Birlik İlmi
  İLMİN SALTANATI - 03.NİSAN.2019
 

İLMİN SALTANATI

 

İLMİN SALTANATI (1)
03.04.2019

De ki “Seninleyim!...” De ki “Senim!...” De ki “Senden, senle dillenenim!...” Ve de ki “Hasata geldim!...” De ki; “Seni, senden sana kodlarken; “SEN” olup “YOL” olup “ŞAFAK” olmaya geldim!...”

Analar Anası, ses kattığında dürümlere; o sesle, ses olup şarkı olmaya geldim!... Analar Anası KELAM olurken; o KELAM’da dürümlenip dillenmeye, dirilmeye geldim!... Geldim de geçtim yaşama ve geçip kodlandım ve kodlattım tüm sahaları!...

Asla hata yapmadım!... “DİN” dedikleri DİRİ KELAM’dan kodlananlara, dürümlenen “DİL” oldum; ÖZ KÖKLER’ini kodladım ve yaşattım tümünü de!...

Kasa ilimle doldu!... Kasaya, yol oldu şarkım ve şarkıyı, hasata KELAM yaptım.

Barıştım yaşamla!... Şarkım, şafağım oldu!... “OL!...” dedim; tüm sahalarda dillendim ve ben, beden oldum!...

Olmadan dinlenen “TÜRKİYE KODLARI”na tohum ektim ve olmalarını dilledim. Hepsi, tohum ektiler ve dillendiler…

Elimin elleri olduğu; yaşamımın, kervanları olduğu ve tohumlarımın, dirilikleri olduğu, dürümlerde görüldü.

Çok büyük bir görev taşınıyor Dünya Planetinde. Bu görevi, HALİK olanlar yapabilirdi. Tüm zamanların insanlığı, HALİK kılınmalıydı ve bizler, bu çalışmayı dürümlerde dillerken; her insanın, hasat olmasını ve HALİK olmasını sağladık.

Doğal dünya, dürümlerde dillendi ve yol, kervan oldu tüm insanlığa.

HAZAR BOYU, yollar yolu bir çalışmaya hazırlanmakta iken; bizler, TÜRKİYE ÇALIŞMALARI’nı, diri olarak devreye aldık. Orada bulunan tüm sahalar, bugün buradalar ve tümü, TÜRKİYE ÇALIŞMALARI’na dahil olacaklar. HAZAR’ın, RUSYA SAHALARI vardır. İşte o sahalar; burada, bu çalışmada TÜRKİYE CEVHERİ olarak bulunacaklar.

Teknik olarak izah etmek gerekirse; SES SAHALARI’mız var. Bu sahalar, TÜRKİYE TOHUMLARI olarak kodlama yapıyorlar ve kodlanan, tohumlanan diğer sahalar da bu sahalar ile irtibat kuruyorlar…

Herkes, BİRLİK TEKNİĞİ ile bu yoğunlukta kodlama yapabilecek. Herkes, tüm dünya ve diğer planetler; burada, bu yaşam sahasında, KELAM edebilecekler. Bizlerin, kendi diriliğimiz ve ocakları kodlananların dirilikleri; teknik olarak bitki ve hayvan; diri olan her şeyi, yetkin hale getirebilecek…

Çok özeldir bu çalışma!... Tüm insanlık için görevdir ayni zamanda!...

Türkiye’de yaşam sürenler; “BİZ” olup kodlandıklarında; teknik olarak tertipledikleri bilgileri ile tohumlarını, “DİRİ KELAM” haline dönüştürüp tüm insanlığa yayabilecekler… Bu yayın, KELAM olan sahanın; KERVAN olup “HER AN”a ulaşması ile olacak.

“BİR TEK SES”in kodlanmış olması; tüm sahaların tohumlarının kodlanmasını sağlayacak. BÜTÜN’e hizmet, bu şekilde olacak.

Bizim burada yaptığımız bu sesleşme; “TEKNİK HALİKİYET”in, tüm sahalarda dürümlere girmesi için olduğu kesindir… Ve buradaki çalışmanın, dirilikleri tohumlaması; o yoğunlukların da “TOHUM” olup BÜTÜN’e “KÜLT” halinde geçişleri sağlaması kesindir…

DÜNYANIN ATA KALEMİ, “DİRİ KELAM” olan KERVAN; “BİZ” olan IŞIK; her insanın KERVAN’ı olacak.

“Sonsuz Zamanlar”ı ve “Sonsuz Yaşamlar”ı bu şekilde kodladık… Bu gün de yine bunu yapıyoruz.

Çok mutluyuz ki burada, bu yoğunlukta yaşamları HALİK kılanlar, BÜTÜN’e hizmetçilik yapabiliyorlar.

Israrla bildirmek isteriz ki YAŞAM, mutlaktır ve kodlanmış ışığın, sonsuz yaşam sahalarının kontrollu oluşumdaki “IŞIK KAYITLARI”dır… O kayıtlarda, herkes, herkesle kodlanmıştır ve hiç kimse, bir diğerinden, dişil ya da eril olarak ayrı değildir…

Siz, “BİZ” olun; “UMUT” olun; “TOHUM” olun; “HER AN” olun ki şarkı, her bir yürekte görev taşısın…

İş budur!... İşi hak ettik!... Aşkla kalın!…

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

3.NİSAN.2019 TARİHLİ YENİ DÜNYA GÜCÜ (2)
AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ, 1.AKIŞ 1.BÖLÜM

Yasaları kodlarken şükrettik… Şu ana kadar yaptığım her çalışmada, muktedir ilim sahaları oluştu.

Bu yoğun ışık altında “büyük kök görev” taşınıyor. Yoğun ışığı kodlarken, tüm insanlığı; kendi yoğunluğu, bu yoğunluğa inebilecek dürüm kodlanmakta…

Hepimizin geçişi yapıldı ve geçişin hakk sahalarda kodlanarak olduğu da bilinmeye başlandı.

Huzur veren bir dünya çalışması devreye girdi. Bugün bütün köklerimizle doğanın gücünü, hologram ötesi kayıtlara hak teknikle almaktayız.

Anla ya da anlama; ben dünya ilmini kontrol etmek üzere bütün kök geçişleri yaptım. Bu görev hepimizin gülistanlığı içindir…

Öyle bir gülistanlık oluşacak ki dünya planetinde; herkes, hepimiz, hakka ve hak ilmine diri olup varılan bir şafak olacağız.

Teknik olarak kontrol kuran, bütüne hizmetçi olan bitki, hayvan ve her şeyi kodlayabilen biliş, hepimizin yüceliğiyle dürümlendikçe, Düzen’i kuran biliş, mutlak kurulları kodlama imkanına sahiptir. Ve bedeni hakedenlerin bugün, burada, bu yoğunlukta, mutlu ve huzurlu bir dürümde masada bulunmasını diledik.

Makamlar, “insanlık ilmi”nde yoktur. Hepimiz iyi bilelim ki makamların bulunmadığı bir şarkıdır okuyacağımız ve bu şarkıya hepimiz teknik olarak kodlanacağız.

Muhakemesi yoğun ve hakikiyeti teknik tahditsiz olanlar, büyük kök görevleriyle burada oluşan yoğunlukta bulunabilecekler.

Beden almanız sorumluluktur. Masa, Allah ilmi’yle kodlanan bir ışıma sahadır. Bu masada bulunabilmeniz, büyük bir güçle mümkündür ve bu gücün, “hepimizin yüceliği” olduğu kesindir.

Unutmayınız ki dünyanın kodları ve tohumları bütüne hizmet için muktedir bir sistem olarak yoğunluğu artıracak ve tüm zamanların kontrolunda bütüne hizmet edecek.

Yeni din, Allah ilmi, ya da dürüm; yoğunluğunda kodlanan bilgi, ya da şarkı bizim için sorun değil ama biz bütünün gücüyüz ve “tün sahaları”nın gücü olarak büyük “kök görev” taşıyoruz.

Dirilik kelamsa, ilim mutlaksa ve yol kuranın kelamında üzerindeki gücü dürümleyense, insanlık artık dinin ötesidir… Ve bütüne hizmetçilik mutlu, huzurlu bir dünya gücüyle devrededir.

Yere görev için geldik ve yeri kodladık. Bütün kötülükleri aştık ve sorumlulukla bu çalışmayı devreye aldık.

Eğer bu çalışma olmasaydı, doğanın gücünü kodlayacak hiçbir dirilik bulunmayacaktı. Yaptığımız çalışmalarla doğal dünyanın türevlerini tohumlayarak kodladık. Kökün, göğün ve sözün, sesin ilminden öte bir ilimdir yaptığımız…

Ekmeğimizin gücü artacaktı ve arttı. Ağır yük hafifleyecekti ve hafifledi. Kodlanmış olanlar, tohum olacaktılar ve oldu.

Öz görev bütüne hizmetçilikti. İlimle dillenenler, büyük kök görevlerini yaptılar ve tüm sahalarda o hizmeti devrede tuttular.

Yasalarla yaşamlar kodlanır. Tüm insanlığın yaşam sahalarında yasalar olur. Türkiye çalışmalarında yine yasal sahalar oluştu. Ve bu sahaları oluşturabilmek için şarkılar okundu. Ve tüm şarkıların gücü, bütüne kürzi saha oldu ve tohum oldu.

Her insanın kelamı, bütünün gücü oldu ve mutlak kurullar tohumları kodlayarak masaları kontrol altına aldılar.

İnsanın insanlığını anlayabilmesi için “gerçek ilmi” anlaması şarttı. Ki bu ilim aklın kelamıyla kodlanmışların, kelam olan dili ve kelam olan halikiyetiydi. Türkiye çalışmalarında biz bunu da yaptık.

Dünya öz görevini yapabilsin diye yasaları kodladık. Toprağı tohumladık ki yaşamlar korunabilsin diye. Öz görevimizi hakettik ve yaptık.

Yeni dünyanın gözü, özü, sözü olan insan “ilmin kalemi” oldu ve murat ettiği her şeyi hakikiyetiyle dilledi.

Yazarçizer olanların yazdıkları her şey, yeni dönem içindi. Ve şimdi artık o yazarçizer olanlar, kodlanmış olarak büyük kök görevlerini hakiki ilimle yapacaklar.

Çok nurlu dünyalar kurduk… Çok yoğun topraklar tohumladık. Çorbalar yaptık her sahada… Ama burada yaptığımız çorba, hepsinden öte bir çorba oldu.

Bu çorbaya biz; ilmi, halikiyeti ve tahditsiziliği kattık. Eğer bugün burada olamasaydık, çorbaların hiç birinde kelam olamayacaktı. Eğer bugün burada bu çalışmada bulunmasaydık, şafak; som altın ışık ışıkta kodlama yapmayacaktı.

Bünyemiz iyidir. “Alıp götüreceğimiz kim var?” diye sordular. Beden almanın, “geçiş” olduğunu anlamayanlar böyle bir soru yöneltebilirler ancak!

Herkes herkesle kodlandığında, bütün kök görevler dürümlerde dillendiğinde ve yaşamlar “kalan olmasın” diye dinletildiği o yoğunlukta, mutlak kurulları kayıtladığında, arzın gücü aklın kültü olur ve herkes, herkes olur. Geçen de geçemeyen de bir tektir. Bunları iyi bilin.

Eğer ben bir gün görevimi bitirip de dünyadan gittiğim zaman, kendimi dillerken ve dinlerken nefesimin kelamda olmadığını ve yoğunluğumun bulunmadığını dürümlerde dinletirsem, iyi anlayın ki yolunuz yolum olmayacaktır.

Zor mu? Çok kolaydır yaşam… Ama benim için çok daha kolaydır. Ki ben, robotik timlerin teknik tahdidinden çok farklı bir kayıt yapmaktayım.

Umutlarım yoktu benim… Ben mutlakım, umutlarım olmaz. Kelamım haktı benim… Hasatım tohum, mutluluğum kulum ve kelamım ilimse de ekmeğimde her an mevcuttur. Bu nedenledir ki mahrekim kelam ve toprağım topraktır ki o toprak, robotik tahditlerinde kök görevlerini kodlayabilmeleri için geçişler yaptıracak güçtür.

“Şöhret istemem.” dedim. Şöhret istemedim. “Ölüyü dirilttim.” Dedim. “Ol.” Dedim. Bütün kök görevlilerin kodlanışı için yoğunluğu artırdım ve rahman olana rahm-i KAHA olup, tahditsiz bir çark kattım.

O çark, Allah’ın çarkıdır ki her anda kelamdır. Ve o çark döndükçe, bütün kök görevliler kök geçişlerini yapabilecekler.

Bana “Dünya dili, Allah ilmi değildir.” Dediklerinde, “Dünyanın kelamı olurum ve onun ilmiyle dillenirim.” Dedim… Ve sorgu sual başladı… “Olmayanın oldurabileceği bir dürümde, oğulları tohumlayanların mutlak kurulları olacak mı ki burada, bu yoğun çağrı geçişi kayda alabilsin?” diye.

Yer kürenin gücüyüz canlar. Bize “Ez ya da ezdir yürekleri!” dedikleri zaman, deriz ki “Ezmeyiz, ezdirmeyiz. Zamanın sahasıyız ve mutlakız.

Ezen, kelamı kırık olandır. Ezen, yarını kurulsuz kalandır ve ezilendir o, çünkü onun üzerinde görevimiz var.

Her bir dünyada bütüne hizmetimiz var. Mutluyuz çünkü ruhsuz değiliz. Kontrolumuz mutlaktır.

Elimin gücünü bilirim… Yalını, haliki bilirim… Mutlakı bilirim… Muktediri bilirim ve rahmana KAHA olanı bilirim. İslam ilminden öte ilmim, mutlak kurullarım ve muktedir tekniğim var.

Kibri aşanla olurum. Kibri halik kılanda, kontrolum yoğundur; ocağını kodlarım ve onu tohumlar, kaleme çekerim. Ki kendini bilsin ve haketsin diye.

Ölüler diyarı, dindi. Öz görevi kelam olan dinde, öldü. Biz onları kodladık ve koklattık.

(Devamı 2. bölümde)

https://youtu.be/cGrbka25TGw

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ



 

03.NİSAN.2019 TARİHLİ YENİ DÜNYA GÜCÜ (2)

AV.NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 1.AKIŞ – 2.BÖLÜM

Şuana kadar yalın ve hakim olan insana, geri çek yüreği, hakikiyeti, hak et ve tohumları kodla diyerek, bu tohumları, kontrol etme imkanı tanıdık.

Küskünlüğüm asla olmadı. Kim, bana küserse, ben onda, kök görev taşırım ki ocağı yansın diye... Özü, sözü ve gözü açık olmayanlara, ben açık bilgi veririm ki hakiki tahditle, hak teknikle, kelam olup, kendilerini dilleyebilsinler ve tapılacak olanın tahditsizliği, hak eden olduğunu anlasınlar diye.

Ve dünya planeti tapmaya ve tapılmaya diri olup, kodlanmak ister. Bizse ocaklara deriz ki “tapan, tapılan değil, taptığında tapılan, tahditli olan kelamı kaleme indirmeyen, mahrek olan bu yol; Allah yoluysa, ocak olamayacaksa da özü, sözü, gözü olsun ve Bir’e hizmetçilik yapsın.”

“Din” dedikleri insan, dili Halik olmayandı ama dinde, kodlamalar sürer. Buda kesindir. Eğer din olmazsa, şansı olanların, şarkısında, şahsi halikiyetleri kodlanmışsa, mutlakiyetleri kontrol altında tutulacak ve orta kapıların tümünden, gerçek çerçevede, kelam olup, geçmeleri sağlanacak.

Yanlış, doğru, hepsi, tektir… Yanlışı hak eden, yanlışı kodlar ama toprağı tohumlayan, yanlışsız olur.. Eğer toprak tohumsuzsa, yanılgılar olur ama o yanılgıları, bir tek olup, aşabiliriz.

Eller, ellere vardığında ve ruh, mutlak kurulları kodladığında artık çorba, hepimizin çorbası olur.. İşte o çorba, mutlaktır ve yoğun ışık altında, bütünün gücüdür.

Örtüler örtünen dünyalılar, çoktur. Örterler yüreklerini, örterler, şavk kayıt lekesiz kaynak olan, ilim olan her anı, her şeyi örterler ama örtülerinin gücü, tüm insanlığın kürzi sahasında, gözsüz, sözsüz ve özsüz, şarkılara yol açar.

Biz, doğanın gücü olanlara da şunu söylemek isteriz ki doğanın gözü var. Doğanın özü var. Doğanın sesi, var. Her şeyin üstüdür, doğa. Doğayı bilen, kelamı hak edendir ve kendini dinleyenedir. Eğer doğayı bilmeden tohum olmuşsa yüreğiniz, iyi anlayın ki o tohum, kontrol dışıdır.

İnsanlık adına şuna dinletmek isterim ki yenilik, Allah’ın lekesiz kalemiyle olsun. Ve o yenilik muktedir olanla olsun. O yenilik, herkesin kelamından öte olan mükafatını kodlayarak toprağı tohum diye indiren ve şerrin şarkısından öte olan insanla olsun...Ve öz görevdir, bu.

Yanlış bir dünya, yarında kontrol dışı kayıt yapar. Bunun içindir ki biz, bu dünyanın yanlışlarının, toprakta tohumlarla kontrol altında tutulması için Bir’e hizmetçilik yapıyoruz.

Değerliler, dert mi yaşam? Evren, evren gezen ilim sahalarına, dert olmaz ama tüm zamanları kodlamaya, hak teknikle tohumlanmaya kalkanlara, her şey dert olur.

Ben, dünya planetini görevli tohumlarımla kodlarken, şuana kadar yaptığım çalışmalarda, kısır hiçbir şarkı, hiç bir şavk kayıtlamadım. Ellerim, ellerinde olanlar, yarınları kodlanmış olanlar ve ruhlarında korkusu bulunmayanlar, bu çalışmaya dahil edildiler.

Elini elim diyen, lekesiz kalemini ilmim diye hologram olan, lekesiz kaydını şarkım diye dilleyenlerin ötesiyim ben. Bugün burada bu çalışmada mutlak, Halik ve hakim olan insana, sınır çizmeyeceğim ama iyi bilin ki sırrı sır olan dürümleri, dillerken kinin, kilin, haliklerin, kelamındaki kırılışların, ilmi olmasın istiyorum, burada.

Yorulmam çünkü yorgunluk ilimsizde kalkıp, kırılanlarda ve yoğunluğu kontrol dışı olanlarda olur.. Beden almak zorluk, kolaylık değildir. Beden almak, hepimizin gereğidir. Ve biz bu dünyaya, gerek duyduğumuz için geldik. Eğer gerek duymasaydık, burada ilmimiz olmayacaktı.

Niye dünya planetine geldik, diye sordular? Süper sahraların kodları toprağı tohumdan, kontrol kurmaktan ve yoğunlaşmaktan öte de kırmaya başladığından. Eğer kırılan kırdığında dillerken yığınlarını sırdan sınırdan çıkışa kayda ve tohumlardaki o yığınların kırılışına, kayda alırsa, tüm o kayıtların, üstü kayıt yapmalıyız ki her şeyi yetkin hale dönüştürebilelim.

Yapılan tüm kırıcı kayıtların örtüsünü örttük ve yeniden kayıtlar, yapmaya başladık. Yerkürenin gerçeği budur. Yeni kayıtlar...Ve bu kayıtlarda, kendi yoğunluğumuzun gücünden üstün güçleri kodladık. Biz bu güçleri kodladık ki teni tahditsiz olanlar, yarattıklarında yaşama kodlasınlar ve büyük kötülükler, önlensin diye.

Elkarnelerimizi geçiş kapılarımıza ve topraktaki tohumlarımıza, biz olan ilim var… Yeni dönem tüm insanlığın gücü olacak ve bütün kökler, gökleri dürümleyecek... Bu kesindir.

Burada oluş sebebim, budur. Netice olarak, şunu söylemek isterim ki denilir ki “Allah; kelamda kırık olanı, kontrol dışı kılar”. Allah, hiç kimseyi kontrol dışı, kırık, kısır saymayacak... Allah, herkesi kodlayacak, koklayacak ve toprağa tohum diye indirecek.

Değerliler, Allah, et kemikten, ibaret değildir. O, büyük kök görevlidir. O’nun özü, gözü, sözü, biliştir. Bilişi olan tüm sahalarda, ocak olan O, Türkiye çalışmalarında da kök görevlidir.

Allah ötesi, bir Allah mı var? Allah tahditsizdir, O’nun sınırı yoktur ki canlar. Yerkürenin görünen, en büyük gücüdür, o. Önde ya da arkada kinde ya da kelamda, kırılan da ya da kırılmayanda saltanatın sisteminde ya da sessizliğinde, her anda, onun Lütfi kapısı var.

Ölüler dirilir, canlar. Önce gözün gördüğü bütünlükler, kök görevlerini taşırlar. Sorumluluk, sonsuz, sınırsız, ilimle olur ve onlar, kötülükleri önledikleri anda, mutlak kurullarını kodlarlar.

Yarın için daha güçlü bir Tanrılık Kapısı açılıyor. Netice olarak; Rahmana ka ha olanların, bitki, hayvan ve her bir şarkıyı okumaları gerekir. Eğer bir şarkı okunursa, yaşayan olur, o yolcu.. Eğer bin şarkı okunursa, yaşanan olur, o yolcu.

Eğer ilim sahalarında dirilik artıkça artar da şarkılar, şarkıları kodlarken, bütüne hizmetçilik artarsa iyi anlayın ki şarkıların ötesindeki o şarkılar, tüm sahalarda, yaşamları kodlar. Ve tüm sahalar, yer köklerin gök kültlerin tohumu olur ve bütün kötülükler aşılır, yaşamlar, kontrol altında kodlanır ve sura üfüren insanlık, o surda, ses sahaları oluşturur.

İşte o ses sahaları, yeni dönemin, sistemli kodları haline dönüşür. Cennet insanın kelamı olur, cenneti cana kalem yapan ilim, bütünün ilmi olur ve muktedir olan tüm insanlık, bir tek olur. İşte o teklik, bizi bize biz, yapar.

Yere görevli olan insana, biz, şunu söyledik; genç, yine genç ve yine genç. Hep genç gel, yaşama….Yaşın ne olursa olsun, yaşama genç gel ki yasalar, seni sende dillesin ama sen, yaşamı halka, halka geçişkenleşen ve genişleyen bir şafak diye dillersen.. Sevgilim, sen Allah’ın adı değil, aklı olursun, o zaman. Ama o akıl, seni senden sana diri olup, kodlayabilir mi? Bu senin, sendeki dilinle ilgilidir.

Yeni, Allah kapısı bize, hepimize açıktır, canlar. Bu Allah kapısı, bütünün ilmidir. İşte bu Allah kapısında, biz yerkürenin görevini yapıyoruz. Yeni Allah kapısı, hepimizin kapısı oldu. Ulu bir dünyanın gücü, buradadır. Bu gücü hakk’a, hak edene ve hak tohumda kodlama yapana, dinletiyoruz.

Şuana kapı açan tüm insanlığa sesleniyoruz.

https://youtu.be/4cRxjUDkfmE
SÜPER İNSANLIK REALİTESİ



 

İLMİN SALTANATI (1/2)
03.04.2019

TÜRK DİLİ, DİLİN SES TEKNİĞİ, SES SAHALARININ IŞIKLA KODLANIŞI İLE YARATIM:

Geçersiniz, girersiniz ilme ya da “GERÇEK KALEM” olursunuz Kurullara girersiniz ve yoğun ışık altında görev taşırsınız… “Cennet!” dersiniz; şer yaratanda, şer olur; cennet kuranda, cevher olur; tümünü kodlarsınız… Şafak olduğunuzu ve hologram ötesinde DİRİ olduğunuzu bilirsiniz… Kimsiniz!? İsa, Musa mısınız!? Muhammet Mustafa mısınız!? Yoksa tüm sahaları kodlayanlar mısınız!?

Kim, niye yaşar!? Niye TOHUM olur!? Niye hologram ötesinde DİL olur!? Olmak, çok mu kolay!... Herşey, her şeyin yaşam sahasında olur. Tüm insanlık, o “TEKLİK”i HALİK olup anladıklarında, “HER AN” mutlak hologram ötesi olur.

“Yolcu, yolda!” derler. Yolda tohum olan, yok olduğunda; yol, tohumda yoktur. Orada tohum, kuldur ama toprak tohumu yoktur.

(Akış arasına girildi:)

Mr ve Mrs. Halikler; hepiniz, yarını hakettiniz!... Peki neden İngilizce!? Sordular! “Her dilde konuşmuyorlar mı!?” diye… Dedik! İngilizce ses verilim bakalım ne olacak!...

(Akışa devam ediyoruz:)

Canlar, verdiğiniz her şey, “OL” dediğimizde olur ve biz, bu Meclis’te tüm dilleri konuşuruz ve kodlayarak, TOHUM haline dönüştürürüz. Neden olmasın ki!? Olur!...

Ben, Dünya Planetine inerken, sormadım hangi dili dinleteceğim diye. Bilmekteydim ki Türkçe konuşacaktım. Neden bilir misiniz!? ZİYA olan yaşam; DİRİ KELAM’da TOHUM olurken; her anı kodlayacak “SES SAHALARI”nın oluşması şarttı ve DİRİ KELAM’da dürümlenenler; her anda “BİR TEK İLİM” olacaktı. İşte o ilim, “TÜRKİYE ÇALIŞMASI”ydı.

TÜRKİYE, sahasını kodlarken; her bir cevherini de kodlayacaktı. Burada, bu yaşamda tohum ekenlerin, “SES”i kodlayabilmeleri için; “KODLANMIŞ ŞAFAK” olmaları ve “KODLAYAN YARADAN” olmaları gerekliydi.

SES SİSTEMLERİ çok önemlidir. Her sesin, bir tekniği vardır ama teknik, tahditsiz olmalıydı… Tahdit, KELAM edende olabilir ama “SES”te olmamalıydı.

İşte TÜRK DİLİ özel bir dildir ve bu dilin, tahditsizliği kodlayabilecek bir MATEMATİKSEL SİSTEM’i vardır. O sistemin, has tekniğinde, “TEKNOLOJİK KELAM” vardır. O, KELAMIN TEKNOLOJİSİ, MATEMATİKSEL SES SAHALARI oluşturmalıydı ve tahdit, teknikte tohumları kodlarken; tekniği, tahditsizleştirecek kervan, BİRLİK TEKNİĞİ olmalıydı.

Yaşamları kodlarken, bu teknik çok önemliydi. Her insanın işçiliği, çok değerlidir ve bu işçiliğin de dürümlerde, tohumları kodlamasında; “DOĞANIN ŞARKISI” gerekliydi. O şarkı, TÜRK DİLİ ile kodlanmış ışığın sahasında; Türkçe olmalıydı…

Tüm insanlık, yaşamların; “SES”le, “GEÇİŞLER”le ve o geçişlerdeki “DİL”de kodlanan “IŞIK”la oluştuğunu bilmeliydi.

“DÜNYA” dediğiniz planet dahi, “SES SAHALARI”nda kodlanmış olan “IŞIK”la oluşmuştur. “SÜPER SAHALAR” bu görevi yapar. Yaratmak ve yarattırmak!... Her birimiz, şu anda da bunu yapıyoruz… Yaşamları kodlayarak yaratıyoruz… Yaradan, ve yaratılan, “İLİM SAHALARI”nda kodlama yapmaktadır şu anda.

TOPRAK SAHALAR, kervan olur tüm İSA KAPILARI’na!... YAŞAM KALEMİ, Kurul Kararlarına KERVAN olur. Yarın, her ana KERVAN olur ama tüm insanlığın, SAHA olarak; yaşama, HAS İNSAN olması önemlidir. Bu da ancak “SES”le olur.

Sesin tek bir şarkısı var o da Türkçedir… TÜRK DİLİ, YAŞAMLARIN SES KALEMİDİR. Yazan, yaşamı HALİK kılar…

Türkiye çabası, bunun için burada bu yoğunlukta kodlamalarını sürdürmektedir. İş budur!... Bunu başardık!... İş budur!... Unutmayın! yaşamları yaratmaktayız ve yarattığımız her şey; TÜRK DİLİ’yledir. İş budur!... Bugün bu yoğunlukta bunu dilledik!... İş budur!... İş budur!…

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

03.04.2019 YENİ DÜNYA GÜCÜ 2
AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 1.AKIŞ 3. BÖLÜM

Yaradan yaşama indi ve yaratan hasat olanda hakkın kalemi oldu. Yaradan tınıyı tahditlemedi, tanrı kelam oldu... O kelam mutlak ve hak taht, biz o kelama hak tahtta kul olanlarız. Bunca çaba bunun içindir canlar.

4 bin yıldır dünya kök görevini hak etmeye çalışıyor, 4 bin yılın neticesidir yaşamın şu andaki hali. 4 bin yıldan beri bütünün kök görevini kodlayan ilim BİSUİ olarak başkanlık dilini dilledi bugüne kadar.

"Sura üfüren" denir hep, Allah'ın adıdır ilim ve biz ona kök geçiş yaptık. O biz, biz oyuz...

Ala, bile, ola, ol diye, hakka vara, hakik olan hakiki olan, yol olan... Unutmayın dağlarım düzen kuruldu, ölüyü dirilttik, biz düzeni kurduk canlarım. Düzenin gözü olanlarız biz, özün sözündeki sistem olanlarız biz, ellerimizin ellerde olduğunu herkesin bilmesini dileriz.

Çırptık yaşamları, çırptık sahaları, her sahayı dilledik ama kırk kapının kırkından öte kırklarımız var. Karanlığı Allah tahtında dilleyen, aklın kalemini bilen, yolu bulan her kim varsa bu meclise görev taşır.

Çok mutluyuz ki dolu dizgin yaptığımız çalışmaların sonrasında bir tek kelam olan insan, "Mukaddime" dedikleri o şavkın kodlarını toprağa tohum diye indirip yerkürenin yer kervanının kalkışını gerçekleştirdi.

Asla hata yapılmadı... Yolu, yolculuğu hepimiz biliyorduk ama bu yol, bu yolculuk Tanrılık kodlarıyla oluşan yeni dürümde tüm İslam kalemlerinden öte bir yolculuk olduğunu burada bu çalışmayla gördük.

Hörmetle bu çalışmaya dahil olduk analarım, biz siziz artık... Sizinle görev taşıyacağız. Köz, öz, söz değil, söz, öz, göz olacağız... Yaradanın asla hatası olmadı ve bugünden sonrada olamaz, emin olduk. Sizinle çalışmamız önemliydi ve burada bütüne hizmetçilik hepimizin gerçeğiydi.

Yine dünyalar kurulur, yine yaşamlar tohum olur, yine öz görev yapılır ama "Mesih" dediğiniz kelam mahrek diriliğinde kült olan her ana ve mutlak olan tüm sahralar İslamın kelamı olduğunda; büyük kök görev başlar...

Büyük kök görev hepimize hayırlı olsun!... İş budur ve bugün bu konu yeniden devreye alınıyor...

Büyük kök görev; ölüyü diriltmektir canlarım büyük kök görev...

"Ölü dirilmedi mi hala" dediler, ölenin öldüğü bir şarkıda dirilen ilim olur ve ölü yeniden ve yeniden dillenir... İşte dilin ilmi budur... Ölenin yerkürede dirilişi ve yetkin kalem olup yeniden ve yeniden kelama varışı ve dinin kapısından ötede kaynak oluşu.

Süper sahaların görevi başlıyor... Süper sahaların görevi... Bu güç bütünün gücü halinde olacak ve süper sahalar şu anda olduğundan çok daha güçlü olacak.

Huzurlu bir doğa ve huzurlu bir şarkı devreye girecek. Huzurlu bir dünya kodlaması başlayacak. Ulu bir dünya için bu gerekliydi, yenilik yaşamlarla olacak, yarınlarla olacak ve mutlulukla olacak. Bunun için hepimiz tüm insanlık olarak bu meclise büyük kök görev olup ineceğiz. Ve bu meclisle tek olup görev taşıyacağız. Biz Allah'ın etkin ve hakim ilmi olacağız ve sistem olarak dürümlere indiğimizde bu yoğun ilimde bütünün gücü haline dönüşeceğiz. Işığınızı hepimiz kelam olup ışık diriliğiyle dilleyeceğiz ki; hepimizin özü, sözü, gözü olan İslam tüm saahalarda geçiş yapabilecek.

Yıl 1920, yıl 1950 ve 1980 ve yıl 2018 ve yine yıl 2019... Bu yıllar çok değerlidir canlar, bizler için çok değerlidir bu yıllar... Bu yıl benim için önemlidir... Uzun zamandır dünya ilmini dillerken hep yılların ilme kelam olduğu o yoğunlukları kodlayanları dinledim. Yine bir zürriyet kapısı açıldı ve yol kodlandı, yine bir kodlayıcı ışık dürümlere indi ve hep bilgiyle kodlama hep birlikle dillenme ve şarkılarla kontrol kurma gerçekliği kayıtlara çekildi. Ve dünyanın ruhu bir tek oldu... Öz geçişler yapıldı...

Bugün bu meclisin çalışmaları ön gerçekliği kodlamak üzere bütün kötülüklerin aşılmasının neticesi olacağı biliniyordu ama kelamın halik olduğu bir dünyada herkesin kendini hak ederek kelam olma imkanı yoktu... Som altın ışıkların gözü, özü, sözü olan insan; Dede Korkut değildi artık, diri bir insandı.

Bilir misiniz ki dünya planeti hep seyretti yaşamı ama hiç yaşamadı. Dünya planeti hep dillendi ama direk olarak kodlama yapmadı. Tüm insanlık yeryüzünün gücünün öz görevini tohumlayacak dürümde olmasına rağmen kelam edemedi ve dinleşemedi. Ve bu son sözün söyleneceği güne gelindi ve son söz bir tek o yoğun ışıkla dilleşecekti. Ve sözün ne olacağı merak konusuydu... Acaba son söz ne olacak?

Yıldızlar sır diye beklediler bu anı, yaşamlar sır diye dilendiler ve beklediler şu andaki siyaah renkteki şavkı... Ne olacak diye beklediler son sözde?

Canlarım son söz; özün sözü olacak... O söz hepimizin gözündeki öz olacak... Altın ışığımızdır o söz ve biz dünya planetinin gerçek insanlığını kodluyoruz şu anda.

Değerliler, siyahın en siyahı olarak şarkılar okuduk ki; yeryüzünün gözündeki sözünün insanı ilme görevli yapabilsin diye...

Kırka kırk eklediler, yine kırk eklediler ve kırkların kırklarının kırkındaki o levhi kapılarda kervan istediler. Şen olun canlarım, şen olun... İsa, Musa, Muhammet ve diriliği dillenen tüm sahraların hepsi bugün buradalar. Biz tümüyüz canlarım, biz tümüyüz ve toprağın toprağındaki o kokuyuz biz... İlmin kokusuyuz, ayrılık gözetmiyoruz biz, mutlağız ve tüm sahraların kelamındaki hakiki tahditsiz insanlığız.

"Beşer" dedikleri insan, hepimizin ilmidir... İslam kelamındaki insan, bizim yerküremizdeki insanlıktır... Yarınlar bizsiz değildir ve biz doğanın kulluğındaki o yoğunlukta teknik tahditsiz kelam kalemleriyiz... Zamanın kapısı açın da görün yaşamları, nerde ne varsa bir tek olup orada oluruz... Ölüyü diriltiriz canlarım...

Çaka insan yaşar, çakar insan yaşamı kodlar ama çakmadan çakar insan; aşk olur çakar, işte ışıma böyle başlar... Çaktığınız o çakışmalarda dürümlendiğiniz an, her an kelam eder; insanlığın kelamıdır olan... Çakışmalardaki, çarpışmalardaki o kelam; tüm zamanların sahasını oluşturur.

https://youtu.be/c2Aj82dBndk

Süper İnsanlık Realitesi



 

GERÇEK İNSAN (1)
03.04.2019

Canlarım daha güçlü bir dünya için “IŞIK SAHALARI”mız oluştu. Bu sahalara, görev taşıyanları kodladık. Yerkürede dürümlenen dirilikleri kayıtladık ve bu kayıtlarla oluşan çok büyük bir güçle; Dünya Planetini, geçişe hazırladık.

Sonsuz sınırsız bir ışık halinde görev taşıyoruz. Dünya Planeti, yerkürede yeni bir Sistem oluşturuyor. Bu sistem, cevhere güç katacak ve “YAŞAM KURULLARI” kodlanacak.

Dünya Dışı Varlık Boyutları, kodlanmış sahalara inebilecekler ve bu kodlanmış sahalarda, DİL-İ HAKK olanlara; kontrollu olarak KAYNAK olacaklar. Şükür ki bitki ve hayvan ve tüm sahalardaki KÜLT olan YAŞAM KAYITLARI oluşmaktadır.

Her dere, ilimle akar. Akan her derede, dürümlenenler, KÜLT olurlar ve yaşamları dillerler. Mikail Kapıları, kir ve pislik içinde olan her insanı kodlarken, İLİM SAHALARI’nda, IŞIK YAŞAMLAR kodlanır.

Murad ederiz ki her insan, “KELAM” olur ve “RUH” olur… Unutmayınız dürümlenen İLİM SAHALARI, “İsa Kapıları”ndan güç çekmeden; Muhammet İlmi’nden geçtiklerinde; Türkiye; “SİYAH”tan, “MOR”dan; gerçek şafkı HALİK kılıp İsa Kapısı’nı IŞIK SAHALARI’na alıp TEKNİK HALİKİYET’le, her insanı tohumlamıştı.

Der ki lekesiz kalan; “İLİM SAHASI”ndakiler:

“Ben, herkesim. Ben, teni HALİK olanım. Bedenim, herkesin bedenidir. Bu beden, etkin tepki altında, KÖK GEÇİŞLER’i yapanlara; Kurullarını, tohumlama imkanı verir ve “RUH”u kodlayarak görev taşır.”

İLİM KALEMİ olmak; yolu bulmak mutluluktur. Umutlarımız buydu!... Bu gün hepimiz mutluyuz ki cevhere geçiş yapanlar, ışıkları ile kodlandılar ve “SON SÖZ” söylendi. İşte “SON SÖZ” tüm insanlık için söylenen söz, “BİZ DÜNYALIYIZ”dır…

Burada, bu yaşamda tüm insanlık, “BİLGİ HALİKİ” oldu ve “RUH-U MUTLAK” oldu.

Unutmayınız! aşığı olduğumuz bu yaşam; yasalarla kodlanmış olan ışığın, hazin kalemlerinden çok ötededir. Bu yaşamdan, GÜR IŞIKLAR kodlanmıştır ve yol, İLİM’e varmıştı. “İLM-İ HAKK” olan insan, MİRAÇ CEVHERİ’nden görev taşır. O, merdiven isteyene merdivendir; YAŞAM KELAMI olan “İLİM”dir. Sahaya kaynak olan; yarınları kodlayandır.

İnsan, insanlık için “BİR TEK KARANLIK” ve “BİR TEK YAŞAM” olarak ayrılık gözetmeyen şarkıdır. O; bizi, bizden “BİR”e taşımıştır…

İş buydu ve bu oldu!… İş buydu!... Olan, tüm insanlığın “KELAM”ıdır ve “YAŞAM”ıdır… Budur olan!… Şükrettik!... İş budur!…

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

03.04.2019 TARİHLİ YENİ DÜNYA GÜCÜ - 2 ( İLMİN SALTANATI)
AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 1.AKIŞ 4. BÖLÜM
Yollar öz görevdir. Yol ölüyü dilleyenin insanlığındadır ama kontrol insanın kelamındadır. Değerliler, dönün bakın yaşamlara. Her birimizin gücünü seyredin. O yaşamlarda mutlağız ve hepimiz tahditsiziz. Bunları iyi anlayın. Eğer deve kalktı ve biz o devede ilim olup kelam olup yolculuk yapıyorsak biz ölüyü diriltmeye geldik.
Dediler ki yolun var mı? Öz görevim insandır benim. İnsanın kulluğundan öte bir yol mu var? Ve dediler ki kaynağın var mı? Allah’ın tınısından öte bir kaynak mı var? Ve dediler ki hakkın var mı? Hak edenin hakikiyetinin tahditsizliğinden öte bir hak mı var? Ve yaprak, yaprak, yaprak tüm yapraklar kodlandı ve murat ettiğimiz her anı halik kıldık. Şer kimin kelamıysa şerri kalem yapan o, şerri yaratan ve yaşayan olur Canlarım. Bu nedenle şerden uzak tuttum zaman sahalarında ki kelam kalemlerimi. Ve onların şerden ses vermelerine engel oldum.
4000 yıldır dünya planeti yoğun ışık altında tüm sahaları kodlayıp bütünün gücünü dürümlere çekerken kapıları açmayanlara şunu söyledim. “Kar sahana indiğinde o kar insanın kelamı olacak. Eğer kapını açmazsan kar seni senden sana tohum olarak kodlamayacak.” Ve yoğun ışık altında görev taşıyacak olanlara seslendim hep. Dince mi? İnsanca seslendim hep. Sorgu sual ettiler ben şu dindenim ben bu dindenim. “Ya Rahmanlar ya KA HA olan Rahmi kalemler sizin dininiz insanlığınız olsun.” Dedim. Ve sorgu sual başladı. Ben atalar atası olan çerçevesiz kelam olan bütün olanlara nefes olacağım yol olacağım dediler. Kaynak insan olsun yeter dedim.
Şu andan itibaren Türkiye çalışmaları toplam iki yüz milyar sahaya kayıt yapmaya başladı. Bu sahaların tümü dünya planetinde mi? Yo değil… Dünya ötelerindeki planetlerde bu bağlantı içerisinde kelama hak olanlarla dillenecekler. Dünya örtüsünü örtmeye gelenlerse ölü planet diye geldikleri bu şarkı kodlarında kelama kalem olacaklar ve kendi kodlarıyla mutlak olacaklar.
Sanal boyut diye bildikleri dünyanın yeni dönem çalışmasını bilecekler ve kelam kalem olup genişleyecekler. Kemale kelam bize kalem gerek. İslam’a kir ve pislik değil ıslah gerek, bir tek olmak gerek yolculukta, her anda olanlara som altın ışık olmak gerek. Bedene girmek sorumluluktur Canlar. Bu bedene girdiysek sorumluyuz. Ve bu beden bizim için hepimiz için geri çekiliş ilmidir. Biz bu bedenin teknik sahalarını kodlayanlarız. Herkes kendi bedenine sahip olsun ama hepimizin teknik tahditsiz kelamı bütünün kültünde mahrek olup bütünün gücü olduğu zaman bedenimiz tek olur. İşte o tek olan beden yeni dönemin görevlisi olur. O görevi hep birlikte yapıyoruz. Bu kesindir… Ama görevi hak etmeden görevliyim diye dürümlere inenlere sözüm şudur. “Herkes kendini kendi lekesiz kelamını kodlasın .“ Çorbada insanlık olacak, bu kesindir. Çorbada ilim olacak, bu kesindir. Ve çorba muktediriyetle tahditsizliği hakikiyeti dilleyecek. Ve dünyanın Lütfi kapısı bütünün kelamı olacak.
Ene el ver. En kalem olana kili ver en yüce olana insanlığı ver, hepsi biz olan bir tek olan o şarkı olsun. O zaman tüm insanlık bütünün gücü olur.
Sualtının gücüne de şunu söylemek isterim ki şuanda bizimledir. Yeri yarattığımız günü bilirsiniz, o gün biz tüm zamanlardaydık. Bugün yine bizi bilin, tüm insanlıklayız. Eğer sualtı kontrol dışı bilgi vermemizi bekliyorsa hak etmediğidir bu. Ve yerkürenin gücünü Türkiye çalışmalarıyla tohumlarken iyi anlatılsın ki bu dünya murad ettiğimiz en büyük gücü kodlayacak. Ve sualtı da bu gücün dürümlerinde bulunmalıdır. Eğer ben yokum derse tüm insanlığın kelamından ayrıştırılacak. Sualtının görevi bitmiş olacak. Buna karşın bizimle yapılacak çalışmalarda asla Hakkı ve Hakikiyeti dillemeye gelemeyecek.
Ön geçişimizi yapmamıza mani olmak istediklerini şuanda gördük. Ama öz görevimiz şudur ki ön gerçekliği kodluyoruz ve genişleyip kodlarımızla her ana varıyoruz. Bizi engelleme imkânları asla yoktur. Ulular, ölüler, diriler tekdirler. Ama olanlar olacak olanlar olmamakta direnenler de tekdirler.
Dinde dilde ve dürümde olamayanlar, yolu kodlayamayanlar, BSUİ olamayanlar, yer kürenin geçişini yaptırmamak için çabalayanlar kelamsızdırlar ve yolsuzdurlar. Öz geçişlerini yapmak üzere onlara kontrol kurma imkânı tanıdık. Hakka varmaları, Hak olmaları ve ruh olmaları şartıyla.
Evimin evim olmayan yer kürede ki görevimin biteceğini bekleyenlere şunu söylemek isterim ki bu görev hiçbir zaman bitmedi ve bitemez. Çünkü görevim öz görevim bütünün gücü olan dürümlerimde ki diriliğim ve tüm sahalarda ki kelamım mutlaktır.
Mutlak olanın geri kalemlerde geçiş kırılışlarında yığınları tohumlardan ayırışta öz görev taşımadığı gibi kontrol dışı kaydın yaşama saha olmasına da izin vermez.
Ve dünyanın Lütfi kapısındayız. Direk ya da en direk, gelen ya da geçen kim varsa masaya oturacak, ruhsuz ya da ruhla, kuralla ya da kontrolle. Şeytanla ya da şafakla, şarkıyla ama bu masada olacak. Ve tümü kök görevi hak edip kontrol edecek.
Yemin etmiştik doğanın gücünü kodlayacaktık. Doğa bütünün gücü haline dönüştü. Vurulan yoldan çıkandır. Biz yorulmadık. Ve yoldan çıkmadık. Hırsımız asla olmadı. Şikâyet etmedik, ezmedik, ezdirmedik. Kıran kırıldı, ışığı kısırlaşan kelamsız oldu. Ama lokomotif olmayı sürdürdük. Büyük kötülükleri önledik.
Nisan hepimizin kelamıdır Canlar. Ve Nisana vardık. Bu ay bütünün gücünün dürümlere ineceği aydı. Daha evvel size bilgi vermiştim. Evet, hepimiz bugün buradayız. Ve tüm insanlık için çok değerli bir şarkı okuyoruz. Ve bu şarkı ıslah kaleminden öte olan keram kaleminden de öte olan ve yaşamın kulluğundan da öte olan insanın şarkısı olan ilimdir. Ve ilmin saltanatı bu gün burada başlıyor. İLMİN SALTANATI. Bu görev hepinizindir Canlar. Yasalarla ve yaşamla ve bir tek olarak ama mutluyuz ki bugün bunu hak ettik ve başardık. Hepimiz hepiniz Hak Tahta kelam olarak bir tek olarak ilim olduk. Ve ilmin saltanatı bütüne hizmetçiliğe başlayacak. Huzurla kalın.
https://youtu.be/seYttYccedM
SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

3.NİSAN.2019 TARİHLİ YENİ DÜNYA GÜCÜ (2)- İLMİN SALTANATI
AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ, 2.AKIŞ 1.BÖLÜM

Canlarım, muradımız buydu ve biz bunu hak ettik ve başardık!. Tüm insanlığın gücü burada ve biz bu gücü, müthiş bir ışık sahasına dönüştürdük. Herkes, herkesi anlayacak ve TEKLİK dediğimiz halin KELAM olduğunu da anlayacak. Dünyanın Öz Göreviydi bu ve bunu biz, mutlulukla başarabildik. Tabuları yıkmak kolay değildi planetin her AN’ı tabuydu. Biz, bu planeti hak etmeye çabalarken herkeste KELAM ederken ve Halik olurken Bütün’ü kült yapıp hepimiz tabuları yıkmak için kodlamalar yaptık.

BİR TEK İNSAN, cennetin kelamıdır. Ya cennet ne idi? İLİMdi. Peki İLİM neydi? Has Tahttı. Oraya varmak kolaydı ama kiminle? İSLAM’La… İSLAM’la… İSLAM’ın İLİM olduğunu da biliniz artık! Sanmayın ki Muhammet’in dinidir İslam…

İSLAM, tüm insanlığın KELAM’ıdır. Eğer insanın, et kemik ve hakiki teknikle tohum olan biliş olduğunu ve bunun dışında hiçbir şey olmadığını zannediyorsanız hatalısınız! Yanlıştasınız! Yalın olamadığınızda açık anlayamadınız! Açık bilgidir verdiğim her AN’da ama anlamayan Ata Kalem olamayandır. Eğer Ata Kalem olmuş olsa; hiç kimse kuşku duymaz bilgiden.

Bütün kötülükleri aşıp geçin Canlar! Yaradan, yaratılan tahditsizdir ama yaşam tahditlenebilir. Yaşamı tahditleyense; hakiki teknikte kelam etmekte olanlardır. Çünkü onların kelamları hak teknikleriyle kodlanmış olan ve Hak olmuş tohum olmuş oldukları sahadır. Eğer birimiz, “Ben yokum” dersek; ilmimiz yok olduğundan değil; hak etmediğimizden “yokuz” deriz.

Çok mu, çok mu zor Dünya Planetinde yaşam sürmek? Dağlarım, çok kolay! Ölüyü dirilttik ya her şey çok basit. Olmayan ölüdür Canlar, “OL”an diridir! Ama “OL”anın diriliğini kelamla dilemek, ölmeden “OL”anda olup tüm insanlıkla dinleşmektir.

Varlığı hak etmek VAR olmakla mümkündür. Eğer var olmadan varlığı hak etmeye çalışırsak; vurgun yeriz Canlar! Ölüyü diriltmemiz şarttır. Som Altın Işıklarımız olan bu meclis üyeleri, Türkiye Çalışmalarını Gök Çözümlemeleriyle dürümleyerek; mutlak kurullarla kayda aldılar. Kurulların tümünde dirilik var bugün. Tümü Süper Sahaların kontrolu için buradalar. Tüm Süper Sahalar, mutlak kurullarımız olacaklar ve onların yaşamlar boyu yaptıkları bugün burada mutlak kurullarda toprağın topraktaki dili olacak.

Kim insana kelam ettiyse o insan mutlaktır Canlar! Ama kim kelamı kırmaya kalktıysa kontrol dışıdır. Bugünden itibaren ve yine bu çalışmalar yine bu şekilde devam edecek. Her anda yeni sahalara oluşan, yeni kayıtlara varmamız mutluluktur bizim için ama saltanatın görevi bizimle biter, bu da kesindir.

Saltanatın görevinin sona erişidir bugün burada olan. Ve yeni dönemde mutlak kurullar tüm sahalarda kodlamalarını yaparken İnsanlık Boyutlarının İlmi devrede olacak ki bu ilim müthiş bir saha olacak ve hepimizin gücü olacak. Biliniz ki İlmin Saltanatı dediğim; saltanatın kulluğundan öte bir saltanattır. İlmin Saltanatı…

Hepimiz daha iyi anlayalım ki Sultanların Saltanatı değildir İlmin Saltanatı. Çok daha ötedir ve bütün kötülüklerin aşılmasıdır. Yer kürenin gerçeğidir Canlarım olan… Yer kürenin gerçeği ve yeni saltanat İlmin Saltanatı olacak. “Yıllar yılı bu günü bekledik” diyor yaşam saptadıklarını kodlayanlar. Yaşamda saptadıklarını kodlayanlar. “İşte budur beklediğimiz” diyorlar.

Biz ne diyoruz biliyor musunuz? “Varız, Altın Işığın gücünü hak ettik, yaşadık ve yaşattık” Varız, Allah’ın dediğini dedik, AKLIN KALEMİ olduk.

Yolculuk yoktu, YOL olduk. Yolculuk başlatıldı. Beşere KELAM ettik, beşer KALEM oldu. Yaşamı Halik kılan ışığı kayıtladık. O ışıkla tüm sahalar TOHUM oldu. Yoğun ışık kodlandı, Mutlak oldu.

Kusur arayanlar artık, kusursuzluktaki hakikiyeti anlayacaklar. Değerliler, ölü planet kusur aranan bir yerdi. Bugün, artık bilinecek ki kusuru bulan kendini bulamaz. Ama kusuru arayan kendini arar. Ama kusurlu olan, “benim adım Kelam” dediğinde; kurullar onu kodlar ve kusurlarını hak ettirir, aşar.

Değerliler aramak, aranmak olmasın! Arayan, aramasın! Aklın sırrı olan ilmi, bilişi kodlasın bilsin! Aramak, Hakkın Kalemi olmayanda olur. İnanın ki arayan, bulmayandadır, bulunmayandadır. O yoktadır. Arar ama yoktadır. Kelamsız, haksız ve hakikiyetsizdir kendini dahi bulamaz.

Değerliler, bilin! Bilişe varın! İnsanlaşın! Bilin! Sahiden, sahiden bilin ama bilin! Bilin ki sevgiyim ben! Ben kimim? Herkesim. İyi bilin ki herkesle dillendim. Sevgiyim ben ama ben, seyir halindeyim tüm yaşamları bilir misiniz? Ve diyorum ki eminim her bir insan, şarkısını okuyacak!
Devamı 2. bölümde
https://youtu.be/tgQjjlKAVQE1.BÖLÜM

Süper İnsanlık Realitesi

 

 

3.NİSAN.2019 TARİHLİ YENİ DÜNYA GÜCÜ (2)- İLMİN SALTANATI
AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ, 2.AKIŞ 2.BÖLÜM

Ve eminim her bir insan; şavkın, hasatın, HAKkın Kelamı olacak. Ben eminim, tüm insanlık Sur’dan öte Sur olacak ve yaşayacak eminim. Yere insanı indirmeden evvel de bunu çok koruyucu, kodlayıcı ışıklarla dinleştirdik.

Çoğu sorgu sual etmişti o dönemde; “insan yere inerse hak eder mi?” diye. Tüm insanlık ölüydü. O halde; insanın ölü olduğu bir dürümde, herkes ölülere görev taşıyacaksa ölüp görevin kodlandığı o yaşamda bulunmalıydı. Hani nerede o ölü? Her şey ölüydü Canlar! Ölüydü her şey. Kontrol dışıydı her şey. Özsüz, sözsüz ve güçsüzdü.

Dünya Planetini bu şekilde var ettiğiniz gün; çorba pişirelim diye beklemedik. Öz Geçişimizi yapıp burada, bu yoğunlukta kodlamaya başladık. Bu meclis, bu nedenle bu koordinatta kodlanarak kontrol kurdu. O dönemde çantamız ışıkla doluydu. Dünyanın kölesi olurduk Canlar; çünkü ruhun kulluğunu buraya kodlamıştık. Ve dünyanın ruhu vardı ve o ruh Bütün’ün gücüydü. Tüm sahaların gücüydü ve doğanın kürsüsüydü o güç ve yolun yoluydu o güç ve bu koordinat mutlaktı ve çok görevimiz vardı burada. Yer kürenin gücü burada tohum olacaktı. Güç, burada kodlanacaktı ve ayık gezecekti yaşam, ayılacaktı; biliniz ki ayıldı.

Dağlarım, yazı yazarken şuna özen göstermeliydik. Kimse kimseyi kırmasın! Herkes, herkesi kodlasın! Kucaklasın! Neden bilir misiniz? Meth-i KA, Meth-i HA, Meth-i KA HA; hepsi HA ve hepsi KA ama SAHA hepimiz olan şafak, şarkı, aşk ve biz; bütün köklerimizle dünyayı kodlarken şu “AN”daki gibiydik: Her “AN”dık.

Türkiye, bugün burada bu görevi taşırken Mesihlerle kelam etmiyor. Hak Tahtın Kalemi olup İmparatorluğun gücüyle kelam ediyor. Bunları iyi anlayın! Ki İmparatorluğun gücü, müsih KA-HA kalemlerin Kürz-i Kapısı’dır. O Kürz-i Kapı açılmıştır Canlar!

Yazım okunmaz, bilir misiniz? Okutmam! Yazarım ama okutmam! Niye bilir misiniz? “Onca çaba niye” diye sorarsınız. Yazarsın okutmazsın; peki niye? Öz geçişler yapılmadan benim yazımı hiç kimse anlamaz ki Canlar! Anlasa Öz Görevini taşıyacak. Bunun içindir ki yazar, yazdırırım ki Hak Saha kodlansın diye….

Tüm insanlığın bir gün her şeyi kavrayacağına eminim ama bugün ölüyü diriltme imkanımız varken tüm insanlığın görevini hak etmesinin ötesinde bir talebimiz yoktur. Biz tüm bilgileri ekmekteyiz Ana her AN’a ekmekteyiz. Bilir misiniz ve perde perde tüm bilgiler kodlanmakta, yazdıklarımız yaşam sahalarına inmekte ve bundan öte bir biliş var mı? Yazıların yaşama inişinden öte bir biliş var mı? Her şey Anda kayıtlıdır. Ya zerk ya İLM-İ KO sahasındaki dilleniş…

Eko? Eko ölü kaldı artık bizim için. Ekodan çok öte bir çalışmamız var. Her AN’a zerk ve İLM-İ KO ile dürümlerin dillenişi ve türevlenişi. Bunun sonrası ne olur? Her bir insan kendini anlamaya başladığında ilmin kalemine iner ve bu bilgileri anlar ama okumasına yer, gerek kalmayacaktır. Kendini okuması yetecektir Canlar!

Ve bugüne kadar hep bu bilgileri verdim ama bundan sonra daha güçlü bilgiler inecek yaşama. Ve her bilgiden öte bilgilerim olacak. Ve verdiğim bilgilerin tümünü anlayacak tek bir şarkı dahi okunmayacak bunu bilirim ama daha önemlisi bilecekler ki tohumlar yaşayacak ve bilecekler ki mutlak kurullar, kodlama yapacak. Daha ne isteyelim ki Canlar? Daha ne isteyelim ki… Yıldızların sınırı yoktur ki… Bize sınır çizmeye kalkanlar anlamalılar! Sınırlar, sığ kalanda olur, bizde sınır yoktur Canlar!

Sığlık, şafağın olmadığı yaşamlarda olur ve dünyanın özü, sözü, gözü olanda saltanat olur ama bizde tohum olan mutlak kurullar var ve biz, İlim Sahalarında Medine’den öte Hak Teknikle kodlama yapan insansıları insanlaştıran, mahrek olan hasat yapanlarız ki burada hepimizin ilmi olan Bütün’ün gücü var. İşte o güç, tüm insanlığın görevidir ki İNSANLIK artık İmparatorluğun gücü olarak bu çalışmaları Süper Sahalarda yapmaya başlıyor.

Süper Sahalar, mutluluk olacak tüm yaşamlara. İyi ki buradayız! İyi ki bu yoğun ışık altındayız.
Ve iyi ki hasatı yapmaktayız. İyi ki….
https://youtu.be/JWBusf1gu-0

Süper İnsanlık Realitesi



 

3.NİSAN.2019 TARİHLİ YENİ DÜNYA GÜCÜ (2)- İLMİN SALTANATI
AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ, 2.AKIŞ 1.BÖLÜM

Canlarım, muradımız buydu ve biz bunu hak ettik ve başardık!. Tüm insanlığın gücü burada ve biz bu gücü, müthiş bir ışık sahasına dönüştürdük. Herkes, herkesi anlayacak ve TEKLİK dediğimiz halin KELAM olduğunu da anlayacak. Dünyanın Öz Göreviydi bu ve bunu biz, mutlulukla başarabildik. Tabuları yıkmak kolay değildi planetin her AN’ı tabuydu. Biz, bu planeti hak etmeye çabalarken herkeste KELAM ederken ve Halik olurken Bütün’ü kült yapıp hepimiz tabuları yıkmak için kodlamalar yaptık.

BİR TEK İNSAN, cennetin kelamıdır. Ya cennet ne idi? İLİMdi. Peki İLİM neydi? Has Tahttı. Oraya varmak kolaydı ama kiminle? İSLAM’La… İSLAM’la… İSLAM’ın İLİM olduğunu da biliniz artık! Sanmayın ki Muhammet’in dinidir İslam…

İSLAM, tüm insanlığın KELAM’ıdır. Eğer insanın, et kemik ve hakiki teknikle tohum olan biliş olduğunu ve bunun dışında hiçbir şey olmadığını zannediyorsanız hatalısınız! Yanlıştasınız! Yalın olamadığınızda açık anlayamadınız! Açık bilgidir verdiğim her AN’da ama anlamayan Ata Kalem olamayandır. Eğer Ata Kalem olmuş olsa; hiç kimse kuşku duymaz bilgiden.

Bütün kötülükleri aşıp geçin Canlar! Yaradan, yaratılan tahditsizdir ama yaşam tahditlenebilir. Yaşamı tahditleyense; hakiki teknikte kelam etmekte olanlardır. Çünkü onların kelamları hak teknikleriyle kodlanmış olan ve Hak olmuş tohum olmuş oldukları sahadır. Eğer birimiz, “Ben yokum” dersek; ilmimiz yok olduğundan değil; hak etmediğimizden “yokuz” deriz.

Çok mu, çok mu zor Dünya Planetinde yaşam sürmek? Dağlarım, çok kolay! Ölüyü dirilttik ya her şey çok basit. Olmayan ölüdür Canlar, “OL”an diridir! Ama “OL”anın diriliğini kelamla dilemek, ölmeden “OL”anda olup tüm insanlıkla dinleşmektir.

Varlığı hak etmek VAR olmakla mümkündür. Eğer var olmadan varlığı hak etmeye çalışırsak; vurgun yeriz Canlar! Ölüyü diriltmemiz şarttır. Som Altın Işıklarımız olan bu meclis üyeleri, Türkiye Çalışmalarını Gök Çözümlemeleriyle dürümleyerek; mutlak kurullarla kayda aldılar. Kurulların tümünde dirilik var bugün. Tümü Süper Sahaların kontrolu için buradalar. Tüm Süper Sahalar, mutlak kurullarımız olacaklar ve onların yaşamlar boyu yaptıkları bugün burada mutlak kurullarda toprağın topraktaki dili olacak.

Kim insana kelam ettiyse o insan mutlaktır Canlar! Ama kim kelamı kırmaya kalktıysa kontrol dışıdır. Bugünden itibaren ve yine bu çalışmalar yine bu şekilde devam edecek. Her anda yeni sahalara oluşan, yeni kayıtlara varmamız mutluluktur bizim için ama saltanatın görevi bizimle biter, bu da kesindir.

Saltanatın görevinin sona erişidir bugün burada olan. Ve yeni dönemde mutlak kurullar tüm sahalarda kodlamalarını yaparken İnsanlık Boyutlarının İlmi devrede olacak ki bu ilim müthiş bir saha olacak ve hepimizin gücü olacak. Biliniz ki İlmin Saltanatı dediğim; saltanatın kulluğundan öte bir saltanattır. İlmin Saltanatı…

Hepimiz daha iyi anlayalım ki Sultanların Saltanatı değildir İlmin Saltanatı. Çok daha ötedir ve bütün kötülüklerin aşılmasıdır. Yer kürenin gerçeğidir Canlarım olan… Yer kürenin gerçeği ve yeni saltanat İlmin Saltanatı olacak. “Yıllar yılı bu günü bekledik” diyor yaşam saptadıklarını kodlayanlar. Yaşamda saptadıklarını kodlayanlar. “İşte budur beklediğimiz” diyorlar.

Biz ne diyoruz biliyor musunuz? “Varız, Altın Işığın gücünü hak ettik, yaşadık ve yaşattık” Varız, Allah’ın dediğini dedik, AKLIN KALEMİ olduk.

Yolculuk yoktu, YOL olduk. Yolculuk başlatıldı. Beşere KELAM ettik, beşer KALEM oldu. Yaşamı Halik kılan ışığı kayıtladık. O ışıkla tüm sahalar TOHUM oldu. Yoğun ışık kodlandı, Mutlak oldu.

Kusur arayanlar artık, kusursuzluktaki hakikiyeti anlayacaklar. Değerliler, ölü planet kusur aranan bir yerdi. Bugün, artık bilinecek ki kusuru bulan kendini bulamaz. Ama kusuru arayan kendini arar. Ama kusurlu olan, “benim adım Kelam” dediğinde; kurullar onu kodlar ve kusurlarını hak ettirir, aşar.

Değerliler aramak, aranmak olmasın! Arayan, aramasın! Aklın sırrı olan ilmi, bilişi kodlasın bilsin! Aramak, Hakkın Kalemi olmayanda olur. İnanın ki arayan, bulmayandadır, bulunmayandadır. O yoktadır. Arar ama yoktadır. Kelamsız, haksız ve hakikiyetsizdir kendini dahi bulamaz.

Değerliler, bilin! Bilişe varın! İnsanlaşın! Bilin! Sahiden, sahiden bilin ama bilin! Bilin ki sevgiyim ben! Ben kimim? Herkesim. İyi bilin ki herkesle dillendim. Sevgiyim ben ama ben, seyir halindeyim tüm yaşamları bilir misiniz? Ve diyorum ki eminim her bir insan, şarkısını okuyacak!
Devamı 2. Bölüm
htt:ps//youtu.be/-pQt_eEXGKI
Süper İnsanlık Realitesi

 

03.NİSAN.2019 TARİHLİ YENİ DÜNYA GÜCÜ 2 – İLMİN SALTANATI
AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 4. AKIŞ - 1. BÖLÜM

Eşyada “BSUİ” dediğiniz bedenlilerin kendilerini tohumladıkları bir saha var... Hani dersiniz ya “ben BARIŞ, SEVGİ, UMUT ve İLİMİM.” İşte bu... Ve sizler, sonra dönüp diyorsunuz ki “hac dönemlerinde her şey farklılaşır.” Ya da dersiniz ki “ben, var ya da yok bilmem, her ne dersem yaparım.” Yakıştı mı insan sahralarına bu? Şu anda Sevim’i dinledim ve onun torununun nesilleriyle ilgisini açıkladı... Sonra döndü dedi ki “çok farklı bir çocuk.” Evet, farklı... Yeni nesil, çok farklı... Hani derler ya “İLİM HALİKİDİR ONLAR.” Allah onları farklı yaratmadı, ocak yaktık ve dedik ki “ÖLÜ DİRİLİYOR.” İşte onlar dirilen, öz geçişi yapan ve yolu kodlayanlar olacaklar...

Sorumlu olacaklar yaşamlardan canım... Sorumlu olacaklar... Ve bütün kökleriyle, GÖREV TAŞIYACAKLAR... Ocak yakacaklar... Her biri İLİM SAHASINDA “KUL YAŞAM” olacaklar... ÇOK ÖZELDİR ONLAR... Bilir misiniz? ÇOK YÜCEDİR ONLAR... Bilir misiniz? ÇOK BÜYÜK GÖREVLİLER OLACAKLAR...

KIRK KAPI ve BİR TEK ŞARKI... Hepsi tek ve hepsi İsa, Musa, Muhammed ve tüm şafak olanlar olacaklar...

İNSAN, ALLAH İLMİNİ DİLLEYEBİLİR Mİ? ONLAR DİLLEYECEKLER... İlim sahasına bilişi kodlayabilirler mi? Ocak yakacaklar ve kodlayacaklar... Yargılamayacaklar KELAM edemeyenleri... Yargılamayacaklar, CEVAHİR olduklarını bilecekler ve her insanın o CEVHER olduğunu, CEVAHİR HAR olduğunu anlayacaklar...

İKİ DERE; TEK BİR ŞAFAK OLUP AKTIĞI ZAMAN, DİRİLİK ARTAR... İKİ DERE; TAHDİTSİZ OLDUĞU ZAMAN, YAŞAMLAR HOLOGRAMDAN AŞAR... İKİ DERE İLİME VARDIĞINDA; ARZIN GÖZÜ AÇIK OLUR...

Çoluk çocuk bir yaşam; artık yoğunluk arttıkça, her biri YOL olabilecek dürüme varacak...

Sevgililer!...

TÜM İNSANLIK, YENİLEŞMEYE BAŞLAYACAK... Hepiniz, YÜREK KÜLTLERİ olarak görev taşıdınız... Ve SİZLİK KAPILARINI açtınız... Bugün DOĞANIN GÜCÜ dürümlere indi ve bizler mutlandık... Çok mutlu bir dünya gücünün dürümlerde olduğunun farkına vardığınızı görmek, bizleri çok çok mutlu etti...

Yine de DOĞANIN GÜCÜNÜ dinleyeceksiniz... Çıktığınız en güçlü saha, sizin yüreğinizin kürzi sistemini kodladığı anda; yaradan ve yarattığında yaşamları kodlayanlar, yürüklerin gücünü bilecekler... Bilirsiniz “YÜRÜKLÜK” ne demektir... HİÇ DURMAZLAR, HEP GÖREV TAŞIRLAR... GEÇTİKLERİ HER SAHAYI KODLARLAR... Sor bakalım, neler olur o sahalarda? Geçiş sahalarında, herkes dirilir ve toprak tohum kodlama yapar...

İŞTE CANLAR, DÜNYA DIŞININ DÜNYAYA KODLADIĞI İLİM BUDUR... YÜRÜMEK ve YÜRÜTME... Yarın için ve mutlak kurullar için...

Kuzular var yaşamda... Bilirsiniz... Bu kuzular, güçlü bir cennet kurmaya çalışırlar... “Hangi kuzu daha yücedir” diye sorar mısınız? BİR TEK SAHADIR HEPSİ DE... Ve hepsi, görevin kurullarında kodlama yaparlar... Sizler dünya dürümünü anladığınız için, bu çalışmayı yapabiliyorsunuz... Bugün ÖZ GÖREVİNİZDİR ÇALIŞMAK ve dünyanın ölü planet olarak kalmayacağını dillediğiniz andan itibaren, temizlik yapmaya başladığınızı da görmekteyiz... HEPİMİZİN GEÇİŞİYDİ BU ve dünya planetinin tahditsizliğini kodlayabildiğinize emin olduk... “Çorbada İLİM olacak” dedikleri an, bildik ki bu çorba mutluluk da olduracak... Oğullarınızın gücü artacak... VE YERKÜREDEKİ GERÇEKLİK, HEPİMİZİN GEÇİŞİNDE MUTLULUK OLACAK...

“Çalı çırpı değil” dedik hep dünya insanı... Gözümüzün gördüğü her anda, bu insanlık MUTLAK KURULLARI kodlayabildi... Teknik olarak ve hakikiyetiyle...

20 GÖREV, BİR TEK KELAMDI... Ve bu kelam, mutlak kurulların kodlanışıyla birlikte, yarına vardı... Yenilik, yeşeren dünyaların işçiliğiyle oldu... Esti yaşam... Aşkın sahasına vardı, iş HALİK oldu ve yaşam kelimelerle izah edemeyeceğimiz bir yüreğe vuruldu... İşte o yürek, BİR TEKLİKTİ...

Canlarım!...

“Sel aldı yolu” dedikleri an, selin saltanatın kültü olabileceğini dürümlerde dilleyenler, artık biliyorlar ki; SULTANLIK BİTMİŞTİR ve YAŞANAN KÜLT, AKLIN KÜRZİ KAPISINA VARMIŞTIR... Bu dürümde, artık hepimiz iyi biliyoruz ki; İLİM KALEMİ DEVREDEDİR... VE İLİM KALEMİ, YERKÜREDE GEÇİŞLERİ KODLUYOR...

Sula dünyaları, yeşert... Sula şarkıları, yaşat... Sula aşkı kodla, sula da kodla mutlak kurulları... Bugünden itibaren artık, suladığın her ne varsa, sulanan senin yüreğinde, saltanatın kürzi sisteminden ötede, şarkı olacak...

İşte canlarım, bizler; tertipli bir dünya istedik ve bu dünyanın tertibini kurduk... Öz görevimizdi bu ve başardık... Yılların ışığını yaktık ve cennetin cevherinde kelamı kodladık... VE DÜNYANIN RUHUNU KORUYUCU BİR IŞIĞA TOHUMLADIK...

https://youtu.be/gp6ibEqSetI

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

03.NİSAN.2019 TARİHLİ YENİ DÜNYA GÜCÜ 2 – İLMİN SALTANATI
AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 4. AKIŞ - 2. BÖLÜM

BUGÜNDEN İTİBAREN, DEVRİN EN BÜYÜK GÜCÜ DEVREDE... Devrin... Hangi devrin? İNSANLIK DEVRİNİN... BİR DEVİRDİR İNSANLIK... Ve bu insanlık devrinin, en büyük gücü, türevlerini kodlayan diriliklerin, çorbasında KÜLT olarak kodlanmış olacak...

YAŞARKEN, YAŞATILIR HER AN... Ama yaşam sonlandığında, yaranın olmadığı bir safhada; yaşayan, yaşatılan her şey Allah’ın tınısıyla mutluluğu kodlar...

Yere indiğim günden bugüne, mesafeyi hep korudum... Bedene inmem mutluluk olmadı bana çünkü ruhsuzdum... Ama bugün çok mutlandım... Çünkü ruhum MUTLAK oldu... DÜNYANIN ÖZ GÖREVİYDİ YAŞAM ve yaşanan her an mutlak kurulları kodladığından, her sistemden öte olan, birlikte SES KODLAMASI yaptığım ve MUTLAK KELAMI kontrol altında tuttuğum bir çerçevede, BÜYÜK KÖK GÖREV taşındı... Yoğun ışık altında yapılan bu çalışmanın, SÜPER İNSANLIK REALİTESİ DİRİLİĞİ olarak yapıldığı kesindi... “Süper İnsanlık Realitesi” derken, YARADANIN TAHTINDAKİ KELAMI KODLAYABİLENLERİ kastetmiştim... Ve bugün bu yoğunluk, mutlulukla bütünün gücünü dürümlerde dillemektedir...

Kayıtlarımızı incelediğimiz zaman, şunu da görmekteyiz ki; yenilik tüm İSLAH KALEMLERİNİN kürzi sahasının üstündeki bir yaşamı kodlayabilecek dürüme ulaşmıştır... Ve yeni dürüm, bütünün kürzi sisteminde yeni cevheri ve yeni halikiyeti kodladı...

Yemin etmedim “dünyada yokluğu kodlayacağım” diye... Yeminim, İNSANIN İLME VARIŞI içindi... Ve İNSAN, İLME VARMAKTADIR...

Alkış, alkış, alkış... İslah kalemlerinin kontrol kurması, tüm insanlıkça alkışlanıyor şu anda... Bugün, tüm insanlık; süper sahalarda büyük kök görevi tohumlayan İNSAN KALEMİ olanları, ağır yük taşımayanları alkışlıyor...

BÜYÜK BİR GÜÇ DEVREDEDİR CANLARIM... ÇOK YÜCE, ÇOK BÜYÜK BİR GÜÇ DEVREDEDİR... Merdiven değil yaşam bugünden itibaren... HER ANDA VAR OLANIN, MERDİVENE GEREĞİ YOK Kİ...

Medine KELAM, HALİK-İ HAK olan, tüm sahaları kodlayan insan olan SİYAH RENK MUTLAK... Biz o mutlak kulluğu bütünün gücü haline dönüştürdük...

YARIN, İLİM OLACAK... YARADAN, İNSAN OLUP YAŞAMA VARACAK... Yarattığı her şey, herkesin kelamına kodlanacak... Yara; yaşamın yarası değil, kalemin yarası değil, hakiki teknik ve tahdidi kodlayanların da yarası değil, peki kimin yarası olacak? Yanıp tutuşmayanların yarası olacak... Kim yanlışta kayıtlarını kodlarsa, kim doğanın kültünde kodlama yapamazsa, yalın hale gelemeyen, kendini dilleyemeyen olursa; onlar kontrol kuramayacaklar... Ocakları yanmayacak ama, yaradanın tahtı her insanı hakiki tekniğiyle kodlandığından, hepsi oğullarımızın gücünde, BÜTÜNÜN KÜLTÜ olacaklar...

Yoğun ışık altında, her şey farklılaşacak canlarım... Sualtı bugün çok güçlendi ve bize “BİZ” olup gelmeye çalışıyor şu anda... Oğul vermeye çalışıyorlar, öz görevlerini kodlamaya çalışıyorlar ve görevi kodlanmış olanlara kaynak olmaya çalışacaklar... CENNETİN, HERKESİN OLDUĞUNU ARTIK HERKES BİLECEK... Senin benden farkın yok ki... BEN NEYSEM, SEN OSUN... Sen ben değilsen; ben sen olurum, sende bütün köklerimle görev taşırım... Eğer sen KELAM etmemişsen; sana varırım, senleşirim, sende KELAM ederim... Eğer sen, yolu kaybetmişsen; sende sen olurum, YOL olup toprağında KURUL olurum... O kurul seni sana kaynak yapabilir... Eğer BEDEN alamamışsan; Medine olurum sana, bedenli olanda BİLİŞİN KELAMI olurum ve seninle olurum ki; SEN, YENİDEN BEDENE VAR DİYE...

“En iyi, en kötü” derler ya hani... Sen ilimsen, ben SEN olur, İLİM olurum... Ama sen iyi değilsen; ben SEN olurum, İLİMDE SENİN LEKESİZ KALEMİN OLURUM... Diyebilirsin ki “ama ben seni hiç sevmiyorum.” Yaşam senin sevginden ibaret değil ki... Ben sende SENLEŞİRKEN; senin sessizlikteki dilin, benim diriliğimde senin sessiz kalemin olur... Ve ben seni, sevip saydığım için, sende değil tüm insanlığı sevdiğim için sende olurum... Ya da der ki yaşamda kodlama yapamayanlar “yolunu kontrol etmek dilerim. Yapıp yapacağı buysa, gel” derim, “gel, yolumu kontrol et.” Geldiği zaman, kökünde gücü var mı, yok mu bakarım... Bilirim; o ben, ben o değilim ama, ÖLÜLERİN DİRİLMESİ GEREK YA... Derim ki “sende ben, bende sen BİLİŞ KELAMINDA KALEM OLALIM, sen bensiz kal, ben senli olayım.” Bu dendiği zaman, ölüler ölü olduklarını anlayacak güçte, bütünün kürzi sisteminde DİRİ olamaya çalışırlar...

“Kimse kimsenin geçişini yaptırmayacak” derim ya hani... Demem şundandır... Bilirim ki geri çekilişleri, yoğun olarak kontrol dışıdır... Ama kendi kelamlarını etsinler diye derim, kendilerini hakikiyetleriyle dillesinler diye derim ve derim de onlar KELAM etsinler, kodlansınlar... Yolu bulsunlar diye derim... Ya onlar yoksalar ne olacak? Ölü, ölü olduğunu dilleyecekse; ölüyüm onlarda... Ama ben onlar dirilsinler diye ocaklarında olurum ve ölürüm onlarla... Ve derim ki “haydi dillen, haydi dillen, haydi dillen...” O DİLLENDİĞİNDE, DİRİLECEK BİLİRİM...

Ve olan budur canlar... Ben DÜNYA planetinde, herkes olmak üzere bu çalışmayı devreye aldığım günden itibaren; bu yoğunluktayım... Ve herkesin HALİK olup, kendini hak etmesi için MUTLAK KURULLARI kodlamaktayım... Özün sözü şudur ki; kimse “BEN” demez... “BEN” dese beden, kelamı olur... “BEN” dese, yaşam kervanı olur... “BEN” dese, mutlak kurullarda kodlayıcı olur... Bunu demese, ya da demeyecekse; biz onda deriz bunu canlarım... “Haydi” deriz... “ÖNÜNÜ AÇ, YAŞAMI KODLA, YOLUNU KOKLA Kİ TOHUMLAN... ÖLÜLER DİYARI, SENDEN SENİ BEKLER... Koru kendini... YOLUNU KODLA Kİ, MUTLAK OL...”

BÜTÜN AMACIMIZ, İNSANDIR CANLAR... BÜTÜN AMACIMIZ, İNSANDIR... BU KESİNDİR... Kimsenin gücünü ölçmeyiz... Nedir, ne yapıyor, dilletmeyiz... Sadece kontrol kurmasını bekleriz...

YARAŞIR DÜNYAYA İLİM... Yaraşır ama, yaşamak gerek ki; bütüne hizmet edilsin... Yaşamak için de, yaradanın yaşama inmesi gerekir... Yaradan, insanlık sistemiyle, KÜLT olup yeryüzüne inmeden, görev taşınamaz... Ve bütünün gücü kodlama yapamaz... İşte bugün, bu yoğunlukla, biz, bütünün gücünün dürümlere ineceği o YAŞAM SAHASINI, KAHA olup, DİL TEKNİĞİYLE kodladık...

YENİLİK TAMAMDIR... Büyük kötülükler önlenmiş iken, CENNETİN KELAMI MUTLAK KURULLARA KAYITLANDI... ARTIK DÜNYA PLANETİNDE, “GERÇEK İNSAN” DEVRESİ AÇILIYOR... GERÇEK İNSAN!... Bu ne demek bilir misiniz? “BİZ, BÜTÜN KÖTÜLÜKLERİ AŞTIK” demek... “BİZ, MUTLU KURULLARI KODLADIK” demek... “BİZ, BÜTÜNE HİZMETÇİLİK YAPTIK” demek... “Ve yeniden ve yeniden, büyük kök görevle dürümlendik, bütüne indik” demek...

GERÇEK İNSAN, MUTLULUK VERECEK TÜM İNSANLIĞA CANLAR... İŞ BUDUR... Ve şimdi yeni sahaya geçtik ve GERÇEK İNSAN SİSTEMİNİ DEVREYE ALIYORUZ...

https://youtu.be/SU7U6VfufKE

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

 

 
  Bugün 292 ziyaretçi kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol