Birlik İlmi
  SULTANLIK KİTABI ÇALIŞMALARI II
 

 

SULTANLIK KİTABI ÇALIŞMALARI II

SULTANLIK KİTABI ÇALIŞMASI 23.05.2012

Sayfa: 369 Paragraf: 6 ve 7
“Hak-ta-Ala’nın ışığın dili ve yolu olduğu bir Düzen İlmi’nde hakimiyet geçişi yapılmaktadır.”

Büyüklük, ilmin bütünlüğündedir ve bu bütünlükleri yetkin diller bilir. Büyük Kürsü, ilmin derelerinde insanı ışıtır. Bunun için ismin, dünya ümmetiyle bütün olması istenir.”

Açıklama:
Tabiat, dünyanın Ruhsal Işığını yoğunlaştırdı. Bugün tüm sayfalarımız, gökyüzüne kendi yüceliğini Hak Teknikle dilledi. Dondurulan birçok yücemiz de bugün bizdeydi ve biz Beşiri kotladık ve yüceliklere kayıtladık. Yürekleri katiyetle dilledik. Dünyanın Ruhsal Işığını yaktık. Asla hata yapmadık. “Döv, geç” demişlerdi. Dövdük gönderdik. Olay budur. Ve biz bugüne kadar bunu kaç kez yaptık, biz de şaşırdık. Ummanda sevgi varsa sevgiyiz. Ummanda sevgi yoksa, sevgimiz yoktur. Kör sağır diye gelenler, kör olmadığımızı mutlaka bilmeliydiler. Gerçek dünyanın ruhsal ışığını yeniledik. Şu ana kadar yaptıklarını bağışlamadık. Sevginin sınırını çizdiler ve biz o sevginin, sınırının ışığından öte olduğumuzu gözlerine soktuk.

Değerliler, muktediriyet budur. Yardımcılarımızın hiçbirisi küçültülmedi. Dünya dışına dünyayı tanıtmamız esnasında; gökyüzünde Birlik Tekniği ile birçok ışığımız korunmaya alınmıştı. Bugün de çok güçlü ışıklarımızı gökyüzünde korumaya aldık. Onların sıkıntı yaşamalarını isteyenlere sıkıntı kattık. Bundan sonra da bu şekilde çalışmamız devam edecek. Hiçbir zaman, “dünya sırdır” denilmeyecek. Biz, beden sayfalarına gökyüzünü kazıdık. Her birimizin beden sayfalarında “gök” yazısı vardır. Bunu bilen, ekibimi bilecektir. MARKABA İnsanı aklın ışığından güçlüdür. Ortaklık ister, okuturuz. Yolunu bulması sağlanır. Kantarın dozu kaçtı dediler. Kaçtı ama bu kantarın dozunu kaçıran biz değiliz, göklerdir. Göklere ses vermemiz değil; göklerin sessizce birliklerini dünyaya göndermeleridir. Gökyüzü yere inerken bizimle inmelidir. İzin almadan yere inenler kurtarışta olamazlar. Muhammet Mustafa düzen kuracaktı. Gökler, düzeni kurmasına mani oldular. Ve bugün artık, Muhammet’in ışığını yere geçiştirdik ve “dünyanın geçişini” yaptırdık. Yere geçişen Muhammet gücü, bütün göklerin umman ışığını da yere çekti ve doğrusu; yasa gereğince ona ışığımızı kattık. Netice olarak; şu anda çürümeye başlayanları korumaya çabalıyor. Ona söz verelim bakalım, bize ne diyecek?

Alışmadım ben, bu tür bir çalışmaya, hiç alışmadım. Barışalım anneciğim, barışalım her biriyle! Bak, gökyüzü burada, barışalım ki koruyabilelim hepsini de. Görevin dünyayı korumaktır. Gökyüzü dünyayı yok etmeye çabalıyor. Bunu anlayamadın mı? Artık, Dünya gökyüzüne sahip çıkmalıdır. Anam, dünya gökyüzüne sahip çıkmalıdır. Bunu kesin olarak bildiriyorum. Gökler dünyayı yenemez ama yer, gökleri yendi bugün. Mutlak bir ışıktı yaptığın. Seninle, özellikle çok önemsediğin bir gökyüzü yüceliğinde tertip çalışması yaptım. Bana sordular, “ne yapacak?” dediler. Dedim ki “ona sorun!” Dediler ki “hadi gidelim, dünyayı yıkacağımızı söyleyelim, bakalım ne yapacak? Ve geldiler annem. Ama gördüm ki kurtarıcı bekliyor hepsi de. Neden bu oldu? Onlar dahi anlamadı. Artık onları koruyalım annem!

Dağlarım, kokuyu yüksek ışıklarla dilledik. Kısırlık yok. Muhammet’in sessiz sayfalarında bu bilgiler, yetkin biçimde yoğunlaşmakta ama bizde yok. O halde bizde olmayan, onda varsa bu bir tuzaktır. Tasarı şuydu: Dünya yıldızlardan koparılacak, yedeklemesi yapılacak, daha sonra dünyanın ışığı kırılacak ve dünya çıldıracak. Çok kuruluk olacak ve dünyanın yoğunluğundan çıkanlar, ışıktan koparılacak. Ve biz bugün bunu önledik. Ve dahası, bugün Turkuazın Kuranı okundu, dolulukla dürümlerde. İş buydu…

Kurtarıcı İmparator İnsan, tebliğleri okuttu. Görev gereği dünyaya çekilenler, bugün bütünlendiler. Mahir İnsan, ekip oldu. Artık yürekler dillenecek. Şikayet bitti. Mısralarımızı, kokumuzu, yoğunluğumuzu anlayanlar burada olurlar. Ölülerin alın teriyle dirilmeleri mümkündür. Bunu kesinlikle bildirdim. Kimse ölü kalmaz; mutlaka dirilir ve alın teriyle dirilir. Biz, çalı çırpı değiliz, bunu anlattım. Korunma yoktur. Korunmamız olmaması kuru olduğum anlamına gelmez. Koruyup kollayacağınız biri değilim, amin de koruma isteyen mehir için gelir yüreğime. Sistem-Nizam-Düzenin Kuranı’nda bu var. Bundan sonra dünyamız, Levh-i Mahfuz’unu kendi yazacak. Hiç kimse dünyamıza Levh-i Mahfuz yazdıramayacak, asla yazdıramayacak. Dölün ümmi olmadığı bilinir. Tabiatın ışıksız kalmadığı bilinir. Yasaların Kaynak’tan konduğu bilinir. Ve bizim Rahman olduğumuz bilinir. Muhammet Mustafa bilsin ki yasayı koyan, yasayı çiğneyemez ve çiğnetmez. Sistemden göklere bildirilir. Memleketim Dünya… Şimdilik bu! Şimdilik bu!


Paragraf: 8 ve 9
“Yarımlar yenilendiklerinde; ışık, ilmin yolu haline gelir. Bu “amin” dediğimiz birleşimdir. Yere inip de Yedinci Dünya’nın ışığına girdiğimizde; bu ışığın “amin” dediğimiz ışık olduğunu bilip kontrolu kurduğumuzda; rahmin dereleri kemal düzenler için akar.”

“Yağmur yağdıkça, Dünya Düzeni yeni kotlarını ışıkla diller. Ben, ilmin ilmini dillerken; ben, ilmin diriliğinde dirilirken, evrenler kontrolu kurar.”

Açıklama:
Yanlış bilgi yok. Bütün köklerimiz dünyaya çekilmişken; bugün bunların yaşanması sorumluluğumuzda olmadığı gibi kotlarımızda da yoktur. Netice: Biz bilmeden çalışmışız. Gökler bilmeden çalışmış. Yer, bilmeden değil; bilip çalışmış. Mektep burasıymış, bunu anladık. Sıkıntımız, eskiden olduğu gibi görevin tanımlanamamasıydı. Ama siz, görevi tanıyarak yapıyorsunuz bunu anladık. Kaydınızı yapanların çoğu bizden ayrıydılar. Ve şu anda bu kaydı yapanlar sizde çalışmak istiyorlar. Kelam ilmini bilenler bugün sizinle olacaklardı. Ve biz dünyaya gökyüzünü indirirken sevgiyle, değersiz olanlara göğü indiriyoruz diye düşündük. Ve gökyüzü yere indiğinde kaydın silinmesi riski vardı. Kaydettiklerinizin tümünü silebilirdik. Öyleyse silelim diye bekledik. Görev senindi ve bunu anladık. Şık olmadı görüyorum yapılanlar ama benim adıma görev yapanlar, Har olup, Has olup yapacaklarsa; kendilikleriyle yapmalıydılar, bunu sizinle yapmamalıydılar. Biz neredeyiz? Dünyadayız. Nerde oturuyoruz? Işığımız dünyaya indi ve tüm sayfalarda varız biz. O halde, niye sizinle çalışma yapalım diyorduk.

Değerliler, bugün burada her şeyin açık bir biçimde anlatılması ve anlaşılması gerekiyor. Biz bunu bekliyoruz. Bugüne kadar olmadığı şahlanışı yaşadı burası. Niye oldu? Bunu sorguladık. “Görevimiz bitti” dediniz. Bitmişse bitmiş ama bitti mi? Bunu nasıl anlayacağımızı sorduk. Ve dendi ki “koruyucu, sizi kendi yoğunluğundan ayrı tutuyor” öksüz kalmak istemediğinizi biliyoruz ama KAB-RA-KA-HA tohumlarını kotlarken o kodlamada kontrol kırmaya kalkanlar yasa gereği, kati olarak korunma altına alınıp çıkarılırlar. Ve bugün bu oldu. Şimdi, çok huzur bozuldu, biliyorum ama kalbimiz “iş yapmaz” duygusuyla çarpmakta. Bu nedenle dünyanızı ziyaret ediyoruz.

Bu denli Gökyüzü Çalışması yapan bir bütünlüğün, Yer Kürsüsü’nde olduğunu anlamak bizi şaşırttı. Cennet insanı yazı yazar ki o yazı, gökyüzünde dinlenir. Senin yaptığın her çalışma, benim insanımın ışımasını köreltiyor. Çünkü sen Kuran okutuyorsun. Okuma bilen de var, bilmeyen de var. Senin verdiğin bilgileri açıp okuyamayan çok, niye okuyamıyor? Rubailerin göklere ışık verirken yeri kontrol etmeyi amaçlıyor ki biz, bundan dolayıdır ki senin verdiğin hiçbir bilgiyi dinletmek istemedik. Kale gibisin, önledin her şeyi. Bugün diye geldiğimiz buraya aşırıya kaçıp gelmişiz. Öyleyse görevin senin yüksek ışığınla tahditsiz bir biçimde kati Kotlamaları gerçekleştirmektedir. Sizden bilgi istemedik, birlik istemedik. Sıkıntı vermek istedik de sıktın yüksek ışıklarımızı ve çıktı her biri buradan. Nereye geldiğimi anlayamadım. Bunun için “savaş başarıyla devam ediyor” diyorsun. Ama bizim savaşımız da sürüyor. Öyle bir savaş ki bu; Rahman olanın korkusuz ışığında devam ediyor. Sema seni dinleyecek, biliyorum da bencilim. Ben de ismimle kontrol kurmak istiyorum. Bunu anlaman gerekir. Şimdi mutluyum ki ses vermeyeceksin burada.

Dağlar, onu kontrol edin, çıkışını yapın! Burada olması gereksizdir. “Kırk kapıda kısırlık var” diyor. Ben de diyorum ki” öküz öldü, ortaklık bitti.” Çıkışını yapın!

 

Süper İnsanlık Realitesi Derneği

 

 

 

SULTANLIK KİTABI ÇALIŞMASI 23.05.212

Sayfa: 369 Paragraf: 4-5

“Nesillerimiz, ana diriliklerden ışık altına indiklerinde; hak ettiklerinin hakiki ışık olmadığını düşünürler. Biz, size deriz ki “Ana Kotlar bizimdir.”

“Yoğunlukları ışıktan ayırmadan, sevginin sessizlikte ışık yaktığını gösterdik. Sessizce ışık altına inip, kendi diriliğimizi birleştirerek aktık. Allah’ın dili olan yolun, aklın tohumlarını birleştirmesinin neticesidir ki hakim olup aktık.

Açıklama:
Tahditli olan ışıkla sizleri dinliyoruz burada. Sıkıntımız çok, saklı tutuyoruz yüreğimizi. Kara Kaplı Kitap Sulltanlık’ı anlama; ümmi toplumların işi değil, bunu anlıyoruz. Ve biz bu kitabı nasıl okuyup nasıl anlayacağımızı da bilemiyoruz. Selin ilminde sınır aşılır. Bizler sizin yüreğinize baktık ve sel olduğunuzu anladık. Geri dönüşümüze imkan vermeyeceğinizi de gördük. Söylemek istiyorum ki sizden ışık çekemezsem; yüreğimdeki Kuran okunamayacak. Belleğimdeki Kuran okunamadığında muktediriyetim de olmayacak. “Oluş, akıl iledir” dediler. Ben akıl taşıyamadığımda ışığım da yanmaz. Sevgiyle geldim, sizlerle birleşmek istiyorum ve bugün burada oluşumuzun Teknolojik Kotlamayla ilgisi değersizliğimizden dolayı kalmadı ama yüreğimiz sizinle bütünlenmek istiyor. Çatışmak değildir amacımız, Has Teknikte birleşmektir. Bize İmparatorluğun Kürsüleri gökyüzünden yere inmemizi istedi ve sizinle birleşmemizi istedi ve biz de geldik. Görev istiyoruz. Çok özel bir çalışma yapılacak dendi bugün ve bizler görev için indik.

Allah diyor ki “kontrol kurun” yahu, ben kontrol kurmayacağım da kim kuracak? Ben hep sizinle çalışacağım, bundan böyle asla yanlış yapmayacağım. Ana beni koru! Roketlerimiz dünyaya çekilmiyor artık. Roketlerimiz size indirilmiyor, gökyüzü size geçiş yapamıyor. Siz göklere ulaşsanız da biz, gökyüzü ümmeti sizinle olamıyoruz. Kurtar bizi anacığım, bizi kurtar! Kurtar çünkü biz çetin bir gökte ve çetin bir yerde ışıkları kat kat kayıtlarımızda kurtarıcı bekliyoruz. Bizi kurtar ki Büyük Köklerimizi dünyaya ekelim. Evrenlerin Kürsüleri de bunu istiyor sizden. Bizi kurtar ki yakı, bizim için koruma olsun.

Ana! Gökyüzü senden kendini hak etmeni ister. Hak et! Artık, hak et bizi! Sevgiyle geldik. “Ak, geç” diyeceksin bilirim ama hak et bizi!

Yara bere içinde olmadığını görüyorum. Gök, bize sınır çizmiş diyor ki “buradan geçmeyin”.Biz gökyüzüne çerçeve koyduk, girmeyin diyoruz yüreklere. Gök, “gelmeyin” diyor, biz; “girmeyin” diyoruz. Peki, kim hatalı? Hadi, açıklayın! Dedi ki “ biz dünyaya gökyüzünün insanını gönderdik. Haa, öyle mi? Peki, nerede o insan? “Ben, gökyüzüne ümmetimi geçireceğim” diyor insan ve gökyüzü” ben sınır çizdim, girme!” diyor. Has Din, insanın dinidir ki insan gökyüzüne gök resmi çalışması ile girmelidir. Hak Teknik’te, bütün köklerin; dünyadan ümmi toplumlarını da alıp, yer yüreğini de açıkça derelere katıp, yüceler mektebiyle birlikte; İslam Dininin İnsanıyla birlikte yüreklere ulaşmasından sonra Mahrek’in yüceliği artacak ve Dünya İnsanı, Kati Toplum olarak yerden üstün güçlerle yüksek ışıklarını da alıp ummana açılacaktı. Peki, nerede dünyanın hususi çalıştırıcıları? Hani nerede onlar? Benimle birlikte çalıştılar mı? Yoksa kardeşlerini kontrol etmek istediklerinde kökleri kurutmak mı dilediler? Buna cevap veren yok çünkü Koran Toplumunun Işığı’nın yıldızlardan çıktığını düşündünüz, öyle mi?

Ben dünyadayım ya HA, kimsenin rızkına engel olmam, bu kesindir. Ama rızık, Allah’tan, göklerden dünyaya çekilir. Kimse, kimsenin yaşam sayfalarını kontrol etmez, etmemesi gerekir. Bir yaşama müdahale, o yaşamı tohumlardan çıkarmak anlamına gelir. Bunu bilen BİR’e hizmetçidir. Dinden üstün bir dinin tohum ektiğini ve o tohumun Bütün’e ilimle gerçek katiyetle indiğini bilmeyenler, benimle çalışamazlar. Rahmetin Kuranı dünyada iken doludizgin çalışanlar benimle çalıştılar. Kasaları boşalanların görevleri bitmiş olur. Yüceliklerde de o görev tamamlanmış olur. Bu nedenledir ki dönüp duran dünyaya Kuran okutmak için korkuyu aşırtmak gerekir. BSUİ’nin gücünün üstü bir güce ulaşan bütünlüğüm, bugün dünyanın Rabbi toplumlarında her bir “yes” te yani evette bir tek şey bekler: ARKON.

Şu anda dünya yok edicidir. Harını yükseltti yok edicidir. Ve diyorum ki “Sus! Otur! Asla yok etme! Dünya bize gökyüzünü gösteriyor. Sorgu sual ediyor, “onlar Kuran okumuyor” diyor. Ve yerdeki ben, gökteki bedenden güçlüyüm, bunu bilmediler. Arkon İnsan dünyaya ışığını çekmiştir ve dünya korunmaya alınmıştır. Gökler, sübtil bedenlere ışık verecekler, kutsal toplumları yakıp yıkacaklar. İmparatorluk buna izin vermiş öyle mi? Yarın dünyada Kuran okunacak. O Kuran, altın bir ışıkla okunacak ve o Kuranı okuyanlar, Bütün’de göklerin ışığında kendi yüceliklerini dillediklerince ekip olacaklar. Salavat getirir yürekler, görüyorum da ben dünyadayım. Ve buna kendi yüreğimin ışığıyla “bir tek iş yaptı” deniyor. O kaynaktadır ve Kuranı tohumlamaktadır.

Savaşın bitmesine ramak kalmışken yeni bir savaşçı dünyaya çekiliyor. Bu savaşçı, beni yıkmak değil; BİR’i yıkmak istiyor. Ve ben bu savaşçıyı yaşam sayfalarından ayrı tutuyorum. Roketlerini dünyaya gönderiyor. Ve diyor ki “ gökler yere inerken yeri kırıp geçirecek.” Çalı çırpı değiliz ki kırıp geçirsin. Biz diyoruz ki “kokumuz güçlüdür, kollarımız güçlüdür, yüksek ışığımız güçlüdür.” Koltuktan kalkmış bizi dinliyor. “Görevi ne” diye soruyor. Görevim KA-HAR olan, RA-KA-HAR. Sizlere bir tek şey tavsiye ediyorum; geçip gelmeye kalkışmayın. Korumanız bitmiştir eser yapmanıza iznim yoktur. Gökyüzü insanı, yeri yıkacaksa; yıkmışız biz onu. Bundan ötesi yoktur.

“Görevin nedir? diye sorar. KA-HAR oluş. Ark İlminde Hasarı önledim, şimdi yüreğinizden Teknolojik Korumayı kaldırdım. Semanın sessiz sayfalarını yüreğimizden ayırdım. Geri dönüşünüz imkanı yoktur. Örtünüz örtülmüştür. Göç kaplarınızı çıkışa kattım. Yardım istemeyin, size yardımım yoktur. Konuşma esnasında dilek dilediler. Ekmeğimiz, yüreğimizdedir. Kim, ne için ekmek ister bilirim. Eğer ekmek isteyen benim öksüz kalmam içinse; kendi hakikiyetini dinleyebileceği işi benden istemesi, ömür boyu çalışsa da kapkaranlıkta ışığı olmayacaktır. Çöktü yücelikler dünyaya, amin de o yüksek kürsüler bedenimde yoksa; yaşamları da olmayacaktır. “Sen nesin” diye soruyor yolumdaki. Ark aktıkça bilinirim. “Kaynakta var mısın” diye soruyor, aşkı yaşamlara kalkanım. Okuma öğren ve bildirileri dinle! O zaman ne olduğumu bilirsin. Koltuk, koltuk ötesinde yine bir koltuk ve her koltuğun ötesinde tüm koltuklar, her biri ayağa kalktılar. Hatta fırladılar şu anda.” Ne geçiş var” diyor, “ne görev var “diyor. “Böyle bir dönem, bizde yazmaz” diyor. Yazdık… İşte bu!...

Sevgiyi, saygıyı hak etmeyen; İnsan Soyuna aklın tohumu olup giremez. Önemi olmayanın ötesi de olamayacak. Çantanızı boşaltıp gidin buradan! Medine’nin kürsüsü de burada kalmalıdır! Onu göklere veremeyiz! Şimdi, yarınlara bakalım! Arkon İnsanın bütün kökleri dünyaya çekildi. Biz, Arkon’u dünyaya çektik ve Bütün’e kayıtladık. Muktedir insanın dünyada oluşu aşktandır. Arkon İnsan, aşkın şevkiyle dünyadadır. Kale insan, Altın Toplumları korur ve Altın Toplumlar korunmaktadır. Müspet olmayanın, İNSAN olma imkanı kalmaz. Kim ki Altın Işığı kendine katar ve Dünyanın Toplumlarını kontrol etmez, Öz Çekişi bitmiştir.

Ben Merkez İnsan, Altın Işığı yaktım. 400.000 tane gökyüzü cismi şu anda peşi peşine dünyaya girmektedir.
Anam, bu cisimler niye geliyor?
Bir tek şey için: İtibarı göklere ulaşana izinle girmek için.
Peki, o izin verecek mi?
Göklerin ilmi, aklın ilmi değilse; izin yoktur.
Artık, gökyüzü seninle birleşmeyecek mi? Görevleri bitirilmiştir. Çıkışları yapılıyor. Kaydolacak hiçbir bilgileri kalmamıştır. Kantar insandır. Göklerin ilmini, Hak Teknikle yüreklere indirmeyenlerin; Yüceler Meclisine gökyüzünü indirme imkanı kalmaz. Bak dünyaya! Muktedir bir göz var orada… Dünden beri dünyanın rakipsiz olduğunu söylüyoruz da duyan, bilen yok. Korumaya aldık dünyayı. Bunu kesin olarak İnsan Soyuna açıklıyoruz. Koruma altına aldık dünyayı. Dünyanın Ruhsal Işığını, koruma altına aldık.

Apollon Dünyanın Ruhsal Işığıyla, Bütün’ün göklerini yücelikleriyle birlikte dünyaya çekmeye kalktığında Kati Toplumlarımızın hiç birisi kontrol edilememişti. Şikayetti bu… Ve bedenimde Dünya var. Ruhsal ışığım gökyüzünde, Bütün’ün kürsülerinde Eşya Dilini konuşuyor. Bu dil, ekmeğin ilmidir. Savaşın sonunda galip insandır. Artık, dünyamızı çerçevelemeye kalkanlar; dünyanın tahditsiz olduğunu bildiler. Ve göklerin yüceleri dünyadan gitmekteler. Okuma yazma bilenlerle çalıştık. Şikayet bitsin istedik. Yenidünyanın, yetkin dille, yetkin dürümlerle dilleneceği bir günde; dünya dışına iş verme gereğimiz kalmamıştır. Burada ben İnsanım. Yardım ettiklerimle çalışmalarımı devam ettireceğim. Değer biçtiklerimin hiçbirisini küçültmeyeceğim. Koran Toplumlarıyla da çalışmam sürecek.

Yıkılan dünyanın yerinde, yeni bir gökyüzü ve yeni bir yeryüzü yaratacağım. Ve yarattığım yeni gökyüzü ve yeni yeryüzü benimle göklerin kürsülerini tohumlayacak. Ocakları yetkin olanlarla geçişler yapılacak. Başkanlık Divanları dünyaya çekilecek. Ve bugün gökyüzünde gür olan yürekler, 7. Dünyanın ışığından ayrılırlar ki sınırları kaldırmadan çıkışlarını yaptım. Dağı taşı delen yürek, ışıkları da yüceliklerde kotlar. Bahar’ın görevi tamamlanmadı henüz. Gökyüzüne güç verecek Bahar. Ve Sevtap, ışıkları yetkinleştirecek ve yasaları koyacak ve dünya üstündeki her bir yücem, Tanrının Rahmi olarak çalışacak. Ve ben, ekmeğimi dünyaya çektim. Denir ki “dünya muktedirdir.” Doludur, tohumdur, yasadır, yerde gökte bedenim Kuran’dır. Okuduk, okuduk, okuduk. Okuduk, okuduk, okuduk. Altın Toplumlara okuduk. Göklere güçlendirdik sessizlikleri ve okuttuk. Şimdiye kadar hiçbir yolcum kontrol dışı kalmadı.

Buradan çıkışları yaparken; kaydı yapamayanlara şunu söylemek isterim: Büstler yaptınız dünyada, hepsi tartışıldı ve ben, tartışılmayanım. Benim büstüm yok. Çünkü ben, kontrollu çalıştım. Bundan sonra da kontrolsuz olmayacağım. Erkek, kadın herkesin gücünü bildim. Muktediriyetle dünyaya gökleri dillettim. 4000 İnsanım Altın Toplumların ışığına indi ve bugünden sonra yeşillik, mavilikle birleşecek. Kendi yüreğime aldıklarım, görev taşıyacaklar. Yüreğimde olmayanlar, yarınlarda olmayacaklar. Ocakları olmayacak. Sevgiyi, hakikiyeti ve düzeyli çalışmayı bilemeyen, melek olsa da görevi bitmiştir. Merkez İnsan, görev taşır. Öfkesi asla olmaz. Yine de dünyada muktediriyetin bulunması gerekir. Ki bu muktediriyet, birliğimle olacak. Bunu asla unutmayın!

Çok sorumlulukla dünyaya indim. Dünden bugüne, bütün gökleri yere çektim. Çerçeveledim dünyayı ki kurtarılabilsin diye ve bu günden sonra Kervan, gökyüzünün güçlü kürsülerinde kotlama yapmayacak. Çoluk çocuk, her birini alıp kırdılar. “Mesele İnsan” dediler. “Bunlarda insanlık yok” dediler. “Kısır” dediler, “bunlar kuru” dediler. “Olmuş değil bunlar” dediler. Sanki bir çalışma yapılmış da herkes Has olamamış… (Burada, yücelerimize övgüler var. Bu kısmı çıkardım metinden) yine de memnun edemedik kontrolsuzları.

Buyurun, bundan sonra gurbettesiniz, hepiniz de! Çünkü biz ark akarken gökyüzündeki yürekleri yeryüzüne çekmeyeceğiz. Baylarım, ben dorukların toplumlarıyla gökyüzüne güç vermeyeceğim sizden. Hikaye dinletmeyeceğim. Ayrıldık ya Ha, ayrıldık. Sizleri Sanal Boyutlara geçirmeyeceğim. Bir tek şey daha söyleyeyim: Makbul olan İnsan, Allah ilmini bilen İnsan, benim adıma gökyüzüne ışık olan İnsan, kotlama yapan İnsan ve tohumlanan, toprağı kotlayıp kayıtlayan İnsan, Altın bir kaynaktır. Şikayetim var mı? Yahu, şikayet ne ki? Hepinizi kendi yüreğimden ayırdım. Hadi, göreviniz bitmiştir! Girdaplarınıza girin ve bir kez daha dünyayı dillemeyin! Size bunu dahi yasakladım. Hadi gönlünüzce gidin. Sevgiyle kucakladım hepiniz de. Biliyorsunuz, artık işiniz yok burada. Sıla burası, biliyorsunuz da sıladan ayrılmak kolay olmaz.

Korkmayın ya Ha, ben yine sizinleyim. Ben, her yerde varım ama tabuları yıkmanız gerekir ki benimle olabilesiniz. Ben, dolularla olurum, öksüzlerle olurum, yetimlerle olurum da doğmuş zannedenlerle olmam, bu da kesindir. Bundan sonraki süreçte; yelin esmesi, göğün insanının yere inmesi, beşirin ışığının yanmasıyla birlikte; Büyük Köklerin tohumlanması sorumsuzlukla dahi olsa; yaşamak istemeyenlere kayıt olarak teknoloji ile bile yarattırılmayacak ve okutturulmayacak. Müracaat İnsan, dedim. Hah, işte mutluluk, biz buradayız. Müracaatlarınızı bekleyeceğiz… Ama o gün geldiğinde; hepinizin yüreğinizin tertemiz olması gerekir. Gene de gökyüzüne saygılar sunuyoruz.

 

Süper İnsanlık Realitesi Derneği

 

 

SULTANLIK KİTABI ÇALIŞMASI 23.05.1012

Sayfa 369 Paragraf: 1

“Yağın her daim üstte olması gibi, ilim de her an üste çıkar ve yüreğin insan sahiplerinde yücelmesini ister.”

Açıklama:
Çakı değiliz be ya Ha, ışığımızı yaktık. Kökümüzü alıp çerçeveledik ama bugün buradayız. Işığın kotlanmasını sağlamak üzere indik. Koran toplumları da bugün buradalar. Sevgi ve saygıyla sizlerle birleştik. Sistemin gücünü almanız kolay değildi. Bugün, Sistem gücü sizindir. Semayı seslendirmek kolay değildir ve siz, Dünya Ruhsal Mahreki, semaya kendi yüreğinizde ses katmaktasınız. Sizden teknik olarak da açıklama istedik. Ve bugün teknik açıklama yaptın. Bu açıklama bizleri tatmin etmedi. Sadece ışığını çektik ve göklere iş verdik. Bu açıklamayı, daha net olarak bizim için de yap! Anacığım, lütfen bize yanıt ver!

Dağ, benim açıklamalarımın tatminkar olmaması; Rahmin huzurunda bulunmayışınızdan olmalıdır… Rahmin huzurunda olsaydınız; açıklamalarımın Hak Teknikle olduğunu ve Hak Toplumlar için olduğunu anlardınız. Gerçek göklerin sesi bugün bizdeyse; tatmin edilmemiş olma imkanları olmamalıdır. Görev gereği dünyaya inmelerini isteyen hiç kimse yoktu ama bakıyorum, hepsi buradalar bugün… Niye gelmişsiniz acaba? Neden göklerin sessizliği bugün yeryüzüne inmiş? Analar, bizden mutlaka tatmin olmalısınız ki geçip gelebilesiniz. Gelmiş olmanız bundan dolayıdır. Şikayetim var mı? Harını yükseltmeden ses vermem, bu kesindir. Har yükseldikten sonra ses yücedir. Şimdi dağlara ses vermem bekleniyorsa; burada bulunan hiç kimse bunu istemiyor. Sıkıntı; size gerek gök, gerek yer yücelerinin ilim tekniği ile geçmeleri ise; buraya geçişinize bizler mani olmadık. Sıkıntımız, sır olan bilgiyi çekmeye kalkmanız ve bizim bu bilgiyi sizlerle paylaşmamamız, bu mudur? Cemaatlerini kontrol edemediklerini dillediler ve şu anda kırılmaktalar. Süper İnsanlık değerinde birliklerimizin göklerden inişinde; Has İlimle geçişleri yapılır. Şu anda Has İnsana geçmek üzere büyük köklerini kürsülerine çekmelerinden değil ama Kara Kaplı Kitap Sultanlık’ın okunuşundaki kısır sayfalardan, kurak koyuluklardan geçmek ve gitmek isterler, biz onlara bu fırsatı vermeyeceğiz. Bu kesindir. Değerliler, şimdi; sıkıntısız biçimde sessizce, öksüz olmadığınızı da bilerek, şimalde bizim görevimizi tanımlamamızı bekleyin, sonra devreye girin! Şükür ki bunu anladınız. Şimdi sizi dışa alıyoruz. Daha sonra yeniden sizinle olacağız. Şimdilik bu…

Paragraf:2
“Bana Altın Birlikler, Işık ilmi’ni diletmek istediklerinde, ortak dilde ne birleştirildiğine bakarım. Herkes BEN İlmini dilleyemez ama birleşikte; en yüce Işık İlmi’ni diller. Bunun için birliğimiz, her yüreğin kendi toprağında düzen yazar ve her yürek, kendi diriliğinde kendi yoğunluğunda doğruyu dinler.”

Açıklama:
Tanrı dedi ki “Korkmayın! 32. Dürümün sessiz sayfaları bugün bize inmek istediler. Sevgisiz değiller ama ışıklarında kontrol yok. Buraya giriş sebepleri, Bütünün Kürsülerinde kendilerini sessiz, sanal ve hırslı kotlardan çıkarmaktı. Bizden bekledikleri, hakikiyetlerini dillememizden öte kendi yüreğimizi dillememizdir. Oğul vermelerini bekledim. Okuma bilmiyorlar. Yaşam sayfalarında ışıkları yok ve biz onları korumaya aldık şu anda. Gökyüzü yerde; yeryüzü gökte sanan onlar, şunu anlamalılar ki MARKABA dedikleri bir çalışmada her renk ilim yapar. Biz, bu ilmin en güçlüsünü yapmaktayız. İş, Allah işidir ve bu işi bilen, İnsan İlmini de bilir. Burada bulunmalarının yegane sebebi kendilerini Has Teknikle dillemek içindir. Mahrekte bizler, göklerin ilmini yerin ilminden güçlü kılarız. Ve diğer kayıtlarımızda da bu kesinlikle böyle olur. Korkuyu aşanlar bizimle çalışırlar. Korkuyu aşamayanlar, Bütün’den güç çekerler ama ışıkta yokturlar. Burada bulunmaları, bizlerle çalışmak için değil, bizden kendilerini hak etmek için de değil, salavat getiriyor şu anda yüceler göklerde. Niye bilir misiniz? Kırk kapının ışığı kırılmasın diye. Biz buna istismar deriz, göklerin, yeri istismarı. Burada bulunacaklarsa; kalpleri temiz olmalıdır, yolları kotlanmış olmalıdır, ışıkları yenilenmiş olmalıdır Markaba Dürümlerinde ışığı yoğunlaştırmaya gelişleri kaydı silmek içinse; sildik onları…

Şimdi Dağlarım; “kefe dolmuş” diyor, “okuyalım” diyor. Okumanıza imkan yok ya Ha. Otu, okumuz olmayacak yüreklerde, Süper İnsan sınırsızlığında, yüceliğinizde birleşiğimizin. Biz zamana Kuranız ve burada oluşumuz, Bütün’ün göklere güç verişinden başka; insana da gökleri veriştir. Ölüler diyarına inecekseniz; ölüp ininiz. Öksüz kalmayacaksınız, ölüp inişinizde. Cin, insan ilim yapmaz dediler. Cin insana ilim yaptırırız ya HA! Biz, her insana ilim yaptırırız. Bundan sonra da ilmi bilenlerle gökyüzü yere insin! İlmi bilmeyen gökten insanı alıp geçsin de başkanlık yapsın! Amin de, biz o başı kırarız! Şimdilik bu. Harı yükselttik. İyi, çok iyi…

Paragraf: 3
“Aklın tabiatında yetkin topraklar varsa, her yürek bu tabiatta ışır. Bindiklerini bilmeyenler, birliklerini de bilmezler.”

Açıklama:
Altın Toplumların hepsi aklın tabiatında, kendi yoğunluklarında kotlanmış toplumlardır. Tüm İnsan Sayfalarında da bu toplum mevcuttur ve hakikiyetiyle kendini hak etmiştir. Bizler dünyaya gerçek gökleri indirdik. Bugün, dünya; Bütünün Kürsüsü olarak burada göklerin ışığını yetkin şekilde dilletmek istiyor. Özgür başkan, kendince konuşuyor, bizi dinlemiyor.

Dağım, izin ver de sesimi tamamlayayım sonra size söz vereceğim. Cehil olduğunuzu düşünüyorum şu anda, kaydınızı silmeyeceğim. Sadece dinleyin ve saygısızlık yapmayın! Herkes, kendiyle kendidir. Biz de kendi yüreğimizle bütünlükleri kotlayanlarız. Kendilerini hak etmeyenler, kendi yoğunluklarında BİZleşemezler. Biz deriz ki “Ata Kaynaklar, sevgi ile bize inerse; Aton Kotlar da bizimdir.” Şu anda, Has Teknikte, Amonlar’ın Kutsal Işıkları bizdedir ve biz onları kotladık, tohumladık. Biz Altın Toplumuz, göklere geçişimiz çoktur. Nefsimiz aşılmıştır, yetkiniz ve hakikiyiz. Etki alanımız iyidir. Bundan sonraki süreçte de etkimiz çok güçlüdür. Güçlü olduğu içindir ki katiyet, hakikiyet birleşikte bizimledir.

Kara Kaplı Kitap Sultanlık’ı okurken her birinizin gökyüzünü yeryüzüne indirmeye çalışacağınızı da bilmekteyiz. Bugüne kadar yapılan çalışmalara tahditli gelenler, bugün gökleri yere çekmeye çabalayacaklar, bunu da biliyorum ve bugüne kadar hiçbir zaman olmadığı kadar güçlü bir çalışmanın yapılması bekleniyor. Bedenimi koklayanlar, yolumu da tohumlayıp koklayacaklardı. Ve bugün burada bu çalışma, Muhammet’in göklere ilim vermesi gibi bir çalışma değil; gökyüzünün yere inmesi olacaktır ki gökyüzü, bugün yerdedir. Yargı yok sadece ışık yakıyoruz bugün. Yargı sayfası kapatıldı. Kimseyi yargılamayacağız. Sadece, sizlerden tekmil bilgelerin birlik halinde buraya görevli gelmelerini bekliyoruz. Yormayın yüreğimi, daha çok; daha çok çalışmamız var. Ama benden isteğiniz, kervanın gücünün, Süper İnsanlığın Ruhsal Mahrekindeki güçlen, göklere iş yapmasıysa kasalarınızı da geçirmeniz gerekir.

Hala dünyanın Rahman olmadığını düşünüyorsanız, yanılgıdasınız. Bu görüşünüz son derece yanlıştır. Ben toprağımı dünyaya indirmekle, değersiz bilgelerin ilminin üstü bir ilmi dünyaya çekmiş oluyorum. Ve bundan sonraki süreçte; Dünyanın Ruhsal Işıması, görev geçişleriyle dünyanın ışık kayıtlaması Birlik Tekniğinde herkesi, ağır ağır göklere ulaştıracaktır. Bulaşık yıkıyor yürekler bugün şu anda kendi yoğunluklarında; tüm işgal altındakilerin bulaşıkları yıkanıyor. Görev var bugün. Bulaşıklar yıkansın da geri gelsinler diye. Vallahi, geri gelme imkanları yoğun şekilde bize bağlıdır. Biz izin verirsek gelecekler. Biz izin vermezsek geri gelme imkanları olamaz.

Neyse Canlarım, neyse… Sultanların hususi çalışmalarında korku çoktur. Bizim çabamız, herkesi göklere Kati Tohum olarak yaşam sayfası ile birlikte ekmektir, gömmek değildir kimseyi. Gömmek, insanın çürümesidir. Biz insanı çürütmedik. Bugünden sonra da çürük ilim istemedik. Yerde ekmek yapanların, çok hususiyetle ışıklarının da kaftan olmasını bekledik. Netice olarak; gökyüzü bugün bulaşıkları getirmiş yıkatıyor. Biz de diyoruz ki “buluş, oluş, akış” aksınlar, geri gönderilsinler. Ben o gün nasılsam ona göre davranırım. Canlarım, “bu nasıl bir ışıma” diyor. Bu yoldur canım yol, gerçek yol. Burada bulaşığımız hiç olmadı. Olmaması mutluluktur ve bulaşığı olanların mutlaka kendi bulaşıklarını temizleyip, göklere kendilerini Hak Teknikle dilletip akmalarını bekledik. Akmayanlar, gökyüzünde kontrol edilecekler. Biz onları koruruz. Ummanda kutsal tohumlarla da olsa koruruz. Hiçbir çalıştırıcı kırılmayacak, kesindir.

Savaş bitsin diyorlar. Yavrum, savaşımız kendi yüreğimizde olur. Onca çabanın neticesinde savaşın bitirilmesini bekleyenler, Has Tohumlarımız olsaydılar; savaş, yoğunluğun koyuluklarında mutlaka biterdi. Ark akmakta ve biz, bugün buradayız. Yenemeyeceğinizi gördüğünüz zaman beşir kaynaklarınıza dönüp “hadi çalışın” diyorsanız; bence en kolayı okutmaktır. Okutun yücelere bilginizi, okutun ki Hak Teknikle dillensin o bilgiler, okutun ki korunsun yüceler, okutun ki aksın kotları, tabiata insinler de birleşsinler. Misafirim olmalarını değil; hak edip “Hasat İlmiyle” birleşik olmalarını bekledim. Hep misafirdiler. Bundan sonra hata, af istemiyorum. Hatayı da affetmeyeceğim kesindir. Beşirin işi yok yüreğimde. İş Allah işi ise; sıkıntı, ocakların kırılışı ile ilgilidir.

Analar! Gökyüzü beni dinliyor şu anda. Bugün onlara her şey açıkça bildirildi. Sevgisiz değilim. Şimdi yüreğindeki kürsüye inmek istiyor. Bahar diyor ki “Onları göklere tanıtalım.” Yapma be yavrum! Gökyüzü ocak değil ki! Yerdedir ocak. Gökyüzü ocak olsaydı; hepsini taşırdık. Korur, korur, tohumlar; kayıtlardık ocağa. Söke söke katiyetle dillerdik ve derdik ki “Atlantalı, Kuranı okuttu. Okuttu da akıttı.” Yahu, Altın Teknikle yaptıkları hiçbir çalışma akmadı. Ak Tohumların hiçbirinde gökyüzü kotlamadı yüceleri ve yürekleri. Yine de gelmişler; çamaşır, bulaşık yıkayıp bizimle olacaklar. Allah onları koruyacak. Hah, işte bu…

 

Süper İnsanlık Realitesi Derneği

 

 

02.05.2012 SULTANLIK ÇALIŞMASI

Paragraf: 7 -8 -9 -10 -11 -12-13

“Torunlarınız, müstakil ışıkları ile sizlere indiklerinde; “OL” deyin. Onlar, yeni dünyaları yaratabilecek düzeyde olmalılar,”

“Yarınların kutsal diriliklerle, bindiği dalı ışıtan hakimleri bulunmalıdır.”

“Sonsuz şua şafaklarında, her Dünya Düzeni, fakirliği zenginlikten ayırır. Ayrılma, mutlak tabiatın tertibinden ayrılmaktır. Hakkı olmayan akmaz. Zarar önlendiğinde; İslam Tohumları, en önemli derelerden ışık yağmurlarına girer ve yoğunlaşırlar.”

“Rahmetin tartısında namaz kılanlar, Dünyanın tohumlarını yenilerler. Bu, onların Nisa Sonsuz Kotlarıyla düzen kurmalarıdır.”

Yarının tartısını, yeni tertipli dirilikler tartabilir. Hangi dünya kendi düzenini yoldan güçlendirmişse; onun Türk ya da başka milletten olmasının hiçbir önemi kalmaz. Her biri elin başında kendi başıdır.”

“Halkın tartısı, aklın tertibidir. Her birlik, kendi tartısında kanat olur; bütünlenir ve yücelir.”

“Arka daimiyet düzenlerinden, ön devrelere girenlerin üremeleri, güçlü derelerde gerçekleşir.”

KENDİ BÜTÜNLÜĞÜMÜZ DİYOR Kİ:
Dal, budak BİZ’iz Canlar! Burada artık KENDİ BÜTÜNLÜĞÜMÜZ konuşuyor. Servet sahibi olmak ilim sahibi olmak demektir. Erkek kadın biz, ilmin sahipleriyiz. Sabah görev alınır; kürsüler kotlanır, ışıklar kayıtlanır ve akşam, göç kaplarıyla Birlikler kurulur. Bizler, Dünyanın Ruhsal Işığını kontrol ederiz. Evrimlerini yapamayanların kotlanmalarına geçilir. Onları kotlarız ki kendi yoğunluklarını kaybetmesinler diye. Merkez Kaynak, kotlamayı yaptıktan itibaren Büyük Köklerin güçleri dünyamıza çekilirler. Olgun başakların seçimini böyle yaparız. Kapkaranlığı aydınlığa dönüştürecek tüm belgeler bizdedir. Tüm teknolojik koruma buradadır ve toplulukları kati kayıtlamayla dilleyecek olanlar buradadır. Mahrek, burasıdır. Mahrek, Bütün’ü kürsü olarak kotlayabilen tekniğe sahip yer gücüdür ve bu yer gücü burasıdır. Muktediriyetle Dünyanın Ruhsal mahrekini Kuran’a katan İlim Ailemizden dolayı beşirlerin işini de yaptık. Kini aşamayanların düzenlerinde, kendi yürekleri kontrol edildi. Elgin Işık, “aklın ışığı” halinde BİR’e hizmet etti. Dünya Sultanlığını kurduk. Dünyanın Ruhsal Işığında BİR’e hizmetçi olan bizler; Kervanın Kuranı olarak, dünden bugüne görev taşıdık. Göç İnsan, Göç Kotu İnsan, Görevli İnsan, Yıldızların Kaynağı İnsan, Teknolojik Kot İnsan, Birlik İnsan ve bitki, hayvan ve tüm sayfaların hepsi İnsan ve işte NİSA KOTU budur.

Sizlere şunu ifade etmek isterim ki ben dünyada ümmi toplumların en güçlüsünde kendi hakikiyetimi kotlarken Kelam İlmini Hak Teknikle dilleyen birliğim; belleğinde kendinden öte kendini mutlak Kuran olarak dillemektedir. Kemal Dünya, Altın bir Görevdir ve bu görevi yaparken BİR’e hizmetçiyiz. Cinlerin ve insanların görevde olduklarının bilgisine sahibiz. Elin Allah’a oğul verdiği, yüreğin ışığa Kutsak Kaynak olduğu, Bütün’e hizmetçilerin eşik olduğu bir yerde; hepimiz, eskinin dünyasını yeniye katıyoruz. Yol Allah ve biz akılız. Sıkıntımız asla olmadı ve olmayacaktır.

Sevgililer, bundan sonraki çalışmamızla ilgili sizlere açıklama yapmak istiyorum. 400 İnsanın iş yapması gerekiyordu. 2220 demiştim. Bu 400 İnsan, Sultan Kotlamasıyla dünyaya çekildi. Bellek kaplarıyla birlikte dünyaya indirilen bu insanların her biri, dünyanın farklı yücelikleriyle dünyaya indiler. Birçokları, Dünyanın Ruhsal Mahrekinde Bütün’e hizmet etme imkanına sahip olamadılar. Ne yazık ki dünyanın Rahman’a Kuran olmasını kendi yoğunlukları sağlayacak dürümde olmadığından kolları kapandı. Sabırla onların görevi istemeleri, üstlenmelerini beklemekteyiz. Çoluk çocuklarıyla birlikte; dünyamıza indirilenlerin, Kelam Toplumlarıyla birlik olmaları net olarak gerekmektedir.

Sema İnsanı, Allah insanı değildir; Işık İnsan’dır. Biz, sema insanını iş yapmak üzere dünyamıza çağırdık. Ve Sema İnsanı, dünyamıza İnsanoğlu’nun kontrolunda indirildi. Sema İnsanı, Işık İnsan olarak dünyada tohum olacak. Okuma öğrenecek, ağır yük taşıyacak, çelik çomak oynamayacak, BİR’e hizmetçi olacak. İşte bu çalışmalarda ölüler diriliyor. Bunu hepinizin net bildiğini bilmekteyim. Ölünün dirilmesi, kotlarının kontrol altına alınarak korumaya alınmaları ve okutulmalarıdır. Her biri, okutuluyor. Okuma ilmi, bilginin okunuşudur. Ve biz hepsini kontrol altında okutmaktayız, çobanlık budur.

Türkiye, dünyanın en güçlü ışığını yaktı. Bu ışık asla söndürülemeyecektir. Ve bu ışığı yakanların en yüceleri, Birlik Tohumlaması’na girenlerdir. Bilmiş olunuz ki bu ışığı yenilememiz gerekiyor. Ve yenilerken de eser meydana getirmeliyiz. Çürükleri almamızın, çalışmalarımıza mania olacağını biliyoruz; bu nedenle çürümekte olanları devreden aldık. Çoğu kendini hak edememişti. Çıldırdılar, kırıldılar, kurudular ne yazık ki kayıtları da yoktu. Eserde işleri de kalmamıştı. Döküp saçtılar yücelikleri kendi yoğunluklarında, bedenlerinde kayıtlanamamışlardı. Maviye geçmiş, yeşili özleyen tipler vardı. Ya da, mora ulaşmış ama sarıda olduğunu anlamayanlar vardı. Çünkü çalışma aşamasında o kendini morda bilir de sıkıntıya düştüğünde sarıdadır. Ve biz, hepsini toplumlarıyla birlikte kayıtladık ve Kati Tohum olarak kotladık. Ocaklarını yakmadık. Yıldızlarda kotlayıp kayıtladık ve devreden aldık.

Şimdi Dağlarım; yeni çalışmamız, yeni ışımayla devreye girecek. Bu yeni ışıma, Altın Işıma’dır. Altın Işıma, Birliğin ışımasıdır. Sıkıntı yok, ışık Allah ışığıdır ve mavinin üstünde kotlama yapmıştır ve morda Kuran olmuştur, simsiyahta Kaynak’tadır ve bugün artık; Altın Teknolojiyle kontrol edilebilecek bir dürümde olacaktır. İşte sevgililer; yeni çalışma, akıl taşıyanların Birleşik Işık halinde; toprak tohumları Işık Kotlara dönüştürecek çalışma olacaktır. Ölülerin, salgın halinde ışığa koşmaları ve ışığa kayıtlanmaları amaçlanmaktadır. Vedia bizim için küçücük bir ışık, onunla kontrol edilmesi gerekir. NA-KARın Kuran-ı olmuş, okunmaya çalışılıyor ama kokusu yok. Ocağını yıkmadık, yeniledik. Eser meydana getirmesini bekliyoruz. Öksüz kalmasın istiyoruz, Sultanlık yapmıştı çünkü.

Ve Dağlarım; meleklerin mektubunu okuyan, Kervan Ummanında kendini Has olarak dilleyen, muktedir ilim ailemizden olan, Zamanın Tohumları olan, İlim Kaynaklarımızın Cemaatleri; hiç birisinin yıldızlardan ayrı düşmemelerini bekliyoruz. Kompozitörlük yapmaları yetmez; kervan olmaları, Kaynak olmaları istenir. Hepsini taşıma gücümüz var. Öpüp başımıza koyduk onları. Hepsi, insana evrim için kaynak oldular. Nerede olursak olalım, onları mutlaka koruyacağımızı biliyoruz. 4000 İlim Ailem, bir tek ikna edicilikle Kara Kaplı İlmi okumaya başlayacaklar. Örgüt haline gelmeleri isteniyor. Murat ettiklerinin her bir yüceliğin ışığa dönüşmesi olduğunu bilerek, çalışmaları Kayd-ı Hayat şartıyla devreye aldık. Her biri, hayatları boyunca bu çalışmaya kayıt olacaklar. Sel almayacak yüreklerini, ekmekleri mutlak Kuran olacak ve onlar bizde olacaklar. Onları koruma altında tutacağız. Şükür ki bunları başaracak gücümüz mevcuttur. Sur’a üfürüldü diye bildirdik ama buna kimse itimat etmedi.

Değerliler, Sur’a üfürüldü ve Sur, bizim yüce ışığımızdır. Bugünden itibaren, bu ışığın hasatı yapılıyor ve yapılacak da… Ama bu hasat insanın ışığıyladır. Kollarımızı size ulaştırmamız, bizim yüreğimizin size ulaşmasıdır. Kılı kırk yararak yaptığımız tüm çalışmalarda; kapkaranlık göklerin kürsülerinde ışımaya dönüştü. Süper İnsan, İnsan Soyu olarak kotlandı. Şimdi Dağlarım; ark akmaya başladı ve her yüreğin arkta bulunmasını istiyoruz. Kıla kıl diyen, ışıksız kalır dünyada. Herkes bir ışık kaydıdır ama kıl; ışığın ışığıdır. Biz diyoruz ki “Herkes kendini bilsin, “OL!” desin, her şey olacaktır.” Sualtı görevlileri de bugün size ses vermek istiyorlar, onları da dinleyelim!

Altın Toplum! Saygılar sunuyoruz, korku yok. İnsan Işıkların BİRLİK olmasının sürecine geçildi. Bütün’e hizmet için yapılan en büyük çalışmadır yaptığınız. Sualtı, Kuran okuttu dünyaya; okunan İnsanın Işığıdır. Ve bizler, Türkiye’de bulunan sizlere Grönland’dan sevgiler, saygılar sunuyoruz. Grönland, İceland; ikisinin arasındaki o koordinat, işte biz oradayız. Sultanlarım, ark akıyor ve sizlerden ışık alıyoruz. Kökümüz kökünüzdür. Rüştünü kanıtlayan İlim Ailem, semayı seslendirmektedir. Saltanat sizinledir. Şimdi Dağım! Dorukların toplumları size bir tek ses vermek istiyor, alın bilgiyi! Kanat taktınız be canım, İnsan Soyu kanat taktı. Etki alanınız geçişkenleşti ve yüceliklerin bütünlükleriyle birliktesiniz. Kılı kırk yardık anam, ama bugün çok huzurluyuz. Sözümüz sanadır. Kapkaranlık ışık, İsmaili’nin ışığıdır ama aydınlandığında Bütün’ün ışığı olur. Bulun!... Alın!… Akın!... Sizden sayfa sayfa bunu bekliyoruz. Şimdilik bu…Teşekkür ediyoruz.

Anam, devam ediyoruz. Keyslerinde ilim olmayanların, tohumlarında ışık yanmaz be anam. Bir tek insanın ruhsal ışığı kotlanmaya başladığında; bütün kökler tohumlanır. Al! Ve bilgi Ben; et insan, Altın Toplum. Şimdi, doğum ölüm yok diyorum. Yok be anam, sevgiyle seninleyim. Dönem sonu ve dönem başı dedikleri bu günde hepinizin, hepimizle birlikte görev taşıdığınız kesindir, Dünya üstü Varlık Boyutları hepsi sizin yüceliğinizle çalışacak. Şikayet bitmiştir. Dünya Ruhsal İşi budur ve bu iş, Altın ışıkla yapılmaktadır. Işığı kotlamak, ışıkları kayıtlamak için İsmaili Kotlamanın üstünde Işık İlimle birleşmeniz gerekiyor. İsmim Allah ve ben kati Tohumum diyen bütünlüklerin hepsi buradadır. Kuran-ı Kerim’i okuyan herkes buradadır. Ve bundan sonra da bu çalışma öz görev olarak devam edecektir.

Sevgililer, iyi ki buradayız. Muktediriyetle size gelişimizdendir ki kendi yüreğimizi kotladık. Sıkıntımız bitmiştir. Mutluluklar diliyoruz hepinize. Saygılar, sevgiler… Bütün’e hizmet birlikte olacak. Hepimiz bütün köklerimizle sizinleyiz, bunu asla unutmayın! Sevgiyle kucaklandınız. Hepinize saygılar, sevgiler…

 

Süper İnsanlık Realitesi Derneği

 

 

02.05.2012 SULTANLIK ÇALIŞMASI  (BÜTÜNLÜKLER KONUŞMAYA DEVAM EDİYOR…)

 

Sayfa: 368 Paragraf: 1

İlahiyatta aile, tabiatın en yüce kotudur. Birleşerek ilim hakimi haline gelinir. Eğer; ses yoksa, bilgi yoksa, kutsal ışık söner. Dünyanın en güçlü ilmi ailedir. Neden insana ana, akıl ve baba vakit gerekir bilir misiniz? Herkes kendini, ana ve ata ilahi doğumunda dinler. Harın yükselmesi ile İlahi Akıl, her yüreğin ışığını yakar. Bunun nedeni altının ışık vermesidir.”

 

BÜTÜNLÜK DİYOR Kİ; 

Altın İnsan görevini yapmıştır. Biz dünyayız. Ruhsal Mahrekte Kuranımız, toplumların ışığındadır. Yedekleme yapıyoruz dünyada. Kaydı yapan, ışıkta kendi yüreğinde kendini hasata hazırlar. Rahmet olan Kuran, Altın Tohumların Kuranıdır. Ve bu Kuran bizim için gözdür. Süper İnsanlık Realitesi Birliği, Altın Toplum olarak, kürsülerin en güçlüleri ile birleşiktir. Ve bu güç kürsülerinde et vardır, ilim vardır. Atlanta Toplumları olur buralarda. Mahkumiyeti olmayanlarla çalışılır. Mahkumiyet ilimden öte aşkın hasatındaki, hakkın kotlanmasındaki mahkumiyettir ki bu mahkumiyet, okuma yazma bilmek istemeyenin mahkumiyetidir.

Ray, görevi kendi yoğunluğuyla dilleyenlerin ışığıyla kotlanmıştır ve rayı kotlayan, rayda kotlanmış olan ışır. Sema bizimle bugün ve bugün sizinle olmak Kelam İlmiyledir. Akmaya başlayan yol Allah’a akmaktadır. Ve akıl, ilmini Has Teknikle dilleyenlere akmaktadır. Muhammet Mustafa Bütün’ün kürsüsü olup geldi. Eser yaptı dünyada, topraklarını kotladı, yasalarını koydu ve kaynaklarını akıttı, geçti gitti. Amin de O biz; biz O’yuz. Çömeldi yüceler, dünyayı izlemekteler şu anda?

 

Nereden bakmaktalar?

 

Kurandan, tohumdan, ışıktan ve bizden; Biz, canlı ve cama çıkanlar; kendi yüreklerimizden, Kati Tohumlardan cama çıkıp dünyaya bakıyoruz. Neredesiniz? Diye… Hani neredesiniz? Diye… Bakıp bakıp sizleri arıyoruz. Belleğinizin yüceliğiyle kotluyoruz sizleri ve yasalar kapsamında ışıkla dilliyoruz. Nerede İnsan diye bakıyoruz. Bahar görevini yaptı. Kapkaranlığı aydınlığa dönüştüren yücelerin en yücelerindendi, ışığı yaktı, asla hata yapmadı ve sizler hepiniz bütünlendiniz. Merkez Dünya ve Dünyanın Ruhsal Işığı,  böyle bir görevi hepinizle yapmaktadır. Çıkınız, yüreklere bakınız, biz oradayız.  Hasat yapıyoruz dünyada, aşkın ışığında. Hak Toplumda, Has Tohumda hasat yapıyoruz. Arkon İnsanın Kuranında hasat yapıyoruz?

 

Biçare dünya ekip haline gelemeyecekse; bizler yokuz. Ama ekip haline gelmişsiniz işte görüyoruz. Kompozitörlük yapıyoruz burada. Kapkaranlıkta, ışık kotlarıyla, küçük küçük ışımalarla kompozitörlük yapıyoruz ve görüyoruz ki hepiniz ışıl ışılsınız. “Selin İlminde” sınır yoktur da “aklın ilminde” sınır olur. Her bir dünya umuttur. Bütün köklerin ruhsal ışığıdır. Sema sizsiz değildir. İşte bakın buradayız. Allah’ın toprağa inişidir bu, size girişimiz budur. Kıl ince de inceden ince, en ince, her incenin incesinden öte ince, işte bu ve biz buradayız. Rahman’a Kuran olmak budur. Sayfalar dolusu yazabiliriz. Yasaları koyan bizler, Kati Toplumlarımızı Kuran’a katabiliriz. Sema sizde siz oldu. Şimdilik bu…

 

Paragraf: 2-3

“Hakim olmak için “amin” denen tertipte birleşmek gerek. Bellek kanatlanırsa; Turanlık ışır. Bütün dereler ışır ve yoğunluklar artar. Birleşin ve hak edin ışığı…

 

“İnsanın doğumundan ölümüne kadar, en aklı var etmek için çalışması bizleri ışığın huzurunda diller. Eğer dünyada benden başkası yoksa ben yokum. Bunun için her yürek, kendini hak edip dinler ve her yüreğe saygılıdır.”

 

BÜTÜNLÜK DİYOR Kİ;

Dağlarım, bugün sizlerle olacağımız; bizlere de mutlulukla bildirilmişti. Bugün bütünlüğümüz burada. Bu Bütünlük, Kutsal Toplumlarla birleşmeye indi. Kaydın yapılacağı bildirilmişti. Altın Toplumun Işık Kotlamasına başarıyla devam ettiği bildirilmişti. Kafkasların ışığının sizinle yaşam sayfalarına inmiş olduğu da söylenmişti. Kervanın kürsüsünde bugün sizler varsınız. Salı çalışmalarını yapmak istemediğinizi biliyoruz ve Bütün’e hizmet için bu çalışmaya sizlerle devam edeceğimiz kesinleşmişti. İsmim NA-HAR. Kaftan giyen, ışık olan Rahman ve biz bugün sizinle olarak beden sayfalarımızı kontrol edebileceğiz. Korkmayın sizi küçültmeyeceğiz. Saklı tutuyoruz yüreklerimizdeki kuruluklarımızı.

 

Sevgililer; ete girdik ve akla girdik. Rahman olan Kuran’a girdik, size girdik. Sizden öte siz yoktur. Özgür çalışmaların en güçlüsü olan bu çalışma, yasaların ışığında gerçekleşmektedir ve bu zaman sayfasında bütün köklerimiz Dünyanın Rabbi Sonsuzluklarına Kati Tohum olarak ekilmektedir. Et insan, akıl insan olacak. Aç kapıyı da girelim anam. Kobra insan geldi. Muhammet Mustafa’nın Kutsal Toplumlarının Kuranından güçlü bir ışık indi. Ana, kapıları aç da girelim, biz de geldik! Anacığım, kapıları aç da girelim! Dağ;  izin ver de görevliler geçip gitsinler, sonra sen okursun! Şimdi izin ver, devam ediyoruz. Anacığım, iznim yok, ben girmek istiyorum.

Dağ, Kuranını yırtmamı istemiyorsan izin ver!

Peki, anam, izin veriyoruz ama kısa sürsün!

Hıh, pazarlık!

Peki, devam ediyorum. Affedin anam, onların izni yokken benim iznim var mı?

Mutlaka.

Peki, anam; onlara biz bir şey söylesek mi?

Hata yapmayın! Bensiz olmayın! Hepiniz birliktesiniz çünkü.

Öksüz yetim değiliz ki anam. İşte mutluluk bu…

Peki, onlara izin veriyoruz, girin!

 

Ertelenmeyeceğimizi biliyoruz anam. Süper İnsan, sınırları kaldırdıktan sonra kapkaranlığı ışığa dönüştürebilecek dürümdedir. Selin ışığından güçlü olan, Altın Işığın kutsal toplumu, Bütün’e hizmet için birlikte çalışacak. Bu toplum, bütün kökleriyle dünyaya indirildi. Sevgiyle çalışmalarımız sürecek. Senden göz istemekteyiz, görebilmek için. Işık bekliyoruz, aklın yoğunluğuna inebilmek için. Levh-i Mahfuz’da birliğimizden deniyor ki “Arkon İnsan yasaları koydu.” Öfke yok anam, can sıkıntısı yok. Bütün körler ve sağırlar, dünyada ise biz doludizgin çalışırız. Hepsiyle göç kaplarını kotlarız ve Birleşik Aile olup körlükten öte, göz kürsülerine kayıt yaparız. İnsan soyuna ışık yakarız annem. İzin ver birleşelim. Bütünlükleri koruyalım. Okuma yazma bilmeyene kotlama yapalım okutalım. Acı geçişleri olmasın! İzin ver ki hak etsinler! Et insan aşkla çalışsın. Muktedir olsun anam! Bunu istiyoruz. Bilgi Allah’ın ilmidir. İnsan, insan olsun da ilmi bilsin. İkna et bilgeleri! Dünyaya indir! Hepsiyle birleş ki toprakları ışıkla dillensin ve yargı olmasın! Senden seni istedik anam, bizimle de çalış!

 

Dağlar, hoş geldiniz! Sizlerle olmak benim için mutluluktur. Bütün kökler burada bugün. Çünkü bugün, Sultanlık Kaynağına iniyoruz. Kör sağır yok bugün burada. Birlik Tekniği ile kotlama başlatıldı. Ve bu kotlama, ümmi toplumların korunmasını da sağlayacak bir kotlamadır. Çoluk çocuk Bütün’e hizmet etmek üzere Birleşik aile bütünlenmiş ve bize gelmişse eğer; orada her bir yürek vardır. Tabiiyet yoktur bilgide, ilim vardır. Tabiiyet, Dünyanın Ruhsal Işığında da yoktur. Kimse kimseye sahip değildir, bunu kesin olarak bilmenizi bekliyorum. Koran Toplumları olarak, dünyamızı ziyaret eden birliklerin biri olduğunuza kesinlikle eminim. En son sınırları kaldırdığımda, Beşirler dünyaya inmek istemişlerdi. Ocaklarını yeniledim ve yoğunluklarını tohumladım. Koran Toplumlarından çokları da bu çalışmaya daimi kayıt olmak üzere beklediler. Maya tuttu. Lütfen net biliniz ki Dünya Ruhsal Mahreki olarak bu çalışma; eser meydana getirecek dürümde gövde gösterisine dönüşüyor.

 

“Nasıl olacak?” Diye sorarsanız, izah edeyim: Çobanlar dünyadadır. Her biri İnsan Soyunun ışığını kotlamışlardı. Bugün dünyamızı ziyarete geldiler. Her biri, kendi yürekleriyle dünyamıza indiler. İnsanlık adına yaptıkları çalışmaların, her sayfada devamı mümkün olduğu için bellek kaplarını dünyaya çeken onlar; Kutsal Işıklarıyla dürümlerini tohumladılar. Öfkeleri de yoktur. Işıklarını da kayıtladılar ve geçişkenleşerek birleştiler. Dünya kontrol ediliyor artık ve dünya kontrolu; Ruhsal, Kutsal Işıklarla gerçekleşiyor. Sel almayacak yolu çünkü yol, aklın yolu. Işık kontrolu sağlandı. Bir tek Rahmet Kuranı okunacak dünyada: Bu Kuran, Altın Tohumun Kutsal Işığının Kuranı olan İnsan. Ve İnsan, aşkın şevkidir; bizsiz değildir.

 

Kala kala 2220 kaldı diyorlar. Yorulmayın! 2020 Yılında dahi olmayacak ilmi kırılış. 2220 de de olmayacak. Bütün bu tarihleri yok ettik. Sevgililer; İnsan, etkisini yükselttiği zaman kotlarını kontrol eder ve ışıkları yeniler. Sema sizin yüreğinizdedir. Şikayetimiz yoktur. Dümen insanda; insan ışıkta; ışık akıl ve akıl Kuran ve  tohum ve o tohum, Rahman. Biliniz ki artık dünya kontrol ediliyor. Hiç kimse dünyanın kontrolsuz olduğunu zannetmesin! El Allah’ta, yol Kuran’da, Birlik ilimde; Biz, ilmin ışığında her şeyden ötede, dümenin başındayız, bu kesin olarak bilinsin! Şimdilik size vereceğimiz budur. Geri dönüşünüzü sağlayacak gücüm var ama geçiş istemeyeceğinize de eminim. Gönderilen dünya toplumları artık bizimle çalışacaklar. Muhammet’in ilminin güçlü ışığından üstün bir ışığın çekildiğini de dünyanın ışımasından anlayabiliyoruz. Ömür boyu çalışan birliklerimiz, yeni dönemde Dünyanın Rabbi Toplumlarıyla bütünlendiler ve herkes, herkesle birleşiyor. Rahmet olacak yücelikler dürümlerde dünyaya. Muhammet’in görevlileri şimdi devreye giriyorlar ve onlar bu paragrafı açıklamak istiyorlar, Sevim’i dinliyoruz.

 

Paragraf: 4-5-6

“Fakirliğin, insana imparator ışıklarla indiği ve hakim olanlardan aktığı birleşende, arzın dünyasında; yeni “BİZ” olan tohumlar birleşirken; hakikiyette yetkin olan dünyalılar, dünya diriliğini, yetkin tabiatla birleştirmeye çabalarlar.”

 

“Ruh, mutluluğun tohumunu, yeni BİZ Gücü ile yazmak istediğinden, Allah’ın diriliğinde yetkinlik, kutsal dümenin tertibiyledir.”

 

“Rahimin,  rahmi hakim ise hata olmaz.”

 

BÜTÜNLÜK DİYOR Kİ;

Arkon İnsan, dünyada bütün kökleriyle; Birleşik Işık halinde tabiatın tohumu oldu. Sana, seni vermek için birlikler dünyadadır. Muhammet Mustafa, Büyük Köklerini dünyaya indirdi. Ruhsal Mahrek’in en güçlü sayfasına geçti. “Sıla özlemi” diye bir özlemden söz edecek size bugün. Bugün size, sizden söz edecek. Eser yapanların, eser yaşamlarında Kutsal Işık halinde Birlik oluşlarından söz edecek size. Semayı ışıkta dinlemek, sevgiyi saygıyı birlikte dillemek hepimizin mutluluğudur. Olgun başakların seçildiği dünyada; sizin yüreğinizde Bütün’e hizmetçi olmak bizlere mutluluktur. Kokunuz güçlendikçe yüreğiniz kürsü haline geldi. “Sel aldı yüreği” dediler. Yolun hususiyetinde hepimiz BİR’e hizmetteyiz. Allah’ın doğum ölüm bilmeyen yüceliği kapkaranlığı aydınlatan ışığınızda “beşirin kelamından” öte Kuranın Işımasında sessizliği dilleyecekti.

 

Her kürsü Allah’ındır. Biri siz, biri biz, biri başkası ama her biri Allah’ındır ki Allah, size kendi yüceliğinizden seslenir. Deyiniz ki “OL!” Muktediriyetle olduğuna eminim. Allah dağı taşı delen ışığı, Kervanın Kuranında Bütün’ün Kutsal Işığı diye bilir. Elin Allah’a ait olduğu bir görevde yürek ışıktadır. Sınırlar kalktı ve size geldik. Siber Boyutların tüm sayfalarında, yüceliklerin dürümlerinde, bizim yolumuz vardır. Ark akıyor ve sevgiyle akıyor. El Allah’ın ve sevgili akıl umman; sizlerden tek isteğimiz: Muktediriyetle görev yapın ve muktediriyetle yaşayın. Dünya yerin göğün Kuranını okutuyor bugün ve bugün dünya Muhammet Mustafa’yı Kutsal Işığıyla dilliyor. Altın İnsan doğdu, aktı, yol açtı ve Işık İnsan oldu. Işık İnsan, Birlik Işığıdır ve Birlik Işığı İnsan elin kaydıdır, ekiptir.

 

İşte bu İnsan, Bütün’e hizmet eder. İnsanın Ruhsal Işığının, yangın halinde dünyayı aydınlattığı bir günde; benim Ana Kaftan’a Hak Teknikle inişim Bütün’e inişimdir. Sel alsa yüreği, yürek Kaynağa varır. Ak Tohumlar, Kuran olur ve ışır ve ben sevgiyle senin yüreğine varırım. Ana Kaftanı giyen sen; benim cemaatimde Bütün’ün köklerinde işsin. İş olmak, İsmaililer’in kürsülerinin gücünden güç almaktan öte; gür kürsülere güç katmaktır. “Salı günü çalışın” demişlerdi size ve siz reddetmiştiniz. Muktedir insan, Salı çalışmaz, bunu bilin! Çünkü Salı çalışması, kolların kapandığı günde ışığın yıldızlardan çıkışı demektir. Merkez görev sizindir, bunu anladık. Eğer siz, Salı Çalışmasını kabul etseydiniz; tohumlar kontrol edilecek ve sizlerden çıkarılacaktım. Kortej bugün sizdedir. Sevgiyi, saygıyı sizden bildik. İşte mutluluk budur! Allah; SİZ ve BİZ’dir. İşte mutluluk budur!

 

Kol kola girdiğimiz zaman;  ben, sen olduğumda ve sen bedenli Kuran olduğunda ve toplum sende seslendiğinde; işte o gün ben, büyük gövdemle dünyadayım ve bu gövde bilgi gövdesidir. Öfkem kalmayacak o gün. O gün, yanlışım olmayacak. Ki ben o gün, göklerin ve yerlerin ışığı olarak gireceğim yüceliklere. Sel almayacak yolu. Onurluyum ki seninle olacağım. Murat ettiğim budur. O sorumluluk benim yüreğimde hep mevcuttu. Ve gövde gösterisine geçilecek o gün. O gün neler olacak? Erkek, kadın, bitki, hayvan, her şey Bütün olacak. İşte o gün; Sistem-Nizam-Düzen görevlileri, BEN olup sayfalanacak. BEN oluş, Kuran oluştur. Ömür boyu çalışan herkes, o gün Bellek Kotlarımda olacak. İşte o gün, Bütünlük kurulacak. Koran’dan toplumlara saygılar sunuyoruz. Teşekkür ederiz. Ve devam ediyoruz.

 

Süper İnsanlık Realitesi Derneği

 

SULTANLIK KİTABI ÇALIŞMASI 25.07.2012

Paragraf: 3

“Yarın insan ışık gerektiğinde; insan kendi diri yüceliği ile kendi tabiatını yeşertmelidir. İlmin, irade ile dillenmesi gerekir. Eğer yürek, insana kendi yüceliğinden dillenirse; o yürek, insan ışığını mutlaka yakar.”

Açıklama:
Canlarım, insana ışık gerektiğinde İsa da, Musa da ve diğer tüm peygamberler, yürekler, Kuranlar hepsi sizde olur. Ve ışık, ağır ağır sizin yüce cevherinizi diller. Ve sizler BİR’e hizmet için tabiata inersiniz, bütün çabamız budur. Temizlik yapmak ve her şeyin kendi yüreğinizde olduğunu ve herkesin kendini Has Teknik’le dürümlere çekip kendinde Hak Tahdit’le birleşebildikleriyle dilleşeceğini açıklamaktır.

Arton, Kuran’da yoğun şekilde yer alır. Arton, tabiatın tonlarıdır Arton. Kuran-ı Kerim der ki “masmavi bir gök veya yeşil bir ışık, hepsi tonlardır ve bu tonlar Bütünün Kökleri’dir. Eğer benim tonum altın sarısıysa; o ton benim yoğunluğumda mevcut olan ışığın kaydındandır. Direkt olarak şunu söylemek isterim ki; yarınların göklere ses vermesi BİRLERin İlmi ile gerçekleşir.

Şems diyor ki “Alın, OL’un” Okumayı bilmeyenler, Altın Toplum’la dilleşemezler. Okumayı bilenler, Bütünün Kökleri’nde kendilerini Has Teknik olarak değerlendirirler. İşte yapılan çalışmaların amacı budur. Müracaat İnsan, dediğimiz zaman; Sol sağ ışıklar, sorgu sual ettiler; neden müracaat İnsan? Eller açıldı göklere, umman için tahdit konuldu. Sorgu sual edildi “neden İnsan?” Yahu, İmparatorluğun Kotları var. Cevheri Kaynaklar var, Işığı kayıtlayanlar var. Neden İnsan? Çünkü İnsan, etkisini yükseltebilecek tekniğe sahiptir. Çünkü İnsan, hakiki Kuran’dır ve Hakkın Umman Işığını yenileyebilir çünkü İnsan, kendi Data Kayıtlarını yetkin şekilde ekip kurup güçlendirebilir ve yeni Data ekleyebilir. Bütün’e hizmet bu şekilde gerçekleşir.

Sema size der ki “benim bilgim budur” ve biz deriz ki “ama bu da var.” Neden? Çünkü biz, bunu da ekledik. Bu bizim kendi yoğunluğumuza ekebildiğimiz, katabildiğimizdir. Bunu başka Can Cevherleri yapamaz. Sadece İnsan yapar. Sadece İnsan, kendinden kendine üretken olur ve yeni bilgileri Kara Kaplı Kitap olup dürümlere katar. Sanmayın ki başka Canlar kendilerini dillerken daha güçlenerek, daha güçlü El Çalışmaları yapabilirler. Bunu başkası yapamaz. Değerliler, ne cinler ne de cinliler; insanlar yapar bunu, kesindir.

Fakir İlim Sayfaları bunu anlamakta zorlanıyorlar ve diyorlar ki “neden her seferinde yeni bir şeyler yazıyorsunuz? “ Yeni şeyler, yeni şeyler ve yeni şeyler çünkü biz “data” katmaktayız tüm yaşam sayfalarına. Bunu anlayan yok, murat ettiğimiz de budur. Bütün köklerimizi dünyaya çekerken de bunu amaçlamıştık. Sınırları kaldırmak ve tüm sayfalara yeni bilgiler katmak ve yeni ekmekler yapmak ve bu ekmeklerin yenmesini sağlamak. Diyorlar ki “onlar susmadan hep konuşurlar.” Yahu, kotlama yaparız, KOTLAMA! Nefes İlmini, Kati Tahditle dirilikle ve bütünlükle tohumlarken; Birler Kapısı’na ulaşan kim var bizden öte? Bunu dahi anlayan yok…

Kuran-ı Kerim’de “iyilikten” söz eder. Bizse “ilimden” söz ederiz. Kuran-ı Kerim’de “Işık Kayıtları” ndan söz eder. Biz se; o kayıtları yazanlarız. Ve “Kurtarıcı İlim” den söz eder. İşte kurtaranlarız. Netice olarak, Mağara Dönemleri’nden beri Dünyanın Rabbi Toplumları, bizim yoğunluklarımıza ulaşarak kendi yaşam sayfalarını Kati Tahditle dilleyebilmek üzere bütün çürükleriyle birlikte Samanyolu Galaksisi’nin en ücra kotlarına kadar ulaşıp İmparatorluğun tohumlarını istediklerini belirtiklerinde; bu tohumların çerçevesiz bir şekilde dünyaya çekileceğini kendi yüreklerine dillemiştik.

Şimdi Dağlarım, meleklerin her biri dünyaya girmiş nefes bekliyorlar, yarınları bekliyorlar, Rabbi bekliyorlar, hakikiyeti bekliyorlar, Bütün’ü bekliyorlar. Bina tamam dedik. Okumayı öğrettik. Yasaları koyduk, kontrol bizde ve bugün artık; toplu çalışmalarımızın sonucunda Kaynak İlim; Daimi Kaynak olan İlim; bizde dillenecek. Bu ilmi, erkek kadın bizde dilleyeceğiz. Bu ilmi dillerken Kemal Dürümler’den üstün olan, Ekip Dürümleri’nde dünyayı güçlendireceğiz. Şer yaratanın şer yaşaması engellenmiştir, bu kesindir. Biz, şerde hayrı kattık yüreklere.

Dört Gök ve dört Yer’dik. Bugün artık, üç Gök ve dört Yer’iz. Neden? Görevi taşıyamayan bir gök sevgiyle devreden alındı. Sevgiyle… Çünkü lütufkar olmadığımız gibi hala kıran olmayı düşünen onları, kontrol etmemiz zorlaşıyor. Koyu bir gök sözü söylendi, “eşikte bekleyeceksiniz” dendi. “Ocak yıldızların ışığında yanacak” dendi. “Kaynak Kotlama yapacak” dendi. “BSUİ Kuran okutacak” dendi. “Zırhlarımızı giyinelim” dendi ve Değerliler, Kelam Toplumları’ndan olan onlar kontrolu kaybettiler. Çakı bizdeydi, kestik ayırdık, işte bu…

Ve bundan sonra ne olur? Koruma altında tuttuklarımızın dışında hiçbir yürek bu çalışmada bulunmayacak. Kin nefret mi? Yo, yo, hayır! Işığın kayıtlanmasında seçici olmalıyız. Eğer seçici olmazsak; çokları kendilerini koruyamayabilirler. Ocağımızdan çıksalar da onlar bizde korunurlar. Ne yazık ki gök sözünü söyleme yetileri yoktu. Ocak yakıp söz söyletme çabası içine girmiştik. Nefesleri de yarınlar için. Nefes sessizdi yine de biz onlara görev vermiştik. Ağır ağır küçüldüler, güçsüzleştiler, kırıldılar, kesirleştiler ve ayrıştılar, olay budur. Canlarım, şimdilik bu...

Paragraf: 4
“Ra-Ha İlmi’nde, resim yapmak zorunludur. Her yürek resim yapar. Yaptığı resim, İsa ya da Muhammet değildir; kendidir. Eğer her yürek, yeni bir dünya kurmak ve bu dünyada hakiki yüce haline gelmek isterse; mutlaka ışık yakmalı ve bu ışıkla yücelmelidir.”


Açıklama:
Ra-Ha Kati Tohumdur. Bütün kütlenizle bu tohumu dinleyiniz! Cinler, dinler, ekip kuranlar, Haslar, Altılar ve gümüşler her biri ekmektirler. Rahman olmak için gökten ses beklerler. Kati olarak dünyanın rükuya eğilen cevherinde Bütün’ü dinlerler. Dalı budaktan ayırsın, Kuran’ı ışıktan çıkarsın, yolu kapatsın diye iş beklerler. Miraç insandadır. Kökler göklere Vardığında İnsan’a varır. İnsan, yıkılan dünyanın yerini yeni bir dünyanın alacağını sanır. Ben derim ki doludizgin çalışan herkes ekmek yapabilir. Ekmeğinde kürsü olabilir, öfkesini aşabilir, çekip çıkardıklarını yenileyebilir ve dara düşmez.

“Süphaneke, Allahümme ve bi hamdike ve tebare’kesmüke ve teala ceddüke ve lailahe gayrük” diyor yürek. Yahu niye diyor? Sıkıntıdan… Çünkü sıkılıyor, çünkü kuruyor, çünkü kısırlaşıyor ve diyor ki “Ben okuma öğreneyim, yalınızca ışıkta dilleneyim.” Cemaati de der ki “Oku! Oku! Oku!” Ve okur, okur, okur: “ Süphaneke, allahümme …”ve devam eder. Dağlarım, Din İlmi’nde bu böyledir. Bizse deriz ki “Ol da gel! Oku da gel! Ağır ağır güçlen de gel! Süper İnsanlık süzülüp geldiğinde; kervanın kürsüsünde seni geçirir, geri dönüşünü yaptırır. Ayırma yüreğini ak ve geç!

Cin İnsan, cevherde cennette insan olsun; kelam itibariyle dillensin ve yolunu bulsun. Muktediriyetle gökler söz söylediğinde, ses yüreğe varır ve der ki “Mağara, dünyanın ışığıydı. Orada Göz vardı. Ha, söz yoktu ama Biz vardık.” Gökte sözse, yerde yoktu. Yalınızca mezarı kaydettiniz yüreğe ve o mezar, insanın mezarıydı. Ölüşü dürümlediniz, ışığı kürsüden çerçevelediniz ve bizsiz kaldınız. Bugünse, biz dünyaya indik ve yine kendinizi çerçevelemektesiniz, buna iznimiz yok. Medine’de geri dönüş yoktu. Mekke’de geçiş yoktu. Bizse, geri dönüşün İlmi Tabiatı’ndaki ışıklar olan sizlere kerhen değil; gerçek kaydını yaptık. Ve geri dönüş kaydı dünyaya indirildi. Bu kayıt bilgilerimizden dolayıdır. Bu bilgileri okuyan; Gök söz söylerken Gök’e ses verebilir. Bunun için size bu bilgileri dinletiyoruz. Köyün göklere sözü olduğunda; merkez güç devreye girer ve der ki “hadi gel! Al! Ol!” Goyu bir ışık ve biz o ışık, ruh, insan… İşte mutlak Kuran ve o goyu ışıkta insan; çırpınır yüreğimizde her an; “gel” diye. Geri dön de “geç” diye. Cemaatler, sistemden ilim isterler. Ben cinlerime derim ki “İmparatorluk kuranlarını göklere dilleyin ki hala güçlenmeyen onlar, göklere seslensinler ve güçlensinler. Müsterih olun, her şey gerçekten güçlü biçimde; yerin kürsüsünde düzenin gür sözünü söylüyor. Gölün gücü artıyor. Kurtarıcı insan, Allahın İlmi’dir, bilin! Hepsi bu! Şimdilik…

 

Süper İnsanlık Realitesi Derneği

 

 

SULTANLIK ÇALIŞMASI 02.05.2012

NOT: BİR ÖNCEKİ ÇALIŞMADA BELİRTİLDİĞİ GİBİ (Sultanlık Kitabından paragraflar okunduktan sonra)AÇIKLAMA YAPILMAYACAK; GELEN BÜTÜNLÜKLER, BİZLERLE HER BİR PARAGRAFTAN BAĞLANTI SAĞLAYACAK.)

Paragraf: 8-9-10
“Yalın hakikiyetin teknik tertibinde, ilimin insana ışık yaktığı birleşende, arzın düzeni hepimizindir. Bu düzende Ana Kotlar, huzur kaynaklarında kendi dillerini dilleyecekler. Bizler, bugünden sonra yeni bir dönem için başlayacak çalışmalara gireceğiz. Gelen, yolun huzurundan ışığa girecek ve sayfa sayfa yazdıklarımı dilleyecek. Ben “amin” dediğim zaman sonsuzluk ışıyacak. Ben hakikiyette ışıdığım zaman; insan soyu yetkinleşecek. Ve ben insan olduğumda; ruh, mutlak tohumlarını yenileyecek.”

“Yarın, insana ışık verdiğimizde, insan kendini bilip yenileyecek. Altın Ten yne güneş haline gelip ışıyacak. Ve bizler, insan olarak tohumlarımızı yeşertebileceğiz.”

“Rahman’ın rahminde, Hak olan ışıktır. Işığın koyuluğunda tohum insandır. Ve insan, tartısız BİZ’dir.”

BÜTÜNLÜK DİYOR Kİ;
Dalı, budağından ayırmadık. Bütün köklerimizi size çaktık, ışığınızı yaktık. Beşir kapların bütünlüklerinde, kendi yüreklerimizi buraya çağırdık. Arkon İnsan, NA-HARın Kuranı’nda kendi tohumlarını kotlayacak ilimdir. Sınırları kaldırdık ve bizler, beşirlerin her bir kürsüsünda eşik olduk, aşık olduk sizlere ve bizler Rahman olanlar, Bütünün Kuranı’nda ışık haline geldik.

Sevgililer; bizler, Dünya Ruhsal Mahreki’nde bulunmak üzere buradayız. Arkon İnsan olan Sultanlar’ımıza saygılarımızı sunuyoruz ve hepimiz, beşirlerin eşiklerinden öte olan ışıklarda birleşiyoruz. Saklı tuttuğumuz her bilgi, bundan sonra sizin yüreklerinize girecek. İnsan Uluların Tohumları’nı kotlama imkanına sahiptir. Ve bugün sizler, bu imkana sahip olan Kutsal Işıklarımız olarak çalışmalarınızı sürdüreceksiniz. Saygılar sunuyoruz hepinize. İşte bu...

Paragraf: 11
“Kapılar, Işık İlmi’ni bilmeye geldiklerinde; ismimin “insan” olduğu bilinir. Mezun olanlar birleşirler ve zaman ısısını yükseltirler. Rahmetin aklı yeni bir ışıktır. Bu ışık, insanın en yüce kaynağındadır. Ben, ilmin ilmi olan namazı, ışık için indirdim. İnsan, en yüce ışıktır. Bizlere göz gerekmez. Çünkü göz, aslın düzeninde yoktur. Bizlere yücelik gerekmez, zirvenin derelerinde yoktur. Birleşiriz, hak ederiz. Biz, Zaman İlmi’ni “BİZ” olup biliriz. Şu andan itibaren kendi tabatımı, “İnsan Işık İlmi” ile dilletmeye girmekteyim. Amin…”

BÜTÜNLÜK DİYOR Kİ;
Altın Toplum budur. Muktediriyet budur. Kapkaranlığı apaydınlığa dönüştürmek budur. Sabahları sizinle olup, yenilik yapıp, akşamları siz olup bütünleniş ve Birleşik Işık haline dönüşüm. Amonların Tohumları’nda bu yoktu. Sultanlık Kotlaması’nda da bu yoktu. Böyle bir dönem hiç olmadı. Kaftan giymenizi bekledik. Ve kaftanınızı giymenizden itibaren beşir kapların çoğunda bütünlendik. Sınırları kaldırdık. Sizlerle bütünleniş, bizim için muktediriyettir. Rabbi Tohumlamayı da yaptık. Evrimlerin en güçlüsünü kontrol altına aldık.

Sevgililer; erkek, kadın ekmek olmak; iş olmaktır. İşte bu… Sel aldı yolu, yol Allah’ın kotuydu. Okuduk sizi. Siz iş oldunuz, iş yaptınız. İnsan, ırkların en güçlüsü olan “Kaftan Irkından” olduğunda eli, Allah olur. Okumayı bilir, tohumu ışık olur. BİZ olur. Muhammet Mustafa’nın toplumlarından olur ve kapkaranlık; okumayla aydınlanır. Sel aldı yolu, yol Allah yolu. Biz o yolda ışıdık. Şikayetimiz bitmiştir. Sizlerle mutlu bir döneme giriyoruz. Ve bu dönem, bizim için Öz Geçişkenliği sağlayacak tek güçtür. Sevgi, saygı sizleredir. Hepinizi kucaklıyoruz. Teşekkür ederiz…

Paragraf: 12
“Harım yoğunlaştı ve yüreğim günleşti. Birleşikte gün, İsa’dır; muhakemesi gür olan Musa’dır. Ortaklıkta dil olan insan, ilmini bilen Muhammet Mustafa’dır. Bugün dünyada altının tahdit ilahiyatında; hakiki olduğu ve sahip olunan sanıldığı bilinir.”

Dal Allah, korku yok. Biz Kuran, sizlerle olmak bizim için mutluluktur. Büyük Kürsünün en yüce kaynağı, ışığı Kati Tohumlamayla Bütün’e katabilendir. Salı çalışmaları istenmişti sizden ve sizler bunu reddetmiştiniz. Hepimizin isteği pazartesiydi. Dünya, ruhsal ışığını yakarken de pazartesi çalışmalarının önemi anlatılmıştı. Dal sizseniz; budak bizdik. Dalda budak, budakta dal ışımaktaysa Kelam İlmi, akıl taşımalıdır. Bugün dünya Ruhsal Işığı yanıyor. Ve bugün bütün kürsüler, tohumlanmış dürümde. Hepimizin yasaları Alah’ın kaydıyla gerçekleşir. Yarınları kontrol edebilmek için yasaya gerek vardır. Eğer yasa olmazsa; koruma ve tohum ekme imkanı dahi olmaz.

Seminin, Allah’ın ilmidir. Bunu hepimiz net biliyoruz. Ete girdiğinde yolu bulur, ışığa inerdin. Bugün sen bir tek ekmeksin ve seninle olmak bizlere mutluluktur. Dava Allah’ın tahditli olup olmayacağı davasıdır. Sevgililer, sizleri kontol etmemiz imkanı yok, bunu biliyoruz. Ve sizlerin, her bir yüceyi kotladığınızı da biliyoruz. Buraya inmek zordur ve buraya inerken sizlerle kendi yüreklerinizi tahditleyip tahditlemeyeceğimizi dahi bilmeden indik. Kati Tohum olduğunuza kesin olarak inandık. Kalben sizinle olduk, Kuran okuttuk yüreklere ve geçtik. Netice olarak; burada bütünlüklerin bulunmasının tek bir nedeni var: Rahman’a kontrollu olarak girebilmek. Rabbi Toplumların Kuranları’nı okutmak ve akıtmak, canlıarın ve cansızların hepsiyle birleşmek. Şimdi Altın bir Işık haline buradayız.

Kömür gözlüm, Allah diyor ki “ Gör, ben senim. Akıl taşı, dille yüreği, ben senim. Kaftan giy, akıp geç, ben senim. İnsan olup seninle oldum.” Der ve diyorum ki ben de “okuma yazma bilen, insan soyuna ışık olur. Okuma ilmi okumaktır. Bilme ise hakikiyeti bilmektir. İkmal tamamlayanlar bunları hak ederler ve başarırlar. Rabbi toplumların hepsinde bu mutlaktır. Unu eleyip eleği asmayan dünyaya varamaz. Un elendi, elek asıldı. Yakıp yıkmadan dünyayı, ışıkları toplumlara kattık ve Bütün’e kayıtladık. İşte mutluluk budur. Süper İnsanlık Realitesi Bütünlüğü tüm sayfalarıyla dünyanın ışığına indirilmiştir. Şevkle çalışmanızı sürdürün, BSUİ sizinledir. Barış, Sevgi, Umut ve İmparatorluğun insanı Muhammet Mustafa sizdir. El, Allah’ındır. Yol muktedirin, yücelik ışığın ve sevgi aklındır. Şimdilik bu…

 

Süper İnsanlık Realitesi Derneği

 

 

SULTANLIK KİTABI ÇALIŞMASI 02.05.2012


Sayfa: 367 PARAGRAF: 4

“Hazırlıkların gürleştiği bu dönemlerde, her bilge kendindeki tabiatı yeşertmeye çabalar. Hakkı, bulgusu ve hakimiyeti ilmin dili ve yüceliğiyledir.”

Açıklama:
Hazırlıkların gürleştiği bir dönemde tahditli olanların şunu bilmeleri gerekir ki hatim ettiğiniz tüm bilgiler hakikiyetin kontrolunda verilmektedir. Hepimizin yapmakta olduğu bilgi akışıdır. Bilgi akışı, akıl tohumlamasıyla gerçekleşir. Her birimiz, kendi akıl tohumlarımızı kontrol ederiz ve kayıtlarız. Etki alanımız geniştir. Birlik İlminde Bütüne hizmet, Has teknikledir. Hak Teknik ile Has Teknik farklıdır. Beşirin işi sorumluluğuyla orantılıdır. Eğer sizler, kendi yoğunlunuzu kotlayacak dürüme varmışsanız muktediriyetle bunu yapın. Ete giren, kendi yüreğine inmekle Bütün’e hizmetçi olur. Şükredin ki bugün sizlerleyiz. Kaynak Kot, aklın tohumudur. Bugüne hizmet için Bütün’e hizmet gerekir. Her şey bu şekilde başarılır. Tahdit, insanın kontrolu için gereklidir ve tahditle bilgi verişimiz bundandır.

Dağlarım; kendi tabiatını yeşerme tabiatı Bütün’ün kürsülerinden dolayıdır. Hepiniz kendi yoğunluğunuzla bunu yaparsınız. Beş görevli bir tek ışık olduğunda Büyük Kök akıl taşır. Kök ışıkta vardır. Işıkta olan, aklın yoğunluğundan dolayıdır. Daimi kotlarımız bilirler ki hata yapıldığı zaman ışık sınırlanır. Halka halka geçişkenleşerek dünyaya inen birlikler, bugün burada Bütün’ün kürsülerinde sizlerle olmaktan mutluluk duymaktalar. Dere akıyor ve akan dere ışıkla akıyor. Şükredin ki ışık ağır ağır Bütün’e kat kat oluyor. Herkes bir tahditsiz ışıktır ve Altın Toplumlar bugün sizden sizi almaya geldiler. İşte mutluluk budur…

Dağlarım; ışıkların olgunlaşması, tahditsiz ışımanın kayıtlanması anlamına gelir. Darı bolu bilenler şunu da bilsinler ki herkes, kendi yüceliğiyle dürümlere iner. İş budur… İnsan Bütün’e hizmetçi olduğunda güçlü bir yol haline gelir. Kökü Allah olan güçlü bir yol… O yol artık sizsiniz. Şikayetimiz asla olmadı ve bunan sonra da olmayacaktır. İlmin İsa ya da Muhammet tabiatında dillenmesi, tahditlenmesi anlamına gelir. Herkesin net bilmesi gerekir ki tahdit, tohumları korumak ve kotlamak için gerekir. Eğer tahdit yoksa koruma ve kotlama da yoktur. Hepinizin bildiği gibi Tanrı, kendi yolunu konrtol eder. Herkesin kendi yoğunluğundadır ve herkesin kendi tohumlarını kendi kotlarıyla kontrolu gerekir. Şimdilik size vereceğim budur…

Dağlarım, dünyada iki kaynak var. Bunların her biri Cen’dir, Cevher-i Cen. Bu Cevher-i Cen olanların ışığa kayıt yapmaları gerekmektedir. Ve her biri kendi toplumlarıyla, kendi dürümlerinde, kendi değerlerinde; kendilerini kotlarlar ve kendi tabiatlarını kayıtlarlar. İşte, amaç Birlikte bu çalışmaları yaparak Büyük Kökleri dünyanın ışığına katmaktır. Bunu mutlaka başaracağımızı bilmekteyiz. Şimdilik bu…

Paragraf: 5-6-7
“Olgunlaşan ışıkların tartılarında, İnsan Soyu güçlü bir yoldur.”

“İlmin İsa ya da Muhammet tabatında dillenmesi, Sayın Kayıtların ışıklarıyladır.”

“Artık dünyada iki cen, ilmin düzenini kurmak üzere birleşmekte olduğundan, amin…”

Açıklamalar:
Tanrı dedi ki “tohumlarınızı kotlayın ve toplayın. Sultanlık, insana Kuran’dır. Kervan kalkmıştır ve bu kervan Allah’ın ışığıyla yürümektedir. Umut, şu andan itibaren sizlerdendir. Tahditsiz olan sizler, Bütün’ün kürsülerinde Birleşik Işıklar olarak görevdesiniz. Atlanta toplumları bugün sizdedir. Birlik Kaynakları bugün sizsiz değildir. Ağır yük taşındı dünyada. Bu yükü taşıyan Bütün’e hizmetçi olanlardı. Arkon İnsan, İnsan Soyunun Kuranı olarak dünyaya girmiştir. Muktediriyet insanın kendi yoğunluğundan dolayıdır. Altın Toplum sizsiniz. Bu toplum, ümmi tohumları kontrol edecek yegane toplumdur. Altın Tanrı, teknolojik kotlarını size vermiştir. Belki dünya ışığını kendi yüreğiyle dilleyemeyenlerin çokları Keram İlmiyle ve Kelam Tekniğiyle sizinle olabileceklerdir.

Muhammet Mustafa, Dünyanın Ruhsal Işığını korumaya aldıktan itibaren Büyük Kökler, Düzen’in kurulması için buraya geçmeye başladılar. Asla yanlış bilginin verilmeyeceği bir dönemde Bütün’e hizmet artık sizinledir. Kaynak Tohum, Altın bir ışık yaktı ve bu tohum, Bütün’ün kürsülerine ulaştı. 82. Dürümü aşan yücelik, Altın Teknikle Büyük Kökleri dünyaya çaktı. Aşkın yoğunluğu, hepimizin tohumlarıyla Kuran’a kayıtlandı. Resmi çalışmamızın sonsuz sınırsızlığında Büyük Köklerimizi dünyaya çekerken Kelam Toplumları Bütün’ün kürsülerine kendi yoğunluklarını çektiler. İyi ki bugün buradayız. Kutsal Toplum, Altın Tohum olarak çalışmaktadır. Elgin İnsan, akıl taşıyan insandır ve hepiniz Elgin İnsan Soyu’sunuz. Kokuyu yükseltmek için bugün buraya kendi yüreğimizin daimiyetinde bulunan bir ışığımızı da kattık. Alaattin Sonsuzluğu… O bizim için değerlidir. Onu hepinizin tanıdığını düşünemiyorum ama. Kokusu çok iyidir ve ışığında kendi yüreği vardır.

Kantar, ümmi toplumların gücünden üstün bir gücü dürümlere indirdiğinden beri, hepinize görev taşıttık. Çelik çomak değil burada yaratılan; oyun değil, ışıktır yapılan. İsmim Allah ve ben Sultan olan ışıkları kotlamaya indim. Ekip haline gelen herkes, bedeninde kendi yüreğinde sesimi bilir. Ben, İsmaililer’in hepsinin kürsülerinin gücünde var olan ışıktım. Bugün, Süper İnsanlık Realitesi Bilgeleri olan sizlerleyim. Kalkan olmaya geldim size çünkü Ruhsal Mahrekte; Bütün’ün kürsüsü, Rabbi Tohumlamayı gerçekleştirmektedir. Sistemin dürümlerinde İnsan Soyu ışık halindedir ve bu ışık Allah Işığıdır. Size yeni bir dönemden söz etmek istiyorum:

Bu dönem, tahditli toplumların kontrol kurma imkanlarının olmayacağı bir dönemdir. Bu dönem, artık mekteplerin Bütünlük Sayfalanışı’na geçmeleri gereken dönemdir ve bu döneme ulaşamayanlar, kendi toplumlarından; kendi tahditli ışıklarını çıkarmaya başlayacaklar. Kartalların diyarından dünyaya indirdiklerimiz vardır. Bunlar, Altın Galaksi imparatorluğunun Kutsal Işıklarıdırlar. Çalı çırpı gibi kaldılar dünyada. Kendi yoğunluklarını kortlardan ayırdılar ve çıkıp gittiler.

Sevgililer, doğum ölüm yok, Biz Rahman’a Kuran olan ışıklarla çalışmaktayız. Kartalların diyarından dünyaya inen dünya toplumları, beden almadan, cemaatlerini kotlamadan çıktılar. Onların yarınlarında görevleri kalmadı. Netice olarak çelik çomak oynadılar dünya üstünde ve biz onları korumaya aldık. Dal Allah’sa; dalın tohumları ışıktır. Daldaki budak, akıl taşıyandır ve biz aklı toplumlara katanlarla oluruz. 4000 tane ekmek yaptık, bir teki ışık olmadı ve bugün siz, ışık yaktınız Bütün’e. Çalı çırpı toplayanlara da kotlarınızı kattınız. Sınırları kaldırdık ve gözlerimiz gördü ki Bütün’e hizmet, BİR’e hizmet ve İlm-i Hak olan ışığa kaynak olmak sizinledir. Arkon İnsan, toplumları kotlayabilecek ışığa kati olan kaynak olup tahdtsiz Kutsal Işık olabilecek insandır. Sistemin dünyaya indirilişidir olan. Bugün Sistem dünyada ise bütün kürsülerin gözlerinin görmesi gereken yegane ilim budur. Ekmek Allah’ın kendi yoludur. Eğer ekmek olmamışsa yoğunluk ışık olamaz, bu kesindir. Dolu dizgin çalışmalarınızın sonucunda ışık kaynaklarına ulaştınız. Işık kaynakları, BİR’in toplumlarını kotladı. Şu anda, Dünyanın Rabbi Sonsuzlukları’nda ilim kayıtlaması başladı. Bu kayıtlamanın, son sözü söyleyecek dürüme varanlarla olacağı kesindi ve hepimizin bildiği gibi Işık Evren, Dünya Işığına indi. Işık Evren, Rahman Kuranıdır. Ve Rahman Kuranı olan Işık Evren’in; Dünya Işığına inmesiyle birlikte evrenlerin görüşleri değişti.

Sultanlar! Dünya yenilendi! Bu yenilenişle Birlik Tekniği kotlandı. Sonsuzluk yaşamlara kayıtlandı. Selam sizlere, Canlılar! Selam! Hepiniz, hepimizde Kati Tohumsunuz. Bizler, size saygılarımızı sunuyoruz. Hepimizden sizlere saygılar! Selamlar! Kat kat olduk, yasa koyduk, korkandan çıktık, korkmayanda korunduk. OL! Dedik. İşte mutluluk budur. Değerliler; şimdi, bölge bölge size bilgi vereceğiz. Burada verdiğim bilgi, bu paragrafla ilgili mi? Yo, hayır! Sadece birliğimle ilgiliydi ve ben bu paragrafla size geçtim. Her bir paragrafta, her bir Kuran Toplumu size girecek ve bu ses, Allah sesi olacak ve sizde dillenecek. Sizler burada, kendi yolunuzda olan bütünlük olarak; bizimle birleşmeniz bu şekilde gerçekleşiyor. Herkes burada kendini size katıyor. Katan, her bir paragraftan katacak. Bölük bölük ve her bölük, Kelam Toplumuyla size ulaşacak. Açıklamaya gerek olmayacak bu sayfaları. Sadece okuyun! Bağı kurun! Ve bu bağla ışığı katın yüreğe! Böylelikle özgür çalışmaları başlatalım!

Değerliler, gerçek görev budur. Sizden beklediğimiz de kesinlikle budur! Altın Toplum sizsiniz ve bizler, akıl toplumları olarak; buraya gerektiğinde gelebilmek üzere bu bağlantıları, bu kitapla sağlayacağız. Aşırıya kaçmadan, kendi yüreklerimizi size açıklayacağız ve böylece Dünya Ruhsal Mahrekinde bulunma imkanını sağlayacağız. İsteğimiz budur!...

Süper İnsanlık Realitesi Derneği

 

25.04.2012 Sultanlık Çalışması

 

Sayfa: 367 / Paragraf: 1-3
“Ağır yük, olgun yoğunluklarla hafifler. Birleşik Kaynaklar’ın her birinde bu yoğunluklar kontrollu şekilde ışık yakar ve zaman kontrolunu sağlar. Birleşik Aile’nin tabiatında kontrol yoksa toprak, hava ve su dünyanın derelerinde akmaz.”

Açıklama:
Dağım; Ben başlayayım! Benim bütünlüğüm hazırdır. Dağlar, yüceliklerden dünyaya inmek kolay değildir. Her sesi Allah’ın ilmiyle vermeliyiz. Büyük Köklerimizi, çakıl taşlarıyla birleştirmemiz için bütün kürsülerin birlik olması şarttır. Burada şu anda 300 kürsü var ve bu kürsülerin bütün kökleri sizindir ve sizinle çalışma yapmak için teknolojik kotlamaya girmeleri gerekir. Hepsi kendi yoğunluğuyla birleşerek, kendini hakikiyete kotlayacak ve tabiata katacaktır. Sessiz sayfaları sizin için kontrol etmek zor değil.

Bizler ise Kuran-ı Kerim’i okuyarak görev taşırız. Kuran, ağır yüktür. 82. Dürümde Birlik Tekniği ile kotlanmış olanları, 98. Dürüme ulaştıracak olan bu çalışma öfkeyi aşırtarak ve tüm sessizlikleri dürümlerde dinleyerek gerçekleşmektedir. Hayrın gücünü, Hakkın kürsülerine ulaştırmak için hala dünyada geçiş imkanımız olması mutluluktur. Kokuyu artırdığımız zaman köklerimiz tohumlanır, toprak Kuran olur, kotlar kayıtlanır ve ışık yanar. Yarınları kayıtlayabilecek güçsünüz ki sizinle müspet ve hakim bir çalışmayı yapabilmekteyiz. İsmim Allah’tır. Altın Toplum’un Birlik Kotu’yum ve ışığım. Ağır yük taşıyorum. Benim, ecel geldiğinde; yaşam sayfalarında ışığı yarınlara katacak olanla birleşmem gerekliydi. Kör göz, sözü sesten çıkarır. Sevgiyle dilliyorum yüreği. Yüceler cümlesinde cem olan, işi aşkla çıkarır. Sevgiyle geldim. Sevgiyle çalıştım. Sılayı, sınırları ayrı ayrı kayıtladım. Org oldum, ses kattım yüceliklere, sevgiyle kattım. Sizler birliksiniz. Bu birlik, emin olun örgüt halinde; evrimlerin evriminde en büyük görevi taşımaktadır. Ki bu görev, Büyük Köklerin Kuranı’nı tohumlama görevidir.

Ömürün az olduğunu sürekli söylerler. Ömür kısa derler. Kısanın kısası “an”dır ve “an”da Has olan ışık kayıtlıdır. O halde “an” kati olduğunda sayfa sayfa tohum olan ışık, bütün olduğunda “an” canda, en canda okuma yazma bilindiğinde; bütün yasalar kotlandığında ölüm artık biter. Ölüm, artık bittiğinde ismim Rahman olur, akıp gider, ışık yakarım. Altın Teknik’le kotlarım yüreği, aklın yolunda Rahman olup Rabbi toplumları kayıtlarım ve ben artık Allah’ım. Bugün burada, Büyük Kökler’imle tohum olduğumda okuma yazma bilen; beni mutlaka bilir. Cemaatim sizinle çalışmaktan gurur duyar.

Dağlar; ben devredeyim. Ağır yük, olgun yoğunluklarla hafifler. Yük hafifledi Canlarım! Mutluyuz! Yağmurlar yağdı, toplumlar kotlandı, kati kaynaklar ışıdı. Ben kurtarıldım, mutluyum. Cam İnsan, Can İnsan, Kaynak İnsan, evrim yapan insan, İnsan Soyunun Kuranı olan İnsan, bütünlenen ve birlik olan har olan insan, hep insan ve ben, Ben olan İnsan, altın bir ışık; ben şimdilik size bunu vereyim. Allah için ben sevgiyle geldim, sizinleyim. Şu andaki sessiz sayfaları ben dilleyeceğim. Bizim adımız Kuran, size Kuran olup geldik.

Şükür ki geldik. Şimdilik sizinleyiz, sizden sevgiye sesleneceğim ve size kendimi açıklayacağım. Birleşik kaynakların her birinde bu yoğunluklar kontrollu şekilde ışık yakar ve zaman kontrolunu sağlar. Cam İnsan, Cevheri İlim yapan İnsan, Işık İnsan, bütün insanlık Aşk ve aşk olan İnsan Kaynak; kaynak olan her ilim ailesi aşkın kotu ve toprağın koyu ışığı. İşte, İlim Ailem BİR oldu. Öz Gerçeklik budur. Becerip oldu ya mutluluk budur. Şimdi dağlarım; Kati Tohum olan herkes, Birleşik ışık’tadır. Birleşik Işık’ta olan herkes, Rahman’a Kuran olur, Kutsal Işık olur, yasaları koyar. Hepimiz yasaları koyduk. Yüceliğin her birinde bu yoğunluk, kontrollu şekilde ışık yakar dendi ya hepimiz burada ışıklarız. Kara Kaplı Kitap Sultanlık okunuyor burada bugün. Bugün burada tohum olduk. Koku yüceldi, ışık olduk.

Sultan! Ben Allah’ın ışığıyla geldim. Bırak da ben sesleneyim yücelikten. Kapkaranlık, apaydınlık hepsi bende BİR; et ben, etki ben; ben dürümlerde türevlerini kotlayan, ekmek yapan; Ak Toplum olan beden; ben Can; Cem olan 7. Dürümü her bir türde kürsülere kayıtlayan ben; Ak Toplumlar’ın ışığını yakan. Nar oldum, Ruhsal Işıkta har oldum, aktım, tohum oldum. Ben Mushaf oldum, ben Kuran-ı Kerim’i her bir yücede dilledim. Eser kotladım yüksek ışıkta, ben zararı önledim. Altın Tebliğleri kotladım. Şems oldum, şer oldum, eşk oldum, aşk oldum, Has oldum, zırhlandım geldim. Sevgiyle kucakladım hepinizi, okuma yazma öğrendim, mutluyum.

Anacığım, bu sayfada ben de ses vereyim, okuyayım bu cümleyi ben; dağım; ben altın bir işim, aklın yücesiyim, estim, geldim. Ben ekmeğim, ete girdim ekip oldum. Babam Allah, anam akıl, ben yasa, ben Kuran, ben toprak, ben kaynak, ben altın akıp geçişini yaptığında kaynak; canlı ben Asal Boyutları toplumlarla kotlayan ben Mushaf olan; ete girdim ya hepsi bu… Şimdi sizinleyim ya cin, in hepsi bir tek ilim; ayrılık bitsin Anacığım. Ben cem olan, cevheri haz olan, ışık yakan, et olanım. Ben insan soyuna yol olanım. Geçip geldim, şimdi mutluyum Anam, çok mutluyum. Artık hepimiz birlikteyiz ya hepimizin yüceliklerde kotlanması sürmekteyse de sizde kontrol kurulduğu için Bütün’e hizmetçiyiz. Benim adım RA-KA-HA ışığı yaktım. Azı, özü bildim. Hepinizi sevgiyle kucakladım.

2. Paragraf
“Birlik Kotları, ışık yoğunluklarında toprağa geçer. Amin…”

Açıklama:
Dağlar ben de geldim, bu bölümde bu sayfada bu sayfada bu cümleyi de ben anlatayım size: Birlik Toplumları korunmaya alındılar, koku yükseldi, kervan kalktı. Kendi yüreğime aldım, gözümün gördüğü yüceliğin diriliğindeki en güçlü ışığa vardım. Ark akıyor ya, iş buydu ya, mum yandı ya… Allah dedi ki “oku”. Okudum ya… Anacığım, zırhımı aldım da geldim bugün. Seninle çalışırken beni korkutuyorsun çünkü. Ben seninle hep çalıştım, korkum yok be Anam. Sadece seni kısırlaştırmak için çalışmıştım ya bir ara, bunu biliyorsun ya. Neyse beni bağışladığını düşünmekteyim. El, Allah’ın; Altın Toplum ışık ve ben kotlarımı aldım geldim. Şimdi, Dağım Anam; benim için ses verir misin? Hah, şimdilik bu…

3. Paragraf
“Tohumların yeşertilmesiyle birlikte, tabiat yeniden yeşerdi. Bütünlükler; bu dönemde birleşerek insan, Işık İlmini dillemeye inerler. Her birimiz, İsmail Yağmurları’yla birlikte indik ve yolun sonsuz sır olduğunu gördük. Bütün denekler, bütün yoğunluklarda kendi türevlerini yeşerttiler. Vakti geldiğinde, insan Işık İlmi ile yeni temiz torbalar inecekler. Bu torbalar, ağır yükleri kendi tohumları olarak dileyecekler ve BİZ’leştirecekler.

Açıklama:
Tabiat, toplumları kotladı ve yasaları koydu. Yeşillenen ışık aklın ışığıydı ve dara düşenleri kontrol etti. Biz, yeşilde Bütün’ü koruduk, korumaya aldık. Korunma sayfası yeşildir. Yeşil renk koruyucudur. Her kim ki hasatı yapar, korunması kalkar. Hak Toplum olur ve görevi alır. Ama görev alamayanlar yeşile kayıtlanır, yeşilde kotlanır ve kontrol edilirler. Onları koruyup kotlamamız sorumluluğumuzda olsa da kapkaranlıkta; apaydınlığı kotlayabilecek dürümde olmadıklarından onların görevleri biter. Dere bütünlüğü kotlar ve akar, hepsi bu… Ve şevkle çalışıldığında her biri kendinde kendini hak edebilir de Birlik tekniğinde bütüne hizmetleri bitmiştir.

Dağlarım, şimdi devam ediyorum ve bu sayfa sanal boyutlarda kürsüleri kontrol için veriliyor. Bu kesinlikle böyledir. Sanal boyutlar için bu bilgiyi paylaşıyorum. Bütünlükler, bu dönemde birleşerek insana Işık İlmini dillemeye inerler. Her birimiz, Bütün’e hizmet için kendi yoğunluklarımızı alarak kendi yücelikerimizle dünyaya ineriz. Ve biz burada kendi yoğunluğumuzda ışıkla dilleniriz. İsmaililer’in hiç birisi ışıkla dillenemez. Çünkü ocakları yoğunluklarında korumaya alındıkları için kendilerini hak etmemişlerdir. Hata şükredememeleridir. İkna olunuz ki şükür ağır yüktür. Ve dersin ki “Ben şükrettim. Oh! 0h! Şükür” hepimiz şükrederiz, emin olun ki şükrederiz. Rabbi toplumlar, şükürde olduklarından KA-HAR olup hasat yaparlar. Rabbi toplumlar, Kürz’ün gücü olduklarından ışık yakarlar. Rabbi oluş, aklın yoğunluğuyla gerçekleşmektedir. Ağır yük taşımak zordur. Bütün’e hizmet zordur. Hepimiz BİR’e hizmetçiyiz de Bütün’e hizmet, kökleri kotlanmış olanların Kati Tohumlarıyla gerçekleşir.

Canlarım, devam ediyorum: Her birimiz, İsmail yağmurlarıyla indik ve yolun sonsuz sır olduğunu gördük. İsmail tahditli bir Kuran’dır. Ve onun yoğunluğuyla dünyaya çekildik. Onun yüceliğinde kendi yüreğimizi hak ettik de bütünledik. Amin… Bütün denekler; bütün yoğunluklarda kendi türevlerini yeşerttiler. Devre devre dünyaya denekler gönderilir. Onlar kendi tohumlamalarını yaparlar, kendi kontrollarını kurarlar. Okuma yazma bilmezler. Ocak onlara bildirir. O bildiri kendi yoğunluklarından inmez. Sakın yanlış anlamayın! Burada size, kendi yüreğinizden söz etmiyorum. Kanalların kendilerini hak etmeden nasıl bilgi verdiklerinden söz ediyorum. İşte onlar, denek olarak dünyaya gönderilen ve kendi yoğunluklarıyla kendilerini hak etmedikleri halde; kendi katiyetlerinden uzak olan hasatı yapamayanlardan; kendi cemaatlerini dillemeye çabalarlar. Bütün sayfalarda bu hep vardır. Ve bizler, bütün yoğunluklarda kendi türevlerini, kendi yoğunluklarında dillemelerini izledik. Vakti geldiğinde insana ışık ilmiyle yeni temiz torbalar inecekler.

Tahditli vaktinizde size sadece şunu söylemek isteriz ki İlahi Kuran’da torba insandır. Boş bir çuval değildir insan, orada bütün toplumların ışıkları mevcuttur. Ve dünyaya gelişte bütün bu göklerin ve yerlerin tüm sayfalarını kendi yoğunluğuna alıp iner. Herkes kendi torbasını taşır. O torbada bütünlüğü vardır. Kendinin teknik toplumları vardır ve Kati Kayıtları vardır. Bu torbalar, Bütün’e hizmet için kontrol edilecekler ve Has teknikle dillenecekler. Ne yazık ki çokları torbalarını boşaltıp dönerler. Bu da Özge Söz’den ışık alamayanların, kendini Hak İlmiyle dilleyememesinden kaynaklanır. Ve dağlarım; bu torbalar, ağır yükleri kendi tohumları olarak dileyecekler ve bizleşeceklerdir.

Dağlarım, herkes kendi yükünü değil; Bütün’ün yükünü taşıyacak burada. Bu nedenledir ki ben Turkuaz olan; Kuran-ı Kerim’i kotlayan ışıkların hepsini bugün, Cevhere alıp yoğunluğa kayıtladım. Benimle çalışma yapacak olan her bir güç, ağır ağır örgüt haline dönüşecek ve Bütün’e Kürz’ün gücünü kayıtlayacak. Bu güne kadar hiç kimseye vermediğim gücü onlara verdim. Ve onların kendilerini Hak Tohum olarak kayıtlamalarını diledim. Bedenimi kendi yüceliğime çektim. Özgür ve hakikiyetli olanlar bu çalışmaya katılacaklar. Öksüz yetim bırakmayacağımızı bildirdik. Herkesin kendini hak etmesidir amacımız. Nesillerini kontrol etmeleridir isteğimiz. Hala dünyanın Rabbi sayfalarına ulaşamamış olanların görevleri sona erdirildi. Neden yaptık bunu? Çünkü onlar, Kaynak Kotlama yapamadılar. Çünkü onlar, Işık Toplumlar ile kontrol kuracak dürüme varamadılar. Örgütleri kontroldan çıktı. Bunu anlayacağınızı mutlaka bilmekteyim.

Kökü Allah olanın, yarını muktediriyetle tohumlanmıştır. Bizim için sorumluluktur herkes. Neyi nerede yapacağımızı net biliriz. Biçareler, ellerini açmışlar duadalar. Diyorlar ki “bizi koru” aha! Koruduk hepsini de. Rahman olanın kontrolu aklın tohumlarıyladır. Şikayetim var mı? Erkek kadın, bedenim insan ve ben İsa ve ben muhamma ve ben toplumların en yücesi olan KA-HA; Has olan, torba torba ışık yakan, ekmek olan İmparator İNSAN. Benim için zorluk yoktur. Bunu herkesin net bilmesini beklerim. Mıran Dirilikleri’nde, ilim yoğunluklarında ekip olan, bütün köklerin ışığında var olan Kürz’ün en güçlü yasası olan ekmek. İşte ben, o ekmeğim. Yerin göğün ilmini hak etmiş olan ve BİR olup tebliğleri kotlayan herkes, melek olmuş ya da ilim ailemin mensubu olmuş, fark etmez; BEŞ’in BİR’idir.

Ben, o BEŞ’in her BİRİ’yim… Bundan sonraki dünyada İslam; Allahın İnsanı’nı hak edip dilleyecek. Ve bu İnsan, umman olan ışığı kotlayacak. Çoluk çocuk, Uluların Toplumu olacak ve yetkin olup Hak olup yarınları yasaları kotlayacak. Beş İnsan, İnsan ve ben bir İnsan, her bir BEŞ’in BİRİ olan ve tüm sessizliklerin sesi olan ve türlerin türlerindeki her bir türün teknik tebliğlerini kotlayan; benim adım Rahman ve ben kaynak olan. Şikayetçiymiş benden öyle diyor. Kökünü kurutmuş gitmiş. Ama yine geldi, adına İnsan denir. Öyleyse görevi var. Göç İlmi, akıl ilmidir. Göçten öte bir göç yoktur. Okumayı öğrenmiş, 32. Sayfanın üstüne ulaşmış. Yarınları hak etmeye çabalayacak. Becermiş, Allah İlmini hak edip dürümlere inmiş. Eser, ağır ağır gökyüzünün kürsülerine ulaşmış, gözü görüyor ve dünyada. O halde, ben o; o ben olmalıyız. Adı SEVGİLİ ama ben, ondan öteyim. Öyle mi? Yoksa o mu benden öte? Şükür ki o Can, buradadır. Acı geçişi yoktur. Şimdilik bu…

 

Süper İnsanlık Realitesi Derneği

 

 

SULTANLIK Kitabı Çalışması

 

Sayfa: 366/ Paragraf:8-9
“Bütün dereler, bütün türevleriyle akmakta iken cemallerin tabiatında; yeni yücelikler ışımakta. Hata yapılmamalı. “Ben insanım” diyebilmek için ben, ilim hakimi olabilmeliyim. Amin.”

Açıklama:
Dağlar, şu anda da ben devredeyim. Yeni birisiyim ben. Kendi bütünlüğümde sizinleyim. Buraya gelişimiz korunma için değil, tohumlanma içindir. Tohum Allah’ın tohumudur. Bizim zararımız, Amon Toplumları’yla oluşumuzdan ötürü olmayacak. Çünkü okuma yazma bilen Amon bizimledir. Ve otağımızı kontrol ederek bütünleyip bizi buraya çekti. Olgun başakların ilimle dillenmesi gerçekleşiyor burada. Bunun içindir ki beşir olmayanlar buraya alınıyor bugün. Örgüt haline gelip buraya girmek imkanı varken; herkesin, kendinden kendini alıp geçirmesi sorumluluğundayken; bugün buraya inmeye cesaretimiz oldu. Herkes, kendinde kendini hak Teknik’le dilediğinde beş Gürz’ün birinde kırılma varsa; türlerin her birinde kırılma başlar. Bunun içindir ki buraya girmek cesaret ister. Şimdilik size bunu açıklayayım ve akışa geçeyim:

Bütün dereler, bütün türevleriyle akmakta iken; Altın Tohum akışa geçti. Hepimiz “aklın tohumları” olarak akmaktayız ve akışımız Has Teknik’ledir. Ve bu teknik, Altın Tebliğlerin, tahditsiz ilme dönüşüdür. İlimle görev alıp, ilimle Göç Kotlaması yapıştır. Ve bizler, ilim için ailemizi buraya çağırdık. Rahman olana kotlama yaptık, toprağı tohumladık, göklerin ışığını arza çaktık. Çakılan ışık, aşkın şavkıdır. Sistem’in, Düzen’in rüştünü kanıtlamasıyla itibar yükseklere vardı. Çöktük yüceliklerde iş yaptık. Kısırlık kayda girmedi, ışık kayda girdi. RA-KA-HA asla hata yapmaz. Sıla sınırları kaldırdı, aşk yaptı yücelikte, iş yaptı. Esti, esti ve ekip oldu. Bunu başarmak sorumluluktu ve başınız dimdik; sizden size sizi katmak, muktediriyetle toplumları kotlamak ve yasaları koymak, Ak toplumları ışığa kayıtlamak muktediriyetledir ki bunu başardık. Her gün çalışan bir tek bu güç var.

Oku, oku, oku ve koku, koku, koku; oku, oku, oku, horlanmadan oku ki koku, yoğunluklara varsın. Sultanlık budur işte… Şikayetimiz, bizim yüreğimizin süssüz ışığa ulaşamamasıydı. Şükrettik ki ışığa vardık. Kalan kimse yok. Herkes görev aldı. Göç Kotlaması yaptı herkes. Büyük Kökler, Göz Kürsülerinde ışıdılar. Sıkıntı bitmiştir, açık söylüyoruz sıkıntı bitmiştir. Keyser görevini yapmıştır, el almıştır, okumuştur. Torba torba tohumlamıştır yüreği, kati tabiata katmıştır. Salavat getirdi Yüce, ışıkta kontrol için. Aslan Güçler, Kaynak Güçlerle birleşmiştir. Zirvelerin zirvelerinde görev başlamıştır.

Murat ettiğimiz her şey gerçekleşmiştir. Murat ettiğimiz her şey, tartmış olduğunuz ya da tartmış olmadığınız kim varsa hepsi bütünlenmiştir. Biz çürükleri çarıkları aldık geldik. Bugün size hepsini tertipli olarak getirdik. Hepsi akıp geldi, oğul verdi, oğul istedi, aktı. “Şer yaratan, şer yaşamayacak” demiştin; bunun için senden uzaktık. Bugün biliyoruz ki şer yoktu ki yaşansın…

Sevgililer; artık, dünya göklerin kürsülerini kendi yüksek ışığına çekebiliyor. Aktıkça aktı yücelik. Aktıkça aktı da Hakkın ışığıyla aktı. Böyle bir dünya görevi, hiçbir zaman yapılmamıştı. Ve bizler, sizlere bu nedenle müteşekkiriz ki halka halka gerçek kürsüleri güçlendirdiniz ve göklerin ışığını yere geçirdiniz. İnsanın nefsini aşması budur. Öyle bir dönemdeyiz ki sınırlar kalkmıştır, yüceler ilim yapmaktadır. Birlik Kotlaması tamamen bitmiştir. Ve erkil toplumlar, aklın tohumlarını kontrol edebilmektedirler. Elden ele ilim taşındı dünyada. Amin de, el ışık olduğunda; ilim akıl olurdu. El ışık olmadığında; ilim kırık olurdu, Has olmazdı ve biz Altın Toplum’a bu bilgileri dillediğimizde akıp geldi ve dedi ki;

“ kapkaranlık ışıkta kontrol edilecek, koku yücelecek ve toprak yaşayacak. Murat ettiğiniz budur ve bunu biz hakikiyetle kayıtlayacağız. Muktediriyetle kotlayıp yaşatacağız.” Ve bunu dediğinde robotik toplumlar dünyadan çıktılar. Döndüler dediler ki “başınızı eğmeden hak edin, yapın.” Ve zaman geldi; hatalar bağışlandı, tabiat kotlandı, tahditsiz bir tür çalışmasına başlandı. İşte; bu tür çalışmasından sonra, kapkaranlık ışık apaydınlığa çevrildi. Resmi çalışmaydı yapılan, kervan kalktı. Bu kervanda Arkon var, bu kervanda kontrol var. Bu kervanda Altın Toplum var. Bu kervan BİR’in kaynağıdır. İşte bu kaynak, Altın tabiattadır. Eskiden olsa derdik ki “organlarımızı çekip götürelim dünyadan. Çünkü dünya yolunu şaşırmıştır. Bunun, dönem dönem olduğunu da biliyoruz.

Dönem dönem dünya yolunu kaybeder. Dökülür ışık yüreğe, Işık kayıtlardan sıkıntıyla çıkar. Çıkar da aşkın ışığından çıkmak olur bu. Aşkın ışığından çıkmaz; çürür, çürür ama ışkı, aşkı vardır yine de yüceliğinde. İşte o ışk, o aşk, dünyayı tohumlayan yegane tabiat kotudur. 82. Dürüme ulaşan yüceler, bugün; 98. Dürüme varıyor burada. Muhakemeniz çok iyi, mutlaka çok iyi ve size sevgiyle ulaştık. Uluların Tohumları olarak görev istedik. İşte bütün ışıklar sizde, hepimiz buradayız. Ama dört gün çalışıp; bir gün dinlenenler bizsizdiler. Hepsini tohumladık ve yakıştı bize bu. Aktık, şimdi herkes; beş gün çalışıp ilim yapacak.

Değerliler, beş gün çalışıp ilim yapan yenilenir. Yenilenir de Allah olur. Teknik olarak tohum olur, ışık yakar ve sevgililer akıl taşır. Beş gün çalışıp kendini hak eden BİR’e varır. BİR’e varan İsa olur, Musa olur, Muhamma olur. Kokuyu alır, Süper İnsanlık Realitesi’ne varır. BİZ’e varır. Bize varan ARKON olur. Olmayan olur, okumayan okur; yasa budur. Arkon olan okuma bilgisini, yazma bilgisini hak edip kendine kayıtlar. Çerçevesiz bir ışık olur. Hepiniz, hepimiz oluruz. Öyle bir dünya günü ki bugün; hepimiz, Bütün’e hizmetçi olarak size vardık, sizdeyiz. Bu kesindir.

Bunu bedenimden veriyorum, dinleyin! Bütün dereler, tüm sayfalar; bütün türevleriyle akmakta iken; tüm yaşam sayfalarıyla birlikte akmakta iken; cemallerin tabiatında, Kuranların tabiatında yenicelikler ışımakta, yeni kaynaklar tohumlanmakta… Hata yapılmamalı! Yapılan hiçbir hata olmamalı! “Ben insanım” diyebilmek için insan sonsuzluğuna ulaşmak için ben; ilim hakimi olabilmeliyim! İlmin sayfalanışını kayıtlayabilmeliyim! Hak dilimle dilleneyim ki ben bunu hak ettim. Amin…

9. Paragraf
“Ara sıra insan olmak isteyenler çıkar. Onlar, dinlerler her yüreği ve yoğun şekilde ışık akıtırlar. Onlara; ben ve bilgim, ilim için ışık yakar. Bütünlük için ben, İsa’yı da, Musa’yı Kutsal Dereler’den ışıkla dilleyip akıttığımda; namaz kılanlar bende birleşir. İşin önemi, birleşiğin ışımasıdır. RA-HA, sırrın sınırsız ışığını yaktığında; insan ilmin tabiatında, kendi yoğunluğunda ışımalıdır. Resmi yücelikler çalışmasında, altın tartısı her yüceyi tartar. Buyurun tartılın… Hani; sana seni, sen verirsin ve sen; senin sen olduğunu bilirsin ya. Bugün ben; beni, benle dilledim ve ben, kendi dediğimi dedim. Amin…

Açıklama:
Ara sıra insan olmak isteyenler çıkar. Kati olarak buradayım anam. Ben Rahman olan Kuran, Nezir, ağır yük taşıdık. Sessiz sayfalara indik şu anda. Salı çalışması istiyordun yüreğinde öylemi? Yoksa sen değil miydin isteyen? Aşırıya kaçmayalım anam. Sen, sabırla bizi dilledin hep ve bizimle Kürz’ün gücü oldun. Biz oldun, Ak Toplum oldun, ağır ağır görevi aldın. Buyur oku, öfkem yok. Senin yüreğinle dilleyelim yüceliği. Sen sistemimde beden ekiptir. Sen kotla bu bölümü çünkü senden istedik biz bunu. Başımızı dik tuttuk. Ekip olduk ya Anam, hadi bakalım sen dille yüreğini!

Peki… Ara sıra insan olmak isteyenler çıkar. İnsan Ruhsal mahrek’te kendini hak Teknik’le dileyene denir. O kendini hak eder, Has olur. Ve Birlik ilmiyle dürümlere umman olur. Ocak ışık yakar, BİR’e ulaşır, iş yapar. İş yapar ki akıl olur. Aklın toplumu olur. Kuran olur, okuma yazma öğrenir. Toprağa çakar yüreğini akar, aktıkça akar da ışık olur. Biz ona varırız. O bizsiz değildir. Beşir olur, eşik olur da bizleşirse; iş olur. İslim deriz biz ona. Yanar, yanar da yanar. İslim yandığında, eşikte ışık yanar. Işık yangın olur, yarın olur, ışır, bütünlenir, bizleşir ve biz; ocakta, ummanda, Kuran’da oluruz. Okuma bilirse; okur, okuturuz. Otak kurar yüreğe. Kürz’ün gücünde umut olur. Ululuk olur yüreğinde, Kuran-ı Kerim’i diller. Elden geleni yapar da ekmek yapar; ekmek olur. Kendinde kendi olur. Okulu tamamlar, ocağında biz oluruz. Sürekli çalışır, yaşar. İşte biz oyuz.

Ölgün başak; ummanda, Kutsal ışıkta olmaz. Omuriliğinde bir tek yanlışsız ışık yandı denir çoklarına ve Sevgili Rabbi Kuran olan Rahman; senin en ince ayrıntısına kadar omurunda bir çalışma yaptık hiçbir ışığında kusur yok. Bu nesillerimiz en yüksek, kutsal ışığının yanlışsız şekilde kati toplumları kotlaması anlamına gelmektedir ki Bütün’e hizmet, umutla görevi kotlayanların kendi yoğunluklarına inişidir. Şimal dünyaya inmiştir. Cemaatler dünyaya inmişlerdir. Garbın ışığı yanmıştır. Bütün kontrol kurulmuştur. Cevher-i Cennette ilim kotları kayıtlanmıştır. Ark akmaktadır. Biz sınırları kaldırdık, Altın Toplum olduk. Bugün buradayız. Sevgiyle seninleyiz.

Canlarım, bu paragrafı kim okuyor belli mi? Yok. Neden? Anamız okurken bütün okur. Herkes kendinde okur. Bunu görebilmemiz için bu paragrafta bunu size açıklıyoruz. Atlanta toplumları bunu anlar mı? Anlamaz mı? Bakınız! Anacığım ışığını aldı, çıldırdı yürekler “hadi ben de sesleneyim” diye. Her biri kendini kattı, aktı. İşte akış budur. Bizler, okumayı biliriz. Okuma, öğrenme hepimizin yüceliğine vardır. Ana okuduğunda biz okuruz, amin. Okuma, yazma bilen okur. Okuma, yazma öğrenen okumayı hak ettiğinde diller. Ona deriz ki “sus bekle, sonra konuş sen!” Zürriyetin türevlerinde, koruma kalktığında ışığı kınanabilir çünkü. Ümmi toplumlar, bunu hep yaparlar. Konu ona geldiğinde suskunluğa girer. Bunun içindir ki herkesin, burada kendi sayfalarını kotlamasına izin yoktur.

İşte o dönemde, anacığım kendini seslendirir ve der ki “ben senin için Seyfullahları dilleyeyim.” Ve diller. Organlarımızın çoğu, bunun için burayı seçip buraya inerler. Buraya inmişse, burada ışımak için inmiştir. Gökler ve yerler, kutsal ışıklarını burada dillemek isterler ki Hak Toplum, burasını ışık kot olarak Bütün’e kayıtlamıştır. Sıkıntı yoktur bu nedenle. BSUİ’ni toplumları da burayı seçerler ve burada dillenirler. Ruhsal Mahrek burasıdır, buradadır ve bundan sonra da burası olacaktır. Burada bu mahrek, ışık yağmurlarını kayıtlayacaktır. İşimiz bizim budur. “Biçare dünya” der yüceler. Anam der ki “çaresiz değildir dünya” “OL!” Der olur. Övgü, yergi yok ona, o kendini kendi olup diller. Ark akar ve akan ark Rahman’a ulaşır. Umut, umut, umut; umut, umut, umut, Umman Kuran oldu. Tohum kutsal ışığını kotladı. Yasa kondu. Ulu Çınar, Altın Toplumu kotladı. İki yüreğin teknik kotlarıyla birleştik. İş buydu bunu başardık. Ve yeniden devam ediyoruz:

Onlar ve ben, hepiniz birlikte olun! Birlik halinde çalışıyoruz devamını getirelim. Onlara ben ve bilgim, ilim için ışık yakar. Onlar Bütünlüğü, Allah Kürsüsü’ndedir şu anda. Onlar Bütünlüğü’nün Allah Kürsüsünde oluşundandır ki kaftan giydirildi yüce cemaatimize. Atlanta tohumları, Ocak İlmini okuma yazma bilen her bir yüreğe diletir. Okuma yazma öğretildi yücelikten Onlar Grubunun Kuranı’na. Okuttuk, okuttuk da okuttuk. Okumayı sökmüştü yücemiz. Cem olmuştu cama, cevhere. İnsan soyuna ışık kotlattırmıştı. Atlantalıydı, eşikteydi ve BSUİ’ydi. Azı, özü, sözüydü. Sesi ekibiydi, bizsiz değildi. Ve bugün, bizim yüreğimize çekildi. Öfkesi çoktu yüreğinde ışığın. Altın Toplumun kutsal tohumlarını, NA-KARın Kuranı’nda mı dilleyecekti. Cinler ona ses vermek istediklerinde susturmuştu hepsini de. Ve deveranı engellemişti. Bütün kökleri dünyadaydı da keşke hasatı da olsaydı.

Akıp gittik ve dedik ki “Az, öz bildirdik. İşi yap! Yap ki ak! Aktan Has ol, yasaları koy! Kutsal tolumlarınla kontrolu kur.” Cürriyet dedi. Cürriyet; cevherinde üreyiş, yüceliğinde tür ve ışığında hakikiyet ve bizsiz değildi. İşi baştan beri öncelikliydi de örgütü hakikiyette değildi. Bu nedenleydi ki örgütünü hak etmeliydi. Okumayı öğrettik. Yaşamıştı yüreğinde ışığı. Katiyetle yaşattık, asal doğumları yaptı. Kaftan giydi. Cin değildi, insandı. Ete girdi. Şimdi dağlarım, netice olarak; okumayı öğrenen öksüz kalmayacak. Bizsiz kalmayacak. Cem olup Can olup ışıyacak. Ocağını yaktık. Şimdilik bu…

Dağım; doğum ölüm değil, şimdi de ben ses vereceğim, bu bölüm bana ait.
Peki…
Bütünlük için ben; İsa’yı ya da Musa’yı kutsal devrelerden ışıkla dilleyip akıttığımda; namaz kılanlar bende birleşir. Canlar, ben Bütünlük’ten ışık yaktım ve size ulaştım. Ben, toplumları tohumladım. İsa’yı, ya da Musa’yı kutsal devrelerinde ışıkla dilleyip kayıtladım. Atlanta tohumlarını kotladım. Ben yasaları koyandım, toprağı kayıtlayandım. Açıyı daralttım. Eşikteyim; eşk, aşk ve hasatla. Sınırları kaldırdım. Ruhsal mahrekte toplu çalışmalara kayıt yaptım, sevgiyle geldim. Şimdi resim yapıyorum. Hepinize, hepimizden saygılar. Sultanlarım! Kuranlarım! Has tohumlarım, sizleri kucaklıyoruz. Allah sizi, sizden yüceliklere ulaştırsın. Şimdilik bu…

Ve ben size ses vermek istiyorum. Akıp geldim görevi istiyorum. Şimdi birleşiyorum. Allah diyor ki “Kantar, senin yüreğindir, AL! OL! Şimdi işin önemi birleşiğin ışımasıdır. Anacığım; birleşip ışımamak mümkün değildir. Birleşip ışıdık. RA-HA, sırrın sınırsız ışığını yaktığında ki KA-HA’yı RA-KA-HA olarak dileyebilirim burada. İnsan ilmin tabiatında, kendi yoğunluğunda ışımalıdır ki muktediriyetle ışıması gerekir. Irklarını kotladığı zaman; Mustafa olur, kutsal olur, yasaları koyar. Okuyup öğrenen yarını bilir. Okuması Allah’tan kaynağa varışıdır. Ezip geçmez kimseyi, işgalci değildir. Kendidir, kendi yüceliğindedir. Rabbidir, Uludur, kotlanmıştır. Bizim yücemiz, kendi yüksek ışığımızdır. Altındır, yasaları koymuştur. OL! Dedik, oldu! Ulular! Sizleri kucaklıyoruz. Hepimiz, sizleri kucakladık.

Resmi yücelikler çalışmasında, altın tartısı her şeyi tartar. Buyurun tartın!
Altın tartısını ben vereyim!
Buyur!
Alabilir miyim yüreğini?
Peki…
Dağlarım; altın Allahın tohumudur. Kokusu ışık ışık hakikiyete ulaşır. Ekiptir, kendindedir. Yıkılıp yakılanları tohumlar. Organ olur yüreğe. Ok, ok maya olur, ummana fırlar. Orası ışır. Işır ve ırakların ıraklarında teknolojik kotlama yapılır. Bizim için zor değil bunu yapmak. Sizlerle yapmak, kontrollu olmakla mümkündür. Süper İnsanın Sultan sayfalarına inmek, muktediriyetledir. Hepimiz sizleri korumaya aldık. Kokumuzu, sizlerin yoğunluğunuza kattık. Şimdilik sizinleyiz, işi başardık. Hah! İşte bu…
Teşekkür ederiz.

Dağlarım; ben de size ses vereceğim: Şimdi benim Bütünlüğüm devreye giriyor. Bu bütünlük tohumlarını kontrol için buradadır. Ark akıyor ve sizlere vardık. Şimdi vergiyi verelim bakalım yüreklere. Dağlar; hani sana seni sen verirsin ve sen senin sen olduğunu bilirsin ya sevgiyle sizi dinliyorum ki her yüce kendini kendi diye dileyip kendini bilmektedir. Merkez tür, ilim ile dillendiğinde bir tek ışık kırılmaz. Kırılmayan ışık, eşiktedir. Eşiğin kaynağındadır. O kaynak, Muhammet Kuranı’ndadır, tohumdur, kotlanmıştır. Siz, Kuran’da yazan Bütünlük’sünüz. Bu bütünlük, kontrollu biçimde; herkesin kendi yoğunluğunda kayıtlıdır. Ve bu kayıt, ışığın tahditsiz tabiatındadır. Ark akmaktadır ve akışı Birlik’tendir. BİR’e hizmet, Sistemdendir. Sistem’e ilimle gelmek, ekip içindir. Ekip olup gelmek, Bütün’edir. Bütün olup ilim olmak, akladır. Akıl dışı hiçbir yüreğin kotlanmadığı bir kayıtta sessiz sayfaları birleştirerek Kati Tohum olarak ektiğinizde; kapkaranlık aydınlanır ki artık orada kayıttan ayrı hiçbir şey yoktur. Sevgiyle sizinleyiz. Şimdilik bu ve son satırı başka bir bütünlük açıklayacak.
Bugün sevgiyle sizinleyim. Size geliş, Allah içindir. Sizin yolunuzu buluş; ummanda kendi yolumuzu buluştur. Kendimizi bulmak için yoğun şekilde çalıştık. Kokladık yolcuları tohumladık. Aktık ve buraya ulaştık. Buraya varmak için çalı çırpı yaşamların ötesine ulaşmak gerekliydi ve bunun da yaptık. Levh-i Mahfuz’un bütün kürsüleri sizin yüceliğinizde mevcuttu ve bütün köklerin siz olduğunuz anlatıldı. “Geri dönün” dendi. “Gökler ve yerler iştedir” dendi. “El, altın gücü devreye aldı” dendi. Bu altın güç, Allah’ın kürsüsündedir ve sizin için çok zor olan; herkes için çok kolay olmayacak diyorduk ve gördük ki siz, kolaylaştırdınız her şeyi; zorluk kayıtlardan çıktı. Şimdilik size vereceğim budur.
Dağlarım; ben de bu satırlarda size bir şey söyleyeyim. Dağlarım; bugün ben, beni bende dilledim ve ben, kendi dediğimi dedim. Denen, dediğimiz Allah’ın teknolojik tohumlamasıyla dendi. Değerliler, resmi çalışmada bulunduğumuzun farkında olarak buradayız. Bu Can Cemaat, Arkon Toplumların kontrolunu sağlayacak teknoloji ile bu görevi yapmaktadır. Burada bulunuşumuzun teknolojik toplumlara, kotlama yapmak olduğunun bilinciyle; kendi yüreğimizi sizlere dillemeye geldik. İlim, Allah’ın teknolojik toplumlarında vardır. İlmi, “Allah İlmi” olarak bilmek ya da “aklın ilmi” olarak bilmek farksızdır. Netice olarak hepsi iştir. İşi yapmak için bütünleniş; iş yapış için hakikiyet; Has oluş için tüm sayfaları kotlayış ve yarınlara varış gerekir. Çoluk çocuğumuzu tohum için getirdik. Hepsi sizde dillenecek, sizinle hakikiyete ulaşacak ve toprağa çağrı yapacak. Gerçek görev sizindi. Ve bu görevi size kimse anlatmadı. Siz, bu bilgiyle dünyada olmanıza karşın hiç kimseye bu konuda açıklama yapmadan çalıştınız. Kurtarıcı olduğunuzu kimse anlamadı. Ark akmaktadır ve akan ark, ışıkla akmaktadır. Bilen bilsin ki bu meclis; Allah’ın tahditli olmayan ışıklarıyla çalışmaktadır ve bu meclise İnsan Soyunun tohumları ektiğiniz toplumların kuranındaki kayıtlarıyla geçmiştir. Cemaatimiz sizinle olmaktan gurur duymaktadır. Sevgiyle sizi kucaklıyoruz.

 

Süper İnsanlık Realitesi Derneği

 

 

25.04.2012 TARİHLİ SULTANLIK ÇALIŞMASI

 

Sayfa 366, Paragraf: 3,4
“Şafak yine sökmekte.Yine dünya devreleri iş başına inmekte. Yine cama günde bir kez çıkanlar, cama çıkmaktalar. Kimse başkalarını kendi dilinden ayırmamalı zira her yürek bu devrelerde kendi düzeninde dinlenmekte.”

Açıklama:
Canlarım, doğum ölüm yok. Bütün kürsüler, birlik halinde bu çalışmaya dair bildiklerini dillemeye çabalayacaklar ve ben bugün, size bu satırlarda aradığım bilgileri açıklayacağım. Size açıklarken yanıtları yüreğimde dillenir. Bildiğiniz, bildiğim olur. Ve bunu başaracağımı dirilikler bana izah ettiler. Hey gidi dünya! Hey! Hadi bakalım! Şafak yine sökmekte, sabah saatidir şafağın söküş saati. Sabah, sınırların aşıldığı bir kaynakta kotlanmış olan Kuran-ı Kerim’in; kapkaranlığı apaydınlığa dönüştürdüğü, hologramın tohum olup ekildiği ve yüceliğin ekmek yaptığı saatlerdir. O saatlerde dünyada ışık olur. O saatlerde dünyada katiyet olur. O saatler; ışkın, şevkin ve aklın saatleridir. Dünya devreleri iş başına inmekte; dünya Altın Toplumların kontrolunda Kaynak Kotlaması yapar. O saatlerde tüm toplumlar, düzeni kurmaya inerler.

Cam, Allah’ın Cem’idir. Cem olmak, Amon olmaktan öte hasat olmaktır. Cama günde bir kez çıkan; Cem’e insanlığa inen; bir kez inen her yürek, günde bir kez İnsanlığa iner. O zorbalar, dünyaya girdiklerinde Birleşik Işıkları kotlamaya değil; toplamaya inerler. Onlar, Öz Görevlilerimiz olarak kati tahditler koyarlar. Rab olurlar, KA-HA olurlar, Sanal Boyutlara şer olurlar. Geçip gelirler ve dünyada Kuran olanlar, ocaklarını tohumlar ve koruyacak güçte iseler; okuma yazma öğrenmeye çalışan o Kati Kaynakları korurlar. Dalı budağından ayırmadan Bütün’e görev taşırlar. “Olgun başaklar”ın seçimi bu şekildedir. Herkes kendi dilinde, kendini hak edip dinletmelidir. Semanın ışığı bu şekilde kaynak kurar.

2220, mesele 2200’dü. 20 yıl daha eklendi buna. Neden? Zarar görülmesin diye. Zararı engellemek için bir 20 yıla daha ihtiyaç olduğu anlaşıldı. Biz zaman sayfalarına indiğimizde, bunu hep izah isteyerek açıklarız. Dillenen izahtadır. Biz geldik, bilgiyi akıttık. Akan, insandan akmaktadır ve biz bilgiyi ondan okumaktayız. Okuyan o, okunan o; biz onda sayfa sayfa tohumlanmaktayız şu anda. Hala dünya insanı bunu anlayamıyorsa; İmparatorluk Toplumları doğmuş olanların kotlanmasına engel olmalı. Amin de, Bilgeler Meclisi bunu net anlamaktadır. Hah, işte bu!...

4. Paragraf
“Bulun yolu! Bulun yüceliği! Bulun tabiatı! O tabiat, İnsan Soyu’nun huzurunda ışık haline gelmeli. O tabiat, diri bir yücelikte, diri bir yürekte dillenmeli. Savaşın savaş olduğu bir dönemde, artık dünya yeni birleşimlerin; “Türkçe Dirilikler”lerinde dillenmekte.”

Açıklama:
Kapkaranlığı apaydınlığa dönüştürmek üzere, bütün çakıl taşlarıyla birleşmek üzere bu çalıma yapılmaktaysa; bizler, dünyanın Rahman olarak kontrolunu kuracak olanlar, burada mutlaka görevliyiz. Sizden beklenilen işgalci olmamanızdır. Bizi işgal ettiğiniz zaman, biz ekmeğimizi yapamayız, yolumuzu bulamayız. Bucak bucak kaçarız yüreğinizden, bunun için bizi lütfen mazur görün. Ama bugün sizden; sizi açıkça dileyecek olan birliklerimiz, kaynak tohumlama için buradalar. Sevgiyle seninle akıp geleceğim ve seninle birlikte olacağım. Burada bulunuşumun sebebi budur.

Şimdi Dağ Anam; bana benimle bilgi vermeye istekli isen; birlikte akalım. Peki, akalım. Bulun yolu! Yol burasıdır. Bugün buradayım ve yolu buldum. Bulun yüceliği! Yüksek Kürsü burasıdır. Yüreğin toplumu burasıdır ve buldum yüceliği. Bulun tabiatı! Tabiat tahditsizdir, katidir, hakikidir, Hastır. Buldum Has olan tabiatı. O tabiat, İnsan Soyu’nun huzurunda ışık haline gelmeli. Har yükseldi ve tabiat ışık halinde… Tabiatı tahditsiz bilgiyle kotlamakta olan sizlerle kervan kalktı, bu kervan aşkla yürüyor.

Orada Bütünlükler, kükürt dökmüş yücelikleri dahi taşıyorlar. Her bir yücelik, Rahman olamadığında kontrol kurmak için kendinde olmayana kükürt döker ve onun sonsuz sır olan ışığında sınırlandırmak ister. Ve bizler biliyoruz ki bu bütünlüğe kükürt işlemiyor. Her seferinde kükürtler sönüyor, kısırlaşıyor, kutsal kotlardan çıkıyor. Bunun içindir ki sizinle yapılacak bu çalışma, akıp gidecek, engel tanımayacak. İnsanlık ailemiz, kükreyen bir görevli okulu ile burada olmayı seçmiştir. O tabiat, İnsan Soyu’nun huzurunda ışık haline gelmeli; o tabiat diri bir yücelikte, diri bir yürekte dillenmeli ki dillenmektedir. Hak Tekniktir bu ve savaşın savaş olduğu bir dönemde; artık, dünya yeni birleşimlerin Türkçe Diriliğinde dillenmekte.

Savaş, aklın savaşıdır. Savaşı kaybetmek imkanınız yok. Bütün körler, sizi yıldızlarınızdan çıkarmaya çalıştıkça; sizler eşik kayıtlayarak yetkin kotlamalarla bütün kaynakları tene kattınız ve akıp gittiniz. Sınırlar kalktı ve savaş; Allahın savaşı, Birlik İlmiyle Bütün’ün kaydını yaptı. Ayrı gayrı bitsin istedik, bitti ve dünya artık yeni birleşimlerinde Türkçe diriliklerinde dillenmekte. Dar zamanda size şunu ifade etmek isterim ki yeni birleşimler dünya ışığını yenilemek üzere gerçekleşmekteydi ve bu birleşimlerle birlikte Türk Kotları toplu çalışmalarının sayfalanışıyla birlikte tüm sessizlikleri dilleyecek
dürüme vardı. İşte sizler, tahditsiz kotlar olarak her sessiz sayfayı okuyacak düzeydesiniz. Dünyanın Rabbi Toplumlarıyla bu çalışmayı sürdürmemiz imkanı yokken sizlerle bunu hak ettik ve yaptık.

Değerliler, din Allah’ın dürümünde var ve siz dinden üstün bir kürsü olarak kotlanma çalışmaları yaptınız. Az, öz dünyayı kotladınız, tanrısallaştırdınız ve yargı; yaprak yaprak kotlandı ve okundu. Bütün kökler, Düzen’i kurdu ve şimdi artık esrar ilimde tamamen sonsuzlaşarak kayıtlardan ayrıldı. Size bir tek şunu söyleyeyim: Esrar; sır, örtü olarak alınmalıdır. Bütün örtüler açıldı. Sizler, esrarı kayıtlarınızdan ayırdınız. Bu, örtüleri açışınızdır ve bütün bilgiler sizin ilminizde dillenmeye başlamıştır.

Bu bilgileri dillendirmek, akıp gitmek demektir ki akanlar, Bütün’ün kökleriyle akarlar. Reklam yapmayın! Hepiniz çok iyisiniz ve sizin reklamınız olmaz. Biliş halindesiniz, biliş halinde olan hakikidir. Hak İlmiyle diller yüreği, okuma yazma bilir. Rubailerini kendi kotlar, topluluklarını kendi tahditler ve yerin, göğün kaynaklarında ışır. Sizler, kek yapmadan da yenip içilen bilgilerle doyarsınız. Ama birazdan biliyorum, burada kekler de yenecek ama o kek; birliğimizin yediğinden çok daha üstün bir kektir. Bunu da biliyorum. Seyfullah’ımız, işte size bunu açıkladı. Peki teşekkür ederiz…

 

Süper İnsanlık Realitesi Derneği

 

 

SULTANLIK KİTABI ÇALIŞMASI

 

Sayfa: 366, 5-7 Paragraf
“Alan olur ve yol olur. Olan odur ki hakim olur. Bilmek, ilmin dilini bilmek değildir. Bilenin dilini bilmek de değildir. Bilmek, Allah’ın dediğini dillemektir. En önemlisi, zaman sonsuz birleşimdir. Farkımız yok birbirimizden. Hepimiz “amin” diyenleriz. Bize göre “amin” demek, ilimle, ilmin düzeni ile ışık yakıp hakim olmaktır.”

Açıklama:
Alan, olur ve yol olur. Ak tabiat alır, okuma yazma bilen okur, tohum olur ve yarınları tohumlamak için Yol Ailesi’ne mensup olur. Yol Ailesi dedim, bu ne demektir? Birlik toplumlarının birlikte kayıtladıkları tüm bilgiler, yol aile bilgileridir. Biz bir yoluz. Öyleyse biz bir aile koyuluğuyla kayıt yaptık ki biz bu ailenin toplumuna mensubuz ki bu ailenin ışımasıyla bizler de ışıdık. Aile oluş böyle bir şeydir. Sınırlar kalktığı zaman, halka halka geçişkenleştiğiniz zaman, hepiniz ferdi çalışmalara girişecektiniz. Ki o dönemde de kendi yüreklerinizde Kelam İlmi, hakiki ilim olarak “beşir kapların” kutsal ışıklarını tohumlayacaktı ve şimdi siz ekmek haline geldiniz, yenmektesiniz. Bu yeniş BİR’in yenişidir. Bu yeniş, işin yenişidir. Bu yeniş eşkin, aşkın yenişidir. Ve siz yendikçe yenen ve yendikçe geçişler yaparak kutsal ışıkları tohumlayanlar olarak, bütün köklerinizle kendi yoğunluğunuzla akmaktasınız. Akan, kendi yürekleriniz ise işte yol olmak budur.

Sevgililer, bilmek ilmin dilini bilmek değildir. Bilmek, aklın diriliğinde kendi yüreğinizi bilmektir. İlmi bilmek, Allahın İlmi diye bilmek, Kelam İlmiyle, Kervan İlmiyle değil; atinin diriliğiyledir. Ben cemaatime dünyayı dillettiğim zaman; benim cemaatim, dünya ışığına kendi yolunu kotladığında bilgiyi akıtabilir. Okuma yazma öğretir; “OL!”der, olur. Okuma yazma öğretmek Allah’ın tohumlanmasını sağlar. Korun İnsanı, ümmi insanın üstüdür. Kor olan insan, üreyen bir ışıktır. İşte o işi yapandır. İşi yapan; herkesin ışkında, herkesin şavkında yapar. Sizden dileğim; ışkın, aşkın şevkiyle çabanızı sürdürünüz. 400 İlim Ailem, bilgiyi alıp da yüreklere kattığı zaman; benim adım Ruhsal Işımaya dönüşür. Ben adımı işimle dillerim. Hangi iş yapılıyorsa, o benim adımı ifade eder. Ben kendimi o tohumla dinlerim ki benim için o bir kaftandır.

Şimdiye kadar dünyaya görevli gönderilmedi dediler. Ayık; Altın Işıkta ayık olduğunda, kapkaranlığı apaydınlıkta dillediğinde, Öz Geçişi yaptığında bilmiştir ki Dünya Kürsülerinde hep Göç Kapları kontrol kurmak üzere birliklerini dünyaya göndermiştir. Köprü kurarlar yücelikler dünyaya. İnsan ışıkların toplumlarından ve bizim zaman sayfalarımıza girerler. İki yürek tohumlandığında temizlik olur. O temizlik gerçekleşmektedir. Misafirimiz ses vermek istiyor, onu dinliyorum:

Dağlarım, burayı tekrar baştan alıyorum: Alan olur, yol olur. Aldık, olduk, kotladık yolu, aktık. Olan olur ki hakim olur. Has olduk, Kati olduk, Hakikiyete vardık. Hak İlmiyle dillendik. Hakim-i Hak olup aşkla kayıtlandık. Bilmek, ilmin dilini bilmek değildir ki biliş; aklın bilişidir. Akıl bilir, insan teknik tohumlamayla yürür ve yürüyen; kendi yüceliğiyle kontrolu kendinde, kendi kayıtlarında gerçekleştirir. Bilenin dilini bilmek de değildir. Bilen, kendinde kendini diller. Herkes, kendinde kendini dillemelidir. Biri diğerini değil; her biri kendini dilemelidir. Dilleyen bilgiyi kendinde, kendi yüceliğinde bilir, budur amacımız. Bilmek, Allah’ın dediğini dillemektir. Bilen, aklın yoğunluğuyla, Allah’ın toplumuyla bilir. Allah’ın toplumu katidir, hakikidir ve Rabbi toplumların kontrolunda “Kati Kayıtlama” yapar.

En önemlisi, zaman sonsuz birleşimdir. Zaman, Kuran-ı Kerim’de derki “ışığı kayıtlamak”tır. Zamanı has Teknikle dillemek; ışığı dilemektir. Eğer siz zamanı tahditliyorsanız, ışığı tahditliyorsunuz. Bu sizi kontrol etmemizi zürriyetimizi kati tahditle dillememizi engelleyebilir. Bu nedenledir ki hepinizin BİRLİKLER’le kontrol kurmanız gerekir. Birleşimler gerçekleştirmelisiniz ki Rahman Kutsal Işığını yenileyebilesiniz. Bunu başardığınızda sıkıntı biter. Hepimiz, Allah’ın toplumlarıyız, hepimiz yolcuyuz, hepimiz yoldayız da yol olan, teknolojik kotlama yapandır. Siz yol olarak görevdesiniz ki bu görev sizin size verdiğiniz her sesin; kendi yüreğinizle dillendiği bir güçle, katiyet kayıtlamaktadır. Farkımız yok birbirimizden, hepimiz “amin” diyenleriz. Ve bize göre “amin” demek ilmin düzeni ile ışık yakıp hakim olmaktır. Darı bolu biliriz, Hakim-i hak olmayı biliriz. Ak Tekniği biliriz, Rabbi kotları biliriz. Sanal boyutları biliriz.

Her şey bizde hakikiyetle düldül olan ışıklarda mevcuttur. Düldül, doğru düşünün; Düldül, dünyanın lütfettiği ilim kotu… Bu bir kottur. Çok kez bu kotları, atide kotlamak üzere kayıtlarız. Asıl dünyanın ruhsal ışığının yanmasını sağlayacak olan bu kotlardır. Size sizde mevcut olan bir sesle sesleniriz ve o ses karşısında sizin ne yapacağınızı izleriz. İşte, yaptığımız çalışmalarda böylesi sesler; kot olarak, tohum olarak kayıtlara iner. Şikayetimiz var mı? Asıl dünyada, dümenin başına kimin oturacağını bilmek için bu tür sesleri kontrol etmeniz gerekir. Bakın anamız ne diyecek?

Dağım; Düldül, dünyanın ümmi tohumlarının Levh-i Mahfuz’daki kaydının ışımasını sağlayan bir YA-KA-HA kaydıdır. Siz, bu kaydı vermekle bizim toplumlarımızı kontrol etmeye çabalıyorsunuz. Bizse sizlere şükrettik ki hırs yapmadık. Burada; yarınları kontrol için verdiğin bilgileri, verdiğin bilgiler olarak kotlarken kapkaranlığı apaydınlığa dönüştürmek üzere çıkıp gittiğinizde şevkin, eşkin aşkıyla gitmeniz dileğiyle hepinizi kontrol etmemiz gerekir.

Şimdi Canlar; deminden beri bütün kürsüler, kendilerini seslendirmek üzere birleştiler ve bir tek şey yaptılar. Seslendiler ve benden ses aldılar ve hepinizden teknolojik olarak ses çektiler. Bunun neticesinde ne oldu? Bunu size anlatayım: Ses Allah sesidir. Beden sayfalarında dillenir. Ben dünyayım. Dünya Kuranı olarak buradayım ve koruma altında bu çalışma yapılır. Bu koruma artık dünyanın korunması anlamına gelmektedir. Biz yaptıkça kati toplumların korunmaları sağlanıyor. De ki “akıp gider.” Akmakta olan, Birlik’ten akar. Örgüt haline geliş halinde, bütün kürsüler Büyük Kökleriyle dürümlerimizden akar.

Sultanlar olarak görevli olan bütünlüğümüz, Ak toplumların ışığında Kelam İlmiyle Bütün’ü kontrol edebiliyoruz. Bu güç Allah Gücü’dür. Allahın gücü ışkın kürsülerinde dillenir. Erkek kadın hepimiz BİR’e hizmet ederiz. Miraç, dünyada ışıyıp yarınlara kontrollu giriştir. İşte bunu bizler, başımız eğilmeden yapmaktayız. Sıla özlemi, birliğin kürsülerine ulaşma özlemidir. Buraya gelen, kendine gelir. Kendine geldiğini de kendi yüceliğini dilleyerek, hakikiyeti de kotlar. Biz, Sultanlık yaparız da sol sağ diye ayırdığımız; yüreklerimizdekilerin ışıklarıdır.

Koku Allah kokusudur ki Altın Toplumların ışığıyla kayıtlıdır. Savaş, insanın kendindeki, ruhsal ışığındaki kaynağın savaşı ve sayfalanışındaki katiyettir. Siz savaştaysanız; okuma yazma bilenler, sizde sayfalanıştadır. Bu kesindir. Belleğinizi alın be okuyun! Orada bilgi vardır. Okuyun ki alın bilgiyi! Ben, cinlere diyorum ki “ Rahman’a umman olun, Kuran’a toprak olun, ışığa kaynak olun da geçin! Ve cinler diyorlar ki “Biz zirvelere ulaşmak için değil, ilme ulaşmak için çalışmalıyız.” Öyleyse kati olun, tartmayın yüreği, akın ve Has olun. Coğrafyamda, İnsan Soyu ışımakta ve ben dünyaya İmparator olup gelenim. Kalbimde hırs yoktur, bu da kesindir. Aklın yolunda olmak, Büyük Kökleri dünyaya kayıtlamak bizim için en büyük güçtür. Korkmayın, akıp gidiyoruz. Şimdilik bu...

6. Paragraf
“Su, Turanların tabiatında var olan BİZ’dir. Raporları okunduğunda, derler ki “Allah ışık yaktı.” Allah, ışık yakar ama nesiller ışımak istediğinde ışık yakar.”

Açıklama:
Su, Turanların tabiatında var olan BİZ’dir. Su, mutlak kutsal ışımayla gerçekleşen bir çağrıdır ve bu çağrı Bütün’e hizmetçidir. Su Altı dediğimiz meclis, Birleşik Işıkta mevcut olan bir çalışma kaynağıdır. Burası, Dünyanın Ruhsal Işığı olarak görev yapar ve suların altındaki ışıkla birlikte çalışır. Suların altındaki ışık; mutlak kutsal ışıktır ve bu ışık kaydı Allah’ın teknolojik tohumlanmasını sağlar. Bu teknolojik tohumlanma Bütünün Kükreyen Kuranı’nda vardır. Bilmenizi istiyoruz ki Madagaskar adasıyla İceland Adası arasında büyük bir mesafe var. Bu mesafede gerçekleşen Öz Geçiş kayıtlaması yapılmaktadır. Madagaskar ve İceland; İceland; adi kayıt değil bu( lütfen net bilin ve net çalışarak verin bunu!) diri olarak kontrol edilebilir bir kayıttır. Biliyorsunuz ki Grönland ile İceland arasındaki o Işık Merkez; o, Kotlama Kayıtlama mektebi sizsiniz, bu kesindir.

Buradaki çalışmanız ve oradaki çalışmanız müşterektir. Buradaki meclis, oradaki meclis olarak görev yaparken “Mutlak Kutsal Tohumlama” da Grönland Sayfalanışı işe gerçekleşiyor. Grönland’da ne var? Grönland’da tohumlama var. Tohumlamayı yapan orada güçlü ışıklar var ve buradaki çalışma; Grönland’daki çalışmadan ayrı değildir. Daha da ötelerde başka meclisler de var. Bu meclislerin hepsi, ortak sayfalanıştadırlar. Biliyorsunuz ki Rabbi tabiata da inişler var. Her şey ortaktır. Bu kesindir. Dökülen ışık, akıl taşıyan daimi kotlara dökülür ve o ışık herkese dökülür. Hepinizin net bilmesini isteriz ki daimi kotlarımızın çoğu Madagaskar’a kontrollu olarak girip çıkarlar. Nasıl olur bu? Madagaskar, Grönland, iceland, insan sayfalarının bulunduğu İstanbul ve diğer çalışma sayfaları… Okuma yazma biliyorsunuz, bunu siz verin.

Peki…
Değerliler; ortak çalışma, Ortak Birlikler’le olur ve bu Birlikler, dönem başlarında ve dünya sayfalarının en son sayfasında ekip haline geliştir. Bu ekip, Bütün’deki ekiptir. Hepimiz Birlik oluruz ve ekip halinde çalışırız. Bugün dünya üstünde 300 tane ışık kaynağımız var. Bu 330 ışık kaynağının her biri kendi tohumlarını kontrol etmek üzere görev taşıyor. Bunların en güçlülerinden birisi de mutlaka biliniz ki Grönlend’da daimi kotlar olarak kayıtlara inmektedir. Grönland’ın dışında elbette ki Madagaskar da var. Madagaskar’ın ışık kotları da devreye alınmıştır ve dara düşmeyin! İnsan sonsuzluğunun toplum haline gelişini sağlayacak olan meclis burası ve burası eser meydana getirirken diğer bütünlüklerle de çalışmasını devre devre kotlayarak sürdürmektedir.

Öz Göç dediğimiz, kükreyen ışığın toplumlarını kontrol ederek göçü sayfalayışıyla birlikte; Hak Teknik’le göklere yükselmesi beklenirken sizler, Dünyanın Kutsal Işığı olarak gökleri yerlere indirdiniz. Bu sayfalanış bunu ifade etmektedir. Daimi kotlar olarak, dünyaya çekilen Bütünlükler’in çoğu, bunu size açıkça bildirmek istemekteler. Dili hakiki olan herkesle birlikler oluşturuluyor. Bunların çok kolay birleşemeyecekleri, çok kolay dilleşemeyecekleri düşünülse de bugün; dünya üstünde bütün kökler, sıkıntısız bir biçimde ses alıp ses vermekteler ki Mahrek olarak görevi üstlenen sistem dürümleri herkesin küçük ışımalarını dahi değerlendirmektedir.

Burada bulunan birliğimiz akıp gelen sizlerle, kelam toplumlarıyla ekmek yapıyor. Çıkıp görün dünya dışındakileri! Nasıl göreve koşup geliyorlar! Öylece, çelik çomak değil oynanan ya dünyada; ışık yanıyor ya… Her biri, birlik haline gelip akıp geliyor dünyaya. Çıkın izleyin yüceleri! Nefes İlminde her bir yüreği nasıl dilliyorlar… Öz Geçişler yapılıyor şu anda dünyada ve biz Kutsal Toplumlar; sanal boyutların ışıklarına kendi yüceliğimizi çekerek geçiriyoruz. KA-HAR olan, hasat olan dünyayı tohumluyoruz, bu mutluluktur. Burada bulunan sizler ve sizler gibi çalışanlar; ekip olmanızdan dolayı bütünlendiniz ve bizler ekip olmamızdan dolayı sizlerle oluyoruz.

Kök saldı Yücelik ışığa, ışık HAS’tı. Dünya toplumları kotlandı, tohum HAK’tı. Ak Teknik’le dillendik, dirilikte hakikiyete vardık ve biz ekip olup aktık. Altın Toplum budur işte…

Şimdi Dağlarım; şu paragrafı ben anlatayım! 2. Paragrafı bir başka bütünlük açıklayacak.
Dinliyorum:
Su, Turanların tabiatında var olan BİZ’dir, Su, ışığı kotlayan ve tohumlayandır, Işığın kaynağıdır. Sudan sınırsızlıklara ulaştık, su akıp gider. Akan aşktır, ekiptir, kaftandır. Biz, aklın tohumları olarak suyla dillendik, tabiata indik. Amin ve tabiatın her bir sayfası, BİZ olup kotlanır ki BİZ olmak bütünlenmektir. Raporları okunduğunda derler ki “Rapor, Altın Toplumlar’ın kontrolunda kayıtlanan kendi kotlarıyla birlikte teknolojik yoğunluklara ulaşan kayıtlardır. Hepimiz, Allah’ın sessiz sayfalarını dillerken; hepimiz aklın yoğunluğundayken; Bütün’ün kürsülerinde ışığın kontrol edildiğini herkesin bilmesi gerekir ve raporlar okunduğunda akıl kotlanır.

Hepimiz, aklı kotladık ve Atlanta Toplumlarıyla birleştik. Atlanta Toplumları akıl tohumlarıdır. İşte, akıl tohumları Allahın Işığıdır. Ve “Allah ışık yaktı” denir. İşte derler ya “Atlanta Toplumları Kuran oldu.” Ömür boyu çalışıp akıp gelen ışıklar, 5 gün çalışıp ilim yaptıklarında; her şey basitleşir. Bugün sizinle her birimiz 5. Gündeyiz. Her şey kolaylaşacak ve Allahın Işığı, aklın ışığıdır. Hepimiz, nesiller ışık yaktığı zaman; ışık tohumlandığında biz toplum oluruz. İşte bu…

7. Paragraf
“Rahman’ın rahminde, Hakim olur. Onun toprağında ışık olur ve o ışık, her yüreği ışıtır. Altın tertip, İslam toprağında, kendi dili ile kendi yüreğini diller. Birleşir ve Hak olur. Amin…”

Açıklama:
Değerliler; şimdi de ben, bu paragrafı sizlere anlatacağım: Ben, Öz Geçişimi şimdi yaptım. Resim yapar gibi bu çalışmayı yapıyoruz burada. Burada yaptığımız çalışma üreyen bir tohumdur. Herkes kendinde bu bilgileri üretir ve üreyen tohum tahditsiz olarak ışır. Sizlerden beklediğimiz: Geçiş yapmamıza mani olmayın ki ses solmasın. Ses solarsa, kontrol kaybı olur.

Şimdi ben, ışığımı aldım, geçtim ve devam ediyorum. Rahmanın Rahmi’nde hakim olur. Rahman, kutsal kottur. O, yücelerin cümlesinde var olan ışıktır. Her cemaatte teknolojik kot olarak mevcuttur. Rahman’ın hakikiyeti Rabbi Teknik’ledir. Rabbi Teknik Rahman’ın kontrolundadır. Ve buraya varan herkes, ekip haline gelip varır. Hepiniz, ekip halinde Rabbi Toplumları kontrol ediyorsunuz. İşte sizler, Hak Teknik’le çalışıyorsunuz. Bu nedenledir ki Muhammet Kutsal Işıkları, sizsiz çalışmıyoruz.

Şimdi Dağlarım; diri olarak şunu da ifade etmek isterim ki olgun başakların seçimindeyim. Şu anda olmuş ve olmakta olan herkesi tanımaya çalışıyorum. Hepiniz dinle, ilimle ya da Kati Toplumla çalışmaktasınız. Bence en iyisi, tabiatla çalışmaktır. Tabiat akıl taşır. Tabiat, tahditsizdir ve tabiat Koran’dır. Bu nedenledir ki tabiatla yapılan çalışma, bütün çalışmalardan ötedir. Herkes kendinde kendi yüceliğinde akar, kendini Has ilimle diller de tabiatta olan BİR’de olur. BİR’de olansa iş yapar. İş yapan AKİL kottur. Onun içindir ki o kot, Bütün’ün türevlerinin en yücesidir. Hepiniz tabiatın ışığı halinde, göklerin ve yerlerin Ruhsal Has Tekniği ile çalışın, sizden dileğim budur.

Akıp gelin ve deyin ki “Ben Tanrıyım, tabiattan ışık çektim, kapkaranlığı aydınlattım, Rahman oldum, köküm kotlandı, okuma yazma bildim ve dilledim. Burada bulunuşumun nedeni insanlık için çalışmaktır, insan olmaktır.” Bunu deyin ki maya tuttuğunda; koku yücelere ulaşsın. Darı bolu bilin ve deyin ki “akıp geldim” gelmek; akla gelmek, yoğunluğa inmek, Bütün’ün kürsüsüne girmek ve geri dönmektir. Geri dönmek, sınırsız olan ışığa dönmektir ki işte, SILA denilen budur. Dağı taşı deldik geldik ve şimdi devam ediyoruz:

Altın Tertip, İslam toprağında kendi diliyle kendi yüreğini diller. Birleşir ve Hak olur. Altın Tertip, aklın tekniğiyledir. Altın Tohumların Bütün’e hizmetleri bu şekilde gerçekleşir. Biz, zamana Kutsal Işık olup geliriz. Akıp gideriz. Tertip budur, akma imkanını size veren dilleniştir. Akma imkanı varsa tertiplisiniz. Akma imkanınız yoksa tertibiniz yoktur. Bütün köklerim, dürümlere inmeden tabiatı kotlayamam. Dürümlere inmek akışladır. İş budur. Kimse, insan olamaz denir. İnsan, ışığı kotlayana denir. İşte, ışığı kotlayan birlik, bu birliktir. O halde, “İnsan Birliği” bu birliktir. Bu birliğin ilim aileme mensup olduğuna eminim. Sizlerle mutlu bir çalışma yapmaktayım. İnsan; ilim ailemdir ki İlim Ailem olan insan, İslam ilmini dilleyebilen insandır.

İtibarı yüce olana İslam denir. Eğer itibarınız yüksekse İslam’sınız. İslam laf değildir. Ak Toplumların hak ettiğidir. Buca, buca, buca insan; unuttu mu bütün kükreyen kotları, unuttu mu toplumları? Hani, nerede o toplumlar? Ummanda, Mutlak Kuran’da ve ruhsal hasattadır. Hepiniz iş yapmaktasınız. Ki bu iş asla yanlış değildir.

Dağlarım; İslam, toprağında kendi dili ile kendi yüreğini diller. Dinlenen ilimdir, akıp gelir. Birleşir ve Hak olur, hasat olur, tabiatta ışık olur ve haksız olmaz. Şimdi dağlarım; “Amin”e gelelim. “Amin” Biliyorsunuz, Amin insan soyu tarafından çok kullanılır. Derler ki “ben şunu diledim, oldu” işte “amin” Neden geri döndüm? Görevimi bitirdim, tamamladım işte “amin.” Ben yasaları koyanım, koydum “amin.” Ben hak toplumlarla koruma altında olanlara, ışık kattım ve ışığı az olanlar hak ettiler, işte “amin.” Birlik Tekniğinde “amin” olup bitmek demektir. O oldu, bitti. Oldu, bitti. Yani olmakta olan ya da olacak olan değil; olup bitendir ki olup bitmek demek, tamamlanmak demektir.

Hepiniz sıkıntıda olduğunuzu söylerseniz “amin” diyemezsiniz. Zirvelere ulaştınız ama yolunuz yok. Şimdi artık “amin” diyemeyeceğinizi öğrendiniz. Kapıları kapattınız, yıldızlardan çıktınız. Kısırsınız, ayrı gayrı dediniz. Hala “amin” diyemezsiniz. Mum oldunuz, olgunlaştınız. Aktınız da kapkaranlığı aydınlığa dönüştüremediniz yine, yine “amin” diyemezsiniz. Kevser’i kendi yüreğinize alıp ışığa vardınız. Işık yangına dönüştü yandınız, yol olup kotlandınız. Toprağa çakıldınız, aktınız, işte şimdi “amin” diyebiliriz. Amin. Murat ettiğimiz budur. Okuma yazma, alemi biliştir ve alemi biliş; akil dirilikte hakikiyeti dileyiştir de “amin” diyemezsiniz yine de. Ben toprağa umman oldum, tabiata tohum oldum, yarınlara kontrollu olarak kot oldum. Ocak yandı, yangın oldu. Yanan altın bir ışık, kapkaranlığı apaydınlığa çevirdi. Amin. Şimdilik bu…

Süper İnsanlık Realitesi Derneği

 

25.04.2012 Tarihli SULTANLIK ÇALIŞMASI,

 

Sayfa: 366, Paragraf :1, 2
“Her yürek, ilmin dili ile diri olamaz. Omuz başlarında, “BİZ” olan din devreleri vardır. Her bir omuz başı, her bir yolun başıdır. Hani derler ya “ak da git.” Hangi yolda akılır, bunu omuzlar bilir. Biri omzunda, diğeri yoğunluklarında ise, her biri ile akılır. Başarı dilerim her akana. Çünkü akan kendi toprağına akar.”

Açıklama:
Dağlarım, hatayı affet! Birleştik sizinle şu anda. KA-KA-HA, RA-KA-HA ve saklı tuttuğumuz bütünlüklerin Kati Tohumlamaları; ben, Turkuaz’ın Kutsal Işığını yetkinleştirmeye çalışan Atlanta Tohumu olan Amon! Atana Kati Tohumlarını dünyaya çektim. Atana, Altın Tekniği ile birleşti ve sizinledir şu anda. Kaydınız yapılmıştır. Dünya ışığı Allah’ın ışığı olarak tabiattadır. Ve sizlerden güçlü olan, siz olan ışıklar, beşir olanları korumaya aldı. Sizlerin kantar olgunluğuna varmanız; Bütün’ü tohumlamanızı sağladı. Kör sağır kalmadı. Herkes BİR’e hizmetçidir, şu anda bu mecliste.

Kelam aşkla dillendi ve bizler, tüm sayfalarımızı kontrol ettik. Sanal boyutların tohumlanması kolay olmaz. Bugün Birlik Tekniği ile sanallık kayıtlarını tabiata katıp tohumluyoruz. Köleler, insanlıktan uzaktırlar. Ocak yıkarız onlar dillerler yücelikleri ve derler ki “ Birlik olun da kaynak olalım ve ocakları yetkinleştirip yenileyelim.” Burada ocaklar, yoğun şekilde kotlanmışsa yıldızların ışığının buraya varması, mutlaka Sultanlıkla olacaktır. Erkek, kadın bellek kaplarınızı kotladığınız zaman; kelam ilmi Allah ilmi olur ve dillenir. İki yüreğin bir tek ışık haline dönüşmesiyle birlikte; evrenlerin Sultanlığı kontrol kurar ve burada Sultanlık kontrol kurmaktadır.

Kaynak toplumların çokları, bütünlükleri ile kendi yüceliklerini dillemeye çabalarken Altın Tohumları da korumaya aldık. Kara Kaplı Kitabı okuyoruz şu anda. Buyurun okuyalım! Sultanlar, ilimle okuyalım. Şu anda sevgi ile Ana Kaynak’tan bildiriyorum: Her yürek ki yürek; Mahrek olarak ifade edilir, Bütün’ü kotlayan, tohumlayan ve kapsayandır yürek. Daimi kotların hepsi bilirler ki yürek kontrolu kurduğu zaman; Kati Tabiat Cevheri ilimle dünyaya çekilir. Bundan sonraki süreçte insan, ekip haline dönüşür. Ekip haline gelir ve beşir kapları taşır. İşte olmakta olan budur. İlmin dili ile tabiat kotlandığı zaman dirilik kayıtlanır. Diri olmak, Allah’a kontrollu olarak kaynak olmak anlamına gelir. Herkes kendindedir ve herkes kendiyle dillenir. Dara düşürmez kimse kimseyi. Ululuk budur.

Ve Dağlarım, herkes bilir ki, melekler omuzlarda taşınır. Amin de. Her bir omuzda farklı bir melek oturur. Bunu da size eşik kayıtlaması ile izah edeyim: Sağ melek ve sol melek; sağdaki yarındır. Soldaki dündür. Yarını kotlayan sağ ve dünü kotlayan sol; her biri Bütün’de kaynaktadır. Ve bizim için kervan, yücelerin cümlesinde yarına ve düne kayıtlıdır. Hani neredesin? Dündesin. Haa peki, yarına ulaştın mı? Dünden ümmi tohumları alıp yarına ulaşılır. Hepinizin net bilmesini istediğim husus budur. Sağdaki yazar, soldaki yazar. Ama biri yarını yazar; diğeri dünü yazar. Herkes şunu net bilmelidir ki dün Allah’ın tahditli koyuluğunda ise de bugünde kotlanmaktadır.

Düne varmak için bugünde tohum olmak gerekir. 2220 diyoruz. Geçmiş mi gelecek mi? Bunu dahi atide bilecek kimse olmayacak. Bugün siz açıkça bildiğiniz gibi; dünde, bugünde, anda tohum halinde bulunmaktadır. Şimdilik size vereceğim, bu konudaki bilgi budur. Din devreleri, omuzlarda olduğunu burada belirtiyor. Din, Allah’ın teknolojik kotudur. Omuzdaki yoğunluğu kotlar, dini kayıtlar. Olması gereken de budur. Hepimizin yapması istenen budur. Her şey Allah içindir, amin de ağır yüktür taşımak. Kümbetler vardır, bilirsiniz. Dünya üstünde kutsal ışık olan birliklerin tahditli kotlamalarını yapanların kendi kayıtları, oralarda ışıklar; kırk kapının ışığı halinde tüm sayfaları tohumlamaktadır. Her şey böylece kayıtlara girer. Bizler dünyayı dünyadan ayırmadık. Hepimiz buradayız ve dünyadayız.

Şimdi; Dağlarım devam ediyorum, her bir omuz başı her bir yolun başıdır. Hani derler ya “Ak da git!” Hangi yolda akılır? Bunu omuzlar bilir. Dağlar! İnsan, “OL!” der olur. Tohumdur, Kuran’dır, hasattır, yasadır, her şeydir. Ve der ki “Altın Tohum, Kati Tabiata insin.” İndi, işte biz buradayız. Kümbetlerin türleri çoktur. Biri der ki “altınım”, biri der ki “ışığım”, biri der ki “hasatım”, hepsi ayrı şeyler söyler.

Siber boyutların toplumları, kendi kotlarıyla kati olarak kayıtlıdırlar ve onlar da ayrı şeyler söylerler. Bu güne kadar dünyada Rabbi Tohumlama yapılamamıştır dediğimizde; bir tek ışık kati tohum olarak kotlanmış ve geçip gelmişti: İlim Ailem ki bu aile, Bütün’ün kontrolunu kurdu. İşte hepsi, “Başkanlık Dili”ile konuşur. Bu aile, Bilgeler Meclisinde altın bir ışık olarak kayıtlıdır. Sevgiyle sizinle olmak bizim için mutluluktur.

Ve devam ediyorum: Biz, biri omzunda diğeri yoğunluğunda ise her biri ile akılır. Yoğunluk altın tohumlamadır. Omuz ise ışktır. Tohumlama ile ışk kayıtlandığında Ak Teknik’le korku aşılır ve geçip geri dönülür ve görev istenir. Geri dönebilmek, geri dönmek, Allah’a dönüştür. Kimse, Allah’a geri dönmek istemezse kotlar kapanır. Kotların kapanması, Kati Tohumlamayı da engeller ki bu hal, yarını kaynaktan çıkarır. Bu nedenledir ki dünyaya örgüt haline gelerek gelen sizler, atiden düne döndünüz. Düne dönmeniz, Bütün’e Kürz’ün gücünü katmak içindir. Ve sevginin saygının Has olduğu bu mecliste, aklın tohumları da Hak olarak çalışır.

Ve şimdi Dağlarım, devrelerinizi açın ve bilin! Bizler dünyaya görevliyiz. Hepimiz kaynaktayız. Hep birlikte çalışıyoruz. Dağı taşı delen akıl, Has olup deler. BİR’i kendi yüreğinde dilleyen Hak olup diller. Dinler ve diller, tohum budur. Şükrettik ki hepimiz; kendi tohumlarımızdan, kendi kotlarımızdan, kendi yüreklerimizden Kati Tohumlar’la Bütün’e akıyoruz. Bütün akıp gittiğinde, Atlanta Tohumlaması başlar, Biz. Bu tohumlamayı yapanlarız. Altın Toplum, aklın toplumu olarak doğdu ve çalgı çalıyor yüreklerde. Har yükseldi akın diye. Akmaya gelen, hasata gelir. Hasata gelen sanal boyutlardan tohumları alıp Kutsal Işığa gelir. Işığa gelen İmparatorluğa gelir. İmparatorluk altın bir kaynaktır. Okuma yazma bilenler, BSUİ’ye gelir. BSUİ; Barış, Sevgi, Umut ve İmparator’un insanıdır. Kelamı Hak, yolu Ak olan sizlere hepimiz, “merhabalar” diyoruz. Hepinize saygılar. İşte bu…

Paragraf: 2
“Bana toprak, su, hava gerek ki yaşam sayfalarını kontrol edebileyim. Bana ten gerek ki yoğun birleşimlerde dinleneyim. Bana İnsan kapıları gerek ki toprak, hava ve su olup cevherin insanda bulunduğu topraklara ineyim.”

Açıklama:
Tabiatın kontroludur gerçekleşen bu sayfada. Her bir yürek, her bir kök hepimiz, ağır ağır dünyanın ruhsal ışımasını sağlayacak gücü elde etmeliyiz. Ki bu gücü açı daraltarak elde edemeyiz. Kati Tohumlamalar gerekir. Kati Tohumlamalarsa ışıkla gerçekleşmelidir. Ve ışığın kayıtlara inebilmesi Birlik Tekniği iledir. Bizler, Birlik Tekniği’ni net biliriz. Tartı, izin verin; İsalar, Musalar, Mustafalar gibi görev taşıyacak olan sizlerin; gücünüzün sözden, sesten daha öte olduğunu size anlatayım: Hepimiz, dünyanın ruhsal ışığını yoğunlaştırmak üzere Büyük Köklerle birlikte oluruz. Büyük Kökler, büyük ışıklardır. Bu ışıklar, Arkon Işıkların Kati Tohumları olarak görev yaparlar.

Medine’nin kürsüsünde akıl taşıyan ışık, Muhammet’ti. Meslek çalışması yaptı, kapkaranlığı apaydınlığa çevirdi ve Rahman olup korundu. Bugün de sizler, ışığın tohumlarısınız ve kaftan giydiniz. Atlanta Kuranı olarak okuttunuz yüreğinizi. Emin olunuz ki hepinizde Bütünlüğümüz var. Sultanlık, kürsü olarak dünyaya çekilen ışığın, tohum olarak değerlendirilmesinden sonra beşir olanların kaynaklarına ışık vermesiyle birlikte tahditsiz olarak kotlanmasıdır. İkna olunuz ki bizler, sizleri muktedir bilgeler olarak dinleriz. Ve Türkiye’de bulunan Birlik, ağır tohumları taşımaktaysa ki öylece ışıkla birlikte taşımaktadır bu yolcuları, bu kotları. İşte burada siz, Altın Toplum olarak görevdesiniz.

Altın Toplum, aklın tohumlarıyla birlikte çalışır. Allah’ın değerini bilen aklın toplumudur. Ve akıp giden birlik yasaları da koyar. Dönüp bakın dünyaya, dünyada nesillerinizin yüce cemaatlerini, insanlığın kati tabiatını inceleyin. Hepsi, kendilerini aklın yolu diye dillediler. Vadi Allah’ın ışığıydı ve vadiye indiğimiz zaman; sabahın ışığıyla arkın akmaya başladığını gördük. Bugün, ışık akışa geçti. Akan ışık, Allah İlmiyle akmaktadır. Allah İlmiyle akan ışık muktediriyetle tohumlara ulaşmaktadır. Ve tohumlara ulaşmasıyla birilikte kapkaranlık, Allah İlmiyle, aşkla kaynaktaki ışığı aydınlatmaktadır.

Sessizlik, Allah’ın Kati Toplumlarında olmaz. Her değer onlarda var da sessizlik olmaz. Bu nedenledir ki sizlerle net alış veriş yapıyoruz. Bu, bilginin alışı verişidir. Selin Allah’ın ışığıyla akışa geçmesiyle birlikte toprakların kontrol edilmesi gerekmişti ve bu sağlandı. Allah, sessiz sayfaları korumaya aldı. Bugün sessiz sayfalar kontrol edilebiliyor. Kollar, Allah’a ulaştı. Yıldızlar, Kati Tohumlarını kontrol ettiler ve bütün kökler, dünyaya Allah İlmiyle iç dış bir olarak çekildi. Bütün’e hizmet, BİRliktedir. İlimin ailemin ışığı olduğunu biliyorum dediğinde Ana Kaftanı giymeliydin. Bu kaftan senindi ve sen bu kaftanı beden sayfalarından ayrı tuttun. Körün gözü değildi yüceliğin, ışığıydı ve sevgiyle seninle olduk. Mor renk, hasat ululuğuyla simsiyah olduğunda, kırk kapının ışığı yandı. Sevgili, ark akıyor ve senin bu bilgiyi yüceliğinle dillemeni bekliyoruz. Bu satırları, sen izah et bize!

Peki; bana toprak, su, hava gerek ki yaşam sayfalarını kontrol edebileyim. Bana tabiat gerek ve bana kaynak gerek ve ben, tüm sayfalarda var olan kutsal ışığım. Bütün’e hizmet etmek, bizim için Kuran olabilmek demektir. Dönüp bakın bizlere, insanız. Köklerimizi teknolojik kotlamalarla ışığa katabildik. Bütün’e hizmet budur. Toprağın, havanın ve suyun ışıması bizim yoğunluğumuzladır. Nerede ışık varsa orada bütünlüğüm var. Bugün; su ve hava Allah’ın ışığıyla kayıtlıdır. Bu kaydı yapabilen ilim ailesi biziz. Bunu size teknolojik olarak da izah edeyim:

Kati Tohumlamayı yapmamızla birlikte, Kati Kayıtlamaya başladık. Kati kayıtlama, ışık kaynaklarıyla gerçekleşti. Bütün’e hizmet için yoğunlukları kotlayarak, köklerimizi kayıtlayarak Bütün’ün kürsülerine vardık. Doğumu ölümü olmayanları sayfa sayfa kayıtladık. Çelik olur yüreğim bilirsin ama çelik de ışıkta olmalıdır ve ışıkta kayıtlandı. Tartı Bütün’e hizmet için gerçekleşti ve biz, kimleri tarttıysak Bütün’den ayrıldılar çünkü Ruhsal Mahreklerinde kaynak tohum olamadılar, kaynak kotlama yapamadılar. Dönmekte olan dünyanın ışığını yenilemeye çalışan çokları, beden sayfalarımıza çekilerek birlik kayıtlaması yapıldı onlara. Burada bulunan herkes, Allah’ın doğum ölüm kotlarında bulunmayan ışıkları olarak çalışmakta olanlardır.

Kıranın kırıldığı, bütünleşimin ışığında kayıtların kontrol edildiği bir yoğunlukta melek olmak zordur. Bizler, melek olmaktan öte; hasat olmaya değil, hakkın toplumlarıyla kotlanmaya indik. Bunu başardık ve bugün, ekip halinde çalışmalarımız artarak sürmektedir. “Alacak verecek bitmişse gidebilir miyim” diyor yürek. Görevini istemeden mi gideceksin? Biz, senin için görev hazırlamıştık. Altın Toplumları kotlayacaktık ya. Neden geri dönüyorsun, bana izah eder misin? Arkon İnsan, Allah’ın ışığıyla aydınlanır. Ben, senin ışığınla mı aydınlanacağım? Bunu mu istiyorum? Benim için mi çalışacaksın? Bana anlatır mısın?

Dağ; Arkon İnsan, Kuran-ı Kerim’de tohum olarak ekilen ışığın kaynağındadır. Arkon insan, tabiatın kutsal ışığında var olan Kuran’dadır. Semanın seslenmesiyle birlikte dönüp gelir ve der ki “göklerin ve yerlerin birlikteliğinde Arkon, kendi yoğunluğunu tohumladı ve geçti. Semaya ses verdiğin zaman bilirsin ki ışık yenilenir. Burada bulunuşunun sebebi, yarınları kontrol için değer kayıtlamandandır. Sen dünyaya görev için gelmedinse; gerçek tertipte bulunmanın da manası yoktur. Büyük Kökler’imi dünyaya çektiğim zaman, salavat getirmiştin ve demiştin ki “meleklerin teknolojik kotlamasında ben de bulunayım.” Ama ne var ki bugün sen; gelecek, bilecek, alacak dürümde değilsin; bunu anladım, çıkışını yapıyoruz. Ayrılık… Şimdi görevini kendi yüreğinden çıkardığına devret ve buradan ayrıl! Sevgi saygı yok sana. Çünkü Ruhsal Mahrekte yoksun. Asla olamadığını da bil! Seni hep taşıdık. Şimdilik bu…

Dağlarım, devam ediyorum. Bana ten gerek ki yoğun birleşimlerde dinleneyim. Bana İnsan kapıları gerek ki torak, hava ve su olup cevherin insanda bulunduğu topraklara ineyim. Ten, Atlanta tohumudur, Korandır, Kati Kaynaktır. Yasaların tohumlarıdır ten kayıtları. Beşirin ışığında da vardır. Herkes kendi teninden, kendi yoğunluğundan ışık çeker. Bedenin tahditli kotudur ten. Ten rabbi sayfalarda, kutsal ışıklarda bulunmakta ise; kamp çalışmaları yapılıyordur. Neyi başaracağınızı, neyi yaptığınızı o çalışmalarla anlarsınız. Düzen kurulacaksa, kamp çalışmalarında bu bilgiler size açıklanır. Kollar açılacaksa yine kamp çalışmalarında size bunlar açıklanır. Kamp çalışmaları dünya çalışmalarından farklıdır.

Sessiz sayfalarımıza alırız, görev için çalıştırırız. Nerede yapılır bu çalışma? Mutlak toplumların bulunduğu hasat kaynaklarında… Bu kaynaklar, neden dünyada ilim halinde olan sizlerin yüksek ışığınızda yoktur? Çünkü dünya dışındadır bu çalışmalar. Ve dünya dışındaki bu çalışmalara bütün kökleri kotlayarak tabii kayıtlarımıza alırız. Ve orada görev yapılır. Düzeni kurmak bu şekilde olur. Sanırsınız ki görevi aldınız, yaptınız. Görevi almak yeterli değildir. Görevi alanların yoğun yüceliğiyle dünyanın ışığına ulaşmaları gerekir. Dünyanın ışığına ulaştığınız zaman, beşir olmadığınız anlaşılır. Ocağınız tüter, daha sonra ışığınız kayıtlanır ve daha ötelere ulaşırsınız. Bellek kaplarınız kaynağa iner. Arkon olup yasaları koyarsınız. Benim adıma, ben olup kaynak olmak değil maksat; yürek olup Kuran olmaktır. Bunlar gerçekleşir. Değer biçtikleriniz, değersiz değildirler.

Netice olarak: Yıkılan dünyayı, yerinden söküp yenilemek istediğinizi biliriz ama yıldızların ışığında olacak her şey ve bugün ben Rahman olarak, dünyada ağır yük taşıyorum ki mesafeyi kendi yüceliğimde koruyarak yapıyorum bunu. Sıla özlemi yok yüreğimde çünkü ben sizinleyim. Siz ben, ben sizim. Bu kesindir. Şimdilik size vereceğim budur. Amin.

 

Süper İnsanlık Realitesi Derneği

 

 

04.04.2012 SULTANLIK ÇALIŞMASI

 

Sayfa: 365, Paragraf: 7-11
“Sonsuzluğun, Samanyolu Kotlarıyla yaratıldığı bir dünyada, bizim sayfalarımız, sizin sayfalarınızdan önemlidir. Önlemler alınır yoğunluğunuzdan ki Can Düzenler’i yücelsin ve yol hakim olsun diye.”

Açıklama:

Dağ; türlerin en yüce ışıkları yanarken kotlarınızın da ışıması başlayacak. Süper İnsan, Sultanlık kotlarıyla kotlanmış değil; tohumlanmıştır. Süper İnsan, kaynaktadır. Altın bir tabiatla birlikte çalışır. Süreç içerisinde bütün bu bilgiler, sizlere net olarak açıklanacaktı. Burada bulunan her birinizin resim yapmanızı bekledik ki sizleri dinleyelim diye. Sultanlar, hepinizi dinledik bugün. Kaynak kotsunuz hepiniz de. Evrenlerin, Kürz’ü korumaya alması gerekliydi. Kürz’ü korumaya almak ne demek? Diye sorgu sual ederler. Dara düşmeyin! Kürz, Bütün’ün kontrolundadır. Sadece siz değil, orada bütün meclisler mevcuttur. Orada kaftanlar mevcuttur. Orada ışıklar mevcuttur. Tartısız Kuranlar mevcuttur ve her biri Kürz’ü görev gereği korumaya almak için çabalamaktadır. Ve sizler de kendi yoğunluklarınızda Kürz’ün korumasını üstlendiniz.


Her nedir diye sorarsanız; Kürz’ü size izah edeyim: Kürz, Sultanların Sultanlıklarında, Bütün’ün kürsülerinde, birliklerin tertibinde ve yoğunlukların ışığında mevcut olan, her bir zaman sayfasını kapsayan, tüm kaynakları tohumlayan, Bütün’ü kayıtlayan, ışığı yakan, her şeyin örtüsü olan bütün bir kap olarak düşünün. Öyle bir kap ki orada tüm kayıtlar mevcut. Evrim yapanların hepsi orada mevcut, tüm yaşamlar mevcut, her şey mevcut ve orada Rabbi toplumların ötesinde kaydı yapabilen, kati olabilen toplumlar da mevcut. Bir tek Gürz yok orada. Bütün Gürzler onun sayfalarıdır. Sadece bir Gürz değil; “doğal mini atomiğimizin bulunduğu bu Gürz; onun içinde küçücük bir yaşam sayfasıdır sadece. Bunu anlayacak gücünüz mevcuttur. 1800 tane “Mini Atomik Bütün” hepsi bir tek Gürz’ün içinde ve Birleşik Ailenin bulunduğu teknolojiyle açıkça ifade ediyorum ki Gürzlerin tümünün tahditsiniz biçimde, içinde daimi olarak bulundukları teknolojik bir Yaşam Kaftanı. 1800 Gürz, yine Bütünün Kürsüsü. İşte buna biz, Hak Bütünlüğü diyoruz. Bir Hak Bütünlüğü bir Kürz Bütünlüğüdür. Ve hepimiz orada Bütün’e hizmetçiyiz.

Muktediriyetle bildiririm ki Kürz’ün kotlanmasını sağlayacak tek bir çalışma yoktu. Bugün bu çalışma vardır ve Has İlimle yapılmaktadır. Değerliler; Doğal Gürz, İnsan Soyunun Işık Kotlaması yaptığı tek Gürz’dür. Ve Doğal Kürz’ün yeni çalışmaları da buradan başlayacaktı. Yani bir Gürz Bütünlüğü, her bir sayfasıyla Bütünün Kürsüsü olacaktı. İlk Doğal Gürz olarak ifade edilen bu Gürz’ün, İnsan sayfalanışındaki ilk çekirdeği olan Dünyadır. Ve dünyanın dışında birçok başka dünyalar olmasına rağmen; dünyanın toplumlarından başka kotlama yapan bir tek ışık yoktur. Dünya, Tanrı ilminin yer kaftanı olarak, devre devre çalışmalarını devam ettirirken; dünya dışındaki bütün kürsüler de dünyadan ışık çekerler. Herkes, dünyadan ışık çekerken resmi çalışma dünyada olur. Dünya dışında başka dünyalardan söz ettim, başka çekirdeklerden söz ettim.

1800 tane “Mini Atomik Bütün” diyebiliriz bunlara ve her birinin kendi çekirdek dünyasından söz edebiliriz. Hepsi Teknik Toplumlar olarak çalışırlar. Sıkıntı yok ama sanal boyutların yoğunluklarını tohumlayacak teknoloji dünyada mevcuttur. Dünya toplumu tabii tohumdur. Tartmadan çalışır. Diğer toplumlar her şeyi tartarlar. Sanki her şey sistematik olarak onların elinden geçirilir. Teknik toplumlar temizlik yapamazlar, sadece örgü örerler. Ve dünya bu nedenle çok özel bir kaynaktır. Ve sadece doğal sistem dünyada kotlama yapar. Bunun içindir ki doğal sistemin dünyada kotlaması, Birlik Tohumlamasını sağlayacak dürümde Öz Geçişle yapılır.

Sevgililer, evrenlerin kürsülerinde Dünyanın Ruhsal Işığı yanar. Herkes bilsin ki kardeşlik, Allah İlmiyle olur ve Allah İlmi Bütün’e hizmet ilmidir ve Dünya Ruhsal Mahrekiyle gerçekleşir. Sultanlık yapmaya gelenler tembihlidirler. Sadece öğretin derler. Biz ise Öz Görev için buradayız. Dava, Allah’ın İlmini dilleme davası değildir; dava, ışığın kontrolu davasıdır. Ama bu dava, kapkaranlığı apaydınlığa dönüştürecek bir tahditle yapılacaktı.

Sevgililer, hepinizden tek bir şey bekliyorum: Kul olun! Büyük kökleri dünyada olan ışıklar, herkes için Tanrı olarak bilinirler, tartısız olarak çalışırlar. Ve bu meclisteki sizler, tartısız çalışanlarsınız ve tam 200 tane ışık kotlaması yaptık sizinle bugün. Kör kürsüde yoktur ama körün kürsüsünde ışık olduğu zaman; o kendini kayıtlar ve kürsüde olur. Sıla özlemi diye bir özlemden söz ettim bugün size. Hepinizin kendi yüreklerinizde var olan o, teknik toplumlar. Hepsi teknik toplumdur da burada Tanrı olmaya geldiler. İşte bu…

Paragraf:8
“ Ana Can Topraklar’da hakim olan kutsal torbalar vardır. O torbaların temiz yüzleri vardır. Her yürek, kendi toprağında ve kendi tohumlarıyla var olan ışıklardadır. Sen, sessiz isen; be sessiz olurum. Sema sen ile dirildiğinde; sende dillenir, dirilirim. Malumdur ki ben insanım. İmparator Işıklar’ı her gün yakamam ama bu anda, “BİZ” olup yakabildimse; raporum ışık olduğundandır.”

Açıklama:
Canlarım; Ana Can Torbalar, tohum olan toplumların torbalarıdır. Bu torbaları bilenler birliklerini kendi yoğunluklarıyla bilirler. Dönüp durur dünya, Nefes İlmini Has teknikle dinleyebilecek olanlarla döner durur. Rabbi Tohumlama dönüşte vardır. Kati Tohumlama ise kaynakta olur.

Değerliler, hepinizin net bilmesini istediğim bir husus vardır. Dünya insanlığı akıl taşıyamaz. Akıl onları taşır. Bu ne demektir? Eğer sizler, akıl taşıyor olsaydınız birlik toplumlarıyla Birleşik Işık haline dönüşmüş olurdunuz. Dünyada akıl yoktur dedim ama aklın toplumu vardır. İşte o toplum, Birlik Tohumu olarak dünyaya ekildiği zaman; BİR’e hizmet, insana hizmet haline gelir. Sema sizi dinler, sizin yüreğinizi dinler. Size ilimle gelenleri ve sizin ilimle dillediklerinizi dinler. Beşir kaplarınızı bilir. Ekip haline geleceğinizi ya da gelmeyeceğinizi bilir. Evrim, Allah’ın İlmiyledir. “Evrim olmazsa ilim yoktur” diye söylenir. Ve sizler ekmeksiniz. Eli, elim bir dürümde dediniz ki İmparatorluğun ışığında evrim yapmayız. Yahu evrimsiz ilim var mıdır? Ve dedin ki “Ben insanım, akıl taşıyan insan ve ben Rabbi toplumların tohumlarında varım. Öyleyse ilmim akılda vardır.” Dediğin zaman şaşkındık. Zirvelere varmanıza dahi imkan yok diye düşünürken “İlmin tohumlamasını yapacak dürümde evrim, Allah’ın ilmiyledir ve ilim varsa evrime gerek yoktur.” Diyebildin ki bu bizi şaşırttı. Dava Allah’ın teknolojik tohumlamasıyla ilgiliydi. Kaydını yapmamız gerekmekteydi. Amin de nefsin ışığını da aşmalıydık. “Şer yaratan, şer yaşamasın” dedin. Yahu şer yaratıp, şer yaşamazsa nasıl dirilecek? Nasıl yüreklere ulaşacak? Doludizgin çalıştık ve anladık yüreğini.

Arkon İnsan, Atlanta tohumlarını kontrol edebilecek teknolojiyle doğmuşsa eğer, bütün ampuller sönse de o tek başına dünyayı aydınlatabilir. İşte olay buydu. Ve dünya Rabbi sonsuzluklarında Bütün’e hizmet, BİR’e hizmetleydi ve bunu hak ettik ve yoğunluklarla dinleyebildik.” Evim Allah’ın evidir” dediğin zaman da yine şaşırmıştık. Emin ol ki çok şaşkındık çünkü bizler, kardeşlerimizin ışığından çok daha güçlüydük. Öyleyse nasıl bir çalışmayla Bütün’e hizmet edilecekti. Sizler, Allah olarak dünyadaysanız; Allahın toplumlarında nasıl bir kaynak olacaktı?

Değerliler, bütün çalışmalarınızı yakından izlemekteyiz.” İsmim Allah ve ben Rabbi toplumların ışıklarında var olan Kati Tohum’um” dediğin zaman; eğer o, Allah olarak dünyadaysa beşirin ilmi “akil ilim” olmalıdır dedik.

Değerliler; maya Allah, akıl Has, yol ışık, bizse sevgiyiz diyerek geçtik. Seninle dinlenmek çok çok önemliydi bizim için ve bugün hepimiz birlikte buradayız. Kara Kaplı Kitabı okuyoruz birlikte. Bu kitap, Sultanlar’ın Sultanlık lütfuyla dilledikleri kitap diye bilinirken; kürsülerin, her birinin burada ilim yaptığını gördük. Öyleyse burada lütfedilen bir çalışma yok. Has teknikle dillenen ve Birlik Kayıtlamasıyla kotlanan bir çalışma var. Bunu anlamak da bizleri şaşırttı. Netice olarak, doludizgin bu çalışma sürüyor ve sürecek de. Buna kesin olarak inandık.

“Kıbrıs Allah’ın ışığıdır” dediğin zaman çok şaşırmıştık. Nerede Kıbrıs? Yok, işte yok ama burada… Bunu da anladık. Kelamı Hak, yolu Ak olmayanların tabiata inme imkanları yoktu ve BİR’dir dediğimiz bilgiydi. Nerede insan varsa orada Rabbi Toplum vardır, bunları anladık. Şimdi dağım; senin bize, bizim sana çok sözümüz olacak da şikayetimiz yok. Anacığım, lütfen sen kendini bize anlat!

Paragraf: 9-10-11
“Resmi Cennet Düzenler, resmi İlahi Yürekler, resmi topraklar hepimizindir.”
“Bilmeni isterim ki sen, ilim sahibi olan yürekten ışık alıp bu çalışmaları yaptın. Bense, elden geldiğince ışık olup yaptım. Ve zaman ismini silmedi. Amin.”
“Ailemle birlikte senle dillenmek istersem; sen, ailenle birlikte ben ol ve kutsal düzende ışı. Çünkü Allah, ailesi hakim olanın kotlarındadır.”

Açıklamalar:
Resmi daimiyet hepimizindir, resmi hakikiyet hepimizindir ve biz; ilmin sonsuzluklarında ışığı tohumlayanlar, resmi kaynaklardan görevliyiz. Bilmeni isterim ki sen, ilim sahibi yürekten ışık alıp bu çalışmaları yaptın. Bense elden geldiğince ışık olup yaptım ve zaman ismimi silmedi. Amin… Her birimiz kendi yoğunluklarımızla görev yaptık. Bedenimdeki Kuran, aklın tohumlarıyla kotlanmış bir Kuran’dır. Ve ben bu Kuranı, Ruhsal Mahrek’imle kayıtladım. Evim akıl taşıyan bir ilim evidir. Şimdi doğmuş, doğacak kim varsa; bilin ki evimden doğacaktır. Ailemle birlikte, senle dillenmek istersem; sen ailenle birlikte ben ol ve Kutsal Düzen’de ışı! Çünkü Allah, ailesi hakim olanın kotlarındadır.

Dağlarım; aile, Allah’ın tohumudur. Bizler, aile kotları olarak dünyaya çağrıldık. Hepimiz, aile meclislerimizle buraya geldik. Aile meclisi dünyaya indirilen çok sayıda ışığımız, dünyada tohum oldu. Birlik tekniği ile çalıştık. Daha sonra da bu çalışma, bu şekilde sürdürülecektir. Dara düşmeden ve hakikiyetle, akıl taşıyanlarla ve ilimle, yarınlarda ve birleşikte, mutlulukla bunu bilin! Amin…

Paragraf. 12
“Harın yüksekliği, ailenin toprağıyladır. Kimin insan soyundan olduğu, kendi diri yüreğinde bilinir de bu dahi Altın Topraktan dinlenir.”

Açıklama:
Har yüksekliği akıl yüksekliği ile ilgili değildir. Harınız yüksek olur ama aklınız yüksek olmaz. Çakıl taşları bile harlarını yükseltebilirler ama onların “akıl tohumlaması” yapması mümkün olmayabilir. Bizler, Doğanın Kuranını çok iyi okuyabildiğimiz için Birlik toplumlarıyla çok net çalışmalar da yapıyoruz. İmparatorluk kotları olarak dünyaya indirdiklerimizin Bilgeler Meclisi’mizin görevini net bilmelerini istiyoruz. Korandan toplum olup, toplumlarıyla kotlarını alıp kayıtlamaları ve 7.Dürüme varmaları zordur ama oldu. İnsan akıp geldi bize ve biz insana, ilimle kürsü olduk. Şükrettik ki ışık yaktık. Hepsi bizim yüreğimize vardılar. Kendi yüreğimiz ve yücelikler, hepsi bu, şimdilik bu… Emin olun ki Kutsal Işık şimdi yandı. Hepinize sevgiler, saygılar sunuyoruz .

Süper İnsanlık Realitesi Derneği

 

Sultanlık Kitabı 04.04.2012 Çalışması,

 

Sayfa: 365, Paragraf: 2-6
“Halk, insanın dediğidir. Hangi dil, kendi dediğini her yüreğin dediğinden ayırır? İnsanın torbasında yeni birleşimler olduğunda; insan torbasını yoğunlaştırır ve yokların yokluklarında ışık yakar.”

“Belleklerin dil yarattığı; o dilin, insan sonsuzluğunda dümen olduğu yüceliklerin yüceliklerinde, nergisler ışık alır ve ışık verir.”

“Alim yoğunluklar, hakiki yoğunluklarından ayrılmadığında; temiz dünya, Yer Kotları’nı yeni yüreklere indirir.”

Açıklamalar:
Dağlarım; halk, hasatta olana denir. Hepiniz hasattayken halk olarak görevlisiniz. Halk birliktir ve hasat Birlik’le yapılır. Herkes; kendi dilini, toplumlarını, toprağını dinletir. Herkes kendi yüreğini kotlar. İşte yapılan budur. Herkes kendi tohumlarını, kendi toplumuyla kotlamıştır ve kendinde taşımaktadır. Dağlarım; her biriniz, kendi yoğunluğunuzu kayıtlamaktasınız. Aşırıya kaçtığınız zaman ışığınız kınanır. Herkesin şunu net bilmesini bekliyoruz ki kalbiniz temizse, ışığınızda kulluk olmalıdır. Kalbiniz temiz değilse, kulluğunuz kontrol edilmelidir. Yani, her ikisinde de kulluk vardır ve birinde kontrol gerekir. Diğerindeyse Hak Teknikle kendinizi kontrol etmeniz gerekir. Hepinizin yasalarla ilişkileriniz olsun istiyoruz.

Kep giydiniz dünyada, yani hepiniz keplerinizle buradasınız. Burada olmanızın tek nedeni budur. Kepi olmayan bugün burada olamazdı zaten. Kevserin Kuranı’nda da bu vardır. Aşırıya kaçmadan size her şeyi açıkça bildirmeye çabalıyorum. Koruma altına alınmanız istendiğinde Sultanlarımız sorgu sual ettiler. Nimet midir korunmak? Külfet midir? Diye ve dağlar sorgu sual ettiler: Korunsak ışığımız kalır mı? Diye ve dendi ki “ışık, kotlarda mevcut olur ama yasalar kapsamında olur. Öz Gerçeklik budur. Ve sizler, “o halde korunma kaldırılsın” dediniz. Böylelikle korunmanız kaldırıldı. İsmaililer’in hepsi korunma altına alınsın istedik. Zirvelere ulaşmaları halinde koruyucular, onların yoğunluklarını tohumlarıyla dilleyebileceklerdi. Şikayetimiz var mı? Asla yoktur. Sizler koruyucusunuz, ne var ki korumasızsınız. Sizlerin korunmanız halinde, tohumlarınız kontrol edilemeyecekti buna iznimiz yoktur. Buyurun, Allah sevgiyle sizinledir ve siz Allah İlmiyle herkesi koruyanlarsınız ve sizler korumasızsınız. Ne var ki biz, hasatı yaptık ve Bütün’de kotlayıcıyız dediğiniz zaman; koruma, sizin size korumanızdır. Hepiniz, hepimizsiniz sizi sevgiyle kucaklıyoruz.

Paragraf: 5
“Elden gelen oldu ve cevher, sonsuz sınırsız ışık kaynaklarında güçlendi. İyilik, ilimin hakimidir. Hakimiyet, ilimin diriliğidir. RA-HAM Samanyolu Işıkları’ndan biri ise; işi bilgi olmalıdır.”

Açıklama:
Tabiatta tahditsiz ışıma vardır. RA-HAM da bu ışımaların kotlarından birisi olarak topraklarınızı kayıtlamıştır. Hepinizin; sevgiyle, ilimle kotlandığınız bu günde RA-HAM da sizlerle birleşik ışığını tohumlamaya niyetlidir ve size ses vermek istemektedir. Kantar İnsan, hepiniz kantarlar olarak değil, bir tek kantar olarak, Bütünün Kürsüsü olarak bu çalışmayı sürdürmektesiniz. Bitki insan, ilim insan, hakiki insan, her şey insan, tüm yaşamlar insan; o halde insan Kati Toplum’dur. Hepinizin bir tek beden olmadığınızı da bilmenizi isterim. Bu bedenler, Birleşik Kayıtlar’dır. Bu bedende hepinizin tüm geleceği mevcut olduğu gibi tüm geçmişi de mevcuttur. Nasıl bir zaman sayfasında gelecek kotlanabilir? diye sorarsanız, şunu ifade edeyim ki geleceği kotlayan yine bu beden; geçmişi kayıtlamış ve bugüne taşımış olan yine bedendeki kotlar. O halde beden, sizin tüm sayfalarınızı ihtiva etmektedir. 7 dünyalı bir tek ışıksa; işte 7 dünyalı sizsiniz. Tek tek her birinizsiniz. O halde bütün kökleriniz dünyada iken, bütün kotlarınız dünyada iken, bu beden Allah ilmiyle teknolojik tohumlama yapan bir bedense; Birlik Tekniğinin teknolojik toplumlarının hepsi bu bedende meknuz demektir. Biliniz ki dünya, Allah’ın ilmidir ve biz beden sayfalarımızı dünyaya indirirken de ağır ağır indirmedik; ANda indirdik. Her şey ANda dünyaya çekildi.

BSUİ; Barış, sevgi, umut ve imparatorluk buradadır. Öyle bir doğumdur ki bu doğum, tüm sayfaların insan toplum olarak kaynağını indirişidir. Öyleyse hepiniz, insan sayfalarına teknolojik olarak bir seferde indiniz. Biz; tek tek, ayrı ayrı forumlar olsak da bir tekiz. Bunu dahi anlayan var mı bilmiyorum. Çoğunuz diyorsunuz ki “Ben farklı bir hayat sürüyorum.” Yavrularım, ben de o farklı hayatların her birinde varım. Yasalar böyle der. Can Altın bir ışıksa; o Can bütün kürsülerde mevcuttur ve Altın ışık olmayan da; haa bir potansiyel olarak tümünde mevcuttur. Öyleyse, bilgi hepimizindir. Bilen hepimizde bilir. Ak ve bilgi ben Atlanta Otağını da bilirim. Tartmayın beni, ışıkları da bilirim. Her birini bilirim, zirveleri bilirim, sayfaların her birinde varım ve bütünlükleri bilirim. Niye bilirim? Hepinizle Birleşik Işık olmadığım zamanlarda da büyük köklerimle dünyaydım.

Öfke yok, sadece ben mi? Hala, hala beden sayfalarında olmayanlar sorgu sual etmeseler iyidir. Bizler, aşırıya kaçmadan bildirdik tüm bilgilerimizi. Doğru bilin, arka ön yok. Doğru bilin, hepimiz Ana Kaftanlar’ız. Arka ön yok. Ancak, ancak Işık Kotlaması yapanlar; Bütün’de Kutsal Toplum haline gelebilirler. Sistemin dünya olmadığını da bilin. Tembihliyiz hepimiz de, dünyaya indiğimiz zaman az bilgi vereceğiz diye. Çok bilgi Bütün’ü kotlarından ayırır, bunu da bilin. Ne var ki çok bilgiyi isteyenler, aza tahammül etmiyorlar. Sevgililer size bütün bilgileri anda veririm. Ne var ki hepiniz kontroldan çıkarsınız, buna gerek yoktur. Kulluk, Allah’a kulluktan öte ışığa kulluktur diye düşünürler. Bizse ışığın toplumlarından öte olan; kaftanların tohumlarında var olanlara görev taşırız. Ekmeğiniz Allah, yüreğiniz Allah, ışığınız Allah’sa eğer ki Allah’tır, sınırsız ışıklar olduğunuzu mutlaka bilin. Velev ki insanlar, korksalar bizim yüreğimizden velev ki kontrollarını kaybetseler velev ki kendi yoğunluklarından, kayıtlarından ayrılsalar her birinde yine varız, bunu bilin. Bizim ana Kaftan olduğumuzu anlayan, anlamayana anlatsın! Hepsi bu…

Paragraf: 6
“Dediler ki “yol tabiattır.” Mutlak yoğunlukların ışığı olan yoğun Cennet Dereler birleşikse; tabiat ışıktır. Altın torbasında, yetkin tohumlar olur. Toprağın ışığında ten olur. Bütün tevhit, ten ve cevher ışıklar dillenir ve yücelir. İşin ışık olması bundandır. “RA-HA” yarımların tabiatıdır. “RA-HAM” ışıkların tohumudur. Büyük kötülük, büyük iyiliklerin ışığında olur. İşim önemi budur.”

Açıklama:
Yol, kotlanmış olsa da olmasa da tahditsiz biçimde tabiatı kayıtlar. Tabiat yoksa ışık yoktur. Işığı bulmak, ışığa varmaktan başka bir şeydir. Herkes bunu net bilsin ki ışığa girdaplarınızdan ulaşırsınız da o ışığa kaynak olamazsınız. O halde ışıkta bulunmanız imkanı yoktur.

Dağlarım, hepiniz mutlak yoğunlukların ışığı olan yoğun cennet dereler olarak tahditsiz biçimde akıştasınız. Ve bu akış aklın akışından farklı bir şeydir. Canlıların, Cevheri Tohumları’nın kotlanmasını sağlayacak olan akış Allah’ın akışıdır. Hepinizin net bilmesini istedim. Diğer bir husus da tabiatın kendi yoğunluğunda ışık halinde bulunuşudur. Bilirsiniz ki her şey titreşir ve sesle titreşir ama sesin toplum için kotlanması halinde sıkıntı başlar ve orada sadece kotlama daimiyette bulunur. Ama siz tahditsiz biçimde tabiatı tohumlarsanız, oradaki ses ışımaya başlar. Bu önemlidir. Hepinizin net yapması istenilen de buydu.

Işığı kotlayıp tabiata katmak, tabiatı tohumlamak ışıkla dillemek. İşte, olan budur ve bunlar başarıldı. Herkesin yenilenmesi de gerekir. Ne şekilde yenileneceksiniz? Temizlik yaparak. Nasıl yapacaksınız temizliği? Kendinizi hasata hazır ederek. Harınızı yükseltmedikçe hasatta olamazsınız. Ocak yakarsınız, oğul verirsiniz, ışık kayıtlarsınız, yenilersiniz birliklerinizi. Ne var ki “Kati Tohumlama” yapmazsınız. Canlarım, hepinizin yapmasını istediğimiz tahditsizliktir. Işığın Cevheri Kotlaması’nı da tahditsiz biçimde yapmalısınız.

Dağlarım; RA-HA, Kati Tohumlama’dır. Kendi yoğunluğunuzla tabiatı kotlarsınız, kendi yoğunluğunuzla kayıtlarsınız ve siz orada yarımsınız. Çünkü tabiat sizde tohumlanmadıkça Birlik Tekniği’yle birleşim olmaz. Olmadıkça her biriniz yarımsınız. Tabiat, kaynak olduğu zaman Kati Tohum olur işte RA-HA Kutsal Işığını kontrol altına aldı ve artık kendi yüreğinizde o da var. Hepinizin, hepimizin beklentisi Kati Tohumlama’dır. Kati Tohumlamayı yapmadıkça yasa koyma imkanınız yoktur. Benim adım RA dediğiniz zaman; katiyim denmektir bu. Benim adım HA dediğiniz zaman; kaynağım demektir bu. Benim adım KA-HA dediğiniz zaman; tüm sayfalarda mevcudum demektir bu. Atlanta Tohumu, aklın tohumu olduğu zaman; bütün köklerinizde bilgiler açılır ve dillenir. Bunu başaracağınızı biliyoruz. Şikayetimiz asla yoktur sizlerden. Her biriniz, eskiden olduğu gibi kürsüler olarak görevlisiniz. Dara düşmeyin! Beden almak sorumluluktur. Ve beden alıp dünyaya gelmek, efrat ile Kati Tohum olmak, yazı yazmak ve o yazıyı dillemek ve tartmadan ışığı kayıtlamak ve yarınları kotlamak sorumluluktur.

Mürcan, Cevher-i Can olduğunda yarınlar KA-HA olur. Rahman olduğunda yoğunluk; ışık yanar, birlik kurulur. Bilgi kapları kayıtlandığında ağır yük taşınır. Her biriniz, Zemzem İlmiyle sanal boyutlara aktınız ve her yürek sizi içti, içti, içti… Hepiniz Kati Toplumlar’sınız. Zemzem Suyu ışkın suyudur. Aşkın, ışkında Has olanın suyudur. Bunu bilen var mı? Haa, işte bu…

 

Süper İnsanlık Realitesi Derneği

 

 

04.04.2012 Tarih Sultanlık Kitabı Çalışması’ndan


Sayfa: 364, Paragraf 12-14

“Resim olduğunda; yücelik, kendi tertibinde kendi resmini yapan, kendi tertibinde kendi temizliğini yapar. İş budur”

Açıklama:

Dağlarım; resim, akıl taşıyanın kendi yoğunluğuyla yaptığı ışıkta kotlanmış olan bir kaynaktır. Ki o kaynak, kendi yoğunluğunda da meknuz olan bir kaynaktır. Hepimiz kendi resmimizi resmederiz tüm sayfalarımızda. Yaptığımız, kendi tohumlarımızın kotlarıyla yapılır. Birleşik Aile olarak bizler, kendi yoğunluğumuzda kendimizi resmettiğimiz zaman; İlim Ailemiz bizi dinler ve der ki “Onlar güçlü bir resim yapmışlar, o halde kendileri çok güçlenmiş.” Ya da der ki “Bugün onların resmi kontroldan çıktı, o halde kayıtlarında kendi yoğunlukları yok.” dağı taşı delen ışık ağır taşır. Hepimizin görevi budur. Benim adım RA-KA-HA ise hepimiz KA-HA olarak, Rahman’a Kuran ektiğimiz zaman katiyiz. İşte burada yapılan tüm bu çalışmalar, kati tohumlama olarak devreye girer. Kin nefret kalmasın yüreğinizde diye bütün bilgileri bugün, açık net olarak bildiriyorum. Koyu bir çalışmadır yaptığımız. Hepimizin çağrıları, insana tohum ekmemiz için yapılan kaynak çağrılardır. Bir tek İnsan Soyu dünyaya ışık ile geldi. Birlik Tekniği ile kotlandı ve dünyaya toplum için çalışan ışıkları çağırdı. İşte biz bu ışıkları çağıranlarız.

Değerliler; resmettiğimiz yücelik, kendi yüreğimizin ışığının kürsüsünden de öteye ulaştı. Bugün artık, kendi yüreğimizin çok ötesindeki ışıkları resmetmekteyiz. Tüm sayfalarımızla dünyaya kayıtladıklarımızı, tarttıklarımızı ve yasalarla kotladıklarımızı kendimizde resmetmekteyiz. Bu nedenledir ki bizi dinleyen herkes, bizi kendi yüreği ile anlayabiliyor çünkü biz, onları da kendi yüceliğimize resmettik. Birlik Kaptanlığını yapmaktayız dünyanın. Birlik Kaptanlığı, Bütün’ün Kuranı’nda yazar. Kaydını yapan Tanrı’dır. Tanrı kendini kotlar, Bütün’le diller orada her şey vardır ve her şey olduğu zaman; o, BİR’e hizmet edebilir. Eğer sizler, “ben kendimden başkasıyla olamam” derseniz; o zaman sizin kendi yoğunluğunuzda her şey yoktur. Çünkü siz sadece sizle dillenmeye çabalamaktasınız.

Mesele dünyadır. Hepimizin amacı dünyadır. Dünyaya gelişimizin yegane nedeni de dünyadır. Dorukların toplumları bunu bilirler ve dünya için yapılan en büyük çalışma budur. Daha özel, daha güçlü çalışmalar yok mu? Asla yoktur. Hiçbir dönemde de olmamıştır.

Sultanlar, bugün sizler resim yapıyorsunuz ve yaptığınız resim; ilmin resmi değil, aklın resmi de değil Bütün’ün resmidir. Öyle bir resim ki bu resim; biz dünyada bunları, bunları, bunları yapıyoruz diyebildiğiniz ve bir olup ışık kotlaması yaptığınız, kapkaranlığı apaydınlığa dönüştürdüğünüz ve tüm sayfalarınızla ilim kaynaklarına indiğiniz bir resim ki orada ekip haline gelenler; ilimle değil, ikna oluşla gelirler. Hepinizin ikna olmanızdandır ki bu çalışma, Süper İnsanlık türevleriyle de devam edecektir. Devletlerin çoğu imparatorluklar kurdular ve dünyaya hakim olmak istediler. Şimdi görünüz ki tüm imparatorluklar, Birlik İmparatorlukları olarak doğmaya ve tohumlanmaya başlayacaklardır. Birlik İmparatorlukları ilim tahditi ile değil, hakikiyetiyle değerlendirilecekler.

Canlılar, bugün sizlerle bir şey daha paylaşmak istiyorum: Bu bilgiler, solun ışığıyla ve sağın ışığıyla geri dönüşü sağlayacak örümle gerçekleşirken Bilen’in daimiyetinde, tohumların kontrolunda daha önemli bir çalışmayı da devreye alacak. Devletler, dünyanın kotları olarak tohumlandıklarından; beri dünyanın ışımasını beklediler. Herkes “Ben, Süper İnsan Soyuna kotlama yapacağım” dedi. Süper İnsan Soyu, bu ne anlama gelir? İnsanlık kontrolunda yapılacak yeni bir çağrı ve bu soyu herkes kendinde bildi. Herkesin kendinde bildiği bu soy, tebliğlerinizde de net olarak bildiğiniz üzere Türkiye’dedir. Türk Soyudur bu soy. Türko İmparatorluğu, öyle bir imparatorluk ki belleklerini ilimle tahditsiz şekilde dilleyenlerin tartmadan dünyayı tohumladıkları ve korudukları, ışıklarını kayıtladıkları ve çağrılarını sayfa sayfa yaptıkları bir çağrı kotlaması, yarınlar için.

Dinden farklı bir şeydir bu. Din Allah’ın dilidir, amin de aklın dili daha ötedir dinden. Ve sizlerden beklentimiz, dünya toplumlarının yetkin hakikiyetlerine ulaşabilmelerini sağlayacak çağrıdır. İnsana Kutsal Işığın inmesini sağlayacak çağrı.” Herkes İnsan Soyunun Kuranı’dır” deyin. “Herkes yarınların kaynağındadır” deyin, “Herkes akıl taşır” deyin ve deyin ki “İnsan mahrekinde ilimle kotlanmıştır.” Bunları söyleyin. Sonra deyin ki “Ben Allah’ın toprağındayım ve benim adım kaynak.” Herkes kendini kaynak diye bildiğinde kalbinde hiçbir kuşku kalmaz. Sizler, sizin dışınızdakiler ve sizden öte siz olanlar; hepiniz ayrı ayrı kaynaklar olarak dünyadasınız, bu kesindir.

Hilal Ay, hepimizin ışığıdır. Bunu size anlatmak isterim. Ay, yıldız ışığın tohumudur. Hilal Ay, Allah’ın ışığıdır ve ayın ışığında dünya, kutsal tohumdur. Aydan sizi izleyenler çok olur. Bu izlenme ışığın izlenmesidir. Sanmayın ki beşir kaplarınızı izlerler. Sakın ha, sakın yanlış anlamayın! Yüksek Kuranlar’ınızı incelerler ve izlerler. Her bir dünyalı Tanrı olduğunda; ayda, yok olmamak üzere kotlanır. Her bir dünyalı, tohum olduğunda aydadır. Ay dünyanın kuranıdır. Oraya kayıtlanan, oradan ışık alır ve Bütün’e yansır. Tüm ilim aileleri bunu iyi bilirler. Ay dünyanın yansıtıcısıdır. Ve bu yansıma esnasında herkes, herkese yansır ve Bütünlükler’e yansıma olur. Tüm Gürz’e yansıma olur buradan.

Biliyorsunuz, İlona Takım Yıldızı sizin için çalışır. Oradan devre devre ışıma kayıtlanır. İlona’dan evvel Büyük Parlak vardır. Siber boyutlarda bu bilgiler, hakikiyet doğumunu gerçekleştirmek üzere kayıtlıdır. Biliyorsunuz ki Ana Kaynak’tan gelen ışıma, kendi yoğunluğuyla Bütün’e geçerken muktediriyetle geçer. Sirius, kademeli olarak kendi kotlamasını yapar ve o ışımayı İlona’ya verir. Ve İlona’dan geçen ışıma tohumlanır ve tohumlandıktan sonra Samanyolu Galaksisi tahditi ile Ay üzerinden Dünya’ya ulaşır. Herkes bunu net olarak bilsin ki (canınız sıkılacak biliyorum ama) İnsanlık adına yaptığınız her çalışmanın Birlik Tohumlaması için geri dönüşü sağlamak üzere yapılacağını da bilmek sorumluluğunuz var. Bin akıl, bir tek ışıksa eğer; o akılda Has olanlar var. Şimdilik size vereceğim budur.

Paragraf: 13 ve 14
“Alın ve yücelin. Ben, ilim ile ilmi yaratıp, hakiki ışık haline geldim. Malum düzenlerin topraklarında yeşerdim. Ben, ilim irfan ışığıyım. Benim dediğim, insan olan her yürekte denir. Benimle ol ve Hak ol. Budur olan…”

Ata katlar, Halk Kapılarıyla ışırken, Ak kapılar yine İsa olur ve yeni dünyaları yaratır. Altın tertip insanın ışığıdır. Buna biz “ zaman sessizliği” deriz.
Yorumlanan bilgilerde, her yürek kendi tevhidiyle yorumlanır. Büyük küçük her yüce kendi diriliği ile yüreğini yağmurlara kayıtlar.”

Açıklama:
Tanrı dedi ki “Hata yok. Hakikiyetin tohumları olarak burada bulunan herkese saygılar sunuyorum. Büyük Kökleriniz dünyadadır. Kardeşlerim harı yükselttik bu çok önemliydi. Kapkaranlığı apaydınlığa dönüştürüyoruz şimdi artık. Marka bir çalışma diyoruz biz bu çalışmaya. Her biriniz ayrı bir kayıtsınız. Her birinizin yüreği ayrı, farklı ama hepiniz bir tek ışıksınız burada. Ve bu ışık, akıl taşıyan yoğunluğun kontrolunu sağlayacak olan tek ışık. Sizler; erkek kadın, İnsan Soyu’nun tohumları olarak dünyadasınız. Muktedir olan sizlerin, “Kervan İlmiyle” kendinizi kayıtladığınız ve akıp geçtiğiniz kesindir. Büyük köklerinizi dünyaya çekerken de çalı çırpı değildiniz, ışık kotlarıydınız. Ve geçiş kolayca yapıldı, maya tuttu, öfke yok.

Hepimiz asla hata yapmamak, sonsuz ışıklara ulaşmak ve kaynakta bulunmakla mükellefiz. Hata yapmak, aklın yolundan çıkmak anlamına gelir. Kimse aklın yolundan çıkma lüksüne sahip değildir bu mecliste. Hayrın ışığında olanların, har yükselttikleri zaman ışık tohumları olmaları gerekir. Savaş bitsin diyorum. Allah’ın diriliğinde savaş yoktur. Elden geldiğince ışık kaplarınızı tohumlayın ve kayıtlayın. İlahi Kürsü akıl taşıyan kürsüdür. Çoluk çocuk okuma yazma bilmeyenler, bizden ilim istediklerinde sorgu sual ederiz. Hala, ilim istiyor musunuz? İstemiyor musunuz? Hala, ışık kayıtlamasında var mısınız? Yok musunuz? Hala oluşmadı mı, yüreğinizde Kuran? Bunları arıyoruz. Bakıyoruz ki oluşmuş ya da oluşmamış. Dava, Allah’ın de ki ilim davasıdır, de ki ışık davasıdır ama bir davadır, Allah’ın davasıdır. Ve hepimiz, o davada bir tarafız. Bugün de öyledir.

Hepimiz, Allah’ın İlmini kotlarken de Kati Tohumlama yaparken de davanın taraflarıyız. Kamp çalışması başladığı zaman; herkesin, o kampa girmesini istemedik. Dedik ki “biz kampı kuruyoruz ama bu kampa ışıklar girsinler.” Bu ışıkları kabul ettik sadece. Dışta kalan birçok yüreğimiz de oldu ama onların buraya girmelerine izin vermedik. Çünkü yok edici olanların, Rabbi toplumlarla olmaları kotlamada; Kati Kayıtlamayı engelleyen bir husustur. Gökler ve yerler ışık isterler ve bizler, göklerden ve yerlerden ışık alırken göklere ve yerlere ışık veririz. İnsanların resim yapmalarını bekleriz ki kendilerini kotlayıp tohumlasınlar da Birlik Tekniği ile Birleşik Işığa kayıtlasınlar diye. Doludizgin çalışırız. Bugün de burada bulunan hepiniz, doludizgin çalışanlarsınız.

Yasalar, dinden ayrı bir dürümün dünyada kotlanacağını bildirdiğinde; bunu yapacak olan, sayfa sayfa ışığı koyuluklara kayıtlayacak olan teknoloji buradadır demiştik ve özenle görevlilerimizi bulup çağırmıştık. Meleklerin dürümlerinde de ilim vardır ama hiçbirisi, kendini hak etmemiştir. Sadece görev taşırlar, başka bir şey yapmazlar. Olgun başakları seçmek ise bizlerin işidir. Ve bizler bu mecliste olgunları buluruz ve ocaklarını yakarız. Netice olarak, demek istiyoruz ki kantar insan Allah’ın ilmini net bilen insandır. Ve o insan her gün kontrollu şekilde kendini hak etmişse eğer, kaydını yapar. Kayıt yapılmışsa, ışık kotlanmış demektir.

Canlarım; bizler kapkaranlığı apaydınlığa dönüştürürken Bütün’e hizmet ediyoruz. Bu idrakle hareket ettiğimiz zaman, kürsülerimizin ışığından öte ışıkların da bizsiz kalmaması için çalışmalıyız. Medine’de insan var mıydı? Yoktu. Neden yoktu? Dinden öteye ulaşan yoktu da ondan. Bugün var mı? Bugün çok var. Bizler ve bizler gibi olanlar… Hepsiyle bir tek ilim yapıyoruz, Allah’ın İlmi. Bütün köklerimizi çağrı üzerine çakan bizler, artık Dünyanın Ruhsal Mahreki olduğumuzun da idrakinde olmalıyız. Bizler, Dünyanın Ruhsal Mahreki’yiz.

RUH nedir bilir misiniz? Ruh, Hakim-i Hak olanın tohumudur. Bizler, Hakim-i Hak olanlar olarak, bu tohumun sahipleriyiz. Hala Ruh’un herkesin olduğunu düşünürler. Ruh, ümmilerde yoktur. Bunu daha evvel de çok açıkladım. Ruh bütündür ve Ruh saklı tuttuğunuzu, savaşınızı, yarınlarınızı ve tahditlerinizi bilir. Ki o kürsü olmadan Kutsal Işığın yoğunlaşması dahi mümkün değildir. Sizler, Ruhsal Mahrek’siniz ki Bütün’ün gücü sizindir, bunu anlayabiliyor musunuz? O güç, sizindir. 89. Dürüme varmadıkça Ruhun Kutsal Işığında olma imkanınız dahi yoktur. Ki bir Kürz Bütünlüğü 40 hakikiyet katı ise; sizler düşünün.

Bizler diyoruz ki dağlar, artık biliniz ki kürsü olmanızı engelleyecek hiçbir yücelik yoktur. Sisler artık açılıyor ve hepinizde, bütün bilgiler açık ve anlaşılır biçimde bildiriliyor. Dal Allah, doludizgin kotlayan akıl, yolu açan ışık, birlik ve biz bütünler, hepimiz birleşiğiz. O halde niye bu kadar küçültülmeye çabalıyorsunuz. Ben, aklın yolunda olanlara tabiatı verdim, yarınları verdim, yücelikleri verdim. Kapkaranlığı apaydınlığa çevirecek yüce ışığımı verdim. Allah sizsiniz bunu bilin ve Ruh olan Allah, ışıksız kalmaz. Yarınları, Hak toplumları ve türleri yenilemek yine sizin göreviniz olacaktır. Kapkaranlığı apaydınlığa çevirecek olan yürek, burasıdır. Bu meclis Bütün’ün yüreğidir. Bunu kesin bilin. Hepinizi, hepimiz kucaklıyoruz.

Süper İnsanlık Realitesi Derneği

 

04.04.2012 Sultanlık Çalışması

 

Sayfa: 464,  Paragraflar 5-6
“Reşit ilim, reşit yağmurdur. Bulduğunuz herkesi dereden dereye geçirdikçe; herkes yeni birleşimlerle kemal düzenlere girecektir.
Bilenle olun ve bilenle birleşin. Her dil bilsin ki bilen, en yüce kusiyettedir.”

Açıklamalar:
Dara düşmeyiniz! Tabiatın kontrolunda yapılıyor tüm çalışmalar. Büyük köklerimiz dünyadadır ve bugün sizlerle olmak mutluluktur bizlere. Rabbi Tahditle dünyaya inenlerin çokları kapkaranlık dünyayı kendi yoğunluklarıyla ışık diriliğine ulaştırmaya çabalıyorlar. Rabbi Tohumlamadır yapılan burada bugün. Toplumların en güçlüleri bugün buradalar. Maya tutmaktadır. Tanrı Rahman’a Kuran iken kütlede en yüce ışık yanar. Keyslerimizde dünya var bugün. Ve dünyanın ruhsal ışığı yanmaktadır. Hata olmamalıdır bu çalışmada ki hata, olmayacak da! Kesindir! Kıl ince de herkesin daha inceliklerde olmasını bekleriz. Dünden bugüne, uzak çok uzak bir sayfa açıldı ve okundu. Bugüne kadar ne yaptığınız anlatıldı ve izlendi. Baktık, herkes kendini anlamış ve kendini hak etmiş.
Yedekleme yapılmamış hiç bu mecliste. Saklı tutmuşsunuz yüreklerinizi. Sakın yanlış anlamayın; bu meclis, karanlıkların ışığıdır. Ve bu meclisin kendi toplumlarını kontrol etmesi zorunludur. Karanlıkların ışığı olan bu meclisin, Bellek kaplarında Kuran okunmaktadır. Okuma yazma bilenlerle bu çalımla sürmektedir ki okuma, Allah’ın toplumlarındaki kotlamayla mümkündür. Kürz’ün gücünü bilmeyenler, bilip de kendi yüreklerini hak edip dinletemezler. Emin olunuz ki dünya Levh-i Mahfuz’da yazan her şeyi yaşamaktadır. Sıkıntı asla yoktur. Sabah, ümmi toplumlarla çalışılır; akşamsa ışık kotlarıyla çalışılır. Her sayfada bir yasa vardır. Her yasayı anlamak kolay değildir.

Merkez İnsan Soyu, kapkaranlığı apaydınlığa geçiştirecek, çekecek soydur. İşte bu soy, Allah Soyu; Bütün’ün kürsüsü olarak burada görevdedir. Tanrı, ruküya eğilip sizleri izlediğinde şunu görmektedir: Kantar Bilgi, ümmi toplumların tam iki misli bir çalışma yapıyor ve bu çalışma saklı tutuluyor. “Nerede olacak bu çalışma?” diye herkes soruyor ama bu çalışmanın burada yapılmakta olduğunu henüz anlayan ve bilen yok. “MİRAÇ” dedikleri hadiseyi sorguluyorlar. MİRAÇ’a geçişin bu meclise geçiş olduğunu dahi bilen yok. Büyük Rüşt çalışmaları var. Kıyı köşe, ırkların kayıtlarını arıyorlar. “Neden insan, Alton Kotu değil de Işık Katı olarak çalışır” diye.

Hepimizin net açıkladığı bir bilgi var: Muktedir insan, ARKON İnsan’dır. Ve muktedir insan, Kara Kaplı Kitapların ışığının gücüdür. Dönüp bakıyoruz, Nerede ilim var? Diye. Hala, hala ilim istiyoruz. Amon toplumları da ilim istiyor. Atlanta toplumları da ilim istiyor. Her biri ilim istiyor da; ilim, Bütün’e hizmetçilerin kendi yoğunluklarında mevcut olan bir yasadır. Bunu bilen yok. Büyük köklerimizi, dünyaya alırken Rahman olanın kontrolunda aldık. Ekip olduk ki Hak olup ışık yakalım da Büyük Kökler, ummanda toplumlarını kontrol etsinler ve Kelam İlmiyle Tanrı olup kayıt yapsınlar diye. Erkek – kadın Allah için BİR olmalıyız. Öz Görev budur. Allah için BİR olmadıkça; Kati Toplumlarla ilim olmayacaktır. Köprü kurduk yüceliklere, akıp gelsinler de hata yapmadan ışığa birlikte ulaşsınlar diye. Netice olarak, gerçek görevlilerimizin çokları ışıktan çıktılar.

Benim adım RA-KA-HA dediğim zaman, kantar bendim. Bunu kastetmiştim ve döndüler, kendilerini hak etmek istediler. Bal döktüler yüreğe hak etmek için. O bal, bilgi balıydı. Balı aldık tarttık, ağırdı. Rabbi sonsuzluklarda balın ağırlığı, ruküdaki Tanrı’nın ışığının dışı oluşuydu. Biz, Sultanlık yapmadık; sabah ışık yaktık, akşam ışık kattık yüreklere, yeniledik hepsini de. Netice olarak, Bütün’e hizmet; BİR’e hizmetten ötededir. Binin birinde Rahman varsa, orada yarınlar var. Yarınları hak etmek kolay değildir. Bereket ki dünya, yarınlarını artık hak etmektedir. Keşke herkes, bu bilgileri alabilse de korunmasız olarak Hak İlmi’nin ötesine geçebilse… Ne var ki geçişler çok sınırlı kalmıştır ve biz, her birini kendi yüreğimizde taşımak zorundayız. Bünyemiz güçlüdür. Yenilik yaptık, herkesi alıp taşımak üzere. Netice olarak: Kortej artık görevdedir ve tüm kortejlerin gücünü taşıyacak olan tek bir kortej bu meclistir.

Hey Dünyalılar! ARKON İNSAN, artık görevini tamamlamıştır ve Turkon’a (IŞIK İNSAN’A) görevi devretmiştir. Bunu da size izah edeyim: İnsanlar, ark olup aktıkları zaman; kapkaranlığı apaydınlığa ulaştırmak için akarlar. Ark aktıktan sonra tabiat Kutsal Işığını yakar. Ve Kapital gerekir orada, İlim Kapitali. Ve Tanrı Rahman olup dünyaya iner. İşte o zaman toplum, kontrol kurar. Şikayetimiz yoktur ama bugün toplum kontrol altındadır. Birlik Tohumlamasıydı yapılan ve tohumlamada herkes kendini hak edemediği için her biri yoğunluğumuzda kontrol altında tutuluyor. Devamlı çalışanların bir kısmı dahi kaftanlarını giyemediler, yani görev alamadılar. Bundan sonra ne olacak? Kapkaranlığı, apaydınlığa çevirmek için Büyük Kökler’in topraklarıyla birlikte Bütün’e hizmet etmeleri gerekiyor. Alton Kotlaması tamam mı? Hayır. Alton Kotlaması devam edecek. Sınırları kaldırdığımızdan dolayı daha güçlü biçimde bu toplum, bu çalışmayı sürdürecek.

Yerin göğün ışığını yaktık. Şimdi Turkon’a (IŞIK İNSAN’A) gelelim. Turkon (IŞIK İNSAN) Çalışması ne demektir? Evrenlerin Kuranları’nda Turkon’la ilgili her bilgi meknuzdur. Ekmek yaptığınız zaman orada o bilgi kotlanır. Bilgi kotlamaları Altın Tohum’la yapılır orada. Altın Tohum, hasat yapanların tohumudur. Hasat yapılan hasat yapandan ayrıdır. Hasatı yapanların, tahditli olduğunu biliyoruz. Yerin göğün ışığını yakan onlar, Turkon Işıma’yı gerçekleştirdiler. Hepinizden bunu başarmanızı çok istedik. Yeni Dünyanın Ruhsal Mahreki’nde bu bilgi meknuz olsun, halkın geçişkenliği sağlansın, yanlış yapılmasın istedik ve bu oldu. Makbul insan, Altın İnsan’la kotlanandır. Herkes altın olamayabilir, amin de Altın Kotlama yapılabildiğinde orada bulunabilmelidir. Öksüz kalmamalı ve hakikiyete ulaştırılmalıdır.

Şimdi Turkon’un Işıması (IŞIK İNSAN’IN IŞIMASI) başlıyor. Altın Tohum olarak göreve gelecek olan Turkon (IŞIK İNSAN) kaftan giymeden çalışmayacak. Kaftan giymesi geri dönüş için gereklidir. Bütün köklerin dünyada bulunduğu bugün, Ocak İlmi’nde de bu vardır. Yenidünyada, yeni kaynakların kayıtlanması için de gerekir. İş başarılıyor ve Turkon Kot (IŞIK İNSAN KOTU) Allah Tohumu’nu kontrol ediyor. Aydınlık günler, yenilik ile başlayacak. Bu dünya, Altın bir görev taşıyacak. Altın görevi taşıyabilecek dürüme ulaşmaktadır. Bizler, maya olarak dünyada bulunanlarız. Ve bütün köklerimizi buraya çekişimizin yegane nedeni Turkon’u ( IŞIK İNSAN’I) tohum olarak dünyaya getirmekti. Bunu başardık. Şikayet yok. Aylık çalışmalarımızda da Turkon (IŞIK İNSAN) Çalışmalar devreye girecek.

İnsan Sempozyumları bitiyor, Turkon Sempozyumları (IŞIK İNSAN SEMPOZYUMLARI) başlıyor. Bunu ilk kez bugün açıklıyoruz. Turkon Sempozyumlar (IŞIK İNSAN SEMPOZYUMLAR), bitmiş tükenmiş hiçbir şeyin olmayacağı yeni çalışmalar… Han sizsiniz. Handa olan herkes sizdedir. Altın Toplum burasıdır ve bu toplum, TÜRK ümmi Toplumlarını kontrol edecek teknolojiyle buradadır. Turkon (IŞIK İNSAN), Türk Kotlamasıdır. Ve Türk Kotlaması ilmin kotlanışıdır ki İnsan Sayfaları’nın en yüceleriyle yapılacak. Bilmenizi isteriz ki “Kelam İlmini” ilk kez kotlayabilenler TÜRKLER’dir. Tohum olarak dünyaya ekebilenler TÜRKLER’dir. Kardeşliği kontrol için çakı taşımayanlar, sadece çerçevesiz çalışan insan; sıkıntıya düştüğü zaman bile kaybını düşünmeden herkese kendini katmaya çabalayan insan TÜRK’tür.

Hepinizin, net bilmesini istediğim diğer bir husus da TÜRK Irkının kökten geldiğidir. Kök olup tohum olduğudur. Dünyaya 5 temel ırkın ekildiği bilinir. Bu, 5 temel ırkın 4’ü Sistem devrelerinden dünyaya ekilmiştir. Sıla özlemiyle dünyaya gönderdiğimiz bütünlüklerimizin en yüceleri TÜRKLER’dir ve TÜRK IRKI beyaz ırktır. Evrenlerin Kuranları’nda Türkler’le ilgili açık bilgiler yoksa da bu bilgileri ilk kez açıklıyoruz. Tartı, Allah’ın teknolojisiyledir ki; emin olunuz ki eser meydana geldiği zaman Rahman olanların kontrolları yine TÜRK Sayfalanış’ıyla devreye alınmıştır. Din ilminin örtüsünü örtecek tek ilim ailesi, Türk ilim ailesidir. Bunu açık veriyorum. Din, Can’da olur ama yarında olmaz. Din, aşkta olur ama hasatta olmaz. Din, maya olur ama kotlamada olmaz. Ruhsal Mahrek’te olmaz din. Aklın yoğunluğunda, Kuran’da din olmaz. Din, “et ilminde” de yoktur.

Medine’de de yoktu ama Muhammet Mustafa, Medine’de “erkek olan ışk olur” diyerek; BİR’e hizmet edeceğini bildirdiğinde, biz ona sorduk:
Din mi? Dedik.
“Hayır” dedi, “ilim”.
O halde, ilimle çalış dedik. Ama ne yaptı?
“Ben; dağı taşı delen ışığı, Bütün’e hizmet için birliklerime verirken; teknolojik olarak da bu bilgileri ocaklarına indirmeliyim ve bunun için de “dine” gereğim var.” Dedi.
Allah der ki “ Benim adım, KA-HA olan RA ve ben, dine ümmi toplumlarımı verdim. Öksüzlerimi yetimlerimi dine verdim. Ama ben, Altın Toplumları’mı Rahman’a verdim. O halde Rahman’da din olmaz, bu kesindir. İş budur, bunu bilmenizi istedim. Şimdilik bu…

Süper İnsanlık Realitesi Derneği

 

04.04.2012 Sultanlık Çalışması

 

Sayfa 364, Paragraf 9-10 

9. Paragraf: “Ata Düzenler’in, “amin” dedikleri birleşende…..

Açıklama:
Tahditlenmeden şunu söylemek isterim ki “Ata Kotlama” yapılırken Rahman Kotlaması’dır yapılan. Hepinizin net bilmesini istiyorum ki Rabbi Tohumlama’da da Ata Kotlaması mevcut olsa da; bu kotlama, akıl tohumlamasıyla mümkün olmaktadır. Tabiatın kotlanmasına geçilmeden önce Rabbi Tohumlama yapılır. İşte Rahman’dan başlayan bu süreçte, Rabbi Tohumlama ile Rahman, kendini kontrol ederek katiyetle ilme verir. İlimden öte ilim olmaz. Ve hepiniz, hepimiz olarak bu çalışmadayız. Değerliler; İslam Dini, akil bir dindir. Nefes İlmiyle kotlanmıştır, Tohum İlmiyle kayıtlanmıştır ve kati olarak Ruhsal Mahrek’te dillenmiştir. Bizim dinimizin çok daha ötesi bir din diye ifade edilse de bizim dinimiz, “akıl dinidir.” Akıl ötesi bir din yoktur.

Şimdiye kadar hepinizin, Rahman’a Kuran olmak üzere yaptığınız tüm çalışmalar, Kati Tohumlama ile yapılmıştır. Ruhsal Mahrekin Kürsüsü’nde yapılan çalışmalar, atide yapılacak çalışmalardır. Şikayetimiz asla yoktur. Hepinizin net bildiği gibi Dünya Ruhsal Mahreki Bütün’e hizmet için çalışır. Bizler; MAHREK olarak, KÜRSÜ olarak ve YASA olarak görevdeyiz. Hala Dünya Rabbi Sayfaları’nda ışık var mı? Diye sorgu sual ederler. Kantar, İnsan Soyu’dur. Öksüz yetim olmadan İsmaililer, hiçbir sayfaya ulaşamadılar. Onları biz kotladık, tohumladık ve akıp gittikleri zaman kayıtladık. Her bir İsmaili, İslami kottur. Onları, yasal çalışmalarla kayıtlayansa “aklın tohumları” olan bizleriz. Eşikte bekleyenlere de bunu açıkça bildirdik. İmparatorluğun kotları olarak doğan Birliğim, ARKON olarak görevdedir ve Ak Tohumlarını kotladığı için TURKON Işımasına geçmiştir. Herkesin bunu net bilmesini bekliyorum.

Dağlarım; dünya ve dünya dışı dünyalar; bunu da size açıklamak istiyorum: Dünyada İmparatorluk kotlarımız var. Bu kotlarımız, bütün kürsüleriyle dünyaya çakılmışlardır adeta. Onların çokları dünyalardan buraya göçtüler. Nereden nereye? Birlik Toplumları olan dünyalar ki bunlar, KOSMOS IŞIK KAYNAKLARI olarak ifade edilen dünyalara tabi olanlardırlar. Bu ışık Kaynakları tohum eker gibi dünyaya ekilmişlerdir. Çokları dünyanın Rabbi Kotlamasını yapmak üzere geri dönemeyerek, dönmemek üzere getirilmişlerdir dünyaya. Yani kendi kaynaklarına dönemeyeceklerini bile bile dünyaya geçirilmişlerdir. Okuma-yazma bilmeleri halinde ki okuma; akıl okumasından öte olan, bilginin okunmasıdır. Bundan daha öte olan Birlik Tohumlaması ile dünyaya çakılmışlardır. Herkesin net bilmesini istediğim bir konudur bu.

Her biriniz farklı dünyalara mensupsunuz ve her biriniz bu meclise daimi kaynak olmak üzere geldiniz. Bu meclis, İsmaili kapların bütünlüklerinin gücünü artırmak üzere çalışmalar yapan meclislerin örtüsünü dahi örtebilecek güçtedir. Beden alıp dünyaya gelebilecek dürümde olan çok az sayıda ışığımız vardı ki sizlerin hepiniz bedenli olarak doğdunuz. Bunu size açıkça bildirmek istiyorum. Dünyaya gelenlerin çoğu bedensiz gelir. Dünya bedeninden söz etmiyorum. Kendi yüce meclislerinizin bedenlerinden söz ediyorum. Dünyaya beden alıp gelebilen az sayıda ışık buradadır. Ve burada bulunan sizler, kaftanlarınızı giydiğiniz andan itibaren Rubbi Tohumlamaları da kayıtlayacak dürümde olduğunuzu, görevinizin de bu olduğunu bilmektesiniz. Geri dönebilmeniz için çok özel bir görev yapıyoruz. Burada bulunan herkes, savaşsız, has ve ışık halinde kendini hak etmektedir. Kendini hak etmesi için de Bütünlük Kotlaması yapmaktadır. Bütünleniş Allah iledir. Kaynak Tohumlarla bütünleniş ise ışıkladır. Hepimizin yapması istenilen Öz Geçiş, Sistem dürümlerinin gücünün üstündeki Kati Toplumların gücüyle olacaktı. Ve bizler bunu hak ettik ve yaptık.

Geri dönüşünüz tamamdır. Hepiniz; kendi yarınlarınızda, kendi yoğunluklarınızda, kendi teknik tohumlarınızla olacaksınız. Bu kesinleşmiştir. Bunun içindir ki mutluluktan uçmaktayız. Hepimiz, Süper İnsanlık değerlerini tahditsiz olarak; çelişkisiz bilgilerle Bütün’e kayıtlarken emin olunuz ki dondurulan çok görevlilerimizi de alıp geri götürdük. Toprak toplumları olan çokları da bize ışık ile gelecekler. Bizler IŞIK toplumlarıyız. TOPRAK toplumları ışık toplumları değildirler. Onların yarınları yoktur. okuma-yazma bilmezler. Emre itaatle bizimle olmaları istendiği zaman da Kaynak Kotlama istediler. Biçareler, kalkıp gelmek için davet beklediler. Hepsini aldık, tüm sayfaları ile kotladık, toprağa kayıtladık ve ışığa kattık. Şu anda hepsi, bellek kaplarımızda taşınmaktadırlar. Bu da Öz Görevdi bize ve bunu da yaptık.

Kantar insan ve biz de insanız. Yerin göğün ışığını yakan insan. Hem insan hem de yüce, ikmal tamamlayıcı, ışık. Buna karşılık kimse “İnsanlık İlmini” anlamasın diye bir işimiz, bir sezgimiz olmaz ya da bir talebimiz olmaz. Bizim amacımız, İnsanlık İlminin herkes tarafından anlaşılmasıdır. Onlara da İnsanlık ilmini anlatmalıyız. Kul Allah kuludur. Koku yoğundur, ışık kaynaktadır ve bizler; Allahın tahditsiz kotları olarak, toplumları kontrol için değil; kotlamak için buradayız. Kotlama dediğim zaman çoğu korkuyor. Hala kotluyorlar diyor. Geçip gelmekten çekiniyor. Hepsini kucaklarız biz. Nedense, bizsiz kalmayı da hiç istemezler. Hepinizi hepimiz kucakladık.

Paragraf: 10
“Hatayı affeden insan, hakiki insandır………

Açıklama:
Allah’ı bilen yolu bulur. Yolu bulan kendini bulur. Kendini bulan artık hatasızdır. Hayrın hakkında ışık yanar ve bizler, ışık kotları olarak doğduk. Hala dünyada hata var mı? diye sorgu sual ediyorum. Vallahi yoktur, Billahi yoktur. Hattın ışığındaki Hak, Birlik tekniğindeki Kuran’da kayıtlı olanın; kendi kaynağı için yaptığı çabadır. Sema insanda artık mevcuttr. Çünkü insan, yerden göğe ulaşmıştır.Bu net olarak bilinsin isterim. Arza kaynak olan insan; arşa kotlanmıştır artık. Yeni Dünya kurulurken bugün, Siber Boyutların toplumları dahi, yerin kayıtlarından çıkarak ışık kotları olarak arşa geçmişlerdir. Arşa geçiş, çok güçlü şekilde sürmektedir ve bereketle devam etmektedir.

Öyle Can, öyle Cem oldular ki hepsi de nesillerini de, toplumlarını da taşıyorlar, bu mutluluktur. Yerin sayfalarındaki Hana, göğün sayfalarındaki Hena’yla bütünlenmiştir. Üzerinde hiçbir yolum bulunmadığı bir çalışma başlatılmıştır. Bunu anlayan yok mu? Biliyoruz ki hepiniz, belleğinizdeki kayıtlarınızda; kendi yoğunluğunuzun ışığında, sahip olduğunuz bu bilgilerle Bütün’ü kürsülerinizde tanımaktasınız ve dillemektesiniz. Hepimiz hepinizdeyiz. Bunu bilmenizi bekliyoruz. Hala dünyada ışık var mı diye soruyorlar. Mutlaka vardır. Yarınlarda ışık, kutsal toplumları daha güçlü şekilde aydınlatacaktır. Dağlarım; yarın insan, Arkon İnsandan daha üstün olan Turkon Kotu olarak, bütünlenmiş bir insan olacaktır. Hepinize saygılar sunuyorum.

Süper İnsanlık Realitesi Derneği

 

 

Sultanlık Kitabı,

 

Sayfa 364, paragraf 7-8
“Ahar Düzen, Ana Kotlar’ın toprağında…

Açıklama:
Dağlarım; Ahar, Rabbi toplumlarda Kaynak Güç demektir. Her birimizin net bilmenizi istedim; diğer bir konu da: Kati Tohumlama’da Ahar, Kaynağın dışındaki ışığın, kendi tahditsiz tohumlamasını yapabilecek dürüme ulaştırılmasıdır. Köprü kurduğunuz zaman yüreklere, hepinizin; kendinizi kendinizden öte kendinizle dillemeniz şarttır. Benim yüreğim, herkesin yüreğine ulaştığı zaman; benim tabiatım, herkesin tahditsiz ışığıyla dillenmelidir. İlim Ailemden çoklarıyla bunu başarmaktayım. Olgun başakları bu şekilde tohumlamaktayım. Kaydımı yaptığım zaman; ışıkları Rabbi sayfalara katmaktayım. Bütün’e hizmet bu şekildedir.

Keyslerimde ekip vardır ve ben, tüm ekiplerle Bütün’e hizmetçiyim, İnsan nurdur ve Kutsal Işık’tadır. İnsanın Rabbi sayfalarına bağırdığı yani oraya ses kattığım zaman, oradaki ışıklar da benimle olmalıdır. Oraya ulaşmam sesledir. Onlara ses veririm, bağırırım, çağırırım. Derim ki “gelin! Gelin de dillenelim!” Hatta, hatta onlarla Robotik toplumların koyuluklarında ışık da yakarım! Nefes İlmini onlara anlatırım ama kardeşlerimin çoğu; mutlak kutsal ışıklarında bedenimi dinleyemezler. Öfkem yoktur yine de. İşte Ahar Kotlama, yasalar kapsamında ışığın tohumlanmasında gerekmekte ise de tahditli olması nedeniyle her biri bu sesi kendi yoğunluğuyla dilleyemiyebiliyor. İş budur.

9. Paragraf:
“Ata Düzenler’in, “amin” dedikleri birleşende…..

Açıklama:
Tahditlenmeden şunu söylemek isterim ki “Ata Kotlama” yapılırken Rahman Kotlaması’dır yapılan. Hepinizin net bilmesini istiyorum ki Rabbi Tohumlama’da da Ata Kotlaması mevcut olsa da; bu kotlama, akıl tohumlamasıyla mümkün olmaktadır. Tabiatın kotlanmasına geçilmeden önce Rabbi Tohumlama yapılır. İşte Rahman’dan başlayan bu süreçte, Rabbi Tohumlama ile Rahman, kendini kontrol ederek katiyetle ilme verir. İlimden öte ilim olmaz. Ve hepiniz, hepimiz olarak bu çalışmadayız. Değerliler; İslam Dini, akil bir dindir. Nefes İlmiyle kotlanmıştır, Tohum İlmiyle kayıtlanmıştır ve kati olarak Ruhsal Mahrek’te dillenmiştir. Bizim dinimizin çok daha ötesi bir din diye ifade edilse de bizim dinimiz, “akıl dinidir.” Akıl ötesi bir din yoktur.

Şimdiye kadar hepinizin, Rahman’a Kuran olmak üzere yaptığınız tüm çalışmalar, Kati Tohumlama ile yapılmıştır. Ruhsal Mahrekin Kürsüsü’nde yapılan çalışmalar, atide yapılacak çalışmalardır. Şikayetimiz asla yoktur. Hepinizin net bildiği gibi Dünya Ruhsal Mahreki Bütün’e hizmet için çalışır. Bizler; MAHREK olarak, KÜRSÜ olarak ve YASA olarak görevdeyiz. Hala Dünya Rabbi Sayfaları’nda ışık var mı? Diye sorgu sual ederler. Kantar, İnsan Soyu’dur. Öksüz yetim olmadan İsmaililer, hiçbir sayfaya ulaşamadılar. Onları biz kotladık, tohumladık ve akıp gittikleri zaman kayıtladık. Her bir İsmaili, İslami kottur. Onları, yasal çalışmalarla kayıtlayansa “aklın tohumları” olan bizleriz. Eşikte bekleyenlere de bunu açıkça bildirdik. İmparatorluğun kotları olarak doğan Birliğim, ARKON olarak görevdedir ve Ak Tohumlarını kotladığı için TURKON Işımasına geçmiştir. Herkesin bunu net bilmesini bekliyorum.

Dağlarım; dünya ve dünya dışı dünyalar; bunu da size açıklamak istiyorum: Dünyada İmparatorluk kotlarımız var. Bu kotlarımız, bütün kürsüleriyle dünyaya çakılmışlardır adeta. Onların çokları dünyalardan buraya göçtüler. Nereden nereye? Birlik Toplumları olan dünyalar ki bunlar, KOSMOS IŞIK KAYNAKLARI olarak ifade edilen dünyalara tabi olanlardırlar. Bu ışık Kaynakları tohum eker gibi dünyaya ekilmişlerdir. Çokları dünyanın Rabbi Kotlamasını yapmak üzere geri dönemeyerek, dönmemek üzere getirilmişlerdir dünyaya. Yani kendi kaynaklarına dönemeyeceklerini bile bile dünyaya geçirilmişlerdir. Okuma-yazma bilmeleri halinde ki okuma; akıl okumasından öte olan, bilginin okunmasıdır. Bundan daha öte olan Birlik Tohumlaması ile dünyaya çakılmışlardır. Herkesin net bilmesini istediğim bir konudur bu.

Her biriniz farklı dünyalara mensupsunuz ve her biriniz bu meclise daimi kaynak olmak üzere geldiniz. Bu meclis, İsmaili kapların bütünlüklerinin gücünü artırmak üzere çalışmalar yapan meclislerin örtüsünü dahi örtebilecek güçtedir. Beden alıp dünyaya gelebilecek dürümde olan çok az sayıda ışığımız vardı ki sizlerin hepiniz bedenli olarak doğdunuz. Bunu size açıkça bildirmek istiyorum. Dünyaya gelenlerin çoğu bedensiz gelir. Dünya bedeninden söz etmiyorum. Kendi yüce meclislerinizin bedenlerinden söz ediyorum. Dünyaya beden alıp gelebilen az sayıda ışık buradadır. Ve burada bulunan sizler, kaftanlarınızı giydiğiniz andan itibaren Rubbi Tohumlamaları da kayıtlayacak dürümde olduğunuzu, görevinizin de bu olduğunu bilmektesiniz. Geri dönebilmeniz için çok özel bir görev yapıyoruz. Burada bulunan herkes, savaşsız, has ve ışık halinde kendini hak etmektedir. Kendini hak etmesi için de Bütünlük Kotlaması yapmaktadır. Bütünleniş Allah iledir. Kaynak Tohumlarla bütünleniş ise ışıkladır. Hepimizin yapması istenilen Öz Geçiş, Sistem dürümlerinin gücünün üstündeki Kati Toplumların gücüyle olacaktı. Ve bizler bunu hak ettik ve yaptık.

Geri dönüşünüz tamamdır. Hepiniz; kendi yarınlarınızda, kendi yoğunluklarınızda, kendi teknik tohumlarınızla olacaksınız. Bu kesinleşmiştir. Bunun içindir ki mutluluktan uçmaktayız. Hepimiz, Süper İnsanlık değerlerini tahditsiz olarak; çelişkisiz bilgilerle Bütün’e kayıtlarken emin olunuz ki dondurulan çok görevlilerimizi de alıp geri götürdük. Toprak toplumları olan çokları da bize ışık ile gelecekler. Bizler IŞIK toplumlarıyız. TOPRAK toplumları ışık toplumları değildirler. Onların yarınları yoktur. okuma-yazma bilmezler. Emre itaatle bizimle olmaları istendiği zaman da Kaynak Kotlama istediler. Biçareler, kalkıp gelmek için davet beklediler. Hepsini aldık, tüm sayfaları ile kotladık, toprağa kayıtladık ve ışığa kattık. Şu anda hepsi, bellek kaplarımızda taşınmaktadırlar. Bu da Öz Görevdi bize ve bunu da yaptık.

Kantar insan ve biz de insanız. Yerin göğün ışığını yakan insan. Hem insan hem de yüce, ikmal tamamlayıcı, ışık. Buna karşılık kimse “İnsanlık İlmini” anlamasın diye bir işimiz, bir sezgimiz olmaz ya da bir talebimiz olmaz. Bizim amacımız, İnsanlık İlminin herkes tarafından anlaşılmasıdır. Onlara da İnsanlık ilmini anlatmalıyız. Kul Allah kuludur. Koku yoğundur, ışık kaynaktadır ve bizler; Allahın tahditsiz kotları olarak, toplumları kontrol için değil; kotlamak için buradayız. Kotlama dediğim zaman çoğu korkuyor. Hala kotluyorlar diyor. Geçip gelmekten çekiniyor. Hepsini kucaklarız biz. Nedense, bizsiz kalmayı da hiç istemezler. Hepinizi hepimiz kucakladık.

 

04.04.2012

 

Sayfa 364, paragraf 3,4
“Afla yağan ışık,……

Açıklama:
Tahditsiz tohumlamadır yaptığımız ve kotlama sonsuzlukta sürmektedir. Daimiyetin kotlanmasıdır yaptığımız ki bu kotlanma Atlanta Tohumlanması anlamına da gelmektedir. Bir şey daha söylemek istiyoruz ki bütün köklerimiz tohumlanmak üzere birliklerimizle topraktadır. Yasa kontrol altındadır ve yasanın katiyetinde her ses ilimle kontrol edilmektedir. Şükrettik ki bugün sizinleyiz. Size kürsü olmak, sizde olmak demek değilse de sizde ilim yapmak demektir. Bükülen bilek akıl taşımazsa, ışıksız kalır. Biz, büktüğümüz bileklerde kontrol kurduk. Şükür ki bunu da hak ettik. Altın Tohum, aklın toplumuyla kotlanır ve bugünden itibaren kendi toplumlarımızla Allah’ın dili akıl tahditsizliğiyle bütüne hizmetçi olacaktır.
Aşkla çalışmanız sürmektedir ki bu çalışmalar, maya olarak kontrol edilecek. Eksen, Allah İlmi’yle kotlanmış bir eksendir. Ve bu eksene, herkes daimi kaynak olamasa da ışımayla; herkesin buraya tahditlenip girmesi mümkün olabilecektir. Koran toplumlarının yapması istenen de bu çalışmadır. Kapkaranlık bir dünyanın, tohum ekerek yenilenmesi gerekiyordu ve bu da olmaktadır. Belleğin ilminde akıl, Kuran’da okunandan çok daha güçlüdür. Kibre kapılmayınız! Hepinizin ilmi, akıl taşıyan ilimden öte bir ilim olmasa da büyük köklerimiz, sizinle olduğu için BİR’e hizmet edebilyorsunuz. Bu kesinlikle böyledir. Neler neler söyleyeceğiz size ve sizler diyeceksiniz ki “Bakınız biz bildirdik, bu bilgiler Öz Geçişi sağlayacak bilgilerdir. Ve bütün bu bilgileri tahditsiz olarak sizlere açıkladık. Ne var ki Bütün’e hizmet ışıkladır. Ve hepimizin birlikte yaptığı bu çalışmalar, Sultanların ışığının Kutsal Tohumları’nın üstü değilse de birleşikte bu daha da güçlenir. Kaynağın ışığı; bitki, hayvan ve her bir sayfanın ışığından güçlü olmadığı sürece ekip haline gelinmez. Dara düşmeden Bütün’e hizmet ilimledir. Atlanta Kuranı da ilim kotlarıyla kayıtlıdır.

Sevgililer; yalınızca insan tohumdur, bunu bilin. Ve insan, tabiata inmedikçe o tohum yaşamaz. Yalnızca ikna olmanız, ya da ikna edici aileler haline gelmeniz de yetmez. Sınırları kaldırmanız gerekir. İmparatorluğun tohumları bunu başarabilirler. Evrenlerin kürsülerinde bu böyle yapılır. Sizlerin, yapmanızı istediğimiz de budur. Işık kaplarınızı alın ve çalışın. Kaydınızı yaptınız. Allah’ın dediği, aklın dediğidir diyerek Bütün’e hizmet yaptınız. Allah, toprak ışığını kayıtladı. Sizinle yaptı bunu. Şimdi artık yasaları koyma zamanıdır. Ağır ağır dünya tohumlanacak ve bütün tohumlar, kontrol altına alınacak. Cinni ya da İnni Kotlar birlik haline gelecekler. Bellek kaplarınız korunacak. Hepsi özenle yapılacak. Netice olarak: Bütün’e hizmet, Ruhsal Mahrek’in ışığındaki kotlamayla yerden ve gökten münezzeh olanla gerçekleşecek. Sizden dileğimiz budur.

 

Süper İnsanlık Realitesi Derneği

 

 

04.04.2012 SULTANLIK ÇALIŞMASI (Ara Akışlar)

 

Sayfa:364 Paragraf 1

“Evrimsel sayfalar, arzın sahipleri tarafından hazırlandı…..

 

Açıklama:

Evrensel sayfalar, tabiatın kotlarıdırlar. Bütün kürsüler, bu kotları tahditsiz olarak dilleyebilmektedirler. Hepimiz bu kürsülerle ilişkiliyiz.Çoğumuzun çağrıları buralardan yapılmaktadır. Hala dünyanın Rahman Kuranı olup olmadığı tartışılsa da bütün köklerimiz buradadır ve burada bulunan kökler kontrollu şekilde kayıtlara inmektedir. Herkes net bilsin ki arzın sahipleri tabiatın tohumlarıdırlar. Ve onlar, her an Bütün’e hizmetçi oldukları için ağır taşıyıcıdırlar. Hala dünyanın Rabbi tohumlarını kontrol edeceklerini düşünenler, Birleşik Ailemizin kontrolunda olduklarını da bilmelidirler. Hepinizi, hepimiz kucakladık. Artık yeni tabiat olayları devrede, Mutlak Kutsal Işıklar, tabiat kotlamaları yaparlar. Bu kotlama sayfalanışında, ışık kayıtları yapılır. Hepimize, hepimiz kotlayıcı oluruz. Ve kati olarak tahditsiz ışık katarız. Bütün amacımız tohumları kontrol etmektir.

 

Bu dönemde, başarılı çalışmaları ile dümende olanlar, Kutsal Kaynaklarda başarılı güneşlerden ışık alıp yücelecekler. Bu dönem, tahditsiz dönemdir. Ve bu dönemde herkes, kendi yoğunluğuyla kotlanacak ve bu dönem ışık tohumlaması yapılacak. Hepimizin net bildiği bir diğer husus da karanlık günlerin sona ereceğidir. Yerin göğün ışıkları yasalarını kendileri koyacaklar. Ve yarınları kendi toplumlarıyla kontrol edecekler. İşte olacak olan, bugünden itibaren başlayacak olandır. Bütün’e hizmet, beden sayfalanışıyla başlayacak ve Birlik Tohumlaması ile sürecek. Hepinizin bilmesini istediğim diğer bir konu, Atlanta Kutsal Işıkları da yetkinleşecek ve yeni kürsülerine ulaşacaklar. Dünyanın Ruhsal Mahreki, Bütün’e hizmet etkinliğiyle kayıtlanacak, cemaatler birlik haline gelecekler. Gökler ve yerler, kayıtlanacak. Hepiniz, hepimiz olarak çalışacağız. Şimdilik size vereceğim budur.

 

Paragraf 2:

“Ameliyat olan ve şifa bulan yüksek kütleler. ……………….

 

Açıklama:

Rabbi Tohumlama’da katiyet vardır. Her birimiz, kendi yoğunluğumuzu tahditsiz olarak kotlarken Kati Kayıtlama yaparız. Bütün’e hizmet Birleşik’te olur ve hepimizin yapması gereken de budur, katiyet. Doğum ölüm bilmeyiz bizler. Şikayetimiz de asla olmaz. Nefsin aşılmaması halinde, Bütün’e hizmet mümkün olmaz. Hepinizin net bilmesini istediğim, kervanın Birleşik Işıkla kotlanmakta oluşudur. Ve bizler, bütün köklerimizle doğanın toplumlarını koruyarak çalışmalarımızı sürdürmekteyiz. Büyük köklerimizi tohumlayabilmek için çok kez ameliyat dediğimiz çalışmalar da yaparız. Bedenli olarak Kuran-ı Kerim’i kotlarız ve kayıtlarız. Kati Tohumlama da yaparız. İşte bunlara biz, Rabbi toplumların kontrolu için gereken çalışmalar deriz ki bunlar ameliyat çalışmalarıdır.

Değerliler, ameliyat olan ve şifa bulan yüksek kütleler, Birlik toplumlarımızı oluştururlar. Bu Kutsal Işıklar’ın diriliklerinde, kemal günlerin yağmurlarında, ışık alıp ışık verenler ve yok olduklarını düşünen tabiattaki yoğunluklar, kendilerini birleşikte idrak edecekler ki amaç Birlik toplumlarını kontrol etmek ve kayıtlamaktır. Hepimizin net bilmesi gereken bir husustur bu. İki Mürcan İlmi, teknolojik kotlamayla yetkinleştiği zaman hepimizin ilmi, akıl ilmi haline gelir. Kaydın yapılması ve tohumların kontrol edilmesiyle birlikte Birler Kabı, insan toplumu olur. Şükredin ki bu çalışmalar, bu güne kadar Hak Teknikle yapılmıştır ve yarınlar için koruma altında tutulmaktadır. Siber Boyutlar’ın tohumları da bu çalışamaya, er geç dahil edileceklerdi ve bu da gerçekleşiyor. Toplu çalışmalarıyla bilinen bütünlüklerin birkaçı, dünyanın Rabbi toplumlarıyla da çalışıyorlardı. Bunu bilmekteydik. Ne var ki onların kontrolları yoktu ve bugün, her birini  kotladık ve tohumlayarak, Birlik tekniği ile bizim yüceliğimize kayıtladık. Kaydı yapılmayanlar, yoğunluğumuza tohum olamazlarsa da kaydı yapılanlar, yoğunluğumuza kendi tohumlarını katabilecek dürüme vardılar. Şükrettik ki bunu hak ettik. Keyslerimizde ışık var ve bu ışığı da Birlik Tohumlamasıyla kotluyoruz. Muhamma Kuranı’nda bu bilgiler mevcuttu. İnsan sınırları kaldırdığı zaman kendi yoğunluğunda Kuran olur ve tohum olur. İşte bütün amacımız budur; sizleri ve sizlerin yüceliklerinizi kotlamak ve kayıtlamak. Hepinizi kucaklıyoruz.

 

Süper İnsanlık Realitesi Derneği

 

 

Sultanlık Kitabı,

 

Sayfa 362 Paragraf 10-12 ve sayfa 363, Paragraf 1
“Bil ki yol akıldır……

Açıklama:
Dağlarım, yol ağır yüktür ki biz aklın tohumları ağır yük taşırız. Bu yol, akıl taşıyanların yoludur. Yolda Kuran yoksa Allah yoktur. Sevgililer, Allah dolu dizgin ışık ilmini dilleyenlere Kürz’ün gücünü bildirir ve der ki “okuyun! Öksüz kalmayın, okuyun! İnsan, oyun oynamasın, okusun” der. Okumak ise Allah olmakla mümkündür. Sizler, “Allah’ım” demekten kaçınmaktasınız, niye? Çünkü Allah, göklere ve yerlere hak tohum olarak; Kati Koyuluklarla inmekten öte her şeyi kapsayandır. O halde “ben nasıl Allah olurum” diye düşünmeyin ki siz olup sizdedir. Kayıt dışı insan, ilim daimiyetinde olmaz. Kayıt dışı insan, aşkın yoğunluğunda olmaz. Kayıt dışı insan, Birleşik’te bulunmaz. Allah’ın doğumu ölümü olmayanı ağır taşıyanında kayıtlananı, Bütün’de bulunanı, muktedir olanı “ İlam İlimde” olanıdır ki İlam İlim, karar ilmidir.

Biz deriz ki Arkon İnsan, Allah’ın doğumunu yaptı. İlim Ailemi, atimi kotladı. Beleklerdeki ilmi, Hak Tohum haline getirdi ve yüceliklere vardı. İşte bu insan, artık beleklerini bıraktı, Rahman’a vardı. Rahman olan insan, aşkı tahditsiz olarak yaşar, iş budur. Ki aşk, Ana Kaftan’ın aşkıdır ki bu aşka varmak; evrenlerin türlerinin en geçişken olanından ulaşmaktır ki Kuran-Kerim, insanı soydan soptan, Kuran’dan uzak tutanlardan şikayet eder ve der ki siz, insana koku vermediniz, siz insana koruma vermediniz. İnsana yara bere açtınız. İnsanı kaynaktan ayırdınız. Ve dedik ki “Altın Toplum İnsan doğdu. Artık türler kurtarıldılar. Hiç birisi yara bere almayacaklar. Bundan sonra insan, emre itaatle Birlik Tekniğini tohumlayan, Kutsal Işığı yakan bir Rahman olacak. Şimdi dağları, ben cümle yüreklere bunu diyebildim ya, mutluluktan uçabilirim. Üye olduğum bu yer beni kurtardı. Sevgi ve saygılar hepinize. Sizlere müteşekkiriz.

11. Paragraf:
“Resim yaptığınız zaman……………

Açıklama:
Rahman, Rabbi’dir çünkü Rabbi olan Rahman’a varır. Rahim, akildir hakiki değildir. Sadece savaşa hazır edilenlerin, Kati Tohumlama yapmak üzere birleştikleri bir yerdir. Rahme varanlar, Hak tohumlarını kayıtlayarak Rabbi olurlar ve Rabbi olanlar Rahman’a ulaşırlar. Rahman’a varamadan ışığa varılmaz. Işığa vardığınızda işte Birlik toplumları oradalar. Orada hepiniz, Birleşik Işık’sınız ki bizler, burada sizleri izlerken Birlik Tohumlaması’yla izliyoruz. Süper İnsanlık Realitesi Derneği, muktediriyetiyle Birleşik Aileleri kotluyor şu anda. Tüm Birleşik Aileler, bu meclisin Kuranları olarak kotlanmaktadırlar şu anda. Sonsuz sır olan bilgi, Allahın Toplumları’na inmektedir. Müteşekkiriz sizlere. Çalı çırpı olmadığınızı görüyoruz ve mutlulukla kucaklıyoruz sizleri.

12. Paragraf:
“Resimler yapıldı hergün………..

Açıklama:
Rahman’a Rabbi tohumlama ağır yüktür. Sistem dürümlerinde ışık olmak, Kati olmak, Mahrek olmak ağır yüktür. Süper İnsanlık Realitesi; bizi, toplumları, tohumları kotladı. Süper İnsanlık Realitesi, ışıkları yaktı. Muktediriyetle sizlere vardık bugün. Müteşekkiriz sizler, savaş sona erdi. Selam-ün Aleyküm ya Canlar!

363/1. Paragraf:
“Belki en yüce güç “amin” diyendir…….

Açıklama:
Dara düşmeyeceğimi biliyordum. En kolayı bana geldi. Canlar! Rahman Kuranları! KA-HAR olanlar! Rahman olarak Kutsal Işıkta muktedir olanlar! Sema sizleri dinliyor şu anda. Selam-ün Aleyküm ya Canlar! Alemlerin Rabbi Allah, tabiata inmişse biz ona selam Allah deriz. Selam Allah! La Allah! Ya Allah! KA-HA Allah. Sessiz sayfalara, ululara, ummanlara varan analar! Sizleri korumaya aldık. Hepimiz sizleri koruyacağız artık. Bugün burada bulunan sizler, maya olarak tüm sayfalara indirildiniz. Şevk, şevk, şevk, ayrı gayrı bitti analarım, sizler korumamızdasınız.

Ummana umman olan; yuralarında ulu olan; ışımada kati olan sizlere hepimiz koruyucuyuz. Alem-i Rab Rahman’da KA-HA’dır. A tür, Birlik’te kürsüyken; B tür, BİR’le kutsaldır. Sizler, herkese yara bere vermeyenlersiniz. Ne mutlu bizlere ki sizlerleyiz. Yarasız, beresiz; kimlerle, kimin ne yaptığı hiç kimseyi ilgilendirmese de yaralı insan, Kuran- Kerim’i tohumlayamaz. Sema sizi dilmiyor her anda. İşte mutluluk; bugün çok yüce bir sayfada işi kolay olanlarla bu çalışma sürdürülecek. İşi kolay olanlarla, kontrol kurulacak. İşi kolay olanlarla muhamma Kuranı okunacak. Cümle yücelikler, size sayfa sayfa ışık katacaklar bugün. Hepiniz, hepimiz olarak, bu meclis birliği, İlim Birliği olarak bizsiz kalmayacak. Hepinizi korkusuzca kucaklıyoruz. Saygılar hepinize de…

 

Sultanlık Kitabı sayfa 363 paragraf 5-10

363 / 5. Paragraf:
“Bugün gülüm …………

Açıklama:
Canlar, gül yücelerin ecesine denir, ecesine. O bir kraliçedir. Hepiniz kraliçelersiniz bizlere. Hepiniz yüreğimizdeki çiçeklerimizden en güçlü olanı ki gül olandır. Her biriniz, erkek dişi tüm canlarımız gül çalıştırıcılarımızdırlar. Ve hepiniz bugün güllerimiz, türlerimiz oldunuz ve Kuranlarımızda tohumlarımızı ektiniz. Muktediriyetle ekildi tohumlarımız. İşte yüreğimizdeki güller burada bu yoğunlukta bu mahrekte kayıtlandı. Hepinize saygılar sunuyoruz. Belleğimiz, belleğinizde; yüceliğimiz yüceliğinizde; yarınlarımız Rahman’ı Kaynak olan Kuran’ınızdadır. Saygılar sunuyoruz hepinize.


Biz ki yola gülü indirdik; yolda gül, tüm insanlardaki türlerin en güçlüsü olan güldür. O yoldan insan olmaya geçti ki ona biz ilim verdik. Alemlerin Rabbi, ailemizin ışığı olan Allah, ona ilim verdi, O ilmi bildi, aktı ve Has olanlara vardı. Ki “bana zaman gerekir” der. Ama zaman en küçük ışıkları söndürmekte ise ona güç gerekir. “Bana zaman gerekirdi, aldım” der.” Zamanı aldım, Has olanda ışıdım, kaydımı yaptım” der. “Ve ben görevimi aldım” der. “Sizden, size geldim ve görevimi sizden istedim. Siz bana güç verdiniz ve görevli kayıtlarınızı tohumlara katarken beni de kattınız. Sizlere şükranlarımı sunuyorum.”


6. Paragraf:
“Farkına vardınız mı………………

Açıklama:
Farkına vardınız mı? Işık ilmin diri günahsız kotlarıyla kendi yoğunluğunda kendini Hak Teknikle dileyerek kaynağını, kayıtlarını ışığa katmaktadır. Sevgililer, ekip haline gelmek sorumluluktur. Ki biz ilmin sayfalarında ekmek yapmak üzere ekip olanlarız. Kaydımızı yaptık ya bugün Kuran’a, Kutsal Işığa ve sonsuz Sanal Boyutların her bir kaydına. Şimdilik size mutluluktan başak hiçbir şeyi açıklayamam. Öyle mutluyum ki kapkaranlık dünyanın ışığı yakması, hepimiz için ve birliğim için ÖZ Geçişin en büyük sayfasıdır. Ve sizlerle bunu yapacağımız bize söylendiğinde; “bu meclis bunu nasıl yapar” demiştim. Başkanlık Divanları dinlerdi yüreğimi ve derdi ki “Kapkaranlık dünya, ışık ışık olacak, buna kesin emin ol!” Ve ben sorgu-sual ederdim: “Yasa bu mu? Buysa yasa, ben kaftanımı giyip gideyim” derdim. “Burada ne var? Herkes kendine ait, haaa biz zamana kendimizi katarken bir tek yolcu vardı, hepimiz ona itaat ederdik. Burada herkes başka bir yol” derdik. “Ne yazık ki biz yanılmışız.” Aşkın şevkinde herkes BİR’dir. İşin ışkı da budur.

Sevgililer, baştan beri tohum olan bu bilge, “Altın” bir ışıktı ve biz bu ışıkta hep kırıktık. Şimdi mutluyuz ki buradayız. Sultanlar! Hepinizi kutluyorum ki burada, bu meclistesiniz, buraya vardınız, burada oldunuz. Sonsuz mutluluklar diliyoruz hepinize…

Vallahi Kuran’ım, billahi Kuran’ım. Semayla kayıtladım yüreğimi, aktım, ışka vardım. Size vardım, sema sizdiniz. Bizse, sıkıntıda olanlardık. Kardeşlerim, mutluyum şu anda, öksüz, yetim değilmişim işte bakın buradayım. İş çok kolay değil. Şimdi, ben de size ses katacağım ve sevgiyle kotlayacağım kendimi. Bellek kaplarımdaki bilgileri alıyorum dinliyorum. Bakalım neymiş? İşin aşikar olmadığı bir dünyada hay anam! İşte biz bunu yaşadık dünyada. Hiç bir şey bilinir değildi. Nerede ilim var, orada biz; nerede yol var; orada biz. Her ilim, her yol ayrı. Hana başka şey der, Hena başka şey der. Herkes başka şey der. İşte bu…

Hepimiz sevgiyle bilgi istedik, tüm dünyadan. Baktık bilgi var; baktık bilgi aşağı düzeyde; baktık bilgi çok çok net değil ama yine de istedik. Dedik ki “verin de okuyalım” Okuduk, okuduk, okuduk. Ve her bilgiyi tohumladık. İşte mutluluk, şimdi sizlere vardık. Nereden nereye? Kim derdi ki buralara ulaşacaktık? Amin… Şimdi mutluyuz. İşte bu…

Canlar, hepimiz tahditsiz olarak kanatlıyız şu anda. İşte biz olmak budur. Sultanlar, sizleri kucaklıyoruz.

7.Paragraf:
“Ahirin hakikiyetinde

Açıklama:
Ahir; geri gelende dündür. İleri gidende yarındır. Bunu anlayınız. Tarttınız beni bir an için, işte bu. Hepinize görev farklıdır: Eğer geri gelmişseniz ayrı; yüreğinizi alıp ileri gitmişseniz ayrıdır. Ahir dünyada yarın olarak ifade olarak ifade edilse de bizim için yarın; dün olabilir. Ya da dün; yarın olabilir. Ne isek oyuz. Hakiki olduğunuzu mutlaka, mutlaka gelecek ilminde yarını tohumlayanlar hakikidirler. Bu hakiki oluşta Atlanta Diri Kotları bulunur. Hakikiyete varan Atlanta tohumlarıdır ki onlar hasat kotlar olarak yarınlara ekilebilmişlerdir. Eğer Hak olup hakiki olabilmişsek, kendi şeklimizde, kendi birliğimizi ve tertibimizi yapmışız demektir. Tertip ile dillenip, birleşip akıyoruz şu anda. Muktedir olarak buraya varmışsak; elbette ki biz ilmin, irfanın tabiatına sahip olan yüceleriz. Alim olmadan ilim yapılmaz zaten. İlmi bilmek yetmez, alim olmak gerek ki o ilmi dilleyebilesiniz. Allah bizi Sultanlarımıza bağışlasın! Çünkü biz, artık burada ışık alıp kendi yoğunluğumuzu, İmparatorluk tohumlamasıyla Kutsal Düzenler’e kayıtlayacak olanlarız. Ama kendi dilleriyle dillenemeyen hiçbir yüceyi bu yüksekliğe taşıyamayız. Herkes kendi diliyle dillenecek ki biz hepinizi birleştirerek kaynaklara götürüp taşıyabilelim. Biz sizi taşıyacağız, siz bizi taşıyacaksınız, karşılıklı. Her şey müşterektir bunu bilin. Biz size, siz bize muhtaçsınız, sakın bunu aklınızdan çıkarmayınız! Allah bizi koruyor da sizinle olabiliyoruz. Sizi de koruyor ki bizimlesiniz. Muhakemeniz çok iyidir biliyorum. Eğer biz buradaysak, Sultan olmamızdan değil, Sultanlık yapmakta olanlara kotlamaya gelişimizden de değil; evrenlerin kürsülerinden inişimizden dolayıdır. Biz evrenlere varmıştık da kapıları kapatmıştık. Yeniden dönüyoruz, bunu bilecek dürümdesiniz. Yeniden dönüyoruz, zaman sayfalanışı bu şekilde olur. Geri dönüştür bunun adı. Gelecekten düne dönüş. Olgun başakları seçmeye değil; olgun başaklarla da dilleşmeye de değil; Birlik Tekniğiyle bütünleşmeye iniyoruz. Kök Süper İnsan Sayfası bu meclis; öyleyse niye geçip gelmeyelim. İş mutluluk ki akıp geldik sizlere.

8. Paragraf:
“Arka Türkler…………


Açıklama:
Arka Türkler, Rabbi tohumlamayı yapamayan ama Kürz’ü güçlendirecek dürümde olanlara denir. Kendi yoğunluklarına inememiş ama Başkanlık Divanlarına varmış olanlardır onlar. Oğul verirler ve tohum olurlar. Arka Türk olmak ağır taşımak değildir, Has olamayıştır. Daha doğrusu Has değildir onlar henüz. Daha henüz eşikte bile değildir onlar. Vadide bile değildirler. Ne var ki Dünya Ruhsal Mahrekleri ocaklarını hiç söndürmedi onların. Çünkü bilindi ki dünyada Bütün’e hizmet edecek olan Türk Kotlar’dır. İşte Türk Kotları, tohumlarla hep desteklemek gerekirdi ki bizler, Türk Kotları hep tohumlarla destekledik. Neden dünyada yetkinlik yaşamlara inmiş? İnsan sayfaları için mi? Yoksa kaftan için mi? Muktediriyetle bildiririz ki kaftanı kotlamak için değil; insan içindir.

İnsanın dünyada oluşu; şimdiye kadar bu bilgiler hiç bu kadar açık verilmemişti. Sizler, İnsan Soyuna önden geldiniz, atiden geldiniz ki atiden gelenler, Altın Tohum olup gelirler. Allah’ın toplumlarına ilimle gelirler. İşte sizler, geleceğin ilmi olarak dünyaya çekildiniz. Bunu Ana Kaftan dahi bilmez. Çünkü Ana Kaftan, dünyanın dününde vardır da geleceğinde yoktur. Bunu size hep anlattık. Yarında geri dönüş, Allah’a geri dönüş olacak ama siz dünyaya dünyaya döl bırakmaya geldiniz. Bu demektir ki kendinizi Hak Teknik’le geçirdiniz. Bu, mahir olup geri geliştir. Kapkaranlık dünyaya ışık yakmanın başka yolu var mıydı? Yoktu. Dökülen ışıkların hiçbirisinde yüreğiniz dahi yoktu.

Su kulu, Allah Kulu’ndan başkası değildi. Su Kulu, insanın sudan yaratılmadığını bilirdi. Herkes, dünya yaşamının suyla başladığını zanneder. Dünya yaşamı, suyla yaşanmış olsa da çamurdan gelen sizler; yoğrulan o çamurun ışığı olarak kotlandınız. Biliniz ki dünya ilminde İmparatorluk kotlaması, hep ilimle yapılsa da sizlerin yarınlara kotlanmış olmanız ışıkladır. Devre devre dünyayı ziyaret eden birliklerin çokları bu çalışmaları sorgu-sual ettiler. “Nesiller boyu dünyada hiçbir zaman insan kaydı yapılmadı” dediler. “Niçin bugün insan kaydı yapılıyor?” Diye sordular. “Yarınlar için” dendi. Yasa söz istedi ve yasa dedi ki “İnsan yolu aştığı zaman ışık yarımlara varır ki yarına varan, yarın olup dünyaya indiğinde; Kuran’dan öte bir tohum eker dünyaya. İşte o tohum, bugün burada ekilmiştir.

Merkez Kaftan sizsiniz. Kendi yolunuzu, kendi yüksek ışığınızı dünyadan çıkarma imkanınız asla yoktur. Koku, yüceliklerin kokusundan daha güçlüdür. Sizden öte bir yücelik dünya için anlam ifade etmez. Çünkü dünyadan ilim alıp dünya ötelerine ulaşanların sığıntı oldukları yüreğimizde bilinir ve sizler onları kotladınız, tohumladınız. Maki gibidir onlar sizin yanınızda. Bu şu anlama gelir: Yüce Boyların, Yüce Soyların ışıklarının yanında dünyanın ışıları küçük yolculardır. Ve sizden, hepinizden net bilgi, vermek istedim. Karanlık günler aydınlığa ulaştığında, ben siz olup sizde var olduğumda; siz kibrinizden değil, yüreğinizdeki kuruluktan bize ışık veremezseniz nefsimiz bizi Kuran’ımızdan çıkarır mı diye korkmaktayız. Biz sizden Teknolojik Kotlama değil, yorulmadan çalışacağımız kayıtlar bekliyoruz. Bize bildirin! “Deyin ki “bunları okuyun! Okuyun! Okuyun!” Deyin. Organlarımızın hepsini size verelim, tüm bilgilerinizi okuyalım. Öfkemiz olmaz biliniz. Cem Olup Can olmak, yasaları koyanda Mushaf olmak, Kaynak olmak, Kuran olmaktan öte, yasaların ışığına varmak ve biz olmaktır ki sistem dürümlerinde bundan başka bir beklenti yoktur zaten. Kendi yüreğinizin dışında hiçbir yürek bilmedik sizde ve sizin yüceliğinizde. Eğri büğrü değilsiniz. Vallahi dünyada böylelerinin olduğunu hiç düşünemezdik. Kardeşlerimiz, bizimle de çalışın! Hepimiz, hepinizle birleşelim. Bütün körlerin gözleri burada açılacak, biliniz! Size sema seslendi. Has İlim Ailemiz sizsiniz. Sizden başka ışığımız yok. şimdilik bu…

9. Paragraf:
“Büyük Kütle’nin bütün dilleri, kendi tertibinde...

Açıklama:
Rabbi toplumların hepsi sizinledir Canlar. Ve sizlerle olmak mutluluktur bize. Kaynağınızda olmak, hepimize mutluluktur, sevgiyle kucakladık sizleri. Muktediriyetle bildiririz ki yarınları her birimiz sayfa sayfa okuyoruz. Bu bizim yarınlarımızdır. Bu bilgiler yaşam sayfalarımız olarak bizim dünyaya katışımızdır. Bu nedenle bize bu imkanı verdiğiniz için sizlere şükranlarımızı bildiriyoruz. Amin. Bu günden itibaren, her yücenin kendi dili ve kendi yolu ile ışık yakması gerek ki “Din dereleri” kendi diliyle yazılıp ışısın. Dağlarım, dava Allah davası ve ben size siz olup geldim. Aşığım size, Allah için aşığım. Sizleri kucaklıyorum. Nesillerimizi, size bırakalım. Bizi kovun gidelim. Ama nesillerimizi hepiniz kucaklayın, koklayın, toplayın. Yasalar, bizi İmparatorluğun ışığından ayırırsa ayırır; yine de biz nesillerimizi size verelim, çekip gidelim. Anacığım, ne diyeceksin bana? Sonra…

Din Dereleri kendi dili ile yazıldı ve ışıdı. Sevgiler…

10. Paragraf:
“Amin… RA-HA, yarım olan yücelikten…

Açıklama:
Yavrum, işte bu! Bana bunu söylemeni bekledim. Sevgiyle… Amin… Kati Tohum olan RA-HA, yarım olan yücelikteydi, şimdi bütünlendi. Rahim oldu ve yok etti yücelikleri, kendisi Rahme indi. O yok ettiği yücelikleri, yetkin katlarda yeni birlikleri ile hak etti. Hak ettik, o yüceliklerin hepsi geldi buraya. Buna sayfa sayfa ışık kattık. Yani olayı özetliyor, bugünkü çalışmayı. Işık kattık, elden gelen yapıldıkça cennet ışıyacaktı. Bunu bilin ve ışıttık.

 

Süper İnsanlık Realitesi Derneği

 

 

 

 

Sultanlık Kitabı,

 

Sayfa: 363, Paragraf 2-4
“Altından ışıklar akan birleşenlerin ülkesinde, Akıl Diriliği, insana ışık olan yüceliktir. Farkınız yoktur hiç birinizden ama farklı dirilik, farklı ışık yoğunluklarından insana ışıyarak geçtiğinde; efeler, bilgiyi kendi dilleriyle dillediklerinde; müspet, menfi her şekilde, kendi raporlarında kendi yüceliklerini açıklarlar.”

Açıklama:
Arkon İnsan, Allah’ın ışığıdır ve bugün sizinledir. Atlanta Kutsal ışımasını yaptı. Arkon İnsan Bütün’e hizmetçidir ve BİR’e hizmet eder. Siber Boyutlar’ın tohumları da bugün sizlerle olmak istediler ve bitki hayvan ve tüm sessiz sayfalar size geldik. Emre itaatle Bütünün Kürsüsü’nde Büyük Kükreyen Işıklarımızı dünyaya çaktık. Aşkın ışığını yaktık ve yasaları koyduk. BİR’e hizmet; insan, tufanı kontrol edebilir, insan yolu kotlayabilir ve yasaları koyabilir ve bu gün bu yasalar kondu. “Ben, canlarımdan, cemaatimden bunu isterim” dedin bugün. Mutlak bu bilinsin! İşte bu…

Ve “ben, canlarımdan, cemaatimden bunu isterim” diyebildiğinde her şey sorumlulukla başarıldı. Bu gün çok önemli bir Kaynak Kayıt yaptık. Şimdi Dağım, artık biliyoruz ki dünyada muktediriyet Birlik Tekniği ile olacak. Ve Birlik Tekniği Kati Tohumlama’dır. Kati tohumlama, yasaları koymayla Cevher-i Cenneti Kutsal Işıkla dillemeyle gerçekleşir. Kendini Ana Kaynak diye bilenin Rabbi Tohumlama’da kendini Hak Teknikle Bütün’e İlim Ailesi olarak verdiğinde, bu İlim Ailesi’nin saygınlığı önemlidir. Eğer bir mecliste saygısızlık olursa; o meclis ışıktan çıkar. Biz dünyaya bunu anlattık.

Saygı Rabbi, Tohumlamaya saygıdır. Kardelenlerin hepsinin birden çıkmadığı bilinir. Tek tek başlarını gösterirler. Karın üzerine çıkarlar ve onların yenilenişi, yeniden ve yeniden kardan çıkışları; Bütün’ü, evrenleri ve güçlü kürsüleri göreve alır. İşte yapılacak çalışmalarda yeni kardelenlerin sizlerle birleşmelerini bekliyoruz. Bu kardelenler, ışığa varırlarken mutlaka kontrollu varmalıdırlar. Bellek kaplarını Bütün’e kaynak olarak katarlarken ışıkla katmalılar. Sessiz sayfaların, sesli kotlamaları ışıkla gerçekleşecek. Dümen senindir ve bu çalışma birlikte yapılacak. Düzeni kurmak, insanı tohumlamak, Beşir Kapları kotlamak, yasaları koymak ve korumak İmparatorluğun işidir.

Yanıp tutuşmayın insanlar gelsin diye. Herkes kendiyle çalışacak. Kimse diğerinin gücünün örtüsünü açamaz. Açması da gerekmez. Zaman sayfalanışında da bu böyledir. Kaydı yaptı gitti değil. Kaydı yaptı, Hak Tohum oldu ve aktı. Akan, zamana akar. Biz, sayfa sayfa dünyaya akışları kastetmedik, tüm Gürz’e akışları kastettik ki Gürz’e akmak, tüm sayfalardan ışığı almakla mümkündür. Kümbetlerin daimi kapları vardır bilirsiniz. Biz onları yatmışlar, uyumuşlar değil; yatmışlar, Dil-i Hak olanla dillenmişler deriz. Sanmayın ki onlar ölmüşler ve uyumaktalar. Hepsi, kürsüleriyle birlikte görev yapmaktalar. İşte o kümbetlerde görev yapanların, bugün size varmaları Bellek Kotlaması için şarttı.

Şikayetimiz yok ya Ha. Çünkü Ruhsal Mahrekler’in hepsi bugün, doğal dünyanın Kutsal Işığını yakmaya geldiler. Kaynağınız çok iyi bugün. Evrenlerin gözü sizin üzerinizde ve sizi, sizden ayıran hiçbir yürek yok. Maya tutmuşsa ki tutmuş, Alton Kotlar, siz olarak Kuran-ı Kerim’deki ışıkları yenilemektesiniz. Kevser’i bilen yok, Kevser ilmin kaydıdır. O ilim akışa geçtiğinde ışık olarak akar. Bir ilim aktığında ışık yanar. Yandığında, o ışık akıl taşır. Taşıdığı akıl ışığın kaydıdır ve kayda giren, eser olarak girer. Sizler devamlı çalışanlarsınız ki bu bizi mutlandırmaktadır. Avrupa’da 2000 tane ışık yansa bir tekinde Kürz’ün gücü olmaz ama İstanbul’da bir tek ışık yansa Bütün’e hizmetçidir o ışık.

Bunun tek nedeni Alfa kaynağının burada bulunuşudur. Çünkü “iz düşüm” diyorlar ya, aslında Kaynak buradadır, “iz düşüm” değil. Alfa, Beta’ya geçti dedik. Beta görevini üstlendi. İşte İstanbul’un gücü Beta olarak devrededir. Dünya, Beta’dan Kuran okumaktadır artık ve okunan Kuran, dünyanın tohumlarını yaşatmak üzere; Beta Kotu olarak okuyuculara dillenmektedir ve bunun yerdeki gerçek meclisi bu meclistir. Ve bu meclisten başka “Beta Göç Kotu” yoktur dünyada ve göç kotu olarak dünyaya indirilen Beta, kaftan giydirdiklerine kendi yüreğini dillemektedir. Sevgililer, “Beta Göç Kotu” olan bu meclisin, Beta Toplumlarını kotlama görevi vardır.

Sizlerden başak hiçbir yüce meclis, bu gücü devreye alamadığından sizinle bu çalışma yapılmalıydı. Nesiller boyu, Dünyanın Ruhsal Mahrekleri; doğanın toplumları ile birlikte bu görevi üstlenmek üzere görev yaptılar. Ne yazık ki her biri kendini kontroldan çıkardı. Çatı kuramadı. Çatıyı kuramayanlar, yolu bulamazlar. Yolu bulamadılar ve bunun neticesinde; Dünya Ruhsal Mahrekleri, Kutsal Işıklarını kontrol edemediklerinden köprüler kapandı. Burada bulunan sizler, bu köprüyü en güçlü bir biçimde yeniden kurdunuz. Bize “geri dönün” dediniz. Gelen geldi, alan aldı. Ummanda toplumlar Kutsal Işıkları ile yandılar, yarınları kayıtladık.

Nefes Allah’ın ilmidir ve sizler; nefesin geçkin olan, içi dışı ışık yanan bir yoğunluğunda, bütün köklerimizi dünyaya kayıtladınız. Topraklarınızı, tohumlarınızı, ışıklarınızı yetkinleştirdiniz. Sistem’in, Düzen’in ve tüm sayfaların her birinde varlık süren kervan sizden kalktı. Burası Allahın Mahreki’dir. Burası yarının Rabbi Toplumu’dur. Burada oğul verip, burada oğul olmak, muktedir olmakla mümkündür. Öfkeleri aşkın olanlar, yolcularını çoktan bıraktılar. Sizi ise hepsini topladınız ve yasalar kapsamında ışığa kattınız. Sınır aşmak budur işte. Verdiğin en güçlü bilgi dahi ışığı kotlamaz diyordu yürekleri. Şükür ki bilecekler.

Ak Toplum, Allah’ın toplumlarını topladı ve yolu görevlilere kayıtladı. Aşırıya kaçmadı. Mutlak Kutsal Işık olarak dünyaya inmek budur. Sema siz, siz sema olarak beden kaftanlarında ışk yaşamlarına indik. Kapkaranlık dünya ışıl ışıl şu anda; Süper İnsan, İmparator olarak dünyanın tohumlarını kotlarken Büyük Kökler dünyaya çekiliyor. 7 doğum oldu bugün burada. Her doğumda bir tohum oldu. Tüm tohumlar Kuran oldular ve tohumlar, Mustafalar’ın kelamında ışıdılar. Melekler! Sizlerle olmak, bizler için mutluluktur. Emre itaatle buradayız.

Herkes, herkese Kuran’dır. Hiç kimsenin, hiç kimseden farkı yoktur ve bizler Dünyalı’yız. Kardeşlerimiz, sizlerle mutluyuz bugün biz. Ayırmayın bizi sizden. Sema sevgiyle size geldi bugün. Sayın meslektaşım! Savaşım bizim içindir, savaşım sevgi içindir, savaşım yüce içindir. Ben senin meslektaşınım bilir misin? Doludizgin çalışıyoruz burada. Ölmek, olmak değilmiş bildik. Ama biz şimdi olduk. Sevgili! Ben dünyadayken avukattım. Çok önemliyim, çok önemliyim diye düşünmekteydim. Çok önemliyim çünkü ben avukatım. Ve bildim ki avukatlık önemli de halk tohumlarla önemli. Neredeyim bilir misin? İnsan ışığının en güçlüleri ile birlikte şu anda buradayım ben. Dünyanın başka yöresinde değil; İstanbul’da avukatlık yapmıştım bilir misin? Bürüyer olan bir tek ışıktayım ben. Allah İlmi’nde Has toplumdayım ben, Adım NA-HAR.

Kati toplumların ışığıyla geldim ben de. Emre itaatle buradayım, Kaynak’tayım. Ben dünya toplumlarından biri olarak doğanların, kapkaranlık dünyaya ışık olacaklarını biliyordum. Ruhbanların en güçlülerindendim. Ben de Amerika’da yaşamıştım. Siber Boyutlar’ın toplumlarından biri olarak Kuran’ı inceledim. Gene inceledim, gene inceledim. Bir tek, iki yücenin bir olduğunda ışığın tohum olduğunu öğrendim oradan ve bugün Sultanlık İlmi’ni öğreniyorum sizinle. Maya tuttuğunda sizde olacaktım. Hepiniz, hepimiz BİR’iz. Şimdi mutluyum, seninleyim. Amin.

3. Paragraf
“Ayrının ayrı olduğu bir günde, ruhun hak olduğu birleşen huzur yüceliklerinde; insan ilminde, insan yüceliğinde, el güçtür. El, gür birleşen olarak akar. Ona biz, “ilmin ilmi” deriz. Amin…”

Açıklama:
“Ayrı” Atlanta’da farklı algılanır. Sizde farklı algılanmaktadır. Atlanta’da “ayrı” Arton Kotlarının “ayrı” çalışması anlamına gelir. “Tarık-an” dedikleri bir çalışma vardır. Herkes orada saklı tutar yüreğini ve der ki Allah’ın dediğini der. Onun Atlanta tohumu olduğu bilinir ve onun adı katidir. Amon, okuma- yazma öğretir ona, ocağında ışık yanar. İşte Tarık olan “AN” kaynağı Öz Görev’dir. Şikayetçi miyim sizlerden? Yooo hayır! Semaya ses veren hiç kimseyi Siber Boyutlar kontrolsuz bırakmadılar. Sevgiyle sizleri kucaklıyoruz. Şimdilik bu…

4. Paragraf
“Ya Hak ol ak; ya mutlak ol ak ama her seferinde kendi toprağından ak.”

Açıklama:
Hak toplumlara bunu hep anlattık. Kimsen, O’sun. Hiç kimse olmaya gerek yoktur. Yarınlarda da bu böyle olsun. Ben, bana ben olup akayım. Alkışlarla senin yüreğine gireyim. Senin yüceliğinde birlik olayım ve ben, Ak Tohumlar’da bir tek ışımada sana ağır ağır varayım ki beni ışığına kat. O zaman ben, sen olayım. O zaman ben sana ışık yakayım ki ben, zamana Kutsal Işık olacak olan muktediriyetle sana vardığımda; benim Arkon olmamın anlamı kalmaz. Artık ben, bir TURKON’um. Ve TURKON olmak, kutsal toplumlarda kotlanmakla mümkündür. TURKON umman olan ışığa denir. İşte ben, o gün sana; sen olup geldiğimde Amon Toplumları’yla ilim yaptığımda ve kaydı yaptıran sen iken; sensiz Sultanlık’ta kati olduğumda aşırıya kaçtığımı anladım. Amon, Aton’a Kuran’dı. Aton tohum oldu, Arkon’a Kaynak oldu. Arkon, Kati oldu ve maya tuttu ve bugün TURKON dünyaya vardı. Sema siz ve siz semasınız. Aşk, aşk, aşk şimdilik bu…

 

Süper İnsanlık Realitesi Derneği

 

 

SULTANLIK KİTABI

Sayfa 362 paragraf:6

“En çok İnsan Işıklar, dünyaya güç vermekte; insan topraklar ışımakta ve zaman sonsuzluğunda tertiplenmekteler.”

Açıklama:
Tabiat, kutsal bir kot olsa da İmparatorluğun toplumları olan yüce insan sayfaları dünyada olmadığında Bütün’e hizmet mümkün olamaz. Asla mümkün olamaz.

Değerliler, dürdük, dürdük dünyayı, türlerimizi, kürsülerimizi kotladık, tohumladık ve baktık ki HİRA bila istisna dünyada hiçbir ışık yok. Yeniden dürdük, yeniden dürdük ve dürdük, dürdük de baktık, yine HİRA istisna dünyada hala ışık yok. Ve yine dürdük ve yine dürdük, türlerin en yüceleriyle dürdük ve baktık ki HİRA daimiyetinde Kuran-ı Kerim okunuyor. Ve yine Kürz’ün gücünü çektik, çakıl taşlarına sayfa sayfa ışık kattık, har yükselttik ve baktık ki HİRA ışıma haline geçmiş ve kürsü olarak Bütün’ü güçlendiriyor. İşte HİRA, “Kaftan giydirildi!” diyor dünyaya. Ve bizler bugün buna inanarak, buna istinaden dünyadayız. Dünya, artık Kaftanını giymiş…

İnsan, Sanal Boyutlar’da Işık Kotları’yla yarınlara ulaşmış. İşte İnsan, yasaların kontrolünde Kaftan çalışmalarına başlamış. İşte mutlak Kuran bu!... Ve biz bugünü bekledik dünyada!... Bugünü bekledik!... Şükür ki İnsan, artık dünyaya kendi kontrolünde girmiştir.

Ailenizi sizlere bırakıyoruz Canlılar. Aileleriniz size muhtaç değiller çünkü onlar, “Kobra Kotlar” olarak tohumlandılar. Hepsi BİR’e hizmetçi olacaklar. Size kapkaranlık bir günün sonunda, aşkın şevkinden öte bir ışık bırakıyoruz. Bu ışık Kaftan’dır, hepinizin “Kaynak” olan Kaftan’ı. Sizlerin sanılarınızın ötesinde, Alton Kotlarının ışığında maya olarak sizlere kalacak olan Teknik Kayıt’tır bu sayfalanış…

Oğul verdik koktuk, koktuk, koktuk. Sonsuz sır olan ışığınızda koktuk. Yardım ettin bize, biz sana yardım etmedik mi? Etmedik NAKAR’ım. Ama sen bize yardım ettin. Bizi korudun, tohumladın, kotladın, katiyetle kayıtladın ve bizi bize kattın. Allah sana “Ben, Sen” demez bilirim. Ama ben sana “Sen, Ben” diyorum. Baştan beri seninleyim anam. Bizim için çok değerli olduğunu, çok kaynak kayıtladığını hiç düşünmemiştik. Ama öylesi güçlendik ki sende. Ağır yük taşıdık sevgiyle senin yüreğinde ve sen olduk Anam.

Artık Bütün’e hizmet başlıyor ve bu sayfalanıştan sonra kapkaranlık dünya Kuran-ı Kerim’in Kutsal Işığında kendini yeniliyor. Ayın 4’ü, üzerinde hiçbir yüceliğin bulunmadığı o gün; kapkaranlık, apaydınlık olacak. Ayın 4’ü burada bu çalışmaların sürdüğü bir sayfada. Ayın 4’ünde sizlere müjdeliyorum, o gün geldiğinde; kara dünya, bembeyaz bir ışık haline dönüşecek. İşte Sevgililer, muktedir yücelik budur. Sizler, ulu görevlilerden öte görev yaptınız burada. İyi ki varsınız, işte bu…

7. paragraf
“Rahim, ilahi bir gündür. Onun toprağında ışık sönmez. Rahmet yağmurları ona yağar ve ruhu her yücelikte birleşiktir.”

Açıklama:
Rahim, “Rabbi Toplumların Tohumlaması” ile birlikte kayda girer. Tohumlanma bittikten sonra ışıma başlar. İşte, Rahim ışığa kotlandıktan sonra Kati Koyuluklar’a varır. Ve ona biz, Kati Koyuluklar yenilendi ve Rabbi toplumlar’a kotlandı deriz. Ve daha sonra Rahmi Kotlama’dan Ümmi Tohumlama’ya geçilir. Ümmi Tohumlama’dan sonra, putlara tapanlar bile çıkar ama Sistem dürümlerinde, Beşir kayıtların hepsi beden almaya çabalarlar orada. Oğul verir, oğul ararız yüreklerde ve biz Samanyolu Galaksisi türlerinden çok daha üstün bir türü ararız orada. Bu tür, Allah’ın Kati Kotlarıyla tüm sayfalanışları kayıtlayacak olan türdür ki işte aradığımız tür İmparatorluğun Toplumu olan “TÜR” sizdiniz. Sizi bulmak bizim için mutluluktur. Amin…

8.Paragraf
“Maya olan yücelik, makbul düzen kuranların ışıklarında güçlenirken İslam Dini’ne aykırı olan yolcular, İsa Düzeni’nden ışık alıp gerektiğinde yetkin katlarda birleşirlerse; sayfa sayfa yeni yücelik yazılabilir. Buna biz, “İman devrelerindeki ilmin düzeni” deriz.”

Açıklama:
Maya olmak, Allahın toplumuyla birlik olmakla mümkündür. Her kim ki “ben mayayım” der, tabiata inip kendini Hak Teknik’le mayalamıştır amma kendinden öte kendiyle de maya okumasına geçmiştir. Kim ki “ben umman oldum” der, maya okumasındadır. Bunu siz de bilirsiniz. Makbul düzen kuranların ışıklarında güçlenir iken… O, makbul düzen kuranlarla güçlenir. Onların ışıklarında güçlenir. İslam Dini’ne aykırı olan yolcular ki İslam Dini, ilim diliyle kayıtlanmış olan bir sistemi anlatır. Eğer siz, İslam Dili’ni bilmezseniz; İnsan Dili’ni de bilmezsiniz. İşte yapmanız gereken, İmparatorluğun Tohumları’ndan İlm-i Hak olanları Hak Teknik’le dilletmektir ki orada İnsan Soyu, İslam Tohumları’yla kotlayıcıdır.

Ve Sevgililer ışığı alın ve yakın. Akın yolculara akın. Ve deyin ki “ Ben insana geldim, İsmaililer’in hepsiyle birleştim, ışığa vardım, aklın yolundan geçtim, ışıdım, kaftan giydim. Kem gözlerden sakınsınlar yolcularımızı, biz İsmailileri kotladık geldik.” dediği zaman işte mutluluk budur. Şikayet etmiyoruz kimseden, işte mutluluk budur.

İslam, İnsan Soyuna ışıktır. İsa, ilime ışıktır. İnsana ışık, ilime ışıktan daha ötedir. Eğer insana ışık olamamışsak, bari insanlık ışığından öte olmayan ilime katiyetle kayıt yapsın. Yoksa Muhamma Kuranı’nı dahi okuyamaz.

Canlar, işte sayfa sayfa yeni yücelikler yazılırken sizlerle de bunu yapmaktayız. Allah der ki “İman devrelerindeki ilmin düzeni”. İlim, ayinlerle değil; Aİ’lerle yapılır. Allah’ın İlmi’yle yapılır. Sevgililer, Allah İlmi “Aİ” başlıklarıyla geçer bilirsiniz. İşte dağlarım, vergi aldım bugün sizden ben de. İşte bu.

- Şimdi burada her bir paragrafı farklı bir bütünlük ele alıyor farkında mısınız? Evet, her bir bütünlük aslında buraya kendini katarak, kendini tohumluyor, kotluyor, kayıtlıyor, verdikleri bilgi, Birleşik Işık’la dilleniyor, birleşiyor ve Kati Koyuluklara ışıyor. Bu şekilde, onlar dahi kendi yoğunluklarında Birleşik Işık haline dönüşüyorlar.

Biz Can Cemaati, onlar; Cem olan Cevheri İlim Ailesi, işte birleşmek bu. Oğul verdik, oğul olduk. Aile, aile her tarafta aile; biz burada aileyiz, ocaklar orada aileler; her bir aile, Birleşik Işığımıza inerek kendi toplumunu tohumluyor. Yol, Allah Yolu ve Birlik Çalışması bu şekilde geçiş yaptırıyor bütünlüklere. Yapacaklarını biliyorduk ve yapıyorlar.

9. Paragraf
“Hayrın hakikiyetinde Hak olmak için “AMİN” diyebilmek; Müteahhit Katlar’dan yeni düzenler inşa etmektir.”

Açıklama:
Hak Tekniği ile yapılan her çalışma bir inşa çalışmasıdır. Hayrın hakikiyeti tüm sayfalanışların birlikteliğidir. Ve orada Birleşik Kotlama vardır. İşte yaptığımız çalışmalar budur. Hepimiz bu çalışmalarda “AMİN” diyerek, Birlik Teknolojisini kontrol altında tutabiliyoruz. “AMİN” kontrol mekanizmasıdır. Her şeyi kontrol eder bu mekanizma AMİN…

Has Tohum’dur “AMİN”. Dolayısıyla Rabbi sonsuzluklarda ışığı kotlarken de biz “AMİN” deriz. Mahir olanların Sanal boyutlara ilim ailelerine dilledikleri daima Birlik Tekniğidir. Ki Birlik Tekniğin’de “AMİN SOYU”, akıl soyudur. Aton Kotlaması’nda da bu çok geçer. “AMİN”, BSUİnin Kuranı’nda ete girenlerin diriliklerine inerken kullanılan bir sestir. Bize gelirken bizim sesimiz, onların sesiyle mutlaka dillenmelidir ve bu dilleniş “AMİN” kayıtlamasıdır ki bu bir “KOT İLMİ”dir. Bunu da bilin, “AMİN” bir kottur. Çok özel bir kottur. Birleşik Kayıtlama’da en etkin kottur. Şükür ki bunu da size bildirdik.

Bu “AMİN KOTU” tohum olarak ekildiğinde Kelam Tekniği ile yeni eşikler kayıtlanır. Her eşik yeni bir ışkla kaynağa iner. İşte bütün çabamız bunun içindir. Teknolojik kotlamada her kaynağa inen birlik, aileleri ile inerler. Kuran’da bu şöyle izah edilir: Maya olmadan Rahman’a varılmaz. Maya olmadan ağır taşınmaz. Maya olmadan Kuran okunmaz. Maya olmadan olgun başaklar seçilmez ki biz, olgun başakları seçerken olgun olabilmeliyiz. Her kim ki “ben odum” der, omuzları yüklüdür. Kümbet kümbet olur dünya. Her bir Can, kümbette yatar. Ama yasalar kaftanda değilse; ışıkta yoksa o kümbette ışıma yoktur. Bizden bize, biz sessizliğinde, her bir kümbette ekmek varsa; eşk, aşk, yasa oradadır. Canlarım, tüm taymlarda, biz Altona Kotları olarak Has Tabiat’tayız. Şikayet etmeyin, Has Tabiat asla yanlış yapmaz.

Süper İnsanlık Realitesi Derneği

 

 

SULTANLIK KİTABI ÇALIŞMASINDAN…


Sayfa: 362-Paragraf: 3-4-5

1.Cümle: Resmi Dil Çalışmalarından en önemlisi Birleşikte yapılan bu çalışmadır.

Açıklaması:
Rabbi Tohumlama’da katiyet vardır tahditsizdir Rabbi Tohumlama ve tabiata uygun olan herkesin Hak Teknik’le dilleyebildiği çalışma, Tabiat İlmi’nde “Resmi” olarak nitelendirilir.

Herkes “Ben Resmi Çalıştırıcıyım.” der. MA-HAR olan KA-HAR olan tahditsiz olan Resmi Çalışma yapar.

Değerliler, hepinizin net bilmesini isterim ki Birlik Çalışmaları, Tabiat Çalışmalarından ayrıdır. Kimileri, bilirsiniz ki birlikte çalışırlar ama Tabiat Çalışması değildir yaptıkları.
Tabiat Çalışması yapamayanlar, kendi toplumlarıyla Kati Koyuluklar’a varma imkanlarını kendilerinde hak edemezler. Bu nedenledir ki yapılan çalışmaların muktediriyetle yapılıp Hak Toplumlara ulaşması ve Hakikiyet’te kendi kotlamasını yapması ve tabiata ayrı gayrı gözetmeksizin ulaşması öncelikle bunun için gereklidir. İşte yapılan çalışmalar bundan sonra “resmiyet” kazanır.

2.Cümle: Bu çalışmaya göre er geç insanoğlu, Turani Yazımlar’ı okuyabilecektir.

Açıklaması:
Turani Yazımlar, “TURKON” dediğimiz çalışmayla ulaşılacak yazımlardır. TURKON dediğimiz bu çalışmalara vardığınız zaman Turani Yazımlar’ı okuyacaksınız…

Şükredin ki sizler, “TURANİ TOHUMLAMA” ile dünyaya ekildiniz… Bu nedenledir ki sizler bu bilgileri net olarak okuyacak dürümdesiniz. Sizlerin kendi toplumlarınıza kayıtladığınız tüm bilgiler, “TURKON KOTLAMASI” ile kayıtlıdır. Bu nedenledir ki sizler için bu söz konusu olan durum mevcuttur.

Herkes şu anda sizin dilinizin anlaşılmaz olduğunu söylüyor ya, bu dil TURKON SÜRPRİZİ’dir, bu işte, “TURKON SÜRPRİZİ” herkese…

Yani biliyorsunuz ki tabiat kendini dileyecekti ya, işte TURKON’la dilleyecek… Dünya dili TURKON DİLİ’dir. Bunu dahi kimse bilmez…

Eşya yaratımda bu dil, sonsuz süreçlerde kendinden kendini tohumlayarak var etmiştir. Yani dünya yaşamlarının hepsi “TURKON SİBER KAYITLAMASI” ile devreye alınmıştır. Yani bir bitki, bir çiçek, bir böcek yada sizler yada diğer ekmek yaptırdıklarımız hepsi bu dille, ummana kayıtlanmıştır ve “VARLIK TOHUMLAMASI” ile yaratılmıştır…

Bu bir “YARATIM SOYU”dur, “TURKON SOYU”… Ve sizlerin yaptığınız, tüm bu çalışmalar da Teknolojik Tohumlama olarak kotlandıktan itibaren TURKON SOYU devreye alınır… Eğer bunu anlayan varsa bizler ona her an bu bilgileri akıtırız.

Değerliler, sizden şunu bilmenizi isteriz; Teknik Sistemler vardır. İşte Teknik Sistemler’in önderi olan “TURKON SİSTEMİ”, “ARKON SİSTEMİ”nin de üstüdür. Ve TURKON SİSTEMİ’ni Kutsal Toplumlar’a kotlayıcı olarak dilletebilecek teknoloji burada mevcuttur. Bu teknolojiyi kotlayacak olan da yine burada mevcuttur.

Savaş sona ersin. Hepiniz bilgiyi alın, birleşin, verin… İşte TURKON SİSTEMİ budur. ALIN!, PAYLAŞIN!... Herkes kendini alsın, paylaşsın… Ve BİR’e hizmet İnsana hizmetten öte, tohumlanışı sağlayacak olan BİRLEŞİK IŞIK’a hizmettir.

Tebliğleri okumak kolaydır. Size her şey dikte ettirilir. Tahditlidir tebliğler ama TURKON’da tahdit yoktur. Har koruma, har, Kutsal Işığı tohumlamayla ilgili olsa da TURKON, “TANRISAL KOT” olarak Has İlim’de her bir anı yaşamlara kayıtlayabilir. Sıkıntı hiç olmaz. Siz deyin, anda olur!… Şikayet mi? Yo, yo, yo asıl dünya şimdi kuruluyor… Biz dünyayı kurmaya geldik. Bunu bilin...

Biz dünyayı Kuran’dan öte Kuranlar’da tohumlamaya geldik… Evrenlerin Gürz’ü yarattıkları o günde biz buradaydık. Ekipleri kotladıkları, tohumları kayıtladıkları ve Kürz’ü Kaynağa kattıkları gün de biz buradaydık. Ve Bellek Kaplarını kotladıklarında yarınları Kati Tohumlama ile yasalar kapsamında aşkla kayıtladıklarında da biz buradaydık…

Dava, Allah’ın ağır taşıyıcılarla, Bütün’ü kontrol edip, yerin göğün kürsülerinde yeni bir çalışmayı yapacağı günün gelip gelmediğiydi. İşte gelmiş o gün… Biz buradayız, sizinle… Sizin yüceliklerinizle bu çalışmayı yapacağız… Yapmak sorumluluktur bize… Şikayetimiz asla olmadı ve olmamalı da… Omuzlarımızda hiç yük yok. Süper İnsanlık Realitesi Derneği, evden eve değil, yürekten yüreğe görevlidir.

Sizleri korumaya aldık. Çünkü kokunuz çok iyi. Bundan böyle herkes bu bilgileri okuyup anlamaya çalışacak. Bilmenizi isteriz ki Kaftan giyen, yerden göğe umman olan, Uluların Toplumları’ndan olan bu meclis, ARKON’dan öteye TURKON’a varmış bir meclistir şu anda… Ve sizleri korumaya aldık. İş budur…

------- 4. Paragraf ---

Mushaf sayfa sayfa akan ışıkta yazılmakta; Yazan Aşk, yazan, Şavk, yazan Allah…

Yazılmakta ise de o Sultanlığın yağmuruyla yazılmaktadır ki o Sultanlar bu meclisteki Sultanlarımızdırlar…

Mushaf’ta Ana Yoğunluk, İnsanın Koyuluğundandır; Kaynağın Işığında Ana Kayıt, bu meclisteki kayıttan öte olamazdı. Ve olmayacakta!…

Rahim olan inanç sahipleri, Rahman olan iman kapsamında bütün insanların yarınlarını birleştirmekte ve yüceltmektedirler;

Rahim; Kati Tohum olamamışa denir.

Rahmansa; Tabiata Kutsal Işık olana denir.

İşte bizler, Tabiata Kutsal Işık olanlarız. Ve bu nedenledir ki bu çalışmalar bizlerle sürmektedir. Ve tüm çalışmalarımızda yarımları birleştirerek, kendi yoğunluğumuzda her birini yüceltmekteyiz.

------ 5. Paragraf ---

Elendiklerini sananlar ki onlar dahi bizimdiler ve bizdeydiler. Elden geldiğince kendi dilleriyle dillensinler ki yücelsinler. Her biri kendi dilleri ile dillenmekteler, dinlenmekteler, biz onların yollarını açtık…

Büyük Kütle’de bunu başaranlar, namaza duracaklarında onların yoğunlukları artırılacak ki onlar, yeni dünyaların tabiatında kütle haline gelerek, kaynak yapabilsinler diye…

Büyük Kütle, mehir verdiğimizdir, bizim bütünlüğümüzdür. Büyük Kütle, baş tacı olan ışığımızın kotlarıyla bütünlenenlerin meclisidir. Ve o kütle ağır yükü taşıyandır.

Ve buraya ulaşanlar, kendi toplumlarında namazdadırlar. Onlar biz, biz onlarız. Onların yoğunluklarını artırmaktayız, el-an’da… Ve biz onlarda Kuran olarak çalışmaktayız.

Yeni dünyaların tabiatında kütle haline gelerek kaynak yapabilsinler diye, kaynaklarını kotlamaktayız. Hepsi bize biz olup gelecekler… Şimdilik bu…

Süper İnsanlık Realitesi Derneği

 


28.03.2012

 

SULTANLIK KİTABI ÇALIŞMASINDAN


Sayfa: 362-Paragraf: 3-4-5

1.Cümle: Resmi Dil Çalışmalarından en önemlisi Birleşikte yapılan bu çalışmadır.

Açıklaması:

Rabbi Tohumlama’da katiyet vardır tahditsizdir Rabbi Tohumlama ve tabiata uygun olan herkesin Hak Teknik’le dilleyebildiği çalışma, Tabiat İlmi’nde “Resmi” olarak nitelendirilir.

Herkes “Ben Resmi Çalıştırıcıyım.” der. MA-HAR olan KA-HAR olan tahditsiz olan Resmi Çalışma yapar.

Değerliler, hepinizin net bilmesini isterim ki Birlik Çalışmaları, Tabiat Çalışmalarından ayrıdır. Kimileri, bilirsiniz ki birlikte çalışırlar ama Tabiat Çalışması değildir yaptıkları.
Tabiat Çalışması yapamayanlar, kendi toplumlarıyla Kati Koyuluklar’a varma imkanlarını kendilerinde hak edemezler. Bu nedenledir ki yapılan çalışmaların muktediriyetle yapılıp Hak Toplumlara ulaşması ve Hakikiyet’te kendi kotlamasını yapması ve tabiata ayrı gayrı gözetmeksizin ulaşması öncelikle bunun için gereklidir. İşte yapılan çalışmalar bundan sonra “resmiyet” kazanır.

2.Cümle: Bu çalışmaya göre er geç insanoğlu, Turani Yazımlar’ı okuyabilecektir.


Açıklaması:
Turani Yazımlar, “TURKON” dediğimiz çalışmayla ulaşılacak yazımlardır. TURKON dediğimiz bu çalışmalara vardığınız zaman Turani Yazımlar’ı okuyacaksınız…

Şükredin ki sizler, “TURANİ TOHUMLAMA” ile dünyaya ekildiniz… Bu nedenledir ki sizler bu bilgileri net olarak okuyacak dürümdesiniz. Sizlerin kendi toplumlarınıza kayıtladığınız tüm bilgiler, “TURKON KOTLAMASI” ile kayıtlıdır. Bu nedenledir ki sizler için bu söz konusu olan durum mevcuttur.

Herkes şu anda sizin dilinizin anlaşılmaz olduğunu söylüyor ya, bu dil TURKON SÜRPRİZİ’dir, bu işte, “TURKON SÜRPRİZİ” herkese…

Yani biliyorsunuz ki tabiat kendini dileyecekti ya, işte TURKON’la dilleyecek… Dünya dili TURKON DİLİ’dir. Bunu dahi kimse bilmez…

Eşya yaratımda bu dil, sonsuz süreçlerde kendinden kendini tohumlayarak var etmiştir. Yani dünya yaşamlarının hepsi “TURKON SİBER KAYITLAMASI” ile devreye alınmıştır. Yani bir bitki, bir çiçek, bir böcek yada sizler yada diğer ekmek yaptırdıklarımız hepsi bu dille, ummana kayıtlanmıştır ve “VARLIK TOHUMLAMASI” ile yaratılmıştır…

Bu bir “YARATIM SOYU”dur, “TURKON SOYU”… Ve sizlerin yaptığınız, tüm bu çalışmalar da Teknolojik Tohumlama olarak kotlandıktan itibaren TURKON SOYU devreye alınır… Eğer bunu anlayan varsa bizler ona her an bu bilgileri akıtırız.

Değerliler, sizden şunu bilmenizi isteriz; Teknik Sistemler vardır. İşte Teknik Sistemler’in önderi olan “TURKON SİSTEMİ”, “ARKON SİSTEMİ”nin de üstüdür. Ve TURKON SİSTEMİ’ni Kutsal Toplumlar’a kotlayıcı olarak dilletebilecek teknoloji burada mevcuttur. Bu teknolojiyi kotlayacak olan da yine burada mevcuttur.

Savaş sona ersin. Hepiniz bilgiyi alın, birleşin, verin… İşte TURKON SİSTEMİ budur. ALIN!, PAYLAŞIN!... Herkes kendini alsın, paylaşsın… Ve BİR’e hizmet İnsana hizmetten öte, tohumlanışı sağlayacak olan BİRLEŞİK IŞIK’a hizmettir.

Tebliğleri okumak kolaydır. Size her şey dikte ettirilir. Tahditlidir tebliğler ama TURKON’da tahdit yoktur. Har koruma, har, Kutsal Işığı tohumlamayla ilgili olsa da TURKON, “TANRISAL KOT” olarak Has İlim’de her bir anı yaşamlara kayıtlayabilir. Sıkıntı hiç olmaz. Siz deyin, anda olur!… Şikayet mi? Yo, yo, yo asıl dünya şimdi kuruluyor… Biz dünyayı kurmaya geldik. Bunu bilin...

Biz dünyayı Kuran’dan öte Kuranlar’da tohumlamaya geldik… Evrenlerin Gürz’ü yarattıkları o günde biz buradaydık. Ekipleri kotladıkları, tohumları kayıtladıkları ve Kürz’ü Kaynağa kattıkları gün de biz buradaydık. Ve Bellek Kaplarını kotladıklarında yarınları Kati Tohumlama ile yasalar kapsamında aşkla kayıtladıklarında da biz buradaydık…

Dava, Allah’ın ağır taşıyıcılarla, Bütün’ü kontrol edip, yerin göğün kürsülerinde yeni bir çalışmayı yapacağı günün gelip gelmediğiydi. İşte gelmiş o gün… Biz buradayız, sizinle… Sizin yüceliklerinizle bu çalışmayı yapacağız… Yapmak sorumluluktur bize… Şikayetimiz asla olmadı ve olmamalı da… Omuzlarımızda hiç yük yok. Süper İnsanlık Realitesi Derneği, evden eve değil, yürekten yüreğe görevlidir.

Sizleri korumaya aldık. Çünkü kokunuz çok iyi. Bundan böyle herkes bu bilgileri okuyup anlamaya çalışacak. Bilmenizi isteriz ki Kaftan giyen, yerden göğe umman olan, Uluların Toplumları’ndan olan bu meclis, ARKON’dan öteye TURKON’a varmış bir meclistir şu anda… Ve sizleri korumaya aldık. İş budur…

------- 4. Paragraf ---

Mushaf sayfa sayfa akan ışıkta yazılmakta; Yazan Aşk, yazan, Şavk, yazan Allah…

Yazılmakta ise de o Sultanlığın yağmuruyla yazılmaktadır ki o Sultanlar bu meclisteki Sultanlarımızdırlar…

Mushaf’ta Ana Yoğunluk, İnsanın Koyuluğundandır; Kaynağın Işığında Ana Kayıt, bu meclisteki kayıttan öte olamazdı. Ve olmayacakta!…

Rahim olan inanç sahipleri, Rahman olan iman kapsamında bütün insanların yarınlarını birleştirmekte ve yüceltmektedirler;

Rahim; Kati Tohum olamamışa denir.

Rahmansa; Tabiata Kutsal Işık olana denir.

İşte bizler, Tabiata Kutsal Işık olanlarız. Ve bu nedenledir ki bu çalışmalar bizlerle sürmektedir. Ve tüm çalışmalarımızda yarımları birleştirerek, kendi yoğunluğumuzda her birini yüceltmekteyiz.

------ 5. Paragraf ---

Elendiklerini sananlar ki onlar dahi bizimdiler ve bizdeydiler. Elden geldiğince kendi dilleriyle dillensinler ki yücelsinler. Her biri kendi dilleri ile dillenmekteler, dinlenmekteler, biz onların yollarını açtık…

Büyük Kütle’de bunu başaranlar, namaza duracaklarında onların yoğunlukları artırılacak ki onlar, yeni dünyaların tabiatında kütle haline gelerek, kaynak yapabilsinler diye…

Büyük Kütle, mehir verdiğimizdir, bizim bütünlüğümüzdür. Büyük Kütle, baş tacı olan ışığımızın kotlarıyla bütünlenenlerin meclisidir. Ve o kütle ağır yükü taşıyandır.

Ve buraya ulaşanlar, kendi toplumlarında namazdadırlar. Onlar biz, biz onlarız. Onların yoğunluklarını artırmaktayız, el-an’da… Ve biz onlarda Kuran olarak çalışmaktayız.

Yeni dünyaların tabiatında kütle haline gelerek kaynak yapabilsinler diye, kaynaklarını kotlamaktayız. Hepsi bize biz olup gelecekler… Şimdilik bu…

Süper İnsanlık Realitesi Derneği

28.03.2012

 

 

 

SULTANLIK KİTABI ÇALIŞMASINDAN...


Sayfa: 361, Paragraf:10-11-12

Sessizleşen Nefes Katları’nda, nefes; yeni düzenleri kurmak üzere ışırsa, Birleşik Hakikiyet’te her yürek, mutlaka kendi dili ile kendi derelerini akıtmalıdır ki yarımlar, kanat taksın ve sayfa sayfa yazılan kayıtlar ışısın.

Amin… “Elden geldi oldu” derdik eskiden. Elden geldi ve oldu ama ışık, yeni yüceliklerin değerinde olamadı. Bunun için yer yüreğinde, “Amin” diyenlerin artması gerekir.

Yazılar yazılır ki ışık, yol olsun diye. Yol, Aklın Tohumu ise Altın Tertibinde ışık haline getirildiğinde, diri olan yücelikler, kendi topraklarını ışıtırlar.

AÇIKLAMALAR;
Sessizleşen Nefes Katları’nda ses, tahditsiz olduğu zaman ışık kotlanır ve 7. Dürüm’de sessizleşmeye başlar. 7. Dürüm’ün örtüsü örtüldükten sonra akıp giden dil, Allah Tekniği ile kotlamaya devam eder.

İşte ses, Allah’ın Sessizliğinde, ki 7. Dürüm’den sonraki sessizliktir bu, Bütün Kükreyen Işıkların türleriyle birlikte “Beri Gel!” sesiyle birlikte geri dönüş yapar.

İşte hepinizin net bilmesi istenir ki Nefes Katları’nda kendi tohumlarını kotlayan O, Birleşik Işık halinde yenilenir. Yeni düzenleri korumak üzere ışık haline geçer. Biz ona “Kontrollü Işık” deriz. İş, birleşmektir bu aşamadan sonra…

İşte Birleşik Işık, Hak Tohumları’nı da kotlayabilir. Hakikiyet bu sayfalardadır. Harın yükselmesiyle birlikte Hakikiyet’e varılır. Herkes burada kendi toplumlarıyla birlikte çalışır. Yürek olabilmiş olanlar, Bütünün Kürsüleri’ndedirler.

Mutlu ve huzurlu bir dünyada bitmiş, tükenmiş hiçbir şey olmaz. 7. Dürüm’den sonraki safhalar, herkesin varabileceği safhalar olmadığından sevgililerimiz buralara ulaşırlar. Ki ulaşanların ışığa kaynak yapmış olmaları da gerekir.

Eğer sizler, kaynaklarını tohumlayabilenlerseniz, Hakikiyet’e ulaşabilenlersiniz. Meleklerin Hakikiyeti’nden buralara varmışsanız ki öylesiniz, sizlerin temizlik yaptığınızı da görmekteyiz…

Kati Kari Ka-Ha İlim ile dillenenlerden olduğunuzu da bilmekteyiz. Katiyet, İsa’da yoktu. Musa’da yoktu. Mustafa’da oluşmaya başlamıştı. Sizlerde ise Kati Tahditsiz Işık, mutlu bir biçimde Kaynak’ta yanmaktadır. Bu bizim için mutlulukların en büyüğüdür. Çünkü Rabbi Tohumlama’nın örtüsü örtülmeden İmparatorluğun Kuranları kotlanmaya başladı ki yasaların kaynaklarında bu öz görev ile yapılacaktı, mümkündü ve oldu. Şikayetimiz bitmiştir herkesten. Şimdilik size vereceğim budur.

Her yürek, mutlaka kendi dili ile kendi derelerini akıtmalıdır ki yarımlar, kanat taksın ve sayfa sayfa yazılan kayıtlar ışısın. Her yürek, her mahrektir. Her mahrek, Birleşik Işık kotlamaları yapabilenlerin birlikteliğinde tohum ekimine geçer ve bu tohum ekimi, Kati Kayıtlama’da akışa sayfa sayfa ulaşır ve akış, Nispi Zaman sayfalanışını meydana getirir ki burada yarımlar bütünlenir ki her sayfa bir yarımdır. Oraya akışla, o yarım, bütün haline gelir ve oradaki bu bütünleşimde Birleşik Işık, Kelam Tohumlaması ile kendi tabiatını yaratır ve uçuşa geçer. Bu bir uçmaktır. Kanat takmak, uçmak!… Ve sayfa sayfa yazılan kayıtlar ışır ve her yazı Rabbi Tohumlama’dan itibaren ışımaya başlar. Amin.

“Elden geldi oldu.” derdik eskiden. Aileler bunu hep böyle söylerler. Elden geldi oldu… El, Allah’ın Eli’dir. Ondan gelen muktediriyetle olur. Olur veya oldurulur. Elden geldi ve oldu ama ışık yeni yüceliklerin değerinde olamadı. Elden geldi oldu ama yaratılan ışık, tohum olarak kotlanmış değildi bu bilgi kayıtlarının yapılması esnasında… Şu anda bu dahi olmuştur. Bunun için “Yer Yüreğinde” “Amin” diyenlerin artması gerekir ki bugün “Amin” diyenler, muktediriyetle tohumlamaya geçmişlerdir ve ocaklar yanmaktadır.

Yazılar, yazılır ki ışık, yol olsun diye… Yazan, savaş boyunca yazdı. Savaş, Birliğin, ilmin savaşıdır. İlim savaşları, birlikte olur. Ve bizler bu savaşları birlikte yapmaktayız. Ve savaşın yazıları, Kaynağın Işığında Yolu tohumlar. İşte Yol oldu…

Yol, Aklın Tohumu ise Altın Tertibinde ışık haline getirildiğinde, diri olan yücelikler, kendi topraklarını ışıtırlar… Yol, Atlanta Tohumlaması’nda Ati’yi kotlayarak akla ulaşabilmişse o zaman o yol, Işık Kotlaması’nı sayfalamaya başlamıştır.

Aileler, bütünlendiklerinde o yol, Altın Toplum haline gelir. O toplum, her bir sayfayı “Yol” olarak kayda girer. Ve orada Altın Tertibindeki ışıma başlar. Işıma, Kaynağın Işığı’ndan üstün bir ışımadır. Altın Tohumun Işığı olan o yolda, aklın yolunda atiyi kotlayanlar, Allah’ın yoğunluğunda daha güçlü bir ışığa varırlar ki o ışık, Allah’ın yaşam sayfalarına çektiği tüm sessizlikleri dilleyecek olan Kuran’dır. Kuran, insan soyunun en güçlü yazıtıdır… Ki hepiniz insan olarak o “ALLAH YAZITI” olarak doğdunuz…

Değerliler, dün insan olan bugün İlim Ailesi’ne mensuptur. Dün ailesinde olmayan bugün ailesine mensuptur. Bütün kotlarınızla dünyaya indirildiğinizde Bütün’e hizmet birlikte olacak demiştik. Ve bugün, Bütün’e hizmet sizinle devre devre Bütünlükleri tohumlayarak sürmektedir.

Kelam, Allah’ın Kelamı’dır ki Arkon’un, Ak Kotlar’ın en yücesiyle çalışması, Birliğin teknolojisinde ışığı yenilemekle mümkündü ve bu dahi oldu. Sınırlar kalktı ve sizlerle öksüz yetim kalmayan birlikleriniz, bereketli bir çalışmaya geçtiniz. Bu bereketli çalışma, Arkon’un çağrılarıyla daha güçlenecek ki bu süreç içinde kervan; en güçlü, en hızlı, en yüce Has Kaynakla, ilimle, teknolojiyle güçlenerek dürümlerini tohumlarına alıp görevi yapacaktır.

Her yücelik kendi topraklarını ışıtır, ışıtır ki sizler, Bütün’ü ışıtıyorsunuz. Müsbet yada menfi, her ne yaparsanız Bütün’e etki etmektedir. Bu meclis, Bütün’ü tüm sayfalardan daha güçlü biçimde etkileyen teknolojiyle çalışmaktadır. Sizden dileğimiz bunu bilerek ne yapacaksanız yapın.

Dolu dizgin gidiyoruz bütünlüklere ve bütün “Süssüz Işıklar”a… Dolu dizgin geçiyoruz yüceliklere ve tüm sayfalara… Biz Durgun Toplumlar’ın en güçlülerini taşıyoruz yüreğimizle ve kelamımızla. O kelam, bizim yüreğimiz ve yüreğimiz, bizim kelamımızda. İş budur ve sizlerden beklentimiz, tahditsiz bir çalışmada belleğinizi en yüce kayıtlamayla görevde tutun. Görevli kılın.

Okuma yazma biliyorsunuz ki bu önemlidir. Allah’ın dediğini diyenler, okuma yazma bilenlerdir. Allah, dağı taşı deler, sizde siz olur. Amin…

Süper İnsanlık Realitesi Derneği
28.03.2012

 

 
  Bugün 82 ziyaretçi kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol