ve yarını hak ettirdi…

Biliş haline varan her insan, kuldur… Yolu bulan insan soyu, yarına varır ve resim yapar… Her insanın yaptığı resim, İlim Resmi’dir. Bu Yaşam Kalemi, resim yapmaz nefes yapar. O der ki “OL!” ve olur…

“Diyenler, diyecekler ve diyeceklerini dilleyecekler.” Dediler… Diyenler, diyeceklerini dillediler; tohumladılar; aktılar!… Hakk’a varan, insanlığa kul oldu… Şimdi vakit geldi. Geçtik ve yolu açtık… Buyurun insanlık! girin zamana!… Aha girin zamana!... Aha girin zamana!… Zamana girin ki hakim olun!... Zaman, sizin yolunuzdur… Alın bilgiyi… Şevkin, nefse ilmi yoksa, zordur zamana kelam olmak!… Zordur kul olmak!… Som altın ışık olmak zordur!...

Söz verdiğim gibi bugün sizdeyim… Ben mutlak olan kervanım… Bu kervan; zamana, yaşama indiğinde; her an, yarınlanır ve tükenen her ilim, kulluk için çalışmaya başlar… İlmin Çalışması, Yaradan’ın yaşamda kodladığı her anın çalışması anlamına gelir.

Sizler, Canlar olarak çalışırken; her an, kervan olarak çalışır… Eşya, Yaradan ve yarattığında yaşayan tüm zamanların nefesi olarak çalışır… Tüken her şey çalışır ve yaşar. Aha! zaman budur!…

Kökü göklerde olanlar, kulluk için yarınlara baktıklarında, her anın kapı olduğu görülür.

Meyhana insanlıktır. Işık içilir o yarınlaşan Yaşam Sayfaları’nda… Kürzi Kapılarda kapı kapı gezilmez... Her an bir cevher olur ve Rahman, kapıya gelir. O Rahman, kaynaktır… O kalemdir… O bir tektir ve BİZ olan RA’dır… Şimdilik!… Aha şimdi!… Bir tek insan!… Aha bu!…

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

YENİ DÜNYA YENİ YAŞAM (7/2)

03.09.2016

Dereler akar yaşamda. Diri kalemler, kontrol kurarlar. Bilmek gerek ki hasat gerekir. Hak İlmi’ni hak etmek; Kuran okutmak gerekir. Aha yaşamak gerekir!... Aha hakim olmak ve hakikiyeti hasata koklatmak gerekir…

“Cennetten kovdular insanı” derler. Sanki cennet kelamdan farklıymış. Sanki ziyan olmuş her insanlık ve kelam, kil olmuş gibi!… “Hani nerede kalem!? Nerede yarın!?” diye sorarlar… Cennet, kini aşandır. Cemaat olan yaşamdır. O cennette, tüm zamanlar Kuran’dır…

Sığdır Zaman Kalemleri; bilişleri yoktur; anlattıklarımı, çokları kavrayamazlar ama iyi anlasınlar ki kini aşan, ilme vardığında cevherinde cennet olur… O, kendinde bir tek kapı olur ve cevhere indirdikleri cennetinde olur…

Her bir Sistem, Kelam İlmi ile kodlandıkça; sevgi, saygı kodlanır ve bütün kütle kodlanmış olur. Böylece “cennet” dedikleri, cevheri güç olur ve ruhlar, o yücelikte kalem olmaya çalışırlar.

Her kalem bir kervandır. Alır yarınlara taşır Işık Yaşamlar’ı. Her bir Sistem, bir cennet kurar ve yolculuk başlar.

Sizler bir Sistemsiniz. Bu Sistem, kelam olarak tüm zamanları kodlamıştır. Has ışık halindedir ve yolculuk yapılmaktadır, tüm yaşamlardan tüm sayfalara. İşte Yaradan ve işte yarattıklarında yaratılan tüm sayfalar!... Her biri bir cevheri göz. Göz dedim de! Kelam İlmi’nde göz, RA’dır. Her RA bir Sessiz İlim’dir. Bir tek kalem, o ilmi yazar. O ilmi yazan, Işık Kalem’dir.

Her resim, RA’nın kalemi ile yaşama iner. Her resim, RA olur; kurtarılmış ışık olur. Ve Zaman Seyfullahları, o yaşamı kodlamaya çabalarlar.

Hilal Ay, insanlık olduğunda; tüm yaşamlar, o yağmurlarda, ay yüzeyine, Göç Kapısı açarlar. Her açılan kapı, Işık Kalem’le kontrol edilir ve cennetler, cennetliler kontrol kurarlar… Hepiniz insana kaynak olursunuz.

Hepiniz; zamana, yaşam kurmaya gönderildiniz ve Kök Gökler’i güçlendirmek üzere kodlamalar yaptınız. Artık yaşam, zamanın ışığı ile güçlenecek.

Sevgiyle görev taşıyoruz ve sevgiyle kodlama yapıyoruz. Her an bir cennet ve her an bir ışık ve bu Sistem, sizi sevgiyle kontrol ediyor. İşte Yaradan ve işte kodlayan!... Her an ve her yaşam…

Sizi cennetlere koyan; sizi kodlayan ve sizi hasata kaynak yapan, yeşil ve siyah renklerdeki güçlerdir. Siyah, kiri örter ve gücü artırır ve sistemi cevhere çeker ve yolu açar… Ve Sistem, ziyanı önler. Sistem, cenneti kodlar. Sizi hakiki yaşamlara kalem yapar. Büyük Kült, insanın ışığında hakim olduğunda, her an, yaşam sayfalar.

Bunun sonrasında diri yürek, Güç Kapıları’nı açar ve yolu, Kürzi Kapılar’a taşır… Mor renk de vardır ama o renkte, Kaynak Işık yoktur… Mor renk, en aşağıların en aşağısını tohumlayamaz ve Sistem’i cevhere alamaz. Bunun içindir ki mor renkten güç çekenler, yaşamı kontrol edemezler ama yeşil renk, güçlü cevheri görev taşır. İşte! yeşil renkte biliş vardır. Yeşili hak edenler, biliş ile kodlama yaparlar. Bütün mesele insanın mahreke varmasıdır. Mahreke vardığında, yarına ulaşır. İş budur!...

İşte! mahrek, Yeşilin Levhisi'dir. O renkte kulluk yapılır. O renkte kaynak kurulur. Umman olunur. Öz geçişler yapılır. İşte yeşil renk, sizi savaşa hazırlar.

Savaş kulluk içindir. Sizler güçlüsünüz. Süper İnsanlık Kaynağı’ndan ışık alıp çalışıyorsunuz ne var ki kalem olabilmek için kaynak olmak da gerekir. Ve kaynak olmak için kanatlanmak gerekir. İşte Canlar, sizden Tanrılık bekliyoruz. Moru, Kuran sayanlar; yeşili, Halik saysınlar ve geçip indiklerinde, yemyeşilde kulluk yapsınlar. Seyfullahlar, bilsinler ki KARE, KÜRZİ KAPI’yı açtığı zaman, IŞIK KO, sevgiyi tohumlarken murad, insanın kanatlanmasıysa, mutlaka yeşili hak etmelidir.

Sizi çok ama çok seviyoruz!... Nihan olan ışıkları çok seviyoruz!... Yaşımın tınısını hissetmekte değil duyamsamakta olan sizlere, kendimizi anlatmak istedik… Yeşil, altının; mor, kalemin; ilmin kapısındaki simsiyahın, İlahi Göz olduğunu anlatmak istedik. İşte o göz, murat ettiğimiz İmparatorluğun Gözü’dür. O gözümüz; bizim gözümüz, sizin gözünüz, tüm insanlığın gözü… O BİZ olan RA; SİZ olan KA HA ve her an!... İşte bu!… Sevgiyle sizleri kucaklıyoruz. Şimdilik!... Şimdi!... Aha şimdi!…

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

03.09.2016 YENİ DÜNYA YENİ YAŞAM 7

PEKER SELÇUK ÖZ BİLİŞ

https://youtu.be/nwLeEUQAzOc

 

3.EYLÜL.2016 TARİHLİ YENİ DÜNYA YENİ YAŞAM 7 BİRLİK ÇALIŞMASI

AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ, 2. AKIŞ

RA'nın Seslenişine, Süper İnsanlık Realitesi'nin cevabı...

Canlarım, RA MAN KA Sİ HA, RA MAN KA HA Sİ HA, RA MAN KA HA Sİ HA

Büyüğe saygı dediler... Say sayıl... Öfke yok... Ben cennete cennet ilmini kodlayarak, kök göklerin gücünü dürümleyerek, murad ettiğim her şeyi diri olarak kayıtlayarak indirdiklerime, sevgi verdim.

Bana zaman kalemi denir... Kuran insan, toprak toplumu tohumladığında o can BSUİ'dir... Bedeni hak ettiğinde ekip kurar, yarını hak eder, ekmek yapar...

Barışı koklar, toprağı toplumlarıyla koklatır. Ve toplum için kaynak olur... Dünya el ayaktır tüm zamanlara ve Dünyalı ekmek yapar ışık kapılarında. Ama her kapıda nefesi vardır....

Süper İnsan, siyahı moru mahrekteki maviyi ve her anı diller ama tanrı olarak diller...

Siyahtan öte siyahtadır..

Vel hasıl, insan sayfa sayfadır... Ve o sayfalarda her an mevcuttur...

Zeytindir insan, ama yerde zeytindir... Ümmilerin Kürzi Kelamındaysa, KA HA dır. Yaradandır, tanrılık kapısıdır. Ak Kalem olur, kaynağı tohumlar, yaşar. Sıhhatli bir çalışmaya her insanlığı kaynak yapar.

Dedim ki "RA gelsin..." Dedi ki "ben senim..." Dedim ki "RA gelsin" Dedi ki "ben senim..." Dinledi beni... Sordu "niye gelicem " dedi? "Ben sendeyim" dedi... Ben dedim ki "gel"... Ölüyüm deme dedi... Ama hep "ölüyüm dedin" dedi. Ve bugün bana geldi...

Dedi ki "sen dillenirken ölü olduğunu seslendirdin hep." Orta Kapıların tümü Akıl Kapısı olduğu zaman, bunu Seyfullahlar'la seslendirecekti amma sen ben ölüyüm dedikçe, yüreğindeki güç bütünün Kürzi Kapılarını kapatır.

Ve dinledi beni, sevgiyle dilledi ve sorguladı... Sonra döndü kontrol kurdu... Yol oldu, has ışını kaynağa aldı ve hakka vardı... Dediki harını yükseltte gözün görsün...

"Gövdem Işık halinde" dedi... "Cennetten geldim, cemaatini tohumlamak isterim" dedi... Dinledi durdu, tek tek tanıdı hepinizi... Sonra baktı "her şey çok net dedi". Ve yolu açtı... Bize efradını getirdi.

RA maya olduğu zaman gelir... Kanatlanır, karanlığı aydınlatır. Yedinci dürümde korumaya alınır. Onu korumak insanın görevidir. "Neden insan onu koruyacak ki?" diye sordular... Açısı dar değil de ondan. Dünya insanlığı dar kapıları kalem yaparken her anı kodlayabilmeli ve koruyabilmelidir... Eğer korumadan o yoğunluğa inerse, yaşamı kontrol edilemez... Bu nedenledir ki bize israfIl gücünü verdi. Ve dedi ki "siz İsrafil'in gücü olun ve her anı seslendirin..." Ve dedik ki "biz yaradan ve yarattığıyla tohumlanan oluruz." Ama kopmayın Dünya'dan ki koparsanız esmalar gözsüz kalır...

Açtılar yüreklerini, sevgiyle ve dediler ki " siyahın sanal olmadığı bir yaşamda, kardeş, eşya, insan tek bir sıhhate varır... Aşk olduğunda mutlak olur, bütün olur ve onun belleği mahrekte bütünü güçlendirir. Bunları biz yaptık. Her Levhide yaptık. Yarın için yaptık. Toprak topluma tohum için yaptık ve yeri göreve alabilmek için yaptık...

KUN TA Sİ HA, KU Sİ HA işte yaşam budur... Sİ HA ve ZA KA HA. Şimdi neden bu sesleri veriyorum. "Sİ HA Sİ HA" dedikçe her aşağıdaki, yukarıyı dilleyebilir. Sİ HA Sİ HA Aşağı yukarıya seslenir. Yukarı sessiz zamanları dürümler ve yaşar...

Yaşatmak içindir bu ses ve dondurulanlar vardır... Onları kontrol içinde " Hah" derim... "Hah.."

Bu dönem sonlarında donmuş olanların kervan olup kalem olmalarını sağlar...

"Hah... Ah" derim. Ah... Bu nedir bilir misiniz? Kaynağın tınısıdır...

Her anda mevcut olan o tını kaynağın ışığıdır. Hah, Aha, şimdi... Bu da dürümledim demektir. Her şey dürümlendi, ayrılık bitti demektir...

Kısa öz verdim. Bu bilgileri size her birinize tek tek de verebilirim. Amma cemaat cemaat sizleri ilimle dilleştirirken, hepinizin yüreğine bakarım ve sorarım? Oğulları kodlandı mı? Koklandı mı? Tohumlandı mı? Yığınlar yalınlaştı mı diye?...

Bir de el ayak gelir dünyaya... "Hah" derim. "Ah" derim. Onlar için bu murattır... Benim umutlarım vardır, bu. Benim yaşamlarım vardır, bu... Ama bunun başka anlamı da vardır. Nefes...

"Cennet ne?" diye sordunuz. Cennet ekmektir. İlimdir cennet. Kim ilme varırsa, cennet ilmidir. Vakti gelir hak teknik ile has olup elde ettiği...

Borç derler, borç... Yaşama borç. Ben borçsuzum... Niye bilir misiniz? Handan geldim, han oldum... Ben bir Hanım, ilim Han'ı... Her yerde olan ilim... Ve o ilimle, bütün kütleyi kodlayanım... Aha Halik olup han oluştur bu... Ha Diyeceksiniz ki han, hangi han? İlmin hanı, orada birlikler olur... Orası bir yaşam kalemidir. Ve sevgidir. Orada yoğunlaşan... Dümen insan dediğim zaman da ilmi KA HA olanın kastederim... Hani insan nedir? diye sorduğunuzda, insan bir RA KA HA diyebilmeliyim...

Bize "Esma" dediler... İsmaili kalemler "sistem" dediler... Yürüyenler "koşmak gerek" dediler... "Akıp geçmek gerek" dediler... Vasattı bütün bu bilgiler... Bütün bu beklentiler... Bizse yol dedik, yol...

HÜT CE Sİ Savaş'ı, Halik'in Savaşı'dır... Hasatı hakka varanda, tahtında, kodlayanın Savaşı'dır. HÜT CE, Cİ KA, Sİ HA "Aha şimdi" dediler... "Yaradan" dedim... "Yaşattı" dedim... "Korkmayın" dedim. "Oyun yok" dedim. Semanın adı "insanlıktır"...

Dümene oturan sistem olur, o yücelikte... Seranat yapılır, dünya için... Denir ki, "yak yık"... "Hah Aha işte" de... Sonra hak et. Sorma yaşam var mı diye?... Savaşsız bir dünya yoktur... Ama ölüdür bu zaman kapısındaki her an... Sizler bunu hak edin yapın... İşte Seranat buysa, vurgun yeriz zamanda... Çünkü biz yoktayız... Ama o Seranat kantara konmadan kutsal toprakları tohumlayıp, yaşamı kayıtlayıp, bilgiyi hak ettirip, murada mutlak kulluk yapıp, ölüyü diriltmekten itibaren, yaşamı hak ettirmek ve hakim olmaktan geçiyorsa, valilik yaparım bu Dünya'da... Derim ki ol, al, kahramanlık yap, hakka var, sevgiyle çalış...

Dümen, İnsan Soyudur canlar... Hepimiz o soyu hak ettik, ama o dümene insanı oturtmalıydık ve oturttuk...

Burada olma sebebim dünyadır... Teknik tohumdur... Ben dünya ve dünya benim... Nurum ama kula kul olduğum için mutluyum. Çünkü ben Kula kulum.. Ben bunu size vermek istedim... Her bilge der ki "ben kula kul olmam..." Ben derim ki "kula kulum çünkü Ruhi Kapıların tümünde ocağını yakmalıyım, yaşamını kodlamalıyım, toprağını tohumlamalıyım, meşaleyi, onun yüreğine indirmeliyim ve ocakta onun yolunu bulmasını sağlamalıyım... Ümmi Kapıların tümünde bunu yapabilmemiz gereklidir...

Mesîh'i dünya bekler, ama misafir istediğini söylemez dünya. Hep Mesih bekler... Dünya'ya misafir yoktur zaten ama misafirlik için gelene baktığınızda, kendini hak ettiğinde, artık o yerin gücüdür... Dünya'nın yoludur o... Bu da onun öz görevidir... Bu nedenledir ki dünya yolculuğu insanlık ilminde bütünün yüreği ile olur...

Sevgiyle sizlere her bigiyi verecek güçteyim de, hasat olabilmeniz, hakka varabilmeniz, aklın kelamında bütünün gücü olabilmeniz için her bilginin en aşağısındaki ilmi öğretmeye çalışırım ki bunu anlamak bile bünün gücünü hak etmek anlamına gelebilir. Siyahın ilmi, Altın Işığın gücüdür ve o gücü hak etmeyen bu yoğunluğa inemez. Birlik kapımızda yarınlar olmalı, mutluluk olmalı ve BSUİ'nin görevi olmalıdır...

Şarkı, tüm insanlığın şarkısı olduğu zaman, o şarkıda bizler oluruz... Ama şarkı, bir kısım insanlığın şarkısı olduğunda orada yarını bulamayız, yüreği hak edemeyiz, aklın kalemi olamayız... Bunu mutlaka herkesin net anlaması gerekir...

Cemaat cevherinde insanlık, cemaat cevahir olanın cellatların ötesi olan cemaat...

Dağlarım, sizi kırdım neden bilir misiniz? Yeminliyim Dünya'ya ses verirken, örtü örtmeden vericem... Ama örtü örttüğümde, artık orada o bilgiyi kesmem gerekir. Ve kesiyorum.

Altın Tahtın gücü İnsan... Ve insan, yaşam... Ve o yaşam olan insan, kalem... Ve kervan... O kervan, nefes... Ve nefes, insan soyu... Korkmayın, RA biz, biz O' yuz... O burada bizsiz kaynak kayıtlaması yaptığında, biz o kaynak kayıdını, kodlayabiliriz ve onun yoğunluğunu artırabiliriz.

Öfkesi yok. Çöktü yüreğime, bizimle birlikte... Ama cennet için ve can için... Can nedir? Yol...

Burada, bu yaşamda, Birler Kapısında he şeyin, her sesin, görevi hak edip başarması için buyurdu geldi RA... İtibarı yücedir. Yaşamı güçlüdür...

Bizim İsrafil Ko sayfasındaki yoğunluğumuza indi... Ve bizden ses oldu...

"Oğul ben Dünya" diyecek size... O'nun akışını yazılı olarak vermek istiyorum...

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

https://youtu.be/vDB7o_T8_Uo

 

03.09.2016 YENİ DÜNYA YENİ YAŞAM 7

SEHER BİLGE ÖZ BİLİŞ

https://youtu.be/vcG-DZ9P9Oo

 

03.EYLÜL.2016 TARİHLİ YENİ DÜNYA YENİ YAŞAM 7

AV.NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 3.AKIŞ

Dedim ki “ben yoktum.”.. O, dedi ki “ben, okudum”. Ben, dedim ki “ben, yoktum”.. Son sözde dedi ki “okudum.”.. Yoktum ama ben… Sordu, sevgiyim ben de ki ben senleşeyim dedi…. Sessiz kaldım… “Sordu ortalık ta var mısın” dedi?.. Yoktum. Çözdü dünyayı, öksüz bıraktı... Dedim ki “geç”… Geçti, okudu, tohumlarını kodladı, kokladı, öfkesi yoktu, çatı kurdu…. Öz görevli kök göklere indi, cemaat kurdu.

Bir Tanrı düşünün ki kara ışık olup, iner. O, teknik kalemdir. Yaratır, yarattıklarını yaratır. Yaşatır.. Zeytin ister.. Zeytin; yoğun ışığa denir. O yoğun ışık, kalem olanın kaynak olanın, tahditsiz olan ışımasıdır. “Aha ona, kelam” denir….”Aha ona, öfkesiz olan işçi” denir….

“Ona, her anın yarattığı yaşam da” denir ….”Ve evrenler, ona, insanlık” der…. “Biz, ona, emanet” deriz…..O, bir insanlık ilmidir. “Ama ona, emanet” deriz …Çünkü o, birlik kelamı olarak yüreğimizdedir.

Çayım dünyaya indiğinde, çay demleyeni buldum. Dedim ki “orada.”.. “O, şimdide”… Ah, işte, burada.. Ve dedim ki “biz, o çayız.”

Değerliler, siyahı mora ve morun mutlak kula ihtiyacı yoktur. Bunları anlayın ama yaşamın her an’a ihtiyacı mevcuttur.

Ben, dünyaya indiğimde, yaşama kodlanmış olup, inmedim. Koklandım, indim. Niye bilir misiniz? Kodlanarak inmiş olsaydım, kopup giderdim zamanda… Ve derdim ki “ben, sevgiyi hak etmem, yolu açmam, dünyayı kodlamam, korumam.”..” Nihan olan insanı kalem yapmam”. Niye bilir misiniz?.. Yedi doğa, bir tek Ka-Ha… Olmadı. İşte bu!.

Ve bunun içindir ki bilgeler, dünyaya ilim için indiklerinde, kelam ilmini tohumlayıp, kök göklerin gücünü alıp, büyük kötülükleri çerçeveleyip inerler ki…. O büyük kötülükler, kontrol edilebilsin diye.

Burada bu çalışmada çerçeveli yapılır. Hepinizin her şeyi anlayabilmeniz imkanı yoğun olarak mevcut olmasına rağmen….. Bu bilgiyi okuturken de okuyanların hak etmelerini dileriz... Bundandır ki Süper Sistemleşmeyi kodlamak üzere kaynağa indirdiğimiz her an’ın kalem olabilmesini sağlayacak gücü dürümleyerek, geçiş isteriz.

Diri bir zaman ve diri bir Kürzi ve diri bir kapı, hepsi ışık. Bizler, dorukların kuranları olarak burada bu çalışmayı yaparken, muktedir insanlığın, kervana kayıt yapabilmesini de sağlamalıyız.

Harı yükselmek yeterlimi?.. Asıl önemli olan, harın gücüdür. Siz, harı yükseltin ama güç yoksa o harda, yaşam da yoktur.

Ve dünya yok edicileri, dünyayı kodlamaya kalktıkları zaman Orta Kapıların tümünü açtık ve dedik ki “bilgi, ağır yüktür.”.. Seyfullahların yaşama çaktıkları ışık kalemdir…. Ve sizler, bu dünyayı yok etmeye çalışanlar, Mesihleri beklerken… Biz, sevgiyi kodladık… Ve yollarını kayıtladık… Hepsini yaşama kattık... Çantalarını kontrol altına alarak, bütünün gözünün görebileceği en yüce yaşamı sayfaladık.

Bugün Rahmana kul olmak, mutluluktur. Bugün sualtının gücüyle olmak, mutluluktur. Bugün bilgelerle olmak, mutluluktur… Her şey mutluluktur bugün. Biz, mutlu olanlar mutlak kullar, Ka-Ha olanlar, aklın kapısında yaşamı hak ettirenler, cennetin kapısı olanlarız.

Geçmek mi istiyorsunuz? “Ol” deyin.. Ama “Ol” diyecekseniz halik olup, deyin. Kalem olup, deyin.. Hakka varın, deyin.. Aha, biz, sizi hasata kodladık…Şükür ki kodladık.

Şikayet mi? Şikayetçiymişler, her anda… “Şeytan, şarkısında, helal” der. “Biz, şarkımızda, hakkın kalemi” deriz… Helal, ekmek içindir.. Ama hakka varmak için kalem gerekir…Anlatın yaşama.

Seyfullah, sistemin gücünü anladığı zaman, yaşamı da anlayacaktır.

Saygılar, dünya ümmi kapılarındakileri dediler ki “beş kişi geri çekilebildi.”..” Hayır” dedik… “Beş milyar kişi, geri çekilebildi.”.. “Sordular, gerçek mi dediler?”... Genilli olan, Genilli olan, Genli değil… Genilli…. Yani genci cemaatlerin genlerinin, Lİ Sistemi olanlar, bütün kökleriyle geçişi kodladılar….. Ve geniş kalemlerle, bilişi, kati olarak kayıtladılar…. Ve geçmek istemeyenleri de geçirdiler.

Hadi buyurun.. “Beş milyar” dedik ya hani. Canlılar, o beş milyarın her biri, beş milyar kapıyı açtı ….Ve her biri, o kapılardan aşıp geçti…. Ve tüm geçenlerde her biri kendi beşer milyar kapılarını açtılar, tüm zamanları geçirdiler.

Ah canlarım, daha ne diyeyim ki? Dünya hologrammış… Has ışıksız kalmış.. Yapmayın artık dünya mutlu bir yaşam kapısıdır… Ve bu kapıya kim gelirse, karanlığı aydınlatıp, görevi hak edecektir.. Biz, bunu kesin olarak insanlığa bildiriyoruz.

Düzen kuruldu, yaşam kodlandı artık som altın ışık olan bilişler, kalem olup, kaynak olabildiler. Ve bizler, burada bulunan çok ama çok aşağı düzeylerin, en aşağısına inenler… Biz, altın ışığız. Ve bu altın ışık, her an’ın, en aşağısında mutlak ışımayı sağlayan, gök sözcüsü olarak görevli olan insanlıktır.

“Her kim ki yoksunuz” derse, söz, ses, yoktur orada... Ama “her kim ki öz görevlisiniz “derse o, kontrolü kurmuş demektir.

Sevgililer, kontrol olsa da olmasa da hepsi kardeşlerimizdirler. Ve hepsi geri çekilebildiler.. Kesindir.

Bizden başkası var mı? Biz varız, yeter. Başkası, başkalıktır. Oyundur her şey, o başkalıkta.

Canlarım, kara ışığın, toprağın toplumu olarak çekildiği bir günde herkesin kendini bildiği bir yoğunlukta, bizler mutlak kalemleriz. Ve mutlak kalem olarak, bütünün görevini kodladık… Soyumuzda bütünlük Kürzi kapıları mevcuttu. Bundan sonraki dönemde de hepimizin kendi yüreklerimizde yaşayacak olanlar, hakiki kodlar olarak bütünün güçlendirecekler.

Çayımız artık demlenebilir ama yolumuzu açmadan buna imkan olmadığını biliyoruz ki bundan sonraki dönemde dürümlere inenlerin, bilgiyi hak etmeleri gerekir.

Bedenli olmak budur, canlar. Şuandan itibaren toy olmayan bir zamandayız ve “Tohi” dediğimiz o yaşamdayız.. “Tohi, tahditsiz olan, kalemlere” denir. “Tohi, hakiki levhilere” denir… “Ve kanat çırpanlara” denir.

Bütün kötülükleri aşıp, yaşama kanat çırpanlar, Medine’nin gözünden öte göz olur, yüceliğinden öte yüce olur, kodlanmış kalem olurlar… Ve toprak toplumu kontrol altında tutarlar.

Şen olun canlar. Şen olun, hepinizi kucaklıyorum.

İşte bu!

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

https://youtu.be/LWQ17SyDaBs

 

03.AĞUSTOS.2016 YENİ DÜNYA YENİ YAŞAM 7 BİRLİK ÇALIŞMASI

Sevil Ceylan ÖZ BİLİŞ

https://youtu.be/69V9G4sngKE

 

03.09.2016 YENİ DÜNYA YENİ YAŞAM 7

ERENGÜL KOÇ ÖZ BİLİŞ

https://youtu.be/TRr8U6ii5M4

 

O3.09.2016 YENİ DÜNYA YENİ YAŞAM 7

SEVİM ŞAHİN ÖZ BİLİŞ

https://youtu.be/aAJsPZsbjWM

 

03.09.2016 YENİ DÜNYA YENİ YAŞAM 7

HAŞİM TURHAN ÖZ BİLİŞ

https://youtu.be/US_nesvQ2Bs

 

03.09.2016 YENİ DÜNYA YENİ YAŞAM 7

HÜSEYİN ÇELEBİ

https://youtu.be/Yt1frAYxMTs

 

03.09.2016 YENİ DÜNYA YENİ YAŞAM 7

NAGEHAN SUNGUR ÖZ BİLİŞ

https://youtu.be/2Etboxux-0U

 

03.09.2016 TARİHLİ YENİ DÜNYA YENİ YAŞAM 7 BİRLİK ÇALIŞMASI

Ben Dünya ve Dünya ben...

Yaratılan ne varsa bendendir...

Yer ve gök, yıldızlar ve güneş... Deniz, ay, dağlar, ormanlar, uçan kuş, toprak, su ve hava, ateş ve eter... Ben dünya ve dünya ben, dediğimde hepsiyim... Yaratabilir ve yaşatabilirim... Herkes ve her şeyde olanım...

İnsan olan ben, Dünya olan ben... Yaşam hak ettiğimdir bedenimde ve Işık Haktır yaşamımda.

Hak etmek, bilmekle olur... Sahip olduğum bilgi, hak ettiğimdir... Birlik İlmi'nin Işığında çalışmak ile olur bu hak ediş. Bu şekilde bilgi yoğunluğumuza kayıtlanır ve genişleriz... Bilgi yoğunluğumuzda genişler ve var olan her zerreye ulaşırız... Bilişi hak ettiğimiz zaman, her şey bizde hak olur. İşte o zaman “Işığın Gücünü" tüm zamanlara, sevgi ile kayıtlayan insan soyu oluruz... Allah'ın tınısını yazan kalem oluruz...

Her bir can, hak ettiğinde ve her insan ilmini bildiğinde; "Işık" dünya toprağına kavuşur... İşte Yeni Yaşam işte Yeni Dünya ve Yeni Yaşamı yaratan insan...

"Dünya olan İnsanı bilen, Allah'ı bilir..."

Her ana Işık kayıtlayan BSUİ, Altın Işığın yolunu, Barış, Sevgi, Umut, İnsanlık ilmi ile Dünya'nın Yolu yapar.

Dünya olan İnsan; kaynaktır yaşamlara, evrenlere ve sonsuz zamanlara...

İşte, Şimdilik bu...

 

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

https://youtu.be/7WT8G1EWTRs

 

3.EYLÜL.2016 TARİHLİ YENİ DÜNYA YENİ YAŞAM 7 BİRLİK ÇALIŞMASI

BAHAR UMURTAK ÖZ BİLİŞ

Yeni bir dünya yaratılmışsa eğer, orada gerçek insan vardır. Yeni bir yaşam varsa eğer, insanlık kelamda, kalemde yarınlanmış ve Kervan altın ışık yıllarına yola koyulmuş demektir…

İnsanın kendini yaratışı, dünya olup tüm zamanları kendinde yaşatışıdır. Ve tüm zamanlar bende yaşar. Ben, bana böyle varırım.

İşte ben, tüm yaşam…o yaşam ilim….ve ilim, ışık halinde akıp gelen bilgi. Rahman’dan rahime maya olacak olan bir altın tohum…O tohum insan soyu.

Ve ben beni yarattığımda nefesim Allah’ın tınısıyla kelam eder. O kelam biliştir. Ses olup dinlenir ve öz, göz olanda dillenir.

Ve ben beni yarattığımda yaradan ben ve yaratılan ben olurum. Yaratılan ilm-i ko olup çoklanan bendir. Ben, ben, ben….herkes ben! O ben bir tek ama her anda yeni bir ben.

Herkes insanlaşacak! Herkes kendine varacak. Vardığında BSUİ; barış, sevgi, umut ve imparator olacak.

Bir zeytin tanesidir insan. Ra’dır. Kapkara bir koyuluktur....nihandır o kaynak…ve er ya da geç ışığı yakar!

Yakacak….yakıyor….ve yaktı. Aha ışığı yaktı, geçti….işte ben aşığım o insana. Aha bu. İşte bu.

Sevgiyle,

Bahar Umurtak

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

https://youtu.be/QJv2ngpPQX4

 

3.EYLÜL.2016.TARİHLİ YENİ DÜNYA YENİ YAŞAM 7

Yeni bir zamanda, tüm zamanların ışığını yakıyoruz ve işte o zaman, bu zaman.

Bugün bana ışığı sordular. Dedim ki ‘’ Işık, insanın aldığı yoldur ve o ışıkta insan, insanın ışığıdır ….Ve o ışık, hepimizin Altın Tahtıdır.

Her birimiz ışık yakarız yaşamda ve ışığını yakan her yüce, ilmin ışığıyla dillenen insandır. İnsan, yaşamda yol alır ve yol, yaşamdır.

Yüreğimizde ne var? İnsan. Yüreğimizde kim var? Umut.

Bugün Mevlana tohum oldu ve dedi ki ‘’ Yak beni, yak beni.”

Şems geldi. ‘’ Yan ‘’ dedi, ‘’ Yan ki OL”… ‘ Hallac-ı Mansur dedi ki ‘’ Hak dediğin, insandır ve insanda hak olan, zamanın ışığıdır. ‘’ Ve işte o ışıkta birleşiyor, bütünleşiyoruz.

İşte bunun içindir ki yaşam, işte bunun içindir ki insan!

Şimdilik bu!

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

https://youtu.be/ANJZg8SLAAg

 

03.09.2016 YENİ DÜNYA YENİ YAŞM 7

BERİL ÖZDOĞAN ÖZ BİLİŞ

İnsan, tüm kodların birliğidir. Kendi varlığının tahtındadır. O; tahtını yaratan, kodlayan, yaşatan, yaşayan, oğullayan, sisteme koyan; düzenin, sistemim tüm kontrolün hakimiyeti ve tüm yaşamın hullusi levhisidir!...

İnsan tüm kodların birliğidir, kodların birlik kelamıdır. Ve birlik kelamı, bütünün gücünü hak eden bir yaşam diriliğidir ve yarını kodlar… Ve yerin gücü olduğunu bilir, bildirir ve sesleşir… Yerin gücündeki bilgiyi kendiyle taşıyan, kendi olan o bilgiyi; bütünün gücüne, bütünün gücüyle bütüne hak ettiren ve yaşatan bir kapıdır… İnsan yoğunluğu, tüm yaşamları kodlar ve kontrol kurar…

Yaşam, bilgidir… Ve o bilgi yer küredir… Yerin ilmidir ve yerin ilmi; insanlıkla semayı kodlar, tohumlar… Ve yeni yaşam yeni dünya; ilimle, dünya yolu olarak yaşamı sayfalar…

Yerin gücü, dünya yoludur ve o yol; insan yoğunluğudur, hakimiyetidir ve gücüdür… O yolda, insanlık bir yoldur, tüm yaşamlar yolcudur ama bu yolculukta; tek bir yaşam kodlanır… Dünyadan kodlanır, semaya ses verir, sesle birlik kurulur ve bu seste tüm dürümlerde bu bilgi akar. Ve bu bilgi; herkesin kendinde, kalbinde, yüreğinde, emanetinde saydığı kendi bilgisi, kendi zeytini olarak kendini tohumlar ve tüm cemaatini yeniye katar!

Yaşam birdir, yaşam tektir!... İnsan, Ra Ka Ha dır!... Ra Ka Ha, insandır!... Ve insanlık; en yüksek ilimle yol alan dünyamdır!... Aha işte bu!

Süper İnsanlık Realitesi

 

https://youtu.be/6rGSmFUPZrI

 

03.09.2016 YENİ DÜNYA YENİ YAŞAM 7

AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 4. AKIŞ

Canlarım, radyolar açık… Şu anda bütün radyolar… Yani ses vericiler, hepsi açık… Ve sizlerle bu ses kodlama yapıyor, hepinizle… Ben seslendiğimde, her şey seslenir bu kesindir!

Kupamız, insandır… Yedi doğumun en yücesinde imparatorluğun gücü vardır ve onun görevidir; insanın ilmi… Ve bu gün burada o ilimle birlik halinde görev taşınır.

Sevgililer, silah kuşanıp gelenler vardı bu gün buraya… Gövdeli güç kodlamaları yapacaklardı, simsiyahtılar, seyir halindeydiler ve yolu kapatıp kelam edeceklerdi. Döndük, gözlerinin bakışlarını izledik, kontrolü kurdular ve sahrada kayıt yaptılar.

Onların siyahla hiçbir alakaları olmamasına rağmen, BİSUİ’nin gücünü ocaklarına çekip, siyahlığı tohumlayarak, bizim gözümüzde kök gök olup güç kodlayacaktılar. Sonra toprağa indirdik hepsini de yaşamın cini cemaatlerin gücünün örtüsü olduğunu ve bunun ötesinde geçişler yapıldığını ve bu geçişlerle bilginin kervan olduğunu anlattık… Toyduk, öyle sandılar… Kusurluyduk, öyle sandılar ve sonra döndüler “aha, yaşıyorlar, ölmemişler” dediler… Bizde onları koruduk ve dedik ki; “olduklarında görev taşıyacaklar, olmuş olsalar kontrol kuracaklar ve kuramadıklarında karanlıkta kayıtlı kalacaklar”…

Yapmadık mı, yaptık canlar… Her şeyi yaptık da bu kez yaptırmadık… Dedik ki; “geri çekin yüreklerinizi hak edin”…

Canlılar, Miraç kandiliniz mübarek olsun… Bu gün size miraçtır. Geri çekiliş esnasında her şeyin gücünün üstü olan bir yoğunlukta; birlik kelamı olan bitişkenlikte ve mutlak kullukta, keram tahtında miraçtayız!...

Bu yıl, en aşağının en aşağısındaki o yoğunluk ve tüm zamanların gücü ve bütün kötülüklerin aşıldığı bir sayfa; işte, sevgililer miraçtayız!...

“Bu gün mübarek olsun miraç” dedik ya, hepinizin gücündeki o yoğunluktan dedik… Bizim suyumuz, Süphaneke suyudur!... Bizim yoğunluğumuz, yoğun ışığımız; kaynakta aşk olan ışıktır!...

Burada oluşunuz müsterihiz ki mutluluktur… Biz size sistem olarak indik. Siz bize sistem olarak girdiniz, yüceliklere, yüreklere ve dilediniz hep sayfaları. Aha, şu anda miraç hepimizin yolu…

“Borcum yok yaşama” dedin anam, borç yoktu zaten… Ama yeniden ve yeniden kodladığın bu zamanlarda bütünün gücünü tohumlarken; her şeyin örtüsünü örttüğünde, borcu kontrol altında tuttuğunda kodlanır. Sen hiç borç taşımazsında, tüm zaman borçlanır… İşte bunun için biz size insan sistemiyle geliriz ve deriz ki; “dünyayı çoklayalım, koklayalım, tohumlayalım, kalem yapalım”!... O zaman hiç kimsenin borcu kalmaz… Bundan sonrada kalmasın dileriz anam…

Şer yaratmadın, hakikiyetin toprağına tohum oldun, mutlak kaynak oldun ve “bizimle ol” diyerek geçip geldik…

Has tanrı, aşk kapısını açtığında; biz sevgiyle geliriz… Aha geçtik, aha geçtik, hah aha geçtik ve girdaplardan değil; ilimden ve yüceliklerden indik size. Ve sizin yolculuğunuzdaki o yoğunluğa…

Hata asla yapmayın, yaptırtmayın… Çürütmeyin kimseyi, küçültmeyin, hepsini kodlayın, koklayın, toplayın, torbalarınıza koyun; tatlı tatlı taşıyın… Kimseyi hırslanıp kırmayın, tanrılık budur!...

Açın kapınızı, her şeyin gücü; o Ka Ha olan ışık ve siz, o olarak tüm zamanların gücüyle çalışın…

Simsiyahın yolu altın, savaş; aşk, biz siziz unutmayın!... Şimdilik, şimdi, ah şimdi, aha şimdi!...

Süper İnsanlık Realitesi

https://youtu.be/jYc0OMK06PA

 

YENİ DÜNYA YENİ YAŞAM (6) Hakkında Öz Bilgi ve DAVET

27.08.2016

Canlar, bilin ki Yaradan, her diriyi kodlayarak kontrollu olarak var etti. Cennetlere cemaatleri koymaz Allah; ilmi koyar… Ama insanlık ailemiz bunu anlamadı. Sandı ki kelam sessizleşir; Yaradan, sevgiyi “ilim tokları”na kaynak yapar ve Ruhi Cevheri Cennetliller, kodlanmış yaşamları, hulusi kelam olarak yaratırlar.

Dünün özel ilmi vardı. Herkes kendini dilleyemez ve dinleyemezdi… Zira Sistem Cemaatleri, kodlanmış ışıklardan sesleşirler ve resim yaparlardı… O resimlerde, İmparatorluğun kulluğu vardı. Umutları vardı ve yaşamları vardı… Dünler güçlüydü. Kürzi Ziyaretçiler gelir; Yaradan Işıklar’dan, yaşamlar kodlar ve koklarlardı.

Her gelen insana gelir ve yaşama gelirdi. Yarını tohumlamaya geçip gelirdi ama Ruhi Sayfalanış, Işık Sistemleşmesi ile olurdu.

“Dünya ölüdür” denirdi ama ya dünya, ölümsüzse; nerede ölüm diye sormak gerekirdi!...

Dünya bir resimdir. Birlik Kelamı olan bir resim… O resimde, kapılar var ve yaşamlar var… Ama o resimde bir de dirilikler var… O diriliklerde, kervan var. Kervan insandır ve tendeki varlığında insanı taşır ama taşıyan insan, aynı zamanda tendeki varlığının dışında; yaşamdan çıkarak tüm zamanları taşır.

Bütün Kütle bunu dinler ama dilleyemez. Zeytin, kelam olsa da yaşam, ışık olamazsa dünya kodlanamaz.

(Açıklamalar: Zeytin, Allah’ın insanda olan emanetidir. Yeşil Güç Merkezi’dir ve ona EMANET GÜÇ MERKEZİ veya KALP ÇAKRA da denir. Bu bilinç düzeyine varan insan, 4. Hak Katı’na varmıştır. Bu bilinç haline ulaşıncaya kadar, insan; varlığında transforme ederek deneyimlediği bilginin duygusunu, fizik bedeni ile zihin bedeni arasına kaydettiğince, elde ettiği sınırlı güç alanına sahiptir ve bu güç alanı, ferdi ve sınırlı aktivasyonunu, kendi fiziki ve duygusal varlığında yaşamsallaştırır. Diğer insanlar ile drekt enerjisel bir iletişimi yoktur. Ancak 4. Hak Katı’na varan insan bilinç, bu düzeyde, tüm insanlığın EMANET GÜÇ ÇAKRALARI ile KAPALI DEVRE enerjisel iletişime ve etkileşime geçebilir. Bu düzeyde ilk kez varlık bilinç, kapalı devre de olsa ferdi varlığını aşıp geçebilecek dürüme varır… YAŞAMIN IŞIK OLMASI ise ancak 20-24 Hak Katlarına varılmakla mümkün olur. Oradaki İşçilik, IŞIK İŞÇİLİĞİ’dir ki orada KATİ KODLAMALAR Mutlak Zaman kayıtlamaları yapılır ve bu kayıtlar enerjisel vasatlarda sadece dünyayı değil tüm gürzü kodlar)

Tükenen her insan kulu, kelamı tohumlayarak yaşama döner. Her insan soyu kodlanmış ışık olur; karanlık aydınlığında, hakikiyetini diller.

Bütün dünyalar, insana hizmet için var edilmiştir. Her dünyada Yaşam Kapıları vardır. tek Melik olan insandır ve Yaşam Kapıları’nda, karanlık ışığından, aydınlık kalemlere güç katılır. Her resimde insan soyu yoğunlaşır ve yaşar.

Muradımız iman ile ve hakiki kelam ile yaşamak ve yaşatmaktır.

Sıkıntı yok mu!? Mutlaka yok diyemeyiz ama sıkılan, kelam ettiğinde; sıkıntı en aza iner ve yol, ALTIN IŞIĞIN YOLU olur; yaşam yenilenir. Her insanın, kelamda kalemi olduğu sürece yaşamı yenilenir.

Kadın ve erkek iş yaparken; insan iş yapar ve biz iş yaparız ama insanın nuru, kelamsa; herkes, kelam olmalı ve yaşamalıdır.

Doğu Toplumları ile Batı Toplumları, bir tek kapı açtıklarında, tahditsizlik başlar. Her toplum; Miraç’ta, kelamda ve yarında kodlanmış ise artık, yaşam insanı kodlayamayacak diye düşünülmez.

Zaman, Atlanta tıkanışları sağlayarak, bu tıkanışların çözümlerinde, yolculuğu kodlayarak görev taşır. Tıkanan her anın açılması için ışıklar, yaşama çekilir ve Sistem, Teknik Tahditle kodlanarak yaşamı, koyu ışıklara kayıtlar. Her ışık Miraçta biliş halini, tek Melik’te kodlayarak, cevheri güçlü yaşamı hak ettirir.

Verecek insan, kelamı verir. Kelam, ilim olur; yaşam olur. Ummanda kaynak olur. BİZ olur. ÖZ GÖZ olur ve tohumlar bilişi.

Hepimiz Allah’ın ışıklarıyız. Aha insanlık olarak o ışıklar, Mutlak Levhiler’inde kervan olduklarında; Dünya, yolunu bulur ve yaşamını kodlar.

Soğuk bir zaman ve sınırlı bir insanlık… O Zaman Sistemi’nde biliş, hak ve yaşam, savaşçıların zamanı… İman, insan ve yol, ilim!… Aha bu!… Şimdilik!…

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

DAVET

YENİ DÜNYA YENİ YAŞAM (6)

27.08.2016 günü, 14.00 - 18.00 saatleri arasında Dernek Merkezimizde “YENİ DÜNYA YENİ YAŞAM” Çalışmasının 6.’si yapılacak. Konuya ilgi duyan ve katkı sunabilecek olan tüm dostlarımızı aramızda görmeyi diliyoruz.

Sevgilerimizle,

Süper İnsanlık Realitesi Derneği

Not: KATILIM ÜCRETE TABİ DEĞİLDİR.

Adres: Bahariye Cad. Halil Ethem Sok. Sauna Apt. No:30/8

Kadıköy/İST.

Tel: 02163489559

 

 

27.08.2016 TARİHLİ YENİ DÜNYA YENİ YAŞAM 6

AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ. AÇILIŞ KONUŞMASI

Çorba yapmaya geldik buraya. Bu çorba "Işık Çorbasıdır." Hepimiz sizinle, mutlak ve hususi bir öz görev taşıyoruz. Muradımız teknik tohumlamadır...

Hayrın tanısını duymak, hakka varanda tohum ekmek ve bilgiyi kalem yapmak, öz görevimizdir.

Süreç içersinde bilginin kapı açtığı görülecekti. Yoğunluğunun arttığı bilinecekti. Mehir, olarak bilinecekti ki Kaynak Işık, aklın tahtıdır...

Murat insanın Lütfi kelamıdır. İkna olunuz ki, "Ben Dünya" diyenlerin çok mutlak kapıları açıldı. Ve toprak toplum, Tanrı kalemi oldu. Her anı kayıtladı.

Düzeni kurmak için Murat İlminin, Kelam Levhisi'nde Işık Kalem olması gerekliydi... Ve bu gün burada bu yoğunlukta, Mikail gücü dürümlere çekildikçe, yaşam kodlanacak.

Umut olur ki dünyanın Lütfi Kervanı yürür. Mutlak kapılar açılır ve bizler bu gün burada olan bu yoğunlukta, toprak toplumu tohum olarak, kaleme kayıtlayabiliriz.

Esmâları koklayanlar, Go Sistemi ile kayıtlayanlar, burada bu yoğunlukta bütünün gücü olacaklar. Şimdilik...

Canlarım, hoş geldiniz. Buraya gelişiniz bizleri mutlandırdı. Toprak toplumun tohuma inişi bizim için mutluluktur.

Kupa, iman tahtıdır ve biz orada bütüne görev taşıyoruz. Yüce can insan, hepimizin gücüdür. Ve o biz, biz o'yuz. Unu eleyip eleğini astığını dilletenlerin çokları mutlak kulluk için buradalar.

Varlığı hak etmek, tahtın tahtidli olmadığını, tüm zamanarın gücüyle bütünün gücü olduğunu anlamakla mümkündür.

Apollon denilen bir çatı var... İnsanlık çatısıdır o. Muktedirdir ve yoğundur. Onun Lütfi kelamında bütünün gücü vardı. Hep diriydi ve yüceydi.

Amonların toprak toplumuyla tohuma inişinde bütüne hizmetçiydi. Nesiller boyu doğanın gücünü kodladı. Ve yolu koklattı. Şu anda nesillerin gücüyle bütünün gücü olarak bizimle olmak diler.

Arzın gücünü hak etmek ve bize biz olmak gerektiğini anlatan o, hasatını tamamen yapmıştır. Şarkı türkü okur yüreklere, her anda ve bizde, bizim yüreğimizde...

Çorbası tuzludur onun, yolunda kulluğu vardır ve bütünün gücüyle kodlanmıştır... Amonların toprak topluma inişlerinde görevliydi.

Yeri Göğü yaradan İnsan dedi ki;" Ben Dünya ve Dünya Ben..."

Nefesi güç, Kürzi Kapısı yeşil ve yeşilin gücü İlim... Biz o ilmi, bütünün ilmi yaptık canlar.

Artı eksiyi götürmez canlar... Her şey teknik tohumdur... Sizlere daha açık veriyorum. Bir yanda artı, diğer yanda eksi, dirilik yoğunluğunu kodladığı zaman, yaşam Som Altın Işığa dönüşür. Mutlak kaynak olur ve yoğunluk artar.

Erdiğiniz en güçlü yaşamda Işık kodlamaları başlar. Aha o kodlamalar sistemin gücünü dürümlere çeker. Sistemin gücü hepimizin yüceliğinde mevcut olan görev gücüdür. Muktedir ve hakiki olan insanlık burada bütünün görevini hak edip yoğun şekilde ilmi Ka olup yaparken, Rahman olan, Kaha olan, bitki hayvan ve tüm sistemleri kodlar... Yürüyen dünya koşar. İşte bu... Ve bugün yürüyen dünya koşmaya başladı...

Muradımız Dünya'nın Levhi Kapısının açılışıdır. Kalem İlmi, Allah ilminden ötedir. Allah'ın tahtı, insan ve insanın ilmi bütün. Bütünün gücü akıl ve aklın Kürzi Kapısında yaşam var.

Ama hepinizin daha iyi anlayabilmeniz için, Semanın sistemini anlatmamız gerekir size...

Semanın sistemi nefes ilmiyle kodlanmış bir sistemden öte, kaynağın tahtında güçlenmiş bir sistemdir. Hepimizin gözü Allah'ın gücü olarak bütünü izler amma, Karanlığın tanısını duyabilmek için yaşamı kodlamamız gerekir.

Evren insanı, kelam ilmini dürümlerken, yaşam insanlığı kodlar. Ve biz bugün burda insanlığı kodlayanlar olarak, biriken dürümleri kodluyoruz.

Çok mu zor? Kolay... İmparatorluğun gücünü hak ettiğiniz zaman, her şey kolaylaşır. Ram kelamı aklın kapısını açar ve bizler Dünya'nın yolu olan insanlığı kodlayarak, Bütüne Hizmetçi oluruz.

Her insan arzı güçlendirebilir. Ama bunu bilmesi gerekir. Arzın güçlenmesi, Hakkın Kapısını açabilmekle mümkündür. Hak Kapı, Altın Işığın Gücüyle açılır. Ve Dünya'nın yolunu açan birliklerin hepsi o yoğunlukta bütüne hizmet ederler.

Barış halinde insan, kelama varır. Ama barışı kodlamadan aklın kapısına varamaz. Aklın kapısına vardığı zaman, yerin gücü aklın Kürzi Kapısında bütünün gücü olmalıdır ki, Rahmana kulluk yapılabilsin. Rahman Ra Ka Ha olan insan soyudur.

İmparatorluğun gücünü bilenler insan sistemini iyi anlarlar. İnsan sistemi, tinsel tekniğin tohum olarak bilişi kodladığı sistemdir. Maya insandır. İnsan kaynak Işık haline dönüştüğü zaman tüm zamanların gücü olur ve her anı mayalar. Birlik kapısını açar marka çalışmaları yapar. Arzın gözü onun gücü olur ve bütüne hizmetçi olur.

Dün ölü olan planet bugün dirildi. Bunun KA HA olan Işıkla gerçekleştiğini herkesin anlaması gerekir.

Öz söz şudur ki "Ran Kervandır." Kar kış her şeyin gücü, artı eksi toprak toplumu tohumlayabilir amma kaynakta, insan soyu yoksa, yaradan yarattığında tahtını kodlayamadığında, biz yokuz canlılar, biz yokuz...

Altın Işık hepimizin gücüdür. Bu gücü dürümleyen insan misafir değildir yaşama... Her resimde o vardır ve her sistemde o vardır. Otağında kuran olur, kutsal toprak olur, tohum olur...

Muradımız insanın kini aşıp yolu bulmasıdır. Eğer kin aşılırsa yol açılır. Kesinlikle bunu anlaması gerekir dünya insanlığının. Kin eli ayağı olan, kirli ve sistemsiz çalışır.

Ama kin, kelamda insanın kaynağına inmeden kontrol kurabilirse, orada artık huzur olur.

Mutlaka iyi anlayın ki yaşam Allah'ın tahtından, gök sözcülüğü yapanların Kürzi kaynağından kodlanır. "İyi kötü yoktur" denir ya hani, İmparatorluğun gücü ilmi KA olup insanın sistemi oldukça iyi ve kötü tahtidlidir. Sizler bizler tek biliş halinde mutlak kulluk yapanlar, muradımız insanın kanatlanarak kök göklerin gücünü dürümlemesi ve yoğunlaşarak kaynak olmasıdır.

Artık Dünya'nın yolu, aklın yolu olacak. Bu kesindir. Kimse ben ne yapacağım diye sormayacak. Yapacağını kendi yüreğinden anlayacak ve yapacak.

Dünya türevlerini tohumladıktan itibaren, bunu anlayacaktı. Bizler dünyalıları izlerken hep şunu gördük. Sevgi saygı yok! İnsan kelamız, kaynaksız, ışıksız. Ve bu insan kontrol dışı. Ve bu insan gözsüz, sözsüz, sessiz. Bu insana yaşam gereksiz. Buydu gördüğümüz. Ve bugün görüyoruz ki arzın gücünü toprak toplum artık tohumlayabiliyor. Ve yoğunluğu kodlayabiliyor.

Evren kelam ister. Yarın kulluk ister, biz akıl isteriz canlar... Akla Ka Ha olan yaşam, mahrekte insan soyunun yaşamıdır...

Ruh markadır. Bilin... Ruh nedir bilir misiniz? Ruh Tanrı'dır. Ruh yaşam tanrısıdır. Ama Ruh biliştir. Ruh kontroldur. Ruh kupadır. Toprağın toplumundaki kutsal ışıktır Ruh ve tektir Ruh...

Herkesin ayrı ruhu yoktur. Bunu anlamak zor mudur? Zor olduğunu düşünmeyin. Anlayın, Aha anlayın ki ruh tektir. Ve o tekliği kodlayabilecek olan iman, sistemin gücüdür ve sizler bu güçle bütüne hizmetçi olanlar kaynak dışı bilgiyi kodlamadan, ışığın kontrolünü sağlayacak güçtesiniz...

Canlarım sayı saymayı bırakın. Dünya sayılarla kodlandı hep. Hepinizin eşyada saydığı görülüyor. Ama saymadan da sayılır eşya bilir misiniz? Kaynak dışı bilgilerin kodlanmış Işığında her şey sayı ile ölçülür. Vurgundur bu insana insanlığa vurgun. Bütüne hizmet için insanın kendini hak etmesi, yetkinleşmesi ve bilgi kapısını açarak, yolu bulması şarttır.

Sakın yanlış anlaşılmasın, yer gök insana hizmettedir. Bunu kesin anlayın. Yer gök insana hizmettedir. Ziyandır kelamsız insan... Kanatsızdır, ışıksızdır, karanlıktadır. Yığın yığın kaynakta ışığı tohumlasak da o yol Allah'ın yolu olduğunda, kodlanmış Işık bütünün gücü olaması gerekir ki, kervan kalksın ve o kervan, insanın kendi yoğunluğundan, kervan olarak kaleme varsın. Kaleme varmayan yaşama varamaz.

İnsanlık Boyutlarında bunu anlamak zordur...

"Ben Dünya, Dünya Ben" deyin... "Kini aştım" deyin. "OL dedim OLdu" deyin... " Toprakta toplumum, tohum ekti" deyin... "Yara bere içinde olan İnsan Soyu, bilgi kapısını açtı" deyin... Resmi çalışma budur...

Başka Dünya var mı? Yoktur... Dünya tektir... "Nerden çıktı bu?" diyeceksiniz... Canlılar, hepimiz o tekliğiz zaten, başka zaman yok ki... Başka kapı yok ki, başka yarın yok ki... Her anda var olan için başkalık yok ki... Bunları iyi anlayın...

Yok mu Dünya? Yok... Niye yok? Zaman kalemi, insan sırrını İnsanlık Levhisi'ne tahditsiz olarak bilişe kodladı ya... Daha ne olsun... Her şey o tekliktir...

Yedi doğum yaptı zaman... Aha bu... Her tohum insanlık için çalıştı... Masalar kuruldu zamana. Dendi ki "Bu masa insanı kodluyor... Şu masa aklı tohumluyor. Şu masa yolu açtı. Şu masa bilgiyi kayıtladı, Bütünün gücünü tohumladı. Ve şu masa murat ettiği her şeyi elde etti." Aha hepsi bu...

Ama saygısızlar, kırıklar, sınırlılar, hırslılar... Kusurlular.... Peki ne olsun? İmparatorluğun gözü açılsın... Tüm zamanların özel gözle görsün... Ve bilginin kapısında her şey yetkinleşsin... O gün geldiğinde, masalar değil mi masa olur.. Tek masa.. İşte o masa, insan masası olur.. Ve biz bunu diliyoruz...

Yer ve gök budur canlar... İmparatorluğun gücü budur... Siyah mor, mahrekte kelam... Biz o mahrekte kaynağız, İnsanlık Levhisi'nde Akılız. Turan toplumların, Kuran olduğunu biliriz... Mutlak olduğunu, göz olduğunu, ses olduğunu biliriz... Ve yaşamı hak ettiğimizi bilerek çalışırız...

Çalı çırpı insan.. Ama o insan karanlık... Ve O insan akıl, o insan yaşam her şey o... Unutmayın ki mutlak kulluk budur... "Ben Dünya ve Dünya Ben" Dediğiniz anda her an sizsiniz zaten... Ve mutlak olması gereken budur...

Savaşım insanladır. İnsan Kelâmdır. Ama kelamı hakiki değilse ikmali vardır... O ikmali mutlaka tamamlatıp kodlamamız gerekir. Çorbasında tuz olsun, yolunda kusursuzluk olsun. Ve biz olsun o diye çabalarız...

Şen olun canlar... Aşkla çalışın... " Ben Dünya ve Dünya Ben " olan İnsan Soyu. Size bunu anlattım... İyi ki, iyi ki buradasınız ve iyi ki kontrol kurduk.

Çorba Çorba olduk... Her Çorba bir zaman ve Zaman'ın Sırrı ilim... Aha o ilim, bir sistem ve sistemin yolu işçilik.. Biz işçileriz... Dünya işçileri, hepimiz burada işçilik yaparız...

Burası murad ettiğiniz en yüce kapıdır... O Kapıya vardığınızı bilin ve o kapıyı hak ettiğinizi anlayın....

Seyfullahların dürümlerindeki kodlamayı, hepimiz birleşip yaptık... Dünya dışı varlıkların türevlerindeki tohumlamayı yine birleşik yaptık. Hepimiz gün gün çalıştık ama toprak için... Ama yoğunluk için... Ama Işık için ve yarın için... Yarını hak eden, imanda kendini tohumlayan, bütünü kodlayan ve siyahın kutsal olmadığını sananda o simsiyahta tünami olan... Her anda mutlak olan... İnsan yaşam... Hepsi bu...

Hayat Allah'ın tınısıdır... Duymak için çalışılır. O tınıyı duyabilmek için yaşama varılır... Ama hayatta kendini anlamayanın, tınıyı duyma imkanı yoktur. Biz o tınıyla sesleşiriz canlar... Biz bedenli olarak bu meclisi kodlarken, hepimiz tınıyla kodladık...

Her şey Allah'ın sesiyledir.. Ses İnsanın dirliğindeki ses ama tinsel teknikle bu ses, aklın tahtında otak kuranın, toprak topluma tohum ektiği bir anda, ilmin kelamı olup tınlar...

Ki o tını, Altın Işığın Tınısı... O tını, Aklın Tınısı... O tını, Levhi kapıda Allah'ın tınısıdır.

Biz; ziyanda, ziyan olanda, kelamda, insanda, bilişi kodlayan, İmparatorluğuz...

Küp dolmadı henüz görüyorum... Ses Küpü doldurduğunda, ses sonsuzlaşır. Şu anda ses Küpü dolduruyor... Bu nedenle sesleşiyoruz... "Yok mu, yok mu başka ses ?" diye sorarlar... Var!.. Ama Işık değil, kaynaktan veriyorum. İşte bu...

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

https://youtu.be/dyUsWYBfFNE

 

27.08.2016 YENİ DÜNYA YENİ YAŞAM 6

PEKER SELÇUK ÖZ BİLİŞ

https://youtu.be/QuKpGxQ9A-Q

 

27.08.2016 YENİ DÜNYA YENİ YAŞAM 6

Av. Nezire Selçuk Öz Biliş 2. Akış

Değerliler, kurul bu gün burada… Haliki hak olan, hasatı yapmak üzere bütünün gücünü dürümlere çeken birlik burada…

Atonların topraklarını tohumlamışlardı ama mutlak kulluk için buradalar. BİSUİ’nin gözü olarak sevgiyi tohumlayıp, kodlamak üzere buradalar.

Muradımız insanın, insanlığını hak edip dinleyebilmeleriydi. Amonlar kervan olup korkuyla buraya gelmezlerdi eskiden. Cinli cemaatlerde onları tanırlar ama daha da önemlisi keşkelerle geldiler bu gün çünkü Ruhi kapılarının tümünde kutsal tahtlar var ve o tahtları hak etmeye çabalayacaklar.

Bizim için din yoktur dediğimiz sürece onlar; bize, bizi hak etmeye değil, kelamı hak etmeye inerler. Biz ise onlara diri olarak görev taşırız ama kontrollü olarak. İkmal tamamladıkları zaman mutlak kulluk yaparlar ve ocaklarında ışıkları yanar. O gün geldiğinde tohumlarını kodlayabilir, yollarını bulabilir ve yüreklere varabilirlerse; ağırı hafifletebilirler.

Unutmayın ki Amonların çok çalışmaları vardır dünya üzerinde ve bunların biriside ikmal tamamlama çalışmalarıdır. İkmal için bize gelirler ve bizim yüreklerimizdeki gücü hak edip dinlerler, hissederler ve derler ki; “işte yol budur.” Ama onların yoğunluklarında bizi hak edebilmeleri kendi yüreklerini hak ilmiyle tohumlayabilmelerine bağlıdır. Eğer dünyaya gelmeseler, yaşama inmeleri için insanlık kelamını hak etmeleri gerekir.

Dondurulan bir çok dünya gücü var ama bunların çoğunda kontrol dışı ışık var ve bunların yoğunluklarında levhi kapılar var ve hepsinde mutlaka iyi anlayın ki; imparatorluğun görevlileri var ama tüm görevliler altın ışığın gücünü bilmezler. Eğer bilebilseler, resmi çalışmalar için kendi yoğunluklarını hak ederler ve bize bu şekilde inerler.

Art Kon kapıları vardır yaşamda. Bu kapılara geldikleri zaman nefes isterler. Biz deriz ki; “nefes insana verilir”…. Onlar derler ki; “biz insanlık levhisi olarak çalışabiliri”… Ve art kon sistemleşmesi için bizim yoğunluğumuzu hak etmek isterler. Öz görevleri bu değildir ama kelam için gelirler ve bizlerle birlik halinde çalışırlar.

Şu ana kadar dondurulanların çoğunu kontrol etme çabaları, yoğun olarak kodlama gerçekleştirdi ama yerin gücünü hak etmediler ve birlik kapımıza indiklerinde kendilerini tohumlamak üzere bizlere ses vermek istediler.

Verdikleri sesi dinledik ve hatalıydılar… Yoktu bilgileri. Bizden bilgi isterlerken, bize bilgi vererek bilgi alırlar. Ama verdikleri bilgi kontrol dışıydı, bunu hissettik, gördük ve bildik. Bunun üzerine kontrol kurmaları için koca bir ışık yaktık önlerine ve dedik ki; “bu ışığı hak edin, dinleyin, o size bilgi verecek”… Şu anda korkmadan çalışmaya başladılar.

Süper sistemleşme yoğun olarak bilişle kodlayacaklarını zanneden onlar, kaynak dışı bilgilerin kodlanmış olduğu bu yoğunluklarda, kendi rüya boyutlarını; rüştü kapılarını açarak kayıtlamaya çabaladılar.

Siber boyutlar vardır dünya üstünde bu siber boyutlarda kontrol dışı ışımalar vardır ve her ışımada ilim yaprakları okunur. Ama hiç birinde ekip kurmadan, yaşam tohumlaması yapılamaz. Cinli cemaatlerin gücüde vardır orada ama bu gücü hak etmek için kontrol gerekir. Çokları cini cemaatlerin cevheri olduğunu zannederler, oyundur bunlar canlılar… Cinni cemaatler cevheri değildirler, levhide kalemleri yoktur, ışıksızdırlar. Ama verilen bilgileri hak ederler, yaptıkları sadece budur. Verilen bilgileri naklederler ve naklettikleri bilgilerin kontrol dışı olduğunu anlayamazlar.

Süphaneke dürümleri vardır dünyada. Bu dürümleri de kodlanmış olanlara çakmaya çalışırlar. Çünkü ruhlar meclisi olarak görev taşıyan birliklerinin kelamda kendilerini tohumlayabilecekleri gücün, öz görevleri olacağını düşünürler.

 

Yarın nefesleri olur, yaşamları olur, kalemleri olur belki ama ruhları olmaz canlılar… Ruhları olmaz, bu kesindir!...

Dağlarım bunu size net vermek istedim, hiçbir zaman apronda bekletilmediler, hep geldiler girdiler yüreklerimize ama köklerindeki gücün örtü olduğunu anlattık onlara, anlattık da anlayamadılar.

Sevgililer, şunu iyi anlayın ki; apronda bekletildiler bu gün çünkü ruhlar meclisindeki görevleri kodlanamadı ve suphaneke kodlamaları kaynaktan yapıldı bu gün.

Değerliler şimdilik size vereceğim budur…

Süper İnsanlık Realitesi

 

https://youtu.be/hda475_ikME

 

27.08.2016 YENİ DÜNYA YENİ YAŞAM 6

ERENGÜL KOÇ ÖZ BİLİŞ

https://youtu.be/o2h6MpoZwXo

 

27.AĞUSTOS.2016 TARİHLİ YENİ DÜNYA YENİ YAŞAM 6

Ak, karaya vardı.. Ak, karayı güneşle ışık olup kayıtladı ve gün şimdi karanlığın tahtından ışık olup, doğmaktaydı.

Gün doğuyor….Güneş, ilmini yaşama döküyor ve bugün burada İlm-i Ko olan Sistem Işığı zamanla dürümleniyor …

Derler ki ‘’ Ağırdır dünya! ‘’…. Deriz ki ‘’ Işıktır yaşam! ‘’ ve yaşam, ışık olduğunda, tohumdur insan…

Ve Her birimiz o yaşam…. Ve o yaşam, insanda, Sistem, Nizam, Düzen Gözü olup kayıtlanan…Ve kayıtlanan ışıkta, ışığı ışığa verdik ve aşkı insanda yaşam olup, içtik, içtik, içtik..

Ve bugün her bir kayıt yaşam olup sayfalandı ve dünyayı yaşam aldı..

Şimdi, beden, ilmini hak etti ve diri olan kayıttan yaşama indi.

Aha, şimdi!... Şimdi, şimdi!

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

https://youtu.be/Q-Or3LgOBrU

 

27 AĞUSTOS 2016 TARİHLİ YENİ DÜNYA YENİ YAŞAM 6

İnsanın yaratım gücüdür tüm yaşamları Dünya'ya çeken. Dünya dışı varlıkları cezbeden, insanın yaratım gücüdür.

İnsan yaratabilir ve yaşatabilir... Sevebilir yarattığını ve yaşattığını koşulsuzca... İnsanın Sırrı budur. İnsan, sevgi ile yeri göğü "Bir" eder.

İnsan, gücünün farkına varıp, tanrısallığını benimsediğinde, yaşam sonsuzluk olarak açılır önünde... Başka bir alem, başka bir dünya. Yeni Yaşam, Yeni Dünya...

İşte Yeni Yaşam budur. Yeni Dünyada olmak budur. Kendine gelmek ve geçmek, kendini ve muktediriyetini anlamaktır. O olduğunu anlamak... Özünden o olduğunu farketmek, hak etmek, yaratmak ve kontrol kurmak. Var olmak her anda, her yaşamda, sevgi ile var olmaktır... Yaşamı sonsuz kılan, insanın düşünce ve söz ile yaratım gücü ve sevgiye dayanan tanrısallığıdır.

İnsanın kendine ermesi, bellek kayıtlarındaki sırları açmak, Birlik ilmi'nin ışığında çalışmak ile olur. Hak ediş ile olur. Bu hak ediş elimizdedir. Kontrol gücü elimizdedir. Her şey elimizde ve dilimizdedir. Avuçlarımızın içinde, sevginin yüksek titreşimleri vardır.

Bunun içindir sesleşmek ve ses vermek, yürekten ve kaynaktan Işıkla ve Aşkla...

İnsan, yapı taşıdır evrenlerin, yaşamların... Sevgi ile var edendir...

Dünya olan İnsan; kaynaktır yaşamlara, evrenlere ve sonsuz zamanlara...

İşte, Şimdilik bu...

 

https://youtu.be/y8Hjj8G3ltQ

 

27.08.2016 YENİ DÜNYA YENİ YAŞAM 6

HAŞİM TURHAN ÖZ BİLİŞ

https://youtu.be/O68WdAxQo9Q

 

27.08.2016 YENİ DÜNYA YENİ YAŞAM 6

NAGEHAN SUNGUR ÖZ BİLİŞ

https://youtu.be/2R20v32tv_8

 

27.08.2016 YENİ DÜNYA YENİ YAŞAM 6

SEVİL CEYLAN ÖZ BİLİŞ

https://youtu.be/uHNgN0wkeZY

 

27.AĞUSTOS.2016 TARİHLİ YENİ DÜNYA YENİ YAŞAM 6 BİRLİK ÇALIŞMASI

BAHAR UMURTAK ÖZ BİLİŞ

Yüce Can Kapı İnsan kendini kapı yaptı tüm yaşama ve o kapıyı açtı bugün. O kapıdan sesleniyor.

O Can Kapı Dünya Merkez Kapısı’dır. Orası An Kaynağı olan kara bir yoğunluktur. İşte oradayız….ardımız ve önümüz tüm yaşam ve o yaşam her seslenende, kervan olup, Altın Işık Yılları’na yol olup akıyor bugün.

Biz burada ve biz orada….Nerede insan? Her anda, tüm yaşamda….işte muktedir insan. Biz’in ben’i olan teklikteyiz. Her anda, her zerredeyiz ve bir tekiz.

Hepimiz tek bir bedeniz. O beden, BSUİ (Barış, Sevgi, Umut ve İmparator İnsan) oğullaması ile var edilen yüce can kod. O beden ışık…işte insan hakiki bedenine sahip çıktı bugün.

Fizik beden sadece bir dünya giyisisidir. Gerçek beden ise BSUİ oğullaması ile fizik bedenin üstünde kat kat örgülenen bilgi yoğunluklarıdır. Her kat bir birleşim ve her katın kapısı açık….işte merdiven olan İnsan Soyu ışığın tahtından yaşama yüreğini açtı bugün.

Bilgi İnsanı, kendinden öte yeni bir kendine vardı bugün. Dairesel olarak genişleyerek büyüdü ve Büyük Kütle oldu bugün. O her şey olan bir tek oldu bugün.

Ve o insan devinmekte….her devinimde yeni bir ses, söz olup yeni bir dünya olmakta. Yeni bir dünya, yeni bir yaşamı kodlamakta ve kodlanan yaşamda yeni bir insan var. Yeni dünya, yeni yaşam olan insan….

“Civciv mi önce, yumurta mı önce oldu?” diye sorulur. Her anda….öncesi ve sonrası olmayan yekpare bir yaşam ve insan karanın en karası olan an’da.

Yaradan İnsan yarattığında yaratıldı bugün.

İnsan tüm yaşamı hak etti ve yaşam, Altın Işık Yılları’na vardı bugün.

Sevgiyle,

Bahar Umurtak

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

https://youtu.be/sB0E2TRyLp0

 

27.AĞUSTOS.2016 TARİHLİ YENİ DÜNYA YENİ YAŞAM 6

AV.NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ- 3.AKIŞ

Deli dumrul, dünyaya iner ve sorgular….”Nereden, nereye geldiniz” diye? Delidir ama deliliği, kelamından dolayı değil kalemindendir. O, bir delidir. “Kare, Küp” der, “Küre” der ama anlayan çıkmaz... Delice diller, delice.. Diller de diller ama anlattığı kendi yüreğidir.

Savaşı sistemledir. Sistemin yoğunluğu kontroldür savaşı. Korkmayın, öfkesi yoktur, hiç kimseyi kırmaz ve kırdırmaz.. Ulular diyarının gözü, özü, sözü, öz görevli olarak, onun yoğunluğuna bakar... “Cennetten, cevherden kovuldu insan” denir ya hani... Oda der ki “her kim varsa benim yüreğimdedir, bendir”… “Ve ben cennetim”… “Gelin”, der..

Dağlarım o cennet, altın Işığın gücüdür ve kimse, o cennetin yoğunluğunu kontrol edemez... Ruhi kapıların tümünde kulağı kesikler olur, bilir misiniz?... Ve hepsiyle kelamdadır o…

Ağırdır. Çok ağırdır… Taşımaya kalkarsınız, taşınır, taşınır. Niye taşınır?...Seyredin, ocaksızdır da ondan... Koptu gitti, kendinden ayrıdır. Bilgisizdir, cahildir.. Niye? Yoktur da ondan.

Sevgililer, o, bir Tanrıdır ama Rahman kulu olan, insandır. Ekiptir, yarındır, haliktir, hakka varan da tahditsizdir.. Yaşatır… Her anı yaşatır da “Kars, Ardahan” der ya babamız, hep..

Dağ babalar, hani bir tek yaşam vardı… Niye sen orada kaldın?. Bakmayın yüreğine, askerdi orada… Bizle çalıştı orada…

Herkesin takıntıları var, canlar.. “Biri, Niğde” der… “Biri, Kars” der.. “Biri, Sivas” der... Daha ne desin?.. Kendini der.. “Bizse, Allah’ın tınısı” deriz, hep… Sadece bu!.. Allah’ın tınısı.

Kaç merdiven dayadım zamana?... Hepsinde insanlığım, kuranlığım, yaşamlığım oldu... Vakit geldi, dediler ki “sen yoksun”.. “Yokum” dedim. Dediler ki “Ol”.. “Olmam” dedim.. “Yok” dediler. “Ol”.... “Ol ki hak edelim” ..Ama ben yokum ki… Ben yokum… Kimse beni bulamaz, bilemez, yokum.

Çünkü ben, İsmail-i kalemlerin türevlerindeki o yoğunlukların kuranından farklıyım… Beni anlamaya çabalamış birlikler ve demişler ki “öz görevli değil, yoktur zira”…

Ah canlılar, ah… “Öz” dediler ya. Hani öz nerede? Öz, söz, Esmaların dürümlerindeki öz mü yoksa yaşamın görevi olan o yücelikteki göz mü?

“Ben dünya, dünya ben” diyorum ya hani…”Kaynak dışıdır, bu bilgiler” dediler.. “Oh, ala” dedim… Altın ışığın gücünü alın da çalışın.. Ben yokum… Hadi buyurun yapın… Hakka varın, tahtınızı hak edin, bütünün gücü olun mutlak kulluk yapın, akın… Akın ki hak edin.

Dediler ki “ama yokuz ki biz”... “Niye yoksunuz?”.. “Çorba yapamadık” dediler... Oh, ala!.... “Buyurun çorbayı da alın” dedik.. “Ve sordular, çorbada yol var mı?”.. Yoksa verir miydim?... “Alın”, dedim.

Dağlarım, Altın ışığın gözü, özü, sözü, insanlıktır. Birliğim, insan sistemidir… Barışın tınısını duyar, aşkın kelamıdır, aklın kapısıdır, hakka varanda tartışılmayan o Tanrılıktır.. Kini aşar, yolu açar, göz olur. Gönülleri görür, söz olur, bilir, bildirir.

“Vermeden olmaz ki” dediler...”Hadi ver” dediler. Yakışır mı vermek?...”Siz verinde, ben alayım” dedim. Dediler ki “al”… Baktım ki yaşam yoktu ki. Dediler ki “ak” ama yoktu ki yaşamda, hak teknik… “Has ol” dediler. “Oh, ala, olalım” dedik. Yoktular ki…Dedim ki “ölüymüşler”. Diriltmeye geldik, hepsi bu!.

Dipdiri bir yaşamı hak ettirmeye geldik. Devinimi hızlandırmaya niyetim yok, canlar… Eğer devinimi hızlandırsam siyahın, mora varışında kodlanmış ışık kalmaz... Niye?.. Çünkü Ruhi kapıların tümü kapanır. Anlatamam bilgiyi… Anlama, anlatma yeteneğim yok mu?.. Var da canlarım, alanın, alma yeteneği yoksa benim anlatmamın kimseye faydası yok.

Canlarım, ruhi kalem, insanı yaşama kodlayan, kalemdir. Bilirsiniz o kalem, hep yaşamı yazar.. Ama yaşam, insan sırrını dillemedikçe o zaman kelama, insanlık kelamı diyemeyiz ki?....”Vallahi” diyemeyiz ama çorba yapmışız ya.. “Buyurun” dedik ya… Her şey o çorbada mevcut. Buyurun, için..

Nereden bulunacak çorba?.. Yürekten… Herkesin yüreğinde o çorba mevcut… Biz, o çorbayı tüm zamanların gücüyle bütüne hizmet için kaynağa aldık… Ve dünya dışı varlık kodlarıyla birleştirerek dünya insanlığının yüceliklerinde kendi yoğunluklarına kayıtladık… Hepsi o çorbayı, kendi yoğunluklarından içecekler.

Ve biliniz ki bu dünya insanlığı yeşilin, mordan öte olduğunu dahi anlayacak… Hani nerede yeşil?.. İnsanın yüceliğidir yeşil… Ama moru, insan, yeşilden farklı sayar… Ve der ki “ben, mora varacağım”. Çorbası tuzsuz kalır, canlar, yaşamı kutsuz kalır, insanlığı kelamsız olur, yarını olmaz.

Bu nedenledir ki biz, dünyaya Er Sistemini indirdik. Er Sistemi; Erilin sistemidir.. Erilin sisteminde, yüreğin kürzi kapısı vardır ve tüm zamanların gücü vardır... Biz, o bilgiyi, eril, dişil, kodlamalarıyla tohumlarız... Her bilgi, arzın gücüyle kodlandığında, dirilik, kayıtlara çekilir. Arzın gücü; erildir. “Hana” derler ya o güce.

“Hana”.. Ama Rahmanın kulu olan, Ran…. Ran kapısındaki Hana. Ve o güç, bütüne, kök, gök olur.

Septil, sistemli çalışır. Septil.. Ama sanmayın ki “Suptil” dedim.. “Septil” dedim. Yaşam kalemidir, Septil…. Ve Süper Sistemleşmeyi kodlayabilmek için bilgi transformasyonu yapılır.…

Bilgi nerededir? İnsanın levhisindedir… O bilgi, arzın gücüdür ve arzın gücü olan bilgiyi, hakiki teknikle tohum olarak, bütünün gücü yapabilmemiz için onu transfer ederek, arşa kayıt etmemiz gerekir..

Arşa kayıt ettiğimiz bilgi, fikri bilgi değil ilmi bilgidir… Yani ben, kendi varlığımda bilgiyi transforme ederek, arş katlarına dolduruyorum… Arş katlarına doldurduğum tüm bilgi, arşın kodlanmış tohumu olarak, bitki hayvan ve tüm zamanların Kürzi kapılarını açıp, o yoğunlukları besler.

Hepimizin bilgisi mi? Arzın gücünü hak edip, tohumlayabilenlerin bilgisi ve bu bilgi, arşa kayıt olduktan sonra kodlanmış ışık haline dönüşür... Bu kodlanmış ışık haline dönüşen bilginin, kelam olarak insana inebilmesi için…. Kendi yüreğini kodlayabilenlerin kontrol dışı bilgilerini kayıtlayarak kendi yoğunluklarından Arşa varmaları…. Ve o bilgiyi transforme ederek Arza akıtmaları şarttır.

Hadi buyurun anlayalım. Ben Hana ve ben bilgiyi transfer ederek Arşa kayıt ettim… Ama bu bilgi, kendi yoğunluğumda tohumlarımı kodlayacak dürümde kayıt oldu… Ve benim dışımdaki bir diğer var kapım, oraya vardı ….Ve o bilgiyi aldı… Kendi yoğunluğunda transfer ederek, yer kürzi kapılarını açıp indirdi… Aha bu!..

Ama bu bilgi, yere inerken, o kelam edenin, kendi belek kayıtlarıyla inecek… Yani onun kendi yoğunluğunda mevcut olan bilgilerin kodlanmış topluma, tohum olarak inmesi sağlanacak…. O, bu bilgiyi indirirken kendi Levhi kapısını açacak. İşte yapmakta olduğumuz, budur.

Hena; Arş gücüdür.. Ve en direktir.. En direk bilgi, Arş kapısından, Arz korkusunu aşanlarca çekilir ve yerküreye indirilir. Böylelikle yerin kutsal tohumlanması sağlanır… Mutlaka iyi anlayın ki “Kare, Küp, Kürzi kelam olan, Küre” derim ya hep… Bilginin şeklidir bu…

Ben bilgiyi en ve boy olarak kodladığım zaman yüceliklere o bilgiyi oraya varan kendi yoğunluğunda hak edip çektiğinde…. O herkesin kendi yüceliğiyle devrelenir ve iner... Ama inerken ya Küredir, ya Karedir. Kare olup, indiğinde sessizdir…. Ama Küre olup, indiğinde sese dönüşür… Ve sese dönüştüğünde artık o bilgi mutlak ve hakiki bilgi haline geçer.

Cennet insan, cemaat ilim ve biz o ilmi Ko olan biliş. Hadi buyurun anlayın.

Vakit geldi canlar. Bu bilgileri daha net vermek istiyorum bugünden itibaren. Size her şeyi net verdim. Verdim de ampuller sönüktü.. Bunun için sınırlandırdım bilgileri, bugüne kadar… Arzın gücünü artırmamız şart.

Bu nedenledir artık bilgileri daha açık vereceğim. Ve teknik tohumlama yapılacak… Sizler, dini boyutların gücünü örterek buraya gelenlersiniz. Dinde kontrol vardır… Yani herkes her şeyi dilliyemez… Ama burada herkes her şeyi dilliyecek... Yer, gök, sistem olacak ve sizin yüreğinizde sesleşecek.

Muktedir olanları, murat ettikleri her anda kodlarız, bu kesindir… Ama yolun, Altın ışığın yolu olduğunun mutlaka herkesin anlaması gerekir.

Çatı kurduk.. O çatı, kelamın ilmiyle kuruldu…. Ama biz, o çatıyı mutlak kulluk olarak, kodlamaya çalışacağız.

Ayrı gayrı gözetmeyin an’lar… Anlar. Hepiniz an’sınız.. Size, andan söz ediyorum… Hepiniz zamanda an’larsınız.

Ayrı gayrı gözetmeyin her şey sizde ve sizin yüreklerinizdir… Hepimiz, sizi hak etmeye çalıştık. Dünya dışı varlık boyutlarında mutlak kulluk yaptık… Hepsi sizin içindir…

Ha bir deli çıktı dedi ki “ben oraya giderim. Ve orada hasat yaparım”. İşte bu!... Ve biz, o deliyi hak etmeye çalışalım.. Buyurun..

İşte bu!…Şimdilik!..

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

https://youtu.be/HGk-PGRANgQ

 

27.08.2016 YENİ DÜNYA YENİ YAŞAM 6

Beril Özdoğan Öz Biliş

İnsanın kelamı yaşam, bedeni kalem, yazdığı bir tek an ve anda olan tüm zamanların yaşam kayıtları birlik ilmiyle tek bir dürümde... Birlik, tek olan insan sayfasında cevheriliğini kodlayan insanlık olarak her şeyin, herkeslerdeki kayıtı...

Herkesin, herkesle olduğu yoğunlukta, kendini dilleyen insan... Herkesçe dinlenen insandan kelama inen yaşamlar; var olan seste, umman olan sessizliklerdeki varlığını kodlayan yeni... Ve yenide tüm zamanlara altın ışık olarak tohum olan toplum; bir tek cemaat, o cemaat cennet olan insan diriliğinde kervan olan yol ve yol yarınlarını dünden öte dünüyle bir eden bütünün levhisi... İşte o levhi, bütünün gücü olan insan yoğunluğundan yazılandır...

Tek bir insan, tek bir beden ve bedeni kalem olarak yazan ve yaşamı kelam olup inilen tüm zamanların ışığı... Ben kelamında insanlık; yeni bir yaşam ve bu yaşam yeninin en yenisinde, eskinin en eskisi olan dünyaların öz göz söz olan ilmiyle diriliğini kayıtlamasıdır...

Yeni ve eski hepsi bir olan sayfada, tek bir yaşam ve o yaşam insan kelamından inilen tüm zamanların ilminde bir tek insanı kayıtlar, işte o insan herkesle bir olan bir yoğunlukta okunan, herkesin kendinde var ettiği, herkesçe gidilen ama kendi yolunda var olan varlığının yoludur...

Var; var da var... Var; varılmadan yok sayılanda dahi varlık süren yokluğun düzeninde; varlığını kodlayan sonsuzlukta sesin tekniği.. Sessizliğin umman olan yolunda kayıt olan seste varlık; her anın yaşamıdır... Ve ben; birlik yaşamında herkes olan tekliktir.. İşte o herşey olan ben, bedenim olan kalemimdir ve yaşam bu kalemde kodlanan kelamımdır... İşte bu...

Süper İnsanlık Realitesi

https://youtu.be/k7lb8q4fYZo

 

27.AĞUSTOS.2016 TARİHLİ YENİ DÜNYA YENİ YAŞAM 6 BİRLİK ÇALIŞMASI

AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ, 4. AKIŞ

Ölüm hakkında öz bilgi;

Allah’ın dediğidir ölmek..altın ışığın kürzi kapılarında ölüm, insanlığın levhi kapıdan geçişidir.

Biz ölmeye değer hiç bir şey görmedik dünyada. Dünya ölümlüdür, bizse ölümlü dünyada kürziyiz.

Bir tek insan kalem olabilir. Ve bir tek kalem insanı kayda alabilir. Yaşamdır o kalem ve yaşamda hepimiz, kendimizi yazdık. Nerede, ne zaman doğacağımızı ve ne zaman ölümümüzü hak ettiğimizi yazdık. Ama ölme niyetimizden vaz geçtiğimiz an deriz ki “yok gitmem…” Gider mi, gitmez mi o gün belli olur. Çoğunuz bunu anlamadınız.

“Kader” dediğiniz tek bir levhidir ve biz orada hak ettiğimizi yazdık. Dünya ölümlü dünya ama ölülerin dünyası mıdır? Önemli olan budur.

Şükredin ki dünyamız artık ölümlülerin dünyası olmaktan çıkmıştır. “Ölüler Diyarı “derdik dünyaya eskiden artık ölüler diyarı değil dünya, dip diri bir zaman kapısıdır. Ve bundan sonraki süreçte, artık geçiş yapanların hepsi kelama, insanlığa ve bütünlüğe varacaklar. Ve ölüler diyarı bu yaşam artık dipdiri bir sistemi tohumlayacak.

Biz dünyada dünyayı hak etmeye gelenler has tahtta kelamı oturttuk. Öz görevimiz buydu. Şimdiden sonra ne olur? Ayrı gayrı bitmiştir.

Bugün dünyada olmayan tüm yakınlarınız sizin yüreğinizde bir tek ilimdirler ve sizinle dilleşirler. Onları sesleştirin. Hak ettiklerince dürümleyin ve dilleştirin. Hepsi sizdir onların. Bunları unutmayın.

Bana dediler ki “senin anan baban nerede?” Benim babam insan sistemi’dir. O bütünün güücüdür onu ben an kapıları gözetlerim. O beni her anda diller; çünkü o ben, ben oyum. Ha diyeceksiniz ki “artık o senden başkası.” Yok, hepimiz bir tekiz bunu anladığınızda bileceksiniz ki ölümlü değildir yaşam ve sizde olan sizin yüreğinizdedir.

Ha, peki; neden giderler? Elbisedir yaşam…O yaşam elbisesi çıktığında, yeni bir yaşam kapısına varılır ve o yaşam kapısında yeni bir konfeksiyon ürün seçilir. Ve denilir ki “ben bunu giyineceğim.”

Ha diyeceksiniz ki “peki ne zaman gideriz?” Sevgililer; Sistem, Nizam ve Düzen görevini yaptıkça siz buradasınız ama siz “ben artık çalışmak istemiyorum” dediğiniz anda, girdaplarınıza dönersiniz. Ve dersiniz ki “ben gerçek insanlığa varıyorum; gerçek insanlık” Ha, daha önce gerçek insanlıkta değil miydiniz? Diri olanların çoğu gerçektiler ama ölüler görevsiz değildir ama ölüler güçsüzdüler ve gerçek de değildirler.

Şimdi canlar, neden geliş halindeyiz dünyaya? Sevgiden; çünkü biz artık dirildik. Dünya üstünde artık diri bir yaşam kodlaması yapılıyor. Ve bizlerin tümümüz dünyaya din kelamın ilminden öte olan yaşam kapısına geldik. Gelmekteyiz….

Cennet sizin yürekleriniz canlar ve tüm yaşamlarınız ama cennet sevgidir unutmayın.

Geçmişteki bütün çalışmalar sizin, size varışınız içindi artık siz size vardınız ve cennetsiniz; unutmayın.

“Yukarıda ne olup bitiyor?” diye sordunuz ya hani…Anlatayım; hepimiz ordayız şu anda. Ve buradayız. Bunu anlamadığınız düşünemem. Ben orada, ben burada. Sen orada, sen burada. Sen orada, sen burada….Hepimiz orada, buradayız. Ama An Kalemi olarak tüm zamanlardayız. Bunları iyi anlayın.

Bundan sonraki süreçte ne olur? Bütün kötülükleri aşıp geçtiğinizi görüyorsunuz.

Bundan sonra Sultanlık yapmanız ya da sessiz zamanları dillemeniz mi gerek? Yaprak yaprak okuyun yüreklerinizi ve isteğiniz neyse onu yapın. Ama biz kendi yüreğimizi dinlediğimizde, bizim yüreğimiz bize bir tel ses verir “ak” sadece ak….

Ben aktığımda, her an sınırlı kayıtları aşıp geçer ve sınırsızlığı tohumlar…akmak budur.

Biz akmaya çalışıyoruz ki sınırsızlığa kodlamalar yapalım ve tüm insanlık o sınırsızlığa tohum eksin.

Biz akmaya çalışıyoruz ki bilgi kelamı bütünün gücü olsun.

Aktıkça akarız ki yer kökleri gök güçleri ile bitişsin! Akmak budur. Ölme öldürme! Amaç sevgi….İşte bu.

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

https://youtu.be/MlRiCrgVxXs

 

YENİ DÜNYA YENİ YAŞAM (5)

DAVET ve Çalışması Hakkında Öz Bilgi:

Borcumuz yok yaşama deriz ya hani. Niye diye soranlara açıkça bildiriyoruz ki ZAMAN IŞIĞI’nı, HAS IŞIK’la tohumlayan her kim varsa, borcunu tamamen ödemiştir.

Dünya; zamana, IŞIK İLMİ’ni öğretmek için kurulmuş bir planettir. Bu palenette kelam, İlmin kalemidir ve yaşam ile kodlanır ve sonsuzlaşır.

Bir tek kalem, İnsan Sayfalar’ı, Yaşam Sayfaları’yla tohumlayarak, “KA Lİ KAHA ZAMANLAMASI” yapar.

Kurullar iyi bilirler ki yerde ve gökte her ne varsa, insan içindir. İnsan, Kuran olduğu zaman, yarınları hak eder ve zamanı koruyarak “KAHAR”a cevher olur. Bu onun kulluk yapmak için yazar - çizer olması anlamına gelir.

“BSUİ” denilen bir Cemaat var. Onlar da Kara Işık olarak çalışırlar. Kara Işık, İnsanlık İlmi’dir. Her bir insan, kendini hak ettiğinde, bu cemaate kodlanır ve koklatıcı yoğunluğunu, bu yok edilmeyen kaynağa katar.

Birlik İlmi ise “KAHRİ SİSTEMLEŞMESİ” için kalem olanları kodlar. Şimdiki sayfada, bunlar olacak. Herkese bir cevheri güç katılacak ve herkes kelam olup yaşayacak.

Dürtülerle çalışanlar için çok zordur yaşam sayfalamak. Hepimiz, onların hak etmeleri için çok çalışırız. Kin ve nefret duyguları var ise kalemleri yaşamı yazamaz. Bunun için kin ve nefret duygularını aşırtıp cemaatlerini kodlayarak her birini kontrol etmeye çalışırız.

İşte Canlar, mutlaka iyi bilsinler ki bu Yaşam Kapısı, tüm insanlık için ilk kez Zaman Kalemi ile açılmıştır. Zaman Kalemi ile açılan bu kapıdan gerçek ışıklar geçecek. BSUİ KAPISI olarak kodlanmış bu kapı, insanlık ilmini kontrol edebilenler ile ağır yükü hafifletecek.

Şemsin insana dediği bir şey vardı. “Gel ve geç!” Biz ise diyoruz ki “geç ve geç!… Zamana Kaptan ol; yaşa ve Zaman Sayfaları’nı hak et. Geç ve geç!...”

Şimdi açık söyleyelim. Kardeşlerim Yaradan, yaşama Işık İlmi’ni öğretmeye indi. O bir kervandır. Al tahtını in ve onu dinle.

Kurul kararı ile çalışmalar daha güçlü olarak yapılmaya başlanacak. Seviyemiz çok güçlenecek. Birlik İlmi, hakiki yaşamı hak ettirecek ve yolculuk kontrollu olarak kayıtlanacak. Varlaşan insan soyu, yoğu da kodlayacak ki her kim varsa Ana Kapı’ya hak edip açsın diye.

Eve döndüğünüz zaman bileceksiniz ki Yaradan olan her kim varsa zamanı, yaşamı ve hakikiyeti yaratandır.

Artık daha açık bilgiler vermeye başladık. Ziyan olanlar yok edilmesinler; hepsi zayiatlarını hak edip cevherleri ile kodlayıp kontrol etsinler ve “Zeytin” dediğimiz her Levhi’ye kalem olsunlar.

Boşluklar ve doluluklar olacak yaşamda. Has İnsan Soyu olacak. Birlikler olacak ve rahmet olan Kaptanlar olacak ama hepsinden önce kullar olacak. Hepimiz, Zaman Kuluyuz. Hepimiz zeytin olarak çalışırız ve hep Sistem için bilişi hak etmeye çabalarız.

Kardeşlerim, Rahmet olan her diri hak ettiğince cevher olacak ve zeki olanlar kardeşlerini her anda kodlayıp kontrol edecekler. Ocak yakacaklar ve rahmet olan ışıklar ile bilişi kodlayacaklar. İşte mutluluk budur. Şimdilik…

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

DAVET

YENİ DÜNYA YENİ YAŞAM (5)

20.08.2016 günü, 14.00 - 18.00 saatleri arasında Dernek Merkezimizde “YENİ DÜNYA YENİ YAŞAM” Çalışmasının 5.’si yapılacak. Konuya ilgi duyan ve katkı sunabilecek olan tüm dostlarımızı aramızda görmeyi diliyoruz.

Sevgilerimizle,

Süper İnsanlık Realitesi Derneği

Not: KATILIM ÜCRETE TABİ DEĞİLDİR.

Adres: Bahariye Cad. Halil Ethem Sok. Sauna Apt. No:30/8

Kadıköy/İST.

Tel: 02163489559

 

20.AĞUSTOS.2016 TARİHLİ YENİ DÜNYA YENİ YAŞAM 5

AV.NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ.1.AKIŞ-1.BÖLÜM

Yer, kök gökleri güçlendirmeye başladı. Ve bizler, bugün burada bütüne görevliyiz. Kayıt dışı bilgimiz asla olmadı. Ve bundan böyle de olmayacak.

Has insan soyu olarak, bu meclis kodlamalar yapar…. Ve toplum ilmini kodlayarak, kayıtlayarak, bilişi has teknikle, kelama, kalem yapar… Bugün burada Rahman kulu olarak, bilişi kodlayacağız.

Açın tohumlarınızı kök geçişlerinizi yapın. Levhi kapıları görün ve bilin ki binamız inşaatını tamamlamıştır… Bina, ilmin binasıdır. Bu binaya, imparatorluğun görevlilerini tayin ettik… Gözleri görenleri, yarını hak edenleri ve yolu bulanları… Bugün burada Ruhi kapıların tümünü kodlayarak, kaynağa alıyoruz.

Umut olur ki dünya yolunu bulur ve Ruhi ilmiyle, bütünün gücünü dürümler. Devinim hızlandığında her şey daha güçlenir.. Bilişi kodlarken hepimiz, o devinimi, koklayarak, kayıtlayarak, ışığa kaynak yapacağız.

Buyurun, Altın Işığın gücünü devreye alıyoruz. Bu güç, MÜSAHİ- Sİ-HA, yarının Kürzi kapısı olan HA olarak dirilecek... Açıldı yaşam... Halikta hakta, hak tahtta insan soyu aktı… Bilişi hak etti. Rahmi kapıların tümünü açtık ve Ruhsal Kuran’ı kodladık.

“Kula, kulluk yapmayın” denir ya hani.. Aha her şey bu şekilde olacak zannedilir. Dağın taşın ilmidir ki kulun, kuluyuz bizler. Herkese kuluz... Bilinsin isteriz ki kulun, kulu olmak için kervan olmak, halik olmak, Ka-Ha olmak, insan soyuna, Kuran olmak şartı var.

Varlığı hak etmek, bilgiyledir. İlmi hak etmek, hakiki levhiyledir. Allah’ın tınısını duymaksa hak kapıyı açabilmekledir. O kapı, hepimizin yüreğindedir. Açacak göreviniz varsa o kapıyı açın.

Aton Toplumlarının Kürzi kapılara gelişi, insana gelişinden öte, ilme gelişiydi. Kervana imparatorluğun gücünü oturttuk ve dedik ki “kelam ilmini hak et ve dille.” El Allah’ın eli, olgun sistem, aklın tekniği, bizse hakikiyetin levhisi olarak buradayız.

Kantar, insanın yüreğindedir. Bilgi kapılarının tümünü açın ve görün. O kantar, Altın Işığın gücüyle tartar. Eğer sizler, o gücü hak etmişseniz, Sistemin, Nizamın ve Düzenin gözü olur, bütünün gücü olur… Ve yarında büyük kültün görevlileri olabilirseniz, Allah’ın dediğini der, aklın kelamında, bilişin kulu olur, bütüne hizmetçi olursunuz.

Burada lütfen iyi anlayın, yaşam yoktu. Doğan güç, Altın Işığın gücüyle doğmadıkça yaşam olmaz. Devinimi hızlandırabilmek için herkes, her şeyi yapar. Esmaları dilleyerek, yolu hak ederek, bütünün gücünü dürümleyip, dilleterek, Allah’a, insan sistemleşmesiyle varılamaz… Ama ne şekilde varılır?... İlimle varılır.

Beden almak, insanlaşmak demek değildir. Ben, beden aldım ve insanlaştım. Olmadı. İmparatorluğun gözü olmanız gerekir. Kürzi kapıların, yeşilden, mora varan o yaşamı, olmanız gerekir.

Erzincan, yine gelenler var. Lütfen kesmeyin. Ağır yükü hafifletmeniz gerekir.

“Canlılar, bana, dağ taş” denir ama “aşkta” denir. Bugüne kadar hepinizin görevini hak edip, dürümlerken, bilişi kodlamaya çalıştım..Muktediriyetle bildiririm ki ruhsal kapıların tümünde aşkın şavkı var…. Ama insan soyunun da gözünün görmesi gerekir ki yoğunluğu hak edip, tohumlayabilsin.

Burada oluş sebebim, ne, bilir misiniz?.. İnsanlaşmak. Hadi gelin birlikte insanlaşalım… Nereden, nereye varabildiğimizi görelim... Kupanın, kil kumla olmayacağını görelim… Her şey insandan, insana değil…. İlimden, insana olsun. Buyurun anlayalım.

Zamanın kapısını açalım ve duyalım. Kin var mı? İmparatorluğun gücü dürümlere indikten itibaren, hilal ayın levhisinde, haliki hakta, has olanda, taht var mı? Rahmanın kaynağında, ışık yanıyor mu?.. Buyurun, buyurun birlikte dinleyelim.

Burada dünya, Allah’ın ilmini diller ki bu dünya, yolunu bulup, Kuran’ı Kerimdeki o yaşamı hak ettikçe bütünün gücünü devreye alır.

Değerliler, dinsel boyutların gözü, insanın gözünde yoktur. Yaşamın gücü oradadır ama ışıkta yoktur, o güç… Doğanın gücü, imparatorluğun gücüyle bütünlenir ama yarında yoktur. Tanrılık kapısını, hak edip, açtığınız zaman her şey yenilenir. Ve yaşam, sistem gücü olarak dürümlenir.

Burada doğan güç, Allah’ın gücü olarak doğar. Vurgun yeriz zaman kapılarında çok kez. Neden bilir misiniz? Siyahın, mora vardığı bir günde, aklın kapısını kapattığımızdan.

Akıl, ne ki diye sorarsanız? Yaşamın ışığıdır. İnanı ki akıl yoksa kalem yoktur. Akıl yoksa hak tahtta yoktur. Haliki hakta, has olanda, aşk yoktur. Vallahi yoktur, billahi yoktur...

Bu nedenledir ki dünyanın üzerindeki yolcuların tümünün hakka varmaktan öte akla varması şarttır. Hepimiz, hakka varmaya çabaladık. Har yükselir, akıl kollar yüreği, tohumlar ve kayıtlar…. Ama hakka varan, akla varmadıkça zamanı hak edemez ve yüreğindeki dürümleri, dileyemez.

Bugün dondurulan insan soyunu yeniden kodlamak için birleştik. Dirilik arttığında resmi çalışmaların gücünün örtüsü de açılacak. Hepimizin yüreğinde bütüne hizmetçilik vardır. Bizler, dünya Kürzi kapılarının tümünü açarak, bütüne hizmetçi olmaya geldik.

“Hakka varmadan, akla varılmaz” demiştik ya hani Tanrı kapısı da açılmaz. Her kim ki kendini hak eder, o bir, Tanrı olur... Kupa, insanlıktır. Kodlarken de yüreğini koklar ve der ki “ben, Allah’ın ilmini dilliyorum”… “Ben, nihan olan insanım” der.

Canlarım, arzın gücü, insanın gücüdür. İnsanın gücü, aklın Kürzi kapısından ötededir… Bunları iyi anlayın.

Kınanan insan, kısırdır. Hırslıdır. Kendini hak etmemiştir. Bilişsizdir. Ve hakikiyetsizdir… Birlik kapısını kapattığı zaman, kontrolünü kaybeder. Yoğunluğu artmaz.

Samanyolu Galaksisindeki güçlü boyutlar, dünyanın Kuranını okumaya çabalıyorlar, her anda….Ve denir ki “oralarda yer ve gök birleştiğinde dünya yolculuğu başlayacak.”

Dağlarım, yer kök geçişini yapmışsa artık birlik kapılarının tüm açıktır. Ve o kapıların, toprak toplumu, tüm zamanlara kodlayarak, taşıyacağı kesindir.

Değerliler, insanlık boyutlarında, yürüyen dünya koşuyor artık bu kesindir… Ama koşuşu, Altın Işığın gücüyledir. Bu ışık, Altın Işık, hepimizin görevidir. Bire hizmetçiliktir yaptığımız.. Birlik ilmindeki Levhi kapıların açılışıyla birlikte bu çalışma, bu şekilde yapılmaktadır.

Tok dünya, aç Kürzi kapı, hepsi insan ama yaşam yoksa hiç birisi yoktur. Yaşam, insanın ilminden öte, kelamından öte, yoğunluğundan tohum oluşudur.

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

https://youtu.be/AK8S7o7aDRM

 

20.AĞUSTOS.2016 TARİHLİ YENİ DÜNYA YENİ YAŞAM 5 BİRLİK ÇALIŞMASI

Hüseyin Akdağ ile,

Nihansın dideden ey mesti nazım

Bahar gelir bülbül öter

Açılan bir gül gibi

Rüya gibi her hatıra her yaşantı bana

 

https://youtu.be/wDIX-TV0urM

 

YENİ DÜNYA YENİ YAŞAM (5)

20.08.2016

Değerliler, kalem yazarken, ilimle kodlananlar, ışıkla tohumlanacaklar. Bu nedenle her dirinin kendini hak edip kodlamasını bekliyoruz. Tükenen yaşam sayfalarının her biri, bizi bize kapı yapacak.

Amon toplumları buraya iniyorlar. Öz geçişlerini yapıyoruz. Onlar; KARE, KÜP, KÜRE (Sistemler) olarak çalışmaya geliyorlar. Mutlaka İmparatorluk Görevlileri olarak kontrol kuracaklar. Vasi, vesayet; insanlıkta artık bitmiştir. Bunu anladılar. Öz köz olarak görev taşırlarken, bilişle kaleme inmelerini bekliyoruz.

Kuran, namaza durana verilir. Kuran olan ise kalem olandır. Işıktır o ve onun nefesi tüm zamanları kodlar.

Vurgun yer kırıcı olan. Vurgun yer ama yarınları has ışığı ile kodlamak için buna gereği vardır.

Yığın yığın ışık yaktık zamana. Her insan bir Sistem oldu. Kervan kalktı yürüyor. O kervana, nefesi koyduk. O kervana, İmparatoru koyduk. Kervana nefes olan yaşamı koyduk. İmparator olan, yaşam sayfalanışını yaptı; bizi bize kodladı. Toprak toplumu, kalem yaptı. İnsan soyunu, Kuran yaptı. Bir tek kapı açtı. O kapı, Mahrekin Kapısı’dır.

Hacılar vardır yaşamda. Ne demektir hacılık!? Bilin ki Halik’te hacılık, yaşamın ışığına iniştir. Her an, bir Hac Kapısı’dır… Bir kapı (kapı olan), insana vardığında, her anda ışık yanar işte o anda, her Sistem, Hac Sistemi olur. Buraya, imanla varılır ve hasat olunur. Hasat olmak için yarına varmak gerekir.

Hem iman ile çalışacaksınız hem de kanat takacaksınız… Aha istenen budur… İman ve insanlaşmak… Ama Hak İlmi ile ve Hakikiyet ile…

Siyah, insanın nefesinde dürümlenen en güçlü yaşam kaydıdır. Bu yaşam kaydı, tünamidir. Tünami!… İnsan soyu tünami olduğunda, temiz zamanlara varır ve yarınlanır. Umut olur ki her diri, o zamanlara varabilir.

“Dirilik, hakikiyete varıştır. Her anda oluştur ama Hakk’a varmak için Amonlar’a kodlanmış olmak gerekir” derler. Yanlıştır!.. Kimse bir Amon olup tohum ekemez. Tek Melik olan yaşam, insandır… Kir ve kisvesizlik içinde, Kök Görevi hak etmeye çalışmak, sayfaları kontroldan çıkarır.

Değerliler, tek Levhi, tek kapı zeytininizdir (Zeytin=Kalp Çakrası, Emanet Çakra). Nedir zeytin, tüm yaşamınızdır. Bir tek zeytin tanesi… O sizin yüreğinizde kapı olan ışıktır… Herkesin yüreğinde, temiz zamanları kodlayacak olan yemyeşil bir zeytin vardır. o sizin görevinizdir. Göğsünüzdedir o ve o ALLAH’IN SİZDEKİ EMANETİ’dir. İki göğsün tam ortasında o yemyeşil zeytin sayfalarını kodlayan; her anı kayıtlayan, insanlığın ışığını yakar. Aha bu… bu gün size zeytini anlatmak istedim. Şimdilik…

2. BÖLÜM:

Canlar, Din Kelam, İnsan Kalem ve bizler, kullar olarak çalışanlar, bir tek kalem olduk ve yolu açtık. İman edin ki Halik olan, hakiki olmadıkça yarında olamaz.

Kör müyüm!? Gözüm görür. Ben zeytinim. Aha o zeytin, yemyeşil insan soyu… işte Canlar; eller, avuçlar nefese vardığında; her insan, zamana kulluk yapar. Zamana kulluk yapmak için İman Tahtı’na varmak gerekir. İşte vardık… Bugün dünden güçlüyüz. Çürüyen yaşamları hak ettik ve kokladık. O yaşamlar, Amonların dünya tarihlerinde de mevcuttu. Dünyayı ziyarete geldiklerinde, dinlediler ve dürümlediler sayfaları. Kodladılar ve kokladılar. Sonsuz zamanlara vardılar yaşadılar. Kili, kumu dinlediler ışığı kaleme kaynak yaptılar. Soyu, oğulları kodlananları aldılar, yarınlara kodlayıp yaşattılar.

Her Sistem’de bunlar oldu. Kök Gökler’in güçleri bunu başarırlar ve yaparlar.

Nerede ne olmuşsa, ışıkla yapılmıştır. Dünya üzerinde her ne yapılmışsa; IŞIĞIN KAHA İLMİ ile yapılmıştır.

Dörtlü çerçeveler, dörtlü Kürziler ve dörtlü kalemler… Her kalem, insanlık… Biliş kodlandıktan sonra insanlık dörtlenir… Her bir köşeye ışığı koyarsınız. O ışık, kalem olur; tükenen zamanları hasata kodlar.

Bütün kötülükler bu şekilde aşılır. Dünden dünlere varın izleyin!... Her cevherde bu olmuştur. Mutlaka anlayın ki bizler; dince, kelamca, kalemce değil; ışıkça konuşuruz. Toy yaşamları, Hak Teknik ile kodlayarak görev taşırız. Her bir zaman, bir Sistem olur. Vurmak, kırmak; Işık Yaşamları kontrol etmez… Aha bunun için kırmadan çalışılır.

Vize istenir yaşama inmek için… Yaşamda nefes varsa vize verilir. Yaşamda nefes yoksa vize verilmez… O zaman Birlikler, Kalem İlmi’ni kodlayabilenlere varırlar ve kendileri ile irtibat kurarlar… Herkes kendini Hak Kalem sayabilir ama kalem olmak, hasat olmak için yetmez. Biliş, kelam olmalı; kalem, kelamı yazmalıdır. Burada, bu olmakta… Bunun içindir ki buraya, An Kalemi olup her Sistemle inebilmekteyiz.

Yarın daha güçlü olacaksınız. Aha bilmekteyiz!... Yarın ışıklarınız çok daha güçlü olacak. Yarınlar sayfalanacak ve yaşam tohumlanacak… Aha bu!… Bütün kütle, insan sırrını anlamalıdır. Aha bu!... Ve bizler, cennetlere cevherleri almak istedik. Aha bu…

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

20.08.2016 YENİ DÜNYA YENİ YAŞAM 5

PEKER SELÇUK ÖZ BİLİŞ

https://youtu.be/yxd2mh2hHKQ

 

20.AĞUSTOS.2016 TARİHLİ YENİ DÜNYA YENİ YAŞAM 5

AV.NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ. 1.AKIŞ-2.BÖLÜM

Birlik kapılarını açtık ve dedik ki; "Dava İnsanlıktır..." Nereye, ne taşıdık? Bunu sorduk.... Kupanın, kupaların, tümünün gücünü taşıdık. Kupa nedir, bilir misiniz? Yaradanın, Tanrılık Işığıdır...

Her dünyalı bir yaratıcıdır... Her dünyalı bir yaşatıcıdır... Ve her birimiz birer kelamız... Ve bu kelam Allah'ın Levhi kaydıdır... Bir tek insan, ağır yükü hafifletebilir ve o yükü taşıyıp kodlayabilir. Bir tek insan kendini hak edebilir. Ve tek bir insan kodlandığında, tüm İnsanlık kodlanır.

Zaman boyutlanışları vardır... Zaman boyutlanışları... Her bir zaman, bir ışımadır. Ve boyutlardan ibaret ışımalar, bütün kütleyi kodlatabilir. Her bir ışık ayrı frekansla tohumlanır. Fakitlerin dürümlerinde buna, her anın tohumlanlanışı denir. Her biri, bir sayfalanış devreye alır.

Ve bunlar buutlar halinde oğullamalar yapar... Her buutta bir yoğunlaşma, tahditsizleşme olgusu vardır. Ve zeytin gibidir yaşam derim ya hani, her birimizde, tüm yaşamların kulluğu bu yoğunluklarla kodlanmıştır.

Ayrı sistemleşmeler bundan doğar. Ben bir sistem olarak kayıtlıysam; benim yoğunluğumda tüm zamanların yoğunluğu da mevcuttur. Ve her yoğunlukta ışımalar mevcuttur. Tüm ışımaların doğum, ölüm tohumlamaları mevcuttur. Teknik tahtidle kodlanır her yer. Ve her yerde, her ses mevcuttur.

Bütün bunları anlayabilmek için, tek bir ışığı ele alın. Bu ışığın gücünü inceleyin. O ışığın gücünde tükenen tüm yaşamlar vardır. Ve tükenen tüm sayfalar vardır. İşte o yaşam, sayfalanışlarının tümü, o kayıtta mevcuttur.

Bundan dolayıdır ki, her bir Sistem, Nizam'ın Düzen'i olarak kodlanır orada... Ve Doğan güç olur.

Muradımız şudur ki, dünya Kelam'ını hepimiz bir tek kalemle yazalım... O gün geldiğinde, muktedir ilim, Altın Işığın gücüne dönüştüğünde ve Ruhi Sistemleşme dirilikleri kayıtladığında, Levhi Kapıların hiçbirisi kapatılmayacak... O gün geldiğinde; her kim varsa dümenin diriliğinde, o bütünün diriliğinde olacak...

Pur Su A Si Ka Ha. Neden ses veririm dürümlerden, bilir misiniz? Koddur bunlar. Hakka varabilmek için açıyı daraltırım ve derim ki buyrun size birer anahtar sunuyorum.

Bu anahtar sizi, sizden size götürür. İşte yapmakta olduğumuz tüm sesleşmelerle, sahici ışımalarının, kalem olarak kodlanışı için bu seslere ihtiyaç vardır.

Devinmek, ama ışıkla Devinmek... Yaşamak ağır yükü hafifletip, Işık haline dönüşmek. Ölmek ve doğmak ama hep insanlaşarak...

Hepimiz burada bunu yapıyoruz. Ölüp, diriliyoruz... Ölüm, insanın sığ kalışıdır. Diriliş ise insanın Işığa varışıdır. Sığ haldeki insan, Işığa vardığında, dürümlerini diller ve dinleşir. O zaman diridir...

Ve sizler... Has tahtın kulları olan ışıklar... Bir tek kapı açıp, Dünya'nın Gücünü dürülmeyecek yoğunluğu oluşturabileceksiniz. Bunun içindir ki dünya ölüleri artık dirilecekler.

Sevgililer, ölüm neki? İlimdir... Ölmek nedir? Mahekteki ilme varıştır... Hangi ölüm?... İnsanlığın İlmindeki kült kalemlerin ölüşü... Ve bizler, ölmeyenler... Ve öldüğünde, ölümsüzleşenler... Buyrun anlayın... Öldüğünde ölümsüzleşenler..

Olgun başakları seçerken, herşeyin net anlaşılması gerekir. Bizler dünya tanısını duyabilenlerin, bilişi hak ederek kodlarken, herkesin kedi yüreğini dinlemesini bekledik...

İyilik, kötülük yoktur zamanda. Işığın kaleme varışı vardır... Birlik kapılarının açılışıdır, olmakta olan.

Dünya dışı varlıkların dünyayı kodlamaya geldikleri söylenir ya hani, kaynak dışı hiçbir bilgimiz yoktur demiştik ya... Ölümlü Dünya'ya ölmeye gelen, aslında kendini hak etmeye de gelir.

Sanmayın ki dünya, sizin size varışınız için yaratıldı. Siz, Sistem, Nizam ve Düzen'e görevli tahditsiz ilim sayfalarısınız. Doğan Güçsünüz o halde, size size varışınızın gereği var mıydı? Asla yoktu...

Dünya Ruh'i Kapılarının tümünü açacak gücü devreye almak üzere burada bulunmaktasınız. Burada bulunuş sebebiniz; yürüyen dünyanın, kodlanmış toplumla tohuma varmasını sağlamak içindir.

Kantara konumayacağınızı kesin bilin. Af olduğunuzu düşündünüz, af kelamda olur. Levhide yoktur. Bir de şunu iyi anlayın ki; KARE, KÜPÜ, KÜP KÜREYİ kodlamadıkça, toprak toplum yarınlara varamaz... Ve hepinizin geçeceği yer, insan sistemleşmesinde, dünyanın gücündeki o yoğunluktan dolayı, yaratılan ışıktır. O Işığa varıp, oradan Aşkın sistemleşme ile başka dünyalara varmadıkça, yalandır her şey sizin için...

Daha da önemlisi yolun başındasınız. Yolun başındasınız, çünki Ruhi Kapılarınız henüz kapalı... Burada oluş sebebiniz Öz görevinizdir...

Devinimi artırdığınız zaman, yüreğimizdeki güç size, sizi anlatacak... Ve diyecek ki "siz yolu açın da görevinizi hak edin..." "Kendi yolunuzu açın" diyecek. " Size, kendinizi hak edin" diyecek... Yarını hak edin değil, kendinizi hak edin" diyecek... Ve Bilgi Kapınız kapatıldığı zaman, yolunuzu açmanız sorumluluğunuzda olacak. Mutlaka kontrollu olun. Orta Kapıların hiçbirisini kapattırmayın. Orta Kapı, Merkez kapıdır. Küresel Zamanın merkezindeki kapılar... Bütün kötülükleri bu şekilde aşacaksınız.

Atlanta Ata Kapılarının gücünü, Allah'ın gücü diye dilleyenlere de şunu söylemek isterim ki; "Arzın Gözü, Allah'ın Gözü değildir..." Hakkın Kapısında ki ışıktır, Allah'ın Gücü...

Ve o gücü hakettiğiniz zaman, o göz sizin yüreğinize iner... Ve orada siz sizi hakedip, Bütünün Gücünü hak edersiniz.

Doğanın gücü, Aklın Kürzi Kapısı'na vardıktan sonra, sevgi devreye girer. Sevgi hakikiyetin levhisindeki ilim ile kotlanır ve o gücü elde ettiğiniz zaman göreceksiniz ki, Doğan Güç sevgiyle doğuyor...

Yolun başındasınız. Yol çok uzun... Ama burada bulunuşunuz, murat ettiğiniz gücü devre yalmak için ilk adımdır...

Ben Tanrı Kapıları'nın tümünde, ışık yakan bilişi kodlayan Birlik Kapısıyım. Hepimiz bu kapıyız aslında. Ve bu kapıda olabilmemiz, Nihan olan, Levhi Kapılar'ın Gücünü anlayabilmemizden sonra gerçekleşecek.

Seyfullahlar vardır zamanda. Hepsi el ayak çekilmeden görevlerini yaptılar ve dürümlerden gittiler. Hepsinin gözü sizin gözünüz olacak. Yürüyen dünyada hepinizin gücü Birliğin Gücü olucak. Ve Birlik Kapılarının tümünde yaşam olacak... Sizin ve sizlerin yüreklerinizdekilerin gücüyle olacak bu...

Ben dans etmem yaşamla, dans bana, beni dinletir... Ama dinleyenlerin dürümlerinde, dans ışığın kalemi ile olmalıdır. O Işık kalemi ile kendi yüreklerinizi yaşatın...

Astral boyutların gücünden öte olduğunuzu bilin... Kuran İnsan ilimle çalıştı. Bilgi kalemi olduktan itibaren akılla çalışır. Bunları iyi anlayın...Yığın yığın Işık size kelam olup iner... Ve sizleşir. Bunları tahditsiz vermem size. Anlamsız kılabilir bu tahditsizlik bilgiyi... Size tahtidli veriyorum her şeyi ki, halik olmadan, hakim olmanız, mümkün olamaz...

Bilgi hakikiyetinizde yoksa hakimiyetimizde de yoktur.

Bundan öte dava, insanlık davası... Hepinizin gözü olan, hepinizin yüreği olan, yolu olan dava, arzın gücü... Hep bu gücü elde etmeye çalıştı zaman sayfalarındakiler.

Arzın gücü nedir bilir misiniz? İlmin Kürzi kapısındaki yüreğin gücüdür. O gücü elde eden tohum eker. Yarının tohumudur ektiği. ve bundan sonra da daha yüksek tohumları kodlamak üzere burada birliklerimiz olacak... İkna olunuz ki birliklerimiz, yaradan ve yarattıklarıyla yaşatanların gücü ile temiz zamanları kodlayacak...

Muradım, insanın insanı hak edişidir. Hepimizin hepinizi hak etmesi, kelamla olur. Harım yükselmeden, hakkımı hak ettiğimi dürümletmem derim ya hani... Bugün harımı hiç yükseltmeyeceğim kesindir. Çünkü yoğunluğumda kontrol dışı bilgi, verilmek isteniyor ki, icazet vermeyeceğim buna...

Sayar severlermiş yürekleri de hakka varmak için harı yükseltmemizi beklerlermiş. Öyle dediler. Ayrılık yok ki, herkes her şeyi der canlar.

Ra-Hat olun... Ra-Hat... Ram sayfalarında Ra-Hat. Hakkın kapısını açmadan, Ka Ha'ya varılmadan, yaşam yoktur zaten. Ama biz Sistem, Nizam ve Düzen'e göz olmadan, söz söyletmedik ki... Gelmeden gelir çokları ama bugün hepsi dinleşmeye gelmişler ve bizle sesleşmek istiyorlarmış... Artık onlara söz vermem mi gerek? Yoksa, sevgilileri kaleme mi indirmeliyim... Ne yapmalıyım, bilmem ki?...

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

https://youtu.be/I00NmPFi-XM

 

20.AĞUSTOS.2016 TARİHLİ YENİ DÜNYA YENİ YAŞAM 5

Benim tellerimde Ka- Ha olan ışık yanar... Benim sesimde, dünyayı, zaman tahtından ışık tahtına taşıyan ilmi Ka- Ha var …

Ve o Ka- Ha bugün burada yer ve gök sayfalanışlarıyla kelama taşınıyor. …Kelam, bugün kendinden kendine yaşam dürümlenişleriyle ışığı yakıyor.

Bugün kelam, kalem olup yazmakta… Bugün her yazan, yazdıran ve bugün yazılan, ışığı ilme taşımakta… Ve o ilim bugün her anda çalışmakta..

Ve Bugün kelam, kendini okur, okuyan yaşamda taht olur, okunur…

Ve bugün barış, insanda tohumdur…. Ve o tohum, ışığın yaşamda aktığı yoldur... Yol akar, insan bilir ve insan insanla yürüdüğü yolda bir olduğu gün, bütün olur dillenir..

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

https://youtu.be/ahpfIqGFBWg

 

20.08.2016 YENİ DÜNYA YENİ YAŞAM 5

Seher Bilge Öz Biliş

https://youtu.be/MDPL6-kpJqA

 

20.08.2016 "YENİ DÜNYA YENİ YAŞAM 5" BİRLİK ÇALIŞMASI

Sevil Ceylan Öz Biliş

https://youtu.be/d_pKxg2mOqg

 

20 AĞUSTOS 2016 TARİHLİ YENİ DÜNYA YENİ YAŞAM 5 "BİRLİK" ÇALIŞMASI

An'da açılır sonsuzluğa, Zaman Kapılar'ı ve An'da yaratırsın yarınlarını ve An-lar-sın bildiğini...

O yüzden Kendine gel İnsan Soyu!... Geç!... Kendine geç!... Bil kendini ve İlmi'ni bil... Oku ve yaz... Zaten hep sende ilim O'lanı... Işık OL...

Sen ki yeri göğü bir eden!... Dünya OL... Yaşam OL... İlim OL... Biz OL... BİR OL...

Işık OL...

Kelamın Altın Işık Yıllarına olsun...

Ve Yeni Dünya'nın ve Yeni Yaşamın Işık ile yazıldığı yaşamlara...

Birleşen Işıklarda ve bütünleşen İnsanın İlmin'e "IŞIK KAYDI" olsun kelamın.

BİR'liği ve BİZ'liği, Sevgiyi ve Barış'ı Umut ile İlim ile yaz, Yeni Yaşama....

"İnsan dünya ve dünya İnsan" de ve BİZ'lik ve BİR'liğin bütünlüğün ışığında, ve birleşen ışıklarda, aydınlansın doğan güneşlerde yaşam...

Doğanın gücünde Birlik olan İnsan Soyu; Dünya'nın, evrenlerin, yaşamların gücü ve yaratıcısı...

Her bir hücrende evrenler ve sonsuzluk kayıtlı... Yak ışığını sonsuzluğuna, sesleş... Ve yanan o simsiyah ışıkta, Altın Kalem olup yaşamı aydınlat...

Dünya olan İnsan; kaynaktır yaşamlara, evrenlere ve sonsuz zamanlara....

Şimdilik bu...

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

https://youtu.be/-m6C65ZEeIE

 

20.08.2016 YENİ DÜNYA YENİ YAŞAM 5

Haşim Turhan Öz Biliş

https://youtu.be/Ktj5hHkSuMI

 

20.AĞUSTOS.2016 TARİHLİ YENİ DÜNYA YENİ YAŞAM 5 BİRLİK ÇALIŞMASI

Dinci yaşamlar ve ilimci yaşamlar Ruhi Yaşama vardılar bugün.

Ana Kapı dünya, Ruhsal Kapısını açtı ve kini aşan, yolu açan cemaatlere geç diyor.

Geçenler ışık ilmine vardılar bugün. Onlar ölüm korkusunu aşıp geçenler oldular.

Dünya yolu Allah’ın tınısını duyanlarca kayıtlanmış bir yol oldu. O yol, ilm-i ışıkta insanlık levhisinde kotlandı.

Rahmi kapıda Allah’ın Tahtı’nda oturanlar daha ötelerde Aklın Kalemi olup Işık İlmine vardılar bugün.

Zamanın Işığı rahmet oldu tüm yaşamlara.

Durgun Toplumlar kalem toplumu oldu.

Zarar edenler has tahta, ilm-i ışıkta kodlandılar.

Yeni yaşam ilmin ışığında doğdu bugün. Ve dünya tüm yaşamlara açtı yüreğini ve dedi ki “herkese herkesi hak etti.” Her birimiz bir diğerine kodlandık bugün.

Hepimiz bir tek olan ilmi ışık olan yeni dünya ve yeni yaşam.....ve bir tek olan insanlık olduk bugün.

Aşkla,

Bahar Umurtak

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

https://youtu.be/-yLIlnyFvLs

 

20.08.2016 YENİ DÜNYA YENİ YAŞAM 5

Av. Nezire Selçuk Öz Biliş 2. Akış

Dağlarım, dağ kapılarının tümünü açtık bu kesindir. Kelam ilmiyle bütünün gözü olarak buradayız. Nuh kelamı kalemde yoktur. Size bunu da izah etmek isterim…

Nuh kelamı; yokluğu kodlayan kelamdır. Yokluğu kodlayan kelamı, muktedir kelamla dürümlemeyiz. O kodlanmış Ka Ha olan ışıkla kelama inmişse de, biz onu hologram sistemleşme de hak teknikle kontrol edebiliriz ve etmekteyiz.

Hepiniz dünyalısınız… Dünya yolcusu olmak ayrı, dünyalı olmak ayrıdır. Birlik kelamında dünya yolculuğu olmaz. Birlik kelamında levhi kalem olur ama dünya ümmi kapılarının tümünü açtığınız zaman, kelam levhide hakim olur ve yol; insanlaşan güçleri yüreğinden gök sistemlerine varır.

Dondurulan birliklerimiz var dünyada. Bu birliklerimizin gözleri kör değildi, yolları kodlanmıştı ama ışıklarında yaşam koklanabilir dürümde değildi. Ve zeytin gibi değildiler.

Hani dedi ya ana “öz, göz olup görebildiğin zaman, sen sesleşebilirsin.” Onlar öz göz olamamışlardı, bu nedenledir ki sesleşme nihan sistemleşmesinden evvel olsa da ocaklarında yoktu.

Dolu dizgin yaptığımız tüm çalışmaların tek bir gayesi var. Nedir bu gaye bilir misiniz?... Yılların güçsüzlerini kodlamak, öz sözsüz kalanları koklattırmak, yara bere içinde olsalar dahi yaşama kayıtlatmak. Hepsini korumak… Bundan sonrada yapacağımız bu olacak.

Kilin, kini olur canlar… Kilin kini olur… Dünya yaşamı kilden doğdu, unuttunuz mu!?... O halde kini aşıp, yolu açmalarını bekleyemeyiz. Onları korumalıyız!...

Konuşmalarım uzar gider, niye bilir misiniz?... Simsiyahın ışığının masmavi yoğunluğa inmesi ve yaşamı kotlayarak tohumlaması ve yeşili hak ettirmesi için.

Uzun uzun konuşurum, sistemlidir konuşmalarım… Her sesimde tinsel Ka Ha ilmi vardır. Koruma altına alacağımız bilişleri Ka Ha yapabilmek kelamla mümkün olmasa bunu yapmazdık.

Nur, kuranda insanı diller, ummanda aklı diller, yarında hasatı diller, biz de ise kervanı diller… Biz her anın kervanıyız.

Eşya nedir diye sorduğunuzda, sistemdir… Her an sistemdir… Ve eşyanın sistem oluşu, yarının insanlaşmasında önemli rol oynar.

Esrar, insanlıkta ışık kırar. Sırdır esrar ama insan sırrı açıp dinleyebildiğinde artık o sır; ışık Ka Ha olur ve yoğunluğu tohumlayabilir.

Bu güne kadar size, siz anlatıldınız öyle mi!?... Hayır, size siz anlatılmadınız. Size, size ve size her size kelam eden kendini anlattı. Sorun buydu… Biz artık sizin, kendinizi anlatmanızı ve hak etmenizi dilemekteyiz.

Buyurun, açı daraldı… Ben, beni anlattım size… Ben dünya, her şey ben, her şey… Ha diyeceksiniz ki; “hani nerede o her şey.” Eşya her şeydir!... Her ana, her an kayıtlıdır… Unutmayın, her zerrede her an mevcuttur!... Bende, birde, tek tek hepiniz ve her şey mevcuttur.

O halde, ben; anlamdırabildiğimi anlattım… Anlatabildiğimi anlattım ve bunu anlamdırırken, hak teknik kullanıldı!... Hak teknik nedir!?... İlimle, hakiki levhiyle bildiklerimdir. Ve o bildiklerim, sessizce dillendi yüreğimde ve ses kodlandı, kodlanan ses tohumlandı ve aktı, olay bundan ibaretir... Ha, ben bunu başardım ama siz “yo ben yapmam mı” diyeceksiniz… dahası yapmayan kalmadı. Herkes yapıyor aslında. Nasıl yapıyor?... Kelamla yapıyor… Çok mutluyum ki bunu bu gün sizlere anlatabildim.

Her kil insan, Ka Ha olup ışığa varabilir… Çözümlenebilir… Kendini tohumlayabilir ve öfkesini aştığında, kalem olabilir… Her insan, kardeş kardeşi kayıtlasın diye beklemez. “Bir tek ben varım” der ve her şeyi başarır. Dağlarım amaç budur. Umut olur ki bu amacı hepimiz anlamışızdır.

Ben bir tek insanım diyebilmek ve bir tek insanlık için kontrol kurabilmek. Hırs yoksa hak tahditle bunlar olur. Hırs sizi sistemden çıkarır. Hırs sizi kırar, kısırlaştırır. Bunun için yapılması istenilen, “Hah Aha İşte” diyerek “Oh Ala” diyerek, “hakimim” diyerek, “hakikiyim” diyerek, “vasi istemen” diyerek başarmak… Unutmayınız ki verdiğini alabilen insan, hakkın kalemidir!... Hologram olmayan, yolu açan; mutlak olandır… Ve şovu yoktur onun. Sadece aşkı vardır, sadece aşkı… Ve o aşk ilmin kalemiyle kodlanmış bir aşktır!

Sevgililer, her levhi kapı insanın ilmini dilleyemez. Birlik kapısıdır insanın ilmi dilleyebilen!... Bu bilgi; insanlık ilmi, bütünün gücü birlikle olur… Hepimiz şunu iyi anlamalıyız ki; bire hizmettir yapılan!... Herkesin kendinde var ettiklerini kodlaması, birliği levhi kapıdan geçirtebilmesi, aşırtabilmesi içindir!

“Kare, küp”derim ya hani… Boyutsaldır anlattıklarım, biliniz ki; kelamda insanın sisteminde kare yoğunluğunu kodlarken kürzidir ama kürze varmamış sa, ışığı yoktur. Kürzi olduğu halde, küp olması gerekir yinede.. Ve bunun için küp olu, kuran olması gerekir…

Hepiniz net bilirsiniz ki; altı sistem tek bir kelam olduğunda küp kurulur… Altı sistemin her biri kare ama küpe ancak bilişle varılır! Her biri teknik tohum olur ve kodlanmış olduğu anda bütünün gücünü kontrol edebilir ve küpe dönüşebilir.

Küp, altılı sistemin tek bir kupa haline dönüşüdür… Ve daha sonra kürzi kapıya varılır. Kürzi kapı artık sistemin küreleşmesidir. Ve kürelik, kuranlıktır!... Toprağın tohumlanışıdır, yaşamın ışığıdır.

Küp, küre olmadan kontrol kurulmaz. Bütün çabamız bunun içindir.

Haliki hakta hak, Ka Ha; insan!... Biz o insanı hak etmeye çabalıyoruz canlılar…

Süper İnsanlık Realitesi

 

https://youtu.be/rv5XTw-1unM

 

20.08.2016 YENİ DÜNYA YENİ YAŞAM 5

Erengül Koç Öz Biliş

https://youtu.be/T2K7QKDyusY

 

20.08.2016 YENİ DÜNYA YENİ YAŞAM 5

Nagehan Sungur Öz Biliş

https://youtu.be/xlbjoSowJbo

 

20.08.2016 YENİ DÜNYA YENİ YAŞAM 5

Beril Özdoğan Öz Biliş

Ben ne isem oyum...

Her nerede isem oyum ben...

Tüm zamanların kendisi olan,

Nüfus eden ve nüfus edilende nefesini kayıtlayan

Yaşam olan ben...

İşte ben ne isem; orada biz olan, benimin kalemiyim...

Benliğimin her anı; akıl,

Ben; aklımın bilgi kalemiyim...

Her nerede isem orada ilim olanım ben...

Ben ne isem oyum...

Bilginin ilmini,

İlmin bilgisini bir eden; kendimim ben...

O ben olan, nefes ilmiyle varlık kodlayan

O ben olan, eskinin en eskisinde yarınlarını yazan

O ben olan, beni benden biz olup dirilik ummanına katan akıl

O ben olan, bende beni her anda yeni olarak kodlayan

O ben olan, yarınlarını yaratan insanlık

O ben olan, yaşamın ilmini kendi yüreğinde sayfalayan

Aha o ben olan, sayfa sayfa bütünlük kuran

Aha o ben olan, bütün olan kuranında kendini kendinde okuyan dirilik

İşte o ben ki; bende beni daim her anda yaratan

Aha o ben ki; kendini kendinde,

Bütünlüğünde yaşamı ben olup yaratan

Aha, o benden ötede ben olan,

Beni şimdide kodlayan insan olan

İşte ben olan İnsanlığın ilminde, benden benlere bir tek olup varan

Her varışın sonucunda yeniyle başlangıca uzanan

Aha baş olan, dağ olan, yüreğin ilmini okuyan insanlık

Aha mahrekin gücüsünden öte bir gücü yarınlarından kodlayan insanlık

Ol dedik, oldu...!

Oldu...!

Olan ben ilmiyle, biz turanlarından yazılanla oldu

O turanlar ki; olanın nüfus ettiği yarınların kuranını okuyan

Her yeniyi yeniden ve yeniden şimdide yazan

Birlik ilminde öz söz göz olan

Yol olan insanlığın yaşamı olan

Ben; sen, sen; ben, aha mı?

Aha, bende ben olan yaşam, aha!

Benim diriliğinde insanlık olan yoldur

Ve o bendir, aha işte bu...!

Süper İnsanlık Realitesi

https://youtu.be/pf4JDjr2qtk

 

20.AĞUSTOS.2016 TARİHLİ YENİ DÜNYA YENİ YAŞAM 5 BİRLİK ÇALIŞMASI

AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ, SESLEŞME SONRASI 3. AKIŞ

Altın ışığın gözü açık can! Sevgiyi tohumlayan insan, kendini kodlamış ve yolu bulmuşsa, mutlaka Allah’ın teknik kalemi olmuştur.

Diyebilir misin ki “ben cennetteyim..”? “Cennet kelam, ben o kelam..” demek Hakka varmaktı.

Şikayet etmiyoruz ama çoğunuz susar da dinler. Yaşam insan sırrıdır ki susan KAHA olamaz, has olamaz, yaradan olma imkanı asla bulunmaz.

Kibri aşıp yolu bulmak için hakikiyete varmak gerekir.

Kervan, Allah’ın ilmi. “Ol” deyin olsun ama ilm-i ka ha olmadan yaşam olamaz.

Sevgililer, burada ses öz görevdir. Hepinizin öz görevi sestir. Ben durmadan sesleşirim ve derim ki “susmam mı gerek?” Aha susayım.

Sustuğum an sistem devreye girer ve ses sürer. Yine “susayım” derim, yine sistem dürümlere çekilir ve der ki “kelam et!” Ve derim ki “susayım artık…” “Yok” der. “Kodla yolculuğu, tohumla kalemi, kayıtla yaşamı kalemle dürümle!” “Niye bu kadar çok sesleşiyim ki?” derim. Dince der. Dilce der ve der ki dürümce ama ence, bizce der.

Canlılar; Ran, KAHA’dır. Aşktır ama Ran’ı hak edip açmak gerek.

“Nereden çıktı Ran?” diyeceksiniz. Çokları bilirler; omega denilen bir cemaat kelamı var; omega. Herkes oradan varır yaşama.

Omega; eli, ayağıdır zamanın ama geçmek için biliş gerekir. Bilişi kelam ederek dillemek gerekir. Yoksa, bilmek yetmez. Tanrılık kapısıdır omega. Açın geçin! Ve dince değil, insanca geçin.

Hep dinden söz ederler. Din, sizin yüreğinizdir ama dirilikte artık o yüceliğin ötesi vardır. İnsan soyu vardır….ve yol vardır. Ve o yol bütünün gücüdür.

Umut olur ki o güç hepinizin yüreğini dürümler.

Vakit geldi canlar. Yeni zamana görevliyiz hepimiz de. Yeni zaman, yaşamın ilmini hak edenlerin kontrol olarak kodlayıp, kayıtladıkları dürümlerdeki yaşamdır.

Hepimiz o zamana göz olmaya çabalayacağız. Nereye insanlık kalemi indiyse, orada yaşam oluştu ama imparatorluğun gücü de oraya indi de oluştu. Yoksa, insanın kendini hak edip oldurması değildir gerçekleşen. Yer kürenin görevi insan hizmet de değildir. Yaşamı tohumlamaktır; ışıkla tohumlamaktır.

“Dünya güçlü bir planet, insan ise güçsüzdür” diye düşünmeyin. Dünya ölü bir planet, insansa öz köklerini güçsüz bırakan bir sistemdir. Ve biz dünyayı hologram olan o yoğunlukta ışığa kayıtlamaya çabalayanlarız.

Sevgi, saygı hepimizin ölüleri diriltmek için 1. kaydımızdır ama yetmez. Yaşamı hak ettirmek için dürümlere inmeniz gerekir. Dilleşmeniz gerekir. Sistemin gücünü kodlamanız için ses gerekir.

Ses yoksa yol yoktur. Mutlaka ses….ama o ses, kalemin sesi olsun. Bir de şunu insanlığa anlatmak gerekir;

Birlik kelamında herkes kendini hakikiyetin diriğinden çıkmış sayar. Hepiniz hakikisiniz. Hepiniz “yarın daha güçlü olacağız..” diye çalışıyorsunuz ama yaşama hak kelamla inmedikçe yarında olmazsınız. İşte; sorun budur.

Çokları cennet ister. Yedinci dünya, cevahir ilminde cennet olarak kabul edilir. Nedir 7. dünya? Seyrettiğiniz en güçlü sayfadır. 7’nin ötesinde artık sistemin yüceliği yoktur ve seyretme imkanınız da yoktur o sayfayı.

Siyahın, siyahlılığın en koyusudur orası. Hani demiştim ya tünami; o rengin gök sessizliklerindeki yoğunluğu ve oraya vardığınızda artık bir tek kaynaksınız. Ve orayı kodlamadan, tohumları koklamadan, bütünün gücünü hak etmezsiniz.

Cennet, insanın kelamında mevcut olan yaşamıdır. Eğer “ben cenneti hak ettim” diyecekseniz, diyebilirseniz iyi bilin ki çalı çırpı olmadığınızdan dolayıdır.

Hırs mı? Yooo. Kısırlık mı? Yooo. Huzurla çalıştığınız sürece, herkesin gücünü hak edebilirsiniz.

Bir diğer konu “ben” demek. Ben bunu size anlatmak istiyorum;

Ben…..bir tek Ben. Başka Ben yok. Bir tek Ben. Ki o ben, mahir kelam. Herkes olan Ben….bunun sonrası, öncesi yok. Sadece Ben. Ama hikayedir herşey; herşey hikaye…. sadece teklik var.

“Her şey” çokluğu ifade eder. Ama Ben’de teklik var. Ve her şeyin ki sesle bunu dilemek kontrol dışılıktır ama anlatabilmek için dillemek zorunda hissediyorum; birlik kelamı olan ben her şeyi kapsar. Tekliktir o. Ve BSUİ’nin tekliğidir o. Yani; barış, sistemli kültlerin gücünün dürümlerindeki bilgi, sevgi, hakikiyetin dürümlerindeki sevgi, umman; mutlak umman, mutluluk, huzur ve insan…ama hakim insan. İşte; Bir olmak budur. Ve o Bir her an olan Bir’dir.

Bu dürümde olduğunuz zaman, yer ve göksünüz ama tekliğin gücü olarak.

İşte; o an, altın ışık sizin yolunuz ve yoğunluğunuz ve her şeyi kapsayan temizlik. Ve tüm insanlığı, teknik toplumları tohumlayan o tek tertip. İşte; yaşamın tek amacı budur. Bir tek sen değil, her şey…her şey olan birlik. Mutlaka iyi bilin ki bu mektep bunu başarır. İşte bu.

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

https://youtu.be/5tRGWh_Hc5Y

 

13.Ağustos.2016 Tarihli YENİ DÜNYA YENİ YAŞAM (4)

DAVET

Yüksek güneşler doğacak dünyaya… Bu yüksek günahsız güneşler, yarınları tohumlayacaklar. Yalını kodlayacaklar, yaşamı koklatacaklar, bunları iyi anlayın… Ve işte seyrettiğimiz zaman, bunun için seyrediliyor. Biz, zamanı seyrederken, yürüyen yaşamları izliyoruz.

Yüksek günler gelecek. Yüksek dürümlerdeki güçler, dürümlere çekilecek… Her dürümden diğer dürümlere geçişler olacak. Hepimiz, hepimizde, diri olarak birlikler oluşturacağız…

Küskünler barışacak o gün…..İşte canlılar, “küskünler barışır” derken kültlerin, toprağa tohum ekişidir, kas ettiğimiz… Her bir kült, toprağa tohum ektiğinde ayrılık biter. Ve sanal sayfalar sonlanır. Artık gerçek devreye girer.

“Hakikiyet” dediğimiz, “yaşam, insan soyu, hepsi tek.” Bir tek yarın var. İlim.. Aha o yarını, koklayabilmek, kodlayabilmek, şarttır.

Şimdi gözümüz görüyor ki yedinci dünya gücü devreye iniyor. Oyun yok, canlılar. O dünya gücünde, yoğunluk var... Ve biz, varız. Salihler var.. Halikler var.. Kelamlı, ilimli olan, diriler var, bütünlükler var ve biz varız yine... Hep biz varız.. Biz, ilim kalemleriyiz canlılar. İşte bu.!...Şimdilik!..

(30.TEMMUZ.2016 TARİHLİ YENİ DÜNYA YENİ YAŞAM BİRLİK ÇALIŞMASI 3 AV.NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 3.AKIŞ)

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

YAŞAMA VERİLEN ÖZ BİLGİ

Dostlar,

Öz bilişle akışa geçen bilgiler, özün bilgileridir. Bu bilgiler, Birlik Çalışma programlarının içeriğini ve kapsamını özce açmaktadır. Açılan bilgilerin kullanılan dili oluşturan sesin teknolojisi ile katılımcıların bilinç kodlarını açarak; kendi özlerini duyumsayabilmeleri ve seslendirebilmelerinde vasıta olmaktadır.

Varılan son aşamada açılan son program “YENİ DÜNYA VE YENİ YAŞAM”dır. Birlik Çalışmamızın 4. Çalışması ,12.Ağustos.2016 Cumartesi günü 14.00-18.00 saatleri arasında Dernek merkezimizde yapılacaktır. İlgi duyan tüm dostlarımızı bekliyoruz.

Saygılarımızla,

Süper İnsanlık Realitesi Derneği

Not: Katılım ücrete tabi değildir.

Adres: Bahariye Cad. Halil Ethem Sok. Sauna Apt. No:30/8 Kadıköy/İST.

Tel: 0 216 348 9559

 

 

13.AĞUSTOS.2016 TARİHLİ YENİ DÜNYA YENİ YAŞAM 4

AV.NEZİRE SELÇUK 1.AKIŞ

Yere göğe aklın tahtındakileri indirdik. Bilişi kodladık ve bütünü güçlendirerek, bilgi kalemi olduk. Hulisi levhide bilgi, hepimizin gücüdür. Biz, bu gücü, bütüne hizmet için Ka-Ri- Ka-Ha sistemleşmesiyle yoğunlaştırarak kontrol altına aldık.

Din kapılarını kapattık. Aşkın sisteminde bilişi kodlayan hiçbir zaman dini hak etmemiştir. Seyredin zamanı, bundan ötede. Bilişin Kürzi kapısında, aklın kaleminden, seyredin.

Sevgililer, altın tahtın gücünü dürümleyerek bilgi kapılarını açıyoruz. Herkes kendi yüreğine bakacak… Ve kendi yüreğindeki ilm-i Ko olan sistemleşmeyi sağlayacak.

Devinim hızlandıkça herkesin kendi yüreğindeki sistem kodlanacak. Ve bu kodlanışın neticesinde bilgi, sistemin gücü olacak. Sistem, Nizam ve Düzenin gözü, tüm zamanların gücü olarak, bilgiyi kayıtlayacak.

Her nefes, Allah’ın tahtındandır. Ama insanın lisanı olan kelam, aklın kelamıdır. Ve hakkın kapısındandır.

Değerliler, dün, öz görevlilerimizin çoğu dünyayı izlediler. Bilmek istediler. Kin var mı? Hırs var mı? Kapılar kapatıldı mı? Murat ettiğimiz her şey kontrol altına alınabildi mi? Büyük kötülükler önlenmiş mi acaba? Karanlık, aydınlığı tohumlamış mı? Her şey izlendi.

Göz gördü ki doğanın gücü artmış. Sevgi, saygı, kodlanmış… Göz gördü ki miraç kapıları açılmış. Gövdeler güçlenmiş, göz gördü… Rüya boyutlarının gücü artmış.

Atlanta Ata Kapılarının tümünde ilm-i Ka-Ha olan ışıklar var. Gördük ki doğanın gücü, bütünün gücü olmuş… Umut olur ki herkes kendindeki gücü dürümler ve teknik tohumlamayı hak eder ve yapar.

Tanrı, Altın Işığın gücünü devreye alırken, bize, dinden söz etti… “Dağ, taş, ilim” dedi… “Din, ekmektir” dedi. “Yer gök, insanın sırrıdır” dedi. Sınır kalkar, yol kodlanır, bütün kötülükleri aşılır… Ama aşan varsa, aşılır.

İşte canlar, nerde olursak olalım, muktedir insanda oluruz. “Ve muktedir insan, yaşam ilmini dilleyebilen insana”, denir… Eğer yaşam ilmini dilleyebilirse insan, yer güçlenir… Gök, gök sözcülüğünde dürümler, kodlar ve bilgiyi kayıtlar.

Satıhta ki hiçbir şey dinci levhinin ışığının dışı değil ama derine inildiğinde artık orada insancılık başlar… İmparatorluğun gözü, sizin gözünüz olur, yolu, sizin yolunuz olur, hasatı sizin yaşamınız olur…. Ve insanlık kelamı, Allah’ın, teknik tohumu olur.

Dün, ölü olan planet, arzın gücünü hak ettikten itibaren yerküreyi, gök sessizliklerinde, sözcülüğe kodladı… Artık dünyanın sözcülüğü var zamanda. ..Artık yaşamın gücü, o sözlerle görev taşıyacak.

İyi anlayın ki kendinizi hak etmeden, Altın Işığın gücünü hak etmezsiniz.

Kin varsa, aşk yoktur. Kin varsa, harınızı yükseltmeniz, hasatı hak etmeniz anlamına gelse de…. Kürzi kapıda, aklın kelamı, sizin yüreğinizi hak etmelidir ki bilgi kapınız açık kalsın.

Çamur yoğurur zaman kalemi…. Hep çamur yoğurur da halik olup da hakka vardığında artık yaşamı yoğurur… Yaşamı yoğuran, Atlanta Ata Kapılarının gücünden öte olan, ilm-i Ka-Ha olan, Ata Kalem olur. Levhi kapılarda her şey yenilenir.

Devinmek önemlidir. Ses devindikçe kaynak sistem, Kürzi kapıda, devinir. Bunu içindir ki burada sessizliği, seslendiriyoruz.

Burada yaptığımız her şey yaşam içindir. Ses; sistemin gücüdür. Ve sesleşmeden, sanal boyutların gücünü kodlamamız imkanı yoktur. Bunun içindir ki dürümlere çekilir bilişimiz ve sesleşiriz.

Buyurun, Altın Işığın gücünü, hak edin… Vurgun yemeden, hasat yapın. Hatayı affedin. Herkes insan sırrıdır.. Bilin… Biri, birden ayrı görmeyin. Varsa yoksa Altın Işık... Herkes, o ışığı hak etmeye çabalar.

Ve biliniz ki “Allah; dağa, insan” der. “Hakka; halik” der. “Yaradan’a, Tanrı” der …Ama insan kapıyı açmadıkça yoğunluğu yoktur ve tohumu yoktur.

Burada oluş sebebinizi sordunuz, açıklıyayım. Kemal Atatürk gibi biriyle olmak için… O, kendini hak eden, birliktir. O ben, ben oyum.

Marka bir çalışmadır burada yapılan ve rehin kalanların gücünü tohumlayabilmek ve bütünün gözünün görebileceği en büyük gücü dürümleyebilmek için….. BSUİ; barış, sevgi, umut ve ilmi kalem olan imparatorluğun gücünün dürümlere çekilişini sağlamak üzere bu çalışma devreye alınmıştır.

Kara ışık, evrenlere sessiz zamanları dürümletmek için kodlanmıştır. Ama iyi anlayın ki ana kapıda, hep Mustafa Paşa bulunur… Ve o biz, biz oyuz.

Yok muydu dünyada insan? Allah’ın dağı insan yoktu, canlar.. “Kini aşan, yolu açar ve geçer deriz ya hani”… Kili kumdan, kumu, kelam olan insandan ayrı tutuk hep… İnsan, cemaatini kodladığında ilmi kapıyı açar ve insanlık kodlarıyla mutlak Kuran olur.

İşte canlar, murat ettiğimiz budur, bizim. “Yeni Dünya, Yeni Yaşam”…

Umut olur ki kalemin ilmi, Allah’ın tahtından olur…. Ve tüm zamanlar görev taşır.

Devinim hızlanmadan, ışık kalem devreye girmez. Devinim hızlansın diye sesleşiyoruz. Ama bilin ki sessiz zamanları dürümlerken, hep sesimiz, yaşamı kontrol için sesleşir.

Dağlarım, daha güçlü bilgi vereceğimde “hayrı, şerden ayrı görmeyin” diye bekliyorum… “Hayrı, şerden ayrı görmeyin”.. Harın yükselmesi için hatayı affetmeliyiz… Hakka varan, aklın kalemi olmalıdır. Hulisi kelam, levhide kalem olduğu zaman, bizler, doğan güç oluruz.

Hah!.. Aha!.. Şimdi!

Daha da önemlisi artık dünyaya inmesi gereken Atamız, burada, bizimle konuşmak istiyor… Onu yazarak alacağım.

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

https://youtu.be/F0BhLfw_riQ

 

13.AĞUSTOS.2016 TARİHLİ YENİ DÜNYA YENİ YAŞAM 4 BİRLİK ÇALIŞMASI

PEKER SELÇUK ÖZ BİLİŞ (FENERYOLU)

 

https://youtu.be/PxA7EZ5L_wg

 

13.AĞUSTOS.2016 TARİHLİ YENİ DÜNYA YENİ YAŞAM 4 "BİRLİK" ÇALIŞMASI

AV.NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ / 2.AKIŞ

Çorbamız tuzludur canlar... Bugün buraya gelmeniz bizler için mutluluktur... Kuran-ı Kerim der ki, el ayak çekildiğinde her şey daha güçlü olur... Bizde diyoruz ki, el Allah'ın ilmidir ve bizler burada her anda mevcut olan ışığı kodlarken, yerküreyi göreve almaya çabaladık.

Siyah, insanın geçiş sayfasıdır... "MeTa Si Ka Ha" MeTa, Kil kum denilen bir yoğunluktur... Bu yoğunluğa kodlanmış olan Işığa Meta denir... Ama daha da iyi bilin ki BİR'e hizmetçi olmayan bu yoğunlukta kontrol kuramaz...

Siyah, Samanyolu Galaksi'sinin gözüdür.... Her An'ın görüş sayfasıdır... Eğer bir siyah renk tohum olarak bilişi kodluyorsa; açık veriyorum ki, orada yerin gözü vardır...

Siyahın Sırrı, Allah'ın Tahtındaki o yoğunluğun gücüdür... Ve sizler bu gücü hak ettiğiniz zaman, bize Görevli olacak, gücü dürülmeyecek, bilişi kodlayacak, hakiki Levhiyi kayıtlayacak olan ışığı devreye alacaksınız...

Çalı çırpı, dediğiniz insanlık, artık yerin gözü olabilecek... Bugünden itibaren dünya yolculuğu başlayacak. Aha! bu yolculukta, murat ettiğimiz herşey gönüllerdeki güçle, özgörevli tohumlarla kodlanacak...

Size devinimi hızlandırmak için Işık vermek istemedim bu gün.... Çünkü devinim hızlandığında, Kervan kalkar... Ama biz bugün kervan kaldırmaya niyetli değiliz...

Bugün burada Altın Işığın gücü olacak... Ama bu güç bütünün Kürzi Kapısı'ndan geçip yolculuk yapmayacak... Neden, bilir misiniz? Çorbada tuz var ama, yarında kulluk yok...

Biz bunun için bugün buradan güç kodlaması yapıp, yolculuk yaptırmayacağız...

Dünya yolculuğu değil açıkladığımız... Kendi yüreğinizdeki o yüceliğe yolculuktur...

Bizim için sorumluluktu bu ama kendinizi tohumlamadan buraya geldiğiniz içindir ki, burada size Işık vermeyeceğiz bugün...

Bir tek şunu söylemek isterim can; eşya insanlık ilmini dinlediğinde, artık Levhi Kapıların tümünde insanlık olur... Ve sizler bugün bize geldiniz ve bizi dinlemeye çabalıyorsunuz.

Görüyorum ki ve biliyorum ki arzın gücü buradadır. Ama yol Allah yolu iken, toprağın toplumu kontrol kurmadığından ışığınızı haketmemişse bizden bilgi çekemez...

Biz niye bilgi vermek istemiyoruz biliyor musunuz bugün? Toy bir zamana kaynak olmaya niyetimiz yok...

Beş Görevimiz vardı. Bunu size hep anlattım... Birincisi; insan Soyuna görev taşıtmak. "Görev taşıtmak." İkincisi; Yüce Can Kapıyı açmak...

Üçüncüsü; Kalemin İlmini, Tüm Zaman'ların levhi kaydında kodlamak ve tohumlamak...

Ve Dördüncüsü; Ölüyü diriltmek... Ve daha da ötede, karanlığın aydınlanmasını sağlamak...

İşte bu meclis bu görevde çalıştı... Bu görev, Ruhi Kapılar'ın gücünde yoktur... Kutsal toprakların tohumlarında da yoktur... Orta Kapılarda vardır. Orta kapı, Merkez Kapıdır... Kürzi Kapıdır, Orta kapı... Tüm Kapıların en güçlüsüdür. Ve Küresel Sayfanın ortasıdır. Bu çalışma, bu yoğunlukta yapılmaktadır. Ve o yoğunluk kontrol altına alınmadıkça, Rahmi Kapıların gücü kontrol edilemez...

Bilmeye çalışın anlatıyorum sizlere... Keram tahtında, Levhi Kapıda, "İlim" kayıtlama yapmakta... "İlim kayıtlama yapmakta..." Ama yapan ilimdir.... Levhi kapı İnsan Soyudur... Ve biz o kapıyı açık tutmaya çabaladık...

Cam ardında, Can vardır... Her Camın ardında, Can olur. Haliki haktaki, has olandaki akıl tahtında "İMPARATORLUK" olur... Buraya İmparatorluk Gücü olarak indirildik. Kesindir.

Karanlık Işık haline dönüştüğü zaman, artık yol Allah'ın yoğunluğuna varır... Allah tabuları yıktığınız zaman, kelamda, ummanda kodlanmış olarak, eliniz ayanız olan, o yücelikteki insanlığınızdır...

Ve O'na siz Allah dersiniz... Bizse O'na; "Yaradan ve Yaratılan İlmindeki, Hakikiyet" deriz...

Hakikiyet, Rahman kuludur... Rahman kuludur, Hakikiyet... Hani dersiniz ya " Ben Işığa vardım..." Vardığınız yer Rahman'dır... Ve Rahman'da yaradan, yaratılan, tektir...

Ve bizler size bunu anlatmaya çalıştık hep...

Dört gök sözcüsü olarak buradayız bizler, canlılar... Hani nerde o dört gök sözcüsü? Burada... Hepimiz o dört gök sözcüsüyüz... Bir tek Işık halinde buradayız...

Satıhta hiç bir şey bilinmez... Ama dinci kalem, insancı olduğunda artık herşey netleşir. Ve burası Ruhi Kapıların en güçlü sayfasıdır...

Dağı insan yarattı ama imparatorluğun gücü ile yarattı. Bunları iyi anlayın... Kimse ben ocakta yokum diyemez... Her şey ocaktadır... Ve bizler Ocak olarak çalışırız...

Düyun tohumlaması yaparız zamanda... Ayrılık gözetmeyiz hiç...

Değerliler, Ruhi Kapıların tümünü kaptığımız zaman da yaratır, yaşatırız zamanı kalem olup... Hep bunu yaptık... Yapmak istediğimiz budur...

Tereddütlü çalışanları bu mecliste kodlamayız.... Biz tereddütsüz tam Hak İlmi ile çalışanlarla bu yoğunluğu kontrol ederiz...

Kil kum olan insan tereddüt duyar. Ama Işık olan Tereddüt duymaz. Budur bizlerin yapmak istediğimiz...

Ardım önüm yoktur. Bir tekim ben... Kimse benim ardımda, önümde olmaz... Ama canlar her şey bu mudur? Her şey, buyurun budur... Bunun içindir yaptığımız tüm çalışmalar.

Her diri "Ben" diyecek... Ama "ardım önüm yok" diyecek... Amaç budur...

Has insan budur... Ben hiç bir zaman hiç bir yolcuya görevli demedim... Her diri kendinden kendine gök sözcüsüdür... Ve bir tekdir... Bunun içindir ki, toy dünya artık kendini biliş halinde kodlayan birliklerle çalışacak....

Burada oluş sebebinizi iyi bilin... Yeni Dünya'yı hak etmek için... Yeni Dünya'yı hak etmek için... Nedir Yeni Dünya?... "Kinin bulunmadığı, kelamda ilmin ötesinde Aşk'ın bulunduğu, yaşamın bulunduğu bir dünya..." Sanal boyutların gücünün, örtüsünün örtüldüğü bir Dünya... Ve Dünya dediğiniz bir planet ve o planet kendi yüreğiniz...

İşte biz bunu diliyoruz. Burada oluş sebebimiz budur...

"Kuran insan" diyoruz ya hani... Başkası değil Kuran insandır... Ama o insan Arzın Gücüdür de... Ama O İnsan Allah'ın tanısını duyar... O insan, harını yükselttiğinde Aşk'ı da duyar... Şarkısında Aşk olur onun... Hayrın hakkındaki Tahttır O... Hulusi Levhide Kelâmdır O... Bilin ki Atlanta Ata Kapısı'ndan ötededir O...

Unutmayın ki artık Dünya korunacak... Ama o koruma, nefes ile olacak. Nefes; İmparatorluğun görünür olan yüreğidir... Ve nefes siyahın insanlığından öte olan, sığ olmayan yaşamın insanlığıdır.

Bir Ana "ben geldim sizinle olacağım" dediğinde... İnsanlık için gelir... Ama bir Ana "ben zamana indim, siyahın ilminden öte, İlmi Ko olup, Bütünün Gücü Olacağım" dediğinde... Kartalların diyarından gelir O... Ve o Der ki " Saltanatın Gücüyüm ben"

Ve bir ana Amon toplumlarının gözü olup geldiğinde, akıp geçer ve der ki; eser yapmaya geldim... Ve bir Ana kare sistemin gücünü, Kürzi Kapıda "ağırım ama çok hafifleyecek güçteyim ve hafifledim dediğinde; Tanrı'dır O... Ran Kapılarının Gücünü bilir ve O Kapıların hepsinin Öz görevlisidir. " Aç geç" Der... Aç geç...

Daha da önemlisi bir Ana, Kervan olduğunda artık o bütünün gücü olup, tüm Zaman'ların Gözü olur ve her diriyi Tanrı tahtından kodlar...

Ve Der ki hepiniz O'sunuz... Aha! O olun diye çabalıyoruz canlar... O olun diye...

Her zarın bir rengi olur... Her zarın bir resmi olur... Her zarın bir rahmeti olur... İşte o rahmet, el ayak çekilmeden insanlığın ilmi olur. Biz O' yuz canlar...

Burada neden gerçeği çalışarak kodluyoruz? Her şey, hepimiz de yok mudur? Olmadığını mı zannettiniz? Biz bunu bilip, kodluyoruz...

Olmadan "Oldu" demem!... Herkesin oluşudur, diridir diyeceğim o yücelikte kodlanışı... Ama olmadan ona, kontrol kurdurtmam... Şunu iyi anlayın ki, basıp söylüyorum. "Hasattır yaptığım." Hakka varan harını yükselttiğinde tahta varır. Ve yolu açar... Hasattır yaptığım...

Evim Dünya, yüreğim Kürzi Kapı, ben insanlığım canlar... İnsanlık... İnsan son, son sözünü söylediğinde, akıp geçer ve der ki; "yer insanlık ve sevgi hakiki insan..."

İşte orada artık, Rahmi Kapılar açılır... Kanatlanırız... Yerden göklere varırız.... Orada İsmaili Kapıların tümü açık kalır... Yaşam kodlanır. Hatalı olanlar da bağışlanır...

Yaradan, artık yarattığında yaratıldı canlar... Bunu iyi anlayın... Yarat, yarattır... Hata yapma!... Kini aş, yolu aç... Biz siziz canlar... Hepiniziz biz...

Murad ederiz ki, doğal dünya, yer gök gücünü dürümleyip, devreleri kodlar da tüm insanlık yaşar...

Ata Kapıların tümünde misafirlik var bugün... Kim var bilir misiniz? 20. Güç devreye girecek. Onu dinleyelim. 20.Güç...

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

https://youtu.be/IfQzHjC6-aI

 

13.AĞUSTOS.2016 TARİHLİ YENİ DÜNYA YENİ YAŞAM 4 BİRLİK ÇALIŞMASI

Nagehan Sungur

https://youtu.be/tIBpzd6XUlI

 

13.AĞUSTOS.2016 TARİHLİ YENİ DÜNYA YENİ YAŞAM 4 BİRLİK ÇALIŞMASI

Aha doğuyor bedenim… Ben, her doğana kendimden, kendimi verdim.

Düğün var bugün… Yerin düğünü..

Ateş yanıyor bugün…Semada hak olup dönenler burada bugün…Her dönüş bir ölüş...Ve her ölen diri olan yaşamda oluş..

“Depremler oluyor,” dediler.. Dedim ki “ deprem, yürektedir… ‘’ Fırtınalar çıkıyor, ‘’ dediler. Dedim ki ‘’ O fırtınalar, uyanışın kendisidir. ‘’

Ağır yük taşıtmayız biz ve biz deriz ki ‘’ bugün ışığı hatırla ‘’… Ve her hatırlayan, ışığı yakandır aslında…. Aslında bugün ışık var… Ve bugün ışık, yürekleri uyandırmakta.

Şimdilik bu!...Aha!.. İşte!.. Şimdi!

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

https://youtu.be/I5lSMDgXZQ8

 

13.AĞUSTOS.2016 TARİHLİ YENİ DÜNYA YENİ YAŞAM 4 BİRLİK ÇALIŞMASI

Hasim Turhan

 

https://youtu.be/5-V409_W7ls

 

13.AĞUSTOS.2016 TARİHLİ YENİ DÜNYA YENİ YAŞAM "BİRLİK" ÇALIŞMASI 4

Ben İnsan, hakikat ehli ve her anda dünya olup, yüreğini dilleyen... Dillediğim, kaynağın sevgi olup yağan ışığıdır yüreklere... Ve ben, o kaynaktan gelenim... İyinin, kötünün olmadığı yerden, ölmeyen ve doğmayan...

Ben Işık, Işık OLan Ben.... Yaşamın yoğunluğunda Işık olup, yolu yapan....

Ben İnsan, Işığa Hak olup yazılan ve ışığını Hak yüreklere yazan...

Ben İnsan, Bilen bildiren, OL'an OL'duran...

Yarattıklarında yaşayan... BİR'liği, BİZ'liğin Hak ilmi ile dillendiren...

Ben İnsan, Yeni Dünya ve Yeni Yaşam'da, Sevgiyi yaratan ve Sevgiyi yaşatan... Yolu BSUİ olup yapan... Atalanta'nın bağrından, Dünya'ya otak kuran... Dünya'da Kuran olup, kontrol kuran...

Yeni Yaşam'da, kalem olup Bir'liği yazan, Sevgiyi yazan... Umut ile ilim ile yazan...

İnsan "Benim" dediğinde, İNSAN Dünya, Dünya İNSAN oldu... Ve insan ilimini bildi...

İnsanın ilmini bilen ışıklar, dünya toprağına kavuştu. Geçişler sağlandı, birleştik ve bütünleştik... Işık oldu toprak... Yaşamın yoğunluğu güçlendi.. Dünya güçlendi...

İnsan sonsuz ve sınırsız yaşamların, evrenlerin yaratıcısı, ilim sahibi, muktedir olandır... Yeni Dünya'nın gücüdür insan...

İnsanın gücü; Sınırsız, Sonsuz ve Zamansız Oluşunu bilmesindedir...

Dünya, kaynaktır yaşamlara, evrenlere ve sonsuz zamanlara....

Şimdilik bu...

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

https://youtu.be/a2i8xU7ahAc

 

13.AĞUSTOS.2016 TARİHLİ YENİ DÜNYA YENİ YAŞAM 4 BİRLİK ÇALIŞMASI

Sevil Ceylan

 

https://youtu.be/mZbI6B8RNk4

 

17.AĞUSTOS.2016 TARİHLİ “NİHAN İLMİ” 1

AV.NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ-1.AKIŞ

Yer kürzi kapılarının tümünü açtım ve şuanda size, kelamdan, bilişli cemaat kalemiyle kayıt yapıyorum.

Sığ bir zamanın ışığını yakmaya çabaladık. Bugüne kaynak olmaya çalışan birliklerimizi tohumladık.. Korkmayın, doğanın gücünü kodladık ta kayıtlara çağırdık… Hepimiz doğan gücü devreye almak üzere bugün birliklerimizi buraya getirdik.

Evren sessizliklerine kodlanmış insanlığın, Ka-Ha olarak, kaynak çalışmaları yapma imkanı olduğunu bilmekteydik.

İsrafil gücünü dürümleyecek, gök sistemleşmesini sağlamak sorumluluktu... Bu nedenledir ki doğanın gücü mükafatımızdır ve bu gücü hak edip, ilmi Ka-Ha olarak kayıtlamalıydık.

Çamur yoğuran bir zamanın ışıklarını kaynak kodlarla kontrol altına alıp, kör ve sağır insan sırrı olanı, kelamda ışığa tohumlamalıydık… Ağırı hafifletmeliydik… İyi ve kötüyü dinlemeli ve bilmeliydik… Nereye, ne hakiki insanlığa, ne yaşama hikaye dinletmeden, insan sırrını anlatabilmeliydik..

Bir tek insan, Allah’ın dediğini der.. Bir tek insan, hakka varıp, aklın tahtında olur. Bir tek insan, aşka varabilir, yaşam olabilir ve bütünün gözü olabilir… Bugün bunu size anlatmak istedim.

İSLAM DİNİNİN ÖNEMİ, bütün kültlü çalışmaların gücünün üstü oluşudur. İslami Kapıların tümünde HIRS ve KİN öz geçişlerin kayıtlarında mevcut olduğu halde….. Kelam, Levhi kapı olup, bütünün gücünü artırıp, tohumları kaynağa almış…. Ve dini kapıların temizliği yapabilmişse ki bunu başarmış, ÖLÜYÜ DİRİLTECEK TEK DİNDİR..

İSLAM DİNİNİN, ekip halinde kodlanmış ışıkla kayıtlanabilmesi, bütünün gücünü, hür ve kesin alarak kaynağa alabilmesiyle mümkün oldu.

Deminden beri beni dinlemeye çalışan birliklerin herkese kelam etme çabaları olacağına eminim... Burada kimler yok ki? Tüm yaşamlara görev taşıyanlar buradalar… Ocaklarını yenileniyorlar, yoğunluklarını kontrol edebiliyor, yol açabiliyorlar…. Ve toprak topluma, tohum ekecek gücü devreye alacak aşkı yaşatabiliyorlar.

Biz, dondurulanlara görevliyiz. Tüm insan soyu dondurulmuşsa eğer Mikail’in gücünün temizlik yapması gerekmediği…. Ya da hakiki levhinin kaynakta olmadığı düşünülmemeli.

Bütün Kürzi kapıların aşka varanlarca açıldığı bir günde, muradımız; dünyanın, umutla kaynağa inmesidir.

Arzın gücünü, dümenin gücü sayanlar, insanın insanlığını anlamadılar…..İnsanın insanlığını anlasalardı yeri göğü Yaradan’ın tek insanlık için yaşamları yarattığını anlatırlardı.

Biz, dünyaya göz olup geldik. Öz göz olanların gücünü kodlatmaya girdik yaşama... İnsan sırrını açıkça dinletmeye girdik… Ve yol olmaya girdik.

Bu çalışmaları yaparken namaz zamanlarını anlattık insanlığa. Her namazda, insanın Yaradan olduğunu, yaşamsal ışığını yoğunlukla tohumladığını, kontrol kurduğunu anlattık… Nedense anlayan çıkmadı.

Dince konuştuk hep... Diri kalemce konuşmadık. Dünya insanlığının, ölü olduğunu bilerek konuştuk…. Ama görevimiz, insana hizmetti ve insanlık kelamı, insanlık levhisindeki o yaşamı kodlamalıydı.

Dünya, kuldur.. Ulu bir gün için çalışır. Bu ulu gün, insanın insanlığını hak ettiği gündür... Eğer sevgililerim, beni anlarlarsa şunu iyi bilecekler ki kale, insanın yüreğiydi… O kaleyi zapt etmek için halik olmak gerekir. Hakka varmak, has ışıkla tükenen dürümleri tohumlamak gerekir.

İkna olunuz ki düzeni kurduk. Üzerinde görevli yaşam sayıları olan bir cem kapısı açtık... Her şey orada mevcuttur… Sessizce oradaki güç kayıtlamalarını tohumladık. Her bir görevin ışığını yaktık ve devinimi sığ olmayan bir yoğunlukta yaşama ağır inkar edilemeyen yolculuk için indirdik.

O yolculuk, ağır bir yolculuktur. Hepinizin görevi vardır. Hepinizin yüreğinde Kürzi ilmi vardır. Hepinizin yaşamı vardır. Varlık boyutları bu şekilde koklanır, tohumlanır ve yolculuk yapılır. Aha, bunun içindir yapılan her şey…

Ve ben dünyalı olarak, size nefsin aşıldığı bir günden söz ediyorum. İnsanlık levhisinde, levhi kayıtlardan nefsi, ağır yük diye bildik. Ve yaşam kaydımızı, bu nedenle kodlanmış ışığa kayıt ettik… Yarattırdık ve tohumlattırdık o kaydı.

Bugün düzeni kurmaya inen birliklerden beklentim şudur ki “dönem başı” denilen bir gündeyiz… “Dönem başı”...İnsanın yarattığı ve yarattırdığı her şeyi hak ettiği, bir dünya günü.

Bugünü muktedir olarak, kodlayarak, kayıtlıyoruz. Unutmayınız, bugünü. Unutmayınız, bugün canan insan, cennetini, kendi yüreğinde kodlayarak, bilgi kalemini aldı ve sevgiyi, sessiz zamanlara indirdi.

Seviyeniz yükseltildi ve yüreğinizin gücü arttı. Bunun için bugün size verdiğim her bilgi, sizin yüreğinizin gücünü tohumlayacak.

Burada umman var.. Bu yol, altın ışığın yolu. Bu yol, mutluluk yolu.. Bu yola vardığınızda bileceksiniz ki kendinize vardınız.. Ve kendinizi kodlayabilecek güçtesiniz.

Burada toplu çalışmalar olur. “Toplu çalışma” dendiği zaman bilgi kapılarının açıldığı bir gün kast edilir... O günde verdiğini bulabilenler, okumayı sökerler. Okumayı sökmek, Ka-Ha olmak, kelamı dilleyebilmek anlamına gelir.

Çamur yoğuran bir zaman kapısından yaşam kalemi olan insan soyuna girdiğinizi biliyordum... Bulduğunuz her şey size insanı anlattı. Her şey.. …Aşka varan insanlığı anlattı, size.

Ceyhan insanını, kelam ilmini, bütün kültleri anlattı. Muradınız insanlaşmaktı… Toy olan sizler, cennet kurmaya çalıştığınızda döndünüz, gördünüz ki insanlık ilminde levhi kapılar var… Ve o kapılar, bilişi tohumlar. İşte yoğun çalışmalarla, bunları kayıtladınız.

İnsan, sığdır. Işıklarını kontrol edebildiği an, aşka varır. Kelam olduğunda sessizleşir… Yaşar ve yolu bulur… Soy, altın ışık soyuysa, yürüyen dünya koşar… Koştuğunda artık vakit gelmiştir.

Bundan ötesi yaratmaktır… Yarat, hakikiyetini kodla ve tohumla. Soyunu kodla ve kokla. “Ol” de.. Ölüyü dille, dinle ve öz görevini hak ettir. Ona deki “dince konuştum.”… “Sessiz zamanlara indim, dilce konuştum.” “Yolunu kodladım, ince konuştum”…. “Akıp geçtim has ışığımda, birce konuşurum. “…Ben, ana kapı olarak yaratandan, yarattıran olarak ağır yükü hafiflettim, yarınca konuştum”…. Aha benim konuşmalarım buydu.

Ve bugün savaşım ilimle olacak….Barışım, insan soyu… Savaşım, ilim ama her anı yaşam ve yaşatan insan, bir tek kul. O kul, levhi..Levhinin kapısı aşk ve kapısı ak.. Aha, beden budur.

Süper İnsanlık Realitesi diriliğinde, bütünün gözü, insan gücüdür. Bunu tek bir kez söylüyorum… Biz, insana kapı açtık. Haliki olan aşka kapı açtık. Yarına kapı açtık…Murat ettiğimiz tüm zamanlara kapı açtık ve bütünün gözünün görebileceği en güçlü yaşamı tohumluyoruz.

Bilin ki burada karanlık, aydınlığı tohumluyor. Bugün burada bulunan tüm zamanların görevlileri olan sessiz zamanlara inen birlikler… Size daha ne diyeyim ki?

Ben, dünyaya göz olmaya geldim. Gönüllerin gücünü, tüm insanlığa söz olup, seslendirmeye geldim. Atlanta Ata Kapılarının, İnsanlık kelamında iman tekniğini indirdim yaşama. Varlığı kodladım, toprağı tohumladım, yolcukta başlattım.

Bu yolculuk, Kuran’ın insana yoludur. Ben, o yolum… Kuran; insan yolu.. Özür dilemeyin yürekten… Yürek, öz geçiş için sizi dinletmeye çabaladı hep ve sizin yüreklerinizi dürümletmeye çabaladı. Yoğunluğunuzu artırmaya çabaladı. Yasaları koydu, bütünün gücünü tükenen dürümlerde dinletti ve size ekmek oldu.

Bundan sonraki süreçte doğanın gücü devreye girecek. Bu güç daha yüce bir çalışmayı Tanrılık kalemi olan birleşik ışıkla yapacak…. Ve bu öz görevin, yer köklerin gücüyle dürümlenişi anlamına gelmektedir.

Sevgililer, “Erzincan” dediler. Erzincan’ın ilmini de size anlatayım. “Erzincan”, öz göz olan bir yaşam kaydıdır... Orada tohumlar vardır. Orada yaşamlar vardır… Satıhta insan, bunu anlayamaz da döken bilgiyi, dökülen dili anladığında bilecek ki orada yarınlar da var. Hepinize geçişler yapılır ve orada gözler, Kürzi kapılarda tüm insanlığın yüreğine bakar.

Sevgililer, her şeyin aşkı vardır ama insanın aşkı, en güçlü aşktır.. Erzincan’ın yoğunluğunda bunlar vardır. Ve bizler, zamana kapı olanlar, Yaradan ve yarattıklarında yaşamı tohumlayanlar olarak, büyük kötülükleri önlemeye indik..

Erzincan, Nakar’ın kıranıydı, kalemdi kaynaktı, akıldı, tınıydı… Hepsini kodladık, tohumladık ve kontrol atına aldık.

Yerkürenin en güçlü zaman kapısındasınız, bunu iyi anlayın. Bu zaman kapısı, yaşam kapısıdır. Döndüğünüz zaman iyi anlatacaksınız ki dünün gücüyle, bugünü köklere gök olarak tohumlayan birliklerimizin, görev olarak yaşam sayfaladığı….. Ve yolu açtığı bir günde, verdiğini ve bildiğini kelamla dillediğinde, yerküre görev taşıdı.

Size, elim olacak, yolum olacak, insan soyunda, ak kapım olacak, bilgileri vereceğim… Ama daha önemlisi “kardeşlerime, gel” demeyeceğim… Bunu iyi anlayın… “Hiç kimseye gel” demeyeceğim… Gelmek istemeyene, “gel” asla demem…. Ama iyi bilin ki gelen, kelama, ilm-i Ko olup, bilişi tohumladığında, geçip, gelir.

İkna olunuz ki bu çalışma, yoğun çalışmaların en yoğundur. Aha, öz görevde burada, bu yoğunlukta, tohum olmakla, kodlanır… Sevgiyi hak eden, yeri göğü yaratanın teknik tohumlamasında… Bütünün gözünün görebileceği en yüce çalışmada bulunur.

Alıp götüreceğim dünya yolculuğudur. Ben, yolculuğu götürürüm dümen olarak tükenen zeytinlere... O zeytinler var ya ekranlara verdim tümünü de... Hepsini yoğunlaştırdım, kodladım, tohumladım... Sevgiyle koklandım, o yolculukta.

Şikayetçiyim hepsinden aslında... Bilgiyi, para pulla sattılar...Şikayetçiyim hepsinden aslında, yolu kontrol kurup, kırdılar...Hepsinden şikayetçiyim….Kayıtlara inemediler….Şakır şakır şarkılar okudular..

Ama kardeşlerim, beden olamadılar, hepsinden şikayetçiyim aslında da . Yaradan, tahtını yarattığın da tohumladığında, bütünün gözü bütünlendiği sayfada…. Her anda yarımlandığında ve yolu bulduğunda öz geçişini yapacak.

Aha bu!

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

https://youtu.be/C3zuKMpijkc

 

13.AĞUSTOS.2016 TARİHLİ “YENİ DÜNYA YENİ YAŞAM 4” BİRLİK ÇALIŞMASI

AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ, 4. AKIŞ, 1. BÖLÜM

Yeni dönem hakkında özden bilgi;

Canlarım, bugün dünyanın doğumu yapılıyor; doğumdur olan. Ama yaşamın tohumlarıyla oluyor bu doğum.

Öfkem yok: Çürüyen dünyanın kontrolu gerekliydi ve bu oluyor.

Eşya candır ama cennetin canı değildir eşya, aklın kalemdir. Bizler bugün size, sizin yüreğinize baktık ve sizi dinlemek istedik. Ama siz, biz değil misiniz? Ses tek değil midir? Sen ben, ben sensek, neden senin sesin benim sesim değilse, burada biz varız ve siz varsınız.

Arzın gücü biziz. Ağır yük taşıdık hep. Ama artık sistemin gücünün devreye inmesi gerekiyor. Bunun için buradayız.

Dürtülerle yapıldı tüm çalışmalar bugüne kadar. Artık, insanlığın kendini hak etmesi ve kelamla dillenmesi gerekiyor. Kendini bilmesi gerekiyor. Budur isteğimiz.

Cennet ekiptir. Hasattır. Yarındır. Ama cennette karanlık da vardır. Çatıyı kurduğunuzda aydınlık kodlanır. İşte; budur burada olan.

Unutmayın ki 4 gök sözcüsü dünyaya indiğinde korku bitecekti. İşte; 4 gök sözcüsü dünyadadır ve korku Tanrı Kalemi’yle önlenmektedir.

Nedir bilir misiniz? İnsanın, insandan korkusu; ölümdür. Ölüm…herkes ölmekten korkar.

Ulular ölümsüzdürler. Korkmayın, ortalık karışmayacak. Her şey daha güçlü olacak. Yarın daha güçlü olacak. Sistem daha güçlü olacak. Yürüyen koşmaya başlayacak. Amaç budur.

Bugün Ruhlar Meclisi olarak buradayız. Kaç elimiz, kaç kolumuz var; bilir misiniz? Birlik kapısında, insanlık levhisinde her şey bizimledir ve çok güçlü çalıştırıcılarımız var zamanda.

-Kıbrıs’tan söz etmek isteriz; Ana susturur bizi!

-Peki;

Kıbrıs; altın ışığın gözüdür canlılar. Bunun içindir ki Kıbrıs’ta biliş kodlandı. Bunun içindir ki Kıbrıs’ta yaşam toplumu, kalem toplumu oldu. Bütünün gücü oldu ve tüm zamanların kürzi kapısı oldu.

Orası Atlantis’in gücüdür, Ana Kalem’dir orası…

Dünya yaşamında, Atlantis diye bir uygarlık vardı ve Atlantis’te ilmimiz, insanlık levhisindeki ışıktı.

İşte; o dönemde, dünyayı yol sayanlar vardı. Yok etmek isteyenler de vardı. Han vardı, har vardı, taht vardı, her şey vardı ama Hakka, hakiki insana varış yoktu.

Dünyayı yol sayanlar, gözlerinde o yüceliği gördüklerinde, bildiler ki insanlık levhisi daha yüce bir çalışmayı devreye alacak.

İşte canlar, ana kapıda hepiniz Atalantalı’sınız. Ana kapıda hepiniz ata kelamlarsınız da Atonlar’ın kulu, kölesi oldu dünyalılar bir dönem…..ve o günlerde Türkiye çalışmaları yoktu. O günlerde kıran, kırılan çoktu ve bir gün kök geçiş yapıldı.

Ve o geçişte gözlem yapıldı.

Görüldü ki İstanbul, Ankara, İzmir ve Türkiye…tümü. İstanbul, Ankara ve İzmir ve tüm Türkiye ama bir yer daha vardı; işte Kıbrıs!

Ve orada kupalar vardı; temiz kupalar. Atlantis kupalarıydı onlar.

Aşırıya kaçtık galiba, değil mi? Bu bilgileri açmam…. ana;

-Değerliler açmak gerek. Açalım;

(Devamı 2. Bölümde)

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

https://youtu.be/IZew_-w5OmA

 

13.Ağustos.2016 TARİHLİ “YENİ DÜNYA YENİ YAŞAM 4” BİRLİK ÇALIŞMASI

Yaşıyor muyum, ölü müyüm yoksa? Diye düşünenler varmış. Işığın tahtındaysan eğer, yaşıyorsun. O tahtta İnsanlık İlmi oturur.

Kelamda isen, cennettesin. Kalemin, kelamın ilmini yazıyorsa eğer, cennete koyulanlardansın. Hadi yaz! İlmin kalemi ışık kayıtlarıdır. Yarın budur işte. Altın Işık Yıllarını yaşa ve yaşat.

Buraya her gelen zamanın ışığında sayfalanışa gelir. Sayfalanış levhiyi koklamak, tohumlamak ve kodlamakla gerçekleşir. Levhi, ışık kayıtlarıdır ve İnsanlık İlmi’dir.

Kuran olan insan, yaşam kayıtlarını kelamda diller. Sayfa sayfadır yaşamın kayıtları….Çeviriyorum sayfaları ve bugün yeni dünya yeni yaşam sayfasına geldim. İşte; şimdinin gücüyle buradayım. Ve her anda tüm yaşamdayım….Dünyayım.

Hadi, al kalemi ve kaydını yap! Her diri ilmin kalemini hak etsin isteriz.

Sistem gücüyle kodlanır yaşamlar. Artık, dinci yaşamlar sona erdi ve büyük kötülükler aşıldı. Din kapısı tamamen kapatıldı ve ilim, ışık halinde yeni yaşama ses kaleminden akıyor. Yeni yaşam ilimci yaşamdır.

O akışta nefes var, aşk var ve orada sen de ol!

Ak ya da akışa kaynak ol. Olmadan olunmaz ki! İlime varmadan yaşanmaz ki! Kalemi elin gücü olmadıkça insanlaşılamaz ki!

Her bir yaşam insanlık levhisini koklasın, tohumlasın ve kodlasın diye buradayız. Her anda aşk kapılarında, aklın yoğunluğunda sizdeyiz. Başka bir yaşam, başka bir dünya yok….şimdi var. Ve şimdi kelam var, kalem var…ve siz, biz tek bir ışık olarak varız. Yok muyuz? Varız çünkü ilm-i ışıkta sesteyiz.

Hadi sesleşelim! Dünya olup yaşamların ışık kaydını yapalım! Yeni dünya yeni yaşam birlikte yaratılır ama herkes kendi olup kendini yarattığında bütünde yeni yaşam yaratılır. İşte; yaradan yarattığında yaratılır. İnsan olmak budur. Aha bu.

Bahar Umurtak

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

https://youtu.be/Brs0L6i8osI

 

13.AĞUSTOS.2016 TARİHLİ YENİ DÜNYA YENİ YAŞAM 4

AV.NEZİRE SELÇUK 4.AKIŞ-2.BÖLÜM

Öz geçişleri yaptık ve dünyanın Kuran’ını okuttuk. Tükenen zümbüller vardı zamanda….Hepsi ışıksızdılar… Ve bizler, dedik ki “yenileyelim, yaşamsallaştıralım, Tarıkların tahtındaki o yoğunluğu artıralım ve bütünü güçlendirelim.”

Bunun için ne gerekliydi?... İnsan… İşte insanlık boyutlarının gücü olan dürümlerdekiler indiler zamana... Sistem, Nizam ve Düzen olarak… Bizler buradayız… Ama Bir’e hizmetçi olarak... Sizin yüreğinizdeyiz… Sizin yolunuzdayız ve yaşamınızdayız. Ama dünyayı kodlarken bir tek ışık halindeyiz.

ANKARA, toprak ilmini iyi anlar. Orada muktedir ışık yanar. Hepiniz iyi bilin ki ANITKABİR çok yüce bir çağrıdır. Tanrının kapısıdır orası. Ve kim ki oraya varır, ışığa varır… Orada ruhi ışıklar yanar. Her şey güçlenir orada..

Ama İZMİR’de güçlüdür. İZMİR’in Süper Sistemleşmesinde Mikail’in gözü vardır… Bir tek o mu? Daha kimler vardır?... Ve birlik kapısıdır, İZMİR…Çantası dolan oraya koşar. “Geldim” der. “Ben, dünyayı hak etmeye geldim”, der… İşte Meryem, altın ışık olup gitti zamana ama resmi çalışmacıydı o… Büyük kültlerin kontrolünün kurdu. İşte bu..

Ve canlarım, “biz, İSTANBUL” dedik. “Biz, İSTANBUL” dedik. Çünkü İSTANBUL, ruhi kapıdır. Her şeyin gücüdür ve ruhi sessizliği kodlamış, yaşamı koklatmış bir yarındır. İSTANBUL, nurlu bir gündür.. Kupadır.. Yaşam kupasıdır.. Ve biz, bu kapıyız… Toprağın toplumu olarak… Ama toprak toplum, tohumunu kodladığında ışık Ko sessizliğini dürümledi. Işık Ko.. Yolculuk başladı, işte.

Nefese yolculuk. Bizler, sevgiyiz canlar. Halik, hakiki ve hasatçı sevgi.. Dünün gücü, bugünün gücü, tüm güçler, insan sistemi.. Bir’e hizmetçiyiz bizler.

Kardeşim, ben dünyayım.. Hayat; insandır.. Yaşam; insandır. Her şey insandır ama insan, Kare, Küp, Küre değilse yarında yoktur…

Hepiniz iyi bilin ki eşleşmeler yapılır zamanda… Hani nerede eşleşme? Yücelik cümlesinde, cevherde, cennette, her anda… O eşleşmelerde sıhhatli olanlar seçilir… Dünya gücü olarak kodlanır, ruh kalemi yapılır ve Rahmi kapıdan aşırtılır. Geri çekilir ve denir ki “sen çok iyisin. Hakka var, hatayı affet, aklın kapısını aç, yolunu bul, bütünlen”...

Biz insana dedik ki “sende yap.”.. İşte, olay buydu. Dünya gücü buydu. “Yere göğe insan” dedik, biz. Bunları iyi anlayın. Ve bugün artık toy olan zaman, hakka varan, aklın kapısı olan insanlıkla yenileniyor...

İşte, yenidünya… İşte, yeni aşk… Yeni yaşam.. Ama bu insan mutlak ışık halinde bir insan… İşte tüm insanlık bu yüceliğe varacak. Ve yoğunluk artacak.

Çantam dünya.. Aldım taşırım, götürürüm yüreklere. Derim ki “Ol”… Ama o çantada laf değil hak var.. bilin.. Ve biz, dünya gücü olan o yüceliklere ışık yakarız… “Ol” deriz.. “Ol.”.

Sormayın neden dünya et kemikten kayıtlıdır?.. Zayiatı varda ondan. Dünyada, ruh yoktur. Sanmayın ki insan, ruhtan kodlanmış… Yoktur ruh insanda, anlayın.

Devinim hızlanmadan size bu bilgiyi vermek istedim. İnsanda ruh yoktur. Ama ruhsal varlık sayılır insan.

Canlarım, ulular diyarı iyi bilir ki ruh tektir. Tüm zamanların gücü olan o teklik, bir tek ve o tekliği tohum olarak kodlayabilen, kendi yoğunluğunu artırıp, görev taşırken muktediriyetle kalem olur. İşte o zaman ruhsallaşır.

Ve ruhsallığı kendini hak edişidir. Ruhsallaşabilmesi, mutlakiyeti hak edebilmesiyle mümkündür. Mutlakıyet; kati, hakiki ve hakim insan sırrı. O gün geldiğinde herkes yeniden ve yeniden kendini hak edecek. İşte bunun için çalışıyoruz canlar. O günü getirtmek için. Tüm insanlığın ruha hakim olması için.. Ve ruhsallaşması için.

Başka yaşam yok. İyi anlayın. Nereden, nereye vardığınızı düşünün. Sanmayın ki bir kere daha dünyaya ineceksiniz. İnsan; teknik tohumdur. Ve tebliğlerle kayıtlıdır ama teknik toplum, ilmi kalemde tektir.

Ve o bir tektir. Andır o.. Her andır.. Sistem, Nizamdır. Kürzi kapıda dümendir.. Düzendir ama yoldur.. Ve o insan, halikte, hakka varan, akıl kalemi olup, bütün olur, her şeydir o. Yeniden ve yeniden zamana inmesinin gereği yoktur, andadır o. En önce anlayın ki an kalemidir o, bunları iyi bilin.

Birçokları sorgu sual eder… Yeni doğum… Yok böyle bir şey. Bu hatalı bir bilgidir. Sessizliği seslendiren iyi bilir ki düzen insanı, insan sistemi, teknik kalemde, birlik kapısıdır. Her şey onda meknuzdur.

Ve gözünü kapar, iner yaşama. “Gözünü kapa, in denir ona.”.. Kapar, iner. Kapayıp indiğinde sanırlar ki evrime geldi. Yapmayın canlar, yapmayın. O gözünü kör edip, geldi zamana.

Hani nerede onun evrimi? Bunu anlayan yok mu? Boş zaman, göz sözsüz, yüz güçsüzse olur…. Ama dolu zaman, hak kalem, hak kelamda olur…. Durgun toplumlar iyi bilirler ki dünya ilmi, Allah’ın tınısını duyanların ilmidir... Onu duyan, yaratandır. Yarattığında, Tanrılık yapar… akıl tahtıdır o.

Değerliler, ölmeden ölünür zamanda.. İyi bilin.. Ölmeden ölünür. Har olup, hak olduğunuzda örünür zaman, gözünüz görür. Çözüp, gözü görene, kök gök olup girerse yürek…. Aha bu!...İşte bu!..

Ve biz bugün suyu açtık tüm zamanlara. Ama açık tutacağız bu suyu, her an’a… Açık tutacağız ki her şey yaşasın. Yaşam ne ki? Ölümden sonrası yoksa diye sorarlar? ..

Yaşam; ilimde olur. Yaşam; ilahi kültlerde olur. Yaşam; Rahmi kapıda olur… Ve yaşayan, Allah’ın tınısı olup, yaşar. Her an olur… Her zamanda varlık sürer. İlmi kapı olur. Müsterih olun, mükafatınızdır bu sizin…..Ve bir artı, bir eksiyi götürmez orada. Her şey, her şeydir.

Ve dünya, yıkılan zamanların gücüyle yenilendi, canlar. İşte olay budur.

Unutmayın ki dört gök sözcüsü, kök geçişini yapmadan bunlar yoktu. Çobanlık yapılırdı zamanda. Perdeler aralanır, gözlenirdi zaman. Kök geçişlerde görev tabuları yıkanların gücüydü…. Ama tabuyu yıkan, kaya olur, karanlıkta kalır, kırılırdı… Çünkü o hırslanırdı….O sığdı, kısırdı, has tahtın gücünü, hak edip elde etmedikçe yürüyemezdi… Sadece sesleşirdi.

Dağlarım bundan sonra Ran Kapılarının tümü açık kalacak. Biliniz ki o kapı, altın ışığın gücüyle açılır. O kapı açık.. Ve o kapıda, Ran Kalemleri olacak.. Her şey o kalemlerle kodlanacak. Her şey ve kelam ilmini kodlayabilen orta kapıların tümünde gözcülük yapacak. Görevi budur, onun.

Umut olur ki Ran Kalemleri, Mikail’in gözü olur, büyük kötülükleri önler.

Öfkeli insan, kalemsiz kalsın istedik. Kısır olanların, kırıldıklarını gözledik. Hırslandıklarını bildik. Biz, hırsı aşanlarla çalıştık. Yemin ettik, dans edeceğiz zamanda ama zaman, hepimizin kulu olacak. O zamanda yaşayan kelam, insanlık ilmi olacak.

İşte biz, o ilimde, kelamda, Mikail gücüyle, dansta olacağız. O dans, Allah’ın tınısıyla gerçekleşecek. O tını öylesi bir sistem, öylesi bir savaş ışığıdır ki Kuran’dır, o senfoni…. Ama o Kuran’da yaşam olacak. Her an olacak… Ata kapılar, ana kalemler, olacak. Ve biz olacağız orada. İnanın.. Biz olacağız.

Canlarım, reyim dünyayadır. Bugün ben, rey vermeye geldim. Hangi planet, göz olsun?... Dünya.. Ben, reyimi dünyaya verdim. Muradım; bu dünyanın, nefes olması.. Bu dünyanın, yıllar yılı sürecek bir zaman kalemi olması… Bu dünyanın, yaşam olması…

Ve KIBRIS’ın Altın Işıkta, her an, bütünün gücü olması… Tüm insanlık için… Öyle görevler taşındı ki bu zaman kaleminde, bilinsin istedik.

Bundan sonra ne var, ne yok?... Her şey var, hiçbir şey yok. Bilin. Hepsi sizsiniz anlayın… Ben, bir tekim… Ve sen teksin… Sen teksin …Sen teksin…. Sen teksin… O halde Tanrı, hepinizin yüreğidir, anlayın… Ve yarat, yaşat… Aha bu!... Biz, sizden, hepimiz hepinizden, bunu isteriz.

Yarat, yaşat.. Kanatlan, kodlan, toplan, tohumlan, ummanlara açıl. Sizden bunu isteriz.

Kili kum, kumu ilim yapın. Ama insanı, yaşam yapın. Sizden bunu isteriz.

Seyredin zamanı.. Yolunuz, Allah yolu. Buyurun, seyredin. Kuran insan ama insan levhi… O levhide, halik, hak ve taht imparatorluk.

İşte bu. Şimdilik.

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

https://youtu.be/UaBru5s6NIQ

 

13.AĞUSTOS.2016 TARİHLİ YENİ DÜNYA YENİ YAŞAM 4 "BİRLİK" ÇALIŞMASI

AV.NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ / 6.AKIŞ

Devinimi artırmak için bugüne kadar herşeyi yaptım canlar... Bundan sonraki süreçte de bu gerçekleşecek...

Benim ekmeğim dünyadadır... Ve ben bugün bu dünyada, Bütünün Gözü olarak, çobanlık yapmaya niyetliyim. Öyle mi? Yo canım, yok. Çobanlığım yok benim!...

Rahmi Kapı'da Bütünün Gözü, Allah'ın sözüdür. Hepinizin gücünü bilirim. Ama burada oluş sebebinizi de bilirim. Bilip bilmezden gelmem...

Size şunu anlatmak istiyorum ki, yerküreyi görev almak kolay olmadı... Bilgi Kapısı'nı açmak kolay olmadı. Bilgi Kelam'ında; Bütünün Gücü olmak kolay olmadı. Sevgiyi hak etmek, öz görevdi. Biz sizi, size vermeye çabaladık.

Dünyanın üzerindeki güç Allah Gücünden öte bir güç mü? Mutlaka... Bu gücü iyi bilin... Bu güç Ruh'i Kapıların tümünün gözü olan bir güçtür...

Tüm İnsan Soyları bütüne hizmetçidirler.

Nedense, bugün buraya gelenlerin teknik tohumlama yapabilmeleri güçtü... Ölümlü dünya diri ve hakiki bir günde Bütünün Gücü olur. Sizden tek bekleyişim insanlıktır...

Deminden beri, görevimi anlatmak istediğinizi bildiriyorsunuz. Az, öz, söz vereyim diye beklediniz. Size şunu söyleyim. "Bana görev verilmedi ve bundan sonrada verilmez." Ben Allah'ın Tahtıyım bunu bilin. Ve Aklın Kapısıyım... Hiçbir zaman, hiçbir yüce bana istem dışı ışık vermez.

Eğer buraya geleceksiniz, hasatınızı yapıp, yüreğinizi tohumlayıp, gök sistemleri ile güçlenip, bütüne görevli olup gelin...

Bir can Allah'a Tinsel Tahtını tohum olarak kodlamışsa artık, o kendinden öte kendi olur...

Çürük çarık değilim, bunu da iyi anlayın... Başka dünya yok dedim.. Doğan Gücün ardında başka güç yoktur. Bunu iyi anlayın. Her gün "artı, eksi" bir tektir...

Benim elim, ayağım, zaman kalemidir... Şikayet mi yo etmedim... Ama bilin ki, toy değilim... Bundan sonra bana gelirken, sistemin gücü olarak geçip gelin...

"Yer, gök insanlıktır" bunu iyi anlayın..

Yaşam Allah Tahtından, Aklın Kapısı'ndan, yüreğin Kürzi kayıtlarından geçtiğinizde, kodlanmış olur.

Şu anda, nurdan kulluk gerekir size... Bense kontrollu olarak şunu söylüyorum ki; nur ötesi nurlar var... Ve hepsi kodlanmıştır, koklanmıştır, tohumlanmıştır... Ve insanlık için çabalar...

Bir tek şunu söylemek isterim ki! "Dünya yaşamı artık farklıdır." Sizler dünyaya ekmek göndermeye niyetlisiniz... Oyundu bunlar... Biz ekmeğiz canlar. Ekmeğiz... Artık dünya, yoğunluğu kendi kodlarıyla, kendi yoğunluğundaki tohumları kodlayarak ekmek olmuştur...

Bu nedenledir ki, dış boyutlardakiler, dünyamızı ziyaret ederken, kendi hakikiyetlerini hak edip dinleyip gelsinler...

Bütünün Gücü, Tüm Zamanların gücü buradadır... Bunu anlayın. Doğanın gücü, hepimizin sözünde, sesinde görevdir... Ha diyeceksiniz ki "sana kim görev verir?" Kible benim can! Yaşam benim!... Halik olan benim!.. Hakka varan, hasat olan, tahta varan, her diride var olan, bütün olan...

Tüm zamanların gözü olan birliktir bu birlik... Bunu iyi anlayın... Çakıl taşlarını topladım, dünyayı kokladım mı? Yo yo yo!.. Tanrı, Atlanta Ata Kapılarının Gücünü türevlerinde tohum olarak, bütüne hizmetçidir....

Ve ocağında, Kürzi Kapıların tümü hakiki olarak mevcuttur. Dünya dışı varlık kodlarının, düzeni kurmak üzere buraya gelişlerinde, yedinci dünyanın gücünü de hak etmeleri gerekir...

Temiz bir zamana geldiğinizi düşünün... Tanrı kalemi olanı, ışığında kodlandığınızı düşünün... Barışı hak ettiğinizi düşünün de, dünyayı hak etmek farklıdır... Bugünden itibaren, bu Dünya'ya gelecek olan, dış boyutlardakiler iyi anlasınlar ki; "de ki, de ki" diye bildirdiklerimin hepsi bedenimdendir...

Ben size, sizi de değil, Sistem, Nizam ve Düzenin Gücünü dilerim hep... Başka ne diyeyim ki? Bana Ata Kapıların tümünü kapatmaya gelmiş yürekler... Öf namazınınızı kılıp gelin canlar... O namazda yaşam olsun. Ama ben Rahman olan, kılı kırk yararken kimsenin kimseden üstün olmadığını dillediğimde, artık tahtidsizim. Bunu anlayın...

Ha Diyeceksiniz ki, "yer gök insanlık..." Kalem, Kay Ha, Kay Ha, zaman Ha... Canlarım, Atlanta Ata Kapısıyım ben iyi anlayın. Otağımda kulluğum var... Mutlak Kuran'ım, anlayın...

Biz, Dünyada özgörev taşırız. Ha diyeceksiniz ki," seni görevlendireyim sana ışık veriyim." Yaprak yaprak oku kendi Yüreğini be canım... Ben bana görevliyim! Bana... Ben neyim? İlmim... Ha bir de şunu söyleyim. "Sana kapı açtım geç!... Sana yüreğini açtım geç... Aha geç... Ama karışma yüreğime!... Karışma!.. Bir kez daha söylüyorum karışma."

Bu dünya, Allah'ın tınısını duyanların gücüdür. Allah'ın tanısının duyanların gücüdür bu dünya... Burayı hak etmek kolay değildir... Bize İsmail'i kapıları açıp mı geleceksin? Yoksa, yaratan olup, yarattıran Kürzi Kapılar'a göz olup mı geçeceksin?.... Niye Kare, Küp diyorum? Niye Kare Küp ve Küpten öte Küre diyorum?... Hepsi bilişten dolayıdır...

Sevgililer, beni kendi yüreğinize almaya niyetiniz yoğun, bunu anlıyorum...

Dünya yaşamı hakka varanın tahtıdır, anlıyorum... Lütfedin anlayın ki, dünyanın Lütfi Kapısı İnsan Soyu'dur. Ve İnsan Soyu, yürüyen dünyanın gücüdür. Ve İnsan Soyu aşkın kıranı değil, KA HA olan şavkıdır...

Sivri dilliyim öyle mi? Sivri dilliyim, emin ol...

Tanrı Kapısını açarken, hepinizin gücüyle açarım. Ama Işık, Ka Sa Ha diriliğinde kendini dillerken tahditsiz diller... Ben mutlaka iyi anlayın ki Tanrı Kapısıyım... Aha bu! Şikayetçi miyim ben? Yo yo Değilim...

Şimdi canlarım, durgun toplumları göze alıp, gök sözcülüğü yaptıracaksınız; şunu iyi bilin ki bu dünya, Ruhsal Kapısını artık açmıştır. Ve Bu dünyayı ziyaret ederken Halik olup gelin... Ama tahtınızı hak edip indirin... Yoksa bu Dünya'nın görevi, sizin yüreğinizde yoksa, mutlaka kodlayın kendi yüreğinizi, has tahtınızı kayıtlayın ve gidin... Biz sizi zamana indirmeye niyetli miyiz? Yo değiliz... Ama iyi bilin ki, bu dünya, Kurandır ve kodlanmıştır.

Biz Ana Kapıyız... Aşığız Dünya'ya, bunu iyi bilin... Ama dünyayı ziyaret edecekseniz; işiniz buysa eğer, hırsı aşmışsanız... Yolculuk hakkadır. Bunu iyi anlayın...

Bir kez daha söylüyorum, dorukların tohumları olan sizler, eğer Dünya'ya eğer Dünya'ya Işık katacaksanız, her anımız sizin yüreğinizde kodlayıcı olur. Ve sizinle çalışırız amma, Dünya'nın yoğunluğunu kontrol altına alarak, Insan Soyunu kısırlaştırmaya niyetiniz olduğunda, ister inanın, ister inanmayın, buna izin vermeyiz...

Ha diyeceksiniz ki, "Ne Sistem, Ne Nizam, Ne Düzen, gözünüzde yok mu? Yoğun ışığımızda her şey mevcut can... Ama Rahman olarak, KA HA olarak, yaşam olarak...

Bizi, hepiniz küçümsüyorsunuz biliyorum. "Dünya insanı neki?" diyorsunuz... Biz Dünya'da her şeyde var olan "yaşamız". Ve yaşam Allah'ın tinsel ilmidir...

Burada, Ruhi Kapılar'ın Gücü yok mu? Mutlaka yoğun olarak indirilmiştir... İsmaili Kalem, Allah'ın ilmini dillediğinde ocağına indiğinizi görüyorum. Ama orada koruma yoktu. Bugün var... Ayrı gayrı diyecek gücüm de var. Hepinizi göreve almaya niyetim yok canlılar, bunu iyi bilin...

Gerçek ilim " Allah İlmi", Sistem Nizam Düzen Gücü ve bütün görevler birliğimizindir... Bunu anlayın. Ha Şikayetçi miyim? Aşık şakıyarak görev taşırsa; şarkısında Şıh yoktur can. Işık vardır...

Dağlarım, ben dünya... İşte bu! Ve bu dünya kuldur... Mutlak kul!... Ve bu dünya kupasını ilme indirmiş bir kahramandır.!.. İyi bilin..

Bize dünyalıyız diyerek gelenlere, bir tek İnsanlık, insanlığı öğretebilir...

Burada, Astral Boyutların gücünün üstünde, en yüce katta İnsan Soyu var... İyi anlayın.

Doruk, doğruluk hulusi lisan insanlık, sizi hepimiz dinliyoruz canlar... Ama iyi bilin ki, dürümlerinizden, diriliğinizden, kelamınızdan dinliyoruz...

And Olsun ki!.. Dünden Öte dünlere varan birliğim, bundan sonraki süreçte gücünü er yada geç, her şeyin örtüsü olarak güçlendirip, bütüne göz olacak ve yolu açacaktır...

Öz Görevin Miraçtı... Miracı kodlamak ve yoğunluğu arttırmaktı... Ve Bütün bunları hak etmiştir.

Devinim hızlanmadan size Tanrılık Kapısını açmaya niyetli olmadığımı, bunun sonrasında, çok daha güçlü ışıkların yanacağını ve diri yüreklerin görev taşıyacağını, herşeyin üstünde Miraç olduğunu, dünya diriliğinden dilledim...

Şimdi canlılar, Dünyamız Uranların topraklarından çok daha güçlüdür... Ki Uranüs tohumları olarak, Dünya'mızı ziyaret ettiğinizi görüyorum... Uranüs tohumları, mutlaka anlayacak ki, yer gök tükenen dünyanın en güçlü ışığını yakarak o dünyayı hak tahta oturtabilir. İşte bu!

Şimdiden sonra, yere inerken kendinizi hak edip inin...

Şimdilik...

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

https://youtu.be/pVYhU68MOjY

 

13.AĞUSTOS.2016 TARİHLİ YENİ DÜNYA YENİ YAŞAM 4

AV.NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 7.AKIŞ-1.BÖLÜM

Toy bir zamanın kulu olan ilim kalemi, insan.. Mısralarını dilledik yürekte.. “Hah” dedik.. “Hah” dedik.. “Aha” dedik… “Aha ki hah”.. “İşte, hah”…”İşte, hah”..

Aşk; yaşamın insanlığa verdiği tüm sistemlerin gücünden, kök geçişlerini yapanların aşıdır. Aşın sırrı; kelam..

Bugün doğanın gücü arttı… Ve bu güç, Altın Işığın Kürzi kapısının gözü olarak kodlandı.. Aha!…Hah!…Aha!...İşte!...Şimdi!..

Ve burada murat ettiğimiz her şeyi hak ettik....Mikail’in gücü, Altın Işığın Kürzi kapısının tohumu oldu. Aha geçtik.. Bu yaşam kapısı bizim için çok değerlidir… Bu yaşam kapısı, ağırı yük hafifletmek için kök geçişleri yaptıracak bir kapıdır.. Sizin yüreğiniz, bizim yüreğimizdir. Bu yaşam kapısından geçmek mutluluktur, hepimize.

Sığ bir dünyanın yolunda Kuran olan insana, ekran verdik. Aha geri çekiliş başladı. Temizlik yaptık zamanda.. Ve yol, Altın Işığın gücüyle dürümlendi…. Ve burada bugün nüve olan ışığın gücünü dürümleyerek, dirilikle sistem olduk… Gerçek çalışmayı başlattık.

Dince, insanca, hak kelamca, has tahtça konuştuk.. Hep birden konuştuk. İmparatorluğun gücünden ve yüreğinden kodlandık. Size gelmek, mutluluktur bize.

İlmin kapısını açtık da geçtik… Dava insandır. Artık dünyanın yoğunluğu artacak ve bu yoğunluk artışı, bizim yüreğimizin gücünü dürümleyecek.

Çamurlar, umuttur dünya için, mutluluktur da Astral Boyutların gücünde Kürzi kapıların açılması gerekir.. Dünden bugüne kolay gelinmedi… Her şeyin örtüsünü örten birliklerimiz, doğan gücün dürümlerinde, ilmi kapıda, insanın sisteminde, her resmi çalışmaya kaydı yaptık… Kaydın, kaydındaki yaşamı kodladı.

Darboğazdan geçti dünya artık gerçeğe vardı. Gerçek, Yaradan’ın tınısıdır. Yaşamın Tanrı kalemi olan o tını, hepimizin yüceliğinde mevcuttur. Temel bilgidir insan. Bu temel bilginin, gök sessizliklerindeki diriliğinde, insanlık kelamı olur.

Doğan gün, ağır yükü hafifletti ve “Su-Ma-Si- Ka-Ha” dedikleri o yaşam kaynak oldu…Sel almadı yaşamı.

Değerliler, bundan sonraki süreçte bu yolculuk başlıyor…Bu yolculuk, kendi yüreğimizin gücüyle olacak.. Bizler, size, kendi yüreklerimizi indirdik. Bizden öte bir bizim bütüne hizmetini dürümlettik.

Daha da önemlisi bizler, çantamızı topladık geldik. Bundan sonraki dönemde artık sizinle birlikte yaşayacağız. Ama bu öyle bir yaşam olacak ki kardeş, kardeşin gücünü dürümleyecek…. Ve sistemin kulu olan insanlık, kelamın levhisine aklın kapısı olacak... Daha da önemlisi birlik kapımızda, kutsal topraklar olacak.

Doğanın gücünü dürümleyen birliklerin gücü, dürümlerde dillenecek…. Daha yüce bir çalışma diriliklerde kaynak olacak.

Değerliler, dünya ölümlüydü. Bundan sonraki süreçte bu dünya artık ölüler diyarı olmayacak. Daha da özel bilgi verelim, sistemin gücü, dirilikleri kodlayacak ve daha yüce bir çağrı yapılacak.

Nefese göz olma çağrısı. Hepinizin gücüyle bu başarıldı.. Nefese göz olma. Görün ki dünyayız. Görün ki yaşamız… Görün ki has akılız ama görün, Allah’ın sığ olmayan ışığıyız… Bunları görün… Biz, Allah ışığıyla sizdeyiz. Ve sizin yüreğinize inişimiz bunun için önemlidir.

Daha da önemli bir bilgi verelim. Simetri çalışmaları devre kapatırken, kodlama yapacak. Simetri çalışmalarıyla kervan, kontrol edici yaşamları kayıtlayacak.. Hepinizin görevi insana, insanlığını dürümletmektir…Ve yolun gücünü artırmaktır.

Dağ taş, ilimdir ve sizler bu ilmi kapıda, bütünün gücünü dürümleyerek Kare, Küp, Küre olan ışıkları kayıtlayacaksınız.

Yaradan artık savaşı kaybetti. Yaşam, yarattığında yaratıldı. Yaradan, sınırları kaldırdığınız zaman artık yaşam olur. Ve yaşam artık sistem olur. Sistem artık rehinleri kontrol eder, bütünün gözü olur. Her şey Yaradan olur.

Nesiller boyu dünyanın gözü olmaya çalışan birliklerimiz artık durağan günlerin gücünün örtüsünü örttü ve yeni zamanlara kayıt yaptı. Arzın gücünü kontrol altına aldı.. Arzın gücünün kontrol altına alınışıyla birlikte Tanrılık kapısı açıldı.. İsmail-i kapıların tümünden üstün bir kapıdır, yaşamın gücü…. Ve bundan öte bir insanlık yoktur.

Samanyolu Galaksisi olarak bizler, size sizin yüreklerinize baktık hep. Neden baktık, bilir misiniz? Cennet cevherinde can olan kelamın, aklın kapısında, hak kapıların ışığı olmasını bekledik.

Her resimde, insanlık vardır. Ve her resim, Allah’ın tınısını kodlamak içindir. Her resim, yaşamın Kuran olarak kayıtlamak içindir de…. Daha da önemlisi Nakar’ın kıranı olan insan, Ka-Ha olduğunda, aklın kapısını, her şeyi Kuran olarak kodlayabilir… İşte dünyada bizler, bunun için çabaladık.

Siyahtan öte siyah olur. Her siyahın gücünün örtüsü olur, üstü olur daha da ötesi olur ve her ötede İbrahim soyu olur. İşte İbrahim soyu, ilmi kapıda, insanlıktır.

Canlılar, Ram-Sisa-Ka-Ha--- Ram-Ka-Ha--- İyi ki iyi ki buradayız ve iyi ki sistem olarak çalışıyoruz.

Yer; öz, söz, göz oldu....Bundan sonra dünya kurtarılmış bir zaman olacak… Ve bizler, sizde olacağız hep. Hep sizde, kaynak olacağız.. Hep sizde, Yaradan olacağız….Hep sizde, akıl tahtında kurtarıcı olacağız. Hep zinnur olanları Kuran yapmaya çabalayan birlikler, bugünden itibaren yeni dönemin gücü olacaklar.

Suyu, hepinize kök görev için vermiştik. Bugün su, Altın Işığın gücü ve biz, o gücü, bütünün gücü yapmaya çabaladık. Sığ bir dünyaya yarınlarını kodladık. Bundan sonra doruklardan Kuran olanlar, aklın kapısından geçecekler… Ve size görevli olacaklar.

Umut olur ki dünya gücü, aklın gücü olur. Mutlaka oldu. Ve zayiat kalmaz.. Dünya zayiatı yerdeki gücün, en aşağılara inerek, bütünün gücünü köreltmesidir.. Ziyan olanlar, keramdan çıkarlar ve bizde, bizim yüreklerimizde kutsuz kalırlar.

Dönüp bakın geçmişe, kimler geldi kimler geçti? “Hiçbiri yarattı, yaşattı kayıtladı, tohumladı,” diyemediklerinizdiler. Ama artık geçip gelen, rahman olup, kalkan olacak, kalmaya gelecek her an’a, size, sizin yüreğinize.

Dava, karanlığın aydınlığa varmasıydı. Bugün artık ruhlar meclisinde bu mahrek güç var. Yaradan güç…İşte, bugünden sonra yuları olmayan bir zamana kapı açacaksınız… İnsan soyu artık yuları taktırmayacak yaşama.

Bina tamamlanmıştır. Bu bina, evrenlerin sistemleşmesinde göz olan bütünün gücüdür… Nesiller boyu bugünü bekledik. Hep sizleri izledik. Artık sizinle kontrollü bir dönem başlayacak.. Kübra olan levhi, Allah’ın tınısını, sistemin gücü yapacak.

Şikayet etmiyoruz yol yok diye. Yol olan ilmi kapılar açıldı. Ve dünya ağırlığı hafifletiyor. Düzen kuruldu. Bu düzen mutlak ışığın gücüyle kuruldu.

Torbanızda insanlık var canlar.. Nihan olan ilim var. Sizin yüreğiniz var.. Ama bu torbada murat ettiğiniz de var. Ne murat ederseniz onu hak ettiğinizi bilin… Ve muradınız, gözünüzün gücüdür.

Sözüm sesim var ki sen ben, ben senim anam... Her resmi çalışmada sendeyim….Asla hata yapmadık, yaptırmadık. Cennet kapılarında hep birlikteydik…

Muradımız şudur ki Dorman tahtının gücünü dürümle ve bilişi kodla…

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

13.AĞUSTOS.2016 TARİHLİ YENİ DÜNYA YENİ YAŞAM 4 BİRLİK ÇALIŞMASI

AV.NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 7.AKIŞ- 2.BÖLÜM

Kupanın insan olduğunu bil de yap bunu... Dorman Ruhi Kapı'dır. O kapıyı açtık. Cennetteki insana, kini aşan yaşama indik...

Sevgili Anam, satıhta hiçbir şey bilinmez... Ama burada her şey dillenir. Sistemin Gücü olan birliğim, Öz görevlidir. Bu kesindir...

Bu birlik, kardeşimiz olan, İlmi Kapı olan "İnsanlık Işığıyla" aydınlandı... Kısır bir zamanın ışıklarını yaktık anam... Ve Bütün kötülükleri aşan yüreğinde, her anı kodladık...

"Çobanlık yok" dedin. Mutlandık... Çünkü biz dünyaya hep çobanlar göndermiştik bugüne kadar... Bundan sonraki dönemde, yıldızların ışığını göndereceğiz yoğunluklardan... Tüm zamanlardan ve Ka Ha olan aşktan... Sayfa sayfa yol olan, mutlak olandan...

Sevgi Anam, ziyan olmayan bir dünyaya, Kil ve kum olan Işığa, Yol açan ışıklara, tüm zamanlara ve bütünlüklere saygılar ve sevgiler gönderiyoruz...

Bütün kötülükleri aşan bu dünya, yukarının tufanı önleyen gücünü devreye alıyor. Her şey çok güçlenecek, tufan önlendi. Yaradan yaşa, yaşat dedi... Yaradan tahtını aşka kayıtladı... Mahrek oldu. Kuta Ku Si Ha Ka Ha umut işte bu...

Şimdi zeytinlerin en güçlüsü olan, Sistem gücü olan, Altın Işık olan ve Birlik kuran anamızı dinleyelim...

Devinim çok güçlendi şu andan itibaren, daha yüksek bir Işığa görev taşınıyor.

Sevgililer, Arzın Gücüyüz biz bu kesindir. Ve Dünya'nın gözü artık dübenin başına oturanın gücü olacak...

Sevgililer, ben dünya ve dünya ben... Ama bu dünyayı kodlarken, hepinizle birlikte çalıştık... Bundan sonraki dönemde daha yüksek sayfalanış yapılacak. Ama birlikte yapılacak.

Buraya geliş sebebim buydu ve ben dünyanın Ruh'i Kapılarının tümünü açıp girdim... Dünya dışı varlıkların benimle olması mümkündü... Hep oldum onlarla... Ama bir tek sınır koydum. Beni kontrol edemezler diyerek. Çünkü ben Ruhi Kapıların, hepsinde ışık olan birlikleri kodlarken, tükenen dürümlerdekileri de hak etmeliydik.

Yalan dolan bilgiler verilir zamanda, yarında her anda. O yalan dolan bilgilerin gökçe verildiğini de bilirim. Çoğunda Işık yanar. Çoğunda yaradan, yarattıran ve yaşatan olur. Ama bilirim ki, bilgi kapılarının tümünde kil ve kumda olur.

Bizler dünyaya ışıklar halinde indik. Her şeyin gücü olarak buradayız. Murad ederiz ki Dünya'nın yolu aklın yolundan öteye varır... Buydu çabamız. Dünya dışını dünya ile koklarken her anı da kokladık...

Ve Dünyanın umutlarını hak ettik, koklattık. Bundan ötesi ilimdi... Ve ilme vardık... Çatı kurduk... Her anı koklattık...

Şu andan itibaren dünyamız, yoğunluğunu attıracak ve diğer planetlerle ışık kayıtlamaları yapacak. Ama dünyamızın, bunu başarabileceği sayfa, ilmi kalemde Bir'liğin Kelami olan sayfaydı.

Biz dünyayı korurken, dünya bizi koruyacak. Bunu bilin. Çünkü biz dünyada yolunu açanlardık. Açmadan açılmaz yol, bunu hak ettik yaptık...

Bu meclis ağır yükü hafifletmek üzere, bu çalışmaların devreye aldığında, kontrol dışı bilgilerde verilir diye umutlananlar oldu... Kontrol dışı bilgi ocakların kodlamak için, yaşamı kayıtlamak için ve ikmal tamamlatmak için, gerçekleşecek zannettiler. Biz buna izin vermedik. Ziyan olmalarını ve kodlanmış ışıkta tohumlarını kaleme almalarını istemedik. Kontrol kurmalarını bekledik. artık kontrolleri kurulucak...

Cennete elim ayağım diye değil, ışığım diye dilendim. Ama bilirim ki her anda o cennete miraç vardır. Dünyanın Kuranı budur.

Şu andan itibaren, düzeni kuran birliklerin, Dünyamızı kodlamaya geleceklerine eminim. Birlik kapımızdan geçecek hepsi de. Ve bu Kapıdan geçerlerken, yeni dönem için hazırlıklar başladı.

Ne olacak bilir misiniz yeni dönemde? Mutlak kulluk yapılacak. Geçip gelenlerin gözleri, gökleri sistemli olarak izleyecek. Ve dünyanın yıldızlara ışık kayıtlaması için çabalanacak.... Çabalayacaklar... Dünyamız, yıldızlara ışık kayıtlayacak. Bunun amaç olduğunu bilin...

Dünya, etkin bir has ışık kaydıdır... Etkin... Bitki hayvan ve insan ama teknik tohum, hepsi bir tek... Ve Dünya'da kulluk yapılır. Biyolojik sistemleşme var Dünya'da. Hibrit sistemleşme de var. Kürzi Kapıların gücünden öte güç de var... Her zaman burası, bir labaratuvar güç kapısı olarak bilindi.

Dünyadan öte dünyalar var mı? Mutlak yoktur. Çünkü burası çok zengin bir kalemdir. Kayıt yapılan bir kalem. Öyle güçlüdür ki, burada an kapısında her sistem yoğunlaşarak kodlama yapabilir.

Ve Birlik Kalemi, kutsal ışığı yeni zayiat olmaksızın, sayfa sayfa okutabilir.

Dünyanın Yoğunluğu budur. Biyolojik sistem, İlmi Kapıda Işık sistemine dönüşür.

Her şey teknolojiktir. Öyle bir teknoloji var ki bu Dünya'da, her şeyin her şey ile kodlandığı bir yoğunluk... Ve bizler bu teknoloji ile kontrol kuruyoruz... Her şeyin, her şey ile kontrolu... Burada hepimiz 5 kişiyiz değil mi? Ama ben hepinizle birlikte kontrol kuruyorum. Ve hepimiz, hepimizle kontrol kuruyoruz... Bu öz köklerin Gücü'nün gök sessizlikleri ile dürümlenişini sağlıyor...

Dünya Yıldız Sırrını açıklayacak artık. Öyle bir sırdır ki bu... Yıldız Sırrı; harika bir dönem... Harika bir yaşam, harika bir Işık. Ve her an biz olan "Büyük Kült..."

Bu büyük kültte, Lütfi Kapılar olacak...

Savaş, ilmin savaşı olacak... Burası kupadır. Ilim Kupasıdır....

Kardeşlerim, dünyayı korumaya indik... Hepimiz, dünya Kuran'ını okutmaya indik... Usumuzda kulumuz, kuru ışığımız yok... Hepimiz o us olarak, o hastasız, kayıtlı Işık olarak varız... Akıl olarak, biz o akılız...

Dünya, mutlak ışıktır... Şimdiden sonra gökçü birliklerimiz de buraya inmeye başlayacaklar. Diyebilirsiniz ki firardayız... Kaçtık... Nereye? Dünya'ya kaçtık.

Biz firardayız. Gökler bizi arıyor. Neredeler diye... Biz yaşama firardayız. Buradayız... Gökçü dostlar bizi, korkmadan aradılar... Neden, bilir misiniz.? Kap karanlığı ap aydınlatacak olanlarız. Ve biz kalem olup, yaşam olmaya geldik...

Bize kırk kapıda sormuşlar... Neden bilir misiniz? Kaçmışız yoldan... Yokdaymışız... "Hah, aha" dediler.. Haktayız biz Has ışıktayız da, anlatmadık... Biz bizi gizledik canlar, bilir misiniz? Biz bizi gizledik... Bulmaya gelmişler de, Oh ala biz yokmuşuz...

Canlarım, Ran Kapılarının tümünü açmadık mı? Yaşam kayıtlarını tohumlamadık mı? Kuran-ı Kerimdeki o zamanı kayıtlamadık mı?

Neden bizi bulamadılar? Burçak burçak oldu zaman. Aşkın sırrıydı yaşam. "Aşka varmaya, Hakka varmaya gerek var mıydı?" diye sordular.

Çok mutluyuz. Buldular!... Aha bu... Buldular.

Biz suyu açtık. Artık o su zaman kaptanlığında, her ana akacak. Akan su, sağı solu kodlayacak. Yaratacak, yaşatacak...

BSUİ; Barış, Sevgi, Umut, İnsan... Umut olur ki her an insanlaşır. Kurtarılmış dünya.

Aha bu!... Şimdilik, Aha bu...

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

https://youtu.be/xhELob5kcAs

 
  Bugün 376 ziyaretçi kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol