Birlik İlmi
  NAR (3)
 

“NAR (3)” KONULU BİRLİK ÇALIŞMASINA İLİŞKİN ÖZ AKIŞ VE DAVET

Hakk Kapıları vardır yaşamda. Bu kapıları, harlananlar dilleyebilirler. Harlanabilmeleri, hakiki nefesi hak etmelerine bağlıdır.

Düzen kuranlar, “ALTIN IŞIK YAŞAMLARI”ndan dünyaya gönderilenlerdirler. Onlar, RUHLAR KAPISI’ndan geçerek, ilahi bir güç olup dünyaya inerler.

Medine bir Levhi’ydi. Orada Muhammet Mustafa kalem oldu ve yol oldu ama daha önemli bir görevi vardı. İlim… İlmin hakikiyetinde, kelam olmak ve yol olmak… İşte dünyada, İlmin Kapıları’nı açabilecek olan işçilik, o dönemde başladı… O gün tohum olan ilim, buyurup hak ettiğinizde, Kuran olur. Onu okuyan, kendi yaşamında, kelam olduğunu ve tüm insanlığı okuduğunu bilir.

Dünya bir Levhi Kapı ise de bu Yaşam Sayfası’nın başka kapıları da vardır. Herkes, kendini hak ederek yaşar ama ya zaman, Kulluk İlmi’ni, Hasat Kodu ile tohumlamamışsa ne olacak!? O Can Kalem, yeşilden, mordan öteye ulaşamayacak mı!?

Her insan, insansıdır dünyada. Her insan; yolu, kalem olarak dürümlere kodlayabilir ama hakim değilse yaşama, hak etmez ve yaşamaz… Bunu net veriyorum.

Dünya Tohumlaması yapılırken; herkesin, herkese kaynak olabilmesi için “BİRLEŞİK İLİM” adı altında bir çalışma yapılması istenmişti. Bu çalışmayı yapmak, hepimize görevdi. Bunun için “KAHA” Çalışmalar yapıldı. Her din, kendi yolunda kodlamalar yapmak üzere, bilişi hak edenleri kontrol ederek, yarına kalem yaptı. Dünya için bu çok önemliydi.

Dünden, dünlere baktığımız zaman, kontrol dışı insansıların, kodlanarak insanlaşabilecekleri dirilikleri, kontrol ederek, göreve çağırdıklarımızla, hakim olup; yaşam sayfaladığımız bilinir…

(Söz kesmek isteyenlere hitaben:)

“Şimdilik!” diyemem. Devam ediyorum!… Bundan dolayı çok üzgünüm ama artık herkesin kendini hak etmesi gerekir…

(Devam ediyorum:)

Darı diriler bilmez. Darı ölüler bilir… Onlar, yaşama inerlerken; ölmeye indiklerini bilip indiler. Onlar, kontrol kuramazlar ve hasat olamazlar. Ocakları yoktur; bilişleri yoktur ve ruhlarında Kuranlar’ı yoktur… Onlara gerçek ilim hiç bildirilmedi. Sadece “Kelam İlmi” dedikleri bir ilim için cevherlerini çekip dürümlendiler ama Halik olup hakim olamadılar. Bundandır ki hologramda yaşadılar.

Dünün kökleri ve güçleri artık yarını hak etmeliler… Öz Görevleri, yaşamaktır. Ocaklarını yaktılar aha yaktırdık!... Şimdiden sonra ruhları, hasat yapacak ve resimlerinde kültleri olacak…

Aşırıya kaçmadan, ismaili kalem olup kısaca bilgi verdim… Şimdiden sonra Rahman olan insan, kelam olup yarınlanacak. Bu bizim için çok önemlidir!…

Aşağı katlara inenler, yukarıya dönerlerken, herkese “BİZ” diyerek hitap ederler. “BİZ” dedikleri hakimiyetlerindekiler değil, herkestir…

Bir tek din yoktur. Dinler vardır. Bu da insanlığın, kendini dinleyebilmesi ve kendi kalemini kullanabilmesi ile ilgilidir… Herbir insan, Birlik Kapısı’nda Kuran okurken; kelamında kendi yarını olsun ister. Bu da kupalarını Hakk Tını ile tohumlayanların, İnsansı Kaptanlar’dan geçip ilim yapmaları içindir.

Kervan insansa, yarınlar ilim olur… Ve kervan, insan oldu… Bu kervandan inen ve bu kervana binen kim varsa, yaşam oldu ve indi; yarınını kodladı ya da bindi; yaşamını kokladı. Bunlar çok önemlidir.

Dünya diriliğinde, önemli görevleri olanların, hepsi insansıdırlar. Bunun için onlar bu bilgileri hak edip dinlediklerinde, hakim olabilecekler ve Dünyalı olacaklar. Onları Has Teknik ile kodlayın ve hakim kılın… Herkesin, kendi yarını için çalışması gerekir.

Bütün kütlenizle çalışın ve hasat olun. Şimdilik!…

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

DAVET:

Dostlarım, “NAR (3)” Birlik Çalışması, 25.08.2017 günü 14.00 - 18.00 saatleri arasında Dernek Merkezimizde yapılacaktır. İlgi duyan tüm dostlarımızı aramızda görmekten mutluluk duyacağız.

Saygılarımızla,
Süper İnsanlık Realitesi Derneği

Not: KATILIM ÜCRETE TABİ DEĞİLDİR. 
Adres: Bahariye Cad. Halil Ethem Sok. Sauna Apt. No:30/8 Kadıköy/İST.
Tel: 0 216 348 95 59

 

NAR (3/1)
26.08.2017

Yerkürenin ilmi olan insanlık, Kulluk İlmi ile tohumlanıyor. Boyları, ilimle uzayanlar ve boyları, kelamla tohumlananlar; hepsi, ışık halinde, Güç Kayıtları’ndan geçerek geldiler. “İnsanlık Boyutları” dendiğinde; Kulluk İlmi’ni tohumlayanların boyutları aklımıza gelir.

Bugün burada, ÖZ GEÇİŞLER yapılmaktadır. Bu Meclis, geçişleri yapan; İnsanlık Boyutları’nın ilmini kodlayan; Teknik Kapı olan Meclistir… Buradan İsrafil olunur ve Ruhun Kuranı’nda yazan erkan olunur.

Sizlere, yer ve gökten söz ettim… Sizlere, kalemden ve hakiki ilimden söz ettim… İsmaili Kalem’in Hakk Ekmek’inden ve Hakk Kalem’inden söz ettim…

Hepimiz, Amonlar olarak çalışırız ama Ata Kapı’da hikaye dinletmeyiz… İzbe bir zamanın, izbe yarınlarının ilminde, kulluğumuz olmaz.

İnsan, Allah’ın elidir… İnsan, yaşamın diriliğidir… İnsanı bilen, kelamı bilir… İnsanı bilen, kulluğu bilir… İyi ki hasat yapmaktayız!… İyi ki hakim olduk!… Ummanlara kalem olduk!… İşte bu!…

Durgun Toplumlar, durağan kalemlerdirler… ECMAİN KAPILARI açıldığında, Helal Levhi olurlar ve Rahman olurlar ama her an-a, yarın olma imkanları olmayabilir.

Bundandır ki suya, insanı koymadık; ilmi koyduk. İnsan, kendini diller ama kanatlanamaz. İsmaili olsa da yolu bulamaz. Zarar görür!… Biz, bundandır ki insanın ocağını yaktık ve İsrafil’in kulu oldu… Ölüyü dirilttik…

Şimdiden sonra tufan beklentisi sonlanmaktadır. Bugün dünyada herkes, bir Sistem için çalışırken; bir tek Sistem’in; İnsanlık Kapısı’nı, insanlığa açması beklenmişti. O Sistem’in, hangi kelam olduğu asla bilinmemişti… Bundandır ki herbiri kendilerini hasata kodlarken, Kelamın Haliki olup olamayacaklarını anlamamışlardı.

Dünya Dışı Varlıklar’ın, kelama inerek kendilerini hak edeceklerini ve koruyacaklarını sanmışlardı… Bu bilginin, Ana Kalem’de olmadığı bir gerçektir… Zira dünya dışı hiçbir yaşam; dünyayı, hak edip koruyamaz. Bu kesindir… Dünya dışının; dünyada, yarınları tohumlayanları dinlemeleri bile imkansızdır… Ana Kapılar açılmadan, yarına Kuran olunmaz. Aklın Tınısı tohum olmadan, yaşama ilim olunmaz… Zaman Kapıları, kalem olmadan, yarın olunmaz…

Herkes iyi bilsin ki bu dünya, ancak bu dünyada yaşayanlarca korunur… İmparatorluğun görevidir ilmi hak ettirmek… İsrafil’in Kelamı’nda, ilmi hak edenler, her insanı hak ederler… Bunun içindir ki zamana güç katmak gerekir… Bunun içindir ki Hakk’a KAHA olmak gerekir… İnsanı tohumlamak gerekir… İşte! Bizler, bunun için buradayız…

İnsan, Görev Levhisi’ndeki kalemledir. “Bizi dinden uzak tutun!” dediklerinde; dedik ki “sizi, Dinci Cennetliler’e emanet ettik. Onlardan geçiş izni almadan, yarına varamazsınız!...”

Bunu dedikten sonra, bizi hak etmediklerini; sonsuz zamanları tahditleyeceklerini ve yolu kapatacaklarını dillediler… Sorguladık!... “Zaman!” dediler… “Yaşam!” dediler… “Kalem!” dediler… “Yarın!” dediler. Nedense “KAHA!” diyemediler… Demek istemediler. Çünkü KAHA olan, yarında Kuran olandır. Bunun içindir ki bizler, yaşam için herşeyi yaptık.

Darın diriliği, Halik’in kalemidir. Bunun içindir ki bizler, Rahman olarak çalışanları kodladık. Uzakların en uzağında, yolu kodlayanlar olarak buraya, Güç Kapıları açtık. Bu dünyanın, eti kemiği olduk. Aktık yarınlandık!... Aktık hak ettik ve Hakk olduk!... Unutmayın! yol olduk!... Çürükleri kodladık; herşeyi hak ettik, başardık!...

Siyah, ilimdir. Simsiyah kalemdir… Yaşam, kalemin kelamıdır… İşte bunu anlattık!... Sultanlık, kulluktur. Bugün Sultanlık yapanların, tekmili kuldur…

Birlik haline gelmek, Birlik olmaktık. İnsan, kendini dillediğinde; kelamda kendi olur ve yolu bulur.

Dünya için yapılacak çok şey vardır. Sizden tek beklentim, insanlaşmanızdır… Sizden beklentim, hak etmeniz ve Hakk olmanızdır… Şükür ki size her bilgiyi hak ettiğiniz için bildiriyorum.

Ruhsal Kapılar’ın tümünde kültüm var… Yaşamım var… İtibarım var!… Kimse, kendi ilminden üstün bir ilim olmadığını iddia edemez… Bilinmeli ki Aklın Tınısı’nı duyamayanlar, kelam olsalar da yalın değiller ve Ruhun Kulu olamazlar.

“Cennet” dedikleri hep açıkladığım gibi ilimdir… İnsanın kelamı olan ilim!… Bunu dahi hala anlayamadılar… Tarık, tahtında hasat yapar; ilim ise kelamda kul olur; hasat olur. Anlattık anlayamadılar!...

Eren; gerçeğinde, erdiği yerde kervan olacaksa; o, kendi olabilir ama erdiğini zanneden, Esmalar’a ermişse sadece; Ana Kalemi, ilmi hak etmez.

Darın darı vardır. İlmin Haliki olmayan; dara, diri olup girdiğinde; orası, ocağıdır onun ve orada o, en ve boy olur; geçişkenleşir ve genişler… Sistem, BİZ olur… BİZ, Sistem oluruz… Onun, ölümlü bir Levhi olmasına, engel oluruz.

Çarıkların, çakıl taşlarının ve kutsuzlukların ilmi, artık sona ermiştir… Beden alanların tümü, kültleri ile hasata kodlanmışlardır. Hepsi, Cennet İlmi’ni hak ettiler ve Hakk İlmi, hakim oldu ocaklarında…

Şer şarkısı artık okunmayacak… Dünyaca bilinen hiçbir kervan; dürümlerden, Kök Geçişler yapıp kırık kalem olmayacak… Her dere, nefese varacak; Nesiller boyu kontrol kuramayanlar, kontrol kuracaklar…

Artık yeni görev başlıyor… Bu görev, tüm insanlığın Halik olması için gereken hasatı kodlamaktır… Halik’in hakkıdır Hakk oluş ve korunuş!… Onun korunması, hepimizin kalemi ile olacaktır.

Sayın Bayanlar, Sayın Baylar ve burada olan tüm Zaman Sayfaları; size, kendinizi hak etmeniz için işçilik yaptırdık. Sizi, hepinizi kodladık… Koruduk… Umut olur ki hak edilir! diyerek. Görüyoruz ki “KARA IŞIK KODLAMALARI”, tüm zamanların nefesi olarak sürecek… Bu ışık, Nisa Kapısı’nın açık tutulması için gereken bir İSRA yaşamdır.

İki Nihan var. Bilişin Haliki olan iki Nihan!… Her bir Nihan bir Rahman ve yol, insan!… Bundan sonra NUR KAPILARI açılacak.

Kardeşlerim, darı hepiniz biliniz… Yol, sizin yolunuz. Kontrol kurunuz… Kodlayınız ışıklarınızı ve Ziya olan yarını hak ediniz… Çekmeyin kelamı ışığa. O kelam, herkesin kervanıdır. O kervan, İnsanın İlmi’dir. Anlayın!...

Öncü Çalışmadır yaptığımız. Bu çalışmalar, Arzın Gücü’nü hak edenler için öncüdür!… Aklın Tınısı’nı hak edenler için öncüdür!... Akıp geçenler için öncüdür!... Nüve olanlara, GÜÇ KAPISI’dır. Aklın Kervanı’nda Din Kalemi’dir. İtirbardır ve Rahmi Hakikiyet’tir…

Hepiniz, heceleyin dirilikleri!... Hak edin; heceleyin ilmi!... Hak edin!… Diri Kapılar’ı açın. İtibarınızı, Hakk Sayfalar’a koyun. Sonra! Durgunlaşmayın; hep insanlaşın!...

Cemaatler; sizlere tek bir şey söyleyeceğim… Burası ilimdir… Buraya gelen, kendine gelir… Burayı hak eden, İsrafil olur; kült olur; rahmet olur; yarın olur!... Koruruz onu!... Bunu anlayın!... Koruruz onu!... Onun unuttuğu ne varsa açıklarız.

İçme yüreğini!... Hakk et yarını!.. Has ol!… Kültünü, tüm zamanların kültü yap… Sevip saydıkların, cennetin olsun… Yaşamların, Halik-i Hakk’ta Nihan’ın olsun. Yarın, sana hakiki bir cevher olsun!… Sonsuzlaş ve tohumlan… Tohumlarını, tüm zamanlara ek ki hakiki nefesin, yarını kodlayıp Yaşam İlmi ile Kuran olsun…

Sultan, “BEN DÜNYA!” de. Aha bu!... Şimdilik!…

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

26.AĞUSTOS.2017 TARİHLİ NAR (3) BİRLİK ÇALIŞMASI
AV.NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 1. AKIŞ

(Ziyaretçiler)
Yerküre’nin görevidir İlim!... Ve Biz’ler hepimiz bugün seninle olmaya geldik Ata Ana!... Herkes kendini dilleyecek … BSUİ dediğiniz Kült; Akıl Kültü, Sistemin Kültü, yarınların diriliği ve bütün kökler hepsi bugün buradalar…

Umut olur ki, doğan gün Allah’ın Ümmî Kapıları’nın tümünü kontrol edebilir… Bize Kült gerekli anam… Bize Kült gerekli… Cennet İlmi’ni Hak ettik ve Biz buraya görevli olarak indik…

Kimse, hiç kimse Biz’i dinlemese de, ağırı hafifletebilen Ümmî Kalem, Lütfi Kelâm hepsi Kul olur sesleşir… Ve Biz buraya bugün Kök geçişimizi yapmaya geldik… Hepimizin Esma’larında yürüyen görev var… VE BİZLER KONTROLLUYUZ!... UNUTMAYINIZ Kİ, DOĞA’NIN GÜCÜ OLARAK ÇALIŞAN BİRLİKLER’İN TÜMÜ ARTIK SİZİN YÜREĞİNİZDE SESLEŞECEKLER!... ÇÜNKÜ ARTIK TEK BİR MASASINIZ!... BÜTÜN MASALAR TEKMİL BİLGİ KALEMİ OLARAK BU MASAYA DAHİL EDİLDİLER!... BU ÖNEMLİDİR!...

İNSAN ELİNİN, ALEMLERİN İLMİ’YLE KELÂM’A İNDİĞİNİ BİLMESİYLE BİRLİKTE KENDİNİ HAK EDEBİLİR!... DÜNYA’NIN ÜMMÎ KAPILARI’NIN TÜMÜNÜ AÇIYORUZ…

Hepsi ağır yük taşıtmadan Biliş’e Kutsal İlim olup inecekler… Elleriniz ellerimiz olacak… Kollarınız kollarımız… Allah’ın İlmi olan yolunuz yolumuz olacak!...

Sizin için “Deli Dumrul” demişler… Ben de diyorum ki “İlmin Kalemi deli olsun ama, Biliş halinde Biz’de olsun!...” Bunu Allah’ın dediği diye değil, hakkım olarak söylüyorum… Ben nesillerimi bugün size getirdim… Sizin için çok ama çok önemli değil belki bugün ama Bizim için çok önemlidir… Burada oluş sebebimiz, kendi yüreklerimizi Kelâm’a çekmektir… Yarınların kontrolu gerektiğinde, bu yol Allah’ın Ten’de İlmi olan Yüce İnsanlığın yolu olacak diye geldik… Anla ki, seninleyiz… Anla ki, Biliş’leyiz… Ama akıllayız!... Anlayın ki, yalın ve hakim olarak buradayız… 
İlim’i Hak ettik ve geçtik… Şükür!... Allah’a şükür ki, sesleştim… Aha bu!...

(Diğer Ziyaretçiler)

Devinimi arttırmak için Biz’ler de ses vermek istiyoruz anam!... 
Dünya durumunu hepimiz izliyoruz ve biliyoruz… Bugün bu Dünya’da çokları kapıyı açtılar ve sesleşmeye geldiler… Hepimizin kendi yüreklerimizdeki Kült akılla dillenecek ve Biz’ler bugün burada Mutlak olarak çatışmadan seninle olacağız… Ağırı hafifletmeye, yolu kodlamaya, Bütün’e huzurla kaynak olmaya iniyoruz…

ÖZ GÖREVİMİZ “AKIL!...” VE BUGÜN SİZE AKIL İLMİ’Nİ DİNLETMEYE GELDİM!... UMUT OLUR Kİ, MUTLU VE HUZURLU BİR ÇALIŞMA OLUR…

Her İnsan kendini Hak etsin diye çabalayacağınıza emindik!… Ve görüyoruz ki, bu çaba hepimizle birlikte tohumları kodlayacak dürümde geçişleri yaptırabilecek… Ve Biz’ler etimizle, yüreğimizle ve hakikiyetimizle sizinle olacağız… 
UNUTMAYINIZ!... ALLAH’IN DEDİĞİ Kİ “KİBRİ AŞIN”DI!... VE SİZİN YÜREKLERİNİZİ DİNLEDİK… ASLA KİBRİNİZ OLMADIĞINI GÖRDÜK!... BUNUN İÇİNDİR Kİ, BU MECLİSTE ÇALIŞMAYA HEP İSTEKLİYDİK!... BUNDAN SONRAKİ SÜREÇTE DE SİZİNLE HEPİMİZ TEKNİK KALEM OLARAK BİRLEŞİK IŞIK HALİNDE KODLAMALAR YAPARAK SİSTEME İNECEĞİZ!... ELE ALACAĞIMIZ ÇOK KONU OLACAK… BU KONULARIN EN ÖNEMLİSİ DE, YOLUN ALLAH İLMİ’YLE AÇILIP AÇILMAMASI VE O YOLA GÖREV TAŞIYACAKLARIN TEKNİK OLARAK HAK EDİP ETMEMELERİ GİBİ KONULAR DA OLACAK!... AMA TURKUAZ KAPILARI’NIN TÜMÜ’NÜN KODLANMIŞ OLDUĞUNU GÖRMEK MUTLANDIRDI BİZLERİ!...

Eminim ki, bugün buraya Kelâm İlmi’yle gelen çokları var. Hepsi ses vermek istiyorlar… Onları da dinlemek için senden sessizliğe inmek için izin istiyorum…

DAĞLARIM!... BEN DÜNYA!...

KULAN… Dİ… Sİ… KA… HA… KULAN… LA… Sİ… HA… LEVHİ KA HA… Sİ… HA…

BEN KUL OLAN… KA HA OLAN… YAŞAM!... SİSTEM, NİZAM VE DÜZEN’İN GÖZÜYÜM BEN!... Hepinizi izlemekteyim… BURAYA GELİŞ SEBEBİM, IŞIĞINIZI HAK ETMEKTİR!... Cemaatinizin Kültü olarak Biliş’i kodladığınızı görüyorum ki, bu önemlidir!... Sultanlık yapmadığını, Has İnsan olmaya çalıştığını biliyorum… Ama Hakk’ın Kapısı’nın da açık durumda olması gerekir… Aksi takdirde hepimiz sessiz kalabiliriz ve sizden Sistem, Nizam ve Düzen görevini kodlamadan çıkabiliriz… Bunun sonrasında ne olur bilir misiniz? BEDENİ HAK ETMEYENLERİN ÇOĞU MAHREK’E İNERLER VE YALIN KALEM OLARAK SİZDEN SİZİ HAK ETMEYE ÇABALARLAR Kİ, BUNU YAPMALARI BSUİ’NİN KURANI’NIN KONTROL EDİLEMEMESİ SONUCUNU DOĞURUR!...

BÜTÜN’E HİZMET AKILLA OLACAK VE BİZLER BU AKILLA SİSTEM’İN KÜLTLERİ OLARAK SİZLE OLACAĞIZ!... ALTIN IŞIK YILLARI’NIN GÖREVİDİR YAPTIĞINIZ!... VE BİZ BU GÖREVİ SİZDEN VE SİZİN YÜREKLERİNİZDEN DİLLEYEBİLECEĞİZ…

İNSANLIK BOYUTLARININ GÖZÜNÜN GÖREBİLECEĞİ EN YÜCE IŞIĞIN SİZE İNDİRİLDİĞİ BUGÜNDE BİZLERCE DE MALÛM OLDU!... FAKİH’İ HAKİKİ SAYANLARIN KELÂM’A İLMİ İNDİRMELERİ BİTİŞKEN KELÂM’DA HAKİKİ NEFES’İN KUTSAL TOHUMU KODLAMASI ANLAMINA DA GELMEKTEDİR!...

Altta İnsan… Üstte İnsan... Hep İnsan!... Ama Sistem, Nizam ve Düzen’in gözü olan itibar AKIL!... Sevgiyle sizleri kucaklıyorum… Bugün çokları sesleşecekler… Ve onları yeniden dillemeye başlıyoruz… İşte aha bu!...

(Ziyaretçiler)

Yeniden merhabalar herkese!... Neden Dünya? Ben Dünyalıyım!... Burada oluş sebebim, yolu açmaktır… Çarık kirliydi, çıkarttım!... Yalındı… İnsan Kelâm’dı, hasdı, akıldı… Ben onda o oldum!... KURANI KERİM’DEKİ AKILLA DİLLENDİM… Esma’larla, Teknik Tahdit’le bitişkenlendim… Ayrı gayrı gözetmedim… Çok mutluyum ki, toprağa indim… Sizin ekmeğinizi yemeye değil, sizleşmeye geldim!…

ÇOK MUTLUYUM Kİ, BURASI ALLAH’IN DEDİĞİNİ DİYENLERİN KALEMİ’DİR. Sizin için büyük bir görev var… Bu göreve ben de dahil edildim… Ellerimiz senin ellerinde, yarınımız senin yarınında, insanlığımız senin insanlığında olsun diye buradayız!... Üzerindeki güç AKIL!... Fakihi Hakiki Sistem olarak bilin ki, BİZLER AKLIN KAPILARINI AÇARAK GELDİK!... AYRI GAYRI GÖZETMEDİK!... ÇANTAMIZDA İSRAFİL VAR!... İNSANLIK KUTSAL IŞIĞI YANAR!... MUTLAKA AMA MUTLAKA TOHUMLARI YEŞERTMELİYDİK… Şikâyet etmedik… Sevgiyle size geldik… VE SİZİNLE HAKİKİYETE VARIYORUZ!...

Şimdilik bu!...

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

https://vimeo.com/231256107

 

26.AĞUSTOS.2017 TARİHLİ NAR (3)

PEKER SELÇUK ÖZ BİLİŞ

Değerliler, biz burada Nur kulları olarak, Nar Ana Başlığı olan konumuzun 3. Oturumunu yapmak üzereyiz.

Çalışmalarımız, hayırlı, uğurlu olsun. Amin.

Sizleri, saygıyla selamlıyorum.

Herkes iyi biliyor ki koruyucularımızın şemsiyesi altında hepimiz, kendi yüreğimizdeki kelamı koruyabiliyoruz. Ağır yükü hafifletip, yüce cem kelamlarında, cevher olanlar olarak kontrol etkinliğimizi kodlayabiliyoruz.

“Bizim için ölü” derler. Ölüyüz.. “Bizim için Kuran” derler. “Kuran’ız”... “Bizim için yaşam” derler. “Yaşamız””.. Bizim için kim ne derse desin, biz oyuz… Onu yaşarız.

Bunun içindir ki herkesle kendi yüreğinden sesleşiriz.. Ve deriz ki “herkesle kendi yüreğinden sesleşiniz”…Ve deriz ki “Allah’ın, tinsel kelamında, hakiki nefes olun”. “Yolu, kök geçişlerle bulun”. “Ve mutlak olun”.

Net bir bilgiyle deriz ki “Allah’ın tendeki ilmi Biliştir”.. Nur ve Nar olan bizleriz.. Bizler, Allah’ın nurlarıyız. Nur kullarıyız.. Çok şükür!...İşte bu!...Amin.

Söz edilecekse eğer insandan değil insanlıktan söz edilmelidir, her daim ve her zaman....Ama iyi anlaşılsın ki din, ledün dilinde; o tektir. Allah’tır, O….Allah kelamıdır, O….Hakk’ın kelamıdır, O…. Ve onun üstünde hiçbir diri dil yoktur. İşte, O, Hakk’a, hakiki ilme, hak olan, diri insandır.

Her insan, kardeşini bilmelidir. Her insan, kendinde ve kendi yüreğindekini dillerken, kendi yolundakileri ve yoğunluğundakileri kodlayarak muktedir olduğunu bilmelidir. Bunu idrak etmelidir.

Derler ki “dünya yoldur”. Dünya yoldur ama bu yolun ötesi bir yol yoktur. Bunu iyi anlıyoruz. Dünya yolu, hakiki yoldur ve Hakk’ın kalemi burada bütünün kültü olur.

Bu Hankahta buluştuk. Hakk’ın kapısını açtık. Yarında murat olduk. Her dünyanın gücüyle birleştik. Hepimiz hepimize, görevliyiz. Önce insan, sonra her diri olan yarınlar.

“Ben sevenler silsilesinin halkasıyım” demeliyiz. Mürşit, müridi sever ve ona sevdirir. Niyeti amel gösterir, ona. Herkese yeter, hepsine tek kişilik ayna olur. Kendini güzel gösteren aynadır, baktığın... Huzmeler düşmeye devam eder. Nurlaşır, Narlaşır Levhilikler boyunca kat be kat arş-ı alada, Nurlaşır.

Kendini bilmek gerekse kendinde bildiğin her şeyi silip, atabilmekse.. Neyi bileceksiniz, kendinden başka? Gayrımı var? Bir varsın, bir yoksun. Bir varmış...Bir yokmuş..

Rüya için kendinden geçmek sonra uyanıp, kendine gelmek gerekiyor. Hangisi sensin?... Gözleri açıkken ya da kapalıyken…. Burada mı orada mısın?.. Bir varsın, bir Gaybsın… Bir sensin. Bir başkası.. O başkası da sen.. Bir başkasının rüyasısın.. Öncesi sonrası yok. Sadece şimdi ve insan ve insan..

Ey can, sen söylenenleri bırak. Pervaneye bak. Kendini terk ede ede göreceksin ki gül mevsiminde bülbül olmak yetmezmiş!.. Sırada pervane olup, yanmak, var. Yanmak var.. Nurun ötesi narda… Nar-ı Levhide yanmak gerek.

“Ve al gider, benden benliği, doldur içime senliği “demek gerek, dostlarım…. Demek gerek, canlarım.. Can dostlarım..

Aha!....İşte bu!.. İşte bu!.. Amin!.

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

 

26.AĞUSTOS.2017 TARİHLİ NAR 3
AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ, 3. AKIŞ

Tahtınız, tahtımız….Teknik Kaleminiz, kalemizi….yaşam sayfanız, zaman kalemim ve ben tüm zamanların kübrası olan ilim. Sevgiyle sizleri kokladım bugün.

Dünyanın eti, kemiği olduğunuzu gördüm. Burada buluşmamız hepimiz için bir Sistem Çalışması’dır. Bir sistem çalışmasına dahil edilen her kim varsa, beşerin kaleminden öteye ulaştığındandır. Ki buraya ekmek yapabilecek dürümdedir.

Siyah ama en koyu siyah…ve tüm zamanlardaki kült olan o simsiyah, cevahir olan Nisa Kalemi. Cemaat size şunu anlatmaya çalışıyorum;

Korkmayın! Bu dünya yolunu buldu. Korkmayın! Bu dünya kontrol kurdu. Korkmayın! Toprak toplum tohumlandı ve yarınlandı. Korkmayın! Seviyeniz yükselecek, cennetiniz kökleşecek. Yüreğinizdeki göz, köz olmadan söz söyleyecek. Sizin etki alanınız geçişgenliği sağlayacak dürüme ulaştırılacak. Her şey ama her şey yatkın halde olacak. Çantanızda itibar olacak. Burada bulunma sebebiniz; işte bundandır.

“Deli Dumrul” dedikleriyim ama iyi bilin ki dili hak olan, KAHA olanım, yaşamı olanım, yolu kotlayanım. Benim için söz söyleyene şunu derim; Atlanta Ata Kalemi itibar ve yolu bulan İsrafil. Hepsinin gücünden öte bir gücüm var.

Bana dendi ki “nesillerini buldun mu?” Yok be yavrum, yok. Tüm zamanların ilmiyim ben. Nesillerimin tümü bedenimde…Ben onları aradığımda, anda hepsiyim.

“Çok kolay” dediler, “çok kolay…” Bugün burada, bunu hak edenin ağırı hafifletmesi çok kolay…

Dünya öfkeyi aştı. Dedik ki “barış halindeyim yaşamla.” Ohh canlarım ohhh, dünyanın barışı hakkımızdır. Yürüyen her kim varsa, kontrollu yürüdü. Bugünden sonra da kontrollu yürüyecek.

Çantamda Allah’ın İlmi var. Bu ilmi herkesin ilmiyle kotlamam; çünkü bu çok ama çok önemlidir. Benim et, kemik olarak dünyada bulunuşum, Tanrılık Kapısı’nda, İlmin Kalemini hak etmekten öte, tüm zamanları tohumlamak içindir.

Karanlık aydınlanır, yaşam kotlanır, toprak toplum ilim yapar ve yaşar ama sınırlar kalkmadan, insan sistemi yerin kübrası olamaz. İşte; bunun içindir ki bu çalışmayı dürümlere çektim.

Benim ekmeğim, Allah’ın İlmi’dir. Bunu tekrar tekrar veririm ki anlaşılsın diye.

Analar, ben darı, bolu bilendim. Olgun sistemlerle, bütünün kübrasında kürzi kapıyı kotlayanım. Çamur mu yoğurdunuz? Ohh ala. Ama ben insanda, insanlığın levhisinde, artık ışık yoğuruyorum. Bunları iyi anlayın.

Bundan evvelki dönemde sizler, Atemler ve Hakiki İlim Kalemleri’yle Havvalar var etmeye çalıştınız. Hepsi çamurdan yoğuruldu ve tohumlandı. Bugün artık dünya insanı ışık yoğurmaya başladı.

Işığın Kuranı, akıldır. Bunları iyi anlayın. Sanal boyutların kürzi kapılarını açıp, bunları anlatmak zordur ama size bunları vermeliyim.

Vakit tamamdır. Eti kemiği olan kim varsa, akıl kılacak yüreğinde ve hepsi yolu bulacak. Saltanat; kelam, Allahın ilmiyle kotlandığında; Kuran, insansa yaşam olacak.

Biz dünyaya kendi yolumuzdan değil, bütünden indik. İnsana İnsanlık İlmi’yle geldik. Ama insana “ben sendeyim” demedik. “Sen, seni bul” dedik. “Sen, seni hak et” dedik. “Sen kelamda, kalemde ol” dedik. Size biz, Allah’ın dediğini dedik hep. Allah’ın dediğini dedik biz size… “Sen beni takip et” demedik. Çünkü sen sana varacaksın. Sen, yalan dolanla çalıştın bugüne kadar. Ben sana kelam olup kendimi anlatıyorum;

Öncü birliğiz öyle mi? Yakışır insanlığa ön. Hepimiz o önüz ama dünyanın önderiyiz; bunu iyi bilin. Savaşın sonunda, kaynağa inen tüm zamanların kültleri BSUİ’nin gücü olarak bizle dilleşmeye çabalayacaklar. Bu kesindir. Bunun içindir ki bu dünya ruhu, akıl KAHA sistemi olacak.

Çatı kuruldu. Bu çatı artık bütünün çatısıdır. Bizler, yokuz. Onlar yolu bulacaklar. Bizler yokuz. Neden bunu tekrar tekrar veriyorum? Bizler dünya ilmini dillerken, her diri kendini diller. Hepsi bu. Ama bilinsin isteriz ki kendini dilleyen, Allah’ın dediğini diyebilen, mutlak olabilen ve Kuran kutsal nefesiyle kollarını bütünlüğe açabilendir. Herkes budur. İşte bu. Şimdilik bu. İşte bu.

 

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ



 

https://vimeo.com/231265963

 

NAR (3/2)
26.08.2017

Ararım yarını!... Ana, ben yarının ararım!... Ben; anacığım, yaşamı ararım!... Nesillerimi ararım ana!... Bana, neden söz vermek istedin bilirim… Zira ben, nüve olan yarınım… Benim için “İsmaili” dediler. İsmaili, kul olana denir… Kul olan, insana denir.

Ben, dünyada İlmin Kalemi olan insanlığı aradım… Ana, kapıların tümünü, Öz Geçişler’le hak ettim… Bana “kalem” dendi. Sevgili anam, neden Din Kapıları açık kalacak!? “Bana bunu sorma!” dedin. Ama sormam gerek. Neden!? Neden; çünkü ben artık yaşam için çalışmaya başlıyorum!…

“Durağan Günler sona erdi” demiştik. Ne var ki yeniden Durağan Günler’e indik. Öyleyse gerekliydi!... Neden indik!? “En ve boy, kul olan içindir ama yol, ilim içindir” dedik.

Sizden, bizden ve herkesten beklenen; neden dünyada AKLIN TINISI duyulmaya başladı!? Bunların, açıkça bildirilmesidir… “Deli Dumrul” demiştik yaşamına ama görüyoruz ki delilik, hakiki ilimmiş… Senin etkin ve senin kelamın, bizim yaşamımız oldu…

ÖN GÖK ve ÖN GÜÇ, senin ilmin… Bizden, bir tek ses istedin ve verdik!… Artık bizim için bir tek seçenek var. İlmi hak etmek!... Yaratmak!... Yaşatmak!... Hasat yapmak!... Olan budur. Bunun için çok çalışmalıyız…

Yeri göğü izleyenler, dirilikleri izlemeye başladılar… Diriliklerde, yaşamlar tohumlanıyor. Dünya için yeniden bir imkan doğdu… Dünyanın üstündeki tüm canların, yerkürede kodlama yapabilmeleri ve ocaklarında yaşamların oluşabilmesi imkanı!…

Süper İnsanlık Kelamı, bizleri hak ettirdi… “Dünya” dediğimiz bu küçük planet herkesin kendi yoludur ve bu yoldan geçmeden; Kulluk Kalemi, bilişi hak ettirmez…

Bunun anlamı şudur: Herbiriniz, Dünya Planeti’nde, KAYNAK SAYFALAR halinde görev taşıdınız ama dünyanın ötelerinde de kodlamalar yaptınız… Dünya için yapılan her çalışma, Düzen’i kuranlar için diğer planetlere de kodlandı. Böylelikle, İsmaililer, kalem olarak, tüm yaşamları tohumladılar…

Umut olur ki dirilik artar ve her bir YAŞAM KALEMİ, tüm zamanları kontrol eder. İşte dilek budur!...

Buyurun Dünyacılar!... Buyurun! Dünya İlmi, hakiki ilimdir!... Sizler için, BİZ İLMİ, bütün ilimlerin en güçlüsüdür…

Dünyanın özel görevi vardır… Bunu da size açıklamak isterim!... Bu dünya üstün çalışmalar ile ÖZ GEÇİŞ yapılan; insanlığın hakikiyetini, hologramdan aşırtan ve yol açan tek planettir…

Buyurun! hikaye dinletmedik… “Herşey, herşey için çalışır!” diyeceksiniz… Ancak bu dünya, kontrolü kurabilen bir yetkin kalem olarak en ve boy için yaratılmıştır… Üzerindeki HAKİKİ İNSAN, bu planetin kantarıdır. O kantar, ilmi tartar ve yolu açar… İşte bu!…

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

26.AĞUSTOS.2017 TARİHLİ NAR (3)

AV.NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 3. AKIŞ

Dediler ki “yalın ve hakiki bilgi verilecek”. “Geç”.. Dedik ki “akılla mı?” “Hakla” dediler. “Yakışır ilme” dedik. Dendi ki “hak et”. Yok yarım, yok, ben sen ve sen ben…. Benden bana ben olup, verdiklerin, bedenindeki bilişin, hakikiyetin …Ve biz sen, sen biz.

Çorba pişirmeden, o çorbayı, hak edenler ve çorba pişirip, hak ilmiyle dilleyenler ve herkese o çorbayı, ikram edenler… Sizinleyiz be, canlarım. Sizinleyiz.

Kelama kalem olup, indik. Yalan mı? Yok be yarım…Yok.. Yerin kültü olan insan, kendi yolundan, kendi yarınından ve kendi kaynağından geçip geldiğinde, hepimiz, onda oluruz. Hepimiz!

Bizler, muktedir ilim kapıları olanlar, ve rahmi kalem olanlar, hepimiz, siziz, analar.. Siziz, atalar.

Cemaat, cemaat toplandık, burada. Her cemaat, bir resim… Ama her resimde, ilim. Ve hepiniz, bilgi kalemleri.. Sizin kuranınız, insansı dirilikleri kodladı ve insanlık, kontrolü kurdu….Bundan ötesi hepimizin hakikiyetiyle gerçekleşecek.

Biran için nerede ne var, diye baktık...Gördük ki burada, insanlık var.. Ve bir an için Sistemin Kültü burası mı diye, baktık….Oluş halinde birliklerin çoğu, burada… Ve bir an Allah’ın, Tanrı Kapısı açık tutulacak mı diye baktık.. İlmin kalemi burada… Ve biz, burayı, hak ettik.

Tabular yıkılacak. İnsanlık, hak edecek. Yarın, insanın kervanı olacak. Biz, sizinle olacağız. Yarını hak eden, ilmi hak ettiğinde, yürümekten doğan o yoğun kırılışları aşacak ve yolu açıp, koşacak. Biz, sizinle olacağız.

“Kaçıp giderim dünyadan” derdim ya hani… Açın kapıları, geldim. Artık geldim. Ben, Muhammet Mustafa, Sistemin kültünde kuran olan, insanlık boyutlarına, kaynak olan... Size geldim.

Benim adım, insanlıktır. Cennet’in ilmiyim, ben.. Kuran insanım, ben. Öfkem yoktur. “Hoş geldin” deyin, bana. “Hoş geldin”...Hoş bulduk, anam”....Hoş bulduk.

Sizin, kendi yolunuz, bizim yoğunluğumuz, hepimizin yolu, ağır ağır bütünün Kübra Kapısını açacak… Ve buradan o yol, bütünün kontrolünde her yaşama varacak. Benim için çok önemli bir çalışmadır, bu çalışma… Bunu size açık veriyorum.

Bu çalışmayı hepimiz bilmekteydik. İnsanlık ilminin bu yaşamda kodlayıcıları olacağını biliyorduk... Bunun içindir ki tüm insanlığa, kendi verdiğim bilgiyi, hak ettiğim dürümlerde dilledim….

Ve dedim ki “insan, elin olduğunda, yolun olduğunda, buraya, bu yoğun çalışmaya, kaynak ol”. Dediler ki “ama orası farklı”. Ve dedim ki “orası hakiki insanlığın çalışması”.

Biz, insanlık ilmini herkese ayrı verdik. İnsanlığa ayrı, insansılara ayrı verdik... Bugün insanlık, kelama indi ve insanlık, yaşamı tohumluyor. İnsansı kapılar artık kodlanacak ve insansı kelam, bütünün kültünde kalem olduğunda, herkes, insanların kaleminde, bilişe varacak ve insanlık olacak.

Biz, her şeyi dinledik.. Dünyayı dilledik… Ve herkese, kendini dinlettik. Sanırlar ki ben, kutsal kitap olan, kalemimi, herkesin kalemi yaptım.. O kitap, mutlu, huzurlu, bir yaşamın kalemidir... Ama o kitabı okuyan, kendini okuyacak, o kitapta.

Bir tek insan, nesillerimi tohumlayacak diye, bekledim. İşte aklın kalemi olan, insan… Bugün doğanın gücünü kontrol edebilecek olan, yeni bir çalışma devreye giriyor. Bu çalışmayı, burada başlatıyoruz.

Ve doğanın gücü, bütünün kültüyle tohumlanacak. Bundan öte bir ilim olmaz. Bu dünyada yaşayan her şey yerkürenin kontrolünde, yetkin kalemlerle, yeni sistemleşmeleri gerçekleştirecek.

Ve doğanın sistemi, bütünün kültünde, herkesin yüreğine indirilecek. Büyük kötülükleri önleyebilecek olan güç, hepimizin kendi yüceliğimizdeki, güçtür.

Bu cümleden itibaren şunu da dillemek isteriz ki…Karem, kelam...Karem, kürem… Hepsi, dilim….Ben, Sistem ve sizim….Hepinizi kucaklıyorum.

Evimiz, evinizdir, analar. Burası bizim evimizdir, iyi bilin. Bu evi, hak ettik. Ve bu evde, ne yapılacaksa, hepimiz, bir olup, yapacağız. Biz, bu evi, hak ettik.

“Şu elim, şu altın kelamım” dedin ya hani… “Şu aklım” diyeceğim, ben. Senin elin, benim elim, olacak… Senin elin, benim elim, OL’du… Bundan sonra hep bu günkü gibi Sistem, Nizam ve Düzenin gücü olarak, senin KAHA olan….. Şans diliyorum herkese buraya gelecek olanlara ki hak etsinler diye... Burada bedenim olacak, benim.

Size, şükür ediyorum. Sizi, hak etmeye çalışanlara, güç kayıtlayacağım. Sizinle olacağım. Sizinle!.

Şimdiden, çok daha öte şimdilerde, sizinle olacağım!. Sizinle!..

Analar, atalar, sizden daha güçlü bir sistem, bugün kontrol edici, bir yaşam olacak... İşte o kontrol edici yaşam, doğanın gücüyle olacak. Ve o doğanın gücü mutlaka ama mutlaka sessizliğin seslenmesiyle gerçekleşecek..…. Yeni yaşam kayıtlarıyla, kök gerçekliği kodlayarak, yarına kontrollü varanlarla, gerilik, ilerilik olmaksızın, bizlikle olacak.

Sizin et kemik olduğunuz, bilinir.. Biz, eti kemiği olmayan, bilgeleriz....Ama sizde, etimiz kemiğimiz, sizin yüreğiniz olacak.

Çok özel bir dünya çalışmasıdır, yaptığınız. Ve bu çalışmayı, herkes dinleyemiyor, biliyorum… Ama dinleteceğim… İnanın ki dinleteceğim. Ben Mustafa, “OL”, derim...”OLUR’..

İşte mutluluk, budur!. ..İşte bu!

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

https://vimeo.com/231267107

 

26 AĞUSTOS 2017 NAR (3) BİRLİK ÇALIŞMASI
Aynur Funda Öz Biliş...

Bizliğin nefesinden, insan sırrına hakim olan ATA yaşamlar; dünyanın yarınlarına Altın Işık olup kodlanmakta...

Şimdi şimdide, an nefesinde, yaşam kapılarında İnsan; sırrını yaşamlara kodlamakta!...

Yarattığını ve yaşattığını bilen insan, hasata adım adım yaklaşmakta...

An Kapıları'ndan, insan sırrını dilleyen, Biz olan yaşamlar... Bütün'ün İlmi'nden beden alan, Hakk Ten'de ses bulmakta...

Alınan her nefes, verilen her nefes... 
Her bir yaşam; sonsuz zamanlara kaynak olmakta...

Alınan her nefes, verilen her nefes; 
An'a ve an'da sonsuz yaşamlar yaratmakta...

İnsan sırrı... Bedenin ilmi... Öz, Göz ve Söz yarınlara kaynak olan Nefes...

An Kapılar'ı Dünya'da açılmakta....
Sesin, Nefesin ilmi, bedende sonsuz zamanlara kaynak olmakta...

"Her nefeste, genişler kalbim, büyür sonsuz bir yaşam olur... 
Ses verdiğimde eser rüzgar, alır sesimi sonsuzluğa kayıtlanır..."

Sultan Sistem!... Hakk Yaşam!... Hakikat ehli insanın sırrı!... Burada...

Ben, BİZ olan ilime kaynak olmaya gelen beden!... Gerçek insan!... Öz, Göz ve Söz olan yaşama kaynak olan "Her, Bir, An..."

Dünya beden!.. Nefes ilim!... Söz, Öz, Göz ile dillenen Birliğin ilmiyiz...

Yarınlarda; Barış, Sevgi, Umut, İnsanlık ilmi'ndeyiz...

Sessizliği dilleyebilen her bir can, Hakk Ten'de nefes olup yarınları yazmakta...
Sessiz zamanlardan ses ile kodlanan, Hakk Dünya...

Zaman sonsuzlukta yaşama zamanı...
En ve boy olan arzın gücü, doğanın gücü, olma zamanı...

Hakk edip geçilen kapı, Arzın Yaşam Kapı'sı...
Dönüp duran dünya, sonsuzluğa anlar yaşamı..

Olan, bilen, dirilen, geçer, gelir o kapıdan!..
İnsan olan!... Sırrına eren... Halik olan, aklın kulu!...

Ya A-la Hak Ta A-la omn
Ya Ka Ha Si Ha A-la omn

Yaşam sonsuz...
Dünya döner...
Yarınlar cennet....
Her şey insan için... 
AŞK ile...

Aşk kaynaktır yaşamlara, yarınlara ve sonsuz zamanlara, 
İNSAN ile...

İşte, Şimdide, Şimdilik bu...

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

26 AĞUSTOS.2017 TARİHLİ - NAR (3) BİRLİK ÇALIŞMASI
AV.NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 4. AKIŞ

Yaratmak!... Yaratılmak!... Hakk Ten'de insanlaşmak ve bütünleşmek... Herkesin kendini dilleyebileceği bir dürüm var... BSUİ'nin kulluğunda, bunu hepimiz bir Tek olup yaparız...

Kontrol dışı bilgi olmamalıdır... Unutun ya da unutturun... Her ne olursa olsun... Ama bilge kalem, kelam ettiğinde, kendini zikretmez...

Eğer bir kalem kendini zikrettiğini, hakk teknikle dillediğini kodladığında kontrol kuramazsa; yolunda kırılışlar olur...

Bunu teknik hakiki levhiden verdim... Seyredin dünyayı canlılar... "Turan" dediğimiz kapılar var... Turan kapılarında Kuran'lar var... Seyredin!... Turanların Kuranlar'ında yarınlar var... Seyredin!... Kontrol dışı bilgileri olmadı... Oldurulmadı... Kimin Ziya olduğu... Kimin yalın olduğu.... Kimin hasat olduğu bilindi orada!...

Ve Dünya'nın Nuru olan insan, mahrekinde kendi dürümlerinde, kendi yolunu kodladı...

İtibarı yüce oldu!... Bütün'ün Kültü oldu.. Her dinde, her diride insanlaştı...

Tart insanlığı dediklerinde dinci kapılar tartar. Ama ilimci kapılar tartmaz... İnsanı tartan kelamda kendini dilleyemez...

Unutmayın ki doğanın gücü, aklın kültüdür... Eğer doğayı hak edip dinleyebilirsek, hakkın kapısını açabiliriz ve bütünün kültü olabiliriz...

Kör göz Allah'ın dediğini diyemez.. Ama gök sözü söyleyebilen bütünün kültüne kendi yüreğini dilliyerek, Altın Işığın gücüyle Allah'ın dediğini der...

Allah, Allah'ın Allah olduğunu diller... Ama Allah, Allah'ın Altın İlmi'nde bunu diller... Allah Allah'ın Kapısı olur... Ve Allah Kapı'sı, Hakk Ten'de itibarlı olanda olur...

Bunlar nasıl anlatılırsa öyle anlaşılır diye düşünmeyin... Hepiniz kendinizde ve kendi yüreklerinizde dilleyin ve hak etmeye ve hak olmaya çabalayın...

Yok, ol deriz. Yok oldururuz... Bunların da geçişlere hiçbir yarar sağlamayacağı kesindir... Biz doğanın Kuran'ları, mutlak olanları, doğanın gücü olan herkesi dilleyebilenler olarak diyoruz ki "yerkürenin en büyük gücü ilimdir..."

Ve yerkürenin en büyük gücü, Bütün'ün Kültü olanın ilmidir... Ve diyoruz ki "yasaları koyan insan, kelamda kendi yasasıyla kendini diller... O yasa ocağında Bütün'ün Gücü olur..."

Ama yasayı çiğnerse yüreği; kelamı kalemsiz kalır... Işığı kontroldan çıkar... Biz doğanın Kuranı olanlara deriz ki "öyle çok öyle çok çalışın ki!... Er yada geç kendinizi kendi yüceliğinzi dilleyin... Er ya da geç..."

Ha!. "Ben yolun kapısıyım!.. " diyene; şunu söylemek isteriz ki!.. "Yol, Allah yoluysa, Kalemi kural gereği ilmi kodlayansa... Yasal çalışamları, mutlak kalem olup yapıyorsa ve Ruhun kapısını açabilmişse, mutlaka öfkeyi aşmış demektir...

Öfkeyi aşanın ekibi Bütün'ün Kübra İlmi ile dillendiğinde; anla ki orada kulluk yapılıyor...

Unutmayın ki deliler divaneler bilişi kodladıklarında ilimin kapısını açabilirler... Ama o deliler, kelama kelam olupta, kalemlerinde kendilerini dinlemediklerinde yasaları koyamadıklarını da anlamalıdırlar...

Ah canlarım ah!... Bunu kem gözlerden sakındığım yaşam kalemim mi söylüyor?... Yoksa bedenim mi söylüyor?... Yoksa yüceliğimdeki o yolcu mu söylüyor?...

Bunu ona mı soralım?... Yok onu kontrol edip yaşam sisteminden ayrı mı tutalım... Bakın ne oluyor?...

Maya olmaya gelen Mustafa, aklın tınısına kendi yüceliğini dinlemeye çabalarken bizim kendi yarım ilmimizle bütünün kültünde kendi yoğunluğunu kodlarken; isim zikrettirme çabasına bizler maniyiz...

Bunun için bir tını devreye girdi ve o tını diyor ki ben isim zikretmeliyim..
Aşk sessiz... Ak Kapı akıl... Biz Hakk... Ve diyoruz ki ona sevgiyle seninle oluruz da ilmin kapısında beden insandır sadece....

Ne sen, ne ben!... Sadece insan!... Bunu bilmek önemlidir... Ama sen dersen ki benim Atlanta Kalemim kendini dillesin...

Kelam Allah ilmi ki ben derim, kendi yüreğim der... Ama sen seni dillerken de... Ben beni dillerken diyemem... Bu kesin!...

Şikayet etme cennetin cevherinde can kelam ben o kelam olan Ka Ha!... İnsanım...Sen kendini zikret... Ama Ben sende sessiz kalmayı tercih ederim...

Aton tohumlaması yapmaya niyetli olanlar, benden geçip gelirler... Ben Aton'a toprak toplumun kulluğunu kodlatabilirim... Ruhsal kapılarını Ka Ha olup kayıtlattırabilirim...

Cennet ilmini dilleyebilirim ama kin nefret hırs yoksa yüreğinde hak eder... Hakk olur ve bunları yapar...

Sayın bayanlar, Sayın baylar... Buraya göç edenlerin çoklarını tanıyorum... Burada Bütünün kültü olanları biliyorum... Kuranı Kerim'deki Levhi Kapılar'ın tümünü dinliyorum... Hakk'ın Kapısı'nı açabiliyorum...

Ve Ruhun kulu olabiliyorum ama!... Sultanlık yapacaksa insanlık, iman ilmi ile yapacak...

Ben o ilmi Bütünün Kültü yaparken, herkesin kelam edebileceği bir gücü dürümlere çekmeğe çabalıyorum...

Onlar, onu yapar, ben bunu yaparım... Yok böyle bir şey... Herkes teknik olarak o teknikte kendini dilleyecek...

Bunun içindir ki burada olacak olan ne varsa, hepimizde olacak... Umut olur ki bu bilge kelam benim yüreğime indikçe, inerde kendini diller..

Beni dilletmesine iznim yoktur...

İşte bu...

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

https://vimeo.com/231268128?ref=fb-share&1

 

26 AĞUSTOS.2017 TARİHLİ - NAR (3)

Tufan olmadı değil mi? Bak işte olmadı. Bir Zaman sayfası kapatıldı ve yeni bir Zaman sayfası açıldı. Temiz bir sayfaydı açılan.

Bak işte geçişler tamam. Kıymet de kopmadı değil mi? Korku bitti. Ön arka yok, hepimiz tek bir yürek olarak bu insanlık kervanına dahiliz. Bak işte öfke de aşıldı.

Yaşımın ışığı 40 kapıda yandığında, bütünün kürzi kapıları açıldı. Mesih inecek diye beklerken, herkes o kapılardan hakk olup kendine inmeye başladı. Bak işte kabir azabı bitti....herkes yüreğini bütüne açıp, kendine indi. Kendine inen bütünlenip indi. Bak işte herkesin hasatı tam oldu.

Bilgi kalemi hak edildi ve kültler bu kaleme indiler. Aha işte yazıyorlar. Yazdıkça yarınlanıyorlar. Yarınlandıkça ses olup ışığa varıyorlar. Bak işte yağmur halinde dünyaya akıyorlar. Kaderi yazıyorlar ve yaşıyorlar. Gabı Allah bilir denir. Allah gerçek insanın eli olur, insan, kalem olur ve yazar. Okur yazar olduğunda gaybı insan da bilir. Ayrılık yok ki...medyum değil, kahin de değil, hak olup Hakkı'n kalemi olan...o kalemde kelam olan, yerin gücü olan insan..... Ağılın kapısı değil ilmin kapısı olan insan. Bak işte o insan yaşıyor ve yaşatıyor. Hah aha işte. Sevgiyle,

Bahar Umurtak

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

 

 

 
  Bugün 125 ziyaretçi kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol