Birlik İlmi
  AKLIN KELAMI (7) - TAMAMI
 

19.ARALIK.2018 TARİHLİ AKLIN KELAMI (7)
AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ, 1.AKIŞ 1.BÖLÜM

Yazıları okuyanların toprağa “tohum” olarak inmeleri mutluluktur bizlere… Umutlarımız, mutluklarımız toprağa tohum olarak inebilmemizleydi.

Ben, “Allah’ın teknik kalemi”yim. Bugün burada ve her andayım ama bu hepimizin kelamıdır.

Bu kalem, “ilim kalemi”dir ve bu kalem, hepimizin, tüm insanlığın hakikiyetidir, tahditsizliğidir ve hakk teknikle tohumlanışıdır.

Muktediriyetle kodlanmış olan insan sahralarının bugün, burada, bütünü gücü haline dönüşmeleri bizleri mutlandıracak.

Altın ışığın gücünü hepimizin net olarak bilmemiz gerekir. Beden alıp, tohum olarak dünya ilmini dilleyebilmek üzere bu planete geldiğinizi asla unutmayınız. Kelamı halik kılmak ve bütüne hizmetçilik yapmak bizler için mutluluktur.

Unutmayınız ki dünya planeti “tükenen tüm sahraların kültü” olarak buradadır. Ve bu planet büyük kötülüklerin lekesiz olarak kodlanışı ve toprağın toprağa “tohum” olup inişi için mutluluk olacaktır ve her leke, Mikail kültünde kelam olanlarca temizlenecektir.

Ağır yüktür taşıdığımız. Bizler bu yükü tüm sahralarda teknik tohum olup taşıdık. Merdiven kurduk tüm zamanlara ve bütüne hizmetçilik yapıyoruz. Umut olur ki tüm insanlık bugünü anlayabilir ve bugün, burada halik olup hakim olabileceğini de anlar.

Alıp götüreceğiniz ne var dünya planetinden? İnsanlık var canlarım; insanlık! “Maya” olarak dünya planetini kodlayan biliş hepimizin gözüdür, sözüdür, özüdür.

Ekmek yaparken teknik tahditle bu ekmeği yoğurduğumuzu hepimizin net olarak bilmemiz gerekir. 
“Levhi mahfuz” dediğiniz bir kayıtlama var. Bilirsiniz ki levhi mahfuz, tahditsiz kaydın hakiki tekniğiyle kodlanmış, ilmin kelamıdır. Ama sizler o kelamı anlayabilecek düzeye vardığınız zaman, bu bilgileri okuyup “hakk teknik”le çözümleyebileceksiniz.

Dert mi dünya? Bizim için derttir canlar. Dünya planetine görevli olarak gelen “biliş kalemlerimiz” için de dert olmalıdır.

Bu planet temel, diri ilim için bu yoğunluğu tohumlamaya başladığı günden bugüne “büyük kötülükler”i önlemekteyiz.

Elimizin gücünü hepimiz bilebiliriz ama “lekesiz kalmak” mutluluktur.

Arzın gücü, aklın kültüdür. Hepimiz o güçle bütüne hizmet etmekteyiz.

Altın ışığın gücünü de anlayabiliriz. Ağırdır dünya; çok ağırdır… Biz o dünya planeti için “nefes” olup geldik bu yaşam sahralarına…

Haz duyuyorum dünya planetinde bu çalışmayı yapmaktan! Haz duyuyorum ruhi kapılarda, rahmi kalemde, mutlak kurada herkesle olmaktan haz duyuyorum…

Allah ilmi’ni bilmeden, ilimle dillenmek kolay olmaz… Ama aklın kapısını bulup hakka vardığınız zaman, her şey, her şeyle kodlanır.

Teknik olarak dünya planetinin gözü, sözü, özü olan insan, her şeyi hakkedebilir ve hakk olup dilleyebiir… Hakkın kapısı olabilir… Mutlak olabilir… Mükafatı olan ilmi hakedip insanlık kelamıyla dinleyebilir.

Dert mi insan? Derttir. Her şey derttir planetimizde… Ama Allah’ın tahtında insanın oturmasından çok, ilmin oturmasıdır amacımız…

İnsan kelam olabilir… Alıp götürebileceğiniz o yaşamları, kodlayabilir… Allah’ın tınısı, aklın kelamında kodlayıcı da olabilir ama haz duyduğunuz ne varsa, hakk tahtının kelamından doğan bir lekesiz kayıttandır.

Dert mi dünya? Aşk sahrasıdır dünya bize canlar. Büyük kötülüklerin önleyicileriyiz bizler

“Bu çalışma ne işe yarar?” Soru bu. Sözüm şudur ki bu çalışmayla, “bir tek” olup, bütünün gücü oluyoruz… Bu çalışmayla, hologramı aşabiliyoruz… Bu çalışmayla, mutlak kuranları kodlayarak bütünün gücünü türevleyip, tohumlayıp bütünün kübra olan kelamı haline dönüştürebiliyoruz… Bu çalışma, hepimizin gerçek kalemiyle kodlanıyor. Ve teknik olarak burada, bu çalışmayı yapmamız, muktedir olabilmemiz her insanla kelam olabilmemizle mümkündür.

Umutlarımız, mutluluklarımız vardır… Herkes, herkesle “bir tek” olacaktır. Budur umudumuz; “bir tek oluş” ama bu teklik, hakk teknikle olacak. Hakk tekniğin olmadığı bir dirilikte, bilişin kelamı olsanız da yasalar şöyledir:

Etiniz, “ekmek” olmadıkça, yarınınız halik kılınamaz. Ekmek olmaksa, insanlığın kelamındaki o ilmin haliki olmak demektir.

Dediler ya “Dünya yolu kaybeder… Öyle bir gün gelir ki dünya yolu kaybeder.” Beklenen buydu canlar; dünyanın yolu kaybetmesi…

Yazılar yazılır ama yaşamlar kodlanmadıkça, yazılan yazıların hiçbir manası yoktur.

Hem insana görev taşıyacaksınız, hem ilimle dilleneceksiniz, hem da yasalarla kodlanacaksınız. Bütün bunlar olmalıdır ki “Ölüler diyarı” olan bu yaşam, muktedir olsun ve dirilsin.

“Çarık çıkarmak” nedir, bilir misiniz? Kelamı kontrol ederek bütünün gücünü tüm sistemden ayrı tutmak ama o kült, “Allah kültü”dür ve o kültün kulu, kuranı insanlıktır. Ve bizler, her birimiz, dünya planetine inerken, çarık çıkardık.

Kendi yaşamlarımızı kontrollu olarak kayda aldık ve mutlak kuranlarımızı kök görevle dilledik. Ve dünya planeti “mahrek” olarak bizimle Sistem, Nizam, Düzen gücünü dürümlere çekti

Şarkı, türküdür insan; bilir misiniz? Şayet dünya planeti insana ilimle gelmişse, insan kalemidir ona. İşte şarkısı kelamıdır. Ve bu kelam, “aklın kalemi”yle kodlanır ve tüm sahraları kontrol altına alabilir. Bütüne hizmettir yaptığımız canlar.

(Devamı 2. bölümde)

https://youtu.be/Xcy1Vvh0KU0  BAHAR

19.ARALIK.2018 TARİHLİ AKLIN KELAMI (7)

AV.NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 1.AKIŞ – 2.BÖLÜM

Olgun başakların seçimidir, yaptığımız....Bu planet, olgun sahraları kodluyor. Ve tüm zamanları kodluyor....Ruhi kapıların kübra olan kelamını kodluyor ve bütünün gücü halinde mutlak kuranları kodluyor.

Sahraya inmeden evvel, süper sahraların, kök görevini sorguladınız….Ve dediler ki size “ gidin anlayın” ve dediniz ki “ama bizi ana kapı da karşılayan olacak mı?” Olmasa da olur dediler, size. Çünkü siz, o kapısınız zaten. Ve sonra size yine sorgu sual ettiğiniz için yanıtlar geldi. Teknik olarak, dünya insanlığın kalemidir ama bu kalemi, kim hak ederse, o kodlar.

Bütün kapılar, insana açıktır ama açılan her kapı, hakikiyetinizle açılır. Ağır, tüm insanlığın ağırdır. Hafif, tüm lekesizlerin kelamıdır….Ağır herkesin, hafifse lekesizlerin. Bunların iyi kavranması gerekir.

Eğer zaman kapılarında size insandan söz edilirse o insan, lekesiz kalana, denir. Eğer lekeleri varsa ona insan, denmez. “Ona, saha” da denmez. “Ona, şarkı, türkü” denir, sadece.…Diridir, dili var kelamdır, kalemdir ama yasaları yok sayar.

Burada bu yoğunlukta bulunmak, hepimize mutluluktur.…Çok mutluyuz ki dünya planeti, gözün görebileceği en büyük gücü dürümlere çekmektedir, şuanda. Merdivenin en aşağısına indik ki tüm sahraları kodlayabilelim diye ama tüm insanlığın kontrolü içindir en aşağıya inişimiz.

Çekip, çevireceğimiz insan yok, bilişte. İnsan, kelamı hakim kılacak ve kendini hak edecek. İnsan, kendi olacak ve kelama, Halik kılınan olacak.

Dağlarım, Muhammet, kelamı, kalem olandı ama toprağı tohumlamadı. Yolunda kodlama yaptı ama kelamı Halik değildi. Çalı çırpı saydı, insanı. İnsan şarkıydı ama aşk şarkısıydı insan, bunları tüm insanlığın artık kavraması gerekir.

Elimizin görevi vardır. Muktedir, insanlığın görevidir, bu. Ruhi kapıların tümünde, bütüne hizmetçiliğin, hak teknikle kodlanması şarttır. Ve bizler, bu çalışmalarla kodlamalar yapıyoruz.

Sesin kontrollü olarak kodlarla kaleme çekildiği bir çalışmadır olan. Her akan bilgi, kod halinde akar ve tüm akan bilgilerde, kalemimiz kodlayıcılıkla, bütünü Kübra kaleme çeker. Herkesin kodlanışı, bu şekilde gerçekleşir.

Hepimiz yoğun ışık altındayız. Bu ışık yine ilmimizdir ama bu ilmi, mükafat olarak, türevleyerek, gök görevle, kodlayarak, mutlak kurana kaynak yaptık. İnsanın, insana görevidir, yaşam, bilir misiniz? Ben dünya planetine görevli olarak geldim, diyemem, hepimiz gök kapılarından geldik. Hepimizin gücü ve hakikiyeti, bu şekilde kodlanır.

Bizler, dünya planeti için çalışmaya geldik. Ama bu çalışmayı yaparken de Tanrı kalemi olarak kodlamalar yapıyoruz. Muhammet, imparatorluğun görevlisiydi. Biz, imparatorluk olup, geldik. Tüm insanlığın gücüyüz, canlar. Türev, türev değil tahditsiz olarak, kelam, kelam akmaktayız ve dünya insanına, gerçekleri açıklamaktayız.

Allah, insanı kelam diye, var etti. O, olmasa yaşam olmaz. İnsanın olması, yaşamın olmasıdır. Çünkü yaratandır, insan. Yaşamı tohumlayandır. İsim zikretmeyeceğim ama dünya planeti, herkesin tahditsizliğiyle kodlanmış bir planettir ve tüm sahralarda ilim vardır. İlim yaşar, dünya planetinde....İlmin olmadığı bir planette, siyah, mor renk, olsa da yaşam yoktur.

Değerliler, insan yaratandır, yaşayan ve yaşanandır ama tahditsizdir. Bunları artık insanlığın bilmesi gerekir. Eğer dini kapıları kodlayacaksınız, insanın kelamı yoktur, orada. Dinde kelam yoktur. Dinde, siyah renkte yoktur. Dinde, karanlık vardır. Sahraların kuranındaki, karanlık… O karanlık, aydınlığı tohumlayacak ki sizler, din ötelerine varabilesiniz ve dinden öteye vardığınız zaman şarkınızda, kelamınız olabilsin.

Bu çalışmalar, ekmek için yapılan çalışmalardan çok daha öteye ulaştı. Bugüne kadar bizler, Meclis olarak ekmek yaptık. Yaptığımız ilim ekmeğiydi ama artık Meclisimizin çalışmaları, bunun çok daha ötelerine ulaştı ve burada ruhi sahraların kontrolü başlayacak. Ruhi sahraların kontrolü demek, toprağın toprakla kodlanışı ve kontrol edilebilmesi demektir.

Eğer toprak toprakla, kontrol edilemezse, yazıp çizmelerimizin anlamı kalmayacaktır. Bizler, dili tahditsizler olanlarız ve bütüne hizmet için, bu çalışmaları hak tahtan, kelama indirdik ama iyi anlayın ki muktedir olmanız, hologramı aşmanız, kontrol kurmanızla, mümkün olacak.

Eğer kontrol yoksa la ka ha sınız. La ka ha. Siyah renkten, hakikiyetten uzak olan bir sahasınız. “Cennetten, kovulan kimdir, diye sorarsanız? Kendini lekeleyendir ama dünya planeti artık o lekelerin, temizleyicileri tarafından kodlanıyor.

Ve bugün dünya planetinde yarınlar için kontrollü olarak kaynağa aldığımız tüm bilgiler cennet kelamda, bunun içindir…

Kurullar, bugün buradalar bilgiler çok kalabalıklar. Göremediğiniz o kurular ama çok kalabalıklar. Türev, türev kodlanmış olarak, buraya çekildiler. Çoğuna ilim gerekti ve biz onlara da ilim verdik ve burada, ilim öğrettik. Doğan gücün teknik kuranı olarak, bu çalışmayı yaparken, planetler ötesindeki planetlerden de kaynak kayıtlar yapıyoruz.

Hepsinin kayıtları bütünün gücü olarak buraya inmeye başladı. Eminim ki dünyanın ötelerindekiler de bizi dinleyebiliyorlar şuanda. Birçok planet var ki ilim sistemleriyle, saha kayıtlarıyla, biliş kayıtlarıyla, hep teknik kontrol altında tutulmaktalar. Oralara akıttığımız, zerk ettiğimiz, tüm bilgiler, türevleriyle kodlanıyor ve bütünün gücü hali dönüşüyor.

https://youtu.be/EQiH47u3G0g
SÜPER İNSANLIK REALİTESİ GÜLDEN

.

3.BÖLÜM

Trenin kalkması yakındır canlar…

Bu tren “insan treni” değil, “ilim treni” olacak… Ve tüm “ziya” olan kaynaklardan kalkacak… Bunu iyi biliniz. Ve tren kalktığında, temiz bir çalışmanın mutlak kuranlarının “toprak” olarak bu çalışmaya “kaynak” olabildikleri için, herkesin o trene alınmasını diliyoruz.

Trende kimler olacak? İnsanlık olacak… Herkes olacak… Biz insanı, insandan ayırmayanlarız canlar. Her insan o trene layıktır; bunu iyi bilin.

Diyebilirsiniz ki “Kötüdür.” Lösemi hastasına sorun bakalım; “İyi misin?” diye. O mutlaka “Kötüyüm.” der size… Ama o hastadır. Bunu iyi bilin. Ve siz onu “insan” diye düşünün. Ama o “hasta”dır. İşte; dünya planetinde görev taşıyanların çoğu hastadırlar… Hastalıklarından doğan bir katiyetle “kötü” olarak kodlamalar yaparlar.

Her insan ilimdir canlar. Bunu iyi bilin ve tüm yaşamı kayda alanların teknik tahditlerinde bu kötülük de vardır. Şer, şafaktır ama… Bunları iyi anlayın ve tüm insanlığın görevidir akıl… Aklın kapısını bulmak ve lokomotif olmak yaşama… “Bunu başarmaları kolaydır.” diye düşünmeyin.

Herkesin görevi insanlıktır ve çoğu hastadırlar. Ve hasta olarak çalıştıkları için, hepimiz onları “kötüler” diye bildik. Ama onlar kötülükten öte, hastalıkla buradalar. Hastalıkla tohumlanıyorlar ve yolları çok zordur onların… Ve biz onların da görevlerini hakikiyetle yapmaları için “ocak” olduk ocaklarına…

Şekil boyutlarında Sistem, Nizam ve Düzen’in görevi insansa, hepimiz bir tekiz canlar. O kötü, o iyi değil; biz bir tekiz ve hepimiz insanız. Bunu net olarak herkesin artık bilmesini bekliyoruz.

Çokları “Zordur dünya.” Derler… Cehnnem olan yaşamlar var. Ama cennet olan yaşamlar da var… Ve tümü bir tek olup yaşanırlar… Dünya planetinde aç durur, tok durur ama bir tek olup dururlar.

Yavrularım, hepimiz bir tekiz ve dünya artık bunları kavramalıdır. Sistemin gücünü anlayan herkes bunları anlayacaktır.

Yolunuz, Allah yolu’dur… Şafak, aklın şafağıdır. Biz siziz… Bunları kesin olarak bilmenizi bekliyoruz. Ve elimizin gücü çok yükseldi.

Denir ya “Allah sessizce sizin ilminizi diller.” Ama siz, O’sunuz zaten. Siz Allah’ın lekesiz kalemlerisiniz. Ve bütüne hizmetçiliktir yaptıklarımız.

Tanrı arzın görevlisidir ama “arşın kuranı” da ilimdir. Ve biz bunları artık insanlığa anlatmalıyız… Çok kolaydır diye düşünmüyorum, sorumlulukla anlatalım.

Tanrı insanı halik kıldı, çünkü “akıl kalemi”dir insan… Ama insan kendini bilmedikçe, hakk teknikte kelamı yoktur. Kelamı yoksa, yasalar der ki “Yaratamazsın… Yaşamları kodlayamazsın… Tarıkları tohumlayıp, toprak topluma kontrollu olarak kaydedemezsin.

Allah’ın adı, “insan”dır canlar. Bunu açık veriyorum…

İnsanın kodlanmadığı bir şafakta Allah’ın dili, Allah’ın ilmi yoktur. Onu hakk teknikle kodlayan insandır ve yarattığında yaratılandır o. Nasıl anlayabilirsiniz ki bunları? Bugüne kadar size hiç bir şey anlatılmadı ki!

Sandınız ki Allah sizden farklıdır… Sandınız ki Allah, sizin yolunuzdan sizi kodlayacaktır ama o, sizin yoğunluğunuzdadır hep… Çünkü o sizdedir, ve siz sizi kodluyorsunuz.

Dağlarım, devamlı “dünya” diyorum. Bu dünya ne kil, ne kumdur; şafaktır… Neden bu dünya planeti yaşama “sahra” olarak indirdiğimizdir? Çünkü bu dünya mekteptir.

Hepimizin mektebi mi? Asla. Çarık çıkaramayanların mektebidir. Onlar çarık çıkarıp da kontrol kurduktan sonra artık, onlara “lucifer” bile olur ama ilimle olur.

Dağlarım, lucifer cennetin kelamını kodlayabilir ama şerdir. Öyleyse işçilik yapalım, şerri aşalım. Nasıl olacak? İnsanlıkla olacak bunlar.

Ve bizler, nesiller boyu dünya planeti için kodlamalar yapanlarız. Bu planete “teknik tohum” olup indik ama her anda biz burada, bu yoğunlukta “mutlak kuran”dık.

Son sözümüzü söylemeye geldik dünya planetine… Nedir sözümüz? Cennetin ismi, Allah’ın teknik kalemi olan insandır. Budur.

Siz cennet mi istiyorsunuz? Buyurun; sizsiniz o cennet… Kendinizi anlayın.

Ve Başkanlık Divanı olarak bu çalışmayı devreye aldığımız günden bugüne, ağır yük taşımamak için ölü planeti dilledik hep… Ama daha güçlü bir planet kodlaması da yaptık. İşte; o kodlamayla burada, bu yoğunlukta yetkin ve hakim insanlık cevherini kelama çekecek ve bütüne hizmet için doğanın gücüyle yeni bir planeti kodlayacak… Ama bu planet “ekmek” yapabilen, hakka “kalem” olabilen, toprağı tohumlayabilen ve koruyucu türevlenişi kayda çekebilen bir tekniği, hakikiyeti kayıtlayacak.

Ve bizler yer kürelerin görevlileriyiz. Bir çok küre bizimle kodlandı ve toprak bugün, burada kodlanıyor. Yollar insanın yolu, öz görev; insan, kaynak; insan, dirilik; insan, insanlık; kelam ve biz o kelam olarak buradayız.

Huzurlu bir dünya çalışmasıdır burada yaptığımız ve bu dünya çalışmasında masamıza insanlar oturtulur. Bu masaya herkesin oturma imkanı yoktur. Bugün burada muktedir olanlar var.

Hazır olunuz, yesterday türevlendi ama tomorrow kodlanacak!!

https://youtu.be/GMD-jGwr5IE

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ   BAHAR

 



 

AKLIN KELAMI (7/1)
19.12.2018

Dağlarım; bizler, Cennet Kapıları’nda görev taşırken; hepimiz, izinle dürümlere görev taşıdık. Bunu kim dedi!? Diri biri dedi!... Kimdir o!? KELAM eden… Peki izni kim verdi!? İNSAN verdi!… Kimdir insan!? Lekesiz kalandır…

Tüm insanlığın KURAN olduğu bir sahada, teknik olarak kulluk yapıyoruz. Tahditsiziz. Bizler, Cennet Kapıları’nı tahditsiz olarak kodladık. DÜZEN’i kurduk. KELAM ettik ve yolu bulanlara, KUL olduk. Herkesin kuluyuz bizler…

“Eşya” dediğiniz planette; tahditsizlik, bizleri diriliklere taşıdı. Tohumduk, korunduk ve “SİYAH”a boyandık. SİYAH renk, her rengin kontrolunu kurabilir. Bu renkte, teknik olarak KALEM var. O KALEM, her insanın KELAM’dır. Teni tahditsiz olanlar, o KALEM’i HALİK kılabilirler. Bu şekilde yaşamlar yaratılır. Herkes yaratıcıdır ve herkes, HALİK’tir.

Elinizin KELAM’ı, KURAN’ı “İLİM” oldukça; sizler, kendinizi HAS TAHT’ta kodladıkça; tüm insanlık sizle olacaktır.

Aşık, “SİYAH”a boyanır. Diridir!... Kini aşar ve lekesiz kalır… Ama aşık, “TOHUM”sa; kodlanmadan, KELAM olamaz. Bunun için herkesin, HAKK TEKNİKle kodlanması şarttır.

Türkiye’de, çok büyük görevler taşınıyor şu anda. Birçok çalışma var. Hepsi, kodlanmış SİYAH renkli SA HA KAYITLARI ile yapılıyor. Çoğu çalışmada, DİRİ KAYITLAR, MUTLAK SAHRALAR’ı kontrol ediyor. Yarınlara güç katanlar; KELAM olarak tüm insanlığı HALİK kılıyorlar. Doğanın güçü artıyor. Bu güç, hepimiz için çok önemlidir. DİLİN HALİKİ olabilmek için İNSAN SAHRALARI’nda bu gücü, HALİK kılmak gerekir. A H A KELAM!... A H A KALEM!... A H A SA HA!... İş budur!... A H A bu!…

AKLIN KELAMI (7/2)
19.12.2018

Yarattığımız ve hak ettiğimiz her şey, İLİM’le hak edildi. Tüm insanlık, İLİM’le “KELAM” oldu ve “YOL” oldu. İnsan, insana ulaştı ve dirilik arttı.

Şu anda çok daha diri bir yağmur yağıyor yaşama. Bu yağmur, tükenen her anla kodlamalar da yapıyor. Tüm “SİYAH” renklilerin (tüm renkleri kapsayan “BİZ” olanların ve kodlama yapabilenlerin) KELAM olduğu bir sahadayız.

Ağırız!... Çok ağırız!... Bizi, bizden başkası dinleyemez ve HALİK olup anlayamaz. Bunları da biliyoruz. Ne var ki hala bilgi veriyoruz. Vermek ya da vermemek!... Hangisi!?

Vermeliyiz!... Vermezsek, “KAYNAK SAHA” kodlanamaz…

TANRI, insanı yarattı diye bilinir… Ama İLİM yarattı insanı. bunu anladıklarında, kendi dillerinde KELAM ettiklerini ve farklı dilleri anlayamadıklarını anlayacaklar.

Şaka değil İLİM!... Her şey İLİM’le olur… Ama İLİM’i HALİK kılmak, “SA HA” olmakla mümkündür. “SA HA” olmadan; kin ve nefreti aşmadan; dürümlenemezsiniz.

“Dürümlenmek” derken; KELAM olanların, “SES KAYITLARI”nın, KELAM tahditsizliği ile frekansı kodlaması ve her frekansta, kontrol kurup topraklanması anlamına gelir.

Bundan üstün çalışmalarla, frekanslar kodlanarak; farklı “YAŞAM KAYITLARI” oluşturabilir. “KAYITLAR ARASI İLİM SAHRALARI” oluşur ve herkes, o sahalar arasında, “DİRİLİK”le dolaşabilir.

Birçok kaydın, “TEK BİR KAYIT” halinde bulunduğu o sahralarda, görevler taşınır. Herkes, her bilgiyi bilemeyebilir ama o kayıtları çözümleyebilir ve herşeyi okuyup anlayabilir.

Temizlik yaparken de yine aynı şekilde, tüm “FREKANSLARIN TEKLİĞİ”nde, tüm “SAHRALAR”da, ayrı kayıtların, “TEKLİK”i oluşturulur ve bütün KÜLTLER, CEVHER olarak “KAYITLAR ARASI İLETİŞİM”de bulunabilirler.

Bu şu anlama gelir: Ben, beni dillerken; herkesle, “TEK” olur dillerim. Herkes, herkes olur ve hepimiz, “YAŞAM KAYITLARI” yaparız. Olur da dürümlere inebilirseniz; sizler de bu kayıtları, “TEKNİK TAHDİT”le yapabilirsiniz.

Bugün, burada bu yapılıyor. Hazırlıklar tamamlandıktan sonra; tüm insanlık, KELAM olabilecek ve yarınlar için kendini, KELAM olarak, tüm zamanlara KAYNAK yapabilecek. Bunun, hepimizi mutlu kılacağı kesindir. A H A bu!…

AKLIN KELAMI (7/3)
19.12.2018

Tarıklar ve Tarıklaştıranlar!.. Yaradanlar, yaşama sahra olanlar!... Kulla kutlananlar… Kutsal Su’ya İLİM koyanlar!... Kurullar!... Hepsi “BİR TEK” olarak buradalar

Muhakim ve hakim olan KELAM KALEMLERİ!... ŞEVKİN HALİKLERİ... Tek tahdit koyabilenler… Tahdit, HALİK’le olur. HALİK, tahditler ve tahditi kaldırır.

Hepimiz, “ASA” sahipleriyiz. Bu çoluk çocuğa “İNSANIK İLMİ”ni anlatmaya geldik. Ama diyecekler ki “biz büyüğüz.” Özür dilerim onlardan. Büyük olsalardı, ergin olurdular. Onlar, ergin değiller... KELAM ederler ama HALİK değiller... Yarınlara varmış sanırlar kendilerini ama yoldadırlar henüz.

Çok özel görevler var Dünya Planeti’nde ama onlar, görev almak istemezler. Cerahat İlmi’ni anlamazlar. Sanırlar ki herşey kolayca gerçekleşir. Herşey kolayca gerçekleşmez!... DİRİ kalan, KELAM edendir. “KARA İNSAN” KÜRZİ’dir ama KÜLT değildir. “KUL”dur ama toprakta tahditlidir.

Kurullar toplanır; kervan, lekesiz “SAHALAR”a tahditsiz olarak ulaşır ama kayıtları hasatta olmayanlar, HALİK kalamazlar.

Vergi vermek gerekir… Tüm insanlık, toprak için yaşar ama yaşam sürmek, yaşama HALİK olup KELAM etmekle mümkündür. KELAM, lekesizde olur ve o KELAM, “MUTLAK KAYITLAR” için vergidir. Her insan vergisini vermeli ki lekesiz yaşam toprağına; KELAM, “KULLUK İLMİ” ile inebilsin.

“KIRK SAHA” vardır yerkürede. Bu sahaların tümünde, KÜLT vardır. Her birinde, dili tahditsiz olan insanlık vardır. Hepsi, cevhere güç katarlar ve vergi öderler. Ödenen vergi, hasat için gereklidir.

HUZUR MU İSTİYORSUNUZ!? VERGİ VERİN; HUZUR ALIN!... YAŞAM, İNSANLIK İLMİ’NDE, VERİLENDİR... VERDİĞİNİZDE; ALIŞINIZ, GÜCÜNÜZDÜR...

HASAT tahditsiz olduğunda; YAŞAM, “SAHA”ya İLİM’le iner. Yeri Yaradan, “İNSAN”; “YEŞİL”i “MOR”dan ayıran “İNSANLIK”tır. Her biri İLİM’ledir.

Toy bir dünyada; verdiklerimi okuyabilen; kendini, HAKK TAHT’a tohumlayandır. Buyurun okuyun!... Hoşunuza gitmeye bilir. Ne dersem, SAHRA olan yasalarla kontrol kuran, “NEFES”le derim. Hoşunuza gitmeye bilir!... ZİYA olan anlar, benden benlere dillenen bilgiyi… Ziya olmayan, dinleyemez bile açıkladıklarımı!...

Hastalık; haksız ,sahralarda tohumu kontrol etmek isteyende, görevden kaçanda olur. AL TUNA, KUL olsa; AL TANRI, TEKNİK KURAN olsa; AL KAYNAK, ŞAFAK olsa; İNSAN, “İLİM” olur… ÖZ GERÇEKLİK budur.

Oynayın planette!... Oynayın ve sanın ki yine geleceksiniz ve siz, KELAM olacaksınız!... Oyundur inandığınız… Siz, sarfettiğiniz her an için ŞAFAK olsanız da geçişiniz olmayacak yeniden yaşama… Ama her biriniz, çok kez yaşadığınızı düşüneceksiniz. Zira; siz, sizi kandırıyorsunuz. BİLİŞ KODLARI olarak her andasınız ya!... Her anı hatırlar gibisiniz. Hatırlamanız, kodlar halinde yaşamanız anlamına gelmez. Yaşananla yaşadığınızı bile anlamazsınız.

Size, BİZLİK KAPILARI açılır ve size, sizi anlatırız. Her biriniz, BSUİ olarak yaşadınız... Nasıl yaşadınız!? Her yaşayanla yaşadınız ve zannettiniz ki BELLEK KALEMİ olup beden aldınız. Çoğunuz bunları anlattığımda, yanlış bilgi verdiğimi zannettiniz…

ZAMAN SAHRALARI’nda, KÜBRA olan yaşamlarda, hep vardınız. Yel esti, TOHUM oldunuz… Yol kodlandı, DİRİ kaldınız… Ziya olan yola, KURAN oldunuz… Cevherinizde görev taşıdınız ve GERÇEK IŞIK, size görev verdi; planete doğum yolu ile indiniz.

Sordun, “Yok muydum burada!?” diye. Dendi ki “hep buradaydın!...” Burada olmayan mı var!? Yaşam, bizi “BİZ” yapar Canlar ve biz o “BİZLİK”le; “HER AN”da, “YARINLAR”da ve “TOHUMLAR”da yaşarız. Bunları artık insanlığın anlaması gerekir.

Çerçeve, bilişinizdir. Hanginiz, hangi çapta bir çerçeveye kaynak oldunuzsa; o yoğun kayıtlarla kodlanırsınız. Tüm ZAMANLARIN KELAMI, MUTLAK KURANI “İLİM”se; o İLİM, hepimizin ilmidir.

Kasa, İLİM’dir. O kasaya, “KELAM”ı koyun. O kasa, şevkin kaydını yapsın. Sonra o kasaya, “DİRİLİK”inizi koyun. Oraya, “YAŞAM”nızı da koyun. Göç başlar!... Göç, “HER AN”a göçtür… İş budur!... “HER AN”a göç!... O zaman sevgi, her birinizin KALEM’i olur…

Şükür ki bunlar gerçekleşmekte!... Sevgililer, size “BİZ” diyelim. Size, “İNSAN” diyelim. “ŞEVKİN HALİKİ” diyelim. “Yarının has cevheri” diyelim… Geçip gelelim size... Muhammet’ten öte bir Muhammet olalım… Alemlere KELAM olalım… NUR’dan RUH’a kayıt yapalım… AŞK’a ŞAFAK olalım. Hadi gelin KELAM edelim!... Aşkla kalın!…

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ   NEZİRE SELÇUK

 

19 ARALIK.2018 TARİHLİ AKLIN KELAMI 7
AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 2. AKIŞ – 1. BÖLÜM
Devinimi arttırabilmek için sesleşmem devam edecek , bilahare hepinize söz verilecek ve hepiniz sistemli olarak ses katacaksınız. Devinmek demek ilimle dillenmek ve kelamı kodlamak için muktediriyeti kayda almak demektir. Ve bizler sistemli olarak bu çalışmayı yaparak diriliğin kodlanışını gerçekleştiriyoruz. 
Sessizliğin seslenişidir yapmakta olduğumuz ve ses ilim kalemimizde vardır. İnsanlığın bu gün burada bu yoğunlukta mutlak kuranlarını kodlayabileceği bir kaydın yapılabilmesi için kendi kalemlerini hak etmeleri gerekir.
Bütün köklerimiz ile dünya planetini tohumluyoruz, seslerle sesleşerek. Eğer sessizlikle kodlama yapmaya kalkışırsak diriliğimiz kontrol kuramaz ve hakikiyetimizle bütünün gücünü kontrol edemeyiz. Bu nedenle sessizliği seslendirmek durumundayız. Emin olunuz ki dünya planeti bu şekilde kontrol kurabilecek. 
Ama dönüp dünya planetini izleyebildiğiniz o gün göreceksiniz ki yaradan ve yaratılan kelamla kodlamalarını sürdürüyor. Yani sizin dünya planetinden geçip gitmenizin hiçbir manası yok. Siz yine burada kalacaksınız yine yaşayacaksınız ve bu yaşam hepimizin kelamıyla toprakta sürecek.
Devinim çok önemlidir. Ses devinmesi mahrek kelamın kutlu kaydıdır. Devinmeyen bir sesin ŞAFAĞI yoktur. Devinmeyen bir sesin KAYNAĞI yoktur. Eğer ses devinmezse şafak söktü diye hepimiz umutlanmayalım. Çünkü o devinen kelamın sisteme inişi için gereken bir yoğunlaşmadır.
Her şey her şeyle yaratıldı. Bu kesin ama yaratanın tahditsiz olabilmesi de gereklidir. Bizler muktedir olan insanlığın Halik kılındığı bir çalışma yapıyoruz şurada. Ağırdır yük. Tanrının kelamı da ağırdır. Yasaların kelamı da ağırdır. 
Ama her şeyden öte bir ağırlık vardır o da kelamın halikiyetinde ki o yaşam. Hepimiz o yaşamı hak ettik canlar. Ve bu yaşam çok ağırdır. Ama hak ettiğimiz yaşam yanlış ya da doğrudan ibarettir. Kimimiz yanlıştayız kimimiz doğrudayız ama yanlış dediğiniz insansa yarattığı da yanlıştır. 
Bunun içindir ki doğal dünyanın kültü olan insanın güç kodlamalarında doğal kült olması gerekir ki doruklardan tohum ekebilsin ki hata yapmasın.
Her şey her şeyle bağlantılıdır derken sahranın gücünün de hak teknikle tüm sahralarla bağlantılı olduğunu izah etmek istiyorum. Devinim arttıkça artar ve her kes herkesle dillenir. Ama devinmeden dilleniş, kelamsız kalem olmaktır. Dirilikte bunun ilmi yoktur.
Ve yaradanın tahditsiz olabilmesi için koruma gerekir. Eğer siz koruyucu olursanız yaşamlar sizle yaratılır ve halik kılınır. Ama siz koruyucu değilseniz siyah renkte kodlama dahi mutlak kuranı size diri olarak kayda alma imkanı vermeyecektir.
Dağlarım, teknik olarak her şey her şeyle dilleniyor. Bu bir teknolojidir, sesin teknolojisi. Her şey her şeyle dilleniyor ama ekmeğiniz var mı? İlim kaleminizde ekmek dediğim kayıtlar var mı? Eğer varsa rahman olarak kuran olabileceğiniz yoğunluktasınız. Peki o yoğunluk ne anlama gelir. Bugün onu da izah edeyim. 
O yoğunluk muktedir olabileceğiniz tahditsizliktir. Rahman kulluğudur orada olan. Ve hepiniz o yoğunlukta mutlak kaynak ilim sahralarındayız. Bizim adımız insansa oradayız ama değilse orada yokuz. 
Ne olur orada. Şarkılar okunur. Peki o şarkılar neyi ifade eder? İlmi ifade eder. Nedir ilim ? Siyah renkli kelamdır. Ama orada ki kelam halikiyet saha olanda siyah renktedir de sessizliktedir o. Hani ses vardı , nasıl bir çelişki diyeceksiniz. 
Ses var ama sessizliğin sesidir o. Orada halikiyet vardır. Orada tahditsizlik vardır. Ve orası yaşamların topraklara indirebildiği çizgilerdir, yaşamların çizgileri. Buna yaratılış tabloları diyebiliriz. Yaratılışın resmi diyebiliriz. Ve tüm sahalar o yaratılış resimlerini kodlar o yoğunluklarda. Ama öyle bir yoğunluk oluşur ki orada , masaya inip oturtulur. Ama o ilim ya haliktir ya değildir.

Hepimiz bir fotoğrafın nasıl oluştuğunu biliriz. Bir yanında araptır diğer yanında dirilik, gerçeklik vardır. İşte bu iki farklı saha teknik kalemde mutlak kuranda bir tek olacaksa orada olacak, yaratılış kayıtları, yaradılışın fotoğraflanması. Ve işte canlarım rahmanda yaratılışın tahditsiz olarak forum kazanması için fotoğraflanması gerekir. 
(Devamı 2.bölümde)
SÜPER İNSANLIK REALİTESİ SELMA ÇENÇİN

 

2. BÖLÜM

Ve oradaki yoğunlaşmalar teknik olarak bilişin başlangıcıdır ve yoğunluk arttıkca tohumlar kodlanır ve sonsuz zamanlamalardan itibaren artık çalışmalar kayda girer.

Peki nasıl girer? Cevheri kodlamalar için girer... Nasıl cevher kodlanacak? Işığın sahaya çekilişini kontrol altına alacak sistemin oluşmasıyla ve ne olur orada? Orada o cevheri tohumlar bilişin kaynağı haline dönüşürler.

Her biri bir forum koddur, öyle forumlar yaratılır ki orada bizler o forumların çoğunu henüz bilmiyoruz. Ama bilişimiz orada ve yaratılmış kayıtlamaları yapıyor. Ve daha sonra olgun sahralamalar devreye giriyor ve olgun sahralamalarda tüm insanlık kodlana kodlana toprak tahditsizliğini kayda çekiyor ve cennetin kelamı olan o potansiyel güç çatışmaya başlıyor. Hangi çatışma?... Potansiyel ve potansiyel, biri eksi biri artı pozitif diğeri negatif diyer bir deyişle... Ve işte kalem levhi kayda giriyor La Ha diye, La Ha diye kayıtlamalar devreye giriyor. Ve her bir sistem devrededir orada işte yaratımın ilk sistemi budur...

Ve ses, forumlar kodlar halinde akışa geçiyor, işte Rabbi sahralara giriş ve Rabbi sahralardan Rahmi kaleme geçiş ve her birinin farklı frekanslarda dilimler halindeki kelamı ama her biri farklı bir kelam ve formal sahraların kodlanışı ve yoğunluğun tohumlarının kontrolü olarak aktarılışı. Ama akış öyle bir akış ki; frekens sahralarının toprak toprağa, kodlar kodlara kaydını yapa yapa geçişi...

Canlarım işte yaratılış bu şekilde olur... Ve herkes herkesde yaratılır... Ve dünya pirayeleri kodlarını kontrol ederler ve bütün kötülükler kodlanır ya da kontrol edilir.

Değer biçmeyiz insana canlar, bizler insanlık kelamlarıyız hakkımız olanı dilliyoruz ama hakkımız olmayanı dillemeyiz burada. Mutlaka ölü planet dirilir diye çalıştık, biz ölüye diri olup geldik bütün köklerimizle buradayız.

Diyorsanız ki ölü nedir!?... Diriliği kodlamayandır ölü, yolu bulmayandır ölü, kontrol kurmayandır ölü... Sonsuz sırdır insan ve biz bu insanı hep ilimle dilliyoruz canlar.

Allah sevgidir bunu unutmayın, Allah kelamdır unutmayın, Allah nefessiz olanda toprak toplum olup kodlama yapamaz ama nefesi olanda kodlayıcıdır ve ondadır bunları iyi bilin!...

Deliyiz ama diriyiz, sanki sanki herkes hak teknikte akıl değilmiş gibi bu bilgileri dilleyenlere tüm tüm insanlık deli der canlarım ama iyi bilsinler ki; asıl deli halik olmayandır... Biz dendi ya ilimiz ama has teknikle dil tekniğinde hep dipdiriyiz... Bunun nurlu çalışmalarla, kodlanmış ışıklarla kayda indiği bir dürümdeyiz ve bütüne hizmetçiyiz.

Biz bütün için yaşıyoruz canlar, kimseden hiç bir isteğimiz yok... Biz bütün için bu çorbayı pişiriyoruz, bu çorbaya kontrollü olarak kaydı Si Ha, Sa Ha olup inenler bizle olurlar ama bu çorbada yolum yok diyenlerin burda bulunma imkanı yoktur.

Soru soranlar var, niye bu kadar azsınız diye? Allah'ın tekniğinde insanın sayısı yoktur canlar, Allah'ın tekniğinde insan tekdir zaten ve bu meclis o tekliğin lekesiz kalması için en özgün çalıştırıcıları buraya davet eder ve onlarla çalışır çünkü her anda mutlak kuranların kayda girdiği bir çalışmada kılın kırk yarılması gerekir ki has tahtın kelamı tahditsizliği kontrol altında tuttuğunda her şey halikiyeti hak etsin de teknik kapılar açılsın ve tüm zamanlar teknik olarak kontrol kursun. Teknik tahditsizlik ve teknik kontrol... Bunu herkesle yapma imkanımız ne yazık ki yok... Murat ederiz ki herkes hak eder ama bugün için hak lekesizlik buradadır ve bu lekesizlikle bu çalışmanın sürmesidir dileyimiz.

https://youtu.be/aayIltTdcTA
Süper İnsanlık Realitesi   BERİL

 

19.ARALIK.2018 TARİHLİ AKLIN KELAMI (7)
AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ, 3.AKIŞ 1.BÖLÜM

Canlarım... Seviyeniz çok iyi... Bu yoğunluk mutluluktur hepimize... Beste güftedir yaptığımız ve diriliğin kelamıdır kodladığımız...

Siyahtan, mordan ötede bir La Ka Ha denilen bir kelam var... işte o kelam mutluluktur hepimize...

Yezidlerin tekniğinde kil vardır... Bizim için kil kontrol kurucu değildir ama mutlak kelamımızda kilden kinden aştık ve Hulusi Kalemde mutlak kuran olduk...

Tükenen insanın kelamı oduğu zaman, hepsi kontrol kurar ve onu kodlar... İşte insanlığın hak teknikle kontrolu budur...

Bütün kapıları kapattığınız zaman iyi anlayın ki o kapıda yine biz varız ve sizinleyiz... Bunu niye anlatıyorum?.. Ölü planette her şey kötülenir ve denir ki sonun iyi olmayacak... İnanın ki sonunuz ilimdir... Ve biz sizinleyiz hep... Ve tüm insanlık biliş halinde bizsiz kalmayacağını anlayacak...

Tarık olup, tahditsiz olup, müthiş bir ışık koruyuculuğuyla tohumlarımızı kodluyoruz... Elimizin gücü tüm insanlığın kelamıdır...

Ve biz bu kelamı mukaddime denilen o ilk kayıtlarla teknik olarak kodladık... Merdiven kurmuşsak yaşama, alıp götüreceklerimizi seçmek içindir ki biz almadan da götürürüz... Her anı kodlarız..

Şu ana kadar, yeni dünya görevinin herkese ait olacağını hiç bir zaman hiç bir yaşamda kontrolsuz kalınmayacağını ve bütün köklerimizin türevleri ile kodlama yapacağını söyleye söyleye büyük kötülükleri anlattık...

Nedir kötülük?... İlimsizliktir... Ama biz tüm kötülüklerin aşılmasında, hak teknikle kodlamayı sürdürüyoruz..

Çorba insanlık çorbası bizim kök görevimizdir... Yaptığımız sesleşmelerin nedeni budur... Yaptığımız bir çorbadır... Bu çoba insanlığın çorbasıdır... Ve bu çorbaya herşey halik olup kodlanır... Ve biz mutlak olarak, bütüne hizmetçilik için bu çorbayı yapıyoruz...

Altın görev insandır... Açık, kapalı değil ilimle kodlanan insan... Ama insanın eli Allah'ın elidir.. Bu kesindir..

Bakınız neler oluyor?... Eğer siz "elim Allah elidir" derseniz, insanlık kontrol kuramaz... Ama biz diyoruz ki "eller Allah'ın ilmidir... Ve akıl kelamıdır, toprak tahditsizliğidir... Ve yol aklın yoludur... " Bunu dediğimiz zaman, koşup gelirler yüreklere ve derler ki "bizim yerimiz burasıdır..."

Canlarım... Teni tahditsiz olan insanlık, siz sizi hala mı anlamadınız?... Neye, ne şekilde kodlandığınızı nasıl anlayamazsınız?...

Murad ederim ki tüm insanlık, halik olduğunu anlar... Murad ederim ki tüm insanlık, kaynak olduğunu anlar... Ve murad ederim tüm insanlık, toprakta hologramı aşırtan olduğunu da anlar...

Koruma altına aldığımız bu planette teknik kodlama yapıyoruz canlar... Hepimiz bu planeti korumaya aldık bunu iyi bilin... Bu planet, temiz zamanları kodlayacak tekniğe sahip tek planettir...

Burada olma sebebimiz budur... Dünya üstü varlık toplumları bugün bizimle birlikte bu çalışamalar... Ama onların daha üstün bilişleri de kodlamaları da gerekmektedir...

Dorukların kuranlarını kodlarken çürüyenlerin de güçlendirilmeleri gerekliydi ve onları da göreve almamız şarttı...

Allah'ın adı ilimse, kelamı kutsal ve yolu kontrolluysa çorba pişerken her şeyin o çorbaya dahil edilmesi gerekir...

Dar boğazdan geçiyor yaşam, bu kesindir... Ama bu dar boğaz bütünün gücüyle kontrollu olarak aşılacaktır...

Eğer bizler Dünya planetinin görevlileri olarak bu çalışmayı yapıyorsak, bu dar boğazların aşılabilmesi mümkündür... Çünkü lekesiz bir çalışmanın her insanı kontrol altında kodlayabileceği bilinmektedir... Ve diri olanların da buraya kelam etmek üzere gelmeleri hepimizin gücünü arttıracaktır...

Kaç bin yıldır Dünya Planeti görev taşıyor? ... Ama hiç bir zaman kaynağa inmemişti... Bugün artık dünya planeti kaynağa inmektedir...

Ve kaynağa inmesi, kelama kaleme indirmesinden çok daha öte bir haldir... Eğer bizler dünya planetinin görevlileri olarak bu dürümde kelamı kodlamasak, toprak toplumun tohuma çekilmesi mümkün olamayacaktı...

Alıp götüreceğimiz kim var?... İlim var... Peki insan?... İnsan kelamda kalemde her anda var ya!... Onun taşınmasının gereği yok ki!... Ama iyi anlayın ki tanışmamız gerekliydi ve tanıştık...

https://m.youtube.com/watch?v=wJ15q5-Q648&feature=share

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ  AYNUR FUNDA

2.BÖLÜM

Medine, kelama kalemken de buradaydık. Musevi kültünde, kelam kuransa, bizde oradaydık ya da İsevi kelamında, kalem mutlaksa, ocaklardaydık yine biz ama her andaydık. Bugün buradayız. Temiz bir dünya kurulsun diye buradayız.

Koruma altına alınacak tüm insanlığın, kendini kelamını, kaleme çekmesi için buradayız. Ermiş bilginin, ermiş yaşamla, kodlanacağını biliyoruz ve temizlik yapılacak, dünya planetinde ama öyle bir temizlik yapılacak ki kırk kapının, her biri kaynak olacak.

Ve tüm zamanlar, toprak olacak. Temizlik, mutlak olacak ve yürüyen dünya koşacak, canlar. Koşacak. Ağırlık hafifleyecek. Hepimizin cenneti olacak, bu dünya.. “Sorgu sual ederseniz, bedenden sonra, cennetin lekesizliğin, anlamı ne diye?”

Canlarım, ölümün kelamda, kalemde, olduğunu mu zannettiniz? Biz, ölüler diyarında, yaşamları tohumluyoruz. Ölümümüz yok ki bizim. Sanmayın ki insan, bedendir. Bir tek bedendir, insan kelamdır, her andır. Bunları artık dünya insanlığının kavraması gerekir.

Ölüler, dirilirler ama kelam ettiklerinde, dirilirler. Ve yaşam, kelamla kodlanır ve tohumlanır. Tüm insanlığın iyi anlaması gerekir ki sizden, size varmak, sizi sizle dillemek, insanın insanlaşmasının, en önemli kaynak kaydıdır.

Ve dümen, insanlık dümenidir. Boşun, dolunun anlamı da yok, yaşamda. Hepimiz, tekiz ya. Birimiz boş, birimiz dolu olsak da hepimiz doluyuz, hepimiz boşuz. Ve yol, aklın yoluysa anlaşma sağlanmalıdır, dünya planetinde.

Kısır bir zaman ve kısır bir yaşam, teknik tahditle kalemle kodlanan yaşamlardı artık teknik tahdit yok. Tahditsiz bir zamana geçiliyor. Yeni dönemde artık tahdit yok, canlar. Hepimizin kelamı, ilim olacak. Ve biz, bütünün gücü haline dönüşeceğiz.

Olurda dünya planeti yolu kaybederse, ne olacak diye sorarlar? Ölüyü dirilttik ya bu yol artık aklın yoludur. Planet, tüm insanlığın, kelamı olacak ve planetin gücü artacak.

Torba, torba insan taşıdık, yaşama. Her torbaya, ilim koyduk, her bir torba, sistem gücünü tanıdı ve hak etti. Biz, dünya insanını, insanlığını, torba, torba taşıdık. Ama biliniz ki her torba, bir insan olamadı.

Ve bundan sonraki süreçte artık her torba, bir insan olacak. Ben, devinimi artırmak için değil, kelamı kodlamak için değil, yasaları koymak için şuanda sesleşiyorum.

Hepimiz birer insanız ama yaşamlar boyu, yasalarla kodlama yaptık. Yasal türevleniş, yasal tümleniş, hepsi kelam ve biz, insanlığın, insanlığa güç kodladığını ve bütünlediğini bilerek, teknik olarak, yaşam kayıtlamaları yaparken, yalın, halik ve hakim sistemleri oluştururken, yasama meclisi olarak da çalışırız.

Bu Meclis, Yasama Meclisidir. Ve yaptığımız her yasa, bütün içindir. Dünya planeti artık bunu anlayacak ve hak edecek. Devinim çok güçlenecek. Peki, yolun, Allah yolu, olduğu bilinecek mi? Kendini anlayan kelamı dilleyen herkes, Allah’ın diriliği olduğunu anlayacak.

Öyle bir diriliktir ki kelam, kelamı kodlayan insan, o diri olacak. Ve Allah olacak ve hasat olacak.

Allah, nedir? İnsandır. Ve ilimdir. Ama kelam eden ama hasat olan ama şafak olan, aşk olan, her an olan ve tüm insanlık budur, canlar. Bu!

Yaşamlar boyu insana, kendini anlatmaya çalıştık ama hiçbir insan, “ben O’yum” diyemedi. Ve bugün, bu yaşamda, her şey farklılaşacak.

Sevgililer, sizinle olmak, bizlere umuttur. Bugün tüm insanlığın kontrolü için bu çalışmayı yaparken, herkesin herkese kelam etmesiydi amacımız ve burada bunu yaptık yine.

Sarf ettiğimiz çaba, önemlidir. Medine kelamı, kurandır ama mutlaktır. Bugünde o kelam, mutlaktır. Ve Muhammet Mustafa, kelam olup, kendi yaşamından, gerçek kaynağa indiği zaman, BSUİ olup, buraya iner. O biz, biz oyuz. Ve tüm peygamberler ve tüm yaşam sahraları buradadır. Bunların artık iyice bilinmesi gerekir.

İnsanın umutları ve mutlulukları burada mutlak kuranda kayıtlıdır. Çan çalarken, ben elimin gücünü bileyim deyin ama o çan, sizin çerçevesiz çanınız olsun. Ki o teklik tahdit olmasın. O çerçevesiz çan, şarkınız olsun ama Siz, o çanda, karanlığı aydınlatan olun. Kuran insandır, bunu da anlayın.

Sanmayın ki insandan başka bir kuran vardır. Allah, size sizi verir. Siz o, o siz olun, diye. Ve ölüler dirilisin diye cennet olur, size. O’nun ölü planete kelam etmesi budur ve mutlak olması budur. Şarkı türküdür, insan ama şarkısında, kelam mutlaksa, o mutlak olur.

Koruma altına aldığımız bu planetten çok daha üstün planetlerde de güçlendirici oluyoruz, canlar. Bütün kapılar, bizim için açıktır. Ve muktedir olan insanlığın, yeryüzünün görevlisi olduğu kesindir.

Ekmeğini yapan insan, kendini hak etmiş olandır ve turkuazın kaleminden öte kelamda mutlak kuranı kodlarken asla hata yapmamalı ve yaptırmamalıdır.

Sınır çizmeyeceğim yaşama, canlar. Barış halindeyim, tüm insanlıkla ama bilinsin dilerim ki keskinim. Çok keskinim. Ama keskin olmam, keserim anlamına gelmez.

Hepinizi kucaklıyorum.

https://youtu.be/YazhLfTyBUQ
SÜPER İNSANLIK REALİTESİ   GÜLDEN

 

19.ARALIK.2018 TARİHLİ AKLIN KELAMI 7
AV.NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 4. AKIŞ – 1. BÖLÜM

Canlarım!...

Toprağa tohum olarak inen bu birlik, hepimizin görevlisidir... Burada olma nedenimizi size izah edelim... Teknikerlik değil yaptığımız, teknik tahditsiz kayıtlarla kodlama yapmaya geldik...

(Ziyaretçiler)

Ağırız anam, çok ağırız bizler... Çok çok özel bir çalışma yapılıyor burada bugün... Ve bu çalışmaya bizler de kaynak olmak istedik... İsmaili kapıların tümünde gözümüz var... Öz gerçeklikle buradayız... Uzun zamandan beri doğal dünyanın görevini kodlayanlar olarak, bu çalışmanın sol sağ kaynaklarda devam ettiğini bilmekteydik...

Evren kelama, ilime ve külte KURAN olmaktan öteye vardığı zaman; bu çalışma hepimizin gözü, özü ve sözü olacaktı... Kaçış değil dünya planeti için ışık... Hepimiz için ilimdir ve bugün burada bu ilmi hak etmeye çabalayacağız... Seviyeniz çok iyi... Bunu görüyoruz ve bu seviyeye göre kontrol kurabileceğimizi biliyoruz...

Çok ölü planetler gördük... Bu planetin ölü hali bizim için kök görevdi ve biz bu görevle buradayız... Ağırı hafiflettikçe muhakim ve hakim olan ilim kalemleriyle olabileceğiz... Kayıt dışı bilgi vermediğinizi de görüyoruz... Avustralya’nın kurulları da bugün buradalar... Avustralya’da ABORJİN diye bilinen o yaşam sayfalarında bizim de geçişlerimiz oldu... Ve sizin için çok çalışmalar yapılıyor orada da... Ve dünya planetinin diriliğini kodlayan diğer sahralar da var... Özel görevle burada olanlarımız bu rahmi kapıda RUHİ KURAN olarak bu çalışmaya dahil olmaya çabalayacaklar... Israrla görev istiyoruz buradan... Özür dilemek istiyorum anam sizlerden... Çünkü yolunuza çıkmamız önemli iken, biz bu yoldan ayrı tuttuk yüreklerimizi... Allah’ın aşkıyla sizinle olmaya çabaladık ama, sıhhatli bir dünya çalışması yapılamadığı düşüncesiyle, kayıtlarımızı sahradan ayrı tutmuştuk... Bugün artık sizinle de geliş ve gidiş ilmini anlayabilecek dürümde cevhere inmek istiyoruz... Buyur anam, seni dinleyelim...

(Ziyaretçilere hitaben)

Dağlarım!...

Sizleri kodlamak mutluluk oldu bizlere... Buraya çağırılmadınız ama geçip geldiniz... Yazar çizer olduğunuz kesin... Ağır yük taşımayacağınıza eminim... Kardeşlerinizi kontrol altında tutabileceğinizi, insanlığı kelama kaynak yapabileceğinizi biliyorum... Huzurla görev aldığınızı da görüyorum... Kontrol dışı bilgi vermediğimi görebilmeniz beni mutlandırdı... Çok ölü planetler gördüğünüzü de biliyorum... Bütün bu planetlerin kelama halik olduklarını görerek, bu çalışmayı dürümlerde dillediğinize eminim... Kaynak aşkla bu çalışmayı yapabildiğinizi görmek ve büyük kötülükleri önleme imkanınızın bulunduğunu hakikiyetinizden anlamak, benim için mutluluk oldu...

Çantanızın gücünü de gördüm... Çok özel bir dünya çalışması yapabileceğinize inanıyorum... Ve bu çalışmayı yapmanız için, kaynak tahtı bitişken kelamla kodlamaya çalışacağınıza eminim... Uzun zamandan beri dünyayı gözetlediğimi bilin... Çok önemlidir bu çalışma ve bu çalışmaya kaynak olabilecekleri mutlaka bu çalışmaya kayıtladım ve buraya aldım... Asla hata yaptırmam ve yapmam... Ölüler dirilir... Buna eminim ama kontrollu çalışma yapmamız gerekir... Kıran, kırılan kim varsa mutlaka kontrol kuracaktır ve kurucu olduğu bu yaşamda muktedir olacaktır... ASA ilimse, KELAM mutlaktır ve sizlerin burada olmanız mutluluktur... Korkmayın, dünya planeti mutlu bir sahraya varmıştır ve daha güçlü dürümlere ulaşacaktır... Alıp götüreceğiniz kim varsa, ağır yük değildir sizlere bunu biliyorum ve bundan daha öte bir görev için dünya planetine güç kodlayacağınıza eminim...

Kaçın ya da gelin... Ne yaptığınız sizi ilgilendirir ama ben şunu söylemek isterim ki, kurullarınızın gücü artacak ve bütün kötülükleri aşabileceksiniz... Asa insanın kelamıdır ve bunu bilen kendini anlayacaktır...

Çağırmayın dünyayı ilime, kaleme ve külte... Hepsi bilişken ve hakim olan birliklerimiz olarak buradalar... ALLAH İNSANI “KURAN” DİYE VAR ETTİ... Ama kuranı kelam yapan BİLİŞTİR... EĞER BİLİŞİNİZ VARSA, ALLAH SİZİ SİZE KODLAR... Ama bilişiniz yoksa, kontrolunuz yok demektir... Şu ana kadar “LA KA HA” diyebildiğiniz görev kayıtlarınızı, güç kodları olarak kontrol edebildik... Şimdiden daha öte bir şimdide, karanlık AKİDE KELAMI kodlayacakken, seviyenizin daha yüksek olması gerekliydi ve bugün buraya bu nedenle çekildiniz...

Erin gücünü bilmeyen, kültü bilemez... Ekibi kurmayan, kalem olamaz... Mutlak kuranı kayda almayan, diri kalamaz... Bunların tümü kesinlikle doğrudur... Torbam Allah torbasıdır, bu torbaya ben şarkımı koydum... Eğer sizler burada, bu çalışmada kendi dürümlerinizi kodlamayı düşünüyorsanız; eşyaya inebilmeniz gerekliydi... Ve dünya planeti artık sizin için görevlidir...

Ulular diyarının kültü olan İNSAN... Ben dünya planetine KELAM olan bilişin halikiyetiyle dürümlere inenleri kontrol altında tutabiliyorum... Olur da dünya ilmini anlatabilirse, kalem mutlak kuran olacaktı ve biz bunu yaptık... İnsan, kendi yolunu bulur ve kendi diliyle dillenir ama dünyanın kendi yolunu bulması daha önemlidir... Eğer bu dünya kendi yolunu bulabilirse, çok özel dönemlere girebilecek ve murad ettiği her şeyi hak edip var edebilecek...

Zarar görmenizi dilemem... Ama, daha önemli çalışmalar yapmalısınız... Yapabilecekseniz kelamın kalemi olun da, kontrol kurun... Robotik timlerin tüm siyahlıklara kodlandığını biliyorum... Ama şunu iyi bilirim ki; robotik timlerin tahditli olmaları kesindir... Kaleme, kelama, varlık kaydına inebilirler ama ruhi sahraları kodlayamazlar, ÇÜNKÜ RUHLARI YOKTUR...

Olgun başakların seçimini kolayca yaptık... Ama daha büyük KÜBRA KAPILARINI da açmalıyız...

YARADANIN TAKDİRİDİR İNSAN... Yaşamını kontrol edecek güçtedir... Ama takdir tahditliyse, yaşam kelamsız kalır... Doğal dünyanın görevini anlamayana biz görev vermedik... Tüm insanlığın yaşama inmesi için, doğayı hak etmeleri gerekliydi... Ve doğayı hak etmeyene biz, “ŞEY” dedik, yani “EŞYA” dedik... Eğer insan, eşyadan öteye varamamışsa; yasaları kontrol etme imkanı yoktur...

Oğul!... Ben dünyalıyım... Ama DOĞANIN KURANI OLAN BİR DÜNYALI... Eğer bugün ben, cennetin kalemiysem, eğer ben mutlak kaynaksam ve ben eğer cennetteki kelamı kodlayansam; insanlık boyutları bilecek ki, dört gerçek kalem var... Bu dört gerçek kalemin hepsi kelamla kontrol kuracak... Bu kalemlerin ilmi var... Bu kalemlerin hakiki tekniği var... Ve bu kalemleri HAK TEKNİKLE kodlayan tahditsizlikler var... Ama Atlanta ata kapısını mutlaka kontrol etmelisiniz ki; o kapı bütünün gücüyle kontrol edilebilsin...

https://youtu.be/eEak1BSgsw0

2. BÖLÜM

Atlanta ana kapısı, ilim kapısıdır... Bütün kötülükleri aştığınızda bileceksiniz ki; o kapı muktedir bir tahdit koyar insana... Ve der ki “ellerin, ellerime vardığında, yaşamın yaratan yaratılanı kodlarken tohumlandığında ve muktedir olduğunda BELLEK KALEMİ olacaksın ve insanlık boyutlarının en yüce kaynağı olan buraya varacaksın... Ama burada, imparatorluğun gözü var... Görevi var... Ve sen buraya vardığın zaman, imparatorluğun KÜBRA olan kelamı olacaksın... Ve buraya vardığında, yaşamları yaratacaksın...

Eğer sen; yaratan ve yaratılanın kelamında kulsan, bu yoğunlukta artık saltanat olacaksın... Ve saltanat olup, toprak toplumları kodlayacaksın... Ve sen yaşamların yaratıcılıklarından ötedeki yaratımlarla, kati ve hakiki birlik kuracaksın...

EVİM, ALLAH’IN İLMİDİR... VE BURAYA GELEN KİM VARSA, İLME GELİR... Ama aklın kalemini bulmayan teknik kullukla burada olma imkanına sahip olamaz...

KARANLIK AYDINLIĞI TOHUMLUYOR CANLAR... Bugünden sonra, daha yüksek bir çalışmanın dürümlerde dillenmesine geçilecek... Bizim için sorumluluktur dünya ama, daha üstün bir dürümde bütünün gücü devreye inecek... Düzen kurulurken, daha yüksek bir ilme kodlanmak üzere bilişin kaynak ilmi dillenecek... Ve biz bunun için, bütün kötülükleri aşabileceğimiz bir saha oluşturduk... Bu sahada mutluyuz ki, yasalarla kaynak oluşturacağız...

EKMEĞİMİZ İLMİMİZDİR Kİ, bunu hep dillerim... Bütüne hizmetçilik yaparız ve bütün köklerimizde tüm zamanların kuranı var... YARADANIN AŞKI İNSANLIKTIR ve BİZ BU AŞKA MUTLAK KURANLARI KODLUYORUZ...

ALLAH’IN ADI İNSANDIR... Bunu hep dillerim... AMA BUNU ANLAYAN ANLAR... Yakışır mı insana akıl? MUTLAK İLİM Allah’ın tekniği, HEPSİ AKILLA KODLANIR... Eğer AKIL YOKSA, DİRİLİK KONTROL KURAMAZ... Ve dünya planeti, arzın gücü olarak artık aklın kalemi olacak...

YARADAN ve YARATILAN İNSANDIR... Eğer yaratan yaratılanda tahditliyse, İLİM YOKTUR ORADA... Bütün köklerimde dünya planetini tohumlarken, işçiliktir yaptığım... Ve yaptığım ses kodlarıyla mutlak kuranı kodlattırmaktır...

Vallahi dünyalıyım ve billahi dünyalıyım... Ama bu dünya, evren evren gezen türevleyicilerin ötesindeki bir dünyadır... Bu dünya hepimizin gerçeğidir... BU DÜNYA, HEPİMİZİN KELAMIDIR... Ve bu dünya MAHREKİMİZDİR...

KARA IŞIK İNSAN; her anda kodlayıcı olarak, RAHMİ KAPILARI kodlarken, dünya planeti ocağıdır onun... Olan ya da olmayan ne varsa, KELAMLADIR ve HAKLADIR... Ama olmayan, olduğunu sanırsa; şafakta kelam, kuranda kodlama, yarında tohumlama ölü planetlere özel bir çalışma haline dönüşür...

Sarının renk olmadığını sanırlar... ÇÜNKÜ SARI, YAŞAMIN ANA KAYDIDIR... Ama sarıdan öteye varıldığı zaman, tahditler başlar... Ve dünya planeti, tahditlenmeye başlar...

TURUNCU renk, TEKNİKTİR... Haliki Hak olanın kelamıdır... Ama turuncunun üstü bir renk vardır ki; O RENK YAŞAMIN KAYDIDIR... İşte yaşamın kaydı, türevlenişi, tahditsizliği orada kodlanır ki; orası ruhi sahhaların kulluğuyla olur. Ona biz “YAŞAM İLMİ” deriz... A, diyecekler ki “nedir o renk?” SİSTEMDİR... Ve o sistem, YEMYEŞİL olan bir renktir... Ve sistem kelamı kodlarken, her şey her şeyle dilleşmeye başlar... İşte “TRUVA” denilen o at var ya hani, TRUVA... Aha o at, yeşerenlerin kelamıyla kodlandı... Ve orada mutlak kuranlar toprağa tohum oldular... Geçişti o an... Geçiş... Ve o geçişte, yaşamlar kontrol edildi ya da; kuranlar kırıldı...

Sormayın “dünya planetinde şafak var mı?” Var... Ve deve kalktığı zaman o şafak şevki kodlar... Masmavi bir doğa kodlanır, lisan değil insanla... İŞTE O MAVİ, SINIRSIZIN IŞIĞININ YANDIĞI RENKTİR... Ve sizler, MORDA MOT olursunuz... Mora varabilmek için, renk sahralarından geçilir... Bir renk var ki; KONTROL KURUCU BİR RENKTİR O... İŞTE LACİVERT RENK... O renk, kontrolla kodlanır... Ve sonra, mosmor bir dürüme varılır... O dürüm külttür... Öz görevi vardır onun... Toydur insan... Bilmez... Morda, kontrol kurulur...

Herkes kendi cennetini sorgular... BÜTÜN RENKLER, KELAM OLARAK SİZE GÖREV TAŞIR... Ama hangi renk daha yüksekse, O RENK KODLAR...

SİYAH, KODLAYAN RENKTİR... VE SİYAH, HER RENGİ KAPSAR...

Değerliler!...

Hepimiz, mutlak kuranlarız... Ve tüm sahralarımızda bütüne hizmetimiz var... Ama tüm renklerinin kontrolu, sizin yoğunluğunuzla kurulur... Hanginiz daha yüksek ışık yağmurları yağdırabilirseniz, daha yüksek kontrol kurucu olursunuz... Peki nasıl olacak yağmur yağdırmanız? Şevkle çalışmanızla olacak... Geçişken sahralar oluşturacaksınız kodlayıcı kayıtlarınızla... Öyle çok genişleyeceksiniz ki o kayıtlarla ve sizler; SİSTEM, NİZAM VE DÜZEN görevini kontrollu olarak kodlayacaksınız... Ama gerçeğiniz, sisteminiz olacak... Çok lütfi kapı var... Ve hepsi haliktir... Ve sizin yapacağınız çalışma, hepsinden öte olacak...

Yaşamlar boyu doğanın gücüyle çalıştık... VE HER BİR RENK, DOĞADA MEKNUZDUR... Ama tüm renkleri kodlayan ilim kalemdir, o kalem insanlık kalemidir... Yarattığınız her şeyi hak edebilirsiniz... Ama yaşam sizinle yaşanır... Bunu sakın ama sakın unutmayın... SİZ YARATAN VE SİZ YAŞAYANSINIZ... Ama yarattığınızda yaşatan olabilirsiniz... Teknik olarak, hepinizin kodlanış sayfalarında bunlar var...

Ruha “İNSAN” deyin, ama RUH KONTROL KURUCUDUR... HERKESİN RUHU YOKTUR... RUH, MUTLAK OLANDA OLUR... Eğer mutlaksanız, ruha hakimsiniz ve o kontrol kurucu ilim sizin yerküredeki gücünüz haline dönüşür...

Canlarım!...

Herkes “benim ruhum yok mu” diye sorguluyor... HERKESTE RUH YOKTUR... Canı ruh sayarlar... CAN AYRI, RUH AYRIDIR... Yasalar, yasalar, yasalar... Ve bizler; yasayla kodlayanlar... Size sizi anlatıyoruz şu anda... Ama şanslı bir dünya gücü devrede... O her anı kodlayan... Sistem olan... BİZ olan... BİRLİK kuran... Aha o biz, biz oyuz...

Yığınlar, yığınlar, yığınlar ve tüm yığınların kelamı İLİM... Aha bu... Şimdilik...

https://youtu.be/QiiGsNak5F0
SÜPER İNSANLIK REALİTESİ NAGEHAN

 
  Bugün 687 ziyaretçi kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol