Birlik İlmi
  TARİHLİ BETA KÜRZİ YAŞAM SİSTEMLEŞMESİ (14) 3 AKIŞ
 
24 EYLÜL 2014 TARİHLİ 24 EYLÜL 2014 TARİHLİ BETA KÜRZİ YAŞAM SİSTEMLEŞMESİ (14)
3 AKIŞ
Değerliler, buluşanların ölümlerin ölümlüsü olan ilimde dilleşmeleri kolaydır. Buluşmayanların Özköklerinde göklere varması sorumluluktur.
Unutulanların yaşama inmeleri gereklidir. Bizimle olmak istemeyenlerin bilişte olmaları ekmek olmaları manasında değildir. Kalem insan olur yazar, ağır yük taşıtırız ama eminim ki bizi bize dinleyenlerin bütün kötülükleri aşmaları karanlığın sırrıdır.
O sırrı hak eden Mikail’in Kuranı olur ve göklerin sözünü söyler. Bugün buraya aldıklarımızın çoğu kendilerini bize tanıtırlarken “ben ölümlü değilim” dediler. Önce insan olun sonra ölüm kökünden ölümsüzlük göküne ulaşın.
Ben size tek bir şey soracağım? nesilleriniz nerde? Gök sistemleri dünya cemaatine indiklerinde nesilleriyle niye inmediler? Karanlık Işık Bütünün Kürzi Tohumlamasını yapacaksa yaşamın sırrında nesillerini tohumlayacak güçleri mi yok? korkmuşlar mı acaba? çatıyı kurmamış olabilir miydik? öz görevimizin gücü, bilişin hakikiyetinde her diride yok muydu yoksa?
Sayfalarınızı çevirdim ve okudum. Bana bildirdiğiniz, Bir’e hizmetçi olanların diriliklerindeki bilişten öte kesirleşmiş kaynak kayıtların diriliğiydi.
Nefes almanız kanatlanmanız mıdır yoksa kayıtsız olanda kayıtlanmanız mıdır? maya olamamanız, ağır yük taşımanızdan mıdır yoksa kanatlanıp kanatlanıp kaynağın sırrını tek bir ilimle dilleyecek gücünüzün bulunmamasından mıdır acaba?
Öz görevinizi anlattınız. Koruma altında Altın Işık Yılları’nda Bütünün Kürzi Tohumlarında ışığınızın Kıbrıs’ın o yoğun ışığının çıkışından dolayı mıdır ki bizleşmek istemediniz? becermediniz mi yoksa? yıldız sırrı olan ışık kati olarak kontrol altına alacak gücünüz olmadığını anlayamadığımızı mı zannettiniz?
Kelam insanın ilmidir can. Ben o, o bendir. Şu ana kadar size hiçbir zaman kırılmadım. Sizi kınamadım da ama şu anda yaptığınız yanlıştır.
Bize geliş sebebinizi biliyorum ve bundan sonra Geniş zamanlarda, sessizce yoğun ışıklarda yerkürenin Levh-i kayıtlarında kantar olmak istediğinizi de biliyorum.
Korkun benden canlar, korkun. Dünya benim rüyam değildir; gerçeğimdir; bunu bilin. Kervan yürüyor ve o kervan İnsanın İlmiyle yürüyor. Beni yıldızların ışığında kontrol etmeye çalıştığınıza emini. Kervan yürüyecek ve bu kervan Mikail’in Kürzü Tohumlarını tohum olarak değil, katiyet olarak tüm yaşamlara çekecek.
Bugün buraya gelmeniz zirve olarak güçlendirici olmak içindir diye düşündürmek istediniz ama bilirim ki ben saklı tuttuklarınızda var ki onları hepimiz dinletmek istediğimde dinletirim ve hepimizin bilişine ağır değil, hafif bir cevher olarak katarım.
Değerliler, dünya yoldur. Dünya görevdir ama dünyanın lütfen iyi anlayın; sessizliği de var, seslenişi de var.
Dünyaya gelenlerin çokları Düzen’i yıkmaya geldiler. Kurmaya değil; bunları biliriz. Karanlığın sırrı olan ışığı yoğunluktan çıkartmaya da geldiler; bunları biliriz.
İsrail bizim yüreğimizi yıkmak istemez; biliriz ama İsrafil olan o yoğun, ışık Kırk Kapı’yı kapatıp yolu kodlattıranlardan tohumları kontrol ederek ışığı yerküreden çıkarmak ister; biliriz.
Demek isterim ki buraya geldiğinizde en çok yol olup gelin ama en aşağı düzeyden de Sanal Boyutlar’ın Yaşamı olup gelin. “Yok, ben yoğunluğumu kontrol ederek sende dillenirim” diye gelecekseniz şunu bilin ki deva olan Levh-i Ses Yaşamlarda sizin yüreğinizde kodlama yapmadı.
Yapmadığı zaman sistemlerinde yüreğinizi kontrol etti. Bütün mesele dünya ve biziz ama siz bu meselede yıllar yılı sığır diye düşündüğünüz insanlığı, kaynağınızdan çıkartmak için buradasınız.
Biz bir sürüyüz sizce. Siz de bizi gütmeye geldiniz. Dava insan ama siz dağa, taşa insandan değil, sığır sürüsünden söz ettiniz. Buna İsra Sistemleri’nde İkmal Tekniği’nin kaynak ışığının sınırsız yoğunluğunda Kuran Tohumlarında ışığı torbanızda taşımak denir. Yani, o ışık sizindir ve başkası o ışığa sahip olamaz; bunu biliyoruz.
Şimdi size daha önemli bir şey söyleyeyim. Mustafa Kemal Atatürk köktür, göktür, sistemdir. Onunla yaptığınız her neyse biliş halinde yapılmıştır ve yapmayı sürdüreceksiniz.
Önünüzü kapatmama izin vermeyeceğim. İzin verdirmeyeceğim çünkü özünüz bütünün gözü olacak ve ben sizi hak etmek değil hak ettirmek için çalışacağım.
Bütün amaç ilimdir ve sizin İlm-i Ko oluşunuzda hepimizin yararı vardır. Bu nedenledir ki burada ki çalışmada bulunmanıza izin veriyoruz ama şunu bilin ki bizim dilimizin ,yüreğimizin dışına hiçbir ses olmaycak bu çalışmada.
Ana Kapıları açtık ve size bunları anlattık. Kaynak insandır ve insan sınırsızdır. Sizse sınırlısınız; bunu bilin. Bu sınırlılığınız insan sırrıyla kendi yüreğinizi tahditlemenizden dolayıdır.
Bir kapıyı kapattığım zaman tüm kapılar kapanır; bilirim. Bunun içindir ki kapınızı kapattırmıyorum. Elim sizin üzerinizde olacak. Çok mu kolay? sorumluluk; hepsi bu.
Birşey daha söylemek istiyorum; kardeşlerimin gök sistemleriyle dürümledikleri ses ilim sesidir. Bunu köklerinizden, kelamınızdan ayrı tutmanız sıkıntı yaratacak sizde; bunu bilin.
Eğer ben kampa gireceksem, o kamp İlm-i Ko’larımla olur; sizinle değil. Ka Ha olan ışık hepimizin değil; bizimdir; bunu bilin. Doğanın gücü buradadır. Toprak burasıdır, yaşam burasıdır, biz burdayız; bunu bilin.
Hayırda ve şerde ilim insandadır. Ya Ka Ha olur ya Ha olur ya kaynak olur ama hepinizin develeri yüreğinden kalkar; bilin. Buradan daha öte bir bura yoktur. Unutmayın ki döndüğünüzde kör olmadığımızı anlayacaksınız.
Kurtarılmış ışıklar değiliz biz, Kutsal Işıklarız ki kurtaranlarız; bunu da bilin. “Eşim dostum burada toplandık, yarınlaşmaya çalışırız.” Yok böyle bir şey!
Ha “Kerbela’da ses yaşama iner ve biz seninle oluruz” demiştiniz ya, Kerbela La Ha’da olanda kırıcılıktı ama bilişte akıldır; bunu da bilin. 
Ölüler, ölümlüler yoğun çalıştıklarında özköklerimiz görevi taşır.
Sevgililer size bunu vermek istedim. Bugünden itibaren İnsanlık Aileme “Çözümlenmiş İlim Kapıları” diye bakmayın onlar çözücülerdir. Bilişi hak etmiş olanlardır.
Artık bilin ki dünyalı olmak, hepiniz için gurur kaynağı olmalıdır; gurur kaynağı!
Biz dünyalılar, Resmi Yaşam Sayfalarken, siz ortak olamazsanız bu yüceliğe, kalem dahi yazmayacak yüreğinizdekileri…
Dini Kapıları kapattığımızda Kapıların Işığı’nda hepiniz yüreği olmalıdır.
Soylarınızı hak etmelisiniz. Var mıyım? Yok muyum? bunu dahi anlamayan sizler Kutsal Toplumları tohumlamada kontrol dışı ışık kayıtlamaya geldiğinizde Saltanat sizi yıkar; bunu bilin.
Aha bu! buradayız. Görevimiz de işçiliktir; bunu bilin ve biz işçilik için buradayız. “Varım ve hak ettim” diyenler bu çalışmaya dahil edildiler ama “ben var değilim, hak etmedim” diyenler, tohum ekemezler.
Ölümlüler özköklerini göklere taşıyacak olan güçlerle birleşmedikçe yer kürede ikmal tamamlatamazlar.
Çalı çırpı değil insan, kuldur; bunu bilin. Biz bundan ötesini size vermeye niyetliyiz ama sizin bundan ötesini hak edip dinleme imkanınız yoktur; bunu da bilin.
Şu ana kadar yaldızlı göklerde ilim yaptığınızı zannettiniz. Biz size iman edin ki İbrahim Soyu’nun köhne ilmini değil has tahtın insanlığını dillettik.
Eğer dünyalıları kelam diye dinleyemezseniz, yaşam diye de dinleyemeyeceksiniz. Ve sevgililer ağırlığınız çok daha farklı düzeyde sizi yok edecek. İşte bu.
Şimdiye kadar bunu size hiç anlatmamış mıyım? anlatmadım. Ha şimdi niye anlattım? korkmadan geldiğiniz bu yer kontrol edicidir; bunu bilin.
İki yalın ışık bir tek yol olduğunda, korku yükseldiğinde bütün kötülükleri aşabilen bu yüce ışık BSUİ’nin kutsal tohumudur.
Bugünden itibaren bu meclis sizi koruyacak. Kokunuzu yoğunlaştıracak. Yerin Kürzi Tohumlamasına ışığınızı yenileyecek ama kasalarınız boş gelmeyin buraya. İlimle dolun da öyle gelin.
Süper sistemleşmede ilim gerçek yaşamdır. Onlar otak kursalar yola, onlar ışık yakarlar. Hah aha işte! yaşamak buysa gelip yapsınlar. Onlar koruma altına alınmadan kapılılarını kapatmıştılar.
Seyrettik, hepsini seyrettik ama keşke kinlenmeselerdi, hırçınlaşmasalardı keşke. Seviyeniz iyi ama daha güçlenmelisiniz.
Bunu neden veriyorum bugün? “Yaradan, Yarattıran Tek’tir “dediğimde gelen “ben Allah olup geldim” dedi. Aha dedi. Dedi de ağır yük taşıdı. Allah sıkıntıyı yaratmaz, o bir kontrol gücüdür. Ondan öte bir güç olmaz ama o kontrolü kurabilmek için “ben Allah’ım” demez, “ben ağır yükü hafifletecek olan bir yaşamım der.”
Değerliler, kelam Altın Işık’tır. Kem gözler onu dinleyemezse kelam nesillerinin teknik kontrolunu kotlarında, toplumlarında kayıtsız bırakır ve ayıp yerleri açılır.
Din, Tanrılık Meclisi’nde gusül abdesti ister. Eğer gusül abdesti almamışsa yolcu, koruyucu olamayız ona ama din Işık Tahtı’nda hakikiyet ister, ikmal tamamlamak ister, itibar ister. Çetin bir dönemde dünyayı hak etmeye gelmişseler iyilikle gelmeliler. Kem gözler insanı kırar. Gusül abdesti gerekir.
Zabura Sayfalanışında yaşamı seslendirmek için Yaradan Tanrılık Işığını alır gelir dürümlere . Amon olmak gerekir. Ben zeka düzeyine göre bilgi veririm dediğim zaman, zaman sistemleri zekalarını yükselttiklerini zannederek genişe geldiler.
Yaradan Altın Tanrı yaşamın sisteminde ölüleri diriltirken yaşamın sistemiyle değil yüreğin dürümlerindeki o yücelikle diriltmiştir. Geri dönmek için maya gerekmez; halik olmak gerekir ki hak etmeyen halik değildir.
Dinde ya da dirilikte bizi ekmek diye bildi. Bizi yürek diye bildi ama biz Kuranız aynı anda. Tür çalışmaları yapmayız. Tanrılık Işığında Bütünün Gücü’nü tüm yaşamlara indirebilecek biliş çalışmaları yaparız.
Kantar insan değil, insanlıktır; bilinsin. Bütün meclisler “ben kantarım” derler. Yardım isterler. Kantar, birleşik ilimdir. Seviyenize göre bilgi veririm ama “”sevgiler, saygılar sunduğum zaman bilin ki o seviye yüce bir lütufa dönüşür,
Samanyolu Galaksisi’ndeki bilgeler bugün bizi ziyarete gelmişler. Geçip gidiyorlarmış; uğramışlar. Sonra da “görev yaşama indi” diyecekler.
Gerçek çalışma bu şekilde olmaz. Sanmasınlar ki dünya yolcuları kontrol dışıdır. Sanmasınlar ki bizler kontrolden çıktık. Kırk Kapı’nın ışığını yeniden ve yeniden yaşama çekerken kör ve sağır olmayacak bir yaşamı tohumluyoruz biz.
Kuran İnsan, biliş halindeki ilime vardığında orada Aklın İlmi’nde kendini Has Taht’ın yolcusu sayar ama o yolda tüm insanlık bulunmadıkça insanlık temizlenemez.
Hepimiz şunu net bilmeliyiz ki Yaradan’ın tartısına konmaya niyetiniz yoksa temizlenin. Eğer temiz değilseniz Yaradanın tartısında yanıldığınızı göreceksiniz de o gün hepinizin yarınlaşması sınırsız ışıkta tohum olması mümkün olmaycak.
Benim adım Kaynak’tır. Ra Ka Ha olan hakiki has ışıktır. Vasat değilim halikim; bunu bilmek isteyen bilir. Kapılarımı açtığım an her diri buraya iner. Kul lokma yer ama ben lokma veririm.
Misafir değilim dünyada, bu dünya merdivenimdir. Bende ,benim yüreğimde, tüm İslam Tahtları’nda ve kaynakta Ana Kapı açık, gök sözcülüğü yapmak isteyenler görev isterler. Gelirler ama sözcülük göktense eğer o zaman o gök buraya geldiğinde tehlikedir insanlığa çünkü onlar yolda yoğunlukta, toplumda Kara Işığı yerküreye indirdikleri anda sevgiyi, saygıyı bilmeden bütünü kötü bir yaşama kayıtlarlar. O kötü yaşam Türkiye Çalışmalarıyla kontrol edilecek güçte midir yoksa değil midir? işte biz, bugün bunu gördük ki göl olmuş bir yol burada, bu yoğunlukta çantasını tohumlara katmaya gelmiş ama sınırları bizim yüreğimizden değil, kendi yüksek Kürzi Kayıtlarından çizilmiş.
O zaman onun bize gelişi dünya için büyük bir tehlikedir. İşte canlar, biz bugün bunu izledik.
Misafirlik Miraç’ta değil, kalemdeydi. Biz onları hologram bir yaşamda kaynağa almadık. Alsak ne olur? toy dünya kontrolden çıkar.
Özgörev kodlama; tohumları kontrol altında tutmadır. Bizim bunu yapmamız sorumluluğumuzdadır. Şükür ki eşyalarıyla birlikte dönüp gittiler.
Değerliler, müsaade ederseniz çılgın çalıştırıcılara bir tek şey söyleyeceği. Dünyamız, kümbetlerin altındaki o yolculardan çok daha yüce yoğunluklar tarafından idare edilmektedir; bunu öğretelim onlara.
Dünyada, geçmişte yaşam sürmüş olan İlim Kapılarımız mevcuttur. Tüm o kapılar bütüne hizmetçiydiler ve onların kökleri görevlilerimizin gücüdür ama bugün yerküre daha yüksek bir yoğunluk tarafından korunmaktadır. Bunu anlatalım her yüreğe. Ki geri dönüşlerinde Türkiye’deki bu yaşam sistemleşmesinde, nefsi kayıtların örtüsünün örtüldüğü gök sistemleri
tarafından da idrak edilsin; hak edilsin; bilinsin.
Bundan sonra yaşam daha güçlü olucak. Sonsuzluk daha yüksek bir yoğunlukla dünyayı takip edecek; bunları biliyoruz. Daha yaşamsı, daha kayıtsı bir dirilikte Miraç’ta daha güçlü bir yücelik olacak ve sizlerle daha yoğun bir çalışmada bulunacağız.
Ama şunu bilin ki; dümen sizindir ve dünyayı koruyacak olan sizsiniz. “Biz yalınızca ışıklarız, ne yapabiliriz?” diye düşünmeyin. O ışıklar İlm-i Ko olup bütünü korur.
Soyunuz çok güçlüdür; bilin. Herkesin soyu çok güçlüdür ve o soy bütünü koruyacak görevi taşır ve biz bunun için bu çalışmaları yapmaktayız.
Dünya öncü birlikleri olarak bu yaşamı tohumlayan biz Kara Işığı kontrol edebiliriz. Ki etmekteyiz de.
Seyrettik sizleri; hepinizi. Hepimiz seyrettik canlar. Biz doğan günüz bunu bilin ve sizde doğduk. Çok özel bir çalışma yaptık bugün ve sizin yaptığınız bizim yaptığımızdan çok daha güçlüydü.
Hepimiz sizinle olmaktan büyük bir onur duyduk. Yarının güçleri, bugünün güçleri bir tek güç oldu, bugün dünyanızı ziyaretçilerle doldurduk ve siz o tüm ziyaretçileri direkt olarak kaynağınıza dinlettiniz ve sonra onları Rahmi Kuran’da kodladınız ve bütün gözler sizin üzerinizdeyken hepsini kayıtladınız ve zakkum içirmeden yaşattınız.
Şevkle sizleri izledik. Hepinizi hepimiz sevgi ve saygıyla kucaklıyoruz.
Deşifre eden: Gülden Zengin
Değerliler, buluşanların ölümlerin ölümlüsü olan ilimde dilleşmeleri kolaydır. Buluşmayanların Özköklerinde göklere varması sorumluluktur.
Unutulanların yaşama inmeleri gereklidir. Bizimle olmak istemeyenlerin bilişte olmaları ekmek olmaları manasında değildir. Kalem insan olur yazar, ağır yük taşıtırız ama eminim ki bizi bize dinleyenlerin bütün kötülükleri aşmaları karanlığın sırrıdır.
O sırrı hak eden Mikail’in Kuranı olur ve göklerin sözünü söyler. Bugün buraya aldıklarımızın çoğu kendilerini bize tanıtırlarken “ben ölümlü değilim” dediler. Önce insan olun sonra ölüm kökünden ölümsüzlük göküne ulaşın.
Ben size tek bir şey soracağım? nesilleriniz nerde? Gök sistemleri dünya cemaatine indiklerinde nesilleriyle niye inmediler? Karanlık Işık Bütünün Kürzi Tohumlamasını yapacaksa yaşamın sırrında nesillerini tohumlayacak güçleri mi yok? korkmuşlar mı acaba? çatıyı kurmamış olabilir miydik? öz görevimizin gücü, bilişin hakikiyetinde her diride yok muydu yoksa?
Sayfalarınızı çevirdim ve okudum. Bana bildirdiğiniz, Bir’e hizmetçi olanların diriliklerindeki bilişten öte kesirleşmiş kaynak kayıtların diriliğiydi.
Nefes almanız kanatlanmanız mıdır yoksa kayıtsız olanda kayıtlanmanız mıdır? maya olamamanız, ağır yük taşımanızdan mıdır yoksa kanatlanıp kanatlanıp kaynağın sırrını tek bir ilimle dilleyecek gücünüzün bulunmamasından mıdır acaba?
Öz görevinizi anlattınız. Koruma altında Altın Işık Yılları’nda Bütünün Kürzi Tohumlarında ışığınızın Kıbrıs’ın o yoğun ışığının çıkışından dolayı mıdır ki bizleşmek istemediniz? becermediniz mi yoksa? yıldız sırrı olan ışık kati olarak kontrol altına alacak gücünüz olmadığını anlayamadığımızı mı zannettiniz?
Kelam insanın ilmidir can. Ben o, o bendir. Şu ana kadar size hiçbir zaman kırılmadım. Sizi kınamadım da ama şu anda yaptığınız yanlıştır.
Bize geliş sebebinizi biliyorum ve bundan sonra Geniş zamanlarda, sessizce yoğun ışıklarda yerkürenin Levh-i kayıtlarında kantar olmak istediğinizi de biliyorum.
Korkun benden canlar, korkun. Dünya benim rüyam değildir; gerçeğimdir; bunu bilin. Kervan yürüyor ve o kervan İnsanın İlmiyle yürüyor. Beni yıldızların ışığında kontrol etmeye çalıştığınıza emini. Kervan yürüyecek ve bu kervan Mikail’in Kürzü Tohumlarını tohum olarak değil, katiyet olarak tüm yaşamlara çekecek.
Bugün buraya gelmeniz zirve olarak güçlendirici olmak içindir diye düşündürmek istediniz ama bilirim ki ben saklı tuttuklarınızda var ki onları hepimiz dinletmek istediğimde dinletirim ve hepimizin bilişine ağır değil, hafif bir cevher olarak katarım.
Değerliler, dünya yoldur. Dünya görevdir ama dünyanın lütfen iyi anlayın; sessizliği de var, seslenişi de var.
Dünyaya gelenlerin çokları Düzen’i yıkmaya geldiler. Kurmaya değil; bunları biliriz. Karanlığın sırrı olan ışığı yoğunluktan çıkartmaya da geldiler; bunları biliriz.
İsrail bizim yüreğimizi yıkmak istemez; biliriz ama İsrafil olan o yoğun, ışık Kırk Kapı’yı kapatıp yolu kodlattıranlardan tohumları kontrol ederek ışığı yerküreden çıkarmak ister; biliriz.
Demek isterim ki buraya geldiğinizde en çok yol olup gelin ama en aşağı düzeyden de Sanal Boyutlar’ın Yaşamı olup gelin. “Yok, ben yoğunluğumu kontrol ederek sende dillenirim” diye gelecekseniz şunu bilin ki deva olan Levh-i Ses Yaşamlarda sizin yüreğinizde kodlama yapmadı.
Yapmadığı zaman sistemlerinde yüreğinizi kontrol etti. Bütün mesele dünya ve biziz ama siz bu meselede yıllar yılı sığır diye düşündüğünüz insanlığı, kaynağınızdan çıkartmak için buradasınız.
Biz bir sürüyüz sizce. Siz de bizi gütmeye geldiniz. Dava insan ama siz dağa, taşa insandan değil, sığır sürüsünden söz ettiniz. Buna İsra Sistemleri’nde İkmal Tekniği’nin kaynak ışığının sınırsız yoğunluğunda Kuran Tohumlarında ışığı torbanızda taşımak denir. Yani, o ışık sizindir ve başkası o ışığa sahip olamaz; bunu biliyoruz.
Şimdi size daha önemli bir şey söyleyeyim. Mustafa Kemal Atatürk köktür, göktür, sistemdir. Onunla yaptığınız her neyse biliş halinde yapılmıştır ve yapmayı sürdüreceksiniz.
Önünüzü kapatmama izin vermeyeceğim. İzin verdirmeyeceğim çünkü özünüz bütünün gözü olacak ve ben sizi hak etmek değil hak ettirmek için çalışacağım.
Bütün amaç ilimdir ve sizin İlm-i Ko oluşunuzda hepimizin yararı vardır. Bu nedenledir ki burada ki çalışmada bulunmanıza izin veriyoruz ama şunu bilin ki bizim dilimizin ,yüreğimizin dışına hiçbir ses olmaycak bu çalışmada.
Ana Kapıları açtık ve size bunları anlattık. Kaynak insandır ve insan sınırsızdır. Sizse sınırlısınız; bunu bilin. Bu sınırlılığınız insan sırrıyla kendi yüreğinizi tahditlemenizden dolayıdır.
Bir kapıyı kapattığım zaman tüm kapılar kapanır; bilirim. Bunun içindir ki kapınızı kapattırmıyorum. Elim sizin üzerinizde olacak. Çok mu kolay? sorumluluk; hepsi bu.
Birşey daha söylemek istiyorum; kardeşlerimin gök sistemleriyle dürümledikleri ses ilim sesidir. Bunu köklerinizden, kelamınızdan ayrı tutmanız sıkıntı yaratacak sizde; bunu bilin.
Eğer ben kampa gireceksem, o kamp İlm-i Ko’larımla olur; sizinle değil. Ka Ha olan ışık hepimizin değil; bizimdir; bunu bilin. Doğanın gücü buradadır. Toprak burasıdır, yaşam burasıdır, biz burdayız; bunu bilin.
Hayırda ve şerde ilim insandadır. Ya Ka Ha olur ya Ha olur ya kaynak olur ama hepinizin develeri yüreğinden kalkar; bilin. Buradan daha öte bir bura yoktur. Unutmayın ki döndüğünüzde kör olmadığımızı anlayacaksınız.
Kurtarılmış ışıklar değiliz biz, Kutsal Işıklarız ki kurtaranlarız; bunu da bilin. “Eşim dostum burada toplandık, yarınlaşmaya çalışırız.” Yok böyle bir şey!
Ha “Kerbela’da ses yaşama iner ve biz seninle oluruz” demiştiniz ya, Kerbela La Ha’da olanda kırıcılıktı ama bilişte akıldır; bunu da bilin. 
Ölüler, ölümlüler yoğun çalıştıklarında özköklerimiz görevi taşır.
Sevgililer size bunu vermek istedim. Bugünden itibaren İnsanlık Aileme “Çözümlenmiş İlim Kapıları” diye bakmayın onlar çözücülerdir. Bilişi hak etmiş olanlardır.
Artık bilin ki dünyalı olmak, hepiniz için gurur kaynağı olmalıdır; gurur kaynağı!
Biz dünyalılar, Resmi Yaşam Sayfalarken, siz ortak olamazsanız bu yüceliğe, kalem dahi yazmayacak yüreğinizdekileri…
Dini Kapıları kapattığımızda Kapıların Işığı’nda hepiniz yüreği olmalıdır.
Soylarınızı hak etmelisiniz. Var mıyım? Yok muyum? bunu dahi anlamayan sizler Kutsal Toplumları tohumlamada kontrol dışı ışık kayıtlamaya geldiğinizde Saltanat sizi yıkar; bunu bilin.
Aha bu! buradayız. Görevimiz de işçiliktir; bunu bilin ve biz işçilik için buradayız. “Varım ve hak ettim” diyenler bu çalışmaya dahil edildiler ama “ben var değilim, hak etmedim” diyenler, tohum ekemezler.
Ölümlüler özköklerini göklere taşıyacak olan güçlerle birleşmedikçe yer kürede ikmal tamamlatamazlar.
Çalı çırpı değil insan, kuldur; bunu bilin. Biz bundan ötesini size vermeye niyetliyiz ama sizin bundan ötesini hak edip dinleme imkanınız yoktur; bunu da bilin.
Şu ana kadar yaldızlı göklerde ilim yaptığınızı zannettiniz. Biz size iman edin ki İbrahim Soyu’nun köhne ilmini değil has tahtın insanlığını dillettik.
Eğer dünyalıları kelam diye dinleyemezseniz, yaşam diye de dinleyemeyeceksiniz. Ve sevgililer ağırlığınız çok daha farklı düzeyde sizi yok edecek. İşte bu.
Şimdiye kadar bunu size hiç anlatmamış mıyım? anlatmadım. Ha şimdi niye anlattım? korkmadan geldiğiniz bu yer kontrol edicidir; bunu bilin.
İki yalın ışık bir tek yol olduğunda, korku yükseldiğinde bütün kötülükleri aşabilen bu yüce ışık BSUİ’nin kutsal tohumudur.
Bugünden itibaren bu meclis sizi koruyacak. Kokunuzu yoğunlaştıracak. Yerin Kürzi Tohumlamasına ışığınızı yenileyecek ama kasalarınız boş gelmeyin buraya. İlimle dolun da öyle gelin.
Süper sistemleşmede ilim gerçek yaşamdır. Onlar otak kursalar yola, onlar ışık yakarlar. Hah aha işte! yaşamak buysa gelip yapsınlar. Onlar koruma altına alınmadan kapılılarını kapatmıştılar.
Seyrettik, hepsini seyrettik ama keşke kinlenmeselerdi, hırçınlaşmasalardı keşke. Seviyeniz iyi ama daha güçlenmelisiniz.
Bunu neden veriyorum bugün? “Yaradan, Yarattıran Tek’tir “dediğimde gelen “ben Allah olup geldim” dedi. Aha dedi. Dedi de ağır yük taşıdı. Allah sıkıntıyı yaratmaz, o bir kontrol gücüdür. Ondan öte bir güç olmaz ama o kontrolü kurabilmek için “ben Allah’ım” demez, “ben ağır yükü hafifletecek olan bir yaşamım der.”
Değerliler, kelam Altın Işık’tır. Kem gözler onu dinleyemezse kelam nesillerinin teknik kontrolunu kotlarında, toplumlarında kayıtsız bırakır ve ayıp yerleri açılır.
Din, Tanrılık Meclisi’nde gusül abdesti ister. Eğer gusül abdesti almamışsa yolcu, koruyucu olamayız ona ama din Işık Tahtı’nda hakikiyet ister, ikmal tamamlamak ister, itibar ister. Çetin bir dönemde dünyayı hak etmeye gelmişseler iyilikle gelmeliler. Kem gözler insanı kırar. Gusül abdesti gerekir.
Zabura Sayfalanışında yaşamı seslendirmek için Yaradan Tanrılık Işığını alır gelir dürümlere . Amon olmak gerekir. Ben zeka düzeyine göre bilgi veririm dediğim zaman, zaman sistemleri zekalarını yükselttiklerini zannederek genişe geldiler.
Yaradan Altın Tanrı yaşamın sisteminde ölüleri diriltirken yaşamın sistemiyle değil yüreğin dürümlerindeki o yücelikle diriltmiştir. Geri dönmek için maya gerekmez; halik olmak gerekir ki hak etmeyen halik değildir.
Dinde ya da dirilikte bizi ekmek diye bildi. Bizi yürek diye bildi ama biz Kuranız aynı anda. Tür çalışmaları yapmayız. Tanrılık Işığında Bütünün Gücü’nü tüm yaşamlara indirebilecek biliş çalışmaları yaparız.
Kantar insan değil, insanlıktır; bilinsin. Bütün meclisler “ben kantarım” derler. Yardım isterler. Kantar, birleşik ilimdir. Seviyenize göre bilgi veririm ama “”sevgiler, saygılar sunduğum zaman bilin ki o seviye yüce bir lütufa dönüşür,
Samanyolu Galaksisi’ndeki bilgeler bugün bizi ziyarete gelmişler. Geçip gidiyorlarmış; uğramışlar. Sonra da “görev yaşama indi” diyecekler.
Gerçek çalışma bu şekilde olmaz. Sanmasınlar ki dünya yolcuları kontrol dışıdır. Sanmasınlar ki bizler kontrolden çıktık. Kırk Kapı’nın ışığını yeniden ve yeniden yaşama çekerken kör ve sağır olmayacak bir yaşamı tohumluyoruz biz.
Kuran İnsan, biliş halindeki ilime vardığında orada Aklın İlmi’nde kendini Has Taht’ın yolcusu sayar ama o yolda tüm insanlık bulunmadıkça insanlık temizlenemez.
Hepimiz şunu net bilmeliyiz ki Yaradan’ın tartısına konmaya niyetiniz yoksa temizlenin. Eğer temiz değilseniz Yaradanın tartısında yanıldığınızı göreceksiniz de o gün hepinizin yarınlaşması sınırsız ışıkta tohum olması mümkün olmaycak.
Benim adım Kaynak’tır. Ra Ka Ha olan hakiki has ışıktır. Vasat değilim halikim; bunu bilmek isteyen bilir. Kapılarımı açtığım an her diri buraya iner. Kul lokma yer ama ben lokma veririm.
Misafir değilim dünyada, bu dünya merdivenimdir. Bende ,benim yüreğimde, tüm İslam Tahtları’nda ve kaynakta Ana Kapı açık, gök sözcülüğü yapmak isteyenler görev isterler. Gelirler ama sözcülük göktense eğer o zaman o gök buraya geldiğinde tehlikedir insanlığa çünkü onlar yolda yoğunlukta, toplumda Kara Işığı yerküreye indirdikleri anda sevgiyi, saygıyı bilmeden bütünü kötü bir yaşama kayıtlarlar. O kötü yaşam Türkiye Çalışmalarıyla kontrol edilecek güçte midir yoksa değil midir? işte biz, bugün bunu gördük ki göl olmuş bir yol burada, bu yoğunlukta çantasını tohumlara katmaya gelmiş ama sınırları bizim yüreğimizden değil, kendi yüksek Kürzi Kayıtlarından çizilmiş.
O zaman onun bize gelişi dünya için büyük bir tehlikedir. İşte canlar, biz bugün bunu izledik.
Misafirlik Miraç’ta değil, kalemdeydi. Biz onları hologram bir yaşamda kaynağa almadık. Alsak ne olur? toy dünya kontrolden çıkar.
Özgörev kodlama; tohumları kontrol altında tutmadır. Bizim bunu yapmamız sorumluluğumuzdadır. Şükür ki eşyalarıyla birlikte dönüp gittiler.
Değerliler, müsaade ederseniz çılgın çalıştırıcılara bir tek şey söyleyeceği. Dünyamız, kümbetlerin altındaki o yolculardan çok daha yüce yoğunluklar tarafından idare edilmektedir; bunu öğretelim onlara.
Dünyada, geçmişte yaşam sürmüş olan İlim Kapılarımız mevcuttur. Tüm o kapılar bütüne hizmetçiydiler ve onların kökleri görevlilerimizin gücüdür ama bugün yerküre daha yüksek bir yoğunluk tarafından korunmaktadır. Bunu anlatalım her yüreğe. Ki geri dönüşlerinde Türkiye’deki bu yaşam sistemleşmesinde, nefsi kayıtların örtüsünün örtüldüğü gök sistemleri
tarafından da idrak edilsin; hak edilsin; bilinsin.
Bundan sonra yaşam daha güçlü olucak. Sonsuzluk daha yüksek bir yoğunlukla dünyayı takip edecek; bunları biliyoruz. Daha yaşamsı, daha kayıtsı bir dirilikte Miraç’ta daha güçlü bir yücelik olacak ve sizlerle daha yoğun bir çalışmada bulunacağız.
Ama şunu bilin ki; dümen sizindir ve dünyayı koruyacak olan sizsiniz. “Biz yalınızca ışıklarız, ne yapabiliriz?” diye düşünmeyin. O ışıklar İlm-i Ko olup bütünü korur.
Soyunuz çok güçlüdür; bilin. Herkesin soyu çok güçlüdür ve o soy bütünü koruyacak görevi taşır ve biz bunun için bu çalışmaları yapmaktayız.
Dünya öncü birlikleri olarak bu yaşamı tohumlayan biz Kara Işığı kontrol edebiliriz. Ki etmekteyiz de.
Seyrettik sizleri; hepinizi. Hepimiz seyrettik canlar. Biz doğan günüz bunu bilin ve sizde doğduk. Çok özel bir çalışma yaptık bugün ve sizin yaptığınız bizim yaptığımızdan çok daha güçlüydü.
Hepimiz sizinle olmaktan büyük bir onur duyduk. Yarının güçleri, bugünün güçleri bir tek güç oldu, bugün dünyanızı ziyaretçilerle doldurduk ve siz o tüm ziyaretçileri direkt olarak kaynağınıza dinlettiniz ve sonra onları Rahmi Kuran’da kodladınız ve bütün gözler sizin üzerinizdeyken hepsini kayıtladınız ve zakkum içirmeden yaşattınız.
Şevkle sizleri izledik. Hepinizi hepimiz sevgi ve saygıyla kucaklıyoruz.
Deşifre eden: Gülden Zengin
 
  Bugün 124 ziyaretçi kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol