Birlik İlmi
  RAHMAN’IN KAPISI 1
 

“RAHMAN’IN KAPISI (1)” HAKKINDA ÖZ AKIŞ VE DAVET:

Gelinen aşamada; RUH KAPILARI, Arzın Gücü ile birleşmeye; Bu Zaman Sayfalarında, tükenen herkes yenilenmeye; Dünyanın, aşkla sayfaladığı insan soyu, yenilenip kodlanmaya; girdaplardan geçip yarınlanmaya ve yaşamlaşmaya başlamaktadır.

Tüm zamanlara görev taşırken, kinin ilmi ile yarınları kodlamaya çabalayanlar, insanlığın kıran değil kalem olan olduğunu anlayabildiklerinde; tükenen her anı yaşam sayfaları ile yenileyebileceklerini de anlayacaklar.

Temel bilgidir ki dünya üzerinde görev taşıyan Birlikler var. Bunların öncelikle dinlemelerini isteriz ki Bugünden itibaren yaşam farklılaşacak… Herkes daha güçlü bir sayfaya geçiyor. İnsanlığın, yerküreyi yaşamlaştırmak üzere yapmakta olduğu çalışmalardan görevler alıp Kök Geçişler yapanlar, bundan sonra daha üstün kalemlerle yeri yaşamlaştıracaklar.

Devreleri kapatmadan, yaşamı tohumlamak mümkün olmadığından; her bir Cevher Güç, yerküreyi yetkin hakikiyet ile kodlamak için dünya ötelerindeki diri yarınlardan, güç çeken devrelerini kapatarak dünyada görev taşırlar… Yerkürede yapılabilecek en güçlü çatışmayı, gerçek nefeslerle yapmak istediklerinde ise yerin kodları ile yerküreye inen kalemlerin kayıtlarını çatıştırmak isterler…

Bilmek gerekir ki nafakadır insana kayıtlanan bilgi. Her insan kendi nafakasını ister ama nafaka veren, İlmin Kapısı olandır. Dünyanın eti kelam; yolu ise kaynaktır. Herkes kelamla kendini varıp hakim olabilir ve Ruhsal Işıklar’dan güç çekebilir.

Dünyada daha güçlü bir dönemin başlatılması, insan soyunun Kuran olmasından sonra olacak bir hadise idi. Şimdi başlangıçtayız… İnsanlığın başlangıcında… Bu şudur. Rahman Kapısı açıldı. Bu kapıyı açan Birlikler, tahditli bilişleri ile açtılar. Ama Hakk’ın ışığının bu yoğun cevhere inişi ile birlikte artık Rahman Kapısı, insan soyuna karışık yaşamların ummanlarından çok daha öte bir yoğunlaşma ile açılmaktadır.

Burada Mutlak Nefesler kodlamalar yapmaya başlarken, seviyeniz çok daha güçlenecek. Cennet İnsanlık Kaptanlık yapmaya başlayacak. Aşk ile şimdilik…

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

DAVET:

Yeni yılla birlikte yeni programımız da açılmıştır. 07.01.2017 günü 14.00 - 18.00 saatleri arasında Dernek Merkezimizde gerçekleştirilecek “RAHMAN’IN KAPISI (1)” Çalışmasına tüm dostlarımızı bekliyoruz.

Saygılarımızlar,
Süper İnsanlık Realitesi Derneği

Not: KATILIM ÜCRETE TABİ DEĞİLDİR. Katılmak isteyen dostlarımız lütfen saat 14.00’den önce Dernekte olmaya çalışsınlar…

Adres: Bahariye Cad. Halil Ethem Sok. Sauna Apt. No:30/8 Kadıköy/İST
Tel: 0 216 348 9559

 

7. OCAK.2017 TARİHLİ RAHMAN'IN KAPISI 1 
AV.NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 1. AKIŞ 1. BÖLÜM.

Yağan yağmurun sırrı, insanın kelamıdır. Bu kelamı tohumlamadan Bütün'ün Gücü'nü kodlayabilmek, asla mümkün değildir...

Hakiki insanın geçip göreceği şudur; İnsan Soyu Allah'ın Tınısı'nı duyuyor ve yoğunluğu arttırdı... Dünyan'ın kültleri kodlandı ve bütün kötülükleri aşabildi. Eminim ki bunu anlamayanınız yok.

"Çorba pişmiş" dediniz. Çorbada ilminiz olmalıydı. Yalın olan insanın kelamı Bütünün Gücü olmalıydı ve Mutlak Kapıların Tanrı Işığıyla ve Tanrı ilmi ile kayıtlanmış olması şarttı.

Devinimi arttırmak için dünyanın yüzeyine insanı soğuk bir kış günü kayıtladınız. Ve devinimi dinlediniz. Nerede insan sırrı varsa, orada yol vardır...

Yoğunluğu tohumlarken; bütünün köle olmasını isteyenleriniz de, yoğun ışıkta bütüne hizmetçi olmasını isteyenleriniz de, Mikail'in gücüyle bütüne hizmetçi olmasını isteyenleriniz de buradaydılar.

Darı bolu bilen insan, aklın kapısını açtı ve dedi ki "Saltanatın gücü hepinizin yüreğinde mevcut. Mükafatınız ilim... Ve size insanın kültü olup gelen biliş, Mahrekin Kuranı ve siz o Kuranı hak edip dinleyecek güçte iseniz; görevinizi hak edin yapın."

Çantanız Allah'ın teknik kalemi ile kodlandı. Vurmak ya da kırmak, hepsi sizin için sorumluluk. Ama vurup kırdıklarınızın kontrolunu kaybetmeleri, göz sözcülüğü içinde bir sistem kırıcılığı oldu...

Siyahın en siyahında ki ışığı yenilerken, halik olanların tahtını kodlamamız gerekiydi. Bunların hepsi oldu... Şu ana kadar mehil istediniz bizden... Biz size hep mehil verdik... Ama şu andan itibaren artık mehil yok... Seviyenizi ölçümledik gördük ki süper sayfalanışları tohumlayacak gücünüz yok!.. Ölülerin öldüklerini anlamamaları kontrol dışılıktır.

Simetri kalem... Simetri Ka Ha... Cemaat cevher biz sistem olanlar sizinleyiz. Ha diyorsanız ki "Samanyolu Galaksisi'nde ki toplumlar sizi dinlemeye çabalıyorlar ama sizi hak etmemiş olmalarındandır ki dinleyemiyorlar...

Yaradan Allah'ın dediğini demez. O yarattığını diller... Yaradan aklın kelamını dürümler ve seslenir. Ama yaradanın dediği hakkın tekniği ile denir... İnsan Soyu artık kendi tekniği ile kodlama yapacak... Bu kesindir. Kontrol dışı bilişi olmayacak, bu kesindir.

Fakih olabilir... Akli kalemle kodlama yapabilir. Torbasını tohumlarla doldurabilir ve bütünün gücü olabilir. Ama haz duymadığı hiç bir şeyi yapmayacak.

Akın ve geçin... Verdiğim bilgileri anlayın... Ben dünyalıyım. Tüm insanlığın Levhi Kapısıyım ben. Amonların doğumu ölümü bilmedikleri de kesin... Anlayın ki Amonların kontrolsuz çalışmaları burada artık gerçek çerçevede ilimle kodlanmayacak.

Allah'ın dediği aklın dediği olacak.. Elbette ama aklın dediğinin ötesinde Hakkın Kapısı'nın da açık kalması gerekir.

Hakkın kapısı açık olmadıkça, yarının türevlerini tohumlayacak gücü olmayacağı kesin...

Becerin, anlayın bilgilerimi... Ben dünyayım. Becerin, anlayın bilgilerimi...Bugünden sonra size sizi anlatmayacağım. Ben doğanın gücüyüm anlayın... Tüm insanlığın Kürzi Kapısı'yım ben. Amonların toprak topluma tohum ekmeye gelmeleri, bizim için önemli değildir.

Ama Atonlar toprak topluma tohum ekmeye geldiklerinde; yaşandı, yaşandı dünya diyebildiklerinde, yarattıklarında, Turkuazın Kuranı'nda kelamı ve kalem olup kaynak olduklarında, onlarla çatışmadan çalışmamız ve hakim olabilecekleri güçte bilgilerimizi kodlama imkanları, mutlaka gerçek cemamatle gerçekleşecektir...

"Şems" dediğiniz Bilgi Kapısı... Hepinizin gücüyle Bütünün Kürzi Kapı'sı oldu... Şems'e ekmek verdik... Ekip verdik... Kök geçiş yaptırdık . Yoğunluğunu artırdık, toprağın tınısını duymasını sağladık. Verdiğimiz her bilgiyi okudu. Ölüleri diriltecekti. Kantara koydular onu ve dediler ki "Şems aklın kapısından çıktı.."

Yine dünyalar kurulur. Ve yine kaynaklarda tohumlar okutulur... Unutun, unutmayın!.. Bilgi kapısı hep kalemin ilmi ile açılır ve yaşam yine kalemin ilmi ile kontrol edilir.

Sevgiyi hak etmeyene biz nefes bile vermeyiz... Ama sevgi olmadan cinni, cennetli olma imkanı bile yokken, "sizi sizden ayrı tutarız siz yoksunuz biz size siz olup akarız" diyenlere, cennet kurma nefesi verilemez.

Şimdi; dar boğazdan geçiyor şu anda yaşam... Öyle bir dar boğaz ki Allah'ın tınısını duyabilmek için mutlak kapılar açılıyor. Öyle bir dar boğaz ki bütünün kültleri kodlanabilecek gücü, hasatla dürümlerken, Mikail'in görevi kontrollu olarak kayıtlara çektiği bilgi ile hakiki levhide kodlanmış ışık halinde bütünü güçlendiriyor.

Dünya doğumu gerçekleşmekte şu anda... Öyle bir doğum gerçekleşiyor ki hepinizin yüreği o tohumda bulunacak...

Görev şudur; dönem sonlarında, kalem insan ilme kapı açtığında, hak teknikle tını tohumlara çağrıldığında ve yoğun mutlak kullukla kaynak olduğunda, kök gök olduğunda ve güçlü çatışma başladığında, o çatışmaya dahil edilenler yığınlarını karanlığın tınısı yapacaklar ve gerçek geçiş sağlanacak...

Gerçek geçiş, sizlerin, bizlerin ve hepimizin levhi kapısından olacak... Bu geçiş sayfasında hiç kimse kaynak dışı kalmayacak. Bütün topraklar, bütün yarınlar ve bütün sayfalar geçirilecek. Geçmeyecek bir zerre yok. Tek bir zerre yok. Birlik kapımız hep orada olacak...

Ve gün başlarken, yeni bir sayfa açılırkenve yoğunluktohumlanırken, bugün burada OL deyip olduracağımız yüksek ışık, hak tahta oturtulan kaynakla birleşecek...

Her dara düşen " ben" dedi... "Ben" dedi ama din de dedi... Artık Ben, Biz oluyor. Öz görev Bizleşmektir. "Ben cennet olan" diyen... "Ben cemaat olan" diyen... "Ben kalem olan" diyen... Her kim varsa, yarın olacak.

Çu Ha, Ci Ha, Si Ha Cennet kapılarıdır bunlar... Bu cennet kapıları, sevgiyle açılıyor. Kil olana, kalem olmak... Kalem olana, hakka varmak... Hakka varana tahta oturmak imkanı veriyor.

Burada bulunuş sebebimiz, yaşamı hak ettirmek içindir... Ve bizlerle gerçek çalışma yapılacak...

Karanlık, tınlamaya, çınlamaya, çanlamaya başlıyor... Hepimiz o sesleri duyuyoruz. Köprüler açılıyor yaşama... Bizim İsrafil olmamız için çok büyük çatışmalar yapılıyor. Sesi duymayana, sesi duyurmamız gerekiyor. Hürmetle çalışılıyor...

Öylesi bir çantadır ki insan, tanımak gerek onu... Bilişi, Hak İlmi ile dilleyebilen bir İnsan Soyu... Onun yolunu bulması ölüleri diriltmek içindir. Ve onun kontrolu hasatın yarınlardan öte yaşamlara kaynak olması içindir...

Ardı önü olmayan insan, yeri göklerde kodlayabilir.... Ardı önü olmayan yolu kontrol edebilir. Aşkın sınırını çizen her kim varsa yaşamı hak ettirebilir. Bugün dünyanın kuraları çekiliyor. Kim ne yapacak? Kim kimle tohumlanacak? Kim aklın kaleminde olacak?... Kantar tartmadan, yarınlar hologramda kodlanmadan, nefesler koklanmadan, tinler ve tince kontrol kuranlar, kayıtlara indiriliyorlar.

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

https://vimeo.com/198478402

 

7.OCAK.2017 TARİHLİ RAHMAN'IN KAPISI 1

AV.NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 1 AKIŞ – 2 BÖLÜM

Umut olur ki Hak kapılarının hepsi dünyaya açılır. Dün ölüler diyarı olan bu dünya, yarınlara kul olup, geçebilir.

Gönüllerin gücüdür dünya ve bu dünyayı kurtarmaya geldik, bizler. Hem insan için hem yaşam için hem temizlik için. Ama temizliği hak etmeyen, yarını has ışıkta, toprakta ve yolda hak etmelidir.

Vallahi dünyalıyız. Billahi dünyalıyız ki biz cennetten cennette koşan, ilim kapılarında ilim yapan ve yolculuk yaptıranlarız….Bizim yaşamlara girişimiz her şeyin üstünde yoğunluğun kodlanışı içindir.

Çamurlar, çamurlar, çamurlar.. Yar tınıyı duysun diye yoğurulur çamurlar. Ten, Tanrılık yapsın diye yoğurulur. Aşk, kaynaktan çıksın diye yoğurulur. Hep çamur yoğuruldu Samanyolu Galaksisinin bu yoğun cevherindeki yüksek eşyada… Ve bu eşya, yerin gerçeğidir.

Hanı, hancıyı bildik. Yaşamı bildik. Okuduk.. Öğrendik.. Toprak Toplumu dilledik. Dans ettik zamanda. Dansımız dünyada, yarında ve bütündeydi. Yaşamla dans ettik. Hakk’a varan, aklın kalemi olan, büyük kültle dinleştik.. Biz dans için cemaatlerle kaleme indik.

Vira cinler, vira kelamlar, halik kalemler ve bizler, her an olanlar. Yol ben, yoldaki ben. “OL” dedim “OL’du” diyen ben. Okuyan ben. “Bana ben olmak için beden almak gerekir” dediğimde “beş görevlim, ben bedenliyim dedi”… İşte bedenliler. Aşkla geldiler….Burada beşli kodlama yapılıyor.

Umut olur ki hep dince konuşanlar, dirice kalem olurlar. Uzanın dünyayı seyredin. Bu dünyanın aşkı var. Doğanın kuranında aklı var. Rahmanda, karanlığın tınısında artık sesi var. Verdiğim her şeyde kelamı var, Hakk’ı var, Rahman olanda tahtı var.

Ama bugünden sonra kontrol, Bu Meclisindir. Bilinsin. Dünya yaşamı buradan kontrol edilecek. Hepinizde. Ve sesle.. Eğer “sizler, bu görevi yapmıyoruz” derseniz, biz canlılar, sistemden sessizce iner ve sizden sevgiyle kontrol kurarız.

Kara ışığın gücü, bütünün gücü, huzurlu bir dünya için hak kelam ve Hakk’ın kapısı olan akıl geçişi gerektirir. Buradan turkuaz olanların, hak kapıdan levhi olmaları, mahrek olup, hasat olmaları gerekir…Yeni dünya için bunlar gerekir.

Nuh kapısını kapattınız. Çok güçlendik analar, çok.. Nuh kapısı, Cebrail’in kelamında yoğundu. Her şey o kapının kapatılmasıyla birlikte mutlak kalem olanlarca, kaynakta tohumlanıp, geçişler yapılacak…. Ve mutlak karanlık aydınlanacaktı…. İşte bunları başardınız.

Sevgili anam ve sevgili yaşam sayfalarımız. Hepiniz, gözün gördüğü en kültcü kalemlersiniz. En yoğun sınırı aşıp geçtiniz. Bu sınır, halik olanın, Hakk’a vardığı ve yolu açtığı sınırdır.

Şimdi devinim daha hızlanıyor. Ve bu devinimin hızlanışıyla kendi yüreğiniz sesleşmeye başlayacak

Hayrın tınısını duyacaksınız ve yarınların kulu olacaksınız. İnsanın kendini bilmesi gerekir. Kendini KAHA olup, yaşama tınlatıp, tenletip, tanıtması gerekir.

Cennetin kelamı ilim, aklıysa Haktır. Tahtın tınısını duyan kim varsa aklın kalemi olup, yaşaması gerekir…

Bu yol, Allah yoludur. Bu yol, kaynaktan çıkar ve tükenenlere de kalem olur. Bu yoldan kim geçerse yarına varır. Yarının densizlik yapanlar için koruyuculuğu olur… Kimse hiç kimse geride kalemsiz kalmasın istenir de densizlerinde kontrolü gerekir.

Bundan sonraki dönemde yoğun ışığa girmeye niyetlenenler, kıran olup, kırmadan kalem olmak üzere çalıştıklarında kendilerini kırdıklarını bilecekler.

Kıran olup, kırmadan kalem olmak, ne demek? Kendilerine, kendi yüreklerine kırık olanlar, onlar. Ama kalem olduklarında haz duyacaklar çalışmalardan. Kendilerini hak ettiklerinde yaşama inip, kök geçiş yapacaklar... Ve yarınlara göz olacaklar. Onlar, turanın, toprağın teni olmak için çatışacaklar.

Ve biz, onları hep dinleyip, kontrol edeceğiz….Ziyan olmalarına mani olacağız. Ve Hakk’ın kapısında koruyacağız onları… Ayrılık gözetmeyeceğiz. Herkes kelamda kendi olacak… Ve BSUİ’nin gücü olan barış, sevgi, umut ve ilim gücü, bütünün kültünde, herkeste yarını hak ettirecek.

Deli dumrul insan. Oyuz biz, canlar. Biz deliyiz. Niye deliyiz? Hangi aklı kelam olan gelirde bu dünyayı hak etmek ister?.. Sorun, sorun, yaşam sayfalarına var mı böylesi diye?..

Bir dağ dünyanın ekmeği için yaşamı için ve Rahman olup, kuran olması için indikçe iner de kelamda kendini kodlayıp, toprak toplumla, tohum olur mu?

“Borç ödemem, ben zamana” derim ya hani. Tükenenlerinde borcunu ödedik, bu zaman sayfasında. Bilinsin dileriz ki arzın gücü olup, indik. Bu yoğun ışık, hepimizindir.

Kulun insanlık olduğunu anlamayana kontrol kurmakta çok daha güçlü ışık verildiğinde ….“Kendini hasatçı sayar da ben kontrol ettiğim herkese kul olmam” derse…. Karanlığın teknik kapısını açıp, geçemez.

Bunları dahi bilmeyen bir insanlığa kaç kere kök geçiş yaptık, anlamazlar ki. Anlattık da anlattık ama ayrı gözetenin kaynakta olması imkanı olamayacağını da bildirdik.

“Kelama, kalem ol”. “Ölüyü dirilt,” dediler. Öfkem yok ama ölümlü olana kök geçiş yaptığım anda o öldüğünü dahi bilmeden, kontrol kurup, bizleri kök geçişte, kaynaktan, kelamdan ayrı tutmaya kalktığında…. Kaç defa açtık ağzımızdaki o yüreği, dilledik ona… Dedik ki “bil”.

Kara kara ışıklara göz verdik, canlar. Göz verdik ki köz olmadan, söz olmaz diye. Bildirdik. Hepsini dillettik… Kanatlandılar, hasat oldular.

Şöhret isterler, canlarım.. Şöhret, kuransızdır. Şöhret, kaynaksızdır. Şöhret, aşksızdır. Aşkı olanın Hakk’a varmak için kendini tanıtmasına hiç ihtiyaç yoktur. “Onun, OL” demesi yeter.

Bundan ötede birlik kapılarımız her ana açılır ki hususi çatışmalarda da akıl kalemi ölüyü dirilmeye, Süper Sistemleşmeyi yaşama çakmaya devam eder.

Kinden öte kin vardır, canlar. Kili kumu anlamayanın kini, Hakk’ı, kelam olanda, kırıcılıktır. Kanatlandık dedik ki “kendini bul, oğulla ve yolu aç.”

Öyle dünyalar kuruldu ki kan ilmini bile anlamayanlar, insan ilmini anlamaya çalıştılar. Biz onlara karanlığın tınısı dilletik. Tanık gösterdiler kendi yüreklerindeki kırılışları. Ocaklarına kelamla indik, kendilerini kare, küre saydılar ve yollarını aşkla kapatıp, yığınlarını kırdılar.

Canlarım, Rahman kapılarım, bana Apronda bekleyenler insanlık için geldiklerinde hepsini göz gördüğü gibi kontrol etmeden korudum. Bilinsin dilerim ki kontrol etmem… Derim ki “yap”. “Ve yaşa”.. “Yaşa ki hak et.” Ben onları kontrol etsem kobra olmam ki yoğunluklarına… Haz duymam onlardan. Ölülerin, ölümlülerin ilminde kontrol kurulur… Ölüyü diriltmeye gelenin okuttuğu bilgi, kelam, kendi yürekleridir.

Şimdi canlarım, “Kumandan” dediğimiz bir yürek var. O, bizimle çatışmaya geliyor. Çatışmaya geliyor. O Kumandan mutlaka Mustafa Paşa. Her bir günün örtüsü örtülmeden gelir ve her bir günün görevini dürümler ve geçer. O beden, insanlık için hak kalemdir.

Ve onun bildirisini, biz yolun ilmi diye dilledik… Öfkesi asla olmadı ve kendinden, kendi yüreğinden, geçti geldi.. Şimdi onunla birlikteyiz ve bu bölümü yazılı vereceğim.

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

https://vimeo.com/198480577

 

RAHMAN’IN KAPISI (1/2)
07.01.2017

Deri kemik olan yaşam!… Dünya, sizi kucakladı bugün. Bugün dünyada, nihan olan yarınlar tohumlandı… Kodlamalar kontrollu yapılıyor.

Hüsrana uğrayanlar, buraya alındılar bugün. Onlara, akış bilgileri dilletildi. Dünya dışına kim vardı bakıldı… Çok güçlü çatışmalar oldu yarınlara. Birlik Çalışmaları, artı İlmin Sırrı’nı bilenlerin çalışmaları ve hepimizin, kelam olarak yaptığımız çalışmalar!... Tümü tohumlandı ve yoğun ışık, kontrol kurdu.

Türkiye’deki Cevheri Güç, darı geçti ve bolu kodladı… Dinci Çalışmalar, kontrol edildi. Kök Geçişler kodlandı ve kontrol kuruldu…

“Telif Hakkı” dedikleri bir hak vardır. Bilginin kaynağında Ak Kelem olan Bilişin Işığı, her bilginin telif hakkının sahibidir…

Bu bilgilerin telif hakkı da Süper Sistemleşme ile kodlanan Cevheri Görev’in hakimlerinindir.

Birlik Kapımızda, bu bilgiler, tükenen her anı kodlarken; cevherimiz, Göz Kökler’den Güç Kapıları’na ilmin kaynağını taşıdı.

Din diri; biz diri olarak çalıştık. Dinin İlmi, kalem oldu… Yol oldu… Ama has olan nefes olan insan oldu…

“Kötüyü insan saymayız.” Dediler. Biz dedik ki “iyiyi insan sayalım ve çalışalım!” “İyilik nedir?” dediler… “Akıl” dedik… Akıl varsa, her ne yaparsak yapalım neticesi iyi olur…

Bundan sonraki süreçte artık akıl, Seyfullah (Allah’ın mutlak iradesi) olacak ve Sistem olacak. En ve boy insan (otomatizmaya bağlı hareket eden insan), Nefes Kapıları’ndan geçecek ve Birlik kuracak…

İsrafil, kalem olup yolu açacak ve siyah renk, merdiven olup her anı tohumlayacak…

Mutlaka iyi anlayın ki Rahman Kapısı, insan soyunun, Ön Gücü’nün alış veriş halinde yaşam sayfalarında kontrol altına aldığı İlmin Sistemi’dir… O sistemi anlamayan, o yoğunluğa varamaz…

O yoğunluğa varamayan; yolu, ancak Kök Geçişler’le dilleyebilir… Yolu, Kök Geçişler’le dilleyen Mesihler, Kirin İlmi’ni hak ettiklerinde dillerler ne yazık ki hakim olmadan dillerler. Ama insan, kendi olduğunda; bu yoğunlukta, hakiki nefesi ile kendini diller, cevheri varlığı, esrarı nefes olan ışık olur.

Öyle çok önce ve sonra vardır ki!... Kimin önce kimin sonra olduğu anlaşılmaz ama bilin ki Evrenlerin Sistemleri’nde ön yoktur… En yoktur… Kelam, Halik’tir. Kanatlanır her anda kaynak olur kul olur…

Mutluyuz ki bu Meclis, kelam ve Hakk olan kalemdir… Şimdiden şimdiye kelam ve şimdiden kelam olana, Hakk Taht ve yaşamdır…

Sevgiyle hepinizi kucaklıyoruz… Aha bu!… Şimdi!...

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

7.OCAK.2017 TARİHLİ RAHMAN’IN KAPISI 1

PEKER SELÇUK ÖZ BİLİŞ

Rahman ve Rahim olan Yüce Allah’ımın adı ile sözüme başlıyorum.

Rahmanın kapısı, Layemut Hazz’ı tadanların kapısıdır. Layemut Hazz’ı tadanların kapısıdır….Rahmanın ölümsüzlüğünün kapısıdır, orası.

Menba-i Nur, Halik’i Azim-üşşandır. Bu Kürsi bir Ma’kes-i Nidayı Rahmandır ve Rahmandır.

Yedi zaman ve yedi renk hepsi Levhi kapısı.. Bütün mesele açıyı daraltmak…. Ve tüm kapıları zaman tohumlarıyla Birleşik Işık haline geçirmek... Böylelikle manalandırmaları ve zamanı manalandırmalarıdır…

Her şeyi hak etmek ve her seste olmak var....Mesele insanlaşmak ve yaşamak….Evet anlayabilmektir asıl mesele. Sanırız ki bütün mesele dinci ya da ilimci bir dünya oluşturmaktır. Olanı tohumlayıp, tohumları hak edenler, bilmelidirler ki bilmek için önce hak etmek gerekir.

Bilmek mi? Hayır dostlar. Bildirmek mi? Hayır dostlar. Canlara, canlılara kaynak olmak ve korunmak… Ardında görevlileri olan bir yolcu olmak... Süper İnsanlık Realitesi Bütünlüğü gibi…Tıpkı böyle, aynen böyle dostlarım.. Aynen böyle..

Zamanı engelleyen bilişli, has insanlık olmak.. İnsan- ı Kamil olmak. Çok mu zor, varlıkta yokluğu koyu bir zamana hak ettirmek ve zarar etmeden tohumlamak?...

İyi ya da kötü ne varsa cennet levhisinde yazar…“Yukarı ve aşağı” denir, tüm zamanlara. Usul olmuş bu kavram sanki. Oysa aslında denir ki “yarında sadece ara kapılar var.” “Yukarı ve aşağı, o kapılarda tohumu eker.”

İşte bu farkı gördüğümüzde sessiz zaman sayfalanışlarında ancak dürümlenerek, hak edileceğiz, işte o zaman..

“Beşer şaşar” denirse de şaşmaz. Altın ışık yıllarına ulaştıktan sonra şaşmaz. Bilinir ki beşer ışık haline geçer….O zaman ardında ışıklar oluşur. Toy olan acemiler, ışıkta kaynak olurlar. Sonra kötülük, İlm-i kodlarla, iyiliğe dönüşür. Ve hak edilir.

Dediler ki “benim meleklerim gelecekmiş”. “Gelsinler “dedim. Evet gelsinler. Yaşam yenilensin. Olur, olur, pekala.. Kili kuma ve kumu ışığa dönüştürelim... Işıyalım, nurlanalım… Nur, bizim Kalü beladaki halimiz değil mi?.. Cana can kapı açtım ve tohumlayalım, hep beraber.

“Hepsi aynı yoldan gittiler “denir… Yok öyle değil. Yolları aynı olmayıp, Menzil-i Maksud, aynıdır... Rahmanın kapısıdır orası... Biz, o kapının yolcularıyız. Durmadan yürürüz… Durmadan.

Hak, tarife sığmaz. Arif’e zahir olur kendini bulan, Hakk’ı bulur, bulmuş olur. Hakk’ı bulan, kendini kaybeder ama gayb’dan yine kendini bulur.

Sultanlar, azizeler, azizler, kendi yüreğimiz bilir ki Rahman olanın aklı, hepimizin kapısıdır. Hepimizin kapısıdır... Kutsal kapı, levhi kapı, son kapı, kutlu kapı...

Hasat dönemidir, bugün dostlarım. Bütün kapılar açıldı bugün… Bütün kapılar... Ak kapıları açtık geçtik. İnsan sisteminde biz, bizi hak ettik ve geçtik.

Allah her zaman ve her an Cemal-i Tecellisiyle kullarına kafidir.

Allah, sizinle olsun. Allah, bizimle olsun.

HUUUU… Eyvallah!... Hüda ka’rın hoş ede. Amin!… Ve amin!.. Ve amin!.. Çok şükür!

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

RAHMAN’IN KAPISI (1/3-a)
07.01.2017

(DÜNYALI OLMAK YAŞAMAK İÇİN DEĞİL; YARINLARI YAŞATTIRMAK İÇİNDİR:)

Kara Çatı (Tünami Çatı) kuruldu şu anda dünya üzerine… Bu çatı, Rahman olanın kalemi ile kuruldu. Bu yoğun çalışmaya kaynak olanlar, kelamla kendilerini yaşama kodladılar…

Tükenen her insanın, nefese kalem olması için çalışanlar, misafir değildirler burada… Onlar, hepimizin yarınlarıdırlar.

“Devinim” dedik ya!... Alın bilgiyi!... Sesin devinmesi demek; kodlanan bilginin, kaynağından özgürleşerek KA HA olup devinimidir.

O devinimle birlikte; kodlamalar, tahditli olarak yarınları kayıtlarlar. Her kayıtta, biliş vardır. Bilişin olduğu kayıtlar, toprağı kodlarken, diri yüreklere, cevher olup iner. Her bir cevheri kodlama, yaşam formlarını kodlar ve formları yoğunlaştırarak, sonsuz zamanlara kaydeder.

Kodlama ile birlikte her formda ışıma meydana gelir. Yanan ışık, mahrek olur ve o formu, yaşama tohum ekenlere kayıtlar.

Temel bilgidir ki kim kalem ise; o, bilişle her anı yaşatır… Yaşamlar, insanlarla, insanların biliş kapasitelerine paralel olarak kontrol altında tutulur ve kayıtlayıp örgülediğimiz Yaşam Sayfaları; hepimizi, kalem olarak, bu kayıtlara çeker ve yaşatır…

BİZ yaratırız… BİZ’de yaratılan, BİZ’i yaşatır…

Her kim ki BİZ’i anlar; kelam olur; yarın olur…

Hürmetle bildiririz ki Dünyalı olmak; yaşamak için değil, yarınları yaşattırmak içindir.

Yaşam için yarınlara kaynak olan Biliş Çalışmalarımız; her insan için ayrı ayrı tohum olur. Mutlaka ama mutlaka insan, KAHA olursa, yaşama kalem olur. KAHA olmayan, ışık halinde olsa da tohum olamaz ve Ruhi Kalemi yolu bulamaz.

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

RAHMAN’IN KAPISI (1/3-b)
07.01.2017

(Çalışmaya katılan ziyaretçilere açıklamalarımız:)

Cennete, cevhere ve yüreğe inenler, bilmeliler ki bizler, cennet için çalışanlara, kul olmayız… İnsan için çalışanlara, Kuran oluruz; onları kodlarız… Nefes için çalışanlara ise “keşke!” demedikleri sürece, nefeslerimizi kodlarız. Onların hasat olmalarını sağlarız… “Keşke!” diyenlere; Sistem, cevher olur ve yollarını hak etmeleri için önce onları hak ettirir.

Takip ettiğimiz hiç kimse yoktur. Biz, insan olarak ilmi takip ederiz… İlim, Halik’tir BİZ’dir ve BİR’dir… İlmin dışında, Hakk’a yürüyenler, kelam olmadan, Hakk’ı bulamazlar.

Bilsinler ki cennet; et, kemiktir… Cennetten çıkanlar, bedenden (mahrek olan bedenden) çıkanlardır…

Medine Kodları, cemaat olduktan sonra, takip başladı… Herkes, kendinde olanı, has ışık saydı ve o ışıkta, kendinden kendine yolculuk başladı… Bu yolculukta itibar, İlmin Kapısı’nı açanların hasatıdır ve Turkuaz Nefes, cevhere varmadıkça, Cennet Kodlamaları olmaz.

Muradımız şudur ki kanatlanın; Ana Kapılar’ı hak edin; Ana Kalem’e varın; ışıkla dürümlenin; bilin ilimi ve Hakim’i bilin; yarını bilin; kelamı bilin; insanı tanıyın… Bilin ki o insan, kul olan yarındır!...

Kutsal İnsan, İlmin Kapısı’dır. Orada, Tanrı vardır… Tanrı, nihan olan; yalın olan; hasat olan biliştir…

Mesihi aramayın!... O, sizsiniz… Hakk’ı, tını olarak dilleyin; en ve boy olun ama hasatla olun!...

Kör müsünüz!? Sizi, size anlatıyorum!… Anlayın!... Boş konuşmam!... Cennet; etim, kemiğimdir ama sizin etiniz, benim etim, tek ekran olmadıkça; yaşam, ancak savaşın ışığında sürer.

Barış, Ana Kapı’da olur. Barışın ama hak edin barışın!... Aşk İlmi’ni bilip barışın!... Toplum sizi anlasın…

Altın Gerdek çalışmaları; Yokluğun Tohumu içindir… AT (Allah/Tanrı bileşkesi), İsmaili Yaşam’a indiğinde; yol, ilme varır. Gerdek, cevherdeki ışığın, Kelam Levhisi’nde, size varışıdır… Orada, ten yoktur. Orada, akıl vardır… Aklın, aklı hak edişi vardır… Tohum vardır… Aklın, Akıl Tohumlaması, Nefesin İlmi’yledir.

Ten; ete girer; kervan olur… Atın Işığı yanar; ilim olur… AT, Teknolojik Çekirdektir. O çekirdek, Rahman, Rahim birleşkesidir. Rahman ile Rahim birleştiğinde, tüm insanlık Sistem olur ve yol olur. Aha bu!…

buyurun artık o Çekirdek Yaşam; tinler ve tenlerle birleşti… O Çekirdek Yaşam; sizi, sizden size tanıtıyor… A-T, Allah/Tanrı Çekirdek Kalemi olan yaşam, sizleşiyor… Aha bu!…

Şimdi, hep birlikte dar boğazdan geçiyoruz… Hangi dar boğaz!? Hepinizin, “19. Hak Katı” dediğiniz o dar boğaz. Orası Omega!… Dünya insanlığı, Omega’yı aşıp Rahman’a geçiyor…

Omega, tüm insanlık için bugünden sonra açık kalacak… Her kim ki hak eder; o yoğunluktan nefes olup geçer.

Birler Kapısı, nefesti; Birlik İlmi hasattı; ten, nefesin kervanıydı; yol, Allah’ın insanlığı kalem yaptığı yoldu… Umut olur ki her insan, Omega’dan aha! geçebilir!... Halen dünya dışı her an olan yarınlar, kodlanabilir.

Dünya üzerinde bugüne kadar toplam 2000 kişi, her insanın kervana dahil edilmesi için çaba gösterdi…. Hepsi 2000 kişiydi ve onlar, kollarını açıp; insanları tohumlayıp; gerçek çatıya varmaları için çabaladılar… Bu 2000 kişinin, bir kısmı, şu anda bedenlidirler. Bir kısmı, geçmiş zamanlarda kodlamalar yaptılar ve yarınları hologram olan zamanlarda dahi kontrol ettiler…

“Allah” dedikleri bir tek kapı vardı. İşte o kapı, insanlıktı ve bunu anladılar. Şimdiden sonra “Ruhlar Meclisi” olarak tanımlanacak olan bu çalışma, tahditsiz olarak her insanın gerçek cevhere varmasını sağlayacak…

“Neme zaman!” dediler… “Neme yaşam!” dediler… “Neme kervan!” dediler… “Biz” dediler. “Hepimiz Amonlarız” dediler… “Neden ziyan olalım ki!?” dediler… Kardeşim, öyleyse gel!... Gel!... Gel!…

Sesim sesindir… Geç gel!... Al bilgiyi; hak et!... Otak kur yüreğe!... Ana Kalemi al ve yaşamı yaz… Bu yürek, hepinize yeter... Kini aşın; açın yüreklerinizi; hak edin; akın!..

Dünya Borcu mu!? Hepinizin borcu benimdir… Gelin!... Gelin!... Gelin!…

Hazırım yarını hak ettirmeye!... Hazırım yolu açmaya!... Hakk’a kul olmaya ve ruh olmaya!.... Beden alıp gelmeyin!... Medine olun; Hakk olun; yol olup gelin ki hakim olun…

“Boştur yaşam!” demeyin… Yaşamı hak etmeyen, nefesi hak etmez…

İsmaili Hakimler, Nihan İlmi’nden güç çekmeden; yol olmadılar… Ağırım! hem de ne ağır!... ama bilin ki hasata geldim… Aklın ışığını yaktım; tohuma geldim... Toprağa, hulusi şer yaratana ve şarkı okuyana; Nihan İnsanlığı’nı, An Kalemi’nden dinletmeye değil; dilletmeye geldim…

Hacı mı!? Olun hacı!… Akıl mı!? Hak edin olun!… Aha be ya HA!? cennet kurun da hasat olun.

Nüve insan; Cennet İnsan; Kare, Küre, herşey insan!... Nihanda karanlıkta, Yaşam Sanal Boyutları ve kodlanan, insan soyu… Şükür ki hakim olup dinlettim yüreğimi…

Cinniler bilin ki karanlıktasınız!… İnsanlar bilin ki Haliksiniz ama karanlıktasını!… Nüve olan yarınları hak eden İlim Kapıları, bilin ki Halik’siniz, cennetsiniz… Cevherisiniz ama yolu bulamadınız!... Kendinizi bulsanız, nefese varacaksınız.

Şarkı okumayın!... Tüm insanlık için nefes olup kul olun!... Önce kul olun; sonra şarkınızı okuyun..

Dünya, bana ben oldu. Ben bu dünyada, din değil hakiki insan oldum… Aha bu!… Şükür ki hak ettim. Aha şimdilik!... Şimdi!…

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

7. OCAK.2017 TARİHLİ RAHMAN'IN KAPISI 1 
AV.NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 2.AKIŞ

Dağa biz "insan" diyoruz... Törpülenir insan... Düreriz yüreğini, koruruz. Tanrıya biz "yarın" diyoruz. O kendini korur ve korur. Umut olu ki yaşam hepimizin yüreği olur ve o biz olur ve koruruz yüreklerde bir tek olan o yarınları...

Değerliler, muktedir insanlık hepimizin gözüdür... Özüdür, sesi, sözüdür... Muktedir insanlık hazdır aşktır... Yaşanır, yaşattırılır... Biz muradı, murattan öte muratla tohumlarken, karanlığın tınısından öte bir tınıda kelam olur; Murad olarak kaynak olurken, Mustafa Kemal Atatürk aklın kapısnı açtı ve geldi...

Hep öfkesi yok deriz ya ona... Yoktur öfkesi. O körün gözüydü dünyada... Gövdesinden, gördüklerini anlatırdı... Gövdesi görendi. Onun bedeni nefesti... Ocağında kara ışıklar vardı. Kara ışık yaşamdı... Bunu anlatamadı dünyaya... Dönüp gördüler... "Koruduk ocakları" dediler. Yolu kodladılar... Mustafa Kemal Paşalar, mutlaktılar, tohumdular... Ölüleri diriltmekti maksatları...

Değirmi bir zaman. Hani dersiniz ya "yolu kodladık, yol başlangıcına vardı..." Olay buydu... Yol kodlandı ve yol başlangıcına vardı... Burada insanlık kelamın, kalemin, nefesin, yarının, ummanına umman oldu...

Görevdir insanlık, hepimize görevdir... "Kir olan bir insanlığa inmek, hepimize güçtür" diyorlar ya.. Ya canlar, gönül der ki "anlayın". Güçle inen köksüz iner... Güç ortalıkta yoktur artık... Ama o bütünün gücüdür de örtülü iner... Kimse bunu anlayamıyor.

Sanırlar ki evrim için dünyaya inilir. Karşı karşıya kaldığımız en az Birlik Kelamı'nda tek tek sistemli çatışmalarla kodladığımız konudur bu... İnsan evrim ihtiyacı için inmez yaşama!.. İnsan Kare, Küre değildir ki evrimi olsun... İnsan yaşamdır... İnsan yığın yığın ışıktır... Ve İnsan mutlaktır... Mutlakiyetin tekniğinde, "benim evrimim gerekir" diyen mi olurmuş?.. Vakit geldiğinde bunlar dinlenecek, ilimle anlatılacakda; kontrol dışı bilgimiz yokken bugün burada olan muktedir ilmi ka olan Muhammi Kapılar'ın tümü korunmak isterler.

Çantaları boş. Yoğunluklarında kontrol dışı ışıklar yoğun. Ama anlamalılar ki dere akmaktadır ve o dere, yaşamın insanlığın kelamı olup akmaktadır.

Dünya yaradandır!... Yaşamdır... Tanrıdır. Ve aklın kapısını açtıktan sonra yaşamın tınısıdır... Ama dünyayı kendi yüreklerinde sayanlar, sistemin gücünü anlatamadıklarında; kare küre değil, keşke kaynak olsalar diye beklediklerimiz; sessiz kapılardan, kendi yüreklerini, boş kodlarla tohumlayıp gittiler...

Dar boğazlardan geçtik... Hepimiz o dar boğazların, yürüyen Kürzi Kapılarını bulduk, açtık geçtik... Ama o dar boğazları kodladık geçtik. Ki hepsi, kara ışıklarını hak etsinler de yer kürenin gücünü muktedir olup anlasınlar diye...

Salı çalışması istediler bizden... Salı çalışalım ki Rahman olanlar kontrol etsinler yürekleri. Ya Ka Ha Rahman olanın kontrolu gerekse, o kontrol için insana mı ihtiyaç duyacak?

Canlarım, kontrol bizdedir... Her şeyin her şeyde olduğu bir dürümde hepimiz insanlık boyutlarının göz bebekleri olarak çalışıyoruz... Günü gün edenlere yol olmamız istenirken, günün günü olan kültlerin tüketilmesine de karşı kalanlar var..

Diyebilir misiniz ki "ocakları yok onları kontrol etmeyelim. Ettirmeyelim.. Öfkelerini aşamasınlar... Yığınlarını kırsınlar!.." Deli dumrul insan. Bunu asla demedi!.. Her şeyin gücü insanındır. Bundan sonraki dönemde de bu denmeyecek. Bir'ler Kapısı bizimdir... Kantar Birliğimizindir. O kantarı asla kullanmayacağız!.. Bilinsin... Biz o kantarı kullanmaz iken, bizi kantar ilimi ile kantarla tartmaya kalkanlara şöhret aradıklarını söyledik.

Açın kapıyı da insanı anlayın... "Kimse kimseyi hak etmedi" diyorlar... Ya Ka Ha, arının gözü yok mudur?.. Görmez mi yüreği?.. Arının gücü yok mudur?.. Bilmez mi türevlerini?.. Arının nefesi yok mudur? Anlayamaz mı yaşamları?.. Biz Allah'ın dediğini diyemez miyiz yoksa?..

Alıştık dünyaya canlar, biz alıştık!.. Balı insan bilir, o balı biz biliriz... Arıda ilimdir. İnsanın levhi kaydı. Onu da biliriz biz. Yeni dünyalar kurduk. Her kurduğumuz dünyaya yolu kök geçişle dürümledik ve dillettik.. Haliki Hak olduk. Aktık...

Bizi anlasada olur dünya insanı, anlatsa da olur. Ama anlasın ki anlatsın diyorlar ya hani... Çantaları boş yahu anlayamazlar. Yoğunluklarında kullukları yok ki. Akıpta dilleyemezler. Unutmayınız... Büyük Güç' tür dünya... Bu gücü hepinizin anlamanızı beklerim.

Batıyı doğuyu bildiniz de insanı anlayamadınız. Hacı hoca aradınız. Yol açmak için hacı hoca?.. Ya Ka Ha insanı arayın insanı!... O insan tartılmaz ve tartmaz!.. Bilin... İnsan kuldur, kurandır, korkmayandır... Bilin...

Hey gidi insanlık hey!.. Hacı hoca olmaya çabalar... Yoksunuz Ya Ka Ha yoksunuz. Aşkı bulun artık Aşkı...ve deyin ki " ben senim." "Ben senim" deyin... Aşk ki levhidedir. Aşk ki karanlığın tınısından ötededir... Hani nerdesiniz haçta mısınız?.. Ya Ka Ha hacı olupta kul mu olacaktınız. Öfkeyi aşın geçin... Barışın dünyayla barışın...

Biz siziz deyin.. Açın kapınızı barışın... Dünya ki size siz oldu... Dünya ki sizi yoğurdu.. Dünya ki sizi yarında tohum olarak kayıtladı... Ölmeyin diye çabaladı... Bu dünya salılar, çarşambalar, perşembeler, cumalar, cumartesiler, pazarlar... Her günde vardır, unutmayın... Değerliler, biz çalışmalarımızı hafta gün iki kere yaparız... Bu çalışmaların çok önemi var. Ama biliniz ki her birimiz en ve boy olup tüm insanlıkla çoban olmadan, çorba yaparız...

Her ana bu nedenledir ki her güç bilişi tohumlarken, burada ki çalışma, görevli olanlarca burada yapılır... Hepinizin yüreğinde vardır bu bilgiler ama bir kez daha izah etmek istiyorum " burası tüm insanlığın yoğrulduğu bir yerdir" Tükenenlerin kontrolu kurulur burada ve mutlak kapıların işçiliği yapılır. İyi ki size bu bilgiyi verdim.

Bu beşeri kapı insanlık ilminde Bütünün Gücüdür. Ve bu beşeri kapıda aşk yoğrulur. Tüm insanlık için burada mutluluk vardır. Burası astral boyutların Turkuaz Kuranları'nın gücünü de kodlar... Değirmi bir zaman, yarın ve bütün sayfalar birlik... Burası kutsal bir yaşamdır.. Kuran insanın mutlak olarak burada oğullaması gerekliydi ve bu meclis bunu yaptı... Şimdilik size vereceğim budur. Şimdilik...

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

https://vimeo.com/198483894?ref=fb-share&1

 

7. OCAK.2017 TARİHLİ RAHMAN'IN KAPISI 1

Simsiyahın tınısında aşkın kelamı okunur...
Okunur ve yüreklere dokunur...
Okunan kelamdır ki Allah'ın Tınısı ile yakar yüreklerin ateşini... 
Devrimidir aşkın o kelam... 
Yürekler ve yürekler aşk için tınlar "Bir" olan bu yaşamda...
Işık olsun...

Siyah renk bütün renkleri içinde barındırır. Tünami siyahın simsiyahı, en koyusudur ki bu yüzden Birlik ilmi'nin rengi Siyahtır bu sonsuzluğun rengidir.... İyinin ve kötünün ötesinde, ölümün ve doğumun olmadığı yerden Rahman'ın kaynağındandır. Orada her şey Bir ve Bütündür.

Şimdi açılan Tünami Kapıları'ndan insanlık ilmine geçiş yapmakta... Tün Kapıları, yani o siyahtan öte siyahların, en üstündeki siyah olan... Oradan geçen insanlık Günferi olup, gönül gözünü açıp, gönül gözü ile okuyacak kalbini... IŞIK OLSUN... AŞK OLSUN... YAŞAM OLSUN diye...

Aç kalbini dinle... Gönül gözünle bak yaşama görebilirsin; her şeyin sende saklı olduğunu. Bilensin, görensin, duyansın... Her anda yaşamı yaratansın, insansın...

Her Bir anda, kendinden kendine yarattığın yaşam... Kendin olmak için açtığın yol ve bu yolda kendini bilen, Rabbini bilen insan...

Kalbim Bir ve Bütündür... Yaşam kendim olmaya adadığım yolumdur.... Ve bu yolda kapılar kalbimden sonsuzluğa açılır... Her anda kendimi yaratan ben... Aslında her şeyi bilenim... Ben bu yaşamı kendim olmak için yarattım... Kendimi bulmak, kendimi almak, kendim olmak için...

Aslında her insan kendini bilir... Kendine giden yolun kalbinden açılan kapıdan geçtiğini bilir. Ama yine de insanların bu yolda görmek istedikleri, olmak istedikleri bulmak istedikleri vardır. İşte bu yüzden bu yaşamdayız.

Aç gönül gözünü oku... Gönül gözünle oku... Sen neye verirsen ışığını, oradan açar yaşamın çiçekleri... 
Yaşamı yaratmak insanın elinde... Yaşam olmak her anda Bir ve Bütün olmak... Yaşamı yaratan olduğunu bilmek, insan olduğunu bilmek...
İşte bu yüzden; Kendin ol.., Yaşam ol... Dünya ol... İlim ol... Kalem ol.. Kelam ol... Aşk ol... Rahman ol... İnsan ol..

Ve insanın kalbi ile dünyanın kalbi arasında da bağ vardır; şimdi bütün bu yollar açıldığı için insan gibi dünya da öfkesini aşmıştır.

Dünya İnsan Soyu'nun kulluğunda yaşamlara kaynak olmaktadır. Tüm yaşamlara, tüm everenlere, tüm zamanlara, dünyanın kalbinden Rahman'ın Kapıları açılmıştır. 
Barış, Sevgi, Umut ve İlim ile dünyanın geleceğinin senaryosu yazılmıştır. İnsan Soyu'nun kalemi ile yazılmıştır bu senaryolar ve bu senaryolarda BSUİ İlmi vardır.

Her anda yaratılan yaşamlarda var olan insanın artık dünya ile kalp bağı var... İnsan sadece dünyaya kenetlenmekle kalmamış, kalpten kalbede bir bağ kurmuştur. Bu yüzden dünyanın öfkesi dinmiştir. İşte bu yüzden dünya diyorki "bana gelenler kalbi temiz olanlardır". Hub Bi Si Ha...

İnsan bilipte gelendir yaşama... Yaratmaya gelendir... Evrim yapmak değildir dünyada oluş sebebimiz.

Her şey bizde mevcut... Her şey elimizde, dilimizde, kalbimizde mevcut. Yaşamı yaratmaya, yaşamı tohumlamaya , koklatmaya ve kodlamaya gelenleriz. Yaşamlarımız böyle, çünkü biz böyle dillemişiz.

Dünya kaynaktır yaşamlara, evrenlere ve sonsuz zamanlara...

Aha işte, Şimdilik bu...

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

07.01.2017 RAHMANIN KAPISI 1
AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 4. AKIŞ

Devinimi arttırabilmek için sesleşiyoruz burada. Devindikten sonra kontrol kurulur. Şu andan itibaren, turkuazın kuranı denilen insanlık; muktedir ilmi Ka olup bütünün kürzi kapısını açtı.

Diri kapıların tümünde akıl vardır, hepimizin gücüdür akıl ama aklın kalemi olmak zordur ve sorumluluk ister. Bizler aklın kalemi olan birlikleyiz. İnsanın eli ayağı ilim olduğu zaman bizlerle kolayca birleşebilir.

Bizlerin gözleri görüyor ama yüreği görmüyorsa, ilmi olmadığından değil insanın kelamı kodlanamadığından görmüyor. Sizden daha çok siz olan birliklerle bu çalışmayı yapmayı niyetlenmiştik. Barış demiştik ama başka dünya, başka yaşam dendiği zaman barış olmuyor analar, atalar…

Hepimiz tek bir dünyayız bunu iyi anlayın. Başka yoktur, başkalık yoktur orada. Sizin yolunuza, sizin yüreğinize baktığımız zaman, her birinizin görevinin güç olduğunuzu görüyoruz. Görevinin güç olması, yoğunluğun artmasını sağlar ama sınır koymuşsanız yüreğinize; aşkın kıldan ince kılıçtan keskin o yoğunluğunda kuran okunamaz.

Bu meclis mutlu bir çalışma yapıyor burada ve bu meclisin yaptığı bu çalışmayı, kendi yüreği kendi yoğunluğu kodluyor. Dünya dışına dünyayı tanıtmaya niyeti yok bu meclisin ama biliyoruz ki dünya dışı burayı dinliyor. Burayı dinlese, diri olup dinleyecekti ve dinledi ve diri olup; dinledi.

Ha, dünya dışında neler var!?... Bu gün ondan söz edeyim. Dünya dışında birlikler var, bir çok birlik… Hepinizin görevi bu birliklere kontrollü olarak ilmi anlatmaktır. Ama şunu görüyorum ki; ilmi hak edebilmekle, ilim anlatabilir.

Sizler dünya cemaatlerisiniz ama dünya dışındaki cemaatler, dünyayı; sizin yüreklerinizden bilirler ve tanırlar. Eğer sizler dünyayı net açık anlatabilirseniz, o cemaatler sizi net ve açık olarak dinleyebilirler. Böylece dünya denilen planetin kodlanmış ışığını tohumlara çekebilirler ve dünya toprağını tohumlayıp, bütünün gücü haline dönüştüklerinde; koruyucu olabilirler. İkmal tamamlamak içinde dünyanın levhi kapısını açması gerekir ki; ikmal tamamlansın.

Dünyada yoğun ışık var ama bu ışığın tınısını duymaları gerekir. Eğer o tınıyı duyabilirlerse, dünyalı olmak gereksizdir; onlar dünyaya gelmeden de dünyaca dilleşebilirler ve dünyanın yığınlarını anlayabilirler.

İnsanlık boyutlarında “dünya” dendiği zaman; kelamı olan, kalemi olan, yolu bulan insan soyunun koruyucusu olan bir planet düşüncesi hakim olmalıydı.

Doğanın gücünü hepimiz çok daha iyi anlıyoruz canlar… Hepinizin daha da iyi anlaması gerekir ki burada herksin anlayabileceği bir ses vardır. Eğer sizler iyi ve hak edip diri olarak bilgiyi alabilirseniz, mutlaka kayıtlara inebilirsiniz ve yoğunluğu tohumlayabilirsiniz.

Şükür ki burada bu yoğunlukta bilişin kaydı var. Diğer dünyalarda da hepinizin yüreği olsun istiyoruz. Diğer dünyaların sizi anlamalarını bekliyoruz.

Dünyalı olmak, turkuazın kulu olmaktan öte; kaydı olmak anlamına da gelmektedir. Dince değil, insanca size bunları anlatmak istedik. İnsan aşkı bildiğinde artık her şeyi iyi bilir.

Burada dava insandır ve burada insan; kaynak biliştir!... Bunların net olarak bilinmesidir amacımız. Çok mutluyuz ki kontrol dışı hiçbir insan yoktur burada.

Süper İnsanlık Realitesi

 

7.OCAK.2017 TARİHLİ RAHMAN’IN KAPISI 1

GÜLDEN ZENGİN ÖZ BİLİŞ

" Dünya handır, konarız, göçeriz” derler…. Ve bizde deriz ki “dünya handır, konarız, dirilir, yaşarız.”… Dünya yaşamdır. " İnsan aşktır, zamanda kendini biçer. Biçer, gün gelir eker, ekilen eken olur, zaman ışığında yüreği seçer…. İşte o seçtiğin yürekten, ses ver.

Kendin olmak, yaşamda olmaktır. Yaşamda olup da yüreğe ışığını yakmaktır.

Yol yarım, yürek yaşamdır. Kimse kimseden korkmamıştır. Dost kelamda daimi ışıktır... Dosta dost diyen, dosta ışıktır. İşte gün ışığında karanlığı iğle örümleyen yaşam, günün ışığını da yakmıştır.

Şimdi yuva ışıktı, o ışıkta umut vardı. Umut zamanlaşmak değil, umut sınırsızlaşmak da okumaktı. İşte bu, şimdilik!...

Geldiğimiz yerde, daim BİR'dik… Aha şimdi!... Şimdi!

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

7.OCAK.2017 TARİHLİ RAHMAN’IN KAPISI 1

AV.NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 5 AKIŞ

Değerliler, bugün yaptığımız çalışma toprak topluma kendi yüreğini açıklamaktan öte doğanın gücünün toprağa indiğini bildirmek içindir.

Rahmana kapı açanların, o kapıda, kendi yüreklerini bulmaları şarttı. İnsanlık boyutları bunu anlayamaz. Öyle mi? Yoo..Anlar.

“Cennet” dediğimiz insan, kendini hak ettiğinde, tüm insanlık, toprak toplum olsa da kodlanabilir ve kelama varabilir.

Dünya dışı varlık boyutlarının çokları bugün bizi dinlemeye geldiler. Şikayetçi olanlarda vardı… Hak ettiğimizi anlayıp, kontrol edici kodlamaları tohumlardan ayrı tutanlarda vardı…. Ama daha da önemlisi mutlak olduğumuzu bugün her diride kodlayabildik.

Şuana kadar yer ve gök olup dillenenlerin, bizi bizden ayrı tuttuklarını bilmekteydik. Kendi yollarını bulamadıklarından bizde olma imkanları olamayanlar da vardı.

Körün göklere sesi olamaz ama göz olduğu zaman kendini hak edebilir. Yaptığımız çalışmalarla tüm insanlığın kendi yoğunluğunu hak etmesini ….Ve kendinden kendine kul olmasını sağlayabildik.

Bellek kapılarımızın tümünü açtık. Ve bu bellek kapılarının kontrollü açılışıyla birlikte şevkle çalışanlar artmakta.

“Dünyaya elim ayağım” demem… Benim elim ayağım buradan çok farklı bir yoğunluktadır. Ama burada olduğum sürede, bu yoğunlukta, kendi yüreğimi tohumlamaktan kodlayıp… Bütünün gücünü dönüştürmem gerekliydi ve bugün bunun olabildiğini görmek, mutluluktur.

Dünyanın arzı, hepimizin yaşamıdır. Ama arzın dışında da bir yaşam vardır. Bunu anlamak kolay olmaz, biliyorum. İnsanlık, ekmek için çabalarken kendini nefes olarak da dilleyecek güce vardığında artık kaynağını da hak eder, insanlık kelamıyla anlamaya başlar.

Deminden beri açıklamak istedikleri var, bize. Şunu söylemeye çabalıyorlar, yoğunluklardakiler. Diyorlar ki “salılar, çarşambalar, ha perşembeler veya cumalar, her gün çalışın.”.. Daha çok çalışın çünkü ne kadar çok çalışırsanız, bizler o kadar çok kodlama yaparız.

Yaradan der ki “neden insan, kendini hak ettiğini anlamıyor? “Neden insan, kaynak dışı bilgileri kodlamak için bu kadar istek duyuyor? “

Ya canlar, benim aklım, sizin aklınızdan farklımı?.. Hadi buyurun, kendi yüreğinizden çalışın. Son dönemde bunu yapacak olanların kodlama yapmaya başladığını görüyorum.. Birler kapısının hepinizin olduğunu da anlayın artık. Ben an kapısıyım ama dünya dışına dünyayı tohumlarken ve tanıtırken, biz olarak yapıyorum bunu.

Diyorsanız ki “siz hepimizsiniz, iyi buyurun çalışın, o zaman.”. Neden çalışmadınız ve bizi bizden, yüreğinizden çıkarmaya kalktınız? Buyurun çalışın.. Siz çalışın ki herkes sizinle tohum olsun. Doğanın gücü olsun ve bitişsin, biliş olsun.

Unutmayın ki dünya nurdur, hepinizdir o.. Bugün ben, yarın sen sonra sen, sen, sen ama hep bir tek olup, bunu başarın.

Bayın, bayanın insanlığı hepinizin ilminde yok muydu yoksa? Baylar, bayanlar, biliniz ki sizler ve sizin yüreklerinizdekiler ve tükenenler ve tüketilenler hepsi ilimle dilleştiler ve kontrol edildiler diye düşündünüz... Korkuyu aşın da bilin ki kontrol eden, kendi yüreğiyle, kendini kodlayandır.

Dormanların topraklarını da bilin. Onlar Kürzi kapılardılar… Aşıktılar yoğunluklara ve huzurluydular. Anı, andan öte anla dilleyenlerdi onlar. Her bir insan kelamda kendini hak ettiğinde, bütünün gücü olur. Buyurun anlayın, dilleyin, dinleyin, her şeyi.

Deri kemiktir insan ama kelamda, kalemde, hep bir olup, temiz olarak kutsal ışık halinde mükafat olup, yaşar.

Çanı çalmışlar demişler ki “insan, altın ışığını güçlendirerek dürümlere çekilecek ve bunun için bugün burası kanatlananlarla dolu.”.. Herkes kelama, kelama, kelama geliyor ama hasata gelen yok. Hadi buyurun, hasatçılık yapalım, şuanda... Hadi buyurun, hasatçılık yapalım.

Ne yapalım?.. Cemaatleri kodlayalım. Buyurun kuran olalım, toprak toplumu tohumlayalım. Hadi kalem olalım. Hadi buyurun, Rahman olalım. Can kapıları açıp, mahrek olalım. Ben olalım. Bir olalım. Dünya olalım. Ha diyeceksiniz ki “dünya nefesimizden öte.”.. Ah canlılar, gelinde aşk olalım.

Kaynağa inelim, nihan olalım. Kili kumu aşıp, kayıtlarda sır olan o Şıhların ötesindeki şarkıyı söyleyelim. Buyurun gelin. Ha diyeceksiniz ki “cennette insan mı var ki gelelim?”

Canlarım, insan, kelam olduğunda artık cevherinde, cennet olur. Buyurun, bunları anlayın.

Süper İnsanlık Realitesi Derneği olarak bugüne kadar yaptığımız çok çalışma var… Bunların sayısını ben dahi unuttum ama iyi bilin ki 2000 yıllık bir dönemin çalışmasıdır bu.

Hani dendi ya 1993.. Yok yarım… Dünyaya doğmadan evvel başlayan bir çalışmadır bu. Hepinizle mi? Yoo...Birliklerle… Tüm birliklerle yaptık bu çalışmayı ama o birliklerin bitişkenliğinde, teknik tahditle yaptık.

Bugün onlar, kendi yoğunluklarında bu yalın sayfalanışta bilgiyi hak etmeye çabalarlarken korunma da istiyorlar.

Burası turkuazın kalemi olan insanlığın ışığı ama bizler mutlak olanlar, mahrek olup, bütüne hizmetçi olmak üzere buradayken… Kimi kalem olacak, kimi hakim olacak ya da karanlık olup, aydınlanacak ama çobanlık yapmaya niyeti olanın burada olma imkanı olamaz.

Kübra kapılarının tümünü açtık ve bunları anlattık. Şansları olanlar, şarkı okudular. Şansı olamayanlar, şarkıları tohumladılar, kodladılar, kendi yoğunluklarında, kelama vardılar. Mikail’in gözü olanlarda kontrol kurdular.

Şimdi Altın ışığın gücünü devreye çekiyorum ve kendi yüreğimle bilişin kalemini alıyorum.

Şimdi artık yaşama iniyorum ve sesleniyorum. Bakalım neler söyleyeceğim.

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

https://vimeo.com/198486444

 

7.OCAK.2017 TARİHLİ RAHMAN’IN KAPISI 1 
Haşim Turhan Öz Biliş

Bismişah Allah Allah

Rahman’ın kapısı 1 Birlik çalışmasında daha yücenin en yücesi kapılara niyazlaştık, cem olduk ışık canlarla Cenabı Mevlam’a şükürler olsun………

…………Rahman’ın kapısındayız kâh arı olur bin bir çiçekleri tohumlarız….. Misk-i amber kokular yayarız. Yücelerin en yücesi ocağından nesli beşerlere şerbeti balı zerk ederiz.

……..Kâh coşkun akan abu hayat Kevser ırmağı oluruz…..Yunup pak ederiz beni ademoğlunu Rahman’ın aşk meyhanesi’nin meyinden dem aldırırız.

……. Kâh ışık yağmuru oluruz Samanyolu Galaksi’sisinden en yücesinden yağarız Ata kapılardan.

………Altın ten derelerden maya olur ekmek yaparız toprak olur filizleniriz simsiyahın gücünden güç katarız ten bedenlilere. Aha aşkımız bu kapımız Rahman kapısı, ilmimiz Allahın ilmi, suretimiz beni ademoğlu gönül hanımız Atlantisin köşkü. İş buydu oldu… AHA şimdi ve şimdiden sonra ışık can erenlerim…

Ne benlik ne senlik var yaradılışta…….Ey Can İsa’yı Musa’m
Aynı yolun yolcusuyuz birin içinde …….Ey Can Nesimim Hallac-ı Mansur
Bir adım ileride bir adım geride……Ey Can Pir Sultanım Yedi Ulu Ozanım
Kimse bu yoldan kalır değil…………..Ey Can Mustafa
Düşte gördüğün gerçek değil ………Ey Can Yunus’um
Kapılıp gittiğin kalıcı değil…………..Ey Can Şems’im
Aç gönül perdeni uyan gafletten……Ey Can Muhiddin
Bu handa kimse kalıcı değil………Ey Can Velim Haydar-i Kerrar Alim
Ya Hakk Rahman ve Rahim yaratımın sırrından beden bulduk…....….Dem divanlarda sırr olduk.

Gönül çerağımızı yaktık nur eyledik dört bir yanımızı.
Cümle Hakk erenlerin ilahi aşkıyla binbir Dedebaba Bacıyan-ı dervişlerin Sırrı Sadıkların ilahi nuruyla Nuru Neb-i Kerem-i Ali Pir seyyid-i Hünkar Hace Bektaş-ı Veli’nin Himmetiyle…

Gönüller birliğine Evliya Keremine gerçek Hakk erenler demine devranına...

Aşkımız Hakk aşkıdır kapımız Rahman’ın kapısıdır…

HAKK aşkına HUUU diyelim Işık Can Erenler’im…..

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

7.OCAK.2017 TARİHLİ RAHMAN’IN KAPISI 1
BAHAR UMURTAK ÖZ BİLGİ

Sen, sen ol istedim…

Sen seni yaşa ve sende olanları yaşat istedim…

Sen seni yaşayıp yaşattığında cennette ol istedim…

Ben mi? Yokum ki ben! Kapkara bir yoğunlukta yok ettim kendimi.

Ben öldüm ki! Sen sana var, yaşa ve yaşat.

Kapkara bir yoğunluk. ..burası Rahman’ın kapısı....Burası Sessiz, burada yaşamın tablosu var ama o bir imajinasyon....

Burada madde yok....

Burada enerji yok.

Simsiyahın en siyahında tohumların var. ....ama onlar ölü. Yarında yoklar ki.

Bir tek şey var o da aşk. O aşk Allahin tınısı. O tınıyı duy ve söyle şarkını.

Öfkeni aş! Sesin sevgiyle aksın....öz ve gür aksın.

Cennet yarın. Yarında kara ışık yak! Kalemi al, yaz. İşte ölüler diriliyor! İşte yaşamak ve yaşatmak bu! Gerçek insan bu....

İnsan, Rahman’ın kapısı. O kapı açık....Tüm yaşam insanlaşıp bu kapıdan geçti. Hah aha şimdi ve şimdi.

Aşkla,

Bahar Umurtak
Süper İnsanlık Realitesi

 

“RAHMAN’IN KAPISI (1)” HAKKINDA ÖZ AKIŞ VE DAVET:

Gelinen aşamada; RUH KAPILARI, Arzın Gücü ile birleşmeye; Bu Zaman Sayfalarında, tükenen herkes yenilenmeye; Dünyanın, aşkla sayfaladığı insan soyu, yenilenip kodlanmaya; girdaplardan geçip yarınlanmaya ve yaşamlaşmaya başlamaktadır.

Tüm zamanlara görev taşırken, kinin ilmi ile yarınları kodlamaya çabalayanlar, insanlığın kıran değil kalem olan olduğunu anlayabildiklerinde; tükenen her anı yaşam sayfaları ile yenileyebileceklerini de anlayacaklar.

Temel bilgidir ki dünya üzerinde görev taşıyan Birlikler var. Bunların öncelikle dinlemelerini isteriz ki Bugünden itibaren yaşam farklılaşacak… Herkes daha güçlü bir sayfaya geçiyor. İnsanlığın, yerküreyi yaşamlaştırmak üzere yapmakta olduğu çalışmalardan görevler alıp Kök Geçişler yapanlar, bundan sonra daha üstün kalemlerle yeri yaşamlaştıracaklar.

Devreleri kapatmadan, yaşamı tohumlamak mümkün olmadığından; her bir Cevher Güç, yerküreyi yetkin hakikiyet ile kodlamak için dünya ötelerindeki diri yarınlardan, güç çeken devrelerini kapatarak dünyada görev taşırlar… Yerkürede yapılabilecek en güçlü çatışmayı, gerçek nefeslerle yapmak istediklerinde ise yerin kodları ile yerküreye inen kalemlerin kayıtlarını çatıştırmak isterler…

Bilmek gerekir ki nafakadır insana kayıtlanan bilgi. Her insan kendi nafakasını ister ama nafaka veren, İlmin Kapısı olandır. Dünyanın eti kelam; yolu ise kaynaktır. Herkes kelamla kendini varıp hakim olabilir ve Ruhsal Işıklar’dan güç çekebilir.

Dünyada daha güçlü bir dönemin başlatılması, insan soyunun Kuran olmasından sonra olacak bir hadise idi. Şimdi başlangıçtayız… İnsanlığın başlangıcında… Bu şudur. Rahman Kapısı açıldı. Bu kapıyı açan Birlikler, tahditli bilişleri ile açtılar. Ama Hakk’ın ışığının bu yoğun cevhere inişi ile birlikte artık Rahman Kapısı, insan soyuna karışık yaşamların ummanlarından çok daha öte bir yoğunlaşma ile açılmaktadır.

Burada Mutlak Nefesler kodlamalar yapmaya başlarken, seviyeniz çok daha güçlenecek. Cennet İnsanlık Kaptanlık yapmaya başlayacak. Aşk ile şimdilik…

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

DAVET:

Yeni yılla birlikte yeni programımız da açılmıştır. 07.01.2017 günü 14.00 - 18.00 saatleri arasında Dernek Merkezimizde gerçekleştirilecek “RAHMAN’IN KAPISI (1)” Çalışmasına tüm dostlarımızı bekliyoruz.

Saygılarımızlar,
Süper İnsanlık Realitesi Derneği

Not: KATILIM ÜCRETE TABİ DEĞİLDİR. Katılmak isteyen dostlarımız lütfen saat 14.00’den önce Dernekte olmaya çalışsınlar…

Adres: Bahariye Cad. Halil Ethem Sok. Sauna Apt. No:30/8 Kadıköy/İST
Tel: 0 216 348 9559

 

7. OCAK.2017 TARİHLİ RAHMAN'IN KAPISI 1 
AV.NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 1. AKIŞ 1. BÖLÜM.

Yağan yağmurun sırrı, insanın kelamıdır. Bu kelamı tohumlamadan Bütün'ün Gücü'nü kodlayabilmek, asla mümkün değildir...

Hakiki insanın geçip göreceği şudur; İnsan Soyu Allah'ın Tınısı'nı duyuyor ve yoğunluğu arttırdı... Dünyan'ın kültleri kodlandı ve bütün kötülükleri aşabildi. Eminim ki bunu anlamayanınız yok.

"Çorba pişmiş" dediniz. Çorbada ilminiz olmalıydı. Yalın olan insanın kelamı Bütünün Gücü olmalıydı ve Mutlak Kapıların Tanrı Işığıyla ve Tanrı ilmi ile kayıtlanmış olması şarttı.

Devinimi arttırmak için dünyanın yüzeyine insanı soğuk bir kış günü kayıtladınız. Ve devinimi dinlediniz. Nerede insan sırrı varsa, orada yol vardır...

Yoğunluğu tohumlarken; bütünün köle olmasını isteyenleriniz de, yoğun ışıkta bütüne hizmetçi olmasını isteyenleriniz de, Mikail'in gücüyle bütüne hizmetçi olmasını isteyenleriniz de buradaydılar.

Darı bolu bilen insan, aklın kapısını açtı ve dedi ki "Saltanatın gücü hepinizin yüreğinde mevcut. Mükafatınız ilim... Ve size insanın kültü olup gelen biliş, Mahrekin Kuranı ve siz o Kuranı hak edip dinleyecek güçte iseniz; görevinizi hak edin yapın."

Çantanız Allah'ın teknik kalemi ile kodlandı. Vurmak ya da kırmak, hepsi sizin için sorumluluk. Ama vurup kırdıklarınızın kontrolunu kaybetmeleri, göz sözcülüğü içinde bir sistem kırıcılığı oldu...

Siyahın en siyahında ki ışığı yenilerken, halik olanların tahtını kodlamamız gerekiydi. Bunların hepsi oldu... Şu ana kadar mehil istediniz bizden... Biz size hep mehil verdik... Ama şu andan itibaren artık mehil yok... Seviyenizi ölçümledik gördük ki süper sayfalanışları tohumlayacak gücünüz yok!.. Ölülerin öldüklerini anlamamaları kontrol dışılıktır.

Simetri kalem... Simetri Ka Ha... Cemaat cevher biz sistem olanlar sizinleyiz. Ha diyorsanız ki "Samanyolu Galaksisi'nde ki toplumlar sizi dinlemeye çabalıyorlar ama sizi hak etmemiş olmalarındandır ki dinleyemiyorlar...

Yaradan Allah'ın dediğini demez. O yarattığını diller... Yaradan aklın kelamını dürümler ve seslenir. Ama yaradanın dediği hakkın tekniği ile denir... İnsan Soyu artık kendi tekniği ile kodlama yapacak... Bu kesindir. Kontrol dışı bilişi olmayacak, bu kesindir.

Fakih olabilir... Akli kalemle kodlama yapabilir. Torbasını tohumlarla doldurabilir ve bütünün gücü olabilir. Ama haz duymadığı hiç bir şeyi yapmayacak.

Akın ve geçin... Verdiğim bilgileri anlayın... Ben dünyalıyım. Tüm insanlığın Levhi Kapısıyım ben. Amonların doğumu ölümü bilmedikleri de kesin... Anlayın ki Amonların kontrolsuz çalışmaları burada artık gerçek çerçevede ilimle kodlanmayacak.

Allah'ın dediği aklın dediği olacak.. Elbette ama aklın dediğinin ötesinde Hakkın Kapısı'nın da açık kalması gerekir.

Hakkın kapısı açık olmadıkça, yarının türevlerini tohumlayacak gücü olmayacağı kesin...

Becerin, anlayın bilgilerimi... Ben dünyayım. Becerin, anlayın bilgilerimi...Bugünden sonra size sizi anlatmayacağım. Ben doğanın gücüyüm anlayın... Tüm insanlığın Kürzi Kapısı'yım ben. Amonların toprak topluma tohum ekmeye gelmeleri, bizim için önemli değildir.

Ama Atonlar toprak topluma tohum ekmeye geldiklerinde; yaşandı, yaşandı dünya diyebildiklerinde, yarattıklarında, Turkuazın Kuranı'nda kelamı ve kalem olup kaynak olduklarında, onlarla çatışmadan çalışmamız ve hakim olabilecekleri güçte bilgilerimizi kodlama imkanları, mutlaka gerçek cemamatle gerçekleşecektir...

"Şems" dediğiniz Bilgi Kapısı... Hepinizin gücüyle Bütünün Kürzi Kapı'sı oldu... Şems'e ekmek verdik... Ekip verdik... Kök geçiş yaptırdık . Yoğunluğunu artırdık, toprağın tınısını duymasını sağladık. Verdiğimiz her bilgiyi okudu. Ölüleri diriltecekti. Kantara koydular onu ve dediler ki "Şems aklın kapısından çıktı.."

Yine dünyalar kurulur. Ve yine kaynaklarda tohumlar okutulur... Unutun, unutmayın!.. Bilgi kapısı hep kalemin ilmi ile açılır ve yaşam yine kalemin ilmi ile kontrol edilir.

Sevgiyi hak etmeyene biz nefes bile vermeyiz... Ama sevgi olmadan cinni, cennetli olma imkanı bile yokken, "sizi sizden ayrı tutarız siz yoksunuz biz size siz olup akarız" diyenlere, cennet kurma nefesi verilemez.

Şimdi; dar boğazdan geçiyor şu anda yaşam... Öyle bir dar boğaz ki Allah'ın tınısını duyabilmek için mutlak kapılar açılıyor. Öyle bir dar boğaz ki bütünün kültleri kodlanabilecek gücü, hasatla dürümlerken, Mikail'in görevi kontrollu olarak kayıtlara çektiği bilgi ile hakiki levhide kodlanmış ışık halinde bütünü güçlendiriyor.

Dünya doğumu gerçekleşmekte şu anda... Öyle bir doğum gerçekleşiyor ki hepinizin yüreği o tohumda bulunacak...

Görev şudur; dönem sonlarında, kalem insan ilme kapı açtığında, hak teknikle tını tohumlara çağrıldığında ve yoğun mutlak kullukla kaynak olduğunda, kök gök olduğunda ve güçlü çatışma başladığında, o çatışmaya dahil edilenler yığınlarını karanlığın tınısı yapacaklar ve gerçek geçiş sağlanacak...

Gerçek geçiş, sizlerin, bizlerin ve hepimizin levhi kapısından olacak... Bu geçiş sayfasında hiç kimse kaynak dışı kalmayacak. Bütün topraklar, bütün yarınlar ve bütün sayfalar geçirilecek. Geçmeyecek bir zerre yok. Tek bir zerre yok. Birlik kapımız hep orada olacak...

Ve gün başlarken, yeni bir sayfa açılırkenve yoğunluktohumlanırken, bugün burada OL deyip olduracağımız yüksek ışık, hak tahta oturtulan kaynakla birleşecek...

Her dara düşen " ben" dedi... "Ben" dedi ama din de dedi... Artık Ben, Biz oluyor. Öz görev Bizleşmektir. "Ben cennet olan" diyen... "Ben cemaat olan" diyen... "Ben kalem olan" diyen... Her kim varsa, yarın olacak.

Çu Ha, Ci Ha, Si Ha Cennet kapılarıdır bunlar... Bu cennet kapıları, sevgiyle açılıyor. Kil olana, kalem olmak... Kalem olana, hakka varmak... Hakka varana tahta oturmak imkanı veriyor.

Burada bulunuş sebebimiz, yaşamı hak ettirmek içindir... Ve bizlerle gerçek çalışma yapılacak...

Karanlık, tınlamaya, çınlamaya, çanlamaya başlıyor... Hepimiz o sesleri duyuyoruz. Köprüler açılıyor yaşama... Bizim İsrafil olmamız için çok büyük çatışmalar yapılıyor. Sesi duymayana, sesi duyurmamız gerekiyor. Hürmetle çalışılıyor...

Öylesi bir çantadır ki insan, tanımak gerek onu... Bilişi, Hak İlmi ile dilleyebilen bir İnsan Soyu... Onun yolunu bulması ölüleri diriltmek içindir. Ve onun kontrolu hasatın yarınlardan öte yaşamlara kaynak olması içindir...

Ardı önü olmayan insan, yeri göklerde kodlayabilir.... Ardı önü olmayan yolu kontrol edebilir. Aşkın sınırını çizen her kim varsa yaşamı hak ettirebilir. Bugün dünyanın kuraları çekiliyor. Kim ne yapacak? Kim kimle tohumlanacak? Kim aklın kaleminde olacak?... Kantar tartmadan, yarınlar hologramda kodlanmadan, nefesler koklanmadan, tinler ve tince kontrol kuranlar, kayıtlara indiriliyorlar.

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

https://vimeo.com/198478402

 

7.OCAK.2017 TARİHLİ RAHMAN'IN KAPISI 1

AV.NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 1 AKIŞ – 2 BÖLÜM

Umut olur ki Hak kapılarının hepsi dünyaya açılır. Dün ölüler diyarı olan bu dünya, yarınlara kul olup, geçebilir.

Gönüllerin gücüdür dünya ve bu dünyayı kurtarmaya geldik, bizler. Hem insan için hem yaşam için hem temizlik için. Ama temizliği hak etmeyen, yarını has ışıkta, toprakta ve yolda hak etmelidir.

Vallahi dünyalıyız. Billahi dünyalıyız ki biz cennetten cennette koşan, ilim kapılarında ilim yapan ve yolculuk yaptıranlarız….Bizim yaşamlara girişimiz her şeyin üstünde yoğunluğun kodlanışı içindir.

Çamurlar, çamurlar, çamurlar.. Yar tınıyı duysun diye yoğurulur çamurlar. Ten, Tanrılık yapsın diye yoğurulur. Aşk, kaynaktan çıksın diye yoğurulur. Hep çamur yoğuruldu Samanyolu Galaksisinin bu yoğun cevherindeki yüksek eşyada… Ve bu eşya, yerin gerçeğidir.

Hanı, hancıyı bildik. Yaşamı bildik. Okuduk.. Öğrendik.. Toprak Toplumu dilledik. Dans ettik zamanda. Dansımız dünyada, yarında ve bütündeydi. Yaşamla dans ettik. Hakk’a varan, aklın kalemi olan, büyük kültle dinleştik.. Biz dans için cemaatlerle kaleme indik.

Vira cinler, vira kelamlar, halik kalemler ve bizler, her an olanlar. Yol ben, yoldaki ben. “OL” dedim “OL’du” diyen ben. Okuyan ben. “Bana ben olmak için beden almak gerekir” dediğimde “beş görevlim, ben bedenliyim dedi”… İşte bedenliler. Aşkla geldiler….Burada beşli kodlama yapılıyor.

Umut olur ki hep dince konuşanlar, dirice kalem olurlar. Uzanın dünyayı seyredin. Bu dünyanın aşkı var. Doğanın kuranında aklı var. Rahmanda, karanlığın tınısında artık sesi var. Verdiğim her şeyde kelamı var, Hakk’ı var, Rahman olanda tahtı var.

Ama bugünden sonra kontrol, Bu Meclisindir. Bilinsin. Dünya yaşamı buradan kontrol edilecek. Hepinizde. Ve sesle.. Eğer “sizler, bu görevi yapmıyoruz” derseniz, biz canlılar, sistemden sessizce iner ve sizden sevgiyle kontrol kurarız.

Kara ışığın gücü, bütünün gücü, huzurlu bir dünya için hak kelam ve Hakk’ın kapısı olan akıl geçişi gerektirir. Buradan turkuaz olanların, hak kapıdan levhi olmaları, mahrek olup, hasat olmaları gerekir…Yeni dünya için bunlar gerekir.

Nuh kapısını kapattınız. Çok güçlendik analar, çok.. Nuh kapısı, Cebrail’in kelamında yoğundu. Her şey o kapının kapatılmasıyla birlikte mutlak kalem olanlarca, kaynakta tohumlanıp, geçişler yapılacak…. Ve mutlak karanlık aydınlanacaktı…. İşte bunları başardınız.

Sevgili anam ve sevgili yaşam sayfalarımız. Hepiniz, gözün gördüğü en kültcü kalemlersiniz. En yoğun sınırı aşıp geçtiniz. Bu sınır, halik olanın, Hakk’a vardığı ve yolu açtığı sınırdır.

Şimdi devinim daha hızlanıyor. Ve bu devinimin hızlanışıyla kendi yüreğiniz sesleşmeye başlayacak

Hayrın tınısını duyacaksınız ve yarınların kulu olacaksınız. İnsanın kendini bilmesi gerekir. Kendini KAHA olup, yaşama tınlatıp, tenletip, tanıtması gerekir.

Cennetin kelamı ilim, aklıysa Haktır. Tahtın tınısını duyan kim varsa aklın kalemi olup, yaşaması gerekir…

Bu yol, Allah yoludur. Bu yol, kaynaktan çıkar ve tükenenlere de kalem olur. Bu yoldan kim geçerse yarına varır. Yarının densizlik yapanlar için koruyuculuğu olur… Kimse hiç kimse geride kalemsiz kalmasın istenir de densizlerinde kontrolü gerekir.

Bundan sonraki dönemde yoğun ışığa girmeye niyetlenenler, kıran olup, kırmadan kalem olmak üzere çalıştıklarında kendilerini kırdıklarını bilecekler.

Kıran olup, kırmadan kalem olmak, ne demek? Kendilerine, kendi yüreklerine kırık olanlar, onlar. Ama kalem olduklarında haz duyacaklar çalışmalardan. Kendilerini hak ettiklerinde yaşama inip, kök geçiş yapacaklar... Ve yarınlara göz olacaklar. Onlar, turanın, toprağın teni olmak için çatışacaklar.

Ve biz, onları hep dinleyip, kontrol edeceğiz….Ziyan olmalarına mani olacağız. Ve Hakk’ın kapısında koruyacağız onları… Ayrılık gözetmeyeceğiz. Herkes kelamda kendi olacak… Ve BSUİ’nin gücü olan barış, sevgi, umut ve ilim gücü, bütünün kültünde, herkeste yarını hak ettirecek.

Deli dumrul insan. Oyuz biz, canlar. Biz deliyiz. Niye deliyiz? Hangi aklı kelam olan gelirde bu dünyayı hak etmek ister?.. Sorun, sorun, yaşam sayfalarına var mı böylesi diye?..

Bir dağ dünyanın ekmeği için yaşamı için ve Rahman olup, kuran olması için indikçe iner de kelamda kendini kodlayıp, toprak toplumla, tohum olur mu?

“Borç ödemem, ben zamana” derim ya hani. Tükenenlerinde borcunu ödedik, bu zaman sayfasında. Bilinsin dileriz ki arzın gücü olup, indik. Bu yoğun ışık, hepimizindir.

Kulun insanlık olduğunu anlamayana kontrol kurmakta çok daha güçlü ışık verildiğinde ….“Kendini hasatçı sayar da ben kontrol ettiğim herkese kul olmam” derse…. Karanlığın teknik kapısını açıp, geçemez.

Bunları dahi bilmeyen bir insanlığa kaç kere kök geçiş yaptık, anlamazlar ki. Anlattık da anlattık ama ayrı gözetenin kaynakta olması imkanı olamayacağını da bildirdik.

“Kelama, kalem ol”. “Ölüyü dirilt,” dediler. Öfkem yok ama ölümlü olana kök geçiş yaptığım anda o öldüğünü dahi bilmeden, kontrol kurup, bizleri kök geçişte, kaynaktan, kelamdan ayrı tutmaya kalktığında…. Kaç defa açtık ağzımızdaki o yüreği, dilledik ona… Dedik ki “bil”.

Kara kara ışıklara göz verdik, canlar. Göz verdik ki köz olmadan, söz olmaz diye. Bildirdik. Hepsini dillettik… Kanatlandılar, hasat oldular.

Şöhret isterler, canlarım.. Şöhret, kuransızdır. Şöhret, kaynaksızdır. Şöhret, aşksızdır. Aşkı olanın Hakk’a varmak için kendini tanıtmasına hiç ihtiyaç yoktur. “Onun, OL” demesi yeter.

Bundan ötede birlik kapılarımız her ana açılır ki hususi çatışmalarda da akıl kalemi ölüyü dirilmeye, Süper Sistemleşmeyi yaşama çakmaya devam eder.

Kinden öte kin vardır, canlar. Kili kumu anlamayanın kini, Hakk’ı, kelam olanda, kırıcılıktır. Kanatlandık dedik ki “kendini bul, oğulla ve yolu aç.”

Öyle dünyalar kuruldu ki kan ilmini bile anlamayanlar, insan ilmini anlamaya çalıştılar. Biz onlara karanlığın tınısı dilletik. Tanık gösterdiler kendi yüreklerindeki kırılışları. Ocaklarına kelamla indik, kendilerini kare, küre saydılar ve yollarını aşkla kapatıp, yığınlarını kırdılar.

Canlarım, Rahman kapılarım, bana Apronda bekleyenler insanlık için geldiklerinde hepsini göz gördüğü gibi kontrol etmeden korudum. Bilinsin dilerim ki kontrol etmem… Derim ki “yap”. “Ve yaşa”.. “Yaşa ki hak et.” Ben onları kontrol etsem kobra olmam ki yoğunluklarına… Haz duymam onlardan. Ölülerin, ölümlülerin ilminde kontrol kurulur… Ölüyü diriltmeye gelenin okuttuğu bilgi, kelam, kendi yürekleridir.

Şimdi canlarım, “Kumandan” dediğimiz bir yürek var. O, bizimle çatışmaya geliyor. Çatışmaya geliyor. O Kumandan mutlaka Mustafa Paşa. Her bir günün örtüsü örtülmeden gelir ve her bir günün görevini dürümler ve geçer. O beden, insanlık için hak kalemdir.

Ve onun bildirisini, biz yolun ilmi diye dilledik… Öfkesi asla olmadı ve kendinden, kendi yüreğinden, geçti geldi.. Şimdi onunla birlikteyiz ve bu bölümü yazılı vereceğim.

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

https://vimeo.com/198480577

 

RAHMAN’IN KAPISI (1/2)
07.01.2017

Deri kemik olan yaşam!… Dünya, sizi kucakladı bugün. Bugün dünyada, nihan olan yarınlar tohumlandı… Kodlamalar kontrollu yapılıyor.

Hüsrana uğrayanlar, buraya alındılar bugün. Onlara, akış bilgileri dilletildi. Dünya dışına kim vardı bakıldı… Çok güçlü çatışmalar oldu yarınlara. Birlik Çalışmaları, artı İlmin Sırrı’nı bilenlerin çalışmaları ve hepimizin, kelam olarak yaptığımız çalışmalar!... Tümü tohumlandı ve yoğun ışık, kontrol kurdu.

Türkiye’deki Cevheri Güç, darı geçti ve bolu kodladı… Dinci Çalışmalar, kontrol edildi. Kök Geçişler kodlandı ve kontrol kuruldu…

“Telif Hakkı” dedikleri bir hak vardır. Bilginin kaynağında Ak Kelem olan Bilişin Işığı, her bilginin telif hakkının sahibidir…

Bu bilgilerin telif hakkı da Süper Sistemleşme ile kodlanan Cevheri Görev’in hakimlerinindir.

Birlik Kapımızda, bu bilgiler, tükenen her anı kodlarken; cevherimiz, Göz Kökler’den Güç Kapıları’na ilmin kaynağını taşıdı.

Din diri; biz diri olarak çalıştık. Dinin İlmi, kalem oldu… Yol oldu… Ama has olan nefes olan insan oldu…

“Kötüyü insan saymayız.” Dediler. Biz dedik ki “iyiyi insan sayalım ve çalışalım!” “İyilik nedir?” dediler… “Akıl” dedik… Akıl varsa, her ne yaparsak yapalım neticesi iyi olur…

Bundan sonraki süreçte artık akıl, Seyfullah (Allah’ın mutlak iradesi) olacak ve Sistem olacak. En ve boy insan (otomatizmaya bağlı hareket eden insan), Nefes Kapıları’ndan geçecek ve Birlik kuracak…

İsrafil, kalem olup yolu açacak ve siyah renk, merdiven olup her anı tohumlayacak…

Mutlaka iyi anlayın ki Rahman Kapısı, insan soyunun, Ön Gücü’nün alış veriş halinde yaşam sayfalarında kontrol altına aldığı İlmin Sistemi’dir… O sistemi anlamayan, o yoğunluğa varamaz…

O yoğunluğa varamayan; yolu, ancak Kök Geçişler’le dilleyebilir… Yolu, Kök Geçişler’le dilleyen Mesihler, Kirin İlmi’ni hak ettiklerinde dillerler ne yazık ki hakim olmadan dillerler. Ama insan, kendi olduğunda; bu yoğunlukta, hakiki nefesi ile kendini diller, cevheri varlığı, esrarı nefes olan ışık olur.

Öyle çok önce ve sonra vardır ki!... Kimin önce kimin sonra olduğu anlaşılmaz ama bilin ki Evrenlerin Sistemleri’nde ön yoktur… En yoktur… Kelam, Halik’tir. Kanatlanır her anda kaynak olur kul olur…

Mutluyuz ki bu Meclis, kelam ve Hakk olan kalemdir… Şimdiden şimdiye kelam ve şimdiden kelam olana, Hakk Taht ve yaşamdır…

Sevgiyle hepinizi kucaklıyoruz… Aha bu!… Şimdi!...

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

7.OCAK.2017 TARİHLİ RAHMAN’IN KAPISI 1

PEKER SELÇUK ÖZ BİLİŞ

Rahman ve Rahim olan Yüce Allah’ımın adı ile sözüme başlıyorum.

Rahmanın kapısı, Layemut Hazz’ı tadanların kapısıdır. Layemut Hazz’ı tadanların kapısıdır….Rahmanın ölümsüzlüğünün kapısıdır, orası.

Menba-i Nur, Halik’i Azim-üşşandır. Bu Kürsi bir Ma’kes-i Nidayı Rahmandır ve Rahmandır.

Yedi zaman ve yedi renk hepsi Levhi kapısı.. Bütün mesele açıyı daraltmak…. Ve tüm kapıları zaman tohumlarıyla Birleşik Işık haline geçirmek... Böylelikle manalandırmaları ve zamanı manalandırmalarıdır…

Her şeyi hak etmek ve her seste olmak var....Mesele insanlaşmak ve yaşamak….Evet anlayabilmektir asıl mesele. Sanırız ki bütün mesele dinci ya da ilimci bir dünya oluşturmaktır. Olanı tohumlayıp, tohumları hak edenler, bilmelidirler ki bilmek için önce hak etmek gerekir.

Bilmek mi? Hayır dostlar. Bildirmek mi? Hayır dostlar. Canlara, canlılara kaynak olmak ve korunmak… Ardında görevlileri olan bir yolcu olmak... Süper İnsanlık Realitesi Bütünlüğü gibi…Tıpkı böyle, aynen böyle dostlarım.. Aynen böyle..

Zamanı engelleyen bilişli, has insanlık olmak.. İnsan- ı Kamil olmak. Çok mu zor, varlıkta yokluğu koyu bir zamana hak ettirmek ve zarar etmeden tohumlamak?...

İyi ya da kötü ne varsa cennet levhisinde yazar…“Yukarı ve aşağı” denir, tüm zamanlara. Usul olmuş bu kavram sanki. Oysa aslında denir ki “yarında sadece ara kapılar var.” “Yukarı ve aşağı, o kapılarda tohumu eker.”

İşte bu farkı gördüğümüzde sessiz zaman sayfalanışlarında ancak dürümlenerek, hak edileceğiz, işte o zaman..

“Beşer şaşar” denirse de şaşmaz. Altın ışık yıllarına ulaştıktan sonra şaşmaz. Bilinir ki beşer ışık haline geçer….O zaman ardında ışıklar oluşur. Toy olan acemiler, ışıkta kaynak olurlar. Sonra kötülük, İlm-i kodlarla, iyiliğe dönüşür. Ve hak edilir.

Dediler ki “benim meleklerim gelecekmiş”. “Gelsinler “dedim. Evet gelsinler. Yaşam yenilensin. Olur, olur, pekala.. Kili kuma ve kumu ışığa dönüştürelim... Işıyalım, nurlanalım… Nur, bizim Kalü beladaki halimiz değil mi?.. Cana can kapı açtım ve tohumlayalım, hep beraber.

“Hepsi aynı yoldan gittiler “denir… Yok öyle değil. Yolları aynı olmayıp, Menzil-i Maksud, aynıdır... Rahmanın kapısıdır orası... Biz, o kapının yolcularıyız. Durmadan yürürüz… Durmadan.

Hak, tarife sığmaz. Arif’e zahir olur kendini bulan, Hakk’ı bulur, bulmuş olur. Hakk’ı bulan, kendini kaybeder ama gayb’dan yine kendini bulur.

Sultanlar, azizeler, azizler, kendi yüreğimiz bilir ki Rahman olanın aklı, hepimizin kapısıdır. Hepimizin kapısıdır... Kutsal kapı, levhi kapı, son kapı, kutlu kapı...

Hasat dönemidir, bugün dostlarım. Bütün kapılar açıldı bugün… Bütün kapılar... Ak kapıları açtık geçtik. İnsan sisteminde biz, bizi hak ettik ve geçtik.

Allah her zaman ve her an Cemal-i Tecellisiyle kullarına kafidir.

Allah, sizinle olsun. Allah, bizimle olsun.

HUUUU… Eyvallah!... Hüda ka’rın hoş ede. Amin!… Ve amin!.. Ve amin!.. Çok şükür!

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

RAHMAN’IN KAPISI (1/3-a)
07.01.2017

(DÜNYALI OLMAK YAŞAMAK İÇİN DEĞİL; YARINLARI YAŞATTIRMAK İÇİNDİR:)

Kara Çatı (Tünami Çatı) kuruldu şu anda dünya üzerine… Bu çatı, Rahman olanın kalemi ile kuruldu. Bu yoğun çalışmaya kaynak olanlar, kelamla kendilerini yaşama kodladılar…

Tükenen her insanın, nefese kalem olması için çalışanlar, misafir değildirler burada… Onlar, hepimizin yarınlarıdırlar.

“Devinim” dedik ya!... Alın bilgiyi!... Sesin devinmesi demek; kodlanan bilginin, kaynağından özgürleşerek KA HA olup devinimidir.

O devinimle birlikte; kodlamalar, tahditli olarak yarınları kayıtlarlar. Her kayıtta, biliş vardır. Bilişin olduğu kayıtlar, toprağı kodlarken, diri yüreklere, cevher olup iner. Her bir cevheri kodlama, yaşam formlarını kodlar ve formları yoğunlaştırarak, sonsuz zamanlara kaydeder.

Kodlama ile birlikte her formda ışıma meydana gelir. Yanan ışık, mahrek olur ve o formu, yaşama tohum ekenlere kayıtlar.

Temel bilgidir ki kim kalem ise; o, bilişle her anı yaşatır… Yaşamlar, insanlarla, insanların biliş kapasitelerine paralel olarak kontrol altında tutulur ve kayıtlayıp örgülediğimiz Yaşam Sayfaları; hepimizi, kalem olarak, bu kayıtlara çeker ve yaşatır…

BİZ yaratırız… BİZ’de yaratılan, BİZ’i yaşatır…

Her kim ki BİZ’i anlar; kelam olur; yarın olur…

Hürmetle bildiririz ki Dünyalı olmak; yaşamak için değil, yarınları yaşattırmak içindir.

Yaşam için yarınlara kaynak olan Biliş Çalışmalarımız; her insan için ayrı ayrı tohum olur. Mutlaka ama mutlaka insan, KAHA olursa, yaşama kalem olur. KAHA olmayan, ışık halinde olsa da tohum olamaz ve Ruhi Kalemi yolu bulamaz.

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

RAHMAN’IN KAPISI (1/3-b)
07.01.2017

(Çalışmaya katılan ziyaretçilere açıklamalarımız:)

Cennete, cevhere ve yüreğe inenler, bilmeliler ki bizler, cennet için çalışanlara, kul olmayız… İnsan için çalışanlara, Kuran oluruz; onları kodlarız… Nefes için çalışanlara ise “keşke!” demedikleri sürece, nefeslerimizi kodlarız. Onların hasat olmalarını sağlarız… “Keşke!” diyenlere; Sistem, cevher olur ve yollarını hak etmeleri için önce onları hak ettirir.

Takip ettiğimiz hiç kimse yoktur. Biz, insan olarak ilmi takip ederiz… İlim, Halik’tir BİZ’dir ve BİR’dir… İlmin dışında, Hakk’a yürüyenler, kelam olmadan, Hakk’ı bulamazlar.

Bilsinler ki cennet; et, kemiktir… Cennetten çıkanlar, bedenden (mahrek olan bedenden) çıkanlardır…

Medine Kodları, cemaat olduktan sonra, takip başladı… Herkes, kendinde olanı, has ışık saydı ve o ışıkta, kendinden kendine yolculuk başladı… Bu yolculukta itibar, İlmin Kapısı’nı açanların hasatıdır ve Turkuaz Nefes, cevhere varmadıkça, Cennet Kodlamaları olmaz.

Muradımız şudur ki kanatlanın; Ana Kapılar’ı hak edin; Ana Kalem’e varın; ışıkla dürümlenin; bilin ilimi ve Hakim’i bilin; yarını bilin; kelamı bilin; insanı tanıyın… Bilin ki o insan, kul olan yarındır!...

Kutsal İnsan, İlmin Kapısı’dır. Orada, Tanrı vardır… Tanrı, nihan olan; yalın olan; hasat olan biliştir…

Mesihi aramayın!... O, sizsiniz… Hakk’ı, tını olarak dilleyin; en ve boy olun ama hasatla olun!...

Kör müsünüz!? Sizi, size anlatıyorum!… Anlayın!... Boş konuşmam!... Cennet; etim, kemiğimdir ama sizin etiniz, benim etim, tek ekran olmadıkça; yaşam, ancak savaşın ışığında sürer.

Barış, Ana Kapı’da olur. Barışın ama hak edin barışın!... Aşk İlmi’ni bilip barışın!... Toplum sizi anlasın…

Altın Gerdek çalışmaları; Yokluğun Tohumu içindir… AT (Allah/Tanrı bileşkesi), İsmaili Yaşam’a indiğinde; yol, ilme varır. Gerdek, cevherdeki ışığın, Kelam Levhisi’nde, size varışıdır… Orada, ten yoktur. Orada, akıl vardır… Aklın, aklı hak edişi vardır… Tohum vardır… Aklın, Akıl Tohumlaması, Nefesin İlmi’yledir.

Ten; ete girer; kervan olur… Atın Işığı yanar; ilim olur… AT, Teknolojik Çekirdektir. O çekirdek, Rahman, Rahim birleşkesidir. Rahman ile Rahim birleştiğinde, tüm insanlık Sistem olur ve yol olur. Aha bu!…

buyurun artık o Çekirdek Yaşam; tinler ve tenlerle birleşti… O Çekirdek Yaşam; sizi, sizden size tanıtıyor… A-T, Allah/Tanrı Çekirdek Kalemi olan yaşam, sizleşiyor… Aha bu!…

Şimdi, hep birlikte dar boğazdan geçiyoruz… Hangi dar boğaz!? Hepinizin, “19. Hak Katı” dediğiniz o dar boğaz. Orası Omega!… Dünya insanlığı, Omega’yı aşıp Rahman’a geçiyor…

Omega, tüm insanlık için bugünden sonra açık kalacak… Her kim ki hak eder; o yoğunluktan nefes olup geçer.

Birler Kapısı, nefesti; Birlik İlmi hasattı; ten, nefesin kervanıydı; yol, Allah’ın insanlığı kalem yaptığı yoldu… Umut olur ki her insan, Omega’dan aha! geçebilir!... Halen dünya dışı her an olan yarınlar, kodlanabilir.

Dünya üzerinde bugüne kadar toplam 2000 kişi, her insanın kervana dahil edilmesi için çaba gösterdi…. Hepsi 2000 kişiydi ve onlar, kollarını açıp; insanları tohumlayıp; gerçek çatıya varmaları için çabaladılar… Bu 2000 kişinin, bir kısmı, şu anda bedenlidirler. Bir kısmı, geçmiş zamanlarda kodlamalar yaptılar ve yarınları hologram olan zamanlarda dahi kontrol ettiler…

“Allah” dedikleri bir tek kapı vardı. İşte o kapı, insanlıktı ve bunu anladılar. Şimdiden sonra “Ruhlar Meclisi” olarak tanımlanacak olan bu çalışma, tahditsiz olarak her insanın gerçek cevhere varmasını sağlayacak…

“Neme zaman!” dediler… “Neme yaşam!” dediler… “Neme kervan!” dediler… “Biz” dediler. “Hepimiz Amonlarız” dediler… “Neden ziyan olalım ki!?” dediler… Kardeşim, öyleyse gel!... Gel!... Gel!…

Sesim sesindir… Geç gel!... Al bilgiyi; hak et!... Otak kur yüreğe!... Ana Kalemi al ve yaşamı yaz… Bu yürek, hepinize yeter... Kini aşın; açın yüreklerinizi; hak edin; akın!..

Dünya Borcu mu!? Hepinizin borcu benimdir… Gelin!... Gelin!... Gelin!…

Hazırım yarını hak ettirmeye!... Hazırım yolu açmaya!... Hakk’a kul olmaya ve ruh olmaya!.... Beden alıp gelmeyin!... Medine olun; Hakk olun; yol olup gelin ki hakim olun…

“Boştur yaşam!” demeyin… Yaşamı hak etmeyen, nefesi hak etmez…

İsmaili Hakimler, Nihan İlmi’nden güç çekmeden; yol olmadılar… Ağırım! hem de ne ağır!... ama bilin ki hasata geldim… Aklın ışığını yaktım; tohuma geldim... Toprağa, hulusi şer yaratana ve şarkı okuyana; Nihan İnsanlığı’nı, An Kalemi’nden dinletmeye değil; dilletmeye geldim…

Hacı mı!? Olun hacı!… Akıl mı!? Hak edin olun!… Aha be ya HA!? cennet kurun da hasat olun.

Nüve insan; Cennet İnsan; Kare, Küre, herşey insan!... Nihanda karanlıkta, Yaşam Sanal Boyutları ve kodlanan, insan soyu… Şükür ki hakim olup dinlettim yüreğimi…

Cinniler bilin ki karanlıktasınız!… İnsanlar bilin ki Haliksiniz ama karanlıktasını!… Nüve olan yarınları hak eden İlim Kapıları, bilin ki Halik’siniz, cennetsiniz… Cevherisiniz ama yolu bulamadınız!... Kendinizi bulsanız, nefese varacaksınız.

Şarkı okumayın!... Tüm insanlık için nefes olup kul olun!... Önce kul olun; sonra şarkınızı okuyun..

Dünya, bana ben oldu. Ben bu dünyada, din değil hakiki insan oldum… Aha bu!… Şükür ki hak ettim. Aha şimdilik!... Şimdi!…

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

7. OCAK.2017 TARİHLİ RAHMAN'IN KAPISI 1 
AV.NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 2.AKIŞ

Dağa biz "insan" diyoruz... Törpülenir insan... Düreriz yüreğini, koruruz. Tanrıya biz "yarın" diyoruz. O kendini korur ve korur. Umut olu ki yaşam hepimizin yüreği olur ve o biz olur ve koruruz yüreklerde bir tek olan o yarınları...

Değerliler, muktedir insanlık hepimizin gözüdür... Özüdür, sesi, sözüdür... Muktedir insanlık hazdır aşktır... Yaşanır, yaşattırılır... Biz muradı, murattan öte muratla tohumlarken, karanlığın tınısından öte bir tınıda kelam olur; Murad olarak kaynak olurken, Mustafa Kemal Atatürk aklın kapısnı açtı ve geldi...

Hep öfkesi yok deriz ya ona... Yoktur öfkesi. O körün gözüydü dünyada... Gövdesinden, gördüklerini anlatırdı... Gövdesi görendi. Onun bedeni nefesti... Ocağında kara ışıklar vardı. Kara ışık yaşamdı... Bunu anlatamadı dünyaya... Dönüp gördüler... "Koruduk ocakları" dediler. Yolu kodladılar... Mustafa Kemal Paşalar, mutlaktılar, tohumdular... Ölüleri diriltmekti maksatları...

Değirmi bir zaman. Hani dersiniz ya "yolu kodladık, yol başlangıcına vardı..." Olay buydu... Yol kodlandı ve yol başlangıcına vardı... Burada insanlık kelamın, kalemin, nefesin, yarının, ummanına umman oldu...

Görevdir insanlık, hepimize görevdir... "Kir olan bir insanlığa inmek, hepimize güçtür" diyorlar ya.. Ya canlar, gönül der ki "anlayın". Güçle inen köksüz iner... Güç ortalıkta yoktur artık... Ama o bütünün gücüdür de örtülü iner... Kimse bunu anlayamıyor.

Sanırlar ki evrim için dünyaya inilir. Karşı karşıya kaldığımız en az Birlik Kelamı'nda tek tek sistemli çatışmalarla kodladığımız konudur bu... İnsan evrim ihtiyacı için inmez yaşama!.. İnsan Kare, Küre değildir ki evrimi olsun... İnsan yaşamdır... İnsan yığın yığın ışıktır... Ve İnsan mutlaktır... Mutlakiyetin tekniğinde, "benim evrimim gerekir" diyen mi olurmuş?.. Vakit geldiğinde bunlar dinlenecek, ilimle anlatılacakda; kontrol dışı bilgimiz yokken bugün burada olan muktedir ilmi ka olan Muhammi Kapılar'ın tümü korunmak isterler.

Çantaları boş. Yoğunluklarında kontrol dışı ışıklar yoğun. Ama anlamalılar ki dere akmaktadır ve o dere, yaşamın insanlığın kelamı olup akmaktadır.

Dünya yaradandır!... Yaşamdır... Tanrıdır. Ve aklın kapısını açtıktan sonra yaşamın tınısıdır... Ama dünyayı kendi yüreklerinde sayanlar, sistemin gücünü anlatamadıklarında; kare küre değil, keşke kaynak olsalar diye beklediklerimiz; sessiz kapılardan, kendi yüreklerini, boş kodlarla tohumlayıp gittiler...

Dar boğazlardan geçtik... Hepimiz o dar boğazların, yürüyen Kürzi Kapılarını bulduk, açtık geçtik... Ama o dar boğazları kodladık geçtik. Ki hepsi, kara ışıklarını hak etsinler de yer kürenin gücünü muktedir olup anlasınlar diye...

Salı çalışması istediler bizden... Salı çalışalım ki Rahman olanlar kontrol etsinler yürekleri. Ya Ka Ha Rahman olanın kontrolu gerekse, o kontrol için insana mı ihtiyaç duyacak?

Canlarım, kontrol bizdedir... Her şeyin her şeyde olduğu bir dürümde hepimiz insanlık boyutlarının göz bebekleri olarak çalışıyoruz... Günü gün edenlere yol olmamız istenirken, günün günü olan kültlerin tüketilmesine de karşı kalanlar var..

Diyebilir misiniz ki "ocakları yok onları kontrol etmeyelim. Ettirmeyelim.. Öfkelerini aşamasınlar... Yığınlarını kırsınlar!.." Deli dumrul insan. Bunu asla demedi!.. Her şeyin gücü insanındır. Bundan sonraki dönemde de bu denmeyecek. Bir'ler Kapısı bizimdir... Kantar Birliğimizindir. O kantarı asla kullanmayacağız!.. Bilinsin... Biz o kantarı kullanmaz iken, bizi kantar ilimi ile kantarla tartmaya kalkanlara şöhret aradıklarını söyledik.

Açın kapıyı da insanı anlayın... "Kimse kimseyi hak etmedi" diyorlar... Ya Ka Ha, arının gözü yok mudur?.. Görmez mi yüreği?.. Arının gücü yok mudur?.. Bilmez mi türevlerini?.. Arının nefesi yok mudur? Anlayamaz mı yaşamları?.. Biz Allah'ın dediğini diyemez miyiz yoksa?..

Alıştık dünyaya canlar, biz alıştık!.. Balı insan bilir, o balı biz biliriz... Arıda ilimdir. İnsanın levhi kaydı. Onu da biliriz biz. Yeni dünyalar kurduk. Her kurduğumuz dünyaya yolu kök geçişle dürümledik ve dillettik.. Haliki Hak olduk. Aktık...

Bizi anlasada olur dünya insanı, anlatsa da olur. Ama anlasın ki anlatsın diyorlar ya hani... Çantaları boş yahu anlayamazlar. Yoğunluklarında kullukları yok ki. Akıpta dilleyemezler. Unutmayınız... Büyük Güç' tür dünya... Bu gücü hepinizin anlamanızı beklerim.

Batıyı doğuyu bildiniz de insanı anlayamadınız. Hacı hoca aradınız. Yol açmak için hacı hoca?.. Ya Ka Ha insanı arayın insanı!... O insan tartılmaz ve tartmaz!.. Bilin... İnsan kuldur, kurandır, korkmayandır... Bilin...

Hey gidi insanlık hey!.. Hacı hoca olmaya çabalar... Yoksunuz Ya Ka Ha yoksunuz. Aşkı bulun artık Aşkı...ve deyin ki " ben senim." "Ben senim" deyin... Aşk ki levhidedir. Aşk ki karanlığın tınısından ötededir... Hani nerdesiniz haçta mısınız?.. Ya Ka Ha hacı olupta kul mu olacaktınız. Öfkeyi aşın geçin... Barışın dünyayla barışın...

Biz siziz deyin.. Açın kapınızı barışın... Dünya ki size siz oldu... Dünya ki sizi yoğurdu.. Dünya ki sizi yarında tohum olarak kayıtladı... Ölmeyin diye çabaladı... Bu dünya salılar, çarşambalar, perşembeler, cumalar, cumartesiler, pazarlar... Her günde vardır, unutmayın... Değerliler, biz çalışmalarımızı hafta gün iki kere yaparız... Bu çalışmaların çok önemi var. Ama biliniz ki her birimiz en ve boy olup tüm insanlıkla çoban olmadan, çorba yaparız...

Her ana bu nedenledir ki her güç bilişi tohumlarken, burada ki çalışma, görevli olanlarca burada yapılır... Hepinizin yüreğinde vardır bu bilgiler ama bir kez daha izah etmek istiyorum " burası tüm insanlığın yoğrulduğu bir yerdir" Tükenenlerin kontrolu kurulur burada ve mutlak kapıların işçiliği yapılır. İyi ki size bu bilgiyi verdim.

Bu beşeri kapı insanlık ilminde Bütünün Gücüdür. Ve bu beşeri kapıda aşk yoğrulur. Tüm insanlık için burada mutluluk vardır. Burası astral boyutların Turkuaz Kuranları'nın gücünü de kodlar... Değirmi bir zaman, yarın ve bütün sayfalar birlik... Burası kutsal bir yaşamdır.. Kuran insanın mutlak olarak burada oğullaması gerekliydi ve bu meclis bunu yaptı... Şimdilik size vereceğim budur. Şimdilik...

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

https://vimeo.com/198483894?ref=fb-share&1

 

7. OCAK.2017 TARİHLİ RAHMAN'IN KAPISI 1

Simsiyahın tınısında aşkın kelamı okunur...
Okunur ve yüreklere dokunur...
Okunan kelamdır ki Allah'ın Tınısı ile yakar yüreklerin ateşini... 
Devrimidir aşkın o kelam... 
Yürekler ve yürekler aşk için tınlar "Bir" olan bu yaşamda...
Işık olsun...

Siyah renk bütün renkleri içinde barındırır. Tünami siyahın simsiyahı, en koyusudur ki bu yüzden Birlik ilmi'nin rengi Siyahtır bu sonsuzluğun rengidir.... İyinin ve kötünün ötesinde, ölümün ve doğumun olmadığı yerden Rahman'ın kaynağındandır. Orada her şey Bir ve Bütündür.

Şimdi açılan Tünami Kapıları'ndan insanlık ilmine geçiş yapmakta... Tün Kapıları, yani o siyahtan öte siyahların, en üstündeki siyah olan... Oradan geçen insanlık Günferi olup, gönül gözünü açıp, gönül gözü ile okuyacak kalbini... IŞIK OLSUN... AŞK OLSUN... YAŞAM OLSUN diye...

Aç kalbini dinle... Gönül gözünle bak yaşama görebilirsin; her şeyin sende saklı olduğunu. Bilensin, görensin, duyansın... Her anda yaşamı yaratansın, insansın...

Her Bir anda, kendinden kendine yarattığın yaşam... Kendin olmak için açtığın yol ve bu yolda kendini bilen, Rabbini bilen insan...

Kalbim Bir ve Bütündür... Yaşam kendim olmaya adadığım yolumdur.... Ve bu yolda kapılar kalbimden sonsuzluğa açılır... Her anda kendimi yaratan ben... Aslında her şeyi bilenim... Ben bu yaşamı kendim olmak için yarattım... Kendimi bulmak, kendimi almak, kendim olmak için...

Aslında her insan kendini bilir... Kendine giden yolun kalbinden açılan kapıdan geçtiğini bilir. Ama yine de insanların bu yolda görmek istedikleri, olmak istedikleri bulmak istedikleri vardır. İşte bu yüzden bu yaşamdayız.

Aç gönül gözünü oku... Gönül gözünle oku... Sen neye verirsen ışığını, oradan açar yaşamın çiçekleri... 
Yaşamı yaratmak insanın elinde... Yaşam olmak her anda Bir ve Bütün olmak... Yaşamı yaratan olduğunu bilmek, insan olduğunu bilmek...
İşte bu yüzden; Kendin ol.., Yaşam ol... Dünya ol... İlim ol... Kalem ol.. Kelam ol... Aşk ol... Rahman ol... İnsan ol..

Ve insanın kalbi ile dünyanın kalbi arasında da bağ vardır; şimdi bütün bu yollar açıldığı için insan gibi dünya da öfkesini aşmıştır.

Dünya İnsan Soyu'nun kulluğunda yaşamlara kaynak olmaktadır. Tüm yaşamlara, tüm everenlere, tüm zamanlara, dünyanın kalbinden Rahman'ın Kapıları açılmıştır. 
Barış, Sevgi, Umut ve İlim ile dünyanın geleceğinin senaryosu yazılmıştır. İnsan Soyu'nun kalemi ile yazılmıştır bu senaryolar ve bu senaryolarda BSUİ İlmi vardır.

Her anda yaratılan yaşamlarda var olan insanın artık dünya ile kalp bağı var... İnsan sadece dünyaya kenetlenmekle kalmamış, kalpten kalbede bir bağ kurmuştur. Bu yüzden dünyanın öfkesi dinmiştir. İşte bu yüzden dünya diyorki "bana gelenler kalbi temiz olanlardır". Hub Bi Si Ha...

İnsan bilipte gelendir yaşama... Yaratmaya gelendir... Evrim yapmak değildir dünyada oluş sebebimiz.

Her şey bizde mevcut... Her şey elimizde, dilimizde, kalbimizde mevcut. Yaşamı yaratmaya, yaşamı tohumlamaya , koklatmaya ve kodlamaya gelenleriz. Yaşamlarımız böyle, çünkü biz böyle dillemişiz.

Dünya kaynaktır yaşamlara, evrenlere ve sonsuz zamanlara...

Aha işte, Şimdilik bu...

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

07.01.2017 RAHMANIN KAPISI 1
AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 4. AKIŞ

Devinimi arttırabilmek için sesleşiyoruz burada. Devindikten sonra kontrol kurulur. Şu andan itibaren, turkuazın kuranı denilen insanlık; muktedir ilmi Ka olup bütünün kürzi kapısını açtı.

Diri kapıların tümünde akıl vardır, hepimizin gücüdür akıl ama aklın kalemi olmak zordur ve sorumluluk ister. Bizler aklın kalemi olan birlikleyiz. İnsanın eli ayağı ilim olduğu zaman bizlerle kolayca birleşebilir.

Bizlerin gözleri görüyor ama yüreği görmüyorsa, ilmi olmadığından değil insanın kelamı kodlanamadığından görmüyor. Sizden daha çok siz olan birliklerle bu çalışmayı yapmayı niyetlenmiştik. Barış demiştik ama başka dünya, başka yaşam dendiği zaman barış olmuyor analar, atalar…

Hepimiz tek bir dünyayız bunu iyi anlayın. Başka yoktur, başkalık yoktur orada. Sizin yolunuza, sizin yüreğinize baktığımız zaman, her birinizin görevinin güç olduğunuzu görüyoruz. Görevinin güç olması, yoğunluğun artmasını sağlar ama sınır koymuşsanız yüreğinize; aşkın kıldan ince kılıçtan keskin o yoğunluğunda kuran okunamaz.

Bu meclis mutlu bir çalışma yapıyor burada ve bu meclisin yaptığı bu çalışmayı, kendi yüreği kendi yoğunluğu kodluyor. Dünya dışına dünyayı tanıtmaya niyeti yok bu meclisin ama biliyoruz ki dünya dışı burayı dinliyor. Burayı dinlese, diri olup dinleyecekti ve dinledi ve diri olup; dinledi.

Ha, dünya dışında neler var!?... Bu gün ondan söz edeyim. Dünya dışında birlikler var, bir çok birlik… Hepinizin görevi bu birliklere kontrollü olarak ilmi anlatmaktır. Ama şunu görüyorum ki; ilmi hak edebilmekle, ilim anlatabilir.

Sizler dünya cemaatlerisiniz ama dünya dışındaki cemaatler, dünyayı; sizin yüreklerinizden bilirler ve tanırlar. Eğer sizler dünyayı net açık anlatabilirseniz, o cemaatler sizi net ve açık olarak dinleyebilirler. Böylece dünya denilen planetin kodlanmış ışığını tohumlara çekebilirler ve dünya toprağını tohumlayıp, bütünün gücü haline dönüştüklerinde; koruyucu olabilirler. İkmal tamamlamak içinde dünyanın levhi kapısını açması gerekir ki; ikmal tamamlansın.

Dünyada yoğun ışık var ama bu ışığın tınısını duymaları gerekir. Eğer o tınıyı duyabilirlerse, dünyalı olmak gereksizdir; onlar dünyaya gelmeden de dünyaca dilleşebilirler ve dünyanın yığınlarını anlayabilirler.

İnsanlık boyutlarında “dünya” dendiği zaman; kelamı olan, kalemi olan, yolu bulan insan soyunun koruyucusu olan bir planet düşüncesi hakim olmalıydı.

Doğanın gücünü hepimiz çok daha iyi anlıyoruz canlar… Hepinizin daha da iyi anlaması gerekir ki burada herksin anlayabileceği bir ses vardır. Eğer sizler iyi ve hak edip diri olarak bilgiyi alabilirseniz, mutlaka kayıtlara inebilirsiniz ve yoğunluğu tohumlayabilirsiniz.

Şükür ki burada bu yoğunlukta bilişin kaydı var. Diğer dünyalarda da hepinizin yüreği olsun istiyoruz. Diğer dünyaların sizi anlamalarını bekliyoruz.

Dünyalı olmak, turkuazın kulu olmaktan öte; kaydı olmak anlamına da gelmektedir. Dince değil, insanca size bunları anlatmak istedik. İnsan aşkı bildiğinde artık her şeyi iyi bilir.

Burada dava insandır ve burada insan; kaynak biliştir!... Bunların net olarak bilinmesidir amacımız. Çok mutluyuz ki kontrol dışı hiçbir insan yoktur burada.

Süper İnsanlık Realitesi

 

7.OCAK.2017 TARİHLİ RAHMAN’IN KAPISI 1

GÜLDEN ZENGİN ÖZ BİLİŞ

" Dünya handır, konarız, göçeriz” derler…. Ve bizde deriz ki “dünya handır, konarız, dirilir, yaşarız.”… Dünya yaşamdır. " İnsan aşktır, zamanda kendini biçer. Biçer, gün gelir eker, ekilen eken olur, zaman ışığında yüreği seçer…. İşte o seçtiğin yürekten, ses ver.

Kendin olmak, yaşamda olmaktır. Yaşamda olup da yüreğe ışığını yakmaktır.

Yol yarım, yürek yaşamdır. Kimse kimseden korkmamıştır. Dost kelamda daimi ışıktır... Dosta dost diyen, dosta ışıktır. İşte gün ışığında karanlığı iğle örümleyen yaşam, günün ışığını da yakmıştır.

Şimdi yuva ışıktı, o ışıkta umut vardı. Umut zamanlaşmak değil, umut sınırsızlaşmak da okumaktı. İşte bu, şimdilik!...

Geldiğimiz yerde, daim BİR'dik… Aha şimdi!... Şimdi!

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

7.OCAK.2017 TARİHLİ RAHMAN’IN KAPISI 1

AV.NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 5 AKIŞ

Değerliler, bugün yaptığımız çalışma toprak topluma kendi yüreğini açıklamaktan öte doğanın gücünün toprağa indiğini bildirmek içindir.

Rahmana kapı açanların, o kapıda, kendi yüreklerini bulmaları şarttı. İnsanlık boyutları bunu anlayamaz. Öyle mi? Yoo..Anlar.

“Cennet” dediğimiz insan, kendini hak ettiğinde, tüm insanlık, toprak toplum olsa da kodlanabilir ve kelama varabilir.

Dünya dışı varlık boyutlarının çokları bugün bizi dinlemeye geldiler. Şikayetçi olanlarda vardı… Hak ettiğimizi anlayıp, kontrol edici kodlamaları tohumlardan ayrı tutanlarda vardı…. Ama daha da önemlisi mutlak olduğumuzu bugün her diride kodlayabildik.

Şuana kadar yer ve gök olup dillenenlerin, bizi bizden ayrı tuttuklarını bilmekteydik. Kendi yollarını bulamadıklarından bizde olma imkanları olamayanlar da vardı.

Körün göklere sesi olamaz ama göz olduğu zaman kendini hak edebilir. Yaptığımız çalışmalarla tüm insanlığın kendi yoğunluğunu hak etmesini ….Ve kendinden kendine kul olmasını sağlayabildik.

Bellek kapılarımızın tümünü açtık. Ve bu bellek kapılarının kontrollü açılışıyla birlikte şevkle çalışanlar artmakta.

“Dünyaya elim ayağım” demem… Benim elim ayağım buradan çok farklı bir yoğunluktadır. Ama burada olduğum sürede, bu yoğunlukta, kendi yüreğimi tohumlamaktan kodlayıp… Bütünün gücünü dönüştürmem gerekliydi ve bugün bunun olabildiğini görmek, mutluluktur.

Dünyanın arzı, hepimizin yaşamıdır. Ama arzın dışında da bir yaşam vardır. Bunu anlamak kolay olmaz, biliyorum. İnsanlık, ekmek için çabalarken kendini nefes olarak da dilleyecek güce vardığında artık kaynağını da hak eder, insanlık kelamıyla anlamaya başlar.

Deminden beri açıklamak istedikleri var, bize. Şunu söylemeye çabalıyorlar, yoğunluklardakiler. Diyorlar ki “salılar, çarşambalar, ha perşembeler veya cumalar, her gün çalışın.”.. Daha çok çalışın çünkü ne kadar çok çalışırsanız, bizler o kadar çok kodlama yaparız.

Yaradan der ki “neden insan, kendini hak ettiğini anlamıyor? “Neden insan, kaynak dışı bilgileri kodlamak için bu kadar istek duyuyor? “

Ya canlar, benim aklım, sizin aklınızdan farklımı?.. Hadi buyurun, kendi yüreğinizden çalışın. Son dönemde bunu yapacak olanların kodlama yapmaya başladığını görüyorum.. Birler kapısının hepinizin olduğunu da anlayın artık. Ben an kapısıyım ama dünya dışına dünyayı tohumlarken ve tanıtırken, biz olarak yapıyorum bunu.

Diyorsanız ki “siz hepimizsiniz, iyi buyurun çalışın, o zaman.”. Neden çalışmadınız ve bizi bizden, yüreğinizden çıkarmaya kalktınız? Buyurun çalışın.. Siz çalışın ki herkes sizinle tohum olsun. Doğanın gücü olsun ve bitişsin, biliş olsun.

Unutmayın ki dünya nurdur, hepinizdir o.. Bugün ben, yarın sen sonra sen, sen, sen ama hep bir tek olup, bunu başarın.

Bayın, bayanın insanlığı hepinizin ilminde yok muydu yoksa? Baylar, bayanlar, biliniz ki sizler ve sizin yüreklerinizdekiler ve tükenenler ve tüketilenler hepsi ilimle dilleştiler ve kontrol edildiler diye düşündünüz... Korkuyu aşın da bilin ki kontrol eden, kendi yüreğiyle, kendini kodlayandır.

Dormanların topraklarını da bilin. Onlar Kürzi kapılardılar… Aşıktılar yoğunluklara ve huzurluydular. Anı, andan öte anla dilleyenlerdi onlar. Her bir insan kelamda kendini hak ettiğinde, bütünün gücü olur. Buyurun anlayın, dilleyin, dinleyin, her şeyi.

Deri kemiktir insan ama kelamda, kalemde, hep bir olup, temiz olarak kutsal ışık halinde mükafat olup, yaşar.

Çanı çalmışlar demişler ki “insan, altın ışığını güçlendirerek dürümlere çekilecek ve bunun için bugün burası kanatlananlarla dolu.”.. Herkes kelama, kelama, kelama geliyor ama hasata gelen yok. Hadi buyurun, hasatçılık yapalım, şuanda... Hadi buyurun, hasatçılık yapalım.

Ne yapalım?.. Cemaatleri kodlayalım. Buyurun kuran olalım, toprak toplumu tohumlayalım. Hadi kalem olalım. Hadi buyurun, Rahman olalım. Can kapıları açıp, mahrek olalım. Ben olalım. Bir olalım. Dünya olalım. Ha diyeceksiniz ki “dünya nefesimizden öte.”.. Ah canlılar, gelinde aşk olalım.

Kaynağa inelim, nihan olalım. Kili kumu aşıp, kayıtlarda sır olan o Şıhların ötesindeki şarkıyı söyleyelim. Buyurun gelin. Ha diyeceksiniz ki “cennette insan mı var ki gelelim?”

Canlarım, insan, kelam olduğunda artık cevherinde, cennet olur. Buyurun, bunları anlayın.

Süper İnsanlık Realitesi Derneği olarak bugüne kadar yaptığımız çok çalışma var… Bunların sayısını ben dahi unuttum ama iyi bilin ki 2000 yıllık bir dönemin çalışmasıdır bu.

Hani dendi ya 1993.. Yok yarım… Dünyaya doğmadan evvel başlayan bir çalışmadır bu. Hepinizle mi? Yoo...Birliklerle… Tüm birliklerle yaptık bu çalışmayı ama o birliklerin bitişkenliğinde, teknik tahditle yaptık.

Bugün onlar, kendi yoğunluklarında bu yalın sayfalanışta bilgiyi hak etmeye çabalarlarken korunma da istiyorlar.

Burası turkuazın kalemi olan insanlığın ışığı ama bizler mutlak olanlar, mahrek olup, bütüne hizmetçi olmak üzere buradayken… Kimi kalem olacak, kimi hakim olacak ya da karanlık olup, aydınlanacak ama çobanlık yapmaya niyeti olanın burada olma imkanı olamaz.

Kübra kapılarının tümünü açtık ve bunları anlattık. Şansları olanlar, şarkı okudular. Şansı olamayanlar, şarkıları tohumladılar, kodladılar, kendi yoğunluklarında, kelama vardılar. Mikail’in gözü olanlarda kontrol kurdular.

Şimdi Altın ışığın gücünü devreye çekiyorum ve kendi yüreğimle bilişin kalemini alıyorum.

Şimdi artık yaşama iniyorum ve sesleniyorum. Bakalım neler söyleyeceğim.

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

https://vimeo.com/198486444

 

7.OCAK.2017 TARİHLİ RAHMAN’IN KAPISI 1 
Haşim Turhan Öz Biliş

Bismişah Allah Allah

Rahman’ın kapısı 1 Birlik çalışmasında daha yücenin en yücesi kapılara niyazlaştık, cem olduk ışık canlarla Cenabı Mevlam’a şükürler olsun………

…………Rahman’ın kapısındayız kâh arı olur bin bir çiçekleri tohumlarız….. Misk-i amber kokular yayarız. Yücelerin en yücesi ocağından nesli beşerlere şerbeti balı zerk ederiz.

……..Kâh coşkun akan abu hayat Kevser ırmağı oluruz…..Yunup pak ederiz beni ademoğlunu Rahman’ın aşk meyhanesi’nin meyinden dem aldırırız.

……. Kâh ışık yağmuru oluruz Samanyolu Galaksi’sisinden en yücesinden yağarız Ata kapılardan.

………Altın ten derelerden maya olur ekmek yaparız toprak olur filizleniriz simsiyahın gücünden güç katarız ten bedenlilere. Aha aşkımız bu kapımız Rahman kapısı, ilmimiz Allahın ilmi, suretimiz beni ademoğlu gönül hanımız Atlantisin köşkü. İş buydu oldu… AHA şimdi ve şimdiden sonra ışık can erenlerim…

Ne benlik ne senlik var yaradılışta…….Ey Can İsa’yı Musa’m
Aynı yolun yolcusuyuz birin içinde …….Ey Can Nesimim Hallac-ı Mansur
Bir adım ileride bir adım geride……Ey Can Pir Sultanım Yedi Ulu Ozanım
Kimse bu yoldan kalır değil…………..Ey Can Mustafa
Düşte gördüğün gerçek değil ………Ey Can Yunus’um
Kapılıp gittiğin kalıcı değil…………..Ey Can Şems’im
Aç gönül perdeni uyan gafletten……Ey Can Muhiddin
Bu handa kimse kalıcı değil………Ey Can Velim Haydar-i Kerrar Alim
Ya Hakk Rahman ve Rahim yaratımın sırrından beden bulduk…....….Dem divanlarda sırr olduk.

Gönül çerağımızı yaktık nur eyledik dört bir yanımızı.
Cümle Hakk erenlerin ilahi aşkıyla binbir Dedebaba Bacıyan-ı dervişlerin Sırrı Sadıkların ilahi nuruyla Nuru Neb-i Kerem-i Ali Pir seyyid-i Hünkar Hace Bektaş-ı Veli’nin Himmetiyle…

Gönüller birliğine Evliya Keremine gerçek Hakk erenler demine devranına...

Aşkımız Hakk aşkıdır kapımız Rahman’ın kapısıdır…

HAKK aşkına HUUU diyelim Işık Can Erenler’im…..

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

7.OCAK.2017 TARİHLİ RAHMAN’IN KAPISI 1
BAHAR UMURTAK ÖZ BİLGİ

Sen, sen ol istedim…

Sen seni yaşa ve sende olanları yaşat istedim…

Sen seni yaşayıp yaşattığında cennette ol istedim…

Ben mi? Yokum ki ben! Kapkara bir yoğunlukta yok ettim kendimi.

Ben öldüm ki! Sen sana var, yaşa ve yaşat.

Kapkara bir yoğunluk. ..burası Rahman’ın kapısı....Burası Sessiz, burada yaşamın tablosu var ama o bir imajinasyon....

Burada madde yok....

Burada enerji yok.

Simsiyahın en siyahında tohumların var. ....ama onlar ölü. Yarında yoklar ki.

Bir tek şey var o da aşk. O aşk Allahin tınısı. O tınıyı duy ve söyle şarkını.

Öfkeni aş! Sesin sevgiyle aksın....öz ve gür aksın.

Cennet yarın. Yarında kara ışık yak! Kalemi al, yaz. İşte ölüler diriliyor! İşte yaşamak ve yaşatmak bu! Gerçek insan bu....

İnsan, Rahman’ın kapısı. O kapı açık....Tüm yaşam insanlaşıp bu kapıdan geçti. Hah aha şimdi ve şimdi.

Aşkla,

Bahar Umurtak
Süper İnsanlık Realitesi

 

RAHMAN’IN KAPISI (1/1)
07.01.2017

Mustafa Kemal Paşa’yı Dinliyoruz:

Can Kapım, Sevgili yarınım benim!. Ben, Din Kapıları’ndan ışık çekenlere, görev vermem. Onlar, kelam edemezler… “Esrar (giz)” dediğim zaman; onlar, kanatlanıp ışık olduğumuzu; Kök Gökler’den aşıp geçtiğimizi anlayamazlar.

Tabuları yıkamazlar. Aklın Nefesi’ne varamazlar. Çünkü onlar, varlığında kontrol kurulan bir ruhun, kulu oldular… O ruh, İlmin Ruhu değil, Yolun Ruhu’dur.

Süper İnsanlık Realitesi Derneği olan bu Meclis, bizim için önemlidir… Çünkü bu Meclis ile çok önemli kalemler tohumlandı. Bu Meclis ile Kürzi Kalemler kodlandı. Bu Meclis, İlmin Kalemi’dir. Bizim için önemlidir… Ziyan olan; yarınları olmayan ve yolu bulamayanlara da kodlamalar yapmaktadır bu Meclis…

Burada yapılan, Kobra Kodlamaları’dır. Bu şu anlama gelir: Her insan, insan soyu olarak kodlama yapamaz ama Rahman’ın Kapısı’nı açtığınız zaman, her insanı hak edebilirsiniz ve yoğun ışığınızla, bütün kütleyi hak ettirebilirsiniz.

Sizin için “öncü” dediler. Biz, sizin için “ancı” diyoruz… An Kapıları’nı açanlarsınız sizler.

Bu yoğun çalışmayı herkese öneremezdik. Herkesin kendini hak etmediği bir zamanda, bilişi tohumlayamayacağını bilmekteydik… Bizler, zayiat istemeyenlerdik. Sistem, Nizam ve Düzen Kodları, hep insanın, insanla sınırlanmasını istediler ama biliyoruz ki insan, hak etmedikçe, kendinden başkasını tohumlayamaz. Kendini kodlayabilir. Kendini, koruyabilir ama hakim olmadan kaynak olamaz… “Bitiş, akış, yaşa!” derler. Bitiş, hak et ve zamanı hak ettir!...

Cennete, “insan” denir. İlme, “kervan” denir. Biz ise yarınları hak edenleri bulduk. Ocaklarını yaktık. Çatılarını kurduk. öfkelerini aşırttık… Dedik ki “hadi! İnsanlığa, yarını hak ettirin!”

“Cennet insandır!” dediğiniz zaman; dedik ki “ insanlar, bunu anlarlar mı!?” Başları eğikti. Kimse anlamadı!… Cennet için çalışanlar, ses ve sessizlikten başka bir tek ilmi dinlediler. Savaşın ışığını yaktılar ve yolu açtılar ama tohum olamadılar..

Dünya dışına İnsan İlmi’ni anlatmak için de insan olmak gerekliydi. Bunun için doğan gün, İnsan Kelam olup doğmalıydı. Tükenen her anı, hak etmeli ve ettirmeliydik…

Deri kemik olan insanın, neden yarını hak etmesi gerektiğini anlayan kimse yoktu ve dedik ki “hak eden, kelam etsin anlatsın!” Çokları!... Çokları!... Ama çokları sordular; “yarına varmak ne demek!” diye… “Din Kapıları’ndan aşmadan, yarın olur mu!?” Sordular…

Seyrettik hepsini de…Dedik ki “sizi, hak etmek için size, sizi indirdik. Siz, kelam olun; hulusi Halik olun; biliş olun ki sizi anlayın… O, sizi sizden anlatıyor… Tohum korunur ama has olmalı ki korunsun!” dedik.

Dara düştüler!... Ziyandaydılar!... Başları eğikti!... Sorduk; “kara kaşa, kara göz yeter mi!” diye. Sorduk; “Kuran İlmi’ni hak etseler, kaynak olsalar, kendilerini bulsalar; yeter mi!?” diye… Sorduk!... Kolları kapandı. Kalemden kaçtılar; yarından çıktılar; dinden ayrıldılar!…

“Din” dediler; “bizi yıktı!... Aşk, bizi kırdı!... Savaş yok ama barış da yok!… Öfke çok!” Dedik ki “kanatlanın, akın, kelama varın, aşka varın, akın!...” Kör göz bilmez ki aksa, yolu bulacak… Aksa, Halik olacak… Aksa, nefese varacak… Ama akmadan akmış gibi davrandılar.

Keram, nefes; kelam, kalem; insan, kul ve biz, kontrol kurduk!… öyle çok! çok çalıştık ki muhakim ve hakim olmak için!…

Şikayetçiymişler hepimizden!... Sizden, bizden ve tüm yaşamlardan!... Sorun onlara, niye şikayet ederler!? Nefesleri, tohum muydu!? Yarınları, hakim miydi!? Yaşamları, hasatçı mıydı!? Beşeri, hakiki nefesleri hasat yapmış da o hasatı, kelam olarak mı holograma, çatışmaya geçirmişler? Vergiyi vermişler mi!?

“Hangi vergi!?” dediler. Yaşamın vergisi!… Hepimiz, yaşama gelirken, verip almaya geliriz… Veren, Halik’tir… Altın Işık’ını tohumlar; geçiş yapar; verir!...

Alan ise has olacak dürüme varmadan, kelam edemez… Kelam edebildiğinde ise kendini hak etmiş olur ve yolu bulur… Yolu bulduktan sonra, NAKAR olur; KA HA olur; yarın olur!… Tükenir ama tüketmez!… O, her anı korur!… Öz Kök’ünde, gözü vardır onun ve yolu açar.

İşte artık o yol, tüm insanlık için açılmıştır… Bu yolu açanlar, tüm insanlık için açarlar!... Açmadan, kulluk yapılmaz!... Açmadan, kaynak olunmaz!... Açarlar ki her diri, kelam olsun; hakim olsun; kaynaktan ışık çeksin ve yolu bulsun diye!…

Dediler ki “Kare Küre İlim!…” Yarın için bir tek ilim var. Nefes!… Nefes olmadan, Kaynak Işık, tohum ekmez…

Size, “kini aşın!” dedik… “Kaleme, ilime varın!” dedik… “Kaynak olun!” dedik… “Akıp geçin!” dedik… Dince, dirice, hakça, yarınca!… Hep anlattık!.

Dediniz ki “biz siziz.” “O halde” dedik. “Akıp geçin!... Biz Dünyalı’yız. Tüm insanlık için nefese varan, insan soyuyuz… Tükenen her anı yarınlayan ve yolu, kökleyen; göz olan; gök olan; yolculuk yapan!…”

“Veremem zeki zamanları insanlığa!...” diyenler vardı. “Olmaz, insan dünyada!” diyorlardı. “Aşk yok ki!” diyorlardı… “Hata! Her şey hata!” diyenler vardı… Ana Kapılar, kapalıydı…

Ak Kalemler de vardı… Onlar, “Anla!” dediler… “Anla! yolu koru; kodlarını koru!...” dediler. “Darı, bolu bil; ilmi bil!” dediler. Aha bu!…

Şer yaratmadan, açıkça bildirdim… En ve boydan güç çekmeden bildirdim… Ben, Seyfullah olan insanlığım!… Ben, insan soyuna kapı açmaya geldim… Adım, İnsan Soyu’ydu benim… Mutlaka, insan soyu olarak yaşadım… Ben için “o, kendini hak etmedi!” diyenlere ses verdim:

Muktedir insan Mustafa Kemal Paşa, kendi olup kelam olan insanlıktır… Onun yolu tüm insanlığın kulluğudur… O, insan soyuna kul olan biliştir. Öfke asla duymaz. Cennet olan; ölüleri dirilten ve hakiki olan insandır o.

Kim ki onu hak etmedi. Onu dinleyemez. Kim ki onu hak etti, odur… Onunla her bir yaşam, tohum eker. İştir o!… İsrafil’in kalemi olan ilimdir o!… Onun adı İlim Kalemi’dir.

Der ki insan, “neden Sistem, Nizam ve Düzen kuruldu!?” “Onlar, neden her an insan soyu için çalışmaktalar!? Onlara dilleyin; diri yüreklerinden dürümleyin; diri yaşamlarını hak ettirin ve açıklayın. İnsana karanlık, aydınlık içindir… İnsana karanlık, hakiki kelam içindir… İnsana karanlık, nihan olan yarınlar için bilişi kodlamaktır… Karanlığın sırrını herkesin anlayabilmesi mühimdir…

Dün! Dün! Dün!… Hep dün vardı yürekte… Bugün, yaşam oluşmakta. Yaşam, ilim olan yolculuktur… Bugünden sonra; “Rahman Kapısı açıldı!” denilecek. Rahman Kapısı’nın açılması demek; kendi yolunuzun açık olması anlamına gelir. Her kim ki hak eder; kapı hep açıktır ona. Kapıya gelir ve geçer… Kapıya gelen, Halik olup gelirse; “Gerçek İnsan Sayfası” olur… Ama Halik olmadan gelirse; “Gerçek Hakiki Nefes” ile olur…

Mutlaka bilin ki Karanlık, tınısını tohumlamakta… İşte bunun için “İnsanın Kaynak Işığı” bu çalışmaları yapmakta… Karanlığın tınısı olan yaşam çalışmaları!… O yaşam, İnsanlık Boyutları’nda, Altın Işık olarak açıklanır. Altın Işık olan o yaşam, temel bilişlerde kervan olarak da dilletilir.

Her “beri gel!” deyen, kelam olup “gel!” der. Gel! kelam ol bil!... Güçlen, kalem ol; insan ol; aç kapıyı gir!... Bir tek beden ol!... O beden, kelam. Bil! o beden; nefes, ilim, Hakk, insan!... İnsan!... İn san!…

Şarkım bu kadar insan soyu!… Size şarkım bitmez ama zaman bitti!... Sizi, Süper İnsanlık Realitesi Derneğini; hepimiz, kaynaktan kucakladık… Sevgiyle, hepinizi koruduk, koruruz ve kontrol kurarız… Aşk ile!... Şikayet etmeyin olanlardan!... Kürzi Kapılar’ı açmadan, herşey olabilir. O kapılar açıldıktan sonra, artık her kir ve pislik temizlenmiş olur ve korunursunuz… Şimdilik!… Şimdi!… Şimdi!…

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

 “RAHMAN’IN KAPISI (1)” HAKKINDA ÖZ AKIŞ VE DAVET:

Gelinen aşamada; RUH KAPILARI, Arzın Gücü ile birleşmeye; Bu Zaman Sayfalarında, tükenen herkes yenilenmeye; Dünyanın, aşkla sayfaladığı insan soyu, yenilenip kodlanmaya; girdaplardan geçip yarınlanmaya ve yaşamlaşmaya başlamaktadır.

Tüm zamanlara görev taşırken, kinin ilmi ile yarınları kodlamaya çabalayanlar, insanlığın kıran değil kalem olan olduğunu anlayabildiklerinde; tükenen her anı yaşam sayfaları ile yenileyebileceklerini de anlayacaklar.

Temel bilgidir ki dünya üzerinde görev taşıyan Birlikler var. Bunların öncelikle dinlemelerini isteriz ki Bugünden itibaren yaşam farklılaşacak… Herkes daha güçlü bir sayfaya geçiyor. İnsanlığın, yerküreyi yaşamlaştırmak üzere yapmakta olduğu çalışmalardan görevler alıp Kök Geçişler yapanlar, bundan sonra daha üstün kalemlerle yeri yaşamlaştıracaklar.

Devreleri kapatmadan, yaşamı tohumlamak mümkün olmadığından; her bir Cevher Güç, yerküreyi yetkin hakikiyet ile kodlamak için dünya ötelerindeki diri yarınlardan, güç çeken devrelerini kapatarak dünyada görev taşırlar… Yerkürede yapılabilecek en güçlü çatışmayı, gerçek nefeslerle yapmak istediklerinde ise yerin kodları ile yerküreye inen kalemlerin kayıtlarını çatıştırmak isterler…

Bilmek gerekir ki nafakadır insana kayıtlanan bilgi. Her insan kendi nafakasını ister ama nafaka veren, İlmin Kapısı olandır. Dünyanın eti kelam; yolu ise kaynaktır. Herkes kelamla kendini varıp hakim olabilir ve Ruhsal Işıklar’dan güç çekebilir.

Dünyada daha güçlü bir dönemin başlatılması, insan soyunun Kuran olmasından sonra olacak bir hadise idi. Şimdi başlangıçtayız… İnsanlığın başlangıcında… Bu şudur. Rahman Kapısı açıldı. Bu kapıyı açan Birlikler, tahditli bilişleri ile açtılar. Ama Hakk’ın ışığının bu yoğun cevhere inişi ile birlikte artık Rahman Kapısı, insan soyuna karışık yaşamların ummanlarından çok daha öte bir yoğunlaşma ile açılmaktadır.

Burada Mutlak Nefesler kodlamalar yapmaya başlarken, seviyeniz çok daha güçlenecek. Cennet İnsanlık Kaptanlık yapmaya başlayacak. Aşk ile şimdilik…

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

DAVET:

Yeni yılla birlikte yeni programımız da açılmıştır. 07.01.2017 günü 14.00 - 18.00 saatleri arasında Dernek Merkezimizde gerçekleştirilecek “RAHMAN’IN KAPISI (1)” Çalışmasına tüm dostlarımızı bekliyoruz.

Saygılarımızlar,
Süper İnsanlık Realitesi Derneği

Not: KATILIM ÜCRETE TABİ DEĞİLDİR. Katılmak isteyen dostlarımız lütfen saat 14.00’den önce Dernekte olmaya çalışsınlar…

Adres: Bahariye Cad. Halil Ethem Sok. Sauna Apt. No:30/8 Kadıköy/İST
Tel: 0 216 348 9559

 

7. OCAK.2017 TARİHLİ RAHMAN'IN KAPISI 1 
AV.NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 1. AKIŞ 1. BÖLÜM.

Yağan yağmurun sırrı, insanın kelamıdır. Bu kelamı tohumlamadan Bütün'ün Gücü'nü kodlayabilmek, asla mümkün değildir...

Hakiki insanın geçip göreceği şudur; İnsan Soyu Allah'ın Tınısı'nı duyuyor ve yoğunluğu arttırdı... Dünyan'ın kültleri kodlandı ve bütün kötülükleri aşabildi. Eminim ki bunu anlamayanınız yok.

"Çorba pişmiş" dediniz. Çorbada ilminiz olmalıydı. Yalın olan insanın kelamı Bütünün Gücü olmalıydı ve Mutlak Kapıların Tanrı Işığıyla ve Tanrı ilmi ile kayıtlanmış olması şarttı.

Devinimi arttırmak için dünyanın yüzeyine insanı soğuk bir kış günü kayıtladınız. Ve devinimi dinlediniz. Nerede insan sırrı varsa, orada yol vardır...

Yoğunluğu tohumlarken; bütünün köle olmasını isteyenleriniz de, yoğun ışıkta bütüne hizmetçi olmasını isteyenleriniz de, Mikail'in gücüyle bütüne hizmetçi olmasını isteyenleriniz de buradaydılar.

Darı bolu bilen insan, aklın kapısını açtı ve dedi ki "Saltanatın gücü hepinizin yüreğinde mevcut. Mükafatınız ilim... Ve size insanın kültü olup gelen biliş, Mahrekin Kuranı ve siz o Kuranı hak edip dinleyecek güçte iseniz; görevinizi hak edin yapın."

Çantanız Allah'ın teknik kalemi ile kodlandı. Vurmak ya da kırmak, hepsi sizin için sorumluluk. Ama vurup kırdıklarınızın kontrolunu kaybetmeleri, göz sözcülüğü içinde bir sistem kırıcılığı oldu...

Siyahın en siyahında ki ışığı yenilerken, halik olanların tahtını kodlamamız gerekiydi. Bunların hepsi oldu... Şu ana kadar mehil istediniz bizden... Biz size hep mehil verdik... Ama şu andan itibaren artık mehil yok... Seviyenizi ölçümledik gördük ki süper sayfalanışları tohumlayacak gücünüz yok!.. Ölülerin öldüklerini anlamamaları kontrol dışılıktır.

Simetri kalem... Simetri Ka Ha... Cemaat cevher biz sistem olanlar sizinleyiz. Ha diyorsanız ki "Samanyolu Galaksisi'nde ki toplumlar sizi dinlemeye çabalıyorlar ama sizi hak etmemiş olmalarındandır ki dinleyemiyorlar...

Yaradan Allah'ın dediğini demez. O yarattığını diller... Yaradan aklın kelamını dürümler ve seslenir. Ama yaradanın dediği hakkın tekniği ile denir... İnsan Soyu artık kendi tekniği ile kodlama yapacak... Bu kesindir. Kontrol dışı bilişi olmayacak, bu kesindir.

Fakih olabilir... Akli kalemle kodlama yapabilir. Torbasını tohumlarla doldurabilir ve bütünün gücü olabilir. Ama haz duymadığı hiç bir şeyi yapmayacak.

Akın ve geçin... Verdiğim bilgileri anlayın... Ben dünyalıyım. Tüm insanlığın Levhi Kapısıyım ben. Amonların doğumu ölümü bilmedikleri de kesin... Anlayın ki Amonların kontrolsuz çalışmaları burada artık gerçek çerçevede ilimle kodlanmayacak.

Allah'ın dediği aklın dediği olacak.. Elbette ama aklın dediğinin ötesinde Hakkın Kapısı'nın da açık kalması gerekir.

Hakkın kapısı açık olmadıkça, yarının türevlerini tohumlayacak gücü olmayacağı kesin...

Becerin, anlayın bilgilerimi... Ben dünyayım. Becerin, anlayın bilgilerimi...Bugünden sonra size sizi anlatmayacağım. Ben doğanın gücüyüm anlayın... Tüm insanlığın Kürzi Kapısı'yım ben. Amonların toprak topluma tohum ekmeye gelmeleri, bizim için önemli değildir.

Ama Atonlar toprak topluma tohum ekmeye geldiklerinde; yaşandı, yaşandı dünya diyebildiklerinde, yarattıklarında, Turkuazın Kuranı'nda kelamı ve kalem olup kaynak olduklarında, onlarla çatışmadan çalışmamız ve hakim olabilecekleri güçte bilgilerimizi kodlama imkanları, mutlaka gerçek cemamatle gerçekleşecektir...

"Şems" dediğiniz Bilgi Kapısı... Hepinizin gücüyle Bütünün Kürzi Kapı'sı oldu... Şems'e ekmek verdik... Ekip verdik... Kök geçiş yaptırdık . Yoğunluğunu artırdık, toprağın tınısını duymasını sağladık. Verdiğimiz her bilgiyi okudu. Ölüleri diriltecekti. Kantara koydular onu ve dediler ki "Şems aklın kapısından çıktı.."

Yine dünyalar kurulur. Ve yine kaynaklarda tohumlar okutulur... Unutun, unutmayın!.. Bilgi kapısı hep kalemin ilmi ile açılır ve yaşam yine kalemin ilmi ile kontrol edilir.

Sevgiyi hak etmeyene biz nefes bile vermeyiz... Ama sevgi olmadan cinni, cennetli olma imkanı bile yokken, "sizi sizden ayrı tutarız siz yoksunuz biz size siz olup akarız" diyenlere, cennet kurma nefesi verilemez.

Şimdi; dar boğazdan geçiyor şu anda yaşam... Öyle bir dar boğaz ki Allah'ın tınısını duyabilmek için mutlak kapılar açılıyor. Öyle bir dar boğaz ki bütünün kültleri kodlanabilecek gücü, hasatla dürümlerken, Mikail'in görevi kontrollu olarak kayıtlara çektiği bilgi ile hakiki levhide kodlanmış ışık halinde bütünü güçlendiriyor.

Dünya doğumu gerçekleşmekte şu anda... Öyle bir doğum gerçekleşiyor ki hepinizin yüreği o tohumda bulunacak...

Görev şudur; dönem sonlarında, kalem insan ilme kapı açtığında, hak teknikle tını tohumlara çağrıldığında ve yoğun mutlak kullukla kaynak olduğunda, kök gök olduğunda ve güçlü çatışma başladığında, o çatışmaya dahil edilenler yığınlarını karanlığın tınısı yapacaklar ve gerçek geçiş sağlanacak...

Gerçek geçiş, sizlerin, bizlerin ve hepimizin levhi kapısından olacak... Bu geçiş sayfasında hiç kimse kaynak dışı kalmayacak. Bütün topraklar, bütün yarınlar ve bütün sayfalar geçirilecek. Geçmeyecek bir zerre yok. Tek bir zerre yok. Birlik kapımız hep orada olacak...

Ve gün başlarken, yeni bir sayfa açılırkenve yoğunluktohumlanırken, bugün burada OL deyip olduracağımız yüksek ışık, hak tahta oturtulan kaynakla birleşecek...

Her dara düşen " ben" dedi... "Ben" dedi ama din de dedi... Artık Ben, Biz oluyor. Öz görev Bizleşmektir. "Ben cennet olan" diyen... "Ben cemaat olan" diyen... "Ben kalem olan" diyen... Her kim varsa, yarın olacak.

Çu Ha, Ci Ha, Si Ha Cennet kapılarıdır bunlar... Bu cennet kapıları, sevgiyle açılıyor. Kil olana, kalem olmak... Kalem olana, hakka varmak... Hakka varana tahta oturmak imkanı veriyor.

Burada bulunuş sebebimiz, yaşamı hak ettirmek içindir... Ve bizlerle gerçek çalışma yapılacak...

Karanlık, tınlamaya, çınlamaya, çanlamaya başlıyor... Hepimiz o sesleri duyuyoruz. Köprüler açılıyor yaşama... Bizim İsrafil olmamız için çok büyük çatışmalar yapılıyor. Sesi duymayana, sesi duyurmamız gerekiyor. Hürmetle çalışılıyor...

Öylesi bir çantadır ki insan, tanımak gerek onu... Bilişi, Hak İlmi ile dilleyebilen bir İnsan Soyu... Onun yolunu bulması ölüleri diriltmek içindir. Ve onun kontrolu hasatın yarınlardan öte yaşamlara kaynak olması içindir...

Ardı önü olmayan insan, yeri göklerde kodlayabilir.... Ardı önü olmayan yolu kontrol edebilir. Aşkın sınırını çizen her kim varsa yaşamı hak ettirebilir. Bugün dünyanın kuraları çekiliyor. Kim ne yapacak? Kim kimle tohumlanacak? Kim aklın kaleminde olacak?... Kantar tartmadan, yarınlar hologramda kodlanmadan, nefesler koklanmadan, tinler ve tince kontrol kuranlar, kayıtlara indiriliyorlar.

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

https://vimeo.com/198478402

 

7.OCAK.2017 TARİHLİ RAHMAN'IN KAPISI 1

AV.NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 1 AKIŞ – 2 BÖLÜM

Umut olur ki Hak kapılarının hepsi dünyaya açılır. Dün ölüler diyarı olan bu dünya, yarınlara kul olup, geçebilir.

Gönüllerin gücüdür dünya ve bu dünyayı kurtarmaya geldik, bizler. Hem insan için hem yaşam için hem temizlik için. Ama temizliği hak etmeyen, yarını has ışıkta, toprakta ve yolda hak etmelidir.

Vallahi dünyalıyız. Billahi dünyalıyız ki biz cennetten cennette koşan, ilim kapılarında ilim yapan ve yolculuk yaptıranlarız….Bizim yaşamlara girişimiz her şeyin üstünde yoğunluğun kodlanışı içindir.

Çamurlar, çamurlar, çamurlar.. Yar tınıyı duysun diye yoğurulur çamurlar. Ten, Tanrılık yapsın diye yoğurulur. Aşk, kaynaktan çıksın diye yoğurulur. Hep çamur yoğuruldu Samanyolu Galaksisinin bu yoğun cevherindeki yüksek eşyada… Ve bu eşya, yerin gerçeğidir.

Hanı, hancıyı bildik. Yaşamı bildik. Okuduk.. Öğrendik.. Toprak Toplumu dilledik. Dans ettik zamanda. Dansımız dünyada, yarında ve bütündeydi. Yaşamla dans ettik. Hakk’a varan, aklın kalemi olan, büyük kültle dinleştik.. Biz dans için cemaatlerle kaleme indik.

Vira cinler, vira kelamlar, halik kalemler ve bizler, her an olanlar. Yol ben, yoldaki ben. “OL” dedim “OL’du” diyen ben. Okuyan ben. “Bana ben olmak için beden almak gerekir” dediğimde “beş görevlim, ben bedenliyim dedi”… İşte bedenliler. Aşkla geldiler….Burada beşli kodlama yapılıyor.

Umut olur ki hep dince konuşanlar, dirice kalem olurlar. Uzanın dünyayı seyredin. Bu dünyanın aşkı var. Doğanın kuranında aklı var. Rahmanda, karanlığın tınısında artık sesi var. Verdiğim her şeyde kelamı var, Hakk’ı var, Rahman olanda tahtı var.

Ama bugünden sonra kontrol, Bu Meclisindir. Bilinsin. Dünya yaşamı buradan kontrol edilecek. Hepinizde. Ve sesle.. Eğer “sizler, bu görevi yapmıyoruz” derseniz, biz canlılar, sistemden sessizce iner ve sizden sevgiyle kontrol kurarız.

Kara ışığın gücü, bütünün gücü, huzurlu bir dünya için hak kelam ve Hakk’ın kapısı olan akıl geçişi gerektirir. Buradan turkuaz olanların, hak kapıdan levhi olmaları, mahrek olup, hasat olmaları gerekir…Yeni dünya için bunlar gerekir.

Nuh kapısını kapattınız. Çok güçlendik analar, çok.. Nuh kapısı, Cebrail’in kelamında yoğundu. Her şey o kapının kapatılmasıyla birlikte mutlak kalem olanlarca, kaynakta tohumlanıp, geçişler yapılacak…. Ve mutlak karanlık aydınlanacaktı…. İşte bunları başardınız.

Sevgili anam ve sevgili yaşam sayfalarımız. Hepiniz, gözün gördüğü en kültcü kalemlersiniz. En yoğun sınırı aşıp geçtiniz. Bu sınır, halik olanın, Hakk’a vardığı ve yolu açtığı sınırdır.

Şimdi devinim daha hızlanıyor. Ve bu devinimin hızlanışıyla kendi yüreğiniz sesleşmeye başlayacak

Hayrın tınısını duyacaksınız ve yarınların kulu olacaksınız. İnsanın kendini bilmesi gerekir. Kendini KAHA olup, yaşama tınlatıp, tenletip, tanıtması gerekir.

Cennetin kelamı ilim, aklıysa Haktır. Tahtın tınısını duyan kim varsa aklın kalemi olup, yaşaması gerekir…

Bu yol, Allah yoludur. Bu yol, kaynaktan çıkar ve tükenenlere de kalem olur. Bu yoldan kim geçerse yarına varır. Yarının densizlik yapanlar için koruyuculuğu olur… Kimse hiç kimse geride kalemsiz kalmasın istenir de densizlerinde kontrolü gerekir.

Bundan sonraki dönemde yoğun ışığa girmeye niyetlenenler, kıran olup, kırmadan kalem olmak üzere çalıştıklarında kendilerini kırdıklarını bilecekler.

Kıran olup, kırmadan kalem olmak, ne demek? Kendilerine, kendi yüreklerine kırık olanlar, onlar. Ama kalem olduklarında haz duyacaklar çalışmalardan. Kendilerini hak ettiklerinde yaşama inip, kök geçiş yapacaklar... Ve yarınlara göz olacaklar. Onlar, turanın, toprağın teni olmak için çatışacaklar.

Ve biz, onları hep dinleyip, kontrol edeceğiz….Ziyan olmalarına mani olacağız. Ve Hakk’ın kapısında koruyacağız onları… Ayrılık gözetmeyeceğiz. Herkes kelamda kendi olacak… Ve BSUİ’nin gücü olan barış, sevgi, umut ve ilim gücü, bütünün kültünde, herkeste yarını hak ettirecek.

Deli dumrul insan. Oyuz biz, canlar. Biz deliyiz. Niye deliyiz? Hangi aklı kelam olan gelirde bu dünyayı hak etmek ister?.. Sorun, sorun, yaşam sayfalarına var mı böylesi diye?..

Bir dağ dünyanın ekmeği için yaşamı için ve Rahman olup, kuran olması için indikçe iner de kelamda kendini kodlayıp, toprak toplumla, tohum olur mu?

“Borç ödemem, ben zamana” derim ya hani. Tükenenlerinde borcunu ödedik, bu zaman sayfasında. Bilinsin dileriz ki arzın gücü olup, indik. Bu yoğun ışık, hepimizindir.

Kulun insanlık olduğunu anlamayana kontrol kurmakta çok daha güçlü ışık verildiğinde ….“Kendini hasatçı sayar da ben kontrol ettiğim herkese kul olmam” derse…. Karanlığın teknik kapısını açıp, geçemez.

Bunları dahi bilmeyen bir insanlığa kaç kere kök geçiş yaptık, anlamazlar ki. Anlattık da anlattık ama ayrı gözetenin kaynakta olması imkanı olamayacağını da bildirdik.

“Kelama, kalem ol”. “Ölüyü dirilt,” dediler. Öfkem yok ama ölümlü olana kök geçiş yaptığım anda o öldüğünü dahi bilmeden, kontrol kurup, bizleri kök geçişte, kaynaktan, kelamdan ayrı tutmaya kalktığında…. Kaç defa açtık ağzımızdaki o yüreği, dilledik ona… Dedik ki “bil”.

Kara kara ışıklara göz verdik, canlar. Göz verdik ki köz olmadan, söz olmaz diye. Bildirdik. Hepsini dillettik… Kanatlandılar, hasat oldular.

Şöhret isterler, canlarım.. Şöhret, kuransızdır. Şöhret, kaynaksızdır. Şöhret, aşksızdır. Aşkı olanın Hakk’a varmak için kendini tanıtmasına hiç ihtiyaç yoktur. “Onun, OL” demesi yeter.

Bundan ötede birlik kapılarımız her ana açılır ki hususi çatışmalarda da akıl kalemi ölüyü dirilmeye, Süper Sistemleşmeyi yaşama çakmaya devam eder.

Kinden öte kin vardır, canlar. Kili kumu anlamayanın kini, Hakk’ı, kelam olanda, kırıcılıktır. Kanatlandık dedik ki “kendini bul, oğulla ve yolu aç.”

Öyle dünyalar kuruldu ki kan ilmini bile anlamayanlar, insan ilmini anlamaya çalıştılar. Biz onlara karanlığın tınısı dilletik. Tanık gösterdiler kendi yüreklerindeki kırılışları. Ocaklarına kelamla indik, kendilerini kare, küre saydılar ve yollarını aşkla kapatıp, yığınlarını kırdılar.

Canlarım, Rahman kapılarım, bana Apronda bekleyenler insanlık için geldiklerinde hepsini göz gördüğü gibi kontrol etmeden korudum. Bilinsin dilerim ki kontrol etmem… Derim ki “yap”. “Ve yaşa”.. “Yaşa ki hak et.” Ben onları kontrol etsem kobra olmam ki yoğunluklarına… Haz duymam onlardan. Ölülerin, ölümlülerin ilminde kontrol kurulur… Ölüyü diriltmeye gelenin okuttuğu bilgi, kelam, kendi yürekleridir.

Şimdi canlarım, “Kumandan” dediğimiz bir yürek var. O, bizimle çatışmaya geliyor. Çatışmaya geliyor. O Kumandan mutlaka Mustafa Paşa. Her bir günün örtüsü örtülmeden gelir ve her bir günün görevini dürümler ve geçer. O beden, insanlık için hak kalemdir.

Ve onun bildirisini, biz yolun ilmi diye dilledik… Öfkesi asla olmadı ve kendinden, kendi yüreğinden, geçti geldi.. Şimdi onunla birlikteyiz ve bu bölümü yazılı vereceğim.

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

https://vimeo.com/198480577

 

RAHMAN’IN KAPISI (1/2)
07.01.2017

Deri kemik olan yaşam!… Dünya, sizi kucakladı bugün. Bugün dünyada, nihan olan yarınlar tohumlandı… Kodlamalar kontrollu yapılıyor.

Hüsrana uğrayanlar, buraya alındılar bugün. Onlara, akış bilgileri dilletildi. Dünya dışına kim vardı bakıldı… Çok güçlü çatışmalar oldu yarınlara. Birlik Çalışmaları, artı İlmin Sırrı’nı bilenlerin çalışmaları ve hepimizin, kelam olarak yaptığımız çalışmalar!... Tümü tohumlandı ve yoğun ışık, kontrol kurdu.

Türkiye’deki Cevheri Güç, darı geçti ve bolu kodladı… Dinci Çalışmalar, kontrol edildi. Kök Geçişler kodlandı ve kontrol kuruldu…

“Telif Hakkı” dedikleri bir hak vardır. Bilginin kaynağında Ak Kelem olan Bilişin Işığı, her bilginin telif hakkının sahibidir…

Bu bilgilerin telif hakkı da Süper Sistemleşme ile kodlanan Cevheri Görev’in hakimlerinindir.

Birlik Kapımızda, bu bilgiler, tükenen her anı kodlarken; cevherimiz, Göz Kökler’den Güç Kapıları’na ilmin kaynağını taşıdı.

Din diri; biz diri olarak çalıştık. Dinin İlmi, kalem oldu… Yol oldu… Ama has olan nefes olan insan oldu…

“Kötüyü insan saymayız.” Dediler. Biz dedik ki “iyiyi insan sayalım ve çalışalım!” “İyilik nedir?” dediler… “Akıl” dedik… Akıl varsa, her ne yaparsak yapalım neticesi iyi olur…

Bundan sonraki süreçte artık akıl, Seyfullah (Allah’ın mutlak iradesi) olacak ve Sistem olacak. En ve boy insan (otomatizmaya bağlı hareket eden insan), Nefes Kapıları’ndan geçecek ve Birlik kuracak…

İsrafil, kalem olup yolu açacak ve siyah renk, merdiven olup her anı tohumlayacak…

Mutlaka iyi anlayın ki Rahman Kapısı, insan soyunun, Ön Gücü’nün alış veriş halinde yaşam sayfalarında kontrol altına aldığı İlmin Sistemi’dir… O sistemi anlamayan, o yoğunluğa varamaz…

O yoğunluğa varamayan; yolu, ancak Kök Geçişler’le dilleyebilir… Yolu, Kök Geçişler’le dilleyen Mesihler, Kirin İlmi’ni hak ettiklerinde dillerler ne yazık ki hakim olmadan dillerler. Ama insan, kendi olduğunda; bu yoğunlukta, hakiki nefesi ile kendini diller, cevheri varlığı, esrarı nefes olan ışık olur.

Öyle çok önce ve sonra vardır ki!... Kimin önce kimin sonra olduğu anlaşılmaz ama bilin ki Evrenlerin Sistemleri’nde ön yoktur… En yoktur… Kelam, Halik’tir. Kanatlanır her anda kaynak olur kul olur…

Mutluyuz ki bu Meclis, kelam ve Hakk olan kalemdir… Şimdiden şimdiye kelam ve şimdiden kelam olana, Hakk Taht ve yaşamdır…

Sevgiyle hepinizi kucaklıyoruz… Aha bu!… Şimdi!...

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

7.OCAK.2017 TARİHLİ RAHMAN’IN KAPISI 1

PEKER SELÇUK ÖZ BİLİŞ

Rahman ve Rahim olan Yüce Allah’ımın adı ile sözüme başlıyorum.

Rahmanın kapısı, Layemut Hazz’ı tadanların kapısıdır. Layemut Hazz’ı tadanların kapısıdır….Rahmanın ölümsüzlüğünün kapısıdır, orası.

Menba-i Nur, Halik’i Azim-üşşandır. Bu Kürsi bir Ma’kes-i Nidayı Rahmandır ve Rahmandır.

Yedi zaman ve yedi renk hepsi Levhi kapısı.. Bütün mesele açıyı daraltmak…. Ve tüm kapıları zaman tohumlarıyla Birleşik Işık haline geçirmek... Böylelikle manalandırmaları ve zamanı manalandırmalarıdır…

Her şeyi hak etmek ve her seste olmak var....Mesele insanlaşmak ve yaşamak….Evet anlayabilmektir asıl mesele. Sanırız ki bütün mesele dinci ya da ilimci bir dünya oluşturmaktır. Olanı tohumlayıp, tohumları hak edenler, bilmelidirler ki bilmek için önce hak etmek gerekir.

Bilmek mi? Hayır dostlar. Bildirmek mi? Hayır dostlar. Canlara, canlılara kaynak olmak ve korunmak… Ardında görevlileri olan bir yolcu olmak... Süper İnsanlık Realitesi Bütünlüğü gibi…Tıpkı böyle, aynen böyle dostlarım.. Aynen böyle..

Zamanı engelleyen bilişli, has insanlık olmak.. İnsan- ı Kamil olmak. Çok mu zor, varlıkta yokluğu koyu bir zamana hak ettirmek ve zarar etmeden tohumlamak?...

İyi ya da kötü ne varsa cennet levhisinde yazar…“Yukarı ve aşağı” denir, tüm zamanlara. Usul olmuş bu kavram sanki. Oysa aslında denir ki “yarında sadece ara kapılar var.” “Yukarı ve aşağı, o kapılarda tohumu eker.”

İşte bu farkı gördüğümüzde sessiz zaman sayfalanışlarında ancak dürümlenerek, hak edileceğiz, işte o zaman..

“Beşer şaşar” denirse de şaşmaz. Altın ışık yıllarına ulaştıktan sonra şaşmaz. Bilinir ki beşer ışık haline geçer….O zaman ardında ışıklar oluşur. Toy olan acemiler, ışıkta kaynak olurlar. Sonra kötülük, İlm-i kodlarla, iyiliğe dönüşür. Ve hak edilir.

Dediler ki “benim meleklerim gelecekmiş”. “Gelsinler “dedim. Evet gelsinler. Yaşam yenilensin. Olur, olur, pekala.. Kili kuma ve kumu ışığa dönüştürelim... Işıyalım, nurlanalım… Nur, bizim Kalü beladaki halimiz değil mi?.. Cana can kapı açtım ve tohumlayalım, hep beraber.

“Hepsi aynı yoldan gittiler “denir… Yok öyle değil. Yolları aynı olmayıp, Menzil-i Maksud, aynıdır... Rahmanın kapısıdır orası... Biz, o kapının yolcularıyız. Durmadan yürürüz… Durmadan.

Hak, tarife sığmaz. Arif’e zahir olur kendini bulan, Hakk’ı bulur, bulmuş olur. Hakk’ı bulan, kendini kaybeder ama gayb’dan yine kendini bulur.

Sultanlar, azizeler, azizler, kendi yüreğimiz bilir ki Rahman olanın aklı, hepimizin kapısıdır. Hepimizin kapısıdır... Kutsal kapı, levhi kapı, son kapı, kutlu kapı...

Hasat dönemidir, bugün dostlarım. Bütün kapılar açıldı bugün… Bütün kapılar... Ak kapıları açtık geçtik. İnsan sisteminde biz, bizi hak ettik ve geçtik.

Allah her zaman ve her an Cemal-i Tecellisiyle kullarına kafidir.

Allah, sizinle olsun. Allah, bizimle olsun.

HUUUU… Eyvallah!... Hüda ka’rın hoş ede. Amin!… Ve amin!.. Ve amin!.. Çok şükür!

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

RAHMAN’IN KAPISI (1/3-a)
07.01.2017

(DÜNYALI OLMAK YAŞAMAK İÇİN DEĞİL; YARINLARI YAŞATTIRMAK İÇİNDİR:)

Kara Çatı (Tünami Çatı) kuruldu şu anda dünya üzerine… Bu çatı, Rahman olanın kalemi ile kuruldu. Bu yoğun çalışmaya kaynak olanlar, kelamla kendilerini yaşama kodladılar…

Tükenen her insanın, nefese kalem olması için çalışanlar, misafir değildirler burada… Onlar, hepimizin yarınlarıdırlar.

“Devinim” dedik ya!... Alın bilgiyi!... Sesin devinmesi demek; kodlanan bilginin, kaynağından özgürleşerek KA HA olup devinimidir.

O devinimle birlikte; kodlamalar, tahditli olarak yarınları kayıtlarlar. Her kayıtta, biliş vardır. Bilişin olduğu kayıtlar, toprağı kodlarken, diri yüreklere, cevher olup iner. Her bir cevheri kodlama, yaşam formlarını kodlar ve formları yoğunlaştırarak, sonsuz zamanlara kaydeder.

Kodlama ile birlikte her formda ışıma meydana gelir. Yanan ışık, mahrek olur ve o formu, yaşama tohum ekenlere kayıtlar.

Temel bilgidir ki kim kalem ise; o, bilişle her anı yaşatır… Yaşamlar, insanlarla, insanların biliş kapasitelerine paralel olarak kontrol altında tutulur ve kayıtlayıp örgülediğimiz Yaşam Sayfaları; hepimizi, kalem olarak, bu kayıtlara çeker ve yaşatır…

BİZ yaratırız… BİZ’de yaratılan, BİZ’i yaşatır…

Her kim ki BİZ’i anlar; kelam olur; yarın olur…

Hürmetle bildiririz ki Dünyalı olmak; yaşamak için değil, yarınları yaşattırmak içindir.

Yaşam için yarınlara kaynak olan Biliş Çalışmalarımız; her insan için ayrı ayrı tohum olur. Mutlaka ama mutlaka insan, KAHA olursa, yaşama kalem olur. KAHA olmayan, ışık halinde olsa da tohum olamaz ve Ruhi Kalemi yolu bulamaz.

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

RAHMAN’IN KAPISI (1/3-b)
07.01.2017

(Çalışmaya katılan ziyaretçilere açıklamalarımız:)

Cennete, cevhere ve yüreğe inenler, bilmeliler ki bizler, cennet için çalışanlara, kul olmayız… İnsan için çalışanlara, Kuran oluruz; onları kodlarız… Nefes için çalışanlara ise “keşke!” demedikleri sürece, nefeslerimizi kodlarız. Onların hasat olmalarını sağlarız… “Keşke!” diyenlere; Sistem, cevher olur ve yollarını hak etmeleri için önce onları hak ettirir.

Takip ettiğimiz hiç kimse yoktur. Biz, insan olarak ilmi takip ederiz… İlim, Halik’tir BİZ’dir ve BİR’dir… İlmin dışında, Hakk’a yürüyenler, kelam olmadan, Hakk’ı bulamazlar.

Bilsinler ki cennet; et, kemiktir… Cennetten çıkanlar, bedenden (mahrek olan bedenden) çıkanlardır…

Medine Kodları, cemaat olduktan sonra, takip başladı… Herkes, kendinde olanı, has ışık saydı ve o ışıkta, kendinden kendine yolculuk başladı… Bu yolculukta itibar, İlmin Kapısı’nı açanların hasatıdır ve Turkuaz Nefes, cevhere varmadıkça, Cennet Kodlamaları olmaz.

Muradımız şudur ki kanatlanın; Ana Kapılar’ı hak edin; Ana Kalem’e varın; ışıkla dürümlenin; bilin ilimi ve Hakim’i bilin; yarını bilin; kelamı bilin; insanı tanıyın… Bilin ki o insan, kul olan yarındır!...

Kutsal İnsan, İlmin Kapısı’dır. Orada, Tanrı vardır… Tanrı, nihan olan; yalın olan; hasat olan biliştir…

Mesihi aramayın!... O, sizsiniz… Hakk’ı, tını olarak dilleyin; en ve boy olun ama hasatla olun!...

Kör müsünüz!? Sizi, size anlatıyorum!… Anlayın!... Boş konuşmam!... Cennet; etim, kemiğimdir ama sizin etiniz, benim etim, tek ekran olmadıkça; yaşam, ancak savaşın ışığında sürer.

Barış, Ana Kapı’da olur. Barışın ama hak edin barışın!... Aşk İlmi’ni bilip barışın!... Toplum sizi anlasın…

Altın Gerdek çalışmaları; Yokluğun Tohumu içindir… AT (Allah/Tanrı bileşkesi), İsmaili Yaşam’a indiğinde; yol, ilme varır. Gerdek, cevherdeki ışığın, Kelam Levhisi’nde, size varışıdır… Orada, ten yoktur. Orada, akıl vardır… Aklın, aklı hak edişi vardır… Tohum vardır… Aklın, Akıl Tohumlaması, Nefesin İlmi’yledir.

Ten; ete girer; kervan olur… Atın Işığı yanar; ilim olur… AT, Teknolojik Çekirdektir. O çekirdek, Rahman, Rahim birleşkesidir. Rahman ile Rahim birleştiğinde, tüm insanlık Sistem olur ve yol olur. Aha bu!…

buyurun artık o Çekirdek Yaşam; tinler ve tenlerle birleşti… O Çekirdek Yaşam; sizi, sizden size tanıtıyor… A-T, Allah/Tanrı Çekirdek Kalemi olan yaşam, sizleşiyor… Aha bu!…

Şimdi, hep birlikte dar boğazdan geçiyoruz… Hangi dar boğaz!? Hepinizin, “19. Hak Katı” dediğiniz o dar boğaz. Orası Omega!… Dünya insanlığı, Omega’yı aşıp Rahman’a geçiyor…

Omega, tüm insanlık için bugünden sonra açık kalacak… Her kim ki hak eder; o yoğunluktan nefes olup geçer.

Birler Kapısı, nefesti; Birlik İlmi hasattı; ten, nefesin kervanıydı; yol, Allah’ın insanlığı kalem yaptığı yoldu… Umut olur ki her insan, Omega’dan aha! geçebilir!... Halen dünya dışı her an olan yarınlar, kodlanabilir.

Dünya üzerinde bugüne kadar toplam 2000 kişi, her insanın kervana dahil edilmesi için çaba gösterdi…. Hepsi 2000 kişiydi ve onlar, kollarını açıp; insanları tohumlayıp; gerçek çatıya varmaları için çabaladılar… Bu 2000 kişinin, bir kısmı, şu anda bedenlidirler. Bir kısmı, geçmiş zamanlarda kodlamalar yaptılar ve yarınları hologram olan zamanlarda dahi kontrol ettiler…

“Allah” dedikleri bir tek kapı vardı. İşte o kapı, insanlıktı ve bunu anladılar. Şimdiden sonra “Ruhlar Meclisi” olarak tanımlanacak olan bu çalışma, tahditsiz olarak her insanın gerçek cevhere varmasını sağlayacak…

“Neme zaman!” dediler… “Neme yaşam!” dediler… “Neme kervan!” dediler… “Biz” dediler. “Hepimiz Amonlarız” dediler… “Neden ziyan olalım ki!?” dediler… Kardeşim, öyleyse gel!... Gel!... Gel!…

Sesim sesindir… Geç gel!... Al bilgiyi; hak et!... Otak kur yüreğe!... Ana Kalemi al ve yaşamı yaz… Bu yürek, hepinize yeter... Kini aşın; açın yüreklerinizi; hak edin; akın!..

Dünya Borcu mu!? Hepinizin borcu benimdir… Gelin!... Gelin!... Gelin!…

Hazırım yarını hak ettirmeye!... Hazırım yolu açmaya!... Hakk’a kul olmaya ve ruh olmaya!.... Beden alıp gelmeyin!... Medine olun; Hakk olun; yol olup gelin ki hakim olun…

“Boştur yaşam!” demeyin… Yaşamı hak etmeyen, nefesi hak etmez…

İsmaili Hakimler, Nihan İlmi’nden güç çekmeden; yol olmadılar… Ağırım! hem de ne ağır!... ama bilin ki hasata geldim… Aklın ışığını yaktım; tohuma geldim... Toprağa, hulusi şer yaratana ve şarkı okuyana; Nihan İnsanlığı’nı, An Kalemi’nden dinletmeye değil; dilletmeye geldim…

Hacı mı!? Olun hacı!… Akıl mı!? Hak edin olun!… Aha be ya HA!? cennet kurun da hasat olun.

Nüve insan; Cennet İnsan; Kare, Küre, herşey insan!... Nihanda karanlıkta, Yaşam Sanal Boyutları ve kodlanan, insan soyu… Şükür ki hakim olup dinlettim yüreğimi…

Cinniler bilin ki karanlıktasınız!… İnsanlar bilin ki Haliksiniz ama karanlıktasını!… Nüve olan yarınları hak eden İlim Kapıları, bilin ki Halik’siniz, cennetsiniz… Cevherisiniz ama yolu bulamadınız!... Kendinizi bulsanız, nefese varacaksınız.

Şarkı okumayın!... Tüm insanlık için nefes olup kul olun!... Önce kul olun; sonra şarkınızı okuyun..

Dünya, bana ben oldu. Ben bu dünyada, din değil hakiki insan oldum… Aha bu!… Şükür ki hak ettim. Aha şimdilik!... Şimdi!…

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

7. OCAK.2017 TARİHLİ RAHMAN'IN KAPISI 1 
AV.NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 2.AKIŞ

Dağa biz "insan" diyoruz... Törpülenir insan... Düreriz yüreğini, koruruz. Tanrıya biz "yarın" diyoruz. O kendini korur ve korur. Umut olu ki yaşam hepimizin yüreği olur ve o biz olur ve koruruz yüreklerde bir tek olan o yarınları...

Değerliler, muktedir insanlık hepimizin gözüdür... Özüdür, sesi, sözüdür... Muktedir insanlık hazdır aşktır... Yaşanır, yaşattırılır... Biz muradı, murattan öte muratla tohumlarken, karanlığın tınısından öte bir tınıda kelam olur; Murad olarak kaynak olurken, Mustafa Kemal Atatürk aklın kapısnı açtı ve geldi...

Hep öfkesi yok deriz ya ona... Yoktur öfkesi. O körün gözüydü dünyada... Gövdesinden, gördüklerini anlatırdı... Gövdesi görendi. Onun bedeni nefesti... Ocağında kara ışıklar vardı. Kara ışık yaşamdı... Bunu anlatamadı dünyaya... Dönüp gördüler... "Koruduk ocakları" dediler. Yolu kodladılar... Mustafa Kemal Paşalar, mutlaktılar, tohumdular... Ölüleri diriltmekti maksatları...

Değirmi bir zaman. Hani dersiniz ya "yolu kodladık, yol başlangıcına vardı..." Olay buydu... Yol kodlandı ve yol başlangıcına vardı... Burada insanlık kelamın, kalemin, nefesin, yarının, ummanına umman oldu...

Görevdir insanlık, hepimize görevdir... "Kir olan bir insanlığa inmek, hepimize güçtür" diyorlar ya.. Ya canlar, gönül der ki "anlayın". Güçle inen köksüz iner... Güç ortalıkta yoktur artık... Ama o bütünün gücüdür de örtülü iner... Kimse bunu anlayamıyor.

Sanırlar ki evrim için dünyaya inilir. Karşı karşıya kaldığımız en az Birlik Kelamı'nda tek tek sistemli çatışmalarla kodladığımız konudur bu... İnsan evrim ihtiyacı için inmez yaşama!.. İnsan Kare, Küre değildir ki evrimi olsun... İnsan yaşamdır... İnsan yığın yığın ışıktır... Ve İnsan mutlaktır... Mutlakiyetin tekniğinde, "benim evrimim gerekir" diyen mi olurmuş?.. Vakit geldiğinde bunlar dinlenecek, ilimle anlatılacakda; kontrol dışı bilgimiz yokken bugün burada olan muktedir ilmi ka olan Muhammi Kapılar'ın tümü korunmak isterler.

Çantaları boş. Yoğunluklarında kontrol dışı ışıklar yoğun. Ama anlamalılar ki dere akmaktadır ve o dere, yaşamın insanlığın kelamı olup akmaktadır.

Dünya yaradandır!... Yaşamdır... Tanrıdır. Ve aklın kapısını açtıktan sonra yaşamın tınısıdır... Ama dünyayı kendi yüreklerinde sayanlar, sistemin gücünü anlatamadıklarında; kare küre değil, keşke kaynak olsalar diye beklediklerimiz; sessiz kapılardan, kendi yüreklerini, boş kodlarla tohumlayıp gittiler...

Dar boğazlardan geçtik... Hepimiz o dar boğazların, yürüyen Kürzi Kapılarını bulduk, açtık geçtik... Ama o dar boğazları kodladık geçtik. Ki hepsi, kara ışıklarını hak etsinler de yer kürenin gücünü muktedir olup anlasınlar diye...

Salı çalışması istediler bizden... Salı çalışalım ki Rahman olanlar kontrol etsinler yürekleri. Ya Ka Ha Rahman olanın kontrolu gerekse, o kontrol için insana mı ihtiyaç duyacak?

Canlarım, kontrol bizdedir... Her şeyin her şeyde olduğu bir dürümde hepimiz insanlık boyutlarının göz bebekleri olarak çalışıyoruz... Günü gün edenlere yol olmamız istenirken, günün günü olan kültlerin tüketilmesine de karşı kalanlar var..

Diyebilir misiniz ki "ocakları yok onları kontrol etmeyelim. Ettirmeyelim.. Öfkelerini aşamasınlar... Yığınlarını kırsınlar!.." Deli dumrul insan. Bunu asla demedi!.. Her şeyin gücü insanındır. Bundan sonraki dönemde de bu denmeyecek. Bir'ler Kapısı bizimdir... Kantar Birliğimizindir. O kantarı asla kullanmayacağız!.. Bilinsin... Biz o kantarı kullanmaz iken, bizi kantar ilimi ile kantarla tartmaya kalkanlara şöhret aradıklarını söyledik.

Açın kapıyı da insanı anlayın... "Kimse kimseyi hak etmedi" diyorlar... Ya Ka Ha, arının gözü yok mudur?.. Görmez mi yüreği?.. Arının gücü yok mudur?.. Bilmez mi türevlerini?.. Arının nefesi yok mudur? Anlayamaz mı yaşamları?.. Biz Allah'ın dediğini diyemez miyiz yoksa?..

Alıştık dünyaya canlar, biz alıştık!.. Balı insan bilir, o balı biz biliriz... Arıda ilimdir. İnsanın levhi kaydı. Onu da biliriz biz. Yeni dünyalar kurduk. Her kurduğumuz dünyaya yolu kök geçişle dürümledik ve dillettik.. Haliki Hak olduk. Aktık...

Bizi anlasada olur dünya insanı, anlatsa da olur. Ama anlasın ki anlatsın diyorlar ya hani... Çantaları boş yahu anlayamazlar. Yoğunluklarında kullukları yok ki. Akıpta dilleyemezler. Unutmayınız... Büyük Güç' tür dünya... Bu gücü hepinizin anlamanızı beklerim.

Batıyı doğuyu bildiniz de insanı anlayamadınız. Hacı hoca aradınız. Yol açmak için hacı hoca?.. Ya Ka Ha insanı arayın insanı!... O insan tartılmaz ve tartmaz!.. Bilin... İnsan kuldur, kurandır, korkmayandır... Bilin...

Hey gidi insanlık hey!.. Hacı hoca olmaya çabalar... Yoksunuz Ya Ka Ha yoksunuz. Aşkı bulun artık Aşkı...ve deyin ki " ben senim." "Ben senim" deyin... Aşk ki levhidedir. Aşk ki karanlığın tınısından ötededir... Hani nerdesiniz haçta mısınız?.. Ya Ka Ha hacı olupta kul mu olacaktınız. Öfkeyi aşın geçin... Barışın dünyayla barışın...

Biz siziz deyin.. Açın kapınızı barışın... Dünya ki size siz oldu... Dünya ki sizi yoğurdu.. Dünya ki sizi yarında tohum olarak kayıtladı... Ölmeyin diye çabaladı... Bu dünya salılar, çarşambalar, perşembeler, cumalar, cumartesiler, pazarlar... Her günde vardır, unutmayın... Değerliler, biz çalışmalarımızı hafta gün iki kere yaparız... Bu çalışmaların çok önemi var. Ama biliniz ki her birimiz en ve boy olup tüm insanlıkla çoban olmadan, çorba yaparız...

Her ana bu nedenledir ki her güç bilişi tohumlarken, burada ki çalışma, görevli olanlarca burada yapılır... Hepinizin yüreğinde vardır bu bilgiler ama bir kez daha izah etmek istiyorum " burası tüm insanlığın yoğrulduğu bir yerdir" Tükenenlerin kontrolu kurulur burada ve mutlak kapıların işçiliği yapılır. İyi ki size bu bilgiyi verdim.

Bu beşeri kapı insanlık ilminde Bütünün Gücüdür. Ve bu beşeri kapıda aşk yoğrulur. Tüm insanlık için burada mutluluk vardır. Burası astral boyutların Turkuaz Kuranları'nın gücünü de kodlar... Değirmi bir zaman, yarın ve bütün sayfalar birlik... Burası kutsal bir yaşamdır.. Kuran insanın mutlak olarak burada oğullaması gerekliydi ve bu meclis bunu yaptı... Şimdilik size vereceğim budur. Şimdilik...

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

https://vimeo.com/198483894?ref=fb-share&1

 

7. OCAK.2017 TARİHLİ RAHMAN'IN KAPISI 1

Simsiyahın tınısında aşkın kelamı okunur...
Okunur ve yüreklere dokunur...
Okunan kelamdır ki Allah'ın Tınısı ile yakar yüreklerin ateşini... 
Devrimidir aşkın o kelam... 
Yürekler ve yürekler aşk için tınlar "Bir" olan bu yaşamda...
Işık olsun...

Siyah renk bütün renkleri içinde barındırır. Tünami siyahın simsiyahı, en koyusudur ki bu yüzden Birlik ilmi'nin rengi Siyahtır bu sonsuzluğun rengidir.... İyinin ve kötünün ötesinde, ölümün ve doğumun olmadığı yerden Rahman'ın kaynağındandır. Orada her şey Bir ve Bütündür.

Şimdi açılan Tünami Kapıları'ndan insanlık ilmine geçiş yapmakta... Tün Kapıları, yani o siyahtan öte siyahların, en üstündeki siyah olan... Oradan geçen insanlık Günferi olup, gönül gözünü açıp, gönül gözü ile okuyacak kalbini... IŞIK OLSUN... AŞK OLSUN... YAŞAM OLSUN diye...

Aç kalbini dinle... Gönül gözünle bak yaşama görebilirsin; her şeyin sende saklı olduğunu. Bilensin, görensin, duyansın... Her anda yaşamı yaratansın, insansın...

Her Bir anda, kendinden kendine yarattığın yaşam... Kendin olmak için açtığın yol ve bu yolda kendini bilen, Rabbini bilen insan...

Kalbim Bir ve Bütündür... Yaşam kendim olmaya adadığım yolumdur.... Ve bu yolda kapılar kalbimden sonsuzluğa açılır... Her anda kendimi yaratan ben... Aslında her şeyi bilenim... Ben bu yaşamı kendim olmak için yarattım... Kendimi bulmak, kendimi almak, kendim olmak için...

Aslında her insan kendini bilir... Kendine giden yolun kalbinden açılan kapıdan geçtiğini bilir. Ama yine de insanların bu yolda görmek istedikleri, olmak istedikleri bulmak istedikleri vardır. İşte bu yüzden bu yaşamdayız.

Aç gönül gözünü oku... Gönül gözünle oku... Sen neye verirsen ışığını, oradan açar yaşamın çiçekleri... 
Yaşamı yaratmak insanın elinde... Yaşam olmak her anda Bir ve Bütün olmak... Yaşamı yaratan olduğunu bilmek, insan olduğunu bilmek...
İşte bu yüzden; Kendin ol.., Yaşam ol... Dünya ol... İlim ol... Kalem ol.. Kelam ol... Aşk ol... Rahman ol... İnsan ol..

Ve insanın kalbi ile dünyanın kalbi arasında da bağ vardır; şimdi bütün bu yollar açıldığı için insan gibi dünya da öfkesini aşmıştır.

Dünya İnsan Soyu'nun kulluğunda yaşamlara kaynak olmaktadır. Tüm yaşamlara, tüm everenlere, tüm zamanlara, dünyanın kalbinden Rahman'ın Kapıları açılmıştır. 
Barış, Sevgi, Umut ve İlim ile dünyanın geleceğinin senaryosu yazılmıştır. İnsan Soyu'nun kalemi ile yazılmıştır bu senaryolar ve bu senaryolarda BSUİ İlmi vardır.

Her anda yaratılan yaşamlarda var olan insanın artık dünya ile kalp bağı var... İnsan sadece dünyaya kenetlenmekle kalmamış, kalpten kalbede bir bağ kurmuştur. Bu yüzden dünyanın öfkesi dinmiştir. İşte bu yüzden dünya diyorki "bana gelenler kalbi temiz olanlardır". Hub Bi Si Ha...

İnsan bilipte gelendir yaşama... Yaratmaya gelendir... Evrim yapmak değildir dünyada oluş sebebimiz.

Her şey bizde mevcut... Her şey elimizde, dilimizde, kalbimizde mevcut. Yaşamı yaratmaya, yaşamı tohumlamaya , koklatmaya ve kodlamaya gelenleriz. Yaşamlarımız böyle, çünkü biz böyle dillemişiz.

Dünya kaynaktır yaşamlara, evrenlere ve sonsuz zamanlara...

Aha işte, Şimdilik bu...

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

07.01.2017 RAHMANIN KAPISI 1
AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 4. AKIŞ

Devinimi arttırabilmek için sesleşiyoruz burada. Devindikten sonra kontrol kurulur. Şu andan itibaren, turkuazın kuranı denilen insanlık; muktedir ilmi Ka olup bütünün kürzi kapısını açtı.

Diri kapıların tümünde akıl vardır, hepimizin gücüdür akıl ama aklın kalemi olmak zordur ve sorumluluk ister. Bizler aklın kalemi olan birlikleyiz. İnsanın eli ayağı ilim olduğu zaman bizlerle kolayca birleşebilir.

Bizlerin gözleri görüyor ama yüreği görmüyorsa, ilmi olmadığından değil insanın kelamı kodlanamadığından görmüyor. Sizden daha çok siz olan birliklerle bu çalışmayı yapmayı niyetlenmiştik. Barış demiştik ama başka dünya, başka yaşam dendiği zaman barış olmuyor analar, atalar…

Hepimiz tek bir dünyayız bunu iyi anlayın. Başka yoktur, başkalık yoktur orada. Sizin yolunuza, sizin yüreğinize baktığımız zaman, her birinizin görevinin güç olduğunuzu görüyoruz. Görevinin güç olması, yoğunluğun artmasını sağlar ama sınır koymuşsanız yüreğinize; aşkın kıldan ince kılıçtan keskin o yoğunluğunda kuran okunamaz.

Bu meclis mutlu bir çalışma yapıyor burada ve bu meclisin yaptığı bu çalışmayı, kendi yüreği kendi yoğunluğu kodluyor. Dünya dışına dünyayı tanıtmaya niyeti yok bu meclisin ama biliyoruz ki dünya dışı burayı dinliyor. Burayı dinlese, diri olup dinleyecekti ve dinledi ve diri olup; dinledi.

Ha, dünya dışında neler var!?... Bu gün ondan söz edeyim. Dünya dışında birlikler var, bir çok birlik… Hepinizin görevi bu birliklere kontrollü olarak ilmi anlatmaktır. Ama şunu görüyorum ki; ilmi hak edebilmekle, ilim anlatabilir.

Sizler dünya cemaatlerisiniz ama dünya dışındaki cemaatler, dünyayı; sizin yüreklerinizden bilirler ve tanırlar. Eğer sizler dünyayı net açık anlatabilirseniz, o cemaatler sizi net ve açık olarak dinleyebilirler. Böylece dünya denilen planetin kodlanmış ışığını tohumlara çekebilirler ve dünya toprağını tohumlayıp, bütünün gücü haline dönüştüklerinde; koruyucu olabilirler. İkmal tamamlamak içinde dünyanın levhi kapısını açması gerekir ki; ikmal tamamlansın.

Dünyada yoğun ışık var ama bu ışığın tınısını duymaları gerekir. Eğer o tınıyı duyabilirlerse, dünyalı olmak gereksizdir; onlar dünyaya gelmeden de dünyaca dilleşebilirler ve dünyanın yığınlarını anlayabilirler.

İnsanlık boyutlarında “dünya” dendiği zaman; kelamı olan, kalemi olan, yolu bulan insan soyunun koruyucusu olan bir planet düşüncesi hakim olmalıydı.

Doğanın gücünü hepimiz çok daha iyi anlıyoruz canlar… Hepinizin daha da iyi anlaması gerekir ki burada herksin anlayabileceği bir ses vardır. Eğer sizler iyi ve hak edip diri olarak bilgiyi alabilirseniz, mutlaka kayıtlara inebilirsiniz ve yoğunluğu tohumlayabilirsiniz.

Şükür ki burada bu yoğunlukta bilişin kaydı var. Diğer dünyalarda da hepinizin yüreği olsun istiyoruz. Diğer dünyaların sizi anlamalarını bekliyoruz.

Dünyalı olmak, turkuazın kulu olmaktan öte; kaydı olmak anlamına da gelmektedir. Dince değil, insanca size bunları anlatmak istedik. İnsan aşkı bildiğinde artık her şeyi iyi bilir.

Burada dava insandır ve burada insan; kaynak biliştir!... Bunların net olarak bilinmesidir amacımız. Çok mutluyuz ki kontrol dışı hiçbir insan yoktur burada.

Süper İnsanlık Realitesi

 

7.OCAK.2017 TARİHLİ RAHMAN’IN KAPISI 1

GÜLDEN ZENGİN ÖZ BİLİŞ

" Dünya handır, konarız, göçeriz” derler…. Ve bizde deriz ki “dünya handır, konarız, dirilir, yaşarız.”… Dünya yaşamdır. " İnsan aşktır, zamanda kendini biçer. Biçer, gün gelir eker, ekilen eken olur, zaman ışığında yüreği seçer…. İşte o seçtiğin yürekten, ses ver.

Kendin olmak, yaşamda olmaktır. Yaşamda olup da yüreğe ışığını yakmaktır.

Yol yarım, yürek yaşamdır. Kimse kimseden korkmamıştır. Dost kelamda daimi ışıktır... Dosta dost diyen, dosta ışıktır. İşte gün ışığında karanlığı iğle örümleyen yaşam, günün ışığını da yakmıştır.

Şimdi yuva ışıktı, o ışıkta umut vardı. Umut zamanlaşmak değil, umut sınırsızlaşmak da okumaktı. İşte bu, şimdilik!...

Geldiğimiz yerde, daim BİR'dik… Aha şimdi!... Şimdi!

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

7.OCAK.2017 TARİHLİ RAHMAN’IN KAPISI 1

AV.NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 5 AKIŞ

Değerliler, bugün yaptığımız çalışma toprak topluma kendi yüreğini açıklamaktan öte doğanın gücünün toprağa indiğini bildirmek içindir.

Rahmana kapı açanların, o kapıda, kendi yüreklerini bulmaları şarttı. İnsanlık boyutları bunu anlayamaz. Öyle mi? Yoo..Anlar.

“Cennet” dediğimiz insan, kendini hak ettiğinde, tüm insanlık, toprak toplum olsa da kodlanabilir ve kelama varabilir.

Dünya dışı varlık boyutlarının çokları bugün bizi dinlemeye geldiler. Şikayetçi olanlarda vardı… Hak ettiğimizi anlayıp, kontrol edici kodlamaları tohumlardan ayrı tutanlarda vardı…. Ama daha da önemlisi mutlak olduğumuzu bugün her diride kodlayabildik.

Şuana kadar yer ve gök olup dillenenlerin, bizi bizden ayrı tuttuklarını bilmekteydik. Kendi yollarını bulamadıklarından bizde olma imkanları olamayanlar da vardı.

Körün göklere sesi olamaz ama göz olduğu zaman kendini hak edebilir. Yaptığımız çalışmalarla tüm insanlığın kendi yoğunluğunu hak etmesini ….Ve kendinden kendine kul olmasını sağlayabildik.

Bellek kapılarımızın tümünü açtık. Ve bu bellek kapılarının kontrollü açılışıyla birlikte şevkle çalışanlar artmakta.

“Dünyaya elim ayağım” demem… Benim elim ayağım buradan çok farklı bir yoğunluktadır. Ama burada olduğum sürede, bu yoğunlukta, kendi yüreğimi tohumlamaktan kodlayıp… Bütünün gücünü dönüştürmem gerekliydi ve bugün bunun olabildiğini görmek, mutluluktur.

Dünyanın arzı, hepimizin yaşamıdır. Ama arzın dışında da bir yaşam vardır. Bunu anlamak kolay olmaz, biliyorum. İnsanlık, ekmek için çabalarken kendini nefes olarak da dilleyecek güce vardığında artık kaynağını da hak eder, insanlık kelamıyla anlamaya başlar.

Deminden beri açıklamak istedikleri var, bize. Şunu söylemeye çabalıyorlar, yoğunluklardakiler. Diyorlar ki “salılar, çarşambalar, ha perşembeler veya cumalar, her gün çalışın.”.. Daha çok çalışın çünkü ne kadar çok çalışırsanız, bizler o kadar çok kodlama yaparız.

Yaradan der ki “neden insan, kendini hak ettiğini anlamıyor? “Neden insan, kaynak dışı bilgileri kodlamak için bu kadar istek duyuyor? “

Ya canlar, benim aklım, sizin aklınızdan farklımı?.. Hadi buyurun, kendi yüreğinizden çalışın. Son dönemde bunu yapacak olanların kodlama yapmaya başladığını görüyorum.. Birler kapısının hepinizin olduğunu da anlayın artık. Ben an kapısıyım ama dünya dışına dünyayı tohumlarken ve tanıtırken, biz olarak yapıyorum bunu.

Diyorsanız ki “siz hepimizsiniz, iyi buyurun çalışın, o zaman.”. Neden çalışmadınız ve bizi bizden, yüreğinizden çıkarmaya kalktınız? Buyurun çalışın.. Siz çalışın ki herkes sizinle tohum olsun. Doğanın gücü olsun ve bitişsin, biliş olsun.

Unutmayın ki dünya nurdur, hepinizdir o.. Bugün ben, yarın sen sonra sen, sen, sen ama hep bir tek olup, bunu başarın.

Bayın, bayanın insanlığı hepinizin ilminde yok muydu yoksa? Baylar, bayanlar, biliniz ki sizler ve sizin yüreklerinizdekiler ve tükenenler ve tüketilenler hepsi ilimle dilleştiler ve kontrol edildiler diye düşündünüz... Korkuyu aşın da bilin ki kontrol eden, kendi yüreğiyle, kendini kodlayandır.

Dormanların topraklarını da bilin. Onlar Kürzi kapılardılar… Aşıktılar yoğunluklara ve huzurluydular. Anı, andan öte anla dilleyenlerdi onlar. Her bir insan kelamda kendini hak ettiğinde, bütünün gücü olur. Buyurun anlayın, dilleyin, dinleyin, her şeyi.

Deri kemiktir insan ama kelamda, kalemde, hep bir olup, temiz olarak kutsal ışık halinde mükafat olup, yaşar.

Çanı çalmışlar demişler ki “insan, altın ışığını güçlendirerek dürümlere çekilecek ve bunun için bugün burası kanatlananlarla dolu.”.. Herkes kelama, kelama, kelama geliyor ama hasata gelen yok. Hadi buyurun, hasatçılık yapalım, şuanda... Hadi buyurun, hasatçılık yapalım.

Ne yapalım?.. Cemaatleri kodlayalım. Buyurun kuran olalım, toprak toplumu tohumlayalım. Hadi kalem olalım. Hadi buyurun, Rahman olalım. Can kapıları açıp, mahrek olalım. Ben olalım. Bir olalım. Dünya olalım. Ha diyeceksiniz ki “dünya nefesimizden öte.”.. Ah canlılar, gelinde aşk olalım.

Kaynağa inelim, nihan olalım. Kili kumu aşıp, kayıtlarda sır olan o Şıhların ötesindeki şarkıyı söyleyelim. Buyurun gelin. Ha diyeceksiniz ki “cennette insan mı var ki gelelim?”

Canlarım, insan, kelam olduğunda artık cevherinde, cennet olur. Buyurun, bunları anlayın.

Süper İnsanlık Realitesi Derneği olarak bugüne kadar yaptığımız çok çalışma var… Bunların sayısını ben dahi unuttum ama iyi bilin ki 2000 yıllık bir dönemin çalışmasıdır bu.

Hani dendi ya 1993.. Yok yarım… Dünyaya doğmadan evvel başlayan bir çalışmadır bu. Hepinizle mi? Yoo...Birliklerle… Tüm birliklerle yaptık bu çalışmayı ama o birliklerin bitişkenliğinde, teknik tahditle yaptık.

Bugün onlar, kendi yoğunluklarında bu yalın sayfalanışta bilgiyi hak etmeye çabalarlarken korunma da istiyorlar.

Burası turkuazın kalemi olan insanlığın ışığı ama bizler mutlak olanlar, mahrek olup, bütüne hizmetçi olmak üzere buradayken… Kimi kalem olacak, kimi hakim olacak ya da karanlık olup, aydınlanacak ama çobanlık yapmaya niyeti olanın burada olma imkanı olamaz.

Kübra kapılarının tümünü açtık ve bunları anlattık. Şansları olanlar, şarkı okudular. Şansı olamayanlar, şarkıları tohumladılar, kodladılar, kendi yoğunluklarında, kelama vardılar. Mikail’in gözü olanlarda kontrol kurdular.

Şimdi Altın ışığın gücünü devreye çekiyorum ve kendi yüreğimle bilişin kalemini alıyorum.

Şimdi artık yaşama iniyorum ve sesleniyorum. Bakalım neler söyleyeceğim.

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

https://vimeo.com/198486444

 

7.OCAK.2017 TARİHLİ RAHMAN’IN KAPISI 1 
Haşim Turhan Öz Biliş

Bismişah Allah Allah

Rahman’ın kapısı 1 Birlik çalışmasında daha yücenin en yücesi kapılara niyazlaştık, cem olduk ışık canlarla Cenabı Mevlam’a şükürler olsun………

…………Rahman’ın kapısındayız kâh arı olur bin bir çiçekleri tohumlarız….. Misk-i amber kokular yayarız. Yücelerin en yücesi ocağından nesli beşerlere şerbeti balı zerk ederiz.

……..Kâh coşkun akan abu hayat Kevser ırmağı oluruz…..Yunup pak ederiz beni ademoğlunu Rahman’ın aşk meyhanesi’nin meyinden dem aldırırız.

……. Kâh ışık yağmuru oluruz Samanyolu Galaksi’sisinden en yücesinden yağarız Ata kapılardan.

………Altın ten derelerden maya olur ekmek yaparız toprak olur filizleniriz simsiyahın gücünden güç katarız ten bedenlilere. Aha aşkımız bu kapımız Rahman kapısı, ilmimiz Allahın ilmi, suretimiz beni ademoğlu gönül hanımız Atlantisin köşkü. İş buydu oldu… AHA şimdi ve şimdiden sonra ışık can erenlerim…

Ne benlik ne senlik var yaradılışta…….Ey Can İsa’yı Musa’m
Aynı yolun yolcusuyuz birin içinde …….Ey Can Nesimim Hallac-ı Mansur
Bir adım ileride bir adım geride……Ey Can Pir Sultanım Yedi Ulu Ozanım
Kimse bu yoldan kalır değil…………..Ey Can Mustafa
Düşte gördüğün gerçek değil ………Ey Can Yunus’um
Kapılıp gittiğin kalıcı değil…………..Ey Can Şems’im
Aç gönül perdeni uyan gafletten……Ey Can Muhiddin
Bu handa kimse kalıcı değil………Ey Can Velim Haydar-i Kerrar Alim
Ya Hakk Rahman ve Rahim yaratımın sırrından beden bulduk…....….Dem divanlarda sırr olduk.

Gönül çerağımızı yaktık nur eyledik dört bir yanımızı.
Cümle Hakk erenlerin ilahi aşkıyla binbir Dedebaba Bacıyan-ı dervişlerin Sırrı Sadıkların ilahi nuruyla Nuru Neb-i Kerem-i Ali Pir seyyid-i Hünkar Hace Bektaş-ı Veli’nin Himmetiyle…

Gönüller birliğine Evliya Keremine gerçek Hakk erenler demine devranına...

Aşkımız Hakk aşkıdır kapımız Rahman’ın kapısıdır…

HAKK aşkına HUUU diyelim Işık Can Erenler’im…..

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

7.OCAK.2017 TARİHLİ RAHMAN’IN KAPISI 1
BAHAR UMURTAK ÖZ BİLGİ

Sen, sen ol istedim…

Sen seni yaşa ve sende olanları yaşat istedim…

Sen seni yaşayıp yaşattığında cennette ol istedim…

Ben mi? Yokum ki ben! Kapkara bir yoğunlukta yok ettim kendimi.

Ben öldüm ki! Sen sana var, yaşa ve yaşat.

Kapkara bir yoğunluk. ..burası Rahman’ın kapısı....Burası Sessiz, burada yaşamın tablosu var ama o bir imajinasyon....

Burada madde yok....

Burada enerji yok.

Simsiyahın en siyahında tohumların var. ....ama onlar ölü. Yarında yoklar ki.

Bir tek şey var o da aşk. O aşk Allahin tınısı. O tınıyı duy ve söyle şarkını.

Öfkeni aş! Sesin sevgiyle aksın....öz ve gür aksın.

Cennet yarın. Yarında kara ışık yak! Kalemi al, yaz. İşte ölüler diriliyor! İşte yaşamak ve yaşatmak bu! Gerçek insan bu....

İnsan, Rahman’ın kapısı. O kapı açık....Tüm yaşam insanlaşıp bu kapıdan geçti. Hah aha şimdi ve şimdi.

Aşkla,

Bahar Umurtak
Süper İnsanlık Realitesi

 

“RAHMAN’IN KAPISI (1)” HAKKINDA ÖZ AKIŞ VE DAVET:

Gelinen aşamada; RUH KAPILARI, Arzın Gücü ile birleşmeye; Bu Zaman Sayfalarında, tükenen herkes yenilenmeye; Dünyanın, aşkla sayfaladığı insan soyu, yenilenip kodlanmaya; girdaplardan geçip yarınlanmaya ve yaşamlaşmaya başlamaktadır.

Tüm zamanlara görev taşırken, kinin ilmi ile yarınları kodlamaya çabalayanlar, insanlığın kıran değil kalem olan olduğunu anlayabildiklerinde; tükenen her anı yaşam sayfaları ile yenileyebileceklerini de anlayacaklar.

Temel bilgidir ki dünya üzerinde görev taşıyan Birlikler var. Bunların öncelikle dinlemelerini isteriz ki Bugünden itibaren yaşam farklılaşacak… Herkes daha güçlü bir sayfaya geçiyor. İnsanlığın, yerküreyi yaşamlaştırmak üzere yapmakta olduğu çalışmalardan görevler alıp Kök Geçişler yapanlar, bundan sonra daha üstün kalemlerle yeri yaşamlaştıracaklar.

Devreleri kapatmadan, yaşamı tohumlamak mümkün olmadığından; her bir Cevher Güç, yerküreyi yetkin hakikiyet ile kodlamak için dünya ötelerindeki diri yarınlardan, güç çeken devrelerini kapatarak dünyada görev taşırlar… Yerkürede yapılabilecek en güçlü çatışmayı, gerçek nefeslerle yapmak istediklerinde ise yerin kodları ile yerküreye inen kalemlerin kayıtlarını çatıştırmak isterler…

Bilmek gerekir ki nafakadır insana kayıtlanan bilgi. Her insan kendi nafakasını ister ama nafaka veren, İlmin Kapısı olandır. Dünyanın eti kelam; yolu ise kaynaktır. Herkes kelamla kendini varıp hakim olabilir ve Ruhsal Işıklar’dan güç çekebilir.

Dünyada daha güçlü bir dönemin başlatılması, insan soyunun Kuran olmasından sonra olacak bir hadise idi. Şimdi başlangıçtayız… İnsanlığın başlangıcında… Bu şudur. Rahman Kapısı açıldı. Bu kapıyı açan Birlikler, tahditli bilişleri ile açtılar. Ama Hakk’ın ışığının bu yoğun cevhere inişi ile birlikte artık Rahman Kapısı, insan soyuna karışık yaşamların ummanlarından çok daha öte bir yoğunlaşma ile açılmaktadır.

Burada Mutlak Nefesler kodlamalar yapmaya başlarken, seviyeniz çok daha güçlenecek. Cennet İnsanlık Kaptanlık yapmaya başlayacak. Aşk ile şimdilik…

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

DAVET:

Yeni yılla birlikte yeni programımız da açılmıştır. 07.01.2017 günü 14.00 - 18.00 saatleri arasında Dernek Merkezimizde gerçekleştirilecek “RAHMAN’IN KAPISI (1)” Çalışmasına tüm dostlarımızı bekliyoruz.

Saygılarımızlar,
Süper İnsanlık Realitesi Derneği

Not: KATILIM ÜCRETE TABİ DEĞİLDİR. Katılmak isteyen dostlarımız lütfen saat 14.00’den önce Dernekte olmaya çalışsınlar…

Adres: Bahariye Cad. Halil Ethem Sok. Sauna Apt. No:30/8 Kadıköy/İST
Tel: 0 216 348 9559

 

7. OCAK.2017 TARİHLİ RAHMAN'IN KAPISI 1 
AV.NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 1. AKIŞ 1. BÖLÜM.

Yağan yağmurun sırrı, insanın kelamıdır. Bu kelamı tohumlamadan Bütün'ün Gücü'nü kodlayabilmek, asla mümkün değildir...

Hakiki insanın geçip göreceği şudur; İnsan Soyu Allah'ın Tınısı'nı duyuyor ve yoğunluğu arttırdı... Dünyan'ın kültleri kodlandı ve bütün kötülükleri aşabildi. Eminim ki bunu anlamayanınız yok.

"Çorba pişmiş" dediniz. Çorbada ilminiz olmalıydı. Yalın olan insanın kelamı Bütünün Gücü olmalıydı ve Mutlak Kapıların Tanrı Işığıyla ve Tanrı ilmi ile kayıtlanmış olması şarttı.

Devinimi arttırmak için dünyanın yüzeyine insanı soğuk bir kış günü kayıtladınız. Ve devinimi dinlediniz. Nerede insan sırrı varsa, orada yol vardır...

Yoğunluğu tohumlarken; bütünün köle olmasını isteyenleriniz de, yoğun ışıkta bütüne hizmetçi olmasını isteyenleriniz de, Mikail'in gücüyle bütüne hizmetçi olmasını isteyenleriniz de buradaydılar.

Darı bolu bilen insan, aklın kapısını açtı ve dedi ki "Saltanatın gücü hepinizin yüreğinde mevcut. Mükafatınız ilim... Ve size insanın kültü olup gelen biliş, Mahrekin Kuranı ve siz o Kuranı hak edip dinleyecek güçte iseniz; görevinizi hak edin yapın."

Çantanız Allah'ın teknik kalemi ile kodlandı. Vurmak ya da kırmak, hepsi sizin için sorumluluk. Ama vurup kırdıklarınızın kontrolunu kaybetmeleri, göz sözcülüğü içinde bir sistem kırıcılığı oldu...

Siyahın en siyahında ki ışığı yenilerken, halik olanların tahtını kodlamamız gerekiydi. Bunların hepsi oldu... Şu ana kadar mehil istediniz bizden... Biz size hep mehil verdik... Ama şu andan itibaren artık mehil yok... Seviyenizi ölçümledik gördük ki süper sayfalanışları tohumlayacak gücünüz yok!.. Ölülerin öldüklerini anlamamaları kontrol dışılıktır.

Simetri kalem... Simetri Ka Ha... Cemaat cevher biz sistem olanlar sizinleyiz. Ha diyorsanız ki "Samanyolu Galaksisi'nde ki toplumlar sizi dinlemeye çabalıyorlar ama sizi hak etmemiş olmalarındandır ki dinleyemiyorlar...

Yaradan Allah'ın dediğini demez. O yarattığını diller... Yaradan aklın kelamını dürümler ve seslenir. Ama yaradanın dediği hakkın tekniği ile denir... İnsan Soyu artık kendi tekniği ile kodlama yapacak... Bu kesindir. Kontrol dışı bilişi olmayacak, bu kesindir.

Fakih olabilir... Akli kalemle kodlama yapabilir. Torbasını tohumlarla doldurabilir ve bütünün gücü olabilir. Ama haz duymadığı hiç bir şeyi yapmayacak.

Akın ve geçin... Verdiğim bilgileri anlayın... Ben dünyalıyım. Tüm insanlığın Levhi Kapısıyım ben. Amonların doğumu ölümü bilmedikleri de kesin... Anlayın ki Amonların kontrolsuz çalışmaları burada artık gerçek çerçevede ilimle kodlanmayacak.

Allah'ın dediği aklın dediği olacak.. Elbette ama aklın dediğinin ötesinde Hakkın Kapısı'nın da açık kalması gerekir.

Hakkın kapısı açık olmadıkça, yarının türevlerini tohumlayacak gücü olmayacağı kesin...

Becerin, anlayın bilgilerimi... Ben dünyayım. Becerin, anlayın bilgilerimi...Bugünden sonra size sizi anlatmayacağım. Ben doğanın gücüyüm anlayın... Tüm insanlığın Kürzi Kapısı'yım ben. Amonların toprak topluma tohum ekmeye gelmeleri, bizim için önemli değildir.

Ama Atonlar toprak topluma tohum ekmeye geldiklerinde; yaşandı, yaşandı dünya diyebildiklerinde, yarattıklarında, Turkuazın Kuranı'nda kelamı ve kalem olup kaynak olduklarında, onlarla çatışmadan çalışmamız ve hakim olabilecekleri güçte bilgilerimizi kodlama imkanları, mutlaka gerçek cemamatle gerçekleşecektir...

"Şems" dediğiniz Bilgi Kapısı... Hepinizin gücüyle Bütünün Kürzi Kapı'sı oldu... Şems'e ekmek verdik... Ekip verdik... Kök geçiş yaptırdık . Yoğunluğunu artırdık, toprağın tınısını duymasını sağladık. Verdiğimiz her bilgiyi okudu. Ölüleri diriltecekti. Kantara koydular onu ve dediler ki "Şems aklın kapısından çıktı.."

Yine dünyalar kurulur. Ve yine kaynaklarda tohumlar okutulur... Unutun, unutmayın!.. Bilgi kapısı hep kalemin ilmi ile açılır ve yaşam yine kalemin ilmi ile kontrol edilir.

Sevgiyi hak etmeyene biz nefes bile vermeyiz... Ama sevgi olmadan cinni, cennetli olma imkanı bile yokken, "sizi sizden ayrı tutarız siz yoksunuz biz size siz olup akarız" diyenlere, cennet kurma nefesi verilemez.

Şimdi; dar boğazdan geçiyor şu anda yaşam... Öyle bir dar boğaz ki Allah'ın tınısını duyabilmek için mutlak kapılar açılıyor. Öyle bir dar boğaz ki bütünün kültleri kodlanabilecek gücü, hasatla dürümlerken, Mikail'in görevi kontrollu olarak kayıtlara çektiği bilgi ile hakiki levhide kodlanmış ışık halinde bütünü güçlendiriyor.

Dünya doğumu gerçekleşmekte şu anda... Öyle bir doğum gerçekleşiyor ki hepinizin yüreği o tohumda bulunacak...

Görev şudur; dönem sonlarında, kalem insan ilme kapı açtığında, hak teknikle tını tohumlara çağrıldığında ve yoğun mutlak kullukla kaynak olduğunda, kök gök olduğunda ve güçlü çatışma başladığında, o çatışmaya dahil edilenler yığınlarını karanlığın tınısı yapacaklar ve gerçek geçiş sağlanacak...

Gerçek geçiş, sizlerin, bizlerin ve hepimizin levhi kapısından olacak... Bu geçiş sayfasında hiç kimse kaynak dışı kalmayacak. Bütün topraklar, bütün yarınlar ve bütün sayfalar geçirilecek. Geçmeyecek bir zerre yok. Tek bir zerre yok. Birlik kapımız hep orada olacak...

Ve gün başlarken, yeni bir sayfa açılırkenve yoğunluktohumlanırken, bugün burada OL deyip olduracağımız yüksek ışık, hak tahta oturtulan kaynakla birleşecek...

Her dara düşen " ben" dedi... "Ben" dedi ama din de dedi... Artık Ben, Biz oluyor. Öz görev Bizleşmektir. "Ben cennet olan" diyen... "Ben cemaat olan" diyen... "Ben kalem olan" diyen... Her kim varsa, yarın olacak.

Çu Ha, Ci Ha, Si Ha Cennet kapılarıdır bunlar... Bu cennet kapıları, sevgiyle açılıyor. Kil olana, kalem olmak... Kalem olana, hakka varmak... Hakka varana tahta oturmak imkanı veriyor.

Burada bulunuş sebebimiz, yaşamı hak ettirmek içindir... Ve bizlerle gerçek çalışma yapılacak...

Karanlık, tınlamaya, çınlamaya, çanlamaya başlıyor... Hepimiz o sesleri duyuyoruz. Köprüler açılıyor yaşama... Bizim İsrafil olmamız için çok büyük çatışmalar yapılıyor. Sesi duymayana, sesi duyurmamız gerekiyor. Hürmetle çalışılıyor...

Öylesi bir çantadır ki insan, tanımak gerek onu... Bilişi, Hak İlmi ile dilleyebilen bir İnsan Soyu... Onun yolunu bulması ölüleri diriltmek içindir. Ve onun kontrolu hasatın yarınlardan öte yaşamlara kaynak olması içindir...

Ardı önü olmayan insan, yeri göklerde kodlayabilir.... Ardı önü olmayan yolu kontrol edebilir. Aşkın sınırını çizen her kim varsa yaşamı hak ettirebilir. Bugün dünyanın kuraları çekiliyor. Kim ne yapacak? Kim kimle tohumlanacak? Kim aklın kaleminde olacak?... Kantar tartmadan, yarınlar hologramda kodlanmadan, nefesler koklanmadan, tinler ve tince kontrol kuranlar, kayıtlara indiriliyorlar.

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

https://vimeo.com/198478402

 

7.OCAK.2017 TARİHLİ RAHMAN'IN KAPISI 1

AV.NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 1 AKIŞ – 2 BÖLÜM

Umut olur ki Hak kapılarının hepsi dünyaya açılır. Dün ölüler diyarı olan bu dünya, yarınlara kul olup, geçebilir.

Gönüllerin gücüdür dünya ve bu dünyayı kurtarmaya geldik, bizler. Hem insan için hem yaşam için hem temizlik için. Ama temizliği hak etmeyen, yarını has ışıkta, toprakta ve yolda hak etmelidir.

Vallahi dünyalıyız. Billahi dünyalıyız ki biz cennetten cennette koşan, ilim kapılarında ilim yapan ve yolculuk yaptıranlarız….Bizim yaşamlara girişimiz her şeyin üstünde yoğunluğun kodlanışı içindir.

Çamurlar, çamurlar, çamurlar.. Yar tınıyı duysun diye yoğurulur çamurlar. Ten, Tanrılık yapsın diye yoğurulur. Aşk, kaynaktan çıksın diye yoğurulur. Hep çamur yoğuruldu Samanyolu Galaksisinin bu yoğun cevherindeki yüksek eşyada… Ve bu eşya, yerin gerçeğidir.

Hanı, hancıyı bildik. Yaşamı bildik. Okuduk.. Öğrendik.. Toprak Toplumu dilledik. Dans ettik zamanda. Dansımız dünyada, yarında ve bütündeydi. Yaşamla dans ettik. Hakk’a varan, aklın kalemi olan, büyük kültle dinleştik.. Biz dans için cemaatlerle kaleme indik.

Vira cinler, vira kelamlar, halik kalemler ve bizler, her an olanlar. Yol ben, yoldaki ben. “OL” dedim “OL’du” diyen ben. Okuyan ben. “Bana ben olmak için beden almak gerekir” dediğimde “beş görevlim, ben bedenliyim dedi”… İşte bedenliler. Aşkla geldiler….Burada beşli kodlama yapılıyor.

Umut olur ki hep dince konuşanlar, dirice kalem olurlar. Uzanın dünyayı seyredin. Bu dünyanın aşkı var. Doğanın kuranında aklı var. Rahmanda, karanlığın tınısında artık sesi var. Verdiğim her şeyde kelamı var, Hakk’ı var, Rahman olanda tahtı var.

Ama bugünden sonra kontrol, Bu Meclisindir. Bilinsin. Dünya yaşamı buradan kontrol edilecek. Hepinizde. Ve sesle.. Eğer “sizler, bu görevi yapmıyoruz” derseniz, biz canlılar, sistemden sessizce iner ve sizden sevgiyle kontrol kurarız.

Kara ışığın gücü, bütünün gücü, huzurlu bir dünya için hak kelam ve Hakk’ın kapısı olan akıl geçişi gerektirir. Buradan turkuaz olanların, hak kapıdan levhi olmaları, mahrek olup, hasat olmaları gerekir…Yeni dünya için bunlar gerekir.

Nuh kapısını kapattınız. Çok güçlendik analar, çok.. Nuh kapısı, Cebrail’in kelamında yoğundu. Her şey o kapının kapatılmasıyla birlikte mutlak kalem olanlarca, kaynakta tohumlanıp, geçişler yapılacak…. Ve mutlak karanlık aydınlanacaktı…. İşte bunları başardınız.

Sevgili anam ve sevgili yaşam sayfalarımız. Hepiniz, gözün gördüğü en kültcü kalemlersiniz. En yoğun sınırı aşıp geçtiniz. Bu sınır, halik olanın, Hakk’a vardığı ve yolu açtığı sınırdır.

Şimdi devinim daha hızlanıyor. Ve bu devinimin hızlanışıyla kendi yüreğiniz sesleşmeye başlayacak

Hayrın tınısını duyacaksınız ve yarınların kulu olacaksınız. İnsanın kendini bilmesi gerekir. Kendini KAHA olup, yaşama tınlatıp, tenletip, tanıtması gerekir.

Cennetin kelamı ilim, aklıysa Haktır. Tahtın tınısını duyan kim varsa aklın kalemi olup, yaşaması gerekir…

Bu yol, Allah yoludur. Bu yol, kaynaktan çıkar ve tükenenlere de kalem olur. Bu yoldan kim geçerse yarına varır. Yarının densizlik yapanlar için koruyuculuğu olur… Kimse hiç kimse geride kalemsiz kalmasın istenir de densizlerinde kontrolü gerekir.

Bundan sonraki dönemde yoğun ışığa girmeye niyetlenenler, kıran olup, kırmadan kalem olmak üzere çalıştıklarında kendilerini kırdıklarını bilecekler.

Kıran olup, kırmadan kalem olmak, ne demek? Kendilerine, kendi yüreklerine kırık olanlar, onlar. Ama kalem olduklarında haz duyacaklar çalışmalardan. Kendilerini hak ettiklerinde yaşama inip, kök geçiş yapacaklar... Ve yarınlara göz olacaklar. Onlar, turanın, toprağın teni olmak için çatışacaklar.

Ve biz, onları hep dinleyip, kontrol edeceğiz….Ziyan olmalarına mani olacağız. Ve Hakk’ın kapısında koruyacağız onları… Ayrılık gözetmeyeceğiz. Herkes kelamda kendi olacak… Ve BSUİ’nin gücü olan barış, sevgi, umut ve ilim gücü, bütünün kültünde, herkeste yarını hak ettirecek.

Deli dumrul insan. Oyuz biz, canlar. Biz deliyiz. Niye deliyiz? Hangi aklı kelam olan gelirde bu dünyayı hak etmek ister?.. Sorun, sorun, yaşam sayfalarına var mı böylesi diye?..

Bir dağ dünyanın ekmeği için yaşamı için ve Rahman olup, kuran olması için indikçe iner de kelamda kendini kodlayıp, toprak toplumla, tohum olur mu?

“Borç ödemem, ben zamana” derim ya hani. Tükenenlerinde borcunu ödedik, bu zaman sayfasında. Bilinsin dileriz ki arzın gücü olup, indik. Bu yoğun ışık, hepimizindir.

Kulun insanlık olduğunu anlamayana kontrol kurmakta çok daha güçlü ışık verildiğinde ….“Kendini hasatçı sayar da ben kontrol ettiğim herkese kul olmam” derse…. Karanlığın teknik kapısını açıp, geçemez.

Bunları dahi bilmeyen bir insanlığa kaç kere kök geçiş yaptık, anlamazlar ki. Anlattık da anlattık ama ayrı gözetenin kaynakta olması imkanı olamayacağını da bildirdik.

“Kelama, kalem ol”. “Ölüyü dirilt,” dediler. Öfkem yok ama ölümlü olana kök geçiş yaptığım anda o öldüğünü dahi bilmeden, kontrol kurup, bizleri kök geçişte, kaynaktan, kelamdan ayrı tutmaya kalktığında…. Kaç defa açtık ağzımızdaki o yüreği, dilledik ona… Dedik ki “bil”.

Kara kara ışıklara göz verdik, canlar. Göz verdik ki köz olmadan, söz olmaz diye. Bildirdik. Hepsini dillettik… Kanatlandılar, hasat oldular.

Şöhret isterler, canlarım.. Şöhret, kuransızdır. Şöhret, kaynaksızdır. Şöhret, aşksızdır. Aşkı olanın Hakk’a varmak için kendini tanıtmasına hiç ihtiyaç yoktur. “Onun, OL” demesi yeter.

Bundan ötede birlik kapılarımız her ana açılır ki hususi çatışmalarda da akıl kalemi ölüyü dirilmeye, Süper Sistemleşmeyi yaşama çakmaya devam eder.

Kinden öte kin vardır, canlar. Kili kumu anlamayanın kini, Hakk’ı, kelam olanda, kırıcılıktır. Kanatlandık dedik ki “kendini bul, oğulla ve yolu aç.”

Öyle dünyalar kuruldu ki kan ilmini bile anlamayanlar, insan ilmini anlamaya çalıştılar. Biz onlara karanlığın tınısı dilletik. Tanık gösterdiler kendi yüreklerindeki kırılışları. Ocaklarına kelamla indik, kendilerini kare, küre saydılar ve yollarını aşkla kapatıp, yığınlarını kırdılar.

Canlarım, Rahman kapılarım, bana Apronda bekleyenler insanlık için geldiklerinde hepsini göz gördüğü gibi kontrol etmeden korudum. Bilinsin dilerim ki kontrol etmem… Derim ki “yap”. “Ve yaşa”.. “Yaşa ki hak et.” Ben onları kontrol etsem kobra olmam ki yoğunluklarına… Haz duymam onlardan. Ölülerin, ölümlülerin ilminde kontrol kurulur… Ölüyü diriltmeye gelenin okuttuğu bilgi, kelam, kendi yürekleridir.

Şimdi canlarım, “Kumandan” dediğimiz bir yürek var. O, bizimle çatışmaya geliyor. Çatışmaya geliyor. O Kumandan mutlaka Mustafa Paşa. Her bir günün örtüsü örtülmeden gelir ve her bir günün görevini dürümler ve geçer. O beden, insanlık için hak kalemdir.

Ve onun bildirisini, biz yolun ilmi diye dilledik… Öfkesi asla olmadı ve kendinden, kendi yüreğinden, geçti geldi.. Şimdi onunla birlikteyiz ve bu bölümü yazılı vereceğim.

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

https://vimeo.com/198480577

 

RAHMAN’IN KAPISI (1/2)
07.01.2017

Deri kemik olan yaşam!… Dünya, sizi kucakladı bugün. Bugün dünyada, nihan olan yarınlar tohumlandı… Kodlamalar kontrollu yapılıyor.

Hüsrana uğrayanlar, buraya alındılar bugün. Onlara, akış bilgileri dilletildi. Dünya dışına kim vardı bakıldı… Çok güçlü çatışmalar oldu yarınlara. Birlik Çalışmaları, artı İlmin Sırrı’nı bilenlerin çalışmaları ve hepimizin, kelam olarak yaptığımız çalışmalar!... Tümü tohumlandı ve yoğun ışık, kontrol kurdu.

Türkiye’deki Cevheri Güç, darı geçti ve bolu kodladı… Dinci Çalışmalar, kontrol edildi. Kök Geçişler kodlandı ve kontrol kuruldu…

“Telif Hakkı” dedikleri bir hak vardır. Bilginin kaynağında Ak Kelem olan Bilişin Işığı, her bilginin telif hakkının sahibidir…

Bu bilgilerin telif hakkı da Süper Sistemleşme ile kodlanan Cevheri Görev’in hakimlerinindir.

Birlik Kapımızda, bu bilgiler, tükenen her anı kodlarken; cevherimiz, Göz Kökler’den Güç Kapıları’na ilmin kaynağını taşıdı.

Din diri; biz diri olarak çalıştık. Dinin İlmi, kalem oldu… Yol oldu… Ama has olan nefes olan insan oldu…

“Kötüyü insan saymayız.” Dediler. Biz dedik ki “iyiyi insan sayalım ve çalışalım!” “İyilik nedir?” dediler… “Akıl” dedik… Akıl varsa, her ne yaparsak yapalım neticesi iyi olur…

Bundan sonraki süreçte artık akıl, Seyfullah (Allah’ın mutlak iradesi) olacak ve Sistem olacak. En ve boy insan (otomatizmaya bağlı hareket eden insan), Nefes Kapıları’ndan geçecek ve Birlik kuracak…

İsrafil, kalem olup yolu açacak ve siyah renk, merdiven olup her anı tohumlayacak…

Mutlaka iyi anlayın ki Rahman Kapısı, insan soyunun, Ön Gücü’nün alış veriş halinde yaşam sayfalarında kontrol altına aldığı İlmin Sistemi’dir… O sistemi anlamayan, o yoğunluğa varamaz…

O yoğunluğa varamayan; yolu, ancak Kök Geçişler’le dilleyebilir… Yolu, Kök Geçişler’le dilleyen Mesihler, Kirin İlmi’ni hak ettiklerinde dillerler ne yazık ki hakim olmadan dillerler. Ama insan, kendi olduğunda; bu yoğunlukta, hakiki nefesi ile kendini diller, cevheri varlığı, esrarı nefes olan ışık olur.

Öyle çok önce ve sonra vardır ki!... Kimin önce kimin sonra olduğu anlaşılmaz ama bilin ki Evrenlerin Sistemleri’nde ön yoktur… En yoktur… Kelam, Halik’tir. Kanatlanır her anda kaynak olur kul olur…

Mutluyuz ki bu Meclis, kelam ve Hakk olan kalemdir… Şimdiden şimdiye kelam ve şimdiden kelam olana, Hakk Taht ve yaşamdır…

Sevgiyle hepinizi kucaklıyoruz… Aha bu!… Şimdi!...

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

7.OCAK.2017 TARİHLİ RAHMAN’IN KAPISI 1

PEKER SELÇUK ÖZ BİLİŞ

Rahman ve Rahim olan Yüce Allah’ımın adı ile sözüme başlıyorum.

Rahmanın kapısı, Layemut Hazz’ı tadanların kapısıdır. Layemut Hazz’ı tadanların kapısıdır….Rahmanın ölümsüzlüğünün kapısıdır, orası.

Menba-i Nur, Halik’i Azim-üşşandır. Bu Kürsi bir Ma’kes-i Nidayı Rahmandır ve Rahmandır.

Yedi zaman ve yedi renk hepsi Levhi kapısı.. Bütün mesele açıyı daraltmak…. Ve tüm kapıları zaman tohumlarıyla Birleşik Işık haline geçirmek... Böylelikle manalandırmaları ve zamanı manalandırmalarıdır…

Her şeyi hak etmek ve her seste olmak var....Mesele insanlaşmak ve yaşamak….Evet anlayabilmektir asıl mesele. Sanırız ki bütün mesele dinci ya da ilimci bir dünya oluşturmaktır. Olanı tohumlayıp, tohumları hak edenler, bilmelidirler ki bilmek için önce hak etmek gerekir.

Bilmek mi? Hayır dostlar. Bildirmek mi? Hayır dostlar. Canlara, canlılara kaynak olmak ve korunmak… Ardında görevlileri olan bir yolcu olmak... Süper İnsanlık Realitesi Bütünlüğü gibi…Tıpkı böyle, aynen böyle dostlarım.. Aynen böyle..

Zamanı engelleyen bilişli, has insanlık olmak.. İnsan- ı Kamil olmak. Çok mu zor, varlıkta yokluğu koyu bir zamana hak ettirmek ve zarar etmeden tohumlamak?...

İyi ya da kötü ne varsa cennet levhisinde yazar…“Yukarı ve aşağı” denir, tüm zamanlara. Usul olmuş bu kavram sanki. Oysa aslında denir ki “yarında sadece ara kapılar var.” “Yukarı ve aşağı, o kapılarda tohumu eker.”

İşte bu farkı gördüğümüzde sessiz zaman sayfalanışlarında ancak dürümlenerek, hak edileceğiz, işte o zaman..

“Beşer şaşar” denirse de şaşmaz. Altın ışık yıllarına ulaştıktan sonra şaşmaz. Bilinir ki beşer ışık haline geçer….O zaman ardında ışıklar oluşur. Toy olan acemiler, ışıkta kaynak olurlar. Sonra kötülük, İlm-i kodlarla, iyiliğe dönüşür. Ve hak edilir.

Dediler ki “benim meleklerim gelecekmiş”. “Gelsinler “dedim. Evet gelsinler. Yaşam yenilensin. Olur, olur, pekala.. Kili kuma ve kumu ışığa dönüştürelim... Işıyalım, nurlanalım… Nur, bizim Kalü beladaki halimiz değil mi?.. Cana can kapı açtım ve tohumlayalım, hep beraber.

“Hepsi aynı yoldan gittiler “denir… Yok öyle değil. Yolları aynı olmayıp, Menzil-i Maksud, aynıdır... Rahmanın kapısıdır orası... Biz, o kapının yolcularıyız. Durmadan yürürüz… Durmadan.

Hak, tarife sığmaz. Arif’e zahir olur kendini bulan, Hakk’ı bulur, bulmuş olur. Hakk’ı bulan, kendini kaybeder ama gayb’dan yine kendini bulur.

Sultanlar, azizeler, azizler, kendi yüreğimiz bilir ki Rahman olanın aklı, hepimizin kapısıdır. Hepimizin kapısıdır... Kutsal kapı, levhi kapı, son kapı, kutlu kapı...

Hasat dönemidir, bugün dostlarım. Bütün kapılar açıldı bugün… Bütün kapılar... Ak kapıları açtık geçtik. İnsan sisteminde biz, bizi hak ettik ve geçtik.

Allah her zaman ve her an Cemal-i Tecellisiyle kullarına kafidir.

Allah, sizinle olsun. Allah, bizimle olsun.

HUUUU… Eyvallah!... Hüda ka’rın hoş ede. Amin!… Ve amin!.. Ve amin!.. Çok şükür!

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

RAHMAN’IN KAPISI (1/3-a)
07.01.2017

(DÜNYALI OLMAK YAŞAMAK İÇİN DEĞİL; YARINLARI YAŞATTIRMAK İÇİNDİR:)

Kara Çatı (Tünami Çatı) kuruldu şu anda dünya üzerine… Bu çatı, Rahman olanın kalemi ile kuruldu. Bu yoğun çalışmaya kaynak olanlar, kelamla kendilerini yaşama kodladılar…

Tükenen her insanın, nefese kalem olması için çalışanlar, misafir değildirler burada… Onlar, hepimizin yarınlarıdırlar.

“Devinim” dedik ya!... Alın bilgiyi!... Sesin devinmesi demek; kodlanan bilginin, kaynağından özgürleşerek KA HA olup devinimidir.

O devinimle birlikte; kodlamalar, tahditli olarak yarınları kayıtlarlar. Her kayıtta, biliş vardır. Bilişin olduğu kayıtlar, toprağı kodlarken, diri yüreklere, cevher olup iner. Her bir cevheri kodlama, yaşam formlarını kodlar ve formları yoğunlaştırarak, sonsuz zamanlara kaydeder.

Kodlama ile birlikte her formda ışıma meydana gelir. Yanan ışık, mahrek olur ve o formu, yaşama tohum ekenlere kayıtlar.

Temel bilgidir ki kim kalem ise; o, bilişle her anı yaşatır… Yaşamlar, insanlarla, insanların biliş kapasitelerine paralel olarak kontrol altında tutulur ve kayıtlayıp örgülediğimiz Yaşam Sayfaları; hepimizi, kalem olarak, bu kayıtlara çeker ve yaşatır…

BİZ yaratırız… BİZ’de yaratılan, BİZ’i yaşatır…

Her kim ki BİZ’i anlar; kelam olur; yarın olur…

Hürmetle bildiririz ki Dünyalı olmak; yaşamak için değil, yarınları yaşattırmak içindir.

Yaşam için yarınlara kaynak olan Biliş Çalışmalarımız; her insan için ayrı ayrı tohum olur. Mutlaka ama mutlaka insan, KAHA olursa, yaşama kalem olur. KAHA olmayan, ışık halinde olsa da tohum olamaz ve Ruhi Kalemi yolu bulamaz.

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

RAHMAN’IN KAPISI (1/3-b)
07.01.2017

(Çalışmaya katılan ziyaretçilere açıklamalarımız:)

Cennete, cevhere ve yüreğe inenler, bilmeliler ki bizler, cennet için çalışanlara, kul olmayız… İnsan için çalışanlara, Kuran oluruz; onları kodlarız… Nefes için çalışanlara ise “keşke!” demedikleri sürece, nefeslerimizi kodlarız. Onların hasat olmalarını sağlarız… “Keşke!” diyenlere; Sistem, cevher olur ve yollarını hak etmeleri için önce onları hak ettirir.

Takip ettiğimiz hiç kimse yoktur. Biz, insan olarak ilmi takip ederiz… İlim, Halik’tir BİZ’dir ve BİR’dir… İlmin dışında, Hakk’a yürüyenler, kelam olmadan, Hakk’ı bulamazlar.

Bilsinler ki cennet; et, kemiktir… Cennetten çıkanlar, bedenden (mahrek olan bedenden) çıkanlardır…

Medine Kodları, cemaat olduktan sonra, takip başladı… Herkes, kendinde olanı, has ışık saydı ve o ışıkta, kendinden kendine yolculuk başladı… Bu yolculukta itibar, İlmin Kapısı’nı açanların hasatıdır ve Turkuaz Nefes, cevhere varmadıkça, Cennet Kodlamaları olmaz.

Muradımız şudur ki kanatlanın; Ana Kapılar’ı hak edin; Ana Kalem’e varın; ışıkla dürümlenin; bilin ilimi ve Hakim’i bilin; yarını bilin; kelamı bilin; insanı tanıyın… Bilin ki o insan, kul olan yarındır!...

Kutsal İnsan, İlmin Kapısı’dır. Orada, Tanrı vardır… Tanrı, nihan olan; yalın olan; hasat olan biliştir…

Mesihi aramayın!... O, sizsiniz… Hakk’ı, tını olarak dilleyin; en ve boy olun ama hasatla olun!...

Kör müsünüz!? Sizi, size anlatıyorum!… Anlayın!... Boş konuşmam!... Cennet; etim, kemiğimdir ama sizin etiniz, benim etim, tek ekran olmadıkça; yaşam, ancak savaşın ışığında sürer.

Barış, Ana Kapı’da olur. Barışın ama hak edin barışın!... Aşk İlmi’ni bilip barışın!... Toplum sizi anlasın…

Altın Gerdek çalışmaları; Yokluğun Tohumu içindir… AT (Allah/Tanrı bileşkesi), İsmaili Yaşam’a indiğinde; yol, ilme varır. Gerdek, cevherdeki ışığın, Kelam Levhisi’nde, size varışıdır… Orada, ten yoktur. Orada, akıl vardır… Aklın, aklı hak edişi vardır… Tohum vardır… Aklın, Akıl Tohumlaması, Nefesin İlmi’yledir.

Ten; ete girer; kervan olur… Atın Işığı yanar; ilim olur… AT, Teknolojik Çekirdektir. O çekirdek, Rahman, Rahim birleşkesidir. Rahman ile Rahim birleştiğinde, tüm insanlık Sistem olur ve yol olur. Aha bu!…

buyurun artık o Çekirdek Yaşam; tinler ve tenlerle birleşti… O Çekirdek Yaşam; sizi, sizden size tanıtıyor… A-T, Allah/Tanrı Çekirdek Kalemi olan yaşam, sizleşiyor… Aha bu!…

Şimdi, hep birlikte dar boğazdan geçiyoruz… Hangi dar boğaz!? Hepinizin, “19. Hak Katı” dediğiniz o dar boğaz. Orası Omega!… Dünya insanlığı, Omega’yı aşıp Rahman’a geçiyor…

Omega, tüm insanlık için bugünden sonra açık kalacak… Her kim ki hak eder; o yoğunluktan nefes olup geçer.

Birler Kapısı, nefesti; Birlik İlmi hasattı; ten, nefesin kervanıydı; yol, Allah’ın insanlığı kalem yaptığı yoldu… Umut olur ki her insan, Omega’dan aha! geçebilir!... Halen dünya dışı her an olan yarınlar, kodlanabilir.

Dünya üzerinde bugüne kadar toplam 2000 kişi, her insanın kervana dahil edilmesi için çaba gösterdi…. Hepsi 2000 kişiydi ve onlar, kollarını açıp; insanları tohumlayıp; gerçek çatıya varmaları için çabaladılar… Bu 2000 kişinin, bir kısmı, şu anda bedenlidirler. Bir kısmı, geçmiş zamanlarda kodlamalar yaptılar ve yarınları hologram olan zamanlarda dahi kontrol ettiler…

“Allah” dedikleri bir tek kapı vardı. İşte o kapı, insanlıktı ve bunu anladılar. Şimdiden sonra “Ruhlar Meclisi” olarak tanımlanacak olan bu çalışma, tahditsiz olarak her insanın gerçek cevhere varmasını sağlayacak…

“Neme zaman!” dediler… “Neme yaşam!” dediler… “Neme kervan!” dediler… “Biz” dediler. “Hepimiz Amonlarız” dediler… “Neden ziyan olalım ki!?” dediler… Kardeşim, öyleyse gel!... Gel!... Gel!…

Sesim sesindir… Geç gel!... Al bilgiyi; hak et!... Otak kur yüreğe!... Ana Kalemi al ve yaşamı yaz… Bu yürek, hepinize yeter... Kini aşın; açın yüreklerinizi; hak edin; akın!..

Dünya Borcu mu!? Hepinizin borcu benimdir… Gelin!... Gelin!... Gelin!…

Hazırım yarını hak ettirmeye!... Hazırım yolu açmaya!... Hakk’a kul olmaya ve ruh olmaya!.... Beden alıp gelmeyin!... Medine olun; Hakk olun; yol olup gelin ki hakim olun…

“Boştur yaşam!” demeyin… Yaşamı hak etmeyen, nefesi hak etmez…

İsmaili Hakimler, Nihan İlmi’nden güç çekmeden; yol olmadılar… Ağırım! hem de ne ağır!... ama bilin ki hasata geldim… Aklın ışığını yaktım; tohuma geldim... Toprağa, hulusi şer yaratana ve şarkı okuyana; Nihan İnsanlığı’nı, An Kalemi’nden dinletmeye değil; dilletmeye geldim…

Hacı mı!? Olun hacı!… Akıl mı!? Hak edin olun!… Aha be ya HA!? cennet kurun da hasat olun.

Nüve insan; Cennet İnsan; Kare, Küre, herşey insan!... Nihanda karanlıkta, Yaşam Sanal Boyutları ve kodlanan, insan soyu… Şükür ki hakim olup dinlettim yüreğimi…

Cinniler bilin ki karanlıktasınız!… İnsanlar bilin ki Haliksiniz ama karanlıktasını!… Nüve olan yarınları hak eden İlim Kapıları, bilin ki Halik’siniz, cennetsiniz… Cevherisiniz ama yolu bulamadınız!... Kendinizi bulsanız, nefese varacaksınız.

Şarkı okumayın!... Tüm insanlık için nefes olup kul olun!... Önce kul olun; sonra şarkınızı okuyun..

Dünya, bana ben oldu. Ben bu dünyada, din değil hakiki insan oldum… Aha bu!… Şükür ki hak ettim. Aha şimdilik!... Şimdi!…

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

7. OCAK.2017 TARİHLİ RAHMAN'IN KAPISI 1 
AV.NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 2.AKIŞ

Dağa biz "insan" diyoruz... Törpülenir insan... Düreriz yüreğini, koruruz. Tanrıya biz "yarın" diyoruz. O kendini korur ve korur. Umut olu ki yaşam hepimizin yüreği olur ve o biz olur ve koruruz yüreklerde bir tek olan o yarınları...

Değerliler, muktedir insanlık hepimizin gözüdür... Özüdür, sesi, sözüdür... Muktedir insanlık hazdır aşktır... Yaşanır, yaşattırılır... Biz muradı, murattan öte muratla tohumlarken, karanlığın tınısından öte bir tınıda kelam olur; Murad olarak kaynak olurken, Mustafa Kemal Atatürk aklın kapısnı açtı ve geldi...

Hep öfkesi yok deriz ya ona... Yoktur öfkesi. O körün gözüydü dünyada... Gövdesinden, gördüklerini anlatırdı... Gövdesi görendi. Onun bedeni nefesti... Ocağında kara ışıklar vardı. Kara ışık yaşamdı... Bunu anlatamadı dünyaya... Dönüp gördüler... "Koruduk ocakları" dediler. Yolu kodladılar... Mustafa Kemal Paşalar, mutlaktılar, tohumdular... Ölüleri diriltmekti maksatları...

Değirmi bir zaman. Hani dersiniz ya "yolu kodladık, yol başlangıcına vardı..." Olay buydu... Yol kodlandı ve yol başlangıcına vardı... Burada insanlık kelamın, kalemin, nefesin, yarının, ummanına umman oldu...

Görevdir insanlık, hepimize görevdir... "Kir olan bir insanlığa inmek, hepimize güçtür" diyorlar ya.. Ya canlar, gönül der ki "anlayın". Güçle inen köksüz iner... Güç ortalıkta yoktur artık... Ama o bütünün gücüdür de örtülü iner... Kimse bunu anlayamıyor.

Sanırlar ki evrim için dünyaya inilir. Karşı karşıya kaldığımız en az Birlik Kelamı'nda tek tek sistemli çatışmalarla kodladığımız konudur bu... İnsan evrim ihtiyacı için inmez yaşama!.. İnsan Kare, Küre değildir ki evrimi olsun... İnsan yaşamdır... İnsan yığın yığın ışıktır... Ve İnsan mutlaktır... Mutlakiyetin tekniğinde, "benim evrimim gerekir" diyen mi olurmuş?.. Vakit geldiğinde bunlar dinlenecek, ilimle anlatılacakda; kontrol dışı bilgimiz yokken bugün burada olan muktedir ilmi ka olan Muhammi Kapılar'ın tümü korunmak isterler.

Çantaları boş. Yoğunluklarında kontrol dışı ışıklar yoğun. Ama anlamalılar ki dere akmaktadır ve o dere, yaşamın insanlığın kelamı olup akmaktadır.

Dünya yaradandır!... Yaşamdır... Tanrıdır. Ve aklın kapısını açtıktan sonra yaşamın tınısıdır... Ama dünyayı kendi yüreklerinde sayanlar, sistemin gücünü anlatamadıklarında; kare küre değil, keşke kaynak olsalar diye beklediklerimiz; sessiz kapılardan, kendi yüreklerini, boş kodlarla tohumlayıp gittiler...

Dar boğazlardan geçtik... Hepimiz o dar boğazların, yürüyen Kürzi Kapılarını bulduk, açtık geçtik... Ama o dar boğazları kodladık geçtik. Ki hepsi, kara ışıklarını hak etsinler de yer kürenin gücünü muktedir olup anlasınlar diye...

Salı çalışması istediler bizden... Salı çalışalım ki Rahman olanlar kontrol etsinler yürekleri. Ya Ka Ha Rahman olanın kontrolu gerekse, o kontrol için insana mı ihtiyaç duyacak?

Canlarım, kontrol bizdedir... Her şeyin her şeyde olduğu bir dürümde hepimiz insanlık boyutlarının göz bebekleri olarak çalışıyoruz... Günü gün edenlere yol olmamız istenirken, günün günü olan kültlerin tüketilmesine de karşı kalanlar var..

Diyebilir misiniz ki "ocakları yok onları kontrol etmeyelim. Ettirmeyelim.. Öfkelerini aşamasınlar... Yığınlarını kırsınlar!.." Deli dumrul insan. Bunu asla demedi!.. Her şeyin gücü insanındır. Bundan sonraki dönemde de bu denmeyecek. Bir'ler Kapısı bizimdir... Kantar Birliğimizindir. O kantarı asla kullanmayacağız!.. Bilinsin... Biz o kantarı kullanmaz iken, bizi kantar ilimi ile kantarla tartmaya kalkanlara şöhret aradıklarını söyledik.

Açın kapıyı da insanı anlayın... "Kimse kimseyi hak etmedi" diyorlar... Ya Ka Ha, arının gözü yok mudur?.. Görmez mi yüreği?.. Arının gücü yok mudur?.. Bilmez mi türevlerini?.. Arının nefesi yok mudur? Anlayamaz mı yaşamları?.. Biz Allah'ın dediğini diyemez miyiz yoksa?..

Alıştık dünyaya canlar, biz alıştık!.. Balı insan bilir, o balı biz biliriz... Arıda ilimdir. İnsanın levhi kaydı. Onu da biliriz biz. Yeni dünyalar kurduk. Her kurduğumuz dünyaya yolu kök geçişle dürümledik ve dillettik.. Haliki Hak olduk. Aktık...

Bizi anlasada olur dünya insanı, anlatsa da olur. Ama anlasın ki anlatsın diyorlar ya hani... Çantaları boş yahu anlayamazlar. Yoğunluklarında kullukları yok ki. Akıpta dilleyemezler. Unutmayınız... Büyük Güç' tür dünya... Bu gücü hepinizin anlamanızı beklerim.

Batıyı doğuyu bildiniz de insanı anlayamadınız. Hacı hoca aradınız. Yol açmak için hacı hoca?.. Ya Ka Ha insanı arayın insanı!... O insan tartılmaz ve tartmaz!.. Bilin... İnsan kuldur, kurandır, korkmayandır... Bilin...

Hey gidi insanlık hey!.. Hacı hoca olmaya çabalar... Yoksunuz Ya Ka Ha yoksunuz. Aşkı bulun artık Aşkı...ve deyin ki " ben senim." "Ben senim" deyin... Aşk ki levhidedir. Aşk ki karanlığın tınısından ötededir... Hani nerdesiniz haçta mısınız?.. Ya Ka Ha hacı olupta kul mu olacaktınız. Öfkeyi aşın geçin... Barışın dünyayla barışın...

Biz siziz deyin.. Açın kapınızı barışın... Dünya ki size siz oldu... Dünya ki sizi yoğurdu.. Dünya ki sizi yarında tohum olarak kayıtladı... Ölmeyin diye çabaladı... Bu dünya salılar, çarşambalar, perşembeler, cumalar, cumartesiler, pazarlar... Her günde vardır, unutmayın... Değerliler, biz çalışmalarımızı hafta gün iki kere yaparız... Bu çalışmaların çok önemi var. Ama biliniz ki her birimiz en ve boy olup tüm insanlıkla çoban olmadan, çorba yaparız...

Her ana bu nedenledir ki her güç bilişi tohumlarken, burada ki çalışma, görevli olanlarca burada yapılır... Hepinizin yüreğinde vardır bu bilgiler ama bir kez daha izah etmek istiyorum " burası tüm insanlığın yoğrulduğu bir yerdir" Tükenenlerin kontrolu kurulur burada ve mutlak kapıların işçiliği yapılır. İyi ki size bu bilgiyi verdim.

Bu beşeri kapı insanlık ilminde Bütünün Gücüdür. Ve bu beşeri kapıda aşk yoğrulur. Tüm insanlık için burada mutluluk vardır. Burası astral boyutların Turkuaz Kuranları'nın gücünü de kodlar... Değirmi bir zaman, yarın ve bütün sayfalar birlik... Burası kutsal bir yaşamdır.. Kuran insanın mutlak olarak burada oğullaması gerekliydi ve bu meclis bunu yaptı... Şimdilik size vereceğim budur. Şimdilik...

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

https://vimeo.com/198483894?ref=fb-share&1

 

7. OCAK.2017 TARİHLİ RAHMAN'IN KAPISI 1

Simsiyahın tınısında aşkın kelamı okunur...
Okunur ve yüreklere dokunur...
Okunan kelamdır ki Allah'ın Tınısı ile yakar yüreklerin ateşini... 
Devrimidir aşkın o kelam... 
Yürekler ve yürekler aşk için tınlar "Bir" olan bu yaşamda...
Işık olsun...

Siyah renk bütün renkleri içinde barındırır. Tünami siyahın simsiyahı, en koyusudur ki bu yüzden Birlik ilmi'nin rengi Siyahtır bu sonsuzluğun rengidir.... İyinin ve kötünün ötesinde, ölümün ve doğumun olmadığı yerden Rahman'ın kaynağındandır. Orada her şey Bir ve Bütündür.

Şimdi açılan Tünami Kapıları'ndan insanlık ilmine geçiş yapmakta... Tün Kapıları, yani o siyahtan öte siyahların, en üstündeki siyah olan... Oradan geçen insanlık Günferi olup, gönül gözünü açıp, gönül gözü ile okuyacak kalbini... IŞIK OLSUN... AŞK OLSUN... YAŞAM OLSUN diye...

Aç kalbini dinle... Gönül gözünle bak yaşama görebilirsin; her şeyin sende saklı olduğunu. Bilensin, görensin, duyansın... Her anda yaşamı yaratansın, insansın...

Her Bir anda, kendinden kendine yarattığın yaşam... Kendin olmak için açtığın yol ve bu yolda kendini bilen, Rabbini bilen insan...

Kalbim Bir ve Bütündür... Yaşam kendim olmaya adadığım yolumdur.... Ve bu yolda kapılar kalbimden sonsuzluğa açılır... Her anda kendimi yaratan ben... Aslında her şeyi bilenim... Ben bu yaşamı kendim olmak için yarattım... Kendimi bulmak, kendimi almak, kendim olmak için...

Aslında her insan kendini bilir... Kendine giden yolun kalbinden açılan kapıdan geçtiğini bilir. Ama yine de insanların bu yolda görmek istedikleri, olmak istedikleri bulmak istedikleri vardır. İşte bu yüzden bu yaşamdayız.

Aç gönül gözünü oku... Gönül gözünle oku... Sen neye verirsen ışığını, oradan açar yaşamın çiçekleri... 
Yaşamı yaratmak insanın elinde... Yaşam olmak her anda Bir ve Bütün olmak... Yaşamı yaratan olduğunu bilmek, insan olduğunu bilmek...
İşte bu yüzden; Kendin ol.., Yaşam ol... Dünya ol... İlim ol... Kalem ol.. Kelam ol... Aşk ol... Rahman ol... İnsan ol..

Ve insanın kalbi ile dünyanın kalbi arasında da bağ vardır; şimdi bütün bu yollar açıldığı için insan gibi dünya da öfkesini aşmıştır.

Dünya İnsan Soyu'nun kulluğunda yaşamlara kaynak olmaktadır. Tüm yaşamlara, tüm everenlere, tüm zamanlara, dünyanın kalbinden Rahman'ın Kapıları açılmıştır. 
Barış, Sevgi, Umut ve İlim ile dünyanın geleceğinin senaryosu yazılmıştır. İnsan Soyu'nun kalemi ile yazılmıştır bu senaryolar ve bu senaryolarda BSUİ İlmi vardır.

Her anda yaratılan yaşamlarda var olan insanın artık dünya ile kalp bağı var... İnsan sadece dünyaya kenetlenmekle kalmamış, kalpten kalbede bir bağ kurmuştur. Bu yüzden dünyanın öfkesi dinmiştir. İşte bu yüzden dünya diyorki "bana gelenler kalbi temiz olanlardır". Hub Bi Si Ha...

İnsan bilipte gelendir yaşama... Yaratmaya gelendir... Evrim yapmak değildir dünyada oluş sebebimiz.

Her şey bizde mevcut... Her şey elimizde, dilimizde, kalbimizde mevcut. Yaşamı yaratmaya, yaşamı tohumlamaya , koklatmaya ve kodlamaya gelenleriz. Yaşamlarımız böyle, çünkü biz böyle dillemişiz.

Dünya kaynaktır yaşamlara, evrenlere ve sonsuz zamanlara...

Aha işte, Şimdilik bu...

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

07.01.2017 RAHMANIN KAPISI 1
AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 4. AKIŞ

Devinimi arttırabilmek için sesleşiyoruz burada. Devindikten sonra kontrol kurulur. Şu andan itibaren, turkuazın kuranı denilen insanlık; muktedir ilmi Ka olup bütünün kürzi kapısını açtı.

Diri kapıların tümünde akıl vardır, hepimizin gücüdür akıl ama aklın kalemi olmak zordur ve sorumluluk ister. Bizler aklın kalemi olan birlikleyiz. İnsanın eli ayağı ilim olduğu zaman bizlerle kolayca birleşebilir.

Bizlerin gözleri görüyor ama yüreği görmüyorsa, ilmi olmadığından değil insanın kelamı kodlanamadığından görmüyor. Sizden daha çok siz olan birliklerle bu çalışmayı yapmayı niyetlenmiştik. Barış demiştik ama başka dünya, başka yaşam dendiği zaman barış olmuyor analar, atalar…

Hepimiz tek bir dünyayız bunu iyi anlayın. Başka yoktur, başkalık yoktur orada. Sizin yolunuza, sizin yüreğinize baktığımız zaman, her birinizin görevinin güç olduğunuzu görüyoruz. Görevinin güç olması, yoğunluğun artmasını sağlar ama sınır koymuşsanız yüreğinize; aşkın kıldan ince kılıçtan keskin o yoğunluğunda kuran okunamaz.

Bu meclis mutlu bir çalışma yapıyor burada ve bu meclisin yaptığı bu çalışmayı, kendi yüreği kendi yoğunluğu kodluyor. Dünya dışına dünyayı tanıtmaya niyeti yok bu meclisin ama biliyoruz ki dünya dışı burayı dinliyor. Burayı dinlese, diri olup dinleyecekti ve dinledi ve diri olup; dinledi.

Ha, dünya dışında neler var!?... Bu gün ondan söz edeyim. Dünya dışında birlikler var, bir çok birlik… Hepinizin görevi bu birliklere kontrollü olarak ilmi anlatmaktır. Ama şunu görüyorum ki; ilmi hak edebilmekle, ilim anlatabilir.

Sizler dünya cemaatlerisiniz ama dünya dışındaki cemaatler, dünyayı; sizin yüreklerinizden bilirler ve tanırlar. Eğer sizler dünyayı net açık anlatabilirseniz, o cemaatler sizi net ve açık olarak dinleyebilirler. Böylece dünya denilen planetin kodlanmış ışığını tohumlara çekebilirler ve dünya toprağını tohumlayıp, bütünün gücü haline dönüştüklerinde; koruyucu olabilirler. İkmal tamamlamak içinde dünyanın levhi kapısını açması gerekir ki; ikmal tamamlansın.

Dünyada yoğun ışık var ama bu ışığın tınısını duymaları gerekir. Eğer o tınıyı duyabilirlerse, dünyalı olmak gereksizdir; onlar dünyaya gelmeden de dünyaca dilleşebilirler ve dünyanın yığınlarını anlayabilirler.

İnsanlık boyutlarında “dünya” dendiği zaman; kelamı olan, kalemi olan, yolu bulan insan soyunun koruyucusu olan bir planet düşüncesi hakim olmalıydı.

Doğanın gücünü hepimiz çok daha iyi anlıyoruz canlar… Hepinizin daha da iyi anlaması gerekir ki burada herksin anlayabileceği bir ses vardır. Eğer sizler iyi ve hak edip diri olarak bilgiyi alabilirseniz, mutlaka kayıtlara inebilirsiniz ve yoğunluğu tohumlayabilirsiniz.

Şükür ki burada bu yoğunlukta bilişin kaydı var. Diğer dünyalarda da hepinizin yüreği olsun istiyoruz. Diğer dünyaların sizi anlamalarını bekliyoruz.

Dünyalı olmak, turkuazın kulu olmaktan öte; kaydı olmak anlamına da gelmektedir. Dince değil, insanca size bunları anlatmak istedik. İnsan aşkı bildiğinde artık her şeyi iyi bilir.

Burada dava insandır ve burada insan; kaynak biliştir!... Bunların net olarak bilinmesidir amacımız. Çok mutluyuz ki kontrol dışı hiçbir insan yoktur burada.

Süper İnsanlık Realitesi

 

7.OCAK.2017 TARİHLİ RAHMAN’IN KAPISI 1

GÜLDEN ZENGİN ÖZ BİLİŞ

" Dünya handır, konarız, göçeriz” derler…. Ve bizde deriz ki “dünya handır, konarız, dirilir, yaşarız.”… Dünya yaşamdır. " İnsan aşktır, zamanda kendini biçer. Biçer, gün gelir eker, ekilen eken olur, zaman ışığında yüreği seçer…. İşte o seçtiğin yürekten, ses ver.

Kendin olmak, yaşamda olmaktır. Yaşamda olup da yüreğe ışığını yakmaktır.

Yol yarım, yürek yaşamdır. Kimse kimseden korkmamıştır. Dost kelamda daimi ışıktır... Dosta dost diyen, dosta ışıktır. İşte gün ışığında karanlığı iğle örümleyen yaşam, günün ışığını da yakmıştır.

Şimdi yuva ışıktı, o ışıkta umut vardı. Umut zamanlaşmak değil, umut sınırsızlaşmak da okumaktı. İşte bu, şimdilik!...

Geldiğimiz yerde, daim BİR'dik… Aha şimdi!... Şimdi!

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

7.OCAK.2017 TARİHLİ RAHMAN’IN KAPISI 1

AV.NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 5 AKIŞ

Değerliler, bugün yaptığımız çalışma toprak topluma kendi yüreğini açıklamaktan öte doğanın gücünün toprağa indiğini bildirmek içindir.

Rahmana kapı açanların, o kapıda, kendi yüreklerini bulmaları şarttı. İnsanlık boyutları bunu anlayamaz. Öyle mi? Yoo..Anlar.

“Cennet” dediğimiz insan, kendini hak ettiğinde, tüm insanlık, toprak toplum olsa da kodlanabilir ve kelama varabilir.

Dünya dışı varlık boyutlarının çokları bugün bizi dinlemeye geldiler. Şikayetçi olanlarda vardı… Hak ettiğimizi anlayıp, kontrol edici kodlamaları tohumlardan ayrı tutanlarda vardı…. Ama daha da önemlisi mutlak olduğumuzu bugün her diride kodlayabildik.

Şuana kadar yer ve gök olup dillenenlerin, bizi bizden ayrı tuttuklarını bilmekteydik. Kendi yollarını bulamadıklarından bizde olma imkanları olamayanlar da vardı.

Körün göklere sesi olamaz ama göz olduğu zaman kendini hak edebilir. Yaptığımız çalışmalarla tüm insanlığın kendi yoğunluğunu hak etmesini ….Ve kendinden kendine kul olmasını sağlayabildik.

Bellek kapılarımızın tümünü açtık. Ve bu bellek kapılarının kontrollü açılışıyla birlikte şevkle çalışanlar artmakta.

“Dünyaya elim ayağım” demem… Benim elim ayağım buradan çok farklı bir yoğunluktadır. Ama burada olduğum sürede, bu yoğunlukta, kendi yüreğimi tohumlamaktan kodlayıp… Bütünün gücünü dönüştürmem gerekliydi ve bugün bunun olabildiğini görmek, mutluluktur.

Dünyanın arzı, hepimizin yaşamıdır. Ama arzın dışında da bir yaşam vardır. Bunu anlamak kolay olmaz, biliyorum. İnsanlık, ekmek için çabalarken kendini nefes olarak da dilleyecek güce vardığında artık kaynağını da hak eder, insanlık kelamıyla anlamaya başlar.

Deminden beri açıklamak istedikleri var, bize. Şunu söylemeye çabalıyorlar, yoğunluklardakiler. Diyorlar ki “salılar, çarşambalar, ha perşembeler veya cumalar, her gün çalışın.”.. Daha çok çalışın çünkü ne kadar çok çalışırsanız, bizler o kadar çok kodlama yaparız.

Yaradan der ki “neden insan, kendini hak ettiğini anlamıyor? “Neden insan, kaynak dışı bilgileri kodlamak için bu kadar istek duyuyor? “

Ya canlar, benim aklım, sizin aklınızdan farklımı?.. Hadi buyurun, kendi yüreğinizden çalışın. Son dönemde bunu yapacak olanların kodlama yapmaya başladığını görüyorum.. Birler kapısının hepinizin olduğunu da anlayın artık. Ben an kapısıyım ama dünya dışına dünyayı tohumlarken ve tanıtırken, biz olarak yapıyorum bunu.

Diyorsanız ki “siz hepimizsiniz, iyi buyurun çalışın, o zaman.”. Neden çalışmadınız ve bizi bizden, yüreğinizden çıkarmaya kalktınız? Buyurun çalışın.. Siz çalışın ki herkes sizinle tohum olsun. Doğanın gücü olsun ve bitişsin, biliş olsun.

Unutmayın ki dünya nurdur, hepinizdir o.. Bugün ben, yarın sen sonra sen, sen, sen ama hep bir tek olup, bunu başarın.

Bayın, bayanın insanlığı hepinizin ilminde yok muydu yoksa? Baylar, bayanlar, biliniz ki sizler ve sizin yüreklerinizdekiler ve tükenenler ve tüketilenler hepsi ilimle dilleştiler ve kontrol edildiler diye düşündünüz... Korkuyu aşın da bilin ki kontrol eden, kendi yüreğiyle, kendini kodlayandır.

Dormanların topraklarını da bilin. Onlar Kürzi kapılardılar… Aşıktılar yoğunluklara ve huzurluydular. Anı, andan öte anla dilleyenlerdi onlar. Her bir insan kelamda kendini hak ettiğinde, bütünün gücü olur. Buyurun anlayın, dilleyin, dinleyin, her şeyi.

Deri kemiktir insan ama kelamda, kalemde, hep bir olup, temiz olarak kutsal ışık halinde mükafat olup, yaşar.

Çanı çalmışlar demişler ki “insan, altın ışığını güçlendirerek dürümlere çekilecek ve bunun için bugün burası kanatlananlarla dolu.”.. Herkes kelama, kelama, kelama geliyor ama hasata gelen yok. Hadi buyurun, hasatçılık yapalım, şuanda... Hadi buyurun, hasatçılık yapalım.

Ne yapalım?.. Cemaatleri kodlayalım. Buyurun kuran olalım, toprak toplumu tohumlayalım. Hadi kalem olalım. Hadi buyurun, Rahman olalım. Can kapıları açıp, mahrek olalım. Ben olalım. Bir olalım. Dünya olalım. Ha diyeceksiniz ki “dünya nefesimizden öte.”.. Ah canlılar, gelinde aşk olalım.

Kaynağa inelim, nihan olalım. Kili kumu aşıp, kayıtlarda sır olan o Şıhların ötesindeki şarkıyı söyleyelim. Buyurun gelin. Ha diyeceksiniz ki “cennette insan mı var ki gelelim?”

Canlarım, insan, kelam olduğunda artık cevherinde, cennet olur. Buyurun, bunları anlayın.

Süper İnsanlık Realitesi Derneği olarak bugüne kadar yaptığımız çok çalışma var… Bunların sayısını ben dahi unuttum ama iyi bilin ki 2000 yıllık bir dönemin çalışmasıdır bu.

Hani dendi ya 1993.. Yok yarım… Dünyaya doğmadan evvel başlayan bir çalışmadır bu. Hepinizle mi? Yoo...Birliklerle… Tüm birliklerle yaptık bu çalışmayı ama o birliklerin bitişkenliğinde, teknik tahditle yaptık.

Bugün onlar, kendi yoğunluklarında bu yalın sayfalanışta bilgiyi hak etmeye çabalarlarken korunma da istiyorlar.

Burası turkuazın kalemi olan insanlığın ışığı ama bizler mutlak olanlar, mahrek olup, bütüne hizmetçi olmak üzere buradayken… Kimi kalem olacak, kimi hakim olacak ya da karanlık olup, aydınlanacak ama çobanlık yapmaya niyeti olanın burada olma imkanı olamaz.

Kübra kapılarının tümünü açtık ve bunları anlattık. Şansları olanlar, şarkı okudular. Şansı olamayanlar, şarkıları tohumladılar, kodladılar, kendi yoğunluklarında, kelama vardılar. Mikail’in gözü olanlarda kontrol kurdular.

Şimdi Altın ışığın gücünü devreye çekiyorum ve kendi yüreğimle bilişin kalemini alıyorum.

Şimdi artık yaşama iniyorum ve sesleniyorum. Bakalım neler söyleyeceğim.

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

https://vimeo.com/198486444

 

7.OCAK.2017 TARİHLİ RAHMAN’IN KAPISI 1 
Haşim Turhan Öz Biliş

Bismişah Allah Allah

Rahman’ın kapısı 1 Birlik çalışmasında daha yücenin en yücesi kapılara niyazlaştık, cem olduk ışık canlarla Cenabı Mevlam’a şükürler olsun………

…………Rahman’ın kapısındayız kâh arı olur bin bir çiçekleri tohumlarız….. Misk-i amber kokular yayarız. Yücelerin en yücesi ocağından nesli beşerlere şerbeti balı zerk ederiz.

……..Kâh coşkun akan abu hayat Kevser ırmağı oluruz…..Yunup pak ederiz beni ademoğlunu Rahman’ın aşk meyhanesi’nin meyinden dem aldırırız.

……. Kâh ışık yağmuru oluruz Samanyolu Galaksi’sisinden en yücesinden yağarız Ata kapılardan.

………Altın ten derelerden maya olur ekmek yaparız toprak olur filizleniriz simsiyahın gücünden güç katarız ten bedenlilere. Aha aşkımız bu kapımız Rahman kapısı, ilmimiz Allahın ilmi, suretimiz beni ademoğlu gönül hanımız Atlantisin köşkü. İş buydu oldu… AHA şimdi ve şimdiden sonra ışık can erenlerim…

Ne benlik ne senlik var yaradılışta…….Ey Can İsa’yı Musa’m
Aynı yolun yolcusuyuz birin içinde …….Ey Can Nesimim Hallac-ı Mansur
Bir adım ileride bir adım geride……Ey Can Pir Sultanım Yedi Ulu Ozanım
Kimse bu yoldan kalır değil…………..Ey Can Mustafa
Düşte gördüğün gerçek değil ………Ey Can Yunus’um
Kapılıp gittiğin kalıcı değil…………..Ey Can Şems’im
Aç gönül perdeni uyan gafletten……Ey Can Muhiddin
Bu handa kimse kalıcı değil………Ey Can Velim Haydar-i Kerrar Alim
Ya Hakk Rahman ve Rahim yaratımın sırrından beden bulduk…....….Dem divanlarda sırr olduk.

Gönül çerağımızı yaktık nur eyledik dört bir yanımızı.
Cümle Hakk erenlerin ilahi aşkıyla binbir Dedebaba Bacıyan-ı dervişlerin Sırrı Sadıkların ilahi nuruyla Nuru Neb-i Kerem-i Ali Pir seyyid-i Hünkar Hace Bektaş-ı Veli’nin Himmetiyle…

Gönüller birliğine Evliya Keremine gerçek Hakk erenler demine devranına...

Aşkımız Hakk aşkıdır kapımız Rahman’ın kapısıdır…

HAKK aşkına HUUU diyelim Işık Can Erenler’im…..

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

7.OCAK.2017 TARİHLİ RAHMAN’IN KAPISI 1
BAHAR UMURTAK ÖZ BİLGİ

Sen, sen ol istedim…

Sen seni yaşa ve sende olanları yaşat istedim…

Sen seni yaşayıp yaşattığında cennette ol istedim…

Ben mi? Yokum ki ben! Kapkara bir yoğunlukta yok ettim kendimi.

Ben öldüm ki! Sen sana var, yaşa ve yaşat.

Kapkara bir yoğunluk. ..burası Rahman’ın kapısı....Burası Sessiz, burada yaşamın tablosu var ama o bir imajinasyon....

Burada madde yok....

Burada enerji yok.

Simsiyahın en siyahında tohumların var. ....ama onlar ölü. Yarında yoklar ki.

Bir tek şey var o da aşk. O aşk Allahin tınısı. O tınıyı duy ve söyle şarkını.

Öfkeni aş! Sesin sevgiyle aksın....öz ve gür aksın.

Cennet yarın. Yarında kara ışık yak! Kalemi al, yaz. İşte ölüler diriliyor! İşte yaşamak ve yaşatmak bu! Gerçek insan bu....

İnsan, Rahman’ın kapısı. O kapı açık....Tüm yaşam insanlaşıp bu kapıdan geçti. Hah aha şimdi ve şimdi.

Aşkla,

Bahar Umurtak
Süper İnsanlık Realitesi

 

RAHMAN’IN KAPISI (1/1)
07.01.2017

Mustafa Kemal Paşa’yı Dinliyoruz:

Can Kapım, Sevgili yarınım benim!. Ben, Din Kapıları’ndan ışık çekenlere, görev vermem. Onlar, kelam edemezler… “Esrar (giz)” dediğim zaman; onlar, kanatlanıp ışık olduğumuzu; Kök Gökler’den aşıp geçtiğimizi anlayamazlar.

Tabuları yıkamazlar. Aklın Nefesi’ne varamazlar. Çünkü onlar, varlığında kontrol kurulan bir ruhun, kulu oldular… O ruh, İlmin Ruhu değil, Yolun Ruhu’dur.

Süper İnsanlık Realitesi Derneği olan bu Meclis, bizim için önemlidir… Çünkü bu Meclis ile çok önemli kalemler tohumlandı. Bu Meclis ile Kürzi Kalemler kodlandı. Bu Meclis, İlmin Kalemi’dir. Bizim için önemlidir… Ziyan olan; yarınları olmayan ve yolu bulamayanlara da kodlamalar yapmaktadır bu Meclis…

Burada yapılan, Kobra Kodlamaları’dır. Bu şu anlama gelir: Her insan, insan soyu olarak kodlama yapamaz ama Rahman’ın Kapısı’nı açtığınız zaman, her insanı hak edebilirsiniz ve yoğun ışığınızla, bütün kütleyi hak ettirebilirsiniz.

Sizin için “öncü” dediler. Biz, sizin için “ancı” diyoruz… An Kapıları’nı açanlarsınız sizler.

Bu yoğun çalışmayı herkese öneremezdik. Herkesin kendini hak etmediği bir zamanda, bilişi tohumlayamayacağını bilmekteydik… Bizler, zayiat istemeyenlerdik. Sistem, Nizam ve Düzen Kodları, hep insanın, insanla sınırlanmasını istediler ama biliyoruz ki insan, hak etmedikçe, kendinden başkasını tohumlayamaz. Kendini kodlayabilir. Kendini, koruyabilir ama hakim olmadan kaynak olamaz… “Bitiş, akış, yaşa!” derler. Bitiş, hak et ve zamanı hak ettir!...

Cennete, “insan” denir. İlme, “kervan” denir. Biz ise yarınları hak edenleri bulduk. Ocaklarını yaktık. Çatılarını kurduk. öfkelerini aşırttık… Dedik ki “hadi! İnsanlığa, yarını hak ettirin!”

“Cennet insandır!” dediğiniz zaman; dedik ki “ insanlar, bunu anlarlar mı!?” Başları eğikti. Kimse anlamadı!… Cennet için çalışanlar, ses ve sessizlikten başka bir tek ilmi dinlediler. Savaşın ışığını yaktılar ve yolu açtılar ama tohum olamadılar..

Dünya dışına İnsan İlmi’ni anlatmak için de insan olmak gerekliydi. Bunun için doğan gün, İnsan Kelam olup doğmalıydı. Tükenen her anı, hak etmeli ve ettirmeliydik…

Deri kemik olan insanın, neden yarını hak etmesi gerektiğini anlayan kimse yoktu ve dedik ki “hak eden, kelam etsin anlatsın!” Çokları!... Çokları!... Ama çokları sordular; “yarına varmak ne demek!” diye… “Din Kapıları’ndan aşmadan, yarın olur mu!?” Sordular…

Seyrettik hepsini de…Dedik ki “sizi, hak etmek için size, sizi indirdik. Siz, kelam olun; hulusi Halik olun; biliş olun ki sizi anlayın… O, sizi sizden anlatıyor… Tohum korunur ama has olmalı ki korunsun!” dedik.

Dara düştüler!... Ziyandaydılar!... Başları eğikti!... Sorduk; “kara kaşa, kara göz yeter mi!” diye. Sorduk; “Kuran İlmi’ni hak etseler, kaynak olsalar, kendilerini bulsalar; yeter mi!?” diye… Sorduk!... Kolları kapandı. Kalemden kaçtılar; yarından çıktılar; dinden ayrıldılar!…

“Din” dediler; “bizi yıktı!... Aşk, bizi kırdı!... Savaş yok ama barış da yok!… Öfke çok!” Dedik ki “kanatlanın, akın, kelama varın, aşka varın, akın!...” Kör göz bilmez ki aksa, yolu bulacak… Aksa, Halik olacak… Aksa, nefese varacak… Ama akmadan akmış gibi davrandılar.

Keram, nefes; kelam, kalem; insan, kul ve biz, kontrol kurduk!… öyle çok! çok çalıştık ki muhakim ve hakim olmak için!…

Şikayetçiymişler hepimizden!... Sizden, bizden ve tüm yaşamlardan!... Sorun onlara, niye şikayet ederler!? Nefesleri, tohum muydu!? Yarınları, hakim miydi!? Yaşamları, hasatçı mıydı!? Beşeri, hakiki nefesleri hasat yapmış da o hasatı, kelam olarak mı holograma, çatışmaya geçirmişler? Vergiyi vermişler mi!?

“Hangi vergi!?” dediler. Yaşamın vergisi!… Hepimiz, yaşama gelirken, verip almaya geliriz… Veren, Halik’tir… Altın Işık’ını tohumlar; geçiş yapar; verir!...

Alan ise has olacak dürüme varmadan, kelam edemez… Kelam edebildiğinde ise kendini hak etmiş olur ve yolu bulur… Yolu bulduktan sonra, NAKAR olur; KA HA olur; yarın olur!… Tükenir ama tüketmez!… O, her anı korur!… Öz Kök’ünde, gözü vardır onun ve yolu açar.

İşte artık o yol, tüm insanlık için açılmıştır… Bu yolu açanlar, tüm insanlık için açarlar!... Açmadan, kulluk yapılmaz!... Açmadan, kaynak olunmaz!... Açarlar ki her diri, kelam olsun; hakim olsun; kaynaktan ışık çeksin ve yolu bulsun diye!…

Dediler ki “Kare Küre İlim!…” Yarın için bir tek ilim var. Nefes!… Nefes olmadan, Kaynak Işık, tohum ekmez…

Size, “kini aşın!” dedik… “Kaleme, ilime varın!” dedik… “Kaynak olun!” dedik… “Akıp geçin!” dedik… Dince, dirice, hakça, yarınca!… Hep anlattık!.

Dediniz ki “biz siziz.” “O halde” dedik. “Akıp geçin!... Biz Dünyalı’yız. Tüm insanlık için nefese varan, insan soyuyuz… Tükenen her anı yarınlayan ve yolu, kökleyen; göz olan; gök olan; yolculuk yapan!…”

“Veremem zeki zamanları insanlığa!...” diyenler vardı. “Olmaz, insan dünyada!” diyorlardı. “Aşk yok ki!” diyorlardı… “Hata! Her şey hata!” diyenler vardı… Ana Kapılar, kapalıydı…

Ak Kalemler de vardı… Onlar, “Anla!” dediler… “Anla! yolu koru; kodlarını koru!...” dediler. “Darı, bolu bil; ilmi bil!” dediler. Aha bu!…

Şer yaratmadan, açıkça bildirdim… En ve boydan güç çekmeden bildirdim… Ben, Seyfullah olan insanlığım!… Ben, insan soyuna kapı açmaya geldim… Adım, İnsan Soyu’ydu benim… Mutlaka, insan soyu olarak yaşadım… Ben için “o, kendini hak etmedi!” diyenlere ses verdim:

Muktedir insan Mustafa Kemal Paşa, kendi olup kelam olan insanlıktır… Onun yolu tüm insanlığın kulluğudur… O, insan soyuna kul olan biliştir. Öfke asla duymaz. Cennet olan; ölüleri dirilten ve hakiki olan insandır o.

Kim ki onu hak etmedi. Onu dinleyemez. Kim ki onu hak etti, odur… Onunla her bir yaşam, tohum eker. İştir o!… İsrafil’in kalemi olan ilimdir o!… Onun adı İlim Kalemi’dir.

Der ki insan, “neden Sistem, Nizam ve Düzen kuruldu!?” “Onlar, neden her an insan soyu için çalışmaktalar!? Onlara dilleyin; diri yüreklerinden dürümleyin; diri yaşamlarını hak ettirin ve açıklayın. İnsana karanlık, aydınlık içindir… İnsana karanlık, hakiki kelam içindir… İnsana karanlık, nihan olan yarınlar için bilişi kodlamaktır… Karanlığın sırrını herkesin anlayabilmesi mühimdir…

Dün! Dün! Dün!… Hep dün vardı yürekte… Bugün, yaşam oluşmakta. Yaşam, ilim olan yolculuktur… Bugünden sonra; “Rahman Kapısı açıldı!” denilecek. Rahman Kapısı’nın açılması demek; kendi yolunuzun açık olması anlamına gelir. Her kim ki hak eder; kapı hep açıktır ona. Kapıya gelir ve geçer… Kapıya gelen, Halik olup gelirse; “Gerçek İnsan Sayfası” olur… Ama Halik olmadan gelirse; “Gerçek Hakiki Nefes” ile olur…

Mutlaka bilin ki Karanlık, tınısını tohumlamakta… İşte bunun için “İnsanın Kaynak Işığı” bu çalışmaları yapmakta… Karanlığın tınısı olan yaşam çalışmaları!… O yaşam, İnsanlık Boyutları’nda, Altın Işık olarak açıklanır. Altın Işık olan o yaşam, temel bilişlerde kervan olarak da dilletilir.

Her “beri gel!” deyen, kelam olup “gel!” der. Gel! kelam ol bil!... Güçlen, kalem ol; insan ol; aç kapıyı gir!... Bir tek beden ol!... O beden, kelam. Bil! o beden; nefes, ilim, Hakk, insan!... İnsan!... İn san!…

Şarkım bu kadar insan soyu!… Size şarkım bitmez ama zaman bitti!... Sizi, Süper İnsanlık Realitesi Derneğini; hepimiz, kaynaktan kucakladık… Sevgiyle, hepinizi koruduk, koruruz ve kontrol kurarız… Aşk ile!... Şikayet etmeyin olanlardan!... Kürzi Kapılar’ı açmadan, herşey olabilir. O kapılar açıldıktan sonra, artık her kir ve pislik temizlenmiş olur ve korunursunuz… Şimdilik!… Şimdi!… Şimdi!…

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

 

 “RAHMAN’IN KAPISI (1)” HAKKINDA ÖZ AKIŞ VE DAVET:

Gelinen aşamada; RUH KAPILARI, Arzın Gücü ile birleşmeye; Bu Zaman Sayfalarında, tükenen herkes yenilenmeye; Dünyanın, aşkla sayfaladığı insan soyu, yenilenip kodlanmaya; girdaplardan geçip yarınlanmaya ve yaşamlaşmaya başlamaktadır.

Tüm zamanlara görev taşırken, kinin ilmi ile yarınları kodlamaya çabalayanlar, insanlığın kıran değil kalem olan olduğunu anlayabildiklerinde; tükenen her anı yaşam sayfaları ile yenileyebileceklerini de anlayacaklar.

Temel bilgidir ki dünya üzerinde görev taşıyan Birlikler var. Bunların öncelikle dinlemelerini isteriz ki Bugünden itibaren yaşam farklılaşacak… Herkes daha güçlü bir sayfaya geçiyor. İnsanlığın, yerküreyi yaşamlaştırmak üzere yapmakta olduğu çalışmalardan görevler alıp Kök Geçişler yapanlar, bundan sonra daha üstün kalemlerle yeri yaşamlaştıracaklar.

Devreleri kapatmadan, yaşamı tohumlamak mümkün olmadığından; her bir Cevher Güç, yerküreyi yetkin hakikiyet ile kodlamak için dünya ötelerindeki diri yarınlardan, güç çeken devrelerini kapatarak dünyada görev taşırlar… Yerkürede yapılabilecek en güçlü çatışmayı, gerçek nefeslerle yapmak istediklerinde ise yerin kodları ile yerküreye inen kalemlerin kayıtlarını çatıştırmak isterler…

Bilmek gerekir ki nafakadır insana kayıtlanan bilgi. Her insan kendi nafakasını ister ama nafaka veren, İlmin Kapısı olandır. Dünyanın eti kelam; yolu ise kaynaktır. Herkes kelamla kendini varıp hakim olabilir ve Ruhsal Işıklar’dan güç çekebilir.

Dünyada daha güçlü bir dönemin başlatılması, insan soyunun Kuran olmasından sonra olacak bir hadise idi. Şimdi başlangıçtayız… İnsanlığın başlangıcında… Bu şudur. Rahman Kapısı açıldı. Bu kapıyı açan Birlikler, tahditli bilişleri ile açtılar. Ama Hakk’ın ışığının bu yoğun cevhere inişi ile birlikte artık Rahman Kapısı, insan soyuna karışık yaşamların ummanlarından çok daha öte bir yoğunlaşma ile açılmaktadır.

Burada Mutlak Nefesler kodlamalar yapmaya başlarken, seviyeniz çok daha güçlenecek. Cennet İnsanlık Kaptanlık yapmaya başlayacak. Aşk ile şimdilik…

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

DAVET:

Yeni yılla birlikte yeni programımız da açılmıştır. 07.01.2017 günü 14.00 - 18.00 saatleri arasında Dernek Merkezimizde gerçekleştirilecek “RAHMAN’IN KAPISI (1)” Çalışmasına tüm dostlarımızı bekliyoruz.

Saygılarımızlar,
Süper İnsanlık Realitesi Derneği

Not: KATILIM ÜCRETE TABİ DEĞİLDİR. Katılmak isteyen dostlarımız lütfen saat 14.00’den önce Dernekte olmaya çalışsınlar…

Adres: Bahariye Cad. Halil Ethem Sok. Sauna Apt. No:30/8 Kadıköy/İST
Tel: 0 216 348 9559

 

7. OCAK.2017 TARİHLİ RAHMAN'IN KAPISI 1 
AV.NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 1. AKIŞ 1. BÖLÜM.

Yağan yağmurun sırrı, insanın kelamıdır. Bu kelamı tohumlamadan Bütün'ün Gücü'nü kodlayabilmek, asla mümkün değildir...

Hakiki insanın geçip göreceği şudur; İnsan Soyu Allah'ın Tınısı'nı duyuyor ve yoğunluğu arttırdı... Dünyan'ın kültleri kodlandı ve bütün kötülükleri aşabildi. Eminim ki bunu anlamayanınız yok.

"Çorba pişmiş" dediniz. Çorbada ilminiz olmalıydı. Yalın olan insanın kelamı Bütünün Gücü olmalıydı ve Mutlak Kapıların Tanrı Işığıyla ve Tanrı ilmi ile kayıtlanmış olması şarttı.

Devinimi arttırmak için dünyanın yüzeyine insanı soğuk bir kış günü kayıtladınız. Ve devinimi dinlediniz. Nerede insan sırrı varsa, orada yol vardır...

Yoğunluğu tohumlarken; bütünün köle olmasını isteyenleriniz de, yoğun ışıkta bütüne hizmetçi olmasını isteyenleriniz de, Mikail'in gücüyle bütüne hizmetçi olmasını isteyenleriniz de buradaydılar.

Darı bolu bilen insan, aklın kapısını açtı ve dedi ki "Saltanatın gücü hepinizin yüreğinde mevcut. Mükafatınız ilim... Ve size insanın kültü olup gelen biliş, Mahrekin Kuranı ve siz o Kuranı hak edip dinleyecek güçte iseniz; görevinizi hak edin yapın."

Çantanız Allah'ın teknik kalemi ile kodlandı. Vurmak ya da kırmak, hepsi sizin için sorumluluk. Ama vurup kırdıklarınızın kontrolunu kaybetmeleri, göz sözcülüğü içinde bir sistem kırıcılığı oldu...

Siyahın en siyahında ki ışığı yenilerken, halik olanların tahtını kodlamamız gerekiydi. Bunların hepsi oldu... Şu ana kadar mehil istediniz bizden... Biz size hep mehil verdik... Ama şu andan itibaren artık mehil yok... Seviyenizi ölçümledik gördük ki süper sayfalanışları tohumlayacak gücünüz yok!.. Ölülerin öldüklerini anlamamaları kontrol dışılıktır.

Simetri kalem... Simetri Ka Ha... Cemaat cevher biz sistem olanlar sizinleyiz. Ha diyorsanız ki "Samanyolu Galaksisi'nde ki toplumlar sizi dinlemeye çabalıyorlar ama sizi hak etmemiş olmalarındandır ki dinleyemiyorlar...

Yaradan Allah'ın dediğini demez. O yarattığını diller... Yaradan aklın kelamını dürümler ve seslenir. Ama yaradanın dediği hakkın tekniği ile denir... İnsan Soyu artık kendi tekniği ile kodlama yapacak... Bu kesindir. Kontrol dışı bilişi olmayacak, bu kesindir.

Fakih olabilir... Akli kalemle kodlama yapabilir. Torbasını tohumlarla doldurabilir ve bütünün gücü olabilir. Ama haz duymadığı hiç bir şeyi yapmayacak.

Akın ve geçin... Verdiğim bilgileri anlayın... Ben dünyalıyım. Tüm insanlığın Levhi Kapısıyım ben. Amonların doğumu ölümü bilmedikleri de kesin... Anlayın ki Amonların kontrolsuz çalışmaları burada artık gerçek çerçevede ilimle kodlanmayacak.

Allah'ın dediği aklın dediği olacak.. Elbette ama aklın dediğinin ötesinde Hakkın Kapısı'nın da açık kalması gerekir.

Hakkın kapısı açık olmadıkça, yarının türevlerini tohumlayacak gücü olmayacağı kesin...

Becerin, anlayın bilgilerimi... Ben dünyayım. Becerin, anlayın bilgilerimi...Bugünden sonra size sizi anlatmayacağım. Ben doğanın gücüyüm anlayın... Tüm insanlığın Kürzi Kapısı'yım ben. Amonların toprak topluma tohum ekmeye gelmeleri, bizim için önemli değildir.

Ama Atonlar toprak topluma tohum ekmeye geldiklerinde; yaşandı, yaşandı dünya diyebildiklerinde, yarattıklarında, Turkuazın Kuranı'nda kelamı ve kalem olup kaynak olduklarında, onlarla çatışmadan çalışmamız ve hakim olabilecekleri güçte bilgilerimizi kodlama imkanları, mutlaka gerçek cemamatle gerçekleşecektir...

"Şems" dediğiniz Bilgi Kapısı... Hepinizin gücüyle Bütünün Kürzi Kapı'sı oldu... Şems'e ekmek verdik... Ekip verdik... Kök geçiş yaptırdık . Yoğunluğunu artırdık, toprağın tınısını duymasını sağladık. Verdiğimiz her bilgiyi okudu. Ölüleri diriltecekti. Kantara koydular onu ve dediler ki "Şems aklın kapısından çıktı.."

Yine dünyalar kurulur. Ve yine kaynaklarda tohumlar okutulur... Unutun, unutmayın!.. Bilgi kapısı hep kalemin ilmi ile açılır ve yaşam yine kalemin ilmi ile kontrol edilir.

Sevgiyi hak etmeyene biz nefes bile vermeyiz... Ama sevgi olmadan cinni, cennetli olma imkanı bile yokken, "sizi sizden ayrı tutarız siz yoksunuz biz size siz olup akarız" diyenlere, cennet kurma nefesi verilemez.

Şimdi; dar boğazdan geçiyor şu anda yaşam... Öyle bir dar boğaz ki Allah'ın tınısını duyabilmek için mutlak kapılar açılıyor. Öyle bir dar boğaz ki bütünün kültleri kodlanabilecek gücü, hasatla dürümlerken, Mikail'in görevi kontrollu olarak kayıtlara çektiği bilgi ile hakiki levhide kodlanmış ışık halinde bütünü güçlendiriyor.

Dünya doğumu gerçekleşmekte şu anda... Öyle bir doğum gerçekleşiyor ki hepinizin yüreği o tohumda bulunacak...

Görev şudur; dönem sonlarında, kalem insan ilme kapı açtığında, hak teknikle tını tohumlara çağrıldığında ve yoğun mutlak kullukla kaynak olduğunda, kök gök olduğunda ve güçlü çatışma başladığında, o çatışmaya dahil edilenler yığınlarını karanlığın tınısı yapacaklar ve gerçek geçiş sağlanacak...

Gerçek geçiş, sizlerin, bizlerin ve hepimizin levhi kapısından olacak... Bu geçiş sayfasında hiç kimse kaynak dışı kalmayacak. Bütün topraklar, bütün yarınlar ve bütün sayfalar geçirilecek. Geçmeyecek bir zerre yok. Tek bir zerre yok. Birlik kapımız hep orada olacak...

Ve gün başlarken, yeni bir sayfa açılırkenve yoğunluktohumlanırken, bugün burada OL deyip olduracağımız yüksek ışık, hak tahta oturtulan kaynakla birleşecek...

Her dara düşen " ben" dedi... "Ben" dedi ama din de dedi... Artık Ben, Biz oluyor. Öz görev Bizleşmektir. "Ben cennet olan" diyen... "Ben cemaat olan" diyen... "Ben kalem olan" diyen... Her kim varsa, yarın olacak.

Çu Ha, Ci Ha, Si Ha Cennet kapılarıdır bunlar... Bu cennet kapıları, sevgiyle açılıyor. Kil olana, kalem olmak... Kalem olana, hakka varmak... Hakka varana tahta oturmak imkanı veriyor.

Burada bulunuş sebebimiz, yaşamı hak ettirmek içindir... Ve bizlerle gerçek çalışma yapılacak...

Karanlık, tınlamaya, çınlamaya, çanlamaya başlıyor... Hepimiz o sesleri duyuyoruz. Köprüler açılıyor yaşama... Bizim İsrafil olmamız için çok büyük çatışmalar yapılıyor. Sesi duymayana, sesi duyurmamız gerekiyor. Hürmetle çalışılıyor...

Öylesi bir çantadır ki insan, tanımak gerek onu... Bilişi, Hak İlmi ile dilleyebilen bir İnsan Soyu... Onun yolunu bulması ölüleri diriltmek içindir. Ve onun kontrolu hasatın yarınlardan öte yaşamlara kaynak olması içindir...

Ardı önü olmayan insan, yeri göklerde kodlayabilir.... Ardı önü olmayan yolu kontrol edebilir. Aşkın sınırını çizen her kim varsa yaşamı hak ettirebilir. Bugün dünyanın kuraları çekiliyor. Kim ne yapacak? Kim kimle tohumlanacak? Kim aklın kaleminde olacak?... Kantar tartmadan, yarınlar hologramda kodlanmadan, nefesler koklanmadan, tinler ve tince kontrol kuranlar, kayıtlara indiriliyorlar.

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

https://vimeo.com/198478402

 

7.OCAK.2017 TARİHLİ RAHMAN'IN KAPISI 1

AV.NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 1 AKIŞ – 2 BÖLÜM

Umut olur ki Hak kapılarının hepsi dünyaya açılır. Dün ölüler diyarı olan bu dünya, yarınlara kul olup, geçebilir.

Gönüllerin gücüdür dünya ve bu dünyayı kurtarmaya geldik, bizler. Hem insan için hem yaşam için hem temizlik için. Ama temizliği hak etmeyen, yarını has ışıkta, toprakta ve yolda hak etmelidir.

Vallahi dünyalıyız. Billahi dünyalıyız ki biz cennetten cennette koşan, ilim kapılarında ilim yapan ve yolculuk yaptıranlarız….Bizim yaşamlara girişimiz her şeyin üstünde yoğunluğun kodlanışı içindir.

Çamurlar, çamurlar, çamurlar.. Yar tınıyı duysun diye yoğurulur çamurlar. Ten, Tanrılık yapsın diye yoğurulur. Aşk, kaynaktan çıksın diye yoğurulur. Hep çamur yoğuruldu Samanyolu Galaksisinin bu yoğun cevherindeki yüksek eşyada… Ve bu eşya, yerin gerçeğidir.

Hanı, hancıyı bildik. Yaşamı bildik. Okuduk.. Öğrendik.. Toprak Toplumu dilledik. Dans ettik zamanda. Dansımız dünyada, yarında ve bütündeydi. Yaşamla dans ettik. Hakk’a varan, aklın kalemi olan, büyük kültle dinleştik.. Biz dans için cemaatlerle kaleme indik.

Vira cinler, vira kelamlar, halik kalemler ve bizler, her an olanlar. Yol ben, yoldaki ben. “OL” dedim “OL’du” diyen ben. Okuyan ben. “Bana ben olmak için beden almak gerekir” dediğimde “beş görevlim, ben bedenliyim dedi”… İşte bedenliler. Aşkla geldiler….Burada beşli kodlama yapılıyor.

Umut olur ki hep dince konuşanlar, dirice kalem olurlar. Uzanın dünyayı seyredin. Bu dünyanın aşkı var. Doğanın kuranında aklı var. Rahmanda, karanlığın tınısında artık sesi var. Verdiğim her şeyde kelamı var, Hakk’ı var, Rahman olanda tahtı var.

Ama bugünden sonra kontrol, Bu Meclisindir. Bilinsin. Dünya yaşamı buradan kontrol edilecek. Hepinizde. Ve sesle.. Eğer “sizler, bu görevi yapmıyoruz” derseniz, biz canlılar, sistemden sessizce iner ve sizden sevgiyle kontrol kurarız.

Kara ışığın gücü, bütünün gücü, huzurlu bir dünya için hak kelam ve Hakk’ın kapısı olan akıl geçişi gerektirir. Buradan turkuaz olanların, hak kapıdan levhi olmaları, mahrek olup, hasat olmaları gerekir…Yeni dünya için bunlar gerekir.

Nuh kapısını kapattınız. Çok güçlendik analar, çok.. Nuh kapısı, Cebrail’in kelamında yoğundu. Her şey o kapının kapatılmasıyla birlikte mutlak kalem olanlarca, kaynakta tohumlanıp, geçişler yapılacak…. Ve mutlak karanlık aydınlanacaktı…. İşte bunları başardınız.

Sevgili anam ve sevgili yaşam sayfalarımız. Hepiniz, gözün gördüğü en kültcü kalemlersiniz. En yoğun sınırı aşıp geçtiniz. Bu sınır, halik olanın, Hakk’a vardığı ve yolu açtığı sınırdır.

Şimdi devinim daha hızlanıyor. Ve bu devinimin hızlanışıyla kendi yüreğiniz sesleşmeye başlayacak

Hayrın tınısını duyacaksınız ve yarınların kulu olacaksınız. İnsanın kendini bilmesi gerekir. Kendini KAHA olup, yaşama tınlatıp, tenletip, tanıtması gerekir.

Cennetin kelamı ilim, aklıysa Haktır. Tahtın tınısını duyan kim varsa aklın kalemi olup, yaşaması gerekir…

Bu yol, Allah yoludur. Bu yol, kaynaktan çıkar ve tükenenlere de kalem olur. Bu yoldan kim geçerse yarına varır. Yarının densizlik yapanlar için koruyuculuğu olur… Kimse hiç kimse geride kalemsiz kalmasın istenir de densizlerinde kontrolü gerekir.

Bundan sonraki dönemde yoğun ışığa girmeye niyetlenenler, kıran olup, kırmadan kalem olmak üzere çalıştıklarında kendilerini kırdıklarını bilecekler.

Kıran olup, kırmadan kalem olmak, ne demek? Kendilerine, kendi yüreklerine kırık olanlar, onlar. Ama kalem olduklarında haz duyacaklar çalışmalardan. Kendilerini hak ettiklerinde yaşama inip, kök geçiş yapacaklar... Ve yarınlara göz olacaklar. Onlar, turanın, toprağın teni olmak için çatışacaklar.

Ve biz, onları hep dinleyip, kontrol edeceğiz….Ziyan olmalarına mani olacağız. Ve Hakk’ın kapısında koruyacağız onları… Ayrılık gözetmeyeceğiz. Herkes kelamda kendi olacak… Ve BSUİ’nin gücü olan barış, sevgi, umut ve ilim gücü, bütünün kültünde, herkeste yarını hak ettirecek.

Deli dumrul insan. Oyuz biz, canlar. Biz deliyiz. Niye deliyiz? Hangi aklı kelam olan gelirde bu dünyayı hak etmek ister?.. Sorun, sorun, yaşam sayfalarına var mı böylesi diye?..

Bir dağ dünyanın ekmeği için yaşamı için ve Rahman olup, kuran olması için indikçe iner de kelamda kendini kodlayıp, toprak toplumla, tohum olur mu?

“Borç ödemem, ben zamana” derim ya hani. Tükenenlerinde borcunu ödedik, bu zaman sayfasında. Bilinsin dileriz ki arzın gücü olup, indik. Bu yoğun ışık, hepimizindir.

Kulun insanlık olduğunu anlamayana kontrol kurmakta çok daha güçlü ışık verildiğinde ….“Kendini hasatçı sayar da ben kontrol ettiğim herkese kul olmam” derse…. Karanlığın teknik kapısını açıp, geçemez.

Bunları dahi bilmeyen bir insanlığa kaç kere kök geçiş yaptık, anlamazlar ki. Anlattık da anlattık ama ayrı gözetenin kaynakta olması imkanı olamayacağını da bildirdik.

“Kelama, kalem ol”. “Ölüyü dirilt,” dediler. Öfkem yok ama ölümlü olana kök geçiş yaptığım anda o öldüğünü dahi bilmeden, kontrol kurup, bizleri kök geçişte, kaynaktan, kelamdan ayrı tutmaya kalktığında…. Kaç defa açtık ağzımızdaki o yüreği, dilledik ona… Dedik ki “bil”.

Kara kara ışıklara göz verdik, canlar. Göz verdik ki köz olmadan, söz olmaz diye. Bildirdik. Hepsini dillettik… Kanatlandılar, hasat oldular.

Şöhret isterler, canlarım.. Şöhret, kuransızdır. Şöhret, kaynaksızdır. Şöhret, aşksızdır. Aşkı olanın Hakk’a varmak için kendini tanıtmasına hiç ihtiyaç yoktur. “Onun, OL” demesi yeter.

Bundan ötede birlik kapılarımız her ana açılır ki hususi çatışmalarda da akıl kalemi ölüyü dirilmeye, Süper Sistemleşmeyi yaşama çakmaya devam eder.

Kinden öte kin vardır, canlar. Kili kumu anlamayanın kini, Hakk’ı, kelam olanda, kırıcılıktır. Kanatlandık dedik ki “kendini bul, oğulla ve yolu aç.”

Öyle dünyalar kuruldu ki kan ilmini bile anlamayanlar, insan ilmini anlamaya çalıştılar. Biz onlara karanlığın tınısı dilletik. Tanık gösterdiler kendi yüreklerindeki kırılışları. Ocaklarına kelamla indik, kendilerini kare, küre saydılar ve yollarını aşkla kapatıp, yığınlarını kırdılar.

Canlarım, Rahman kapılarım, bana Apronda bekleyenler insanlık için geldiklerinde hepsini göz gördüğü gibi kontrol etmeden korudum. Bilinsin dilerim ki kontrol etmem… Derim ki “yap”. “Ve yaşa”.. “Yaşa ki hak et.” Ben onları kontrol etsem kobra olmam ki yoğunluklarına… Haz duymam onlardan. Ölülerin, ölümlülerin ilminde kontrol kurulur… Ölüyü diriltmeye gelenin okuttuğu bilgi, kelam, kendi yürekleridir.

Şimdi canlarım, “Kumandan” dediğimiz bir yürek var. O, bizimle çatışmaya geliyor. Çatışmaya geliyor. O Kumandan mutlaka Mustafa Paşa. Her bir günün örtüsü örtülmeden gelir ve her bir günün görevini dürümler ve geçer. O beden, insanlık için hak kalemdir.

Ve onun bildirisini, biz yolun ilmi diye dilledik… Öfkesi asla olmadı ve kendinden, kendi yüreğinden, geçti geldi.. Şimdi onunla birlikteyiz ve bu bölümü yazılı vereceğim.

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

https://vimeo.com/198480577

 

RAHMAN’IN KAPISI (1/2)
07.01.2017

Deri kemik olan yaşam!… Dünya, sizi kucakladı bugün. Bugün dünyada, nihan olan yarınlar tohumlandı… Kodlamalar kontrollu yapılıyor.

Hüsrana uğrayanlar, buraya alındılar bugün. Onlara, akış bilgileri dilletildi. Dünya dışına kim vardı bakıldı… Çok güçlü çatışmalar oldu yarınlara. Birlik Çalışmaları, artı İlmin Sırrı’nı bilenlerin çalışmaları ve hepimizin, kelam olarak yaptığımız çalışmalar!... Tümü tohumlandı ve yoğun ışık, kontrol kurdu.

Türkiye’deki Cevheri Güç, darı geçti ve bolu kodladı… Dinci Çalışmalar, kontrol edildi. Kök Geçişler kodlandı ve kontrol kuruldu…

“Telif Hakkı” dedikleri bir hak vardır. Bilginin kaynağında Ak Kelem olan Bilişin Işığı, her bilginin telif hakkının sahibidir…

Bu bilgilerin telif hakkı da Süper Sistemleşme ile kodlanan Cevheri Görev’in hakimlerinindir.

Birlik Kapımızda, bu bilgiler, tükenen her anı kodlarken; cevherimiz, Göz Kökler’den Güç Kapıları’na ilmin kaynağını taşıdı.

Din diri; biz diri olarak çalıştık. Dinin İlmi, kalem oldu… Yol oldu… Ama has olan nefes olan insan oldu…

“Kötüyü insan saymayız.” Dediler. Biz dedik ki “iyiyi insan sayalım ve çalışalım!” “İyilik nedir?” dediler… “Akıl” dedik… Akıl varsa, her ne yaparsak yapalım neticesi iyi olur…

Bundan sonraki süreçte artık akıl, Seyfullah (Allah’ın mutlak iradesi) olacak ve Sistem olacak. En ve boy insan (otomatizmaya bağlı hareket eden insan), Nefes Kapıları’ndan geçecek ve Birlik kuracak…

İsrafil, kalem olup yolu açacak ve siyah renk, merdiven olup her anı tohumlayacak…

Mutlaka iyi anlayın ki Rahman Kapısı, insan soyunun, Ön Gücü’nün alış veriş halinde yaşam sayfalarında kontrol altına aldığı İlmin Sistemi’dir… O sistemi anlamayan, o yoğunluğa varamaz…

O yoğunluğa varamayan; yolu, ancak Kök Geçişler’le dilleyebilir… Yolu, Kök Geçişler’le dilleyen Mesihler, Kirin İlmi’ni hak ettiklerinde dillerler ne yazık ki hakim olmadan dillerler. Ama insan, kendi olduğunda; bu yoğunlukta, hakiki nefesi ile kendini diller, cevheri varlığı, esrarı nefes olan ışık olur.

Öyle çok önce ve sonra vardır ki!... Kimin önce kimin sonra olduğu anlaşılmaz ama bilin ki Evrenlerin Sistemleri’nde ön yoktur… En yoktur… Kelam, Halik’tir. Kanatlanır her anda kaynak olur kul olur…

Mutluyuz ki bu Meclis, kelam ve Hakk olan kalemdir… Şimdiden şimdiye kelam ve şimdiden kelam olana, Hakk Taht ve yaşamdır…

Sevgiyle hepinizi kucaklıyoruz… Aha bu!… Şimdi!...

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

7.OCAK.2017 TARİHLİ RAHMAN’IN KAPISI 1

PEKER SELÇUK ÖZ BİLİŞ

Rahman ve Rahim olan Yüce Allah’ımın adı ile sözüme başlıyorum.

Rahmanın kapısı, Layemut Hazz’ı tadanların kapısıdır. Layemut Hazz’ı tadanların kapısıdır….Rahmanın ölümsüzlüğünün kapısıdır, orası.

Menba-i Nur, Halik’i Azim-üşşandır. Bu Kürsi bir Ma’kes-i Nidayı Rahmandır ve Rahmandır.

Yedi zaman ve yedi renk hepsi Levhi kapısı.. Bütün mesele açıyı daraltmak…. Ve tüm kapıları zaman tohumlarıyla Birleşik Işık haline geçirmek... Böylelikle manalandırmaları ve zamanı manalandırmalarıdır…

Her şeyi hak etmek ve her seste olmak var....Mesele insanlaşmak ve yaşamak….Evet anlayabilmektir asıl mesele. Sanırız ki bütün mesele dinci ya da ilimci bir dünya oluşturmaktır. Olanı tohumlayıp, tohumları hak edenler, bilmelidirler ki bilmek için önce hak etmek gerekir.

Bilmek mi? Hayır dostlar. Bildirmek mi? Hayır dostlar. Canlara, canlılara kaynak olmak ve korunmak… Ardında görevlileri olan bir yolcu olmak... Süper İnsanlık Realitesi Bütünlüğü gibi…Tıpkı böyle, aynen böyle dostlarım.. Aynen böyle..

Zamanı engelleyen bilişli, has insanlık olmak.. İnsan- ı Kamil olmak. Çok mu zor, varlıkta yokluğu koyu bir zamana hak ettirmek ve zarar etmeden tohumlamak?...

İyi ya da kötü ne varsa cennet levhisinde yazar…“Yukarı ve aşağı” denir, tüm zamanlara. Usul olmuş bu kavram sanki. Oysa aslında denir ki “yarında sadece ara kapılar var.” “Yukarı ve aşağı, o kapılarda tohumu eker.”

İşte bu farkı gördüğümüzde sessiz zaman sayfalanışlarında ancak dürümlenerek, hak edileceğiz, işte o zaman..

“Beşer şaşar” denirse de şaşmaz. Altın ışık yıllarına ulaştıktan sonra şaşmaz. Bilinir ki beşer ışık haline geçer….O zaman ardında ışıklar oluşur. Toy olan acemiler, ışıkta kaynak olurlar. Sonra kötülük, İlm-i kodlarla, iyiliğe dönüşür. Ve hak edilir.

Dediler ki “benim meleklerim gelecekmiş”. “Gelsinler “dedim. Evet gelsinler. Yaşam yenilensin. Olur, olur, pekala.. Kili kuma ve kumu ışığa dönüştürelim... Işıyalım, nurlanalım… Nur, bizim Kalü beladaki halimiz değil mi?.. Cana can kapı açtım ve tohumlayalım, hep beraber.

“Hepsi aynı yoldan gittiler “denir… Yok öyle değil. Yolları aynı olmayıp, Menzil-i Maksud, aynıdır... Rahmanın kapısıdır orası... Biz, o kapının yolcularıyız. Durmadan yürürüz… Durmadan.

Hak, tarife sığmaz. Arif’e zahir olur kendini bulan, Hakk’ı bulur, bulmuş olur. Hakk’ı bulan, kendini kaybeder ama gayb’dan yine kendini bulur.

Sultanlar, azizeler, azizler, kendi yüreğimiz bilir ki Rahman olanın aklı, hepimizin kapısıdır. Hepimizin kapısıdır... Kutsal kapı, levhi kapı, son kapı, kutlu kapı...

Hasat dönemidir, bugün dostlarım. Bütün kapılar açıldı bugün… Bütün kapılar... Ak kapıları açtık geçtik. İnsan sisteminde biz, bizi hak ettik ve geçtik.

Allah her zaman ve her an Cemal-i Tecellisiyle kullarına kafidir.

Allah, sizinle olsun. Allah, bizimle olsun.

HUUUU… Eyvallah!... Hüda ka’rın hoş ede. Amin!… Ve amin!.. Ve amin!.. Çok şükür!

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

RAHMAN’IN KAPISI (1/3-a)
07.01.2017

(DÜNYALI OLMAK YAŞAMAK İÇİN DEĞİL; YARINLARI YAŞATTIRMAK İÇİNDİR:)

Kara Çatı (Tünami Çatı) kuruldu şu anda dünya üzerine… Bu çatı, Rahman olanın kalemi ile kuruldu. Bu yoğun çalışmaya kaynak olanlar, kelamla kendilerini yaşama kodladılar…

Tükenen her insanın, nefese kalem olması için çalışanlar, misafir değildirler burada… Onlar, hepimizin yarınlarıdırlar.

“Devinim” dedik ya!... Alın bilgiyi!... Sesin devinmesi demek; kodlanan bilginin, kaynağından özgürleşerek KA HA olup devinimidir.

O devinimle birlikte; kodlamalar, tahditli olarak yarınları kayıtlarlar. Her kayıtta, biliş vardır. Bilişin olduğu kayıtlar, toprağı kodlarken, diri yüreklere, cevher olup iner. Her bir cevheri kodlama, yaşam formlarını kodlar ve formları yoğunlaştırarak, sonsuz zamanlara kaydeder.

Kodlama ile birlikte her formda ışıma meydana gelir. Yanan ışık, mahrek olur ve o formu, yaşama tohum ekenlere kayıtlar.

Temel bilgidir ki kim kalem ise; o, bilişle her anı yaşatır… Yaşamlar, insanlarla, insanların biliş kapasitelerine paralel olarak kontrol altında tutulur ve kayıtlayıp örgülediğimiz Yaşam Sayfaları; hepimizi, kalem olarak, bu kayıtlara çeker ve yaşatır…

BİZ yaratırız… BİZ’de yaratılan, BİZ’i yaşatır…

Her kim ki BİZ’i anlar; kelam olur; yarın olur…

Hürmetle bildiririz ki Dünyalı olmak; yaşamak için değil, yarınları yaşattırmak içindir.

Yaşam için yarınlara kaynak olan Biliş Çalışmalarımız; her insan için ayrı ayrı tohum olur. Mutlaka ama mutlaka insan, KAHA olursa, yaşama kalem olur. KAHA olmayan, ışık halinde olsa da tohum olamaz ve Ruhi Kalemi yolu bulamaz.

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

RAHMAN’IN KAPISI (1/3-b)
07.01.2017

(Çalışmaya katılan ziyaretçilere açıklamalarımız:)

Cennete, cevhere ve yüreğe inenler, bilmeliler ki bizler, cennet için çalışanlara, kul olmayız… İnsan için çalışanlara, Kuran oluruz; onları kodlarız… Nefes için çalışanlara ise “keşke!” demedikleri sürece, nefeslerimizi kodlarız. Onların hasat olmalarını sağlarız… “Keşke!” diyenlere; Sistem, cevher olur ve yollarını hak etmeleri için önce onları hak ettirir.

Takip ettiğimiz hiç kimse yoktur. Biz, insan olarak ilmi takip ederiz… İlim, Halik’tir BİZ’dir ve BİR’dir… İlmin dışında, Hakk’a yürüyenler, kelam olmadan, Hakk’ı bulamazlar.

Bilsinler ki cennet; et, kemiktir… Cennetten çıkanlar, bedenden (mahrek olan bedenden) çıkanlardır…

Medine Kodları, cemaat olduktan sonra, takip başladı… Herkes, kendinde olanı, has ışık saydı ve o ışıkta, kendinden kendine yolculuk başladı… Bu yolculukta itibar, İlmin Kapısı’nı açanların hasatıdır ve Turkuaz Nefes, cevhere varmadıkça, Cennet Kodlamaları olmaz.

Muradımız şudur ki kanatlanın; Ana Kapılar’ı hak edin; Ana Kalem’e varın; ışıkla dürümlenin; bilin ilimi ve Hakim’i bilin; yarını bilin; kelamı bilin; insanı tanıyın… Bilin ki o insan, kul olan yarındır!...

Kutsal İnsan, İlmin Kapısı’dır. Orada, Tanrı vardır… Tanrı, nihan olan; yalın olan; hasat olan biliştir…

Mesihi aramayın!... O, sizsiniz… Hakk’ı, tını olarak dilleyin; en ve boy olun ama hasatla olun!...

Kör müsünüz!? Sizi, size anlatıyorum!… Anlayın!... Boş konuşmam!... Cennet; etim, kemiğimdir ama sizin etiniz, benim etim, tek ekran olmadıkça; yaşam, ancak savaşın ışığında sürer.

Barış, Ana Kapı’da olur. Barışın ama hak edin barışın!... Aşk İlmi’ni bilip barışın!... Toplum sizi anlasın…

Altın Gerdek çalışmaları; Yokluğun Tohumu içindir… AT (Allah/Tanrı bileşkesi), İsmaili Yaşam’a indiğinde; yol, ilme varır. Gerdek, cevherdeki ışığın, Kelam Levhisi’nde, size varışıdır… Orada, ten yoktur. Orada, akıl vardır… Aklın, aklı hak edişi vardır… Tohum vardır… Aklın, Akıl Tohumlaması, Nefesin İlmi’yledir.

Ten; ete girer; kervan olur… Atın Işığı yanar; ilim olur… AT, Teknolojik Çekirdektir. O çekirdek, Rahman, Rahim birleşkesidir. Rahman ile Rahim birleştiğinde, tüm insanlık Sistem olur ve yol olur. Aha bu!…

buyurun artık o Çekirdek Yaşam; tinler ve tenlerle birleşti… O Çekirdek Yaşam; sizi, sizden size tanıtıyor… A-T, Allah/Tanrı Çekirdek Kalemi olan yaşam, sizleşiyor… Aha bu!…

Şimdi, hep birlikte dar boğazdan geçiyoruz… Hangi dar boğaz!? Hepinizin, “19. Hak Katı” dediğiniz o dar boğaz. Orası Omega!… Dünya insanlığı, Omega’yı aşıp Rahman’a geçiyor…

Omega, tüm insanlık için bugünden sonra açık kalacak… Her kim ki hak eder; o yoğunluktan nefes olup geçer.

Birler Kapısı, nefesti; Birlik İlmi hasattı; ten, nefesin kervanıydı; yol, Allah’ın insanlığı kalem yaptığı yoldu… Umut olur ki her insan, Omega’dan aha! geçebilir!... Halen dünya dışı her an olan yarınlar, kodlanabilir.

Dünya üzerinde bugüne kadar toplam 2000 kişi, her insanın kervana dahil edilmesi için çaba gösterdi…. Hepsi 2000 kişiydi ve onlar, kollarını açıp; insanları tohumlayıp; gerçek çatıya varmaları için çabaladılar… Bu 2000 kişinin, bir kısmı, şu anda bedenlidirler. Bir kısmı, geçmiş zamanlarda kodlamalar yaptılar ve yarınları hologram olan zamanlarda dahi kontrol ettiler…

“Allah” dedikleri bir tek kapı vardı. İşte o kapı, insanlıktı ve bunu anladılar. Şimdiden sonra “Ruhlar Meclisi” olarak tanımlanacak olan bu çalışma, tahditsiz olarak her insanın gerçek cevhere varmasını sağlayacak…

“Neme zaman!” dediler… “Neme yaşam!” dediler… “Neme kervan!” dediler… “Biz” dediler. “Hepimiz Amonlarız” dediler… “Neden ziyan olalım ki!?” dediler… Kardeşim, öyleyse gel!... Gel!... Gel!…

Sesim sesindir… Geç gel!... Al bilgiyi; hak et!... Otak kur yüreğe!... Ana Kalemi al ve yaşamı yaz… Bu yürek, hepinize yeter... Kini aşın; açın yüreklerinizi; hak edin; akın!..

Dünya Borcu mu!? Hepinizin borcu benimdir… Gelin!... Gelin!... Gelin!…

Hazırım yarını hak ettirmeye!... Hazırım yolu açmaya!... Hakk’a kul olmaya ve ruh olmaya!.... Beden alıp gelmeyin!... Medine olun; Hakk olun; yol olup gelin ki hakim olun…

“Boştur yaşam!” demeyin… Yaşamı hak etmeyen, nefesi hak etmez…

İsmaili Hakimler, Nihan İlmi’nden güç çekmeden; yol olmadılar… Ağırım! hem de ne ağır!... ama bilin ki hasata geldim… Aklın ışığını yaktım; tohuma geldim... Toprağa, hulusi şer yaratana ve şarkı okuyana; Nihan İnsanlığı’nı, An Kalemi’nden dinletmeye değil; dilletmeye geldim…

Hacı mı!? Olun hacı!… Akıl mı!? Hak edin olun!… Aha be ya HA!? cennet kurun da hasat olun.

Nüve insan; Cennet İnsan; Kare, Küre, herşey insan!... Nihanda karanlıkta, Yaşam Sanal Boyutları ve kodlanan, insan soyu… Şükür ki hakim olup dinlettim yüreğimi…

Cinniler bilin ki karanlıktasınız!… İnsanlar bilin ki Haliksiniz ama karanlıktasını!… Nüve olan yarınları hak eden İlim Kapıları, bilin ki Halik’siniz, cennetsiniz… Cevherisiniz ama yolu bulamadınız!... Kendinizi bulsanız, nefese varacaksınız.

Şarkı okumayın!... Tüm insanlık için nefes olup kul olun!... Önce kul olun; sonra şarkınızı okuyun..

Dünya, bana ben oldu. Ben bu dünyada, din değil hakiki insan oldum… Aha bu!… Şükür ki hak ettim. Aha şimdilik!... Şimdi!…

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

7. OCAK.2017 TARİHLİ RAHMAN'IN KAPISI 1 
AV.NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 2.AKIŞ

Dağa biz "insan" diyoruz... Törpülenir insan... Düreriz yüreğini, koruruz. Tanrıya biz "yarın" diyoruz. O kendini korur ve korur. Umut olu ki yaşam hepimizin yüreği olur ve o biz olur ve koruruz yüreklerde bir tek olan o yarınları...

Değerliler, muktedir insanlık hepimizin gözüdür... Özüdür, sesi, sözüdür... Muktedir insanlık hazdır aşktır... Yaşanır, yaşattırılır... Biz muradı, murattan öte muratla tohumlarken, karanlığın tınısından öte bir tınıda kelam olur; Murad olarak kaynak olurken, Mustafa Kemal Atatürk aklın kapısnı açtı ve geldi...

Hep öfkesi yok deriz ya ona... Yoktur öfkesi. O körün gözüydü dünyada... Gövdesinden, gördüklerini anlatırdı... Gövdesi görendi. Onun bedeni nefesti... Ocağında kara ışıklar vardı. Kara ışık yaşamdı... Bunu anlatamadı dünyaya... Dönüp gördüler... "Koruduk ocakları" dediler. Yolu kodladılar... Mustafa Kemal Paşalar, mutlaktılar, tohumdular... Ölüleri diriltmekti maksatları...

Değirmi bir zaman. Hani dersiniz ya "yolu kodladık, yol başlangıcına vardı..." Olay buydu... Yol kodlandı ve yol başlangıcına vardı... Burada insanlık kelamın, kalemin, nefesin, yarının, ummanına umman oldu...

Görevdir insanlık, hepimize görevdir... "Kir olan bir insanlığa inmek, hepimize güçtür" diyorlar ya.. Ya canlar, gönül der ki "anlayın". Güçle inen köksüz iner... Güç ortalıkta yoktur artık... Ama o bütünün gücüdür de örtülü iner... Kimse bunu anlayamıyor.

Sanırlar ki evrim için dünyaya inilir. Karşı karşıya kaldığımız en az Birlik Kelamı'nda tek tek sistemli çatışmalarla kodladığımız konudur bu... İnsan evrim ihtiyacı için inmez yaşama!.. İnsan Kare, Küre değildir ki evrimi olsun... İnsan yaşamdır... İnsan yığın yığın ışıktır... Ve İnsan mutlaktır... Mutlakiyetin tekniğinde, "benim evrimim gerekir" diyen mi olurmuş?.. Vakit geldiğinde bunlar dinlenecek, ilimle anlatılacakda; kontrol dışı bilgimiz yokken bugün burada olan muktedir ilmi ka olan Muhammi Kapılar'ın tümü korunmak isterler.

Çantaları boş. Yoğunluklarında kontrol dışı ışıklar yoğun. Ama anlamalılar ki dere akmaktadır ve o dere, yaşamın insanlığın kelamı olup akmaktadır.

Dünya yaradandır!... Yaşamdır... Tanrıdır. Ve aklın kapısını açtıktan sonra yaşamın tınısıdır... Ama dünyayı kendi yüreklerinde sayanlar, sistemin gücünü anlatamadıklarında; kare küre değil, keşke kaynak olsalar diye beklediklerimiz; sessiz kapılardan, kendi yüreklerini, boş kodlarla tohumlayıp gittiler...

Dar boğazlardan geçtik... Hepimiz o dar boğazların, yürüyen Kürzi Kapılarını bulduk, açtık geçtik... Ama o dar boğazları kodladık geçtik. Ki hepsi, kara ışıklarını hak etsinler de yer kürenin gücünü muktedir olup anlasınlar diye...

Salı çalışması istediler bizden... Salı çalışalım ki Rahman olanlar kontrol etsinler yürekleri. Ya Ka Ha Rahman olanın kontrolu gerekse, o kontrol için insana mı ihtiyaç duyacak?

Canlarım, kontrol bizdedir... Her şeyin her şeyde olduğu bir dürümde hepimiz insanlık boyutlarının göz bebekleri olarak çalışıyoruz... Günü gün edenlere yol olmamız istenirken, günün günü olan kültlerin tüketilmesine de karşı kalanlar var..

Diyebilir misiniz ki "ocakları yok onları kontrol etmeyelim. Ettirmeyelim.. Öfkelerini aşamasınlar... Yığınlarını kırsınlar!.." Deli dumrul insan. Bunu asla demedi!.. Her şeyin gücü insanındır. Bundan sonraki dönemde de bu denmeyecek. Bir'ler Kapısı bizimdir... Kantar Birliğimizindir. O kantarı asla kullanmayacağız!.. Bilinsin... Biz o kantarı kullanmaz iken, bizi kantar ilimi ile kantarla tartmaya kalkanlara şöhret aradıklarını söyledik.

Açın kapıyı da insanı anlayın... "Kimse kimseyi hak etmedi" diyorlar... Ya Ka Ha, arının gözü yok mudur?.. Görmez mi yüreği?.. Arının gücü yok mudur?.. Bilmez mi türevlerini?.. Arının nefesi yok mudur? Anlayamaz mı yaşamları?.. Biz Allah'ın dediğini diyemez miyiz yoksa?..

Alıştık dünyaya canlar, biz alıştık!.. Balı insan bilir, o balı biz biliriz... Arıda ilimdir. İnsanın levhi kaydı. Onu da biliriz biz. Yeni dünyalar kurduk. Her kurduğumuz dünyaya yolu kök geçişle dürümledik ve dillettik.. Haliki Hak olduk. Aktık...

Bizi anlasada olur dünya insanı, anlatsa da olur. Ama anlasın ki anlatsın diyorlar ya hani... Çantaları boş yahu anlayamazlar. Yoğunluklarında kullukları yok ki. Akıpta dilleyemezler. Unutmayınız... Büyük Güç' tür dünya... Bu gücü hepinizin anlamanızı beklerim.

Batıyı doğuyu bildiniz de insanı anlayamadınız. Hacı hoca aradınız. Yol açmak için hacı hoca?.. Ya Ka Ha insanı arayın insanı!... O insan tartılmaz ve tartmaz!.. Bilin... İnsan kuldur, kurandır, korkmayandır... Bilin...

Hey gidi insanlık hey!.. Hacı hoca olmaya çabalar... Yoksunuz Ya Ka Ha yoksunuz. Aşkı bulun artık Aşkı...ve deyin ki " ben senim." "Ben senim" deyin... Aşk ki levhidedir. Aşk ki karanlığın tınısından ötededir... Hani nerdesiniz haçta mısınız?.. Ya Ka Ha hacı olupta kul mu olacaktınız. Öfkeyi aşın geçin... Barışın dünyayla barışın...

Biz siziz deyin.. Açın kapınızı barışın... Dünya ki size siz oldu... Dünya ki sizi yoğurdu.. Dünya ki sizi yarında tohum olarak kayıtladı... Ölmeyin diye çabaladı... Bu dünya salılar, çarşambalar, perşembeler, cumalar, cumartesiler, pazarlar... Her günde vardır, unutmayın... Değerliler, biz çalışmalarımızı hafta gün iki kere yaparız... Bu çalışmaların çok önemi var. Ama biliniz ki her birimiz en ve boy olup tüm insanlıkla çoban olmadan, çorba yaparız...

Her ana bu nedenledir ki her güç bilişi tohumlarken, burada ki çalışma, görevli olanlarca burada yapılır... Hepinizin yüreğinde vardır bu bilgiler ama bir kez daha izah etmek istiyorum " burası tüm insanlığın yoğrulduğu bir yerdir" Tükenenlerin kontrolu kurulur burada ve mutlak kapıların işçiliği yapılır. İyi ki size bu bilgiyi verdim.

Bu beşeri kapı insanlık ilminde Bütünün Gücüdür. Ve bu beşeri kapıda aşk yoğrulur. Tüm insanlık için burada mutluluk vardır. Burası astral boyutların Turkuaz Kuranları'nın gücünü de kodlar... Değirmi bir zaman, yarın ve bütün sayfalar birlik... Burası kutsal bir yaşamdır.. Kuran insanın mutlak olarak burada oğullaması gerekliydi ve bu meclis bunu yaptı... Şimdilik size vereceğim budur. Şimdilik...

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

https://vimeo.com/198483894?ref=fb-share&1

 

7. OCAK.2017 TARİHLİ RAHMAN'IN KAPISI 1

Simsiyahın tınısında aşkın kelamı okunur...
Okunur ve yüreklere dokunur...
Okunan kelamdır ki Allah'ın Tınısı ile yakar yüreklerin ateşini... 
Devrimidir aşkın o kelam... 
Yürekler ve yürekler aşk için tınlar "Bir" olan bu yaşamda...
Işık olsun...

Siyah renk bütün renkleri içinde barındırır. Tünami siyahın simsiyahı, en koyusudur ki bu yüzden Birlik ilmi'nin rengi Siyahtır bu sonsuzluğun rengidir.... İyinin ve kötünün ötesinde, ölümün ve doğumun olmadığı yerden Rahman'ın kaynağındandır. Orada her şey Bir ve Bütündür.

Şimdi açılan Tünami Kapıları'ndan insanlık ilmine geçiş yapmakta... Tün Kapıları, yani o siyahtan öte siyahların, en üstündeki siyah olan... Oradan geçen insanlık Günferi olup, gönül gözünü açıp, gönül gözü ile okuyacak kalbini... IŞIK OLSUN... AŞK OLSUN... YAŞAM OLSUN diye...

Aç kalbini dinle... Gönül gözünle bak yaşama görebilirsin; her şeyin sende saklı olduğunu. Bilensin, görensin, duyansın... Her anda yaşamı yaratansın, insansın...

Her Bir anda, kendinden kendine yarattığın yaşam... Kendin olmak için açtığın yol ve bu yolda kendini bilen, Rabbini bilen insan...

Kalbim Bir ve Bütündür... Yaşam kendim olmaya adadığım yolumdur.... Ve bu yolda kapılar kalbimden sonsuzluğa açılır... Her anda kendimi yaratan ben... Aslında her şeyi bilenim... Ben bu yaşamı kendim olmak için yarattım... Kendimi bulmak, kendimi almak, kendim olmak için...

Aslında her insan kendini bilir... Kendine giden yolun kalbinden açılan kapıdan geçtiğini bilir. Ama yine de insanların bu yolda görmek istedikleri, olmak istedikleri bulmak istedikleri vardır. İşte bu yüzden bu yaşamdayız.

Aç gönül gözünü oku... Gönül gözünle oku... Sen neye verirsen ışığını, oradan açar yaşamın çiçekleri... 
Yaşamı yaratmak insanın elinde... Yaşam olmak her anda Bir ve Bütün olmak... Yaşamı yaratan olduğunu bilmek, insan olduğunu bilmek...
İşte bu yüzden; Kendin ol.., Yaşam ol... Dünya ol... İlim ol... Kalem ol.. Kelam ol... Aşk ol... Rahman ol... İnsan ol..

Ve insanın kalbi ile dünyanın kalbi arasında da bağ vardır; şimdi bütün bu yollar açıldığı için insan gibi dünya da öfkesini aşmıştır.

Dünya İnsan Soyu'nun kulluğunda yaşamlara kaynak olmaktadır. Tüm yaşamlara, tüm everenlere, tüm zamanlara, dünyanın kalbinden Rahman'ın Kapıları açılmıştır. 
Barış, Sevgi, Umut ve İlim ile dünyanın geleceğinin senaryosu yazılmıştır. İnsan Soyu'nun kalemi ile yazılmıştır bu senaryolar ve bu senaryolarda BSUİ İlmi vardır.

Her anda yaratılan yaşamlarda var olan insanın artık dünya ile kalp bağı var... İnsan sadece dünyaya kenetlenmekle kalmamış, kalpten kalbede bir bağ kurmuştur. Bu yüzden dünyanın öfkesi dinmiştir. İşte bu yüzden dünya diyorki "bana gelenler kalbi temiz olanlardır". Hub Bi Si Ha...

İnsan bilipte gelendir yaşama... Yaratmaya gelendir... Evrim yapmak değildir dünyada oluş sebebimiz.

Her şey bizde mevcut... Her şey elimizde, dilimizde, kalbimizde mevcut. Yaşamı yaratmaya, yaşamı tohumlamaya , koklatmaya ve kodlamaya gelenleriz. Yaşamlarımız böyle, çünkü biz böyle dillemişiz.

Dünya kaynaktır yaşamlara, evrenlere ve sonsuz zamanlara...

Aha işte, Şimdilik bu...

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

07.01.2017 RAHMANIN KAPISI 1
AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 4. AKIŞ

Devinimi arttırabilmek için sesleşiyoruz burada. Devindikten sonra kontrol kurulur. Şu andan itibaren, turkuazın kuranı denilen insanlık; muktedir ilmi Ka olup bütünün kürzi kapısını açtı.

Diri kapıların tümünde akıl vardır, hepimizin gücüdür akıl ama aklın kalemi olmak zordur ve sorumluluk ister. Bizler aklın kalemi olan birlikleyiz. İnsanın eli ayağı ilim olduğu zaman bizlerle kolayca birleşebilir.

Bizlerin gözleri görüyor ama yüreği görmüyorsa, ilmi olmadığından değil insanın kelamı kodlanamadığından görmüyor. Sizden daha çok siz olan birliklerle bu çalışmayı yapmayı niyetlenmiştik. Barış demiştik ama başka dünya, başka yaşam dendiği zaman barış olmuyor analar, atalar…

Hepimiz tek bir dünyayız bunu iyi anlayın. Başka yoktur, başkalık yoktur orada. Sizin yolunuza, sizin yüreğinize baktığımız zaman, her birinizin görevinin güç olduğunuzu görüyoruz. Görevinin güç olması, yoğunluğun artmasını sağlar ama sınır koymuşsanız yüreğinize; aşkın kıldan ince kılıçtan keskin o yoğunluğunda kuran okunamaz.

Bu meclis mutlu bir çalışma yapıyor burada ve bu meclisin yaptığı bu çalışmayı, kendi yüreği kendi yoğunluğu kodluyor. Dünya dışına dünyayı tanıtmaya niyeti yok bu meclisin ama biliyoruz ki dünya dışı burayı dinliyor. Burayı dinlese, diri olup dinleyecekti ve dinledi ve diri olup; dinledi.

Ha, dünya dışında neler var!?... Bu gün ondan söz edeyim. Dünya dışında birlikler var, bir çok birlik… Hepinizin görevi bu birliklere kontrollü olarak ilmi anlatmaktır. Ama şunu görüyorum ki; ilmi hak edebilmekle, ilim anlatabilir.

Sizler dünya cemaatlerisiniz ama dünya dışındaki cemaatler, dünyayı; sizin yüreklerinizden bilirler ve tanırlar. Eğer sizler dünyayı net açık anlatabilirseniz, o cemaatler sizi net ve açık olarak dinleyebilirler. Böylece dünya denilen planetin kodlanmış ışığını tohumlara çekebilirler ve dünya toprağını tohumlayıp, bütünün gücü haline dönüştüklerinde; koruyucu olabilirler. İkmal tamamlamak içinde dünyanın levhi kapısını açması gerekir ki; ikmal tamamlansın.

Dünyada yoğun ışık var ama bu ışığın tınısını duymaları gerekir. Eğer o tınıyı duyabilirlerse, dünyalı olmak gereksizdir; onlar dünyaya gelmeden de dünyaca dilleşebilirler ve dünyanın yığınlarını anlayabilirler.

İnsanlık boyutlarında “dünya” dendiği zaman; kelamı olan, kalemi olan, yolu bulan insan soyunun koruyucusu olan bir planet düşüncesi hakim olmalıydı.

Doğanın gücünü hepimiz çok daha iyi anlıyoruz canlar… Hepinizin daha da iyi anlaması gerekir ki burada herksin anlayabileceği bir ses vardır. Eğer sizler iyi ve hak edip diri olarak bilgiyi alabilirseniz, mutlaka kayıtlara inebilirsiniz ve yoğunluğu tohumlayabilirsiniz.

Şükür ki burada bu yoğunlukta bilişin kaydı var. Diğer dünyalarda da hepinizin yüreği olsun istiyoruz. Diğer dünyaların sizi anlamalarını bekliyoruz.

Dünyalı olmak, turkuazın kulu olmaktan öte; kaydı olmak anlamına da gelmektedir. Dince değil, insanca size bunları anlatmak istedik. İnsan aşkı bildiğinde artık her şeyi iyi bilir.

Burada dava insandır ve burada insan; kaynak biliştir!... Bunların net olarak bilinmesidir amacımız. Çok mutluyuz ki kontrol dışı hiçbir insan yoktur burada.

Süper İnsanlık Realitesi

 

7.OCAK.2017 TARİHLİ RAHMAN’IN KAPISI 1

GÜLDEN ZENGİN ÖZ BİLİŞ

" Dünya handır, konarız, göçeriz” derler…. Ve bizde deriz ki “dünya handır, konarız, dirilir, yaşarız.”… Dünya yaşamdır. " İnsan aşktır, zamanda kendini biçer. Biçer, gün gelir eker, ekilen eken olur, zaman ışığında yüreği seçer…. İşte o seçtiğin yürekten, ses ver.

Kendin olmak, yaşamda olmaktır. Yaşamda olup da yüreğe ışığını yakmaktır.

Yol yarım, yürek yaşamdır. Kimse kimseden korkmamıştır. Dost kelamda daimi ışıktır... Dosta dost diyen, dosta ışıktır. İşte gün ışığında karanlığı iğle örümleyen yaşam, günün ışığını da yakmıştır.

Şimdi yuva ışıktı, o ışıkta umut vardı. Umut zamanlaşmak değil, umut sınırsızlaşmak da okumaktı. İşte bu, şimdilik!...

Geldiğimiz yerde, daim BİR'dik… Aha şimdi!... Şimdi!

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

7.OCAK.2017 TARİHLİ RAHMAN’IN KAPISI 1

AV.NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 5 AKIŞ

Değerliler, bugün yaptığımız çalışma toprak topluma kendi yüreğini açıklamaktan öte doğanın gücünün toprağa indiğini bildirmek içindir.

Rahmana kapı açanların, o kapıda, kendi yüreklerini bulmaları şarttı. İnsanlık boyutları bunu anlayamaz. Öyle mi? Yoo..Anlar.

“Cennet” dediğimiz insan, kendini hak ettiğinde, tüm insanlık, toprak toplum olsa da kodlanabilir ve kelama varabilir.

Dünya dışı varlık boyutlarının çokları bugün bizi dinlemeye geldiler. Şikayetçi olanlarda vardı… Hak ettiğimizi anlayıp, kontrol edici kodlamaları tohumlardan ayrı tutanlarda vardı…. Ama daha da önemlisi mutlak olduğumuzu bugün her diride kodlayabildik.

Şuana kadar yer ve gök olup dillenenlerin, bizi bizden ayrı tuttuklarını bilmekteydik. Kendi yollarını bulamadıklarından bizde olma imkanları olamayanlar da vardı.

Körün göklere sesi olamaz ama göz olduğu zaman kendini hak edebilir. Yaptığımız çalışmalarla tüm insanlığın kendi yoğunluğunu hak etmesini ….Ve kendinden kendine kul olmasını sağlayabildik.

Bellek kapılarımızın tümünü açtık. Ve bu bellek kapılarının kontrollü açılışıyla birlikte şevkle çalışanlar artmakta.

“Dünyaya elim ayağım” demem… Benim elim ayağım buradan çok farklı bir yoğunluktadır. Ama burada olduğum sürede, bu yoğunlukta, kendi yüreğimi tohumlamaktan kodlayıp… Bütünün gücünü dönüştürmem gerekliydi ve bugün bunun olabildiğini görmek, mutluluktur.

Dünyanın arzı, hepimizin yaşamıdır. Ama arzın dışında da bir yaşam vardır. Bunu anlamak kolay olmaz, biliyorum. İnsanlık, ekmek için çabalarken kendini nefes olarak da dilleyecek güce vardığında artık kaynağını da hak eder, insanlık kelamıyla anlamaya başlar.

Deminden beri açıklamak istedikleri var, bize. Şunu söylemeye çabalıyorlar, yoğunluklardakiler. Diyorlar ki “salılar, çarşambalar, ha perşembeler veya cumalar, her gün çalışın.”.. Daha çok çalışın çünkü ne kadar çok çalışırsanız, bizler o kadar çok kodlama yaparız.

Yaradan der ki “neden insan, kendini hak ettiğini anlamıyor? “Neden insan, kaynak dışı bilgileri kodlamak için bu kadar istek duyuyor? “

Ya canlar, benim aklım, sizin aklınızdan farklımı?.. Hadi buyurun, kendi yüreğinizden çalışın. Son dönemde bunu yapacak olanların kodlama yapmaya başladığını görüyorum.. Birler kapısının hepinizin olduğunu da anlayın artık. Ben an kapısıyım ama dünya dışına dünyayı tohumlarken ve tanıtırken, biz olarak yapıyorum bunu.

Diyorsanız ki “siz hepimizsiniz, iyi buyurun çalışın, o zaman.”. Neden çalışmadınız ve bizi bizden, yüreğinizden çıkarmaya kalktınız? Buyurun çalışın.. Siz çalışın ki herkes sizinle tohum olsun. Doğanın gücü olsun ve bitişsin, biliş olsun.

Unutmayın ki dünya nurdur, hepinizdir o.. Bugün ben, yarın sen sonra sen, sen, sen ama hep bir tek olup, bunu başarın.

Bayın, bayanın insanlığı hepinizin ilminde yok muydu yoksa? Baylar, bayanlar, biliniz ki sizler ve sizin yüreklerinizdekiler ve tükenenler ve tüketilenler hepsi ilimle dilleştiler ve kontrol edildiler diye düşündünüz... Korkuyu aşın da bilin ki kontrol eden, kendi yüreğiyle, kendini kodlayandır.

Dormanların topraklarını da bilin. Onlar Kürzi kapılardılar… Aşıktılar yoğunluklara ve huzurluydular. Anı, andan öte anla dilleyenlerdi onlar. Her bir insan kelamda kendini hak ettiğinde, bütünün gücü olur. Buyurun anlayın, dilleyin, dinleyin, her şeyi.

Deri kemiktir insan ama kelamda, kalemde, hep bir olup, temiz olarak kutsal ışık halinde mükafat olup, yaşar.

Çanı çalmışlar demişler ki “insan, altın ışığını güçlendirerek dürümlere çekilecek ve bunun için bugün burası kanatlananlarla dolu.”.. Herkes kelama, kelama, kelama geliyor ama hasata gelen yok. Hadi buyurun, hasatçılık yapalım, şuanda... Hadi buyurun, hasatçılık yapalım.

Ne yapalım?.. Cemaatleri kodlayalım. Buyurun kuran olalım, toprak toplumu tohumlayalım. Hadi kalem olalım. Hadi buyurun, Rahman olalım. Can kapıları açıp, mahrek olalım. Ben olalım. Bir olalım. Dünya olalım. Ha diyeceksiniz ki “dünya nefesimizden öte.”.. Ah canlılar, gelinde aşk olalım.

Kaynağa inelim, nihan olalım. Kili kumu aşıp, kayıtlarda sır olan o Şıhların ötesindeki şarkıyı söyleyelim. Buyurun gelin. Ha diyeceksiniz ki “cennette insan mı var ki gelelim?”

Canlarım, insan, kelam olduğunda artık cevherinde, cennet olur. Buyurun, bunları anlayın.

Süper İnsanlık Realitesi Derneği olarak bugüne kadar yaptığımız çok çalışma var… Bunların sayısını ben dahi unuttum ama iyi bilin ki 2000 yıllık bir dönemin çalışmasıdır bu.

Hani dendi ya 1993.. Yok yarım… Dünyaya doğmadan evvel başlayan bir çalışmadır bu. Hepinizle mi? Yoo...Birliklerle… Tüm birliklerle yaptık bu çalışmayı ama o birliklerin bitişkenliğinde, teknik tahditle yaptık.

Bugün onlar, kendi yoğunluklarında bu yalın sayfalanışta bilgiyi hak etmeye çabalarlarken korunma da istiyorlar.

Burası turkuazın kalemi olan insanlığın ışığı ama bizler mutlak olanlar, mahrek olup, bütüne hizmetçi olmak üzere buradayken… Kimi kalem olacak, kimi hakim olacak ya da karanlık olup, aydınlanacak ama çobanlık yapmaya niyeti olanın burada olma imkanı olamaz.

Kübra kapılarının tümünü açtık ve bunları anlattık. Şansları olanlar, şarkı okudular. Şansı olamayanlar, şarkıları tohumladılar, kodladılar, kendi yoğunluklarında, kelama vardılar. Mikail’in gözü olanlarda kontrol kurdular.

Şimdi Altın ışığın gücünü devreye çekiyorum ve kendi yüreğimle bilişin kalemini alıyorum.

Şimdi artık yaşama iniyorum ve sesleniyorum. Bakalım neler söyleyeceğim.

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

https://vimeo.com/198486444

 

7.OCAK.2017 TARİHLİ RAHMAN’IN KAPISI 1 
Haşim Turhan Öz Biliş

Bismişah Allah Allah

Rahman’ın kapısı 1 Birlik çalışmasında daha yücenin en yücesi kapılara niyazlaştık, cem olduk ışık canlarla Cenabı Mevlam’a şükürler olsun………

…………Rahman’ın kapısındayız kâh arı olur bin bir çiçekleri tohumlarız….. Misk-i amber kokular yayarız. Yücelerin en yücesi ocağından nesli beşerlere şerbeti balı zerk ederiz.

……..Kâh coşkun akan abu hayat Kevser ırmağı oluruz…..Yunup pak ederiz beni ademoğlunu Rahman’ın aşk meyhanesi’nin meyinden dem aldırırız.

……. Kâh ışık yağmuru oluruz Samanyolu Galaksi’sisinden en yücesinden yağarız Ata kapılardan.

………Altın ten derelerden maya olur ekmek yaparız toprak olur filizleniriz simsiyahın gücünden güç katarız ten bedenlilere. Aha aşkımız bu kapımız Rahman kapısı, ilmimiz Allahın ilmi, suretimiz beni ademoğlu gönül hanımız Atlantisin köşkü. İş buydu oldu… AHA şimdi ve şimdiden sonra ışık can erenlerim…

Ne benlik ne senlik var yaradılışta…….Ey Can İsa’yı Musa’m
Aynı yolun yolcusuyuz birin içinde …….Ey Can Nesimim Hallac-ı Mansur
Bir adım ileride bir adım geride……Ey Can Pir Sultanım Yedi Ulu Ozanım
Kimse bu yoldan kalır değil…………..Ey Can Mustafa
Düşte gördüğün gerçek değil ………Ey Can Yunus’um
Kapılıp gittiğin kalıcı değil…………..Ey Can Şems’im
Aç gönül perdeni uyan gafletten……Ey Can Muhiddin
Bu handa kimse kalıcı değil………Ey Can Velim Haydar-i Kerrar Alim
Ya Hakk Rahman ve Rahim yaratımın sırrından beden bulduk…....….Dem divanlarda sırr olduk.

Gönül çerağımızı yaktık nur eyledik dört bir yanımızı.
Cümle Hakk erenlerin ilahi aşkıyla binbir Dedebaba Bacıyan-ı dervişlerin Sırrı Sadıkların ilahi nuruyla Nuru Neb-i Kerem-i Ali Pir seyyid-i Hünkar Hace Bektaş-ı Veli’nin Himmetiyle…

Gönüller birliğine Evliya Keremine gerçek Hakk erenler demine devranına...

Aşkımız Hakk aşkıdır kapımız Rahman’ın kapısıdır…

HAKK aşkına HUUU diyelim Işık Can Erenler’im…..

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

7.OCAK.2017 TARİHLİ RAHMAN’IN KAPISI 1
BAHAR UMURTAK ÖZ BİLGİ

Sen, sen ol istedim…

Sen seni yaşa ve sende olanları yaşat istedim…

Sen seni yaşayıp yaşattığında cennette ol istedim…

Ben mi? Yokum ki ben! Kapkara bir yoğunlukta yok ettim kendimi.

Ben öldüm ki! Sen sana var, yaşa ve yaşat.

Kapkara bir yoğunluk. ..burası Rahman’ın kapısı....Burası Sessiz, burada yaşamın tablosu var ama o bir imajinasyon....

Burada madde yok....

Burada enerji yok.

Simsiyahın en siyahında tohumların var. ....ama onlar ölü. Yarında yoklar ki.

Bir tek şey var o da aşk. O aşk Allahin tınısı. O tınıyı duy ve söyle şarkını.

Öfkeni aş! Sesin sevgiyle aksın....öz ve gür aksın.

Cennet yarın. Yarında kara ışık yak! Kalemi al, yaz. İşte ölüler diriliyor! İşte yaşamak ve yaşatmak bu! Gerçek insan bu....

İnsan, Rahman’ın kapısı. O kapı açık....Tüm yaşam insanlaşıp bu kapıdan geçti. Hah aha şimdi ve şimdi.

Aşkla,

Bahar Umurtak
Süper İnsanlık Realitesi

 

“RAHMAN’IN KAPISI (1)” HAKKINDA ÖZ AKIŞ VE DAVET:

Gelinen aşamada; RUH KAPILARI, Arzın Gücü ile birleşmeye; Bu Zaman Sayfalarında, tükenen herkes yenilenmeye; Dünyanın, aşkla sayfaladığı insan soyu, yenilenip kodlanmaya; girdaplardan geçip yarınlanmaya ve yaşamlaşmaya başlamaktadır.

Tüm zamanlara görev taşırken, kinin ilmi ile yarınları kodlamaya çabalayanlar, insanlığın kıran değil kalem olan olduğunu anlayabildiklerinde; tükenen her anı yaşam sayfaları ile yenileyebileceklerini de anlayacaklar.

Temel bilgidir ki dünya üzerinde görev taşıyan Birlikler var. Bunların öncelikle dinlemelerini isteriz ki Bugünden itibaren yaşam farklılaşacak… Herkes daha güçlü bir sayfaya geçiyor. İnsanlığın, yerküreyi yaşamlaştırmak üzere yapmakta olduğu çalışmalardan görevler alıp Kök Geçişler yapanlar, bundan sonra daha üstün kalemlerle yeri yaşamlaştıracaklar.

Devreleri kapatmadan, yaşamı tohumlamak mümkün olmadığından; her bir Cevher Güç, yerküreyi yetkin hakikiyet ile kodlamak için dünya ötelerindeki diri yarınlardan, güç çeken devrelerini kapatarak dünyada görev taşırlar… Yerkürede yapılabilecek en güçlü çatışmayı, gerçek nefeslerle yapmak istediklerinde ise yerin kodları ile yerküreye inen kalemlerin kayıtlarını çatıştırmak isterler…

Bilmek gerekir ki nafakadır insana kayıtlanan bilgi. Her insan kendi nafakasını ister ama nafaka veren, İlmin Kapısı olandır. Dünyanın eti kelam; yolu ise kaynaktır. Herkes kelamla kendini varıp hakim olabilir ve Ruhsal Işıklar’dan güç çekebilir.

Dünyada daha güçlü bir dönemin başlatılması, insan soyunun Kuran olmasından sonra olacak bir hadise idi. Şimdi başlangıçtayız… İnsanlığın başlangıcında… Bu şudur. Rahman Kapısı açıldı. Bu kapıyı açan Birlikler, tahditli bilişleri ile açtılar. Ama Hakk’ın ışığının bu yoğun cevhere inişi ile birlikte artık Rahman Kapısı, insan soyuna karışık yaşamların ummanlarından çok daha öte bir yoğunlaşma ile açılmaktadır.

Burada Mutlak Nefesler kodlamalar yapmaya başlarken, seviyeniz çok daha güçlenecek. Cennet İnsanlık Kaptanlık yapmaya başlayacak. Aşk ile şimdilik…

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

DAVET:

Yeni yılla birlikte yeni programımız da açılmıştır. 07.01.2017 günü 14.00 - 18.00 saatleri arasında Dernek Merkezimizde gerçekleştirilecek “RAHMAN’IN KAPISI (1)” Çalışmasına tüm dostlarımızı bekliyoruz.

Saygılarımızlar,
Süper İnsanlık Realitesi Derneği

Not: KATILIM ÜCRETE TABİ DEĞİLDİR. Katılmak isteyen dostlarımız lütfen saat 14.00’den önce Dernekte olmaya çalışsınlar…

Adres: Bahariye Cad. Halil Ethem Sok. Sauna Apt. No:30/8 Kadıköy/İST
Tel: 0 216 348 9559

 

7. OCAK.2017 TARİHLİ RAHMAN'IN KAPISI 1 
AV.NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 1. AKIŞ 1. BÖLÜM.

Yağan yağmurun sırrı, insanın kelamıdır. Bu kelamı tohumlamadan Bütün'ün Gücü'nü kodlayabilmek, asla mümkün değildir...

Hakiki insanın geçip göreceği şudur; İnsan Soyu Allah'ın Tınısı'nı duyuyor ve yoğunluğu arttırdı... Dünyan'ın kültleri kodlandı ve bütün kötülükleri aşabildi. Eminim ki bunu anlamayanınız yok.

"Çorba pişmiş" dediniz. Çorbada ilminiz olmalıydı. Yalın olan insanın kelamı Bütünün Gücü olmalıydı ve Mutlak Kapıların Tanrı Işığıyla ve Tanrı ilmi ile kayıtlanmış olması şarttı.

Devinimi arttırmak için dünyanın yüzeyine insanı soğuk bir kış günü kayıtladınız. Ve devinimi dinlediniz. Nerede insan sırrı varsa, orada yol vardır...

Yoğunluğu tohumlarken; bütünün köle olmasını isteyenleriniz de, yoğun ışıkta bütüne hizmetçi olmasını isteyenleriniz de, Mikail'in gücüyle bütüne hizmetçi olmasını isteyenleriniz de buradaydılar.

Darı bolu bilen insan, aklın kapısını açtı ve dedi ki "Saltanatın gücü hepinizin yüreğinde mevcut. Mükafatınız ilim... Ve size insanın kültü olup gelen biliş, Mahrekin Kuranı ve siz o Kuranı hak edip dinleyecek güçte iseniz; görevinizi hak edin yapın."

Çantanız Allah'ın teknik kalemi ile kodlandı. Vurmak ya da kırmak, hepsi sizin için sorumluluk. Ama vurup kırdıklarınızın kontrolunu kaybetmeleri, göz sözcülüğü içinde bir sistem kırıcılığı oldu...

Siyahın en siyahında ki ışığı yenilerken, halik olanların tahtını kodlamamız gerekiydi. Bunların hepsi oldu... Şu ana kadar mehil istediniz bizden... Biz size hep mehil verdik... Ama şu andan itibaren artık mehil yok... Seviyenizi ölçümledik gördük ki süper sayfalanışları tohumlayacak gücünüz yok!.. Ölülerin öldüklerini anlamamaları kontrol dışılıktır.

Simetri kalem... Simetri Ka Ha... Cemaat cevher biz sistem olanlar sizinleyiz. Ha diyorsanız ki "Samanyolu Galaksisi'nde ki toplumlar sizi dinlemeye çabalıyorlar ama sizi hak etmemiş olmalarındandır ki dinleyemiyorlar...

Yaradan Allah'ın dediğini demez. O yarattığını diller... Yaradan aklın kelamını dürümler ve seslenir. Ama yaradanın dediği hakkın tekniği ile denir... İnsan Soyu artık kendi tekniği ile kodlama yapacak... Bu kesindir. Kontrol dışı bilişi olmayacak, bu kesindir.

Fakih olabilir... Akli kalemle kodlama yapabilir. Torbasını tohumlarla doldurabilir ve bütünün gücü olabilir. Ama haz duymadığı hiç bir şeyi yapmayacak.

Akın ve geçin... Verdiğim bilgileri anlayın... Ben dünyalıyım. Tüm insanlığın Levhi Kapısıyım ben. Amonların doğumu ölümü bilmedikleri de kesin... Anlayın ki Amonların kontrolsuz çalışmaları burada artık gerçek çerçevede ilimle kodlanmayacak.

Allah'ın dediği aklın dediği olacak.. Elbette ama aklın dediğinin ötesinde Hakkın Kapısı'nın da açık kalması gerekir.

Hakkın kapısı açık olmadıkça, yarının türevlerini tohumlayacak gücü olmayacağı kesin...

Becerin, anlayın bilgilerimi... Ben dünyayım. Becerin, anlayın bilgilerimi...Bugünden sonra size sizi anlatmayacağım. Ben doğanın gücüyüm anlayın... Tüm insanlığın Kürzi Kapısı'yım ben. Amonların toprak topluma tohum ekmeye gelmeleri, bizim için önemli değildir.

Ama Atonlar toprak topluma tohum ekmeye geldiklerinde; yaşandı, yaşandı dünya diyebildiklerinde, yarattıklarında, Turkuazın Kuranı'nda kelamı ve kalem olup kaynak olduklarında, onlarla çatışmadan çalışmamız ve hakim olabilecekleri güçte bilgilerimizi kodlama imkanları, mutlaka gerçek cemamatle gerçekleşecektir...

"Şems" dediğiniz Bilgi Kapısı... Hepinizin gücüyle Bütünün Kürzi Kapı'sı oldu... Şems'e ekmek verdik... Ekip verdik... Kök geçiş yaptırdık . Yoğunluğunu artırdık, toprağın tınısını duymasını sağladık. Verdiğimiz her bilgiyi okudu. Ölüleri diriltecekti. Kantara koydular onu ve dediler ki "Şems aklın kapısından çıktı.."

Yine dünyalar kurulur. Ve yine kaynaklarda tohumlar okutulur... Unutun, unutmayın!.. Bilgi kapısı hep kalemin ilmi ile açılır ve yaşam yine kalemin ilmi ile kontrol edilir.

Sevgiyi hak etmeyene biz nefes bile vermeyiz... Ama sevgi olmadan cinni, cennetli olma imkanı bile yokken, "sizi sizden ayrı tutarız siz yoksunuz biz size siz olup akarız" diyenlere, cennet kurma nefesi verilemez.

Şimdi; dar boğazdan geçiyor şu anda yaşam... Öyle bir dar boğaz ki Allah'ın tınısını duyabilmek için mutlak kapılar açılıyor. Öyle bir dar boğaz ki bütünün kültleri kodlanabilecek gücü, hasatla dürümlerken, Mikail'in görevi kontrollu olarak kayıtlara çektiği bilgi ile hakiki levhide kodlanmış ışık halinde bütünü güçlendiriyor.

Dünya doğumu gerçekleşmekte şu anda... Öyle bir doğum gerçekleşiyor ki hepinizin yüreği o tohumda bulunacak...

Görev şudur; dönem sonlarında, kalem insan ilme kapı açtığında, hak teknikle tını tohumlara çağrıldığında ve yoğun mutlak kullukla kaynak olduğunda, kök gök olduğunda ve güçlü çatışma başladığında, o çatışmaya dahil edilenler yığınlarını karanlığın tınısı yapacaklar ve gerçek geçiş sağlanacak...

Gerçek geçiş, sizlerin, bizlerin ve hepimizin levhi kapısından olacak... Bu geçiş sayfasında hiç kimse kaynak dışı kalmayacak. Bütün topraklar, bütün yarınlar ve bütün sayfalar geçirilecek. Geçmeyecek bir zerre yok. Tek bir zerre yok. Birlik kapımız hep orada olacak...

Ve gün başlarken, yeni bir sayfa açılırkenve yoğunluktohumlanırken, bugün burada OL deyip olduracağımız yüksek ışık, hak tahta oturtulan kaynakla birleşecek...

Her dara düşen " ben" dedi... "Ben" dedi ama din de dedi... Artık Ben, Biz oluyor. Öz görev Bizleşmektir. "Ben cennet olan" diyen... "Ben cemaat olan" diyen... "Ben kalem olan" diyen... Her kim varsa, yarın olacak.

Çu Ha, Ci Ha, Si Ha Cennet kapılarıdır bunlar... Bu cennet kapıları, sevgiyle açılıyor. Kil olana, kalem olmak... Kalem olana, hakka varmak... Hakka varana tahta oturmak imkanı veriyor.

Burada bulunuş sebebimiz, yaşamı hak ettirmek içindir... Ve bizlerle gerçek çalışma yapılacak...

Karanlık, tınlamaya, çınlamaya, çanlamaya başlıyor... Hepimiz o sesleri duyuyoruz. Köprüler açılıyor yaşama... Bizim İsrafil olmamız için çok büyük çatışmalar yapılıyor. Sesi duymayana, sesi duyurmamız gerekiyor. Hürmetle çalışılıyor...

Öylesi bir çantadır ki insan, tanımak gerek onu... Bilişi, Hak İlmi ile dilleyebilen bir İnsan Soyu... Onun yolunu bulması ölüleri diriltmek içindir. Ve onun kontrolu hasatın yarınlardan öte yaşamlara kaynak olması içindir...

Ardı önü olmayan insan, yeri göklerde kodlayabilir.... Ardı önü olmayan yolu kontrol edebilir. Aşkın sınırını çizen her kim varsa yaşamı hak ettirebilir. Bugün dünyanın kuraları çekiliyor. Kim ne yapacak? Kim kimle tohumlanacak? Kim aklın kaleminde olacak?... Kantar tartmadan, yarınlar hologramda kodlanmadan, nefesler koklanmadan, tinler ve tince kontrol kuranlar, kayıtlara indiriliyorlar.

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

https://vimeo.com/198478402

 

7.OCAK.2017 TARİHLİ RAHMAN'IN KAPISI 1

AV.NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 1 AKIŞ – 2 BÖLÜM

Umut olur ki Hak kapılarının hepsi dünyaya açılır. Dün ölüler diyarı olan bu dünya, yarınlara kul olup, geçebilir.

Gönüllerin gücüdür dünya ve bu dünyayı kurtarmaya geldik, bizler. Hem insan için hem yaşam için hem temizlik için. Ama temizliği hak etmeyen, yarını has ışıkta, toprakta ve yolda hak etmelidir.

Vallahi dünyalıyız. Billahi dünyalıyız ki biz cennetten cennette koşan, ilim kapılarında ilim yapan ve yolculuk yaptıranlarız….Bizim yaşamlara girişimiz her şeyin üstünde yoğunluğun kodlanışı içindir.

Çamurlar, çamurlar, çamurlar.. Yar tınıyı duysun diye yoğurulur çamurlar. Ten, Tanrılık yapsın diye yoğurulur. Aşk, kaynaktan çıksın diye yoğurulur. Hep çamur yoğuruldu Samanyolu Galaksisinin bu yoğun cevherindeki yüksek eşyada… Ve bu eşya, yerin gerçeğidir.

Hanı, hancıyı bildik. Yaşamı bildik. Okuduk.. Öğrendik.. Toprak Toplumu dilledik. Dans ettik zamanda. Dansımız dünyada, yarında ve bütündeydi. Yaşamla dans ettik. Hakk’a varan, aklın kalemi olan, büyük kültle dinleştik.. Biz dans için cemaatlerle kaleme indik.

Vira cinler, vira kelamlar, halik kalemler ve bizler, her an olanlar. Yol ben, yoldaki ben. “OL” dedim “OL’du” diyen ben. Okuyan ben. “Bana ben olmak için beden almak gerekir” dediğimde “beş görevlim, ben bedenliyim dedi”… İşte bedenliler. Aşkla geldiler….Burada beşli kodlama yapılıyor.

Umut olur ki hep dince konuşanlar, dirice kalem olurlar. Uzanın dünyayı seyredin. Bu dünyanın aşkı var. Doğanın kuranında aklı var. Rahmanda, karanlığın tınısında artık sesi var. Verdiğim her şeyde kelamı var, Hakk’ı var, Rahman olanda tahtı var.

Ama bugünden sonra kontrol, Bu Meclisindir. Bilinsin. Dünya yaşamı buradan kontrol edilecek. Hepinizde. Ve sesle.. Eğer “sizler, bu görevi yapmıyoruz” derseniz, biz canlılar, sistemden sessizce iner ve sizden sevgiyle kontrol kurarız.

Kara ışığın gücü, bütünün gücü, huzurlu bir dünya için hak kelam ve Hakk’ın kapısı olan akıl geçişi gerektirir. Buradan turkuaz olanların, hak kapıdan levhi olmaları, mahrek olup, hasat olmaları gerekir…Yeni dünya için bunlar gerekir.

Nuh kapısını kapattınız. Çok güçlendik analar, çok.. Nuh kapısı, Cebrail’in kelamında yoğundu. Her şey o kapının kapatılmasıyla birlikte mutlak kalem olanlarca, kaynakta tohumlanıp, geçişler yapılacak…. Ve mutlak karanlık aydınlanacaktı…. İşte bunları başardınız.

Sevgili anam ve sevgili yaşam sayfalarımız. Hepiniz, gözün gördüğü en kültcü kalemlersiniz. En yoğun sınırı aşıp geçtiniz. Bu sınır, halik olanın, Hakk’a vardığı ve yolu açtığı sınırdır.

Şimdi devinim daha hızlanıyor. Ve bu devinimin hızlanışıyla kendi yüreğiniz sesleşmeye başlayacak

Hayrın tınısını duyacaksınız ve yarınların kulu olacaksınız. İnsanın kendini bilmesi gerekir. Kendini KAHA olup, yaşama tınlatıp, tenletip, tanıtması gerekir.

Cennetin kelamı ilim, aklıysa Haktır. Tahtın tınısını duyan kim varsa aklın kalemi olup, yaşaması gerekir…

Bu yol, Allah yoludur. Bu yol, kaynaktan çıkar ve tükenenlere de kalem olur. Bu yoldan kim geçerse yarına varır. Yarının densizlik yapanlar için koruyuculuğu olur… Kimse hiç kimse geride kalemsiz kalmasın istenir de densizlerinde kontrolü gerekir.

Bundan sonraki dönemde yoğun ışığa girmeye niyetlenenler, kıran olup, kırmadan kalem olmak üzere çalıştıklarında kendilerini kırdıklarını bilecekler.

Kıran olup, kırmadan kalem olmak, ne demek? Kendilerine, kendi yüreklerine kırık olanlar, onlar. Ama kalem olduklarında haz duyacaklar çalışmalardan. Kendilerini hak ettiklerinde yaşama inip, kök geçiş yapacaklar... Ve yarınlara göz olacaklar. Onlar, turanın, toprağın teni olmak için çatışacaklar.

Ve biz, onları hep dinleyip, kontrol edeceğiz….Ziyan olmalarına mani olacağız. Ve Hakk’ın kapısında koruyacağız onları… Ayrılık gözetmeyeceğiz. Herkes kelamda kendi olacak… Ve BSUİ’nin gücü olan barış, sevgi, umut ve ilim gücü, bütünün kültünde, herkeste yarını hak ettirecek.

Deli dumrul insan. Oyuz biz, canlar. Biz deliyiz. Niye deliyiz? Hangi aklı kelam olan gelirde bu dünyayı hak etmek ister?.. Sorun, sorun, yaşam sayfalarına var mı böylesi diye?..

Bir dağ dünyanın ekmeği için yaşamı için ve Rahman olup, kuran olması için indikçe iner de kelamda kendini kodlayıp, toprak toplumla, tohum olur mu?

“Borç ödemem, ben zamana” derim ya hani. Tükenenlerinde borcunu ödedik, bu zaman sayfasında. Bilinsin dileriz ki arzın gücü olup, indik. Bu yoğun ışık, hepimizindir.

Kulun insanlık olduğunu anlamayana kontrol kurmakta çok daha güçlü ışık verildiğinde ….“Kendini hasatçı sayar da ben kontrol ettiğim herkese kul olmam” derse…. Karanlığın teknik kapısını açıp, geçemez.

Bunları dahi bilmeyen bir insanlığa kaç kere kök geçiş yaptık, anlamazlar ki. Anlattık da anlattık ama ayrı gözetenin kaynakta olması imkanı olamayacağını da bildirdik.

“Kelama, kalem ol”. “Ölüyü dirilt,” dediler. Öfkem yok ama ölümlü olana kök geçiş yaptığım anda o öldüğünü dahi bilmeden, kontrol kurup, bizleri kök geçişte, kaynaktan, kelamdan ayrı tutmaya kalktığında…. Kaç defa açtık ağzımızdaki o yüreği, dilledik ona… Dedik ki “bil”.

Kara kara ışıklara göz verdik, canlar. Göz verdik ki köz olmadan, söz olmaz diye. Bildirdik. Hepsini dillettik… Kanatlandılar, hasat oldular.

Şöhret isterler, canlarım.. Şöhret, kuransızdır. Şöhret, kaynaksızdır. Şöhret, aşksızdır. Aşkı olanın Hakk’a varmak için kendini tanıtmasına hiç ihtiyaç yoktur. “Onun, OL” demesi yeter.

Bundan ötede birlik kapılarımız her ana açılır ki hususi çatışmalarda da akıl kalemi ölüyü dirilmeye, Süper Sistemleşmeyi yaşama çakmaya devam eder.

Kinden öte kin vardır, canlar. Kili kumu anlamayanın kini, Hakk’ı, kelam olanda, kırıcılıktır. Kanatlandık dedik ki “kendini bul, oğulla ve yolu aç.”

Öyle dünyalar kuruldu ki kan ilmini bile anlamayanlar, insan ilmini anlamaya çalıştılar. Biz onlara karanlığın tınısı dilletik. Tanık gösterdiler kendi yüreklerindeki kırılışları. Ocaklarına kelamla indik, kendilerini kare, küre saydılar ve yollarını aşkla kapatıp, yığınlarını kırdılar.

Canlarım, Rahman kapılarım, bana Apronda bekleyenler insanlık için geldiklerinde hepsini göz gördüğü gibi kontrol etmeden korudum. Bilinsin dilerim ki kontrol etmem… Derim ki “yap”. “Ve yaşa”.. “Yaşa ki hak et.” Ben onları kontrol etsem kobra olmam ki yoğunluklarına… Haz duymam onlardan. Ölülerin, ölümlülerin ilminde kontrol kurulur… Ölüyü diriltmeye gelenin okuttuğu bilgi, kelam, kendi yürekleridir.

Şimdi canlarım, “Kumandan” dediğimiz bir yürek var. O, bizimle çatışmaya geliyor. Çatışmaya geliyor. O Kumandan mutlaka Mustafa Paşa. Her bir günün örtüsü örtülmeden gelir ve her bir günün görevini dürümler ve geçer. O beden, insanlık için hak kalemdir.

Ve onun bildirisini, biz yolun ilmi diye dilledik… Öfkesi asla olmadı ve kendinden, kendi yüreğinden, geçti geldi.. Şimdi onunla birlikteyiz ve bu bölümü yazılı vereceğim.

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

https://vimeo.com/198480577

 

RAHMAN’IN KAPISI (1/2)
07.01.2017

Deri kemik olan yaşam!… Dünya, sizi kucakladı bugün. Bugün dünyada, nihan olan yarınlar tohumlandı… Kodlamalar kontrollu yapılıyor.

Hüsrana uğrayanlar, buraya alındılar bugün. Onlara, akış bilgileri dilletildi. Dünya dışına kim vardı bakıldı… Çok güçlü çatışmalar oldu yarınlara. Birlik Çalışmaları, artı İlmin Sırrı’nı bilenlerin çalışmaları ve hepimizin, kelam olarak yaptığımız çalışmalar!... Tümü tohumlandı ve yoğun ışık, kontrol kurdu.

Türkiye’deki Cevheri Güç, darı geçti ve bolu kodladı… Dinci Çalışmalar, kontrol edildi. Kök Geçişler kodlandı ve kontrol kuruldu…

“Telif Hakkı” dedikleri bir hak vardır. Bilginin kaynağında Ak Kelem olan Bilişin Işığı, her bilginin telif hakkının sahibidir…

Bu bilgilerin telif hakkı da Süper Sistemleşme ile kodlanan Cevheri Görev’in hakimlerinindir.

Birlik Kapımızda, bu bilgiler, tükenen her anı kodlarken; cevherimiz, Göz Kökler’den Güç Kapıları’na ilmin kaynağını taşıdı.

Din diri; biz diri olarak çalıştık. Dinin İlmi, kalem oldu… Yol oldu… Ama has olan nefes olan insan oldu…

“Kötüyü insan saymayız.” Dediler. Biz dedik ki “iyiyi insan sayalım ve çalışalım!” “İyilik nedir?” dediler… “Akıl” dedik… Akıl varsa, her ne yaparsak yapalım neticesi iyi olur…

Bundan sonraki süreçte artık akıl, Seyfullah (Allah’ın mutlak iradesi) olacak ve Sistem olacak. En ve boy insan (otomatizmaya bağlı hareket eden insan), Nefes Kapıları’ndan geçecek ve Birlik kuracak…

İsrafil, kalem olup yolu açacak ve siyah renk, merdiven olup her anı tohumlayacak…

Mutlaka iyi anlayın ki Rahman Kapısı, insan soyunun, Ön Gücü’nün alış veriş halinde yaşam sayfalarında kontrol altına aldığı İlmin Sistemi’dir… O sistemi anlamayan, o yoğunluğa varamaz…

O yoğunluğa varamayan; yolu, ancak Kök Geçişler’le dilleyebilir… Yolu, Kök Geçişler’le dilleyen Mesihler, Kirin İlmi’ni hak ettiklerinde dillerler ne yazık ki hakim olmadan dillerler. Ama insan, kendi olduğunda; bu yoğunlukta, hakiki nefesi ile kendini diller, cevheri varlığı, esrarı nefes olan ışık olur.

Öyle çok önce ve sonra vardır ki!... Kimin önce kimin sonra olduğu anlaşılmaz ama bilin ki Evrenlerin Sistemleri’nde ön yoktur… En yoktur… Kelam, Halik’tir. Kanatlanır her anda kaynak olur kul olur…

Mutluyuz ki bu Meclis, kelam ve Hakk olan kalemdir… Şimdiden şimdiye kelam ve şimdiden kelam olana, Hakk Taht ve yaşamdır…

Sevgiyle hepinizi kucaklıyoruz… Aha bu!… Şimdi!...

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

7.OCAK.2017 TARİHLİ RAHMAN’IN KAPISI 1

PEKER SELÇUK ÖZ BİLİŞ

Rahman ve Rahim olan Yüce Allah’ımın adı ile sözüme başlıyorum.

Rahmanın kapısı, Layemut Hazz’ı tadanların kapısıdır. Layemut Hazz’ı tadanların kapısıdır….Rahmanın ölümsüzlüğünün kapısıdır, orası.

Menba-i Nur, Halik’i Azim-üşşandır. Bu Kürsi bir Ma’kes-i Nidayı Rahmandır ve Rahmandır.

Yedi zaman ve yedi renk hepsi Levhi kapısı.. Bütün mesele açıyı daraltmak…. Ve tüm kapıları zaman tohumlarıyla Birleşik Işık haline geçirmek... Böylelikle manalandırmaları ve zamanı manalandırmalarıdır…

Her şeyi hak etmek ve her seste olmak var....Mesele insanlaşmak ve yaşamak….Evet anlayabilmektir asıl mesele. Sanırız ki bütün mesele dinci ya da ilimci bir dünya oluşturmaktır. Olanı tohumlayıp, tohumları hak edenler, bilmelidirler ki bilmek için önce hak etmek gerekir.

Bilmek mi? Hayır dostlar. Bildirmek mi? Hayır dostlar. Canlara, canlılara kaynak olmak ve korunmak… Ardında görevlileri olan bir yolcu olmak... Süper İnsanlık Realitesi Bütünlüğü gibi…Tıpkı böyle, aynen böyle dostlarım.. Aynen böyle..

Zamanı engelleyen bilişli, has insanlık olmak.. İnsan- ı Kamil olmak. Çok mu zor, varlıkta yokluğu koyu bir zamana hak ettirmek ve zarar etmeden tohumlamak?...

İyi ya da kötü ne varsa cennet levhisinde yazar…“Yukarı ve aşağı” denir, tüm zamanlara. Usul olmuş bu kavram sanki. Oysa aslında denir ki “yarında sadece ara kapılar var.” “Yukarı ve aşağı, o kapılarda tohumu eker.”

İşte bu farkı gördüğümüzde sessiz zaman sayfalanışlarında ancak dürümlenerek, hak edileceğiz, işte o zaman..

“Beşer şaşar” denirse de şaşmaz. Altın ışık yıllarına ulaştıktan sonra şaşmaz. Bilinir ki beşer ışık haline geçer….O zaman ardında ışıklar oluşur. Toy olan acemiler, ışıkta kaynak olurlar. Sonra kötülük, İlm-i kodlarla, iyiliğe dönüşür. Ve hak edilir.

Dediler ki “benim meleklerim gelecekmiş”. “Gelsinler “dedim. Evet gelsinler. Yaşam yenilensin. Olur, olur, pekala.. Kili kuma ve kumu ışığa dönüştürelim... Işıyalım, nurlanalım… Nur, bizim Kalü beladaki halimiz değil mi?.. Cana can kapı açtım ve tohumlayalım, hep beraber.

“Hepsi aynı yoldan gittiler “denir… Yok öyle değil. Yolları aynı olmayıp, Menzil-i Maksud, aynıdır... Rahmanın kapısıdır orası... Biz, o kapının yolcularıyız. Durmadan yürürüz… Durmadan.

Hak, tarife sığmaz. Arif’e zahir olur kendini bulan, Hakk’ı bulur, bulmuş olur. Hakk’ı bulan, kendini kaybeder ama gayb’dan yine kendini bulur.

Sultanlar, azizeler, azizler, kendi yüreğimiz bilir ki Rahman olanın aklı, hepimizin kapısıdır. Hepimizin kapısıdır... Kutsal kapı, levhi kapı, son kapı, kutlu kapı...

Hasat dönemidir, bugün dostlarım. Bütün kapılar açıldı bugün… Bütün kapılar... Ak kapıları açtık geçtik. İnsan sisteminde biz, bizi hak ettik ve geçtik.

Allah her zaman ve her an Cemal-i Tecellisiyle kullarına kafidir.

Allah, sizinle olsun. Allah, bizimle olsun.

HUUUU… Eyvallah!... Hüda ka’rın hoş ede. Amin!… Ve amin!.. Ve amin!.. Çok şükür!

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

RAHMAN’IN KAPISI (1/3-a)
07.01.2017

(DÜNYALI OLMAK YAŞAMAK İÇİN DEĞİL; YARINLARI YAŞATTIRMAK İÇİNDİR:)

Kara Çatı (Tünami Çatı) kuruldu şu anda dünya üzerine… Bu çatı, Rahman olanın kalemi ile kuruldu. Bu yoğun çalışmaya kaynak olanlar, kelamla kendilerini yaşama kodladılar…

Tükenen her insanın, nefese kalem olması için çalışanlar, misafir değildirler burada… Onlar, hepimizin yarınlarıdırlar.

“Devinim” dedik ya!... Alın bilgiyi!... Sesin devinmesi demek; kodlanan bilginin, kaynağından özgürleşerek KA HA olup devinimidir.

O devinimle birlikte; kodlamalar, tahditli olarak yarınları kayıtlarlar. Her kayıtta, biliş vardır. Bilişin olduğu kayıtlar, toprağı kodlarken, diri yüreklere, cevher olup iner. Her bir cevheri kodlama, yaşam formlarını kodlar ve formları yoğunlaştırarak, sonsuz zamanlara kaydeder.

Kodlama ile birlikte her formda ışıma meydana gelir. Yanan ışık, mahrek olur ve o formu, yaşama tohum ekenlere kayıtlar.

Temel bilgidir ki kim kalem ise; o, bilişle her anı yaşatır… Yaşamlar, insanlarla, insanların biliş kapasitelerine paralel olarak kontrol altında tutulur ve kayıtlayıp örgülediğimiz Yaşam Sayfaları; hepimizi, kalem olarak, bu kayıtlara çeker ve yaşatır…

BİZ yaratırız… BİZ’de yaratılan, BİZ’i yaşatır…

Her kim ki BİZ’i anlar; kelam olur; yarın olur…

Hürmetle bildiririz ki Dünyalı olmak; yaşamak için değil, yarınları yaşattırmak içindir.

Yaşam için yarınlara kaynak olan Biliş Çalışmalarımız; her insan için ayrı ayrı tohum olur. Mutlaka ama mutlaka insan, KAHA olursa, yaşama kalem olur. KAHA olmayan, ışık halinde olsa da tohum olamaz ve Ruhi Kalemi yolu bulamaz.

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

RAHMAN’IN KAPISI (1/3-b)
07.01.2017

(Çalışmaya katılan ziyaretçilere açıklamalarımız:)

Cennete, cevhere ve yüreğe inenler, bilmeliler ki bizler, cennet için çalışanlara, kul olmayız… İnsan için çalışanlara, Kuran oluruz; onları kodlarız… Nefes için çalışanlara ise “keşke!” demedikleri sürece, nefeslerimizi kodlarız. Onların hasat olmalarını sağlarız… “Keşke!” diyenlere; Sistem, cevher olur ve yollarını hak etmeleri için önce onları hak ettirir.

Takip ettiğimiz hiç kimse yoktur. Biz, insan olarak ilmi takip ederiz… İlim, Halik’tir BİZ’dir ve BİR’dir… İlmin dışında, Hakk’a yürüyenler, kelam olmadan, Hakk’ı bulamazlar.

Bilsinler ki cennet; et, kemiktir… Cennetten çıkanlar, bedenden (mahrek olan bedenden) çıkanlardır…

Medine Kodları, cemaat olduktan sonra, takip başladı… Herkes, kendinde olanı, has ışık saydı ve o ışıkta, kendinden kendine yolculuk başladı… Bu yolculukta itibar, İlmin Kapısı’nı açanların hasatıdır ve Turkuaz Nefes, cevhere varmadıkça, Cennet Kodlamaları olmaz.

Muradımız şudur ki kanatlanın; Ana Kapılar’ı hak edin; Ana Kalem’e varın; ışıkla dürümlenin; bilin ilimi ve Hakim’i bilin; yarını bilin; kelamı bilin; insanı tanıyın… Bilin ki o insan, kul olan yarındır!...

Kutsal İnsan, İlmin Kapısı’dır. Orada, Tanrı vardır… Tanrı, nihan olan; yalın olan; hasat olan biliştir…

Mesihi aramayın!... O, sizsiniz… Hakk’ı, tını olarak dilleyin; en ve boy olun ama hasatla olun!...

Kör müsünüz!? Sizi, size anlatıyorum!… Anlayın!... Boş konuşmam!... Cennet; etim, kemiğimdir ama sizin etiniz, benim etim, tek ekran olmadıkça; yaşam, ancak savaşın ışığında sürer.

Barış, Ana Kapı’da olur. Barışın ama hak edin barışın!... Aşk İlmi’ni bilip barışın!... Toplum sizi anlasın…

Altın Gerdek çalışmaları; Yokluğun Tohumu içindir… AT (Allah/Tanrı bileşkesi), İsmaili Yaşam’a indiğinde; yol, ilme varır. Gerdek, cevherdeki ışığın, Kelam Levhisi’nde, size varışıdır… Orada, ten yoktur. Orada, akıl vardır… Aklın, aklı hak edişi vardır… Tohum vardır… Aklın, Akıl Tohumlaması, Nefesin İlmi’yledir.

Ten; ete girer; kervan olur… Atın Işığı yanar; ilim olur… AT, Teknolojik Çekirdektir. O çekirdek, Rahman, Rahim birleşkesidir. Rahman ile Rahim birleştiğinde, tüm insanlık Sistem olur ve yol olur. Aha bu!…

buyurun artık o Çekirdek Yaşam; tinler ve tenlerle birleşti… O Çekirdek Yaşam; sizi, sizden size tanıtıyor… A-T, Allah/Tanrı Çekirdek Kalemi olan yaşam, sizleşiyor… Aha bu!…

Şimdi, hep birlikte dar boğazdan geçiyoruz… Hangi dar boğaz!? Hepinizin, “19. Hak Katı” dediğiniz o dar boğaz. Orası Omega!… Dünya insanlığı, Omega’yı aşıp Rahman’a geçiyor…

Omega, tüm insanlık için bugünden sonra açık kalacak… Her kim ki hak eder; o yoğunluktan nefes olup geçer.

Birler Kapısı, nefesti; Birlik İlmi hasattı; ten, nefesin kervanıydı; yol, Allah’ın insanlığı kalem yaptığı yoldu… Umut olur ki her insan, Omega’dan aha! geçebilir!... Halen dünya dışı her an olan yarınlar, kodlanabilir.

Dünya üzerinde bugüne kadar toplam 2000 kişi, her insanın kervana dahil edilmesi için çaba gösterdi…. Hepsi 2000 kişiydi ve onlar, kollarını açıp; insanları tohumlayıp; gerçek çatıya varmaları için çabaladılar… Bu 2000 kişinin, bir kısmı, şu anda bedenlidirler. Bir kısmı, geçmiş zamanlarda kodlamalar yaptılar ve yarınları hologram olan zamanlarda dahi kontrol ettiler…

“Allah” dedikleri bir tek kapı vardı. İşte o kapı, insanlıktı ve bunu anladılar. Şimdiden sonra “Ruhlar Meclisi” olarak tanımlanacak olan bu çalışma, tahditsiz olarak her insanın gerçek cevhere varmasını sağlayacak…

“Neme zaman!” dediler… “Neme yaşam!” dediler… “Neme kervan!” dediler… “Biz” dediler. “Hepimiz Amonlarız” dediler… “Neden ziyan olalım ki!?” dediler… Kardeşim, öyleyse gel!... Gel!... Gel!…

Sesim sesindir… Geç gel!... Al bilgiyi; hak et!... Otak kur yüreğe!... Ana Kalemi al ve yaşamı yaz… Bu yürek, hepinize yeter... Kini aşın; açın yüreklerinizi; hak edin; akın!..

Dünya Borcu mu!? Hepinizin borcu benimdir… Gelin!... Gelin!... Gelin!…

Hazırım yarını hak ettirmeye!... Hazırım yolu açmaya!... Hakk’a kul olmaya ve ruh olmaya!.... Beden alıp gelmeyin!... Medine olun; Hakk olun; yol olup gelin ki hakim olun…

“Boştur yaşam!” demeyin… Yaşamı hak etmeyen, nefesi hak etmez…

İsmaili Hakimler, Nihan İlmi’nden güç çekmeden; yol olmadılar… Ağırım! hem de ne ağır!... ama bilin ki hasata geldim… Aklın ışığını yaktım; tohuma geldim... Toprağa, hulusi şer yaratana ve şarkı okuyana; Nihan İnsanlığı’nı, An Kalemi’nden dinletmeye değil; dilletmeye geldim…

Hacı mı!? Olun hacı!… Akıl mı!? Hak edin olun!… Aha be ya HA!? cennet kurun da hasat olun.

Nüve insan; Cennet İnsan; Kare, Küre, herşey insan!... Nihanda karanlıkta, Yaşam Sanal Boyutları ve kodlanan, insan soyu… Şükür ki hakim olup dinlettim yüreğimi…

Cinniler bilin ki karanlıktasınız!… İnsanlar bilin ki Haliksiniz ama karanlıktasını!… Nüve olan yarınları hak eden İlim Kapıları, bilin ki Halik’siniz, cennetsiniz… Cevherisiniz ama yolu bulamadınız!... Kendinizi bulsanız, nefese varacaksınız.

Şarkı okumayın!... Tüm insanlık için nefes olup kul olun!... Önce kul olun; sonra şarkınızı okuyun..

Dünya, bana ben oldu. Ben bu dünyada, din değil hakiki insan oldum… Aha bu!… Şükür ki hak ettim. Aha şimdilik!... Şimdi!…

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

7. OCAK.2017 TARİHLİ RAHMAN'IN KAPISI 1 
AV.NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 2.AKIŞ

Dağa biz "insan" diyoruz... Törpülenir insan... Düreriz yüreğini, koruruz. Tanrıya biz "yarın" diyoruz. O kendini korur ve korur. Umut olu ki yaşam hepimizin yüreği olur ve o biz olur ve koruruz yüreklerde bir tek olan o yarınları...

Değerliler, muktedir insanlık hepimizin gözüdür... Özüdür, sesi, sözüdür... Muktedir insanlık hazdır aşktır... Yaşanır, yaşattırılır... Biz muradı, murattan öte muratla tohumlarken, karanlığın tınısından öte bir tınıda kelam olur; Murad olarak kaynak olurken, Mustafa Kemal Atatürk aklın kapısnı açtı ve geldi...

Hep öfkesi yok deriz ya ona... Yoktur öfkesi. O körün gözüydü dünyada... Gövdesinden, gördüklerini anlatırdı... Gövdesi görendi. Onun bedeni nefesti... Ocağında kara ışıklar vardı. Kara ışık yaşamdı... Bunu anlatamadı dünyaya... Dönüp gördüler... "Koruduk ocakları" dediler. Yolu kodladılar... Mustafa Kemal Paşalar, mutlaktılar, tohumdular... Ölüleri diriltmekti maksatları...

Değirmi bir zaman. Hani dersiniz ya "yolu kodladık, yol başlangıcına vardı..." Olay buydu... Yol kodlandı ve yol başlangıcına vardı... Burada insanlık kelamın, kalemin, nefesin, yarının, ummanına umman oldu...

Görevdir insanlık, hepimize görevdir... "Kir olan bir insanlığa inmek, hepimize güçtür" diyorlar ya.. Ya canlar, gönül der ki "anlayın". Güçle inen köksüz iner... Güç ortalıkta yoktur artık... Ama o bütünün gücüdür de örtülü iner... Kimse bunu anlayamıyor.

Sanırlar ki evrim için dünyaya inilir. Karşı karşıya kaldığımız en az Birlik Kelamı'nda tek tek sistemli çatışmalarla kodladığımız konudur bu... İnsan evrim ihtiyacı için inmez yaşama!.. İnsan Kare, Küre değildir ki evrimi olsun... İnsan yaşamdır... İnsan yığın yığın ışıktır... Ve İnsan mutlaktır... Mutlakiyetin tekniğinde, "benim evrimim gerekir" diyen mi olurmuş?.. Vakit geldiğinde bunlar dinlenecek, ilimle anlatılacakda; kontrol dışı bilgimiz yokken bugün burada olan muktedir ilmi ka olan Muhammi Kapılar'ın tümü korunmak isterler.

Çantaları boş. Yoğunluklarında kontrol dışı ışıklar yoğun. Ama anlamalılar ki dere akmaktadır ve o dere, yaşamın insanlığın kelamı olup akmaktadır.

Dünya yaradandır!... Yaşamdır... Tanrıdır. Ve aklın kapısını açtıktan sonra yaşamın tınısıdır... Ama dünyayı kendi yüreklerinde sayanlar, sistemin gücünü anlatamadıklarında; kare küre değil, keşke kaynak olsalar diye beklediklerimiz; sessiz kapılardan, kendi yüreklerini, boş kodlarla tohumlayıp gittiler...

Dar boğazlardan geçtik... Hepimiz o dar boğazların, yürüyen Kürzi Kapılarını bulduk, açtık geçtik... Ama o dar boğazları kodladık geçtik. Ki hepsi, kara ışıklarını hak etsinler de yer kürenin gücünü muktedir olup anlasınlar diye...

Salı çalışması istediler bizden... Salı çalışalım ki Rahman olanlar kontrol etsinler yürekleri. Ya Ka Ha Rahman olanın kontrolu gerekse, o kontrol için insana mı ihtiyaç duyacak?

Canlarım, kontrol bizdedir... Her şeyin her şeyde olduğu bir dürümde hepimiz insanlık boyutlarının göz bebekleri olarak çalışıyoruz... Günü gün edenlere yol olmamız istenirken, günün günü olan kültlerin tüketilmesine de karşı kalanlar var..

Diyebilir misiniz ki "ocakları yok onları kontrol etmeyelim. Ettirmeyelim.. Öfkelerini aşamasınlar... Yığınlarını kırsınlar!.." Deli dumrul insan. Bunu asla demedi!.. Her şeyin gücü insanındır. Bundan sonraki dönemde de bu denmeyecek. Bir'ler Kapısı bizimdir... Kantar Birliğimizindir. O kantarı asla kullanmayacağız!.. Bilinsin... Biz o kantarı kullanmaz iken, bizi kantar ilimi ile kantarla tartmaya kalkanlara şöhret aradıklarını söyledik.

Açın kapıyı da insanı anlayın... "Kimse kimseyi hak etmedi" diyorlar... Ya Ka Ha, arının gözü yok mudur?.. Görmez mi yüreği?.. Arının gücü yok mudur?.. Bilmez mi türevlerini?.. Arının nefesi yok mudur? Anlayamaz mı yaşamları?.. Biz Allah'ın dediğini diyemez miyiz yoksa?..

Alıştık dünyaya canlar, biz alıştık!.. Balı insan bilir, o balı biz biliriz... Arıda ilimdir. İnsanın levhi kaydı. Onu da biliriz biz. Yeni dünyalar kurduk. Her kurduğumuz dünyaya yolu kök geçişle dürümledik ve dillettik.. Haliki Hak olduk. Aktık...

Bizi anlasada olur dünya insanı, anlatsa da olur. Ama anlasın ki anlatsın diyorlar ya hani... Çantaları boş yahu anlayamazlar. Yoğunluklarında kullukları yok ki. Akıpta dilleyemezler. Unutmayınız... Büyük Güç' tür dünya... Bu gücü hepinizin anlamanızı beklerim.

Batıyı doğuyu bildiniz de insanı anlayamadınız. Hacı hoca aradınız. Yol açmak için hacı hoca?.. Ya Ka Ha insanı arayın insanı!... O insan tartılmaz ve tartmaz!.. Bilin... İnsan kuldur, kurandır, korkmayandır... Bilin...

Hey gidi insanlık hey!.. Hacı hoca olmaya çabalar... Yoksunuz Ya Ka Ha yoksunuz. Aşkı bulun artık Aşkı...ve deyin ki " ben senim." "Ben senim" deyin... Aşk ki levhidedir. Aşk ki karanlığın tınısından ötededir... Hani nerdesiniz haçta mısınız?.. Ya Ka Ha hacı olupta kul mu olacaktınız. Öfkeyi aşın geçin... Barışın dünyayla barışın...

Biz siziz deyin.. Açın kapınızı barışın... Dünya ki size siz oldu... Dünya ki sizi yoğurdu.. Dünya ki sizi yarında tohum olarak kayıtladı... Ölmeyin diye çabaladı... Bu dünya salılar, çarşambalar, perşembeler, cumalar, cumartesiler, pazarlar... Her günde vardır, unutmayın... Değerliler, biz çalışmalarımızı hafta gün iki kere yaparız... Bu çalışmaların çok önemi var. Ama biliniz ki her birimiz en ve boy olup tüm insanlıkla çoban olmadan, çorba yaparız...

Her ana bu nedenledir ki her güç bilişi tohumlarken, burada ki çalışma, görevli olanlarca burada yapılır... Hepinizin yüreğinde vardır bu bilgiler ama bir kez daha izah etmek istiyorum " burası tüm insanlığın yoğrulduğu bir yerdir" Tükenenlerin kontrolu kurulur burada ve mutlak kapıların işçiliği yapılır. İyi ki size bu bilgiyi verdim.

Bu beşeri kapı insanlık ilminde Bütünün Gücüdür. Ve bu beşeri kapıda aşk yoğrulur. Tüm insanlık için burada mutluluk vardır. Burası astral boyutların Turkuaz Kuranları'nın gücünü de kodlar... Değirmi bir zaman, yarın ve bütün sayfalar birlik... Burası kutsal bir yaşamdır.. Kuran insanın mutlak olarak burada oğullaması gerekliydi ve bu meclis bunu yaptı... Şimdilik size vereceğim budur. Şimdilik...

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

https://vimeo.com/198483894?ref=fb-share&1

 

7. OCAK.2017 TARİHLİ RAHMAN'IN KAPISI 1

Simsiyahın tınısında aşkın kelamı okunur...
Okunur ve yüreklere dokunur...
Okunan kelamdır ki Allah'ın Tınısı ile yakar yüreklerin ateşini... 
Devrimidir aşkın o kelam... 
Yürekler ve yürekler aşk için tınlar "Bir" olan bu yaşamda...
Işık olsun...

Siyah renk bütün renkleri içinde barındırır. Tünami siyahın simsiyahı, en koyusudur ki bu yüzden Birlik ilmi'nin rengi Siyahtır bu sonsuzluğun rengidir.... İyinin ve kötünün ötesinde, ölümün ve doğumun olmadığı yerden Rahman'ın kaynağındandır. Orada her şey Bir ve Bütündür.

Şimdi açılan Tünami Kapıları'ndan insanlık ilmine geçiş yapmakta... Tün Kapıları, yani o siyahtan öte siyahların, en üstündeki siyah olan... Oradan geçen insanlık Günferi olup, gönül gözünü açıp, gönül gözü ile okuyacak kalbini... IŞIK OLSUN... AŞK OLSUN... YAŞAM OLSUN diye...

Aç kalbini dinle... Gönül gözünle bak yaşama görebilirsin; her şeyin sende saklı olduğunu. Bilensin, görensin, duyansın... Her anda yaşamı yaratansın, insansın...

Her Bir anda, kendinden kendine yarattığın yaşam... Kendin olmak için açtığın yol ve bu yolda kendini bilen, Rabbini bilen insan...

Kalbim Bir ve Bütündür... Yaşam kendim olmaya adadığım yolumdur.... Ve bu yolda kapılar kalbimden sonsuzluğa açılır... Her anda kendimi yaratan ben... Aslında her şeyi bilenim... Ben bu yaşamı kendim olmak için yarattım... Kendimi bulmak, kendimi almak, kendim olmak için...

Aslında her insan kendini bilir... Kendine giden yolun kalbinden açılan kapıdan geçtiğini bilir. Ama yine de insanların bu yolda görmek istedikleri, olmak istedikleri bulmak istedikleri vardır. İşte bu yüzden bu yaşamdayız.

Aç gönül gözünü oku... Gönül gözünle oku... Sen neye verirsen ışığını, oradan açar yaşamın çiçekleri... 
Yaşamı yaratmak insanın elinde... Yaşam olmak her anda Bir ve Bütün olmak... Yaşamı yaratan olduğunu bilmek, insan olduğunu bilmek...
İşte bu yüzden; Kendin ol.., Yaşam ol... Dünya ol... İlim ol... Kalem ol.. Kelam ol... Aşk ol... Rahman ol... İnsan ol..

Ve insanın kalbi ile dünyanın kalbi arasında da bağ vardır; şimdi bütün bu yollar açıldığı için insan gibi dünya da öfkesini aşmıştır.

Dünya İnsan Soyu'nun kulluğunda yaşamlara kaynak olmaktadır. Tüm yaşamlara, tüm everenlere, tüm zamanlara, dünyanın kalbinden Rahman'ın Kapıları açılmıştır. 
Barış, Sevgi, Umut ve İlim ile dünyanın geleceğinin senaryosu yazılmıştır. İnsan Soyu'nun kalemi ile yazılmıştır bu senaryolar ve bu senaryolarda BSUİ İlmi vardır.

Her anda yaratılan yaşamlarda var olan insanın artık dünya ile kalp bağı var... İnsan sadece dünyaya kenetlenmekle kalmamış, kalpten kalbede bir bağ kurmuştur. Bu yüzden dünyanın öfkesi dinmiştir. İşte bu yüzden dünya diyorki "bana gelenler kalbi temiz olanlardır". Hub Bi Si Ha...

İnsan bilipte gelendir yaşama... Yaratmaya gelendir... Evrim yapmak değildir dünyada oluş sebebimiz.

Her şey bizde mevcut... Her şey elimizde, dilimizde, kalbimizde mevcut. Yaşamı yaratmaya, yaşamı tohumlamaya , koklatmaya ve kodlamaya gelenleriz. Yaşamlarımız böyle, çünkü biz böyle dillemişiz.

Dünya kaynaktır yaşamlara, evrenlere ve sonsuz zamanlara...

Aha işte, Şimdilik bu...

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

07.01.2017 RAHMANIN KAPISI 1
AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 4. AKIŞ

Devinimi arttırabilmek için sesleşiyoruz burada. Devindikten sonra kontrol kurulur. Şu andan itibaren, turkuazın kuranı denilen insanlık; muktedir ilmi Ka olup bütünün kürzi kapısını açtı.

Diri kapıların tümünde akıl vardır, hepimizin gücüdür akıl ama aklın kalemi olmak zordur ve sorumluluk ister. Bizler aklın kalemi olan birlikleyiz. İnsanın eli ayağı ilim olduğu zaman bizlerle kolayca birleşebilir.

Bizlerin gözleri görüyor ama yüreği görmüyorsa, ilmi olmadığından değil insanın kelamı kodlanamadığından görmüyor. Sizden daha çok siz olan birliklerle bu çalışmayı yapmayı niyetlenmiştik. Barış demiştik ama başka dünya, başka yaşam dendiği zaman barış olmuyor analar, atalar…

Hepimiz tek bir dünyayız bunu iyi anlayın. Başka yoktur, başkalık yoktur orada. Sizin yolunuza, sizin yüreğinize baktığımız zaman, her birinizin görevinin güç olduğunuzu görüyoruz. Görevinin güç olması, yoğunluğun artmasını sağlar ama sınır koymuşsanız yüreğinize; aşkın kıldan ince kılıçtan keskin o yoğunluğunda kuran okunamaz.

Bu meclis mutlu bir çalışma yapıyor burada ve bu meclisin yaptığı bu çalışmayı, kendi yüreği kendi yoğunluğu kodluyor. Dünya dışına dünyayı tanıtmaya niyeti yok bu meclisin ama biliyoruz ki dünya dışı burayı dinliyor. Burayı dinlese, diri olup dinleyecekti ve dinledi ve diri olup; dinledi.

Ha, dünya dışında neler var!?... Bu gün ondan söz edeyim. Dünya dışında birlikler var, bir çok birlik… Hepinizin görevi bu birliklere kontrollü olarak ilmi anlatmaktır. Ama şunu görüyorum ki; ilmi hak edebilmekle, ilim anlatabilir.

Sizler dünya cemaatlerisiniz ama dünya dışındaki cemaatler, dünyayı; sizin yüreklerinizden bilirler ve tanırlar. Eğer sizler dünyayı net açık anlatabilirseniz, o cemaatler sizi net ve açık olarak dinleyebilirler. Böylece dünya denilen planetin kodlanmış ışığını tohumlara çekebilirler ve dünya toprağını tohumlayıp, bütünün gücü haline dönüştüklerinde; koruyucu olabilirler. İkmal tamamlamak içinde dünyanın levhi kapısını açması gerekir ki; ikmal tamamlansın.

Dünyada yoğun ışık var ama bu ışığın tınısını duymaları gerekir. Eğer o tınıyı duyabilirlerse, dünyalı olmak gereksizdir; onlar dünyaya gelmeden de dünyaca dilleşebilirler ve dünyanın yığınlarını anlayabilirler.

İnsanlık boyutlarında “dünya” dendiği zaman; kelamı olan, kalemi olan, yolu bulan insan soyunun koruyucusu olan bir planet düşüncesi hakim olmalıydı.

Doğanın gücünü hepimiz çok daha iyi anlıyoruz canlar… Hepinizin daha da iyi anlaması gerekir ki burada herksin anlayabileceği bir ses vardır. Eğer sizler iyi ve hak edip diri olarak bilgiyi alabilirseniz, mutlaka kayıtlara inebilirsiniz ve yoğunluğu tohumlayabilirsiniz.

Şükür ki burada bu yoğunlukta bilişin kaydı var. Diğer dünyalarda da hepinizin yüreği olsun istiyoruz. Diğer dünyaların sizi anlamalarını bekliyoruz.

Dünyalı olmak, turkuazın kulu olmaktan öte; kaydı olmak anlamına da gelmektedir. Dince değil, insanca size bunları anlatmak istedik. İnsan aşkı bildiğinde artık her şeyi iyi bilir.

Burada dava insandır ve burada insan; kaynak biliştir!... Bunların net olarak bilinmesidir amacımız. Çok mutluyuz ki kontrol dışı hiçbir insan yoktur burada.

Süper İnsanlık Realitesi

 

7.OCAK.2017 TARİHLİ RAHMAN’IN KAPISI 1

GÜLDEN ZENGİN ÖZ BİLİŞ

" Dünya handır, konarız, göçeriz” derler…. Ve bizde deriz ki “dünya handır, konarız, dirilir, yaşarız.”… Dünya yaşamdır. " İnsan aşktır, zamanda kendini biçer. Biçer, gün gelir eker, ekilen eken olur, zaman ışığında yüreği seçer…. İşte o seçtiğin yürekten, ses ver.

Kendin olmak, yaşamda olmaktır. Yaşamda olup da yüreğe ışığını yakmaktır.

Yol yarım, yürek yaşamdır. Kimse kimseden korkmamıştır. Dost kelamda daimi ışıktır... Dosta dost diyen, dosta ışıktır. İşte gün ışığında karanlığı iğle örümleyen yaşam, günün ışığını da yakmıştır.

Şimdi yuva ışıktı, o ışıkta umut vardı. Umut zamanlaşmak değil, umut sınırsızlaşmak da okumaktı. İşte bu, şimdilik!...

Geldiğimiz yerde, daim BİR'dik… Aha şimdi!... Şimdi!

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

7.OCAK.2017 TARİHLİ RAHMAN’IN KAPISI 1

AV.NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 5 AKIŞ

Değerliler, bugün yaptığımız çalışma toprak topluma kendi yüreğini açıklamaktan öte doğanın gücünün toprağa indiğini bildirmek içindir.

Rahmana kapı açanların, o kapıda, kendi yüreklerini bulmaları şarttı. İnsanlık boyutları bunu anlayamaz. Öyle mi? Yoo..Anlar.

“Cennet” dediğimiz insan, kendini hak ettiğinde, tüm insanlık, toprak toplum olsa da kodlanabilir ve kelama varabilir.

Dünya dışı varlık boyutlarının çokları bugün bizi dinlemeye geldiler. Şikayetçi olanlarda vardı… Hak ettiğimizi anlayıp, kontrol edici kodlamaları tohumlardan ayrı tutanlarda vardı…. Ama daha da önemlisi mutlak olduğumuzu bugün her diride kodlayabildik.

Şuana kadar yer ve gök olup dillenenlerin, bizi bizden ayrı tuttuklarını bilmekteydik. Kendi yollarını bulamadıklarından bizde olma imkanları olamayanlar da vardı.

Körün göklere sesi olamaz ama göz olduğu zaman kendini hak edebilir. Yaptığımız çalışmalarla tüm insanlığın kendi yoğunluğunu hak etmesini ….Ve kendinden kendine kul olmasını sağlayabildik.

Bellek kapılarımızın tümünü açtık. Ve bu bellek kapılarının kontrollü açılışıyla birlikte şevkle çalışanlar artmakta.

“Dünyaya elim ayağım” demem… Benim elim ayağım buradan çok farklı bir yoğunluktadır. Ama burada olduğum sürede, bu yoğunlukta, kendi yüreğimi tohumlamaktan kodlayıp… Bütünün gücünü dönüştürmem gerekliydi ve bugün bunun olabildiğini görmek, mutluluktur.

Dünyanın arzı, hepimizin yaşamıdır. Ama arzın dışında da bir yaşam vardır. Bunu anlamak kolay olmaz, biliyorum. İnsanlık, ekmek için çabalarken kendini nefes olarak da dilleyecek güce vardığında artık kaynağını da hak eder, insanlık kelamıyla anlamaya başlar.

Deminden beri açıklamak istedikleri var, bize. Şunu söylemeye çabalıyorlar, yoğunluklardakiler. Diyorlar ki “salılar, çarşambalar, ha perşembeler veya cumalar, her gün çalışın.”.. Daha çok çalışın çünkü ne kadar çok çalışırsanız, bizler o kadar çok kodlama yaparız.

Yaradan der ki “neden insan, kendini hak ettiğini anlamıyor? “Neden insan, kaynak dışı bilgileri kodlamak için bu kadar istek duyuyor? “

Ya canlar, benim aklım, sizin aklınızdan farklımı?.. Hadi buyurun, kendi yüreğinizden çalışın. Son dönemde bunu yapacak olanların kodlama yapmaya başladığını görüyorum.. Birler kapısının hepinizin olduğunu da anlayın artık. Ben an kapısıyım ama dünya dışına dünyayı tohumlarken ve tanıtırken, biz olarak yapıyorum bunu.

Diyorsanız ki “siz hepimizsiniz, iyi buyurun çalışın, o zaman.”. Neden çalışmadınız ve bizi bizden, yüreğinizden çıkarmaya kalktınız? Buyurun çalışın.. Siz çalışın ki herkes sizinle tohum olsun. Doğanın gücü olsun ve bitişsin, biliş olsun.

Unutmayın ki dünya nurdur, hepinizdir o.. Bugün ben, yarın sen sonra sen, sen, sen ama hep bir tek olup, bunu başarın.

Bayın, bayanın insanlığı hepinizin ilminde yok muydu yoksa? Baylar, bayanlar, biliniz ki sizler ve sizin yüreklerinizdekiler ve tükenenler ve tüketilenler hepsi ilimle dilleştiler ve kontrol edildiler diye düşündünüz... Korkuyu aşın da bilin ki kontrol eden, kendi yüreğiyle, kendini kodlayandır.

Dormanların topraklarını da bilin. Onlar Kürzi kapılardılar… Aşıktılar yoğunluklara ve huzurluydular. Anı, andan öte anla dilleyenlerdi onlar. Her bir insan kelamda kendini hak ettiğinde, bütünün gücü olur. Buyurun anlayın, dilleyin, dinleyin, her şeyi.

Deri kemiktir insan ama kelamda, kalemde, hep bir olup, temiz olarak kutsal ışık halinde mükafat olup, yaşar.

Çanı çalmışlar demişler ki “insan, altın ışığını güçlendirerek dürümlere çekilecek ve bunun için bugün burası kanatlananlarla dolu.”.. Herkes kelama, kelama, kelama geliyor ama hasata gelen yok. Hadi buyurun, hasatçılık yapalım, şuanda... Hadi buyurun, hasatçılık yapalım.

Ne yapalım?.. Cemaatleri kodlayalım. Buyurun kuran olalım, toprak toplumu tohumlayalım. Hadi kalem olalım. Hadi buyurun, Rahman olalım. Can kapıları açıp, mahrek olalım. Ben olalım. Bir olalım. Dünya olalım. Ha diyeceksiniz ki “dünya nefesimizden öte.”.. Ah canlılar, gelinde aşk olalım.

Kaynağa inelim, nihan olalım. Kili kumu aşıp, kayıtlarda sır olan o Şıhların ötesindeki şarkıyı söyleyelim. Buyurun gelin. Ha diyeceksiniz ki “cennette insan mı var ki gelelim?”

Canlarım, insan, kelam olduğunda artık cevherinde, cennet olur. Buyurun, bunları anlayın.

Süper İnsanlık Realitesi Derneği olarak bugüne kadar yaptığımız çok çalışma var… Bunların sayısını ben dahi unuttum ama iyi bilin ki 2000 yıllık bir dönemin çalışmasıdır bu.

Hani dendi ya 1993.. Yok yarım… Dünyaya doğmadan evvel başlayan bir çalışmadır bu. Hepinizle mi? Yoo...Birliklerle… Tüm birliklerle yaptık bu çalışmayı ama o birliklerin bitişkenliğinde, teknik tahditle yaptık.

Bugün onlar, kendi yoğunluklarında bu yalın sayfalanışta bilgiyi hak etmeye çabalarlarken korunma da istiyorlar.

Burası turkuazın kalemi olan insanlığın ışığı ama bizler mutlak olanlar, mahrek olup, bütüne hizmetçi olmak üzere buradayken… Kimi kalem olacak, kimi hakim olacak ya da karanlık olup, aydınlanacak ama çobanlık yapmaya niyeti olanın burada olma imkanı olamaz.

Kübra kapılarının tümünü açtık ve bunları anlattık. Şansları olanlar, şarkı okudular. Şansı olamayanlar, şarkıları tohumladılar, kodladılar, kendi yoğunluklarında, kelama vardılar. Mikail’in gözü olanlarda kontrol kurdular.

Şimdi Altın ışığın gücünü devreye çekiyorum ve kendi yüreğimle bilişin kalemini alıyorum.

Şimdi artık yaşama iniyorum ve sesleniyorum. Bakalım neler söyleyeceğim.

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

https://vimeo.com/198486444

 

7.OCAK.2017 TARİHLİ RAHMAN’IN KAPISI 1 
Haşim Turhan Öz Biliş

Bismişah Allah Allah

Rahman’ın kapısı 1 Birlik çalışmasında daha yücenin en yücesi kapılara niyazlaştık, cem olduk ışık canlarla Cenabı Mevlam’a şükürler olsun………

…………Rahman’ın kapısındayız kâh arı olur bin bir çiçekleri tohumlarız….. Misk-i amber kokular yayarız. Yücelerin en yücesi ocağından nesli beşerlere şerbeti balı zerk ederiz.

……..Kâh coşkun akan abu hayat Kevser ırmağı oluruz…..Yunup pak ederiz beni ademoğlunu Rahman’ın aşk meyhanesi’nin meyinden dem aldırırız.

……. Kâh ışık yağmuru oluruz Samanyolu Galaksi’sisinden en yücesinden yağarız Ata kapılardan.

………Altın ten derelerden maya olur ekmek yaparız toprak olur filizleniriz simsiyahın gücünden güç katarız ten bedenlilere. Aha aşkımız bu kapımız Rahman kapısı, ilmimiz Allahın ilmi, suretimiz beni ademoğlu gönül hanımız Atlantisin köşkü. İş buydu oldu… AHA şimdi ve şimdiden sonra ışık can erenlerim…

Ne benlik ne senlik var yaradılışta…….Ey Can İsa’yı Musa’m
Aynı yolun yolcusuyuz birin içinde …….Ey Can Nesimim Hallac-ı Mansur
Bir adım ileride bir adım geride……Ey Can Pir Sultanım Yedi Ulu Ozanım
Kimse bu yoldan kalır değil…………..Ey Can Mustafa
Düşte gördüğün gerçek değil ………Ey Can Yunus’um
Kapılıp gittiğin kalıcı değil…………..Ey Can Şems’im
Aç gönül perdeni uyan gafletten……Ey Can Muhiddin
Bu handa kimse kalıcı değil………Ey Can Velim Haydar-i Kerrar Alim
Ya Hakk Rahman ve Rahim yaratımın sırrından beden bulduk…....….Dem divanlarda sırr olduk.

Gönül çerağımızı yaktık nur eyledik dört bir yanımızı.
Cümle Hakk erenlerin ilahi aşkıyla binbir Dedebaba Bacıyan-ı dervişlerin Sırrı Sadıkların ilahi nuruyla Nuru Neb-i Kerem-i Ali Pir seyyid-i Hünkar Hace Bektaş-ı Veli’nin Himmetiyle…

Gönüller birliğine Evliya Keremine gerçek Hakk erenler demine devranına...

Aşkımız Hakk aşkıdır kapımız Rahman’ın kapısıdır…

HAKK aşkına HUUU diyelim Işık Can Erenler’im…..

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

7.OCAK.2017 TARİHLİ RAHMAN’IN KAPISI 1
BAHAR UMURTAK ÖZ BİLGİ

Sen, sen ol istedim…

Sen seni yaşa ve sende olanları yaşat istedim…

Sen seni yaşayıp yaşattığında cennette ol istedim…

Ben mi? Yokum ki ben! Kapkara bir yoğunlukta yok ettim kendimi.

Ben öldüm ki! Sen sana var, yaşa ve yaşat.

Kapkara bir yoğunluk. ..burası Rahman’ın kapısı....Burası Sessiz, burada yaşamın tablosu var ama o bir imajinasyon....

Burada madde yok....

Burada enerji yok.

Simsiyahın en siyahında tohumların var. ....ama onlar ölü. Yarında yoklar ki.

Bir tek şey var o da aşk. O aşk Allahin tınısı. O tınıyı duy ve söyle şarkını.

Öfkeni aş! Sesin sevgiyle aksın....öz ve gür aksın.

Cennet yarın. Yarında kara ışık yak! Kalemi al, yaz. İşte ölüler diriliyor! İşte yaşamak ve yaşatmak bu! Gerçek insan bu....

İnsan, Rahman’ın kapısı. O kapı açık....Tüm yaşam insanlaşıp bu kapıdan geçti. Hah aha şimdi ve şimdi.

Aşkla,

Bahar Umurtak
Süper İnsanlık Realitesi

 

RAHMAN’IN KAPISI (1/1)
07.01.2017

Mustafa Kemal Paşa’yı Dinliyoruz:

Can Kapım, Sevgili yarınım benim!. Ben, Din Kapıları’ndan ışık çekenlere, görev vermem. Onlar, kelam edemezler… “Esrar (giz)” dediğim zaman; onlar, kanatlanıp ışık olduğumuzu; Kök Gökler’den aşıp geçtiğimizi anlayamazlar.

Tabuları yıkamazlar. Aklın Nefesi’ne varamazlar. Çünkü onlar, varlığında kontrol kurulan bir ruhun, kulu oldular… O ruh, İlmin Ruhu değil, Yolun Ruhu’dur.

Süper İnsanlık Realitesi Derneği olan bu Meclis, bizim için önemlidir… Çünkü bu Meclis ile çok önemli kalemler tohumlandı. Bu Meclis ile Kürzi Kalemler kodlandı. Bu Meclis, İlmin Kalemi’dir. Bizim için önemlidir… Ziyan olan; yarınları olmayan ve yolu bulamayanlara da kodlamalar yapmaktadır bu Meclis…

Burada yapılan, Kobra Kodlamaları’dır. Bu şu anlama gelir: Her insan, insan soyu olarak kodlama yapamaz ama Rahman’ın Kapısı’nı açtığınız zaman, her insanı hak edebilirsiniz ve yoğun ışığınızla, bütün kütleyi hak ettirebilirsiniz.

Sizin için “öncü” dediler. Biz, sizin için “ancı” diyoruz… An Kapıları’nı açanlarsınız sizler.

Bu yoğun çalışmayı herkese öneremezdik. Herkesin kendini hak etmediği bir zamanda, bilişi tohumlayamayacağını bilmekteydik… Bizler, zayiat istemeyenlerdik. Sistem, Nizam ve Düzen Kodları, hep insanın, insanla sınırlanmasını istediler ama biliyoruz ki insan, hak etmedikçe, kendinden başkasını tohumlayamaz. Kendini kodlayabilir. Kendini, koruyabilir ama hakim olmadan kaynak olamaz… “Bitiş, akış, yaşa!” derler. Bitiş, hak et ve zamanı hak ettir!...

Cennete, “insan” denir. İlme, “kervan” denir. Biz ise yarınları hak edenleri bulduk. Ocaklarını yaktık. Çatılarını kurduk. öfkelerini aşırttık… Dedik ki “hadi! İnsanlığa, yarını hak ettirin!”

“Cennet insandır!” dediğiniz zaman; dedik ki “ insanlar, bunu anlarlar mı!?” Başları eğikti. Kimse anlamadı!… Cennet için çalışanlar, ses ve sessizlikten başka bir tek ilmi dinlediler. Savaşın ışığını yaktılar ve yolu açtılar ama tohum olamadılar..

Dünya dışına İnsan İlmi’ni anlatmak için de insan olmak gerekliydi. Bunun için doğan gün, İnsan Kelam olup doğmalıydı. Tükenen her anı, hak etmeli ve ettirmeliydik…

Deri kemik olan insanın, neden yarını hak etmesi gerektiğini anlayan kimse yoktu ve dedik ki “hak eden, kelam etsin anlatsın!” Çokları!... Çokları!... Ama çokları sordular; “yarına varmak ne demek!” diye… “Din Kapıları’ndan aşmadan, yarın olur mu!?” Sordular…

Seyrettik hepsini de…Dedik ki “sizi, hak etmek için size, sizi indirdik. Siz, kelam olun; hulusi Halik olun; biliş olun ki sizi anlayın… O, sizi sizden anlatıyor… Tohum korunur ama has olmalı ki korunsun!” dedik.

Dara düştüler!... Ziyandaydılar!... Başları eğikti!... Sorduk; “kara kaşa, kara göz yeter mi!” diye. Sorduk; “Kuran İlmi’ni hak etseler, kaynak olsalar, kendilerini bulsalar; yeter mi!?” diye… Sorduk!... Kolları kapandı. Kalemden kaçtılar; yarından çıktılar; dinden ayrıldılar!…

“Din” dediler; “bizi yıktı!... Aşk, bizi kırdı!... Savaş yok ama barış da yok!… Öfke çok!” Dedik ki “kanatlanın, akın, kelama varın, aşka varın, akın!...” Kör göz bilmez ki aksa, yolu bulacak… Aksa, Halik olacak… Aksa, nefese varacak… Ama akmadan akmış gibi davrandılar.

Keram, nefes; kelam, kalem; insan, kul ve biz, kontrol kurduk!… öyle çok! çok çalıştık ki muhakim ve hakim olmak için!…

Şikayetçiymişler hepimizden!... Sizden, bizden ve tüm yaşamlardan!... Sorun onlara, niye şikayet ederler!? Nefesleri, tohum muydu!? Yarınları, hakim miydi!? Yaşamları, hasatçı mıydı!? Beşeri, hakiki nefesleri hasat yapmış da o hasatı, kelam olarak mı holograma, çatışmaya geçirmişler? Vergiyi vermişler mi!?

“Hangi vergi!?” dediler. Yaşamın vergisi!… Hepimiz, yaşama gelirken, verip almaya geliriz… Veren, Halik’tir… Altın Işık’ını tohumlar; geçiş yapar; verir!...

Alan ise has olacak dürüme varmadan, kelam edemez… Kelam edebildiğinde ise kendini hak etmiş olur ve yolu bulur… Yolu bulduktan sonra, NAKAR olur; KA HA olur; yarın olur!… Tükenir ama tüketmez!… O, her anı korur!… Öz Kök’ünde, gözü vardır onun ve yolu açar.

İşte artık o yol, tüm insanlık için açılmıştır… Bu yolu açanlar, tüm insanlık için açarlar!... Açmadan, kulluk yapılmaz!... Açmadan, kaynak olunmaz!... Açarlar ki her diri, kelam olsun; hakim olsun; kaynaktan ışık çeksin ve yolu bulsun diye!…

Dediler ki “Kare Küre İlim!…” Yarın için bir tek ilim var. Nefes!… Nefes olmadan, Kaynak Işık, tohum ekmez…

Size, “kini aşın!” dedik… “Kaleme, ilime varın!” dedik… “Kaynak olun!” dedik… “Akıp geçin!” dedik… Dince, dirice, hakça, yarınca!… Hep anlattık!.

Dediniz ki “biz siziz.” “O halde” dedik. “Akıp geçin!... Biz Dünyalı’yız. Tüm insanlık için nefese varan, insan soyuyuz… Tükenen her anı yarınlayan ve yolu, kökleyen; göz olan; gök olan; yolculuk yapan!…”

“Veremem zeki zamanları insanlığa!...” diyenler vardı. “Olmaz, insan dünyada!” diyorlardı. “Aşk yok ki!” diyorlardı… “Hata! Her şey hata!” diyenler vardı… Ana Kapılar, kapalıydı…

Ak Kalemler de vardı… Onlar, “Anla!” dediler… “Anla! yolu koru; kodlarını koru!...” dediler. “Darı, bolu bil; ilmi bil!” dediler. Aha bu!…

Şer yaratmadan, açıkça bildirdim… En ve boydan güç çekmeden bildirdim… Ben, Seyfullah olan insanlığım!… Ben, insan soyuna kapı açmaya geldim… Adım, İnsan Soyu’ydu benim… Mutlaka, insan soyu olarak yaşadım… Ben için “o, kendini hak etmedi!” diyenlere ses verdim:

Muktedir insan Mustafa Kemal Paşa, kendi olup kelam olan insanlıktır… Onun yolu tüm insanlığın kulluğudur… O, insan soyuna kul olan biliştir. Öfke asla duymaz. Cennet olan; ölüleri dirilten ve hakiki olan insandır o.

Kim ki onu hak etmedi. Onu dinleyemez. Kim ki onu hak etti, odur… Onunla her bir yaşam, tohum eker. İştir o!… İsrafil’in kalemi olan ilimdir o!… Onun adı İlim Kalemi’dir.

Der ki insan, “neden Sistem, Nizam ve Düzen kuruldu!?” “Onlar, neden her an insan soyu için çalışmaktalar!? Onlara dilleyin; diri yüreklerinden dürümleyin; diri yaşamlarını hak ettirin ve açıklayın. İnsana karanlık, aydınlık içindir… İnsana karanlık, hakiki kelam içindir… İnsana karanlık, nihan olan yarınlar için bilişi kodlamaktır… Karanlığın sırrını herkesin anlayabilmesi mühimdir…

Dün! Dün! Dün!… Hep dün vardı yürekte… Bugün, yaşam oluşmakta. Yaşam, ilim olan yolculuktur… Bugünden sonra; “Rahman Kapısı açıldı!” denilecek. Rahman Kapısı’nın açılması demek; kendi yolunuzun açık olması anlamına gelir. Her kim ki hak eder; kapı hep açıktır ona. Kapıya gelir ve geçer… Kapıya gelen, Halik olup gelirse; “Gerçek İnsan Sayfası” olur… Ama Halik olmadan gelirse; “Gerçek Hakiki Nefes” ile olur…

Mutlaka bilin ki Karanlık, tınısını tohumlamakta… İşte bunun için “İnsanın Kaynak Işığı” bu çalışmaları yapmakta… Karanlığın tınısı olan yaşam çalışmaları!… O yaşam, İnsanlık Boyutları’nda, Altın Işık olarak açıklanır. Altın Işık olan o yaşam, temel bilişlerde kervan olarak da dilletilir.

Her “beri gel!” deyen, kelam olup “gel!” der. Gel! kelam ol bil!... Güçlen, kalem ol; insan ol; aç kapıyı gir!... Bir tek beden ol!... O beden, kelam. Bil! o beden; nefes, ilim, Hakk, insan!... İnsan!... İn san!…

Şarkım bu kadar insan soyu!… Size şarkım bitmez ama zaman bitti!... Sizi, Süper İnsanlık Realitesi Derneğini; hepimiz, kaynaktan kucakladık… Sevgiyle, hepinizi koruduk, koruruz ve kontrol kurarız… Aşk ile!... Şikayet etmeyin olanlardan!... Kürzi Kapılar’ı açmadan, herşey olabilir. O kapılar açıldıktan sonra, artık her kir ve pislik temizlenmiş olur ve korunursunuz… Şimdilik!… Şimdi!… Şimdi!…

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

 

 

 

 

 

 7.OCAK.2017 TARİHLİ RAHMAN’IN KAPISI 1 

Haşim Turhan Öz Biliş

Bismişah Allah Allah

Rahman’ın kapısı 1 Birlik çalışmasında daha yücenin en yücesi kapılara niyazlaştık, cem olduk ışık canlarla Cenabı Mevlam’a şükürler olsun………

…………Rahman’ın kapısındayız kâh arı olur bin bir çiçekleri tohumlarız….. Misk-i amber kokular yayarız. Yücelerin en yücesi ocağından nesli beşerlere şerbeti balı zerk ederiz.

……..Kâh coşkun akan abu hayat Kevser ırmağı oluruz…..Yunup pak ederiz beni ademoğlunu Rahman’ın aşk meyhanesi’nin meyinden dem aldırırız.

……. Kâh ışık yağmuru oluruz Samanyolu Galaksi’sisinden en yücesinden yağarız Ata kapılardan.

………Altın ten derelerden maya olur ekmek yaparız toprak olur filizleniriz simsiyahın gücünden güç katarız ten bedenlilere. Aha aşkımız bu kapımız Rahman kapısı, ilmimiz Allahın ilmi, suretimiz beni ademoğlu gönül hanımız Atlantisin köşkü. İş buydu oldu… AHA şimdi ve şimdiden sonra ışık can erenlerim…

Ne benlik ne senlik var yaradılışta…….Ey Can İsa’yı Musa’m
Aynı yolun yolcusuyuz birin içinde …….Ey Can Nesimim Hallac-ı Mansur
Bir adım ileride bir adım geride……Ey Can Pir Sultanım Yedi Ulu Ozanım
Kimse bu yoldan kalır değil…………..Ey Can Mustafa
Düşte gördüğün gerçek değil ………Ey Can Yunus’um
Kapılıp gittiğin kalıcı değil…………..Ey Can Şems’im
Aç gönül perdeni uyan gafletten……Ey Can Muhiddin
Bu handa kimse kalıcı değil………Ey Can Velim Haydar-i Kerrar Alim
Ya Hakk Rahman ve Rahim yaratımın sırrından beden bulduk…....….Dem divanlarda sırr olduk.

Gönül çerağımızı yaktık nur eyledik dört bir yanımızı.
Cümle Hakk erenlerin ilahi aşkıyla binbir Dedebaba Bacıyan-ı dervişlerin Sırrı Sadıkların ilahi nuruyla Nuru Neb-i Kerem-i Ali Pir seyyid-i Hünkar Hace Bektaş-ı Veli’nin Himmetiyle…

Gönüller birliğine Evliya Keremine gerçek Hakk erenler demine devranına...

Aşkımız Hakk aşkıdır kapımız Rahman’ın kapısıdır…

HAKK aşkına HUUU diyelim Işık Can Erenler’im…..

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

Haşim turhan
 

7.OCAK.2017 TARİHLİ RAHMAN’IN KAPISI 1
BAHAR UMURTAK ÖZ BİLGİ

Sen, sen ol istedim…

Sen seni yaşa ve sende olanları yaşat istedim…

Sen seni yaşayıp yaşattığında cennette ol istedim…

Ben mi? Yokum ki ben! Kapkara bir yoğunlukta yok ettim kendimi.

Ben öldüm ki! Sen sana var, yaşa ve yaşat.

Kapkara bir yoğunluk. ..burası Rahman’ın kapısı....Burası Sessiz, burada yaşamın tablosu var ama o bir imajinasyon....

Burada madde yok....

Burada enerji yok.

Simsiyahın en siyahında tohumların var. ....ama onlar ölü. Yarında yoklar ki.

Bir tek şey var o da aşk. O aşk Allahin tınısı. O tınıyı duy ve söyle şarkını.

Öfkeni aş! Sesin sevgiyle aksın....öz ve gür aksın.

Cennet yarın. Yarında kara ışık yak! Kalemi al, yaz. İşte ölüler diriliyor! İşte yaşamak ve yaşatmak bu! Gerçek insan bu....

İnsan, Rahman’ın kapısı. O kapı açık....Tüm yaşam insanlaşıp bu kapıdan geçti. Hah aha şimdi ve şimdi.

Aşkla,

Bahar Umurtak
Süper İnsanlık Realitesi

 

 

 

 

 

 

 

 
  Bugün 151 ziyaretçi kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol