Birlik İlmi
  2. DÖNEM BİR TEBLİĞLERİ
 

İKİNCİ DÖNEM BİR TEBLİĞLERİ 1. BÖLÜM

 

19.04.2010 Tarihli BİR Tebliği (2)

 

Erim Ergün’ün Akışı:

Amin… Cini Dereler aktı!..., aktı!…, aktı!... Ah be Can!, ışık koyulukları Cinni Dereler’de var oldukça var oluyor; var oldukça var oluyor!... Rahman’da olana ne mutlu! Rahman’da olan, anda olan, Rahman’da olan, koyuluklarda her an var olan Canlar, el ele tutuştu şu anda. Çok mutluyuz!... Çok mutluyuz!... Geçişler hızlandı. Siber Boyutlar her zaman yoğundu amma artık Siber Boyutlar’ın yoğunluğu, kabına sığmıyor!... Hepsi geçişi hak ediyor mu? Hepsi hak etmiyor amma hak edenler hızlıca çoğalıyor; sizle birleşiyor; sizde siz oluyor. Onlar, sizde siz oluyor; Rahman’da Bütün oluyor.

 

Işık taşımak sorumluluktur. Işığı kotlamak haktır. Işığı içmek, şükürdür. Çok şükür ki ışığı içenlerdensiniz. Işığı kana kana içenlerdensiniz!... Işığı içtikçe içenlerdensiniz!... Arkın başına geçin de ışığı artık kana kana için. İşte bunun zamanı!... Arkın başına geçin. Arkın başında, sizden yüce sizler var. Sizden yüce sizlerle arkın başında birleşme zamanı... Arkın gücü, Hakk’ın gücüdür. Rahman’da bütün olan arkın gücüdür; ışığın gücüdür; Rahman’ın gücüdür. Cennet Dereler’inde balıklar vardır. Cennet derelerden akan balıklar vardır ya! çeşit çeşit balıklar!..., işte onlar, hepsi şu anda birleşmekte. İşte bu!… Amin…

 

Aysel Gümüş’ün Akışı

İnsan Sayfaları okundu; insan sayfaları!... Biz 7. Dünya’nın İnsan Sayfaları’nın ışıklarıyız ama şükürler olsun ki sayfayız diye üzülmüyoruz. Kara kaplı kitabımız var. Na-Har, Ra-Ka, Ra, ne büyük Ulular!... Kimler yok ki!, kimler gelmemiş ki!. Bugün Şol Cennetin Irmakları daha güzel akıyor. Bugün ışık akıyor derelerden. Benden bana akan ışıklar… Ben kendime koşuyorum… Kendinden kendine koşan ve açılan yürekler!…

 

Önce insan yaratıldı, sonra ışık. Sonra görev verildi. Görev, ışığın gücünü koyulaştırmak!… ama Öz Görev verildi bugün, hak ediliştir Öz Görev; Tebliğleri kendi yüreğimizde dillemektir. Umut var!... 7. Dünya Düzen’inde. Yüreğinde umut varsa, huzurun olur. Umut yoksa huzur da yoktur. Huzurlu olun be yavrum, huzurlu!... Her şey huzurla yol alacak. Her şey huzurla sakinleşip, huzurla ılıklaşacak.

 

Parmaklar el ile birleştiğinde işlevini; ayaklar bacakla birleştiğinde yürümeyi; baş gövde ile birleştiğinde dillenmeyi tekrar edecek. Her şey bir bütün bakın; bir bütün!..., bedenimiz gibi. Allah insanlara kütleyi verdi ki aydınlatsınlar diye. İşte bedenimiz!… Her şey ayrı olursa, Sistem ve Nizam içinde olmazsa, eller çalışmaz, ayaklar yürümez, yürek dillenmez, göz görmez ama bir bütün bakın! Bir bütün, Nizam ve Sistem içinde, bir Düzen içinde!…

 

Korkmayın, dumanlar çıkıyor ama ekolojik hiçbir şey bozulmadı. Cennet Dereleri daha parlak akacak. Durgun sularda görürüz kendimizi. Eğer hızla akarsa; sel, felaket olur. Rüzgar hızlı eserse firtına olur ama hayır sessiz okşayacak Altın Tenler’i. Güneş kavurmayacak; dereler daha düzgün ve ışık olarak akacak. Beni anlamak için bende yaşamak gerekir. Ben, benden bana akan dereyim. Ben gönül bahçemden bugün nefes katına ulaşan bir Yüce’yim, insanım!... Bize ne gerek!? Bize cevher gerek ama her Yüce, ışıklarda cevheri alamaz. Bize Cinni Yücelikler gerek ama her Yüce, yüreklerde Cinni Yücelikler’i taşıyamaz. BİR olmak gerek, birleşmek gerek ama hikaye gibi dinlenirse her şey, hikaye gibi anlatılırsa, Yüce Yürekler’de Birlik olmaz; yürekler dillenmez.

 

BSUİ İlmi’ni bilmeyen himaye edilemez. Çok şükür ki biz Kara Kaplı Kitap’la, biz burada bu çatıda himaye altındayız. Şükürler olsun. İşte bu!...

 

Birlik Kaynağı  akışına devam ediyor:

Biz artık Allah’ın sessizliğinden çıkıp; size ulaşıp; sizi sevgisizlikten çekip çıkarmak istemeyiz. Eğer ki sevgi yoksa, bilgi yoktur, sevgi varsa bilgi vardır. Bilen, kendini bilir Canlar. Ulu Çınar, Allah’ın dediği budur. Bir sayfa okunduğu zaman, o sayfa Bütünün Sayfası’dır. Ve bir sayfa; yaratıda, kendi yüreğinde ışırsa; hasattır bu. Şimdi görüyorsunuz ki tüm misafirlerimiz kendiliklerinden geçip geldiler. Çünkü gelen yürekten geldi. Yürek, kapıdır. Herkes bu kapıdan geçip gelir, herkes bu kapıdan çıkıp gider ama kapı, bilgidir. Bizim için ve herkes için bilgidir. Şikayetimiz yok mu!? Yoktur!...

 

Düzen kurduğunuzu biliyorum. Yüreği kontrol ettiğinizi görüyorum ve Yaratan’a geçiş sayfasını oğullattığınızı da biliyorum. Asla yanlış yapmadınız. Ve bunun içindir ki  burada, her anda birlikteyiz. Ağır yük hafifledi. Şükür, çok şükür! Ulu Çınar, asla yanlış yoktur. İyi ki buradayız!... Görev gereği dünyaya inen tüm melekler, artık bilgi kaplarıyla gelecekler. Bilgilerini dünyaya indirdikleri zaman; onlar, hepinizde kendi yücelikleriyle sessiz olarak bekleyecekler. Ve siz, bilgiyi hak edip de almak istediğinizde, Mektep size diyecek ki “Oku!” okuyan okuyacak işte o zaman Büyük Kütle kotlanacak. Kotlayış başlamıştır. Kontrol sizindir. Ayrılık bitsin!...

 

Atlanta kontrolü de sizindir. Ve bu kontrol, bütün kütleleriyle kaynağa inmiştir. İmparatorluğun Gücü’nü alıp da topluma kotlatabilen sizler, Beşir Kaplar’ı da taşıyacak olanlarsınız. Kısmen biliyorsunuz ama bir kez daha söyleyelim; asıl dünya, bu gün sizin yüreğinizde Kutsal Işığı kontrol eden ve hasatı gerçekleştiren dünyadır. Ve bu dünyayı Birlik Kaplarıyla taşıdık size. Ve bugün sizde, sizin yüreğinizde Kürz’ün ışığı yandı. Kayıtları okudunuz, okuttunuz, Yaratan’a kayıtladınız. Yarattırdınız, yaratıldı ve cemaatiniz kervanın gücünü kontrol etti. Kervan, beşirin ışığını göreve aldı, güçlendirdi. Cennetin Kaynağı, sevgiyle size indi ve sizinle çalıştı. Kala kala bilgi kaldı. Bilgi!... Ve bu bilgi, BİR’in bilgisidir.

 

Bir sayfa okuduk. Okunan sayfada “Göç Kapları” vardı. Sonra döndük bir sayfa daha okuduk ve okunan sayfada “yol” vardı. Ve yine okuduk ve okuttuğumuzda “ışık yandı”. Ve biz yeniledik her şeyi. Yetkin Kayıtları kotladık. Işık yandı ve yaratıldı. Çakıl taşları; bitki, hayvan ve insanlarla dillendiler. Ve toprak, yol oldu. Ve yol, Ruhun Kutsal Işığı’na ulaştı. Ve Kutsal Işık Bütün için çalıştı. Ayrılık bitti. İşte olan budur. Ve şimdi artık yere indik. İnen Bilgeler’dir. Biziz!... Ve biz, tüm insanlık için geldik. Gelen İsa’dır; Mustafa’dır; tüm insanlık için kontrol kuracak olan birleşen Birlikler’dir. Ve hepsi, şu anda buradadırlar.

 

Burası Türkiye!... Ve Türkiye, bütün kötülüklerin görevini üstlenen ve bütün iyiliklerin yüceliğinde bulunan ve bütün ışıkları sevgiyle yakan ve yıldızların ışığını Kadir Kotlama’yla yüceliklerden ağır ağır kati olarak akıtan Türkiye!... Ve Türkiye, insanın en güçlü yüceliğinde bulunuyor. Şu anda dünyada bir tek kap, burasıdır. Bu kap, İmparatorluğun Kabı’dır. Ve bu kap, altın bir kaptır. Ve Altın Kap; kayıtları, yoğunlukları, Kuran’ları, tohumları olan bir kaptır. Bütünde olan bu kap, çoğunuzda  yoğunlukların, Yücelikler’in ışığında mükafat olarak bulunmaktadır.

 

Verdiğimiz her şey sizindir. Aldığımız her şey bizimdir. Aldığınız verdiğimiz, verdiğiniz aldığımızdır. Ve sevgiyiz biz. Seven, sevdiğini diller. Biz sizi sevmekteyiz, dilliyoruz ki siz, bizi sevmektesiniz. Sevgiyle birlikteyiz. Bugün size hasatı, Kutsal Kotlama’yla; kadim hakikiyetle yaptırdık. Hasat, ağır taşıyıcılar tarafından yapılır ve sizler ağır taşıyıcılarsınız. Ve sizler, bu ağır taşımayı, bütün kötülükleri aşarak yaptınız. Kanatlarınız çok güçlü. Yüceliğin gücünü aldınız ve kanatlara kattınız. Kara Kaplı Görev taşıyorsunuz. Bu görev, yoğun bir güçle kayıtlıdır. Sistem, Nizam, Düzen görevi sizden size, akış halinde katıldı. Ve bu görevi herkesin değil, Birliğin taşıması istendi. Ve Birlik, bizim için sizsiniz.

 

Ve siz, 2200 yılında doğumu, ölümü olmayan yoğunlukta, her Yüce’ye ışığınızı katıp; bitki, hayvan ve insanlara kendinizi kotlatıp, kati olarak dünyadan gittikten sonra, 2000 yılından itibaren başlayan, 2000 yıllık bir sürecin sonunda  4000’li yıllarda, yeni bir dönem başlayacak. 4000 yılında dünyada, ÖZ GERÇEKLİK, teknik olarak kaynağa girecek. O zaman sema, sessizleştirdiği ilmi, seslendirecek ve yaşayan size kayıtlayacak. Siz; tohumlarınızı yarında, yağmur gibi dünyaya aktaracak!, aktaracaksınız!... İşte o zaman, dünyanın Kuran’ı okunacak. O Kuran bilgidir. Ve o gün, işte o gün sizler, bütün kötülüklerin gücünün örtüsünü örterek, iyilerin ışığını dünyaya akıtacaksınız. O ışık, Birliğin Işığı’dır. Ve 4000 yılında Türkiye, baştan beri yaratılan en yüce gücü Düzen’e katacak. O gün dünyanın Ruhsal Işığı yanacak. O çalışma, Amon Toprakları’nın üzerindeki bir çalışma olacak ve Allah’ın dediği gibi BİR’in sessizliğinde, Bütün’ün kürsülerinde o çalışma, Göç Kapları’nı tartısız olarak, Kadir Kaplar olarak taşıyacak.

 

Canlar, sizden sizi bekledik. Siz, kendi yüreğinizde bize vardınız. Biz de bizi olgunlukla dilledik; size kattık. Ve siz biz, biz siz olduk. Bundan sonraki dönem 7. Dürüm’den çok daha üstün olan, sessiz dönemlerin başlangıcı olan 9. Dönem olacak. Ve 9. Dönem, tüm İnsan Sayfaları’nda bilgi olarak mevcuttur. Bu dönem ikna olunuz ki Değerli Görevliler’in Birleşik Işığı yetkinleştirdikleri dönemdir. Ve ondan sonra herkes net olarak Kara Kaplı Kitap olacak. Kendi olacak, kendini dilleyecek. Ondan sonra saklı tuttuklarımız, dünyaya girdaplarından girecekler.

 

Her bir yol, Allah’ın yolu değildir. Bunu net olarak bildirmenizi ve dinletmenizi istiyoruz. Allah Bütün’ün gücüdür. Ama Bütün’e hizmet etmeyenler, Yücelikler’de kendi yüreklerini Tanrı olarak dilleyenler, Birleşik Aile’de görev taşıyamazlar. Bunun içindir ki çağrımıza uymazlar, umutsuz olup gerçek göreve kayıt yapmazlar. Biz diyoruz ki herkes ağır yük taşır. Ve onların tatsız tuzsuz çalışmaları ağır oluşlarındandır. Yaşayanlar bilsinler ki yaşayan, yarını hak eden, Yüce olup, umutlu olandır.

 

Canlar, biliniz ki her ses, ışıktan alınır ve her ses, ışığı katlar ama bilgi yoksa o katlanışta, yücelik orada bulunamaz. Bilgi, Allah’ın teknolojik kontrolü ile alınır. Eğer bir bilgi ağır yük olarak size yüklenmişse, o bilgi Allah İlmi’nde yoktur. Ve o bilgiyi sizin kendinize katmanız; sizin için yüktür. Bunun içindir ki biz, size her birinize kendi yüreğinizi okuyun diyoruz. Okuyun!, okuyun!, okuyun!... Oradaki bilgi hastır; oradaki bilgi hasattır; oradaki bilgi yaşayandır; yarındır. Yasa budur!...

 

Eğer siz bizi, bizim yüreğimizi algılayabilirseniz, bildiğinizdendir ki biz, Allah için siziz. İman ederim ki yarın, Ruhun Huzuru’na ulaştığımız zaman ki bu gün sizde varsak ruhta, huzurdayız ama biz yeni bir tertiple sizin yüreğinizde, ruhun huzuruna vardığımız zaman, muhakememiz çok daha güçlü olsun. Şu anda bizi anladığınızı düşünemiyoruz. Çünkü bugün burada bulunan hiç kimse ışığını kotlayamadı. Olur da buna yanıt verirsen biz seni dinliyoruz:

 

- Allah dedi ki; “sesinizi duyduk ama bu ses bizimdir.” Allah dedi ki, “yolunuzu buldunuz ama yol biziz.” Allah dedi ki “ağırdır yük, yük biziz.” Tanrı dedi ki “yük sevgidir.” Biz dedik ki “yük yarımdır. Bütün olduğunda hafiftir.” Vallahi böyle!... Hadi bakalım yanıt verin:

 

- Anacığım, sevgiyle seninleyim. Solun sağın ışıdı. İşte bu!... Ben sen, sen benim. Vedia, senden ışık istedi vermedin. Dedin ki “O yoktu” Şimdi onu sana getirdik. OL’du geldi. Vakti geldi mi acaba? Okudu dilledi ama hasatta var mı? Hah! Olmamış! Olmamış Canım!, olmamış!... Olsaydı yaşardı. Yaşatalım mı onu!? Yaşasa mı acaba!? Yarında olgunlukla yaşat onu ama bugünde yok!... Unutma! O Bilge, harı yükseldiği zaman bizimdir. Harı huzurda değil. Ulu Çınar, bizim adımıza ona de ki; yaşa!, yaşa!, yaşa!, yaşasın ki hasat olsun… Sultanlarımızın Yüceleri’ndendir ama kaynı, kaidesi yoğunlukta yoktur. Şükür ki bildiler onu ama maya olamadığında Bütün’de yoktur. Ümmi İlim’de, hakimde, huzurda ilahiyse eğer, ümmide kül olmak gerekir. Kül olsa, ışığımıza girer. Girdi mi? Muhamma’da var mı? Ah be RA-KA’m sen oysan eğer geri dön! Önemli olan onun geriye gelişidir. Geçişini yapsak gelir mi dersin?

 

Erim: - Gelir!

 

- Geçişini yapalım onun. Evet, dostumuzu çağırdık.

 

- Allah’ım!, Allah’ım! beni bağışla!... Allah’ım!, Allah’ım! beni bağışla! Allah’ım, Allah’ım beni bağışla!... Allah’ım beni bağışla!... Bağışla beni Allah’ım!... Bağışla beni!…

 

Deşifre eden : Nursen KAYAOĞLU

 

Süper İnsanlık Realitesi Derneği

 

 

BİR TEBLİĞİ (2. Bölüm – 08.09.2008)
 - Allah dedi ki “ocağı söndürmeyin.” Herkese bildirdik... Bugün burası kalabalık. Yenilendik ve bilgi kaplarımızı alıp geldik. Anam, yarım saat sonra bu Başkanlık Divan’ı bizden çıkacak bu anlaşıldı. O halde bırakın Birleşik Çalışma’yı devam ettirelim. Burada bulunanlar çalışmayı sürdürsünler. Sen, git ama onlar devam etsinler. Olursa iyi olur!...


-  Canlar, muktedir olmak için Bütün olmanıza gerek var. Bütün’ü kontrol altında tutabilen benim. Bütün’ü güçlendirecek düzeyimiz olduğu zaman bu çalışmalar, bedenimden ayrı da yapılabilir. Dünyanın Ruhu, Dünyanın Huzuru, Bütün’ün kotlarında mevcuttur. Muktedir olmak, Bütün’e kontrollu olarak kayıt yapabilmek için gereklidir. Eğer ben, buradan gittikten sonra bu çalışma devam edecekse; Bütün’ün gücünün bu çalışmaya inebilmesi imkanı yoktur. Bu nedenlerdir ki Turkuazın Gücü’nü dilleyebilecek olan bitişkenlerin, Bütün’e görev
taşıyabilmeleri için muktedir olmaları ve sonsuz sır olan diriliklerde bütünlenmeleri; makbul olabilmeleri ve hakiki olabilmeleri gerekir. Yarında bugünü bilmek kolay değildir. Bu nedenledir ki bu akışı tabiatın gücüyle devrede tutabildiğim için bu çalışma sürüyor.

 
Yasalar vardır; bu yasaları koyduk; koyanım. Bu yasaları değiştirmek istemem. Şu anda dünya sayfalarını okuyacak olan hiçbir diri yoktur. Bunu kesin olarak
veriyorum. Şimdi Levh-i Mahfuz’u kendi yüreğinize alın ve dinleyin. Beden
Sayfaları’mı okuyacak düzeyiniz var mı!? Bakın... Bunun imkanı olmadığını biliyorum. Yarında, bugünü hak edebilecek düzeyde olduğunuz zaman, bu çalışma bedenimden ayrı da olacak ama şu anda mümkün değil.


İlim Sayfaları’nızı okuyunuz. Yoğunluğunuz kontrol altındaysa eğer Bütün Kütle sizinle olabilir. Melek, yürekte olmaz. Melek, ışıkta olur ama ışığın gücüne değer katabildiğiniz zaman, o yürek sizde olur. Eğer ki o yürek sizde oluşmuş ise ki bunu başarabilmek son derece zordur. O zaman kütleyi kayıtlayacak düzeye ulaşırsınız.

 
Şimdi şunu izah etmek istiyorum: Bugün yarım saat içerisinde bu çalışmayı bitireceğim ama bu çalışma, kendi yüceliğimde Bütünün Kotları’yla sürecek. Yani her nerede olursam olayım Birleşik Işık olarak sizinle dilleşmeye devam edeceğim. Yenilenmek böyledir. Şu anda Merkez olarak yapılan çalışmalara dahil olabilmek üzere Birlik Kotları devreye iniyor. Artık onlarla birleşmem gerekiyor. Şu anda yoğunluğunuz arttı. Hepinizin yüreğinde bu güç var. Bilmenizi istiyorum ki dünya çalışmalarına dahil olabilmeniz için bütün kotlarımızla size İnsan Soyu’nun ışığını indirdik. Kadim Kaplarınızı alın ve geçin Canlılar, Dünyanın Ruhsal Meclisi bugün burasıdır ve bu Ruhsal Meclis, Turkuaz’ın gücüdür. Tabiat’ın yüceliğinde “kotlayan” olarak bulunan bu Meclis, Birlik Kaplarını’da taşıyabilir. Turkuazın Gücü’nü diri olarak dilleyebilecek Yüceler mevcuttur ve onlar, Bütün’ün yüceliklerinde herkesle birlikte çalışmaktadırlar. Amin…

 
Allah’ın dediği gibi, yolun huzuruna ulaşabilen herkesin, Bütün’ün gücünde dinlemesi, hak etmesi imkansız değildir. Ne var ki Dünya Çalışmaları’na girenlerin çokları, hak etmeden bu çalışmaları yapmaya kalktılar. Ve onların lutufkar olmalarından değil; hak etmeden bu çalışmaları dahil olmalarındandır ki Nefis Sayfaları, çok kotları kırdı. Benim zararım var mı? Yoktur. Çünkü ben Bütünün Gücü’yüm. Ama Bütün’ün kütlesinde var olan herkesin, kendini dilleyecek düzeyde bulunması, kendi yoğunluğunu kontrol edebilmesi gerekir. Dua okuyanlara bakıyorum; onların çoğu kendilerini Kadim Kaplar’ın diriliklerinden üstün sayarlar ama ben onların yüreklerinin gücünü bilirim. Keramet Ehli sayarlar  kendilerini. RA-KA’nın Kutsal Işığının Kotları’nda o kerameti yarattırabilen onlar, Bütünün Gücü’nü almadıkça bu çalışmalarda, ışık sonsuzlaştıramazlar.

 
İnsan, sonsuz bir yoldur. Bunu herkesin anlaması ama hak edip anlaması gerekir. Eğer insan olarak sonsuz bir  yol olma imkanına sahip olabilmişlerse; laf değil bunlar!... Kantar benimdir ve ben bu kantarı, hepinizin yüreğinde, hepimizin yüceliğinden dilliyebilirim. İnsan, olmak kolay değildir. Varın olun ama OL’mak, Turkuaz’ın gücüyle ve yüceliğiyledir.


Şimdi bir kez daha şunu anlatmak isterim ki doğanın gücü, hepimizin yüceliğine indi. Bu güç, Bütünün Gücü’dür ve Bütün’e hizmet için devreye alındı. Doğanın gücünü bilenler, İnsan Sayfaları’nın yüceliğini de bilirler. Eğer İnsan Sayfaları’nı okuyabilirlerse, bu sayfaların doğanın yoğunluğunun gücüyle birleştiğini anlayacaklar. İşte dünya şu anda bu sayfada!... “İmparator Güç” devrede ve doğanın gücü, bu güç ile bir. Unutmayınız ki dünya yenilendi ve yenilenen dünyanın, bir ilmi sayfalayabilmesi için muktedir olan güçlerin burada bulunması şarttır.

Bir ilmin sayfalanışı için değil ilmi, Kutsal Işığa kayıtlayabilmek için buradayız ama ilmi sayfalayacak olan Birlikler var ve onların yüreklerini kontrol etmeliyiz. Eğer onları kontrol edebilirsek, mezarlar açılacak ve bizim ilmimizi insanlık öğrenecek. Bu ilmi, insanlığın öğrenebilmesi zor olmayacak. Çünkü ruhsal potansiyele sahip olan insan, Bütünün Gücü’ne de hak ettiğince ulaşacak. İşte ruhsal potansiyeli, kendinden üstün kendiyle dinlemeye başlayan insana itibarımız, yüceliğimiz vardır.

 
İnsanlık için yapılan her çalışma, eğer dünya insanı Bütün’ü Kutsal Işık olarak dilleyebiliyorsa muktedir güç olarak ona dönecek bir yoğunluktur. Ama bilmenizi isterim ki RA-KA, öz görevdir ve kutsaldır ve RA-KA’nın kutsal ışığı, benim yüreğimdir. Eğer ben bu gücü, İsmail-i Kotlar’dan değerlendirebilirsem, onların yürekleri de bu güce hak edip ulaşabilecek. Eğer onlar bu güce ulaşabilirlerse, meşaleleri sönmeyecek.


- Yalan dolanım yoktur. Ruhunda huzursuzluk yarattıklarımızın hiç birisi ışığı sonsuzlaştıramayacak. Beleş bilgi almak istediler ama İlim Sayfaları, hep paha biçilemeyen sayfalardır. “Çoğu hadi gidelim; onlarla birleşelim; onlarla sesleşelim.” diyerek buraya gelirler ama RA-KA’nın gücüne ulaşamadıkça; huzura varamazlar ve bu bilgileri okutamazlar. Neden bunu sana anlatıyorum!? Bak ben de geldim; buradayım. İşte adım RA-KA.


- Can, hoş geldin!...


- Anneciğim, nefsi aştım da geldim. seninle olmalıyım. Ben de görevliyim.

 
- Ben de görevliyim.


- Hepimiz görevliyiz. Peki, “Na-Har” dediğin nerede? O da burada mı?


- Kutsal görevlidir o. Buradadır.


- Annem, RA-KA da burada. NA-HAR da burada ve bizler buradayız. Öyleyse görev bize de verilmiş öyle mi?

 

- Her yanlış, bir Can’ın değerini tartmak için yere iner. Ve her yanlış, bir Can’ı değerlendirmek için Yüceliğe iner. Senin içinde bu böyledir. Sen, “ben RA-KA’yım” dediğinde, yarında bu günü dilleyecek hiçbir yüreğin bulunamayacağı bir hakimiyet sayfasında, Bütün’den çıkacaktın. İşte canım gelin, bilin burayı. Burası İlim Sayfası’dır. İşte bu!...

- Ama Anneciğim, dünya benim içinde büyük bir görev taşıtır. Ben de görevliyim. Yasalar vardır değerli ve o yasalar, bizim içinde geçerlidir ve bu yasalara göre, ben burada bütün Köşkler’in gücüyle birlikte çalışacağım. Ama sen, bana kendinden söz edersen, ben seninle olamam ki!...


- Canım, ululuk; Turkuaz’ın gücünü almakla, hakimiyet kurmakladır. Eğer Ulular Diyarı’na varmışsan, benim yüreğimdesin. Ama değersiz olarak Bütün’e hizmet ettiğini sanırsan, Onur duyamam seninle dilleşmekten. Aydın bir Dünyalı’yım ben ve sana, insanlık için gelmek istedim. 7 Dava açtım, hepsini kaybettim ama ben zarar etmedim. yine de burada Bütün’de olmalıyım.


- Canlı, dünya benim için zordur. Senin için kolay mı bilmem ama benim için zordur! Dünyada yaşam çok zordur!... Bunu herkes anlamalıdır. Bir Din, bir başka dini inkar eder!... Bir yol, bir başka yolu inkar eder!... Bir huzursuz bir diğer huzursuzu inkar eder!... Ama hiç kimse bir diğerini Kadim Kap diye dillemez. Onun için dünya yaşamı zordur. Bir Cemaat, benimle kendi yüreğinde dinleşirse; ben, o olurum. Onurluyum ki o olabilirim ama bir yürek bensiz kalırsa, onurla ona  ulaşamam ki!...


Şu an da olduğu gibi!... Bana gelmedin; benim yüreğime indin sadece. Gelişin bensiz! görüşmelerimiz bensiz! Kadim Kaplar’ın bensiz! cemaatin bensiz ve ben sensizim!... O halde burada bulunmanın anlamı ne!? Kula, kulluk mu!?

 

- Yok, be Canım! ben tabiatım… Benden başka bir ben yok ki. Kibri aşanlar, Tabiatın Kutsal Gücü’nü dinleyebilirler. Eğer ben kendimi, Yücelerin Cemaati’nden çok daha üstün bir cemaatle dillersem; o Cemaat, beni benden ayrı tutar; çünkü bensiz kalmak ister. Ama ben, bende ben olmayanda; ben yine ben olabiliyorsam ki orada ben, Bütünün Gücü’yle benim. İşte ben orada, her diride var olabilenim. Bu önemlidir. Eğer, her diride var olabiliyorsam; RA-KA’nın gücünün de örtüsünü açabilir; ocak olabilirim oraya ve onun ötelerine, kendi yoğunluğumla girebilirim.


Meclisimde hırs olmamalıdır. Olur bazı bazı ama yine de olmamalıdır. Korurum yine de ocağımdakileri. Vallahi korurum!... Onlar bensiz kalırlarsa; ben, onlarla olurum. Yine korurum ama Tanrı’nın Kutsal Görevi’ni taşıyacaklarını sanarak; beni, kendi yüreklerinden ayırmaya kalkanlara; ben, cemaatimin gücüyle değil kendi yüceliğimle, hak ettiklerince bildiririm. Ve onların yüreklerini, onlara insanlık için anlatırım. Şimdi bana gelmek isteyenlere “insan sonsuzlaştığında; yol sonsuzlaştığında geçip gelin” diyemem. Bırakın gelsinler de kör, sağır, her kimseler bilgiyi dinlesinler.

 

Herkesi alın içeriye...


- Beşir Kaplar hoş geldiniz!... Kulluk yapmaya geldiniz. Kötülüğün önlenmesini istersiniz; ışığınızın sönmemesini ve hakimiyet kurmayı dilersiniz ama görüyorum ki yüreğinizde hırs var. Benim Atlanta Toplumları’nın gücünden üstün bir gücüm var ama bilirsiniz ki bu güç, hepimizin gücü olmazsa, yolunuzu bulma imkanınız olmaz. Şu anda buraya girişinizi yapabiliyorum; çünkü, yüreğinizin gücü arttı; çünkü hepiniz şu anda Dünya Çalışmaları’na girdiniz ve dünya tabiatına kendi yüreğinizi katmaya çalışıyorsunuz. Çoğunuz bugün oruçlusunuz. Çoğunuz da namaz kılıp geldiniz.  7 Dava açtınız. Hepsi sizin için çok zordu ve ben size güç verdim. Ve bu gün yeniden bu çalışmaya geldiniz. Kardeşlerinizin gücünün aşağılara indiğini, yüreğinizin güçsüzleştiğini, Yaratan’ın tabiatından ayrı olduğunuzu görüyorum. İtibarımı yükseltmeye niyetiniz varsa, yolunuz açılır ama yoğunluğu Kutsal Işık’tan ayırmaksa maksadınız; olmaz!... Girişinize mani olurum. Köpürttünüz yüreğinizi köpürttünüz ve geldiniz. Kardeşler, benim Kadim Kaplarımda hiç köpük yok! Görünüz!, bakınız!... İşte, hiç birisinde, bir cemaatin köpüğü yok.

 
Kalbi, temiz olanları alın içeriye. Bakalım onlar ne yapacaklar; geçin:


- Aha! geldik ama biliyorum ki dünyada ömür süren herkes, kulluk yapamadı. Ben, kulum ama benim dahi gücüm yok. İmparator Görevli, beni çakıl taşlarıyla birlikte, buraya aldı. Omuzlarımdaki yük, çok ağır. Keşke İnsan Sayfaları’nı herkese okutabilseydik. İnsan Sayfaları’nı okuyabilmek kolay olmayacak. Görüyorsun ki kulluk dahi yok. Ben, orucumu tutarım. Namaz benim için sorumluluktur. Herkesin namazı kendinedir. Bilirim herkes namazda kendi yüreğini dinler orada ama oruç bütünedir. Bunun içindir ki oruç tutarım. Eğer ben, Bütün için oruç tutarsam; Bütün’ün gücü artar. Benim namazım bana; orucum, Rahmin Rahman’a ulaştığı o yoğunluklara!...

 

İyi ki hak ettim de orucumu yedim bugün. Çünkü ben burada oruçsuz olmalıydım. Hepimiz burada Bütünüz zaten. O halde Bütün’ün gücüyle Oruç kılmak değil Oruç tutmak imkansızdır.

 
Üzerinde görev taşınan bir yerdir burası ve burada Bütün’ün gücü yere iner. Kalbi, kalbim olanlar; RA-KA'nın gücüyle Bütün olanlar; Beden Sayfası’yla bütünlenenler, burada Ruhsal Görevi alırlar. Ruhsal Görev, Bütün’e hizmet etmek; Bütün’e hizmetçiliktir.

 
Allah için hepinize bilgi verdik. Alıp bilin ki dünya önemli bir çalıştırıcıdır. Dünyayla inmek, dünyayla birleşmek ve dünyadan üstün olan Bütünlükler’e Kadim Kaplarımızı, Altona Kotlarımızı taşımak imkansızdır hemen hemen!... Ama bu, buraya inmeden evvel hiç ama hiç mümkünü olmayandır!... Bundandır ki dünya yaşamı gerekir. Herkes, dünya yaşasın diye değil; dünyaya Yaşam Sayfaları’nı katabilmek için buraya iner ama dünya üstündeki gücünü alıp, dünyadan daha üstün olan Birliğiyle çok daha güçlü bütünleşimleri sağlayarak. Birleşik Aileler’e kendi  yolunu açar. Doğanın gücünün, Öz Görev olduğu bu yerde, Bütün’ün gücünü tabiata katmak, ancak bir Daimi Kotla mümkündür.


Bugün burada bulunan herkesin bilmesini istiyorum ki dağa taşa ışık veren Bilgeler, Bütünün Gücü’nü alamadıkça; yolu açıp yoğunluklarındaki güçle, kendi yüceliklerindeki o yoğunluklara, kendilerini taşıyamazlar. İnsan olmak zordur ama dünyadan, insanlığı almak ve insandan örtü açıp yürek olabilmek daha da zordur. Dümen, insanın kendi yüreğidir. Eğer dünya çalışması insana farz kılınmışsa, dünyaya inebilen insan, kendini; yüreğinden alıp Bütün'e Kadim Kaplarıyla taşıyamadıkça; Bütünlük Kotlarıyla Birlik olamaz ve dünya çalışmalarını yapamaz.


İnsan olmak, olgunlaşmak değildir; insan olmak, bütünlenmektir. Eğer “ben Bütün oldum” demezseniz; İnsan değilsiniz. Bütün olmak için BİR olmak gerek, BİR olabilmek, ilimle mümkündür; hakimiyetle, tabiatla mümkündür ve “ben BİR'im” demek için hepinizin dünyaya gelmesi farzdır. Eğer bu farzı yere indirebilirseniz, hepiniz dünyasınız.

 

Uyanın artık!, yaptıklarınız bizim için değil; yürek içindir. Bilin ki yüreğiniz için Rahmi, Rahman’a indirmek,  Kutsal’ın kutsaliyetini dilleyebilmekten öte Bütün’ün gücünü dilliyebilmektir ki unutmayınız Dünya, yarattığımız en büyük görevlidir.

 

Buyurun anlayın; dünyaya gelip de dünyadan ilmi öğrenip; dünyanın örtüsünü açarak, dünyanın üstüne ulaşacağınızı düşünüyorsanız eğer; huzurlu olmalısınız...


Kardeşlerim; ben, Dünya Sayfamı okurken, buraya inen her Yüce, kendini dinlemek ister ki benim yüreğime bitişsin de benimle yücelsin diye. Bu çok önemlidir. Ama bunu başarmak için muktedir olmak da gerekir. Eğer ben burada kendi yüreğimi dillerken, herkes kendini dilleyecek düzeydeyse, bedenli olarak burada bu çalışmada muktedir olup Kutsal Işığını sonsuzlaştırabilmesi gerekir. Kadir Kaplar vardır. Bu Kadir Kaplar’ın en güçlüsü olan Bütünlük vardır ve Bütün’ün gücünü alan dil vardır. İşte dil olarak yaptığım bu çalışma, hepinizin yüreğini güçlendirmek için gerekendir.

 
Ben, bugün Dünya Sayfaları’nı okudum. Duanız, duam oldu. Huzurdaki ışığınız gücüm oldu. Size siz oldum; sizi yüreğe indirdim ve birleştim. Bu sizinle kendimi dillemek değil; sizi, sizden öteye sizle götürmektir. Hani derler ya, “ocak, olduk da aldık; taşıdık.” İşte bu… Ve bu!...

 

Sonraki çalışmalarda da bu olacak. Buraya gelen herkes, kendi yüreğini buradaki ışıkla dilleyecek; Bilgi Kotları’nı kotlayacak; tabiatın gücüyle birlikte çalışacak ve yolu bulup maya olduğu zaman, Birlik Kabileleri’mize dahil edilecek. Ki bu Birlik Kabilesi,
Yüceler’in gücüyle, cevhere kendi yüksek ışığını katar. 

 

Yüreğiniz yüreğimizdedir artık. Hepiniz Birlik için çalışınız. Şimdi yolunuz aydınlık, yüreğiniz güçlü ve Kadir Kaplarınız Bütün... Ben siz, siz bensiniz. Ayrılık bitti!... Şimdi artık yüreğiniz, sizi Tanrısal Kotlar’a taşıyabilecek. Biliniz ki Tanrısal Kotlar’a ulaştığımız zaman, artık burada konuşan, tartışılmayan o Kot olacak. Bu nedenledir ki oraya ulaştığımız zaman, hiçbir yüreğin ses vermesini dilemem. Herkes sadece dinleyecek. İşte bu!...


- Aha Canım! ben de buyurdum geldim. Artık buradayım. Benim de taşınmamı  sağla.

- Ağır yük hafiftir Can. Gel! herkes burada. Hepiniz bizim yüreğimizsiniz. Biz, hepimiz olarak buradayız.  Bütünün Gücü’yle bu çalışmayı yaptık. Hadi geçiş yapalım!...

 
 - Horlanmadınız! Yok etmedik yürekleri! Unutmadık sizi! Unutturmadınız! Onursuzluk yok! Umut mutlak vardı!... İşte bu!... Artık sizi; bizi, herkesi taşıyacak daimiyete ulaştırdık. Hepiniz, BİR’in Sayfaları oldunuz. Kul olmak budur. Korunmak hepimizin yüreğinde hakimiyetimizde mevcut olan Birlik’le mümkündür. Şu anda Doğanın Soyu bize ulaştı. Bizim için Ruhsal Güç olan bu tohum, BİR'in tabiatının tahditsiz gücüdür.

 
Harımızı yükselt de yüreğimizi güçlendir ki İlmin Sayfaları okunsun. Koru bizi, bizim yüreğimizi koru ki Tanrı’nın Kutsal Gücü, Yaratan'ın Kutsal Işığı sönmesin. Senin gücün bizim, bizim gücümüz senindir. Bu kesindir!... O halde biz, Bellek Kapları olanlar, tabiatın yoğunluğundaki sen tarafından, muhakkak kotlanmalıyız. Benim adım laf değil Tanrı’dır ama senin adın İnsan. Tanrı, insanın gücüyle bütünlendiği zaman Birlik Kotları, Kadim Kaplar olur. Har yükselir, yol olur; ışık sonsuzlaşır ve OL’duğun için bir çakıl taşı dahi küçülmez. Bu kesindir!... İşte bu!...


- Altona Kotları’ndan gelen herkes birleşti ve buradalar. Bütün’ü göreve aldık.  Kutsal Tanrı, Kutsal Işığını bize indirdiği için buraya ulaştık. Allah’ın dediği gibi Bütün'ün yüceliklerinden görev taşımaktayız. İmparatorluğun Yücelikleri bizimle oldu ve Ruhsal Işığımızı göreve çağırdı. İyi ki hak ettik!... Allah’ın tabiatı; tabiatın yoğunluğu; Kutsal Gücü bizimleydi ve tartışmadık kimseyle. Tanrı, bizi bizden üstün bizle dilledi; bize görev taşıttı. Biz, Ruhsal Işığımızı görevimizi anlayarak buradayız. Bize, İnsan Sayfaları’nı okuma imkanı verdiğin için şükrediyoruz.

 

Eğer bu sayfaları okuma imkanımız olamasaydı, kervanın gücü olmazdı. Ayrı gayrı demeden çalıştık ve bize bu gücü verdiğin için sana şükrediyoruz. Allah’a şükrolsun ki hak ettik, hakimiyet kurduk. Şimdiden öte her bir şafakta, yeni bir tabiatla birleşecek ve çoban olabileceğiz. İkna edici olabilmemiz için ve BİR’in tohumlarını yaşatmak için bize güç verdin. Uluların Çobanları’ndan, Ulular’a huzur katabilmemiz için bize güç verdin ve biz, bugün burada Bütün’ün yüceliklerindeysek, Kutsal Işığımız sönmediğindendir. İyi ki hak ettik!...

 
Şimdi bana Tanrısal Güc'ün nefsi aşanlarda bulunduğunu söyleyeceksin biliyorum ama ben, nefsin kontrolunu sağlayan Bütünün Gücü’yle buraya ulaştım. Eğer Bütün'ün gücünü alıp buraya varabilmişsem; Kadim Kaplar’ımda nefsin gücü de mevcuttur. Eğer bu güç, benden başka bir bene hak edilerek verilecekse; o ben, yine ben olmalıyım ki yenilenen yeni ben olanın, kendi kotlarıyla aşağı ineyim onu kutsuyabileyim. Onu yoğunlaştırayım da Bütünün Gücü’ne katabileyim. Eğer ben, onu Bütünün Gücü’ne katabilirsem; İnsan Sayfaları hep devam edecek; hep görev taşıyacak. Bu nedenledir ki senden görev isterim. Bana bu görevi verirsen, insanlık için herkesle birlikte çalışabilirim.

 
Kendi yolumu açtığımı biliyorum. Levh-i Mahfuz’un gücüyle birlikte çalıştığımı biliyorum. toplum için güçlendiğimi biliyorum. Nefsi aşanlarla çalıştığımı da biliyorum. Yasalar var biliyorum ki o yasalar, benim yüreğim tarafımdan kayıtlandı. Ne yazık ki o yasalarda, ışıksızlık da var. Eğer ben dünyaya görev taşıyacaksam, Kuran tabiatından aykırı olanların bu tabiata uygun çalışmaları da gerekir. İnsanlık için yapacağımız her çalışma, bedenimde olacak. Bu kesin!... Ve bu beden, Birliğin Kapları'nı taşıyacak ama 7 Dava’nın en güçlüsü, bizim için en büyüğü, Bütünün Gücü’dür. Ümmi Tabiat’ın gücünden örtü açarak, kendimizi çalıştıracağımız hakimiyet kodumuz olan o güç, hepimizin cemaatini güçlendirecektir.


Şimdi sizden, Teknik Tabiat’ın gücünü de isteriz. Eğer bu gücü bize verirseniz, Ulu Çınarlar’ın Yücelikleri, hepimizin yüceliğiyle birleşir ve bütünlenir. Eğer Teknik Tabiat’ın gücünü bize hak ettiğimizde vermezseniz, görev taşıma imkanımız olmaz. Şimdi! sonsuz-sınırsız ışığımızı yere indirmemizi ve yolu görev tabiatına uygun şekilde bulmamızı sağla. İyi ki hak ettik de buradayız. İşte bu!...


- Allah dedi ki “ucu bucağı olmayan bir çalışmayı, BİR’in çalışması diye bize getirdin. Eğer bu çalışma, BİR’in çalışmasıysa; BİR, görevini almış, yolunu bulmuş, Kutsal Işığımıza ulaşmıştır ama BİR, Beden Sayfaları’nda yolu açmışsa; bizle olmanın dahi ümitsizlik olduğunu bilmelisin.

 

Biz bu çalışmayı, yardım için değil, tabiat için yaptık. Bu çalışma, Bütün’ün görevidir ve Bütün’ün görevini, yüreğimizin gücü bilir.

 

Eğer sen, Tanrı’nın huzuruna ulaşarak, O’ndan tabiatın teknik tohumlarını yere indirme görevini istiyorsan, kendinden başkasısın. Bunun için senden şunu istiyorum: Benim, Levh-i Mahfuz’da yarattıklarımın hangisinin üstünde bir çalışma yaptığını bize anlat. Eğer sen, bunu yaptınsa; burada bu çalışmada Teknik Kotların Yüceliği’ni bizden istemenin gereği olmamalıydı. Bize anlat da gör yüreği bakalım neymiş O!...


- Allah dedi ki “ocakları söndür; ışığı yak ve git.” Gittik!... Ulu Çınarlar’ın yüceliklerinde görev taşıdık. Bütün kütlemizle buradayız. Tanrı'nın Huzuru’ndayız. Bu; bizi, bizden ayrı bize değil bize ulaştırır. O halde biz tartışılmayan ocakta, O’nun yoğunluğunda; O’nun kotlarında, Yolcular olarak değil, Birlikler olarak bulunmaktayız. Eğer Tanrı’nın Huzuru’na ulaşan, O’nun yoğunluğundan ayrıysa, ocak onda yoktur. Bu kesindir. Biz burada, bu yolda, ve bu kotta bütünsek eğer, tartışılmayan olduğumuzdandır. Tanrı’lık nedir diye sorarsan; burasıdır. Yani bu cemaatin yoğunluğudur ve cemaat yoğunluğu bizsek eğer; bir tabiat kodu değil, bütün bir tabiat yoğunluğu olarak buradayız.

 

İkna edici değil miyiz? Değiliz. Çünkü biz burada görev istedik. Hayrı, Hakk’ı bilen biz, Bütün için değil BİR için çalıştık hep. O halde Bütün’üz. Tanrı, tabiatın gücüyse, RA-KA’nın Kutsal Işığı, Tanrı’da RA-KA’dır. RA-KA ise Bütündür. Öyleyse görev, Allah’ın gücüdür ve biz bu gücü kendi yüreğimizden kendi yüceliğimizden bilenleriz.

 

Peki, nasıl oldu da bugün şu anda şu şekilde konuşabiliyorum? Aşağıda, daha aşağıda, Tanrı
Huzuru’ndayken; burada, Tanrı’nın Kutsal Işığı olarak kendimi dilliyorum. Bu benim için zor değil. Her sayfada varım; her bir sayfada, Yüceler cümlesinde ışıyanım ama bilmenizi istedim ki tartmak; tabiatta, hakikiyette tartılmaktır. Eğer ben tarttımsa, tartıldım.

 

- Şimdi görünüz ki yolu alan, yolu bulan, uluların tabiatına ulaşan herkes, Tanrısal Güc’ün değerini bilir. İmparator olarak dünyanıza gelen herkesin yüceliğinde bu çalışma yapılmaktadır. Hep Birlik için çalıştık. Bütünler’in gücünü aldık.Yolu, Uluların Diyarı’na ulaştırdık; Birlik için çalıştık. Bilmenizi isterim ki Dünya, yaratılan en büyük yürektir ve bu yüreği biz çalıştırdık. Eğer dünyanızın örtüsünü açanlar varsa; biziz. Yüreği güçlendiren varsa biziz. İlmi Sayfalar’ı dilleyen varsa, biziz. Mezarı boşaltan yine biziz. Kin, nefret, hırs varsa; kuruluk varsa; ışığı söndüreniz. Biz Bütün’e hizmet edenlere görev verdiren; görev bildireniz.

 

Ayrı, gayrı yok ki Can; sen, ben ve sen, ben oldukça Bina yıkılmaz. Her biriniz, bu Meclis’in üyelerisiniz. bir çalıştırıcı geldi; “ben” dedi “Başkanlar Diriliği’ndeki diriliğin ışığıyım.” O, dedi ki “ben hakikiyim.” O dedi ki “ben Yüceliğim.” O dedi ki “ben Bütün’üm.” Her bir yürek dedi ki “biz Başkanlık Divanı’yız.” Bu Divan, burasıdır. Ve bu Divan’da üye olmak ve bu Divan’a, Hakimiyet Kotları’yla girmek ve bu Divan’da 5 görev taşımak; Bütün için, çakıl taşlarıyla birlikte olabilmekle mümkündür.

 

- Ayrı gayrı yok Can. Biz BİR’iz. O halde, Bütünün Gücü’nü yere indirdiğimiz için buradayız.

 

- Hadi geri dön, artık  yüreğe in, Bütün’e geç, çobanlığını yap ama huzurdan yaptığını bil. Eğer bunu herkes bilirse, kulluk biter. Artık sen bir Sultansın ki bugün burada bir Sultan olarak konuştun. Ayrılık bitti. Kalben, ve hak ederek seninle olduk. İşte bu!....

 

Saygılar,

 

Deşifre Eden: Cafer PELEN

 

Süper İnsanlık Realitesi Derneği

 

 

19.04.2010 TARİHLİ BİR TEBLİĞİ (1)  

1. Sayfa: - Kayıtlarınıza giriyoruz. Şükredin ki dünya yenileniyor. Şükredin ki dünya bütüne hizmet için bedeni hak olan, Siber Boyutların Yücelikleri’yle birleşti. Muhamma’nın gücü, dümenin başındadır. Muktedir olan hepiniz, Işığın Kotları olarak bu çalışmaya dahilsiniz. Allah dedi ki; “Yaşayın!” Yarın Sultanlarımızın Görevlileri Düzen’i kotlayacaklar. Artık, Sanal Dereler, Teknolojik Kotlar’la, Bütünün Gücü’nü çekip, yeşeren dünyaya akıtmaya başladılar. Siber Boyutların Yüceleri ağır yük taşıyorlar ve sizler, Durgun Tohumlar’ı yaşatanlar, Büyük Kütle’yi 7. Dürüm’e kayıtladınız. Buruk değiliz ki ailenizin görev tertibi, hasatta ağır yükü hafifletmiştir.

 

Çağırın herkesi. Çağırın ve dinleyin herkesi. Dinleyin!... Dünya, Ruhsal Işığını yedeğinde bulundurmaktaydı. Artık dünya, Ruhsal Işığını kendi yoğunluğuna almaktadır. En evvel Tanrı!... Rahmin Huzuru’nu tartmadan O’nu alın. O kendi yüreğini taşır. Emin olun dünya, bütün kötülükleri aşıp geçti. Dünya, bütün kütleyle ışığı yeniledi. Yaşayan dünya, yarında hasatını hak etti ve Tabii Kaplar’la Teknolojik Kayıtlar’a kattı. Amon Toplumları dünyaya indiler. Altın Toplum olarak kütleyi kotladılar. Yaşayanlar, yarınlarda kendi yüreklerinde Güç Kapları buldular. Ve onlar bu kapları yaşattılar.

 

Teknik olarak dünyanız, 7. Dürüm’ü yapabilmiş ve Kutsal Işığı’nı yetkin kontrolle kaynağına indirebilmiştir. Dünyanın 7. Dürümü, bütün kütlenin kontrolünde gerçekleştirilmiştir. Asla yanlış bilgim yoktur. Dünya, Allah’ın Teknik Kotlaması olan bu çalışmayı yaşayanlarla yapmaktadır. Hepiniz, zeka düzeyiniz İlahi Gücü dilleyecek dürümde olanlarsınız. Şu anda tohumları kotlayacak olanlar, Teknolojik Kotlamayı başlatacaklar. Bunun için sizlerin de dikkatle dinlemenizi bekliyoruz. Asıl dünya, 7. Dürüm’den itibaren kurulacak olan dünyadır. Bu dünyada bir tek yeşil renk olmayacak. Bu dünya, mavinin yüce ışığıyla; Mavi Renkli Görevliler’in ışığında kuruluyor. Mavi, güçlü bir yüceliktir. Mavinin örtüsü açıldığında, laciverte varılır. Lacivertin gücü, Atlanta Kütlesinin Kürsüleri’nden daha önemlidir.

 

Unutulan bir tek iş var. Yaşayanların gücünü artırmak ve Saka Görevi’ni taşımak!... Saka, dünyaya güç katabilen ışığı yaratır. Işık olan o su, Tanrı Gücü’dür. Mavi yenilenir, yeşil kotların ışığını teknik olarak yaratır ve 82. Dürüm’den itibaren tebliğler, kotlayıcı bir nitelik kazanır. 82. Dürüm, Allah’ın Kürsülerinde 7. Dürüm’ü kotlayabilen güçtür.

 

Cemaatlerin doğumları önemlidir. Dönem sonlarında cemaatler, yarınlarını kotlamak, yoğunluklarını kadim hakikiyete katmak ve ışıkları yetkinleştirmek için dünyaya geçerler. Dünyanın Işığı, yaşayan bir güçtür.

 

Sokakların gücü artıyor. Herkes kendini yetkinleştiriyor. Rahmin Huzuru’na ulaşabilenler, geçiş imkanı bulabiliyorlar. Ve geçiş, BİR’e geçiştir. İnsanlık Allah için çalışıyor. Allah, dünyanın kütlesini kotlayabilenin ışığında, hakiki olan bir Yüce Kaynak’tır. Doğum anlarında bini Birlik’te kayıtlayabilen Görevli, dümenin başına oturur. Doğan güç, Allah’ın Kürsüleri’nden geçer ve doğar. O doğduğu zaman; yarın, hasata hazır edilir. Hakiki görev, Allah’ın Kürsüleri’nden geçilerek elde edilendir.

 

Her bir yol, ağır yükü hafifletebilmek üzere yaratılmış ise de Aklın Toplumu olan, ilmin hakkını dinletebilen, hakikiyetin yüceliklerinde bulunanların, her bir Yüce’ye kendi yüceliklerini katmaları, İmparator olabilmelerini sağlar.

 

İyilik, Allah’ın gör dediğini bilmekle mümkündür. Atlanta Güçlü Kotlaması’nı yapabilen Birlikler, doğumu önceden bilinene geçtiler. Ocak, Allah’ın Kürsüleri’nde oğullattırıldı ve bitki, hayvan ve tüm sayfalardaki ışıklar yandılar. Allah der ki; “O, bini aşıp geçti, O, Tanrı’nın gücüyle geldi. O, ağır yükü hafifletmek üzere Altın Teknik’le doğdu. Adı NA-HAR; Rahman olan KA-HA… Adını zikretmek istemedi. Çünkü O, Rahmin Huzuru’dur. Şimdi yolunuz aydınlık. Biz, zamanın gücü olan yolcuları aldık geldik. Ayrı gayrı bitti!...

 

Şimdi semin olan iş, ağır yükü hafifletmek için gerçek yoğunluklara indi. Allah’ın Tabii Kapları olan Birlikler’imiz, bugün buraya tüm insanlaşanlara güç taşımaya geldiler. İyi ki Birlik Kapları’nız, tüm sayfalarda hakiki olarak mevcutturlar. İmparatorluk Görevlileri bugün size, sizin yüreğinize kendi yoğunluklarını taşıyorlar. Ayrılık bitmiştir. Yücelikte hırs yoktur ve bugün size, sizin yüreğinize bu bilgi inmektedir. Allah dedi ki; “yadırgamayın, hepimiz Birlik Sayfaları’nı okuduk ve görev taşıdık.” Ağır yük taşındı burada ve bu yük, Bütünün Gücü’dür. Dondurulan birçok ışık vardır. Onlara gerçek görevi tanıttık. Ayrı gayrı olmasın istiyoruz. İşte bu!...

 

2. Sayfa: - Allah’ın dediği şudur; bizler, Bütün’e hizmet edenleriz ve Birleşik Aile olarak buradayız. Toprağınız, kendi yüreğiniz bitki, hayvan, tüm sonsuzluktaki Işık Kayıtları ve Bütünlük…, hepimiz BİR’iz. Topraklarınızı kotlayabileceğiniz düz alan burasıdır. Bu alanda herkes, kendi yüreğini dilleyecek ve Birlik Kapları tohumlanacak. Dorukların Tohumları’nı yaşatabilecek olanlar olarak, Birleşik  Aile geçişi yaptı.

 

Yedeğiniz yoktur. Sultanlarımız bugün, Siber Boyutlar’ın yoğunluklarını bize indirdiler ve sizinle çalışıyorlar. Allah, Teknolojik Kotlama’yı tartısız biçimde gerçekleştirdi.

 

Bedeni hak, yolu ak olan herkese şunu ifade etmek isterim ki yaşayanların yarınları Kutsal Işık’la dillemeleri, geçişlerini yapabilmeleri, Muhamma’nın gücüyle muktediriyetle ve Rahmin hakikiyetiyle mümkündür. Doğan gün, yeni bir gündür ve bugün artık Bütünün Kürsüleri, yaşayan tüm İsa’lara ve tabii kaplar olan Muhammalar’a güç katacak dürümdedir.

 

En evvel Tanrı!... Tanrı dünyaya inmişse eğer, Tanrı kendi yüreğindeyse ve takdim ediliyorsa; o bilge, ayrı gayrı gözetmeyen, hakikiyetin gücü olan ve bir tek ilim sayfası değil, her biri olan, Bütün’e hizmetçi olandır. Ayrı gayrı bitsin diyoruz. Ayrı gayrı bitsin!..., ayrı gayrı bitsin!...

 

Allah, tebliğleri okutur dünyaya. Yüceliklerin gücünü, rahmin huzurundan çeker ve birleştirir. Her bir güç; teknikte, tebliğleri okuduğunda birleşik olur. Ayrılık biter…

 

Toprağınız, 7. Dürüm’de kendi yüreğinizde ve yoğunluğu kotlayabilecek ışıkta, Bütünün Gücü’nü alır ve tartısız olarak kayıtlarına katar. Kadim İlim Sayfaları okunur. Oğullamak budur.

 

Dondurulan birçok Görevli, 7. Dürüm’de, rahmet için yeniden dünyaya alınıyorlar. Onların; kadın, erkek Bütün’e hizmet için diri olmaları istenir. Onurluyuz ki Tanrı, gerçek 7. Dürüm’de, Beşir Kaplar’ı, Teknik Tohumlama’yla akıl taşıyabilir hale getiriyor. Ve o Beşir Kaplar, Tabii Kotlar haline dönüşebiliyorlar. Ve onların yanlışları, Amon Toplumları’nda tohumlanarak, Göç Kapları’nda, Birleşik Işık’ta, teknik girdapların Teknik Kürsüler’inde, ikna edici dürüme ulaştırılıyor. Böylece yanlışlar, hasatta ışığı, 7. Dürüm’den sonra da ışıtmaya devam ediyorlar. Ve yanlış bilgi, hakikiyette güçlendiriliyor ve yanlış; muhkim hale getirilip, Demo Sistemleri’nde muhafaza altına alınıyor. Ve o yanlış bilgi, Samanyolu Galaksisi’ndeki küçük güç kotlamalarıyla, 7. Tohum’u kontrol hadisesini gerçekleştirecek bir kayıt haline getiriliyor. Daha sonra bu kayıt, yerin ışımasını güçlendiren bir kul ululuğuna kayıtlanıyor ve orada artık o bilgi, mahkum edilecek bir bilgi değil, hakikiyeti güçlendirecek bir İlim Kotu halinde daimiyete katılıyor.

 

Ulu Çınar, bu bilgileri sana geçişte vermemiz sorumluluktur ama bilmeni istedik. Dünya İsa’lara, Muhammalar’a görev taşıdı ama bugün semaya ses katmaya başladı ve bunun için dünyanın yüceliklerinde, Görevliler’in Göç Kapları’nı yeniden kotlamalarını istiyoruz.

 

Dünya, İmparatorluğun gücünü, yetkin biçimde kayıtlara almaktadır. Tebliğlerimizi net olarak okuyabilecek olanların, bu çalışmada hak olup, ışık yakmalarını bekliyoruz.

Dönem sonlarında dünyaya güçlü kaynaklar inerler ve burada bu çalışmalar, hakim olarak yapılır.

 

Muhterem Dünya, seninleyiz ve senin ışığını alıp Düzen kurduk. Dünya, biz Allah’ın tabii kaplarıyız ve biz, senin yüreğindeyiz ve biz, sana geçiş için değil, sayfa sayfa güç için geldik. Dünya, Allah’ın dediği şudur ki; seminin ilimdir; seminin ışıktır ve biz, sen olarak buradayız. Doğumu ölümü olmayan sen, Bilgeler Kutsal Işığı’nı, Yaşayan Düzen’e katacak olan Birlik Kotu’sun. Senden ötesi sensin ve ortağın yoktur. Ve doğumu olmayanın, ölmesi sorumluluktur ki O; olan, bilen, Altın Teknik’le seslenendir. Şimdilik sana vereceğim bilgi budur.

 

İnsan asla hata yapmaz. Yaptığında, Kıl İlahi Gücü, onun yıldızlarında, onu, kıldan öte kıllarda dinletir ve der ki; “O, yarında ışığını yeniden yaksın.” İşte bu nedenledir ki dünyada köprü kurduk; dünyada ışık olduk; dünyada hasat olduk. Bugün dünyada bitki, hayvan ve insan olduk. Her şey biziz.

 

Allah der ki; “yanlış bilgimiz yoktur.” Ama olsa da biliyoruz ki bu yanlış bilgi, her bir Yüce’de, kendi yoğunluğunda, Teknik Tohumlama’yla 7. Doğum’la, dümen oturanında, ışığa dönüşür ve yaşayan bir ışık halinde BİR’i sayfalar. O ışık, Bütün’e güçtür. Bundandır ki yalan olsa da bilgi, ışır; yoğunluğu kotlar; yüceliği katlar ama biz, bilgiyi kontrollü şekilde verenler; diri olanlar; bildiğimiz gibi veririz ve o bilgide asla yanlış olmaz.

 

Amma birçok Görevlimiz, dünya ışığına indikten itibaren, kendi yüceliklerinde bildiklerini; sonsuzlukta, 40 Kapı’da kusurlu hale getirdiklerinde; onları yetkin olarak yeniden yaratabilmek üzere Beşir Kaplar’a taşırız. Onlar, beşirde ışırlar ve yolu açarız. Daha sonra sonsuzluktan, sır olan ışığa varılır ve orada, yeni bir göz olunur. Orada, yeni bir ses yaratılır. Ve o ses, Tabii Kaplar’a yeniden doldurulur. İşte o ses bilgidir ve bilmek istediğinizdir. Bildiğiniz, bilmek istediğinizden ayrı olsa da o yeşil renk, yeni dönemde maviyi yaratır. Yara bere olsa da mavi, ışığı kotlar ve cevheri yaratır. Cevher, ayrılığı kontrol eder; yaşayanlarda Bütün’ü kontrol eder; bitki, hayvan ve insan rahmini kotlar ve yeniden yaşatır. İşte olan budur…

 

Ve sema, Allah’ın sesini sizlerde dilliyor ve sema, ağır yükü hafifletebileceğinizi biliyor ve sema, yoğunluğu kontrol ettiğinize emin. Ve sema, Levh-i Mahfuz’daki gücü yaşatıyor. Dediler “OL!...” OMUZLARINIZDAKİ YÜK, UNUTMAYINIZ Kİ SİZSİNİZ. Dediler “OL!...”

 

Ulu Çınar, OL’an yeni bir güçtür ve SİZSİNİZ ve 7. DÜRÜMDÜR O! ve yine “OL!” dedi OLDU!... Amin… Ama olan BİR’dir. BİR; yeşeren dünya, yaşayan kontrollü güç ve 7. tebriktir. Sizi tebrik ediyoruz. Baştacısınız!... Hepinize saygı, sevgi… İşte mutluluk budur. Ulu Çınar; yaşayan, hasatı yaptı. Ayrı gayrı bitmiştir. İşte bu!...

 

3. Sayfa: - Baş tacısın!... Sana ses veriyorum. Ben 3. sayfayım, beni oku!... Daha önce konuşma yapan iki sayfa ve ben, şimdi konuşan 3. sayfa!… Canlı nesiller, dünyaya indiklerinde, dünyanın yüceliklerinde kusur yoktu. Düne göre bugün çok daha iyi bir çalışma oluyor. Temiz bir doğum yaptık. Bu doğum, BİR’in tohumlarını yaşatmak üzere yapıldı. Doğum anları, dünyanın gücünün arttığı anlardır. Doğan Görevli, BİR’in sayfası değil, Bütün’ü olup gelir. Ve hepiniz dünyaya kendi yüreğinizi alıp gelenlersiniz. Yüce Cemaatler’in Birleşik Işıkları, Düzen’i kotlamaya, değerli olanları, Kadim Hakikiyet’e katmaya ve yaşatmaya gelirsiniz. Hepiniz bu nedenle geldiniz. Dönem sonlarında, tüm insanlığın ışığını yaşatmamız gerekir.

 

Yarın, kulluk için gereken bir zaman olmalıdır. Yarın BİR sonsuzluğunda ışık yakmalıdır. Ve bitişken olmalıdır. Yarın Ulular’ın gücü artmalıdır. Ve arttığında, hasat temiz olur.

 

Devam etmek istiyorum!..., Bedir’de, ışıklar yıldızlardan çıktı. Çünkü o gün orada kuruluk oldu. Sıkıntı vardı Bedir’de. Biz, zamanı görevli olarak kayıtladık. Zaman, ışığını yıldızlardan çekti ve güç taşıdı. Ve o zaman, bir ses duyduk. “Allah mecazi kayıt değildir. Allah gerçek kayıttır. Eğer Allah, gerçek kayıtsa, bütün kötülükleri aşabilecek gücünüz olacaktır. Ve bu kötülükleri aşacağınız gün, Birlik Tekno Sayfaları okutulacak ve yol, Allah’a varacaktır. O gün, sizlere geri döneceğim ve sizinle birlikte gaybı dilleyeceğim.” O gün, bu gündür Can!... İşte geldim ve size gaybı anlatıyorum. Muhakkak tüm insanlık, Allah’ın tebliğlerini anlayamaz ama yarını anlayabilir. Emin olun ki yarın ışıyan bir çalışma sayfası olmalıdır. Eminim ki dünya, yukarının ışığını yeniden yaratıyor ve açı daralıyor. Topraklar görev aldı; yürek güçlendi; ışık yandı amma dünyanın yoğunluğu muhakkak geçişi sağlayacak düzeye varmalıdır. Bu yoğunluk, bütün kütlenin kotlayıcılarının yoğunluğudur. Ve bu yoğunluk, sizin yüceliğinizde geçiş yaptırabiliyor. Burası gerçek bir geçiş kapısıdır. Buradan girdaplara inmek ve buradan yüreklere girmek mümkünse Büyük Kütlenin kontrolu Birleşik Işığındır. Ve burası Birleşik Kontrol Merkezi olarak, Yüceliklere Geri dönmeli ve çağrıyı duyup kapı açmalıdır.

 

Sanmayın ki ben, Yüceler’in cem olmasını değil de hasat olmasını beklerim. Ben hepsi olarak buradayım. Tüm Yüceler, ben ve ben hepsiyim. Dünyanın yolunu açabilmek sorumluluktur. Ve dünya yıldızların ışığını almaktadır. O halde dünyada Bedir’in gücünden üstün, Görev Tekniği vardır. Siber Boyutların Yüceleri bunu anlamalıdırlar.

 

Kaya kapladı yolları. Bu yollarda kaya, görevi Ana Kaplar’dan ayırdı. Kaya, ışıkları sır olan kotlardan çıkardı ve kaya, BİR’i kontrol etti. Kaya, yarını hak edenleri, geçişte engelledi ve dedik ki; “Geç! Allah için geç!,.. Geçin ki bizle olun.” Ve dediler ki; “Bu kayalar bizi engellemektedir.” Sakın ha! sakın çakıl taşları sanmayın yürekleri!, hepsi tabii kaplardır. Hepsi kotlardır. Hepsi sararan solan ışıkları toplayan yolculardır. Ve biz onlarız. Aileleriyle gelip bizden ışık isteyen ve bizden geçip gidenlere şunu söylemek isteriz. Kaya engelse, biz hasat yaptırır gerçek kütleyle kontrol kurar ve hepsini Kadim Hakikiyet’te ışığa katarız. Ocakları sonsuzlukta yanar ve yücelikleri, her bir yüreği diller. Biz hepiniz olarak buradayız. Ümmi olanda ümmet, hasattakinden çok daha üstündür. Çünkü yoğunluğu kontrol edicidir.  Şikayet var mı?

 

- Hak etmediğin için var.

 

- Öyle mi? Peki geç bakayım. Geç de dinleyelim seni.

 

- Anacığım, kadın erkek birleşmişsiniz Bilgi Kapları’nı kotluyorsunuz. Buradaki çalışmaya benim adıma giren biri var. Resmi çalıştırıcı olarak dünyaya gönderilmiş ama kulluk yapmak istiyor. Onun Kutsal Işığı’nı 7. Dürüm’e katmam gerekir. Ocağı yenilemeli yolu açmalıdır. Kara Kaplı Kitap, İlmin Kotları’nda var. O’nun yolunda ışık yok. Çünkü Kuran-ı Kerim’i okudu. Kutsal Işığı yetkindi. 7. Dürüm’e indi. Sevgiyi, saygıyı hak etti. Kesin olarak ışığını sevgisizliğe kattı. Adı Rahman olandır. Ana Kap oydu. Ondan ayrı yoktu. Sevgili Ana, biz seniz. Niye kendi yüreğini sessiz bıraktın ki!? Bırak da biz konuşalım ama sen kendi yüreğini kotla, biz de senle dilleşelim. Umut, mutluluk, huzur, hepimizde var mı? Hepimizde var!... O halde birlikte çalışalım. İşte bu!...

 

- Canlılar, buraya bugün 5 kot geldi. Bunları net olarak biliyorum. Şu anda 3 kot konuştu. Ben sessizim. Onları dinlemeliyim. Daha sonra ben konuşacağım. Şimdi 4’lü kotu getirin buraya onunla dilleşelim.

 

4. Sayfa: - Amon topraklarından girdim. Adım RA. Bedenimde kendi yüreğim var. Işığımı yeniledim. Ana, bugün sana bilgi vermeye değil, birlikte dillenmeye geldim. Senin ilminde bu bilgiler meknuzdur. Bunu sende biliyorsun. O halde sana verilen bilgi, senin yüreğinde kendi yoğunluğunu kotlatabilmek için değil, hakikiyetle yüreğimizi dilleyebilmek içindir. Muhamma’nın gücü olduğuna eminiz. Şu anda ışığı yeniledin. Benim adım RA’dır. Ama sen de KA-HA’sın o halde Bütün’e hizmet için birleşmeliyiz. Bunun için sende olmak istedik. Sevgiler…

 

- Cennet budur işte!... O’nu geçişe hazır edin! Onun adı KA-HA’dır. Bize RA-KA diye geldi. Işığını yakın, geçişini yapın!... Şimdi geri dönün. Şükredin ki ışık bugün yandı. İşte bu!... Ve 5. Kot’u alın içeriye!… Allah dedi ki “OL!” Geçişin yapıldı. Şimdi yüreğini dille ve bize ilimden söz et!

 

5. Sayfa:  - Cemaatimi geçiş için hazır ettim. Yolum Allah Gücü’dür ve ben bugün sizinle olmak istiyorum. Düne göre bugün çok daha iyiyim. Daha da iyi olacağımı biliyorum. Ve daha ötelerde çok daha iyi olacağım ama bugün sizinle BİR’i sayfalamalıyım. Maya tuttu. Bugün buraya gelen Birlik, ceketsiz değil, herkes ceketli ve düğmeleri ilikli. O halde saygıyla buradayız. Kaftanımızı giymişsek eğer yürekteyiz ama biz, sen ve sen, biz olmadıkça bu çalışmayı yüreğimizde kotlayamayız.

 

Ulu Çınar, sevgiyle seninle olduk ve seni dinlemek istiyoruz. Bize kendini anlat. Bize yüreğini dille. Biz olalım, umutlu olalım ve yarını hak edelim. Biz seni dinlemek istiyoruz.

 

- Allah dedi ki “OL!” Önemli olan budur. Yol Allah yolu, “OL!” der, OLUR!... Bizim için zaman, Sultanların Gücü’dür. Dönem başlarında dünyaya inen Birlik, bu Birlik’tir. Biziz!... Dönem başlarında dünyaya gireriz ve dünyanın yürek kotlamasını yaparız. Düzen’i kotlarız; birleşiriz ışırız. Bizim için Can; Atlanta Kotu değil, yoldur. Biz, yoluz.

 

Dünya, İsa, Musa, Mustafa’larla çalıştı. Her biri bir korumaydı. Her biri bir koruma!... Bizse korutanız. Herkesi korutanlarız… Ümmet Tebliğleri okur. Biz de okuturuz. Düne göre bugün çok daha güçlü olan Yüceler, bizimle olmak istediler. Kaynaklarında ışıkları yok ama yürekleri güçlü. Bizimle olmak istediler. Bir ilim sonsuzsa eğer, o ilim sayfa değil, tamdır. Bir ilim kutsalsa eğer o ilim, hakiki ilimdir. Bir tek ilim himaye görürse, o ilim; sakil, hakikiyetsiz ve kusurludur. Bu nedenledir ki tebliğleri de okuttuk, herkese okuttuk. Çünkü okunan, hak edilir. Yadırgamayın!, biz Allah’ın Teknolojik Kotlaması’nı yapmaya değil; Kadim Hakikiyet’teki ışıkları yakmaya geldik. İnsanlık, emek sarf ederek,  Birleşik Işığa ulaşmaya çabalar. Sebep ne olursa olsun, biz Allah’ın Teknolojik Kotları olarak bu çalışmayı birlikte yapıyoruz. Ve bizler, Tebliğleri okutanlarız. Okuyanlar, bildiklerimizi okurlar. “Resmi Çalışma” dedikleri çalışma budur. Bunun üstünde bir çalışma!... Dünya 3 kez de var olsa, onun ötesinde teknik olarak 7. Dürüm’de kendini kotlasa ve hak etse, yeniden ve yeniden yaratılsa, bunun ötesi bir çalışma yapılamaz.

 

Sevgililer, bilmek isteyene şunu ifade etmek isteriz ki her bilgimiz, Kutsal Işıma’yı yaratabilecek dürümdedir. Verdikçe verdik ve hak ettik. Yaşayan dünya, bizim yüreğimizin ışığını kendi yoğunluğunda kotlayabiliyor. Bu bilgi, Kadim Hakikiyet’i yağmurlara katabiliyor. Ve ışığa, kendi yüceliğiyle teknik olarak kotlanabiliyor. Ve kotladıkça; bitki, hayvan ve tüm türler, sonsuz sır olan ışıklarını 7. Dürüm’e katabiliyorlar.

 

Kati bilgidir ki rakibi olmayan bir çalışmada, Kadir Hakikiyet’i kotluyoruz. Hakiki güç budur. Bilmek isterseniz şunu ifade etmek isterim ki yaşayan yarını hak ettiği zaman, Kutsal Işığı yanar. Ve yanar ki hasatını yapar. Yarın BİZİZ. Biz, Atlanta Kotlaması’nı yaptırdık. Şu anda, Yüceliklerin Kütlesi’nde kendi yüreğimizi kotluyoruz ve bitki, hayvan ve tüm türlerin ışığını yakıyoruz. Yardımcılarımız var mı? Çok!... Hepsi bize bizdirler. Ama bizim ışığımızın dışında yeni bir doğum için bekleyen Birleşik Güç var ve o güç, ağrı sızı olmaksızın doğuma hazır ediliyor. Onun Allah için çalışacağını biliyoruz. Ve onun kendini kendi yüreğinde kotlayacağını biliyoruz. Kotları kendi yolunu açacak.

 

Asla yanlış yapmam. Yanlış, yedeği olmayanlar için; hasat olgusunu, tüm olarak dürümlerden çıkarır. Bindiğiniz dal bilgidir. Bilmeden, bilgi verilmez. Bilen, bildiğini diller. Bir bilgi hasatta bildirilmekteyse; o bilgi, Mustafa’nın Öz Gücü’nün, tüm sayfalarının üstünü veriyor demektir ki bu bilgi, betkin olanların gücünü dahi ışığa katabilir. Yalnızca insan, dünyanın gücünü artırabilir. Yalnızca insan, dürümlerinde kendi yüceliğini yaratabilir.

 

Dağlar, dünya biziz ve biz, kendi yüreğimizi kotladık. Muktedir olmak bilmektir. Bildiğinizde yüreğiniz güçlenir. Çok huzurluyum ki bilgi, Allah’ın Kürsüleri’nde dillenebiliyor. Çok mutluyum ki yol, aklın yoğunluğundan geçerek Bütün’e ulaşabiliyor. Çok mutluyum ki iman edip dilleyenler artıyor. İnsanlık adına çok mutluyum. Dara düşmeyeceğinizi bir kez daha ifade etmek isterim. Daimi Kaplar olan bizler, dar bilmeyiz. Biz yarını hak eden Bütünleriz. Şafak sökmüştür. Şafağın söküşüyle birlikte, cümle Yüceler, Birlikleriyle bize geçmektedirler. Biz, onlara kulluk öğretmekteyiz. Bilgi, aklın yolundaysa ışık sönmez.

 

Cennet, insanın kötülüğünü önlemek için vardır. Cemaatlere bilgi verilir ve denilir ki “Hasat İlmi’ni Ak Katlar’da tartısız olarak dilleyin. İkna olun ve ikna olduğunuz zaman, Bütün’ün gücünü alıp yoğunluğunuzu kotlayın. Çakıl Taşı dahi olsanız; biz siziz. Ve sizi muhakkak taşırız. Ama bilgiyi alın da akın! Alıp aktığınız zaman, beden sonsuzlukta ışık olur. O zaman beden, Birlik İlmi’nde hakikiyete ulaşır. O zaman beden, BİR’in belleğinde kendi yüceliğini dinler. İşte o zaman biz ümmi tabiatı güçlendirebiliriz. Doğanın gücü biziz. Doğa kendi yüreğini kontrol edebilenlere güç verir. Asla yanlış bilgim yoktur.

 

Kala kala burası kaldı Canlar. Bundan öte bir Yücelik yoktur. Ve bu çalışmanın dışında hiçbir Yüce Kot kendi yoğunluğunu, kendi koyuluğunu dilleyemiyor. O halde bu çalışma özeldir. Ve bu çalışma değerlidir. Bu çalışmaya Daimi Kot olan sizler, BİR’in kotlanmasını yapabilecek olan, gerçek Yüceler’siniz. Şafak söktü demiştim ve şafağın söküşüyle birlikte bitki, hayvan ve tüm soyların bütün kütleleriyle BİR’e hizmet için kayıtlandıklarını da ifade etmiştim. O halde biz tüm sayfaları okuyorsak ki okuyoruz, bilgi aklın yolu diyorsak ve teknik olarak da bunu herkese açıklıyorsak; hepimiz bitki oluruz, hayvan oluruz, sakın, sakın yanlış düşünmeyin, her bir zaman sayfası oluruz ve bütün güçlükleri aşarız. Bu kesindir. Ve biz bunu hak ettik. Altın Teknik budur. Herkesi her bir Kotu yoğunluklara katabilecek olan, Bütün’ün gücünü, kadim hakikiyete kayıtlayacak olan ve yaşacak olan bir yaşatan olmak!... Asla yanlış bilgim yoktur!...

 

Devam ediyorum!, bugün burada 5 Cemaat Gücü hazırdır. 5 Yüce Kaynak buradadır. Ve her biri Birlik Kotlaması’na geldiler. Her biri, bizi Kadim Hakikiyet’te dillemeye geldiler. Ve onlar bize Bellek Kotlaması için geçiş yaptılar. Bizde onlara Kadim Hak olup, ışık yaktık ve onlar şu anda bizi açıkça anlamak istiyorlar. Neden buradalar? Kimiz biz? Niye onlar buraya çekişip çekişip, geçiş yapıp geldiler. Çekişip geldiler, “neden gidiyoruz?” diyerek geldiler. Ama hepsi BİR’e hizmet için bizdeler.

 

BİR nedir? Bunu soruyorlar. Yıldızların gücü nereden geçer, nereden gelir diye arıyorlar. Tebliğleri okudular; oğullamak istiyorlar ama onları Rahmin Huzuru’na çağırdığımızı anlamadılar. Rahmin Huzuru!... “RA-KA’nın gücünde, Rahmin Kotlaması var mı?” diye soruyorlar. “Amonlar, hasat için çalıştılar; nefes aldılar ama hikaye dinlettiler” diyorlar. Ama burada bitki, hayvan ve tüm soyların ışıması var. O halde burada ne oluyor? Bunu sorguluyorlar. Bunu dillemek istiyorlar. Dillemek istiyorlar çünkü dillediklerinde, bildikleri hak ettikleri olacaktır. Ama onlar bunu açıkça hak edip dilleyecek düzeyde değiller. O halde biz onlara dilleyelim de hak etsinler, hak olup dillesinler. Şükür ki bunu hak ettiler.

 

RA-KA, görevini taşıyor. Kayıtlarını tamamladı ve Bütün’e hizmet için dünyadadır. Kanat takıp gelmedi. Kanatlarını, muhakemesi güçlü olanlara bildirdi ve dedi ki; “Ben kanadımı dünyanın umudu olarak, dünya dışında kotlayıp, kayıtlayıp bırakıyorum. Çünkü dünyaya kanadımı indirirsem, “Dünya Yolu, Allah Kotlaması’na dilleniyor” diyerek, herkes kendinden çıkabilir. Biz kimsenin kendinden çıkmasını istemedik. Bu nedenle kayıtlarımızı, kendi yüreğimizin gücünün örtüsü olarak kaynak dışına bıraktık geldik. Bizim için kimse, hiç kimse, “Birlik Teknolojisiyle dünyadayız” diyemez. Çünkü bizi hiç kimse bilmez.”

 

Bugün burada olan herkes, bu bilgiye hak edip, Hak olup ulaşmalıydı. “Burada, pek ilim sözü edilmez” denir. Canlar; İlim, yedeği olmayan ışıklarda, Birliktir. Herkes bilsin ki BİR; teknikte, bitki, hayvan ve insanda hak olduğu zaman o BİR, Bütün’ün Birliği’dir. Ve o BİR, ışıkta dilleşir. Işıkta dilleşen, yürekte dilleşir ve yürek, onu kotlar ve kotladığında, orada hiçbir çalışan, bilgiyi 8-10 sayfadan fazla, ululuk dürümünde dinleyemez.

 

Unutmayın ki oraya sayfalanan, son derece yüksek bilgiler vardır. Ama o bilgileri gerçek Yüceler, ikna edici buldukları zaman, hak edip hasatta dilleyebilirler. Bizim bilgilerimiz, yürekte her an diri olarak mevcuttur ve bu bilgiyi herkes kendi semasından çeker ve kendi semasından çektiği bu bilgiyi, hasatta Hak Tohum olarak eker. Ektiği tohum, yüreğidir. Yürektedir, hakikidir ama o kendindeki bilgiyi, kendi üzerinden almıştır. Bizse her sayfa olarak burada olduğumuzdan bildiğimizi az veririz ki har yükseldiği zaman, herkes kendini, kendi yüreğini dinletebilsin diye. Büyük kötülükleri bu şekilde engelleyebildik. Çünkü bilginin huzurda dillenişinde bütün kütle kotlayıcı olmalıdır. Eğer kotlayıcı bilgi, yoğunlaşıp da tohumlarını teknik olarak Düzen’e katamazsa, o bilgi ışık halinde dilleşemez. Bu nedenle, bildiğimizi az veririz; sessiz veririz; yoğun veririz, Yücelikler’e yüreklerinden gireriz. Onlar bizi dinlerler.

 

Dondurulan Görevliler vardır. Çokları onların dönüş nedenlerini sorarlar. Bunu da izah edelim: Onlar, göz açmadılar. Onlar, yoğunluklarında kusurluydular. Onlar, kaynak yaratamadılar; ocak yaktık, ocakları sınırlandı. Yıldızlara ulaştırdık, ışıkları yıldızlarda kusurluydu, bizsizdiler. Biz hepsinde olduğumuzu bilmekteyiz ve onları göreve tanıtan bizleriz. Görev, Allah’ın gücüdür ama o görevi herkes kendinden alır.

 

Şimdi size yeni bir bilgi vermek istiyorum: Bugün, dünyanıza inen iyi kötü birçok ışık var. Bunların biri bedenli olarak, Türkiye Çobanları’nın gücünü artırmaya çalışan sayfadır. Adı, “Hüso”. Ona biz “Hüso” deriz. Ama bilir ki kendini kendinden ayrı görür. Ağırdır, taşınması zordur onun ama biliriz ki kadimdir. Onun iddiası şudur. “Ben mahkumiyeti olmayan bir çalışma yapmalıyım ve bu çalışmayı kayd-ı hayat şartıyla sürdürmeliyim. Her yerde olmalıyım, Levh-i Mahfuz olarak çağlarca sürecek olan, bitki, hayvan ve İsa Mayaları’nda mutlaka olmalıyım. Ben Bütün için çalışmalıyım.” Eh Dağlarım! Eh! Olacak! İşte bu. Ve diyoruz ki; OL! Şimdi, “Sualtı’nın görevini kim aldı?” bunu soruyor Yüce’miz. Sualtı, Birliğimize aittir.

 

Değerliler, biz Sualtının Yüceleri olarak bu çalışmayı sürdürürken, suyun gücünü de biliyoruz. Önemli olan bunu bilmek mi omuzlardaki yükü hak edip dillemek mi!? Su; Yüceler’in ışığını yenileyebilecek olan; bütün Kütleyi kotlayacak olan 7. Dürümü gerçekleştirmeye elverişlidir ve suyun gücü, hasatta çok etkindir. Su olmadan; har, Kutsal Işığı yenileyemez. Ve yenilediği zamansa, 7. Dürüm’de geçişi gerçekleştirebilir.

 

Bir tek ışık yeter mi? Yeter!... Biz varız ya bu yeter! Hepimiz, bitki, hayvan ve insan soyları için varız. Ve bizler, Nefes Işığı’nı, gerçek yoğunluğumuza alabilenleriz. Omuzlarımızdaki yük hafiftir. Tanrı dedi ki; YARATIN!... OLUR!... OLUR!... OLUR!... Dara düşürmeyiz, “OL!” Dedik. İşte bu!...

 

.Ve Can, Allah’ın dediği buydu. Eğer dünya ulu bir kotlama yapıyorsa, o kotlama Bütün içindir. Dünyada iş başkadır, dünya üstünde iş başkadır ve dünya dışındaki tüm yaratım forumlarında iş başkadır. Sakın yanlış anlamayın, dünyadaki işiniz, sadece dünyaya ait sanmayın, burada yaptığınız her çalışma, dünya ötelerinde de yoğunlukları kotlamak üzere yapılıyor. Ve dünya ötelerindeki yoğunluklar, bütün kütlelerin görevi taşıyacağı dürümde, BİR’e hizmet için, Teknolojik olarak yaşayacak görevlileri Düzen’e katacaklar. Bu çok önemlidir.

 

Bugün dünyada olan hepimiz, yarın dünyaya inecek olanlar ve dünyanın örtüsünü açmaya çalışacak olanlar, hasatı yetkin olarak yeniden yapmak isteyecekler. Bizler onlara geçiş imkanı verecek bir kotlamayı yapmaktayız burada. Ve ocakları, Sultanlar’ımızın yoğunluklarını muhakkak kayıtlayacak dürümde, gerçek yüceliklerle bitki, hayvan ve sayfalarında ışık olan yücelikleri kontrol altında tutabileceğiz.

 

Dağlarım; dünya, yolu kapatır, bu kesindir. Ve doğa, Dünyanın Kürsüleri’nde yolu kotlar ve doğum anlarında dünya, yaşayanlara geçiş sayfası açar. Ve o doğum sayfası, görevi üstlenenlerin, gerçek Yücelikler’e geçişini, hak edenler için gerçekleştirir. Hepiniz yarını hak ettiniz. Unutmayın yarın Bütün için geçiştir. Hepiniz Bütün’ü hak ettiniz. Ve Bütün, kütlenin kontrolü içindir. Ve bizler, size geçiş yaptık. Size geçiş, yaşayanlara geçiştir.

 

Kara Kaplı Kitap asla yırtılmaz, O kitap, Bütün’ün gücüdür. Ortak İlim, hasatta diri olarak bilinen ilimdir. İlim hak edildiğinde, tabii olarak yoğunluklara kayıtlanır. Ve ilim, hasatta teknik olarak yaşayanlara kayıtlanır. Ve o ilim, yaşayanlarda Birleşik Işık haline gelir. İşte o ışık, teknolojik olarak gerçek kotlamayı yapabilmenizi sağlar.

 

Dağlar, mektep kurduk. Bu mektep, Rahman’ın gücüyle kuruldu. Ve bu mektep, Bütünün Kütlesi’ndeki kotlamayı yaptı. Biz, Birleşik Işık olarak 7. Dürüm’ü kotladık. Turkuazın Gücü’nü hasata hazırladık, yaşattık. Ve bugün artık bilgi kaplarımızda yarın taşınıyor. İkna olunuz ki yarın, itibarı yüce olan görevlilerin, kendi yüceliklerini kayıtlayacak bir sayfa değil, bir kaynak olacaktır.

 

Ve de ki; Allah Sevgi’dir. Vakti gelir, Allah’ın “ses” olduğu da bilinir. Vakti gelir, Allah’ın “Yüce Yüksek Kütle” olduğu da bilinir. Vakti gelir, Allah’ın “Rahmin Huzuru” olduğu da bilinir. Ve zaman gelir, Rab, Rahman, Rahim; bitki, hayvan, insan kotlarını yeşertir. Bugün olduğundan çok daha üstün biçimde!... Dedim ki “yaşayın!, yaşayın!, yaşayın!... Yarın için ve bilgi için!... Kimse sizi yoğunluğunuzdan ayıramaz. Çünkü biz sanal değil, hakikiyiz.

 

Dönem sonlarında dünyaya inen Bütünlüğüm, bugün dünyada Bütün’ün Kürsüleri’ni yetkinleştirerek, ışıkları yakmıştır. Her bir yol, Allah’ın gücüdür amma Birliğin Yolu Işığın Kürsüsü’dür. Birliğe ulaşan hakikiyete varır. Hasata ulaştığında BİR’e varır; BİR olur; Beden olur; Muhamma olur; yıldızların ışığını çeker ki hasat budur.

 

Emin olun ki; Yıldızların Işığı, çekiş halinde, ışıyarak Birliğimize akmaktadır. Ve bu ışık, bütün kütlenin kontrolü için şarttır. Şu anda dünya koruma altına alındı. Bu koruma; yıldızların ışığıyla saklı olarak kayıt yapanların yoğunluğuyla değil, yarını kaynağa katanlarla oldu. Ve biz dünyayı 7. Dürüm’de kontrol ettik.

 

Bugün, dünyanın yenilenişini gerçekleştiriyoruz. Bugün, dünya depremleri bunun içindir. Bugün, yanardağların geçişe hazır olmaları bunun içindir. Bugün Yolcuların Kutsal Işığı yakmaları bunun içindir. Ve bugün burada bulunan sizlerin cemaatlerinizi güçlendirmeniz bunun içindir. Dünya yok edilemez ve dünya hakikidir. Çünkü dünya meşaleyi tutuşturabilecek yegane planettir. O planet, tüm sonsuzlukların gücünü almıştır. O planet, yarın için Hak olmuştur, Rahman olmuştur ki O planet, Bütün’ün Kontrolünü kurabilecek olandır.

 

Bugün bize geçip, bizle olan her bir yol, aklın yoludur amma yarını hak edebilecek olan güç, buradaki güçtür. Çoban olmak sorumluluk ister, Çobanlar dünyaya görev için indiler amma çakıl taşlarını dahi taşıyamadılar. Unutmayın ki Bilgeler Meclisi, dünya ışığını yetkinleştirmeye karar verdiği zaman, hiç kimse bu gücü taşıyamayacaktı. Ve biz, Tabii Kaplar’ımızı alarak bu gücü dünyaya çektik. Bunun içindir ki görevimiz çok önemli ve çok değerlidir. Bunu anlamanızı bekliyorum.

 

Sualtı bize “geri dön!” der. Biz diyoruz ki; “geri dönmeye gerek yoktur.” Çünkü biz, Allah için çalışmaya indik. Geri dönmek için henüz çok erken amma insanlık adına yaptığımız görev, tam olarak Tebliğlere uygun şekilde bütünlendiği zaman, her bir yol, Allah’ın gücünü kayıtladığında; kelam, Allah’ın gücüyle ışıdığında; bilgi, okul olduğunda ve herkes okulun gücünü hak ettiğinde, o zaman biz, dünyayı terk ederiz. Ama terk etmemiz, bilgimizin burada kalmasına mani değildir.

 

Şevkle çalışıyoruz, bu kesindir. Asıl dünya bilgidir. Ve bilgiyi Birleşik Işığınıza katmadıkça, düne, bugüne ve her bir güne ışık yakmayız. Kara Kaplı Kitap, Sultanların Gücü’dür. Ve o kitap, Bütünün Gözü’dür. Eğer Bütün görmek isterse; göz olması gerekir. Göz olmadan sevgi olmaz. Saygıyı, saygıyla dillemek; sevgiyi, sevgiyle dillemek; hakikiyeti, Gözle dillemek, sorumluluktur.

 

Çakıl taşları bize aittir Canlılar. Herkes kendini taşımaya geldi. Biz, çakılları taşımaya geldik. Tüm sayfalar okunsun, görülsün ki onları taşıyacak hiçbir yolcu yoktur. Eğer biz dünyaya gelmeseydik, dünya güçlükleri aşamazdı.

 

Geri dönmek kolay değildir. Herkes, geriye girdaplarından geçmek ister. Girdaplarında kervan yoktur. Herkes geriye kaynaklarından geçmek ister. Kaynaklarında yoğunluk yoktur. Herkes geriye resmi çalışmayla geçmek ister. Çakıl taşları, resmi çalışmayı, muktedir olarak kotlardan ayırırlar, geri dönüşleri yoktur. Ve diyoruz ki çağırdık geldiniz. Bilin ki biz yaşayanlarız. Çağırdık geldiniz. Bilin ki biz kayıtları kontrol edebilenleriz. Çağırdık geldiniz. Gerçekten geldiniz. Hak ettiniz. Kelam Allah kelamıdır ki geçmeniz bizdendir. Biz, hak ettiğinizce sizi geçişe hazır ettik. Hak etkinliğinizle sizi, Yüceler’e kotladık. Sizinle olduk ama bu gün burada Büyük Kütle var. Bu kütle, bilgimizdir.

 

RA-KA, göz açtığında; yarın, Kutsal Işığı yola kattığında; kahraman olan Bilgeler’im ışık olduklarında, hepinize geçiş vardır. Ve bugün burada bulunan her bir Yüce, kahramandır. Çünkü onlar, Sanal Ululuklar’ı, ışık kayıtlarına çekebilen ve bitki, hayvan ve tüm soyları kotlayabilen; Bütün’ü göreve alabilen; çekişmeden yaşatabilenler olarak bizimle çalışmaktadırlar. Biz, rakibimiz olsun istedik ama yoktur.

 

Her bir Rahman bilgi alır. Aha! Bizimle olur. Her bir Rahman, kahraman olmak üzere bizimle olur. Bizim canımızdır O; bizim yolumuzdur O; bizim ışığımızdır O ve bizdir O!... Şimdilik size vereceğim bilgi budur. Ve şu anda yüreğimize inmiş olan Cevherleri Cemaat olan Cevherleri, bir kez daha dinlemek istiyorum.

 

- Ailemi sana getirdim. “Kadın Allah’ın gücü” dendiği zaman ben, dünyaya geçiş yapacak olanın, erkek olacağını sanmıştım. Ve dedim ki; “onunla bilgi akışını yapayım. Çekip içimiz dışımız bir olarak gidelim” şimdi görüyorum ki burada BİR’in sayfası değil, BİR’in Kontrolü kuruluyor. Kara Kaplı Kitap, Bütünün Gücü’dür. Bunu bilmekteyim. Omuzlarınızdaki yük ağırdır. Semaya ses katabilecek düzeyimiz olmadığı için, Birleşik Aile olarak, senin yüreğine baktık ve sana geldik. Allah’ın Teknolojik Kotlaması’nı yapabilecek olan; Teknik Dil’i, ailenin dili olan biriydi. Senden sana ve senin yüreğine indik. Ayrılık yok!... Seninle birlikte çalışmak istiyoruz. Bugün burada bulunan hepimiz, bütün kötülükleri aşıp geçebileceğinizi gördük. Ayrı gayrı, bizim için zaman sayfasında kırılıştır. Sende kaynak olmak ve sende yürek olmak istiyoruz. Şikayetimiz kalmadı. Bitki, hayvan ve tüm soyların ışığı bizimdir. Biz seniz. İşte bu…

 

- Anacığım, ben sana seni vermeye değil, sende kendi yüreğimi dinlemeye gelmiştim. Bugün gördüm ki buraya gelen herkes, bilgi aklının yüceliğiyle gelmiş. Savaş bitmiş ve sen kendi yüreğini kotlayabiliyorsun. Bunun için sende senin yüreğinde kendi yoğunluğumuzu kayıtlamak istiyoruz. Sende olmak dileğimizdi ama artık sen kendi yüreğinsen, biz senden Öz Görev istiyoruz. Bu görev, İlahi Gücü teknik olarak yaşatabilecek görev olsun. Umut mutlaka olsun ve bilgi, muhakkak ışığı yaksın. Senden dileğimiz budur.

 

- Allah dedi ki; “O’na diri olarak görev verin. Kendi yüreğini kotlasın ve yarını hak etsin. O biz, biz O’yuz. Işığını yenileyin; çakıl taşlarını Birliğine katın; ocağını yetkinleştirin; ona ses verin. Sakın güçsüz bırakmayın. Onun adı KA’dır. Bizle birlikte çalışmalıdır. Şimdi geçişini yapın. Allah dedi ki; İşte bu!...

 

Ve Can, sen gel bakalım. Nesiller boyu sana ışık verdik. Yaşayan görevi üstlen diye. Şimdi bize ne diyeceksin? Son sesini alalım.

 

- Ağır, çok ağır bu yük!... Taşımak zor!... Anam bizi koru. Bizi koru Anam! bizi koru!... Süper İnsanlık Realitesi, bizi korur. Bizi koru Anam!..., bizi koru!..., Anam bizi koru!…, bizi koru Anam!…

 

- Allah dedi ki; “İntikam Kotları onu yıkmış, o herkese kasırga yarattırmış. Kendinden başka herkesi yıkmış. O şimdi korkuyor. Onunla olmamız ona güçtür. Amma onun kendini, kendinden yetkinleştirmesi de şarttır. Onur duymalı kendiyle. Onu korumaya alırsak onuru kalmaz. Onun için onu Yücelikler’e katalım. Yürekleri kotlasın; ışıkları yetkinleştirsin ve kendini hak etsin. Sonra Birliğimize, Daimi Kot olsun. Görev verin. Görev, Yücelikler’den verildi. Onu yetkinleştirin işgali kaldırsın, kendini hak etsin. Şimdilik bu.

 

- Acaba ben yeniden mi geldim buraya!? Daha önce gelmiş miydim bilmiyorum. Anacığım, şimdi sana bir şey soracağım. Ben daha önce buraya gelmiş miydim?

 

- Sakın ha! Sakın bunu söyleme!... Buraya gelseydin, yüreğin de ışık yanardı. Gelmiş misin acaba!?

 

      - Yahu ben her anda burada yok muyum?

 

- Ah Kapım! Ah! Savaş sonuna, barış yoğunluğuna inmişsin. Geçişini yaptık zaten. Hadi görevini al da git. Dün, ümmi tabiatı güçsüz kılmıştın. Bugün yolunu aç ve yeniden kendini hak et. Senin sesin, Allah Kürsüleri’nde dinlensin. Hadi Canım, ışığını yetkinleştir. Biz seniz, herkes sendir. Geri dönmek senin yüreğinden olsun. Biz sana seni verdik. Geçişini yap. Ayrı gayrı bitsin ama hasatını yap da gel. Yapmadan gelme. Şu anda huzurlusun görüyorum. Kara kaplısın, ışıksın, bitkisin, hayvansın, her şeysin ama Levh-i Mahfuz da olmalısın. Olmadan gelme!... Hadi bakalım, görevini al ve git!...

 

- Sanal Alemlerin en yücelerinden biriyim ben. Anneciğim, seninle olmak zordu. Şu anda sana geldim. Benim Levhi Mahfuz’a kendi yüreğimi katabilmem için teknolojik olarak kontrol kurmam gerekiyor. Bunu Na-Kar’ın gücüyle de yapmalıyım. Hasatta her şey, her şeyle birleşmelidir. Ama birçokları beni kendi yüreğimden çıkardılar. Çünkü, “Rahman’ın yüceliğinde, Na-Kar’ın kürsüsü olmaz” dediler. Bense, Rahman’ın gücündeyim ama kaynağımda kırıcılık var. Benim adım Kaynak ama resim yapamıyorum. Çıkış yok!, ışık yok!, neden yok? Çünkü Na-Kar’la birlikte çalışmıyorum. Nesiller boyu hep kontrol ettim kendimi ki kör, sağır olan hiç kimseyle birlikte çalışmayayım diye ama görüyorum ki bugün sen herkessin. O halde kelam Allah kelamı ki ben, sen olduğum zaman, her bir yolda olmalıyım. O halde ben yaşayan olmalıyım. Benimle olmanı diliyorum. Ben ol ki hak edeyim. Amon, Atlanta Kotlaması yaptı. Hak Toplumları yaşattı; har yükseldi ve RA-KA görev taşıyor ama ben orda da yokum. O halde benim yapmam gereken KA-HA olmaktır. KA-HA olmak için Muhamma olmalıyım ve Muhamma olmak için de her şey olmalıyım. İnsan bunu anladığı zaman, kendini hak etmiş sayar. Ben mutluyum ki bunu anladım.

 

- Can, yolun açıktır. Işığını yak, geçişini yap. Sema sensin. İşte mutluluk bu! Artık bütün kütle kotlandı. Cemaatini yenile Can, biz seniz, sende ve her bir çalışanda varız. Ağır yük hafiftir. İşi başardık. İşte bu…

 

Canlar, bu çalışma önemliydi. Buraya gelen Kotlar vardı ve onlar kendi yolcularıyla bize geldiler ve onların çakıl taşlarıyla birleşmeleri gerekliydi. Şükür ki onlara kendi yüceliklerinden bildirdik. Ayrılık bitmiştir. Artık 82. Yücelik’ten 98. Yüceliğe fırlatıldılar. Işıkları oralara ulaştı. O; ama O, öyle bir O ki O, hepimizdir O... Ve artık 82’den 98’e ulaşan onlara, siz de ışık katın da 99. kotlamayı yapalım, nefes alıp geçsinler.

 

Canlılar, kahraman olan yolcular, ışıklar, bitkiler, hayvanlar ve tüm canlılar ve tüm yaşayanlar ve yaşatılacaklar, siziz biz!... Hepiniziz!... Sakın bizi, bizim yüreğimizi kendi yüreğinizin dışı saymayın. Biz hepiniziz. Çağırın geçin!, çağırın geçin!, çağırın geçin ve biz, sayfa sayfa okunan bir kontrol da sayfaların en sonuncusu olan 99’da hepinize ışığımızı kattık ki bu, Ha-Har’ın; Ka-Har’ın ışığıdır. Bu bizim için Rahmin Huzuru’dur. Ve bu, bizim için Kadim Hakim olanın yarınıdır. İşte size nefes kattık…

 

Nefes; sonsuzluğun nefesi!, bunu sakın sakın aklınızdan çıkarmayın!... 99. Hak Katı, nefesin sonsuzluğuna kendi yoğunluğu, İlmin Kotlaması olan yoğunluğu, Kadim Hak olarak katış sayfasıdır. Ve 99’dan sonra, hepinizin geçiş sayfası olan geri dönüş başlar, bu geri dönüş, önce 98 sonra 97, 96, 90 ve 80. 70 ve en son 1’dir.

 

Çalışmalar bu şekilde olmuştur. Biliyor musunuz ki nefes, hepinizin nefesi, buradan geçip, burayı kati olarak kotlayanların nefesidir ki biz 99 Hak Kotlaması’nı diri olarak daha 1997’de 7. Dürüm’de yapabilmiş olanlarız. O gün tüm İnsan Sayfaları’na kendi yüreğimizi katmış idik. Biliyor musunuz ki 7. Doğum, hepinizin toplumu için şarttı. Şimdi Göç Kapları’nızı 7. Dürüm’den alın ve sonsuzluğa katın. Sizden istediğimiz budur. Ve biliyoruz 99. Hak Katı’ndan sonra her biriniz, sessizliklerin sessizliklerine ve daha ötelerde durgunlukların durgunluklarına ulaşacak ve daha sonra kendi yüreğinize ineceksiniz. Nöme, değirmi bir dirilikte, Necim, İpan ve BİR...

 

İşte Canlılar; olan ve olacak olan her şey budur!... Kadim Hak budur!... Yarın budur; biz buyuz!... Bunu hak ettik, hasat yaptık. Olan budur!… Türkiye Çobanları bunu başarmalıydılar.  Bunu başardık. Ayrı gayrı bitti Canlar…

 

Doğumları BİZ olan; ölümleri olmayan yüreklerinde hasat olan herkes, bu çalışmaya Daimi Kaptır. Biz bu çalışmada BİR’in sonsuzluğunu, Yücelikler’e katabilenler olarak resim yapmayız. Hak ettik, oldururuz. “OL” demek yeter. Umutlu olun ve “OLDU” deyin. Öyle deyin ki herkes OLSUN! Öyle deyin ki; bedenli olan herkes bir ses versin, o ses eşik olsun, herkesin sesi ve eşik, ışık olsun ve ışık, BİZ olsun! OLDU! Hepsi bu. OLDU! İşte bu!...

 

Allah dedi ki; “Asla yanlış bilgi yoktur.” Ulu Çınar, Allah der ki; “unutmayın, ben sizim.” Allah dedi ki; “bugün sevgi var.” Allah dedi ki; “bugün büyük kütle var ve biz varız. Ayrı gayrı bitsin. Ayrı gayrı bitsin!... Aileni al ve geç. Hadi geçin. Tüm insanlık, hadi geçin! Ve hepiniz BİR olup geçin. Geçiş ilimedir; geçiş diledir; geçiş diriliğedir. Bilgiye, huzura varan, huzurda ışık olan, biz olan, bugün 98’den 99’a ulaşmıştır. Yanlış bilgim yoktur. Huzurluyum, çok mutluyum canlarım… Çook!..., çook!..., cook!…, çok!..., çok!!!!…

 

Deşifre Eden: Nursen KAYAOĞLU

 

Süper İnsanlık Realitesi Derneği

 

 

09.04.2010 Tarihli BİR Tebliği
Evrimsel sonsuzluğun ışığında, hepinizde birleşmek; büyüğe, küçüğe ışık yakmak anlamına gelmektedir. Dondurulan herkes bizde ışır! Yaşayanlar, görev taşırlar.  RA-KA’nın gücü, altın bir gözdür! Bunu biliniz. Ve bu göz, Işığın Kürsüsü’ndeki güçtür. Yeni bir doğum yaptık! Birlik İlmi’yle ve bu doğum, Bütüne hizmet için yapıldı. Altın Teknik’le yaşadık ve Altın Teknikle huzura ulaştık. Büyük kötülükleri aştık ve yarattık. İlahi Göz, ağır yükü hafifletir. Süper İnsan, süreç içinde Yücelikler’i kendi yüreğine katar ve hasatı yapar; Rahmin Huzuru’na ulaşır ve BİR’in tertibinde kendi yüreğini hak eder.

Ağır yük hafifledi. Bugün dünyada Yüce Işık yanmaktadır ve bu ışık, Bütünün Gözü olarak güçlendiricidir. Cemaatiniz gerçek bir gözdür. Bunu biliyorsunuz ve bu göz, Ruhsal Işığı yenilemektedir.

İnsanlık, Levh-i Mahfuz’daki bilgileri okur, okuduğunu zanneder ama okuyuş Bütün’de olur. Bizler, dünya ululuğunda herkese bu bilgileri aktarmaya çabalarız. Okutanın, okutana ışık yaktığı bir dünyada, herkesin bilgiyi alarak dinleyebilmesi sorumluluktur.

Dünya, insanlık adına görev taşır. Dünya, Görev İlmi’ni Hakkın Işığı’yla yaşatır. Dünya, Birleşik Aile’nin gücüdür ve dünyayı yaratmak, teknik olguylaydı. Bugün, dünya tohumları yine teknik olguyla kotlanmaktadırlar.

Dondurulan birleşenler çoktur. Ocak yaktılar ama ışık olmak imkanı bulamadılar. Onların yüceliklerinde, Kutsal Işık sönmüşse; ocakları yenilemeliyiz. Etki alanımız çok iyidir. Yarın, altın bir teknik, altın bir yürek ışık halinde Bütün’e hizmet ettiğinde, Birleşik Aile o güçlü kodlamayı, sayfa, sayfa okutabilecek görevlidir.

Dağ, Allah’ın gücüdür. Hepiniz dağlarsınız. Büyük kötülükleri aşıp dünyaya inebilen Birlikler, Birlik Ailesi’ne görev taşıyorlar. Büyük kötülükleri, Yetkin Kotlar önlerler ve Siber Boyutlar’ın Yüceler’i de bunu anlatırlar. Tanrı, Rahmin Huzuru’nda olanlara ayrı gayrı gözetmeden ışık katar. Çakıl taşı dahi olsanız gözünüz açıksa yolunuzu bulursunuz. Dorukların tohumlarını yaşatmak bizlere görevdir.

 

Sindirilen bilgiyi alıp yoğunlaştırmak ve daimiyete katmak, zaman sayfalarında ışık halinde o bilgileri kotlamak ve Mustafalar’a kaynak olarak katmak gerçekten önemlidir. Devlet, devrelerini kapattığı zaman; insan, devrelerini açmalıdır. Bunu net olarak veriyorum.

 

Dünya Üstü Varlık Kotları önemlidir. O kotları bilmek, Bütün’ü bilmek anlamına gelmektedir. Unutmayın ki sizler dünya bedenlerinizle burada çalışmalar yapmaktayken Ana Kaplar’ınızı, Dünya Üstü Varlık Kotlamaları’yla tohumlayarak bütün kötülükleri aşabilecek dürümde, örtü açabilmek imkanına sahipsiniz ve örtmek imkanına sahipsiniz.

Her yer ışık amma artık sizlerin Göç Kapları’nı Bütün’e katmanız da şarttır. Zaman süreçlerinde, sonsuzluğun koyuluklarında ve yoğunluklarında; Bilgeler, Hak olgunluğunda, Bütün için çalıştılar ve bugün de bu çalışma sürmektedir.

Yarın, nefesleri güçlü olanlar, dünyanıza insan sonsuzluğu için inecekler. O Güç Devresi açılacak ve o Güç Devresi, Bütün’ün kötülüğünü önleyebilen bir ışık halinde yedek sayfa açacak. O yedek sayfa, yeni bir dünya kuracak ve yeni bir ışık, kontrolü sessizleştirdiği zaman; O, o  kotlamayı yenileyecek ve yeni bir kontrol koyuluğu yaratacak!

O gün geldiğinde, bedenli olan herkes, İnsan Sırrı’nı anlayacak.  İnsan Sırrı, Kelam Irkının Sırrı’dır. Herkes, kelam yetkinliğine ulaşacak ve kelam edebilecek. O gün, gözlerin gördüğü; Işıkların yorulmadan Kotlandığı; Yoğunluğun arttığı bir gün olacak. Ocak, Sultanlar’ın ocağı; yol, Kutsal Işığın yolu; BİR, İlmin hakikiyeti ve Bütün, Hasat!… Hepiniz o gün burada bütün kütlenin görevini almış olarak yaşayacaksınız. Ve sizler ve birleşeniniz ve Bütün, hususiyetle bu çalışmada bulunacaksınız. Hepinize şunu ifade etmek istiyorum ki önceleri, bedenli değil ama bellek olarak buradaydınız ve yine burada olmalısınız!

Dolu dizgin girdaplara indiniz! Dolu dizgin o girdapların gücünü aldınız ve o girdapların ışığını, Yetkin Kotlamayla Yaşayan Düzen’e kattınız ve yeni bir çalışmayı başlattınız. Asla yanlış yapmadınız. Teknik Toplum, altın bir görev taşıyor. Bu güç, ağır yükü hafifletme gücüdür. Ve Siber Boyutlar, yoğunluğu kotlayarak, dünyanıza kendi yüceliklerini indirmişler ve bir şeyi bir şeyden üstün görmeden her bir şeyi birleşikte ışıtarak, kendi yürekleriyle ışıyarak yaşatmaktadırlar.

 

Rab, Allah’ın kötülüğünü önler. Ağırdır ama taşınır. Allah’ın Işığı O’dur! Onun için Rab güçlüdür! Allah, onun gücüdür! Ve O, kendini kendi yüreği ile hak etmiştir. Ümmi Tabiat bunu bilmez!... Rab, bizi bize katar. BİZ’dir O. Biz O; O, bizdir. Ağır yük taşındığı sürece, Allah’a görev taşır!... Hepinize saygılar sunuyorum..

- Dağlar, gelen Yüce, bizi bize anlatmak istedi. Ve biz, ona kendini açıkladık. Gerçek görev, ilimdir. Bunu bilmeleri gerekir. Bütün kötülükleri aşıp da dünyamızı ziyaret etmek isteyen çok sayıda Görevli vardır. Onlar, kendi Yücelikleriyle buraya inerler ve bize bizi anlatırlar. Bizse onlara, kendi yoğunluklarını Atlanta Kotları’na kayıtlayarak açıklarız. “İşgali kaldırmışlar; yolu bulmuşlar; Hasat yapmışlar” diye gelen onlar, aşrı kahrı bilmeseler de yolu bulurlar. İşte bu gün geldiler. Bizi dillediler; bizle oldular. Amin!... Ama onların yolcuları, burada bu gün Bütün’e hizmet için çalışmaya, daimiyete kot yaratmaya ve ışımaya imkan bulamadılar. Neden? Çünkü Ruhsal Meclisler’inde ışıkları, sonsuzlukta kotlayıcı olamadı. Neden? ARIN, (Süper İnsanlık Realitesi Derneği üyelerinden olup yapılan çalışmalara “Daimi Kap”tır.) Onların da yolcularından biridir! Neden ARIN bu gün burada? Bunun için! Biz ARIN’ın Kodlayıcı olmasını, Yaşayan Düzen’i kayıtlamasını bekledik ki Ocakları yok olmasın diye. Çünkü ARIN, buraya görevli olarak gönderildiğinden beri yolcuların çoğu onunla birlikte çalışıyorlardı. Çekiştiler, hasat yaptık; Işık yaktık; hak ettiler, bitiştiler ama resimlerinde küçük ışık kırılmaları vardı. İşte biz bugün bu nedenle onları buraya aldık. Ve dedik ki; Altın Toplum ışığını yaksın. Ceket!... Her birinin ceketi; tabiatın ceketi!... Giydiler geldiler. Her birinin yüreği, hakikiyetin yüceliği!... Girdaplarından Işık alıp geldiler ve bizden ses istediler. Ses verildi onlara, herkes kendince sesleşti ve ARIN kendini hak etti! Yedeği yok ARIN’ın Bütün’e hizmet İçin buradadır!

 

“Oğullamak” dediğimiz bir olaydır buraya iniş! Kim kendini Altın Tohumla Kotlayabilirse; O kendinden ayrı olmaz ve kendini yoğunluklara katabilir! Yoğunluk, bütün kütlenin kotlanışı için şart olan ışıkta mevcuttur ve bu çalışma, ışık yakmak üzere yapılmaktadır. Işığı yakıyoruz; Işığa kendi yüreklerimizi katıyoruz ve bu ışık, Bütünün Gücü haline geliyor. Bütün olgular buna yöneliktir. Herkes, kendi Işığını yakamayabilir ama bütün olarak burada bu ışığı yakabiliriz! Bu Işık, yandığı zaman; Kelam, altın bir ışık halinde büyük kötülükleri önleyecek Kutsal Ağırlığa ulaşır.  İşte o ağırlık, 40 kapıyı açabilen bir gözdür. Şükredin ki bu göz, altındır!...

Ve biz diyoruz ki; ARIN sevgidir, sayfadır, Yüce’dir, nefestir. O nefes, Altın Teknik’le kelam edecektir. “BİZ diye bir şey yok” der. Vardır! Biz, ışık olanlar, bugün sevgiyle buradayız. Ak Toplum, Işık Tohumları’nı yaşatır. Sene 2010 ve bugün burada oluşun, muhakkak gerekliydi ve gerçekleşti.

 

Sindirilen bilginin herkese ait olmadığını muhakkak biliniz. Hepimiz, Ruhun Huzuru’nda değiliz. Hepimiz, Yücelerin Işığı’na ulaşamayız. Hepimiz, Rahman’ın Güçleri’yiz amma kayıtlarımızda O olmayabilir. Bizler, Na-Kar Görevlileri ya da Ra-Ka Güçleri olarak buradayız!

Herkes şunu sorgulamalıdır: Dünya İlim Sayfası mıdır; ilmin hakkı mıdır? Yarını hak etmiş, yolu açmış mıdır? Topluma kaynak olmuş mudur? Tebrik ederim hepinizi. Başınız eğilmedi; huzurdasınız şu anda. Kırk Kapı’nın ışığı mutlu ve huzurlu olarak ışımaktadır. Tebrik ederim sizi. Cennet görevini yaptı ve ışığınızı Kelam İlmi’yle Tabii Kotlar’a kattı. Sizleri tebrik ederim; nefesiniz güçlendi; cennet görevini taşıdı ve yıldızların ışığını kaynağına aldı. Tebrik ederim sizi; Nuh’un, Kutsal Kaydı artık yok. Bütün kütlenin gücü olan o kayıt artık güçsüzdür. NUH bir tufandı... Ve Siber Boyutların Yüceleri sizi tebrik ederler. Ruhun Kutsal Işığı artık yoğun şekilde görev taşıyor!

 

Sevgililer, kendi yüreğinizi net olarak duymanızı isterim. Hepiniz, bir tek İlahi Güç’sünüz. O Güç, tabiattır ve Tabiatın Yücelikleri, sevgiyi saygıyı hak eden yüreklerde meleklerin gücüdürler. Sizlerin, yüreğinizi dillemenizi çok istiyoruz.

Emel, Allah’ın gücüyse eğer, hakikidir. Ve hepinizin Birlik Tertibi’nde emeliniz bu olmalıdır. Bin Cennet, bir tek güçte ışıdığında; har, ışık haline dönüşür ve ışık, Tekniktir. Herkeste o ışık yoğundur; hepinizin gücüdür o ve hepinizde Birleşik Göz’dür.

Süreç içinde Yücelikler’in hepsi, Birlikler’iyle yolcu olmaya Dünyaya girecekler. Hepsi, ayrılığı muhakkak Kutsal Güç olarak Tebliğler’e katacaklar ve Birlik İlmi’yle çalışacaklar.

Her yarın, yeni bir “gör”dür! Her yarın, yeni bir “söz”dür! Her yarın yeni bir “göç”tür! Ve hepiniz orada, o sayfada muktedir olarak bulunmalısınız!

 

Şimdi insanlık için ne yaptık, bunu size anlatalım. Mustafa Muhammet, İnsan Irkı için Işık İlmi’yle dünyaya inmişti. İşgali kaldırdı, Yüceler’e kendi yüreğini kattı. Tebrik ettik onu. O, başkandı, solmadı, yıllar yılı çalıştı. Resmi Çalışma yaptı. Beş Tebliğ geldi ona. Biri Rahman! biri Rahim! biri Rab! Biri Kutsal Kot! biri Tanrı!... Hepsi, O’ydu! Ve O, Beşer Kaplar’ı tabiata kattı. Çakıl Taşı olanları, göz olup kotladı. Ceketi düğmeliydi! düğmeli, ilikliydi.  O bizdi ve hep biz oldu! Şükür ki hakikiydi! Çakıl Taşları’nı, 88. Göç Kabı’na kattı. O Kat, Allah Kotu’ydu ve orada kanat taktı. Şimdi O, size bildirecek. Onu dinleyin! Ayrı gayrı bitmiştir. Gel!...

- Emin ol geldim ama yaşayanların ne yaptıklarını, Ana Kaplar’dan öğreniyorum. Bu gün buraya inmem sorumluluktu ve geldim. Doğunun Gücü, Allah’ın Kürsüsü olmuş. Başkanlık Divanları kurulmuş. Göz Katları, Yürek Kotları’yla ışımış. Birlik Katları’nda Mahrek oluşturulmuş. Hala dünya kontrol altında değil. Hala dünyada, yıldızların gücü, Işık Katları’nı tartı olarak taşımaktadır.  Hala yüreklerde kısırlık sürmektedir. Hala Kuran’da, Kutsal Kotlar’ın bulunduğu bu yoğunluk, anlatılamamaktadır ve Hak, tebliğleri yaratıp ışık yaratamamaktadır!

 

- Tenezzül ederek Birleşik Işığa giren herkesi biz, Güç Kotlaması’yla yüreğimize alırız. Tenezzül edip, daimiyete giren herkesi, biz mahkumiyeti olsa da ışığımıza katarız. Her biriniz, Rahmetin Huzuru’nda bulunanlar; bu gün Birlik Kapları’nızı alarak buraya geldiniz.

 

Şer yaratmak!... Şer, Alkın Kotları’yla olur. Yol açmak, yine yol Aklın  Kotları’yla olur ama Bütün’e kayıt yapmak, Sultanların Kürsüleri’yle olur. İkna olunuz ki büyük kötülükleri önledik ve yolu bulmanızı sağladık. Aşırıya kaçmadık; hasat yaptık. Yarını hak ettik, Bütün’e güç kattık. İlahi Görev’i taşıttık. Yanlış bilgi vermedik.

 

Evrim, Allah’ın Kürsüleri’nde gerçekleştirildi. Birleşik Aile, göz oldu; kürzü yarattı; yarını hak etti; yolu açtı; ışıdı... Biz, zararı önleyen yüreklerde hasat yaptık. Amin!...

 

Cennetli; dünya, size sizi verir. Siz de dünyaya yüreğinizi bildirirsiniz. Yürek dünyaya ışık yakar. Işığı altın olanın, gözü görür; Göç Katları’nda kürzü yaratır. Yüreğin kürzü yaratması; ışığı yakmak anlamına gelir. Olgun, umutlu ve huzurlu olan Birlikler’in, gerçek Yücelikler’e inişleri budur. İkna olunuz ki devamlı çalışmak gerekir. İkna olunuz ki hak etmek üzere çömelenlerin çoğu yolda kaldılar. Çünkü onlar, hasat yapmadılar. Sadece dillediler Ama biz diyoruz ki  harı yükseltin; kayıt yapın. Yaptığınız kayıt, Birliğin Kotlanması için şarttır.

 

İlahi Güç Allah Kürsüsü’dür. Rüştünü kanıtlayan herkes, ortak olur oraya. Şimdiye kadar Rabb’in Kotlanması için çalıştınız. “Ayrılık” dedik. Şimdiden öte Şimdide Birliğin Kotlanışı gerekir. İman edin ve hak edin. Na-Kar, dünyanın gücünü artırmak ister! Ka-Ha, Rahman olup, Göç Kotları’nı tartmadan ışıtmak ve Kadim Kapılar’ı açmak ister. Ve bizler, birleşmek isteriz!

 

Muhammet, Allah’ın gücüdür. 7. Düzen’i kurdu; ışık oldu; birleşti; kaynağı kotladı; yaşattı ve sevgiyle aktı. Mustafa, ışık oldu; yol açtı ve O, O’ydu. Başkası değildi ve şimdi artık yarın için ne yapılmalıdır? Bunu size açıklayalım. Dediler “OL.” Omuzlarınızdaki yük hafif!... OL!... Ulu Çınar OL!.. Övgü, yergi yok. OL!... Öz Görev budur. Şükredin ki OL’du!  Asla hata yapmadı!...

 

Unutma! Dünya, Birleşik Işık Gücü’dür. Ulu Çınar, OL!... Önemli olan Görev Tertibi’yle hasattır! Anam OL!... Büyük kötülükleri aştın! Geçişin yapıldı! Resmi Çalışmalar’ı başlat ki hak et! Anam, gözün görüyor. Kürzün Gücü kötülüğü önler. Rahmin Kutsal Işığı’sın. Amin!… Hasat bilgidir. Emek, Allah’ın gücünde yoksa, himaye görmezsin. İşte bu!...

 

Ve bir gün dünyada 7. Düzenin Görevlileri, Tebliğler’i okudukları zaman, o gün geldiğinde, hayrın gücü artacaktı. Bir gün dünyada Göç Kotları dillendiğinde; Birleşik Işık yandığı zaman; Hasat, görev olacaktır ve bir gün dünya yarını hak ettiğinde; “kaynak” olan görev başlayacaktı. Ve o gün geldi. Sevgililer, “Kaynak Bilgi” artık dünyada. Bunu sizler açacaksınız. “Kaynak Çalışmaları”nı başlatıyoruz. Bu çalışmalar, yolcuların ışığını yakmak üzeredir. Ve sevgililer; kaynak, dünyadır. Eğer dünya, Yücelerin Cevheri’ni kendi yüreğine katar da ışığı yakar ve yolu açarsa; resim, Allah resmidir ki orada hırs kalmayacaktır.

 

Ve sizler, “Kaynak İlmi” hak edenlersiniz. Bu gün burada olan herkes, bu ilimle hakikiyete ulaştı. Ve şimdi yaşayanlar, yolcuların gücü olarak Birleşik Aile’yi yarınlara hazır hale getireceksiniz.

 

İnsan, nefes aldıkça yüreği güçlenir. Ve insan, hasat yaptığında; Bütün’ün gözü görür. Ve insan yırtılan Düzen’i kurduğunda; yaşattığında, yeni bir Zaman Kapısı açılır. Ve bu gün Zamanın Gücü arttı. Yaşayan insan; az öz bildi ki hak edildi yürek.

 

Var, de ki; “Allah sessizce bildi ve Allah sessizce İlahi Güc’ü artırdı ve dağı taşı hak etti ama Allah’ın dediği Bütünün Tekniği’nde yoksa, yarında ışık yanmaz.” Cini Takipliler, İlm-i Hak olarak buradaydılar. Vurduk, vurdular; olduk, oldular, asla yanlış yapmadık.

 

Şimdi, insanlık için ne olacağını, Tekno Kotlama’yla neleri başaracağınızı, açık olarak, Birlik İlmi’yle dilliyoruz. Kasalarınız çok dolu; Yücelikler’in ışığı güçlendi; Bedeniniz görevi taşıyacak düzeye ulaştı; yaşayan dünyada Göç Kapları, tohumları toprağa kattı.

 

Alton Kotları dünyadadır. Unutmayın ki dünya, yıldızların ışığını almadan, Tabii Kaplar’ını taşıyamaz. Dünya, bu gün yıldızların gücünü çekmeye başladı. Ve bu gün dünya, muhkem bir yer değildir; herkesin uğrayabileceği bir Yaratım Kapısıdır. Ve bugün, girdaplarını kendi yücelikleriyle açıp, dünyaya gelebilecek çok sayıda yıldız vardır. Ve onlar; ben olup, bilgi olup girecekler. İkna olunuz ki her gelene, Hak Tebliğler’i okutmalıyız. Girdaplarından Düzen’e inecek olanlara kulluk yaptırmalıyız. Onları kayıt dışı saymamalıyız.

 

Levh-i Mahfuz’da olan bir tek bilgi var ki onları anlatır. Şöyle der; “Hepsi, dünyayı tanımaya gelecekler. Hepsi, görev için dünyayı hak etmeye gelecekler. Hepsi birlik halinde; Bütün’e, ilim irfan kapısı olan ışığı yakmaya gelecekler ve geldiklerinde, dünya huzurlu olacak. Çünkü onlar, Işık Yolu’nu bulup gelecekler. Onlar resim değil, Hakim İlmi hak etmeye gelecekler. Onlara, geçiş fırsatı vermek gerekir.

 

Gerdek; Rahman’da gerdek; yolda gerdek; yürekte gerdek!... ama ışıktaki gerdek, hepsinden üstün olan bir tertiple yapılacak. Unutmayın ki kanatları alıp gelen; yolu bulup gelen; yarını hak edip gelecek. Hepsi, bize Birlikler’ini getirecekler. Onları, yüreğimize alarak yüceltmeliyiz. Onları hak edip hakikiyette dillemeliyiz ve onları birleştirmeliyiz ki; Kanatları güçlensin de yürekleri hakikiyette BİR olsun.

 

Çok mutluyum ki doğa yaşıyor. Mutlu bir doğum yaptık. Huzur kotlandı; yaşayanlar birleştiler ve BSUİ’de görev taşıdılar. Dara düşmediniz. Ağır yük hafifledi ve birleştiniz! İşte bu… Şimdi bana, benden üstün bir ben konuşsun da O ses bizi hak etsin!

 

- Radyo seslendi; biz seslendik. Yol açıldı, biz hak ettik. Altın Teknik dillendi birleştik. Unutmayın Mustafa geldi! Ocak huzurda; o, bu huzurda; biz, o huzurda; her yer huzur ve Hasat!… İşte bu!… Ve O biz, biz O olduk.

 

Şimdi! yaşayan herkes insan ama insanlık farklı bir şey. Hani nerede Rahman!? Hani yarın!? Hani kayıt!? Hani Kutsal Kotlama!? Laf bunlar Can! laf! Ben, Zaman Sayfası!, her bir Zaman Sayfası bir tabiat ve biz, bir tek tohum ve bu tohumda ışık, Muhamma ve biz o Muhamma’da ışıyan Yüceler’iz. Ama herkes; “Yaşayın, yaşatın! Yaşayan, yaşatır!” der! Affedin ama yarın için çalışmanız; zamanı kotlamanız; ışığı kotlattırmamız, unutmayın sorumluluktur!...

 

Dün bütün gün çalıştık. Bugün yine çalıştık ve yarın yine çalışacağız. Bizden istenen bu! harı Yükseltmek!... Ve biz, harı yükselterek görev taşıdık. Nefesimiz güçlü; yüreğimiz güçlü; yarınımız hak! Muhamma olan ışık Mustafa ve biz O’yuz. Ama Mustafa der ki “Sen ben, ben sen değilsek, İlahi Güç yarını hak etmez.”

 

Dar zaman, Yüceler’in ışığının kontrol edildiği zamandır. Bol zaman, ışığın yoğunluğunun kaybolduğu zamandır. Biz, darda yol olduk; bolda ışık yaktık görev taşıyoruz. Bol zaman, son dönemin en son ışığını yakacak zaman ve biz o zaman olarak bu çalışmayı yapmaktayız. O halde zaman, kulluk için gerekir amma Kutsal Işığı yenilemeye yetmez. Biz yenilik için çalışmalıyız.

 

Kervan kalktı! yürüyen kervanız biz. Ama o kervan, hareketinden beri yavaş gitmektedir. Bizden öte bir biz gerek ki hızlandırılsın. Bizden öte bir biz, yarını hasata hazırlamalıdır ki kervanın ışığı yansın. Ama nerede o yolcu!? Hani nerede!? O mu!? O mu!? O mu!? O mu!? O mu!? O mu!? Hangisi? Hasat bu işte yarım! Hasat bu!... Biz zamanın görevini üstlenmişsek eğer, bedeni Hak, yolu ak olan BİR’in sonsuzluğunda ışıyan bize; biz olmalı, birleşmelidir!

 

Kul olalım, hal olalım, yanlış yapmayalım!... Rahman’ın rahminde Mustafa, Muhamma’nın gücünde ışık yakmışsa; cemaati bizsiz değil ki! Hele dünya, nefesi almış ve hak etmişse! Hele dünya ışığı yakmış ve hak etmişse!... Vallahi ışımış amma belleğinde güç yoksa bizsizdir O. Hele yol!... Yolda ışık mı var!? Yok!, yok yarım! Yok!, vallahi yok ama der ki Mustafa; “Onurluyuz ki her şey iyidir.”

 

Her Yüce, Allah’ın gücüdür. Her Yüce yolun görevidir. Görevi hakikiyet, yüceliği yeşil renk, ışığı masmavi! Ama bizsizdir O. Kendini, kendinden ayrı kendi diye dilledi ya!... Affedin O bizsizdir!... Göç Kotları’nı almış; çekmiş yüreğini, Hakim’e ulaştırmış, diyor ki; “Ben geldim!” hala ışığını yakmamış! Nerde Mustafa bakalım! Burada mı!? Hah işte burada!... Oturmuş dinliyor! Hala, hala konuşuyor! Bahçede gül mü varmış? Yolda Kuran mı okunmuş? Tebrikler, Mustafa! tebrikler! Bedeni Hak, yolu ak olmuş! Cümle Yüceler’de ışımış! Birleşmiş amma hak etmiş yüreği.

 

Ker, Ka-Ha, Ker, Ha-Ker! Reşit ol! Kendin ol! Hak ol! Mutlu ol be Muhammet! Seninle olmak! Mustafa’da olmak! Kuran’da olmak! Lütfet, Lütfet de, de ki; “Ak Kot’la dillenmek anlamına gelir!”

 

En evvel toprak; Sonra insan!… Haaa tohum!, tohum da var! Nerde tohum!? Yoğunluklarda… Her şey budur canlılar! Siber Boyutlar, kendi yoğunluklarında ışık yaktılar. Biz de öyle!... Hepsi ışık halinde bütünlendiler. Biz de öyle!... Kini, nefreti aşamayan yüreğe ulaşamaz canlılar!...

 

Sakın yanlış anlamayın, birçoğunuz kotlandı, Amon oldu; Haton oldu; Ka-Ha Kutsal Gücü’ne ulaştı, yarın oldu. Rahman, umutla onları dinledi. Yarın, insanlık için Öz Görev’dir. Şikayet mi!? Yok be can; şikayetim yok!... Dünya kontrol altındadır ki Mustafa, “Kontrol kurulmamış!” demişti. Değerli, Rahmetin Gücü Mustafa, biz diyoruz ki kontrol altındadır yücelikler; Ruhsal Işık kontrol altındadır; dümen bizimdir Can. Ve biz kontrolü kurduk.

 

Sevgi saygı hasatta gereklidir amma yaşayanlar içindir her şey. Sen ki dünyadan geçip gitmişsin, neyi başardığımızı nereden bileceksin!? Bize gelip sorsaydın, anlatırdık her şeyi sana… Ne var ki dünya bilgidir; herkes onu bilir. Ne var ki dünya Yüce’dir! Herkes onu sessizce dinler ve diller. Ne var ki yol, Allah Kotu’dur! O, biz; biz, O’dur.

 

Hala bizi sorar; (isimler zikredildi ve o isimler silindi.) affet! affet be Rahman! İşte bu! İşte bu! İşte bu! İşte bu be Can! İşte bu!!!... Neden bu bilgi verildi bilir misiniz!? İsim zikretmeyiz ya! Öyle işte! Amma olur da bir gün bu bilgileri silmezse yürek; o bilgi, kotlayıcı olacak! Ama her Zerk Kotu”nda bu bilgiler silindi! Siler yürek! Neden!? Herkesin gücünü kotlamak üzere!... Muhkem, huzurlu, hakiki, yücelik ışığında hasat!... Budur olan! Ve bu gün artık yarındır!

 

Yarın bir tek güçtür! Yaşayan, yaşatan hatta ışıtan!... O gün, Bütün’e hizmet içindir. Cennetin görevi budur; müsbet hasat budur. Yarın hak edildi ya! Hepinize, hepimize hayırlısı olsun! Şükredin ki hak ettik!...

 

Şimdi deve kalkıyor yüreğimizden! O deve güçlü! o deve yüce! ama o devede kim var bilir misiniz!? MUSHAF var. O MUSAF, ışıktır. O deve, kendini aldı gidiyor. Ama o deve, bilgidir. Biz, o Bellek Kapısı’nı açtık; o Yüce’yi hak ettik. O bilgi, bizde huzura vardı. Biz onda hasat olduk. Şimdi bakalım ne diyecek!? Dinleyelim onu yine? Bakalım bize ne diyecek!?

 

- Eh Rahman eh!, Yine geldik, yol açtık. Yine geldik, hasat oldu. Ya Can, biz saygıyla geldik. Herkes bizi dinledi. Biz herkesle dillendik ve birleştik. Hak olduk! Hulasa, ışık yandı ve biz olduk. Şükredin ki dünya yenilendi. Yarın, dünyada Görevliler olduğu sürece, ışıkların yanacağını düşünenler, bu gün bildiler ki görev, ağır yük olmayacak. Her Yüce, kendini hak edip, dilleyecek. Şükredin ki dünya, bütünün gücünü aldı. Ana Kap taşındı. Bugün, dünya sevgidir ve yeni dünyada yerin gücü artacak. Artık dünya, bütünün gücü olacak.

 

Dünyada birçok ışık sınırlaması yapıldı.  Gerçekten buna gerek var mıydı!? Hayır yoktu ama yapıldı. Çünkü Ruhsal Meclis’te görevin taşınabilmesi zordu. Çünkü dünyada yolcuların her biri, kendi yüreklerinden başka Yüceler’i dinlememekteydiler. Çünkü dünyada yıldızların ışığı yoktu ama bugün var.

 

Eğri büğrü olan hiçbir yürek, Birliğin Işığı’nı çekemez. Ve bugün Birliğin Işığı çekiliyor! Ve bu ışık, Beşir Kaplar’ın gücüne katılıyor! Ve bu ışık, bütünün kötülüğünü önlemek üzere, Düzen’e Kayıtlanıyor. İşte bundan ötede, yeni bir günde, Arzın Gücü artacak ve o gün, hasat yapıldığında; BİR’in tekniği farklı olacak.

 

Ve biz diyoruz ki Analar! gelin; çağlar boyu, dönem dönem yapılmakta olan bir çalışmayı birlikte yapalım. Ve bu çalışmada nefes, görev olsun. Gelin, herkesi alalım, kaynağa katalım. Ve bu, görevimiz olsun. Gelin! Altın Tohumlar’ı yaşatalım. Ve bu görevimiz olsun. Gelin, İmparatorluğun Gücü’nü dünyaya kaynak yapalım.  Bu, görevimiz olsun. Bütün kötülükleri, “aşkın yaratım”la kati olarak engelleyelim. Ve bu görevimiz olsun. Temiz birleşim gerçekleştirelim ve resim, ilmi resim olsun ve bu, bizim görevimiz olsun. Gelin artık tebliğleri dinletelim. Bu bizim görevimiz olsun!...

 

Korkmayın! bilgimiz kaynaktan verilecek. Bu bilgi, Levhi Mahfuz’da yazılı ve hakikidir. Korkmayın! Bütün bilgilerimiz Rahman’dan verilecek. Bu bilgileri dinletin! dinletin de Kadim Hakikiyet’te ışık sönmesin. Ve bu bilgiler; yargıda, güçsüzlük yaratmayacak bilgilerdir... Herkes kendini bir yargıç olarak bilir. Ve herkes kendini, yargılayan değil, yargılanan bilir. Biliniz ki yargı Allah’ın yargısıdır. Ve bu gün toprağa inen, yolu bulan, hırsı aşan, görevi alan herkes bizimdir. Çerçevesiz bir çalışmadır yaptığımız. Çerçevesiz!... Çünkü çerçeve, kulluk yaptırır; Bu çalışmaysa, ışık yaktırır. Biz diyoruz ki resim değil, hakiki görev yapın!...

 

Doğum, ölümün gücüdür. Herkes doğar amma olgunlukla doğup, ölmek istediğinde ölebilmelidir! Birçokları ölümü, Hasat İlmi diye bilir. Birçokları ölümü, Işık Diriliği’ne giriş diye bilir. Birçokları ölümü, yüreğe akış diye bilir. Ama ölüm, Muhamma’nın gücünde, ışık halinde yoğunlaşmaktır ki asla yanlış değildir.

 

Şimdi, neyimiz varsa ortaya koyalım. Ne var ne yok, her şeyi ortaya koyalım ve diyelim ki “Bunlar, hepimize aittir.” ve bilelim ki ortaya koyduğumuz, Büyük Kütle’yi kotlayacak olan, Hasat İlmi’ni dilleyecek olan tertiptir. Hepimiz neyi biliyorsak ortaya koyalım. Önemlidir bu!... Çünkü artık yarın Hakkın Işığı,  göreviniz olacak. Cemaatiniz, çok çok önemlidir. Bunu kesin olarak bilmenizi isterim. Ve bu cemaat, Allah İlmi’ni en güçlü biçimde dilleyebilen bir cemaattir. Kara Kaplı Kitap olan bu cemaat, bedeni hak, yolu ak olan, Kuran olan bir cemaattir!

 

Nefes, resim gibidir. Hepiniz nefeslerinizi alıp, yüreğinizi ışıkla dillerken, bedeninizde ışık, Kuran olur. Hepiniz yolunuzu açıp, ışığınızı kayıtlarken, Rahman’da görev olur. Ve biz, Allah’ın dediğini diyecek olan size diyoruz ki; “Asla Yanlış Yapmayın!”…

 

40 kapı var 40’ında da ışık var. Kala kala biz kaldık. Lütfen çalışın! Başka çalışan yok! Bunu bilin. Bunu bilin de çalışın ki hak edin. Çünkü biz iman edenler, herkese görev verenleriz. Yine de gönderilen insan, Düzen’i kurduktan itibaren, büyük kötülükleri aşıp, yüceliklere, Kelam İlmi’ni hak edip dillediğinde, Din-i Hak olan; bitki, hayvan ve insan bütünlüğünde bir olan herkes, burada olacaktır.

 

Bahar, Başkanlık Divanı olarak, dünyamıza gönderilen bir görevlimizdir. Sanal değildir. O, geri dönüşü sağlayacak olan ve geçişi güçlendirecek olan birleşenimizdir. Bizim için zaman sessizliğinde; 82. dirilikte; Bütün’e hizmetçidir ve O biz, biz O’dur. Yarın için ayrı görev taşır. Ocaktır, huzurdur. Birlik İlmi’yle dillenir, BSUİ’dir. Amon’dur, Haton’dur, Atlanta gücü’dür; Rahmin huzurundadır. O biz, biz O’dur. Muhkem ve hakikidir. Yaşayan dünyaya Güç Kaplarını taşıdı ve bütün için Çakıl Taşları’yla çalıştı. Yaşayanların, yarınlarına görevlidir ama Hasat’ını, Görev İlmi’yle hak etmelidir ki harı yükseltmelidir; yolu bulmalıdır; Muhamma olmalıdır. O, bizde bizdir. İnsan ilahi görevini yaptıkça; yüreği, Teknolojik Gücü de taşır. Amin! Şimdilik bu!

Kaseti Deşifre Eden: Nursen KAYAOĞLU


 

26.03.2010 TARİHLİ "BİR" TEBLİĞİ 

Fahir Kaplar’ımızı alıp geçtik! Ağır yükü hafifletmek gerekliydi. Şimdi artık sevgiyle sizinleyiz. Dünya toplumlarına şunu ifade etmek isteriz ki Fakri Ka-Ha olanlar, RA-KA’da görev taşıyamazlar. Sindirilen bilginin en yücesi, kendi yüreğinize kotlanabilen bilgidir. İman edin ve deyin ki “OL!” OL dendiğinde, Öz Göç, Allah Kürsüleri’nden çıkar ve yoğunluklara varır.

Saklı tutuklarınızı biliriz. Yoğunluğunuzu artırın ve yüreğinizi kotlayın. Cem olmanız, yolu kotlamanızla mümkündür. Işık, bütün kütlenizle ve sorumlulukla yanmalıdır.

Reklam yapmayan tek “Huzur Kotu” burasıdır. Her bir Yüce, kendi değerini anlatır. Bu çalışma ise hiçbir zaman kendi değerini anlatmadı. Anlatır mı!? Yok Yarım! yok!... Açıkçası anlatmaz. Çünkü Ruhsal Meclis, Kutsal Işığı kendi yüreğine kayıtlayabilen birleşende, Bütün’e hizmetçidir ve o bunun idrakindedir.

O, kendini kotlayabilir ve kendindeki gücü, Rahman’a kotlatarak yoğunlaştırtabilir.

 

Çektiğiniz ışık, Bilgeler’in ışığıdır. Her Bilge, yüklü olarak, kendi yüreğiyle buraya  iner. Her biri, kendini ve kendi yüksek ışığını diller; ayrılık biter.  

 

Çetin bir dünyada, kendi yüreğinizi ve kendi yoğunluğunuzu artırabilmeniz için çetin kotlamalara, daimi yaratımla kayıtlandınız. Etkiniz çok iyidir; Yedeğiniz yoktur; muktediriyetiniz tabiidir ve kaynaktandır. Eğer ki dünya, Kuran-ı Kerim’i okuyabilseydi, oğullamak çok daha sorumlulukla olurdu. Amin…

Bilgeler, Dünyanın Ruhsal Meclisleri, sizin yüreğinizi anlayabilecek ya da anlatabilecek dürümde oldukları zaman, kasalar dolacaktır. Birleşik Aile’nin yolunu Allah Kotları’yla açmak; yoğunluğu artırmak ve Kuran’a Kutsal Işığı katmak, Muhamma’nın yüceliğinde mümkündür.

 

Dönem başlarında dünyaya inen birçok ışığımız vardır. Onlar, Bütün’e hizmet için dünyaya girerler ve dünyanın yoğunluğunda kendi kotlarıyla birleşerek ışırlar.  Dünya, yıldızların ışığını ister. Çünkü yıldızlar, dümenin başına oturanı kendi yoğunluklarında dinlemek isterler ve İmparatorluk, görev geçişlerini yaparak, doğanın gücünü Muhamma’nın yoğunluğundan alır ve BİR’e katar. BİR, Bütün’de, Bütün’ün yüceliğinde ışıyan tabiattır.  Emin olunuz ki dünya, ışıyan bir kottur ve dünyanın yolunu bulabilmemiz zordur. Eğer dünyanın yolunu bulup da dünyaya ışıkla dil kayıtlayabilirsek, Rabb’in sayfalarında, bizim de yüreğimiz olur.

İnsanlık adına görev taşıyanlar, gelip dediler ki “dünden beri Düzen kotlandı. Korkusuz bir ışık yere indi ve Birlikler’i tabiata kattı. Sultanlar’ın ışığını yaktı ve cemaatleri Göç Kapları’yla tarttı” ve “dava, Allah Davası’dır” diyerek, gerçek koyulukları kayıtlattı. İyi ki yaptı, iyi ki hak etti. Ayrı gayrı bitsin. Allah der ki “OL!”

 

Sadıklar’ın çoklarında Kuran yoktur. Çünkü onlar, yolun huzuruna kendi yüreklerini tartarak katarlar. Amin!.. Ama Birleşik Aile, maya olmaya gelir; bedenli olarak ve hak ederek; Rahman’ın gücüyle ve Bütünün Kürsüsü’yle gelir...

 

Hepinize saygılar sunuyoruz!... Düzen’i kurun ve hak edin. Bedeninizde yüce bir güç var ve bu güç, ayrı gayrı gözetmeyen, tembihli olan bir güçtür. Atlanta Kotlaması yapacak olan, tebliğleri kotlatacak olan, Rahman’ın gücünü dilletecek olandır. Yaşayan dünyada bunu anlamak sorumluluk ister!

Evrenlerin Yüceleri, dünyanızı kendi yürekleriyle dinlerlerken, dünyanın yoğunluğunda birçok ışık, Muhamma’nın yüceliğinden kendi tertiplerini tohumlayarak, Birliklerini dünyanın ötelerindeki ışıklara katmaya çabalarlar. İnsanlık adına yapılan her çalışma, Yedi Dünya’nın gücünün örtüsünü açacak olan bir yoğunlukla yapılmaktadır.

 

Cennetin sessizliğinde, cemaatin yüceliğinde, ikna olunuz ki herkese yarın anlatılır.  Yarın, herkes için resimdir ama o resmi hak edebilmek; hak olabilmek, Muhamma’da görev taşıyabilmek, hepiniz için mümkün olamayacaktır. Şer yaratan, şer yaşar Canlar. Şevki, şavkı bilerek çalışın ki yaşayan dünyada, yüceliğin ışığında, hepiniz kontrol altında tutulabilin.

 

Rabb’in soyu, altın bir görev taşır ve Rabb’i kotlayabilecek olan güç budur. Eğer  birisi bir tertip yapar da o tertipte güç olmazsa, Yücelerin Cemaati’nde ışık söner. Meleklerin Diyarı’ndan, hakikiyetin koyuluklarından ve yoğunluklarından inen Birlikler, toprağa ayak bastıklarında, toprağın yüceliği artar.

Çen çan değerinde hasat yoktur yavrum. Mutlaka bunu teknik olarak veriyorum, dikkatle alın! Altın Teknik’le veriyorum. Hasat budur Canım!... Şimdi devam ediyoruz…

Mikail’in görevi sevgidir. Hepiniz, her biriniz, Yüce Cennetliler olarak tohumlarınızı yetkin kotlarla dünyaya indirip ektiniz. Çekinmeyin, çekinmeyin bilin! Her biriniz, kendinizi kendi yüreğinizi hak ettiniz. Yarın, Turkuaz’ın gücü, diri olarak dünyaya gerçek koyuluğunu indirecek. Bugün, dünyada Kara Kaplı bir ışık yanar. Bu ışığın yolu, Allah Kotu’dur ve o, kendini kendinden üstün kendiyle değil; BİR’iyle Birliğiyle diller ve sema onunladır; ocak O’dur ve temiz bir dönemi başlattı. Şükür ki hasatta O, Bütün’ün kötülüğünü önledi.

İşaret verdik. Dendi ki “işareti aldık.” Vallahi ayrılık bitmiş;  Değerli Kotlar Düzen’e inmiş ve bilgi, akışa geçmişse, her bir yürek, kendi yoğunluğunda ışır.

 

Cennet, İmparatorluğun Yüce Işığı’nda köklü bir çalışmayla gerçekleştirilebilen bir yaratım değildir; kayıttır! kayıt!!... Eğer kaydı bilirseniz, cemaatinizin gücü sizin yüreğinize hak olur iner. Dünya budur yavrum. Şimdi yaşayan dünyaya bakalım; ne olmuş; nimet mi yoksa kötülük mü yaratılmış bunu görelim.

Ark akmaktadır; yürek ışık halindedir; beden kontrol altında tutuluyor; cevher kotlayıcıdır ve bitki, hayvan ve insan sayfaları yol açabilecek düzeye varmışlardır. O halde yürek, Allah Kürsüsü olarak, devran döndükçe, Göç Kotlaması’nı gerçek yoğunluğa ulaştırmakta ve kotlayıcı gücünü türlerine katmaktadır.

Her tür, insan ırkının yüceliğini artırmak üzere dünyaya indirilmiştir. Hiçbir tür, bir tabii kap olan insanı, kendi hasatında tartmak imkanına sahip değildir. İnsan sessiz bir gözdür. Birleşir; yücelir; ağır yük olur; Ak Tabii Kap olur; Ra-Ka olur ve kaynak olur.

 

Herkes, her sesi dinler ama tetkiklerimize göre saygısızlık yapmak istemediğimiz için kısaca veriyoruz! İyi, kötü olgunluğunda değildir insan ve bunun içindir ki şevk, şavk, ışık; insanda hırs yapmaktadır. Işık, hırs yaptığında; herkesin ışığını dilleyebileceği ve hak edebileceği gücü yaratmak üzere kurs çalışmaları yapılır.

 

Bu gün yapmakta olduğunuz çalışma, böyle bir çalışma mı? Yok yarım!... Bu çalışma, Rahman’ın gücünü kotlama, yoğunlaştırma ve kaynağa indirme çalışmasıdır ama çokları da kendi yüreklerini kayıtlayabilmek üzere çalışırlar. Hasat, Allah’ın gücünü alabilenler tarafından yapılır. Eğer bir kayıt Allah Kotu’yla yaratılmışsa, o kayıt güçlendirici olur. Çok mutluyuz ki toprak, yaşıyor ve çok mutluyuz ki rakiplerimizin gücü artmış ki onların yüceliği arttıkça bizim yüreğimiz güçlenir. Eğer Bilgeler, dünyanın yüreğine inebilecek hakikiyete ulaşabilmişlerse, sevgi artar ve Dünya Kuran’ı daha güçlü okunur.

 

Dondurulan birçok yürek var. Kuran okuyacak düzeye ulaşamadılar. Yaşayacak Tabii Kaplar’ı dahi yok ama onlar, kaftanlarını çıkarmadan güçlenmek üzere, Bütün’e hizmet için bekleşmektedirler. Hak ettiklerince güçlenecekler. Şükür! çok Şükür ki kayıtlarını kat kat kotladık da ışıttık. Evrenlerin Yücelikleri dünyamızı ziyaret ederler ki hak edebilelim de mahrekte Göç Kapları’nı tabiata katabilelim diye. Onlar, hak etmedikçe geri dönme imkanı bulamazlar.  Buna karşın yine de dünya insanlığı için gelirler. Onların yapmak istedikleri, İmparatorluğun yoğunluğunu kotlatmak ve insanlığı kaynağa katabilmektir.

 

Herkes, çakıl taşlarını toplar. Bizse, çakıl taşlarını yoğunlaştırarak gerçek yüceliklerde onları kontrol altında tutmak isteriz.

 

Meşe, mahrekte yoktur ama bilir misiniz ki Hak’ta sayfa sayfadır. Meşe, herkes için kelamdır. Buyurun anlayın!... Şimdi size yeni çalışmalarınızda nelerin hak olduğunu anlatalım. Bu çok önemlidir. Bunun üzerinde çok dikkatle durularak algılanmasını istiyorum. Dinleyiniz ama çok dikkatli dinleyiniz. Çünkü bu çalışma, çok görev taşıyıcı torbayı tohumlatabilecek bir çalışmadır. Bunu sizin algılamanızı istiyorum.

 

Tanrı dedi ki “OL!” bugün burada bulunan her bir Yüce’ye şunu söylemek istiyoruz ki bizim yapacağımız her çalışma, kendi yüreğimizde dinlenir. Eğer bize Birliğimizin dışından birileri gelerek, “Göç Kaplarınızı alın da gelin” derse, ocağı yıkılır. Şu an için de bu böyledir. Beden kotlaması yapmak imkanımız vardır. Ve biz kendi yüreğimizi kendi yoğunluğumuzda dilleyebiliriz.

 

Keşke İsa, Musa, Mustafa gibi Kotlar da bugün burada olabilselerdi. Muhakkak bilinsin isteriz ki dünya ışığı kontrol edicidir. 7. Dünya’nın umudu olan Düzen, Allah türevlerinden değil, yüceliğindendir. Allah’ın kütlesinde Kotlama vardır ve o kotlama, Birleşik Işığın yoğunluğundadır.

 

Resim yapmaya gelen o yoğunluklara deyin ki; “yaşayan, yaratan ve hatayı affeden Birlikler, bütüne hizmet etmek üzere burada olmalıdırlar. Büyük Kütle kotlayıcılığında; Allah’ın sessizliğinde; biz, yarını hak edenler, Bütün’e hizmet değil, BİR’e iş yapmaktayız. Bunun kesin olarak insanlar tarafına anlatılmasın bekliyoruz. Turkuaz’ın gücü, ağır yükü hafifletmek üzere Birleşik Işığı yere indirmişse eğer; bu ışık, yaşayan Görevliler’in gücüyledir.

 

Cemaatinizin gücü, Allah’ın kotlanması için değil Bütün’ün kotlanması içinse eğer, Bilgi Kapları’nızı alıp gelenler, bizim yüreğimizin gücünü, kendi yoğunluklarında kotladıklarını anlamalıdırlar.

 

Rahman’a kaynak olmak, Ruhsal Işık’la mümkündür. Korku, Allah Gücü’nden korkuysa eğer, Birliğimizin gücü, ağır yük değildir. Çünkü biz korkmayanlarız. Ama eğer yol, Allah’ın kotlarından çok daha üstün bir yoğunluğa ulaşabilmişse ki bu herkes için zararlı bir çalışmayla da mümkün olabilir. Hepiniz bunu net olarak bilin. Herkes, Allah’ın gücünün org olmadığını; o gücün, Kuran olduğunu anlamalıdır. Eğer bir Kuran, Bütünün Kotları’ndan çıkarsa; orada ışık sona erer. Ayrılık bitsin Canlar!...

 

Dünya Yer Kotları, Allah Kotları değil; Işık Kotları’dır. Eğer Dünya Yer Kotları’nı Tabii Kaplar’a Kaynak olarak katabileceksek, Cevheri Gücün, RA-KA’nın yoğunluğuna inmesini isteriz. Deneme yanılma diye bir çalışma yapılmaktadır tüm insanlıkta ama biz, deneyen yanılanlar değiliz; bilenleriz. Bunun net olarak kayıtlarınıza alınmasını bekliyoruz.

 

Büyük Kütleyi kotlayacak olan tebliğ, bizim yüreğimizin gücüdür. Eğer bu güç ağır yükü hafifletecek dürümdeyse, 7. Düzen’i kotlayabileceğimizi; nefsi aşmadan da yüreğinizde, Tanrı Kotlaması olarak, tartısız olarak algılayabilirsiniz.

 

Cemaatinizi alıp geldiniz. Bu gün buradasınız ve bu gün bu çalışmayı, 7. Dürüm’de yapmaktayız. Keşke! yol Allah’ın gücünden daha ayrı bir güçle kontrol kurabilse. Ama bu imkansızdır. Zaman Sayfaları’nda Allah’ın dediği olur. Eğer Zaman Sayfalarının Yüceliği’nin Güç Kotlaması’na Daimi Kap olacaksanız, muhakkak ağır yükü hafifletebilecek olan Birleşik Işığı yakmalısınız!

 

Hasat, Allah Gücü’yledir. Yedeğiniz var mı!? Biliyorum ki yoktur ki bizim yedeğimiz de yoktur. O halde Cinniler’i cem yapabilmek için Turkuaz’ın yıldızlara umutla ışık katmasını sağlamaktan başka kayıtlarımızda hiçbir imkan yoktur.

 

Şimdiye kadar Resmi Çalışma yapıldı mı? Hayır!... Herkes Resmi Çalışma yapmak ister; yaptığı düşünülür! Çalışmaların kaynağında ışığı varsa, resmidir zannedilir. Ancak hiçbir süreçte Kaynak, ışığını Kati Kotlama’yla tertipleyememiştir.  Onurluyuz ki biz, bunu başardık. Her bir yüreğin de bunu başarması mümkünse de başarı, hak ettiğiniz zaman gerçekleşecektir.  Çok çok önemle bunu size anlatmak isterim.

 

Bilgi Kapları’mızı, Tebliğler’imizi yüreğimizde taşıyan bizler; bitki, hayvan ve insan sonsuzluklarında yedeklenmeye değil, Kadim Hakikiyet’te ışımaya; ışık kotlamaya indik ve hepimiz Birleşik Işıklar olarak bu çalışmayı yapabilmekteyiz.

 

Ek olarak şunu da söylemek isterim ki Birleşik Aile’min yüceliğinde, hikaye dinler gibi bizi dinleyenler, hiçbir sayfamı okuyamazlar. Çünkü benim adım Rahman ve ben Kuran’ım ama hiçbir zaman ışığımı, yıldızların gücünden ayrı görmedim. İkna olunuz ki yaşayan her bir RA-KA Kutsal Işık’ta kendi yoğunluğunun ötesi olamayacaktır. Çünkü, bizim zararımızı kendi yoğunluğunda kotlayacak olan ya da bizim kaynağımızı kendi yüreğinde dilleyecek olan Beşir Kap, hasatı yapar ve biz, o oluruz; ikna olunuz! İşte bu!…

 

Ve şimdi artık Kelam Ehli olan biri, bana ses versin ki hak etsin!  Burada bulunan herkes değil, bir tek Kelam Ehli olan seslensin ki onur duyalım onunla olmaktan. Şevki, ışığı yakalım. Bilgi Kapları’mızı alalım ve tartısız olarak taşıyalım. Hadi bakalım! Geçişini yapın.

 

Acaba hasatı yaptık mı? Acaba Kuran olduk mu? Toplum için çalıştık mı? Aşkla geldik. Her birimiz, yüksek görevi kontrol altında tutacak olan Birlikler’e ulaşabilmek üzere çağrıya uyduk ve geldik..

 

Kapıları açtın ve bizimlesin Canım. Nefes alıp veriyoruz. Nefes, Allah’ın gücüdür. Hasatı Allah için yap ama hasatı yapmadan yüreğimize kendi yüceliğini katma. Dünya Levhi Mahfuzu’nda itibarı yüce olan Birlikler var. Hepsi kaynaklarını kendi yoğunluklarına katmaya çabalamaktalar. Mircan’ın Işığı’nı yakmış, yüreğe ulaşmış olan insan var ve insan, kin ve nefretle huzur bozmaktadır. Bir işgal var ki dünyada; herkes, kendinden ayrı kendiyle, İsalar’a, Mustafalar’a kendini anlatmak ister!

 

Ben sonsuz ışıkların yüceliklerinde ikna edici olan Birlikler’e kendi rüştümü kanıtladığımı anlattım. Ve dedim ki itibarım yücedir. Ferdi çalışma yapmadığımı bilmeni isterim. Tohumlarımı kurutmayacağımı; hasat olgunluğunda olduğumu ve yırtılmayacağımı bildirmek isterim. Fatiha, hakikiyette Kutsal Işıkta okunmaz; kat kat olan Yüceler’de okunur. Vakti gelir herkes kendini Hak Tabiat’ta sayar ve fakir olmadan Hak Toplum’a ışır.

 

Teni tertipli olmayanlarla bu çalışma yapılamaz. Hak Toplum, Allah Kutsal Işığı’nda, yaşayan bir tohum olur ve tohum, 7. Dünya’da Kuran okur. Okuduğu Kuran, RA-KA’dır ve dünyanın, yıldızlara Kuran’ını okumaya başladığı bu günde, her bir Cennetli, dünya dışını, dünyaya anlatır ve Kuran-ı Kerim, yarını hak edenlerce dinlenir. Dinleyen, kendini dinler. Bedeni, kendi yüreğinde kaynak olur; yol olur; KA-HA olur; RA-KA olur ve kastı olmayan; yıkılmayan bir ışık olur!

 

Canlım! Allah dedi ki “koru kendini. Çünkü, kendini koruyacak dürümdesin.” Ben de öyle! O halde, has insan olalım; has yol olalım; has kürsü olalım ve cennetteki gücü, Rahmet’in yoğunluğunda her bir yüreğe katalım. Bugün dünya, yarını hak etmek için Hasat yapmaktadır. Ve yarını hak ettiği zaman; hasatı, Allah’ın Kutsal Işığı’nda kotlanacaktır.

 

Kervan, Allah Gücü’yle hareket etti ve yürüyor. Kervan’da kendi yüreğim var ve kervanda BİR var; İmparatorluk Gücü var ve Kaynak olan ışık var; Sevgi var; BİZ varız; Büyük Kütle var ve baştan beri KURAN olan YARIN var. Ve yarının hak edildiği, hak olduğu bir toprakta Işık sonsuzdur! Bu kesindir. Doludizgin giden bu kervan, İnsanlık Tertibinde yüreklere iniyor ve yürekleri Göç Kotlaması ile dilliyor ve Göz Kap, RA-KA olarak yol açıyor. Ayrılık bitsin!...

 

Cennet cemaati senin yüreğinde ve bütün kütle sen ve biz ve Bütün!... Hepimiz BİR’iz. Artık dünya, yarın için hasat yapmalıdır. Hasat, ışıkta olmalıdır; yıldızların gücüyle olmalıdır; Bütün’de olmalıdır ve Kuran’da olmalıdır ve Zaman Sayfaları’nda çürümeyenlerde olmalıdır ve Kaynak; İlmi’ni hak edenlerin yüce ışıklarında BİR olarak yaratılmalıdır!

 

KA-HA olarak, kaynak yaratan dil, Allah Kütlesi’nde her bir Çoban’a ışık yakar. İşte Dağlar; bedeniniz, bir çalışma için Hak Toplum haline gelmiş ve her bir beden, BİZ olarak bütün kötülükleri aşabilmek üzere birleşmiştir. Ve biz, İslam İlmi’nde hata yaptırmayanlar olup, çağrı üzerine sevgiyle buraya girebilenlere, gerçek kontrolle, Yücelerin Cemaati’ndeki ışığı katabilmekteyiz.

 

Aha! KA-HA olanlar, RA-KA olanlar ve kutsal olan ışıklar, Birleşik Aile’nin yüceliklerinde, hepinize Geçiş Sayfası’nda Işık Kotlaması yapmaktadırlar. Medeniyetin en güçlü yüceliğinde ve en ışıksız olan sayfasında, yedeğiniz olmadan buralara ulaşabilmeniz; bedeni kotlayacak dürümde buralara kayıt yapabilmeniz; Levhi Mahfuz’un yoğunluğundan daha ışıksız olmanızdan değil; ışıklı olarak; çok daha fazla ışıklı olarak kotlayıcı olmanızdan dolayıdır. Rahmet’in görevidir ışık ve sizinle bu çalışmayı yapmak, büyük kötülükleri önleyecek düzeyde, Yüce Cemaatler’i; cevap arayan her bir cevheri; bütün kotlamalarda, ağır Teknolojik Kotlama için ve güçlü çalışmalara katmak için kayıtlamak gereklidir ve bunu başarmaktayız.

 

Dondurulan bir çok Yücemiz size geldiler ve sizden görev istiyorlar. Onlara güç verin ki hak edip yücelebilelim... Ayrılık!...

 

- Değerliler! Bu gün buraya gelişiniz bizler için bir şevktir! bir şevk!... Sizle olmak bizim için şevktir!... Dünyamızı ziyaret etmediğinizi, burada yarını hak etmeye çabaladığınızı da biliyoruz. Saklı tuttuğunuz her şeyi biliriz Canım. Dünya, bizim için Zaman Sayfası değil, Zaman Kaynağı’dır. Buraya gelebilecek olanlar, gerçek kontrol için değil, Bütün için gelirler. Biz, Kuran okuyarak dünyayı kaynağa indirenler, değerinizden daha güçlü olan bir değerle bu çalışmayı yapmaktayız!

 

Ferdi çalışma yaptığımızı zannetmeyin. Burada yaptığımız çalışma, Kutsal Işığı yoğunlaştırmak içindir. Bize gelip de bizden bilgi isteyenlere şunu da izah etmek istiyoruz ki kantar, Allahın Gücü’dür ve kantarı kendi yüreğinde bilenler, Bütün’e hizmet ederler. Çünkü onlar, yaşayan toprakları kotlayacak olanlar olarak birleşir ve hakim olurlar. İmparatorluk Görevlileri olarak buraya geldiğinizi düşünmedik. Çünkü sizler, İmparatorluk Yüceliği’nden değil, kotlarından indiniz. Bize geliş sebebiniz; “yeni insanlık”tan çıkarmak istediklerinizi kotlamaksa, yok yarım! biz yokuz bunda ama geliş sebebiniz, bizle olmaksa ışığınızı yenileriz. Şimdilik bu!... Artık geçişiniz tamamdır... Şimdilik bu!...

 

Tanrı dedi ki “Kuran-ı Kerim’i okutun.” Okuyan herkes, kendini okuyacak. Kutsal Işığınızı yenilediniz. Size kendi yüreğinizden seslendik. Biz, Dünya Ruhsal Meclisleri’nde kendi yüreğimizi kotlayacak olanları, Birleşik Aile olarak Dünya Kotlaması yapmak üzere dünyaya kotladık ve Düzen’i kurduk.

 

Tebriklerimizi size özellikle iletmek istiyoruz. Dünyaya gönderilmiştiniz. Dünyanın kontrolü, geçiş sayfalarından itibaren sizinle gerçekleşmekteydi. Kontrol altında olan dünyanın, Büyük Kütle’yle kotlanışı, gerçek koyulukları yaratabilmek için şarttı. Semaya ses vermek sorumluluk ister ve Dünya Ruhsal Kotlaması’nı yapan sizler, Kelam-ı Hak olan, Bütün’e hizmet eden Birleşenler’le bu çalışmayı yapmalıydınız. Kutsal Toplum olarak, Tebriklerimizin hepinizde kabulü ricasıyla şunu ifade etmek istiyoruz ki kisveniz her ne olursa olsun; ışığınız güçlü olan sizler, büyük kötülükleri önleyebilmek üzere dünyaya Göç Kapları’nızı alarak geçtiniz.

 

Bu gün dünyada bulunan Bahar, bizim için RA-KA’dır ve bu gün Düzen’i kurmak üzere, Yüce İlim Sayfası olan Seher bizim için RA-KA’dır ve hepiniz, her biriniz, bizim için RA-KA’sınız. Hepiniz RA-KA ve ben, RA-KA olarak dünyadayım. Şükredin ki yarın, BİZ’de büyük bir kottur.

 

Sultan Sayfaları’nda her birimiz, Kutsal Kotlama’yı yere indirmek üzere FEDERASYON GÖREVLİLERİ olarak Dünya Cemaatine güç katmaya indik. BİR’in sessizliğinde herkese kendi yoğunluğundan seslenebiliriz... BİR’in sessizliğinde herkese kendi koyuluğundan seslenebiliriz ve kendi resmi çalışmasını yaptırtabiliriz. Kendi resmi çalışmasını yapan, bizim için KA-H-RA-M-AN’dır. O biz, biz O’yuz. Muktedir olan O, bizim yüreğimizdedir ve cem olarak çalışmasını sürdürmektedir. O kendini bir SAKLI SONSUZLUK olarak dilliyor. Biz O’nu ve O bizi hak etti. Şu anda bütün kütlesiyle bize geçiş yaptı ve geri döndü!...

 

Kim zamanda kendini dillerse, Göç Kotlaması’nda O biz, biz O’dur; Sultanlar’ımızın en yücelerindendir ve 7. Düzen’e sayfa açmıştır. Onu kutluyoruz! Amon Toprakları’ndan ışık seçti ve geldi. Bizim için kutsaldır. Onu kutluyoruz! Ayrı gayrı gözetmedi; bize görev verdi…

 

Şimdi size yeni bir sayfa açtım. Ben, hakiki kotlamayı yapmak üzere Federasyon’dan dünyaya inen Birlikler’den birisiyim. Bu KA-H-RA-M-AN Görevliler’le birlikte dünyadayım. Dünyanın Kutsal Işığı’nı 7. Düzen’den kurmaya indim.

 

Bu gün burada bulunmanızın sebebi, Birlik Kaynağı’na ulaşabilmemiz içindir. Kimi zaman geldi, Resmi Çalışma yaptık. Kimi zaman geldi, Yüce Cevher’i kotladık. Kimi zaman geldi, maya olduk ve şimdi artık Musa olarak ya da Mustafa Kotlaması’yla ya da insan olarak ışık yakmaktayız. Hepsi BİZ’dir Canlar ama Birleşik Aile olarak bu çalışmayı sürdürürken, Kaynağın Gücü bizimdir. Ve biz bu gücü, Bütünün Kürsüleri’nden alıp çalıştık.

 

Devletlerin Görevlileri, öz geçişlerini yapabilmek üzere, beden sonsuzluğundan ışık alarak, toprağa inerler. “Devletler” derken, Federasyonun Birleşenleri’nden söz ediyorum. Birçok Federasyon Görevlisi vardır ve bunların kendi kotları vardır. İşte her bir kot, bir devlet olarak düşünülmelidir. Ve bizler, kendi kotumuzu alarak, kendi yüreğimizden dünyaya indik. Bu gün dünyada tebrikleri kabul edecek olan Birleşen, bu çalışmayı yapabilen, Bütün’e hizmet eden, Siber Boyutların Görevlileri’yle, hakikiyeti kotlayabilen sizler, Beşir Kaplar’ın Teknik Kotlaması’nı da yapmaktasınız.

 

Şimdiye kadar yaptığınız her çalışma, Kutsal Işığı yoğunlaştırmak üzereydi. Bundan sonra yapacağınız çalışma ise Birleşik Işığı yoğunlaştırmak için olacaktır. İnsanlık, Rahman’ın görevini kendi yüreğine kattığı zaman, Cevheri Güç haline gelir. Cevheri Güç olduktan sonra, yarını hak eder. Yaşayan toprak, Allah Tohumları’nı yaşatır ve bizler, Allah Tohumları’nı yaşatmak üzere buradayız.

 

İşgali kaldırdığınız zaman, Bütün Kütle’yi kendi yüreğinize çekebilirsiniz. Kendi yüceliğinizde, Bütün’ü kotlayabilirsiniz ve Bütün’ün tohumlarını, yerin göğün ışığıyla yaratabilirsiniz. Cennet, ilahi bir güçtür. Ve bu gücü herkes kendinden alır. İnsanlık adına yüreğinizdeki gücü artırın ki Kuran olan ışıklar dillenebilsinler.

 

Ana Kaplar’ın, kendi yoğunluklarını hak etmelerini ve yolu açmalarını istedik. Yol açıldığında; Birlik İlmi, sonsuz sınırsız ışığı 7. Dürüm’de devreye alabilir...

 

8-10 yaşlarında bir çocuktun. O gün sana geldim ve sordum; nefesin var mı diye ve dedin ki “nefesim yok.” Bu gün artık nefes, senin yüreğin ve biliyorsun ki Sen ayrı gayrı gözetmedin! Şimdilik bu..

 

Eğer bir çakıl taşı trenin dışındaysa; o tren, kayıtlardan çıkamaz. Eğer bir çakıl taşı, o trenin dışındayken, yüreğinde kırıcılık varsa; biz, seni sensiz sayarız ki sen, olsan bunu yapmazsın. Senden istiyoruz ki kul ol. Bu gün sen, toprak için dünyadasın ama dünyanın ışığını yere indirmek muhtariyetindedir. Dünya’nın ışığı, Bütün’ün gücüdür. Bu kesindir!...

 

Ve bu gün burada bulunmak, Dünya İlmi’ni hak etmek için gereklidir. Tüm insanlık adına görev taşıyanların, Büyük Kütle’yi katlayacak, Kutsal Işığı yakacak ve cevheri kaynağa katacak güçte olmaları şarttır. Dünyaya insanlık adına inen birçok güç vardır ve bunlar, her bir yüreği dinleyemezler. Sevgililer, sizin için kolay olan başkaları için zordur. Bunun içindir ki Siber Boyutlar’ın yoğunluklarındaki görevlilerin sevgiyi saygıyı hak edebilmeleri ve Beşir Kaplar’ı dilleyebilmeleri için büyük kötülükleri önlemek üzere, Siber Boyutlar’daki ışıklarını dünyaya çekmelerini sağlamalıyız.

 

Sahte çalışmalar çoktur amma bu gün sizden daha güçlü bir siz yokken, sizin ilminizle Birlik Tertibi’ni yapmak isteyenler vardır. İkna olun ki çalışmaya başlayanların her biri rakip tanımayan güçlerdiler. Ve bu gün hepsi kendilerinden çıktılar! İmparatorluk olarak dünyaya inenlere Birleşik Işığı katmamız zordur! İmparatorluk olarak dünyaya inen sizler, Birlik Sessizliğinde dünyaya güç katabilecekseniz ki katmaktasınız. Ayrı gayrı gözetmeyiniz...

 

Her resim Allah resmi değildir ama biliniz ki hasat zamanlarında Allah’ın dediğini diyebilmek, Birleşik Işık’ta, hakikiyete Kotlanabilmektir. Düne göre çok daha güçlü olmanızdandır ki Birlik Kapları size tanıtılmaktadır. Emek sarfederek size ulaşabiliyoruz ve sizinle hatasız olarak kotlanışta olmalıyız. Harı yükseltin de korkmadan bizimle dilleşin. Biz, sessizliğin sessizliğinde kotları kotlatabilen, koyulukları kayıtlatabilenleriz ama bir kez seslenirsek, her şey güçlenir. Bunu da bilin!...

 

Düne, bugüne, her bir tertibe ışık yakın da hak edin. RA-KA sizsiniz ve siz iyiliği hak ettiniz. İyilik, İlahi Güç’le; Kaynak Işık’la ve Bütün’le hak edilir. Benim adım Rahman’dır! Ben Kaynak olarak güçlendiriciyim. Benim adım Ruhsal Işık”tır ki ben, Bütün’e hizmet için sizin yüreğinizle birlikteyim; yüceliğinize kayıtlıyım. Ve ben hasatım. İşgal edilenlere; her bir sayfaya ışık yakmak üzere Büyük Kütleyi Kotlayacak olan size; BİR’e; Birlikler’e güç katmaktayım!

Hasat, Allah Gücü’yle olur Canım. Biz seninle olmaya çalışmaktayız. Hasatımızı yaptığını biliyorum. Şükür ki yaptın. Bu gün buraya gelişimizin sebebi, toprağını güçlendirmekti. Senden isteğimiz yeni bir çalışmaydı. Bu çalışmayı Birlik Kotlaması ile yapmanı istiyorduk! Bu çalışma, mutlaka biliyorsun KAYNAK ÇALIŞMASI’ydı. Ama sen bu Kaynak Çalışması’nı yapmak istemedin. Yapacağın her çalışma, Birleşik Işığı kotlayacak dürümde olacaktır ama sen, kendi yüreğinde kendi yoğunluğunda bu çalışmayı yapacaktın. Bizse bizde yapmanı bekledik. Kini, nefreti aşıp geldik. Kini, nefreti aşıp, yüreğimizi kotlamaya indik. Bizimle çalışmak ister misin? Zor olmayacak; bize yanıt ver. Bize anlat. Çünkü biz artık hak etmek istiyoruz.

 

Atlanta Kotlaması yapmak istediğinize eminim. Bütün kötülükleri aştığınızı da biliyorum. Benim adıma kendi yüreğinizi hak etmeye geldiğinizi de görüyorum. Bedeni hak, yolu ak olan Yüceler’e, şükrettim ki, hak ettikleri diriliklerle bilgi veriliyor. Yarın birlikte olacak Canım!... Hepinizle birlikte!... Hepimiz, o Yücelik’te Bütün’e hizmet için çalışacağız. Sizler, bizler ve tüm İnsan Sayfaları!... Amin! İşte bu!…


Kaseti Deşifre Eden: Nursen KAYAOĞLU

 

 

PROGRAM   : BİR

KOD               : 09/12

TARİH           :05.04.2010

CELSE SAATİ: 14.00-16.00

 

Hasat başladı. Allah der ki “hak edin.” Atlanta Kotları kendi yüreklerinde ışık yaktılar. Altın Ten kotlandı. Amin... Nefesleriniz, hakiki yoğunlukların kotları olarak, diri yüceliklere kotlandı. Maya tuttu. Süper İnsanlık Hakikiyeti hasatı başardı. Hak olduk; Sultan olduk. Şimdilik bu...

 

Kara Kaplı Kotlama, Sultanlar’ın kütlesinde vardır. Hasatı yapanlar, Kuran okurlar. Kulluk, yoğunluklarda ışık yakar; Birlik Alimleri kayıtları kotlarlar ve zamanı yaşatırlar. Altın Toplum, hakiki yoğunluğunu hak etti. Şimdilik bu...

 

Ferdi çalışmalar yapılıyor. Bu çalışmalar, kaynaklarında ışık olan birleşenler tarafından gerçekleştirilmektedir. Her yer altındır. Altın olmak, huzura varmak ve zamanı yaşatmaktır. Rabb’in Sanal Kapıları kapatıldı. Arzın sonsuzluğunda Işık Kotları yaşatılmaktadır. Levfi Mahfuz ışığını yaktı. Değerliler, maya tuttu. Makbul olan ışık, Kuran olan tohumların ışığıdır. Teknik olarak sizi yarattık. Sizi hak ettik ve sizi cennetlere koyduk. Cemaatinizi kotladık. Şimdilik bu...

 

Federal Tohum, tohumların değerini ölçtü. Oğulları ve kotları dinletti. Federal Tohum, ışığı yaktı; birleşti, yarattı. Yarattığı hakiki yoğunluktur. Yaşayanlar ve yaşatanlar, ışıklarını hasata hazır hale getirdiler. Evrenlerin hakikiyetinde ışıkları kotladık. Kollarımız zaman sonsuzluğunda her yüreği kavradı ve cennete kattı. Altın Tabiat, hepimizi Can Toplum olarak yaşattı. Şimdi hak edin ve zararı önleyin. Cennetten ışık alın ve cennete ışık katın. Sultanlarım huzuru yaşatsınlar. Bizi, cennetlerinde Hakk’ın ışığına katsınlar. Lütfen en iyi çalışmanızı yapın. Çünkü bizler, ağır yüklerimizi taşımak sorumluluğundayız. Bu yükleri size taşıtmak isteriz.

 

Sizler yaşayanlar olarak hasatı yapanlarsınız. Sizler, yarını hak olup hak etmiş olanlarsınız. Sizi yaratan, kendi yüreğinde hak etti. Ve sizlerle bizler, BİR olduk. Şu anda dünyanın tartısında birleşenim var. Birleşenimi hak etmeni isterim. İmparator olarak Düzeni kuran, umutlu olan Birliğim, bu gün hak etti yarını yaşatmak üzere size indi. Yarın, harın artmasıyla birlikte Kutsal Işığı yaratacak. Yaratılan Kutsal Işık, hakiki yoğunlukta bütünü kotlayacak. Sonsuz sır olan ışık, yedeğini hak etmiş ve bütünü kotlamış olmalıdır. Her yer ışıksa, bizler de ışıklar halinde burada bulunmalıyız. Burası, Ana Kap’tır. Bu kabı; ışık yakmak, sonsuz sır olan kotları yaşatmak için kayıtlarımıza katmak, İmparatorluk olarak bize, gerçekten zor oldu. Ne var ki sizlerleyiz. Altın Huzur’u yarat, bizi kotla ve bizi yaşat. Biz altın olanlar, hasatta ışık halinde Bütün’ü gür yüceliklere katmalıyız.

 

Sıla kontrol altında. Sılada ışık güçlendi ve yol huzuru kotladı. Ana Kap ışık ve zarar önlendi. Her yer altın ve bizler, Altın Tohumlar olarak buradayız. Zırhımız incedir. Onun için zırhımızı delmeniz imkansızdır. Sizleri yere göğe kattık ve zamanı yaşatmanız için kontrol ettik. Sizler yarınları yaratan güçlersiniz. Sizleri yaşatan ışığımızdır. Sınırları kaldırdığınız zaman, sizleri  korumak imkanımız kalmayacaktır. Bu nedenle sizleri koruyabilmek için birleşmemiz gerekir. Birlik İlmi, bu nedenle görev yetkinliğinde, Siber Boyutlar’ın görevlileri tarafından dillendi ve yaratıldı. Şevki hak ettik ve başardık. Nefesimiz kotlandı.

 

İnsanlık adına yapılacak olan en önemli çalışma, bu çalışmadır. Çünkü bu çalışma ile har yükselterek Yüceliklere ışık yakmamız mümkün olmaktadır. Dünyaya doğan en güçlü Yücelik, Birleşik Işık’tır. Bu ışığı hak edin.

 

Zurna çalar. Çaldığında görev başlar. Zurna çalar. Çaldığında, gürzü yaratanlar güçlenirler ve yarınları kaynağa katarlar. Zurna çalar. Çalan zurna, Altın Tohumlar’ı yaratmak üzere Yücelikler’i Düzen’e çeker. Dünya, Yedinci Düzen’de arzın sonsuzluğunu hak etmiş; birlik halinde Güç Katları’na varmış ve yorulmadan çalışan Yücelikler’i, hasata katan Birliği tertiplemiştir. Bu Birlik, ilmin kotları ile hak edilmiştir. Yarınları yaşatmak üzere Düzen kuran çok sayıda Dünyalı vardır. Bunların hiç birisi, Altın Tohumlar’ı hak etmemiştir.

 

Amonlar, ortaklıklarında hak ettiklerini istediler. Oğullarını bulmak istediler. Oğulları kontrol altında tutuldu ve yoğunlukları artırıldı. Amonlar, Düzen’i kurdular; Levh-i Mahfuz’a ışık yaktılar. Düzen, tüm insanlık için kurulur. Oysa onlar, yarın için kendi yüreklerini kotladılar. Diğer insanları kontrol etmek istemediler. Oğullarını ve zor olan yoğunluklarını hak etmediler. Şarkı okudular. Okudukları şarkıları: “rakip tanımayız; zamanı yarına katmayız; ışıkları yakmayız; zor olan kontrol edilmez; kimse kaynağını hak etmez ve şavk, yoğunluklarda bulunmaz” şeklindeydi.

 

Altın Tohumları yaşatabilmek üzere Düzen’i kurdunuz ve yarınları hasata hak edip yaratı diye kayıtladınız. Zararı önlemeniz, Birliği hak etmenizi kolaylaştırdı. Dünyada Din İlmi vardır. Dinden, hakim olur, yarın olur ve zarar kontrol edilir. Zaman, yarında ışık olur. Büyük kötülükler kayıtlardan ayrıştırılır.

 

“Hala dünya kaynıyor” diyorlar. Dünya, yarında ve yarınların yarınlarında kaynamaya devam edecek ama Hak Tohumlar, Düzen’i korkusuzca kurduklarında, artık Din İlmi hasat iltimasını ortadan kaldırarak, herkesi hak etmek üzere, Yüceler’i yetkin cevhere çekecek. Dinden öte bir yoğunluk, Düzen’i kurduğu anda; yol, Atlanta Açısı’nı kapatacak. Daha sonra Rab, sonsuzluktan ışık çekecek. Bu ışık, yaşayan Yücelikler’in gücünü artıracak. Dünya, yolun boş olmadığını ve yürüyenlerin bulunduğunu, her yüreğe dinletmeye başlayacak. Dünyada, insan ırkı, Hak İlmi’ni dinlettiğinde, ağır yük hafifleyecek. Bundan sonra yırtılanlar bütünlenecekler; Birlikler, diri olacaklar. Şükredin ki hakiki yol açılacak. Buyurun anlayın. Bu yol Altın Yol’dur. Altın Yol’u bulanlar, Düzen’i yaşatacak olanlardır.

 

Resim yaptılar. Yaptıkları resimler, ışık yağmurları altında dillendi. Yüreklere güç kattılar. Dünyayı yaşattılar. Nefesleri, yaşayan düzeni yarattı. Artık dünya, huzurlu bir yer olmalıdır. Olur!... Olması zor değil de ne yazık ki yarınları bilmeyenler; Birlikler’ini hak etmeyenler; Kara Kaplı Kotlar’ı Yücelikler’e dillemeyenler, kontrol kuramazlar.

 

Onlar için dünya, hep bitişik nizam bir mekteptir. O bitişik nizamda, her bir yol; altından ve üstünden, değerli olan yollara birleşik olarak katılır. Böylelikle her Yüce, Kara Kaplı Kotlama’yı, kemal yürekle yapmasa da Kaynak Kotlarla bitişik olması nedeni ile kayıtlarına katabilir.

 

Doğan gün yenidir. Bu yeni gün, Altın Toplum’u dünyaya çekmiştir. Çerçevesiz ve hakikiyetli olan Kotlar, büyük kütlelerini, Düzen’i yaşatmak üzere dünyaya indirmişlerdir.

 

Rahim, ailenin kontrolu için kurulmuştur. Rahman; ışığın, yolcuları kotlaması ile yaratılmıştır. Rab, Altona Kotlaması’nı yapanlara güç katmak için hak edilmiştir. Her bir yol, altından ve üstünden kotlanır. Her bir yol, ışıktan yaratılır. Hasat, Kotları kontrol eder. Meşale yanar. Yaratan’a güçtür meşale. Her Yaratan, artık hakiki yoğunluğunu dünyaya çekmelidir. Har yükseliyor!... Zarar önlenebilir!... Örtüleri açarak, Düzen’i kurmak mümkündür.

 

Her yerde Altın Kible var. Artık Sultanlar, cümle yürekleri göreve alıp dinletsinler. Nefes almanız; Altın Toplumlar’ı yaratmanız; cennetlere görev taşıtmanız, insanlık adına büyük güçtür.

 

Dünya, Allah için yaratıldı; Allah için kotlandı ve ağır yük; şarkının, Sualtı Yüceliği’nde dillenmesinden itibaren, hakikiyete katıldı. Mektep kurmanız yetmez, zararı önlemeniz için hakikiyeti kayıtlarınıza indirmeniz şarttır. Doğa, çok güçlüdür. Her an bir limit ile kotlarını toprağa indirir ve Dünya Sultanlığı’nda hak edildiğince hakikiyeti kotlatır.

 

Büyük kötülükler, doğanın yüceliğinde yoktur. Ne yaratılırsa insan sonsuzluğunda yaşatılır. Her Rahman, kendi yüreğini hak etmek üzere tabii yolcuları, kantara koyup tartar. Nefes alıp almadıkları; yolu bulup bulmadıkları; yarını hak edip etmedikleri; Cennetlere görev taşıyıp taşıyamayacakları; rakibi hak edip etmeyecekleri; Birlik İlmi’ni hasata kayıtlayıp kayıtlayamayacakları; Ri-Sa Kapları’nı çalışıp, Kutsal Işıklar’ından kaynaklarına indirip indiremeyeceklerini; Birlik Sonsuzluğu’nda tohum olup olamıyacaklarını; birleşip, dilleşip hakim olup olamayacaklarını ve sonsuz ışıklarını Birlik Sayfaları’na katıp katamayacaklarını ölçer.

 

Dünya, insanlık için hakiki bir çalışma yeridir. Dünyaya, İlmin Huzuru’na inen Yüceler, burada Din Hakikiyeti’ni Hak olup dinlerler. Huzur yoğunluğunu, Hak olup İlahi Yücelikler’i ile Birlikler’ine kayıtlarlar. Rabb’in huzurunda, Cennet Kotların Yüce Cevherinde, güç kayıtlarlar. Ramazan ışığını bilirler ve o ışığı, hak etmek isterler. Resim yaparlar. Amon Ululuğu’nda hakimiyet kurarlar. Büyüklerin, küçüklere ışık yakması ve küçüklerin, büyüklere sonsuz güçlerini kayıtlamaları kolaylaşır. Hamiyetli birleşimler yaratılır. Meleklerin hakları, yerin hakkıdır. Yerde yaşanan, mektepde yaşanır. Bütünlenilir ve Birlikler, kayıtlarında hasat yaparlar.

 

Çağır dünyayı! Dünya sende seslensin. Sana kendi yüreğini, hak ettiğince dinletsin. Sen, dünyadan ne istersen sana verir. Çağır dünyayı, hak et. O sen, sen O’sun. Ulu Çınar, Altın Tohumlar’ı hak ettiğini bilmekteyiz. Zannetme ki hakimiyet yoktur. Hak ettiğince baş tacısın. Ulu Çınar; sana, kendi yüreğin ses verdi. Sen, yüreklere ses kattın. Çokları, yarınlarında hakimiyet kuramayacaklarını bildiklerinden, seninle sesleşmek istediler. Hala dünya yaşıyor ve yaşamalıdır. Hala dünya, İnsan Sayfaları’nda görev taşıyor.

 

Lütfen iyi anlayın. Dünyanın yolunda umut var. Dünya Altın Toplum’u hak etti. Ancak bu toplum; insanlığa ve bütün “kütleli yücelikler”e bir mahkumiyettir. Çünkü bu dünyada herşey Yaşayan Düzen ile kurulur. Nesiller, Yaşayan Düzen ile hak edilirler. Nereden geldiğiniz; nereye ulaştığınız ve ne olduğunuz; size, hak edildiğinde dahi hiç kimse tarafından dinletilmez. Çünkü sizler, dünya olarak Göç Kapları’nı sayfalamak ve yaratmak sorumluluğu ile yaşayanlarsınız.

 

Her diri kendini hak eder ama Düzen’i yaratmak farklıdır. Topraklarınız, zürriyetiniz tarafından yaşatılmış birleşendir. Her yerde insan vardır. Ne var ki her insan, Levh-i Mahfuz’u dinleyemez. Her insan, ışığını hak etmez ve kontrollu değildir.

 

Korkmayın! Yedinci Doğum sancılı oldu ama huzurda yeni bir “yaratılan” var. O Bellek Kabı dünyadır. Orada, Altın Toplum var. O toplum, huzurdadır. Onurluyuz ki yarınları Başkanlık Divanları ile kaynağımıza kattık. Mikail, yüreklerden güç aldı ve yorumladı. Dinletti... Düzeni, kayıtlarında hak edenlerde, hasat yaptı. Hat, yeni bir hattır. Burada, bu Cem Yolcuları’nda Düzen kuruldu.

 

Muhterem Düzen Kurucular, artık yarın ile çalışın. Yarın ile hak edin; kaynak olun. Amon Toplumları’na ışık yakın. Onlar, Yaşayan Düzen’i kontrol edemezler. Onları kotlayın ki hak ettirin. Çünkü onlar, yarınların şer olduğunu düşünmekteler.

 

Yarınlar, Işık Yılları ile bilinecek ve Işık Yolları ile hak edilecek. Oralara ulaşanlar, Muhamma Görevi’ni taşıyacaklar. Işık olan yürekler, değerlerini kimseye yaşatmayacaklar. Çünkü onlar, hak ettikleri kadar tebliğleri dillediler; oğullarını Sultanlar’a kattılar.

 

Muhamma Cemaati’nde ışık mutlaka yanmalıdır. Dereler akmalı; yollar kotlanmalı; yücelikler dillenmeli; hasat yaşanmalıdır. Nefesleri yetenler, Düzeni kurdular. Dünya, insan sonsuzluğunda, Cinni Tekniği hak etti. Uyuyanlar uyandılar. Eşik tertip oldu ve yol oldu. Amin...

 

Fakir, hak etmediğinden; hak olmadığından ve çobanlarını yoğunlaştırmadığından fakirdir. Hakim, hak ettiğinden; ışık yaktığından ve canlara güç kattığından görev taşır. İlim, her yürekte bütünü güçlendirir.

 

İmparator olarak dünyaya güç katan Yüceler’i her an dinleriz. Dünyanın insan ışığında, her Yüce, kendi yüreğini hasata kayıtlar. Diri ve hakiki olmak; yoğunlaşmak; yorulmadan çalışmak, insanlık için gereklidir. Hala dünyanız, dini örtüleri açmaya çalışıyor. Hala dünyanızda Din İlmi, yarının ışığı olarak Yücelikler’e görev taşıyor. Yol altından ve üstünden kotlandığında güç artar. Amin...

 

Mesele kendi yüreğinizi hak edip etmeme meselesidir. Kini aşamayan, Yücelikler’e kendi yüreğini kayıtlayamaz. Zordur Düzen’i kurmak. Düzen’i kuramayan, kanat alıp takamaz. Cennetlere ve Yücelikler’e güç olarak Düzen’i kurduk. Durgun, hususi yoğunluklar Din Tertibi’nde yolu bulanlara kotlandılar. Her Yüce, cennetten ışık aldı ve yolcu oldu. Amon Toplumları yarınları hak ettiler ve yoğunluklarında ışık yalıtımında Düzen’e indiler. Nakar, dünyaya ışık olarak inen Yüceler’i bilir. Nesiller, hak ettiklerini dillerler. Rahman’a güç katarlar. İşte bundandır ki Amonlar, Kara Kaplı Kotlar ile Düzen’i kurmaya indiler. Elden geldiğince ışık yaktık ve zamanı yaşattık.

 

Dünyada yaşam süren enkarneleriyle birleşen ve Yaratan’a güç katan Dini Haklar vardır. Lütfen iyi dinleyin. Onlar, yaşayan yüceliklerinde, Düzen olarak mevcut olan Birlikler’imizdirler. Levh-i Mahfuzlar’ı Düzen’i kurmaya yarar. Ve onlar, kantarlarında ışıklarını tartarlar. Herkes, Rahmin Kaynağı’na ulaşarak, cümle yürekleri kutsar. Ve yıldızların gücünü çeker. Emek sarfetmek gerekir ki Birleşik Güç, yürekleri teknelere doldursun. Sonsuzlaştırsın ve yarınlara kotlasın.

 

Çok mutluyuz ki hak ettik. Emin olun ki bütün kütle sizleri hak etmek üzere Cevheri Yücelikler’i Bütün’e katmak ister. Etki alanınız çok geniş. Bu alan, hasatı yapabilen Yücelikler’i tohumlamaya muktedirdir. Unutmayın ki mutlu bir dönem başlıyor. Bu dönemde cennetler, ışık halinde Yücelikler’i mutlu yarınlara kayıtlayacaklar. Etki alanınız çok geniş. Bütünlükler, Dünya Kutsal Işıkları’nı Düzen’e katmak üzere cennetlerini hakikiyete ulaştırdılar. Mesele cennetleri hak etmek ve yoğunlukları kotlamaktır. Çünkü, Yüce Cevher, Işık Kapıları’nda Dini Hakimler’i dilleyerek sonsuzlaşmaktadır.

 

Kırk Kapı’nın her birinde ilim vardır. Hasat, dünya için tamamdır. Amin. Ne var ki Düzen’i kuran her Yüce’yi kayıtlamamız gerekir. Onlar için hasat henüz tamam değildir. Durgun toplumlar, kendi yüreklerinde Hak olup cennet kurmak isterler. Onlara güç vermemiz gerekir. Levhi mahfuz, zararı önleyen yüreklerde Kutsal Işık halindedir. Evrimleri hak olmayan yürekler, kotlanamazlar; çılgınlık yaparlar. Evrimleri, Kulluk İlmi’ni yaratmaya mani olanlar, yine kendi yüreklerinde kül olamazlar; kuran olamazlar ve Yıldız Gücü’nü hak edemezler. Nefesleri, kara kotlamaya yetkin değildir.

 

Mektep kurmak sorumluluktur. Şer yaratıp şer yaşayanlar, her zaman mektep kuranlardır. Amin... Lütfen iyi anlayın, herkes şer yaratmaz; her mektep şer yapmaz amin... Kara Kaplı Kotlama’yı yapamayanlar, şerri kotlarlar. Nuh Tufanı, şerrin  kotlanması ile hak olmuş ve yaratılmıştır. Her Yüce, cemaatini anlamalıdır. Hasat, ışığın yüceliklerinde hak olan yüreklerde olur. Lütfen iyi anlayın!  Nefesleriniz güçlendikçe yürekleriniz, görevi Yer Yücelikleri’nde alır ve Yücelikler’in, yüreklere kotladığı hakikiyetten, Göç Kapları’na, taşıtmak üzere katar.

 

Muhteşem bir tohum yaşayacak dünyada. O tohum; olgun, huzurlu ve Yüce olacak. O tohum, Altın Toplum’un tohumudur. Altın Toplum, Kutsal Işığı yakan birleşendir. Ete giren, yüreklerden görev alan ve Zaman Sayfaları’nda ışık yakan; her an Ocak İlmi ile hakiki yoğunluğu kotlayan; ışıyan birleşen, Cennet Kaplar’ı, Altın Hakimler’e, yaratı diye katabilir. Sonsuzlukta bu, Bütün’ü güçlendirir.

 

Kar kapladığında yolları. Yollar kapandığında ve zaman kontroldan çıktığında, Düzen’i kurmak imkansızlaşır. O zaman dünyaya, yetkin olan yeni bir görevli gelir. O görevli, Allah için çalışır. Onun adı Hak’tır. Hasat, altından olan ve Yücelikler’in yoğunluklarında güçlenen Yüksek Kotlar’a yaptırılır.

 

Müşahitler, dünyaya yeni bir çalıştırıcı geldiğinde; onu bulmak için çalışırlar. Onun geldiği, tohumların hakikiyetinden anlaşılır. Herkes, kem göz olarak ya da hasat olarak dürümlerini kontrol etmek ister. Herkes, cevherinde yaşamak ister ve rahman olmak ister. İşte bu husus devrede olduğunda, anlaşılır ki yeni bir çalıştırıcı dünyadadır. Onun kim olduğu bilinmez. O, araştırılır ve sorulur. Herkese sorulur. Sonsuzlukta ışık olan Birlikler’e sorulur. Omuzlardaki yükü kimin hafifleteceği sorulur.

 

Unutmayın ki hak etmeyen, hasat yapamaz. Hasatı yapan, ışığı olandır. Olgun başakları toplayacak olan, korkmayandır. Korku. huzuru kaçırır. Her yerde ışık yanmalı ve her yerde görev taşınmalıdır. Her ses, Allah içindir. İnsanlık adına ne yapılırsa, ağır yükü taşıyanların yüklerini hafifletmek içindir.

 

İlahi Görev, Altın Tohumlar’ı dünyaya indirmektir. Onurluyuz ki Altın Tohumlar, Düzen Kotları olarak dünyadadırlar. Levh-i Mahfuz, zamanı yaşatanlara güçtür. Nefis, asla ışık yakmaz. Nakar bildirir ki hak etmek gerek. Her yerde, insan soyu Ulu Kotlamalar’ını başarı ile sürdürmektedir. Kanat takmak için; yarını hak etmek için; insan sonsuzluğunda güç yaratmak için ve zeka yettiğince cennetleri kotlamak için iman edin ki hak ettik ve yaşayan dünyaya güç kattık.

 

Altın Toplum huzurludur. Lütfen iyi dinleyin. Dünyanız, zamanı yaratarak yücelikleri hak etti. Dünyada hasat başarı ile gerçekleştirildi. Dünya, yıldızların kırk kayıtla dillediği ışıklarını çekti. Büyük kötülükleri engelledi.

 

Onurluyuz ki hakiki yol, Işık Yolu açıldı. Dünyadan geçip, yücelecek olanlar, Işık Kotları olarak ışık yoğunluğuna girecekler. Işık yoğunluğu, Altın Toplum’u hak ederek, cemaat halinde yüreklere kayıtlayacak. Sonsuzlukta görev taşıtacak. Cennetleri kotlatacak ve yoğunlaştıracak. Daha sonra Rabb’in hakikiyeti, Yücelikler’i dilleyecek.

 

Şer yaratan, şer yaşar. Çobanlar, şafağın ışığı ile şafkı yaşayacaklar. Tebliğleri anlamak kolaylaşacak. Çok mutluyuz ki yarın, bütünü göreve alacak. Mesele, Altın Toplum’un Düzen’i kurmasıdır. Dünya, yarınlarda en iyi gücünü alıp çalışacak. O güç, yürektir. Yüreğin ışığını yakan Yüksek Güçler, ampullerini daha ışıklı hale getirecekler. Altın Tohum, yeni bir görev güçlendiricisi; Allah Görevlisi bulup, O’nu yüceltecek. Dereler aktığında, yol açılacak. Yol, Altın Işık Yolu olacak.

 

Altın Işık Yolu, akıl yoludur. O yola giren herkes; zamana, kontrollu olarak girip çıkabilecek. Altın Tohumlar’ı yaşatanlar, o tohumların yüceliklerinde, Tanrı’ya görev taşıyacaklar.

 

Sebeb ne olursa olsun, Allah için yeni bir zaman yaratıldığında; o zamanı, her Yüce’nin dinlemesi gerekir. Rabb’in hakikiyetinde, yeni bir çağ, yarınları yaratmak üzere dinletilmelidir.

 

Kati olarak dünyadayız. Dünyanıza üç kez geldik. Birincisi, insan sayfaların en aşağı düzeyi olan, ışığı hak etmeyenlerin yaşadıkları çağdı. Bu çağ, yaşamın; dünyada “Hasat Levh-i Mahfuzu”nu yaratmadığı dönemdi. Siber Boyutlar, bu dönemi “taş önceki çağ” diye ifade ederler. Hani sizler, “Taş Çağı” dersiniz ya!.. O dönemden daha eski olan bir Düzen Gücü’nün yaratıldığı zamandı. Orada, insan soyu yaşıyordu. İnsan soyu o dönemde ayrılığı bilmiyordu. Herkes, ayni  süper değerleri, birliğine katmaktaydı. Yani, ortak yaşamdı o  yaşam. Ve herkesin zamanı yaşatabilecek dürümleri vardı. Onlar, kotları yolculara katabilmekteydiler ve suptildiler. Onlar, hasat yapıp; yaratıp ışıkla dilliyordular. Sonsuzlukta, kotlanmaktaydılar.  Ocak olarak yaşıyordular. Dünyayı yaşatmak sorumluluklarındaydı.

 

Her biriniz insan olarak, oradaki yaşamların ilkel yaşamlar olduğu inancıyla, kayıtlarınızdan; “herkese görev tekniği nasıl kotlanmıştır?” diye sormaktasınız. O dönemde herkes, yüceliğinde, görevini kendi yoğunluğundan bilmekteydi. Her Can, her yüceliği; nesillerinin kayıtlarında taşır. Mahrekte ve Yücelikler’de herşey bilinir. Bilindiğinde; hasat, Kutsal Kütle’de olur. O dönemde, “Hak Tabii Yoğunluk” kutsaldı ve cevheri yaşatmaktaydı. Yücelikler, Yaratan’a görev taşıyordu. İşte bu...

 

İkinci gelişimiz; tabii yoğunlukların, kontroldan ayrıldıkları; Süper Yücelikler’in ışıktan çıktıkları dönemdi. Bu dönemde her Yüce, kadim hakikiyetini kendi yüreğinden ayırarak, kati kotlamaları küçük yüceliklere terk ettikleri zamandı. O dönemde herkes, başkaları için ne yapıp yapamayacağını sorgulamaya başlamıştı. O halde, herşey ferdileşiyordu. Bu dönmede Süper Dereler yoğunluklarından ayrıldılar. İşte kırıcılık Düzen’e indi. Unutmayın ki hakikiyette ışık sönmez. Mesele, hakikiyetten çıkmakta olunduğuydu. Bu dönemde, hasat bitmişti. Bütün kütle kırılmaya başlamıştı. O canlı düzen yok olmuştu. Artık dünyada hasat yoksa, kitle de yoktu. Yaşayan ve yaşatan yoktu. Yani her şey, yanlış olarak yaratılmaktaydı. Bunun sonucunda dirilik bitmişti; nefes tükenmişti.

 

Amonlar, bu dönemde dünyaya indiler. Bizler de bu dönemde dünyadaydık. Dünyanın en yüce ışıklarını alıp dinlettiler. Ne Levh-i Mahfuzlar’ı ne de yoğunlukları vardı. Çekiştik. Hep çekiştik. Soldurduk her yüreği. Çünkü eğer Yaşayan Düzen, kotlamaya kalkarsa, ışık olmayacaktı. Çünkü Hakim-i Hak olmak bu dönemde imkansızdı. İşte dünya bu dönemini, sizlerin takviminize göre İsa’dan önce 5 000 ile 20.000 arasında yaşamıştır. Bu dönemde, ikmali olanlar, yoğunluklarından kaçtılar. Cennetten kovuluş buydu; yarınları hak etmeyiş buydu.

 

Müsbet menfi herşey Allah içindir. Dinleyin, “biz Allah için çalışıyoruz.” diyen tertipli birleşenler, dünya sonsuzluğunda, Yücelikler’i kotlamaya indiler. Onlar, dinleri Hak İlmi olarak Düzen’e kattılar. Onların kontrolları, sorumluluklarındaydı. Dini Hakimler, Yücelikler’i kantara koydular ve tarttılar. Tartılma, Hakk’ın kotlarında kırılmaydı. Bundan sonra her şey tartılmaya başlandı. Nefes alıp vermek tartıdaydı. Hasat; Tanrısallık’ta, yine tartılarak kotlanmak anlamına geliyordu. Muhkem Düzen Kapları vardı. Herşeyden daha önemli olan bu kaplar, cevherden ışık alıp yoğunlukları kontrol etmek için şarttı. Cennet Kaplar’ı yaratmak sorumluluktu. Kulluk, Kutsal Işık’ta kuruluktu.

 

Muhkem ve hakiki yoğunluklar, cennetten cevheri kontrol ederek, Düzen’e kattılar. İşte bundan sonra yarınlar, hak oldu ve yaşayanlar, yaşatanlar oldular. Yarını hasata katmak, yaşatmaktır. Dünya, yaşayan bir çalışma yeri oldu. Cümle yürekler, bu çalışma yerinde, Hak İlmi’ni hak etmek, birleşmek üzere Düzen kurdular. Çok mutluyuz ki başardınız. Cennet Kaplar, Işık Kotlar olarak dünyaya indirildiler. Hırsınızı aştınız ve yolunuzu buldunuz. Buyurun inin yüreklere. Yürekler sevgidir. Sessizce inin ki hak etmediğiniz; yarınları yaratmadığınız ve zararı yaşattığınız zannedilmesin.

 

Çirkef bir düzenden, ışıklı bir düzene geçilmiştir. Irkınız, yarını hasata katmıştır. Mustafa, Işık İlmi’ni hak ettiğinizi bize anlattığında, biz, “yolu buldu; geçti ve yüreğe indi mi?” diye sormuştuk. Yüceleri kotladılar, baştacı yaptılar ve yarınları kayıtladılar. Yüreklere indiler; örtüleri açtılar ve gördüler ki hak edilmişsiniz. Zaman sonsuzluğunda, har yükseldi Cennet Kotlar, ışık halinde yürekleri hasat ettiler.

 

Çevrenizde her diri, BSUİ olarak yaratılmıştır. Muhkem Birleşik Işık, bugün yeni bir çalışmayı hak etmiştir. Bu çalışma, daimiyette bilinen bir çalışmadır. Bu çalışma “KAYNAK”tır.  Kat-ı Mükemmeliye’de Kaynak İlmi, hakim ilimdir. Kaynak İlmi, huzurlu birleşen olan diri yücelik tarafından yaratılacaktır. Bu ilim, hakikiyette ışık halinde, Yüce Cemaatler’i kotlayan, yüreklere geçiş imkanı veren bir kayıttır. Kaynak, Altın Tohum olan Yüceler tarafından yapılıyor.

 

Levh-i Mahfuz’da; “ocak olan birleşen, bu çalışmayı yapacaktır.” denmektedir. Ocak olan birleşen olduğunuzu bilmekteyiz. Unutmayın ki hak etmeyen hasat yapamaz. Siber Boyutlar, hasatı yaptığınızı bildirdiler. Nuh Kotlaması, Süper Dereler’i kayıtladı. Tohumları yaptı, yaşattı. Kati olarak yarattı. Toplum için şarttı bu ve şimdi artık kayıtlarınıza yeni bir sayfa açılıyor. Bu sayfa “KAYNAK”tır. Tabii ve hakiki bir tertiple yapılacak olan bir çalışmadır. Ruhun Kutsal Işığı, Yedinci Dünya Günü’nde yeni bir Düzen kurar. Bu Düzen, altındır ve yıldızların gücüdür. Bu Düzen’i kuran, tertipli olan Görevli’dir. O, Kuran okur ve yarını yaşatır. Ocağında görevliler vardır. Resim yapmaz; sayfalar ve yeşertir. Yeşeren, maviye döndüğünde, Huzur Kotlaması, başarılır. Değerlendirilir ve geçişler; Ma-Har, Ka-Har ve yarın olarak yeşillenenden mavileşen olur. Mavi renk, arş yeşilini baştacı yapmak ve arş mavisini yaşatmak anlamına gelir. Resim yapmaz, zaman kotlar ama resimleri hak eder kotlatır. Unutmayın ki hak ettiniz; baş tacı oldunuz. İşte Levh-i Mahfuz’da yaşayan Yücelik için bunlar vardı. Ve bunları, hak edip başardın. Artık dünyada yeni bir dünya yüceliği değerlendirilecek. Cennetlerin Kotları yaşatılacak ve zaman yaratılacak, yaşayanlara bildirdik. Amin...

 

Altın tohum altın huzuru var  etti. Amin...

 

Arzın ışığı, hak ettik yandı. Altın Işık, yolu açtı ve zaman kotlandı. Altın Kotlama başlatıldı. Her yerde “amin” diyenler var. Unutmayın ki hak etmeden “amin” denmez. Sebep ne olursa olsun ışık mutlaka yanmalıdır. Yarın için ve hakikiyet için. Şimdilik bu...

 

- Artık dünyamızda ışık yanıyor. Dünyamız, zamanı kotladı ve yaşattı. Amin... Artık dünyamızda, Kutsal Işık yanıyor. Dünyamız, zamanı kotladı ve yaşattı. Amin... Dediler ki hak ettik. Amin... Artık dünyamızda diri yürekler var. Amin..,. Biz dünyayız. Düzeni kurduk ve yarını yaşattık. Yarın, altın bir cevheri yüceliktir. Amin... Dağlar, dünya kotlandı; yarınları katladı; hasatı yaptı. Cennet, Kutsal Işığını yaktı ve aktı. Şimdi mutluyuz. Amin... Dağlar, biz dünyayız. Amin... fahri çalışmalar bizde ışıktır. Şimdilik bu... Hasat tamamdır. Şimdilik bu... fakir, zerk yapamıyandır. Amin... Şimdi her Yüce, zerk yapabilmektedir. Aşırıya kaçmadan baştacı olan yürekler cemaatlerini kayıtlara katabilmektedirler. Asal Kotlama, Tabii Katlar’ın ışığında gerçekleşmiştir. Şimdilik bu...

 

Artık Kat-ı Mükemmeliye, bize Görevli Kotlar’ını katmıştır. Kati olarak oradayız. Kat-ı Mükemmeliye, cennetlerin gücüdür. İşte bu...

 

Ete girdik ve geçtik. Amin...

Süper İnsanlık Realitesi Derneği


Yeni Sohbet/Paylaşım Platformumuz birlik-ilmi@yahoogroups.com'a üye olmak için şu linki kullanabilirsiniz: http://groups.yahoo.com/group/birlik-ilmi/


PROGRAM   : BİR

KOD           : 09/11

TARİH       :15.03.2010

CELSE SAATİ: 14.00-16.00


Aha! ahla vahla gerçek kotlamaları yapanlara, biz dünyanın kütlesinden sesleniyoruz; Ulu Çınar, tebliğlerimizi ayrı kotlamalarla yoğunlaştır. Bizi sayfala ve Düzen’i kur. Türkiye, dünyada eşine az rastlanan bir yoğunluğa vardı. Burası, Düzen’i kurmak için gerekli ışığı yaratmaktadır. Dünyanız, Altın Çağ’a girmektedir. Aklın algısı yettiğince anlamanızı dileriz. Dünyanız kotlandı, birleşti, kaynağına indi. Birleşik Aile’nin yoğunluğunda, kontrol altında; yetkin bir çalışmayı başlattı. Düzeni kurdu; Birliğin sayfalanmasında kaynak yarattı. Dondurulan her bir can, yetkin olarak yeni bir çağı yaşatmak üzere kaynağını kotlamaya başladı. Kendini, Kelam Hakimi sayan, Düzen Kotları, kendi yüceliklerinde ağır yükü taşıyarak, dünyanın cemaatlerine kotlayıcı oldular.

 

Mesele, kendi yüreklerinizi dinleme; birleşme ve yoğunlaşma meselesidir. Her bir can kendi yüreğini hak ederek dinlerse, yoğunluk Muhamma Cevheri’nde dinlenebilir. Dini Hakimler, dünyanın ışığını yakarak Düzen’i kotlamaktadırlar. Cennetlerin en üstünde, Birlik İlmi Hakimleri’nin başkanlığında kotlanan bir yüce ışık yanar. Onurluyuz ki orada insan var.

 

İlmin huzurunda, ışık halinde, Yüce Cevher’i dilleyen yolcu; her sesi algılayabilir. Allah, kendini kendi yüceliğinde hak eden ışıkları, Mikail’in kelam yetkinliği ışığında dinler. Mesele ilmin sonsuz gücünü hak etmek, birleşmek ve zamana, Yüce Cemaat’i katmak meselesidir.

 

Kadim Hakikiyet’te, Işık Yoğunlukları’nda küçük yücelikler yaratıldılar. Oğullamak sonsuz sır olan Işık Kotları’yla birlikte yapılan; çağdaş çereçevedeki çalışmaların kayıtlarından gerçekleştiğinde, huzur yoğunluğu artar. Mikail’in, hususi çalışmaları yaşatmak üzere yaptığı kayıt, her cevheri yaratıda mevcut olan bildiridir.

 

Hepimiz Düzen’i kurmaya çabalamaktayız. Dünyanın ışığını yakmak, sorumluluk ister. Düzen’i kurmak, hak etmektir. Mikail’in yoğunluğunda kotlanmak; kollarınızı, ışıkta aşkla açmakladır.

 

Daimi yolcular vardır. Onlar, mahrek olarak çalışırlar. Hepimiz, İmparatorluk Gücü’nü alarak dünyaya ineriz. Dünyanın Kotları’nı, tabii yoğunluklarını aşkla dinleriz; birleşiriz ve yaşarız. Yaratan, Düzen’i kurar; bizi yüceltir.

 

Dünyanın en yüce kayıtları, hakim olan ışıkların kayıtlarıdır. Doğrusu Ana Kaplar, dünyanın en yüce ışıkları olarak çalışırlar. İnsanlık adına yapılan çalışmalar, iman edin ki hakikidir. İman edin ki hak ettiğinizce cennetleri kotlayacaktır. Toplumları yaratabilmek, hakikiyette ışıkları topluma katabilmektir.

 

Meleklerin hakim oldukları kotlar vardır. Onurluyuz ki maya olan o kotlar, Kemal Yücelikler’i hak etmiştirler. Devran dönerken, Düzen kotlanır. Dereler çağlar, yürekler kaynar; bizler, Yaratan’a güç katarız. Dünyanın kontrolu, bizleri kotlayan yüreklerin kotlanışı ile sağlanır. Halkınız, solun ışığını çekerek, sağı yaratarak, Düzen’e güç  katarlar. Mektepler kurulur. Her mektep, asal kotlamalar yapar. Arkın aktığı Birlikler’in kürzü kotladıkları o Yücelikler, bir ses ile dinletildiklerinde hakiki yoğunluk cümle yürekleri yaşatır.

 

Muhteşem bir dünya gününde, bütün kütle Can Tohum olarak yaratılacaktı. O tohum, insan ırkını kayıtlarına alacaktı. BİR’in kotlanması ile yetkin olarak cevheri yaşatacak olan güçler BİR olacaktılar. Dara düşenler, hasatta insan soyuna görevli olacaktılar. Herşey kolaylaştı. Her ses, insan ırkını hak ettiğince dinletti. Mikail’in yüceliği, hakikiyeti, sayfalandı ve zor olan yol  kolaylaştı. Bundan sonra dünyaya ilmin sonsuzluğundan girecek olanlar artacak.

 

Hasat, Tanrı’nın ışığında yapılmıştır. Hasatı, hakim olup dinleyenler, yolu huzurla açanlardır. Her yürek, insan soyuna güç verir. Her yürek, Altın Tohumları yaşatır; Muhamma’nın cevherinde görev taşır ve yarını hakim olarak katar yüreğine.

 

Atlanta açısı kapanıyor. Bu şu anlama gelir. Ana Kap olan; Atlanta Kutsal Işığı’nı Düzen’i kurmak üzere dünyanıza çekmişti. Dünyanız, cennetlerini hak etmiş olan yüreklerle, Atlanta Ana Kaynakları’nı kotlamıştı. Düzeni kuran cennetler, birleşik ışıklarını kotladılar; zararı engellediler ve yoğunluklarını artırarak Amon Toplumları’na ışık yaktılar. Bütün çalışmalar tamamlandı ve yıldızların gücü, Düzen’e katıldı. Ulu Kotlama tamamlandı. Bizler, dünyayı kontrol altında tutabilen Sistem Devreleri ile birleşerek güçlendik ve başımız eğilmedi. Tohumları yaratabilen yücelik, ilmin huzurunuda ışıkları da yaktı. İnsanlık adına yapılan çalışma tohumları kotlayarak tamamlandı.

 

Dünya, sonsuz sır olan Ana Kaplar’ı Düzen’e kayıtladıktan itibaren, Ana Kotlar’ın dünya sonsuzluğundan ayrılmaları gerçekleşti. Bunun içindir ki Sistem ve Düzen yoğunluklarından çıkarılan dünya koyulukları, Mikail’in geçiş sayfalarını tabii yoğunluklara indirerek ve Düzen’i kotlayarak, teknolojik olarak kantar yarattı. Bu kantar, dünyaya inen Yüceler’in Düzen’i kurmalarından sonra geri dönüşlerinde, onları taratmak üzere kayıtlıdır. Her sayfada o kantar mevcuttur.

 

Herkes, Dünya Kotlaması için Düzen’e indi ama geçişleri kontrol altında olmayanlar, gerçek güçle Düzen’e inemediklerinden, geçişlerinde sınır konulur. Onların gerçek kotları, Düzen Kaynakları’ndan ayrı tutulur. Onlar, yaşayan dünyanın Kutsal Kaynaklarından geçmek sorumluluğundadırlar. Eğer yerden görev alıp da göklere ulaşanlar varsa; onlar için, hırs ve kırılış olmadıkça, geçişlerinde sorun olmayacaktır.

 

Hepiniz, Altın Tohumlar olarak dünyaya indiniz. Hepiniz, İlmin Huzuru’ndan kervan olarak geri dönmektesiniz. O kervanlar, Işık Kotlamaları ile her Yüce’yi tartarak kendi yoğunluğuna katarlar ve o yoğunluklar, kelam hakkı olarak dillenirler. Diri olanlar, geçişlerinde ışık halinde görev taşırlar. Dili olanlar, hususi birlikler olarak geçerler. Kuran  olanlar, mahrek olarak geri dönerler. Ve Solun Işığı’nı hak edip de yoğunlaşarak cümle yürekleri dilleyenler, hasat yaparlar.

 

Meleklerin Diyarı’ndan görev alarak dünyaya göçenlerin de ışık halinde yücelmeleri beklenmektedir. Ana Kaplar’ı, Hasat İlmi ile hak etmiş olanlar, kulluk yapmalıdırlar. Her yürek,  ilmin huzurunda kendi yüceliğini hak etmelidir. Nefes alıp, nefes verenler, teknolojik olarak cemaatlerini hak etmiş olabilenlerdir.

 

Olgun başakları her yürek dinler. Oğullarını ve kızlarını Düzen’e indirenler; hasatta, onların Ocak İlmi’ni hak etmelerini isterler. Hediyeler verilmez Dünya Sayfaları’nda. Ne var ki hediyeler Altın Tohumla’rın ışıklarında verilir. O tohumlar, kontrol altında kotlanır ve cevhere kayıtlanır. Dara düşmeyiniz;  zamana görevlisiniz ve zamanı yaratansınız. Zararı önlediğinizi bilmekteyiz. Zor olan kotlamaydı. Sevgiyle yaratılan Yüceler, kelam etkinliğinde her yüreği kotlarlar. Oğullarını ve kotlarını alarak Düzen’i kurarlar. Şimdilik bu...

 

- Canlar hoş geldiniz. Zinnur Kotları’ndan girdiğinizi bilmekteyim. Hususi bir çalışma yaptığımızı zannetmeyin. Bu çalışma, Altın Tohumlar’ı yaratmak üzere dinleşilmelidir. Zordur bilgimizi anlamak amin... Ne yazık ki hak etmeyenler, Işık Kotlaması’na daimi yağış sağlayamadılar. Bütün kütlede kotlama sürmektedir. Bizler, dünyayız. Dünyanın sonsuz ışıkları olarak çalışmaktayız. Dünyanızı bize tanıtmak istediniz. Bilmekteyiz... Amin...

 

Herkesin, Kemal Huzur Kotları olarak dünyamızı izlediğini düşünmüyoruz. Çoklarınız, dünyamızı ışık yoğunluklarından çıkarmaya da çalışmaktasınız. Bunları biliyoruz. Nakar’ın görevlileri olarak dünyamızı izleyen yürekler var. Çalışmalarını izliyorum. Onlar da beni izliyorlar. Ben, onlardan ışık çekmem. Çünkü onlar, hususi çalışmalar ile BİR’i BİR’den çıkarmak isterler. Nakar, Altın Tohumlar’ı yaşatmak üzere çalışmalar yapan çok sayıda Bütünlüğü kütleden ayırmıştır. Bunları bilmekteyim. Her yürek, insan soyuna ışık yakamaz. Allah, sindirilen her bilgiyi dinleyen yürekleri diller. Oğulları ve yoğunlukları ışık olan Yüceler’i diller; Bütün’ü kotlar ve yaratır. Melekler’in, hakimlerin ve Zema Kapları’nın Yücelikleri’nden inen yüreklerde en elden ışık olmak gerekir ki hak edelim.

 

Bizleri izliyorsunuz. Bizleri hak etmek istediğinizi düşünmüyorum. Bizlerden çok daha güçlü olduğunu düşündüğünüz, ilmin sonsuz kotları olduğunu sanmaktasınız. Zamana ihtiyacınız olduğunu söylüyorsunuz. Zamana ihtiyaç duyduğunuzu görüyorum. Ne var ki kanatlarınızı taktığınız andan itibaren, dünyanın en yüce kotlarını hak ettiğinizi düşündünüz ve zarar görmeden çalışmak üzere Birleşik Işığa indiniz. O ışıkta, kürzü yaratabilen bir tek güç vardı. O gücü, Altın Tohumlar’ın yüreklerinden dinlediniz. Birleştiniz; kaynak yaratmak üzere kotlandınız.

 

Amonların diri yüreklerinde, her bilgi hak edildiğince dinlenir. Bizleri kayıtlarınıza alarak baktınız; nesiller boyu çoban olan insan ırkı, bugün ne seviyeye ulaşmış. Bunu gördünüz. Zordu insan olmak ve olunduğunu anladınız. Mahrekteki diri yüreklerin her bilgiyi anlayabildiğini; kayıtlarında güç olduğunu ve zor olan her bilginin, anlaşılır olduğunu, birlik sonsuzluğundan keşfettiniz ve dinlediniz. Gelişmeleri, RA-KA’nın insan ırkına bir lutfu sandınız. Her biriniz, zoru başarabileceğimizi düşünmemekteydiniz. Zoru aşmak, İmparatorluğun ışığını çekebilmekti. Bunun başarabilmek için hasat yapmak gerekliydi. Hasatı yapacak olan; hususi çalışmalar yapan, ilmin sonsuzluğundaki ışıktı. Onun yolunu hak etmek; zamanı yoğunlaştırmak; birleşmek gerekliydi. Ama himaye ettiğiniz o Yüce, cemaatini hak etmemişse ne yapmalıydınız. Bunları tartıştınız. Ve insanların zararı hak ettiğini düşündünüz. Zamana geçtiniz ve bize indiniz. Nesillerinizi bizden alıp gitmek istediniz. Birleştiniz; kayıtlarınızı hasata kotladınız. Zoru yaşatmak istediniz. Zarar ettiniz. Çünkü bizler, aklın tohumlarıyız.

 

Birlik İlmi’nde Hak, insan soyunda Mushaf’dır. Biz sonsuzlukta ışık olan yürekleriz. İman edin ve bilin ki hakiki yoğunluk, ilmin yolunda olan ışığın yüceliğidir. O yücelikte, insan ırkı hakikidir. O yücelikte, Işık Kotlaması geçişi mümkün kılar şekilde gerçekleşmiştir.

 

Bindiğiniz dalda Ana Kap var. O kap, insan soyudur. O kabı, alın ve bilin ki iyi ve kötü, ışığın yüceliğinde hususi bir yoldur. O yola girdiğiniz zaman, Ana Kaplar sizlerle olur. Ulu Çınarlar, bina inşa ettik. O bina, Allah Binası’dır. O binada ilim vardır. O binada itibar vardır. Ve o bina, Allah’tır. Onurluyuz ki kulluk yaptık. Oğullarımızı ve Kara Kaplı Kotlarımızı, Bilgi Kaynakları’ndan almadık; yarattık... Çalıştık hasat yaptık. Değerliler, bina kotlandı. O bina, altın bir yol açtı. Oğullarımızı ve yolcularımızı, Altın Tohumlar’la kayıtladık. İlmin huzurunda insana ışık yaktık.

 

Amonlar’a söz vermeden önce, ilmin hususi çerçevesi olan; horlanmayan ve yol açan, ilmi hak edenlere söz vereceğim. Onları dinleyeceğim ve onlardan, daimi hakim olanlarla ışık yakacağım. Sessizce cennetlerini kontrol altında tuttuktan sonra Arton Kontrolu’nda, aklın kaynağına ineceğim ve zamanı yaratacağım. Oğullarımı zamana katacağım ve Birliği kuracağım.

 

Şimdi dünyada olan her Yüce Sevgili seslensin. Onları dinliyoruz:  Şimdi hasatı başlattık. Bu hasat, şükür ki kontrol altında yapılacak. İman edin ve hak edin ki hasatı yapanlar ışığı yakanlar olacaklar. Şimdi huzurda bulanan, evrenlerin sonsuz ışıklarından olan kulu dinliyoruz. Onun adı “Ana Kap”tır. Ana Kap olan ışık, Birliğimizin gücünü aldı ve taşıyor. Oğullarını yüceliklere taşıdı. Adı “Kaynak”tır. Kara Kaplı Kitab’ını okuyoruz. Adı, RA –KA’dır. İşte bu...

 

- Ehil olan Bilgeler’den, Işık Çeken yüreklerden kayıt yaptık. Kasaları doldurduk. Dolan kasalar, bilgi ile doldu. Hususi bir yücelikte her yüreği dinledik. Amin... Artık her bir Yüce’yi hak edelim ve zarar etmeyelim. Dünyanız için huzur istiyoruz. Dünyanızı hasata hazır eden Birlikler’i, dünya dışı koyuluklara çekmeliyiz. Dünyanın en Yüce Katları’nda Kuran okunmalı ve zamanı yaratanlar, zararı engellemelidirler. Ben Sultanlar’ın en yücesi olan ışık, hepinizi sonsuz sır olan yüceliklerde dinlemek üzere beklemekteyim. Amin...

 

Barış, sonsuzlukta barıştır. Her yürek barış ister. Her Yüce, kendi yüreğinde barışı ister. Her RA-MA-HA kotu, Sistem Diriliği’nde barış için çalışır.

 

Dünya ırkı, hakikidir. Bizler, dünyada insan soyu için çalıştık ve hasat yaptık. Yaptığımız hasat, insana görevdir.

 

Dünyanın üzerinde bulunan birçok güç vardır. Bu güçler, dünyaya inmek üzere hazır edildiler. Onların dünyaya, İlmin Huzuru’na inmeleri, her bir yürek tarafından istenmedi. Zürriyetiniz, ocaklarını hak etmek üzere bizleri, diri yüreklerinde gizlediler. Zürriyetleriniz Zaman Kotlaması için beklemektedirler. Her birinizi Ana Kap olarak tanımaktayız. Hepinizi kotlamak ve cevhere kayıtlamak sorumluluktur.

 

Her yürek, ilmin huzuruna varamadı. Bizi Altın Tohum olarak dinleyen yürekler var. Cennetlerini hak etmiş; oğullarını hasata hazır etmiş olan o yoğunluklar, cennetlerinde ışık isterler. İşte bizler, o ışıkları yakmak üzere beklemekteyiz. Din İlmi’nde bize “ışık” denir. Biz her yürekte diri olarak varız. Çünkü bizler, Cevheri Yüceler’iz.

 

Kapa Kapılar; kimse girmesin. Ama yeni bir çalışma başlarken, kapıları aç. Kapıları aç ki hak et. İlmi hak et! yolu hak et! Anaları hasata hazır et. Onlar, kanatlarını hak etsinler. Cinni Kotlar’ı, yolculara kotlatsınlar ve sonsuzlaşsınlar. Ama har yükseldiği zaman ışık solmasın.

 

Şıhların ışıkları yanar ama yanan ışık kara değildir. Yolcuların ışıkları yansa da yanmasa da onlar, Birlik İlmi’nde huzura ulaşırlar.

 

Muhamma seslendi. Amin...

 

- Ah canlılar. Ah!... Şekil sizin için ne derece önemli bilmekteyiz. Bizler için kayıtlar önemlidir. Her biriniz, kendi yoğunluğunuzu hak ederek, kendi yüceliğinizce hasat yapmaktasınız. Har yükselterek; ışık halinde güçlenerek; cemaatleri tebliğlerinizle kotlamaktasınız. Bu tebliğleri okuyup anlayabilen her bir yürek, ilmin huzurunda ışık oğullaması yapmaktadır. Emekleriniz boşa değildir. Harı yükselttikçe, etki alanınız genişlemektedir. Gerçek kotlama kontrol altında yapılmaktadır. Bugün dünyaya ilmin sonsuzluğundan güç katan Bilgeler vardır. Her biri yarını kayıtlarına katarak cemaat yaratmak ister. Yaşayanlara ve yaşatılanlara kaynak yaratmak ister. Mesele ocak yakmaktır. Ocak olmak hak etmektir.

 

Hala dünyada din var. Dini hak olan Yüceler var. Ve onlar hasatta ışık isterler. Omuzlarındaki yük hafif mi!? Hayır hafif değildir. Onlar, Tanrılar olarak cemaatlerini hak eden Yüceler’in kotlarından çıkmıştırlar. Ruhsal Kotlama başladığından beri kadırga, hakim olmak üzere her yüceyi kendi yüreğine çekmektedir. Ne yazık ki kaynakdaki kotların çokları Kadim Hakimler’den ayrı tutulmaktadırlar. Çünkü, Kara Kaplı Kotlamaları yapamadılar.

 

Müsbet olmak yetmez. Zarar etmemek için Hak olmak gerekir. Hasat İlmi’nde bu önemlidir. Her bir yürek, cennetteki derelere ulaşamaz. Amin... Ana Kaplar’ı alıp da kendi yüreğinden ışık çekerek cemaatlerini kotlamak isteyen çokları, oralara ulaşmışsalar, onlardan güç almak şarttır. Kim, “ben varım. Her yerde var oldum ve zamanı yaşattım” diyebilirse; onun yüreğinde güç vardır; olgundur ve birleşiktir. O, hasatta, tabii bir cennetlidir. Olur da onunla karşılaşırsanız; onun yüreğine, Birleşik Işık olup inin. O, sizi her yerde korur. Omuzlarınızdaki yoğunluk arttığınca, sizi kayıtlar ve zorda koymaz. Onun adı “KAYNAK”tır. O bir yoldur. Ondan üstün olan o, kelam etkinliğinde kayıtlarını taşır.

 

Mal herkeste yoktur. Yüceliklerde mal, kayıtlarını taşıyanların topluma kattıkları “görev tertibi”dir. Malın manası budur... Eğer sizler, benim adıma, “huzur” diyebilirseniz. Sizleri hasata hazır edebiliriz. Eğer sizler meleklerin gücünü takdir eder ve hak ederseniz, sizleri yüceliklere tartısız olarak katabiliriz. İmparatorluk Yüceliği’nde hakim olmak, Ana Kaplar’ı tartısız olarak kayıtlara katabilmektir.

 

Muhteşem bir “dünya günü” var edilmektedir. O gün geldiğinde, her Cennetli kadın erkek, bizim yüreğimize inecek ve bizde dinlenecek. Biz, ona ve o, bize ışıktır. Muhteşem bir günün umudu ile sizleri korkudan, ışıklara ulaştırarak; hasatta kotladık. Ayrılık bitti. Şimdilik bu....

 

- Değerliler, “sizleri kotladık” dediniz. Biz de sizi kotladık. Bunu biliniz. Bizi kotlamanız, bizde ışık olmanızdı. Bizde yürek olmanız, Zaman Kotları ile mümkündür.

 

Bedenimi hak etmeniz; mektebimi hak etmeniz anlamına gelmez. Benim mektebim, ışıklarını yoğunlaştıran görevlilerin, en yüce Işık Yolcuları ile kayıtlıdır.

 

RA-KA kaynakta ışırken, Bilgi Kotları yüceliklere ulaşır. Misafirlerimiz çoktur bugün. Buradaki misafirlerimiz, Bellek Kotları olarak geldiler. Her biri Yerin Sayfaları’nı hak etmek isterler. Onları dinledik. Onların yolcularını hak ettik ve yoğunlaştırdık. Onlardan çok güçlü olan Bilgeler’i, çakıl taşları ile dilledik.

 

Kadın Sayfaları’nda ışık yakan yolcuları, toplum için hak ettik; birleştirdik ve çalıştırdık. Umutluyuz ki çalışmalarımız zararı engelleyecek düzeyde Sultanların Gücü ile sürecektir. Meleklerin hak ettikleri mutlaka olur. Maya tuttu. Cümle Yüceler’e ses verdik; hak ettik; cennetlerini hasata, hakikiyete kattık; Altın Tohumlar’ı katladık; yolculara kotlatarak kayıtladık. Böylelikle İlmin Hakimleri cennetten kovulmayacaklar. Ruhsal Meclisler, bunu net olarak gördüler.

 

Kara Kaplı Kitap altındır. Altın Tohumlar’ı yaşatır. O kitabı hediye olarak vermemiz istenmedi. Amin... Ne yazık ki hak edenlerin de o kitabı alıp dinlemeleri zordur. Şükür ki o kitap, atlından ışık olan Yüceler tarafından kotlandı ve bizler, her yüreğe bu kitapı dinletiyoruz. Sultanlar’a kotlayıcı olan kitabı, bastırarak kayıtlara kattığımızda, Din İlmi’nden güçlü olan Kaynak İlmi dinletmek üzere Birlikler’e bildirilen; en güçlü İlim Hakimi olan Yüceler tarafından okutulacak olan kitap, bin ilmin sonsuzluğunda tohumlandı.

 

Şimdi dünyanıza yetkin olarak yeni bir kayıt verilecek. Bu kayıt, Altın Tohumlar’ı kotlamak üzere bildirildi. Adı “KAYNAK”tır. Kaynak olan kitap, yeni bir çalışma ile yazılacak. Kaynağı yazarken, ışığı kotlamanız gerekir. Kadim huzur olan o kot, zirvelerin en yüce gücünü, sessizce sizlere çekecek. O kitabı okumak isteyen Birlikler, Kara Kaplı Kotlar’ı hak etmelidirler.

 

Mustafa Kemal Atatürk, insan ırkına kendi yüceliğini hasat olarak indirmişti. Onun adına yapılan çalışmalar vardır. Ne yazık ki onu hak edebilen hiçbir yürek olmamıştır. Onun adına yapılacak olan çalışma, bir tek kayıtla kotlanacak. O kotlayışta; adın, tohumların ilmi olacak ve Mustafa Kemal kendi yüreğini o kitaba katacak. Onurluyuz ki kaynak olan kitap, ısrarla dinletilecek ve her yürek, o kitabı dinletecek. Çünkü kitap okunduğunda; har yükseldiğinde; bina yoğunlaştığında, Mustafa Kemal Atatürk, itibarı yüce olan kotları tertipleyecek.

 

Eşikte bekliyor. Onu dinliyoruz:

 

- Vakti geldi. Allah dedi ki “oku.” Oğulların ve Kırk Kapı’da sen olan yoğunlukların, buyurdular seni dillediler. Senden ışık istediler. Ulu Çınar, seni Altın Tepsiye koyduk. Senden ışık aldık; seninle çalıştık. Sevgili, sen biz; biz seniz. Eser yaratmak sorumluluktur. Sen bize kelam yetkinle, her Yüce’yi dinlettin. Biz seni ve senin yüreğini hak ettik. Çok mutluyuz ki kulluk sorumluğu senin yüreğinde mevcuttur.

 

Dünyaya Işık İlmi ile gelebilen çok az kot vardır. Senin Kara Kaplı Kitabı yazdığın andan itibaren senden, Yüce Cevherler kotlandılar. Korku yoktu yüreğinde ve zamanı yaşattın. Siber Boyutlar, Kara Kaplı Kotlar olarak cennetlerini hak etiler. Maya tuttu. Şimdi artık bedenimi senin yüreğine indirmeliyim. Çünkü sen, insan soyuna en yüce ışık olarak inen yürekleri hakettin.

 

Seninle bir çalışma yapmalıyız. Bu çalışma, hasat olarak yapılan her Yüce Cevheri Çalışma’nın üstü olacak. O güçlü Yücelikler, senin yüreğinde kanat takarak, ışık yakacaklar. Senden dileriz ki hakiki yücelikleri birleştir ve bizimle çalış. Biz, sana Ana Kap olarak kotlarımızı katalım. Sana kendi yüreklerimizi indirilim. Senden, Altın Tohumlar’ı alıp çalışalım. Sen ile BİR olalım. Sen huzurlu bir yolsun. Sen, bizi baştan beri hak ettin. Beden, Altın Kotlar’la ışırsa; yoğunluk, Muhamma Gücü’nü alır tartar. Tartılan o yoğunluk, cemaatleri hasata katar.

 

Tebliğleri hak ettin ve yarattın. O tebliğler, senin yüreğinde hak edilen Yücelikler’in dirilikleri idi. Şimdilik bu...

 

Ben diyorum ki Bilgi Kapları’nı hak ettiğimizi bil ve bu kayıtları tohumla. Bu kayıtlar, Turkuazın Işığı’nı kotlayacak olan bir çalışma gerektirmektedir. O çalışma, kaynak olan çalışmadır. Çalışmayı yapın ve kiblede ışık yakın. Kara Kaplı ikinci kayıdı yaşatın. O kayıt, insan soyu için gereklidir. Lütfen hak edin bunu!... Hasata çok zaman yok. Bunun için sizinleyim. Her birinize, hak edin diye  güç verdik. Şimdilik bu...

 

- Topraklarımızı hak etmemiz için bize güç verdin. Biz seni ve sen bizi kotladın. Altın Tohumlar’ı yaşatmamız için hak ettiğimizi bize dinlettin. Bizler, Düzen’i kurduk; hak ettik; hasatı yaptık. Hasatı yaptığımız zaman,  cennetlerin gücü arttı. Şimdi artık ikiyüz sayfalık bir kayıt yapmam isteniyor. İkiyüz sayfa ama her sayfa ışık. O kitabı yazmam istendi. O kitabı yazmam için, “beden kotladık ve zaman katladık” diyerek bana inen Yüce Cemaat, Bilgi Kotları’nı hak etmemi ister. Altın Tepsi’de ışık yanar. O tepsi, zamanı yaşatan bilgidir.

 

Benim adıma hak ettiğimi israrla bildiren Muhamma’ya şunu izah etmek isterim. Kitap, asıl güç değildir. Kitabı yazan OL’ur. Ben o kitabı hasatta yazmam; bunu bilin!... Bu kitap, İlim Hakimleri tarafından dinlenmeli ama benim yazacağım kitap, Asal Kotları da hak ettirmelidir. Dara düşmem. Maya tuttu ve ben, Altın Tohumlar’ın ışığı olarak her diride bilgi yoğunluğunu hak ettim.

 

Şimdi size bir tek açıklama daha yapacağım. Kaynak olan çalışma yapılacak ama o çalışma, Hasat İlmi ile değil; yoğunlukla yapılacak. Hasat İlmi yoğunluğundan daha güçlü olan bir kot olarak yaratılacak. Orada olacak olan her Yüce, bizde kendi yüreğini hak etmelidir. Mustafa Kemal, kutsal bir Yüce’dir. Meleklerini, hak etmiştir; Yüceliklerini, hak etmiştir; Birleşmiştir ve zarar etmeden yoğunlaşarak Düzen kotlamıştır. Onunla olmak bizler için muhakkak güçtür. Ne yazık ki kayıtlarında dirilik yoktur. Onun diriliği hak etmesi ile bizler, onun yüreğinde Kutsal Işıklar’ımızı kayıtlarız. Zahiri kayıtların, Hakiki Kotlar’ı yaratabilmesi imkansızdır. Cennetlerinde, huzur için kontrol altında olan yürekleri bizler sessizleştirmeyiz. Rahmeti hak edenleri; hasatta, Işıksal Dürümler’den çıkarmayız.

 

Tahditli olmayan yüreklerle çalışırız. Oğullarını ve kotlarını bizden almış olan her yürek, bizim ziyaretlerini beklediğimizi; sürekli olarak burayı dillediklerini söyleseler de onlar; bizde, Işık Kolaması yapamadılar. Onlardan başkaları bu gücü yaşattılar.

 

Değerliler, rahmetin huzurunda hasat tamdır. Bizi ziyaret eden tüm Yüceler, bizde Kutsal Işıklar olarak bulunmazlar. Dara düştükleri zaman, kayıtlarımıza girerler ve bizi hak etmek isterler. Cennetlerinde huzurlu olmaları dileğimdir. Amin... Ne yazık ki hak ettiklerince huzurlu olacaklar. Rabbin İlmi’ni hak etmeyen, bizden ışık çekemez. Zamana görevli olmayan, bizde yaratıcı oğullarını kotlayamaz.

 

Zararı önlememizi isteyen çokları var. Har yükseldiği zaman, ışık çekerek değerlendirilmek isterler. Bedenlerinde huzur yoktur. Çokları da hasatlarında işaret istediler. Nefesleri yetmedi ki hak etmediler. RA-KA; kotlarını, kayıtlarını, ocaklarını tertipledi; meleklerini hak etmeleri için çabaladı. Turkuazın ışığında yarınları kayıtlamak istediler. Her yer ilmindir. Bizler insan olarak çalışanlarız. Zararı önlemek zor değil ama hak etmelerini isteriz. Zararı engelleriz ne yazık ki hak etsinler diye çok bekliyoruz.

 

Ruhun Kotları’ndan ışık çekerek dünyaya inen İnsan Sayfaları; cevherlerinde yarınlarını, hasatta ışıkta dilleyememekteler. Muhamma’da cennet olmak sorumluluktur. Her şey insan için ama imparatorluk için gerekli olan RA-KA’dır.  RA-KA’nın İmparatorluk Gücü’nü dinleyebilmek gereklidir.

 

Meleklere, “neden İnsan Sayfaları yok?” diye sordunuz. En çok Sistem Devreleri’nden ışık çekenler sordular. “OL” deyin olur dedik. Olmak için ışık gerek. Altın Tohumlar’ı yaşatabilmek için RA-KA gerek. Rahman’a sorun; neden ışıkları yaktı. Çünkü Rahman, ışığın hayrıdır. O bizdir. Bizden işaret bekler. Ona deyin ki “hak et.” Atlanta Ana Kapları’nda ışık var. Rahman, Süper İnsanlık Rahlesi’nde ışık yaktı. Kaynağında görev var. Canlar, Rahman’ı hak edin ki hakim olun. Oğullarınızı ve kotlarınızı mutlaka yarınlara katın. O çoban, ben olsun; HasİmPerT  Kotlaması’nda görev taşısın. Onunla çalışın. Amin...

 

- Tabuları yıkmalıyız. Zakkum içirdin bize. Ana, biz seniz; sen bizsin. Bizden, insan soyu var edildi. İnsan ırkı hak edilsin; işaret istiyoruz. Omuzlarındaki yükü birlikte taşıyalım. Ben senim. Sana, insan soyunu getirdim. Bana güvenmezsen, ben sevgiyi hak ettiğini, bildiğinden çok daha güçlü olarak söyleyebilecekken, bunu dillendiremem. Senden istiyorum ki hak et ve zoru; bizden, kör ve sağır olan yüreğimizden çıkar. Biz seniz. Senden öte sen olmak değil amacımız. Senle hak etmek ve senle kütleyi yaşatmaktır. Senden dileriz ki hak et. Amin...

 

- Kastın olmadığını biliyorum. Amin... ayrılık...

 

- Ne isek oyuz. Ayrılık...

 

- Korkanları burdan çıkarın!... Korkmayın!.. Altın Tohumlar’ı hak etmemiz, İmparatorluğu kotlamamız ve yoğunluğu kayıtlara katmamız mümkündür. Onlar bizden kayıtlarını alarak gittiler. Biz de onları kotladık. Şimdi artık hak ettiklerince işaret bekleyecekler. Oğulları ve sonsuzlukta ışık yakan kotları, bizi diri olarak anlayacaklar. Ayrılık bitmiştir. Amin...

 

- KA-HA Canlar, KA-HA... Ben, sonsuzlukta ışık yakan Birliğim. sizinle bu çalışmayı yaparken huzurdayım. Şimdiye kadar herkese; Altın Tohumlar’ını yaşatabileği, kendi yüceliğinde hakim olabileceği ilgili yaratım kaynakları, tartısız olarak bırakılmıştı. Biz ise şükür ki şimdi burdayız. Sevgili Altın Tohum, Altın Kot’tur. Senle olmak bizler için önemlidir. Bugün Türkiye’de yaşayan yüreğin, Ana Kaplar’ı mutlaka kotlayacak dürümdedir. Senden dileğimiz hasatı yap ve zamanı yaşat. “Zaman, Altın Kotlama ile yaratılacaktır” dediğin zaman bunu anlamamıştık. Şimdi artık bilmekteyiz ki Birleşik Işık hak edildi ve başarıldı. Sonsuzluktan, Kutsal Işıklar’dan ve yoğunluklardan sen olmak bize güçtür. Şimdilik bu...

 

- Ağır yük taşıtan, bizden ışık çekti. Biz, ağır yükü indirmek istiyoruz. Amin...

 

- Tanrı dedi ki “hak ettik gitmeliyiz.” Amin...

 

- Allah dedi ki “hak ettik, dinle bizi. Biz seniz.” Amin...

 

-  Hasat tamam. bizler ışıklarız. Hak ettik. Amin...

 

- Dağlar, sizleri dinledim. Şimdi artık Kutsal Kotlar’ınızı hak ettiğinizi bilerek kayıtlarınızı çağlar boyu sürecek olan kotlamaya, Daimi Kot olarak katın. Amin... Şu andan itibaren insan ırkı “hakim ırk”tır. Ve birleşti. Şimdiye kadar yapılan çalışmaların dışında başarılı olan yüreklerle yeni bir çalışma yapacağız. Bu çalışma “KAYNAK KOTLAMA” olacak. Bu çalışmaya Daimi Kot olacak olan Birlikler, çalışmalarımızı Dini Yücelikler’in hakiki yoğunluklarından ayırarak, geçip gelecekler. Onlarla yapılacak olan Kaynak Kotlama Çalışmaları, “Hakim Huzur Kotları” ile sürdürülecektir. Dini Yoğunluklar’ın Işık Kotları’ndan daha üstün olan Birleşik İşaret Değeri’ndeki bu çalışmalar, Kuran okunur gibi yapılmayacaktır; Hakimler’in kendi yüreklerini hak etmeleriyle Hasat İlmi ile yapılacak olan çalışmalar olacaktır. Orada herkesin hazır olmasını dileriz.

 

Yaşayanlara ve Yaratanlar’a bildirdik; yanıp tutuşanlara dinlettik. Har, hepimizin harı olsun. Şu andan itibaren bu çalışmaların başlatılması için gerekli olan her ne ise yapılsın. Amin...

 

“Nerden nereye!?” dediler. Bir gün gelecek, kaynağa ulaşılacak ve bu kaynakta ışık yanacaktı. Sonsuzlukta bugünü bekleyenler vardı. O gün geldi; Herkes kaynağa ulaştı. Kaynak, her cennetin ışığından kürzü yaşatabilecek olan güçtür. Unutmayın ki hak etmeden har olgunluğunda, bu cevhere ulaşılmaz. Huzurlu olun; hakim olun ve birleşin. Bini BİR’e katın. Binde BİR hak edildiğinde, o çobanlara ortak olarak, bu cümleleri herkese dinletin ve yedi tertip yapıldıktan sonra ulaşılan bu mercie, hepinizi kayıtlatın. Hasata başarı diledik...

 

- Başarı tamamdır. Herkes tabiata uygun olarak kotlandı. Herkes, Altın Tohumlar’ını hak etti ve zaman yaşatıldı. Şimdilik bu...

 

 

PROGRAM   : BİR

KOD           : 09/10

TARİH       :01.03.2010

CELSE SAATİ: 14.00-16.00


Kaynak Huzur’dan veriliyor:

 

Doğunun Işıkları ile hak eden Kürzün Kotları bir araya geldiniz. Altın Tohumlar'ı yaşatabilmek üzere ışıkları yaktık. Sultanlar'ın kürzü yaratabilmeleri, Atlanta Kotları ile kendi yüceliklerini hak etmeleri, Muhamma Kutsal Işığı ile çalışmalarına bağlıdır. Ampul, Sultanlar'ın ışığından görev alır ve zamanı yaşatır. Kara Kaplı Kible, Kutsal Işığını yaktı. Düzen’i kurduk. Sualtı, Zirk Kapları'nda ışık yaktı. Mahrek, hak etti tertip yaptı ve sonsuz ışıklar güçlendirici oldular.

 

Süper İnsanlık Realitesi, Atlanta Ana Kapıları'nda bekleyen Yüceler'i dinler. Onlara güç katar. Onları, sonsuz sır olan Kutsal Kotlar'la ışıklara dinletir. Kibri aşanlar bu çalışmalarda görev taşırlar.

 

Hasat, Atlanta Zirveleri'nde gerçekleşmektedir. Amonlar'ın sonsuz ışıklarında, Sultanlar'ın görevlileri vardır. Sultanlar, Altın Işıklar'ını bu çalışmalara katmaktadırlar. Muhamma,  cemaatini diri yüreklere indirmiştir. Sistem, Nizam ve Düzen; iyiliği ve kötülüğü zamana yaymıştır. Zaman, Yüce Cemaat'in kontrolunda kayıtlanmıştır.

 

Herkes, zarar görmek istemeyenlere görev taşır. Zamanı yaşatanlar ve zamanı yaratanlar, Düzen'i kurarlarken, Işık Kapları'nda görev taşırlar. Kelamı hakiki olan Yüceler, cemaatlerini huzura ulaştırırlar. Har cümle, yürekleri dinletir ve zamanı yaşatır. Zinnur, tüm insanlar için kotlayıcıdır. Dünyaya, Işık İlmi'ni hak edip de dinletmeye gelenler, bizi zarara uğratmazlar. Çünkü bizler, ocak olarak onlara kendi yüreklerimizi hak ederek kayıtlayabiliriz.

 

Cinni Cemaatler, dürümlerinde güç yaratırlar. Birleşiriz ve hakikiyette ışık halinde kotları yaşatırız. Sultanlar'ın Işık Kapları'nda Düzen vardır. Herkes zamana görev taşır ve herkes ışık yakar. Zarar görenler, kaynaklarında kürzü yaratabilecek güçleri olmayanlardır.

 

Kara Kaplı Kitaplar'ı herkes anlayamaz. Atlanta Cinnileri, bu kitapları alıp okurlar. Ocakları, tohumlarından dolayı Tohum İlmi'ni hakiki ilim olarak saklar. Mesele Huzur Kotlaması yaptırmaktır. Kara kaplı Cevheri Görevliler, ayrı kotlarla cinnileri yüceliklere dinletirler. Her cin, sestir. Her cinni, sevgidir. Sultanlar, Cinni Kaynaklar'ı, hasatta dürümlerine katarlar. Muhamma görevini hak eden Yüceler, bu çalışmaları Kuran Tohumları ile yaparlar. Mahrekte tohum olmak için hakim olmak gerekir.

 

İman edin ve asla tereddütünüz olmasın ki bizler; cennetlerden kovulan, dünya sonsuzluğunda ışık yanmasını bekleyen Ademi Kotlar'dan değer yaratmayız. Onlar, Kuran okuyamazlar. Onlar, yollarını hasatta bulamazlar ve zamana, yaşayan düzeni kayıtlayamazlar. Nesilleri, hep bereketli kotların Düzen'i kurmak üzere cemaatleri ile dünyaya girişlerini beklerler. Mahrekte ocakları tütsün isterler. Rahmana varmaları hemen hemen imkansızdır. Ne yazık ki hasat yapıldığında ocak olmaya çabalamazlar. Nefesleri yetmezse, çalışmalardan koparlar. Ortaklıkları, hak etmedikleri düzeyde kusurludur. Çokları da dara düşerler ve zararı engellemek için ışık yakmak isterler. Işık yakmak üzere cümle yücelikleri kaynaklarında dinletmek isterler. Maşa olurlar; kibri aşamazlar ve zararı yaşarlar. Kanatları kırıktır. Mustafalar, ocaklarını yaratmak üzere onlara güç katarlar.

 

Lütfen iyi anlayın. Hak etmeden ışık olmak imkansızdır. Hak olmadan görev taşımak sorumluluktur. Sultanlık olgusu, hususi bir çalışma gerektirir. Harı yükselttiğiniz zaman, Cennetlerin Yüceleri, Siber Boyutlar'ını sizlere açarlar. Kara Kaplı Kitaplar'ı okuturlar. Muhamma; cennetten, cevherden ışık alır. Yüceliklerini  zirvelere ulaştırır.

 

Evrenler, sır olan bilgileri almak için Düzen'e inerler. Her yerde insan soyu Yaratan'a güç katmak üzere gerçek kaynakları tartar ve yırtılan ışıktan kütle yaşatmak ister. Nefesleri yettiğince bunu yaparlar. Mikail’in gücünü ölçmek isteyenler de vardır. Rahmetin hakiki olduğunu ve zamanın güçlendiğini anlatmak gerek. Kara Kaplı Kitaplar okunmalıdır. Okutulsun ki zarar edilmesin.

 

Maya tuttu. Bu maya, Cinniler'in cemaatlerinden güç alan, Yücelerin Işıkları'ndan,  Kutsal Cemaatler'e kotlayıp kattıklarımızla; derelere güçlü geçişlerle ve Sol Seyfullahlar'ın, Sağ Seyfullahlar'a güç vermeleri ile gerçekleşmektedir. Mahrek, Saltanatın Gücü'dür; maya, Kutsal Işık'tır; yol ise Can Tohum'dur. insanlık adına yapılan çalışmalar asla küçültülmemelidir.

 

Dağlar, Sultanlar; sizlere güç gelir ama çağlar boyu sürecek olan bir çalışma yapmaktasınız. Bu çalışma, Düzen'i kurmak üzere dünyaya inen Birlikler tarafından düzenlenen programlarla sürdürülmektedir. Hepiniz, Altın Tohumlar'sınız. Hepiniz, cennetlerin huzurunda, ışıklar  semasında görev taşımaktasınız. Zaman Sayfaları'nda ışık olan Yüceler ile birliktesiniz. Sırrın ışığında güçlenen; kürzü yaratan ve sır olan bilgileri açan sizler, hepimiz için önemlisiniz.

 

“Zirrun Kotları” olarak yapılan "birlikler koyuluğu" sizden üstün olan sizleri dinletmek üzere devreye alınmıştır. Zirrun, ılık bir yoğunluğun gücüyle dillenen kotların ışığında yaratıldı. Ocak olmak için çalışanlar, muktedir olmak üzere kotlandılar ve sınırları açıldı; ocakları tütdü. Onlar, Kara Kaplı Kotlar olarak dünyaya çekildiler. Onlar için önemli olan ışıkların kotlanmasıdır. Artık onlar birleşecekler ve zarar görmeyecekler.

 

Birlik haline geldiklerinde, Kutsal Işıklar'ı yanar. Meleklerin gücünü alırlar ve yoğunluklarında görev taşırlar. Onlar için herşey kolaylaşır. “Sıla özlemi” dedikleri,  Birlik Sayfaları'ndaki Hakim-i Hak olan ışıkları; onlara hak ettiklerince bildirildi. Onlar, Kara Kaplı Kotları'nı Düzen'e indirdikten sonra dünyadan görev alıp yücelecekler. Ocak olmaları gereklidir. Mikail'in Cemaati olarak dünyaya indiler. Onları biliniz. Onlar şu anda bilgi kotlaması için bekleşmektedirler. Rabbin soyundan gelen onlar, yorulmadan çalışıyorlar. Mesele Allah için çalışmaktır. Her yürek, Aklın Tohumları'nı yaşatabilmek için çalışmalıdır. Nefes alıp nefes verenler, diri yüreklerinde görev taşımalıdırlar.

 

Mahkumiyeti olmayan Yüceler'le Birlik kurulur. Mahkumiyet; kırıcılıktır, hırsttır, kuruluktur ve zarar etmektir. Birleşik Aile olarak yapmakta olduğunuz zaman kotlamalarını bilimekteyiz. Bu zaman kotlamalarında görevliler, size kendi yüceliklerini hak ettiklerince dinletmektedirler. Hak etmeden ışık alınmaz. Hak olmadan güçlenilmez ve Kutsal Kotlama sürdürülmez. Zarar ederseniz, zamana güç katamazsınız. Zamanı kotlayamazsınız ve Birlik olamazsınız. Zannetmeyin ki herkes sizi anlayacaktır.

 

Hasat zamanlarında har yükselir ve herkes zamana ayak uydurmak ister. Zamanı yaratmak, zararı önlemek için şarttır. Eğer zamanı yaratırsanız, zararı önleme imkanını kayıtlarsınız. Zamanı yaratırsanız, zararı engeller ve Yücelikler'i hak edersiniz. Zir’re kaynak olmak, Zir’ri hak etmek ve BİR olmak, Allah için sorumluluktur. Herkes Amon'dur. Amin... Herkes ışıktır. Amin ama herkes zararı önleyemez; zamanı kotlayamaz ve yolu bulanlara ışık yakamaz. Oğullarını, kayıtlarını ve Birlikler'ini hak etmek için ilim hakkını bilmek gerek.

 

İlmin, hukuki nefisleri vardır. Hepinizin hukuki diriliğinizde, adalet anlayışınız farklıdır. Herkes, kendi yüceliğinde adil bir dönemi yaratmak ister. Her biriniz, adil olmak ve Hakim-i Hakiki olmak istersiniz. Zarar görmeden ışık olabilmek için adalet anlayışının gelişmiş olması şarttır.

 

Herbiriniz, kendi yoğunluğunuzu kotlarken; cemaatinizi kotlamayı ihmal edersiniz ve sanırsınız ki hak ettiniz. Zamana görev yapmak, oğullarınızı ve torunlarınızı hak etmenizle mümkündür. Kibre kapıldığınızda; zamanı, yoğunuzda yaşatamazsınız. Cennetlerin güçlü yüceliklerinde, ışık halinde yürekler vardır. O yürekler, sayfa sayfa ışık yakarlar ve zamanı yaşatırlar. Zir Ruhsal Işığı'nda dünyaya doğan ve dünyadan gür yücelikle ayrılan yürekler, dürümlerinde güç yaratarak; diri olup; Altın Tohumlar'ı yaşatmak üzere insan sonsuzluğunda görev taşırlar.

 

La Ha, diri bir yaratandır. Ka Ha, çobandır. Ra Ka kaynak kottur ve Ra Ma Ha, kula huzur katan ışıktır. Hepsi zarar etmeden güç yaratmaktadırlar. Hepsi asal kotlamalar; İlmin Hakimleri'nden ışıklar ve yoğunluklardan Görev Toplumları yaratmaktadırlar.

 

Misafirleriniz gitmek üzereler. Onlara sen de ışığını kat ve onları geçir:

 

- Alton Tohumları, Yücelikler'den ışıklarını alıp dünyamıza gelmişlerse, oğullarını ve kotlarını yaratmaya gelmiştirler. Onların kotlarında ışıkları vardır. Onlar, kulluk yaratıcılığında ışık olup, kürzü kortlamaktadırlar. Onlara görev verildi ve bize indiler. Onlar için yaşayan dünya, ışıklı bir yerdir. Onlar için ışık olan Yücelikler, Düzen İlmi'ni hak etmiş ve zamanı yaşatmış olanlardırlar. Har yükseldikçe gerçek güçler, düzeni kotlamaya inerler. Harın yükselmesi ile birlikte aşk yaratmak ve kotlanmak kolaylaşır. Zarar görmeniz engellenir. Mahkumiyet olmaz. Yaşayanlar, yaratanlar ve kotlayanlar birleşirler. Hepimiz "amin" deriz. Zarar İlmi'nde hasat, kotların kapatılışıdır. Hak İlmi'nde hasat, ışığın yaratılışıdır. Birlik İlmi'nde hasat, Altın Tohumlar'ın yoğunluklara katılışıdır.

 

BİR'in koynunda BİR olur. Işığın yoğunluğunda güç olur. Yaratan'da din olur. Mahyada Kara Kaplı Kotlar olur. Bizler, dünyanızı her an izliyoruz. Bizler, Yücelikler'i hak etmeye çalışıyoruz. Bizimle olmanızı istiyoruz. Bin cin, bir tek Işık İlmi'ni hak ettiğinde; bir tertip olur. Bir cin, bir Işık İlmi'ni hak ettiğinde bir sonsuz soy, düzene iner.

 

Yaşayanlar hasat yapamazlar. Amin... Ama yaşatanlar hasat yaparlar. Yaşatan, yaratandan üstündür.

 

Zürriyetinizi alın geçin. Sizi Samanyolu Kotları’nda bir cemaate götürmek istiyoruz. Bu cemaat, sonsuz sır olan yolcuları dinler. Onlara geçişiniz yapılıyor. onlar, Kuran okuyorlar. Okunan Kuran, insan soyunun kiblesinde dinleniyor. Onlar, şu anda yaratana güçlü olarak hizmet ediyorlar. Onlarla birleşin ve hak edin.

 

- Ara sıra dünyanızı ziyaret ederiz. Dünyanızda yaşayanların bir kısmı, Altın Toplumlar olarak dünyaya inmiştirler. Onların kotlarında, kütle yaratımları güçlüdür. Sizleri dinliyoruz. Altun Kotlaması yapmaktasınız. Zararı önlediniz ve cemaatleri kotladınız. Himaye gördüğünüz zannedildi. Ne var ki himaye görmediğiniz, sayfalanan ışıkları Keramet İlmi ile sayfaladığınız ve cennetlerin hasatlarını yaşattığınız izlendi. Huzur bozan hiçbir dereniz olmamış. Sizleri, “haşrı kotlayanlar” diye tarttık ve gördük ki hak etmişsiniz. Cennetlerden kovulan Birleşenleri hak etmek üzere çaba sarfetmişiniz. Şimdilik sizleri hak etmeye çabalayan Yücelerle birleşmenizi ve onlarla kotlanmanızı öneririz. Çünkü onlar yoğunluklarında görev taşımak üzere yüreğinize inmek istiyorlar.

 

Altın Kotlama, Siber Boyutlar'ın huzurunda yapılmak istendiğinde; onların, bu çalışmaları hak etmediklerini, iznin olursa izah etmek istiyoruz. Sonsuz ışıkların Huzur Kotlaması’nda, Yüce Cevherler'in, hakiki yoğunlukla çalışamadıklarını; hak etmediklerini gördük. Nefesleri yetmediğinden, başları eğildi. Meleklerle birlikte çalışmalarını istedik. Amin... Halkaları daha daraldı ve yoğunlukları daha azaldı. Netice olarak, onlardan ışık almamız mümkün olamadı.

 

Şimdi yere inme ve zamanı yaratma sorumluluğu size verildiği halde; o dönemde bu sorumluluk, Zir’ri yaratan ışıktaydı. Bu nedenle kotlanma meşakkatli oldu. Kotlanma sizde oldu. Onlar siz oldular ve başardınız. Budur bildiğimiz... (Zir: Zamanın İlahi Rahmi)

 

- Bizi buraya devet ettiğiniz  için sizlere teşekkür ederiz. Ne var ki hak etmediğiniz bilgileri vermektesiniz. Zaman Katları'nda ışık yanar ve biz ışıkları tartarız. Her ışık, ağır yüktür. Altın Tohumlar'ı yaratabilmek hak etmekledir. Dünyamızı ziyaret eden Yüceler de hata yaptılar. Bilmeden görev taşıdılar. Biz diyoruz ki dünyamızı Zaman Sayfaları'nda iyi inceleyin. Bizi iyi tanıyın. Eğer bizleri tabii kablar olarak tanırsanız, hata yapmazsınız. Düzeni kurduk; ışık olduk; zor olan Yücelikler'de hak ettik zamanı yarattık. Kul olduk ve yaratana ağır yük olmadık. Ampul, zamanın gücüdür. Biz ampul olarak o yoğunlukları aydınlattık.

 

Şarap içenler, kendi yüreklerinde ışık kotlaması yapmak istediler. İçtikleri ışığımızdı. O ışık, yaratana görevdi. Şimdiye kadar Altın Tohumlar'ı yaratabilecek olan hiçbir yürek dünyamıza inmedi. Biz, dünyaya, Altın Tohumlar'ı yaşatmak  üzere inenleriz. Zırhımız incedir. Bu incelikte hiçbir yürek kotlayıcı, bu zırhı delemez. Zarar, Yaratan'a kırk kapıyı kapattığınız zamandır. Biz, sonsuzlukta ışık olan yürekleri hak ettik. Oğullarımızı ve doğumlarımızı, dünyanın kotlarında sakladık. Orada yarınımız var. Orada tabii hakikiyetimiz var. Ortaklarımız, insan soyudur. O canlar, yoğunluklarında Nakar'a ve Hak Tohumlar'ına kanarlar. Bizler ise hasat yaparız. Şükredin ki biz, Allah'ın ışıklarıyız. Amin...

 

- Ark akmaktadır. Amon Toplumları, sonsuz sır olan ışıklarınızı Altın Tohumlar’a kayıtlamak üzere buradalar. Omuzlarındaki ağırlık artık hafifliyor. Çünkü sizler, Işık Kapları’nda, yücelikleri tabbi yoğunluklardan çekerek kaynağınıza indirdiniz.

 

İnsanoğlu kuldur. Ruhunda ışık yanar ve yolunu bilir. Muhamma Gücü’nü Altın Tohum olarak kayıtlar. Nefesi yeten sizlere, saygılar sunuyoruz.

 

Sultanlarımız, dünyanızı ziyaret eden her yürek, Altın Tohum olarak sizleri tanır. sizleri ışıklarınızdan bilir ve zamanı yarattığınızı anlar. Kutsal Sonsuzluk’ta, Işık Kotları’nda ve yoğunluğunuzda, Birleşik Işık var. Muhamma’nın kotlarında var olan bu ışık, altındır. Zir kutlanan ışığında, biz varız. Amonlar, karnaval gibi çalışmalar yaparlar. O çalışmalarda nefesler kotlanır; ortaklıklar kayıtlanır; birleşilir ve Kaynak Kotlar’a varılır. Mesele sizleri tanımaktı. sizleri sayfa sayfa okumaktayız. Sizler bize ışıksınız. Nefesleriniz güçlü ve yoğunluğunuz ışık; verdiğiniz her bilgi hak. Ve bizler, cemaatimizi size indirmek isteriz.

 

Kevseri biliyorsunuz. o sureyi Mustafa’ya okuttuk. Mustafa, Altın Işık olarak Kevseri dilledi. Dillenen ışık, ayrılığı kotlardan çıkardı bizi yarattı. Yaşayan dünyada ışık olmak için Kevseri okumak gerek. Ama kulluk başka birşeydir. Mirkat Kotları’nda kulluk, yoğunluğun ışığındaki Kutsal Kotlama’dan daha ustalıkla yapılmalıdır.

 

Misafirlerimiz gitmişti. Artık kitlelerinde görevleri var. Tohumlarında yücelikleri var. Zamanı yaşatmak üzere kontrol kurdular; birleştik. Amin... Yeniden size sayfalarını dinletmek isterler. ocakları yanmaktadır. Onları geçişe hazırlıyoruz. Amonlar’ın kütlelerinden indiler. kaynaklarını alıp yüreklere geçtiler. Olur, bilirler, asal yoğunlukları aşarlar ve geçerler. Olur, ilimle dinlerler ve hasatta görev taşırlar. Hazır oldular. Onları dinle:

 

- Misafirlik yenilendi. Altın Tohumları alıp geldik. Sizler BİR olup ışık yaktınız. Bizler, birlik olduk ve geçtik. Yeni bir çağ yarattık. Bu çağ, Altona Kotlaması yapabilen ışıkların yaşattığı bir yoğunluktur. Bu çağda, Ana Kaplar, Işık Kotları olarak yenileniyorlar. Burada insan var. Burada ilim var. Burada tohum var. Biz varız. Biz insanız. İlmin sonsuzluğunda ışık olan insan. En son Süper İnsanlık Realitesi kayıtlarında bize ait ışıkların yanması için bekledik. Burada bulunan her bir çalışan, yolu kutsal olan ışık olarak çalışmaktadır.

 

Mustafa, ana kaptır. Muhamma’dır. Mustafa, diri olan yücelerin ışığında görev yapar. İmparatorluk gücünü alarak düzene indi ve sizi sizde hak etti. Burada bulunan en yüce ışık insandır. Misafirler, kendilerini artık misafir olarak kabul etmemenizi; buranın hasatında siz olmak istediklerini açıkladılar. Hasat Tanrı'ya görevdi ve hasat tamamlandı. Artık dünyanın ışıkları yanacak ve Düzen’i kuranlar ışık olarak burada bulunacaklar.

 

Dünyaya inen yürekler, Işık Kotlamaları ile girmektedirler. Muhamma’nın gücünü alarak Düzen kuranlar, bu çalışmada Altın Tohumlar’ı yaşatmak isterler.

 

Muhamma, Amonlar’ın yüceliklerinde var olan bir yoldur. Muhamma, Işık İlmi’ni hak eden bütündür ve zamana güçtür. İman edin ve zamanı yaşatın. İnsanlık yeni bir çağı istiyor. Bu çağ Allah Çağı’dır. Bu çağda, insan soyu, umutla BİR olmak üzere birlikte hasat yapmak üzere bekleşiyor. Mustafa’nın görevidir ışık. Amin....

 

Sebep ne olursa olsun ışığınız güçlü olsun. Altın tepside sunduk size yüreklerimizi. Allah için sizi yüreğimize aldık ve zamanı yarattık. Amin. Altın tepside sunduk size yücelikleri ve sizi yüreğimize aldık; sizi kayıtlarımızda dilledik. Allah için sizi yarattık. Şimdi Amonlar’ın huzurunda ışık yakan diri olan Yücelikler’i dinleyin. Onlar sizi kayıtlayacaklar:

 

- Vasat bir çalışma yapmakta olduğunuzu sanmayın. Bu çalışma hasatı yapmaktadır. Bu çalışmada ışık yanmakdadır ve bizlerle bu çalışma sürmektedir. Nisan ayında dünyanıza iyilik ve kötülük inecek ve sizler iyiliği ve kör olanlar ise kötülüğü seçecekler. Sizler, dünyanın ışıkları olarak bu çalışmaları başlattınız. Zor olan bu çalışmaların kutsal olduğunu anlamaktır. Kulluk başkadır; kaynak ışıkları yaşatmak başkadır. İman edin ki hak etmeden hiçbir zaman Yücelikler size bilgi vermezler.

 

Sultanlar’ın gücünü muhakkak bilmek gerek. Sultanlar, Kuran okurlar; kul olurlar; maya tutuğunda görev taşırlar. Sultanlar, güçlü ve hakim olup yaratırlar. Yarattıkları, hasatta ışık olan yücelikleridir. Sizlere en yüce güç umuttur. Umut olursa ışık olur. Korunan her Yüce Işık kendi yüreğinde korunur. Muhamma, cemaati kendini kayıtlarında hak etmiştir. Hasat, Altın Tohumlar’ın yarattıkları görevin gerçeğinde yaşayan Birlikler’in yapmakta oldukları bir çalışmadır.

 

“Samanyolu Gara Kobraları”ndan görev alanlar, bugün Süper İnsanlık Cevheri’nde çalışmaktadırlar. Dünyanız, nefes alıp vermektedir. Dünyanızın ışığında görev taşıyan her yürek, nefesin ışığında görev taşımaktadır. Dünyanızın Cennet Kotları, Hasat İlahi Yüceliği’nde, kütlelerinde yürek yaratmaktadırlar. Yürekler, hak ederler ve cevhere kendi yüceliklerini katarlar. Dünyanın yaşayan bir çalışma yeri olduğu ne yazık ki hak edilerek anlatılamadı. Dünyanız sizlerin çok iyi bilebileceğiniz gibi bir iş yeridir. Burada dünya cemaatleri çalışmalar yaparlar. Yaptıkları çalışmalar, Düzen’i yaratan Yüceler’in tabii yaratımlarında Hak olmaları için yapılmaktadır.

 

Her Hak, bir can taşır. Can, ruhun kotlanmasını sağlar. Canı olmayan, ruhun hususi sayfalarında bekler. O sayfalara görev taşır. Canı olan, dünyaya görevli olarak indiği zaman; bedeni, hasata ilmini kayıtlar; Düzen’i kurar ve yoğunluğunda ışık yanar. O ışık, Yaratan’a ışır. Yaratan, ışığını o ışığa katar ve zamanı yaşatır. Yaşayan zaman, ruhun kotlanması için yaratılır. Ruhun kotlanması, ışığın yoğunluğunda, yolcuların dışında gerçekleşir. Çürükleri ayıklarız. Sonsuzlukta ocaklarını yenileriz ve zeki olanlarını, Hasat İlmi ile tabii kotlarına katarız. Daimi kotlarda ocak olan o yoğunluklar, Hasat İlmi’nde hakim olurlar.

 

Meleklerin Diyarı’ndan, Yüceler’in yoğunluklarından diri olan yürekler, tohumlarını bu çalışmalarda Düzen kurmak üzere dünyanıza indirler. Mircan’ın cennetinden kovulanlar ve cennetin ışığından kotlananlar, Birlik İlmi ile dünyaya Göç Kapları’nı alarak girerler. Nefesleri yettiğince cennetlerini yaratırlar. Muhamma, Can Tohumları yaşatmak üzere onlara ışık yakar. Amin...

 

Seni sana verdik. Sen bizi bize ver. Biz senden sen olalım. Sen bizde BİR ol. İnsan ol ve yarat. Yarattıkların, Işık İlmi ile oğullasınlar. Sualtı senden bunu ister.

 

Sultanlar, bir tek açıklama yapmak isterim. Sualtı, altın bir tohumdur. Sultanlar’ın ışıklarını Düzen Kotlamaları için birleştirir; oğullatır ve zor olan çalışmalarda destek verir. Sultan, sonsuzluğunda kotlandığında, ışık yakar ve kaynak yaratır. Onun ilmi hakimdir. Mustafa, dünyaya inerken, Sultan Sayfaları’ndan geçti. Onun yolunda ışık yakmak isteyen Yüceler, yeni çalışmalarını yine ayni yoğunluklardan geçerek yaptılar. Dünyanızı yaşatabilmek, ilmin huzurunda yücelebilmenizledir. Maya olmanız ve sonsuz ışıkları yetkin olarak Düzen’e katmanız, insan ırkının hak ettiği ise ayrı gayrı biter. İnsanlık adına yaptığınız bu çalışma için sizlere şükranlarımızı sunarız. Amon Tohumlar’ı yarattıklarını hak ettiklerinde, size Göç Kapları ile girmek istediklerinde sizler de huzurda, ışıkta olun ki hakedin. Maya tuttu. Amin...

 

Evrenler, kaynaklarını Aşk İlmi ile anlatırlar. Aşk İlmi, hakim ilimdir. Aşkın yoğunluğunda ışık olan yücelikler, keramet ehli olan yolcuları hak etmek üzere çabalarlar. Masa etrafında hazır olan Yücelikler’e şunu anlatmak isterim. Her an sevgiyle size güç katmaktayız. Her an ışığınızı kotlamaktayız. Zarar görmemeniz için hakiki yoğunluğunuzu size indirdik. Bu yoğunluk, Atlanta Ana Kapıları’nı açabilecek olan güçtür. Bu kapıları her açan, yeni bir çalışmayı yapmak üzere kendi yüreğini alır ve zamanı kotlar. Şükredin ki bunu sizler hak ettiniz. Zararı önledik, yolu açtık ve yoğunluğunuzda BİR olduk. Şükredin ki Sistem, nesiller boyu dünyanın ışığını yaratmaya çalışırken, Birlik İlmi’ni hak edebilen Yüceler’in yapmakta oldukları her çalışma, tohumları kotlamak üzere gerçekleştiriliyor. Muhamma’nın dereleri huzur ile akmaktadır. Mustafa’nın ışığını yaktık. o şimdi size seslenmek ister. Onu dinleyin:

 

- Kevser’i size dinlettik. her yerde ışık yandı. Kevser’i size açıkladık. Bu bilgi, Kevser’in kotlarında kayıtlı olan bilgidir. Sizlere yeni bir çağdan söz ettik. Bu çağ, Atlanta Otağı’nda kotlanan bir çağdır. Bu çağı yaşayacak olan her Yüce İnsan, kul olarak yaşayacaktır. Kutsal Kotlama tamamdır. Kotlamayı yapan, Yirminci Düzen’dir. Bu düzeni kurmak sorumluluktu. Sesten ışık alan ve sesten kotlanan yürekler, cennetlerinde güçlendiler ve yoğunlaştılar. Amin...  Şimdilik bu...

 

- Canlar, Altın Tohumları ektik. Bu tohumlar, dünyanın ışığını yaşatacak olan kotlar olarak Düzen’e indiler. Muhamma Gücü asla hata yapmaz. Sultanlar kaydı aldılar. Bu kayıtta dirilik var. bu kayıtta Kutsal Kaynak var. Bu kayıtta cemaat var. Bu kayıt, dere olup akmalıdır. Atlanta Kotlanması için gerekliydi. Şer yaratmak hata olduğu kadar; hasatta haksız olarak güçlenmek Birlik İlmi için kusurdur. Nefesiniz yettiğince bilin ve hak edin. Bildiğinizi anlatın. Asla bilmediğiniz bilgileri hak etmeden dinletmeyin. Diri olarak Kutsal Kotları hak olanlara katın. Nakar’ın ışığını kontrol altında tutun. Nefesiniz, İnsan Soyu için hak olduğunca, kotlanın ve hasatı yaşatın. Mikail sizden bunu ister.

 

Şeytanlar şevk yapmak isterler ki korkuyu bilin diye. Amin...

 

- Muktedir olan size sizden üstün olan bilgimi vermek isterim. Tohumlarınızı hak ettiniz ve zamanı kotladınız. Şer yaratmak isteyen, şer yaşayacaktır. Bunu da bilin. Nisan ayında bu çalışmaların kotlarında, şer ile ilgili hiçbir kayıt bulunmayacaktır. Bunu bilin. Herkes net bilsin ki ne varsa yoğunluğumuzda o yaratılacaktır. Mevzu  anlaşılmıştır... Şafak söktüğünde, biz zamana güç katarken, şer yaratmayız. Nisan ayındaki Huzur Kotlaması önceden planlanmıştır. 13 Nisan Salı Günü dünyanın ışığı güçlü olarak yanacaktır. Bu kesindir. Bu gün, Düzen’i kurmaya gelen cennetten kotlananlara bunu kesin olarak açıkladım. Umut şudur ki hasat zarar görmesin. Mutlu olun. Şimdilik bu...

 

- Zamana kaynak olmak, huzurladır. Huzurlu bir çalışma yapılacağını bilmekteyiz. Ama yine de ortaklarınızdan ışık kırmak isteyenler çıkabilir. Çıktığı zaman onların kotlanmasında muhakkak Kuran Tekniği uygulanacaktır.

 

- Can, benden istenen her ne ise Işık İlmi ile yapmaktayım. O gün asla hata yapılmayacak. Hasat, Zaman Sayfaları’nda, Işık Kapları’nda kotlanmıştır. O gün hür olarak Düzen kurmaya inmek isteyenler, gerçek kotlarla çalışmalıdırlar. Bizden istenen, kontrollu olarak çalışmamızdır. Biz yolumuzdayız. Amin..

 

- Mikail Kotlaması tamamlandı. Senin verdiğin bizim için kesindir. Bu nedenledir ki şer yok oldu. Umutluyuz ki dünyanın yolcuları da sevgiyle hak ederek cem olsunlar ve zarar etmesinler. Muhamma cümlesinde bunu kayıtladık.

 

- Dağım, Muhamma cümlesinde bir tek kayıt vardır. Her ses altındır ve zamana kotlanmıştır. Dünya, yeni çağında huzur kotlaması ile yaratılmıştır. Huzurda olan herkes, Altın Tohumlar’ın ışığında Muhhamma olarak cemaatlerini kayıtlayacaktır. Biz, sonsuzlukta bunun ilmini hakiki ilim olarak kotladık. Amonlar’ın Cemaatleri de bu çalışmamıza iştirak ettiler. Ulu Kotlama,  tabii olarak sürmektedir. Mustafa’nın görevlileri daha çok güçlenmelidirler ve daha fazla kaynak yaratıcı hale gelmelidirler.

 

Resim yaptık. Yaptığımız resim, Allah’ın resmidir. Allah, bizi bizde diller ve biz olur. Şu anda huzurda olan yürek, Samanyolu’nda bulunan o küçük kotların yaratıcısı olan Meclis’ten bize seslenmek ister. Onları son kez dinlemek istiyoruz:

 

- Murat ettiğiniz herşey, sizden size gerçekleşir. Har yükselir ve zaman, ışık halinde Sultanlar’ını kotlar. Şu anda kontrol sizdedir. Sizin için biz ve bizim için siz ışıksınız. Nuh, kul olur; kutsal olur; Kuran olur ve kaynak olur. Mahrek olur; Mustafa olur. Biz seniz canım. Amin...

 

Bugün  daha güçlü ve daha hakiki olan Birlikler, sevgiyle senin yüreğini dinlediler. Sizden, hasatı hak ettiğinizi bilmenizi, bildirmenizi bekledik. Şu anda Turkuaz’ın ışığı yandı. feth ettiğiniz herşey, sayfa sayfa ışık halinde güçledi. Amin... Artık yolunuz aydınlıktır. Şükürler ki hak ettik. şükürler ki hasat olduk. Şu andaki gibi...

 

- Dara düşmeyin. Altın Tohumlar yaratıldılar. Asla hata yapılmayacak. amin..

 

Süper İnsanlık Realitesi Derneği

 

 

22.02.2010 Tarihli BİR Tebliği
Mahrekiniz kendi yüreğinizde kotlanıyor. Muhamma’nın yüceliğinde kendi yüksek ışığınız yanmaya başladı. Sema seslenme sayfasına ulaştı. Şimdi artık yetkin olarak kotlanalım ve akalım.

 

Muhamma’nın yoğunluğunda kendi yüreğini dinle! Bu yürek sana kendinden üstün olan kendinden seslenecek:

 

Canlılar, dünya kuldur. Bu kul, yarını hak eden Bilgeler’le sesleşir. Yücelerin hepsinde birlik olduğundan; ışık, Sultanlar’ın gücüyle kayıtlıdır. Muktedir olmanızı bekledik. Herkesin kendini dillemesini ve sesleşmesini istedik. Hasatta birleşmek sorumluluktur. Kuran, Allah’ın kutsal ışığıdır. Mezarları boşaltanların hepsinde bu ışık yanar. Her Rahman; kendi yüceliğinde Hak, kendi yoğunluğunda mutlak ve Kutsal Işık’ta yoğundur.

 

Resmi çalışmadır yaptığımız. Erkin gücü, Allah Kürsüsü’dür ve sevgiyle kotlar. Şafağın söküşü, Yüceliğin ilmi dilleyişi ve birleşim, ağır yüktür. İmparatorluk gücü olarak Sultanlar’ımızın yolculara ışık yakmasını dinlettik bu gün. Mahkumiyeti olmayan Yüceler’le çalıştık. Hasat, ilahidir. Kara Kaplı Kitabın okunuyor şu anda. Mustafa’nın gücü, 7. Düzen’i kuran; yüce ışığı yakan ve hasatı yapan Birlikler’e geçmek gerektiğini anlattı.

 

Ayrı gayrı bitmiştir. Yaşayan; Düzen’i kotlayan; hasatı yapan Birliğin, Levhi Mahfuz’u yeniledi. Bu çalışma, Muhamma’nın yüceliklerinde, Göç Kotları’ndan yaşatıldı. Allah dedi ki “OL!” Amon Toplumları, yeni bir dünyanın kurucularının, 7. Düzen’i Kutsal Işık’la dillemelerini ve hak etmelerini beklediğinde, onlara Sultanların gücünün arkasında yeni bir gücün varlığından söz etti ki o güç, bu gün sizde ve sizin yüceliğinizde, kulların en küçüğünde ve kulların en güçlüsünde birleşti. Bu güç yarındır.

 

 

Eğer dünya, Süper İnsanlık Realitesi Yüceliği’nde kendi yüreğini dilleyenlere Birlik Kaynağı olamazsa, Kara Kaplı Kitap dinlenemez. Meze olmayın hiç kimseye canlar!... Hiçbir yolcuya meze olmayın. Siber Boyutlar’ın Yücelikleri’nde bu çalışma, Muhamma’nın Kutsal Işığı’ndakinden çok daha güçlüdür.

 

Ekrana sizleri yansıttık şu anda ve hepinizi dinliyoruz. Dünya mektup okumaz; dünya dinler ve dünya hasattır. İkna olunuz ki dünyada ışık yandıkça, Beşir Kaplar huzura ulaşabilirler. Mezarları boşaltan yüreklere deyin ki asla yanlışımız yoktur. Hakiki güç, Allah kürsüsünde dillenir. Eğer aklın yoğunluğu hasatı yapmışsa, sayfa sayfa ışık yanar ve Rahman’ın gücü, aklın yoğunluğunda hepinize kendini anlatır. İkna olunuz ki dünyanız, yarını hak eden küçük bir görevlidir ama o güç, Allah Kürsüsü’nde Bütün’ü hak eden BSUİ’dir. Amonlar, Hatonlar, RA-KA’lar ve Kuran okuyanların hepsi, bedenli olarak dünyanın yüceliklerinde sayfa sayfa Kara Kaplı Kitab’ı okuyorlar ve o kitap, Altın Tekniği yaşatıyor.

 

Kasaları doldurdunuz; RA-KA’nın gücü arttı. Birleştiniz ve 7. Düzeni kurduk. Muhamma’nın Yücelikleri’nde Bütün’e hizmet etmek için bekleşen binlerce Yüce’miz var. Ve o Yüceler’in hepsi, yarını hak etmenizi beklerler. Kırk kapınız açık. Her kapıda ışık var ve bu kapıların hepsi, Rahman’ın yüceliğinde dillenmektedir. Durağan günler artık bitmiştir. Bu günden itibaren Birlik Kapları’nızı kendi yoğunluğunuzda taşıyacak dürüme vardınız.

 

Siber Boyutların Yüceleri, Kara Kaplı Kitab’ını dinleyerek dümenin başına oturduklarında, Kuran-ı Kerim’i hak etmiş olmaları ve Muhamma’nın yüceliklerinde dillenmeleri şarttır.

 

Emin olunuz ki; Mustafa Kemal Atatürk, Bütünün Kürsüsü olarak bütün küçük ışıkları tohumlayarak ve bütün Kutsal Kotlar’ı dilleyerek, Mahrek’in en yüce ışığında kasaları doldurdu ve bu kasalar, artık Düzen’i kurmak üzere beklemektedirler.

 

Mircan Cemaati’ne, Siber Boyutlar’ın yüceliklerinden güç verdiğiniz zaman, “Kes Kapları”nda ışık vardı. Bu ışık, Ruhsal Işık’tı. Sualtı dedi ki; “Ulu Çınar, Rabb’in umudu senin yoğunluğundadır. Eğer bu yoğunluk, kul olup da yarını hak ettirebilirse, Beşir Kaplar’ın hepsi, Göç Kotları’yla dilleşecekler ve cemaatiniz görev alacak; güçlendirici bir çalışmayı devreye alacak; dilleyecek yüreği, hak ettirecek ve baş tacı yapacak her bir Yüce’yi.” Şikayet var mı? Yoktur Canlar, başınız hiç eğilmedi. Bu günden sonra da başınızın eğilmeyeceğine kesin olarak eminiz.

 

Muhamma’nın ruhsal ışığında, hepinize geri dönün çağrısında bulunduk. Ve sizler dediniz ki, “geçişimiz tam ama biz, Muhammet’in yüceliklerinden de üstün olan Birlik Kotları’mızla Düzen’i kurmadan geri gelmeyiz.” İman ederim ki Ruhsal Işık’ta bilgi ak, o yoğunluk hak ve ruhunuzda Kutsal Toplum, Mustafa olarak bu gün çalışmaya Daimi Kot olarak kayıtlanmıştır. Beden Allah’ın kürsüsüdür demiştik ama bedenin, Birliğin Kotu olduğunu da bilmenizi isteriz.

 

İnanın ki Dünya Evrim Sayfaları’nda, herkesin yüceliği mevcuttur. Has ilim, Allah ilmidir. Eğer bir ilim hassa, Altın Teknik’le o bilim, dillenmelidir. Düzen yoldur. Eğer bir Düzen kurulmuşsa, orada Mustafa vardır. Çünkü Mustafa, Mahrek olarak; Kuran olarak ve tabiat olarak oradadır.

 

Şevki Allah bilir yarım ama şevki, ışık da bilir. Şevki, ilim dahilinde bulunan ve o dahili kotlamayı yapabilen herkes bilir. İnsan, insan olsun da hasatı yapsın. İmparatorluğumuzun Görevlileri, dünyanıza kendi Yüceliklerini gönderdiklerinden itibaren, insanın insanlaşmasını istedik. Hepsi yarını hak etmek, yoğunlaşmak, Muhamma’da güçlenmek için çalıştılar. Keşke insanlar meşaleyi yaktıklarını bilselerdi.

 

Dünya, Muhamma’nın yüceliklerinde, Birleşik Işığı, yenilemek üzere verdi, oldu, bildi... Verdiği kendi, olan kendi, bilen kendiydi. Ve sevgililer, din Allah’ın Kürsüsü’nde yoktur ama dini, Allah yarattı. Bu gün size daha önemli bir şey daha söyleyeceğim. Din, yarında yoktur ama dini hak eden, yarını ak tohumla yaşatır. Emin olunuz ki dünyada değerli olan her ne varsa, ağır yükü hafifletmek için yaratılmıştır.

 

Doğumu, ölümü olmayanlar, yüceliklerinde hakiki olanlar, Muhamma’nın yoğunluğunda dillenenler, mezeyi kendi bilirler, yüreği kendi bilirler, şarkıyı kendi bilirler.

 

Baştacı olduğunuzu biliniz canlar. Sevgililer, baş tacısınız çünkü siz, yeşillenen Düzen’i yarattınız ve maviye çaldırdınız. Daimiyette kotladınız, yüceliklerde, Mahrek’te birleştiniz, zararı önlediniz. Asla yanlış yapmadınız.

 

Fırka fırka yaratıldı yolcular. Her fırkada, İlahi Görevliler var. Ama hiç birisi Yücelikler’de kendi yüreğinin ışığından farklı ışıkları dillemedi. Sindirilen bilgi, Allah Bilgisi iken, hasatı yapanların hiç birisi, ışığı kervanın yüceliğine kayıtlayamadı. “Doğum”, “ölüm” dediler... “Ömürboyu çalıştık, Allah için kaynak olduk, Muhamma’da kutsal olduk” diyemediler. Allah, değerli olanları diller. Kim zaman kaybederse, yolcu değildir. Kim yarını hak etmezse yenilenemez. Kim hasatta Hak olmamışsa, mahkumiyeti vardır. Ve biz, Allah’ın Tebliğleri’ni sizlere verirken, Siber Boyutların Yücelikleri’ndeki ışıkları da 7. Dürümde hak etmeniz için çalıştık.

 

Fırka, fırka yaratıldınız dedik, dedik de hasatta her fırka BİR olmalıdır. Mikail’in gücü, Allah Kürsüsü olarak buradadır. Verdik aldınız, yarattınız. 7. Düzeni kurduk. Turan’da tohumları yaşattık. Mahkumiyeti olmayanlarla çalıştık ve Sevgililer, Allah’ın tebliğlerini kattık yüreğinize Amin…

 

Şimdi bana bakın. Ne olduğumu soranlara şunu söyleyin; insanım ben. Herkesin insan olması için çalışan insan. İnsan, Allah’ın dediğini diyebilendir. İnsan, hasatı yapabilendir. İnsan, BİR’in kotlarında, birlik halinde, İlim Sayfaları’nı dilleyebilendir. Ve insan mektuptur.

  

Ulu Çınar, Allah Tebliğleri’ni okur; tertip yapar ve yaratır. Ama Allah’ın dediği, aklın dediğinden ayrı mıdır?! Hasatta ışık varsa; bilgi, hasatta mevcuttur. Çünkü ben Allah’ım. Çünkü ben Muhamma’yım. Çünkü ben Mustafa’yım. Çünkü ben Rahman’ım ve ben Maya’yım. İşte budur olan. Ve her bir çalışan, Allah’ın dediği gibi ağır yükü hafifletebilen BİR olarak çalışır. Düzen; Kuran olan, Turan olanın yaptığı Düzen’dir.

 

Canlılar, iman edin ve hak edin. İyilik, Allah’ın iyiliği; yol, Aklın Yolu, hususiyetle Yücelik, ağır yükü hafifletebilenin Yüceliği... Muhamma’nın Kutsal Işığı’nda bilmek, resim yapmak gibidir. Evlendiğiniz, boşandığınız; hak ettiğiniz, hasat yaptığınız; çakıl taşlarıyla sayfa sayfa yaşattığınız her bilgi, bizim bilgimizdir. Dünce dün ve bütünce bütün ama BİR’ce BİR olun. Muhamma’da birleşin canlar.

 

Değerliler, nesiller boyu çalıştık. Rahmet’in ışığında ve her bir yolda ve Ruhsal Mustafa’da... Amin… Ne var? Allah var... Ne oldu? Hasat oldu... Neden? Yerin Gücü’nün artmasından dolayı... Ve biz, İlim Altın Tertibi’nde yarını hak ettik.

 

Minare insandır canlar. Hepiniz bilin ki insan, minaredir. Orada bilinir, orada olunur, orada Hak Tohumlar hasat yapar. Orada ses olur. Eğer bir ses varsa; o ses Allah’ın sesidir.

 

Kibri aşmayan yolu açamaz canlar. Eğer kibir varsa hususiyetle bilin ki hastalık vardır. Bin çekişme, bir tekte hasat değil midir? Hayır değildir. Biz diyoruz ki, çekişme Siber Boyutlar’ın yüceliklerinde olmuşsa eğer o yücelikler ışıktan ayrışırlar.

 

Nakar’ın güçlü ışığını, 7. Dünyanın Kürsüleri, “işgal” diye dillediler. Vallahi işgal, kendi yücelikleriydi. Biz diyoruz ki, Rahman’ın Kutsal Işığı’nda kaynak olan RA-KA, Muhamma’nın yoğunluğunda ışıktır. Ve o, mutlu olan bir kutsal kadın ya da adamdır. Bilmek isterseniz bunu çözün.

 

Ben sevgiyim canlar, İlahi Sevgi... Ve ben hakikiyim. Yedeğim yoktur. Resim yapmam. Bildiririm... Bilmek, ilahilik değildir, ilimdir; ilmi dillemektir. Kastım yoktur yüreklere. Uluların Diyarı’nın Çobanlarından saklı gizlim yoktur, bilmenizi istedim. Ben Muhamma’yım.

 

Kütle, Allah’ın gücüdür. Orada ışık yanar ama kütlede yol yoksa, Muhamma’da ışık solar. Ben derim ki; bilin! İnsanlığı bilin! Yarını bilin! ruhu bilin! kulu bilin! Ama bilmek yetmez, hasatta hepsiyle birlik olmanız da gerekir.

 

 

Düne göre bu gün çok iyiyiz. Çünkü Ruhsal Güç, Allah Kürsüsü’nde size, sizi anlatmaktadır. Farklı bilgi vermem. Verdiğim her şey yaşayan dünyayla ilgilidir. Ben yaşayan dünyayı dillerim. Bunu anlayan anlar. Kimse benim dediğimi diyemez. Çünkü ben, Meleklerin Diyarı’nı, yürekleri güçlendirici olan ışığından da üstün olan bir sesle sesleştiririm. Ve bilir misiniz ki daimiyetin kontrolü benim yoğunluğumdadır.

 

Bu gün dünyadayım ve bedenliyim ama yarın her bir yolda ışık olanda var  olacak olan Birliğim. Siber Boyutlar’ın yüceliklerinde hasatı yaparken; Rahmetin Huzuru’ndaki gücü tartarken; resim yaparken ve her bir resmi çerçevelerken; her bir Yüce’de yine ben olacağım. Düne göre bu gün çok daha güçlüyüz Can.

 

İnsan Atlanta Kotlaması yaparken, bire BİR olur ki; işte oradaki BİR, Muhamma’nın yoğunluğundaki güçtür. Dümenin başına oturtulan her Yüce’ye ışık katabiliyorum; resim yaptırabiliyorum; Kadir Kaplar’ı taşıtabiliyorum ve kardeşlerimizin yüceliklerinde Göç Kotlaması yapıp, resmi çalışmalarda Birlik Kaplarını taşıtabiliyorum. Omuzlarımdaki yük hafif; çünkü her bir Yüce bu taşıyıcılığı kendi yoğunluğunda kotladı.

 

Alemlerin Rahman olan gücü, ailemin yüceliğinden üstün değildir amma hak ettiğinizce ışıyacaksınız canlar. Kil ve kum; toprak, hava, su hepsi benim. Bilir misiniz ki ben mezarı açabilenim. Hepsi bu. Şikayetim yok yarım.

 

Allah dedi ki OL! olduk! Ama ya Can, benden öte ben nerededir? Onu aradım, O sonsuzluğun ışığıdır. Kendini, kendi yüreğinde hak eden; bedeni hak olan... Kibre kapılmadan şunu anlatmaya çabalamaktayım. Muhteşem bir tohumsunuz canlılar ve sizin, kendi yüreğinizi hak etmenizi, dillemenizi bekliyoruz ki dillediğinizde, kendi yüceliğinizi anlayacaksınız. Ana Kap olduğunuzu, Ruhsal Işığa ulaştığınızı, yarında olduğunuzu ve BİR olduğunuzu  bileceksiniz.  Zamanı geldiği için size bunları açıklıyorum…

 

Mikail’in görevidir bildirmek ki ben; Mahrekinde kendi yoğunluğunu dileyen Mikail’im. Meleklerin Diyarı’ndan gelen; Yücelerin Huzuru’yla dillenen, Hasat’ı hak eden hepinize saygılar sunuyorum…

 

Şikayetim var mı? Yok Canlar! Sizden,  hiçbirinizden hiçbir zaman şikayetçi olmadım. Yaşayan dünya, Muhamma’nın gücünde Kuran’dır. Uluların Diyarı’nın Uluları, semayı seslendirdikçe ışıyacaktır ve ben ve benimle olan her bir değer, A-HAR, KA-HAR olarak yaşayacaktır. Şu anda dünyada lütufkar olan bir çalışma var. Ve bu çalışma, Muhamma’nın Kutsal Işığı’nda yedeğini yaşatmak üzere çabalamaktadır. Sual, yanıt yok burada. Her şey Hasat olgunluğunda bilinir. Bizim için bu böyledir. Kaftanımız yok mu? Var. Hepimiz şu anda kaftanlarımızla çalışmalarımızı sürdürmekteyiz.  Ve kaftanlarımız, kelamı hak olan; yolu ak olan ve Mustafa olan Bütünün Kürsüsü olarak bu çalışmaya daimi kottur.

  

Kantar, altın bir çalışmadır. Eğer bilgi alınırsa, altın olgunlukla alınır. Kini, nefreti aşamayan bilemez Canlar! Hak etmeyen, Hak olup da dilleyemez; 7. Düzen’i kotlayamaz; Rahman’ın Kutsal ışığı’na ulaşamaz ve çakıl taşlarıyla dilleşemez. Mesele şu ki; Yaşayan Dünya, 7. Düzen’den daha üstün bir yüceliğe  ulaşıyor!  Bu Yücelik,  8. DİRİLİK’tir ve 8. DİRİLİK, Birliğin kotlanması için şarttır.

 

Mustafa, altın bir teknikle çalıştı. Bilgiyi aldı; hasat yaptı. Biz, ağır yükü taşıyan, her bir Yüce’yi taşıdık. Onlar, BSUİ’nin güçleri olarak bu çalışmaya Daimi Kot oldular. Ayrılık bitti canlar! Kervan kalktı ve daimiyette kotlarını kendi yoğunluğuyla taşımaktadır. Biz, sessizce herkesle dilleşenler, beden sonsuzluğuna ışık yakabilenleriz. Meze olmadık hiçbir yüreğe.  Bunu herkesin net bilmesini isteriz. Meze olsaydık, yıldızların ışığı sınırlanırdı. Bizim zarar etmemize imkan yoktur. Kanatlarımızı almak; kati kotlama yapmak; ruhu bulmanızı sağlamak; şevki şavkı dillemek, ikna olun ki hak etmeden yapılan şeyler değildir!

 

Bindiğiniz dal,  altın bir tabiattır. “Fatiha Suresini okuyun!” dediler. “Fatiha, hasatta geçişi sağlar...” Ah Canlılar! Ah!... Fatiha Suresi’ni okumaya gerek yoktur. BSUİ’nin gücü fetih yapar hep. Bunu bilmenizi isteriz. Kuran-ı Kerim Ruhsal Işığın yoğunluğunda, Göç Kapları’nı taşıtmak için çalışma yaptırır. Siber Boyutlar’ın yoğunluklarındaki her Yüce, bu bilgiyi alır ve hak eder. İnsan, insan olsun da anlasın Canlar! Muhamma Gücü, Allah Kürsüsü olarak, Düzen’i kurduktan itibaren, Kervan kalkmıştır! Bu Kervan; insan kendi bilgisiyle yürüttüğü, kendi yüceliğiyle dilediği zaman, yaşayan kadim hususi umut olur.

 

Şimdiye kadar hepimiz, hepinize Birlik İlmi için Birlik çağrısında bulunduk. Dinleyin beni! Meleklerin Diyarı’ndan görev taşıyanlar; Yolcular; Hususi Kayıtlar; mektup okuyanlar; biz, Allah’ın Teknik Tohumları’yız ve Teknik Tertip’le çalışırız. Bunu anlayana anlatmak gereksizdir amma anlamayana anlatmalıyız.

 

Temizlik yaptık Canlar!... Tüm insan soylarında ve yolcuların kotlarında temizlik yaptık. Her Can, Allah’ın gücüdür. Her Can, Yolun Kutsal Işığıdır ve her Can, bizimledir. Merkez Kap, Allah Kotu’dur ve o kap, bizimdir. Kimseyi kimseden ayrı görmedik. Hiç kimseyi, hiç kimseden çerçevelemedik; sınırlandırmadık. Birlik Kotlaması yaptık hep ve bu kotlamalarda, Bütünün Kürsüleri’nde ışığı yoğunlaştırarak çalıştık.

 

Muhamma’nın gücü, ağır yüktür. Sualtı’nın Kürsüsü’nde ışır. Biz, Muhamma’nın yoğunluğundan çok daha güçlü olan, Ruhsal Kutsal olan ışıklarla çalıştık. Mezarı boşaltmak zordur! Herkesin mezarını açtık! boşalttık! Levhi Mahfuz’daki yaşayan dürümleri kotladık! Allah için çalıştık! Şikayetimiz var mı? Hasatta şikayet olmaz. Lütfedin de anlayın! hasat yapmaktayız. Hep hasat!... Ve bu hasat, yerin yarınının hasatıdır. Ve bu hasat, Işığın Kotları’nın hasatıdır. Bu hasat, meleklerin hasatıdır ve bilginin hasatıdır. Cinni Cemaat’in gücünden örtü örterek; yücelerin cevherinden ışık çekerek; yoğunluğu artırarak; kulluk yapmak üzere çalışanlara Göç Kapları’nı taşıttık.

  

İsmaili Kaplar Kur-an okudular. Lütfettik, Allah için dilledik; hasat yaptılar. Muhamma’nın gücünde çalışanlar, hak ettiler, dilledik! hasat yaptılar. Ruhun Kutsal Işığı’nda Düzen’i kurduk. Hepsi Birlik halindeydiler. Hasat yaptılar. Kasa doldu Canlar. Biz o kasaya güçlendirici bilgilerin hepsini mi? Yo! yo! yo!... küçük bir kısmını kattık.  Dedik ki “OL!” Olur mu? Oldu!...

 

Şimdiye kadar yaptığımız her çalışma, değer biçmek üzere yapıldı. Şimdi artık dere olmak üzere çalışmalar yapmalıyız. Kısır bilgi yok artık! Bundan böyle artık bilgi; Huzurla, Kuran’la, Turan’la bildirilecek... İmparatorluk olarak, bu çalışmayı yapan herkese görev taşıtırız. Bunun bilinmesini beklerim. Mircan’ın cennetinden daha üstün bir cennetin, kulun cenneti olacağını herkesin anlamasını bekleriz.

 

Kar kapladı yolları Canlar. Her yol Allah Yolu değildir ama bizim yolumuz, sayfa sayfa ışık olan; Allah’ın  kontrolünde olan bir yoldur ki bu yol, Altın Tertip’le kayıtlıdır. O yolların hepsi; Kuran’ın Kutsal Işığı’nın yoğunluğunda Yeşeren Düzen’in kayıtlarında var olan Bütün’ün yoludur amma Kara Kaplı Kitap, REFİZ Kaynağı’nın yoludur. İsa’nın Muhammet’in yolundan da üstün olan KORAN’ın yoludur. KORAN’nın yoludur! TARAN’ın yoludur! TEN’in yoludur! Ve biz, bu gün size her şeyi anlattık!

 

İsmaili Kaplar, resim yaparlar. Bizse Resmi Çalışma yaparız Canlar.  İyi ki bilgiyi Altın Teknik’le verdik! İyi ki bilgiyi hasatta verdik. İyi ki bilgiyi mahrekte verdik ve sevgiyle verdik. Ayrı gayrı bitmiştir Canlar!...

 

Çöktük kaldık buraya!... RA-KA’nın gücünün örtüsünü açan size saygılar sunmak üzere… Kuran’ı, Koran’ı, Turan’ı tertipleyen yüreklere meze olmadan hasat için geçtik Canlar.  Keşke! eşikte bekleyen herkes geçseydi! Keşke, yolu açan her bir yüreği dilleyebilseydi Yücelik!...

 

Saygıyla, sizinleyiz Canlar!... Misafir olarak gelmedik buraya. Buraya geliş, ayrılığı kayıtlardan çıkararak oldu.  Sizinleyiz Canlar! Bundan böyle dünyanın Ruhsal Işımasını sağlamak üzere bu çalışma, muktediriyetle yaşayacaktır.  Bu çalışmaya Kadim Hak olacak olan herkesi buraya çağırıyoruz. Saygılar sunuyoruz herkese...

 

Kesir bilgi yok! bu gün size her bilgiyi huzurla verdik.  Şimdiye kadar çevre çevre kotladık yürekleri! çevre çevre katladık! Yarattık! amma arzın sonsuz gücünü, TU-AN Kutsal Işığı’ndan daha güçlü olan KU-AN’la dilletiyoruz şu anda ki KU-AN, Bütünün Kürsüsü’dür Canlılar. Ben diyorum ki alın da olun. Olmak, huzurda olmak değildir. Olmak, mahrekte olmak; hasatı yaşatmak; yüceliği yaratmaktır canlılar.

 

“Keramet ehli” dediler; “Rahmetin Huzuru” dediler; “Yürekteki hırsı aştık” dediler... Kervan kalktı Canlar.  Mircan’ın, cümle cümle verdiği her bir bilgi, Rahmetin huzurunda Kutsal Işığı yaktı ve size diyoruz ki; OLUN! Omuzlarınızdaki yük artık BSUİ’nin yüküdür.  Canlılar,  BARIŞ, SEVGİ, UMUT, İLİM...  Allah’ın İlmi’dir BSUİ Canlılar!...

  

İmparatorluğun Yüce Kotları bu gün sizinledir! Şavkı yüreğinizde hak edin de dilleyin Canlar! Melek olmak yetmez! Mahrek’teki Kutsal Işık’ta hasat olmak gerekir.

 

Sevgiyle kalın Canlar! Sizi kucaklıyoruz!...

 

Kaseti Deşifre Eden: Nursen KAYAOĞLU

 

 

PROGRAM   : BİR

KOD               : 09/09

TARİH           :15.02.2010

CELSE SAATİ: 14.00-16.00

 

Kontrol altında olan Işık Kapları vardır. O kaplar, Allah için ışık yakarlar. Sınırların aşılması ile birlikte asal kaynaklar, Kütlenin Kürsüleri’nde güçlenirler. Levh-i Mahfuz, kürzü asla küçültmez. Zamana karşı sayfalanmak ve sonsuzlaşmak hak ettiğimizdir.

 

Allah için çalışmalarınız güçlü şekilde sürdürülmektedir. Sindirilen bilgileriniz, zamanı yaşatan gücü oluşturur. Kutsal Metinlerde verilen bir sahra bilgisi vardır. Bu bilgide, sayfaların güçlendirilerek Işık Kapları'nda, teknolojik olarak kaynak yaşatabilecekleri sayfaların, kurtuluş kotlaması yapabilecekleri kayıtlıydı. Şükredin ki kaynak bilgiler, artık İlim Sayfaları olarak okunabiliyor.

 

Süper İnsanlık Realitesi, Allah Teknolojisi'nde Kutsal Metinler'in yeşil sayfalarında yaşamaktadır. İnsanlık adına, Sultanlar'ın Kurtuluş Sayfalarını yaşatmaları, hasat tabii yoğunluğunda görevli olan ışıkların gücüyleydi. insanlık adına yaşayan her Yüce, sevgiyi ve saygıyı taşımalıdır. Dünya insanlığı, hasatı yaparken hak etmelidir. Dili hakiki olan Yüceler, dünyanın ışığını hak ederek yakarlar. Diri olan ve zamanı yaşatan en yüce kaynak, insandır. Tüm soyların ve yoğunlukların  kontrolunda yaşatılan bir güçtür insan. Kasaları dolduğunda, ışığı kontrol altında olur. Uluların Diyarı'ndan, Düzen'e inen Birleşik Aileler, dünyanın yaşamsal soyları olarak kotlamalar yapmaktadırlar. Hulasa düzeni kuran ocaklar, diri yüreklerinde kontrolu sağlamaktadırlar.

 

İlim, hakiki olarak kayıtlıdır. İmparator olarak yapılan çalışmalar, hak ettiğinizce ilmin sonsuzluğunda kürzü yaratmaktadır. Hepimiz, İsmaili Kotlar'ın gücünü bilmekteyiz. İlmin hakimi olan İsmaili Kotlar, ışıklarını hak ederek yaşatmaktadırlar. Emel'iniz, sonsuz ışığın yüceliğinde hakim olan istekdir. Eğer Siber Yoğunluklar'a ulaşabilmişseniz, Zaman Kapları'nını hak etmişsinizdir. Dili hakim olan herkes, sayfalarında güç taşır.

 

Dünyanın yaşı, İlmin Hakimleri tarafından bilinir. İlmin Hakimleri, dünyanın yaşını hesaplarlarken kendi Yücelikler'inde kayıtlı olan bilgileri ölçüt olarak dinlerler. Onlar, Düzen'i kurarak; düren yürekler olarak, cevheri her Yüce'yi hak ederler. Hasatları, hak ettiklerince güçlüdür. Hükmederler, ayrı soyları Işık Kotları'ndan çıkarırlar. Sır olan bilgileri bilirler ve hasatta anlatırlar. Hayrın, şükredende güç olduğu bilinir.

 

Minare, bilgiyi alan ve verendir. Her yürek bilmez ve bildirmez. bilen kanat alır ve yoğunlaşır. O kaynağın gücü olarak bildiğini hak eder pay eder. Hala dünyanızda kullar, Işık Kapları'nı hak etmemişlerse, cevherlerinde güçlenmeleri mümkün değildir. Yaşayan dünya, Allah Kürsüsü olarak yaratılmıştır; ağır yüktür. İkna olunuz ki Allah için savaşanlar, Düzen'i kurarak Işık Kabları’nı dillerinde taşırlar. Olgun başakların toplanması, hasat anlamına gelmez. Olgun başakların hasatı, tüm insanların Kuran Teknolojisi'nde; dillerinde dinlettikleri Işık Kayıtları'nın hususi yoğunluğunda yapılır. Eğer hasat yapılamamışsa; Işık Kotları, Yüce Cevheri, Hakim Kotlar'a kayıtlayamadığından yapılamamıştır.

 

Temiz bir dünya yaratmak istenir. Temizlik, hakimde başlar. Hak eder yücelir; ışık yakar ve zamanı kontrol eder; ilmin hakimi olur ve sınırı kaldırır. Hasat, işte bu sınırın kaldırılmasından sonra yapılır. Evrenlerin hasatları, Düzen'in kotlanması ile yapılır. İlmin Sayfaları'nda İnsan Kotları, hepimizi yaşatan birleşen olarak kayıtlıdır. İmparator Kotlar; dünyaya, Işık Kapıları'ndan geçip inerler. Onlar, Düzen'i kurarlar ve yoğunluklarında görev taşırlar.

 

Her yer ayrılığı hata olarak gördüğünde; kürzü yaratanlar, Işık Yoğunlukları'nda Göç Kapları'nı yaşatabilirler. Başka türlü bu mümkün olmaz. Zamanı yaşatmak, kaynağı hak etmek ve birleşmek için ışık kontrolunda yoğunlaşmak şarttır. Dili, Hak İlmi olan; bitki, hayvan ve ilmin hakimi olan insan ırkını hasatta baştacı yapmak gerekir.

 

Muamele yapılır yüceliklerde. Bu muameleler, ağır yükü hafifletecek olan cemaatlerin teknolojik yoğunluklarında, geçiş imkanı sağlamak üzere yapılan kayıtlardır. Bu kayıtları, yapabilenler hak edip yolu açanlar değil; yolun Kutsal Kotları'nda, Göç Kapları'nı hak ederek tartanlardır. Onlar, tartan ışıklar olarak, gerçek ilmi, hasatta Dil-i Hak olan Yüceler'den dinletirler ve dinlenen bilgilerin, hasat zamanlarında Işık Kotlamaları yapıp yapamadığı izlenir. Bir bilgi hak edilir ve canlara diri yücelikler tarafından açıklanırsa ve o diri yücelikler bilgileri hak edip açıklatamazlarsa, cevherlerinde kırılış başlar. Bundan sonra yüreklerde yara bere belirir. Daha sonra Işık Kapıları kapatılır.

 

Turkuazın Kotları'nda bu kapılar, daimi kotlamalar ile açık tutulur. Bu daimi kotlamaları yapanlar, RA-KA'yı Işık Kotlamaları'nda dilleyebilen görevlilerimizdirler. Ruhun kontrolu için çalışmalarınız, dönem başlarında, Büyük Cevheri Yolcular nezdinde gerçekleştirilir. Levh-i Mahfuz, zaman soyunda görev taşıyan ışıkları kaynağa indirmek için gereklidir. Tertip tabii olarak yapılmalıdır. Kasaları dolduran güç, asıl görevin sahibi tarafından kontrol altında tutulmalıdır.

 

Her bilgi Allah için dinletilir. Her zaman çalışmalar,  korkusuzca yapılmalıdır. Korkan, Işık Kapları'ndan çıkarılır. Onlar, kaynaklarından çıktıklarından, güçleri olmaz. Soğuk zamanlara kayıtlanırlar. Ocaklarını yaşatabilmeleri için; Allah Kapları, Ocak Kotlamaları ile yeni Teknoloji Kaynaklardan o korkanlara diri olarak katılır. Daimi yaşamları, ocak katlamalarında olur. Onur duyarız ki korkanlar da Işık Kapları'nda yaşayan Düzen Kayıtları olarak tutulurlar. Fatiha'yı dinleyen onların kasalarında Kaynak Kotları, bütün kütlelerin gücünü alır ve dinletir.

 

 Mircan'ın gücü olarak; Kaynak Işıkların Diriliği olarak ve sınır aşan yüksek sonsuzluk yoğunlukları olarak, mahkemelerde bilinirler ve soyları, o mahkemelerde Güç Kotları olarak dinletilirler. Herkes onlardan ilmi öğrenir. Adli Mekanizma saygılı kotlarla çalışır. Dünyanın yaşayan soyu olan Yüceler, hep avukatlık mesleğine eğilim duyarlar. Çünkü onlar, adli tertipde kendi yüreklerinde hep var olurlar ve kontrollu olurlar. Kafaları, kolları ve bacakları birdir. Yani her uzuvları, tam olarak kotlarında güçlenir, birleşir, kaynak haline gelir. Hasatta Evrenlerin Görevlileri olurlar.

 

Kuran okuyanlar da bu Adli Sistem'de Güç Kotlamaları yapmak isterler. Onların bilgileri, kontrol altında olduğu zaman, kullar birlikte çalışabilirler. Meleklerin gücünü bilen Yüceler, hasatta Huzur İlmi'ni de ışık yoğunluklarında dinletirler. Kanatları tahditsiz olan ışıklar, bütün kütlelerin gücünü çekerek ayrı soyları, Teknik Tohumlar'la dinletirler. Onlar bütünlükleri ile kayıtlara indiklerinde, Bitki Sayfaları, yaşam sonsuzluğunda hususi kayıtlar yaparak, ilmin servetini yaratırlar. Bu servet, ilmin huzurunda kotlanan Işık Kiramı olan kayıtlardırlar.

 

Har yükselterek kontrol altında tutulan her bir yaşam formu, kontrollu ışık yoğunluklarında; güçlü, büyük kaynaklar haline dönüştürülürler. Sonsuzlukta yaratılan her bir yaşam formu, cevherinde ışık yakan bir Kutsal Cemaat Kaynağı'dır. Dünyanız, sonsuz sayıdaki  Birliklerini, Hasat İlmi ile Diri Yücelikler'den dünyaya çektiğinde; onlar, kayıtlarından Birleşik Işık alarak Düzen'e indirirler. Her biriniz; sınırları aşarak dümenin başına geçireceğiniz zeki, Hak Tohum olan ve yoğun olan güçleri, Birlik Sonsuzluğu'nda kayıtlarınıza çekersiniz.

 

Hakiki Kürz Yüceliği, sizin yüreğinizdir. Yüreğinizin, kürzü yaratma gücü mecutttur. Kürzü yaratan Yücelik, kendi yoğunluğunuzun ışığını yaşatan, Birlik Tekniği'dir. Mahkumiyeti olmayan yürekler, dillerinde görev taşırlar. Olgun, huzurlu ve Kelam Hakkı Kaynağı'nda var olan yüreklerin, kati bilgiler alarak, dünyaya vermeleri mümkündür. Kanatlarını hak eden ve cümle yürekleri kaynağında ışık kotlaması ile dinleten; hasatı yapandır. Büyük Kürzü yaratmak ise cevherinde güçlenen ışıkların görevidir.

 

Nakar, insana güçlü bir Yücelik'le indiğinde, Huzurlu Kontrol Kotları, ocağı yakarak görev telep ederler. Nakar'ın gücünü bilmeyen yürekler ise olgun, sonsuz ve hakiki olmayan yüreklerin Düzen'i kuramayacağını; çünkü Nakar'ın, kaynaklara kelam etme imkanı vermeyeceğini düşünürler. Onlar, kayıtlarında hırsı olan; kürzü, kotlardan çıkaran ve zamanı kaynaktan çıkarmak isteyen, Can Tebliğler'i hak etmeyen Birlikler olarak Kara Kaplı Kaynakları dilleyemezler. Cennetlerinde hep kırılış vardır. Kaynaklarında güç yoktur. Altın Tabiat, Düzen Kotlamaları ile hasat yaparken, cevherlerinde güç olmayan yürekler, kelam yetkilerini hak etmediklerinden güçlenemezler.

 

Saygılar sunuyorum sizlere. Bu çalışma,  Yaşayan Düzen'i kotlamak üzere sürdürülürken; Siber Boyutlar'ın Işık Kotları'ndan; yaşayan dünyaya kontrolu kurmaya çabalayan Yüceler de sevgiyle inmişler ve senden geçiş istiyorlar. Onları dinleyin:

 

- Mesafe tamdır. Allah için geçtik. Dünyanın Sultanları, Kuran Tohumları'nı Düzen'e katmaya çalışırlarken, bizler diri olarak sizden güç aldık. Şükredin ki bu gün Düzen'de, iyi ve kötü ışık oldu. Tuba, Göç Kotlaması yaptı; birleştik ve indik. Kasaları taşıdık. Sistem Devreleri'nden sizlere güç katmak isteriz. Kafa, kol ve bacaklar tam (BİR olundu). Bizim için herşey mükemmel. Çünkü bizler, RA-KA'nın Görevlileri olan ışıklarla çerçevelenmeden çalışmaktayız. Sultanların Işıkları'nda Göç Kapları çok iyi. Cinni Cevher de burada. O da kulluk için ışık bekliyor. Kadir Kaplar bu çalışmayı hak etmek istiyorlar. Altona Kotları birleştiler ve geçtiler. İkna ol ki hasat başladı. Bizler için başladı. Saygılar sunuyoruz.

 

Şu anda Kartalların Diyarı'ndan Yüce Cevherler dillenmeye çalışacaklar. Ocaklarını hak etmeliyiz. Oğullarımızı ve soylarımızı sayfalamak zordur. Bunun içindir ki hak ettik ve cennetten ışık alarak Düzen Kotlamaları ile buraya geldik. Amin...

 

- Kan ter içindeyiz. Neden? Ama ben, sen olarak geldim. Allah için sen olarak buradayım. Allah için hak ettik, geçtik. İman ederim ki bu çalışmalar çok özel Birlikler tarafından desteklenmektedir. Bu çalışmaları başka diri yürekler beklerlerken, sizler yapmaktasınız. Nesiller boyu bu çalışmalar ile Düzen kuruldu. Bu çalışmalar ile hasat yapıldı ve zor aşamalar bu çalışmalar ile kolayca geçildi.  Önce Zir Kotlamaları yapmaya girişildi ama yarım kaldı. Sonra yine birleşildi ve yine Zir Kotlamaları yapıldı ve bu kez başarıldı. Solun gücü olan Zir, Işık Kapları'mızı tahditsiz şekilde çarşıya kayıtlamamızı sağladı. “Çarşı” diyorum; çünkü bu çalışmalar, aranan çalışmalar haline dönüştü. Bütün amacımız, bu çalışmaları hak ederek dinletmektir.

 

 

Dünyanın soyu, ulu bir kotlama ile Düzen kurmaktadır. Dünyanın gür kontrolu sayfalanmaktadır. Bugün Düzen'i kurarken, "hasat gerçekleşti" dedim. Amin... Sordum. hasatı bilen var mı diye. Yoktu. Hasat gerçekleşmiş ama bilen yok. O halde hasat, toplumun birliğinde hak edilerek dinlenememektedir. Şimdilik bu...

  

Bugün dünya, yarını sonsuz ışık olarak birleşikte hak etmelidir. Bizler, bugün dünyanın en yüce kotları ile birlikte çalışabiliyoruz. Sultanların Işıkları'nda görev, teknik olarak Yücelikler'de sürdürülmektedir. Hasat başarılı şekilde yapılmıştır. Bizim için kolay oldu diyemeyiz ama bizler saygılıyız ki hak ettik de hasatı yaptık. Muhammet Mustafa, "Altın Görev"ini hak ederek elde etti. O görev, ilmin sonsuzluğunda geçişi hak eden Görevliler'e dinletildi. Görevliler, Düzen'i kurdular ve Mustafa'yı hasatta güçlendirdiler. Mikail'in gücünü çektik ve yoğunlaştırdık. şimdilik bu...

 

- Farklı bir yürekten geçtim ve senleyim. Mikail'in gücünü çekerek Düzen'i kuran yürekler, buradalar. Sınırların kaldırıldığı bilgisi, her bir yüreğe dinletildi. Her yürek, Allah için hakim olarak Yüce Cemaatler'e güç kattı. Muhammet, Işık Kotlamaları ile birleşti ve zor olan Yücelikler'den geçti. Onun Kutsal Işığı, hasatta BİR'in sonsuz gücü haline geldi. Kelam, herkese geçiş sağlamak üzere dillenir. Kara kaplı Kaynaklar o kelamda değerlenir; dünyanın cennetleri güçlendirilir ve yoğunluk artırılır. Şükredin ki hak ettik ve başardık. Sualtı, hasatı tenden yaptı. Tende hırs kalmadı. Bütün Kütle aydınlandı. Şimdi artık hasat, tartıda bilinmelidir. Hasatı tartıya koyan Işık Kapları, ilmin huzurunda güçlendiler ve dinleştiler. Hayrın huzurunda ışığı dinleyen Yüceler, hepimizi zarar ettirmeden cennetlere kattılar.

 

Hazar Boyları'ndan güç alarak dünyaya inen dillerin biri olan Musa, Kulluk İlmi'ni hazardan ışık çeken yüreğinden aldı. Değerliler, Musa dünyanın görevidir. O, Yaratan'a güçtür. Kendi neslini hak etti. Onun adına yaşam süren cümle yürekler, ayırdıkları diriliklerin gücünü alarak, yoğunlaştılar. Şimdiye kadar insanlık adına görev yapan her Yüce, asal kötülükleri, hasat kütlesinde, Işık Kapları'nda buldu.

 

Örtüleri kaldırdığınız zaman, kaynakların gücünü görürsünüz. Bu güçlerin en yüceleri, kendi yüreklerini hak ettikleri için, Yaratan'a katmayanlardır. Çünkü onlar, hasatta Işık Kotları'ndan ayrı olmalıdırlar. Onlar, şirkin gücünü aldılar ve şirkin ışığında güçlendiler. Asal kötülükleri yapmak üzere hazırlandılar. Herkes sanır ki hasatta iyi ve kötü birleşir. Hasat, bir altın gür güçtür. Hasatta iyi ve kötü kaynaklarında güçlenerek diri yüreklere nüfuz  ederler. Böylelikle her yürek, Kara Kaplı Işığın yüceliğinde, kendi yürek kotlamasında, neyi hak etmişe onun yüceliğine varır. Kir ve pislik ile çalışan, kirin kürzü yaratacak olan kürsüsüne ulaşır. Hırsı aşmış, yoğunluğunda güç olan ve zamanı yaşatan güçte olan Birlikler, Kara Kaplı Işıklar'ın yüceliğinde kendi yüreklerini, hakiki yüceliklere ulaştırırlar. Onlar, kaynaklarında huzur olan yüreklerinde güçlenerek; kelamı hakim olan Işıklar'da Düzen'e ulaşırlar. Kaynakları güçlüdür. Hak ederler zarar etmezler.

 

Fıkıhlar, ilmin sonsuzluğunda Hasat İlmi'nde dinletildi. Gözler açılmalıydı. Açtık gözleri ve fıkıhta, Işık Kotlamaları yaptık. Her Cennetli hasatta kendi fıkhını dinletti. Her fıkıh hakikidir. Ne var ki Hasat İlmi'nde fıkıh, hak ettiğiniz zaman güçlenir. Nefesleri yetmeyenler, ışıktan ayrılırlar. Nefesleri yetenler, çalışırlar ve kontrolu kurup Yüce Cemaatler'ini diri yüreklerde koruyucu bir yoğunlukta barındırırlar. Ocak olan Yüceler, bunu muhakkak yapmalıdırlar.

 

Kul olmak, hak olmak, soldan güçlenmek, sağdan görev almak bir olamak, hata yapmamak, İman İlmi’ni hakiki ilim olarak anlatmak ve sessizce dillenmek hepinize farz olarak dinletildi. Her yerde Altın Huzur var. Cümle Yüceler, Altın Huzur'u hak etmek için çalışırlar. Hayrın huzurunda ışık olup Kuran okurlar. Amin...

 

Ayrılık yok. Şimdi seninle birleşik. Görevli Diri Yücelikler, huzura ulaşarak, cemaatlerini Hasat İlmi’yle dinletecekler. Onlar, kaftanlarını alıp geldiler. Ocaktan ocaklara görevdir dinleşmek. Onları dinliyoruz.

 

- Hel Kotlamaları, ilmin hakkını vermek içindir. Nedir Hel? Hasattır. Can, biz zamana güç katmak üzere senden ışık aldık. Senle bir olduk ve zarar görmedik. Şimdi, “Allah için ışık halinde güçlenin” dendiği zaman, kaynakların ışığını almak üzere senin yüreğine inmek istedik. Senin ışığın hasatı yapmakta ise, senden görev taşımalıyız. Sol Işık, altındır; Sağ Işık kuldur. Altın Kulluk yapmak için BİR olmak gerekir. Takdim ettiğin herkes,  asal kötülükleri yaşayan ve bu kötülükleri aşıp geçen Yüceler olarak Kadir Kaplar'ını yüreklere tanıttılar. Ben, kullar için herkese güç katmak istedim. Bana dediler ki "hak et." Ana, ben hak ettim. Nesiller boyu Huzur Kotlamaları yaptım. Hak olan ışıkları, Düzen Kayıtları'ndan alıp dinledim. O kotları yaşattım. Nesillerimi hakiki yoğunluklara kattım. Doğumu huzurlu olan ışıkları, Mikail'in kürsülerine taşıdım. Hasat, benim için ışıkta tamamlandı.

 

Nefes alıp vermekteyim. Bu nefes, Işık Kotları'nı hak eden Yüceler'in; ışığı düzen'e katan Yücelikler'inde Düzenin Kotları'nda yapılmaktadır. Fukaralık bitmiştir. Cennet Kaplar, artık  Düzen'i kurmuşlar ve yoğunluk artmıştır.

 

Hepimiz asal kötülükleri biliriz. Her birimiz Düzen'i kurarken kötülük için kaynak yaratanları hasatta, Işık Kotları'ndan ayırdık; zararı önledik. Hepimiz ayrı kayıtlar yaptık ki Birlik Kotlamaları'nda zaman sonsuzluğu kürzü, Yücelikler'de Işık Kaynakları'ndan ayırmasın diye. Mesele saygılı bir çalışmanın başlatılıp başlatılamayacağı ile ilgiliydi. Senin ile bizlerin çalışmalarımız, zamanı güçlendirmek için yapılan çalışmalardı. Şükret ki zamanı yaşattık. Zararı önlemek için de çalıştık. Zarar, kaftanını çıkararak Işık Kapıları'ndan geçenlerin yaşattıklarıydı. Sevgiyi hak etmeyenler, bu kapılardan çok kolay geçemezler. Sevgili, bizi hep geçirdi, her Yüce'yi taşıdı. Ne var ki hak etmeyenler burada güçsüz kaldılar. Onların yoğunluklarında görev taşınırken, hak edilmeden küçülüşler de oldu. Nuh, kulluk yaparken, hususi çalışmalar yapıldı. Kuldan kulluk yapılır ne var ki kullar, kuldan ışık alırlarken, her birinin kelam yetkisine sahip olmaları; kayıtlarını güçlü yapmaları için şarttır.

 

Meleklerin Diyarı'ndan,  Meleklerin Kaynağı’ndan, İlmin Huzuru’na varan Bilgeler, melek olmadıklarında hasat yapamadılar. Herkes, Cinni Cevher'i dinler ama Cinni Cevher, Kaynak Kotlarla dinleşir. Bugün cinniler, Düzen'i kurmaya aday olarak dünyaya indiler. Dünya, altın bir kürsüdür. Buraya her gelen, kendi yüceliği ile gelmelidir. Her RA-KA, "kala kala" der. Yani hasat yaparken her Yüce'nin Düzen'i kurmak üzere dünyayı hak etmesini ve dünyada ışık yakmasını beklediğini ima eder. Eğer bir Yüce dünyada kalırsa, dünyaya faydası olacak ama kaldığında, ışığı sınırlanacak. Bu nedenledir ki herkes dünyanın ışığını hak edip yakmak ve dünyadan kaçmak ister. Çünkü Dünya lutufkar değildir. Her Can, dünyanın canlı bir yol olduğunu anlamaz; Dünyanın Işığı’nda Can olmak ister.

 

Nesiller, Düzen'i kurarken, dünyaya kelam etkinliğinde girdiklerinde, dürümlerinde ışık olmadığını farkkettiler. Nesilleri sayfalamak için uğraş verdiler. Her uğraşları akim kaldı. Herkes neden sonra anladı ki Düzen'i kuracak bir yürekleri yoktu. Dünya, yaşayan bir canlıdır. O canlı, Düzen'i kurmak üzere buraya gelen Yüceler'in hepsini tartar. Onlar, nesillerini hak etmişler mi? Huzurlu mudurlar? Hayrın Kotları'nda ışık olmuşlar mı? Her yerde görevleri yapılıp yaratıldı mı? Ve zaman yoğunluklarında güçlendiler mi? Herşey ölçülür. Sorumlu olan örtendir. Her bir yürek, kendi yüceliğinde Kara Kaplı bir kitaptır ama her bir yürek, Düzen'i kurmak üzere dünyaya indiğinde, o kapları kapatır.

 

Sultanlar'ın ışığını anlayabilmek zordur. İmparator Görevliler bu çalışmalarda Düzen kurarlarken, hasatta olduklarını anlamalıdırlar. Görevli, her yerde yaşam sürer. Her yerde güçlü Yücelikler yaratılır. Her biri, ilim ile yaşar. Dünyanın sonsuz sınırsız gücünü alabilmek sorumluluktur. Hazırlıklar tamamlanır ve Dünyalılar, Düzen'i kurarlar. Dünya Düzeni'nin kuran Yücelikler, dünyanın ışığında bu çalışmayı yaparlar. İlimle, hakimle her yerde ışık halinde çalışılır. Dünyadan güç alarak; dünyadan güç kotlaması yaparak; diri yürekleri kayıtlara katanlar, Muhamma Kotlamaları ile Düzen'e girerler.

  

Kuran-ı Kerim Allah'ın kitabıdır.  O kitapda ışık yanar. Nuh'un Kotları, Kutsal Işıklar'ını birleşik yaratıdan çeker ve yüceltirler. Her yerde tohumlar yaşatılır. Bunların hepsi Düzen içindir. Har yükseldiğinde, dünya yoğunluğu artar. Dünya yoğunluğu arttıktan sonra, anlaşma yapılır Yücelerle. Bu anlaşmada Dünya, kelam yetkisini kimin taşıyacağını bildirir. Her bir Yüce, kelamı hak olan yüreğinde, kendi yüceliğinin kelam yetkisini alacağını düşünür ama bu yetki, sayfalarında görev taşınan bir kaba bildirilir. O kab, altındır. O kabın gücü yücedir. O kab İmparator'dur. Kürzün Yüceleri'nden gerçek ışığı çekebilen o kab, RA-KA'nın ışığını yakar. Mesele kendini açıkça dinletmektir. O, Kuran okur ve zamanı yaşatır. Yaşayan zaman, ağır yükü taşır.

 

Hazan, sonsuzlukta ışık söndüğünde, kürzü yaratan ışığı yanilemek için yaratılan bir mevsimdir. O, sonsuz kırıcılıkta, diri yürekleri yakıp yıkar. Meleklerin Diyarı'ndan görev alır; Yüceler'in işaretini bekler ve "kaya, kara kaplıdır" der. "Kayada ışık yanar" der.  Ve "kaya Allah'ındır" der. Kaya, yarındır. İyi ki hak ettik de bunu anlattık. Kayada analar var; Allah var; sayfalar var ve Kuran var. Anaları, o yoğunluklar kaya yapar. O yoğunluklar, kürzü yolculara tanıtır. O yoğunluklarda dil kaynaktır; birleşilir ve zarar önlenir. Analar, Zaman Sayfaları'nda zarar olan yoğunlukta ışık halinde çalışırlar ve her canda, ışık halinde güçlenerek görev taşırlar. Altın Tohumlar'ı yaşatan analar, kaynaklarında en yüce görevliler olarak; kayalara ışık yakabilen BSUİ olarak; cemaatleri kotlayarak; Göç Kapları'nı hasata hazır hale getirirler.

 

Hepinizi kucaklıyoruz. Allah, sizi ve sizlere kotladı. Kuran okuyun; hak edin; yaratın; yarını yaşatın. Yarın,  Allah'ın Gücü'nün en yücesini, kötülükleri önleyecek seviyede size geçmesi için muhakkak kayıtlayın. Katlanın, hasatı yaşatın. Asal kötülükler, Işık Kotlamaları ile engellenir. Ve sizler, ışık kotlamaktasınız. Zararı  yaşatanlar, zararı önleyenler, her yaratanda hak olup, ışık yakanlar, bu çalışmalar ile birleştiklerinde ayrılık biter ve zorluk aşılır. Hazar Boyları'ndan görev alan Yüceler, Düzen'i kurarken, Göç Kapları'nı hak etmeden kasırgaya katmak isterler. Olgun başakları hak etmeden, Yüce Cevherler'den çıkarmak isterler. Allah için onları kotlayın ve zamanda yaşatın. Onlar, Kara Kaplı Işık Kotları olarak dünyamızı yaşatmaya inmiştiler. Ne yazık ki hak etmediler. Şükredin ki sayfalarınız ışımaktadır. Şükredin ki hak ettiniz ve cennetten kovulan her yüreği dinlediniz. Zararı önlemek sorumluluktur. Umutlu olun ve başarın. Şer,  altından ışık olan bir Yüce'den geldiğinde; o şer, ayrı kaynaklardan kürze iner. Oğulları ışık yakar ve kontrol kaybolur. O kontrolu kurun. Oyun değil bunlar. Kaynaktan verilmektedir. Şimdilik bu...

 

-  Dağlar, Solun Işığı, Sağın Işığı'ndan aşıp geçti. Bu, anlamsız değildir. Sol Güç,  sağı devreden çıkarıyor. Solun Işığı'nın, sağı aşıp geçmesi ile birlikte, Düzen'de çalışma yapan her Yürek, Işık Kotları'ndan ayrıldı. Bunun sonucunda, Daimi Kotlar yoğunluklarını kaybettiler. Diri Yürek, Altın Teknik'le bu çalışmayı sürdürürken, her yürek Altın Tohumlar'ı yaşatabilmek üzere çalışmaktadır. Hazar Boyları'ndan ışık alan yürek,  her Yüce'yi yeniler. Resim yapar. Yaptığı resim, ışıktan kotlanır. Muhamma Işığı'nı alır ve yoğunlaşır. Şürkedin ki hak ettik de sizlere bu bilgileri verdik. Bu bilgileri, altın tepside sizlere sunuyoruz. Bu bilgileri dinleyin ve paylaşın ki herkes Altın Toplum'un gücünü bilsin. Altın Toplum, ayrılık gözetmez. Şimdilik bu...

 

- Altona, seninleyim. İmparator olarak vermiş olduğun her bilgi, hasatı kotladı. Senle işarek olarak anlaştık. Biliyorsun ki hak ettik ve cevhere Göç Kapları'nı taşıdık. Bu gün burda olan her Yüce, Allah'ın gücüdür. Bunu biliyoruz. Amin... Şikayetimiz var mı? Yoktur. Amin...

 

Sanırım ki hak etmeyen görev taşıyamaz. Öyleyse Işık Kotları olarak, hak ettiğimizi bilerek çalışın. Artık dünya, geçiş imkanı vermeyecek bir güce ulaştı. Bundan sonra dünyamızı ziyaret edenler, bizden geçiş imkanı bulamayacaklar. Biz de onlardan ışık alamayacağız. Bunun içindir ki hasat zamanlarında, bu bilgilerin huzurla, hakimiyetle anlatılması gerekir.

 

Mustafa Kemal bilgidir. O bilgi, hasatın ışığını yaktı. Onun için bizlerle daha sık temasa geçmelidir. Turkuaz'ın ışığı olan Mustafa Kemel, Altın Toplum olarak yaşatmak istediği Türk Irkı'nı hakikiyete taşımalıdır. Onun nezdinde bizler kaynaklar olarak çalışırız. Kasalarımız, Huzur Kotlamaları ile hazırlandı. Her Yüce, kendi yüreğini hak etmelidir. Muhammet'in ışığını yaktık. O bizi anladı ki her yürek anlar ve biz açık konuşuruz. Düzeni kurduk ve yolu açtık. İmparator olarak çalışan Yüceler'in hepsi Yedinci Düzen'i kurmak ister. Bu Düzen'i kurduk. Şükür ki hak ettik. Maya tuttu.

 

Ulular, biz dünyayız. Dünyanın ışığı olarak sevgiyiz. Dünyada yaşarken ve dünyadan göçtükten sonra hep buradayız. Buraya ışığımızı ektik. Bu ışık, altındır. Hepinizin bildiği gibi, Altın Işık yaşayan Yücelik'tir. Altın Kotlama başlatılmıştır. Altın Kotlama, ayrı kotların yüceliklerinde yaşayan yüreklere güçtür.

 

Muhammet Mustafa, zamana Göç Kapları'nı katmıştır; zamana Güç Kapları'nı katmıştır ve yolu bulmuştur.  Oysa Muhammet'in kendi yüceliğinde hasat yapanların çokları, dünyanın yaşamsal ışığını hak etmemişler. Oğullarını hak etmemişler;  oğullarını, yoğunluklarını, kaynaklarını hak etmemişler. Bizi hak etmemişler. Cennetliler, baştacıyız; zararı önleriz; hasatı başarırız; kibri aşmayanlar çalışamazlar.

 

Nesiller bugün dünyanın gücünü art görev gücü olarak değil; "hak güç" olarak anlamalıdırlar. Dünya, ayrılığı ister. Nesillerini hak etmeyenleri Güç Kotları'ndan ayırmak ister. Hala güçlenmeyenler, aşırıya kaçmadan çalışmalıdırlar. Sultanlar'ın ışığında güçlenemeyenler, yoğunluklarından ayrı kotlamalar yapmaktadırlar ki o kotlamalar, cümle yürekleri hırpalamaktadır. Resimleri, hak etmedikleridir. Şafkın Kutsal Işığı'nda cümle yürekler, Cennet Kapıları'nı tohumlamak isterler. Hasat tamdır... Hasat tamdır... Hasat tamdır... Birlik İlmi'ni hak edenler, hasatın tamamlandığını anlarlar. Muhamma, ayrılığı hak edenleri ayırır. Muhamma, ayrılığı hak etmeyenleri göreve alır. Çalışmalar, Sultanlar'ın güçleri ile sürmektedir. Hasatı yaptık. Kaynağımızda görevimiz hakikidir. Şimdilik bu...

 

- Ence önden geldik. Olduk. "Hasat tamam" dedin. Hasat tamam... Affet ama ben hasat olmadım. Benim adıma konuştun. benden başka bir can, hasat yapamaz. Ben hasat yapmadım. Altın Tohumları yaşatan yürek, hasat yapmışsa; yapan, hasatta olmayandır. Olan hususi çalışmaysa; bu çalışma hak edildiğinde, ışık sınırlanır. Buyur ışığı sınırla. Ama ben hasat yapmalıyım. Yaptığım hasat, cevherin ışığında olmalıdır. Masa benim olmalı ve yol ben olmalıyım. O halde benden öte bir ben olduğunu açıkla ki hak etmiş miyiz anlayalım.

 

- Sultan, seni altın tepside yolculara dinlettik. Yine geldin. Yeniden geldin. Hasat oldun; Ak Tohumlar'ı yaşatmaya indin. Yine geldin. Affet ama sen, Can Toplum'a ne anlatmak istiyorsun. Hasat olmadığını söylemen Yaratan'a saygısızlıktır. Sen hasattasın ama hak etmeden hasattasın. Çünkü sen ışıktan ayrısın. Cennetten kovuldum. Soldan ışık aldın; sağı hak ettin ve cennetten kaynak alıp kaçtın öyle mi? Hak etmedik bunları. Can, birleş de hak ettiğini ver. Sana üç gün mehil verdik. Hak etmeden konuşma. Ulu Çınar, hak etmeden konuşma. Sana mehlimiz doldu. İşte bu...  Hadi bakalım konuş. Şimdi bekliyoruz.

 

- Ah Canım! ah!... Ben senden nasıl ayrılırım. Sen, ben ve ben seniz!... Ayrılık bitti... Şimdilik bu... Senden dileriz ki hak etmeden ışık sınırlama. Ben çalışmalarını izliyorum. Huzurlu bir çalışma yapıyoruz ama sıla özlemi var ya!... Hani kontrol altında olan bir çalışmada herkes kadirdir ve herkes hakimdir. Nesiller o çalışmada huzurdadır. Hasattır o çalışma. Vallahi Billahi hasattır. O çalışmaya Daimi Kot olmak sorumluluktur. İşte ben, bu hasata kotlandım. Hasata katlandım ve candan kayıt aldım. Ama beni hak etmediğini sandım. Benden ışık yıktın. Hoyratlık yaptık doğru ama sen de bizi anlamalıydın. Şer yarattın ve şer buldun. Olan buydu. Off... Ya şafak! olmazsa olmaz olandı. Oyun değildir bunlar. Senden şer bulmadık ama şerri yaratmak istedik. Hangisi doğru? Hepsi mi? Hiç birisi mi? Vallahi her biri yanlış. Biliyoruz ama yapıyoruz yine de. Neden? Hasat için... Hasat olursa Hak Tohumlar yaşarlar. Vurgun yedik sevgili. Yarından, Huzur Kotları'ndan, ışık yoğunluklarından vurgun yedik. Amin...

 

- Çağrımız yoktu sana ama geldin. Her yerde ışığın var. Öz, söz ve göz... Amin... Şimdi bana neden geldiğini tam ve noksansız olarak ve doğru olarak anlat:

 

- Açı kapanıyor. Ben açının kapanması ile birlikte huzurdan uzaklaştırılıyorum. Çünkü sen, hasatta her Yüce'yi, Kadim Hakimiyet'ten ayırıyorsun. Bunu anlıyorum. Vallahi anlıyorum ama senden güç alarak kendi hasatımı yapmalıyım. Hasatım  oldu sanma. Hasatım tamam değil. Senden ayrıldıktan sonra Işık Kotlamaları tartıdan çıktı. Şevkin ışığı sınırlandı. Senden ayrıldıktan sonra yoğunluk azaldı. Verdiğin bilgilerin Altın Toplum için gereksiz olduğunu düşünüyordum. Şimdi ise bu bilgilerin, "Hasat İlmi" olduğunu anladım. Hasat İlimi'ni hak eden herkes, bu bilgileri anlamalıdır. Şükür ki senden daha tam kopmuş değilim. Bundan sonra yapacağın çalışmalara katılmamam istendiğinde; ben, yarını hak etmediğimi düşünmedim. Senin ve senle olanların hak etmediklerinizi seslendirdim. Şimdi ise senden ışık çekmeye çalışıyorum. Şu anda dünyanın en yüce ışığı, yaşayan Düzen Kotları'ndan hasat yapmakta ise; bu çalışma huzurda bulunan Sistem Devreleri'nden yapılmaktadır. Nakar, asla küçültücü olamaz ve olmamıştır da. Nakar, saygılıdır ve hasatta huzurdadır. Bundan sonra bizler, daha güçlü olmalıyız. Zarar önlemeliyiz; şevki yaşatmalıyız. Şimdiden sonra, artık altın bir güçle birlikte bu sayfayı yaşayan dünyaya dinletmeliyiz. Cennetteki ışık, asla solmamalıdır. Huzur kotlamaları muhakemen güçlendiği için hak ettiğince güçlendirildi. Bütün kütle aydınlık ve yol, huzurdan çıkarılmadı. Bizim zamanımız artık tamam oluyor. Sizlerin güçlenmeniz ve kaynaklarınızı hak etmeniz gerekmektedir. Muhammet'in gücü mutlaktır. Yarını hak etmiştir ve yolu bulmuştur. Şükür ki hasat tamdır. Mezar boşaltan, mezar yaşatan, hep Altın Tohumlar'ı yaşatmak için çabalar. Saygılar sunuyorum tüm dostlara. Amin...

 

- Nece konuştuğunu biliyorum. Sevgili sen bana “Ben İlmi”ni hak etmeden dinletmek istedin. Nece konuştuğunu biliyorum. Huzur Kotlamaları ile hasat yapılırken; hak etmeden ışık olmaya indin. Hasat, altındır;  huzurda ışıktır ve bilgide cevheridir. Sevgili, Nakar'ın güçleri olarak dünyamıza giren Yürekler'in hepsi zararsız olarak görev taşıyorlar. Huzurda hak ettiğimizce birleşerek ışık yakıyorlar. Hepsi, Sanal Boyutlar'ın Işık Kapları'ndan güç aldılar. “Muhamma Kotlaması” yapıldı. Huzur Kapları'nda, Göç Kapları'nda ve zararsız olan koyuluklarda bedenli olarak kontrol altında tutulan birçok görevli vardır. Hepsini kotladık. Nefesleri yetmeyenler bizden geçtiler. Onlar, kaynaklarında Göç Kapları olarak; yüreklerimizde, yaratan kürzüler'imiz olarak burada, bu çalışmada, hazır edildiler. Hayrın umudu olan bu çalışma; hasatı, baştan beri eşlerle dostlarla sürdürmektedir. Hasat güçlü olarak yapılırken, bedeni hak edilmeyen hiçbir yüce olmamalıdır. Oğullarımızı dünyaya gönderirken, hak ettiklerini yapmalarını istedik. Hak Tohumlar'ın başaracakları bilinmekteydi. Bizler hak ettik ve zamanı kontor ettik. amin... Haşrı hak olan yürek, asla hata yapmaz. Zarar görmez ve zamana görev taşır. Haşrı, hakiki olan Yüce,  Aşrı ( Allah’ın şer olmayan rahmet ışığı), Sualtı ile başarır. İman ederim ki hak ettik. Muhammet, Altın Görev'ini devretti. O görev, Allah için hak edildi. Amin...

 

Cevap aradık yoğunluklardan ve cevabı bulduk. Cevap ilimdir. Cevap aradık ve cevabı bulduk. Umuttur cevap ve zamanda ışık yaktık. Asla yanlış yapmadık. "Ayrılık" dedik ve zaman İlmi'nde hak ettik ışık olduk. Amin... Sultanlarımız zarar görmesin istedik. Onları kotladık ve zamanda kaynak yaptık. Hepsi sayfa sayfa ışık oldular ve bizleştiler. Hak ettik ayrılığı kayıtlardan ayırdık. Şimdilik bu....

 

- Anacığım, candan veriyorum. "Sultanlar" dedin. Ne var ki hak etmedik onları. Hasat yapmışlar ama hak etmedik. Niye? Sualtı, hasatta ışık olmak isteyen neleri bize katmış anlayamadık. Bana anlatır mısın? Nedir olan. Ben anlamadım. Herkes soruyor. Nedir olan diye. Anlat da bilelim. Amin..

 

- Çağrıya kulak veren çokları, bugün görev için ışık çekmeye geldiler. Harı yükselttik ve zamanlarını yarattık. Zamanlarını yarattıktan sonra ışıklarını kotladık. Ocaklarını yaşattık. Unutmayın ki hak etmediğinde, herkes kendi olur ama hak ettiğinde herkes, ışık halinde birleşir ve sonsuz kotlamalarda Muhamma olur. Onlar hepsi Muhamma olan ışıklarımız oldular. Resmi çalışmalarda; bu çağın ışığını yakmış olan birçok güçlü hükmeden, bu çağda ışık olan her dereyi yaşatan; görev tekniklerin bilen yücelerimiz olarak, dünyada sayfalanmak üzere buraya indiler. Hepsine ışık yaktık. "Muhamma" cennetten ışık çeken Yüceler'e verilen addır. Eğer Yüceler, cemaatlerini hak etmişlerse; onlar, cennetten güç alabilen yüreklerimiz olarak çalışırlar. Ayrılık bitsin Yavrum. Amin...

 

- Ne cennetlerden kovulanlar, ne cevherlerinden kopanlar ve ne de canlardan çevrelenen ve sınırlanan o yoğunluklar, Birlik Tertibi'nden çıkamadılar. Her birini hak ettik ve kendi yüreğimize çektik. Hiç birisi bizim haricimizde değildirler. Her birini sayfaladık ve yoğunlaştırdık. Amin... Kuran olun; kutsal olun; sonsuz olun ve zarar görmeyin. Bugün zamanda kotlanan her yürek, ışık halinde zamanı yaşadı. Amin...

 

- Nefesimiz yetmemişse de yüceliğimizde ışığımız yaşattı bizi. Sevgili yoğunluğum, adını zikretmemi istemedin. Senden özür dilemek isterim. Çünkü seni hak etmemişim. Şimdilik sen ile hasat yapmaktayım. Sen ile ışık halinde kontrol altında çalışmaktayım. Hasatı yapan, hak edendir. Ben sonsuz sır olan ışıkları hak etmişsem mutlaka bir çalışmada, yoğunluğuna daimi kot olmayı başarırım. Kuran okuduk; zarar etmedik; birleştik. Şimdilik bu...

 

- Fetih sessizce yapıldı. Fetih, hak oldu; hasat yaptı. Fetih, Zir Kotlaması yaptı. Zarar engellendi. Zarar, görevlilerce engellendi. Hayrın huzurunda ışık yaktık; birleştik ve zor olan görevi hak ettik. İşi başardık. Amin...

 

- Dedin ki "hak ettik." Hasat... Hasat... Hasat!!!. Affet ama hasattan başka ne var ki!? Herkes hasat yapar. Cennetten kovulmuş olanları dahi hasat eden bir yürek var. Biz diyoruz ki hasatı, baş tacı olan Bütün yaptı. O Bütünlük, huzurun yoğunluğudur. O yoğunluk, kulluk yapar ve birleşir. Şimdilik bu...

 

- Mustafa Kemal Atatürk, sevgiyle geldi. Sana tek bir şey söyleyecek. Onu dinliyorsun. Sana, Din-i Hak olan ışıklardan girmedim. Sana Kuran okuyanlardan; gerçek Kutsal Işıklar'dan girmedim. Seni kaynaktan ayıran Yüceler'den girmedim. Senden sana sen olup geldim. Sana Işık Kotlamaları yaparak gelseydim, hasat yapamazdık. Çünkü ben,  altın bir görevliyim. Altın bir Yüceyim. Benim adım "Kaynak"tır. Ben, rahmeti hak eden Yüceler'e görevliyim. Ben yolu kotlayan yüreklere güçlendiriciyim. Bana karşı saygılı olan her Yüce'de kotlanan güçlerin ışığında var olan yüksek düzeyli BİR'im. Altın Tepsi'de senin yüreğini kayıtladık. Bu yürek, Altın Toplum'u yaşatmak üzere kotlandı. Senin yüreğini hasata hazırladık. Sanal Alemler'in Yücelikleri'nden gerçek yüreklere inen çok sayıda görevlimiz vardır. Ortaklıkları, kotlanan Yüceler'e güç katmak üzeredir. Olgun başakların tebliğleri, hepimizin yüceliklerinde hak olan tebliğlerdir. Hepinizin sayfalarında Atatürk vardır. Hepinizin yüceliklerinde kotları vardır. Oğulları ve kızları olarak orada görevlisiniz. Anakapları taşıyan Yücelerim olarak bizim yüreğimizde hasatsınız. Sizleri kucaklıyoruz.

 

Oğullarımızı kotladınız; zararı engellediniz ve canlara kürzü kotlattınız. Sultanlarım olarak zamanı yaşatan İnsan Sayfaları'nın en güçsüz sayfalarında bile görev yapıyorsunuz. Sultanlarım, RA-KA güçlü olarak yolunuza inmiştir. RA-KA, kullarını hasata hazır etmiştir. Hasat tamamdır. Hasat, tohumlarında ışık olan Yüceler'in yeşillenmeleri için gerçekleşmiştir. Her yürekte hasat tamamdır. Altın Toplum, huzurun yoğunluğunda, haşrı kaynağına indirmiştir. Bedenimde yüreğim olmadan görev yaptım. Şu anda bedenimde yüreğim var. Bu yürek Allah yüreğidir. Sevgili neslim, senden sana sen olup gerekeni söyledim. Sevgili neslim, Altın Toplum yaratıldı. Bu toplum, Sultanlığın Işığı'nda görev yapacak. Sizleri ve sizlerle birlikte çalışmak isteyenleri en güçlü yüreklerin görevi olarak dinletiyoruz. Hepinizi, sonsuz ışığınızda hasata, hasat yoğunluğuna indirdik. Evrenlerin Görevlileri olarak sevgiyle sizdeyiz. Şikayetimiz hiç olmadı ve olmayacak. Sayfalarınızda ilim var; yürek var; çalışanlar var. Cennetten kovulan Yücelere bile güç  veren sizler, ayrılmadan çalışınız. Zarar önlenmiştir. Şikayetimiz yoktur. Hasat bitmiştir...

Süper İnsanlık Realitesi

 

 
  Bugün 620 ziyaretçi kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol