Birlik İlmi
  DİRİLİĞİN İLMİ (2) - TAMAMI
 

DİRİLİĞİN İLMİ (2)” DAVET VE ÖZ BİLGİ:

DAVET:

Değerli Dostlar, 16.11.2018 tarihinde, MUTLAK OLAN İNSAN (11) çalışmaları esnasında, “DİRİLİĞİN İLMİ” konulu yeni program açılmış ve aynı gün bu çalışmanın 1.’si yapılmıştır.

17.11.2018 günü 14.00 - 18.00 saatleri arasında “DİRİLİĞİN İLMİ” konulu çalışmanın 2.’si yapılacaktır. İlgi duyan tüm dostlarımızı bekliyoruz.

Saygılarımızla, Süper İnsanlık Realitesi Derneği Av. Nezire SELÇUK

“DİRİLİĞİN İLMİ (2)” ÖZ BİLGİ:

Yeri yarattığımızdan beri yaşamlar tohumlanmaktadır. Yaşamları kodlarken, her insan, “BİLİŞİN HASATI”nı yapar. Bizler, bizi kodlarız ve hakim oluruz.

Dünya Planeti, “İLMİN KALEMİ”dir. Hepimiz, İnsanlık Boyutları’nda kendi yarınlarımız için çalışırız. Herkesin, İSLAM’a KELAM olduğu dünya günleri bitmiştir. Yeşeren yaşamlar yenilenmektedir. “BİR TEK KAPI açıldı” dediklerinde; bildik ki KALEM, İLİM olmuş ve RAHMAN olan, KURAN olmuş. Dünya Planeti “KERİMAN KALEM” olarak tüm insanlığa, HALİK olmuştur.

Torbamda insanlık var. Her insanın KELAM’ı HASATIDIR. Bunun içindir ki İLMİN KAPISI’nı bulanları; İLİM’e, KURAN yaparız ve onları HALİK kılarız.

Çerçevesiz bir yaşam sahrası oluşturduk. Bu sahraya, KAYNAK olanları koyduk. İnsanlık Boyutları, KELAM oldu ve RUH oldu. Bizler için İLİM gerekliydi ve bizler, KELAM olup İLİM olduk.

Toprağımız tohumumuzdur. İSLAM KALEMİ olan yaşamlar, İMPARATORLUĞUN KURANI olanlarca tohumlanmıştı. Bugün artık İnsanlık Boyutları, yaşamları kodlamaktadır. Tüm zamanlar ve tüm yaşamlar kodlanmış ve kontrol kurmuştur.

Bizleri, “KELAM” diye bilin!... BİR TEK KELAM OLAN, İNSANDIR ve O İNSAN, KURAN’DIR; Bilin!…

SİYAHIN AŞKI ile her insan, “BİZ” olur “BİR TEK” olur ve “YOL” olur. Ne var ki “KUL” olamaz.

Amonlar, bunu bilirler ve sonsuzlukta, “SA HA” olup yaşarlar. Kirli, temiz demeden her KELAM’da, “HALİK” olurlar ve “RUH” olurlar. Şükür ki HASAT YAPANLAR da tartmadan “KALEM”e çekerler her insanı ve kontrol ederler.

Şevkin şafağı, “İNSAN OLAN YARINLARDIR. Bugün burada, yaşamlar kodladık ve kontrol kurduk!... Aşkla kalın!... İş budur!...

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

17.KASIM.2018 TARİHLİ DİRİLİĞİN İLMİ AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ, 1.AKIŞ 1.BÖLÜM

Yasaların hepimiz için olduğunu bilmenizi isterim. Mutlaka “kontrol dışı ilim” de olacaktır ama hakkınız olanı hakedip, elde etmeniz de gerekir.

İlimin kelamı, Allah’ın tahtıdır. Biz o tahta, bilişi kodladık. Bizler doğanın gücüyüz ve bütünün kültüyüz. Elimiz ekmeğimizdeki o yoğunluktadır. Aklımızsa, hasatımızdadır.

Çantamız Allah’ın tınısıyla kodlanır ve bizler Medine’nin kelamında mutlak olanı kodlar, Mahrek’te; muktedir olanı kayıtlar, kelamda; halik olanda hakim oluruz ve cemaat olarak cennetin cevherinde mutlak oluruz.

Hani nerede insan? Aşkla bilin ki buradayız. Hani nerede kelam? Burada. Nerede Kuran? Burada. Peki, biz neredeyiz? İlim olarak buradayız. Muhammet; Kurana kelam, yaşam; insan ve biz o insan olan; BİZ olarak buradayız. Kuran’dan kulluk istendi. Ölüydük. Özgür ve hakim olalım, “taktir-i ilahi” diyende dillenelim, dirilelim diye beklendi.

Biz esmaları kelamla dilleyenleriz. Ayrılık yok ki canlar. “Bedel ödemeden kelam olunmaz.” diyorlarsa da Bu Meclis bedel ödemedi ve bedel ödetmedi. Bizler ödenen, ödetilen her bedelin hak teknikle kontrolunu kurarak, mutlak kalemimizle kendimizi dilliyoruz.

Çorba mı? Aşkın kapısında o çorba, “insanlık çorbası”dır. Yaşam mı? Aklın kalemi olan o sahra, İbrahim soyudur ve biz oyuz.

Kocaman bir dürüm ve kocaman bir KA HA siyahlık… O siyahlık biziz canlar.

Kardeşlerim, doludizgin bir çalışmadır burada olan. Burada yapılan bu çalışmanın hepimizi ilgilendirdiği ve hepimizin gözüyle görebileceği en büyük kült olarak kodlamalar yaptığı bir tek biz değil, herkesçe görülmektedir. Ve burada bulunmamızın yegane nedeni budur.

Sevgiyi, hakikiyeti ve hakiki teknikle kodlanmış olanları dinlemek ve hologram olanlardan öteye varıp onlara bunları açıklamak… Bizler Rahman’a KA HA olarak mutlak kuranları buraya indiriyoruz.

İnsanın “imparatorluğun gücü” olduğunu görmesi, bilmesi gerekir. Aksi taktirde insan, kelamı halik olsa da yaşama, ilim olup varamaz. İnsanın çuvala ilmini koyduğu bilinir ama o çuval ilimle kodlanmadıkça, yarına varılmaz. Ben daha önemli bir bilgi vereyim size:

Bir tek insanlık insanlığı tohumlayacak. “Barış” dediğiniz de insanlıkla olacak. Kaynağın tahtına insanı oturtacağız ve insanın ölü planette kontrolu gerçekleşecek.

“Eşya” dediğiniz yaşam, artık “sahra” olacak. Ve sahra olan bu yaşam, hakiki teknikle kontrol kuracak.

Ruhum, Allah’ın ilmidir. Bu ruhu ben, “mutlak kuran” olup kodladık.

Oğullarım, ben “doğanın kültü” olarak dünyaya indim. Bugün buradayım ve her an bedenimde kelamdır… Ama ben mutlak olarak bildirim ki tertipli ve hakiki insanlıkla büyük kötülükleri önleyecek türevlenişleri gerçekleştiriyorum burada. Ve bu türevlenişler, Muhammet kelamında kontrolcu kayıtların hasatından ötede ilim kontrolu kuracak.

Allah, ilimi halike “keram” diye verir. İnsanı halik yapar, ilmi kelama “kuran” diye verir ve bizi bize “Allah ilmiyle dillenen ilim sahrası” diye dinletir. Ve bugün biz, bu şekilde bu çalışmayı yapmaktayız.

Kanatlanıp uçmak mı istiyoruz? Asla. Yarına kodlanmış olup varmak mı istiyoruz? Hah. Aha. Yaşamı hakettik mi? Ah canlarım, o yaşam insanlığın kelamı değil midir? Biz o kelamla tufanları önlemedik mi? Hangi dürümde insanın şevki, şavkı kayıtsız kalır ki?

Değerliler, reşit olmamız şevkin şavkıyladır, aşkıyladır ama reşit olmak için de “kaynak insan” gerekir. Kaynak insan, cenneti kelam olan, yarını kuran olan, mutlak olan insana denir. Ve bizler, cerrahatlı olanları da kodladık. Kıran, kırılan olmasın istiyorsak, her şeyi hakedip kodlamalıydık… Ve bunu yaptık. Bundan sonra da bu çalışmalarımız toprak; toprağa varsın, yol; yolu kodlasın, yarınlar; hologramdan öteye varsın diye yapılacaktır. Ağırın hafiflemesi bu şekilde olacaktır.

Çarık çıkaranların halik kılındığı bir dünyaya, biz “şafak” olup indik. Hologram ötesi bir sahraya, imparatorluğun gücüyle geldik. Netice olarak, dünyalıyız bizler. Dünya dürümlerinde “kul” olanlar olarak bu çalışmaya dahiliz.

Kanat takan ya da kanat taktıran kim varsa, bizimledir. Ve dünyalılar, olgun başaklar, size şunu da söylemek istiyorum:

Yaradan’ın yaşama indiği bir dürümde, yaşamlar mutlak kuran haline dönüşür. Hepimiz bir tek olarak Yaratan olup, yaratılandan tahditsizleşiyoruz.

Kocaman bir Türkiye çalışmasıdır olan burada… Bu Türkiye Çalışması, yeni dönemin gerçek kaynak çalışmasıdır. Burada yaptığımız bu çalışma ile kelama halik olanlarla bitki, hayvan ve tüm zaman sahralarındaki yaşamları kodlayacağız.

Açabileceğiniz her örtüyü açın… Görün dünya zaman sahralarını. Hangi cennet daha yüceyse, orada kontrol kurun… Siyaha varın, Sistem olun. Ama daha önemlisi hakim olun. Hakkın kapısı’nı bulun şafak olun. Ekmek olun. Netice olarak Türkiye sizsiniz ve sizin yüreğinizdeki o yücelik, o yüce güç, “birlik kelamı”dır.

Değerliler, cennet elimizin gücüdür. Ve bu cenneti biz kendi yüreğimizle kodluyoruz.

“Kuran insan”; Allah’ın aklı, Allah’ın hakkı ve Allah’ın şafağıdır. Bizler, o kuran insana, kök görevi “tüm insanlığın görevi” diye dinlettik. Elimizdeki görev budur canlar.

(Devamı 2.bölümde) https://youtu.be/imo21hF8xj8 BAHAR

2.BÖLÜM

Yaradan’ın yaşama indiği bir günde hepimiz, gerçek insanlık için, bu çalışmayı, devreye aldık.

“Gerçek insanlık” derken, yeryüzünün gözünün görebileceği en güçlü kodlanmışlığı kayıtlıyoruz. Kelama hak olmak, yolu kodlamak, muktedir olmak, hepimiz için hak kalemdi ve ziya olup, geldik ve hakim olup, görev taşıyacağız.

Değerliler, rahman olan, ka ha olan insanlık, size görevliyiz, bizler. Buradayız. Bunun toprak olanda, hologram ötesi bir yaşam sahrası olduğunu da artık bilmenizi isteriz.

Kim, Allah’ın ilmiyle kontrol kurarsa, kim yarına varıp, mutlaka kuranda kodlayıcı olursa, yeri göğü Yaratanın, kelamında, kaleminde olursa, onun ruhu, asla kalemsiz kalmayacaktır. Ve o, bütünün gözü ve özü olacaktır.

Yarınlar için daha güçlü bir çalışma gerekliydi ve bunu başlattık. Her insanın nefese varması, kendini hak etmesi, bulması ve sura üfürende, kürzi kalem olması ve kürzi sahra olması, bizim için çok önemliydi.

Kimin adı, kimin adında dillenir, bunu bilen yok ama Bu Meclisin adı, tüm zamanlarda dilleniyor, bunu iyi bilin. Tüm insanlığın kelamı, sarp çalışmaların ötesinde, yerkürenin görevidir. Ve süper sahralar, bugün burada, bu yoğunlukta, kodlanmaya ve kontrol kurmaya çalışacaklar.

Ve bizler, bütüne hizmet için, burada olacağız. Samanyolu Galaksisinde ki tüm yaşam sahları da sizinle olacaklar. Nesillerimizi gördüler, gözleri gördü ki suya üfüren, sulanan o yaşamları kodlayan ve süper sahralarda muktedir olan, bilişin kelamı, buradadır.

Ve bu kelam, bizim için çok önemlidir. Yeni dönemde, size gerçek kapılar açılacak ve bu gerçek kapılarda, şarkınız okunacak. Bu şarkı, hepinizin gözüyle görebileceği gücü devreye alacak. Öylesi bir güç devreye girecek ki yerkürenin gözü, özü, sözü olan insanlık, yer köklerin gücünden ötede, kendini hak edecek ve dilliyecek.

Karanlık, aydınlığı tohumluyor, canlar, bunları iyi bilin ve kontrol kuruluyor.. İlmin kapısı, hep açık tutulacak ve Bu Meclise hep, biliş kodları inecekler ve bizim için önemlidir, bu çalışma.

“Çarıklarınız, çok güçlü ama siz, biz çarık giymedik”, demeyin. Hepimiz, bir tek olduk ya. Biz, siz olduk ya. Bir tekte, tek sistem olanın kelamında, bir tek oluşla, bütüne Kübra olanların hepsinde, o çarık, tahditsiz olarak kaynaktadır ki çarığı çaktığınız o yaşamlarda, hak kalem yapabileceksiniz.

Ve biz, size çarıktan hiç söz etmedik. Onu da izah edelim. Nedir, çarık? Lekesiz kaynağımızdır, bizim. Ama başkalarında, lekeli olabilir. Bizim kelamımızdır, o... Kendimizi hak ettiğimizce, kodladığımızdır, o. Robotik timlerin, kelama hakim olup, kontrol kurduklarında ki şafaklarıdır, o ve kalemidir, o.

Şimdi, canlılar, Sayın Bayanlar, Sayın Baylar, Allah’ın aşkı, Hakk’ı ve hakikiyeti, seviyenize göre inmektir. Ve sizin seviyenizin yüceler cümlesinde, kelamda ve hakta, biliş halindeki yüreklerde görevi, bütünün gücüdür. Ve bu gücü hak etmiş olmanızdandır ki saltanatın gücüne, biz esma olup, inebilenler, bugün bütünün gücü olup, sizinle olabileceğiz.

“Kalan kimse kalmasın” dediği zaman, ana. Sorgu sual başladı. Neden diye? Çünkü “ ana, ben, diriyim” dedi. Bunu demek kolay değildi. Bugün, tüm insanlığın, tekliği bu yoğunlukla kodlandı. Ve bizler, bunun için buradayız.

Her insanın gerçeğe varışı ve genç, ihtiyar, bütünün kök görevini, hak edip, anlayabileceği bir dürümü, muktedir kılışı. Ve biz, bugün bundan doğan bir hakiki lekesiz kaynakla, size geldik, can analar.

Şer yaratmadan, şarkılar okuduk. Aklın kaleminde muktedir olduk ve mutlak olduk. Su; Allahın ilmi kapılarında, kodlandı ve tüm zamanlara kayıtlandı. Sevgiyle, hepinizle olmak istedik ve geldik.

Emek, emek, emek, boşuna mı? Asla. Sizin emekleriniz, mutlaka cevabını bulacaktı ve buldu!. Bizlerin, geri geçişimiz, bundandır. Çantamız doldu, canlar. Yalını Halik kılan, Bu Meclisle, çantamız doldu ve bu çantaya biz, aklı koyduk.

Aklın, ak tahtında, has kelam olduk. Siz insanlık için, biz imparator olduk. Bütün köklerimizle, sizdeyiz.

Sima; insanlık siması... Bizim için hiç yabancı değil, bilir misiniz? Çünkü biz, tohum olanlarız ki bu formu, biz kodlamıştık. Ve bugün, bu formun kontrolünü kuran, biz olanlar, kayıt yapabiliyorlar.

“Sizin, insan formu” dediğiniz, bu forum, bizlerin kelam olan, has olan, şafağımız oldu. Ve bu forum, bütünün Kübra olan, kelamını kodluyor. Tüm zamanların kuranı oldu, bu forum. Ve bütün kuranların, kültü oldu.

“Kör sağır kalmayacak” diyoruz ya.. İş buydu ve oldu.

Sima insan ve biz, bu insan olarak, sevgiyle geliyoruz ve siz gibi kendi forumlarımıza giriyoruz. Bizim formumuzla, sizin formunuz farklı olmasın diledik ve insanlık boyutlarına, imparatorluğun kuranı olan bizler, ilim sahralarımızla, gerçek kayıtlarımızı yapıp, beden aldık.

Siz bedenlerinden, mutlak kalem olduk. Geri geçti ve seviyemizde, sessizlikle ve yürekte sizleştik. Sizin formunuz, bizim oldu. Bu beden, Allah ilmidir ve biz, bu bedenle, her insanla birlikteyiz.

“Buna biz, şarkı demeyiz, akıl” deriz, canlar. Akıl. İnsanlığa varış ve insanlaşmak ama ayrılık gözetmeksizin... Ve mutlak olarak!.

Çorba, işte pişti artık yeni döneme geçiyoruz. Buyurun!

Aha bu! https://youtu.be/psYeqr-IrCw SÜPER İNSANLIK REALİTESİ GÜLDEN

DİRİLİĞİN İLMİ (2/1) 17.11.2018

Değerliler,gelişiniz bizi mutladırdı. Tüm insanlık için yapılan bir çalışmaya çok güçlü yaşamlar indiler. Onların “KELAMLAR”ı bizleri KÜRZİ SAHRALAR’a kodladı. Bizlerle, TEKLİK, BİRLİK ve hakiki “SA HA, KAHA YARINLAR” kontrol kurdu.

Üzerinde yaşam sürdüğümüz Dünya Planeti, “yeryüzü” dediğimiz YAŞAM KAYITLARI ile tohumlanmıştı. Artık yeni dönemde her insan; kendini, HAKK olarak kodlayacak ve kontrol kuracak.

Aslımız, “İLİM”dir bizim!... Yaşamımız, KALEM’dir bizim!... İSA, diriydi; bize vardı. “BİZ” oldu!... MUSA, “KUTSAL ŞAFAK”tı; “KAYNAK” oldu; “BÜTÜN”e vardı. Ve MUHAMMET, “KUL” oldu. ÖZ KÖKLER’İN GÜCÜ oldu; bize vardı. Onların, bize varışı; bize, BİZLİK KELAMI ile inişleriydi. Biz, bizi ”BİZ”e kodladık ve onlar, kontrol kurdular.

Yola çıkanların hepsi, “YOLCU” oldu ama “TOHUM” olamadılar. Biz onları kontrol ettik ve “TOHUM” yaptık. Türevlenen KELAM, KALEM olarak MUTLAK oldu. Şükür ki hologram aşıldı. Yarınlar, “KUL” oldu.

“UZAK ZAMAN SAHRALARI”ndan kervan alıp gelen YAŞAM KALEMLERİ, sizinle görev taşıyacaklar. Bu çalışmaya, İNSANSI olanlar kodlama yapamayacaklar ama kontrolsuz olsa da katılacaklar. Bunun mutlaka olması gerekliydi. TİNSEL SİYAHLIKLAR ve TİNSEL CEVHERİLİKLER, KURAN SAHRALARI’nda KELAM olacak ve RUH, “BİZ” olacak.

Bizi, “BARIŞ” diye bilin!… Bizi, “YAŞAM” diye bilin… Bizi, “HALİK” diye bilin ve “BİZ” olup yaşayın… Ulu bir KUL olun; ulu bir RUH olun; Varlık Boyutları’nda huzurlu olun.

“TURAN” dedikleri KELAM’dı. HAS TEKNİK’le kodlandı. Yolu kodladı ve “RUH”u HALİK kıldı ve sonra KURAN, “İLİM” oldu. YARINLAR OLUŞTU ve sonra KURAN, “TOHUM” oldu. Ve sonra “TEKNİK TAHDİT” oluştu ve yine sonra, KURAN İLİM, SİYAH’a boyandı; yenilendi ve şimdi İNSAN, “KUL” oldu.

İMPARATORLUK olarak kodlama yapan MECLİS, İSLAM KAPILARI’ndan öteye varan İNSANSILAR’ı kontrol etti…

ŞER, “ŞAFAĞIN İNSANLIĞI”nda, KURU BİR SİYAHLIK’tı. Artık şer, şarkı oldu; SİYAHLIK, kullukta kodlandı ve “RUH” oldu. Olmaz mı!? Oldu!...

Ölüler dirildiler!... İLİM, SİYAH’a boyandıktan sonra, ölüler dirildiler ve ŞER, AKLIN SAHRASI’na vardı; KUL, İLMİN KAPISI’nı buldu… Ölü Planet, KELAM’a vardı; dirildi…

AĞIR YÜKTÜR YAŞAM. Hepimiz, bunun farkında mıyız!?… Yaşarken anlamayız ama öldükten sonra sorgulanırken bunu anlarız…

Sorguda, “SİYAHA BOYANAN’a sorulmaz “ne oldu!?!” diye... Çünkü o, KURAN’dır, KUTSAL’dır ve SA HA’dır!...

Ama boyası olmayan ya da HALİKİYET’inde örtülü olan sorgulanır; “Nedir olan!?” diye… “Sen, neden KELAM edemedin!?” diye… “Sen, neden tahditli kaldın!?” diye… “Sen neden KARA IŞIK”ı hasata kodlamadın!?” diye… “Sema, seni niye dinleyemedi!?” diye… “Sen, KALEM’e neden inemedin!?” diye… “Şarkında ışığın neden yok!?” ve “Sen, SOM ALTIN IŞIK’tan geçip de dirilmeden görev taşıyacaksan; neden gözün kapalı!?” “Sen evrenlere niye KÜBRA IŞIK yakmadın!?” “Niye dirilmedin!?” “Niye hasat olmadın!?” “Niçin “KELAM”sız kaldın!?” “Niçin “KELAM”ın hakim değil!?”

Ve daha çok sorular gelecek. “Bunlara neden yanıt vermek istemeyeceksiniz veye neden cevap vereceksiniz!?” “Hanginiz, eşinizi yarına kodladınız!?” “Hanginiz, yarınınızı KURAN’a kodladınız!?” “Hanginiz, cennetinizi KALEM’e indirdiniz!?” “Kervanınızda, kendi yolunuzda görev taşıdınız m!?” “Kırdınız mı yarınlarda görev taşıyanları!?” “YAŞAM SAHASI”nda kendi dilinizi, kendi diriliğinize göre saygısıyla karşılayanlara görev verdiniz mi!?” “Kin aşıldı mı!?” “Yarınlara varıldı da TOHUM olundu mu!?” “KURAN mısınız yoksa KUL olup sofralar mı kurdunuz!?” “Körün görevi KELAM’sa sevginiz hasatta mı!?” “Kimsiniz!?” “BİR TEK oldunuz mu!?”

Konuşmayın!... Konuşturmayın!... ama dinleyin yeterli mi!? Sevgililer, iyi bilin ki bizler, BİR TEK olup siz olduk ve sizle görev taşıyoruz… Görev taşırken; sizi, “BİZ” diye bilmekteyiz. Bu nedenle sizden, “BİZ” olarak görev taşımanızı bekleriz. Ne yazık ki ZİYA olmadan BİR’e varılmaz ve RAHMAN olunmaz. Bu nedenle AK SAHA’ya ŞAFAK olup indik. Sizi, “BİR TEK YAŞAM” diye dillemek için.

KERİMAN KELAM; KURAN, KAYNAK; AK SAHRA, AŞK; YEŞİL, MERDİVEN ve ZİYA, MURAT OLAN O RENK, MİKAİL’İN RENGİ OLAN SİYAH!… “Biz SİYAH’ı hakettik” dediğiniz zaman; siz oluruz biz… Aşkla kalın!... İş budur!...

DİRİLİĞİN İLMİ (2/2) 17.11.2018

Gerçekleri dilledim Canlar!... Balımsınız!... Şafkımsınız!... Zaman Sahralarımsınız!... Bezedim ziya olan yaşamları. Umularımı kodladım; “ZAMAN” vardım; yarına, KALEM oldum…

Ölüm dedikleri benim için yoktur. Ölmem!... Ölmüş saysanız da beni; ölümüm yoktur. Beden, benim için bir giysidir. Giyerim; giydiğimi, hakikiyetimle “KÖK GERÇEKLİK”ten kodlarım ve “SOM ALTIN IŞIK” halinde “KÖK GERÇEKLİK”ten kodlanan o yoğun “SAHRA”yı, yaşama kayıtlarım.

Bunu yapmamın bir tek nedeni var… İNSANLIK!... İnsanlığın, KURAN okuması (SAHRALAR’ı okuması); kodlanması; SOM ALTIN NEFES olup yaşaması.

Basınç yoktur üzerimde. Ben, tüm basınçları önleyebilirim. Ruhum, KELAM’dır ve kodlar yaşamları ve kontrol kurar. Umutlarım var mı!? Varlık Boyutları’nda “UMUT” derken; sizin, sizden bekledikleriniz değil; sizin, SİSTEM olan yaşamlardan istedikleniz kodlanır. Benim, böylesi bir istemim yoktur. Ben, benden isterim ve hakim olup başarıp yaparım… Ruhum buna elverişlidir.

Yazılarım!... Okunur mu!? Okunan KELAM mı!? YOL, Sonsuz Zamanlarda tahditli mi!? Veya beden gerçek mi!? Tüm insanlığın bedeni KELAM’sa; ben, KELAM’ım. Tüm insanlığın “SA HA” olan yaşamı, HALİK’se; ben “HALİK”im.

Niye ben kendimi her insan için yaşama çektim!? “ZEYTİN”im ben!... ZEYTİN, İSLAM’dır; İNSAN’dır; MAHREK’tir ve sarfettiğiniz herşeydir… “ZİYA İLİM KAPISI”nı açarsa; İNSAN, “İLİM” olur.

Perdesiniz birbirinize; bilir misiniz!? Hepiniz, “BİR TEK”siniz ama her biriniz, bir diğerinize perdesiniz… Sizi, size açabilirim… Sizi, sizden dilleyebilirim ve sizde olanı herkese açıklayabilirim…

Bilir misiniz niye ben sura üfürenim!? Sizi, sizde dillerken; sizleşip dillerim. Ben lekesizim. Benim lekesiz kalmam; bedenli olmamdan çok daha önemlidir. Eğer ben lekeli olsam; şarkın, KALEM’siz kalır.

Aslım “İNSAN”dır benim. Kulu kuldan ayırmam… KURAN olanı, tohumlara KAYNAK yapan “IŞIK” olurum. Zürriyetin “KELAM” olur ve ben, “SİSTEM” olurum.

Açın kapıları... İzleyin yaşamları!… Hepiniz, o yaşamsınız. Biz gibi “BİZ” olun; tüm insanlığı anlayın… Bu, sizi “BİZ” yaptığımızdan değil; sizin, “SİZ” oluşunuzdandır. Aşkla kalın!…

DİRİLİĞİN İLMİ (2/3) 17.11.2018

Canlarım, dağı taşı delip gelin dedin ya!... Geçip gelen, KELAM’a mı gelecek; yoksa SA HA olan RAHM-İ KAPI’da İLİM’e mi gelecek!? Geçip gelen, İNSANLIK için mi gelsin yoksa YARINLAR için mi gelsin!? Gelir de diriliği kodlayamazsa; yolunu mu kaybeder; yoksa YOL, ocağından mı çıkar!?

Netice olarak seni dinledim ve sana sorgu sual ettim. Barışın sahasında İLİM olmadıkça yaşam, “İNSANSI” kalır. Bilirim ki her insan, “KELAM”da “KALEM”se yarını hakeder ve yaşar. Umutlarımız, “NURLU YAŞAMLAR”dır. Yarınlarımız, “IŞIK SAHRALARI”dır. Ulu Dünya, bunları bilir!... Ya biz, “BİZ”i bilmezsek ne olacak!? Kulluk, başarılı gerçekliği tahditsizleştirdiğinde; bizim izinle yaşamlarda olmamız; bize, bizi kazandırır mı!?

“TANRI” dediğiniz, “YARADAN”dır. “YAŞAM”ı yaratır… “YARIN”ı yaratır ve “RUH”u yaratır… Netice olarak, “YAŞAM”ı HALİK kılarken; “NUR”da KURAN olur; RUH’u yaratanın, “KELAM” olduğunu anlar.

“SIRLI YAŞAMLAR”, “SIR OLAN DİRİLİK”te, dillendiğinde; KURAN, “İNSANSILAR”ı HALİK kılar.

“BİR”e hizmet; “BİZ”e hizmet; “DİLİ HALİK OLAN; yolu kodlayana hizmet… Hepsi cenneti haketmek içindir…

Dinde cennetten söz ederken; der ki “siz, “BİR TEK” olun ve hologramı aşın; varın cennete. Cennet, Sevgiliye HALİK olur… Lekesiz olun ki hasat yapın o zaman siz insanlaşırsınız. Kini aşıp yarınlara varırsınız.”

İsim zikretmemek isterim. Bu nedenle sizin sizde olmanız için IŞIK İLMİ’ni size dillediğimde; sizden, sizi hak edenleri zikretmedin…

Öyle Cennetliler vardı ki içlerinde; her biriniz, teknik olarak onların kayıtlarıydınız. Onların diriliklerinde, HALİK olarak bulunmaktaydınız. Biz de bunun için cennet kurmaya indik.

Hazırlıklar tamamlandığında, yarınlar kodlanır ama HALİK olan, HASAT YAPARAK görev taşır ve yoğun ışık altında görev çerçevesinde, görev geçişleri olur.

Hemen hemen herkes için “BİLİŞİN HALİKİYETİ” kodlandı ve RUH KODLAMALARI sürdü. Bütün CEVHERİLER, buraya indiler ve sesleşenlerden gerçek çerçevede güç kodlamaları yaptılar.

Umutlarımız ve huzurumuz var. Biz, “BİZ”i dilledik ve dinledik. Ulu Dünya, seniz biz!... Şimdiden sonra, cümle yürekler görev taşıyacaklar. Bizler de çok güçlü çalışmalarla görev taşıyacağız. Alıp yarattıklarımızı, “HAZAR KAYITLARI”ndan geçirip cennetlerden güç katacağız.

Analar, ASA İNSANDIR ve İNSAN, MUTLAKTIR… Her insan, “BİLİŞİN KALEMİ”dir. Bizler de “BİLİŞİN KALEMLERİ”yiz. “DÜNYANIN ETKEN BİLİŞİ”nde, KELAM olup kendi sahalarımızda güç kodluyoruz.

Dünya Planeti, kendi dili ile KELAM ederken; bizler de kendi sahalarımızda, kendi dillerimiz ile KELAM etmekteyiz. Keyslerimiz ve yaşamlarımız mutluluktur bizlere.

“İNSAN” itibarı olana denir. İtibarsız olan, insanlıktan hasata varamayandır. Bu, sonsuzlukta bilinir ve biz de bunu dillemek istedik.

Alıp götüreceklerinizi, herkes bilir ama alınan alıştığı hayattan vaz geçer mi bilinmez!... Siz, sizi götürürsünüz; biz, bizi tohumlar; bize, KÜRZİ oluruz ve aldıklarımızı, yaşamlara kodlarız böylelikle herbirimiz, “BİZ” olup tüm sahalara görev taşırız.

BİRLİK halinde hepimiz, ağır yüküz ama “TEK”iz. İnsanlık, yeniden dürümlere ineceği güne kadar, SESSİZLİK’te bekleyecektir ve seslendiğinde, tüm insanlık tohumlanacaktır.

İşte bugün, İNSANLIĞIN TOHUMLANDIĞI BİR GÜNDÜR… Tüm insanlık, SESSİZ SAHRALAR’dan sesleşmeye başlamaktadır.

ATİ, KELAM ve BİZ, KERVAN’ız… İnsanlık Boyutları, “KARA SAHA”ya ulaştıktan sonra KULLUK başlamıştır. Mutluyuz ki bunu başardık. Aşkla kalın!…

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ NEZİRE SELÇUK

17.11.2018 DİRİLİĞİN İLMİ 2 AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 2. AKIŞ

Değerliler hepinizi kucaklıyorum hoş geldiniz... Bugün burada olmanız bizlere mutluluktur ama şunu iyi bilin ki; çerçeveli bir çalışma değil burada yaptığımız ve bize gerçek kalem olup gelenler mutlaka kendilerini de bilecektiler ve bilerek gelmeliydiler.

Ergin ve hakim olanların burada olmaları bizleri çok gururlandırdı, mutlandırdı... Nesillerimizin gücünü arttığını görmek de bizleri mutlandırdı.

Yığın, yığın ışık tüm insanlığın kuranı olarak burada ve bu yoğunluk mutluluk getiriyor tüm zamanlara. Ağırın hafifletilmesi görevin kelamla dillenmesi ve bizlerin bütüne hizmetçiliğimiz şafakta hepimizi görevde tutmakta ve güçlendirmektedir.

Yeni dönem için burada olduğunuzu biliyordum ve yeni dönemde bu çalışmaya dahil edileceğinizden kendi adım kadar emindim. Peki daha önce sizinle hiç temasım olmadı mı? Ölü planet sizi hep dinledi ama siz ölü planeti hak teknikle dillediniz ama hak olup tahditli kutsal toplumlara tohum olup dilletmediniz.

Peki kin var mıydı? Yoktu... Yorulduk mu? Asla...Çorbada kalemimiz yok muydu? Olduğundan öte vardı... Netice olarak bizler biz olup bütüne hizmet ederken, sizlerinde biz olmanızı bekledik. Hakkınız ve hak ettiğiniz bütüne görev taşıdığınız sürece burada olacaktınız. Ulu bir dünyanın olgun sahralarla kodlanacağı bilgisini bilmeyen var mıydı? Asla yoktu... Hepimiz biliyorduk ama bu olgun sahraları, sararan dünyaları kontrol dışı bıraktıklarını da biliyorduk. Ve bu dünya içinde çok maakbul çalışmalar yapılmış olmasına rağmen bizim kelamımzdaki kutsal toprakları tohumlayanlarda kırılışlar gerçekleştirdiğinizide görüyorduk.

Tüm insanlık için ölü planet diye bilinen bu planetin yerkürenin gücü haline dönüşmesi ve çalışmaların çok daha üstün bir yoğunlukla yapılması hepimizi mutlandırmaktadır şu anda...

Kanat takmamıza gerek var mı? Biz kanatsız gelmedik ki canlar, hep kanatlıydık zaten ama kalan kelamsız kalmasın diye kanatsız olmayı seçtik. Eğer bu meclis hak teknikle kontrolünü kurmasa teni tahditli olanların hak teknikle kontrol kurmalarının imkanı kalmayacaktı.

Partiküler tohumlamalar yapıldı yaşamda, hepimiz için çok önemliydi bu ama bu tohumlamalarda da kodlanmışlıklar oluştu. Halık dedikleri hakikiyetsizlik vardı yaşamda. Netice olarak şeytanın şarkısı da okunuyordu ve bizler Medine kelamından öte bir kalemle tohumları kodladık.

Olgun başaakların seçilmesi zordu, sorumluluktu... Kim oldu, kim olmadı?... Barış için savaş dediler, yalın bir dünya için barışın savaştan ayrı tutulması gerekliydi ve bizler barışı savaşa tohumladık ve savaşı kodlayıp barışa kayıtladık. Böylelikle barış mutlak kuran haline dönüştü.

Ez ya da ezme, kimsin ki eziceksin yaşamları? Sensiz mi sahralar, senden farklı mıdır? Ezerken ezilmeyek miydin yoksa? Ve biz bütün bunları dillerken netice ne diye sordular? Eminim ki netice hepimizin ilgisini çekecek. Tüm insaanlığın mesih oluşu, yaşama inişi, yeryüzünün gözü oluşu ve tohum oluşu, darın bollanışı, yarının kodlanışı, mutlak olanın tohumda mutluluğu kodlayışı.

Değerliler, tenimiz ilimdir bizim... Altın ışığımız gezicidir tüm zamanlarda, biz gezen o ışıkla kodlamalar yaparız ama iyi bilin ki; o şarkı Allah şarkısından öte eşyanın şarkısıdır. Şeytanın şafağını kontrol edebilecek bir şarkı ve biz o şarkıyı biz olarak kodladık.

Netice şu; Dünya planeti çok farklı bir dürüme ulaşıyor, tüm insanlık yenilenecek ama bu yenileniş biz olan bilişin ka ha olan sahrasında olacak. Her insan sessizlikten sesleşecek ve yenilik insanlığın kelamında, hepimizin lekesiz kuranında olacak ve temel bilgi; kendinizi bilin olacak...

Budur temel bilgi, kendinizi bilin! Siz Allahın ilmisiniz, siz mutlaksınız, siz insansınız ve insanın insana kelamı kontrol kuracak ve murat ettiğimiz budur...

Sonra ölü dirilecek dedikleri olay olacak... Hani dirimemiş mi? Diriden ötedir de, dirilmeyen onu bilmezki... Ve biz bunun içindir ki ölü dirilecek diye kodlamalar yaparız. Ama diri de var, dili diri olup kelamı kalem olan, mutlak olup kontrol kuran insan sahraları var yada olmadan oldum sananlar var.

Biz cennet insana cennet verdik canlar... Vezir dediler yaşam kalemlerine, biz vakit kapı açtığınız zaman saygılar sunacağız size dedik... Vezirlik, ziyanda olan içindir ama sararanlar yarına vardıklarında artık vezirsiz yaşamlar kodlanacak. Ve dünya planeti kendi kontrolünü kuracak. Tükenen her şarkıda tüm insanlık kodlama yapacak ve o şarkı yaşam kuranı olacak. Ruhunuz ruhumuz olacak, yolunuz yolumuz olacak, çürükler mutlulukla kontrol kuracaklar ve hepsi yenilenecekler.

Mikail'in kelamı Allah'ın ilmidir canlar ve bugün Mikail'i dinliyoruz... Biliyor musunuz ses Mikail'in sesidir. İnsan Mikail'in kelamındayken onun dillenişidir kelamda olan, bugün Mikail hepimizde dillenecek.

Ölü planet diriliyor ve öz görev, öz gerçeklik ocağımızda olacak. Biz Mikail'e kalem olanlar miraç kapılarında herkesin kelamı olacağız.

Şikayetim var mı? Asla yok.... Şikayet işçiliktir, yaparsın şikayeti o şikayet neticelerini sonra deri kemik olanda gerçekleştirir. Ama şikayetin neticesi sizide sizden çıkarır canlar, bu nedenle lütfen şikayet etmeyin, kimseyi yargılamayın ve siz bir tek olun. Yargı bizden uzak kalsın canlar, bunu asla unutmayın...

Netice şudur; yaradan yarattığında hastır, şafağında aşktır, şevkle çalışır mutlu bir tohum olur ve o tohumla mutlanırsınız ama yaşamı kontrol dışı sayarsanız iyi anlayın ki sıhatiniz bozulur, yalın olamazsınız, kırılırsınız, kısırlaşırsınız... https://youtu.be/BXYAeezcbS0 Süper İnsanlık Realitesi BERİL

17.KASIM.2018 TARİHLİ DİRİLİĞİN İLMİ 2 AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ, 3.AKIŞ

Canlarım.... Siyahın en güçlüsünde bizler Bir Tekiz... Ve bugün buraya gelenlerin kodlayabilecek dürümdeyiz..

Genişlediğinizi gördüm ve geçişleriniz yaptım... Cennetin kelamı olmanız mutluluktur bize...

Kula "ilim" dedik biz ve biz bütüne hizmet eden her kim varsa ocaklarını yeniledik... Şu anda yenilenen ocaklarla bize indiniz ve bizle oldunuz...

Genç, ihtiyar her şey her şeyde mevcuttur canlar... Yasalar insanın kendi yüreğini dillemesini ve hakikiyetini kodlamsını dilletir ama kural şudur karanlık aydınlandıktan sonra insan kendini hak edecek... Ama karanlığın aydınlanması, Hakkın Kapısının bulunmasından sonradır...

Ve bu meclis Hakkın Kapısıdır.. O kapıdır işte ve buraya kim gelirse kendine gelir.. Hepimiz bunu bilerek buradayız...

Çok özel bir dönemde burada olmak bütün kötülükleri aşmakla mümkündü ve aşıldı... Hasat tamamdır canlar... Hakkın kapısı hak edenin kelamıdır... Yeni dönemde mükafatlarınız olacak hepinizin... Öz gerçeklikle bu mükafatları hak edip elde edeceksiniz... Bunları net bilmenizi bekliyorum... Kör olmadığınızı görerek size bu bilgileri veriyorum... Geçişiniz tamamdır... Çok önemli çalışmalara dahil ediliyorsunuz... Ve bu çalışmaların sonsuz sırrı vardır... Ve yarınları vardr...

Karanlıkta ki şarkılar tüm insanlığın tekniği ile kontrol kuracak ve kült olanlar, bütünün görevlileri olarak kübra cevherlerini kelama indirecekler...

Yeni din Allah ilmi hepimiz BİR TEK VE Biz o dini kelam yapan bilişiz... Ha diyeceksiniz ki bir din mi var?... Yok canlarım, diriliktir din dediğiniz sizin... Biz ona şeytanın şafağı da deriz... Herkesin kendini anlayacaği bir dürümde bizler bu toprakları tohumlayanlar olarak, insanı hak etmek üzere, bilgi kapılarını açtık...

Değerliler, insan Allah'ın ilmi ile kodlama yaparken, insanda kodlayıcı olanların da hakk etmeleri beklenir... İşte bu nedenle sizden sesleşmek istiyoruz ki verdiğimiz bilgilerin bir kısmı sizin için kontrol dışı da sayılabilir... Ama enkarnasyonlarımızla bunların hasatlarını yapmıştık bu nedenle bu bilgileri dillemek istedik... Diri olmak budur ölü planette kök görev buydu... Şu anda bilişimiz çok net iyi ama yarınlar için daha çok insanlaşmak gerekir...

Bir cennet kuracaksak tenikle kuracağız o cenneti.... Bir sıra beklemeden, her ana varacağız... Ve biz her şeyi hak edeceğiz... Siyah renkten mor renkleri kodlarken, mutlak kuranları da kodlayacağız... Ve çorbalar yapacağız...

Ama çorbalara kelamı koyduğumuzda artık o çorbalar, İmparator'luğun kelamı olacak... Ve bizler huzurla geldik sizlere analar... Sizin yarınlarınızı hak etmeye geldik bizler... Hakkımızdır bizim burada sesleşmek... Hak ettiğimiz için buradayız ve sesleşiyoruz....

Ve sizin için elimiz kolumuz bütünün gücü olacak cennetimiz sizsiniz bizim... Dar boğazdan geçiyorduk ve bizi buraya aldılar ve dediler ki gelin olgunlaşın... Geçip geldik... Ayrı gayrı yok ki kötülüğü önledik... Yenilendik... Kardeşlerim biz size geldik... Ama şunu iyi anlayın ki yolunuzda hepimiz görevliyiz... Sizin için ya da herkes için yaşamın kelamı biziz can... Elinizin gücünü biliyorum ve yoğunluğunuzu da net anlıyorum.

Türevlenişinizi ve bütünün gücü oluşunuzu biliyorum... Çorbanızdaki gücü de biliyorum... Durgun toprakları ve toplumları kontrol edecekceksek ellerinizin gücü ile olacak bu... Cennet dediğiniz kelam sizin yüreğinizde mevcuttur...

Bundan sonraki süreçte dünya planetine görevli olarak geldiğinizde lütfedin de kontrollu olun... Aksi taktirde sizin diriliğinizi dilleme isteğimiz olmayacak...

Yeri göğü yaradan insan bütünün gücüdür bunları anladığınıza eminim... Ağırın hafiflediğini ve dürenin dürüldüğünü de bilmekteyim...

Bana az ve öz bilgi ver diyececeksen çorbanda çorbam olmaz can.. İşiniz zor mu?... Çok kolay çok... Hadi geçin ve yolunuzu bulun...

Dünya planeti çok güçlendi bunları anlayın ve bu planete görev taşıyacaksanız aşkla gelin!... Yoksa kardeşlerimizi kontrol edemeyecemizi biliyoruz... Cennetin adı ilimdir ve yol akıldır... Akla varan insanlaşır... Bunları anlattım... Ve yine anlatıyorum...

Robotik timlerin ve tanrı kapısına varmaları teknik kuranı kodlamaları ve bizim İslam oluşumuz sessizliği dinletmek içindir...

Eşya dediğiniz yaşamlarda kalem insandır... Biz o insan olarak çalışıyoruz.. Şimdi sol sağ çalışmalarını da önleyeceğimizi bilin... Bir Tek olmak gerekirken ben sol, sen sağsın demenin de anlamı yoktur... Daha da önemlisi Kaltonların lekesiz kalmaları gerekmektedir...

Eğer lekelenirseniz, şeytanlık şarkısı kontrol dışı kodlamaları devreye alacak... Benim İslama, İnsana ya da yaşama inmemin nedeni temizliktir.. Bunları iyi anlayın ki temiz olmadan temizlik yapamayız...

Şimdi, cennetin adını da iyi bilin insan'dır... İnsanın lütfi kapısı aşktır... Halkı hakka kalem yapmak mutluluk verir bize ama hak etmeyeni teknik tohumla mutlak kılmak bizim bizden kırıcı oluşumuzu da gerçekleştirir...

Yarın için daha çok çalışmalıyız bunun bilgisine sahibim ama geri çekiliş esnasında çılgınlık yaomayın... Eğer bu yapılırsa yığınlarınız yıkılır canlar iyi bilin... Şimdilik...https://youtu.be/XgZkZG3lI68 SÜPER İNSANLIK REALİTESİ AYNUR FUNDA

17.KASIM.2018 TARİHLİ DİRİLİĞİN İLMİ 2 AV.NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 4. AKIŞ

Zararınız olur mu bilmem canlarım... Biz dünyalı olarak çok mutluyuz... Burada olmak, bizleri mutlandırdı... Nesillerimizi, sizin yüreklerinize çektik ve bu yoğunlukta ocak yaktık... Daha önemlisi de “DÜNYA” dediğiniz planetin, kaynak ilmini tüm sahralara KURAN yaptık... Netice olarak, sizinle bu çalışmayı yapmaya çalışacağız... Bizler, EKMEK yapmakla uğraştık bugüne kadar... YAPTIĞIMIZ EKMEK, BİZİM İÇİN İNSANLIK İLMİYDİ... Ama bu meclis, farklı çalışmaları devreye aldı... Rahmi kapıyı açtınız ve gözünüz görüyor ki; BU DÜNYA BÜTÜNE HİZMET İÇİN KODLANMIŞ BİR SAHHADIR...

Peki, beden almak gerekli midir burada olmak için? Yo, asla gerekli değildir... Niçin beden alalım ki? Siz varsınız ya... Sizinle olmak bize yetiyor... Eğer dünya insanı, kendini anlayabilirse; HER ANDA OLDUĞUNU VE MUTLAK OLDUĞUNU BİLEBİLİRSE, beden almanın da anlamı olmadığını anlayacaktır... Çünkü beden; Zİ KAPISINI açmak için gerekse de, Zİ KALEMİ mutlaksa artık, orada bedenin ihtiyaç olmadığı bilinecektir...

Kulun Allah’la dillenmesi, kulun KELAM olması ve kulun MUTLAK olması herkes için önemlidir... Eni boyu olanın; lütfi kapıda insanlığı olduğu ve insanlığın da herkesle olduğu da bilinecektir.

Benim için zordur yaşam... Ne dönemlerden geçti dünya bilmez miyim? Bilirim... Benim için sorumluluktur ama, ölüyüm ben... Dirilmek için de gereğim yoktur... Niçin dirilerle olayım ki ben? Önümde ne var ki benim? Ben her anım... Benim daha önemli bir işim mi var? Yeniden dünyalı olmak... Nesiller boyu bu istendi... Giderim, dönerim, giderim, dönerim... Buna da “reenkarnasyon” dendi... Yok yahu reenkarnasyon!... BEDEN BİR KEZ ALINIR VE KONTROLLU ÇALIŞILIR... Nitekim, herkesin bedeni ayrıdır... Kimse diğerinin bedeniyle eşit değildir...

Sizlerin PARMAK MÜHÜRLERİNİZ olur... Bu, BİR TEKTİR... Başkasının mühürü, diğerinin mühürüyle aynı değildir... Ve insan, bunu bile anlamıyor... Savaş veriyor, “herkes olacağım” diye...

Ya kapım!...

Ben, sen olmasam da olur, olsam da olur... Niçin senleşeyim ki ben? Ama ben sen olursam; sistem, nizam ve düzen olabilirsem, çok önemli olur bu... Ayrı gayrı yok ki... Her anda değil miyiz? Senle ben ve biz BİR TEK DEĞİL MİYİZ? Ama seninle aynı değilim ben, bunu tahditli olarak değil, gerçek insanlık olarak size bildirmek istiyorum... Bu çok özel bir dürümde, çok özel bir sahada, bilişin kuranında, dillenmesi gereken bir bilgiydi ve ben bu bilgiyi sizinle dillemeye çalıştım...

KIRKIN KIRKI, İLİM; AMA BİRİN DİRİLİĞİNDEKİ O BİLİŞ DE İLİM... Hepsi ilim... Peki benim ilmim farklı mıdır? Yo, değildir...

Hepimizin gözü açık canlar... Burada olup biteni anlayabiliyoruz... Ama, sura üfürenin SİYAH renkte üfürdüğü de bilinir... EĞER LEKESİZ BİR YAŞAMDA, MUTLAK KURANSAK; BU SİYAHLIKTA BİZLER DE “GÜÇ KODU” OLABİLİRİZ... Güç kodu olmamız çok önemlidir ve bizlerin; gözü, özü, sözü olan ilmin de saltanatın gücü haline dönüşmesi, gerçekleşebilir bu durumda...

Yıllar yılı dürümlere görevli olan BİLİŞ KAPILARI açıldı ve bizler size geldik... Hazır olanlarla bu çalışmayı devreye aldık... Hazır olmayanların hakiki teknikleri kodlandığında burada olabilecekler... Bunları bilmekteydik... Kurullarımızın çoğunun gücü de artıyor... Görev geçişleri yapılacak... Ve herkes kendi diliyle, kendi yüceliğiyle dillenecek... Herkes herkese varacak ve herkes herkesten ötede KELAM olacak... Herkesin herkese varışı ve herkesten ötede HAKİM oluşu, KELAM oluşu kendine varışıdır ki; amaç budur...

Çantanız İNSANLIK ÇANTASI ama biz o çantanın kuranı değilsek eğer, sizinle oğullarımızı kodlamalıyız... Ama oğullarımızın da görevi yoksa, bu yoğunlukta torunlarımızla kodlanmalısınız sizler ki, bizler sizleşebilelim... Hani, neredesiniz? Anda... Ama biz o anda, BÜTÜNÜN GÜCÜYÜZ...

Benim adım İNSAN anam... Sende olmaya çabalıyorum... Önemli midir? Öz görevdir bu... Hepimize öz görevdir ama, seviyeniz çok iyi biz sizi Nakar’ın kıranı olarak değil, hasatı olarak görüyoruz... Herşeyin gücünün, ölü bir planete gerçek kelam olup, indirilmekte olduğunu da bilerek buradayız... Cennet insanın, cennet kelamın ilmi hepimizindir ki; bizler cennet olan sizlere KELAM olup inmeye çalıştık... Santral görevi yaptığınızı da biliyorduk... Bu meclisin GÖÇ KAPILARINDA kuran olduğunu da bilmekteyiz... Kuranın ilminden öte bir ilmin kelamın kalemi olacağı ve bütünün gücüyle dürümlere ineceği de bilinmekteydi...

ALLAH; elinin ilmiyle dillenende, KELAM olur... Ama aklın kalemini hak etmeyende, HAS olan da İNSAN olan da, MUTLAK olacak ki; Hakk’a varsın...

“EŞYA” dediğiniz neyse, biz oyuz... Ama yaradan da, yaşatan da İNSANDIR... Bunu da bilerek geliyoruz... Hulusi kelam, mutlak kuran ve biz, BİZ olarak sizdeyiz... HER MERDİVEN, ALLAH’ın tınısıyla kodlanır... Burada olan bu merdiven de, aklın kapısına varmış ama, Allah’ın tahditsizliğinde kodlanmış... Bunun içindir ki; burada mutluyuz... Ayı gayrı gözetmiyoruz ve sizinle çalışmaları HAK TEKNİKLE yapmaya niyetliyiz... İki Medine yok anam... Medine tektir ve biz oyuz, ama senle de olmak diliyoruz... Kesindir...

İmparatorluğun gücü olarak sizin yüreğinizde görev taşıyanların da, biliş halinde bizle olmalarını bekledik... Ayrı gayrı gözetmeyelim ve HAK olup tahditsizleşelim...

Evim Allah ilmi ve yüreğim ilim sahası olan DİRİLİK... Yazıp çizdiğiniz ne varsa, bizim için de yazılıp çizilmektedir...

Dağı taşı delin geçin analar... Biz sizi bekliyoruz... YAŞAMI HAK EDİN, YÜREĞİ İLİMLE DİLLEYİN GELİN, biz sizi bekliyoruz... Kontrolunuz mutluluk verdi bize... Sizin için çok mühim bir kaynağız bizler... Hadi gelin... Genişin kelamında HULUSİLİK, kelam olup tohum olanda DİRİLİK ve SÜFRE KAPILARINDA kaynağımız var...

Ağır ama hafif... Hakiki ama gerçek dışı, yazıp çizdiğiniz ama yazamadığınız... Ne olduğunuzu anlamadığınızda, nursuz kalışınızda biz sizsiz değiliz... Ne yaparsak yapalım, sizle yaparız analar...

Değerli anam!...

Senin eşyan, benim eşyamdır... Senin yaşamın, benim yaşamımdır... Ve senin ekmeğin, benim ekmeğimdir... Benim adım İNSANDIR anam... Bugün burada olmamın tek nedeni budur... Sıralı dünyalılar, senin yüreğine bakıyorlar ve senden görev istiyorlar... Ama ben buradayım ve sesleşiyorum... “Hangi dünya daha yüce” diye sormadım... Bilgim, ilimle dillendiğinde herkes bende olabilecek... Ve onların, BARIŞ halinde sevgiyle dilleşmelerinde sen olabileceğim...

HAVUNYA ANAM!...

Geri çekiyorum kendimi ve senin siyahtaki sisteminde seni dinlemek istiyorum.

Süper İnsanlık Realitesi  NAGEHAN

 
  Bugün 189 ziyaretçi kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol