Birlik İlmi
  BSUİ 1 - 31.TEMMUZ.2019 ÇARŞAMBA
 

BSUİ 1 (ÇARŞAMBA ÇALIŞMASI)

BSUİ (1)

31.07.2019

Allah der ki “Genişle, geç, HAKK ol ve RUH ol!… Eğer olursan, beden (Mutlak olan diri beden) olur. Yakışır sana beden!...”

Ya ben “KELAM”sızsam ne olur!? “KELAM” yoksa, YOL olmaz ki!...

“Başlangıç” der ve “son” der!... Barışta, başlangıç yok ki son olsun… Her an, “BİR TEK”tir.

Sormakta “Ya sen neden diri kaldın!?” diye… Yormayın onu!... Ona biz soralım: “Sen Haliksin ve hassın da neden dünyayı Halik kılmak dururken, kodlayıp yıkmak istemeksin!?”

Seyir halindeyim tümünüzü!... Buyurup yaşama inen çokları var… Tükenen “KELAM”ları ile HALİK olmaya çalışanlar var… Ve derler ki “Sen çantanı alıp yaşama indin ama o çantayı neden kontrol etmedin de tüm zamanlar, kontrol kuramadı!?”

Yer ve gök “TEK”tir. İndiğimiz yer, “OL”duğumuz yer midir!? Yoksa olan, yaşam için midir!? Niye KELAM etmeyelim ki!? Niye HASAT yapmayalım ki!? “Olmadı!... Olamadı!...” dediler. Oldu!... Oldu ama olamayan, olmadığını dilledi…

(Ziyaretçilere hitaben:)

Ya “KAHA”lar, “SİSTEM” olup indiğiniz zaman yerküreye; siz, şeytana tapan insanlık değil miydiniz!? Sizi biliyorum!... Çok büyük haksızlıklar yaptınız; zamanı kırdınız; İSRA olan kulları diriliklerinden çıkardınız. Bu gün de bizi, “BİR TEK” kılan; yarınları kodlardan çıkarmak için buradasınız…

Çorba pişti canlar!... O çorbaya; biz, KAYNAK olan “YAŞAM”ı koyduk. Sonra koyduğumuz “YAŞAM”, kulluğu tohumladı… Sorduk!... “OL” dediler… Sorduk!... “OL” dediler!... Ve yine sorduk!... “OL” dediler… “OL” dediler ve oldular!… İş budur!... “OL! Diyen, olandır.

Yeni Zamanda, yeni yaşamda, her İLMİN KALEMİ, “TEKNİK TAHDİT”le “OL” diyecek ve TEKNİK HALİKİYET ve HAKİKİYET; insanlığı, hologramlarda aşırtacak… “OL dedik oldu.” diyecekler.

Yarınlar için “ÖLÜLER DİYARI YAŞAM”, DİRİLİYOR. “OL” dedik; dirilttik “SEYFULLAHLAR”dan öte olan kodları… “OL” dedik dilledik, yarınlarda has olanları… “OL” dedik oldurduk yaşamları… Aha bu!…

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

31.TEMMUZ.2019 TARİHLİ BSUİ (1)

AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ, 1.AKIŞ 1.BÖLÜM

Rahman’a KAHA olup gelen ilim sahalarındakiler şu anda yaşama inmekteler…

İşçilikleri bugün burada başlayacak… İşleri, kodlanıp tohumlanmaktır. Onların “ruhsuz kapıları” var ve şu an ocaklarını yakmamız gerekiyor. Muktedir olmak gerekiyor. Biz buna “BSUİ” diyelim bugün…

Konu başlığımız BSUİ olsun!

Dağlarım, Başkanlık Dili olup konuşmalara geçiyorum.

Umutlarımız var canlarım. Çok büyük bir kutsal kalemimiz burada… Bu kalem ilm-i KAHA olan bilişimizdir bizim.

Hepimizin gerçeği insanlık ama gerçek kalem, imparatorluğun ilmi olan ve levhi kalem olan İbrahim soyunun kültü. İşte ona biz “İSRA” dedik. Kendi yaşamını “Hakkın kalemi” diye dilleyip, tüm insanlığa kodlamaya inen biliş, muktedirdir ve İSRA KA HA Kalemi’dir.

Süper İnsanlık Realitesi Derneği’nin “Nurlu kalem” olduğunu hepimiz bilmekteyiz. Süper İnsanlık Realitesi’nin görev taşıdığını hepimiz bilmekteyiz.

Suphaneke kapıların’dan görev isteyenlere şunu söylemek gerekir ki “Süper İnsanlık Kelamı hakk ve tahditsiz olana denir.”

“Eşya” dediğiniz bu yaşam, kendi yarınlarını haketmeyenlerin yarattıkları ve yaşattıklarıyla dillenir. Ve dünya, mutlak bir çerçevede kaynak olabilir… Ama çantası boş olanların, ruhları olmaz. Bunun içindir ki tüm insanlığın kendi dilini ve kendi yüceliğini dinleyebilmeleri gerekir.

İmparatorluğun geçişidir burada yapılan…

Her bir dil, Allah’ın dilidir. Her bir lekesiz kayıt, aklın kelamıdır ve her bir temiz olanlar mahrek’te büyük kök göklerde ve tüm sahalarda görevlidirler.

Uzanın… Uzanın, yaşamları izleyin. Hep diye bilirsiniz ki “Ben yokum orada.” Ve her bir dil, Allah’ın dili olmadığından tüm sahalar kontrol kuramayacağından, Türkiye Çalışmaları’nın gereği vardır. Bu çalışmalar mutlaktır ve yaşamın hakkı, hakikiyeti ile gerçekleşmektedir.

Türkiye’de tohumlamalar sürecek. Türkiye’de “kodlanmışlık” kontrol kuracak… Ve teknik olarak TÜPLÜ ÇALIŞMA değil buradaki çalışma! Bu da anlatılacak.

Netice olarak tüp, insanın kütle kodunda yoğun olanlarla kayıt yapanların şavkıdır. O şavk herkese tüp halinde kodlanmıştır ve herkes o tüpten hak tekniğiyle kontrollu olarak kayda inip, tek tahditsizlikte KELAM olabilmektedir.

Az ve öz söylerim ki dünyanın kontrolu bu şekilde sağlanmaktadır. Ama tüpsüz olanlar da vardır yaşamda… Onların ruhları mutlaktır ki onlar bütünün kültle kodlamasını hak ederek yapmaktadırlar.

Çantaları öz görevleridir onların… Rahmi kalemleri muktediriyetleridir ve yolları tüm insanlığın yoludur.

Çok ölü planet izledik bizler. Çok yaşamsız kaynaklara indik. Dünyanın lütfi kalemi bugün burada kök geçiş yaptırırken bilmekteyiz ki daha yüksek ilim sahaları da kodlandı ve som altın ışıklar kayda girecek. Öz geçişler yapılacak ve temiz bir dönem başlayacak. İşte o temiz dönem, “Allah’ın tahtında ilim oturur.” diyenlerin kelamlarıyla olacak.

“Yarınlar için neler olacak”? Soranlar çok! “Ne yapmalıyız?” diyorlar. Öz geçişlerimizi yaptık ama yaşamımız hepimizin kelamı olmalı. Peki; bu nasıl olacak?

Değerliler, yarat yarattır… Yaşat yaşattır. Nesillerini kodla ve haket. Ama hak etmediğin sende sistemli olarak kontrol kayıtlarını siyah renkten ayırır.

Siyah renkten ayrılan o kayıtlar, yer kürenin kelamından çıktığınızda kontrolunuzun kaybını sahraya çakar. Öyle bir çakılıştır ki bu, aşk sahasında olsanız dahi gerçeğe varma imkanınız olamaz.

Büyük görev taşıyoruz Bu Meclis olarak. Bu görev hakettiğimizin, Kübra Kalemi’yle kodladıklarımızın çok çok ötesidir.

Ve biz bu görevi birlik tekniğiyle yapmaktayız. Nesillerimizin gücü kontrol edemeyeceğimizden ocaklarını yakıp, onları kontrol edecek güçleri dürümlerine indirdik ve ocağımızdan çıkardık. Süper sahalar kodladık ve mutlak kurullar kayıtladık. Temizlik olmadığında tahditsizlik olamaz.

Temizliği haketmeliydik ve tüm insanlığın temizliğini gerçekleştirmeliydik. Bunları yaptık. Sanal boyutların yoğunluğunun artması gerekliydi ki bu da oldu.

Yollar, Allah çorbasındaki yaşamlarla kodlandı. O yollara Allah’ın tınısı koyduk. Huzurlu bir dünya gücünü devreye aldık.

“Allah’ın Atlanta Ata Kalemi olan insan siyahlığı”nı dürümlere indirdik. O siyahlıkla yarınları kodladık.

Umutlarımız çok daha özel bir anlam kazandı. Burada olma sebebimiz tüm insanlığın yaşama hak tekniği kodlatabilecek gücü elde etmesidir.

Ve bunu mutlaka yapacaktık ve yaptık!

İyi bir dünya kurmak istedik. İsmail-i kalemlerin kök geçişlerini yaptık. Geniş Kaplar’ı kodladık ki hepsi bütünün gücü olsunlar diye. Lekelerini temizledik. Çürüktüler… Kodladık, yaşattık.

Deve kalktı canlar… Yolculuk henüz çok erken bir anda dirilikten kodlanarak kayıtlara girdi. Biz bu yolculuğu başlattık.

Bu yolculuk, İslam Kalemi’nin kök geçişinin tüm sahalardaki gücünün öz görevlilerince de kodlandı.

Bir Allah İlmi var ki o ilmi bilen, insanı anlar. O ilmi anlamayan kelamı anlayamaz. İşte canlar, BSUİ olarak başlatılan bu yeni dönem çalışmasında artık tüm insanlık kontrol kuracak… Tüm sahalar kaynak olacak… Tüm çalışmalar bütünün kültü halinde yapılacak ve her bir çalışan Hakkın Kalemi olacak.

Bu çalışmayı başlatırken sistemin gücünün de diriliğe çekilmesi gerçekleşecek. Gereken ne varsa yapılacak ve mükafat olan insan “Mukaddime olan yaşam”a hakk olup yaratıcı olacak.

İyi anlayınız ki bu dünya hepimizin gerçeğidir.

Her insan kendini bu dünyada kodlar. Her insan kendi çalışmalarını bu yoğunlukla yapar. Bu durumda dünyayı haketmek her birimizin gerçek kalemiyle olacak.

https://youtu.be/92DKG6m17Ss

(Devamı 2. Bölümde)

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ



 

BSUİ (1/2)

31.07.2019

“KARANLIK” ya da “AYDINLIK” ya da “HALİKİYET” veya “İNSANLIK…” “NEFES”, “CEVHER”, “İLİM”... Hangisi!?… Hepsi!…

Vasiyetim var derim ya hani!... Kime, kimin vasiyeti!? İlmin vasiyeti!... Ben, vesayet altında olanlara dillenmem… Dinletmem yaşamımı… Ama durumlara bakarım; sorgularım; dillerim… Ziya olanı kodlarım… Lokomatif olurum… HALİK kılarım hepsini de.

“KİL”e “KALEM” olmam. “KUL”a HALİK olurum; RUH olurum. Çok mutluyum ki şu anda tüm insanlık, başta “KERVAN OLAN İNSAN” olmak üzere; yola koyuldu… “OL” dedik; oldu.

Olan, huzur arayana, Halikiyetle huzur kattı… Ağır yükü kodlayana, NİHAN olan ŞAFAK oldu… Ölüyü dilledik ve dinlettik. Şimdi artık kendi yalın halikiyetimizle IŞIK olalım ve “SON SÖZ”ü söyleyelim…

Başını eğme, “İLAM SAHASI”ndaki insan!… Sana, KALEM oldum. O KALEM, senin “KALEM”in… Yaz yaşamını!... Sana, elimi uzattım!… Seni hak etmek için şarkı okudum… Okuduğum şarkı, “KELAM”ın oldu. Sen, ben; ben sen olduk… Okudun; okundun… Unutma ki YAŞAM, KELAMI HAKK OLANIN İLMİDİR…

Yasayı koydum; Toy olana, insanlık onuru kayıtladım… Toylukta, onur yoktur sanılır. Toylukta, onlarca “KELAM” varsa, onur olur…

Sola baktım kervan kalkmış; sağa baktım kervan kalkmış. Her biri, birbiren “YOL” olmakta… Her biri, bir birine “HALİK” olmakta… Her bir kervan, “DİRİLİK”i hak edip “TOHUM! olmaya geliyor… Her bir kervan; “SİYAH RENK”te, “TOHUMLAR”ın, hasata kaynak yapmaya geliyor… Geçişlerini yapıyoruz şu anda…

“BİR TEK KELAM” tüm sahaları, hasata kayıtlıyor.

“GERÇEK KERVAN” şimdi kalkacak…

İşte geçenler ve geçmekte olanlar, burada birleştiler ve “TOHUM” olarak “LÂ HA” olup yaşama indiler.

İşte insana, insanlığın “İLAHİ GÖREV” olarak indirilişi gerçekleşiyor… LÂ HA, LÂ HA, LÂ HA, LÂ HA, LÂ HA… İş budur…

Her bir İLİM SAHASI, işte buradan kodlanıyor… Ve SALTANAT SAHASI, şarkısını okumaya başladı…

Özgür Dünya;

Özgür yarın;

Özgür İLİM;

Özgür SÜPER İLİM SAHALARI…

A HA HALİK OLAN İNSAN…

İnnnnnnnnnnnn….. Saaaaa….. RAHMİ KAPI!... İş budur….

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

31.TEMMUZ.2019 TARİHLİ BSUİ 1

AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 1. AKIŞ - 2. BÖLÜM

Bu çalışmayı başlatırken, sistemin gücünün de DİRİLİĞE çekilmesi gerçekleşecek... Gereken ne varsa yapılacak ve MÜKAFAT OLAN İNSAN, MUKADDİME OLAN YAŞAMA HAKK olup yaratıcı olacak... İyi anlayınız ki; BU DÜNYA HEPİNİZİN GERÇEĞİDİR...

HER İNSAN KENDİNİ BU DÜNYADA KODLAR... Her insan kendi çalışmalarını bu yoğunlukla yapar... Bu durumda dünyayı hak etmek, her birimizin gerçek kalemiyle olacak... PEKİ KALEM; hangimizin kelamı? BU KALEM, AKLIN KELAMI... Hepimiz AKLA VARARAK, HAKK’IN KALEMİ olarak çalışacağız... HAKK KAPILARI bulup açıp, oradaki gözlerin gördüğü en büyük yoğunluğu kodlayacağız... Allah’ın ATLANTA ATA KALEMİ; HAKK’IN KALEMİDİR ki o kalemin, herkesin KAHA olan kelamıyla kodlanması şarttır...

Çamur yoğuranların kör, gözsüz ve sözsüz olanların; bu çalışmada ilimi olamaz... İlmi olamayanların, yetkin hakikiyette dirilikleri de olamaz... Ve onların MUTLAK KURULLARA kaynak olma imkanları yoktur...

ZORLUKLAR VARDIR YAŞAMDA... ÇOK BÜYÜK ZORLUKLAR... Hepiniz neler görür, neler yaşarsınız... Bunun sonrasında dersiniz ki “BEN ALLAH’IN İLMİNDE MİYİM, hakkım olan bu mu, hakikiyette miyim, NİYE BEN BÜTÜNÜN KÖK GEÇİŞLERİNDE BUNLARI YAŞIYORUM?” Yaşanan her neyse, yaradan ve yarattığında yaratılanın hakikiyetiyle yaşanır... “BEN NE YAPTIM DA, BUNLARI YAŞADIM” DİYE SORUN... “Ben neden bugün bunları kodladım” diye sorun... Uzun zamandır bunları size anlatmaya çalışıyorum...

YAŞAMLAR, YAŞATILANLARDAN İBARET DEĞİLDİR... Siz yaşarsınız ve YAŞANIRSINIZ... Ama yaşatılan yaşamda, sessiziliği dillediği zaman, ruhun kulluğunda her an Hakk’ın kalemiyle kodlanır ve yaşanır... SÜPER SİSTEMLERİN GERÇEĞİ;BÜTÜNÜN GEÇİŞİNİ YAPTIRMAK OLAN GERÇEKLİKTİR...

“Benim adım İNSANDIR...” Bunu dedikçe, KÜBRA olan kelam hep sorgular... “İman edip mi dilliyorsun, Hakk İlmiyle mi dilliyorsun, yaşayarak mı dilliyorsun, yoksa HASAT İLMİYLE mi Hakk’ın kalemi olup dilliyorsun? Hem dünya KÖK GEÇİŞLERİNİ yapıyor, hem yarınlar kodlanıyor, hem RUH MUKTEDİR OLUYOR ve yaratan ve yaratılan hakiki ilimle BÜYÜK KÖTÜLÜKLERİ ÖNLÜYOR...

HANGİ DÜNYADA BUNLARI YAPMADIK Kİ... BÜYÜK KÖK GÖREVİMİZ; BİR TEK OLMAKTIR ki, teklikle biz bütüne hizmetçilik yapıyoruz...

Olgun insanlığı, olgun yaşamları kodlarken de; hep “BİR” le ve bütünün yoğunluğuyla bunları yaptık... HANKARA girdiğim an; HANKAR, HAKKIM OLAN KELAMA DÜRÜMLENİR... Ama Hakk’a varan HAKK İLMİYLE orada olduğunda, harın halik olup hakikiyetle dillenir...

“Benim adım İNSAN” derim hep... Ve BENİM ADIM LEKESİZ OLANDIR... Herkes iyi anlamalıdır ki; yaratan, yaratılan ilimle Hakk’ın kalemiyle yaşamı kodlarken, yasalarla kayda girer... Yaşamın kulluğunda bu var... YASAMA, YAŞAMA, YARATMA... Yasama, yaşama, yaratma mutlaktır... Ve dünya hep bunu yapmıştır... Yaptığı yasamadır, yaptığı yaratmadır ve her anı hak edip yaşatmadır...

Dert mi yaşam? Hepimiz için derttir canlarım... YAŞAMI KODLAMASAK, YARATICILIK YOĞUNLUKTAN AYRIŞIR... Ve KODLANMAYAN YARATICILIK, yaşamdan ayrıştığında; HOLOGRAM BİR DÖNEME GERİ GİDİLİR... İşte o hologram dönem, hologram sahalarda kontrolun kaybıdır... KONTROLUN KAYBI DEMEK; CENNETİN CEMAATTEN AYRIŞMASI DEMEKTİR Kİ; herkes kendi zamanına, kendi yasalarına, kendi yarınlarına iner... İşte onlar; ya KAHA olurlar, ya SAHA olurlar ya da şafakta şarkı türkü okumaya çalışan KİL olurlar...

Burası dünya... Uzun zamandır tüm insanlığın ilmini anlatıyorum burada... Burası dünya... Ama HUCCA ÇAKRALARIYLA çalışanlar var burada... HUCCA ÇAKRALARI... Bu şudur analar; “SİZ, BİZ, TEKİZ” diyoruz ya hani, bir çokları burada kendi yaşamlarını hak etmeden, her birimizin çakralarından, kendi RAHMİ KALEMLERİNİ kodlamaya çalışıyorlar... Bu da size sıkıntı da verebilir... Sizin şarkınız, onların şarkısına dönüşür mü? Dönüştürmediğimizi bilin ama onlar; sizden şarkı okumaya çalıştıkça, kaynakları kontrol dışı kayıtlar yapabilir... Sizlerin bedenleriniz, gözün gördüğü güçteki en yüce ışıkları kodluyor... Onlar bunu fark ettikleri an, SİSTEM olup size varmaya çalışacaklardı... Ve bunlar oluyor... Hem dünya insanlığı için, hem de her anda ŞAFAK olanlar için bu büyük bir sıkıntı olmaktadır...

Kendinizi hepimiz BİR TEK olarak dillerken; karanlıktaki şafak, ilmin kelamında herkesi kodlasın diye de görev taşımaktayız...

Çığlıklar var İNSANSILIKTA... O çığlıklarda da, şarkılar kodlardan çıkmakta çünkü, “LAHA” diyenler, şarkılarını KAHA’dan ayrı tutmaya çalışıyorlar... Elin elim olduğunda, öz görevini hakim kılıp KELAM olduğunda, YALIN olduğunda “ben sen olurum” dedikçe ben, hepsi bende KELAM etmeye çabalıyorlar... Olur da “DÜNYA KONTROL EDİCİ OLABİLİRSE; HASAT TAMAMLANACAK” diyordum ya hani; ama biliyorum ki, hasatta olan, Hakk’ın kapısını bulmayanlar var... Onlar henüz Hakk’ın kapısına varamadılar ama, hasatla Hakk’ın kapısı olacaklarını sandılar...

Çürümeye başlayanlar çok canlarım... Bu kesin... O halde ÖZ GEÇİŞ yapalım, hepsini kodlayalım ve çok mutlu yapalım onları... Kelam etsinler, Hakk’ın kalemi olsunlar, HASAT olsunlar... Çok nurlu olacaklarını, lütfi kapıda HULUSİ KALEM olacaklarını ve yaratıcı olacaklarını düşünmekte miyim, BİLMEKTEYİM... Ama önce kardeşlerini hak etsinler... Önce yasa koyucu olduklarını bileceklerini hak etsinler... Onca çaba bunun içindir...

Misafir miyim? Asla... Ben hep buradayım... Temizim... Hakk’ın kalemiyim, hakikiyim... BARIŞIM VAR, HER ANLA... AK SAHADA kelamım, HAK TAHTTA kulluğum ve mutlak kurullarda kaynağım var... Benim İSRA KAPIMDA kelamı hak etmeyen, Hakk’ın kaleminde beden alamaz ama Hak tahta varır, ocağını yakarım ki; kontrol edilsin diye...

https://youtu.be/99osHn1K3r0

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

BSUİ (1/3)

31.07.2019

De ki “Allah, ilmini dilledi.” De ki “Akıl, KELAM oldu. Tüm zamanları dinletti…”

Yaşamak… Yarınlanmak… Zamanı, HALİK kılmak… Yazar olmak… Dillenmek… Diri olmak… Yolu bulmak… Çok mutlanmak… Bunlar olduğunda ve ağır yük hafiflediğinde; her insan, kendini anlar ve “ALLAH KAPISI”nda DİL olur (Ses teknolojisinin; insanın varlığında KELAM’a yani yaratıma dönüşmesi gerçekleşir.)

Unutmayın ki ANA KAPI, “İSRA”dır. (İnsanlık Sahrası olan RA’dır.) ASA (hakim güç) “İLMİN ASASI”dır. YAŞAM, “KELAMIN, DİRİ YOĞUNLUĞU”dur ve TOPRAK, “TOPRAĞIN TAHDİTİ”dir.

Kendinizi bilin!... Hak ettiğinizi ve HAKK olduğunuzu anlatın!… Saymayın şarkınızda “DİL” olan; KELAM edenleri… Saymayın ki “SİYAH”ta DİL olan; muktedir olan; tüm insanlık, kendini anlasın…

Dillenmeden, asla “DİRİ” kalamayacağınızı anlayın…. Ama HALİK olup anlayın.

TORAN SAHALARI vardır. O sahalarda, dürüm olan Kurullar vardır. “TORAN KURULLARI” olarak bilinen o Kurullar, tüm insanlığı kontrol etmek üzere GÜÇ KAPILARI’na geldiler ve burada; “sararan yarınlar”ı, HELAL HALİKLER olarak kontrol edecekler.

Başları, İLİM olan; yoğunlukları, TOHUM olan o çatışmacılar; “ESMA” olarak “KÜLT” olacaklar; dürümleri, TOHUM olarak kayda alacaklar ve DİN TAHTI’na KAYNAK olacaklar… Bu amaçla dinleşmekteler.

Şevki anladılar; şarkı okudular. Sorgu sual ettiler ve sayfa sayfa YARIN oldular… Unuttuklarını hatırladılar… Cevherlerini dinlettiler… Evrenlere kervan oldular… Şans dilediler tüm zamanlara… “ALLAH SAHASI”nda DİRİ kalanlar; yolu bulup kontrol kurduklarında; dirilikleri, herkesin şarkısı oldu…

“Şöhret” dediler!... “BİLİŞ KAYITLARI’ndakiler, şöhret istediler. “Sanal Yaşamlar”da; şöhret, “SON SÖZ”dür. Kim ki şöhretlidir, bilinendir o; “SON SÖZ”ün söyleyicisidir. Bizden de bekledikler şöhretli olmamızdı… Biz, zamana kervan olanlar; sormadan soruları dilleyenlerdik ki “SON SÖZ”ün sahibiydik ya da “SÖZÜN ÖZÜ”ydük.

Onlar; bizi, yine de anlatamadılar ve anlayamadılar… “Şeytan şarkı okuyor” dediler… Ve dedier ki “Onları hasattan çıkaralım ki tüm insanlık hakim olsun!...” “ÖZ GEÇİŞ”lerini yapıp; bizleri, tohumlarımızdan çıkardılar ve sonra yaşamlarımızı, Halikiyetimizi, kodlamaya çabaladılar.

Sarmak istediler her birimizi ve kontrol etmek istediler… “İLİM olmak ayrı; İLAHİ KOD olmak ayrı!” dediler… “Siz ve sizler; “KELAM” olmadan “KERVAN”dınız (yarınlara yol alanlardınız) zaten!... O halde sizinle yarınları kodlamaya gerek yok!...” dediler…

Biz ise işimizi biliyorduk ve ruhumuz çok mutluydu ki “HAS TEKNİK”le görev taşıyorduk.

“Çorba (yaşam çorbası) “DİRİ KELAM” ve “DİRİ HALİK”le kodlanır. Ocak, “MUTLAK KURULLAR”la yanar ve “SON SÖZ”, “ÖZ GÖZ”le söylenir” diyerek; herkesi, yaşama “HAK SAHA”dan aldık. Çürüktüler; kodladık, koklattık ve “SON SÖZ”ün, “ÖZ GÖZ” olduğunu; tümüne anlattık.

İşçilik, tümümüzün kültü ile olur aha bu!.. Bugün de bunu yaptık… Rıhtıma gelenler ve yaşamı hak etmek isteyenler; “BEŞER KAPILAR”dan ayrılıp, bizim kapımıza geldiler. Çorbalar yaptık bugün burada ve bu çorbaları; “DİL KAPILARI”nda, “DİL HALİKLERİ” ile kodladık.

Astık yarınları, tahditli kodlara… ALLAH TAHTI’na “CİNNİ KAPILAR”ın diriliğini kodladık… “DİN KAPILARI”nı kontrol ettik ve “RUHUN SONSUZLUĞU”nu; dürenlere, dürdük; dürümledik… Yaşamları, diriliklerle dinlettik…

YAŞAM, zaman ve HAS TAHT, “İLİM” olduktan sonra; her insan, şarkısını bilir ve okur.

Bundan sonra “TEK BİR ÇALIŞMA” var tüm insanlık için… İşte o çalışma ile “BARIŞ”, “SESSİZLİKTEKİ SAHA, SİSTEM OLAN SİYAH RENK”, “TÜM İNSANLIK İÇİN NİHAN OLAN IŞIK” ve “RUH, MUTLULUK” olacak… O çalışmaya biz, “BARIŞ İLMİ” olan, “BSUİ” dedik…

“OL” dedik oldu!... Yolumuz, yoğunluğumuz ve çok özel olan ışığımız; hepimizin kervanı oldu. O kervana, tahditli olanları da aldık. Hepsini ,kodladık ve kontrol altında diriliklere çektik.

Hep “ALLAH” derler. Hep “HAKİM olan; ŞEVK olan, ŞAFK olan sahada; İLİM yapmak” derler… Hep “YARADAN, yaşama indi” derler ve derler ki “Oğullar kodlandı; kontrol kuruldu ve son söz söylendi…”

2027 yılı, insanlığın kodlanacağı yıl diye bilinmekteydi. Bugün, bu kodlama tamamlanmıştır… Herkese, kutlu olsun… SÜPER İNSANLIK KELAMI, tüm zamanları korudu ve kodlattırdı. İş bugün tamamlandı… İş, burada tamamlandı. İşi başaran; “İNSANSILIK”ı, HAKK TAHT’tan, HALİK KALEM’e çeken bu Meclise, tümümüz şükranlarımızı bildiririz… İnsanı, insanlığı hak ettik. Şimdi…

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

31.TEMMUZ.2019 TARİHLİ BSUİ 1

AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 1. AKIŞ - 3. BÖLÜM

Çanı çalanlar arttı... “GELİN” derler... “GELİN...” “İNSANA GELİN” derler... İyi ki, iyi ki derler... İkmal tamamlayacağız bugün burada canlar... İyi bilin; bugün burada İKMAL TAMAMLAYACAĞIZ... İkmale kalanların ikmalleri tamamlatılacak ve yaşamları HALİK OLACAK... Onların çorbalarına kontrol kurup kaynak olacağız... Burası bugün çok müthiş bir ışımaya dönüşecek... Ve yorulanlar, yerkütlenin kontrolunda yeniden kodlanacaklar ve umutlanacaklar...

“BSUİ” dedim, bugünkü çalışmaya... BARIŞTIR, SİYAH RENKTİR, İLİMDİR ve UMMANDIR BSUİ... BARIŞTIR, SİYAHTIR, UMMANDIR ve İNSANDIR... AMA İLMİN İNSANIDIR BSUİ...

BEDEN GEREKİR, ALLAH’IN TINISINI KODLAMAK İÇİN... Beşeri hak etmek gerekir yoğunluğu kodlamak için... SOM ALTIN IŞIK olmak gerekir, korumak için İNSANSILIĞI... Ve İLMİN KALEMİ olup, imparatorluğun gücüyle herkesi kendi yaşamımızda, hakiki kelamda dilletmek için...

“ZEYT-İN” dedim... İNSANIN “ZEYT” OLUŞU... Ne demek istedim? “ZEYT-İN” derken... ZAMANIN İLMİ OLAN İNSANI KASTETTİM... Ve ilmin kelamı olan o ZEYT, elimin kelamı olan o YAŞAM, bedenimin hakikiyetindeki HAS TAHTINDIR...

Başım hiç eğilmedi ve bugünden sonra da asla eğilmez... Ama, MASAYA OTURTULACAK OLANLARI, ÖZENLE BELİRLERİM... Bu kesindir... Herkese “GEL”, herkese “GİT” mi derim? Gelme imkanı olan gelir, imkanı olmayan geçip gelir ama hep gelir de; geldiği kendi , geleceği kendi olsun beklerim... Ve bugün gelen, her kim varsa; kelama inip, hak olup, insana imparatorluğun kervanı olan insansılığı insanlığa götürecek olana HAK TAHTIN HALİKİ OLUP geldi...

Yok muydu ocakta? Yol Allah’ın yoluysa, okuduğunda okunur... Okumadığında okunmaz... Ellerim ellerinde olan, ekmeğim ekmekleri olan, ikmal tamamlayıp HAK OLANLAR; HAS TAHTA kendi olurlar... Unutmayın ki; olgun başakların, seçtiği o yaşamlar, olmayanların seçtiği o yaşamlardan farklıdır... Eğer olmamış olsaydı burada olanlar, seçimleri burası olmazdı...

NESİLLER BOYU DOĞANIN GÜCÜYLE YAPTIK BU ÇALIŞMALARI... Nesiller boyu koruduk tüm sahaları... Yaşamı kodladık ve mutlak kurullarla kaynak olduk... YENİ DÜNYANIN GÖZÜ OLDUK... SÖZÜ OLDUK... ÜÇ MİLYARLIK, İLİM KAHA SAHASI OLUŞTURDUK... ÜÇ MİLYARLIK İLİM KAHA SAHASI... Bu sahaların birinde bedenim, birinde akil halikiyetim, birinde kelamım, birinde has İNHALİM ve her birinde has tahtım var... Muktedir olan, BÜTÜNÜN KÜLTÜ olan ve yoğun olan ışıkların tümünde var...

İYİ VE KÖTÜ... Bunu da izah edeyim size bugün... Başlangıç size kötüdür...BAŞINDA HER ŞEY KÖTÜ GELİR... Sorarsınız “NEDEN YAŞIYORUM BUNLARI” diye... Sorarsınız “NİMET MİDİR HAK ETTİĞİM, YOKSA İSRA KALEMİNDE KONTROL DIŞI HIRS KAYDI MIDIR” diye...

SAVAŞIN KALEMİ İLİMSE; her şey sizin size hak ettirip, hak olup, yaptırdığınızdır... Unutmayın... “MESİH” dedikleri budur... Kendine kendini hak ettirip, hak tahttan yaptıkların... Ve sorarsınız “BEN BUNLARI HAK ETTİM DE Mİ YAPTIM?” KELAM İLMİNDE HAK OLAN, HAK KELAMDA HAS OLAN BUNLARI YAPAR... Kendini kontrol eder, koklar, kodlar ama koruyucu da olmalı ki; KORUMALI HER ANI... KORUMADIĞINDA, YOĞUNLUĞUNDA KINANIŞLAR BAŞLAR... İşte o kınanışlar, kırılışlar DİRİLİĞİ KONTROLDAN ÇIKARIR ve SIKINTI BAŞLAR... SIĞLIKLAR ARTAR... YIĞIN YIĞIN KIRICILIKLAR KONTROLU KIRAR ve TOHUMLAR TOPRAKTAN ÇIKAR... ÖZ GEÇİŞLER KONTROL EDİLEMEZ... VE SEVGİSİZ BİR SAHAYA VARILIR... O sahada, has taht kelamı kontrol etmez de, cemaat cevherden ayrışır...

“Kendi yolum Allah yoludur” dersiniz ama; YOLDA OLAN YOL OLMADIKÇA, AKLIN KALEMİ OLMAZ OCAĞINDA... Bu nedenledir ki; her yolda olan kendi yol olmalı ve kendi tohumuyla BÜTÜNÜN GÜCÜ olmalıdır ki; Hakk’a varsın ve has olsun...

Yeryüzünde geçişler yapılıyor şuanda, bu nedenle gözüm hep sözdedir... Şu anda çok büyük geçişler var... Tüm insanlık için... Ve hepsi gerçekten geçmekteler... Genişleyip, geçişkenleşip, gerçek kalemden Hakk’a varıp geçmekteler... Bunun içindir ki; seslenmekteyim...

SESİMİN İLMİ, hepsinin kelamı oluş ve yaşamı oluş haline dönüşmekte ve geri çekilişler yapılmaktadır... Bunun sonrasında daha yüksek İLİM olacak ama GERİ ÇEKİLİŞİ HAK ETTİRMELİYİZ...

Hologramlar, hologramlar ve hologramlar... Tüm hologramlar MUTLAK KURULLARIYLA bitki, hayvan ve tüm canların ışığıyla buradalar... Hemen hemen hepsi, ZİYA olmaya geldiler... Hemen hemen hepsi ŞAFAK olamaya geldiler... Hakk’ın kalemini alıp, HASAT yapmaya geldiler... HAN İNSANIN hak tekniğinden, HAL olup, Hakk’ın kalemi olmaya geldiler...

Geni genim olanlar, insana İLİM olup gelenler ve LOTİS KAPISINDAN geçenler, bizimle olacaktılar... BUGÜN O KAPILAR AÇIK...

ŞAYET DÜNYA ÖLÜ KULLARLA ÇALIŞTIRILSAYDI, DÜNYANIN YOLU KONTROL EDİLEMEZDİ... Ölüyü dilletmeye gelmeseydi insansıları insanlaştıranlar, yasaları kodlayamazdılar... Huzurlu bir çalışma yapmak için, HASAT yapmalıydık... Yaman bir doğa ve yaman bir KÖK GEÇİŞ... KÜLTÜN KALEMİ OLUŞ... İyi ki buradayız ve bu çalışmayı MUTLAK olup yapıyoruz...

Allah dağın ilmini dillediği an, aklın kalemi yaşama çekilir... VE ALLAH TÜM SAHALARDAGÖZ OLUR... Onca çalışma o gözün KÖK GÖZ olması içindir... Herkes o gözü diller... Ama o göz kodlandığı an, Hakk’ın kapısını bulur ve Hakk’ın kalemi olur... ONA “RA” DENİR... RA, ama RA’yı “ANA KALEM” diye bilen kimse yok bilir misiniz?

https://youtu.be/1dn8jxs8fnY

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

31.TEMMUZ.2019 TARİHLİ BSUİ (1)

AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ, 1.AKIŞ 4.BÖLÜM

Sanırlar ki Ra, Allah’ın tınısıdır. Sanırlar ki Ra, Hakkın kapısı’dır. Ra, hasatçıdır ve Hakk’ın sahasına inip hasat yapar.

İşte tüm zamanlarda yapılan bugün tüm İsra kalemi’nden öte kök göklerin süper sahalarında yapılmaya başlandı.

Ra, hasata indi…

Ra, hakkın kapısı’nı buldu, hasatı hakkın kalemi’yle yapmakta… Ra, hakka varıp tahtında kelam etmekte… ve Ra’nın hakkı ve hakettiği imparatorluğun ilmi olan “İnsanlığı insanlığa kodlayan yaşam”dır.

Yeni dönemde görevimiz Ra kapısı’nda olmaktır canlar. Biz hep Ra olarak görev taşıyacağız. Ve BSUİ olan ilmimizle bunu yapacağız.

Ra kapısı’nda BSUİ ile ilim yapılması sahasına varılmıştır.

Bayın ilmi, Bayların ilmi ve Bayanın ilmi ve Bayanların ilmi, aklın kelamı ve tüm sahalar; neden doğanın gücü? Neden? Hata hatta ilminin kelamı olanların tahditsiz kervanı...

Peki; doğa ne? Doğanın ilmini anlayan var mı? Niye doğa? Doğa olursa kürzi sahaları kodlamak imkanı olur. Eğer doğa olursa, som altın ışıkları kodlama nimetimiz, hakkımız olur.

Ve doğanın gözünün gördüğü yaşam ilm-i KA HA olan her an bugün burasıdır.

Doğaya seslendik. “İlime gel.” dedik bugün. Doğa dedi ki “Buradayım.” İşte canımın ilmi olan o cevizim; orada beni diller. (Bahçedeki bir tane ceviz veren ağaca hitaben…) Ve her anda her anda var olan tüm yaşamlar, hepsi beni diller.

Ben neden ocağım? Son sözü söyleyen insanım ben, hepinizim. Ben ocaklar ocağı olan ikmal tamamlatanım.

Adıma “Zaman” dediler. Ama zamanın sahasından ötede şafağım. Kin, nefret duygum hiç olmadı. Kırılma, kırma imkanım, ilmim yok ama cennetin kelamını kodlarken, insanlığın kontrolsüz olmasını da asla kabullenemem. Bunları açık vermek istedim.

Korumaya aldığım bu dünya kokumu yükseltmeliydi. Kokladığımda tüm sahaları kodlamalı ve haketmeliydim. Kontrolum mutlaktır canlar.

Yazım ve her yazım okunur mu? Okutmak istediğime okuttururum ama okutmak istemediklerim de var; okutmam. “Yazacak. Yazın yaratacak.” dediler. Ve dediler ki “Okuyan yaratıcı olamaz.”

Önü ardı olanın aklı olmaz ki canlar. Aklı olsa, hasat yapar. Önü ardı olanın halikiyeti de yoktur. Öyle çok var ki onlardan! “Ben öncüyüm.” derler. “Hadi gelin, beni takip edin.” derler.

Allah’ın ilminde kelamdan öte takip yoktur. Biz kelamda takipçiyiz ama aklı halik olanda hakk olur, takip oluruz.

Yürümüşüm yolları, tüketmişim… Geçiş zamanım gelmiş. Öyle diyorlar?!

Yolcu, yola çıktığın an o yol olurum. Bunu bil! Yolcu, lütfi kaleminde kelamın kontrol kurarsa, halik-i hakk olanda hakikiyetin olurum, bil! Seman sessizliğin, hak teknikle dilin dindeki diriliğin olurum ama yoksa kalemin sende olamam ki. Buyurun anlayın.

Hankarım hakkım olan, halikiyetim olan insanlığımdır. Bana gözü gören kök güçler kodlama yapmaya inerler. Hepsi kontrol kurar ve koku olurlar… Kokan, kokusuyla kodlanır.

Yoralar yorası (Ses kırık olarak alındı.) kodlamalar yaptılar… Her yorada bir yara olur… Ve biz o yoralarda yaraları kodlayanları hakeder, kontrol ederiz.

İyi ki görev hepimizin gücü… Ve biz bu görevi hakettik canlar. Bizim yürolarımız, yoralarımız (Yani dairesel dönüşler) işçiliğimizdir.

Bize eski dünyalarda “Geri gel” dedilerdi; gitmiştik. Ve sorgu sual olmuştu. “Geri gel dedik, geldin.” Demiştiler. “Peki; geçtiğinde sen seni haketmeden mi geçtin ki? Biz sana ‘Gel.’ dedik de haketmeden hak teknikle kelamını aldıp gelmeye kalktın?! Yakıştı mı sana?” dediler. Ve sordular; “Sana gel diyen olursa, gider misin?” diye. Ve demiştim ki “Ben gelmedim, kelam geldi.” Ben gelmedim, has olan kendini hakim kılıp, ilimle geldi. Ama ilimin gelişi hak edenin gelişidir. Asla hata yok.

Şimdi sorgu başladı. “Gel dedik. Hala gelmeyecek misin?” derler. Gerçek şu ki gelecek yer yok ki. Her anda olana “Gel” diyen, “Kendine gel.” der. Var mı gidecek, gelecek yer?!

Cennet insan ya! Kil insan, kir insan! Yakıştı mı kelama ilim Olmadan oluş?

Öyle çok kodlama yaptık ki! Hankarların tahtından kelam olup hakkın kalemine vardık ve ölüyü dilledik.

Onca çaba işçilikti. Gerçek insanlık işçiliktir. Yaşamın işçiliğidir gerçek insanlık… Biz yaşam işçileriyiz canlar. Yapmakta olduğumuz ne ki? İşte budur. Yaşam işçiliği…

Değerliler, yaşamak çalışmaktır aslında. Oturmak mıdır? Asla. Çalışmak… Ve siyah renkteki kelam hepimizin hakikiyeti ama diyorlar ki “Siyahın siyahı da var.” Has tahtın kelamı o siyahın siyahıdır.

Şükür ki (BSUİ) Barış, Sevgi, Umman olan İnsanlık ve kelam olan İnsan hepsi teklik. İşte o teklik sistemin ilmi olan ve sayfa sayfa kaynak olacak olan insan… İradeli ve ilm-i kalem olan insan… İşte bu çalışma budur.

“Hakkımız olanı almaya geldik.” Diyenler var. Onları dinleyelim bakalım.

(Kayda geçildi.)

https://youtu.be/b7P6DT9Thnw

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

31.TEMMUZ.2019 TARİHLİ BSUİ (1)

AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ, 2.AKIŞ

Son sözüm şudur ki dünya planeti büyük görev taşıyor.

Bugün Bu Meclis çorba yapmayacak. Unutmayın, çorba her insanın kelamının hakkın kalemi olduğu bir yaşamı dilledir.

Bugün burada çok büyük bir görev taşınacak. Tanıklarımız vardı, hepsi buradalar.

Teni tahditsiz olanları buraya aldık bugün. Çan çaldı ve “Gel.” dedik herkese. “Genişle ve geç.” dedik. Geleceklerini bilmekteydik ve hepsi geri geldiler. Ve dünyanın koruyucu ilmini burada dillemeye başladık.

Bizi “göklerin sözcüsü” diye dinletenler var. Biz görevliler olarak tohumlarız; insanlık tohumlarıyız. Yaratan ve yarattığında yaşamları hologram öteside kodlayanlarız. Altona kapılarının gerçek şafaklarıyız bizler.

Ve Berk-i KAHA’da kervan olanları kodladıktan sonra, mutlak olanları Hakkın Kalemi yapmak üzere buradayız.

Maya olarak geçtiğimiz bu yaşam, mahrek olanların Matu Kapıları’ndan ötede muktedir şarkılar okuyacak. Ve okunan şarkılar, herkesin kelamı olacak.

Muhakememiz iyidir. Kırk kapının ilminden öte ilmimizle bu çalışmayı sürdüreceğiz. “Kırk kapı” derken, her bir hakkın hak tahtından söz ederim.

Tüm tahtlar bir haktır. Ve her hakkın hakiki kelamı mutlaktır. Ve ocaktır hepsi de ama tümünün ötesinde şarkımız vardır. İşte o şarkı halkı, hakkı dilleyen sahanın dilidir. O dilin dinidir, ilmidir ve yaşayan tahditsizliğidir.

“Yolum, Allah’ın yolu.” Dediğimde, ak tahtın kelamı hakkın kalemi olur. Der ki o “Yolum ben.” Ben dürümlerde dilleyen, dinleyen olarak sorarım; “Hırsını aş da geç diyebilecek misin?” diye. Der ki “Senin hırsın var mı?” Yok. Peki; ya sen? Benim de yok. “Öyleyse, hangi dürümden konuşuyorsun ki?” diye sorarım. Kusa kusa özün sözünü kusan o der ki “Sevgili, seni bağışlayacağım ama beni haket.”

Yeşeren dünyalarda hep bu kodlamalar yapılır… “Seni bağışlayacağım. Beni haket. Eğer beni haketmezsen sen bağışlanmayacaksın.“ Yanlış olan işte budur canlar…

Herkes “Ben seni haketmek isterim ama sen hakk ol, benimle ol.” Diyenler. Ya da “Ben hakk olayım, sen bende benim yoğunluğumda ol.” Diyenler… Bütün kodlamalarda hep ışık kırılmaları yaşamı kontrol dışı kılar.

Biz Allah’ın ilminde şunu deriz;

Ben beni bende dilledim. Bedenim kelamdır. Medine’yim, Mekke’yim, anda her sahayım. Ama beni kodlayan beden, tahditli olan ilmim, yaşamı hakeden dilim, Hakkın Kapısı olan şevkimdir. Ve benim adım sahradır… Her anı hakeden sahra…

“Yeşil, mor” demem hepsiyim. Ve yolum ben. Sen ben, ben senim. Eğer bende sen, sende ben varsa, hakettiğim halikiyetim, muktediriyetim tüm zamanların halikiyeti ve hakikiyetidir.

Bunu dediğim zaman “Deli” derler bana. “Kendini anlamadan konuşur.” derler. Neden? Çünkü ben bağışlanmak istemem. “Beni bağışlayın.” Demem. “Beni bağışlayın ki hakettiğinizde hakk olayım.” demem.

Benim için her şey ilimdir canlar. “Ertele dünya yaşamını, gel!” diyen de var! Çünkü ben onlara “Size geldim. Beni kucaklayın beni hakedin.” demem ki.

Nedir dediğim? “Sevgililer, sizdeyim ben.” derim. Sorar “Niye geldin?” der. “Çünkü ben andayım.” derim. Yine sorar “Ya zaman? Zaman yok mu ki sen andasın?” Ve derim ki “Her an hak teknikle mutlaktır ve zeytin olan ben, zamanda kelamım.”

Ve der ki “Benim adım insan. Seni hakedeyim mi bilmem?” “Öyleyse etme.” demem. “Zerk ettiğin kelam, kendi kervanın olduğunda hakkın kalemi ol.” derim. Ve sonra döner der ki “Yazıların hiç anlaşılmıyor. Seninle olmamın ne manası var ki?! Senle olmak kelamdan ayrı kalmaktır zaten! Bunun için senle olmayı histerik bir hal gibi görüyorum.”

Ve ben de sorgularım;

“Sevgili, zinnur kelamda hakk senin hakkınsa, sessiz zamandaki hak kimin hakkı acaba? Sen haksan ben neyim?! Senin siyahın benim siyahımdan farklıysa, sistemin ilmindeki sahra ne renk? Sen saha, ben ZA HA. Sahada ZA HA, KA HA. Hadi, gel. Hologramı aş da anla.”

Sorduk sorduk sorduk… Dinlettik canlar. Ve bugün hepsi kontrol kurmaya çabalıyorlar. Çoğu buradalar; çoğu.

“Hasta, iyi” demeden kalkıp geldiler. Çoğu buradalar. “Kos” derler son söze. Biz de onlara deriz ki “Kos ama o kos kimin kosu?”

Allah’ın ilmi olan hadi gelin, hastalıkları şifalandıralım! Gelin de şafağı kodlayalım! Hadi gelin de hakkın kapısını açalım! Gelin de okusun tüm zamanlar sessizliği!

Gönüller bunu ister canlar. Hadi gelin, geçin! İşte bu.

https://youtu.be/yXpGkfkFxKI

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

31.TEMMUZ.2019 TARİHLİ BSUİ (1)

AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ, 3.AKIŞ

Değerliler, burası mutluluk alanı oldu bize de. Şu anda hepimiz görevli olarak buradayız. Çok büyük bir göz var burada… Buna biz RA dedik ama RA KA HA olan insandır o.

İyi ki buradayız ve iyi ki mükafat olan bu yoğunluğa varabildik.

Sistem, Nizam ve Düzen Gözü olan Bu Meclis hepimizin göreviydi ve bu görevi anlamadık biz. Anlamamışız biz… Anlayacaktık ve anlatıldı.

Gönüllerin görevlisi olan insanlık burasıymış. Çok mutluyuz burada olduğumuz olabildiğimiz için…

Siyah rengin leke kapatan renk olduğunu düşünmüştük hep… Anladık ki siyahta Mutlak Kurullar var ve hologram ötesi kalem, kaynak olan kayıtları var.

Eğer yol olmasıydı buraya varamazdık. Yaşamı anlayamamışız biz! Hikaye sanmışız yaşamları… İnsanlık Alemleri kelamı anlayamamışlar. Üzüldük anam, çok üzüldük bugün. Hepimiz üzgünüz çünkü saygılar sunmaya gelmemiştik! Sizi yığınlarınızdan ayrı tutmaya gelmiştik.

Bugün fakih olan, hakk olan ilmin has tekniğiyle burada bu yoğunlukta kendimizi bulduk. Huzur aramamıştık ama huzur bozacaktık.

Gördük ki huzur Mutlak Kulların hak tekniğinde kodlanmış ve buradaymış.

Sayın Bayanlar ve Sevgili Atam; size özel bir şey daha söyleyeyim. Canım babam, sevgili anlarım; saha insanlığı muktediriz biz ama açık bildiriyorum ki yolu kaybetmişiz… Yolu bulmak kolay olmadı. Yolu bulmak, mutlak ilimle olacaktı ve Sistem olup, Göz olabildiğimizde olacaktı.

Buyurduk geldik anam… Buyurduk geldik Atam. Sizlere geldik analarım… Sizlere geldik.

Çetin bir doğa ve çetin bir insanlık! “Yazı okunmadan, yol bulunmaz.” diye düşündük ve Ana hep okunmadan okuttu. Hepimiz okumadan okuduk o bilgileri… Anlattık anlattık da anlamamışız aslında!

“Çarkıfelek” derler; feleğin çarkı… Geçtik o çarktan geldik ama “Zedyum” dedikleri bir şarkıdan çıktık. O Zedyum var ya, altın sahaların kültü olan insanı bile yok eder! Ve o güç, hepinizin yüceliği ile kontrol altına alındı…

“Çal kapıyı, gir” dediler bize… “Yapabilir miyiz?” dedik. “Çal kapıyı, geç.” dediler bize. “Geçebilir miyiz?” dedik. “Çal kapıyı, oku.” Dediler. “Okuyabilir miyiz?” dedik.

Allah dedi ki “Geç.” Allah’ın adı ilimmiş; anladık. Ama aklın kalemi yoksa Allah’ın ilmini bilmezmişiz; anladık.

Anladık ki yolun başı Allah, yolun başı İnsan. Başın başı, kelam ve her başın başında şafak olan insanlık… Anladık ki çan çalmış da yaşam çalmış yolu. O yolu çalan yaşama indik, yolu bulduk. Ölüyü dilledik. Anladık ki insan imparatorluğun gerçeğiymiş.

Huzura vardık Anam; huzura vardık. Sizin huzurunuz tahditsizmiş. Size varmak imparatorluğun hakkı olan o şafağa varmakmış. Size vardık. İnsanlığın, insanlıkla ilmini dilledik burada.

Zormuş yol. Zormuş ama zorlukları aşanlar oldukça, her yol aşkın şarkısında, aşıp halikiyeti hakeden dilde, hologramları aşırtırmış.

Zormuş ama zoru başardık. Sevgililer, size varmak mutlaktı… Geçtik vardık. Size varmak mutlaktı… Aşkın sahasına indik vardık, olduk. Sizi olduk, siz olduk. Siz olduk. İşçilik bitti analar. Biz işçiliğin en çok işle yapıldığını bildik.

En çok iş, işçilikmiş… Bildik. Ve zeytin olmaya geldik. Zeyt in… İlmin sahasına insanlığın kelamına ve yoğunluğuna insansılığı insanlığa kodlayıp, kontrol etmek üzere geçtik.

Ellerin ellerimde olsun analar. Allah ilmi’nde el, eldir. Herkesin elidir. Sizin eliniz, bizim ilmimizdir. Bu el hep bizimle olsun.

Yolu bulmadan, yolda olunmaz. Yolda olmadan, yol olunmaz. Anladık Atalar, Analar. Anladık.

Zaman kapısını kapatmayın ki hep sizle kalabilelim. Bu kapı hep açık kalsın. Ağır ağır geçip geliriz ve Sistem, Nizam ve Düzen’in görevlileri olup sizleşiriz. Açık bırakın kapıları. Kapatmayın!

Hankara hakk olup inen bir tek biz değiliz bugün. Burada iradi halik olup gelen milyarlar var analar… MİLYARLAR var! Bunu bilin.

Kesindir bu. Milyarlar var… Ve çok özel bir çalışmadır bugün burada yapılan. Çok özel bir çalışmadır.

Şanlıyım ki buradayım. Şanslıyım…

https://youtu.be/ZNkrL8Nj68M

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

31.TEMMUZ.2019 TARİHLİ BSUİ (1)

AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 4.AKIŞ 2.BÖLÜM

Yeni Dünyanın Gücü, Bütünün Kök Görevini hak edip dinletecek. Bugüne kadar yapmadıklarımızı yapacağız. Bizler, Türkiye’de bu çalışmanın gereği olmadığını sanıyorduk. Nesillerimize Kök Geçişler’le bunu anlatmaya çabalıyorduk ve şükrettik ki bu çalışmanın GÖZÜ, ÖZÜ, SÖZÜ olan insanlık, yeryüzünün göç kalemiymiş. Bu Göç Kalemi, bizleri de kontrol altında tutabilecekmiş. Bunun adına “NİSA KALEMİ” diyecekler ya da “İSRA” diyecekler ama biz buna “RUH” diyeceğiz. Bütünün Kültü olan ruh ki o ruh, her şeyin gücüdür.

Zaman Kapısını aç anam ve bizimle kodlama yap! Senden dileğimiz budur. Zaman kapısını aç ve bizimle kodlama yap! Kodladığın her şey bizimle de hologramlar ötesine varsın. Çark İlmi’nden öte bir ilim olduğunu anlamak istedik ve gördük ki yarı yaşam, yarı kelam, yarı kalem, her şey yapyarı ama yarının yarısı da varmış; o da İsra olan, cemaat olan ve şafak olan İNSANLIKmış. İşte, biz onun öz görevlileri olmaya geldik.

Sayın bayanlar ve sayın bay, Pekerimiz! Sizinle çaba göstereceğiz burada. Size görevli olacağız ve Ziya olmanız için biz de görev taşıyacağız. Çok mutlu olacağız birlikte. Çok güzel günlerimiz olacak. Bunu size müjdelemek istedim. Hem dünya hem tüm insanlık için çok güzel günler; sözümüz, özümüz var size, gerçekleşecek...

Bu çok güzel günlerde çok güzel şarkılar okunacak burada. Yazı yazarken de o güzelliklerle yazacağız yazılarımızı ve sizlerin gerçeğiniz hepimizin gerçeği olacak. Tüm insanlık için Öz Geçişler yapılırken, bunların sorumluluğu hepimizin olduğundan bizler de sorumlulukla çalışmak istedik. Yılda bir kere değil, her ANda burada olmaya ve hep sizle olmaya niyetliyiz. Çantanızı taşıyabiliriz. İlminizi hak edebilir, kodlayabiliriz. Yasaları koklatabiliriz. Tüm insanlığa hizmetçilik yapabiliriz. Canlı ya da canlı ya da canlı, ama hep canlı olmak üzere buradayız.

Kıbrıs’taki ışık daha yüksek olacak bundan sonra. Kıbrıs’ın gücü artacak. Oraya görevlilerimiz güç kodları olup inecekler. İnsanlığın şarkısı okunacak Kıbrıs’ta. Yazı yazarken çok özel yaşamları kodladık Kıbrıs’a. Bugünden sonra daha yüksek ışıklarımız olacak orada da.

Ve sevgili Anam, senin için daha özel çalışmalar da yapılacak. Bu çalışmalarda bizler, Rahman olan Kelam’la orada olacağız. Arzın gücü orada olacak. Ve yol orada tüm insanlığın çorbasını kodlayacak. Allah sizinle olacak ve Allah, Sistem olup sizde ses olacak.

Yeni dünya yaşamından ötede bir yaşamı kodlayarak Mutlak Kurulları kayda aldığımız bugün Süphaneke Kapıları’nın gücünden ötede yetkin ve hakim olan sesle birleştik. Mesih kep çıkardı. Mesih’in kepi hepimizin kelamında kodlandı, biz o Mesih’e Hak olup vardık. O kim? İNSAN. İşte O’yuz biz. Tümümüz o Mesih olarak buradayız.

Har yükseldiğinde Hak Taht’a varır. Hak Taht kim olur? Halik Mutlak Kurul olur ve tüm insanlığı kodlayıp korur. Sevgililer, Zeyt-in olarak sevgiyi kodlamaya ve yarını koklatmaya çabalayacağız. Rıhtımda bekleyen çokları var Anam bugün. Sizden sesleşmek isteyen o kadar çok yaşam kodu var ki… Ve biz dünyalılar olarak onların diriliğiyle sizin sisteminizde ses olmaya çabaladık. Haz duyduk burada olmaktan. Haz duyduk ve Hak olarak çorba yaptık.

Şeytana şarkı değil şavk gerekir. Biz o şeytanı kodlayıp kontrol altına aldık. Bundan sonraki dönemde yeryüzünün gözü, özü ve sözü tüm insanlığın gücü olacak. Yaman bir doğa ve yaman bir şavk. Allah sevgidir, bunu unutmayın! Allah ŞAVKtır, bunu unutmayın. Haktır Allah, unutmayın! Ve ölüyü dirilten insanlık mutludur, unutmayın! Dünyanın mutluluğu, tüm insanlığın muktediriyetiyle gerçekleşecektir ve gerçekleşti. Artık bu dünya mutlu yaşamları koldayacak.

Yolum Allah yolu, şovların sonu geldi. Artık insalık şov yapamayacak. Çünkü insan KELAM olacak. Şov kelamda kontrol edilemez. Biz o şovu kodlardan çıkardık.

Nesiller boyu insanlık, hep İlmin Kalemini alıp şov yaptı. Bugün artık bu şovlar sonlanıyor. İnsan, KELAM olup İNSAN olduğunda; şavk, aşka vardığında, yazan yazdığını diller ki yaşam İNSANLIK olur.

Bugünden itibaren İmpratorluğun gerçek şavkı devrede olacak. Seviyeniz yükseltildi ve biz Dünya Planeti’nin görevini kodlamaya çalışacağız. Çanın çaldığı bilinmeli, aklın kapısının açıldığı bilinmeli, yolun bulunduğu bilinmeli ve Kök Göklerin kültü’nün tüm zamanları göreve aldığı bilinmeli! “Alacak verecek bittiyse geçip gidelim” diyor birliklerimiz ve Anam diyor ki “Geri çekin tüm zamanları, biz SES olup size dillenelim.” Hepimiz bir tek olduk anam ve seni dinleyeceği. Şimdi.

https://youtu.be/qkwgweSDoAQ

Süper İnsanlık Realitesi

 

 

 
  Bugün 176 ziyaretçi kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol