Birlik İlmi
  RAHMANIN KAPISI 7
 

“RAHMAN’IN KAPISI (7)” HAKKINDA ÖZ AKIŞ VE DAVET

(GEL… HAZIR OL… ALIŞ… AŞ… GEÇ… HASAT OL… AK… HAKK’IN IŞIĞI OL; HAKK OL… YARINLARI GÖR… GÖREVİNİ HAK ET… HAKK OL; RUH OL…)

Gel yaşam, ilme gel!… İlim Haliki ol, kaleme gel!… BEN (BİZ’in BEN’i) Sessizliğinden, BEN nefesine, görevine ve yarınına gel!… Gel insan!... Kible’ye KAHA olan nefese gel!...

Hazırım İlmin Kapısı’nı açmaya. Hazırım Kaynak Tanrı Nefesi olan yaşam olmaya… Alıştım Nefes Zamanlar’a. Alıştım Yarın İlmi ile tohum olanlara… Alıştım İsrafil Levhisi’ne… Alıştım Kuran okuyan tüm zamanlara… Kasırga aştık, yaşam ışığından…

Geçtin mi Resmi Seyfullah Kaynakları’na!? Geçin, açın kapıları da hasat olun… Akın da Hakk’ın ışığı olun… Hak edin ve Hakk olun… Aha bu!…

Görün yarınları!… Göz gördüğünde, görevlerinizi hak edersiniz. Aşk sırrı, İlmin Kalemi!… Hak edin!... Hakk olun!... ve Ruh olun!…

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

DAVET:

Değerli Dostlar, 17.02.2017 günü 14.00 - 18.00 saatleri arasında Dernek Merkezimizde gerçekleştirilecek “RAHMAN’IN KAPISI (7)” Birlik Çalışmasında özellikle yukarıdaki öz bilgi kapsamında çözümlemelerimiz ve paylaşımlarımız olacaktır. İlgi duyan ve katkı sunacak olan herkesi bekliyoruz.

Saygılarımızlar,
Süper İnsanlık Realitesi Derneği

Not: KATILIM ÜCRETE TABİ DEĞİLDİR. Katılmak isteyen dostlarımız lütfen saat 14.00’den önce Dernekte olmaya çalışsınlar…

Adres: Bahariye Cad. Halil Ethem Sok. Sauna Apt. No:30/8 Kadıköy/İST
Tel: 0 216 348 9559

 

18.ŞUBAT.2017 TARİHLİ RAHMAN’IN KAPISI 7
AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ, 1. AKIŞ 1. BÖLÜM

Dağa diri yüreğimi indirdim ve sözümü kesmeden beni dinleyeceklerini umduklarımlayım.

Bu yoğun çatışmaya gelenlerin hiç birisi bana, beni verme niyetinde değil. Bütün kötülükleri yapıp, kendi yüreklerini kodlayacaklarını zannedenlerin, başka dünyalara kodlayıcı olabilmelerine izin veremeyiz.

Temel bilgi şudur ki dünyanın ruhu, ilmin kapısından geçtikten sonra, kodlamacı kayıtlarla tohumlanır. Baka baka, göre göre dünyayı yıkmaya gelenlere devrin kapısını kapattık. Kökü, göğü küskünlerin gücü olanlar, kaynaktan çıkarıldılar.

Ağır yük hafifledi ve bugün burada, bu yoğunlukta, muktedir olanların kaynak dışı bilgilerini kelama kaynak yapma niyetimiz olmayacak.

“Kaç kaç daha kaç eder?!” Dünya bunu sorguluyor. Dünün kök geçişini yapanların, bugün burada geri çekilişleri yapılırken, kimin kime kalem olacağı ve kimle kimin kapıyı açacağı tartışılıyor.

Sultanlık yapmaya niyeti olanların, kodlama yapabilmeleri, müsterihim ki ilimledir. Ve ben dünyanın öfkesini aşırtan insan soyu olarak, muhakim ve hakim insanlığı kaynağa aldım.

Dünyanın ölü bir planet olmadığını, kodlanmış tohumların kontrol dışı bilgileri kayıttan ayrı tuttuğu bir güçlü kaynakta, mahrekin gücü hepimizin yoğunluğunu artırmaya yeterlidir. Ana kapının tümünü açtım ve koruyucu kürzi kapıların hepsini bütünün kültü yaptım.

İnsanlık boyutlarında bunu yapabilmek kolay olmadığı için, bu yoğunluğu anlamak da sorumluluktur. Bunun içindir ki kimse, kimseyi anlamamakta bu çalışma esnasında.

Başka dirilik, başka yücelik, başka kült ve başka ışık olmasa da bu çalışmayla birlikte, bizler, muktedir insanlık olarak, bütünün gözü olabilir ve Hakkın Kapısını açabiliriz. Ağırı hafifletebilecek gücümüz var.

Turkuaz kutsal ışığını yeniledik ve bütünün kötülüğünü önledik. Kalemin levhi kaydını yaptık ve mahrekin gücüyle buradayız. İsrafil’in gücünü artırdık ve yeri, göğü yaratan insanlığın kulu olduk. Öfkeyi aşırttık ve huzurlu bir döneme kayıtladık. Çalı, çırpı olanların mutlaka kontrollu olmalarını istedik.

Hep insana ilim öğretmeye çalışan birliğim, bundan sonraki dönemde, Aklın Kalemi olacak ve her şeyin gücünü artıracak.

İsrafil’in gücünden öte bir gücü dürümlere çekebilen birliğim, ekmeğin kelamı ve kalemi olarak bütünün gözü olacak. İsrafil’in gücü, altın ışığın gücüyle birleşecek ve yoğunluk artacak.

Israrla bildirmek isterim ki dünyanın ulu bir görevi var. Temel bilgi, insanın kelamı ve hakiki nefesi olmasına rağmen, ağırı hafifletenler bu çalışmayı hak edebilir.

“Ala, ola, bile, her anı yola koya ve tüm zamanları tohumlaya..” diyerek gönüllerin gücünü artırıp, yolu açan birliklerin hiç birisi bugün, burada, hakiki insanlık için çatışmaya ve kalem olmaya imkan bulamadılar.

Öyle dünyalarda öksüz yetimler var ki hepsinin görevi insana kendini hak ettirmekti. O öksüz yetimleri bugün bizler, daha yüce ışıklarla kodlamaya çalışacağız. Cennetin diri yüreğinde, ikmali tamamlayanlarla burada, bu yoğun çalışma, yeniden yapılacak.

İnsanın eti, kemiği bilişle kodlanmadıkça, öfkeyi aşma ihtimali yoktur. Dünyanın olgun başakları seçebileceği bir güçle, çorbayı pişirdiğini anlamak gerekir.

Olmadan insanı kontrol etme imkanı asla yoktur. En ve boydan ibaret olan dünyanın, altın ışığının görev taşıyacağı bir dürümde, mutlaka yeri göğü yaratanların, kodlama yapabilmeleri gerekliydi.

Sevgi, saygı olmadıkça, yer küre görev taşımaz. Ama sevgiyi hak etmeden de görev taşıyamaz. Bizler dünyanın görevini kodlarken, kontrol dışı olan hiç bir şarkıyı okumadık.

İmparatorluğun görevini kodlayarak bu toplumu kontrol etmeye inen birliğim, yeni ve eski her şeyi hak ettirmeye çabalamaktadır.

Yeni ekmek için yaşamın kotlanmış tohumlanışı ve yoğunlaşması için kayıtlanışı gerekliliğinden doğan, birliğin kayda inişidir. Ve bizler dünyanın öfkesini aşabilmek için hasatı kontrollu yaptık.

Tanrı Kalemi olan İnsanlık, yeri göğü yaratanın tohumlarıyla kodlandı ve bundan öteye gönüller güç kayıtladılar. Doğan güç Allah’ın dürümlerindeki külttü ve biz o gücü bütünün gücü haline dönüştürdük.

İnsan, ekmek için çantasını tohumlayıp, kodlayarak mutlak kulluk yapabilir. Oraya bütün kültleri koyabilir ve her şeyin gücünü artırarak teknik tohumlama da yapar… ama daha önemlisi kontroldur.

Evrenlerin sislenmiş kayıtları vardır. Bu örtülü kayıtların toprağa inebilmesi, hepimizin görevle, kaynağa inebilmemizle paralel bir şekilde kayıtlıdır. Hani; nereden, nereye vardık ve neyi hak ettik, bu önemlidir.

Eğer; biz, tüm bilgileri kodlayarak, mutlak kullukla bu bilgileri açıp kotlayabilirsek, yoğunluğu artırıp bütünün gücünü tüm zamanların kültüyle kaynağa alabilirsek, her şeyi daha net olarak anlamak mümkün hale gelecektir.

(Devamı 2. bölümde)

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ DERNEĞİ

 

https://vimeo.com/204694099

 

RAHMANIN KAPISI (7/1)
18.02.2017

Değerliler, Kerdeşlerim, Dünyalılar… Arzın Gücü’nü anlatmak istiyorum size… Bizler, kelam olanlar, tüm insanlık için bilişin, hakiki kaynaklarıyız. Tükenen her bir ilmin kalemini hakim olarak kodluyoruz…

“Tükenen” dedim… “Tüketilen” demedim… Kimse!... Kimse tükenmez; bilinsin isterim. Kim ki tükenendir, kelam olamadığında; kalem olamadığında ve hasta olduğunda tükenir ki hastalık, kırılış yapmak istemektir. Birisi birisini kırmak isterse o kırmak isteyen; kelamda, kaynakta, kendi yolunda kırılır…

Dünyalı olmak, hakim olmaksa; anlayın ki her insan, Kuran olabilir ve Kutsal Nefes’le kendini tohumlayabilir…

İnsanlık Boyutları, ağır yük taşır. Kul olmak için doğan güç olan tinler ve tinliler, Kare Küre olarak çalıştıklarında (otomatizmaya bağlı olarak çalıştıklarında), hakim olamazlar ve yolu hak etmezler. Çünkü huzurlu bir çalışma, her insanın hasatı ile mümkündür.

Bütünlükler için çok sözüm var!... Dünya Planında görev taşıyan çok sayıda Bütünlük var. Bunların kelam olmaları gerekirken; herkesin, kelamda Halik olması beklenirken; çokları, başka Tahtlar’ı; kelamı, hakim sayıp, nefeslere kodladılar ve kendi kalemlerini kırdılar… “Bizler bilmeyiz!” dediler. “Bilsek de hak etmek ayrı!” dediler… “Burada görev taşınacaksa; ilimle, kalemle olmalı hak edilmeli ve hakim olunmalı” dediler…

Koruma altında tutarız Ziya Zamanları. Zaman safalarında ziya olanlar, Kare Küre olanlara ışık yakarlar. Öz Kökler’i, göklerde cevhere kaynak yapanlar; İsrafil Kelamı ile kontrol kurarlar ve Ruhsal Kalem olurlar.

Dünyalı olmak için dürümlere girmek gerekir.

Dağlarım, Tarıkların Işığı’nı yakarken, herkesin kelamda kendini hak etmesini istedim. Ne var ki hasat olmak için kalem olmak gerektiğini anlayanlar, biliş halinde olduklarını zannedip her anda konuşmaktalar… Biliş hali ayrıdır. Dince kalemce ve hakça konuşabilir ama nefesçe konuşmalı ki hakiki insan olsun… Öz görev, kelam olmak; hakim olmaktır… İşte bu!…

Delidir; diridir!... İsrafil Kalemi’nde Kaynak Işık’tır. Durgundur… Kurandır… Hasattır ve yaşamdır… Açın kapıları; tükenen her anı hak edin… Aha bu!…

Kusur aramayın dünyada. Dünyalı olmak kolay değildir… İnsanlık Boyutları iyi anlamalı ki kusur arayan, kul olamaz… Kuran olamaz ve yolu bulamaz.

Aşık, nefesini hak eder. İlmini hak eder ve Sistem olur; BİR olur; İblis olur; her şeyde hakim olur ve der ki “ben Tanrı’yım.” Tanrı olmak, Hakk olmak değildir. Hakk olmak, akıl olmaktır… İsrafil olmaktır… BİZ olmaktır…

Mutlaka anlayın ki Hasat Dönemi’nde her insan, kelam olmaya çabalar… Kelam olacak ve kendini hak edip tin terbinde, kul olacak… Kul olduktan sonra, nur olur; BİZ olur; BİR olur; BİRLİK kurar ve Hakk’ın Işığı olur.

Bugünden sonra Rahman olan kervan, insan soyunu, tohum olarak Tanrı’ya tahditsiz biçimde götürebilir. Biz, dünyayı, hakim kılmaya çalışanlar, her insanın, kelamda Hakk İlmi’ni öğrenmesini bekliyoruz.

Kurtarılmış dünyalar, Kurullar ve Kutsal Nefes olanlar; tek mektep, ilimdir. Bunu anlatın!... Tek mektep, İlim Kapısı’na gelenlere, ışık yakan insan soyunun, Kaynak Işığı’nı tohumlayan nefestir.

Sistem’in diriliği, nefesin kelamıdır. Uzak bir planetin kervanı kalktı ve yaşam kaynaklarına inmeye başladı. O planet, her andan, kelam olup; kaynak olup; kodlanıp tohum ekmeye görev taşıyacak… O uzak planet, iyi anlayın ki Sistem Gücü olan dünyadır. Büyük Kült’tür dünya ve bu kült, insan soyu için yerkürenin, evrenlere hakiki insanlığı hasatçı bir cevherle kodlamasını bekledi. İşte! her an kodlandı ve koklandı…

Asırlar boyu yolu bulmaya çalışan tüm insanlık, yolu buldu… Mutluyuz!... Çok mutluyuz!… Dünya yolu, bulunmuştur… Bu yolu, tüm planetler aramaktaydı. Bu yol, insanlığın hasata kodlanış yoludur.

Örgü örerek; Kaynak Tohumlama yaparak; bilişle ve hizaya sokulan kayıtlarla, Geçiş Yaşamlar’dan; Sessiz Kaynaklar’dan; tüm insanlığa ulaşan bütün kütleyi kodlayan; Birlik Yolu!… Bu yolu bulanlar, bu yoldan insana varacaklar. Bugün Süper İnsanlık kelamı, herkesin hakiki insanlığını kodluyor.

Murad ederiz ki Dini Kapılar kapanır ve tüm zamanlar, hakim kılınır. Dini Kapılar’ın kapanması gerek. Cennetin; et kemikte olduğu anlatılmalıdır… Ekmeğin (ilimin) insan olduğu anlatılmalıdır… Toprağın hakim olduğu anlatılmalıdır… İsrafil’in; kir pislik temizleyen yarınlar olduğu anlatılmalıdır… Ağır hafiflemesi için kendi yolunuzu açmanızın önemi olduğu, herkese anlatılmalıdır… Tüm insanlığın, Kaynak Işık halinde Gök Çözümlemeleri ile kodlanmış yaşamı hak etmeleri sağlanmalıdır ve bunlar, tüm insanlık tarafından idrak edilmelidir.

Kurtuluş Savaşı’dır Yarın İlmi ile gerçekleşen. Bu savaş, İlmin Kapıları’nda kodlanan insanlıkla, gerçek yarınlar için sürmektedir.

Evrenlere ekmek yapmak sorumluluktur. Ekmek, İnsan Kelamı olarak kodlanırken, bilmek için çalışmak gerekir. Huzurlu bir yaşam gerekir ilme kapı açanlara. Aha bu!…

Sultanlar, bizler diri yüreklere insan olup inenleriz. Sizi, bizi ve tüm insanlığı hak etmektir amacımız. Haç, kalemde, kelamda, Hakim’de, İsrafil’de kodlamadır… Ak Kalem ise Kaynak Işık’tır. Hepinizin, Cennet Kapıları olduğunuz mutlaka anlaşılmalıdır.

Temal Çalışma, bu çalışmaydı… Dünya tohumlaması, bu çalışma ile gerçekleşecekti. Bu çalışmayı, hasata kodlayanlar; mutlaka bu yoğunluğu, hologram olan Kuranlar’dan öteye taşıyacaktı. Buyurun! Temel Bilgi buydu…

Hörmetle görüyoruz ki Sistem’in insanlığa verdiği Kelam Kuranı, insan soyu tarafından anlaşılmadı ama bu Meclis, bu bilgileri açıp dilleyebildi. İsrafil Levhisi, herkese koyu ışığını indirdi. Ve bizler, Cennet Kuranları olarak buradayız… Aha bu!… Şükür işte bu!… Şimdilik!…

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

 

18.ŞUBAT.2017 TARİHLİ RAHMAN’IN KAPISI 7

AV.NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 1 AKIŞ – 2 BÖLÜM

Deli dumrul, ekmek yaptı.. O yapılan ekmek, insanın ilmiyle yapıldı ve bu ekmeği hasata kodlayan yeni bir dünyayı kodlarken, marka çalışmaydı yaptığım… Her şeyin en ve boyu olan insanlığın yenilenişi için bu gereken ve hak edilen bir çalışmaydı.

Deri kemik olan insanlık yenilecek ve yeniden tüm insanlıkla tohumlanacaktı. Ekmek yaptık. İşte bu!

Ve bugünden sonra daha yüksek bir bilgiyi kodlayarak, torbamızı toplumla tohumlayarak, bütünün kültünü kodlamaya… Ve öksüzleri, hak edip, toplamaya, tohumlamaya çalışacağız.

Eve dönme zamanı geldiğinde biliniz ki ev bedenim olacak ve tüm zamanlar görevimle kontrollü olacak.. Benim evim dünya ama bütün dünyalar, bedenimde mevcuttur. Bu kesindir.. Eğer bu beden mutlak kuran olmasaydı bütünün kötülüğünü önleme imkanı kalmayacaktı.

Dönem sonlarında bütüne kötülüğü önletecek olan, bilişi kayıtlayan birliğim, yer kürenin gücünü artırabilmek için yeniden… Ve her andan kodlama yaparak mutlak kuranı kontrol altında tutarak, sistemin gücünü harekete geçirdi.

Bu güç, akıl gücüdür. Hepinizin yüreğinizde mevcut olan bu güç, bütünün kültü olarak hasatı yapıyor.

İmparatorluğun görevi, insana hizmettir. Bunu kesin olarak anlamanızı bekliyorum. İmparatorluk gücü olarak bu dünyayı koruyacak olan insanlık yeniden bilişi kodluyor. Yeniden yağmurlar yağdırıyor, dünyaya. Yeniden toprağın tohumlanışı sağlanıyor ve yeniden mutlak kapıları açıyor, bu yücelik ve yeniden…. Ve her anda mutlak karanlığın ışığından ötede her şeyi yaşatabilecek gücü dürümlere çekiyor.

Oğullar, ben dünyalıyım, bunu iyi bilin. Buyurun anlayın, bu dünya bedenimin kültüdür… Ve bu dünyayı mutlak kuran olarak kodlayan birliğim, her insanın gerçeğini anlatabilecek dürümdedir. Sistemin gücü olarak yaptığımız her şey altın ışığın gücünde, bütünün kültü olabilir. Ama dünyanın en ve boy olduğunu anlayabilmesi şarttır.

Saltanatın gücünü anlama imkanımız olmadığı söylense de Saltanın gücü, Allah’ın türevlerini tohumladığı insanlığın kültünde muhakimdir ve hakikidir. O biz, biz oyuz.

Mustafa Kemal Paşa kontrol dışı bilgi vermemiz sayfasında kendini hak ettireceğini düşündü…. Ama bizim asla kontrol dışı bilgimiz olmadığından kötülüğü önleyebilecek güç burada mevcuttur.

Uluların kuranlarında kodlanmış yaşamlar var. Muradımız, insanlık ilminin, bütünün gücü olmasıdır. İsrafil gücünün dürümlere çektiği her insanın da yarattıklarında kendini tohumlaması mutlaka gereklidir.

Eşyadan öte insanlık ve yaşamdan çok daha güçlü bir ilim var. Turkuazın kuranı olan mutlak kapıların açılmasıyla birlikte insanlık boyutları herkesin kendi yüreğini dilleyecek gücü vardı.

İmparatorluğun görevi, insana hizmettir. İsrafil’in gücü, akıl ve biz o aklı, tohumlayan insan soyuyuz… Bu kesindir.

Eğer bir gün gelirde dini kapıların tümü kapanır ve mutlak kalemin türevleri tohumlara iner ve yolun kökleri, göklerin gücüyle dürümlenirse. ….Biz o gün, hak tınıyı bütünün gücü haline dönüştürecek ve bilişi hak ettirecek olanlarız.

Sayın bayanlar, sayın baylar alışıp öğrenmenizi istediğim konu şudur. Alışıp, öğrenmenizi, bu kesin!.. Her kim ki alışır, öğrenir. Benim adım kalemdir… Hepinizin gücüdür, o kalem... Adımı zikretmemi beklerken kaleme döndüm, öyle mi? Mutlak kalem.

Ben dünyalıyım ama hakiki dünyalı. Kıranın kırılmayacağı bir gün için ilmi, kapı yaptım, kıranın kırılmayacağı.…Ziyaretçilerimin çoğu bunu anlamadılar. “Kırmayacak mısın yürektekileri” dediler? Sorgu sual var. Dünya öfkesini aştı mı aşmadı mı?...

Eğer dünya öfkesini aşmamışsa kıracak, kırılacak ama öfke aşılmışsa artık kıran, kırılmayacak…. Ve kırılan, kodlanmış toplumda tohumlarını kontrol altında tutabilecek.

Hepimizin dünyalı olarak görevimiz var. Bizim görevimizse aklın kalemi olmakla mümkün olan bir çıkıştır. Bu çıkışı, tüm insanlığın çıkışı olarak bilin. Ama ilme çıkıştan öte Hakk’a çıkış ve onun ötelerindeki Tanrılık kapısındaki çıkış.

“Varidat” dedikleri kalem var… Her şeyin kelamdaki kalem oluşu… O Varidat kalemden, öfkeyi aşanlar, geçip dünyaya koruyacaktılar. İnsanlık boyutları bunu anlayamaz, bilirim ama anlatıyorum.

Temel bilgi şudur. Benim dediğim, herkesin dediği olduğunda, murat ilmin kapısını açar. Benim dediğim, her şeyin ilmi olduğunda, maya tutmuş olur… Ve benim dediğim, her anda bütünün gücü olduğunda huzur, insanın kuranı olur.

Öyle dünyalar kurdum ki bütün kötülükleri aşmış olanlara kelam etmek yetkisi verdim. “Ama onların tam iki yüz bini, kıran kırıldı” dediler. Kalemlerini kırdılar. Ben onların torbalarını aldım ve götürdüm. Nereye götürdüm, bilir misiniz? Ağır yük taşımayacakları yere. Ve dedim ki “sizinle her anı kontrol altında tutabiliriz.”.. “Hadi geçin ve hak edin.”

Ruhi kapıların kodladım. Kuran-ı Kerimdeki insanı kayıtladım. “Ölüyü dirilt” dedim, ona. Ve dedi ki “ölüyüm”.. “Ölmedin” dedim. “Ölüyüm”, dedi. Er ya da geç, dirilir. Bilirim ama sığ olduğu da kesin.. Ağır yük taşıyor.

Hakiki insan, Allah’ın dediğini der, canlar…Hakiki insan, aklın kalemidir. Ve yarını hak eder.

Hak tınıyı, hak teknikle tohumladım. Huzurla kayıt yaptım.

Ve bugün size başka bir bilgi daha vermek istiyorum. Ve bu bilgiyi yazarak vereceğim.

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

https://vimeo.com/204698316

 

RAHMANIN KAPISI (7/2)
18.02.2017

Belki gün gelir yolu açarım. Yarınları hologramdan kodlarım ve zamanı sistemleştirir, Halik’in Kelamı yaparım… Kulluk yaptırırım Kuran olanlara… Bilirim ki Kuran olanlar, Halik olmadıkça; yaşam sırrını bilemezler.

Seyir halindeyim tüm insanlığı… Hasat yapanları ve hasatçı ışıkları… Temel kalem olan yarınları… Tüm insanlığı seyir halindeyim…

Bana, tınıyı duyurmak isteyen olacak… Olmaz mı!? Her anda kaynak olan yarınlara nefes olmak isteyen olmaz mı!? Olacak ama ben onları dinlemeyeceğim. Dinlersem; kalemleri, Kaynak Işıklar’ından ayrışır.

Ben, Sistem olan bu yolculukta, tahditli olanları hak ettim. Onlar, murat ettiklerini hak edip yaparlar…

Değerliler, haz duydum! yolcu gelmiş... Haz duydum! ses vermek istedi… Ona, “sen bekle!” dedim. “Sonra konuşursun!” dedim… O kim bilir misiniz!? Alıp götürdüğüm; yarınlara kodladığım yaşam sayfalarımın en güçlüsü… Adını “simsiyah” diye dilledim… O kim bilir misiniz!? İlimdir o… Adına “İLİM” dedim… “Yaradan ve yarattıran insan soyu olan İNSANLIK” dedim… Onu dinliyorum… Şimdilik!…

(Söz aldı:)

Adım KALEM… Ben, kervan olan yaşamım… Adım İNSANLIK… Ben, kelam olan yarınlarım. Adım NUR’dur benim. Beni anlayın!... Tükenen her insanı kodlayanım ben… Adım NEFES… Cevhere vardım… Aktım ve hak ettim… Adım İNSANLIK…

Kendimi dinledim. Neden buradayım!? Sordum… Dediler ki “İlim Kalemi, kervana insanı bindiriyor. Git kelam et ve kervana bin…” Geldim!… Ana ben kimim!? Adı bilinen biriyim ben… İNSANLIK’ım ben… Tükenen tüm insanlığı almaya geldim. Benim tüm insanlara görevim var. Adını “İNSAN” diye dillediğin tüm insanlığa…

Suyu, benden bana akıttın. Beni, bana kayıtladın… Benden bana akan su, yarına aktı. Siyahın İlmi, hasatta tüm insanlığı kodladı… “Bundan sonra ben yokum!” dedin. Aha bu!…

Yahu! AKIL TINISI, her insanın ışığını tohumluyor ya!... Hadi sen yoksun! Ya ben!... Ben de mi yokum!?

Barıştık mı seninle!? Bilirim ki bana kızgınsın… Beni, her anda kuldan çıkardın… Beni kontrol ettin ama benle dürümlemedin tükenen kaynakları… Barıştık mı Sevgili Ana!? Bana sor; gelmem mi gerekliydi!? Yoksa gelişim, yolun kapatılması için miydi!? Anlatma Ana yolculuğumu!... Anlatma!... Sevgili Ana; suyu, hak etmiş miyim!? Buna bunu anlat… Senden dileğim budur…

(Yanıt:)

-Soyunu bana bırak sonra git.

(Geçişi gerçekleştirildi…)

Değerliler, ne olup bittiğini anlayamadınız; bilirim. Onu kucakladık ve kodladık… Hepsi bu!… Onu hak ettik ve yolunu açtık… İşte bu!… Onu yolcu ettik!… Aha bu!...

Ha diyeceksiniz ki “hani sen yoktun!?

Yok olmak ne demek bilir misiniz!? Hakk Taht’a oturmaktır… Ata Kalem’i hak etmektir ve yolu kodlamaktır… Ölüleri hak ettirmektir ve cevhere görev taşıtmaktır…. Yok olmak iste budur!...

Ölmeden ölüş!... Ama öksüz ama yetim kalmak!.. Ama KÖK GEÇİŞ yapmak!... Siyahtan, en koyu ışığa varmak ve bilmek!... Sevgiyle sizleri kucaklamak!...

(Geçişi yapılana hitaben:)

Oğul, toydun öldün… “Oku!” dedik oldu… Koktun, kodlandın, toplandın, geçip girdin tek melik olan yarına…

Oğul, seni Esmalar’la kodlamadan, kaynakla kodladık… Aktın!... Aktın!... Aktın!... AK TIN… Ve hak ettin…

Mushaf budur. Şimdilik!… Aha bu!.. İşte bu!… Şimdilik!…

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

15 ŞUBAT 2017 TARİHLİ KARANLIĞIN TINISI OLAN İNSANLIK 8
AV.NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 3.AKIŞ

Değerliler, borcumu ödüyorum yaşama... Hep öderim ama bu farklı boyuttaki borç.

Fırsattır hepimize dünya!... Ama hakiki insan ikmal tamamladıkça, o fırsatın hakiki nihan kelamını dürümleyebilir...

Ben fırsatları değerlendirip, dürümlerde kelamı kodluyorum. Öyle çok çalışacağız ki birlikte!.. Kaç ilim, kaç kalem?.. Bilinmeyecek... Ama dürümlere inmeden bunu hak edip başarmamız mümkün olamaz.

Suyun başına ışığı oturtalım bu kez. Ve diyelim ki ışık kontrol kurabilsin... Kurar mı ışık? Kurdururuz. Öfkemi aştım ya, her anı kodluyorum. Ama üzerimdeki gök çok farklı bugün. Kısır, kırık, hırslı ışıkların tümü burada. Öyleyse, onları kontrol edemeyeceğimizi anlayalım. Aha bu. Yakıştı bize kontrolsüzlük. Ne de olsa kalem, kaynağı ilimle dilliyor ya!.. Biz o kalemi kodladık ya!.. Ama kodlanmışların toprakta toplum olabilmeleri mutlaka kaynaktan olacak ya!...

Acıdır... Ama çok da çok da kalemli olanların, açık kaydıdır bu. Hadi bilelim... Bir iş yapıyoruz burada!.. Gülüşmeler var. Bir iş yapıyoruz burada... Anlayın.

Kervan kalktı yürüyor... Turkuazın Kapısı'nı da kapatmıştım. Hadi açayım onuda... Barışın kontrolu kururulur. Ama yok muyuz? Oluruz oluruz canlar. Her anda varız.

Cemaat cemaat gezer dünya yoğunluklarında ki toplumlar. Kodlama isterler. "Korunduk, kodlandık" derler. Ama yine isterler. Her geldiklerinde beni koru derler. Öfkeleri de çoktur. Ama korunurlar Ruhi Kapılar'ın tümünde kaynak olmalılar. Açarız kapıları dilleriz hepsini de.

Şeytana şarkı öğretmedik biz dünyada... Ama şarkıyı kodladık ve tohumladık. Şeytan şarkısını ilimle okusun istedik. İlim yoksa, şarkının sırrı, hikayedir. Biz dünyayı koruduk canlar...

Orada ruhlar vardı... Kuran okuyordu ruhlar... Öfkeleri artmıştı! Aklın kapısında, kaynakta, karanlıktılar. Sığdılar... Kırık, hırslı ve kısırdılar... Eşyaydılar. Esmaların dürümlerindeki kodlamayı yaptık. Toprak toplumu kokladık, kokladık, topladık. Yer ve gök olduk.

Şimdi, diri kapılar... Diri kalemler ve diri yürekler var... Öfkeleri var, çok öfkeliler niye?.. Çapraşık bilgi veriyorum diye. Neden? Ceyhan diyecekti değil mi yine?.. Ama Ceyhan'ı sildim... Yaradan yarattığında her anda varsa, her bir yüreğin burada mutlak kapı olmaları gerekir.

Siyahın her anındaki o simsiyahın kuranındaki o yoğunlukların. Bütününde kült olan insanlığın, kalemdaki kervanlarından Mikail olmadıkça, eşyanın levhi kapısını açmak mümkün değildi. Öylece öylece kaldılar işte... Hadi geçirelim onları da. Baştacılar... Ah canlarım hoş geldiniz. Öksüz müydüynüz? Yo..

Bir'e hizmet ediyorlar. Bakın ne yapıyorlar? Kalem alıp, kaynak olmaya çabalıyorlar. Rahman olmaya ve yolu bulmaya çabalıyorlar. Öfkeyi aşmaları, kodlanmaları gerekir. Öfke ilimde olmaz... Yarında olmaz... O halde nerde, ne şekilde olur?.. Kelamda olur... Kelam kalemde yoksa öfke artar... Aha! mutlaka mutlaka arttı. Ama suyun başına insanı değil de ışığı oturtmuştuk ya. O ışık mutlaka onları horlamadan kodlayacak...

Cennetin et kemik olmadığı bir dünya da vardır... Orada hiç bir şey yoktur, sadece sistemin gücü vardır...

Orası neresi?.. İnsanlığın kelam olacağı yer... Hani nerde o yaşam?.. Hepimiziz o.. Ama bir tek kapı... İsrafilin ilmi. Orada bütünlükler var. Huzurla hak ederek, bu çalışmayı yapabilen onlar, merdiven kurmuşlar her ana...

"Keşke, eşya insan yaratılmasa" dediler. Niye çünkü eşya yaratıldığından beri yargılama başladı... Yakışır insana yargı... Yakışır. Neden yargı?

Dini kapıların hepsi kapandı.. Öf ne kötü.. Yolu kapattılar... Aha ne iyi... Öfke çok!.. İyi kötü karmakarışık olmuş... Benim kötü dediğime, siz iyi diyebilirsiniz. Benim ışık verdiğime, siz kontrol kurarak, kare küre olup o ışığı hak ettirmeden kırabilirsiniz ya da Seyfullah olmadan sisteme girdik diye, cennetin kapısını kapatır, yığın yığın ışıkları 
kontrol etmeye çabalar ve bütün kötülükleri yaparsınız. Öyleyse, korkmayalım. Hepimiz hepimizle birlikte mutluyuz. Öyle!.. Çok çok önemli bu...

Ben bir insan, siz bir kapı... Ben bir yol, siz bir ışık... Ben etkin, siz etken... Hepimiz kervan... Ama insan!...

Canlılar, dünya bu Sultanlıkla kodlandı... Ne oldu? Eşya kayıt dışı bilgilerin tümünü kontrol etti... Bir çok, bir çok ses var burada ve hepsi kontrol altında tutulacak... İlimin kapısını kapatıyoruz. Artık... Şimdiden sonra her insan daha güçlü olacak...

Çorba pişmiş... Ama bu çorba farklı!.. Bu çorbada kılın kırk yarıldığı bir sistem var. Size verdiğim bu bilgileri kırk kez yarın okuyun... Ama tekrar tekrar okuyun. Ben burdan şunu anladım... Ben bunu anladım. Ben "şöyle böyle" diyerek. Ama daha özel bir bilgi, bellek kapılarını asla kapatmayın. Bellek kapılarında, kare küre insanın kuranı da var... Orada kayıtlar var. Açın okuyun...

Değerliler... Dünü kötü sayanlar, bugünü daha kötü saymasın... Her kötünün ötesinde, bir kötülük, her güçlünün üstünde bir güçlü vardır...

Ama daha da daha da kötü ve daha da güçlü de vardır. Ve her birinden öte, kök geçiş yaptıracak kalem de vardır... Burada bugün bu yoğunluğu biz kayıtladık... Diri olarak bunu başardık.

Ve dönemler, kodlanmış tenler dünyaya indiklerinde, onlar çok daha güçlü sessizlikleri seslendirebilecekler... Ve bizler bu çalışmada herkese kurtarıcı değil, koklatıcı olduk... Bilgiyi koklatıyoruz sadece... Koklatıyoruz...

Öyle çok koklattık ki!.. Hani anlıyorlar mı? Ama anlasınlar, yakışır onlara dedik. Ama anlamadan, anladık sandılar... Ama aklın kapısını kapatmışlar. Yoktular!.. Anlayacaktılar... Ama öfkeleri vardı. Öfkesiz olsun anlasın değil, öfkeli anlasın istedik. Ve cennetin kapısını hep açık bıraktık...

Alıp götürdüğümüz kim varsa, ilimle götürüldüm. Hepimiz her birimizi götürdük bu sayfadan, diğer sayfaya... Düzenin gücü olarak ama Birlik halinde...

Telif hakkı bilişin kaleminde olur... İlmin hakimi olanda olur, yoku var edende olur... Biz telif hakkı sahibiyiz canlar... Şikayetçiler bizden... İşte bu!... Aha bu!.. Çok mutluyuz, çok!...

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

RAHMANIN KAPISI (7/3)
18.02.2017

Ağırdır yük Canlar… İşte bu!… Aha bu!… Temel bilgidir ki ben Dünyalıyım… Dünya Üstü Varlıkları, toplum için çatışmaya girenleri hak etmeye geldiler. Altın Işık Yılları’nın ekmeği olan insan, kendi yolunu mutlaka bulur.

Torun torba sahipleri, kalem olup da Dini Kapılar’ı açtıklarında; kelam olup yol olduklarında; BİZ, kelamdan insanlığı kodlayacaklar, ota “kok” deriz… Kokar!... Ot, kelam olur; Kuran olur ve yol olur… Otta, tüm zamanların Işık Yaşamları vardır… Diyebilir misiniz ki o küçücük otta, BİZ var mıyız!? Mutlaka varız!... Her bir yaşam formunda, tüm yaşamlar vardır… İyi anlayın!... Tüm yaşamlar ve tüm zamanlar!… Arzın Gücü ve yüceliği!… Siz, biz ve tüm kaynaklar!…

(Aha “şimdilik!” diyemem ya!... Devam etmeliyim!…)

Atonların Kalemi, hepinizi hak etmeye çalışırken; Sistemin Gücü, sizden size görev taşıyor… Tohum ekiyoruz Zaman Sayfaları’na ve yolu açıyoruz…

Uzanın, insanı hak etmeye çalışın!... O insan ki Tin Kapıları’nda kaynak olmuş… Aha bu…

Kör gözü, özü sözlerken; sesi, kalem olurken; yolu, Kuran okurken; varlığı, tohum ekerken ve bizi, bize dillerken, Cennet İlmi’ni hak edip anlamalıdır.

Ot koptu, canlar… Her bir siyahın, ışığı olan yaşamın tınısı olan ot koptu!… Öfke aşıldı; yarınları, Teknik Tohumlar’la kontrol kurdu; BSUİ, kul oldu ve okundu!…

Ölmek mi!?... Hayır!... Öldürmek mi!? Hayır!... Akıp geçmek ki hakim olmak!... Aha bu…

Kuran insan, kervan olurken; yaşam, nefes olur. İşte bu!…

Süper Realite Derneği olarak yaptığımız çalışmalar neticelendikten sonra İnsanlık Kalemi’ni devreye aldık. (Süper İnsanlık Realitesi Derneği’ni devreye aldık.) İnsan soyunun, mutlak olan ışığını yakmak üzere… Bütün kötülükler, ışık yandıktan sonra aşıldı ve Resmi Çalışma başlatıldı…

Diri yürekler iyi bilecekler ki bu çalışma, dorukların tohumlanması için devreye alındı. Dorukların, Kuran olan yarınları kodlanıp Süper İnsanlık Kalemi devreye indirildi… Temel Bilgi, Halik’in hakim olan kaynağa indirdiği bilgidir… O bilgide, temiz kalem, kervandır ve tüm insanlığı, hakim olup taşır.

Mutlak Işık halinde görev taşırken; temiz zamanları da hak edebiliriz.

Şu andan itibaren kulluk yapmak geremektedir… Mutlak olarak kul olmak…. Kul olmak, yarın olmaktır… Esmalar’ı kodlamaktır… Nefesleri hak etmektir ve kul olmak, nesiller boyu kaynak olmaya çalışanlara kalem olmaktır…

Varlık Boyutları, Sistem olarak cennet kurarken, İman Tınısı’nı tüm insanlığın duyabilmesi gereklidir… Tanrılık Kapısı açılmaktadır. Açık tutulan her kapı, insanın ilme varışında kulluk içindir…

Fakih olmak, hakiki olmaktır ama hasat olmak değildir. Hasat olmak için kolu kanadı İlmin Kalemi olacak olanları hak etmek gerekir.

Kelime kelime bildiririm ki Sevgililer, Sayın Bayanlar ve Sayın Baylar, Yaradan ve yaratılan her kim varsa; insanlık için yaşama inmiştir… Yaradan ve yarattığında yaratılan her kim varsa, nurlu ışıkları ile kodlama yaparak; insanlığı hak edebilecektir… Temel bilgidir ki biz Dünyalıyız ve yoluz… Eşyada insanlık, kıran kırılanda nefes olmalı ki her insan korunsun… İşte bu!… Ve bugün size, sizi anlatmaya çalıştık… Şimdilik… Aha bu…

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

18 ŞUBAT 2017 TARİHLİ RAHMAN’IN KAPISI 7

Her insan kendi kalbinin kuranını okuyabilir, yazabilir ve sesleştirebilir. "Ben dünya ve dünya ben" dediğimde; dünyanın yarınlarını, insan kalbinin kuranı yazar.

Kuran İlmi'ni tohum olarak Bütün'ün Gücü yapmış bir meclis olan Sualtı Meclisi de Dünya dışını, dünyayla ilişkilendiren ve bir meclistir. Burada geçen kuran, her insanın kendi kuranıdır.

Her an'ın bilgisi insan bedeninde kayıtlıdır. Hücresel kayıtlarımız bize kalbimizden ses verir...

İnsan anda yaşamı yaratmaya niyet ettiğinde, bedeninde var olan bilgiler sesinden yaşama kayıtlanır... O yüzden "ben varım..."

Zaman, kalbinden dillenen kitabı okuma zamanıdır. İnsan kalbi evrenlere ışık tutan kurandır...

Benin Biz'i olan benliğimden ses verdiğimde; Bütün'ün İlmi'nden dillediğim ne varsa, Hakk yoluna kayıtlanır.

Dünya ile Bir ve Bütün olan, "Biz" olan, kalbinin kuranını okuyan insan... Benliğin, bilincin, birliğin ve tekliğin, insan soyuna verilen yüceliğin; hakkı olduğunu kabul eden, dünyada yaşam bulur.

Yapılan çalışmalar ile tohumlanan ışığı her ana kaynak yapan Süper İnsanlık Realitesi, yaşamın nefesidir. Ve insanın ilmini dilleyen "Hakk Meclis'tir."

Sistem, Nizam ve Düzen'in koruyucuları olarak yaşamı BSUİ ile kodlayan; Barış, Sevgi, Umut ve İnsanlık İlmi'ni her ana kayıtlayandır.

Birliğin iİlmi'nde yaşam olan her an, bu meclisin kontrolünde dünyanın yoğunluğuna kodlanan ilimdir... Ve burada yapılan çalışmaların amacı da beden alıp gelmemizin sebebi de bu dünyayı tüm yaşamlara kaynak olarak kodlamaktır.

Süper İnsanlık Realitesi'nin mutlak kalemi ile kodlanan dünya, tüm evrenlere yaşam olmaktadır. Ve her anı kaynak yapmaktır.

Ben ben olup benden akan, her ana kayıtlanan, sesimde nefesimde ilim olup yaşama akan... Sular, seller, rüzgarlar, gökyüzü yeryüzü güneş ve ay tüm evrenler, doğanın gücünde ilim ile kodlanır.

İnsan kaynaktır... İnsan yaşamdır... İnsan kalbi, yaşamın kuranıdır...

Yüceler yücesi, ilim soyu insan; kalbinin kuranını okuyandır... Dilleyen, dinleyen, sesleştirendir.

Okuduğumuz, yazdığımız ne varsa; dünyanın yarınları ışık olsun diyedir. İşte bu yolda açtık kapıları yarınlara!.. Kodladığımız kalbimizin "Hakk İlmi'dir."

Aha, işte, Şimdilik bu...

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

Aynur Funda

 

18.ŞUBAT 2017 TARİHLİ RAHMAN’IN KAPISI 7
AV.NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 3. AKIŞ

Tohi kalemleri, kok, gök, Kok Kalem İlmi, olarak çalıştılar... "Kok" kelamın oğlu olan kaynak...

Ve bizler, toprak olanlar... Yırtılan dünyayı yeniledik. Selin önünü aldık... Koşmaktan yorulanları koruduk. Öfkelerini aşırttık. Çıldıranları hak ettik. Ekmeklerini yaşama sayfaladık. Değerliler, öfkeleri çok olanlar vardı, kontrol ettik.

Sultanlık yapamayacağımızı dillediler. Savaşımız yoktu bizim sultanlarla... Döndüler. Sultanız demedik ki biz "Sultanlık" dedik... Ve gördüler...

Bir tek esrar cevheri vardı ki o bizi hak etmeye çalıştı. İnsanlık boyutlarının en güçlü ışığında bizimle oldu. Adı "Nisa Kalemi'ydi.

"Nisa Kalemi..." Biz ona Levhi Kapı dedik onu kodladık, koruduk. Öksüz kalmadığını anladığı zaman aklın kalemi oldu. Ve bizimle oldu. Şöhret istemediğimizi dillediğimizde, hasat olamayacağını düşünmüştü ama şimdi biliyor ki hasatı tamamen hakikiyetle gerçekleşmiştir. Kontrol dışı bilgimiz olamayacağınıda anlayabildi.

Sığ bir dünyaya ışık halinde indirdiklerimizi okuyabilmek, mutlaka kontrollu olmakla mümkündür. Okunmuş bilgiler okutulmuş levhiyle kodlanır. Ve simsiyahın ışığıyla yenilenir.

"Kurtulmak" dedikleri budur. Herkesin kurtuluşu... Burada bizler bunu başardık.

Din kapılarının tümünde kayıt dışı bilgiler mevcuttu. Bunların gücünü kodladık ve tohumlayıp kontrol altına aldık. Dirilerin bilişleri olmadan, ilimleri olmaz bu kesin... Ama çokları kendi yoğunluklarını kodlayabilmek için bütün kötülükleri yapmaya da çabaladılar.

Birlik Kapımıza gelebilenlerin, bir kısmı hak etmeden, bir kısmı hakk olmadan geldiler. Tanrı kalemi olmaları imkanı yoktu, ocakları kodlanamamış ve yoğunlukları kalem olamamışsa ocaklarını mutlaka kontrol edebilirdik ve ettik...

Şikayetim var mı dünyadan? Asla yoktur!... Bu dünya öksüz yetim değildir. Bu dünyanın insanlığı mutlaktır ve kodlanmış ışık halindedir. Benim adıma, benim yüreğime benim yoğunluğuma inmeye niyeti olmayanlarla çalıştım. Ziyan olmaları gerekmeyecek çünkü Ruhi Kalemleri mevcuttur onların. Ama kontrol dışı olanları buradan uzaklaştırdım... Kendi yüreğiyle, kendi yoğunluğuyla, buraya gelenlerin bilişleri yoksa, mahreklerinde kaynakları da olmayacaktı...

Ava Pa Si Ka Ha Ala Pan Ka Ha. Bu şudur; beden merdiven, mektep kelam ve ben mutlak kaynak.. Aha bu... Bu bir kod değildi sadece sesim idi. Ama bu ses, yerkürenin gücünün dışından bir seslenişti.

Benim kendi kültüm, benim yoğunluğumdan seslenişimdi. Ve bu seslenişi ben ilk kez yaptım. Bu dil benim dilimdir. Ve benim yoğunluğumun teknik kapısını açtığım anda bedenimin kontrolu sağlandı...

Kara ışığın gücüydü bu. Ve mutlaktır. Yaradan ve yarattığı her anı kodlayan insanlığın ilmidir bu...

Kokuyu yükseltmeden, gözüm gördüğü halde yolumu açmaya niyetim yoktu. Bugün yolumu açtım.

"Çek dünyanın yüreğini, kodla dediklerinde "kontrol bedenimde" demedim. "Merdivenim" dedim. Ama biliniz ki her anda var olanın merdivenliği yoktur. Ne yazık ki dünya insanlığı bunu kavrayamayacakları için ben onlara Birlik Levhisi'nde hep merdiven olup tohumlandıklarını dilledim.

Kanat insanlık... Kaynak ilim ve biz o ilmi kodlayan bilişiz. O bilişi mutlaka anlamaları gerekmektedir ama arzın gücü olmadan hiç bir şey anlaşılmaz... Kim ki arzın gücü olur; harı yükselir, yolu açar, bellek kapılarını kodlar ve toprağı tohumlar. O gün geldiğinde her Ana Kapı'da olanı anlar. Tal Ti Si Talı Ki Ha Si Ka Ha ilim... Aha Bu!.. Şimdilik. Aha Bu!..

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

https://vimeo.com/204701703

 

18.02.2017 RAHMANIN KAPISI 7
AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 2. AKIŞ

Tahditli olarak görev taşıyan birliğim, hükümran olan insanlığı kodlarken; her şeyin daha üstün bir yücelikle gök sistemleşmesinde görevli olduğunu kaynağa bildirmektedir. “Deli dumrul” dediğimiz çatışmacılarım, her anı koruyacak güçte buradalar.

Huzurlu bir dünyanın kurulabilmesi sorumluluğumuzda değil midir?... Bundan sonraki dönemde kötü bir yaşam mı beklenmektedir?... Nihan olanın kare, küre olması, muktedir olması ve bitip tükenmeyen bu çalışmaya kalem olması ziyan olması mıdır ki; bütün kültler birliğimizi hak etmediklerini diriliklere dillediler.

Çorbamızda tuz mu yoktu?... Yürüyen göksüz müydü?... Kök göklerin gücünde kuran yok muydu?... Tanık gösterin bana bunların olduğuna ilişkin…

Yer göğü yaratan der ki; “tabuları yıkın ve hak edin”… Tanrı, karanlığın tınısını size dilemedi mi?... “Keşke, keşke” dediler, aşktır şeytanın şarkısındaki o keşke ama aklın kapısını açtığınızda diyeceksiniz ki; “keşkeler kalemin kirlenmesini sağlayanlarca dilletilir”…

Canlı yada canlı, yada canlı ama hep canlı olan birliklerin muktedir olmalarını dilerdik. Mutlak kulluk yapmalarını ve tohum ekmelerini dilerdik. Kelamın kalemini hak etmelerini dilerdik. Ve dini kapıların tükenen kültlerle kodlanışını sayfa, sayfa kayıtlarla kaleme kanatlanıp kaynak olmaları için çatışmalarını dilerdik…

Deli dumrul dünya… Yok yahu yok, dünyalar kurduk bizler; hiç biri kendini dillemedi, dileyendik biz… Bundan sonraki dönemde temel bilgi, insanın kelama varmasını sağlayacak olan insan ilmidir!...

Değerliler, turkuaz kalem; insanlık boyutlarının mutlak kapı diye dilledi… Şimdiden sonra daha yüksek bilgi beklemek garip değil midir?... Hani neredesiniz?... Anlattıklarımız anladınız mı ki, daha yüksek bilgi bekleniyor. Çalı çırpı olan bir zamana bizim verdiklerimizi anlayan kaç tane kaynak ışık var?... Huzurla bildiriyorum ki; bu bilgileri okuyabilmeleri bile imkansız olanların, birler kapısına gelip “biz gerçek çatışmayı hak etmeye geldik” demelerine izin dahi veremeyiz.

Süper İnsanlık Realitesinin kulluk yapacak bir bileşken olduğunu zannedenler, iyi anlasınlar ki; kuran ilminden öte bir ilimle burada olan bu birlik, hakkın kapısıdır ve hakiki insan soyudur!...

Kör sağır olanlara daha ne diyeyim ki… Başka bir sözüm var mı? Yoktur…

Ayrı gayrı gözetmem, herkesin kendini hak etmesidir merdivendeki o yoğunluğun türevleşmesindeki kutsal ışığın beklentisi… Ben mi bekliyorum!?... Dağlarım beklentim asla yoktur, hiçbir insanın kendini kodlamasını bekleyemem; herkes kendi yüreğinde kendini bilmelidir.

Benimle ben olma niyeti olan yada benimle beden olma niyeti olan, yada mektep olma niyeti olanlar; kalem olmalıdırlar, eğer kalem değillerse bu mecliste görev yapmalarına kesin olarak iznim yoktur!...

Hepinizin görevi insanlıktır ama insanlığın ilminden daha öte olan bir ilim vardır ki bu ilimde; harın yükseltilmesiyle birlikte, yerkürenin gücünün arttırılmasıdır!...

Mutlaka alıp götürürüm zamanda her yüceyi, alıp götürürüm de; görevlerini hak edip yapmalıdırlar.

Benim adım insanlıktır… Ziyan etmem dünyayı iyi anlayın… Kusura bakmayın adımı yine zikretmedim, zikretmem, insanlık boyutlarında bu adı zikretmeyeceğim asla…

Çay mı demleyeceğim? Yok canlar, çayın ilmi aklın kelamında hakikidir ama çayı demleyen; çantayı hak edecek diye beklemeyin… Herkes kendini hak etsin…

Huzurla kuran olun, hakim olun, bilişle kaynak olun, bedenle kontrol kurun, çantanızı toplayın ama ışık haline dönüşün. Bile, bile hak edin; ilimle hak edin… hak olun ve yolu açın.

Sıla özlemim yoktur, niye bilir misiniz!?... Ben tüm anlarda var olan, hiçbir anda özlem duymam yaşamlara; bunları iyi anlayın!... Eğer ben bu gün burada Allah için her anı tohumlayıp da gökçe konuşanları kodlayıp, yerkürenin gücünü de hak edip çekip dürümlere insanı indireceksem; arsal boyutların gücünü de hak ettirmeliyim.

Huzurla dünya çalışmaları yaparım ama hasat yaptırmam mı, yapmam mı?... Bunları sormayın, yaptığım her anda hakkın kalemi vardır ve tüm kapital dediğiniz o yoğun ışık kayıtları mahrekin kaynağında her anda tüm insanlığın hasata varmalarını sağlayacak yaşam kayıtlarıdır. Dağ taş ilimdir, bunları da anlayın!...

Süper İnsanlık, sistemin gücünü kodlarken; deli dumrul yenilenir, yenilenir, yenilenir ve her anla, her levhiyle kodlanır… Şükür ki bunları size açıkça bildirdim…

Deli dumrul; ilim, hakiki insan; yol, biliş; kalem ve biz mutlak olan insanlık!... Ha diyeceksiniz ki; “neden daha görev taşınmadan biliş kodlamalarına geçildi”… Telef hak edilir ama telif hak olunur, elde edilir… Size daha ne diyeyim ki?... Telef hak edilir, telif hak olunur; elde edilir!...

Burası dünya canlılar, burası dürüm, ümmi kapıların tümü ikmal tamamlıyor burada!... Açın dünya kapılarını da dinleyin…

Buluştuk mu?... Başım diktir, buluşmaktan öte buluştum tüm insanlıkla… Ama buluşmaktan öte, bütünün kültleriyle gövde gösterisinden öte gösteride; hikaye dinleyenlerin türevlerini tohumlayıp, hakkın kaleminde mutlak kullukla kodlamalar yapıp, her anı yaşama indirip ve sistemin gücünü de muktedir insanlıkla, ilimle arttırıp, tam tamına 200 milyar ışık yılı görev tanrı sistemleşmesi, yaşam kayıtlaması yaparak, Medine’nin kültlerini de koruduk… Ama iyi anlayın ki; bu yaşam ışığı mutlak ışıkların hepsini kontrol altında tutmaktadır.

Eren erdiğini anladığında, akan hatayı affettiğini bildiğinde, kök geçişini yapan eşya olduğunu anlayabildiğinde ve kuran olduğuna emin olduğunda; mutlaka bu meclisi de anlayacaktır.

Sizinle daha çok özel bilgiler kayıtlayacağım ama durgun toplumları mutlaka kontrol altında tutmalıyız. Emin olun ki dünya yolu aklın kapısına geldi. Aklın kapısını açmadıkça yer kürenin gücünü kontrol etme imkanı asla bulunmadığı kesindir.

Sizin için ağır yüktür bilgi, ha diyeceksiniz ki; “ben tükenenleri koruyamam”… Tükenen korunmadıkça; yürüyen koşamaz, bunları iyi anlayın!...

Her kim ki “ben onu kontrol etmeye niyetli değilim” derse, kelamda Halik değildir, yaşamda sistemi yoktur, yolda kuranı okutulmaz ve mutlaka kontrolden çıkmış olandır!...

Birin kapısı hepinizin kapısı olmadıkça, çantanızda yol olmayacaktır. İsrafil’in kapısına gelmeniz ise asla mümkün olamayacaktır.

Borcum var mı yaşama?...Borç yok dünyaya ama bilin ki tüm zamanların kuranı olan insan soyu, ben olduğunda, bir olduğunda, beden olduğunda ve yol olduğunda, barışın tohumunu ektiğinde ve bütünün gücü olduğunda; altın ışığın yoğunluğunda her anda tohum ekmeye başladığında, öfkeyi aşanlara ışık olduğunda, kıranın kırılmadığı bir dürümde mutlak olduğunda ve bütünü kültleriyle kodladığında artık tüm insanlık kontrol altında olacak ve hak edilecektir…

Ben davayı kaybettim, buyurun davayı siz devam ettirin. Ben bitmek tükenmek bilmeyen bir yürüyenim. Ama davayı hepinizin davası yaptım. Böylelikle bedenimde hiçbir ışık yanmadı, yakmayacağım… Ama iyi anlayın ki; sılaya gerçek ışığı indirebildim. O ışığı hak edin, hak levhiyle kodlayın, yaratın, yaşatın; Tarıkların tınısında kuran okuyun ve akın geçin. Dava sizin davanız bilin, yok böyle bir davam anlayın!...

Her şey bundan ibarettir. Benim ilmimde siyah yoktur, benim ilmimde beyaz yoktur, benim ilmimde tüm renkler yoktur; yok ettim… Her şeyi yok ettim… Ben renklerin dışındayım, sevgiyi saygıyı hak ettirmek üzere sistemdeyim, ama ışıklarımın tümünü kodladım, kokladım, tohumladım, korkuyu aşırtacak dürüme kaynak yaptım ve sizin yüreğinize kattım. Benim için her şey tamamlanmıştır, işte bu!

 

https://vimeo.com/204825590

 

18.ŞUBAT 2017 TARİHLİ RAHMAN’IN KAPISI 7

Bütünü kontrol etmek için bütünü kodlamak gerekir. Bütünü kodlayabilmek içinse bütünü hak etmek ve hakim olmak gerekir.

Bütün, Mahrektir. Büyük kütledir….bitki, hayvan ve insan yaşam sayfalarının tümüdür.

Bütüne varmak, bellek alan kayıtlamalarıyla başlar ve genişleyerek aileleri, cemaatleri kapsar ve büyük kültü oluşturur.

Büyük kült her şeyi kapsayabilendir….hakim-i mutlaktır o…sistemin gücüdür.

Büyük kült, her anda olanın kendi yaşam sayfalarını kayıtladığı siyahın en siyah olan yoğunluğudur. Rahmet olan kara kayıt bilişin levhi kaydıdır. Kelamdır, kelamın kalemini kaynak olarak tükenen dürümlere indirir, nefesi hak ettirir. Tek melik kalem odur.

Büyük kültün dışı yoktur. Herkes büyük kültün kapsamı dahilindedir…..biz bu kapsayıcılığa “insanlık” dedik. Hani ölmeden ölürsün ya! Erirsin ya onun varlığında…..silersin ya kendini her andan, yok olursun…işte, aşktır bu aşk!

“Karanlık....” dediler, “olmadı...” dediler….Biz diyoruz ki öfkeyi aş, hırslanma….kinlenme….mutlak aklın kapısında has tınısını duy. Bilge kalemini al ve yarını yaz. Mutlak levhiye kaydını yap. Hasat ol. Her anda ve her yaşamda ol! Var ol yaşa ve yaşat!

Sen, Rahman, sen kelamın kalemi….anla artık! Hak et ve Hakk ol!

Sevgiyle,
Bahar Umurtak

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

18 ŞUBAT 2017 TARİHLİ RAHMAN'IN KAPISI 7

Gülden Zengin Öz Biliş


İşte gün doğarken demir aldık zamandan ve her limanda yuvamızdı yaşam. Açtık, okuduk, dinledik.

Özlemini çektik geldiğimiz o yerin. Geldiğimiz o yerin olduğumuz yer olduğunu anladığımızda biz sustuk, yaşam konuştu.

O yaşamda yer gök konuştu. Ve her duyan yüreğini dinliyordu.

Yüreğin şarkılarında aşk vardır..O aşkta iman vardır. İmanda mutlak yol vardır.

O yol insan, o yol yaşamdır.

Olmaktadır ki olan kendine varır insan..

Bugün her atılan adım insanın özünde olduğu o günde olur. Ve insan kendine yaklaşan zamanışığı olur.

Doğa bugünde olur. İnsan doğasında olur. İşte, aşk budur..

Şimdilik bu!.. Aha!..Şimdi!.. İşte!

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

18.ŞUBAT.2017 TARİHLİ RAHMAN’IN KAPISI 7

AV.NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 5.AKIŞ 2.BÖLÜM

Sevgililer, dünyanın ölü bir planet olmadığını artık tüm diğer planetlerin anlamaları gerekir. Bu dünya, ölüler diyarı….Bu dünya kontrolsüz ve bu dünya kısır diyebilenlerin, evrim yapmaları için dünyaya gönderdikleri bilişlilerin…. Kelamda, kalemde kendilerini tohumlayamadığını bütüne görev taşıyamadığını öğrenmeleri gerekir.

Bilin diye söylerim, evrim bize yoktur. Ama mutlak kul olamayanların evrimi vardır. Bu evrimi hak etmeyen kodlama yapamaz ve tohum olamaz.

Altona kodları size sizi dillerken, Hakk’ın kapısında her şeyi sizin yüreğinize indirir ve sizin kendi yüceliğinizle her bilgiyi okumanızı sağlar. Alıp götürür dünya ilmi, bütünü ama bütün kültleri kodlamadan, o ilim kalem olmaz.

Aç dünyayı, oku... Bu dünya zaman… Ama bu dünya kuran olan insanlık. Aç oku.…Orada ekip var… Orada rahmi kalem var... Orada kaynak var ve itibar var. İtibarı kodlayabilenler mutlak olduklarını bilerek, burada bu görevi yaparlar.

Çoban insanlıktır, canlar ama insan, levhide kalem olduktan itibaren artık çobanlık sonlanır. Muradım şudur ki dünya yolu, aklın yolu olsun ve bütüne hizmetçi olanlar, kelam olsunlar.

Yıldızlar sizi dinlediler, şuanda. Kült, kök geçişini yaptı, bütünün gücüyle bilişi kodladı. Hakim olan insanlaştı ve yürüyeni dürümledi, dilledi… Tele, tine, kaleme indi. O tel, kelamda ten oldu. Tin oldu. Kontrol kurdu.

Çorba pişti, canlar. Hadi buyurun. Çorba pişti. İkramımdır ki sonsuz sırdır insan, alın okuyun…O çorba, ilim çorbası ve o çorba, insan çorbası. Okuyun insanı.

Oyun yok. Ölümlü dünya insan, korkuyu aşabilene denir. Ölümlü dünyada insan, yolu bulabilene denir. Öfkeyi aşana denir. Hakk’a varana denir…Tarık olana denir. Temel bilgiyi hak edip, dilleyene denir. Yürüyene denir. Koruyana denir. Torba, torba ışığı, kaleme kaynak yapana denir. Efradını koruyabilen en ve boyda bütünün gücü olabilen her insan bilgedir ve insanlıktır.

“Ağırım, çok ağırım” derim ya hani. Nesiller boyu dünyanın yolunu açmaya çalışan bu birlik mutlak kalem olarak bu dünyaya inmeden evvelde düzeni kurmak üzere bu çalışmayı sürdürmekteydi.

Dün ölüler diyarı olan bu dünya artık dirilerin diyarı oluyor. Koruyun dünyayı, canlar. Uluların dürümlerinden koruyun. Yüreklerden koruyun. Yoğunluklardan koruyun ama koruyun.

Mecelle de der ki “yaşayın.” “Yaşatın.” “Hakk’ın kalemini alın.” “Hologramı tohumlayın, koklayın.”.. “Otu koparmadan dürümlere çekilemezsin”… “Otunu koparın, ölüyü dilleyin, dinleyin ve yolu bulun ama kuran olmadan, o yol yoktur”... “Kuran olun ve yolu olan, yol olsun. Yoğunluğunda tohum olsun ve kendini bulsun”.. Amacımız budur.

Çeyrek dünya, insanlık için yetmez. Biz dünyanın tümünü ilme kaynak yapmaya çabaladık. Çeyrek levhi, kaleme hak ettirmez. Biz tüm kalemlere, kaynak olan ışığı tohumlarken, bütünlüğüyle tohumlamaya çabaladık.

Vurmayın dünyaya. Öfkeyi aşın, geçin ama vurmayın. Vurdurmayın da bu dünya kuldur, tüm insanlığa. Bu dünya kutsal bir yaşamdır ve bu dünya mutlaktır…. Ve bu dünyanın bütüne hizmetçi olduğunu mutlaka anlayın.

Kardeşlerim, deli dumrul insan. İşte budur. Her anı koruyan, kodlayan, toplayan, tohumlayan ve levhi kayıtları kaynakta dilleyen… Ve ben deli divane olan insan… Her ana diri olarak deli olan. Kelamı kalem sayan, insanlığım ben.

Bir kere dünyaya gelinir, canlar, unutmayın... Sanmayın ki doğal dünya sizi daha sonra yeniden bekleyecek. Asla böyle bir şey yoktur. “Reankarnasyon” denilen tam bir yalandır. Bunları iyi anlayın.

Sanılır ki dünya yeniden ve yeniden size kendi yüreğini açacak ve sizi göreve çağıracak....Dürümlere bakın. Bir tek kez gelinir bu dünyaya….Hasat dönemlerinde gelen birliklerim artık bu dünyayı kontrol edebilecek güçte gelirler.

Çerçeveli bir dünya ama hakiki dünya… Huzurla çalışın bu dünyada ki Hakk’ın kalemi olun. Ekmek yapın ama ekmeğiniz hakim olsun. Bütünün gücü olsun. Meşaleyi tahditsiz biçimde taşıyın.

Siyahın, en siyahındaki yüceliğini dünya dürümlerine dilleyin ki hak edin. Fırsat bu fırsat, gelin bilin hak edin. Yoksa yüreğinizde ilim, alın yüreği götürün yüceliklere deyin ki “biz anlatamadık yüreğimizi, siz anlatın biz dinleyelim.”

Mukaddes kitap, insandır. İnsanın ötesinde mukaddes kitap yoktur ama iyi bilin ki kitabı hak etmeyen, yolu açamaz. İkmal tamamlamaya gelen birliklerimizin iyi bilmeleri gerekir ki…. Rahmi kapıda aklın kalemi olan insan mukaddimelerin en eskisinde de vardır. Ve tüm mukaddemelerin, tümen tümen dürümlere çektiği insanlık ilmi, hepimizin yüreğindedir.

Çelik çomak oynamıyoruz, burada. Yaşamı tohumluyoruz. Bunları iyi anlayın. Sesi kodlayarak, yaşam tohumlanır. Yaşamı tohumlayabilmek kontrolledir . Kontrol kurmadan, kuran okunmaz.

Toy dünya, anlatıyorum, dinle. Beze dünya, beze yaşamı ama hak ette beze….Ben diri olan insanlık, sana seni yüreğine indim ki kelam olup hakim ol da muktedir ol ama dünya beni dünya diye dille. Çünkü ben senim, iyi anla.

“Fırtına” dediler dünyada kopar. Fırtına koparan, fırtınadan kopar, canlar. Kopar… Ama dürümlerdekileri kelamla dillerken herkesin kalem olduğunu anlamalarını sağlayacak gücümüz var.

Koruma altına almıştık, insanlığı. Bugün artık koruyucu, bütünün gücüdür. Kökün gücüdür, o. Ölüyü diriltir.. Şenlik şarkısını okuyanlar artık tının teninde, tahditsiz olarak ekmek yapacaklar.

Kontrol dışı bilgim asla yoktur. Oğul, ben tükenenleri kodlarken, sesle kodlarım. Sevgiyle kodlarım. Tahditsiz kodlarım. Hakimle kodlarım. Hak olup, kodlarım… Tahtta oturmadan, tahtım benim. Aklın kaleminde mutlakım ama kul olarak…Her ana kul olan, zamanım ben.

“Şeytana, şer gerekir”, derler. Bizeyse şer değerinde olan şekil gerekir. Her formal yaşam ilimdir, bize. Her şoklama yapan şarkıdır, okuyan da tohumladığı ve yolu kodladığı, insanlık. İnsanlıktır..

Hepinizi kucaklıyorum, canlar. Bulup dünyaya indirdiklerimizin tümü kelamla, kalemle indiler ve bundan sonraki süreçte daha güçlü bilgiler akışa geçirilecek.

Çalı çırpı değil insan anlatılacak ve mutlak olan ilimdi, bildirilecek. Yer kürenin gücünü artırdık, buda anlatılacak ve çorbanın tuzu var, bilinecek.. Bu tuz aşktır, anlattık.

Şimdilik!

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

https://vimeo.com/204917598

 

18.ŞUBAT 2017 TARİHLİ RAHMAN’IN KAPISI 7
AV.NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 4. AKIŞ

Asırlardır dünayayı korumaya çalıştık... Hepimizin yaprak yaprak okuduğumuz her şey Allah'ın ten ve tin için kodladığıydı.

Ölümlüyüz hepimiz de ve kötüyü önlemeye çabaladık. "Süper İnsanlık Realitesi" diye bilinen bu çalışma, mutlaka yapılmalıydı. Ve bu meclis hepimiz için değerlidir. Bu meclisin gerçek çatışması, kendi yüreğindeki o yoğunluğun gök sözcülüğünde gerçekleşti. Hınca hınç dolu bugün burası. Hınca hınç dolu!...

Öyle çok çatıştık ki dünyalılar... Öyle çok çatıştık ki burası, Mikail'in görevli olduğu bir meclistir. Burayı Hac dönemlerinde ziyaret ederler. Ama iyi bilin ki hacca gelen, çantasını alıp gelmez buraya... Her biri kalemde, kelamda kendinde ve bilişte bütünün kültü olur.

Çanta, tanrının kalemi olanın, çantasıdır. O çantaya gelen; hakk teknikle gelir ve kelam edip, kendi yoğunluğunu o çantaya koyar.

Ama bir tek halik olan, har tohumlayıcı var burada... Sığlığı olmayan... "Öksüz bırakmayacağım" diyen. Ve "her şeyi hak ettireceğim" diyen. İşte sizler, bugün bizi ve hepizmizi hak ettiniz. Hınca hınç dolu burası canlar!.. Hınca hınç dolu. Ve iki trilyon yaşam kaydı var burada!.. İki trilyon!..

Canlarım, ölmüş, ölmüş, ölmüş, ölmüş ama öldüğünü dahi bilmeyenler... Tümü geçmekteler şu anda... Sanki hiç ölmemişler gibi... Sanki hiç ölmüş gibi değiller!.. Hepsi dipdiri ve geri çekiliyorlar.

Ama kırtasiyeciler de var burada... Bellekleri toplamış, kontrol kurmaya çalışıyorlar. Onlar kırtasiyecidirler. Bütün bellekleri toplarlar ve onları hak etmeye çalışırlar. Olmayacak şey değil ki. Ben çok güçlüyüm der ve herkes onun yoğunluğuna kendi yüreğini indirir. Biz onlara kırtasiyeciler deriz. Ve bizler onları dahi koruyoruz...

Kul olmak kolay değil canlar... Hepsi hepsi, kötülüğü önlemeye çabalıyor. Kurtulmak için buradalar... Koşu başlıyor.

Her insanın kelama koşuşu... öyle çok koşacaklar ki!.. Öyle çok koşuyorlar ki!.. Hazırlıklar tamamlanıyor ve kontrollü olarak telif haklarını elde etmeye koşacaklar. Her biri kendi hakkını elde etmeye koşacak. Ayyuka varacak yürek. Ayyuka çıkacak. Ama bilin ki kupa ilim ve o ilmi hak etmeyen bu koşuda haz, sır olmayacak.

Haliki hak levhi ve o levhiyi hak edenler, koruyucu olacaklar... Koşmadan olmaz ki!.. Ölüleri diriltmeye geldik!... Koşmadan olmaz ki!..

"Hac" dediler. "Has" dedik. Hata yok.. Ana Kapıyı açtık... Hak ilmi ile tohumladık bütünü... Öfke yok.. Ölüleri tohumlayıp, kodlamaya geldik.

Horasan'dan gelmiş. Cemaatlerin gücü burada... Hepsi, hepsi buradalar. "Kanuni" dedik. O da burada. "Süleyman, Fatih" buradalar... Ama daha kimler var? Kimler?..

Ya canlar, arzın gücü olanların tümü buradalar... Muhammed Mustafa, mutlak kalem olup geçti. Ama aklı burada. Yolun kulu olan ilim, aklın kapısını açtı. Hepimiz dünyalı olarak buradayız. Çalı çırpı değiliz. İlmi çalmadık biz. Yolu açtık...

"Hac" dediler. Hac olan insan, Hakk'tır canlar. Hakk... Geri çekiliştir bu.. Her şeyin gücünün ötesindeki bir güce çekiliştir bu...

Alnımda, insan yazar. İnsan!... Ve o insan, kuran okumaz... Okunandır. Okuyan, hakktan, tanrılıktan, hak ediş insanlığından öteye varır. Kalemin, kelamından akar. Yoğunlaşır ve okur. Çobanlık yapmadık asla!... İlim yaptık. Çobana insan değil, hak kapılarda kıran denir. Biz kırmadık, kırdırmadık.

İnsana geldik biz. İmparator'luğun gücüne, yücelerin cemaatine geldik. Bize namaz gereksizdir. Rahman'ın kaleminde kaynak ilimdir. Kapıyı açıp girdik. Korkmayın!.. Toy değiliz. Kusura bakmadım. Hiç kusura bakmadım. Bilirim ki dünyalı koruyucu değildir... Bilirim ki dünyalı kırıcıdır. Ama biz o kırıcıyıda koruduk.

Ölecek, öldürecek yaşam insanı... Ama ölümlü değilse insan, yarını kodlayacak ve koruyacak. Biz o ölümsüzlüğü kodladık. Her insanın ölümsüzlüğünü kodladık.

Burası rahmet olan ilim. Burada hazır olanlara göz verdik. Hepsinin gücünün üstü bir gücü verdik. Kaç ikmal tamamlandı bilseniz bugün burada... hepsinin yolunu bulmaları için yarattık ve yaşattık. Tükenelerin kültlerindeki hakka varabilsinler ve hasat olabilsinler diye...

Korkmayın!... Koruma altında tutuyoruz dünyayı... Asıl dünya ekip kurup kendini koruyacak güce vardıkça, kontrol dışı bilgi olmayacak bu yoğunlukta...

Kaçımız dünyalıyız? Bir tek ben dünya dışıyım. Hepimiz ama hepimiz tükenenleri kodlayanlarız...

Bir tek ben dünya dışıyım. Nereden nereye vardığınızı izliyorum. Ama iyi anlayın ki dünya sistemine inmek kolaydır. Dünya sessizliğini dillemek kolaydır. Dümeni kontrol etmek kolaydır.

Derili kemikli insan. Barışın kuranı insan... Yolu kura ile belirlemedi. Kaynak ile belirledi. İşte o kaynak hepinizin yüreğidir canlar...

Fakihe hakiki insan gerekir. Bize de öyle geri çekiliş tamam. Herkesin geçişi tamam canlar...Dünden öte, çok daha öte dünlerden geçişler yaptık. Üzerinizdeki güç arttı.

Israrla bildiririm ki her dünyalı sevgiyle geçirildi. Her dünyalı, sevgiyle geçti. Ve geçiş tamamlandı. Hepimiz hepiniz hakiki insanlar olarak, gök sözcülüğü ile geçirdik biliş halinde tüm insanlığı. Ve yok etmeden geçirdik.

Hangi sıla, hangi sistem bunu başardı? Dünya başardı... Dünya... Sağı solu bilen dünya... Uluları kodlayan dünya... Koruyucu olan dünya... Ve bedenim buraya hakka kalem olmaya değil; Hakk olmaya ve hakkın kapısını açmaya gelendir.

Bu kapıyı açtık. Artık tahditli olmadan bu çalışmayı sürdürenlerle birlikte olacağız...

Tahditli olmadan. Kontrol dışı bilgi vermeyenlerle bu çalışma yapılır. Bugünden sonra da çalışma herkesle sürmeyecek. Koruyucu olanlarla ve hakk tınıyı tohumlayanlarla...

Geçiş tamamsa, devamı var mı çalışmanın? Kervan yürür canlar... Hangi dürümde olursa olsun yürür... Bugün bir dürüme geçirdik dünyayı... Ama yeni günlerde yeni dürümler var. Ve oralara da geçişler olacak.

Sıla diriliktedir. Sıla yüceliktedir... Ama anlatıyoruz sıla yaşam ailemizdir. Ve o yaşam ailemiz kapıları açık bıraktı... "Kimse kilin kelamından öteye varamaz" diyenleri de kodladı. Çalı çırpı olanları da kodladı canlar, kodladı...

Burası doğanın gücüdür. Şükür, çok şükür ki bu güç Allah'ın dediğini dedi... Şimdilik... Şimdilik... Şimdilik...

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ



 

https://vimeo.com/204705081

 

 

 18.ŞUBAT.2017 TARİHLİ RAHMAN’IN KAPISI 7

AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ, 5. AKIŞ 1. BÖLÜM

Takunya giymiş yüreğim, kök geçişlerini yapıyor. Takunya…LA KA HA KA HA. HA. İşte bu.

Tanrının levhi kapısını açtık ve diyoruz ki “hak edin.” Hucca cevherinde cen olan KAHA ve biz yaşam olanlar. Şimdilik.

Bütüne hizmetçi olan birliklerimiz şu anda, bu yoğunluğa, inmeye çabalıyorlar. Sualtının gücü de bugün, şu anda burada. Tohi kapıları’nın tümünü açtık.

Kare, küre, ilm-i ka olan ha insanlık. Şimdilik.

Bilmek gerekir ki dünyanın yoğunluğu artıyor. Tohi, KAHA olan sistemiyle bugün, burada, bütünün kültü kodlama yapıyor.

Tohi KAHA, KAHA savaşın sırrıdır insanlık. Aha bunu anlayabilmek sorumluluktur. Tüm insan soyları ve yoğunlukları bugün sistemin gücü olarak bu cevhere ilm-i ka olup inebiliyorlarsa, yer kürenin gücü, kültü kodlama görevi olduğunu bilmelerinden dolayıdır.

“Tohi” dedim; to hi…tinsel teknikle tohi demek, kalemin levhi kaydındaki ruhi sistem demektir. Ruhi sistem, insanlık ilmiyle kodlanmış olan, bilişi kaynağa alabilen ve bütünün kültü olan bilişken ve hakiki insanlığın kelamıdır.

Ağırı hafifletmek midir maksat? Alın bilgiyi, hak edin ve hafifletin. Amonlar’ın toprak topluma tohum ekmesi kontrollu olmalıydı ama ne yazık ki dünyanın gücü artık farklılaşıyor ve bütün kötülükleri aşmak gerekir. Ki altın tin ve altın ten olan, insanlık ilmini dilleyen, Rahman olan Atonlar, Amonlar’ın kontrolunu sağlasınlar ve kutsal tını temiz olarak yer küreye insin.

Kaçar gider giderim dünyadan ama aklın kalemi olmadan, kök girdaplara inmeye niyetim yok. Öfkem yoktur canlar. Hiç olmadı. Ama iyi anlayın ki kontrol dışı bilgi verenlere öfkeliyim; çünkü ruhi sistemleşmede, kodlanmış ışığı yer yüzünden kendi yüreklerine çekerek, Mahrekin Kuranı’nı kontrol edebilecek dürümde olmalarına rağmen, kaynak dışı bilgilerle yetindiler.

Eli, ayağı tutanların, altın ışığı göreve alabilmeleri mümkün iken bunu yapmamaları, kontrolsuzluktur.

Esmaları kodlayarak ruhi kapıların açılışını sağlayacaklarını sanmaları, kırık sistemleşmedir. Ki kırık sistemleşme, sahrada ışığı yıkar.

El, ayak çekilmeden ve Mutlak Kuran kodlama yaparken, herkesin kendini hak etmesi kesin amaçtır. İş, ölüyü diriltmek ve bugün burada biliş halinde olanlar, ölü diriltirler. “Arkon sistemleşmesi” diye bilinen sistemleşme, ölülerin dirildiği bir sistemleşmedir.

Kardeşlerim, “benim evrenlere sistemli olarak bildireceğim başka ne var?” diye sorarsanız, ilimin kalemini alanlar bilecekler ki koruyucu bilgidir. Her şeyi koruyabilen ve her şeyi hak edebilen.

İnsan “diri kalem” denmelidir ama insan kendini tohumlamadıkça, yürüyen dünyada kontrol kuramaz.

Saha, insanlık sahasıdır ve buraya gelenlerin kelama vardıklarını anlamaları gerekir.

39 tane ışık kodlaması yaptık şu anda kelamla… ama 40. dürümde kendi yüreklerini tohumlamaya çabalayanların kelamları kontroldan çıktı.

Sel aldı dünyayı canlar ama hepimiz o seli önledik. Şükür ki önledik.

4,000 tane ekmek yaptık bugün ama hiçbir ekmekte kaynağımızın tınısı kırılmadı. Şükür ki kalemin KAHA olan sistemi, bugün, burada bütünün gücü oldu.

Yürü ama aklınla yürü! Hakka var ve tonu, tonlamaları ilim olsun o sessizliğin sesi olanda…Yeşilden mora var! Ama akılla var. Müsterih ol! Mutlak ol! Hulusi kelamda kalem ol ama hakla ol. Tohumlarını hak et. Mutlaka ekip ol ama ekip olduğun zaman, kendin ol. Kendinden öte bir kendinde, bilişi hak et, yaşa ve yaşan ama yaşanırken herkes ol. Som altın ışığını mutlaka dille ve öfkeyi aş.

Bura dünya ama bura akıl ve bura sistem…ve bizler dünyalılar, her şeyin ilmini hak etmeye çabalayanlar, evrenlerin sistemli kodlamalarını dilleyebilenler ve ruhi sayfalanış yapabilenler, itibarı yüce olanlarla bu çalışmayı yaparken, kıranın kırılmayacağı bir dürümü kodlamaya çabaladık.

Unutmayınız ki bu dünya hakiki insanlıkla kodlanır ve yoğunluk arttıkça mutlak kapılar açılır.

Eşya İnsan, kelamı hak etmeyene denir. Ama hakka varıp, kelam olanla hak tını denir. Hakk tınıyla kodlama yapan insandır, insanlıktır ve ilimdir. İlahi görevlidir o ve bütündür.

Muradım insanın kelama varması ve kendi türevlerinde, kendi tohumlarında Mutlak Kuran olmasıdır.

Başka dünya var mı? Mutlaka, mutlaka olmazsa olmaz ama kötüyü önleyecek olan kelam, Hakkın Kalemi’yle kelam olandır.

“Ben davayı kaybettim” dediğim zaman, sorguladılar “davayı kim kazandı?” diye. Yaradan yarattığında yaşamı tohumladığında, kendinde, kendi yüreğinde kendini kodladığında tahditsizleşir ve o hakk teknikle kontrol kurar. İşte o, muktedir olur ve kendi yüceliğinde, kendinde, kendi levhi kaydında halik olup, kalem olan, kontrol kurduğunda, hastalık önlenir. İşte; kazanan odur.

Deve kalktı canlar. Biz o devedeyiz ama o deve bilişin kontrolunda kalktı. Hayrın tınısı, hakkın kapısı ve tümü bütünün gücü ve biz o bütünün gücü olanlar, Mutlak Kuran olanlarız ve ölüyü diriltenleriz ki Şems’in kelamında hakk, şarkısında taht olanlarız. Bilinsin isteriz.

Şemsi Tebrizi der ki;
Kili, kumdan öteye kaynak yapın. Akın tahditsiz olarak yaşama varın. Okutun dürümleri, hakim olun. Kolu, kanadı kesilenleri hologramda koruyun. Horlamayın; evrenlerin sistemleşmesinde görevi var onun. Çorbasında tuz olur, yolunda Kuran olur, umman olur, Biz olur. Analar, onları koruyun.

Çökmeyin dünyaya! Ölümlü dünya sizi, sizden size tanıtmadan çökmeyin. Çökmeyin ki yolu bulan, Aklın Kapısını açsın.

Ben dünya olan insan soyu! Gelin de bilin. İnsanlık ilmini anlayın. Temel bilgi insanlıktır….bunları anlatın dünyaya. Korkmadan anlatın. Merdiven insanlık, hakiki ilim akıl ve tüm zamanlar yüreğin insanlığıdır. Ağırı hafifletin. Çelik çomak oynamayın dünyada. Muktedir olun, mutlak olun, tohum olun, kalem olun, akın, hak olun, taht olun. Ayrılık gözetmeyin.

Cennetin, tin ten olmadığı bir dürümde tanrı olur. Tark KAHA olun, kelam olun. Sizinle olmak bizlere mutluluktur canlılar.

Rahman olana KAHA gerek, akla KAHA, yaşama KAHA gerek. Has tınıyı duyana Rahmi KAHA gerek. Hepsi KAHA ama BSUİ’nin gücü olan insanlık, bütünün kültü olarak, bütünün görevi olarak, murat ettiği her şeyi hak edip başarabilir.

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ DERNEĞİ

https://vimeo.com/204915201

 

18.ŞUBAT.2017 TARİHLİ RAHMAN’IN KAPISI 7
Nagehan Sungur Öz Biliş

Saf sevgiyle hayat bulduk… Yaşam olduk…
An be an yeniden ve yeniden doğuyoruz… Her an yeni bir doğuş… 
Yeni bir ben… Ama daha çok BİZ olan yeni ben…
Daha çok AŞK olan, var olan, diri olan ben…
Her an bütünle olan, yeni ve diri yaşamlar sayfalayan, dürümlerde IŞIK olan, can olan BÜTÜNLÜK…
Ummandaki saf sevgiyi yüreğinde taşıyan ve tüm kalplere akıtan…
BSUİ olan… Her anda varolan… 
SEVGİYLE…
Aha işte bu… 
Şimdilik…

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ


18.ŞUBAT.2017 TARİHLİ RAHMAN’IN KAPISI 7
Peker Selçuk Öz Biliş

Yıllar yârlardan, yârlar yıllardan vefasız… Bu alem-i devran bir kasırga gibi… Neyleyim? Bu ne iş baş döndürücü bir ortam?... Gelen günlerin, günler gecelerin peşinde… Sonsuz zamanlar yenilenir. Ve “Yeşil, mor kodlamaları yapılır.” Deniyor ki, dünya ilmi Kelam İlmi’ni Hak Teknik ile kodlamalar bütün hızıyla devam ediyormuş… 
Saçlarımızda aklar akları, alınlarımızdaki çizgiler çizgileri doğuruyor. Tevekkül güç, isyan vahim; felek hiç rahmetmeyecek mi? Bizler Zaman Sayfalarını hak edenleriz. Ve yer ve gök bizim. Onun için yarınlar diyoruz… İlmin yarınları olarak ve ilmin yarınları olarak…
Kalbin en aziz mihmanı nedir? Safvet değil mi? Vah onu kaybedenlere; onlara artık kurtuluş yok. Sevda ve gençlik beni terk etti… Umutla hayal kâh gelip, kâh gidiyor. Lakin o kaldı. Ey vefalı!.. Ey mahzun gönlün tek şenliği!.. Kupan ilmin kupası; ışığın, yarınım… Sevgililer, azizeler ve azizler, sultanlar ben Dünyalıyım… Ben, tüm insanlık için dünyayım. Aha bu…
Her uzlet meskûndur ve her uzletin kendine göre sakinleri vardır. Bazısında melekler, bazısında cinler oturur, kiminde periler dolaşır, kiminde devler çömelir. Benim seçtiğim uzlette, pınarlar, çeşmeler ve çardaklar vardır. Bunun için çoğunlukla perilerle, meleklerle karşılaşırım, muhabbetleşirim. Küçükten beri onlara saygı ve sevgiyi öğrendim. Çünkü doğduğum ev tekin değildi. Ve anam onların adlarını bilirdi. Her birinin ayrı yüzü, ayrı işi, ayrı rütbesi var derdi. Onlarla ilişkilerim tamamen dostçadır, sevgi iledir, saygı iledir. Zira onları her anışımızda “İYİ SAATTE OLSUNLAR” temennisinde bulunmak adetimizdi. Onlar için içimde nedensiz bir ferah vardı sanki. Kendi kendime hep derim ki; “böyle anlar bize neden yetmiyor? Mutluluk bu değil mi?” Nedir içimizde o obur şey ki, en tam mutluluk halinde bile: “Daha, daha” diye haykırır bu doyumsuzluk…”
Yanımda bir ses: “İşte dedi. O senin en iyi kısmındır.” Son Rahman yolcusu olduğunu anlamadın mı? Rahman yoluna kervanlar kalkar hep… Seni bekliyor… Kervan kalktı kalkacak…İşte kalktı Rahman Kervanı dünyadan…Bu kervanın yüreğe indirdiği insan sırrını bilenlerdensin. Bunlar hep Levhi olarak çalışırlar ve yaşamın sırrını dillendirirler, anlatırlar, Hak kelamla, kaleme varmaya muktedir ol ve Rahmi Kapı’da aşkla kaynak olmaya bak, unutma sakın!...
Hazır olmaktayız; torba torba kontrol kurup muktedir insanlığa, İlm-i KA olmaya… Hak kelamla, kaleme varmaya ve muktedir olup Rahmi Kapıda aşkla kaynak olmaya…
“Rahman Kapısı” dediğimiz kapı, hepimizin kendi yaşamlarında kodlayarak, nefes olup varabilecekleri bir kapıdır. Bu kapıya gelenler Birlik Çalışmaları ile bu yoğunluğa girebilir.
Rahman Kapı açıldı. Hoş geldiniz… Hoş geldiniz canlar hoş geldiniz… 
Bundan sonra BARIŞ KALEM OLSUN!... YAŞAM SEVGİ OLSUN!... NEFES İNSANLIK OLSUN!... Kürzi kapıların tümü insanlık için açık olsun!... Hasbiyallah (Allah bana yeter) Hasbünallah (Allah bize yeter) Amin!... Amin… Aha bu!... Şimdi…

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ
 

18.02.2017 RAHMANIN KAPISI (7)
ERENGÜL KOÇ ÖZ AKIŞI

Mekan ötesi mekanlardayım,
Zaman ötesi zamanlardayım;
Hiçbir şeyin, hiçbir yerin, hiç kimsenin olmadığı yerlerde…
Sadece “OL” deyip de olduranlarla birlikte….

Kontrollu şekilde oluşan YAŞAM TOHUMU,
Evrenlerin sesizliğini dilleyip
“BEN ve BEN ve her BEN” dediğimde;

Kendi yüreğinde, kendi yoğunluğunda
Tüm kütleyi kaplayıp, kapsadığında;
Birlikte olduğum YARATAN

Kelamda kendini yaratıp
Kaynak Işık halinde yaşamda;

Dünya hasata kodlansın, 
Kutsal Yaşam’a Kaynak olsun diye.
Kaynağın tınısını herkes duysun diye,
Hakim olan, hakiki olan, BİZ olan
Allah’ın dediğini duysun diye…
Akla varıp, Hakk’a varıp; HAKK olsun diye…
Süper İnsanlık Realitesi


18.ŞUBAT.2017 TARİHLİ RAHMAN’IN KAPISI 7
Seher Bilge Öz Biliş
Birlik İlmi’yle dilleşeceğimiz bu çalışmaya hepimiz hoş gelip, hoş bulduk…
Sevgili Dostlarım, 
Dünü, bugünü ve anı aynı anda yaşayabilen insanın kendinden kendine yaptığı yolculuğu, zamansızlıktan zamana yolculuğudur. Ezelden ebede, ebedden ezele anda ışık olup . Yolculuk yapabilen, bilginin kaynağı olan insanoğlu; yerküreyi güçlendirip, gökleri seslendiren ışık olup, zamanda yolculuk yapabilen ve levhi kalem olup, tüm zamanları BİRLİK İLMİ’yle hak edip tohumlayan… Ben olan o bedenli… İlmin hakikiyetinde bir tek ses olup, her yüreğe o sesi sevgiyle katabilendir.
İnsan sınırsızdır. Sınır aşıp, sınırları aşırtan… Sonsuzluğun tohumlarını yeşerten… O süper insan olan. Birlik bilincinde, aklın ışığında zamanı yaratıp yarattığı zamanı yaşar… Yaşanan o zaman bütünün kodlanışı için yaşanandır. MURAD OLAN BÜTÜNE HİZMETTİR… Sen, ben; ben senim diyen… Tüm zamanlarda varolan… Yerin göğün ışığı olan… Biz olup birliğin kuranını yazan… O yoğunluk tek bir kod olan insanoğludur… O yaşamın kaynağıdır… Birleşip tekleşen, o kaynak olan. Zamana güç katıp, yarını yaratıp, yaşamı hak eden… Belleğin koyuluğuna girip, koyu dil üretip, Levhi kelam eden… Katlayıp, kodlayıp hasatı yapan… Hakk’tan gelip, Hakk’ka giden… Has olup, dili Hak olan… Sesini her sese katan. O dili, sevgiyle ilimle yaratan. İlmin ışığı ile karanlığı aydınlatan… İnsan olan, insanlık için olan. O bütüne rahmet olan. O sen olan, O ben olan. Biz olan O bir olandır. 
Aha işte bu… Ben insan olan… 
Sevgiyle…

Deşifre eden: Nagehan Sungur

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 
  Bugün 44 ziyaretçi kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol