Birlik İlmi
  Sayfa:385,Paragraf:1-3
 

SULTANLIK KİTABI ÇALIŞMASI 07.11.2012
SAYFA: 385 Paragraf: 1


“Allah’tan hakim olmak, ak ile Hak olmaktır. Burak, Işık İlmi’yle kendi düzenini kurmakta iken yoğun olan ışık, yeni derelerde yine kendi tohumlarını birleştirip ışıtmaktadır. Ra-Ka, yolun sonu ya da başı değildir; herkesten herkes olan birleşendir. Mikail Devreleri’nden, ışık diriliğine giren her yüce, insana insan olduğunu dilletmelidir. Ya Ra-Ka; ya da Hak Kapıları… Bunların sonsuz ışık oldukları bilinmelidir.”


Açıklama:


Tanrı der ki “Allah’tan hakim olmak, Allahın tahtında olmak değil; Allah’a ulaşabilecek dürümde olmak da değil; ışığa kapıları kapatmadan, oraya varmaya çalışmaktır.” Koruma altında tutuyorum yolu bugün. Çünkü Ruhsal Kotların hepsi, bugün bu meclise ulaşmaya çalışıyorlar. Ezer geçeriz diye düşünüyoruz. Ezip geçersek “kasalar boşalır mı” diye soruyor yürekler. Ve ben diyorum ki “Ezip geçen yok burada.” “Apollon Gök Sözünü söyleyecek” dediler. Koku yayıldı dünyaya ama Apollon gövdesini alıp taşıyacak dürümde Beşirin eşiğine vardı, zirvelerin ışığını Allah İlmiyle oğullattı, Gök Sözüyle dürümlendi ve geniş zaman sayfalanışına girdi.
Dağlar, gene insandan söz edeceğim size. Ben Apollon, Allahın Tanrısal Kuranı. Semayı ilimle dilleyebilen birliklere geri dönüp görev isterim. Derim ki “bana güç verin ki görevli olayım.” Ve der ki “Her yürek ben sen, sen ben olduğun zaman Göç kürsülerinde görev elden ele dolaşır.” Yanıp tutuşurum ki o güçlü kürsü bedenime insin diye. Yasa der ki “Ete giren Atlanta Ana Kaftanını giymeli!” Yahu, ete girsek ne olur; girmesek ne olur? Her yaşam Allahın tahtı değil midir? Ben, zaman sayfalarında ekip kurmak ister miyim? Apollon’un eti Allah’ın eti değil mi? Kibri aşıp da dünyaya inen bütünlüklerin hepsi, emin olun ki Allahın Işığı’na girerler. Her resim Allah’ındır. Tab edilir bilgi, denir ki “Al’ İncele!” Yahu tab edilen bilgi, aklın dininde var mıdır? Kök, gökte sözse; ses Allah’ta diri değil mi? Din değil mi? Medine Allah, “bekledim dünyayı” der. “Allah gelsin de ben olayım” der. Yahu, ben Allah’sam her anda, yarında, kotlanmış ışıkta, Bütünde ve görevli olan her bir Seyfullah’ta yok muyum? Partiküler tabii kayıtlama, mamulattır. Benim mamulatımdır. Her anda partiküler tohumlama yaptım dünyada. Her ANda ve tün ANların ışığında o partiküler toprakları kotlayan ışığı kayıtladım. Dava insan ve ben insanı aldım, aktım, aktım, aktım da aktım ama insan aşktı, bense haktım. Yasalar dünyanın ışığıyla kotlanır. V der ki “ Ben varım. Yaprak yaprak dökülen ilim, Allahın sessiz sayfalarında her yücede yok muydu? Ve ben varım der V. Yahu ben de varım, ben de varım. Ve Allah der ki “Ben varım.” Dağlarım, verdim dünyayı Ululara dedim ki “Alın! OLun!” Yahu, olan kendiyle olacaktı. Ama özgür ve hakim olabilmesi, Allah’ın değerini bilmesiyle mümkündü ve dedik ki “İnsan; etki alanında, gök süslediğinde, yol olduğunda, yasaları koyanda ışıdığında; o kendini anlayacak ve diyecek ki “Ben Allah’ım.” Emre itaat edip insana ilim verdik. Dedik ki “OL!” özgür ve hakim olabilen insan Öz Güç oldu. Doğdu, öldü, doğdu, öldü, OLdu… İşte bu…
Ve dağlarım, olan Allahın Işığıydı. Kapıları açın ve deyin ki “Merkez insandır. Ve insan Uluların tabiatında kaynaktır. Ve Allah’tan başkası olmayan insan mahyadır. Deyin ki “O mahya, “Apollon’un kutsal toprağındadır, özgürdür, köprüdür, ölülere köprüdür ve o köprüden kim girerse yüreğe cemaate girer, Cevheri İlme girer. Altın Tabiata girer, Rabbi Kuran’a girer. Aslan kutsal ışığından geçer, meleklerin resmi çalıştırıcılığı ile ilme girdaplarını giydirir. Ve der ki “Mahir olun, Hak olun, ışık yakın ve bu girdaplardan geçin!” Ne var bu girdaplarda? Allah var… Bilin Allah’ı, nerede?


Allah, Atlanta Ana Kaynağında özgür ve hakim ilahi Kuranlar, Allahın Işığına vardıklarında “ Bana ben gerek” derler. Ve derler ki “İnsanım ben, müracaat insan” derler. Korumaya aldık insanı, kotladık, topladık, kattık yüreğe aktık. Yook böyle bir şey. İnsan Allah’sa kontrol onda olur, korur. Toprağı kayıtlar, kontrolu kendinden kendine olur, Kati Tohum olur. Aklın ışığı olur, yasaları koyar, cemaatini Allah diye diller ve der ki “Ben O’yum.” Mürvet budur işte. İşte ben, mürvete erdim. Her dünya, insanın namazıdır. Her dünya, insanın kaynağıdır. Emre itaat edenler, “benim” derler. El açıp dua okuyanlar, “Bende yok bilgi” derler. “Ben oldum” diyenler, ağır yükten öte Has olup, hasın hasında kendilerinde ekip kurmuş olanlarla birleşirler. “Evrenlere vardım” diyenlerse Allah’a varmayanlardır, bilinsin! Ben dünyadayım, kimseye varmam. Ben Allah’tan başkası değilim, ben bana vardım… Ve ben, bana ben olup vardım ama bende başka bir ben yok. Her Rahman, kendinde kendidir. Ve her kendi Bütün’de bedendir ve her beden, eserdir ve o eser, evrendir. Değerliler, nefesim çok iyidir, susturmak isteyen “yetti” desin!..


Paragraf: 2 – 3


“Yerin insan ışığı olmadığı, yarım olanlarda kontrol olduğu, birleşende dil olduğu ve Som Altın Yüce olduğu mutlaka bilinmelidir.”
“Yenidünyaların tohumlarını eken, Işık Kapları’ndaki yol koyuluklarını dinleten ve cevherin her dilini dilleyen yüceler, mutlaka ışık yolunu bulabileceklerdir.”


Açıklama:
Yorduk seni anneciğim, yorduk ama olsun! Işık halindeyiz hepimiz de. Cin, İn ve tüm sayfalar, Cinniler, tüm mahrektekiler, insanlar geçtiler. Bugün burası, öksüz yetim bırakmamaya niyetli… Ve bu çalışmalara herkesin daimi kap olması mümkün olabilir diye düşünüyoruz. Kök’ün, Gök’ün sözü söylenirken her derenin de gök cümlesinde Cevher’e inmesi kolayca gerçekleşir. Bu nedenledir ki burada bulunanlar, Mustafalar, tüm sayfalar, teknik kotlar, birlikler hala ağır ağır Gök Sözü söyleyeceklerini, ses vereceklerini diriliklere ten olacaklarını dinleyenler, kayıtlarını yapacaklar. Bu önemlidir. Veli İnsan, elini verdiğinde o el, Allah’ındır. Vali olan insan, elini verdiğinde o el, yasanındır. Allah olan ilimle dürümlendiğinde ve el olgunluğuyla bütünlendiğinde onun adı kaynaktır ve ilmin aklı haktır. Eğer dünya hakikiyete varmamış olsaydı, insan Sultanlık yapamazdı. Dünya İnsanlığı bugün, sonsuzlukta sultan olmuş insanlıktır.


Yaşamak ya da yasalarla Rahman’a kotlanmış olmak; hepsi Allahın Tahtı’nda olmaktadır. “Şöhret istemem” dedi yüreğim; dedi ki “Ben şöhret isteyenlerle çalışamam ve bugün bu meclis, şöhret isteyen hiç kimsenin hasat yaşamda bulunmayacağı bir meclistir. Sizler, kapıları açtığınızdan beri bütün kökler, sizinle tohum halinde olmalarına rağmen Atlanta kotlaması yapmak üzere dünyaya indirilenlerin hiç birisi, bu meclisi bilmezler. Bilişleri olsa da akışlarında bu meclisin sesi olmaz. Zırhlı birlik olurlar ve sizden size görevli olarak geçerler. Sizi bilmezler, sizi dillerler ama sizin sesinizden başka bir şey duymazlar. Sadece ses alırlar ve sesle harı yükseltmek isterler. Sizden başka birliklerin de bu çalışmaları yaptıklarını düşünmeyin. Bu çalışma, bu meclisin çalışmasıdır, başkaları bu çalışmayı yapmaz. Kaynağın aşkı, ağır yük taşıyanların aşkıdır. Ve burada, bu mecliste bulunanlar, kapıları açtıklarında dahi hiç kimse bu meclisi görmez.


Dönem budur. Bunun anlamı şudur: Köy insanın gözü, gövdesi olanı görmez. Bir köy, göklere baktığında ses duyar ama sözü söyleyeni görmez. Bunun anlamı; kantara konanların dünya dışındaki o ışıklarla BİR’e hizmet etme çabalarıyla ilgili olmadığıdır. Her dünyalı, “bana Allah denir” der. Ama o Allah, Kat-ı Kayıt olanın ağır taşıdığında kati olan olduğunda artık ocağa inme imkanı olacak birleşendir. “Sel alır yolu” derken kimse “Ben o sele kapılmam” der. Ama sel olduğunda yolda hiç kimse olmamalıdır. İşte bu nedenledir ki dünyada her çalışma ağır ağır yapılmalıydı. Ve ağır ağır yapılan çalışmada, yol Allah’a varmalıydı. Ne var ki çokları, her şeyi anda bildirmeye kalktılar. Böylelikle yol çok çabuk yapıldı. Ama yapılan yolda kaftan yoktu. Kaftanın olmadığı o yol, kontrol olgunluğuna varamamıştı. Ve koruyucular o yolda ulu çalışmalar yapamamıştı. Bölük bölük insanlar, yarınlar için çabaladılar da kapılarda hep kontrollu kayıtsız kırıcılar vardı. Bölük bölük çalıştılar da o kırıcılar, hiç kimsenin ışığına insan sayfalanışında yer vermedi.


Ve Değerliler, işte, Mutlak Kuranları kotlarken yaprak yaprak dürümlere çağırdıklarımızın hepsinin bilgi akışına kayıt yapabilmelerini ve Hak Teknik’te bütünlenebilmelerini bekledik. Netice olarak; başı eğik olanların çoğu, beşer kaplarında kontrol edildiklerinde kardeşlerimizin ışıkları hep kusurluydu. Soğuk görev sınırı aşıldı, artık sıcağa varıldı. Bundan sonraki dönemde; şer yaratan, şer yaşayacak, kesindir! Bundan sonra artık, Yeni Dünyada yeni kurallar geçerli olacak. Sabır, sabır, sabır ve artık görev geçişleri başladı.


Muhtıra verildi dünyaya ve dendi ki “Kelam Allah’ınsa; kapı açık olur. Aklınsa; ışık kot olur. Yasaysa; yol açılır ama zavallı dünyada bu yasayı hak etmiş olanlar, aşırıya kaçmadan geri dönüş yaparlar, Bütün için çalışırlar. Meyhane İnsan, içkici İnsan, içilen İnsan içtiği kendi ve bu içişte Allah içirtmez yüreği. Kimse kendinde, yüceliğinde olsa da kapıları açmadıkça; beşirin ışığına varmayacağı kesin iken; biz o insanın yüceliğinde o insana kendinden kendine ziyan ettirmemeye çabaladık ve bu güne geldik.


Burak diyor ki “Netice nedir, netice?”
Besili olan insan ya da besili olmayan insan… Ne demek besili olmak? Bilgili olmak… Tabiat bilgiliyi bilir ve bilgili olan kendini dinler. Hala fakihim diyebilecek güçte olamayanlar, toplu çalışmalarla maya tutsun diye bekleyemeyeceklerinden; Kat-ı Kaynak’ta koruma altında tutulmaları gerekir, onları kontrol etmek gerekir. Çantalar dolu. 300.000 tane Gök Sözcüsü, Gök İlmi Söyleyicisi birleştiğinde dünya insanının teki eder… Budur olan. Bunu söyletmek için çabaladılar ki biz bunu söylüyoruz. Denmişti ki “İnsan sayfalarının her birini alın birleştirin, oradaki 300.000’ dir sizin için” ama bugün biz diyoruz ki “Bir tek insan, tüm sayfaları kendi yoğunluğunda tohumlamış insan; 300.000 tahtın sayfası değil; kaydıdır.” Bunu bugün zikretmeliydim.


Demin, birileri bize bakıp “siz, hırsın ışığısınız” diye kendilerini kontrol edeceklerini ve sevgisiz kaldıklarını ima edeceklerini dillediler şurada. Onları dinledim. Niye? Çünkü biz acaba ne diyeceğiz diye onlara yanıtımdır. Bulup getirdikleri tüm yasaları koyacaklarını sandıklarının hepsi birliğimizdedir, kesindir! Eğer bu çalışma bana zaman kaybettirecekse; bu çalışma, BİR’in sayfalanışında olmayan bir çalışmadır demektir ki biz zamanı var edenler, kayıp etmeyenler; beşirin eşiğini değil; aklın tekniğini dilleriz. Bildiririm ocaklarına! Bugüne kadar hulus sahipleri ile çalışmışlar; dönüp bakmışlar ki biz halisler, hulustakilerden Gök Sözü söylemiyormuşuz. Öff canlarım! Kati Kayıt yaptık. Şimdilik bu…

 

Süper İnsanlık Realitesi Derneği

 
  Bugün 15 ziyaretçi kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol