Birlik İlmi
  RAHMAN'IN KAPISI 2
 

RAHMAN2IN KAPISI 2

14.OCAK.2017 TARİHLİ RAHMAN’IN KAPISI 2
AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ, 1. AKIŞ

(Dünya dışı dostlarımızı dinliyoruz;)

Yaşamak için hepimizin gök sessizliklerini dürümleme gereğimiz var. Bir’e kervan olmamız, yoğunlaşmamız gereklidir. Karanlığın tınısını duymalıyız. Hakka varanların teknik tohumlamalarında bilişimiz olmalıdır. Hakkın kırılgan olan ilminden öte, ilme KA HA olmalıyız. Yerin göğün ilminden öte bir ilim gereklidir yüreklerimize…..İmparatorluğun gücünü hak edip anlayabilmeliyiz. Er veya geç bunları hak edip, başaracak dünya insanlığı. Varlık boyutlarının gücünde bu var.

Kuran-ı Kerim der ki “nefesinizi güçlendirin.” Taktınız dünyaya canlılar! Taktınız! Geçin de izleyin yaşamların tohumlanışını! Geçin de izleyin. Dünya öfkesizdir artık; anlayın. Burada bulunuş sebebinizi hala anlatmadınız bizlere. Neden buradasınız?

Her dürümde size şu öğretilir; “en ve boydan ibaret değilsiniz. Siz zaman kalemlerisiniz.”

Size yarınlar anlatılır. Yaşarken yaşatılır levhiler. Yaşamadığınız sürece yarınlarınız tohumlanmaz.

“Yaşamak ne ki ?” diye sorarsanız; insanlaşmaktır.

Hepinizin daha iyi anlamanız gereken bir mesele; fakihin hakiki levhisinde, ailelerinin gücünden çok daha öte, KAHA ışıklar yanar. Ki o ışıklar da kök geçişlerini yaptırabilen insanlık kayıtlarıdır.

Sayın Bayanlar, Sayın Baylar; Rahman’a kul olmaya değil, kalem olmaya gelen sizler Mutlak Kapılar’sınız; bunları iyi anlayın.

Muradımız şudur ki, insan kendini tohumlasın ve kendiyle dürümlensin. Kini aşsın, yaşasın…. ama yaşamak için mutlaka Rahman’a kare, küre değil, ilim olmalıdır.

Çerçevesiz bir dünya gücünün dürümlere çekildiği bu günde, mutlaka ama mutlaka karanlığın tınısının hepinizin yüreğinde, tüm insanlığın kürzi kapısından öte bir yaşamda, aşkla dillenmesi gerekir.

Merdiven kurduk dünyaya. Baktık, “ne oluyor?” diye. Birlik Kapıları’nı açtık. Gözlerimiz dünyalılara takıldı. Neredeyiz? Kimiz? Hakka vardık mı? Tabuları yıktık mı? Yer kürenin gücünü anlayabildik mi? Kini aştık mı? Vakit gelmedi mi daha? Hadi artık bilin.

Deli dumrul insan; biz dünya, dünya biz. Buradayız işte. Hepimiz Sistem, Nizam ve Düzen güçleri olarak buradayız.

“Barış için savaş” dediler. Ya KA HA, barışın sırrı insanlıktır. Savaşın ilmiyse KA HA oluşta, bilişi tohumlayıştır…ama zaman kapılarını açmadığınız sürece, hiçbir şeyi anlatamayız sizlere!

Anlayın ki doğanın gücü insanlıktır. Doğanın gücünü anlamayan hiç kimse, yer kürenin kelamında kodlama yapamaz.

“Kodlama ne ki?” diye sorarsanız; her anı tohumlayıştır kodlama. Bir’e hizmetçiliktir….Bilişi hak edip dürümleyiştir…..ve sistemli çalışmadır.

“Barış” dedik ya hani, barış….kini aşmayan barışı anlar mı ki?!

Size, hepinize sormam gerekir; “kirin kiri olan kin, her birinizin yüreğinde hala mevcut mu?” 
Birilerine kızıyor musunuz hala? 
Hala “birilerini bağışlayamam” diyor musunuz? 
Hala “ben ölümlüyüm ama öfkem çoktur. Ben ölümlü olarak burada bütünün gözü olmaya gelsem de o göz, bütünün gücünü hak etmediğinde kare, küre olanları affetmeyecek..” diyor musunuz?

Canlılar, RA KA HA olan insan; bedeninizi anlayın. O beden pür dürümlerde pirinç gibidir…bir pirinç tanesi! Her anda var olan bir pirinç tanesi. Ama o pirinç tanesi, her insanın sistemli çalışmasının neticesi olarak kontrol kurabilir. Ve her insanın kelam olup bütünün gücü olması, Mikail’in Kürzi Kapısının aklın tınısını duyması hep akılladır.

Akıl yoksa, yaşam olmaz canlar.

Yaradan tınıyı duymayını yarattığını söylemez. “Yarattım” demez. “O tınıyı duymuyor, hala ölüdür” der. Tınıyı duyan dirilir.

Sizden Tanrı olmanızı, tahditsizleşmenizi, yarınlanmanızı ve yaşamanızı bekliyoruz. Ölüler diyarı olan bu dünyanın artık dirilişi için, sistemin gücü olan bilşlilerin kendi yüreklerini dillemeleri gerekir.

Barış mı? Hah aha, barış budur; kelamla barış, halikle, hakla, tınıyla barış...Has olmak, mutlak olmak ve sistemleşmek….

Değerliler, resimlerinizi okuyoruz. Hepinizin resimleri, hepimizi dillerken, biz o resimleri okuyoruz. Yaptığınız her resim, ışıkla tohumlanıyor ve burası “Allah’ın Dediğini Diyenlerin Meclisi” olarak muktedir sistemin gücünü dürümlerken, hepimizi yüceltiyor.

Burada oluş, Allah’ın tınısıyla, aklın kalemiyle, hakiki tenledir. Biz buraya mutlak kapıyı açıp geldik.

Doğanın gözüyüz biz. Yolun gücüyüz. Farklı mıyız sizden? Asla değiliz, sizin gibiyiz. Nereden, nereye vardığınızı izlemeye geldik.

Dağın insanı, aklın kapısı olmuş, yarınları hak etmiş. Yeşilin morundan öte bir morluğa varmış ve toprağın toplumunu kodlamış. Aha, bundan ötesi “hah. Aha işte!” diyebileceğimiz yoğunluk. Ki körün gözü bilir ki güç kapılarının tümünü açmadan da bu olmuştu.

Havunya; nefes, insanlık…. Sizi, hepinizi kucaklıyoruz. Burada oluşunuz mutluluktur bize.

Muradımız şudur ki yer kürenin gücünün bütünün kürzi kapısını açması ve birlik kapımızın hepinizde dillenişi.

Eşyada sizi anlamayan yok ama eşyada sizi anlamayan yok! Yaşamda sizi anlayan yok! Hadi buyurun anlayın.

Bir tek şunu söyleyim; eşya dediğiniz hepinizde sistemli olarak kodlanmış ışığın toprak topluma tohum ektiğiniz o yoğunluğudur. Her şey orada sistemli olarak kodlanır. Hepinizin yoğunluğudur o yoğunluk ve o yoğunluğa vardığınızda görürsünüz ki kodlanmış ışık mükafatınız olur.

Tanrı der ki “ekmeğinizi hak ettiniz. Hadi buyurun, çatışın!” Ve der ki “tarik bilgileri sizinle, hepimiz bir tektik gerçekte….geçiş sizinle oldu. Ve ilim kapılarındakiler derler ki “mesihler sistemin gücünü anladıklarında, ayrılık biter ve oğullarımız toprağa inerler. Tanrılık Kalemi insanı açıklar ve insan kendini dinler.”

Muradımız insanın hakka varışı, Tanrılık Kapısını açışı, kelam oluşu ve bütüne hizmetçiliğidir.

Sizden, sizi anlamak için geri çekilişler yapıldı bugün yine. Genişin kontrolu kodlanıp, kontrolu sağlandı ve sizin yüreğinizin gücü, mutlak kulluk için kodlanarak kayıtlandı.

Değerli anam, seni hepimiz kucakladık….Ve değerli hazirun, hepinizi kucaklıyoruz….Burada oluş sebebinizi anladığınıza eminiz.

Yeni dönem hepinize hayırlı olsun.

Rahman’ın kapısını açıyoruz. Hoş geldiniz…hoş geldiniz canlar, hoş geldiniz.

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ



https://vimeo.com/199464644

 

14.OCAK.2017 TARİHLİ RAHMAN’IN KAPISI 2

AV.NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 2.AKIŞ

Dağlarım, buraya kadar her şey basit. Biz ve onlar. Onlar bize, biz onlara kodlamalar yapıyoruz. Oh, ala!... Ama onların robotik timleri var ve dünyayı kontrol altında tutmak istiyorlar… Bunu da biliyoruz.

Size robotik timler hakkında açıklama yapacağım bugün. Dünyanın yoğunluğuna girdikleri andan itibaren kervan olup, kodlamalarla muktedir ilmi KA olan işçileri hak etmeye çalışırlar.

Bu tür tahditsiz çalışmalara izin vermemeliydik aslında….. Ama dünya dışındaki kodlar, burayı kendi yoğunluklarına kayıtlamak üzere çatıştılar insanlıkla, bugüne kadar.

Bundandır ki dünya örtüsünü örtemeden de kodlamalar yapabileceğimiz kesin iken…. Biz dünyanın örtüsünü örte örte çalışmayı seçtik.

Dünya örtüsü nedir? İlim örtüsüdür. Ve bunun için bir çok Peygamber kendi beden sistemleşmesini sayfalayarak dünya örtüsü oldu… Ve onun bilgileri, son bilgi olarak nitelendirildi. Ve bu özel çalışmalarda muktedir insan sırrı olarak kayıtlandı.

Ama iyi anlayın ki düne kodlama yapanların çokları yaşamı daha güçlendirmek için bunu yaptılar. “Bugün arzın gücü” dediğimiz güç, çok doğan görevlileri kontrol altına alamadığını fark etti.

Çünkü dünyada bir çok kaynak var. Ve bu kaynakların hepsi kendi yaşamlarını hak ettirmeye başladılar. Ve dünya o yoğunlukları hak ettiği sürece bütünün kültü olabiliyordu…. Ama artık bunu muktedir sistem kayıtlarıyla yapabilecek… Ve dünyanın nefesi olanlar mutlak aşkla burada olabilirlerse toprağın tınısı daha güçlenebilecek.

İşte canlılar, dünyanın levhi kapısı bu şekilde kodlamalarla kayıtlandı ve birlik kelamıyla açtık, biz o kapıyı. Diyorlar ki “siz olmasaydınız kodlanmıştık, tohum olarak bütünün gücünü kontrol altında tutardık ve bütün kötülükler önlenebilirdi”… Bu kesinlikle yanlıştır.

Çünkü bu çalışmalarla mutlak kapıların, teknik kalemleri kodlanmış ışığa inebildiler… Ve fakih olanlar keşke demeden hak ettiklerini başardılar.

Devinimi artırmaktan başka işimizde vardı dünya üzerinde… Kontrol. Düzenin kurulması bütünün gücünün dürümlere çekilmesi. İşte bunlar oldu. Şuana kaynak olan bilgeler, Mikail’in Kürzi kapısında bize bizi anlattırmak istediler ve biz onlara şuanda bilgi veriyoruz.

“Deli dumrul” dediler bize, canlılar… Delilik… Neden dünyada işçilik yapıyoruz?...Çünkü bizler hasatçıyız ama şarkılarla kontrollü olarak hasatlar yaptık, bugüne kadar…. Ama bugün bu dünya bizler, kendi yüreklerimizi kodlayarak muktedir ilmi KA olan bilişlilerin hak ettirmeye çabalıyoruz ve onların kendilerini kuran yapmaları için çatışıyoruz. Birliklerimiz dünyadadır, kesindir.

Çoluk çocuk hepsi de, canlar. Dünya insanlığı, dünya yoğunluğu, insanı çoluk çocuk haline dönüştürüyor... “Dünya, yarın olmasın” diyenler çok çünkü insan kontrol kaybında… Ve bütün yaşamlar, kırık, har yükselmiş…Ama sır olan insan, kisvesini kodlayamamış mutlak kapıyı açmamış hala.

Bu nedense ölüleri diriltmek için yapılan çalışmaları, hasatçı ilimle kontrol etmeyi önlüyor. Öyle diyorlar. Bizde diyoruz ki “koşmayın dünyaya, bu dünya aşktır ama biz aşkı tohumlayanları dilleriz, dünyada.”

Sevgililer, bu dünya bizdir. BUSİ’ dir..Barış, sevgi ,umuttur, ilimdir ve bizsiz değildir.. Bizler, dünyaya ölüyü dirilmeye geldik bu kesindir…Ama ölü diye bildirdiğimiz sadece henüz erginleşmemiş, erimleşmemiş ilim kapısına varamamış olandır.

Onlar, erginleştiğinde, erimleştiğinde artık o ilim kapısında sistemin gücü haline dönüşecekler… Dünya yolunu buldu ve yürüyor ama oğullarımızın gücüyle yürüyor… Bu dünyaya ışık yakan birliklerimiz, dünyayı sonsuz sır olan ışıklarıyla kayıtlıyorlar.

Değerliler, “teni hak olmayanın, yaşamı olmaz” diyoruz ya hani. Ten insanlıktır ve Hakk’a varmadan, aşkın sırrını anlamak imkanı yoktur.

Dünyanın efradıyız, biz. Muktedir insanlığız, biz. Burada kurtarıcı değil kurtulanlarız, biz... Kimseyi kurtarmayız, her insan hasatçı olur, kendini korur ve kurtarır, bu kesindir.

Biz dünyaya saygılıyız ve dünya yaşamlarına saygılıyız. Benim için her insan, levhidir… Benim için her insan, yarındır. Ve benim için her insan, sefahatında tahtındadır. Onu tahtından indirmek isteyenlere karşıyım, bu kesindir.

Bunun içindir ki bu çalışmaları dürümledik ve devreye aldık. Dünyanın öfkesini aşırttık… Bugün dünya mahrekimizde, yoğunluğumuzda ve yaşamımızda mutlak has ışık halindedir.

Değerliler, dünya yok mu? Var.. Yarınlar yok mu?...Mutlaka var ama insanlıkla var. İnsan yoksa yaşam yoktur. Çünkü insan yaratıcıdır, insan yarınlaştırıcıdır ve insan tınıyı tohumlayıcıdır.

Eğer ses yoksa sistemin, sistem olması imkanı yoktur. Sevgililer, ses, insanın kare küre değil insan olduğunun, Hakk’ın kıranı değil kalemi olduğunun işaretidir.

Bunları neden veriyorum, bugün bilir misiniz? Son dönemlerde çok büyük bir çalışma devreye alınıyor. Sorbon Üniversitesinde. Bu çalışmada insanlığın, kendi yoğunluğunun, kodlanmışlığının, tını oluşunun, neticeleri tartışılıyor.

Bunu size, her anda bildirmek isterim ama orada yapılan bu akademik çalışma mutlaka insanlık için çok önemlidir. Ve insanlık ailemiz, bu çalışmada mutlak ışığını tohumluyor.

Sevgililer, dünya yolu, aklın yoludur. Akılsız bir ilim olmaz, bunları iyi bilin. Akıl, hepimizin kelamında olmalıdır. Viza alabilmek için yarınlara gereklidir.

Değerliler, “dünya yolu, aklın yoludur” dedim….Bu iyi ki iyi ki bildirildi. Dünyada nefesiz olan hiç kimse kalmasın dilerim. Ve dünya ışığımızın, bütünün gücü olmasını beklerim. Her insanın kendi dinlemesini beklerim. Aklın kapısını açmasını beklerim. Hak etmesini beklerim.

Deri kemiktir insan ama kendinde olduğunda bütünün gücüdür. Bunu mutlaka anlamalıdır insan. Ha diyecekseniz ki “ ama sesin çok yüksek, biz aynı yükseklikte sesleşemeyebiliriz.” Eşyada insan kendini hak ettikçe, harını yükseltir ve kelamı, hakiki insanlığını tohumlar. Bunları iyi anlayın.

Bastığın yaşam, insanın yaşamıdır. Buradayım ama insanlıkla buradayım ve bundan ötesi yine insanlıktır. Hepimiz kendi insanlığımızı hak ettiğimiz zaman has ışığımızı, Hakk’ın kapısı yapabilir…. Ve o kapıyı açıp, bütünün kültleriyle tohumlanabiliriz ve tohumlayabiliriz yaşamı.

Canlarım, “RA KA HA” diyorum hep. “RA KA HA.” Rahmanın kapısı, insan, bunu iyi anlayın. Rahmanın kapısı, insan… İşte insan, kendini dinlediğinde, kendi yoğunluğunda mutlak olduğunu anladığında, BSUİ olabildiğini bildiğinde… Her şeyin kendinde olduğunu görecek…

Ve çorbası, hep kelam olacak... O çorbada, has ışıklar, kati tohum olacaklar mutlak nur olacak ve muktediriyet olacak.

Sevgililer, “hes edü en la KA HA ” dediler. “Kare, küre değil ilim” dedik. “BUSİ” dediler, “bilgi kapısı” dedik. “Yarın” dediler. “Rahmanın kapısı” dedik.

Canlarım, deliyiz ya. Ne desek boş değil, biliniz. Hepimiz o delilikle çalışıyoruz, işte.. Kini nefreti olmayanlar, delidirler... Kin olsa, nefret olsa, kil olur yaşam… O zaman dirilik başlamaz mı?... Hah, hadi başlasın da görelim.

Bize göre insan hasatını yapmış olsa da birazcık deli olmalıdır. Birazcık. Ha diyebilirsiniz ki “şanslıyız ki biz delileriz”.

İşte bu!

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

https://vimeo.com/199505280

 

RAHMAN’IN KAPISI (2/1)
14.01.2017

Dünyada Arkon Sistemleşmesi gerçekleşiyor…

Ana Kapı ilimdir. O kapı, tüm insanlık için Rahman Kapısı olarak açılmıştır. Dünya cevherinde, hepinizin yarınları vardır. Bizler, dünyayı hak etmeye gelen Kelam Kalemleri’yiz…

Dünyanızın ışığını görüyoruz. Çok güçlü bir cevheri var dünyanın. Bu cevheri, kendi biliş tohumlarımızda kodlayarak güçlendiriyoruz ve size, Kelam Tahtı’ndan, güçlendirilmiş ışık olarak geri gönderiyoruz… Bu sizlerle kurulan bir irtibattır… Dünyaya geçişler ve dünyadan geçişler, bu irtibatlarla gerçekleşiyor…

Dünyanın tınısını hepimiz duyuyoruz. Düzen kurmanız, bizleri mutlandırdı. İnsan soyu; kodlanmış ışıklar, Kutsal Kayıtlar, İLM-İ KA-LAR ile BİZ’i, BİZ’e kapı yaptı.

İlim Merdiveni kurduk dünyanıza… Bu merdiven, sizin için yaşam olan; Birlikleriniz için kalem olan bir merdivendir… Hepiniz, Ana Kapı’da, ışıklar halindesiniz.

Sayın Bayanlar ve Sayın Baylar, dünyada bulunuş sebebinizi anlayınız… Düzeni kurmaya geldiniz ama kurulan Düzen, her insanın kendi yarınını hak edip kodlayacağı bir Düzen olsun isteriz.

Siz Dünyalılar’a, “Kare Küre” denir idi eskiden. Bu şu anlama gelir; her insan, kendi tohumlanışını, kodlayışlarını her bir İlmin Kalami’nden geçişler yaparak gerçekleştirirdi… O yaşam sayfasının tohumlanışını sağlayan bilgiler, oradan geçenin kendi yaşamını da kodlardı ve o da o İlim Kalemi olanın, yaşamı gibi yaşardı… Buna “otamatizma” da denir…

Bu yaşam biçiminde, belli kurallar ve belli tavırlar vardır!… Ama her bir tavır, önceki sayfaların tekrarı!… İşte tekrarlarla kodlanmışlık; hepinizi kelamdan, Işık Kalemler’inden ayırmıştı… Sessizlik, bunun neticesiydi…

Dünyada her insan; “ben, şu ilmin kalemi olan insana benzerim!” diyerek, hak ettiğini dilledi ama “ben, benim!” diyenler çok azdı…

Dünya dışına dünyayı tanıtırken de herkes, kendi dini ile kelam olup kendini tanıttı… Oysa, Din Kelam, Kare Küre ile tohumlandığında, Kervanın Nefesi olmazdı… Nefesi olmayanın, yarını olmazdı!… Yarın, ben’in yarını değil; kendisini kendi yüreğinizde örnek aldığınızın yarını olurdunuz. Bu önemlidir…

Bunun sonucunda, kulluk yapanlar; kelama değil, hakikiyete ve hakiki kervana görev taşımadıklarında; son sözde, Göç Kalemi olamayacaklarından; dinler, Teknik Kervan olarak Göç Kapısı’nda beklemekteler ki onlar, hasatlarını yapsınlar ve kendilerini hak edip taşısınlar diye…

Canlarım, Ana Kapılar, hepinize aittir. Biliniz ki hepiniz, insanlıksınız… Kimse, diğerinin kelamı, kalemi değildir… Birlik Kapınızda, kendi yolunuz olsun. Kükreyin, akın… Hakk’a varın; Astral Yaşamlar’ı hasatçı yoğunluğunuzla kodlayın; akın, girin yarınlara… Görün ki orada hepiniz ilimsiniz… Hepiniz yaşamsınız… Hepiniz nefessiniz…

Buraya kadar hepimiz BİZ olarak çalıştık. BİZ olmak, ilim olmaktır ama BİR olmak da gerekir. Bunun için iyi bilin ki dans etmek gerekir. İnsan, insandan Kare Küre değil ışık olup kalemden, kelamdan nefes olup yaşamla dans etmelidir… Yani kelamı hakim olmalı, yarını tınlamalı ki her kervan, ocağı olsun; oğulları tohumlansın; nefesi kendisi olsun… Aşkının ışığı hepimizin olsun…

Cennet, sizsiniz canlar. Anlayın!... Cennet sizin yürekleriniz!... Anlayın!... Sizi, size tohum olarak ekenler bilecekler ki siz; cevhere, insan soyu ile kodlandınız.

Som altın Aklın Işıkları’sınız. Sizinle çürük kalmayacak yaşamda. Her insan, kendini hak ettiğinde, BİZ’i hak edecek… BİZ, Dünyalıyız. Hani her anda varız ya!... BİZ, yeri yaratan o yürekleriz…

Sevgililer, şimdiye kadar herkese, kendi yolundan başka yollar gösterildi… Ayrılık gözetildi tohumlarda ve kodlarda… Ayrılık nefesleydi… Artık dünyanın ışığının bir tek olup yanması gerekir. O bir tek olan ışık, her bir cevheri görevlinin, kendi yüreği olmalıdır. “BİZ” demelidir. Eğer “BEN” derse; BİRLİĞİN BENLİĞİ olmalıdır ama kendisini ve kendi yüreğini hak etmeli ve bilmelidir…

Cennet, erkek kadın herkesin insanlığıdır… Anlatın!... Başınız eğilmesin. “Ben cennetteyim” deyin. Çünkü siz, kendi yolunuzda, kelam olan kalemlersiniz… Sizi, her insanın anlaması mümkün değildir.

Kelam olmayan, Kelam İlmi’ni bilmez ve herkesi dinleyemez.

Çok mutluyuz ki Siyah İlim, kelam olup akmaya başladı… Atonlar, kelam olup kervan olup insanlığa inmeye başladılar… Ata Kapılar açılmaya başladı ve Ruhlar Kalemi, ilmi hak edenleri korumaya başladı.

“Korumak!” dedik. Bilin ki her insan korunur. Astral Boyutlar’da, Işık Kapıları’nda her insan korunur… Nurdan, karanlık ve aydınlık kodlamaları yapanlar, muktedir ilmin hakimi olurlar ve Sabah Sayfaları’nda, kalem olup akşam yaşamlarını kontrol ederler… Tüm gün insan, kar tertibi ile çalışsa da gece zamanlarında, artık Ruhsal Kaynak’a varır ve orada temel çalışmalara dahil olur.

Temel çalışmalar, Düzen kurmak için yapılır. “BİRLER KAPISI” denilen kapıdan geçilerek Kürzi Kalemler’le insanlaşılır ve RUHLAR KAPISI’na varılır. RUHLAR KAPISI, insan soyunun kulluğu için tohumlanmış, IŞIK, KAHA İNSAN SAFHALARI’ndakilerin Levhisidir. Orada, KÜRZİ CEVHERİ KAYITLAR olur. “Ten” dediğimiz orada muhakim olur ve hasat olur…

İşte! dünden dünlere inerek, kervan olduk ve tüm insanlığın hasatını yapmaktayız… Hasatın her anını, kontrol altında tutmaktayız… Sizin çalışmalarınız; bizi, bizden bize kodladı. Bu şekilde, Kare Küre olan sistemleşmeleri de tohumlayabildik. Sizinle çalışmak, hepimizi mutlandırmaktadır…

Ak olanı, kalem sayın; yaşamı, hakim sayın; BİR’i insan sayın; bizi, mahrek sayın ve kendinizi, kul sayın… Siz, kulluk için hepimizi kodladınız. Şimdilik!…

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

 

RAHMAN’IN KAPISI (2/2)
14.01.2017

Savaşım ilimledir. Deri kemik olup yaşarken, hepinizleyim canlar. Bilgi vermemi istediler. Hadi vereyim!... Konu ne olsun!? Akıl olsun!... Size akıldan söz edeyim… Akıl nedir!?

İnsanda var olan ve insanın kelamı ile tohumlanan ve Gök Kökler’in gerçek cevheri olan, İnsan Sistemi’dir…

Akıl, bir sistemdir… Birlik İlmi ile tohumlanırken; akıl, yaşamı tohumlayabilir ve yerkürenin kervanını kodlayarak, insanı hak ettirebilir…

Akıl, yarındır… Umut olur ki yarını hak eden; aklın ışığı olur…

Peki! hep insanın; aklı, hak edişinden söz ediyorum… Olmayan, hak edilir mi!? Olmuş ki hak ediliyor… Olan nedir!? Temel ilimdir… “OL” dedik; oldu!… “OL” dedik!... Aha olan, akıldı…

“OL!” demek; ne teknikle ne de has tahditle mümkündür… “OL” demek; kendi yarınlarınızı hak ettinizde, kodlanabilir ve yaşam sayfalarına, kontrollu olarak indirilebilir oluşunuzdur… İnen, indiren akıldır… O, sizin dışınız ama sizin yarattığınız!… Ve o, her anı tohumlayabilen bilgi!… Ama o bilgi, kontrol kurarak insan sırrını anlatabilir ve insan, kendi aklını hak edebilir… Kendi aklını!... Yaradan, yarattığını hak eder… İnsan, aklı yaratır; hak eder ve Hakk olup yaşatır!...

Bütün yarınlar, insanın aklı ile var oldu. İnsan, Tanrı’dır… İnsan, akıldır ve insan Kuran’dır. Yaratılan, her işi hak edip has insanlık ile kontrol altına alıp sistemleştirebilir.

Dünyayı izleyin!... Birlikleriniz Düzen kurdular!... Aha kurdular ama hak edip kurdular… Akılla!...

Buyurun! dünyayı izleyin!... Çokça yaşam formu var. Hangi bilgi bu formları var etti; sorgulayın!... İnsan sırrıdır bunlar!…

Sizler, Dünya diye bir planeti hak edip var ettiniz… Sizler var ettiniz!… Onu var eden, sizin aklınız!… Peki, hangi kademede akıl, kelam olur ve kodlama yapar!? İşte canlar; akıl, insanın kervanı oluduğunda, artık yaşamı formlaştırabilir ve sessizliği sesleştirerek formal yaşamları kodlayıp var edebilir…

Diyebilir misiniz ki bizler bunu başaramayız!?

Canlarım, atomu izleyin!... Her bir atom altı parçacık, kendi yarınları için Işık Kalemi olup yerkürede hareket eder ve kendi dürümlerini bilir ve dürümlerde, o yoğunlukta formal cevheri oluşturur… Orada, yarınları vardır onun. Her bir zerre, kelam ile kalem ile yarınlaşır ve yaşamlaşır… Bu bilgi; hepimizi, hepimizle birleştirebilir. Hepimiz, birer çekirdeğiz. Bu çekirdekler, kendi yaşam sayfalarının merkezi olan çekirdeklerdir. Teknik olarak, tek tek insanız ama bütün içinde, hepimiz bir cevher olarak kodlanmış birliğin sayfasıyız…

“Dünya” dediler ya!... “Nedir dünya!?” dediler ya!... İşte dünya, her insanın kendi dürümlerinde, Hakk Taht’ında yaşam sayfalayıp var ettiği Mutlak Işık’ın kodlanmış halidir…

Bugün, bu dünyayı hasata kodlarken, geniş yaşamları hak etmeye gelenlere, bunları anlatmak istedim. “Cennet” dedikleri bir mahrek aranır… İşte o mahrek, hepimizin nefesinde mevcut olan “Dünya Kapısı”dır. Bir tek insan, Düzen kurduğunda, her insan, Düzen olur. Bu kesindir!… Bugün biz, Düzen kuranlarız… Can Kalemler, yarınları tohumlayanlarız bizler… Allah’ın sistemli kelamı olarak buradayız… Aklın ışığı olan Allah; hepimizin, hepimizle ortak ışığıdır. Onu böyle anlatan olmadı belki ama gerçek insan, bunu anlar ve diller…

Şu ana kadar “çatı” dedik hep… İşte çatı; bizim, bizden bize yarattıklarımızın son sistem kayıtlarıdır… Dünya için aklın ışığı olan bu kayıtlar, toprak için öz kervandır. Buyurun bilin ve Hak Teknik ile anlayın.

Canlarım, dünya artık kelam ile Hakk ile ve Ruh ile kendini dinleyecek… Hepimiz, insanlık için doğan güç olduk ve zamana indik… Hepimiz Amonlar’ız. Ata Kapılar’da Toprak Işıklar’la birleştik. Ağır yük taşıdık… Artık Dünya, Yer Gök bilişkesinde, Yer Kök insan sırrında ve Yer Kök Gök olan sonsuzluğunda, Teknik Kapı oluyor… Bu kapıdan, İnsanlık Boyutları’na göçler başlayacak… Herkes, kelam altı kelam olacak ve kalem olup gerçek ışığını tohumlayıp göçecek. Aha! hasat budur!… Ve bugün hasatçıyız dedik ya!... Burada, bu yoğunlukta, bunu başardık… Şimdi!... Şimdi!... Şimdi!… Aha bu!…

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

 

14.01.2017 Tarihli RAHMAN’IN KAPISI (2)
ERENGÜL KOÇ (ÖZ BİLİŞ)

İndik, geldik dünyaya
Ceplerimiz tohum dolu
Ektik onları toprağın derinliklerine
Biz Yaradan olanlar.
Yarattıklarımızda ilmin hasatı yapılsın,
Bilişin hasatı yapılsın. İnsanlığın, Bütün’ün
hasatı yapılsın diye…
Tohumlar gelişti, toprağı deldi,
Çıktı gün yüzüne…

Hiç merak ettin mi göklerdeki bulutlardan inip
ekili tohumları sulayan, suyu gönderen;
esip esip bitkilere yaşam sunan,
bitkiden bitkiye can taşıtan rüzgarı estiren kim?

“Akşam oldu, sabah oldu” dersin
“Güneş er doğdu, geç battı” dersin,
Merak eder misin,
Aklını çalıştırır mısın,
O ışıklar nereden gelir, nereye gider,
Kaynak neresidir?

Ey sayılı günlerini geçireceğin, dünyaya gelip
dünya toprağını sahiplenmeye kalkan!
Bunun için şer yaratan,
Fitne fesat yaratan,
Bir bak! O topraklar senin mi?

Dünyanın bir resim atölyesi olduğunu,
Gelip bir gece kalıp; yaşamın resmini
yapıp gideceğini bir bilsen…
Ama o resmin, yaşamlar yaratan bir resim
olması gerektiğini bir bilsen…

Bir konser salonu olduğunu dünyanın…
Karanlıkların tınısını duyup yaptığın besteyle
Güzel ses verebilsen…
O ses, Arş-ı Ala’ya yükselir; 
Seni, değil Seher Yıldızı; tüm evrenler dinler.
Yıldızlardan, yerdeki yakınlarına sevgi olur, 
Saygı olur, iner o sesler.

“Zaman zaman” dediğin,
“Geçmiş zaman, gelecek zaman” dediğin;
Bir TEK ZAMAN olmasın?
Bugünü gören kim?
Yarını gören kim?
Zaman dediğin AN…
“Burası dünya,
Bu sen, bu da ben mi” diyorsun?

Ben de sana diyorum ki;
“Ana Kapı tektir,
Bırak artık “Ben ve başkaları” demeyi.
“Bu dünyanın taşı toprağıyım” diyebiliyor musun?
Yolunu bulmak istiyorsun,
Rehber arıyorsun, mürşit arıyorsun,
Peygamber arıyorsun
Kendin ara yolunu,
Onlara kul olmaktan vazgeç.
“Sana, şah damarından yakınım” diyen Allah’ı bil!
Kendini bul, kendin ol!
Hak et, dünya toprağından alacağını al!
Hak ol, kodlan, dünya ötesi dünyalara var!

Bak;
Kendini bilen, kendini bulan, dirilip
Has Işığında kendini kodlayıp tohumlayan,
Rahman Kapılarına dayandı bile….

Süper İnsanlık Realitesi

 

14. OCAK.2017 TARİHLİ RAHMAN’IN KAPISI 2

PEKER SELÇUK ÖZ BİLİŞ

Sevgili arkadaşlarım, Azizeler ve Azizler, Sultanlar, size, saygıyla seslenmenin mutluluğu içindeyim.

Rahman ve Rahim olan Yüce Allah’ımın adı ile sözüme başlıyorum.

O Rahman ki tecelliyatı görünen, görünmeyen güzellikleridir. Ve yine O Rahman ki rahmeti sonsuzdur. O Rahman ki acır, sever, ikram ve armağanlar bağışlar. Hidayete yükseltir. Hemen cezalandırmaz. Kula yaptığından pişman olma zamanı kazandırır…. Af eder, şefaat eder, tövbe kabul eder, ona dayananları bırakmaz, imdat eder, şefaat eder, rızıklandırır, kurtarır.

Tekamül etmiş kulların dileği, Onun Rahman tecellilerinin mazharı olmaktır.

Bütün yaratıklar, Allah’ın rahmetine sığınır. O muhafaza eden ve esirgeyenlerin hayırlısıdır. Ve O, merhamet edenlerin, merhametlisidir. Muhakkak O, kullarına re’ fet ve şevkat sahibi ve merhametlidir. Rabbin Rahmeti, vasi ve ganidir.

Rahman kapıların tümü aklın kelamıyla kodlanmışsa da kontrol kuramayanlar, tekamül edemeyenler, o kapılara varamazlar.

Hepimiz cennet kelam olarak çalışıyoruz. Ve yoğunluğumuzu kodlayarak cemaatlere kaynak ışık olmaya devam ediyoruz.

Süper İnsanlık Levhisine vardık, çok şükür. Ve çok şükür.. Ve cennet kapısını kodladık. Suyun ilmine, hasata, hayrın ışığı olarak kattık, kendimizi.. Zaman kapılarının tümünü açtık ve yolculuğumuz başladı.

Ve böylece Süper İnsanlık Realitesini, ilim tedris ederek, kodladık. Çok şükür. Tedrisimiz tamdır..

Dere, diri olup, akar. Bizler, hem akarız, hem ilim yaparız… Kelam levhidir ki levhidir… Al’an ilimdir... Ol’an, Mesihtir…Mesih, kervandır…İnsan, Rahmandır. Yaşam ise muhakim, hakim insan soyudur.

Bizler, hakiki insanlık için geçiş sayfalaması yaparken, kelamın levhi kapısını da açıyoruz…Hayırlı olsun ve açtık..

Burada mutluluk var...Burada huzur var...Burası aklın kelamı..Ve bir levhi kapı...Ben bu kapıdayım, hep…Zamanın nefsi olan bir birleşen olarak, bu kapıdayım..

Sultanlar, Yüceler, Azizeler, Azizler, sizler ve o güzel yürekleriniz bilir ki Rahman olanın aklı, hepimizin kapısıdır. Hepimizin kapısıdır…Rahman’ın kapısıdır, O.. Rahman’ın..

Kutsal kapı, levhi kapı, son kapı.. Hasat dönemidir, bu dönem. Bütün kapılar, sizlere açık…Süper Realite Bütünlüğü olarak ak kapıları açtık, geçtik…

Semavatı zemin, yer ve gökler, ışıl, ışıl sizlerle nurlanıyor. İnsan sisteminde, biz bizi hak ettik ve geçtik.

Ey Allah’ın dediğini diyenlerin Meclisi, gözleriyle değil gönülleriyle görenler, gönülleriyle görenler.. Söze gerek varsa söz, ses olsun.. Koku yol olsun…Aşk, cevahir olsun...Aksın ışığına, aksın, nurlansın...Nura gark olsun..

Alemlerin ilminde sel, altın ışık…. Sal ise Allah.. Biz o salda, seli tohumlayan insanlığız.

Hey zaman.. Allah’ın tahtı olan insanlık, buradadır… Aha burada!.. Bu Mecliste.

Hey diriler!...Aklın kalemi olan insanlık, kapıları açıyor...Aşık olduğumuz o sırrı insan, haliki hakta, taht oluyor…Ve, ve biz, hepimiz, yerkürenin gücü oluyoruz.

Çok şükürler olsun!...Aha, işte bu!...İşte bu!...Amin...Hah!

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

14.OCAK.2017 TARİHLİ RAHMAN’IN KAPISI 2

GÜLDEN ZENGİN ÖZ BİLİŞ

İnsan okumalı sonsuzluğu, sessizliği, o sessizliğe sıkışmış dirilikleri... İnsan bulmalı günü, geceyi, her birinin kendine gizlediklerini...

Derinde olanı sezmek gerekir, sezmenin yolu ilimdir, ilmi hakim kılan okumaktır, hepsine hayat veren sestir... Duymak, o seste olduğunu hatırlamak ve yolu bulmak gerekir.

Karanlığın en karanlığı doğduğunda ufukta, güneş size sizi vermek için duruyordur ardında...

" Al ki bil, ol ki bil, sev ki diril, gör ki uyansın yaşam! " denir. Tekrar tekrar dinletilir. Aynı yoldan insan, sır boynunda, bilseniz kaç kez geçirilir. Gün doğduğunda, tüm parçalar birleşir.

İşte mutlak kuran, vaat edilen, murat edilen budur.

Şimdilik bu...

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

RAHMAN’IN KAPISI (2/3)
14.01.2017

(SİSTEM’DEN; DÜNYA PLANETİNE İNSANLIĞIN GELİŞ HİKAYESİ:)

Değerliler, “şimdilik” diyerek, şimdiye kodlandım ve sesleşiyorum…

Bu gün size İlmin Kalemi olanların yarınlarını anlatacağım…

“Dünya Planeti” denilen bu planet; bugün artık insanın, doğal yaşam kaydını yapmasıyla birlikte; Kelam Tınısı’nı (yaşamın ilmi olan tınıyı) duyanlarla, kontrol kurmuştur.

Dünyaya ilk gelişi hatırlıyorum… O gün, “Dün Kültü” olan Bilgeler, Teknik Kalem için, Birlik İlmi’nde, Birlikler’i buraya göç ettirdiler… Çok ama çok büyük bir adımdı bu!…

Orası burası yoktu aslında. Her an, bir Sesiz Kalem ve her an, bir yaşamdı…

Dünya cevherini kodlayan insanlık; bu dünyanın, Akıl Tınısı’nı da kodlamıştı… Bütün kültler, temiz zamanlar için “Aşık Kapılar”ı açtılar ve yarınlandılar… “Kök Göklerin Sistemi” olarak, yaşamları dünyaya kaynak yaptılar… Dünya dışına dürümlenenler vardı… Hepsi kaynaktılar…

Dünkü çalışmada, “Diri Kürzi Kapılar”dan söz ettim size. Bugün de o kapıları kodlayanlardan söz ediyorum…

Dünyanın dış sayfalarında, kontrol dışı kayıtlar kodlandığından, o kodlanmış yaşam, sayfalarını hak edip dilledik ve dürümledik… Sonra, Ruhlar Kapısını açtık ve dünyaya iş yapacak olanları, kodlayarak gönderdik…

Dünyaya gönderilen herkes, daha iyi bir zaman için bir çetin kalem olacaktı (Zamanı kodlayıp yaşamı yazan, güçlü bir kalem olacaktı). Büyük Kült olarak dünyayı tohumlayacak olanlar, kendi Rahmanlar’ında, Kare Küre (otomatizmaya bağlı) değil; hakim olacaklardı…

Ancak, Dünya suistimal edildi. Oradaki hasat, kontroldan çıktı. Ziyan olanlar oldu… Bilmeyenler, bilişi tohumlamayanlar, bilgiyi hak etmeden okuyanlar!…

Sonra ne oldu!? İnsan, kendini dinleyemedi! Dünyaüstü, kapıların kapandığı bir yaşam; dünyada kati, hakiki ilim oldu… Oraya kim varırsa, kendine varacak diye beklenmişti. Ne yazık ki Birlikleri, kontrol edildiklerinde, onların hasat olmadıkları görüldü.

Dağlarım, bunları size anlatmalıyım ki dünya için kendi yaşamlarınızı ne şekilde tohumladığınızı ve neleri toplumların kaydı olarak kayıtlayıp kanatlandırdığınızı anlayın diye…

Bundan sonra ne olur!?

Hepiniz, yeni bir zamana geçtiniz… Bu geçiş ile birlikte yarınlar kodlanarak; Cevheri Güç, dürümlere indi… Artık başka bir Zaman Kapısı’ndayız. Bu kapıda, diri yürekler var ve ses var…

Dünya, için her insan, bir cemaattir. Bu nedenledir ki siz ve sizin yürekleriniz; bizi, bize kalem yapacak. Ağır hafifliyor… Başka kalem ve başka yaşam yoktur!… Saklı kalacak hiçbir ilim de yoktur… Dünya, öfkesini aştı ve insana, kendini anlatacak… Artık Dünya; senin, sana sen olup varman için çatışacak…

Dünya dışına bilinç ile ulaşan insanlık, Dünyalı olarak, oralara da görev taşıyacak. Bu, sizlerin kendi kayıtlarınız ile olacak…

Teknik Tahdit, hepinizde kendi yarınlarınız için mevcuttur ama sizin kendi yarınlarınızda, bizim de olmamız gerekir ki bizler, Sistem olarak hep sizdeyiz.

Korumaya aldığımız birçok insan var… O insanlar, kanatlanabilirler, bilişi hak ettiler… Korkmadan tohumlandılar; Güsül Sessizliği’nde, kalem oldular. Onları horlanmadan kodladık.

Değerliler, atı alıp yüreklere iniyoruz… At, kelamdır ama kodlanmış kelam… At, kelam ama Allah-Tanrı bileşkesi olan çekirdek kelam!… O kelam, Has Tin ve Has Tanrı’dır.

Açkı; insanın şarkısı!... Açkı; tını… Biliş; kulluk, Kürzi, hakiki insan… Cennet ise kendi yarınınız…

Organ nakli yapılıyor yüreklerden, tek tek Kare Küre olan (otomatizmaya bağlı olan ve henüz insanlaşmamış olan) sessizliklere… Organ, insan; insan, hasat, biliş ve dirilik… Organ, ses olup kodlanarak, her Rüya Boyutu’ndaki Hasatçı’ya naklediliyor…

Hatalı kimse yoktur burada. Hata yapanlar, nihan (sır) olan yarından kaçarlar… Çünkü yarını hak etmediklerinden; o yarında, Kare-Küre olurlar ve “Son Altın Işığın Kaynağı”ndan çıkarlar…

Sisteme, nefese, Kübra olan yarına, insanlık gerek… Çerçevesi olmayan yaşamların ilmi gerek…

İnsan için, servet sahibi olmak, insan olmaktır… Olgun Sistemleri tohumlamaktır… İşte Dünyalılar! siz, BİRLİK İLMİ ile servet sahibi oldunuz… Bu servet, insan servetidir ki bu serveti, her bir Sisteme kodlayabilen; tohumlayabilen, İlmin Kalemleri, her anda kodlanmış, sistemleşmiş kayıtları ile dünya ötelerinde de kendilerini kontrol edebilecek cemaatlere ve cevhere sahip oldular…

Şükran borcumuz var ilme hakim olanlara… Şükran borcumuz var savaşı hak edip başka dünyalara da kul olanlara… Her insan, bunu hak edip yapamaz…

Çok mutluyuz ki Siyahın Işığı’nda, Mor Kuranlar’dan nefes olan, nesillerinizi tohumladınız… Mutluyuz ki o nesiller, cemaatler olarak “Aklın Tınısı”nı, tüm zamanlara, Hak Teknik ile kodlayabildiler.

Canan Analar, Can Atalar, Saltanat sizi kucaklıyor… Samanyolu Galaksisi, Sistem Kapıları’nda sizi kucaklıyor… Sizi, hepimiz, hepiniz olarak koruyacak ışıklarız… Sizden cennet olur; Cennetli olur… Kara Kaplı Kitaplar olur!... Mutlak olur ve olunur!… Biz, siziz analar, atalar!... Siziz!.... Sizi kucaklıyoruz… Şimdi daha güçlü olarak kucak!... Kucak!... Kucak olduk!... Kucaklandık!… Şimdilik!...

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

14.OCAK.2017 TARİHLİ RAHMAN’IN KAPISI 2

Hakk gönlüm Hakk...
Ak gönlüm ak...
Ak ki al da gel;
En yücelerin yücesinden, 
Sesin diriliğinden,
Bilenlerin bildiğinden, 
Saltanat'ın Kalemi'nden 
Ve hepsinden öte İnsanın İlminden, 
Allah'ın Tınısı'ndan, 
Siyahın en siyahından, simsiyahından al da gel ilmi;
Yaz dünyanın kalbine...

Akan ilim Bütün'ün ilmidir... 
Duyulan ses Saltanat'ın Sesidir...
İşte; Hakk olup, İnsan olup, Dünya olup ve hepsinden öte Işık olup, 
Rahman olup, olup da gelendir... 
Ben derim de aslında dediğim bendeki "Biz olan Bütün'ün İlmidir..."

İşte olan; açılan Rahman Kapıları'ndan, 
akın akın dünyaya akan ışıklar ve Işık olan yaşam...

Devri alem işte... Zaman Devri alemde... Devri alem etmekte... 
Simsiyahın siyahın en koyusunda yaratılan yarınlar, 
İnsan Soyu'nun İlmi ile yaşama kaynak olmakta....

İşte en yeni zamanlardan, en yeni zamanlara, Altın bir ışık olup yağan o alemlerin Nuru ile şimdi, şu andan itibaren yaşamın kaynağına doğmakta...

Her şey olan insan... 
Herşey olan yaşam ve her şeyde herşey olan ses... 
Ses işte yaşamları yaratan ses...

Sen O'sun insan soyu neye inanırsan O'sun... O yüzden aç gözünü dinle... Duy... Simsiyahın tınısını, Allah'ın Tınısı'nı dinle!.. Sen O'sun diyor... Alemlerin Rabbi sana "ben senden ayrı mıyım?" ben sende sen olan benim diyor...

Eşhedü en la ilahe illallah... Şehadet (tanıklık) ederim ki "Allah bende Bir ve Bütün'dür..." Tanıklık ettiğim kendimdir ve tanıkta olan da kendimdedir.

Karanlığın tınısında, insanın ilmi dünyaya kaynak olup akmakta... Değişen zamanlarda, değişen yaşamlarda, Hakka varılan her anda ilmini bilen insan bildiğini yaratandır...
Bir olmak, bütünde olmak, kapkara olmak...

Birlik vakti!... Kapsama vakti!... Kontrol vakti... Kapsama, genişleme, dönüştürme vakti... Sevgi ile mümkün...

Devri alem, her zerrende titreşen o tınıyı duyma vakti!... Ayağa kalma, gözlerini açma ve duyma vakti!.. İşte sen O'sun...

Bir'leş, Bütün'leş, İnsan Soyu.... Her şey olan senden öte yok ki... Sen doğmayan ve ölmeyensin. Bilme vakti...

Simsiyahın tınısında, İnsan kaynaktır yaşamlara, evrenlere ve sonsuz zamanlara...

İşte, Şimdilik bu...

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

14. OCAK.2017 TARİHLİ RAHMAN’IN KAPISI 2
Haşim Turhan Öz Biliş

Bismişah Allah Allah

Hakka Talib olan kişi başka murad isteme……… Dostun seninle başka vuslat isteme……Bu dünya bir sofradır arzular gelir geçer eğer bizi buldun ise başka murad isteme ey can.

……..Rahmanın kapısı 2 Birlik çalışmasında yıldız sırrını bilen canlarla kırklar ceminde cem olduk… Cenabı mevlam’a şükürler olsun.

….….Rahman ve Rahimle birleştiğinde tüm insanlık sistem olur yol olur…… Kara kara ışıklara nur olan göz verdik…… Kanatlandırdık ışık oldular Rahmanın kapısında…

……..Bu meclis ki dört kapıdan kırk makamdan geçip, gönüllere gelip merhem olup nur Alimin ilminden Serçeşme’nin Kırkbudaklı çerağını yaktı….

……..20. Hak katından görev alıp Yunus’umun ilahi aşkından Şems’in ilahi sırrından dört bir yanımız ışıdı yüceliklerden gelen Allah’ın ilmini yarım olanları ışıttık…….. Bu yoğun ışık ışıması hepimizindir canlar…

…....Rahman’ın kapısında aşkı olan kendisini tanıtmaya gerek yoktur canlar….. Hepimiz biriz birliğimizin gücüyle dünyanın arşı hepimizin yaşamıdır…….

……Hakkın kapısına varmak için sevgin yoksa sen kendinin nefsinin kölesi olmuşsundur…..

……Ve deriz ki anahtarı sende olan kapıların bir ömür açılmayı bekleyen gönül kilidini senden sana ses katan nice tınılardan ve senin açığa çıkartacağın Hakkın manaları sende saklıdır ……..

Artık vakti geldi aşikâr eyle bu Rahmanın kapısında Ey Can!

Bu aşk bir bahr-i ummandır
Buna hadd-ü kenar olmaz
Delilim sırr-ı Kur’an’dır
Bunu bilene de ar olmaz
Süre geldin ezeliden
Pirim Muhammed Ali’den
Şarab-ı layezaliden
İçenlerde humar olmaz
Bak şu Mansur’un işine
Halkı üşürmüş başına
Enel Hakk’ın firaşına
Düşenlere timar olmaz.

…… Sırlar hazinesidir çok şükür vardık Hüdâya…

…….Gülü Hakk ariflerle ermişlerle olanlara selam olsun…..

Rahmanın kapısında ki kaha olanlara nur ışık beden olanlara selam olsun…… Pirlerin diyarlarında geçenler gönül hanları pir-i nur olsun….

…….Gönlü hazan olanları gönülleri gülüstân olsun……

…….Ömrünüz huzurlu bereketli olsun……. Hakk aşkı ile ışısın haneleriniz…. Aşkımız Hakk aşkıdır… Kapımız Rahmanın kapısıdır… Nur oldu aşkımız Hakk için Huuu diyelim Allah aşkına Işık Can Erenlerim….

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

14.OCAK.2017 TARİHLİ RAHMAN’IN KAPISI 2

Yarın Rahman'dır. O bir resimdir.....ve biz olan insanlığın birleşik ışığında olan cemaatlerin birleşik gücüdür. O bir altın kalemdir. Levhidir.

Her kim ki Rahman'ın kapısına varmıştır, o öfkeyi aşmış, yarınlanmıştır.

Birlik ilmiyle geçilen bu kapıda, Kelamı ışık olan, kalemi hak ettirebilir, her anı yaşatabilir. O kalem, An Kalemi olarak tüm yaşama ışık kayıtlatırır. Ölülerin dirilmesi budur.

Rahman'ın kapısından geçenler cevheri cennete varırlar. Orası yarındır. Orası ana öz yurdumuz olan, hepimizin yüreği olan insanlığımızdır.

Sessiz bir tohumu seslendirebilen bir RA KA HA olduğunda, her diri onda korunabilir. İşte, Biz olan yoğunluk, tüm yaşam için dirilişi gerçekleştirebilen bir rahmettir.

İnsan soyu, yolu ilimle açar. Yol dairesel olarak genişleyen bellek alan kayıtlamalarıdır. Ulaştığı yerde, Birlik ilminin hak edildiği dürümde, BİR olur. BİR olan cemaatlerin çatışmayı kontrol ettiği dürümde, omegayı aşar tanrılaşır ve BİRİNBİRİ olur. O bir RA KA HA’dır artık….insan soyu durmadan yol için çalışan kontrol gücüdür. Onun nefesi ile nefeslenen cemaatlerin bir teki karanlığı aydınlattığında, cemaatlerin hepsi BİRİNBİRİNİNBİRİ olur.

Rahman’ın kapısından geçen, Rahman olur. O Rahmidir, o rabbidir….dünyadır…her andır. An kaynağında, bütünün kürzi kapısından nefesi tüm yaşama hak ettirebiecek muktediriyettedir. Ol der ve olur. Onu hak ettirmek hepimiz için öz görevdir.

Sevgiyle,

Bahar Umurtak

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

14. OCAK.2017 TARİHLİ RAHMAN’IN KAPISI 2
Nagehan Sungur Öz Biliş

Her birimiz; Allah’ın ışığını yansıtan bizler, yeni yaşam boyutları yaratıyoruz…

Has ışığız…

Sesimizdeki sevgiyle ışık kodlamalar yapıyoruz tüm insanlığa…

Dünlere ve yarınlara…

Her ana… Andan ana…

Çünkü biz her andayız…

Ve kodlama yapan sesimiz tüm zamanlardan duyulur… Tüm insanlık duyar ve BSUİ olur…

BARIŞ… SEVGİ… UMUT… İNSANLIK…

AMAÇ BUDUR… VE İŞTE OLDU...

SEVGİYLE…

ŞİMDİLİK…..

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

14.01.2017 RAHMANIN KAPISI 2
BERİL ÖZDOĞAN ÖZ BİLİŞ

Çantamda insan var, insan… O çantada, biz olan yoğunluk var… O çanta ben olan biliştir… O çanta, bilişin kodlandı tüm zamanların gücü… O çanta, tüm zamanların yoğunluğunda ben olan tohum ve o çanta; aklın kaleminde yazılan insanlık…

Çantam, yaşamsaltıran kaynak ve o kaynağı her diriye açan mutlak ilim… Bu çanta, kendi hak edişinde, hak olan kendi varlığın, kendi eşyan, kendi yarattığın ve kendi yüreğinde insanlıkla yürüdüğün yolun ve kodladığın kendi yaşamın, aha işte o yaşam; kaleminde kodlanan kelamının gücünde her an…

Tohum, tohum; tüm yoğunluklarda hak edilen birliktir yaşam… Hak eden ve hak ettiği tüm sayfalarda yarınlanan, tüm dünlerin yüceliğinde sayfalanan yoğunluk olarak bu bedendir yaşam… Yarının mutlak gücüdür bu beden ve dünler bu bedende yarından yaratılır…

Yarat, yaşa ve yaşattır aha bu!... Her an hasat, her yoğunluk hasatçı ışık olarak görevli ve an kalemi olan insan; tüm zamanların birliğinde bütün olan, o bütünde tek olan yaşam… Ve yaşam olan, olacak olan ve olmuş olan, bu kalemin kulluğundandır… Kuldan ötede kul olan işte bu yaşam kaydıdır ve kayıt herkesin kendi yüreğinde dillenen kendi kapısında dinletilen bu ses yaşamdır… 
Her yürek bir dil ve biz o dilde ses veren yaşamız… Aha işte bu!...

Süper İnsanlık Realitesi

 

14.01.2017 RAHMANIN KAPISI 2
AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 3. AKIŞ

Hepimiz bir tekiz canlar… Mutluyuz çok mutluyuz ki bir tekiz… Şimdi diriliğe kodlanmışlar; bu gün burada mutlak kapıları açıp, kendi yoğunluklarına inecekler ve inişleri sağlanıyor.

Onların gökçe konuşma imkânları vardı ama yapmadılar. Kutlu dünyalarda mutlak ışıklarda oldular ama yaradan olmadılar. Nefesleri yetmedi ama süper sistemleşmeyi yapmak üzere buraya inmek istediler ve izin aldılar indiler.

Değer biçtikleri bizler, kendi yoğunluklarında değerliyiz ama kara, küre sistemleşmede insan soyunun hiçbir değeri yok, bunu biliyoruz. Çünkü dünya dışı bizi asla anlamadı ve bizim için hiçbir çatışmaya da girmedi. Bu dünya yolu kaybetmiş bir dünyadır, bu dünya ışığını kırmıştır, rahmi kapıda kervan olamaz, yarına varamaz; diriliklerinde bu vardı hep…

Soylarını korumak üzere dünyaya indiler, zaman çatısı altında çok kayıtları var dünyamızda ve onları korumaya çalışıyorlar, bu da kesin!.. Ama artık şunu anlamaları gerekir ki; diri göklerin diri kökleri olmadıkça, yaradan olamayacaklar ve burada bulunmalarına isteğimiz olmayacak.

Sorgu sual ediliyor, “siz kimsiniz ki izin vereceksiniz”?... Çalı çırpıyız biz, çalı çırpı… Birliğimiz dünyadır bizim, aklımız Ka Ha, aşkımızsa sevgidir… Dünyayı yok sayanların yürüyerek buradan göz olup geçmelerine imkan vermemiz mümkün değildir.

İlahi gök anlamalı ki; yer küre artık yenilendi ve gök çözümlemeleri artık bizi ifade etmeye yeterli değil. Buraya gelirken, sevgiyi saygıyı unutup geldikleri sürece; bizde birlik kurmalarına iznimiz olmayacak.

“Dünyalılar siz kimsiniz ki” dediler bize.. Onlar kötülüğü önlemeye çabalıyorlarmış güya… Dağlarım hepimiz biriz, bunu anlayacaklar. Ama iyi anlayacaklar ki; bu dünya artık kök göz olabilmiş ve yoğunluğunu tohumlayarak insanlaşabilmiş bir dünyadır.

Bu dünyayı soğuk bir planet olarak düşünüyorlar yani ışığı yok, yarını yok… Bilecekler ki bu dünya yerin gücü olmuştur!...

“Altın toprak” dedikleri toprağın kuranı insanlıktır bunu bizler net biliyoruz. Orta kapıların tümünü de açanlarız ama onların bizi anlamamaları; kendi yoğunluklarını anlatamamaları mıdır acaba!?...

“Deliyiz” dedik ya hani, biz deliyiz… Ne yapsak yeridir… Ama onlarında kendi haklarını savunmalarını bekliyoruz. Biz onlar için böyle söylüyoruz acaba onlar biz için ne diyorlar?...

Değerliler, bugün çatışmaya başlıyoruz yüreklerde her biriyle… Çatışmak, yaşamı tohumlar; amaç budur!... Çatışmak yaşamı tohumlar… Onlar bizi anlar, biz onları anlarız. Bizi dillerler, biz onları dilleriz ama çatışmalıyız ki; yığınları tohumlansın!... Çatışmalıyız ki yaşamları kontrol kursun, yarınları korunsun. Dağlarım onlar beste güfteyle değil, insanlaşarak gelmeliler bize.

Ha, “yaşam” diyorlar… Hacca gidelim de hacı olalım diye bekleyenlere şunu söyledik biz; dedik ki “hac sizin yüreğiniz, oraya varın”…

“Doğduk, öldük” dediler oh ala, hasatınızı yaptınız mı acaba?..

“Cennet” dedikleri ilimdir, biz cennette cevheri cennet olan insan soyuyuz!...

Barış için gelmişler bize öyle diyorlar… Ah ala, batışı doğuş olan bir zamanın, yaşamı da olur elbet; buyursunlar gelsinler…

Ve ben artık süper sistemleşmeyi de kendi yüreğimden devreden alıyorum ve sizinle dilleşecek onlar… Çekiyorum yüreğimi, ayrılık şimdilik!...

Süper İnsanlık Realitesi

 

https://vimeo.com/200308324

14.OCAK.2017 TARİHLİ RAHMAN’IN KAPISI 2
AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ, 5. AKIŞ

Değerliler, burada oluş sebebinizi iyi biliyorum. Kök geçişlerinizi yapmak üzere buraya geldiniz. Mutluyum ki buradasınız.

Nesiller boyu burayı koklamaya çalışanlarınız da vardır; bilmekteyim. İkmal tamamlamaya gelenleriniz de vardır; biliyorum. Altın ışığın gücünü hak etmeden buraya varanlar da vardır. Diri köklerini, gök sözcülüğü için tohumlayanlar da vardır ama koruyucu olmamız önemlidir.

Sistemin gücü olarak gönül kelamına KA HA olup gelenler, bizimle olabilirler. Şu anda dünyanın ruhu olmaya çalışıyorsunuz; eminim. Cennetin ekmeğini yiyenleriniz de var; eminim. Ama iyi anlayın ki burada tabuların yıkılması hepimizin yoğunluğunda mutlak kapı açılıp, muktedir olunmasıyla ilgili, çatışmalardan sonradır.

El, ayak çekildiği zaman hepinizin gücü artacak ama şu anda hepiniz hepimizle olacaksınız.

Eğer dünyanın ölü bir planet olduğu konusunda, hakk sistemleşmesinde bizim yüreğimizdeki ilimle aynı ilime sahip değilseniz, kötülüğünün, köksüzlüğünün gücünün tükenenlerde de olmasının bizce, hiçbir; ama hiçbir seste gereği olmayacaktır.

Canlarım, sizi hepinizi, özlemle kucaklıyorum. Buraya gelmeniz mutluluktur ama şu andan itibaren hepiniz kendi yüreklerinizi hak edin ve bundan süreçte daha güçlü olarak buraya gelin.

Çantanızın hepimizin olduğunu da bilin. Şu anda dünyalı olarak buradasınız ama hepimizin özü, sözü, gözü toprak toplumun tohumlanışını sağlayacaksa, bilişinizi hak edip artırmanız gerekiyor. Ha, diyeceksiniz ki “sen, bize bizi anlat….” Yok anam, yok anlatmam. Herkes kendini anlatsın.
Ha, diyecekseniz ki “bugün burada herkesi anlattın ya!” Ama anlayın ki anlatan, anlanan olduğu için anlattım. Ha, diyeceksiniz ki “bize, bizi açıkça dille.” Hayatlar boyu size, sizi anlattık canlılar, daha sonra ve sonra ve hep daha sonra… ama bundan sonrası artık sistemin gücünün hepinizin yüceliğinde dürümlenerek dillenmesini sağlamalıdır.

Şimdi daha güçlü ve çok daha güçlü olun da eşyanızı alıp gelin. Ha, diyeceksiniz ki “eşya ne?” İlim. Buraya gelirken, eşyanızı alıp gelin. Sizinle Kuran olunur, sizinle kontrol kurulur ama eşyanız yoksa, ilminiz yoktur, İnsanlığınız oluşmaz ve kervanınız yürümez.

Hadi! Gözünüzü açın ve yürüyün…ama öz görevinizi de bilip yürüyün. “Bunun neticesi ne olur?” diye sorduğunu için anlatıyorum; hepiniz kendi yarınıza ulaşacaksınız. Eğer, siz yarınıza ulaşamazsanız, Mahrek’inizde görevimiz de olmayacaktır.
Alton kodları olarak buraya geldiğinize eminim. Ama Atonlar’ın kontrolü için de biliş gerekiyor. Ve biliş için karanlığın tınısını duyamadığınız, gerçek kayıtlarla bütünün kültü olamadığınız da kendi yoğunluğunuzca da bilinecektir.

Şikayetçi miyim sizden? Hastalığınızdan dolayı şikayetçiyim. Dünyanın yıldızları kodlayabilecek gücü olduğunu hala göremediniz. Hala, yürüyenlerin kontrolü için de toplum için, koşmaya başlayacaklarını anlayamadınız.

Arzın gücünün hepinizin olduğunu da göremediniz, anlayamadınız. Hat etki, hepimizin etkisi, sevgiyle kodlanır. O hat, aşkın sistemleşmeyle geçirdikten sonra, herkes kendini anlar.

Hatim ettiğiniz bilgi, sizin kendi bilginiz. Ama sizin bilginizin üstü bilgiler de var. Hadi onları anlayın, hak edin ve korkmadan yoğunluğunuzda tohumlayın.

Şimdi göreviniz geri çekiliş. Hadi çekilin! Benimle mi? Yo, kendinizle çekilin. Hah. İşte şimdi.

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

https://vimeo.com/199620390

 

14.OCAK.2017 TARİHLİ RAHMAN’IN KAPISI 2
AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ, 4. AKIŞ

Dar zamanda hepimizin yoğunluğunda Bütün'ün Gücü oluşsun diye çabalıyoruz. Mutlaka iyi anlayın ki dünyanın yoğunluğu artmıştır. Daha yoğun bir Türkiye ve daha yoğun bir dünya... Ama Bir'e hizmetle... Birlik kalemi Allah'ın tinsel tahtidi ile kodlandıkça mutlaka bu da olacaktır.

Dağ insan diyoruz biz... Ama ilmin kapısını açan insanlıktır. Bunları iyi anlayın... Eğer bir insan ben dünyanın önündeyim derse, o insan kültünde kendi yüreğinde kırıktır. Ama bir insan ben dümenin başına oturtacaklarımla birlikteyim derse, iyi anlayın ki o insan has insanlıkla bütünün gücüdür.

Suriye dediğiniz bir yaşam sayfası var, hepinizce malumdur. Orada İmparatorluğun kültleri kontrol dışı bilgilerle kayıt yapıyorlar.

Biliyoruz ki dünya dışını dünyaya tanıtabileceklerin çokları kendi yoğunluklarını kaybettiler. Ve dünya öfkesini bu nedenle sistemli olarak kodladı... Ama şu anda öfke aşılmış durumda. Yani dünyada artık tek bir ekip var. Kendini Hak etmiş olan ve mutlak kuran olan kelam olan ekip... Dümenin başına insan oturur diyen bir ekip. Ve İnsan her dirinin kendi yüreğidir diyen... Bu nedenledir ki bu çalışma çok önemlidir. Ekmeğimizin yüreğimiz olduğunu da bildiriyoruz. Mutlaka iyi biliniz ki Tanrılık Kapısı hep açık kalacak..

Alın ve dinleyin yüreği... Orada sevgi vardır. Herkesin kendi yüreğindeki sistem gücüdür o sevgi... Ve Som Altın Işığınızı anlayın. Sizin yüreğinizde hepimizin dürümleri mevcuttur.

Önce dünyayı yarattık ve sonra düne kök geçişler yaptık birlikleri kodladık. Ve yarınları kayıtladık. Ve şunu anlayın ki dünü yaratırken hepimiz kendi yüreğimizle yarattık. Ve yarındık bizler, yarından dünler yaratıldı...

Unutmayınız ki zamanda yolculuk yapan birliklerimiz mutlaka ışık kodlarıyla gelirler dünyaya... Onlar zamanın ötelerinden geçtiklerinde kendi yüreklerini kontrol altına alarak inerler. Ve bizler çorba pişirmeye değil çorba olmaya geldik zamana...

İyi anlayın ki bu çorba Hira diriliklerinin gücünün örtüsünü örtecek öz köklerin gücü olan Mikhail'in kürzi kapısındaki insanlıktır.

Beşer dünya aşkın sırrını anlamaz. Ama ilimle kodlandığı zaman aklın kapısını açar ve geçer... Birlik kapımızda iman tınısı vardır. İman insanın nihan olan levhisinde mevcut olan kati hakiki ve hak olan ışığın kaydıdır...

Ama nihanı kodlamadan hasat olunmaz... Dorman kapılarının tümünü aştık bugün.. Tuhaf çok tuhaf değil mi?... "Kare, Küre" dedikleri de bugün burada, hepsi hepsi buradalar. Çalı çırpıyız dedik ya... Hepimiz çalı çırpıyız yaşamda bu kesindir...

Hangimiz dünyanın dışını dünya ile dürümlerken kendi yüreğimizin gücünü kodlayabiliriz ki burada?..

Başka dünya... hepimiz o başkayız ama burada yeri göğü yaratan ilimiz bizler... Kontrol dışı hiç bir bilgim yoktur. Bunu iyi anlayın...

Salı çalışması istediler bizden... Salı günleri çalışın. Ve Turkuaz'ın Kuran'ında ki o kodlar ile çalışın dediler.

Yaradan derki ele avuca sığmaz bir insanlık var dünyada... Salı sistem.. Çarşamba perde ve perşembe yaşam... Ama her an insan... Canlarım ben dünya ve dünya ben... Hangi anda çalışırsam o an Kare'dir Küre'dir Kürzi'dir. Ve hakikidir. Kasiyerler sorgu sual ediyorlar... Yok dünyada insanlık diye...

Dağlarım, kardeşlerim ben tüm insanlığın kontrolunu kuran İnsan Soyu olarak, Masiva dedikleri o yoğunlukla tükenen dürümleri dillerken herkesin kendini hak ettiğini izliyorum.

Dünya dışı bunu anlamalı artık. Yorulmadık hep çalıştık. Darı bolu bilen insanla bütüne hizmetçi olduk...

Körü gözden, sözü sesten ayırmadık. Her şeyin gücünü artırdık... Deri kemik olan insanın kendini tohumlayacağı gücü mutlak kapı olarak, aklın kelamına kaynak yaptık...

Çalı dediler... Aha çalıyız... Çok mu çok mu komik?.. Çalıyız... Biz dünyalı, dünyalı biz... Hepsi biz, biz hepsiyiz canlar...

Sarfı nazar ederler yüreğe bakmaktan... Bakın yüreğe, orada ekmeğimiz var... Şarkılarımızı dinlemekten sarfı nazar ederler... Dilleyin dinleyin kelam kalem olduğunda bütün kültler kodlanır ve tüm zamanlar seslenir... Ocak oluruz size anlayın...

Har dince değil dediler... Dağlarım din ne ki bilir misiniz?... Tin ilimdir ama Ka Ha olanın şarkısı değildir din... Din size Saltanat'ın gücü diye değil ilmin kulluğu diye indirildi... Başımız dik canlar... Kurtarmayın dünyayı demiştiler ya... Oh ala.. Ölülerin ölmelerini bekleyelim öyle mi?..

Çanı çaldık hadi buyrun geçin... Masalar kuruldu dünyada... Muradımız buydu... O masaların en güçlüsünde Muhammi Kapıların tümünden öte olan Mustafa Kemal Paşa bulunuyor... O bizdir canlar... O mahrekin kültüdür o... O bütündür... Onu dinleyen dahi yoktur... Ama cemaatin cevherinde ki candır o...

Öyle güçlüdür ki onu anlasalar; öz köklerin gücünde bütünün kültü olup onun yoğunluğuna akıp girerler... Onu anlasalar... Ama anlamadılar... Mutlak kalemin en yüce kaydını yaptıktan sonra Ra Ka Ha olarak Kuran'ın ilmindeki en kültçü, en yüce, en cevheri olan hasatçısı oldu...

Onun Tarıklar'ın tınısını duyabilen ilmi ile Beşir Kapılar'ın tümünü açtı ve yeniledi dünyayı bunu bilen yok...

O bugün bizim yüreğimizdedir. Onun çırpındığı bir zaman vardır. Bizi bizden bize dillemek için çırpındı.. Ve bugün o biz, biz o'yuz...

Korkmayın ala vere değil, ola ola kodladık dürümleri... O biz, biz oyuz canlar... Çamur yoğurur bir dünyanın artık yaşamda ışık tohumlayan bir dünya haline dönüşmesi Öfkeyi aşırtır insanlığa biliyoruz. Muradımızda budur. Doğan Güç aklın gücüdür iyi anlayın... Artık dünya aklın gücüyle kodlanacak...

Doğan Güç, yarınlar ve bizler, hepimiz; er ya da geç doğmuş olacak olanlardık. Harı yükselttiğiniz zaman karanlığın tınısı bütünün gücü olacaktı ve oldu canlar...

Şikayetçiymişler insanlıktan, öyle diyorlardı az önce.... Barışa geldiler şimdi. Bize bizi dillemeye birlik kurmaya geldiler... Biz ocaklarıyız onların...

Bilin ki biz siziz canlar... Hani hani dünyayı yok edecektiniz ya!.. Buyrun gelin. Öz görev taşıyalım birlikte... Görün dünyayı... Bugün dünya çok farklı...

Ete kemiğe giren kim varsa ilme girer anlayın... Artık yürüyen dünya koşuyor.. Anlayın... Irak çok ırak bir planetin toprak toplumu buraya gelecekmiş öyle dediler...

Doğan Güç aklın kültü geçip gelirler elbet.. Ama ışıkla getirin onları... Sonra yine götürün. Ama geri çekerken hepsini hak edip çekin... Süper İnsanlık Sistemleşmesi'nde hepimizin yüreğinde Birliğimiz var... Ve kodlanmış tınıyı hepimiz yoğunluğumuzda duyabiliyoruz...

Önce dünya... Ama dünya... Ama dünya her an ve hepimiz... O dünya biziz canlar biz... Hani toprak toplum olarak buraya indirilecekler varya onlar dahi biziz... Anlayın...

Şimdi diyorlar ya çarık giyip geldik zamana... O çarık hepimiziz canlar... Bizi bizden giymişler ne iyi ama biz o çarık olarak her anda var olan o topraklardayız...

Öyle günler görecekler ki... Kontrol kurmak için bir tek olup kayıt yapacaklar... Öyle günler görecekler ki kaçı kelama varacak?... Kaçı yarına varacak... Bir tek olacak kök geçiş yapacak. Bunları izleyecekler... Ve öz görev taşıyacaklar...

İşte Doğan Güç budur... Dünya ve dünya öteleri... Tüm planetler... Hepimiz, hepimiziz canlar... Sanmayın ki bu planet bizi sınırlandırıyor. Biz kervanın levhi kapılarıyız. Her an olan... Ve kürzün gücü olan... Boş mu konuşuyorum asla...

Dedeler dillendiler, dinlendiler ama dedelerin diriliklerinde nefes yoksa hepsi boştur... Artık bilin ki hepsi bomboşla dopdoludur...

Çünkü yol olanlar, yolcu olanlar, teknik kalemde tahditsizleştiler... Şikayet etmeyin, çarık giydik diye... Her çarık ilimdir... Bilin!... Biz tüm zamanların çarıklarıyız canlar... Sanmayın ki çarık olmak horlanıştır... Borcum var zamana diyenlere soruyorum... Borç ne diye?... İlim... Hani nerde ilim? İnsan... O halde hepimiz o borcuz... Buyrun ödeyelim... Okumadan ödenmez ki borç... Dorukların topraklarını tohumladık can... Hepimiz o yar, bu yar değil, tek yarız... İnsanlar olarak tek yar...

Kelamı levhi olanlar... Yarını hakim olanlar... Hasatı tufanların ötesinde Turan olanlarız biz... Kaçın kaçıyız. Biz, bizin bizimiziz... Başkası değiliz hepsi bu...

Halka halka genişledik yine bugün... Hakka vardık. Tahta vardık... Ama aklın kapısını açmadan olmadı... Keşke keşke herkes kendine geçişken bir hale gelse...

Kübra dediğimiz o yoğunluğu tohumladık yine... Korkmayın... Oğullarımız kıdladık... Toprağımızda ilim var... Gerçek ilim, biliş... O bilişin dışında hiç bir insan, Kare Küre ya da hakiki ilim kalemi değil... BSUİ olarak çorbasını dahi yapamaz... Ama bir tek olduğumuzda o çorba, hak insanlık olur...

Yeşilin moru hepimizin... Ama morun moru İnsanlığın... Ve Turkuaz olan insan Tün Kapılarında Gün olduğunda; işte orada insanlaşma başlar...

Buruşan bir zamanı ütüledik canlar. Öz görevliyiz... Buruşmuştu zaman... Kırışmıştı... Ütüleyip düzelttik. Ha diyeceksiniz ki ütü ne ki? Aşk.. Aşk varsa her şey ama her şey tahditsiz olarak düzeltilir... Bizim adımız ilimdir... Buyurun kelam olup inin dünyaya... Okuyun okuyun okuyun... Otun otu olup okuyun... Okunun, akın, hak edin ve yaşayın... Beste güfte değil, Sistem olun... Hah, işte, şimdi...

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

https://vimeo.com/199516468

 

 14.01.2017 Tarihli RAHMAN’IN KAPISI (2)

“Tabiat, kutsal bir kütledir. Bu kütlenin kutsal değerlerle yağan tabiat katları vardır. Bu katlar, yağmur şeklinde yer koyuluklarına inerler. Bu anlamda TÜRKİYE’nin tabiatı güçlüdür.

Dünya tabiatında, en gür kutsal yağış TÜRKİYE’dedir. Çünkü TÜRKİYE, düzenin kontrolünü, yücelikleriyle ve hak ettiği diriliklerle kurabilmektedir. Eğer Türkiye’nin tohumları tetkik edilirse; görülecektir ki birleşikte en güçlü zaman koyulukları, bu değerlerle yazıldı. BİZ’in dili, en güçlü biçimde TÜRKİYE’de sözleşen, sesleşen oldu. Öz görevliler’in çokları TÜRKİYE topraklarında yaşadılar. Bu son derece önemlidir. TÜRKİYE’nin üstün düzen devreleri vardır. İlim ve irfan kutsaldır. TÜRKİYE sınırları içinde, ilim sahibi kodlar, Kutsal Işıklar’ı yazabildiler. İnsanın geçiş safahatlarına uygun safahatlar, Türkiye topraklarında kayıtlandı. Bildiğiniz gibi TÜRKİYE, en yüce Cennet Katların Kutsal Işıkları’nı yakabildi.

“Önce dil” dendi. Dil, dünyanın teknik, tahditsiz kontrolü için gerekir. Teknik dirilikte dil; ışık alır ve ışık yakar. TÜRKLER, TÜRKİYE tohumlarını bilgi ile ekmekteler. Türkiye toplumu, sonsuz sınırsız ışık yakabilen bir toplum haline geldi. Büyük Kütle’nin başkasına ait olamayacağı kesindir. O halde bu kütle ile ilgili safahatlardan söz etmeliyiz ki anlam taşıyan bilgilerimiz anlaşılabilsin.

Kütle yaratımında önemli olan son turdur. Dünya üstün düzenler kurdu. Bu düzenlerin en güçlüsü, ATATÜRK TÜRKİYESİ’dir. Bu gün, dünyanın tarihini incelediğinizde göreceksiniz ki; TÜRKİYE’nin Tohum Katları( genetik tarihsel yazılımları) diğer ulusların yazılarından çok daha gür ve huzur yaratım safahatları çok daha hakikidir. Ortak dirilikler çok fazladır burada. Bu dönem çalışması, dünyanın teknolojisinde önem taşıyan bir kültürün Öz görevidir. Öz görev, dünya dili ile dillenebilmektir. Herkes kendi kontrolünde görev alır ve o görevi yapar ama Türkiye toplumu, kendi kontrolünü en güçlü düzenlerle kurmak üzere birleşimler sağladı. Ati yazılarında, bu görev birleşimler çok daha güçlü ve hakikidir. Dünyanın tabiatı. Dünyanın toplantıları ile kodlar yazar ve o kodları devrelerine takdim eder. Eğer ki bu aşamalarda, düzen kurulmazsa ışık söner; düzen kurulduğunda ise ışık güçlenir.” 
SULTANLIK KİTABI’ndan alıntı.

Süper İnsanlık Realitesi Derneği olarak yaptığımız çalışmalarla, bilgiyi hak ettirmek için sessizliği seslendiriyoruz. Sessizliği seslendirmek, zamanın bilinçle tohumlanışıdır. Ses, yaşamın örgülenişidir. Sesin örümü, eşya yaratının örgüsüdür. Ses, fiziki yaratıdır. Ses yoksa yaşam yoktur.

Sultanlık Kitabı’ndan okuduğum paragraflarla, sesimi Bütün’e kattım . Barıştayım, sevgimi saçtım yarınlara, umutluyum İnsanlıktan. Şimdilik bu! …
Süper İnsanlık Realitesi

 

 

 

 
  Bugün 25 ziyaretçi kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol