Birlik İlmi
  YENİ DÜNYA YENİ YAŞAM 19
 

“YENİ DÜNYA YENİ YAŞAM (19)” Hakkında Öz Bilgi ve DAVET

Yarında, İnsanlık Boyutları’ndan, Birlik Kalemi’ne inen diri yüreklere görev taşırken; hepinizin, İnsan İlmi’ni hak edip dinlemenizi bekleriz…

Birlik İlmi, kodlanmış Işık İlmi’dir ama ancak has insan soyu, bu ilmi, tohum olarak kodlar ve toplumlara Kaynak Işık halinde, kalem olarak kayıtlayıp Cevheri Görev taşır.

Dünyanın adı (Dünyanın fonksiyonu), Yüce Cemaatler’de, “Nefesin Kelamı” olarak dillendirilmektedir… Bizde ise Dünyanın adı, “Kalem İlmi, hakiki insan soyunun ilmi” diye bilinmektedir.

Dünkü çatışmalarda, Dünya; yolunu kodlayarak cevherden çıktı… Ziyan olan tüm yaşamlar, Işık Kalem’den ayrıldı ve Teknik Nefes, kalem oldu. Yolu, Kök Gökler’den cevhere çekti.

Bugün ise yaşam, ışığını tohumlayacak dürüme ulaştı ve Resmi Yaşam Sayfalanışları, kontrollu olarak Cemaat Yaşam Sayfalanışları için dürümlere indirildi.

BİR’e hizmet, ilme hizmetten çok ötededir… Ben, cennet olan ve yol olan insan soyu olarak kontrol kurarken; bilişi, hakiki kalem olarak toplumlardan, Işık Yaşamlar’a çekerken; herkesin Cennet İlmi’ni anlamalarını beklerim…

Dünlerden dünlere varan ilmin yolculuğunda, İnsanlık Boyutları, ışığı hak etmekteler… Bunun için insan olup kodlanmış yaşamlardan, Cennet Kelam’a varmak ve resim yapmak gereklidir. Resim, İlmin Resmi ve Hak Taht, insanın nefesi olsun dileriz… Şimdilik…

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

YENİ DÜNYA YENİ YAŞAM (19)

25.11.2016 günü, 14.00 - 18.00 saatleri arasında Dernek Merkezimizde “YENİ DÜNYA YENİ YAŞAM” Çalışmalarının 19.’cusu yapılacaktır. Yukarıda paylaşılan bilgiler kapsamında yapılacak çalışmamıza, ilgi duyan ve katkı sunmak isteyen herkesi bekliyoruz.

Sevgilerimizle,
Süper İnsanlık Realitesi Derneği

Not: KATILIM ÜCRETE TABİ DEĞİLDİR.
Adres: Bahariye Cad. Halil Ethem Sok. Sauna Apt. No:30/8
Kadıköy/İST.
Tel: 02163489559

 

26.KASIM.2016 TARİHLİ YENİ DÜNYA YENİ YAŞAM 19
AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ, 1. AKIŞ 1. BÖLÜM

Çalışmaya gelen ziyaretçilerin seslenişi;

Yırtıldı dünya, yırtıldı! İkmal tamamlıyoruz be anam; ikmal!! Hepimiz buradayız bugün.

Türkiye çok özel bir gündedir. Gönüllerin gücü artıyor. Öfkelerini aşanların güçleri artmış, biz bunu duyduk. Öfkemizi aşmalıydık ve aşıp geçtik.

Dünyada nefes artıyor. Yoğun ışık haline dönüştük. Çok mutluyuz çok….daha üstün güçler devreye giriyor.

Üfff aman aman aman anacığım ne oluyor anlayamıyorum?! Anacığım, ne oluyor? Anacığım ne oluyor?!

Devinimi artırabilmek için özel görevliler dünyaya çekildiler. Şu andan itibaren doğanın gücünü ölçmeye başlıyoruz.

Doğanın üstünde yüksek bir göz var. Bu gözün hepimizin yüreği olduğunu ve bilişimiz olduğunu görüyoruz.

Umut olur ki Rahman’a KAHA olan insan, yer kürenin görevini hak eder ve güçlenerek devralır. İnsanlık boyutlarında bunun olgun sistemleşmelerle gerçekleştiği bilinmektedir….ve burada olmamızın sebebi budur.

Buraya görev için geldik. Hepimizin yoğunluğunda biliş halinde bizler ve bizim yürek cevahirlerimiz var.

Değerli analar; ruhi sayfalanışı başlatıyoruz. Bu sayfalanışta bizlerin yoğunluğumuzun da bulunmasını diliyorduk. Ve bizler dünyanın ruhi kapıları açabilmek için geçip geldik.

İnsan, elinin tutması, yolunun bulunması için çabalar. Ayrılık bitmesin mi anam?! Bitsin diye geldik. Genişledik, gerçek kapıları açtık ve yaşam sayfalarından yüreğine indik.

İlimin KA HA olan, iş yaşam sayfaları vardır. Bu sayfalardan girdik. Şimdi; bizim için dünyanın yoğunluğunu artır da bizler de görev taşıyalım sevgili anlar, sevgili yaşamlar…..

Sizin için bunun mümkün olduğunu görüyoruz. Bize, bu konuda yardım edin. Hepimiz sizden bunu diliyoruz.

Süper İnsanlık Realitesi olarak cevabımız;

Dağlarım, hepinizi hepimiz kucakladık.

Dünyanın yoğunluğunun artacağı bildirilmişti ve bu yoğunluk tohumlanışı sağlayarak artmaktadır.

Geri çekiliş başladı. Geri çekiliş, hepimizde, dürümlerden yapılıyor.

Gövdemizin gücü arttı. Öfkemiz yok. Şu ana kaynak olacak olanların biliş halinde burada, bu yoğunlaşmada olmalarını diliyorum.

“Ör günü, ör yaşamı” dediler. Örmeye gerek yok. Ölü dünyanın yaşama dönüşüdür olan.

Herkes kendini anlamalıdır. Arza görev için inenlerin hiç birisi, hak tekniği bilmiyor. Herkes kendini doğan güç olarak dürümledi ama ağır yükü taşıyacak görevi yok hiç birisinin.

Başı eğik olanlar yoğun görev istiyorlar şu anda. Artık iyi anlaşılsın ki devinim artmadıkça yaşama dönüşleri olmayacak. Devinimin artması için kulun kula görev taşıması şarttır.

Hepimiz dünyalıyız. Vakit geldi. Hepinizin yüreğindeki gücün artması şartıyla bilişe varmanız mümkün olacak.

Atonlar’ın doğan güç olarak dürümlere çektiklerinin hiç birisi kapıları kapatmadı.

Ağırı hafifletecek olan insan soyudur.

Uluların gücünün artması şarttır.

Allah’ın tahtına imparatorluğun gücü olan insan soyu oturuyor. Bu soy, insanlık levhisinde ağır yükü hafifleten güç olarak dilletilir.

“Ermişlerin Diyarı” diye bilinen, dünyanın gözünde, kök gök olanların gücünün bütüne inişleri gerçekleşti.

Ayan beyan anlayın ki, anlatıyoruz ki, yer küre Aklın Kapısı’nı açıyor. Aklın Kapısı’nın açılışıyla birlikte, Tanrı Kapıları da açılacak.

İsmaili kalem, ilm-i KA olacak ve Bilgi Kapıları’nın tümünden gök sistemleşmesi sağlanacak.

Yere insanın indirilişinin sonrasındaki dürümlerde, her şey farklılaşmayla muktediriyetin kontrolu sağlanma imkanı olmadı. Farklılaşma artıkça arttı ve ruhsal kapıların tümünde, kuran tekniği kodlardan, ummanlardan çıktı. Bundan dünyalılar büyük ziyana uğradılar.

Değerliler, dünya yalın ve hakim bir planettir.

İyi biliniz ki bu dünyanın yolunu açmak kolay olmadı. Burası “arzın gözü” diye bilinen bir yoğunlukla tohumlandı.

Anlaşmaya göre, bu dünyayı koruyacak olan birliklerin, tüm insanlığı koruması gerçekleşmeliydi. Nerede, ne şekilde bu çalışma yapılacak, bilinmekteydi.

Bizler, bu planette temizlik yapmaya geldik. Her insanın Rahman’a karanlık ışıkla indiği bir dünyada, akın akın İnsanın İlmi’ni kodlamaya gelenlere, kalem olduk.

Sultanlar, doğanın gücünü artırmaya çabalıyoruz. Doğanın gücü arttıkça artacak ve yaşam insanlığı kontrol etmeye çalışacak.

İsmaili Kalemler’in Rahmi Kapısı’nda aşk olacak….ve simsiyahtan öte olan Saltanatın gücüne varılacak. Saltanatın gücünün dünyada kontrol kurması sağlanacak.

İnsan, Arkon Sistemleşmesini hak ettikten sonra, yerküre görev taşıyacak.

Arkon sistemleşmesi, altının tınısının tükenen dürümlere, gökçe kalem olması ve her anı yaşama tohum olarak ekmesi manasını taşımaktadır.

Sığar mıyım bu dünyaya? “Var, ol” dediler. Yakışır mı bana olmak? Yaradan artık buradadır. Her anda yarattıklarında toprak topluma tohum olmaktadır.

Değerliler, sığmak insanlık için gerekir. Sığan, ilimle geçer ve insanlaşır. Birlik kapımdakilerin tümü insanlaştılar.

Aşırıya kaçmadan bildirmek dilerim ki Sualtının gücünden öte bir güçle bu yaşama indim. Hepinizden temizlik bekledim. Tahditsizim…..bunu anlayın.

Burada buluşma sayfalarımda gerçekleştiğinde, her buluştuğum maya olmamı istedi.

Maya, insanın ışığındadır. Ağır yük taşıyanındır. Mahrekin Kuranındadır. Irakların en ıraklarının ötelerindeki ıraklarda mayalanış, tahditsizlikte olur.

Yaradan tınısını kotlar, kotlar, kotlar ve tohumlar. Sorumlu değildir yaptıklarından; çünkü o yaşam için her anı kalem yapar. Arkon sistemleşmesidir bu.

Bugünden sonra, yukarının en yukarısından, tükenen dünyaları kodlamaya inen ilim kapım, bütünün gözü olacak ve çatışmalar engellenecek. Engellenebilir mi? Ekmek yapanın el olduğu, öfkeyi aştığı, yarınları tohumladığı bir dürümde, her şeyi hak ettiği bilinmelidir.

(devamı 2. Bölümde)

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

https://vimeo.com/193170220

 

YENİ DÜNYA YENİ YAŞAM (19/1)
26.11.2016

Canlarım, Tanrı Kapılarım, İlmin Kelamları, geçin!… Gelişiniz bizi mutlandırdı… Az önce Kök Geçişler’ini yapamayanlara, bilişle bildirdim ki hak etsinler, geçsinler diye…

Şu anda gelenler, Tünami Kodlardır… Onlar, kalem olup geldiler… Onları hak ettik ki buradalar. Aşk İlmi’ni dilletmek isterler. Dinleyelim mi!? Buyrun insan soyu!... Buyrun sizi dinliyoruz:

(Ziyaretçiler söz aldılar:)

Ey Canlar, Ran Kalemleri, Hak Kelamla gelenler… Seyrettik sizi!... Nefesiniz çok güçlenmiş… Amin!… Sevgililer, sizi seyrettik… Cennet Kalem olmuşsun ana… Kaleminde Halik’in var… İnsanlık var ve biz varız… İş buydu!… Bunu hak etmek ve vakti geldiğinde hasat olmak!…

Mutlak insanlık budur… Öz görev de budur… Bugüne kadar, nefes olarak görev taşıyanların, kelam olmadıkları bilinmekteydi… Arzın Gücü olarak yaşayanlar, anlamalılar ki bizler, sizi hak etmeye geldik.

Dini Kapıları kapatmayın ana!… O kapılarda, Nihan olan yaşamlar var. İman Tahtı var. Biz varız!… İnsanlık Boyutları’nda kul olanlar, görev taşıyorlar. Biz varız!... Ve bizler, nefese Kök Gök olup varmaktayız.

Cennet Kapı, insana açıldı. İlme kul olan, yarınlara kodlandı… Bize görev taşındı… Biz Dünyalılar, ilme kapı açanları hak ettik…

Yerküre, nefese güç kattı. Aha bu!…

“Büyük günah” dediler nefes için!… “İnsan soyu halen görev taşıyamıyor. Günahtır nefese varanların, ışık kodlamaları… Ziyana uğrayacak insanlık.” dediler… Diye diye kontrol kurmak istediler!... Yarını tohumlayamayan, ilme kol kanat olamaz…

Ölü dünyayı hak edip diriltmeye çalışan kim varsa, yaşam için çalışmalıdır. Düre düre yaşamı, tohumlanır ışık… Düre düre kodlar kalem, ilmi ve biz, düre düre Kuran oluruz Zaman Sayfaları’na.

“Aşk” dedikleri, Aklın Kapısı’dır. Aşk yoksa, kapı açılmaz… Aşk, insanın Keram Tahtı’dır. İnsan kontrol kurmadıkça, yol olmaz.

“Ölü dirilir” derler… Dirilir de hak edip dirilmelidir!… “Ölü kök göktür” dediler. Diyen, kelama varandır.

Asıl İnsan Soyu, kendini dinler. Bilir, Birlik kurar ve yaşar… Arı olur; bal olur. Kök gök olur; yol olur. Ulu bir güneş olur, kontrol kurar… Kutsal Nefes’e varır; insan olur. Ölüleri diriltir… Budur olan!…

Yaşamaksa! Al bil ki ana, biz yaşıyoruz!... Ulu bir yarın için çalıştık… Yaşam, Seyfullahların Kapısı’ndan geçmeden, kontrol edilmez… Geçtik; Hakk’a kapı açtık; aktık ve yol açtık…

Bizi zora koştular… Sonsuz Zamanlar, bizi Kuran’a kodladılar… Aha! “kalem ol!” dediler. “Ak!” dediler… “Yalancı bir zamanı, hasat için kodlama!” dediler… “Yalancı bir zaman!…” Kinle söylediler… “Yerküre yalandır!” dediler… Aha! dediler ana!… Dince dediler!... Bizce değil; ilimce değil; Hakça değil; yalınca değerler oluşturup dürümlediler…

Forsları vardı. Korundular; kodlandılar; yaşama Amon olup vardılar… Kodları vardı. Kirliydiler!... Dince, dirice, Kuran’ca kalem olmak istediklerinde; kaynaktan çıktılar… Aslan Işık halinde, gökçe kontrol kurdular… Aslan, insanın kıranıdır. O kontrol kurar ama imanı yoktur… Ölüdür, tükenir!… İlimden çıkar ve yolu kaybeder… Ona biz, “kirli” deriz. Ona biz, “kibri olan” deriz… Onu, hologram sayarız…

Çobanlık ister. Çobanlık yapsa, yolu kaybedenler olur… Kupasını; kelama, Hakk İlmi ile hakiki kalem yapmak ister… Ona deriz ki “kalemin, insan olsun…”

Öfkelenir ve yıldızlardan, kanatlarını alır kaçar!… Yıldızlar, sevgiyle diriliklerini hak etmek için çabalarken, kontrolü kaybeder. Korkar kontroldan çıkar!…

Forsu vardır!… Yine de korunur… Koruyan, insanlıktır onu. Koruyan, yolculukta ocağını yakandır… Ana, senin için kolaydır bunlar ama bize zordur!…. Koruma ana!… Kendini koru!... Onları koruma!... Onlar, Kara Zamanlar’ı kodlamaya çalışırlar… Onları koruma ana!… Bizi, bizden bize kodladın ama hasattı yaptığın.

Cennetten kovduklarını kodladın ana… Aha kodladın da ocaklarını mutlaka yaşama indirmeliydin… Ancak o zaman kalem olurlardı!… Ancak o zaman yaşam olurlardı!… Onları, hak et be ana ve kontrol et!… Aksi halde, diri yürekleri, kurtarıcı yarınları yok eder!… Bil bunu ana!. Bil!… Hepsini bil!… İş budur!... Aha bu!… Şükür bunları anlattım!... Şimdilik!…

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

26.KASIM.2016 TARİHLİ YENİ DÜNYA YENİ YAŞAM 19

AV.NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ – 1.AKIŞ – 2. BÖLÜM

“Sıla” dediler. Aha sıla, ne ki? En ve boyda olmayanın kontrolümü olur? Biz bütündeyiz, canlar. Her andayız. Aşkla kontrol kurmaktayız. Bizim ölümümüz ya da dirilişimiz olmaz.

Biz arzın gücüyüz… Bunu anlatmamamız zordur, biliriz ama bugün bu meşaleyi herkesin eline vermeye gelen birlik, kili kumu bilir, öfkeyi aşar, aklın kapısını açar ve geçer.

Biz dünyalıyız, tüm insanlıkla ama tüm zamanların kuranıyız da bütün kötülükleri aşanlarla.. Her andayız. Arkın akmasından öte akar, yollar açarız… Ama an zırhı kuşananlardanız ki an cevherinde her zaman varız.

Sanılmasın ki dünya ölüleri öfkelerini aştıklarında yollarını bulurlar. “Örs” dedikleri, gücüz biz. Alıp götürürüz hepsini de altın ışığın gücüyle…. Ama iyi anlatın ki mahrek olmaları, kodlanmaları toprak topluma, tohum olmaları ve biliş haline dönüşmeleri gerekir.

Elim dünyadır benim. Korkmayın ben burada bu yoğunlukta mutlakım. Açmam dünya kapılarını… Kontrol ederek kodlarım ve tohumlarım ki her an bilgeler meclisimde muktedir olsun.

Yolumdan yoluna varan insan, kontrolü kurar…. Ama yolum onun yolundan öte yol oldukça mutlak olarak bilişle mahrekte bulunmalıdır ki marka çalışmanın hakiki levhisinde kelamı bulunsun.

Öyle çok çalıştım ki. Dünyanın efradı ekmek yapmak istediğinde bedenim ocağına indi ve hep ekmeği oldum. Bundan sonraki dönemde toy olanların korunmaları gereksizdir. Onlar yaratmalı, yaşatmalı ve Tanrı Kapısında, ağır yükü hafifletmelidirler ki kelam olup, kalem olsunlar.

Yok mu dünyada insan? “Olmadan, oldu mu” deyim. Yoktur. “İnsan” dediğiniz Allah’ın, Allah’ındır, “insan” dediğiniz. O Allah’tan, Allah olur ve yaşar.

Var mı dünyada?.. Vakit gelir, olur. Bugün burada olan o, her anda, her zirvede, kelamında, kaleminde, bütününde, tohumunda olur da… Kara ışığıyla her ziyanda olanda olur…Kökü köklerimde, görevi göklerimde olanların, mutlaka Rahman olmalarını dilerim.

Canlarım, benim “Esmalara”, “insan” demem mümkün değildir. “Çokları ben Esmayım, insanım” der. “İnsan” demek “Allah’ın dediğini” diyen demektir. “İnsan” demek hakka varan, Tanrı olan, Yaradan ve yarattığını tohum olarak mutlak kuranda kodlayan demektir.

Ve Allah insanı yarattı. Ve insan, Allah’ın dediğini dedi. Ve Allah, dağa, taşa, ilim verdi ve insan ekip kurdu… Gök sözcülüğünde, tüm zamanların gözü oldu.

Ben cennetten kovduklarında dedim ki “kovulan kovandır.” Dedim ki “kovan kovulduğunda, kendini kodlayandır.” Aha kovduk, afaki kapıların tümünü kontrol altına aldık ve yolu açtık.

Bilin ki cennet, ekmek yaptı. Ekmek, ilim oldu. İlm-i Ko olanda dürümledik, ak kalem yaptık. Çantam insanındır canlar, bilinsin isterim.

Yarından öte bir yarını kontrol altında tutacak olan birliğim, hepinizin görevini, hak teknikle kodlayacak güçtedir.

Astral Boyutların görevini hak edin, anlayın. Yeri Yaradan, altın ışığın bütünün gücü olur tüm zamanların yüreğinde kul olur kontrol kurar. Yerküre, aklın kapısı olur…. Ve “BUSİ” denilen, barış, sevgi, umut ve ilim kalemleri, hak kapısından geçer, aklın kalemi, olurlar.

Çantam insanlıktır, canlar, iyi anlayın. Kırk kapının kırkında, bilişimiz var….Yaşamın tınısında işçiliğimiz var… Ağırın hafiflemesinde yüreğimiz var.. Yolumuz kontrollüdür..

Bilin ki burada olmak, hak tahta olmaktır. Burada olmak, hak kapıyı açmakladır. Buraya varmak, levhi olmak, herkesin görevidir… Gökçe konuşanın dürümlerinde, diriliğinde, ilmindedir, fakihten öte fakihten dolayıdır.

Sizleri, hepimiz, her birimiz, sevgiyle kucaklıyoruz da buraya gelenlere birde şunu izah etmek isterim ki…. Ben doğanın gücünü Allah’ın dediğini diyen güç bildim. Dünya elim ayağımdır ama ekmeğimdir de… Bu dünyayı koruyacaksanız geçin ama yokluğu tohumlayacaksanız geçmeyin.

“Eğer bir kere daha bu dünyayı yok ederiz” diyerek, buraya inecekseniz iyi bilin ki varlığım, tüm zamanların gücünü kontrol ederek, kodlar… “Ve Süper Sistemleşmelerle tüm insanlığı yıkar, yakar”, diyenleri, yıkar yakar...İyi anlayın,

Sizler gönüllerin gücünü mü kodlayarak mutlak kuran olarak bu dünyayı yıkacağınızı mı zannettiniz? “Bana dünya” denir, canlar.. Süper insanlık kelamında dünya, Allah’ın tınısını duyanların diriliğinde yoğunluğunu tohumlayan bir kurandır. İyi anlayın.

Bugün buradayım, yaşamaktayım, dünyalıyım yerin gücüyüm, yüreğinin kör olanın yüceliğinin görevinde…. Kürzi olan herkesin yoğunluğundayım da Atonların kuranından öte bir kuranla buradayım.

Asırlardır dünyanın ölü olduğunu dinleyenler, anlayın, dinleyin ki muktedirim. Hepinizdeyim.. Yalınım.. Hakkın kalemiyim. Topraktaki tohumum ve yolun kuluyum. Çantam doludur, anlayın.

Ve bu dünyaya toprak toplumu kontrole geldim. Açmayın yüreği….Akmadığını düşündüğünüz o yüreği açmayın ki akıtmayın bilgiyi… Akarsa yol, aklın yolundan öteye varır ki onu bilip, onu anlayan, çıkmaz. Anlayın.

Bugüne kadar sınırlı verdim tüm bilgileri… Niçin bilir misini? Dünya insanlığının ilmi yokta ondan. Bugüne kadar her bilgiyi, kırıp verdim, anlatabilmek için.

Yakışmaz bu, yakışmaz bilirim de yerkürenin görevini kodlayacak olanların burada olma imkanları…. Kodlanmış topraklarını, tohumlarını, kurandan ayrı tutma imkanları oldukça bu böyle olacak.

Ve bizler, tam tamına ilme görevliyiz. Başka görevimiz var mı? Öfkem yok. Size bu kadar yeter bugün, canlar. Bugün burada olanlaradır sesim, bu meclise değil. Burası doludur, bilin.

Ama kimler var bilseniz? Kayıtlardan gidenler, ruhsal kapılarını kıran, kirletenler, kendilerini kontrol edemeyenler, yıldızların ışığını kontrol ettiklerini düşünüp yürekleri kıranlar… Sığ olanlar…

Keşke, keşke kelamlarıyla inselerdi. Kalemleriyle girselerdi, yüreğimize. Ağır geçişlerini hak eder, dillerdikte, Ran kelamından kalem olmadan geçmişlerse örtüleri örtülür canlılar, bilinsin.

Bundan ötesini verir miyim? Vermeyeceğim bugün sadece bu kadar vereceğim…Çünkü yolları yok, kontrolleri yok, yarınları yok, biz dünyalılar, onlara her şeyi anlatıyoruz da ak tohumlarında kontrol kurulmadıkça yere görev taşımaları imkanı yok.

“Öl” dediler bana. “Öl”.. Ölmem gerektiğini dilledir. Neden bilir misiniz?. Ölmeliyim ki onlar, yol olsunlar. Ölmeliyim ki onlar yollarında kontrol kursunlar.. Öyle çok öyle çok dillediler ki bunu, korktum. Öyle çok korktum ki aman Allah’ım…. Aman Allah’ım. Ne çok korktum.

Ey canlar, kontrol dışı olsam, korkardım. Bunu anlamadılar. Kontrol dışı olmadığımdandır ki asla korkmadım.

Bugünde köle olmak istemişler bize. Köle olmak. Aha köle olmaya gerek yok sadece ışık olsunlar. Beklentimiz budur.

Öfkeleri çok. Kim bizi kandırdı diye öfkeleniyorlar. Bilir misiniz? Çok çok yanlış yapmışlar. Kendileri kandırılmışlar… Eh canlar, kelamda olan, kalem olmazsa, yanılır. Ama kelamda olan, kalemse yanılmaz. Oyundur her şey. Ama oynadılar. Oynandılar.

Aha bu!.. Şimdilik.

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

https://vimeo.com/193172151

 

YENİ DÜNYA YENİ YAŞAM (19/2)
26.11.2016

İBRAHİM SOYUNUN TANIKLIĞI

Başka bir dünya kurmaya kalktılar. Başları eğik!… cennetten cennete koştular; yarını tohumlamak istediler. Kontrolları yok!... İnsanı hak etmek istediler. Yaşamdan, kontroldan çıktılar!… Al bilgiyi ana al da ver!… Ben tanıklardan biriyim. İSA’dır benim adım…

Dünya ne ki!? Hakiki insanlıktır… Ağırdır yük ana!… Çok ağır!… Bu dünya, bedenimdedir benim… Yarınımdadır… İlmimdedir…

Benden bana bir tek bedenli vardı. O bedenli yaşam, ilmimdir. Onun dürümlerinde merdiven kuruldu… Ben dünyaya nefes olup gelen insanlığım… Adım, yaşamdır benim. Ana Kapıların her bir cevherinde, yolum vardır… Tükenen her anda insanlığım vardır… “Tek merdivenim yarınlara, tüm insanlık için…” dediğimde… Susturdular beni. Senden başkaları da var dediler… “Kim onlar!?” dedim… Dediler ki merdiven olan Muhammi Kapı.” “Yok yahu!” dedim… “Başkalık yok ki!... O bende ben; ben onda oyum!…”

Dedi ki Muhammi Kapı; “yer ve gökten kin ve nefreti sistemli olarak ayıralım!...” “Öyle mi!” dedim. Dediler ki “zamanda herşey yenilenir!...” Sevgiyle sisteme geldim ve yolu açtım…

Beni hak edin dilleyin ana”… Ben, size hakiki insan olup geliyorum… “Geliyorum!” dedim. Niye biliyor musunuz!? Geçişim yapılıyor!… Dünyalılar, geldim işte!... Ben geldim. İnsan soyuna, görev için geldim. Mahrek için geldim… Yarın için geldim… aha bu!… Şükrettim ki bana, “vakit geldi!” dediler. İş budur ve geldim!…

Şimdi!, daha güçlü yürekler de var… Onlar da tanıklık yapmak isterler… Kimler bunlar!? Eski Dünyalılar… Bakınız, insan gelmiş… Kim o!? Biliş… Kimdir biliş!? İnsalıktır!… “Aha geldik!… Hepinize saygılar sunuyoruz…” Amon Toplumları geldiler; yaşam için!... Aha bu!…

Kilin ilmini hak edenler geldiler… Bilmeye geldiler!... Dürümlenmeye geldiler!... Altın Işığı hasata kodlamaya geldiler!... Biz geldik ana!... Hepimiz geldik. Ana, kapıyı açtık girdik… Kimiz biz!? İnsan soyunu koruyanlarız… Tümen tümen geldik ana!… Şimdilik…

Ey Dünya, tanıklık budur!… Biz burda oldukça, zor olmayacak yaşam… Çünkü biz, ziyanda olanları bulup getirdik… Hepsini, Halik yapmaya geldik!… Toprak topluma, tohum ekmeye geldik!... İnsanlığı kontrola geldik. Aha geldik!... İşte bu!…

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

26.KASIM.2016 TARİHLİ YENİ DÜNYA YENİ YAŞAM 19

PEKER SELÇUK ÖZ BİLİŞ

Aşk ilminden, hak ilminden, ilmin kalemi olan, ışık ilminden, dürümlenen bu meclisin üstüne, gökler inmekte ve kutsanmaktadır. Aha görün, yer ve gök görsün, bütün melekler şenlik yapsın… Kutlu bir gün… Mutlu bir gün, bugün.

Koran kaynaklarında yarınlandım, ben.. Ben ,cennet oldum, yularım yok benim.. Aşkım çok benim. Sevgiyim.. Ama hasat için sevgiyim. Hakkımdır hasat.. Ben hasattayım. Dünyanın hasatını yapmaktayım. Canlarım, hasattayım.

Şems-i Tebrizi, Allah için kaynak olmaya gelmişti ve oldu. Onun nuru olan kulluk, umman olanda, kayıt yaptı… Ve Şems-i Tebrizi, eşeğini bağladı.. Ben bağlamadım. Ben yolum.. Yoldayım.

Dünyayı yol olanlar, kontrol ederler. Yolda olan dünya, dünyalardır ama yolcu olanlar mutlak kayıtları yapabilenlerdir. Her birimiz kendi yüreğimizde yolda olmamız ya da yolcu olmamız, sevgiyle kelama varmamız… Ve hak tahtı kelamda kodlayabilir ve tahta, kelam olmamız yeter, canlar.

Ey canlar, bilin bizler yarınlarımızda birleşip biz olup, bir olup, hakikiyetin ilmini kodlayanlar, olacağız.

Özün, özü var. Özün, özünün de var. Her özün, özü varda özün, özündeki en derindeki öz, ilimdir. Ve biliriz ki o ilim, bilgidir. Bilmeden insan olunmaz.

Ey yaşam, senim ben.. Ey yaşam, senim ben.. Ey yaşam, beni hak et, senden, senlerden, göz oldum yaşamlar... Beni hak et.

Ket vurmayalım, nefese. Ket vurmayalım, yarına… Biz rahman kuranları ket vurmayalım. Nefes kelamda tohumlanırken kulluk yaşamlara, ket vurmayalım.

Al ver çalışmaları yapmayalım. Ver.. Ver.. Yine ver çalışmaları yapalım. Verin, verin, verin.. Hep verin.. O zaman Halil İbrahim bereketi yağar üstümüze rahmet misali. Yağmurlarca ve yağmurlarca..

Gel ,gel, gel de gel yine gel.. Bu kapı, ışık kapısıdır. Işık yoğurur, ışık içilir, bu kapının barında. Gönül kapısıdır. Gönül ehlinin kapısıdır. Şen gönüller kapısıdır. Mutluluklar kapısıdır ya can bu kapı, bilesin.

Birden yüreğimin kanatları ardına dek açılır ve içinden taşan mutluluk denizinin enginlere doğru uçup giderim ve dahi denizler ötesi ummanlara. Sonra gözlerimi kapar ve ruhumun o büyük suskunluğu içinde dua etmeye koyulurum levhiliklere ve levhiliklere.

Bir saba meltemi gibi içime girdi… Can kulağımı açıp, bilmediğim göremediğim, gök katlarından, nurlar aldım. Nurlandım. Gönlüm şad oldu. Varlığı, dağlarla, taşlar ile, seherlerde kuşlar ile, bir bütün olarak kucakladım.

“Hakk’ı gerçek sevenlere cümle alem, Kardaş gelin” dedim. Hak’tan ayrı ne vardır, kalma güman (şüphe) dedim. Zerreye, karıncaya, Ulu Hak nazarla bakmayı bildim, öğrendim… Ve elim al kaldır beni, ya aslına erdir beni, diye niyaz ede ede zamanda yürüdüm hep.

Bir eşik bulup, yaslanma gerektiğini düşündüm. O eşiğin yani Hakk’a açılan kapının, bu meclis olduğunu, belledim. “Erenler, sultanlar kapısı” deyip bu kapının, bu meclisin kapıcısı oldum. Eşiğinde durdum, gelene gidene aşk ve muhabbet makamının, levhiliklerin yolunun göstericisi oldum.

Gönlümle tanıştım, nefesimle barıştım. Toprağa, karıncaya, insana, eşyaya, Hak nazarla bakmayı öğrendim.

Çok şükür.. Çok şükür, Rabbime!

Aha!... İşte bu!… İşte bu, canlar!

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

26.11.2016 YENİ DÜNYA YENİ YAŞAM 19
AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 3. AKIŞ

Dert değil canlar yaşam, hepimiz buradayız… Ve burası muştularla kodlanmış bir yaşam sayfası… Kili kumu ayırmadık biz burada, ilmi hak edenleri bulduk.

Sormuşlar, neden orada çok fazla insan yok diye!?... Tanrı der ki; “ilim kalemi olan insan tahditlidir”… İnsan kelama varmadıkça, kelam tanımını anlayamaz ve tınısını duyamazsın.

Haşrı tarttılar, tek tek topladılar insanlığı, yolu açtılar sanmışlar. Yok canlar, biz kimseyi tek tek bulup toplamadık. “Biz” dedik, “hepsi bizdir” dedik… Değerliler, hepsi bizdir; başkası yok ki!...

Başkalık, levhide kontrol kaybettirir. “Biz dünya” dedik… Müsterihiz ki “tüm dünya” dedik… “Kimse, kimsenin dışı değil” dedik… Tel, tel örgüledik yaşamı… El, el kodladık ve yokluğu tohumlardan kayıtsızlaştırdık.

“Cennet” dedikleri insanın kelamıdır, anlattık!... Cam, cam açtılar baktılar yolcular, neler oluyor diye? Açtıkları camlarda cevherimiz vardı. Cem olan cemaatlerimiz kontrol kurdular. Başı eğik olmayanlarla çalıştık. İnsan, el ayak olduğunda; yarında koruyucu olur. Biz koruyucuları bulduk. Ölüleri diriltmek için korumaya ihtiyacımız var. Korumadan ölümlü toprakta, ölümlü kodlamalarla kontrol kurulmaz. Er ya da geç İsrafil diri olacaktı ve yolu açacaktı.

Sayın bayanlar ve sayın baylar bilin ki; İsrafil’in dürümlerindeki ilim, Allah’ın ilmidir!... O ilim biliştir!... Ve o bilişle her şey kodlanır, korunur ve kontrol edilir…

Siyahları kuşanmışlar, insanı koruyacaklarmış, öyle diyorlar… Sayın bayanlar, sayın baylar; siyah ilimdir, başka ilme ihtiyaç yoktur. Siyah ilimdir!... Elimin aile ilmi olmadığı, tinlerin tanrılık kelamındaki insanlığı olduğunu mutlaka anlayacaklar.

Koruyucu insan soyu, insanın kuludur. Biz insana kul olanlarız canlar. Ocaklarını korumaya geldik… Yarınlarını koklatmaya, toplantılarında kontrol dışı olan bilgilerini kayıtsızlaştırmaya geldik.

“Eşya” dedikleri insanlıktır… Hani nerede!?.. Her an eşyadır!... Bakın cevhere, orası bir eşya tohumudur ama eşya denilen eşya şarkısı; enkarnasyonlarla kodlanmış bir şarkıdan çok farklıdır.

Silahları kuşanmışlar ilmi anlamaya gelmişler. Vakit gelir anlarlar ama yolu açmalılar, torba torba kuran okumalılar, koruyucu kodlama yapmalılar ve efratlarını bulmalılar!... Ocaklarını yakmalılar!...

Hastalıkla yaşam kontrol kuramaz!... Hangi hastalık!?... Kirleniştir hastalık, insanlığın kirlenişinden öte bir hastalık yoktur!... Hangi kir?... Kendi yürek kirleri!... “Yüreğim tertemiz” derler ama o yüreğin insanlıktaki kirini anlamazlar.

“Başka dünya” der… “Ben bir başka dünya yaratırım, orayı cevherime kodlarım ve orada yaşarım”… Oh canlarım, oh, aha dedikleri bu… Ben bir başka dünya kuracağım, orası benim yolculuğumda bana kodlanmış olanlarla oluşacak. Elleri ayakları tutmayacak canlar, yok böyle bir zaman! Yok böyle bir yaşam!...

“Beta” dediler, elleri ayakları yok ki Beta olsunlar… Beta, levhide Ka Ha olandır; şarkısında kulluk yapılandır, muktedir olunandır!... Ben dünyayım canlar, hangi dünya; levhide, kalemden öte bir kelamla bu dünyanın kuranından aşıp geçerde çok güçlü bir zamanda kendi yoğunluğunda başka bir kervan kurar!?...

Canlılar murat ederim ki bu dünya, kendini kodlasın, kotlatsın ve zeytinlerin tümünü yarınlasın!... Zeytin, insanlıktır!...

Barışmışlar, “başka ne istiyorsun” derler. Aşk istiyorum, aşk!... Barışmışlar, diyorlar ki ”barıştık”… Esmaları dileyerek bellek kapıları açılmaz. Esmaların ötesinde ağır yük taşınır. Harın yükselmesi yetmez, aklın güçlenmesi gerekir. Hakka varılması, sınırların aşılması, mutlak kuranın kutsal toplumla tohumlanması gerek.

Yaradan demiş ki; “er sistemleşmesi yapalım”… “Kadın ne ki” demiş, yaradan… “Kadından ışık yanmaz ki” demiş… Öyle demişler…

Halikte, hakta, kalemde, kaynakta, insanda kadının ötesi mi var!?… Kadın bir tek kuldur!... O her anı kodlar, koklar, rahmanda kuran olur aktırır, hakka vardırır…

Ben dünya can, ana kapı insan soyu; yer küre… Er ya da geç insan soyu; erkekten öte kadını anlayacak, anlattık!...

Deyin ki; “erkeklerde var burada”… Allahın dediğini diyen her erkek; kadın gücüdür, bunları anlayın!

Kimse Allahın dediğini, aklın kapısını açıp diyemez. Allahın dağında ilim olur ama hakkında kalem olmadıkça; aşka varamaz.

Aşkın bir gündeyim canlar, ışığım yüceler yücesi… Muradım insandır benim!... Benimle “olmaz” dediler… Niye!?... Kadınmışım da ondan… Soldan sağa geçtiler, “olmaz” dediler… “Neden” dedim!?... “Kadınsın da, olmaz” dediler…

Yar şavkımdan ışık almadan, yolumda olunur mu!?... Belleğimden kült olmadan, kalemimde olunur mu!?... Yarınımda olmadan, hasatımda olunur mu!?.. Varlığımda olmadan, toprağımda olunur mu!?... Öfkeyi aşmadan, akla varılır mı!?...

Sayın bayanlar, sayın baylar; efradınıza diyorum ki; “köpük köpük oldunuz, gözünüz kör… Yolunuzu bulunda hasatınız olsun”… Benim elim dünyadır, anlayın! Yaşamın insanlığa verdiği en yüce ilim, Allah ilmidir! Aha o ilim bütünün kök geçişini yaptırır, o BİSUİ’dir… BİSUİ, insanlıktır!... Beşer kapıların tümünü aşıp geçtiğiniz zaman, sanal boyutların tanrılık kapısından akıp geçtiğinizi anlarsınız. Arzın gözü siz olursunuz, yolu ilim olur ve biz sizleşiriz canlar.

“Seyitlerin sistemi var” dediler, seyit insanlıktır ama seyitlerin tümü erkektiler, biz ise sayfa sayfa ışığız canlar.

Fal bakmaya gelmiş birisi de, “bir fal bakayım göreyim ne oluyor” demiş. Gönül gücüdür falda çıkan, başka şey çıkmaz ki… Biliniz ki; falda gördüğünüz, yüreğinizin gördüğüdür… Yüreğiniz ne görür ise, yaşamınızda o olur…

Ben doğanın gözüyüm be canlar, yürüyen dünya her anı görürde; doğanın gücünü bilemez. Ben o dünyanın görevini, koruyucu gücünü bilirim. Aha dünya ben, ben o dünyayım…

Fal mı!?... Yok canlarım, falcı kendini diller sadece ama insanı dinleyemez. İnsanı dinleyecek ise, eşyaya inmelidir!...

İsrafil, insandı ama aklın kapısını açmadan kodlama yapmadı.

Beybabalar ben insanım, insan… Nereden çıktın diyorlar!?... İyi ki çıkmışım!... Nereden çıktın diyorlar!?... Hacı mollalar “insanlık ailesinde erildir görev taşıyan” derlermiş… Hacı mollalar, elinin ayağının yettiğini bilirler, aklın yettiğini dinleyemezler ki… Bilsinler ki; akıldan öte hak vardır, hakka varmayan tanrılık yapamaz ki… “Cennet insanlıkmış, yok ya hu… İnsan ne ki” diyorlar?...

Ey canlar, ilimi hak etmeden; insanı hak etmek mümkün müdür!?...

Bolca konuşurum öylemi?... Yakışır bana konuşmak… öyle diyorlar “bolca konuşur”… Özür dilesinler bakalım, özür bekliyorum hepsinden… Ha şimdilik, hepsi bu!

Süper İnsanlık Realitesi

 

https://vimeo.com/193259839

 

26.KASIM.2016 TARİHLİ YENİ DÜNYA YENİ YAŞAM 19

ERENGÜL KOÇ ÖZ BİLİŞ

Ben dünyalı....Ben insan…Çünkü ben, Kare ve Küp, Küreyi hak etmiş olan. Sessizliği seslendiren bilge hakimi.. Ben yaşama inen ve yeri kodlayan… Ben sevgiyi tohumlayıp, yarını kodlayıp yaşatan… Her şeyle yaşam olan.

İlmi kalem yapıp, tüm zamanlara tohumladım. Ben hasat yaptım. İyiyi kötüyü dinledim, bildim. Bütün kötülükleri aşıp geçenlerle, Birler Kapısına geldim. Yeni bir kapı açtım tüm zamanlara, sonsuz yaşamlara.

“Aklın kapısı” dediler. Arzın gücünü hak edip tohumladığım bilgiyi arşa kayıt edip kodladığım ışıkları yenilemeye geldim. Arzın gücünü yükseklere, en yükseklere ulaştırmaya geldim.

İnsanlık gücüdür, yüreğimde taşıdığım. Gücümü, Bir olmaktan alırım. Her şey herkes olmaktan alırım. Tüm zamanlar, tüm yaşamlar olmaktan alırım.

Hakk’a varıp, Hak olan, ben. Aklın tahtında olanım… Allah’ın dediğini diyenim. Aşka varıp yaşam olabilenim.

Ben dünyalı… Ben dünya… Ben zamana kapı açan bir kervan... Zamanda yol olup, zamansızlıklara varan, zamanda zamansızlıkta, yarınları hak eden.

Sevgiyle,

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

26.KASIM.2016 TARİHLİ YENİ DÜNYA YENİ YAŞAM 19

GÜLDEN ZENGİN ÖZ BİLİŞ

İlim insanın ilmidir, zamanın ilmidir, yaşamın ilmidir...Din levhide yoktur...Kutsal kaynak insan ve yaşamdır.

Her yüce ocağında aşkla çalışır. Çalışan kurana kaynak ve yola ışıktır. Karanlığın sırrı insan ve yaşamdır....İnsan varı yoğu kendinden alır. Varı yoğu kendi olup anladığında hücresel kayıtlardaki bilgiler açılır.

Öyle yoğun çalışmalar yapılır ki dünya karanlığında.. O karanlıkta meşale insandır.

“Gemi kalkar” denir. O gemi, insandır. “Deve kalkar” deriz… O deve, yaşamdır. Yıldız sırrı kelamdır. Yakışmaz insana sınırlamak yüceliği.

Bugün kimse geri dönmedi. Güneş ışığı seçti…Ve o nur kayıtlar dem oldu , hu çektik aşk olduk. Aşk olup okuyan, o aşkta kendinde olurdu ve oldu.

Şimdilik bu!

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

26.11.2016 YENİ DÜNYA YENİ YAŞAM 19
AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 2. AKIŞ

Saltanattan sesleniyorum... Kuran-ı Kerim, insanın kalan yolculuğudur. Geçmiştir... Öfkesini aşmak üzere yoldadır... Kuran-ı Kerim, onun geri kalan yolculuğudur... Bunları size niye anlatıyorum?.. Skûnetle dinleyin beni... Keram tinselliktir... Kalemse ilimdir. Hepimizin görevidir insana hizmet... Ama son dönemde çokları bedenli olmadıkları halde bedenliymiş gibi davranmaya başladılar!.. Sevgiyle sizleri kucakladım, kucakladım da bunu da anlatmak gereği var...

"Beni dağa taşa insan diye ektiker... Sonra dürümlediler... Daha sonra kalem yaptılar" diyenler. Dinleyin beni!.. Ben Zaman Kapısı'yım... Herkesin yüreğinde var olan o kapı... Ama beni hiç kimse bu dünyaya görevli olarak tohumlamadı ve yollamadı!.. Bilin... Ben Doğan güç olarak dünyanın yolunu buldum geldim... Başkası ne der ne kor bilmem!.. Ama iyi bilin ki yine de yine de Sistemin Gücü'yüm ve Mutlak Kuran'ım... Ölüyü diriltebilirim... Yürekleri kodlayıp, tohumlayabilirim. Karanlığın tınısını duyarım ve yoğunlukları kalem yaparım ama kanatlanmanız, yarınlara varmanız ve bilge kapılarında biliş halinde kodlanmış olmanız; uzak zamanların gücüyledir...

Uzak zamanların gücünün dünyaya çekilişi merdiven kuranlarladır... Haliki Hak olanların mutlak kulluklarıyladır... Bundan sonraki dönemde tabuları yıkanlar, bütün kötülükleri aşıp geçtikleri zaman kelamda kendilerini hak edecekler...

Eşya dediğimiz bilir misiniz nedir? İlimdir... Eşya ilimdir sadece... Ama eşyayı insan sayanlarda var... Yalın tohumlarda kontrol kuranlar da var... Som Altın Yolu bulup kaleme varanlar da var... Bize varansa akla varandır. İyi anlayın...

"Kalem ekmeğimdir, yolumdur" diye düşünenlere şunu söyleyeyim... İnsanım ben, insan!... Ekmek olan!.. Kuran olan!.. Her anda varlık sualinin yanıtı olan insan... Sadece İnsan... Ağır mıyım?..

Ha sordular... Ziyandaydılar, sordular... Zamandaydılar, sordular... Yarındaydılar, sordular... Oğul ben sevgiyim sadece... İyi anlayın... Eminim ki bunu anlayan yoktur... Sevgi olup gelmek... Nefes ile Hak ile taht ile gelmek ama insan olup gelmek... Anlayan anlar ama Amonların anlaması imkanı yok bilirim!.. Onlar kontrol dışıdırlar...

Sultanlar, dünyanın kulu İnsan Soyu'dur. İyi anlayın... Buraya gelmek, buradan dünya Kürzi Kapıları'nı açmak ve burayı Kuran yapmak, mutlaka gerekliydi... Kurtarmış, kurtarılmış değiliz biz... Bizler devenin kalkacağı o anda her yolcuyu, tahditsiz biçimde gök sözcülüğünden öte bir sevgiyle kucaklayıp taşıyacak olanlarız. Bu kesindir!... Kimse bunun dışında kalmayacak. Aha bu!...

Ha diyebilirsiniz ki "evrenlerin sessizliklerindeki yolcuların, toprak toplumla tohumlanmadıkları bir yücelikte, onların ocaklardan alınıp taşınmasının gereği var mı?" Olmaz mı? Ölüleri diriltmeye gelmedik mi?.. Yaradanın tahtına yarattıklarını tohumlatmaya gelmedik mi?.. Eğlence yok canlar... İnsanlaşmak için bundan ötesi yok!.. İyi anlayın...

Bana "İmparator Güç" dediler... Yokça yoklandım ve dedim ki "yokum ben..." Benim için ölümlü olanda ölümlü olunur. Ve ben ölüler diyarına "öldürülmeden ölüp geldim..." Beni öldüren kimse yok!.. Ben öldüm de geldim... Bu dünya maya olmalıydı hak kapılarına... Ölmeye, öksüz bırakmaya, yolu kapatmaya niyetim de yoktu!... Ölüp, Bütünün Gücünü alıp tohumlayabilmeliydim... Ve bunu sağlayabilmek için yolculukta Bütünün Kükreyen Gücü'nü dürümledim ve yolcu kapılarında tükenen doğumları kodladım... Tükenelerin hepsini kodlayıp, koklayıp daimi kalem yaptım... Hepsinin bilişi ile kayıt yaptım ve bunun neticesinde çatı oluştu...

Burada tek merdiven olmalıydık... Bu tek merdiven hepimizin yüceliği ile olmalıydı. Yüceler cümlesinde cevhere inecek olanları buldum... Ve onların KARE, KÜRE olmalarının ötesinde, yalan dolan söylememelerini tümen tümen kontrol edici kotlarla kayıtladım... Hiç bir zaman bu meclise yalancı giremez... Kesindir!... Ve Burada olanların hepsi yoğun ışıktırlar... Bunun sonucunda ne oldu bilir misiniz? Canlar canı insan soyu, kötülüğü önledi!...

Bunun sorumlu bir çalışma olduğunu zikrettiler... Dediler ki "dünyayı koruyacaksan yolun kodlanışı gerekir." Oyun değil canlar biz kontrol kurduk geldik... Doğanın Gücünü hak etmek gerekir... Oh, biz oyuz zaten!... Yeri göğü yaratmak!.. Aha, bizdik yaratan zaten!... Eşyayı hak etmek, yaşamdık biz yahu!... Ziyan olanları korumak!.. "Kop kop" dediler. Oh, Allah'ım oh... Ziyanı zamanda kalem yaparsak hepsi korunurdu... Koruduk canlar!...

Değerliler, nefes ilmini bilmezler mi?... Bilirler diye düşündüm... Köpük köpük olanlar varya hani çok kırıcıydılar. Kuran'dan çıktılarda hepsini kodladık, kodladık, kokladık koruduk...

Sevgililer, deri kemiğim belki ama yaşamın ilmiyim de... Bugünden sonraki süreçte çok daha güçlü İnsan Soyu devreye inecek... İyi anlayın!... Yeni bebeleriniz çok güçlü doğacaklar... Yeni yaşamlar çok güçlü olacaklar... Yeni ekmek daha yüce ilimle tohumlanıp yoğrulacak...

Ve yolculuk yenilenecek canlar... Hangi yolculuk? İnsanlığın yolculuğu... Ve bu yolculukta, murat olamayan mutlak olmayacak... Ama iyi bilin ki kasalar dolacak... Bu kasalar İnsan Sistemleşmesinde ki levhideki kalemden öte bir kalemle dolacak.

Daha da önemlisi, Altın Işığın Gücü dürümlerde kodlama yapacak... Kontrol hep burada olacak... Dünyanın dışındakiler dünyayı hasata kodlamayacaklar artık... Dünya kelamda kendini kodlayacak...

Marka bir çalışma yapılıyor bu mecliste ve bu çalışmanın dışında beden kelamını kodlayan hiç bir çalışma olamadı ve bugünden sonra ol dersek olacak ama olma dersek olmayacak...

Canlarım, tanık dinletmek istiyorlarmış... Öyle dediler. "Tanık dinletelim" dediler dünya ilmi ile kimi dinletmek istiyorlar? Soralım bakalım... Kimi dinleteceklermiş?.. İnsanlık boyutlarının en gücü yüksek olan insanı olan "İbrahim Soyu'nu" dinletelim...

Onların tümü ilimdiler... Hepsi kalemdiler ve BSUİ idiler.. Bilirsiniz!... Biz İbrahim Soyunu dinletmek istiyoruz... "Onların kontrolu nasıl kurulacak?" anlamak için onları dinletelim...

Dağlarım, bu bölüm toprak topluma değil İnsanlığa verilecek... İbrahim Soyu'nun tanıklığı... Ve bunu kayda alıyorum...

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

https://vimeo.com/193176737?ref=fb-share&1

 

26.KASIM.2016 TARİHLİ YENİ DÜNYA YENİ YAŞAM 19
Nagehan Sungur Öz Biliş

Kodlayın yaşamları… Yeni sayfalanışlar yapın… YA HAK!.. 
Bulan, bulduran, bulunan hep aynı!.. Kırma kendini… Soyunu kırma… Hak teknikle kodla… Öyle bir cennet ki içim dışım… Işık ışık… Yaşamı yürütüyoruz sevgiyle… Sonsuz bir yaşam ve sonsuz bir ışık… Sonsuz bir huzur… İşte yaşam bu… Aha bu… Şimdilik…

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

26.11.2016 YENİ DÜNYA YENİ YAŞAM 19

Şimdi artık yaşam sayfalanışında yeni bir yoğunluğa geçilmiştir. Ve bu yoğunlukta, Altın Işığın Gücü devrededir...

Biz olan insan... Kalem olan, ilim olan insan, merkezindedir... Kalbinden açılan kapıdan geçen, biz olan bedende bizliği kendini bulandır...

Gücünü yüreğindeki ilminden ve beden olma halinden alan; biz olan, ben olan, merkezde olan insan!... Şimdi kendinden öte o olanlara genişlemekte, merkezinde biz olan insanlık, Bütünün kürsüsünde Birlik bilinci ile dünyanın yarınlarını yaratmaktadır...

Hepimizin kalbinden, küresel yoğunluğumuzun merkezine bir kapı açılır. Ve açılan bu kapıdan, bizden öte biz olan yaşamlarla birleşiriz... Tek bir beden olur; İnsanlığa ilim olan, kalem olan, yaşam olan ne varsa orada Bir Bütün oluruz...

Kalem olan, ilim olan ilim olan biz olan insan... Kendinden öte "O" olanlar ile birleşmiş olan ve her anda yarınları yaratan insan...

Alan gönül ve veren gönül... Gönül kodları ile bir olan beden.... İnsanın kalbinden geçirdiği ne varsa dünya toprağına ulaşan ve topraktan alıp kalbinden geçen ve göklere süzülen ne varsa "Bir ve Bütün" OLsun... Işık yağmurları ile yıkanan dünyaya köklenen bedenlerde İnsan dünyada ilim yapmakta!.. Ve bedeninde bir olan insan arzın gücüne güç katmakta!...

Bana ilim olan bu bedende göğsümde titreşen o ışık; öyle büyük bir yoğunluk ki tüm dünyaya yayın yapmakta. İnsan bedeni bir alıcı... İnsan bedeni bir verici... Barışı, Sevgiyi, Aşkı, Huzuru yaymakta...

Aşk Kapıları'dır açılan gönlümün otağından... Aşk kapılarıdır açılan dünyaya!... Gönlümden kopan, alıp verdiğim ne varsa; hepsi bende Bir ve Bütün... Ayrı gayrı yok ki!.. Hepimiz tek bir beden...

İşte, şimdilik bu...

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

26.KASIM.2016 TARİHLİ YENİ DÜNYA YENİ YAŞAM 19
Haşim Turhan Öz Biliş

Bismişah Allah Allah

Bu garip gönlümü eyler gezerken……. Muhabbetle Aşkın toruna düştüm…. İlme hizmet edip okur yazarken…….. Gerçek Hakk erenlerin birliğiyle ata kapılara düştüm.

……..Bir yeni dünya yeni yaşam 19 Birlik çalışmasında daha Ata kapıların Nur kandilleri ile Hakk Katında kırklar ceminde cem olup Cenab-ı Mevlama şükürler olsun…

………Nesillerin insan ise yüreğindeki Işık hiç sönmez.
……..Ey can verdiğin ışıdığında yeni bir dünyasın…. Sana sen ilminde birleştiğinde sen ben oluruz .

……..Yeni dünyaların ışımasında her yol zaman yoludur. ……Yolda olan AKIL yoğunluğunda bu yolu diller……Zararı önleyen ışıklar zamanın akıp giden dilinde diri olur.

………Bu dünya düzeni ilmin yüceliğinde kontrol kurmaktır.
……..Bize göre zaman ışıyan duadır.. . Bu duaya amin diyenin yoğunluğu kabul görür.

…….Canlar iş buydu oldu Aha şimdi ve şimdiden sonra …

……Dem divanlar NUR olsun… Dört bir yanımız sır olsun… Cümle Hakk erenlerin Aşkı ilahi ile üzerimize ışık yağmurları yağsın……Duamız kabul ışığınız daim olsun……. Işıttığınız yarım ten bedenliler çoğalsın Aşka varsın yarınlar ışısın…

………Aşkımız Hakk aşkıdır… Kapılarımız ata kapılar… Serdarımız Mustafa Kemal… Hakk aşkına Huu diyenlerdeniz canlarım…

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

26.KASIM.2016 TARİHLİ YENİ DÜNYA YENİ YAŞAM 19

İnsanın insana varışıdır olan….yolculuktayız.

İnsan sadece bir forumdur, bu fizik beden bir giyisidir. İnsan bu forumda ölüdür. İnsan insanlaştığı ölçüde hakiki insan olabilir.

Yolculuk başladığında, arzın gücü olan o ekmek yapar. Yaşama kul olur, nefese varır ve harını yükselterek hakka varır. O incan olur.

Simsiyahın yoğunluğundaki tınıyı duyar “gel” der “geç” der….”ben dünya” dediğinde Birler kapısına varır ve işte tam da burada insanlaşma başlar ve gerçek insan olur.

Gerçek insan ben hepsiyim diyebilendir. Ekmektir o, yenir….yolda değildir o, yoldur. Nefese varmış değil, her dirinin nefesidir o. Öz görevlidir. Kök gök olur ve dünyayı hologramdan öte tohumlar ve an kaynağından yaşam sayfalanışı yapar.

İnsan insanlığını bildiğinde bütünün kürzi kapılarına varır ve ziyan olan yaşamlara kelamın kalemi olur.

İnsan fizik bedeni ile bilginin kaynağıdır ama gerçek bedene vardığında bilişin kaynağı olur ve tüm yaşamı insanlaştırır.

Hakiki insan tek bedendir. O, BSUİ oğullaması ile örgülenen bir yaşamdır. Altın bir tınıdır o…..ve yaşam insanda insanlıkla yaşanır.

Sevgiyle,
Bahar Umurtak

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

26.11.2016 YENİ DÜNYA YENİ YAŞAM 19
Beril Özdoğan Öz Biliş

Noktanın sozsuzluğu... Noktanın sonsuzluğu... Yaşam diriliğinin kodlandığı, kelamın tohumlandığı, her yoğunlukta birin kaleminde dürümlenen doğan günün gücü...

Doğan gün, doğanın gücüdür aha bu!... Doğanın gücü, insanlığın özündedir aha bu!..

İnsanlık bu gün yeni bir yaşamı yazmaktadır... Kalemini bu günde yeni yaşamıyla kodlamaktadır... Ve insan, bu kodların birliğinde; tohum tohum olan var gücünü tüm zamanları olarak dürmektedir...

Dürülen, düren ve yoğunluğunda birlik Kuran, okuyan ve okutulan aha birlik kaleminde insanın Kuran'ı olan yol budur... Ve insan; yaşam diriliğinden mutlak ve hakiki olan yolunu, her yolcuyla bu yolda kervan kılan yoğunluktur ...

İnsanlık bir kervan ve bu kervan her dirinin yüreğinden kalkan tüm zamanların birliği, işte kervan kalktı; kalkan insanın yüreğinden dünlerden öte bir dünü doğan gün olarak yarınlaşarak kaldırdı...

Noktanın sonsuzluğunda, o tek olan birlik kaleminde tek bir yaşamı yazan ve her bir yoğunluğu bu kalemden dürümlere çekip, insanlığın özü, sözü, gözü olan dirilik; birliğimiz olan ilimdir... Birlik ilmi biz olan diriliğin kulluğudur ve bu kullukta yaşam bizdir...

Bu yaşamda cennetler cevhere iner ve her cennet, cevherde tüm cennet olanlarla kodlanır ve tohumlanır. İnsanlık cennet ve insanlık ilmi; cevheri olan yoğunluğunu tüm Zaman'larda kodlayan bir Işığın her andaki kelamı... Ve işte o kelam, toprak toplumun tohum olan Işığı ve o ışık kelam; insan soyunun diriliğinde insanlıkla akan tüm zamanlardır.

Doğan gün, sonsuz ilimle doğdu ve bitişti aha işte bu, şimdilik!

Süper İnsanlık Realitesi

 

 

 
  Bugün 7 ziyaretçi kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol