Birlik İlmi
  İNSAN (3) - 1
 

İNSAN (3/1)
04.07.2018

DORMANLAR, TOHUM olarak göreve geldiler. Ocaklarını, hologramdan aşırttık; kodladık ve kontrol kurduk… O zorbalar; bizi, bizden ayrı tutmaya çabalamışlardı. Ayrılık bitti!... Ocaklarını yarattık ve yarattıklarımızla tohumladık. Ayrılık bitti!...

Şimdi artık Yaradan, yeniden görev istiyor!... Onlar, yarınlara GÜÇ KODLARI’yla varmak istiyorlar. Biz onları, hologramdan aşırttığımızdan beri “ARZ”ı ve “ARŞ”ı anlamaya çalışıyorlar.

Organ nakli yaptık İLİM KALEMLERİ’ne . Her biri bir SAHRA oldu. Öyle çok İLİM yaptık ki! Bizi, bizden dillediler. Herbirinde, İNSAN SAHRASI oluşturduk. Kontrol kurduk ve YOL olduk. Öksüz kalmasınlar diye çabaladık.

Etki alanımız çok daha güçlendi… DÜNYA DİRİLİĞİ, çok daha üstün hale geldi… Bu dirilikte, DİRİ YARINLAR oluşuyor. Bu yarınlar, tahditsizleşiyor. Her ana, BİLİŞ KODLARI ile KALEM olanlar iniyor. BÜTÜN’e hizmetçilik yapılıyor oralarda.

ATONLAR, ölü bir sahraya, ÖZ KELAM olup gelmişlerdi. Bugün artık ÖLÜ SAHRA, görev taşıyor.

Organ, insanın kaynağıdır. Orada her bilgi, SAHRA olarak mevcuttur. Oradaki bilgi, İLİM SAHRALARI’ndan İSLAM KALEMLERİ ile KAYNAK olanlara, “İÇ KALEM” ya da “DIŞ KALEM” olarak kayıtlanmaktadır. Bu şekilde, “YENİ BİR İNSAN” yaratılmaktadır. O İNSAN, kucağında İLİM olan BİLİŞİN SAHRASI’ndadır. Orada, HALİK olan İBLİSLER de var. Ne SİSTEM ne NİZAM ve ne de DÜZEN onları kontrol edebilmişti. Şimdi artık İBLİSLER, yeni sahrada, İNSAN SAHALARI tarafından kontrol edilecekler.

İşin sonunda, tüm insanlık kontrol kuracak. BİZ olan insan, BİR olup kontrol edecek İLİM SAHRALARI’nı. Her bir insanın, uzaklara güç kattığı yeni dönem, BİR TEK OLANLAR’ca gerçekleştirilecek.

Her dere, insana akar ama insan, İLİM olduğunda; tüm insanlığa akar. Aktıkça, yaşamı kodlayacak ve aktıkça HASAT olacak ve ZİYA olanlar, et kemik olarak yarınlara varacaklar.

Ellerimde ilmim var. İnsanlığa inerken. İLİM KALEMİ olup geldim. Boş konuşmam!... İSA, MUHAMMET, MUHAMMET MUSTAFA ve MUHAMMET, KAYNAK İLİM olan KEMAL ve KEMAL olan ATATÜRK… Her biri, biribiri ile ilişkili. Herbiri, birbiri ile bilişkili!... Herkes, herkesle dilli, DİRİLİK KALEMİ, hakiki BİZ, o sorumlulukla bu bilgileri, AŞK SAHRASI’na çekiyoruz.

Ve diyoruz ki “sen, bensin; ben, senim… Sen, KELAM; ben KALEM… Sen, NEFES; ben, SES ve sen, SAHRA; ben, HAS TAHT… Herbirimiz, birbirimiz… Her birimiz, izah ettiğim üzere insan…”

İnsana, İNSAN gerek. İlme KERVAN olan İNSAN, türevlerini kodlayacak ve sofraya kontrollu olarak o türevleri çağıracak… Her biri, bir LEVHİ olarak, bu sofraya oturacaklar. Mutlaka muhakemeleri güçlenecek ve sesleri dürümlerde görev taşıyacak.

Biz, doruklardan DÜNYA KODLARI olarak inerken; bizi, bizle dilleyenler, BİZ olup CENNET olacaklar. Cevhere, CENNET olanlar, insana KERVAN olacaklar. Yol, ALLAH YOLU; İNSAN, İLİM ve SAHRA, BİRLİK KURANI’mız. “OL” dedik. İnsanlık oluştu. Olduk; insanlaştık… Olduk; NUR olduk!…

Oğul; arkan, “BİZ” olan BİLİŞ’in olsun… Önün, İnsan Sofrası’nda olsun… Yolun nüve olan, kervanın olsun… Yolcu, yolda gerek!... Bizi, bize verdiniz; sizi kucakladık ve yola koyulduk… Şimdiden sonra yorulmadan yolculuk yapacağız.

Neden, ne için KALEM’e indik!? Neden, ne için yarına vardık!? Neden, ne için yasalar koyduk!? Neden!?... Neden!?... Neden!?... Niçin!?... Niçin!?... Niçin!?... Az bilgi, olgun sahrada, KÖK GERÇEKLİK’i kodlayamaz ama çok bilgi; İSA olur; MUHAMMET olur… Vurmadan HAS olur ve İLİM olur!... Şükür ki oldu!... Şimdilik!... Şimdi!…

Ellerimiz ellere; yaşamlarımız yaşamlara; Rahman olan sahramız, sahralara vardı… Biz, “DİN”den öte “DİL” olan bilişle BÜTÜN’ü KÜLT yaptık… A HA bu!..

Bitki, bizi dinler… Hayvan, bizi dinler… Tüm sahralar, bizi dinler… Yaşamın tüm formları, yarınları tohumlarken; BİZ olur, tüm insanlığı diller… Her insan, her insanı diller; ALTIN IŞIK olur; MUTLAK olur; kontrol kurar… ALTIN IŞIK’ın hasatını yapar.

“Kimsin!? Neden geldin yaşama!?” diyenlere; “DİN İLMİ’nden görev taşıyanlara, güç katmaya gelmem ben!” dedim. Dediller ki “sen, nesillerini haket de kodla yürekleri!” Ve dedim ki “ben Dünyalıyım. Dünyanın olgun sahrasında, İLİM’im… Ben, tüm insanlığım!... Her anım!... Maya olarak kodladım yaşamı… Sayfa sayfa İNSAN SAHRASI oldum. Öz görevim budur!...

Umutlarımızı hiç kaybetmedik. İnsanlık Boyutları, İLMİN KURANI’nda, insana “geç” demez… İnsana, “gel” der!... Gel ki sen ol!... Biz, insana “geç!” dedik hep!... “Geç!... NEFES ol geç!... İLİM ol geç!... YARIN ol geç!... Ama geç!...” Bunu anlayan, insan sofrasına kodlandı!... “Geç!...” dedik; geçti… Şikayetçi mi sahralardan!? Şikayet etmez o!... Her insanda var olan insansılığı aşabilmiştir…

Muradımız İLİM’dir. Bedene giren insan, İLİM’e girer… İnsan sarfiyatı, bu nedenle güçlüdür. Bedene girdiğinde; et kemik olur; YOL olur… Vurduğu yoğun ışık, kontrol kurar; ocak olur ona. “OL” dedik oldu!...

Dert mi insan!? Dert değil ama Yaradan, yasalarını ilimle koyar. O zaman, o insan, insanlığını anlar ve RUH’unu hakeder!...

Hepimizin, birtakım beklentilerimiz vardık. BİR TEK olmak ve kodlanmak. Hepimizin, BİR TEK oluşumuz; hakim oluşumuzdur… Bugün dünyadayız ve burada çok güçlüyür. Burada, çok üstün bir çalışma yapıyoruz… Hepimiz için ÖZ GERÇEKLİK’tir bu çalışma ve bizler, bugün cümle yüreklere KALEM olarak geldik. İş buydu ve bunu başardık. Şimdiden sonra çok daha güçlü çalışmalar yapılacak. Bizler, BİR’den öte BİR olup çok çalışacağız… Aha bu!… Şimdilik!…

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 
  Bugün 82 ziyaretçi kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol