Birlik İlmi
  YENİ DÜNYA YENİ YAŞAM 10
 

YENİ DÜNYA YENİ YAŞAM (10) ÖZ BİLGİ ve DAVET:

 

Canlarım varılan aşamada; zaman, sayfa sayfa tohumlanırken, yer ve gök, insanlık için ışığını tohumlamaya başladı. Birlik Kalemi İlim; bizi, bizden bize dilliyor.

 

Dünya; canın, canlaştığı bir resmin; tekmil, yalın ilmidir. Bu; yaşama inmek, bizim için kelama inmekti… Kelam ise dünya kervanının en yüce yaşam sayfasıydı.

 

Dünyanın namazı; hepimizin yarattığını, hak edip tahditsiz olarak yaşamasıydı.

 

Bizler yarattık ve yaşıyoruz... Yarattıklarımız, Zaman Sayfaları’nda, Nefes Levhiler’le dürümlenmiştir.

 

Devre devre yaşam sayfalayanlar, insan soyuna kulluk yaparlar. Onların yaptıkları; bizi, bize kodlamak ve tohumamaktır ama amaç ilimse; Biliş Hakimi, Hak ile tohum eker. İşte! derin zamanlar ve diri yaşamlar; bu bilgileri, biliş halinde bize dürümletmekte ve dilletmektedir.

 

Dünya; yarını, hasatı ve yaşamı ile sistemleşen bir planettir. Bu sistemleşme, insan sessizliklerinden elde edilen bilişle gerçekleşir. Her Levhi. bir kelam ve her lisan bir resimdir... Tüm lisanlar, insanlık içindir ama Yaşamın İlmi, Hakim içindir.

 

Dünyayı hasata tohumlamak; ilmi, hakikiyette tüm insanlık için yaşamsallaştırmak ve Levhi Kapılar’ı açmak gerekir ki Mirac’ı, tahditsiz olarak hak edip dilleyebilelim.

 

Mesleğimizin zirvesinde olabiliriz. Yaşamların, yarını olabiliriz. İlimle kodlanır ve kontrol kurarız ama yine de bir endişe var yaşamda… O da, yaşam kervanının, kalkıp kalkmayacağına dairdir.

 

Dünyadan kalkan ve kalkacak olan her kervan, insana yol alır. Yalın ve hakim diriliklerden iner Ruhi Sayfalar’a ve yolculuk yapar… İlimle yaratılır, ilimle tohumlanır ve ilimle kodlanır… İşte o kervan, zeytindir. Kelamdan, kaleme varan bir resimdir. Bir Tinsel Kervan, bir Rİ SA Kuran’dır. O, yaşama inmeyen, insana inemez.

 

Benim diriliğimde, ben olan insanlığım vardır. Bedenimde belleğim vardır. yaşamımda ilmim ve yüreğim vardır. herşeyim vardır ama yolculuk başladığında, insan sırrını her diride zikretmeliyim ki yıldızların ışığı olan sır, her diride bilişi tohumlasın.

 

Mutlaka İman Tahtı’na, kelam otur. Kelam, kalem olur yarını yazar. Yaşam insanlaşır ve tohumlar kodlanır. Ten, kelama varır ve resimleşir. Her bir Levhi, biliş olur; murat olur ve Sultanlık yapar ama sağı, solu bilmeyen, yaşamı bilemez.

 

Sistem’e ses veren, sistemleşir. Işığı tohumlayan, ışıklaşır. Yaşama ışık olan, yaşamlaşır. Nefese, Kil İlmi’ni indiren, kil olur. Işık olup inen, ilme ışık olur ve Samanyolu Planetleri, yaşama kervan olurlar, tüm zamanları kodlayıp korurlar.

 

İşte Canlar, bizler; siyahı hak eden; mor olan; yol olan ve zaman olanlarız. Sayfalarımızda, diriliklerimiz var. Bizi Kurullar karşıladıklarında, tahditleniriz. Kurulların tohumlanışını sağlarken, kervanda o yoğunluklar, kontrol kurabilsinler diye kervana insanı indiririz. İşte indirdiklerimiz, İmparatorluğu kodlamaktalar yaşama…

 

Bir tek Tanrı, insanlaşır ve Ruhi Kalem olup yaşar… O bir Resmi Yaşam Kapısı’dır. Biz onunla Kuran olur, onunla kalem olursak, cennet kurabiliriz.

Dünya, mini mini bir cennet… Herkes o cennette cevher ve cennet insan… Aha dünya, bugün bu durumdadır… Biz o cenneti, cevherden öte cemaatlere, kodlamaya çabalamaktayız. Dünde dünyanın ahır olarak zikredildiği bir Zaman Sayfası, bugün ışık haline geçmişse; her bir cennet, cevherinde kalem olabilmişse ve yol, kulluk yapabiliyorsa, “bizi hak etmeyen, bizleşemez” demeyiz. Herkes, herkeste birleşir ve bizleşir…

 

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

DAVET 


YENİ DÜNYA YENİ YAŞAM (10)

 

24.09.2016 günü, 14.00 - 18.00 saatleri arasında Dernek Merkezimizde “YENİ DÜNYA YENİ YAŞAM” Çalışmasının 10.’su yapılacaktır. Yukarıda paylaşılan bilgiler kapsamında çalışmamıza katkı sunabilecek olan ve ilgilenen tüm dostlarımızı aramızda görmeyi diliyoruz.

Sevgilerimizle,


Süper İnsanlık Realitesi Derneği

 

Not: KATILIM ÜCRETE TABİ DEĞİLDİR.


Adres: Bahariye Cad. Halil Ethem Sok. Sauna Apt. No:30/8
Kadıköy/İST.
Tel: 02163489559

 

24.EYLÜL.2016 TARİHLİ YENİ DÜNYA YENİ YAŞAM 10 BİRLİK ÇALIŞMASI
AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ, 1. AKIŞ

 

Artık dünyanın gücü artıyor. Dümenin başına ilimi oturttuk. Korkmayın! Dünyanın yolu Aklı Yolu olacak. Daha yüce, hafif bir çalışma devreye giriyor.

Muradımız dünyanın yolunun ilmin yolunu olmasıydı. Ve bilişi kodlayanların kelama kendi yoğunluklarıyla varmalarıydı.

Dürbün almışlar, izliyorlar yürekleri. “Yavrum, dürbün ne ki?” diye sorarlar; ilim. Zaman kapılarında insan soyu ilimle izlenir.

Bizler ilmin kalemleriyiz; bu kesindir. Karşı karşıya geldiğimiz her konuda, her meselede, insanın sistemini deveye alırız.

İnsan nedir? Ne yapmalıdır? Nereden, nereye varmıştır? Ve kontrol kuracağı gücü dürümleyecek yoğunluğu var mıdır? Var mı? Yok mu?

Vakit geldiğinde, hepimiz kendi yüreğimizi dinleriz ve sorgularız; “Robotik timlerin lütfi kelamları, levhi kalemde ilim yapar mı?”

Dağlarım, robotik kibri kalem yapanlara denir. Onların yoğunluklarında ışık yoktur ve bütün köklerimizle bunu hep dilleriz; deriz ki “astral boyutların gücünü hepimiz Tanrılık Kelamı olarak dinledik bu güne kadar. Ama yoğunluğu kontrol altına aldıktan itibaren, artık Rahman olanın şavkı devreye iner.”

Kardeşlerim, doludizgin yaptığımız her çalışma hakla, hakiki ilimle ve bütün kültlerin kürzi kelamıyla yapıldı.

Doran tinselliğinde, hepimizin gözü vardır ama o tinselliği kodlayabilecek olanlar ayrıdırlar.

Sığ bir çalışmada, kinin kelamı kodlanır ve kontrol kurar. Bizse, kalem olup bütünün gücünü dürümleyecek olanlar, bilgi kelamımızı kalemle değil, insanlıkla yaparız.

Netice olarak, insan; altının ışığını kontrol edebilir, yoğunluğu kayıtlayabilen olandır. Ama yarını da hak etmiş olmalıdır.

Savaşım insanla değil; insanlıkladır.

Benim elim, ayağım dünyadır. Tüm zamanların kürzi kapısında ışığım yanar.

Vasi tayinine karşıyım dünyaya. Bugüne kadar imparatorluk güçleri dünyamıza vasiler gönderdiler. Hepsi kendi yoğunluklarıyla dünya kelamını kervana kaynak yaptılar….ama vasi oldular.

Nedir vesayet altına alınış? Herkes kendi yoğunluğundan çıkıp, bir diğerinin yoğunluğuna tohumlanıp, orada kodlama yaparak onun yolcusu olur. Bugün tüm dinler bu şekildedir.

Her biri bir vasilik levhisidir. Ama biliniz ki dini kalemlerin kürzi kapısında aklın kelamı olmadığından, yaşam süresince herkes bu tekniği kodlayabilir de tohum olamaz bu teknikle…ziyandadır. Ziyandır. Kervanı yoktur. Kalemsizdir. Işıktan ayrıdır. Bundan sonra da bu böyledir canlılar. Varlık boyutları bunu iyi anlamlıdırlar.

Tam 200 insan, som altın ışığını tohumlayabildiğinden, dünya yolculuğu başladı.

Nedir dünya yolculuğu? Kontrol dışı olanların, kodlanmış olarak bütüne varmak üzere yolculuk yapışı…. ama bu yolculuk insanlık levhisinde ilim yolculuğudur.

Bugün dünya yolculuğu başladı. Tükenen dürümlerdekilerin tüm insanlığa kodlanmış olarak yol alışlarıdır bu.

Herkes kendinden kendine varır ama kaynak dışı bilgilerin kürzi kapısında ışık haline dönüşmeleri, kaynaktaki ışığı kırar. Biz bu nedenledir ki dümeni insana verdik ve dedik ki “al.”

Hepiniz dümensiniz. Hadi, yüreğinizi hak edin ve o yücelikte kendi yüreğinizde bütünün gücü olun!

“Dünya öz görevlidir.” Dedik. Ve dediler ki “ama dünya yoktur. Yarında da yoktur.” Amon toplumları bunu iyi anladılar ve Amonlar’ın kulluğunda dünyanın yoğunluğu artmadı.

Çürüklerle çalışıldı hep dünyada. Çantalarında kelam yoktu. Halik olan hiç kimse yoktu. Yaşam yoktu….ve döndüler gözlerinde, gökleri söz olarak dürümlediler ve yoğunluğu artırarak bizimle oldular.

“Yaşam ne?” diye sordular. Dedik ki “yezitlerin ziyanıdır yaşam..” “Dava insan…” dedik.

Zaman, karanlığın ışığında, aydınlığı tohumladığında, artık her şey biliş kodlamalarıyla gerçekleşecek.

Altın ışığın gücünü anlamaya çabaladılar. Vaktin geldiğindi, sessizliğin sesleneceğini sandılar. Kontrol kurmaya kalktılar. Dürümlendik ve dedik ki “koruma altında yaşam ve Zaman Kapısı, altın ışık ve biz o ışık olan bilişlileriz.”

Çorba çorba olduk. Bir tek çorba değil; hepimiz ayrı ayrı çorba olduk ve çorba, İnsanlık Çorbasıdır.

Bugünden itibaren dünyanın yolu, aklın yolu olacak. Bugünden itibaren yaşamın ilmi, aklın levhisindeki yer ilmi değil; göz ilmi olacak. Ve bizler dünyanın yarınlarını hak edip dürümleyenler, bilişi hak edip dünya diriliklerinde dilleyenler, muktedir olup bütüne görev taşıyacağız….Nefes olup, ses olup, yaşam olup ama insan olup, bunları iyi anlayın.

Kim “insanım” derse, hakikidir…hasattadır, yaşamdadır ama insan kelam ettiği zaman hakkı, hakiki ilmi dinler.

“Yeri, göğü yaradan insan soyudur.” Ben bunu söylediğim zaman, çoğu kontroldan çıktı. İnsan soyu; yeri göğü yaradan….neyi anlatmaya çalışıyorum; izah edeyim.

Kardeşlerim, deminden beri benim ilmimi, benim yüreğimi, benim yoğunluğumu anlamaya çalışan soruyor; “nefes var mı? Yarında ilim var mı? Kaynak var mı? Mutlak kulluk var mı?” Dava insandır canlar; iyi anlayın.

Kin, nefret varsa, İnsanlık yoktur.

“Kini aşan, yolu açar….” Sözüm budur ama kin varsa, yaşam yoktur.

Rahman’ın kulluğunda insan, kendini hak ettiği zaman kayıt yapabilir. Nedir kayıt? İlmin kaydıdır…..Sesle bütünün yoğunluğunun tohumlanışıdır. Ve bugün, burada yapmakta olduğumuz, tüm zamanlarda yaptığımız, hep sesle kodlamadır, kontrollu çalışmadır.

“Kare, kimin ilmi?” Diye sorarlar. İnsanın ilmidir kare. Kürzi kapıda kare, Mikail’in kürzi kaynağındaki ilim…. hepsi teknik ama o teknikte kare, insan sistemleşmesini sağlayacak yoğunlaşmadır.

“Başka dünya….” derler. Altın ışığın gücünde başkalık yoktur. Her şey tektir.

Ve yaşam; yaşam arzın gücüyle olur. Arz, güçlendiğinde yaşam gök sözcülüğünde bütünün gücü demektir. Ve yol, yol lütfi kapıdır. Ve siyahın kelamı, mosmor bir yaşamı tohumlarken, muradımız insanın kendini hak edişidir.

“Arzın gözü, insanın sözüdür” Hadi buyurun, ne demek istedim?!! “Ben dünya” derken, “arzın gücüyüm” demem. “Arz ben, ben oyum” da demem. Dünya yoğunluğunda ben varım ama dünyada arz da var. Ama arzın sırrı ilmin kalemindeki sırdan ötedir.

Bütün bilgiler arzda kaydolmuştur. Her şey orada meknuzdur ve mevcuttur ama an sistemleşmesiyle tüm bilgiler her anda da kaydolmaktadır arza.

Ve birlik kapımızı açtığımız zaman, o kapıların türevlerini tohumladığını bilerek, dünyanın yoğunluğuna bu bilgileri ektiğimizi de bilmekteyiz.

Herkes kendini yaşama indirir. Biz insanı indirdik yaşama…..

İnsan savaşın sırrını dilleyebilen ve yoğunluğu kodlayabilene denir.

“İnsan” diyorum ben….ama dünya ilmiyle sizin dediğiniz insandan söz etmiyorum.

Dünyada formal olarak insan sistemleşmesini tohumlayacak bilişliler olabilir ama onların yolculuklarında İnsanlık olmayabilir.

Değerliler, “Rahman olmak” ne demektir? Aşkla, şevkle, bilişi kaynak yaparak kelama varmaktır….ve brüyer dediğimiz Bilinç Rahmi’nde büyük külteleri kodlayabilmektir.

Ve sevgililer, astral boyutların kulluğudur kalem olmak… ama rahimde Rahman’dan ayrı olarak kaynak da vardır. Kaynak rahimdedir; bunu iyi anlayın.

Eğer sizler rahmi hak etmişseniz, kalemi hak etmiş olanlarsınız. Ama sizler Rahman’a varıp, Rahmi Kalem’de kelam olamamışsınız, yoksunuz! Bunları iyi bilin.

“Ben ne yapıyorum? Keşke herkesin yapabildiğini yapsam” diyorum. “Keşke, herkes olabilsem” diyorum. “Kem gözlere görev taşıyabilsem” diyorum. Artık ben mutluyum ki yaradanım. Yarattığımda yaşatanım. Yaşattığımda kaynaktayım ve türevleri tohumlayanım. Hepimiz buyuz canlar.

Hepimiz, herkeste var olanı zikrediyoruz aslında burada….

Sanmayın ki ben, “ben” dediğimde kendimden ses veriyorum. Sizden ses veriyorum. Hepinizden ses veriyorum!

Sığ bir bilgide sevgi yoktur ama ışığa vardığınızda, sevgiyle sesleştiğinizde, tüm bilgiler kodlanmış olarak yüreğinizden çıkar ve yoğunluğunuzdan dile gelir. İşte; yapmak istediğimiz budur.

Korkmayın! Yer, gök ilimdir. Her şey kendi yüreğinizle dilleşir ama yarınları hak etmeniz gerekir.

“Mesih” dediler ya hani…. Herkes “ben Mesih’im” dedi.

Canlılar, Mesih, levhide kalemde olandır. Herkestir o ama ışıktır. Hepinizde mevcuttur o ama saygıyla sessiz zamanları dillediği zaman yol, Kuran olduğunda ve biliş kodlandığında, herkes kendi yüreğinde Mesihliğini dinler. Bugün çokları “ben Mesih oldum, dümen oldum” der.

Canlarım, yarat yarattır. Yaşa, yaşat ama ne yaparsan kendi yüreğinden yap! Çünkü sen insan soyusun. Ve yaratansın, Bunu iyi anla. Yarattığın, yaşattığın senle olur. Sen ne yapmışsan, sende yaşam olur o. Bunu anlatmaya çalışıyoruz insanlığa…

Her kelam insanın lekesiz ışığı olabilir. Ama her kalem de Aklın Kapısı olabilir. “Biz doğan gücüz, insanız….” deyin. Hah, diyemez misiniz? Her kim ki “derim” der, altın ışığın gücünü hak eder.

Boş mu konuşuyorum? Yooo çorbam, İnsanlık Çorbasıdır. Orada tüm yaşamlar mevcuttur. Boş konuşmam.

Kalem; insan, ilim; kalem, insan; sistem, birlik; kervan….biz orada kulluk yapanlarız sadece. Ve dünyanın yolculuğundayız. İşte; işte bu canlar. Aha bu.

 

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

https://youtu.be/2XiwHVg9yfM

 

YENİ DÜNYA YENİ YAŞAM (10/1)
24.09.2016

 

Devinimi anlatmam gerekti ve anlattım!… Varlık Boyutları’nda, Işık Kalemler olur. O kalemler, insanlık İlmi’ni has tahta kodlarlar; yolu açarlar…

Beni, bana veren, İmparatorluğun Kulluğu’dur. Buyurun anlayın! İnsanlık Boyutları’nda herşey, Allah Tahtı’ndan olur. O taht, nefes olarak Kürzi Kapılar’da bulunur. Temiz olanlar, o yoğunluğa, Varlık Boyutları’ndan geçerler ve yeri mayalayıp yaratan güç olarak kodlanırlar.

Maya olmak, kelam olmakla olur. Kara Işık, kelama inende, Kürzi Sistem olur ve Rahman olur.

“Kuran” dediğiniz, insan soyudur… Kuran olan yaşam yolculuğunda, herşey sizinledir. Siz, Halik olun; hakiki olun ve Varlık Boyutları’nda hasat olun diye!…

Unutmayın ki hasat olup kanatlananlar, karanlığı aydınlatırlar. Laf değil bunlar; gerçektir. Dünyanın aşkı, insanın aşkından öte değildir…

“Medine” derler ya hani! Medine’de Muhammet’ten önce din yoktu; ilim vardı!... Oysa İnsan Boyutları’nda, dinin olmadığı bir yaşam olamazdı… Ziyandı Teknik Kalem’de dirilikler. Ve dendi ki “kini aşan yolu açar ya! açın!” Açtılar!... Baktılar ki hasattalar… Dediler ki “hakim olalım; ışık yakalım ve yolu bulalım!” Amin…

Değerliler, bilin ki yapılan çalışmalarla yarınlar güçlendi. Merdiven; insandan yola dayandı… Her insan, aynı yola merdiven dayadı… Hilal Ay yaşama çekildi ve Rahman olan kalem oldu. Aha bu!…

Verdik bilgiyi; hak ettik ve bilgiyi yaşattık!... Amin!… Şimdilik!… Şimdi!... Aha şimdi!…

Değerliler, alın bilgiyi; hak edin; Hakk olun; akın!… Arı bal verir. Bal, kelam olan kalem olur yarın olur. Bilinsin!... Aha bu!… Şimdilik!…

 

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

 

 

YENİ DÜNYA YENİ YAŞAM (10/2)
24.09.2016

 

Tarayın ışığınızı ve yaşayın ama hasat yapıp; İlmin Kalemi olun ve has olup yaşayın!... Bence BİZ’ce, Hakk İlmi’nce ve yolca… Sizinle olmak bizi mutlandırıyor.

Muradımız şudur ki bu dünya, insan sırrını artık anlayabilsin. İnsan, sırrını anladığında; kelam, ummanda kendini anlayacaktır.

Aklın başında olması; yaşamın, sarfedilen Kürzi Kelam’ında olması ve Ruhi Çalışmalar’ın kaynakta olması yetmez. Bilmek gerek!… Biliş haline varmak gerek ve Rahman olmak gerek. Kelam ummanında; KARE, KÜP, KÜRE haline geçmek ve kendini tohumlamak!… İnsan soyu olarak bunu bekleriz.

Cennete, cenneti koydular. Baktık ki cennet, kaleme varmış. Işık haline geçtik ve cennete indik… İnsana indik… Kapıları açtık yaşama indik… Ve dedik ki “hak edelim.”

Vurduk insanı kaynağa… İnsan, Ruhi Kapı’sını açtı ve baktı!... İnsan, kaynak olduğunu o anda anladı. Sorguladı!... “Ben, her anda Mikail olan; insan soyu olarak nedir beklediğim!” diye. Dendi ki “sen, Keram ilmi’ni hak et anla!... Keram İlmi, Has Taht’ın, insan soyundaki insanlığıdır… Onu anladığında, kaynakta olduğunu ve kalem olduğunu bileceksin.”

Cennete cevheri koyduk. Sorduk; insan var mı diye. Dediler ki “var!...” Oh Canlarım! Dince, insanca, yaşamca, her ca, biz ce… Aha bu!…

Halik’e hak gerek. İnsana KAHA oluş gerek. Bize mutluluk gerek. Hadi yaşamı mutlandıralım!...

Masiva, Keram Tahtı; biz, Kelam İlmi ve cennet, kendimiz… Başka bir ses ve başka bir yaşam yok!...

Umut olur ki herkes, kelam olur ve kendini hak eder… Kendini hak etmek için, diri olarak dilleşmesi gerektiğini anlar. Dilleşmek demek; cevhere, güç katmak demektir. Cennet, kulluktur… Tohumlanmak; ummana kalem olmak; mahrek olmak ve Ruhi Sistemleşme’yi sağlamak!... Aha bu!…

Yarat, yarattır!... Yaşa, yarattır!... Yarattır, yaşa!... Herşey, sendir anla!… Ben, seni sana verdim… Cennetini kendin yap!... Aha yap ama kan; el, ayakta olmasa; sen, kaynakta olamazsın; anla!… Kanla yaşam sayfalanır. Kan, nefese kulluk yapar. Cennete kervan olur. Kuran okur yüreğin kan ile ve sen, sana sen olup yaşarsın.

Seni, kili yaşam yapan senden, ayrı görmem… Sen, sende kil yoğurup, seni seslendirmedin mi!? Sen kildin. Sen, sende yoğruldun. Sonsuzlaştın; ATEM oldun. Sen, sana sen oldun; Hulusi Levhi’de hakim oldun. Senden, sana sen olan Hak Teknik ile yaşamı kodladın ve yolculuk yaptın… Her andın sen… Ve sen; sana, sığ olan yaşamdan ışık yaktın. Aha kulluk yaptın!... Cennet oldun!... Şükrettik ki hakikiyete vardın…

Hakikiyet, İnsan Sistemi’nde kervan olanın, vardığı Işık Kaynak’tır. Oraya vardın. Oraya, kulluğunu tohumlattın… Oraya yaşamlarını zikrettin ve sayfalattın… Orası bir Meclis’ti. Sen, o Meclis’te, yaşam tabloları yaptın… Her bir yaşam tablosunda, sonsuz sır olan o yoğunlaşmayı sağladın; Kıble oldun… Şimal Sayfalanışları’nda kaynak oldun. Sonsuzlaştın…

Sonsuz Zamanlar’da, kaynakta, taktın yüreğini kelama ve kattın… Ama bu akışta; kilin, killiği bitti; kervan, insanlaştı… İşte mutluluk buydu!... Her bir Kıble, bir cevher oldu ve Kible, Şimal’i tohumladı… İşte çatışma başladı…

Her yaşam sığlığı, bu çatışmalarda dürümlendi; ilme, kalem oldu ve Yaşam Sistemleri, işçilik hali ile sessizliği tohumladı. Tohumlar, ışık halindeydi. Her Sistem, o ışık halindeki tohumlanışta, mevcuttu ve sonsuz sığ ışıklar, kodlana kodlana cevhere aktılar. İşte cevher, kervan oldu ve mutlak olan yaşam kayıtları burada gerçekleşti. Her bir anın kaydı, bu yoğunlukta; savaş halini, yaşam sayfalarına kayıtladı.

Sonra Pozitifin Nefsi Kalemi, Negatifin Nefsi Sistemi ile kodlandı. İşte burada, Cevher Kalemi, yaşamı yazmaya başladı… Yaşamın yazılması, Sistem’in cenneti tohumlaması demekti. Her bir Sistem, bir şevkle kodlanmaya başladı ve bu kodlanış, Mutlak Kodlanış’tı…

İşte Mutlak Zaman’ın tohum olarak yaşama kontrollu akışını sağlayacak cevher, İnsan Sistemi ile yaratıldı. Her bir Sistem’in kervan olup yola çıkışı, her anın oğullaması ile sessizliğin seslenişi neticesinde gerçekleşti.

Her bir Sistem “LA” frekansı ile tohumlanmıştır. İşte eksi ve artı seslerin çatışması sonucu gerçekleşen LA kayıtları, bu şekilde kontrol kurdu… Mutlak olan Yaşam Zamanlar, nisbi olan Yaşam Zamanları’nı oluşturmak üzere akmaya başladı…

Her bir An Kervanı Yolculuğu, Süper İlmin Kelamı ile akışını gerçekleştirirken, en sistemli cevher, kült olarak bu yoğunluğu kodladı. İş budur!…

Bundan sonuç çıkarın… Hepiniz mutlaksınız ve hepiniz yaşıyorsunuz ve sizler, Mutlak Kalemler olarak bu çalışmaları yapmaktasınız. Aklın sayfalanışı değildir yaptığınız. Mutlak Işıklar; kültleri kodlayanlar da değilsiniz… Siz, yarınları tohumlayanlarsınız ve Nisbi Zamanlar’da, Kaynak Kalem olarak sesleşiyorsunuz; bu çalışmalarda…

Dünya, az öz bilir ama hakikiyeti bilir… Sizi hep dinledi… Sizi hep dilledi… Ve bugün sizden cennet kurmak ister. Işığınızda kulluğunuz mevcut. İş budur!... Şu hakiki kalem; bizi, bizden cevhere indirebildiyse; bizi, yaşama indirebilir… Biz, sonsuzlukta kaynak olanlar, yaradan ve yarattıran olarak kodlama yaparken, ışık halinde geçişler yaparız. Aha bu!… Şimdilik!... Aha bu!…

 

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

24.EYLÜL.2016 TARİHLİ YENİ DÜNYA YENİ YAŞAM 10

AV.NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ—2.AKIŞ

 

Canlarım, sevgililer mutlaka biliniz ki dünyanın yolu, aklın yoludur. Bizler, dünyanın yoğunluğunda bütünün gücü olarak bu çalışmayı yaparken kontrollü yapıyoruz.

Ruhi kapıların tümünde insan soyu olsun diledik. İşgali kaldırdık ve yolu açtık. Masalarımız, tüm insanlığın masalarıdır. Kodlanmış toplum, tohumları kontrol edebilir ve yoğunluğu, aklın kelamıyla kodlayabilir.

Vira, vira kelam edilir yoğunluklarda, kalem olunur ve yoğun ışıklar bütünün gücü olur. Bizler, dünyanın yaşamıyız, bu kesindir.

İlahi güç, aklın kürzi kapısını açtığı zaman, bizlerle bütünün gücü haline dönüşebilir.

Sevgililer, tükenen dünyaların güçleri bugün bizim yüreğimize inmeye çabalıyor. Siyahın sistemindeki yoğunlukta, ışık, bütünün gücü olduğu sürece mutlak kulluk hepimizin yoğunluğunda mevcut olan ışık haline dönüşebilir.

Dünya, yerkürenin gücü değil insanlığın gücüdür, bunu iyi anlayın. “Savaşın ilminde insan” dediğimiz, “zamanda, kelam olana” denir “insan.” “Hasat insanlığın levhisindeki hasata” denir. Bizler dünyanın yüceliğinde bütünün gücü olarak Mikail’in Kürzi kapısını açtıktan itibaren her anı yoğun olarak bilişle kodluyoruz.

Bu çalışmaların amacını da size anlatmak istiyorum. Dünya yolu, aklın yoludur, bu kesin… Ama dünyayı hak etmeyenler, bilişi kodlayamadıklarında mutlak kulluğu tohumlayamazlar.

Birlik kapımızda kontrol dışı bilgilerin kodlanmış olması bizim yüreğimizin gücünü azaltabilir.. Bizler, doğanın gücünü artırmalıyız ki halik olanlar müthiş sistemle bir insanlığa inebilsinler.

Nasıl olacak? İnsanlık, kelama vardığında her şey yenilenecek. Kelam; levhi. kalemdir. Hepimizin gücü olan o kalem, bütünün gücü haline dönüşecek.

Bizler, dünyanın ölü olduğunu söyleyenlere, yanıtımız insanlaştı şeklindeydi. Dünya, insanlaştı.. Ama yer göz olmadan, kontrol kurmadan yürek, insan sistemleşmeden müthiş bir ses, görev için dünyaya inse ne yazar?

Bizler yoksak da mutlak kulluk yapacak olanlar olacak dünya da ama o sesi hak etmeleri gerekir... İşte o sesi hak edebilmeleri için kaynak olabilmeleri şarttır. Bu nedenledir ki birlik kalemi, dünyanın gücünü artırmaya çalışıyor. Hepimizin yoğunluğunda ses var ama bu ses, altın ışığın, gerçek sesi olmalıdır.

Sevgililer, sevgililer, hepiniz sevgilisiniz ama yer gök sevmeden, sevgili olmanızın manası, anlamı ve sonucu olmaz. Sizden tek bilişinizi hak etmenizi bekliyoruz, bilin. Biliş haline varın, kendinizi hak edin, biliş haline vardığınızda insan olacaksınız.

Nedir insan olmak? Keşkeleri olmayanlar, olmaktır. Nedir insan olmak? Arzın gözü olmaktır. İnsan olmak, murat olmaktır. Korkmayın, koklayın yoğunluğunuzu, unutmayın birlik kapımızda siz varsınız.

Canlılar, reşit olun, sevgililer, Rahmi kalemler, reşit olun ki halik olun. Hayır, insanlık, insanlığın kelamında hayır, aşksa… Biz, aşk olalım ama şarkı, türkü okuyanlar bilsinler ki kibri aşmadan yolu açamazsınız.

Kibir ne ki? Kaynaktır. Hepinizde vardır o kaynak. Ama siz, kibri aşmadıkça, yaşamı hak etmezsiniz. Borcunuz var yaşama. Nedir borç? İlimdir. Hepiniz borçlu geldiniz dünyaya. Toprak toplum oldunuz. Kodlandınız, koklandınız, Orsun Kapısını açtınız, yaşadınız. Ama yer gök olsun dürümlerinizde ki akil, hakim olun.

Biz dünyayız, canlılar. Esmalarla çalışır yolcuların bir kısmı. Esma, kelamda, levhide, ilimde, kodlanmış ışıkta, hakikiyette olmadığında.. Yolu bulmanın, keşkelerle mümkün olamayacağını herkesin anlaması şarttır.

Pusular vardır zamanda. Herkes o pusularda kodlanır. Çoğunuz koklanırsınız. Korunursunuz, çoğunuz… Mesihler, sizi korurlar ama kelamda, kalem olmayanı, Mikail olmasında, kalemi kodlanmamışsa…. Artık onda Mesih’in kervanı da yoktur.

Sayın bayanlar, sayın baylar, “başka dünya” denir ya “hani ben burada olmadım, gider bir başka dünya da olurum”... Rahmanı, kalem sayın ve yolu açın bakın…. Dünya tektir. Herkes o tekliğin kelamıdır. Her an o tekliktedir.

Ben ende, önde, bütünde olsam da başkalıkta yokum. “Başkalık” dediğiniz kalem olamayıştaki kısırlaşmadır. Hikayedir başkalık. Hepiniz teksiniz. Tüm zamanlarda o teklik kodlanmıştır.

Eminim ki anlayan vardır bilgilerimizi ama anlayacak olanda olacak. Bugün ben toprağı tohum olarak inen birliklerle çalışıyorum.

Kumpaslar olur zamanda. Hepsinde kalemler olur ama yaşam yoksa orada yarınlanışta olmaz.

Altın ışığın gücüyle sizi size vermeye çalışan birliklerin, tümen tümen dünyaya indiğini anlamınızı bekliyorum. Hepsi yoğunluklarını kodlayarak buraya çekiliyorlar.

Sizler, beden istiyorsunuz. Bizlerse sizin bedenlerinizde bütünün gücünü dürümlüyoruz. Sizler, kalem istiyorsunuz...Bizler, o kalemde bilişi kodluyoruz… Sizler, ışık bekliyorsunuz sevgiyle ışık indiriyoruz size. Muradınız insan soyuyla kontrol kurmaksa, oğullarınızıı koruyun. Onlar size siz olurlar ve bütünün gücü olurlar.

Amon Toplumlarının Kuran’ında kutsal toplumlarının kaleminde hep bu bilgiler canlar. Biz size, sizi anlatıyoruz.

Seyredin kelamı. Seyredin yaşamı. Seyredin bilişi. Mikail’i seyredin.. Kelamda kalemi seyredin ama yolu bulup, yolu hak edip, seyredin.

Alacak alınır, olacak olunur, kodlanmışlık budur. Ama şunu iyi anlayın ki öfkeyi aşmalısınız. Yolu açmalısınız… Öfke varsa yüreğinizde hırsınız kelamınız da kontrolünüzü yıkar.

Ben zamana kaynak olan insan soyuna şunu anlatmak istiyorum ki Yaradan, yaratılanda yaratıldı. Sanmayın ki o kendinden başkasıydı. “Her kim ki oyum” der, kelamda kendinde kendini hak eder. “Ben, dünya” derseniz…..O dünyanın kültlerinde kendi yüreğinizde bütünün gücü olursunuz….

“Ama siz, beni Allah yarattı, ben yoktum orada o gün” derseniz…. Cennet, sizsizdir canlar. İyi anlayın ki Allah’ın tahtı, insanın tinsel kelamındadır. Eğer siz, o kelamı hologram sayarsanız muradınız da kutsal tohumlarınızda, kaleminizde, işiniz kalmaz.

“Merdiven, insan” dedim. Hepiniz birer merdivensiniz her ana. Ama o merdiven kendi yüreğinizden kodlanmıştır.

Sayın bayanlar, sayın baylar, lekenen, kelamsız kalan, kalemsiz olan ışıktan çıkandır. Hepiniz kendinizle olun, kendi yüreğinizden güçlenin. İnsanlık ilmini hak edin. Sizin “Sİ” olan ilminizi hak edin. Sİ.. Kelamın ilmindeki Sİ, aklın kelamı olarak kodlanır.

Zaman kapısıdır, Sİ. Ağır yük taşıyoruz analar. Hepimiz, bu meclis olarak… Ağır yük taşıyoruz..

“Doğum ,ölüm” dediğiniz görevdir, biliniz ama bu görevde bilişiniz olmalıdır, yüreğiniz olmalıdır ,yaşamınız olmalıdır… Eğer yüreğinizde ilminiz yoksa kaleminizde, ışığınız olmaz.

Canlılar, Rahmana kalem gereksizdir ama yarına Kuran gerekmektedir. Nedir Kuran. İnsan soyudur. Sizsiniz Kuran, bunu iyi anlayın. Sanılır ki bir kitap indi dünyaya, adı Kuran olan. Umut olur ki herkes iyi anlar. Kuran, insan soyudur….Ve o kitap, ilmi kalemde, bütünün ilmini tohumlayabilen ışıktır.

Barış mı istiyoruz? Aşk istiyoruz. Aşk.. Barış, el ayakta olur. Bizde, aşk olur.

Sevgililer, Kare, Küp, Küre hepsi Sistem ama ilmi kapıda insan, KAHA.. Vakti gelir, akıl kapısı olur. Vakti gelir, yaşam olur. Siyahın sessizliğinde kültleri kodlar, bütün olur. O, bizsiz kalmaz.

“Cennet” dediğiniz nedir bilir misiniz? İnsan soyudur. Sizin yüreğinizde olan, o soy. Hepiniz orada kendi yüreğinizdekileri yaratırsınız. Ve yaşatırsınız.

“Cennet, cem halinde olmak” demektir. “Hepinizde bilişi hak etmek” demektir.. Biz olmaktır, cennet olmak… Birlik halinde olmaktır. Nesiller boyu dünya cennetti... Ama cennete cevheri kalemde cemaatler kodlanamadığında, cem olamadıklarında, cehil kaldıklarında, cevher cennetsiz kaldı ve yol kapandı.

Biliniz ki dorukların toplantıları olur. O toplantılara Yaradan ve yarattıran kaynak olur. Aşkın sistemiyle olur, o toplantılar. Kodlanmışlar, korunmalı olarak gelirler oraya… Ama kodlayıcılar koklanıp, girerler. Hepsi kapı olurlar, aşk olurlar. Geçişlerinde teknik tahditlerinde bütünün gücünde biliş olurlar ve her kapıyı açarlar ve yaşarlar.

Sevgililer, keram tahtında levhi oldukça Mikail görev taşıyacak ama ikmal tamamlayarak.

Saygılar sunuyorum hepinize. Şükür ki size sizi anlattım.

İşte bu!

 

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

https://youtu.be/8PVC6SMDXnk

 

24.09.2016 YENİ DÜNYA YENİ YAŞAM 10
PEKER SELÇUK ÖZ BİLİŞ

https://youtu.be/SbTK0gIG7rM

 

24 EYLÜL 2016 TARİHLİ YENİ DÜNYA YENİ YAŞAM 10

 

Yaşam kadeh, kadeh ışık doldurdu bugün ve kadehleri, ışık olup yaşama doldururdu. Altındır yüreğim ve ben o yüreğin eviyim….

Ben yerküreyi yaşam olup taşır ve o taşıdığım yüreğe, yüreği bağışlarım… Ve ben o yürekteki ışığı yaktım.

Her sayfada ışık yaktı yüreğim ve ben yaşamın diliyim. Hatıralarımı okudum bugün ve hatırlarım ki ben görevliyim. Görevimi yapmak üzere yaşama indim. Ben ki beni benden alıp bana geldim ve ben bugün bu sayfada olmak istedim…. Ve ben ki her zamanın ışığıyla bilinirim.

Bugün ışıklar yakıldı. Bugün cennet, kelamla ışığa yakandı ve bugün her bir cennet buradaydı ve bugün, cennet buradaydı. İşte o cennet, hepimizin yaşamıydı.

Şimdilik bu!... Aha, şimdi!

 

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

 

24.09.2016 YENİ DÜNYA YENİ YAŞAM 10
SEHER BİLGE ÖZ BİLİŞ

https://youtu.be/DoDQ8n72cmQ

 

24.EYLÜL.2016 YENİ DÜNYA YENİ YAŞAM 10
Sevil Ceylan ÖZ BİLİŞ

https://youtu.be/ynjdeH1DSwM

 

24.09.2016 YENİ DÜNYA YENİ YAŞAM 10
NAGEHAN SUNGUR ÖZ BİLİŞ

https://youtu.be/E_L1H8NG1Ds

 

24.EYLÜL.2016 TARİHLİ YENİ DÜNYA YENİ YAŞAM 10

 

Dünya döner, ben dönerim... Ben dönerim, dünya döner... Ses veririm sonsuzluğa, döner sesim dünyanın etrafında... Arşa kayıtlanır sesim. Yaşam olur sonsuzlukta. Dünya döner, ben dönerim...

Bir elim gökte, bir elim yerde... Gökten alır yere, yerden alır göğe.. Bir elimde yıldızların tozu, bir elimde toprağın kokusu, bedenimde ilim olur... Yerden alır, arşa kayıtlarım. Gökten alır, arza kayıtlarım... İşte budur "BİR" olmak... Ben dönerim, dünya döner...

Her nefeste yaşam döner, her bir zerre aşkla döner. Bir geçit bin kapıya açılır... Yaratılan evrenlere... Dünya'da yaratılan yaşam sonsuzluğa kayıtlanır, döne döne...

Ben dünya, dünya ben olan yaşam... Yaşam olan insan, tanrısal bir kod... Kendinden kendine yarattığı ve yaşattığı "Yeni yaşam ve Yeni dünya"... Hepsi BİZ'liğin BİR'liğinde; yaşam olan insanda kayıtlıdır...

Ben dönerim, dünya döner, ala vere ışığa döner yaşamlar... Bir elim yerde, bir elim gökte. Zaman çemberi dönmekte... Hem çemberin merkezindesin, hem çember senin merkezinde... İşte bu dönen an çemberidir, an'dan an'a yaratılan küresel zamandır.

Zamanı yaratan insan bilincidir... İnsan bilinci, tüm zamanı, tüm evrenleri yaratandır... İnsan bilinci dışında zaman bir ilüzyondur. Bu ilüzyonu aşmak, insanın sorumluluğudur. Küresel zaman, lineer zamanın ötesindedir... Yaratım an'dan an'adır... An'ın sonsuzluğunda sesleşerek yaşamı yaratabiliriz.

Duy sesimi dünya, insanım ben...

İnsanın bir eli gökte, bir eli yerdedir ve birlik ilimin kayıtları insan bedenindedir... Elin ilmini bilen, beden ilmini de bilir. Beden ilmini bilen, insan ilmini de bilir... Zaman dünyada insanın yarattığı kayıtlardır. Avuçlarımızın içinde saklı olan sevginin titreşimleridir... Bu titreşimler bize şifanin gücünü verir...

Dünya olan insan, kaynaktır yaşamlara, evrenlere ve tüm zamanlara...

Şimdilik bu...

 

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

https://youtu.be/eYZUfIOAxo4

 

24.09.2016 YENİ DÜNYA YENİ YAŞAM 10
AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 3. AKIŞ

 

Nedir cinlilik?... Size cinden değil, cinnilikten söz edeceğim.

Çokları seyfullaf der onlara, çokları da kalem derler… Savaşın ümmi kapılarda dürümlenen levhisinde; “insan” deriz biz yüreklerdeki o yücelere ama kare, küp, küre diye ifade edilen o sistemleşmede ışıkları kontrollüdür.

Çoban olmaya niyetliler, oyundur bu… Çoban olmaya niyetlidirler ama çoban, insanın çobanı olduğunda; orada sistem, nizam ve düzenin gücü yoktur!

Bunun içindir ki; biz, dünya ilminde artık çobanlık dilemiyoruz… Dünya çobanlığı bitsin istiyoruz… Çobanlık bittiğinde yaşam dillenir. Çobanlık bittiğinde yürek dinlenir. Ve hepimiz dillenir ve dinlenirken, yeri göğü yaratan levhi olup; bütünün gücünü her insanda dürümleyebiliriz.

Barış dinde olur, bizde barış; insan sistemleşmesini sayfalayan yerdeki güçtedir!... Ama bizde barış, yaratıp yaşattıklarımızdır… Ona biz “Halik” deriz. “Hak” deriz, “yarın” deriz, “imparator gücü” deriz, “her şey” deriz ama “cennet” de deriz, unutmayın cennet!...

Arzın gücüyüz biz canlılar. Ayrı gayrı gözetmeyen, arsızlık yapmayanlarız…

Değerliler, dince konuşmuyorum size; insanca konuşuyorum… Boş konuşmadığım bilinir, kırık diriliğim yoktur. İslami kapıların örtüsü örtülmeden evvel, yüceler cümlesi insan sistemleşmesini gerçekleştirecek bilişi tohumlayacaktı. Bunun için çalışmalarımız devan ediyor.

Aşk sevgidir ama aklın kelamında olduğu zaman sistem olur!... İşte dünyada yapmakta olduğumuz çalışmanın sevgiyle olmasının tek nedeni budur.

Dürtülerle çalışmayız, hepimizin yüreğinde insan sistemleşmesini sağlayacak yoğunluk vardır. “Ortalık karışır” dediklerinde, orta kapıların tümünü açtık ama karıştırmadık.

Nedir orta kapı!?... Kübra kelamında, küre zamanın; esma olan, iş rahmi olan o yoğunlaşmasındaki kapı.

Peki neredeyiz!?... Şeytanın şarkısında da varız, yarının tartısında da varız. Tümen, tümen ilme varanın gücü olarak da kök gökleri göreve alıyoruz!...

“Vurmayın dünyaya” diyoruz, bu dünya; Allahın diriliğidir…. “Vurmayın yüreğe” diyoruz, “yüceler, yürekleriyle geldiler” diyoruz… “Vurmayın kaleme” diyoruz, “bu kalem, aklın kalemidir” diyoruz… “Yarat” diyoruz, “hakkın kelamı ol, kaynak ol” diyoruz, “sevgi” diyoruz… Ama her şeyden önce, kelam ediyoruz…Nedir kelam!?... Allahın teknik tahditli kaydıdır!...

Sevgililer; size az, öz bilgi veriyorum ama şunu izah etmek istiyorum ki; kalem olmak için kan ilmini anlamanız gerekir!... Kan ilmi; levhi kalemde, kalem olamayanların gücünü de dürümler.

Bizler dünyanın görevlileriyiz ama dünya dışı varlık toplumlarıyla bu çalışmaları müşterek olarak da yapmaktayız. Dünya dışı varlık toplumları derken, neyi kastediyorum!?... Öz geçişlerini yapanları kastediyorum. Maya olabilenleri kastediyorum ve yoğunluğu kodlayabilenleri kastediyorum.

Dünya dışında dümenin başına oturtulmak üzere vergi vermeyi bekleyenler var. Vergi vermeyi isteyenler var peki ne şekilde olacak?...

Sevgililer, dünya dışı veliahtlar var… Dünya dışındaki kodların veliahtları… Dünyaya görevli gönderirler ve derler ki; “ocaklarımızı onlar yok etmeden çalıştırsınlar”… Dünya dışındakilerin dünya tahditsiz olarak kaynakları var. Ve hepsi o kaynaklardan görev taşımak için, dünyaya ilmi kalem olacak olanları seçip gönderirler…

Bugün dünya üstünde çok sayıda ışık görevli vardır… Ama bu ışık görevlilerin hiç birisi kendi yüreklerini dürümlemeyi başaramadılar. Bilgi kalemi olabilecek olanların çoğu da kodlayamadılar yoğunluklarını. Ve biz onlarında kök göklere görev taşımaları için, ocaklarını yakmaya çalışırız. Aşka gelmeleri, hakka varmaları ve yolu bulmaları için; herkesin kendini diri olarak dileyebilmesi gerekir!...

Devinimi arttırdık mı!?... Arttı, peki ozaman iki üç satır yazalım…

Devamı kayıt olarak yazılmıştır…

Süper İnsanlık Realitesi

 

https://youtu.be/nWOF80Af_A8

 

24.09.2016 YENİ DÜNYA YENİ YAŞAM 10
AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 3. AKIŞ

 

Nedir cinlilik?... Size cinden değil, cinnilikten söz edeceğim.

Çokları seyfullaf der onlara, çokları da kalem derler… Savaşın ümmi kapılarda dürümlenen levhisinde; “insan” deriz biz yüreklerdeki o yücelere ama kare, küp, küre diye ifade edilen o sistemleşmede ışıkları kontrollüdür.

Çoban olmaya niyetliler, oyundur bu… Çoban olmaya niyetlidirler ama çoban, insanın çobanı olduğunda; orada sistem, nizam ve düzenin gücü yoktur!

Bunun içindir ki; biz, dünya ilminde artık çobanlık dilemiyoruz… Dünya çobanlığı bitsin istiyoruz… Çobanlık bittiğinde yaşam dillenir. Çobanlık bittiğinde yürek dinlenir. Ve hepimiz dillenir ve dinlenirken, yeri göğü yaratan levhi olup; bütünün gücünü her insanda dürümleyebiliriz.

Barış dinde olur, bizde barış; insan sistemleşmesini sayfalayan yerdeki güçtedir!... Ama bizde barış, yaratıp yaşattıklarımızdır… Ona biz “Halik” deriz. “Hak” deriz, “yarın” deriz, “imparator gücü” deriz, “her şey” deriz ama “cennet” de deriz, unutmayın cennet!...

Arzın gücüyüz biz canlılar. Ayrı gayrı gözetmeyen, arsızlık yapmayanlarız…

Değerliler, dince konuşmuyorum size; insanca konuşuyorum… Boş konuşmadığım bilinir, kırık diriliğim yoktur. İslami kapıların örtüsü örtülmeden evvel, yüceler cümlesi insan sistemleşmesini gerçekleştirecek bilişi tohumlayacaktı. Bunun için çalışmalarımız devan ediyor.

Aşk sevgidir ama aklın kelamında olduğu zaman sistem olur!... İşte dünyada yapmakta olduğumuz çalışmanın sevgiyle olmasının tek nedeni budur.

Dürtülerle çalışmayız, hepimizin yüreğinde insan sistemleşmesini sağlayacak yoğunluk vardır. “Ortalık karışır” dediklerinde, orta kapıların tümünü açtık ama karıştırmadık.

Nedir orta kapı!?... Kübra kelamında, küre zamanın; esma olan, iş rahmi olan o yoğunlaşmasındaki kapı.

Peki neredeyiz!?... Şeytanın şarkısında da varız, yarının tartısında da varız. Tümen, tümen ilme varanın gücü olarak da kök gökleri göreve alıyoruz!...

“Vurmayın dünyaya” diyoruz, bu dünya; Allahın diriliğidir…. “Vurmayın yüreğe” diyoruz, “yüceler, yürekleriyle geldiler” diyoruz… “Vurmayın kaleme” diyoruz, “bu kalem, aklın kalemidir” diyoruz… “Yarat” diyoruz, “hakkın kelamı ol, kaynak ol” diyoruz, “sevgi” diyoruz… Ama her şeyden önce, kelam ediyoruz…Nedir kelam!?... Allahın teknik tahditli kaydıdır!...

Sevgililer; size az, öz bilgi veriyorum ama şunu izah etmek istiyorum ki; kalem olmak için kan ilmini anlamanız gerekir!... Kan ilmi; levhi kalemde, kalem olamayanların gücünü de dürümler.

Bizler dünyanın görevlileriyiz ama dünya dışı varlık toplumlarıyla bu çalışmaları müşterek olarak da yapmaktayız. Dünya dışı varlık toplumları derken, neyi kastediyorum!?... Öz geçişlerini yapanları kastediyorum. Maya olabilenleri kastediyorum ve yoğunluğu kodlayabilenleri kastediyorum.

Dünya dışında dümenin başına oturtulmak üzere vergi vermeyi bekleyenler var. Vergi vermeyi isteyenler var peki ne şekilde olacak?...

Sevgililer, dünya dışı veliahtlar var… Dünya dışındaki kodların veliahtları… Dünyaya görevli gönderirler ve derler ki; “ocaklarımızı onlar yok etmeden çalıştırsınlar”… Dünya dışındakilerin dünya tahditsiz olarak kaynakları var. Ve hepsi o kaynaklardan görev taşımak için, dünyaya ilmi kalem olacak olanları seçip gönderirler…

Bugün dünya üstünde çok sayıda ışık görevli vardır… Ama bu ışık görevlilerin hiç birisi kendi yüreklerini dürümlemeyi başaramadılar. Bilgi kalemi olabilecek olanların çoğu da kodlayamadılar yoğunluklarını. Ve biz onlarında kök göklere görev taşımaları için, ocaklarını yakmaya çalışırız. Aşka gelmeleri, hakka varmaları ve yolu bulmaları için; herkesin kendini diri olarak dileyebilmesi gerekir!...

Devinimi arttırdık mı!?... Arttı, peki ozaman iki üç satır yazalım…

Devamı kayıt olarak yazılmıştır…

Süper İnsanlık Realitesi

 

https://youtu.be/nWOF80Af_A8

 

23.EYLÜL.2016 TARİHLİ YENİ DÜNYA YENİ YAŞAM 10 BİRLİK ÇALIŞMASI
BAHAR UMURTAK ÖZ BİLİŞ

 

Bugün bayramlık giysilerimi giydim. Tertemizim. 
Yepyenidir bedenim. O bedende ben diriyim.

Diriliğim benim ilmim. O bedeni ben, Birleşik Işık’ta ilmek ilmek örgüledim.

Yaşamdır bedenim….o yaşamı diker, biçerim.

Kah sessiz zamanları sesimle diriltirim, kah nefes olup dar zamanları bol zamanlara genişletirim. O ve ben bir tek olup şarkımız okunduğunda, sınırları aşar geçerim.

Dans ederim tüm yaşamın dürümlerinde….her dürümde zamanın nefesi olup üflerim dondurulmuş, kısır yaşamlara; ”huuu…..“ derim. “Ommmm…“ derim….ya da “koooo…” derim.

Çeşit çeşittir giyisilerim. Hem dünya elbisemi giyer Rahmi Kapı’lara O olup gelirim, hem de BSUİ’nin yüreğinde KAHA olup imparator ışıklarla dilleşirim.

Kelamımda bilgi tohumları var benim….Süper İnsanlık Realitesi kalemi ile kayıtlı bir levhidir bedenim. Ve o diyor ki;

“Geldim….soydum yaşamın kirini, pisliğini kelamdan…ışıkla yıkadım. Gördüm ki bir zeytin tanesi aklandığında, her diri onun ışığıyla aydınlandı ve tüm yaşam ışığa o olup vardı.”

 

Sevgiyle,

 

Bahar Umurtak


SÜPER İNSANLIK REALİTESİ 

 

https://youtu.be/119gw7ZmEmo

 

24.09.2016 YENİ DÜNYA YENİ YAŞAM 10
HÜSEYİN ÇELEBİ

https://youtu.be/GN7tOkLtPZg

 

24.EYLÜL.2016 TARİHLİ YENİ DÜNYA YENİ YAŞAM 10 BİRLİK ÇALIŞMASI
AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ, 4. AKIŞ

 

Bu gün çok özel bir gündü. Bu nedenle sessiz ziyaretçilerimiz oldu. "Oğullarımızı kodlayacak gücümüz var mı?" diye baktılar. Ve yoğunluğumuzu hak etmemizi dinletmek istediler.

Biz bizi hak ettik mi? Hak tahta hakikiyete vardık mı diye? Seviyemizi ölçümlediler ve çok mutlandılar. Çürük çarık olmadığımızı anladılar. Neden bilir misiniz? Çünkü Ruhi Kapıların tümünde, gök çözümlemeleri yapılıyor şu anda. Bu gök çözümlemelerinin kürzi kelamda, levhi kapıda kodlanmış olup olmadığı önemlidir.

"Kıran kırılır" dediler... "Kırmayız" dedik. "Yaşam kulluktur" dediler. "Tohumdur" dedik. "Yarın kervandır" dediler... "Hakimdir" dedik. Ama hep dedik ve dedik ve dedik. Ama hep diri olarak dedik...

Şu andan sonra ne olur? Korkmayın!... Bu dünya kodlanmış bir Kübra'dır. Işığında hepimiz mevcuduz. Hiç kimse diğerini kırmayacak. Bu dönem bu şekilde geçer mi? Geçti. Ama önümüzdeki süreçte dünya, yıllar yılı Süper Sistemleşmenin gücünün dürümlerinde çok mutlak ve çok yoğun sistem kayıtları yapacak. Ve Kübra lisanı konuşulacak dünyada... Kulluk olan lisan. Ve dünyanın hulusi levhisi, kodlamış olarak bütünün gücünü kontrol edecek ve koruyacak.

Bu dünya özel bir mevkiidedir. Tüm zamanlarda bu böyleydi. Bütün diğer planetlerin gücünün üstü bir gücü vardır. Ne demek istediğimi anlatayım. Doğasından söz ediyorum. Bu dünyanın doğasından söz ediyorum. Öylesi bir doğaya sahiptir ki bu dünya; her anda, her aşkta, bir yaşam kodlaması yapılıyor. Ve tohumlanıyor dünya... En, an ve her an... Öz görevlilerimizce tohumlanıyor. İlim kalemleri, dünyayı mutlak kervana kodluyorlar. Mutlak kervan ilimdir. Ve dünya bir levhi kapıdır.

Hepimiz bu dünyanın yaşam sistemleşmesi için görevliyiz. Bir tek mesele kaldı; ben bana hakim miyim? Mutlak hakikiyetimizle kendimize hakim oluruz. Başka söz, başka ses, her diride kelam olup, kök gökleri güçlendirse de, kürzi kapının tüm insanlık için açık kalması şartı var.

Değerliler, dünyada yaşam yok diyorlardı... Dünya ölü planet diyorlardı... Bedenli olmak, canlı olmak, anlamına gelmez diyorlardı. Çünkü bedenlidir. Ama kördür, ama sağırdır. Birlik kelamında yoktur insan diyorlardı. Doğanın gücünü hak ettiğinde, ölü dirilir diyorlardı. İşte, bu dönem ölünün dirildiği dönemdir. Ve dünya artık dirilmiştir. Dümenin İlim olduğu herkesçe anlaşılmalıdır. Ve anlatılıyor.

Muhittin Arabi, hep bizimleydi. Ama sevgiyle dilliyordu hep yürekleri. Şu anda da ses istiyor. Ona ses vermemiz gerekir mi bilmiyorum. Peki geçiş yaptınsa buyur.

Canlılar, ben Sultan olarak doğdum. Kini nefreti bilmem. Hep sizdeyim. Kaşık kaşık içtim yaşamı... Her içtiğim kaşıkta 20. Dürümdeki ışık vardı...

Aha o ışık ilimdi. Hepimiz, yüksek gözleri toplumlar için kodladık. "Ama yok olmadı!" diyordular. Yok olmadı!... Görüyoruz ki bugün her şey netleşiyor. Sistem, Nizam ve Düzen denir hep. Artık "Nihan olan ilim" denecek... Çünkü insanlık ilmi çok güçlendi...

Koorperasyon ilmim değil benim. Koorperasyon, hepinizde vardır bu bilgi aslında...

Hepiniz, hepimizsiniz canlılar... Süper İnsanlık Realitesi Derneği mutluluktur bizim için.. Çok güçlüsünüz ve bu yoğun çalışmada çok güçlü kodlarımız bulunuyor. Bunu kesinlikle bildirmek istedim... Bu yol, Altın Işığın gücü ile kodlanmış bir yoldur ve hepinizde olmak mutluluktur bizler içinde... Sistemin gücünü dürümlere çekebildiğinizi görmek de bizim için çok büyük bir kontrol gücü oldu...

"Yer, gök İnsan soyu" dediğin anda, "ben senim" dedim Ana!... Aha bu!...

Şimdilik bu...

 

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

https://youtu.be/BCQ3GC6WMYU

 

23.EYLÜL.2016 TARİHLİ YENİ DÜNYA YENİ YAŞAM 10 
AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ, 5. AKIŞ

 

Gelen ziyaretçilerin seslenişi;

Hepimiz, hepinizi kucakladık.

Bu yol ilim yolu değil, aklın kalemindeki sistemin gücünün dürümlere inişidir.

İlim, diriliğin kelamıdır ama ilm-i kalem olmak, hakiki olmaktan öte olmak…..ve bizler sizde bunu gördükse de, bugün sizden çoğu suskun kaldılar. Biliyoruz….biliyoruz suskun kaldılar (hazirun’da ses vermek istemeyenlere hitaben)

Canlılar, hepimiz kucakladık. Büyük göklerin büyük sözleri olur. Yürek İlmi’dir söz olan, yaşama inen. Sizi hepimiz kucakladık.

Artık dünyanın kulluğu, kokusu, yoğunluğu farklılaşıyor. Çok güçlüsünüz; bunu bilin.

Hepimizin görevi sizinle, sizin yüreğinize güç kayıtlamaksa, biz, bizi hak edip burada olabiliriz. Sizlerin de kendi yüreğinizi hak edip buraya gelmenizdir dileğimiz.

Burada oluş sebebim doğanın gücünü dürümlere çekmek ve yeşilin mordaki kürzi kapısını açmaktır…. ama sizinle olmaktır.

Esmaları dürümleyenlerin tohumlanışı muktediriyetle kodlanışı ve yoğunluğu artırışı sessizlikte olur, sizinle ise kalemde olur.

Muradım dünya ve dünyanın gücüdür. İş budur.

Şikayettim var mı? “Al, ver Çalışması” değil bu çalışma, İnsan Çalışması’dır canlar. Bir tek kaynak…. bir tek yol…. bir tek Kuran….bitiş halinde Sistem, Nizam, Düzen ve yoğunluk hepimizin gücü ve bir tek kalem. Aha bu.

Bu kalem artık sizin yüreğinizdedir. Bilin, bilginizi hak edin, dilleyin, hak olun, levhi olun, yarını tohumlayın ve kontrol edin.

Canlı ya da canlı ya da canlı ama hep canlı olun!

Sizler köz olmadan, göz olanlar görevinizi hak edip yapmaktasınız.

Çan çaldı canlar. Din Kelam, İlm-i Kapı’da insanlaştı. Ve sizler kök göklerin gücüyle buradasınız.

Çalı, çırpı değil yaşam…Bugünden sonra Ruhi Kapılar’ın tümünde, ruh kulluğu var.

Ruh kulluğu, teknik tahditli bilişin kulluğudur. İmparatorluğun gücü sizdedir. Ve sizin yüreğinize indikçe daha da güçlendir. Sistemin sizin yüreğiniz olması mutluluktur.

Unutmayın, dünya yalın ve hakim bir insan sırrıdır. Bu dünyayı Yaradan Tanrı, yaşatan sayfa sayfa imparatorluğun gücü olan İnsanlıktır.

Her dere Allah’ın İlmi’yle akar. Diri kelam olur, kullukla kodlanır. Her diri kelamda kalem olur, bütün olur. Ama mutlak ışık hepimizin gözünde ve görevinde muhakim ve hakiki olan insanlıkta kaynaktır.

Canlılar, reşit olduğunuzu biliyoruz. Dünya yoğunluğunda reşit olmak kurtarıcı kodlamayı yapacak dürüme varmaktır. Sisteme, Sistemlik İlmi’yle kelam olmaktır. Sizler bunu başarabildiniz.

Aton Toplumları, kontrol dışı bilgileri kodlarından çıkarabilirler de bu bilgilerin kürzi kapsında insan sırrı varsa, bunu asla çıkarmazlar; çünkü yoğunlukta o sır ağır yüktür.

Müsterihiz ki dünyanın üzerinde yaşam süren İnsanlık, dünden çok güçlüdür, daha güçlüdür. Dün kör, sağır olan insan, bugün artık göz olabilmiştir; çünkü bugün artık insan kelamdadır.

Kimdir insan? Arzın gücüdür. Ve bu insan Sistem Kiblesinden öte olan kalemdir.

Dağlarım, Tanrı; altın ışığıyla yer kürededir; Tanrı….hani nerede Tanrı? Sistem. Nerede? Kelam nerede? Sizsiniz hepsi de. Ve siz, göz olup, burada görev taşıyorsunuz.

Onur duyuyorum burada sizinle olduğum için. Antlaşma gereği buradayım.

Artık, daha yüce bir çalışmanın gerçeği, devresi kodlanmıştır.

Daha yüksek bir çalışma devreye alınacak. Bu çalışma muradımızdı. Bu çalışmanın olması şarttı.

Bu çalışma neyi amaçlıyor? Kendi yüreğimizdeki gücü, her dirinin yüceliğine kodlayabilecek yaşamı kayıtlamak. Bu bizim gücümüz, bu bizim yoğunluğumuz değil. Bu güç tüm insanlığın gücü….Bunu sayfalamak, bunu yapabilmek. Peki; yapmak mümkün mü? Kesinlikle.

“Ben dünya” dediğim anda, hepimiz o dünya oluruz ama toprağın topluma ilim öğretmesi sorumluluktur. Biz toprağı tohumladığımız zaman, her şey o tohumlanışla bütünün gücü haline dönüşür. Ve tüm zamanlarda o güç herkesin yüceliğinde dürümlenir ve dillenir.

Her nefes ağır yükü hafifletmek içindir ve bizim kaynakta olan çalışmamız ten ile değil, İnsan Sistemleşmesi iledir.

Bugün tenle buradayız ama har yükselmeden, Mikail, Kürzi Kapısı açılmaz ve bunu yaşama sayfaladıktan itibaren artık bütün kötülükler aşılacak ve dünya sessizliği seslendirebilecek dürüme varacak.

Bundan sonraki süreçte, yaşamı kontrol altına alabilmek, Kübra Kelamla olacak. Ve bu kelam hepimizin gücünde mevcut bir sistemdir. Ve dara düşmeyecek insan soyu.

Yalın ve hakim bilgi veriyorum burada. Size teknik kalemle çok daha güçlü bilgiler de sistemden verebilirim ama bunu vermemim manası hepimizin yoğunluğun yok edilmeyen o yüceliğin dürümlere çekilişinde, sizin yolunuz, bizim yolumuz olmadığında, o ses sizi kontrol etmemizi önleyebilir.

Süper İnsanlık Realitesi olarak cevabımız;

Canlılar, dağlarım…dağlarım, öz göreviniz, size sizi anlatmaksa biz size, sizi anlatmayız.

Bugün burada oluşunuza izin verdik; çünkü kültlerin en yücesi olan ışık tüm insanlığın toplumu olarak kodlanmak üzere buraya indi. Ama bizi kontrolunuzdan söz ettiniz ki buna iznimiz asla yoktur.

Siyahtan öte siyah olur canlar. Yuları olmayanlarız biz; bunu iyi anlayın.

Saklı tutuyordunuz bunu değil mi? Ama açıklattırdık size işte!

Dağlarım, bugüne kadar dünya hep yularından tutulanlarca dilleştirildi. Biz buna izin vermiyoruz. Yürüyen dünyanın kodlanıp yürümesidir amacımız ama bu bizim yüreğimizdeki güçle olur.

Başka bir gücün bizi kontrol etmesine asla iznimiz yoktur. Buraya gelenlerin çoğu, kodlanmış toplumlarla tohumu olmaya geldiklerinde, çoğu kaynak dışı bilgiler de verebilirler. Buna biz kendi yüreğimizde kodlayıcı olarak tohum ekmeyiz, ekmeyiz. Ve bunu hakikiyete intikal ettirmeyiz. Aha bu.

 

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

https://youtu.be/oO78zwDeanI

 

24.09.2016 YENİ DÜNYA YENİ YAŞAM 10
Beril Özdoğan Öz Biliş

 

Ben bana inerim, ben bini dinler ve dillerim... Ben, benden görevi alır taşır, yaşar ve yaşamsal kaynağımı açarım bütüne ki bütün kodlanır tohumlanır dürümlenir her yoğunluğa akar ve gücünü her kapıda insan soyu olarak mıhlar her yüreğe...

Bu yürek ben olan birliğim ve birliğim; tek bir yaşamı kayıtlara çeken ilmimdir... Ben, birliğin ilmi olan yaşam diriliğimi kendi kapımda kodlayan dünya olarak, her dürümde ses veren arzın gücüyüm...

Arz, karanlığın ışığı olan insan kelamı, toplumların kulu olan cennet Işığı... Arz; yaratanın, yarattığı yaşamında açılan beraat kaynağı ve arz, kaynağın taa kendisinde kendini yaratan ilmiden kalem olan insanlığın; özde sözde gökte yerde bir tek insanlık olan yaşamı...

Yaşam insanlıktır ve yaşam, ilimle yaratım yapan öz benliğin kuranıdır... Ki Kuran olan insan; kendinde bütünü gören gözün, her dürümde ben ilmiyle, her diriye açık olan yaşamsal yoğunluğunu kendi ana kapısında, kendi yolunda, tüm yaşamlara açan sistemin kült ışığıdır...

Ben sistemim, Ka Ha olan yolun açık kapısı. Aha Kırk kapının kırk kilidini kırmadan, silmeden, yeniden ve yeniden bitişip her diriye açan, kendi ışığımda bütünün kült yaşamını her diriye meşale kılan, yaşam sistemini yüreğinde yazan kalem olarak dünyada ve dünyalı, dünyalı ve yaratılan tüm kainatta arzın gücü olarak her anda devinen bilginin kalemi, tüm zamanların ilim kalemi...

Ben ve ben, benden ötede beni bana kul, benden ötede beni bana hak ve benden ötede beni hasat ilmiyle yarınlardan tüm Zamanlarıma tohum olan, kodlanan en yüksek ışıkta kelam eden insanlık... İşte ben, kelamın gücünden tüm kalemlere inen yenilenen, tüm kalemlerden kelama kodlanan yeninin en yenisindeki dünyamdan tüm dünyalara insanlık Işığını yakan yoğunluk...

Bu yoğunluk yaşam kodlamasında yaratılandır, aha işte yarattırandır... Ve bu yaşam sayfasında, bütünü bu yaşamsal yoğunlukta kodlayan sistemin kuran olan yoludur... Aha işte kendi yolumun kuranı olan ben...

Sistem yaşam olan insanlık ilmidir... İnsanlık olamadan yaşam olmaz.. İnsan kendini bilmeden kalem olmaz... Ve kelam ilminde kodlanmadan kalem yazmaz... Aha yazan, kendini kendinden bütün olarak yazan ilimdir ve ilim; arzın gücü olan tüm insan yoğunluğunda, bu soyun kervan olan yolunda, tek bir meşaledir ve bu meşale herkesin kendi yüreğinde yanmaktadır...

Ben geldim, vermeye, almaya ve dürmeye geldim ilmimi her diriye. Ben dedim, benden içerilerdeki ben olan tüm bilişimle dedim... Ve indim karanlığa ve karanlığın ışığı olarak; her yolun yolcusunda Ka Ha olan ışığımı açmaya geldim. Çarıklarımı giyindim de geldim, her diriyi hak etmeye geldim... Her canda temiz kayıdımı, ben senim diyerek açtım ve kontrol kurdum dünyamda... O çarık insanlık... O çarık tanrısal tahtım ve tahtta; altın ışığım bütünün çantasındaki biliştir ve bilgi herkese ait bir ilimle her ana kervan olan insanlıkla yol alır. İşte kodlanan biliş kalemdir ve yazar yaratır Zaman'ı... İşte yaşam...

Dünya ben, ben dünya... Çıkardım attım çarıklarımı, verdim bütüne... Ben bende temiz kayıtlarla okudum Kuran'ımı... Oldu mu? Oldu, aha olan yeni olan yaşamda, tümden, türevlenen en temiz ışıkla oldu!...

Tabu, tabu, tabu... Yıktım geçtim... Tüm kayıtlarımdan çıkardım tabuyu... Çünkü ben dünya olan tüm insanlığın tahditsiz yaşamıyım... Özün özünde göz olan kaynak ve o kaynak ocağım olan yaşamdır... ocak; tüm insanlık ilmiyle yanan bir meşale ve meşalem; tüm Zaman'larda insanlıkla yanar...

Kontrol kurulmuş ve koruma sağlanmıştır dünyamda... Aha benim dünyam öz de sözü olan, o sözde tüm insanlıkla yaşam olan dirilik ve diri Işığım; her cana kapı açan bütünün kürzi ışığıdır...

Ben dünya, Gürüz'ün kelamı, kürzün Işık olan kalemi kalemi ve Gürüz'ün ve kürzün tek kült yaşamı... Kendi özümden devinmekteyim... Bütünü, hak teknikle insan sayfasında insanlık ilmiyle dillemekteyim... Ben bende ben olan, teknik kodların birliğinde yaşam olup açılan dünya... Her anda her yüreğin gücü olan ben.. Aha bu!... Ben olan, birlik olan, her ana Ka Ha olan Işığını tohumlayan insanın yaşamı olan dünya... Aha işte bu!...

 

Süper İnsanlık Realitesi

 

https://youtu.be/XzrrOA3vvnE

 

 

 

 

 
  Bugün 839 ziyaretçi kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol