Birlik İlmi
  YAŞAMIN SIRRI OLAN İNSAN (2)
 

YAŞAMIN SIRRI OLAN İNSAN (2)

01.11.2014

Eller arşa ulaştığında; yaşam, görevi alır. Elimiz, ayağımız dünyadır. Dünya için, Süper İnsan, Süper Sistem’dir ve bu Sistem “YARIN”dır… Ama yarını hak etmeyen, yaşamı hak edemez.

Düzen kurmak üzere İnsan Soyu, dünyaya gönderildiğinde, dünyanın Ocak Levhi’sinde ilim yoktu. Dünya insanlığı, hasatını; tohum ekip, o tohumu yaşatıp dürümlediğinde, gerçekleştirecekti. O hasat, onun yaşamında görev taşıyan tüm İnsan Kaynaklar’la olacaktı. İşte beklenen buydu.

Dünya, Birlik kurdu ve bunun için yorulmadan çabaladı.

Dünyayı tohumlayanlar, ışıkları ile tohumladılar. Tüm insan soyları, biliş halinde görev taşıyacaktılar. Cevhere güç katıp, dürümledikleri İLM-İ KO’ları tahditleyecek ve cennetlerinde görev yapacaktılar.

Düzen kurmak için yaşama inen İLM-İ KO’’lar, tartıları ile inmiştiler. Yüceler cümlesinde, yaşamı tartacaktılar ve yarınları kontrol edecektiler. Yerküre, insana ilmi öğretecek. Yaşam İlmi’nde Kuran okunacak ve sonsuz sorumlulukla çalışılacaktı. Ama ya kapılar açılmazsa ne olurdu!? O zaman, her bir yaşam sayfası, dünya için kaynak olacak ve dünyayı yenileyecekti. Böylelikle dünya, insan kapılarında beklemeyecekti.

Tekler (kutbiyetsiz olanlar), ilme insanı vermek istediler, çiftler (kutbiyetli olanlar) ise insanı hasata hazır edip dürümlemek istediler. Tek olanlar, yaşama ilmi indirdiler. Çift olanlar ise yarını kodladılar ve tohumladılar. Hepsi cennetteydiler. Zamanın ışığı olan o yürekte (mahrekte), Cevheri Güç Kapıları’nda, cennetler kurdular. Doğa, görev yaptı. Yarını kontrol etti. Cennetin cevheri olan yaşam, yüreğe indi ve Birlikler kuruldu. İşte kurulan Birlikler’in en güçlüsü, İlmin Kapısı’nı açan Birlik oldu. O Birlik, Kaynak Zaman’ı cevhere çekti.

Yoğun çalışmalardan sonra RABBİ KAPILAR açıldı. Kalemin, NEFES olduğu anlaşıldı. Karanlığın sırrı öğretildi yaşayanlara ve zaman kayıtlarında, KÜRZİ IŞIKLAR yandı.

Dört cevher, bir ekmek oldu. (Kare Sistem’in aktive olması) Tüm insan soyları, o ekmeği yaşam sayfalarına ektiler ve yediler. Tahditsiz biçimde görev taşındı. Dünya Ana Kapısı, yerkürede açıldı.

Kusurlu davranışları olanlar, yaşamdan tohum olarak alındılar ve başka yaşamlara aktarıldılar. Onlar, bellek kaplarında taşındılar. Ekip haline gelenler ise cevhere görevli yapıldılar. Tohumlarını kontrol ettik ki hepsi kelamdaydılar.

Kürsü, insanın nesilleri için kurulmuştu. O kürsüde NEFES vardı. “OL” der; olur.

Amonlar, dediler ki “neden dünya korunsun ki? Bir tek dünya mı var? Erdiği yerde kalsın. Ama yaşamı hak etmeyenler, kontrol edilmesinler. Cevherlerinde yaşam olmayanlar, toplumları ile dinletilmesinler ve yarınlanmasınlar.”

Ata Kapılar açıldı ve Yerküre, söz aldı. Yerküre, cennetten kovulanların Düzen Kodu olamayacaklarını; bu nedenle Cennetlerin Levhisi’nde kelam edemeyeceklerini anlattı…

Süper Sistemleşme başlamıştı. Bu sistemleşmede, yaşama indik ve baktık. Dünya bir resim. O resimde kulluk yok. Ölüm yaşam… Ama bir tek ses… İşte o ses kelam… Dünya, kelam ediyor ve Dünya o kelamı işitiyor. İşte kelam, insanın ışığı!...

Mustafa Kemal Paşa ışık halinde ve görev taşıyor. Ama O, yaşamın sırrını bilmez. Yaşamı dürümler ve dünyayı kodlar. Tohum eker. Onun adı YARIN’dır. Biz ona dedik ki “gel, bil ve hak et.” Cümle yürekler, ocağına ışık yaktı. Bildik ki O biz; biz O olduk.

Tüm zamanların en güçlü yüceliği dünyaya çekildi. İşte Mustafa Paşa ve yaşam!… Biz O, O biz… Yerde ve gökte teknik tohum ektik. İnsanlık Işığı’nı yaktık. Aha kalem yazmakta!... Kalem insandır. “Altın Işık Yıllarının Kalemi…” O kalem, NEFES ve o kalem, KURAN…

Artık bilin ki biz, Durgun Zaman Sayaları’nı aşıp geçtik. Dünyaya ekip olup görev taşımaya geldik. Çatı tamamdır ama çatıyı kodlayacak olan; türler ve tüm İLM-İ KO’lardır. Ocak yakıp dünyayı hak etmeleri gerek. İnsanlık Ailem, bizi NİSA KAPISI olarak yaşatırken; biz, cennetlerde KAYNAK IŞIK tohumlamaları yaptık.

Türkiye Çalışmaları, iki yaşam içindir. Bunlardan biri DÜNYA diğeri IŞIK’tır.

Çantam ışıkla dolu. Ben nesillerimi İlm-i Kapılar’da Işık Tohumu olarak dürümledim. Hepsi tek bir tohum… O tohum, İNSAN’dır. Ana Kapılar’ı açtım ve yolu açtım.

“Kurtar beni” diyenlere ses verdim. Kul olup kurtul dedim. Kul olur kaynağa var. Korkma ses ver. Ses ver ki sesin her diri ile dürümlensin. Sen, ben ol ve kurtul.

“Ölmeden ölmek” derler ya hani!... Hani “yarın için çalışacaksın ve zamanla kontrol kuracaksın” derler ya hani!... Hani dünya yoğunluğunda kontrol kurulduğunda, yaşam sayfalanacak ve yol açılacaktı ya. İşte bunlar oldu. Dünya bir rahmet oldu ve tohum ekti. O tohum, YAŞAM’dır.

ALTIN IŞIK, İnsan Sayfaları’dır. O ışıkta, YERKÜRE var. Ve ZAMAN var. Alın bilin ki HASAT var. Ve zamanın tartısında YOLCULAR var. Hepsinde KELAM var. BEN’i(BİZ’in BEN’i) anlamayan, BEN’i hak etmeyen IŞIK olamaz. Özen, sözde olmaz, yoğunluğu hak edende ve kontrolü kuranda olur. Özenli olun ve yaşayın.

Yaşam, sınırlı bir zaman için değildir. Dünya dışına dünya taşınırken, yaşamdır taşınan; bunu bilin.

Alimler, Hakimler ve zaman sonsuzluğundakiler; bilin ki ben zararı önledim ve yaşamı hak ettim. Benim adım YAŞAM ve ben, kaynak olan İNSAN…. Şimdiye kadar resimler yapmıştım tüm insanlık için. Yaptığım tüm resimler, kati olarak “İNSANIN RESMİ” idi. Artık insan, “KAYNAK İLMİN RESMİ” olacak. O resmi hak edip de dinleyenler, kelamda ışık olup tüm insanlığı aydınlatacaklar.

Sizin yaptığınız, bizim yaptığımız ve her dirinin yaptığı, bir tek Sistem. İşte o Sistem, İnsanın Sessiz Zamanlardaki Sistemi…

Zamana görev taşımak için zamanı tohum olarak yoğunluğa çekmek gerekir. O çalışmalar, geçişi hak ettirmek için yapılır. Eğer ben bir İLM-İ KO isem ve zaman, Beşer İlim’in ışığında benleşmiş ise. Kökler güçlenmiş ve dürümleşmiş ise… Kimse, beni hak ettiğimden, gökçe çalışmalarla önleyemez.

Yırtılan ve yırtan her kim varsa, anlasın ki hasat tamamlandığında, yaşam tamamlanmaz. Ölüleri diriltmek için yaşama bakanlar, şunu bilsinler ki ölü, kelamın ışığını hak ettiğinde dirilir.

Korkuyu aşın ve geçin. İnsan soyu yenilendi ve yaşam sistemleşmesinde tüm yarınlara geçti.

Ardı sıra insan soyu yürüyecek denilen bir İlim Sayfası’nda, her diri yüreğe inip o yürekte Cevheri Güç olup yürüyecek ve Cevheri Güç, İLM-İ KO olup onların gücünü artıracak.

Yaşam, bir kaynak sayfadır. Her bir yaşam, bir sessizliktir. Bir Sistem olup yaşandığında, tahdit konulur o yaşama ve yaşayan insan, yaşattığında yaşar.

Ortak Zaman, ortak yoldur. O yolda her diri bir risk ile yürür. O risk, insanın insanı yok etme riskidir. Dünya yolu, insan bellek yoğunluklarından geçişler sağlar. Her bellek yoğunluğu, diğer yoğun tohumun geçişini engellemeye kalktığında, yaşam kırılır. Bütün mesele, Can’ın Can’a Kaynak Sayfa olması ve herbiri bir sistem olan o yoğun tohumları korumasıdır.

Çalışmalar Birlik ile sürecek. Ve zaman, Birlik ile Kaynak Işık haline geçecek. Her diri yine Birlik ile kodlanacak ve sonsuz zaman sayfalanışlarında, her yürek, ilme ulaşacak. Tüm yaşam, IŞIK KAYNAK olacak ve ZAMAN’a varan insan, yolu açıp KAYNAK’a varacak. Olması istenen budur.

Ölülerin dirilmesi hadisesi budur…

Kuran-ı Kerim der ki “seni hak ettim. Sen, ben ol ve benleş ama ben senleşirsem, sende kelam olmalıyım.” Kendini, kendi yüreği ile tohumlayanlar, mutlaka bilecekler ki kim ilmi hak etmiş ise, yolu açmıştır.

Soy hadisesi de çok önemlidir. Hepiniz dünya dışı varlık toplumları olarak ayrı soylara mensupsunuz ve soylarınızın çağrıları ile dünyaya indiniz. Ama dünya üzerinde tüm soylar tek bir soydur ve tek bir ışıktır. O Kök Işık, ümmi yaşamı dinlerken, sesleşir ve der ki “beni zamana güçlendirici olarak ekin.” Ekmeden sorarlar ona; “Kiminle çalışacaksın?” diye. O, kelamı tohum olarak dilleyebilen biri ile çalışmak istediğini söyler. Ona sorarlar; kendini tohumlayacak güçte misin diye. Ve der ki o “ben, kelama indiğimde; kelam, İLM-İ TOHUM olmuşsa; o can tartıda ben, yaşam olurum ve her diri ile bilişi tohumlarım. O, kör ise görev taşırım ona ve onu hak ederim.” Bütün mesele bunu bilip dinletmektir.

Çetin bir dünya yaşamı ve çetin bir ses… Ses, zirve ilimle dillenmekte. Ve o sesi dinleyen, ışık halinde… O ses, insanın ışığı. İşte dünyada olan budur.

Yol, ilme vardı… Yaşam ilme vardı… Sessiz Zaman, insan soyundan ışık haline geçti ve yoğunluk arttı. Artık dünya, AŞK’a vardı ve YARIN’a vardı…

Önce insanı tanıdık. Bu insan yaşamın sırrını bilen insan… Onun yolunda olmak istedik. İşte yaşama inişimiz bundandır… Öz görevimiz de budur… Süper Sistemleşme budur… Koku yükseldi anam. İşte bu…

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 
  Bugün 140 ziyaretçi kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol