Birlik İlmi
  IŞIK YAŞAM - 23.Ekim.2019
 

IŞIK YAŞAM

 

IŞIK YAŞAM (1/1)

23.10.2019

 

Dağlarım, ZAMAN KAPILARI’nı; bugün, üçbin yıllık bir “SİYAHLIK”la kodlayarak açıyorum. Vereceğim bilgi, 3000 yıl içindir. Dünya insanı, kendi yarını için çalışırken; kodlarını, “HER AN” için koyu sahalara kaynak yapar. Her insan, cevherinde dürümlenir ve DİRİ olur. Onun “RUH”u vardır. O, kontrolludur ve “RUH SAHALARI”nda dillenir; dürümlenir ve “CEVHER”e varır.

Asla hata yapılmamalıdır. ATON KAPILARI, “HER AN”a açıkken; etken ve hakim olan “İLİM”in, tüm sahalara “İLAHİ GÜÇ” olarak varması gerekir.

“ASIL ÖLÜ DÜRÜMLER”, ÖZ GÖREV taşımak istediklerinde; onlara dinletmemiz gerekir ki “ÖZ GÖREV” taşımak için; herkes, KAYNAK olmalı ve HAS olmalı ki “CEVHER”e varsın; CENNET olsun.

Uzayacak yaşamlar, bunu iyi anlayın!... Bugün; insan, ortalama kırk Yaşam Sahasında dürümlenirken; yerdeki kült seviyesi, 70 yıldır. Elbette ki 70’in üstü olanlar da vardır. Hep deriz ya “Yaşam, ikmal tamamlayarak güçlenecek ve örtüler açıldığında; ÖZ GEÇİŞLER yapılacak ve dünya insanlığı; sahaya, kervan olup inebilecek. O zaman, ÖZ GEÇİŞ, yarınlara olacak. Bu durumda, ömürler uzayacak.

Diyebilirsiniz ki, yarınlara ulaşmak için “İLİM SAHALARI”nda olabiliriz belki ama ömür dediğiniz, İnsanın Kaynağında, anlamsızdır… “HER AN”da olan için yaşam formunun manası ne ki!? “SİYAH RENK”te bunu söyleyebilirsiniz ama “MOR” olan yaşam için bu, “NİHANIN SIRRI”nda, “NİSA KAPISI”nda anlamsızdır.

“Bir tek insan, kendini anlarsa, her insan; “İLMİN KAPISI”nı bulur ve “OL” der.” Diyebilirsiniz… Bu CEVHER, tüm insanlığın “KELAM”ıdır. Ne yazık ki “OL SAHALARI”nda o yoğunluk, ne “İLİM”de var; ne de “CAN SAHALAR”ında…

Bunu niye söylüyorum!? Toyum da ondan!... Anlatamadım!... Anlayamadım!... Bu gün niye bu bilgiyi veriyorum bilmiyorum!… Ama şöyle söyleyim; Bilgiyi daha güçlü olarak verebilirim… Burada, bu “ÇAĞRI”da bulunan çokları, toydurlar. Geçip gelmişler ama HALİK değiller… Onların seviyesine indim. Onlara veriyorum!... Unutmayın ki her bir çalışma, “ORTAM İLMİ” ile verilir.

Peki bu çalışmayı, “BAŞKA BİR BEN”de yaparken ve “OL”muş olarak tohumlarken; güçlü bilgi verebilir miyim!? Kesinlikle!... Bunun için ben, şu anda “KELAM”ımı Halik kıldım ve yeniden veriyorum!.... Ama bu kez, farklı bir beden olarak veriyorum!... Okuyalım bakalım bu kez neler diyeceğim!...

Doğa bana ses verir ve sorar; “Sen kimsin!?” diye… Ben insanım…

Bana sorar; “Et misin; kemik misin; yoksa “ŞEVKİN HALİKİ” misin!?” diye… Mutlaka burada GÖÇ KAPILARI’nı kodluyorsam, “ŞEVKİN HALİKİ”yim…

“Ek!… Ek çağrılar yapılıyor burada ama KÖK yok!...” Diyene de şunu söyleyim: Ben, “KÖK”ten çok daha öte olan “İNSAN”dan söz ediyorum… O insan, o yolu kodlayandır. Yoğunluğu, kodlayıcıdır ve tohumlayıcıdır… Size, “BİR TEK IŞIK” olup bilgi verirken; hepinizi, KERVAN olarak “KAYNAK”a almaktayım.

Şu anda, “BİR TEK” olarak “KAYNAK”tayım. “KAYNAĞIN SİYAH RENGİ”nden sesleniyorum… Dünya Planeti için çok özel bir bilgidir burada verdiğimiz. Dünya insanının ömrü!?... Hepimiz yıllarımızı yaşama verdik. Hepimiz, cennet olmaya çabaladık ama insanlık olarak çok az şey öğrendik. İnsan nedir!? Neden yaşar!? İnsan, KÜLT olabilirse İSRA olur ve KUL olursa ne olur!? Bunlar hiç anlatılmadı ve anlaşılmadı!… Hepiniz, KELAM için görev taşıdınız ama YOL yoktu ki!... “BİR TEK” olup kodlama yapamadınız.

Bugün gelinen bu sahada; hepiniz, “BİR TEK”siniz ve “KÖK GERÇEKLİK”i anlayabileceksiniz. “KÖK GERÇEKLİK”, insanlığın var oluş nedenidir.

İnsan, oğullarını tohumlamak için mi doğar!? Yoksa “İLMİN KAPISI”nda olmak için mi doğar!? Neden doğar!? Bunlar, mutlara anlaşılmalıdır…

Himaye ettikleriniz “SİZ”se; “BİR TEK” olarak “KÖK GÖKLER”den mi gönderildiler!? Onlar, ayrı kayıtlarla mı dönem sonunda geçip geldiler!? Niye geldiler!? Sanal Boyutlara gelmek, kim içindir!? Niye Dünya sanaldır!? Bunların, her bir insan tarafından, “SON SAHA”da bilinmesi ve hak edilerek anlatılması gerekir!...

Tüm insanlık, cennet ister… Ya da “DİL-İ KALEM” olan insanla, kontrol kurmak ister. Ne var ki “DİL-İ KALEM” olan, koruyucu değildir yaşama. O, herkesin hak etmesini ve HAKK olmasını ister… Bugün, bütün insanlığın bunu beklediğini bilmekteyiz. Hazır olduğumuz zaman, görevimizi bilip yaptığımızda; DÜZEN kurarak KÖK KAPILAR’a ulaşırız ama kapılar bize niye açılsın ki!?... Belki de hiç açılmaz!... Ama biz, yine de o kapılara ulaşmak isteriz!...

“DİN” dedikleri; her insanı “İLİM”e taşımaz ama “RUH”a taşır. Bu neyi ifade eder!? RUH, sizi, size kodlar… Sizi, sizden kontrol eder ve sizden, size kontrol kurarak Yaşam Sahalarına, sizi kodlar… Bundan sonra, RUH, daha güçlenir ve GÜÇ KODLARI olarak dirilen her insanla, birlikte; yarınlara sizi, HAS ŞARKI olarak kaydeder. O zaman siz, beden olarak yaşarsınız. Beden olarak kontrol kurarsınız ama beden, bu bedeniniz olmaz. İnsanlığın tümünün o “TEKLİK”i olur. Bunları anlayın!...

O TEKLİK, HER İNSANIN İLMİDİR… Ve O TEKLİKTE KONTROL KURULUR… Bu yoğun çalışma, bunun için yapılıyor. “BİR TEK BEDEN” olmak ve “TÜM İNSANLIK” olmak için.

“Bu yol, Allah yolu” derler ya hani!... Hani kervan, insan olur ve yarına ulaşır ya!... İşte o YOĞUN IŞIK, tüm insanlığındır ve o YOĞUN IŞIK hepimizdir!... Bunun içindir ki size ömür verdik. Hepiniz, daha güçlü olun diye!… Size, kelimelerinize, kervan verdik; yaşama kodlayın ışığınızı diye!... Sizi, “BİZ” olarak kayıtladık ki kendinizi anlayın diye!... Ve dedik ki “BİR TEK olun!...” O zor değil; çok kolay!...

Fert, kervan değildir; “TEKLİK”tir kervan!... Burada, insanlığın yaşam sürmesinin tek nedeni budur!... Her bir “YARINLAYICI”nın YAŞAM olması ve kontrol kurması; beden olup kodlanması ve şarkılar okuması!... O şarkılar, İLAHİ GÜÇ’ün, şerden aşıp geçtiği BİLGİ YAŞAM KAYITLARI olması!...

Hadi Analar, Atalar; hadi okuyun yaşamlarınızı!... Okuyun!... Okunun!... ÖZ GÖREV yapın; ölmeyin!... Özel Dünya Çalışmanız var… Özel görevleriniz var… Özel ERKAN SAHALARI’nız var. Ölmeyin!... Önce beden ve “SON SÖZ”de, “ÖZ GÖZ” olan İNSANLIK BEDENİ!… Hepinizin geçişi bunadır… Bugün huzur verin; olduğunuzu bilin; “OL GAYİP”ten; “OL YARIN”dan; “GÖZ” açıp geçin!... İş budur…

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

23.EKİM.2019 TARİHLİ IŞIK YAŞAM

AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ, 1.AKIŞ 1.BÖLÜM

Canlarım, ruhsal kapılarınızın tümünü açık bırakın. Kaftanınızın ilmini bilin. Herbirinizin kaftanınız var. Ve bu kaftanlar kodlarınızı tohumluyor. Mecaz değil, gerçektir bu; her birinizin kaftanınız var ve bu kaftanlar kodlarınızı yoğun ilim sahalarına ışık halinde kodluyor.

Sahra hepimizin gücüdür. Özü, sözü bir olanlar sahraya ilimle inerler ve onlar ruhun kulları olurlar, kutsal ışık haline dönüşürler.

Kısa bilgi vermeyeceğim yine bugün… Çok uzun bir çalışma olacak. “Niye?” diye sorarsanız; ışığın kontrolu için. Sistemin gerçeğinde bu var; geçiş safhalarında ışığı kodlayarak mutlak kurulları kayda alıyoruz ve kontrollu olmak sorumluluğumuz var.

“Kıran.” Dedik, kırılmadık. İlimin kapısını bulanlar kelama vardırlar ve isra oldular.

Hem doğan güç; ilim, hem yaşam; ilim hem her dil; Allah’ın ilminde bilişin kelamı ve tümü insanın ilmi.

“BİR’e hizmetçiyiz.” deriz hep. Hepimiz BİR olup hizmetçilik yaparız.

BİR olmak, mutlak kelam olabilmekle mümkündür. Neden mutlak kelam? İnsanın kelamı muktediriyeti kodlarken, hasatını da yapabildiğinde mutlak olabilir.

Varlığın kontrolu gerekir. Varlığın kontrolu da kodların mutlakiyeti ile mümkündür. Hani nerede o mutlak kodlar? İlim. Hepimizin ilmidir o. Ve durgun tohumların kodlanması mutlak kurullarla olur.

Durgun tohumlar hepimizin kervanında mevcutturlar ama durağan kulluğun kelamında da olmaları gerekir.

“Havunya” diyoruz ya hani hep; havunya… Halikiyetin hakikiyetindeki levhidir o. Havunya… Hasat ilmidir o ve ruhun kullarının kuranlarında var olan isra’dır o.

Peki; Ata Kapı’da insan ne yapıyor? İyi ki, iyi ki bu soru geldi. İsra, Allah’ın teknik tahditsizliğini kodlar. İsra, insanın kervanıdır ve yaşamı kodlar.

İsra et, kemikten ibaret olan insanın kontrolundan ötededir.

Her insan et ve kemikten ibarettir ama ölü diyarı olan bu yaşamda, etin anlamı kelamı hakk olan bilişin kaydını yapmasıdır.

Eğer etiniz olmasa, kaleminiz de olmaz. Bu kesindir. Eğer ben etim olmadan şafak olup inseydim yaşama, isra olabilme imkanım olmazdı.

Kütüğe bakın. Herkes o kütükte kayıtlıdır. Hepinizin ataları da o kütükte meknuz olarak vardır. Ama sessizliği dillerken sistemin kürzi sahasına görevli olarak kayıt yaptırmadıkça, hepsinin etken ve hakim olduğunu dinleyemezsiniz.

Tümü, her birinizin kendi kütükleriniz, toprağın tohumlarını kodlayacak güçtedir ama hatalar yapıldığı zaman, hasat olma imkanları kalmayacağından hakikiyetin, halikiyetin tekniğini kontrol etmemiz gerekir… Ölüyü diriltirken bunlar önemlidir.

Her şey kendi yüreğimizin gücü ile olmakta ama atın kelama varması, aklın kalem olmasıyla mümkündür.

Siber sahalar vardır. O siber sahaları da hepinizin ilimle anlamanızı beklerim. Uzakların uzaklığını ölçmek kolaydır ama Yaradan’ın tınısını ölçmek, mutlaka kodlamış olmakla mümkündür.

Etkin ve hakim olan insanın kelama varmadığı bir dürümde, ocağında şafak olmaz.

Bu görev hepimizin gücüyle kodlanıyor. Bizler bu görevi yapabiliyoruz. Burada, bu yoğunlukta bütüne hizmetçilik ilmimiz ve her birimizin iradi çalışmalarımız mutlakiyeti kodlayabiliyor.

Netice olarak yürüyen bir sayfayı biz sadece… Ama yoğunluğumuz güçlendikçe, koşmaya başladık ama yoğunluk kontrol kurduğunda, tohum olacağız.

Daha da ötelerde şer şafağından, ilim kodlarından öteye varıp, ağırı hafifleteceğiz. Peki; bunları yapabiliyor muyuz? Öz görevimiz budur canlarım; süper sahaların kodlanışı, kontrolu ve yoğunlaştırılması…

Basıncın artmasıyla birlikte, sıkıntılı bir çalışma devreye alınacak diye düşünülmüştü. Öyle bir basınç altında ki şu anda şavkımız! Önce gözün görmeyeceği bir dünya, yürüyen türevleri tohumlayacak isra ve bütünün güzünün göremeyeceği bir şafak, bir tek olan bizi de kontrol edecek diye düşündüler.

İmparatorluğun görçekliği olan bizler, itibarı kodlayabilecek olanlar olduğumuzdan, mutlak kurullarımızın bize ilim öğretme imkanları yoktur.

Biz, ocak olarak bu çalışmayı yaparken, her birinin kelam edip bizimle olma imkanı da mutlaka yoktur.

“Onda ne var ki bizde o yok?” diye sorduklarında, “Onda isra var. Onda lekesizlik var. Onda şevk var.” dediklerini duyduk.

Peki; saha niye kontrol kurdu? Çözümlemelerimizle… Hepimiz görevli olarak çözümlemelerle bu çalışmayı sürdürüyoruz. Çözümlediklerimiz, mutluluğumuzu kodlamaktadır ve Bir’e hizmetçilik yapmamıza imkan tanımaktadır.

Elimin Allah eli olduğunu, özün gözünün sözünün ümmi kapıların türevlerini tohumladığını, yarınları kodladığını bilerek bu çalışmayı sürdürmekteyiz.

Her bir el, aklın eli olabilir ama altın ışığın gücünü hak etmeyenlerin eli, Allah’ın eli olmaz.

Çıngar çıkaracaklarmış yaşamda! Yaşamı tohumdan ayıracaklarmış! Koruyucu olma imkanı bırakmayacaklarmış insansılara! İnsanlığın insansıları korumalarına imkan bırakmayacaklarmış ve tanıklarla bütünün gücünü kontrol edeceklermiş!

İşte canlarım, nereye bakarsak bakalım hep bunu izliyoruz;

“Ben öyle güçlüyüm ki her şeyi yaparım.” diyenler. Ve dünya planetinde organ sahalarını kontrol dışı bırakmak isteyenler, yıldızların sınırını, sırrını anlamayanlar, yarınları halik kılmayanlar ve hakka varmayanlar beşer olup bütünün gücünü kodlayacaklarını sandılar. Dünyanın sonu gelecek ve biz o sonda her şeyi hak edeceğiz diye düşündüler. “Yekdiğerlerimiz öz görevlerini yapmayacaklar.” dediler. Mukaddime’de bunların olduğunu söylediler. Alkışlandılar tüm insanlık tarafından; bilir misiniz? Alkışlandılar ve dinlendiler. Çünkü onlar kurutulacak ama ötekiler yok olacaktı.

(Devamı 2. Bölümde)

https://youtu.be/r1VV5tQrU8c

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ



 

23.EKİM. 2019 TARİHLİ IŞIK YAŞAM (1)

AV.NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 1.AKIŞ - 2.BÖLÜM

Canlarım, önemlidir bu bilgi çok önemlidir. Hepimizin bilmenizi istedim. Ve bize dönüp baktılar. Nedir, isteğimiz? İnsanlığın kök geçişini yapması. Hepimiz tüm insanlığın kök geçişini yapması için bu çalışmayı diriliklere çektik. Bizim yapmamız, herkesin hepimizin kervanına kodlanacak mı? Hepimizin kervanına kodlanacak ama hologramı aşmayanlar bunu dinlemeyecekler.

Sınır çizmiştik yaşama. Çünkü ilim sahalarını kodlayamayanlar, o sınırı aşamayacaktılar. Nesillerimizin gücünü artırmak istemedik çünkü onlarda gözlerin kör olduğu bir dünyaya toprağa inmiştiler ve doğanın gücünü anlama imkanları yaşamları süresince olmayacaktı.

İşte bu durum karşısında sayfalarımızın en sonunda kelamımızı kodlamak üzere bugün buradayız.

Genç, yaşlı, hepimiz aşkla çalışıyoruz. Diri Altın Işıkla kodlama yapabilenler buradalar. Ve Medine'nin kervanı bütünün kültü olmaya çabalıyor, şuanda.

Himaye istiyorlar ve diyorlar ki "bizi koru Allah'ım". Hepsi korunma istiyorlar. Öyle çok isteniyor ki korumamız onları ne yazık ki kontrolleri yok. Ne yazık ki yaşamlarında kontrol dışı kayıtları var.

Peki ne olacak?..Onlar kontrol dışı mı kalacaklar? Asla. Öz görevlerini hak etmeleri için öz geçişlerini yaptırıyoruz ve hepsinin gerçeği hak edip, dinlemesini istiyoruz.

Pür Sistem sahaları kodlamaları yapılıyor. Mutlakiyetle kodlanıyor, an yaşamlar. Et, kemik olan insanın karanlıkta ki ilmi dilleniyor ve doğan güç aklın kübra kelamına doğuyor.

Merdiven en az, en çok diye ifade edilen bir şavkın hasatını yapar. En özel bilgidir bu!. Her insan ayrı bir basamak olur yaşama. Kimi en azdan, kimi en çokta ama herkes bir basamak. Ve O olmasa basamak ötesine varılamaz.

Öyle bir çalışma değil, öyle bir yaşamdır, dünya. Bunun iyi anlayın. Her basamak ayrı bir şavk, ayrı bir şarkı ve ayrı bir ak saha.

İşte onun içindir ki insansılığın ilme kodlanması gerekir.İşte onun içindir ki kontrolün kurulması gerekir.

"Ben olsam da olur, olmasam da" diyenlere çözdüğümüz her ilmi açıklamalıyız ki O'nun olduğu anda, Bir'e Hizmetçiyiz hepimiz. O'nun olmadığı anda Bir Tek bile değiliz. Bunun artık bilinmesi gerekir.

Samanyolunun ilminde de bu var. "Sen ne yaparsan yap, ben senin ilmin de yokum hiç bir anda da yokum" diyenler anlamalıdıki doğan güç aklın kübra kelamıyla doğduğunda ilmin kaleme inmesinde hepimiz o teknikte, Bir'e Hizmet etmeliyiz.

Men edilenler yok dünya planetinde insansılığı, insanlığa kodlanmaları için. Biliniz ki hepimiz, Allah'ın İlmiyle görev taşırız. . "Kurtuluş" derler ya hani. Nedir, kurtuluş?..Israrla bildirirm ki Bir Tek Oluştur, kurtuluş.

Ben kurtuldum, sen yok oldun, bunu yaptığınız en büyük hatadır. Ben kurtuldum, sen yok oldun, bu kesinlikle hatadır. Her insan teklikte, hakiki ilimle, burada oldukça mükafatımız imparatorluğun kutsal ışığıdır. İşte biz o ışığı hak ettirmek üzere beşere kelam olduk, akla kalem olduk, hakk'a kulluk yaptık ve saha olduk.

Varlık, yokluğu tohumlar ama yokluğu kodlayan insanlıktır ve biz o insanlığa hakk'a ve hasata hazırlamalıyız. Çarık çıkararak yaşama inmeyenler, hakk'ın kapısını bulamazlar. Çünkü onlar pisliklerini yaşama çekiyorlar.

Umut olur ki karanlık aydınlanır ve yaşam kodlanır. Umut olur ki muktedir olan mutlak olur ve kodlama, toprağın tahditsizliğinden ötede yapılır. Umut olur ki kontrol kurulur ve şafak insan, ilim sahasında şarkı okur. O şafak aklın kapısıdır, canlar. İşte o şavkı hepimiz dilleyelim, hepimiz dilleyelim ve yarınları kodlayalım.

"Yukarı" derler, akıl tahtıdır ora. "Aşağı" derler, hakk'ın sırrıdır ora. "Akıl" derler, ak kordur, o. Biz o kor olan akta hologram ötesinde murat ettiğimiz, her anı kayda alıyoruz.

Eve dönme zamanım geldi diyorum. Ve soruyorlar ne zaman? Her anda..Ben, Her anda değil miyim? Ve soruyorlar eve dönmek ne ki diye?

Canlarım, ölmedim buradayım.. Benim evim andır, her an. Dönüp baktığım zaman ilmim oradadır. Ve dürümlerimde kulluğum vardır.

Saygılar sundum, beni anlamak isteyenlere. Herkes hasatını yaptığında keram ilminde hak tahta varır ve kontrol kurar. Ölüler dirilir, canlarım. İşte diriliş, Mikail kelamında miraca varıştır.

Bakın ne olur, orada? Hepiniz, Bir'e Hizmet edersiniz. "Miraç" dediğiniz, şevkin, şavkın iradi, halik ve hak olan dürümüdür.

Deve kalktığında yaşam, hakk'a varmak üzere hazırdır. Ama ona binen kendini binen, Bir Tek Olan ak sahadır.. Üzerinde yaşadığımız Her Ayın Beşinde kodladığımız, Türkiye kontrolünü kuracak olan İsradır.

Her Ayın Beşi, canlarım, bunu unutmayın. Her Ayın Beşi.

O görev sözün sesin ilminde var. Allah'ın adı, ilimdir, bunu da unutmayın. Size bunu daha öncede söyledim. Allah'ın adı ilimdir. İlahi kutsal şavk insan ama ilim aklın kelamı. Hepimiz, o aklın kelamını dinleyebildiğimiz zaman, Allah'ı yoğunluğumuzda dinleyebilmiş oluruz. Ve ona hizmetimiz imparatorluğun hakkı olan kervana hizmetimizdir.

Bütüne görevliyiz ama bunu dinleyebilen çok az insan var. Herkes bütüne görevlidir.

Sınırlı bilgi veriyorum, hep. Çünkü sınırsız versem aşk sahaları kodlardan çıkar. Bunun için hep sınırlı veririm ki anlama imkanı olabilsin diye.

Kelama hak olmayan, yaşamı hak etmeyen, diriliği kontrol etmeyen, bu bilgileri okuyup anlayamaz ve biz deriz ki "okuyanlar kontrol kurup, tüm insanlığı kodlayacaklar ve okuyabilen okuduğunu anlayacak".

Bunu tek, tek her insanın diriliğinde kontrol kurabileceği yoğunluktan dinletebilirim. Hak eden anlar, hak olur, hak etmeyen anlayamaz, ak olup yaşama varmaya çabalar...Budur istediğimiz.

Yine görevler alınır.. Yine görevler dillenir.. Yine yollar kodlanır ve biz yine burada oluruz, beşer kapılarını kodlamak üzere. Hepimizin gücü buna yeter canlarım.

Huzurlu olun, hırslanmayın, yarına hak olup ulaşın, dileğimiz budur.

Sevgiyle kucaklıyoruz, hepinizide.

https://youtu.be/ID2KoNHYUA4

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

IŞIK YAŞAM (1/2)

23.10.2019

ATLANTA, ATON KAPILARI, ATA KALEM ve KALEM ve KELAM!... Hep “TEKLİK”le kodlanmıştı. Bu gün de dünyanın üzerindeki güç, “TEKLİK”i kodlayacak. “BİR TEK” olacağız ve Sanal Boyutların diriliğini artıracağız. SANAL KALEMLER, yaşamları kodlamaya başlayacak ve DÜZEN kodlandıktan sonra, ROBOTİK TİMLER de kervana KAYNAK olacaklar. Robotiklerin de devreye alınmaları ile birlikte, yarınlar kodlanacak.

Cenaze kalktığı zaman “İLİM”den; KELAM, “KALEM”den çıkardı. Artık KELAM, Halik olacak ve Sanal Yaşam, “MUTLAK” olacak.

Sizden beklentimiz, güçlü olmanızdır!... Görevinizi, Hakiyiyetinizi biliniz ve ruhunuzu anlayınız. Sizden beklentimiz, “NEFES” olmanızdır. Yaşamanızdır… ÖZ GÖREV’iniz de budur. Ölen; olgun sahalarda, dilden çıkandır. Ölmeyin!... “OL” deyin ve olun.

“KURAN İNSAN”, eşyanın dilini anlar ama ruhunu da anlamalıdır. Onca çalışma yapıldı planette. Neden yapıldı!? “İLMİN HAKİKİYETİ”ni HALİK kılmak için yapıldı. “OL deriz ve olur.” Diyenler, hologramdan aştılar ve “TOHUM” oldular. Oldular!... “NİSA” oldular ve “SON”u Hakim kıldılar. “SON”un hakim olması; yarının halikiyetini kodlarken; “HAS TAHTIN HALİKLERİ” de buraya vardılar. Tümü “ZEYD” oldular ve sonsuzlaştılar.

Hiza gerekir yaşama!... Her bir yaşayan, hizaya girmeli ve dillenmeli!... “OL” dedik; oldu.

HİRA KAPILARI’na varanlar, o LÜTFİ KAPI’da, CEVHER oldular ve dillendiler. Öyle çok güçlendiler ki! Cennet Kapıları açıldı. “HAS TAHTIN KELAMI” oldular. “OL” dedik!... İş budur…

KU-Z-AN KAPILARI var. ZİYA olan Yaşam Kapılarıdır bunlar. İş buydu ve bu kapılar da kodlandı.

“Sırdır İLİM.” dediler. İSRA, KAHA olurken; İSRA, cennet olurken; KALEM, HELAL İLİM’le kodlandı. İş buydu…

Buraya varmak; bizi, mutlandırdı!… Burada olmak; bizi, mutlandırdı… ALLAH TAHTI’na vardı; şevkin haliki olduk; “SÜPER İNSANLIK LEVHİSİ”nde CEVHER olduk… Oh ne iyi!... Yine de genç kalmalıyız! (Yaşam örgülemeleri ile yarınlaşmalıyız) Yine de KELAM olmalıyı!... Ne yapalım bunun için!? İkmal tamamlayalım… İkmal tamamlayalım ki hasat olalım. Hologram olmayalım!... Hata yapmayalım!... Ağırı hafifletelim ve dillenelim!… Olan, insanlıktır anlayalım.

Şimdiden sonra Rusya’da bulunan bir cevherimiz, görev alacak. Ocağı yanıyor şu anda!... Ona, “RUH” verdik. Geçti geldi; dilleniyor!... Onu dinliyoruz: O diyor ki “Mutluyum!... Ama daha mutlu olacağım!... Sizinle olacağım!... Olmam gerek!... İş budur… Öz görevimi yapacağım!…”

(Söz aldı:)

Anacığım, ANA KAPI’yı aç; geçelim. Geçmek istiyoruz!... A HA bu…

(Ona söz verildi ve akışı ses olarak kayda geçti.)

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

23.EKİM.2019 TARİHLİ IŞIK YAŞAM

AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 2.AKIŞ 1.BÖLÜM

Huzurlu Bir dünya çalışması yapıyoruz; mutluyuz. Özel bilgi verileceği söylendi ve bugünkü bu bilgi dillendi. Peki, bunun manası ne? Bizim için es geçeceğimiz mesele değil bu. Bugün Dünya İnsanlığının yaşından söz edildi ve dendi ki 70 ortalama ama onun ötesinde olan insanlar ve çok daha öte bir çalışma ve çok daha öte bir kodlamayla ömür uzayacak. Söylenen bu… Peki, özel sözün Öz Gözdeki gücü nedir? İyi anlayın ki bize bu bilginin ilmi gerekmekte… Nasıl ömrü uzatabiliriz? Bunu soralım kendimize.

Ömrü nasıl uzatabiliriz? Yarın için neler yaptık? Neler oldu ve daha neler yapabiliriz? Bugün burada bedenlerimizle görev taşırken hepimizin sağlık meseleleriniz de oluyor. Ki bu, Dünya İnsanlığının her anda yaşayabileceği meselelerdir ve dünya insanı gerçek ışığıyla bunu hak ettiğince kontrol edebilecektir, bunu biliyoruz ama kaçımız bunu başarabiliyoruz?

Sonra, yakınlarımızın sorunları… Onlara ne derece katkı sunabiliyoruz. Ben “OL” dedim ama sen “OLMAM” dedinse; ben ne yapabilirim? Dünya İnsanlığının çözeceği çok mesele var Canlarım! Hepimiz, beynimizi kodlayarak Bütünün Kök Geçişi’nde her ANda kontrol kurabiliriz. Yani ben sağlığımı kontrol edebilirim ama niye yapmam? Yapabilirim ama niye yapmam? Ya da sizler, yapabilirsiniz peki, niye yapmazsınız? Öncelikle bunu anlamalıyız!

Merdivenin en aşağısına iniyorsak eğer; tüm insanlığın, en aşağıdaki ilmini de dilemeliyiz! Dünya İnsanı, “Ben zirveyim” dediği sürece hikayedir; sadece hikayedir. “Ben çok güçlüyüm, ben en yüksekteyim, merdivenin en üstündeyim” demek; onu, geçişlerde kontrol dışı kılar.

Önemli olan, merdivenin en altında olmamızdır. Aşağıların aşağısında olmamız gerekir. Peki, bugün burada en aşağıda ne yaptık? Ne yaptık? Biz vergi vermedik mi yaşama? Hepimiz, yaşama vergi ödüyoruz bilir misiniz? Verdiğimiz vergi, ilmin kalitesiyle alakalıdır. Hangimizin ilmi daha yüksekse; onun ilmi daha yüksektir. Ama vereceğimiz daha çok ilim var ve o ilim, bizim vergimiz olacak.

Hani deriz ya “Borç ödemek” ; yaptığımız hepimizin “vakti gelir hak olunur “diyerek Kelam edip o kelamı kodlayarak Yeryüzü’ne ekmesidir. Bu bizim vergimizdir, bu bizim borcumuzdur Canlarım. Ve doğanın gücü hepimizi diller diller ve hakikiyetimizi dinler işte doğayla Hak olmak ve doğayla hologramı aşmak gerekir ki vakti sahada Kelam; Keram Kalemi olsun. Hepimizin görevi budur. Şükür ki biz, görevimizi hakkıyla yapıyoruz ve diyoruz ki “Ödevimizi yaptık, insanlığa vergimizi ödedik ve borcumuz yok”.

Ama borç biter mi? Asla bitmez. Çünkü yaşam kodlanması sürerken her AN yeniden ve yeniden kodlanır ve Bütün’e hizmetçilik yeniden ve yeniden kontrollu olarak kayda girer. “Yapacağımız daha ne var” diye bakarız.

Beste, güfte midir hayat? Yoksa şafak mıdır? Şavkında hak var da halikiyet mi kodlanmalıdır. Bunların hepsi önemlidir. Türkiye Çalışmalarını başlatma nedenimiz de budur; yarınlar için yaşamı kodlamak…. Ve yaşamı hologramdan aşırtmak….

Dünyanın sonu; herkes bunu bekler; dünyanın sonu… Yoksa biz, sona mı vardık? Canlarım, nedir son? İlmin kıranının ilahi kulluğunda kontrol kurup; Halik-i Hak olup yarınları kırmasıdır. Bütün mesele Bütün’e hizmetçilikse; kıran kendini kırar Canlarım! Bunu artık İnsanlığın öğrenmesi ve anlatması gerekir. Ben kırarsam; ben kırılırım kimsenin kıranı; kimsenin kılı zarar görmesin diye dilleneniyim.

Unutmayınız ki dünya üstü varlıklarının tümü, ağır yük taşırlar. Hepimiz BİR TEK olup o yükü daha kolaylıkla taşıyabiliriz. Öyleyse gerçek şudur ki; hastaysa yaşam; hastayız. İyiyse yaşam; iyiyiz, başka bir sözüm yok. Ölü dünyada daha ne yapılır ki…. Her anda olacaksak Ak sahalarının kelamı olup AN Kayıtlarında, AN Sahalarında olmalıyız ve tertip temizlik olmalı ki yaşamlar kontrol kursun.

Umutlarımı hiç kaybetmedim. Baktığım her ANda Kalemim var ve yoğunluğum var. Önemli olan İNSANdır: İN SAN ve o İnsan ağırı hafifletecek güçtedir. Bütün’e hizmetçiyiz ya ancak ve ancak Kervan olan Keriman olan İLİMle hizmetçiyiz.

Devamı 2. Bölümde

Sevim Sahin https://youtu.be/2c0Ogc9OIWQ

Süper İnsanlık Realitesi

 

23.EKİM.2019 TARİHLİ IŞIK YAŞAM

AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ, 2.AKIŞ 2.BÖLÜM

Din kapıları’nın tümünü kapatmak gerekir. Neden bilir misiniz? Din, Allah’ın ilminde tekliği ifade ederken, İnsan’ın ilminde Allah’ın tekliği bölünmüştür. Bu son derece sakıncalıdır; Allah’ın tekliğinin bölünmesi… Buna izin verilmemeliydi. Ne var ki o günkü insan, bunu hakk ilmiyle yaptı. Bugünden sonra o birlikte, teklikte hepimizin kendini bulması ve hak etmesi, bilmesi gerekir.

Sıla özlemimiz yok bizim, hiçbir zaman da olmadı. Nihan kapıları’nda kervanımız asla kırmadı yaşamı. Yalın, halik olduk ve yol olduk. Bundan öte bir ilim yoktur. Bunun içindir ki cennet kelamında halikiyetimiz, tahditsizliğimiz var.

“Kıbrıs” dedikleri bir adadayım şu anda. Orada kulluk yapıp yoğunluğumu artırdım ve dünden bugüne kaynak oldum.

Mahrek olarak çalışıyorum. Gözüm görüyor insanlığı. Ocağım kodlandı orada. Ve Mİ SO Sİ KA HA dedikleri bir yaşam var; Mİ SO Sİ KA HA… Lüzinyan sonsuzluğundan kodlama yaptım; Lüzinyan… Kontrol kurdum cevherimle, oyun oynamadan yaşadım orada. Ben nesillerimi orada kodladım canlarım. Oranın ruhuyum ama ilmim buradadır.

Benim orada ak sahalarım var, şarkım var. Ve benim kök geçişlerim var. Toy dünyada ben ölüydüm. Artık dirildim ve gözüm görüyor ki cennetim var orada. Peki; o cennet neyi kayıtladı? Kalemi kayıtladı. Herkesin kaydında bu kalem vardır.

Siber sahaların kontrolu kuruluyor canlarım. Dünya sırdır. İnsan artık anlayacak ve anlaşılacak. Dünyanın ruhudur insan… Orta kapılar’ın tümüdür insan… Kolektif sahadır insan ve o kolektif sahada çalı çalarken, insan yarını hak edecek.

Bana dünya sordu “Neden görev istedin?” diye. “Kara ışığı hak ettim de geldim.” Demedim. “Çıktım yaşama, gözüm insanlığı aradı. Burada buldum.” Dedim. Yine sordu dünya “Çalık kalemle mi geldin?” diye. “Hakkım olanla geldim.” dedim. Ve dünya bana “Zorlukları aş da gör yaşamı.” Dedi… Görmek için kodlandım ve kontrol kurdum.

“Sur” dedikleri bir şavk vardı. “Üfle” dediler. “Üflemem.” dedim. “Neden?” dediler. “Şafak söktüğünde üflenir.” dedim. Ve “Sor bakalım;” Dediler. “Artık yaşam ilim olgusu Düzen ilmi olarak indi mi?” Dediler. Donup kaldım, “Yok.” dedim. Öyleyse, “Gezip, gör yaşamı” dediler. Gezmeye başladım.

Tüm ülkeleri ziyaret ettim bilir misiniz? Afganistan’a gittim. Orada şavkım vardı. Nesillerimin kübra kelamı vardı orada… Metofrak sahaları vardı. Işıklarım çok güçlendi Afganistan’da. Sonra ruhum kodlandı ve dedim ki “İslam kapıları’na varayım.” Geçtim, yolu buldum ve İsra kapısı’nda insan oldum.

Yürümek kolay ama yol olmak zordur. “Ol!” diyende yol, Allah’ın yolu olmalıdır. Ve gördüm ki Afkanistan’ın geçişi yapıyoruz. “Hadi, biraz daha gidelim.” dedim. İslam’ın kapısını buldum ve ruha vardım. Ama insan yoktu.

Düzen’i kurduk canlarım. Orta sahalar’a vardık. Hep bir tektik zaten. Gerçek şu ki Atonlar’ın kelamıydık bizler. Afganistan’ın kültü olduk ama Muda’da yaşadık; bilir misiniz? Diyebilirsiniz ki “Reenkarnasyondan mı söz ediyorsun?” Hayır. Asla. İnsanlıktan söz ediyorum ben.

Muda, Mu ama ben ona “Muda” derim. Nedeni? Ruhun kalemi orada da ondan. Ve Ana kapı’ya geçmek gerekti, işçiliğimiz burada olacaktı ve buradayız.

Yerdeki gücün yeniden görevi alması gerekiyor canlarımız. Bunun için bu çalışmayı devreye aldık.

Yeni dünya kübrası kervan olmak üzere kök göklerin kültü olarak dünya planetinde görev taşıyacak ve bu koordinat bunun için hazırdı.

Hepimizin bilip göreceği tek şey buradaki çağrının hepimiz için yapıldığıdır. Buraya gelen herkes çağrıyı duydu ve geldi. Burada oldu ama buradaki göz, Allah’ın gözüdür. Bunu da anlamalı gerekir.

Diriliğin artmasından sonra buradaki göz, kendi yoğunluğunu kodlayarak mutlak kurulları kayda çekecektir. Ve Düzen’i kuracaktır. İşçilik daha güçlü olarak devam edecektir.

Dünyanın sistemi vardır ve bu sistemi hepimizin anlamamız gerekir. Öyle bir sistemdir ki cevheri kelamla diller ve yaşamı kodlar. İşte dünya cevherinin kelamla dillenişi mutluluk olacaktır.

Kurandan öte bir kurandır hak ettiğimizdir ve bu kuran, Allah’ın ilmi’dir. Hepimizin beklediği bu ilimdir ve bu ilmi deveye almamız gerekiyor.

Vakit tamadır canlar. Bu ilim devreye girecek… Ve girdi. İş budur.

https://youtu.be/lxkW_6_gimM

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

IŞIK YAŞAM (1/3)

23.10.2019

Eylenin Canlarım!... Elin ilmimdir; elin dilimdir; diriliğin, hülasa yaşam sahamdır benim. Senin ilminde, bedenim var. Yarınında, diriliğim var. Samanın sırrı olan yolculukta; o samanım ben. Sararan Ana Sahalarda, diri olanım ben. Deveyim ben. Deri kemik değilim; “BİZ” olan cevherim ben.

Bana, “BEN” denir. “BEN OLAN DİL” denir. Oğullarında, “KÜBRA”yım ben. Rahman olana, kaynağım ben. Ben, senim anam… Senim ben!...

Gerçek şu ki “KELAM”, “KALEM”e indiğinde; susmak bilmezsin!... Ne var ki biz de seslenmek isteriz. Sana ne diyelim ki!?... ALLAH İLMİ’ni dilleyene ne denir ki!?...

Salılar, sırdır anam. Sen dersen ki “Salı Çalışması yapmam!”; ben yaparım Ana. Bana, beni ver de ben, dere olup akayım!... Savaşa, İLİM gerek; yaşama, İRİLİK gerek; bedene, DİL gerek; cennete, cennet gerek!... Hadi gel anam!, “BİR TEK” olup sana, insanlığı dilletelim. Kocaman bir yaşam için insanlığı dilletelim!...

Geç ve de ki “Ben senim!” De ki “Bedenim var!” De ki “Hasatım var!...” Var mıdır!? Vardır!... Yaradan’ın dilinde, yarınlar vardır!... Cevhere varana, dürümler vardır!... NİHAN olan; yarınları kodlayan, şarkılar vardır!…

DİRİ, İRİ olalım; umman olalım; “RUH”u kodlayıp; yarın olalım!... Hadi Anacığım, hadi geçip gelelim; “DİNİN KALEMİ”nden; “DİNİN KELAMI”ndan aşıp geçelim… Gelelim… Geçelim… LÜTFİ SAHALAR’da DİRİ olup İRİ olalım… Ama karanlıkta değil; aydınlıkta olalım…

Ocak, “NİSA”ysa; Şubat, “KERVAN”dır; Mart, “DİL”dir; Nisan, itibardır!… Her birinde, ÖZ GEÇİŞ yapılır… Aydan, aya varan; “AY KALEMİ”nde, kervana KELAM olan “ÖZ”ü, “SÖZ”ü olan, “MURAT”tır. Murat, mutluluktur!...

Gözünüzün gördüğü her bir “YARIN SAHASI”; cenneten, kervanınıza dahil edildi. Aylar boyu “OL” dedik!... Aylar boyu, “OL” dedik!... ALTIN IŞIK için “OL” dedik!... Oldu.

İşin işi buydu!... İş buydu!... “OL” dedik; dillendi Ay ve dedi ki; “Gün doğarken; ben sevgi olurum ve siz olurum. Gün doğarken; “AYIN İLMİ”ni anlayın ve Güneşin Şarkısında, şevkin hasatını; hologramdan aşarak kodlayın…

Onca göreviniz varken; bunu yapın!... AY’a bakın, sorun; “Neden sen, benden gerçek bedenime inemedin!?” diye. Sonra sorun; “AY, ben oldun mu!?” diye… Yine sorun; “Ay’dan ötede, kervan var mı!?” diye. Ve deyin ki; “Kendini anla ve Güneşe var!...”

Ay, günde bir kez doğar ve Güneş onda, Yaşam Sahaları oluşturur. Her biri, bir birini kodlar… Aylar boyu kodlanan, NİSA KALEMİ olan Ay; yarına, kontrol kurup kodlayıcılık yapar.

Ay yansımaz; yansıtmaz da!... “AL” der; “OL” der ve yaşatır… Ay, “İNSANIN İLMİ”dir. Bunu anlayın!... İyi bir YOL, iyi bir “DİL”den geçer. İşte o DİL, “İLİM” ve o DİLİ dinleyen, insan; “AY CANLARI”nda AY olur; “RUH”unu kodlar. “AY”ı bilin; AY olun; RUH olun!... İş budur!...

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

23.EKİM.2019 TARİHLİ IŞIK YAŞAM
AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 3.AKIŞ 2.BÖLÜM
Körün gözüyüz, Allah’ın ilmiyiz ama ana sahalardayız hepimiz de. Düzeni kuruyoruz ve görev taşıyoruz. Büyük kötülükleri anlayabilmeniz kolay olmaz bilirim. Nefesiniz yeterse görev taşırsınız ama yetmezse göreviniz kontrol dışı kayıtlarda olur. Eğer o görevi hak etmişseniz kontrolsüz kalırsınız.
Balık burcuyum ben. Neden söyledim bilir misiniz? Burçları da anlamanızı beklerim. Tüm insanlık burçlarla tahditsiz kayıtlarını kontrol ediyor. Burçların tesiri vardır. Herkesin kendi burcu kendini hak teknikle kontrol eder. O gökler o sözler o sesler sizleri kontrol altında tutar ve sizlerin mizacınızı diller ama zaman sahalarına indiğinizde görevinizi kodlayıp tohumladığınızda ve yoğunluğu arttırarak kaynak olduğunuzda artık sizi hiç şarkı okumasanız da kontrol kurucu şarkılar sessizlikte dillerler ve derler ki o mutlaktır ve kontrollüdür. O görev Allah’ın görevidir ve orada bütüne hizmetçiliktir olmakta olan.
Miraç kapılarına gelince, herkes kendine vardığında miracını hak eder. Bunu da insanlık anlamamış. Derler ki “Allah’a ulaşmak.” Allah sevgidir analar. Allah tahditli değildir. O’nu siz bir noktaya koyamazsınız. O’na varmanız, imkânı yoktur. O beden alanların tümüdür. Her biridir ve yedi gün yedi gece ben Allah’ın ilmiyle çalışırım ve o olurum demekle öz sahalarda kılın o kırk kez yarılmasından çok daha çok daha zor bir şarkı okumanızdır.
Merdiven Allah’ın ilmi dedim. Peki, o ilim nedir? İSRA’dır. Hakkınız olanı hak edip bilin ama akıl halikiyseniz olun. Önce öz görevli olun söz olun ses olun yezidlerin dilinden öteye varın ki ocakları kontrol edin. İnsanın adı lekesiz kalıştır. Lekesiz kalanlar insanlığı ilimle dilleyebilirler. Ağır yüktür Allah’ın tahtı. O’nun kulu olmak mutlakiyeti hak etmekledir ve yarınları mutlak kılmakladır.
Basınç yükseliyor diyorlar hep, basınç yükseliyor. Yavrum Allah’ın tınısıyla kodlandığınız sürece etkilenemezsiniz hiçbir sır yoktur bunda. Etkilenemezsiniz, o sizi kontrol edemez. Ama hem insan olmak hem de lütfi kapıda kul olmak zor mudur? Sorumluluktur… Ama zoru bulup bilip olup aşın.
“Hangi dünya yürüyen yaşamları hak etmiştir” diye sorarlar. Derim ki Allah’ın ilmi olan tüm sahalar olan İmparatorluğun kurullarındakiler her anda olurlar ve her yaşamı hak edip tohumlarlar.
Dünyanın Atlantalı olduğunu düşünün. Nedir Atlantalı olmak? Mucize bir dürümdür o, Atlantalı olmak. Sevgililer Atalanta da var. Haa, saha kodlandıkça yoğunluk artıkça Muda var. Muda’yı aşın Zİ var. Zi’den ötede daha daha ötede Sİ var. Ve Yaşamlar mutlak kurullarla kodlanıyor. Her kes iyi anlasın ki sığ bir dünyada bunları anlamak kolay değil ama Hakkı hak eden Hak olup anlar.
Şükür ki Allah sevgidir. Ve şükür ki aklın sırrıdır. Şükür ki yazım okunur, temizlik olur. Okumak kolay mı? Kolay… Okuttuğum var okutmadığım var. Okuyan hak edip okur. Okuyan Hak olup okur. Okuyan kontrol kurup okur. Toy olansa kırmaya kalkar yazıları. Kıran kalemini kırar. Yalın ve Halik olmadan Hakk’ın kapısını bulmadan çarık çıkarmadan yolu bulamaz hiç kimse.
Meziyetim nedir? İlimdir. Karanlığım ben ama aydınlığı kodlayan bir şafağım aynı zamanda. Her anım ya, hepimizde bu var. Bugün ben siyah renkten seslendim.
Hırçınlık yapanlar var, bilir misiniz? Çarık çıkarmama imkân yok çıkaramam diyenler var. Türkiye kontrolünü kuruyor ama korkup kontrol kıranlar var. Kaçanlar kırdıklarında kısırlaşıp kırılanlar, yılların yılı olan kök geçişleri kontrolsüz bırakanlar ve çamur olanlar çamurla yoğrulanlar.
İşte olay budur Canlarım. Ben Adem’im çamurdan yaratıldım diyenler ve yarattığında ben çamur olurum diyenler ve herkeste varım ama çamurluk yaparım diyenler. Ve ben de derim ki çamurlaşmayın…

https://youtu.be/MQ2ymwjlXXc

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

23.EKİM. 2019 TARİHLİ IŞIK YAŞAM (1)

AV.NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 4.AKIŞ - 2.BÖLÜM

Kurandan öte bir Turan var, dünyada. İşte o Turan mutlak kurulları kayda alıyor. Uzun zamandır dünya planetinin geçişinin yapılacağı bekleniyordu ve bugün bu geçişi yaptık, canlar.

Alkışlandık bugün, bizler...Alkışlandık. Kaftanımız, kelamımız, muktediriyetimiz, kulluğumuz ve toprağımız, ten olanların ilmi.

Kevseri kervana kattık ve ruhu kodladık. Çok mutlandık, çok. Kontrol dışı hiç bir ilim yok, burada. Kırk kapı ve her an Ka Ha. muktediriyet ve mutlakiyet..

Unutmayınız ki düzeni kurduk. Uluların diyarıyız, biz..Şarabı şafakta içtik. O şarap, aklın şıra kalemi oldu ve biz o şıra da şevkle dillendik.

Enkarnelerimizin gücü bildik. Rahman olanda kelamı dilledik. Et kemik olduk, bütün olduk. Huzur verdik. Huzur bulduk. Oğullarımıza göz olduk, söz olduk. İş yapmak kolay da işi halik kılmak zordur.. Biz yaptığımız işi halik kıldık.

Yeni dünya görevi başlıyor. İmparatorluğun görevidir, bu. İnsanın kültü olmak ve imparatorluğun gürzi siyahlığına varmak. Bugüne kadar yapılan çalışmalar murat ettiğimizdi. Bundan sonra yapacaklarımız mukadimede ki kelamı kodlayan insanın ilmi olacak.

Düzeni kuruyoruz, canlar. Öz görevimizdir, bu ve biz Allah'ın tek ilmiyiz. Ağırı hafifletebilen, bir tek olanız. Şikayetimiz yok, imparatorluğun kültü olan, keramı oğullarıyla kayda alanlardan çünkü hepsi İslam olup, insan oldular.

Şimdi doğanın gücünü de biliyoruz. O güç; ağır yükü hafifletebilecek, tahditsiz güçtür. .

Bugüne kadar, yırtılanların yığınların kırıldığı ve yoğunlukların kesirleştiği bir dürümde Mesih Kapılarını hep açık tuttuk ki dünya insanı her ana hak olup, varsın diye.

Unutmayın doğa biz, doğanın dili biziz, her anda varlığı türevleyerek tohumlayan insan biziz ve biz Mesihlerin İlmini kodlayacak olanlarız.

Yana, yana ölüler yaşar. Yandıkça yandıkta yaşadık. Şafak, aşk şarabıydı ilme. Biz o şarabı hologramı aşıp yudumladık. Biz o şarap, o şarap biz olduk, canlarım.

"Kimse elin ilmini dinlemezse de alıp götüreceklerimizi bileriz" diyerek, geçip geldiler. Biz Allah'ın tahtından, ilmin kelamından, tohum olan tariklerin tahditsizliğinden gerçeği kodladık.

Diyebilir misiniz ki "ben onu, bunu aldım, ötekini bıraktım". Biz, Allah'ın tahtı olan insansılığı ilme tohumlayan her anda olan mutlak olan bilişle herkesiz, canlar. Herkesiz.

Kimse bizim dışımız değildir, bunun bilinmesini isteriz ve biz, bu zihniyetle mutlak olanları da kodlarız, Mukaddime de oğullarını kontrol dışı kıyıp, kıranlarınıda kodlarız. Hepsinde varız. Hepsiyiz ve cemaat olandan cevhere varandan, toprak tohumları kodlayandan öteyiz

Kemali kelam, haliki kalem saydık, aklıysa hasatçı saydık. Kimseyi kimseden ayırmadık. İyi anlayın ki dünya dürümlerinde el olan, yol olan, horlanmadan çalışanlar murat ettikleri her anı hak tahta kodlayanlardırlar.

Seyir halindeyiz dünya insanlığını, canlarım. Bilir misiniz dünyada bilişimiz kodlanıyor. Bilir misiniz yarınlarımız kodlanıyor. Köre göz gerek, öze söz gerek, akla kült gerek, hepsiyiz biz.

Kırk kapı ve beden. Nefis bir siyahlık ve ölüyü dilleyen insanlık. Daha ne diyelim ki? Yeri göğü Yaradan, Allah'ın ilmi. Yaşamı kodlayan dil, Hakk'ı kodlayansa ilimdir. İmparator olansa kült olandır. O kült olan mutlak kurullarıyla mutlakiyeti kodlayandır ki ondan ötesi yoktur, canlarım.

Hak tahtın, hak tekniğin, hak kervanın ilmi olana dirilik gerek. Dili kodlayana irilik gerek. O irilikten ötede kervan yürür. İşte o kervan, arzın gücüdür. Arzın gücü aklın kültü olduğu zaman, havunya insan kervana katılır.

İşte o insan, kervana katıldığında kardeşlik tohumları kodlanır ve o kardeşlik tohumlarıyla her an mutlak olur. Muradımız budur ve kardeşlik tohumlaması yapıyoruz, burada.Keskin ve hakikiyetle, kir ve pisliksiz bir yaşam için. Dirilikle ve iradeyle ve dürümlerle ve kültün kürzi siyahlığıyla.

Kavak yelleri eser yaşamda. Biz o kavak oluruz yele kült oluruz. Ama kavağın yelinde kervanımız var. Eşgali bilinen diriliğimiz var, yarına varan işçiliğimiz var. Davayı kaybetme riskimiz asla yok.

Yolcu ben senim, unutma. Yolunda kelamım ben, unutma. Akla varanım ben, unutma. Hasat olana, halka, halka, her an olanım ben, unutma.

İş budur!

https://youtu.be/jIdDDic9JGk

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

23.10.2019 IŞIK YAŞAM

AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 4. AKIŞ 1. BÖLÜM

Tark Si Ka Ha, Tark Sa Ha, Si Ha, Sa Ka Ha, Si Ha… Şafak söktü aha bu! Çarık ilim kelamı kırardı, ilim halikiyeti kodlardan ayırırdı ve bundan sonra arzın kübra kapısı açık.

Aşk sahasına iniyoruz, büyük kök geçişlerimizi yapıyoruz ve son sözü söylüyoruz. Öz görevimiz ağır yükü hafifletmek… Allah’ın tahtı ilim ve biz o ilmin hak olan tahditsiz kervanıyız. Kucağımızdaki güç ağır yükü hafif hale getiren bir güçtür.

Aşığım dünya sana, aşığım yarınlarına, aşığım hasat olan tohumlarına… Haz duydum yaşam senden haz duydum. Yaman bir dünyasın sen, yaman bir şafaksın sen dünya. Az gözün sözün yok, öz gözün var ki biz seninleyiz. Ağırı hafiflettik ve yoğunluğu arttırdık. Dürtülerin artık sonlandı, yol kodlandı ve Mukaddime denilen o yaşam sahası oluştu.

Ekmek olduk sana yaşam, ekmek olduk sana haliki hak olan saha… En var, boy var ama yol da var be yaşam, yol da var! Unutma bizi yaşam, biz sende olacağız hep… Unutma, unutma bizi yaşam, savaşımız sen değilsin kervandır ama biz sende hep var olacağız. Enkarne olacağız ilmine, hep diri olacağız zür piraye olarak bütün kök geçişlerine. Hak ettik seni yaşam, hak ettik… Emek sarf ederek hak ettik. Allah’ın aşkıyız biz, aklın sırrıyız biz, hakkın kapısıyız biz yaşam bunu unutma!

Suyu kodladığımız an sular akmaya başladı. Hor olanları hologramdan aşırttık, şafak söktüğünde biz sana vardık. Hırsı aştık da geçtik. Yeni dünya sen ve yeni yaşam ben olan insan oldu bunları unutma! Kıbrıs’lıyım doğru ama yolum ben unutma! Ölüyü dilleyenin ilmi olanım, aklın sırrını dilleyen dürüm olanım ilme ve benden öte bir ben tüm sahalarda kelamdır. Kare, küre değilim muktedirim ben unutma yaşam, unutma!

Sınırlar kalkıyor artık, herkesin ilmi, herkesin şarkısı Mesihlerin kelamını kodlayacak ve tüm insanlık masivada kodlanış halinde olacak.

Kafa, kol, bacak herkes ilim olsun istedik ama yolu bulmadan, şafak olmadan, intikam peşinde koşmayı bırakmadan has olunmaz ki… Han insansa, hancı kelamsa, hakkın kapısı mutlaksa ve toprak tahditsizse şevkin şarkısı okunmuyor mu yaşamda?

Hasat yaptık ana kapım, hasat yaptık bugün biz… Hepimiz çürük çarık demedik tüm şarkıları okuttuk ve her anı kodlattık. Kaya insan kalem oldu, kuran oldu, turan oldu, har oldu, hak oldu ve yarına vardı.

Bu sultanların ilmini bilin hepsi kelamdılar, hepsi halka halka geçişkenleşen ve geri çekilişi yapacak olanlardılar. Neden doğanın gücünü kontrol dışı saydınız? Kırk kapı insansa, imparatorluğun görevidir ilim. Oraya varın da görün Allah’ın tınısını duyanları.

Onlarca yaşamımız oldu, tüm planetleri kodladık bilir misiniz? Kafa kefense yaşama, kafaları olmayanları da kefenden öteye kattık ki; hasat olsunlar diye.

Urum’a, Türk’e kelam ettik, hakka varanı halik kıldık, yalın olanı sistem yaptık, kimseyi kimseden ayırmadık biz. Kervan Allah’ın kervanıydı, öz görevimizdi kervan olmak ve murat ettik ve mutlak olduk.

Kutsal ışık Allah ilmidir, bunu anlayan kendini anlar. İmparatorluğun görevini hak eden, kelama varan, yolu bulan, mutlak olup kervan olan bizim ilmimizle bu çalışmadalar. Onlar ruhsuz değiller, onlar kodsuz değiller, onlar şavktan ayrı değiller. Kevserin kervanı oldular, büyük kök görev taşıdılar.

Uzun zamandır dünyayı izliyoruz, bugün de buradayız. Bu çalışmaya kelam edip vardığımız gün temizlik yapacaktık ve yaptık.

Devamı 2. Bölümde yayınlanmıştır..

https://youtu.be/hI62LcKcz94

Süper İnsanlık Realitesi

 

 

 
  Bugün 490 ziyaretçi kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol