KARANLIĞIN IŞIĞI (4/1)
26.09.2018
Gerçek insan, İLİM KAPISI’dır. O insan, MUTLAK’tır. O insan, NİHAN’dır. İLİM’dir o insan. Onun NUR’u, MUTLAKİYET’tir.
İnsanlık Boyutları, iyi bilsinler ki bugün, tükenen insan; “KİLİN KALEMİ” olandır. O insanın, muktedir olması ve “KUM” olup “SULTANLIK KELAMI” olması ve sonra “RUH” olması ve sonra NEFES’e varıp “IŞIK” olması hedeftir.
İyi bir dünya hedefliyoruz. Bu dünyada, “ATON SOFRALARI” kurulmalı. Bu dünyada, DİNİ KALEM olanlar, kodlanmalı. Bu dünya, ATLANTA TAHTI’nı ATİ KODLAR’la motive etmeli.
Evrenler, ekrana “İNSAN”ı koydular. Şu anda seyrediyorlar… SAHRA Sİ KA HA olan İNSAN, MUTLAK olarak, o SAHRA olan yaşamlara, KÜLT olacak ve KURAN olacak… Onu izleyenler, onunla kodlanacaklar. Onunla, MUTLAK olacaklar. ARZ’ın, ARŞ’ı kodladığı bir günde; biz Dünyalılar, etkin ve hakim olup BÜTÜN olacağız.
İzin almadan, görev alanlar olur. Onlar, “KÜLTLER”ini HALİK kılmadan hasat yapmaya kalkarlar. Onlara görev vermedik ki. Onlar, sayfa sayfa IŞIK olsalar da lekesiz kalmadıklarında, GÜÇ KODLARI olarak görev taşıyamazlar.
Asırlardır Dünya Planeti için “IŞIK SAHRALARI” oluşturduk. O sahralarda, NEFES KODLARI oluştu. Ölü planet, artık dirilmelidir. Dirilebilmesi, HASAT olabilmesine bağlıdır.
Ön sözü, İNSAN söyler. O insan, eşyada diri olup söyler sözünü. Onun kulu olan insanlık, artık “toy insanlık” olarak kalmamalıdır.
HORASAN SAHRALARI, “BİLİŞ KAYITLARI”nı bugün, bu yoğunluğa indirmek istediler. Bizler, şeref duyarız onlarla çalışmaktan ama şu anda “İSLAH SAHRALARI” dünyadalar!… Önce onların KELAM olmaları gerekir. Onlar, KELAM olduktan sonra RAHMAN olarak güçlenecekler ve bizlerle çalışacaklar.
Dünya Planeti, İSLAH SAHRALARI’nda, güç koyulukları oluşturduğunda; dünya, “SİYAH”a dönüşecek.
“SİYAH RENK” ilim rengidir. O renkte, İNSANSILAR, İLİM olacaklar ve İNSANLAŞACAKLAR… Yaşam için herkes, “BİLİŞ” kodlayacak. Bizler de BÜTÜN’e hizmet için kontrollu görev taşıyacağız. ASA, İNSAN’dır. İNSAN, “KERVAN” olur; “KÜLT” olur; “MUTLAK” olur. BÜYÜK KÜLT, “İLİM” olur…
Öyle çok görev taşındı ki ALLAH TAHTI’nda “İNSAN” oturdu… ÖZ GERÇEKLİK’imiz budur. Murad ederiz ki cevherimizi, HASAT’a KAYNAK yaparız ve tüm zorlukları aşarız.
“İsmim ALLAH’tır.” diyen atıl sahralar!... Adları, İNSAN olsaydı. “İnsanım!” derlerdi. Peki niye “Allah’ım!” dediler. BELLEK KAPILARI’nda, dirilik yok da ondan!… Peki NEFES var mı!? Var!... ÖZ KÖKLER’inde güç var mı!? Yok!... Olsaydı, “insanım!” derlerdi.
Kimsiniz niye buradasınız!? Bunu sorarız ocaklarına ve derler ki “sevgiyle geldik!... Şevk, sahrada KÜLT ve biz KÜRZİ olarak buradayız. Aşk, KELAM; BİR TEK KOD olan SAHRA, itibar!… Biz itibarız!... Eğer biz, ALLAH İLMİ ile buradaysak, “ALLAH’ız” da deriz. Niye demeyelim ki!?
Herkes (ruhsal katılımcılar), sessizce konuşmaları dinliyorlar şu anda!... Kimse soru sormuyor!... Oğullar, niye yolumuz, zorluklarla kodlandı!? Niye, yaşam kontrolsuz kaldı!? Biz, sorduk ve yanıt geldi!… Zira ZİYA olan, İSLAM olmadı… Olmadı, çünkü o, İNSAN olmadı… Peki İNSAN, olsa ne olacaktı!? “NİSA” olacaktı; “KURAN” olacaktı; “BİR TEK” olacaktı; yaşayacaktı…
Ve Dünyalı olmak!... Niye!?... Niye Dünyalı olalım!? Her anda olmadık mı yoksa!? Sordular “olan var mı!? diye. Cevap geldi; “DİRİ olan, “HER AN”dır dediler. Peki DİRİ olan İNSAN mıdır yoksa YAŞAMIN TINISI’ını duyabilen; BİLİŞ halinde olan mıdır!?
Farklı sorular gelmeye başladı şu anda!…. “NİSA KAPISI neyi ifade eder!?” “KELAM niye TOHUM oldu ve tüm zamanlar, NİSA KAPISI’na vardı!?” “Ölü planet, niye kontrol kuruyor!?” “ÖZ KÖKLER’de güç kaldı mı!?” “Nasıl olacak yarınlara varış!?”
Bugün çok soru var!... Bu soruları kim yanıtlayabilir!? Biz, bu soruları soranları göreve aldık ve yanıtlarını onlardan istiyoruz!… Hadi buyurun yanıtları siz verin!... Biz, sizi size verdik. Buyrun yanıtlayın!...
(Ses kaydına geçildi…)
SÜPER İNSANLIK REALİTESİ
