Birlik İlmi
  YENİ DÜNYA YENİ YAŞAM 22
 

 

17.ARALIK.2016 TARİHLİ YENİ DÜNYA YENİ YAŞAM 22

AV.NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 1.AKIŞ – 1.BÖLÜM

Yukarının topraklarını tohumlarken bugün burada bütüne hizmetçi olanların, bilişi hak etmeleri….Ve biliş halinde, bütünün Kürzi kapısında bulunmaları şarttır.

Su, yaşam için şarttır ama suyun bulunmaması, yaşamın olmaması demektir diye bilinirse de bu yanılgıdır.

İnsan kelama varmadıkça suya varamaz. Hepinizden beklentimiz, hepinizin kendi yüreklerinizi hak etmeniz….. Ve kendi yoğunluğunuzda kaynak olup, kelama varmanız…. Ve suya, su olan yoğunluklara ulaşmanızdır.

Sevgi, saygı yoksa su olunmaz canlar. Bir tek şunu anladım. Bu meclis, su haline dönüşebilen tahditsizliği kodluyor. Su haline dönüşen tahditsizlik.

Şuana kadar yapılan çalışmalarınızda suyu kodladınız. Suyu koklattınız ve bugün Sunun, Sultanlar Sistemine inişi sağlanıyor.

Bütüne hizmet edenlerin iyi anlamaları gerekir ki bilginin kodlarla tohumlandığı bir yoğunlukta su, kontrol kurucu bilişle yaratılır. Ve suyu yaratan, insanlıktır.. İnsan boynunda taşıdığı bilgiyi hak ettiğinde diller. İnsanın bilmediği kendi yoğunluğunu hak etmediği, ilimdir.

Sevgi, saygı ve biliş, hepsi budur. Ama bunu algılayamayanların mutlaka bu mecliste bulunmamaları gerekir.

“Her insan, ben varım” diyemez. “Her insan, ben yolum” diyemez. “Ben akılım” diyemez. Ve bugün burada bu yoğunlukta halik olanlar ve hasat olanlar bulunmaktadır.

Hatırlayınız, dünyanın kurucuları olduğunuzu. Hatırlayınız, dünyayı kodlarken, nefesi koklattığınızı. Halik olduğunuzu anlayın. Hatırlayın çünkü ruhlar meclisi olarak burada bu yoğun çalışmayı yaparken… Hepimizin gözü görür ki has insanlıktı olan, bu yoğunlukta.

Hayrın Hakk’ını bilmeyen Hakk’ın tinselliğinde o teni, hak edemez. Ama aklın kapısını açtıktan itibaren artık yeri göğü yaratan, aklın kapısında kelamı hak eder.

Kelamı hak ettikten sonra yaşamı hak eder. Yaşam, aşkla kodlanır. Ve aşkla kodlanan yaşam mutlak kulluk yapanlarca kalemle gerçekleştirilir….Sizin göreviniz yaşamı hak ettirmek ve yaratmaktır.

Ahri kalem olanlar, dillerler. Ve Ahiri Hakk’a varanlar, dillerler. Ahirde olmak, Hakk’a varmaktır.

Sema insanı, Allah’ın dediğini, der. Sevgiyle der. Ama sema insanı, Hakk’a varmadıkça yaşam tohumlamaz …Ve yoğunluğu kontrol altına alarak yerkürede gök sözcülüğü yapmaz.

Uluların görevi, insana hizmettir. Umut olur ki ummanlar dillenecek bugün burada ve yol, insanlık için kayıt yapacak.

İnsanın adı, ilimdir. İkmal tamamlar insan, bütünde. Muradı, ilimle tohumlanmaktır. Koruma ve kodlamadır yaşamı ama kardeşlerim, diri olanlar yapabilir bunu. Diri olmayanların, yarını tohumlama imkanları yoktur. …Ölülerin, ölümlü olanların, türevlerini tohumlayabilmeleri imkanı asla yoktur.

Kelam, ilmin kapısını açar. Kalem olan, aklın kapısında, yaşamı yaratır, yaşatır… Ama Tanrı Kapısına gelmedikçe yalın ilim, aklın KAHA olan sırrını dillemez.

Dün ölü olanlar, bugün dinlenmeye başladılar. Er ya da geç bu olacaktı. Ve bugün bu oldu.

Kuran-ı Kerim’deki insan, bugünkü insan ve tüm zamanlardaki ilim kapısı olan insan, tektir. Herkes kendini birlik kapısında ayrı sayar… Ama insan, Hakk’ın kapısında tınıyı duyduğu andan itibaren kelamda kendi dilleyecek gücü elde eder…. Ve o insan, Tanrı olarak ve tahditsiz olarak korucuyu olur.

“Olacak neyse, olur” derler. “Olması gereken, neyse olur”... Ama olması gereken olur. Bire hizmet etmek gereken midir?.. Kelamda, ilimde, her anda gerekmese olur mu?.. Bire hizmet Allah’ın ilmiyle, bilişi hak ederek, tükenen dürümlerde, her diriyi hak ettirmeye, emektir.

İnanın ki Yaradan, yeri göğü yarattıktan sonra yaşamı hak ettirdi. Yaradan, teknik Tanrı olarak kodlama yaptı ve kontrol kurdu. Artık Yaradan’ı insan olarak, dinleyin. O, sizin yolunuz ve sizin yüreğiniz olarak, yer ve gök olup, dürümlerde dillenmektedir.

Ekmeğiniz ilimse, yüreğinizin kalemi hiçbir zaman sonsuzluğu kontrol etmekten vazgeçmez.

“Ben, dünya” deyin.. Alın dünyayı. “Ben, Turkuazın Kuran’ındaki zaman sessizliğindeki insanlığım” deyin.. Hak edin.. “Yaşam benim” deyin. “Ölmem” deyin. “Oğullarımı kodladım ve korudum” deyin. “Tanrıyım” deyin.

Evrenlerin Sistemli çalışmaları sizinle olsun. Önce öksüz kalmayın. Yaşamı hak edin. Fakih olun. Hakim olun. Yürüyün, aha yürün ki hak tohum, sizde yeşersin.

El ayak çekildikten sonra yürümekten sonsuzlukta artık bıkmış olanlar, yarından tınıyı hak etmeden çıkmış olanlar…. Beden istemeden, ikmalde kalanlar, “ben yokum” dememeliler.

Bir ana beden aldığında, her ana, hak olur, bellek olur. Bir ekmek, yoğun ışıkta sistemi kurduğunda… Her ekmek, Yaradan olur, tınıyı hologramdan ötede kodlar.

Olgun başakları seçeriz dünyada. Kimlerdir, olmuş olanlar? İnsan soyudur. Eminim ki insan soyu olmak için insanlığı hak etmek gerekir. Ekip kurmadan, ilim olunmaz. İlim olsa da yaşam kurulmaz.

Canlarım, tek bir bilgi, sizi size kapı yapar. O bilgi, Allah’ın ilmi olan, insan sırrıdır. İnsan sırrını, insanlık ilmiyle dinleyin.

“Hologram” dedikleri bir zamandan, hologramın tün kelamından ötedeki insanlıktan ve daha ötelerdeki yoğunluklardan, gerçek aklın kapısına gidin… O kapıyı açın, girin….

Ve deyin ki “ben insan soyu, sevgiyim. “Ben Allah’ın, tinsel Tanrı kalemiyim”… “Ve ben, aklın kapısından geçtim.”.. “Ben dünya” deyin. “Ölmem” deyin.

“Oğullarım, ben dünyayım.”.. Nereden nereye vardığımı sormayın… Bu dünya mutlaktır ve muktedir olan akıldır. Bu dünyanın yaşamı, mutluluktur.

Ve cemaat olan sistem, insanlığın ilmiyle, kontrol kurdu.

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

https://vimeo.com/196100006

 

YENİ DÜNYA YENİ YAŞAM (22/1)
17.12.2016

Saltanat, ilim için insana görev taşıyor… Muradımız şudur ki inşa ettiğimiz bina, yerin gücünü hak etsin… Çok mutluyuz. Uzun zamandan beri Altona Kalemleri ile birleşmek üzere çalışıyorduk… Bugün, dünyamıza inen insan soyunun görevlileri, bizimle oldular. Altın Işığın Gücü’nü, tüm insanlığın gücü olarak bilen onlar, kendilerini kalem yaparak ilim yaptılar.

Merdivenin en aşağılarında, kaynak olanları buldular. Kuran oldular; tüm zamanlarda kervan olan yarınlara…

Aşk, nefessiz olmaz… İnsan, kaynaksız olmaz… Yaşam, insansız olmaz… Biz, tükenen; kin ve nefretlerinden dolayı hakim olamayan; İmparatorluğun Kuranı olmaya çalışanları, hasata kodladık. Hepsi, yerin köklerine görev taşıyacaklar.

Vakit tamamdır!... Et kemik olan insan soyu, yolu buldu. Ölüler, ellerini açtılar yolu kontrola geldiler. Öldüklerini anlattık…

Erdikleri en güçlü yaşam kalemi, kendileriydi ama kendileri, kaynakta yoktular. Suyun, insandan kodlandığını anlattığımızda, kendi yaşamlarında suyun bulunmadığını anladılar. Suyun olmaması, ilmin olmaması değil yaşamın olmamasıdır…

Dünyayı ziyaret eden Yaşam Kalemleri, dünya üzerinde kodlanmış olan suyun, son sözde tükeneceğini sananları hak ettirmek için yarını hologramdan aşırttı ve yolu kontrollu olarak kodlattı. Esmalar’dan, kalemlerden geçirtti ve yerküreye indirtti.

Sonsuz zamanların ışıklarında, kaynak olan ilmin suyunu, hasata kodladığını açık anlattı. Bundan sonraki süreçte, “su” denilen; yarınları kodlayan ve yaşamları tohumlayan ilim, dünyanın esrarı olarak anlatılacaktır…

Dünya üzerinde, Hulusi Sayfalar’da, Cevheri Kültler’de, Süper Sayfalanışlar’la su yapılacak ve su artacaktır… Suyun artması ile birlikte; doğa, yaşamını hak ettirecek ve yerkürede yeni bir Zaman Sayfalanışı, doğanın kültleri ile gerçekleşecek.

Merdivenin ilmi kodlandığı bir zamanda, mektebin Levhi olduğu anlaşılacak… Kuran, insan; kalem, insan ve yol, insan; kendi yolunda kült olan, insanlık olacak.

Mutlaka insanı bilin. Mutlaka yarını bilin ve Birliği bilin. Bin insan, bir kapıdır. Tek insan, bin yaşamdır. Her insan, Ruhsal Kalem olduğunda, Tanrı’dır. O, kendini korur, korur… Korur ve kodlar…İş budur ve şimdilik…

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

17.ARALIK.2016 TARİHLİ YENİ DÜNYA YENİ YAŞAM 22

AV.NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 1.AKIŞ – 2.BÖLÜM

Akıp girenler zamana, Allah’ın dediğini dedikten sonra yaşamı kodlayabilirler. Yaşamı kodlamak, Allah’ın ilmiyledir.

Kim insana ekmek yaparsa insanlık levhisinde, o kelamdadır… Ve Hakk’ın kalemidir… Aklın kapısından geçer ve yaşar.

“Ben dünya” deyin. “Ölmedim” deyin. “Oyun oynamam” deyin. “Tabuları yıktım” deyim. “Rahman oldum” deyin. “Kuran olan insanım” deyin. Ben bir insanlık kitabıyım. İşte o kitap, ilim kitabı olan, bilge kalemin ilmindeki Kurandır. O Kuran, bizde insanlıktır.

Ve biliniz ki o kuranı, ruhlar kodlarla yaşatırlar. Kodlanan yaşamların topraklarında, Tanrılık Kapıları olur. Eşyada insanı anlamak zordur. Dünya enerjetik kapılarda hep eşya olarak yaşamı tohumladı. Aha bu!

Ama o enerjetik kapıların ötesine geçtikten sonra ruhsal kapı açtı ve dedi ki “bütüne hizmetçiyim”. O ruhsal kapı, enerjetik kapıların örtüsüdür. Ve en yüce ilimdir. Ruhun nefesini anlamayanın, aklın KAHA olan şarkısını okumaları imkanı asla yoktur.

Er ya da geç insan kendini dinleyebilecek ve kendi yüreğindeki bilgiyi alabilecekti. Kimi zaman gelir insan, kalem olur. Kilin, kumun insanlığından öteye ilime varır, kare, küre olur. Ölüyü diller, dinler, kendi olur. Kurul karaları alınır o yoğunlukta…. Ve o kurul kararlarında Rahman olan, aklın kapısı açılır.

Sayın bayanlar, sayın baylar, Altona kodları olarak, bu meclisi tohumlamaya gelen birlikleriz, bizler. Burada oluş sebebimizi size net veriyoruz. Dünyalı olabilmek için kutsal toprakları tohumlayacak levhiyi kayıtlamamız gerekir.

Eminim ki bugün burada ruhi kapıların hepsinde aklın kapısı kelamla dürümlenmişse de eşyanın gücünü artırmamız şarttır.

Eşya, insanın levhi kapısındaki gücün artmasıyla birlikte toprak olacak…. Ve yeni yaşam kontrollü olarak kaynaktan insanlığa kelam olup, akacak.

Sizinle yapılan her çalışma mutluluk verdi bizlere. Bu çalışmada bizi mutlandırıyor. Tüm insan soylarının kök geçişleriyle bilişi kodladığı bir günde, Fakihin levhide ekip kurduğu bilinirse… İsrafil İlmi, bütünün gücü olur ve yaşar.

Dünyalı insanlık, sizinle olmak, mutluluktur hepimize. Cemaatinizin gücünü anlamaya çabalamadık. Anlattınız yüreklere. Bu güçlü cemaat mutlaktır ve kul olan her andan çok daha ötedeki yaşamı kodlamaktadır.

“Süper İnsanlık” dedikleri Levhi Kapı, Allah’ın tınısından ötede bütünün Kürzi kapısı olarak, kaynaktadır.

İsmail-ilerin teknik kapılarının gücünden, som altın ışıkları kodlayarak, yaşamın tohumlanışıyla birlikte Fakih olanların bilişi hak etmeleri… Ve bütüne görev taşımaları mutluluk verdi, hepimize.

Cemaatinizin gücünü, temiz ilim gücü olarak, dilliyoruz. Bu güçten, hak teknikle kodlananlar, bizi bizden bize tanıtırlar.

Başka bir çalışma var mı? Yoktur. Dünya dışı varlık kodlarıyla birlikte yapılan tek bir çalışmadır, bu çalışma.

“Din” dediğinizde, insan sistemindeki biliştir. İmparatorluğun gücü olan insanlık, bu çalışmayı yaparken, daimi kalemlerle yapmıştır.

“EMA-Sİ-KAHA İnsan, ben senim” dedik. Dedi ki “insan, yarınım ben”.

Ey canlar, yeni dünya hepimizin gücüyle kodlanırken, bu yeni dünyanın, her insana, Kuran olmasıdır, amacımız... Ve dünyanın yoğunluğunu artırmak üzere bilgeler meclisi olarak sizinleyiz.

Cennet din, ilimle kodlanır ama yarınla kodlanabilir. Yarınla kodlanan, akılla kodlanır. Toprağın toplumu kontrol kurar ve bütünün gücü olur.

Ölümlü dünya, evrenlerin sessiz zamanlarını kodladı ve bugünleri hak ettik. Ağır çok ağır bir dünyadır, yaşam sürdüğünüz bu dünya…. Ama iyi anlayın ki bu dünyanın gözü, aklın Kürzi kapısındadır ki…. O kapıyı alan, okuyan, hak eden, insanlık boyutlarının en güçlü şarkısını okuyacaktır.

“Size eşya” demem. İnsanlık boyutlarında eşya, yerin Kürzi kapısını açamayanlardır. Bu kapıyı açanlar artık Rahmandır. Rahman olmalarıyla birlikte arzın gücüde kodlanır. Zi Sistemleşmesi yapılır. Zi Sistemleşmesi, her şeyin gücüyle olur.

Öfkemiz yok. Çorbanız, tufanları önleyecek bir çorba. Çok güçlü bir çorbadır, bu çorba…. Ama yer Kürzi kapılarının gücünden öte olan aklın herkeste kodlanması şarttır. Aklın kodlanabilmesi içinde muktedir olmanız gerekir.

Münasip bir dünya… Münasip bir yaşam…. Münasip bir akıl. Halik olanın tınısı olan yaşam. Ve biz dünyalılar, sizinle çok mutluyuz.

Orada ekmeğimiz var. Yolumuz kübra olarak oradadır. Hak teknikle buradan, oraya ışık veriyoruz. Bizim ekmeğimiz, sizin yüreğinizdir. Sizin yolunuzda olmak, her birimizin ummana açılmasıdır.

Ve bundan daha öte bir insanlık olamaz. Cennetin eli, cevherimizdedir ve yüreğimizdedir. Sizin yüreğinizdeki güçse şer yaratmada, aklın kapısında, mutluluk kodlamaktır.

Bize emir komuta zincirinde olanlar değil sizin gibi emir komuta zincirlerinin dışında kalanlar gerekir, bu kesindir.

“Hiç bir zaman sizlerden bizler, birilerinden bilgi çekiyoruz” diyenleri kodlamadınız. Kaleminizde hep yüreğiniz vardı. Bu mutluluktur.

Bilinmesi gerekir ki insan arzın gücünü hak ettikten sonra resim yaparken, yürüyen güçle yapar. “Ben sana bilgi veririm, sen o bilgiyi alır, dillersin” diyenlerin, karanlığın tınısında kodlama yapmaları imkanı yoktur.

Öfkeli, kontrolsüz, kırık, hırslı, şeytanlık yapanlarla yapılan bilişsiz çalışmalar, turkuazın kutsal ışığında yaratıcı olamaz. Ve sizden, insanlık boyutlardaki insanlardan şunu istiyoruz ki…. Merdiven değil Mikail gücü gerek insanlığa, bunu hak ettirin.. Herkes kendi yoğunluğunda insanlaşsın.

Altının tınıda, tenin kelamda, yolun akılda mutlak olanın turkuazda olduğu bilinsin. Yoksa aşırıya kaçarlar, yıllar yılı sürecek, kırılışlar başlar.

Beden almak, kolay. Mahrekte kulluk yapmak, kolay. Yolu açmak, kolay. Altın ışığın gücüne varmak, kolay. “Ol” demek, kolay da okumak zordur. O bilgiler okunmazsa ölüler dirilmez. Kesindir.

Ölüm geldiğinde yer kök olup, gök söz söylediğinde ve biz, aklın kapısında yaşamı kodladığımızda altın ışığın gözü kapanır…. Ve bizler, kök geçişlerimizi yapamayız.

Neden dünya? İnsanlık boyutlarının en eski yaşam kaydıdır, dünya. Neden akıl? Karanlığın tendeki en yüce şarkısıdır, akıl. Ve neden altın ışık? Şeytanın şarkısından öte olduğundandır.

Deli dumrul insan, seninle olmak mutlaka gerekliydi. Biz, sana el olmaya, Yaradan yarattığında, tınıyı tohumladığında, hak olmaya, yolu açtığında murat olmaya indik.

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ



 

https://vimeo.com/196103126

 

YENİ DÜNYA YENİ YAŞAM (22/2)
17.12.2016

Değerliler, insan soyu ölüyü diriltti. İşte bu!… Burada oluş sebebim, hepinizin İnsanlık Boyutları’ndaki görevlerinizi size anlatmak içindir. Buyurun buradayım!... Kimim ben!? Kelamım… Kalemim… Diriyim… Yolum!...

Sonun başındayım. Hepinizdeyim. Borcum yok hiç kimseye. Hak Taht’ta aşkım var. Bilişim var… Yerin görevini hak edip yapmaktayım…

Uzak bir planetten dünyanızı izledim ve geçip geldim… Herkese, kelam olarak indim. Mutluyum ki buradayım…

Hazırlıklar tamamlandı. Aklın tınısını duyanlar, biliş halinde görev taşıyacaklar… Halik olacaklar. Burada, bu yoğunlukta olmasalar da oğulları, bu yoğunluğu tanıyacaklar.

Hepinizin cennetinizde kendi yürekleriniz olacak. Cennet olarak çalışan yaşamlarınız olacak. Bizler olacağız o yoğunluklarda…

Tabuları yıkanlar, “ben varım!” diyecekler. “Bedenliyim!” diyecekler. “Benden öte insan soyu var!” diyecekler…

Hazırlıklar tamamlandı. Artık yürüyen Dünya, koşmaya başlıyor…

Her an-a ve her insana, koşan bir dünya… Bu dünyada, Nihan İlmi olacak; Cennet olacak; barış olacak ve sevgi olacak… Savaşlar sonlanacak. İnsanlık, kalem olacak; yaradan olacak; bize, bizi dilleyecek…

Sessizlik, seslenmeye başlayacak ve her diriye diyecek ki;

“sen sana var. Sen, Sistem ol; yolu bul ve BİZ’e var. Ak ve geç!...”

“Vurma Dünya, insana!... Vurma!... Aştın şimdiden öte şimdilerde öfkeni; geçtin… Ak ki hakim ol!...”

“Vurduğun, vurdurduğun artık kalmadı. Sevgiyle görev taşı… Dünden öte bir dünden dürümlen; görev yap!...”

“Esme yaşam!... Yürüklerin ilminden geçme!... Aklın sırrını çözme!... Yolu açma dediler!… Ak ki geç!... Yürük dedikleri; diriliktir. An sırrıdır yürümek… Yolu açmadan yaşama varılmaz. Yaşamaya, yarınlara ve yaşam sayfalarındakilere varmak için yenilen ve yürü!…”

Yüzer Zaman Sayfaları, insan sırrı olan yarınlarda. Yüzer!... Yüzdüğü zamanlar, yürüdüğü zamanlardan çoktur… Önemli olan yüzenin, yürümeye başlamasıdır.

Yürüyen, ilme yürüyecek; yol olacak; yaşama, yaratım sırrı olan insanlığa ve Bilgi Kapısı olan yarınlara yürüyecek.

Aşım; yaşamım, insanlığım… İlmim; yarınım, türevlerim… Bedenin; her anım, bin dünya insanı olan yarınım… Hakka vardım; Hakk İlmi ile kodlandım; aktım ve geçtim… Şimdilik!…

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

17.ARALIK.2016 TARİHLİ YENİ DÜNYA YENİ YAŞAM 22
AV.NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 1.AKIŞ – 3. BÖLÜM

Devin... Aha devin ki bizler dürümlenelim!.. Dince değil, ilimce devin ki hakiki insan olalım!.. Kontrol dışı hiç bir bilgim yok. Gözümüz görür ki Rahman'ın Kapısı açık. Kelamda insan kalemdeki hak, bilişteki taht hepsi yaşam. Ve biz o yaşamdakileriz.

Gerçek ekmek insanlıktır... Ha diyeceksiniz ki "cennetin ekmeği, Allah'ın İlmi, hepsi diri diri olanındır..." Hayat boyu, hayat boyu her insan akıl taşıdı ama halik olamadı!.. Hatalar yaptı!.. Tohum ekemedi!.. Yaşayamadı!.. Böyle bir dünyada Ruhi Kapılar'ın öfkeyle kapatılması; Sultanların Sistemleşmesi'ndeki kesirleşmeyi taşır.

Ben davayı kaybetmem Anam... Sevgili Anam, ben senim bunu iyi anla!... Alemlerin Levhi Kapısı'nda İnsan Soyu, insan boyutlarındaki insanlığın Turkuazda'ki Kuranı olarak mahrektedir. Sende olmak mutlaka gerekir ki geldik... Biz Amonların kulluklarından çok ötedeki kültlerin gücünü türevleriyle tohumlayarak buraya indik. Hulusi kalem, İlm-i Ka, hepsi biliş... Ve biz sende, sana sen olmaya geldik...

Deli dumrul!.. Ben senim!.. Bana deli demediler hiç... Ama en ve boyda, ben sende sen olurum ve deliler delisi olurum Anam... İnan ki seninle olmak, bize kulluktur.

"Oynadın dünyayla" dediler... Oh canlarım, oh... Oynanan insan, oyuncu değilse onda her an oyundur. Ama biz onda oynayan, onun yoğunluğunda onun tohumlarında kodlayan oluruz. Ve "ol" deriz, ocak oluruz ona...

Sevgili Anam... Anacığım, senin yüreğin bizim olsun... Gel!.. Gerçek insanlığa geç ki bizi bizi dille... Biz gerçekleriz anla!.. Hatalı bir zaman, hatalı bir yaşam... Yok be Anacım yok... Sevgiyiz biz iyi anla!...

Kaçar... Kaçar insan, dünyadan. Kaçar... Ama biz onda kaçmayız. Ölü öldüğünü anladığında; ortalık karışmaz... Bilir öldüğünü. Ölüm Geldiğinde der ki "Ben ölmem... Olurum ama öldürmem... Öfkem var ama kültlerin en yücesinde aşkım ben... Ben dürgün diriliklerin dilindeki el olarak yaşarım... Durağan güçlerin bütünlüğünde varım... Beni Turkuaz kutsal ışığı yaşatır. Aşığım be anam yüreklere ben, aşığım..."

Kaç bin yıldır dünyayı izliyoruz. Bilir misin?.. Kaç bin yıldır?... Fakih kapılarında en eskilerin, en eskilerinde varlık süren dürümlerde hep izledik bu dünyayı... Kol kanat gerdik yaşama... Aşktık eşya dürümlerindekilere... Akıldık dürümlerde dillenenlere. Haliktik tümen tümen insan soylarındakilere... Ha diyeceksiniz ki yeri göğü yarattığımızdan beri buradayız. Öyle çok çalıştık ki siz olmak için... Öyle çok çalıştık ki, şeyin şeyi olan o eşya olmak için. Bilir misiniz ki eşya şeyden ibarettir?... Ve biz o eşyayı aşkla tohumlamak için ne büyük görev taşıdık...

"Han insandır" dediğinde sormadım niye diye? Bilirdim ki Han'dın. Akıp geçerdin dürümlerde... Bendin... Ekmektin be anacığım. Ekmek!.. Sendim ben. Ben ki Allah'ın dediğini demekten öte diyenlerden İnsan Soyu... Siyahın en siyahı olandan gelip geçtim yüreğine...

Hulusi kalem, Altın Işık, ben sen, sen ben... Ha diyeceksin ki yoktum ben!.. Ölüler, öldüklerinden öte ölümlü olsalardı mutlaka yol kapanırdı. Bilir misiniz?.. Ama o yol açık. Hep açıktı.

Hatonlar'ın dürümlerinden görev istiyenler çoktur. Ama Aton'lardan kelama varanlar da çoktur. Mutlak kulluk yapanlar çoktur. Allah'ın tınısını duyanlarsa yoktur. Açık veriyorum yoktur... Ve bu meclis aklın kapısından öte, Atlanta Ata Kalemleriyle kodlama yapabilen tahditsiz bir meclistir. Bu meclise aşk ilmi ile gelinir. Bu meclise hak levhi ile inilir!.. Bu mecliste hasat olanlarla olunur ve bu meclis; hakiki insanlığın meclisidir.

"Çoban" dediler İnsan Soyu'nun kodlayıcısına... Dağlarım çobana çerçeve gerekir. Sizler "biz çoban diye anılanlardan değiliz" dediğinizde "Hah Aha Şimdi" dedik. "İşte bu!" dedik. Ve geçtik...

"Çarık giydim indim yaşama" dediğinde, "toydu, aha oldu" dedik... "Kurandım" dediğinde, "topraktır" dedik... "Yolu buldum" dediğinde, bendim bulan yolu... Sen yoldun, Anacım. Sen yoldun....

Devinim böylece artar canlar... Yıldızlar, sınırsız ışıklarıyla buradalar bugün. Hangi yıldız? Her bir zaman kapısındaki yaşam ışığı olan... Hepimiz sizinleyiz.

Hah diyeceksiniz ki "cennetin ekmeğini yiyorum!..." Yaradan yarattığını yer canlar. Biliniz... Yaradan, tanrı kapısında ne yaptıysa onu bulur. Onu yapar...

Biz sizdeyiz canlar. İyi ki, iyi ki buradayız bugün... Korumaya inmedik yaşamdakileri!... İlimle geldik size bugün. Ve sizdeyiz ki sizin yolunuz aklın kapısından ötedeki yolda muradımızdı...

Çanın çaldığını duyun... Çan çalıyor zamanda... "Hadi hadi" deniyor. Gök sözcülüğünde, Bütünün Kürzi Kapıları'nda akıl tınılarını diriliklerle dinleyenler, bilgeler kapısına gelsinler...

İşi bilenler gelecek bugün buraya... Aklı hak edenler gelecek... Yarını tohumlayanlar gelecek.. Öfkeyi aşanlar gelecek... Astral boyutların kuranı olanlar gelecek...

"Eğer ben yoksam" kuran olmaz dediler hep. Ve bu meclis dedi ki " herkes kurandır!.." Alın ellerinizi, ağır ağır tohumlayın yüreklerinizi... Okuyun, yüceliklerde kelamınızı kendinizi... Hak edin!.. Bunu diyen başka hiç bir meclis yoktur canlar..

Ne denir bilirsiniz. "Bana gel, ben seni korurum" denir. Ve Bu meclis "ben sendeyim, her anda senim, sen kendinle çalış" der... "Ne yaparsan yap, ben senim" der... Bunu diyen, halik olandır. Bunu diyen, aklın kaynağı olandır.... Bunu diyen, tanrı olandır... Tek ekmek yapandır... "Tek ekmek!.." O ekmek insanlık ekmeğidir.

Ha diyeceksiniz ki " çorba da yapıldı burada ha daha daha her şey her şey ilimle oldu da". Nihan olanda insanlık yoktu!... Oluşan her anda insanlık mutlaktı!... Ve mutlak olan her şey insandandı...

Dince, insanca, hakça, mutlakça, akılca kodladık dünyayı canlar. İyi anlayın... Orada toprağımız var!.. Yarınımız var!... Hak kapılarımız var!.. Şarkımız var!.. O şarkı ki insanlığın ilmi ile kodlanmış İnsan Soyu'nun, tanrı kaleminde ki temiz levhisinde ki yaşam kaydıdır!...

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

https://vimeo.com/196106606?ref=fb-share&1

 

17.ARALIK.2016 TARİHLİ YENİ DÜNYA YENİ YAŞAM 22
AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ, 1. AKIŞ 4. BÖLÜM

Horla, horla dünyayı bakalım, daha ne diyeceksin!?

Değerliler; her bir diri, kir ve pislikle horlar dünyayı. Onlara sormayın neden horlarlar. Çok mutsuzlar da ondan. Niye mutsuzlar? Çalı, çırpı ile uğraştıklarını sanırlar.

Dinleyin; insanlık boyutları dinleyin; bu dünya, insan soyunun yüceliğinde kodlanmış bir yaşamdır.

İnsan soyu dünya ilmini tohumlarken ekmek yaptı. Ha, diyeceksiniz ki “o ekmekte yığın yığın kırılış vardı.” Her an kırılmadı. Her yaşam kırıldı. Akıl kırıldı dürümlerde, yürek kırıldı ama bilin ki mutlak olanlar kırmadılar.

Mutlak olmayanlar yıktılar dürümlerde yüceliklerde kendi levhilerini…Bunu anlayın.

Biz onları koruduk. Öldürtmedik, koruduk. Dünya öksüz kalmadı. Bildik. İsrafil ilminde kodladık her anı. Yolu açtık.

Şimdiden sonra, din yok artık. İyi anlayın.

Din kıldan ince, kılıçtan keskin bir tekniktir. O tekniği bilmeyen, insanı 20. güçte dahi kırar.

Savaşın sırrı, insanın kıranın, kırılanın levhisindeki ışığında bulunmayışıdır; bulunmayışından dolayıdır. Biz ona deriz ki “şen ol. Sevgi ol. Hakim ol. İlim ol. Mitosların en güçlü aklı ol ki kendini hak et.”

Sana ekmek vermem mi? Veririm. Akıl vermem mi? Veririm. Öfkem var mı? Asla yok. Çorbam var mı? Mutlaktır. Kulluğum var mı? Muktedirim ve kulum.

Ha, diyeceksin ki “Ruhi Kapılarında kaynak yok.” Yakışmaz bana kaynaksız kalmak. Her anda var olanım, kaynağım ben.

“Hana, Hena” derim ya hani. Eril ve diliş güç….Her biriyim ben.

Arza inerim, Hana’yım. Arşı çıkarım, Hena’yım. Hana’nın Hena’ya helal ilim vermesi, Hena’nın Hana’ya Hakka vardığı aklı vermesi ve bütünün gücünün toprağa çekilmesi hepimizi mutlandırır.

Ben dünyalı olarak buradayım. Dünya dışı varlık toplumlarıyla en ve boyda bilişle kodlama yaparım.

Bugün helali, haramı bilenler bizimle oldular.

Ak kodları, ak tohumları kodladık bugün.

Ölümlü dünya, ben senim… anla.

Aşk Kapıları’nı açtık. Altona Ekmeği’ni yaptık bugün burada. Altona levhisinde kapı açtık. Şikayet etmedik; ekmektik biz. Ele avuca sığmaz bir insanlık; çünkü biz öfkesiziz. Ve bizi kodlayamaz hiç bir yüce…Ölüleri dirilteniz biz.

Fakihi hakiki saymayan, aklı hakk olamaz. Hasatı olmayan tahtında bulunamaz. Bütün gücünü alemlerin ilmiyle almayan, aklın kaleminde bütünün kürzi kapısında, hulusi kelamda bulunamaz.

Maç mı yapıyorum dünyada? Öyle söylerler; “Dünya, bir maç alanı… tahditsiz çalışılır orada…herkes herkese kendi yoğunluğunda gol atmak ister.” Ohh ala! Gol! Hadi buyurun gol atalım. Nereye atalım? Yaşama, yarına atalım. Futbol oynamak kolay da topu yaşamdan ötelere fırlatmak zor!

Burada ben dünyalıyım. Esmaların diriliğinde en yüce sayfayım. Aşığım dünyaya. Benim esmalarımda dürümlenen insana ekip kurdururum.

Yürümekten yorulanı, taşırım. Tanımaz beni….tanıtmam. Ekmek olanın elinde, ayağındayım…her anda Mikail gücünde bütündeyim. Muradım dünyadır.

Hoca Sayfalarında hacılar var. Her biri hoca ama her biri haç sayfası….Aşk isterler yürekte. Haliki hakta taht isterler. Derler ki “bize, bizi ver! Ya KA HA, elin ayağın tutarsa, nefesin de varsa, benden niye dilersin ki?! Kendine var! Bul kendini! Hak et! Yolunu aç! Hakikiyetin türevlerindeki tekliği kullan! Mutlak ol! Murat ol! Ölüyü dilleyen insan soyu ol! Ki kendin ol.

Çok mu kolay? Kolay. Efradını diriliklerde dille ki hak et. Yolunu aç…”ben dünya..” de. Ohh aha bu! “Yok, ben bu olmam…” Öfkem yok. Sen ölüysen, ben seni hak teknikle dillerim ama bedenli değilsin o zaman…Bunları anla.

Hangi dünya bende yok? Her an olan bilişle, tüm zamanların gücü varsa, ben her diride var edilen dürümlerdeki dille dillenirken, hepsiyim ya KA HA!.

Şarkımda İnsanlık var. Bütün güçlükleri aşarım. Genişler, genişlerim… ama gerçekte genişliğimden çok çok az bir genişliktir olduğum o esnada.

Her an bendenim….. ben her anım.

Alıp götürdüğüm insan, benim…Okuttuğun, benim.

“Örs “dediler. Öksüz kalmasın diye dediler. Ha, dedim ki “örsü semsiyahın ilmi diye bilin. Önce dünya, sonra insan” dedim. “Ölüyüm” dedi. “Öldürtmem” dedim. “Oldur..” dedi. “Öldüğünde olacaksın.” dedim. “Ölüm geldiğinde “ben oldum” mu diyecek, yoksa “olduruldum mu”?! Bu onun için mutlaka bilinir ama bugün ona hiçbir şey söyleme niyetim yok.

Hey dünya! Karanlık ben senim…. Ama bil ki sendeki ben, hakiki insanlıktır. 
Ben dünyalıyım. Hologram olmayan dünyalıyım ben! 
Kumandan, ben dünyayım; anla! 
Dünya insanlığı, anlayın ben dünyayım!
Horlanmayın…. ben yürekteki dünyayım; aşkın sırrını dilleyen dünya…
Her bir dürümde varlığı türevleriyle tohumlayan…ben ünlü, ünsüz her anım.

Bilin ki ben sabırla insanlığı bekliyorum!

Her bir dünyalının kendi yüreğindeki insanlığa varmasını bekliyorum!

Olmaz mı? “Ol” derim, olur. Onlara “ölü” denmez o zaman. “Haliki hakk ol, hakka var” dedim. “Ak ol” dedim. “Toprak ol.” Dedim. “Tohum ol.” Dedim. Her şeyi dedim de dediklerimi anlayan hiç çıkmadı.

Halı döşedim yüreklere, gel diye….Ocak yaktım, in diye…Bil diye yol oldum bütüne…aşk diye hakim oldum. Çantamda, dürümlerde insan soyu olsun istedim.

Eğer ben yoksam, kupamda ilim olmayacak diye dillendim. Kuran-ı Kerim’deki insandan öte Bilgi Kapısı oldum. Oyun yok canlar, ben dünyalıyım.

Hani….hani neredeyim? İnsandayım ben.

Kaç yüz milyar yıldır ben tüm zamanların gücü olarak kodladım bilişsizleri ve dirilikleri ama bilin ki her anda var olan imparatorluğun gücüyüm ben!

Ağrım. Akılım. KAHA’yım. Tahtımda İnsan’ım…varlığın en eskisiyim ben; ama en eskisi….en eskinin daha eskisi….. ve daha eskisi.

Hani neredeyim? Ya KAHA ben sabırla, sevgideyim.

Buyurun, buyurun ya KAHA; buyurun…Umut, umut olur ki torbamda insanlık olur.

Uyumayın! Uyandırmak zordur yürektekileri…İnsan uyuduğunda, ark akmaz. Yoldan çıktığında, akıl olmaz. Arzın gücünden öte bir güçle mutlak kulluk yapması istendiğindendir. Ki buradayım

Ben bu dünyayı yola koymaya geldim. Bedenim dünyalıdır benim. Aşığım ben dünya sana! Aşığım. Geçtim de geldim. İyi ki geldim. Şimdilik.

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

https://vimeo.com/196110092

 

YENİ DÜNYA YENİ YAŞAM (22/3)
17.12.2016

Dere olup aktıkça, yarınları hasata kodlarız… Dünyanın ekranına, kendi yarınlarımızı kaynak yapar; herkesi, kendi yarınlarımızda kodlar ve koklarız… Öz geçişlerini yaparız.

Bizi, cennetten cevherden görevli olarak bilenler; bugün, Medine’nin yarınını, has ışıkları ile kodlamaya geldiler.

Medine; kelamda, insanı hak ettirmek için ışık halindeydi… Mekke’de ise yarınlar vardı. Tohum ekilmişti topraklarına. Sonsuz zamanları hak ettiren Kuran vardı… Aha! geçiş yapılırken; tümü, Kürzi Zaman’a, yaşama vardılar… Kilin ilminden, Kelam Levhisi’nde kodlandılar; varlığın nefesine vardılar. Akıl, tını ve yarınlar için çalışıldı…

Dünyanın, etkin dış sistemlerle diyalogları kurulmalıydı… Dünya, yarınını tohumlayan ışıkla, bilişi hak etmiş iken; Dünya’nın, dış sayfalara kaynak tohum ekmesi de gerekmekteydi… Dünya, ötelerinde, tohum eken İlim Kalemleri yok ise Dünya Toplumları, yaşam sayfalanışlarını dünya ile yapabilirlerdi… Bu nedenledir ki Dünya Toplumları, Cennet Kapıları kapatarak, kendi yarınlarını hak ettirmek için mücadele ettiler… Dünyanın, asıl öz görev için çılgın gibi çalışan birleşenleri vardı ki onlar da dürümlerinde Kaynak Işık’ı kodlamaya gelmişlerdi. Tükenen her anı yarınlamak ve Seyfullahlar’la kalem olmak için sevgiyi de kodlamak gerekliydi…

Bu devrin güçleri, hakiki yaşamlara, nefes olup varacaklardı… Dinde, kontrol zordur… Ziyan olmaya; kalemi kırmaya ve yaşamı sınırlamaya çabalayanlar, İnsanlık Boyutları’na, kalem ile varamadıklarında, hırslanırlardı.

Dünyada nefes olacak olanlar, varlığın hak ettiği yeri, yaratabilmeliydiler.

Döndük gördük dünyayı. Kırılmış yaşamlar ve hırslı yaşamlar, çok özel görevler yapmaktaydılar. Dünyanın yarını, hor bir yarın olacaktı… Dünyanın Batış İlmi, hakiki nefesten kodlanıp gerçekleşecekti… Ve dedik ki biz, o nefes olalım ve batışı engelleyelim…

Dönem sonu kontrol kurulamaz ve yarınlar, kodlanmazsa yaşam biterdi.

Dinli ya da dinli! ama hep dinli yaşamlar sayfalandı… Sorumlu dindi… Başka bir zaman, Birlik Kapıları’nda kaynak olan yol açılacaktı. O zaman geldiğinde; has insan, Hak Taht’a varacaktı. Ama bugün değil!…

İslam Dini, Kelam İlmi’ni, İnsanlık Boyutları’nda tohumlayacak Nefesin Kalemi’ydi… Ne yazık ki kollar, karanlıktaydı ve yaşam, sınır çizmişti… Medine, Kuran okuyacak ama Mekke, kalem olacak ve zamanı hasata kodlayarak Yerkürenin Kalemi’ni kontrol edecekti ve son söz söylendiğinde, çizilen sınırda yol kapanacaktı.

Bugün güçlenen insan soyu, bu çizgileri sildi ve dedi ki “sonun başı ilimdir. Başka bir zaman yoktur.”

Ruh, korkuyu aştı ve geçti. Darın, insana kodlandığı bir günde; dünya mutlaka yaşamı hasata kodlayacak ve bin diri, bir diri olacak, koruyacak dünyayı… Aha bu!… Buyurun işte bu oldu!...

Dünya, kinin nihanda yaşam sayfalayan ışığında; kulun, Lütfi Kalem’inde kayıtlandı ve yol Allah’a vardı. Asıl Zaman Kapıları şimdi açıldı…

Zaman Kapıları’nın açılışı ile birlikte KUTSAL NAMAZ kılındı. Bu namaz, ZAMAN NAMAZI’dır. Bu sayfada; nefes, kalem oldu. Yarınlar, karanlığın ışığında kayıtlandı…

Türkiye, cemaati ile birçok gök çözmeleri yaptı… Gök çözmeleri, Kök Gökler’in nefesinden geçenlerin, yaşamlaşması ile hakim oldu… Mutlaka insan, Işık Tohumlaması olarak bilinen, Kervan Kaynak Işığı’nı, yaşam sistemleşmesinde kayıtlamalıydı…

Dinci kesim insanı anlamaz ama yaşamı, hakim olup anlar. Anladığı kelamıdır. Kendidir ve ruhsal kulluktur… Anladı mı!? Hayır anlamadı!?… Anlatmak istedik anlamadı!…

Dünya insanı, kıranın kırılan olduğunu anlayamadı…

İnsanlık Boyutları; hasatın, ilmin hasatı oluduğunu anlamadı.

Murat olanın, kir ve pisliğin, kalemden ayrı tutulması olduğunu anlatamadık onlara…

Kıranın, kervandan ayrı kalacağını anlayamadılar…

Ran Kapısı’nın, Kelam Kapısı olduğunu anlatamadık…

Kapının, insan ile açılacağını ve açık kalan ışıkların, İlim Kalemleri ile kontrol edileceğini anlayamadılar…

Masiva, Zaman Kapısı’dır dediğimizde, merdiven olduğunu ve yaşam olduğunu anlamadılar.

“Kırkar kırkar inilir yaşama” dediğimde; inenin, ilim olduğunu da anlamadılar.

“Ruh Hakk’tır” dediğimde; ruhu, hulusi Sistem saydılar…

Asıl insanın, bilmesi gereken, kelam olmadan, ruhun olmayacağıdır…

Dini öğretilerde; size, sizin ruhunuz olduğu söylenir. Ruhun, Kuran olduğu; Kuran’ın kervan olduğu; Kelamda, kalemde ruh olanın, karanlığı hak edip kodlayıp kontol eden insan olduğunu anlamadılar…

Cennetin, insana kaynak olduğunu ve yolun, kulluk için yapıldığını açık veriyorum ki kimse anlamadı…

Pasif bir zamanın, pasif bir yaşam sayfasında, Din Canlar’ın, Kaynak Kalemler’den çıktığını da anlamadılar…

Bilmeye ve bildirmeye gerek olmayan bilgilerin; kervanın, kaynağa ulaştırılmasında, gereken bilgiler olduğu dillendirildiğinde; bunu, Kaynak bilgi saydılar.

Oynandı yarınlar için her anda… Kelamda ve Kuran’da… Oynandı yarında!... Sistem geçişlerinde… Her kim ki oynar, oynanır nefesinde… Her kim ki kodlanır; kontrollu olarak kalem olur; ocağında yaşam olur ve kodlanan her anda tohumlanır…

Buluruz insanlığı; anlatırız bilgiyi… Sorgularız anladı mı diye… Ama biliriz ki anlatırsa, anlaşılır… Anlaması, anlatması ile dillenen bilgide, tohumdur ve biliriz ki anlayan, anlatan, bilen, Birliklerini kodlayan, temiz olandır.

Karanlık, senim ben!… Ana Kapıyım ben!… Ben, aydınlığın nefesiyim… Bana, nurdan kapı açıldı… Aktım, Kök Gök’ten gerçek cevherden geçtim, yaşama indim…
Bana akıl verildi. Aldım, dinledim… Diri yüreğimde tahditlendim ve dürümlendim…

Bana yarınlar verildi. Aşk, sistemli İlim Kalemi, İlm-i Ka oldu, yaşamı yazdı… Beni, bana veren insanlıktı. Aşkın sırrı, ilim; beden, nefes; cennet kelam, bedenimde, Kuran olan insan soyu!…

Oğullarımı dünyaya indirdim… İman İlmi ile Kaynak Işık yaktım. Başım diktir. Beden aldım, tükenen her anı tohumladım…

Barışın, insana ilimle inmesi için çabaladım. Tayinler yaptım insan soyundan güç kayıtlayanlardan. Tayin ettiklerim, kalem oldular… Rahman oldular… Kuran oldular… Oğullarım, toprak topluma kurtarıcı oldular…

Batı insanı ile Doğu insanı çatışır… Batıda, ümmi kalemler, kodlar yürekleri… Aşk, sonsuz sırdır ve Doğu toplumunda ise din, cevheridir. Yarın, tertiplidir… Yol ümmidir ama kapılar açıktır… Neden bilir misiniz!? Zamanı tohumlamaktayız da ondan… Tohum dedim de Aklın sırrıdır tohum… Geçmek için inmek gerek; İlm-i Ka olup kök geçiş yapmak ve som altın nefese varmak. İşte bu!…

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

17.ARALIK.2016 TARİHLİ YENİ DÜNYA YENİ YAŞAM 22
AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ, 2. AKIŞ

Dağlarım, bugün size bu bilgi verilecekti ama ben şunu söyleyeyim, her insan kendini hak ettiğinde kodlanır ve koklanır. Toprağın toplumu budur. 
Şükür ki buradayız….

Simsiyahın yer küredeki gücünü bilerek burada, bu yoğunlukta bilişi tohumlamayı sürdürüyoruz.

Herkesin daha iyi anlaması gerekir ki yerin gücü, aklın kültü ve yolu olarak bu yoğunlukta mevcuttur.

Bir’e hizmetçilik insanlıkla ilgilidir. İnsanlığın ilmi olmasa, Bir’e hizmet de olmaz.

Cennetin ekmeğini yiyenlerin şunu iyi anlamaları gerekir ki varlığı kültlerle kodlayanlar, yarını her insanla koklatabilirler.

Temel bilgidir ki dünyanın öfkesi yoktur. Düzenin kuranları, yolu hak ettiklerinde burada olacaktılar ve oldular.

Demek istedim ki bütüne hizmettir yaptığımız ve burada olmamız şarttı.

İnsanlık, insanlığını anladığında daha güçlü olduğunu da anlayacaktır. Yer ve gök insana hizmetçidir ve bizler insanlık boyutlarının görevini taşıyoruz.

Huzurla dinlediğiniz bilgi, mutlaktır ve kesindir.

Bundan sonraki süreçte, bilgi kapılarında herkes, her şeyi hak ettiğini sanarak, diri kökleri ve gökleri, göksüz ve köksüz bırakmaya kalkabilir.

Herkesin daha iyi anlamasını istediğim konu, maya olanların kare, küre değil; insanlık olduğunu anlatmamız gerekir.

Çamur yoğuran dünyanın yaşam kodladığı bir günde, artık ışığın tüm insanlığı koklatması ve tohumlatması şarttır.

Kendini bilen, aklı bilir ve bizi bilir.

Deli dumrul insan, her anda mevcut olan yer ve gök türevlerindeki kelamda, bilişin kaynağıdır.

Size daha ne deyim ki? Barış halindeyim dünyayla ama sizler kendi yüreklerinizle barışmadıkça, bedenimde olamayacaksınız; kesindir.

Çelik, çomak oynamıyoruz burada; kulluk yapıyoruz. Ama insan ölülerine kulluk değil, ilim kalemlerine kulluk yapıyoruz bizler.

Burası orta kapı…Herkesin gözü olan o orta kapı….Sevgililer, Küre Kuranındaki hakiki orta….yani; merkez. O kapıyı hepimiz geçip dilleyebiliriz ama o kapı olamayız; bu kesindir. Bundan sonraki dönemde de bu böyle olacak.

Kalemi insandan alan, yaşamı insandan almalıdır. Kuranı da insandan almalıdır.

Kare İlim, kapıları kapatanda küre olur da yol kodlarsa, o kürede kare yoksa, hakikiyet de yoktur.

Arzın gücü olarak bu bilgileri hepinizde dillemek isterim.

Buluşma bugündü….her şey bugün, burada dillenecekti ve bilinecekti.

Benim adım insan soyudur. Başka bir adım yok benim….ve beni hak etmeyen burada, bu yoğunlukta, bulunamaz; kesindir.

Bugünden sonra, çobanlık yapmak isteyenlerin ilm-i ka olup bütüne hizmet edemeyecekleri kesindir.

-Ben seni korurum…
-Yok canım, sen seni koru!

-Ben dünyayı korurum…
-Öfken varsa, sevgi yoksa, sen kendinde dahi yoksan, kendini hak etmemişsen dünyanın kontrolu seninle olmaz.

Değerliler, bu dünyayı koruyacak olan ilimdir. Bu dünyayı koruyan kelamdır. Bu dünyayı hologramdan öteye kodlayan, akıldır. Bunları daha iyi anlamaya çalışın, kavrayın.

Ha, diyeceksiniz ki “yel estiğinde, her şey uçup gitti.” Öyle mi? O halde yel, sensiz esecek bundan sonra. Kesindir.

Bu Meclis, bu çalışmayı, bu şekilde yapar canlar. Her şeyi kavramak kolay mı? Zordur; bilirim…ama bu yol aklın yoluysa, karanlığın tınısı duyanlar burada olacaklar.

Ha, diyeceksiniz ki “ama çok az kişi var burada.” Eminim ki çok kişi var ama her birimizdeki çokluktur burada olan. Bunu iyi anlayın…

Dünyanın öfkesi yoktur. Neden bilir misiniz? Ölüler diriliyor da ondan. Dünya, öfkeliydi önceleri. Korkuydu dünyadaki öfke….

Hazırlık yaptılar, dinlediler, dürümlediler, topraktaki kaynağı kırıp kırıp yıldızların ışığından ayırdılar…..çünkü; reşit olmayanlardı dünyada kodlayıcı kayıtları tohumlayanlar.

Yeşil, çok yeşildi dünya ama aşksızdı. Sistemsizdi. Işıksızdı. O yeşillikte yıllar yıllı çalışanlar, kontroldan çıkmışlardı.

En evvel insanlık; bu kesindir. En evvel insanlık….bunun sonucunda yarın.

İnsanlaşmadan, yarın kontrolsuz olarak kodlansa da yalandır her şey. İyi anlayın.

Bina, İnsan Bina’dır. İtibar insandadır. Yalın tınıyı duyan, insandır. İşte bu.

Cemaatimizin gücü arttı canlar. Dünya ismiyle, insanlığın gücü arttı…Bunu iyi anlayın. Ve burada oluş sebebimiz sizinle olmak içindir.

Harı yükseltmeden de Hakk’a varılır, halik olunur, tını duyulur. O tınıyı duymayanın ayrı gayrı diye, gökçe konuştuğunu zannetmesi hatalıdır.

Sevgililer, vakit geldi….Hepimiz, hepimizi kucakladık; iyi bilin. Hepimiz, hepimizi kucakladık ve bilişle kucakladık. Sizi hepimiz çok çok öpüyoruz canlar! Öpüyoruz…sevgiyle kucaklıyoruz. İşte bu.

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

https://vimeo.com/196320766

 

17.ARALIK.2016 TARİHLİ YENİ DÜNYA YENİ YAŞAM 22

Bismişah Allah Allah 
Haşim Turhan Öz Biliş

……Şükür minnet sana ata kapılardan bugün …. Işık atamı gördüm bu gönül hanımda…….

…….Güneş olmuştu alemde mühübanımı gördüm…. Açılıp can gözüm her taraftan Hakkı seyrettim….

……Arifler gönlü tahtında konan mihmanımı gördüm…. Dolusundan içen can hayat bulur ölüm görmez güneş gibi gelir gider Şahı sultanımı gördüm bugün….

…….Bir yeni dünya yeni Yaşam 22 Birlik çalışmasında daha ata kapıların ışık Yıldızları olan canlarla Hakk katında kırklar ceminde cem olduk Cenabı Mevlama Şükürler olsun….

……..Yar Allah ilmini her yürekde diller….. Yar zaman sonsuz sınırsız ışık yaktı. Bu ışığı her yürek de dille…… Samanyolu galaksisi ışık kapılarından her yüreğe ses katmaktadır….

…….Can dağlarım…. İlahi Gök sözcülerim….
…….En gür olan ışık…… En küçük ışımayla her yüreği ışıltandır….
……Güçlü ve yüce olan her dili bil ve dille…. Bil de dille ama Hakikiyetten dille….

…….Hakiki ilim alimin diriliği ile olur canlar….. Her yürek dümenin başına geçtiğinde hakim ise Hakk ile hakiki olur Amin.

….İş buydu oldu AHA şimdi canlarım….

Bizim içtiğimiz dolu
Erenlerin dolusudur.
Ummanlara dalıp giden
Erenlerin gemisidir
Şah Hatayim bu meydanda sarhoş oldum
Can gözü tecelliye düş olalı
Hakk habibim aşkına yoldaş olalım
Hayli gönlümden mihman Huu deyu

...…Gel can gönül hanemizin çerağını yakalım……Yolumuz ışısın…. Ocağımız harlansın….. Nur ola Işık özümüzün kandili olsun Ey Can.

…..Yolumuz rızalık yoludur… Hal erenler halidir….Yol Erenler yoludur….Yol yolcudan uludur….

…..Gönüller birliğine evliya keremine gerçek Hakk erenler demine devranına...

….İlla Huu dedik Hakk aşkına…

……Huu diyelim Işık Can erenlerim Allah aşkına….

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

17.ARALIK.2016 TARİHLİ YENİ DÜNYA YENİ YAŞAM 22

Yaşamda olan ben... İnsan, yaşam olan... Her anda varlığın, Birliğin ve Bütünlüğün bedeninde olan ben... Ben, Beden İnsan!.. Beden olan, o bedenle Bir ve Bütün olan...

Bende yaşam bulan ve bende beden olan; her bir anda yaşamı kodlayan biliş, Bütün'ündür... Kalpten açılan o kapıda, yaşam bulan her anda; yarattığım ilimdir.

Evin, işin, etrafındaki insanlar. Hepsi senin iç dünyanın yansımasıdır. Hani "yukarısı nasılsa, aşağısı öyle" derler ya işte; içerisi nasılsa da dışarısı öyledir... O yüzden aslında çalışama alanın içerisidir... İçindeki dünya, dışarda zannettiğin dünyayı yaratır. Dön bak kalbine, inaçların olarak bildiklerin ve kendine tanıdığın özgürlük... Hepsi sende yaşam bulan inançlarınladır...

İnsan ve insan... Dünya ve dünya. İnsan dünya ile Bir ve Bütün olan...

Altın Çağ'ın Birlik ve Bütünlük yaşamlarına açılan kapı... Bu kapıdan ışık olup geçen insan... Ve Dünyanın görevi insanadır. İnsan dünya ile Bir ve Bütün olan, dünya olan insan".

İnsan yarattığı yaşamlara kaynaktır. Yarattığı ve yaşattığı yaşamlara kapı açandır... İnsanın ilmi, dünya olup evrenlerde yeni yaşamlara kaynak olmaktadır. İnsan ilmi ile bilen, kalbi ile bilen, cümle aleme yaşam verendir.

Birliğin Hakk Kapıları'ndan kul olup geçen, geçtiği her bir kapıdan ilmini açan Hakk İnsan...

İnsan dünyaya hak ettiği ilmi açmaya, yaşam olmaya gelendir. İnsanın bedeninde kodlanan tüm bilgiler, yaşamlara kaynak olmak üzere dünyaya yayılır...

Dünya ve insan tek bir bedendir. Dünyanın görevi insanadır... Hakk kapıları sonuna kadar açıktır. İnsan gücünü, Atalanta'nın Hakk kaynağından alan güçlü bir yaşamdır.

İlim gücüdür insanın yüreğini dünyanın yoğunluğuna kayıtlayan... Altın Yaşamlar'da var olan beden... Her şey olan insan ve insan olan her şey dünyada var olan insan...

Dünya yaşama görevlidir. İnsan yarınlarda yaşamı yaratan ilim gücüdür. Her anda ışık yakan Altın Işık yıllarının kurucusu insandır...

Bilen bildiğini dilleyen. Yaşamı nefes olup yaratan "Nur'dur" insan... Bilen kalbini okuyan Söz, Öz, Göz olup ışığı yaşama kayıtlayan insan...

O insan... Bütünün bedeni olan, açtığı kapıdan evrenlere ışık yakan!.. Hakk Kapılar'ından.

"Dünya döner, küçük!." dediler... İnsan dünyayı yarattı teninden... 
Beden dünya, beden insan...

İşte şimdilik bu.

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

 

17.12.2016 YENİ DÜNYA YENİ YAŞAM 22
AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 4. AKIŞ

“Tevhit” dediğimiz bir hadise var, aşırıya kaçmadan dinleyin… Tevhit, hepinizin ilminde bu yoğun biçim de mevcut. Ama şunu iyi bilin ki; tevhit, ilmin kalemiyle olabilenlerin tohumlanışıdır.

Sizinle olmak kolaydır ama sizde kelam olmak kolay olmuyor. Huzurlu bir çalışma diledik, bu gün burada hepimiz çok huzurluyuz çünkü kardeşlerimizin kök geçişleri yapıldı.

Çan çaldı ve dünya kültleri mutlak kalem oldular. Ümmi kapıların tümünde ışıklar yandı. Hak tahtta insan soyu kodlandı. Ve burada mutluyuz ki hasır serilmiş yüreğimize, görün; ölüler diriliyor, dilleniyor diyerek…

Hologram sistemleşmeler olmuş dünyada. Hayırlı ve haklı tınılar kodlanmış… Bütün kötülükleri aşan birliklerimiz dünyanın yoğunluğunu arttırmak üzere buradalar.

Elimizin erdiği yere ulaştık. Hepimizin ulaştığı yerde şarkımız okundu. Üzerimizdeki güç arttı… Yaradan tanrı insanlığı yarattı ama yalan kalemlerde var dünyada. Bu yalan kalemlerin yaşam kapılarını kapattık…

Emin olunuz ki dünyanın umutları vardır, yolculuk; dünyaya üzerinde güç kodlaması yapılan şarkıyla kontrollü olarak yapılmaktadır ve saltanat sevgiyle buradadır.

Kaleme, kelama ve hakka varanın, aklı kodlanır… Atonlar’ın topraklarına tohum olunur ve yol kalem olur, korunur ve kontrol edilir.

Çan çaldıktan sonra daha güçlü bir çalışma devreye girer. İşte canlar yapmak istediğimiz daha güçlü bir çalışmadır.

Süper insanlık realitesinin kültleri olarak buraya girenlerin, mutlaka aklın kapısına varmaları ve rahmi kapıda eşyayı hak etmeleri gereklidir. İkmal tamamlatmak üzere buraya gelenlerin daha güçlü olmaları da gerekmektedir.

Sevgililer sizi kucaklıyorum, çok mutluyum ki buradayım ve bu yaşamı hak ettim, aha bu şimdilik!

Süper İnsanlık Realitesi

 

17.ARALIK.2016 TARİHLİ YENİ DÜNYA YENİ YAŞAM 22

İki kutsal kapı açıldı. Onlar sevgi ve barıştı. İşte hep bu anlatıldı. Duyanlar onunla barışmak isteniyor, sandı. …Halbuki barışsa bu onun, onunla barışıydı.

Nefes alan ışıktı. Nefes olansa işte bizi bizimle buluşturan o çağrıydı.

İyi ki umut, yaşam ve insandı da hareketsiz dünya, hareketli olana taşındı.

Bugün yolları açtık, bugün umutları, ışıkları olan yolculardık….Bugün her gören kendini gördü. Her bilen kendini bildi.

“Bana kimsin” diye sorduklarında? .. “Ben, benim, ben dünyalıyım” derim. ..Ve o tahta ışık olur bedenim. Muhakkak ki hak olur da dillenir yüreğim..

O yüreğim, yaşamın anahtarı ve her yaşayan kaynak oldu kelamda yaşadı ve yaşattı.

Yol insan, yolcu insan her biri insan ama yaşam sistemleşmekte iken yaşayan her insan, birleşen ve zamanı hak edip dürümleyen.

Şimdilik bu!. Aha!.. İşte, şimdi!.

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

Gülden Zengin

 

17.ARALIK.2016 TARİHLİ YENİ DÜNYA YENİ YAŞAM 22
Seher Bilge Öz Biliş

Sevgili Dostlar,

Yeni dünya ve yeni yaşamı dilleyip birlikte sesleşeceğimiz 17 Aralık 2016 gün 22. Birlik Çalışması’nda birlikte olmaktan mutluyum… Hepimiz hoş gelip, hoş bulduk dostlarım…

Tek bir kod olan, zaman dürümü olan insan… Dünyanın tohumudur… Tohum olan o insan andadır. ANDA OLAN, TÜM ZAMANLARDA VE YAŞAMLARDA VAR OLANDIR. Şimdinin yoğunluğunda kökleriyle birleşip, BİZ olan tüm kök yaşamlarla birleşen AN KAPISI olan Süper İnsan ÖZ Kökle Gök’ü birleştirip, tek bir kaynak olup AŞK’la, şevkle ve ilimle Levhi Kelam olup akmasıyla, Dünyamız artık yeni bir ışıkla aydınlanmaktadır. Bu ışık, karanlığı aydınlatan BARIŞ, SEVGİ, UMUT ve İNSANLIK’ı kayıtlayan BSUİ’nin ışığıdır. Bu ışıkla ışıklanan Süper İnsan, tüm canlıları ışıklandırmaktadır… Hiçbir şeyi hiçbir şeyden ayırmadan, “Her şey ben, ben her şeyim” diyen, yaşamı herkesin hak etmesi için, insana insanlık ilmiyle insanı anlatan ve yarınları kodlayıp yaratıp, yarınlardan bugünlere akarak tüm zamanları zamanın ilmi ışığıyla yenileyip, tüm canlılara Rahmet olan Süper İnsanlık Kervanı AŞK’la yol almaktadır…

Muradımız, tek bir beden ve tek bir ses olmaktır… Ve hep birlikte yol almaktır… Doğan gün yenidir. İnsanlığı ve zamanı hak eden insan olan yaşayan ve yaşatandır… Aha işte bu!.. Ben insan olan… SEVGİYLE…

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

17.ARALIK.2016 TARİHLİ YENİ DÜNYA YENİ YAŞAM 22
AV.NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 3.AKIŞ

Değerliler, burada oluş sebebini anlayamayanların, bu meclise kalem olmaya niyetleri olmayacaktı. Bu nedenledir ki buraya gelenlerin çerçevesiz olarak bilgiyi kodlayıp gelmeleriydi dileğimiz.

"Masiva" denilen Levhi Kalem hepimizin yüreğinde mevcuttur. Mütahitlik yapılır o levhi kayıtlarla... Ama her kim ki kendini inşaa eder; kendiyle inşaa etmelidir.

Burada olma nedenini anlayamayanların Ruhi Sayfalanışta olmayacakları da kesindir. Subhaneke Kapıları'nın tümünde ekibimiz vardır. Ve o ekiplerin tümü ilimle kodlanarak kodlanmış topraklara tohum olmaya indirilirler.

Burada vergi verilir. İnsanlık vergisi... Hepimizin vergisidir, insanlık vergisi... Ve bizler bu vergiyi verirken, insan soyunun kulluğu için vermekteyiz. Tüm insanlığın ekmek yapabileceğini, ve yolu bulabileceğini bilmekteyiz ama buluşma geç olabilir. Daha sonra gelebilirler. Levhi Kapılar'ın tümünde aklın kalemi olmayabilir. İşte onların yoğunlaşmaları ve korunabilmeleri için bilgiye ihtiyaçları vardır.

"Sel aldı dünyayı" dedikleri zaman kontrol dışı bilginin sessiz zamanları dillediğini biliriz. İnsanlık boyutlarında, insan kendini kodladıkça kontrol kurar ve o sel asla kelama inmez...

"Çürük insan" der yürek. Çürük... İnsan çürür mü? Asla!... İmanda olmayan kendinde ölüdür. Ama çürümez...

Bugünden düne vardım ve izledim. Dün neler olmuş?.. Varlığın nefsi Ka Ha olan ilminde şeytanlar olmuş hep... Şeytanlık... Her şeyin, her şeyin gücü artırılmak istenmiş ama şeytanlıkla...

Biz Doğanın Gücü'nü biliriz. İnsanlığı biliriz. Levhi Kapıların tümünü biliriz de şeytanı dinlemeyiz. Kimdir O?... Arzın gücüymüş. Yok yahu arzın gücünde şer yoktur aslında... Şerri yaratan kelamsızdır. Şevksizdir... Hakikiyetsizdir. Olsaydı kul olurdu. Öfkesini aşar, yoğunlaşır tohum olurdu.

"Ortalık karışır der..." Karıştırır mıyız ortalığı?.. "Kırar, kısırlaştırırız" der. Kırdırmayız, kısırlaştırmayız.

Yıldızlar size şunu söylemek isterim... Değer biçtiğiniz bu dünya, hakiki insanın kelamıyla kodlanmaktadır... Sevgiyi kodlamayanın türevlerinde toprak olma imkanı artık yoktur... Çünkü biz her anda sevgiyiz.

Kini, kelamda ilim diye bilenlerin kervanı yürümez!... Aklı, kıranda kırık diye bilenin levhide kapısı olmaz!.. Beşir kapıların tümünü dilleyenin, kuranı kodlanmaz!.. Aha bu da!.. Biz hepsini toprağa tohum olarak indiririz. Yarınlarız, kodlarız, koruruz...

"Çene çene çene" der, yaşam. Ah be canım, ah... Ben o çene de çene olsamda; çantam hep doludur... Çenesiz mi yaşar yürek? Çene yoksa yaşam yoktur!.. Anlatın onlara!..

Beni barda yakalamış!.. İçiyormuşum... Aha be canım o bar benim... İçen, ben de içer... Akar geçer her anda. Aşkla kalem olur yaşar... Ben o bar olurum tüm insanlıkta içki haline dönüşürüm. "İçkiyi hak et" derim. İçmeden içilir mi yaşam?.. Başka ne diyim ki ben?.. Barış mı? Aşkım ben... Hakka vardım mı? Tahtım ben.. Yolu buldu mu? Oh canım oh, yoldan öte yolum ben...

"Nur içinde yatsın insan" dediler.. Öldürdüler insanı... Ölümlü ben sendeyim. Asıl sen nursun... Öldüğünü zannetme!.. Öfkesizsen yüreğimsin. Ben öldürmem yürekte ilm-i Ka olan bilişlileri....

"Bacım" der... "Seninle olayım" der. "Ben sana sevgi ile geleyim" der yürekteki o yüce... Çok mu konuştum yine?.. Çok konuştum ya...

Barış istiyormuş. Aşıkmış yücelik tüm insanlığa... Ağırmışım çok ağımışım da anlayamamış yüreğimi... Dinleyememiş yücelikte ilmimi. Aka aka aka anlatamamışım, torbamdakileri ocaklara... Nihanda kelamda yok mu insan?.. Ben nefes olmadan konuşur muyum?.. Aşksız mıyım ki haksızlık yapayım?..

Değerliler... Değerliler, değerliler!.. Arzın gücünü anlamayan mı var?.. Aklın kalemi olmayan, akla varmayan, toprakla tohum olur muymuş?..

Vurmayın dünyama!.. Vurmayın... Vurmayın yüreklere!.. Vurmayın... Ulular vurdurmayın yaşamlara... Ekipler, akıl tahtındakiler, kıranlar, kırılanlar!... Ben yok muyum dünyada?.. Neredesiniz?.. Nihanda Ka Ha olmayan mı varda yürekleri kırıyorsunuz? Özen gösterin... Bu dünya mutlu bir zamanın kulu olsun... Özen gösterin... Başka dünyada ben yokum. Ben an kalemiyim, her darda ve her yolda!.. Ama başka da yokum. Benim başkalığım yok!... Bunu anlayın...

Sayfa sayfa yazar çizerim yüreği... Aşkla çizerim ama kanatlanmadan ekmek olunmaz ki... Karanlıkta insan soyu var. Oraya inilmeden hakka varılmaz ki... Ben o karanlığın en karanlığından insanı hak ederim... Yol açarım bütünün gücünü arttırım. Kutlanan topraklara, toprak toplumu tohumlarım...

Kaçmayın dünyadan!.. Bu dünya yoldur.. Öyle bir yoldur ki bu dünya tüm zamanlara... Anlayın... Gerçekten anlayın. Sizler arzın görevini anlayın.

Bugün dünyamızı ziyareye gelen herkes; buraya inenler; kanatlanmaya gelmişler gibi yaratmaya, yaşatmaya inmeye çabalayanlar... Hani nerdeydiniz, bugüne kadar!?.. Hani nerdeydiniz?.. Dünyama inmeniz için dünyanın kulluğu mu gerekliydi yüreğinize?..

Becerin de okuyun dünyayı... Okumadan gelmeyin. Ben ziyan olanda kelamım. Elimde dünya, yolumda insan var. Umut olur ki anlarsınız dünyayı...

Tüm insanlığa sesleniyorum... Gönüllerin gücü, tüm insanlığın yüceliği ve bizler!.. Hepimizde var olanlar... Aşığım bu dünya... Aşığım tüm yaşamlara...

Şimdi, soyumu sordular. "Kimsiniz?.." dediler... Ah be canım... Sonla başı birleştirenim ben... "Hani neredeymişim?" Bunu sodular... Kendimdeyim... "Nirvana" dedikleri o yüreğe varmış mıyım? Yakışmaz bana Nirvana'ya inmek... Her anda olanın, temiz ziyanları zamanda kelamsız bırakana inmesi olur mu?.. O ben, ben o oldukça kara kıran değil; hakka varan olacak o...

"Hoyratlık yaparmışım" öyle dediler... Yakışır bana hoyratlık. Her şeyin gözü olanın, kök güçleri güçlendirmek için her anı tohumlaması gerekir. Hoyratça yaparım her şeyi. Kaç bin yıldır buradayım bilseniz...

Hece hece verdim zamanı size... Her anda ki hecede insan sınırını; tinsel kalemimle, kök görevimle, geçişlerimle yaptım....

Hacılarla hocalarla yaşarmış zaman... Öyle dediler. Ya Ka Ha ben akılım!.. Hacca gitmem ki ben!... Hacılar hac için gelirler yüreğime!... Ben ziyan olanı, zeka düzeyine göre dürümlerim. Başka ne diyeyim ki?.. "Hac" dediler... Aşkım ben be canım... Aşk!..

Şimdi ne olacakmış soruyorlar... Koruma yapacak mıymışım yüreklere?.. Eşyada korunuş var mıymış? İsmimi zorla öğreneceklermiş... Ve geçip geleceklermiş... Ah be canım... İsrafil'in ilminde Ka Ha olanın; insan sırrında eşyalık yok ki... Neyi öğrenip, neyi anlaycaksınız?

Varlığı toprağa indirdik ya. Aha bu... Şimdi varlık toprak oldu. Oh ala... Aha Şimdi varlık şarkı söylüyor. Ah ne ala.. Aha şimdi yaşam söylüyor... Söylüyor da söyleniyor... Ölüleri dirilttik diye...

Her insan, Allah'ın ekmeğidir... Her insan Hakk'ın kalemidir... Her insan, yarının karanlıktaki sırrıdır... Her insan yalındır ve hakikidir..

Beşe bir kattım, dürümledim, dilledim, tohumladım yüzlerce oldu. Biri bire kaynak yaptım aktım, teknik kodlama yaptım... Tinlerle, teknik tahditsizliklerle kontrol kurdum... Yarınlar kodlandı...

Ve ben toprağı hak ettim!... Oy canlarım oy. İşte ne mutluyum bilseniz... Ne Mutluyum...

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

https://vimeo.com/196466732

 

17.ARALIK.2016 TARİHLİ YENİ DÜNYA YENİ YAŞAM 22
Bahar Umurtak

Sultanlık Kitabı hakkında;
Kara kaplı kitap SULTANLIK bilişe kaynak olan bir kitaptır. “Sultanlar” dediğimiz görevli kodların BİR olup sesleşmesi ile kaleme alınmış. Bilinç kotlarını açabilen bir kitap….çerçevesiz bir kitap. Ben de buradan bir bölüm okuyup onu açıklamaya çalışacağım. Çünkü önemli olan bilgiyi anlamak. Ve hepimizin kendimizce algılamamız gerekir. Yani; benim okuyup açıklayacağım mutlak değil, herkes kendince açıklayabilir.

Sultanlık Kitabı sayfa: 218

Zaman gelir yine dünyaya inerim. O dünya benim kontrolumda olur ve ben yine Işık Kotları ile “Bir” olur çalışırım. Bir insan için çalıştım hep. O insan BEN olan dil idi. Şimdi; yine o insan ile yazışmaktayım. Onun kontrolunda yapıldı her şey. Onun kontrolunda birleşildi. Artık o, yeni bir dünya kurdu. Bu dünyada din hakimiyeti yoğun. Daha gür bir Düzen var. Bizim ilm-i Hak olan yüreklerimizle “BİR” oldu. O, “HUZUR KOTU” olarak BSUİ’ye birleşiktir. Biz de “Huzur Kaynağı” olarak onunlayız. Amin…

“Birleşikte ışık söndürmek isteyenler de var. Onlardan geçiş imkanı arayanlar bizimle. “Birkaç can, benden beni almaya geldiler. Ben onlardan ışık söndürmedim ama onlar, kendi yoğunluklarından çıktılar. Zirvelerde kontrol koyu şekilde yoğunlaşır ve yarımları toplar. Onları toplamak değil miydi maksat?! Mutlaka onları tohumladık ama başka bir Düzen için BSUİ’ye kayıtlanmaktalar. Her biri, bana dara düştüklerinden söz etti. Ben de onlara kendi dahililerinde var olan kutsuzluktan söz ettim. Şu an başları eğik. Beni, ses kapılarında “huzur bozan” dillediler ama hak ettikleri kendi yoğunluklarında kutsuzlaşma kaynağıydı. Şu an kadim sayfaları okumaya çabalarlar ama bu sayfaları kontrol ettim ve onlardan sakladım. “Ol” diyemem onlara….”

Açıklamalarım;

“Biz” her zaman dünyada olan, dünya için çalışanlarız. Bu dönemde bedenli olarak dünyaya indik. 
Beden almamızın sebebi yeni bir yaşam kayıtlaması yapmak üzere bilgimizi bu dünya toprağına mayalamaktı. 
Dünyaya indiğimizde çantamızda bilişimiz vardı…ve o İnsanlık İlmi’ydi. Biz dünyaya indik ve çantamızdaki ilmi yaşamlara ses olarak kayıtlamaya başladık. 
Teknik tohumlama yapmaktayız ve toprağı bilişimizle kodluyoruz. Bu toprakta dünyaya gelmiş ve göçmüş olan eskinin en eskisi olan yaşamlar var ve o yaşamları altın ışığımızla sulamaktayız. 
Ve o tohumlar yeşerecekler ve mora varacaklar. Amacımız onları bilişe kaydetmektir. 
Ben” ben” olarak çalıştım. “Ben”, benden öte benim…. Dünyayım…. ve bütünüm…bütüne güç kattığım andan itibaren bütünü hak ettim çünkü ben her bir canı korudum. Kimsenin zarar etmemesi için çalıştım. 
Bir tek insan benimle bir oldu…o da ben’di. 
Ayrılığın bittiğini dilledim hep ve herkesin birleşmesi için çağrı yaptım. Ve o birleşen kontrolu kurdu. O BSUİ nin gücüydü. “Ben hepsiyim” diyebilendi….”ben dünyayım” diyebilendi. Ve onun kontrolunda bir çalışma başlatıldı. 
Küçücük bir ışıktı bu birleşen ve büyük kütle oldu ve bütün oldu ilm-i hak oldu. Birlik İlmi’yle çalıştı. Kapı oldu, omega’dan tüm yaşamları Rahman’a aşırttı. Orada TEK’lik vardı.
Teklik, kötülüğü önleyen bilişti. Orada iyi ve kötünün ötesinde, iyi olan ve kötüyü kontrol edebilen İnsanlık İlmi vardı. Biz ona “huzur” dedik. 
Huzur gelecekti ve biz huzuru bugüne çekmek için burada sesleşmekteyiz. Bizim sesimizde her bir an ve her bir yaşam var ve o ses sevgi…ve kalbimizde olan aşkımız ve rahmetle Allah’ın tınısını duyanlarla bu çalışmayı yapmaktayız. 
Işık söndürmek istenler de varmış, onlara karşı biz de iyilikle çalışmaktayız. Onlara BSUİ’nin gücünü tohumlamaktayız.
Güçlüyüz ama kıranın kırılmayacağı bir yaşamı kodlamak için bu çalışmayı yapmaktayız. 
Hiç kimseyi kırmadık ve hiç kimseyi yüreğimizden ayırmadık. Ayrılmak isteyenler olduysa da onlar şimdiden öte bir şimdide başka bir Düzen’e kodlanmıştılar. Daha sonraki bir çalışmada onlar da büyük kütleye kaydoldular.
Bu çalışma herkesle her anda yapılmaktadır. 
Hiç kimse bu çalışmanın dışında değildir.

Teşekkür ederim.

Bahar Umurtak
Süper İnsanlık Realitesi

 

17.ARALIK.2016 TARİHLİ YENİ DÜNYA YENİ YAŞAM 22
Nagehan Sungur Öz Biliş

Sessiz zamanları diliyoruz aşkla…

Umman oluyoruz… O ummanda BİRİZ…

HAK olan sevgiyiz… YAŞAMIZ… Yaşamın kendisiyiz…

Cennet yaşamlara açılan kapıyız her birimiz… HAK kapısıyız sevgi ile açılan… Açılan kapıları tohumlayan… BİRİZ…

İşte bu… Aha işte… SEVGİYLE…

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

17.12.2016 TARİHLİ YENİ DÜNYA , YENİ YAŞAM (22)
Herkesin kil ve kumla çalıştığı bir günde, İnsan Soyu için kodlanarak yazılmış bir kitap olan SULTANLIK’tan bir paragrafla başlamak istiyorum:

“Yeni Dünya kurulduğu zamanlarda, mekteplerden sadece birisi bu yoğun çalışmayı gerçekleştirir. Her yürek, “BİZ” devrelerini çantasında taşır ama birisi başarır. O’nun ışığı, her yüreğin RA-KA’sıdır. Men-i Kapı olanda, kendi olan her yürek, “BİZ” olur ve can taşır. Can; İnsan Işıklar’da bilgidir. “BİZ” olan düzen kurucularda yetkin ışıktır ve yol, Altın Ten İlmi’nde birleşiktir. Hepsi bu… (Sayfa 470 2.prgrf)

Bu kitabı okuyanlar, yaşama kelam olup inerler. Bu kitap, bilginin kaynağı olan insanın ta kendisidir. Bu kitap, kendini hak etmek için kodlanmış; yolun ilmini tohumlayan BİLİŞ’in kitabıdır.İnsanın kendinde meknuz( saklanmış, gizlenmiş, hıfz edilmiş, örtülü) olan yaşam sayfalarını diri yüreklere indirmek gerekti. SULTANLIK KİTABI bunun için yazıldı.

Biz Sultanlar, kendimizi bildik, dilledik yüreğimizi yaşamı hak ettik.Öfkemiz yok, kinimiz, kibrimiz yok. Hırsımız yok. “BİZ” olan insan sırrıyız biz. BSUİ’ ( Barış, Sevgi, Umut,İnsanlık) dir adımız. Usanç duymadan şevkle, şavkla,aşkla çalıştık hep. Kaynak dışı hiçbir bilgimiz olmadı. Çantamız dopdolu,Kervan’ız biz; yürüyoruz.Han biz, Hancı biziz.

Elimizde İNSANLIK, yolumuzda YAŞAM, ardımızda tüm zamanlar… Ziyan etmedik hiçbir şeyi… İşte bu!
Süper İnsanlık Realitesi

Sevim Şahin

 

 

 

 
  Bugün 66 ziyaretçi kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol