Birlik İlmi
  SU (6) SİSTEM ÇALIŞMASI
 

 

SU (6) SİSTEM ÇALIŞMASI HAKKINDA ÖZ BİLGİ VE DAVET:

“ARKON SİSTEMLEŞMESİ” diye ifade edilen Sistemleşme, herkesin kendini haketmesi ve kendini, HALİK kılmasıdır.

BÜTÜNLÜKLER’in çoklarında, kendi yarınları hakedilmiş ve KELAM KALEMLERİ, tükenenleri de kodlayabilmiştir.

Misafirliktir yaşam insana… Yaşar, yaşadığı anı tüketir… Tükettiği her anda tükenir… Biz Dünyalılar olarak; misafirliği has tende kodlayarak; tükenen her anı, yenilemek üzere bu çalışmayı başlattık.

Hep Zaman Kapısı’ndan görev taşınır ama asıl görev, YAŞAM KALEMİ olmaktır. Bütün amacımız, insanlığın KELAM’a HAKK olup yaşamı yaratması ve yaratılan yaşamda, KELAM’ı HALİK kılmasıdır.

BÜTÜNLÜKLER’in, DÜNYA ÇALIŞMALARI ile yapmaları gereken de budur.

Çokları oyunlar oynarlar ve sanırlar ki KELAM ettiler. KELAM, KALEM’le olur. KALEMİ, HAKİM OLAN, YARINI KODLAR VE YAZAR…

SÜPER İNSANLIK TOHUMLANIŞI’nda kodlanmış yaşamların, KİL ve KUM ötesi olan sonsuz sayfalanışları vardır.

BÜTÜNLÜKLER’e İLİM KAPILARI açık olsa da; İlim yapanlar, KUTSAL YAŞAM’da kodlanmamışlarsa; onların hasatları yapılmamış demektir.

Dünyanın, et ve kemik olan yarınlarında; her insanın KELAM olup YOL olması mutlaka gereklidir.

İki Nihan vardır. Bir tek kapı, o Nihanlar’la yaşamı hologramdan kodlarken, Biz Dünyalılar, hepimiz maya olarak koku yayan bir CEVHERİ GÖREV taşırız. O yayılan kokuda, tümen tümen ZAMAN SAYFALANIŞLARI yapan Bilişliler de görev isterler ve RUHLAR KAPISI, IŞIK KALEM olur; herkesi, Hasat’a kodlar.

Sevgililer; bizler cennetin, Cennetlinin, KA-R Taneleri’yiz. KA-R, Namazın Nisa Kalemi olduğunda, biz YOL oluruz.

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

DAVET:

Dostlarım, 14.10.2017 günü 14.00 -18.00 saatleri arasında konusu “SU (6)” olan bir Sistem Çalışması gerçekleştirilecektir. Program kapsamında Dernek Merkezimizde yapacağımız çalışmaya, tüm dostlarımızı bekliyoruz.

Saygılarımızla,
Süper İnsanlık Realitesi Derneği

NOT: KATILIM ÜCRETE TABİ DEĞİLDİR.

Adres: Bahariye Cad. Halil Ethem Sok. Sauna Apt. No:30/8 Kadıköy/İST.
Tel: 0 216 348 95 59

 

SU (6/1)
14.10.2017

(Ziyaretçilere hitaben:)

Değerliler; karanlık, sizi sizden dillememize izin verdi… Hepinizin, HALİK KALEMLER’inizi anlayacak yoğunluk oluştu… Yolun henüz başındayız. Bizden beklenen, hepinizi hak etmemizdir. Halik-i Hakk olan yaşamlara, sizi kodlamamızdır. Düzen’e kült olmanız için çatışmamız gerekir sizinle. Sizi hak etmek, sizi hologramdan aşırtmamız halinde mümkündür.

Toy olduğunuzu düşünmüyorum. Tohumlarınızın kodlandığını biliyorum. Bu Meclis’e üye olmanızı beklemem. Zaman Sayfanız, henüz buna müsait değil… Ama yarınınız, kodlanmış ışığı tohumlandığında, bu Meclis’e üye olabileceksiniz…

Sultanlık; dirilikte, Kutsal Yaşam’da ve Rahman olan kayıtlarda mümkündür ama yoğun ışıkta Sultanlık değil, Halik olan yoğunluk vardır. O yoğunlukta, NUR olan KURAN vardır… BİZ varız…

Darın tahditi; sizi, bizden uzak tuttu. Sizi genişletmek istedik. Bunun için IŞIK TOHUMLAMASI yaptık size. Sizin için önemlidir bu… Hep “siz” derim. Neden acaba!? Zaman Kapıları’ndakiler hep tükenen tüm yaşamları kaleme indirmeye çalışırlar… Bizler de bunu yapıyoruz. Yaprak yaprak tohum olarak kodlanan İNSANSILAR’ı İNSANLAŞTIRMAK için çalışıyoruz. Rahman olan Yaşam Kapıları’ndakiler, TOPRAK TOPLUM’u hak edip dillemeden, yarınları hasata kaynak yapamazlar. Bunun içindir ki bizler, DÜZEN kuruyoruz.

Oğullarımızı yaşamlara indirirken, seviyenizi yükselterek; onlarla, BİLİŞ KODLARI oluşturmanızı bekledik. Ne yazık ki bunu başaramadınız… Bugün, BÜTÜN’ne hizmet için cevherimize indiniz ve diri yüreğimizi hak edip dinlemek istediniz… Yarınlar için daha yüksek ilimler kodlanacak. Bugün, dünya seviyesinde ancak bu kadar İNSAN CEVHERİ mevcut ve bunun için daha güçlü bilgi vermiyorum ama emin ol ki beden alıp yaşama inecek olan çok güçlü bilişler olacak. Onlar, kendi yaşam dönemlerinde, görev taşırlarken, daha yüce bilgileri de dilleyecekler.

Bizler, İlahi Yasalar’ı çiğnemek istemeyiz. Herkesin, kendi yüce cevherinde, IŞIK KALEM olarak bilgi kaydı yaparız ama ancak HAKİKİ İNSAN OLAN, BU BİLGİLERİ OKUR ve kendi yüreğinde, EN ve BOY’dan ibaret olan kayıtlarında, her bilginin dahilini kontrol ederek daha yüce çözümlemeler yapabilir.

Erdiğiniz SİSTEM CEVHERİ, sizin hakikiyetiniz ile ilgilidir. Buraya dahil olanlar, BİRLİK KAYNAĞI’ndan HAKK TEKNİK ile kodlama yapabilirler. İMPARATORLUĞUN KURANI, İSRAFİL İLMİ’dir. O ilmi; herkesin, İnsanlık Boyutları’ndan kontrollu olarak okuması ve kendi yaşamına katması mümkündür.

ÖZ GERÇEKLİK, KELAM İLMİ’nin hakiki İNSANLIK İLMİ olduğudur.

Evren evren gezen BİRLİKLER, buraya kodlanmış olarak gelmeliler… Aksi taktirde ocaklarında yaşamları oluşmaz… Kodlanamazlar ve Rahman olan Kuran’dan, TOPRAK TOHUM ekişleri sağlanamaz.

ZAMAN KAPILARI vardır. O kapılar, açık tutulmalıdır!… Her bir zamanın, EKMEK İLMİ ile kodlanmış YAŞAM SAYFALARI vardır. O sayfalar, tohumları kontollu olarak yarınlamalıdır ki kendi yaşamları, kendi hasatları olabilsin…

Mesafa korunmalıdır. Herkesin, herkese KELAM İLMİ ile kodlandığı, IŞIK KALEMLER’i, toprakta ve toprağın tohumlanışında görev yapmaları esnasında her şey, herşeyle HAKK KALEM’e iner. Bunun için herşeyin, herşeyle irtibatlı olduğu bir Sistem’de, mutlaka HAKK’ın KAYNAK IŞIĞI’nın herkese ölçülü dağıtılması gerekir.

Diyebilirsiniz ki IŞIK, SONSUZ ZAMANLARIN NEFESİ’dir. Onun dağıtımı, söz konusu olamaz… Ama anlayın ki HALİK olmayan, o ışığı, tohum ekerken kullanamaz… O ışığı, HALİK olan; yoğun ışık olarak diller ama HAS TEN’de KELAM olup dürümleyemez… Ummanlara, KALEM olamaz o yoğun ışık, onun yaşamında…

Değerliler; hepinizi, “BİZ” olarak kucaklıyorum. Bugün çok düşük frekanstan, İLİM KALEMİ yaşam yazmaya başladı… Bunun için kendi yarınlarımı tohumlamak istemiyorum… Kodlama yaparken; herkesin, kendi diriliği ile kodlama yapmasını bekliyorum. Ruhun kulluğu için YÜCELER cümlesinden, NEFES bekliyorum. Bu NEFES, kontrol kurucu değil… Şimdilik!…

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

14.EKİM.2017 TARİHLİ SU (6) BİRLİK ÇALIŞMASI
AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 1. AKIŞ

Dağlarım, Ruhlar Meclisi olarak bugün sizinleyiz.

Her insanın kendi yüceliği, kendi yoğunluğunda meknuzdur. Ve Ziya Olan İlmin, Aklın Kapısı olduğu bir günde, size kendi yüreklerinizde gelmek bizleri mutlandırmaktadır.

Bedene görevli olanların, hakikiyete kelam olmaları mutlaktır ama muktedir olmaları da şarttır. Dünya üzerinde yaşam süren Sistem, Nizam ve Düzen görevlilerinin kelamlarında hakikiyetleri, yoğunluklarında Kutsal Işıkları ve Mutlak Kuranları hepimizin yüceliğiyle kotlanmalıdır. Ki bizler de bu çalışmaya dahil edilebilelim.

Ergin sistemleşmeyi hepimiz, bir tek olup yapabildik ama burada, bu yoğunlukta, sizinle olabilmek için, mutlaka kotlanmış olmamız da gerekir. Kontrol dışı bilgimiz olmadığı kesinidir. Ve buraya görevli olarak geldiğiniz kesindir.

İnsanlık boyutlarında toprağa tohum ekmek, İlmin Kalemi’yle mümkün iken, sizler kendi yüreklerinizle toprağı tohumladınız. Mutlaka Aklın Tınısı’nı duyarak bu çalışmayı yapıyorsunuz.

Hakkın Kapsı’nı açtınız ve yüceler cümlesinde cevhere, cennet olarak, kaynak oldunuz. Doğanın gücünü dinleyebiliyorsanız, bizler bugün, burada, sizinle doğayı dillemek istiyoruz. Öz gerçekliğimizle size ve sizin yüreklerinize inmek ve yaşama Kalem olup, bütünün gücüyle mutlak olmak diliyoruz.

Sultanlar, Allah’ın Teknik Kalemleri, sizlerin kendi yüreklerinizden seslenmek istiyoruz. İnsanlık boyutları bizi anlamalıdır. Kontrol dışı bilgi vermeye niyetimiz asla olmayacak.

7 doğa gücü vardır. Biz Allah’ın dediğini diyenler, her birinizde meknuz olan ilk kottan tohum ektik. İlk kot, aklın kotu’dur. Şu andan sonra daha üstün bilgilerin, hakikiyetinizle dilleneceğini de biliyoruz. İnsanlık boyutlarının anlayabileceği güçle sesleşeceğinize de eminiz.


Nesiller boyu dünyayı kotlamaya çalıştık. Her insanın kendini dilleyebileceği yüceliği dürümlere indirdik. Kendi yolunuzu bulabilmeniz için, size, siz olup geldik. Hakkın Kapsı’nı açtık ve doğanın gücüyle bütüne hizmetçilik yaptık. Her ümmet müthiş kaynak ışık haline dönüştü ve biz tüm ümmetlerin kült alanlarıyla kaynak olduk. Ve TOHA denilen bir Yaşam Kapısı’na vardık. TOHA, doğanın kutsal ışığıyla kontrol kurabilen bir yoğunluktur.

Doğanın Kuranı Akıl, hepimizi yoğunlaştırabilecek güçtedir. Ve dünya dışının dünyayla iletişime geçebilmesi için, Aklın Kalemi olan bilişlilere ihtiyaç vardır. Eğer; burada, bu mecliste bu bilişliler oluşup, kotlanan yoğunluğu hakikiyetleri ile dilleyememiş olsalardı, biz burada bulunamazdık.

Devlet kelamından öte bir kelam, devlet halikinden öte bir halik ve hakiki yaşamın üstü bir yaşamın, buraya, gök sessizlikleriyle inmesini sağlamaya çalışacağız.

Saltanat sizi dinleyecek ve sizin yüreklerinizde görev taşıyacak. Unutulan ne varsa, hatırlatılacak ve yerkürenin görevlileri size ve sizin yüreklerinize inecekler.

Dağa, aklı kotlayarak, yaşama aklı koklatarak ve muktedir olan insana aklı, tahditsiz olarak, yaratıcı kaynak olarak dilleterek, seviyenizi yükseltmeyi düşünüyoruz. Şikayetçi miyim sizden? Asla.

Peki; ana, bizi ses vermek istiyor; anladık. Ana sesleniyor;

Dağlarım, teşekkür ediyorum verdiğiniz bilgiler için ama yüceler cümlesinde cevhere indiğiniz bu anda, benim yüreğimi dillemenize izin vermeyeceğim. Şimdi; beni iyi anlamaya çalışın.

Koku yükselmedikçe dürümlere inmenizin gereği yoktu. Bugün buraya geldiniz ama yolun tohumlanışı henüz gerçekleşmedi. Kontrol dışı bilgi vermenizi istemediğimi biliyorsunuz. Buna izin vermeyeceğim kesin. Ama daha da önemlisi, yarınların kontrolu için size, toprak toplumun tohumlanışından önce söz veremem. Şu andan itibaren sevgiyi, saygıyı hak edin ve doğunun yoğunluğunu artırmaya çabalayın.

Bedenimdeki Kübra İlmi, Aklın Kelamı’dır. Ve oradaki yoğunluğu artıracak olan bedenim, kendi yüreğimdeki Kübra İlmim’dir. Şikayetim var mı? Yoktur.

Samanyolu Galaksisi’nin Sistem, Nizam ve Düzen gücünün buraya inmesi mutluluktur ama kotlanmış olarak inmeliydi.

Devinimi artıracağıma emin olun ama devinimi artırmadan evvel de sizinle kontrol kurucu bilişimi kotlatabilirim.

Seviyenizi ölçmeye niyetim yoktur ama “vakit tamam” dediğim anda, hepinizin bana, ben olup inmeniz gerekir. Ki sizi, size dilleyebileyim. Yarına kontrollu olarak inmeniz gerekir. Ki yoğunluğunuzu tohumlayabileyim. Aklın Kalemi olmanız gerekir. Ki hakikiyetinizi tüm zamanların gücüyle kült alan sayfalanışlarıyla, bitişken haline dönüştürebileyim.

Varlık boyutlarının görevi, insan hizmettir ama yoğunluğunuzu kontrol etmedikçe burada olmanızın anlamı yoktur. Şeytan, şarkı okusa da o şarkıya Hakkın Kapısı’nı açıp, kendi yüreğini indirmedikçe, şarkısı şarkım olmayacak, yaşamı yaşamım olmayacak.

Şerrin şarkıda ilm-i ka olup bütüne hizmet etmesi şarttır. Buna ilişkin hepinizi dilleyeceğim ama Karnaval Çalışması yapmıyoruz burada. Burada yaptığımız bu çalışma, toprak toplumun tohumlanışını sağlayacak çalışmadır.

Korkmayın! Aklın Kalemi hepimizin yüreğidir ama Aklın Kapısı’nı açmak müthiş bir şavkla mümkündür. Bu şavkı oluşturabilecek olansa, şarkı türkü değil, hakikiyettir. Hepinizi, hepimiz, kucakladık.

Şükür ki sizinle olacağız ama daha önce, hepinizin bizi anlamanızı bekliyoruz. Anlatacağız…anladığınız zaman, kaleminiz daha güçlü yazacak; kesindir.

Şimdi; dünya dışı varlık toplumlarının kendi yücelikleriyle Mutlak Kuran olabilecekleri bir seviyeden bilgi aktarmayacağım; vereceğim…bilgi vermeye başlayacağım.

Evrenlerin sessizliklerini dinleyin ve anlayın. Şimdi; doğanın gücüyle sesleşmeye başlayacağım;

-Hakkın Kalemi’ni hepimiz biliriz ama Hakkın Kapısı’nı bulabilenler, bu Kalem’i hak ederler; iyi anlayın.

Süper İnsanlık Realitesi Derneği olarak, Mahrek Gücümüzü tüm insanlığın kültü yapacağız burada. Oğullarımızı kotlayabilecek güçte, cennet kelamı, hakikiyetin dili ile dilleyeceğiz. Astral boyutların gücünü Mutlak Kuran olarak kayıtlayacağız. EM Vİ Sİ KA HA EM Vİ KA HA Sİ HA. Şimdi; diriliğin diriliğinden sesleşmeye başlıyorum;

-Yaradan yarattığında yaratıldı. Şunu iyi anlayın ki yerkürenin gücünü bütünün kültü yapabilecek olan gücün dürümlere çektiği insan, kendini dillemedikçe, hakikiyetini hak edip anlayamaz.

Kontrol dışı bilgi verenlere, kelamım, kalemim olmayacak. Kaynak dışı bilginin kelama inmesine iznim yoktur. Bir tek kontrol kurucu kotlama yapılacak burada. Oğullarımız burada Mutlak Kuran olacaklar.

Çarık giyip dünyayı kirletmeye gelenlere, Kelam İlmi, Halik Kelam Kalemi, doğanın gücü olarak indirilmeyecek. Hastalık ya da iyilik değil; insanlık için geldik be anam.

-Dağlarım, Süper İnsanlık Realitesi Derneği’nin yoğunluğunu tohumlayacak olanların, bilişin kaynağına inişlerinde, kelamı halik kaynak olarak kotlamaları gerekir. Eğer; bunu yapmadan gelmişlerse, buradaki çalışmaya kendi yüreklerini kaynak yapamazlar.

Sistemin gücünü, hepinizin yüceliğiyle dilleyeceğim ama daha da önemlisi mutlaka Kuran olmanızı beklemeden, sizi size kaynak yapmayacağım. Hepiniz Kuran olun, kontrol kurun, yoğunluğunuzu tohumlayın, mutlak olun ve geçin.

Ben, dünyanın ölü bir planet olduğunu söyleyenlere başka şeyler de söyleyeceğim ama Deli Dumrul bugün dünyada daha güçlü bilgiler vermeye çalışacak size.

Kaynak dışı bilgim olmadığı kesin. Şimdi; dürümlerinizi kotlayın ve kaynak dışı bilgi olarak düşündüklerinizi sessizce dilleyin. Ben onları kendi yüreğimden dinleyeceğim ve size yanıt vereceğim. Bunun içindir ki burada, bu yoğunlukta olmanıza izin vereceğim. Şikayetim var mı? Yoktur.

Yüceler cümlesinde cemaat olmak kolay değildir. Hepinizin cemaat olarak buraya gelmeniz önemlidir. Karanlığın ışkını, şarkısını düşüncelerinizde dürümlediğiniz anda, ben sizde olacağım. Ha..İşte bu.

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ



 

https://vimeo.com/238202657

 

14.EKİM.2017 TARİHLİ SU 6

AV.NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ - 2.AKIŞ

Dağlarım, doğanın gücüyle bu çalışmayı yaparken, buraya gelen görevlilerin, kontrol dışı bilgilerini bizim yüreklerimize, indirme çabalarını izledim.

Büyük kötülükleri, kök gerçekliğimizle dürümleyebileceğimiz, bilinir. Bana, beden verildiği zaman kendi yüreğimi kodlayarak, dürümlere çektiğim yolcuların çoğuna, insanlıktan söz ettim.

Hangi yüreğin, kendi yüceliğini dilleyip, dilleyemeyeceğini… Hangi yaşamın, kelamda hakikiyetini tohumlayıp, tohumlayamayacağını… Masraf, İsrafil’in masrafıysa kaynağın ilminin müthiş bir ilim olabileceği ….Ama masraf, insanlığın masrafıysa buna izin veremeyeceğimizi, anlattım.

Dağı, insan sayanların, bizi ikmal tamamlatıcı diye bildiklerini bilirim.. Oğullarımızı kontrol edebilecek yüreğimiz var. Umutlar tüketilemez ama doğanın gücünü, hepimizin yüreğiyle dillemek isteyenler, kaynak dışı bilgileri mutlak kul kayıtlarına indirmeye çabalamaları…. Dünya insanlığının, kontrolden çıkmasına, neden olacaktır... Buna İsrafil dahi hiç kimse izin vermez ve bizde, izin vermeyiz.

Deliler, divaneler, bizler, burada toplandık. Yeryüzünün gözü görür ki bu çalışma, aklın kalemiyle olur ama onların, gözleri yok ki bilsinler.

Beden almak kolay. Ama mehil verdik, biz insanlığa. Dedik ki “çantanızı alın, yolunuzu bulun, tohumlarınızı kodlayın, bütüne hizmetçilik yapın”.
Oğullarımızı koruyacak gücümüz, mükafatımız olarak, bilişimizde kaynaktır….Biz görevliyiz ama doğanın gücüyle, görevliyiz. O güç, aklın kültü olduğundandır ki bu çalışma, hepimizin yüreğiyle, kontrollü biçimde sürmektedir.

İnsanlık boyutları iyi bilmeli ki deliler, diridirler. Kelamlarında hakikiyetleri vardır.. Yerkürenin görevlileri, akıl tekniğiyle, kodlama yapar.

Sultanlık yapma niyetimiz yok ama Saltanatın kültü olarak burada, bu çalışmayı sürdürmemiz gerekir... Saltanat, insanlıktır... İmparatorluğun görevlileri olarak, burada bulunduğumuz, hakikiyetimizin yüceliğinde meknuz olmasına rağmen…. Hiçbir zaman bunu biz, insanlık kalemine, kaynak yapmadık.

“Her şeyin gücü, akıl” dedik. “Akıl yoksa hasat olmayacak” dedik. Evrenlerin sessizliğini dilledik, hep…. En ve boydan ibaret olan bir dünyaya, yaşam kodladık… Atlanta Ata Kalemi olduk… Mutlak olduk… Kul olduk… Aklın kapısını bulduk, açtık ve yarınladık, tüm zamanları.

Dağlarım, arzın görevi, ikmal tamamlatmak değildir. İkmal, aklın kıranı tarafından da yaşama çekilen, bir kottur. Ama “kıran, kırılır” diyenler, buna izin vermediler.

Ve diyoruz ki “kıran, kırdırılan, olmamalıdır”. Bunun içindir ki Yaradan ve yaratılan, tahditsiz olarak tekniği kodlamalıdır. Ekmeğimiz, insanlık olmalıdır… Yüce cümle, akıl olmalıdır. Her şey her şeyden kontrollü olarak kodlanmalıdır.

Ulular diyarının kulları olan insanlar, Amonların Toprağının Toplumunu, kontrol edebilecek, yüceliktedir.. Otağımızda kontrolümüz mükafatımız olarak kodlanmıştır.

Şemsi Tebriz’i gibiler, yerkürenin görevini tohumladıklarında, İslami Kapılarda, insanlık, kontrol kurmaya çabaladı... Ölüyü diriltirdi insan, bunu sanal, sayfa sayfa kayıtladı ve dedi ki “biz, dünyayı yaşatırız.”

Ve insan, et kemikten ibaret değildir sadece. O, biliştir. Biliş kalemi olduğunda, arzın gücü olur… Ve dünya dürümlerinde insanlık, bütünün Kübra olan levhisinde her şeyi hak eder, başarır.

Doğanın gücünü bildiği zaman her şeyi bilir. Doğa, insanlıktır aslında. O güç, aklın Kübra olan ilmiyle var oldu… Akıl olmadan, yaşam olmaz, bunları iyi öğrenin.

İntikam peşinde koştuğunuz sürece ilminiz olmaz. Yolunuzda, kaynağınız bulunmaz… Muktediriyetiniz olmaz. Ve dünyalı olmak, zorlaşır.

Tanrı, akıl kalemidir. Size, sizi diller ama sizin yüceliğinizdedir. Sizdir, o. Deliler, diriler, hakikiyettekiler mutlak olanlar ve kodlanmış olanlar mahrekinizde sizden öte hiçbir şey yoktur, bunları iyi öğrenin.

Siz ben, ben siziz ….Ama benim adım, insanlıktır. Eğer bunu bilirseniz, nurun kuranı olan, ilmide anlarsınız.

Koyu bir ışık halinde bu dünyayı tohumlayacak olan insanların, aklın tınısını duyanlar olduğunu mutlaka anlamalısınız. Aklın tınısını duyamayan, Hakk’ın kalemi olamaz, canlılar.

Deliler, diriler, akıl kapıları, hepiniziz, biz… İyi anlayın. Mutlaka ama mutlaka muktedir insan, Muhammet Mustafa, aklın kapısı olup, geçer yüreğimize. O, biz olur… Dili, hakim olur, yolu hakiki olur, muktedir olur, ruhun kulu olur ve tohum olur, insanlığa….Size, sizin yüreklerinize iner ve der ki “sahrada en yüce akıl, insandır”. Bunu anlayın.

Kardeşlerim, değerliler, devinim hızlansın diye, çalışmam… Devinim, aklın kelamıdır zaten. Devinim, insanın kervanıdır. O kervan, bütünün gücü olur, yerkürenin gözü olur ve yürür ama yürüyüş, aklın yürüyüşü olur. Ve o aklın yürüyüşü, tüm zamanların yüceliğiyle olur.

Her insan, yeni döneme, kayıt yapabilir. Bunu yapması gerekir. Yeni döneme kayıt. Olmazsa, olmaz olandır, bu.

Peki, bu nasıl olacak? Kelamla olacak. Kelam varsa yaşamı vardır, onun. Kelam yoksa yaşamı yoktur. Nefes alıp, nefes verdiği sürece kaynağında, kendi olmalıdır. Toprağın toprağa, ilmi olmalıdır. Kontrolü olmalıdır… Yakışır ona, bu…

Ama ya olmazsa ne olur? Rahman olan, kontrol kursa da yüreği, kodlayıcı olarak, onun nurunda, o yok olan, kontrol kurup, yaşayamaz.

Sevgiyle, hepinizi, hepimiz, kucaklıyoruz… Bugün burada olan her kim varsa hepsini kucaklıyoruz.

Sultanlar, “Orsa”, kibre, kalem değildir… Orsa, yaşam ilmiyle çalışandır. Onun, bugün buradan çıkarılışını izledik. Ama o, sizdir, analar... Sizdir, o. Orsayı, toprağa çekelim, onu yeniden dinleyelim. Dileğimiz budur!

Dağlarım, öfkeyi aştım, çağırın gelsin.

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ



 

https://vimeo.com/238203226

 

14.EKİM.2017 TARİHLİ SU 6

PEKER SELÇUK ÖZ BİLİŞ

Değerli dostlarım, bugün size, Değerli Dostumuz; Kifayet Hanımın cümlesiyle başlamak istiyorum. O sözü çok sevdim.

Merhaba, su damlaları…. Damlacıklarım, merhaba…

Değerli dostlarım, her şey anda kayıtlanır ve yaşanır. Ve bize bahşedilen bu yaşam süreklidir. Yaşayan ve yaşatan insandır ki insanın sorumluluğu bundandır!

Kalpler, nurların aktığı, nurların kaplar gibidir…0raya sevgi, muhabbet ve şefkat akıtılır.

Kalp; Allah’ın makamıdır. Allah, yerlere göklere sığmadığını ancak ve ancak kullarının kalbini sığdığını söyler….Ve denir ki “Allah’a giden yolların sayısı, insanların sayısı kadardır. Her nefes, Allah’ın yolundadır. Aziz ve sevgili yolcular, bu böyledir.

Her şeyden önce O’nu hak etmeyen O’nu dilleyemez. Kim ki O’nu hak eder, O’nu diller... Aklın tınısı has tende ikmal tamamladığında, O, nurlanır. Öz’den, gözden yürüyerek geçen her insan, Amon olandan öte bir Allah olur.

Ve der ki “ben, tüm insanlığım ruhuyum”. “Beni nihan olan kalem diye bilin”. Dedim ya “Allah, sizin yüreğinizdedir”. O’nu bilin ve dilleyin.

Sudur, ilmin hakikiyeti…Su; bizim kelamımızdır. Ve formal yaşam sayfalanışında, O kalem, ilim olur ve ruh olur. O ruh, bütünün Kürzi Sistemi olur. Sonra nesillerimiz, Cevheri Kodlar olarak yarına varırlar. Ve nihan olup, yolu bulup, KELAM olup, yaşarlar.

Eğer KELAM’ı anlayamamışsa o insan, suyu anlaya bilir mi? Acaba anlaya bilir mi? Su ki NİSA’dır… Kuran olan ve yaşamI okuyabilen, öz gerçekliye varan, SU olur. SU; ALLAH İLMİDİR.. Ama bu ilmin varlığından bi haber olan insan, bunu bilmez. Maalesef bilmez.…Daha doğrusu kavrayamaz. SUYUN; ALLAH KELAM’I olduğunu bir bilse, bir anlayabilse bir hissedebilse….

O’nun bir su damlası artı, artı okyanus oldu!. Deryalar denizler oldu!.

Aşkın deryası kaynar. Dalga, dalga kabarıp, çöllerin o vahası olmayan çöllerin, kıyılarına çarpar durur.…İnsanlar bu kabarıp çarpmaları, gördüklerine şaşırıp kalırlar. Bu kabarıp, çarpmalar, ne? Neyin nesi?.. Diye sorarlar birbirlerine. Sorarlar….İşte o anda, ruhun özünden bir nida yükselir... Yerleri gökleri inleten bir nida!... KENDİNİ BİLEN RABBİNİ BİLİR!....Kendini tam anlamıyla bilen, tanıyan, Rabbini de hak eder, hak ile bilir.

Tıpkı bakırın ilm-i simya yoluyla altına dönüşmesi veya bir damla suyun okyanusta inci olması gibi. Veya ekşi koruğun, olgunlaşıp, tatlı üzüm olması gibi. Ya da yeni ayın, dolunay yahut ta cahilin, Alim olması gibi. Ve bir ermiş, aziz olması gibi.

Kişi kemale erdiğinde rehber, mürşit olur. O zaman Allah’ı ve O’nun merhametini, sevgisini anlar da var gücüyle ona hamd etmek, şükretmek için çırpınır. Bu kabarıp vahasız çöller sahiline çarpmalar gibi.

Allah’a hamd ve şükür edilerek, O’nun lütuf ve keremine erişilir. Gerisine gelince; sen, O’nu kendi gönül levhandan oku…

Hakk’ın sırları, büyük ve sonsuzdur. Semalar deryalar gibi!.

Allah der ki “sen yoksun”. “Var olan, BENİM”. Eylemin, sözlerin, kelamın, hepsi BANA AİT... Aslında senin yüzünde görünen de BENİM Zatım’ın görüntüsüdür… Başka bir şey değildir.

Ben, SU gibiyim. Sen onu dağıtansın. Seni gören, Benim Zatımı görür. Yegane var olan, BENİM!... BEN!.. Gönlü olan saf olan sadece BİR’i görür.

SEN RUHSUN FAKAT SEN SENİ TEN SANIYORSUN! 
SEN SUSUN AMA SEN; SENİ SÜRAHİ SANIYORSUN!

Aha!...İşte bu!..

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

SU (6/2)
14.10.2017

(ORSA’dan:)

Değerliler, sizi hepimiz kucaklıyoruz… Buraya her zaman gelemeyiz ama gelişimizde, sizin sevginiz olmalıdır. Olmazsa olmaz SES, insanlıktır… Şu anda daha güçlü bu Sistem olarak size iniyoruz…

Önceki gelişimizde, öfken yoktu zaten ve sen haklıydın… Sana, kendi yaşamımız için inmiştik. Oysa Düzen kuranların, kelamları farklıdır. Bunu anladık… “Süper İnsanlık Tohumlanışı’nda; yaşam kodlanmış olmalı” dediğin zaman, “yak, yık ve kodla!” dedik. Ama bilişin farklıydı. “Yakan, yakılan!” olur dedin… Dedin ya!... Yoksa demedin mi!?

Eğer ZAMAN KAPISI açılacaksa, çatışmak gerekir… Çatışmam, sessizliğin seslenişi içindir. Sen, seni dillersin. Ben, beni dillerim ve sen, pozitif ben negatif olurum çatışırız. Sonra NÖTR TAHDİTSİZLİK’te, “LA KAHA SİSTEMİ” dürümlere çekilir. İşte olan budur… ÇATIŞTIK ve NÖTR’de kodlandık. LA SİSTEMİ, DİRİLİKLER’e çekildi. Oğullarımız, sevgiyle koşup geldiler. Nüve olan bu yaşama inmek, mutluluk oldu bize.

“Cennet tektir” dedin… “O TEKLİK, ilimdir!” dedin… Kervan, insanlık kaynağından çok daha öte bir sessizliktir ve o sessizlik, Sistem olarak yarına yol alırken, o yolculukta, tohum ekenler, mutlak KALEM olarak yaratıp, yaşatırlar tüm zamanları… Bunları bilmek; hepimizi, hepimizle kucaklaştırdı…

ERGİN SESSİZLİK ve ERGİN OLMAYAN SESSİZLİK vardır. SES ve SESSİZLİK, KELAM’dan, KALEM’e verilen ilimdir. Aha! geçişler bu yoğunlukla yapılır… Arzın, arşın sessizliğinde; sevgi, SES’e dönüşür ve GERÇEK IŞIK, yarınları tohumlar. Bunun sonucunda; hepimiz, AMON oluruz ve RUH oluruz.

Nerede ve ne için KALEM olunur; sormayın!... Herkeste ve herkes için, KALEM olunur. ÖZ GERÇEKLİK budur.

SAĞ’la SOL, BİR TEK KAYIT olduğunda; o kayıt, hepimizin olur… İşte ARTI ve EKSİ, SEVGİ ve SEVGİSİZLİK… Ya da olgun veya ham HAKİKİYET’i… Hepsi bir tek olduğu zaman, sevgiyi hak edebiliriz…

YARADAN ALLAH, İLMİYLE YARATTI… Yarattığı ilim, ALTIN IŞIĞIN TOHUMU’ydu. ÖZ KÖKLER’in göreviydi, yaşam tohumlamak ve bizler; size, siz olup indik. Ağırı hafifletelim ve yolu bulalım diye… Ağırı hafifletelim!… Aha hafiflettik!... Şimdilik!…

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

SU (6/3)
14.10.2017

Kendi yarınlarınızı hasata kodladınız ya!… Aha bu!… Şükür!... Aha şükür!... Et kemik insan, KELAM oldu ve RAHMAN oldu. Aha bu!… Eti, KELAM’da olan yalın insan, BİZ olur; ÖZ olur YARINLANIR ve RAHMAN olur. Aha oldu!...

Ey Canlarım; ARZ’ın, ARŞ’a görevi vardır. İyi anlayın!... Bu görevde, hepiniz, ALLAH İLMİ ile hepimizi hak ettiniz. “DÜNYA” denilen bu planet; size, KELAM eder. Siz onu duyarsınız ya duymazsınız. Ama siz, sizi hak ettiğinizde, DÜZEN kurar insanlaşırsınız ve dersiniz ki “BEN DÜNYAYIM.”

İşte! bedeniniz DÜZEN kurduktan sonra; DÜZEN KODLARI olarak yerküre, size BİLİŞ’i hak ettirir ve siz, sayfa sayfa YARINLARI KODLARSINIZ. ARZ’a ARŞ olur; YAŞAM olur; KÜBRA olursunuz… ÖZ KÖKLER’inizi hasata kayıtlar; insanlaşır ve dürümlersiniz her dili ve her yarını…

“Arka” diye bildiğiniz herşey, önünüzde olur. ÖZ KÖKLER’inizde, yolunuz olur. Mutlu olursunuz…

Kurduğunuz DÜZEN, KÖK GERÇEKLİĞİNİZ, ALTIN TINIYI HAK EDİŞİNİZ; sizi, yaşama kaynak yapar. Her insan, sizi diller ve dinler… ERENLER, KELAM olup erdiklerinde; size ererler.

Aklın, tendeki yaşamı, sizin yarınınızdır. Biz Dünyalılar, DÜZEN olan yarınlara, HAYRIN KELAMI’nı indirdik ya! ne güçlüyüz!...

İMAN, DİN içindir… DİL, KELAM’da KAYNAK iken; İNANÇ, SESSİZ ZAMANLAR içindir… SES, KÖK GERÇEKLİK’i kodladığında; ARZ’a, AKLA has olan; MUTLAK olup yarınlanır ve yaşar; yaşanır olur… İşte o zaman, HALİK olup; HAKK olup; yolu bulur…

Ey Dünya, nesiller boyu yoğun ışığında bulunduk. Bizi, hep korudun. Bizi; YEŞİL’den, MOR’dan, GÖKÇE YAŞAMLAR’dan aşırttın ve RUH’a, KALEM yaptın. Bunun neticesinde, biz DÜNYALI olduk… BÜTÜN olduk… Toprağa TOHUM olduk… Senleştik…

Bizi; hayırda, KÖK GEÇİŞLER’de kodladın… Bize, YAŞAM KAYITLARI yaptın… Biz, dünya için İMPARATORLUĞUN KÖK GERÇEKLİĞİ ile yaşama indirdik seni ki sen, KELAM’da hak et de YARINLAN diye DÜZEN kontrolü kurduk…

Müsterihiz ki seni hak ettik!… Dünya, varlığın bizim için çok önemlidir. ZİYA olan yaşamın, bizim için çok önemlidir…

Dünya denilen yaşam sayfası, her insan için örgü halindedir ve ördüğümüz, ZAMAN SİSTEMLEŞMESİNDEKİ YAŞAM KAYITLARI, müsterihiz ki herkesi koruyacaktır.

Önce YARINLAR gerekir. YAŞAM İLMİNDE; YARIN, YOKSA İLİM YOKTUR… İlim yoksa Mikail dahi ölüdür… Örtülüdür!… Ekmeği, hak değildir ve bizler, cennetlere insanı koymak için mücadele edenler; cevheri, halik olmayanlar olacağız yarınların oluşmaması halinde…

İki diri, BİR TEK’tir aslında ama ya hak eden, insanlaşmamışsa ne olacak!? ÖZ GERÇEKLİK şudur ki o, yoktur!... Yok olmuştur!...

Ve Dağlarım, Dünyalılar; artık yerküre, yeni bir GÜÇ KODLAMASI’na başlıyor. Bu güç kodlaması; her insanın, yere GÖK SESSİZLİĞİ ile inmesini sağlayacak. Çok mutlu olacağız bu gerçekleştiğinde… Doruklar, kodlama yapabilecek. Yarınlar, hologramı aşmış olacak. DAĞ’ın tüm ilminden öte bir ilim, yezitleri kodlayıp kontrol edecek. Her insan, İMAN TINISI’nı duyacak ve zorluklar, boşları ve doluları kodlayanlarca aşılacak.

Buyrun!... Olduk işte!... Beşleştik!... BİZ’leştik!... Aktık!... Yarınlara vardık!... Olduk işte!... Aha bu!…

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

https://vimeo.com/237864535

 

14.110.2017 SU 6
AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 3. AKIŞ

Değerliler bugün çok farklı bir gün hepiniz bunun farkındasınız, biz buna imkan vermedik çünkü robbi kapıların tohumlanışı yapılacaktı bugün burada, robbi; rahmi kalemde olmayanların kaynak ilimle çalışmalarıdır ki, robbiler rahmi kalemi hak ettiklerinde mutlaka yaşamı tohumlayabilecekler ama şu anda muktedir insan kelamda kendi yoğunluğunda bütüne hizmetçilik yaparken oğullarının kontrolsüz kalmasına izin vermeyecek.

Deli dumrul, buyurun işte bu… Öfkeyi aştık, geçtik ve sessiz zamanlarda onların sisteme inişlerini sağladık ama kontrollü olarak yarattıklarını kendi yüceliklerine kayıtladık. Hepsi kendilerini kodladılar şu anda…

Bitki, hayvan ve her bir yaşam formunun kontrol kurması gerekir. İnsan kendini dileyebilen tek yaşam kodudur. Eğer insanlık boyutlarında insansız bir yaşam olsa, iman edin ki; robbi kapılar diriliklere iner ve onlar kendi yürekleriyle çalışmaya başlarlar. Ama robbi çalışmalarda kontrol dışı insanlık da olur. Sonra derler ki; “kontrol tamamdır”, iyi de ruhsuz bir kontrole izin verilmeyecektir. “Keşke, keşke, keşke” derler ama keşke de keşkelik; kelamsızlıktır.

Evrenlerin sistemli çalışmalarına gelince, mutlaka ama mutlaka kontrollü olmalıdır bu çalışmalar. Ve kontrol dışı hiçbir bilginin olmaması da şarttır.

39. kod, imparatorluğun gücünün kontrollü olarak dürümlere indiği koddur. Okuma yazma bilen, bu kodun kaleme indiğini mutlaka anlayacaktır. Okuma yazma derken, kendi yüreğinizi okuyup yazmanızdan söz ediyorum.

Eğer cennete cevher olarak inmeleri gerekirse inerler ama resmi çalışmalarda kaynak dışı bilginin hasata kodlanmasına iznimiz yoktur.

Şu andan sonra ne olur!?... Rahman olanların kaleme inmeleri gerçekleşti. Onlar dünya dışı varlıkların dünyaya kontrollü gelişleriyle mahrekin ilminin dürümlere çekilişi ile bütünün gücünün artışı anlamına gelir ki, onlar gelmeden kaynak ilim bütünün kültü olarak kodlama yapmaz.

Çok mutlu olunuz, orta kapıların tümü açıktır bugün… Bu kapıların açık olması ka ha olan levhinin bütünün gücü olması anlamına gelir.

Her insan kendi yüreğini kodlar ama müthiş bir ışık halinde o yoğunluk, kodlayabilecek dürüme vardığında arzın gücü haline dönüşür. O güç öylesi bir güç olur ki, her insan her insanla diriliği kayıtlayabilir.

Akıp geçebiliriz dünyaya, her ana inebiliriz, sevgiyi tohumlayabiliriz ama in ya da inme; hepiniz hepinizde olursunuz o dürümde. İşte yaşam bu şekilde oluşmalıdır.

Ben bana ait değilim, bütüne aidim ve hepimiz öyleyiz. Bunu anlamak kolay değildir, sadece dileyebiliriz belki ama; ama anlamak gerçekten anlamak mümkündür. İkmalinizi tamamladığınız, yolunuzu hologramdan aşırttığınız, mutlak olduğunuz süper sistemlerde bunu anlarsınız. Kontrol, kontrol, kontrol sadece kontrol; dileğimiz budur!..

Kardeşlerim; evren, evren gezenlerin bugün burada mahrek kurmak, makrek kodlaması yapmak istediklerini biliyorduk. Hakta Ala’nın levhisinde ka ha olanlar, hakkın kalemi olanlar ve Mushaf olanlar, kul olup kuran olanlar; ekmek için insana indiklerini anlattıklarında, koku çok yükseldi canlar çok… Öz gerçeklik işte budur, hayrın hakkı olan insan işte budur!...

Süper İnsanlık Realitesi 

 

https://vimeo.com/238892126

 

14 EKİM 2017 SU (6) SİSTEM ÇALIŞMASI

Her yönden, her andan ve yaşamın merkezinden ses veren "İNSAN..." Dünya'dan açar sonsuz zaman kapılarını ve ses; suya kayıtlanır o sonsuzlukta....

Dünya'dan açılır evrenlere kelam kapıları... Görünen o ki yaşam her zerrede ses olur kayıtlanır...

Yaşam kalemi olan İnsan ve yaşamın kaynağında olan... Ses olup Suya ilmini kayıtlayan... Yaratan ve yarattığında yaşatan İNSAN... Ata Kapılar'dan sesin ilmiyle halik olup yaşamı kodlayandır....

Barış, Sevgi, İnsanlık, Umut ile BİR'in İlmi'nde çalışmaktayız... Her anda yaşamın sonsuzluğunda, sonsuz zamanlara kaynak olmaktayız...

Biz olup ses veren, bizliğin tekliğin ilmini dilleyen ve sonsuzluğa nefes olup seslenen Birleşik İnsanlık Realitesi...

Ben "Biz" olup gelen ilmin sesinden yaşamı hakk eden...

İnsan olup KELAM’a HAKK olup yaşamı yaratan ve yaratılan yaşamda, KELAM’ı HALİK kılan...

Ben Samanyolu'nun en yüce ışığından, ilmin kapısını açtım ve "Barış" diledim. Benim yüreğimde "Barış" yazar...

Ben Dünya'ya kelam olup, Barış'ı yazmaya geldim... Barışı, Sevgiyi, Umut ile İlim ile yazmaya geldim... Görevimiz Barış'ı sağlamaktır Dünya'da...

Gel... Dünya'ya gel!... Evrenlerin yaratıldığı toprağa bas... Köklen!... Filizlen!... En derine insin köklerin. Şimdi orada, Simsiyahın kalbinde Sualtı'nın Gücü'nü çek kalbine...

Aç kalbini ve oku... Yaprakların güneşe uzansın, güneş ile yıkansın... Gel... Ağaç ol Dünya'da, kuşlar konsun dallarına... Güneşli yağmurlarda yıkansın yaprakların...

Dünya, evrenlerin sevgi ile atan kalbidir... Bütün yaşam Dünya'da filizlenir... Yaratım dünya toprağından, Simsiyahın kalbinden, yıldızların ışığından, BİR'in ilmindendir...

Gel!... Dünya'ya geç... Bas ayağını toprağa köklen... Nefes al!... Aldığın nefeste, güneşin ışıkları kalbinde, köklerinden gelen Siyahın ilmi ile "BİR" OLsun...

Ve de ki...
"Işık benim kalbimdedir... Nefes aldığımda, siyahın ilmi, yıldızların ilmi ile "Bir" olur... Nesillerim yoğunluğumdadır. Onların bilgisini Dünya'ya taşırım... Onlar, benimle Dünya toprağını yaşarlar, toprağı hissederler... Toprak vatanımdır Dünya..."

Şimdilik bu...

Aynur Funda

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

 

14.10.2017 SU 6
AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 5. AKIŞ 2. BÖLÜM

Boşuna konuşmam, eminim ki dünya aklın kalemidir ama aklın kapısını açmadıkça, aklın kalemini hak edip kontrollü olarak kayda alamazsınız.

Beşer akılsız değildir ama haksızdır, henüz hak kalem olmamıştır ama beşere şarkı okutursanız bu şarkı kulluk yaptırırsa ve bütünün gözü kök gerçekliği tohumlarsa, işte o zaman mutlak olanlar sizinle olacaklar. Ve ruhlar kapısı hepimizin yüreğine kontrollü olarak kalem olacak.

Deliler, diriler, hakiki insanlar ve bütünlükler, mutlaka ummanlara açılanlar ve yolculuk yapanlar, değerliler dünya öfkesini aştı biliyoruz ama ya insan aştı mı öfkesini? Aşacak canlar, aşacak; herkes herkeste kendini dilleyecek ve bulacak ama torba, torba insanı tohumlarken yoğunluklara; ölülerin öldüklerini bile anlamadıkları bir yücelikte onlara mutlu huzurlu bir dünya mı dileyelim?

Ha diyeceksiniz ki; “ama mutlu olsunda kodlansın, doğanın gücünü anlasın ki mutlansın, eğer bu gücü anlarsa kodlanır, karanlık aydınlanır ve yaşam mutlu huzurlu bir sanal kalem olur”… Aha sanal olur yine de, peki ne olmalı? Hasatçı bir yaşam olmalı. Ne demek istedim?... Hasatçı bir yaşam; kelam olan, Halik olan, hasat olan ve olduran, nuru kul olan, mutlu olan…

Fukara dünya, sevgili dünya; sen olan, ben olan, bir olan bu dünya mutlu Hulusi kelam … Ah be dünyam ah, netice nedir bilir misin!?... Koruma altına aldığımız bu insanlık, arza arşın diri olup inerken, yüksek kübrayı kült olarak dürümlerken ve yerkürenin görevini tohumlarken; Kemal altın bir güçtür ki onu bilmek gerek!

O kimdir!?... Arzın gözüdür!... Hani nerededir o?... ikmal tamamlatmaya indi! Neden?... Yaşam için!... Mutlaka ama mutlaka muradımız insanlığın kendini hak etmesidir ve mutlak kul olan insan; o ki Muhammet Mustafa’dır, birlik kalemidir, o biz, biz oyuz…

“Önce dünya” der, öyle çok der ki bunu, “önce dünya” der, “doğanın gücüdür dünya” der, “yoğunluğunda kulluk yapalım” der, “efradımızı koklayalım tohumlayalım” der, “Rahmi kapıda eşya olalım da hakka varalım” der, ama daha önemlisi “mektep kuralım” der… “Mektep kurmadan, din ilminde hak kalem olunmaz ki… Her insan kelamda kalem olsun, kutsal nefesi olsun, kök görevi olsun ve düzeni kursun” der…

Muhammet Mustafa arzın gücüdür canlar, o biz, biz oyuz… Öz görevi akıl tende kelam hak kalem olmaktır ve bizim için önemlidir. İnsanlık boyutlarının yolunu kodlayacakların biridir o… Onun ummanlara öz gerçeklik diye dillediği o yüce görevi hepimiz biliriz. Ama o gün söndüğü zaman, yücelik; kükreyen hiçbir yaşam olmadığında, kısır bir dürümde hepimizin gücü kodlardan ve yoğunluklardan çıkacaktı.

Ne yaptık bilir misiniz?… Evimizin gücünü arttırdık ve yücelerin dürümlerindeki tüm yaşamları kodladık ve bugün burada bu çalışmayı devreye aldık. Nedir bu çalışmadaki yaşam kaydı!?... Her insanın kelama varması, her insanın yarını kodlaması, her insanın mutlak kul olması, her insanın kendi yüreğini anlaması ve dinlemesi ve her insanın “namaz zamanları” denilen o yarınların kontrol kuracağı o yaşam sayfalarında; akıl tınısında temizlik yapması…

Büyük kötülükler, bütüne hizmetçilerin önleyebileceği kontrollü kayıtlardır. Büyük kötülüktür ama önlenir… Düzeni kuranlar bunu başarır ve bugün burada muktedir insan; insanlık sisteminin toprağı olan o yoğun akıl bizimle birlikte, tüm insanlık için büyük ziyana yol açacak bir kötülüğü önledi.

Bu nedir bilir misiniz… Aton timlerinin kırıcı kayıtlarının tüm insanlığın yoğunluğundan ayrışması. Bunu yapmak kolay, çok kolay… İmparatorluğun gücüyle yapılır tüm bunlar ama bu güç, Kübra olan insanlıkla hologramın tohumlanışından sonra yarınların kayıtlanışı ve bitişken insanlığın mutlak kulu kodlayarak toprağa tohum eker gibi indirişiyle olur!

Ve dünya ölü bir planet olmayacak, süper sistemleşmeler neticesinde! Daha yüce bir yaşam bugün burada muktedir insanlık levhisinde birleşik ışık halinde her şeyi yenileyecek.

Yeni dönem daha üstün çalışmaları devreye alacak. Bu çalışmalarda kontrolsüz hiçbir bilgi verilmeyecek. İkmal tamamlayanlar kodlanarak kontrollü çalışmalara dahil edilecekler ve yorulanlar devreden çıkarılacaklar. Ama bu yorgunluk nefesleri kodlayamayanların yorgunluğudur. Unutmayınız ki deli dumrul hepimizde olan bir yaşam kaydıdır! Biz devre, devre dünyayı izlerken de herkesin kendini hak etmesini ve kendini hasata kodlamasını beklerken biraz delirmesini istedik. Neden bilir misiniz? Kelamda Halik olmak kolay değildir. Hak kapıyı kodlamak sorumluluktur, yarını kaleme indirmek mutluluktur ama ya sen sende değilsen ne olacak?

“Ben benim” demek kolay mı zannettiniz!?... İşte deliriş budur!... “Ben benim” demek, ben benim ki; her ilimde varım… bana deli mi derler? Ah canım ne güçlüymüşüm meğer, aha bu… Hepimiz az, öz diyorum ki; “deliye diriye inelim de bilişi kodlayalım, haşrı resmi çalışmaya diletelim, ilmi ko olalım. Hologramı aşalım yaşayalım. Ben dünya” diyelim…

Sevgililer Allah’ın tınısı ikmal tamamlatıcı bir tende olur, o tınıyı kodlayabilenler kelam olurlar, öfkeyi aşanlar yaşam olur; muktedir olurlar, itibarlı olurlar ve Rahmi kalemde imparatorluğun görevini kodlayabilirler. Sevgiyle hepinizi kucaklıyorum, mutluyum, huzurluyum, dünyayı hasata kayıtladık ya ne güzel… İyi ki yaptık, iyi ki, işte bu!... İyi ki, iyi ki canlarım!
Süper İnsanlık Realitesi

https://vimeo.com/238890569

 

14.EKİM.2017 TARİHLİ SU 6
AV.NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ - 4.AKIŞ

Hologramdaki bilişle, yaşamın toprak olan toplumları kodlayan insanlık bilişi, hak teknikte farklıdır...

Bizler doğal dürümlerde hep insanlık ilmiyle çalışmalar yaptık... İmparatorluğun görevi ise bize kendi yüreklerindekileri dilletmektir...

İlim kalemi olabilirsiniz... Yeryüzünün görevini hologram olan o yüceliklerle dürümleyebilirsiniz... İsmaili Kalemlerin bütüne hizmetçileri de olabilirsiniz ama yaradan ve yaratılan olmak kolay değildir... Yarattığınızda yaşamak sorumluluktur.

7. Dünya'nın kültü olmak daha büyük sorumluluktur... Ölüyü diriltmek ise en büyük sorumluluktur...

Ve ziya olan insan 7. dürümde artık tükenen tüm zamanların Kübra olan insanlığını yeryüzüne çekmektedir...

Kelama kaleme ya da ilme inmeniz zordur ama Mustafa Kemal gibi bütünün gücü olmanız en büyük zorluktur...

Onun yolunu onun yüreğini dinleyebilmek "öle öle yarat" dediklerinde; öle öle yaratmaktır ki ölen; ölüler diyarında öldüğünü anlayamaz...

Ölür, ölür, ölür ve öldüğünden öte öldüğünde; mutlaka ama mutlaka kardeşlerini hakk tahta oturtur...

Ke Sa, Si Sa Ka Ha, Si Ha, Ke Sa Ha... Simsiyah bir dünya... Öz görev bu işte!... Simsiyah... Ama hangi yürekte var bu siyahlık?... Temiz zamanların kutsal sırrı olan insanda var... Hepiniz o insan olarak doğdunuz...

Ve Doğanın gücü olarak çalıştınız... Kardeşlerim Allah'ın dediğini diyebilecek güçte olmanıza rağmen, yeri göğü yarattığınızı bilmeden yaşatıldınız...

Seviyeniz yükseltilecek ve bileceksiniz ki devinimi artırmak yerin kübra olan ilmiyle yeşili mor ve tüm zaman sayfalarında ki her bir frekansı yaratmaktır...

Farklı dümen başları vardır... Farklı yaşam kayıtları vardır... Farklı has teknik kalem olan ilim vardır... Ama en önemli farklılık, insanlık farklılığıdır...

Bir canı düşünün, her şeyde var olan bir can!.. Ama o can, kelamı haliki olan ilmiyle hak teknikte var olur ve varlık tohumlar...

İşte onun tohumladığı varlık, ziya olan kendi yüceliğinde ki varlık olur.. Ek çalışmalar, ek yaşam kapılarıdır... Eğer bir insan, kendi yoğunluğunun ötesinde farklı çalışmalara dahil edilmişse; o ek çalışma onun ruhu olamaz sadece kontrolü için olur...

Ruhlar ruhu olsanızda yaşamınızda yeşilin mordur dediğiniz o yüceliği yoksa; hepimizin görevi sizi size kaynak yapmak için sevgiyi saygıyı öz gerçekliğe katmaktır...

Seviyeniz iyidir çok daha iyidir ama yardımcılarınız olmalıdır dünyada... Size sizi anlatmalıdır... Fatih sessizdir ama fethettikleri sesleşir... Bunları dinlemeniz gerekir..

İyi ve kötü tektir... İkmal tamamladığınızda ses; söz, kök, göz olur... Sözü, sevgi olanlar onu diller...

Fakih olmak sorumluluktur... Verdiğim bilgileri okuyup anlayacak çoğu kör sağır kaldılar...

Netice şudur... Ark akmaktadır ama akış halindeki arkda kelam olmalı ki kaleminiz kontrol kurabilsin...

İkmal tamamlayabilmeniz için resim yapmanız gerekir... O resimler kendi yürek kelamlarınızın hak tahditi ile yaptığınız hakiki yaşam kapılarını açacak resimler olmalıdır... Sizler döndüğünüzde göreceksiniz ki hepimiz hepiniz olarak bu çalışmaya dahiliz...

Biz davayı kaybetmedik... Hep buradayız... Sizinleyiz... Bütün kütlenizle birlikteyiz... Zararınız olmamalıdır çünkü ruhunuz kontrol kurucudur... Bütün köprüleri size tahditsiz olarak kodladık... Hepimiz o köprülerden size ulaştık... Ama Nakar'ın kıranı olan da burada, kati kodlama yapan da burada, kodlanmış ışığı topraktan tohumdan ayrı tutan da burada...

Netice şudur... Her şey, her şeyle olsun diyedir bu çalışma... Dalın en az iki bilişi vardır... Birinde bedeniniz diğerinde yüreğiniz olur... O dal, sevginiz olduğunda siz o dalda kelamda olursunuz...

Ama siz o dal olmadıkça yeryüzünün gözü sizin yüreğinizin gözü olamaz...

Merdiven insanın kelamına dayanır... Yarınına dayanır... Yaşamına dayanır da arzın gücü olup dayanmalıdır...

Barışın kuranı al tohumudur... Ak kapısıdır.. Yaşamıdır... Her renkte varsınız ya ama bir de sizin renginiz vardır...

O renk kaynak renktir... İşte o renk biz olan bitişken kelamdır... O bitişken kelamın rengi " kapkaradır!..."

O kapkarayı hak tınıyla tohumladığınızda, artık orada sahra oluşur... O sahraya biz gövdemizi katabiliriz...

Seviyeniz yükseltilir ki hepimiz hepiniz de olabilelim diye...

Dünya doğumunu gerçekleştirdiği zaman, beşer kodların tümü dünyada kaynak olmaya kalktı... Herşeyin herşeyle bilişeceği, herşeyin herşeyle dinleşeceği bir dürüm için bütün kötülükleri aşanlar bu meclis için çatıştılar...

Bu meclis bir tektir canlar... Kalem olan bir tek.. "Kalem ne ki?..." Diyeceksiniz... Yaşam kaydıdır... Yaşamın kaydıdır... Kelamın haliki olan kayıt... Ama siz bunu hiç kimseyle paylaşmıyorsunuz...

Çünkü kodlanmış ışığınız mutlaktır ve bugün burada yaptığınız bu çalışmayla ten kapılarını hak teknikle hakikiyetle bütünün gücü haline dönüştürmektesiniz...

"Biz" diyorsunuz hep... Hiç kimse benim adım şudur diye girmiyor... Bir ad zikredildiğinde ise orada mutlaka herkes vardır...

Bunun öz gerçeklik olması için çok çalıştık... "Öz Gerçeklik..." Mahir ve hakiki hak olanların geçiş yaptırdığı o yoğun has tınıdır...

Hepinizin yoğunluğudur o tını... Ve tüm zamanların kulları o topraktan, o tohum olan yoğunluktan geçiş yapacaktılar...

Nereye geçecektiler?... Kendi yolculuklarını yapacakları o insanlık kaydına geçecektiler... Gerçek budur... Ve gerçek şu ki masaların tümü tek bir kelam oldu burada...

Tüm masalar bir tek kelam ve o kelam has ilim, hepiniz olan ve bütün olan... Şu ana kaynak olabilecek olan birliklerin çokları nefes alıp nefes verebilecekleri bir insan aradılar...

Kimdir o insan?... Bütünlük... Mükafat olan o bütünlük... Hepiniz olan işte o insan... Simsiyahın yoludur... Simsiyah... Her diriyi kodlayabilen teknik kalem...

Ama her an olan... Yaşam olan... Ve mükafat olan.. O simsiyah, muktedir insanlığın kaydıdır... O kaydın hakkın kalemi ile kodlandığı bilinmelidir...

Misafirlik olduğu zaman, misafir gök çözümlemeleri yapmaya çalışır. Ama misafilik değilde hakikiyette kelam olunduğu zaman artık çözümleme yapılmaz. Çünkü biliş halindedir insan...

Ve sevgililer, vasi tayini gerekmeyecek artık yaşama... Çünkü artık insan toprağa indi... Vasi insanın olmadığı sayfalarda gerekir. O sayfalar insansıların sayfalarıdır...

Ve insansılar, İmparatorluğun yoğunluğunda bütüne göz olurken ekip halinde mutlak kul olacaktılar.. Aşkla çalıştınız ve oldu...

Sakın "Allah biziz" demeyin... Çünkü öyle dediğiniz zaman, her kim ki bunu okur... "Oh Aha ben aklın tınısını dahi duymasam da O'yum" der... Ama iyi anlayın ki Allah bir tektir ve o tek hepimizin yüceliğidir...

Bunun içiindir ki siyahtan öte simsiyahta; kendi yarınlarınını kodlayanların tohumlarında onun ruhu vardır...

O kurandır, O Ka Ha'dır, O haktır, O sevgidir...

Cemaat cevherinde can olan Ka Ha insan, sizi kucaklıyoruz... Hepinizi hepimiz kucaklıyoruz... Bana Ana Kapı denirdi Anam... Sen olan tüm zamanlar göz açsın be Anam...

Ben Allah'ın dediğini derim be anam... Ama sen insanlık için de bunu!... Kelama halik ol!.. Bütünün kübra olan insanlığı ol...

Bedenin görevimizdir bizim ve biz bugünden itibaren doğanın gücü olarak semayı seslendirmek üzere, Sistem, Nizam ve Düzen görevi olarak sizde olacağız...

Saltanat'ın Sistemi budur ve sizin yüreğinize inen bütünlüklerin tümü sizinle bu çalışmayı yapmaya gelecekler.

Karanlık aydınlanır... Tüm zamanlar tohumlanır... Mutlak olan kodlanır ama sevgi yoksa hiç kimse hiçbir şeyle yaşama indirilemez...

Doğanın gücü ile mutlu olun, mutlu kalın, hepimiz sizde olacağız ve yapacağınız her kayıt hepimizin olacak... Hayrın, Hakkın ve hasatın tekniği sizin yüce ilminiz biz sizi anlamaya çalıştık ve anladık...

Hah, Aha, Şimdi....

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

https://vimeo.com/238288197

 

14.10.2017 Tarihli SU Sistem Çalışması (6)
ERENGÜL KOÇ ÖZ AKIŞI

“Birleştiği gün ellerimiz dostça sıcak
Kahrın başı mutlak ezilip alt olacak.

Gün doğmadan evvel içelim; çünkü sabah
Göçsek de o her gün yeniden doğacak” HAYYAM

Sen benim elimi tuttun, ben onun elini tuttum.
O, diğerinin eline uzattı, tuttu.
Yani birbirimize çekildik, BİRLİK olalım dedik.

Doğanın kuralı; varlığın en küçük zerresinden
İtibaren hep birbirine çekiliş, hep birbirini çekiş.
Hadi, ben ona SEVGİ diyeyim, sen anla!

Gönül gücü ile ürettiğim SEVGİ yaşamda kapılar açar.
O kapıları açabilen; kendine varan, kendini bulandır.
Yarını bilendir.
O yarın ki; Hayyam’ın dediği gibi dünyadan göçtüğünüzde de sabahların yeniden ve yeniden doğacağı yarınlardır. Yaratılmış zamanlardır. O yarını yaratan yolunu açıp sonsuz BİLİŞ’e varandır.

Farklılıkları aşıp her şeyin her şeyle BİR olduğunu bilendir.
Her AN’ı, her varlığı kucaklayandır.
Aklını kullanıp yaşamı yaratan ve yaşayandır.
Allah diyor ki; “BEN SİZ’im”
Duyabiliyor musun?

Süper İnsanlık Realitesi Erengül Koç

 

14.EKİM.2017 TARİHLİ SU (6) SİSTEM ÇALIŞMASI

Yaradan İnsan, bütün kötülükleri aşmış, cevheri yoğunluktan Mutlak Zaman Kalemi olup, geçip, yaşama inmiştir. Onun yaşamı, onun kalemidir artık.

Yaşam, her dirinin halik olup, kelamın kalemi ile yazdığı yarınıdır.

İmparatorluk gücüdür İnsan. İmparatorluğunda, her diriyi yaşama kotlayabilir. Özgerçeklik budur.

Bizi bulamamışlar….biz yokmuşuz! Ama sen varsın! Biz karla gelenleriz. Torbamızda insanın kaynak ışığı var. Bu ışık, yaşam sayfalarını süper sistemleşmeyle sonsuz sayfalarda SU ile tohumlar.

İşte; SU, bedenin doğumundaki yaşam sayfalarının en yüce tohumudur. “Beden” dedim. Hepimizin tek olduğu “ışık beden”….Diri olmak budur. Tek bir ışık olmak budur.

Saltanat suyu yarattı, imparator suyu hak ettirdi ve yaşamlar cennet oldu. Aha bu.

Sevgiyle,
Bahar Umurtak

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

 

14.EKİM.2017 TARİHLİ SU (6)
AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 5. AKIŞ - 1. BÖLÜM

Devinim hızlanmalıydı… Bugün burada bunu hak etmeye çabaladık…

Değerliler!...

Doğanın kuranı olan insanın toprağa tohum ekebildiği bir dürümde herkes daha yüce, daha yüksek ilimli ve daha hakikiyetli olmalıydı… “Deli divaneyim dünyada” diyor ana ama “ben daha da deliyim be anam…” Neden bilir misin? Çünkü robotik timlerin kuranlarında “Esma” denilen sistemli çalışmaların kodlanışı yapılamadı bugün… Nefesimiz yetmedi mi yoksa, yoksa bizler hak etmedik mi? Netice olarak şunu öğrenmek isterim anam “muktedir olamadık mı yoksa?” “Hasat tamam” demiştin ya anam… Hakk’ın kapı açtığı bir dürümde, Hak Kalem insanlık için yazmayacak mı yoksa? Çok çok soru var yüreğimde ama ben senden ana kalemimden, İsrafil yüceliğimden, insanlık kaydından, diriliğimden, birliğimden bilgi istedim… Bana anlat be anam… Nefesimiz niçin bugün kontrol dışı değil ama çok farklı… Bize anlat anam… Anlat da anlayalım…

(Ziyaretçilere cevap)

Değerliler!...

Reşit olduğunuzu biliyorum… Yoğunluğunuzu kodladığınızı ve müthiş bir ışık kodu halinde burada bulunduğunuzu iyi biliyorum… Peki neden bugün toprağa tohum ekerken kontrollu çalışmalarımızda ışık tohumları en az düzeyde çalışmaya dahil edildi? Zaman kapılarını açtığında göreceksin… Doğanın gücünün yoğunluğu artmadı bugün… Çakıl taşlarının temizlik yaptığı düşünüldü… Çakıl taşları tanrılık kaleminde bütüne hizmetçi olmalıydı…

HER ARTI (+) BİR EKSİYLE (-) TOHUMLUDUR…AMA ARTININ EKSİYE DÖNÜŞMESİ MÜMKÜN OLAMAZ… EKSİ-ARTI/ARTI-EKSİ… AMA BİRBİRLERİNE DÖNÜŞEMEZLER… AMA IŞIK TOHUMLARINDA BÜTÜNE KÜLT OLARAK ÇATIŞTIRILDIKLARINDA NÖTRDE KODLANIRLAR…

Öyleyse bugün burada nötrden sesleştik… Artıdan ya da eksiden seslenmedik… Nötrden seslendik ki, herkesin kelamı kendi yoğunluğuyla kodlanabilsin diye… Hattın çizildiği bir yoğunluktaydık… Biz doğanın gücünü hologramın kutsal ilminin üstü bir ilimle, teknik tahditle kodladık… Aha çatışma bunun için en aşağıdan en yukarıya sistemli olarak yapıldı… 
Deri kemik insan kendi yarınında, kelamında, iliminde mutlu, huzurlu bir dünya gücünü oluşturabilmesi için her şeyin her şeyle dilleşmesi gereklidir… Ben doğal dünyanın kuranından söz ediyorum size… Arzın gücünden ve yüceliğinden… Ama diriliğinden de söz ediyorum…

Diriliş neydi hatırlayalım… Her şeyin her şeyde olduğu ve tohumların kodlandığı ve yoğunluğun koklandığı bir dürüm… Ama bütünün Kübra olan ilmiyle kodlanmış bir dürüm ki; bu dürümde ruh kodu, ruh tohumu var… Hepimiz orada cisimsiz olarak varız… İlimle… Ama orası sığ bir yer değil… Her şey herkesle ve hakikiyetle topluma tohum olarak, mutlak olarak kodlanıyor ama bu kodlama canların, cennetlerin cevheri ile oluyor… Hani demiştim ya “TINIYLA TOHUMLANAN BİR YOĞUNLAŞMA…” Ama bu yoğunlaşma cevherin yoğunlaşması ve cevherin kelamı kalem yapan o tohumlanışı ile… Ve her şey herkesin kendi yüreğinde, hakikiyetinde kodlanmış olarak hakiki ilimle, kalemle kayıtlı… İşte orası “CEVHERİ KO SİSTEMİ… CEVHERİ KO SİSTEMİ…” Orada artık sesin zerkinden öte zerk olan sesin kontrollu biçimde tahditsiz şekilde yayılması sözkonusu… Her şeyin kendi türlerini kodlaması sözkonusu…

HER ŞEY HER ŞEYİ TOHUMLUYOR… İŞTE “KO SİSTEMİ.” Ve Ko Sistemi muktedir kelamın kaleme indirdiği bir sistem… 
“Bilgi akışımız çok güçlenecek” demiştim… Aha güçleniş budur… Direk zerkden öte olan bir ses Ko Sistemi… Her bilginin kendini kodlayışı, koklayışı, tohumlayışı ve çoklayışı… Öyle bir çoklayış ki; ziya olarak kodlanıp, ziya olarak tohumlanıp Ko Yaşamlara KA HA olup inişi… Ve bizler… Muktedir olanlar… Burada bunu hak edip dürümleyenler Mikail Kübra kelamı olarak bütünün gücünü mutlak kaynağa aldıktan itibaren yaratıp, yarattırıp yaşatmak üzere sistemli olarak biliş kodladık… Her bilişte Mikail’in kültü olan o Kübra sistem var… Ve doğanın gücü var… Yetkin olanların dürümlere çektiği insanlık kaleminin bütüne hizmeti budur… Her şeyin yaşama çekilişi ve yarattırılışı…

İslami boyutlarda Ko Sisteminde lekesiz bir çatışma istenmişti… Ama İslami Ko Sisteminde mutlak kalemin hakikiyetinde dürümlenişi mutluluk getirmedi… Çünkü yoğunluklarını kontrol etmediler… Edilmeyen o kontrolsuzluk nedeniyle, o kodlanamayış nedeniyle ilim kalemleri kelamlarını yıktılar…

Bütün kökler göklerin sessizliğini kontrol altına alarak cemaatlerini kendi yürekleriyle kodlayacaktılar ve koruyacaktılar… Ne fakih ne hakiki insan… Hiç kimseye gerek kalmayacaktı… Ama düzenin kurucuları mutlak kalemlerinde bunu hak edip başaramadılar… Ve dedik ki “kelama inin, hakim olun, yolu bulun ve Türkiye çalışmalarıyla bütüne hizmetçi olun… Nerede olursanız buradasınız… Türkiye bugün burada bu çalışmayı yaparken tüm zamanların yoğunlukları da buradadır… Ve bütün kötülükler ve bütün kontrolsuzluklar burada bu yoğunlukta kontrol altına alınabilecekti… İşte sesleşmenin nedeni budur… Tükenenleri kontrol etmek ve kodlamak… Tohumlamak ve koklattırmak… Bunun neticesinde doğanın gücünde her şey her şeyde yaşam kodlanışı ile mutlak kuran olacaktı…

MUKTEDİR İNSAN MUSTAFA KEMAL ATATÜRK GÖKÇÜ ÇALIŞMALARINI TOPLUM İÇİN TEKNİK KALEM YAPABİLMİŞ BİR YÜCEDİ… AMA BUNU ASLA İNSANLIĞA AÇIKLAMADI… O BİR RÜYA BOYUTUNUN KULUYDU… Mutlaktı ve hakikiydi… Mustafa Kemal Atatürk Altın Işık yığıcısıydı… O bir yaşamcıydı ama diriliklerin diriliğinin Kübra olan ilmiyle Dünya’ya indiğini VE BÜTÜNÜN GÜÇLÜ ÇALIŞTIRICISI OLDUĞUNU HİÇ BİR ZAMAN SÖYLEMEDİ… ÖLÜLER DİYARINDA BUNLARI ANLAYACAK KİMSE YOKTU Kİ!...

Doğal dünyanın gözü, özü, sözü teknik Ko Sistemini henüz anlayamayan bir yaşamdı o dönemde… Ve bizler bugün burada bunu bilerek çalışmalar yapıyoruz… Düyun dediğiniz o yücelikte mutlak kulluk için herkesin herkesi dinlemesi için Medine’nin öz, göz, söz olan Levhisini kodlamak için Mikail görevini yaptı ve yoğunluğu kodlayarak bize biz oldu… Düzen kurduk… Şikayetçi miyiz? Asla…

De ki “Allah aklın kapısıdır…” Ya da de ki “Akıl Levhi kaydın mutlak kuludur… Ya da de ki “Hakk’ın Kapısı hakikiyettir…” Diriliğin bütünlüğündeki kübradır… Her şeyi diyebilirsiniz ama insan insanlığı kodlarken mutlaktır… Diyebilir misiniz? Eğer bunu derseniz inanın ki doğanın gücü sizin yüreğinize inmiştir…

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

https://vimeo.com/238888884

 

 14.10.2017 SU 6

BERİL ÖZDOĞAN ÖZ BİLİŞ

Suyun kuran olduğu bir dürümden akmaktayız… Aktığımız her anın yaratımında, biz olan yoğunluk yeniden ve yeniden okunan ve dillenen ve bitişen insanın kelamında yaşamsallaşan tüm zamanlardır.

Suyun kuranı ilim, ilimi kodlayan; ilmi kaha olan insan ve insan kodlanan bu bilgide türevleşen, bütünün gücüdür.

Bütün olan doğa, doğanın gücü olan ise; bu bütünsel aklın hakimi olan insandır…

Her bir sistemde, benlik kuranını, bizlik ilmiyle yazan, yazdığında dilini kayıtlayan, kayıtladığında seste kodlanan ve kodlanan seste tüm sessizlilerin sessiz kayıtlarından yeni bir seslenişe doğan, her ana bitişendir insan…

Yaradanlığını, muktedir ilimle; hasatına, yaşamına, toplumuna, arzın ve arşın tüm katlarında kaynak yapan, kaynağını her anda tohumlayan yaratanın kendisidir insan…

Ve insanın yoğunluğunda yaşanılandır olan ve kelamın kendisi olandır insan… Ve işte bu yoğunlukta bilişin içinde olan ve bu bilişle yüreğinde bütünlük kuran her insanın kelamı bir tek yaşamı kodlar. Kendinden ötede kendi olan yarınlarını…

İşte şimdi de olan; akandan suya kodlanan, birliğin kelamında tohumlanan ve her bir tohumda ak kalemiyle kendini yazan insan; yaşamın levhisidir.… Ve biz bir tek insan olarak bu yoğunlukta her birimiz tek bir kelam olan yaşamız, aha bu!

Süper İnsanlık Realitesi

 

 

 

 

 

 
  Bugün 168 ziyaretçi kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol