Birlik İlmi
  YENİ DÜNYA YENİ YAŞAM 23
 

 

24.ARALIK.2016 TARİHLİ YENİ DÜNYA YENİ YAŞAM 23
AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ, 1. AKIŞ 1. BÖLÜM

Değerliler, bugüne kaynak olabilecek her ilim, Aklın Kapısı’nı açarak kayıtlara indirildi. Bizim dürümlerimize inenlerin çokları, mutlak kapılarında, kendi yoğunluklarında, mutlu ve huzurlu bilişlerle kendi yüreklerini dillediler.

Kesin olarak bilinmesi istenir ki dünyanın ruhu, ilmin KAHA olan şevkiyle kodlanmıştır.

Kelam İlmi, Aklın İlmidir. Ama kaleme varmadan Aklın Kapısını açamazsınız.

Burada bulunuş sebebiniz akla varmaktır. Hepimiz akla varmaya çalışıyoruz burada.

Emek sarf ediyoruz ve diyoruz ki “kalem olun, hakim olun ve yaşayın...” Yaşam sizi kelama ve kaleme kodlar.

Değerliler, dünyanın oluşmasında emek sarf edenlerin çokları, mutlak kapılarını kapatarak sizi dinleyecekler bugün….“Dünyanın oluşmasında...” dedim…emek sarf edenler. Ki dünyanın yolu, aklın yoluydu o dönemde. Ama dünya yolu, aklın koyuluğuna varmadan önce de muktedir teknik kapılar vardır. O teknik kapıların açılmasıyla birlikte, ziyan olanların Kurana ilimle gelebilecekleri bir dürüm gerçekleştirildi.

Dünya yoğunluğunu tohumlayarak kodlandı ve yaşam sayfaladı. Ama bilinsin isteriz ki bu dünyayı hak teknikle yarattık.

Herkesin kendinde var olan levhi kaydı burada kodlandı ve bu dünde ve bu yarında mutlak kapı açıldı. Hepinizin gücüyle yaşam sayfalandı.

Dünyada ekmeğimiz, yenir dürümde olmalıydı. Yolumuz, kelamda olmalıydı; yeni dönemde aşkta ve hakta ışığa varmalıydı.

Devinimi hızlandırmak için sevgiyle sesleşiyorum şu anda. Devinim hızlandıktan sonra daha netleşecek bilgilerim… ama iyice, iyice kodlanmış olmamız gerekir. Ki ilimin kapısında kendimizi hak edebilelim. Devam ediyorum;

“Dünya merdivendir” diyoruz ya her ana…ama o merdiveni tohumlayan, kodlayan yine ilimdir.

“Dünya, akıldır..” diyorum ya ama aklı kalem yapan kendi yüreğimizdir. Ve “dünya Mahrek’tir” diyoruz ya ama mahrekte hakim olanlar yaşarlar. Ve sevgiyle yaşanır o yoğunluklarda…

Cümle yüreklere iyi anlatmaya çalışıyorum. Ki yer, gök insandan yaşama inerek varlık sürer.

Yerin gökteki yüreği ve göklerin yerdeki yüreği ayrıdır.

Sessizce anlayıp, dilleyip yaşamı kodlarken, biliniz ki ses yarınları tohumlar. Her şey yaratılır…ama sesle yaratılır. Sesin olmadığı hiç bir yaşam yoktur. Sesin olmadığı hiç bir ışık yoğun kaynakta, tohum olmaz.

Ve yeri göğü yaradan, yer ve gök olup yaratır. Aksi halde yaratıcılık olmaz. Bunlar kesindir.

Sanılır ki birisi vardır ve o birisi her şeyi var etti!

En ve boyu bilen, Allah’ın ilmini anlar. İlimde ko, sistemle tohumlanır ve yaşamı ko sayfalanışıyla gerçekleştirir…ama yaratan birliktir; yaşam ilmini tüm insanlığın levhi kaydı yapan birlik…..

Bir tek şunu anlayabileceğinizi biliyorum ki “ben dünyayım” diyenler, kendi yoğunluklarında dünya olup mutlak kapı açabilirler. O kapı açıldıktan sonra yoğunluk artar ve yoğunluğun artışıyla birlikte, yer ve gök ilimle kontrol kurar. Sultanlık değildir amaç, insanlıktır. Bunların hepsinin net bilinmesi saygı ile sizlerden beklenir.

Dinle ve anla; dünya yok edilemez; çünkü bu dünya yoğun ışıkla kodlanmış bir planettir. Dünya, yalın ve hakim bir levhi kaydı yaptı. Ve burada, bu yoğunlukta, o levhi kaydı mutlak kuldur.

Her insan kendi yolunu bulur…ama ilm-i hak olan insan, kaynak olabilir ve bütünün kültleriyle bilişi kodlayabilir ve her anı yaşama kaynak yapabilir.

Sizin elinizde bizim yüreğimiz yoksa, yüceler cümlesinde insan olmanızın Hakka varmada anlamı yoktur.

Biz doğan günün güçleriyiz. Buraya inmemizi istediğinizi görüyoruz ve buradaki göz, sizin yüreğinizin gücüdür. “Ben dünya..” diyebilenler, barışı kodlayabilir. “Ben kul…” diyenler, kontrol kurabilir. “Ben halik olanım…” diyenler, Rahmi Kalem olup bütünün görevin hak edip yapabilirler.

Allah’ın tahtı ilimdir. O ilme varan, İnsanlık İlmiyle her insanı hak edebilir.

Boru çalar insanlıkta. Buna siz “İsrafil’in gücü” dersiniz. Ama iyi anlayın ki o boru ilmin kulluğundaki sistemli seslenişin yaşama çekilişidir.

Bir’i biliş haline getirebilmek için, baş tacı olanlarla kontrol kurulur.

Hep insandan söz ettim size bugüne kadar….ama kendi yüreğinizin gücünü anlatmadım.

Hepiniz yolun kullarısınız. Koruyucusunuz ve bilişle buradasınız. Ama Rahman’a KAHA olmak ayrıdır. Rahmi KA olmak daha farklıdır. Kati, hakiki ve Hakk olmaksa, çok çok önemlidir ve ön geçişlerle yaşamlaştıktan itibaren, gerçek sayfada olunan bir haldir.

Sayın Bayanlar, Sayın Baylar; cennetin el ayak çekilmeden gök sessizlikleriyle kodlanması şarttır. Bunun anlamı şudur;

El, ayak çekildikten sonra, yaşamda ışık yangına dönüşecek. Öyle bir gün gelecek ki her şey gökçe sesleşmeye başlayacak….Ve yer kökler, güç kapılarını açarak yaradan tınıyı, yarattıran levhiyi bilecekler. Ve o gün görevliler, muktedir insanlık haline dönüşüp, yeri göğü yarattıklarını anlayacaklar….Anlamaktan öte, Hakkın Kapısında insanlaşacaklar.

İşte canlar; yapmakta olduğumuz her şey, insanlık levhisindeki o yaşamın, Hakka kapı açmasını sağlamak için, sağlamak üzere, hepimizin yüreğinin gözü görenlerle kök, gök olmasını sağlamakta ve yere çekilen herkesi yaşatmaktadır.

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 



https://vimeo.com/196964260

 

24.ARALIK.2016.TARİHLİ YENİ DÜNYA YENİ YAŞAM 23

AV.NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ – 1 AKIŞ – 2.BÖLÜM

Canlarım, burada oluş sebebimiz; insanlık ilmini hak ettirmektir. Buraya gelmeden evvel de çok önemli çalışmalarda bulunduk. Hepimizin göreviydi dünya ama bu dünyayı hak etmek, tohum olabilmekledir.

Dini kapılarının tümünün kapanacağı bir gündeyiz. Ama biliniz ki dinden öte ilim vardır. Ve ilmin kapısı hep açık kalır. İlmin kapısına varanların ekmek yapmaları gerekir. Ekmekse insanlık levhisindeki insanlaşmadır.

“Sultanlık” dediğimiz, kontrol ilmidir. Ama iyi anlayın ki her şey sultanlıkla değildir. Sizinle yapılan her şey ağır yükü hafifletmek için yapıldı.

Bugünden itibaren daha yüksek çalışmaları devreye almamız gerekiyor. Nefesin gücü artacak ve yolun ilmide kodlanıp, tohumlanıp, yenilenecek. Daha özel bir döneme varılacak.

Lütfen iyi anlayın ki vakit gelmedi henüz. Vaktin gelmesiyle insan, kelamın levhisindeki kaleme dönüşür. O gün geldiğinde tüm insanlık kalem olacak ve yeni dünyalar kuracaklar… Yer ve gökte bütünün gücü olacaklar. Yaşamın ışığını kontrol altında tutacaklar.

Burada dünya ilmini anlayabilenler var. Ama düzeni kurabilenlerinde bu meclise dahil edilmelerini bekledik.

Yaradan, tınıyı duyanlarla kodlama yapar. Ama yarattıklarında bütünün gücüde olmalıdır. Yaradan, ekmek yaptığımızı anladığında yaşamı hak eder… “Yarat” denir. “Yarat ama yarattığını hak et”… Bugün burada yarattığımızı hak etmek üzere bu çalışmayı yapıyoruz.

Nedir yarattığımız?.. Kelam… Nedir yarattığımız?... Savaşın sırrı olan ilim… Nedir yarattığımız?... Hakiki insan soyu... Neden yaratıyoruz?.... Bütünün gücünü artırmak üzere...

Bütünün gücü artığında ne olur? Herkes kendini hak eder. Kendini Hak etmekle nereye varılır? Allah’ın dediğini diyebilen bir yüreğe varılır. Allah’ın dediği nedir?...Aşktır... Aşkın sırrında İsrafil vardır… İsrafil nedir? Levhidir. Hepimizin gücüdür, o.

Ve bizler, ha buradayız ama yokuz burada. Ha şuradayız ama yokuz, şurada... Peki ne yapıyoruz?... Ölülerin öldüklerini her birimiz anlıyoruz ama ölmeye çabalayanları da anlatmamız gerekir.

“Tanrı” dediğiniz ilimdir. Herkes teni hakim olanı Tanrı saydı ama o bir ilimdir. İlme varan, kelamı hak edendir. Ve bütünün gücüdür.

Burada bulunma sebebimiz, insanlık ilminin kelamla kodlanışı içindir. Kelamla kodlanma, insanlık ilminde yaratımdır. Yaşamı yaratmaktır.

Peki yarattığımız nerede?.. Hani, görüyor muyuz? Göz görür ki insanlıktır, yaratılan. Hepimizin gözü, özü, sözü, insandır.

Ve “dünya “dediğimiz planet, biz olan birliktir. O bir topraktır. O bir taştır. Mağması vardır ama hasatı hepimizin yaşamından olur.

Ve bizler öylesi gönüllerdeyiz, öylesi yoğunluklardayız ki çanın çalmasını değil aklın kapılarının açılmasını bekliyoruz… Hangi akıl?... İlmin aklı… Ve bu akıl açılmadıkça kare, küre değil insan gerekir dünyaya.

Muradım, dünyanın öfkesini aşmasıydı…Dünya çok öfkelenmişti, insan soyuna. “Yerküreyi yok etmeye gelmiş bunlar” diyordu. Ama dünyanın yarını olmalıydı.

Yezitlerin diriliklerinde kir vardı. Kırılış vardı, ışık kırıcılığı, mutlu, huzurlu, kontrolü yıkmaktaydı ve yol, elimizin gücünün örtüsünü örtmekteydi. İşte dünya bizim için çok değerliydi.

Şimdi canlar, buradayız. Ama burada olmamızın tek bir sebebi yok birçok sebebi var… Herkes gibi bizde dünyalıyız… Ama herkes gibi.

Kuran-ı Kerim der ki “altın ışığın gücü, hepimizin yüreğidir.”.. Biz, o dünyayı koruyacak gözleriz. Nesiller boyu doğan güç olarak mutlak kapılar açtık. Dünya dışı varlık toplumlarıyla kontrol kurduk… Yaktılar yıktılar zamanda şevkle yapılan çalışmalarla her anı. Kırdılar, kırıktılar, hırslıydılar, sığdılar ve biz dünyalılar muktedir olamamıştık.

Bugün artık muradımız yol olmaktır yaşama. Çerçevesiz bir dünya çalışması yapmak üzere buradayız. Devinimi artırmak ve yolun kontrolünü sağlamak.

Sevgililer, ses devindiğinde hepimiz dürümlerimizi kodlayabiliriz. O devinim, hakiki levhinin kaleme inmesi için gereklidir. Sesin devinmesiyle birlikte yarınların kuranı kodlanabilir.

Her bir ses ek verdiği bildiği ile kodlamalarda kalemi koklatabilir. Yani yerkürenin gücünü öfkeyi aşırtarak levhi kayıtlara alabilir. Yaşamı yazmaktır, yapılan. Her şeyi yazmak… Yazan kendindekini yürekten yazar….Ve yazılan, insan sırrında var olan, ilim kapılarındaki bilişin kayda geçişidir.

“Her insan ben evrenlere insanlık ilmini seslendiririm” demelidir. “Ve ben, insana kaynağım” diyebilmelidir… Ve dünyanın yoğunluğunu artırdığınız zaman ışığın kayıtlarında hep Levhi KO olur.

“KO” diyorum… Kalemin ilmindeki KO.. Her şeyin kendini kendinden kendine kodlayıp, koklayıp, tohumlayıp, yerkürede öz köklerle güçlendirip çoklamasıdır.

İlmin çoklanışı ve bilişin kontrollü olarak artışı ama elin ilmindeki bilişin artışı… Böylelikle Sistem, Nizam ve Düzenin gözü görür. Ve sizler, “eşya” dediğiniz, yaratımda her anda hasatçı olabilirsiniz. Ve temel bilgi sizin yüreğinizde oldukça her anı kodlayarak, tohumlayıp, var edebilirsiniz.

“Planet” derler, ilmin kapısını açabilen ve kodlanmış olan yaşam alanına. Ama her planet, size kendini anlatmaz. “Dünya planeti öfkelendi” dedim. Anlamadınız… Öfke olur mu?... İnsanın ilminde kontrol kurabilen bir yaşamda diye düşündünüz... Öfke kürenin öfkesiydi, canlar. Yerkürenin öfkesiydi.

Ve der ki dünya, “cennetin el olduğunu sananlar, ben olduğunu anlamadıklarında…. O cennette, hak tahta oturamazlar.”

Sevgililer, işte cennetim ben, anlayım. “Ben dünya” dedikleri cennet ama bildiler ki cehennemi kodluyorlar, yaşamda. “Savaşımız var “diyorlar, insanda.

Hangi savaş? İlmin kapısındaki o yaşam savaşı ama Rahmanın Kapısındaki yarınlarda bu savaşın sırrı dahi yok.

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

https://vimeo.com/196968254

 

YENİ DÜNYA YENİ YAŞAM (23/1)
24.12.2016

Alıştık ilme… Hepimiz, sevgiyi hak ettik ve aktık… İnsan Soyu, seni hak ettik ve sen, BİZ oldun… Sana, İnsan İlmi ile geldik…

Hepinizin yarınlarında, GÖZ olan yoğun ışıklar var… BİZ varız… Seviyemiz çok güçlü. Dünya dışını hak edenler, Dünyalı olabildiklerinde; biz, onları hak ederiz…

Yolun üzerinde başka yol yok. Her an, bir Zaman Kapısı ve her an, ilim!… Biz Dünyalılar, Arzın Gücü olarak yolu açtık ve yoğun ışığımızla, kulluk yapıyoruz… Zurna çaldı ya!… Herkes, kelama indi… Herkes, hasata indi… Her ses, nefese geldi… Bizi hak etmeyenler, bilişi hak etmeye ve yol açmaya geldiler…

Artonlar vardır zaman sayfalarında. Onlar, Mutlak Kalemler’diler. Yaşam sayfaladılar… Herbiri bir cennet oldu; kulluk yaptılar… “İsrafil” dediğiniz sayfa cevherlerinde, kervan olan ışıktı… Öfkeleri yoktu; çünkü, bizi hak etmeye çabalıyorlardı.

Dünyada umut vardı; ilim yoktu!… Çok önemli bir bilgidir bu!… İlim yoktu. İlmi hak etmek için yarın gerekliydi… Yarın için ise kalem gerekliydi… Karanlık, nefessizdi… yarınlar, kaynakta ışıksızdı… Biz ise kervandaydık… Dünya dışında, birçok planeti tohumluyorduk…

Döndük, göz göze geldik yaşam kapılarında “Dünya” denilen planetle. Dedik ki “gelmek istiyoruz!…” Sormadı bile “kimsiniz?” diye… “Gel!” dedi. İndik… “Barış için geldik!” dedik. “Öyleyse” dedi dünya, “alın ilmi, hak edin yarınları, kodlayın ve yaşamlaşın… Yaşamlaşın ki ben, zaman sayfalarında kontrol kurabileyim… Siz, zamana geldiniz. Ben, zaman olan yarında, sizi hak ettim!" ve BİZ olduk. Kök Gök olduk… Aktık!… “İşçilik yapalım” dedik. “dünyada İnsanlık İlmi’ni kodlayalım ve öğretelim insanlığa…”

Dinledi Dünya bizi… Sordu: “Koruma var mı!?” dedi… Sordu: “yaşamdan kira istenir mi!?” Ve sordu: “benim kalem ile kelam ile ilgim yok ama olursa, bana borcunuz olacak. O borç, ödenmelidir… Ödeyebilir misiniz!?”

Sevgililer, dedik ki “öderiz. Cennet oluruz. Yolu kodlarız. Yaşamı kurarız senin borcunu her halükarda öderiz!”

“Ya ödemezseniz ne olur!?” dedi…

“Ben dünya!” dedim… Öldüm!... Öldüm!... “Öldüm!... Öldüm!... Öldüm!... Hep öldüm!... Çünkü ben ölülere, insan olup geldim… Her ölüde, öldüm ve öldürülen tüm insanlığın ışığıyım… Ölümlüyüm ben. Ama her birini hakiki insanlık için yoğun ışığımda, yaşama sayfalayacak ve yarınlayacağım…

Döndü bana Dünya baktı… Sordu; “Hak ettin mi!?” dedi.

Etmez miyim!? Bana namaz zamanları gelenler, bilirler ki ben, yaşama ilim için indin… Bedenim ilmedir… Bana “yarın” denir… Boş konuşmam!... Ben, Zaman Kapıları’nı açan, insan soyuyum…

“Borç!” dedi Dünya!... “İnsanlık borcu!” dedi… Sordu; “ödendi mi?” dedi.

Dedim ki “ödemem!... Borç ödemem!... “Hah!” dedi. “Neden!?” dedi… “Dinle!” dedim… “Ben, sen değil miyim!? Ben, sen olduğumda, artık borç kalmaz… Her an için borcun tamamı ödenir… Ödeyen, yarını hak edendir…”

Burası, benim yaşam kalemim… Ben, bir İlmin Kapısı’yım. Aha! ben, nefes olarak doğdum. Cennetten cevhere indim… Yarınlandım. Nefesin Sistemi’nden, insanın kaynağına vardım. Tükenen her anı yarınladım, yaşattım… Benim adım ilimdir. Öfkem yok ki! Aktım, indim, Hakk’ın kalemi oldum; yol oldum… Düzen kurdum… Ben, dünyayım… Öfke mi!? Yok yahu! Öfkem yok!... Arzın nefesinde, öfke kalmadı… Artık Din Kapıları kapanıyor… Dünü kökleyenler, yolu buldular; gök çözümlemeleri ile yaşama indiler… Ölmeye gelen oldu ve kontrol kurdu…

Okundu dünya!... Okutuldu!… Aktı, gerçek; cevhere vardı… Aktı!, ışığa vardı!… Aktı!, Halik oldu!... Hakk’a vardı… Aktı!... Hasat oldu!...

Öncüyüz biz. İyi anlayın!... Düzen’in öncüleri!… Her anı, Hak Taht’a kodlayan yarınlarız biz… Bizim ilmimizde, cennet yoktur. Bizim ilmimizde, cehennem de yoktur. Bizim ilmimizde, nefes olanlar vardır. Onlar, yer ve gök olurlar; cennet olurlar… Ölüleri dirilten nefesimiz, yaşamı hak ettirir…

Mushaf olanlar, yarınları hak edenlerdir… Mutlaka anlarlar ki tuhaf bir ilim, tuhaf bir yarındır ama normali anlamayan, herşeye “tuhaf” der… Biz ise insana, “kaynakta, nefes olan yarın” deriz… Buyurun! herşeyi size anlatıyorum. Buyurun anlayın!... Han, insanlıktır… Hancı, ilimdir… Hakk’a varan; yarını hak edendir… Dünü bulan, yaşama Mutlak Kuran olandır…

Önce yarınlar oldu… Dün, yarınlardan yaratıldı… Anlattım ama anlaşılmadı!… Dün, önce değil; sonra yaratıldı… Buyurun düşünün!...

Ve “zikir” dediğiniz; insanın, kendinde olmayanı; kendi yolunda, furkan yapmaya kalkmasıdır… Aç kapıyı da anla!...

Çatıştık her diri ile ve her dürümdeki ile çatıştık!... Niye bilir misiniz!? İnsanlık Boyutları’nda, yaşamları tohumlamak için çatışmak gerekir… Çatışmadıkça, yarınlar kontrol kurularak yaratılamaz… Pozitif, Negatif mutlaka Rahim’de çakışır… Çakışır ama çatışır da… Durgun toplumları kodlayabilmek için buna gerek var…

Murad ederiz ki insanlık boyutları artık kendini hak eder ve diller…

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

 

24.ARALIK.2016.TARİHLİ YENİ DÜNYA YENİ YAŞAM 23
AV.NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ – 1 AKIŞ – 3..BÖLÜM

Çorba pişirdim dünyada... Dedim ki "için!.." Başka başka çobalarda yapıldı bu dünyada... Hepsi kendindekini içti. Ben dünya çobasında, kelam ilmini tüm zamanların levhisiyle kodladım da çatı kurdum. Ve dedim ki "cennetin ekmeğini yiyenler şükrederler..." Ama dediler ki "ben ekmek istemem!.. Ben yarını istemem!.. Biz olanda, dürümlerde ilmi de istemem!.. Ama ben yaşamak isterim..."

Canlarım... Yeri göğü yaratan İnsan Soyum!.. Size ne diyeyim ki?.. Yaşadığın yarattığındır... Hiç bir şey senin dileğinin, dürümlerinin, tahditsizliğinin kayıtlarında senin diriliğinden başka bir şey değildir...

Ha diyeceksiniz ki " ben ol diyebilir miyim?" Ölülerin ol deme imkanı yok ki... Her insan tüm insanlıkla birlikte ölür... Ve her insan temel bilgi olan insanlıkta yaşar...Dümen insanın kelamıdır... Hani hani nerde o kelam? Sevgide...

Canlarım, bizler dünyada insan olmaya çalışanlardan farklıyız... Her kim ki "ben evrime geldim" der. Halik olamayandır... Hak ilminde tohum ekemeyendir. Yarında mutlak kul olamayandır. Ama "ben dünyadayım ve insanlık ilmini kodluyorum" diyen; yaşamı yazandır, yaratandır... Sizden istenen yaratıcılıktır...

"Ben dünya ve dünya ben" öf ne iyi... Ama ben insanlık kapısını kaptırsam ne olur? Yaşamam... Yaşatmam da... Çünkü ben yokum.. Ben olan yaşamda ben yokum. Aha bu..

Korkmayın... Her andayım ya!.. Yaşarım... Umut olur ki yarında her anda var olanların tükenen dürümlerdeki dillerinde, diriliklerinde her sistem kendini yaşatır ve yaratır...

Çok konuşuyorum yine!... Biliyorum... Öyle çok konuşmalıyım ki...

Sevgililer!.. Sevgililer diyorum... Sev gi li ler... Ne demek istiyorum?.. Sevginin ilminde kelam, aklın kalemi olur... Akar akar akar... Ama Hakka varmadan Aklın Kapısı'nı kapattığında Kuran kontroldan çıkar. Çıkmadan çıktı demem!... Ama çıkar...

Yaşam dediğimiz ilimdir. Hepimizdir o!.. İyi bilin!..

Dünyanın öfkesi yok artık... Bunu da tekrar etmek istiyorum. Çünkü artık dünya görmektedir ve anlamaktadır ki Turkuaz'ın Kuran'ı olan ilim aklın kapısını açmıştır ve Ruhi sayfalanış; son sözde Kök Göklerin gücünü arttırarak bilişi kodluyor...

"Biliş nedir?" diye sorarsanız; yaşamın hasatıdır... Bizler bu hasatı yapıyoruz dünyada... Her ilim Aklın Kelamı ama her kalemde bilişin tohumu olsun diye çalıştık... Neden ekmeğimiz görevimizdir? Çünkü yolumuzda kendimiz varız...

Ve dünya ben türevlerini tohumlayan İnsan Soyu'yum... Bunun içindir ki buradayım... Bu insanlık boyutlarının en yüce sırrıdır. Hepimiz insanlık kapıları olarak yaşıyoruz... Ve bizler cem olanlar, cemaat olanlar ve cevahir ilimle KA HA olanlar... Neden susmuyorum?.. İlim için...

Hepimiz hepimiziz... Bunu size anlatmak istiyorum. "Bendir dünya" dediğim an, hepimizdir o dünya demek isterim... Ben, bizin beni olan ben... Hepimiz oyuz işte bu...

Ve bundan ötesi yaşam.. Ama o yaşam, hakka varanın tahtındaki yaşam... Ölünün öfkesinin kalmadığı bir yaşam... Ve dirinin ilme vardığı bir yaşam.. İşte bunun için bu çalışmalar sürmelidir..

Ve bir tek şey daha söylemek isterim. Bana "sen kendi yüreğini dinliyorsun ama herkesin kendi yüreğini dinlemesi imkanı olamayabilir" dediler...

Değerliler, en ince detayına kadar her şeyin her şeyde olduğunun bilinmesindendir ki "ben neysem hepimiz oyuz..." Benim hiçbir farkım yok diğerlerimden. Hepsi ben ve ben hepsiyim... Bu nedenledir ki "mürid mürşit ilişkimiz yok" dedim... Hep bunu söyledim.

Her insan bir şavktır... Ve her insan bir Saltanat İlmi Kapısı'dır... Bunu anlatıyorum sadece... Ve ben bana ben olmaya değil; Bir'e hizmetçi olmaya geldim...

Bilmek gerekir ki bizim İsmaili Kalemler'in Kürzi Kapıları'nın gücünü, hologram olarak kodlamamız gerekmez. Ama bildiririz ki yerin gücü, hepimizin gücüdür.

Siyah insan, simsiyahın ilmini dinleyemez. Ama simsiyah insan, her sesi alabilir. Anlattığım budur. Ben simsiyahtan her sesi duyabiliyorum... Ama siyah kendi yoğunluğundaki ilim sayfalarını okuyabilir. Ve mor mutalaka kendini diller ve kendini tohumlar ama kapsadığı alanı hak eder. Bunlar farklıdır.

Bu nedenledir ki hepimiz kendi hak ettiğimizi dinliyoruz. Başka türlü de olamaz zaten. "Size ben sizi her ana taşıyayım" derken, birileri ben size derim ki "siz sizi alın, tanıtın, hak edin, taşıyın." Budur yapmakta olduğumuz. Bunca çaba da bunun içindir...

Umut olur ki her şey, her şey de olduğunu anlar... Ve umut olur ki anlamak, anlatmak gerekmez... Her şey de her şey olanların, her biri biliş halinde olur ve diller, dinler ve yolu açar...

İmparatorluk Gücü olan bütün köklerimizin gözü olan insanlık bunu hak etmiştir. Bunu başarabilir. İyi bilin.. Başarabilir... Başarmazsa ne olur!?.. Aşkla geçip geliriz yine!.. Bilin!.. Aşkla geçip geliriz ve Hakka varanları, Has Tını'da tohum olanları, bütün kötülükleri aşırtıp dilleriz...

Biz mahrekteyiz. Ve makbul olan insanlıkla çalışırız... Çünkü onlar Hakka vardıklarında kırıcı değildirler. Onlar kalem olurlar ve kontrol kurarlar. Herkesin burada olmamasını dileriz ki kıranın, kendini kıracağı bir yaşam bizim için tohum olmaz. Biz kırmayanların buluşması için bu çalışmayı az ve eksik bilgisi olmayanlarla yaparız...

Hepimiz hepinizi kucaklıyoruz canlar... Şimdilik...

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

https://vimeo.com/196971941

 

24.ARALIK.2016 TARİHLİ YENİ DÜNYA YENİ YAŞAM 23
AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ, 2. AKIŞ

Mustafa Kemal Atatürk sevgiyle hepinizi kucaklıyor. Onu dinliyoruz;

Sevgililer, ruhsal kapılarınızın tümünün kodlanmış olarak bu yoğunluğa inebilmesi mutluluktur bizlere.

Bütünün gözü olan dünyanın artık kontrollu bir planet olmasıdır dileğimiz.

İnsanlık ekmek yemekten başka bir şey yapmadı bu dünyada. İnsan, ekmektir…. ama yediği kelamdı. Bizler insana ilim verdik. Ölüyü diriltsin diye, yolu açsın diye….Murat ettiği her şeyi yapabilir insan ama aklın kapısına varmadıkça kendini bilmez ve dilleyemez.

Muktedir bir insan olarak yaşadım dünyada. Evrenlerin sistemleşmesinde görevim vardır. Hepinizin yüreğindeyim; bilirim. Ama daha önemli bir bilgim vardır; dünya öfkesini artık aşmış ama karanlığın tınısı hala mevcut….ve bu tını mutlak kapıların tümünde mevcut olduğundan, kontrol dışı çatışmalar yaşanıyor dünyada.

“Esmalar” dedikleri, kaynak ışıkların kutsal topraklara tını olarak inişiydi.
Ama iyi bilin ki arzın gücüne yetmedi bu tını ve dünyanın yoğunluğu arttı ama yürümek kolay olmadı zamanda.

Sevgiyle sizleri dinliyoruz buradan. Çok da özel bilgiler veriyorsunuz. Hepiniz gözü görenlersiniz ve kontrollu çalışmalarınız yapılıyor burada.
Bizlerse, doğanın gücünü hologram sayanlara göz vermeye çalışıyoruz. 
Neden bilir misiniz? Çünkü kontrollu olmaları ancak bu şekilde mevcut olacak.

Çatışmalar sürüyor yaşamda. Her şey, her şeyden kontrollu olarak yaratılır. Bilirsiniz ki ülkemiz çok huzurlu bir mutlak kapıydı ama yer küredeki kırıcılar dünyamızı cevherden ayrı tutarak, cennetimizi cehennem yaptılar.

Burayı gözlüyoruz her an. Mikail’in gözü görüyor ki yeşilin mora dönüşmesi dahi yetmedi. Ve bugün dünyada astral boyutların kuranlarında kodlanmış olan Azrail dolaşıyor.

Sevgililer, ana kapıyı açmadan konuşmuyorum ana kapı açık ve şu anda her şey yerde kodlanarak cevhere varıyor.

İnanın ki bugün, burada olan bu çalışma, hepimiz için özel bir gün için yapılan çalışmadır.

Eminim ki dünyanın yoğunluğu hep artacaktır ama bizler huzurlu bir çalışma bekliyoruz dünyada. Dünya ışığının daha yüksek kodlamalarla kontrol kurmasıdır amacımız.

Size ekmek veren, hepimizin yüreğinde Hakk olan insanlıktır ama iyi bilin ki o insanlık daha yüce bir çalışmayı bekliyor.

Bu çalışma yeni programınız olacak.

Süper İnsanlık Realitesi olarak cevabımız;

Sevgili Paşa, hepinizi görüyoruz şurada. Biz, ilim kapılarıyız. İnsanlık boyutlarında ilimin kapısı varsa, aşk vardır.

“Ben” (Biz’in Ben’i) yeni program açtım; doğru. Bu programın adı RAHMAN’IN KAPISI olacak.….Rahman’ın Kapısı!

Sevgiyle seni kucaklıyoruz. Şimdilik.

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

https://vimeo.com/196976361

 

YENİ DÜNYA YENİ YAŞAM (23/2)
24.12.2016

Diyorum ki hasat dönemidir. Hak Kapıları’nı açtık; hasata indik… Hasat dönemidir!... Aktık, yaşam sayfaladık ve yolu açıp ilme indik!... Kini aşan, ilmi bilir… İnsanı, insan diye bilen, kapıyı bilir…

O kapı, Rahman’ın Kapısı’dır. O kapıdan geçerken; kini, kim aştı; buna bakarım… Kili, kim yaptı!? Kim kil oldu ve kimden, kuma varıldı!?… Kumdan, kim; kimi dilledi ve yolu buldu; ummanlara açıldı ve yaşadı… Sonsuzlaştı!?... Kim ve kim kapıdan kapıya ve her kapıdan, dürümlenen tüm kapılara vardı; aktı, yolu açtı ve Rahman oldu!?…

Böylesi bir zamanda, dediler ki “Dünya, yolunu kaybetti. Cennetten, cevherden çıktı. Yaşamdan çıktı… Yolu kaybetti Dünya!...” Deyin ki “yolun kontrolü bizdedir. Yolu kaybeden, nefessiz olandır. Yolu kaybeden, kelamdan çıkandır… Nihan’da kaynak olamayanın, Kuran’da kurtarılışı olmaz!…”

Çakıl taşları vardır. İlimsizdir onlar. Yarınsızdırlar… Hasat olamadılar…. Yarında toplumları olamayacak… Onları bulduk, sorduk ölü müdürler diye. Dediler ki “dirildiler.” Neden!? Çünkü Huzur İlmi tohumlandı hepsine de…

Başkaları da vardı. Atı almışlar yola koyulmuşlardı. Sorduk hangi yöne gidiyorlar diye. Dendi ki “karanlıktan aşıp aydınlığa varacaklar.” Ah! dedim… O yol, çok kolay değil… Karanlık, nefesi olanların ışığı ile kodlanırsa; yarınlar, kontrol kurabilir ve yol, Altın Işık’ın izni ile kodlanır ve bütün kütle, yarına varır…

Analar, olay çok ama çok vahim bir olaydı… Herkes, başka birisinin yolunu izliyordu. Kimse, kendini izlemiyordu. Bu şekilde kimse kimseden aşıp geçemezdi ve hiçbir yere ulaşamazdı…

Bu nedenledir ki bütün kütleyi aydınlatan bir Sistem Çalışmasına gerek vardı. Dendi ki “Sevgililer, bu çalışmayı hanginiz yapmak istersiniz?”

Dinciler dediler ki “biz yapamayız. Zira biz, Muhammi ya da İsevi veya Musevi Birlikler’le yürüyoruz… Onların izindeyiz… Onlar, bizi yönlendirir ve bizi her ana tanıtırlar…”

Bunun üzerine bütün İlim Kapıları kapatıldı. Sessizlik başladı… Ana Kapılar’ın hepsinde bir sessizlik!... Ve doğduk ve dedik ki “bizi kimse tanımaz… Biz, dinci değiliz… İlimci de değiliz… Işıkçı da değiliz… Bizi tanıyan yok ama biz, diri yüreklere varabiliriz ve herkese kelam olabiliriz… Bunu yapabiliriz!... Biz, cennete et kemik oluruz. Toprak Toplum, Işık Tohum olur… Bütün kültler, nefese varır ve Rahman olan, yolu acar; cevhere, insanı tohumlar… Torun torba sahibi oluruz… Hepsinden görev taşırız. Ocaklarını yakarız…

Sırdır insan; anlatırız… “Açın insanı, okuyun!” deriz… “Açın ilmin kapısı olan insanı ve dinleyin… Siz, o insansınız… Her bilgi, sizde meknuzdur… Anlayın kendinizi… Ben, beni hak edersem; sen, seni hak edersen ve biz, Birlik kurarsak; yaşam, sırrın sırrında kelama insanı tohumlar… Tükenen her an, yer ve gökle birleşenlerin, bitişen işçilikleriyle yenilenir… Ve sizler, bizler ve hepimiz; Amonlar’ın nefesinden güç çekmeden, yalın ışıklar haline geçebiliriz…”

Buydu istenen ve yaptığımız Sistem Çalışması ile bunu biz, hak ettik başardık… Şimdi artık dara düşmek, insanı üzmeyecek… Ziyan olmayacak hiçbir Kelam İlmi’ndeki ve yaşamdaki…

Canan, Can’ı dilledi. Can, cennete vardı; cenneti dilledi!… Nefes, Altın Kuran oldu okundu…. Okuyan, okunandır… Şimdilik…

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

24.ARALIK.2016 TARİHLİ YENİ DÜNYA YENİ YAŞAM 23
Haşim Turhan Öz Biliş

Bismişah Allah Allah

…….Herkesin Aşk ile bir bazarı var….. Kimisi şad olur kimisi ahuzar olur bir dem ağlatır da bir dem güldürür…. Kimine yar olur kimine ahuzar olur….. Bir yeni dünya yeni yaşam 23 Birlik çalışmasında Bilgeler meclisinde sizlere zi sesleşmesine ses vermekteler güç katmaktalar Cenab-ı Mevlama şükürler olsun…..

……..Her cennette bu çalışmalar sürmektedir.
…….Kutsal devreler yeni bir dünya kurmak üzere kürsü yaparlar..
……Ana kutsal Işık yanar…… Ana kayıtlar kutsal ışık ile yaratılır.
……Bu çalışmalara her yürek kaynak olur. Yüreğindeki ışığı yanar.
…..Yeni dünyanın yeni yaşamın sahipleri evrimsel dille kendi yazılarını yazarlar..

……Bütün kürsüler Sultanlık ile birleşmek için çabalarlar Işık Can Erenlerim.
……Su altı ışıyarak bizleri göreve çağırırlar.
…..Görev sonsuz birleşimdir….. Sonsuz birlikteliktir.
…….Görev sonsuz sınırsız ışımadır…. Görevimiz BİZ olanın BİR olanın ışığı ile BİSU kodlarıyla ilahi Aşk kaynağının meşalesini yakar.
……İş buydu oldu AHA şimdi canlar.

Sakın boş belleme Küre-i Arzın
Bahri gibi ummanlara dalan var
Badı seher vakti edip niyaz
Muhammed Ali’yi bulan var
El ele El Hakka semaya uçan
Kamil meclisinde bir dolu içen
Sırat Köprüsünü dünyada geçen
Kabe gönlündeyse Tanrı her yerdedir
Nice Esrar gizli pervanelerde
Miraçtan öteye gidip gelen var
Viraniyem bende bu dünyada dolu dem alıp geçtim Hakka
…….Ya Hakk

Şahı Evliya-Erenler-Arifler-Sırrı Sakıklar-Dervişler-Dervişiyan-ı Bacıyanlar İlahi Aşkı ile

……Masumiyetin miracı Meryem Ananın Nur olan ışığından beden bulan Hz. İsa Mesih’in doğuşundan İlahi aşka geldik . Vaftizci Yahya ile ışık pınarlarından yunup pak eyledi.

…..12 Havarilerle Gök kapılarda can bulduk İlahi Aşkın toruna düştük.
……Hz. İbrahim’in narından yandık. Şemsin Güneşi ile sarmalandık. Yunus Baba erenimin İlahi Aşk dizelerinden dem aldık.
…..Pir Hünkar Hace Bektaş Veli’nin ser çeşmesinden Himmet aldık… Bugün kutsal doğuş bugün Hz. İsa Mesihin doğuşu yeniden varoluşun İnsanı Kamilin beden buluşudur. O nurumuz O ışığımızdır Snt. Nikola Baba Erenlerden Noel armağanlarımız geldi. Tüm canlara kutlu olsun Kutsal doğuş.

………Gönüller birliğine Evliya keremine gerçek Hakk erenler demine devranına….İlla Huuu dedik Hakk aşkına Huuu diyelim Işık Can erenler Allah Aşkına……

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

27.12.2016 YENİ DÜNYA, YENİ YAŞAM(23)
ERENGÜL KOÇ (ÖZ BİLİŞ)

Ben, “BEN” derim ya!
Bakılmasın BEN dediğime…
Aslında,her BEN dediğimde;
“Bütünün Gücüyüm”, Bütünün Yüceliğiyim” demek isterim.
“Doğanın Gücü ile birlikteyim” demek isterim.

Bir tek nota bilirim. O nota ile besteler yaparım.
İnsanlık İlmi’dir şarkım
Kainat orkestrasına senfoniler çaldırırım.
Sonsuz zamanlara KAYNAK olup seslenirim her AN’a…

Bir tek harf bilirim ben.
O harf ile ciltler dolusu kitap yazarım.
O kitaplar ilim taşır, ilim yayar.
Allah İlmi’ni anlatır,
Birlik İlmi’ni anlatır.
İnsanlık İlmi’ni anlatır.

Birlik İlmi ile Has İnsan Soyu, toplumlara Kaynak Işık halinde kayıt yapsın isterim.
Biliş yüklü bir zerre sabun köpüğü ile tüm kirli zamaları temizleyebilirim…
Bir katre güzel koku ile tüm evrenleri, mis kokutabilirim…
Ateş böceğinin üzerindeki bir nokta yeter, evrenleri aydınlatmaya…
Bir damla su olduğumda, yeşerir tüm sarı samanlar…

Kin, nefret duyguları olanlar varmış, öfke yüklü bedenler varmış.
Derim ki onlara:
“Benim sizinle savaşacak ordularım yok, gelin buraya! 
Gelin Rahman’ın kapısına, bekleyin bakalım!
Bakın; orada yoğun ışık, orada sevgi- saygı,
Orada İnsanlık,orada yarınlara geçiş…
Bakın; orada ayrılık gözetmeyenler,
Sen,sensin; ben de ben demeyenler; 
Kervan olup akın akın geçmekteler Rahman’a…”

Zorluklar aşıldıkça bulunan ve birlikte gidilen yollar,
Yürüdükçe açılan kapılar, kapılardan öte yine yollar,
Sonsuz sınırsız bir gidiş… Ve ulaşılan sonsuz zamanlar…
Hakk’a varıp tek olanın, Allah’ın dediğini diyenlerin mekanı.
Süper İnsanlık Realitesi

 

24.ARALIK.2016.TARİHLİ YENİ DÜNYA YENİ YAŞAM 23

Simsiyah bir ilim. 
Kara günferi...
Aşktan Aşk
Işıktan ışk..
Ve simsiyahın en koyusunda 
En derinlerde Bir tını... 
"İnsan" diyor..

Yaşam yaşadığımız an'dan ibaret... Öncesi ya da sonrası yok. Aslında her şey şu an'da... Ekrana yansıttığımız yaşam ise bedenimizde deşifre ettiğimiz bilginin yansımasıdır.

Aslında dünya olarak yarattığımız da beden kodlarımızdan deşifre ettiğimiz bilgidir. Bu yüzden bilgi güçtür.

Dünyada yaratılan her ne varsa insanın bedenindendir. Beden bilgiyi deşifre eden transformatördür. İnsanın ilmi ile yaratılan yaşamlar, dünyadan tüm evrenlere tüm alemlere kapı açmaktadır. Dünya toprağına ulaşan yaşamlardaki bilgilerle de arzın gücü artmaktadır.

Bilgi güçtür ve bedenimizde enerjiye dönüşür. En güçlü enerji ses olarak sözde ifade bulur. Söz ile yaşamı yaratırız

Bedenlerimizde deşifre edip sesleştirdiğimiz bilgi; Barış, Sevgi, Umut, İnsanlık olarak yaşama yansımaktadır. Ekranlarımızdan yansıyan yüksek titreşimler, tüm dünyanın titreşimini yükseltmektedir.

İnsanın İlmi bu yüzden üstündür. Çünkü insan sesiyle yoğunluğundaki bilgi ile yaşamı yaratır. Nesillerimizin bilgisi de bizde dünya toprağına ulaşır.

Barış, Sevgi, Umut, İnsanlık ile yaratılan dünyanın gücü, insanın ilmi ile beden bulmaktadır.

Yıldızlardan savaşmak için gelenler, dünyaya kabul edilmediler!.. Edilmezler. Biz onları kontrol ederiz. Robbi senaryolarını yaşama tohumlamak isteyenlerin senaryolarını hükümsüz kıldık. Robotların yaşadığına inananların senaryolarını iptal ettik... Ve onların senaryoları hükümsüz kılındı.

Yaşam; insanın ilmidir. İnsan yarınları, yaşamları, Barış, Sevgi, Huzur, Umut, İlim ile yaratandır.

"Ben dünya, dünya ben" dediğimde; bedenim ve dünya bir olur. Her bir yaşam... Her bir kalem ve insanın ilminde dönen dünya... Han insan!.. Hak yaşam!..

İnsan, her şeye kadirdir. İlim sahibidir. Her şeydir.... İnsan olan, ilim olan, İlmini bilen insan, her şey olduğunu bilendir...

Birlik İlmi ile hak edişler gün ve gün artmaktadır. Bilmek isteyenler, hak edenler, ilmin ışığı altında toplanmaktadır.

İşte, şimdilik bu...

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

24.ARALIK.2016 TARİHLİ YENİ DÜNYA YENİ YAŞAM 23
Seher Bilge Öz Biliş

Sevgili Dostlar, 
Hepimiz hoş gelip, hoş bulduk…

24 Aralık 2016 bugün Birlik ilmiyle yeni dünya yeni yaşamı 23. defa birlikte dilleyip sesleşeceğimiz için mutluyum…

Dostlarım, Dünya ana kapıdır. O kapı kalem olan insan soyunun kulluğu ile tohumlanır. Ben insan olan. Dünya ben, ben Dünya’yım diyen…Dünya ile bir ve bütün tek bir beden olan. O beden olan insan zamanın kuranını yazan süper insanın levhi kalemidir.

Hakikiyete ulaşıp, BİZ olup ölümsüz bedenine sahip olan, insan olan. Her dirinin çantası,tüm insanlığın çantasıdır. Biz süper realite olarak Birlik İlmiyle yaptığımız çalışmalarla, insanlık ilmini hak eden insana insanlığı anlattık. Kaynak olduk. Tükenen her anı kodlayıp yeniledik.

Süper insanlık realitesinin dileği herkesin kendini insanlık ilmiyle kendi yüreğinden dinleyip, dilleyip Hak etmesidir. Yok ayrı gayrı. Yürek tektir. Bilişte olan kendini bilip, hak edip, levhi kelam olup sesleştikçe aha o yaşamı sayfalayandır… Kelam nefesi olanların bilme halinde akmasıdır. BİZ olup ben olanın kontrollü olarak her diriye akan her bilgisi altın tını ile dillenip, her zerreyi tohumlayıp, yaşamsallaştırıp karanlığın ışığını yenilemesiyle tüm canlıların da yenilenmesi hızlanmaktadır.

Öz, göz, söz olan insan bilişte olup, tabuları yıkıp hakikiyetin kuranını yazandır. Hak edip AN kalemi olup her anda olup yarınlanan… Aha BİZ’in BEN’i olan insan olan O… Aşktır, yaşamdır, barıştır, imandır, sevgidir, yarındır…

Aha işte o insan olandır… Sevgiyle aha işte bu… Ben insan olan…

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

23.12.2016 YENİ DÜNYA YENİ YAŞAM 23
AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 3. AKIŞ

Dağlarım, kendi yüreğiniz bilir… Sizin verdiğiniz her bilgi bütünün kürzi kapısından verilir. Sizlere kontrollü bilgi verilmez dünyada ama bilirsiniz ki bilginin tohumu vardır ve siz o tohumu ya yeşertirsiniz ya da yeşertmezsiniz. Size verilen her şey sizde, sizin yüreğinizde dürümlenir ama “ben bunu kabul ettim” dediğiniz an; kaleme iner, “kabul etmedim” dediğiniz an kaleme inmez. Bu nedenledir ki sizin kanaatiniz önemlidir.

Öyle dünyalar kuruldu ki bu şekilde. Ben bana ben olmadan da bire hizmetçiyim diyenlerin; kelama, ilime kendi yürekleriyle indikleri anda mutlak olan bütünün gücü, onların yoğunluğunu arttırdı ve som altın ışıklarını koruyabildiklerinde; kontrol edebildiler… Koruyamadıklarındaysa kontrolsüz kaldılar ve bütün kötülükleri yaşattılar insanlığa… Bizler bu nedenle kontrollü çalışıyoruz.

Çanı çaldıkları anda bizim için önemli olan insanın kelamıdır. Kelam, ilim ve ilmin kapısı; insan sırrı!... Oraya varmadan bütünün gücünü hak etmenin imkanı yoktur!...

Çok önemli bir yaşam zamanındayız, bunu iyi biliyoruz… Kıyam dedikleri bir gündeyiz ama kıyamın; karanlığın tınısını hak edenlerce tohumlandığı da kesindir! Eğer sizler karanlığın tınısını kontrollü olarak tohumladınızsa, yer kürenin gücü artacak ama sizler kelamı kalem bile saymadan kendi yüreğinizi hak etmeye çalıştıysanız; muktedir olamayacağınız gün için, yoğunluğunuz kontrolden çıkacaktır.

Biz dünyanın ekmeğiyiz, ilmiyiz yani… Hepimiz dünya ilmi olarak mutlak kalemleriz. Çan çaldıktan sonra karanlık tını; aydınlık tahtta oturur. Ve aydınlık tını, karanlığı tohumlar… Hepimizin yaptığı aslında aşkın sırrı olan insanlığı hak ettirmektir ve bütüne hizmetçilik budur.

Murat edildi ki; dünya yolu, aklın yolu olsun… Murat edildi ki; aklın kapısı, hakka varanın tınısıyla kontrol kursun ve açısın. Ama kimse kendinden başkasını dinlemedi. Biçare yaşam, hepimiz o yaşamda karanlıkta kaldık.

Şu andan itibaren temel bilgi; insan olacak!... Ve biz o insan olan ilmi, KO olan sistemle kodlayacağız.

Her şeyin yaşı vardır, ilminde yaşı vardır!... Ben ilmin yaşını şöyle söyleyebilirim, Atlanta Ata Kalemlerinin yazdığı o yoğun ışıkta mükafat olarak kodlanan kayıtlardadır!... Ve bu yıldız sırrı olarak bilinen bir süreçtir. Böylesi bir süreç yaşandı ve aşıldı ama bu süre, dünya ilmiyle sizin zamanınızda ifade etsem; hiçbir kelime bu süreyi size anlatamaz. Böylesi bir ifade, böylesi bir kelam yoktur dünyada!

Ve canlarım, Rahman olanın aklı; hepimizin kapısıdır!... Şikayet mi ediyorum? Yo, asla etmem çünkü öfkem yoktur. Öfkem olsaydı, yığınlarım kontrolden çıkardı.

Tarıkların tınısını duyanlar, ilmi Ka olup bütünün gücünü anlayacaklar ama önce o Tarıklar kendi yoğunluklarını kodlamalıdırlar ki; dünya yolu, aklın yoluyla mutlak kalemi kodlayabilsin ve yer küre göz açıp görebilsin insanlığı!...

Görmedi mi!?... Görmedi daha… Biz görüştük ama insanlık görüşmedi!... “Hadi yahu” dediler, “olmaz mı, yaşadı dünyada insanlık anlaşılmadı mı!?”... Canlarım, görüş alanımda oldukları zaman insanlık anlaşılır! Yok ilmi, hak tahtta olduğu zaman; hakka varan insan görülür, bilinir!

Dünyada yaşam var mıydı!?... Dünyaya sordular… “Yok” dedi… Hani gelmişti insan diye açıkladılar… “Ha gelmişti ama yok” dedi… Neden? Çünkü öfkesi vardı dünyanın ve dünya öfkeliydi… Dünya, insanı hak etmeden öfkelenmişti. Ve biz dünya olarak çalışanlar; öfkeyi aşırttık ve dedik ki “insanlık boyutları artık yarını hak etti ve yaşayacak”…

Canlarım, ölüm dediğiniz nedir bilir misiniz?... Safra olarak bırakılandır!... İnsanlığın safrasını bırakmasıdır; ölüm hadisesi!... Ha, nedir safra?... Hepinizin eksilttiğiniz ışıklarınızın yaşam kayıtlarıdır. O ışıklar sizde eksildikçe, hepinizin yoğunluğundan ayrışır o ışık kayıtları. İşte o kayıtlar kaldığı zaman, hepiniz yoğunluğunuzdan ayrışırsınız ve ölüler diyarında kendinizi bulmaya çalışırsınız.

Burası bir ölme yaşama alanıdır. Beden almak, sizin yaşıyor olmanız manasında değildir. Hepiniz bedenlisiniz ama acaba hanginiz yaşamaktasınız?... Bunu sorgulayın, hepiniz bunu sorgulayın… Ben ölümlü müyüm, ölü müyüm, ha yaşıyor muyum?...

Yaşam; Allahın dediğini diyenlerin hak ettiğidir!... Allahın dediğini demek için hakkın kapısına varmanız şarttır.

Cennetin ekmeği olan ses; yürüyen dünyanın aklıdır! Ama sesi, hakka varan dilleyebilir!... Hakka varmayan sessiz kalsa da, seslense de manası yoktur.

Buyurun anlayın, dönem sonlarında dünyanın adı ilim olur ve dünya insanlaşır. Dönem sonlarında… Ha diyeceksiniz ki; “nedir dönem sonu”?... Bilginin insandan insana hak ilmiyle ulaştığı sayfadır. Ve sizler, dönem sonu dediğiniz zaman; sizin size varışınız olduğunu anlayabildiğinizde, artık siz ölü değil diri olursunuz. Ve dersiniz ki ; “aha ben dirildim”… Burası hakiki ilmin kapısıdır işte. Ve buraya varabilen, hakka varandır. Ha diyeceksiniz ki; “hani nerede o”?... Rahman kapıda!... Rahmana kapı açar, oraya varırsınız. Rahmanın kapısından geçmedikçe, dürümlerinizde hiç biriniz dirilemezsiniz. Dirilmek, önce hak etmek ve hak olup rahmanlaşmaktır!...

Borcum yok yaşama… Ben insanlık boyutlarının, insanlık ilmiyle kodlanan bilişiyim!... Borcum yok çünkü ben öfkemi aştım ve geçtim… Aha borcum yok çünkü ruhumda kontrolüm var. Ben dünyalıyım canlar, ölüyüm ben… Ölü olarak doğdum bu dünyaya. Her biriniz gibi ölü olarak doğdum ve ben ölümlülerin her biriyle olup; ölüleri diledim ve dedim ki; “ben, bana ben olan bir tekim, herkesim ben”… Ve herkes ben oldu, ben herkeste kelam oldum; ölümlüler bende dirildiler.

Aşktır işte bu, aşk… Ve bunu yapan her kim varsa, aşka varandır… Sizden beklediğimiz budur!... Aşka varmanız ve “ben her birinizde varım” demeniz. Bunu diyen arzın gücü olur ve dirilir. Simsiyahtır o, simsiyah ve aklın kalemidir. Aşkı yazar, yaşar, yolu açar, korur dünyalıları; düzeni kurar, mutlak kul olur, hakkın kapısını açar geçer ve dürümlediklerinde dünyalı olur. Aha canlar, işte bu; şimdilik!

Süper İnsanlık Realitesi

 

https://vimeo.com/197033120

 

24.ARALIK.2016 TARİHLİ YENİ DÜNYA YENİ YAŞAM 23

GÜLDEN ZENGİN ÖZ BİLİŞ

İlim, yaşamda olur. “Yaşam seyahattir” dediklerinde insan seyyah olur, seyreyler alemi, sırra mazhar olur.

Açar gözünü görür, resmeyler dünyayı. O resim, yaşamı doğurur. İşte o yol, yaşam ve orada insan yüreğiyle buluşur… Ve o yürek, Tanrılık ışığıyla dillenir.

Dillenirler ve isterler...İstedikleri yaşam ve şükürdür..

İşte kutsal mabed insan ve onun yolu yaşam, kervanı kelam.

Örtüler açıldı ve hak ışık, yüreği aşk olup uyandırdı.

Şimdilik bu!...İşte!....Şimdi!

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

24.ARALIK.2016.TARİHLİ YENİ DÜNYA YENİ YAŞAM 23
AV.NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ – 4. AKIŞ

Dert değil insanlık... Hikayedir yaşam aslında. Sistemin Gücü de Birliğin Levhisi'ndeki yaşam da hikaye... Peki gerçek ne?... Yarınların Kuranı olan kendi yüceliğiniz... Hepinizden tek bir beklentimiz var. Kendi kelamınızdaki o yüceliği hak edin.

"Boştur dünya" dedim... Hologramdır her şey... Ama yarın mutlaktır... Ve mutlaki, hakiki olan yaşamı hak edin...

Sevgiyle sizleri hepinizi dinledim... "Çobanlık değil maksat ilimdir" dedik... Hepimiz birlikte... Han insandır ve tını ilimle dürümlenir dedik... Yol aklın kalemidir dedik... Yarını hak etmek için akmak gerekir dedik...

Hazır dünyadayken şunu da öğretmek isterim ki ilme... Ki ben ilme öğretiyorum. İnsana değil.. Ben dara "dünyanın darlığı değil, tüm zamanların darlığı" dedim... Yola ise "mahrekin Kuran'ı" dedim... Ve hepsi görev içindir...

Batı ben... Toprak toplum olan, tohum olan ben ve toprağın toplumuna kul olan ben... Ama doğu da ben... Oda ilim, oda akil hakiki levhi... Ve oda Beşeri Kapı. Ama hiç birisinde kontrol dışılık yok...

Çoban dünya insanlığı... Yakışır mı dünyaya çoban?.. Yok canım yok.. Asla yakışmaz... Dünya evrenlerin sevgili gücüdür... Evrenlerin sevgili gücü.. Hani nerdedir? Burası... Bu planet... Ama öyle cene, cana iner ki bu dünya... Her şeyin gücüdür...

Bilirsiniz Tanrılık Kapısı'dır dünya... Her planet Tanrılık Kapısı olarak kodlanmamıştır... Ama bu planet Tanrılık Kapısıdır... Bu planete kim doğarsa Tarık olup, tahtından teknik kalem olup iner...

Ha derler ya "evrim için geldi insan dünyaya..." Yaşamda evrimin levhisi yoktur ki!.. Daha önemlisi, dünya insanı kendini hak ettiğinden dolayı kendi olup iner...

Canlarım, dünya örtülü değildir ki evrime ihtiyacı olsun... Yaşıyor... Ölümlü değildir ki!.. Öz görevlilerle bilişsin, ilimle Kürzi Kapı olsun... Ama sizler, bir tek insanlık olarak şunu anladınız ki dünyanın yoğunluğundasınız ve yaşıyorsunuz. Sevgiyle hepinizi kucaklıyoruz...

Bu dünyanın umudu İnsan Soyu; hepinizin yüreğindeki o yücelikten dolayı, Sistem Nizam ve Düzen gözü olan insanlıktadır...

Sizinle evrenlere sesleşmek ne büyük bir hazdır dünya için... Burada sizler, hepiniz sistemin gücü ile evrenlere sesleştiniz burada yine... Ama verdiğiniz her şey yüreğinizin gücü ile verildi ve mutlak kulluktu yaptığınız. Çorbanızda ilim var ve bu çorbanın verdiği haz, tat hiçbir şeyle ölçümlenemez...

Sizin yolunuzda olmak hepimizin yoğunluğuyla mutlak kul olmamız anlamına gelse de buradaki sizler bizsiz kalmayı seçiyorsunuz. Çünkü siz, sizin yüreğiniz sizin yoğunluğunuz olun ve kendi yolunuzda olun dediniz.

Canlılar, yolun yoğunluğunda her şey teknik kapıdır... Ama sizin yolunuz aklın kalemi oldukça hepimiz o yolla olmak isteriz.

Değerliler, dince değil insanca konuşuyorsunuz bu da önemlidir... Dinden öte insan vardır. Bunları anlayın ve anlatın. Dinden öte insan vardır ve insan kendi yoğunluğu ile yaşar... Ve insan Rahman olarak kontrol kurar. Hepimiz size sizi değil; sizin yüreğinizin sizi sizde dillemesini seçtik. Ve bizler korkmadan sizdeyiz... Çünkü sizler kontrollusunuz.

Alacak alınır. Akacak akıtılır... Akar ama yaradan tanrı yaşama inmedikçe yarını hak etmez ve eksik bırakır her şeyi...

İşte canlar; yaradan ağır yükü hafifletmeye indi yüreklerimize... Bunu iyi anlayın!.. Yaradan, ağır yükü hafifletmeye indi yüreklerimize... Onun Birlik Kapımız olması Biz olması anlamındadır... Ve şükür ki eşyanın dilinde o, şimdi olan ve şimdi korunan ve koruyandır... Her şey şimdidir... Ve biz şimdiyiz...

Haz!.. Haz duydum sizle olmaktan canlar... Haz duydum, yaradan olup; yarattığımda olmaktan!.. Haz duydum, evrim yapanların; evrenlere görevli olamayacağını dilleyişinizden... Ve ben haz duydum, vakti geldi sevgiyle sema ilmi ile size indim...

Şimdilik, şimdi... Aha bu...

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

https://vimeo.com/197319176?ref=fb-share&1

 

24.ARALIK.2016 TARİHLİ YENİ DÜNYA YENİ YAŞAM 23
Nagehan Sungur Öz Biliş

Sevgiyi çerçevelemeyelim ki, SEVGİ SINIRSIZ OLSUN, SONSUZ OLSUN…

AŞK olsun… HAK olsun. HAK aşkı olsun…

Her ana ve tüm zamanlara ışık olsun…

Ve tüm Hak Kapılarını açsın bu ışık…

Pak OLALIM… 
Tüm kalpler bu ALTIN IŞIK’ın gücüyle parıldasın… 
SEVGİ dolsun… Her zerremiz parıldasın. Ve tüm insanlar BSUİ OLSUN… BARIŞ, SEVGİ, UMUT, İNSANLIK…

Herkes diri olsun ve her diri Cennet olsun… BİZ olalım… BİR olalım… Ve YAŞAM olalım…

Ve BİZ elele yürüyen insanlık kervanı YAŞAM olduk sevgiyle… 
MUTLUYUZ!.. Kendimizi hak ettik…

Aha işte bu… Şimdilik…

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

24.12.2016 TARİHLİ YENİ DÜNYA, YENİ YAŞAM(23)

Yaşam insanla değil; insanlıkla başlar. Her şey tek bir yaşam içindir. Bu yaşam da Sistem’in gücüyledir. Biz, o sistemi kodlayarak tüm zamanların gücü yaptık. Karanlık aydınlığa vardı; yeni dönem, Hak Teknik’le kodlandı.

Karanlığın tınısı olan insan, ilminde güçlendikçe doğa da güçlenir. Yaşam yenilenir, dünya yenilenir.

İnsan diridir, yaşam kaynağına inebilmiştir. Muktedirdir. Rahmi Kapı’da ilim yapar. İnsan Ana Kapı’dır, cennettir, cehennemdir, cevheridir, Mikail’dir. Birlik kurandır. Sistem, Nizam, Düzen’dir. Çünkü insan, aklın tekniğini bilir. Ölmeden ölen, o yüceliği de bilir. Kervan’dır insan; yaşamı hak edendir. Aşıp geçmiştir yaşama. Yani yaşama inmiştir. Biz insanlık ilminde buna “İLİM” deriz. İlmin kelama inişi denir.

“İlim Çin’de bile olsa gidip alınız”, 
“Bana bir kelime öğretenin kırk yıl kölesi olurum”

diyen yücelerimize, Süper İnsanlık Realitesi olarak olarak diyoruz ki; İlim için artık ne Çin’e ne de başka yere gitmeye gerek yok; ne de kimseye köle olmak yok…

İlim, İNSAN’dır, İNSANLIK’tır. Oku kendini!

Hırsı kini aşmış, ayırımcılık yapmadan herkesi kucaklayan, dince değil; İNSANCA konuşan insan; sevgi ile sesleşir, sessizliği seslendirir. Bu ses BSUİ’nin( Barış, Sevgi, Umut, İnsanlık) sesidir. Bu ses, her anda her zerreye ulaşır; yokluktan varlığı kayıtlar. Ses, yaşamın örgülenişidir. Bizler, tek bir ses olarak burada yaşamı örgülüyoruz sevgi ile, saygı ile, aşkla…

Bunca çabamız Asıl Dünya içindir. Asıl dünya İNSANLIK’tır.

Herkesi kucaklayan biz, tüm insanların hak etmesi için çalışmalarımızı sürdürmekteyiz… İşte, şimdilik bu!

Süper İnsanlık Realitesi

 

24.12.2016 YENİ DÜNYA YENİ YAŞAM 23
BERİL ÖZDOĞAN ÖZ BİLİŞ

Bilişin levhisinde olan insan dünyayı tohumlayandır… Bu gün dünyasını tohumlayan insan, ilimle tohumlamaktadır… İnsanlık altın ışığında kopkoyu bir siyahın ilmini yüreğinde açmaktadır. Işıkla ilim kodlanmakta ve kodlanan ilim, ilmin ışığında tohumlanmakta. İnsanlık karanlığın hasatını ışığın tohumu olarak kodlamaktadır…

Der ki insan; yüreğim ilim, der ki insan; yüreğim tüm zamanlar, der ki insan; yolum yaşamı kodlayan bendir…

Yol olan ben, tüm zamanların örtüsüyüm ve açtığım tüm örtülerde yaşam insanlaşır ve bilişim kodlanır…

Kodladığım ben, tohumlandığım ben ve yaşam olan ben; dünya olan tanrılık kapımda sistemleşen ve sistemimi tüm yaşamlarda insanlaşan birleşen ve evren evren bitişen yaşamsal kaynak olan ben…

Bu gün dünya öfkesiz bir kaynak, insanlık bu kaynakta hasatçı bir ışık çünkü kendi tanrılığını kodlayan bir sayfada dünyasından bitişik tüm zamanlarına…

Tanrılık kapısı dünya ve bu yaşam kapısında yaşamı sayfalayan yoğunluk olarak Allahın diri kaydını yapan ve yaşamsal kaynağında öz, göz ve söz olan insan var…

Aklın tınısını duyan insanlık, kendini duyumsamakta ve aklı; Allahın tınısı olarak bilen insanlık, kendini bilmekte ve bildiği kendini yaşam olarak kelamından tohumlamaktadır…

Yaşamın hak ettiği insanlıktır ve insanlığın hak ettiği de yaşamdır… İnsanlaşan birleşen ve türevleşen her ne varsa tohumlanandır kaynağında, yaşamsallaşandır yarınında…

Var olan; bu gün şimdide ve bütün olarak, birleşik olarak ve ilim olarak var olur ve yoğunluğunu kodlar ve var olarak tohum olur yarınlarda… Yarının tüm sayfaları, bu günün dünü olarak anda varlık sürer…

İnsan, an olan sistem kuranı… Hak edişinde, tanrılığını hasata kervan kılan yaşam yoğunluğudur…

Şimdiden ötede ki şimdide var olan akılın tohumu olan insan ve o tohumu, yarattıklarında yaratılan yaradan olarak kodlayan yine insan…

İnsan, birlik… İnsan dirlik… İnsan yaşam ve insan an olan yoğunluğun tüm zamanlardaki yüceliğin tek kaydı… Bu kayıt bilişin levhi kaydı ve biliş kodlandığında, yaşam zirve zirve yazar ve her bir zirve kült yaşamlar olarak kürzi kayıt yapar kendi kapısında.

Ve işte ol an… insanda, insanlıkla oldu… Tek olan yaşam; birlik olan, bitişik zaman olan, kendisinde kendini kodlayan ve tohumlayanda oldu… Ve olan, tüm insan soyunda bütün olandan oldu.. Ve olan; yüreğinde kalem olan, yüreğinde kelam olan ve yüreğinde yaşam olan insandan oldu… Şimdiden öte bir şimdide olan insan; aha işte bu şimdilik!

Süper İnsanlık Realitesi

 

 YENI DUNYA YENI YAŞAM 23

Bahar Umurtak öz bilgi

Dünyada Rahim boyuttayız. Rahimde insan kör ve sağır deriz. Burada fizik bedenlerimize gerçek beden değil. Dünyada hepimiz ölüyüz. Ancak Rahmana vardığımızda gerçek beden olan Tek olan Rahman olan ışık bedene sahip olacağız. Bu insan için dirilik vasfıdır. Gerçek insan rahmani olan diri insandır.

Yaratıcı olan kayıtlar levhi mahfuz kayıtları Rahmanın ışık kayıtlarıdır.

Yaratıcı olan dünya insanı burada Gurz dediğimiz bilinç üretim rahminde çatışmalarla rahim ve rab boyutunu aşıp Rahmana varmaya çalışır. Çatışmalar insanların birbirlerini kırmasına sebep olmakta bu da savaşlara neden olmaktadır. Artık Rahman kapı açılınca çatışmaya neden olmaksızın insanlıktır Rahmana varabilecek. Artık bilişle yaratıcılık devreye alınacak.

Yarın Rahman, levhi kayıt.....Yani kaderi kayıt. Dolayısıyla Rahmana varan insan kalem olup yarınları barış ile kayıtlayabilecek.

Tekliğe varan insan ruhsal gücü hak edecek. Bu kontrol gücüdür.

Artık dünya insanı yarını barış olup kayıtlayabilecek. Insan bütün....Insan her zerrede var olan....her an olan....yaşayan ve yaşatan.

Sevgiyle

Bahar Umurtak

 

 

 

 

 
  Bugün 23 ziyaretçi kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol