Birlik İlmi
  KARANLIĞIN IŞIĞI (9), 1.AKIŞ, 2.BÖLÜM
 

31.EKİM.2018 TARİHLİ KARANLIĞIN IŞIĞI ( 9)

AV.NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 1.AKIŞ – 2.BÖLÜM

Kaynağın hakiki insan olduğunu da anlamalıyız. Bir tek şunu öğretemedik insanlığa; sanal boyutlarının gücünün, muktedir kuranda, tohum olduğunu. Eğer biz, mutlaksak ve hakikiyeti teknik tahdidiyle kodlanmışsak ve eğer ki biz, hakiki ilimle kontrol kurabiliyorsak, çarık çıkarmalıyız ki hak olabilelim.

Neden, çarık çıkarmak? Biz o çarıkta, her dilde dinlendik ve dilleştik ama o çarık pislendi, kirlendi. Neden? Çünkü ruhsuzdu yaşam. Biz, tüm zamanların gücü olarak, o ruhsuz yaşamı muktedir kuranla, kontrol ederek, muktedir kalem olup, muktedir kuran kalemi olarak, tahditsiz şafak olmalıyız.

Halı döşedik yaşama gelin, diye. Ama her gelen kelamı, kırıp geldi. Hakkınız, hak ettiğiniz neydi?.. İnsanlıktı.

Değerliler, çürüme devam ediyor, yaşamda. Bu çürümenin neticesi ne olabilir? Şafak söker ve şuanda olduğu gibi girdaplar, kontrol kurar.

O girdapların kontrol kurmasıyla birlikte mahrek olanlar, has olup, tohum olurlar ve tükenen her an, mutlak kuranla, yedi günde tertemiz hale gelir. Ama ağırsa yaşam ve kontrol kurulamamışsa ve savaş devam ederse, “eşya” dediğimiz bu yaşam, kati olarak koruyu kodları kontrol dışı, bırakabilir.

Ve bizler, ne çalışırsak, onu hak ederiz ama bizim yaptığımız, bu çalışma kıranın kırılmadığı bir çalışma iken, biz kırıcı değilken, siyahın en siyahı da dahi bizi kıramaz.

Ulu bir dünyaya göz olup gelen bizler, gönüllerin gücü olarak bu çalışmayı devreye aldığımız zaman, haliki hak olanla, hakikiyetin tekniğinde, bizi bizden sordular. Niçin, bu çalışmayı devreye aldığımızı, anlamaya çalıştılar.

Kantar, kimi tartacak diye baktılar? Kaç kapıyı kapatmışız, kaç kapıyı açmışız? Bunu görmek dilediler ve gözleri gördü ki bu çalışmada hiçbir sahra kırılmadı ve biz bütün köklerimizle dünyayı kodladık yolu kodladık ve mutlak kuran olup, muktedir olup, hakiki ve tahditsiz olarak, büyük köklerimizi güçlendirdik ve dürümlerdik, bu dünya; Allah’ın ilmi oldu.

Peki, aklın kapısı var mıydı dünyada? Yasalar kapsamında, yanıt vereceğim, buna. Yoktu. Dünya planetinde, hakikiyetin tahditinde bile, kati olarak, aklın tekniği hiç kervana kalem olmamıştı. Akıl, sahrada yoktu. Hakkın kapısında, yoktu. Yasanın, kodlanmışkende şunu söyleyeyim, aklın kontrolü de yoktu… Yok olanın kontrolü olur mu diye soruldu?....Yok olan, Halik olmadığında yoktur. Ama hakikiyete varıp, halik olduğunda, o vardır.

Akıl, Halik değilken, hakikiyetin tahditsizliğinde, akıl yoktur. Peki, akıl neden gerekir? Allah’ın tahtında ilim var, canlar. O ilmi, kim okur, kim anlar? Okunabilir olmalı ilim…Okumak için de hakikiyetin hakimi hak oluşunda, hak teknik gerekir.

Peki, hak teknik var mı? Yoktur. Değerliler, yoktur. Yaratıcılık yoksa hak teknikte yoktur. Peki, akıl, hakkın kalemi, hak teknikle, tohum olduğunda ve tüm sahralar, muktedir olduğunda ve mutlak kuran kontrol kurduğunda, hasat tamam dendiğinde, aklın kalemi devreye girer.

O gün mutlu oluruz. Hazırız dünyalılar, şarkımız başladı, okuyoruz. Biz şarkı okuyoruz, şuanda. Ama hangi şarkıyı?.. Ağır yükü hafifleten şarkı... Aşkın şarkısı, şafak, şafağın kelamı ve biz, o kelam olup, yol olduk, tohumlarınıza.

Çoluk çocuğuz bizler, tüm insanlık alemleri için. Bu dünya, çoluk çocuk, canlar. Ermiş mi ermemiş mi? bunu dinleyin.. Hangi yaşam ergindir de siyahın sistemini, halik kıldı? Siyahın sistemi halikse, her diri hakikidir ama halik değilse hakikiyet yoktur….Hologramdır, her şey orada. Ama hologramı bugün burada aşanlar, Mikail’in Kübra olan kelamını, kelam tahdidiyle kült olarak kodlayabilecekler.

Değerliler, şevkin şafkın da hakikiyeti Halik olanlar, anlar. Peki, dün ne vardı, bugün ne var?.. Dün, ölüydü dünya. Ama artık dirildi. Dün, Dünya yoktu, çünkü yaratıcılığı, hakikiyetinde, diriliğinde ve tohumlarında, yoktu ama artık dirildi.

Peki, dirilmek, hangi sahrayla olacaktı? İmparatorluğun gücüyle….Peki imparatorluğun gücü, nerede? Her anda. Hangi dünya ilim sahralarını kodladı da imparatorluğun gücünü, hak etti? İntikam peşinde koşamayanlar….Toprağa tohumlayanlar, yasaları kodlayıp, kontrol altında kelam edenler ve kardeş olanlar.

Değerliler, Türkiye öz gerçekliğiyle diriliği kodluyor, şuanda. Efradımız, Tüm insanlık alemlerine görevli olarak göç etmektedir, şafağa. Şafağa göç, akla göçtür. Akıl varsa şafak vardır. Ve Bir’e hizmettir, bu.. “Din” dedikleri, kontrolü artık kaybedecek. Dinden öte ilim olacak. Her şey daha güçlü olacak ve kör gözler, söz söyleyecekler…. Gözler, gerçeği görecek.

Yarın için ölü planet artık dirilmeye ve hakikiyetini hakim kılmaya başladı. Önce Allah’ın tınısı duyuldu. Onu duyanlar, kodladılar, kokladılar, toprağa tohum diye indirdiler, o tınıyı ama aklın kelamı yoksa o tınıyı kodlayacak, lekesiz şafak insanı, kontrol altında tutamayacaktı.

Peki, ne olmalıydı? Sura üfüren, kök gerçekliğini dillemeliydi. Peki, sura üfüren nerede? Her anda. Nedir yaptığı? Sesleşmek. Peki, ses, Allah’ın ilmiyle mi kodlanıyor? Mutlaka.

Hamur yoğuran bir yaşamdan, hologramı aşıp, kodlama yapan, bir yaşama varıyoruz, canlar. Hamuru yoğuran, kelamı kodlar ama aklın kalemi yoktur, orada. Ve bizler, Muhammet Mustafa kuranlarıyız ki buradayız. Mutlaka Allah’ın tahtında insan oturur, bunu artık her insan anlamalıdır. Aklın kalemidir, insan muktedir olan mutlak olan şarkıyı okur. İşte o şarkı, bin tek oluştur.

Dünya sahralarında, teklik kodlanıyor, şuanda. Kaynak ışık, diri olarak, dürümlere iniyor. Kör gözler, söz söyleyecekler. Eller ellere varacak ve yaşam sahra olacak ve bir tek olunan o yoğunluk, bütüne hizmet edecek.

Dünyanın öz gerçekliği, budur. Eğer bu dünya, hasat yapamasaydı, “Tanrı” dediğiniz, o şavk, dünyaya varamazdı.

Fırat kelamı, mutlaktı. Fırat’ın doğusu kodlandı ve batısı katlandı. Biz, Fırat’ı aşırttık, tüm sahralara. Fırat ekmektir, yaşamlara ama Fırat’ın dürümlerinde ilim olmalıydı. İlmin olmadığı bir zamanda, yaratılan, oluşturulamazdı.

“Değerliler, yaratan ve yaratılan oluşturulmazdı”, dedim. Netice şu; “yaşamda, yaratan varsa yaratılan var” demeyin. Yaratan, yaratılandan öte değilse yaşam kontrol kuramaz. Yaratan, yaratıcı olmalı ve yarattığında yaşam olmalıdır. Yoksa öz görevi ölülüktür, onun.

https://youtu.be/JlWC3Cl3KaY
SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 
  Bugün 306 ziyaretçi kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol