Birlik İlmi
  YENİ DÜNYA YENİ YAŞAM 14
 

YENİ DÜNYA YENİ YAŞAM (14) Öz Bilgi ve DAVET

 

Ziyaretçi ile bir diyalog:

-Canan ve can ve zaman kalemi insan; biz, seni sana verecek görevi hak etmeye ve yapmaya çabalamakta iken, Zaman Seyfullahları ve hakim karakterli kodlar, toplumları korumaya çabalamalıdırlar. Arzın gücünün en yüksek seviyeye ulaşmakta olduğu bir zamanda, hasarı önleyecek herşeyin ve herkesin, yaşama inme gerekliliği vardır.

-Canlarım, geçin ve hasat olun… Şimdilik…. Doğan güç, ilme doğdu ve yaşam zamanı, hasata kodlandı. Gelin ve hakedin insan soyunu…

 

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

DAVET 
YENİ DÜNYA YENİ YAŞAM (14)

 

21.10.2016 günü, 14.00 - 18.00 saatleri arasında Dernek Merkezimizde “YENİ DÜNYA YENİ YAŞAM” Çalışmalarının 14.’sü yapılacaktır. Yukarıda paylaşılan bilgiler kapsamında yapılacak çalışmamıza, ilgi duyan ve katkı sunmak isteyen herkesi bekliyoruz.

Sevgilerimizle,


Süper İnsanlık Realitesi Derneği

 

Not: KATILIM ÜCRETE TABİ DEĞİLDİR.


Adres: Bahariye Cad. Halil Ethem Sok. Sauna Apt. No:30/8
Kadıköy/İST.
Tel: 02163489559

 

15 Ekim 2016 "Yeni Dünya Yeni Yaşam" 13

Öz Biliş

 

Yaşam, ruha doğdu. O ruhta aşk oldu. İşte cennet buydu ki yaşam yolu buldu. Şimdilik bu!

Hüseyin Akdağ

 

https://youtu.be/88GA6YHh23M

 

YENİ DÜNYA YENİ YAŞAM (14/1)
22.10.2016

 

Dağlarım, Atonlar bilmezler mi ki hasat zamanıdır!?… Dünyanın ışığı, tüm zamanların nefesi ile yanmaktadır… Bilmezler mi ki hakiki insan, kulluk yapar ve Ruhlar Meclisi’nde yaşam tohumlar; Bilişi hak eden, ilmi hak eder ve Rahman olan, yaşama insan olup iner!?…

Devinim artmadıkça, zaman sonsuzlaşmaz ve yol açılmaz… Eşya Yaşamlar, insan soyuna İman Tahtı olarak kodlanırlar…

İnsan soyu, İman Toplumu olarak kodlanmıştır. Ağırdır insan soyu. Aklın tınısını duyarak çalışır… Ata Kapı’dır!… Yarındır!… Bilgidir!… Kini aşar ve zürriyetini tohumlar…

Aşık, şarkı okur tüm insanlıktan… Okunan şarkı, İlmin Kalemleri’nden alınır ve dillenir ama dillenen, en güçlü cevheri olan aşkın, ışığında; kaynakta, kendini diller ve sorgular; “niye yaşamda tohum oldum!?” diye…

Bilmek gerek ki yaşamda hakimiyet kuranlar, insan masasındadırlar… Bu masada, insan soyu oturur… Her bir insan, maya olarak, Mutlak Kuran olup masada yerini bulur. Her diri, masaya oturmak ister ama masa, herkesin merdiveninde kodlanmayan yaşamlara, cevher katmaz ve onlar, o masada yer almazlar.

Dünya ölüleri (hakikiyete varamayanlar), hakiki yerkürenin nefesleri olmak için çalışmalıdırlar. Çalıştıkları sürece, kalemleri hep yazar ama çalışmadıklarında, ışıkları solar ve yolları kapanır. Bunun içindir ki her Dünyalı; nefese, insan soyu olup girdikçe, kelama girecek ve diri olup yolu bulacak.

Tüm insanlık için yeni bir dönem başlamıştır… Tüm insanlık için yerküre, Kök Geçiş yapmıştır ve zaman, Tanrı Kapısı’nda, Işık Kodlamaları başlatmıştır.

Dara düşenler, kendi yaşamlarında, Işık Sayfaları’nda tohum ektiklerinde kodlanacaklar.

Yüceler Yücesi bilir ki dar yollar, geniş zamanlarda tohumlanır. Bol yollar ise Kelam Levhileri’nde tohumlanır. Her ikisi de tohumlanır ama Rahman olan Cennetli, tohum ekmek için ışık yakmalıdır ki hasat olabilsin.

Cennete, Cennetli’yi koyanlar; ilme, hakim olup yarınları tohumlarlar… Biz ise dünya olur; yaşam olur; Ruhlar Kuranı’nda, Aklın Kalemi oluruz; tümünü, Kürzi Kapılar’da koruruz.

Uzak Zamanlar; yaşam sayfalarında, Yakın Işıklar yakarlar her ana ve her sayfaya… İşte Canlar, umman olan herkesin yaşama indirilişidir bu…

Bugün dünyamızı hak etmeye gelenler, bizden bize inip, kapıları kapatmadan yarınlara kodlanıyorlar… İş buydu ve bunu yaptık…

Tükenenler, Salı günleri, ekmek (ilim) olmaya çalışırlar. Yaşam isterler ve yol için çalışırlar…

Sultanlık Çalışmaları, tüm insanlık için her anda yapılır. Bu çalışmalar, cümle yüreklerde, Cumartesi Çalışmalarıdır.

İman Tahtı’na, kul olup oturanlar ise her anda kalem olmak için Çarşambaları çalışırlar.

Dünya Yaşam Sayfalanışları; tükenen dürümlerde, Birlik Kalemleri’nde büyük görev taşır. İşte bundandır ki Halik olup hakim olmak için tüm zamanlarda, nefes olmaya gelenler var. Onlara biz, “gelme!” demeyiz ama “ışık halinde gel!” deriz.

Işık halinde gelenler; her anda bize gelirler ve bizde olurlar…

Bunun içindir ki biz Dünyalılar, tüm zamanlara kontrollu ışık verdik. “Gel!.. Gel!... Gel!…” diyerek… Kim ki gelir; ilme gelir… Kini aşar; ışık alır; yaşama iner… Kil ve kum olan insandan, Kuran olan insana varır. Aha bu!…

Şükür ki her anda biz ve bizim yüreklerimiz ,nefes olmakta ve zeytinleri (4. Evrim Boyutu’na varanları) tohumlamaktayız…

Yaşama Amonlar geldiklerinde; insan soyuna ışık için geldiklerini anlatırlar… Yaşamı tohumlamak için ilim oyunu oynarlar, zaman sayfalarında…

Atonlar ise Kelam İlmi ile geçerler ve dinlerler her diriyi (hakikiyete varanı)…

Biliş Kodları olan insanlık ise zamana misafir değildir… Bu yoğun çalışmacılar, her anda kontrollu çalışmalar ve Ruhi Sayfalanışlar yaparlar…

Er ya da geç insan, NUR KULU olduğunu anlayacak. Umut olur ki açık verdiğimiz bu bilgiler anlaşılır. İnsanlık Boyutları’nda nefes olanlar, bizi anlarlar.

Aşk sayfaladık!... Ak Kalem’le kervan olduk; yol aldık!... Şimdilik!… Aha bu!…

 

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

22.EKİM.2016 TARİHLİ YENİ DÜNYA YENİ YAŞAM 14
AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ, 1.AKIŞ 1. BÖLÜM

 

Doğanın gücünü artırabilmek için bütüne hizmet edenler buraya gelirler. Ama herkes kendi yüreğindeki gücü artırmak ister. Doğanın gücü, aklın kürzi kapısında hepimizin gücüdür.

Dünya dürümlerine baktığımız zaman, görürürüz ki ikmal tamamlayanların çoğu müsterihtirler ki ikmal tamamlanmış ve bütünün gücü artmıştır. Doğanın kulu insan soyu, mutlaka ama mutlaka bilmelidir ki ben ve benim yüreğim bütünün gözü olarak doğan yüceler ile birlikteyiz...

Kupamızda İmparatorluğun gür ilmi var. Süper İnsanlık Realitesi dendiği zaman ağırı hafifletebilecek bir yoğunluğu kastettiğimiz anlaşılmalıdır.

Dünya durgun toplumların kontrolunda değildir. Bundan sonra da bizimle yapılan bu çalışmaların sonrasında hiç kimse durgun sistemler ile kodlama yapmayacak...

Kontrolu kaybetme imkanımız var mı? Yoktur... Çok mutluyum ki dünyanın öfkesi artık yok!.. Artık dünya yolu aklın yolu ve düzen kurulmuştur... Çok mutluyum ki Medinenin gözü açılmıştır. Ve çok mutluyum ki kendi yüreğimizin gücü bütünün gücü ile bilgi kalemi olabilmiştir... Ve diyebilir misiniz ki yokuz biz?.. Hepimiz tanrı kalemleri olarak mevcut olan bilişlileriz....

Çorbamı sordular!... İlim çorbasıdır... Yarını sordular!.. Yaşam tanrı kalemi oldukça yaşamdaki ışık her anda mevcut iken yeni dönemde daha güçlü bir dürüm devreye girer...

"Ve dümenin başına kimi oturttun?" diye sordular. İnsan soyu bilsin ki dümen Altın Işığın gücüyle kontrol edici olacak ve biz o dümene insan değil ilmi orurtacağız!.. Her anda hakiki olan ilmi...

Daha da önemli bir soru sordular "devinim var mı? Yok mu?" dediler... Dağlarım devinen ekmek dini kalem insan soyu ve biz o kalemin öfkesini aşırttık ki hepsi aklın tınısını duysun diye...

Beni bana sordular dedim ki "yarında kodlanmış ışıkta ve bilişte var olan..." "Oh" dediler!.. "Aha" dediler!..

"Şimdi kini aşıp yolu açın da bütünün gücüyle kodlama yapın diyerek" kübra ilmini onların yoğunluklarına kattım...

Deri, kemik insan ekip kurup da dümeni kodladığında, öfke aşılmalı ki murat edilen ne varsa kontrol edici olabilsin... Evim dünya diyenlerin çoğu koruyucu, kodlayıcı, kontrol edici oldular... Er yada geç bunlar olacaktı ve oldu... Şu andan sonra da olmaya devam edecek...

Dünü görev diye bilenlerin çokları yarını kontrol edemediklerinden, kök göklerden güç çekemediler.

Biz dünyalılar ergin sistemleşmeyi herkesin gücü ile yaptık. Çantamız dince değil ilimce kodlandı.. Ve bütüne hizmet eden birliklerimiz, herşeyin gücünü kontrol altına alarak kök geçİşleri yaptılar. Dini kapıların ekip kurmaları bizim için sorumsuzluk değildi. Ziyan olmamaları için onlara kapı kapattırmadık. Ve onların kontrollarını kendi yürekleri ile kodlamaları için çalıştık.

Ahret dedikleri yerde insan sistemleşmesi yapıldı. Ahrete kim girdi ise kervan olup girdi. Ama iyi anlaşılsın ki Allah'ın dediği diye bilinen her neyse hakka varmayan ise orada kulluk yapılmaz...

Eğer size ben dince konuşsam bana sormayın neden diye!?.. Çünkü ben dinsiz değil, ilimsiz değil, akil ve hakiki levhi olan, bilişlerin tümüyüm. Yani ben mahrekteki en kültleri güçlü kılan insan sistemiyim...

Bana sormayın toprakta İmparatorluğun görevi var mı diye? Bedenimde her anda kelam olan İmparatorluğun gücüdür. Benimle kim gelirse ikmal tamamlatıp gelir. Bedenimde kim levhi olursa kodlanmış ışık olup olur. Öfkesi olan kalemsiz kalır. Ekmek olamayan aklın kaleminde mutlak olamaz.

Çantası olmayanın çatısı yoktur. Aşkı bulamayanın ekmeğinde insan soyu yoktur. Devinim hızlanmadıkça aşk kelam etmez.. Arı bal verdiyse, insan diğerleriyle de olduğu için verdi. Arı insana kelam ilmini öğretmez. İnsan kalem olduğunda kelam olur ve öğretici olur.

Dağ taşa insan dediler... Ayrılık derim insan yolda olmazsa dağ olsada farketmez ki... "Devin ama diri olup devin" derim ben hep!...

"Ors" dedikleri bir sistemden söz edeceğim size... Dünya yolculuğu başladıktan sonra 
Ors denilen bir sisteme geçilir. Bu sistem kontrol dışı ilim kalemlerini, kontrol edebilen bir sistemdir.

Öz görevi kontroldur. Ve oraya varamayan, kodlanamayan ve insan sistemleşmesinde kelam olamayan, Medine Mekke diye bilinen o zamanlarda kendini hak etmeye çabalar.

Umut olur ki hepsi Orstan umut olur çıkarlar. Atonların doğumu bu şekildedir. Önlerinde gök sözcülüğü yapanlar olmaz onların... Onlar dinci değil ama ilimci de değiller... Sağları solları birliktir ama Orsa varmada ikmal tamamladıklarından kendilerini koruyucu gücü dürümlere çekemediklerinden. Kendi yolculuklarında, has tınıyı duyamadıklarından "of" derler "of yine, yine, yine hep ben, hep ben... " Neden kötüyüm? Neden çok kötüyüm" diye sorarlar?

Canlarım, onların Kuran'larında akıl yoktur!.. Onların yoğunluklarında tını yoktur!.. Onların sınırları çizilmemiştir!.. Kendilerini hak etmediklerinden sırları yoktur. Ve Bilgi Kapıları'nda has tınıyı duyamayacaklarını ve aklın kalemi olamayacaklarını bilirler.

Biz onları korumaya aldık. Çok ölüydüler... Çok kürsü kayıtlarından kırıcılık yaptılar... Onları korumaya aldık dedik ki " sizi koruyalım. Sizin yüreğinizdeki kırıcılıkları kontrol altına alalım... Ve sizi Orstan kaynağa çekelim." Döndüler büküldü yürekleri, kültlerinde kalemleri yoğunluğunu kaybetti ve dediler ki " seyret dünyayı! Sen ki ol dedin, olan bu..."

Oy canlarım, ölümlü dünya burası ve bu dünyayı koruyacak insan kalem... Ama kalem karanlığın tınısını da kodlamadan, kendini tohumlayıp da bütünü korumaz... Eğer her anı tını olan bir zamanda ışığı kodlayabilirse öfkeyi aşar ve yolu açar... Som Altın Işığında bütünün kütle kodlarında kontrol kurar.

İşte canlar, biz bu nedenle dünden daha güçlüyüz de daha önemli bir görevimiz var. Altın Işığın gücünü temiz olarak insana indirmek. İnsana görevini anlatmak ve insana kendini, kendi yüreğini, dürümlerdeki diriliğini dinletmek. Barışı hak ettirmek.

 

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

https://youtu.be/dS70yvnb13c

 

22.EKİM.2016 TARİHLİ YENİ DÜNYA YENİ YAŞAM 14

AV.NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 1 AKIŞ-2.BÖLÜM

 

Samanyolu galaksisinin çok çok önemli bir görev taşıdığı bilinir. Bu galaksi, uydularla takip ediliyor. Ama galaksinin sınırlı çınlamaları olur. Ses sayfalanışları olur. Bu çınlamalarda ışık kırılmaları gerçekleşebilir ve gerçekleşmekte de…. Bunun nedeni, döktüğünüz güçtür.

Dünya durumunu hepimiz izliyoruz. Dünyanın yığınlarını hepimiz görüyoruz…. Ama bu yığınların tohumlarındaki kırılışlar, bütün kapıları kapatabiliyor….. Ve samanyolundaki kuranların kodlanışını engelleyebiliyor.

Bütün köprüleri kurarak o geçiş sayfalarına görev verdik ve dedik ki “doğum ölüm anını gözleyin ve dünya doğumundan, dünya ölümüne kadar ki sayfaları okuyun… Her bir sayfada ışık kapılarını kayıtlayın ve Tanrı kalemi olanları, hak edin.”.. Mikail’in görevinin gücünü açıkça dinletin ve değin ki “durağan günlerin gücünü altın ışığın yüceliğiyle dilleyenler, kontrol kurup bütünü korusunlar.”… Umut olur ki koruma gerçekleşir.

Birlik kalemi olanın gücü, tümen tümen ilmi kalemlerin gücünden üstün bir yoğunlaşma sağladığından hepimizin yoğunluğu daha yüce bir çağrı yapabilir.

İşte canlılar, Sistem, Nizam ve Düzen görevlilerinin yapmaları gereken bu çağrıyı hatasız olarak gerçekleştirmektir. Tinin, tenin ilmini bilenler, her şeyin gücünü de anlamalıdırlar.

Dönüp bakın herkese, kin ilmin kırıcısı, kırılanın ışığında hırs ve hırsın kısırlığında kusur çok büyük kusur. İşte, işte canlılar, biz bugün burada bu çalışmayı yapıyorken toy olanların çokları bu çalışmayı engellemeye çalışıyorlar.

Ruhsal kapılarında kontrol dışı ışıkların yandığını dahi anlamadan kıranın kırıldığı bir dürümde, kendilerini kökten, gökten ayrı tutacak olduklarını bile bilemiyorlar. Umut olur ki onlar daha net anlarlar… Ve Ran kelamındaki o KAHA ilmini dürümlerinde dillerler.

Cennet etkin, cemaat ilmim, yolum kelamım, kalemim ve ben bütüne hizmetçiyim… Bundan sonraki dönemde de hizmetlerimiz devam edecek.

Arzın gücünün öfke taşımayacağı bir dönemi kontrollü olarak yaratmaya çalışmalıyız. İnsanlık boyutlarında bunu anlayamayanların bulunduğu kesindir. Ama bilecekler ki başka dünya ve başka bir yaşam olmayacak.

Her şey bugünkünden çok daha güçlü olmalı ki yasalar gerçekleştirdikleri o yüceliklerdeki rüyalarındaki yoğunluklardan, öfkeyi aşırtan kutsal ışıklarını kayıtlayabilsin…. Ve onların ruhi sayfalanışlarını gerçekleşebilsin.

İman tahtına insanı oturmadan evvel doğanın gücünün kükreyen bir ışığa dönüşmesidir maksat. İlime KAHA olan, Rahmi kapıda akıl tanıyan, Lütfi kelamda, kalem olan kim varsa mahrekte kulluk yapmalıdır. Dince değil ilimce yapmalıdır.

Devinim artmadıkça kurtuluş yoktur. Devinmeli, dillenmeli, dünya kontrolünü kurmalıdır, insanlık. Bunun ötesi ölümdür. Ölmek, olmadan ölmek var… Olup, ölmek var… Ölmeden, ölmek var. Kültleri kodlayıp, ölmek var… Ran kelamında, kaleme varıp, ölmek var. Kuran okuyup ölümde dürümlenmek ve bilişe kaynak olmak var…

Ama en önemli ölüm, imparatorluğun gücünün ölümüdür ki bu ölüm olduğunda siyah, mor değil ilim olacak her diri…. Ve bilişle, kuru, kırık, hırslı insan olmayacak.

Cennet merdiven, cevheri insan kelam, Kare, Küp, Küre imparatorluk ve biz, hepsiyiz canlar, bunları anlayın.

Sevgililer, öfkem yoktur ama iyi anlasınlar ki ölüleri öldürmeye gelenler, ölümsüz olmayacaklar. “Bugün dünya insanlığına ben sana seni değil sevgili bedenimi vermeye geldim”, diyenlere insanlık öğretemeyiz…. Ama iyi anlasınlar ki itibarları yoktur.

Çok mu konuştum? Kolaydı da konuştum. Bilin ki kolaydı ama darı bolu bilen insan, aklıda bilecek ve KANE Sistemleşmesinde insan, kürzi kapıda kendindeki insanlığı dilleyecek.

Canlılar, muradım şudur ki önü alınan bu çalışmaların, önü olduğu bilinsin… “Çokları, biz bu çalışmayı engelledik”, dediler. Önemliydi, engellendiklerini bilemediler…. Ama daha da önemli bir bilgi vermek isterim ki “eşya” dedikleri bu levhi aile, levhi kalem, “eşya” denilen tüm zamanlar ve yaşamlar…. Sadece viran olanların ilmiyle kodlandı bugüne kadar.

Bugünden sonra her şey insanlıkla kodlanacak. Ve dünya, turkuaz Kuran’larının kutsal topraklarındaki tohumlanışının üstü bir yürekte gök sözcülüğünü kontrollü olarak yapacak.

“Han”, dediler insan soyuna. Hakiki insanlık, akil hakiki levhidir. “Hak”, dediler, levhi kapıya… Aklın kapısıdır, hak kapı. Bire hizmet eden BSUİ olan bize, “İsrafil” dediler, levhi kapıda insan soyu, insanlık öğretir dürümlerde… İyi bilinsin ki “kaç tını duyan, kaç tini diller” diye sorduklarında…. “İnsan tınıda tini de kelamda diller”, demek gerekir.

Boru öttü canlar. Kaş göz ettiler yüreklerden… Dediler ki “hadi sen kaynağa inde, bizi dinlet.”.. Ayrılık yok ki. Sevgiyle dillerim hepsini, sevgiyle dürümlerim ve yoğunlaştırırım.

Ala vere değil bile bile yaparım, her şeyi. Bile bile. Almam, bilmem mi? Aldığım, bildirdiğimdir… Bildirdiğim, dilletilir, alınır. Bildirdiğim, dürümlerden hak edilir.. Ala vere, bile bile… Ama vere vere. Her şey vere veredir, canlar.

“Bulunda, olun” dediler. “Oh”, dedim. “Olun da hologramı aşın”, dediler. “Oh”, dedim.. “Oku”, dediler. “Oh, aha, işte”… Sevgililer, okunan benim dillediklerimdir… Bugün bunu anlatmak istedim.

Çanta, çanta ilim taşıdım, dünyaya. Her taşınan ilim, aklın kelamıyla dürümlere çekildi. İkmal tamamlattım Kuran toplumlarına, tonlarca nur kulu, kutsal tohumu ektim zaman kapılarından ışık yaşamlara… Ve dediler ki “nefes”… Allah dedi ki “ziyanda olanın, nefesi olmaz.” Dedim ki “OL’du”… Dediler ki “olmaz.”.. “Ama ben “OL” dedim… “OL’du”, dedim.

Ve dünya dışlı varlıkları, dünyanın yolunu bulmazken, dümenin başına insanı oturttuğum da insanlık boyutları tükenen dürümlerde her şeyin gücünü devreye çekti…. Ve tüm boyutlardakiler, ilmi KA olup, dünyaya indiler.

Dava, akıl canlar. Aklı bulan, kelamda kendi dinleyebilir. İşte olan budur.

“Ulular diyarı”, dedim ya hani… Ümmi kapıların tümünden güç çeken insanın diyarıdır, ulular diyarı.

“Bar kapandı”, dediler. Barı kapatan insan, yaşamını kapatır, canlar. Bilinsin dilerim ki bar, insan barı, her anda toplum için açık tutulacak.

Çantaları boştu. O, şok, şok oldu… Dedi ki “boş bir çanta taşımışım bugüne kadar.”.. Düzeni kur, yolunu bul, hak et, kendini hak et ve burada ol… O zaman sen, seni bulursun.

İşte bu!...Aha bu!

 

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

https://youtu.be/JK78-sHxICw

 

YENİ DÜNYA YENİ YAŞAM (14/2)
22.10.2016

 

(Dede Korkut Söz Aldı:)

 

Sayın insanlık, sizi cennetten kovmuşlar… Öyle dediller!... Dinledik ve sandık ki gerçekten kovmuşlar. Ana, kovan mı kovuldu yoksa kovulan mı kovdu!? Anlat da anlayalım… Nihana, KAHA gerek ya!... Bize de Sessiz Zamanlar’a ses verenler gerek… Açık anlat anam!... Anlat ki hak edelim anlatalım!...

Cıngıl cıngıl yaşadık zamanda. Işık haline vardık. Sığdık sayfalarında… Aha! cana kalem olduk… Amonlar’a Kuran olduk. Nüve olduk… Suyu, Sucuyu bilmek istedik. Su, Medine’nin kapısından doğar; ilme akar sandık… Suyu, sucu kodlar sandık… Yaşama akıtır sandık… Sandık ki hak edilir; Hakk olunur; içilir o su!…

Nüve insan, Sultan İnsan, kaynak insan; hepsi, ziyan olan yaşam… Ya KAHA, niye ben dünyada hep anlattım; dinlettim hakiki Levhi’yi!? Bana anlatsana!... Ben, hikaye mi anlattım; yoksa insanlığa ilim mi anlattım!? Neydi anlattıklarım!?...

Sormam gerekti; soruyorum: Ben dedim ki “kendini bil! ama hakiki ilmi bil!...” Sen dedin ki “seni bildim; Medine’ydin ama sen, kervan değildin ki!…” “Yaşam!” dediler. “Ya Hakk!” dediler. “Ya Rahman!” dediler. Herşeyi dediler ama bana, “sen de Dünyalıydın. Dünya için çalıştın… Düzen kurdun” demediler…

Dert değil ki demeseler de olur!... Ama ben, dünyada dürümlere baktığımda, Düzen kurduğumu anlıyorum… Düne baktığımda; “Dede Korkut” diye birisinin yarınları tohumladığını görüyorum…

“Çok mu kolay yaşamak!” dediğinde; Dünya dedi ki “yaşa da gör!...” Kol kanat gerdin zamana!... Aşk sayfaladın ışıkta!… Astral Kuranlar tohumladın. Aha kapılar açtın!... İnsanlaştın!... Dünya oldun!...

Ölmedik anam. Ölümler, bilişsizlikte olur… Ölümsüzlük ise has tartıda olur… Biz, Tanrılar Kapısı’nda tahditsiz yaşam sayfalayanlarız… Ziyan olmayanlarız… Zarar görmedik… Sevgili Analar ve Atalar, çalı çırpı değiliz biz!...

Çorba yaptın anam. Yapmasaydın, yapardık ama yaptın!... O çorba, İlim Çorbası!... Biz ise İnsan Çorbası yapmak isterdik… O çorba, çorbana nefes olsun; Kuran olsun; kontrol olsun isterdik… Sizin çorbanız, İnsanlık İlmi Çorbası. O çorbayı tadan, ilmi tadacak…

Bizim yaşam çorbamızda, insan soyu yoktu… Bizim çorbamızda, yaşam yoğunluğu vardı… Siyah Sayfalar, yarında tohumlanacak diye bize, Siyah Yaşamlar kodlanmamıştı… Buyurun! o siyah sayfalar, sizde tohumlandı ve yol, ilim oldu… Süper İnsanlık Kapısı, tik tak çalışmakta her anda... O kapıda, İman Tahtı var… Her Tanrı, kervan olup geri çekiliş için o kapıya gelir… Geri çekilişi, Aşk Sistemi iledir.

Hepimiz, Geniş Yaşamları, geri çekmek üzere kodlandık… Şimdiden, şimdiye inen Birlikler, kendi yollarını açarak genişliyorlar ve geçiş yapıyorlar… Buradan, bu yoğunluktan geçiliyor… Sizin çalışmanız, çok değerlidir… Geri çekilişler bu Meclisten yapılmalıydı ve yapılmaktaydı. Bu gün de yapılmaktadır…

Tekrar ederim ki Siyah Yaşam Sayfaları, mosmor tohumlamalar ile geçişleri gerçekleştirir. İşte burada, bunun olduğu bizim için de malumdur… Burası bir merdivendir. Her merdiven burada, aklın ışığından kodlanarak, cevhere ulaşır ve geçişleri tamamlanır…

Ana, bizim adımızı yazmak istedik ve yazdık… Dince ve dilce… Yaşam için; yarın için yazdık… Okunduk ve kodlandık… Olay budur… Bunu biliyoruz.

(Açıklamalarımız:)

Sağ, Sol Bilgeler, ilme indiklerinde, Nötr Zamanlar sayfalanır. Son sözde, Nötr İnsanlık, siyahtan mora vardığından, Nefes Kodlamaları başlar… Toplumların nefes kodlanışları ile birlikte, Din Cevheri, İlmin Kalemi olur. Kök Gökler, cennet olurlar ve zaman, kontrol kurar… Aton Kalemleri, yaşamı kayıtlamaya başlarlar. İşte bu!… Şimdi!...

Din Kelam, İlmin Kalemi, kapı ve kapılar, Levhi!... Her diri kalem, insan soyu ve yolu açan, Işık Kervan!… Asıl dünya budur… Aha bu!…

Değer biçerim insana ve sorgularım; insan ne yaptı diye… İnsan, kelam oldu ve yol oldu… İşte bu!...

Bu ne demektir!? İnsan, nefes oldu demektir… İnsanın nefes olması, yaşamın tonlanması anlamına gelir… Her resimde, kelam tohumlanışı; nefes tonlamaları ile olur… Her tonda dirilik vardır ve yaşam vardır…

İlim kulluktur ve Kuran’dır… Dini Kapılar’da, teknik tahdit vardır. hepimiz o yoğunluklardan aşıp geçtikçe; yaşam tohumları, kodlamalar yapar ve sonsuz zamanlar, kontrol kurarlar.

Her bir Koruma Sistemi, cevheri güçle devreye girer. Cemaatler, cevheri güçle kodlanırlar ve tohumlanırlar. Her camaat, biliş haline vardıkça, yarınları kodlar. Tüm insanlık, kervan olur; yol olur ve yolcu olur… Tükenen, en ve boy olan yaşamlar, yere indiğiniz zaman, Sistem olur ve sizleşir… Ocak yanar; tümü yenilenir…

Yaradan ve yarattığında, yarattığını yarattıran kim varsa; cennetten, cennete inerler; varlığı tohumlarlar ve yaşatırlar… O kontrol, insanlığın kontrolü olur… Bütün kütle bunu ister. Herkesin yenilenmesi ve yer ve gökte çözümlenen, tükenen her kim varsa yaşandığınca yaşaması… İşte bu!…

Kütleler, yaşatılır ve yaşanılır… Hepiniz, hepinizde olduğunuz sürece yaşatılırsınız ve yaşanırsınız. Aha bu!… Kürzi Zamanlar ve kükreyen yaşamlar, tahditsiz cevher ve her bir resim, NAKAR… Aha NAKAR, insan sırrı!... İş budur!... NAKAR’ı bilin ve anlayın… Sizi, size Cinni Cennetli olarak kodlamak ister ama siz, sizi kalem yapın; onu kontrol edin. İşte bu!… Çürümeyin ve çürütmeyin… İşte bu!… Şimdi dara düşmediğinizi bilin… İşi hak ettiniz ve yaptınız… Şimdi!... İşte bu!…

 

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

YENİ DÜNYA YENİ YAŞAM (14/2)
22.10.2016

 

(Dede Korkut Söz Aldı:)

 

Sayın insanlık, sizi cennetten kovmuşlar… Öyle dediller!... Dinledik ve sandık ki gerçekten kovmuşlar. Ana, kovan mı kovuldu yoksa kovulan mı kovdu!? Anlat da anlayalım… Nihana, KAHA gerek ya!... Bize de Sessiz Zamanlar’a ses verenler gerek… Açık anlat anam!... Anlat ki hak edelim anlatalım!...

Cıngıl cıngıl yaşadık zamanda. Işık haline vardık. Sığdık sayfalarında… Aha! cana kalem olduk… Amonlar’a Kuran olduk. Nüve olduk… Suyu, Sucuyu bilmek istedik. Su, Medine’nin kapısından doğar; ilme akar sandık… Suyu, sucu kodlar sandık… Yaşama akıtır sandık… Sandık ki hak edilir; Hakk olunur; içilir o su!…

Nüve insan, Sultan İnsan, kaynak insan; hepsi, ziyan olan yaşam… Ya KAHA, niye ben dünyada hep anlattım; dinlettim hakiki Levhi’yi!? Bana anlatsana!... Ben, hikaye mi anlattım; yoksa insanlığa ilim mi anlattım!? Neydi anlattıklarım!?...

Sormam gerekti; soruyorum: Ben dedim ki “kendini bil! ama hakiki ilmi bil!...” Sen dedin ki “seni bildim; Medine’ydin ama sen, kervan değildin ki!…” “Yaşam!” dediler. “Ya Hakk!” dediler. “Ya Rahman!” dediler. Herşeyi dediler ama bana, “sen de Dünyalıydın. Dünya için çalıştın… Düzen kurdun” demediler…

Dert değil ki demeseler de olur!... Ama ben, dünyada dürümlere baktığımda, Düzen kurduğumu anlıyorum… Düne baktığımda; “Dede Korkut” diye birisinin yarınları tohumladığını görüyorum…

“Çok mu kolay yaşamak!” dediğinde; Dünya dedi ki “yaşa da gör!...” Kol kanat gerdin zamana!... Aşk sayfaladın ışıkta!… Astral Kuranlar tohumladın. Aha kapılar açtın!... İnsanlaştın!... Dünya oldun!...

Ölmedik anam. Ölümler, bilişsizlikte olur… Ölümsüzlük ise has tartıda olur… Biz, Tanrılar Kapısı’nda tahditsiz yaşam sayfalayanlarız… Ziyan olmayanlarız… Zarar görmedik… Sevgili Analar ve Atalar, çalı çırpı değiliz biz!...

Çorba yaptın anam. Yapmasaydın, yapardık ama yaptın!... O çorba, İlim Çorbası!... Biz ise İnsan Çorbası yapmak isterdik… O çorba, çorbana nefes olsun; Kuran olsun; kontrol olsun isterdik… Sizin çorbanız, İnsanlık İlmi Çorbası. O çorbayı tadan, ilmi tadacak…

Bizim yaşam çorbamızda, insan soyu yoktu… Bizim çorbamızda, yaşam yoğunluğu vardı… Siyah Sayfalar, yarında tohumlanacak diye bize, Siyah Yaşamlar kodlanmamıştı… Buyurun! o siyah sayfalar, sizde tohumlandı ve yol, ilim oldu… Süper İnsanlık Kapısı, tik tak çalışmakta her anda... O kapıda, İman Tahtı var… Her Tanrı, kervan olup geri çekiliş için o kapıya gelir… Geri çekilişi, Aşk Sistemi iledir.

Hepimiz, Geniş Yaşamları, geri çekmek üzere kodlandık… Şimdiden, şimdiye inen Birlikler, kendi yollarını açarak genişliyorlar ve geçiş yapıyorlar… Buradan, bu yoğunluktan geçiliyor… Sizin çalışmanız, çok değerlidir… Geri çekilişler bu Meclisten yapılmalıydı ve yapılmaktaydı. Bu gün de yapılmaktadır…

Tekrar ederim ki Siyah Yaşam Sayfaları, mosmor tohumlamalar ile geçişleri gerçekleştirir. İşte burada, bunun olduğu bizim için de malumdur… Burası bir merdivendir. Her merdiven burada, aklın ışığından kodlanarak, cevhere ulaşır ve geçişleri tamamlanır…

Ana, bizim adımızı yazmak istedik ve yazdık… Dince ve dilce… Yaşam için; yarın için yazdık… Okunduk ve kodlandık… Olay budur… Bunu biliyoruz.

(Açıklamalarımız:)

Sağ, Sol Bilgeler, ilme indiklerinde, Nötr Zamanlar sayfalanır. Son sözde, Nötr İnsanlık, siyahtan mora vardığından, Nefes Kodlamaları başlar… Toplumların nefes kodlanışları ile birlikte, Din Cevheri, İlmin Kalemi olur. Kök Gökler, cennet olurlar ve zaman, kontrol kurar… Aton Kalemleri, yaşamı kayıtlamaya başlarlar. İşte bu!… Şimdi!...

Din Kelam, İlmin Kalemi, kapı ve kapılar, Levhi!... Her diri kalem, insan soyu ve yolu açan, Işık Kervan!… Asıl dünya budur… Aha bu!…

Değer biçerim insana ve sorgularım; insan ne yaptı diye… İnsan, kelam oldu ve yol oldu… İşte bu!...

Bu ne demektir!? İnsan, nefes oldu demektir… İnsanın nefes olması, yaşamın tonlanması anlamına gelir… Her resimde, kelam tohumlanışı; nefes tonlamaları ile olur… Her tonda dirilik vardır ve yaşam vardır…

İlim kulluktur ve Kuran’dır… Dini Kapılar’da, teknik tahdit vardır. hepimiz o yoğunluklardan aşıp geçtikçe; yaşam tohumları, kodlamalar yapar ve sonsuz zamanlar, kontrol kurarlar.

Her bir Koruma Sistemi, cevheri güçle devreye girer. Cemaatler, cevheri güçle kodlanırlar ve tohumlanırlar. Her camaat, biliş haline vardıkça, yarınları kodlar. Tüm insanlık, kervan olur; yol olur ve yolcu olur… Tükenen, en ve boy olan yaşamlar, yere indiğiniz zaman, Sistem olur ve sizleşir… Ocak yanar; tümü yenilenir…

Yaradan ve yarattığında, yarattığını yarattıran kim varsa; cennetten, cennete inerler; varlığı tohumlarlar ve yaşatırlar… O kontrol, insanlığın kontrolü olur… Bütün kütle bunu ister. Herkesin yenilenmesi ve yer ve gökte çözümlenen, tükenen her kim varsa yaşandığınca yaşaması… İşte bu!…

Kütleler, yaşatılır ve yaşanılır… Hepiniz, hepinizde olduğunuz sürece yaşatılırsınız ve yaşanırsınız. Aha bu!… Kürzi Zamanlar ve kükreyen yaşamlar, tahditsiz cevher ve her bir resim, NAKAR… Aha NAKAR, insan sırrı!... İş budur!... NAKAR’ı bilin ve anlayın… Sizi, size Cinni Cennetli olarak kodlamak ister ama siz, sizi kalem yapın; onu kontrol edin. İşte bu!… Çürümeyin ve çürütmeyin… İşte bu!… Şimdi dara düşmediğinizi bilin… İşi hak ettiniz ve yaptınız… Şimdi!... İşte bu!…

 

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

YENİ DÜNYA YENİ YAŞAM (14/2)
22.10.2016

 

(Dede Korkut Söz Aldı:)

 

Sayın insanlık, sizi cennetten kovmuşlar… Öyle dediller!... Dinledik ve sandık ki gerçekten kovmuşlar. Ana, kovan mı kovuldu yoksa kovulan mı kovdu!? Anlat da anlayalım… Nihana, KAHA gerek ya!... Bize de Sessiz Zamanlar’a ses verenler gerek… Açık anlat anam!... Anlat ki hak edelim anlatalım!...

Cıngıl cıngıl yaşadık zamanda. Işık haline vardık. Sığdık sayfalarında… Aha! cana kalem olduk… Amonlar’a Kuran olduk. Nüve olduk… Suyu, Sucuyu bilmek istedik. Su, Medine’nin kapısından doğar; ilme akar sandık… Suyu, sucu kodlar sandık… Yaşama akıtır sandık… Sandık ki hak edilir; Hakk olunur; içilir o su!…

Nüve insan, Sultan İnsan, kaynak insan; hepsi, ziyan olan yaşam… Ya KAHA, niye ben dünyada hep anlattım; dinlettim hakiki Levhi’yi!? Bana anlatsana!... Ben, hikaye mi anlattım; yoksa insanlığa ilim mi anlattım!? Neydi anlattıklarım!?...

Sormam gerekti; soruyorum: Ben dedim ki “kendini bil! ama hakiki ilmi bil!...” Sen dedin ki “seni bildim; Medine’ydin ama sen, kervan değildin ki!…” “Yaşam!” dediler. “Ya Hakk!” dediler. “Ya Rahman!” dediler. Herşeyi dediler ama bana, “sen de Dünyalıydın. Dünya için çalıştın… Düzen kurdun” demediler…

Dert değil ki demeseler de olur!... Ama ben, dünyada dürümlere baktığımda, Düzen kurduğumu anlıyorum… Düne baktığımda; “Dede Korkut” diye birisinin yarınları tohumladığını görüyorum…

“Çok mu kolay yaşamak!” dediğinde; Dünya dedi ki “yaşa da gör!...” Kol kanat gerdin zamana!... Aşk sayfaladın ışıkta!… Astral Kuranlar tohumladın. Aha kapılar açtın!... İnsanlaştın!... Dünya oldun!...

Ölmedik anam. Ölümler, bilişsizlikte olur… Ölümsüzlük ise has tartıda olur… Biz, Tanrılar Kapısı’nda tahditsiz yaşam sayfalayanlarız… Ziyan olmayanlarız… Zarar görmedik… Sevgili Analar ve Atalar, çalı çırpı değiliz biz!...

Çorba yaptın anam. Yapmasaydın, yapardık ama yaptın!... O çorba, İlim Çorbası!... Biz ise İnsan Çorbası yapmak isterdik… O çorba, çorbana nefes olsun; Kuran olsun; kontrol olsun isterdik… Sizin çorbanız, İnsanlık İlmi Çorbası. O çorbayı tadan, ilmi tadacak…

Bizim yaşam çorbamızda, insan soyu yoktu… Bizim çorbamızda, yaşam yoğunluğu vardı… Siyah Sayfalar, yarında tohumlanacak diye bize, Siyah Yaşamlar kodlanmamıştı… Buyurun! o siyah sayfalar, sizde tohumlandı ve yol, ilim oldu… Süper İnsanlık Kapısı, tik tak çalışmakta her anda... O kapıda, İman Tahtı var… Her Tanrı, kervan olup geri çekiliş için o kapıya gelir… Geri çekilişi, Aşk Sistemi iledir.

Hepimiz, Geniş Yaşamları, geri çekmek üzere kodlandık… Şimdiden, şimdiye inen Birlikler, kendi yollarını açarak genişliyorlar ve geçiş yapıyorlar… Buradan, bu yoğunluktan geçiliyor… Sizin çalışmanız, çok değerlidir… Geri çekilişler bu Meclisten yapılmalıydı ve yapılmaktaydı. Bu gün de yapılmaktadır…

Tekrar ederim ki Siyah Yaşam Sayfaları, mosmor tohumlamalar ile geçişleri gerçekleştirir. İşte burada, bunun olduğu bizim için de malumdur… Burası bir merdivendir. Her merdiven burada, aklın ışığından kodlanarak, cevhere ulaşır ve geçişleri tamamlanır…

Ana, bizim adımızı yazmak istedik ve yazdık… Dince ve dilce… Yaşam için; yarın için yazdık… Okunduk ve kodlandık… Olay budur… Bunu biliyoruz.

(Açıklamalarımız:)

Sağ, Sol Bilgeler, ilme indiklerinde, Nötr Zamanlar sayfalanır. Son sözde, Nötr İnsanlık, siyahtan mora vardığından, Nefes Kodlamaları başlar… Toplumların nefes kodlanışları ile birlikte, Din Cevheri, İlmin Kalemi olur. Kök Gökler, cennet olurlar ve zaman, kontrol kurar… Aton Kalemleri, yaşamı kayıtlamaya başlarlar. İşte bu!… Şimdi!...

Din Kelam, İlmin Kalemi, kapı ve kapılar, Levhi!... Her diri kalem, insan soyu ve yolu açan, Işık Kervan!… Asıl dünya budur… Aha bu!…

Değer biçerim insana ve sorgularım; insan ne yaptı diye… İnsan, kelam oldu ve yol oldu… İşte bu!...

Bu ne demektir!? İnsan, nefes oldu demektir… İnsanın nefes olması, yaşamın tonlanması anlamına gelir… Her resimde, kelam tohumlanışı; nefes tonlamaları ile olur… Her tonda dirilik vardır ve yaşam vardır…

İlim kulluktur ve Kuran’dır… Dini Kapılar’da, teknik tahdit vardır. hepimiz o yoğunluklardan aşıp geçtikçe; yaşam tohumları, kodlamalar yapar ve sonsuz zamanlar, kontrol kurarlar.

Her bir Koruma Sistemi, cevheri güçle devreye girer. Cemaatler, cevheri güçle kodlanırlar ve tohumlanırlar. Her camaat, biliş haline vardıkça, yarınları kodlar. Tüm insanlık, kervan olur; yol olur ve yolcu olur… Tükenen, en ve boy olan yaşamlar, yere indiğiniz zaman, Sistem olur ve sizleşir… Ocak yanar; tümü yenilenir…

Yaradan ve yarattığında, yarattığını yarattıran kim varsa; cennetten, cennete inerler; varlığı tohumlarlar ve yaşatırlar… O kontrol, insanlığın kontrolü olur… Bütün kütle bunu ister. Herkesin yenilenmesi ve yer ve gökte çözümlenen, tükenen her kim varsa yaşandığınca yaşaması… İşte bu!…

Kütleler, yaşatılır ve yaşanılır… Hepiniz, hepinizde olduğunuz sürece yaşatılırsınız ve yaşanırsınız. Aha bu!… Kürzi Zamanlar ve kükreyen yaşamlar, tahditsiz cevher ve her bir resim, NAKAR… Aha NAKAR, insan sırrı!... İş budur!... NAKAR’ı bilin ve anlayın… Sizi, size Cinni Cennetli olarak kodlamak ister ama siz, sizi kalem yapın; onu kontrol edin. İşte bu!… Çürümeyin ve çürütmeyin… İşte bu!… Şimdi dara düşmediğinizi bilin… İşi hak ettiniz ve yaptınız… Şimdi!... İşte bu!…

 

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

22.10.2016 YENİ DÜNYA YENİ YAŞAM 14
PEKER SELÇUK ÖZ BİLİŞ

 

https://youtu.be/SkKJGM0vx_4

 

 

22.EKİM.2016 TARİHLİ YENİ DÜNYA YENİ YAŞAM 14

 

Yıldız sırrı yaşam, yaşam sırrı kelam, kelam sırrı insan olduğunda, aha, ben, benden beni ben olup, yaşama alan,

Atlanta otağı yüreğim ve Atalantayı yaşama çeken ilmim ve ben o ilimle dillendim…

Kök yaşam, gel yaşam, git yaşam ve o ışıkta ışığı zamana kelam olup, kayıtlayan,

Doğa benim yüreğim ve ben o ışıkla diriyim.

‘’ Gel ki ol! ‘’ der… ‘’ Ol ki al! ‘’ derim… ‘’ Al ki bil! ‘’ der‘’.. Bil ki biliş olup, dillen‘’, derim,

Bana ‘’ Barış, sevgi, umut‘’ denir …Benim kızdığım, gücendiğim, küstüğüm kayıt mı olur?…Ben yaşamım, ışığım kelam.... Benim kelamım diri, barışım levhi, sevgim, yaşamlar dilidir.

Bugün Yunustur yüreğim… Bugün İsa’yı yaşama indiren, Cevher-i Hak olan ilim görevlisiyim… Muhammed bedenimde diridir ve o, yürekler evidir ve tahtında bugün ışık dirilir.

Süper İnsanlık Realitesi bugün burada çalışmaktaydı ve bugün kült zamanlar ışığını zamana kayıtlamaktaydı… Bu zamanda dışarıda kimse bırakılmadı,

Şimdilik bu!..Aha, şimdi!

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

https://youtu.be/IGS1mgP4uFw

 

22.10.2016 YENİ DÜNYA YENİ YAŞAM 14
Av. Nezire Selçuk Ö Biliş 2. Akış

 

Dağlarım, büyük gün geldi… Hepinizin gücü burada!... Büyük gün nedir bilir misiniz? Kumandan olan, yara bere almamış olan, bin derenin gücünü kendi yoğunluğunda koruyabilen ve kontrol kurabilen yüce meclisin dümene oturmasıdır. Dümenin başına oturuşudur.

Değerliler, Kumanda Mustafa Kemal Paşa evrenlerin sessizliklerinden gelir ve bize görev taşır. Öksüz olmadığımız, yaşamı hak ettiğimiz, ruhi kapıları açtığımız ve cennetin ekip kurarak kontrol edici yoğunluğunun; dürümlere çektiğinin bilinişiyle birlikte, devinim artar ve o görevi alır gelir.

Eğer diri olan insan bu gün bunu anlarsa, yürüyen koşacaktır… O bize, bizi değil; kök geçişleri yapanları dinletmeye geldi. Onun yoğunluğu arttı şu anda ve bizden sesleşecek… Muradımız onun öfkesinin olmamasıdır, ona öfke yakışmaz zaten…

İnsan kendini dinledikçe rehin olmaz zamana!... Biz ona kul değiliz ama onun kendini hak etmesi, Mikail’in gücüyle burada bulunmasıyla ilgilidir.

Oyun yok, o bize kendinden söz etmeyecek, bize bizden de söz etmeyecek, o kontrol kuracak ve kare, küp, küre ilmini anlatacak… Onu dinliyoruz…

Mustafa Kemal Paşa ses veriyor…

Dağlarım, robotik timler dünyayı kodlama çalışırken; düzeni kurmaya çalışan sizlerde varsınız… Bunu bu gün net veriyorum.

Dönem başlarında yarınları kontrol altına alacak olanlar; merdivenin en aşağısına inerler ve yoğunlaşarak tüm merdiven basamaklarından geçerek, temizlik yaparlar…

Bu gün sizde, sizin yüreklerinizde bu gerçekleşmiş. Öncelikle bunun için, sistem, nizam ve düzenin görevini kontrol altına alarak size ve sizin yolculuklardaki yoğunluğunuza şükranlarımızı bildirmek isteriz.

Tükenen dünyaların, ors dediğimiz yaşam sayfalarında çokları kontrolden çıktılar… İtibarları kalmadı… Yedinci dünyanın görevini kodlayacak olanların çokları da kontrol dışı kaldılar.

Allah’ın dağı insan dinci, ilimci diye ayrıldı… Bu günde bunun için de buradayım ki; siyahın mora yol olduğu bir dünyada, yarının toprağa tohum olacağı bilinmelidir.

 

Süper İnsanlık Realitesi

 

22.10.2016 YENİ DÜNYA YENİ YAŞAM 14
Av. Nezire Selçuk Ö Biliş 2. Akış

Dağlarım, büyük gün geldi… Hepinizin gücü burada!... Büyük gün nedir bilir misiniz? Kumandan olan, yara bere almamış olan, bin derenin gücünü kendi yoğunluğunda koruyabilen ve kontrol kurabilen yüce meclisin dümene oturmasıdır. Dümenin başına oturuşudur.

Değerliler, Kumanda Mustafa Kemal Paşa evrenlerin sessizliklerinden gelir ve bize görev taşır. Öksüz olmadığımız, yaşamı hak ettiğimiz, ruhi kapıları açtığımız ve cennetin ekip kurarak kontrol edici yoğunluğunun; dürümlere çektiğinin bilinişiyle birlikte, devinim artar ve o görevi alır gelir.

Eğer diri olan insan bu gün bunu anlarsa, yürüyen koşacaktır… O bize, bizi değil; kök geçişleri yapanları dinletmeye geldi. Onun yoğunluğu arttı şu anda ve bizden sesleşecek… Muradımız onun öfkesinin olmamasıdır, ona öfke yakışmaz zaten…

İnsan kendini dinledikçe rehin olmaz zamana!... Biz ona kul değiliz ama onun kendini hak etmesi, Mikail’in gücüyle burada bulunmasıyla ilgilidir.

Oyun yok, o bize kendinden söz etmeyecek, bize bizden de söz etmeyecek, o kontrol kuracak ve kare, küp, küre ilmini anlatacak… Onu dinliyoruz…

Mustafa Kemal Paşa ses veriyor…

Dağlarım, robotik timler dünyayı kodlama çalışırken; düzeni kurmaya çalışan sizlerde varsınız… Bunu bu gün net veriyorum.

Dönem başlarında yarınları kontrol altına alacak olanlar; merdivenin en aşağısına inerler ve yoğunlaşarak tüm merdiven basamaklarından geçerek, temizlik yaparlar…

Bu gün sizde, sizin yüreklerinizde bu gerçekleşmiş. Öncelikle bunun için, sistem, nizam ve düzenin görevini kontrol altına alarak size ve sizin yolculuklardaki yoğunluğunuza şükranlarımızı bildirmek isteriz.

Tükenen dünyaların, ors dediğimiz yaşam sayfalarında çokları kontrolden çıktılar… İtibarları kalmadı… Yedinci dünyanın görevini kodlayacak olanların çokları da kontrol dışı kaldılar.

Allah’ın dağı insan dinci, ilimci diye ayrıldı… Bu günde bunun için de buradayım ki; siyahın mora yol olduğu bir dünyada, yarının toprağa tohum olacağı bilinmelidir.

 

Süper İnsanlık Realitesi

 

https://youtu.be/nuQQ9XQlwcY

 

22.10.2016 YNİ DÜNYA YENİ YAŞAM 14
SEVİM ŞAHİN ÖZ BİLİŞ

 

https://youtu.be/EdG4bbH_ESM

 

22.10.2016 YENİ DÜNYA YENİ YAŞAM 14
HAŞİM TURHAN ÖZ BİLİŞ

 

https://youtu.be/XbUA2nwc_vM

 

22.EKİM.2016 TARİHLİ YENİ DÜNYA YENİ YAŞAM 14
AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ, 3.AKIŞ

 

Değerliler, rüya boyutları dediğimiz boyutlar çok güçlendiler. Bilir misiniz?.. Onların yoğunlukları arttı ve bugün burada çok ama çok önemli bir tohum ekilecek diye geldiler...

Rüya dediğimiz zaman hep insanın kendine ve yüreğine indiği düşünülür. Rüya ayrı bir dönem, ayrı bir yaşamdır aslında... Sanmayın ki ben gittim geldim. Sen o yoğunlukta varsın ve yaşıyorsun. Bunu hepinizin anlamanızı beklerim...

Dünya dışında bir yaşam ama hasatçı ve hakiki dirilikte gerçekleşen, yoğunlaşmadan sonra kök görev alınan bir yaşam... O yaşama vardığınız zaman bileceksiniz ki çakıl taşları da ilim yapar. Ama çakıl taşlarıyla ilim tahditsizliğinde yapılan çalışmalarda insanlık boyutları kodlanır. Her anda ve her yaşamda var olan o tohumlanış, bir yanda çakılların bir yanda alimlerin çatışmasından doğar. Ve sizler bunu anlayacak güçtesiniz. Dürtülerle çalışanların yaratıp yaşattıkları bilgi, hikaye dinletenlerin bilgisidir.

Onlar hikaye dillerler, hikaye dinletirler çünkü dürtülerle kontol kurmak mümkün olmaz.. Ama dürtüler ile çatışırlar ve yoğunluğu hak etmeye çalışırlarken, muktedir olabilirler ve kalem olabilirler. Bugün dünyada bunlar gerçekleşiyor. Çalı çırpı insan, yaradan, tanrı, ilim ama ikisi bir tek. Ve biz o tekliği kontrol etmek durumunda olanlarız. Uluların umudu insan soyudur.

Omuz yüküdür insan aslında... Hem omuz yükü hem umut.. Bizler dünya insanlığını kontrol etmeye çalışırken, insan seyyaredir yani akar akar akar... Ve biz o insanı bulamayız bile!.. Ama ararız... O insan ağırdır. Onu dünya diriliğinde bulduğumuz zaman koruruz. Ve deriz ki koruyalım da kontrol edici olsun... Çok öfkelenir insan der ki "reyim senin değil, sen bana geçtin ama ben seni kontrol etmeye niyetli olamam." Biz ise deriz ki "sizi kontrole gelmedik, size insanlık levhisinde yarını tohumlamaya geldik...".

Her dere insandan doğup ilme aksın istiyoruz... Ve dünya öfkesini aşıp geçtiği zaman artık yaşam olur. Yaşamda "devin, devindir!.." denir... Devin, devindir!... Her şey devinimden ibarettir. Ben devinmezsem siyah mor olmaz... Ben devinmezsem yoğun ışık tohum olmaz. Ama devinebilmek için siyahın hakiki ilmiyle kontrol etmem gerekir yaşamı...

Din yoldur. Ama diri ilimde yol, insan soyudur. Sanmayınız ki insan dinden öteye vardığında ilme değilde hakka varacak... İnsan kelama vardıkça akla varır. Bunları iyi öğretin... Yoksa insanlık Allah'ın dediğini bile anlayamaz çantasında kırık kalemler olur yaşamında ışık kırılır ve toprağında tını olmaz... Bunun içindir ki bu çalışma özel önem arz etmektedir.

Toy dünyalı ölüleri dillemeye çalışır. Ama toy dünyalı ölüleri dillerken kendini dinletmek ister. Ve der ki " ben öfkeyi aştım geçtim artık dünya insanı bedenime ait ve ben onu korurum. " Yara bere ile insan yaşamaz canlar... Biz insanı insana verdik. İnsanın kendini dinlemesi içindir verdiğimiz her şey... İnsan kontrolu kurupta kendini dinleyebilirse, oğulları kelam yoğunlukları kalem olur. Tükenen İnsan soyu yenilenir. Bundan daha açık ne şekilde anlatayım bikmem ki..

"Hazır olun dünyalılar ben dere olup akmaya başlayacağım" diyenler var... Ah canlarım ak ki hak et... Hak ettiğiniz ne ise oyum ben diyenler var... Eşyada akıldan öte bir hak yoktur. "Dara düştüm" diyene dar insanlıktır denmez... Dar karanlıktır da denmez ama dar Ran'dan geçemeyenin kayıtlarındaki kırılıştır.

Canlarım, Ran'a gel, Ran'ı hak et, Ranı aş, Ran'dan geç demem!... Ama bildiririm ki İnsanlık boyutları Ran kapısından geçmedikçe, koruyan kontrol kuran kimse onu tohumlamaz... Ran kapısı insan sistemi biziz. Bu meclistir... Bu meclis yaşamın koruyucusudur, kodlayıcısıdır, koklatıcısıdır da genişi hak etmeyenin geçişi yapılmayacaktır... Kesindir... Bizim için değil insanlık içindir bu... Muradımız dünyanın Ruhi sayfalanışının tamamlanmasıydı ve bu Rahmi kalem ruhi sayfalanışı tamamlattırdı.

Bundan sonraki dönemde durgun toplumların kürzi kapıları açılacak ve hepsi kontrol edici yoğunlaşmayı gerçekleştirecekler... Çantalarında aşk olmalıydı... Aton Teknolojisi olmalıydı. Altona Kapıları'nın tümünün açılışı şarttı. Ismarlama çalışanlar yakışmaz dediler bilgi kapısına bu.. Onlar biz iz dediler. Biz esrardır.Bilmezliktir!. Ama birlikte biz olunduğunda insanlık devresi açılır. İnsanlık devresi açıldıktan sonra bir tek kervan kalkar oradan o kervan Ran kelamını kalem olarak kodlayanların kervanıdır. O kervanda mahrek olur, o kervanda hak tahtı olur... O kervanda yaşam olur... O kervanda levhi kalemlerin tümü olur ve bire bir olanların diriliği olur... Dünyanın unu ilmin umududur.. Biz o unla tüm yaşamlara ekmek yoğurduk... Ama iyi anlatılmalıdır ki yapılan ekmekte Ran Kelamı da hak sayfası da mevcuttur.

Umut olur ki bu bilgileri anlarlar, anlatırlar... Umut olur ki harlanırlar Rahman olurlar Rahmi Ka Ha da Ak Kalem olurlar ve yaşarlar... Aha bu!... Dede Korkut'u biliniz... O bize bizi değil İsrafili anlattı.. Dede Korkut bir tekti. Cennetti ve dedi ki "siz sizi bilin... "

Hep anlattıkları bize bizi anlattı ve biz onu hep andık... "Ben dünya" der öfkesi köksüz öksüz olmayan ilmi ve bizi bize dilleyen dürümleri hep mevcuttur. Öfkesi yok ya ölüleri dirilttik ya yolunu buldu ya aklın kalemi oldu ya... Aha geldi... Onu biz ne diye karşılayalım... Simsiyah diye mi? Hak kelam diye mi? Ka Ha diye mi? Bizden sesleşecek, bizden dilleşecek de bunu bizim yazmamızı istiyor. Anlatın diyor herkese açık anlatın diyor. Peki dinliyoruz Dede Korkut'u...

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

https://youtu.be/OSDUNl9zS8c

 

22.10.2016 YENİ DÜNYA YENİ YAŞAM 14
SEVİL CEYLAN ÖZ BİLİŞ

 

https://youtu.be/FzNK27F3sNM

 

EKİM.2016 TARİHLİ YENİ DÜNYA YENİ YAŞAM 14

AV.NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ – 4.AKIŞ

Dağıldı dünya… Haz duyduk yürekte, haz.. Akıl tınısını duyduk, canlılar. Şarkılar okuduk yaşamda. Okuduğumuz tüm zamanların şarkılarıydı.

Muradım dünyanın yoğunlaşmasıydı ve bu oldu. Bugün artık bu dünya mutlak ve hakiki bir levhi olabilecek dürüme vardı.

Dünya, yarına kulluk yaptı ve yaptığı her şey ilme, hakikiyete ve tüm yaşamlara insanlıktı... Bizim adımız kalemdir, canlar. Birin levhisi olan kalem.. Ve bugün burada olan her şey kendi yüreğimizde oldu.

Dorukların topraklarını tohumlayan birliklerin tümü bugün buradaydılar ve oğul verdiler dürümlerde ve yoğunluklarını tohumladılar.

Herkes kendini dinledi. Bilge kapılarında, bilgi levhilerinde, tüm zamanlar güçlendi ve yol ilim oldu. Doğanın gücü arttı. Şükür ki arttı. Sultanlık yapmak, budur… İlmi kalem olmak… Ve bütünü güçlendirmek.

Dini kapıların hepsinde ekmek yapıldı. Kelam ilminde, bütüne hizmetçi olundu. Muradımız insanın kendini hak etmesi ve kendi yüreğini dinleyebilmesiydi ve bunlar gerçekleşti.

Dünya yolu, aklın yolu haline dönüştü. Çorba yapmadık mı? Yaptık... Dünyayı korumadık mı? Koruduk. Öfke aşıldı ve yol açıldı da bunları başardık.

Devinim arttı, canlar. Dünyanın ekmeğini yiyen kim varsa yolu buldu ve bugünden sonra ayrı gayrı bitecek canlar... Kimin kimden kime vardığı artık bilinir. Ama kimle kim dillenir, bunların bilinebilmesi gerekir.

Doludizgin çalışmalar devam ediyor. Mesihi arar, dünyalılar. İnsan soyunun tümü Mesih’ten ötedir, canlar...Bunların artık bilinmesi gerekir. “Biler kapısı”, denilen o kapıya varanların her biri kalemdir ve her biri kaynakta ışık halindedir.

Devre, devre dünyayı ziyaret tüm devrelerin dürümlerinde kervan olan bütünlükler vardır. Onların toprakları tohumlamaya geldikleri de bilinir. Bundan sonraki dönemde dünya dışı boyutlardan dünyaya göçler olacak. O göçlerde herkes herkeste dilleşmeye çabalayacak. Dünya dışının dünyaya göçü başlıyor, canlar.

Dere olup akanlar, bunu iyi bilecekler. Dünya dışı, dünyaya göç başlatıyor ve dünya dışının, dünyaya göçünde mutlak kuranlar dürümlere kalem olacaklar ve kayıt yapılacak.

Ölüleri diriltmek içindir, her çalışma. Herkesin kendini tohumlaması içindir, her çalışma. Bütün kontrol bilgelerin elindedir. Astral boyutların kulluğundan öte bir kullukla mutlak kuranlar tohumlanacak.

Çamur yoğurulmayacak, ışık yoğurulmasına başlanacak. Işıkla yaşam toplumları kontrol kuracaklar. İnsanın etkisi yükselecek. İnsanın etkileşimi çok artacak. Ve bu etkileşimlerde doğanın gücüyle etkileşim başlayacak.

Doğanın gücüyle etkileşimde doğa gök sözcülüğü yapacak. Görev insanındır ama doğanın gücü farklılaşıyor. Doğanın gücünün farklılaşmasıyla birlikte…. Zaman sistemleşmesinde gök sözcülüğü yapacak olanlar da çoğalacak. “Ben varım”, diyenler artacak. “Ama insan formundakilerin ötesindekilerde bende varım”, diyecekler.

Bu ne şekilde olacak? Börtü böcek mi yapacak bunu? Yaşam formların dürümlerindeki dirilikleri mi yapacak? Yoksa zaman sayfalarındakiler mi yapacaklar?

Şen olun, canlar, her şey her şeye “Foç”, denilen, o yoğunluğu aşıp, geçecek. Kimse kimseyi eleştiremeyecek, kınamayacak, yıkmayacak, kırmayacak. Ve zavallı zamanlar, kaynakta ışık tohumlayacaklar.

Dağlarım, artık esrarengiz çalışmalar devreye girecek. Hani dersiniz ya “nasıl?”.. “Nasıl, hani nasıl?”.. İşte o nasılların yanıtları hak edilecek, öğrenilecek. Birçokları diyecekleri bu “KO Sistemi” ne demek? Neden, kök geçişler yaparken, bunlar oluyor?

KO Sistemi herkesin kendi yüreğindeki dürümlerin en yüce kaydını yapan ışık sistemidir. Ve zaman, karanlığın tınısından öte bir tınıyı tohumlayacak. Hakiki dünya budur, canlar. Dümenin başına ilmi oturttuktan beri biz bunu bekledik.

Unutmayın ki dört gök sözcüsünün dünya gücünü dürümlere çekişi bunun içindi. Ve yol, aklın yolu ve biz, ilmin kapıları, hepimiz Tanrılar olarak bu çalışmaya Kare, Küp, Küre olup, ineceğiz.

“Muradım insandır”, dediği zaman yüce, insanın ekmek olduğu bilinirken Maharaj gibilerde devreye inecekler.

Onların Ran kelamları, KAHA olan akılları olacak, burada ve Sultanlık olacak.

Dört merdiven, tek hakiki levhi… İşte o dört mektebin her biri, bir kervan ve o kervan, insan. İşte yaptığımız budur.

Çorba, ölülerin çorbasıyken artık o çorba, deri kemik olan, ilmin kapısı olan, imparatorluğun çorbası olacak..

Vakit tamam canlar. Kara ışık yer güçlerini kalem kağıtla kodlayacak bundan sonra... Ve yol, altın ışığın gücüyle aydınlanacak…Her levhide bu olacak.. Daha da önemlisi devrelerin tümü açılacak ve biliş kodlamaları başlayacak.

Sevgililer, Tanrı kapısına gelenlerin tayinleri yapılacak. Herkesin herkesle birleşeceği bir dünya gücünün oluşabilmesi için tayinler başlıyor. “Benim elim insan, yaşamım insanlıktır”, diyenler burada olacaklar. Bütüne hizmet bu şekilde gerçekleşecek.

Çalıyı çarçabuk kırarlar ve derler ki “o yok”... Çalı çarçabuk kırılmayacak. O çalı yaşamı tohumlayacak. Ve yola, Kürzi kapı olacak. Işığın kapısı açılacak. Sığ dünya, aşk olacak. Mutlaka, mutlaka oldu…

Ve şuandan itibaren torbanızda lütfen iyi anlayın, yaşam var…Yaşam, aha bu!... Ve bu yaşam, ırak çok ırak bir planetin Zİ Kapılarının açılmasıyla birlikte dürümlere çektiğiniz kalemidir.

Ve o planet, Mikail’in kodlanmış tohumları kontrol ettiği planet, ilim planeti, Asos’tur. Asos planeti.. Bu planette, kivreler olacak. Ve yaşamlar olacak, canlar. Kivre, kivre..RAHA- KAHA olan, Kivre olacak..

Ağır çok ağır ama hakka varan, ağırı hafifletir. “Ol” dedik, OL’du.

İşte bu!

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

https://youtu.be/dwLYn_hR2oI

 

22.10.2016 YENİ DÜNYA YENİ YAŞAM 14
NAGEHAN SUNGUR ÖZ BİLİŞ

 

https://youtu.be/F468AB3vt0M

 

22 EKİM 2016 TARİHLİ YENİ DÜNYA YENİ YAŞAM 14

 

Yaşam benliklerimizde filizlenir ve Dünya'ya kök salar... O ben, bizliğin benliğindeki bendir.. Dünya'yı yaratan, yaşam olan ben...

Tüm benler ile bir olan ve Işık Kapılarını açan ben ile Bir an'da olmakta yaratım... Her Bir an'da... Dünya toprağına kök salan görevliler her bir anda yaşamı yaratmakta...

Benliğinde biz olan ve Işık Kapılarını açan. Işık olan Ben. Ben ışık ve ışık ben olan Dünya...

Ayçiçekleri gibi ışığa dönmüş yürekler ve benliğin bizliğinde Dünya'yı yaratmakta... Yaratılan Yeni Dünya'da her bir insan, bir ışık kaynağıdır.

"Ben Dünya" diyoruz. Bilinç olarak sahip olduğumuz her şeyle Dünya ve yaşamı yatatıyoruz. Yakın gelecekteki, geçmişteki bütün olayları, bugünkü bilincimiz belirler. Aynı zamanda; geçmiş ve gelecek şu anda mevcut...

Kelimeler nurumdur, gönül haneme dolan... Kelime kelime yazdığımdır kaderim, sözümde sesimde BİR OLan... BSUİ olan, Barış, Sevgi, Umut, İnsanlık

Dünya Toprağı güçlenmekte... Toprak Altın Kaynak. Toprağa ekililen ışık kaynakları ile güçlenen toprak gün ve gün köklü yaşamları yaratmakta...

Dünya güçlendikçe evrenlerde yeni yaşamlar filizlenmekte... Güçlenen Dünya toprağı evrenlerde yeni cennetlerin yaratımına kaynak olmakta... Dünya'nın güçlenmesi tüm varoluşa görevdir...

Tüm insanlığın kişisel, yaşamsal dünya yaratımları dışında, evrensel olarak kaynak olma görevidir dünyayı döndüren...

Ben Dünya, Dünya olan ben... Yaşamı yaratan insan... İnsan yaratandır cennet yaşamları ve kaynaktır yaşamlara, evrenlere, sonsuz zamanlara...

Şimdilik bu....

 

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

https://youtu.be/mxl5Bx_wtH0

 

YENİ DÜNYA YENİ YAŞAM (14)

 

Atlanta Ata Kaynağı’nın tohumu olan insanı dünyaya çektik ve yere insanı ektik.

İnsan arzın gücü oldu ve kelam oldu.

O kelamı arşa kayıtladık. Yerdeki insan gök sözcüsü oldu ve gökteki insan yeri kokladı.

Tohum yeşerdi. Gökler, yere indi ve yeri kodladı. Yer insanı ile gök insanı bir oldu. O insan, Allah’ın tek olan levhi kelamı oldu.

Kelam olan insan rahimde tını oldu dinlendi ve dillendi. O insan, Rahman’da cennet oldu ve cennet cevheri kaynak oldu tüm yaşamlara….

Yaşamın tınısı, Allah’ın tınısıydı ve o tını dünya merkez kapısından bütünün kürzi kapılarına aktı, geçti.

O sesi duyup buraya gelen her kim varsa tanrılık kapısına gelmiş demektir. Ki o insandır.….yaşam olan, kontrollu olan, kaynak olan ve her anda olan İnsan. Tek bir insan, hepimiz oyuz.

Sevgiyle,

 

Bahar Umurtak


SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

22.10.2016 YENİ DÜNYA YENİ YAŞAM 14
Beril Özdoğan Öz Biliş

 

Yolu bulduk, yolu açtık ve yürüyen bir sistemin soyunu kervan kıldık biz...

Kervan kalktı, kalkan kendi yüreğinden birlik ilmiyle kalktı... Duyan kalktı, gören aktı ve yoğunlaşan geçti yüreğine dinledi... Ve dillendi yürek, ses verdi verdiği ses, tüm yaşamın tınısıydı...

Duyduğum, yüreğimdeki sesin yaşam olduğu... Ve derim ki bu gün; bir'in tekniğinde ben, tüm insanlığım... Ve insanlık kelama kodlanan bilişin; yarınlarından örgülenen yaratımın her anında kodlanandır...

Yüreğimi okuyorum, Ka Ha olan ilmin kulluğunu okuyorum... İlmin ilme kulluğunda tüm insanlığı okuyorum... Aha okunan, okutturan ve yazanda yazılan ben... Ben derim ki; her dürümden yoğun sese akan insanlık olarak, ocağım... Ve ocağım; herkesin kendi harına, hayrına ve yarınına kaynak yaratan ateştir...

Altın ışık, yarınların kaydını yapabilen muktedir yoğunluğun akışı... Bu ışıkta her anda biz olan bir soyun, kontrollü deviniminde kodlanan bir yaşam diriliği var...

Rahim olanda, rahman gücün yoğunluğunda, biz olan toprağın altın ışıkla kodlanışında ve kodlanmış toprak toplumda; Işığın özü, gözü ve sözüyüz biz...

Dünya gözü gören bir yücelikle levhi kapıdır... Kapısı rahman, yoğunluğu insandan açılan yaşam yoludur... Her kim ki bu kapıyı arar, dünyasında kendi kapısı olarak arar... İşte yaşam diriliğinde yolunu bulmak, kendine varmak ve bu kapıyı açmaktır...

Kendi yüreğine varan, dünyasını kendi olup yaratır ve der ki; dünya ben ben dünya... Ve der ki; bu dünya hak tabiatımda, hasatını yaptığım yaşamın kuranıdır ve okuduğu, kendini yarattığı, yaradanlığından bütüne kodladığı yaratılan yarınıdır...

Kod kod kod, muktedir insanın yaratımında, indiği kayıtlarda açılan, her diride gözünü özünü sözünü sınırsızlığa açan, kendinde meknuz olan sırrın insanlıkla herkesçe açılabilen sırrıdır...

İnsan tüm kodların birliğidir ve derim ki ben; yaşam sırrının sınırsızlığı olarak, bu kodlardan tohum tohum olan her anda insanlık; altın Işıktır...

Bu gün dünya diri ve altın bir yolun Kuran'ı olarak insanlığın kontrollü geçiş kapısıdır... Geçtiği dünya, yaratımın merkezinde gücünü kayıtlayan diri yaşamlardır... İlim hak olan yol ve yol hak edilen tüm Zaman'larda insanın kaynağıdır...

Bu gün dünya, ben tüm insanlıkla akanım der, kime der, kimle der?... İnsanlıkla, kelamla ve tüm sessiz zamanların dili olarak der...

Gök sözcüğü yapan dünya, kabri aleme diriliğini kayıtlar... Kayıtlayan, her seste kayda giren dirilik olarak bütün olup kayıtlanır...

Dünya, bütünün gücünü kodlayan bir sistem diriliği olan kaynaktır.. Ve kaynak, insanın kaleminde kendinden indiği kelamıdır... Bu kelam ilmin ilme kulluğundan varılan insanladır... Ve derim ki ben; ilim insan, insan tüm yoğunlukların kapısında dünyasını kayıtlayan sitemin kendisidir...

Bugün burada ben dünya dediğimde, ses veririm ve sessizlik kodlanır... İnsanlık yürür dünyamda ilimle, ışık diriliğim kayıtlanır tüm zamanlara ve Zaman'lar yaratılır anda... İşte ölülerin dirilmesi, aha bu!

Ölümsüz olan tüm Zaman'lar ben olan insanlık.. Aha insanlık altın Işığın yolu... Dipdiri bir levhi ve ben levhimi yazan Işığım... Her ana kodlanan insanlığım... Tüm kayıtların yaşamı olarak en yüce ışığın her ana tohumlanışıyım...

Ben dedim ya hani, bu gün ben bende, her diride olan yolun kaydıyım... Aha biz olan yolun açık kapısında levhiye kodlanan insanlık... İşte bu!..

 

Süper İnsanlık Realitesi

 

https://youtu.be/ZfF3WzozJas

 

 

 

 
  Bugün 140 ziyaretçi kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol