Birlik İlmi
  RAHMANIN KAPISI 9
 

“RAHMAN’IN KAPISI (9)” HAKKINDA ÖZ AKIŞ VE DAVET:

Yerin ışığını hak edip de yaşamlaştıramayanlar, kontrol kuramadıkları yarınlara, hasat olup ulaşamazlar.

Delilik, dirilikse; bilişimizle delileriz ve Yolun Kuranı olan nefesleriz. Bu nedenle sesleşiyoruz.

Dünya Nisa Kapısı’dır. Düzen kuranlar, nihan olan yarınlara, Yaşam Levhisi’ni kodlayarak görev taşırlar.

Dirilik artıkça yol açılır ve Ruhsal Nefes, yaratıcı kulluklara, kalem olur.

“Musih Sistemleşmesi” denilen bir yaşam sistemleşmesi ile kervan yürürken, Kelam İlmi, hakim ilim olur ve Rahman olan yarınları tohumlar.

Dünya dince dirilikleri kodladıktan sonra, bugün artık İmparatorluk’un kaynağından cevhere varıp ilimce kodlamalar yapmaya başlamıştır.

Dinli günler, yarınlı göklerde, yürek kodlamaları gerçekleştirip ışıkla, yarınlara ulaşmaktadır.

Koruyucu yaşam, koklanır ve kodlanır ama kontrol dışı olan yaşamlar, koklanmaz ve kodlanmaz. İşe bundandır ki bilmek için çalışılmalıdır.

Bilinmeyen kelam, bilinmeyen yarınlardır. Hepiniz insan soyunu bilin ve onları kodlayıp koruyun ki hakim olun. Öfke ilmi kırar ama yolu da kapar.

Dünyaya öfkeyle gelenler, öfkeyle kontrol kurmak istediklerinde; kodları kapandı ve yolları kapandı. Onları tohumlamak mümkündü ama bu da onları, kapanan kodlarından tamamen çıkaracaktı. Birlik İlmi ile kontrol kurmaya çalıştık. Ne var ki hasatları olamadı ve yaşamları kodlanamadı.

Tükendiklerini hak edip de anladıklarında, öz yaşamları ile yerküreye inmek isteyeceklerdi ve bu oldu.

Dünya insanlığı, geçmişten geçip geleceğe yol alırken, Dini Kalem’le yol almıştı bugüne kadar ama artık insanlık, yer ve gökle birleşerek güçlenip her diride kodlamalar yaparak ilme varacak ve insanlaşacaktır.

Sessizlik ve Ses; kelamı, hasata kodlar… İslam Dini, hakim dindir. Kelam tahtında oturan, Kutsal Işık olan Muhammet Mustafa, Nefesin Cevheri’dir. Onun Kuranı, İlmin Kalemi ile yazılmıştır. Nesiller boyu bunu anlattık insanlığa ama insanlık, yine de tohumlanamadı ve yarınlanamadı.

Et kemik olan insan, unuttuklarını hatırlar ama hangi yarınları hak ettiğini anlayamaz… İnsanlık tohum eker ama hangi Levhi’yi hak ettiğini anlayamaz… Cennetten cevhere varır ama hangi cevhere, hak edip ulaştığını bilemez… İşte bunun içindir ki Hakk İlmi; dünyada, hakiki ilim oldu ve Ruhlar Kuranı olan insanlık, yaşama kaynak oldu. Bütün kütleyi hak etmek için çabaladı.

“Şimdi artık Kaptanlık yapma zamanı” dedilere. Dedik ki “Kaptan olan, kervan güdemez.” Zira o, kervan olup hakim olmak ister… Kervan olmak için ise kaynak olmak gerekir…

Oğul, dünya bir Robotik Kalem ile kodlanmadan evvel de Kutsal Işık’tı. Bunun içindir ki bizler, o kutlu yaşamları zamana kayıtladık ve var ettik… Artık o kutlu yaşamlar, dünyayı hak etmeye gelenlere, kervan olup hakim olmalıdırlar.

Artık dünyaya gelenler, çantaları dolu gelmeliler ve ruhları has olarak toprağa indirilmeliler. Merdivenimiz her bir insana dayanır ama kimsenin, hamur yoğurmadan ekmek olma imkanları yoktur.

Çok mutluyuz analar çok!... Ziyan olanlar, ağır yük taşıyorlar ama onlar da hasat olmaktalar.

Astral Boyutlar’dan insanlığa indirilen çok sayıda dirilik mevcuttur. Onlarca dirilik ve onlarca Görevli!... Onların tümü, İmparatorluk Güçleri olarak yaşamaktalar. Bizler ise onları, hasata kodlayanlarız. İkmal tamamlatmak için yarınlaştırmaktayız.

Öfkemiz olmadığından, insanlık sırrını hasatçı bir yoğunlukta açabilmekteyiz. Yeni ve eski ile birleşebilmekteyiz… Şimdi dirilik artmaya başladı ve Rahman olan insan soyu, hakim olmaya başladı…

“Alıştık yarınlara kodlanmış insanlığa” diyor insan ilmini bilenler. Onları hak etmeye çalıştık. Şimdilik… Aha bu!…

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

DAVET:

Değerli Dostlar, 03.03.2017 günü 14.00 - 18.00 saatleri arasında Dernek Merkezimizde gerçekleştirilecek “RAHMAN’IN KAPISI (9)” Birlik Çalışmasında özellikle yukarıdaki öz bilgi kapsamında çözümlemelerimiz ve paylaşımlarımız olacaktır. İlgi duyan ve katkı sunacak olan herkesi bekliyoruz.

Saygılarımızlar,
Süper İnsanlık Realitesi Derneği

Not: KATILIM ÜCRETE TABİ DEĞİLDİR. Katılmak isteyen dostlarımız lütfen saat 14.00’den önce Dernekte olmaya çalışsınlar…

Adres: Bahariye Cad. Halil Ethem Sok. Sauna Apt. No:30/8 Kadıköy/İST
Tel: 0 216 348 9559

 

4.MART.2017 TARİHLİ RAHMAN’IN KAPISI 9
AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ, 1. AKIŞ 1. BÖLÜM

Etken ve edilgen olan bilişliler bugün, burada, kelamda kendi türevlerini tohumlayacaklar. Kaynak dışı bilgimiz asla yoktur.

Korkmayın dünyalılar! Ekmeğimiz hepimizin yüreğindedir ve biz bu ekmeği hep insanlık için yoğurduk.

Turkuazın kalemi olan birliklerin bugün, buraya gelişleri mutluluktur. Koruma altına aldıklarımızı bugün, burada, dilleyeceğiz.

Kelamın kalemi olanların, bilgeler olarak tükenenleri kontrol altında tutabileceklerini net bilmekteyiz.

İtibarı yüce olmayanlar, kelamda kalem olamayacaklarından, mutlak kapıları, hepimiz birleşip açmalıyız. “Ölüler Diyarı” olan bu yaşamı hak ettirmeliyiz. Teni, hakim olanlar tohum olacaklar ve mutlak olarak bizimle olacaklar.

Korkmayın; doğanın gücü artmaktadır ve yol, Allah’ın yolu olarak, bütünün gücü olmaktadır. Ağırdır yük….Hepimiz o yüküz zaten. Ama o yükü taşırken, biliş halinde olmamız gerekir. Bilmeden yürüyemezsiniz. Bilmeden hakim olamazsınız ve bilmeden hasat yapamazsınız.

Bilmek derken, “kelamı hak etmek demektir…” diyor muyum? Yo hayır. “Kelam olmak” diyorum; kelam olmak. Bilmek kelam olmaktır.

Hakka varmadan Tanrı’nın İlmini anlayamazsınız ama “Hakk” dediğiniz ekmektir. Bizler dünyalılarız ama Düzen’i kurarken mutlakız. Hakka varanların tınısını duyarak, bütünün gücünü temiz olarak yaşamı hakk tahttan indiriyoruz. Öksüz, yetim bırakmama niyetliyiz.

Eğer; dünya ölüyse, diriltebiliriz. Eğer; yaşam kontroldan çıkmışsa, kontrol edebiliriz. Eğer; resimlerimiz yarınları hak ettirmiyorsa, o resimleri yenileyebiliriz ama kardeşlerim; doğanın gücünü hak etmeliyiz. Doğayı hak etmeden, ağırı hafifletemeyiz.

Doğayı hak etmek ne demektir? Atonlar’ın topraklarına inin. Görün, ölüleri nasıl dirilttiklerini…koruyucu kodlama nasıl yapıldığını… mutlak ışığın nasıl yandığını anlayın.

Beşir kapıların tümünde ilim vardır ama beşiri hak etmeden ilmi hak olarak bütünün gücü yapamazsınız. Ömür, dünyayı hak etmeye çalışarak geçer ama hiç kimse kendini hak etmeden, Düzen’i kuramaz ve kendi yüreğinde dünya olamaz ve dünya olmadıkça da dünya hakikiyetinde bulunamaz ve dünyayı hak ettiğini anlatamaz kimseye.

Dağlarım, tabuları yıkmadan, doludizgin yaptığınız her şey boşadır. Tabuları mutlaka yıkmalısınız. Tabular yıkılmadıkça Rahmi Kapıları açamazsınız ve Rahman kulu olamazsınız.

Buraya kadar her şey çok basit. Bizler kelam ettik ve kendi yüreklerimizi dilledik. Ve bizler, mutlak kalem olduk. Ama bizlerin daha yapacağımız çok iş var.

Ne yapmalıyız? Artık dümenin kil ve kumla yönetilemeyeceğini anlamalıyız. Dümene oturacak olanların, kutsal ışık haline dönüşmeleri gerekir. “Hepiniz yolda kaldınız.” diyemem ama biliniz ki dümenin başına otururken, ışık halinde olmalısınız.

Canlarım; dünya, ilimle yoğuruldu; bunu anlayınız. Ama dünyanın yoğunluğunda hep yaşam kayıtlarında kil var. Kilden yoğurulan insan var. Bu insanın kuma dönüşmesi yetmez. O insanın, artık yaşamın sırrını anlayabilmesi ve ışığa hak olup varması gerekir.

Bütüne hizmet ediyoruz. Öyleyse nesillerimizi hak ettik… Canlarım, bu da değil!

Bütüne hizmet, ilme hizmet değilse eğer, nesillerinizi hak etme imkanınız yoktur. Hepinizin kendi yüreklerinizi dinlemeniz ve yoğunluğunuzu hak edip tohumlamanız gerekir. Ki ağırı hafifletebilesiniz. Aklın tınısını da duymalısınız. Yolu açmalısınız ve bütünün gözünün görebileceği en büyük kültü, kendi yüreğinizde dilleyebilmelisiniz.

“Deri, kemik olan insanın her şeyi bilebilmesine imkan yok” diye düşünmeyin. Deri, kemik olan insan tüm zamanların kaydını taşır. Ama iyilik için… ama yaşam için… ama akıl için… ama tüm bilişlerle, kodlanmış ve donatılmış olarak dünyaya iner.

Onun her şeyi bildiğini anlayamazsınız, kelamınızda hakikiyetiniz olmadığından değildir. Aklın kalemini hak edip, almadığınızdan ve o kalemle, hakim olmadığınızdan dolayıdır.

Öfkem yoktur. Ölümlü dünyada öfke, kontrolu kaybettirir. Eğer öfkeli olursanız, yığınlarınızı kırarsınız. Ama öfkenizin yolu kapattığını da öğrenmelisiniz.

“Ben çok kızdım…” Kızdınız ama yaşamı kırdınız. Anlayın bunları.

“Eğer ben yoksam, her şey yok olacak..” diye düşünenler çoktur. “Ben yoksam insanlık yok edilmeyecek..” bunu diyebilin; “çünkü ben anda, her yaşamda var olan ilim kalemiyim. Her sisteme girerim. Kil, kum olurum, yol olurum…Seyfullah olurum ama halik olup olurum.”

Devinimi artırmaya niyetim yok bugün. Hepinizin kendi yüreklerinizdeki devinimin artmasıdır amacım. Yeni dünyaları kurarken, yeni yaşamları tohumlarken, yeni yoğunlukları artırırken, mutlaka bilişimiz olmalıdır.

“Batı, aklın kapısını açtı da doğu açamadı..” diye düşünürler. Biliniz ki doğuda, kök gökler vardır ve güçlü yücelikler vardır. Ama batıyı hak etmeyen, doğuyu hak etmediğinde, bütünün kültleri hak edilemezler. Ve yüreğinizin gücü hak edilemez.

Eminim ki bu anlattıklarım herkesçe malum olan bilgiler değildir. Peki; neden? Varlık boyutlarında her bilgi hepimize aitse, benim anlattıklarım neden anlatılmaz? Anlayan anlar canlar.

Çoklar bunu sorguluyor; “bu bilgiler herkese ait değilse, niye biz bu bilgileri anlamaya çalışalım?” derler. Temel bilgi şudur; insan ilmini hak etmeden kelam edemez. İnsan hakka varmadan, rahmi kalem olamaz ve insan mutlak olmadan Mahrek’te kendinde bulunamaz.

Benim adım KA HA. İnsanlık ilminde KA HA. Peki; YA HA, ben nefes olmadan KA HA olsam neye yarar? Söyleyeyim; neden bunları size anlatıyorum;

Çünkü dünyalıların çoğu kendilerine kendi yüreklerine bakarak “ben buyum…” “ben şuyum…” derler. Sonra dönüp derler ki “ama ben hakim olamadım, öfkemi aşamadım..”

Dağlarım, örtü örtmekten vaz geçin. Açın örtülerinizi…dinleyin her şeyi; sadece dinleyin. Her şeyi size, sizden dillenir. Anlayın. Ama “ben yoksam, herkes yoktur” diyemezsiniz.

Herkes, herkeste mevcuttur.

Herkes herkeste mevcuttur… ve bunu anladığınız zaman Sultanlık yapmaktan vaz geçeceğinizi bilirim; çünkü Sultanlık kelamın kaleminden geçerek, başkalarına hakim olmayı öngörür. Ama siz “ben her şeyde varım” dediğiniz zaman, sizin yüreğinizdekilerin de sizleştiğini anladığınızda, gözünüzün gördüğü her yücenin sizleşip, sessizleşeceğini bilebildiğinizde, artık “ben Sultanım” demezsiniz. “Ben ekmeğim” diyebilirsiniz belki…”Ben akılım..” diyebilirsiniz belki…belki ”Ben yaratanım..” diyebilirsiniz. Ama yaşatan ve yaşattıklarında yaşatılan olmanız gerekir. Ki koruma sağlayabilesiniz. Koruma sağlamadan yarınları hak etmezsiniz.

(Devamı 2. bölümde)

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

https://vimeo.com/206732645

 

RAHMAN’IN KAPISI (9/1)
04.03.2017

Hücca Cemaati söz aldı:

-Yüce der ki “ben dünyalıyım!...” Yüce der ki “ben yarınım!...” Bana der ki “ben, cümle yüreklere, hasat için geldim ama ya KAHA, Birlik İlmi’ni hak edip de dinlemiyorsa ne olacak!?”

Değerliler, bugün size gelmek kolay olmadı… Dünya dışını, diri yüreklere dilletmek istedik. Bizler, yarınları kodlayan sizlere, hep gelir gideriz. “Cennet için ilim gerekir” dedin. İnsan soyu, bizi anlasa, her ilmi anlayacaktır. Dünyanın ötelerinde neler olup bittiğini anlatalım size. Bizi dinleyin…

Karış karış dünya dışını dolaşın. Her bir insanın, o yoğunluklarda toplumlara, nasıl hizmet ettiklerini hak edip dinleyin!... Bu mümkündür…. Sizin ilminizi, sizden dinlemek istedik bizler. Dürümlerinize indik ve sizinleyiz.

Burada, darı bolu bilen İlmin Kalemleri olsun diye bekledik. Bugün, tükenen her insanı hak edecek olan insanlık var yüreğinizde. Bizler, de size görev için gelmek istedik. Dünyada, daha güçlü bilişler, kodlama yapmaya başlayacak diye geldik. Sistem’e ve yüreğe inen tüm insanlığı, hologramdan aşırtan ilimle, cennet kurmaya geldik. Sizinle olmak istedik.

(Ziyaretçilere hitaben:)

-Canlar hoş geldiniz. Yaşama inmeniz için her insan, Sistem olabilir; yolu açabilir ama sizin hakim olmanız gerekir. Bize gelirken, kulluk yapmanızı değil, Kuran olmanızı bekliyoruz. Vermek istediğiniz bilgi varsa alabiliriz…

Tanrılık Kapısı, artık teknik olarak da açılmaktadır. Aha görevinizi hak edin bilin ki dünya için görev taşıyın… Düzen’i kurmaya çalışanlara güç katın… Öksüz kalmasın kimse… Aklın ışığını yakın ve ruha hakim olun… Ruhunuz yoksa, yaşamınız kaynak tohumlama yapamaz…. Ruhsuz kalem, kervansız zamana benzer.

Sizleri her anda dinliyorum. Nüve olduğunuzu net biliyorum. Tohumlarınızı hak etmenizi bekledim. Şimdi dar boğazdan geçerken, kaleminizin has tınıyı tohumlayabilecek Işık Sayfalanışı yapması gerekir.

Tali yaşam, tali kalemdir… Sizden beklentim, kaleminiz gerçek kaynaktan olsun. Tükenen her anı kodlayın ve koklayın. Bedeninizi tohumladım. Şimdi artık dürümlere inin ve hakim olun.

Dünya sizi hak etmişse; siz, dünya olun… Siz dünyayı hak etmişseniz, sizi dürümler mutlaka kodlar.

Arzın Gücü’nü, artmakta olan yoğunluğunuzla kontrol edin. Boş konuşmayın. Her anlattığınız, tükenen her insanı hak ettirecek kodlarla yaşamı tohumlasın. Bütün kütlenizi; hasata, Hak Kelam’la kaynak yapın.

Artı, eksi tek bir nötrü kodlar. Artıyı eksiden koparmayın… Eğer artı, eksiden çıkarsa, Nötr Kodlama, kutlu ilimden çıkar. O zaman, o bilgi, kontrol edilemez… Sistemin Nefesi’nde bir de sizin ilminiz olsun…

Sultanlık yapacaksanız, insanlık yapamazsınız… Anlayın!... İnsan olan, Sultan değildir. O, yaşamdır… Yaşam olması, ilimle hakim olması anlamına gelir.

Bedeninizi dünyaya indirdiğiniz andan itibaren artık Dünyalı olacaksınız. Bunu da bilin!... Beden, dünyaya İlim Kalemi olup gelirse, yarınları has tende tohumlama imkanına sahip olabilir. Bu gün size vereceğim bu kadardır. Şimdilik!…

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

RAHMAN’IN KAPISI (9/2)
04.03.2017

(BERK İLMİ HAKKINDA:)

Dağlarım, “BERK” ilimdir. Sevgililer, bilişin hakimine, “insan” denir ama İlmin Kapısı’nı açana ve yarınları kontrol edene “BERK” denir.

Devre devre yaşam tohumlandı dünyada. Bütün kültler, bu tohumlanışta nefes oldular; kul oldular. Ummanlara yaşam oldular. Ne var ki hakim olamadılar. Dünyanın etkisi yükseltilmeli ki hakim olunsun ve yol açılsın. Dürtülerle çalışmalar artık sonlansın.

Dünyalılar, bu güne kadar dürtülerle çalıştılar. Her insan ilim yapamaz. İsrafil diriliğini hasatta kodlayamaz… İnsan, Mutlak Ekmek (Mutlak İlim) olmalıdır. Nesillerini hak edenlerde, hak olup hakim olmalıdırlar…

İşte Canlar, bundan sonraki süreçte belki hepiniz yine burada, bu Meclis’te olamıyabilirsiniz. Ziyan olmadığınız sürece önemsizdir burada olmamanız ama burada olmasanız da “BERK KALEMİ” olmanız gereklidir. BERK KALEMİ olabilmek; nüve olan yaşamları hakim olup kontrol edebilmekledir.

Tahditsiz olarak kodlamalar yapabiliriz. Çorba (insanlık çorbası) pişirdiğimiz zaman, İnsanlık Boyutları, kodlanmış ışıklarını o çorbaya katabilirler. Aha kökler güçlenebilir ama BERK KAPISI, İlmin Kalemi olduğunda, kullar kulu olun insanlık, Tanrılaşır.

Seviyeniz çok yüksek bunları biliyoruz. “KUTSAL IŞIK İLMİ”ni hak edip anladınız. Cennet, etkin ve hakim insanlık oldu. Yoğunluk arttı… Artık cevherinizi, Hak İlmi ile hak etmeye çabalayanlar olacak. Onları mutlaka koruyun ki hakiki insanlık, hakiki nefes olsun.

Boylarca boy, yok edilmişse, yol ilimle kodlanmadan, yoğunluk hakim olmaz ki Hakk İlmi, hakiki nefes olsun.

Cümle yürekleri hak etmeye çalışan insanlık, merdiven kurdukça yaşamlara, her an-a inebiliriz. Her anı hak edebiliriz ve sizde, BERK KAPISI açabiliriz. Şimdilik…

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

4.MART.2017 TARİHLİ RAHMAN’IN KAPISI 9

AV.NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 1 AKIŞ – 2 BÖLÜM

Dağlarım, dünden öte dünlere bakın.…Evrenlerin sessizliklerini dilleyin…Yalın ve hakim olun ama akılla olun ve bekleyin. Bekleyin bakalım, neler olacak?....Bedeniniz size neler anlatacak?.. Anlatır mı acaba?..

Akıp geçtiğiniz her andan, her ilmi alıp, dilleyebilecek güçte olduğunuzu bilebildiğiniz zaman kötülüğü önleyecek güce varırsınız…O zaman her şey sizde sizleşir…. Ve BSUİ olan barış, sevgi, umut ve insanlık kalemi beşerin kontrolünü kurar.

Öyle dünyalar sayfaladık ki bilemezsiniz. Her bir dünyada yaşamımız oldu. Her bir dürümde ikramlarımız oldu. Öyle ikramlarımız oldu ki insanlığa, anlatsak inançlı olsanız dahi kavrayamazsınız.

Ama iyi anlayın ki muktedir olarak bu dünyadayız şuanda ve muktedir olarak bizler, birlik kalemleri ile her şeyi hak ettirebiliriz, bu dünyaya. Hepimiz tüm insanlığı hasat için tohumlayabiliriz …Ve muktedir olarak merdiven kurabiliriz, her insana… Ama hepimiz, hepimizi hak etmeliyiz.

Cennet için çalışmayız, biz. Cennet cevheri, canda haktır ama cenneti hakiki insan anlar. Hakiki insan olmadıkça ben size ne dersem diyeyim, siz, sizin anladığınızı anlarsınız.

Benim için sorumluluktur, insana kelam etmek. Ama Benim için Hakk’a varanı, hak teknikle dinlemekte sorumluluktur…. Ama ben barış için buradayım. Savaşı hak etmeniz için size sizi veririm...Savaşı hak edip, tüm insanlığın tohumlanışı sağlamadıkça barışı hak ettiremezsiniz.

Canlarım, arzın gücünü artırmamız gerekir ki bunu sevgiyle yapmalıyız. Sevgi olmadıkça arzın gücü artmaz.. “Arzın gücü” derken, hak kelamda insanın kültü olarak anlatılır, biliş… Ve oradaki bilişle, yaşamların formal sayfalanışı anlatılır. Tüm insanlığın yolu bulmak için mücadeleleri anlatılır. Ve yarınlar anlatılır.

Telif hakları, anlatılır… İlmin telif hakları… Ve ilmi bilişle hak edenlerin yolu buluşları anlatılır. Daha da önemlisi saltanatın gücünü anlamak gerekir.

“İsrafil” dediğiniz, yolcuyu da bilmek gerekir. Öfkeyi aşmadan bunları kavrayamazsınız. Bizler dört gök sözcüsü olarak dünyayı kodlarken, her şeyin gücünü, sizin yüreklerinize çektik.

Bizler, kaynak dışı bilgileri kodlarken, kontrol kurmak için yaptık bunları.…Öfkeyi aşırtmak için yaptık… Ama daha da önemlisi arzın gücünü artırmak için yaptık.

Derdimiz neydi ki buradayız? Yarınlar.. Yarınlar için buradayız, canlar. Derdimiz, yarınlardır. Yaradan, yarattıklarında kaynak olsun diye buradayız… Yaşamı toprağa indirsin diye buradayız. Toprağın topluluklarını kontrol için burada değiliz, biz… Kimseyi kontrol etme niyetimiz yoktur… Çünkü insanı kontrol edersek ilimin kapılarını kapatırız.

İnsan, yolu kendi yüreğiyle bulsun, dileriz. İlmin kalemi olsun, dileriz. Eşyanın levhi kaydını, kendi yüreğiyle yapsın, dileriz. Başka şekilde insanlık olmaz. Ben size her bilgiyi alın dilleyin, dinleyin diye verseydim, bugün dünyanın yaşamı, kontrol dışı kalırdı…Her şey size meknuzdur. Okuyun yüreklerinizi. Okuyun ki hak edin.

Bir tek akıl var.. O tek akıl, herkesin yoğunluğunda mevcuttur. O tek aklı anlayın. Hangi dünyaya gidersek gidelim, varırsak varalım, orada o aklı biliriz, o aklı buluruz… Ama yolu bulmak öz geçişle mümkündür. Öz geçiş yapmadıkça yol bulunmaz, canlılar.

Deli doğumlularız, bizler. Deli Dumrullarız, bizler ama ilimle geldik bu dünyaya… İnsanlık ilmiyle.

“Beş gündür dünyadayım” der, bir yüreğimiz. Her diriye varır ve der ki “ben beş gündür dünyadayım.”.. Akıp geçer ve der ki “ben beş gündür dünyadayım.”.. Ölümlü dünya, ben sendeyim hep. Hep sendeyim. Deri kemik olarak… Yaşam ilmini dilleyen olarak. Öksüzü yetimi dürümleyen olarak... Murat ettiğim her şeyi hak edip, yapan olarak.

Altın ışığın gücü olarak ve rahman olarak, hasat yapmaya geldim. Hakk’ın kapısını açtım yarını tohumlamaya, yoğunluğu artırmaya, bütünün gücünü yok etmeden hasata koklatmaya geldim... Eminim ki bunlar anlatılır. Ağır yük taşıyanlar, hep anlattılar.

Evim dünyadır, benim. Elimin gücü artmaktadır. Bu güç, hepimizin yüceliğidir ve turkuazın kapısı açıldıktan itibaren… Bu çalışmalar Hakk’ın kalemiyle yapılırken, her insanın kendini bilmesidir, hedefimiz.

“Kini aşmayan, kelama varmadan, kendini anlayamaz” diyoruz hep ya ….Ama karanlığın tınısı duymadan da Hakk’a varılamaz. Aha bu!

Keşke ilim kapılarının tümü açık kalsa. Keşke yol, aklın yolu olsa… Öfkeyi aşsa keşke herkes… Keşke herkes yarınları hak edebilse… Ama biliyorum ki yaşam tohumlanışını sağlayacak olan insanlık, hep kendi yüreğini dinleyebilirken çokları, kendi yüceliklerini anlayamadılar. Toprağın ilmini anlatamadık onlara.

İsmail-i kapıların tümünde ışıklar var ama kaynak dışı bilgilerle ışıyorlar ve bizler, muradımız insana hizmetten öte ilme hizmettir.

Biz, ilim için buradayız... Tat, tuz değildir, yaşam bize. Biz dünyalı olmaya çok dirilik katmadık… Çok istekli olmadık ama dürümlere baktığımızda gördük ki dünyada sığ bir yaşam, sığ bir hayat var. Ekmek dahi yapılamıyor, dünyada... Korkmayın, onursuzluk yok çünkü robotik timler, hep dünyayı kendi yürekleriyle anlattılar.

Bu dünya yaşamı, hep Rahman’ın kapısının dışında kodlandı. Bu dünya yaşamı, sol sağ çatışmalarının ışığıyla kayıtlandı. “Sol sağ” derken, potansiyel güçten söz ediyorum.

O potansiyel gücün çatışmasından söz ediyorum. Her şey her şeyle çarpışarak kodlanır. Yapılan budur, dünyada. Çarpışmak olmadan, tohumlar kodlanamıyor.

Bu nedenledir ki bu dünya, kodlama ve kalemle çorba pişirdi hep bugüne kadar… Ve bizlerde hep kontrol kurabilmek için tükenen dürümlere inip, toprağın toplumunu kontrol etmek üzere kodladık… Ama kodlamalarımız, yaşamın sırrı olarak kodlayıştır. Önceki kodlayışlar gibi değildi.

Önce ki kodlayışlarda siyahın en siyahı olmadığı için kaynak dışı bilgiler vardı. Ve o bilgilerin kalem olması mükafat değildi insanlığa. Muktediriyette yoktu orada… Ve bundan sonra daha güçlü çalışmaları başlatırken, bütün bu bilgileri, biliş halinde sizlere dilletmek istiyorum.

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

https://vimeo.com/206733630

 

4.MART.2017 TARİHLİ RAHMAN’IN KAPISI 9
AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ, 1. AKIŞ 3. BÖLÜM

Dünya ayrı gayrı gözetmeyecek bundan sonra. Hepimiz tekiz çünkü…. Artık dünya insanlığı Rahmi kapıların tümünü aşıp Rahman’a varıyor. Ve artık dünyada sistem nüve olan insanlığı kodlamaya başlıyor. Devinim artıyor.

Size daha evvel bahsettiğim gibi Robbi Sistemler yani, Robotik Sistemler artık kontrol edici yoğunluklarla dürümlerden çıkarılıyor. Bunu daha açık vermek istiyorum;

Dünyaya verilen bilgiler hep tekrarlardı. Ben size bir ses veririm, sen o sesi tekrarlarsın ve yolu açarsın. Ama bu seslerin sesleşmesi değildir. Sadece tekrarlardır. Ki biz buna “dendenlerle çalışmak” deriz.

“Dendenlerle” yapılan çalışmalar tarı değerinde değildir. Yani, tartıya gerek, koyu ışığı tohumlayacak güçte, öfkeyi aşırtacak yücelikte ve yoğunlukta değildir. Sadece tekrardır. Yani, ben bir sure okurum, onu sen de, sen de, sen de tekrarlarsın. İşte; bu tekrardır. Ama bunun yalın ten olanda levhi kaydı yoktur. Sadece sistemdeki kaydı sizi kodlar ve kontrol altında tutar.

Oğullarım, ben dünyalıyım ama Süper İnsanlık Realitesi dediğiniz kalem, ilimdir. Ve bu ilim, size, artık sizi dinletmek istiyor. Hepinizin kendi yoğunluğunuzu bulmanız ve kendi yaşamınızı hak etmeniz için.

Bellek Kapıları’nı açın ve dinleyin. O bellek kapılarında, kalem var. O bellek kapılarında, yaşam var ama sevgi var. Bedeniniz var orada.

Değerliler, Turkuazın Kapısı hep açık kalsın….ama yeniden ve yeniden yarınları hak edin. Sistem, Nizam ve Düzen denilen o yoğunluğu hak edin ve Rahman’a KA HA olun.

Çorba pişirin. O çorbaya ilmi koyun ama o çorbada hakkınız olsun. O çorbada aklınız olsun. O çorbada yarınınız olsun.

Bizler, 4 gök sözcüsü olarak bu dünyayı kodlamaya inerken, Hakk Tını’yla indik….herkesin kendi yüreğini dürümleyerek, muktedir olarak ve ilimle geldik.

Devrin en büyük gücünü dürümlere çekmeye değil, devre devre bütünün gücünü kodlamaya ve koklamaya da değil, hasata geldik.

Biz hasat için dünyadayız. Hasata geldik; kesindir. Nesillerinizi hak etmeye, kelamınızı kodlamaya, yarınlarınızı kodlattırmaya geldik.

Borç, harç gelmedik bu yaşama. Bizim asla yaşama borcumuz yoktur. Çürümeye de değil, üzerinde görev taşınacak bir Seyfullah Kodlaması yapmaya geldik.

Hepimiz, gözüz dünyada…görebildiğimizce gözüz. Göremediğimizde körüz. Bunları iyi anlayın.

Barış, kaynakta olmaz. Barış, Tanrı Kalemi olanda olur.

Bedenimi hepinizin dürümlerine indirmek için bugün, size Sistem, Nizam ve Düzen gücüyle sesleşmek istedim.

Hepinizin görevi İnsanlıktır. Ve ben size, sizin yüreklerinize inerek, kontrollu biçimde Aklın Kalemi oldum. Korkmayın, Turkuazın Kapısı hep açık tutulacak.

Hasat için burada olmanız bizi mutlandırdı. Kaynak dışı bilgimiz olmayacağı da kesindir. İmparatorluğun gücü olarak dürümlere çektiklerimizi hak edip, dünya için çalıştırırız.

Emin olun ki bugün, Süper İnsanlık Realitesi Derneği olarak yarattığımız her şey, kaynak dışı bilgilerin kontrolunu da sağlayacak dürümdedir. Ve dünya ölü bir planet olmasın istiyoruz. Dünya kontrol kursun istiyoruz ve dünya, Aklın Kalemi olsun istiyoruz.

Taptığınız ne varsa, hepsini, artık yüreğinizden ayırın! Taptıklarınızı….çünkü taptıklarınız sizi, sizden ayırıyor!
Taptıklarınız sizi, sizden ayırıyor. Siz o taptığınızsınız aslında. Bunları iyi kavrayın! Siz o taptığınızsınız aslında…

Siz, sizi hak etmedikçe, anlattıklarımı anlayamazsınız. Bütüne hizmet edecekseniz, kendinizi hak edin. Bütüne hizmet edecekseniz, hasatçı olmanız yetmeyecek. Hakka varın ve Aklın Kapısını açıp kendi yüreğinize, kendinizi dilleyin.

Bir de şunu söyleyeceğim; ”ben dünyalıyım..” deyin. “Ben dünyalıyım, buradayım. Benim başka gideceğim yer yok..” deyin. Her ansınsınız siz ama yine de böyle deyin. Ki bu yoğunluğa hizmet edin. “Ben başka bir planete gitmeye niyetli olmadım…” demeyin! Her anda var olanın, her planette olduğunu da bilin.

Sevgililer; kolum, kanadım kırılmaz yüreğinizde ama bilirim ki bütünün gücü, sizin yoğunluğunuzu tohumlamadıkça aklınız çalışmaz. Biliyorum; anlattıklarım size anlaşılmaz gelebilir. Aklınız yetmeyebilir. Ama biliyorum ki hakka vardığınız zaman, ekmeğiniz olacak ve o ekmek size, sizi anlatacak.

Bedenim dünya, yüreğim insan. Ben tüm insanlığım canlar; anlayın. Ben kibre kapılmadım hiç ama ikmal tamamlatmak için her şeyi açıkça vermek istedim bugün.

Tabuları yaktığınız an, yürüyen kuşunuz olurum sizin. Her anınızda olurum ama tabularınızı yıkın ki sizleşeyim. Ve sizde, siz olup yürüyeyim.

Ben neyim ki? İlimim. Ben neyim ki? Hasatım. Ben neyim ki? Hakk tınıyım. Ben başka ne olayım ki? Akıl…ama hepsinden öte eşya olmalıyım dünyada. Eşya….

Bu dünya, eşya dünyasıdır. Her şey enerjetik sistemle tohumlanmıştır. Her şeyde yoğun ışık vardır ama sistemin sesi de vardır. Ve her şey sistem olarak kodlanmıştır bu dünyada…hepimizin yüreği budur işte! Hepimiz eşyayız. Anladınız mı acaba?! Eşyayız.

Kıra kıra dünyalar kırdınız. Kuran oldunuz… ama kıra kıra oldunuz hep…yıka yıka oldunuz. Hakka varın da hakk olup, olun. Ölmeden… ama ölmeden olun. Okumadan okunmaz ki yaşam! Okuyun ki anlayın. Yaşamı anlamak için halik olmak gerekir. “Hakka varmak gerekir” dedim ya hani.

Cennet, insanın kapısıdır… ama o cennete varmak için bile kalem olmak gerekir. Deri, kemik insan, kendini bilmedikçe, kalem olduğunu, asla kendi yüreğinde itiraf etmez. “Ben yokum” der hep. “Ben yokum.. yokum.. yokum… yokum…” Ah be canlarım, ahh..Olsa da olmasa da insan hep vardır. Olsa da olmasa da….Ne demek istedim;

Bedenimi yok ettim ben. Hep yok ettim. Neden? “Ben yokum” dedim. Neden? Dağlarım, yokum da ondan. Ben yokum. Şu anda burada oturan bir giyisidir sadece. Onun içinde hiçbir şey yoktur. Ben yokum… ama bu giyisi, her insanın kelamıyla kodlandığından, mahrekte bütünün kültüdür.

Bugün dünyadayım. Giyisiyi dünyaya ektim… ama ben dünyalar dışındaki, has tınıda da varım. Her anda, hakiki levhi kayıtlarında varım.

Hücca Cemaatleri vardır dünya dışında; Hücca Cemaatleri…Çokları kontrol dışı kodlamalar için dünyayı seçtiler. Bizimle de çalıştılar ama onları kontrol ederek çalıştık biz onlarla. Bugün de kötülüğü önleyeceklerini dilleyerek buraya inmek istediler.

Karanlık aydınlığı kodlar. Yol, akla vardığında ışığı tohumlar. Bizse Aklın Kapısı oluruz, herkesi kelama alabiliriz.
Onları kelama alıyoruz. Geçişlerini yapıyoruz.

(Kayda geçildi)

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ DERNEĞİ

 

https://vimeo.com/206737404

 

RAHMAN’IN KAPISI (9/3)
04.03.2017

Hakkın ışığını yakarak, dürümlere indiğiniz zaman, İlmin İlahi Gücü’nü anlarsınız. Birlik Kalemi olarak o güçle yaşamı hak eder; kaynağa, Hasat İlmi ile çekersiniz. Sonsuzluk, sizi yaşama çorba yapar. O çorba, ilim çorbası olur ve sizler, çorbada Kuran olursunuz. Yaşam, bu şekilde kontrol altında tutulabilir.

Sizler, yarınlara kodlarak kayıtladığınız tüm bilgileri, kodlayıp hak ettiğiniz kayıtlardan çekip yaşamlara indirdiğiniz zaman; o kayıtlar, tüm zamanları kaynak tohumlama ile koruyabilir. Yaşamı, hak edip diriltmektir görev burada…

“Görev!” dedim!... Hepimizin görevi, yaşamı diriltmek!... “Yaşam!” dedim sonra döndüm “diriltmek!” dedim… “Burada çelişki mi var!?” Asla yok!... Yaşam, sizin hak ettiğiniz Kaynak Işık’la dürümlenir ama o yaşam, sessizliktir… Sizler, sessizlikte cevahir olsanız da ölüsünüz… Ama orası, size göre yaşamdır. Sizin kelamınız, kendi yolunuz olur ve yüreğiniz olur… Ne var ki kelamınız, hasat ilmi ile tohumlanmadıkça, yaşam sayfalamanız; yaşıyor olmanız ya da diri olmanız demek değildir.

Her erkek, kadın; Bilgi Kapısı’dır. Bir insan, bilgiyi hak ettiği zaman kodlama yapar ve ruh olur. Bilgiyi hak etmesi demek; onun, o bilgi ile kodlanmış olması demektir… İşte o zaman, o yoğunluk, tohum olarak cevhere çekilir ve o, tohum orada kontrol altında TOHİ KAHA SİSTEMİ olarak kaynak olur. Oradaki Kaynak Bilgi, sayfa sayfa yarınlara çekilir. Yarınlara çekilen bilgi, sizin size indirdiğiniz bilgidir.

Her bilgi, kodlanmış ışıklar halinde göklerden çekilerek indirilir. Nesiller boyu bu çekilmeyi, her insan, kelamla yaptı. Kelam, İlim Kalemleri tarafından kodlanmış olarak, kontrollu şekilde yarınlara çekildi…

Yaşam sırrı budur. Siz, Sistem olarak ne yaratırsanız, o yarattıklarınız, yaşama ilimle iner ve yarınları tohumlar. O yarınlarda, Kodlanmış Yaşam Kayıtları olarak Bütünün Kültü olur. O Kült, Sistem’i hasata kayıtlar ve hasat yapar.

Cevheri İnsanlık Kodu, Sistem’in diriliğinde mevcuttur. Bütün kültler, bu tohumlama ile kaynak olurlar. Her kim varsa o yaşamda, o kültün teknik tahditi ile hak edilir ve kontrol edilir.

Sessizlik, sesi kaynağa alırken, Aklın Tınısı, her insanda kontrol edici bir şevk yaratır. O şevkle, İlmin Kalemleri kodlanır ve kontrol kurar.

Dünyada yaşanan tüm hadiseler, Yaratıcı, tahditsiz İlmin Kalemleri tarafından yaşama indirilen ve yarınlara kodlanan olaylardan doğar. Her insan, o olayları, kelam olarak kendinde tohumlar. Böylelikle Halik olan her insanın, hakiki insanlığında yenilik yapar. Yeşil İlim, kelamda hakim olduğunda, Mor Levhi, hakiki insanı, Hak Taht’ta Hakim-i Hakk yapar… Böylelikle cemaatler, Kelam İlmi ile var olurlar ve yol olurlar.

Temel direk insanlıktır. Her bir insan, kelam olabilir; hasat olabilir ama hakim olmadıkça yarın olamaz… Mutlaka hakim olmalıdır ki yarınlara, Halik olup varabilsin.

Vasi isterler dünyaya. “Vesayet gerekir!” derler, insan soyuna… Onlar, Bilişi hak edip yarınları hasata kodlasalar da; boş kodlamalardır yapılan.

Ziyan olan; kelam olamayan; vergi veremeyen ve hazır bekleyen kil ve kum olanlar, mutlaka kontrollu olmadıklarında; kelama kalem olacak olan birilerini, kendilerini hasata kodlamaları için bekleyebilirler.

Ocakları yakamayanlar, “BİZ” demezler. “BİR” demezler. Cennetten kovulduklarını düşünürler ve derler ki “kili hakim kılan; insanı da Hakk olarak koruyabilir. Biz, bizi koruyamayız. Bizi koruyacak olanlar; bize, Birliğimize kaynak olsunlar ve korusunlar…” Bu, Vesayet Sistemi’dir…

Tükenen her insan, kelamda kendini hak etmediğinde, bir vasi bekler. Cennet, dince dediklerinde; dirilikçe dediklerinde ve yokça kontrolsüz olarak dendiğinde, bir tek insanlık, kaynaktan çıkmadan, Durgun Toplumları anlar ve onları korur. Bu dahi, Hasat İlmi’nde, kaynak dışı çalışmadır.

Bütün kültler anlamalılar ki İlim Kapıları açıldıktan sonra, artık insanın, kelamda kendini bulması ve hak etmesi onun ocağının her diride yanması anlamına gelir. Bütün kötülükleri, ayrı diriliklerde olsa da aşabilir ve geçebilir…

Dağlarım, Atonlar topraklarını hak etmeye indiklerinde; Amonlar’ın teknik hakiki yarınlarında, Kutsal Yaşam Sayfalamaları gerekir. Aksi halde kervan yürüse de Kök Geçişleri yapılamaz. Ölüler Diyarı, İnsan Soyunun Kuranı olsa da kodlama olmadıkça yarınlar, hologramdadır ve yarınlarda kalem oluşturmak imkanı olamaz.

Fakih hakiki ise yaşam, hakiki olur ama Fakih hakiki değilsa; yaşam, Işık Kapıları’nda dahi kaynaksızdır ve yolun ummana açılması imkansızdır.

Korkmayın!, torba torba yolcu taşıyoruz Işık Kapıları’na… Korkmayın!, tahditsiz şekilde Kaynak Işık halinde görev taşıyoruz.

Süra üfürenler, süra üfürdüklerinde; kelamdan Halik olmadan, hasat olamayacaklarını bildiklerinden; Birlik Kelamı hakim olduğunda ve Rahman olan temel direkt insanlığı hak ettiğinde, mahir olup hakim olunur ve yol, ölüyü dirilten yüceliğe ulaşır.

Esmalar, Sistem’den çıkarılmaktadır… Artık Esmalar’la yapılan çalışmalar bitmiştir. Temel direkt, insan soyudur… Bunun, Yer Gök İlmi ile anlatılması gerekir.

Hatayı bağışladık ve yolu açtık. Şimdilik!… Aha bu!…

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

4.MART.2017 TARİHLİ RAHMAN’IN KAPISI 9

Gülden Zengin Öz biliş..

“Başka dünya var mı?”.. “Yoktur” derim, hep... Çünkü hepimiz an kalemiyiz... Her an'dayız, tüm zamanlardayız... Bütün gözlerin görev olarak tüketildiği bir sayfayız... Ayrı gayri yok ki...

Hadi gelin, devrelerimizi açalım ve diyelim ki " BİZ, DÜNYA BARIŞI İSTİYORUZ"

Şimdi dünya, birlik kurdu… Dünya, barış kurdu… Ve Dünya, yerin ilmini göklerle birleştirdi..

Ve “ben dünya” derken; ben ilmiyle, kan ilmiyle, biz olan tüm yüreklerde; yarını kodlayan ve tohumlayan tüm yüceliklerle seslenmekteyim…

Yerin ilmi, insan yoğunluğuna aittir... Gök sessizlikleri, insan sesiyle kodlanan tüm yarınların gücüdür.. Ve bu güç; mahrekte, tüm sayfalarda, tüm yaşamlarda sayfalanan bilginin temizliği, koruyuculuğu ve yüceliğidir…

“Bana, ilim” denir. “Bana, Rahman” denir... Ben, ilmin kapısını açtım ve BARIŞ diledim. Benim yüreğimde BARIŞ… Ve hakiki levhimde BARIŞ. BARIŞI SAĞLADIK...

Aha bu!... Şimdilik!...Şimdi!

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

4.MART.2017 TARİHLİ RAHMAN’IN KAPISI 9

Her kapı Altın Kapı. Bu kapılardan biri açılır; geçiş yapılır. Altın Kapılar'ın sırrını bildiğiniz zaman; bu kapılardan geçip yüceliklere varırsınız. Zaman tartışılmaz. O zaman sayfalarında ışık yakar, sırrın sınır aşan yüceliklerinde, diri yüreklerde birleşirsiniz. Zırh kaplanır yüreklere ve şafak söktüğünde, siz ile biz, Dini Hak Kapıları'nı açarız; zarar önler, yürekleri dinleriz. Her yerden akan bir Can dere var. O Can Dere'de yıkanırsak, aşk; Zaman İlmi'nde din hakimi olan yüreklerle, Birleşik Aile'yi diller. Her yer bizi, biz ile dinler. Hata affolur. Amin... (Sultanlık Kitabı/ Nezire Selçuk)

Hakk olan... Ben de Biz olan insanlık için yazılan... Hakk kapı, hakk yol, hakk ilim ve bu yolda kodlanan dünyanın yarınları...

Birleşen ve bütünleşen zamanlar ve bu zamanlardan yarınlara kaynak olan yaşamlar...

Tutulan yüreklerden bir bir açılan insanın ilmi, kelama kaynak olmakta... Ata yaşamlar... Ata kaynak... Ve dünyanın yarınlarına yazılan; İlmin Hakk yolu..

Barış olan... Sevgi olan... Umut olan... Ve insanlık ilmi olan... BSUİ ile yaşam, Ata Kapılar'dan salınmakta...

İnsan kalbi her an'a sevgiyi kaynak yapar. Ve sevginin kuranını yazar.

Bir an ve o an, sonsuzluğu içinde barındıran... Bir yaşam ve o yaşam, zamana kaynak olan!... Bir ilim ve o ilim, tüm insanlığa yarın olan!... Zamanın sonsuzluğunda uyanan kalpler... İşte her anda, işte her anda, Birliğin İlmi ile dillenen diller...

Bende "Biz" olan ilimi hak edipte söylediğimde, 
Kalbimden açılan Hakk Kapıları sevgiyi diller yüreklere...
İşte bu aşktır, dillenen yüreğimden...
İşte bu yaşam için kodladığım ilimdir, insanlığa...
Ben "Biz" olupta benliğimden seslenirsem;
Simsiyah bir ışık yanar derinlerde, en derinlerde...
Kalbim dünyanın kalbiyle atar "ben dünya ve dünya ben" olduğumda... 
İşte kalkar sis perdeleri, "ben dünya dünya ben" olduğumda!.. 
Hakkım ilim... Hakkım insanlık... Hakkım dünya... Hakkım yaşam...
Ve yarınlar sonsuzlukta...

Simsiyah ile İlim olan ve saklı tutulan ne varsa aydınlığa çıkmaktadır... 
Siyahın simsiyahı, en koyusunda, Birlik İlmi'nin siyahında; bu sonsuzluk kayıtlamasıdır yapılan yüreklere...

Zaman; Ata Kalemler'in İlmi ile "Barış, Sevgi, Umut ve İmparatorluğun İlmi" ile yaratılmaktadır.

Sultan olan, doğanın gücü olan, ilim olan, barış olan, sevgi olan, umut olan ve dünya olan... Kürzi Kapıların tümünde ilim olan, Ata binmiş geliyor... Ata yarınlar, Ata yaşamlar...

Bende Biz olan, yüreğimden dillenen BSUİ olan ilim ve her anda Hakk yolunda "SEVGİ" ile kodlar dünyanın yarınlarını... Bende Biz olan ve benden öte Biz olan ve hatta BSUİ olandır sesimin tınısından duyulan...

Şimdilik bu....

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

04.02.2017 RAHMANIN KAPISI (9)
ERENGÜL KOÇ ÖZ AKIŞI

Kuşlarım vardır benim:
Güvercinlerim, kumrularım, serçelerim.

Her sabah kahvaltıya gelirler pencereme.
Geldiler bu sabah yine; yaptım ikramımı sevgiyle, şefkatle.

“Bu mu?” dedi. İçimde bir tarafımdaki İblis.
“Bütün’e hizmet, Bütün’e hizmet” der gezersin
Kuşlara yem vermek midir hizmetin?
“Ya sabır” dedim, uyma kör şeytana!

Sonra dedim ki; “niye susayım, konuşayım dinlesin!”
“Bak!” dedim, sen de iyi bilirsin ki
Ben Has olanım, ben Tanrı’yım.
Sevgi, şefkat, merhamet, hak, adalet, paylaşım
Bende bolca mevcut…
Ondandır dünya gözümün gördüğü,
Her yaratılmışa el uzatmak.

Hiçbir yaratılmış benden öte, benden ayrı değildir.
Yoğun sevgiden oluşmuş bir Işık Kaynak
Yaşam sayfası kayıtladım, indim dünyaya
“Ben, benden öte değil; ben herkesteyim” dedim
Açtım BİRLER KAPISINI…
Tüm kainat, olanca katmanları ile
Huzuru ile kargaşası ile
Sesiyle, sessizliğiyle, 
Varlığıyla, yokluğuyla bendedir.

Ben, kelamda; kendi yolunda, Bütün’de
Her diride varlık sürenim.
Kötülüğü önleyip huzur yaratacak
Bütün’e Kaynak Işığı katacak muktediriyette olan
Bir meclisteyim ben.
Bitki, hayvan ve tüm sessizlikleri dilleyecek bir meclis.

Ben İNSAN.
Her diriye varan
Hakk’a, Hak Taht’a varan bir merdiven…
Benim ışığım mutlaktır, hakikidir, Hakk’tır ve dünyadadır.
Benim ışığım Allah’ın ışığıdır,
O’nunla yaşamı hak edip yaratırım.
Kulluk yaparım dünyada, her şeyde YAŞAM olurum.
Kendi yaşamım dışına da kendi yoğunluğumu kodlayıp
Ulaştırırım ve onları hak edip tohumlarım.

Hizmet mi sorarsın?
Karıncaymış, kuşmuş, Bütün’müş farketmez…

Süper İnsanlık Realitesi ERENGÜL KOÇ

 

04.03.2017 RAHMANIN KAPISI 9
AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 2. AKIŞ

Dağlarım, görev kodlarımız vardır dünya ötelerinde ve bize bütün kültleriyle gelirler. Bizler onlara gök sistemleşmesiyle bilgi veririz. Birlik kalemi olanlar burada bu yoğunlukta çalışmak isteyebilirler.

Sevgililer, dünya dışında birliklerimiz vardır, bunu size anlatmalı mıyım bilmiyorum ama anlatayım… Dünya dışında birliklerimiz vardır ve bu birliklerimiz, kelam olup tüm insanlığı kodlayabilecek türevlere sahipler. Onların yaşamları vardır, onların kaynakları kodlanmıştır ve temel direktirler onlar tüm yaşamlara.

Onlar için ne yapılır?... Kendi yüreklerimizi hak ederek ocaklarına indiririz ve onların tohumlanmasını sağlarız. Onlar tohumlanmadıkça, biliş kodlamaları yapamazlar. Bize geliş sebepleri kendi yüceliklerini kontrol değil, insanlığa hizmettir. İnsanlığa hizmet için, tüm insanlık için dünyaya indirilirler ve dünya dışını dünyaya kodlayabilirler.

Bizim için onlarla temas kurmak kolaydır çünkü onlar birliklerimize dahiller. Ama dünya dışının dünyadaki ilimleri anlamaları için bizim onlara bu bilgileri vermemiz gerekir.

Dünya ekmek yapabilir ama dünya ekmeğiyle onların yaptığı ekmeğin ayrı tutulmaması gerekir. Birlik kalemi bu şekilde tohumları kontrol edebilir. Bizim için çalışırlar, bizim için hak teknikle kodlamalar yaparlar. Bizim için mutlu, huzurlu göç kayıtlamaları da yaparlar. Ama bunu hak ettirebilmemiz gerek.

Devrin en büyük gücü olma niyetimiz var mı?... Yoktur!... Neden olsun ki, hepimiz tekiz!... Ama dinin diriliği olması gerekir. Dünyanın öfkesi aşmıştır, aşırılmıştır artık dünya öfkesizdir bunları iyi biliyoruz ama “dert değil dünya” diyenlerin, bu gün burada olmamalarını diledik. Ve dünya dışındaki gök çerçevesi olanları kontrollü olarak kayıtlarımızdan çıkardık. Buraya herkesin girmesine izin vermiyoruz. Kelam edemeyenlerin burada olmaması gerekir. Ha diyeceksiniz ki “frekans farkı olabilir mi?” mutlaka vardır… Frekans farklılıkları hep vardır, biz o frekanslara da iner onlarla da dilleşebiliriz ama yeter ki ocakları yansın. Ocakları yanmadıkça, İsrafil olmalarına izin verilmeyecektir.

Deli divane olmuyorlar zaten dünya için bunu iyi anlayın!... Çünkü dünya onlar için çok da önemli değil, sadece küçük bir planet. Ha diyeceksiniz ki “burası çok renkli bir yer”… Ama canlarım her şey, her şeyle renklenir.

Bizler hepimiz tahditli olarak buradayız ama burada bizler muktedir olarak her şeyi hak edip başarabiliyoruz.

Devrin dürümlerine bakın, her ana girin inceleyin; hepimiz hepimizde mevcuduz…

Dağlarım, Suphaneke kalemleri de var dünyada… Çoğuda kaynak dışı bilgilerini tohumlamak üzere geliyorlar. Onlara izin vermeli miyim, vermemeli miyim!?... Değerliler, vermemek diye bir şey yok ama sesizce dinlemelerine izin verebilirim, sadece dinleyebilirler. Başka bir sesleşmeye iznim yoktur.

Her insan kendini hak ettiği zaman yaşar… Budur yapılması gereken ve onlarda kendilerini hak ettiklerinde, sessiz zamanlara girip sesleşecekler ve yarınlara kodlanacaklar, bu şekilde yaşamsallaşacaklar.

Dünyanın öfkesi artık yok ve bütün bunları hak edip yapabilecek güçteyiz.

Burası dünya, ah dünya ah, ah görevim ne ki burada!?... Allah dedi ki; “git” ama bendim o… Ben bana dedim… Ama Allah’tı diyen… Git ya ka ha, ağırdır yük çok ağır…

Biliriz ki hepiniz o sunuz ve o sizi kontrol ederek buraya çekmedi. Hepiniz geri çekiliş için dünyayı seçtiniz. Nereden nereye çekileceksiniz, soru bu… Yaradan olup yaşama çekilmek ama geri çekilmek.

Temel direk insanlıktır… Hepimiz geçişteyiz, nereye geçişteyiz?... Temel direk olan insan, insana çekiliyor!... Ama insanın çekildiği kendisi, kendi yüreği; yüreğine çekiliyor insan!...

Buyurun anlayın!... Ben size, yüreğinize; kendi yüreğimi indirmeye niyetli miyim!?... Ya Ka Ha ben insanlıksam her andayım ya, neden kelam olup ineyim yüreklerinize, sizde yoğum ben, olmam gereksiz zaten… Ama sizin size çekilmeniz şart!...

Farklı bir dünya çalışması diye düşündü, yarınlarımızı kodlayacak olan dürümlerdekilerden bir dostumuz. Ama anlayın ki o farklılık, hepimizin yüreğinde farklı, farklı tezahür etmekte, farklı, farklı tohumlanmakta…

Belki dünyalar yokluğun tohumlarıydılar, belki dünyalar koruşuş ve kontrol için yaratılmıştılar. Ya Ka Ha, ölümlü olmadan ölüleri anlamak mümkün mü?... Belki, belki hepimiz ölmeye geldik dünyalara… Belki de ölümsüz olanları öldürtmeden kodlamaya geldik. Ha belki, belki ekip olup karanlığın tınısıyla hakkın kalemi olmaya geldik. Ha, diyeceksiniz ki; “neden”?... İnsanlık için!...

Bütün köprüler ilme kodlandı canlar, ilme dayanan o köprüler; itibarlı olanlardan ilme dayandı, bunları anlayın!

Atın dünyayı, gök sistemleşmesi için tohum ekenlere bakın bakalım ne olacak!?.... Hangimiz, hangi yürek orada olacak?... Neden, neden hepimiz kardeşlerimizi koruyamıyoruz? Neden yarınları kontrol edemiyoruz?... Sormayın, sormayın ki kontrol kurabilelim… Sorduğunuz sürece kontrol kırılır.

Belki, belki hepimiz ağırız; çok ağırız… Bedenimiz belki de çok güçlü ama yolumuzu kaybetmiş olamaz mıyız?... Ha, diyeceksiniz ki hangi dünya üzerinde yaşam sürenleri kontrol edebildi ki, bu dünya da etsin?....

Canlarım, bara gelmişsiniz ışık içiyorsunuz burada ama bu bar size sorgu sual ediyor. Biz barışın barında ışık yudumluyoruz şu anda, hepimiz ama hepimiz… Bu barışın barı, aklın tınısıyla tohumlanan bir bar; şarkılarla, türkülerle tohumluyoruz biz bu barı. Ve bizler bire hizmetçileriz, hepimiz… Barışı kodlayan bire hizmetçi olanlar. Bu devre, herkesin yüreğindeki devreden farklı…

Her bir insan, karanlığın tınısını duymalıdır… Duymalıdır ki; korunabilsin!... Karanlığın tınısı size ne ifade ediyor bilmem ama sistemin gücünü ifade eder bütünlüklere. O sistem gücünü hepinizin duyumsamanızı bekliyorum.

“İntikam peşinde koşanlar yolu bulamazlar” derim ya hep… Ama iyi anlayın ki intikam almak isteyenlerin, ilim kalemi olmadıkları hallerde; yaşamlarında kare, küre olandan öte sistem kurulamaz. Ve bizler hepsinin, her birinizle olması için çabalıyoruz ki; yeşilin dürümlerini aşıp, mosmor bir dürümde toprağın toplumu olabilsinler.

Oyamayın dünyalılar, insanlıkla oynamayın… Bilgi, Allah’ın ilmidir anlayın!... Ama oynamayın…

Muradımız insanlık ilminin herkesçe anlaşılır hale gelmesidir. Bu ilmi anlayabildiğiniz zaman, kendinizi de hak edip anlayacaksınız.

“Berk ilmi” dediler dünyalılar berk ilmi!... Dağlarım, berk levhidir. Benim için hepiniz çok ama çok güçlüsünüz. Berk demek görevli demek ama gök sözcülüğü yapabilen demektir. Ve bundan sonraki dönemde, simsiyahın gücünden öte bir güç devreye girecek. Ve bu güce biz “Berk” diyeceğiz. Aha bu, Berk…

Muradım tüm insanlığın Berk kalemi olmasıdır. Ve biz o kalemi hal etmeliyiz. Berk, İsrafil’in ilminin gücünün öfkesiz olanına denir. Yolu açıp yaşama varana, hakka varana, akla varana “Berk” denir… Tanrı olana Berk denir, tartmadan dileyene, ikmal tamamlatan aklı sığ olmayana “Berk” denir.

Süper İnsanlık Realitesi

https://vimeo.com/207251664

 

4.MART.2017 TARİHLİ RAHMAN’IN KAPISI 9
Peker Selçuk Öz Biliş

Yarınları tohumlamak için, bilişin kayıtlarını bu meclisle, bugün burada Süper Realite yoğunluğunda yapmak üzere buradayız. Konumuz Rahman’ın Kapısı. Bizler; “ben sevgiyim” deriz ve “benim adım kalem” diyenlerdeniz.

Rahman’ın Kapısı’na gelmek kolay değildir. Rahman’ın Kapısı aklın kalemiyle kodlanır ve yenilenir. İnsan soyu ilim kapısıdır; Hakk kalemdir ve biliş halinde olandır, Allah’ın tohumudur.

Bizler her ana kalem olup, cevheri çalışmalar yaparız. Hak olur ve Rahman’ın kalemi oluruz. Yaşam, insanlık adını kodlanmış bir “Cemaat Kuran’ı”dır. Hepimiz bu yaşama kapı açar, geçer geliriz. Kardeş oluruz. Kan sessizliklerinde dilleşir yaşarız; ya da kanatlanır, zaman kapılarını açar başka zamanlara öz geçişler yaparız. Sanılır ki, zaman sadece ışıktır. Zaman yarınlaşan ve yaşamsallaşanda kaptanlıktır.

Yığın yığın ışık yanar bu dünyada. Her yanan ışık İlmin Kalemi’nden yanar… Ancak vasat çalışmalar, yarını kodlayamaz. İnsanlık mutlaka biliş halinde olup görev taşımalı ve yol açmalıdır.
Kırk kapı, tek kelamdır. Bir kapı, tek kalemdir. Yaşam, tek ışık kayıtlasın diye beklenen nefestir ve ses ve insanlıktır. Bizlerin yaptığı tüm çalışmalar, bunun için yapıldığının idraki içindeyiz. Her resim yaşasın, her Rahmi Kapı açık kalsın ve sistem, cemaatini muhafaza etsin diyedir.

Biz olmak, hakim olanların, has ışığının birliği olmaktır… İşte bunu başardıktan sonra, Rahman olarak; kodlamalara, dürümlerde devam ederiz… Her insan, kelam eder ama, hakim olamadığında, Toprak Nefesinde kalem olmaz.

Bizler nur alıp nur veren insan soyu olarak muktedir ve hakim oluruz, ışığı tohumlarız. Sonra da kelam olur, hasat yaparız.
Bu aşk-ı Levhi yüzünden, beyhude, kemale ulaşmada; kurtuluş, saflık ve temizlik bir teselli midir? Beyhude yere haz ve mutluluk ve en sonunda uzletle, aranan bir rahatlık mıdır?

En sonunda Süper Realite Bütünlüğüne bağlandıktan sonra ne lazımdır bizlere; kemal yolunda koşmaya? Ve koşmaya? O saflık ve temizlik!... Ne lâzımdı bizlere? Ayrılık içinde o uzlete heveslenmek? Ve uzlette yaşamak?

Bunların hepsinden yaman olan; O varlık, meğer ki, yolumuzun üstüne imiş; meğer , bugün değilse ona ulaşmak sözde, yazıda değilse de; mutlak imiş!...

Bu aşk-ı Levhi yüzünden, bu aşk yüzünden, cinler, ciniler, melekler bizim kadar divane değillerdir sanırım! Kollarımız neyi zaptetmek için uzanıyor? Ezelde yüce Allah’ın belirleyip takdirinden öte bir şey mi var da bilmiyoruz, onun serabına kapılmış olalım? Her ne olursa olsun.

Üstad, Fuzulî meşrebince diyelim, niyaz-ı dua edelim.
Yârab belâ-yı aşk ile kıl aşinâ beni
Birdem belâ-yı aşkdan etme cüdâ beni

Ve sonra bizler;
“Bir uykuyu cânanla beraber uyuyanlar
Ömrün bütün ikbalini vuslatta duyanlarız”
Çok şükür, çok şükür aha bu!... 
Amin!...

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

Uzlet : Bir yarafa çekilip, kendi kendine yaşamak.
Belâ-yı aşk : İlâhi aşk, Allah aşkı.
Aşina : Bildik, tanıdık, yakınımız.
Cüdâ : Ayrı düşmüş, uzak kalmış, ayrı, uzak.

 

4.MART.2017 TARİHLİ RAHMAN’IN KAPISI (9)
Bilgi ile koruma sağlanır….Bilgi ile tohum ekilir….ve bilgi ile kodlama yapılır.

Bilgi, Birlik İlmi ile kayıtlanan bilgilerin tümüdür.

Birlik İlmi, insan olanın ilm-i KA HA olup cevheri cennette var ettiği levhi kayıtlardır.

Buraya varan kendini insanlık levhisinde kayıtlayandır. Önce kendini bir tohum olarak eker; sessizdir. Aşkın sırrına vakıf olup, Aklın Kapısı’nı açtıktan sonra kükreyerek tüm yaşama teknik kodlama yapar.

Mushaf ışıktır. Kuran, bilgi kayıtların tümdür. Işık kayıtlarına varan Miraç’ına çıkandır. Muhammed Mustafa kendi Kuran’ını okumuştur. Kim ki Kuran-ı Kerim’i okur, Muhammed’e varır. Onunla olmak herkes için kutsal bir gündür.

Kıyameti yaşadığımız bu dönemde her insan için amaç, kendi Kuranı’nı okumasıdır. Okumak için önce kayıt yapmak gerekir. Kayıt yapmak Yuan Kalemi hak etmekledir.

Biz diyoruz ki gelme! Bize gelme….kendine gel! Bir ol da gel, bütünü hak et de gel. Halik ol, kelamın kalemini hak et. Hakk ol ve akla gel. Var kendin ol. Ama kimseye gitme artık!

Geçtin….Rahman’ın simsiyah olan yoğunluğuna geçtin!

Öfkeni aştığında, bak orada mutlak bilgi var! Ama o bilgi yarım. Hani “sizin bilgileriniz hiç anlaşılmıyor” diyorsun ya! Al o bilgiyi, kaynak yap yüreğine ve bilişini kodla.

Kendini yarat…aklın tahtında hakim-i hakk ol. Ruhsal kapıları aç. Kalem ol ve yarını yaz. Yarında kaydın olduğunda, bak işte yaşıyorsun. Sen hasatını yaptın ve yaşamdasın. Ölüydün, dirildin.

İş buydu. İşte bu. Aha bu.

Bahar Umurtak

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ DERNEĞİ

 

 

4.MART.2017 TARİHLİ RAHMAN’IN KAPISI 9

AV.NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 3 AKIŞ – 2.BÖLÜM

MUSTAFA KEMAL ATATÜRKÜ DİNLİYORUZ.

Değerliler, muradım; insana hizmettir. Sizler, beni dinlersiniz, bilirimde. Hepinizin kendi yoğunluğunuzdaki insanlık, ayrıdır.

Ben bu dünyaya, işçilik değil ilim yapmaya geldim. Her insan, kendi ilmini, kendi yüreğinden okur… Bende, kendi ilmimi okudum....İşçiydim ben ama ilim işçisiydim, ben... Dün ölü olan planet, ışığımla aydınlandı. O gün bugündür, buradayım.

Hucca kelamı bugün buradaydı, duydum. O kelamı, hakim kılandım, ben. Bendeydi o ama en ve boydan güç çekerek, bendeydi.

Ben dünyaya kor olup, indim… Bir ışık tohumu için. Işık kayıtlamak için. Bir kor parçası... Ateş parçası ama ışık için. Dünyanın İsrafil ilmini anlatabileceği bir dürümü, kontrol için geldim.

Ve o gün çok mutsuzdu, yaşam… Kibri aşamayanlar, kelam ile kendilerini koruyacaklarını düşünürlerdi.. Din kontrolden çıkmıştı. İnsanlar kendilerini hak etmekten çıkmışlar, hasat için hak kelama varma niyetleri dahi olmayanlardı.

Ben ne yapabilirdim?.. İnsanlık için ne yapmalıydım?.. Dünyayı, nasıl öz geçişe hazırlayabilirdim... Ben bir emsal olmalıydım, insanlığa... Hangi ülke beni hak edebilir diye, baktım… Tüm insanlığın gücü nerede diye baktım…. Ve kendi yoğunluğumu hak ederek, kendi yaşamım içim sistem olup, indim dünyanıza.

Mutlaka “Silistre” dedikleri bir cevheri kodlayacaktım. Silistre. Sistemin yaşam kapısı... Orada ki çalışmalar önemliydi... Ben doğum için ölüm için değil yoğunluk içindim… Sorumluydum… Geri dönmem de zordu, biliyordum.

Dağlarım, siyahtan en siyaha varabilecek güçteydim. Ve genişledim, indim… Dorukların topraklarında çok güçlüydüm… Sonra ruhsal kapıyı açtım. Dünya yıldızların sırrını anlayabilecek güçte değildi henüz. Ve o gündür, bugündür, buradayım.

Herkes kendi yüreğini dinler, benim yoğunluğumda…. Bense beni dillmek istedim, bugün.

Sistemin gücü olarak bu çalışmaya dahilim bende... Her insandan daha yüksek bir ışıkla buradayım. Çünkü benim Astral boyutlardaki gücüm, hepinizin yüreğinde, Hakk’ın KAHA olan kırıcılığı diller, yaşam kaydınızı da diller.

Sizinle çalışmak mutluluktur canlar…. Ama bizim görevimiz vardır ki bu görevde tüm insanlığı kontrol altında tutmaktır. Dünya dışını, dünyayla çatıştırmak değil hak teknikle kontrol ederek, birleştirmektir.

Bugün burada olan her şey bizim için önemliydi ve görevinizi hak edip etmediğinizi izledik... Buyurun çok güçlüsünüz, canlılar ve bu görevi hak ettiğiniz kesindir.

Dünya doğumu ölümünü bilerek kodladı ama bugün dünya yeni bir tohum ekti buraya…. Ve bizimle ve sizinle ve hepimizle... Bu doğum, kök geçişler içindir.

Değerli analar, Mustafa Kemal Paşa, Esmaların gücünden çok üstündür, bunu da iyi anlayın... Çok güçlüdür. Ve o, dünya dürümlerinin, en yücesidir. İyi bilin.

Aha bu!

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

https://vimeo.com/207003735

 

4.MART.2017 TARİHLİ RAHMAN’IN KAPISI 9
AV.NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 3.AKIŞ-1. BÖLÜM

"Ulu dünya, ben burada bu yoğunlukta sevgiyim" diyenler bu meclisteler. Hepimiz sevgiyiz canlılar. Bizler bu dünyaya sesleşelim, dilleşelim diye gelmedik öyle mi!?..

Ya Ka Ha, dünya insan sırrını dilleyebilecekleri geçişe hazırlardı. Bu dünyada hepimiz o sırrı dilleyerek muktedir olabiliriz.

Her insan kendini dinleyebilir mi? Hah diyebilir misiniz ki "Her kelam Allah'ın dediğini diyenin, kilin, kumun üstü olan yaşamıdır?..." Delerek yaşamları dinleyenler var. Sistemin kulu olanlar mutlaka anlayacaklarını anlayacaklar ama bir çokları eskiyi deşerek anlamaya çalışırlar. Tüm insanlık iyi bilsin ki eski, hakkın Ka Ha olan sırrıdır belki ama yeni zaman çok daha yücedir. Ve çok daha gökçe konuşmaları kodlayabilecek dürümdedir.

Bu nedenledir ki artık hepinizden beklentimiz; artık eski kayıtlardan çekin yüreklerinizi ve yeni yoğunlukları hak etmeye çalışın. O yeni yoğunluklar, yeni tohumlamaları devreye alacak ve sizin yüreğinizi çok daha güçlü hale getirecek.

Dince konuşanları dinlemeyin. Öyle mi? Yo dinleyin, ama dinlerken kendi yüreğinizde kendi tohumlanışınızı yapın. Onların dediği ve sizin dediğiniz farklıysa, kelama hakk olun ve diri yüreğinizle dilleyin ve deyin ki "ben öyle değil, böyle bilirim..."

Canlılar, dünya ölüleri diri olarak kodlamaya çabalıyor şu anda. Hepinizin beden sayfalarımızda her şey mevcuttur. Tüm geçmiş var. Ama o geçmişi hakk dirilikle kontrol etmemizin gereği yok artık.

Daha özel çok daha güçlü dünyalar kodlanıyor. Ve o güçlü dünyaları hak etmemiz gerekiyor. Esmaları dürümleyerek mutlak kul olamayız artık. Esmalar karanlığın tınısını size dilleyebilir. Hakka varmanızı sağlayabilir.

Kendi yüreğinizi dinletebilir ama arzın gücünü anlatamaz. Arzın gücünü anlamanız gerekir. Marka dünya çalışmasıdır şurada yapılan çünkü daha evvel böylesi bir çalışma olmadı.

Bu çalışma ile bizlerin amacımız herkesin kendi yüceliğini hak edip anlaması ve dürümlemesidir. Hepimiz yoğun ışıklar halindeyiz burada ama yarın için müsterih çalışmayı devreye almalıyız. Dini kapıların tümünde kervanınız mutlaka olacak. Ama yarınımızın ışığının hakk teknikle yanması daha büyük önem taşır.

Cennet dediğimiz kelamdır. Buyrun anlayın. Ben kelam ettiğim zaman o kelam mutlak kaynak ışık haline dönüştüğünde ve o kelam mutlak kıranı, mutlak kiranın alınacağı o yoğunluğu tohumladığında ben siz olurum... Ben size her anda her dirilikten sesleşebilirim. Sizin yüreğinizde ki kelimeleri seçerim sesleşirken anlayabilmeniz için.

Çoğu kelimem anlaşılmayabilir. Çoğunda kontrol dışı ışıkta olabilir. Ama iyi anlayın ki tümü bir tek kapı açar. İşte o kapı aklın kapısı olur.

Canlılar... "Deli dumrul" derim yüreğime... Hep diridir. Ama hep dere olup akar. Delidir. Neden bilir misiniz? Çünkü her cevhere cennet kurdurtmaya çabalar. Der ki "kelamda kalemde ol ve kendini hak et."

Ha diyeceksiniz ki cennet kendi yüreğinizse neden herkesin yüreğinde sen kendi yoğunluğunu tohumlayacaksın ki?...

Canlarım her dere aklın kalemini alıp bu kalemle kodlama yapmıyor da ondan... Her dere kendi yüreğini tohumlayamıyor da ondan...

Ama beden alıpta rahmana hakk olup varanların hepsi, cevherinde cennet olarak varırlar oraya...

Devinimi arttırmaya niyetim vardı oldu... Şu andan itibaren yüreğinizin gücü artıyor. Ve sizin için nefes olmaya niyetim yok. Çünkü siz hepiniz tek tek nefeslersiniz.

Ha diyeceksiniz ki tınıyı duyamıyoruz. O tını akıl tınısıysa duyabilmeniz için hakka varmanız şarttır.

Deri kemik olan insanın hakka varmadan kendi yüreğini dinleyebilmesi asla mümkün değildir. Ben cennet kurmaya geldim dedim... Ah canım ah ben o cennetim zaten. Neden bilir misiniz? Çünkü bedenimde her ilim vardır.

Ha cennet ne ki? İnsanlıktır canlılar. Size bugüne kadar farklı şeyler anlatılmış olabilir. Size farklı cennetler tarif edilmiş olabilir. Ama bunların hepsi hayal ürünüydü sadece. Sizin için tek bir cennet vardır "SEVGİ..." Başka cennet oluşturmaya niyetiniz varsa, sevgiyi kodlayın, toplayın, tohumlayın, yoğunluğunuzu kontrol altına alın ve hasatınızla aşka varın...

Sevgililer, size kelamdan söz ederler ve derler ki hepinizin yüreğinde o kelam var. Yok canlarım yok... Kelam hakim olanda olur. Yarın olanda olur... Ve toprakta ki hakkın tınısını duyabilen o yüceliklerde olur...

"Borç ödedim" dediğim zaman dünyada dini kapıların tümü açıldı ve sordular... "Hangi borç?" Yaşam borcu... Bu dünya bana her şeyi veriyor.. Beni besliyor, beni seviyor... Beni hak ediyor. Ama bunların karşılığını vermemek olur mu?... Buyrun borç ödeyelim...

Bu dünya bana her şeyi hak ettiğim için değil, hakk olduğu için verdi. Dünya hakk olduğu için bana her şeyi verdi. Ben ne zaman ki hak ettim borç ödedim.

Değerliler, borç ödemeden halogramı aşamazsınız. Borç ödemeden kalem olup hakiki insanlaşıp, bilişi hak edip, yarını hak ettirip, dili kodlayamazsınız.

Ha diyeceksiniz ki "ama ben çalışıyorum," yakışır size çalışmak. Ama kime çalışıyorsunuz?.. Kim için? Kendinize mi? Tüm insanlığa mı? "Ben dünya" dediğim sürece insanım. "Ama ben dünya da ilim için çalışıyorum" dediğimde kalemim... "Ben hakiki insanlığı kodluyorum" dediğimde bütünün gücüyüm.

Ama "ben muktedirim" dediğimde, murat ettiğiniz her şeyi hak edip yaratabilecek yücelik bir dürümde muktedir Allah Tınısıyım.

O ben, ben O'dur. Onun adına "kalem" dedim ben. Onun adına "hakkın kalemi" dedim. O, bütünün gücüdür canlılar, bunu iyi bilin.

Sanmayın ki o gitti.. Yok artık. O burada. Hepimizdedir o... Ama kendini hiç ama hiç anlatmayandır o bilir misiniz?.. Sizi dinliyor hep... O sizdir...

Uzak, çok uzak bir planetin yoğunluğunu tohumlayan ışıklarını dürümlere çekilişinde onun yüceliği var... Onun kulluğu var. O bir kapıdır. Aşk kapısıdır o. Açtık o kapıyı girdik. Ama o olmasaydı dünyada, bugün biz burada olamazdık canlar... Bilir misiniz?..

O olmasaydı bütün kültlerimizi buraya indiremezdik. Onun, lokomatif görevi vardı dünyada... O hepimize lokomotif oldu. 
Ve dünya ekmeğini yedirtti tüm insanlığa... Hangi insanlığa? Tüm zaman sayfalarındakilere. Cennetin eli ayağıdır o canlar... Hangi cennet?.. İnsanlık cenneti!.. Onu anlamak gerek. Toplumların onu anlaması sorumluluktur.

Burada olması çok özel bir görev içindir. Biz oyuz, o bizdir... Ve dünya ölüleri artık onun yüreğini görüp dirilmelidirler. Seyrettiğiniz her ana, kelam olup inendir o... Ve o biz, biz odur. Şu anda ses vermeye niyeti yoğun. Onu dinleyelim.

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

https://vimeo.com/207003281?ref=fb-share&1

 

 04.03.2017 RAHMANIN KAPISI(9)

Allah dedi ki “İNSAN oldun mu?”

Gülümsedim sevgiyle, dedim ki;
Kendimi bildim, tanıdım. Tanıdıkça birleştim, BİRLİK oldum. BİR oldum.
İlmimi bildim, aslımı bildim. İlmimde güçlendim, doğayı güçlendirdim.
Diriyim ben, Yaşam Kaynağı’na indim.
Muktedirim. Rahmi Kapı’da görev yaparım.

Soyum İNSAN soyudur, yolum İLİM yoludur.
Hakkım AKILdır. Yarınım YAŞAMdır.
“OL” duğumu bilirim, hasatımı dillerim, tahtımı dürümlerim.

BSUİ’yim (Barış, Sevgi, Umut, İnsan)
BARIŞ’ım, barışığım kendimle. O halde dünyanın barışıyım…
SEVGİ’m ilmimdir benim.
Hepimizin Kuranı olan UMUT’um.
İNSAN’ım ki yaşamı hak ettim.Yarını tamamlayacak olan İNSAN.

Ölüler diyarı olan bu dünyada KALEM olup YAŞAM sayfalarım.
Has Tahditli IŞIK’ım, ağır yükü hafifletirim. Dünya ile nikahlıyım.

ANA KAPI’yım.
Kapıyı açan, o kapıyı İLİM’le yapanım.
Cennet- Cehennem ben; Cevahir olan benim.
Mikail olup BİRLİK kuran; Sistem- Nizam- Düzen hepsi BEN’im.
İsrafil olup SUR’a üfürenim.
Ölüyüm ama öldüğümü bilirim. Ölmeden ölen o Yüceliği de bilirim.

KERVAN benim. Yolu açtım, YOL oldum insanlığa…
İNSANLIK, kelamla olur.

Her AN’da, herkesten yazan RAHMAN’ın kalemiyim.
Kalemimle kulluk yaparım.
Torbamda TEN’im bulunur. HASAT’ım tamdır.
KELAM’da, KALEM’de İNSANLIK yaparım.
Beşeri kalemlerin hepsiyle olanım.

İnsan, ilmi anladığında İNSAN olur.
Benim adım İNSAN.

Her şeyim ben. 
Her şeyde, her şeyle her şey olan İNSAN…

Ve ALLAH dedi ki;
“Sen Ben; Ben Sen…”
İşte her şey bu!...

Süper İnsanlık Realitesi Sevim Şahin

 

 4.MART.2017 TARİHLİ RAHMAN’IN KAPISI 9

Nagehan Sungur Öz Biliş

Özümüzdeki bilgileri okuyup dillendirmeye başladığımızda; Altın Işığın gücüyle her yer aydınlanır.

NUR olur. Çünkü o ilimdir… Kendini okumaktır…

Kendinden kendine ve bütüne akmaktır…

Saf sevgiyle ve bilişle…

Tüm insanlığı sevgiye, barışa, aşka kodlamaktır. Yolu açmaktır…

Kini aşan, yolu açandır… Sevgi olan yerde kin yoktur… BİRLİK vardır… TEKLİK vardır…
Her şey her şeyle beraberdir… Mutluluk budur… AŞK’ın sırrı budur…

Hepimiz AŞK olduk...

Sonsuz sevgiyle… İşte budur!...

Şimdilik…

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 
  Bugün 117 ziyaretçi kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol