Birlik İlmi
  KARANLIĞIN IŞIĞI (5), 3.AKIŞ
 

3.EKİM.2018 TARİHLİ KARANLIĞIN IŞIĞI (5)
AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ, 3. AKIŞ

Alkışlarla sizi, bize kodladık… Şu anda çok güçlü alkışlar var.

Yoğun ışık altında bu çalışmaya kaynak olduğunuzu biliyoruz.

Muhammet kapsından öte bir KA HA olan SA HA olan ve yasaları koyan insanlık, şükür ki CENNET olmak üzere bu yoğunluğu oluşturdu.

Bu yoğunlukta “ölü planet” diriliyor… Bu yoğunluk hepimizi mutlu kılıyor. Bu yoğunluk mutlaktır ve kelamdan ötededir. Ve bir tek oluştur burada yapılan bu çalışma.

HALİ Sİ KA HELİ Kİ SA HA… Heli, lekesiz olan insan. İlim, hakiki ve biz buradayız. Ağır yük değil taşınan. Şevkli bir kayıtlanıştır burada olan. Bu yoğun çalışmaya kaynak olan sizlerin hepimiz için değeriniz çok fazladır. “Bilgi kalemi” olmanız bizi çok mutlu kılıyor.

Her insan, sistem olamaz Ama siz sistem oldunuz. Her insan şevk, şavk kontrol kuramaz, kodlama yapamaz ama siz bunları başardınız. Ve sizin ekibiniz, “gözün gözü” olabildi. Ki bu yoğunluk hörmetle dilletilen bir sofra oluşturdu.

Bu sofraya mısra mısra ilim indi. Ve bu ilim, Medine’nin kekra sistemlerinden öte bir sistemi kayıtladı.

Rahmi kapıların “resmi kaydı” burada oluşturuldu. Süslenenler, ümmet kelamında kodlananlar ve yoğun ışığa varanlar buraya vardılar.

Ellerinizin ölülere uzandığını görüyoruz. Öz görevinizin olgun sahraları kodlamak olduğunu görüyoruz. Ve bütün köklerimizle sizinle bu çalışmaya geldik.

Nereden, ne yapıldıysa, bu yoğunluğun “tohum” olmasını, halik olmasını ve KA HA olmasını gerçekleştirmek için yapıldı.

Kırk kalem, BİR olduğunda, mutlak kuran, mutlak kutsal sahrayı oluşturacaktı. İşte, KIRKLARIN TAHTI burada oluştu.

Bugün buraya hakikiyetlerini indirenlerin sahra oluşları bizleri kontrolsuz kayıtlardan çıkardı. “Handicaplar” var dünya planetinde; sistem gücünün kök geçişini yaptıramayanların SA HA olma çabaları… yasa bürünürüz o gün, o olduğunda çünkü öz kervan kodlardan ayrışır. Ki emre itaat edilemez o zaman.

Burada neler olduysa işçiliktir; “bilgi işçiliği”dir. Ve bu işçilik burada oluşan bu yoğunlukla gerçekleşiyor.

Herkes insan olamadı. Ama ikmal tamamlayarak insanlaşabilecek dürüme vardı. Kendini Allah’ın tahtında gören, yoğun… Ama aklın kalemini haketmeden Allah’a varılmaz ki!

Çoban insana görevli değil artık. Gerçek insan, artık teknik kurandır. Onun mutlakiyeti bu tohumla olmuştur. Bu tohum muktedir bir tohumdur ve hepimiz burada, bu yoğunlukta, bu tohum olarak görev taşıyoruz.

Karşımıza kim çıkarsa, “Gerçeksin.” diyelim ona. “Sen gerçeksin.” diyelim ki ekmeği ekip olsun, kaynağı insan olsun, bizimle olsun… Ama birine “Sen gelme.” dersek, o yolunu kaybeder.

Diyeceksiniz ki “Kimseye gelme.” demedik. Yaşam insanın kalemdir. Sen neyi hakettinse onu dedin ama sesle ama sessiz…

Çalı, çırpı olmasın kimse. Bilin, herkes buradadır! Burada… Ama kimse size “insan” olup gelmeyecekse, buraya gelmelerinin ne anlamı var ki?!

Dağlarım, sura üfürülen bir andayız. Bugün her şey burada oluyor. Biz buraya bunun için geliyoruz.

Bu ses, “insanlık sesi”dir. Ve bu ses, süper sahralara “ilim” olup iniyor… Genişliyoruz, geçiyoruz ama hep geçiyoruz ki hakikiyetle dilliyoruz.

Mutluyuz çok mutluyuz; buradayız ama “Hazırım senle olmaya.” dediğim an, benle de ol anam! Ben, sen olayım… Hepimiz SİSTEM olup burada kalalım. Burada kodlanalım! Bizi, hepimizi kucakla anam!

https://youtu.be/M-ZW8Pw2jD0

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 
  Bugün 273 ziyaretçi kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol