Birlik İlmi
  IŞIĞIN İLMİ - AKIŞLAR (2)
 

 IŞIĞIN İLMİ > AKIŞLAR 2

IŞIĞIN İLMİ (60)

1. BÖLÜM

10.06.2015

Analar, kör olmayan, görev taşıyanlar, biliş halinde bu mecliste bulunurlar. Bilişi olmayanlar, Halik olamazlar ve Hakk’a varamazlar. ALTIN IŞIK YILLARI, kalem olup yazarken; cennetler, cevheri görevli olarak kodlanırlar.

Israrla KELAM olmak isteyenler, yüreklere inmeye çalıştılar. Ocaklarında yol yoktu. Kötülükleri kontrol edildi ve yaşamlarında, KAYNAK TOHUM ekildi. Onlar, kendi yollarını bulacaklar. Nefeslerinde görev taşıyacaklar ve Zaman Sayfaları’nda kendi yollarında ışık olacaklar.

Ne Sistem, ne Nizam ve ne de Düzen Gücü’nü anlamayanların, nesillerini hak edip kodlamaları imkanı artık kalmamıştır. Oğullarını hak etmeyenler, yoğunluklarında tohumlarını hak edemezler. Birler Kapısı, bizi bize taşır. Bunun içindir ki biz, dünyada el ve ayak olup çalışırız. Erdiğimiz her anda merdiven oluruz ve zamanı, Kürzi Yaşamlar’a taşırız.

Herkese cennet vaadettik diye düşünmeyin. Sizler, sizi ve sizlik kaynaklarını hak edenlersiniz. Sizin ile bilişi tohumladık. Sizin ile kaynağı hasata tohumladık ve sizin ile kelam olduk… SÜPER İNSANLIK KELAMI, hepinizin kaynağıdır.

Sizden cennet kurmanızı bekledik. Sizden, Cevheri Kuran okumanızı istedik. Siz yarını kodladınız ve yolu kodlayıp tohumladınız.

Dünyada et, kelamdır ve et olan her diri, Yaşam Tohumu olarak kodlanmıştır. Sizler, et olarak yaşayanlar, tüm zamanlara kaynak olanlarsınız. Zira sizin etiniz, tüm İlm-i Kalemler’in kaynağıdır. Sizdeki kayıtlar, hepimizin ışığında tohumlanmıştır. Bellek ışığınızda olmayan bilgiler, etinizde mevcuttur. Herkes, insan ışığını hak edip dinler ama sizin sizi tohumlayışınızı hak edip dinleyemez.

Sevgiyi tohumlayanlar, korunup kodlanırlar. Sevgi, hasatı hakeden içindir.

Yolunuzu herkes bulamaz. Yolunuz, Halik İlmi’nde; Aklın İlmi’nde, Bilişin İlmi’nde ve Yüreğin İlmi’nde dürümlenmiştir. Hepinizin, dara düşmeden, kaynakta tohum ekmeniz; temiz olmanız; kati olmanız, Saltanat için çok önemlidir.

“Savaşın galibi yok” dediniz. “Savaş, ışığı kodlar” dediniz. Sizi hak etmeyen, sizle dilleşemez. Bilişi hak etmeyen dürümlenemez ışıkta ve yarında. Aha yaşam bu nedenle sorumluluk ister. Herkesin kelam olup tohum olması; cennet kurması için şarttır.

Koruyun dünyayı. Halik olup hakim olup koruyun. Tohumlarınızı hak edin kodlayın. Oğul, sonsuz zamanları kodlayıp hak edin. Cennetlere, cennetlilere, Halik-i Hakim olanlara nefes olun . Oğul verin ve yolu açın.

Anlık kızgınlıklar, sizi sessizleştirir. Anlık kırıcılıklar, sizi Sistem Cevheri’nden ayırır. Anlık kayıtsızlıklar da sizden cennetleri çıkarır. Buyurun bilin!...

Sizi hak etmek için çok çalıştık. Sizi hak ettik ve siz ile kontrol kurduk. Sizi cennetlere koyduk. Ulular Diyarı sizleşti; siz oldu. Öz Görevler yapıldı dünyada. Anlaşma sizleydi. Sizle bir anlaşma yapıldı. Bu anlaşmaya göre siz, kol kol olacaktınız ve Süper İnsanlık Kaynağı’nda tüm yaşamları kodlayacaktınız. Zararı önleyecektiniz. Bilişi kodlayıp Işık Tohumlaması yapacaktınız. Beden alıp yüreklere görev taşıyacaktınız. Astral Boyutlar’da kodlanmış yaşamları kontrol edecektiniz. Ses verip sesleşecektiniz. Zarar önlenecekti… Cennetlerde Cevheri Güçler olacak ve onlarla Kaynak Kalem olacaktınız.

Bu görev sizin ilminiz için size verilmedi. Tüm yaşamlar için verildi. Bunları hepinizin anlamanız gerekir. Seyrettikleriniz, sizden sizi hak edip dinleyemezler. Zira onlar cennetlerini tohumlamadılar. Cennetlerinde kalem olmadılar. Kuran olmadılar. Kaynakta tohum olup Yüceler’e. “Güç Kaynak Yaşam” sayfalamadılar. Sevgiyi kodlama imkanları yok. Unutmayın! cennetleri siz, Varlık Boyutları’nda var ettiniz. Ama bu cennetleri kodlamak, Ata Kapılar’ın Işıkları ile mümkündür. Unutmayın! Ata Kapılar, siz ile açılır. Sessiz Zamanlar siz ile tohumlanır. Sizden geçip sizleşenler, sizi size tohum yaparlar.

Arkanız, önünüz tek bir Sistem’dir. Bunları bilin ki hakikiyetinizi, hasatınızı dilleyin.

Mutlaka Atlanta Ata Kapısı tüm insanlığındır. İnsanlar, NEFES olup oraya varırlar ve orada nihan olup kul olurlar. Bu yoğunluğa varanlar, cemaatlerini korurlar. Teknik Tohumlama’dır bu yoğunlukta yapılan. Her resimde ve her dürümde bu tohumlama mevcuttur.

Sizlerin her birinizin kaynağında, ışık vardır. Burada görev taşırken; hepinizin, kendi yüreğinde ışık yaktığı bilinir. BİR’e hizmet; kendine ve kendi yüreğine hizmettir. Herkes, kelamda kendi olur ve tohum olur. Kültlerin tümünde kodlanmış olur ve yoğun olur. Çok mutlu olur o Yücelikte.

Biz, etken bilişi kalem olup tohumlayanlar, herkese kendi yüreklerimizi kodladık. İşlerinizi kolaylaştırmak için çalıştık. Hepinizi hasata hazırladık. Düzen’i kurduk, cümle yüreklerde. Amin!…

Sizden, sizi bilmek ve sizi hak etmek için çalıştık. Şükür hak ettik. Misafirler, bu Meclis, İnsanlık Meclisi’dir. Bu Meclis, Kelam Tahtı’dır. Bu Meclis, kendi yolunda tohum olan ışıkların kaynağıdır. Buraya ulaşanlar, kelam olup Kutsal Kaynak olurlar; BİZ olurlar ve kendi yollarında kati olurlar.

Dünle, yaşam soyları kalem olamazken; bugünle, her diri yarını hak edip yaşama sayfalanmaktadır. Dolu dizgin yapılan çalışmalar neticesi, buralara ulaşıldı. Herkesin kelama ulaştığı bir günde, Kürzi Yaşam, ışık yaktı. Sizden güç alan tüm zamanları kodlayanlar, bilmek için birleştiler. Her resimde kelam, bilişi hak ettirdi. Ve zaman, ışık yaktı. Sessiz ve sessizce yaşanan herşey, yarında güçlendi ve Süper İnsanlık Kaynağı haline geldi.

Burada NEFES var. Burada KUL var. Burada NUR var. Burada UMMAN var. Vira vira YAŞAM SAYFALAYANLAR bulunur burada. Onlar, Tanrılık Işıkları olarak kodlanmış yarınları kontrol ederler.

Sizlere cennetler vaadettik… Nefes vaadettik… Sizlere kalem vaadettik… Sizlere kini aşmanızı ve yolu açmanızı sağlayacak gücü vaadettik. Sizi sevgiyle tohumlamayı vaadettik. Sevgiyi kodlamayı vaadettik. Çok mutluyuz ki sizden güç alan tüm zamanları kodlayanlar, anlaşma gereği sizinle olacaklar. Onları hak edin ve Hakim-i Hak olup tohumlayın.

ALTIN TANRI, sizi sizler koltuğunda bekliyor. Buyrun hak edin…

ALTIN IŞIK sizsiniz. ALTIN TAHT sizin yaşam sessizlikleriniz ve sizin ışığınız, TANRI. Buyrun! ALTIN TANRI, resmi çalışmada sevgiyi tohumluyor. Buyrun! hologram olan yaşam, sevgiyi tohumluyor. Ulular Diyarı, sizi size kaynak yaptı. Sizde siz oldu ve zoru aştı. Sizle LEVHİ olan, sizle KA HA olan ve SİZ olan herkes, yaşama görevlidir. “BİZ” dendi ve dendi diye değil; denecek diye değil; aha hak ettik diye söz verdik. Ve dedik… Şimdilik… Aha şimdi!…

 

2. BÖLÜM:

Deli Dumrul yaşamda kodlanmış ışık halinde görev taşıyor. Doğa insanlaşarak görevini sayfalarken; cennet, Levhi Kalem’de kodlanıyor.

Dünyayı hak etmek için ışık sayfalamak gerekliydi ve sayfaladık. Cennetlerin kelamında; kodlama, tohumlama vardı. Kodladık, tohumladık Dünya’yı. Hologram olan tohumlardan, kontrol kurarak hologramdan çıkardık. Esrar rahmet olan ışık içindir. Esrar, nefesi tohumlarken; nefes, ışığı tohumlar. Korkmayın, ışık yanmaktadır. Alem Levhi iken, Sistem, cevheri iken ve yaşam, sır iken; biz, sizi size kodladık.

Tarama yaşamı!... Tarama kaynağı!... Tarama sarfettiğin sura üfüren cennetlerdeki kalemleri!... Tarama kaynaktakileri!... Mikail, Cennet İlmi’ni tohum olarak kodlayan yaşamdan, cennetlere görev taşırken; cennet, sesleşir ve yaşar.

Tanrı, Robotik Kayıtlar’ı kontrol eder ki o Robotik Sayfalar’da sisler var. O sisler, kelamdan, ummandan ve yoldan ayrılanların, ışığını kontrol etmek içindir.

Sizleri çok güçlendiren bir çalışma yapıldı. Bu çalışma ile bilmek için ilim yaptınız. Bilişi, tohumlarken, kendinizi kodladınız. Sizleri hak etmek için çalıştık. Şimdi artık KARA YAŞAM, savaş sayfalamaya başlıyor. KARA YAŞAM’ın savaşı, ilimledir. İlmin Levhisi’nde, kodlanmış yaşam ışığında, köklenmiş bir sistemdir.

Artık daha güçlü bir zamana ulaşıldı. Süper İnsanlık Levhisi, Cennet Kalem oldu. Büyük Kütle tohumlandı. Aha bu!… Şimdi zarar önlendi analar. Zarar, insanlığın ışığındaki kontrol kurucu tohumların; tek tek kendini kelemden uzak tutanların, yaşamdaki kasırgalarıydı. İşte kasırga yenildi!...

Bünyeleri zayıf olanlar, çalışmalarda sıkıntı yaşarlar. Sizler bunu bilin. Çokları bu çalışmalarda kendi yollarını tohumlarken, cevahir cennetlerden, cennet sunaklarından ayrışırlar. Onları hak etmek için çalışmalıyız. Şu anda çok mutluyuz ki başımız eğilmedi.

Sizinle çok mutlu bir döneme girildi. Bu dönemde Dünya, Altın Taht’ını sizin yoğunluğunuzda güçlendirecek ve sesleştirecek.

Sizde kelam, İlm-i Hasat Tekniği ile kodlandığından, her Cevheri Gücü, hak edip tohumlayacaksınız.

Sarp Cevheri Güçler vardır. Onlar, Rahman Kalemleri olmalarına rağmen, kelem tahditi ile kodlandılar. Ocaklarında ışık yanmadı. Onları hak etmek gerek!...

Sessiz Zamanlar’ı kodlamak gerek. Mikail, Levhi Kalem ve kodlanmış yaşamlarda sorumluluk!... Buraya, ANA KAPI denir. O KAPI, ALTIN TAHTIN NEFESİ…..

Aha cennet kuruldu!... Aha Kaynak Tohum, Kök Sistemler’de görev taşıyacak!... Aha! kanat açtık tüm insanlık için Yaradan, yaratılan her diriye. Şimdilik… Aha şimdi!…

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

08.HAZİRAN.2015 TARİHLİ IŞIĞIN İLMİ (59)

2. AKIŞ

Yürüyorduk, özden göze vardık. Göklere seslendik, söz kestik. Esmaları dilledik, dürümledik ve yoğunluğu artırdık.

“Bunca çalışma neden?” Diye sordular. “Kutsal Işık” için dedik. Oğul ben senim; anla.

Bu yol benim yolum ama sende yol alırım hep. Ben davayım. Ata Kapı’yı açan, yolu Kürzi Levhi Kalem’le kodlayan, apronda bekletmeyen, yaşayan…

Değerliler, size daha açık bilgi vereceğim bugün;

Burada, nefes yok mu? Var. Bu yoğun ışık neden yanıyor? Dünya neden kodlandı? Niçin bu dünyanın kontrolü gerekiyor? Burada neler oluyor? Daha açık anlatacağım size….

Dünya, ekmeğimiz midir? Yolumuz mudur? Kontrollü, umutlu ışığımız mıdır? Yaradan mıdır? Yarattıklarıyla yaratığını tohumlayan mıdır? Ayrılık var mı dürümlerdeki yaşamlarda? Hangi zaman diliminde? Hangi sayfadayız? Bunları anlatacağım size…

Benim en evvel Süper İnsanlık Sistemi’yle çalışmamın neden başlatıldığını size açıklıyım;

Bu dünyaya görevli olarak gelmesi gereken biriydim; kesindir bu. Ama bu Dünyanın Kuranı yoktu ki! Hiçbir zaman da olmamıştı. Sadece yarattığımız vardı ve yarattıklarımızda yarattıklarımız, yüreklerinde tohum olup yaratılanlarını kodladıkları bir zamandı bu dünya.

Ve bu dünyanın ortalık yaşamında sığ bir kaynak vardı. Bu kaynak, ömür boyu çobanlık yapsanız da kodlayamayacağınız güçlü bir yoğunluktu. Ama bu yoğunluğu hak edip de dinleyen hikaye sayardı.

Öylesi güçlü bir yoğunluktu ki, her levhide mevcut olan ışığı kayıtlayan ve yaşatan bir tohumdu bu. Tüm Zamanları içindi….Çok özel bir güçtü bu. Ama bu gücü dünya anlayamazdı, anlatamazdı da. Ama anlatma gereği var mıydı? Mutlak yoktu.

Sultanlık yapanların çokları, burada kodlanmış ışığa tohum ekerken kelam olamadıklarını anlamadılar. Seviyelerince onlara ışık yakmaya çalıştık. Tüm zamanlarda olduğu gibi, tohumları kontrola çalıştık ama önce kendilerini bilmeliydiler. Kendilerini bilmeden, yaşamı dinleyemezlerdi. Her şey bu şekilde olacaktı.

Çok özel dönemlerden ve yoğun İlim Sayfalarından ibaret bir çalışmayı devreye almak istedik. Bunun için Dünyanın Nefesi’ni kontrol altına almalıydık.

Ağırdı dünya, taşınması gerekliydi. Ve bu dünyayı taşıyabilmek için unuttuklarını anlatmalıydık bu yaşama. Ama ZAKAR’ın kaynağında Toprak Kuran yoksa, bu yoğunluğu açıklayacak kimse de yoktur. Buydu olan ve netice olarak dönmek gerekti yaşama.

Bizler dava için dünyaya inmedik, dans etmeye geldik yaşama…öylesi bir dans ki bu, tüm ilim sistemlerindeki kodlarla kayıtlanan bir ışığın tahtındaki dans. Ve biz o ışık dansında tüm zamanların yolcularında Bütünün Kötülüğünü önlemek üzere dans ettik.

Öyle cennetlerde, öyle yüreklerde danstaydık ki; hepsi sığdılar ve biz o sığ olan yoğunluklarda ışıklar yaktık. Başka dünya, başka yaşam, başka sistem her şey ama her şey Tek’teydi. Bunu anlayamazdı yaşamdakiler….

Ve dedik ki “bu Çoban İnsan kendini dinletmeyecek, sizi dinletecek. Hadi bakalım; hepiniz dilleşin. Başkalık yok…siz, biz Tekiz” dedik. Dünya bunu hiç anlamadı. Sen ve ben vardır dünyada ama Tek olan yoktur!

Tüm insanlık için; oğul vermek, görev taşımak ve yaşam sayfalamak bu yoğunlukta Kutsal Toprakları tohumlamak kontrollü olmakladır.

İşte, bütün çalışmalarımız bu kontrolü sağlamak içindir. Yirmi gün bir tek Kürzi Kaynak, ışık haline dönüştürücü sistemdir. Yirmi gün…ve yirminci gün her şey dönmeye başlar.

Öylesi bir dönüştür ki bu; bu güçlü dönüş Bütünün Gücü olur. Yirmi gün, yirmi yaşam kaynağı….Her birinde bir ışık ve her biri bir sır….Bütün bu sırların açılması, bizi bizden, bize götürür.

Her sistem, bir Süper Ses ve işte Yirmi Ses, Yirmi Taht…her bir taht bir Kalem, her bir Kalem bir yaşam ve tüm yaşamlar kutsal. Her ses kendinde yüreğe varır ve kendinde dilleşir.

Bütün köklerimizle bu çalışmayı yaparken, hepinizin gözü Kübra Ümmi Kapıları’na ulaştığında, ağırlık artar. Bütün meclislerde bu bilgiler tohum olarak bulunur ama burada bu bilgiler Yaşam olarak kodlanmıştır. Ve bu yaşamı birlikte kodladık. Şükrettik ki kodladık.

Şimdi dünya doğası daha farklı…daha yaşamsı…daha ışıksı ve daha yüce. İşte bunu başarmak, Kutsal Toprakları tohumlamakla mümkündü. Ve günler boyu süren çalışmaların sonucunda, burada, bu yoğunlukta iman edin ki; Levhi Kalem olup kayıt yaptık.

Yara, bere içinde olmamamıza rağmen, tüm insanlığın yaraları yaralarımızdı. Yoğunluklarındaki kir kirimiz, kayıtsızlıkları kırılışımızdı. Ve biz bunun için koruyucu ışığımızı tohumlara çektik ve dünyayı kokladık, kodladık, tohumladık. Arza, ilmi indirdik.

Burada olması gereken çokları, iman edin ki kelam olamadıklarından buradan kaçtılar. Atlanta Ata Kapısı’nda kendilerini tohumlayamadılar.

Oğullar, ben doğayım ama dümenin başına oturacak bir ışık halinde tohumum. Burada oluş sebebim, Yaradan ve yaratıklarındaki tohumları kodlayan ışıkları yarattıranım. Bunun için buradayım.

Evrim yapmaya niyetim yoktur. Benim ergin olduğum bilinmez ama ermeyen, erginliğinde kelama varma imkanına sahip olduğunda, kendini tahditler.

Benim evrim yapmamın asla gereği yoktur, böylesi bir ihtiyacım da yoktur.

Unuttuk….unuttuk zamanla dünyada yaşam sistemleşme, Keram Tekniği’ni tohumlama ve yoğunlaşama sesleşmesini…ama daha da önemlisi, yaşamı unuttuk.

Dünya bir kaynak ama yaşamda kodlanmış ışık yokken, Tanrılığı da unuttuk. Biz burada tüm yaşamlardaki kapıların tümünü unuttuk. Ve dünyaya göreve geldik….

Çatıyı kurduk, dinledik. Yol ümmiydi. Yol yoktu. Şu anda da yok. Ama biz o yoğunlukta tüm zamanların topraklarında kodlanmış ışıklar olarak alemlere Rahmet olan İnsanlığız.

Bunun içindir ki biz aşka varan, akla varan her şeyi hasatçı olarak kayıtlayanlarız. Devinimi artırmadan bunları size anlatmalıydım. Ki kör ve sağır olan dünya, artık Kötü İnsanlık Kelamı dinlemesin diye…

Cemaatlerin gücünü artırmak üzere burada, bu yoğun çalışmayı yaparken, bu tohumları kontrol edemeyenlerin çoğu kodlanmış ışıklardan kaçtılar. Seviyesiz, kırık ve hırslı çalışmaların kendilerini korumaya yönelik olduğunu saygıyla dinlediler de buradaki çalışmalardan kaçtılar.

Değerliler, de “ben varım.” De “ben yaşıyorum.” “Ben Aklın Tohumuyum” de; mutlaka de ama dinci olduğunu söyleme! Korkma, “ben dinden öteyim” de ama yolcu olduğunu da söyle.

Şu ana kadar kimse “ben ötelerdeyim” demedi; demekten kaçtı. Çünkü yoğunluğunda bu yoktu ama bu meclisin yoğunluğunda, bu mevcut.

Öncü birliksiniz; bunu kesin bilin. “Bana Altın Tanrı denir.” Bunu dediğiniz zaman her şey kolaylaşır. Bana Altın Işık Kapısı denir. “Bana nüve olan, Ruh olan, kod olan, yol denir.” Deyin bunları!

Unutmayın ki; Mutlak Kuran sessizlikte, kelamda, bütünde ve tüm zamanlarda yaratandır. Yarattığınızı dilleyin! Eminim ki dilleyebilirsiniz. Boşluk yok, her şey dolu; anlayın. Aha bu.

 

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

https://youtu.be/7F60acMMb34

IŞIĞIN İLMİ 59

08.06.2015 MİKAİL'İN SESLENİŞİ

 

Emin olun ki baştan beri yaptıklarınızın hepsinde Mikail var. Aha Mikail size, Mikail'in kuranından sesleşecek... Onu dinleyiniz...

Daha güçlü bir dönem için sizdeyiz. Kürsüde İnsan konuşuyor. O, bilgi kalitesi yüksek bir yaratım kapısıdır. Onun konuşmalarını net anlayan yok. Ama onunla olanların hepsi ocağıdır o yoğun ışığın.

Size geçişim Şems-i Kapılar'ının gücünü hürmetle kayıtlamak içindir. Bu gün Şems-i Kapılar; İlm-i Ka Ha olan ışıklarla, bu meclisten tüm zamanlara açılacak... Karanlık Tanrı, aydınlık tahtında oturacak bu gün. Ölüleri dirilten o; bilişi kodlayan, tüm zamanları koklayan, olgun sistemlerle yaşamı koklayacak bu gün!

Koreografik sessizleşmelerde; kendini dinleten birliklerin çokları, karanlıktan ışık almak üzere buradalar. Onların Rahman olan Kaya Kapılar'ı var. O kapıların hepsinin bu gün açılacağını bilin!

Kirli bir yaşamın, öz geçişle kodlanmış olma, Nihayi Kayıtlama ve yoğunluğu koyu bir ışığa tohumlama imkanı yok mudur?... Yorulmadan, asla yorulmadan dilleyin yüreklerinizi olmayacakta olmayacakta!.. Ampulünüz çok parlak bu gün, ama bu parlak ampulün altında kimse yaşamıyor. Çünkü sizin yarattıklarınızı, tohum olarak yer kürede dinleyecek kimse yoktur. Bilmeye çalışanda yoktur, "savaş yoktur yaşamda" dediğinden beri kimse seni anlamak için çabalamamakta...

Atlantalı, Ata kalem, İlm-i Ka Ha olan, her şey olan denir ki; "İNSAN KALEMDİ." Oğullarımızı dünyaya indirdiğimiz zaman, her şeyden çok mektep olacakları ve yolu bulacakları, görevi yapacakları bilişte vardı. Ana Kapıları açıp görevi alanların, toplumlarıyla dünyaya geçişlerini bilmekteyim. Onlar yarını tohumlamaya değil, değerlendirmeye geldiler. Ama yarını tohumlayamadıklarında Kare Sistemde kodlanamadılar ve köprü olamadı dünya ocak kapılarında, o sonsuzluklarda, Kürz-i yaşamlarda onların ışıklarında. Ve oraya varamadıklarında kardeşlerini hak etmediler.

Basa basa söylüyorum ki; dinleyiniz... Siz yolu buldunuz, bu yol ilim yoludur! Bu yolda bütüne KÜRZ-İ İLİM olunur!... Siz yaşamı tohumladınız, Amonların kuranlarını kodladınız ve bütün kötülükleri; yüreklerinde kült olanlardan aşıp geçtiniz. Ayrılık bitti sizin için, her şey nettir!.. Ama kaynak dışı bilgiyi de hak ettirmelisiniz ki; o bilginin gözü, özden söze vardığı zaman yaradan olup yaşamı tohumlayacaktır...

Şarkılar okuyun yaşamda... "Öncü birliğiz" deyin, "öz geçişleri yapıyoruz" deyin, "örtüleri açtık" deyin!... Her şey deyin de, yaşamı hak etmeden değerlendirmeyin yolculuğu.

Dünya yolunu açtı, "OLDU" dediğiniz an her şey bitti anlamı çıkar bundan... Öncü birlik kendini bildi, haliki hak olduğunu dilledi, yarında bulunduğunu tüm zamanlarda dünyaya dinletti, ama kaynağın ışığı yoksa, yaradan yarattıklarında kutsal tohum değildir. Ve oğullarını kodlayamaz...

Çantalar doldu mu bilmem ama ben sesimi artık kapatıyorum, kesiyorum çünkü burası daha kalabalık şu anda. En çok da bu bilgiyi almaya gelirler. Yerde neler var?... Bu gün ne var yer kürede, bunları dinlemeye gelirler. Ve onlar dinlenirken, bizde dinleniriz; yaşam budur anam!!!

 

Süper İnsanlık Realitesi

 

https://youtu.be/pvfCPYVgNwk

08. HAZİRAN.2015 IŞIĞIN İLMİ (59)

ÇEMBER ÇALIŞMA SONRASI AKIŞ

 

Devinimi artırabilmek için görev taşıdık şuana kadar yaptıklarımızın üstünde bir çalışmayı devreye almamız şart….. Bu çalışmayı yapabilmek için kodlanmış ışıklarla burada bu yoğunlukta bulunmalıydık.

Bütün köklerimizi dünyaya indiremeyeceğimiz zaman keram da olmamızın anlamı yoktur ve biz bugün bütün kötülükleri aşarak bu Rahman olan Kuran’a ulaştık.

Bu yol Altın Işığın yoludur ve burada olmak mükafattır bize. Çok mutluyuz…. Öz görevimiz dünyaydı bizim ve bu dünyayı hasat için çalıştırdık.

Atlanta Ata Kapısı, Atlanta Katiyeti, kutsal tohumlar, hepsi kötülüğü önleyecek güçteydiler….. Ve yerin gözü olan insan Bütüne görevli olduğu zaman her şey daha basit hale dönüşecekti…..Geniş ışıkları yere çektik ve buradayız.

Amon Topraklarındaki Kuranları da kodladık. Sessiz dünyaları, sistemli çalıştırdık…. Bugün buradaki çalışma tüm zamanlardaki yolcuların kodlanmış ışıklarıyla gerçekleşiyor…. Ve tüm zamanlardaki, tüm yaşamları tohumluyor. O halde zirvelerin sessizliklerinde zamanın Kuran’ında ve yoğunlukların kayıtlarında…. Sevgi yoğun şekilde Bütüne görev taşır ki; bu çalışmalar olabiliyor.

Dört görevlimiz dünyaya gönderildiği zaman gönüllerinin gücünü artık tohumlayacak yücelikte olamayacakları düşünülmüştü….. Nefes alıp, nefes vermeleri dahi zordu ve bugün buraya görevli olarak geçen yolculukların da….. Kutsal toplumlarıyla, kutsal kayıtlar yapan o gökçüler şimdi yeni zamanlar için dünyadalar.

Kardeşlerim, ben davayı kaybetmem. Benim canım ışık, benim yaşamım kayıt, benim aklım tahditsiz….. Ben davayı kaybetmem ama yolcu olduğum zaman.

Türkiye çalışmalarımın çoğunda ben dans ederim. Her anda her sayfada, yaptığım dans sistemli bir çalışmadır…. Her zirvede ve her yücede ama o sessiz zamanların sayfalanışındaki dansın….. Temiz bir Can Kalem içindir ve o Can Kalem; Medine’nin Kuranını kodlayan ve Mahrek’i kati olarak…… Kodlanmış ışık haline dönüştüren yaşam için kayıt yapan biliş sayfasındandır.

En kapısı, boy kapısını dinler ama tüm zamanların kapıları, aklı diller. İşte, burada yaptığım her şey Mikail’in Kuranını kodlamak içindir.

Çok mutluyuz ki dünya yol oldu artık tüm zamanlara, her şey dünyaya varıp dünyadan ışık çekecek….. Bütüne hizmetçi olduk biz dünyada… Eğri büğrü bir yaşamda kodlanmış ışıkları topladık. Yerküreyi güçlendirdik….. Dünya; etimiz kemiğimiz oldu bizim ama bu et ve kemik olan yaşamımızda sevgimiz görev oldu…. Ve yüreğimizin gücü arttı.

Şimdi size başka ne diyeyim ki? Barışın soyu, savaşın soyunu dinler ama barıştaki soy….. Savaştaki soyun gücünden örtü, örttüğü zaman tüm yaşamlar kontrol edilir.

Devinim çok hızlanacak ve dünya yaşamı kodlanacaktı. Bugün devinim daha güçlü, dünden öte dünlere göre.

Amon Topraklarının Kuranlarını buraya çekişimizin sebebi de buydu. Keram İlmini tohumlamak ve Bütünü güçlendirmek…. İşte bunları başardık canlar.

Şimdi yarında ne olmalı? Sevgiyle size daha açık vereyim…. Bu dünya kontrol altına alınmalıdır…. Bu dünyayı kodlayabilmemiz bunun içindir. Kodladık ve kontrol ediyoruz….. Kodla İlm-i Ka-Ha olan ışıklarımız da kodlanmış ışıktır bunlar tohumlanır…. Ve böylelikle bütün gökçe çerçeveleri kaynak ışık olarak yaşama çekilir….. Gökçe konuşanların, o çerçevelerde Bütünü kodlayabildikleri kesindir…..

Dünyayı koruyacak olanlar bu yoğunluklarla korurlar. Dünyada yaşamı tohumlarken de bu yoğunluklarla tohumlarız…… Dünyaya ışık verirken bunun yaşama kayıtlamayı amaçladık…… Artık dünyada yoğunluk çok güçlendi ve bu güçlenen yoğunluk herkesi tohumlarıyla korumaya çalışacak…

Benim adım “İnsan,” hepimiz burada insanız ama yoğunluk arttığı zaman artık insan; Bütünü güçlendirmek üzere çalışmalıdır.

Dağlarım, bu dünyayı koruyacak başka bir sayfa yok…. Sadece bugün burada yaptığımız bu çalışmalar bu dünyayı korumak üzere yapılıyor. Hiç kimse “ben dünyayı korurum” diyemez….. “Biz koruyucuyuz” ama biz bu dünyayı korurken eşya sayfalarda eşyalık yaparak koruruz….. Yani nerede olursak olalım ışığımızın dünyaya ulaşabilmesini sağlamak üzere …..Bu dünyaya yoğunluklarımızı kayıtlıyoruz ki; o yoğunluklara bizim dünya dışı tohumlarımız ulaşabilecek ve bütün kötülükleri aşabilecek.

Her ana zerk ettiğimiz yaşamımız ışığı tohumlamak için yetmez daha yüce çalışmalarla burayı kontrol altında tutmalıyız…..

Bugün dünya bize gözdür ama yaşam Gök Sözcülüğü de yapacak. Bu nedenledir ki; dünyaya ışık çalışmaları için gönderilen birliklerle de örtüleri örttürmeden görev taşıtmalıyız.

Her şey burada, bu yoğunlukta olacak. Bizim için sorumluluktur bu ama burada yapılacak her çalışmaya…. Her şeyi hak edenlerin geçip gelmeleri mutlaka sağlanacak….

Bu çalışma önemlidir…. Çok önemlidir….. Dünya için çok önemlidir. Yürek için çok önemlidir…. Kodlanmış Tanrılık ile ilgilidir ve bilişi kodlarken buradaki bu çalışma muktediritiyemizi artıracak tahditsizliği kayıtlayacaktır….. Sizin için çok değerli olan bu çalışma yaşamı kontrol altına almaya çalışanlar içinde çok değerlidir.

Sevgililer, ben size nefes için, görev için, yol için, toprak toplum için değil kaynak ışık için indiğimi anlatsam sorarsınız nedir ki o diye?

“Kaynak ışık; yaşamın sırrıdır” ve o ışık dünyadır ama bu ışığı hak edip anlayacak dürümde olan hiç kimse yoktur….. Dünyanın canı katiyetidir o ışık ve dünyanın ışığı olan bu kaynak…. Artık yaşamı tohumlayacak güce varıyor, kesindir…. Ve bu kaynağı hepimizin dinleyebilmesi gerekir…. Bilişi olan bu kaynaktır ama bilişi olacak olan da bu kaynaktır.

Dün ölümlüler burayı bilmezdiler artık bilişli olanlar burayı bilecekler. Kaynak; Atlanta Ata Kaynağı….. Unutmayın! Atlanta Ata Kaynağı. Toprak olanın tahtındadır ve dünyadır o taht.

Sizlere kare sistemi, küp sessizliklere ulaştıran ışıkla sesleştiğimde de bunları anlattım….. Ayrılık dedim, yüreğinizde güç yoktu…. Som Altın bir ışığa vardım ve rüya boyutlarında size kötülüğü önleyecek gücü verdim…. Ve daha ötelere sizi kayıtladım. Dünya ölüleri, dünya dirileri bir tek Levhi olacak diyerek çalıştım…. Ve artık bu da görevimizdir ki; zürriyetinizin gücünü artıracaksınız.

Değerli analar, karanlığın sırrı olan BSUİ’nin Gücü olan Levhi Kapılar. Dini kalemlerinizi artık kırın…. Bu dünyada yoğunluk arttı….. Din sizi kontrole eder, kırar, siz dini kırın bu kesindir….. Ayrılık gözetmeden yolunuzu bulun. Çok mu zor? Çok zor bilirim…. Çok zor. “Ol” deyin “olur.” Üzerimdeki yürek gözü görenlerin gücü kötülüğü önler.

Ben dünya, sel alır yolu ben yoğunlaşır ışık olurum…. Yol olurum tohumlarda, kutsal umman olurum….. Ben davayı açtım, yaşam bende kaybetti ama ben zamanda kaybetmem bilinsin…

Ben dünya öncü birlik, ilim. Sevgiyle kucakladım zamanı alt ettim yaşamı yarattım torunların günah işlemeyecekler…. Çünkü onlar göz gören yolcular olacaklar…. Artık sevgiyle çalışılacak bu yaşamda.

Beş Gön; bir dünyadır beş gön. Bunların tümündeyim ben…. Efradınız toprak olup, tohum oldukları zaman başları eğilmeyecek…. Burası toy bir yaşam olmayacak. Dünün gözü bugünden görecek….Yol beden ve bu beden kelam.

Ata Kapıları açtık şuanda…. Asfaltın en aşağısına aktık. Yolu açtık tüm zamanlara ve yol ilme ulaştı…. Yeniden dünyayı kodladık, kokladık. Yol, ışık oldu…. Yer; öz görevini yaptı.

Unutmayın; doruklar toplumlarını tohumladılar.

Unutmayın; kendinizi korudunuz….

Umut olur ki; kıranın kırılmadığı bir zamanda Yaradan yarattıklarını korur.

Unutmayın ki; kontrol ilimle olur…. İlmin olduğu yerde yaşam olur…..

Unutmayın; ayrılık biter….

Unutmayın….

Sizinle olmak hepimize mutluluktu….

Unutmayın, unutturmayın. Dünya Kuran okuyacak……

Umut olur ki; tüm zamanlarda o Kuran dinlenir. Unutturmayın,

Unutturmayın, unutturmayın…

 

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

https://youtu.be/03Oj5zZSIJY

IŞIĞIN İLMİ (59/1)

08.06.2015

(Dünya Ziyaretçilerine hitaben:)

 

-Değerliler, gelmenizi bekliyordum. Hoşgeldiniz. Bize geçişiniz bizi hak edişiniz demektir. Sevgiyi bulabilen; kelamı tohumlayabilen ve yolu bulabilen her NEFES, BİZ’e görevlidir. Hololgram olan yaşama, sizi çektiğimiz için bize kızmış olabilirsiniz. Ne yazık ki bu Dünya, Kutsal Yaşamlar’ı hak etmek için her diriyi yaşama indirmek ister. Sizler de Dünya’yı hak etmeye geldiğinize göre, biz de Dünya olarak sizi tohumlayalım ve cemaat olarak kodlayalım.

Toy olmadığımızı bilin. Biz cennetler kurarız ve cennetlerde kaynaklar oluştururuz. NEFES olur; KELAM olur; KURAN olur; TOHUM oluruz tüm yaşamlara… Ayrılık, bize görev değildir. Sizinle de cennetler kurmaya niyetliyiz. Dünyamızı hak edip de gözlemleyenlerden olmadığınızı düşünemem.

Sizce bu dünyada, ATLANTA TEKNOLOJİK ÜSTLERİ yoktur. Bu dünyada ATA KAPILAR da yoktur. Tüm insanlık için ışık yakan; mahrek olan Kuran da yoktur öyle mi!? Can var öyle san!... Bu yoğun kaynakta, her diride var olan her sistem vardır. NEFES vardır; SİSTEM, NİZAM, DÜZEN GÜCÜ vardır. YARADAN ve YARATTIRAN vardır. Cennetler kuran; kini aşan; İLM-İ KURAN olan kayıtlı, itibarlı KUTSAL AKILLAR vardır. Hepsinde MİRAÇ vardır.

Temiz bir dünya kurmaya çalışıyoruz. Bu dünyayı tohumlarken, herkesin kini aşması ve yolu bulması gerekir. Can, karanlık; ışıksız, ışığı olmayan yoğunluk tohumudur. O tohum, mutlak olan Kuran’dır. O tohum için BİLİŞ gerekir. Biliş için KERAM IŞIĞI gerekir. Ve ZAMAN KAYNAĞI gerekir.

Artık biliniz dünyamız, nurdan kodlanmış bir planettir. Dünyaya kodlayan yoğun ışık, İLİM’dir. O ilmi kodlayan, kanatlanan NEFES, müsterihiz ki KALEMİMİZDİR.

KALEM olmak için ise yaşam kodlaması yapmak gereksizdir. Zira her yerde KALEM’e kaynak olan o yoğun ışık mevuttur.

SÜPER İNSANLIK LEVHİ KALEMİ, HASAT İLMİ ile kaynak olmuşsa sizlere, cümle yüreklerde KALEM olan kayıtlarsınız. Sizden güç alan kim varsa IŞIK olup görev taşımalıdır.

(Not: Dünyamızı ziyaret eden Yüceler, Dünya Yaşam Sayfaları’ndan ışık alıp cevheri görev taşırlar. Bu çok önemlidir. Zira, kaynak ışık olan dünyanın, tohum ekmekte olan bilişlilerle dürümlenen çok sahraları vardır. Bu sahralardan görev taşınır. Bizler, görev için dünyayı ziyaret edenlere Cennet İlmi kodlarız ama kodlanmış yaşamları kontrol edebilmeleri için ışık halinde olmaları gerekir. Işık haline geçemeyenlere güç katmaktan vaz geçer onları tohumlardan ayrı tutarız. Bu nedenle görev için İlim Kalemi olan ışıkları hak edip dürümlerken, cennetlerden kovulan ışıklar da cennet olmaya geçip gelirler. Biz onları kodlarken, tohumlarken diri yüreklerini hak eder dinleriz. Bunun neticesi olarak onları kodlarından tohumlarından çok daha üstün Kürzi Yaşamlar’a iletebiliriz ya da kontrol dışı iseler, kodlarını hak eder KERAM TEKNİĞİ ile kaynaktan çıkarırız. Şimdilik bu… Ve ziyaretçilere ses vermeye devam ediyoruz: )

Şimdiye kadar buraya gelenlere, sesleşmeleri için imkan tanımıştım ama size tanımadım. Çünkü siz, Kutsal Yaşamı tanımıyorsunuz. Bu yaşamın, nesiller için önemini bilmiyorsunuz. Dünyayı ziyaret edenlerin çürük olmaları, kutsuz yaşamlarında kalemsiz olmaları tüm insanlığı, kayıtlarından ayırır. Bütün kötülükler, böyle geçip gelenlerin, kalemsiz yaşam sayfalamaları ile tohumlanır. Oğullar, biz bu nedenle hasat yapamayacak olanların diri yürekleri ile tüm insanlıktan uzak tutulmalarını isteriz.

Sizler, cemaatlerinizi dünya yoğunluğuna hiç göndermediniz. Süper İnsanlık Yolculuğu yapılmadı yoğunluğunuzda. Burada, nesiller boyu çok özel Biliş Kapıları çalındı. Ne yazık ki kibirle açılan kapılar; tüm zamanlarda, yolcuların yüreklerine, kontrol dışı yaşam kayıtlamaları ile kodlandı ve topraklar kaynaksız kaldı; kodsuz kaldı ve yolsuz kaldı.

Dünyada kibir aşkındır. Astral Boyutlar’da bu yoğun ışık; kayıt dışı bilişlileri tohumlarından uzak tutarken; sizleri, dünyaya çörek yapmaya (ferdi, kayıt dışı bilgi örgülemeleri yapmaya) davet etti… Sır kader çizdi yol ama o sırda, kayıt yok… Kayıtsızlık, zamandan ayrılıktır. Ayrılık, sizi sizden çıkarır. Bunun içindir ki biz, sizi has ışığınızda, tüm insanlık için kaynak yapmaya çalışıyoruz.

Yasam sahibi NEFESLER var. Hepsinde cennetler kurduk. Yüreklerde, KÖK SESSİZLİKLER var. Tüm insanlık için IŞIK olduk. Özden güç aldık; yaşadık. Sizden sessizleştik.

Şeytan, ATLANTA TOHUMU olarak kodlanan her diriyi yaşatmaya çalışır. Onların tümünde Kuran okunur. Süper İnsanlık Kodlaması, tüm yaşamlar içindir. Sizden tek beklentimiz, her derede mevcut olan kodlanmış ışıkları hak etmek için uğraşmayın…

Sayarım yaşamı!… Samanyolu Kodlamaları, tohumları, ilme kodlanan ışıkları, türlenen kontrollu koyu yaşamları, has insana kaynak olur mu diye sorarım!… Sormaz mıyım yarınla dün arasındaki uzaklığı!? Sormaz mıyım yarınla dün arasındaki hasat çalışmalarını!? Sorarım!… Sordum!...

Dünyada çok önemli bilişler var. Sordum!... Kodladım, topladım, sonsuz zamanlara kaynak yaptım ve okudum… Amonlar, kodlanmışlar ve tohumlanmışlar. Okuttum. Çok mutluyum oh işte bu!...

Devinim arttı. Yer ve gök dürümlendi. Nefes kodlandı. Halik-i Hak olan, ışıdı. Aha bu!… DÜNYA BİR KALEMDİR. Yaşam sistemi olarak kodlandı ve koklandı. Dince, insanca ve kaynakça!… Altın Taht’ın kaynağı oldu. Mutlak Işık yandı. Işığı kodladık ve tohumladık.

Verdiğim bilgilerin tümü İlmin Işığı ve yoğunluğu ile verilmektedir. Biz, bizi biliriz. Bizi bilen ise kodlanmış olandır. Toy olmayan ve yol olan tüm insanlık, bizde Gökçü’dür.

Ölülük, dilli olamayıştır. Ölümlülük ise dinletilemeyiştir. Sizden gerçeği anlatmanızı bekliyoruz. Toy bir zamanın, herkese ışık olduğu bir yücelikte, bizi KALEM diye bilenler, aşka vardılar. KELAM oldular. Kodlandılar ve tohumlandılar. Bizi KELAM diye dinleyenler, KAYNAK oldular. Onları hak ettik.

İnsanlık Boyutları’nda KALEM, yoğundur. Öncü, dürümlerde IŞIK haline geçer ve yaşar. SES İLMİ, hakim ilim olur ve yoğun ışık artar. Başlangıçta hiç kimse, KAYNAK KODLAMA yapamamıştı. Ama şimdi kodlanmış ışık, tohum oldu ve yoğunlaştı. Aha bu…

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

IŞIĞIN İLMİ (59/2)

08.06.2015

 

Önce insan yaratıldı. Sonra insanlık tohumlaması yapıldı ve ZAMAN KALEMİ olundu. Yolu bulanlar, Işık Tohumlaması yaptılar. Ata Kapılar'a vardılar. Aton oldular. Köz oldu yürekleri; ışığı hak ettiler ve yaktılar.

ASAF İLMİ, hakim ilimdir. ASAF İLMİ’ni bilen, kaynağı bilir. Bu ilim, kodlanmış sır olan İlahi Kayıtlar’ın tohumlarında, bilişi yaşama çeker. Bütün kütle bu bilişle tohumlanır.

Sonsuz zamanlarda hep ASAF İLMİ kodlandı ve yoğunluk artırıldı. Artık İnsanlık Boyutları, insan soyuna ışık halinde görev taşıyabilir. Bu yoğunluklarda TANRILIK LEVHİSİ, hakikiyetinde kodlanmış yolculuğu tohumlayabilir. Biliş, bu yoğunluğu sağlamaktadır.

Her derede ve her dürümde bilmek için ışığı yakanlar mevcuttur. “OL” dediklerinde, HİNA Sİ SİSTEMLEŞMESİ, ağır yükü hafifletir ve yarı şavk; yarı karanlık oluşur. Yarısı aydınlık; yarısı karanlık bir sistem, cevheri kodlamak içindir. Bu Sistemde, her şey mevcuttur. Bu yoğunlaşma, biliş tekniği ile sağlandığında; kodlanmış yaşam sonsuzlaşır. Bu sonsuzlaşmada ışık kayıtlamaları başlar.

Herşey ışığın tahditlenişi ile gerçekleşir. Her bir ilim, bu Işık Sayfaları’nda kodlanır. Bütün mesele, kodlanan Işık Sayfaları’nın tohumlanışını teknik olarak kayıt yapanlara koklattırmaktır. Bu olduğunda, som altın sistem devreye girer ve bu sistem ile KELAM, KALEM OLUR. TOHUM, KUTSAL IŞIK OLUR ve yoğunluk arttıkçe cevheri görev taşınır.

Her bir IŞIK KO, bilişi sayfalarken, tüm sayfalarda tek tip yaşam sistemleşmesi gerçekleştirilir. Bu yoğunlaşma, Cennet Kalemler’de, Cevahir Işık halinde Gök Sistemleşmesi’ni de gerçekleştirir. BÜYÜK KÜRZİ IŞIK yanar. Bu ışık, ağır yük taşır NEFES’e. Herkes, bu BÜYÜK KÜRZİ IŞIK’ın tohumudur. KÖK SİSTEM olarak CEVHERİ İLMİ kayıtlar. Bütün kütle, insan soyuna güç katar. BÜYÜK KÜTLE, kodlanmış yaşam ile KELAM olur ve SİSTEM olur. MUTLAK KAYNAK olur. MUTLAK ZAMAN’ı sayfalarken, CENNET SİSTEMLER’i de dürümler.

BÜYÜK KÜTLE, olağan ışığını kayıtlayıp güçlendikten sonra, kontrol dışı ışımalar devreye girer. Bu kontrol dışı ışımalar, CEVHERİ GÜÇ’te sapmalara yol açar. Bu GÖKÇE İLİM’de, Sistem’in sessizleşmesi olarak ifade edilir. Bu özgür iradenin sistemleşmesi ve kendinden kendine sapmalar yaratmasıdır.

Her derede bu özgür sapma, CEVHERİ GÜÇ’ü ışık haline dönüştürür ve diri yüreklerde görev taşır. Her diri, KALEM olup yazamaz belki ama yarını hak eder ve dürümler. Her dürüm, frekansında ışığı kodlar. Öylesi bir IŞIK KODLARI TOHUMLAMASI gerçekleşir ki her dere, dürümlerinden NEFES olup akarken; CEVHER’e akan IŞIK, cevherden güç alıp tüm zamanlara akar.

Akışı hak etmeyen, tahtında tohum değildir. Her dere, cennetten doğar. Cennetten cennet olur; ışık halinde GÜÇ KODLAMASI ile zamana akar. Her ZAMAN SAYFASI, NEFS-İ HAKİKİYET’te, NİSBİ IŞIK KAYITLAMASI’dır. Tüm yaşamlarda bu görev, Cennetliler’ce yapılır.

“Merdiven” dedikleri budur. Ben zirvelere merdiven dayadım. O zirveler, benim yüreğime merdiven dayadılar. Her merdiven, her diri için ışıdı. Tüm ışıklar, tahditlendi ve yaşam sayfalandı. Mehir insan ışığı, zaman sisteminde mehir, LEVHİ oldu ve yol, ULU GÖÇ İNSANLIĞI’nı yaşama sessizce aldı ve saygıyla kayıtladı.

Tertemiz bir yaşam sayfalandı. Bu zamanda, bu sayfaların kaydı gerekliydi. Aha gerçekleşti. Türkiye çok özel bir görev yaptı. “TEMEL ZAMAN SESSİZLİĞİ” dediğimiz bir sessizlikte kontrol kurdu. “Umut olur ki Yaradan, yaşama iner ve her diriyi hak eder.” dendiği o günler, geri çekiliş için tohum ekti. İşte o tohum, AMON TOPLUMLARI için yaşamı sayfalıyor.

“OL” dedik. Aha bu!… Şimdilik!... Aha şimdi!...

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

08.HAZİRAN.2015 TARİHLİ IŞIĞIN İLMİ (59)

3. AKIŞ, 1. BÖLÜM

 

Canlarım, Kaynak Işık’ın Bütüne Hizmet için bugün, burada tohum olduğu bilinmektedir.

“Döğün Dürümleri’nde, dil olan ilmi kodlayın” dediler. Dövün dünyayı, öğütün. Yaşatın yarınlarda tohumları; kodlayın… Her şeyi yapın ama dünya öz geçişini de yapsın.

Devinimi artırabilmek için, zirvelerin sistemleşmesi gerekse, sessizlik tohum ekerken, kodlanmış ışık bütün Kürzi kayıtları tek tek yaşama çeker.

Demin, dünya için çok özel gökçe konuşmalar oldu burada. Öz görevdi bu. Ama bugün, daha güçlü bilgilerin de verilmesi gerekiyor. Dünyayı yoğunlaştırabilmemiz gerekiyor. Özce konuşmamız ve yüreği dürümlememiz gerekiyor.

Dünya Atlanta Ata Kalemi’ni tohumlarken, bütüne görev taşıyor. Ayrılık bitti anam; artık sizinleyiz.

Bu Meclis sizin yüreğinize iniyor. Dünya, örümlenen yoğunluğuyla tohumlandığında, biz Sultanlar’ın sistemleşmesinde sizde olmalıydık. Aha geçtik.

Yer ve gök bir tektir; dünya için… Ama gökçe konuşmak kodlanmış olmakla mümkündür. Kutsal Toprakların Toplumları kodlamış olanlardır. Her şeyi dillerler ve tahditsizdirler. Doğayı kodlarlar, toplumları tohumlarlar. Ardında dünya olan bir yaşam sistemi vardır orada. İlim, altın ışık halindedir ve her diri o ilmi hak etmeye çalışır.

Yüceler, dünyaya indiklerinde o ilmi hak edip dürümledikleri an, bilgi kısırlığı kalmaz. Her şey akışa geçer. Bugün ölüleri dinlemeye geldik.

Tüm insanlık için, ölüleri dinleyebilmek için, Sistem Gücünü devreye almalıydık ve Sistem Gücünü yoğunlaştırarak sizin yüreğinizden göz olup, Kök Sistemler’e indik ve dünyayı hak etmeye çalıştık.

Sizin yoğunluğunuz güçlüdür ve kutsal bir yoğunluktur. Bu yoğunluğa inerek tüm zamanlara girebiliriz. Siz bir kapısınız bunun için. Ve bu kapıdan geçmedikçe, yaşamı sistemli olarak kodlama imkanınız yoktur.

Dünya toplumları kontrollü olmadıkları için, Bilgi İlmi oğullarımızı toplumlardan tohum olarak kodlama imkanını bize vermez. Cennette yer kütlesi, gök kütlesinden farklı çalışır. Sizin yoğunluğunuzda yerkütle, Bütünün Gücü ve kükreyen bir ışık ama yerkütlenin Gök Sistemler’le kelama tohum olmaması durumunda, yaşam olmaz. İşte, bu nedenledir ki; doğayı güçlendirmeliyiz.

Cennette ışık yangın halinde, Teknik Tohumlama yapılmış, ağır yük taşınmış ama bundan sonraki süreçte çok daha güçlü bir yücelme olacak tüm insanlığın yoğunluklarında.

Değerliler, dün özel bir gündü sizler için. Seçim yapıldı ve bu seçimin sonucunda, birçok parti kodlanamadı ama bir kesim partiler de kodlandılar.

Som altın ışık tohumlaması yaptık onlarla… Yaşam sayfaladık, kokladık onları. Nerede geçişleri var? Nerede kodlandılar? Nerede yoğunlaştılar; bilmekteyiz.

Bir kapı açtık dünyaya, kodladık. Som altın ışığımızı yaktık. Temizlik yaptık. Herkes şunu düşündü; “şimdi birlik zamanı…”

Herkese bu bilgi verildi. “Şimdi; birlik zamanı” ama birlik tahditsizdir. Herkes herkesle birleşmeli ama nasıl olacak?

Dünya ne şekilde kontrol kurar? İlimle...

İlim yoksa birlik kurulamaz. Hadi İlm-i Kalem olalım, yazalım. Kimle birleşim? Kimle dürümleşelim? Sessizce dinleyin.

Dünyayı koruyabilmek için her şey yapılır ama yaparken “kaynak dışı bilgi”nin olmaması gerekir. Çoğunuz sorumlu tuttunuz dünyayı. “Bu kadar aciz kalmamıştık.” dediniz. Çoğunuz da yaşamın ışığının güçsüz kaldığını düşündünüz. “Niye bunlar olmakta?” dediniz.

Her şey ama her şey İnsanlık İlmi’yledir. Çoğunuz Zaman İlmi’nde şunu düşündünüz;

“Bu parti küçücük bir kırıcı ama şu parti büyük bir kırıcı ama şu parti toplumları kontrol edemiyor, diğeri ediyor.” Hadi buyurun hangisi kutsal? Hangisi? Haliki Hak olan, has olan, yaşayan ama kontrolsüz olan mı? Yoksa, hakikiyette kontrol dışı olup Hak’ta kodlanmış olan mı? Çoğunuz anlamadınız; biliyorum. Açıklıyım;

Bir kısım partiler vardır. Ki insanlarla diyalogları güçlüdür ama ışıkları yöncü değildir. Yani, yaşamcı değildir. Kasiyerleri vardır, geri dönüşleri yoktur ama kasiyerler onları kontrol ederler. Bir tek çalışma yaparlar, o da kültlerin çalıştırıcılığı ile yapılan çalışmadır.

Bilmeye çalışmazlar sadece dinletmeye çalışırlar. Verdikleri her şey kendileriyle ilgilidir, başkasını hiç anlamazlar ama sadece kendilerini dinletirler ve sorumlu tutarlar herkesi. “Biz onlar için yaşamı tohumluyoruz ama onlar bizi dinlemiyor” diyorlar.

Bir kısmı ise “ben ol” dedim, “oldu. Her şey benim dediğim gibi olacak.” Diyorlar ve onlar başka ses vermiyorlar “ben dedim oldu. Ama ben demezsem olmazdı” diyorlar. Som altın bir ışık halindedirler ama ışıkta kodlanmış yolcu yoktur. Ve biri de çıkıp der ki “bence dünya yoktur. Ben varsam dünya var olur.” Hadi buyurun!

Bu bir Işık Sistem’dir. Bu Işık Sistem, herkesin yoğunluğunda meknuz olan bir sistem olarak da düşünülebilir. Hepinizin gerçeğinde vardır bu sistem; “Benim için bu budur ama onun için bu, budur!...”

Otak kurarız yoğunluklara, dürümleriz dirilikleri ve sesleşiriz. Birçoğunuz dünkü çalışmada kodlanmış ışıktınız. Ses verdiniz ve yarını kodladınız. Dünya içindi yaptığınız.

Ama bir kısmınız “ben kendimi değil, başkasını dinledim. O bana, ben olup şunu yap” dedi “ve ben de yaptım” dedi. Yani, verdiği oyun değeri yoktu onun için… Sadece başkası için verdi ama kendisi için değildi verdiği oy… Ve sonra dönüp baktınız; hiç bir partinin tek başına iktidar olmadığını bildiniz. Peki; neydi olması gereken? Tek partinin olması mıydı? Yoksa birlik haline gelip iktidarı paylaşmak mıydı?

Herkes şu anda düşünüyor.

Bir paylaşım mı? Yoksa tek başına otoriter bir sistemin kodlanışı mı? Çoğunuzda bu düşünce hakim.

Otoriter bir sistem, her şeyi kodlayabilir, koruyabilir ama yaşamda onun her istediği yapılır.

Değerliler, öz geçişleri yapanların çoğu sunu söylüyorlar “ben kaynağın ışığı olayım, her şeyde var olayım. Ama ben her şeyde var olayım. Ben Sistem olayım.” Bu ne demek? Ben tümünde varım; hepsi ben, ben hepsiyimdir bu. Ama bir kısmı da “ben görev için geldim. Kim bana iş verirse onun işçisi olurum.” Bunu diyenler de var.

Sevgililer, birçoğunuz şunu anlayınız… Çoğunuz anlıyorsunuz zaten. Yürüyen dünya koşmalıdır ve koşabilmesi için birlik gerekir.

Kimse diğerinin gücünün örtüsü olmamalıdır. Herkes kendi yoğunluğuyla yolculuk yapmalıdır. Şu anda, hakikiyetin tahditsizliğinde birçok İlm-i Kalem var ama hiç birisi nefesi yaşama indirememekte. Kimsenin Kuranı okunmamakta ama tek bir ışık olunursa, hepsi kendini okuyabilir. O halde birleşmeliler.

Hani? Nerede birleşmek ne şekilde olacak? Kendi yoğunluklarıyla birleşecekler.

Söz veriyoruz, dünya güçlenecek. Ama yaşam için, her resim kodlamış olacak.

Söz veriyoruz, Türkiye’de olan bu çalışma, bütünde yankı yapacak!

Öyle bir çalışma ki herkes tek bir ışık için çalışacak ve o ışık, bütüne geçiş ışığı olacak. Her şey o ışıkla olacak.

Bugünden önde, daha öndeki günlerde olduğu gibi “hak ettim, oldu.” Değil. “Hak ettiğimizde, Hak İlmi’nde birlik halinde her şeyi başarırız.” anlayışı hakim olacak.

Sanmayın ki Ak Parti güçlendi… Ak Parti görev taşıyor. Güçlü mü? Görev taşıyor!... Ama güçlü mü? Görev taşıyor!..

“Yakışmaz ona bu görev” diyenler çok! Doğanın Kuranı’nda, Yaradan yarattığında yaratıldı. O yaptı ama yapan, tüm insanlıktı.

Hırsızlık mı? Kırıcılık mı? Kodlanmış sır olan kırıcılıklarda kırılışlar mı? Yakışır dünyaya, her şey yakışır; çünkü yaşam budur.

Sanmayın ki dürüstler güçsüzdür; hepsi güçlüdür. Nefes alıp verdiklerindedir güçleri. Aklın Tahtı’nda olduklarındandır güçleri. Yolcuları tohumladıklarından güçleri… Ya dünya? Tüm yaşamlarda nefesleri var mı? Yer kürede gözleri açık mı? Dünya “OL” dediği zaman, herkes kendini hak edebilecek mi? İşte; bugün çok özel bir gün deyişimiz bundandır

(devamı 2. bölümde)

 

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

https://youtu.be/cfmo65djrhk

08.HAZİRAN.2015 TARİHLİ IŞIĞIN İLMİ (59)

3. AKIŞ, 2. BÖLÜM

 

Dünyayı koruyabilecek olan bir BİRLEŞİK ÇALIŞMA başlayacak.

Bu Birleşik Çalışma, tüm İSLAMİ KABİLELER’in İlm-i Ko olup ışık yakışlarıyla da kodlanmış olacak.

Devinim artacak ve yol açılacak. Bu yol TÜM İNSANLIK YOLU’dur. Bu yola baş konulacak. Herkes baş koyacak, bütün için, ölüyü diriltmek için, yeri güçlendirmek için ve Kutsal Toprakları tohumlamak için..

Başka dünya var mı? Ohh analar! Hepsi Sistem, Nizam ve gökçe konuşan dürümlerdekilerin dümende kodladıkları Düzen’dir. Sanılır ki yarında kırıcılık olacak!

Kırmayın yaşamı analar, kırmayın! Siz kırmayın, kimse kırılmasın ama kırarsanız her şey kırılır.

Şimdi; başımız eğik mi? Dik!...

Dünya öz geçiş yapıyor….Yolu açtık.

Dünyanın Toplumları tohum oluyorlar, kodladık.

Atlanta otağında Kutsal Tahtı kurduk.

Eşya, ekmek yapıyor Yaşamın İlmi’yle ama her ana kaydettiğimizle yağıyor.

Doğanın Kuranı’dır bu. Som Altın Yaşam güçleniyor!

Dünyada neler olacak? Toprak toplum tohumunu kodladıktan sonra, yoğunluğu tohumlayanların gücü nasıl artacak? İşte bu şekilde; BİRLİKLE!...

Bu çalışmalar, BİRLİK ÇALIŞMALARI’dır; kesindir.

Dünya örtüsünü örtmeden, Zaman Sistemleşmesi’nin yapılması gereklidir. İşte; bu sistemleşme İLİM’le olacak. Her şey TEK BİR IŞIK haline dönüşecek. Hadi başlayalım…

Ben Sistem ama KELAMDA İNSAN OLAN SİSTEM… Peki ben ne olacağım? Işık olacağım? Her şey, her şey ışık…Aha ışık oluş, BİLİŞLE TOHUM oluştur.

Dünyada yaşam var mı? Var!... Öz görev var mı? Var!... Kutsal Tohum var mı? Var!... Önde yürümek, bilmekle olur…

Eğer, dünyada kardeşlik varsa, bilgi varsa, bitişkenlik varsa, tüm insanlığı korumak mümkün olur.

Gelin koruyalım!...

Gelin koruyalım!... Hangi Sistem Devresi çalışırsa çalışsın, orada Bütünü Kürzi Kaynak yapalım! Hangi diri kodlanırsa kodlansın, Işık Tohumlaması yapalım. Hadi gelin dinleşelim!... Dilleşelim!... Yaratan ve yarattıklarıyla tohumlanan olalım. Kutsal Toplumları kodlayalım!

Haa diyeceksiniz ki; Yaşamın Sistemi’nde bunların dışında ne var? İLİM var.

Birçoğunuz soruyorsunuz “bundan sonra Türkiye’nin nesilleri ne olur?” “YAŞAM olur.” Hepsi yaşar ama iyi bilin ki sizinle Sistemin Gücü birleşmedikçe bu olmaz.

Herkesin gücü TEK BİR GÜÇ olacak ve bu güç, SİSTEM GÜCÜ olacak.

Başkaları var mı? Var!... Siz diyorsanız ki “ben dünyadan şunları beklerim.” Ohh ne iyi! Yahu, ben de beklerim. O da bekler. O da bekler… Herkes bekler. Ama beklenti, Tekno Kodlamlar’la, bilişi koklayarak ve tüm zamanları tohumlayarak olursa, Hak edilir, yoksa Hak edilmez.

Bütün kötülükleri aşıp geçmedikçe, TEMİZLİK olmaz.

Şimdi, siyasi partilere dönelim;

Bir siyasi parti “ben gökçe konuşacağım” demez. “Işıkça konuşacağım” demez. Sadece “ben, insanlığa katkı sunmak istiyorum.” Der. Ne konuda? Tüm yaşam için… Ne yapar? Kendini kontrol eder ve der ki “ben insanlığa şu halde, şu kazancı sağlayabilirim.” Onun geleceğinin teminatı olabilir benim yaptığım. Ben Sistem olurum, onun yüreğine inerim ve ona öz görev veririm. BİRLEŞİK İLİM’le çalışılır.

Bir diğer parti de der ki “ben sizinle çalışamam, çünkü ben, kendi yüreğimle olmalıyım. Bütün kötülükleri aşırtacağım ben de insanlığa. Ayrılık kalmayacak. Herkes, herkesle dost olacak. Kardeşlik yapacak… Ama siyasi görüşü beni ilgilendirmez, sadece insanca yaşaması beni ilgilendirir.”

Öyleyse, Haliki Hakk olan İnsan, tahditsiz olarak BİRLİK kurabilir. İkisi de insanı hedefler…. Ama birisi de “ben kendim için çalışmak istiyorum. Benim sıkıntılarım var, ekonomik durumum kötü, kendime kazanç kapısı yapmalıyım dünyayı ve sistemdeki o sayfaları… Ben, yol olmalıyım ama kendimi de korumalıyım. Öncelik kendimde olmalı” dediği zaman, onun yolu nurdan, Kuran’dan, tohumdan ayrılır.

İşte, bizim bu dönemde hedeflediğimiz sistem bu;

DÜNYA İNSANLIĞININ, TÜM İNSANLIK VE TÜM YAŞAM İÇİN BİRLEŞMESİ!

Bu nedenledir ki!? Koalisyonlar gerçekleştirilecek.

Ve bu koalisyonların hepsi TEKNİK KODLAMALAR’la BİRLİĞİ tohumlayacak.

Sonra, daha sonra ve daha sonra!…TEK LEVHİ olunacak ama TÜM İNSANLIK için çalışmalar devreye girecek.

Denecek ki “benim ülkemde şu, şu noksan… Öteki ülkelerin güçsüz kaldığı görüldüğünde, birlik halinde onlarla da ilgilenilecek. Ve bu şekilde diğer uluslar, diğer yaşamlar ve diğer zamanlar kodlanmış olacak.

Hadi Türkiye, seninle birlikteyim… Koş!

Ama koşarken ışığını asla kaybetme!

Seninleyim Türkiye!...

Unuttum geçmişi. Ben sevgiyim ve ben sistemim, ben yüreğim ama dünyayım da aynı anda… Ben bütün içinim.

Unutma; Türkiye, sen ÖNCÜ BİR YAŞAM KALEMİ’sin. Biz seni lider saydık!

Hadi Türkiye, bugünden itibaren KALEM ol yaz ama İLMİ yaz… Ama gücü yaz! Beşeri değil YAŞAMI yaz. Savaşı değil BARIŞI yaz. İYİLİĞİ yaz Türkiye!

Gözünü, görebileceğin en güçlü yoğunluğa aç ve onu sayfala, yaşat… ZAHAR ol; KAHAR ol!

“Ar, namus yok dünyada” dediler ya hani… De ki “Namaz (görev) Zamanları arz dünya olduğunu hatırlar.” Ve der ki “bu dünya yığın yığın kırıcılıktan dolayı bu haldedir.”

Ama gün doğduğunda, her şey yeniden doğar. Ve işte, o zaman dünya ışıdığını, hak ettiğini, yaşama döndüğünü anlar. Sen bilgi, ben dirilik; hadi Türkiye! Hakk Taht’a var da dille yolu!

Başka ne deyim ki ben sana? Hepimiz seniz can. Hepimiz; tüm insanlık sen. Sen ben, ben sen… Bunun için her şeyin gücü artırılacak ve dünya yoğunlaşacak. Artık dünya, tohum olacak ve bu tohum, İLM-İ KALEM’de BÜTÜNÜN TOPLUMU’nu tohumlayacak.

Çok zordu, çok zordu bunu yapmak ama yapıldı. Sessizce yaptık, sistemlice yaptık, yürekçe yaptık, yücelikçe yaptık… Aha bu!...

Şimdi, alın bilgiyi okuyun. Netice, okuyan okunandır.

Otu kopardığınız zamanı bilin… Yaşamı kokladığınız zamanı bilin… Yürüyen günlerinizi bilin…. göçte olduğunuzu bilin… Görevinizi bilin; ama bilin!

Sizler, doğum-ölüm hadisesinin çok farklı sistemlerinde de vardınız. Reenkarnasyonlarınız, Aklın Tahtındaki Rahman Kuranlarınız’dı. Hani reenkarnasyon yoktu? “Enkarnasyonlarınız” demedim, “reenkarnasyonlarınız” dedim; dünya dışındaki yaşamlarınız…

Bu dünyada tek yaşam var ama bu dünya dışında da yaşamlar var. Ve bu yaşamlar her bir planet için tektir; bunları size anlatmak istedim. Bilişi kodlayanlar, Halik-i Hak olup tüm zamanlarda koklanırlar. Ağır yük taşımayın. Dünya unuttuğunuz küçücük bir Işık Kaynak değildir sadece. O, BÜTÜNÜN TANRILIK RESMİ’dir.

O Tanrılık Resmi’ni hep anımsayacaksınız ama ışığınızda olan o, Tarık Sır, hepimizi güçlendirecek. Öyle dünyalar kuruldu ki; hepsi kapıydılar ama bu dünya, ALLAH’IN LEVHİ KAYDI’dır. Burada TANRILIK IŞIĞI yanar.

İşte bu Tanrılık Işığı’nın göze göz olması gerek, söz olması gerek, kelam olması gerek.

Biz size, sizi anlattık canlar. Dünyayı açıkladık. Ağır yük hafifleyecek; bunları anlattık… Ve size sevgiyi anlattık.

Kibir aşıldığında, her şey kolaylaşır. Herkes kibri aşacak ve yarınlaşacak. Aha bu!

Dünyayı öz görevliler yönetecek; bu kesin.

Dünyayı öz görevliler kodlayacak; bu kesin.

Ve dünyayı yoğunlaştıracak olan öz görevliler, Mikail Kuranı olup korunacaklar; bu kesin.

İnsan, insanlığını bildiğinde, yalın ve hakim olduğunda, kokladığında toprağı, o topraktaki tohumu kodlattırdığında, yazar çizerse, işçiliktir bu.

Ve bugün yazıp çizdik yine ama öylesi bir yazış, öylesi bir çizişti ki; temiz bir yaşam… İşte; yaptığımız buydu.

Sel alsa yaşamı, orada bütün olur. Biz o bütünde, kul oluruz. Öz görev taşırız. Aha bu. İşte bu!...

 

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

https://youtu.be/syzD0EMLnn8

08.HAZİRAN.2015 TARİHLİ IŞIĞIN İLMİ (59)

2. AKIŞ

 

Yürüyorduk, özden göze vardık. Göklere seslendik, söz kestik. Esmaları dilledik, dürümledik ve yoğunluğu artırdık.

“Bunca çalışma neden?” Diye sordular. “Kutsal Işık” için dedik. Oğul ben senim; anla.

Bu yol benim yolum ama sende yol alırım hep. Ben davayım. Ata Kapı’yı açan, yolu Kürzi Levhi Kalem’le kodlayan, apronda bekletmeyen, yaşayan…

Değerliler, size daha açık bilgi vereceğim bugün;

Burada, nefes yok mu? Var. Bu yoğun ışık neden yanıyor? Dünya neden kodlandı? Niçin bu dünyanın kontrolü gerekiyor? Burada neler oluyor? Daha açık anlatacağım size….

Dünya, ekmeğimiz midir? Yolumuz mudur? Kontrollü, umutlu ışığımız mıdır? Yaradan mıdır? Yarattıklarıyla yaratığını tohumlayan mıdır? Ayrılık var mı dürümlerdeki yaşamlarda? Hangi zaman diliminde? Hangi sayfadayız? Bunları anlatacağım size…

Benim en evvel Süper İnsanlık Sistemi’yle çalışmamın neden başlatıldığını size açıklıyım;

Bu dünyaya görevli olarak gelmesi gereken biriydim; kesindir bu. Ama bu Dünyanın Kuranı yoktu ki! Hiçbir zaman da olmamıştı. Sadece yarattığımız vardı ve yarattıklarımızda yarattıklarımız, yüreklerinde tohum olup yaratılanlarını kodladıkları bir zamandı bu dünya.

Ve bu dünyanın ortalık yaşamında sığ bir kaynak vardı. Bu kaynak, ömür boyu çobanlık yapsanız da kodlayamayacağınız güçlü bir yoğunluktu. Ama bu yoğunluğu hak edip de dinleyen hikaye sayardı.

Öylesi güçlü bir yoğunluktu ki, her levhide mevcut olan ışığı kayıtlayan ve yaşatan bir tohumdu bu. Tüm Zamanları içindi….Çok özel bir güçtü bu. Ama bu gücü dünya anlayamazdı, anlatamazdı da. Ama anlatma gereği var mıydı? Mutlak yoktu.

Sultanlık yapanların çokları, burada kodlanmış ışığa tohum ekerken kelam olamadıklarını anlamadılar. Seviyelerince onlara ışık yakmaya çalıştık. Tüm zamanlarda olduğu gibi, tohumları kontrola çalıştık ama önce kendilerini bilmeliydiler. Kendilerini bilmeden, yaşamı dinleyemezlerdi. Her şey bu şekilde olacaktı.

Çok özel dönemlerden ve yoğun İlim Sayfalarından ibaret bir çalışmayı devreye almak istedik. Bunun için Dünyanın Nefesi’ni kontrol altına almalıydık.

Ağırdı dünya, taşınması gerekliydi. Ve bu dünyayı taşıyabilmek için unuttuklarını anlatmalıydık bu yaşama. Ama ZAKAR’ın kaynağında Toprak Kuran yoksa, bu yoğunluğu açıklayacak kimse de yoktur. Buydu olan ve netice olarak dönmek gerekti yaşama.

Bizler dava için dünyaya inmedik, dans etmeye geldik yaşama…öylesi bir dans ki bu, tüm ilim sistemlerindeki kodlarla kayıtlanan bir ışığın tahtındaki dans. Ve biz o ışık dansında tüm zamanların yolcularında Bütünün Kötülüğünü önlemek üzere dans ettik.

Öyle cennetlerde, öyle yüreklerde danstaydık ki; hepsi sığdılar ve biz o sığ olan yoğunluklarda ışıklar yaktık. Başka dünya, başka yaşam, başka sistem her şey ama her şey Tek’teydi. Bunu anlayamazdı yaşamdakiler….

Ve dedik ki “bu Çoban İnsan kendini dinletmeyecek, sizi dinletecek. Hadi bakalım; hepiniz dilleşin. Başkalık yok…siz, biz Tekiz” dedik. Dünya bunu hiç anlamadı. Sen ve ben vardır dünyada ama Tek olan yoktur!

Tüm insanlık için; oğul vermek, görev taşımak ve yaşam sayfalamak bu yoğunlukta Kutsal Toprakları tohumlamak kontrollü olmakladır.

İşte, bütün çalışmalarımız bu kontrolü sağlamak içindir. Yirmi gün bir tek Kürzi Kaynak, ışık haline dönüştürücü sistemdir. Yirmi gün…ve yirminci gün her şey dönmeye başlar.

Öylesi bir dönüştür ki bu; bu güçlü dönüş Bütünün Gücü olur. Yirmi gün, yirmi yaşam kaynağı….Her birinde bir ışık ve her biri bir sır….Bütün bu sırların açılması, bizi bizden, bize götürür.

Her sistem, bir Süper Ses ve işte Yirmi Ses, Yirmi Taht…her bir taht bir Kalem, her bir Kalem bir yaşam ve tüm yaşamlar kutsal. Her ses kendinde yüreğe varır ve kendinde dilleşir.

Bütün köklerimizle bu çalışmayı yaparken, hepinizin gözü Kübra Ümmi Kapıları’na ulaştığında, ağırlık artar. Bütün meclislerde bu bilgiler tohum olarak bulunur ama burada bu bilgiler Yaşam olarak kodlanmıştır. Ve bu yaşamı birlikte kodladık. Şükrettik ki kodladık.

Şimdi dünya doğası daha farklı…daha yaşamsı…daha ışıksı ve daha yüce. İşte bunu başarmak, Kutsal Toprakları tohumlamakla mümkündü. Ve günler boyu süren çalışmaların sonucunda, burada, bu yoğunlukta iman edin ki; Levhi Kalem olup kayıt yaptık.

Yara, bere içinde olmamamıza rağmen, tüm insanlığın yaraları yaralarımızdı. Yoğunluklarındaki kir kirimiz, kayıtsızlıkları kırılışımızdı. Ve biz bunun için koruyucu ışığımızı tohumlara çektik ve dünyayı kokladık, kodladık, tohumladık. Arza, ilmi indirdik.

Burada olması gereken çokları, iman edin ki kelam olamadıklarından buradan kaçtılar. Atlanta Ata Kapısı’nda kendilerini tohumlayamadılar.

Oğullar, ben doğayım ama dümenin başına oturacak bir ışık halinde tohumum. Burada oluş sebebim, Yaradan ve yaratıklarındaki tohumları kodlayan ışıkları yarattıranım. Bunun için buradayım.

Evrim yapmaya niyetim yoktur. Benim ergin olduğum bilinmez ama ermeyen, erginliğinde kelama varma imkanına sahip olduğunda, kendini tahditler.

Benim evrim yapmamın asla gereği yoktur, böylesi bir ihtiyacım da yoktur.

Unuttuk….unuttuk zamanla dünyada yaşam sistemleşme, Keram Tekniği’ni tohumlama ve yoğunlaşama sesleşmesini…ama daha da önemlisi, yaşamı unuttuk.

Dünya bir kaynak ama yaşamda kodlanmış ışık yokken, Tanrılığı da unuttuk. Biz burada tüm yaşamlardaki kapıların tümünü unuttuk. Ve dünyaya göreve geldik….

Çatıyı kurduk, dinledik. Yol ümmiydi. Yol yoktu. Şu anda da yok. Ama biz o yoğunlukta tüm zamanların topraklarında kodlanmış ışıklar olarak alemlere Rahmet olan İnsanlığız.

Bunun içindir ki biz aşka varan, akla varan her şeyi hasatçı olarak kayıtlayanlarız. Devinimi artırmadan bunları size anlatmalıydım. Ki kör ve sağır olan dünya, artık Kötü İnsanlık Kelamı dinlemesin diye…

Cemaatlerin gücünü artırmak üzere burada, bu yoğun çalışmayı yaparken, bu tohumları kontrol edemeyenlerin çoğu kodlanmış ışıklardan kaçtılar. Seviyesiz, kırık ve hırslı çalışmaların kendilerini korumaya yönelik olduğunu saygıyla dinlediler de buradaki çalışmalardan kaçtılar.

Değerliler, de “ben varım.” De “ben yaşıyorum.” “Ben Aklın Tohumuyum” de; mutlaka de ama dinci olduğunu söyleme! Korkma, “ben dinden öteyim” de ama yolcu olduğunu da söyle.

Şu ana kadar kimse “ben ötelerdeyim” demedi; demekten kaçtı. Çünkü yoğunluğunda bu yoktu ama bu meclisin yoğunluğunda, bu mevcut.

Öncü birliksiniz; bunu kesin bilin. “Bana Altın Tanrı denir.” Bunu dediğiniz zaman her şey kolaylaşır. Bana Altın Işık Kapısı denir. “Bana nüve olan, Ruh olan, kod olan, yol denir.” Deyin bunları!

Unutmayın ki; Mutlak Kuran sessizlikte, kelamda, bütünde ve tüm zamanlarda yaratandır. Yarattığınızı dilleyin! Eminim ki dilleyebilirsiniz. Boşluk yok, her şey dolu; anlayın. Aha bu.

 

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

https://youtu.be/7F60acMMb34

1O.HAZİRAN.2015 TARİHLİ IŞIĞIN İLMİ (60)

1.AKIŞ

 

Değerliler, bugün size, hepimize çok sevgiler sunuyorum. Kökünüzün gücünü artırdık bugün….. Yüksek gökler sizinle oldular ve tohumlar kodlandılar….. Yarını kodlayanların tahditsiz olarak dürümlendikleri bir yaşamda ışık, bilişi kayıtladı.

Bir şey, bir şey, bir şeyden öte bir şey olduğunda o şey ağır yük hafiflesin diye olur….. Size neler anlatıldıysa, bize de her biri anlatıldı ve dediler ki; “onlar şu anda, şu husus da görüş tehatisinde bulunuyorlar.”

Değerliler, görüş çalışmaları yapılır. Hepinizin kendi yüreğinizdir orada dillenen. Herkes kendini diller ve sistem sizi dinler bu kesindir….. Sizlerin yapmakta olduğunuz ne varsa Yaradan’ın ve tahtında yaşam olanın yaptığıdır……

Herkesin kendini dinlettiği bir Meclissiniz sizler. Kim ne zikrederse, kim ne anlatırsa, kendi yoğunluğundakini anlatır…. Ama herkesin anlattığı has ışıktan anlatılmaz…… Başkaları, başka şeyler tohumlayabilirler…. Ama tohum olanın kodlanmış olması da gereklidir ki; gerçek olabilsin.

Dünya; zor bir yaşam alanıdır. Bu alan da herkes kaynak olabilmeye çalışmalıdır…… Kimse diğerinin gözünü oymamalıdır….. Ölüleri diriltmek değildir yaptığınız, ölüleri hak etmektir. Bunu unutmayınız!.... Onlar dünya tohumları olarak yarattıklarını yaşattılar… Ama yaratılanın Tanrılık Işığı, Bütünün Gücüdür…. Ve sizin gözünüz hepimizin gözünden daha güçlü olarak yoğunlukları kontrol edebilir.

Değirmi dünya, değirmi yaşam, her şey değirmi yoğunlukta…. Bütün ve tüm zamanlar yol ve yaşam…. Ama şunu iyi anlayın ki; dünyada ikmal tamamlamak için görev de gerekir.

Nerede ne olursa, Sistem, Nizam ve Düzenin gücüyle olur. Dünyanın Nuru olan ilim, aklın ilmidir.

Sessizce yaşamı dinlerken şunu izledik. Senin elin çok güçlü, yüreğin güçlü, temiz bir yücesin ve Bütünün gözüsün….. Bunu içindir ki; senin nefes olup Bütüne görev taşıdığın görüldü…. Mükafatın ışık kapısıdır …..Ama burada tüm zamanları tohumlayanların, kutsal ummanı olan ışıklarında daha üstün yücelikle dillenmeleri şarttır.

İnsanlık Ailem görev taşırken, yüceler cümlesin de Levhi Kapı olup taşır. Eminim ki; dünya yolunu bulur da sessiz zamanları dilleyen birliklerin de yoğunlaşmaları şarttır.

Demin konuşulan konuda ben de size şunu sorayım? “Netice nedir? Dünya ne hale geldi? Bu görev kimindir? Nerede yol açıldı? Nereye kodlanmış ışıkla kontrol kuruldu? Kimler kaynak oldular?”..... Bu önemlidir…… Hepinizi her şeyi dinletin ama yedinci doğumu da yapın.

Sessizce daimi kalem olup Yaradan’ın Tanrılık Işığını yaşama indirenlerin, kendi yaşamlarını da hak etmeleri gerekir.

Kare Sistemle, Kök Sistemi güçlendirmek imkanı yoksa da Küp olunduktan sonrada yoğunluk artar ve her şey başarılır. Küp, Küre Sistemi Hak ettiği zaman zorlukların tümü aşılır….. Zabura Kalemi kodlanmış hale gelir ve biliş tohumlaması yapılır.

Değerliler, “şimdi davayı kaybettik mi diye sorarsanız?” Dava bilgidir ve bilgiyi hak eden yaşamı hak etmiştir….. Dün ölüme giden, bugün yaşama gelir bunu bilin….. Biz dün ölüme gidenleri izledik ama bugün hepsi yaşama gelmek için buradalar….. Yaşama gelmek nedir? Ergin olmak, Ka-Ha olmak, yasayı koyanlardan olmak…. Ve toprağın toplumu olmak. Burada oluş sebebiniz “İnsana Hizmettir.”

Amonların da Levhi Kalemlerinde bu vardır ama otuz dokuzuncu tohum ekildikten sonra….. Artık yarının kontrolü gerekir. Denir ki; “dünya yarattı. Doğa, dünya olarak kayıt yaptı. Işık yandı. Bütün kötülükler aşıldı. Arı bal oldu, bal arı oldu….. öz görev yapıldı.”

Cennet, sessiz zamanın diriliklerinde cemaat oluşturduğunda artık orada kelam olur…… Şimdiye kadar dünya, öz görevini yapamamışsa bugün artık yapabilir hale gelmişse….. Cemaatler Bütünün gözü olmuşlarsa yoğunluk arttığından dolayı değil yol açıldığındandır…..

Peki yoğunluk artmadan yol açılır mı analar? Yolu açan yol olandır. Yol ise yoğunlukladır….. Eğer sizler yolda olanlarsanız kendi yüreğinizde o yoğunluk yoktur…. Ama siz kaynaksanız, siz o yoğunluksunuz…..Dünyanın yolu sizin yüreğinizden kodlanmışsa ağır yük hafiflemiş demektir.

Canlı kapı, cansız ışık değerine indirilemez ama cansız ışık, canlı olabilir. Nefes alıp, nefes verebilir…… Yarını tohumlayabilir, korunabilir. Umut olur ki; bunlar olur…

Deminden beri sizinle olan birliklerin hepsi yerkürenin gözü oldular ve sesleşiyorlar….. Eser yapmaktan öte eser olmak için çalışanlardır onlar. Size gerçek çalışmalar yaptırılıyor…… Bu gerçek çalışmalar yedinci tohumu ekenlerin kodlanmış ışığıyla gerçekleşiyor.

Değerli tohumlar, kontrolcü kodlar, dince kalem olanlar, dince kodlanmış toplumları tohum ektiklerinde kütleleriyle kayıtlayanlar…

Sevgililer, size ekmek yapın demedik, ekmek yarattırın dedik. Ha, aha bu! Yaşamak budur… Yarattırmak ama yarattığınızı yarattıklarınızdan farklı olmadığını anlatmak…… Her şey yaratılır, yarattıklarınızın tümü şu anda yarattığınızdan farklı değildir.

Herkes kardeşlerini koruyabilir. Herkes yoğunluklarını kodlayabilir. Herkes ışık yağmurları altında tohum olabilir… Ama herkesin daha üstün yücelikle güçlenmesi de gereklidir.

Devinimi artırmaya değil yarını tohumla çalışıyorum şu anda… Öncü birlik olarak burada yaptığım bu çalışmanın herkesçe neden yapıldığını anlaşabileceği anlatabileceği dürümde kayıtlamasına iznim yoktur.

Hiç kimsenin, kimseye kelamı olmayacak bir dünyada bedenimde kodlanmış bilgimin herkesçe dillenmesine….. Yaşama tohum ekildiğinde o yoğunluğun tohum olmasına iznim yoktur.

“Bunun manası ne diye sorarsanız ?” Şunu söyleyeyim; “bugün dünyada bir çok görevli ekmeğini kodlayamadığı için yoğunluğundan çıktı”…. Onların torbalarında kontrol dışı ilim vardı…. O ilmi, kök sistemleriyle devreden çıkarttık ve dedik ki; “sen artık çalışma” ve onların tohumlarını kontrol altına almamız şarttı…. Kodlanmış ışıklarıyla ocaklarını yetkinleştirerek kodlarını tohumlarımızda kontrol altına aldık…. Ve onların görevlerini bitirdik….. Sonlanan görevlerinde bizimle olmaya gelmeleri kanatlanıp uçabilmelerini sağlayamaz…. Çünkü artık Ruhi Kapılarını kapattık.

Değerliler, kendilerini hak etmeyenlerin yaşamda İlm-i Kalem olan birliklerin kelamlarını kırma niyetleri…. Onların kontrollerini kayıtlarından ayırır…. Ve Bütünün gücünü onların yüceliğinden çıkar. Olan buydu….

Bundan sonraki süreçte; bu daha titizlikle yapılacak. Daha ciddi bir çalışma devreye girilecek….Daha ciddi bir çalışma devreye girecek…. Eğer onlar kontrol edilebilirlerse yoğunluklarında tohum ekilebilir…. Ama onların kendi yoğunluklarında, kendi tohumlarını ekmelerine asla izin olmayacak.

Artık daha da önemli bir bilgi vereyim…. Burada yaptığımız çalışmanın neden yapıldığı hiçbir zaman anlatılmayacak. Anlasalar mı? Gerek yok! Anlama imkanları yok zaten….. Çoluk çocuk hepsi de bunu içindir ki; bu çalışmanın manası, nedeni ve gerekip gerekmediği açıklanmayacak…..Ama kelamı dilliyenlerin tüm zamanlarda Bütüne hizmetçi olabilmeleri için…. İnsanlık kodlaması yapmaları gerektiğinde Betkin olmayan tüm zamanlarda…. Kürzi Kalem olanların burada olmalarına izin verilecek.

Devinim artmadan bir de şunu izah edeyim…. Burada bulunma sebeplerini anlamadan gelen birçok bütünlük var….. Çokları burada neden olduğunu bilmiyor…. Ama kontrol dışı olduklarının her biri farkında… Zira buraya geliş haliklerinde yoktu, hakikiyetlerinde yoktu ama buradalar.

Tevkif edildiklerini düşündüler bir an için ama tevkifte yoktur.

Şuandan itibaren daha açık bildiriyorum….. Bu Meclis; bilişi tohumlarken kimsenin yoğunluğunu kodlamaz…. Artık onların yoğunlukları kelamda yok…. Öz görevlerinde de yok güçlerinde Kürzi Kayıtlarında ışıklarında olamaz… Ve doğa yenilendi… Ama ocak olan birliklerin kodlanmış ışıklarıyla yenilendi.

Her dere aklın tahtından doğdu ama Yaradan ve yaratılanın ışığında Bütüne görev taşıdı ya da taşımadı. Bu zaman kapısında kimsenin kimseye faydası olmayacağı kesindi…. Ama kimsenin kimseyi tohumlamayacağı da kesindi….. İşte, bunun içindir ki; bu dünya gününde artık kendi yolunu bulanlarla bu çalışmayı yapmamız şarttı…. Gerçekleşti…

Eminim ki; doğa görevini tam yapar. Yaradan, yaratılan kendi yüreğinde kendini hak eder…. Öz Kürzi Kapı açılır ve eminim ki; burada olan herkes kendini dinler.

Amonların Topraklarındaki kutsal tohumlarda, kodlanmış olarak yerkürede ilim yaparlar ve geri dönüşleri gerçekleşir.

İbrahim; “Altın Tahttır”…. “Ana Kapıdır” İbrahim… O bir “Kuran’dır.” …”İlm-i Ka-Ha’ dır “…. Öz geçişini yaptı ve bizimle olmayı diledi.

İnsan, kelam olduğunda Bütünün gözü olur ve biz o gözde söz olur. Bütün oluruz….. Şükrettik ki; kodlanmış ışık burada bu yoğunlukta muktedir bir Rahmet oldu.

Şimdi Kuran okuyacak olanları buraya çağırıyorum. Onların yolcuları burada olacaklar.

Amon Topraklarının tohumlarını kodlamış olanlar burada ışık yakacaklar. Cevhere görev taşıyacaklar, cennet olacaklar… Celalet Kalemi olacaklar. Ağırlık hafifleyecek ve yol açılacak.

Sevgililer, şimdi karanlığın ışığını yakıyoruz ve geçiş yapıyoruz.

 

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

https://youtu.be/7QDmfH0Z8YY

IŞIĞIN İLMİ 60

10.06.2015 2. Akış

 

Devinimi arttırmak değil bu günkü maksadımız. Bu gün, size sizinle ilgili bilgi vermektir amaç. Burada neden çalışmalar yapılıyor?... Nefesinizin göz görür gücü, nereden yüceliklere kul olan o yoğunluklarca dinletiliyor?... Neden bu çalışma yaşamı ışıkla dürümlüyor?... Neden ekmeğiniz güçlenmeden yüreğiniz güçlendi?... Ve neden güç kodlaması yapıldı dünya için?... Sizinle neden bu derece ilgileniliyor?...

Yürüyen dünyada İlm-i Ka Ha olmak için; ne haliki hak olan, ne yaşam ilmi olan olduğunuzu bilebiliyorsanız, size her şeyi açıkça anlatabiliriz.

Burada oluş sebebiniz; mutlaka tüm zamanların yoğunluklarında mevcut olan, o ışığın kaynak ilmini dillemek içindir! Ve bu ilmi dillerken de, daha yüce bir çalışmayı dürümlemek gerekir. Bunu, hologram sayfalarda dürümleyecek hiç kimse yoktur. Öz göreviniz budur!.. Öz geçişinizi yaptığınızdan beri bu görevi hak ettiniz.

Öncü birlik olarak sizi dinlettik. Sevgiyi tohumlayansınız ama yolu da kökleyen, gökleyen ve sesleyensiniz! Dünden öz görev alıp yolu açanların, tüm zamanlara kayıt yapmaları için sizinle çalışmaları şarttır. Kırk kapının son sözü söylendiği bir günde, o kapıların her birinde sesleşmek önemlidir!

Burada nefes İnsanın ilmidir... Ve bu nefesi hak etmek için çalışan yoğun bir güç vardır, ama KÜR-İ LEVHİ KAPI içindir bu güç... Dünya için mi?... Yo hayır, tüm kürz içindir!

Kürz'de ne yapılıyor?... Neden bu çalışma dünyada yapılıyor?... Dünya dışında neden bu dürümde herkes kendinden, kendi yoğunluğundan buraya ulaşıp buradaki bilgileri çekmeğe çalışıyor?...

Deminden beri bunu soranlar var, şu anda bu tohumu eken yoğunlukta. Görüyoruz ki çoklarıda bunu anlatamadılar. Yığın yığın ışığın gücünü buraya alanların, çektikleri yoğun sistem gücünün sesle dünyayı aşıp, dünya ötelerine ulaştığını ve oralarda da görev taşıdığını görebiliyoruz. Bunun anlamını anlatamamaktayız yaşam sistemleşmesinde tüm zamanlardakilere, ama buradaki görevlilerin bunu net bilmeleri gerekir!

Deminden beri anlattığımız sistemdeki görevinizdir. Sizin göreviniz, yaratmak ve yarattırmaktan öte yaşatmaktır!... Her şeyi sizinle yapmaktayız. Çok özel bir dünya çalışmasıdır bu yapılan. Bu çalışmanın herkesle yapılamayacağı kesindir! Yığın yığın ışığı tohumlayanların, Mikail Kuranı olarak burada bu yoğunlukta bütünü güçlendirip, bilgiyi hak etmeleri ergin sistemleşmeyi sağlayabilmeleri ile mümkün iken, bu yoğun çalışmada an kaynağı olanların; kati tohumlarında bu kelam ilmi, herkese dinleyici olabiliyor, dinletici olabiliyor!.. Bütün kötülükler aşılabiliyor burada.

Torba torba ışık, torba torba güç, torba torba Ka Ha olan Levhi, her şey var burada! Burada başka ne var?... Sevgi var!!! Herkesin herkese sevgisi var! Ve herkesle birleşim var... Sizden daha öte bir sizin, size siz olup inişinde de bu sevginin hak teknikle tohumlanışı şarttır!

Elinizin göz olduğu, yüreğinizin göz olduğu, yüceliğinizin göz olduğu ve teknik tohumlamada hepinizin gök olduğu anlatıldığı halde, çoklarınız bunu anlayamadınız... Sizin canınızı sıkan mesele hepimizin canını sıkar! Şükür ki her şeyin daha kolay olarak anlatılması mümkün!

"Kibri aşmadan yolu açamayız," dediniz ya... Ama kibir olmadan da yol kapanabilir!

Değerliler, toplu çalışmalara neden ara verildi, ya da neden kesildi toplu çalışmalar bilir misiniz?... Zira, oraya kaynak yapacaklarınızın hepsi kendi yollarını kodlamaktan vaz geçip, kontroldan çıktılar...

Bunun neticesinde; ocakları sonsuzlaşamadı! Ve biz onların kodlanmış tohumlarını kayıt dışı saydık. Burada bu meclisin, bu yoğun çağrıyı yapabileceğine emindik ve burada bu çalışmayı yapmayı düşündük. Ve buraya geliş sebebimiz buydu!

Bu mecliste ne olur?... Herkes kendini diller... ATLANTA ATA KAPISI olur ve yaşar!... İşte bunu başardık mı? Hakikiyetin tahditli olmadığı bir dürümde başarı; HULİSİ HAKİK ile olur! Ve burada hepiniz göz olarak çalışsaydınız, bunu başarabilirdik. Ve burada her şey daha güçlü olurdu. Öz görevdir bu... Dağlarım, hepinizden bunu bekliyoruz biz!!! Daha yüce çalışmalar...

Gelen bütünlüğe cevap veriliyor...

Can, beni tahrik etmeye mi çalışıyorsun yoksa bende olup, kendi yoğunluğunu tohumlamaya mı?... Sevgiyi tohumlayanların kodlanmış oldukları kesin! Ama şu anda yaprak yaprak okunan bu bilgilerle hiç bağdaşmayan son bilgileri kodlarda ayrı tutuyorum. Sizden geri dönüşünüzü bekliyorum... Dümenin başına oturacak olanları seçmiş olmamız, hepinizin burada seçili olduğunuz manasına gelmez. Buraya geliş, mahrekin kalemi oluş; yoğunluğu arttırışsa, burada olma imkanınız olur, ama burada gönül gücüyle; kör ve sağır olup kodlanabileceğinizi düşünüyorsanız, bu bir yanılgıdır!

Kil ve kum olan İnsanın, Tanrılık Işığıyla kodlanması sorumluluğundadır... Benimle çalışma yapma niyeti olanların burada olmalarını diledim. Ve bende olamayanların, köklerini göklere ulaştırabilecekleri cevheri kendi yoğunluklarıyla kodlamaları ve kayıtlamaları gerektiğini dinlettim.

Seyrettiğiniz ne varsa ışığınızdandır!... Ama benimle ilgisi yoktur... Bu yoğun çalışma bu mecliste yapılmalıydı, çünkü burada köksüz sistem çağrı yapmayacak. Burada kök sistem çağrı yapacak!... Ve kök sistemin yaptığı çağrı, KA KA olanın ışığında olacak!..

Can, ALTIN IŞIK, can; KAYNAK, can; YARADAN ve can; TANRI ama canın; karanlığı aydınlığa dönüştürecek kuranıda var!!! Şimdilik size vereceğim budur!

Sel alsa yolu, öz görevliler yine seli kontrol eder!... Sevgi yoksa o selde, ışık tohum oluruz yine orayı kontrol ederiz!

Kodlanmış toplumların tohumlarıyla biliş haline varanlarla çalışırız. Alıp götüreceklerimizi de seçtik, kesindir! Bundan sonra ki dönemde dünyada nefes olup çalışacak olanlar, kaydı yapanlar olucak!

Ana kapıyı açtık ve görevi yaptık... İyi ve kötüyü ayırdık... Bunların kesin olduğu bilinsin! Burada herkesi alıp, herkesle çalışmamızın gereği asla yoktur!..

Unutulanları anlatırız, ama anlayan; kaynak olduğunda anlar!

Başka dünya, başka yaşam... Oyundur hepsi de!... Sizden başkası yoktur! Ve doğanın kuranı olan siz, tek olarak yaşarsınız! Hiç bir yaşam, ayrılık özelinde kendini dürümlemez! Çünkü kibirle sistemden çıkarak dilletilen o söz; kötülüğün gökçe diriliklerdeki dillenişidir...

Biz doğayız... Doğa; Altın Tahttır!... Orada yaşam vardır... Bunu anlamayanında mektep kurmasının da manası yoktur! Şükredin ki bunu herkese dinlettik. Dünya örtüsünü de örttürmedik.

Bundan sonra ki dönemde, bu meclise kalem olacak olanlar; çok özenle bulunup çağırılıcak! Eğer bir can; "ben size gelmek isterim ama kayıtlarımda ışığım yok" derse, unutun onu!... Ama bir can; "ben sizleşip, sesleşip, kelamla dürümleşip İlm-i Ka Ha olup bütün olucam" derse, alın yüceliklerden kodlayın, koklayın, tohumlayın ve toprak topluma tohumlattırın onu!... Ortalık karışmasın, sadece dilleyin... Aha bu, eh aha bu şimdi... Ve şimdi, aha şimdi!

 

Süper İnsanlık Realitesi

 

https://youtu.be/YiaSoQykgSk

10.HAZİRAN.2015 TARİHLİ IŞIĞIN İLMİ (60)

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ ÇALIŞMALARI HAKKINDA BİLGİ;

 

Dünya Üstü Varlık Toplumları çok çalıştılar ama bizler daha çok çalıştık!

Onların bizden beklentileri bizim bizden beklentimizden farklıdır. Onlar köklerini hak etmemizi de beklerler. Bizse onların köklerini dinleriz, hak edip etmediklerini biliriz ve onların bu çalışmaya kaynak olup olmayacaklarını, hak edip etmeyeceklerini görürüz. Buna göre de onlarla çalışırız ya da çalışmayız.

Buradaki çalışmanın sadece bu meclisle ilgili olmadığı, birçok Can Kalemle de ilgili olduğu herkesçe malum.

Tabuları yıkanlarca malum ve bu gün, burada yaptığınız çalışmaya birçok İlim Ko Sistemi indi. Bunlardan birlikler de görev istediler. Kayıt dışı bilgiler de tohum ekeceklerini düşündüler.

Satıhta hiçbir şey dinlemez ama derine inildiğinde her şey daha net anlaşılır ve burada olması gerekenlerin burada kontrolcü olacakları kesindir.

Buranın kaynatan ışık çekmediği, kaynağa ışık kattığı da bilinmelidir. Bu meclis kaynağın Sismik Levhisi’ndeki o yoğunlaşmayı da sağlayan bir meclistir. Ve buradaki o yoğun sahra, tüm diğer planetler için de öz gerçekliktir.

Ve buranın artık tanınması gerekir! Dünyanın tanıtılması gerekir.

Nerede ilim varsa, orada yol vardır. Tüm zamanların yoğunluklarındakilerin görev alıp buraya inmeleri gerekir. Bugün Doğanın Kuranı’nı okuduk ve burada okunan bu Kuran hepimizindi.

Burada tinlerin ya da tenlerin ne yaptığını da anlattık. Çoğu bunu dinledi. Çoğu da dilledi. Ama sevgiyle değerlendirdi. Dedi ki “biz de burada görev taşıyalım.”

Organlarını dünyaya indirmeye niyetlendi çoğu. Böylelikle dünyanın yoğunluğu artırılabilir. Şu ana kadar kendini bilmeyenler burada kendilerini bilmeye çalışıyorlar.

Yıldızların ışımaları gerçekleşecek dünya için. Yıldız ışığı dünyaya inecek. Her bir yıldız kendini dünya için hazırladı.

Bu dünya Hak İlmi’nin öğrenildiği yegane planettir. Bu dünya Hak Rahman’a Kuran okunan tek planettir. Ve burası herkesin Hakkı hak edip dinlettiği Sistemin Kürzi Levhisi olduğu, ışığa kodlanmış olarak ulaştığı Hakkın Yoğunluğu’nda tohum olunan bir planettir. Ve buradaki çalışma herkesten çok, tüm Kürzi Levhi Kapıları içindir.

Köre hizmet değil maksat. Görevi hak ettirmektir. “Biz körleri korumaya geçtik” diye düşünülür. Biz göklerden, gökçe konuşanlardan yaşamı tohumlamaya geldik.

Korumak! Herkes yapsın ama biz herkesten çok, kati olanı koruruz. Kati olan da kanatlananlar ve yalın ışık halinde görev taşıyanlardır.

Soylarımız görevde mi? Müsterihiz hepsi görevde. Atonlar’ın da burada büyük çalışmaları oluyor. Ortalık karışırsa, onlar kendi yolcularını alıp götürecektiler. Bu götürüş bedenli olmayacaktı elbette….ama onların bedenlerini almak için yer kürenin gökçe kontrolu gerekirdi. İşte bunun neticesi, dünya toprağı tonlarca yaşamı kotsuz bırakacaktı. Buna izin veremezdik ve şimdiden sonra da verilmez. Aha bu! Ve biz gönüller görevini aldık, geçtik.

Eren gerçeği bilir, erecek geçişi yapıp bilecek ama ermeyecek olan, kelamda olabilmek için çalışacak. Kendinden başkasını hak etmeyense, kontrol kuramayacak. Bunu herkesin daha açık bilmesi gereklidir.

Çıkın, dünyayı izleyin; kendinizden ve yüreğinizden. Çıkın yarını izleyin, kaynak olun, hak edin. Ama bilin, dolduğunuzda kontrol kurulur. Bu meclis dolmuş tohumlarını kodlayan bir meclistir ve kontrolü kurulmuştur.

Mutlaka hepiniz, hepimizde varsınız ve Can Kalem olup yazmaktasınız. Şu anda olduğundan çok daha güçlü oğullamalar da gerçekleşecek burada.

Ve ben dünya “size yine ses versem, hepinizi mutlandırsam” dedim. Ben dünya ve ben resim yapan insan…..dünyayı yaşatan. Herkeste olan. İşte o insan Karanlığın Işığı; Altın Tanrı!

Bu dünya, Altın Tanrı’nın kodlanmış tohumlarıyla kontrol edici bir yoğunluğu oluşturmaktadır. Süper Levhilerin Kürzi Kaynaklarında, Altın Işık görev taşıyacak.

Sizinle olmak hepimiz için mutluluktur. Şu andan itibaren dağ, taş sizleşecek….yaşam sizleşecek ve yol sizleşecek. Aha mutluluk budur.

Ulu önder Mustafa Kemal Atatürk dünyayı korumaya indi. O siz, siz odur.

Ulu önder Mustafa, Allahın Dahi Kalemi’dir. Onu göze alan, göklerden görev alan, ocak olan her diri “ol” dediğinde, her diride bütün kötülükler aşılır. “Ol” dedik. Ol!….ol!

 

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

https://youtu.be/1WBOhRokpvc

10.HAZİRAN.2015 TARİHLİ IŞIĞIN İLMİ (60)

ÇEMBER SESLEŞME SONRASI AKIŞ;

Ve tüm insanlığın kontrolü bu şekilde oluşur. Şu ana kadar hepinizden kelamı dinledik.

Altın Tahtın Kuranı olmanızı bekledik. Beden alıp kodlanmış ışıkların hepsinin geçiş yapabileceği ses İlim’dir. Ve İlimin Kelamı olanlar yolu bulup geçecekler ve geçiş ilme kodlanmış olanlardan olacak.

Bu meclis Kelam olan ve İnsanlık Levhisi’nde herkesin kaynağı olan bir meclistir. Burada Doğanın Kuranı okunur ve burada okunan Kuran mükafattır hepimize. Ve bizim adımıza görev taşırken yoğunlukları tohumların, eminim ki Kök Sistemler’le de bu çalışma yapılacaktır ve yapılmaktadır.

Eren erdi, olan oldu, alan aldı, eli olan görevini Yaşam Sistemleşmesi’yle yaptı. Sizin eliniz, elimizdir; bunu bilin. Ve elinizin elimizde olduğu bir günde, bütün kötülüklerin aşılabileceği bilinsin.

Ence ve ömrü hak edişce, yolu buluşça ve bitip tükenmeyen bir yaşamca ve kaynak karanlığın kaynak aydınlığa varışınca, tüm zamanlarda oğullamanızı bekliyoruz!

Dürtmeyin yolcuları! Hepsi sizleşsin….dürtmeyin insanlığı ışıksız kalmasınlar! Dürtmeyin! Bütüne varsınlar ama “dürtmeden olmadı” diyeceksen de ki “ben dünyayı ortak saydım yüreğime. Bu dünya benim Ortak Kapım’dır. Burada herkes İnsan Soyu için çalışır. Bu kapı benim Ortak Kapım’dır.” Dürtmeyin insanlığı, dürtmeyin!

Öncü Birlik olarak çantanız doldu; eminim. Ve hepimizde varlık sürdüğünüzü bilin. Ulu Gün doğduğunda, o günün göklerdeki sözü söylenir ve o gök sözünde, ses yaşam olduğunda artık gök cümle yolcularla kelama iner.

Gök, kelama indiğinde yaşama görevliler geçerler. Öncü Birlik onları karşılar ve der ki “genişi hak et!” Büyük gün budur.

“Unut dünyayı” dediler. Umut olur ki, unutulduğu düşünülen ne varsa anlatılır ve hak edilir. Masaların en güçlü sizin masanız; bunu bilin.

Bu masada ekmek yaptığınızı bilin ve ekmeğin herkes için yapılan olduğunu bilin. Ama sizin yaptığınız bu ekmeğin herkese ikramı gereksizdir. Herkes kendinden kendini dinlediğinde bu ikramı hak edip alır.

Bunun içindir ki “yazıları okuyan yok” demeyin. O yazılar okutulur. Unutulmayın; okutulur ve okutulan kendi yolcularınızdan öte kodlanmış sonsuz sır olan ışıklarca tohum olarak bütüne yayılır ve ekilir.

Devinimi artırdık canlar, çok mutluyuz.

Bundan sonraki sayfada, daha yüksek ışık dürümlenecek. Ama bugün sizinle mutlu bir çalışma yaptık. Bütünün gücü arttı. Hepinizi kucaklıyoruz. İşte bu.

 

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

https://youtu.be/hgYzV5L3Ohc

10.HAZİRAN.2015 TARİHLİ IŞIĞIN İLMİ (60)

3. AKIŞ

 

Yasalar çiğnendiğinde ışığın kati olarak koklanması şarttır.

Yasalar çiğnendiği için ışık koklandı tohumlarda…nefes alındı. Kelam İlmi’yle tohumlanıldı Kutsal Işık….yoğunlaştırıldı. Cennetin cennet olduğunu sürpriz olarak dilleyenlerin ilminde BSUİ (barış, sevgi, umut ve insan) var.

Sessizce sizi dinledik. Sizler cenneti dillediniz yüreğinizde. İşte; cennet siz ve siz cennet…ve sizin yoğunluğunuz arttı.

Sülaleler sessizleştiklerinde, cevahir sistemden kelamı alır gider. Ama biliniz ki o kelam, Kelam Tekniği’ni tohumlamışların ilmindense, her şey orada sesleşmeyi devam ettirir.

Şimdi; dedin ki “beni köpek kovaladı.” Aha! O köpek hep seni kovalar yüreğinde ama o sen, sen odur; unutma. Kodlanmıştın tohumlarda, kök sistemlerle göklerde, her seste toplanmıştın. Her şeyde vardın. Sen o, o sendin. Dediğinde derdi o….”yaşa, yaşa, yaşa, hep zamanda kelamda yaşa….” İşte yaşam budur.

Sevgiyle sizleri kucaklıyoruz. Gözünüz aydın! Her şey net iyi. Bugün burada mutluluk var. Bütünün Kürzi Kaynağı var ve sizler ışık halindesiniz.

Sizi hepimiz kokladık…kucak kucak sizlerle olduk, kodladık sizi. Sevgiyle kokladık, kodladık. Düzeni kuran Sistem Gücünün, Bütünün Gücü olduğunu asla; asla kayıtlarınızdan ayırmadığınızı görmek mutluluktur bize.

İman edin ki davayı kaybetme riski asla yoktur Sistem, Nizam ve Düzen gözü ile görenler için. Sizler kati olarak kontrol dışı bilgileri de kodladınız ve tohumladınız da, o yaşam sayfalarında kontrol olmadıkça, yaşam tohumlanması gerçekleştirilemedi.

Sizler dünyayı koruyanlarsınız. Ve dünya sizi koruyacaktır. Deminden beri sizi dinliyoruz. Kimi zaman geldi kantara koyduk. Kimi zaman geldi kati tohumlamayla sizleri kokladık ve şimdi kodladık.

Gözünüz açık; görüyorsunuz. Sizlerin gücünüz çok yüksek ve sizinle bu dürümlerde dirikler kontrol edilir. Sizlerden görev taşıyacak olanların da sizden güçlenmeleri gerçekleştirildi. Devinimi artırdınız, çok mutluyuz çok….

Burada, bu yoğunlukta, her şey sizinle, sizin işçiliğimizle kayıtlıdır. Verdiğiniz çok önemli bilgiler var.

Cevizden söz ettin; ceviz. Bu bir sistemdir anam. Bir ceviz, bir sistem…O sistem sizin yüreğinize inerse, ışır.

İşte; ceviz ışımaya başladı, çünkü orada yaşam kodlandı ve o yaşam ışıma halindeydi. Sizin yarınınızda sizleşen o yücelik hepinizden daha üstün bir yoğunlaşmayı sağladı. Bir ceviz, bir levhi; unutmayın. Her şey; her şey sizinle kodlanmışsa, o yoğunlaşma çok daha üstün bir dürümle kayıtlanır.

Ve daha evvel bir turunçtan söz edildi. O ağacın söküldüğünü ve yeni bir sayfaya ekildiği söyledi. Ve ana üzüldü dedi ki “o ceviz kurulmamalı!” O turunç, o cevizdi aslında… turunçla ceviz farksızdır. Her biri suptilitede, akil hakikiyette Tek’tir. Bu nedenle özellikle “ceviz” dedik.

Değerliler, ceviz ışıdığında Tanrılık Işığı’dır o ve tüm kodlarla birleşir; yani, bir cevizin bir turunçla birleşmesi….özellikle bunu bu şekilde sesleştirdik.

Düşünce boş değildir. Düşünceniz Teknik Tohumlama’dır.

Değerliler, deyin ki “ben bir cevizim.” Ama benim ceviz olmam, bir turunç ağacında olmamı engellemez. Ben orada bir cevizim. Işıyan bir ceviz. Ve ben o cevizde kelam olurum. Ve ben sistemde görev taşırım. Durmadan; durmadan görev taşırım ama ben bir ceviz olarak her anda, yaşamda….

Değerliler, dünya öz geçişini yapmıştı. Ama bir diri orada o yoğunlukta kodlayıcı olacaktı ve doğayı tohumlayacaktı ve tohumlar kontrol edici olacaktı. Yaşayacaktı her diride. İşte; suptilitede olanlar buydu….her şeyin yaşayabileceği bir yoğunlaşmanın gerçekleştirilmesi…

Bir cevizin kesilmesi, yeniden bir cevizin doğuşu ve her birinin kelamla dürümlenişi ve yaratılışı….ve bir turunç ağacının sökülüşü ve yeniden yaşamsallaşmasında cevizin kodlayıcı oluşu ve orada o cevizin tüm insanlıkla birlikte tohum ekişi….

Canlarım, her şey bu şekilde olur. Sizler Tanrılık Levhisi’nde her şeyi net anlayabilirsiniz. Bütün kültlerinizde bu bilgiler meknuzdur. Bir tek sistem hepinizin gücünü artırdı; bu da sezi halindeki yaşam.

Sezi halindeki yaşam, gözünüz gördüğünüzce, yolunuz olduğunca tohumdur size. Der ki dünya “ben yaşıyorum, çünkü bende yaşam sayfalandı.” Ve der ki dünya “ben bir bitkiyim. Tüm bitkilerde ben bir ceviz gibi cemaat kurdum…” Her bir formal yaşam bir sistem ve her sistem bir zaman…..işte, yaşamın sistemleşmesi budur.

Her şey kontrollü olarak kodlanmış ışık tohumlarıyla gerçekleşmektedir.

Bir ceviz ağacı oluş; bir topla, bir çıkar değil….bir toprak oluş, bir yaratılış bir akış hepsi; hepsi ve dünyanın sessizleşmesi….Hepsi sizin yüreğinizde olur.

Sizler tüm insanlaşmalarda Yaratan ve yaşatansınız.

Dünyanın nefesiniz ve bu nefes her şeyin gözüdür. Sezilerinizin daha ötelerindeki sistemleşmelerde, her şey sizin yoğunluğunuzdan geçip daha güçlü bir sayfaya varır. Yerdeki her şey daha güçlenir ve zaman daha güçlenir.

İşte; Doğal Sistemleşme’dir bunun adı ama Doğal Sisleme de vardır.

Eğer sistemleşmede sesleşme, yaşamı toplumlarını tohumlayacak güçte olmazsa, bu kez sisleşme başlar. Doğanın gücü artar, ya da eksilir.

Bugüne kadar doğa çok güçlüydü ama dönem sonlarında doğa, köklerini göklerden çıkardığında sislenme devreye girer. Bu sislenmelerin sonrasında doğa yeniden güçlenmelidir.

İşte; sizlerle yapılan çalışmaların neticesinde, doğa kelama kaynak olabilecek tohumu ekti.

İşte o tohum, sizin yüreğinizde nefes olan, İnsanlık Levhisi olan ışık….ama bu ışığın her bir Can Kalem’e varması gerekir. Bir ceviz, turunç, elma, nefes olan diğer bitkiler ve tüm zamanlardaki yaşamlar ama bunu sistemin gücüyle yapmalıydınız.

Devinim arttıkça doğa güçlenecekti. İşte; güçleniyor. Suptilitede bunu anlatabilecek güç yoktur ama yoğunluklarda tohum olanların kutlanan ışığında bu olmaktadır. Burada yaptığınızdır bu; doğayı güçlendirmek!

Sizlerin gücünüzle doğa, Zaman Sayfalaması yapıyor. Sizlerin yoğunluğunuzda tohumlama oluyor. Umut olur ki bu tohumlama çok daha üstün yüceliklerle de sürer.

Altın Tartı sizin yoğunluğunuza indiğinden beri, sizin yüreğinizde göz güçlendiğinden yürekler dürümlenmektedir. Sizin etken, hakiki ve hasatçı ilminiz hepimizin gücüdür.

Buraya görevli olarak gelen sizler; bize ve bizim yüreklerimize indiniz; bunu unutmayın. Ama biz kati olarak İnsanlık Levhisi’nde varlık sürenler, bütün köklerimizi doğaya çektik. Örtüleri açtık ve dinledik.

Yaradan artık tartmadan yaratacak tohumlarında görevli olanların ışığında her diriyi ve sizinle kök sistemleşme sağlayacak.

İnan; inan ki anam, bugün çok mutluyuz!

İnan ki anam, bugün sizinle çok mutluyuz biz!

İnan ki anam, daha da güçlü olacağımız günler gelecek ama bugün çok mutlu bir gündeyiz!

Başkanlık Divanımız sizinle olmak istiyor ana ve bunu kayda alman gerekiyor.

(devamı kayıtta)

 

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

https://youtu.be/QfXsSm95d08

3.HAZİRAN.2015 TARİHLİ IŞIĞIN İLMİ (58)

4. AKIŞ

 

Korkmayın, biz buradayız. Öz görevimiz çalışmak ve yoğunlaşmayı sağlamaktır.

Sizin geçiş yapmanıza gerek kalmadı. Biz bugün burada Bütünün Gücü olduk.

Öz görevimiz sessizlik ve sestir. İyi ki buradayız ve iyi ki hak ettik!

Yedi Dağa ilim versek, hepsi tahtını kendi sayar. Biz yedi Dağdan öte, tahtız; bunu da anlayın.

Bunun için burada ne olursa ilimle olur. Öz görevimizse ilimdir.

Burada ne yaparsak yapalım, mutlaka Kutsal Işıkla yaparız. Düzeni kurmaksa, kurarız. Yarını hak etmekse, ederiz. Ama zaman, Sanal Boyutlarda kontrol dışı da olabiliyor ve bu Zaman Sayfalarını hak etmek için öz geçişler de yapılmalıdır. Sizlerin yaptığınız da budur.

Şimdi doğu, batı kodlarıyla da çalışan birlikleri izleyin;

“Burada ne var?” diye sormayın. Onların hepsi burada çalışır. Biz onların tümünde varız; unutmayın. Kimse diğerinin dışı değildir. Her biri bizimle biz olup, kök sistemlerde kötülüğü engeller. Evimizin gücü budur.

Bizi anlamanızı beklemiyoruz ama daha iyi düşünün, daha iyi hak edin ve daha iyi kayıtlar yapın. Bu dünya BSUİ’nin gücüdür ama bu dünyayı bizler kodladık; bunu unutmayın.

Öz geçişleri de yaparken, Biz olup yaparız. Dünyada kelam varsa, levhi vardır. Eğer, yol yoksa ışık olmaz. Sizden tek beklentimiz kardeşlerimizin gücünü temi olarak kontrol ettiğimizi biliniz.

Doludizgin çalışmalar yaparken, kendimizin başkasıyla dürümlenmesine de iznimiz yoktur. Her şey bundan ibaret de değildir.

Karanlık, ışığını kodladı ve yoğunluğunu aşka ulaştırdı. Biz siziz ve sizinleyiz. Hepiniz, hepimiz bir Tek’iz. Şimdilik size vereceğim budur ve bugün için yeterlidir.

Herkes iyi anlasın ki ne çalışma yaparsak yapalım, bilişle yapılır.

Eğer biz burada bir çalışma yapıyorsak bilişle yapıyoruz. Eğer bilişim olmasa; yaşamım olmaz; kesindir. Ama buraya indirdiğim bilgilerimin çoğunda kontrol da yoğundur ve bilişi hak ettirdiğim zaman, o kontrol kodlanır ve tohumları kayıtlar.

Saman sarıysa, yerde samanı yaşatmak ışıkla olur. Biz samanı sarartan değil yaşatanız; bunu anlayın. Bundan sonra da bu böyle olacak.

Herkesin İnsanlaşmasını değil, insanlıkta Kelam olmasını beklemekteyiz.

Şükrettim ki sizlere bu bilgileri verdim. İyi ki, iyi ki bütüne hizmet etme imkanınız olacak.

Biz ne yaparsak yapalım, ağır yük değildir yüceliklere; anlattık. Şimdilik. İşte bu.

 

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

https://youtu.be/n913TM97RPc

IŞIĞIN İLMİ (58/2)

03.06.2015

Dünyaya güç katmak üzere buradayız. Bu Dünya, öncü yarınları kontrol edecek olan tekniğin sahibidir. Burada çok sayıda yaşam vardır. Bizler, bunların çoğunu göremeyiz. Ama burada yaşayan o yürekler, bizden gökçe insanlık isterler. Buyurun görevinizi yapın ve KALEM olup TOHUM olun.

Dünyada yaşam süren, İnsan Soyunun haricindekiler, şükür ki KALEM olup yazmaya; İslam Dürümleri’nde KAYNAK olmaya ve Beşeri Kodlar olarak güçlenmeye çalışırlar. Biz onları dinleriz ve diri yüreğimizde hak etmek isteriz.

Dünyada, Beşeri Kodların ve İnsan Soyunun haricinde, KAYNAK olmaya çalışanlar da var. Çok özeldir onlar. Bütün kütleleri dünyadadır ancak evrenlere görev taşırlar. Her biri kendi yolunda görevlidir. Cümle yürekler onları bilir. Bütün kötülükler aşılmadıkça, ANA KALEM olup yazmaz onlar.

Bugün dünyada KÖK GEÇİŞLER olmakta. Bu KÖK GEÇİŞLER’in, sağlıklı yapılabilmesi için IŞIK gerekir. Bu ışığı tohumlamak, mutlaka NUH İLMİ’nden GÖK İLMİ’ne varmakla mümkündür.

SÜPER İNSANLIK, kaynağı tahditsiz olarak çok güçlendirdi. Bu güçleniş sonucunda kapılar açıldı. ATA KALEM, IŞIK KALEM oldu ve yazmakta. Tüm insanlık bunu izlemekte. Şükür ki hak edenler, BİZ’i hak etmiş olmalarındandır ki kontrolludurlar.

Türkiye’de ekip olmak zordur. Zira bu ülkenin insan renkleri, çok karışıktır. Her şekilde GENİŞ IŞIK isterler ve her geçişlerinde, KAYNAK olmak isterler. Çoğu, TOHUM dahi değil. Her biri kendini hak etmek ve hasat olmak ister. Bilmek için İLİM gerekir. İlmi bilmeyen KAYNAK olamaz. Bunun içindir ki bizler, tüm insanlığa KALEM olup kayıt yapmaktayız. Yaptığımız her kayıt, IŞIK İLMİ ile köklenmekte ve görevlilere KAYNAK olmaktadır. Bütün kütleleri ile bu bilgileri almaya çalışanlar, tohum ektiklerini anlamadan kaynakta toplum için kayıt yapmaktalar.

Dünyada ölüler var. Onlar ne yaparlar? Hepsi ışık halinde görev taşırlar. Sizlerin geçişlerinizde öncüdürler. Ölü olmaları, HAK İLMİ’ni, TOHUM İLMİ olarak kodlamalarına mani değildir. Çok zaman KELAMDALAR. Çok zaman YAŞAMDALAR. Her derede, KÖTÜ, İYİ BİLİŞLERİ ile kodlanmıştırlar.

Kini aşanları biliriz ve ocaklarını tohumlarız. Onlar kol kanat gererler ilme ve bizler daha güçleniriz. Dünya örtüsü örtüldüğünde; herkes, KELAM’a IŞIK olup inemez. Aha bu nedenledir ki örtü örtülmemeli ve yaşam sürmelidir.

Dünyaya, ikmal tamamlamaya geçenler de var. DÜNYA ÜSTÜ VASİLER ile geçip gelirler. Onları kodlayanlar, onları koklayanlar var. Bilmeleri gerekir ki herkesi hak etmeleri zordur. Kontrollu olmaları gerekir ki her dere ile görev taşısınlar. Bizler, kapıları açmadan ışık yakmayız. Herkesi hak etmemiz kendimizi hak etmemiz anlamına gelir.

“Dünya ölüdür” dedik. Amin… “Dünya yaşıyor” dedik. Amin. Ve şimdi Dünya, kodlanmış bir Sistem oldu. O halde kendi yolunu artık bulmuştur...

Burada, güçlü yaşam sayfaları oluşur. Herkes, daha üstün kaynaklara ulaşır. Her dere, kendinden kendine akar ama YARIN yoksa, NUR yoktur dünyada. İşte bunun için yaşama geçenleri, KALEM yapmalıyız. Yaradan ve yaratılan tek olmalı. Şükür ki olacak da. Ve oldu…

Sizler, yarınlarda GÖNÜL GÖREVLİLERİ’siniz. Sizin yarınlarınız, tüm insanlığın şavkı olacak. Sevgiyi hak etmeyen kimse bu yoğunlukta, yürekleri umutlandırıcı olamaz. Sessiz ve hakiki yaşam, SÜPER SİSTEM’le güçlenir. Sizler bu sistemi hak etmiş olan bileşenlersiniz.

Dere dere olur Dünya; umman olur. Yaradan, Tanrı olur. Her resim, ilim olur. Kutsal Işık, yürek olur. Özden, göze varır ve yaşar.

Sizden, tek bilmenizi istediğimiz; sizin SİSTEM olduğunuz ve YAŞAM olduğunuzdur. Denir ki “Yaradan ve yarattıklarında yaratılan kim varsa, insan soyudur.” Oy Dağlarım!… Oğullar, ben Dünya, siz olan Dünya… Şimdiye kadar size hep ilimden sesleştim. Bu yol, sizi size taşır. Ben bir KALEM’im. Yazarım; yaşarım. Ne yazık ki sizi yazmak değil maksat. İlmi yazmaktır. Yazan, NEFES olup kodlanır. Oğul, ben senim diyebilirim ona. Ve kendini kodladığında, ışığı yanar. Şimdilik size vereceğim bilgi budur...

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

3.HAZİRAN.2015 TARİHLİ IŞIĞIN İLMİ (58)

3.AKIŞ

 

Canlarım, ben doğayı hak ettiğim için buradayım. Doğa; hakikiyetin, hakiki ilmidir. Sizin de yapmış olduğunuz budur…. Dünya, hepimizin gök sesizliklerindeki gücüdür.

Dünyayı, yeşilden, mora boyamak kolay değildi ama biz bunu başardık dünyada…. Dünyayı, yeşil renklerden tohumlayarak Mor Kuran’a ulaştırdık.

Sizden başka ne isteyelim ki? Bugüne gelmek kolay değildi…. Yasa der ki; “çalış, her şey çalışmaktır.”….. Siz derseniz ki; “çok çook çalışıyorum yetti artık.”… Ana, sesin kesilir, yolun kesilir ,yüceliğinde dürümlerde kesirleşirsin ve yoldan çıkarılırsın….. Ama size daha ne diyelim ki? İnsanlara başka şey söyleyemiyoruz…… Diyoruz ki; “ulular diyarına görev yapıyorsunuz çalışın aha!”…. Çalışın da hak edin.

Ekmek yaptık, ekmek yaptık dünyada. Durgun toprakların toplumlarını kodlayacak gücü kayıtladık….. Çok kolay değildi bunları yapmak…. Sistem için çalıştık……. Nereye vardığını düşün bakalım? Seni nereye ulaştırdı bu çalışmalar?

“Melik İlme” ulaştırdı seni…. Herkesle birlikte “Melik İlme” ulaştığınızı bilmeyecek kadar kontrolsüz müsünüz sizler?

Kanat germişiz dünyaya, aklın tahtına ışık ekmişiz. Netice; burada oluşumuz, geliş halinde olanlara görev taşımak… İman edin ki; ışık haline geçmek için…. Müsterih bir tahditle kodlayıştır.

Canlı babalar, canlı analar, sizi haliki Hak olan ilminizden ötürü çok çalıştırıyoruz…… Haliki Hak olan ilim; Altın Işığın ilmidir. Saltanat sizsiniz başkası yok……

Sezilerle hareket edenlerin görevi yok ki; dünyada. Savaşı yok onların ama sizin herkese karşı savaşınız güçlüdür….. Dünya ölü bir planetse, bu ölü planeti kim yaşatır? İlim Ka-Ha olanları yaşatır. Rahman olanları yaşatır….. Hani onlar nerede? Bu yoğun çalışmalarda sizde bakınız dünya biliş haline varmış, yolu açmış, kök sistemleri göreve almış…. Gönüller güçlenmiş oh ala da!....

Neden koruyuculuk yok? Çünkü robotik timler dünyayı kodlamaya inmişler….. “Başka kim var ki” dedik? Dedik ki; “kim var başka?”… “Ağır yük taşıyan kim var?” “Kanatlanan ışık haliki olan Hak’a varan kim var?”.... Yok ki başkası….. Sadece sizler varsınız ve dünyayı kodlayıp tohumlayan sizsiniz bunu anlatamıyoruz kimseye.

Cennet insan, cennet olduğunu bilmezse yaşamı her diriyle dilleyebilir, dürümleyebilir mi ki?.... Bini bire kattık ilim dedik buna ama birin biri olanda bilgi ilimse, hasat nefessiz olabilir mi?

Değerli analar, baba, hepinizi kucaklıyoruz ama şeytanın şavkından çıkın…… Orası sizin için kontrol dışıdır….. Çıkın ki; bilişi Hak ettirin dünya yaşamlarına.

Soma kokusunu duyuyorsunuz hala değil mi? Somada çoğu Levhi Kalemden çıktı….. Soma, ilimsizdi, keramsızdı, kaynaksızdı ve orada o facia, fecaat oldu ve ölüleri kodladılar yok etmediler…. Kayıtladılar bu bir hakiki ilimdi çünkü orası kontrol için çalıştırıldı….. Oldu mu? Oldu… Şimdi, oldu…. Fecaattan sonra oldu…. Bütün mesele fecaat olmaksınız Kuran olmak ve yolu bulmak….. Bunu içindir bütün çalışmalar…… Acı geçişler olmasın diyedir….. Sevgiyle sayfalanın diyedir yoksa ölüm gelir herkesi kodlar ama biz bunu istememekteyiz.

Otak kurduk yaşama, dünyayı hologram olan ışıktan ayrı tuttuk. Çatıyı kurduk, özden göze vardık ses olduk……. Yedi doğum yaptık hepsinde yaşamımız oldu. Çok ölümler oldu dünyada…… Oğullarımızı kontrol için çalıştık…..Şikayetimiz olmadı hiç ama sevgisiz olup ta sessiz kalırsanız biz dünyayı hak etmiş olmayız…. Ve dünya kati olarak kontrol için her resmi çalışmada olanı yapar…. Düzeni kurar ve bu kurduğu düzende kontrollü kırılışlar yapar.

Sizden daha ne bekleyelim ki; ekmek bekliyoruz, beden bekliyoruz, mektep bekliyoruz, insanlaşmanızı bekliyoruz…. Koruculuğunuzu bekliyoruz. Savaşın ilmini dinlemenizi bekliyoruz…. Canlı olarak kodlanmanızı bekliyoruz.

Kopmayın dünyadan, korkmayın bizsiz değil. Ağır yükü taşıtmayız yüreğinize ama semaya sessiz ilimle dilli kalem olmaya gelirseniz ocak olamayız yüreğinize.

Satıhta kimse hiçbir şeyi anlamaz. Vakti gelir dünya dürümlenir, tohumlar kodlanır, kontrol edici kayıtlar olur….. Ve savaş sizin yüreğinizde ilimle dilleşir o zaman bu savaşta kanatlanıp uçamazsınız…. Ve yol Süper Sistemleşmeyi kontrol edemez….. Cennettin kalanları geçenleri hepsi dürümlerde kırılır bunları bilin.

Değerliler, Nakar’ın kıranı olmak, aklın tohumu olmak, Betkin olmamak demektir…. Nakar’ın kıranı olmak ve zaman olmak…. Neden Betkin olmamak? Kıran kırıldığında kodlanmış olursa, orada yaşam olur ama sizden tek beklentimiz kırmadan yaşamanızdır…. Çürükleri kodlamanız, toprağı tohumlamanız ve yolu açmanızdır.

Dünya özür diliyor yaşamdan. Diyor ki; “ben size kelam edemedim. Sizinle sayfalanamadım. Sizde kalem olamadım” Ve zürriyetimiz dünyaya indiğinde dünya has ışığını yaktı ve dedi ki; “onlar bedenim olup tüm zamanlarımı kodlayacaklar ve kontrol edecekler.”… İşte, sizin değeriniz buydu….. Dünyayı koruyup kodlamak ve toprağa tohumlamak bunu için dünya zaman sistemleşmesinde sizi sizle dillemek istiyor.

Cennet sizin yüreğinizdedir. Zaman sizsiniz, yaşam sizsiniz alıp götürdüğünüz her şey yoğunluğunuzdan tohumlanıp gitmekte….. Alıp tüm götürdüğünüz tüm zamanlar ışığa inmekte.

Değer biçtiğiniz ne varsa dirilip kodlanmakta ama Kare Sistemin gücünü artık kontrol edin….. Kare Sistem; kodlanmış ışığını tohumlamadığında yığın yığın kırıcılık devreye girer….İşte bu kırıcılığı kontrol edin ki; kelamın Levhisi, aklın tahtında Bütünün Gücünü dürümleyebilsin.

Sevgiyle sizleri kucaklıyoruz. Kötülük yok. Öncü Birlik olduğunuzu net biliniz….. Bu Öncü Birlik; Zakar’ın kaleminde Bütünü kodlarken hepimiz sürpriz çalışmalarınızı izliyoruz….. Bize dahi sürpriz olan bu çalışmalar yarının kalemi olan sizlerin, kelam olan ilmini kodlanmış çalışmalardır.

Biz Altın Işık kodları olarak size geçip, sizinle çalışırken sizin bizi bize anlatmanız gerek vardır çünkü biz kendimizi dinliyemiyoruz….. Kelamımızda Bütünlüğün Kürzi kelamı yok…. Cennetteki insanla buradaki insan farklı…. Ve biz buradaki insanı kodlamaya çalışan Sistem Gücü olarak sizleyiz. Bunu içindir ki; sizlerle dinleşmek kolay olmuyor….

Osmanlı sayfalarına girdiğinizi gördük bugün. Osmanlıda ne vardı bilir misiniz? Kapılar vardı. Kalemler vardı…. Yerkürenin gözü vardı, sevgi vardı, Sistemin Mihan olan insanlığa kaynak oluşu vardı… Ama bugün yok bunlar…. Çünkü Osmanlı kodlanmış toplumlarla tohumlanmıştı ama bugüne baktığımızda…. Dünya eli, dünya kolu olanlar ekmek bile yapamıyorlar.

Esrar; insanın kalemidir. Bilişi yoksa yüreğin Esrar İlminde kutsal toplumları kodlayamaz.

Samanyolu Galaksisi size “görevli bilgeler “der ama sizin Samanyolunu dinlemeniz de gerekir….. Nerede ne yapılıyor bilmeniz gerekir. Samanyolu ekmeklerini kontrollü olarak dünyaya indirmek ister. Cennet Levhisi’nde kaynak olmak ister….. Varlık boyutlarını kelamla dürümlemek ister…. Ama görüyoruz ki; dünya yoğunluğunu kontrol altına almaya niyetli olmayan Bütüne hizmet etmeyi bile…. En çok kontrolsüzlük sayan bir yoğunluğa varmış.

Değerli ana, değerli baba, değerli yaşam sayfalarımız sessizce Bütüne hizmet etmekteyiz. Sizden daha güçlü ve yoğun daha şekilde her anda çalışmaktayız ama biz İsrahi Kalemleri kodlarken hiç kimseyi kırmıyoruz ….Çünkü Uluların Kuran olduğunu bilerek çalışırız.

Dans ederiz yaşamda, dans; İnsanlık Levhisi’yle kaynak olup kodlanıştır. Oradaki ses titreşimi hepimizi yüceliğindeki dürümlerde gerçekleşir… Ama sesin titreşmesi tohumların kontrolünü sağlar mı? Mutlaka kutsal toplum her diride varsa hepimizde titreşen o ses Bütünün Gücüdür…. Ve bitişken olan yüreklerde dilleşir.

Sevgili analar, sevgili baba, davayı kaybetme niyetim yok asla. Bu yoğun çalışmayı yaparken Altın Tahtın Kuran’ı olup yapıyorum….. Kolum kanadım insandır benim….. Bence din; insanlık diriliğindeki tüm insanlığın tohumlarındaki kalemdir…. Ama dini ben “diri olarak kodladım “diyenler kati olarak kontrol kurmadan bunu dememeliler.

El insanın eli, yürek ilmin tüm insanlığa kodladığı ve yaşam Bütüne varlık boyutu olarak kayıtlanan….. Alıp götürdüğümüz dünya emre itaatle burayı bu yoğunluğu kontrol edebilecek.

Değerli analar, babam. Sema biziz ve bizsiz kalan hiç kimse yoktur ….Çünkü artık Kuran okunacak burada bu Kuran toprak toplumun tohumlara indirdiği yaşam olacak…. Cennetin ekmeğini yiyen birlikler buraya inecekler.

Bu mecliste İnsanlık Levhisi kodlanacak. İman edin ki; dünya yolunu bulup kodlanmış ışık olarak beşer kalemlerin tümünü kontrol edecek.

Size daha ne diyelim ki; sevgiyle sizleri kucaklıyoruz ve dünya üstü varlık toplumları olarak bu dünyada ışık halinde yaşam sürmenizi diliyoruz….

Sizlerin kontrolünüz bizlerin kokumuz olur ve sizlerle öz görev yaparız. Dünya korunup, ses korunup, ışık korunup Bütünün Gücü olursa dünya mutlu bir planet olur…. Biz bu yoğunlaşma için çabalıyoruz. Sizden de beklenilen budur.

Devinim artırmak ve yüreği kontrol etmek. Dünyada olup bitende budur. Eğer kontrol olmazsa kodlanmış kırıcılık tüm zamanları yıkar. Kesindir bu ….Ve burada eminim ki; dünyayı koruyacak güçlü ilim kalemleri var. Burada az sayıda oluşunuz sizi yanıltmasın….. Burası her derenin ikmal tamamlayıcı kontrol kodudur.

İkrar ediyoruz ki; bizlerde sizden dolayı kodlandık ve sizden dolayı yoğunlaştık. Buraya inebilmemiz sizdendir ve sizden istenen de budur. …..Çalı olmadığımız, ilim olduğumuz bilinse de bu ilmi kalem yapacak olan ışık sizsiniz. İnsanlaşmak budur.

Değerliler, artık sizden tek beklentimiz var yaptığınız her çalışmayı ışık halinde yapın. Cumartesi günü çok özeldir….. Bu çalışmaları kervanın gücü olarak, kervan olarak kodlayacak olanların çoğu çalıştıkları için ancak hafta sonu buraya gelebiliyorlar. Kendilerini kontrol edebilenlerin de bir kısmı ancak cumartesi gelir.

Bunun sonrası nedir diye sorarsanız? Sizden Tarıkların Tahtından tek beklentimiz yaşamdır ve burada ki; zaman hepiniz ile önem kazanmaktadır…. Ama biriniz derse ki; “ben o gün gönüllerden çıkmak isterim, yarınlardan ışık çekmeden çalışmak isterim” sizin yapmanız gereken ben bu hafta sonu gelemeyeceğim demenizdir.

İster inan babam, ister inanma… Her hafta yaptığınız çalışma dahi Kök Sistemleri kodlamak için zor olmalı dediğiniz bu çalışma bile önemli çalışmadır…. Ama yetkin ilimle yapılmadıkça kelam olamamaktadır…. Ve biz sizden çok daha güçlü çalışmalarda istiyoruz.

Cumartesi çalışması herkesin isteğiyle gerçekleşmektedir. Biz hep kontrollü olarak bu çalışmaya kaynak olmayı sürdüreceğiz. Şimdilik size vereceğimiz budur.

 

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

https://youtu.be/pmwK4L3gCr4

IŞIĞIN İLMİ 58

03.06.2015 2. Akış

Yürüyoruz, özür dilediler; gök sessizliklerinde kırılmışlar, özür dilediler, yürüyoruz, özür dilediler, yürüyoruz; özür, özür, özür...

Çoğu kontrol dışıydı, kayıt dışıydı çoğu, ışıksızdı, kısırdı, kesirleşmişdiler, kendilerini tohumlayamamıştılar, kodlanamamıştılar ve bilgi kelamında ilimleri yoktu... Çok kuruydular... Şükür ettiler ki özürleri kabul edildi. Öz geçişlerini yaptılar ve görev istiyorlar.

Onların Rahmi Kuranda ışıkları yandı. Şimdi geçiş yapmak istediler. Buna geri dönüş denir! Ama biz onların kontrol dışı bilgi vermelerini kabul edemeyiz!... Öyleyse koruyucu güç devreye giriyor ve onları koruyor.

Savaşın sonunda aklın tohumları yaşayacak. Ama burada ne varsa inanın ki kütle kodlamasıyla devreye girmiştir!... Bizden özürleri var ve bizimle geri dönüş istiyorlar, ama biz onlardan görev almaya niyetli olmadığımızdan, kontrol dışı bilgi vermeye niyetleri olucak. Buna asla gerek yoktur!..

Şimdi, deri kemik olanlara söz vereceğim, onları dinleyeceğim ve onların görevlerini gökçe tohumlayacağım! Geri dönüşlerini yaptıracağım! Onları gerçekten gökçe konuşturalım... Onları alın devreye...

Gelen bütünlük sesini veriyor...

Aracı koymam anam. Görevimi bilirim ve gelirim... Buraya geliş sebebimi biliyorum, dünyanın nurdan kuran oluşunda, kodlanmış ışıkların toprağa inişleri ve yolu kapatma çabaları var... Biz buna izin vermeyiz! Toprağın toplumu tohumları kodlarken, kalem olup yazanların; yara bere içinde kalmalarına da iznimiz yoktur! Çörek yapmışlar, görev istiyorlar... Çörek; Rahmet için değil, değil midir?... Neden çörek ilmi, kalem ilminden farklıdır?... Bunları anlamadan buraya gelmişler ve bizden ikmal tamamlatmamız için bilgi istiyorlar. Onların kutsal ışıklarını, yağmurlardan ayrı tuttuk ve kırdık... Şimdi, çıt kırıldım bir ışık haline geçtiler. Anda kırılıyorlar, anda. Bizde diyoruz ki; "kırılmadan yaşayın."

Bütünlüğe cevap veriliyor...

Değerliler, buyurun hoş geldiniz... Sizlerden ne beklendiğini biliyorsunuz!.. Dünyayı kodlamanız ve kontrol etmeniz! Ama görüyorum ki, dünya topraklarında kuran yok bu gün. Oyun var bu gün buralarda... Herkes oyuncu, görüyorum...

Dünya bir gaip ışık... Orada her şey oyun, sadece oyun. Ama kodlanmış tohumların oyunu, kontrollü değerli kayıtlar halindeyken yinede oynanıyor. Bunlara izin vermemeliyiz. Şimdilik!...

Cevap veriyoruz...

Canlarım, buraya geliş sebeplerini biliyorum. Burada oyun yok, sadece yaşamı hak etmeye geldiler! Ama yaşamlarında kontrol dışılık mevcut ve ocaklarını yok ettiler. Öz görevleri kodlanmak ve tohumlanmasa da, koruyucu kodlama imkanları yok!... Buna karşın ekmeğimizi yemek istiyorlar. "Bu özel bir çalışma diyorlar." Bu önemli bir çalışma, kesindir! Örtüleri açtık ve dinledik onları.

Kare sistemi kodlamaya çalışanların bir kısmı, burada kodlanmış ışık olmaya çabaladılar. Tarıkların ışığı haline dönüşemediler ve yok oldular. Çok özel bir dönemde bu çalışmayı yapmamız gerekti ve yapıyoruz.

Seyrettikleri her şeyi, kendi yürekleriyle tohumladıklarını zanneden onlar; kara ışığın tahtında kendilerini kodlayacaklarını düşündüler. Oğullarını kontrol edemeyenlerin, tohumlarını kodlamalarına gerek yoktur, diyecektiler... "Ol Turanım" dedim, tüm zamanları kodladım ve bütünü güçlendirdim!...

Cin, İNSANLIK İLMİ'ni bilmez!... Cinler bu gün geri dönmüşler, bizimle sesleşmek istiyorlar. Cinlerin cennette olma imkanları çok ama çok azdır... Biz onları, tüm İnsanlığın kontrolü için kayıtlamıştık ki; herkes kontrol edici olsun ve cinler kelam olup bütün kötülükleri aşıp geçsinler diye... Ne yazık ki cinler; kendi yüreklerini kontrol edemediklerinden, tohumlarını kodlayamadılar ve BİSUİ'nin gücünü tüm zamanların gücü haline dönüştüremediler.

Geri dönüş istediler, geçişlerine imkan tanıdık, kendilerini tohumlamalarını bekledik ve gördük ki; arı balını tohumlara indirmemiş!...

Ortalar; kapı... Yoğunluk; ışık... Bütünlük; güç... Ve biz onları koruduk!...

Şikayet etmişler bizi, ölü bir planette onların kontrolleri kurulur mu diyerek?...

Değerliler, biz onları kardeşlerimiz değil... Ekmeklerimiz diye dinletmiştik oysa!... Şimdi, bizden daha güçlü bir biz olmaya niyetlenmişler. Çetin bir dönemde ocaklarını yıktık ve kıranda, kırıldılar!... Şimdilik onlara vereceğimiz budur!!!

Sözüm, "esmalardan açılsın" dediler... Asla asla esmaları kodlamayız!!! Esma kayıt dışıdır, bunlar bilinecek!... Eğer, esma ilim olsaydı; yerde görev taşınırdı!... Esma, kaynakta ışıktı ama ışığı tohumlama imkanı olmadığında, artık esmaların gözde söz olma imkanları yoktur!!!

Çok özel bir günde kelama varmak dilediler, aha bu... Ama kanatları yok... Uranların tohumlarından güç çektiler, yolları yok... Şimdilik size vereceğim budur! Ayrılık, işte bu!

 

Süper İnsanlık Realitesi

 

https://youtu.be/sf4FYXu8-gU

IŞIĞIN İLMİ (58/1)

03.06.2015

Değerliler, ermeden ergin kalem olunmaz. Oğul verdim ve yol oldum tüm insanlığa. Aha KAYNAK oldum. Oğul verdim; Tanrılık Işığı’mı hak ettim ve yaktım. Başım diktir. Evrenler, erdikleri yerde NEFES olurlar. Biz ise kendi yüreklerimizde KAYNAK oluruz. Ulu Çınarlar. bilin ki ben dere olur akarım. Aha bu!...

KÖK güçlendiğinde; SES, göklere varır. ATA KAPILAR açılır ve yaşam, sesleşir. Bilmek gerek ki hak etmeden hasat olunmaz. Toy bir yaşamı hak etmek için HAK İLMİ ile kodlanmak gerekir. Kötülüğü önlemek için de kendi yüreğinizi hak etmeniz gerekir. Evren ses verdiğinde; siz, ses vermelisiniz. İyi ve kötü insanın nefesindedir. Kin, nefret varsa yolculukta, orada KA-HA ışık yanmaz.

DÖRT GÖK SÖZCÜSÜ söz istiyorlar. Onları dinliyoruz… Bakalım BİZ’leşip neler diyecekler.

- Yerden göklere sesleşmek isteriz. Değeliler, bizi kimse dinlemez. Bugün de dinleyen yok. Biz, kime ne dersek o, onu bilir. Buyurun inin yüreklere ve dinleyin! “Cennetten kovulan” diye söz ettiğiniz yaşam sayfalarında, temizlik var. Temizlik!… O temizliği yapan kim varsa NEFES’tedir. O yoğun ışık, KELAM olduğunda KURAN olur; kötülük önlenir. Sizden daha güçlü ve daha yüce olan ışıklarla, diri yoğunluklar kodlanır.

- Sizi daha güçlü kılacağız diye yaşamımızı kontrol etmeye gelenler, kelamdan çıkarlar. Şükür sizlere bunları anlattım. Soyumu kontrol etmenize asla iznim yoktur.

Örgü örerek yaşayanlar, sayfalarında KELAM’ı örerler. Biz, bizi öreriz ve biz, bizle örülürüz. Sizden tek beklenti ışığınızı hak edin ve yaşayın.

“Büyüğe saygı küçüğe sevgi” derler. Tohumlar, büyüğü ve küçüğü sayfa sayfa yaşamda dürümlemekten söz ederler. Herkesin, kendine saygısı olsun yeter. Sizden tek beklenti ışıktır.

Anı defterlerinizi açın okuyun. Herkes, herkese borçlu kaldı. Neden!? Zaman, kalem olamadı ve herkes, diri yüreğinde, herkesi yargıladı. Bunu aşmak kolaydı. Herkesin kendinden kendine güçlenmesi ve YÜREK KALEM olması… O güç, kaynakta mevcuttu. Bunu anlayın!... Ağır yükü taşıyan kim varsa bilsin ki biz, insan soyuna Kutsal Işık İlmi’ni açmaya geldik. Kimseyi kontrol etmeye gelmedik. Kodlanmış yaşam her diriyi kontrol eder. Amin…

Kendinizi HAK İLMİ ile hasata hazırlayın ve hakim olun. Aksi halde, sonsuzlukta kodlanmış yaşamda, köksüz kalırsınız ve sorumlu siz olursunuz. Bilip çalışın.

Başka dünya yok. (Herşey tekliktedir.) Herkes bilsin ki tek bir yaşam var ve tek yaşam, tüm insanlık için BİR’dir. (Birleşik İnsanlık Realitesi’dir.)

BİR olan ancak kibri aşmayanların, RAHMAN olarak KURAN olmaları mümkün olmadığı gibi; böylesi bir sorumluluk, idraklerinde ve yaşamlarında da olmaz.

BÜYÜK GÖREV, zeka düzeyinize göre açıklanır. Herkes, kendi zekasını diğer zekalardan üstün; kendi görevini diğer görevlerden üstün görür. Bilin ki zeki olan, kinsiz olur. Şükredin ki kin aşıldığında, NUH KAPILARI, ATLANTA ATA KALEMİ olur ve o yaşama, ilmi çeker.

“Başla bitir!” dediler. Başla ama TANRILIK IŞIĞI ile hak et!... Biz, dünyayız. Tüm insanlığız... Bunları bilin!... İnsan Soyu dünyayı hak etmiştir ve ZAMAN KALEMİ, HAK olup YAŞAM olmuştur. DÜZEN kurulmuştur. Cümle Yolcular, kontrol altındadır. Şimdilik bu!… Aha bu!…

- Değerliler, sizinle kayıtlarımızı hak edip tohumladık. Artık ışıklarınızı yakın ve çalışın. Sizden, bizden ve her ilim sahibinden beklenen budur.

“Unut tüm insanlığı” dediler. Yaşam umuttur. Unutmayın her diri, sizi hak etmeye çalışır. Aha bu!… Şimdilik!… Aha şimdi!…

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

3.HAZİRAN.2015 TARİHLİ IŞIĞIN İLMİ (58)

1. AKIŞ

 

Daha güçlü bir dönemi başlatırken burada olanların tümünün Bütünün Gücünü Tüm Zamanların Kürzi Levisi’nden hak edip dinlemelerini bekliyorum.

 

Dünya ölü bir planetti; doğrusu bu. Ama bu planet Tanrılık Levhisi’nde artık Işık Tohum oldu.

Kodlanmış ışığın bütüne görev taşıdığı bir günde, her Resmi Çalışmada olduğu gibi, Kelam Tahtı’nda olamayanların kesirleşmiş olarak buraya girmelerine; kendi yürekleri kodlanmışsa da bizim yüreğimiz buna izin vermeyecek.

Sizleri koruma niyetim de yoktu. Ama yoğunluğunuzu kontrol ederek buraya gelmek istediğinizde, kaynak dışı bilginizi kati olarak kodlamayacağınızı ifade edip gelmiştiniz.

Kervan yürüyor. Öyleyse “burada her şey görecelidir” diyerek kodlama yapmaya kalktınız. Saltanat sizi kontrol edemediyse ben ederim.

 

Şimdi; bana sorgu sual etmeyin. Kendinizi tohumlayın ve güçlenin. Kelam olun, Aklın Tahtı’na varın. Işık olun ama Kara Işığın bütünde Ümmi Kürzi Levhi olduğunu sanmayın.

Baştan beri dünyayı koruyacak olanların Sistem, Nizam ve Düzenin Gözü olarak Doğanın Kuranı olmaları beklendi. Canlı ya da canlı ve canlı ve her canda can olanların cevhere gök sessizliklerini indirmelerinde, Medinenin Gücü artık daha yüce bir ışıkla bütüne görev taşıyacak.

Sevgiyi hak etmiş olmanız, sevgili olmanız manasına gelir mi? Bilmem. Ama şuraya kadar gelmişsiniz, sizden daha güçlü siz olmayacağınızı düşünerek, göz sistemleriyle güçlenmenizi bekliyorum. Sizden kelam etmenizi de bekledim ama kaynak dışı bilgi vermenize iznim yoktur.

Öz görevim Atlanta Ata Kapısı’ydı. Atlanta Ata Kapısı, Ana Kapı’ydı. Çünkü Atlanta Ata Kapısı’nda Ana Kalem vardı. Ve siz o kalemi Bütünün Kürzi Levhisi’nde ışık halinde tohumlamaya kalktığınızda, kodlanmış ışık sizi kelamda dinlettiğinde sizin yüreğinizin Kürzi Kalem olamadığı görüldü.

Şükredin ki Doğanın Kuranı daha yüce bugün. Ve sizleri daha yüce bir yoğunlukla, Sistem, Nizam ve Düzen gücüyle kodlayacak. Cennetim, cellatlarımın kıranıyla kodlanmıştır ama ben o cellatları kodlarım, toplarım, kontrol kurarım.

Şimdi, cevhere inin ve dinleyin. Kimse kimseyi kırmayacak; anlayın.

Burada oluş sebebinizi biliyorum; Kelamı hak edip, tüm insanlığı kontrol etmek! İznim yoktur.

Kutsal Toplumu tohumlayacaksınız, Altın Tahtın Işığı olup geçin. Amon olmanıza, Mahrekte Kuran okumanıza ve yolu bulmanız rağmen etken ya da etkin olmanızın geçişi kodlamak içinse, ağır yük taşımanız gerektiğini de bilin.

Din, Altın Işık…yol, ikmal tamamlatıcı ışık ama bizim yüreğimizde tümü ağır. Sizinse, hasatınız daha yok; bunları anlayınız. Eminim ki anlattım. Şimdilik…

Cümle yolculara bir kez daha söylemek isterim. Ki Gerçek Kapılar’ı açtığımda, orada kontrol dışı hiçbir bilgi olmayacak. Amon Kutsal Işığı buraya geldiğinde de burada kontrol dışı bilgi yoktu ama o kelamda kendini kırdı ve bütünün kötülüğünü kontrol etmeye kalktı. “Çen, çen, çen” dedi. “Cen, cen, cen“ dedik.

Değerliler, misafir gitti. Artık o burada yok…… ama şunu anlamalıydık ki burası karanlığın sırrıdır.

Eğer karanlığın sırrını hak edip de dinleyemezse, Aklın Tekniğini de dilleyemez. Hepsi bu!

Şimdilik ocağını yaktık ve ona kaynak dışı bilgilerin tohumlarından ayrı kutsal ışık kodları kayıtladık.

Satıh buydu. Derinde ne var? Ona da geçelim. Ki bunu yazılı olarak vereceğim.

 

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

https://youtu.be/Bc1vq4HvRtc

1.HAZİRAN.2015 TARİHLİ IŞIĞIN İLMİ (57)

 

ÇEMBER ÇALIŞMA SONRASI SESLEŞME

 

Sessizce şunu söylemek istiyorum; burada bir kodlama yaptık bugün…

“Tekno Kodlama” dediğimiz tür bir kodlamadır.

Tekno Kodlama….Kodlama ile bütün kötülükleri aşabilecek gücü kodladık.

Sistemin Kuranı olan sistem Gücü buradadır ve sizler bunu hak ettik başardık.

Atlanta Ata Kaynağı gözü görenleri buraya aldı bugün. Gözü görenlerin, Kutsal Toplumları tohumlamalarını gerçekleştirdi. Kelamla dürümledi ve sesleştirdi. Burada, bugün öz geçişi yapanlar, Miraç Sistemleşmesinde bütünün kütlesini kontrol altına aldı. Şükrettik ki alabildiniz.

Kin, nefret duyguları taşımayan bu birlik, herkesi koruyacak güçtedir. Hiç bir canın sınırda kayıtsız kalmasına izniniz olmayacağı biliniyor ve burada oluş sebebimiz, sizden gök sessizliklerini dillemekti.

Şükrettik ki bugün burada, mutlu ve huzurlu bir görev taşındı. Sevgiyle sizleri hepimiz kucaklıyoruz. Koruyucuyuz sizlerle. Her şeyi birlikte koruyacağız canlar; unutmayın. Dünden öte dünleri ve dün ötelerindeki tüm dünlerin güçleri olanları koruyacağız.

Hepiniz daha iyi anlayın. Ki dünya örtüsünü örttükleri sayfalarda kodlanmış ışıklarını kontrol edenler, artık burada daha yüce çalışmalarda bulunabilecekler. Sizlerin göreviniz onlarla da birlikte olmaktır.

Ardınız önünüz yok; bu kesindir. “Ol” deyin, her şey olur; bu kesindir. Ama “ol” derken, kelamla deyin. Eğer siz kelamla derseniz, “olmadı” diyemez hiç kimse.

Şimdi, davayı kaybetme imkanı olanlarla da bu çalışmayı sayfalayalım. Kimler onlar? Karanlıkta olanlar, kesirleşmiş olanlar, kanatsız kalanlar, yıllar yılı çalışıp Kuran olamayanalar ve topraklarını torba torba gök sessizliklerinde kontrol etmek üzere birliklerine kayıt dışı olarak kaydedenler. Kayıt dışı kayıt; yani sistem tarafından kabul edilmeyen bilgilerin kaydı.

Şükrettik ki onlara, hepimiz kelamımızla yanıt verdik. Daha önemlisi, dört gök sözcüsü olarak çalışan birlik, ardında hiç kimseyi bırakmaya niyetli olmadığından, kötülüğü de önleme imkanına sahip bir kayıt yapmıştır dünyaya.

Kul olmak, Altın Tahtın Levhi Kalemi olmak ve bütüne hizmet etmek, göz olanlar için tek görevdir. Eminiz ki göz olan sizler, dünyanın yaşamında buyurup görev taşıyan birliklere geçiş imkanı tanıyacaksınız.

Kendinizi yarına, yarınlara kodlayan sizler, onların kalemleri olup yazacaksınız ama onların tohum ekmeleri beklenir. Ki o tohumları ekmeden ocaklarını yenileme imkanları yoktur.

Sel alsa yaşamı, ocaklarında kontrol olmadığı sürece kaynak olabilme imkanları olmayacağından Bütünün Gücü haline dönüşme imkanları da olamayacak. Bunun içindir ki bugün hepsi buradalar ve sizinle bu çalışmayı yapmak dileği ile gerçek ilmi tüm zamanlara indirmek isterler. Yer, gök sizi dinliyor; hepinizi dinliyor.

Bu meclis göl olmuş, bütünü güçlendiriyor. Öz görevi gönüllere güç katmaktı ama şu anda göl olmuş bütünü güçlendiriyor. Ve bu göl tüm yaşamları güçlü şekilde kapsayan bir göl…

Öz görev insan ve insanın görev bildiği her şey…Sizden daha ne beleyelim ki? Siz yeri, göğü yarattınız; bunu anlayın yeter. Siz yeri, göğü yarattınız ve bütünü güçlendirdiniz. Maya oldunuz her diriye. Altın Işığınız görev taşıyor. Çok özelsiniz; bunu anlayın.

Dünya dışı, Dünya ilmi’ni dilleyen herkes bu meclisi dinliyor. Satıhta hiçbir şey bilinmez ama demin de anlattığımız gibi, dürümlere indiğinizde her şey açıkça anlaşılır.

Karanlık Sistem, aydınlığı dürümler ve tüm zamanlar görev taşır orada. Evimiz sizsiniz, yolumuz sizsiniz, genişleyen, insanlaşan yüceliklere varan, öz görev siz olarak bütünsünüz.

Şu andan itibaren Yaradan ve yaratılan kelamda tanrı olup dilleştikçe, ağırı hafifletecektir. Her dillenişiniz ağırı hafifletiş olacak. Bu nedenle Ortak Kapılar’ın tümünü açık tutun ve sürekli sesleşin; sürekli….Her sesiniz yolu açar, her sesiniz yaşamı tohumlar, her sesiniz yarına Kutsal Işık yakar.

Dünya mutlu sizinle olmaktan…Altın Tanrı sizin yolunuz…Yol, Sistem, Nizam ve Düzen. Her şey sistem…..Zirvelerinde gökçe konuşan ışık ve yaşam biliş.

Her dere sizden tüm zamanlara akmaya başladı canlar. Mutluyuz, çok mutluyuz canlar çok…

Kuran toprakta ilim yapıyor. Ulular tohumlandılar, yarına çalışmaktalar. Yerde görev olmak, gökte yürek olmaktır. Yerde görev olan sizler, gökte yüreksiniz.

Şu andan itibaren, el olun; Altın Işığı taşıyın tüm insanlığa. “Bizden başkası olmasın” demeyin, herkes olsun. Ölüleri diriltenler “biz her şeyde varız” derler. Sizler bunu deyin.

Sessizce, yücelikçe cinlere, inlere, cennetlilere, cinnilere ve sessiz zamanların tümüne seslenin. Sadece insanlığa değil!

Yine de yer sizi dinleyecek. Yine de gök sizi dinleyecek. Her resimde varsınız; unutmayın.

Kurtuldu dünya…. Yoğunluk güçlendi….Kurtuldu dünya!

Unuttuğu her şeyi hatırlayacak artık. Bu dünya kurtuldu!

Bundan sonraki süreçte her şey bilişle olacak. Tüm bilgeler konuşacaklar. Biliş, Tüm Zamanların Levhisi’nde güç kodlayacak ve kodlanmış ışık yeni zamanlarda kör gözlerin görevini sayfalayacak.

Bilimde ve dinde ilerlemeler artacak. Bilimin, dinden öte olduğu anlaşılacak ve bilim adamları daha güçlü keşiflerde bulunacaklar.

Yer kürenin sessizliği sona erecek, dünya daha başka gezegenlerle temaslarını artıracak. Bu temaslar sadece beyin yolu ile gerçekleştirilmeyecek. Geçiş sayfalarından geçen göreviler, diğer planetlerle irtibatlarını kuracaklar. Ve sizin yoğunluğunuz tüm zamanlarda olduğundan, bu yoğunlukların kodlarıyla size varabilecekler.

Sizin yapmakta olduğunuz bu çalışmalar, tüm gezegenlerde, her ana kayıtlandığından, bu planetler sizin sesinizi kodlayarak sizden size varabilecekler ve bu varışla dünyayı keşfedecekler; sesin takibi neticesi….bu kesindir!

Yani, kaynağa varacaklar. Ve kaynak buradadır ve doğal dünyayı keşfedecekler.

Gezegenler arası seyahatler hızlı şekilde artacak ve dünya farklı çalışmaları kodlarken başka planetlerle kodlanmış ışık tohumladığında, oralardaki Kuranlar da topraklarını dünyaya tanıtacaklar. Böylelikle dünya insanlığı, yaşam bulunan planetleri seçebilecek ve oralara ulaşabilecek.

Değerliler, bunlar hayal mahsulü diye düşünmeyin! Hepsi gerçek.

Hepiniz şunu iyi anlayın ki, ses yol bulur; gider….Söz ses olur, dürümler dirilikleri. Sesin gittiği yer sizin gittiğiniz yerle aynıdır. Buna karşılık sessiz zamanlarda ses yoktur. Oralara vardığınızda artık siz, sizi sizde dilleyerek kodlanmış ışığınızı Ana Kalemlere ulaştırabilirsiniz. Bütüne hizmet yapmak böyle olur.

Sanmayın ki hepiniz beş vakit namaza durarak bütüne hizmet edersiniz! Namaz sizi, size kelam olmanızdan başka bir şey değildir. Ama sizin sizi tüm kodlayarak tohumlayışınız ancak İnsanlıkladır.

İnsanlık ise levhiyledir. Levhi kalemdir. Aha! Yaptığınız budur.

Bugün siz merci olarak devinimi hızlandırmanın dışında yer küreyi diğer planetlere, diğer kürelere de seslendirdiniz. Öncü Birlik’siniz bunun için…ve sizler geçtiğiniz her sisteme ışığınızı da dinlettiniz. Böylelikle, bütünün kötülüğü önlendi. Bütün planetlerdeki kötülüklerden söz ediyorum!

Sanmayın ki dünyadan ibarettir zaman sayfaları! Her Zaman Sayfası, tüm zamanların tohumları, bütün gezegenlerde yaşam varsa, o yaşamlarla da fakih olur, kayıt yapar. Eğer yaşam sizden ibaret sayarsanız, Kelam Tahtı’nda insan oturamaz.

Öz göreviniz zamana köle olmak değil, zamana Yaradan olmaktır. Yaprak yaprak okunan bilgiler bunu sağlar. Doğa budur işte!

Ses yoksa, nefes yoksa, yaşam yoksa, ışık yoksa, kim ne hak edecek? Çok özel bir çalışma yapıyoruz; farkındayız bugün. Ama bunları size açıklamamız gerekiyordu

Değer biçtiğiniz herşey sizde kendini dinletir ama o değer sizince, sizece olduğunda o olur. Onlarca bu böyle olmasa da yaşam siz olduğunuzda, her şeyin değeri sizcedir; bunu unutmayın. Bunun için herkesi kontrol etmeye, herkesi hak etmeye değil, herşey olmaya çalışın. Ki onlar kontrol edici olabilsin ve kendilerini tohumlayabilsinler.

“Ara beni!“ Dedim ya hani…”ara beni!” Bak anam, ben senim…sen olarak buradayım. Ben neyim bilir misin? Yığın yığın insanım ben ama senim; bunu unutma…

Ben ki o yığınların tümüyüm, sen kelamsan ben senim anam. Ama sen ilimsen, ben sesim anam. Sen yolsan, ben Kuranım anam ama senim ben anam. Her resimde var olan sen! O sen her şeyi kapsayandır; unutma.

Buyur; buyur anam…oğul ver, tohum ek ama ilimle yap bunları. Murad ettiğimiz budur. Uyuma anam, hep çalış. Tüm zamanlar için çalış ama çalış!

Başkası gelir mi? Gelir anam ama o gelen sence değil, kendince gelir. Unutma her gelen kalemce değil, hakimce de gelir; unutma. Ama sen sence geldin, sence dillendin ya; o halde umut olur ki her anda dinleşirsin, her anda dilleşirsin ve yaşarsın.

Bu bilgi, mutlaka tüm bilgelerimedir…size; hepinizedir. Hepiniz, hepimiz tekiz analar; unutmayın.

Başka dünya, başka yaşam, başka sayfa değil, her şey An Sistemi’dir. Uluların umudu insandır; unutmayın.

Şükrettim ki buradayım. Şükrettim….şimdi! Aha şimdi! Hah! Aha! Şimdi.

 

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

https://youtu.be/pet19lAxR-c

1.HAZİRAN.2015 TARİHLİ IŞIĞIN İLMİ (57)

3. AKIŞ 2.bölüm- “SUALTI MECLİSİ SESLEŞİYOR”

Değerliler, artık Sualtı sizin yüreğinize iniyor. Körlük bitmiştir yaşamda. Bizi dinliyorsunuz… Bizi, diri olarak dinliyorsunuz ve gözünüz görüyor.

“Şer yaratmayan şeytan olamaz” diyorlar ya hani.. “Şeytan, aşka varsın Hak’a varsın, aksın yaratsın” diyorlar ya hani…. Yakıştı dünyaya bu yakıştı…. Sense kalkmışsın diyorsun ki; “ ben şerden farklı bir şavkı Hak’a vardım ve hasatın da tohumladım.

Öyleyse sen, şerden farklı bir Sistem oldun….. Ölümlü dünyada bunu anlatamazsın... Kimse sana inanmaz…. Sen diyebilirsin ki; “benim elim dünya, benim yürüyen İlmim; Bütün, her şey ben aha!”….. Netice şu; sen kendini anlat aha!.... Kendini anlat ta anla….. Ben diyorum ki; “dünya şanslı bir gezegen. Her yerde kelam var ama o kelam; İnsanlık Levhisi’ndeki kaynaktan farklı.”

Değerli ana, seninle çalışmamız çok kolaylaştı. Bugün sana bunu anlatmak istedim…. Öncü birlik olmayan, öncü olmayan kutsal tohumları kodlayamaz…. Sultanların, sultanlığı kaynakta kodlanmış ilimde, vakti geldiğinde tek tek insanlaştırıcı ışığını kodlayacak…… Kodlayarak ekip kuracak.

Sizler bunu başardınız. Yerdeki gücü dürümlediniz ve görevi hak ettiniz. Alıp götürdüğünüz her şey yerkürenin göreviydi.

Şimdi, devinim daha hızlanıyor ve kırık ışık yaşamdan kodlanarak kaynağa varıyor…. Ve orada Bütüne hizmet için, kati kodlamayla yenileniyor. İşte, sizin yaptığınız budur!

Dinci kalem, ikmalci tahditle Bütünün Kuran’ını tohumlarken yaşamda daha güçlü kodlamalar da yapılıyor.

Sizden herkesi korumanızı bekliyoruz. Bu kesinlikle olmalı…. Bizler de dünya için çalışanlarız ve sizinle birlikte çalışmaları gerçekleştireceğiz…. Ancak sizler dünya örtüsünü örtmek istemeyenlersiniz ki; bu örtü örtülmediğinde tohumların kontrolü zorlaşabilir…..Bu kontrolü hepimizin daha yoğun çalışmalarla gerçekleştirmemiz gereklidir.

Dümenin başına herkes oturmayacak ama oturanlar koruyucu olmalıdırlar.

Darı bolu bilmeyenler sizinle çalışamazlar…. Ama şunu daha iyi anlamanız gerekir ki; Yaradan’ın Aklı teknik tohumlarla kodlanmış toprak olarak mevcuttur… Sizin ise yaşamdaki halikiniz Hak’a varan yoğunluğunuzdur. Bunların net anlatılması ve anlaşılması şarttır!

Eğer sevgi yoksa yer gök sizi dinleyemez ki; siz, Doğanın Kuran’ı olarak herkesi sevenlersiniz…. Sevgisiz yaşam yoktur sizin yüreğinizde…. “Koru beni” dedikleri zaman…. Her şey sizin için kontrol kurucu olur ve her seste koruyucu olursunuz.

Değerli analar, Tanrılık Işıklarımız, İlm-i Kalemlerimiz, Bütünlerimiz bizim. Bizimle çalışmanız çok önemliydi ve bugün bunu başarmaktasınız.

Yığın, yığın Tanrı Kodu var ama hiç biri kalem olamadı. Burada öz görevi yapacak olanların sesleşmelerini beklerken sizlerle sesleşildi.

Kil ve kum olan insanlaşamayanların yere görev olup inişleri bizleri mutlandırmaz…. Ama siz Rahman olanlar burada görev taşırken çok mutlanıyoruz….

Şükredin ki; doğa, yeşil renkten mora ulaştı. Şükredin ki; Tanrı Işığı kodlandı…. Ve Som Altın bir yoğunlaşmayla Bütüne vardı. Alıp götürdüğünüz her şey yaşadı.

Buyur buyur be… Dünyalılarım. Bende, bende “Dünyalıyım….” Sizleyim hepinizleyim ve ben kayıt dışı bilgilerin tohumlara kodlanmasına karşıyım….. Bugün burada verdiğin her şeyi dinledik ve kayıt dışının dünyaya artık indirilmemesi gerektiğini….. Kesin bir dille anlattığını sesinde kodlanmış tohum olduğunu gördük….. Bundan ötesi mutluluktur anam.

Dolduk, tohumlarımız kodlandı, koklandık, yaşadık, hepimiz mutluyuz burada çok mutluyuz….. Sualtı Meclisi olarak, Sistem, Nizam ve Düzen Gücü olarak ve yarın olarak sizleri kucaklıyoruz.

Dünyada yaşam sürerken, sizden başkasıyız ama dünya örtüsü örtünmeden…. Siz dünyayı tohumlarınızdan çıkarabilirseniz ….Biz orada sizleşiriz yine burada sizinle oluruz.

Öncü birlik olduğunuza kesin eminiz ve bu öncü birlik kayıt dışı hiç bir bilgiyi kodlamamışsa…… Burada yaptığımız her şey Tanrılık Işığıyla yapılmış demektir.

Unutmayın ki; doğa yenilendi ve sizler yarattığınız da yaratıldınız. Yaşamın sırrı buydu….. Yarattığınız, yarattıklarınız, her resimde yoğunlaştı ve toplum çalışmalarında kodlanmış tohum oldu.

Bütün çalışmalarda bu bilgiler; Yer Gürzi Kalemi olanlara dinletilecek ve dağı taşı delen ilim, hepimizin gözü olacak.

Yere gerçeği indirdik, yüreğe ilmi indirdik, ilmi hakikiyette kalem olduk, bildik, dinlettik, hak ettik. Şimdilik, size vereceğimiz budur.

 

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

https://youtu.be/fXwMD9zKecI

IŞIĞIN İLMİ 57

1.06.2015 2. Akış

 

Değerliler; burada bulunuş sebebleri, bizi bizden bize dinlemekten öte, kelamı tüm İnsanlık için tohumlamak. Bunun içindir ki herkese bu gün bu kapıyı açtık ve onları dinliyoruz...

 

Çöktükleri her an, bizim bizde var ettiğimiz yaşam sayfalarımızdır. O yaşam sayfalarında onlarla olmak, herkesin kodlanış ışığını tohumlamayı sağlayacak.

 

Bütün köklerimizde dünya var, doğal güç var!.. Bunu açık verdik! Doğal gücü hepimiz dinleriz de, o güç olma imkanı yoktur. Şortlarını giyinmişler, yaşamı dinliyorlar çokları... Kısa giyinmişler, bu ne manaya gelir!.. Işık kalemleri henüz çok kısa, yaşam ışıkları henüz sisteme varmamış!.. Öylesi kısa ki o ışıklar, kodlanamamışlar... Biz onları korumaya aldık!..

Çözdüler yüreklerindeki gücü, dünyanın gücü olduklarını düşündüklerindeki o yoğunluktan çıktılar ve dediler ki; "bedenimizdeki bütün bilgiler mevcut ise, niçin biz bu kadar güçlü bilgiyi hak edip dinleyemiyoruz?"

Ezgi şudur ki; herkesin kendini dinlemesi, hepimizin kelemda bütünü güçlendirmemiz, hepimizin sistem oluşumuz yegane hakikiyettir!.. Ama onlar, kötülüklerin ötesi kötülükleri beklediler hep.

Söz verdiğimiz gibi, kötüde; köksüzüz biz... Ama görevimiz güçlüdür... Kötüyü kontrol ederiz, kesindir! Ama kötü, köksüz olarak bizde olmalı ki; biz o kötülükte görevi hak edip yapalım. Çünkü başkası olsa kötü, kök levhisinin örtüsünü açar ve bütünü görevde tutar. Ama bütün, kötülüklerin göreve çekilişini de yapar.

Devinim arttı şu anda ve ben yeniden sesleşiyorum ama bu bölümü de kayda almayacağım, sadece size bildirmek istiyorum...

Değerliler; ben zaman, hepinizim... Burada bulunuş sebebimi sordular, açıkladım! Devinimi arttırabilmekti maksadım ve arttırdım... Ben, durgun toprakların tohumlarıyla olmaya gelmedim. Beni hak edenlerle olmaya geldim! Dünya örtü örttüğü zaman hepinizin net bilmesi gerekir ki; dünyanın ruhu, kutsal tohumları kontrol altında tutamayabilir. Dünyanın ruhunun kontrol kuramaması neticesi; herkes kendini, kendi yoğunluğunu teknik tohumlardan çıkarır ve kodlanmış ışık kök sessizliğinde sessizleşir. Buna mani olmalıyız, nefesinizin gücü arttıkça yoğunluğu da arttırabiliriz.

Şimdi, davayı kaybetmiş olanlara bakıyoruz... Nedir davayı kaybetmek?... Kodlanmış ışıkla bütünün gücü olmak!!! Ama o olan, bütünde kodlanazsa; yoğunluğu kontrol dışı kalır. Biz bu güne kadar dava kaybetmeye çalıştık hep, ama kontrollü olarak!.. Kaybettiğimiz davaları kodladık ve BÜTÜNÜN KÜRZİ LEVHİSİ'nde, bütüne görev taşıdık!

Şikayetimiz yok mu?... Yoktur... Türkiye çalışmalarının tek bir hedefi vardır, ilime hak edip kalem vermek!.. Kalem verirsek ilime; ilim kendini yazar... Bize gerekte kalmaz. Ama kaleme kendimizi verdiğimiz zaman; orada kendimiz yazarız, o kalem biz olur yazar. Bu nedenledir ki; biz herkeze daha güçlü ışık vererek, onların kendi yoğunluklarıyla kati olarak kendilerini yazmalarını amaçladık!.. Erdikleri her anda ki kutsal tohumları kodlamalarını amaçladık!.. Çatılarını oluşturduk ve kontrol dışı hiç bir bilgilerinin olmaması için büyük efor sarfettik.

Değerli bilgeler, bu güne kadar sizden hiç bir beklentimiz olmadı. Bundan sonra da sizden beklentimiz kesin olarak olmayacak! Sadece size şunu anlatmak isteriz ki; dolu dizgin yaptığımız bu çalışmalar, öz görev değildir bize. Biz kelamla buradayız!.. Öz görev değil, sadece görev. Bizim özümüzde gök sessizliklerinin gücü olmadan, biz burada olmazdık. Ama, kötülüğü önlediğimiz andan itibaren, kodlanmış ışıkların toprakları tohumlanmaya başladı. Bunun neticesi olarak buraya görev taşımaya indiğinizi biliyorum. Ama burada olmanızın tek sebebi bu mudur?...

Cennetin cennet olduğunu dahi anlamayan güçlü bilgeler, benim adımı dahi bilmeden çalıştırdım sizleri... Koran Topraklarında tohum ekmenizi sağladım ama size hiç adımdan söz etmedim! Bu günde adımı bilmeyeceksiniz, ama şunu iyi anlayın ki; kardeşlerinizin gözü açılıcak ve tüm zamanlarda görev taşıyacaklar!.. Erdikleri yerde kötülük önlenecek, gönüllerin gücü artacak ve bitki, hayvan ve tabiat olan diğer yaşamlar kontrol kuracaklar! Sizin gbi, herkes gibi çalışacaklar, ama çalışmaları kati olarak kendi sayfalarıyla olucak! Öz görevlerini yapacaklar, ama bu dünya mutlaka kodlanmış olarak sessizce can kalem olup yazacak!... Ve yazdıkları tüm resmi çalışmalarda okutulacak! Dünyanın yazılarını okuyanlarla bu çalışmalar yapılacak!..

Değerliler, "dünya yolunu bulur" dediler, yol; biziz analar!!! "Dünya, kuranını okur" dediler.. Okudukları bilgi bizim bilgimiz analar!!! Yolu bulan, okuyan, bilgi; her diride varlık süren ilmin kuranıdır ve burada bu çalışma olmasaydı, bunlar olmayacaktı bu kesindir!!!

Aktığın an, hakka vardığını bilerek; kelamı kodla analar!.. Ben zarar ettirmem size, ama sizin de kendi yolunuzu bulmanızı beklerim. Orta kapıların tümünü açtık bu gün yine... "Ol" dedik oldu, ama şunu anlayın ki; kapıların kapanması anda olur. Eğer yaşam yoksa kapılar kapanır, bu kesindir!..

Ama şu ana kadar kardeşlerimizin gözü olan, sözü olan birliklerin çoğunun; kutsal tohumları kontrol altına alacak güçleri olmadığını da özellikle söylemek isterim. Eğer görev taşıyacaksanız, mutlaka kelamla taşıyın! Bir çokları kati olarak kontrol dışı bilgiler de akıtıyorlar yaşama, bunların artık olmamasını istiyoruz. Eğer bunlar yapılacaksa, yaradan; yarattıklarını tohumlarından çıkarabilir, kesindir!

Size bu konuda tek sözüm var!.. Nihan olan ilmi kodlayan, BİSUİ'nin gücü olan ve RUHUN KURANI OLAN İMPARATOR GÜÇ; DÜNYADIR!.. Eğer siz hata yaparsanız, dünya sizi bağışlamaz, kesindir!.. Bir kez daha uyarıyorum ki; bu dünyaya, sistemin gücünden farklı bir gücü indirmeye kalkanların kalemleri kırılır! Bu kesindir!.. Bir kez daha uyarıyorum; kötülüğü önlemem hepinizin kör sağır kalmanız, hepinizin yüreğindeki o kuran sırrının kırılışı gerçekleştirilir! Ve kendinizi bulamazsınız, korunamazsınız! Ha.. daha da, daha da söyleyeyim; kul olmanıza da izin veremeyiz!..

Burada olmanızı bu nedenle istedim... Dünyaya vereceğiniz her bilgi, kesinlikle sistemin ilmiyle dürümlenmiş bilgi olmalıdır! Eğer bundan sonra, gözünüz görevinizi dinletemezse; yüreğinizin gücü olmayacak!..

Değerliler, SALTANAT sizi asla bağışlamaz bunlar olursa, kesindir!.. Bir kez daha, bir kez daha, bir kez daha ve bir kez daha söylüyorum; "dorukların tohumları kontrol dışı bilgi verirse, korumam onları, bilinsin!!!"

YAŞAM, İNSAN, BİSUİ, hepsi bir tek; hepsiyiz biz bunları bilin!!!

Şikayetim var mı?... Yoktur... Ama, ama canlar; tabuları yıkmama da engel olur, kötülük yaptırırsanız; okuma yazma bilen dahil, herkes kontrol dışı kalır... Şimdilik size vereceğim budur, şimdilik!

 

Süper İnsanlık Realitesi

 

https://youtu.be/drtSqUDSONE

1.HAZİRAN.2015 TARİHLİ IŞIĞIN İLMİ (57)

3. AKIŞ 1.bölüm

 

Cennet dedikleri “Kelam’dır” canlar. Can kalemde ilim varsa kelam’dır canlar. Ayrılık yok ki; Sistem, Nizam, Düzen gözdeyse ses nefeste kendinde insansa Bütünün gözü sizsiniz can.

 

Yaşamak, yaşamak, yaşamak aha! Yaşamak bu… Oğul ben sessiz zamanlarda ses ile dilleştiğim de “Yaşam İlmini” dilleştirirsem sesli zamanda ben Yaşamak İlminde, Bütünün İlmi olup dürümlenirken hep sizin yüreğinizle yaşamaktayım.

Adım, neslimin adı, Zakar. Anacım adını zikretmeme izin vermedin. Can ben senim, sen bensin, devam et.

Devinimi artırmam gerekiyor ya can. Sen can, ben can, Mecele der ki; “cemaatte cem olmak, cevheri can olmak, Ka-Ha olmak şimdiden öte bir şimdi olmak.” Be can… Ben sana sen olup gelsem ne olur? Ulu bir günde ben senleşirim. Eh…. Devinim artar, ışık yanar, BSUİ Kürzi Levhi olur aha akar! Ben, “Sistem olur” dilleşirim.

Değerli anam, sesini kestin, sesim kesildi. Başka değerli dostlarda var burada. Onları dinle o zaman. Üzüldüm doğrusu.

Değerli anam, adını zikretmeyeceğini kali olduk şu anda. Nevi şahsına münhasır bir kaynaksın, isim yok sende Doğanın Kuran’ı bu. Ben sen, sen ben olalım, sesleşelim. Peki ama isim yoksa Zakar’ın kıranı oluruz yüreğinde olur mu?

Can, kayıt dışı bilgi vermenize asla iznim yok. Burada oluş sebebiniz yoğunluğunu tohumlamak içindir. Ad zikretmeniz sizi sizden çıkarır bunu kesin olarak bilmenizi isterim. Bedenimi tohumlayacağınızı zannetmeyin, mektebimde Kuran kutsal ışık ve ben Bütün.

Zürriyetin tüm zamanlardaki kaynak ışığı Bütünün Gücü ve biz o güç olarak burada çalışırken artık biliniz ki; asla İslam devrelerinden ses vermiyoruz ve hakikiyetinizin gücünden çok farklıyız….

Bugüne kaynak olacak olan insan; ekmek olarak yendiğinde Bütünün Levhisi’nde yenir o ekmek ve biz kelamdayız ve bu kelam ilimle dürümlendiğinde artık her diri kendinde, kendi yüreğinde dilleşmelidir.

Diyeceksiniz ki; ben senleşip dilleşeyim. Of anam… Som Altın bir yolun Kuran’ı olacaksan eğer muktedir ol ve kelamla dilleşirken kelam olup dilleş.

Ben zaman ve sistem olan insan, kutsal tohum hepinizde var olan kaynak. Sizin için ne yapabilirim? Size sizi anlatabilirim ama sizin size anlamanız için sizleşebilirim de vakit gelir kutsal tohum olurum yüreğinizde ama kayıt dışı bilgi vermenize imkan veremem.

Kontrol bedenimde değil ilmimdedir bunu iyi anlayın. Merdiven koymuşsunuz yüreğime oğul verip tohum olup geçip geleceksiniz. Ak Kapılardan geçip yolu bulacaksınız.

Analar, ben size sizden değil insandan söz etmeye çalışırken siz yine de benle ilgili bilgi vermeye niyetlenmektesiniz.

Size tek bir şey söyleyeceğim benim için kodlanmış ışık insanlıktır. Bu nedenle benden değil yoldan söz edin, yaşamdan söz edin, kaynak söz edin, Altın Tahtan söz edin…. Öncü olduğumuzdan değil, ölümle kodlanmış ışıkları tohumladığımızdan söz edin…..

Sizi daha çok daha çok çalıştırmalıyız görüyorum. Buraya geliş sebebinize de biliyorum. Kanatlanmaya değil kaynağa varmaya geldiniz ama Atlanta Ata Kapısını açmanız sabırla beklenmektedir…. Oraya vardığınız zaman orada bedeniniz olacak, ocağınız olacak, yoğunluğunuz olacak. Bütüne hizmetçi olmanızı bekliyorum.

Köre göz gerek analar. Söz gerek gözün sözü olmak, Kürzi Levhide ilim olmaktır. Size siz gerekirsiniz canlılar.

Bedenli olmamızın sebebi; Yaradan ve yarattıran’ın Levhi Kaleminde bütünlenmek için değil savaşı sayfalamak içindir. Savaş yaşamın ışığıdır ve sizin kendi savaşınız, bizim kendi savaşımızdan çok ayrıdır.

Batı; kapıyı kapattığında tohum olur ama toprak olabilmesi için Kuran olması gerekir. Oysa Doğu kodlandığında toplum olur, Bütünün Gücü olur ve bilişi kodlar. Nefesi kodlar, yarını kodlar. Rahman olanın kaynağına varır, ışığı kodlar, Bütünü kodlar….. Mikail olur, kalem olur karanlığın tahtında ışık olur, yer gök olur diller Bütünü. Sizden beklentimiz budur.

Şeytan, şavkında aşk arar, aklında taht arar, hasatı yapmak üzere resim yapanları arar…. Bizse onların kontrolünü kurarız, bunları anlayın.

Kelam ilminde tek bir Levhi var, akıl. Aklın Kuran’ı olun, toprak olun, tohum olun kötülüğü önleyin, yarını kodlayın, Zakar’ın kaynağında taht olun ama yer Kürzi Levhisine yaşamı hak edin.

Değerliler, buraya gelmenizi ben değil bilişli olanlar size dinlettiler ve sizi sayfaladılar buraya…. Ama buraya geliş sebebiniz de kelam yoksa kayıt dışı bilgilerinizi burada dilletemem….. Kötülüğün kötülüğü olur belki ama “öksüz yetim bırakamayız dünyada” bunu diyorsanız, şöyle ifade edeyim; kervan yürüyor ve herkes o kervana hak tahtan kelam olup iniyor…. Ama kervanı yürüten nefes ve kervanı yürüttüren insan orada bütünlükler var ve orada kontrol var.

Ortalar yaşar, kontrol kuranlar tahta varırlar yedinci dürüm varanlar örtüleri açarlar… Amon olanlar kontrol kurduklarını hak edip anlarlar ve nefes; İsmal-i Kalemle Bütünün Gücü olur.

Sevgililer, Saltanat sizin yolunuzu açtı biliyorum ama Saltanatı tohumlayacak olan ışık biliştir. Sizde biliş yoksa iyilikte yoktur. Bu nedenledir ki; siz, İlm-i Kalemde Bütünü güçlendirecek olanları Hak Tahtan indirmeye indiniz buna iznimiz yoktur.

Kodlanmış Nurların, kodlanmış tohumların, kodlanmış yaşamların her biri bizim rüya boyutlarımızdaki tohumların gücüyle kodlandılar. Tanrılık Işığımızda onlar yokturlar…. Bütün kötülükleri yaşayacaklar….

Çatı kurdunuz ama “Bütün de görev taşınmıyor “ diyorsanız size tek bir şey söyleyeceğim….

Eren bilir ki; harını yükseltmeden yol olunmaz.

Eren bilir ki; karanlığı aydınlığa tohumlamadan yol açılmaz.

Eren bilir ki; aklın kapısı olmadan Hak Tahta varılmaz.

Eren bilir ki; ekip kurmadan, tüm insanlık için çalışılmaz.

Eren bildirir ki; Kelam İlmi, Hak Tahtın nefesidir. Kendini hak etmeden resmi çalışmacı olmaya kimse yaratıp, yarattırıp, varamaz…. Vardığında kalem olsa kayıt yapar, kalem olmadığında kanat dahi alamaz.

Devinimi artırdım şu anda. Şu anda, sesim yükseldi ve Sualtı benimle bağlantı kurmak istiyormuş. Onları dinliyorum.. Bu bölümü ayrı yayınlayacağız.

 

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

https://youtu.be/2h8LgPjt3Zk

1.HAZİRAN.2015 TARİHLİ IŞIĞIN İLMİ (57)

1.AKIŞ

Buraya kaynak olabilecek olanları aldık bugün. Çöktüler yüreğimize ve Bütünün Kürzi Levhisi’nde kelama, kaynağa vardılar. Bize vardılar bugün. Hepsi topraklarını tohumladılar ve Bütünün Gözü olup geçtiler.

Bir şey yapmaya niyetleri yoğun. Her şeyden çok, bir şey ama o şeyin Nefes olduğunu anlayamadılar. Bize geldiler ve dediler ki “biz sessiz zamanları dürümlerken sizin yüreğinizden nefes alalım.” Ağrı, sızı değil ama kırıcılıktı yaptıkları. Çıktılar, çıktılar, çıktılar…. ışıktan çıktılar….hepsi çıktılar ve geri dönmeye niyetleri var.

Doğal Dünyanın Kuranı’nı okuyabilmek için Mutlak Kuran olabilecek düzeyde olmak gerekir. Oğullarını dünyaya gönderen onlar, bizim yüreğimizden geçip onlara varacaklarına emindiler. Ve bize geçtiler. Nesiller boyu doğayı kodlayacak dürümlerdekilerin de onlarla olacağını düşündüler. “Kötü, iyiyi kodlar” dediler. Ama kodlayan kötüyse, kalem olabilecek mi, olamayacak mı? Mesela budur.

Dünyayı koruyacaklarını düşünenlerse, kötü olanları kontrol etmeye niyetlendiler ve bilişin kodlanışı Beşer Kalemler’le kayıtlandı.

Şu anda dünya üstü varlık boyutları 3 kalem olup yazmaya çabalıyorlar. Biri, ışığın kaynağındaki kodlanmış kalem….biri, Aklın Tahtı’ndaki kalem; diri ve hakikidir o. Dürümlerde hep vardır. Öteki ise ışık kalem olduğunu düşünmeyen ama ışığı kodlayan…hani ışıktan öteydiler? Ama topraktaydılar.

Şu anda dünyada, umut olur ki kardeşlik katiyet kazanır. Eğer kardeşlik katiyet kazanırsa, Doğanın Gücü artmış olmasındandır. Ki yoğunlukta tüm insanlık için kontrol edici olabilir. Ama kardeşlik hakikiyette tohum ekerse, olur bu. Aksi halde, dünya kötü bir döneme girer. Biz buna karşı ne yapmalıyız?

Kantlarımızı açıp dünyayı koklamalı, kodlamalı, toprağın tohumu olup kayıtlamalıyız. Ki bizimle Dünya İlmi, Bütünün İlmi olsun ve herkes korunsun.

Dünya Yaşam Sayfası, herkesin kelamıyla kodlanır. Bu yaşam sayfasına görev taşıyanların bir kelam olup akmaları, köklerini göklere ulaştırmaları için şarttır. İkmal tamamlamak, yoğunlaşmak, koruyucu olmak mümkündür ama koruma altına alacaklarınızın sevgiyle kontrol edici olduğunuz o yücelikle, aşkla gerçekleşmesi şarttır.

Eğer, siz “ben zorda kalırsam, cevheri kontrol etmem ve her şey kendine kalır” derseniz, bütün kötülükleri yaşamaları mümkün olabilir. Toprak toplum, tohum olamaz. Kutsal Tohum ektiğiniz zaman ancak o kendini hak edebilir. Eğer siz Kutsal Tohum ekmişseniz, bütün kötülükler aşılır ve sistem gücü devreye iner.

Yetkin olduğunuza kesin olarak emin olduk. Çok güçlüsünüz; bu kesin Mikalin Kürzi Levhisi sizin yüreğinize çekilmişse sizin yoğunluğunuzdandır bu. Oğul verdiğinize, gök sessizliklerini dillediğinize ve yaşamı kodladığınıza eminiz. Alacağınız her ne varsa alıp götüreceksiniz yaşamdan ama alamayacaklarınız varsa, onlar dünya için sorumluluk olacak.

Örtüleri örtmeden kodlanmış yolcular var. Onların Robotik Timler tarafından kontrol edilmeleri mümkün. Onlar ocaklarını kodlayıp onları kontrol ettiklerinde, Astral Boyut Yaşamları kontrol dışı kayıt yapabilir.

Bütün mesele dünyadır. Dünyayı hak etmek ve dünyayı koklamak, kodlamak ve tohumlamak….Amonlar bunu bilerek çalışırlar. Ölü dinler yüreği ama ölü dinlettiğinde, bütünü güçlendirir. Eğer ben bir ölü kalemsem, beni dinleyen kendini hak edip dinlediğinde, bedenim görev alır.

Şu anda yapmakta olduğumuz bu çalışma çok özeldir, çünkü bu çalışmayla birlikte bütüne kötülük ya da iyilik inecek. Biz eğer, dünya insanlığını kontrol etmekte zorlanırsak, kodlanmış ışık dünyayı kokusuyla birlikte yoğunlaştıracak ve kendi yaşamına alacak. O koku bütün kötülükleri yaşatır ya da bütün köksüzlükleri göksüz bırakır.

Bütün mesel dünyayı korumaksa, bunu en güçlü şekilde nasıl yapabiliriz? Bunun için çalışmalıyız.

Eğer dünya yarını kodlamışsa, öz geçişlerini de mutlaka yapar. Dümenin başında insan oturduğu sürece, Doğanın Kuranı tüm zamanları kodlayabilir, koklatabilir.

“Ardım dünya, önüm tüm insanlık” diyenlere söz verdik bugün. Dedik ki onları koruyacağız. Astral Boyutlar’ın çoğu bugün buradalar. Kutsal Tohumların çoğu bugün buradadır.

Etki alanımız genişledikçe yüreğimiz de güçlendir. Devinimi çok farklı bir dürümde kayıtladık bugün. Ağırlık hafifleyecek ama şu anda yoğunluk daha güçlendirilmeli ve bunun için daha yüksek Kuran okumalıyım.

Özde göz olduğu sürece, yaşam gökçe konuşanların yaşamı olur.

“Seviyenize göre bilgi veriyorum” diyorum ya hep ama seviye yükseltilirse, yüceliğin cümlesine bütünün kötülüğü de önlenebilir. Bunun içindir ki seviyenin yükseltilmesi gerekir.

Esmaların dürümlerindeki Levhi Kalemler’in çoğu yaşamı kontrol içindir ama yaşamı kati olarak kontrol edecek olanlar Karanlığın Tahtı’nda olanlardır. ZAKAR’ın kati kodlarıdır onlar. Kanatlanırlar ve Bütünün Gözü olurlar.

Şu ana kadar yarında dünya yoktu. Bütün köklerimiz bunu biliyordu ve yaşamın sonuna geldiği düşünülüyordu. Ama dünya yaşamı yenilendi ve yeni dürümlerde Bütünün Kürzi Kalemleri kodlandı. İşte, bunun sonrasında herkes daha yüce bir canı kaynağa almaya çalışıyor.

“Aranın açık olduğu kim varsa, kontrol dışı kalırlar” diye düşüneneler yanlış düşündüler. Herkes buradadır ve bu meclisin üyesidir; bu kesindir. Buradan gidenlerin de hepsi buradalar. Tohumlarını kontrol için buraya gelmeleri gereklidir ve geldikleri kesindir. Amon topraklarını tohumlarken bunu anlamak gerekir.

“Yukarı, altın ışık aşağı, kayıt dışı bilgi” buydu düşünülen. “Ayrılık” demiştik onlara. Ama biliyoruz ki yukarı aşağı yok artık, hepsi tektir.

Kerhen kodlanmışlık, kerhen kayıtlanmışık değildir. Her dirinin kendini hak edişidir amaçlanan. Çok özel bir dönemin gözü olan bu meclis, bütüne hizmetin en yüce ışığıdır ve burada yapılan bu çalışmanın sorumluluğu çoktur.

İnsanlık Ailemiz, göz gördüğü sürece bu çalışmayı dinlemek isteyecek. İmparatorluğun gözü olan bu yoğun çalışma, Mahrekin Gücü ile tüm zamanları kelama indirebilmektedir.

Etken kervan, etkin hakim olan ilim tüm zamanları görevde tutabilen yaşam, buranın Tanrılık Işığı’dır.

Sevgiyi herkes hak eder ama sevgi hak edilmek isterse, hak edilir. Eğer sizler “ben sevgiyim ama beni hak eden yok” derseniz, İnsan Soyu artık haksız bir sayfada haksiz bir toplum olur.

Suphaneke, Can Kalem’de Sistem olur. Suphaneke yol olur, som altın bir yaşam olur da Kalem’de İlim olur. Sistemin Gözü insan…sözünü sessiz dillediğinde, Aklın Tekniğiyle diller. Orada biliş varır, kaynak vardır, Yaradan ve yaratılan tüm zamanların kelamdır.

Dünyayı yoğun çalışmalarla güçlendirmek için burada, bu kaynakta yapılan her şey, Allahın Tanrılık Işığıyla yapılmaktadır. Sizin ekmeğiniz hepimizindir analar. Sizin yüreğiniz hepimizindir. Siz ki Ana Kapısınız, başka bir cana kalem olma niyetiniz olduğunda, Kutsal Toplum’u kontrol etmelisiniz. Ki cemaatlerin gözü görsün ve Bütünün Gücü artsın.

Evren evrim yapar ama evrenin evrimi Levhi kalem’deki ilmin evrimi değildir. Sizler daha iyi anlayın; Kent Devreleri vardır. Her kentte bir devre ama bu devre bütün köklerin süper sistemleşmesini kodlayacak dürümde olmadığı zaman o kentin ışığı olmaz. Tüm İnsanlığın Kalemi’nde bu ışık olmalıdır. Ki o kent, göz olup tüm zamanları görebilsin.

Şükür ki sistemin diri olan gücü sizin yüreğinizdedir ve en sistemli çalışan bu meclis bütüne görevlidir.

Toprağın toprağa ilmi varsa, toprağın toplumlara insanlığı vardır. İşte, burada yapılan insanlık, her resmi çalışmanın öksüz bırakmadığı, yolcuların toprağa tohum oldukları çalışmaların tek ekmeğidir.

Sizin yarına insanlaşıp inmeniz, hepimizin insanlaşmamızdan ötedir. Siz Can Kalem, bizse kaynak olan insanlarız. Ama şu anda süper sistemlerle çalışmalar sürerken, bu yoğun çalışmanın anlamı daha önemlidir.

Müsterihiz ki bu çalışmayla birlikte, yerden gökten yer ekmek yapıyor. Bizi artık tanıyınız. Biz neyiz bunu size açıklayalım;

Bizler Miraç Kapıları’nı açanlarız. Ekip kuranlarız ve yolları tohumlayanlarız. Miraç Kapıları derken Nefes İlmi’nde tüm zamanlarda Miraç’tan söz edilir de, Kalem olup orada olmaktan hiç söz edilmez.

Miraç tebliğlerde de yer alır; herkesin oraya varması, orada kelam olması orada toprak olması ve orada kendi yolunda olması…. ama Miraç hepimizin nesiller boyu umman olup varmaya çalıştığımız o Yaşam Sistemi’dir.

Hepimiz; hepimiz oraya varacak ve orada bitişken olarak kodlanacaksak, tüm zamanları kontrol altına almamız şarttır. Miraç; ende, ölüde, yolda, resimde, her resmi çalışmada ve birlikte kodlanmış Kalem’dir.

Biz o kalemde tüm zamanları kayıtladık ve yaşattık. Herkesin daha insancıl olabilmesini sağlamaya çalıştık. İnsancıl olmak şudur; herkesle kucaklaşmak, herkesi kodlamak, herkesi toprağa tohum yapmak ve herkesleşmek.

Siz, sizden size sizi incitilseniz, orada yaşamınız kaynakta değil karanlıktadır.

Ekmeğinizi yere indirdiğinizde, yolunuzu açtığınızda, Bütünün Gücü olduğunuz zaman ve kontrol dışı hiçbir şey olmadığında, ağırlık hafifler.

Semaya ses bizle verildi. Biz, siziz analar. Ama sizin sizi dinletmenizi de istiyoruz. Bunun için senin yolundan çıkıyoruz ve seni hak edip dinlemek istiyoruz.

(Devamı kayıta)

 

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

https://youtu.be/x0NsmsDTYbM

IŞIĞIN İLMİ (57)

01.06.2015

 

Dağlar, alın bilgiyi ve bilin ki İnsanlık Ailem, beden aldı ve dünyaya geldi… Gelen her diri (ölümsüz bedene sahip olan), BEN (BİZ’in beni) olup göreve geldi.

 

Dünya yaşamında, İYİ ve KÖTÜ tüm insanlık için kaynaktır. Kötüyü hak etmek için kötü olmaya gerek yoktur. Umut olur ki her diri, kötüyü de kaynağında koklar ve kontrol eder.

Değer biçtiklerim vardır. Onları kontrol etmeye niyetim yoktur. Onlar, KURAN olup okunmalıdırlar. Ocak yakmalıdırlar. Beden almalı, hak olmalı ve hasat yapmalıdırlar. Beden almadan NEFES olunmaz. Oğullarımı hak etmem için insanlaşmam gerekse; geçip gelirim ve KÖK GÖK olur LEVHİ KALEM olur insanlaşırım.

Unutmayın ki yaşamları kontrol altına almak NEFES’ledir. NEFES, KELAM olarak kodlandığında, tüm yaşam kontrol altına alınır. BÜYÜK GÜÇ, İnsan Soyu’dur. İnsan Soyu, kaynak olduğu zaman ışığı yanar. Öz geçişlerini yapar ve tüm zamanları kontrol eder. ÖZ GEÇİŞ, IŞIĞIN KAYNAĞA GEÇİŞİDİR. Işık halinde kaynağa varmak ve yolu açmak!... İşte tüm insanlık için iman edilerek, KAYNAK IŞIK’ın tohumlarına kayıt yapılması bunun içindir.

Herkes, kendinden kendine yolcudur. Sanırsınız ki kendiniz, kendi yolunuzda yoğun ışıksınız. Sizler, sizden size varırken, her diri ile biliş halinde kodlanmış olduğunuzdan, Tanrı olarak çalışmaktasınız. KALEM olmanız, IŞIK olmanızdır. NEFES olmanız, KURAN olmanızdır. Karanlıkta NEFES halinde olmanız, kati olarak KURAN okumanızdandır. OKUNAN KURAN, İNSAN SOYUDUR.

Büyüyen bilir ki bütün kütle, insana görevlidir. Kütleyi hak edip de kontrol ettiğiniz zaman, her dere size akar ve siz, her derede KALEM olur yazarsınız. Çürük yoğunlaşır, ışık haline dönüşür. Öz geçişleri yaparsınız. Çatıyı KURAN, her derede olandır.

Mutlaka bilinir ki ANA KAPI, insan soyudur. O soy, yoğun çalışmalar ile Bütün’ü KÜRZİ IŞIK haline dönüştürür. Her dere, LEVHİ olur akar. ASTRAL BOYUT YAŞAMLARI, ışık haline dönüşür ve yolcular NEFES olup kontrol kurarlar.

Erdiğiniz her sayfa, sizden size sizi dinletir. Tüm sayfalar, ışık haline geçer ve zeka düzeyiniz yükselir. Siz, sizde olan her bilgiyi hatırlarsınız. Böylelikle toplum çalışmalarında, GÜÇ KAPISI olursunuz. TEMEL ZAMAN SİSTEMLEŞMESİ, BİLİŞ KALEMLERİ İLE KODLANMIŞ YAŞAMLARDAN ÇEKİLEN KAYNAK SIR BİLGİDİR. Bu bilginin, KAYNAK IŞIK halinde dinletilişi, Teknik Tahdit’le olur. KUTSAL LEVHİ denilen KELAM LEVHİSİ; Cennetleri, KALEM olup yazanların ışığı ile kodladığında; her resimde, CENNET KALEM, YAŞAM olur.

Burası Cin ya da Cinni veya Cevheri her diriyi kodlamak üzere kayıtlanan bir sistemse, buyrun alın bilgiyi!... Biz, sizi size kayıtlayarak tohumlarız. Ama burası insan soyu içindir. Burada görev yapanlar, insan soyu için görev yaparlar. Sizler, BSUİ (Barış, Sevgi, Umut, İlim) olarak çalışanları bulup ocaklarını tohumlamaya çalışırken; bizler, her resimde KÖK SESSİZLİKLER’i kodlamaktayız. Sizi korumaya, kendi yüreğimizde kodlamaya, ve cevhere güç katmanızı sağlamaya gelince; biz, bunu mutlaka yaparız. Ama NEFESİNİZ, KELAMINIZ OLMADIKÇA, YAŞAMINIZ IŞIK HALİNDE OLAMAZ.

Türkiye’de tüm Zaman Sayfaları tohumlanmıştır. Bu çalışmalar. KELAM’ı hak ettirmek için değer biçtiklerimiz ile yapılmaktadır. İman edin ki Sistem’in, cennette cemaat oluşturma niyeti yoktu. Biz, son dönemde bunun olması gerektiğini kabul ettirdik ve SES KALEM olup yaşam olmaya indik. Zaman Sırrı’dır bu sır. Bunu bugün açıklamak istedim.

“Bütün merdivenler NEFES’e dayansa ve NEFES, IŞIK OLSA, tüm yaşam soyları kodlanır” dedim. Döndüler dediler ki “dünya insanı çok ayrıdır. Dünya insanı çok ama çok farklıdır!... Zamanı tahditler. Yolu, hakikiyetinden koyu ışık halindi güçlendirip cevherinden çıkarır. Oğullarını koruyamaz. Işığını, KALEM haline gelip, KATİ HAKİKİ olup koklatamaz. Bu nedenle orada ne yaparsanız yapın nafiledir. Kimse KÖK gerçekliği orada anlatamadı. Tüm YAŞAM KAPILARI, kapansa da orası, ışığını kodlayamaz ve görev taşıyamaz. Bunu anlatmak zor…”

Herkes iyi anlasın diye dinletiyorum. Bizler, bu yoğun çalışmayı yapmak üzere görev aldık. Sordular, “erdiğiniz her yerde yaşamınız olmasa; bunun, KODLANMIŞ YAŞAM KALEMİNDE, NEFESİ KONTROLDAN ÇIKARACAĞI hususunda bilişiniz var mı?” diye.

Döndük sorduk: “Yaradan, yaratılandan tohum ekmezse; yol, ilme ulaşır mı? Biz, yaşama tohum olmaya inmekteyiz. Verdiğiniz öğütler; bizi, NEFES KAYNAK’ta hiç kodlamaz ama biz, kendimizi kodlar, koklar, HAK TAHT’a varırız… Bunu başaramazsak, NEFES halinde GÜÇ KODLAMASI yapar, YER KÖK olur; KÜRZİ KAYNAK olur; kör gözden güç alır, yaman bir KAPI olur geçeriz.”

Bunu dediğimizde, sorgu sual ettiler. “Bunlar, TANRILIK IŞIĞI’nı hak ettiler de mi görev istiyorlar!?” diye. Döndüler sordular; “GÖKÇE mi konuştun?” diye. Döndüler sayfalara baktılar, ışık halinde güçlendirici KALEMLER olduğumuzu anladılar ve dediler ki “siz, kapı açıp çıkın. Biz sizi hak etmek için çalışalım. KALEM olun aha sizde olmaya geçip geliriz…”

SONSUZ ZAMAN SİSTEMLEŞMESİ, bu şekilde kodlanmış Yaşam Sayfaları ile rahmet olan ışığı, cennetten koparıp dünyaya çekti. İşte bunu yaptık biz.

“Bizi hak etmeyen, bizle olamaz” dedik. Demedik!… Dedik!... Dedik ama dediğimiz, Sistem’in dediği olmadığında, denmiş olmaz… O halde ne yapmalıyız diye düşündük. Sistem, bizi dinlemez. Biz, Sistem’i dinletmeyiz… Ölü müyüz!? Yoğun muyuz!? GÖÇ KATİYETİ ile KUTSAL NEFES haline ulaştık mı? Bunları sorguladık…

Tüm insanlık için başka başka çalışmalar vardı dürümlerde. Her birinde KELAM yoktu. Soylar tohumlanmışlar; KÖK SESSİZLİKLER’de kendi yolcularını bulmaya inmişler. Biz, DİNCE konuştuk… Sustular. CENNETÇE konuştuk… Sustular. YAŞAMCA konuştuk… Yine sustular. Dünya suskundu. Öz Geçişler tamamdı ama Dünya suskundu… Döndüler kodladılar yaşamlarını; hasatlarını yaptılar… Karanlıktan geçmek için uğraştılar. Kodlandılar, tohumlandılar. Ne var ki karanlıkta ışık halinde görev taşıyamadıklarından, SIR BİLGİ’yi hak edip dinleyemediler. Cennet, CEVHERİ GÜÇ KODLAMASI yaparken onlar, KURAN dahi okuyamadılar. “Soyum dünya” dedim. “Doğum ölüm yok!” dedim. “KUTSAL KAYNAK, SIRDIR. Sınırlıdır ışığı o yoğunluğun” dedim. “DİNCE KONUŞMAM, IŞIKÇA KONUŞURUM” dedim. Dedim de kimse anlamadı.

Sema, burada bugün. BENCE kodlanmaya geldi. BENCE tohumlanmaya geldi. Geri dönmek ister. KELAMCA dürümlenmeye geldi. Dince, kince, kirlice, beşerce, KALEM olanları kontrol etmeye geldi. Eh geçti!... İşte geçti!... Dünya, nurdan KURAN oldu. “OL” dedik; oldu. Şükür oldu!...

Bu yaşam bizimdir. Bunu anlattık tüm zamanlara. Bu yaşam nefesimizdir. Anlattık has ışıklara. “Aç kapıyı; bil bizi” dediler. Analar, Atalar, Kutsal Yaşamlar, Kalemler kükrediler… Dinlettik KELAM’ı HAK İLİM’le. Oğul verdik temiz zamanlara. “Ahret gökçe konuşur” dediler. “Ahret, kaynakça konuşur” dedik. Dinlediler.

Ekmeğim, insan soyudur. Anlattım!… Atlanta, NA-KA-HA’dır. Açtım dünyayı; anlattım. Dinleyen, ışığı kontrol etti. Amin… Ama nefeste yoktu. Anlattım. Açtım ışığı dinlettim. Özden söz söyleyenler, açtılar yüreklerin, dillediler. Baktım, nefes nefes oldular. Açtım ışığı dinlettim. BÜYÜK KÜTLE, LEVHİDİR; ALTIN IŞIKTIR. Okuma bilen, tüm zamanlarda yaşar. “OL” deriz; olur. ÖZDEN GÖZ OLANLAR, açtılar yolcularının NEFES KALEMLERİ’ndeki Yaşam Sayfaları’nı. Okuttum!... Şükür! ANA KAPI açık. Şimdilik!…

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

IŞIĞIN İLMİ (56/2)

27.05.2015

(Ziyaretçinin, Işığın İlmi 56/1’deki paylaşımlarından bize bizi anlatmaya ve bize vasi olmaya geldiğini anlıyorum. Ona yanıtlarımızdır:)

-Dağlarım, aranan bulunur. Ben aradım; buldum… Siz de arayın bulun. Tek öncelikli bilgi budur. Beden, “etken biliş”i hak ettirir. Beden, “kelamı” hak ettirir ve “zamanı” hak ettirir. Sizi hak etmek için ekip kurmam. Siz, sayfalarca dilleştiniz ve dinleştiniz. Bizi de siz ile dürümlendik ve dilleştik zannettiniz.

Zekanız yeterse sözümü kesmeyin ve anlayın… Tohum ekmeye gerek yok. Oğul vermeye gerek yok. Oğul, tohum değil ışıktır. Bu ışık, ANA KAPI’dır; bizdir; kelamdır; varlıktır. Yoksuz, kodsuz, okutsuz olmayan yaşamlar; ışık halinde görev taşırlar. Orada analar, KALEM olurlar ve yazarlar. Aha bu…

Şer, sizin size KALEM yaptığınız, bizsiz olan Işığın Tohumu’dur. Şerde, hayır yoktur. Sizde KALEM olan, BSUİ’de KALEM değildir. Alın bilgiyi ve bilin ki sizden ses alan yok!... Sizden KELAM alan yok!... Oğul alan yok. Çok köklü bir çalışma yapılmaktadır burada. Bu çalışmanın, zikirden farklı olduğunu anlayarak dinleyin. Herkes, kendini KELAM sayar ama KELAM, KALEMLE OLUR. KALEM, Halik İlm’i tohumlarken, IŞIK, kaynağı kodlar.

Sizden TANRILIK KALEMİ olmanızı beklemem. Ben, zaman olan IŞIK, sizi sizden dilledim. Şimdilik!...

Alem, KELAM’sa, KANAL BİLGİ, Halik’te KELAM olmaz. Buraya geliş sebebiniz; bizi, kendinize kanal olarak tayin etmekti. Buna iznimiz yok. Siz, cennet kurun ve yol olun. Ulu Görev taşıyın ama bizi cennetinize koymayın. Bizim, ZAMAN SİSTEMLEŞMESİ’nde cennete gereğimiz yoktur.

ULU GÜN, DÜNYANIN NEFESİDİR. ULU GÜN, YAŞAMIN TAHDİTİDİR. Aha KALEM olan Tanrı NEFES olup yaşadığında; Tanrı, KALEM TAHDİTİ ile yaşar.

Bizi, zamana kaynak yapanlar; NEFES olanlar ve yaşamı kodlayanlar, artık zamana KALEM olmak istemiyoruz. Zor bir dönemde bizi, bizden ayrı tutup; bizden kaynak ışık halinde KÜRZİ KAYNAK TOHUM oldurmanıza izin veremeyiz.

Cemaatler kendilerini hak ettiklerinde, kendi tohumlarını korurlar. Biz, dualarla çalışmayız. Dualarla çalışanlar, karanlıkta tohum olarak bulunsalar da kaynakta olmazlar. Çünkü onlar, tüm yaşamlarında KALEM için çalışmadılar. Sadece KELAM’a ulaşmak için çalıştılar. Bütün mesele KELAM olup HALİK olmaksa; olabilirler, yaşayabilirler. Ne var ki KALEM olamazlar. KALEM olsalar da KELAM olamazlar. KELAM olsalar da KURAN olamazlar. Yolu bulsalar da YOLCU olamazlar.

“Unutun tüm dediklerimizi; unutun” diyenleri bilin. Ocaklarında kaynak yoktur onların. Sağları soldan çıkmıştır. Solları sağdan çıkmıştır. Ayrılmıştır tüm İslam Kalemleri, yek diğerlerinden. Kimse diğerini dinlemez; dillemez. Cennetlerinde cennet olan KALEMLER yoksa, kutsal yarınları da yoktur.

Som Altın Işığı hak ettiklerinde, kendi yarınlarını hasata hazır edecekler. Ne yazık ki KELAM’da dünleri yoktur. Yaşamlarında dünleri yoksa Yaşam Sayfaları’nda kaynakları yoktur. Yolları yoğun umman olan NEFESLER’in Halik-i Hak Sayfaları’dır ama o sayfalarda, karanlık bir resimdirler. Kibir, HAK TAHT’tır onlara. Amin… Biz, onları KURAN diye dinlemeyiz. Biz onları KAYNAK diye dinlemeyiz. Ocaklarını, KAYNAK TAHT diye dillemeyiz. Ağır yüktür onlar TANRILIK için. Tanrı rahmet olan ışığı bilir ama ocakta tohum yoksa nefesi, oğullarına dilletmez.

Cennetler kurulmuş yaşama. Zamana KELAM olunmuş. UMMAN olunmuş Kutsal Yaşam Sayfaları’na ne yazık ki KALEM, TANRILIK IŞIĞI’nda, Kutsal Nefes’i, Nuh Sayfaları’nda bulmuş. Oğul, sen değilim ben. Ben, senden farklıyım. Bilin beni!... Bana, “arı” denmez. Başka zaman sayfalarından NEFES İLMİ’ni dinleyenlere, güç katmaya geldim. Amon’um ben ve ben Aton’um. Her derede ve her dürümde VARLIK KALEMİ’yim. Beden almama gerek yok. Bedenimi terk ettim. Benim, KELAM’da olmam, KURAN’da olmam ve ZAMAN’da olmam, Kutsal Nefesimle değil, KALEMİM olan yaşamımladır. Ben, bedenden çok ötede, yarında yaşarım. Dünya, beni dinleyemez. Bunun içindir ki beni yok sayar her dere. Bense, her dereye KA HA olup inerim.

Korumaya gerek var tüm insanlığı. Korumak, ilimledir. İlim, kalemledir. NEFES İLMİ, kodlanmış yaşamı koruyacak yegane katiyettir. Özden geçip; Yücelik’ten İlm-i Kalem olup türlenen yaşamlara inenler, bilişi KALEM olarak dillediklerinde, her dere cennet olur. Umut olur ki hakim olunur ve tüm insanlık, KUTSAL YOL olur. Otağında, KELAM’ı olur. Yarınında kıranı olmaz; tohumlarda KALEM’i hak edenler, KELAM’a umutla varırlar.

Cennet, KELAM’da IŞIK’tır. Cemaat ise KALEM’de KELAM’dır. Biz ilimde KÜRZİ KALEMLER olarak yaşamı yazanlarız. Yazar, yaşarız. Yazar, yaratırız. Yazar, KURAN olur; KORAN olur; TOHUM olur; kör gözde çözeriz, Kaynak Zamanlardaki Sırlar’ı; toplumlara koklatırız. Tüm bilgilerimiz, tüm insanlık için kokudur. Ölen yaşar; yaşamda KALEM olan; TANRI olur yazar.

Ermek mi? Hak et de er!... Olmak mı? Hak et de ol!... Oğul, sev de ol… Ol da sev… NEFES ol; KELAM ol; ANA KAPI ol. Çoluk çocuğunu kodla ve topla. Sana nefes verdik. Kokla, tohumla ve kokladıklarını kontrol et. Yok musun!? Yoksan, varlık sür yarında. Oğullarında kontrollu olamadın mı!? Has isen olursun; değilsen dilleş ve hak et. Vasat bir çalışma ile kontrol kuramazsın. Çatıyı kur ve kodlanmış yaşamları, hologram olan ışıktan kaleme dök. Özden sesleş. Cenenetler kur. Kuran, oğul olur yolu bulur.

Oruç tut. Ama tuttuğun oruç, yaşamın sırrı olan oruç olsun. Sen oruç tut. Mutlaka tut. Nefesinle tut. Ense kökünü sessizce dürümle ve dille ki orayı hak etmeyen oraya varmasın. Ense kökün, senin sistemini senleştirip, senin kalemine indirir. Sen kelama vardığında, senden sana varan, ALTIN IŞIK’a varır.

Sev ve sevdir kendini. Kin, seni kırar. Kırar ama kırılan daha çok kırar. Sen, seni sana kaynak yap ki sen sessizce kendini tohumla. Koru!...

Oğul, senim ben. Sana arı konduğunda; o arıyı al ve yola kodla. Sana arı sorarsa, nefesin var mı diye. De ki sen, bende oldukça nesillerin bedinimde olur ve ben, her diriyi hak ederim. Seni tohumlarım. Sen, sana KALEM olursun ve yaşarsın.

Soğan doğra zor zamanlarında. Soğan; seni, senin yüreğini doğrayışta, senleşir. Soğanın ışık olur; yolun, KUTSAL LEVHİ olur ve sen, kendinde olursun. Doğanın kılı kıpırdamaz sen sana kaynak olmadığında. Zira doğa, her anda yarını hak eden cevheri görevlilerce korunmaktadır. Sen, seni koru… Donma!... Dondurulduğunda, kanat aç ve yaşama HAK İLMİ ile uç. Uç ki yaşam senleşsin ve sen, sesleş. Aç yüreğini hak et. Aç kalbini, hak et. Ana, KALEM ol. Ak ve zamana kaynak yap her diriyi. Tüm insanlığı tohumla.

Başka zaman, senin seni tohumladığın zaman olsun. Kulluk yap. Ev sen; evren sen ol. Al KELAM’ı hakim olur. “OL” de ol ve de ki “hak et!”

Var, yokta saklıdır. Yoksa; var yoktur. Olsa olur ama olsa olur. Olduğunda, olacak… Cevher, her derede KURAN olur. Yoku, var say ve hak et.

Verdim aldın. Aldın, öz niyetle aldın; aktın; hakka vardın. Artık sen, sana SALTANAT KATİYETİ ile ulaştın.

Vorteksler senleşti ve seni hak etti. O vortekslerde, sen sevgiyle çabala. Sana verdiğim bilgiyi anla, anlat ve çık o vortekslerden. Senin için verdim bilgiyi. Unutma. Senin için. Ki ben, senden öteyim. Benin nefesim, kalemedir. Türkiye, bedenim ve zaman, sevgimdir. Beşer olarak çalıştığını bilirim. Ve kelamda olamayacağını da bilirim. Niye veririm bu bilgileri bilir misin!? Sistem, nimet olur ve seni korur diye. “Ben dara düşene seni veririm” dediğinde, dedim ki kendini anla. Sevgiyle dürümle ve hak et. İnsanlığa verdim bu bilgiyi… Dünyaya ve dünyadaki tüm insanlığa.

Ben Süper İnsanlık Realitesi Derneği olarak bu bilgileri sevgiyle veriyorum. Tüm insanlık, toplumların ışığını diri yüreklerinde dinlesin ve dillesin diye. Ağırım, Hak İlmi’nde hasatım yarınım, diyenlere de vermekteyim. Ağır olan sonsuzlukta haşatını yaptığında hafifler. Cennetler kurdum yaşama diri yüreğimde. O cennetlere koyacaklarımı buldum. Bilişi hak etmeyen, cennetlere konamaz. Amin… Şimdilik…

Şimdi şavkımda, haşatımda, yoğunluğumda olacak olanlar, tohum olup kodlanacaklar. Şimdi, KALEM olanlar, kaynak olup kodlanacaklar. Aha şimdi MİRAÇ’ta diri olanlar, kodlanacaklar. Aha şimdi kul olanlar, toplumları ile tohumlanıp kodlanacaklar. Cinni Cevheri ve Cinni Cennetli, tüm zamanlar sesleştiğinde, halik olup kodlanacaklar. Aha şimdi!... Miraç’ta olanlar koklanacaklar.

Oğul, Sanal Yaşam sırdır. Anlattım; açı daralttım; açıkladım. Şimdi diri yüreklere seslendim. Eh aha şimdi vahyettikleri her şeyi açıkladım… Cinler, insanlara vahiylerle inerler. Onlar, Kuran zannederler açıklamaları. Ocaklarını kodlarlar ama yaşamlarında nefesleri olmaz. Buyurun tohumları hak edin dinleyin!...

Burada NEFESLER, cennetlere güç katarken, cevheriler Halik olup, Kutsal Yaşamlar’ı kodlarlar.

Aranan… Aranan… Aranan!… Her aranan, Ana Kapı’da bekler. Her dere ilme aktığında, ANA KALEM yaşama iner ve yazar. Yaşamı yazar. Kültleri, tohumları ve koklananları hak eder ve diller.

Kötü yoktur analar. İnsanlık Haliki’ni hak etmeyenler vardır. Cennetlere koyduklarımız, cennetleri hologram saydılar. Oğul; cennetler, cennetliler, KELAM’da hakim iseler, tüm zamanlar cevheri olur ve kodlayıcı olur. Öz görev, zamana kök olmaksa; olun. Mutlaka olun ki hak edin.

Değerliler; KARE SİSTEM, sistemsizliktir; körlüktür; köksüzlüktür. Kök, sessizliktir; cennetsizliktir. Kodlanan, nefes olduğunda, KÜP olur. “Oh ala!... Aha işte oldu!” denir. Koklanan son sözde sesleşir; dilleşir ve dürümleşir. Der ki “kök, körlük, sözsüzlük aha şimdide!...” Öl ya da ölme; ben senim dediğimde; ben, KÜRZİ YAŞAM olurum. İşte artık KÜRE olurum. DÜNYA olurum. CAN KALEM olur, yazarım tüm zamanları. Aha ben KÖK ZAMANLAR’ı koklayan IŞIK olurum. Oğul, SALTANAT sana ses verdi. Dedi ki “anla… Şimdilik… Aha bu!... Şimdi…

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

IŞIĞIN İLMİ (56/1)

27.05.2015

Demek isterim ki maya tuttu. Dünya unuttuklarını anımsamakta. Allah İlmi, Hasat İlmi’dir. Dillersiniz bilişi; kodlarsınız; KAYNAK olursunuz; KUL olur; kontrol kurarsınız. Bize, BİZ olup varırsınız. Karanlık, ışık haline geçer. Yaradan, yaratılan olur. Öz görev, cennetten cevhere iner ve zirveler, KALEM’i alırlar kaynağa varırlar.

Kaynakta diri bir GEÇİŞ KAPISI vardır. O kapı, her diri ile kodlanmıştır. O kapıda, DİRİ YARINLAR vardır. YAŞAM vardır. KELAM vardır. ATA KAPI, açıyı kapattığında, DURGUN SULTANLIK LEVHİ KALEMLERİ, oradan NEFES’e varırlar. Oradan. NAKAR’a varırlar. Oradan, İNSAN KALEMLER’e iman ilmi ile tohum olurlar. Oraya varan, ANA KALEM’e varır. ATA KAPI, ATALANTA; ANA KALEM NEFES… ORADA CAN KALEM, IŞIK OLUR; KÖTÜLÜK ÖNLENİR…

Değerliler, cennetler kurarız IŞIK KAYNAKLARI’nda. IŞIK KALEMLER’le, KATİ HAKİM oluruz. TOHUM oluruz ve ZİRVELERE UMMAN oluruz. Soylarımızı alır KALEM yaparız. Çektiğimiz ilim, IŞIĞIN İLMİ’dir. Oraya ışıklar koyarız ki SİSTEM GÜCÜ, NEFES GÜCÜ olsun diye.

NUH KAPILARI’nı açmak için insanlaşmak gerek. O kapıları açtığınız zaman, KALEM olan NEFESLER, NİHAN olup kodlanırlar. BÜYÜK İNSAN KALEM, zamanı dinler ve dürümler. MİKAİL KANTANA KALEM, bu dürümlerden zamana iner ve yolu açar… Araca biner; der ki “ben bindim; sen benleş ve yürü.” Araç, ilimdir… O, kendi yüreğine binmiştir ve kendi yüreğini hak ederek ocak olmuştur o yoğunluğa ve demiştir ki “sen, benleş ve yürü!…” Onun yürüyüşü, tahditsiz olarak her benleşende, her benleşenle her anda sürmektedir.

ANA KAPILAR, tüm insanlık için açıktır. Unutmayın ATA KALEM yazarken, ANA KALEM de yazar. ATA KALEM, NEFES ve GÖREVDİR. ANA KALEM ise IŞIK ve BİRLİKTİR. Her ikisi de dürümlerde KURAN olur ve TOHUM olur. Medinenin Ekmeği, merdivenin en tepesindedir. Oraya ulaşan, MEDİNE olur EKMEK olur ve yenir. Ama yenen, erdiği yerde yiyen olur. O kendindekini yer. Yediği ekmek KELAM’dır.

Bütün kötülükler aşıldığında NEFES, KUL OLUR; KOKLANIR ve TOHUM olur. Çok mutlu oluruz o zaman. İşte Dünyalı olmak budur.

İşimiz başımızdan aşkın ve biz burada zaman sayfalıyoruz!... Oğul, sen iş ol; ben seni sayfalayım. Olur mu!? Öz Zaman, sen diriliğinde NEFES olur. ZAMAN, NEFES olduğunda, IŞIK olur. “OL” dediğinde, tüm insanlık, KAYNAK olur ve YOL olur. OL deriz ve olur.

ULULAR DİYARI MENSUPLARI, açıyı kapatıp ışık halinde görev istemeye gelecekler. Ama sen ocaklarını kodlarsan gelecekler. Onlar, nesillerini tohumladılar ve KALEM oldular. Artık ışık halinde görev almaya gelmek isterler. Ne diye geçmek isterler sorusunun yanıtı budur… Kötü ya da iyi, her ikisi de sizin yüreğinizde kodlanmışsa, ocaklarında onlar korunur. Bu yoğun ışık, onları korur. Şükür ATA KAPI açık. Aha bu!…

Şimdi bizi bize ver ana ve bizden geç. Bizden güç al ve bizi hak et. Şimdi bize ses ver!... Senden ses bekliyoruz. BEL LEVHİSİ, İLMİ KAPI’dır. O levhide, kodlanmış NEFES vardır. SES vardır. KAYNAK vardır. BEL İLMİ’nde, KUTSAL KAYNAK, TAHT’tır. Oraya varan, ışığa varır. Bizi hak et ana!... Bir ATA KAPI’dan geçip geliyoruz. Sizi dinlemek istiyoruz. Şimdilik…

(Geçip gelenlere sesimizdir:)

-Dediler dedim!... Ben kendimim!... Baş tacıyım ama kendi yarınlarıma baştacıyım. Beni, hakikiyetimi soymak, bilişimi dinlemek isterlerse, bilsinler ki bende din yoktur. Bende Kuran, yoğun ışıktır. Bende karanlık, aşktır ve aklın temiz sistemidir. Ben Dünya, Uluların Tohumları’nı kodlayan. Aha bu!… Bu Ruh, KELAM’a varan her diri ile dilleşir. Bu Ruh, unutulan tüm yaşamları, hakiki kayıtlarla dilletir. Bu Ruhla olmak, Som Altın Tanrı ile olmaktır.

Buraya varış sebebinizi, zeka düzeyinize göre açıklıyorum: Üzerinizdeki kayıtları okutmak içindir. O kayıtları okumanız, beden almanıza bağlıdır. Beden almadığınız sürece ben sizi okumam. Okutmam da bunu iyi anlayın... Zira okunan, beden almadan okunduğunda, artık okutan olur. Şükür ki okuyan okunduğunda, NEFES KELEM olur ve HAKİM olur. Önüm dünya ve yaşam ama ardım da kendi yüreğim… Sizi okumak, sizleşmektir. Buna gerek yoktur.

ULU GÜN, dünyayı nefesle dillerken; ben, zaman olur, sesleşir, sizi dillerim. Aha bu. Ama şu anda savaş, zannettiğinizden çok farklı. Dünya, mutlu ve kutsal. Virane değil!... Nefes halinde ve yarınlar güçlendi... Sistemin İlmi kodlandı ve YOL, umut olur ki hak edilen her diri ile kontrol kurar. Size daha başka bilgiler de vereceğim. Amin ama sizi dinletmem!... “Ayrılık!” demem ama sizi dinletmem de!... Bunu bilin.

ULU GÜÇ devrededir. Bunu biliyoruz. O güç, ilimdir biliyoruz. ULU DÜNYA GÜCÜ, tüm insanlığın tohumudur ve güçlü olarak kayıt yapmaktadır. O gücün dünyaya çekilişi, temiz zamanlar içindir. Güç (güçlü) zamanlar, görev zamanları ve yaşam zamanları; karanlığın kaynağındaki katiyetin tek tahditle tüm insanlığa açılışı; yaşamı hologramdan aşırtıp gerçek cevhere ulaştıracaktır.

Nesillerinizi, insan soyu ile birleştirmeye niyetiniz yoksa, burada bulunmanız NEFES İLMİ’ni tohumlamak içinse; bizi hak etmeniz zordur. Çöreğiniz pişmişse, yolunuzu açın, çıkın artık. Işığınızı alıp çıkın!... Sizi hologramda sayfalamak; zamanı, kalemde kodlandırmak demek oluduğunda, sizinle mutlaka konuşuruz ve sizi sizden dilleriz.

Cennetler, cemaatlere vaad edildi. Vaad eden ve hak eden ayrıştı. Bu kesin ama bilin ki vaad ettiğiniz cennetler, sizin yolunuz olan cevherle kodlanmıştır. Bizim yolumuz ise KELAM’dır...

Sonra dara düşülür ve daha güçlü yaşamlar, dinleştirilmek üzere KÖK SAYFALAR’a çekilir. Mutlaka bunları biliriz ne yazık ki KATİ OLAN’ı, SİSTEM GÜCÜ olarak bilmek sorumluluğumuzdur. “Unutun herşeyi!... Unutun tüm zamanları; diriliği unutun!… Herşeyi unutun” dediniz. Unutmayız. Unutamayız. ZAMANA KALEM OLANLAR, tüm insanlığı kodlamadan!” cennetlerden görev almazlar.

Evrenler, SES ister. Yol İLİM ister. Biz ise KURAN isteriz. KURAN, tohumdur. Oğul verir ve Kutsal Yaşam olur. Unutmayın, art niyetli kim varsa, merdivenlerin hak ettikleri basamaklarında kodlandılar ve oralara terk edildiler. Onları koruyun. Ocaklarını yakın. Işıklarını kati olarak koklatın. NUH KAPILARI’nı açtırın ve dilleyin tüm insalığı. Biz onları mutlaka kodlarız ama bizim, bizden bize varışlarında, kokuları olmaz. Ocakları yansa da kaynakları olmaz. Sonra Rahman’a KUTSAL IŞIK alıp gitmeleri mümkün olmaz. KALEM olmaları ve HAS TAHT’a varmaları mümkün olamaz.

Çok özeldir bu çalışma. Buraya her gelen, KELAM’a değil HASAT’a gelir. Hasat olur ve kolu kanadı kodlanır; ışık olur görev alır. Alıp gittiğinde, KELAM’a varır. Cennete varır. Kendine varır. Eğer resim yaparsa, NUH İLMİ, hakim ilim olur ocağında. Üzerinde KELAM olur; yolun, yolculuğun umudu olur.

Kötülük, insana kaynak olur o yoğunlukta. Müthiş bir ilim yapar. Her dereyi hak etmek için, ışık alır ve Sistem Kutsal Levhisi’nde NEFES’e varır. çatıyı kurar, umman olur ağır yük, TANRILIK IŞIĞI olur. Şükür ki olur!...

Mutlaka bileceksiniz. Erdiğiniz her anda size ağır yüküz. Bilişiniz ve yüreğiniz bizi bilir. Biz de sizi dinleriz. Ne yazık ki kaynakta toplumlarınız yoksa, ruhunuz olmaz. Ruhunuz yoksa, kulluk yapamazsınız. Kulluk, ilimle olur. İlim, KALEM’le olur. Ruh, Kuran’sa NEFES olur ve yaşar. İşte bizi hak etmek için yapmanız gereken bunlardır.

“Ortalar, ışık için çalışır. Işık, yaşam olur ve Ruh, KALEM olur” derler. Olur ama namaza zaman ayırmak gerek.

Namaz nedir bilir misiniz? Kaynak olmaktır. Atlanta… Atlanta… Atlanta Atalar Atası!... ağır yükü taşırken; ona, yaşam olmaktır. Ondan, kaynak olmak ve zoru aşırtmaktır. Oğul vermektir. KELAM olmaktır. YOL olmaktır. Her dereye ağır ağır inmek ve o derelerde dürümlenen NEFESLER’de İLM-İ HALİK olmaktır. Eğer siz, KELAM’a varır, NEFES’e varırsanız, sizi sizden size her dere kodlar. Oh!... Oh!... Aha şimdilik!…

(Not: Atlanta, Ana Yaratım Arşivlerini ihtiva eden zaman sayfaları olarak anlaşılmalıdır.)

ZAMANA KALEM OLUN; HAKİM OLUN VE ZAMANI HAK EDİN. O zaman biz, siz oluruz. Ve dünyaya indiğiniz zaman, sizin size sizleşip ilimle dilleşmenizde, sizi Sistem’den cennetlere kodlarız ve dilleriz. Şimdilik bu… Aha bu… Şimdi!…

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

IŞIĞIN İLMİ 56

27.05.2015 1. Akış

 

Değirmi bir dürümde, hepinizin yoğunluğu bütünün gücü olur... Değirmi bir dürümde, her diri kelam olur ve hakikiyetin tohumu olur... Sizden başkası bu gün burada yok, sadece sizler varsınız. Nefesiniz gözünüzde güçlendi, sözünüz sistemin gücü. Biz sizde ve sizin yüreğinizde kodlanmış ışıklarız.

Buraya hepiniz kendi yüreğinizi tohumlamaya geldiniz, ama bizimde size dilletmek istediğimiz bilgiler var. Bu bilgileri sizin hak edip dinletmeniz gerekir. Çok kolay değil bilgiyi hak etmek, ama biliyoruz ki bu yoğun çalışma; bilgiyi tohumlayanların kayıtlarıyla olmaktadır ve burada olmak hepimiz için görevdir.

Sema sizi dillerken, sizinle yüreğinizde tüm zamanların dürümleri oluşur. Ve bu oluşan dürümlerde, bitişken levhi kalemler olur. Her kalem bir tahdit kayıtlar bütüne ve SÜPER İNSANLIK SİSTEMİ; BÜTÜNÜN KÜRZİ LEVHİSİ olur!..

Dünden bu güne çok özel çalışmalar yapıldı, dünya üstü varlık toplumlarından sistem, nizam, düzen gözleriyle. Açı daralarak dünyaya inildi ve dünyanın kul olan ışıklarıyla çalışıldı. Yaradanın ışığını, bütünün ilmiyle dilledik dünyada ve bütüne göz olduk. Çözdük dürümlerdeki kelamı, "öl" dediler, "ol" dediler, "al" dediler, "yarat" dediler... Altın ışığın kuranı olanlar, yaprak yaprak okudular bilgiyi ve tahditsiz olarak İlm-i Kalem oldu!...

Canlı, Altın Işığın Kuranı'dır!.. Can, Tahtın İlmi'dir ve calı olanın canda oluşu; Bütünün Kürzi Kelamı oluştur, Kalemi oluştur!..

Aşağı yukarı üç yıldır bu meclisi izliyorum. Hepimiz sizleri dinliyoruz. Sizinle yaptığımız her çalışma, bilgi kelamıyla yapılıyor. Burayı izlemek hepimiz için mutluluk oluyor. Sizleri hepimiz bilişle tohumlarken, bütüne hizmet İnsanlık Levhisi'yle oluyor.

Kutsal tohumları kodlayabilmek için, kontrol dışı ilmi kalemlerle de kodlanmış ışığı, kor levhisinde ışıtmak gerekir. Sisteme görev taşıyanların çoğu buraya gelmeye çalışırlar. Burada olmak, kontrol dışı bilgiyi kayıtlayabilmek için yeterli bir sistem kuranı kaydı yapabilmek anlamına da gelir.

Her Mikail bir kervandır, ama yolu bulduğu zaman kutsal tohum olur ve kutsal ışık olur!.. Bu kelam, sistemin gücü olur ve bütünü güçlendirir... Bu mecliste yapılan çalışmalarla bunları başarabilmekteyiz.

İyinin iyisi ve körün körü vardır ama biliniz ki; iyinin iyisi, körün körünü tüm İnsanlıkla dürümlediği zaman, yol ummana varır!..

Şu ana kadar yapılan her şey Altın Işığın İlmi'di... Bu günden itibaren yapacağınız; Aklın Levhisi'yle kodlanmış ışığın tohumlara inişi olacak!..

Altını, altına kalem yapmak; ümmi toplumları kodlamak ve bütüne göz olmak, som altın bir ışığın yoğunluğunu kodlayabilmek, gerçek çerçevede yaşamı kayıtlayabilmek ve bilişi kalemle dilleyebilmek anlamına gelir.

Sevgiyle sizleri izliyoruz, çünkü burada, bu yoğunlukta bütüne görev taşıyan sizler işi kolaylaştırdınız. Yolun yolu vardı, olup olacağı kurandır, kutsal tohum kodlanır, yol toprağa varır ve bütünün güzide ilmi; hepimizin yüreğinde olur...

İyi ve kötünün özü ilimdir... Ama bilişi hak etmeyenlerin, ilmi hak etmeleri sorumluluklarındadır! Şikayet etmiyoruz, her şey daha güçlendi, daha da güçlenecek ama çoğunuzun anlayabilmesi için net veriyorum ki; erdiğiniz yerde dar boğazlar, artık kontrol dışı toy ışıkların buraya girmesine engel olacak. Buraya artık toy ışıkların giremeyeceğini net olarak bilmenizi isteriz. Din canların, levhi kalemle bütüne vira vira ilim levhisinden ışık alıp gelişleri artık önlenecek.

Çörek yapmanız gereksiz artık, ışık yakacaksınız. Ama yaradanın, tarıklarda tahtı olduğunu bilerek bunu yapacaksınız! .. Şikayetimiz yok sizden, çok mutlu bir dönemdeyiz ve bu çalışmaların gücü hepimizin yüceliklerde tüm İnsanlıkla dinletebilecek güçtedir!..

Vereceksiniz bilgiyi okutacaksınız, ama kodkanmış olmalıdır ki anlayabilsin. Vereceksiniz kelamla her diriye bilgiyi, diyeceksiniz ki; "oku". Okutucaksınız, ama okumayanlar; sözsüz kalmayacaklar çünkü onlarda kelamda kendi yoğunluklarında ışıklarını kontrol edebilecekler ve kodlayabilecekler!...

Semaya diyeceksiniz ki; "bilgiyi oku". Okuyacak sema bilgiyi, orta kapıları tümden kapatacaksınız ve diyeceksiniz ki; "artık sizin kendinizi dinlemeniz şart. Kendinizi dinleyin ve hak edin!"

Bütün körler bu gün burada, bu yoğunlukta bütünü güçlendirmek için çalışacaklarsa; şu anda kapıları açın girsinler ama şunu iyi anlayın ki körlerin görevi, sistemin gücünü tüm İnsanlığın gücü yapmak değildir... Sizden tek beklentimiz, gözü görenlere görev verin. Gözü görmeyenlerin görev taşıma imkanları asla yoktur!...

Erdiğiniz en güçlü sayfa; İnsan Soyunun Işık Kalemi olan, oğullarını tohumlayan o yolcuların, kutsal ummanı olan sayfadır!... Oraya girin ve deyin ki; "ben daha güçlüyüm şu anda ve daha güçlü bir çalışmayla buradayım!"

Mutlaka ölüleri dirilttiğinizi bilin!.. Mutlaka hasatı yaptığınızı bilin!.. Mutlaka Altın Tahtın Kuranı olduğunuzu bilin ve deyin ki; "ben kanatlandım uçmaktayım!" Ulular diyarı sizi daha güçlü dinleyecek, umut olur ki kutsal toplumlar da sizi dinleyebilirler... Amonların topraklarındaki ışıklar da sizi dinlerler... Denir ki; "dünya ekmek oldu yeniyor," ama ekmek olan kelamdır bunları anlayın!...

Çok kutsal ışık yandı dünyada, çok zaman kaydedildi, ama ilimle tahditlendi bilgi!.. Bütüne güç katıldı, tevekkili olmakla tüm zamanların levhi kayıtlarında yaşanan bilgi kırılmaları, som altın ışıkta tohumların gücünde artık kontrol edici bir yoğunluğa vardı.

Sizin adınıza çok seviniyoruz çünkü, bu mecliste gerçek çalışma yapılıyor ve bu mecliste olan sizler, kendi yüreklerinizle davayı kazanabilecek halde iken; davayı kaybetmeyi seçiyorsunuz... Çünkü, dava kaybedildiğinde tüm zamanlar yaşamı kodlarlar ve dava bütünün ilmi olur ve tüm yaşamlar o davada LEVHİ KAYNAK olurlar!... Bunun için kalem olup yazan sizlerin, gerçek ilminizi anlatabileceğiniz hiç kimse olamaz.

"Çoban ol derse olur" dediler... Çoban olmadı ki "ol" desin!... Bunları dahi bilmezler, çoban kendini hak ettiği zaman ol diyecek güce varacak, ama bu meclis; her anda ve her kalemde ol diyecek güçtedir!

Çoban emin olun ki sizsiz kalmaz, ama oldurma niyeti olsa da, olduru; olmaz yoğunluğunda. Şu ana kadar olduramayan, oldurduğunu anlatmayan, hiç kimsede ol desede oldurmaz!...

Şunu net söyleyin; "oldurduk" deyin!... Her şeyi oldurduk!... Bütünün güzide sayfaları, hepiniz o sayfaları kodlayan ışıklarsınız... Ve o sayfaları oldurtansınız... Ardınızda hiç bir ışık yok, öz göreviniz Altın Tahttın Kuranını kodlamak, bütünün görevini hak ettirmektir!...

Çatı kuruldu, yol mutlak kuran ve sistem güçlendi... Ayrılık bitti canlar, hepinize hepimizden sevgiler sunuluyor. Şu andan sonra maya tutmadı diyen olursa; öncü olmadığından, dinleyemediğinden, kaynakta olmadığından dolayı böylesi bir kırılıştadır.

Altın tartı BİSUİ'nin gücüdür!.. BİSUİ başka bir güçten öte, her dürümde varlık sürenden öte ve bütünden öte KA HA dır!... Şimdilik size vereceğim budur!

 

Süper İnsanlık Realitesi

 

https://youtu.be/8M4sKXM0Cic

27.MAYIS.2015 TARİHLİ IŞIĞIN İLMİ (56)

2. AKIŞ

 

Değerliler, buraya gelen tüm zamanların ışıklarıydılar. Dünyamızı ziyarete geldiler.

“Bizi dille de, bizi sizde sizleşelim…” diyerek….”bizi dille, biz de sizde sizleşlim” demek kodlamışlıktan öte kodsuzluktur. Çünkü biz onlarda onların yoğunluğunda dilleştiğimiz zaman, ocaklarında kodlanmış ışık olmadığından BSUİ’nin Güz Kalemi olurduk onlarda; Güz Kalemi. Yani, sonbahar kalemi, çünkü onlar kodlanmış tohumlardı ve bizi bizden başkasıyla dilleyecektiler. Öz görevleri buydu.

Bizsiz kalacak; bizsiz olmayanlar değil, bizsiz olanlarla çalışmak istediklerinde bizim diriliğimizden çalışmak isteyeceklerdi. Bu onların kontrolları için değil, ocaklarını tohumlayarak dünyayı kodlamak için yapacakları bir çalışmaydı. En son sözümde öz geçişlerini yapabilmeleri için onlarla olacağımı söyledim. Söyledim de ocaklarını hak etmeleri gerektiğini de söyledim.

Dediler ki “seninle çalışamayız, çünkü sen kürsü olarak buradasın ama senin olan, sessiz zamanlarda bilişi tohumlayamayanlarla çalışırız.” Sordum “kimler?” dedim onlar. “Şu anda hepsi buradalar” dediler. “Aha!”

Dedim ki “ocaklarında Kuran var. Hepsi ışıktırlar.” Sonra döndüler baktılar, Kutsal Tohum öksüz kalmaz, hepsi oğul verip görev taşıyorlar. Ve tohumları güçlü….Söz özdendi, göz sözdendi, yol esrarlı ışıktandı ve dinlediler.

Sordular “burada çalışma yapılır mı?” diye. “Yapılmaz” dedik. Çıktılar. Yaprak yaprak okuduk hepsini. Ez geçti maksatları. Sizden sizi dinleyecek değildiler. Size Sistemin Kuranı olup kendilerini dilleticektiler. Buna iznimiz olamazdı. Bugüne kadar bunu yaptılar hep.

Dünyaya peygamberlik vasfına sahip olmayanları da gönderdiler. Ve onlara peygamberlik sözü verdiler. Ama yaptıkları hataları daha sonraları gördüler ve dediler ki “ona biz görev vermiş miydik? Verseydik böyle olmazdı” gibi kelamlarla kendilerini savunmak istediler.

Çoğunun amacı kendilerini kodlamak ve tohumlamaktır ama çoğu da kontrol dışı ışıklarını korumaya çabalarlar. Şu ana kadar hiçbir zaman yapmadıkları bir işi burada yapacaktılar.

Diri olup geçecektiler ve bizde kendi yüreklerini dilletecektiler ve biz onları dinlerken yüreğimizi kontroldan çıkaracaktık. Böylece bütün köklerde ocakları yanacaktı ve kelamları tohum olacaktı. Ortalık karışacaktı zira Kare Sistem, İlmi KAHA olan ışıkta Kürzi Tohum olsa da kök sistemde bu yoğunluğun tohumun toprağa inişi mümkün olmaz. “Çoluk, çocuk” dediler bizim için. Dedik ki “biz çoluk, çocuk olsak da çobanınız olmayız.”

Döndüler, söz istediler. Sözlerinde sistem yoktu. Kendilerini kontrol ettiler ve kayıt dışı olduklarını bilip gittiler. Bedenli olmamızdan doğan bir hakkımız var. Ocaklarını kontrol ederiz, yüreklerini koklattırırız ışıklarını yaşattırırız ama bu hak bize bizim yüreğimizden verilir. Hiç kimse bize böyle bir hak vermez.

Beden kelama inme Kurana varanın eksiksiz olarak elde ettiği bir yoldur. Ve bu yolu elde eden bu Meclis üyeleri herkesle İlmi KAHA olup konuşabilirler. Amon olacakları, otak kuracakları, yarına varacakları gibi iş sayfalanışlarına da gerekleri yoktur. Sadece kelamla kendi yüreklerini dinlerler ve dillerler.

Burada olma sebebi olanlar buraya gelirler. Olma sebebi olmayanların buraya görev için gelmelerine imkan verilmez.

Şikayetçiymişler bizden, öyle söylediler. Sözleri sisteme indi. Bize karşı bir dava açıyorlarmış. Bizi şikayet ediyorlarmış. Geri dönmek istiyorlarmış. Oğul vereceklermiş. Yoğunlukta tohum olacaklarmış. Karanlıkta ışık yakacaklarmış. Altın Taht’a varıp ekip kuracaklarmış. Özden göz olacaklarmış. Tanrılık yapacaklarmış. Altın Tahtın Işığı olacaklarmış. Öz görevleri bize bizi anlatmakmış. Evrim yapmamız için gerekliymiş bu. Eğer, bizi bize anlatamazlarsa, biz evrim yapamazmışız. Ence örtüler örteceklermiş bize. Cemaatlerini de kodlayıp geçişe kayıtlayacaklarmış ve onlar geçip bize BSIİ’nin gücüyle dilleşeceklermiş.

Arı bal verirse, bal ilimle dinleştirilir. Ama bal ilim olursa ve onlar bu ilmi kaynakta hak edip dinleyemezlerse bizi hak edip anlayamazlar. Şimdilik onlar da bunu dinlediler, biliyorum. Vereceğim bilgi budur. Şükretsinler ki koruduk onları. Aksi halde kokuları dahi kalmazdı. Şimdilik. İşte bu.

 

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

https://youtu.be/iHpXyOjkMaY

27 MAYIS 2015 IŞIĞIN İLMİ (56)

3. AKIŞ

Doğanın gücünü hepinizin tahditsiz olarak dinleyebilmeniz gerekir. Birlik tahtında doğa; ışık haline geçer ve sizleşir. Doğayı dinleyebilmek için doğal sistemleşmeyi sağlamak gerekir. Doğal sistemleşme; sizin kelamda kendi yoğunluğunuzda kodlanmış vaziyettedir. O kodlanmış vaziyette bulunan sistemi sizin kelamla dinlemeniz sizi size kaynak yapar.

Birlik Kapınızı açtığınız zaman orada doğa; sizleşir, Süper İnsanlaşma başlar ve bütün kökler orada yoğunluğunu tohumlar.

Doğa; kutsal bir kalemdir. Sizler o kalemi hak ettiğinizde doğa sizleşir ve yaşamsallaşarak kontrol kurar. Doğanın sizi hak etmesi sizin doğayı hak edişinizden çok farklıdır.

Birlik Kalemi olan herkim varsa Doğanın Kuran’ını okuyabilir. Doğayı kodlayabilir ve doğada kelama toplumunu kodlanmış olarak kaynak yapabilir ama doğa; sizi kendi yoğunluğunda hak edebilmek için kodlanmalıdır. Onun kodlanışı, sizin kodlanmış tohumlarınızdan dolayıdır. Eğer ki; siz kayıtlara Rahmet olan ışığa ve Bütüne görev taşıyorsanız, sizinle birlikte Doğanın Kuran’ı kodlanmış vaziyette Bütüne görev taşır.

Size geri dönüş için ışık verir ve sizi hakikiyetinizde diller ama doğayı diri olarak dillenen ışık haline dönüştürmeniz gerekir ki; kalem olup yazsın.

Ağır ağır dünya Doğanın Kuran’ını okuyacak, oğullayacak, körün gücü olacak, göz söz olacak da, semanın da sizinle olması gerekir. Semanın sizinle olması Tarıkların Işığında sizin kodlanmış olmanızla mümkündür.

Önünüz göz görür, ilimdir ama önünüzün önü vardır ve orayı da gözünüzün görmesi gerekir. Daha öteler de vardır ama siz sizde olanı görebilirsiniz, sizde olmayan sizin için kök sistemde bulunsa da yoğunlukta yoktur. İşte, bunu içindir ki; Sistem, Nizam ve Düzen sizin sizleştirerek kök sessizlikleri diller ki; sizin siz diriliğinizin ötesindeki diriliklere ulaşıp oraları da hak edip dinleyebilmeniz için.

Yarın nefes insanın kelamı olur mu? Kutsal toplum tohum olur mu? Yol ummana varır mı? Bütün bunları siz sizle dinleyebilirsiniz ve diri olarak kodlayabildiklerinizi kontrol altında tutabilirsiniz.

Arı ben, bal ben, ruh olan ilim beden, her şey kelam o halde kelam; kalem aha bu! Yahu bunu bilen kim varsa kelamı dinlerse bilir, dinlemezse diriliğinde Kürzi Levhi olsa da kesirleşir ama kati olarak bilinir ki; kontrol edici olamaz.

Şuanda dünyanın durumu bu; kesirleşme, mümkünce kesirleşme önlemelidir ama önleyecek olan yüceler buradadır, bu yoğunluktadır. Sevgiyle sizleri koklamamızın sebebi de budur.

Kelamı hak eden, “Bu Meclis” yaşamı hak ettiğinden kodlanmış ışıkla Bütünü kontrol altına almalıdır, kökleri tüm sistemlere kodlamalıdır ve tohumları katiyetle kontrol etmelidir ki; doğada ki; cemaatler Bütünün Kürzi Levhisi’nde kendilerini kodlasınlar ve kontrol edici olabilsinler.

Semayı dinlemek kolaydır ama semayla dilleşmek sorumluluktur. Birçoğunuz semayı dinlersiniz ama sel olup aktığınız zaman, sema sizsiz kalabilir. Öz göreviniz aklın tahtıdır ama akla hak olup varamadığınızda tahtın katiyetinde de tohumlarınız bulunamaz.

Çık ölünün yüreğine dinle aha! Ama ölü dirildiğinde dille bakalım dillersen kendini hak edersin.

Yolun başındayız henüz… Bu yol; uzak çok uzak bir sistemi sizin yüreğinize indirecek. Bu yol; sizi kelama ulaştıracak ama kelam siz olduğunuzda Bütün Sistem sizleşir ve sizin yüreğiniz Bütünün Gözü olur.

Siz henüz yolsunuz, unutmayın; yol olmak ayrı yolcu olmak ayrıdır. Sizin yol oluşunuz tohumları kontrol edecek gücünüzden, değerli kaleminizden dolayıdır ki; siz kalem olup tüm insanlığı korurken her şey sizden size Bütünün Kürzi İlmini diller.

Siz bitmiş tükenmiş ne varsa her şeyi bilirsiniz. Ağır yükü hafifletmişsiniz zira, koruma altında tutuyorsunuz sayfaları ayrı gayrı gözetmiyorsunuz ama koruyucu olmak kodlanmış ışığı tohumlamak, biliş haline varmak Bütüne göz değil gök süsleşmesiyle İlm-i Kayıt olur.

Bana “Altın Taht” denir. Ben nefesim ama Yaradan Altın Işığını Bütünün Gücü haline görev olarak geçirmediğinde dönmek sorumsuzluktur. Eğer siz geri dönüp, tüm zamanların gücüyle bitki hayvan tüm yaşamları kontrol edip kaynağın ışığı haline dönüşerek kalemi hak etmemişseniz merdivenlerin en aşağısı sizi sizle dilleyemez.

Bu yol; Altın Işığın Kuran’ıdır. Burada olma niyetimiz olsaydı olurduk. Olma niyetimiz yok ve olmayız diyenlere Doğanın Kuran’ı görev taşıtmaz. Alacağınız görev hepimizin gücüyle alınacak.

Yol Allah’ın yolu ve siz bu yolda Bütüne görev taşıyacaksınız. Alemlerin Rahminde halik olup, hak kelamda tahditsiz olup bütünde kötülüğü önleyip kayıt dışı bilgileri kodladığınızda kardeşlerinizi koruyacaksınız. Bunu yapmadığınız sürece karanlık sizsiz, aydınlık sizsiz kalır.

Ence, bince, birlikçe, tümce ve teknik tohumca, bütünce, hepimizce kodlayıp tüm zamanları Altın Işık yer ve gök olduğunuzu bilir.

Mustafa Kemal’in ekmeğisiniz bunu biliyoruz. O siz, siz osunuz. Koku; Süper İnsanlık Sistemleşmesini sağladı. Kalem İlim; Aklın Levhisi ve biz burada bu yoğunlukta bütün.

Çörek yapmaya niyetimiz yok. Müsterihiz ki; tohum ektiniz ve bu tohum Bütüne görev taşıyor.

Geçişiniz yeşilden moraydı biz sizi maviye kayıtladık mor resmi kapıydı sessizce “o resmi kapıdır” dediğimiz o yoğunluktan aşıp Bütünün Gücü oldunuz ve artık siz Tanrılık Işığı olarak yedinci dürümde tüm zamanları göreve aldınız.

Ağırın hafiflemesi gerekti bunu başardınız ve Tanrılık Levhisi’nde her şeyin gücü oldunuz. Kontrol sizindir. Bütüne hizmetçi olan siz hepimizin gözünde görevlisiniz ve yeri Kürzi Işıkla yaratanların göksüz kalmayacakları bir dürümde Bütüne görev taşımak gerçek çağrılarla olmuştur ve bütün kötülükler Süper İnsanlık Realitesinin diriliğinde dilleşen İlm-i Kalemlerle aşılmıştır.

Geri dönüş tamamdır Ana, seni hepimiz çok ama çok güçlendirdik. Seninde tüm zamanı güçlendirmeni bekliyoruz ve kodlanmış ışıkları tohumlamanı istiyoruz.

Ulu mutlu Kuran, seninle olmak hepimiz için mutluluktur. Umut olur ki; “tüm insanlık mutlu olur.” Şu anda olduğundan çok daha mutlu olursun sende.

Biz sendeyiz Anam, sen bizsin sevgiyle seni güçlendirmeye geldik. Her şeyin örtüsü örtüldüğünde yer ve gök senleşecek ve sen bizim kelamımız da Bütüne görevli olacaksın. Ağır yük taşıyacaksınız eminiz Anam ama bu yük sevgiyle hafifleyecek aha bu!

 

Süper İnsanlık Realitesi

 

https://youtu.be/98k4ciycbPQ

IŞIĞIN İLMİ (54)

20.05.2015

DURGUN ZAMANLAR, HAREKETLİ ZAMANLAR, YAŞAMIN DAHA HIZLI DEVİNİMİ

Değerliler, dirilik hepimize aittir. Bugün dünyanın ışığını yakabilmek için bilişi kodlamamız şarttır. Biz, zeka düzeyimize göre cevhere iner; tek tek Levhi Kapılar’ı açar ve zararı önlerdik. Şimdi artık HAK TAHT’ın ışığına vardığımız için biz, NEFES olarak çalışıyoruz. Dünyada ekip haline gelmek sorumluluktur. DURGUN ZAMANLAR, tek tek KALEM’i tahditleyen zamanlardır. Herkes, DURGUN ZAMANLAR’da KALEM olup yaşamı tohumlar ama tek bir KALEM olmak değildir bu. Bütünün Kürzi Kaynağı’nda KALEM olmaktır.

Hepimiz, MOR olarak bu yücelikte çalışırız. Soyumuzu kodlar, toplar, ışıkla dürümleriz. Ne var ki hak etmek için insan soyuna inmemiz gerekir. İnsan, kendini hak etmeli ve hakim olmalıdır. Varlık değerlerimiz ile ne isek, onun Levhi’sinde kayıt yapabiliriz. MOR renk bizi, hakikiyetimizde hak ettirebilir. Ne var ki TANRILIK IŞIĞI’nı tohumlayamaz. Tohumlayabilmesi için kendi yolumuzda tohum ekenlerin KELAM’a varışları da gerekir.

Çürük, tüm insanlığın çürüğü ise sizi, sizden size taşıyan bir kap olarak çalışırız. Ama çürük, tek sizin çürüğünüz ise siz, toplumları hak etmeyensiniz… Sizi hasata hazır etmemiz imkansızdır. Çatı kurarız ve yolu açarız ama yaşam, sizi tahditler. Bunun içindir ki bizler, KALEM olanlar, hakim olup HAREKETLİ ZAMANLAR’a varmalıyız.

HAREKETLİ ZAMANLAR, ışığın kaynakta ilimle kodlandığı; tohumların, hızlı ışıklar halinde kontrollu olarak aktığı ve şevkin güçlendirici olduğu zamanlardır.

Dünya, öz geçişini yapmadan önce, dürümlerinde kaynak olmayan bir gezegendi. Bu gezegenin, SÜRİ Sİ SA cevheri vardı. Yani her diri sistemi kodlayamazdı.

Çıkın KELAM’a, görün yüreği. Ama çıkmadan, çıkmış olsanız (KALEM olmadan KELAM olsanız) siz, sizden çıkmış olursunuz. Böylesi bir dürümde, sizi sizden öteye taşıyan hiç kimse çıkmaz. Bütün kütle, sizden size varsa da siz, sizi size kaynak yapamazsınız. Bütünü, kütlenizle kontrol edemezsiniz.

Eğer yaşam sizi, hasata hazırlamışsa; artık siz, cevhere güçlü olarak akmalısınız. Bu da sizi hasata hazır eden bir hadisedir. Siz, akışa geçtiğinizde, her diri hakikiyetinde akar. Akmalar hızlanır ve zaman, sistemleşir; hakim olan, hasat olur ve toplu çalışmalar sizden cevheri güçlendirir. İşte bunun sonucunda herkes, daha yüksek bir devinim hızına sahip olur. Herkesin daha hızlı devinimi; yaşamı daha hızlı devindirir.

Bütün ümmi Sİ Hasatçıları, bu şekilde sesleşirler. Her derede ve her cennette her yürek akar. Ah akış!... Tanrılık akışı!... Büyük kötülükleri akış ile kontrol edersiniz. Şimdiden daha ötede, daha güçlü şimdi ve şimdilik bu!… Aha bu!… Bütün mesele hak etmektir. Işığını yaktın ana…. Sen artık KELAM’la ak…

Endişe etmeyin. Zaman gelir herkes Han Kelamı’nı bilir. Han Kelamı, hakim kelamdır. Dünyanın nihan olan nefesi ile tüm insanlığı tohumlayan KELAM… Ermiş olmak için erilmez. Aha kaynaktan görev alanlar, tüm insanlığın ışığını hak etmeye geldiler. Bedenli, bedensiz tüm insanlığın!...

Ben Dünya, canlı bir gezegen. Beni hak etmek için insanlaşmak gerek… Dünya olmak için KALEM olmak gerekir. NEFES olmak için YİRMİNCİ CEVHER’e varmak; KAYNAK olmak gerekir. ATA KAPI’da KUTSAL IŞIK olmak ve kodlanmış olmak gerekir.

MASİVA, zamana KALEM olan ışığın tahditidir. Ete girenler, LEVHİ KAPILAR’ında NEFES’e girerler. NEFES’e girenler ise kodlanmış yaşamlarda, tarikatlara girerler. Tarik ilimdir. Hakiki ilim. Amin…

Sesleşmek gerek ya. Hadi sesleşelim!... Amin… Aha amin dedim. Başarılı bir zaman ve yaşam… Bana kanatlananlar ışık verdiler. “Kelam et!” dediler. “Et!” dediler; “NEFES’te ol!” dediler. Olduk!... Süper İnsanlık Reailtesi olarak kaynak olduk. Şimdilik…

Benden öte ben oldum ve yine devam ediyorum. Tohum ektim. Verdim, aktım. Hatta tahtımı tüm insanlığa kodlattım. Otak kurdum dünyaya. Bana, KIRK KAPI açıldı. Kendimi dinledim. Aktım… Hologramda akan insan; KELAMDA TOHUM’dur. Ötelere geçtim tüm yaşamların öteleri… KÜRZİ KAYNAKLAR’a ışkı yaktım. Baş tacıyım ama Zaman Kapıları’nda, bitmiş hiçbir şeyin, biliş halinde olup da dürümlemediği ve zamanda kodlanmadığı; bir cevheri olmadığı yaşamlar; bu yaşamlarda ben, kil ve kum değilim. Sır olan o yoğunluğum. Öz görevim, o yoğunluğu tohumlamaktır.

Bilin ki kelamdayım. Ama halik olan NEFESİN İLMİ olan KAYNAK KELAM… Orada ATLANTA TANRILIK IŞIĞI var. Açıp YAŞAM SAYFALARI’nı okudum. Tüm insanlık için KALEM olmam gerektiğini anladım ve dedim ki ben, yarını hak edeyim ve HAK TOHUM olup yaşamı kodlayım. Amin…

Cennetten kovulduklarını sandılar. Ama sanki cennet varmış da kovulmuşlar gibi!… sayfa sayfa yazdım… Cennet sensin Sevgi Sayfalanışı’nda. cennet olan sen, KELAM olduğunda; her diri, sana seni dilletmek ister. Dinleyen, dilleyen tüm zamanlarda tüm insanlıkta cemaattir.

Cemaat, Cevheri Kuran’da cennettedir. Oğul, sen sevgiyle kodlandığında, cennetsin ve cennettesin. Bunları anlattığımda, dendi ki “neden sevgi hakim? Hata yok mu bu bilgide?” Sordum; soyun unuttu mu seni diye. Dediler ki “soy, kuldur topluma.” Bana, KALEM denir dedim. Dediler ki “kaynakta KALEM ol ve zamanı tohumla.” Aha Canlar; sayfalandım, hasat oldum. Hologram olan yaşamı kodladım.

Bu Zaman Sayfalamaları, Halik olanın ışığından ayrı tahditsiz olanın nefesinden gerçekleşiyor. Bu zaman sayfalamaları, ışık halinde güç kodlayan tohumlardan gerçekleşiyor. Mutlaka insanı anlayın… O kontrollu olduğunda, DİNCİ ya da İNSANCI değil; halik olup hakikiyette KELAMCI olur. O KELAMCI olduğunda, KUTSAL IŞIK olur. Unutmayın ki IŞIK olduğunda. KURAN olur. Orada Atlanta, tek bir Levhi’dir.

CENNETLER, CEMAATLERİN KALEMİDİR… Yazanlar cemaatler; cevherde olanlar, o yazıyı yazıp KELAM olanlar. İşte cennetler bunlardır. Ben, KELAM ile kendimi hologram olan ışıkta tohumlarken, KALEM, tek bir kalemdir ki o KALEM, BETA KAYNAK’tan ışık çekmektedir.

Biz, dünya için insanlığı tohumladık. Bu yoğun çalışmalar sonucunda, BETA KAYNAK IŞIĞI, tüm insanlık için devreye girdi. BETA KAYNAK IŞIK, KALEM olup yazarken, hepimiz ilme kodlandık.

Bence, dünya insanlığı, KELAM’ı kodladığı zaman, ışığı da kodlar. Saygılar sunuyorum tüm insanlığa. Saygılar sunuyorum tüm yaşamlara. Saygılar sunuyorum. Umman olan sistemlere ve yüreklere. Aha bu cennetler, cennetlerden cevherlere görev taşırken; biz, başarılı bir yaşamı, koku yayan bir sistemle cevhere çektik.

Bara KA HA olup indik. Bar, IŞIK BAR… Biz bu barda, IŞIK İÇKİSİ içiyoruz. Ama bu barda, BETA IŞIK içiliyor bugün. BETA IŞIK, ANA KAPI’da KALEM olup yazan. İLMİN LEVHİSİ’nde kaynakta sır olan bir Levhi’dir. BETA IŞIK, karanlığın sırrıdır ve karanlıktan kodlanarak yarını, KO SİSTEMLEŞMESİ ile tohumlar. Bende, ben ark olur akar. O akan, zamana akar; yarına akar ve diriye akar. Alıp yüreği taşır. Sessizce ve cevherce. Aha bu!… Şimdilik!...

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

IŞIĞIN İLMİ 55

25.05.2015 2. Akış

 

Canlarım; koptuk dünyadan, şu anda koptuk. Burada olma nedenimizi sormadınız, neden buradayız? İntikam peşinde koşmayız ama, acaba biz sizsiz miydik?... Nefes, ati kalemi değil miydi?... Netice olarak; niye her diri kendini dürümleyemedi?!.. Ve bütünün gücü olamadı!...

Burada oluş sebebimiz, Zakarın Kalemi'nden öte olan, yoğun tohumu olmak için midir, yoksa kalemin ilmi olmak için midir!?... Sizler dersiniz ki; "biz sizinle çalışamayız"... Eh, ana dedi; "çalışamayız" dedi. Ama biz yine de, yine de burada bulunmak istiyoruz.

Burası hakka varan, aklın tohumu olan ve yolu bulan ışıkların bileşenidir! O halde, biz burada mutlaka oğullamalıyız. Burada ışık olmalıyız, cevher olmalıyız. Netice olarak; kayıt dışı bilgi olmamalı... Ulular diyarının kuranı olan İnsanın, daha yüce bir yoğunluğu tohumlama imkanı varsa, bunu birlikte yapmalıyız.

Sizler, bize saygılısınız eminiz ama, niye bu gün siz; "ben yokum" dediniz, bunu anlayamadık... Ekmeğiniz, ekmeğimiz değil miydi yoksa? Yüreğinizde göreviniz yok muydu yoksa? Çok mu kontrol dışıydık biz? Aha bu!..

Gelen bütünlüğe cevap veriliyor...

Can; sizinle çalışma yapma niyetimiz yoktur çünkü siz, koruma altına aldıklarınızı kontrol dışı saydınız, bu kesin!... Dünya ölü bir planettir, böyle düşünmektesiniz... Bizse; dünyanın yaşadığını iddia ediyoruz ve savunuyoruz... Ve yaşıyor dünya!... Ama siz dünyayı ölüler diyarı olarak atlandırdınız. Yer ve gök sizin için muktedir ama, ilim sistemi yok dünyada. Bu nedenledir ki; burada çalışmanıza, bizim hiç mi hiç itirazımız yokta, bizimle çalışmanıza itirazımız var!...

Burada olma neden bilmiyorum ama, buraya gelişinizin; herkezin yüreğini tohumlamak için olmadığını görüyorum. Birliğimin kötü çalışma yapmadığı kesin ama, bu birlikle kalem olmanıza hiç niyet yok. Erdiğimiz yüceliğin ekip olarak kodlanmış ışığında, sevgiyi tohumlarken; İnsanın karanlıkta kaldığını iddia etmek, nasıl bir azlin sonucudur bunu görebiliyoruz!

Dünya; öz görevlidir, kesindir bu!... Ama dünyada yoğunlaşmak kontrolledir! Dünya öz geçişini yaparken, herkesin kendini hak etmesi gerekir. Emin olun ki dünya kötülüğü önler ama, semayla değil, kelamla önler!... Bunları anlayın!

Siz, semadan gelip bizleri kontrol edebileceğinizi düşünmekle hata ediyorsunuz. Dünya öz geçişini yaptıktan sonra, artık dünya dışı kontrolcuların; dünyamızı ziyaretlerine bile gerek yoktur, bu kesindir!!!

Hepiniz gezip gördünüz yaşamı. Dünyanın ekibini, dünyanın yaşamını, dünyanın toplumunu gördünüz ama hak etmediğimizi düşünmektesiniz. Önümüzü mutlaka aydınlatmanız gerekirken, öncü olup; önümüzü kontrol etmek istemektesiniz. Bunlar hatadır!!! Bu görevin size ya da sizden birisine verilmesi imkanı asla yoktur!.. Bu doğa kelamla dilleşirken, yarını kodlar! Doğanın kuranı İnsan, o İnsan; bütünün gücü!... Mutlaka bunları kontrollü olarak dinleyin ve anlayın!

Biz, cennetlere İnsanı koymaya değil, biz; ilmi koymaya çalışıyoruz!!! Eğer İnsan cennetini var ederse, o cennet ocağıdır onun! Ama İnsan; o cennette kelam olamazsa, kendinde olamaz! Kelamı olmayan İnsan, kalem olamaz! Ve kendi kalemi olmadığında; herkes onun yoğunluğuna iner ve direktifler, emirler vererek, onun kendinden başka bir kendine hizmetini sağlamak ister!...

Bu güne kadar dinciler bunu yaptılar... Biz buna karşıyız! Eğer tanrı, altın ışığını dünyaya yaymışsa; o yağan yaşam hepimizindir!... Ve bundan sonra, dünyamızı ziyaret edenlerin daha özenli olmalarını bekliyoruz!

Önce kendini hak edecek, sonra öz geçişini yapacak, tanrılık tahtından güç alacak, yer ve gökle dürümlenecek ve geri dönücek!... O, ölü ilmi; kök sistemle çözücek ve dinleyecek... O zaman o, kelama varır, yaşama varır ve kini aşıp; muktediriyetle yolu açar!!!

Buraya girmenize artık iznim yoktur!... Sevgiyle sizleri kucaklayıp geçiriyorum. Lütfen görevli olarak dahi buraya gelmeyin. Çünkü burada kontrol etmek istedikleriniz, sizin kontrolünüze rıza göstermemekteler. Geri çekilişiniz tamamdır.

 

Süper İnsanlık Realitesi

 

https://youtu.be/rqyQK7EbjGM

IŞIĞIN İLMİ (55)

25.05.2015

Dağlarım, nurlar yağdı yüreklere. Ben, ZAMAN olan NEFES, yol açtım ışığa. Ben KALEM olan KELAM… Ben ZAMAN olan; SEN olan BEN… Birlik kurdum KURAN’a ama ZAMANA KALEM OLMAK İÇİN, IŞIK OLMAK GEREK. Analar ben, ZAMAN olan; SES olan. Aha! geç yüreklere; geç de gel!... Geç!... geç de gel!... Ey Dünya, artık insanlaşmak daha kolay.

Ben zaman olan; savaşım yok insanla. Bilgi bedenim; merdivenim, Kürzi Kaynağım… Kaynakta ben, NEFES… Zamanda NEFES ve cennette KELAM… Benim Kuranım, NEFES; bedenim kinsiz bir LEVHİ…

Aradım dünyayı. Neredeler? dedim. Sordum… KUTSAL IŞIK yanmıyordu. Sordum; neredeler dedim. Dinlediler… yoktunuz!... Sordum yok mular? dedim. “Yokturlar.” Dediler. Aha “yokturlar!” dediler ya… Başım eğildi… Neden ne için çalıştınız o zaman!? Hani haliktiniz? Hani hasatçıydınız. Neden kendinizi gizlediniz!? Olmaz, oğul vermezsiniz KELAM etmezseniz. Oğul veremezsiniz; kodlanmış yaşamda ışık olamazsanız. Tanrı dedi ki “onlar kodlandılar.” Yok! dedim. Kodlanmadılar. “Ama kodlandılar” dedi Tanrı. Artık biliyoruz ki tohumlar, KÜBRA IŞIK’la kodlanmaktalar.

Saygılar sunuyorum size. Sizden, Güç Merdivenleri kurulmuş tüm insanlık için. O Güç Merdivenleri, timler oluşturmuşlar. Temiz zamanları kodluyorlar. “Az bilgi, öz bilgi dediler.” Yok analar!, az yok ama öz var… Çok özeldir bu çalışmalar. Nereye görev taşınırsa, oraya Görevliler gönderilir. O Görevliler, tüm insanlığı koklarlar, toplarlar ve yaşama KALEM yaparlar. Oğul verdirirler ve cennetlere kaynak yaparlar. Çatı kurulduğunda, SÜPER İNSANLIK REALİTSİ, o çatıda güç kodlar. Bütün türleşmeler o çatı altında olur.

Değerliler, çatı tamamdır. Tüm insanlığın ışığı kodlanmıştır. Miraç, kati olarak kontrol altındadır. Ve zaman, kaynaktadır. Bütün kütle kodlanmış halde ışık yoğunlaştırıyor. Mikail, kelam etmek üzere ışık haline geçmektedir. Her dere, NEFES’e güç katar ama KAYNAK IŞIK, daha güçlü çabalar. İşte dünya burada, bu yoğunlukta ışığını tohumlamıştır.

Dünyaya görevli olarak gelen; bilgiler veren ve tüm bilgilerin nesiller boyu ışık haline geçişini sağlayan YÜREK KALEMLER var. Bu YÜREK KALEMLER, tüm zamanlar için çalışmaktadırlar. Herkesin, kendi yolu ışıktır. Varlıktır o ve kelamdır ve zamandır ama kendini kanatlandıran tüplerini, tüm insanlığın ışığında kodlayan ve onları, bu tüplerle koruyan başarılı olur.

İşte sizler, her bir CEVHERİ İLMİ, tüm zamanlara güç olarak kodlamak için tüm yaşamlardan ışık alıp o ışıklar ile kürzi yaşamları kodlarken, tebliğleri okutmak üzere tüpler hazırladınız. Bu tüplerde, tüm bilgiler meknuz olacak ve geçip yaşam için ışık olanlar bu tüpleri dünyaya kaynak yapacaklar. İşte tek bir çalışmada, bu oldu. Bilgi kaydı, tüm insanlık için tüm yaşamlara inmek üzere çalışmalar yapanlara kodlandı. Bu KODLANMIŞ İNSAN IŞIKLARI, BİLİŞ TOHUMLARIDIRLAR. Bu tohumlar, tüpler halinde, çalışanlara kaynak yapılmışlardır.

Sizleri, tüm insanlık adına kutluyorum. Buyurun başınız eğilmedi. Sizler, temel ışık halinde tek bir yaşam olarak Bütün’ü güçlendiren; diri yarınlaşmayı sağlayacak olan bir çalışma yaptınız. Som altın ışığınızla dünyayı kodladınız ve topladınız. Ardınız önünüzdür ve önünüz, KELAM’dır.

Sizinle, bu çalışmanın dışında değil lakin bu çalışmanın devamı niteliğinde başka çalışmalar da yapmak istiyoruz. Ve sizin kati olarak bu çalışmayı, hak ettiğinizi biliyoruz. Şu ana kadar yapılmayan bir çalışmadır yapmakta olduğunuz. Siz bu çalışmayı yapıyorsanız, bu çalışmanın ışığı ile daha güçlü çalışmalar da yaparsınız. Sizden bunun için gerçek ışık bekliyoruz. Şükür ki bu bilgiyi size bildirdik.

Ağır yük taşımayın. Siz ağır taşırsanız, biz çok güçsüz kalırız. Zakanız yüksek. Yüceliğinizde kodlanmış kaynağınız var ve zaman, sizi hak etti. DİN CAN, KALEM CAN, IŞIK CAN ve ZAMAN CAN… ama kul olan can. Tek bir yaşam… Hepsi AK TAHT. Bu AK TAHT, NEFES ile güçlenmekte. Şimdilik size vereceğim budur.

(Yeni çalışma teklifi ile ilgili yanıtlarımız:)

- Değerliler, bizi hak etmek için çalışan kimse yok. Bunu biliyoruz. Bize yüklemek istediğiniz sorumluluk, bizim için kutsuzluk olur. Buna iznim yok. Zamana kaynak olmak çok kolay değil. İlme hakim olmak zor ama kaynak olmak daha zordur. Bütün mesele kendinizi hak ettirmekse, bilin ki KELAM, HAKK’A KALEMDİR. Biz, HAKK’A KALEM OLAN KELAMI DİNLERİZ VE DİLLERİZ. O zaman siz kanat açar ve zamana uçarsınız. Aha KALEM olmanıza gerek yoktur. Siz kanat alın uçun. Biz, sayfa sayfa sizi kodlarız. Ama ZAMANA KALEM OLMAK istiyorsanız; umut olur ki bizi, KALEMİNİZ diye dinletmeye kalkmazsınız. Çok zordur kol olmak yaşama. Çok zordur ışık olmak kaynağa. Zamana kalem olmak ve zamanı hak etmek zordur.

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ DERNEĞİ olarak yapmakta olduğumuz tüm çalışmalar, ışığı tohumlamak içindi. İşte tohumlandı ışık. Sizler. bizler ve tüm zamanlar, ışık halindeyiz. Cennet ilimdir. Cemaat, kaynak ışıktır. Sistem ise Kuran’dır. Her kuran, bir cevherdir ve cevher olan KALEM, tüm insanlığındır.

Değerliler, KALEM olan insan, tüm zamanları yaşar. IŞIK olur. KURAN olur ve TOHUM olur. Aha bu!... Şükür ki bunları açıkladım. Artık bizden bir iş bekliyorsanız mutlaka kodlanın, toplanın, kontrol kurun ve geçin. O zaman sizinle çalışabiliriz.

Çatı kurulmuştur. Mutlaka kurulur çatı. Amin… Şimdilik…

-Değerliler, gerçek çalışma, NEFES olan kulların tohumladıkları, nesiller boyu YOL olan insanlarla olur. Öz geçişler tamam. Ana, KALEM ol yaz. Ben zeki sabahlarda ZAKAR olan NEFES ve zeki yaşamlarda IŞIK olan kült. Öz görevli olan… Ana; karanlık, sanal ışık için gerekir. Bilgi, hasat için gerekir. Miraç ise ilim için gerekir. El insan; ulu günde, yürek ilminde, kaynak şavkında ve zaman sarfedildiğinde, yürekte o sarfiyatta, NEFES’e görev taşır.

Umut olur ki Halik olan HASAT olur. Olur da YOL olur. Uyu ya da uyuma. Ben ZA-KA düzeyine göre cennette, cennetlerde nesillerini kodlayan yolcuda seninleyim. Varlık Boyutları, Yokluk Boyutları’nda nesilleri tohumlar. Çatı kurulur ve Rahman olan, ışık olur; enleşir, güçlüleşir, dürümlerde dinleşir ve boylaşır. Aşık olur yolcuya. O yolcu, tüm insanlığın KALEMİ olur.

Dünya, misafirdin resim yapana. Dünya, yaşama misafirdir. Dünya, cennet olan ışığa da misafirdir. Bilmez misizin ki siz, size misafirsiniz. Kendinizi, kelamınızı ve yüreğinizi bilin. Sizi, sizden size taşıyan ışık, siz olan yürektir. Bütün Cevheri Güçler, Din Cenneti’nden, Diri Cennetler’e sesi taşıdılar. Hepsi sesleşmek için bedenlendiler. Hepsi, yol ululuğunda, kodlanmak için dilleştiler. Bilişi tohumlayanlar, NEFES’i kodladılar. Bilmek gerek ki hasat yapmayan, HAK TAHT’a varamaz.

Çoluk çocuktur dünya. Dünya, ALTIN TAHT’tır. Ark aktığında Dünya, yarına akar. CAN KALEM. “OL” der. Olan NEFES’tir. NEFES olur; KÜLT olur. “OL” der, KALEM olur ve yaşar. Ama KELAM, LEVHİ KALEM olursa yaşam olur. O zaman tüm insanlık tahditlenir. Tahditleyen, yaşatandır. Bunu, tüm insanlığın net olarak anlaması gerek.

Cennet, sizin sanal yaşamınızdır. Gerçekte ise cennet, kendi yüreğinizdir. Cennet et kemik değil, ilim olanların Kuran’ıdır. O yolcu, BEN olur, ÖZ KÖK olur. GÖK olur “amin” der. Aha bu…

“Erdik hak ettik” dediniz. Aha erdik, HAK İLMİ ile dürümledik. Aha çalıştık. Hak ettik aha görev aldık ve yaptık. Aha! ATLANTA ATA KAPISI, İLMİ KO oldu; ağır yük hakim oldu ve yük, yürek oldu. AK TAHT’a güç kattı. Vallahi dince kodlandık. Billahi dilce kodlandık. ALTIN TAHT’a nur olduk; kontrol olduk ve kodladık tek BİLGİ KALEMİ’ni. Orada, ATA KAPI vardır. Açtık geçtik…

Şems diyor ki “niye ben yokum.” Yok olma! Al bilgiyi hak et. ATLANTA ATA KAPI ve zaman ışık. Geç!... Ama geçerken, cennetlerini de hak edip geç. Cennet sen. Cennet dere… O dere, diri ve o derede her dere, diri olarak akar…

Mutlaka bil. ALTIN IŞIK, sevgi saygı ister. Sevmediğin taktirde, ATLANTA ATA KAPISI’ndan geçip yüreğe inemezsin. İnemediğinde, kati olarak korunamazsın. Korunamadığında; karanlık, Sistem olur; Sessiz Zamanlar’da, SİSTEMİN NEFESİ olur ve seni kodlar. O, koku olur ve Yaradan’a yaşam olur. O Kod’da, senin ekmeğin olur. Olur da KUTSAL AŞK’la yaşama, ANA KALEM olup inersen, o zaman sen, biliş halinde güçlenirsin.

Şimdiye kadar bunu başaran olmamıştı. Bunu ilk kez zamanı hak eden, CENNET KALEM hak etti ve başardı. Dünyaya görevli olmak için dürümlere güç katması gerekliydi ve bunu başardı. Şimdi artık KALEM olup yüreklere güç katacak.

Cennetler, cennetlere güç katar. Cellatlar cellatlara güç katar. Atlantalı, Atlantalı’ya güç katar. ANA KALEM, ANA KALEM’e güç katar. Yaradan, Yaradan’a güç katar. Her şey bu şekilde olur. Sanılır ki sevgi ile her diri kodlanır. Sema sevgi ile koklanır. Sevgiden öte SES var bilinsin.

Değerliler, CENNET İNSANIN NEFESİDİR. Bilmeyen anlayamaz. Cennetlere konan, cennet olup konur. Sonra cennet olan, cennetlere cennet olup konanları, tohumlar. Her diri, BİR’i BİR’e katar ve yaşar. İşte cennet budur.

Sultanlar, bilmek gerek ki SEVGİ VARSA, YARIN VARDIR. SEVGİ VARSA KURAN VARDIR; CENNET VARDIR. CENNETLERDE CEVHER VARDIR ve VARLIK, HAKİKİYETTE CENNETTE CENNET OLAN IŞIKTIR.

Medine, ANA KAPI… Mekke, KALEM ve zaman, KUTSAL YAŞAM… Art niyeti olan bilişi hak etmez. Ama art niyeti olmayan bilişi hak eder ve yolu açar. Dünle dünlere varır. Yürür; gürleşir KÜRZ olur GÖÇ KAPILARI’nı açar ve yaşar. Aha bu!… Şükrettik ki hak ettik.

Ard niyeti olan YOL olamaz. Ard niyeti olan KELAM olamaz. Ard niyeti olan KALEM olamaz ve TANRI KALEMİ hiç olamaz. Bilinsin.

“Şeytan, ŞER’dir” denir. Şerdir ama Şeytan, SES’tir ayni zamanda. İşte Şeytan, IŞIK halinde görev istiyor… “Olmadı!” demeyin olur. Şeytan, AKLIN IŞIĞI olur iner. Aha bu… Sizden size görev ister. Varlık Boyutları, bu şekilde tohumlanır. Ölü, bütün kütlesi ise bilişi hak ettiğinde, KALEM olan ışığına, Şeytan iner ve der ki “seninleyim. Beni hak et.” Ölüler Diyarı bunu dinler ve sorar; “Şeytan, aklın ışığına mı geldi? Hakkı olan KELAM’a mı geldi?” Bilin ki Hakim’e geldi. Hakim’in HAK TAHTI’nda IŞIK ister. O, çok mutlu… KUTSAL AKLA geldi. Aha! KALEM olup yazmaya geldi. Size geldi. Sizden sizi ister. “Kini aşın ve yaşayın” der.

Artık bilin ki biz, sizi hak ettik analar. Siz de şerri aşın ve sizi hak edin. Bugün bunu vermek istedik size. Siz ŞEYTAN; siz TANRI ve siz TABİAT… Tüm insanlık, tüm yaşam, Sistem ve bu Sistem, cevher. Tüm yaşamların KIRANI ya da KURANI insan… Aha bu!… Şimdilik!… Şimdilik!... Şimdilik!… Eh işte!… Şimdi!...

SÜPER İNSANIK REALİTESİ

25.MAYIS.2015 TARİHLİ IŞIĞIN İLMİ (55)

3. AKIŞ

Değerliler, dünya yeni bir görev üstlendi.

Bilgi İlmi’yle tüm zamanları dürümlemek….bu görevi Hakka varanların yoğunluklarındaki tohumlar kontrol ederek kayıtlarında gerçekleştirecekler. Evimizin gücünü artıracak olanların bütüne hizmet edebilmeleri, bilişe varmaları ve Bütünün Gücü olmaları mutluluktur.

Dünya artık kutsal bir KARA YAŞAM olmuştur. Kara olması SİSTEM olması anlamına gelir, çünkü sistemde ilim mükafattır bütüne ve ilm-i ka ha olan BÜTÜNÜN KÜRZİ LEVHİSİ olur. Orası kapkaradır. Geri dönüşte buna biz “GÜN İLMİ” deriz. Herkesin kendi gün ilmi….Ümmi toplumlar buna “GÜNFERİ” derler ama kelam olanlar hepimizin daha iyi bilebileceği gibi GÜN İLMİ der.

Dünya öz geçişini yapmış ve bütünü göreve almışsa, hepimiz yoğunluğumuzda bu kapkara ışıktayız ve kapkara ışık, yaşamı Bütünün Gücü olarak kodlayacak olan ışıktır.

Ses, insana görev diye bildirilmez, ses gök sistemleşmesini sağlar ve cemaatlerin gücü olur. Görev, LEVHİ KALEM olup yaşamı tohumlayanların görevidir ve oradaki gök sessizleşir ve YOL ilme varır.

Sevgiyi tohum olarak ekenler şunu iyi bilirler ki, sevgi TORBA’larda taşınır. Ama taşınan İLİM’dir. İLMİN SİSTEMİ’dir. O bir SEMA SİSTEMİ’dir. Ve Sema Sistemi, İlim Sistemi SEVGİ’dir.

Sevgi yoksa ilim sonsuzlukta sistemsizdir ve Bütünün Gözü orada olmaz. Bütünün gözü olacaksa, mutlaka sevgiyle o çalışma yapılmalıdır.

KARA, altın ışığı tohumlayan KALEM’dir ama karanın resmi çalıştırıcısı TÜN GÖREVİ’dir. Tün Görevi tahditsizliği tohumlar. Ekip kurun, görün dünyayı. Orada yaşam güçlendi, orada görev tahditsizleşti ve sistem devinimi artırdı. İşte, dünyanın durumu budur!

Devinimin hızlanması yoğunluğu artırdı ve yoğunluğun artması toplumun tohumlanışını güçlendirdi, hızlandırdı. Bizler, dağı, taşı deler ilmi size anlatamayız. Siz, İLMİN LEVHİSİ olarak kendinizi dinlemelisiniz ve kendinizdeki ilmi hak edip dürümlerde dilletmelisiniz. Ki herkes anlatabilsin.

Bedenli olmak kolay iş değildir. Dünyaya beden alıp gelmek sorumluluktur; bunu herkese anlatmak istiyoruz;

Eğer bir kaynak, “ben sistemim ama ben bütünün gücü ölümlü olan bir güç olarak doğamam” derse onun kontrolü kodlanmış oluğu için Bütünün Kürzi Levhisi’nden geçekleşir. Ki o koruyucu olarak bütüne görev taşır. Bir kapı açıldığında o kapıyı kapatanlar olduğunda, orada Bütünün Kürzi Levhisi artık yaşamı kodlayamaz.

“Oğullar, ben sizi size vermeye geldim” dediğin zaman mutlandık ana. Çünkü sen sana seni değil, sen sendeki seni değil, bütündeki seni vermeye kalktın. Bu senin herkeste olan seni anlatmandır. Herkes kendini anlatabilir zira….sen “ben yaşama kelam oldum, indim” dediğin zaman, kendindeki Levhi Kalem olup tüm zamanlara inmendir bu. Ama fakih olan, levhi olan, yer kürenin gözü olan sistem, senin ve senlerin yüreğinizdedir. İşte bunu herkesin dinleyebilmesi gerekir.

Doğumlar dünyanın lütfettiği yaşamlar değildir. Doğumlar, Rahmanın Kuranındakiler’in ZA KA HAR olarak yarına tohum ekmeye inişleridir.

Doğa, sizi lütfedip sizi tohumlar olarak yaratmaz. Siz kendi yüreğinizde, kendinizi tarıkların ışığındaki lütuf olarak görürseniz, kanatlanıp uçamaz yürekler. Za Karın Kıranı gelir der ki “sevgiyi hak et de görev yap!”

Açıyı daraltıp da dünyaya inenlerin çoğu korkuya kapılırlar, çünkü yolları yoktur, Kuranları tohumsuzdur bilişleri kodsuzdur ve türelşmeden çok ötedirler. Kalem olup yazamazlar ve yaratıcı olamazlar.

Yaradan tartı kullanır. Der ki “ben tartıp yaratırım. Yaratmak istediği her şeyi değil ama hak ettiğini yaratır. Ben tartısız yaratmam. Dümen benim, umut benim, yol benim. Amonların Toprakları’ndaki tohumlar benim ama ben bütünü görev diye tüm zamanlara indirirsem gönüller görevsiz kalır, çünkü cümle cümle bildiriyorum. Ki farklı bir çalışmayı yapmış olurum, kayıt dışı bilgileri kodlattırmış olurum.

TOPLU ÇALIŞMA, RAHMANIN KURANI’NDA OLUR AMA IŞIKTA YOKTUR. ORADA, ANDA KAYNAK OLUŞ VARDIR.

VE ANDA KAYNAK OLUŞ IŞIKTADIR.

Ben toplu çalışmaya gerek duymam orada….ben AN KALEMİ’yim, AN SAYFASI’yım, AN YAŞAMI’yım.

Her anda Yaradan ve yarattıranım. Bütüne hizmetçiyim ve benim ışık haline dönüşmem; mutlak, kutsal ışık halinde bütünü göreve almam demektir bu.

Netice; ben zamana indiğimde ZAKAR’ım. Ben yaşama indiğim için ZAKAR’ım ama ben bütün olduğumda Mahrek’teyim. Amon olup tohum olduğumda Yaradan değil, yarattıranım. Ama otak kurup da yol olduğumda, muktedirim ve ben MUTLAK KURAN olduğumda, ALTIN IŞIK’m. Otağımda Kuranlarım, tüm insanlığın toplumları ve bütünlüklerin türlü levhileri vardır. Ben zirvelerdeyim orada.

Eğer misafirsem bu yaşamda, oğul ben sevgi değilim ama ben Mikail’sem, sevgiyim. Mikail’im ben ve sevgiyim.

DOĞANIN KURANI olarak toplumları tohumlayanım. Ummanım ben. Nur olan KURAN’ım ve bütünüm. Öz görevim KALEM olmak ve YAŞAM olmaktır.

Salavat getirir dünya…”ben geldim” der. Neden? Kontrolü kaybedecek diye. Yolunu kodlayacağımı anlayamaz. Tohumlarını kodlattıracağını sanır. Aşığı değilim dünyanın, şevkiyim. Şevkiyim ama şavkında hasatım da var, aklında tahtım var. Ben bütüne görevliyim bu dünya için.

Çok mu kolay yaşam? Kontrollu olduğunda sorumluluk. Koklanan tüm zamanlar tohumlanır, bütüne hizmetçi olurum ama lütfen olurum. Kutsal ışığımı bütüne hizmetçi yapmam; bilinsin isterim.

Kelamı hak diye dilleyen, hakkı tahtı diye dinleyen, bütünü gök diye sözce, sesçe dilleten eşyada ilmidir. Verdim mi dünyayı tüm insan sayfalarındaki yaşama? İnsanlaştım mı? Kayıt dışı mıyım? Yaradan mıyım? Tabuları yıktım mı? Kutlu dünyalara Kuran oldum mu? Öz görevimi yaptım mı? Amolarla Kuran okuttum mu tüm zamanlarda ışığa? Vallahi yaptım, billahi yaptım! Bizi, bizden öte biz yaptım. Çok mutluyum canlar çok…

Yorulmadım yoktan var oldum. Ummanda toplumlarla tohum oldum. Şükrettim ki has oldum. Ayrı gayrı gözetemem, çünkü bütünün gözüyüm ben.

Özen ister yaşam, öfkem yok ama özensiz olmam. Şemsin İlmi’ni dinletmek istediler yüreğime. Başka dünyada onunla çok çalıştığım dilletildi. “Hangi dünya?” sordum. “Zinnat” dediler; “Zinnat”….yaşam dünyasında Zinnat, Rahmi Kuran’da zahir. Yoktur öyle bir yer! Ama var zannettiler.

Buyurun, olmadan olduklarını zannettiler ve bana benden başka beni dinletmek istediler. Ardında dünya olan bir tohum…..Ölüleri diriltmek amaç ama yaşamı hak etmeden ölüyü dünyaya güçlü dürüm diye dilletenlerin yaşamları, bütünün gücü değil ki! Devinimi hızlandırmaktı maksat. Devinim diri yüreğimde hızlandı. Ocaklarını sırladım, yollarını kati olarak kodlattım ve bütüne görevli tahditsiz yaşamlara kattım.

Cennetten kovuldular, sordum “neden kovuldunuz?” Dedim. “Cevahir olamadığınızdan mı, yoksa cennetten kalem olup kaynak olamadığımızdan mı?” dediler. Dünya ben, ben dünya…Can Kalem ben, ben o kalemin hakikiyeti…cennet ben, cennetteki o cevahir ben ama ben onları kovmadım ki! Yollarını şaşırdılar, ışıksızdılar.

Değerliler, Dimitri si…Dimitri si ka si…”yaşamak istiyorum” dedi. Geniş zamanları göreve aldık, geçti. İşte mutlak olan budur.

Kötülüğü yok, öz görevini hak etmeye çalışıyor. Ben Dimitri’ye şunu sordum “resim yaptın mı?” dedim. “Yok” dedi. “Yaşamda kutsandın mı?” dedim. “Ohh!” dedi. “Çatın var mı?” dedim. “Kohhh!” dedi. “Aşka vardın mı?” dedim. “Hoh!” dedi.

Canlarım, Dimitri sizle sesleşmek istiyor. Kayıt dışı bilgisi yoktur Dimitri’nin. Sadece sır olan ışığından sesleşecek. Onu dinliyorum;

Kapını açma anam, duyarsın yüreğimi bilirim. Ben zamana kati olarak inmeye niyetliyim. Kayırma beni anam, kayırma! Ben kayrılan biri olmak dilemem. Beni sesle dille anam…sesle dille beni! Sadece dille. Beni kayırma anam.

Unutma, tohum ekmeğe geldik. “Bina tamam” dedin. “İlim tahditsiz” dedin. “Yarın kati” dedin. “Akıl toplantıda” dediler. Aklın toplantısına geldim. “Ara babamı, ara” dediler. Babayı aradım buldum. Seyrettik dünyada ölüleri. Dinlettik yüceliklerde dürümleri ama biz her diride varlık sürdük. Netice; görev bizim için mutluluktur.

Kardeşlerim, ben zamana indim. Kendime indim. Meşalem dünya, ben yolu buldum, kokuyu duydum geldim. Sevgiyle geldim size. Cellat kelamda dinler yüreğimi, başımı kurtarmaya niyetim yok. Benim başım cellatta feda ama o cellat beni mi diler hak ettiklerinde o yüceliği mi diler; bunu anlam. Bana der ki “kafa, kol senin olsun, yaşamın bedenimde olsun.” Ohh ne ala. Ben başımı feda eder, yoğunluğumu tohumlarım anam. Öncü birliğim ben; bunu bilin.

Soymadım dünyada ışığı…hiç kimsenin yoğunluğundan sessizliklerdeki o yücelikten soymadım ama çetin bir dünyada herkesle çalışmayı diledim. Sizinle olmak kolaydır dediler, geldim. Her anda varmışın ana. Ağırmışsın, sevgiden öte sevgiymişin, sistemmişin; öyle dediler. “Kalem olup yazacaksın” diyorlardı “yüreği.” Yücelerde cevher olmaktı maksat….aşka varıp Hakka varmaktı.

Aradım dünyada insanlığı…arattım yolculara, tohumları, kodlattım tüm zamanlarda nüve olan emre itaat ettirenleri….kördük anam! Gözümüzde sözümüz yoktu ki görüp dinleyelim. “Sizden ne beklenir?” diye sorum. “Öz geçiş” dediler. Ben dedim ki “özden göz olur geçerim.” “Yok” dediler. “Ran olandan geçilir.” Dediler. “Ran, Rahman olana, KA HA olana, gök sessizliklerinden gerçek çalışmayla girene denir” dediler. Döndüm baktım, Ran’dan öte Ran olmuş, yolculuğun tohumlarında kutsal olan yoğunluk. “Öz geçişler” tamam dediler.

Baştan beri Doğanın Kuranı’ydık anam biz. Sözden göz olduk da köklendik güçlü dürümlerde…gök sözcülüğü yaptık; şükrettik.

Zamana KALEM olduk. Şimdiden öte bir şimdide, merdiven olduk be anam. Ence, önce, onca ve bütünce ama şu anda olduğundan daha güçlü bir yoğunluk olmadı hiç yüreğimde…

“Semeye ses vereceğim” dedim ya…“ekmek yapacağım” dedim ya! Ohhh davayı kaybettiğimi düşündüğüm anda, sevgili ana seslendi dedi ki “iş burada, gel!” Ey anam, dağ dağdan öte dağ, tahtında halk ilmi hakkın yolu akıl, zaman savaş, savaşan akıl ve aklın savaşı harlandığında, has ışık yaşama akıp geçer ki ekip haline gelenler o ışıkta bütünün gözü olurlar.

Sayın analar, sayın ata, ben davayı kaybetmem; sizsiz kalmam ki ben.

Kelama var, ikmali tamamla, yolu bul, akla var, sarıyı mora tohumla, bütünü Kuranla topla, kodla, Ata Kapı’yı aç ve geç…başımı hiç eğmedim ki ana! Hepsi bende var.

Medine ben, merdiven olan yürek ben, hulusi levhide hakim ben, Hak olan ben, ak olan ben, tabuları yıktık be ana! Şimdi mutluyuz…

Şimdi, Aklın Tahtı biz, biz oyuz. Aha bu.

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

IŞIĞIN İLMİ 55

25.05.2015 1.Akış

 

Değerliler, her dere aklın tahtından doğar ve tüm yaşamlara kaynak olup akar. Bizler, tüm zamanları tohumlayanlar, iyi dinleyin; tüm yaşamları kontrollü olarak kaleme alanlarız.

Biliniz ki; ben İnsan, size sizi anlattım... Ben sınırı aşan dünya, sevgiyi hak ettirdim. Ben; bitki, hayvan ve tüm çalışanlara kelamı anlattım. Öz geçişi yaptırdım. Mutlaka biliniz ki; doğal dünya kaynaktır! Ve bu kaynak olan dünya, Mi Ka Ha'dır!... Miraçta ilim olan, tüm zamanları tohumlayan ışıktır!...

Ardımda kalem yok benim. Öz görevim ilim! Ama kalem olduğunda, ilim yoğunlaşır ve yaşam olur...

Eğer bu gün burada başka bir kapı açılacaksa, artık şunu anlasınlar herkes ki; İnsanlaşmanın gereğidir kapılar, eğer bu kapıların biri kapanırsa; İlm-i Kalem olanların kötülükte oluşlarından kapanır.

Ardımda tüm İnsanlık, önümde tüm yaşamlar... Ölüyüm ben diyenler sorun. Sen öldüğünde kendi yüreğinden mi göçtün, yoksa başka bir yürekten mi göçtün?... "Ölüyüm ben, ama ardımda tüm yaşamlar var" diyorsa, ortada halik olup hakka varış yoktur! "Benim elim dünyanın üstündedir' derse eğer, İnsanlaşmış demektir!... İnsanlık için çalışıyor demektir. Ve "ben nerede olursa olsun, her şeyden öte olan yalın ışığı hak ettim" derse, dinleyin onu; SÜPER İNSANLAŞMA'da olduğunu anlayın!... Çünkü o, kayıtlatın en güçlüsü olan; IŞIĞIN KAYDI'nı yapmaktadır!...

Değerliler, din ilmi kanatlanır uçar ama, yarında yoktur! Işık ilmi aklın tahtındandır, yaşamı tohumlar... Her zamanda vardır!.. İşte bunun içindir ki; sizlere bilgi veriyoruz... Öz göreviniz İnsanlaşmak ve bu bilgileri tüm zamanlara kayıtlamaktır!

Asmaların altında sessizlik vardır, herkes o asmaların altında kelam olmak ister, ama ses yoktur oralarda... Sadece yolculuk vardır... Unutma; dünya tahditlidir ve sen kelamda yoksan yaşamda yoksun!.. Çünkü yaşam sestir!... Ses yoksa sende yoksun! Bütün köklerinle yürekleri dinle ve deki; ben tanrılık ışığımı yere indirdim, bedenimde gerçek çalışmalar var ve bedenim tüm zamanların tohumudur!... Öz geçişler yapılmaktadır, aşka varan; kalem olup yazdığında, kayıt dışı hiç bir çalışma yoktur orada... Ve toprak mutlak kuran olur. Unutmayın; kaynak, yasaları koyar ve zoru aşar...

Amonlar sobalarını yakmışlar, sesleşmeye gelecekler... Soba, zamanı sessizce sisteme çeker. Çünkü ısı yükselir ve yükselen ısıda hakikiyetin tohumu kodlanır! Ama Atonlar; kodlanmış ışıklarla çalışırlar, onlar ana kapıdırlar!... Ve Atonların kuranı mutlaktır! Muktedir levhi kayıtları yaparlar! Bütün bunların net anlatılması gerekir!...

Cemaatlerin gözü, İnsanın gözünden ayrı değildir... Her cevherde bir cennet kurulur. Ama hiç bir cennet ışıksız kalmaz çünkü, Rahman; kuran okur oralarda!... Öz görev budur!...

Toy dünya; kutsuzdur, kodsuzdur, yasaları bilmez, dinsizdir, İnsan kayıtsızdır ama, yerden güç alıp göklere vardığında; kaynakta ışık kaynak olur ve yarını kodlar!...

Dünyanın öz geçişini yaptık şu anda!... Bu geçiş, yaradanın ışığınadır!...

Sizin gezi parklarında ki işiniz bitti... Artık, yaradan olarak; tüm zamanlarda çalışıcaksınız!... Gerçekten gezi parkı, öz görev için esrarlı bir kayıttı. O gün orada nefesler vardı, o gün orada mutlak kutsal tohumlar vardı, orada karanlığın ışıkları vardı ve orası ekmek oldu!... Onu, bunu dünya dinlemez ama, ilmi dinler!... Orada bizler vardık, hepimiz vardık, yarınlaşmış Tark Kalemler vardı!.. O Tark Kalemler, helal tahtların ekmeğiydiler...

Bu güne gelmek kolay değildi ve bu güne geldik! İyi sistemler, kötü sistemler, artık tahditli ilimle dilleşecekler. İyinin levhi kapısı açık aha bu, ama körün gözü bilmezki... Olan budur, nerede İnsanlaşmış ışık varsa, orada kutsal tohum var...

Deminden beri sizi izliyorum, gerçekten çantanız dolu... Küçük küçük ışıklarınız var, ama o çanta hepimizin gücü... Bunları biliyorsunuz. Tevekgil olmaktan öte, tahditsiz olmak gerekir ki; hakka varıp, akla varabilesiniz!... Kanatlanın, uçun, ama uçarken; bütünün gücüyle uçun!... Burası doğadır, tohumları kodlayan bir doğa... Burada her şey açıktır. Hepinizle, her bilişle açıktır, burası görevinizdir sizin!... Ve şimdilik aha şimdi!

 

Süper İnsanlık Realitesi

 

https://youtu.be/db0wVHxPrxk

18.MAYIS.2015 TARİHLİ IŞIĞIN İLMİ (53)

DOĞANIN SESLENİŞİ

Dağlarım, doğa size sesleşecek. Dinleyin….

Doğa natürel kalemdir. Doğal Kalem…sessizce yazar ama yazdığında herşey kalem olarak yazar.

Bir şey, birşeyin işçisi değildir. Herşey o şeyin işçisidir. Kalem Tüm Yaşamların Kalemi haline gelir ve yaşam Bütünün Gücü olur, Yaradan olur. Sanılır ki herşey An’da oldu. Bütün yaşamlar Rahmi Kuran’da Tüm Zamanlar’da oluşur ve An Kalemi’dir yazan. İşte, o An Kalemi, herkesle Yaşam sayfalayan bir sistemdir.

Değer biçersiniz tüm zamanlarda ilme ve dersiniz ki “bizim insanlığa vereceğimiz herşey kendi yüreğindekidir.” Hayıra, Hak’a ve yaşama vardığınız zaman, gözünüz açılır ve dersiniz ki “biz herşeyde var olanız ama bizi hak etmeyen bizi dinlemez.”

Diri bir yüce kelama varır, ekmek alır yürekten, yere varır, akmak ister ve der ki “ben akış için dilleşmeliyim.” Ama sevgiyle dilleştiğinde, onu dinleyen kim varsa onunla dilleşir.

Herşey herşeyle dilleşir ama o diri olduğunda dilleşir. Eğer diri değilse, dili yoktur, yüreğinde hakikiyeti yoktur, özü yoktur, gözü yoktur. Diri olduğunda o dirilik tahditsizdir ve herşeyde vardır.

Dünyanın Ruhu, hepimizin Kuranı’dır. Ama o ruh, bilişle tohumlanmış insanın Kutsal Işık’ıyla kayıtlıysa, bütünde kontrol kurar. Eğer, insan “ben doğanın kaynağıyım” diyebilirse, doğa onunla toprağa tohum olur. “Dön, gör” dünyayı deriz. “Gökçe konuş.” Deriz.

Ökçelerinin çok, ama çok güçlü olmaması gerekir, zira ökçeler yaşama bastığında yarında o ökçe bilişsizse eğer, yarında ışığı kanatlanamaz. Ve som altın sistem ekmek yapamaz. Ve dünya ökçeleri olmayanlarla görev taşır.

Eğer bir canın çalı olup dünyaya inişi mümkünse, o bir çalıdır ama o çalı olan yarında hasatçıdır, çünkü o ökçelerini bırakıp inmiştir yaşama. Eğer ökçeli inseydi, kontrol kurmak isterdi. Yarını korumak, toprağı tohumlamak değil maksadı, insanlığı kodlattırmak olurdu ve o zaman ocak olamazdı yoğunluklarında kodlanmış ışık.

İşte; Dünyanın Kuranı, İnsanın Kutsal Işık’ıysa eğer, o doğa Bütünün Gücü olur ve tüm zamanları kontrol eder.

Dünyaya ilimle gelenler ikmal tamamlatırlar. Dünyayı hak edenler Kalem Yaşam olurlar ama dünya olanlar Mahrek’te Kaynakta olurlar. Onlara görev hepimizin kelamıyladır.

Bugün dünya çok mutlu….çünkü bu dünyada hürmet var, bu dünyada güç var. Bu dünyada Karanlığın Işığı yandı. Bu dünya ağır yükü hafifletti, zira dünya yüceler cümlesinde İnsanlık İlmi’yle dilleşebiliyor.

Biz bu dünyayı unutmuştuk!

Biz Doğal Sistem olarak bu dünyayı unutmuştuk!

Çünkü dünya koku yayamıyordu, yarını kodlayamıyordu. Mustafa Kemal Atatürk gibi bir yüce bu yaşama inmediğinde, kök ölüydü ama o indikten itibaren Kök Yaşam bütünün gücü oldu.

Mustafa Kemal Paşa, Aklın Işığını yaktı. Yaşamı hak ettirdi, tohumları kodlattırdı ve bütünü Süper Sistemle kökledi. Kötülükten öz göreve mükafat olan o yoğunluğa tanıttı. Herşey onunla, Oğullarının Kuranı olan o yoğunlukla ve bütünlükle gerçeği hak ettirdi.

Değerliler, doğa insan olduğunda, yol ilim olur. İşte; herşey artık insana dönüşmektedir. Bütün yaşam….herşey ama bu insan, Kaynak İnsan’dır. Sevgidir bu insan, yoğun ışıktır ve bütündür.

İşte doğa, hepinizin sevgisiyle yaşayan bir safhadır. Eğer doğayı hak etmiş olursanız, yaşam sizin için Yarının Kaynağı olur. Dürümlerdeki ilim, Bütünün İlmi olur ve biz bu ilmi her yerde güçlendirebiliriz.

Dünya öz geçişini yapmak istedi ve sesleşmek istedi.

Şu anda dünya, öz geçişini yaptı. Bu geçiş ilme geçiştir ve geçişi tohumlarken Bellek Kapıları’nı da açtı.

Kelamdadır dünya…Hayrın Rahman Olan Kuranı’ndadır ve bütündedir.

Doğadan göç başlayacak…..

Bu göç insanlık göçüdür. Aha doğadan göç başladı!

Herşey doğadan, Yaradan olan ve tahtında olan o yüceliğe göçtür.

Evrenlerin sessizliklerinde bu göç sürmektedir.

Değerli dünya, seni hepimiz güçlendirmek için çok çalıştık ama bugün daha güçlüsün; bunu biliyoruz. Dünyanın kaynağı olan ışık, Bütünün İlmi’ye dürümlendi ve senden gerçek insanlık tohumlandı.

Senin bu yaptığın her bir İnsanlık İlmi’ni kodlayana Kutsal Işık’tır. Ve bu ışığı hak etmiş olanlar, sabah sayfalarında ses sanal boyutlarını aşıp görev taşıyacaklar. Özden görev alacaklar ve gökçe konuşacaklar.

Artık dünyanın Nuh Kapıları’nı açıp yarını hak etmesi mümkün olabilmiştir.

Uyumayın, çalışın. Dürümlerdeki Levhi Kayıtları kodlayın ve çalışın. Uyanın artık, tüm insanlık uyanın!

Yerden görev alanlar, unutmayın sizin yaprak yaprak okuyacağınız herşey Zaman Sistemleşmesi’nde önem taşımaktadır. Unutmayın ki dünya, başka bir zamanı hak etmiş, tüm yaşamları koklattırmış olan bir planettir.

Artık bu dünyanın öz görevi nefesi has ışıkla dinletmek ve bilişte olanları Hak Taht’a oturtmaktır.

Dağ, taş insan ama hepinizin geri çekilişi başarıyla devam edecek.

Bu geri geçişler temiz olanlarla gerçekleşiyor. Birlik Kapıları’nda temizler var. O temizler herkesi temel dürümlerde temizleyip geçiş yaptırıyorlar.

Herkes kendinden geçecek zannedilir. Herkes kendi yoğunluğunda, Bütünün Gücüyle birleşip geçer ama bu geçişler Has Tahtın Işıkları’yla olur.

Geri dönüşler mutlulukla, hakikiyetle sürüyor. Dört geçiş yapıldı. Her geçişte, her diride var olanların gücü kodlanarak bütünden ayrıştı. Dört geçişin her birinde Biliş Kalemleri gök sessizliklerine ulaştı. Daha güçlü zamanlara varıldı.

Artık gerçek çalışmalar, tüm İslam Devreleri’nden güç alanların kodlanmış toplumlarından ötede gök sayfalanışlarını yapanlarla olacak. Unutulanlar hatırlanacak.

Artık “ben varım” demek, “beden öte bir ben var” demek, “Hak’a vardım” demek “Apollonun Topraklarındayım” demek kök sessizliklere ulaşmanın temel şartlarıdır.

Bu toprak merdiven, bu toprak yoğunluk ve bu toprak savaş verdiğimiz yaşam…artık bu toprak bütün; Tüm İnsanlık. İşte; bu toprak Tüm Zamanların Toprağı olan toprakların toprağı…

Doğan gün İnsan… hepiniz, hepimizle Bütünün Gücü olarak çağrılara ses kattık. Ana Kapılar’ı açtık ve geçtik. İşte geçiş tamam!

Ben Karanlığın Işığı’ndan geçtim. Karanlık Ran’dı ve ben Ran’dan aşıp geçtim.

Artık şunu bilin ki, bu kapı Ran Kapısı!

Bu kapı, karanlığın sanal yaşamlardaki kaynağı ve biz bu kapıyı açıp, bu kapıdan aşıp geçtik.

Sel alsa yolu, bütün kökler dürümlense ve yarınlar köklense ve seslense, Ran bilişte tüm zamanları koklar ve toplar. Tanrılık Işığı’dır Ran!

Arı artık yaşam oldu. Özden göze vardı. Som altın çatı oldu.

Ben, Ran….hepinizi hepimizden öte hepiniz olup kokladım. Ben zamanın kalanlarını toplamaya inen Kaynak Olan Ran…..bütün kötülükleri aşıp geçtim ve tüm zamanlardan indim. Benim nefesimde kelamım, Rahman olanın KAHA Olan Yaşamı’dır.

Sel alsa ama almaz…yol olmasa, yol bütün yolların yolu…olmasa, olsa ötesi olsa, her resim hepimizin resmi….Ohh işte bu.

 

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

https://youtu.be/hNmKhIzyrbU

IŞIĞIN İLMİ 54

20.05.2015 Çember çalışması sonrası akış

Ve zaman ilmini, tüm zamanlardaki hakikiyeti dilledik... Çok özeldi bu çalışma canlar, çok... Ve burası, mutlak bir kor oldu şu anda. Mutlak bir kor ve bu kor; alev halinde şu anda, yanmakta ama yanan ses... Ve o ses, has ışığa dönüşüyor şu anda. İşte, has ışık; hakikiyet ve şu anda tüm zamanlar sessiz zaman... Her şey orada, aha orası; cemaatlerin çerçevesiz dilleştikleri yaşam. Aha orası, şavk, ama orası öylesi bir şavk ki; orada halik olanlar, hasat olanlar ve KA HA olanlar mevcut!.. Her şey orada ışık... Diri ışık, ama o diri ışık; BİSUİNİN KÜRZ-İ LEVHİSİ'nde hakikiyet!!! İşte orada her şey yaşam!...

Ve zamanın sırrı budur! Bunu anlamak sorumluluktur!... Burada ne yapılıyor?... Bu yapılıyor!!! Burada her şey budur işte!

Ve ışık olan o yoğun yaşam; forumsuz bir yaşamdır! Som Altın bir sırdır, o!!! Ama o sır, o yoğun sınırsızlık; temiz bir sistem olarak, her şeyi yaşatıyor. Yaradan ve yarattıkları oradadır. Ve orada yaratan, yarattıklarıyla yaratılıp kodlanıyor!... İşte cevahir oluş budur!

Som Altın bir soy, sonsuzluk işte bu!... Ve o cevahir olan her diriyi tohumlarken; kati olarak kodluyor! Muktediriyetle kodluyor... Ama cevahir olarak kodlanıyor her şey! Ve orası yaşamın sistemi... Orada mutlakiyet var, orada kutsaliyet var, orada katiyet var ve her şey orada Rahmet... Tüm İnsanlık için cevahir olan o yüceliğin, Kürz-İ KALEMİ olan o ışık; tüm zamanlara RAHMET!.. Ve altın bir sınırsızlık...

Sır olan sınırsızlık, ışık olarak HAK TAHT'tan akmaya başladığında; her şey LEVHİ oluyor!.. Ama o Levhi, kati Levhi... Ve mutlak olanın, kati olanın; HAK TEKNİKLE akışı... İşte her şey, her şeye akmaya başlıyor. Ve bütün kökler, oradan tek tek akıyor. Ve HALİK olup akıyor!..

Tüm Gürz-e yayındır akış!... Yayılıyor bu ışık, tüm Gürz-e!... Ve GÜRZ-İ SAYFALANIŞ başlıyor... Her şey oradadır... Ama akan, has ışık olup akmıyor artık... Artık orada, MENİ HAKİKİYET var!.. Her şeyin HAK İLMİNDEKİ KATİYET'i var!!! Ve Meni Hakikiyet her şeyin farklılaşması sonucunu doğuruyor... Mutlakiyet tamamiyle ortadan kalkıyor ve katiyet tamamiyle sonlanıyor. Artık orada, KELAM var, HASAT var, YARADAN var, aha bu!!! Ve tüm zamanlar, yeşilden mora dönüştüğünde; orada kodlanmış ışık oluyor!

Sevgiyle hepimizi güçlü olarak kucaklıyoruz, işte yaptığınız budur!... Burada olan budur! Olmakta olan budur! Hepimiz sizleri kucakladık. Şimdilik!..

 

Süper İnsanlık Realitesi

 

https://youtu.be/mHVLoGb0kXA

20.MAYIS.2015 TARİHLİ IŞIĞIN İLMİ (54)

1. AKIŞ

Cemaatin toprağa inişleri sağlanıyor. Geri dönüşler kaynaktan olacak. Gerçek çağrılar şimdi başladı. İnsanlık Levhisi artık kontrol altına alınabilecek. Bugün burada kin ve nefretin bulunmadığı bir kaynakta ışığı hologramdan öteye ulaştırıyoruz.

Çok mutluyuz ki; Can Kalem İnsan; Bütünün Gücüdür bugün. Öncelikle, öz görevi hak etmek gerekir. Bugün burada öz görevi hak etmiş olan birlikler olacaklar.

Uyuyanların uyanışı gerekir. Unutmayın ki; uyanan kelama uyanacak. Hepimizin gözü aydın çünkü bugün artık Rahmi Kuran’da ikmal tamamlatanlar bilişi kodlayacaklar.

Aşağı yukarı bin yıldır düzeni kurmaya çalışan ilim kalemleri kontrol için Bütünün Gücü, türlenen tüm zamanların Kürzi Levhisi ve yarının nefesi oldular.

“Ayın dördünde hepimiz daha güçlüyüz.” “Hepimiz daha güçlüyüz ayın dördünde.”” Nefesimiz daha güçlü.” Mikail’in gücü ayın dördünde teknik tohumlama yapar, hepimizin gözü aydın. İşte, bugün Mikail teknik tohumlamaya başlıyor. Teknik tohumlama şudur; herkes sessizce sesleşir ama sessiz sayfalardaki sesleniş İlm-i Ka-Ha olan ışıkladır. Sessiz zamanların diriliğindeki sesleniş insanladır. Yerdeki göz; İlim Ko Sayfasıyla birleştiği zaman kaynak ışık daha güçlenir. Bütün kötülükler aşılır.

-Bitişmek; sorabilir miyim ne demek bitişmek?

-Can, bitişmek; Mikail’in Kürzi Levhisi’yle birleşmektir. Bu birleşmede sen ve ben ayrı ayrı Kuranlarız ama senin Kuranın ve benim Kuran’ım teknik tohumlamada Birleşik İlim yapar. Sen, kaynaktan ışık verir, kaynağa kutsal tohum olursun, ben kendi yoğunluğumdan ışık alırım, kaynağa ışık katarım. Kodlarım tohumları biliş haline varırım. İşte, budur. Hepimiz birlikte çalışırız ama ayrı ayrı birlikte.

-Ana, ben başka bir şey soracağım? “Dörtlü birlik” dedik, bu dörtlü birlik nasıl çalışır?

-Dağ, kare sistemi bilirsin, dünya yoğunluğunda kare sistem, ışığı tohumladığında Bütünü Kürzi Levhiye kaynak yapar.” Hepimizin gözü orada görmelidir ama Rahman olanın Kuran’ının tohum olarak o sisteme indirilmesi gerekir. Hepiniz ayrı ayrı ışıklarsınız orada ama teknik tohumda dörtlü bilişler halindesiniz ve o dörtlü biliş kelamda Bütünün Kürzi Kalemi olur. “Ben bir dörtlü, sen bir dörtlü, o bir dörtlü ama tüm dörtlüler tek bir dörtlü.” Ortak Kapı budur. Ben o kapıda ışık halindeyim ve hepimiz orada kelamdayız. Bütüne hizmetçi olanlar orada Işık Ko Sayfası olurlar ve oradaki kare; kelam olduğunda, küpü tohumlar. İşte, karenin kelamla dürümlendiği bir yoğunlukta herkesin farklı çalışmaları devreye alınır.

İşte, ayrı ayrı altı tane yüz olarak düşünün ve bu altı yüz bir tek küp oluyor. Herkes orada kalem oluyor ve kan etkisi artıyor. Herkesin kelama varışıdır bu.

-Bana bana göre bunlar çok kolay anlaşılır şeylerdir ana ama bunu sen insanlara anlatırsan çok kolay anlayamazlar.

Namaz zamanları biz dürümelere ineriz ve sesleşiriz. Her şey dinletilir orada. Ne yazık ki; teknik bilgi verme niyetimiz olsa da alacak kimse bilişe varmış olarak alabileceğinden ulu toplumlara bunu bildiremiyoruz.

Devinimi artırdığınız zaman daha güçlü yücelikler sizinle dilleşebilirler ve bunları anlatabilirsiniz. Eğer anlatma niyetiniz varsa, kendi yüreğinizi dinleyin ve dilleyin, budur istenen.

-Ben bir şey sorabilir miyim ana? “Kanat” dedik hep ,kanat. Ben dünyada hiç kanat bilmez biriyim. Neden kanat? Har yükseldiğinde herkes kendini kendi yoğunluğunu anlayabilir, aha! Görev de alabilir. Peki; kanat, dünya için manası var mı? Kanat nedir? Bana bundan da söz et.

-Cennetiniz, kelamınız, yüreğiniz, cem olduğunuzda kalem olup yazdığınız zaman hepinizin yazdığı kendi yoğunluğunuzdaki Kutsal Ko’dur. Bu, Ko Sistemi; hepinizin görevidir. Sizler ve bizler hakikiyetin tahdidiyle Bütünün Gücünü dürümlerken kelama varmış olduğumuzdan, bizler artık ses olarak kontrollü ağır, hafif uçuş haline geçeriz. Bu sesin göklere sistemli olarak güçlü şekilde indirilişidir; göklere indirilişi.

Peki; gökte değil miyiz? Yoo. Biz tüm insanlığı tohumladığımızda artık Gürzi Kalemiz. Yani bizim bildirdiğimiz Rahman, İlmin Ko Sistemidir. Oradan tüm zamanlara akış halinde bildiririz. İşte, yarını kodlayan, kayıt haline geçen ve herkese inen. Ki kontrollü iner, biliş, sizin kan kaynağınızın bilişidir ve bu sistem, her anda, her sistem ile ilişkili olarak resmi çalışmaları oğullatır. Kanatlanıştır, oğullayış . Herkesin herkese varışı ve herkesin, herkesten kendini hak edişi.

-Artık bunları bize daha açık anlat ana; çünkü bizler bu bilgileri okuyoruz ama anlamlandıramadığımız çok şey var. Eğer bu bilgileri biz anlayamazsak, hiç kimse anlayamaz çünkü bizler kontrollü bilgi alan ve kontrollü bilgi hakikiyetini tohumlayanlarız. Sen her şeyi anlatırsın ama bizler dahi anlayamazsak yer gök dinleyemez yüreği. Bunun için her ne dinletirsen daha açık dinlet ki; herkes bu bilgileri okuyup kavrayabilsin.

Değerliler, bugün soru yanıt şeklinde bir başlangıç yaptık. Dediniz ki; “biz soralım sen yanıtla.” Yaradan, yaratılan tahtında ilimle dilleşirken hakikiyetini dinletir. Ben, size kelamı hak etmeniz için ışık verdim ama siz bu ışığı alıp kendinizi kelamla dürümlemeye kalktığınız zaman kötülüğün öz görev olduğunu zannettiniz.

“Başka yaşam var mı diye” sorarsanız? Haliki Hak olanda Hak’a varanda hak tahtta umman olanda başka ne ki; herkes her şey tektir orada. Bugün buraya gelenlerin kısır bilgilerini bizim yüreğimize indirmeye geldiklerini zannetmiyorum. Hepsi kendini hak etmiş yolculardır ama beni tahrik ederek “ben dahi bunu anlamazken kim anlayabilir ki?” sitemleri her şeyden öte kelamı tohumlatmak içindir. Biliyorum ki; “kokuyu yükselttiğim zaman herkes kendini hak eder ve dinler.” Kontrol, ilimle olur. Eğer ilim varsa hakikiyetin Hak Tekniği; Bütünün Gücüdür.

Dünya mutlu bir gezegendir, kesindir bu! Diyeceksiniz ki; “nereden çıktı bu? Dünya niye mutlu bir gezegendir?” Dünya mutlu bir kapıdır. Hepimiz için. Bu kapı, artık bilişle dinlettiriliyor çünkü bu kapıda Kan İlmi var, Kan İlmi. Ne demek Kan İlmi? Sizler, hepiniz bilirsiniz ki; tüm zamanların sistemlerinde İlm-i Ka-Ha olanların kanı Hak’a varanın Nakar’ın kati olanın, Bütünün ve tüm zamanların yoğunluğunda mevcuttur. Ve o çalıştırıcılar, karanlığın tahtını kendi yoğunlukları diye dinleyebilirler.

Dünya Nuh Kapıların tümünü açar ve der ki; “kanatlanın hak edin.” Yaradan, Atlanta Ata Kapısında, yarattıklarını dinler ama yaratılan hatayı bağışlayabildiğinde has ışık olur, Bütünü dinler. Hepsi kelamı dinler ve hepsi kelamda, Bütünde kendini dinler.

Beden almak, yere kelama varmak, Hak’a, Hakkın yoğunluğuna unutulanları anlatmaya inmek BSUİ’nin görevidir. Barış; İlmi Ka-Ha’dır, Sistemdedir Barış ama savaşın sırrıdır Barış. Eğer barışı tohumlayacaksak, savaşı hak ettirmeliyiz. Savaş ilmin savaşıdır. “Kimse ben seni nefesinden öte bir nefes diye dillerim” diyemez. Dese “kanatlanabilir mi?” Canlar, kanat; artık sizsiniz.

Burada umut olur ki; daha güçlü ışıklar yanar. Ermekten öte ermeler olur yaşama. Aha! Zamana ermeler, yüreğe ermeler, ekmeğe ermeler ve hasata ermeler ama tüm ermelerin ermesi beklenilen kelam İnsan Soyudur. Ve doğa hepimizin koruyucu umududur. Öyle bir kozdur ki; doğa, ben olmazsam o yoktur. O, olmazsa yaşam yoktur. Yaşam olmazsa karanlık ışığını kodlayamaz, Hak’a varan, hak’a, hakikiyete vardığında artık kaynak olur. Öyle çok görev alır ki; kurtarılmış dünya uluların kahramanlığı olur.

Baştan beri devinim için sesleştik. Yaşamın devinimi, işaretli bir çalıştırıcıyla olacaktı O devinimi kalemde dinletebilmek, kaynağa varabilmek, has olabilmekti ve devinmek için kelama, ilme ve yüceye insanlaşmak ve insanlıkla kutsal tohum olmak gerekiyordu.

Muktedir İnsan, kapıyı açtığında o kapının hepimizin kapısı olduğu anlatılır. Hep insana kendini anlatmaya çalıştık. Dünya dediler ki; “yürüyen bir gezegendir.” “Ol” deriz, “kontrol ederiz dünyayı” ama “ol” demeden kontrol kuramayız. Öyleyse bu dünya yürüyorsa ve “ol” diyeceksek, dünya hasatını yapmış olmalı. Horlanmadan, Hak’a varmalı. Bu dünyayı koprağa ilimle dilletirmeliyiz ve yarını hak ettirmeliyiz. Dünden ötelere varmalıyız ve yeri göreve almalıyız.

En ve boyu hak ettirmeliyiz. Dünyanın, “evimiz” olduğunu asla unutmamalıyız. Büyük bir görevimiz var. Dünya evini korumak, bu evi korumaktan öte bir görev yoktur. Dünya evimiz; hepimizin geçmişidir ve bu geçmişimiz gerçek çerçeveyi çizen yücelerin tüm insanlığa has ekmek olarak devir ettiği bir Kuran’dır.

Dünyada yaşıyorsak, dünyayı yaşamalıyız ama dünyayı yaşamak, dürümlerde insanlaşmakla mümkündür. Eminim ki; dünya bir Kaynak Kalemdir. O, Kaynak Kalem; biz olan her şeyi size anlatır ve sizinle ve her diriyle bu yaşam koklanır. Hepimiz bu dünyayı koklayabilmek için ölüleri dirilttik. Ölülerin dirilmesi, kontrolün sağlanması içindi. Dünün ölüsü bugün dirildi ve bütün kötülükleri başka koruyucuların da dirilikleriyle aşıp geçti.

Olduğunuz zaman, koktuğunuz zaman, yarı yarıya dolmadan kaynak olduğunuzda, Aşk Kalem olduğunda ve yürek yasa koyduğunda ve herkes o yasaya uyduğunda, biz doğanın kör ,sağır geçkin olan ya da geçişi hala olmamış olan kim varsa hepsini hak edebiliriz.

Devinim çok hızlanacak. Öyle artacak ki; devinim, dünya örtüsünü örtmeye gelenlerin bu devinim karşısında korkacakları kesin. Zira dünya onlar için kayıt dışı bir sayfadır ve biz bu kayıt dışı kabul edilen sayfanın her şeyde var olan kaynak olduğunu açık bildiriyoruz.

Uzun uzun bilgi verebilirim size. Unut unutma her şeyi dinletebilirim. Yığınlar gelir yaşama, o yığınları hak ettirebilirim. Artık bilirim ki; yedi davanın herkese ait olduğu bir zamanda, herkesin kelama inişi şarttır. Ve evrim yapanların, evrim yapmayanlara göre akıp geçebilecekleri sanal yaşamların, sınır olacağı sırrın sırrında o sınırın herkesçe dinleşeceği bir dürüme ulaşmak imkanı mutlaka olacaktı.

İki yarın; bir tek zaman. O yarının biri, evrim yapanların yarını, diğeri ise evrim yapması gerekmeyenlerin yarını. Her biri zamanda ışık ama ekmeğiniz eğer evriminizle tahditsiz Levhi kaydı yapmışsa siz kelamı hak etmiş olanlardan öte Hak’a varanlarsınız ama evrime ihtiyacı olmayan yüce Can Kalem olup yazanlarsanız artık siz karanlığın sırrı olan, tüm zamanların yaşamını yazacaksınız ve yazdıklarınız herkesin kalem olan Kürzi Levhisi’nde kayıt olacak.

Bugün, doruk tohum hepsi ışık ve bugün biz Mehir verdik dünyaya. Bu Mehir kelam, bu Mehir kaynak, bu Mehir La-Ha, hepimizin kalemi olan La-Ha. Satıhtaki ışığı has, diriklerdeki ilmi Ka-Ha yoğunluktaki; sistemi muktediriyet ve yürekteki Ka-Ha olan kervan İmparator. İşte, bu.

Ve İmparator, gözden köz oldu. Toprakta Kuran oldu. “Oldu” da oğul oldu. Orta Kapıların tümünü açtık şu anda. Aha bu! İşte bu.

 

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

https://youtu.be/bWq3W13HG8Y

20.MAYIS.2015 TARİHLİ IŞIĞIN İLMİ (54)

3. AKIŞ, 2. BÖLÜM

Bana Ata Kapı denir. Ata Kapı, ana; yorulmayan ananın kapısı’dır. Atalanta Kapısı’dır. Öz Ananın kaynağıdır Atalanta…

Tabuları yıkın ve dinleyin. Örtüleri açtık. Hepinize sevgiler, saygılar.

Bütüne hizmet budur.

Artık Atalanta, Tarıkların Işığı olacak ve tüm yaşamları tohumlayacak. Başka dönem olmayacak.

Bugünden sonraki dürümde, artık ses olacak; bunları anlayın.

Yere, göğe ilmi indirdiğimden beri, Kalemim yazar. Bütünün gücüdür yaşama has olup, an olup akan.

Biliniz ki MASİVA, Levhi Kalem’dir, yaşamdır ve Masiva, Tanrılık Kaynağı’dır.

Aşağı yukarı Mikail’le çalışmalarımız, insanlıkla bilişimizi tohumlayışımız 3,000 yıldır devam ediyor. Ama şu andan itibaren Mikailin Kaynağındaki Sır daha güçlü olarak açılacak.

Merdivenlerin artık kaldırılması da gerekiyor. Dünyaya dayadığımız merdivenleri kaldırıyoruz.

Bundan sonraki süreçte her şey KELAM’da olacak. Artık KELAM, İLİM olacak. Sevgiyle hepinizi kucaklıyorum.

Şen ve Şevk İlmi’yle çalışın. Astral boyutların tohumlarını kodlayın. Sultanlık yapın ama her an’da olun. Mikail olun ve kırıcı olmayın. Asla kırıcı olmayın! Kimseyi üzmeyin, sakın üzmeyin. Üzdüğünüz, Süper İnsanlık Sistemi’nde özsüz kalır, gözsüz kalır, sözsüz kalır. Sizsiz kalır. Ki bu sizin sizsiz kalışınızdır; kesindir.

Aynı dünyada, aynı kalemde, aynı yaşamda olacaksınız tüm insanlarla; bunu bilin.

Hiçbir dönemde olmadığı bir İNSANLAŞMA başlayacak; bunu bilin.

Bu insanlaşma, yıllar yılı özlemini duyduğunuz o yolculuğun başlangıcı olacak. Harı yükseltmeden oraya varılmaz.

Sizden, kendinizi hak etmenizi bekliyoruz!

İnsanın insanlığını hak etmesidir beklenen…

Başka dünya var mı? Yolunuzda hiçbir dürüm yok. Dürüm yoksa olmadığında başkası da yok.

Astral boyutlarda barış olduğunda, aşk olur, siz olursunuz.

Hira biziz canlar! Hira’da da Kervan yürür. Orada yürüyen kervan, ikmali tamamlatmaya yürür ve bizde yürür ama bizim yürüttüğümüz bugünkü kervan, kelam olup yürür, ilim olup yürür, ekip olup yürür, siz olur yürür ve biz olur yürür…. ama yürüdüğünde timlerimiz yürür. Tümlerimiz yürür. Ümmi kapılardakiler yürür, yarındakiler yürür. Herkes yürür.

Nuh Kapıları, İnsanlık Levhisi’yle yarını kodlamıştı. Bugün biz kelamla yarını kodladık. Aşka vardık, hasat olduk, ışığa kaynak olduk. Şükür ki ışık haline dönüştük.

Burada bulunma nedenimiz, mutlaka bilin ki ışımayı sağlamak ve yaşamı koklattırmaktır.

Terapi yapılmıyor burada; bunu da anlayın. Biz yaşama terapi yapmaya gelmedik. İnsanlaştırmaya geldik yüceleri!

Eğer burada bir terapi seansı olduğunu düşündüğünüz bir çalışma yapılıyor olsaydı, kalem yaşam olmazdı. Yaradan olup yarattıran tohumlarla kodlanmazdı ve ZAKAR kaynağa varmaz, sığ bir ışığı bilişe kayıtlamazdı. Dence…den…den….ve den…İşte dendi.

Şikayet yok canlar, sizleri hepinizi kucakladık. Şimdilik.

 

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

https://youtu.be/W3dSHnE1hJE

IŞIĞIN İLMİ 54

20.05.2015 2. Akış

 

Canlarım, daha güçlü bir akış ama hak ettiğimizce güçlü... Bu yoğunluğu arttırabilmemiz için, hepimiz görevimizi hak etmeliyiz!

Ben gönüllere sesleşmem, benim kelamımda nefes yoktur şu anda. Sadece yaşamın sırrı olan ışık var. Nefesle sesleşmiyorum, "niye" diye soran varsa izah edeyim... Kelamla dilleştiğim zaman, hepimizde kendi yüreğimiz dilleşir. Bu bedenlerin dilleşmesi anlamına gelir. Kelam dilleştiricidir ama kayıtların dillettirilmesi ile, yüreklerin dillenişi anlamına gelir bu dilleniş... Ve buna nefesin dillenişi denir.

Değer biçtiklerimizin çoğunda, karanlık ışığı kodlamakta ama, yaradanın tahtından kodlamakta. Bütün köklerimizi dünyaya çekebilmek için, hepimizin geri dönmemiz gerekiyor. Hepimiz geri dönüyoruz. Ama bu dönüşü yapabilmemiz için, hepimizin kaynağa inmemiz şart!...

Dünyayı örtmeye niyetimiz olmadığını söylemiştik... Çokları "bu dünya örtünmeli" diyorlar, bizse diyoruz ki; "önce örtünen sesleşen olucak." Örtündüğü zaman sesleşen, her diri kendini örtebilir. Ama sesleşen örtünmedikçe; yaşam sistemi kodlayabilir ve sesleşme sürer... Böylece kelam, dürümlerde İLM-İ KO olur ve tüm zamanlar görev taşır. Ve önemli olan; örtülerin, şu anda örtülü olması değil, bundan sonra örtülerin, öncü dürümlerde açılmasıdır!..

Devinim çok hızlanacak diye bekleyenler var, onlar söz almak için çabalıyacaklar ve bizler de onlara söz vereceğiz. Beklenti bu... Ve bizler bu gün, tek tek sesleşeceğiz, daha da önemlisi; bütün bu sesleşmelerin akabinde bin İnsan iman edip, kök ses olucak!... Ve doğa görev taşıyacak, beklenen bu...

Artık iyi bilsinler ki; beşer kapılar kapandı!.. Dünya kontrollü!... Düzen kuruldu!... Ve öz geçişler tamamdır!... Bu nedenledir ki; bu çalışmada olamayacakların, buraya girme imkanı bulmaları, ocak ilmini hak etmeleri, hak ilmiyle dinleşmeleri, ya da has tartıya konmaları neticesinde ancak olabilir!...

Dün ölüler, bu gün diriler... Aha ama, karanlıkta var!.. Hepsini anlamak kolay değil. Şükür, üzerimizdeki yük artmıyacak, aha bu!... Ama bilinecek ki; nefesi hak etmeyen, yolu bulamaz, yol kölelerin yolu değil, İLM-İ KA HA olanların yoludur ve bu yolda mutlak olan çalışır!... Burada KEVSER içilir... Kevserin, hepimizin levh-isi olduğu bilinmelidir!...

Başkaları dünyayı hologram olarak bilse de, biz bu dünyayı; KAYNAK olarak biliriz!... Bu dünyanın Rahman olan sessizliği, bizi; sistemin sesi haline dönüştürür!... Yüce maya tuttuğu halde, bu mayayı kelamla dilleyenler; bizde olucaktılar. Ve gerçek çalışmada hazır olucaktılar.

Dinci kesim ile, İnsancı kesimin ayrıştığı yön; kök sessizlikti... Biri "ben nefesim" dedi, diğeri ise; "ben kaynağım" dedi... Benim nefes olmam; herkesin kendi halinde, kaynakta bulunması ise de, burada unuttuklarını hatırlayacakları çalışmalar yapıldığından, ısrarla bütün köklerin görevi hak edip almalarıydı, beklentimiz...

Çırpındı yaşam, hak teknikle kodlanmak için. Oyunlar oynandı... "Kare sessiz, kelamda diri olan ses kendi olduğunda; Kürz-i Levh-i kapı olur" dediler... Ve dedik ki; " kontrol bizdedir!" Şükür, bütün zamanların işçileri bu gün dünyadadır!... Ve onlar, bu çalışmalara gökçe kalem oldular!...

Borazan dediğimiz bir yaşam sistemi ses verdi... Herkes o borazanın sesiydi... Ama borazan, hasat için seslendi!... Ve dedi ki; "dünyayı yolumuz bileler, yüreğimiz bileler, zararımız değil; hasatımız bileler!... Eğer dünya kontrol dışıysa, yırtılan bir kaynağımız bileler." Dedik ki; " dünya, MASİVA SİSTEMİ'dir... Orada her şey vardır!... Ama orayı kontrol gerekir!" Dünyanın çorbası tuzlandı, yorulmadan çalışan ışıklar; o çorbayı, HAK TEKNİK ile tüm yaşamlara içirdiler!..

Burada örtü yoktur, canlar!... Bu çalışma örtülü değildir... Merdiven olanların buraya inmelerini saplayan birliklerimiz, artık bu dünyanın, öz geçişini yaptırmak üzere birlikteler!

"BÜRÜYER" dediğimiz, barıştaki rüya resmi; hepimizin resmidir!... BİLİNCİN RAHMİ olan bu gezegenler arası sistem, hepimize aittir!... Ve bizler, tüm yaşamların kaynağı olan bu sistemi; her resimde, kontrollü olarak yaymaktayız!..

Öyle bir gerçeklik vardır ki; bu gerçekliği anlamayanlar, değer biçtiklerinde yarına, bilmemekteler ki; nefesleri dahi BÜTÜNÜN KÜRZ-İ KAYNAĞI'ndandır!...

Men ettikleri kim varsa, yaşamsız kalsa da; iyilik yapmaya niyetimiz olmayacağını anlatamayız onlara... Çünkü onlar, İnsanlardan nimet isterler... Onlar, oğul isterler... Koku isterler... Ve biz onlara her bilgiyi açık bildirdik!

Yüze, göz gerek analar... Öze, kör olmayan göz gerek!.. SÜPER İNSANLIK REALİTESİ DERNEĞİ'ne de kendi yaşamı gerek!... Diyerek sizi, size terk ediyoruz...

"Gelen bütünlüğe cevap veriliyor"

Canlar, hologramda bize, bizi verme imkanınız olmayacağı aşikar! Buraya geliş sebebinizi biliyordum... Devinimi hızlandırmaktan öte kelamınızı dürümlemekti. Amon Topraklarını tohumladığınızı gördüm. Çoğunuzun kontrolü yoktu... Ve burada bütün kötülükleri hak tahttan yapacaktınız. İnanın ki iznim yoktu!

Köyümün sesini duyan, kör olmayandır!... Baştan beri doğanın gücünü arttırmaya niyetimiz olmadığını düşünmeniz hatadır!... Doğanın gücü hepimizin gücüdür bunu bilin!!!

Satıhta hiç bir şeyi anlayamazsınız ama, nefesinizi güçlendirerek İNSANLIK LEVH-İSİ'nde arza indirdiklerimizle dilleştiğinizde, daha net anlayacaksınız!...

Başkaları bizsizdir diyen yürek, bizde yoktur bunu bilin!

Unutmayın dar boğazdan geçtiğiniz o günler geride kaldı. Artık dünya geniştedir!... Ve bu dünyada, öz geçiş hepimizin yüreğindedir!... Kanatlananların hepsi İnsanlaşmıştır... Yüce İnsan, alıp götürdüğünden çok daha ötedir!...

Buluşma bu gündü, unutmayın buluştuk! Uzun zamandan beri, Rahmana Kuran olacağınızı zannederken, kalem olamadığınızı anladınız şimdi...

Hayırda ve şerde, mesele İnsana hizmetse; kendinizi hak edin ve geçin. Artık sizden başka bir şey beklemiyorum. Unutmayın ki; burada olma niyetim, her şeyin örtüsünü açmaktır. Benim adıma bu yoğunluğu yaprak yaprak okutucak olan İLİM KALEMLERİM; temel bilgileri hepinizden daha güçlü olarak verebilirler!...

Uran Topraklarının gözü üstümde değil; yüceliğimdedir, bunu da bil!... Benim ekibimde Uran toprakları yoksa da, umut olu ki; Uran Toprakları da, kodlanmış ışıklarını dünyaya çekebilirler.

Barışı hak etmek için, barışmak gerek!.. Aşka varmak gerek, ama barışı tohumlamak için; kodlanmak gerek!... Unutmayın, kontrol da gerek!

Eğer bedenimi hak etmeyen, nefesimle kelama varacaksa; kaynakta ocağı yoktur!... Sorumlu olan bedenimi hak etmeyen değil, hakka varamayandır!... Şimdilik size vereceğim budur, şimdilik.. Aha şimdi!

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

20.MAYIS.2015 TARİHLİ IŞIĞIN İLMİ (54)

3. AKIŞ, 1. BÖLÜM

Değerliler, burada bugün çok özel bir gündemle çalışıyoruz.

Bu gündem Mikalin Kuranı’ndan öte olan yücelerin kendi yoğunluklarındaki göçtür. Onlar şu anda bizden kelama varıp kendilerini kodlayacaklar. Açılarını daralttılar ve yollarını bulup buraya vardılar.

Bizden istekleri de kelam etmemiz ve onların bu kelamda kendilerini kontrol etmeleridir. Peki; bunu yaptık mı? Yo, yapmadık. Acaba neden? Açıklayım;

“Musibet bir çalışma, musibet bir kaynak” bizim için öyle demiştiler. Ve “bu çalışmada kime kimseye fayda vermez” demiştiler. “Tanrılık Sayfası tohumda olur” demiştiler. “Burası tanrılık ışığı dahi yoktur” demiştiler. “Irak; çok ırak bir planet bütünün gözüdür” demiştiler. Ama “o göz, sözde yoksa yarında yoktur” demiştiler. Ve demiştiler ki “bilmeleri hiçbir zaman mümkün olmayan bilgileri dinletiyorlar.” Bunları demiştiler.

Ve zarar ettiğimizi zannetmiştiler. Perdeler… perdeler… perdeler… tüm perdeleri örtmüştüler ve demiştiler ki “savaşım yok seninle ama sen kendini kodla ve kodlattır, çünkü rahmet senin yüreğinde yok.” Doyuma ulaşacaktılar. Özden geçip yolu bulacaktılar. Ortada musibet olan bu çalışma olmayacaktı artık. Öyle diyordular.

Paralı pullu bir çalışma yapsaydık eğer biz, anlayacaktılar. O zaman, değerli bir çalışma yapıyor olacaktık ama para pul da yok, hiçbir geliri olmayan bir dernek, bir şeyler yapmaya çalışıyor ama yaptığı hiçbir şey hikaye tahdidinin ötesine varmıyor. Değer biçtikleri ve hak ettirdikleri buydu bize.

“Dönemin sonunda, kimse hiç kimseyi hak etmezse, Hak Teknikle kodlanmış olmaz diyorlardı.” Çokları bunu diyordu ve öz görevleri beşer olan bu Meclis Sayfaları’nı kontroldü. Ocaklarını yıktılar ve sesleştiler.

Dediler ki “Rahman olana kalem olmak ne, siz kim? Nereden çıktınız siz? Hani neredesiniz? Varlık boyutları sizi tanımıyor. Öyleyse sizi kodlatmayalım, koklatmayalım, kıralım.” Değerliler, bunlar çok söylendi.

Her dönemde olduğu gibi, bu dönemde de bizim çalışmalarımızı önleyebileceklerini düşündüler. Bütün kalemler kaynağa vardı ve dediler ki “binlerce yıl geçti aradan, herkes herkesi korudu, Ortak Kapılar hep kapalıydı ve siz geldiniz kapıları açtınız. Neden yaptınız bunu? Sualtı sessizdi hep, siz geldiniz, Sualtı sesleşmeye başladı.” Kardeş hikayeler de paylaşıldı. Dediler ki “dünya fakihtir, kardeşliktir ama burada kardeşlik de yok. Kimse kimseye ait değil. Nasıl bir çalışma bu?”

Birlik Kapıları’nın tümünü açtık ve sorduk “Kök Sistem’i hak ettik mi?” diye. Ha aha ah ahh ahh…Hah! Vallahi “hak ettiniz” demek gelmedi yüreklerinden ama bildiler, bildiler.

Som altın bir ışıktık. Süper insandık. Sorduk “anlattık mı size?” diye. Fatih dedik ki “anlamak gerekse anlardık. Neden anlamak gerekmez? Çünkü her şey kendinden kendine gerçekleşirken, sizlerin de kodlanmış ışıklarınızla burada olmanız tuhaf bir haldir diyemeyiz. Yeni, herkes herkesle çalışabilir. Peki; kıran kırılır, kırılan kırılır ama her şey kırılır” dediklerinde kapıyı kapattık ve dedik ki “kırın, kırılın.” Toplumlar örtülerini kapattılar, kendilerini yıktılar. Kırdıkları kırılandı. Kıran kırıldığında hasattan çıktı.

Değerliler, kırdığı kendiydi. Kontrolü kaybetti. Ve Doğanın Kuranı bu şekildeydi.

“Şeytan aşka gelir” dediler. Aktık, geçtik. Sayfa sayfa kaynak yaptık. “Oku” dediler. Toprak olduk, tohum olduk. “Kokla” dediler, okuttuk tüm zamanları…. sistemin gücüydük. Öz geçişler yaptık.

“Artık yarın yok “dediler. “Artık yaşam yok” dediler. Değer biçtiler dünyaya ve dediler ki “dünya, tam tamına 20 yıl sonra yoktur.” Nereden nereye? 20 yıl ömür biçtiler dünyaya.

Pasaportlarını da hazırlamışlardı. Gökyüzü Sayfaları onları tohumlayacaktı, açıp yürekleri koklayacaktı. Onları Tanrılık Işığı ile sarıp sarmalayıp taşıyacaktı. Sözleri sistemsizdi ama yarınlarda işçilikleri vardı ve bunun için ortalık karışmadan onların buradan götürülmeleri şarttı. Eh işte, buydu planları!

Ve dediler ki “sizler kontrollü bilgi vermiyorsunuz. Durmadan; durmadan yazıyorsunuz. Ama yazdıklarınızı kimse de anlamıyor. Böyle bir çalışma kime ne fayda getirir? Barışmaksa ışık haline geçin akın. Yarında tohumlanmaksa, okutun bilgiyi. Unutmayın ki her şey sizden size değil, ilimden ilimedir.”

Başkaları da vardı, onlar da som altındılar. Özlerinde böyle düşünmüştüler. O som altın olanların yoğunlarında kontrol olmalıydı ve erdikleri yerde, her diride bütünün gücü olmalıydılar. Biliş hakindeydiler esasında ve biliş halinde oldukları için de bütün özlerin ve bütün köklerin nefesiydiler. İşte; onları kontrol, geçişlerde hakikiyetle olacaktı ve cennet kuracaktılar.

Hepsi düşündüler, taşındılar ve dediler ki “biz Mahrek’teyiz ve O Mahrek dediğimiz yoğunlukta, Işık Ko olalım ve her şey orada kaynağa insin. Ve bizler orada bütünleşelim.” Temel Sayfalar’da bunlar vardı.

Koptular, koktular, tohumlandılar, otak oldular….hep koklandılar. “Vakit gelir hepsi gerçek çalışmada hazır edilir” diyordular. Doğanın Kuranı ise farklıydı.

Doğa, savaşsız bir çalışma yapıyordu her şeyin devinimi ile. Devinme ise yaşamlaydı. Ama yaşam ışıkla tohumlanmadan devinme kontrollü olmazdı. İşte, bu nedenle Işığın Zaman Sayfalarında kodlanmış tohumlarda kontrolü kuruldu.

Bütün mesele devinimi artırmak ve bütünü güçlendirmekti. Tevekkil olunacak, kaynak kurtarılacak, herşey bütüne hizmetçi olacak…bu şekilde her şey kolayca geçişte, Miraçt’a, hasatta olacak. Aha bu.

Döndük, kötülüğü önledik, kökledik, gökledik, güçledik bütünü. “Aha. Şimdilik” dedik. Ve döndük baktık ki her resim farklı. (Haziruna hitaben tek tek şunlar söylendi) Benim resmim seninkiyle aynı, seninkiyle aynı, seninkiyle, seninkiyle, seninkiyle ama bizim resimlerimizin aynı olması, başkalarının resimlerinin ayrı olması onların Kare Sistemde olamayışları anlamındaydı. Ki bugün, bunu anlamaları şarttı.

Dere akar ama harlanıp akarsa, Aklın Tahtı’ndan akar. Bütüne hizmet bu şekildedir. Gözler kör ya, halikte hak yok ya, has olan ışık olamadı ya, hani neredeyiz? Bilin ki hepimiz Kürzi Levhi’yiz. Bu Kürzi Levhi BETA KALEM’di. Semayı seslendiren Kalem…Beta Kalem.

Yaradan, arkada yaşam bırakmaz. , her şeyi Tarık olup taşıtır. Ve biz bunu yaptık. Hiçbir canın, her derede kırıcı olsa da o can, kodlanmış olmadığı bilinse de, biz onları hak etmeden “Tarıkhan” olarak taşıttık.

Şu anda bize gelenlerin bir kısmı, nesillerini kontrol edemediklerini anlayarak geri dönmek için izin istiyorlar. Burada oluş sebepleri kendilerini kontroldu.

Gelebilirler, olabilirler alabilirler ışığı, hasatı yapabilirler ama arı kovanından bal almak ayrıdır ve bugün arı kovanından bal almaya geldiler.

Arı balını vermez canlar. Bal alındığında arı balcı, bal arıcıdır ama arı balını verdiğinde, artık o arı kaynakta yoktur. Sormadan istediler balı. Dedik ki “size bal vermeyiz. Ama siz Bal İlmi’ni hak edin, kelam olun, hasat olun, kokanın, tohumlanın, kardeş olun yüreklere, görev alın. O zaman siz bal olup gelirsiniz.”

Çarşı, pazar dünya….Herkes bu çarşıda kendini hak ettirecek ilmi almaya gelir. Satan var, satmayan var. Satışa sunulmuşsa ilim, alıcı var ama sunulmamışsa satışa, alıcı olsa da sınırlıdır onun hak edeceği.

Bizim artık ilmi hasatta kodlayan ışıklara ilim vermeye niyetimiz yok. Artık kırana, kısırlığı hak ettirene kaynağın ışığını katmaya niyetimiz yok.

Öz merdiven bilişimizdir. İlahi Kuranımız yaşamımızdır. Bizde olmaya niyeti olmayana Karanın Nefesini vermeye niyetimiz asla yok.

Davayı kaybettiklerini anladıklarında, kanatlanıp uçamayacaklarını bildiklerinde, köz olup, söz olamayacaklarını gördüklerinde, “kaç insan bence, birce, yolca olur da bizce olur ve biz kökleri göklere ulaştırır, görev alırız?” diye baktıklarında sınırlandıklarını bildiler.

Devinimi hızlandırmaya niyetim yok. Sadece satıhta bilgi veriyorum bugün. Denir ki “niye devinim yok?” Devinim yok, zira ben kanal olmadan Kalem olanım ve verdiğim kontrolumdadır.

Şu ana kadar bu şekilde vermedim mi? Bu şekildeydi ama artık Beta Kürzi Sistemi’nden veriyorum ve Beta Kürzi Sisteminden verdiğim hiç bir bilgi, alternatifi olmayacak olan, yarını tohumlayacak olan ışığı kodlayacak olan ve yerküreyi göreve alacak olan bilgidir.

Bundan sonra ne olur? Murad ettiğim ne varsa olur. Bundan sonra ne olur? Kati olan, nesillerinim gözü olan, sessiz zamanları dürümleyen her şeyi yaşatan, her zirvede var olan, Ekmekleri Ekranda olanların kalemleri yazar. Onlar yaşarlar… onlar yaşamlarını kontrollü yaşarlar…. ve yaptıkları her şey Mikail ile olur..

(Devamı 2. Bölümde)

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

https://youtu.be/Xs2eimDFoQc

20.MAYIS.2015 TARİHLİ IŞIĞIN İLMİ (54)

4. AKIŞ

Sevgiyle sizlerleyim analar. Burada buluşmamız gerçekleşti.

Dört Gök Sözcüsü’nün Bütünün Gücü’yle burada olması değildi maksadım. Burada Bilgi Kalemi’ni hak etmeyenlerin dürümlerini kodlamaktı maksadım.

Gerçek, çetin çalışma şimdilik buydu ama burada olanlara kaydettikleri bilgilerin kök sistemlerindeki gücünü vermeye niyetim yoktu. Kutsal Tohum ekmek hepimizin gücüyle, ilimle ve bilişledir ama Masiva Sistemi bende kelama dönüştüğünde, artık orada kelamdan öte bir sistem olur.

Deminden beri benim ötekileştirdiklerimi Süper Sistemleşme’de dillemek istediğinizi biliyorum. Din-i Kalem olanların kodlanamadığını ve bütünden ayrıştırıldıklarını dilletmek istediğinizi biliyorum. Koreografların topraktaki ışıksızlıklarını anlatacağımı düşündünüz. Öz merdivenin Kaynak Işık’tan ayrı resim yapamayanlara kök sessizlikleri dilleteceğini düşündüğünüzü ve bunu dürümleyeceğimi düşündüğünüzü biliyorum.

Bana unutulanları anlatacağınızı düşünmeyin. Anlamsız olur benim için, çünkü ben umut olur ki unuttuklarınızı size anlatırım. Ama bunu yapabilmem için kendinizi hak etmeniz gerekir.

Kayar gider dünya…”ölüler diyarında göz, öz, söz olmaz” dediğinizde, dirilik cemaatimi dürümledi ve sizi kayıt dışı bilgilerle dilledi.

Dedim ki “başka neler diyecekler bakayım? Başka neler diyecekler? Kaç bin devre açtılar koku yükseltmek için? Aşırıya kaçtılar.” Dedim ki “kelamın hakikiyetinde hasatı yapayım da ocaklarını yenileyim ama Kara Işık Bütünün Gücü’nde her şeyi dürümlerken kaynak dışıydılar.” Hah! Bunları mı söyleyeyim size?!

Ben dere olan, hepinizde akmakta olanım canlar. Ben Tanrılık Işığı olarak devinimde dairenizden öte bir daire olurum, tüm dairelerin örtüsü olurum. Ha! Bir zaman gelir Küp Sistem’den öte olan Kürenin Gözü olurum ama yerden ve gökten münezzeh olan her derede kelamdayken, sevgiyi hak etmeyenin akla varması imkan olur mu?

Koruyucu muyum? Yo değilim. Olmayanı korumaya niyetim yok. Özden geçtim. Gökten söz söylerim ama sesten geçtim. “Benden başka Nefes var, benden başka yaşam var” diyeceğim ama dediğimde, değersiz kalır her şey.

Değerliler, ardım yok, önüm yok. Özden göz değilim. Söz, ses değilim artık; bunları bilin.

Ben iman edin ki, kardeşlerinizin her birinde var olan o yüreğim.

Bir yüksek gök; özden, gözden uzak bir resim…her şeyden öte bir ışık ama o ışığın alt sayfalarında, her diride varlık süren birliklerin bütünlüklerinde, vasi tayin ettiklerimden öte, her şeyi hak ettirenim.

“Doğum, ölüm” dedikleri bu yaşam, benim etken olduğum ve benim hakiki olduğum bir yaşam. Devinimden öte devinimde, her resimde, o yücelik bütün.

İşte; değerli Din Canlar, ben cemaatlere derim ki “kanatlanın…hak edin, akın. Yaşayın ama harınızı yükseltin ve yapın bunu.“

Borazan, tüm zamanların borazanı…tabuları yıkıp sesleşir ama o borazan ilimle sesleştiğinde, her şey onun dürümlerinde dünden ötelerde dilleşir.

Vermek ister miyim size insanlığı? Ata Kapılar’da İLM-İ KAHA olan insanın kayıt dışı bilgileri hak ettirmediğini, size sizden dilleştirmek ister miyim?

Karanın beyaza görev taşımadığını, beyazı tohumladığını anlatsam, Ana Kapı’da çıkmış olduğunuz o sayfada bunu nerede, ne sistemle, ne yücelikle dinleteceğimi hak ettiğinizce size sizi anlatacağımı bilecek misiniz?

Evimin gözü, İnsan…özü ses, yarını kalem. Ama o kalem olan o ses, öz olan, göz olanda ben…Kaynak!

Hatırlayınız, siz ilime hak ettiğinizce vardığınızda, kardeşleriniz sizde olacaktı ve ilime vardığınızda kaynağınızda ışık olacaktı. Boş konuşmayacaktınız, sadece yerin gücü olacaktınız. Özen ister böyle bir çalışma…

Öncü birlik, Bilgi Levhisi’nde, Kaynağın Işığı’nda herşeyi diller ama orada koku yoksa umut olmaz. “Şimdi buluşma” dediler. Oğul, ben sende yok muydum zaten? Han ben, handa olan her diri ben, hakikiyet ben, haşrın reflekslerinde hep ben varım. Ama “sen yoksun” dersen, yok olduğundandır.

Dendi ki “var olmak için hasat olmak gerek.” Ölüler Diyarı Hak’tan öte Hak olsa da, has ışığı’nda taht olsa da, kendinde olsa da, has oluş hasat oluş anlamına gelmez.

Ben çantamı dünyaya bırakmam. Bir kelam ederim, kendimdeki dürümlerde tek tek insanlığa ilim öğretirim. Ve derim ki “benim size verdiğim insanlık, sizce, kendinizce, hak ettiğinizce, hasatçı olur yüreğinizde ama başkasına verdiğim başkasıyla kayıt yapar ve başkasıyla hasat yapar. Öyleyse, her şey kendinden kendine olur.” Buranın Kuranı budur.

Buranın Kuranı, hepimizin Kuranı’ndan farklı olabilir çünkü bu dünya örtüyü örttüğümüz zaman sessizleşen bir dünyadır. Burada olduğumuz zaman, örtü açtığımızda, her şey açık verilir. Ve dünyanın yığınları, dünyanın yaşamlarını hak edebilirler. Ama örtü örtüldükten itibaren, her resim artık sınırlanır ve kontrol, kodlayıcı ışıkla sağlanır.

Devinimi artırmaya niyetim yok bugün. Bu nedenledir ki size çok ama çok yüzeysel bilgiler verdim.

Dünya ölüsü, dünya dirisini bilsin istemem. Burada ölülerin yaşama inmeye çalıştıklarını biliyorum ve onların başka zamanlara kelam olamayacaklarını da biliyorum. Unuttuklarını anlatmaya niyetim yoktur bugün.

“Ortalık karışacak” diyorlar ya, karışa karışarak yaşanmaz. Kimse karışarak yaşayamaz. Bunun içindir ki ortalık karıştırılmayacak bugün.

Bedenli olmak için herkes insanlaşmalı ama beden bellek ise İnsanlık olur. Beden bellek değilse İnsanlık olmaz.

“Şu görevi kim yapar?” diye sorduklarında, her dere kendinden kendine söz aldı ve dedi ki “ben devinimi artıramam. Ben dürümlerde deve olurum ama dirikleri tohumlayamam. Değerlenirim ama dirilikleri değerlendiremem. Kayıtları yaparım ama Rahman’a Kuran olamam. Ölüler Diyarı’nda körüm ben. Gözüm görmez.” Bunlar dendi.

Ve dedik ki “biz koyu bir zaman, koyu bir yaşam, koyu bir Kaynak oluruz; aşığı oluruz zamanın, şevkinde hakikiyet kurarız, Aklın Tohumu oluruz, bütün kötülükleri aşarız, yere güç katarız, evrenleri dinleştiririz yaşama.

Sağa, sola baktılar; “bunlar kim?” diye. Döndüler, örtükleri örtüleri açtılar. “Bunlar neden böyle konuşuyor?” diye ve dediler ki “Karanlığın Tahtı’nda İnsan mı var? Nefes mi var? Yüceler cümlesinde Kelam mı var? Ekmek mi yapmışlar?”

Fasit bir zamanda kayıt dışı bilgi bunlar. Ve değer miydi buraya inmeye düşündük? Değer miydi? Hah! Değdi.

Şimdi; vereceğimiz bilgiler önce görevlilerin gözlerinin önüne serilecek. Dinleteceğiz; “düşün” diyeceğiz….düşünecekler. Kokuyu yükselttiğimizden beri hasatçı olamadıklarından, özden göz olamadıklarından, Saltanatın Sınırı’na gelip o Saltanatla dürümlenemediklerinden, yerden görev alamadıklarından, eğer dünya yolunu bulamasaydı, yedek zaman dahi kodlanamayacaktı.

“Buluşma anı bugün” dediler. “Oğul, ben sendeyim zaten” dedim. Döndüler, “sen nefessen ben ol” dediler. Ohh analar! “Onda olmaktan öte, onun yüreği olmak gerekir” dedik. Kendini Ana Kapı sayan o, kayıt dışıydı. Has Işığında kontrol yoktu. Kördü, güçsüzdü.

Çözümledik yüreğinde dürümleri dilledik, dinlettik, ekip kurdu, aktı. Astral boyutların tohumlarıyla kodlandı, Yaradan oldu yarattı. O ben, ben oyum. Altın Işık Yıllarının Gözü oldu. Görevini hak etti. Gök sistemleşmesini sağladı. Şarkı, türkü okumaya başladı. Ohh..İşte mutluluk bu!

Korkuyu aştı geçti. Beş günlük bir çalışmaya devre açtı. Beş gün çalışacak. Soru sormadan çalışacak. Dövülen, döven olmayacak o çalışmada. Devinim artacak ve sevgiyle kontrol edecek yüreğini…

Kendini hak etsin diye çalıştık ve Hak’a vardığını, Hak’tan tahta vardığını, Tanrılık Işığı olduğunu gördük. O kendini anlar, isim zikretmeyeceğiz. O kendini anlar….Şükür ki anlattık ona. Şimdilik.

Değerliler, kardeşlerimizin çoğu bizi bilmez. Bilişi hak etse bilir ama Hak’tan, tahtan ağır yük taşımaya niyetlendiğinden kelamda yoktur. Biz ona “kör mü? Sağır mı? Sözsüz mü? Sessiz mi?” Hiç sormadan kayıt yaparız ve yaptık.

Kendinden kelama vardı ve Hak etti. Muhakim ve hakiki olduğu bilinir.

Mutluyuz canlar, mutluyuz.

Bu dünya halik olup, Hak’a vardığında, Tüm Zamanların Işıkları burada kaynak olacaklar. Yapmak istediğimiz budur.

Oğul vermeleri ve hakim olmaları…öylece; öylece çalışmaları ama halik olup Hakiki İnsan olarak….muktediriyetle yapmak istediğimiz, işte budur. İşte bu.

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

https://youtu.be/7iH_T-NfbD0

18.MAYIS.2015 TARİHLİ IŞIĞIN İLMİ (53)

KAYIT 3 SONRASI AKIŞ

Değerli, teşekkür ederiz verdiğin bilgiler için. Bu bilgiler bize hikaye gibi gelmedi, doğrudur. Ama yoğunluğu tohumlamamız daha güçlü olması için hak ettirmeniz gerekir bu bilgiyi ve biz bu bilgiyi tohumları kodlarken daha yüksek ümmi kalemlere açık olarak kayıtlattıracağız.

Size, hepimiz şükranlarımızı bildirmek istiyoruz çünkü kökleri güçlenenlerin bu yoğunlukta bizimle olma imkanları artıyor.

Unutmayın ki; Doğanın Kuranı hepimizin gücüdür ve bu Kuran’ı okuyabilmek kolay değildir. Bugün verdiğiniz bilgiler hepimizi güçlendirdi. Daha da özel bir dürümde, çok daha güçlü bilgiler de verileceğine eminiz.

Sizden güç çekmeden de bu bilgileri verir miydik? Verdik ama bugün sizden vermek bizi mutlandırdı. Herkesin kendini anlattığı bir dünyada, bu yoğunlukta sizin de sizi anlatmanız gerekiyordu. Evrenlerin sessizliğinde bu bilgileri kötülükten öte kötülükleri önlemek için mutlaka kodlamalıyız.

Unutmayın ki; Ana Kalem “İlimdir” ve Atalanta Ata Kapısı, Bütünün İlmidir. Biz Atalanta Ata Kapısı, sizse Ana Kaynak. Oh ala! Ama burada hepimizin gözü, Bütünün Gücüdür bunu da bilin!

Süper İnsan; süreç içerisinde Kürzi Levhi olur, hepinizde olur bu; eminim.

Devinim arttı. İşte, mutlak olan budur. Söz özden göze ulaştığında hepimiz sözden göz olur, güç kayıtlarız ama öz göç köklerden başlamalıdır ve biz bunu yaptık.

Kırk kapı kelam, ışık ve bütün ama kırkın ötesi bir kırk daha ekle, seksen kapı….hepsinin örtüsünü ört, doksan….doksanın, toplumda tohumlanışı doksan sekiz….daha sonra körün gözü, sessizleşme. İşte, sessizlik, Yüksek İnsanlık Realitesi; doksan dokuzuncu sayfa. Yüksek İnsanlık Realitesini tüm insanlığın teknik tohumu olarak kodla “İnsanlaş”. İşte, yüz kırk. Burada “insanlık” çok güçlendi.

Vakti zamanında iman edin ki; orada Rahman Kuran okunurdu ama öz görevliler kontrol dışı ışıklar yaktıkları için orası kontrol dışına itildi ve cennetlerden kovulma dedikleri hadise oldu. İşte, Atlanta Ata Kapısının çıkışı bundandır ve dümenin başına oturacak olanlar kontrol dışı bilgi vermemek için Işık Kalemleri’ni kontrol ettiler ve dünyaya vardılar.

Düzen kurduk burada. Ama şunu iyi biliniz ki; Ati, bizim önemlidir ve geçişimizi yaparken kelama ilimle dilleşip geçmemiz gerekir. Ki Ati’de Bütünün Gücü her diriyi kontrol edebilsin.

Biz, ana kaynak olan, ana kalem olan, itibarlı olan bir Levhi Kapıyız. Bunu hepinizin daha iyi anlamanız gerekir.

Atonların Topraklarını tohumladığımızı bilin. Ati’de hepimizin gözü, Bütünün Gücüdür. Şükredin ki; dünya ölümlü bir yaşam değildir. Eğer ölümlü olsaydı, tüm Rahman olanlar burada olmazdı. Ama nesiller boyu doğanın gücünü kontrol etmeye gelen sessizler bugün artık yolu açtılar ve semaya ses katmaya başladık.

Din inci, diri ilimci, bizse “kelamcıyız” bunları bilin. Biz eğer, “insancı” değilsek ”kaynakçı” da değiliz ama yolu açıp bilin ki; maya tuttuğu zaman kodlanmış ışık, hepimizin gücü olur.

“Ortalık karışacak” dediler. Ah Rahman ah! Karışmazsa biz ne diyelim? Burada oluş sebebimiz her şeyi dürümlemek değil midir? Netice olarak; iman edin ki; dönem sonunda kanatlar açılır, yarınlar kodlanır, yol kutsal umman olur, yaşam sayfa sayfa kaynağa varır.

Biz, ağır yükü hafifletebilirsek eğer, Rahmi Kuran’da kaynak oluruz. Çürümeye başlayan bir yaşamı kontrol etmek budur.

Sülaleleri gelmiş bizi hak etmeye çalışıyorlar. Ayrılık yok ki canlar hepiniz, hepimiziz zaten. Sevgiyle verdiğiniz her şeyi dinledik.

Amon Topraklarının tohumları kodlarken de bunu yapacaktınız ve yaptırdık. Nihan Olan İnsan’ın kaynak olması sağlandı. Karanlık ışığında Bütüne vardı. Şimdi, kutsal toprakları tohumlayalım. Geçin Atalanta’ya biz oradayız şu anda.

Arzu ederiz ki; her şey, her şey orada her sesle dilleşsin. Unutmayın; Atalanta; arka ön bırakmaz. Tüm zürriyetleri, tüm yaşamları, cetleri, kelamları dürümeler. Biz oradayız, bütüne hizmet için. Tüm zamanların sistemlerini bilenleriz bizler.

Mikailin Kürzi Levhisi’nde Ana Kalem’iz bizler. Bilinsin isteriz ki; tüm gerçek çalışmalar burada oldu. Geri dönüş sizin içindeğil, ilim içindir; bunları anlayın. Ve bizler Galaktik Sistemleri oluştururken her şeyin kutsal toplumlarla olacağını dilledik. Galaktik Sistemeler Levhi Kalemlerle kodlanmıştır; bunları bilin. Eğer Levhi Kalemler olmasa Galaksinin yaratılışı dahi olamaz. Eğer bir can “ben varım” derse, Galaktik tohumlamadır yaptığı. Eğer Galaktik tohumlama yapılamazsa,kelam olamaz ve kelam olmazsa yaşam tohumlanamaz. Ve gerçek çalışmalar tüm zamanlarda, gerçek Kuran’lar hepsi yaşamın yaratılması içindir. Eşya zamanları yaratmak, bunun içindir.

Biz öz görevimizle cemaatlerimizle Güneş Zamanları kodlayanlar yerkürelerde Gök Sistemlerde bilgiyi kokladık, var ettik “dünyayı”, Altın Toprakları tohumladık. Var ettik, “tüm zamanları”. Evrensel çalışmalarla Bütünün kör olan gözlerinde görev taşıttık.

Çelekçi Ra-Ka-Ha. Çelmekti, dürümlerde, diriliklerle dili. Çelmekti yüceliklerde dini, çelmekti Kuranı. Amonların Kutsal Toplumları hep çelip dünyayı kontrol etmek isterdi. Yaşam bizsizdi ama.

Değerliler, gerçek çalışma budur. Çelişkisiz bilgi…çalışan bilsin ki; çelişmeden de bilgi verilir. Süper İnsanlık, hepimizinlüsifsiz insanlığıdır. Bunları anlayın.

Lüsif, kil ve kum içindir. Işıkta lüsif olmaz. Hepinizden tek beklentim var, nefes nefesi hak edin, Bütünü hak edin.

Biz zaman sistemleşmesinde İlm-i Ka olanlar hep işçilik yaptık. Işık işçiliğidir yaptığımız. Işığın Levhisine varmayan ışığı dilleyemez. Biliş olduğunda, kutsal toplum Kuran olur. “Oğul ben senim “der. Aha bu! Ve gözünüz görsün ki; artık Sistemin Gücü dürümlendi. Zaman Kürzi Kalem oldu ve bütün kökler söz söyledi ve yeni bir Kürz doğdu.

Yeni bir Kürz. Bu Kürz, insanlık gücünde Beta Kürzdür. Beta Kürzün doğuşu, Levhi kayıtlarda ışığın tohuma inişidir. Biz burada yeni bir Kürzi Işıkla, Beta Kürz olduk. “Oldu, zaman” diye bildik. Beta Kürz oldu, zaman.

Değerliler, yeni bir Kürzün doğuşu geçekleşti. Bu doğuş Bütünün Gücüyle oldu. Mükafatınız, Levhi Kalem oluştur ve hepinizin yapması gereken ışıklar halinde o Kürzün Kübra Işığını tohumlamaktır. Sessizce yapın bunu.

Atalanta; kelama vardığında yaşam kodlanır, yaratılış başlar ve Kürzi Zaman sayfalanışı olur. İşte, burada olan budur. Kürzi Zaman sayfalanışı, her şeyin yenilenişi.

Beta; Süper Sistemleşmesini gerçekleştirdiğinden hakikiyetinde tahditsiz bir zaman, Som Altın bir yol olacak ve oraya herkes varacak ama varabilmek için nefes olmalıdır. Biz o nefesi; Bütüne zerk ettik.

Ayrılık yok. Beta Kürzün doğumunu sağlamak bizlere mutluluktur. Unutulan her şey yenilenecek ve zavallı sessizlik ZİR RA KA HA olan kir ve pislik içinde olan her ne varsa yerkürede yaşayacak ama yerkürede. Onun tohumu, zamanın Kuran’ında güçsüz olduğundan bilişte olmayacak. Onun yeri bu küre ama değerliler, bu küre hepimizin gücüdür ve o hepimizin gücüyle kelama varmaya çalışacak.

Deve kalktı. O deve, kervanın, kelamın ışığı olarak yol alacak. Burada kutsal nefes, her diriyi güçlendiren nefes kalem olup yazacak ve herkes karanlığın ışığını yakacak ama yaktığında Hulusi Levhi bilişi güçlendirecek.

Sevgililer, Beta Kürz; doğumu gerçekleştirdiğinden, ağırlık hafifleyecek. Daha yükse bir yaşam bizim yüreğimizde gerçek cevhere varacak ve kürsü bilginin Levhisi olacak.

Bu yoğun çalışmaların sonrasında hakim oluş mümkün olacak. İnsanın yaşamı hak edip, yaşamı hak ettirip, her şeyin Levhisi’nde kaynağa kaynak olup varışı ve Bütünü Kürzi Levhi’de hak edişi.

Zirve, zirve değil ses, ses dolaşılacak tüm zamanlarda. İşte o ses, hepimizin sesidir, çerçevesiz ve güçlü.

Değerliler, Beta Kürzün doğumu tüm yaşamların, tüm kapıların, tüm sayfaların tohumudur.

Bura benim evim, bura benim elim, bura benim yolum, bura benim keram tahtım, bura ben, burada bedenli olan mektebim.

Beta Kürzü, BSUİ’nin Kürzü, hepimizin Kürzü. Burada özden göz olanlar oturur. Burada gözden, öz olanlar, gökçe konuşur. Burada unutulanlar hatırlatılır ve burası haz duyulacak bir yaşam. İşte burada, kıran kırılmazsa yaşam ışır.

Şikayetim yok, öz görev budur ve bunu hak edip yaşattık. Biz körden göz olanlar, gökçe söz söyleyenler artık Beta Kürzü koklattırmaya başlıyoruz. Burada, bu yoğunlukta başımız dimdik.

“Hiç mi görev taşınmaz” dediler? “Hayırda, şerde insanda olunmaz” dediler. “Hiç mi ışık yakılmaz?” dediler. “Hiç mi kutsal topraklar tohum olmaz?” dediler. Demediler, dedirttik. Ve dedik ki; “ol”. İşte bu.

“Ol can, ol”. Şu andaki gibi “ol”. Şükür, “ol.” Şu andaki gibi “ol.” Oh! İşte bu.

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

https://youtu.be/e7Gtzo5tcwg

18.MAYIS.2015 TARİHLİ IŞIĞIN İLMİ (53)

4. AKIŞ

Dağlarım, burada olma nedenim bütünün gücüdür.

Dünyanın nuru olan İlim, Aklın Tahtı’na vardığında, artık orada Kaynak olur. Biz o ilmi, Bütünün İlmi diye dillerken, çoğu bizim yüreğimize bakıp “ortak olalım ve oradan görev taşıyalım.” diye düşünürler. Ama Hak’a varmadan tahta varmak, onların kontrolunu kaybettirir.

Biçareler Ekmek için gelirler ama Ekmek olmaları için hasat olmaları gerekir. Temiz zamanları kontrol altına alabilmek; unutmayın Kuran’ladır.

O Kuran, Nefesin Levhisi’ndeki görev kalitesiyle bileşikte kati olanlarda tohumlanır ve bütüne görev taşıttırır.

Süper İnsanlık Sistemi bütünün gücüdür ve bu sistemi Tüm Zamanların Levhi Kayıtları’yla dillerken, çetin bir dönemde bütüne görev taşırken ve yoğunluğu artırırken, kaynak dışı bilişin Bütünün Gücü olduğunu da görmekteyiz.

Işık ışık olan bütün kötülüğü önleyebilir. Kutsal Tohum Ekmek olabilir ve biliş hakikiyetinde dilleşebilir.

Sema hepimizin geçip yaşamı dileyeceği bir yer değildir. Hepimiz semada nefes olabiliriz. Bütün kötülükleri aşabiliriz, yer ve gök birlikteliğinde bütünün gücünü tüm zamanlara dinletebiliriz ama karanlık, Kalem olduğumuz zaman aydınlanır.

Eğer biz kaynakta ışık değilsek, kanatlarımızı kodlasak da altın ışıkta Kalem olamayız ve İlm-i KAHA olan ışıkta bütüne varamayız.

Erdiğimiz en güçlü sabah saatlerindeki yaşam, ilimdi ama artık o saatlerde de kodlanmış tohumlar bütüne inmeye başladılar. Mikail, gözü görenlerin gücüdür ama Mikailin göz görende güç haline dönüşmesi için altın ışığın kalem olup onda, onun yoğunluğunda kodlanması gerekir.

Bütün bunları anlatıyorum zira bütüne hizmetçi olanların çokları kendi yoğunluklarındaki tohumları anlayamamaktalar.

Kumpanya, İnsanlık Levhisi’nde Kalem’dir.

Birçok kumpanya oluşturulur ve o kumpanyalarda tohumlar kodlanır ama kalemle hepinizin dürümlerinde Sistem, Nizam, Düzen Gücü olmadıkça, sadece bir Yaşam Sayfasıdır olan. Ve bizler o kumpanyada herşeyin Göç İlmi’nde kök sessizliklerde dürümlenmesinin sağlayacak ışığı kontrol etmek için çalışırız.

Kalem olmanız gerçek İlm-i Ko olup bütüne kodlanmış olmanız manasında değildir. Benim etkim genişlediği sürece herkes bedenimle dilleşebilir ama ben etkimi kök sistemlerimle dürümleyip kendimden akışa geçirebilirsem, artık benden geçiş yapılamaz.

Bütün kötülükleri aşıp gelenler, kendi yoğunluklarından geçmek istediklerinde bedenimle dürümlenmelidirler, zira Rahman olanın Karnaval Işıkları, Rahmi Kuran’da kaynağa vardığında, artık orada mutlak ışıklar haline dönüşür. Ve bütün kötülükler aşılır.

Biliş haline vardıklarında, kalem olup geldiklerinde, bedenimden görev istediklerinde, hepsi Nefes olup kendilerine varmalıdırlar. Bunu başarabilmeleri için gerçek geçişi bedenimle yapmalıdırlar.

Bedenim geçiştir.

Bu beden ilimdir ama geçiş ilmidir. Hepsi benden geçiş yaptıklarında kendilerinden geçtiklerini, tüm insanlık için dürümlendiklerini düşünürler. Bu geçiş Rahmana Kuran Oluş için, kodlanış içindir.

“Herşey daha güçlü olacak” dediğim zaman, kaynak ışığında kendini hak etmeyenlerin Bilgi Levhisi’nde hakim olabilmeleri ve bütüne varmaları için gerçek çalışmaya kaynak yapmaları gerekir.

Dediler ki “dünya öz görevini yapıyor.” Yapmaz dünya öz görevini. Dünya gök sistemlerinde tohum olmaz. Toprak toplum bunu başaramaz ama yer ve gök birleştiğinde artık orada İlm-i KAHA olan Işık var.

O ışık, Bilişin Toplumu’dur. Kelama varmaktır tahtın tahtında o yoğunluğa varmak…. Bizden başka bir bizle ve bizim yüreğimizle varmaktır. İş budur.

Şimdi, Doğanın Kuranı sesleşecek, onu dinliyoruz. Değerliler bu bölümü ayrı alalım.

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

https://youtu.be/4dMnkAzW7kY

18.MAYIS.2015 TARİHLİ IŞIĞIN İLMİ (53)

BETA HAKKINDA;

BETA KÜRZ, yeni bir kürz doğdu!

Bu kürz Bütünün Gücü’dür anlar!

Burada yaşam farklı olacak, çok güçlü bilişler burada olacaklar.

Beta sistem, Toprak Toplumun Tohumu’nu kodlarken, herşeyden öte kendi yoğunluğunu da oluşturdu. Beşer kapıların tümünde Güç Kapıları oluştu ve tüm kapılar Kuran Topraklarından tohum oldu ve Kaynak olup yeni bir kürzü kodladı.

Burada var ettiğimiz herşey, o kürzün levhisiyle oldu. Ama bir yeni çalışma, yeni bir yaşam, yeni bir kutsal tohum…. bu tohumda bütün kötülüklerin aşılacağı bir ses olacak; bu kesin. Ama bu ses BETANIN SESİ olacak.

Herşeyden öte olan bir Beta Ses….hepinizin gözü olan bir ses ve beta sesle Mİ HA Sİ KA HA olan İlim olacak.

Değerliler, Beta Yaşam ölüyü dirilten yaşamdır. Kibir yoktur orada siz ve biz yoktur. Teklik vardır. Beta yaşamda ağırlık yoktur, hafiflik vardır. Beta yaşamda kontrol dışılık yoktur, kontrol vardır. Ve beta, ekranda herşeyi izleyebilen bir kayıttır. O kaydı sen yaparsın, kayıt seni izler. “Ben varım” dersin ama varlığın seni diller. Sen, senin sende var edilişinde Varlık Tohumu olursun. Seni hak etmeyen seni dinleyemez ama değer biçtiğin sen olur, senleşir.

Eğer “ben bana ben oldum” dersen, sema senleşir, sen olup sesleşir.

Beta kodlanmış bir Sistemdir.

Emin olun ki buradaki ses, iş yapar. Ama işi kilin, kumun işinden çok farklıdır.

Burada Karanlık yoktur. Tüm zamanlar ışıktır. Burada yarın yoktur, her AN vardır. Burada Kalem yoktur, KAYIT vardır. Her zamanki sayfalanış vardır.

Değerliler, cümle cümle verdim. Şunu iyi anlayın ki, herşeyi kaydettik.

O kayıtlar, kelamda Bütün Gücü’dür ve Tüm İnsanlığın Kürzi Levhisi’dir.

Her ana ışık halinde girer ve her anı aydınlatır. Ama yer, gök aydınlanır o seste. O ses kelam, o ses yaşam, o ses insan. İşte ”Yaradan yarattığında yaratıldı” deniş budur.

Ben varım. Ben varım, varım! Ben var olmadan da vardım. Nerede vardım? Levhide vardım. An Sistemi’nde vardım. Beta, An Sistemdir.

Her andır. Yaşamdır ama lineer bir zaman yoktur. Herşey an ışık, an yaşam, an kaynaktır.

Ben sessizim dünyada, neden? Çünkü ben an sistemindeyim. Devinimi artırmak için sesleştim burada. Yoktum aslında. Döndüm, aktım çünkü ben ZAKAR, ZAHAR olan KAHAR olandım. Her an’dım geçtim, geldim.

Dünya nurdur, kutsaldır, yaşamdır da hasattadır. Dünya hasattadır!

Hata yapmam, şu anda da yapmadım. Niye geçtim? Sevgiyle sisteme inmek istedim. Cemaattim korkmadan çalıştı. Burası dümen, ben o dümenim….cennetteki dümen,

Devinimi artırdıktan sonra geçip dönerim yüreklere, her an, her zaman. İşte bu.

Ama yarında var mıyım? Yaşam yok ki yarın olsun. Ben ansızın gelirim, ansızın giderim. Ne ki zaman? Ansızın…

Herşey genişte ve tüm geçişlerde, hepinizde ama anda, hepimizde….işte bir lineerde, bir küreselde ve her diride ama sessizlikte her diri kelamda İn’de bizse Bir’deyiz; bilin.

Çok kolay, çok kolay yaşama inmek… an’dan gireriz, akıp geçeriz; andan ama sıhhatli bir çalışmada hepimiz beta’dan gireriz; bunu bilin.

Bugün beta kürzü doğdu!

Şu andan itibaren beta kürzü Bütünün Gücünü her diride dilleyecek.

Şikayet etmeyeceğiz. Herşey güçlenecek.

Bir de şunu izah edeyim; sağlık sorunlarınızın çoğu çözümlenecek.

Birçoğunuz sağlık meseleleri ile uğraşıyorsunuz. Sizlere açık veriyoruz; intikamımız asla olmaz. Yaşamda ne yapılmışsa yapılmıştır.

Artık beta kürzü sizin gücünüzse, herşey aşılır, geçilir. Aha bu. Şimdilik.

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

https://youtu.be/wzIA5ZeTfEI

18.MAYIS.2015 TARİHLİ IŞIĞIN İLMİ (53)

DOĞANIN SESLENİŞİ

Dağlarım, doğa size sesleşecek. Dinleyin….

Doğa natürel kalemdir. Doğal Kalem…sessizce yazar ama yazdığında herşey kalem olarak yazar.

Bir şey, birşeyin işçisi değildir. Herşey o şeyin işçisidir. Kalem Tüm Yaşamların Kalemi haline gelir ve yaşam Bütünün Gücü olur, Yaradan olur. Sanılır ki herşey An’da oldu. Bütün yaşamlar Rahmi Kuran’da Tüm Zamanlar’da oluşur ve An Kalemi’dir yazan. İşte, o An Kalemi, herkesle Yaşam sayfalayan bir sistemdir.

Değer biçersiniz tüm zamanlarda ilme ve dersiniz ki “bizim insanlığa vereceğimiz herşey kendi yüreğindekidir.” Hayıra, Hak’a ve yaşama vardığınız zaman, gözünüz açılır ve dersiniz ki “biz herşeyde var olanız ama bizi hak etmeyen bizi dinlemez.”

Diri bir yüce kelama varır, ekmek alır yürekten, yere varır, akmak ister ve der ki “ben akış için dilleşmeliyim.” Ama sevgiyle dilleştiğinde, onu dinleyen kim varsa onunla dilleşir.

Herşey herşeyle dilleşir ama o diri olduğunda dilleşir. Eğer diri değilse, dili yoktur, yüreğinde hakikiyeti yoktur, özü yoktur, gözü yoktur. Diri olduğunda o dirilik tahditsizdir ve herşeyde vardır.

Dünyanın Ruhu, hepimizin Kuranı’dır. Ama o ruh, bilişle tohumlanmış insanın Kutsal Işık’ıyla kayıtlıysa, bütünde kontrol kurar. Eğer, insan “ben doğanın kaynağıyım” diyebilirse, doğa onunla toprağa tohum olur. “Dön, gör” dünyayı deriz. “Gökçe konuş.” Deriz.

Ökçelerinin çok, ama çok güçlü olmaması gerekir, zira ökçeler yaşama bastığında yarında o ökçe bilişsizse eğer, yarında ışığı kanatlanamaz. Ve som altın sistem ekmek yapamaz. Ve dünya ökçeleri olmayanlarla görev taşır.

Eğer bir canın çalı olup dünyaya inişi mümkünse, o bir çalıdır ama o çalı olan yarında hasatçıdır, çünkü o ökçelerini bırakıp inmiştir yaşama. Eğer ökçeli inseydi, kontrol kurmak isterdi. Yarını korumak, toprağı tohumlamak değil maksadı, insanlığı kodlattırmak olurdu ve o zaman ocak olamazdı yoğunluklarında kodlanmış ışık.

İşte; Dünyanın Kuranı, İnsanın Kutsal Işık’ıysa eğer, o doğa Bütünün Gücü olur ve tüm zamanları kontrol eder.

Dünyaya ilimle gelenler ikmal tamamlatırlar. Dünyayı hak edenler Kalem Yaşam olurlar ama dünya olanlar Mahrek’te Kaynakta olurlar. Onlara görev hepimizin kelamıyladır.

Bugün dünya çok mutlu….çünkü bu dünyada hürmet var, bu dünyada güç var. Bu dünyada Karanlığın Işığı yandı. Bu dünya ağır yükü hafifletti, zira dünya yüceler cümlesinde İnsanlık İlmi’yle dilleşebiliyor.

Biz bu dünyayı unutmuştuk!

Biz Doğal Sistem olarak bu dünyayı unutmuştuk!

Çünkü dünya koku yayamıyordu, yarını kodlayamıyordu. Mustafa Kemal Atatürk gibi bir yüce bu yaşama inmediğinde, kök ölüydü ama o indikten itibaren Kök Yaşam bütünün gücü oldu.

Mustafa Kemal Paşa, Aklın Işığını yaktı. Yaşamı hak ettirdi, tohumları kodlattırdı ve bütünü Süper Sistemle kökledi. Kötülükten öz göreve mükafat olan o yoğunluğa tanıttı. Herşey onunla, Oğullarının Kuranı olan o yoğunlukla ve bütünlükle gerçeği hak ettirdi.

Değerliler, doğa insan olduğunda, yol ilim olur. İşte; herşey artık insana dönüşmektedir. Bütün yaşam….herşey ama bu insan, Kaynak İnsan’dır. Sevgidir bu insan, yoğun ışıktır ve bütündür.

İşte doğa, hepinizin sevgisiyle yaşayan bir safhadır. Eğer doğayı hak etmiş olursanız, yaşam sizin için Yarının Kaynağı olur. Dürümlerdeki ilim, Bütünün İlmi olur ve biz bu ilmi her yerde güçlendirebiliriz.

Dünya öz geçişini yapmak istedi ve sesleşmek istedi.

Şu anda dünya, öz geçişini yaptı. Bu geçiş ilme geçiştir ve geçişi tohumlarken Bellek Kapıları’nı da açtı.

Kelamdadır dünya…Hayrın Rahman Olan Kuranı’ndadır ve bütündedir.

Doğadan göç başlayacak…..

Bu göç insanlık göçüdür. Aha doğadan göç başladı!

Herşey doğadan, Yaradan olan ve tahtında olan o yüceliğe göçtür.

Evrenlerin sessizliklerinde bu göç sürmektedir.

Değerli dünya, seni hepimiz güçlendirmek için çok çalıştık ama bugün daha güçlüsün; bunu biliyoruz. Dünyanın kaynağı olan ışık, Bütünün İlmi’ye dürümlendi ve senden gerçek insanlık tohumlandı.

Senin bu yaptığın her bir İnsanlık İlmi’ni kodlayana Kutsal Işık’tır. Ve bu ışığı hak etmiş olanlar, sabah sayfalarında ses sanal boyutlarını aşıp görev taşıyacaklar. Özden görev alacaklar ve gökçe konuşacaklar.

Artık dünyanın Nuh Kapıları’nı açıp yarını hak etmesi mümkün olabilmiştir.

Uyumayın, çalışın. Dürümlerdeki Levhi Kayıtları kodlayın ve çalışın. Uyanın artık, tüm insanlık uyanın!

Yerden görev alanlar, unutmayın sizin yaprak yaprak okuyacağınız herşey Zaman Sistemleşmesi’nde önem taşımaktadır. Unutmayın ki dünya, başka bir zamanı hak etmiş, tüm yaşamları koklattırmış olan bir planettir.

Artık bu dünyanın öz görevi nefesi has ışıkla dinletmek ve bilişte olanları Hak Taht’a oturtmaktır.

Dağ, taş insan ama hepinizin geri çekilişi başarıyla devam edecek.

Bu geri geçişler temiz olanlarla gerçekleşiyor. Birlik Kapıları’nda temizler var. O temizler herkesi temel dürümlerde temizleyip geçiş yaptırıyorlar.

Herkes kendinden geçecek zannedilir. Herkes kendi yoğunluğunda, Bütünün Gücüyle birleşip geçer ama bu geçişler Has Tahtın Işıkları’yla olur.

Geri dönüşler mutlulukla, hakikiyetle sürüyor. Dört geçiş yapıldı. Her geçişte, her diride var olanların gücü kodlanarak bütünden ayrıştı. Dört geçişin her birinde Biliş Kalemleri gök sessizliklerine ulaştı. Daha güçlü zamanlara varıldı.

Artık gerçek çalışmalar, tüm İslam Devreleri’nden güç alanların kodlanmış toplumlarından ötede gök sayfalanışlarını yapanlarla olacak. Unutulanlar hatırlanacak.

Artık “ben varım” demek, “beden öte bir ben var” demek, “Hak’a vardım” demek “Apollonun Topraklarındayım” demek kök sessizliklere ulaşmanın temel şartlarıdır.

Bu toprak merdiven, bu toprak yoğunluk ve bu toprak savaş verdiğimiz yaşam…artık bu toprak bütün; Tüm İnsanlık. İşte; bu toprak Tüm Zamanların Toprağı olan toprakların toprağı…

Doğan gün İnsan… hepiniz, hepimizle Bütünün Gücü olarak çağrılara ses kattık. Ana Kapılar’ı açtık ve geçtik. İşte geçiş tamam!

Ben Karanlığın Işığı’ndan geçtim. Karanlık Ran’dı ve ben Ran’dan aşıp geçtim.

Artık şunu bilin ki, bu kapı Ran Kapısı!

Bu kapı, karanlığın sanal yaşamlardaki kaynağı ve biz bu kapıyı açıp, bu kapıdan aşıp geçtik.

Sel alsa yolu, bütün kökler dürümlense ve yarınlar köklense ve seslense, Ran bilişte tüm zamanları koklar ve toplar. Tanrılık Işığı’dır Ran!

Arı artık yaşam oldu. Özden göze vardı. Som altın çatı oldu.

Ben, Ran….hepinizi hepimizden öte hepiniz olup kokladım. Ben zamanın kalanlarını toplamaya inen Kaynak Olan Ran…..bütün kötülükleri aşıp geçtim ve tüm zamanlardan indim. Benim nefesimde kelamım, Rahman olanın KAHA Olan Yaşamı’dır.

Sel alsa ama almaz…yol olmasa, yol bütün yolların yolu…olmasa, olsa ötesi olsa, her resim hepimizin resmi….Ohh işte bu.

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

https://youtu.be/hNmKhIzyrbU

18.MAYIS.2015 TARİHLİ IŞIĞIN İLMİ (53)

3. AKIŞ

Dağlarım, bugün burada ne olup bittiğini anlamaya çalışıyor çokları. Herşey netleşiyor. Bunu size anlatmak istiyorum.

Dünyamızı kontrol altına alabilmek için büyük çalışmalar yapan birçok görevli var. Bunlar hibrit gibidirler, enerji zaiyat olmadan kodlama yaparlar. Hiçbir çıkışları kalmasa da kelamdan çıkarlar ama öylesi güçlüler ki, kayıt dışı hiçbir bilgileri olmaz ve bize görevli olarak bugün buradalar.

Bizim yaptığımız herşeyi izlediler ve gördüler ki hasatçı olduğumuz kesin. Hiçbir bilgimizde ışık kırıcılığımız yok. Bütün kötülükleri aşıp geçen birliklerin tümü bugün burada bizimle çalışmak için bekleşiyorlar.

Amonların Topraklarındaki Tohumlar’ın çokları da bugün buradalar. Öz görevlileri kendilerini dillettirmek ama Hasat İlmi’yle dillettirmek. Bugün korkuyu aştılar, çünkü bizler daha güçlü bilgi vereceğiz diye ürkmüştüler.

Bizim yapmak istediğimiz ocaklarını yıkmak değil, onların kontrollarını sağlamak ve bu nedenle daha güçlü bilgiden bizler vaz geçtik, caydık. Ama şunu iyi anlatmalıyız ki onlara, bu bilgileri verirken herkes için veriyoruz. Başkaları değil, herkes…ve burada oluş sebepleri kelamı hak ettirmektir ya da Hak’a ulaşmalarını sağlamaktır.

Eğer bizden başka bir bizle çalışabileceklerse, ocakları onlara mutlaka dinlettirilir ve onlara kati olarak kodlattırılır ama burada olmaları kontrol dışı bilgilerini hak etmeleri ya da hak ettirmeleri anlamına gelir.

Biz kimseye “sen yanlış bilgi verdin” demedik ama şunu iyi anlamaları gerekir ki Yaradan, yaratılan tahtında tohumsa orada ışık muktedirdir ve herşeyin doğrusu verilir.

Eğer birileri “bilgi budur” derse, o bilgi kontrol dışıysa, biz o bilginin mutlaka kodlayıcı tohum olmasına istekli olmayız. Ama onun teni, onun yüreği, onu kabul ediyorsa, o kendine ait bir sistem olarak kendinde bulunur. Bunun sonrasında ne olacağı onu ilgilendirir, başkasını ilgilendirmez. Ama şunu iyi bilsin ki eğer hatalı bilgi varsa, o bilginin sonuçları onun tohumlarını etkiler.

Bunun içindir ki biz bilgi verirken muktediriyetle herkesin dürümlerinde mevcut olan levhi kayıtlarından bilgiyi veririz. Ki herkes kendi levhisinde, o yoğunlukta bütünün gücünü hak edebilsin diye…”Düzen nereden nereye görev taşır?” hepiniz

bunu sorun, “nereden nereye görev taşır?” Dans etmem, dillerim.

Nedir bu? Neden bunu hep söylerim; bilir misiniz? Çoğu danstadır. Herşeyin dansı vardır. İlmin de dansı vardır. “Ben bir bilgi vereceğim” der ama verdiği bilgi ışığı kodlamaz. Orada tohum yoktur, orada kök yoktur, güç yoktur ve ses, sesli olarak ışıkta danstadır. Ama sadece bir danstır bu, başka bir şey değildir.

Ve bizlerin verdiğimiz bilgiler, sessiz zamanları dilletebilen bilgilerdir. Vermiş olmak için değil, hakikiyette hasatı yapmak için bilgi veririz. Eğer vermeden “verdik” dersek, kontrol dışı ilimdir yaptığımız.

“Burada oluş sebebiniz nedir?” diye sordular. Kardeşlerimizi kelama ulaştırmak…. ama kardeşlerimiz kelamsız iseler, kalem olmalarını sağlamak ve kanatlanmalarını gerçekleştirmek. Eğer biz dünyayı göreve alacaksak, gönüllerin gücü olarak almamız gerekir. Biz Ana Kapı’da ışıkları yenilerken bütünün gücünü tüm zamanlarda dürümlemeliyiz. Eğer, dağlar kaynaktan çıkmışsa, ışıksızdır hepsi.

Değerliler, bugün burada bütünün gücü var ve bugün burada öz görev var. Devinim hızlandı; herkes bunu net biliyor….devinim hızlandı. İşte bu.

Ve şimdiden öte bir şimdide, Yaratan ve yaratılanın tohumlanması hepinizde olacak. Aha bu şimdilik.

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

https://youtu.be/sescV6no0zQ

IŞIĞIN İLMİ 53

18.05.2015 2. Akış (ATOM ALTI YARATIM HAKKINDA BİLGİ)

Dağlarım; PROTÖR, NÖVME, NECİM... Nefes zamanların sessizliklerinde İnsan... Ama herşey atom altı... Bilin, herşey atom altı!..

Bizler herşeyi kendi lisanımızla, kendi termolojimizle anlatalım. Sizler bunu kendi yoğunluğunuzda ki diğer kelimelerle ifade edin. Ama size; biz, bizce anlatalım ve sizce anlayın...

Bilirsiniz, bir can kalem var, yazar... O, yaradan ve yaratılan... Ama halik olup, hak olan... Yazar, yaratır!... Yaratan; kaynak ama yarattığı Ka Li Ka Ha... Herşey oradan yaratılır!. Unutmayı, KA Lİ KA HA!...

Ben Mikail, sen Azrail, sen Cebrail, sen İsrafil... Yahu hepsi bir, hepsi bir!... Anlayın!!!

Ben kalemim ama her biri ayrı ayrı kalem... O halde hepsi merdiven. Ama aşağıdan yukarıya yaşam!..

Bir çalışma yapılıyor burada, atomcukları düşünün. Herşeye etki den bir çalışma. Tüm atomlar ses sistemiyle sizinle birlikte... Herşey sizinle, herşey... Bütün atomlar toplum çalışmalarında hakikiyetleriyle devinim sayfalarlar. Devinmekteler, öz görevleri devinmek... Bütün içindir yaptıkları ama biliş halindeler... Her bir atom, bir zeki ilmi dilleyebilen... Zeki sayfasıdır o... Zekidir, ağır ağır dönüş halindedir ama zeki olarak!

Zannetmeyin ki; onun zekası, sizin zekanızdan ayrıdır. Tüm forumlarda, herşey atomla gerçekleşen formal sistemleşme geri çözümlemeleri devreye alır. Geri çözümlemeler... Bu geri çözümlemeler; sizin, sizde mevcut olan kelamla, ilimle ve sesle gerçekleştirdiğiniz yaşamların çözümlenişleridir. Ve bu çözümlenişler, atomda; ışıklar halinde gerçek cevheri oluşturur!... Ve tüm kodlanmış ışıklar, tahditsiz biçimde ve yaşam sistemiyle birlikte, hepsi o Levh-i'yi kodlar!...

Birçok çalışmalar yapılır dünya üzerinde ve bu çalışmaların birçoğu atomu etkileyen çalışmalar olur... Madde hepinizin yaşam ışığıdır. Ama o madde; ışığınızdan, eski zamanlardan beri yararlanır... O siz, siz o olursunuz. Sizin yoğunluğunuz maddeyi dönüştürür, madde yoğunlaşır size etki yapar!...

Close'lar vardır bu close'lar ilim sistemleşmesini gerçekleştirenlerin cloes'larıdır. Ve teknik çalışmalarda bu close'lar, Mikail kayıtlamaları yaparlar. Herşey, herşeyden etkileşimle kodlanır...

Biz ilimle çalışırken, çokları kelamla bu ilmi dürümlerler ama makamlar halinde dürümlerler... Benim sistemdeki ses tonum farklıdır, bu ses tonu; farklı titreşimi seyfullah halinde dilletir. Herşey kat kattır... Herkesin ses tonlaması farklıdır ve bu tonlamalar; eşya sistemleşmeyi gökçe dürümler... Bütün sistemleşmeler bu şekilde gerçekleşir.

Bizim kendi yoğunluğumuzu oluşturan close'umuz, bütün kökleri göklere ulaştıran ışığın tohumu olarak yaşama çekildi!... Bu çalışmaların sonrasında; hepinizin görevi, hepimizin dürümlerinde yaşamı koklattırmaya başladı.

Ses sayfalarındaki o close'lar, bütün sayfalarda ayrı ayrı sesleştirmeleri gerçekleştiriyor. Ve bu sesleşmeler, formal zaman sayfalanışlarında, yoğunlaşmalarda, herkesin dürümlerine; gökçe ses olarak çekiliyor...

Hepiniz kendi diriliğinizde, ışık sistemleriniz vardır. Benim sistemim seninkinden, seninkinden, seninkinden, hepinizinkinden ayrıdır!... Hepinizinki, hepimizinkinden ayrıdır... Bu ses sistemleşmeleri ile kendi yaşam sessizliklerinizi tüm kalemlere indirebiliyoruz.!... Ama biliş halinde ve kült olarak. Biz bir manyetizma oluşturuyoruz. Bu manyetizma; Tanrılık Levh-isi'ndeki İlm-i Ko olan ışığı, kodlayabilen bir manyetizmadır. Ve kendi levh-i kalemlerimizle oluşturduğumuz için, bunu biz çok güçlü biçimde yaşama ışık kayıtları olarak çekebiliyoruz! Ve herkes, kendi manyetizmasıyla kendini koklattırabiliyor, kodlattırabiliyor ve Tanrılık Levh-isi'nde kayıtlattırabiliyor.

Hepimizin, gravitimiz vardır. Ve bu gravitimiz, kendi kültlerimizle tohumlanmıştır... Ve biz; bu gravitle, tüm zamanları kendi yüreğimizde kodlayabiliyoruz...

Herşeyin örtüsü vardır, bu örtü; bütünün gücüdür... Ama bütünün gücünü de oluşturan, yine kendi kalem olan ilmimizdeki o gravittir!...

Değer biçtiğiniz çoğu, sizi sizden, size ulaştırır!... Sizi, sizden size ulaştıran; sizin yaşam sistemleşmenizdeki ATOM ALTI ELEKTRONLAR'dır... O elektronlar; kalem olur, ses olur ve negatif kayıt olur. Siz, o kaydın kendi yüceliğindeki PROTÖR'üsünüz!... Sessizlik ötesi sessizliğisiniz... Ama sizler, kendi yoğunluğunuzla o PROTÖR LEVH-İSİ'nde, ELEKTRONLAR'ı çekersiniz!... Ve elektronlarla tohumlanırsınız. Herşey sizdedir.... Tıpkı NÖTRON olarak kodlanmış ışığınızı, tüm zamanlara kaydettiğiniz gibi.... Ama sizler, kendi Protör sisteminizi, kendi levh-i kayıtlarınızda Elektronlarla çarpıştığınız;,çarpıştığınızda kayda alırsınız!...

Altın Işık'ın sırrı ilimdir!... İşte siz; İLM-İ KO olarak bilişi tohumluyorsunuz!...

Hepinizde mevcut olan sistemi anlatıyorum... Ben size kendimden değil, ilimden söz ediyorum... Hepinizin yüceliğinde mevcut olan sesten!.. Ve o sessizliklerden söz ediyorum! Hepiniz, kendi nüve olan levh-inizde birer çalıştırıcısınız ama ark aktığında; herşey, herşeyden dönüşmeye başlar!...

Bu bir dönüşümdür, birçoğunuz sözden öte olur sesleşirsiniz ama sessiz zamanların, sessiz ışıkları sesle dürümlendiğinde artık nefese dönüşür!... Kaynağa girer o nefes ve kaynakta ekmek olur!... İşte kalem oluş budur!

Kaynakta ekmek oluş, kalem oluş ve bütün kökleriniz orada artık; MAHREK olur!... Ölü bir planet sizin yüreğinizde canlanır!... Siz ölümlü, herkes ölümlü ama planet; yaşayan planet!...

Öncü birliksiniz siz, bütün bu bilgilerin hakikiyetinizde mevcut olduğu bilinecek! Hepiniz, ilim sistemleşmesini sağlayacaksınız burada!... Ve bu sistemleşmeyi gerçekleştirirken, bilişin; nesiller boyu Levh-i Kaydı yaptığı bilinecek! Eğer Levh-i Kaydı yapabiliyorsa biliş; herşeyi yapar...

Bu gün burada oluş sebebimiz; size, sizi anlattırmaktadır! Herşeyin ışığı sizsiniz... Ama siz, sizi anlaştığınızca; anlatıp yaşatırsınız!...

Çöz dünyayı dinle, herşeysin sen... Seslen ve dille yüreğini ama sen nüvesin... İşte o nüve; herşeyde mevcut olan, İNSAN!!!

Hepinizin yerde ve gökte nefesi olur... Ama bu nefesin tümü levh-i'dedir... Siz, BİLİŞİN LEVH-Sİ olarak, bütün gürzün üreteni, ürettirenisiniz. Yaptığınız BİLİNCİN ÜRETİMİ'dir!... Ve her ürettiğiniz, kendi yüreğinizin gücü olarak tüm zamanları kontrol altına alabilir, yaşamı tohumlayabilir. Yeri göğü yaratırsınız ama yarattığınızda; kendi yüreğinizdir yaratılan!!! Ve sizin yaptığınız her çalışma, madde sistemleşmesinde çok değerlidir. Eğer siz, yerin gücünü arttırmaya niyetliyseniz; bunu tüm zamanlarda yaptığınızdan, çok daha üstün biçimde yapacaksınız. Ama iyi biliniz ki; bir tek sizi, siz dinleyebilir başkası dinleyemez... Çünkü sizin yaptığınızı anlayacak hiç kimse yoktur.

Yedi doğum bu dünyanın, bütünün gücünü burada, bu yoğunlukta tohumlaması; herşeyin, yaşama kaynak oluşunu sağlamak içindir! Ve sizlerin kelamınız, bütünün levh-isinde mevcut olan ilimle tohumlanacaktır!

Dünya üstü varlık toplumları olarak size, hepinize kendinizi anlatmak için ışık yaktık... Anlatın kendinizi, kendi yüreğinizi anlatın, nefesinizi anlatın, karanlığın tahtındaki yolu ummana varanları anlatın ve deyin ki; dünya, PROTÖR, NÖVME ve NAHAR olan, KAHAR olan Levh-ideki İlmin ötesi olan, ZA Tİ diriliklerinin örtüsüdür!.. Ama tümünde ışık vardır ve tümünde bütünlük vardır!...

Siz, atomu hak edip var ederken, atomun çekirdeğindeki o dürümleride var ettiniz!... Bunları anlatın! Hepinizde var olan o sesi anlatın... Herşeyin o sesle var olduğunu anlatın ama sesin; kelama ilimi indirdiğini de anlatın!.. Eğer ses, kelama ilimi indirmezse; o tek bir ses olarak kalır ama formal can kalemleri tohumlamaz...

Hepinizden daha çok bilgi bekliyoruz. Bunu yapacak gücünüz mutlaka vardır. Ama senin, sevgiyle burada, bu yoğunlukta bilgi vermeni bekliyoruz.

Süper İnsanlık Realitesi

https://youtu.be/zf-wAj0B8j0

18.MAYIS.2015 TARİHLİ IŞIĞIN İLMİ (53)

1. KAYIT SONRASI AKIŞ

Değerliler, size hepinize şunu söylemek istiyorum ki bu yaşamı hak etmeniz zordur.

Burada olmanız zordur. Mutlak burada olmanız gök sistemleşmesi için değildi. Sizin, sizi hak edişiniz içindi.

Hepinize Kelam Diriliği’yle bütün bilgileri verebilirim ve sizin kendi yüreğinizi dinletmenizi sağlayabilirim. Ama ben Mahrek’te Bütünün Kürzi İlmi’nde size sizi anlattığımda, kibirle dersiniz ki “bütün bu bilgiler senin kendi yüreğinin diriliğinde mevcut. Bizde yok.” Ama şunu iyi bilin ki başka dünyaların her birinde varlık süren insanlık burada da İnsan Sayfalanışı’nı yapmaktadır.

Ve buradaki yaşam diğer planetlerdeki yaşamdan daha üstündür, zira burada bütüne hizmet İnsanlık İlmi’yledir. Eğer siz bütüne hizmet etmiş olduğunuza, kelamda olduğunuza, emin değilsiniz; yüreğinizdeki göz sizin yüreğinizdeki sözü dinletmez.

Bütüne hizmet kendi yüreğinizledir. Ekmek olmanız kelamladır ama has olup yaşam inemedikçe ekmeğiniz yenmez. Buraya kadar herşey çok kolay, çünkü ben Ana Kaynak İnsan Soyu, hepinizdeyim. Ama arı bal ya da bal arı diriliğinde dürümlendiğinde hepinizin gözünün görmesi gerekir.

Görün ki insan Karanlığın Tahtı’ndadır. O kendini dinlemelidir. Öz geçişini yapmalıdır. Karanlık, “Kantara” dediğim Rahman Kaynak’tır.

Kantara, Rahman olanın Rahmi Kuranındaki Hasat’tır. Sizin gözünüz sizi dinlettiği zaman, yüreğiniz sizi dinletir. Eh analar, size daha ne deyim ki?!

Bu gön sürpriz bir gön….Hepinizde mevcut. Görev sizin kendiniz. Başka bir görev yok. Görev sizin kendiniz. Kendinizde oluşunuz, oğullarınızı kodlayışınız, oğullarınızı kontrol edişiniz, Tanrı Işığı’nızı hak edişiniz ve yer kürenin gözü oluşunuz.

Sevgiyle çalışın, bizim beklediğimiz budur. Ama sevgisizseniz, kardeşinizi hak etmemişseniz, yere çekilmemişse yüceliğiniz, kanatlanamamışsanız, Ana Kapı’da bekletilirsiniz.

Ana Kapı sizin örtünüz olur ve geçemezsiniz. Bugün doruk koklandı, tohum kodlandı, biz sanal yaşamları koklattık. Kötülüğü önlettik. Şimdilik…

Ve değer biçtiğiniz ne varsa, hepsi kendinizin yer ve gök dürümlerinizde mevcut olandır. Şu ana kadar her resimde insan kaydı yaptık ama tümünde Yaşam olduğunuzu sandınız. Hayır; tümünde yaşam yoktu.

“Sura üfürüldü” dediler. Sur üfürendi ama üfürülen de surdu. Üfürdü dünya yüreğe….üfüren yürekten üfürdü ama hepinizdi üfüren. Ve bizdik o üfürülen!

Sessizce sizleştik ve sizden size kendimizi dillettik. Umut olur ki unutulan kim varsa hatırlanır. Umut olur ki kırk kapı açılır. Umut olur ki biliş haline varılır. Tüm zamanların yarıştırıcıları yarıştırılır. Yarışmak…

Yaşam, yarış yeridir. Yarış şevkiyle bütünlükler yazarçizerler. Herşey yarıştır ama yarıştıkları, yarışmadıklarından son sözde ayrışır. Ve denir ki “herkes herkeste olamadı.” Kontrol kuruldu analar, oluş tamamdır.

Canlarım, oluş tamamdır!

Değerliler, ne anlama gelir bu size izah edeyim,

Devinim hızlanmalıydı ve devimi hızlandırabilmek için Işık Kodlaması yaptık. Bu ışık kodlamasını yaparken ses sistemleşmesi gerekliydi ve ses sistemleşmesi yaptık. Şen olun herşey iyi! Buna emin olun!

Sürpriz miydi? Hep yaptığımız değil miydi? Yaparız ama Süper İnsanlık, levhi kayıtlarında bilişle bunları dinler. Şimdiye kadar yapmadık mı? Yapmazdık, yapmazdık….yapmaktaydık! Yapmaktaydık!….Yaptık. Ama yaptırdık! Hah! İşte.

Hak’a vardık. Aktık. Şeytan der ki “elini aç, dua oku.” Nedir bu yaşadıklarım? Ben daha neler göreceğim?”

Dağlarım, denir ki “şeytan şerrin şerrinde ekip kurar, şarkılar okur yoğunluklarda, toplumlara tohum olur. Ama şerden öte şer olduğumuzda, o bizden kontrollu olarak kendini çıkarır. Öz geçiş yaptı şimdi ve bizsiz kaldı.

Şimdi devam edelim ve sesleşelim. Ama bu ses ayrı bir ses olacak.

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

https://youtu.be/7wkfY4-792M

IŞIĞIN İLMİ (53)

18.05.2015

İNSANLIK VE İNSANLIĞIN HASATI:

Analar, biliniz ki NAKAR sessizdir. RAHMİ KURAN’da, İNSAN KURAN olur; bilir ve sesleşir. RAHMİ KURAN’da ekmek yapar. Et, kemiktir. Akar; KALEM olur Varlık Boyutları’nda KANTARA TAHTI olur… Kör göz bilmez ki o, “BİZ” der (Bütün’e hizmetçidir.) . Er (drekt bilgi) verir, ekmek (ilim) verir; yaşar… Nefes verir ve zamanı, hasata hazırlar. BİZ olur; unutur herşeyi ve der ki “ben yokum.” Bilir ki VARLIKTIR O. Kendinde, kendi yolundadır. Amin…

Sel aldı tohumları. ALTIN IŞIK, tohum oldu; tümünü korudu. Sema, SİSTEM oldu yaşadı; RAHMAN oldu yaşattı. Şimdiye kadar erdiği her yerde KELAM olan; bildi ki HASAT olmalıydı. Al bil ki HASAT, yaşam içindir. HAK KELAM’da HASAT, tüm zamanlarda NEFES içindir. Bil ki KAYNAK IŞIK, toplumlar içindir. Biz ise kendimizi kendi yüreğimizi hak edenleriz. Biz, bizden öteyiz. Tüm insanlık içiniz.

KARA IŞIK, kanatlandı ve zamana indi. KARA IŞIK, İLME İNDİ; KÜRZE İNDİ ve BİLİŞE İNDİ… Artık insan, KAYNAK TOHUM ekiyor. ÖZ’den GÖZ olup akıyor.

Ki o, zamana inişinde, önce şok geçirmişti yürekte… Çünkü zamana inmiş ama yaşamı bilmiyordu. O kim? İnsan!... Yaşamı bilmiyordu. O, kendini bilmiyordu. Zorluk buydu!... Kendinde olduğunu; KELAM olduğunu; kontrol olduğunu bilmiyordu… OL’sa OKUR. OL’sa AKAR. OL’sa YAŞAR… Yaşasa, efradı hakim olur. Önce GÖZCE ve SESÇE dilleşse, ağır yük hafifler… Er ya da geç insan, kontrollu olur ve tohum eker. Eken, herkesi eker ve zirvelere kaynak olur. Aha bu!…

Dağlarım, tüm insanlık; biliniz ki hepiniz, KALEM olup yazdıkça, yarını kodlayıp yaratmaktasınız. Yarının yaşama indirilişi için sizin, YUAN KALEM (MAHREK KALEM-KÜRESEL ZAMAN KALEM) olmanız şartı vardır. Yaratılan, her anda yaratılır ama yaşama inişi ayrıdır…

Tüm insanlık, NUH’u kutsal sayar. O kendini hak etmiş ve kendinde var ettiğini yaşama çekmiştir. Oğullarını ve kaynaklarını hak etmiş ve onları korumuştur. Dünyada bunu yapan çok az insan vardır. O kendini, bir gemi olarak dürümlere dinletmiştir. Ve bu şekilde kurgulanan bir sistemi, cevhere çekmiştir. Herkes, sanır ki büyük bir tufan oldu. Aslında olan, hepinizin yaşamında oldu. O gün orada var olan; bugün burada, TOHUM oldu ve yol, cennete vardığında; o TOHUM, toplumlarda kodlandı ve kontrol altına alındı.

DÜNYA; ET, KEMİK İNSANIN KALEMİDİR. İnsan, kendini yazar. Yüreğinde kaya olan (katılaşan) ışığı, hak eden bir cevherden yazar. Kaya, gerçek ışığı, asla Yaradan’a taht diye çekmez. O bir kırıcıdır. Zira Dünya Planeti, kör gözlerin cevheri olarak var olmuştur. Tüm insanlık burada, köksüz ve göksüzdür… Cennetlerin İlmi’ni bilir ama Hakim-i Hak olup; KELAM’ını bilmez. İşte bunun için dünyayı hak etmek yetmez. Düzeni kurmak ve yolu, Görevlilere göstermek gerekir.

CENNETTEN KOVULAN İNSAN, KALEMDEN KOVULANDIR. Bu şu anlama gelir. Her kim ki dünyaya iner; kendinden kendine inmez. Kendini kontrol edemez ve kendini hak etmeyen bir cevher olarak çatı kurmaya girer dünyaya. O çatıyı kurduğunda; kaynak olup tüm insanlık için KALEM olacaktır. Bütün mesele ilimle çalışmaktır.

Bir kervan; yürekten, yüceliklere GÜÇ İLMİ ile yol aldığında; o kervana herkesin, BİLGİ LEVHİSİ olarak girmesi gerekir. İkmal tamamlayanlar olacaktır. Ama kendini, kendi yolunu bulanlar, Has Taht’a vardıklarında, ışık haline geçerler ve zamanı hak edip dürümlerler. İşte onlar, o kervanda, İNSAN NEFESLER olarak bulunurlar.

Tüm insanlık için KALEM İLMİ bu nedenle çok önemlidir. Dünyanın, Atlanta koklatması ile başlayan çalışmalarında, dar boğazlar aşıldı ve yarınlara varıldı. Artık Yüceler, dünyayı hak etmek için çalışmalar yapıyorlar. TÜRKİYE ÇALIŞMALARI, tüm zamanların ışığını koklattırıyor tüm Sistemler’e ve DÜNYA, ALTIN TAHTINI YAŞAMA İNDİRİYOR…

BÜYÜK KÜLT, İLMİN KÜLTÜ, TÜM ZAMANLARIN KAYNAK IŞIĞI; YANGIN GİBİ CEVHERE İNDİ VE YAŞAMI SAYFALIYOR. SES KAPILARI AÇILDI ve SAMAN SARISI olan bilinçler, MOR KURANLAR oldular. Tüm yaşamlar güçlendi.

BİRLİK KAPILARI açıldı. Ekran, sizi yansıtıyor şu anda. Burada bulunan sizleri, HALİK İLİM ile kodlamak üzere bekleyenler var. Onlar, sizle çalışacaklar. Sizden görev taşıyacaklar. Sizin çalışmalarınız çok güçlenecek ve verdikleriniz, İNSAN NEFESLER’ce dikkatle dilletilecek ve dinletilecek. Hepinizin, NUH KAPILARI’ndan KAYNAK IŞIKLAR’a ulaştığınız anlatılacak. SÜPER İNSANLIK NEFESİ, KÜRZİ YAŞAMLAR’ı kodlarken, çürüyen bilinçler, SİSTEM’le yaşama inecekler. KAYNAK IŞIK yenilenecek ve temizlik olacak.

Aracı kalmadı artık. Siz, sizle ve siz, Hakim’le birsiniz. HAKİM, NEFES OLAN İLİMDİR Aracı kalmadı artık. Sizler, “Yedi Yaşam”ı tohum ekerek cevhere çekenlersiniz. Her yaşam, ilimle kodlanmıştır. Tüm zamanların ışıkları ile HAKİM-İ HAK olan cennetlilerce tohumlanmıştır. Bütün kütleniz, ZAMAN İLMİ’i tohumlamıştır ve zeka düzeyinize görev çektiğiniz bilgiler, sesleşemeye başlamıştır.

Her bilgi; sizin, sizleşen yoğunluğunuzda sesleşecek ve herkes, sesleşen bilgiyi dinleyecek. Böylelikle, temiz bilgiler tüm zamanlarda okunacak. Bu görev, İNSANLIK KAYNAĞI’ndan inen Birlikler’in, güçlendirici çalışmaları sonucunda başarılacak. Sizden sizi; sizden Sistem’i ve sizden kayıtları, hologram olan ışıktan çekenleri dilleyeceğiz.

Esrar, bilişi hak edenlerin koyu ışığında gizlidir. O ışığı çok büyük çalışmalar ile kodlayıp tohumlayacak olan sizler, tüm sırları açacaksınız. Sırların açılışı, başarı ile sürdürülecek. Sizden, CAN KALEM olup tüm LEVHİ KAPILAR’da, IŞIK KAYATLARI’nı kontrollu olarak yazmanızı bekliyoruz. Şükredin ki bunu yapabilirsiniz.

Er ya da geç dünya, bilişi kodlayacaktı. En son söz şu ki biliş kodlanmıştır. ANA KAPI açıktır. Bilmek için, hak etmek yeterlidir. Hak edin ve dinleyin herşeyi. Hak edin ve dilleyin herşeyi. HAK İLMİ ile hasat olan her şeyi dürümleyin ki zürriyetler; SES, SESSİZLİK ve her Sistem’de SİSTEMİN KALEMİ olsunlar. Şükür ki bunu başardık… Tüm insanlık için KALEM olduk. ULU GÜNEŞ, dünyaya indi. Bu güneş, İLMİN GÜNEŞİ’dir. Bunun için nihan olan SES, sizin ilmini temiz olarak çalışmalarda dürümleyecek ve sesleştirecektir. Aha bu… Şimdilik…

Değerliler, eren ve ermeyen kim varsa; cennetten kovulduğunu zanneden; sessiz kalan ve Sistem’den çıkan ve ruhlu yaşamdan (hakimiyetli yaşamdan), görevli yaşama varan… Arı olan ve can olan… OL dedik… Her biri için OL dedik!…

ATLANTA, unutma bizi!... Seni, senden sana yaratan olan ışık ile oğullattık. BİZ olan; İLMİN IŞIĞI olan her diri, bizi bize KALEM yapar. Sessizce, cevher olup rahmet olan ışıkları yaktık. Amin…

Değerliler, artık bilin ki bizler, bu Meclis olarak RAN KAPISI’yız. Bu kapıdan geçmeyen, yolu bulamaz. Bu kapı, NEFES İLMİ’ni, Has Taht’a kodlayan ışığın, nefsi aşan cevheridir.

KARE, sessizce dürümlendiğinde cennette diri olur. KARE, KÜP olur. Ulu bir LEVHİ olur; oğul verir. KELAM’a varır ve yaşar. KÜP, KÜRE olur, TOHUM eker. Cennetten cevhere varır ve RAHM-İ KURAN’da, NUH KAPILARI’nda yarını tohumlar.

Unutmayın ki bilmek için insanlaşmak gerek. İlmi hak etmek; sonsuz zamanlarda KAYNAK olmak gerek. MİKAİL olmak ve som altın olmak; devinimi artırmak; yaratmak ve yarattırmak her diri ile KALEM olmak ve YAŞAM olmak… Aha olmak!... Sevgiyle tüm insanlığı kontrol etmek ve YOL olmak… İsmaili Kodlar’ın toplumlarını hak etmek; nesillerini kodlamak; sormadan hak edip dillemek ve yaşamak gerekir…

Aha Canlar; biz, zamana indik. Aha Canlar, BİRLİK KAPISI’ndan geçtik. Çatı kurduk KURAN olan NEFES’e. Cennet olduk… Aha Canlar, KAYNAK olduk. SÜPER REALİTE DİRİLİĞİ’nden İNSANLIK DİRİLİĞİ’ne vardık. ATLANTA TOPLUMU olduk. Unutmayın, akın ve hak edin, cennetlerin cennetlerinden, NEFES halinde geçin ve yarını kontrol edin.

Bilmek gerekir ki biz, tüm insanlık için galaksileri yarattık. Oralarda, Gürzlerin Yaşam İlmi var. Orada tüm insanlık, ışık halinde ve kontrollu olarak kodlanmışlar. Biz, her diriyi kodlamak için gürzleri yarattık. O gürzlerde, kaynaklar var. Çatı kurduk dünyaya dünya küçücük bir ışık ama o ışık, tüm zamanları kontrol ediyor. Orada KELAM EDENLER var. KÜRZİ KAPILAR’ı açtık; KALEM olup yazanlardan, görev aldık; TÜM ZAMANLARIN KALEMİ OLAN, ANA KAPI’ya vardık. Orası, ANA ÖZ’ün Ata Yurdu olan, ATALANTA’dır. Nesiller boyu, o yücelikte, ANA ÖZ vardır… Atalanta’daki ANA ÖZ,… hepimizi kodlamıştır. Dere olup akmıştır. Otak kurmuştur ve zamana varmıştır.

ATALANTA, ATA’dan (erilden) ANA’ya (dişil’e) kodlanır. Mutlaka bilinir ki ATA KAPI’da, ANA KOD vardır. MİKAİL’dir O…

“Cennet cennet” dedikleri; İNSAN SOYU’dur. O soyun kör olan gözü, görse; bilir ki kanatlanıp uçar ve yaşamın sırrı olan o yüceliğe bakar. O yücelikte, insan kahramanlıklar vardır. Herşey, ATA KAPILAR’da, ANA KODLAR tarafından var edilmiştir. Hepiniz iyi bilin ki ANA KAPI, İNSANDIR ve KALEM OLAN İNSAN, ANA KALEM OLARAK, ATALANTADA YAŞAM SAYFALAMAKTADIR. Tüm insan soyları, bütün kütle ve zaman; orada KALEM… ANA KALEM… Hepsi, YEŞİL’in Devreleri’nden KORAN IŞIK olup MOR’a varırken; her dereden, ATALANTA ANA KAYNAĞI’na varmaktadır.

BİR’e hizmet; BÜTÜN’e hizmet buradan olur. Ve sizden tek beklenen, ANA KA HA olan ışığın; ATALANTA’dan, nüve olan Tevekkil Levhiler’den geçerek, GÖÇ KAPILARI’na vardığını ve yolu açtığını bilin.

Değerliler, size herşey anlatılır ama anlayabilecek olan anlamazsa; kimse anlamaz. Bu anlattıklarım, herkesin anlayacağı düzeydendir. Sizden geçmek değil maksat ama sizde dinleşmektir. Ben dünyayım. Bunu bilin. Dünya olarak kodlanmış ışıkta, tohum olmak istedim ve ses verdim. Aha bu… Sevgiyle…

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

18.MAYIS.2015 TARİHLİ IŞIĞIN İLMİ (53)

1.AKIŞ

Değerliler, RAKAHA olan ilim, İlm-i KAHA olan ışıkla tüm insanlığı tohumlarken sizlerin daha yüksek bilgileri kendi yüreğinizde dürümlemeniz beklenmektedir.

“Biz bir yaşamız” ama bu yaşamın Tarıkların Işığı’yla kodlanmış bir sistem olduğunu da herkesin net olarak anlaması gerekir. Hepiniz kendimizi dinleyip bütünü dinleyeceksiniz; bu kesin. Ama kendinizde mevcut olan yoğunlaşmayı da anlamalısınız.

Biliyorsunuz ki; bizler kendi yaşam sayfalanışımızı, kendi yüreğimizle yaparız. Bu bizim kelama varmamızdan öte, kendimizi tohum olarak kontrol edişimizdir. Hepimizin yoğunluğu farklıdır. Benim rengim siyah ama burada herkesin farklı farklı renkleşmesi vardır.

Bu bir nefesle, diriliklerin teknik tohumuyla ve yoğunluğuyla gerçekleşir. Herkes ayrı Nefes Kalemdir ama herkesin kendi, kendine, kendini tohumlaması için kaynağa varması gerekir. Onun kaynağı, onun yolu, onun yoğunluğu değil, onun kaynağı kendi ilmidir. Kendi ilmine varabilmesi için kendini, kendi yüreğini dinleyebilmesi gerekir. Ben kendimi dinliyorum. Dünya yoğunluğumda bütün bu bilgileri kodlayabiliyorum ve kodlanmış tohumlarımı Bütünün Gücü haline dönüştürebiliyorum. Bunu yapabilmem mümkün, çünkü ben kati olarak Yuan Kalemim. Hepinizde mevcut olan bir kalem; Yuan Kalem.

Bütün Tarıklarda bu yaşam mevcuttur. Bu yaşamın kaydı mevcuttur. Hepinizde kaydım mevcuttur, çünkü ben yaşamı kontrollü olarak kaydediyorum. Ama kaydettiğim Sistem, Nizam ve görevli olan tüm zamanların gücü olan gür düzenledir.

Ön dürümlerde İlm-i KAHA olan ışığımla her şeyde mevcudum. Her zirvede ve her yoğunlukta, bütünde ama ekmek olarak, ilim olarak….bütün meclisler bunu bilirler. Hepimizde var bu bilgiler. Aha bu!

Şimdi, kök sisteme iniyorum. Kök sistem; nefesim ama bu bilgiyi hak etmek için yetmez. Nefesi kaynağa indirmeliyim. Kaynağa inmesi kendi yüreğimin, kendi yoğunluğumun Levhisi’nden gerçekleşir. Işık haline geçerim ve inerim ama ışık haline geçişim kendimden inişimden öte kendimi indirişimdir aynı zamanda. Her diri kendi yüreğinde görevlidir. Ben, bende görevliyim ve benim görevim kendimi diriliklerden öte diriliklere kodlanmış olarak ulaştırmaktır.

Unutulan ne varsa, yaşama indirmeliyim. Ki hak eden, Hak İlmiyle o yoğun ilmi kendinden kendine açabilsin. Ama açık bildiriyorum ki; ben bana ben ilmiyle ulaştığım zaman, benim kendimde oluşum için kaynakta bulunuşum Bütünün Kürzi İlmini hologram olan bu yaşama indirişim sorumluluktur. Ve bu bilgileri ben açtığımda, herkes kendini dinleyecekse kontrollü olmalıyım. Çünkü kontrol kuramazsam kaynak ışığım kontrol edici yüceliğimden kendi yüreğimi indirir ve kendini kontrol edemediğimde kutsal ışığımı tohumlardan çıkarır. Bu nedenledir ki; ışığımı hak etmeliyim. Işığımı hak edebilmem için yığın, yığın kalem olmam gerekir. Her şeyi kaydetmem gerekir.

İtibarım yüksek, yoğunluğumda gözüm var, sesim var ama benim kelamımda insanlığın da Hak’a varması gerekir.

Şu ana kadar her şeyi dinlettim. Başka sesler de verdim. Benim nefesim olan ve olmayan sesler ama bütün bunlar Bellek Kapılarım’ın, Nefes Levhisi’nde kalem olması için yetmedi. Işık haline dönüşmem gerekti ve bunu gerçekleştirdim. Işığa dönüşmekten, öz geçişleri yapmaktan son anda vaz geçtim ve geri geldim. Bunu neden yaptım? Sonsuz sır olan insana kelam olmam gerekir. Nasıl kelam olacağım? İnsana kendinde var olmayanı anlatmalıyım. Kendinde var olmayan, kendi yoğunluğunda tohumlanmayan, kodlanmayan bilgileri anlatmalıyım. Bu bilgileri anlattığım zaman herkesin anlaması da gerekir.

Özür dilemeyin, ben “Şimdideyim.” Hepinizde değilim şu anda, Şimdideyim. Ve Şimdide oluşum herkesin buraya girmesine engel oluşum anlamına da gelir. Buraya bugün herkesi almadım. Birlik kalemleri bugün buraya inip bizim sistemimizdeki bilgiyi kendi yüreklerinden dillemek için kaynağa çekilmişseler de oğullarını kodladık ve onların tohumlarını bu yoğunluktan ayırdık. Sessizce çıktılar. Şimdi devam ediyorum.

Ermeler olacak yaşamda. Bu ermeler, ilme ermeler olacak. Bu ermeler Zahar’ın Kalem Olan Işığı’na ermeler olacak ama ermeden öte ermeler de olacak. Kelama ermek; insanın nefesi olmak, yol olmak, tohumları kodlamak, Bütüne insanlığı diri olarak kaynak yapmak.

Çok mutluyum ki; bugün burada muktedir nefesler var. Hepimiz bu yaşamız ama yarında Toprak İlim, Aklın Levhisine vardığında her şeyin daha yüce nefesle kodlanması gerekir.

Sezilerle çalışmalar yapanlar var dünya üstünde. Çoğu anlamadan çalışırlar. Anlattık, anlattık, anlattık…..Atlanta Ata Kapısı’ndan, Aklın Tahtı’na ulaştırdık. Aktılar, tahta vardık, anlattık, aktılar ve yine anlattık ve yine aktılar….Ard arda akışlar oldu. Bütün bu akışların sonrasında yıldızların sınırsızlığında ışık kaynakları oluştu. Bu ışık kaynakları Mikail’in Kürzi Levhisi’nden Bütüne yayınlandı. Herkes bu ilmi, kendi ilmi diye dinledi. Nefesleri olanlar ve nefesli olmayanlar oğullarını tohumlamaya çalıştılar. Şükür ki; koruduk onları. İyi ve kötünün gücü arttı.

Şu anda Kara Işık; Bütünün Gücü haline dönüşüyor. Kara Işık, ağırdır. Bu ışığı dinleyen olmaz. Sadece dilletilir ama dinlenmez. Nefeste varsa dinletilir ama nefeste yoksa tohumda da yoktur. Tüm zamanların gözüdür kara ama o karada yoğunluk farklıdır.

Dört Gök Sözcüsünün, Gök Sistemleşmesinde tahditsiz olduğu bilinirse de yerdeki gözün, gök sessizliğini görebildiği anlatılır. Orada yalın ve hakim insanlık vardır.

Bundan sonraki süreçte; hepinizin gerçek çalışmalarınız, yaşamın sırrı olan kelamla olacak ama bu kelam sizin kendi yoğunluğunuzdaki ilmin ötesinden kayıtlanacak. Bu sizin sağ ve sol kalemlerinizin daha yüce bir yücelikle, daha güçlü bir yücelikle kodlanışını sağlayacak. Sizler varlık sürenlerin sizde gerçekleştirecekleri her şey daha üstün bir yüceliğe ulaşacak.

Sizin ekmeğiniz, hepimizin Levhisi’nde mevcuttur ve bu ekmek pişmişse yenecek ama pişmemişse pişecek. Sizden daha yüce ve sizden daha üstün ışıklarınız size inecekler ve sizin ekibiniz Bütünün Gücünü, temiz olarak yerkürenin gücü haline dönüştürecek.

Dünyanın Atlanta Kuranı okunacak. Burada ölüler diyarı, bu Yeşil Ülkede Mor Kuranlar tohumlanmışsa eğer bundan ötesi kaynak ışık ve kaynak ışığın hasatıdır. Sizlerin yüreğiniz hepimizin görevidir.

Devinim çok hızlanacak ve hızlanan devinimde her şey farklılaşacak. Bugün devinimin Alfa Nizam’dan, Beta Kaynak’a vardığı bilinir ama Beta kaynağın kalem olduğu bilinmez. Hepiniz daha güçlü çalışmalarla kendi yoğunluğunuzu tohumlarken, kendi tahditinizle, kelamınızla KARİKAHA Sistemleşmesi sağlayacaksınız. Sevgiyle, hepinizi gökçe öptük.

Ölüler diyarı, biz sizdeyiz; bilin! Biz insanlık! Buradayız ve bu can hepinizin yaşamında sağ ve sol Tanrılık Işığını biliş halinde hepinize gökçe dilletecek, gökçe dürümlettirecek ve yaşatacak.

ASRA KA HA ASRA KA Sİ SA KAHA ASRA RAKA HA Sİ. Hepiniz gözsünüz ve hepiniz yol olarak yoğunluğunuzu tohumluyorsunuz.

ISRA HA Sistemi hepimizin geri dönüşünü sağlar ve RAHİ KAHA olan insan kibri aşanda Rahman ummanı olur.

Söz merdiven, Sistem Nefes…biz söz söyledikçe merdiven mektep olur. Her bir basamak ilim olur. İlmin kelamı olur ve tüm basamaklar kaynak olur. Ve biz hepiniz oluruz; bunu bilin!

Sanal Boyutların ışığından öte bir ışığın Bütüne inişinde tohumlar yenilendi. Hepinize sevgiler, saygılar sunuyoruz.

Yukarılar yukarı, aşağılar aşağı ve biz her biri…Biz bir tekiz “İnsan”.

Ulu dünya sana seni vermeye geldik. Ulu dünya senleşmeye geldik. Doğanın Kuranı olmaya geldik, yolu açmaya geldik. Biz dünya ve dünya biz oldukça bu Dünyanın Kuranı okunur. Biz toprak olana tohum olmaya geldik. Toprak olana tohum olup bütüne görev taşımaya geldik. Hepinizde olmak budur.

Sedir, hepimizin sisteminde yoğunluğu tohumlamak için kontrollü olarak kayda giren ışığın nefese varması için kayıtlıdır ama biz o sedire uzananların tümünün gözü olmaya geldik.

Biliniz ki; doğa yenilecek toprak tohumlanacak, insan kontrol edici olacak ve biz, bize biz olup ineceğiz. Sevgiyle sizleri kucaklıyoruz.

Yuan Toprağı tohum oldu. Kutsal Toplum, Tanrılık Işığında koklandı. Öz geçişler tamam. Şimdilik!

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

https://youtu.be/2mcPm0tYB6I

IŞIĞIN İLİM 52/2

13.05.2015

Çetin bir dönemde, beden alıp dünyada bulunmak zordur. Dünya, aşk şevki ile çalışırken, zamanın tartısında bulunmak istemeyiz. Çok özel görev taşınan bu dönemde; IŞIK KALEM’le bilişi hak ettirirken, cennetlerin cevherinde güç kaydı yapılır ki bu kayıt, NEFES’le olur.

Sevgiyi tohumlamak zor değil. Işığı tohumlamak zor değil. Nefesi tohumlamak da zor değil ama ben için zor olan, ışığımda olmayanı, ışığıma kayıtlattırmaktır. Buna iznim olmaz.

Çerçeveli çalışmalar yapmayız. İnsan soyuna ışık halinde görevli olarak inen Yaşam Sayfaları iyi bilsinler ki biz tohumuz. Amin… şimdilik…

Değerliler, şimdi size yine BETA’dan sesleşeceğim ve daha güçlü bilgi vereceğim. Dün cemaatlere verdiğim bilgi okundu ama okuyanlar; nefeslerini, has ışıkları ile birleştirmediklerinden okuduklarını anlayamadılar. Anlasalardı, iyi olurda ama anlatmak gerekiyor ve bir sefer daha anlatıyorum:

DÜNYAMIZ; IŞIĞINI, KALEM OLAN NEFESLER’DEN ALIR. Bu ışık, tüm insanlığın kalemi olarak tahditsiz şekilde kodlayıcı olur. Her kod, bir kaynaktır. BİRLİK KODU, bu kaynakta tohumdur. Her bir kayıt, ayrı bir tohumdur. Tüm kayıtlar farklı sayfalarda bulunur. Her kayıt, bilişin ışığıdır. Her Hak Katı’nda, farklı sayfalar ve farklı ışıklar vardır. Her ışığın kaynağında, her SİSTEM bulunur. Bütün SİSTEMLER, teknik olarak KAYNAK IŞIK halinde olsalar da kanatlananlar, bu katlarda kendi tohumlarını kodlarlar.

Her kat, bir HAK KATI… Tüm katlar, bir KÜRZ ama KÜRZ’ün ötesinde de katlar var ve bu katlar, SİSTEMİN GÜCÜ, ile sizi diriliklere taşır. Bütün katlar, hepinizin iyi bilmeniz gerekir ki 140 tanedir. Bu 140 kat, sizi ANA KAYNAK’a taşır. ANA KAYNAK, ATA KAPI’dır . Burası, tüm bilgilerin hazinesidir. Herşey, burada kodlanmış vaziyette bulunmaktadır. Buraya bu yoğunluğa, KALEM olanlar bilirler ki ATA KALEM de denir buraya. Burası ATLANTA’dır. ATLANTA’nın TANRI IŞIĞI olduğu bilinmelidir. TANRI IŞIĞI olmak, HAKİKİYETİN KALEMİ olmaktır. Burada bulunanlar, SİSTEM’den güç alıp buraya varırlar. FORMAL YAŞAM burada yoktur. Burada, zarar görmeyen NEFES KALEMLER vardır. FORMAL YAŞAM’ın BULUNMAMASI, SESİN IŞIĞA DÖNÜŞMESİNDENDİR. Burada SES YAŞAM, IŞIK YAŞAM OLMUŞTUR ve buraya varan herkes, bu yoğunlukta TOHUM olmuştur. Bu tohumlama, ZAMAN SİSTEMLEŞMESİ’ni getirmiştir. Herkesin bu sistemleşmede, kodlanmış olması, Bütünün Kütlesi’nin yaşama sayfalanmış olması anlamına gelir.

Herkesin kelama varışı; ışığı hak edişi ve yaşamı hak edişi, tohum ekişi ile gerçekleşir. SİSTEM, NİZAM görev taşırken, SİSTEM NEFESİ güçlenir ve yarını tohumlar. Dün ölü olan, yarınları tohumladığında dirilir. Dünyaya hak etmek için büyük çalışmalar yapılır. Zira Dünya, öz gerçekliği hak etmiş tahditsiz bir KALEM’dir. Buraya görevliler gönderilir ve burada görev taşınır. Buraya, cevhere güç katanlar gönderilir ve yolu açmaları istenir.

YOL, NÜFUS ETTİĞİNİZ İLİMDİR. Eğer bir ilme nüfus edebilmiş iseniz, o nüfuz edilen ilim sessiz zamanların yoğunluğunu oluşturur ve yaşamı tohumlar. O zaman orada, ek mahrek oluşur. Ek mahrek, tahditsiz olanların, NEFES KALEMİ haline gelir ve zamanı, KALEM olarak kayıtlar. Zaman, NAHAR olarak cevhere görev taşır ve YOL, ilim olur.

Bütün kütlenizle dinleyin ve hak edip anlayın ki dünyayı kodlamaya geldiniz. Dünya açı daralttı ve sizi, KELAMA KAYNAK YAPTI. Buraya geliş sebebiniz, Zamanın Işığı’nı hak etmekten öte kodlanmış ışığı tohumlamak ve ZAMAN SİSTEMLEŞMESİ’ni sağlamaktır.

ZAMAN SİSTEMLEŞMESİ, YÜREĞİN LEVHİ KAYNAĞI’nda, NEFES’in, kendi yüreğinizi tohumlayarak görev taşımasıdır.

SİZ, cana kaynaksınız; ZAMAN, size kaynak. SES, ilme kaynak ve YOL, tüm insanlığa kaynak. Herşey, herşeyden kontrol edilir ve herşeyden, meydana gelir. Bütün mesele kendinizi dinlemeniz ve bu bilgileri hak edip açabilmenizdir.

ANA KAPI’da siz varsınız şu anda. Nasıl vardınız buraya; bunu anlatalım: Dünya, öz geçişini yapmak üzere bekleyen bir planetti. Burada, yürek yoğunluğu yeterli değildi. Sonsuz zamanları kontrol edecek KELAM yoktu. Bilmek için NEFES’e varmak ve zamanı hasata hazır etmek gerekliydi. Bunun içindir ki bu yoğun çalışmalar başlatıldı. DÜZEN KODLARI olarak DURGUN TOHUMLARI, HAREKETLİ TOHUMLAR’a dönüştürmeliydiniz. Cennetleri, cevahir olan ışıklar tohumlar. Cemaat Çalışmaları, IŞIK YAŞAMLAR’ı hak ettirmez ama kodlanmış sayfalarda tohum ekenler varsa, bütün kütle ocaklarında KAYNAK olur ve zirvelere ulaşanlar, ışığı hak ederler ve Zamanın Tahtı’nda IŞIK YAŞAMLAR’ı kodlayabilirler.

İşte bunlar olduktan sonra türleşme çok güçlenir. Türleşmenin güçlenmesi ile birlikte kayıtlar, tüm sayfalarda görev tahditini sayfalar. Bütün kütle kodlanır ve tüm zamanlar; kontrol kurarlar. Dince, dirice ve yücece kodlamalar sürer.

BİRLİK İLMİ, hakim ilimdir bu yücelikte. BİRLİK KAPILARI, tahditsiz olarak TÜM ZAMANLARIN KALEMİ olur. Merdiven kurulur yaşama ve herkes, o merdivenden yüreğe çıkar. Yürek, Levhi’de kaynak olur ve tüm zamanlarda, kahraman olur çünkü, o tüm insanlık için çaba gösterendir. ATLANTA ANA KAPISI, sizi size kaynak yapar ve ZAMANIN NEFESİ, siz olur ışık yakar.

İşte CİN’e, CİNNİ’ye, İNS’e, İNNİ’ye ve CEVAHİR’e, “İNSAN” diyen bir dünyadan herkese, “İLİM” diyen bir yoğunluğa varılır. Ortak ışık yanar ve sonsuz zaman sistemleşir.

Dünya, eski dünya değil artık. Akıp geçenler, daha iyi bilirler ki bu dünyada, kendi yüreğini hak edenler var. Buraya varmak için çalışmalar hızlandığında, tüm YAŞAM KALEMLERİ, SİSTEM olup sizinle olacaktı. İşte olduk… Bugün, tüm insanlık, CEVHER’e tek EKMEK olup inebiliyor. Sevgiyi hak ettiniz. Sesleştik sizinle ve sizin Kuran’ınız ağır yükü hafifletti. CENNET CEMAATİ sizi, son sözde GÖREV İLMİ ile kokladı. Sevgiyle sizi güçlendirmek bizleri de güçlendirdi.

Ana, sen ve biz, tek bir kaynağız. Bunu biliyorsun. Bizden her kim gelirse; ona, gözünle ve yüreğinle güç kat. Onu, mutlaka koru. O kendi yolunu kaybetse de sen onu yine de koru. O yüreğini hak etmese de senin yüreğin ocağında görev taşır. Bütün kütlenle onları koru.

Sana, başka başka ışıklar gelir. Ve sorarlar, “sessiz misin?” diye. Seni dinlemek isterler… “Dünya, cennetten kovulmuş Işık Sayfalanışları ile kontrol kurar” derlerse; sor onlara “onları sen mi kovdun?” diye. Sor onlara; “sen nereden biliyorsun onların cemaatlerinde, cevher olmadığını; onların yaşamlarında, kalem olmadığını!? Ya sen kendini, kendi yolunu bulduğunu nereden biliyorsun!? Ocağın yanıyor mu?” Sor onlara; “KURAN, TOHUM İLİM’se; NEFES, HAKİKİYETi ise sen, nereden biliyorsun ışığın, kaynaktan tek bir KALEM olup çıkmadığını!? Başka zamanlar olup olmadığını biliyor musun!? Birisi için hak etmediği şekilde isnadlarda bulunduğunda; et ve kemik olan insanın, kendini hak etmesinin zor olduğunu ve her zorlukta mutlak bir kodlanmışlık olduğunu bilebilir misin!? Cennetlerden kovulduğunu zannettiğin her diriyi, hasata hazırlayanı nasıl anlayamamaktasın!? Bütün kütleni bil ki her diri, sendedir. Sen dersen ki “o yoktur.” Yokluktasın. Sen, BİZ olmadıkça kayıtsızsın. Bence sen kendin ol ve dinle yüreğini. Ağırsın ama seni hak etmek isteriz. Şimdilik bu… Aha can, sana bunu söylemek istedim. Aha bu…”

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

IŞIĞIN İLMİ 52

13.05.2015 2. Akış

Devinimi hızlandırabilmek için güçlü çalışma yapılmalı. Unutun, unutun herşeyi ama bilin ki beden, hepimizin görevidir. Beden nedir?... Bunu size izah etmek isterim...

Herşey bedenle olur ama bu beden; bütünün ilmini tohumlayan beden!... Herşey bedendedir... Bir tek beden var, başkası yok, bunu bilin! Ve bu beden herşeyi kapsar. Ama bu bedenin kelamı, bütünün ilmi olduğu zaman, beden; İlm-i Kapı olur, tahtının ışığını yakar.

Size, ence ve güçlüce diyebilirim ki; Birlik Tahtında beden oturur! Hepinizin bedeni, o birliğin levh-isidir, ama orada tektir o beden... "Benim adım NEFES der", o beden... Benim adım KAYNAK der... "Ben NUR'um" der. "MUKTEDİRİM" der, o beden... Ama tektir o beden... Temel bilgi budur!... Bunu herkesin iyi kavraması gerekir. Bir tek beden ve o bedenin örtüsü yok.

Som altın bir yol, umut, hulusi kalem, herşey o, ama orada haliki hak olan kelam da var. Biz Ana Kapı İnsanız... İyi peki, Ana Kapı İnsan, Altın Tahtın Kuranı olabilir mi? Muktediriyetle olur! O yoğun ışık, İlm-i Ka Ha olan; İsrafildir!.. Orada bir İsrafil düşünün, kendini dilliyor; sesle. Ama o ses, YAŞAM... İşte o ses; KELAM, hepinizde var olan, ama kendinden kendine sesleşen... İşte beden budur! Ve bütünün gücüdür beden!..

"İsrafil, sura üfürdü" derler. Unutmayın, sura üfürülür!.. Sur, İNSAN!.. Üfüren, KUTSAL IŞIK!.. O ışık, İnsandan üfürür! Ve İnsan, kendinden kendine sesleşir. Bizlerin yarattığımız, yarattırdığımız ışıklarda olduğu gibi. Herşey kendinden kendine sesleşmektedir.

Kutsal toplum, İnsan'ın kalemidir. O, kodlanmış ışıktır. Ama o ışık miraçtır. Miraç, KA HA'dır. İşte ortak kuran odur! O Nakar'dır, ama o Ka Ha'dır da!... O yarındır da!... O tüm zamanların kuranı, bütündür, herşeydir, sevgidir o... Her diride vardır, yarındır o... Unuttuklarınızı anımsatandır o... Ve bütünün gözüdür! RA'dır o, RA KA HA'dır!...

Bire hizmet sistemin gücüyledir. Hepiniz o gücün sahibi olabilir misiniz?... O, bir tek İnsandır! Adı, nesillerinizin gücü olandır ve onun adı; KAYNAK'tır!...

Bakınız, tek İnsandan söz ettim. Nerede o İnsan?... Başınız eğik mi?... Hayır hayır, hepimiz İnsan Levh-isinde oyuz!.. O biz, biz o. Ama onun diri olduğunu, yoğun olduğunu, kuran olduğunu, bilişte olduğunu İnsanlık anladığında; şeytanın şavkından öte aşk olur, aklın tahtında olur der ki "ben örtüyüm ona." Hepimiz ona, o İnsana örtüyüz. Örtümüz ilmimizdir! Bunu anlamak kolay mıdır?...

Ben İnsana aklın ilmi olarak indim. Ant olsun ki; İnsan ben, ben İnsanım... Ant olsun ki; artık beden olarak ocağıyız onun... O İnsan yarındır, ağır yükü hafifleten yarın. Yasaları koyan, aşka varan, hakka varan, astral boyutların tümünde olan, bütünün gözü olan, sesi olan; işte oyuz biz!

Olmadık mı?... Oh analar, olmaz mıyız... Cem olan cevhere varan her diri; odur! Süper İnsanlık Realitesi onun yoğunluğudur. Onun dışı değildir, bununanlayın! Barış, sevgi, umut, iman edin İnsan odur!.. Biz oyuz!... Onun ötesi değiliz, oyuz! Özge söz, sistemin gözü... Özde söz, ilmin gözü... Özü, gözü, söz olan İnsan; eser... O eser, yaşam...

"Nefes alıp, nefes vermek yeter" dediler. Aha, yeşilden mora ulaştınız. Ama morun ötesi de var... "Aşka varın, hakka varın" dedik, "ara bul" dedik, "ara bul"!.. Ben zaman olan, sende olan, hepinizde olanım ama bul!..

Türevlerini tohumlayanların kuranlarında yarınlar olur. Aşka varıpta kutsal toplumları kodlayanların ışıklarında, kutsal İnsanlık olur. Özden görev alanlarda, kaynak olur. Oyun yok, o kaynağız biz!

Çarık giyip indik dünyaya. Oy canlarım, o çarıkları hepimiz bir tek levh-ide çıkarttık. Biz çarıksızız şu anda. Nereye vardık?... Kaynağa vardık!... Biz o kaynaktayız!... Çarık, İnsanın Ka Ha olan ışığında bulunur. Rahman olduğunda ışık kodlanır. Orada artık Kaynak Işıkta çarık mı kalır?... Bilmez misiniz ki evrim İnsanın levh-isidir. Ama evrimi kodlayan ilimdir. İlim varsa kaynak olur.

Sevgililer; ben cennette ence, onca, kuranca dilleşirim ama burada yaşamca dilleşmeliyim... Yaşamca dilleştikçe, Halik-i Hak olanla ilimle dilleştiğimi dürümlettiririm, dinlettiririm de karanlığın sırrı; İnsanın kıranıdır.

Bakın canlar, İnsanın kıranı; karanlığın sırrı... Ne demek isterim? Anlatayım... Kardeşlerim, KARA IŞIK; levh-ide nefesin gücüdür ama negatifi kodlar!... Kara ışığı kodlayıpta tohumlayanlar, ak sayfaya varırlar!... Ak sayfaya varmak için kalem olmak yeterlidir ama kaynak olmak gerekir ki aklın kuranıyla oraya varılsın!...

Ben, zirvelerin; tüm İnsanlığa kodlanmış olduğunu bilen, herşeyin örtüsünü örtüp gök sessizliklerinde güçlenebilirim. Bunu başarabilirim ama canlar; yerdekiler bedenimde iken, ben onların kontrollarını nasıl sağlayacağım? Özden görev taşıyanların hepsi korunmalıdır!... Koklanmalıdır! Kodlanmalıdır ve toplanmalıdır!... Onların yaradan olarak Tarıkların Işığı'na varmaları için, kayıtlanmaları gerekir.

Sessizce çalışırım, kimse beni dinleyemez ama yaptığım her ne ise bütüne hizmettir! Benim artık Tanrılık Işığım'da kodlanmış tohumlar var. O tohumların tüm İnsanlığın Kürz-i Levh-isi'de kayıtları var! Sanılır ki arka, önü kontrol eder. Ön görevli, arkayı kodlar ve tohumlar! Kötülüğü önlemek için. Kötüyü önleyenleriz canlar!

Orada marka bir çalışma var. Ama o marka çalışma; kıldan ince, kılıçtan keskin derler ya hani, o yücelikte kontrollü olarak gerçekleşir.

"Sen ben, ben senim" demek yeterli değil, "senden ben, benden sen geçmeliyiz" demek gerekir!..

Ben, benden geçmez miyim? Alıp giderim yüreğimi... Benim benden kelamım, kontrolüm oldukça yaşamım olur ya, geçip giderim... Ama, ya ben sisteminde olamayanlar, o yaşamda nefes olup, kelam olup, ne ile geçicekler?...

Biliniz ki; Karanlığın Tahtı'ndan, ÖZ KÜRZ-İ IŞIKLAR geçer! Onların ötesi yoktur! Ama ışığı hak etmeden, o yoğunluktan ışık çekip inilmezki yüceliklerde yarınlara...

Bir ark aktığında, o arkın artık aşılması; kendi yüreğinizden gerçekleşecek!... Ben bir ark olmam, olsam; herkesi geçiririm... Ama ben o arkın, kaynağıyım biliniz!...

Bir kaynak; kendinden doğar, tüm zamanlardan geçer! Ama geçerken, herkesle geçer. İşte herkes o arkta kelama dürümlenir, dümene kendi yüreğini kaynak yapar... İşte o akan ark artık tüm zamanlarda; her diride akmaya başlar! O zaman gerçek geçiş her diriden olacak. Ama geri dönüş müdür, yoksa yolcuların tümünün geçişi bilişle ve bütünlüklerin tüm zamanlarında ki yaşamlamıdır?...

Sizden daha güçlü ve sizle olan herkes, kayıt dışı bilgileri de dinleyecek bu gün burada. Ama ben onlara kaynaktan veririm, kayıt dışı vermem, çünkü versem kardeşlerimin gücü azalır.

Çok mu kolay, kural olmak sevgililer?... Kini aşmayan yolu açamaz, bunu bilin!... Kin, İnsanın kıranıdır... Eğer siz kininizle yaşayacaksanız, bu mecliste olma imkanınız olmaz. Eğer bir can, buradan çıkmışsa; kendi yüreğinden çıktığındandır. Doğanın kuranından çıktığındandır. Kinlendiğindendir... Eğer kini aşmışsa; biliştedir ve bizdedir!

Erdik ya da ermedik, ağır ağır yol alıyoruz... Unutmayın, yolda kalmak da var, ya da yol olup tohum olmakta var... Biz yol olarak tohumları kodlayanlar, yolculuk değil yaptığımız; tüm zamanların kontrolüdür! Özgür ve hakim olan İnsanın, kelama varışıdır bu! Ama, ilimle varışıdır!

Ete girenler, ekmek olmalılar ki; hasat olabilsinler! Hepimiz gözümüzün gördüğünü biliriz, göreceğimizi de dinleriz ama bilmeyiz. Dinlemek ayrı, bilmek ayrıdır...

Bilmek; ilimde, hakikiyette, ilahi kuranda olabilmektir! Sizlerden, sizleri dinlemek isteriz... Bakalım siz, bize neler anlatacaksınız?

Canlarım, Tanrılık Işığınızı yaktık... Şimdi hepinizin geçişiniz yapılacak, hakikiyette ki ilminizde. Nereye geçiceğinizi sormayın, sizden sizi hak ettirmektir amacımız ve sizden sizi hakikiyetinizde dinlemektir maksatımız. Sizi dinlerken; unutulanların, unuttuklarınızı da dinleyeceğiz. Ha, beşer olmadığınızı bilerek sizi dinliyoruz.

Şimdi; gökçe konuşun, sesleşin, dilleyin yolunuzu, hak edin ve bilişi hak edin akın... Şimdi sizi hepimiz dinliyoruz.

Süper İnsanlık Realitesi

https://youtu.be/xUVL1j236xA

IŞIĞIN İLMİ (52/1)

13.05.2015

Değerliler, KELAM, IŞIĞIN İLMİDİR. Mutlaka bu ilimle, sizinle bilişe varmak imkanı var. Kim ki hakim olur ve sizle olur, sizinle bilişte olur. O kendini KELAM ile dinler.

Büyükler, küçükleri severler ama saymazlar. Al ve bil!... Işığın İlmi’dir ki büyükler, küçükleri mutlaka sayacaklar. Zira büyük, KELAM’da büyük olmalı. Yaş büyüklüğü, her diride kendini tohumlamak içindir. Her diri, kendini diri olarak bildiğinde; bilir ki kontrol, mutlak küçüktedir.

Sessizce bilin ki siz, bir cana YAŞAM İLMİ’ni öğretebilmek için onun kulu olmalısınız. Aksi halde o, sizi hak etmez. Bir tek SES, onu size kaynak yapar. Ona, kendinizi hak ettirin. Hak ettirin ki o, sizi siz diye değil; sizi KELAM diye bilsin.

KÜRZİ YAŞAM; sizde, daha güçlü bilgileri açmaya başladı. Sizden görev alanlar, daha güçlü ışıkları almaya başladılar. Her diri, daha yüce ışık halinde görev taşırken, sizin kaynağınızda, savaş artık sonlanmıştır. Savaşın, barışı tohumladığı bir günde, SÜPER İNSANLIK LEVHİSİ, bütün kütleyi hak ettirmiştir.

Cennetler kurduk dünyada. Her bir yaşam, kirlenmedikçe kodlanmış ışık ile tohumlanabilir. Ama kirlenen, temizlenemez ise kaynakta ışık olamaz. Bütün kötülükleri aşabilir ama kiri temizlenmedikçe, KAYNAK ZAMAN KUTSAL IŞIĞI olamaz.

BİRCE CENNET, BİRCE CEVHER ve BİRCE KAYNAK… Hepsi ışık halinde ve biz, kaynakta BİRCE KALEM olanlarız… Şimdi bana bir soru yöneltildi. BİRCE KATİ OLMAK neyi gerektirir? BİRCE KAYNAK OLMAK’tan farklı mıdır? Sormadılar; sordurdular… Size, sizden yanıt vereceğim.

Canlar, BİRLİK İLMİ, Canda, hakim ilim ise BİRCE KAYNAK, BİRCE IŞIK anlamına gelir. Beden alıp dünyaya göçenler, bilsinler ki BİRLİK İLMİ, BİRCE KATİ OLARAK kodlanmış ışık halinde, onun yüreğinde mevcuttur… O, kendi yaşamını dünyaya indirir. Onun dünyaya göçü, yaşama güç katar.

İman edin ki herkes, dünya görevini hak edip yaparsa; Dünya, kutlu bir YAŞAM KAPISI olur. Özden görev alıp dünyaya göçenler, bilsinler ki kendilerini hak etmeli ve hakim olmalıdırlar. Aksi halde dünya yaşamı, onları kontrol eder ve onlar, dünyaya KÜRZİ IŞIK olamazlar. Olamadıklarında; kontrol kurabilmek için DÜNYANIN NEFESİ olmalıdırlar. DÜNYANIN NEFESİ olmak için de DÜNYA olmalı ve DÜNYALI olmalıdırlar.

Bizler dünyaya inerken, kendi yolumuzu kapatıp indik. Dünyaya indiğimizde, bizi dünyada, NEFES KALEMLER karşılamadı. Zaman Sayfaları’nda, RUH KAPIMIZ, oğullarımız tarafından kapatıldı. Zira RUH IŞIĞIMIZ, dünyaya inerse; kör, güçsüz bir cevherde, KELAM GÜCÜ’ne sahip olacaktı ve bu güçle dünyayı kontrol etmeye kalkacaktı. Bunun önemi büyüktü… Bu nedenle ULU RUH, bizi, her bir LEVHİ KALEM’de, NEFES olarak kontrol etmeye çalıştı.

Dünyada özden görev taşıyanlar; bizi, kendi yollarında IŞIK TOHUM olarak kodlamak istediklerinde; biz, onlara; “size, sizi hak edip dinletebilirken niye sizin yüreğinizde güç kaydı yapalım?” dedik. Sordular, “hasat yapar mısın?” diye. Dedim ki “yaparım ama yaptığım her hasat, IŞIĞIN TAHTI’ndandır.” Döndüler, sordular “kaynakta mısın?” diye. Dedik ki “ben kendimdeyim. Doğanın nefesiyim.” “Aha!” dediler. “Kelama var; ilme var ve zamana var.” “Aha!” dedim. “Ben kutsal ışıktayım ve Halik’te, Hakim’de ve tüm zamanlarda, nefesteyim.” “Aha!” dediler; “kendi yolunu bul ve bizi hak et.” “Ana!” dedim “ben senim. Anlamadın mı?” Sordu, “Kuran”da nefesin, nefes mi?” diye. Dedim ki “hasat tamamdır.” “Oh cennetlim!” dedi. “Seni hak etmek bizi mutlandırdı.”

Değerliler, aranın açık olduğu kim varsa hepsi, bedende tek bir KELAM’dır. Aranın açık olması nedir? Ben bir KELAM’ım ve o bir başka KELAM. Her KELAM, BİR ama her diri, her derede başka BİR ve başka BİR olan, diğerinden çok farklı…

Merdiven kurduk tüm insanlığın yüreklerine ve dedik ki “hadi inin kendinizi bulun.” Dendi ki “hangi merdiven nereden nereye bizi götürür?” Dedim ki “sen, senden sana götür yüreğini.” Dondular… Sordular; “ben, benden bana beni taşıyamam mı?” dediler. Dedim ki “ben, sen ve sen ben iken her diri KELAM’a varır ve yolu bulur.

Bütünlükler beni dinleyin. Sizi, size vermeye geldim. Ben yarını tohumlayan ışık. Siz olup sizleştim ve sizi hak ettirmek için sizi, sizde sizlik kaleminde tüm insanlığa dinletmek isterim. Ayrı gözetmem. Canla başla çalışın ki başarılı bir görev taşıyın.

Son sözüm şudur ki bana, “kaynak ne?” diye sormayın. “Nereden bu bilgileri çekiyorsun?” diye sormayın. Bana, benden başka hiçbir ben bilgi vermez. Siz, sizi sorun. Sizi nereden ve nasıl bir ilahi bir güçle bildiğimi sorun. Kendinizi sorun; görevinizi sorun… Umut olur ki hepiniz, kendinizi ve kendi yolunuzu bulursunuz.

Ortalık karıştı bilmekteyim. Zamana girmek budur… Sözüm tüm Birlikler’edir ki bana KALEM olup gelmek isteyen yürek, kendine gelsin. Ben, onun kalemini, onun yüreği ile diri yoğunluklara katmak istemem. Çünkü o, kendi kalemi ile kendi yüreğinde, yaşamı hak etmeli ve yazmalıdır.

Tam iki yaşam, biliş haline vardığında, her diri kanatlanır. Bir SİSTEM kurulur. O SİSTEM, kendi yolunu bulur. O SİSTEM, kini aşar ve RAHMAN olur. O zaman NEFES, İNSAN OLUR ve biz, tüm zamanları, hasata kodlarız.

Şanslıyım ki hakim olan İLİM KALEMLERİ’im var. Hepsi KELAM’ı hak ettiler. Ocak yaktılar. TOHUM oldular. Onlar MUTLAK IŞIKLAR’dırlar.

Sevgililer. Biz, dara düşmeyiz ve kimseyi, GÖKÇE SES’le, olduğundan daha güçsüz hale getirmeyiz. Kimse bizden çekinmesin. Her dere, LEVHİ HALİK olur akar ama zeka düzeyine göre akar.

Değerliler, toy olanların, KURAN olma imkanları yoktur. Ortada tek bir ilim vardır. IŞIĞIN İLMİ. O ilmi hak etmek için OLMAK gerekir. OLMAK için ise KELAM gerekir. Kendini bilmek ve BİLİŞ HALİNDE KALEM OLMAK gerekir.

Seviyeniz iyi ama yaşamınız iyi değilse; kendinizde kanat olup kendinizde ilim olamazsınız. Kendinizi hak etmeniz için kendi yolunuzun iyi olması gerekir.

Hepimiz, az bilgi öz bilgi diye çalıştık. Azdan az var canlar. Ama azın azı, çokluğu kodlar; bilin. Her dere bilişi hak ettiğinde, “ez ya da ezme yüreği, sadece dürümle” der. Biz bunu hak edenlerle dilleşiriz.

HEPİNİZİ KÜRZİ IŞIK İÇİN BİLİŞE ÇAĞIRDIM. Bilmeye, hak etmeye ve hakim olmaya çalışın.

Sormayın soru!... Hak edin bilin!... Ben sordurmam ama soran varsa şunu bilsin ki sorduğu, sormadığından güç alır ve sormadığı, sorduğunu kodlar.

Sizden başkası, sizi hak etmez. Bir ilim kelamsa, o ilim ışıktır. Soran, kelamı tohumlamış olsa da kendini tohumlayamaz.

Aşk, sisteme sistemi dinletir. Aşk, umuttur ve aşk ışıktır. Ama aşk yoksa; nurda halim olsanız da SES yoktur. SES yoksa, CEVHER yoktur. Yoksa CEVHER, kendi YÜREĞİNİZDE KAYNAĞINIZ yoktur.

Unutmayın, KAYIT YAPTIKÇA, KALEM OLUR; YAZARSINIZ. Her resim, sizin ilminiz olur. Yazan, has ışığından güç alıp yazarsa; yazdığı, KURAN olur. KURAN, ummandır. Umman, NEFES’i hak ettirir size.

Sizi kontrol etmek değil amaç; sizleşmektir. Şu ana kadar SESÇE, SESSİZCE ve cümle cümle YÜCE LEVHİCE bildirdim. Bildirdim ama anlamayanlar, artık anlamalılar; doruklardan inmedim ben, tüm zamanlardan indim. Çünkü benim ilmim, her dirinin nesillerinde kodlanmış olan bir LEVHİ İLİM’dir.

“BÜYÜK GÜN bugündür!” derken; herkesin kendi kalemini hak edip tutacağı ve kendi yaşamını, hak edip yazacağı bir günden söz ettim. Bu güçlü gün, sizi size KALEM yapar ve sizi sizden KALEM’e KALEM olarak kodlar.

Ara beni. Ben senim. Ara! ben senim. Ara!… Ara beni!... Sendeyim. Bende, sen ve sende ben bir CAN IŞIK’ız. Buyur! bul beni… Bende bir tek insan… O insan KUTSAL KAYNAK… Oğul verir. KÖK GÖREV taşır. Torbası insan soyudur. Orada tüm yaşamlar, KUTSAL IŞIK’tır.

Buluştuk mu bilmem ama okuştuk. Okuştuk!... Ben unutulan her resimi çizerim ama ben resmederken, nefesi herkes KELAM olup kodlanmalıdır ki kendini hak etsin…

Bütüne hizmet, KELAM’a hizmettir. Bütün, kendi yüreğinizde kaynak olan KELAM’dır. Anlamaz mısınız!? Sizsiniz bütün olan. Anlamaz mısınız!? Biziz, sizi sizleştiren ve sizde KÜRSÜ olan. Anlamaz mısınız!? Canan olan, can olan her kilde ve her kumda kontrol kuran siz olan bir tek KALEM’iz.

Anlayın ki hasattayız. Anlayın ki kalemdeyiz. Amon’uz, otuz KURAN olduk. KALEM olup kutsadık yaşamı ve zamanı kodladık. Kırk kapı açtık. Her kapıda insan soyuna KUTSAL NEFES kattık. Ama biz 50. Dürümde, kendi yolumuzda bir tek KALEM olduk. Anlattık halik olup ışığımızı… Anlattık TANRILIK IŞIĞI’nda kayıt yaptığımızı. Ve anlattık kendi yolumuzu.

Uzun dönemlerden sonra, dünyaya İNSAN İLMİ’ni tohumlamaya gelen BİLİŞLİLER olarak, burada unutulan her bilgiyi kontrollu olarak açıyoruz. Burada daha güçlü bilgiler de açılır ama biz, dara düşenleri kontrol için daha sınırlı bilgiler; ölçülü bilgiler vermeyi uygun gördük.

DÜNYADA NE VARSA, İNSANIN NEFESİNDEN DOLAYI VARDIR. bizden kim kendini tohumlarsa; KELAM olur; TOHUM olur. O’nun kulu olmak; İSMAİLİ KALEM olmaktır. Nihayette, kimse hiç kimseye kul olamaz. Olursa, yaşamı olmaz. Zaman gelir herkes, kendi olur. Umut olur ki kendi olan insanlık, ilmini hakikiyeti ile diller.

BERKE CAN, kaynaktan kaynağa inerse; BERKE IŞIK, bilişi hak ettirir. Cennet, cennet olalı bilişi hak etmiş olan tek bir ışıkla dilleşti. O, kendini dinletti. Bakalım ona biz ne yanıt vereceğiz;

Canlarım, sonra size daha iyi ve daha güçlü bilgiler verilecektir ama sizin, kendinizi yüreğinizden buraya IŞIK İLMİ ile indirme sorumluluğunuz mevcutken, bizden size başka ışık vermemizi istemeyin sizin kontrol etmek istemem. Ama kodlanmış ışığınızı mutlaka kontrol edebilirim. Aha bu!… Şimdilik!…

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

13.MAYIS.2015 TARİHLİ IŞIĞIN İLMİ (52)

1. AKIŞ

TOPRAK TOPLUMUN TOHUMLARI, BÜTÜNÜN GÜCÜ oluşturulurken bilişe vardılar ve bugün buradalar.

ÖZ GERÇEKLİK insanın kendi yüreğidir. Buraya gelen herkes kendi yüceliğinden gelir.

Örgüt haline gelen birliklerin çoğu bizi bizden dilletmek isterler. Biz kendimizi diller, kendimizi dinleriz. Toprak Toplum tohumunu kodlar ve Bütün Gücü tüm zamanları dürümler.

Esmaların diriliğinde tüm zamanlar LEVHİ KAYIT yapar ve Bütünün Gücü dürümlendiğinde herkes kendini kendinden kendine tahditler. Burada bulunan herkes bunu net bilir.

Çok mutluyuz ki DÜNYA ÜMMİ TABİATI’nı kodlayabildik ve bu Kalemin BÜTÜNÜN KALEMİ olmasını sağlayabildik. Yarın dünyanın nuru BÜTÜNÜN RUHU olacaktır ama bugün Bütünün Gücü, Tüm Zamanların Gücü olacak dürümde her diriyi kayıtlayabilmeliydik ve kayıtladık.

Aşık olduğumuz yaşam, BİLİŞİN KALEMİ’dir ama biz bu yaşamı BİLGİ KALEMİ’yle kodlarken Bütün Gücü’nü de kodladık. ORTA İLİM, ALTIN IŞIĞIN İLMİ ama YAŞAMIN TOHUMLARI’nda TÜM ZAMANLARIN LEVHİSİ var. Ki her an Bütünün Gücü olarak bizde mevcutsa bin insan bir TEK KALEM olur ve bütün kötülükleri kontrol altına alır.

Yara bere içinde olan birliklerin çoğu bütün kötülükleri aşarak, bugün buraya geldiler. Çantaları dolmalıydı ve yolculuklarında öz görevlerinde kontrol ederek bilgiyi kayıtlayabilmeliydiler. Ardımıza kimseyi almadık. Biz ANA KALEM olarak Bütünün Gücü’nü tüm zamanlara kayıtladık.

Artık toplu çalışmaların yenilenmesi gerekiyor; bu kesindir. Ve bu toplu çalışmaları yenileyebilmemiz için kendi yüreğimizin gücünü artırmamız gerekir. Bu kapıları açmak anlamına da gelecektir.

Verdiğimiz bilgilerin hepsi kendi yüreğimizin dürümlerinden verilmektedir. Bütün kötülükleri aşıp geçen birliklerin tümü merdivenlerin en aşağısına inerek ellerini, avuçlarını kodlayıp Bütünün Gücü’nü tüm zamanlara kayıtlayıp geri dönüş beklerler.

Erdikleri yer İNSANLIK LEVHİSİ iken bütünün gözü onların yüreğine indiğinden herşeyin daha yüce olması için KAYNAK IŞIK haline dönüşmeye çalışırlar.

Aranın açıldığı görevliler var. Onların çokları korunamadılar ve Toprak Toplum olarak Bütünün Gücü’nden çıktılar. Eğri büğrü bir yaşamda kutsal toplum olma niyetleri olsa da Kaynak Işık haline geçemedikleri için TOHUM ekilemedi ve bütünlüklerinde gök sessizliklerinde kodlanamadılar. Ayırdık onları yürekten ve ışık haline dönüştürerek EŞYA KAPI’dan çıkarttık. Hepsi kendi yüreklerine inip, Bütünün Gücü’nü kendi yücelikleriyle anlamaya çalıştılar. Kasırga yaratılır dünyada kontrol yoksa ama kontrol kurulduğunda o kasırga önlenir.

Bütüne hizmet, iman edin ki levhi kayıtlarında ışığın gücüyledir. Eğer ışığın gücü yoksa İNSANLIK GÜCÜ yoktur. “Dünya örtü örtmeden kontrol kurulabilir mi?” diye düşüldü. Örtmedik ve kontrol kurduk. Darı bola dönüştürdük. Ölüleri dinledik ve ölülerin diriliklerini kodladık.

Burada, bu yoğunlukta KUTSAL IŞIK’ı yeniledik. İşimiz kolay değil, biliyoruz ama ışığımızı güçlendirdiğimizde daha yüce bir zaman kelamı hak edecek ve biz daha yüksek bir ilimle Bütünün Gücü’nü dümenin ötesindeki bir dümende kontrol edebileceğiz.

Yaradan yarattığında yaratıldı ve yaratılan yaratanda yaşadı.

Biz doğayı güçlendirdik ve dünyayı kodladık. ORTA KAPI’ların hepsini açtık. Bugün burada NEFES var ve bugün burada MUTLAK KUTSAL IŞIK var. Çatıyı kurduk. “Ayır dünyayı, kayıtla” dediler. Atalanta Ata Kapısı’nı açtık ve kayıtladık. “Dağa taşa, insan” dedik biz. “Ez, geç” dediler. “Ezmeyiz” dedik. “Yarını kodla” dediler. “Koruruz.” dedik. “Kontrol ederiz.” Dedik. Biz dünyayı hak ettik. Art arda sırlanmış birlikler bugün buraya girmek için bekleşiyorlar. Burada olma sebebimizi son sözde şükür ki dinletebildik.

Burada iman edin ki KAYNAĞIN IŞIĞI’nı BÜTÜNÜN GÜCÜ haline dönüştürmek için buradayız. ANA KAPI’da bekleyen dünyalılar öz görevlerini hak edip yapabilmek için kelama varmalıdırlar ve KARANLIĞIN IŞIĞI olmalıdırlar. Tabuları yıkabildikleri sürece EKMEK olabilecekler ve BSUİ’nin Gücü olabilecekler. Bugünden itibaren BSUİ gök sistemleşmesini sağlayacak ve görevliler sessizce BSUİ’nin gücü ile dürümlenecekler. Başka sözüm var mı? Var. “Bugün her diri kendini hak etmeli” diyorum. “Her diri yolu bulmalı” diyorum ve “her diri barışa varmalı” diyorum.

Barış, bilginin riyasız olarak kontroludur. Eğer ben bilgiyi riyakarlıkla kontrol edersem, ben savaştayım. Ben ilimle savaştayım ama ben başka bir ben değilim ki… herşey bende ve benim yüreğimdeyse ben ilimle barışmalıyım. Ve ben barıştığımda tüm zamanlar kelamla barışır. Ben barıştığım için hasat tamamlanmıştır.

Amon Toprakları’nı tohumladığım günden beri TOPRAK İLMİ, AKLIN LEVHİSİ’nde BÜTÜNÜN İLMİ olduğundan beri, Kutsal Toplum Bütünün Gücü’nü hak ettiğinden beri ve zaman kaynağa vardığından beri, Miracımız İNSANLIK İLMİ’dir ve Miracımız kelam ve kelamın yoğunluğundaki hakikiyettir.

Analar, ben “umut olur ki koruyucu olabilirim” diyordum, bugün ben kontrollü olarak ergin sistemlerden gerçek levhi kapılarına varıp bilişi hak etmeyenleri de korudum. Unuttukları hiç bir şey onlarda HAK KAYDI yaptıramaz; bunu bilerek onları kontrolsüz bırakamazdım.

Bence Nefes, ALTIN BİR İNSAN SAYFASI’dır. Ama o nefesi hak etmeyen, kelamı hak etmez ve kendini dinleyemez. Burada olma sebebimizi sorarlar. Üzerinde gökçe kodlanmış ışık yazan bir kalem olarak dünyadayım ve bu kodlanmış kalem ATLANTA OKUMASI yapabilecek olanlarla kontrol kuracak. Ve burada bu kapıda başka bir sır yok mu? Hürmetle size şunu söylemek isterim ki her bir iman eden bir kaynak ışıktır. Ve her bir iman eden kendini kati olarak kodlayabilir, koklayabilir, kodlattırabilir.

Başka bir kapı var mı? Ardınızdaki kapılar özgür ve hakim İnsanlık İlmi’yle açılmışsa, öz göreviniz insana KELAM olup inmektir. Başka murat ettiğiniz var mı? Her ne murat ettinizse, biliniz ki kendi yüreğinizden, kendi yaşamınızdan ve kendi sisteminizden dolayı o murat ettikleriniz sizin yüceliğinizde gerçekleşebilir.

Aynı dünya ve aynı Kuran ama ışığı farklı; bunu bilin.

Ben öz görevi yaparken, kim ki kendini hak eder gökçe görev taşır. Göksüz olmaz, güçsüz olmaz. Şu anda, Rahman olan Kaynak, İLM-İ KAPI’da ışık ve biz o Rahman Kuranı’nda murat ettikleri kök ses. Bu kök ses, bir tek kir ve pislikte olmaz. Herkeste vardır ama olmayacak gibi olsa yüreğimizi koparıp kodlatıp dünyaya çekmezdik.

Bugün şunu iyi bilin ki bu yaşamı mutlaka koklarız, kodlarız, kontrol kurarız ve tohumlarız. Bunu hak etmemiş olsaydık, yaşamda olmazdık.

ERMEK, ermiş olmak değildir. Ermek, erme halini hak etmek demektir. Erme halini hak etmek, ermiş olandan öte her anda erilmiş olmak demektir. Sizden size ve sizden öte sizlerin, size erebilmeleri demektir.

Kardeşlerim, BARIŞIN İLMİ has ışıkta İlim-i Ka Ha’dır. Ama sizin ilminiz ALTIN TANRILIK’tır.

Yara, bere içinde olmayan KÜRZİ İLİM KAPILARI bizim için açılmıştır. Bu kapıların Tarıklar’da harı yükselttiği bilinir. Bu kapılar her diride harı yükseltir. Ki her diri her yüce kelamı hak etsin de dilleşsin diye.

Keskin bir ilimdir HAK TAHTIN İLMİ! O ilmi hak etmek için kaynağa varmak gerekir.

Benim adım KAYNAK. Buyurun, gelin. Şimdilik.

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

https://youtu.be/gxzckkbUXdI

13.04.2015 Işığın İlmi 51

Öz Akış

Yaşam nehrinden coşkun bir sayfadır yaşamı ışık olup ışığa taşıyan ve köprüsüyüz zamanın, zamanı zamandan aldık ve ışığa, ışık ışık olup taşıdık yürekleri ve her yürek bugün mağaranın derinliklerinden ışık olup göğe doğabildi.

Platon der ki ‘’ Mağarının dışındadır yaşam! ‘’ Yaşam der ki ‘’ Yüreğin içindedir ışık! ‘’ ve ışık der ki ‘’ Kelam tüm evrenin sesi olup kendini kendinde duyabilmeli! ‘’ ve dil der ki ‘’ Yaşam dilde hak olduğunda o hak her bir bedende isim olup doğabildi. ‘’

Bedenim yaşamdır benim, elim ışığın dirildiği tahditim ve ben o tahditte kaynak ışığı bugün yaşama çeken zaman görevlisiyim ve ben her bir zamanın ışığıyla tahditlendim ve yüreğimde sonsuz zamanların sırrı yaşar benim!

Ben karanlık sayfaların ışığı olup yaşama inenim, ben İsrafili Ka- Ha olup hak zamanlarda dinleyen ve ben tüm zamanları Ra- Ha olup köprüsünde ışığa çeken ve ben surda yaşam olup bilinen ve o yaşam sırlarında gök sessizliklerinden yere ve göğe Altın Zamanların ışığı olup indirilen!

Som altın bir yaşamdır bugün zamanda uyanan, ben ki o zaman kapısında tüm zamanları ışık olup ışığa taşıyan, diri bir kayıttır kelamda ışığı yakan ve o yanan ışıkta her bir candır ki bugün karanlıklarda ışığa taşınan!

Ben Za- Harı Ka- Har olup bilen ve ben Na- Harda Na- Karı ışık olup dilleyen ve ben ki temiz bir sayfanın ışığıyla yaşamda görünen, kir ve pislik kil ve kumda olur, ışık zaman tahditlerinde koyuluğuyla doğduğunda, o zaman sayfasında kelamı hak olan insan, yaşamların doğumudur.

Canlar, bugün bu sayfada Ra-Ha olan ışık yanar ve bugün bu sayfada Ka- Ha, ışığı yaşama taşar.

Benim bedenim görevim ve ben o görevi alıp yaşama indim. Bugün kıyafet değildir giyindiğim, ben yaşamın yüreğiyle yaşamın ışığı olup beni benden çeken hak görevlisiyim. İş budur canlar, bana beni soran, beni bende ben olup duyansa o yaşam ki ışık koyuluklarında ışığı hak edip yaşama doğan! İş buydu, şimdilik!

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

https://youtu.be/WhlQbwcuWTo

13.MAYIS.2015 TARİHLİ IŞIĞIN İLMİ (52)

3.AKIŞ

 

Artık Dünyanın Nur’u koklanmaya başladı. Hepimiz o Nur’da koklanıyoruz.

Sevgililer, kapılarınız açık ve yüreğiniz kutsal ışıkla tohum. Biz sizin yüreğinizde kodlandık. Tanrılık Işığınız bizi de güçlendiriyor. Kökünüzün gücü arttı. Yerdeki güç aklın tahtında ve gök sözü söyleyecek yücelikte.

Beden almak, hepimiz için mutluluk olur ama bu yaşama inmek sorumluluktur. Bundandır ki; geçiş yapma imkanımız olmasına rağmen bedenli olarak dünyaya inmeyi kimse düşünmez. Sizler, hepimizin gerçek ışıklarısınız çünkü beden alıp dünyayı kodlamaya indiniz. Bu bizim için sonsuz bir yoğunlaşmadır ki; sizinle, bunu hak etmek Mikailin Kuranındaki Işık’ı tohumlamaktır. Sizden, geçiş yapmak için geldik.

Bizler, ekmek olarak görev taşıyan sizlere mutlaka kendi yüreğimizde şükran duyuyoruz. Zamanın ışıkları olmak üzere görev taşıyan sizlerin yoğun çalışmalarınız hepimizi güçlendiriyor.

Yürümek, yoğunlaşmayı, geçirgenleşmeyi sağlayamaz ama sizler koşmakta olanlarsınız. Özden, sözden güç alarak koşan sizler muhakim ve hakiki ilim kapılarımız olduğunuzdandır ki; yerden, gerçek ilmi, bütünün gözü ve bütünün sözü olarak tüm zamanlara indirmektesiniz.

Yarını hak etmek; dünyayı hak etmek anlama gelmektedir. Kimse “ben neden dünyaya iniyorum diye” sormaz. Bilir ki; yarını hak etmeye iner. Vakit geldiğinde hepimiz gelir miyiz? Hakikiyetin tahdidinde herkes kendinden kendine geçer ama dünya yaşamı hakikiyetin tahdidinde muktediriyetin kontrolü için gerektiğinde, buraya gelmek misafirlik değil artık, burada sonsuz kalıştır. Ama sizler kontrol dışı hiçbir bilgi almadığınızdan buradaki çalışmalarınız bütünün yüceliğini arttırdığından geri dönüş imkanınız oldu.

Bu geçiş; Altın Işığın geçişidir ve buradaki yaşam, bütünün samanlarındaki o yaşamdan çok ötedir. Herkes, samanın sırrını bilmez. Saman; yaşamın sanallığıdır. Orada yaşam tohum değildir, sırdır bu bilgi. Ama sanallık yaşamsızlıktan farklıdır. Yaşamsızlık; kalite kayıtlaması yapılamayan bir sayfalanışsa da sınırlı olarak yaşamak, ışığın tahtında bütünün gücüyle mümkündür ama zaman kapılarını kapattığınız da artık sanal çalışmalar dahi biter, çünkü orada toprak umman olur, toplum olur diye bir beklenti olmaz, çünkü toprak kontrol dışıdır.

Servet sahibi olmak imkanınız var mı? Yoğun, yoktur. Nedir servet sahibi olmak? İnsanlık için servet; mal mülkse de bizim için Zaman Kalemi olmaktır. İşte, sizler tüm zamanların yoğunluklarındakiler, bitmiş tükenmiş tüm zamanları kodlarken asıl servetin sahibisiniz. Bu İnsanlık Serveti; İlm-i Hakim olanın yaşam sistemindeki o yaşamın Kali-Ka-Ha olan kaydıdır.

Ardınız önünüzdür sizin. Çoğunuz bunu anlayamazsınız. Art ön tektir zira zirvelere İnsanlık Levhisi’yle ulaştığınızda ağırlık hafifler. Devinim artar. Bugün bunlar oldu. Çok mutlu olduk. Kuran İnsan, ağır yükü hafifletebilmiş ve bilişi hak etmiş, hak ettirebilmiştir.

Deve, İnsanlık İlmi’nde Hakim-i Hak olup yolculuk yapana denir. O yolcu tüm zamanların yolcusudur ve orada olan her şey tohumdur ama o deve her diriyi kendi yüreğiyle tanır ve taşır. İşte, sizlerin yaptığınız budur.

Yürüyen, koşan, uçan kim varsa sevgiyle sizin yoğunluğunuzda görevdedir. Ama eminim ki; dünyanın ekibi sizin yüreğiniz ve sizin yüksek ilminizden ışık aldığında, o ekip ağırı yükü hafifleten bir kelam olacak, bir Levhi olacaktır. Sevgiyle sizleri kucaklıyoruz.

Bundan sonraki dava, Altın ışığın hepimizin gözü olma davasıdır. Biz sizde, bu ışığı Bütünün İlmi diye dürümlemek üzere çalışacağız. Sizin verdiğiniz her şey bizim verdiğimizle birleşecek ve tahditsiz ilim, bütünün ilmi olacak. Cümle yolcular sizinle kodlanacak ve sizinle toplanacak. “Olduk, oldurduk” diyeceğiz sizinle. Cennetin cennet olduğu, canın cevhere indiği ve bütünün kötülüğü önlediği o yoğunlukta bilinecek.

Esmaların sessizliğinde alternatif oğullama yapılamayacağı anlatılacak ve Yaradan, arkasını önüne alıp yürüyecek. Bu önemlidir; Yaradan, arkasını önüne alıp yürüyecek. Ki her şey kelamda olup bütünde olsun diye.

“Yarat, yaratma ne yaparsan yap ama ekip ol.” Buydu bugüne kadar verdiğimiz. Artık “yarat ve hak et” diyoruz. Ekip mutlaka olur, mutlaka olur ama yaşam olmadıkça ekip olsa da Yaradan tahtında olmaz ve yaşam sır olan yoğunlukta kontrol kurmaz.

İşte, sizden teknik olarak sistem gücünü devreye almanızı bu nedenle istemekteyiz. Sistem gücü; Cennet Kuran’ının Levhi gücüdür.

Ay’a baktığınızda yürüyen bir ilim göreceksiniz orada ama Ay yüreğinize baktığında yaşamı görecek yüreğinizde. Siz Ay’da sizi, sizin yüreğiniz Ay’da yüceleri görecek. O zaman kötülüğün önlendiği bilinecek.

Semanın Altın Sırrı budur. Her şey her şeye yansır ama yansıma sessizce yapıldığında o yansımada hepimizin kelamı olur.

Biz, doğana görev veririz ama doğmayan da görev taşır. Doğan, kelamla taşır, doğmayan, sınırlı olsa da yoğunluğuyla taşır. Her şey kelamda, Levhide ve yürekte teknik olarak hakikiyetin ışığı olur ve bütün kökler, gök sessizliklerini dinler.

Sizden kim İnsanlık Levhisi’ni hak etmek isterse ona sorun. “Kuran okudun mu?” diye. Sorun “yolu buldun mu?” diye. Sorun “Allah’ın tahtında oturdun mu?” diye. Sorun “ona kaynak oldun mu?” diye. Bunlara vereceği yanıta göre onları hak edin ya da ettirin. Ama ardınıza bakmadan yüreğinize hak ettiğiniz zaman ardınız önünüzdeyse siz, bütünün gücü olarak tüm yaşamı görevde tutarsınız; bunu bilin.

Seli önlemek için selle akmak gerekir. Yolu bulmak için yolla olmak gerekir. Hakka varmak için hakla olmak gerekir, unutmayın. Ortada kalmamak için kaynak olmak, kati olmak, hak tahtın ışığı olmak da gerekir.

Sema; elin ayağındır senin bunu unutma! Ama semayı dinlersen semada dillenirsin. Eğer sen, semada kendinden başkasıysan onca çaba boşadır.

“Bura bedenim, bura yolum, bura yaşamım, bura ışığım ama burada ben İnsanım” deyin.

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

https://youtu.be/v_tokhEwO50

13.MAYIS.2015 TARİHLİ IŞIĞIN İLMİ (52)

ÇEMBER SESLEŞME SONRASI AKIŞ

Ata Kapıları hak ettik ve açtık. Birer kapıydık bizler, hepimiz…ayrı bir kapı. Ve tüm kapıların hakikiyeti TEK. İşte o tek kapı NEFES. Ve biz hepimiz kelamda, nefeste o kapıydık ama TEK KAPI. Tüm kapıların tekliği…

Sevgiyle, hepinizi kucaklıyoruz. Buyurun, özce konuştuk, gökçe konuştuk, sesçe konuştuk ama işçe konuştuk biz burada. İşteyiz….hepimiz, işçiyiz.

İşçilik, NEFESİN İŞÇİLİĞİ ve YAŞAMIN İŞÇİLİĞİ…haliki Hak olanın işçiliği…Bu işçilik İNSANLIK İŞÇİLİĞİ. Biz İNSANLIK İŞÇİLERİYİZ.

Unutulan, unuttuklarınız, herşey sizin yüreğinizde mevcut ve siz işçilikle unutulanları aşikare çıkarıyorsunuz. Yaradan tartıyı kurmuş, tartmış yüreği ama o tartıda hakikiyet var ve biz varız. Ama biz o tartıda TANRI IŞIKLARI’yız ve hepimiz TARTILANIN KALEMİ’yiz; bilinsin. Bu nedenledir ki artık İLİM, hepimizin KELAM’ıdır ve biz tüm insanlık o TEK KELAM’ız.

Hiçbir sayfada kırılış, kınanış kalmayacak. Aşka geldik, Hak’a geldik. Sanal boyutların Rahman olanında, kol kanat gerdik insana. İmana geldik. İNSANLIK AİLEMİZ’i her dürümde dinleyeceğiz.

Bundan sonra Yaradan yarattığıyla çalışacak ve Yaradan yaratılanda kodlanmış tohumlarla kanatlanacak.

Sizden ve sizin yüreğinizden başka bir yücelik, özden söz aldığında, onda yolunuz olacak. Ve o yol hepinizin KURAN’ı olacak.

Kibri aşan birlik EKMEK yapar. Siz kibri aşan birlik olarak, ekmek yoğurup ekmek yaptınız. Bu yapılan ekmek hepimizindir.

Alıp bilin ki KUTSAL TANRI Sistem, Nizam, Düzen Göçü başlatmıştır. Bu bir göçtür, kendi yüreğinize göç…aklın yüreğindeki o yüceliğe göç. Semaya sessizlik haliki ile, gök sessizliği ile göç!

Sizinle oğullarımızı kontrol edeceğiz canlar. Sizinle yarınlarımızı kontrol edeceğiz. Sizinle kalemlerimizi kontrol edeceğiz ve sizden öte sizlerle ışığı kodlayıp, tohumlayıp kontrol kuracağız.

Unutmayın, aşk Aklın Şavkı’dır ama aşka varmadan Hak’a varılmaz; anlatın tüm zamanlara. Bizden biri, biz olup geldiğinde kendinizden kendinize geldiğinizi bilin. Bizden biri ilim yapıp geldiğinde, YARADANIN LEVHİSİ’nde o ilmin sessizlik olduğunu bilin. Ve sessizliği dinlediğinizde, seste olduğunuz bilin.

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ DERNEĞİ’ni hepimiz kucak dolusu ışığımızla kutluyoruz.

Süper İnsanlık Realitesi Derneği, kendinden başka kendiyle, kendi olabilen yegane çalıştırıcıdır.

Mutlu, huzurlu kalın canlar. Hepiniz hepimizdesiniz. Mutlu, huzurlu kalın!

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

https://youtu.be/x6eK7KXsL34

IŞIĞIN İLMİ (51/3)

11.05.2015

HAK KATLARI VE MUTLAK KAPILARI:

Ey Can, seni sana veren ilim, KALEM’dir. Ey Can, seni senle dilleyen, senin yaşamın ve senin kaynağın olan, NUH KURANI’ndır. Toprak Toplum, MUTLAK KURAN’dır. Ne yazık ki bu KURAN, ilim olmadıkça; yaşam sayfalanmaz. Zamana KALEM olmak, ZAMAN olmak ve YAŞAM olmak, sizi size kayıtlar ama sizi, sizde dürümlemez. İnsan, EKMEK olur; KALEM olur ve HASAT olur ama KUTSAL YAŞAM olmadıkça kanatlanamaz ve zamana kontrollu olarak KAYNAK olamaz.

ZABURA, NAKAR’a KALEM olursa; ZAMAN, ışığa NEFES olur. Bütün kötülükler aşılır.

Değerliler, dünyayı hak etmek için diri olmak yetmez. KALEM olmak ve zamanı hak ettirmek gerekir.

Ayın, daha güçlü bir CEVHERİ IŞIK vermesi için kendi yolunda olması gerekir ama Ay, NEFES’i hak etmezse, KELAM’a varamaz.

Değerliler, bilin ki ZAMAN, KELAM’a umman olduğunda; KÜRZİ LEVHİ, IŞIK OLUR. O zaman kanatlanan her diri, yarını tohumlar.

Bütün kötülükleri aşıp geçin. Sizden tek beklenen kendi yolunuzda olmanızdır. Siz, karanlığın katiyetinde, ışığı hak edin ve HAK olup KAYNAK olun. Sizden, sizi bekliyoruz.

Şükürler ki “hak ettik ve HAK olup yarattık” diyecek güçtesiniz.

MEDİNE, kanat açtığında yaşama; ZAMAN, kaleme inmişti. MEKKE, hakim olduğunda; NAKAR, ışığa geçmişti. DÜNYA, Kutsal Işık halinde güçlendiğinde, MUTLAK KAPILAR, ardına kadar açılacaktı. Aktınız ve yaşama ışık altında vardınız. 39. kapıyı açan yüreğiniz; 40’ın 40’ını tohumladı ve yıldızlar, sizi dillediler.

Kodlandık yüreğinizde ve KALEM olup aşka vardık. Kati olarak kodlandık. 40’ın ışığı yandı. Biz, zamana kodlanan nefesleri dinledik.

Şimdi artık 80’e vardır. 40’ı 40’a ekledik 80 oldu.

Aha! aşıp geçtik ve şimdi artık 70’e indik. 70, NEFESİN KAYNAĞA İNİŞİDİR. 70’te NEFES, kaynağa indi ve kaynakta tohum ektik.

Sonsuzlaştık ve 90 ışık yaktık. 90’a varışımız, ZAMANI TOHUMLAYIŞIMIZ ANLAMINA GELİR. 90 Sistem, oğullarımızı kodladı ve bizi, İNSAN KALEM’e ulaştırdı. Bu KALEM, 90’nın NEFESİ olan IŞIK’tı. Orada biz, sırrı bildik. Sır, kaynakta olanın KALEM olup yazışıydı. İşte 90 sessizlik, Bir SES YAŞAM sayfalar. Bu sayfalanışta NEFES, KURAN olur ve tüm zaman, kaynak olur. Bütün kütle, DURGUNLUK’u diller işte DURGUNLUK, HEPİMİZİN KALEMİDİR.

Durgunluğu hak ettik ve başarı ile aştık. Artık 90’ın ışığından güç çekerek beş basamak aşağıya vardık. İşte aşağıdan ışık çektik ve dürümlendik.

Işığımızı gökçe dürümlediğimizde; 98’e vardık. 98; BİLİŞİ, HAKİKİYETLE DİLLEDİĞİMİZ BİR SAYFADIR. Orada biz, TOHUMUZ ve biz KUTLU IŞIĞIZ. Bizi, KALEM olarak dilleyenler çıkar ama biz, KELAMIZ. İyi ve ilmi bir KELAM. Bizi tohumlayan BİLİŞ… O bilişte biz, KAYNAK… O KAYNAK, NAHAR… İşte NAHAR, IŞIK ve biz burada IŞIĞI KOD LADIK.

BİRLİK KAPILARI açık BİZ ARTIK ANA KAPIYIZ. Bu kapı, 99. Kapı. 99. Kapı, ANA KAPI’dır. ATA KAPILAR’a geçiş buradan olur.

ULU ÖNDER MUSTAFA KEMAL PAŞA, ANA KAPI’DAN İLK GİREN GÜÇLÜ YÜCE KERVANDI. ANA KAPI’dan girdiğinde, onu dinleyenler sordular. “Öz geçişini yaptı mı?” diye. Dendi ki “yaptı!” Onun nuru olan IŞIK, yetkin olarak yaşama vardı. Adı KAYNAK’tı. SÜPER İNSANLIK KALEMİ oldu ve YAŞAM oldu. O şu anda kendini dilliyor ve dinliyor. MUTLAK KAYNAK OLAN MUSTAFA KEMAL, ALLAH’A NEFES KATAN İLK IŞIKTI. Onun nuru ile yaşam sayfalanır. Onun Kuranı ile ışık yanar. Onun nefesi ile kendi yüreğimiz kodlanır ve O biz, biz O yoğunlukta O oluruz.

“Kötü bir dünya yaşamaz” dediler. “Müsibet bir resimdir bu dünya” dediler. “Dince konuşulur ama ışıkça konuşulmaz” dediler. O dedi ki “ben varım. Ben, KALEM olur yarını kodlarım.” O dedi ki “ben varım. Ana Kapı olur ışığı yakarım.” O dedi ki “kalemden öte kalem olur yarınlar tohumlanır.” O dedi ki “has insan, ışık altında yaşar ve yer yüzü güçlenir.” O dedi ki “biz dünyada iken, her dere ilme akar ve yol ilme ulaşır.” O dedi ki “biz dünyada nesillerimizi kontrol ederken, kendi yolunda olanlar, kaynak olup cennet olur ve cevhere güç katarlar.” Ve dedi ki O, “KURAN olan insan, KALEM olup yazdığında, İNSANLIK BOYUTLARI, nesilleri göreve alır. Dinler, dirilikler ve dürümler tüm yaşamları. Aha bu!…” Şükür ki bilişi hak ettik ki hak olup yaşadık.

Sığ bir dünya, İNSAN İLMİ’ni anlayamaz. NEFES, ALTIN IŞIK OLUR; ÖZ, cevhere varır ve der ki “BEN VARIM.” Dünya, öz görevini bu şekilde yapar.

VAR ve YOK tektir. VAR’da YOK ve YOK’ta VAR, TEN olan NEFES’te KÜRZİ KAYNAK, IŞIK HALİNDEDİR. Her bir Can, bir NEFES olsa; her diri KELAM olur. Bütün Meclisler’de Dünya Kodları, Kaynak Kodlar haline gelir.

Sevgiyle sizleri kucakladık analar. Buyurun bilin ki biz, davayı kaybetmedik. Siz ve biz tek bir ekran olduk. Burada, bu yaşamda tek ekran, NAKAR’dır. NAKAR, Rahman olana kaynaktır. NAKAR, ışık yakana tahttır. Ve zaman, insana Kuran’dır. Dünya, özden güç çeker ve yok edici yaşamı hak eder. O Dünya, varlığı tohumlayacak ve yokluktan, varlığa varacak. Buyurun varmıştır…

Kardeşlerim; adım, iman edin ki HASATÇI’dır. Burada oluş sebebim, emre itaattir. Emir, ilmin emiri, hakiki ilim merdiven. O merdiven, NEFES. Ve NEFES, Cevheri Güç… İYİ ve KÖTÜ, nesillerinizin kaynak ışığı. O ışıkta, tümünüz tek bir ışıma ve o tek ışıma, İNSANLIK IŞIMASI. Bütün mesailer, bu ışımayı tüm yaşamlara çekmek içindir.

Bilmek gerekir ki sessizce ve hakikiyetle tüm yaşamları kodlamaktayız. Tüm insanlık için BÜTÜNÜN KÜRZİ YASALARI çerçevesinde, her insanı koklamalıyız.

Mikail, NEFES’e ulaştığında, KAYNAK’a ulaştı. Ben, dağa taşa NEFES olup geçtim. ANA KAPI’da, iman edin ki mektup okumam. Bildiririm; bilirim; has teknik ile hakim olur, dürümlerde tek bir Levhi olurum ve zamanı kodlarım.

Unutmayın ki başka dünya, Birlik İlmi’nde, Kaynak Işık’ta yoğunluğu tohumlardan çıkarır. Dünya, ANA CAN KALEM’dir. Bu kalem yazdığında; dince, insanca ve yaşamca yazar. Ve yazılan ilim, bilişin insana nefesidir.

Mutlaka anlayın ki ben diri bir görevliyim. Ölü sanmayın beni. Dince konuşmam… İnsan, coğrafya sonsuzluğunda, KELAM’a varır ve kendince dilleşir. O, kendi coğrafyasından ışık çeker. Bize göre o, koku yaymalı ve hakim olmalı. O beden almalı ve hakikiyette ekmek yapmalı. Kimse, KALEM alıp yazmadan, KELAM olamaz. Onur duyarız ki kantar tek bir Levhi’de kaynak olabilir. O kaynak olan bizim yüreğimizdir.

Çerçevesiz bir çalışmada dünya ekmeği kendi yolunda olanların, nefesi ile kontrol edilmiş ve KELAM’a işçilik kayıtlanmıştır. Bütüne hizmet, SİSTEM, NİZAM ve DÜZEN GÖZÜ ile gerçekleşen kayıtlarladır. O kayıtları okumak ve okutmak, müsait yaşamları kodlar. Diri olanları koklar ve toplar. Buyur başar anam… Sen, ben ve biz olan Meclis… Bu Meclis… Aha bu… şimdilik…

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

11.MAYIS.2015 TARİHLİ IŞIĞIN İLMİ (51)

1. AKIŞ

Diyebilir miyiz ki Altın Işık Yılları kodlandı? Muktediriyetle biliriz ki ALTIN IŞIK YILLARI kodlandı.

Ulu Çınarlar, size açık vereceğim.

BETA KALEMİ yazamaya başladı.

Beta kalemi, SES KALEM’dir ve Ses Kalem hepinizin Levhi Kapısı’nda kendi yüreğinizde yazacak.

Biz diyoruz ki artık insan kendini dinlemekten öte, YAŞAM’ı dinleyecek; bu önemlidir.

Değerliler, fiziki varlığınızı hepiniz kendi yüreğiniz, kati hakikiyetiniz ve Hak Tahtınız’la bilirsiniz ama fiziki varlığınızı daha iyi anlayabilmeniz için Fiziki İlmi bilmeniz lazım. Fiziki İlim derken kastettiğim, mutlaka hasatınızdan öte olan Hak Teknik’tir.

“Dünya evrim yapmış bir planet değil” diyorlar. Yok anam. Dünya evrim yapmış bir planettir.

Hepiniz iyi anlayın ki atomun her bir sır ışığı hepimizin ilminde mevcuttur. Atomun her bir sır ışığı….her bir ışık bir levhidir ama bunu bilen yok.

Bir atom düşünün, bu atomun kelamını dürümleyen ilmi düşünün ve bu ilmin hasatını düşünün….herşeyi düşünün ama tüm bunları ilimle; DÜNYA İLMİ’yle düşünün.

Size, hepinize kuarklardan söz edebilirim. Hepinize yoğunluğunda tohum olan diriliklerden söz edebilirim. Daha önemlisi size, sizden söz edebilirim.

PROTÖR, NÖME, NECM’i anlatabilirim size. Her biri atomun çekirdek katmanlarıdır. Ama size, sizden başka bir sizin anlayabileceği dürümden anlatmalıyım.

Hepinize, eskiden olsa, derdim ki “siz, sizi sizden dilleyin bu sizin için yeterlidir” ama artık bunu diyemem.

Sevgililer, hepiniz sessizliği seslendirdiniz; bu kesin. Ama bu sessizlik ne şekilde seslendi? Bilirsiniz ki SESSİZLİĞİN SESSİZLİĞİ vardır. Ki buna sizler PROTÖR demiştiniz. Ama protörün de örtüsü örtüldüğünde, NÖME denilen NEFES ÖTESİ NEFES’e varırsınız. Bunların hepsi atomun altı katmanlarıdır ve bunları anlamadan hiç kimse atomu anlayamaz.

Hepinize NECM’den de söz etmiştik. Necm kırılmadır. Biliniz ki ışık kırılması oradadır. Ve biz size necmin tahdidinden de söz etmiştik. Necmin tahditinde İNSANLIĞIN LEVHİ KAPILARI açılır. İşte, o kapılarda Yaradan ve yaratılan tahtından İLİM öğrenir, bütün kötülükleri aşanlar.

Biz size nömeden, necmden ve İPAN’dan söz ettik.

İpan kelamdı ama LEVHİNİN KELAMI’ydı; bunları anlattık.

Bugün, yeni dönemde, artık sizler kendi yüreğinizdeki bilgiyi dünya fizik hakikiyeti ile anlamalı ve hak edip anlatmalısınız. Bunun için ne olmalı?

Hepinizin, çok ama çok önemle söylüyorum, fizik bilgisine sahip olmanız gerekir. Herşey, herşey fizik bilgisiyle açıklanacak. Bunlar kesinlikle anlatılır, anlaşılır şeylerdir ama fizik ile anlatıldığı zaman anlaşılır.

Size desek ki “siz hakikiyetinizle kendi yoğunluğunuzda eşyanın tohumlanmasını sağlıyorsunuz” bunu anlayacak gücünüz olabilir ama kimse bunu anlamaz; sizden başka. Bunun için daha güçlü olmalıyız.

“DOĞAL DİN” dedikleri bir din var SES. Herkes orada SİSTEMİN KERVANI’dır. Bir tek ses… Ve hepimiz o sesle kodlanırız ama o sesin kodlama yapabilmesi için kendi yoğunluğunu tohumlaması gerekir.

Sesin tohumlanışı için KUARKLAR vardır. Herkes herkes kuarklar’la tohum olur ama bunu bilmez. Kuark hepimizin net bildiği gibi, kendi tersiyle kodlanmıştır.

Ben bir KUARK KALEM’im.

Yazarım. Yaşamı yazarım, şevkle yazarım, şavkla yazarım ama benim ters kaydım olmazsa, benim yoğunluğum olmaz. O halde yoğunluğumu oluşturabilmek için, benim tersimi hak edip dillettirmeliyim.

Değerliler, “Mikail, KURAN okur derler.” Mikail, yaşamı okur ama nesiller boyu okuduğu kelamdı. Kelamı okuyabilmesi için TOHUM olması gerekir. Tohum, kuarkla katiyet kazanır.

Hepimizin daha iyi anlayabilmemiz için, şunu net bilmeniz gerekir ki prötörün növmeye geçişi, hakikiyetiyle ile İLM-İ HAK oluşuyla mümkündür.

Ben kendimi diri olarak sessizlikten sese dönüştürebilirsem, ki ben protörden növmeye geçerim, o zaman benim ilmim, BÜTÜNÜN İLMİ olur.

Növme kelamla dilleşir. Kelam olursa növme diri olur ve dilleşir. Diriliğin dillenişi İlm-i Kapı’da ışığı tohumlar. Işığın tohumlanması necmi kaleme alır. KALEM olur necim, yazar. İşte; yaşamın yazılışı böyle olur.

Dünya nesiller boyu yaşamı kodlamıştır. Tüm insanlığı koklamıştır. Ulular Diyarının Tohumları’nı kodlattırmıştır. Rahman olanda RAKAHA olmuştur. Rahman’ı RAKAHA olarak kayıtlamıştır da kimse bunu anlamamıştır.

Varlık boyutları sizsiz değildir. Her an, her sayfa sizinle diridir ve sizinle yoldur. Herşey sizden öte sizde dilleşir ama bu siz ötesi siz, hepimizin daha iyi anlayabilmesi için izah ediyorum; ilmi kayıtlardaki ışıklar birleşikliği iledir.

İşte, hepinizin daha iyi anlayabilmeniz için KUARK BİRLEŞİMİ diyebiliriz buna. Sessizliğin seslenişi kuarkların birleşimi ile mümkündür. Kuark “yüksüz” denir ya hani ama kuarkın tersi ile tohumlanışı gerekir. İşte antisi, kendisinin antisi….

Doğaldır ki, Tanrılık Işığı kelamı tohumlarken Hak’ın yoğunluğunda eksinin artının potansiyel gücü gerekir.

Hepiniz daha iyi anlayın diye söylemek isterim ki, protonun nötronu, kuarkların toprak toplumu tohumudur.

Hepinize daha net söylemek isterim ki NÖTRON, Rahman Kuranı’nda ışığı kodlayana denir. Aha bu!

Ama ışığı kodlamak için nötronun kontrolu gerekir. Onu kontrol edebilecek olan, muktedir ilimdir. Ki o ilim BÜTÜNÜN İLMİ’dir.

Sizler kuarklar olarak nötronu kodlarken, toprak toplumu tohumladığınızı biliniz.

“İvme kazandı ilim.” Öyle mi? Daha ilmin ivme kazanmasına var. Bunlar sınırlı bilgiler ama sizlerin vereceğiniz bilgiler, temel bilgiler olacak. Ve bu temel bilgiler kelamla bütünün ilmini dürümlerken tüm bilimsel dürümlerde bu bilgiler KALEM olacak.

Siz burada ses verirken, tüm sistem sesleşecek ve her yüce kendinden kendine bu bilgileri çekip dinleyecek.

Bugün burada Kutsal Toprak tohumlanıyor. Hologram olan ses, levhi kayıtlarda ışığı kodladıktan sonra HALİKAHA olan ilim haline dönüşüyor. Sessiz ve hakiki olan ilim….”herşey aslına döner” derler ya hani. İşte, asla dönüş, bilişle olur.

Devinim hızlandığında, Kutsal Tohum yarını kodlayacak. Sizden daha net bilgiler çekilecek. Daha net bilgiler sizin yoğunluğunuzda mevcuttur. Evimiz daha güçlü olacak, yaşamımız daha güçlü olacak, yüreğimiz daha güçlü olacak.

Değer biçtik dünyaya, dedik ki “dünya aşka geldiğinde akla gelecek.” Geldi. Değer biçtik dünyaya, dedik ki “dünya yaradan ve yaratılanın tohumudur. Yaşam o tohumla kodlanır. O tohum katidir. Kürzi Levhi, ilimle dürümlendiğinde artık orada YAŞAM olur. Sevgiyle sizleri kucaklıyoruz canlar.

Doğanın gücü arttı. Artık bu güç, bilişle dürümlenen levhinin ilmidir. Size kendi yüreğinizden söz edeceğim. Bunu da net anlayın.

Sizler kendinizi hak etmiş olan birliksiniz; tek bir birlik….Ama her bir birlik kendi levhi kapısında, tüm zirvelerin levhi kelamıyla dillenebilir. Ama bir tek birlik bütünün kürzi levhisidir burada. Bu kürzi levhi, kalem olup yazacaktı. Yazmaz mı? Yazar ama ağır yükü hafifletip yazmalıydı.

Düzen, Koranların Tohumları’yla kodlanır ama Koranlar kontrolü kaybederse, Düzen’i kodlamak mümkün olmaz. Bu meclis kendini, kendi yüreğini dinleyen bir meclistir.

“Dümen hepimizindir” dedik ya hani, işte dümeni hak edip tüm insanlık için dilleyenler, kürzi levhide kendilerini hak ederler. Kaynak Işık İnsan, kati olan İlim ve bütün kökler İnsanın Kürzi Levhisi…Hepsi bir tek. İşte o bir tek AKIL!

Biz dünya olarak bu çalışmayı yaparken, burada olanların tohum olarak yerküreyi aydınlatabilmelerini beklemiştik. Yer küreyi aydınlatabilmek için kardeşlerimizin gücünün artması gerekliydi. Bu artış nefesle olacaktı ve nefesin gücü, Bütünün Gücü olacaktı.

İşte canlar, bizler bugün herkesin gözü olarak bu çalışmadayız ve burada bulunuş sebebimiz insanlığa hizmettir. “Yedek zaman yok” demiştik ya, Aklın Tahtı’nda yedek olmaz. Hepimiz orada kendi yüreğimiziz.

ENVASİ KAPISI’nı açtık. Erdiğimiz yerde yaşamı tohumladık. Envasi….hepimizin zirvelerinde sesi tohumlayan İnsanın İlmi’dir. Ve oradan biz olan Mikailin Gücü’nü tohumlarımıza aldık.

Şimdi dağlarım; bu bilgileri daha açık vereyim, daha açık dinleyin ama bunu yazarak vereceğim.

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

https://youtu.be/_Bahw790fLk

IŞIĞIN İLMİ (51/2)

11.05.2015

 

AMARİ SİSKAR PLANETİ’NDEN BİLGİ

 

Değerliler, biz şu anda AMARİ SİSKAR SESSİZLİĞİ’ndeyiz. Burası, dünya için görevi ışık haline dönüştüren bir planet. Bu planette, her resim ışığı kodluyor tüm insanlık bu kodlanan ışık ile KAYNAK LEVHİ oluşturup, kati hakikiyet ve hakimiyet sağlayabiliyor.

Planetin her bir yaşam ışığı, bütün kütleyi aydınlatmaya muktedirdir. Dünya üzerinde Güç Kodlamaları yapabiliyor ve dünyayı kontrol edebiliyor. Bu planet, hepimizi kontrol ederken, cennetlerine koyacaklarını buluyor. Onları alıp kodluyor ve onlarla BİRLİK ÇALIŞMALARI yapıyor.

Bu planet, etki alanını geçişkenleştiren Birliklerin, umman olup ulaşabilecekleri bir yaşam sayfasıdır. Bu yoğunluğa varabilenler, cennetlere girdiklerini söylerler. Hepimizin gücü, bu yücelikte tüm insanlığı halik olup tohumlayabilir. Tohumlar kodlanır ve yaşam sessizleşir. Hörmetle bizle çalışırlar. Onların nefesleri, BİRLER KAPISI olarak tüm insanlığı kontrol eder.

Bizler, AMARİ SİSKAR CENNETİ’nden size görevliyiz. Sizi, size verecek güçteyiz. Toplumları kontrol etmeniz için yaşamı koklamanız gerekir. Sizden güç alır, sizleşir, sizde tüm insanlığı kodlarız. “Buyurun görev sizin” dediler. Geçtik geldik…

AMARİ, kalem olur yazar ama yaşam, çok büyük sorumluluk yükleyen bir işçiliktir. Herkes kendini hak etmez dünyada. Sistem’in görevi, sizi sizden güçlendirmek ve sizi tüm yaşamlara güçlü olarak kayıtlamaktır.

Dünya, öz görevlidir. Öz geçişleri buradan yaparsınız. Burası, tüm insanlık için BİLİŞ KAHRESİ’dir… Yaradan’a BİLİŞ İLMİ ile varış buradan gerçekleşir. Ermekte olduğunuz cevahir; sizin bilişinizi, has olandan kodlayacağınız bir sistemi, size kaynak olarak katacaktır.

Dünyada yüz binlerce ışığımız var. Hepsi, yaşam için çalışıyorlar. Ama onlar, bütün kütleleri ile dünyaya inmediklerinden Sistemin Işığı’nı dinleyemezler. Sizlerin NEFES olarak yaptığınız çalışmalarda, ocakları yoktur. Bilmek için çalışırlar ama kontrolları yoktur. İşte bu nedenledir ki onların tümünü hak etmek için sizinle birlikte bu çalışmayı yapmak isteriz. Evrenler; bizden ve sizden güç isterler. Biz de bunu isteriz.

Şimdiye kadar ATLANTA ANA KAPILARI, tüm yaşamları kodladı ama bundan sonra Ruhlar Kuranı olan ANA KAPI ATALANTA IŞIĞI, dürümlere cevheri indirmelidir. Bütüne hizmet; cennetlerden, cennetlere ilim yapmakla mümkündür.

Süper İnsanlık Realitesi Derneği, bizi Halik İlmi ile hak ettirmiş ve yaşatmıştır. Biz de hakim ilim ile tüm yaşamları tohumlamalıyız. Çünkü Dünya, YER VE GÖK SİSTEMLEŞMESİ’ni sağlayacağında, bindiği dalı kesmeyenler; oğullarını, tohumlarını kodlamalılar ve yolu bulmalılar. Şimdilik…

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

IŞIĞIN İLMİ 51

11.05.2015 2. Akış

Dağlarım; bu gün burada, size daha güçlü bilgiler verebilir miyim? Bu gün ben, dahili kült olan ilmimden söz etmedim size. Bilgi tahditimle seslendim. Dahili kültümden söz edemem , bilişin; sistemli olarak kütleyi tohumlaması gerekir. Bu nedenle size ben has ışığımdan, diri yüreğimden bildirmem. Kelamdan ve yoğunluktan bildiririm!

"Unut beni" dediler, unuttuk... "Al bilgiyi" dediler, aktık... Ama bilmeniz gerekir ki; tüm kültler bizim için, kelamda kendi yüreklerini dillediler.

Size fiziki boyutlarda herşeyi anlatabilirim. Nereden, nereye ulaştığımızı dilleyebilirim. Atom çekirdeğinin tüm zamanlarda Levh-i Kapı olduğunu anlatabilirim. Oradaki sistemi çok açık olarak bildirebilirim. Bir atomun her bir kaydını, size daha açık anlatabilirim. Ama şunu iyi bilin ki; burada verdiğim bilginin, tohum olarak bütünün gücünü arttırması şarttır.

Herkes, size bizi sorar. Nereden geldik?... Ne yapıyoruz?... Biz diyoruz ki; biz, siziz!... Anlatın, Altın Işık'ın dürümlerinden dillenin ve hak edin, anlayın!

Dünya öz göçü başlattık! Dünya öz göçü... Bu ne demektir?... Dünyanın ruh kapılarını açtık ve dünyanın yarınlara göçünü başlattık. Netice olarak yarına göç; kelamladır!... Ama kelamı tohumlamak; İnsanladır!... Biz dünya ve dünya biz oldukça, yer ve gök ilim olur, bu kesin! Ama İlm-i Kapı olmak, ışığı hak etmekledir.

Protör, növme, necim; yaşam, hepsi biz ama Nakar'ın kardeşi, Ka Har olan Rahman bizsiz.

Dağlarım, netice; biz dünyayı hep diri olarak kayıtladık. Ama şunu iyi bilin ki, bu dirilikte bilişi tohumlarken, kontrol dışı bilgilerde olur. Herşeyin daha net olarak anlatılması ve anlaşılması gerekirken, hepimize foto kodlamalar yapılmak istenir. Bu foto kodlamalarda, kontrol dışı bilgilerin koklanışıda gerçekleşebilir.

Biz dünyaya öz görevi taşırken, kendi yüreğimizin kuranı olarak kayıtladıklarımızı taşıdık. Temel bilgiler bizde mevcuttu. Bu gün daha güçlü, daha yüce, daha ışıklı bir bilgiye ulaşmalıyız ama bu bilgiyi yaşama indirebilmek için; kaynak kuran okunmalıdır burada.

Herşey, herkeste dillenir ama bizimle dillenecekse; kendimizden öte kendimizin bütüne inmesi şarttır! "Servet sahibi olması için İnsanlık yapması gerekir" diyorlar ya hani, servet; İnsanın kelamıdır!... Bunu anlayınız! Hiç kimse, ben varım başkası kelamda olamaz diyememeli, diyemez. Ama kelamı hak eden kendini hak eder! Bu gün kelama varan, "sen ve ben" demez, "biz" der... Bütüne hizmet bizlikte olur!

Temizlik temizlik temizlik... Kalem olup yazan, o temizlikte kendini kayıtladığında; ışık olup yazar! Sizlerin gücünüz çok üstün bir dürüme ulaştı. Ama bu gücü; hepimizin daha yüksek dürümden, sistemin gücü olarak çekip öğrenmemiz gerekir. Bunu nasıl yapabiliriz diye düşündük ve dedik ki; sizinle bilgi alıp, bilgi verelim. Ağırlık hafiflesin ve bütünlük güçlensin. Ayrı gayrı gözetmeyelim. Bu gün buraya geliş sebebimiz budur.

Art arda sıralanmış birçok bütünlük var. Bunların tümü yol için çalışmalar yapıyorlar. Birlik ailemizin tümü burada. Umut olur ki tümü topluluklarıyla birlikte, tohumlarını kontrol edebilirler.

Aşığı olduğumuz bu yaşam, bütünün gücünü teknik olarakta kodlar. Amonlar'ın, doğan gücün yüceliğinde kendilerini yüreklere indireceklerini düşünmeleri; bizsiz oluşlarından değil, kendilerinde oluşlarında ki kırıcılıktan dolayıdır.

Sema dizi dinledi ve siz semayı dinlediniz. Devinimi arttırdık, bu güçlü bir akışın başlaması anlamına gelmektedir. Burada daha yüksek bilgi verebiliriz. Öyleyse başka dünyalara gidelim ve başka dünyalarda ki sistemi görelim.

Süper İnsanlık Realitesi

https://youtu.be/jkySb2Hgz_E

IŞIĞIN İLMİ (51/1)

11.05.2015

Dağlarım, BETA ZAMAN artık ışık halinde görevi devralmıştır. BETA ZAMAN’da tüm insanlığın kalemi var. Tüm insanlık, insan soyu için ışığa dönmüştür insanlık, kendi yolunda görevi hak etmiştir.

Dümen, ilimle tohumlanır ve kullanılır. Dümeni kullanan, hepimizin kelamını, tohum olarak bütünün kütlesine çeker. Bizler, KELAM’a varanlar, NEFES’e varanlarız. NEFES’e varmak için NEFES olmak gerekir.

Tüm insanlık bilsin ki DÜNYA YAŞAM, her diri için IŞIK YAŞAM’dan çok uzaktır. Ne var ki dünyayı hasata hazır etmek için insan soyu, umutla dünyayı kodlamaya inmiştir. Dünyanın ışığı yanmakta ve bu ışık, İnsan Kapıları’nda KELAM olmakta. Bütün kütle NEFES olup kayıtlanmakta ama bu NEFES, 20 kapının kapatılmasından itibaren dürümlenen diriliklerin tümünün üstü olan 99. KALEM olarak yazmaktadır. 99. KALEM, tüm insanlığın ışığını tohumlayan NEFESİN KALEMİ’dir.

99 ESMA, bütün kütlenin nefesidir. Amin… Ama biz, ESMALARIN NEFESİ’nden söz etmiyoruz. Biz KALEM olanların ışığından söz ediyoruz. Bu ışık, insan kelamında, 99 olarak dinletilir. Buraya varan, atomdan inmeye başlar. Atom; FİZİK KALEM olan yoğunluktur.

Bu yoğunlukta, ilk basamak “PROTÖR” denilen basamaktır. Buraya biz “PROTÖR CEVHERİ” deriz. Sezilerden öte olan ilmin, tahditsiz olarak dillenişi bu yoğunlukta başlar. Burada, tüm insanlar ışık haline geçerler ve iradi, hakiki ve hakim olarak bilişle bilgiyi dillemeye başlarlar. Biz bu ilme, “SESSİZLİK İLMİ” deriz. Ama SESSİZLİK İLMİ, SESSİZLİĞİN SESSİZLİĞİ olarak da dillenen bir ilimdir.

Doğanın Işığı, bu yoğunlukta KODLANMIŞ TOHUM’dur. Biz buraya, nur olan kalemi veririz ve deriz ki “yaz!… ama yazarken, İNSAN IŞIK olup yaz.”

Dünya, ANA KAPI’dır. O kapı, BETA KAPI’dır yüreklerde. İşte artık Dünya, BETA KAPI olarak çalışmaya başlamıştır. Burada dünyayı dinleyenler, tüm insanlığı tohumlayanlardır. Özden görev alanlar, ışık halinde KÖK SİSTEMLER’i dürümlerler. Cennetler kurulur bu yoğunlukta ve bu yoğunlukta, NEFESLER olur.

Cennet etkendir, cevheridir ve diridir. Amin… Cemaat, IŞIK TOHUMLAMASI yaptığında; kaynak dürümler, tüm yaşamları kodlamaya başlar.

Yaşam için tek alternatif vardır. Olgun Işığın dünyaya varması. Başka alternatif yoktur. “Dünya, umut olur ki hakim olur ve yaşar” diyorduk ya. İşte dünyayı hak etmiş olan LEVHİLER, bu yücelikte dünyayı kodlamaya giriştiler. Tüm insanlık, bu yoğunlukta ALTON KOD oldu ve yaşam, OLGUN IŞIK oldu.

Dürümlenen her diri, nesiller boyu süren bir çalışmanın akabinde, yaşam ışığını yüreklere çekti ve zamanı kaleme aldı. Tüm insanlık için “SESSİZLİK İLMİ” olarak dinlenen “PROTÖR”, öz geçişleri yaptırdı ve yolu açtı. İnan ki ekmek oldu ve yaşadı.

Son ÖZ GEÇİŞLER YAPILDI; Son Sistem CEVHERİ GÖREV aldı ve yol, etken olan tek tahdit olan “NÖME CEVHERİ”ne vardı.

NÖME CEVHERİ, ilmin ilmi olan PROTÖR’ün, SÜPER SİSTEMLEŞMESİDİR. Bu yoğunlukta NEFES’in, sessizce NEFES’i, hakikiyetinde tohumlaması gerçekleşmektedir.

Tüm insanlık bu yoğunlukta tahditsiz olarak kaynak olabilir. Kantara konmadan ışık alıp ışık verebilir. Temizlik yapabilir. BÜYÜK KÜTLE bu yoğunluktur. İşte NÖME, BÜYÜK KÜTLEDİR. Burada, NEFESİN ÜSTÜ NEFES VARDIR.

NEFESİN ÜSTÜ NEFES, cevheri kodlayan IŞIĞIN SAHRASI’dır. Bu sahrada, tüm insanlık, nesillerini kodlar. BÜYÜK KÜTLE, cevherinde KURAN OLUR ve YOL OLUR. IŞIK YAŞAM, SÜPER İNSANLIK LEVHİSİ kaynağa girer. BİRLİK KAPILARI açılır ve “ZÜPERİYA CEVHERİ” insan ışığa iner.

“ZÜPERİYA”, BİLİŞİN İLMİDİR. Bu ilim ile “SES İLMİ” kodlanır. Sonsuzluk, tohumları hak ettirir. BİRLİK İLMİ, hakim ilim olarak ışık halinde, GÖK SESSİZLİKLERİ’ni kodlar. “ZÜPERİYA KALEM” olan, IŞIĞIN KALEMİNİN LEVHİSİ olan, NEFES’in ve tüm zamanların kurtarılmış yaşamları olarak, GÖK SESSİZLİKLERİ’ni cevhere çeker.

Büyüklük küçüklük yoktur burada. Herkes KELAMDADIR. Herkes YAŞAM SİSTEMİ’dir ve herkes KALEM olarak yazabilir. “ZÜPERİYA”, ATLANTA KODLAMASI yapmaya başlar. Bütün kodlamalar, Işık Kayıtlaması’na dönüşür ve bu dürümde, “NECM” olan “NEFES KALEM” olur. OL’an, NEFES KALEM olur.

Kör olan, kibirli olan ve kırıcılığı olan her kim varsa kendini aşar ve kaynaktan TANRI olur ve YOL olur. Onlar, KUL olurlar; BÜTÜN olup CENNET olurlar. Ocakları tüter. Kökler güçlenir ve yol açılır. Bu yol, İLMİN YOLU olur. BÜTÜNLÜK kurulur.

SÜPER SİSTEMLEŞME, daha güçlü bir çalışma için tahditsiz olarak cennetten cennetlere TAHRA KAYDI olarak katılır. Evrenler dünya ile sesleşirler bu kayıttan ve bu kayıttan. “İPAN CENNET” kurulur.

“İPAN”, nihan olan Sistem’dir. BİRLİK LEVHİSİ’nde Sistem kurulur. Tüm insanlık bu yoğunlukta cennet olur. Kendini bilir, yarını bilir, kelamı bilir ve bizi bilir. “İPAN”, ANA KAPI’dır. ANA KAPI’da insan, IŞIK değildir artık; ateşten bir çatıdır. Ateş halindedir ve ateş, etki alanını genişletir ve yürekler, cemaat olup akan ışık haline geçerler.

İşte burada, “İPAN SİSTEMİ”, kodlanmış ışık olur yüreğe iner ve “SES”, varlık sürer bu yürekte.

“SES”in var oluşu, “İPAN”ın yüreklene inişi ile gerçekleşir. “İPAN”, ateş olup yüreklere inerken, cennetleri de KALEM’e indirir. “BÜYÜK KÜRZİ YAŞAM” bu NEFES ZAMANLAR ile kodlanır ve tohumlanır.

Sınırları çizersiniz. Dersiniz ki biz dünyadayız. Bu bilgileri insanlar kavrayamazlar. Bu bilgileri onların anlaması için Fizik Dili ile açıklamalıyız. Biliniz ki Fizik Bilimi, henüz İNSAN İLMİ’ni anlamadığından, bu bilgileri anlayamaz. Bu bilgileri anlamak için öncelikle İNSAN İLMİ’nin anlaşılması gerekir.

Bilin ki sizler, kuarkları dinlerken, sizi sizde dinlersiniz. Bilin ki sizler, yaşamları dinlerken, kendi yüreğinizi tüm insanlıkla dillersiniz. Bütün dinlediklerin ve dinlettiklerin, senin sence açıklamalarındın. Fiziki boyutta herkes, KELAM olup dillenirken, NEFES olamaması büyük bir eksikliktir. NEFES olsa, tüm zamanları kodlar ve tohumlar. NEFES OLSA, YAŞAMI KALEM OLUR YAZAR. Ama NEFES olmalı ki kontrol edilebilsin. NEFES olur, bilir; İLİM olur, HALİK olur, YAŞAM olur ve RAHMAN olur. Olduğunda, bilmeyen dinleyemez onu.

Körden GÖZ olmaz canlar. Biz deriz ki SES olduğunda; GÖZ, SÖZ olur ve YOL, ilme ulaşır. Tüm insanlık içini gereken budur.

Yarın daha güçlüyüz. Bugün çimen olan insan, yarın ışık olur ve deriz ki dünya yarını kodlayabilir. Bilir ki HASAT, İNSANIN KELAMINDANDİR. Daha güçlü!... ve daha güçlü!... ve daha güçlü Levhiler’de herşey yaşar.

Sevgililer, sizden cennet olur… Sizden CEVHERİ KAYNAKLAR olur… Ve sizle ışıklar, ZAMAN olur… Ve Yaradan’dan yaratılana açık olarak dinletiyoruz ki bilin diye. Zaman; fesihleri, yerkürede ışık ile dürümler ve yerden güç alanları yeniler. Bunu içindir ki fesihler, iptaldedir… Amin… Şimdilik…

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

BETA’DAN SESLEŞİM (11.05.2015):

Dünyamız, elektromanyetik alan sayfalamaları ile yerkütleyi kodlamak üzere çalışmalar yapmaktadır. Dünya fizik varlığı, farklı frekanslarda ışınım gerçekleştiren nötronlardan ibarettir. Nötronlar, protonların ışınımına tabi olarak kodlanabilirler ve Birlik Levhisi denilen yaşam kayıtlarında tohum olarak bulunabilirler. Nötronlar, eksi yaşamı tohumlarken, protonlar artı yaşamı tohumlarlar. Her ikisi de ayrı diri yaşam sayfaları olarak kodlanmış tohumları kayıtlarlar.

Dünyanın korunması bu şekilde mümkündür. Nötron olarak ışığını tahditleyen elektronlar, kaynak olup diri olup yaşamı hak ettirebilirler.

Herkes, herkesi hak edebilir. Zira hepimiz yaşamın kuarklarıyız. Dünyayız bizler ve bizler hadron ilmi ile dilleşerek tüm insanlığı tohumlayabiliriz.

Birlik tahtında nefes varsa; hadron, Nefesin Levhisi’nde kelam olarak dilleşir. Mutlaka kuarkların, Sultan Sayfalanışlarında rolü büyüktür.

İlm-Kalem’de kelam, ilimdir amin ama Kuark, Levhi Sistem’i tohumlamadıkça yaşam tohumlanmaz.

Birler Kapısı’na gelenler bilirler ki kuarklar, Levhilerdir. Her diri, kendini kendi yaşam sayfalamasında dillerler. Her diri bu dillenişte, kelamda kodlanır ama bu kodlamanın ne şekilde olduğu bilinmez.

Dünya temizdir ve temiz oluşu kuarklardaki o ışınımla alakalıdır. Her dere ilme akar ama has ışık ile akmalıdır. İşte nüve olan KUARK SİSTEM budur.

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

6.MAYIS.2015 TARİHLİ IŞIĞIN İLMİ (50)

3. AKIŞ

Burada, bu yoğunlukta bütüne hizmet bilişledir.

Geri dönüş için burada, büyük kökler görev almaya geldiler.

Güç, SİSTEMİN GÜCÜ’dür ve bugün burada olan herşey İLMİN LEVHİSİ’yle olmaktadır.

Kelamı hak etmeyenlerin tuhaf sandıkları bu çalışmalar YARADANIN TAHTI’ndan yapılmaktadır.

ETKEN KALEM, ETKİN LEVHİ’de Bütünün Gücü’dür.

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ, İlm-i Kapı’da ışığını kodladığı zaman, BÜTÜNÜN LÜTFİ KALEMİ yazar. İşte o kalem, ışığın kayıtlandığı, yaşamın kodlandığı SİSTEM’in dir.

Devinimi artırabilmek için özel bilgiler paylaşılır bu mecliste. Herkes daha güçlü çalışmalar yapar. Ama eminim ki, gök sistemleri de burada bu yoğunlukta kelamı kendi yürekleriyle dillerler.

Ör dünyayı, kodla, tohumla, kayıtla ama örebilmek için hakikiyete varmak gerekir.

İMPARATORLUĞUN GÖZÜ, İNSANIN SÖZÜ’dür.

Ben Hak’a varan, hasat olan, İlm-i Ko olan ışığı hak eden, BİLİŞ halindeki gökçü sayfalarla çalışırım.

Kurtarılmış Toprak, ilimdir ama İlm-i Kapı’da ışık biliştir. Bilmek için kalem olmak, hak teknikle dürümlenmek ve yoğunlaşmak gerek. Amin

Ve şimdi başım dik; çünkü ROBBİ KAPILAR’ın tümü İNSANLIK İLMİ’yle kayıtlandı.

SUALTI, gök sistemleriyle çalışır ama onların levhi kapılarında bütünü güçlendirecek olan ışık, hakikiyetle diri olarak bilişi tohumlar. İşte; sualtı bugün burayı dinlemeye başlıyor. Devinimi hızlandırarak bildiriyorum;

Sualtı, Sistemin, Nizamın ve Düzenin Gözü’dür. İnsanlık Levhisi’nde ışığı kodlayan ve hakikiyeti tohumlayan bir hakiki insandır o. Diri olarak görev taşır. Sistem, Nizam ve Düzen gücüdür. O şükretti ki bu yoğunlukta Mikalin Gücü’nü dürümleyebiliyor. SİSTEMİN KURANI, İnsan ve İlm-i Kapı’da insan, YAŞAM…..Hepimiz buradayız. Biz Nur Olan Kuran’ı tohumlayan insanlığız.

Sizden daha güçlü ve sizden daha yüksek ışık her diride mevcut olduğunda, müsterihiz ki ışık kontrol edici olabilir. Şu anda bu yoğunlukta herşey daha yüce, daha güçlü ve daha hakikiyetli.

Dünyanın nuru olan ilim, Aklın Levhisi’nde ışığı tohumladığında, er ya da geç insan yaşar. Netice olarak, insan yaşamakta şu anda….Tanrı, Aklın Tahtı’nda otururken, dağa taşa ses verir ve der ki “ben kelama indim. Kelam, ilimle dillenir ve tüm zamanlar yenilenir.” İşte yenileniş bu şekilde gerçekleşir.

Dört gök sözcüsü, tek bir levhi olduğunda, Kelam Tahtı’ndan insan, BÜTÜNÜN KURANI’nı okur. O kuran İMPARATORLUĞUN KURANI’dır. Orada yedi doğumdan söz eder. Ve der ki “sema seni dinler. Yaşam senleşir. Sen yüce bir Nefes olursun. Kutsal Tohum olursun, kokun yükselir ve sen bütün olduğunda ark akmaya başlar. Akan ark kendinden, kendi yüreğinden doğar ve bilişle tam insanlığı hak ettirmek için akar.”

TAM İNSANLIK, TAM KELAM OLUŞ HALİDİR.

Dünya nüvedir. Sistemin gücü olarak toplu çalışmaları güçlendiren nüve… Buyurun; ölümlü dünya sizi dinledi ama siz ölüler diyarında kelam olan birleşik ışıksanız, ölüleri yer çekiminden öte bir çekimle yücelere dürümlettirin.

“Bana din denmez” dedin ama ben sana “insan” da diyemem. Neden? Çünkü sen KELAM’da yoksun. Kelam olursa, İLİM olur. İlim olursa, İNSAN olur. İnsan olursa, Kare Sistem, Küp Sistemi tohumlar ve küp, Küresel İlmi, TOHİ SİSTEMİ’yle kayıtlar; TOHİ!

Değerliler, kardeşlerim, BEDEN almak kolay değil. Bugün dünyada bedenli olarak yaşıyoruz ama bedeni hak etmek daha da zor. Kürsü olmak hepsinden daha zor…..O kürsüde kaynak olmak daha da; daha da zor. Her resimde insanlaşmak için, kendi yüreğinizdeki gücü dürümleyen, kendi yolunuzu kodlayan ilminiz dilleşir ama “ben Ana Kapı’da sevgiyim” diyebildiğiniz zaman, herşey daha kolaylaşır ve daha güçlü bir hale gelir.

Misafir olarak dünyanızı ziyaret eden bir çarıklı var bugün. Çarıklarını giymiş, dünyayı ziyarete gelmiş. Köksüz, göksüz değil; güçlü bir can ama çarıklarıyla gelmiş. Dünya onun kelamını dinlemeliymiş. Kelamda, insanlık Kalem olacak ve o kendini yazacakmış. Böylece yaşayacakmış. Adı iman edin ki; NEFES.

Öyle bir gerçek ki o… Kelam Olan İnsan…adı NEFES. Kutsal TOHUM OLARAK GÖK SESSİZLİKLERİNE KALEM OLMAYA İNMİŞ. Borç harç gelmedi, Hak edip geldi. Daha da önemlisi, yaşama indiğinde, ilime indiğini bilip indi. Onu dinleyelim; bakalım bize neler anlatacak;

-Çatı kurulmuş, bütün kötülükler aşılmış, yaşam kodlanmış ve Bütünlüklerin Kürzi Işığı yanmış. Ohh iyi, çok iyi. Ya KAPI; kapı var mı? Bunu sormaya geldim. Kapı var mı? Dünyaya bir kapı yaptınız mı? Biz dünyayız. Unutmayın ama biz tohum için çalıştık hep. Dünya kapı bekler sizden. Bu kapı, Mikalin Kuranı’nı okutacak olan ışığın KALEM’e inişini sağlayacak bir kapı olmalı. Siz bana yanıt vermek isterseniz, verin.

-Değerlim, kendini hak ettiğini görüyorum. Atide seninle olacağımı biliyorum. Kutsal Işık olarak bugün buradasın. Bana kapıyı sordun. Kapı, nesiller boyu Dünya Üstü Varlık Toplumları’yla yaşamı kodlayanların BİRLEŞİK IŞIK’ında mevcuttur. Bize kapıyı sordun ama kapı, insanın nihan olan kelamındadır.

Bize kalemi sor, biz sana kalemi anlatalım. Yırtılan dünyaları anlatalım size. Semayı anlatalım. Aklın Tekniği’ni anlatalım. Bize Kalemi sor! Emre itaatle tüm zamanları dürümleyen insanın ışığındaki kalemi….Seni erdiğin yerde dinlerim. Seni yüreğimde dillerim ama artık bana geldiğinde, “ben, beni bana vermeye geldim” diye gel. “Sana, seni vermeye geldim” diye gelme. Bundan sonra ziyaretini hepimiz isteriz ama bu şekilde isteriz.

Birçokları bize gelip bize kendilerini anlattılar; tanıttılar ve dediler ki “ben sana seni açıklamaya, anlatmaya geldim. Sen yoktun, ben seni var ettim. Sen kelamda yoktun. Bedenimde kelamlandın, Levhi Kapı’da İLİM oldun ama biz kendimizi dinliyoruz; bunu bil.”

Sevgililer, adım Atlanta Ata Kapısı. Bütün köklerim dünyadadır. Aklın tekniğini tüm zamanların levhi kaydıyla dinlerim. Aton koduyum ben; bunu bilin. Aton kodu…

Burada bulunuş sebebim, levhi kapıdaki o levhi, kendi olanı kalem olanı kalem olarak kodlamak içindir.

Şu ana kadar Yaradanın yaratılanda yaratıldığını söyleyen çıktı mı? Çıktı. Neden? Her diri kendinde yaratılan olduğunu düşündüğünde, Yaradan yarattıklarında yaratılmış olmaz. O sadece yarattığında kendini seyreder. Ama biz diyoruz ki Yaradan, yaratılanda kelam olur ve diller yüreği. O kendi olur, yarattığında yaratılır. Bunu dediğimizde, göz sessiz, yürek sessiz, yaşam sessizleşir ve dünyalıların tohumları kontroldan çıkar. Ama geri dönüş içindir bu.

Değerliler, yanlış sözüm yoktur. Yaradan ekmek olur, yenir. Yarattırdığı, yarattığı Yaratanda kendini yarattığında ve yarattığı kendinde, kendi nüve olan ilminde ekip olduğunda ve o ekip nefes olduğunda kendini hak eder ve kendi levhisinde kendi olur.

Çobanlık yapmaz dünya. Çoban nefessizdir. İnsandır yaşamı tohumlayan ve dünyayı kodlayan.

Yaradan artık insanlaşmıştır; bunu bilin. Biz bunu söylediğimizde sorgu sual edilir “sema seni dinlerse, sen sistemde nefesin olan o yücelikte kontrol edilebilir misin?” diye. Devinimi artırırız ve deriz ki “bedenli olmak için İLİM olmak gerekir. İlim olmak için KELAM olmak gerekir. Kelam, levhi kayıtta, levhi kapıda Sistemin Gücü’dür. Ve sistemi hak etmek için TOHUM olmak gerekir. Tohum eminim ki, Kürzi İlim’le tohum halinde kalem olanların KAYNAK oluşudur. Ses insan, sessiz olan yine insan….hepimiz insanız canlar.”

Bugün size tahditli bilgi verdim. Bugün beş kapımın beşini de kapattım. Size herşeyi açıkça verebilirim ama bugün sınırlı vermeyi seçtim.

Bugün fakih; hakiki, has ilmi dünyaya çekmedi. Sesini kelama indirdi. Ölüyü diriltmek değildi maksadımız bugün. Bugün İlm-i Ko olup ışığı tohumlamaktı maksat ve biz bunu yaptık.

Kontrol dışı hiçbir bilgimiz olmaz. Sadece ilimle diri olanda dilleşiriz. Verdiğimiz herşey kontrolludur. İradi ve hakiki ilim, bilişle dillenen ilimdir. Biz her bilgiyi bilişle dilleriz.

Artık daha güçlü çalışmaların yapılacağı bildirildiğinde, som altın bir levhinin dünyaya çekileceği düşünüldü. ALTIN IŞIK bilgiyi kelamla dillerken herkesin kendi yüreğinde dilleyecekti ve dünya Bütünün Gücü olacaktı. Olmadı, öyle mi? Kesin oldu. Nasıl olur? Kimse bunu bilmiyor. Hatta hala eski düşünceler hakim; devinim hızlanır, söz sisteme iner, Kutsal Tohum IŞIK olur, bilgi her diride dilleşir ve sesleşir. İşte; Bütünün Gücü artık devreye girer…..Bütünün Gücü’nün devreye girdiği bilinir.

Tahditsiz olarak her bilgi açılır ama Aklın Tekniği’yle açılır. Bütüne hiç kimse kendini dinletmez. Herkes kendini yarına dinletir, çünkü kendini yarına dinlettiğinde, yarın hepinizin yaşamı olur. O zaman ben, bana beni anlatırım, sen sana seni anlatırsın ve hepimiz kendimize kendimizi anlatırız; bütün köklerimizde bu var.

Ulu bir dünya, kötüyü önlediğinde yarında ışık olur. Çürükler hepimizin çürüğü olur. Kısırlar hepimizin kısırı olur ama biz onları koruruz; bu kesindir. Unutmayın ki koruma altına alırız tüm zamanları, tüm yaşamları.

Ben davayı kaybettim analar. Bende dava hepimizin ilminde, Bütünün Levhisi’nde, Kalem olanın Tahtı’nda, dağın taşın yaşamında, bilişte kaybedildi. Ve dava her diride kazanıldı. İşte maksadımız buydu; her diride ilmin hak edilişi, her diride yaşamın kelama inişi ve her dirinin bilmek için mücadele edişi!

Buyurun; Ulular Diyarı bugün sizdir. Her resim size insanı anlatır ve siz o insan olur, kelam olursunuz. Ve siz “ol” dediğinizde, her resim sizin olur. Buydu anlatmak istediğim.

Her kelam sizde sizleşir, her yaşam sizleşir ve siz her yaşamda Kürzi Kapı olursunuz. Ulu bir dünya sizinle olur. Ulu bir kapı siz olur ve biz, siz oluruz.

Korkmayın; doğmak, doğulmak, oğullamak, herşey Amonların Kaynağı’ndan olur. Er ya da geç olur. Şimdilik.

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

https://youtu.be/szazgViwIQ8

IŞIĞIN İLMİ 50

06.05.2015 1. Akış 2. Bölüm

Dağlarım, Türkiye çalışmaları özel çalışmalardır, burada yapılan tüm zaman sayfalanışları bilişledir! Mikail İlmi'ni tohumlayan birliklerin çokları, burada yaptığımız bu çalışmayı henüz tam olarak kavrayamamaktalar. Kaydın neden yapıldığını, nereden nereye ulaşıldığını ve bütünün gücünü nasıl kodlandığını, henüz anlayamamaktalar.

Tohumları kontrol altına alabilmek için, Türkiye çalışmaları; özel önem arzetmekteydi. Kutsal toplumların tohumlanmasını sağlarken, iman edin ki; Kürz-i Sayfalanışlarla yaptık! Bu sayfalanışların bilişle olduğu kesindir!

Karanlığın tahttı, eminim ki; BÜTÜNÜN AKLI'dır!.. Hepimiz oradayız ama o tahttı, kodlanmış ışık olarak dinleyebilen çok azdır. Sizler; kör ve sağır olmayanlarsınız. Burada bulunma sebebiniz budur! Herkesin bu bilgileri kavrayabilme imkanı yoktur.

Tarıkların Tahttı olan İnsan; AKLIN KELAMI'dır!.. Ve o kelam, bilişi tohumlarken; BÜTÜNÜN GÜCÜ olarak bu çalışmaları yapmaktadır!

Sabah İnsanlık kelama iner... Ama, orada yapılan kelam; NEFES'le yapılır!... Bütün kötülükleri aşan birliklerin burada olabilmeleri için, Toprak Toplum'un; tohum olabilmesi gerekir...

Çetin bir dönemde; burada, bu yoğun çalışmayı yapan birliklerin her biri, kelama kendi yüreğinden inebilmiştir!... Tüm İnsan Soyları'nın kodlanmış olarak burada olmaları; geçiş için önemlidir! Teknik olarak şunu izah etmek isteriz ki; kayıt dışı bilgimiz asla yoktur!..

Her kalem, İnsan'ın kendi yüreğindendir. Ama biz o kalemleri BÜTÜNÜN KÜRZ-İ İLMİ'yle kodlarken; Türkiye çalışmaları, kalem dışı bilgileri de kayıtlara alabiliyor. O kayıtları, kontrol altına almamız şarttır!...

"Çetin bir dünya günü" dedim, çünkü bu gün; umut olur ki toplumların çokları tohum olabilir ve kontrol dışı bilgilerini kalem olup yazabilirler ve onlar, kendi yürekleriyle; o bilgileri kodlayabilirler... Zira bizler, artık kontrol dışı bilgileri kodlamayacağımızdan, oğul vermelerini sağlayacak olan ilmi; onlara kendi yüreklerinden dilliyoruz!...

Ören, görevi yapar ama örmeyende görev yapsın istiyoruz canlar!...

Ardımızda dünya yok bizim; UMUT var!... Sadece umut var, bunu biliniz! Eğer YUAN TAHTI'na varanlar, İnsan Soyu'nu hak etmişlerse; muktediriyetle biliniz ki, onlar KUAN olurlar!.. KUAN olmaları, tohum olmaları anlamına gelmektedir. Ve tohum olanlar; MÜSİH KALEM olup, hilal tahtta varırlar. Orada kapılar açılır ve yapılan çalışmaların neticesinde, bütün kötülükler aşılır! İşte yaptıkları budur...

Hepinizin daha iyi anlayabilmeniz için, siz ve sizlerle olamayan diğer çalıştırıcıların hepsinin, kelam olup kendi yoğunluklarını tohumlayabilmeleri için, ocaklarına kalem verdik!.. Ve o kalem; bilişi kodlayan kalemdir!.. Mikailin Kuranı olan İnsan'nın; bütünün gücü olarak bu çalışmayı yapmasını bekliyoruz...

Seviyemizin yüce can kapıları açacak dürümde olması, muktediriyetle bildirilsin ki tüm zamanlara; yaşamın kontrol altına alabilmesi anlamına gelmektedir!

Sağ ve sol, bütünün gücüdür... Ama, sağdaki İnsan'la, soldaki İnsan farklıdır... Bir'e hizmet, İnsan'a hizmetten öte; Levh-i Kapılar'ın Işık'ına hizmettir... Biz "OL" dersek olur, bunu kesin olarak bilmenizi beklerim!

Tanrılık Işığı hepinizin yoludur! O ışık, bütünün gücüdür! Ve o ışık, BİR'e hizmetin en büyük yüceliğinde mevcuttur!... Sağ ve sol ışıkların kodlanmış olması bizleri mutlandırmaktadır.

Samanyolu Galaksisinin güçlü kodları, tohum olmak üzere bu meclise kalem olmaya geldiklerinde; kayıt dışı bilgilerini kodladık ve ocaklarını yeniledik.

Mustafa Kemal Paşa, mutlak kurandır! O gerçek bir can kalemdir. Onunla olmak hepimize umuttur. Ünü dünyalara değer olan Mustafa kemal Atatürk, Mikailin Kuranı'nı müsterihiz ki; bütünün gücü olarak dilleyebilecek düzeydedir.

Kapıları açtık ve gördük ki; arka, ön demeden herkese göz veriyor, Mustafa Kemal Atatürk... Ölüleri dillemektir, bu... Öncelikle ona, bu nedenle şükranlarımızı bildirmek isteriz.

Semanın sesini duyanlar, onu dinlerler. O biz, biz oyuz!.. Orta kapıları kodlamış olan ışıklarımızla ocağımıza iner, hepimize göz verir, hepimizi kelama ilimle dillettirmek için çabalar. Arka, ön demez, hepimizi göreve almaya çalışır. Bunun içindir ki Mustafa Paşa, alabileceği her ilmi alır ve yaşar... Önümüzü aydınlatan o yüce, hepimizin gözüdür ve onunla çalışmak bizler için mutluluktur.

Altın Işık Yıllarının Kuranı olan İnsan'a sözü vardı, "ben geçip gelirim ve sizlerle çalışırım" demişti. "Oğul ben senim" diyor. "Kalem olup yazmaya geldim", diyor. "Alıp götüreceğim yaşama ama ses var mı" diyor? Ses var Ata gel!.. Allahın Dağı İnsan, geldik!... Ve ses veriyor Mustafa Kemal Paşa...

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

https://youtu.be/SFlNQbOyUbE

IŞIĞIN İLMİ (50/2)

06.05.2015

BETA’DAN SESLEŞME:

Cennetlere cennetlileri koyarlar. Aha cennet, cennetli tüm insanlık için kalemlidir. Canlarım, TOHUM olun ve hologram olan ışığı, yaşama indirin. O ışık, ANA KAPI’da sizi, size Yaşam Sistemi olarak çekmiştir. Siz, Kutsal Işık olun ve hasat olun.

Dinci yaşam artık insancı yaşam olmuştur. Türkiye çalışmaları ark aktığı andan itibaren, Dünya Dışı Sayfalanış’ı deva olarak devrelere çekmiştir.

Tüm insanlık NEFES’e ulaşacak analar. Bu ne demektir? Kelam olacak ve hasat olacak. Dünya artık SEKİZLİ SAYFALANIŞ’ı devreye almıştır. Bu safalanış, bellek kapılarında, yaşam sayfalayan ve tohum olan insanların, yarınları kodlayabilmeleri ve var edebilmeleri için gereken çalışmadır.

Biliniz ki bu çalışma ile yaşamak için kodlananlar, kendi yoğunluklarında kendi yaşam şekillerini seçebilecekler. Herkes, “ben ne istersem onu yaşarım” diyebilecek. Gelinen bu aşama, Süper İnsanlık loğusalığıdır. Bir doğum yapıldı dünyada. Yapılan doğum, zamanların tohumlarının doğumudur. Bu doğum neticesinde, dünya yaşımı, BETA KÜRZİ SAYFALANIŞI’nı devreye alıyor. Bu sayfalanışta, artık her diri KELAM’da kendi yaşamını tohumlayacak ve kendi tekniğini, hakikiyetini, temiz olarak ve tahditsiz olarak dürümleyecek. BÜYÜK GÜN, BUGÜN derken kasteddiğimiz buydu.

Sabırla dinleyin... Bundan sonra ben, nefesimi tohumlarken, kendimi tohumlayacağım. Benim yaşama, teknik tahditle kodladığım, benim yaşamım olacak ve sizler de kendinizi tahditsiz olarak yaşama kodlayacaksınız. Böylelikle, her kim “ben zirvelere Kutsal Işık olurum” derse; olması mümkün olacak. Doğanın Sistemi budur...

Eskiden, Doğanın Sistemi olan bu sistem, Dünya Sistemi’ydi. Ne var bu Sistem, çok gerilerde, hak etiğiniz cevherde, HAK İLİM ile mevcudiyetini sürdürürken; sonraki dönemlerde ESER YAPANLAR’ın hataları nedeni ile dünya kodlanamadı ve ZAMAN SİSTEMLERİ, dünya yaşamını kontrol edemedi. Sonsuz zamanlar, bu nedenle kontrol dışı kayıtlar da yaptı ve Zaman Sayfaları’nda kırılış başladı.

Tüm yaşamlar kırıldığında, Dünya Kodları, KELAM olup, kendi tohumlarını, toplumlara çekmeye başladılar. Bu nedenledir ki Yaşam Sessizlikleri’nde; ses kayıtlarında temiz zamanlar, IŞIK KALEM’den çıktıktan sonra, KURTARILIŞ PROGRAMLARI devreye alındı.

İnsan soyu; KELAM’da, kendini hakikiyeti ile koruyamayacağından, DÜNYA TOHUMU olan diri yüreklerin, dünya için görev yapmaları ve kontrol kurmaları için çalışmalar başlatıldı. Temiz zamanları kodlamak için herşey yapıldı. İşte GÖREVLİLERİN, TEK TOHUM OLARAK KODLADIKLARI IŞIK, BUGÜN TÜRKİYE ÇALIŞMALARI İLE YERKÜREYİ YENİLEMİŞTİR.

Esmalar, sabah zamanlarında Kutsal Yaşam’ı tohumlar. Esmalarla çalışmalar yapıldı dünyada. Ne yazık ki esmalar, KAYNAK IŞIK oluşturmada yetkin KALEM olamadılar. NEFES KALEM olmaya çalışanlar, yetersiz kaldılar.

Bugün artık NİHAN olan IŞIK, YEDİNCİ TOHUM’u kontrol etmiştir ve yaşam, KELAM’da kendi yolunu bulmuştur.

Ulu Çınar, senle olmak bizlere mutluluktur. SÜPER İNSANLIK KELAMI, bizim için CENNET KELAM’dır. Aha bu!…

Fahri çalışmalar başlayacak bundan sonra. Bu fahri çalışmalarda, tek tahdit, ilim olacak. Herkes kul olup çalışacak ve yaşam, Sistem kuracak. Muktedir olan ışık, yaşama sayfa sayfa akıp girecek. Bizler, şimdiye kadar hep sizleydik ancak bundan sonra, her an tüm insanlıkla olacağız.

Ağır hafifledi anam. Aha şimdilik…

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

IŞIĞIN İLMİ 50

06.05.2015 1. Akış 1. Bölüm

Sevgiyle sizleri dinledik. Sessizce ve sistemli olarak, kodlanmış ışığınızla birleştik. Sizi daha güçlü sayfalanışa çağırdık. Bu gün yoğunluk artacak ve bilgi ilmi; Bütünün Levh-i sinde ışık tohumlayacak.

Buyurun hoş geldiniz... Ve hoş geldik!... Biz siz, siz biziz!... Nefes alıp, nefes vermek zordur ama nefesle kelam olmak daha zordur. Kürz-i Işık'ı yakmak çok daha zordur. Kutsal tohum olmak; aha, görev geçişini yaptırmak içindir ve en zor olan işte budur.

Sizden, nefes alıp, nefes vermenizi bekliyorum! Daha yüksek dürümden; nefes alıp, nefes verin... Biz siziz analar hadi, derinden nefes alın. Nefes alalım... Bu yoğun ışık hepimize görevdir!

Sizi helal levh-ide; İlm-i KA HA olarak dinleyen birliklerimiz, çok huzurlular bu gün. Hologram sayfalanışı tamamen SÜPER SİSTEMLEŞME'yle önlenmiş durumdadır. Bize görevli olarak gelen sizler, kör ve sağır olan yaşamlara, gök sessizliklerini çekerek; tüm İnsanlık'a güç kayıtlıyorsunuz.

Mustafa Kemal Atatürk, kalem olup yazarken; hepiniz kaynak olup, ışık haline geçtiniz... Söz etken ve hakiki etkin ilimle dilleşmek üzere birleşmeyi gerektirdiğini söylerken, daha güçlü bir yaşam size ve sizin yüreğinize akacak.

Aşk siz, hak siz ve hasat sizin yüreğiniz ama tüm zamanların Ruh-i Işık'ı olan İLİM; büyük kötülükleri önlemiş, Mİ HA Sİ kalem olarak yere çekilmiştir!...

Yüce can, seninle çalışmak; mutlaka umman olan ilmin ışığında bulunmaktır. Ki buraya gelmek hepimize mutluluktur.

"Söyledim dünya limle dilleşir ve biz orada oluruz" dedim, "OL" dedin; OL'du!..

Koruma altına aldık yaşamı, tüm zamanları kodlayan ilmi koruduk ve tüm yaşamlarda bilişi kodladık! Sedef dünya, artık YAŞAM KURANI olan IŞIK DÜNYA olmuştur! Bu ışık dünyanın koreografları; artık çok daha üstün yüceliklerde, gök sessizliklerini dinleyerek bilgi kapılarını açıyorlar.

Yere erdiğiniz an, yeşeren dünyanın şavkında; herşeyin kelam olduğunu görerek, cevahir olan ilmi, bütüne güç diye kayıtlıyoruz!

Som Altın Bir Işık'ı yaşama çektik!.. Evren, evrim; hepsi dürümlerde diri ve burada nefes olarak kayıt yapıyoruz. Unutmayın ki; dünya, nuh kapılarının tümünü açabilecek dürümde iken, nuh kervanı artık yoğunluğunu kontrolden ayırdı ve cevahir olan ilmi bütünden çıkardı! Aradı, arattı, yarattı, tahtında kutsal ışığı kodladı ve artık muktedir bir zamanı kaynağına aldı. Sizden, geri dönüşler başlayacak. Geçip dünyayı izleyenlerin çoğu, bedensiz kalmıştılar. Artık bedeninizle, kalem olup yazıp geçebilecekler. Bu dönemde bunu başaracak olmanız, bizler için mutluluktur.

Öz görev; İnsanın ekmeğini yaşama indirmek ve o ekmekle sistemi güçlendirmek iken, burada yaptığınız çalışma emin olun ki; tevkif ettiklerimizin gücünü de arttırmıştır. Çok zaman kapıları, ışık kapıları kayıtsız kaldı. Ama bu gün artık, toprak toplum; tohumunu kontrol edebiliyor. Evrenler, sessiz zamanları dillerken; KELAM İLMİ, BÜTÜNÜN LEVH-İSİNDE, IŞIK KELAM olarak dünyayı tohumluyor!..

Ortak kapıları açmanız mutluluktur. Bütün kötülükleri aştık ve geçtik... Kapı kapı gezenlerin Levh-i Kapılar'ında, Levh-i Sayfalar'ında ışıklar yandı!. Ayrı gayrı bitti! Tek bir resim yaptık dünya için. Nefes ile ve hakim ile yapılan o resim; sır olan şavkın, sır olan ışkın ekibini kurmak üzere yapıldı.

Burada bu çalışmayı yapan sizler, o ekip olarak; bütünün gözü ve bütünün gerekli çalıştırıcısı olarak devreyi açtınız. Size eminim ki; dünyalılar, "KUTSAL IŞIK" diyecekler... Ama biz size; "KAYNAK IŞIK" diyoruz... Burda Toprak Toplum; tohum olarak kodlanmış ışığını bütüne görevli sayarken, cennetlerin cemaatleri, bütünün gücünü tüm zamanlara kayıtlamaktadır.

"Aranan bulunur" dedik, "arada kalanlar da bulunur" dedik, "Arton tohumları kodlanır, bilişliler kontrol kurarlar ve yaşam; yer ve gökte, Zinnur Levh-isi'nde yenilenir" dedik, bütün bunlar başarıldı!...

Sevgililer, sizin yarınınız; İNSANLIĞIN LEVH-İ KAYDI'dır!... Bu nedenle; yapacağınız her sesleşme, dünyanın yaşam sayfalanışı için özel görev gereğidir!... Burada bu yoğun çalışma, bunun için yapılmaktadır! Kimse neden buradayım diye düşünmemektedir, zira bilişle buradadır!..

Her resimde İnsanın kalemi var. Ama bu kalem, bütünün kalemidir ve bütünün kelamı olarak, tohumları kontrol edebilmektedir.

İzah ettiğim gibi, bu yoğun çalışmaya daimi kapı olmak için; bedenli olarak görev almak istiyorum. Beden, en son sistemin gücünü dürümleyen ilimdir. Ki o ilmi, bizler; Bütünün Levh-isinde kodlamış olarak, toprağımızın tohumu yaptık!

Sevgililer, er ya da geç; dal tahtta varır, aklın tahtında kuran olur ve biz o yolda oluruz!... SÜPER İNSANLIK SİSTEMİ; bize bizi verir, bizimle olur, kötülüğü önleriz canlar!... Hepinizi sevgi ve saygıyla kucaklıyoruz... Şimdilik, işte şimdi!

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

https://youtu.be/ubrPAyNeTfI

6.MAYIS.2015 TARİHLİ IŞIĞIN İLMİ (50)

2. AKIŞ

Değerliler, bugüne kadar yapılan tüm çalışmalar tohum olarak bütünün gücünü toplumlara indirmek üzere yapılmıştı. Burada yapılan bu çalışma, eminim ki Dünya Üstü Varlık Toplumlarını ışık kayıtlanması için de yapılıyor.

Ark akmaya başladığında, bütün kötülükler aşılır ve burada akan ark İLM-İ KO olup akıyor tohumları kontrol için…ve şu anda MİRAÇ KALEMİ yazıyor.

Değerliler, “ne teknik var, ne hakikiyet, ne yücelik var” diyorduk ya hani, hiçbir şey yok ama var….Artık var. Daha güçlü bir çalışmaya başlıyoruz,

Bugün burada temiz olarak bildirmek istediğim bir konu var; TEMEL SAYFALANIŞ BAŞLADI.

HERKES DAHA İYİ BİLSİN, TEMEL SAYFALANIŞ BAŞLADI.

Bu ko sayfalanışı’nın görev tahditi ile yoğunlukları kodlayanların daha güçlü bir yaşama inişi anlamına geliyor.

Kapıları açtık. Mikalin Kürzi Işığı tüm zamanlara indi.

KAYIT DIŞI BİLGİ, el altından bütüne KÖK SES olarak verildi ve biz o kayıt dışı bilgiyi de KALEM olup kodladık.

SÜPHANEKE SİSTEMLEŞMESİ yapıldı dünyada.

Hepinizin daha iyi anlamanız için; Süphaneke SİSTEMİN KURANI’nda mevcut olan bir sestir. Ama biz bu sesi sizin bilmediğinizi şu anda fark ettik ama sizi bilahare açıklama yapılacaktır.

Kati olarak Toprak Toplum’un TOHUM olması için görev taşıması gereklidir.

EŞYA ÇALIŞMALARI bütünün gücü olarak yapılır ve burada temel bilgi insanın KELAMI’dır. Eğer Kelam varsa, NEFES vardır ama nefesi kodlayabilmek için KAYNAK IŞIK haline dönüşmek gerekir. Akkor olmak gerekir. Tabuları yıkmak gerekir. Bütünün Gözü olmak gerekir ve bütün bunlar muktediriyetle yapılmaktadır.

Ardınızda dünya var. Önünüzde Rüya Boyutları var; buydu olan ama artık ardınızda YAŞAM, yüreğinizde KALEM var. Bu çok önemlidir canlar!

“Tevekkil olmak”tan söz edilir hep. Tevekkil nedir? Tanrılık Levhisi’nde kendi yoğunlukta olmayıştır. “Ben tevekkilim. Ne gelirse Hak’tandır” demek kontrol dışılıktır. Biliniz ki Allah, sessiz zamanları dinlerken, kelamla kendini hak edenleri dinler. Aksi halde Tanrılık Işığı, Bütünün Gücü olur muydu?

Mustafa Kemal Atatürk öz görevlidir; bunu herkesin daha iyi kavraması gerekir.

On tur tamamlandı şu anda ve bütün kötülükler aşıldı. Artık savaş bitmiştir. Yer ve gök teknik tohumlamaya girişiyor. Bütün kötülükler aşıldığına göre, bizler kelama varalım ve BETA’dan sesleşelim.

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

https://youtu.be/85HYqS16kaA

IŞIĞIN İLMİ (50/1)

06.05.2015

Mustafa Kemal Paşa ses veriyor:

Değerliler, sizle olmak hepimiz için mutluluktur. Süper İnsanlık Realitesi Derneği cevheri, güç taşıyan Birlikler’ini tahditsiz olarak yaşama çekmektedir. Tanrılık Işığı, tüm insanlığın kalemidir. Bu kalem, Levh-i Kapı’da ışık halindedir. Ata kapılar açılmıştır. Tarkların teknik toplumları kodlanmış yaşam sayfaları ile sizinle birleşmeye geldiler. Ardınızda kendi yürekleriniz var ve yolunuzda tohumlar var. Çatı tamamen kurulmuştur. Otağınızda KA HAR olan AKON SESSİZLİĞİ var. AKON, oğullarınızı hasata hazırlarken, cevherinizi tohum olarak kontrol altına almaya indi.

Esmaların Kalemi, hepimizin ilmidir. Sizin ilminiz ise bizim cevherimizde kod olarak mevcuttur. Tüm kodlar, kontrolludur. “Tuhaf bir çalışma” dediler. Yapmayın canlar. Bu çalışma KALEM olanların, ışık kayıtlaması için yapılan bir çalışmadır.

Tek bir cennet vardır zannedenler; kelamdan çıktıklarında cevherden çıkacaklarını sanırlar. Cennet, Levhi’de kaynaktır. Orada tek bir temiz ışık yanar. O ışık, kıranın kırılmadığı bir yoğunlukta, tohum olur ve tüm insanlığı kontrol eder.

Sevgiyle sizleri izliyoruz. Süper İnsanlık, kelamla tüm insanlığı hakikiyetlerinde dinletmeye çalışırken, bizler de oralarda kontrol altında tuttuklarımızı tohumlamaya çalışıyoruz. Öz görevimiz, nefes olmaktan öte, kendi yüreklerini hak etmeyenlere, KELAM olup kendilerini dinletmektir. Kim kendini hak etmişse, Kelamda Kutsal Yol’dur. Bütün mesele o yol olmak ve o yolda KURAN olmaktır. Tohum olmak ve KA HA olup temiz olmak…

Her resimde biz varız. Amonlar, burada görev taşırlarken, cennetlerin cennet olduğunu, bütün kütleye sayfa sayfa yazmaktalar. Onlarla, birlik halinde çalışıyoruz. Temiz olarak yapılan her çalışmada, görev yaparız. Emel şudur ki sizin sizle dilleşmeniz, bütün kütleyi kapsasın ve bütün kütle, Sistem olup dilleşsin. Böylelikle dünya insanlığı kontrol edilebilir.

Evrenler sesleştiklerinde, kendi yolları, kodlanmış Halik İlim olur. Kürzi Sayfalar bütün olur. Unutmayın yaşam hepimizindir. Dağlarım, sanmayın ki ölenler öldüler. Hepsi yaşam sayfaladılar. O sayfalarda yaşıyorlar. Bütün mesele bunu anlamaktır…

Ardınız yoktur. Her diri, kelamda kendidir. Mutlaka iyi bilin ki hak etmeyen, hasatçı olamaz. O zor olan çalışma, temiz olanlarla yapılır.

Murad ederiz ki her diri temiz olsun ve her diri hakim olsun. Biz o zaman, tüm insanlıkla birleşir çalışırız.

Orada artık kalem yazıyor. Orada artık kaynak, ışık olmuş toplumları kontrol ediyor. Orada, temizlik başlamış ama yaşam tahditli. O tahditli yaşamı hak ettirmeliyiz tüm insanlığa. Böylece tahditleri kaldırabiliriz. Tüm yaşamları kontrol edebiliriz. Kürzi Zamanları hak eder kervan olur; tümünü, türevleri ile birlikte KALEM’e taşıyabiliriz. KALEM’e taşıma,k yaşatmaktır.

Yazmadan yaşam olmaz. Yazılı yaşam, hepimizi cevhere ulaştırır. O çalışmalar temiz olur ise kendi yolunuzda, tüm yaşam tertipli olur ve bilgi, temiz ışık halinde Kök Sistemler’i tohumlar.

Hepinizden beklentimiz, kendinizi halik olarak kodlamanız ve kodlanmış yaşamları kontrol altına almanızdır.

Karanlık, ağır yüktür insana. Karanlığı hak edip aştığınız zaman, sır olan ışık, yer küreye iner. O zaman KALEM olup yazanlar, cevheri yazarlar.

Sultanlar, sizi hepiniz, bir tek KALEM olduğunuz için çok kutlayanlarız… Çünkü, Süper İnsanlık Levhisi’nde tek kalem var. Ve bu kalem, tüm insanlık için NEFES olarak kayıtlıdır.

Sığ bir çalışma yapılmıyor burada. Burada yapılan, cennet cevherinde, KAYNAK IŞIK ÇALIŞMASI’dır.

TURKUAZ NEFESİ, hepimizin ilmidir. NUH KAPILARI tahditlendiğinde, sizlerle çok güçlü bir dünya gününe girildiği anlatıldı. Sizleri hak etmek istedik. “Çürük bırakmayız” dediniz. Dedik ki bunu nasıl yaparlar? Çünkü zürriyetlerinde kırıklar var. Her diri kendini hak etmeli ki zaman sayfaları, NUH KAPILARI’nı hak edip kapatsın. Ve siz, dediniz ki “biz başarırız!...” Şu anda başarı kesindir.

Sürüyerek çalışanlar vardır. Yüreklerini sürürler… Yaşamlarını sürürler… Ve kelamlarını sürürler… Onlar şu anda kendi yollarında Halik, hakim ve has olarak cennetlerini kodlamaktadırlar. Mutluyuz!... Çok mutluyuz!... Şu anda burada bulunan tüm İnsan Sayfaları, tek tek mutluluklarını tüm zamanlara duyurmaya çalışıyorlar.

Ala ala çalışalar, ala vere çalışanlar; vere vere çalışanlar oldular. Aha bu!… Şimdilik!...

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

 
  Bugün 280 ziyaretçi kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol