Birlik İlmi
  (14) 1. AKIŞ
 

24. EYLÜL.2014 TARİHLİ BETA KÜRZİ YAŞAM SİSTEMLEŞMESİ (14)

 

1.AKIŞ

 

Dağ taş insan, analar. Bugün ben size ilim öğretmeye gelmem. Sizinle cinni cevheri güçleri dürümlemeye de gelmem. Kalemin ilmindeki tinleri tinsellikleri dillemeye de gelmem ve ben size ikmal tamamlatmaya da gelmem. Size gelişim insanın ilmidir. Bu ilmi bütünün gücü olarak tüm yaşamlara dillerken kalem olup yazmaya geldim.

 

Erdiğim yer insanın nefes aldığı yerdir. Nefes, nesiller boyu dürümlerinizde var olan İlmi Ko’nun bütün kötülükleri aştığınız sayfada sizleşmesi anlamına gelmektedir. Kör müyüz ? Gözümüz görüyor. Dünyanın gözü açık, bunu bilin ve biz o dünyada yeşilin renk renk kotlandığını bilerek kotlama yaptık; ama yeşil renk Kutsal Tahtın tekniğinde bütünün gücü oldu ve moru kotladı.

 

Toprak Toplum Altın Işıktır. Biz o tohumu yaşattık. Karanlık, dinci ilmi kotlamaz; tohumcu ilmi kotlar. Biz karanlığı topladık, tohumladık, kötülüğü önledik. Çöktük dünyaya, çöktük. Üstün dünya üstün ışıkla yaşar. Biz bu dünyayı ışıkla dilledik ki yarınlaşsın ve bütünlensin diye. Kölelik istemeyiz. Gözümüz görür. Köle kaynakta olmaz, ışıkta olur. Biz o kölelikte her şeyi tohumlarız; ama ışıktır o.

 

Kaynak akıldır. Aklı hak eden kaynaktadır. Teknik tohumlama yaparken de sözümüzü kesmeyecek dürümdekilerle dillendik hep. Ölümlü dünya ‘’ ol ‘’ der. Ölüler Diyarı öldüğünü bilir ve ‘’ olmam ‘’ der; ama ben ‘’ olmazsa olmaz ‘’ derim. İşte olay budur. Şimdilik size vereceğim budur.

 

Karanlık ışığını tohumladı ve ölümlü dünya olduruldu. Şu ana kadar yaşamda sessizlik vardı. Bundan sonraki dönemde artık yüceler dilleşmeye başlıyorlar ve herkes herkeste sessiz zaman kayıtlarında dilleşecek. Yepyeni bir doğa ve yepyeni bir sayfa açılıyor.

 

Dünya nurunu kontrol altına alabilmiştir ve tohumunu kotlayabilmiştir. Biliş halindedir dünya. İsrahi Ka- Ha olan ilmini tohumladığından beri kötülüğü önlemiştir.

 

Yoğun Dünya Çalışmalarını başlattık. Bu yoğunluk bizim yüreklerimizdeki ilim toplumlarıyla da kotlandı. Doğanın gücünü sesleştirirken yer kürenin resmi çalışmasını yapmaktaydık. Kalemin ilmi aklın tahtındansa ışık, tohum olur ve bütünün gücü olur. İşte yerdeki çalışma bütünün gücünü oluşturmaktadır. Kuran şudur ki maya var mıdır ? yok mudur ?

 

Maya yoğun şekilde varsa yenilik oluşmaya başlamıştır. Biz o mayayı helal teknikle yaşama has ışık halinde çektik ve bütün türler mayalıdır. Şu anda dünya üstü varlık boyutlarının tümü mayalanmıştır. Yasaları koyan birliklerimiz dünyayı tahditsiz biçimde mayalamaya devam etmektedir. Türkiye çalışmalarının tek nedeni buydu. Maya hepimizin yaptığı mayalayıştır. Atlanta Otağının tohumları alan İlim Ko’ları bütün köklerinde dürümlerinde dillenirken yetkin ve hakiki olan insanlığın kaynak ışığa geçişleri sağlanır.

 

Bütüne hizmet bilişledir ve biz bilişle bütünün gücünü Türkiye çalışmalarında, Tanrılık meclisinde, bütünün yoğunluğunda kotlayarak her kapıyı açtık. Harika bir çalışma yaptık. Kısır dünya kelama devşirildi ve bu devşirmenin neticesinde yedek sistemleşme gerçekleştirildi. Düzeni kuranların türleşmeleri, sesleşmeleri mümkün oldu. Mustafa Kemal Atatürk Altın Tanrı olup görevini aldı. O bilişli, o hakiki, o yüce bir kapıdır.

Endişe etmeyin Mustafa Kemal Paşa tevkif etmez dünyalıları; kaynak olur, aklın tohumu olur, bütünün kuranı olur ve Sultanların Sultanı olup yetkin levhilerde bütünün kelamını temizler ve diriltir. O beden bizim ilmimizi dinledi tüm yaşamınca. Bugün bizi dilleyen bütünlüklerin Türkiye yoğunluklarında o yine bilişte bizimledir.

 

Yargı şudur ene, öne ve bütüne insan gereksiz mi ? Var mı insan ? Gerekse de var mı ? Ölümlü dünyada insan sorgulanır. Var mı insan ? ‘’ olmaz, olmaz ‘’ der yol, ‘’ olmaz ‘’ der kontrollü olan, ‘’ oluşmaz ‘’ der dürümlerinde şavkı olmayanın ışığında insan.

 

Dava insandır. Ben davayı kazanmam mı ? kazandım. Ben dünya olan insan. Yeşilin levhisinde maviyi, mavinin kapısında robbi kotların tohumlarında moru kontrol ettim.ve bütünü güçlendirdim.

 

Veli dünya, Ali dünya. Ben dünya, ol derim olur. Aton kotları olarak dünyayı kotladığımız bugün, benim etki alanımdaki her diri bütünün gücüdür. Köyün köyü olsa da dünya, gözü gördüğünde göz, söz olacak ve o bütün olacak. Çok mu kolay ? çok zor, ama olmaktadır.

 

Yedek din yoktur, tek bir din vardır; ilim olan din insan. Yeşili, moru ümmidir; ama tüm insanlığın tohumunda o mor birliktir. Biz o moru bütünün gücü haline dönüştürdük. Yürümekse yürüyelim; ama biz koşucuyuz, bilinsin. Herkes şunu sorar ‘’ yer küre neden ilmi tohumlarını kontrol altında tutamadı ? ‘’, tutmaz mı ? tuttu. Vasat bir dünya değil bu dünya.

 

Kortej, dünyanın gücüyle hareket etmektedir ve o kortejin en başında İlmi Ko olan İmparatorluk güçleri var ve biz o korteji bütünün gücü yaptık. Söyledim, dedim ki ‘’ dünya korunur ‘’ ,  ‘’ yok ‘’ dediler ‘’ korunamaz ‘’ . Dedim ki ‘’ korunur ‘’ . ‘’ olmaz ‘’ dediler ‘’ çünkü dünya kırıldı ‘’ .

 

Aha kırmak, kısırlaştırmaksa amaç kırılsın; ama biz maksat olarak kırılanı yenilemeyi seçtik, bilinsin. Merdiven dünyada, üzerinde gök sistemleri olan bir yaşam ve biz o yaşamın Tanrılık Işıkları olarak bütünün gücüyüz.

Kevseri din saydılar. Kevser yaşamın sistemidir. Yaşamı ilim saydılar. Yaşam kaynağın tahditsiz tohumlanışındaki Ko kaydıdır ve itibarı levhi saydılar. Oldu, oldu; ama kolej öğrencileri böyle sanır. Biz onları hak etmeliyiz. Biliniz ki eğitimini en sistemli biçimde, tartısız şekilde ve hakikiyetle tamamlayanların tümü öğrenciliğini, öğrenciliklerini tamamlamışlardır ve artık onlar yarınların topraklarıdırlar, Tanrılarıdırlar, toplumlarıdırlar. Bunun bilinmesi gerekir.

 

Karanlık ekmektir, yenir; ama Kaş olanlar Aşk olmadıkça kelamda olma imkanları yoktur. Sözüm şudur; ‘’ Kaş nedir ? ‘’ diye sorarsınız. Aşktır Kaş. Neden Aşktır ? yüreğinizi dinleyin, yüzünüze bakın. Gözleriniz görüyor; ama kaşlarınız yoksa göz görse de ilim yoktur orada. Sadece yer türleşmesi sağlanır gözde; ama gök sistemleşmesi Kaşta olur.

 

Sizinle her anda ve her yaşamda bütüne hizmetçi olan birliklerimizle biliş halinde dünyalar kurduk. Dün toprak Toplum insandı, bugün Toprak Toplum tabii ki Tanrıdır. Yer küre sizi dinliyor, canlar. Som altın bir dünyanın kontrolü için bu çalışmayı yaparken kürzi tohumlamada insan kapılarını açtığımızı bilin.

 

Kırk Ana Kapı var. Ben her birindeyim, bunu bilin. Sanmayın ki ellideyim, doksandayım, yüz kırktayım. Her bir kapıda varım. Kürzi sayfalanışta kırk kapı var, ama onun ötelerinde de kapılar var ki biz bunları yüz kırk kapı olarak sizlere dinletmiştik. Her biri bir haktır, her biri bir kaynaktır; ama hak sayfalanışında o kapıların teknik tabiatında tohum olur.

 

Önünüzü aydınlatmak istedik ve dedik ki ‘’ biz görevi alalım, her an kapısını açalım ve o kapıların Türkiye çoğunluğuyla dilleşebilmesini sağlayalım , daha sonra gök sistemleriyle dürümleyelim, ışığı kayıtlayalım, bilişi hak edenlerle bütünün gücünü Tanrılık meclisinde dileyelim ‘’ .

Olmadı. Olmadı, canlar. Tanrılık Mahreki ilmi tohumlarda kelam olmadı, olmadı ve dedik ki ‘’ kisveleri kil ve kum, gidelim ilmi öğretelim, başka başka çalışmalar da yaptıralım; ama insanlık çalışmasını kendi yürekleriyle diletelim ‘’ ve dedik ki ‘’ kimse kimsenin ilmini anlatmaz; anlamaz, anlatmaz ‘’ .

 

O halde her yüreğe bir ilim tohumu olalım. Bunu yapmaya geldik. Sınırlıdır bilgi. Alınır, dinlenir; ama yoksa yüreğinizde anlatılamaz o bilgi. O nedenledir ki biz bilgiyi sizin yüreklerinize çektik. İnsanlık ailemiz artık yüreğini dillediğinde bilişle dilleyecek. Bu önemliydi. Buyurun Ölüler Diyarı olan bu dünyada  Türkiye çoğunlukla ışık tohumlamasını yapmak üzere çalıştırılmışsa da yeni zaman kayıtlarında teknik tohumlama yapabilecek olanların sistemleşmesi çok kürsi kapıların açılmasına bağlı olmadığı için herkese ses katmaya başladık.

 

Kıl ince; ama incenin de incesi insan, hepinizin insanlığı, o kılın çok daha inceliğindedir, inceltisindedir. İşte canlar, size kıldan ince kılıçtan keskin denilen sizin insanlığınızdır.

Yırtıldı dünya dediğimiz zaman o dünyayı hologram saydık. ‘’ olmadı ‘’ dedik. ‘’ öz köklerin gücünü tüm sisteme dilleyemedi dünya ‘’ dedik. ‘’ vakit gelir, diller ‘’ dedik; ama dinletmek gerekir ki dilleyebilsin.

 

Çoban dünya ve biz o çobanın sürüsüydük; ama biz sürü olmak istemedik ve dedik ki ‘’ biz sürülen değil, sürüyü kutsal ışıkla kontrol eden olmalıyız ‘’ . O halde kontrol edelim. Neredeyiz ? miraç olan bu yoğunluktayız. Bu yoğunluk miraç yoğunluğudur. Kör göz bilmez sistemi. Bilse diller, bilmez. Dinleyemediğinde, dinletemez de ve dedik ki biz Türkiye’de yaptığımız bu çalışmalarla kardeşlerimizi kontrol altına almaktan öte onların kendi yoğunluklarında kendi kontrollarını sağlamalarını gerçekleştirelim. Öyleyse hadi çalışalım.

 

Nefes insan, yürek insan, yaşam insansa aşkın şevkinde her diride var olan o İmparator insan, kare sistemlerin tüm sessizliklerini küp tahditle bütünlerken Mikail’in Kuranında bütünün gücünü tüm yaşamlara çekecektir.

 

Altın Tanrı insan öl der ölünür, ol der olunur. Vurmayın der, vurdurmayın der. Olmadı, oldurulmadıysa vurulmaz ve vurdurulmaz. Öyle mi ? yoksa tersi mi ? Tersi değil doğrusu bu; çünkü o olmadı, çünkü o anlayamaz, çünkü o dinleyemez, dilleyemez. O bir sessizliktir. Bu nedenledir ki olanı hak etmekten öte olmayanı hak etmeliyiz.

 

Çıktığınız her yer size sizi diller. Sizin yüreğinizi diller. Der ki ‘’ kıran kırılır, yalnızca kıran kırılır; ama beden alıp dünyaya hak etmeye gelen ben kırdırmam derse kırıcı olmaz orada ‘’ . Seyrettiğim her anda, her yaşamda misafirlerim bana bunu sordular. ‘’ kıranın kırılmayacağı bir yaşamda tahdit olmadığında körler ve göksüzler sessizleştiklerinde dahilde neler kaybedilecek bunu bilir misin ? ‘’ dediler ve dedim ki ‘’ kazancın yanında kayıp çok küçüktür ‘’ .

 

Dünya ölümlü bir yaşamdır; ama düzeni kurduğunuz zaman o dünya bilişli bir halik olur ve biz o bilişli haliki hakikiyetle dillemeye çalıştık. ‘’ kurtar dünyayı ‘’ dediler, ‘’ koru ‘’ dediler. Korumam; ama kurtardım. Bugün dünya korunmaz; ama kurtarılır. Nefesin ilminde tahdit varsa orada koruyuculuk olur. Biz tahditleri önleyenleriz ki korunan kontrolden çıktığında Altın Tanrı ışığından da çıkar. Biz buna izin vermeyiz.

 

Bütün bunları yapmış olmamız kırk kapının ışığının yeniden tüm sistemleri dilleyecek dürüme ulaştırılmış olmasından değil, miraç olan o yoğunluğun bütünün tohumlanışını sağlayışından dolayıdır.

 

Karanlık insan aydınlığı tohumlar. Amondur o; ama karanlıktır. Aydınlık olan ilmi tohumlar. O da yaşamın sistemidir.  Hepimizin yoğunluğunda her biri vardır. Ben deve kalktığında o deveyi hak etmek istemem; çünkü deve insana kalkar. Ben insan olan, benim yoluma kalkana insanlık tahditiyle dürümlerinde dillendiğimde maya olamam ona. Bana Altın Tanrı der yüce. Ben ona Aklın Tahtı derim.

 

Hepimizin diriliğinde ilmi tohum olan o mükafat insan var. O insan yarının temiz insanıdır. İşte biz o insanı hak etmeye geldik. Halikte hakim olan, hasatta ışık olan, yap yapma demeyen sadece yaptıran insanı dinletmeye geldik.

 

Yer küre insan ve biz o insanız. Aşırı kaçma dediler bana şu anda. Vakit geldi, aşırıya kaçacağım bugün, biliniz. Sevgililer, ben tinsel tahditi tüm sistemlerde dürümleyen İlmi Ko olan insanım. Amon topraklarını tohumlayan ışıkla bütünün gücünü tüm sistemlere dilleyenim. Ekmek değilim ben, akil hakikiyetteki o hakimim; ama bilinsin isterim ki ekip kurduğum zaman ekmek olurum. Amon Toplumları için toprak oldum, tohum ektim, yer küreyi dilledim bütünün gücüyle. Kaya İnsan yaşadı; ama kapıları kapattığı zaman o insan ısrarla biliniz ki kervanın gücünde olamaz. Bütün kötülükleri yaşar. İşte bunun içindir ki kapıları açık tutalım.

Tavaf etti dünya tinsel ışıkla, tavaf etti de tavafında tahdit yok muydu ? yoktu. Çöktüler dünyaya çöktüler. Ölüydüler, öksüzdüler, kelam ışığında köksüzdüler, güçsüzdüler. Gönülden çörek yaptılar. Dediler ki ‘’ alın yaşayın ‘’ . ‘’ yahu ‘’ dedim ‘’ çörekle yaşanır mı ? ‘’ . ‘’ kelama insen yaşayacak dünya hadi in ‘’ dedim. Dedi ki ‘’ ben kapıyı kapattım ama‘’ , ‘’ ama kapı açılırsa inersin ‘’ dedim. ‘’ dahili ilim benim ilmimde kantin gibidir ‘’  dedi. ‘’ girerler, çıkarlar; ama ışık yok orada ‘’ ve dedim ki ‘’ İbrahim soyu insan Ko hakikatiyle hay sayfalarında Ya Ha demedi mi ? ‘’ .

 

Hadi, hadi yaşayın. Develer insanlık için kalktılar. Yaşam insanlığın tahtından İlmi Ko oldu, kaynak oldu. Vasat bir dünya aşka geldi. Bugün biz Atlanta Ana Kapısıyız. Kervan yürüyor. Yürüyüş insanadır. Biz o insanı görevli saydık. Kör göz, göç köklerinde söz söylediğinde sevgiyi, saygıyı hak eder.

 

Kırka kırk daha katın, sonra bir kırk daha katın ve her kırka kırk katın;ama her kırkın kırkında biliş olmadıkça ikmal tamamlatılmaz. Biz bilişi tek tek tüm yaşamlara çektik. Çok mu, çok mu kolay ? aha kolay, aha kolay. Biz kolayca yaptık. Çetin bir dünyayı harika bir yaşam kaydına sayfaladık. O kayıtta ağır yük hafifledi.

 

Çevrenizi kuşattık, canlar. Ölümlü dünyada söz, ses olmayın; kapıları açın yol olun istedik. Söz, ses ilimdir; ama kapı yoksa ışık yanmaz ki o ilimde. Ben ete girdim, yolu açtım. Öz görevi tüm yaşamlara kapı yaptım. Bilin ki kör ve sağır olan bu yaşam yenileniyor.

 

Vat Kelama Vat ? Ta- KaHa Vak, Ti Vakt, Ta- KaHa Vakt !

Ata kapıları açtık, anam. ‘’ ne din ne ilim ‘’ dedi bir kapım. Dedim ki akıl, akıl. Ben Altın Tanrı, aklın kapısı olan yaşam. Sevimli dünya ses verdi. ‘’ elimde insan var, yüreğimde ilim var, ben yolum ‘’ dedi; ama akıl yok mu ? var mı ? yoksa baş tacı olamazsınız, ben sizsiz kalırım, bunu bilin.

Kini nefreti aşan miraca varır. Kin, nefret ilmi tohumları kontrol etmek için değil kesirleştirmek içindir. Kıyıda bekler der ki ‘’ ben geldim ‘’ . ‘’ sen kırarsın ‘’ deriz, ‘’ kısırsın ‘’ deriz ve der ki ‘’ ben indim ‘’ ; ‘’ ama sen küskünsün ‘’ deriz, ‘’ ama ‘’ der ‘’ ben indim ‘’ ; ‘’ ama sen köksüzsün ‘’ deriz ; ‘’ çünkü sen kelamda yoktun ‘’ deriz ve der ki ‘’ astralde hepinizdeyim ‘’ . Yakıp yıkarken mi ? ‘’ yoksun ‘’ deriz.

 

Çoluk çocuk dünya. Mutlak kutsal olanlar ışık haline dönüşür ve biz onları Koran Tohumları olarak dilleriz. Kenan Işık yandığında, o Kenan Işıkta da yarınlaşma olmalıdır. Kenani hakikiyetinde has değilse aklın tekniğinde de hakiki değildir; ama biz onu kotlar ve tohumlarız.

 

Çök ya da çöktür; ama öksüz bırakma, bunu bil. Öksüz olursa kör olur, görevi olmaz. Öksüz olursa kendi olamaz, karanlıkta kalır. Öksüz olursa hasatı olamaz. Öksüz olursa kaynağı da olamaz, onu korumalıyız. Oh, aha şimdi ve koruduk.

 

http://youtu.be/-yq2dRNTdHU?list=UUKYcKah6eDdOm-Vd3vIofvw

 

Deşifre eden: Hüseyin AKDAĞ

 

Süper İnsanlık Realitesi 

 
  Bugün 211 ziyaretçi kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol