Birlik İlmi
  AKLIN KELAMI (4), 1.AKIŞ 1.BÖLÜM
 

28.KASIM.2018 TARİHLİ AKLIN KELAMI (4)
AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ, 1.AKIŞ 1.BÖLÜM

Yeryüzünün gözü, özü ve sözü tektir canlar. Muktediriyet ve hakikiyet tahditsizdir. Şarkının en güçlüsü, “İnsanlık şarkısı”dır. Ve bu şarkı ayrılık gözetmeyenlerin kalemiyle kodlanmış olandır.

Allah, insanı kontrollu olarak yaratır. “Kurtarıcı” diye dilletilir. “Yaratıcı” diye dinletilir… Nesiller boyu bu böyle olmuştur.

Yeryüzünün gözü, özü, sözü olan insan, “kaya” gibidir. Çalışır, çarıklarını kaleme indirir… Kervan olur, kerim olur ve hakim olur. Ama Rahmi kapı’da insan, kendini de anlayacak güçte olsun diye bekledik.

İnsan, “tını”yı duyandır. Şarkısında kelamı mutlaktır. Kendi dürümleriyle dillenendir ve zahmet ettiği zaman, halik olandır. Ama zahmet ettiği zaman…

Eğer lekesiz kalmak istenirse, şevkle çalışmalıdır ki lekeleri kontrol kuran o yoğunlukta hakk teknikle hakk, tehditsiz olarak kontrol edilsin.

Canlarım, suya ağır yük olan insanı koyalım. Bakın ne olur:

Su, insanlık yaşamı için zaruridir, öyle mi? Ama suyu Hakk taht’tan kodlamadıkça, yerkürenin gücü olsa da o su, şarkıda muktediriyeti ve mutlakiyeti yoktur… Ve yoğun ışık altında sessizliği diller hep.

Şikayetim var mı? Asla yoktur. Altın ışığın gücü, bütünün kültüdür ama şarkı okurken BSUİ (Barış, Sevgi, Umut ve İmparatorluğun İlmi olan İnsan) olup okuyalım o şarkıyı; BİZ olarak… Sayfa sayfa şavk olarak… “Ak sahra” olarak ve yarın olarak.

Devenin kalktığı bir dürümde herkes, o deveyi hakk teknikle kodlayarak kendini hak ettirmek ister. Deve ilimle kalkar, yolu Allah yolu olur, mutlak olur ve tüm zamanlara yol olur. O deveye aşkla binilir… Ama aşkın sırrında “insan kelamı” olur. Yürümek sorumluluktur. Herkes dünya planetinde yürüyendir. Yürüyücüdür ama yüksek kübraya “kült” olmak, kodlanmakladır ve kodlanabilmek, “mutlak” olmakladır.

Mutlak olabilmek Rahman’a varmakladır. Rahman olmak da tahditsiz, hakiki ve hakim olmaktır. Ayrılık mı? Yok canlarım. Kimse kimseden ayrı, diri olarak kodlanmaz. Her şey tektir. Bugün dünya planeti bunu anlayamadı henüz…

“Ben” der dünya planetindeki “İlim kalemleri”; “Ben!”…Ama o bende, bir tek oluş yoksa, “bizlik kelamı” dahi yoktur. İşte canlarım, dünya sırrı budur.

İnsan kelamı hakettiğinde, yarını hakedecek ve bütüne hizmetçilik yapacak. Ki o hakk oluşta, “bütünlük kodu” vardır.

Unutulan ne varsa, her şey insanın kelamında saklıdır… Ama unuttuklarını hatırlaması için aşka varması gerekir; aşkın sırrını dinlemesi ve tohum olması gerekir… Yarın olması, hata yapmadan şerrin şarkısından öteye varması ve yoğun ışık altında “mutlak” olması mükafatı olacak onun.

“Erkek insan” aklı hakiki sayar ama “Dişi insan” hakkın kapısı olur ve hakikiyeti, “hakiki ilim” sayar.

Akıl ve ilim farklıdır. İnsanın kelamı “hakiki insan” ama aklı; kelamsa, mutlak ve hakkın kapısında tohumsa, şafak olur. Biz dünya planetine inerken, bunları bilip geldik.

“Cennet” dediğiniz bu yaşam, bizi “biz” olarak kodladıkça, biz “ilim” olarak kodlandık.

“Sura üfüren insan”, süper sahraların kelamı olandır… Ama şafağında şevki oldukça, kendini bulan, kendini tohumlayan ve kendini yasalarla dilleyen olacaktır.

Temiz bir dünya gücü dünya planetini kodluyor canlar… Temiz bir dürüm tüm zamanları toprağa tohum diye ekti… Ve bizler kendi dilimizde, kendi yaşamlarımızla bütünün gözü olduk.

Bu lekesiz insanlık, her insanın hakettiği bir lütfi kaynaktır. Bu lekesiz insanlık, evren evren gezenlerin de halik olup hakk tahta oturtmak istedikleri insanlıktır.

Bütün köklerimiz dünyaya çekildiğindendir ki diriliğimiz müthiş bir siyahlığa bürünmüştür… Ama öyle bir siyahlıktır ki o, ağırı hafifleten ve teknik tahditle bütünü güçlendiren bir “cemaat ilmi”dir.

Elleriniz, Allah’ın elidir. Allah’ın ilmi, bütünlüğünüzün gücüdür ve Yaratan olup yarattığınızda yaratılansınız ki bu da BSUİ’nin (Barış, Sevgi, Umut ve İmparatorluğun İlmi olan İnsan) görevidir, gerçekliğidir ve hakettiğidir.

Şimdi; nereden nereye vardı insanlık, buna bir bakalım:

Dünya ilk çağlarında kürzi kapıların tümünde müthiş bir ışık halindeydi. Tüm kürzi kapılarda lekesizdi. Ve şevkle kayıtları kodlamaktaydı bütün kökler. Öyle bir güçtü ki her anı, şafaktı… Ve bütün kötülükleri önleyecek bir şarkıydı.

Netice olarak; önce üzerine görev taşıyacak olanları indirdik. Sonra gördük ki üzerinde görev taşıyanların “ilm-i kalem” olanları, mutlak kuranlarını kodladıklarında, korunamadılar, çünkü ruhsal bir planet olan, tüm insanlığın halikiyetini kodlayacak olan dünya, kaynak ilimle bütüne görev taşıyacakken, kelamı kıranların da tahditsizliğinde bu çalışmalar yere çekildi. Ama “dönem sonları” dediğimiz yaşam, sarı renge vardığında, kayıtlara inenler olur. İşte yaşamın sarı renge varış zamanları, 28.000 yıldır.

Bu, dünya planetinde farklı şafaklar olarak da dinleniyor… Kimi “26.000” der, kimi “72.000” der. 70 sessizliğinde seslendirilir ama doğal olanı 68.000 yıldır.

68.000 yıllık bir dönemde, muktedir insanlığın mutlak sahralara çekildiklerini gördük… Kök göklerin gücü, tüm zamanların gücü oldu ve dünya planeti yoğunluğunu artırdı.

Bu dönem tüm teknik kalemlerin tertipli olarak “şafak sahaları” oluşturmaları için “gerçekliği kodlama” dönemidir. Ve bizler, yerkürenin görevlileri olarak, dünya planetini güçlendirmek üzere bu çalışmayı teknik tahditsiz olarak devreye aldık.

Teknik tahdit, kelamı kırar canlar. Bunun için tahditsizliği kodladık bizler. Kontrol dışı bilginin toprağa çekilmesine mani olduk.

Kör, sağır insan, nüve olan ilmi anlayamaz. Eğer anlatsak, ölüler dirilir ama öz gerçekliği bilmeliler.

Öz gerçeklik, “Eşyanın ilmi”dir. Nedir eşya? Enerjetik yaşamlar… Enerjetik kalem… Enerjetik sahra… Hepsi enerjisel sistemleşmelerle kodlanmıştır ve teknik toplum, mutlak kuran olarak bu yaşama, hak tahttan inerken de yine “eşya” olarak indirilmiştir. Yani, enerjisel siyahlıkta…

Hepimiz siyah renkte doğduk yaşama… Ama siyah renk, “ilim siyahlığı”ndan farklıydı, “kelamın siyahlığı”ydı…

Ölü dillenirken, “kelam” olup dillenir. Biz de öyle yaptık, çünkü dünya planeti, ilim sahralarında insanlığı kayıtlarken, kelamla kayıtladı ve her anda bir kelam muktediriyeti kodladı. Tüm insanlık yeniden yaşayacak…

(Devamı 2. Bölümde)

https://youtu.be/Ez8TMPD6sPE

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 
  Bugün 224 ziyaretçi kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol