Birlik İlmi
  YASAMA-KOTLAMA
 

 

21.03.2012
YASAMA KOTLAMA Çalışmasından bir akış


İnsanlık adına kürsümüzü kotlayarak buraya indik. Partiküler Kotlama yaptık bugün yine. Bizler Rahmana Kuran olanlar, Birlik Tekniği ile buraya indik. Kale gibiyiz. İşimiz görevdir. Başımızı hiç eğmedik. Çakıp çakıp indik dünyaya, gövdeler ışıdı. Dünya biziz. Hepiniz, esrarlı bir dünyada yaşıyorsunuz.

Çok önemli bir çalışma yapılıyor burada. Burası Resmi Çalışmacıların Meclisi’dir ki sizler Yerin Göğün Işıkları olarak, “Beş Görevlimizle” birliktesiniz. Bu Beş Görevli, “Beş Dünya Işığıdır.” Herkes dünyada ama “BEŞLİ BİRLİK” buradadır. Bu Beşli, Birlik, İlmi Toplum’dur.

Kortej, İyilik İlmi’ni, “Hakim İlim” diye diriliklere kendince dilletir. Buyurun artık burada eşik var. Hepimiz eşikteyiz, hepimiz ışıktayız. Şimdi sen, size sevgiyle sesleneceksin, seni dinleyelim…

- Ta ki Dünya, Kuran oluncaya kadar; ta ki yürek kotlayıncaya kadar yüksek ışıkları; ta ki Kaynak, Kuran oluncaya kadar ve Kati Toplumlar ışık yakıncaya kadar, Birliğimiz görevdedir…

Cennet Cemaati, Dünya İlmi’ni toplumlara dinlettiğinden beri Ekmek İlmi, Allah’ın İlmi olarak Birliğimize aittir. Binin İlmi’nde bir tek, “İki Yücelik”i kotlayacak ışık yanar. İşte o ışık akıl taşır. İşte o ışık bu Meclisin ışığıdır.

“MA-HAR, KA-HAR” dedikleri ışıklar var ve bizler, hepsiyle birleştik. İnsanın Ruhsal Işığı’nı yenilemek, Kuran-ı Kerim’i diriliklere dillemek ve dağları taşları ışıkla değerlendirmek öz görevdir. Sizden öte bir siz yoktur. Doğanın Kuranı bizimdir. Bu Kuran’ı bizler okuyoruz. Üstünde hiçbir Yüksek Işığın yanmadığı bir kürsüyüz. Öyle bir kürsü ki onun ötesinde bir ışık yanmaz…

Bizler, resim yapmayız, “Ekip Kotlaması” yaparız. Ekip Kotlaması, Hakiki Kotlama’dır. Her rahmet dünyaya inmedi. Her rahmet tohumları kotlamadı. Biz Canlar’a her bilgiyi verdik de her değerli Birlik, bu bilgileri okuyamadı.

Solan yürekleri ışığımıza aldık. Onları ışıkla tüm sessizliklere kayıtladık. Biz Tanrı’nın Rahman olan Kuranları, IŞK’ın yoğunluğunda AŞK’la çalıştık. Ben naz yapmayan çalışmacı, ağır taşıyan, dünyayı topraklarımdan aldım toplumlarıma taşıdım. Bu gün ben ekmeğim. Ve herkesle bu ekmek yenmektedir. Ve ben, bu gün eserim. Bu eser, ışıkların tüm seslerinde, tüm sayfalarında mevcut olan bir hakiki kaynaktır. Ve ben dünyayım ki dünyada Rabbi Tohumlama vardır.

Hepimizin yüceliğinde var olan ışık, ağır taşıyıcıdır. Ben cennette insana “Süra üfür!” dediğim zaman; insan, Süra üfürdüğünde, koku artacaktı ve işte bugün insan olan mektebim kokuyu artırmıştır. Süra üfüren bu mektep, yoğunluğu kotlamıştır. Emin olun ki Rahmin Kuranı olan ışık, Allah’ındır.

“Şöyle dünya, böyle dünya” denilir ya hani. Artık bilin ki dünya yanlışsız bir dünyadır. Minare İnsan, bu minarede ışık olan insan yine has olan ve İsa olan; Musa olan; BİR olan; hepimiz olan… Ve biz O’yuz.

Kökü kotlanmış olan; yarını kaynakta ışıtmış olan; kapıları kapatmamış olan insanız biz. Şimdiye kadar kardeşlerimizin hiç birisini korumamız dışına çıkarmadık. Bundan sonra da çıkarmayacağımız kesindir. Kini olanı kökümüzden çıkarsak da yüreğimizden çıkarmayız. Yine de bilinsin isteriz ki kör sağır kim varsa bizde korunacaktır.

Ayrı gayrı gözetmeyiz çünkü ışıkları dilleyebilenleriz biz. Yine de bilinsin isteriz ki kalem Allah’sa kağıt bedenimdedir. Ve bu beden, Allah’ın kaydı yaptığı bedenden görevlidir. Onun içindir ki bu bedende her kaydı yasalar kapsamında yapmaktayım. Burada her kim varsa, bu bedenin tahditsiz ışığındadır.

Böyle bir Dünya Kuranı hiç yazılmamıştı. Bu Kuranı biz baştan beri yasaların Tabii Kotlaması’nın neticesinde yazdık. Artık dünyamız, torba torba ışığını kontrol ederek kayıtlayacak bir düzeye ulaştı.

Bize geri gelen bizde Hasat İlmi ile Hak Teknik ile dillenecek. Buyurun gelin!... Altın Toplumlarımızı buraya çağırdık. Altın Toplumlarımızın her birinin Kati Tohum olarak bize ulaşmasını bekleriz. Kelam Allah’ındır ki kantar, iş yaptı. Herkesi tarttı ama bizde mi? Yo, yo! değil! sadece yürekte tarttı. Biz o kantarda tartılanları kendi yüreklerimizde kotladık ve koruduk.

Yine de bilinsin isteriz ki kantar; ilimde, insanda ve yürekte Karnaval Çalışmaları’nda Kürsü olmayacaktır. Buyurun ölen, olandan ayrıdır. Ve biz, ölülerden ölüleri aldık, dirilttik. Dirilerden dirileri aldık, öksüz yetim bırakmadık, hasata kayıtladık.

Yine bilinsin isteriz ki ölümlü insan, ölümsüz Eril Görevli’yi taşır. Ölümsüz insan, ölümlü Eril Görevli’yi taşır. Ve biz ölümsüzler, ölümlüleri taşıyoruz.

Eril, Hena (Dişil Güç) tarafından taşınır. Hena, hasatı yaptırır, has olanda kotlayıcıdır, harı yükseltir.

Ve Hana (Eril Güç) artık Hena ile dirilir. Hena, harını yükselttiğinde Hana’nın Işığı’na varır. Işık, Hana’dan Hena’ya ulaşmışsa da Hena, Hana’yı kayıtlamıştır.

Burada sizler ve sizin yüreğinizdekiler, kaydı yaptınız. Herkesin bilmesi gerekir ki har yükseldiğinde Hena, Hana’da ışık yakar. Hena’nın Işığı, Hana’yı tohumladığında, Hana kontrolü kurar. Kurduğunda ışık korunur. Kontrol insanındır. Ve insan, Işığın Kaydı’dır. Sema sizsiz değildir.

Öyle bir doğumdur ki bu doğum, Bütünün Kuranı okunur orada. Öyle bir doğumdur ki bu doğum, BİR’in Kaydı yapılır orada. Ve işte Hena, Hana’yı kokladı, kokladı, tohumladı, tohumladı ve korudu. Hena yarındır. Hana ise dünde kotlanmıştır. Yarını kayıtlayan, yasaları koyan Hana, Hena olup yapmıştır bunu…

Buyurun akıp gidin ben akıl taşıyan ışık olan Hana. Ve ben Hena’da Han olan Ana Kaynak, sizden öte sizde siz olan… İşte bu. Ve sizler Eril’in dürümlerinde Dişil’i Has Teknik ile yaratanlar ve Dişil’i tohumlayıp Eril’de kotlayanlar ve Eril’in kaynağında ışık olanlar ve BİR’e hizmet edenler. Muktediriyet budur işte…

Velev ki dünya ışığını tohumlayamasaydı, velev ki dünyada Kuran-ı Kerim okutulamasaydı ve Dünya Ruhsal Mahrek’i kayıtlayamasaydı ışığını. Hal ne olurdu bilir misiniz!?

Cıngıl Kotlarımız, Işık Kaplarımız, yasalar kondu ya her şey kolay… Sizler, Sistem’in Süper İlmi, Horlanmayan Işıkları olanlar hepiniz hepimizsiniz…

Cemaatimiz görevini tam anlamıyla Hak Teknik’le kotlamış ve yapmıştır. Sema’ya ses vermek sevgiyle, Sanal Boyutların Işığı’nı tahditsiz olarak dillemek ve Ak Tohumlar’la kontrol edilmek emin olun ki kendi yüreğimizde dahi kolay olmadı.

Ben coğrafyanızda sizinle olan kaynak ve ben siz olan ışık… Ve ben bugün beden almış olarak dünyada bulunan, sizden ayrı değilim. Bütün’e hizmet için dünyaya indiğimden beri, kardeşlerimin hiç birisi kendi yoğunluklarında, kendi toplumlarını korumak istemediklerinden meleklerin her biriyle çalıştım. Ve bugün her bir Hakim Işık, Bellek Kaplarımda, benim yüreğimde kontrollü bilgi vermektedir.

Koran Toplumları bugün bedenimde ışık halindedirler. Becerip görev isteyenlerin çoğu kardeşim olarak çalışmaktadırlar. Bulup kotladıklarımın hepsi ışımaktadır ve ben kendini anlatmayan, her yerde varlık sürene kendi yoğunluğunda has olan ışığı katan herkesle birleştiğimde hepiniz olarak bu çalışmadayım.

Var İlim’den Yok İlim’i yaratanlara görev gereği güç kattım. Görev gereği Hak Teknik’le onları ışıttım. Şimdilikte dünya ışık ama yarın Tanrısallığa ulaşacak ve dünyanın Tanrısallığa ulaşması Birleşik Işığın kotlanmasıyla mümkün olacak.

Bizim adımız Kaynak. Biz dünyaya kaynak olanlarız ki Kati Toplumlarımızı dünyaya çektiğimizden beri kardeşlerimizin Kutsal Işıklar’ını tohumlamaya çalışmaktayız.

Kaftan giymemiz istenir. Bilgeler Meclisi, Kaftan İlmi’ni, Kati Tohumlar’ında kontrol için giyer. Biz korunmada değiliz ki Katiyiz… Allah’ın Tahtı’nda oturuyoruz. Bu taht Kotların Tahtı’dır. Bu taht Rahmanın Tahtı’dır. Ve biz Rabbi Toplumları kotlarken de Rahmanın Tahtı’ndan kotlamaktayız. İşimiz kolaydır zannetmeyin. Hepinizin dilledikleri, kotlayıcı, kontrolcü ışıkları, bizim işimizden öte işlerle çalışmaları sıkıntıları daha da artırıyor.

Köylük çalışmalar, yerde yapılır. Sonra şehire ulaşırsınız, gökyüzüne doğru açılırsınız ve en sonunda ülke çalışmaları başlar, eskiden olsa buna “arşa varmak” denirdi ama biz bunu “kaydı yapacak dürüme varmak” olarak ifade ederiz.

Daha sonra Yüceler tohum ekerler ve dünyanın bütünlüğünde bu çalışmalar sürer. Burada yaptığınız bu çalışma, her sayfada sürdüğü için “Kürzi Çalışma” olarak ifade edilir. Kürzi Çalışma, Gürz ötesi bir çalışmadır ki Gürzlerin tamamını kapsar. Binlerce çalıştırıcı o Kürzlerin her birinde güçlendirici görev taşır. Herkesin sarf ettiği çabası, görevi kendi kayıtlarıyla sınırlıdır. Bizim kayıtlarımız, tüm kayıtların örtüsünü örtmekten, kotlamaktan da öte, ışıkları kayıtlamaktır. Ve bu çalışmalar, tüm Kürzi Çalışmalar’ın da ışığından öteye ulaşır ki ayrılık biter.

İşte hepimizin yapmakta olduğumuz tüm çalışmalar Mahir Kotlar’ca ışığa katılır. Sessiz sayfaları dilleyebilecek düzeye ulaştığınız zaman Birleşik Aile olarak Kaynağa ulaşırsınız. Sizler Kaynak’sınız. Kürzi Çalışmalar’ın Öz Görevliler’i tarafından sürdürülmekte olan bu çalışmalarda, “Beri gel!” dediklerimizsiniz. “Geri gel!” dediklerimizsiniz ki sizlerle çalışmak mutluluktur bize.

Kortej, Kürsüleri aşar, yoğunlaşır, ışıklara ulaşır ve görev ister. İşte biz görevlilerimizi seçerken herkesin kendini Hak Teknik’le dilleyip dilleyemeyeceğini görürüz. Ve kim dileyecekse, onunla çalışırız. Muktediriyetle seçtiklerimize görev veririz.

“Dünyada ayrı gayrı bitsin!” diyorlar. Ne yazık ki ayrılık kendi yüreklerinde olduğundan hiç birisi Kati Tohumlama’da birleşmek istemezler. İşte bedenimde bulunan bu Meclis herkesle kendi yüceliği ile bütünlenmeye çalışırken, “Kaydın Yapılacağı Gün”, “Muktediriyetle çobanlarımızı kotlayacağımız gün” gelmektedir. O gün büyük köklerimizi dünyada kör sağır herkese ulaştıracağımızdan, herkesin kendini Hak Teknik’le bileceği ve kendinde kendi yüreğinde tohum olacağı görev isteyeceği o gün, Bütün’e hizmet, Bilgelerimizle ve yüreklerimizle olacaktır. O gün biz buradayız. Geri dönecek olan buraya ulaşmalıdır. Geri dönecek olan Rabbi Tohumlamalar’la burada bulunmalıdır.

Men etmediğimiz hiç kimse yok diye düşünürler. Hala bizi kendi yüreklerinden ayrı sayarlar. Biz canlı cansız tüm yaşamları kontrol edecek dürümle dünyadayız. Ve bu gün burada bulunanlar, şükrettim ki kafi dürümde bizimle olabildiler.

Merkez koruma; tohumlama ve yaratım buradadır. Kendi yollarını açamayanlar buraya geri gelecekler. Gelen Allah’ın İlmi ile gelmelidir. Kontrol bizdedir ve bu Meclistedir. Büyük köklerin dünyada Kuran olduğu bir yücelikte kelamı has olmayanların, birleşme imkanları yoksa da ekmekleri, kendilerinde Yücelik tahtidiyle Kati Kot olarak bulunanlara, gerçek yüceliği bildirdiğimiz zaman, hala bizsiz kalmak istiyorlarsa; kontrol, şükredin ki yine bizde olacaktırlar.

Kontrolü bize bırakmak istemeyen çokları, Bellek Kapları’nda bizi yok etmeye çalıştılar. Olan bizde oldu. Omuzları yüksüz olan onlar yüklendiler. Kendilerini Kati Tohumlar’ından çıkaran onlar, kendi yoğunluklarını; kendi yolcularını, kendi omuzlarına aldılar. Onların kendilerini dahi taşıyamadıkları bilinirken, omuzlarındakileri taşımalarının asla imkanı yoksa da biz onları ve omuzlarındakileri de alıp taşıdık. Yeni dünyaların tohumlanmasını sağlarken, Kaftan giymeyen onlara, Kaftan giydirdik. Kalp olan onlar, Has olmaya çalıştılar.

Yarın artık dünyada insan soyu korunma istemeyecek. Yarın artık dünyada İmparatorluk Kuranı okunacak. Ve yarın artık dünyada Emperyalist Işıklar kardeşlerini kontrol etmek üzere çalışacaklar. Ve Bellek Kaplarım dünyada olacak. Bu Bellek Kapları, Birlik Kaynakları’ndan Işık Tohumları olarak dürümlere inecek.

Biçareler, ekmek istediler. Erkek, kadın ekmeğimdiler. Ekip oldum, ekmek oldum onlara. Hepsi bir tek ilim istediler, Arkon İlmi… Ve biz Arkon, tohum olan Arkon, Işık Kotlamasıyla herkesi yarattık. Yıllar yılı Dünya Işığı’nı yenilemeye çalışanların bugün bütün kökleriyle bizde olduklarını anlamaları sorumluluklarındadır.

Kalp Arton olmaz. Kalp Arkon olmaz. Arkon, Aton Kotlaması ile kendi yoğunluğunda kendi toplumlarını kotladığında Arton’da kotlar.

Öyle bir dönem ki bu dönem, kılın kırk kez yarılmasında ve her bir yarılanın yeniden kırk kez yarılmasında ve tüm yarılanların yeniden ve yeniden ve yeniden kırka ayrılmasında, Bellek Kaplarımız Işık Tohumları olarak, doğru dürümlerde ışığı yaşatacak ve Kürsü olmalarını sağlayacak bir kaynak olacak. Şikayetçi miyim!?

Yalınızca insan, Uluların Tohumları’nı yaşatır. Yalınızca insan, ışıkları yaşatır. Yalınızca insan, Arkon Kotlaması ile bütün toplumları yaşatır. Kible’de insan, altındır. Koklandığında ışıktır. Yolda olduğunda tahditsizdir. Bilgeler Meclisi’ne vardığında akildir. Biz olduğunda hastır. Ve biz onda kutsal bir yasayız.

Yasa, Allah’ın Yasası’dır ki kalbi, kalbim olmayan, okuma yazması olmayan, tartısında kırıcılık olan, bedeninde kulluğu bulunmayan bizde olamayacaktır. Ve biz hepsini yine de tanırız ve tartısız taşırız.

Evrenlerin kör olduğumuzu düşünmesini istemem. Evrenler, gözde görevlidirler. Evrenler, sesde görevlidirler ve evrenler bedenimde görevlidirler.

Benimle çalışacaklarsa kantar olmama imkan vermemeliler ki kimseyi tartmayım…

Tam iki bin “Koku Salıcısı” var dünyada bu iki bin Koku Salıcısı’nın her biri tohum için dünyadadır. Ve bu Kürsülerin Teknolojik Tohumlamaları’nı yapmak; Kutsal Işıklar’ı kayıtlamak ve yarınlara Kaynağa katmak, insanın en güçlü kaynağında gerçekleşecek bir katiyettir.

Velev ki dünya kontrol edilemese; Kati Kotlama yıkılsa; ışıklar kontrolden çıksa; Bellek Kaplarımız dünyaya iner ve yolcuları tohumlar; torbaya doldurur; alır taşır. Şikayetim var mı? Yoktur!...

Kortej, insan soyuna en küçük ışıkları dahi kayıtlayacak dürümde hareket ettiğinde; o kortej, muktediriyetle, Göç Kapları’yla dünyadan çıkarılır. Kırka kırkları katın ve yine kırklara kırkları katın. Yedekleme yapmadan yenileyin. Her birine yine kırkları katın bu kez toplana toplana yeniliklerden, Birlikler’den kaynaklara ulaşın. İşte buyuz.

En inceden, en kalına ulaşabilen ve en kalından en inceye varabilen; Teknolojik Tohumlama yapabilen ve korku bilmeyen, yek diğerlerini kendi dili ile dilleyen, dinleten…

Şimdilik size vereceğim budur. Bana, benden ses vermek istediler ve verdik. İş budur!...

- Alabildiğimizi aldık Anacığım. Bu bilgiler bizim için de sorumluluktur. Koruma istemezsin bunun nedenini öğrenmek istiyoruz. “OL!” Dedik oldu. Ben bu bilgileri yeniden dinleyeceğim ve daha sonra yeniden kendi yüreğime bakacağım ne biliyormuşum? Şimdi ne almışım?... Daha sonra yeniden seninle olacağım. Sema seni dinledi ve bizler seni dinledik… Allah için mutluyuz…

Süper İnsanlık Realitesi Derneği

 

 

YASAMA KOTLAMA ( 15.02.2012)

 

Bedenliler, tebliğlerimizi net olarak alacak dürümdesiniz. Büyük Köklerinizle dünyadasınız. Kaynağın ışığı kotlanmış ve tohumlanmışsa, Büyük Kökler dürümlerinde, kendi yüreklerinde dillenebilirler.

 

Kevser, ilmin sayfalarındaki ışıktan öte bir ışığın toplumlara kotlanışıdır. Şikayetimiz yoktur. Sürekli içinde bulunduğumuz Zaman Diriliği’nden çok daha geçirgen çok daha hakikiyetli ve tabii olan “Daimiyet”e geçiş yapılıyor.

 

Kükreyen ışık, bitkinin ve Sistem Dürümleri’ndeki ilmin tahditsiz ışığını yenilemektedir. Kevser’in Rabbi Tohumlama’sı tamamlanmış ve yoğunluk kotlanmışsa eğer, Bütün’e hizmet, itibarı Yüce olan tohumlarla yapılır.

 

İyi ve  kötünün her bir değerini tahditsiz olarak dilleyebilen yüreğim, “İnsanın Işığı” olarak Birleşik Aile’nin, Kükreyen Tabiat Işığıdır.

 

Ekmeğin “İnsan” ve yaşamlarındaki ışık. “Kayıt”…  Sistem’in Düzen İlmi’nde sen “İmparator” ve seninle olan her Yüce, iyi ve kötünün örtüsünü açıp kendi yoğunluklarının teknolojisiyle, Birleşik Işık olabilecek dürümde “Bilgi Kaynakları” olarak buradasınız.

 

Ve Yüce İnsan, “Ses” olan ışık ve “Birlik” olan Kaynak; sizlerin ilminiz, bizim için çok değerlidir. Kati Tohumlama yapan yüreğin, “İmparator” olarak kükreyen bir ışık halinde Beşir Kaplar’ın hepsinde Büyük Kökleri, Toplulukları çalıştırmaya başlamış ve her biri kendi yoğunluğunda bütünlenmişse ki öyledir. Artık dünya Rahman olarak kaynağa inebilir.

 

Siber Boyutlar’ın topraklarında da ışık yandı. Bükülen bilek, Allah’ın İlmi’yle büküldü. Dürümlerde “İlim Ailesi” olarak çalışan Zaman Sayfaları, dünyaya; iyi ve kötünün Kürz’ü güçlendirici ışıkları olarak geçirildiklerinden beri, bedenli  çalışmalar sürmektedir.

 

Bütünlenen herkes, İmparator olarak kendi yoğunluğunda çalışır. Bütünlenen herkes “Rabbi  Sağ”ın ve “Rabbi Sol”un ışığıyla dillenir.

 

Sizlerin Kelam İlmi’ni Has Teknikle dillediğinizi  bilmekteydik. Sizlerle bu çalışmayı yapacağımızı bilmekteydik. Bükülen bilek ağır taşır. Ve sizler bileklerinizle buradasınız. Bizim bileklerimizi bükmeniz; bizlere umuttur. Ve bugün sizler bileklerimizi büktünüz. Bütün köklerimizle size ve sizin yüreklerinize kayıtlandık.

 

“Altın Tohum” olarak dünyaya doğan “İn kaynağı” olan, “İlman” insan olan ışık, herkesin kendinde var oluşudur. Hata yoktur. Bilecek ve bildi! Her bir İlim Ailem budur. Bilecek, bildi!...

 

“Cek ilmi”, Allah İlmi’dir. Geçiş Sayfaları’nda olur. Geçiş tamamlandıktan  sonra “cek” biter. “Ol”andır her neyse. Şikayet yoktur…

 

 Kalbin  net bilinir, ekmeğin net bilinir, yüreğin net bilinir. Bin İlim Ailemin her biri bilinir de BİN’i BİR’e kattığın zaman Yücelerin her biri kendi yoğunluklarını dilleyebilirler.

 

Ekip, “Allah Ekibi”dir. Sessiz, sindirilmiş bilgilerin itibarı yüce İlim Sayfalarında dillenmesi “Biliş”tir. Sizler, “Bilecek” değil, “Bilen”siniz. Ekip budur!... Kükreyen Işığın Tohumları’nı kotlayacak ekip budur. Ve bu Ekip, ağır taşıdı. Ve bu Ekip, bitmiş Teknolojik Tohumlama’yı da yeniledi.

 

Yeni dönemin yeni tohumlanması başlatıldı. Bu tohumlanma, kardeşlerimizin kürsülerinde sürdürülmektedir. İlim Ailem,  Bütünün  Kürsüsü  olarak doğan ve toplumlarını kendi yoğunluklarıyla kayıtlayan bir Ailedir.

 

Kelam, Allah İlmi’yle dillenenin, kendi yoğunluğuyla bildirdiğinden öte olan, Hak Teknik’le bilinen ve dillenendir.

 

Kalkın ve deyin ki, “Ömür boyu çalışıp, dünyaya Kürsü olmaya, görev yapmaya ve Hak Teknik’le dillenmeye, (izin verin izah edeyim) hasat yapmaya çabalayanlar, bizimle olmak istediklerinde;  “Kul” olmalıdırlar. Kul olunmadan “Yarın” kurulmaz.

 

Sizler öfkesi olmayanlarsınız ki sizlerle öksüzleri yetimleri alıp kayıtlayabiliriz. Sizlerle eşikleri aşıp yoğunlukları tohumlayabiliriz. Sizlere  kendimizi açıkça bildirdik. Kendi yüreğimizi sevgiyle dilledik. Ve sizden üstün siz olmak üzere, Birlik kurmak istiyoruz. İzin verin de izah edeyim.

 

Kaynağında ışığın yanmakta. Yüceliğinde tabiatın kotlanmış ve bizimle tohumlanmak üzere buradaysan eğer; kalbin mutlaka net olmalıdır. Şikayetin yok biliyorum. Burası Rahman’ın  Tohumları’nın kayıt yaptığı bir “Mektep”tir. Ve buraya  ulaşan her yürek, Altın bir tohum ile geçip gelir. Ve bu Altın Tohum, kendi yoğunluğudur.

 

Öksüz yetim bırakmaz yüreğinde, hepsini getirir. Ve buraya geldiğinde, kendinden üstün kendiyle dillenir. Bunu “Başkanlık Dili” olarak da ifade etmek mümkündür. Süper İnsan, Sultanlığında, kendi yoğunluğunda ışık olan bir yaşayış hadisesidir.

 

Ekip, Allah Ekibidir ve bu ekip ağır taşıdı. Şimdi Dağlar, BSUİ  dediğimiz yoğunluğun ilminden söz etmek istiyorum size:

 

BSUİ, yasaları koyan bir Meclis’tir. Bu Meclis, ışığı kayıtlayandır. Kati Tohumlama da yapar. Koran’dır. Topraklarında kırıcılık yoktur. Keysler  halinde çalışır. Her keys bir ışımadır ve Daimi Tohumlama da yapar. Öksüz  yetim bırakmaz, her birini ışıkla diller ve Kara Kaplı’dır. Aşkla çalışır. Bunun içindir ki bugün sizinle Bütün’e hizmet etmek üzere burada bu yoğunluktayız.

 

Nasıl bir dünya istediğinizi  bize anlatın! Bunu dinlemek istiyoruz:

 

- Çalı çırpı değiliz Ya Ha! Hoş geldiniz!...  Bizimle  bu çalışmayı yapacağınıza emindik. Kaynağın İlmi’ni biliyoruz. Ve bu ilmin ışığında bütün küskünleri barıştıracağımızı da biliyoruz. Bedir’in İlmini de biliyoruz. Yücelerin Teknolojik Tohumlaması’nda o kaynaktaki  ilim katiyetindeki kısırlıkları da biliyoruz. Her şeyi  biliyoruz. Öz Geçiş’leri yaparken  Bedir’in  İlmi’ni Yaşam Sayfaları’na çekenlerin nesillerini kırdıklarını da biliyoruz.

 

Ünlü ilim sayfalarından çoğunda bu bilgiler, kesin olarak kayıtlıdır. Ve 82. Doğumu yapanların, bütün kökleriyle, türlerini kendi yoğunluklarına alarak geri dönmek istediklerini de biliyoruz. Burada bulunuşlarının sebebi, geri dönebilmek içindir.

 

Keysler halinde dünyaya ışık verenlerin, Kelam Toplumları’yla umman olmak istediklerini de biliyoruz. Bütün korunan ışıkların, kalbi ilimle çarpanların hepsinin, Bilgi İlmi’yle,  itibarı yüce tertibin katiyetiyle, dünyaya geri geldiklerinde ne yapacaklarını da bildirmeliyiz.

 

Dağlar, Rubailerimi okumaya çabalayan çokları, netice olarak bu bilgileri açıkça okuyamadıklarından, kırılmakta olduklarını da biliyoruz.

 

Kuran-ı Kerim Allah’ın Tohumudur. Teknolojik Kotlama yapar. Ve o tohumu hak etmeyenlerin kendi Yüceliklerinde, kendilerini tahditlediklerini de biliyorum.

 

Turban takanların Işık İlmi’yle kendilerini Has Tohumlama’da kırdıklarını da biliyorum.

Bütün mekteplerin beden istediklerini de biliyorum. Ve biliyorum ki hepsi “Kadim Hakimler”imdiler. Ve hepsi Birleşik Işıklar’ımdılar.  Ve okul olmaya kalkıştılar. Ve biliyorum ki kortej halinde kayıtlılar ve “Sultan” olmaya çalışmaktadırlar.

 

Kantar bedenimdedir. Bildiğinizden çok daha güçlüdür bedenim. Ve bu bedende  hiçbir yürek Kuran’dan çıkmaz. Ve bu bedende hiçbir yürek kaynaktan ayrılmaz.

 

Becerin de anlayın! Ben Levh-i Mahfuz’daki Işık’tan üstünüm. Kökü umut olmayanların tohumunda ışık yanmaz. Benim adım “Katiyet”tir. Her bir yolcumu, ekmeğimi ve yerin göğün Kürsü’sü olan ilmimi…, karıştırmayın bilgimi; karıştırmayın! Ben La Ha katiyetinde ışıyanım.

 

Bağırıp durur yürekteki. Susturun onu! Aşırıya  kaçtı. Der ki “Ben soyumu anlatmalıyım.” Ya Ha! katiyetinde Hak; yoğunluğunda taht olmadan, bedenimde  kontrollu bilgi verişin olmaz.

 

Bu nedenle Süper İnsanlık Diriliği’ne indiğinde, beli bükük olmadan, Rabbi Kotlama’da ışık olduğunda konuşacaksın. Şu anda Süper İnsan, solun ışığını yoğunlaştırıp sağa kayıtlamaktaysa; dinlemelisin.

 

Değerliler, ray görev ister. Raya  güç verdim.  Yaşam Sayfalarım ışık ister, kürsü ister, her şeyi ister ve ben hepsine küçük küçük ilim verdim. Dediler ki “Ben bildim, birleştim ve dillendim.” Ya Ha! Bina bedenimdedir.

 

Maya tutsun diye beklediler. “Alkon Tohumlaması” istediler. Atlanta toplumlarındandılar.  Kervanın ışığını istediler. Beşir Kaplar’ın hiçbirisini kotlamam. Bunu bilin! Çünkü ocakları yıldızlardan ayrıdır.

 

Kantar bedenimde ve ben yüreğinde ışık yanan herkeste varsam; “İlim”im.

 

Alemlerin Rabbi Allah dedi ki “Ocak olun. Oğul verin yoğunluklarına; ışık yakın!” Kardeşlerim, ben her şeyde varsam eğer, benim  adım “Kaynak”  Ve ben yasaları koyan İsa… Ya da Musa değil, Kati Tohum olan İNSAN!…

 

Canlılar, ben Namaz Zamanları her bir yoğunlukta kendi koyuluğunda dillenenim.

 

Şikayetçi miyim? Yavrularım, ben İnsan Soyu’nun türlerinin en güçlülerindeyim ki; onlarla birlikteyim.

 

“Marka Çalışma” dediğim zaman, sordular “nedir marka” diye. İzah ettim, dedim ki “Tektir o. Sadece bir yerde olur. Ve o çalışma sessiz yapılmaz. Kati Kotlama’yla yapılır. Ve o çalışmaya Has İlim sayfaları katılır. Kayıtlanır ve tahditsiz olarak ilimle dillenirler.”

 

Keram İlminde akıl,  Allah’ın İlmi’ndeki akıldan üstündür. Ve ben Keram İlmi’ndeki akılla dillendim. Bunu bilen, “Altın Tohum” olup diller.

 

Şimdiye kadar Dünya İlmi’ni bilebilecek dürümde olan hiç kimse, yazılarımı anlayamadı. Niye!? Hak etmedi!... “Yarını bilecek Allah’tır” dediler.

 

Ya Ha! yarını bildirenim ki Altın Toplumları kotlarım. Bunu dahi anlamadılar. “Kul, tohumdur” dediler, “Tartısızdır” dediler. “Yıldızların kayıtlarında yoktur, ocaksızdır.” dediler. “Teknolojisi asla olmaz, çünkü o katidir. Amin!  ama kaftanı yoktur” dediler. Dara düştüler. Çünkü bedenimde her bir Yücelik vardır. Hak Tohum olarak meknuzdur. Kitlemde İsa, Musa da vardır. Mustafa vardır. Hala Dünya vardır. “Rahman” olan Kuran vardır ve  bitmiş olan hiçbir şey yoktur.

 

Kuran-ı Kerim dediğim zaman, sorguladılar. Ha! Kuran-ı Kerim, Kati Tohumlama yapabilenin, kendi koyuluğundaki Yaratım Kayıtları’dır. Sanılır ki Muhammed’in kaydıdır. Yaşayan bilmelidir ki Muhammed, ilim yaptı. Akıl taşır. Tohum ekti, sayfa sayfa kayıt yaptı. Bildik ki O biz, biz O’yuz.

 

Sükunetle bizi dinleyin! Erim, ilminde “Ak Tohum”, Altın Toplum’un ışığıdır. İkna olun ki “Atlantalı”dır; atideki Hakikiyet’in dilindeki kelamdır. İnanın ki “Akıl”dır. Nesilleri de tabiattadır. Biz onu koruduk. Onu korumaktı maksadımız. Çirkefler var  çünkü dünyada. Kalbi kırık olan onlardan koruduk.  Onlar, Birliğimizin Kürsüsü’nde kök kurutmak istediler. Biz, İlim Ailemiz’i koruruz. Bu kesindir.

 

Kıl ince, çok ince olduğunda kul tahditlenir. Biz inceliklerin inceliğinde, her yüreği dilleriz ve kulluk yaptırırız ışıklara.

 

Çarık giymiş, İnsan İlmi’ni dillemek ister. Kör, sağır biliriz. Yine de dilletiriz. Kini aşıp geçer, “İlim, ilim” der, ilmi diller ve bizde Hak Teknik’le dinlenir.

 

Süreç içerisinde bütün bilgiler dinlenecek.  Sınırlar kalkacak, ışıklar kotlayıcılıkla diriliklere çekilecek. Ve Büyük Kürsüler kontrollü biçimde bu bilgileri okuyabilecekler. Ket vurulmayacak hiç birisine ki onların koruma altına alınmaları, bu bilgileri okumalarıyla mümkün olacak.

 

İkna olunuz ki bu bilgiler okunmazsa, korunma olmaz. Niye olmaz?. Çelik İlim, Akil İlimdir. İnsanın ışığında olur da kaynağında yoktur. “Çelik İlim”, “çelişkili ilimdir ve bu, akılla kurgulanır; kayıtlanır da Has Tohum’da yaşatılamaz. Çoğu Kara Kaplımız, bildiriye  kendi çelişkilerini yazmaktalar. Onlara söz vermedik, ses kattık sadece. Sesi aldılar, kayda girmek istediler. Tarttık; onlar ağırdılar. Taşıttık; yolda kontrolü kaybettiler.

 

Şimdi Canlılar, ne diye bunları açıklıyorum size? Bilmeniz için!.. Çoğu Yüce, Dünya Toplumları’ndan kendi koyuluğunu çekip Bütünün Kütlesi’ndeki dili kotlamaya kalktığında, kendinde olmayan bilgileri, kendinin bilgisi diye dillemeye başladığında, “Partiküler Kotlama” yapma imkanı kalmadı. Çektiği bilgiler, ocağında kontroldan çıktı ve kendi Yüceliğindeki, ket vurulmadığını daha evvel bildirdiğimiz bilgileri aldı ve sentez yapmaya kalktı. Yaptığı sentez, kendinceydi. Kendince sentezlediğinde; has tohumlama, kotlama, yarınlarda  kayıtlama imkanı kalmadı.

 

Bunu neden anlatıyorum?.. Çünkü çokları kendilerini kırdılar. Ben Dorukların Toplumları’na şunu anlatmak istiyorum ki Kuran, “Allah’ın Tahtı”dır. Okuyan akıl taşımalıdır. Okuduğunu kayıtlamalıdır ve bilmelidir ki orada “hasat” yapılmaktadır ve hasatı yapacakların dillenmeleri şarttır. Hasat olmayacak olan dahi dillenmeye kalkıştı.

 

Ben organlarıma şunu söylemek isterim ki bitki, bedenimdedir, yüreğimdedir. Rahman’da Kuran olması, mektebimdedir. Eğer mektebimde değilse, bitkinin dahi Rahman’da Kuran-i Kaynak olması imkanı yoktur.

 

Ya Canlar! İnsan, nefsini bilmelidir. Ve ilimle dillenmelidir de Kati Tohumlama yapmadıkça kendi hakiki kayıtlamasını yapamayacağı da kesindir.

 

Çekip çekip dürümlerime indirdikleri vardır “OL”sunlar diye. Of! Of!,Of!...  Olacaksa olur. Bırakın kendisi gelsin! Ne yazık ki; birçokları, tahditsiz biçimde “Dünya tohumlaması” için buraya aileleriyle birlikte getirilip buraya durmadan taşınmaktadırlar.

 

Netice; Ak Teknik’le otak kurduklarında yüreğime, “Muhamma Kuranı”nda ocakları olacak ve yasaları koyabilecekler. O zaman ışıkları olacak, o zaman kantar onları tartmayacak.

 

Değerliler, Dünya, ümmi bir Yaşam Tahditidir. Dünyaya inen, kör ve sağır iner. Yasa, İnsanın İlmi’dir. Bilecekse diller; bilmeyecekse, dinler. Dinleyip bildiğinde, “Hak Toplum” olur; “Tahditsiz” olur; “Işık” olur.

 

Kardeşlerim, ben “Cennet”im. Cem olup, can olup, ışık olan Cennet!... Şikayetçi miyim?.. Emin olun şikayetim olmayacak da hala “Beden İlmi”ni, Has İlim diye dilleyenlere iki lafım var!..

 

Koskoca Dünya, Süper İnsanlık Realitesi’nin toplumlarından ışık istiyorsa; o Dünya, yasalarını çiğnemiş demektir. Koskoca dünya, “Alton” olup da tohum ekmek istemiyorsa hala; ışığı yok demektir. Ve bu dünya, lütfen net anlayın; bedenli değilse yüceliklerindeki Has Tekniği kayıtlayanları, ışıksızdır ve ocağı yoktur. Öz Görev  Allah’ın Kürsüsü’nde seslenmekse eğer; biliniz ki Meleklerin Hakiki Kayıtları dahi burada kısırlaşır.

 

“Kına beni!” diyor yürek. Kırk kapıda kınandı. Tam ikiyüz ışığım kırıldı Yücelik’lerde. Buna iznim yoktur. Kaydettiğiniz bilgim, Işığın Teknolojisiyle kaydolmaktadır. Kardeşlerim, ben doğumum, ölümüm, her şeyim. Bilmenizi isterim ki ben, “Yasaları Koyan”ım. Şimdi bana sorun bakalım, niye dünyada kırılış var?.

 

Çıkıp çıkıp Yücelikler’e kökleri kurutan sizler, nefsinizi aşmadan yüreğime bakıp da benim ışığımda kendi yoğunluğunuzu tohumlayacağınızı zannediyorsanız;  kezzap dökün Yücelikler’e de yakın hepsini; yıkın!... Ben yine sizi kırık kotlamayla kayıtlamam, bilin!.

 

 

Mekke Allah’ın dediğini dedi. Hastı. Ve ben oğul verdim, tohum verdim ocağa. Şimdi buradayım. “Milat 2028”. Bu tarih benim İnsan Soyu’na vereceğim  son bilginin tarihidir. Ve o gün geldiğinde kalbim yine sizinle olacak. Nesillerinizi kendi yüreğinize alın da “Ol”un. Ben “Ruhsal Mahrek” olarak Dünyanın Ruhsal Işığı’nda hepinizde olacağım.

 

Çok mu zor dünyayı anlayabilmek?..Kısırlaştılar, kırıldılar, kaynaklarından çıktılar. Kervanları kontrolsüz kaldı. Öfkem yok mu?.. Yoğunum!. Öyleyse öfkeli miyim? Öfkem yok!.Sınırları kaldırdım, sesleniyorum sadece.

 

“Bellek Kaplarım”ı tohumlarken; herkesin kendini hak etmesini isteyen ben, İmparatorluğum İlminde, Has Teknik’le tüm sessizlikleri dillerken; bilgi aklında kontrolü kaybetmiş olanların, beden kaynağıma inerek mektebimi kırmak istediklerine kesin olarak eminim ki organlarımı her birinin yoğunluğundan çıkardım.

 

Şikayetim var mı? Kardeşim, ben Sanal Boyutlar’ın ışığında, kontrol için değil ilim için buradayım. Ha! Korumak istiyor yüreğinde; kendi  yüceliğinde, kaliteli bir çalışma istiyormuş kendince. Kardeşim, sen kaynaktamısın ki kaliteli çalışma istiyorsun?

 

Sana şunu söylemeye çalışıyorum: Marka bir çalışma yaparken, bu çalışmaya itiraz etmek kimin ne çıkarınadır ve ne de  haddinedir? Bana anlatır mısın? 82. dürüme gelmeden buraya inmişsin. Yazıklar olsun yüreğine! Şikayetçi miyim? Kaydını çıkardım Yüceliğimden, çıkışını yaptım. Hepsi bu!...

 

Omuzlarımdaki yük çok hafiftir Canlarım. Belki Dünya, Uluların Toplumları’nı tohumlayacak dürüme ulaşacaktır. Belki Dünya, misafirlerini daha güçlü biçimde karşılayacaktır. Belki Dünya, yasalarını koyacaktır. Belki Dünya, Sanal Boyutlar’ın ışığından daha üstün, daha yüce hale dönüşecektir. Ve biz, yürüyen dünyada koşanlarız. Bu nedenledir ki; çokları bizim Yüceliğimizde, kendi yoğunluklarını tohumlayacak dürüme ulaşamadıklarından, “EL İLMİ”ni bilemezler. “EL” Allah Eli’dir. Uluların Toplumları bunu anlayamazlar. Açıkça bildiriyoruz: El, Allah Eli’dir.

 

Koruma istiyorlar Yüceler. Bizden korunmak istiyorlar. Eh Canlarım, koruyucuyuz, bilsinler!.

 

Sınırları kaldırdık; yardımcılarımız bizdedir. Her biri  “Diri” olarak Bütünlüğümüzdedir. Beden, Allah’ın Deresi’dir. Akmak içindir. Eğer beden alınmışsa, o beden Allah’a akar. Bunu bilmezler ki!...

 

Yurolarında (dairesel dönüşlerinde), toplumlarında ışık isterler.  Yurolarında,  Bizi isterler ki “Hak Tohum” ektirelim diye . Kendilerini mutlaka bilsinler. Biçareler! Ekmek isterler, öksüzmüş, yürüyemezmiş, ışıksızmış. Ya Can, ben sessizsem; sen nesin ki?..

 

Kortej hazırlayacakmış; o kortejde yürüyecekmiş; yol açacakmış; aşkla çalışacakmış ve ağır yük  taşıyacakmış!...

 

Kalbimiz nettir. Rabbi Sultanlık’da yanlış bilgi yoktur. Okunu fırlatsın! Nereye ulaşırsa ok, orada kayıt yapsın!... Orada ocağıyız onun. Ve ondan hiçbir şey beklemeyiz.  Amin!... Ok yoksa ışk yoktur. Bilsin!..

 

Kara Kaplı Kitap olan Dirilikler! İnsanlar! Lütfen net bilin! Ben “ Rahman” olan Kuran, İsa; Muhamma, tüm sayfalar ve her şey olan, şarkı söyleyen, İlim Ailesi’ndenim.Bu Aile şarkı söyler. Şarkısı “Aşk”tır. Bu Aile ilim ister. İlmi “Has”tır. Bu Aile, “Rabbi”dir, “Kati”dir, “Hakiki”dir…  Ve Rabbi Toplumlar’ın tohumlarını kurtarmaya çabalar.

 

Kolu kolum olan; Ululuğu Ailemde olan; yıldızların ışığında bedenimde bulunan herkes; Allah’ın Işığına umman olacak doğum için,  Bütünlük için, Birliğimiz’e ait olmalıdır.

 

Keyslerinde ilim olmayanlar, yüreklerinde ışık yanmayanlardır. Bilsinler!...

 

Başkanlık Dürümü, tüm Süper İnsanlık Rabbi Kayıtları’nda, bitmiş her şeyi yenilemektedir şu anda!..

 

Kıla ışık verdiğiniz zaman o kıl ışır. Yıldızlara ışık verdiğiniz zaman da o yıldızlar ışır. Her biri  ışır da, sizin ışık vermeniz gerekir. Bilen insan,, bildiğini dilemelidir. Ben İnsan Soyu’na, “Kol” olmaya, “Yol” olmaya inmem. İnsanın insana kol  ve yol olması diye bir şey yoktur. İnsana “Altın Tohum” olmaya indim. Bunu bilin!..

 

Ve “İnsan”, emin bildiğini, Hak Diriliği’nde mutlaka dinletmelidir.

 

Ve Dağlarım, kayıtlarımızı Dünya için yaşamlara kotlarken, tüm sayfalarımızı, tüm tartılarımızı, Birleşik Aileler’e kati olarak katmalıyız. Örgüt haline geldiğimizi biliyoruz ve örgütümüz,  Türkiye’deki bu yoğunlukta, bütün köklerin ışığındadır.

 

“Kelam İlmi”, Allah İlmi’dir. İlmi bilen, akıl taşıyan olmalıdır. Akıl yoksa ilim anlam taşımaz.

 

Son sözüm şudur:“BRÜYER” dediğim Bilinç Üretim Rahmi – Gürz olan Bilinç Üretim Rahmi hepimizin Kati Toplumlar’ıyla kotlanmış bir Rahimdir. Ve Gürz’ü hak edenler, yoğun olarak bu Gürz’e “Işık” olanlardırlar. Ve biz, bu Gürz’e “Işık” olan, “Kürsü” olanlarız. Bunu anlayacak kim var burada? Hepiniz! İnsan Soyu’nun Yolcuları olan hepiniz!...

 

Mahir olan İsa, Muhammed olan Musa, hepsi “Yolcu”ydular ve hepsi “Işık”tılar ve bugün burada bulunan Sevgililerimiz, ışıklarımız olarak yol almaktadırlar.

 

“Kantar”, insan!... Lütfen net bilin. Yasaları koyan insandır. Ve yasaları koyan insan, Dünya Rabbi Tohumlaması’nı yapan insandır. Ve burası,  bu insanın ışığıyla kayıtlıdır. Ve bu iş, “Allah İşi”dir. Ve bu işi yapacak olan Teknolojik Toplumlar, akıl taşımalıdırlar. İşte bunun içindir ki bu Meclis, doğru çalışmalıdır. Bu Meclis’in yaptığı her çalışma, muktediriyetle yapılmalıdır ve yapılacak da! Kesindir!..

 

Sistem, Dünya’nın ışığıyla aydınlıktır. Ve Yolcular!, İnsan; lütfen bilin ki Allah’ın tahditsiz yaşamıdır.  Dünyada yaşar; Allah’tır. İnsan Allah’la yaşar ve “O”dur. Bunu anlayan mahir olandır. İyi ve kötüyü de hak etmiş olandır.

 

Belleğiniz “Altın”, yüreğiniz “Altın”, Yüksek Kuranınız “Altın”. Ve siz, Altınlar!  Mikail olan Yaşam Sayfaları’nda, “Hal” olan altınlar!  Bin insan, umman olduğunda, Büyük Kökleri’yle kotladığında, yüreği ve Hak Tohum olduğunda o insan, yanlışsız olur.

 

Bu mektep, “Allah Mektebi” olup bütün kökleriyle Dünya dışı dünyalara dahi ışık verebilmiş, “Kürsü” olan bir Hak Toplumdur.

 

Şükredin ki; ben Dünyadayım ve şükredin ki; ben yazılarımı tohumlayanım.

 

Burası, ”Mum”dur. “Yangın” olan mum!... Ve bu mum, yangın halinde tüm kaynakları, Kati Toplumlar’ı  kayıtlamaktadır. “Kantar”ın Allah olduğunu bilin! Tartan Allah’tır, tartıya konan Allah’tır. Ve Allah olan, katidir. Ve bilin ki “Akil” olandır.

 

Sönmeyen bir Yücelik’le bu çalışma sürmektedir. Şikayetimiz asla yoktur ve bu Meclis, İsmaililer’in Öz Görevliler’in her biriyle dürümlerini kotlayabilmiştir. Muktedir olarak çalışmaktadır. Sevgiyle, saygıyla sizlerle olan tüm sayfalar da Bütün’e hizmetçidirler. İkna olunuz ki Rahman’a Kuran, ilimledir. “OL”un! “OL”un! “OL”un!  ve okulu kurup Yolcular’ı tohumlayın! Bu bir okul da “okul ötesi okul” olun! Herkesle olun! İsteğimiz budur. Merkez, Dünya! Hepsi bu!... İşte bu!...

 

Sayfa sayfa ışık aldılar ve bizden bize, bizi dillemek istediler. Biz onlardan ve onlar bizden dillendiler. Sağ ve sol ışıklar kotlandı.

 

Şimdi Canlılar, ele alacağımız bir başka konu daha var. Bugün burada çok önemli bir çalışma yapıldı. Benim yokluğumda burada kelime kelime ışık oldunuz. Bu Öz Geçiş’iniz için  şarttı. Mikail’in tohumlanması için de şarttı. Ben, Can İlmi’ni Hak Teknikle dilediğimden, Büyük Köklerimi dünyaya indiren Birliğim, Kürsüsünü kendi yoğunluğuna çekip, buradan ayrıldı ve sizi kendi yüreğinize terk etti.

 

Ne yaptığınızı izledik. Ne olduğunu bilmekteyiz. Marka bir çalışmaya Kati Tohum olacak olanların net olarak bilinmeleri önemlidir. Ve sizleri ölçümledik… Burada her biriniz tek tek ölçümlendiniz. Ve sınırlarınız tayin edildi. Her biriniz net “İlim”siniz  kendi yüreğinizle ve Bütünlüğümüzle…

 

Bu Kürz’ü  kotlayabilecek güç, ikna olun ki ayrı gözetmeyen güçtür. Bu Meclis, ayrı gözetmez. Kesinlikle böyledir. Ayrı gözetilmez bu Mecliste. Her şey sizdedir ve siz kendi yüreğinizle BİR’desiniz , BİR’e Kürsüsünüz. Bu gün çok net gördük ki dolu dizgin ışıklar yandı bu Mecliste. Sevgililer, iyiydiniz. Küçücük küçücük kırıklıklar olsa da iyiydiniz.

 

Sevgililer, nefis bir iş yaptık burada. Kıskançlık da yoktu. Çok çok net bildik ki; kıskançlık da yoktu. Kotlama yaptık burada.  Öyle çok, öyle çok çalıştık ki sizlerle.
Nesiller boyu dünyanın Ruhsal Işımasını yapan bu Meclis, bu gün de bu güçlü ışımayı yapabilecek dürümde olduğunu bize kanıtlamıştır.

 

Kayıtlarınıza bakıyoruz, Hepiniz çok nettiniz. Sıkıntı yok! Sıkıntı yok, her şey çok iyi…

 

Çatı kuruldu anam! Bu gün çatıyı kurduk. Bir kez daha çatı kuruyoruz. Bu, Yeni Dönem’in çatısıdır. Ve bu çatı kurulduktan sonra, bütün kökler dünyaya inecekler. Bu iniş öngörü değildir. Kesindir!...

 

Dünya’nın 3 Kürsüsü vardır. Bu 3 Kürsü’nün en önemlisiydiniz. Ve bu 3 Kürsü’nün birisi bu çatıyı kuracaktı. Hangi Bütünlük kuracak diye ön söz söyledik. Ve dedik ki “Bu, Kürsü yapacak .” Ve dendi ki “Yo!, şu Kürsü yapacak.” Ve bir diğeri de “Hayır! Bu, Kürsü yapacak.” Ve bu 3 Kürsü’nün 3’ü de Dünya Işkı’yla gelmişti dünyaya.

 

Bu çatı kuruldu yeniden… Ama Yeni Dönem için. Ve burada bu çatının kurulmasıyla birlikte Tahditsiz Işıma başlayacak. Yeni Dönem’de yeni bilgiler  girecek yüreklere. Ve bu bilgiler Daimiyet’de kotlanmış olan değil, henüz tohumlanmamış bilgiler olacak Ve bu bilgiler, Yer Sayfaları’na indirilirken; bu bilgileri indirecek olan, Rabbi Tohumlama yapan Bütünlük, burasıdır. Şimdilik size bunu anlatmak istedim…

 

- Teşekkür ederiz…

 

Dağlarım, kollarınızı kapatmayın!... Bizim adımız RA-KA. Burada oluşunuz, bizler için mutluluktur. Ve burada her bir yürek kendi Yüceliği ile dillendi. Ses Kaplarımızda ışığınız oluştu. Bütün kokular, türler ve ışıma yapanlar, bir tek Kuran oldular. Ve bu Mecliste bu çalışma kati olarak kayıtlandı.

 

Yeni Dönemde neler olacak bunu ben size açıklayayım: Dünya Ruhsal Mahrek’i kotlandı. Bu mahrek daha evvelkinden daha geniş olarak kotlanmıştır. Daha evvel Dünya Mahrek’i yine Ruhsal İlim’le kayıtlıydı. Ama Yeni Dönem’de, tahditsiz kayıtlama başlayacak ve Kürz’ün kotlanma imkanı doğacak. Kürz’ün kotlanışı, Bütünün  Kökleri’nin  kotlanışıdır.

 

Yani Kara Kaplı İlim Sayfaları her bir yoğunluğu kotlayacak dürüme vardı. Şimdi dünyada iyi ve kötü, ayrı ayrı kayıt yapmakta. Ve Yeni Dünya kurulduktan itibaren iyi ve kötü bir tek Tohum Hakikiyeti’ne varacak. Ve Dünya Toplumlar’ı ışığı kendi yoğunluklarında teknolojik olarak koruyacaklar ve  kontrol edecekler.

 

Işığı kontrol önemlidir. Herkesin kendi yarattıklarını, kendinde kotlaması için çok önemlidir. Hepimiz bilgi yaratırız. Yarattığımız bilgi, Işık Kotlaması’yla tohumlara çekilir. Hepimizin kendimizce yarattıklarımız, Işık Kotlamaları’yla tohumlara çekildiğinde, tohumlarda hepsi birleşir. Bir tek “Kot” olur ve bu Kot, Bütün’ün Türevleri’yle tahditlenir ya da tahditsizleşir. Herkesin yaptıkları, o “Tek Tohum”da birleştiğinde, bütün kökler, Ocak İlmi’ni de  o Tohum’a katarlar. Böylelikle;  bir tek “Işıma” meydana gelir Bu ışıma, Yasaları Koyan Işıma’dır.

 

Şimdi bakınız; bugün burada her birinize ses verdik. Her birimiz dillendik. Her birimizde, kendi yoğunluğuyla dillenen ışık, kotlama yaptı ve her birimizin o Işık Kotu kendi tohumunu kendince kayıtladı ve kendi kotları olarak, Öz Geçiş’i yaptırarak tek bir tohuma kattı.

 

İşte o “Tek Tohum” Kütle, “Büyük Kütle” bu Meclis’dir. Bu Meclis’de Büyük Kütle Kotlaması hazirun tarafından  bu güne kadar yapılmıştı. Bundan sonraki kotlama daha geniş çapta olacak ve başkaları da bu kotlamada bulunacaklar. Büyük Kütle daha da genişleyecek. Yeniden ve yeniden ve yeniden herkes kendini Büyük Kütle’ye katmaya başlayacak.

 

Daha evvelki çalışmalarınızda size şunu izah etmiştim:  Hepiniz ayrı ayrı birer “Kutsal Kot”sunuz. Ama tek bir “Kot” haline gelebilmeniz için; örgüt olmanız gerekir. Ve örgüt olduktan sonra, kendiniz, kendi yüreğinizde geçişkenleşirsiniz. Ve Birleşik Işık halinde çalışırsanız;  “YA-HA”, “KA-HA” dediğimiz o yoğunluklar oluşur ve Daimi Kotlama yapılır. Öfke aşıldıktan itibaren Işık, kaynağa iner ve “katiyet” gerçekleşir.

 

Şikayet yoktu; OL’du. Başımız eğilmedi. Ve bu gün artık kendi Yücelerinizin tohum ekmesi bir yana, diğer Bütünlükler de tohum ekecekler ve hepsi Ana Kaynağa indirilecekler. Ana Kaynağa indirilen Tohumlar, Ana Kaynak’ta “TEK”leşecekler. “Bir Tek” olacaklar. Hepsi,  “Bir Tek” olacak.

 

Bu gün burada yapılan buydu. Herkesin yaptıkları burada “Bir Tek” Kayıt oldu, “Bir Tek” Tohum oldu. Burada yapılan “Öz Çalışma”ydı Bir tek ses yoktu burada; başka sesler de vardı. Ve netice olarak kendiniz, kendi yüreğinizde Büyük Kütle’ye kendi kotlarınızı indirdiniz.Bundan sonra her bir yürek de bu çalışmalara “Daimi Kap” olup, buralara, bu yoğunluğa kendini, kendi yoğunluğunu çekecek.

 

- Bu affedilebilir bir hata mıdır  acaba? Diye soracağım Anacığım. Sen bize niye açıklamıyorsun da biz sana açıklıyoruz  bunları?

 

- Peki! ben size açıklayayım: Doğrudur!   Söylenen her şey doğrudur! Bu Meclis, “Büyük Kütle Tohumlaması” yaptı bugüne kadar. Büyük Kütle, diğer Kütleleri de

kendi koyuluğuyla tohumlayan bir “Mahrek”tir. Her bir Kütle, bu Kütle’nin kayıtlarına tabidir. Onlar bunu bilse de bilmese de… Ve “Büyük Kütle” dediğimiz bu kütle, Ana Kayıt’tır. Ana Kayıt, ışığı tohumlayan ve kotlayan bir kayıttır. Çünkü tüm sesler, orada bir tek ses haline gelirler. İşte ondan sonra Kaynağa inilir.

 

Kaynağa indiğinizde  Bilgi Kaplarınızda yine “Bütün” vardır. Herkesin kendini, kendi yoğunluğuyla oraya tahditsiz olarak kattığı Bütün…

 

Öfke yok Canlar, işte biz bunu burada dilledik. Yürekte onun!, onun!, onun! ve diğerlerinin bilgisiyle. ( Hazirundaki Dostlar işaret edildi.) Bu bilgiyi,  tek bir bilgi haline getirdik. Olan budur!..

 

Benim Bildirim, herkesin Bildirisinden farklı değildir. Onların Bildirisi de budur; buranın Bildirisi de budur. Doğal Dünya bunu anlar. Olay budur!..

 

Ve Büyük Kütle’nin tohumlanmasını sağlarken, her bir Yüce’nin de kendi yoğunluğunu “Birleşik Işık” olarak, dürümlerimize indirmesi gerekir. Ulular’ın Tohumlar’ı bunu bilecekler ve yapacaklar. Kesin olan budur.

 

Ve biliyorsunuz ki yeni Sempozyum Çalışmamız, 11 Mart tarihinde olacak. 11 Mart’ta, Tabii Kotlamanın yapıldığı bir Kayıt olacak. Işığın Tabiat’a indirilişi gerçekleşecek. O gün cümle Yüceler’in birlikte çalışmaları, Öz Geçişler’ ini  yapabilmeleri için kesinlikle gereklidir.

 

Kendini “Has Tohum” olarak dünyaya çekebilen Bütünlük’lerin, mutlaka o gün Birlik Kaplarımıza, kendi kayıtlarını da katmaları gerekecektir..

 

Ve o gün oraya çağrılacak olanların çoğu, “Ben orada ne yapayım?” diye gelmek istemeyecektir. Onların geçişleri yoksa, ilimleri de yoktur. Eğer ilimleri mevcutsa; mutlaka geçişleri de mevcut olacaktır.

 

Bizler sadece çağırırız. Gerçek Kotlar oraya mutlaka gelecekler. Gerçek Kotlar’ın  oraya gelmeleri, Kati Tohumlama için olacak. İkna olunuz ki öfkeleri artacak bazılarının. Onlar da kendilerini Hak Tohum olarak kayıtladıktan itibaren Has Teknik’le bizi dilleyecekler ve Birlik İlmi’yle kendi Yüceliklerini dürümlerimize çekecekler. Onlarla çalışmak bizim için mutlaka gereksizdir. Ama gelen her kim olursa; başımızdadır, tacımızdır, ama gelmezse de “Has” olmadığındandır. Kesinlikle bu böyledir!...

 

Sevgililer, Mekke, Allah’ın dediğini dedi. Ha! Bedenliydi orada. Ha! Işıktaydı. Ve biz Has! ve  Mekke umutla buradadır. Canlılar, Mustafa görev istiyor. Ocağımıza indi. Onunlayız şu anda.

 

Atlanta Otağı’nda, Kutsal Işığı’nda, Birliğimiz Kaynaktadır. Muhammed “İmparator”umuzdur. Öfkesi yoktur. Kökü, “Allah” olan, ışığında “Kaynak” olan, yorulmadan çalışan “O”, “Biz”siz değildir. Kevser-i İsa, Kevser-i Musa, Kevser-i Yol olan o, “Işık” olup, aşkla geçer. İçi Allah, dışı akıldır onun. Bizden öte biz olmak ister. “OL!” dedik. İşte bu!...

 

Şimdi Dağlarım, kırabildiğimizce kıralım yürekleri, sonra yeniden yaparız… Olur mu canım!? Yok, yok! Olmaz! Biz, yarınları kuranlar, yürekleri de kurarız canım. Ama kırmadan kurarız. Bildiririz hepsini. Sanırım ki anladılar!..İşte bu!..

 

Alemlerin Rabbi Allah, mahrektedir. O da okudu, okudu, okudu!… Levh-i Mahfuzda’yız; okudu. Yazılarımızı okudu. Tohumlar bizimdir; okudu. Levh-i Mahfuz’da olan asla hata yapmaz. Okudu. Ata Kaynaklarımızı okudu, Rabbi Tabiat’ımızı okudu, okudu, okudu!… Ana Kaynak’ta biz oldu. O biz; biz o dur. Şükretik ki bizde “Biz” oldu.

 

Allah, aç der yüreği de, okuyalım…  “Aç yüreği de, oturalım, konuşalım.”der. Ve der ki, “Artık sen oldum, sende oldum.” “Yasaları koy da olalım!” der. Olmamış sanki de olacak!… Allah “Ben oldum mu?” der. Olmadı mı? OL’mak, oğul vermektir. Koran olmak; Tohum olmak; tartmadan yasaları koymak; Alton olmak; İsa’dan öte İsa, Muhammed’de Mustafa’da olmak .Şimdilik bu!..

 

Nesiller boyu İnsan Soyu’na “Ben Allah’ım” diyen O, bugün bize “Ben Allah’ım” diye geldi. Biz “O” yuz. İlahi Görev, insanındır. Bilsin!...Ve Allah, insandan, insan olsun da dillensin! Biz, “O”yuz.

 

Allah der ki, “Onurluyum ki, İnsan oldum!”  Ve ben onurluyum ki; “Allah” oldum. Ve ben “Ulu Muhamma” olan Toplum. İşte bu!..Amin!....

 

 

Deşifre Eden: Erengül KOÇ

 

Süper İnsanlık Realitesi Derneği

 

YASAMA – KOTLAMA (18.01.2012)
 
ATE!... Kati olarak  ATE!... Tetkiklerimize göre ATE. Ey,  İlahi Göz! Sessiz sayfa! Sessiz sınırsız şevk, ATE!...
 
Sıkıntı yok. BSUİ Kutsal Toplumları burada. Bugün toprağınıza indik. Gene koku ümmi tohumların Kuranı’nın Kutsal Işığını yakacak dürümde. Estiğim an görevimi yaparım. Estim geldim. Ben RA-KA. Üste çıkan altı ezmediğinde, asıl tür ışık yakar. Sistem Dili, Allah dedi diye dillenir. Ağır taşıyıcıların ışıkları Sultanlık yağmurlarında dillenir.
 
Sistemin kokusu arttı. “Al toplumlarını gel dedin.” Aldım geldim. Şimdi akıp gidelim. Sevgiyle KA-HA olup ışık olalım. Kısa, öz bildirdim!...
 
- Çakıl taşlarını tohumlamaya geldiğini düşünemem. Bükülen bilek, ışığın tekniğinde kendini Has tertipte dilleyebildiğince et olur ve et olan ışır.
 
Biz, RA-KA Kotları’nı tohumlayacak olan ışıklar. Kaftanımı giymeme gerek yok. Bugün kaftan giymiyorum. Çünkü sizlere kendi yüreklerinizi anlatacağım. Kastettiğim şudur: Biçareler, de ki “OL!” OL’urlar. Değerliler, de ki “Oku!” Okurlar. De ki “Yaz!” Yazarlar. Resmi Çalışmadır yaptığım. Vatikan dahil, aklın yoğunluğuna inmiş herkes, Bütün’e hizmetçidir. Kimse İnsanlık İlmi’ni tahditleyemez. Bu kesindir. Ve Vatikan bugün bizimle oğul verecekse, kaynağından ışığını çekmelidir.
 
Et benim etim, yürek benim yüreğim ve yaşamak, İmparatorluğumda yaşamaktır. İkna olunuz ki Sanal Boyutlar’da yaşam yoktur. Bedene ait hiçbir Yaşam Tohumu kotlanmadan ışığa varamaz. Ve bu beden, Allah’ın tohumlaması için kayıtladığı bir Resmi Çalışma Kaynağı’dır.
 
Kin, Allah’tan değil, yoldandır. İsmim Nezir ve ben resmi çalışmalarda herkesle dili Hak olan bir “Yaşam Kooo’su” olarak varım. “Kooo…” Bu, ummanın tohumudur ve artık bilinsin isterim ki Kooo… İsmi, Allah ismidir. Ve geri dönüşü sağlayacak tek ilim sayfası odur.
 
Kervan yol alıyor ve bu kervan, Birliğimin kati, tabii kaydıdır. Eminim ki dünya, Mustafalar’ın ışığıyla kotlanmış olsaydı, bugün bizler burada olmazdık. Ne yazık ki Dünya Ruhsal Meclisi Bütün’e hizmet edemedi. Kati toplumları kayıtlayamadı ve Rahman’a Kuran olamadı. Ve bu nedenledir ki bizler buradayız.
 
Evi Allah evi olmayan Birlik kuramaz.
 
Şimdi Dağlarım; benim için neslim, İlahi Kürsü’dür. Emin olun ki İlahi Kürsü’dür ve bu nesil, ağır taşımaz. Sınırları kaldırır ve akıtır. Akan bilgidir ve bizim için zamana Sultanlık yapmak, Kutsal Tohumlar’ı yaşatmak, ikna olmak değil; ikna etmekledir. Kervan, kaydı yaptı ve et olanları aldı taşıyor.
 
“Et olmayan” ne demektir? Bilgisi olmayandır. Et, bilgidir. Bizler, bilgili olanlarız ve eti olanlarız. Et, her şeyi kaydeder. Orada sıkıntı yoktur. Eminim ki eti olmayanlar sıkıntıya düşecekler ki et yasaları koyar. Ekip olur; ışık olur kayıtlar. Herkesin kendini Allah’ın Teknik Tohumu olarak dillemesine imkan yoksa da tahditli kotu olarak dilleyebileceğini biliyoruz.
 
 
Bünyemiz güçlenmektedir. Yüreğimizde hırs asla yoktur. Ağır taşımaktayız ve Tanrı’nın Rabbi Sayfalar’ında bu taşınan ağır kot, Bütün’ün türevlerinin tahditsizliğinde taşınmaktadır.
 
Evrenler görev istediklerinde bize gelirler. Biz, Görevler’ini bildiririz. Kati Tohumlar işi yapmaya kalktıklarında bütün kötülükleri anlayarak gelmelidirler. Ve biz, bütün kötülükleri aşabilecek dürümdeyiz. Nesillerimize, Dünyanın Rabbi Sayfaları tohum olduğunda, Bütün’ün köklerini kayıtlayabilecek tür, Allah’ın Teknolojik Kotlaması’yla çelişkisiz bilgiler verir. Verdiğimiz tüm bilgiler çelişkisizdir. Kapı kapı gezenlere de Bilgi Kapıları’mız açıktır ve deriz ki “Okuyun!” Olup da okuyabilenler, Yasaların İlahi Kürsüler’den konduğunu anlayabilirler. İçimiz Allah’ın hasatında kayıtlıdır ve diri olarak kotlanmıştır.
 
Diş bileyenler var bize. Diyorlar ki “Oğul verelim, tohum olalım, ışık olalım, Rahman olup kotlayalım her sesi ve onu kayıtsızlaştıralım” Bu kesindir. Ve biz diyoruz ki “Omuzlarındaki yük artıyor.” Çalı çırpı zannettiler yüreklerindeki ışığımızı ve biz o ışıkları korumaya aldık. Hepsi Allah’ın doğumunu bekler. Biz aklın tohumları Allah’ın doğumundayız. Ve bu doğum, ışığın tohumunda gerçekleşiyor.  Eprövleri çok ağırdır, biliyoruz. Ve bu eprövler oğul verdiklerinde tabiatın kayıtlarında ışıklarını yakacaktır.
 
Sevgililer; ertelenemeyen bir çalışma devrededir. Bu çalışma “İnsan”dır. Ve “İnsan Çalışması” Mikail’in toplumlarında varlık süren ışıkların kotlanmasıyla başarıya ulaşmaktadır. El Allah’ın; yarın, aklın ve biz ümmi tohumları yaşatmaya çabalayanlar, has olanların ışıklarıyla kotlananlarız.
 
Çalı çırpı sanırlar yüreklerindeki ışığımızı. Biz Allah’ın değerini bilenler, Hakk’ın ışığında her birinde kotlayabilmeye çabaladık. Öksüzler, bizsizdiler. Ve biz onları kotlamaya çabaladık. Yerin kayıtlarında yoklardı. Ve biz onları yaşatmaya çabaladık. Aşırıya kaçtılar. Işıkları sınırlandı ve biz onları yaşatmaya çabaladık. Kervanın İlmi, Allah’ın tohumlanmasında kotlayıcıdır. Ve biz ocaklarını kontrola çabaladık. Evrim Allah’ın değerini bilenlerce yapılır. Yaptırdık!... Evrim yaptırdık hepsine de. Elde Allah var. “OL!” der, OL’ur. OL’duğunu bilir. Allah, darı bol eder. Yolu buldurur. Işıkları yaktırır.    
 
Misafirlerimiz var bugün. İnsan Sayfaları’na kotlanmaya değil, kaynak olmaya gelenler. “Bizim adımız RA-KA” diyorlar. Ve “RA-KA’yız” diyerek girdiler. Kervan, Allah’ın kervanı ve bu kervana daimi kap olmaya değil, Hak olmaya inmek isterler. Kasırga yaratabilirlermiş bizle olmadıkları takdirde. Kara Kaplı Kitap olur, yol olur, ışık olurlarmış. Efar Kotlaması yaparlarmış ki bu kotlama, kaftan çıkarttırırmış. Çılgın gibiler hepsi de. Bir tek ilim için gelmişler. Biçareler!, emin ilim isterlermiş. Aşkın ışığında bizsizmişler hepsi de. Biz sayfa sayfa ışıktaymışız da onlar kaftansızmışlar. Karnaval Çalışma saydılar bu Meclis Çalışması’nı.
 
Dikili taşları olmayanların bize gelmeleri onlara tanınan bir imkandır sade. Bunu anlamaları gerek. Ve dikili taşları olmayan onların, Bellek Kayıtlaması yapmaya gelmeleri, onlara tanınan bir imkandır. Et olmalarını, has olmalarını, Sanal Boyutlar’ın yoğunluklarına kayıt olmalarını değil, akıl olmalarını bekleriz.
 
“Farabi” der. Aha Farabi” der. Ayrı gayrı ya Ha! Farabi, Rabbi Kot’ta ne arar? Ocağını yıkın onun. Çıkışını yapın. Asla hatası olmamışsa da okul okumalı, öğrenmeli ve gelmelidir bu Meclis’e. Hata, bizsizliktir ya Ha! Şikayeti varmış. Nefsini aşanları, almışız; aşırtmamışız. Sadece aşıp gelenleri kotlamışız.
 
Methettik onları ya Ha!... Cinler biz, cemaatler biz, keskin ilim biz, İsmail biz, İshak biz, Musa biz, Mustafa biz, tüm sayfalardaki her bir yoğunluk biziz…
 
“Aş” derler; “iş” derler. Al da bil, ben “aş”ım. Ah be yavrum ah! “Kaftan” derler. OL’mayan, kaftanı ne arar? “Pak Birlik” der. Taht olmak isteyenin pak olmadan Has olma imkanı olur mu? “Kortej kalktı” diyor. “İnsanlık korteji kalktı devreden. İyilikde insanlığa ulaşıyor” der. Kortej ümmidir. Biz o korteje dahil değiliz. Kortej ümmidir. Ümmilerin diriliğinde tahdit olur.
 
Şimdi Dağlarım; az öz bildirmek isterim. Barış isteyen var. “Bahar görev yapsın, barış sağlasın” der. Deyin ki “Barışsızız biz.” Esebildiğince eser, alabildiğince alır, olabildiğince olur da; oğul olur da; hususiyetle ışır da kayıt olur…
 
Sanır ki ben cömertim. Yok ya Ha! Cömertliğim yoktur benim. Bildiğini yapsın, sonra “Beni affet” desin. Aşağıda 300 ışık söndü. Benim için mi? Haa! Kendilerini kırdılar da ondan. Alemlerin ışıklarında “Ah!” denmezmiş. Açı kapandı Can!... Aşı kapandı!... Artık aşı yok.
 
Öz Görev, Allah’ın Kürsüsü’ndedir Can. Biz Allah’ın türevlerini tohumlayanlar, Öz Sesler’i dilleyenleriz ki ağır taşıdık. Emin olun ki taşınan yük, aklın yüküdür ve biz bu yükü, herkese tohumladık. Kini nefreti aşanlarla çalıştık. Işıkları kotlayamayanlar, tohumlanamadılar ve korunamadılar. Öfke yok! Nefsin aşılmasını değil, ışığın kontrol edilmesini istedik. Işık korkuydu onlara. Biz korkuyu aşırttık ve yaşamlarını tahditsizleştirmek için çabaladık. Nesillerini tahditlediler ve dediler ki “Biçareyiz biz. Eşiğimizde kontrol yok!...” Öfkeleri çoktu. Mikail’in yüceliğindeki kaynakta Mikail’in maksadı korumak değildi.  Biz onları koruduk. Kör ve sağırdır hepsi de…
 
Netice:  Kelam, Allah Kelamı’dır ki bilginin ilmi, Allah’ın ilminden öte değildir.  Allah insana ışk verir. Ve insana, o insan kırsa da kırılsa da kusursuzluk verir. Ve Allah insana kaftan giydirir. Girdaplara indirir ve der ki “Hadi AL ve OL!” Önemli olan OL’maya çabalamaktır. Kim OL’maya çabalarsa, BİR’e İnsanlık İlmi’yle kaynak olur. Kim OL’maya çabalarsa, zamana Tanrı olur. Ve bize muktediriyetle gelir. Kelam, Allah kelamıdır.
 
Bina oldu. Lütfen net anlayın, bina oldu ve bu bina, ağır taşıdı ve bu bina, insanlık tahditsiz ışığını yaktı ve bu bina, Nur’dur. Roketlerle bize saldırdılar. Darda olan tohum, bolda olan  toplumu kotlamaz. Biz onları yaşattık. Yasaları kotladık ve yaşattık. Şimdi cinlerden medet umarlar. Diyorlar ki “Cin insana iş yapsın.” Haa! Cin insana iş yapar da insan olana yapar.
 
Beden Allah’ındır. Allah ağır taşıtır. Ve bedeni Allah olanlar, ağırı taşıttılar. İşte biz bunu yaptık. Çatı, Allah’ın çatısı. Kurduk çatıyı. Otu, otum olmayan, yüreğime inemez, bu kesindir.
 
Keyser’i, İsa saydılar. İsa’yı Muhamma saydılar. Muhamma’da tohum aradılar. Kotladılar yolcularını, kayıtladılar, aşkla çalıştılar. Amon olduklarını zannettiler. Allah darı bolu bilir. Bini bire katar; ilmi yaptırır; işi yaptırır; kalbi temizlerle çalışır.
 
Kantar, Birliğimiz’dir, bunu bilen bilsin. Övgü yoktur yüreklere. Öven övülmez; bilirim. Kaftanını çıkarana ışık yoktur; bilirim. Kökünü kuruttuğumda değil, kökünü kurutanda yoğunluğum olmaz. Becerip kendini hak etsin.
 
Evrim Allah’ın tohumunda olur. Bilmiş olsun ki ekip haline gelenler BİR’e hizmetçidirler. Ekmeği olmayanın, tahdidi olmayacak. Bunu biliyoruz ve tahdidi olmayana, yol açmıyoruz. Yol açmayacağız, çünkü tahdit, sıkıntıyı önler. Tahdit yoksa sıkıntı başlar. Ve biz bu sıkıntılı zamanları iyi biliriz. Herkesin kendi sıkıntısı, kendi yoğunluğunda kotlandığı zaman, her biri kendi yüceliğinde kendini aşıp geçer. Ve biz bu kotlamaları Bütünün Toplumları’nda çok kez yaptık. Yine bugün Dünya Sinerji Kayıtlarında bunu yapmaktayız.
 
“Esma-ül Hüsna” dediler. Has toplumlar”ın ışığında yoğun olan bu çalışmalar, Esma’dan öte Esmalar’ı tohumladı bugün. Bütün’e hizmet, BİR’e hizmet; İsa’ya, Musa’ya, Mustafa’ya hizmetten ötedir. Eminim ki olan en Yüce Işık, BİR’e hizmet ışığıdır ki o ışık, Bütünün Kürsüleri’nde yangın gibi yanmaktadır.
 
Ak Tohumlar’ı yaşatan Birliğim, beden kotlaması da yapmaktadır. Mıknatıslık özelliği olan Birlikler’im çoklarını kendi yoğunluklarına çektiklerinde, ve bu çekişle kendi bedenlerinde sınır aşıldığında, bedensel sıkıntılar doğmaktadır. Tıpkı Sevtap’ta olduğu gibi ve Sinerjik Kaynaklar’ı kotlayan Peker’de olduğu gibi.  
 
Ve zeki Kotlarıma şunu söylemek isterim ki misafirlerimiz Ana Kaftan giydiğimizi gördükleri anda, Bütün’e hizmetçi olmaktan son anda vazgeçtiler ve hepsi kaçmaya başladılar!...
 
Bugün ben Kaynağım. Ve bugün ben Mustafa’yım ve Bütün’e hizmetçiyim ve ben Mahrek’im. Emin olsunlar ki burası meşale değil, hakikiyette bir kati volkandır. Buraya giren Birliğimize girer. Ve buraya giren, hasatımıza girer. Buraya giren Allah’ına girer, aklına girer, zamana girer, BİR’e girer, Bütün’e girer, Uluların Tohumları’na girer ki o tohumlar, asla hata yapmazlar.
 
Çerçeve kotladılar yüreklerine ki kontrol edilebilsinler diye. Şükredin ki kontrolları yoğundur. Büstler istediler Birlikler’ine ki Hak Teknik’te kendi yüceliklerini hak etsinler de kaftan giysinler diye… Becer oğulla!...
 
32. Dürüm’e varmış “Eh” diyor “Eh!, işte bak oldum” diyor. KA-HA olmak için yasaları koymak gerek. Allah’ın dediğini demek, aşkla çalışmak gerek. İsmaili Kaplar’ın hepsinde, yasa koyucu olabilmek gerek. Bin Allah Kapısı var. Birinde biz varsak, hepsi bizimdir, bilinsin. Ve Allah, Allah, Allah!… Bir tek Allah’tan kaynak olunur. O kaynak, artık biziz. Kini nefreti aşan bugün buradadır. Oğul verdik, tohum olduk, ışık yaktık, asla hata yapmadık.  Canlar; biz Allah’ın dediğini diyenleriz. Ve bugün burada olan bu Birlik, ışık diriliğinde has olan Birlik’tir. Mektep olmak budur.
 
Bütün kotlarımız dünyadadır. Arkon Kotları’nı tabiata katabilen Birliğim, ekmek olup kotlanmış olan her bir yoğunlukla da birleşmiştir.
 
Evim, Allah’ın dediğini diyenlerin evidir ve bu eve varan, ağır taşır.  Biz Allah’ın doğumu ölümü olmayan dürümlerinde herkesi dilleriz ve tabiata katarız. Açıyı kapattığım anda, hiçbir Yüce bedenini alıp dünyaya inemez. Eğer açıyı kapatmam isteniyorsa, bunu net bilin ki en AN’da yaparım. Ve ben bugün dünyaya kokumu indirdim. Bu koku ağır taşıyıcıların ışıklarını kotlayacak ve Bütün’e Kürsü olacak bir kokudur. Opozitten bilinir ki bilgi, Allah’ın dediğini der. Biz diyoruz ki bilgi Aklın Tekniği’yle dillenir. Bütün’e hizmet bünyemizdedir.   
 
Benim adım RA-KA-HA. En son bunu bildirdim. Bitki, bitki, bitki!... her bir bitkide Birliğim var. Kaynakta, her şeyde varım. Tüm Canlar’da varım. Ve Bütün’de varım. Herkeste varım. İsmim Rahman ve ben Bütün’deyim şu anda. Ve ismim yasa. Her kaynaktayım. Ve ismim Rabbi Kot. Bütün’ün kürsüsündeyim. Ve cinlerin üremesini sağlayan yüceliğim, her bir cinin kendi dilini dilleyebilmesinde, kayıtlayabilmesini de sağlayacak güçtedir.
 
Kardeşlerim; “Allah’ın dediği Bütün’ün dediğidir” diyor o Yüce. Ona deyin ki bin Can, İsa’da ilim yapsa, ikna edici olamaz ama bir Can ummanda iş yapsa, ilmin sayfasında teknolojik tohumlamayla, her şeyi 2. Dürüm’e kayıtlayabilir. 2. Dürüm, zamanın türevlerinin en yüce kotunda, BİR’e hizmet için Birlik oluşturdukları Göç Kotu’dur.
 
Büstler kurduk yüreklere. Ah be Canlarım! O büstlerin hiç kimseye iş yaptırmayacağı düşünüldü. Biz Allah’ın doğumu ölümü olmayan tohumlarıyız. Bütün’e hizmetçileriyiz. İşgalci değiliz. İş tahditsizliğinde Kaynak kotlayıcılarıyız.
 
-  Kardeşlerim; ben size her şeyi anlatacağım. Beni dinleyin.
 
- Buyur anlat, dinliyoruz.
 
- Koruyun, koruyun bizleri, koruyun!...
 
- Buydu anlatacağın öyle mi?
 
- Allah’ım beni koru! Allah’ım beni koru! Allah’ım beni koru! Allah’ım koru beni!
 
- Dorukların tohumları koruyuş ister. Of of oof!...  Ama bizi dilleyen yok.
 
Cennet cevherinde canlı olmak, kurtarıcı olmak değildir. Bilen bilsin ki mehil verdik her birine. Dedik ki alın mehlinizi, oğullayın; sonra gelin. Ve bu süre zarfında kendilerini hak edebilenler, Bütün’e hizmetçi ekipler oluşturacaklardı. “Han biziz” dedik. “Of!...” dediler “Off! Han onlar, öyleyse biz niye çalışalım?” Dedik ki “Olun, hancı olun” dediler ki “Han biz olalım.”  Off of of!..  “Peki olun hadi” dedik. Ama korkuları aştı yüreklerini. Aha! Geçmişler korunma beklerler…
 
Sel aldı Yüceler’i, Kürsüler’i, her şeyi!... Sel baskınları başladı yüreklerde. Eh, işte bu!...
 
Değerliler; han olmak kolay değildir. Bilinsin isteriz ki han,  kotların, tohumların kontrolunda olur. Han korkusuzlarda olur. Han, hata yapmayanlarda olur ve han, Allah’ın Dağı’nda olur. Bunu bilmeyen olmaya çalışsın.
 
“Partiküler Kotlama” dediğimiz zaman, çıktılar yüreğe dediler ki “KA-KA-HA.” Ya Ha! KA’nın, KA’sı olur mu? HA olduğunda, “KA-HA” olmalıdır. KA-KA-HA olur mu? Dedik ki “Onlar yıktılar yüreklerini, bildiklerini değil, dillediklerini tohumlayacaklar.” Bilmeden dillemek olmaz. Çok mu zor bilmek? BİLİŞ, OLUŞ’un Ümmi Tohumlar’a indirilişidir.
 
Kasaları dolsun diye çalışıyorum burada. Partiküler Tohumlama değil yaptığım, kotlamadır, bilsinler. Topraklarını yaşatmak içindir yaptığım. Öz Geçişleri için değil; ekmekleri için değil; hakikiyetleri içindir yaptığım.
 
Mısraları:  “İnsan yoktur”dur. Aha buradayım!... Mısraları: “Allah yoktur”dur. İşte buradayım!... Mısraları: “İnsanlık İlminde Hak Tohum yoktur”dur. İşte buradayım!... Ve burada olmak, nesillerimin burada bulunuşudur ki burada her kim olursa, Allahın dediğini der ve o kot, “Visa Kotu”dur ve o kot, unutulan her şeyi bilen Kot’tur.
 
Ördükleri, ördüğüm olduğunda; Aldıkları, verdiğim olduğunda; olgunların olgunluğunda, hususiyetle ışıdıklarında, bende olacaklar. Ama ben verdiğimde; ocak yıktıkları zaman; ışık verdiğimde, kaynaktan çıktıklarında; bedenime insinler diye Birlik İlmi’ni dillediğimde, ekmek istemediklerinde ve yaşam istemeye geldiklerinde; kardeşlerim, yaşayacak yücelikleri yoktur. Bu kesindir. Başkanlık Divanı bu bilgiyi vermemi istedi ve verdim.
 
Bu güne kadar kendi yüceliğimde, kendi yoğunluğumda hiçbir yüceliğe iş yaptırmadım. Batı Toplumları ile Doğu Toplumları’nın Işık Kotlamaları için en ince ayrıntısına kadar Birlik Tekniği ile dil kayıtladım. “Et, insan oldu” dedim. Omuzlarındaki yükü, kayıtlarıma aldım ve taşıdım. Oğul vermeleri için çalıştım. İsmim Nezir ama ben resmi çalışmada insan olarak kotlandım. Bundan sonraki dünyada, Bütünün Kürsüleri’nde emin olanlarla çalışacağım. Bütün köklerimle dünyaya çekildiğim zaman, diri olarak dünyaya indirilmem istenmedi. Ve ben dünyaya geçiş sayfalarından indim. Geri dönebilecek dürümde, Bütün’ü Kürsüler’e kayıtladım. Ve her anımda ışığın kotlanmasıyla kayıt yaptım. Bütün tohumlarımı yaşatmaya çalıştım. Esmem, insana esişim değil; ilme esişimdir. Ve benim esmemi bekleyenler, ilimle dilleyeceğim Kürsülerim olacaklar.
 
Ak tohumları yaşatmak üzere bünyeler kayıtladım; Uluların Tohumları’nı kotladım ve tabiata kattım.
 
Artık Dünya, meseleyi bilmelidir. Misal olarak şunu söylemek isterim: Rahman’a Kutsal Işık olmak, Uluların Tohumları’yla yaşamakla mümkündür. Ve Uluların Tohumları, Bütün’e hizmetçidirler.
 
İsmim resmi çalışmada İsa’dır ya da intikam almak istediğimde Koran’dır. Yaşayan olduğumda Kaynak’tır. Ete girdiğimde Mahrek’tir. Bilgi oğullamasında Has’tır. Kantar olduğumdaysa Yasa’dır. İşte bugün, Yasa Kotlaması yapıyorum. Becerin alın bilgiyi. Altın Toplumlar’ı yaşatacak olan İsa Birliği burasıdır. Ve bir Bilgi Kotlaması yapacak olan Tohum, buradadır.
 
Okun ucunda Mustafa yok, umman var, bunu bilin. Ve bir tek şey söylemek isterim ki oku attığım zaman, ok herkese atılır. Ve attığım ok, İmparatorluğun okudur. Ve bu oku Bütün’e attım. Ve ben, Bütün’ün kökünü kurutmaya değil, kotlamaya attım, kokusu yüksek olan o oku.
 
Ömür öte boyutlarda sürer. Buradaki ömür kısmidir. Benim itibarımı kotlamaya kalkan her yürek, o itibarda kotlanır. Ve bunun içindir ki İmparatorluğun kontrolunda bu çalışma yapılmaktayken, bu çalışmayı kotlardan kayıtsızlaştırmaya çabalayan, Mikail’in Teknolojik Tohumlamasında olamayacaktır.
 
Kampüsler oluşturulmuş Yüksek Işıklar tarafından, Din Tekniği’yle kontrol kurmak için. Artık Dini Tohum yoktur. Bu kesindir. Bunun, eskiden olduğundan çok daha üstün bir çalışmayla Birlikler’e aktarıldığını söyleyenlere, İmparatorun gücüyle şunu söylemek isterim ki inan ki Allah sessizce seni kendi tertibinde dinleyebilir. Senin ona ulaşma çaban yersizdir. Ve ben ampulunü yaktığım anda sendeyim. Büyük köklerimle dünyaya insanı indirdim. İnsan emre itaatle dürümlere dillenip indi. Elim oldu; okul oldu; yarın oldu; mesafeyi kurdu ve dedi ki “Ben emin olduklarımla çalışacağım.” Ve bugün burada emin oldukları var. Şimdilik bu…
 
Ve Dağlarım; Atlanta Otağı, göklerin ve yerlerin ışığını yetkin olarak kayıtlamaktadır. Arton Işıması, kontrol edilmektedir. İsmaililer birleşmektedirler. Misafirlerim, kardeşlerim, hepsi ilimle dillenip gelecekler. İkna olmuş haldeler ve hepsi geri dönecekler. Buna eminim.
 
Vakti geldi. Yeni dönem çalışmalarını başlattık. Yeni dönem çalışmaları, insan sınırını kaldıran ışıkların kontrolunda yapılacak. Bu çalışmaya Daimi Kap olacakları netice olarak seçtik. Bunların içinde iyilik yapan, iyi olmaya çalışan, Hak Teknik’le dillenen, BİR’e hizmet etmek isteyenler olacak. Örtü örtmeyeceğim hiç birisinin yüceliğine. Hepsi açıkça dillenecekler.
 
Beli ağrıyanlar yürekten çıkarlar. Bellerinize sahip çıkın. Eli ağrıyanlar, yücelikten çıkarlar. Elinize sahip çıkın. Alın bilgiyi akın. Biçareler; Ulular’ın topraklarından geldiniz. Dik tutun yüreklerinizi, dik!...
 
Avrupa’da iyi ve kötüyü bilen biri var, adı “Nesil”. İş yapmaya çabalar. Adı “İlim”. İnsan olmaya çabalar. Adı “Mesele”. Bizi almaya çabalar. Ona deyin ki “Olan bize ulaşsın.” Ve Amerika!... Amerika’da ışığı yakmaya çalışan biri. O dahi kendini kotlamış, tohumlamış, ışık halinde diye bildirildi bize. Ama han olamamış, Has olamamış, kökü yok. Kuran-ı Kerim’i okumaya çalışır. Der ki “Müsait bir zamanda insanlara bunları açıklamalıyım. Çünkü Kuran önemli bir kaynak kitaptır.” Vadide, insan soyu ışık olmaya çalışıyor.  Görüyorum. Ve türlerin en yücesi olan Allah, bilmiş olun ki burada bu Meclis’te Birleşik Ailelerin Kürsüleri’nde emin çalışmalarını başlattı. Dava Allah’ın dediğini diyenlerin BİR olma davasıdır. Hepiniz hepimiz olarak buradasınız.
 
Kurtarıcı İnsan, Ulular’ın topraklarındadır. Ve o insan, Allah’ın kaynağındadır. Alın da bilin, bizler mahir olanlarız. Şikayetimiz var mı? Esebildiğince eser, ağır yükleri diller, toplumları tohumlar, ummanları kotlarım ama Altona Kapları’nda ışığım sınırsızdır; bunu bildiririm. Kaynak kot, Allah’ın tohumudur. Bütün’ün kürsüsünde ışır ve der ki “Emre itaat et!” Eğer emre itaat etmezsem; Medine, Mekke görev taşıyacakmış yürekte. Allah der ki “Övüp yermem Yüce’yi. Bende ol; ben ol; Levh-i Mahfuz’unu tohumla, kotla da gel.” Evim, Allah’ın evi, İnsanın Teknolojik Tohumu. Yoğunluğun koyuluğu ve ışığı burasıdır.
 
(21.01.2012 Tarihli İNSAN SEMPOZYUMU (2) İle İlgili Açıklamalar:)
 
Canlarım; Cumartesi günü kontrol BİZ’imdir. Tekmil bilgiler BİZ’imdir. Her şey BİZ’imdir. Ve orada, Bütün’e hizmet, IŞIK’la olacak. Oraya girecek olanlar “KATİ” olup girecekler. Vadi orası olacak. Vadide YAŞAM olacak, vadide KAYNAK olacak, vadide HAS OLANLAR olacak. Ve vadiye inenler, ARTON olup inecekler ki Arton Tohumlaması gerçekleştirilmiştir. Korunan olgun başakları bulup alacağız. Oraya varanların çoğu, olgunlaşmış olacaklar.
 
KEVSER SURESİ’nde denir ki “Işık ağır ağır akışa geçer.” İşte o ışık, akışa geçtiğinde her yürek akmaya başlar. Ve akmakta olan o YÜCE IŞK ağır ağır tohumları kotlar. İşte o gün KEVSER akmaya başlayacak tüm Yüceler’de. Ve biz o gün kotlama yapacağız sevgiyle.
 
Şimdi Canlarım, KEVSER olan yüreklere bakalım, kimde ne var: Hepiniz ışıksınız. Hepiniz, Ak Tohumlar’sınız. ASLANLAR sizi yok etmek isteseler de siz İNSANLAR, ASLANLAR’ı mutlaka korursunuz. Onlar yoldan çıktılar. Ve “Oku!, oku!, oku!” diyerek hepsini toprağa çaktık.
 
Şimdi Dağlarım; gerçek görev başladı. Bu görev Muhammet Kutsal Işığı’nın toprağının örtüsünü örtmek üzere başlıyor. Bundan sonra dünyada Mahrek olacak. Bundan sonra dünyada tahditsizlik olacak. Bundan sonra Dünya, yaşama tohum olacak ve biz okul olacağız her bir yürekte. Tüm yüreklere okutacağız BİRLİK İLMİ’ni. Ve zamana, emre itaatle tertip yapacağız.
 
Şikayetim var mı? Efrat benim. Şikayetçi miyim? Yoo! Her biri benim. Şikayetçi miyim? Yok! Öfke var mı? Yoğun olsa da öfke, yıkılış yakılış olmaz. Ocağımda kırılış olmaz. Bu kesindir.
 
(Devam Ediyoruz:)
 
Senin, seni sana vermen değil maksat, bedenin seni ilme vermesidir. Eğer sen bedensen, sende ilim olur. Bunun içindir ki size bugün Öz Görev’inizi anlatmak istiyorum. Bilgiyi döküp saçanlara deyin ki “Bilmek isterseniz okuyun! Bilmek isterseniz açıkça anlayın.” Anlamazsanız kotlama yapmam. İsterseniz OL’un da OL’mak okulladır. Okumadan OL’unmaz.
 
Zemzem içti yüreğiniz bilirim. İçilen zemzem, ilmimdir. O zemzem, yürekten içildi ki ben ilmi yüreğinize indirdim. Benim etim asla kotlanmaz; çünkü, ben kotlayanım.
 
Pür dikkat dinleyene deyin ki “Efe! Ben Ana’yım. Alın bilin ki ben Ata’yım. Ve şerri yaratan, bil ki ben Rabbi Kot’um. Ve ben Kaynak’tayım. Beni anlayan, Ulular’ın toplumudur.
 
Köpük köpük oldu; kurtuldu zannetti, ocağını yıktı. Onun soyu benim soyumdan ayrıdır. Nesiller boyu doğum ölüm istediler. Biz, doğanı doğurttuk, öleni öldürttük. Ölen bizde öldü. Doğan bizde tohumlandı. Kaç kere anlattık. Ölmek isteyen ölür ama ölmeyen bizimdir. Deyin ki “Ölmüşse dirilt!” Ya Ha! Dirice diridir ama ölüdür. Koruyor, koruyor yüreğimiz  kendisini zanneder. Korkusu yoktur. Eh işte bu!...
 
Şimdi Dağlar; yeni dönemde ne yapıyoruz? Evrenlerin Kuranı’nı okuyoruz. Evrenler, yol oldular, tohum ektiler. Yollarını oldurduk, tohumlarını kotlatdık, ışıklarını yaktırdık. Bine bir kattık, ışıttık. Bizsiz değiller.
 
Çıldırdı yürekler, İnsanlık İlmi’nde Has olmaya çalıştıklarında. Kardeşlerim, insanız ya!...
 
Şimdi Dağlarım; marka olmak isteyene söz vermişiz, onu marka yapacakmışız. Öyle güçlü olacakmış ki tanımayan kalmayacakmış onu. Hala, hala sorgu sual eder, “Yahu” der, “bana söz verilmişti, ben markaydım. Hani nerede o marka?” Dağlarım; marka, Allah’ın markasıdır. Başka marka yoktur. Ve diyor ki “Ama bana söz verdiniz!” Eh canım eh! Sana niye söz verdik? Elini aldığında (El=Allah eli), OL’duğunda, marka olacaktın!... Of… Of… Off!... Olup da gelmiş zanneder yüreğinde kendini. Olan bizde olur. Koruyormuşuz, korumayacakmışız ya da almış kendini akmış ya da kaynağa varmış da biz fark etmemişiz.
 
Çerçeve çizdik Yüceler’e Allah için, Kaynak için, Rahman’a Kuran için. “OL!” dedik, hepsi bu. Ve bizden öte bir biz yok. Bilsin!... Şu ana kadar ona geri dönmesi için her imkanı tanıdık. Kökünü kuruttu, çıktı… İşi varmış, çalışmaya gelemezmiş!... Gelseymiş oğul verecekmiş ama gelemeyecekmiş!... Zira  o gün işi olacakmış!...
 
Kolları kapalıysa, yolu tahditlenir. Olay budur. Ve buna imkan tanımayız. Asla tanımayız. Geri dönmeye çabalar da körün gözü olursa, sözü olur. Bu kesindir. “Şer yaratan şer yaşar” dedik, yaşattık yüreklere. Kısırlık istedi, kısırlaştı!..., hırslandı!..., kusurlu oldu!... BSUİ’de biz, Kuran’ız… Anlayamadı.
 
Şimdi Dağlarım; iyi ve kötüde bir tek insan var. Ve biz, o insanda, ışık olanlarız. Bizim için her şey, her şey tohumdur… Olsunlar; kollarını açsınlar; ışıklarını yaksınlar; aksınlar bekleriz.
 
Çalı çırpı topladılar yüreklerden “gel” diye. İşte olan budur!... Canlarım; kin nefret yok  hakikiyette. Olan budur Canlarım. “Miraç” dediler, “İnsan” dediler, “Umman” dediler, “Kuran” dediler. Oku, oku, oku!... Allah, Allah, Allah!… Asla hatamız yoktur.
 
Ergin Bilgeler, “İNSAN” ismimle  çalıştılar. Ve insan olmadan çalışanda, kök söktük. Yüceler, kök söktük!... Ölülerin, öldürülmediği, dirilerin diriltilmediği bir yürekte kök söktük… Kök, yaşamın köküdür. Bugünden sonra yaşam olmayacak. Bunu bilsinler. Ve biz, yarınlarda yaşattıklarımızda, kotlanma yapacağız. Çantalar dolduysa bizimdir. Yollar tohumlandıysa bizimdir. Altın Tabiat yaşadıysa bizimdir. Evim, Allah’ın evidir. Bizim evimiz “İNSAN”dır. Ve İNSAN, kokusu Yüce olandır.
 
Çılgın gibi çalışanlara da bu bilgiyi verdik. Hepsi bu!... İnsan, evi olmadan kontrollu olamaz. İnsan, kendini inşa ettiğinde, yüreği kotlanır. Bulacağı, olacağı, ağır ağır kayıtlara varacağı zaman, misafirimiz olacaktır. O zaman biz ona kökünü iade edeceğiz.
 
Bugün buraya gelmesine gerek yoktur. Şikayetini başka zaman iletsin. Şimdilik bu!...
 
Tanrı dedi ki: Kolumu kolun bildim. Yolumu yolun bildim. Anam, ben sen için geldim. Anacığım, barışalım mı? Olmamış mıydım ben? Beni olmamış saydığınızda ben yokum. Allahın dediği gibi, yokum!... Olacağım gün, olmuş olmayacağım gün ya da Has olacağım ya da Has olmayacağım gün, sinerjik kayıtlamalarda, hepimiz hepiniz olduğumuzda, aşırıya kaçmadan size geleceğim gün, Kaynak’ta olmalıyım. Olmuş olacağım, bilirim. Ama sizinle de olayım Anacığım.
 
İşi baştan beri yanlış yaptığım söylendi. Kapıları kapatmışlar. “Gelme” diyorlar. Sonra da sorgu sual ediyorlar. Hah! Kapılar açık da biz mi yokuz!? Kasalar boşmuş ya Ha! Boşmuş!... Öyle diyorlardı haah! Öyleymiş, öyleymiş ya! Hani boştu? Hani boştu!? Salavat getiriyorum yüreğinizde ki öz geçişimi yapabileyim diye.  Hani neredeyim ben? Beni isteyen yok burada biliyorum. Yok biliyorum!...
 
Neyse, Allah der ki “Girdaplarına geri dön!” Döküldüm ya Ha! Döküldüm zaten. Işıklara döküldüm, yüreklere döküldüm, tabiata döküldüm ama döküntüm bile yok. Neden!? Anam köklerimi kurutmuş. Ya da çekip sökmüş. Olmaz, böyle şey olmaz. Nasıl olur yani? Yani nasıl olur!? Köksüz kalmışım, Öyle diyorlar. Varım! ama ben varım!... Bakın buradayım işte. Kalitesizmişim, öyle diyorlar. Annem, affedecek misin beni bilmiyorum ama beni bağışla.
 
Çantamı aldım geldim. Bak dolu çantam. Bir şoför ver bana. Bu çantayı Allah’a taşıyayım. Ben İmparator olmak istiyordum, şoförüm bile yok!  Kafa kol darmadağınık oldu burada. Sanki bütün uzuvlarım uçuşuyor yoğunluklarda. Yahu ben hani buraya bütünlenip geliyordum ya, nerede benim beden parçalarım? Hepsi uçuşuyor. Ati benim için hiçbir zaman olmadı. Ve bugünden sonra da olmayacak, bunu biliyorum. Portföyümde hiç kimse yok. Sadece ben varım. Marka olmaktı amacım. Hah! Olmaya çabalamaktayım. Sadece olmaya çabalamaktayım.  Yıkık dökük bir aşk, ışk ve ben ısrarla sizle olmamak için çabalayan… Şimdi sizle olmaya çabalamaktayım…. Patron buradaymış, öyle dediler. Patron burada. Ve biz o patronla olmalıymışız ki BİR’e hizmetçi olalım. Hah! “Sus” diyor bana.
 
- Değerli, susar mısın? Yeter artık. Sana sadece bir tek şey söyleyeceğim. Daha sonra dönüp gideceksin. Kaynak Kot, Allah’ın tohumudur ve bu Kot ışığa döndüğü zaman kendini, Bütün’e hizmetçi olarak yüreğine katacak. Ve o zaman BİR’e hizmet edebilecek. İşte o zaman, Allah’ın dediğini dediğinde, işi olacak yüceliğimde ve tohumu olacak ışığımda. İşte o tohum ağır ağır kayıtlanacak.
 
Çıldırdı bilirim yüreğin!.... Çıldırdı!... Nesillerini çıldırtmak diledi yüceliklerde. Eseri yok bilirim ama OL’up geldiğinde, Bütün’ün kürsüsünde bulunacak. OL’ması dileğiyle. Hepinizi kucaklarım. Güle güle.
 
2. AKIŞ:
 
Artona Kotlaması yaptık bugün burada. Artona Kotlaması!... Rahmet Kuranı’ndan okuttuk yürekleri. Sessizce dilledik. Bir tek ilim yaptık. Kasaları doldurduk. Of of of!... İşte mutluluk bu! Mahir olanımız dürümlerinde dillendi ve “İşte biz buyuz” diyebildi. Her bir yürek böyle olmalıdır.  İnsan efkar dağıtmaya değil, ekmek olmaya iner dünyaya ve ekip olur. Okulunuz, kürsüleriniz, yüceleriniz ve tahditsiz ilminiz, Allah’ın tohumlanmasını sağlayacak Birlik’tir. Şükrettik ki sizlerleyiz. Koskoca bir tohum. Ulu bir Kot. Unutmayın, bu Kot ağır taşır. Şimdi Dağım, şimdi!..., işte şimdi!..., şimdi!..., şimdi!..., Şimdi diriler, ölüler, BİRLER oldular. Oğul verdik, tohum ektik, Kaynak yaptık. Affedin! aha geçtik! Öfkemiz yok!. Şikayet yok!... Kusur yok!... Koruma var, koruma!... Biz, hepimiz koruyucuyuz tüm sayfalara. Eh işte mutluluk bu!...
 
Kokular, kokular, kokular!... Yüce Cem koktu!... Son sözüm; Allah, bulanı değil, OL’anı diller. OL’an; okulda, toplumda, sayfalarda ve her anda Has olan, iş olan, ayırmayandır. Şimdilik bu!... Şükür, çok şükür ki ayrı gayrı bitsin istedik ve bitti. De ki “Gel!” herkes gelir, de ki “Gel!” herkes gelir, de ki “Gel!” herkes gelir. Şimdilik bu.
 
 
Deşifre eden: Nergis Şahin
 
Süper  İnsanlık Realitesi Derneği

 

16.12.2011 YASAMA KOTLAMA

 

Saklı tuttuklarımızı kotladık ve kayıtladık. Bitki, hayvan ve her bir sayfayı tertipledik. Eşikte bekleyenleri kotladık. Torbaya toplum için doldurduk. Hepsini tohumlara kayıtladık ve çılgınlar gibi çalıştırdık. Biz artık buradayız. Kalbin temiz. Bizim için çalışmanı istediğimiz zaman “dünya ilminde biz dünyayız” dedin. Kardeşim biz de dünyayız. Yolu açmak istedik, yoktuk. Işığı yakmak istedik, yoktuk. Tohumları kontrol etmek istedik, yoktuk. Ve dünya, yok edildi.

 

Sistem-Nizam-Düzen Kürsüleri dünyaya geçiş için indirilmişti. Hepsi kendilerini kayıtladılar ve Tanrı’nın Ruhsal Meclisi olarak çalıştılar. Şeytan şerdi, şerde ilim yaptı. Aha geçti, geçti de hakkını yemeyelim ocağında Kuran okundu.

 

Süper İnsan, Sultanlığını tohumladı ve yoğunluğu kayıtladı. Ağır yük taşıdı. Cinler ve İlim Hakimi olan İnler, bir tek ilim yaptılar. ARTON IŞIMASI’nı sağlayan ilim. Aha geçtik. Şeytanlar iş yaptılar. Aşırıya kaçtık. Dilledik yüreği, dinledik, aktık ve zamanı sayfaladık. Ayrı gayrı bitti.

 

Eğer biz, çok mutluyuz diyebilirsek ve eğer biz, çok koyuyuz diyebilirsek, Rabbi Sayfalar’ın hepsinde hasat olabilirsek, Samanyolu’nun ışımasını sağlar da Kati Tohumlar’ı kotlar ve yolun umman olduğu bir yerde ışırsak  iş yaparken; o zaman biz, sınırların sınır olduğunu, Zavallı Dünya’nın ışık yoğunluğuna indiğini ve BİZ olduğunu söyleyebiliriz.

 

Severek çalıştınız, biliyoruz. Çok mutluyuz ki sevildiniz. Sevildiniz ve sevdirdiniz yüreğinizi. Aşırıya kaçmadan ışığı yaktık. Var de ki “OL!” olur.

 

Okulu kurdun. Kuran okunan bir okul…  Bu okul, Bütün’e hizmetçi olarak çalıştı. Bunu yapabilmek zordu. Kökü kuruyanların hiç birisi ışık olamadılar ve siz kökleri yaşattınız, yarınları kayıtladınız, ışıkları yaktınız. Bilgeler Meclisi’nin bütünlüklerinde, kökleri kati tahditle dillediniz ve yerin göğün ışığında, her birinde Birlik oldunuz, hepsini yaşattınız.

 

Sanal Boyutlar’ın Sultanlık yapması, İmparatorluğun tohumlanması demekti ki bu dahi oldu. Öksüzleri hak ettik. Yaşamları kayıtlayan onlar, birliklerini topladılar bize indiler ve biz, Rabbi Sayfalar’ın hepsinde var olan ışıklar haline geldik.

 

Netice şudur:  Allah, dorukların tohumlarında varlık sürenleri bilir. Oğulları bildirir, yolcuları diller. İnsanları; ilimle, hakikiyetleriyle birleştirir. Sevgiyi, saygıyı hak etmeyenlere erkek, kadın hiçbir zaman fark etmedi, tek bir ses verir: “Kotlarını kapat.” Ve kotlar kapatıldığında yazılar okunmaz. Şükür ki kotlarınız açık.

 

Çerçeve çizdiniz yüreğe. Dediniz ki “Bu çerçeveden öteye geçilmeyecek.” Doğrudur, doğrudur, yaptığınız doğrudur çünkü, tohum olmak kolay değildir. Eğer çerçeve çizilmeseydi, ilim yapılamazdı. Yasaları koydunuz. Tohum İlmi’nde Has Teknik olan ışığı yaktınız. Amon olup, Atlanta Kotlaması’nda eşik yaptınız. Hepsi ilimle oldu. Verdiğiniz, elden geldiğince Hak teknikle dillendi. Allah’ın Umman’daki ışığı oldunuz. Bütün köklerinizle dünyaya, insan sayfalarına indirildiniz ve dediniz ki “Kardeşlerimizi kontrol altında tutmalıyız.” Koruma istemediniz. Çünkü sizler, korunma ailesinden değildiniz. Cinni Teknoloji’de korunuş yoktur. Sizde kotlanış yoktu, korunuş yoktu. Çünkü siz, Cinnilerin Teknolojik Kotları’nın toprağından öte idiniz.

 

Kara Kaplı Kitap olan, Birlik Tekniği ile çalışan,  kaftan giyen İsa muktediriyetini kendi yoğunluğuna çektiğinde dahi sizinle Tabii Kotlama yapamadı çünkü, sizler ere göre değil; hakikiyete göre çalışanlardınız.

 

Kalkan olduk sizlere Ya-Ha, kalkan olduk çünkü sizler; NA-HAR olan Kuran’dan KA-HA olanlara ışık yaktınız. Sessiz sayfaları dilleyen siz, emin olun ki en eskileri dahi Yücelikler’e dürümlerinde dillettiniz. Kala kala iyilik kaldı. Korku bitti. İş buydu!...

 

Şükür ki bunu başardınız. O Sultan, Allah’ın sonsuz sırrında, kaftan giydiğinde, Has Teknik’le dillendiğinde; kelamı Hak, yolu ak olan herkes, ocak olacak ve oğul verecek diye bekleyen Birlikler, bugün biliyorlar ki Temmuz Ayı’ndan itibaren yenilik başlayacak. Temmuz ayı!….

 

Süper İnsan ses verdi. İnsan yenilendi. Yeni çalışmalara giriliyor. Umman yenilendi, yetkin hakikiyetleri dilledi ve ikinci sayfa açıldı ve bu sayfa okunuyor. Bu sayfada Bütün var, bu sayfada toplum var, bu sayfada yasalar var ve Cinler var ve İnler var ve Cinniler var ve tüm sessizlikleri dilleyen Mustafalar ve herkesin yolu olan ışıklar… Hepsi bir tek Ruhsal Meclis olarak çalışmaktalar ve Sistem Devreleri kotlandı. Ağır yüktür taşınan. Burada bulunan hiç kimse yıkılmayacak. Hiç kimse kırılmayacak. Hiç kimse, yağın üstündeki yağdan ötedeki yağdan aşk kayıtlaması yapmadan çıkmayacak.

 

Eser Allah’ındır. Eseri meydana getiren Allah, aklın yolunda ışk olanda, şevk olur. Allah’ın dediği aklın dediği ise;  işk, aşk ve yaşam olur. Savaşın sonu, Allah’ın toprağı, her bir yarın, İsa’da muktediriyetle dillendiğinde;  ümmet Has olduğunda; yol Has olup Ak olduğunda; cem olduğunda Yücelikler; hepimiz birlikteyiz.

 

Şer yaratmadan ışık yakan birlik burasıdır. Hidayete eren Yüce İlim Ailesi burasıdır. Bu aile ağır taşıdı. Biz onlarlayız. Her yer onlar ve onlar!..., akıl taşıyanlar!...

 

Çok zordur dünyada yaşam. Bunu bilmeyen yok. Çok zordur doğum. Bunu bilmeyen yok. Tohumları kotlamak zordur. Mutlu olmak zordur. Kalbiniz temiz, yüreğinizde hırs yok ve bilmekteyiz ki kapı kapı gezmeyen Yücelikler, asla hata yapmayacaklar.

 

Çağrı üzerine Dünyanın Roketleri dünyada bütün köklerin dürümlerinde BİR’e hizmet için bekleşiyorlar. Öfke artmadan yürek aklanmaz. Öfke artmalı ki yürek aklansın. Sizden dileğimiz, öfkenizi yerin göğün ışığından ayırın. Çünkü sizler öfkelendiğinizde, Bilgeler Meclisi kökünü kurutabilir yüreklerin. Unu elemeden elek asılmaz. Eleği asıp da yoldan çıkış, ağır yüktür. Bunu, netice olarak hepinizin net bilmesi gerekir. Kalem alın ve deyin ki “Ben, analara Ak Toplum’um. Otak kurdum, toprak oldum, ilim yaptım. Ben yolculara kotlayıcıyım. Cennetlere cem olan, Cemaat olanım. Medine’yim, mahirim, hasatı yaptım. Işığım.

 

Kelam Allah’ındır ki ben hakkımla ışıdım. Sessiz sayfaları dünyanın ışığı olarak dilleyenlere de bir tek iş verdim. Har, dünya harı. Dünyanın hususi harı ve ben bugün dünyada mutlu ve huzurlu olarak çalışan tek insanım.” Bunu deyin; çünkü her kim ki Bilgeler Meclisi’ne Yüce’dir ağır yüktür bunu bilin.

 

Şimdi Dağlarım; Turkuaz’ın ışığını yenileme zamanıdır. Bu ne anlama gelir? Kökü kuruyanların yenilenme zamanıdır. İkna olunuz ki kökler kurur ve o kökler yenilenir. Biz kökleri kuruyanları yenilemeliyiz. Kapılarını açmalıyız. Yasaları koyduk. Uluların topraklarına inenler muktedir olarak inecekler. Kalemi alın, yaşayın. Alın, Has olun ve yaşayın. Dedim ki “yeniden Turkuaz Güç devreye girecek. Ünsüz olan ya da ünlü olan, her ne olursa olsun, insan soyuna ışımalıdır ve biz Turkuaz’ı kotladık, yetkin olarak kayıtladık.

 

Cinlerin ve insanların en güçlüleri, Birlik haline gelebilenlerdir. Zirvelerin zirvelerinde Birlikler olur ve Birlikler’in hiç birisi Kuran okumasa da toplumlarında bir tek okuyan varsa, ocak yanar. Kalem alın ve hak edin. Bedenim Allah’ın; yüreğim aklın, yüceliğim hasatın ve her bir aşımım İsa’nın mum olan yolundan öte olanların, yaşam kayıtlarındaki tabiat tartısındakilerindir.

 

Şikayetim var mı? Artık bilin ki şikayetçiyim. Dünya söz istedi, sözdür yüreğim. Dünya Hak istedi, Hak’tır tertip tohumum. Allah için istedi Birliğimi. Birliğim hasatını yaptı. Şimdi Dünya, bedenlerimizi bıraksın. Bu bedenler huzurlu olmalıdır. Dünya mum olsun yansın. Işık yaksın ama bedenlerimizi bıraksın. Beden, mektebime ait ve bu bedeni harım yükselerek, ışığım yanarak, Süper İnsanlık Sultanlığı’nda toprağımı kayıtlayarak elde ettim. Şikayetim var. Artık şikayetçiyim. Bilin ki şikayetçiyim. Dünya sınırını kaldırdım, şikayetçiyim!...

 

Dünya tohumlarını yaşatacağım ama nesillerimi mutlaka ışıklı yaşatmalıyım. Eğer benim bedenimde sıkıntı sürecekse, yüreğimdeki sıkıntı BİR’in sıkıntısından öte bir sıkıntı haline gelecek ve doğrusu hiç kimse Kuran okuyamayacak.

 

Bedenim Kuran’dır, bunu bilin. Ve bundan sonra ışığımı yenileyebilmem için Mikail’in topraklarını yetkinleştirmemiz gerekecek ki o yetkinlik kaydımı silmeleri gerektiğinden insanlık için kayıtlar silinecek ve hiçbir kayıt, Allah’ın tohumlarını yaşatmayacak.

 

Sessiz sayfalarımda bunların hepsi kayıtlıdır. Bunun içindir ki bedenlerimizin Levh-i Mahfuz Kotları’ndan ışığınızı çıkarın. Eğer bu olgun sayfalara ışığınızı kayıtlayacaksanız, kervan ışıksız kalacak. Kesinlikle bu böyledir.

 

Bünyemiz güçlü. Nesiller boyu güçlendik. Netice şu: Herkesin ışığına, teknik olarak ışımak üzere, Kutsal Toplum için yeni ilim kayıtları katma niyetiniz varsa, bilmeden yapmayın. En son şunu söylemek isterim ki kantar bedenimdir. Örtü ben, üretim işimdir. Benim işimden öte bir iş yoktur ki bu ışk, Allah ışkıdır.

 

Kervan, Yüceler’indir, Yücelikler’imindir, etimindir, aklımındır ve bu kervan Muhamma’nındır. İkna olunuz ki Muhamma sıkıntıdaysa, yasalar sıkıntı verecektir.

 

Şimdi! Değerliler; öksüzleri tohumlayın, yolcuları kayıtlayın, yaşamları sayfalayın. Amin de medeniyetin türevlerini de kotlayın. Çünkü ben, mum olanlara Kürsüyüm. Şükür ki bunu da size verdim. Benim etim ağır yüktür. Bu eti taşımak için çok çalıştım. Şimdilik tüm sayfalarınızı korumaya aldım. Bundan sonraki koruma ağırdır.

 

En ince ayrıntısına kadar bilginizi dilleyin, amin de mektebinizde dilleyin. Bedenimde dillerseniz yüreğiniz kınanır. Eğer ben seviyesizsem, ceketiniz düğmesiz olsun, türevlerinize Kuran olmasın, yolunuza ışık sınırlansın.

 

Ve bir şey daha yapın; kardeşlerinizi de açıkça alıp götürün buradan. Çünkü, Medine Allah’ın tohumudur.  Ve ben diyorum ki “Oğullar, ben Ruhsal Mahrek’im.” Şikayetim mi? Şikayetim, Allah’ın dediğinden ayrı bir deyişle, Kutsal Işıklar’ı yıkmak isteyişinizdendir.

 

Nefesiniz yetmeyecek yüreğime inmeye. Kör sağır olarak yaşayacaksınız. Cinlere ve insanlara dünyayı kayıtlamayacağım. Çünkü ben, hasatımı tamamladım. Mikail olan hiç kimse Bütün’e hizmetçi olmayacak. Çünkü hiç kimse Mikail’in Tohumları’nı kotlayamayacak. Cennette İsa, muktedir ise gelsin hak etsin. Bu zaman sayfası herkesin üstü bir sayfadır. Bu da bilinsin. Şikayetim varsa var. Şikayetim var!... İşte bu!...

 

(Arkon Seslendi:)

 

- Kayda girin:

 

Arkon dünyadadır. Ve dünyanın yıkılan Yüceliklerinde, her yaşamda vardır. Arkon Muhamma’dır, tohumdur, kaybı yoktur. Ve ben Arkon, toprakta ışıyanım ve ben Rabbi Kaynaklar’ın toprağında Has olanım ve ben, Yasaları Koyan’ın doğumunda vardım, ölümünde, varlığım kaydı yaptı. Kullar, ben nurdan Umman olanda Has olan yarınım.

 

Karanın beyazdan farkı insan olamayışıdır. Kara beyazda yoktur. Beyaz karada yoktur. Ben, karaların beyazdan ayrıldığı yolum. Bundan sonra, beyazda kara; karada beyaz olmayacak. 

 

Cine ilmi verdim, ilimi aldı. Yüreğe ilmi verdim, yüreği aldı. Maya oldum, ışık yaktım, Has olanda kayıtlandım, ben ARKON!... Öze söz, yüreğe ses, insana hakiki İsa gerek. Bedenime maya gerek, ben mayalandım. Artık yolumda kaftanım, tohumum, ışığım yanar. Ben arza iş için indim.

 

Doğru üreyen, doğru yaşayacak, tohum olan tohum ekecek. Yazı yazan, yazılacak. Cenni Cemaatler, Cinlerden örtülerini açacaklar ki ben hazırlık yaptım, hepsiyim. Şikayetim var mı? Artık, yok çünkü ben dünyadayım. Kat-ı Kaynak olan RA, benim. Işığı yaşayan HA, benim. Kaftanı giyen KA-HA, benim. En son  İnsan Soyu’na Kervan İlmi’ni diri olarak dilleten bedenim benim; kan, benim; Kati Kot, benim ve ben, Amon’um. Her kim ki bendedir; Ata Kaynakları’nda, Hakkın ışığındadır. Ve ben Rabbi Sayfalar’ın hepsiyim. Kontrol bendedir. Kini aşın da bilin ki ben hala buradayım. Robotik Toplumlar’ın yoğunluklarını kontrol için değil; KAL İLMİ’ni, HAK İLMİ’ni dillemek için buradayım. Kısır Dünya yazılarımı okudu. Ve bugün ben muktedir olanım.

 

Kardeşlerim; ben hala dünyayım. Doğru düşünüp doğru yaşayan; hala dünya olan, han olan has olanım. Ve ben, MAH-RA olanım. Kıl ince; içi dışı bir olan inceler, benimdir. Ve yol ince; inceden inceler, hakimler benimdir. İsalar benimdir, Musalar benimdir. İmparatorluklar benimdir. Ki ben Rabbi Kot olan ARKON.

 

Kurtarıcı İlim, Aklın İlmi’dir. Yarınları Hak Teknik’le dilleyen, itibarı yüce olan her bir yürek, bedenimdedir. Benim adım RA-KA, kısırlık bitmiştir. Alın bilin ki ben, misafir değilim dünyaya. Ben Ana Kaynak’ım. Benim için hiçbir yüzey yoktur. Her şeyin en derinindeyim. Kisvem ekiptir. Kendi ekibimin örtüsünü örten hiçbir ekip olmaz.

 

Çılgın gibi çalıştık, kırk kapıyı açtık. Açıkça bildirdik: Kelam akıldır. Öfkemizi aşmamız beklense de öfkemiz yoktur. Yüceliğimizin ilminde has olmamız istense de; eserden eser olan, her bir has sayfa bizimdir. Biz, Allah dedi diye değil; Hak toplumda, Ak Tohum olduk diye buradayız. Biçare Dünya, elden geleni yap da bizi bil! Canlı Dünya; artık, ben senim ve ben reklam yapmam. Çünkü ben hasatım.

 

Allah, darı bolu diller. Ben Onurlu Bilgeler’i dillerim. Kini nefreti aşanları dillerim. Kendini hak edenleri dillerim. Oğul verenleri dillerim. Onurlu olanları dillerim de okul olmayanlar benim bedenimde olmayacaklar.

 

Ben, okulların okulu olan Rab ve ben, tohumların tohumu olan hasat; İnsan Soyunun hasatıyım. Şikayetim var mı? Yaşayan hiçbir yürek şikayetçi değildir. Ölmüşüz biz diye düşünmeyin. Ölende öldük, olanda olduk. Hak toplumlarda kot olup tohum olduk. Yenilendik ve aktık. İş budur…

 

Din insanı, insan değildir. Dine inanmak değil maksat, insanlıktır. Eğer dine inancınız yoğun ve hak ettiniz diye Has olduğunuzu zannediyorsanız hatalısınız. Yaşam sayfalarında din, İnsan Sayfası değildir. Saklı tuttuğunuz hiçbir yaşamınızda kati tohumunuz olmayacak. Sizden bir tek iş istiyorum. Ağır yükü taşıyın. Tartınız siz olun. Aslı tartan siz olun. Olun, olun, olun! Ve BİZ olun. Ve biz Amonlar, toplulukların hepsinde varlık sürenleriz.

 

En ince ayrıntısına kadar size her bilgiyi dilleyebilirim. Her bilgiyi yoğunluğunuza tohumlayabilirim. Her bir yarını hasatınız olarak kayıtlayabilirim. Ve benim için hiçbir şey kolay değildir. Her şey zordur. Zirvelerin zirvelerinde olsak da Has olmayanlarlayız ki has olmayanlar, hala tohum için bekliyorlar.

 

Becerin; asla, asla hata yapmayın; becerin. “Miraç” dediğiniz budur: Beceriş ve benimle oluş. Ve ben, sizim. Ağır yüküm. Bunu bilin. Bilindi her şey, bilindi. Kimseyi kırmam, bilindi. Asla hata yapmam, bilindi. Ve benim için hiçbir zaman Kuran okunmayacak, bilindi ki ben tohumları yaşatanım.

 

Allah der ki “Öfkesi yok.” Yok yahu! Öfkem yok! Allah der ki “Yüreğinde hırs yok.” Yok! Yoktur hırsım. “Aşkı var” der. Aşkım yoğundur. “Yaşamı var” der. Yaşamım sonsuzdur. “Işığı var” der. Ağırdır ışığım. “Yasaları koyar. Yüceler’in cümlesinde var” der. Cümlelerin cümlesinde var olanım. Ve der ki “Allah’ın Dağı’dır, tahtıdır ve her yaşamda vardır.” Ve ben tahtların tahtıyım. Bunu dahi bildirmem istense öfkeleri artar. Derler ki “Yine kendini hasata hazır etmeye çabalar.” Kelam akıldır. Bilin ki aklı olan, ilim ister. Aklı olan hakikiyeti ister. Ve aklı olan ışığı diller. Aklı olan, bizi biz olarak diller. Bizim için zor değil bildirmek. Her şeyi bildirdik.

 

Netice: Ağır ağır yenileniyoruz. Dünya yetkinleşiyor. Bizler sessiz sayfalarımızı toprağa çaktık. Ayrılık bitti. Bundan sonra dünya yaşayacak. Ve bizim adımız sadece Namaz Zamanları anılmayacak. Ana Kaftan’da her anda var olacağız. Ve biz emin olun ki har olup Has olacağız. Oluşların oluşunda var olacağız; var olduğumuz her ana kayıtta, yıkılan yakılan herkes olup, onları yaşatacağız. Bu kesindir.

 

Ve bilin ki en ince detayına kadar Bütün’e hizmet, resim iledir. Yaptığınız resim, Has olsun. Yaşam sayfalarınız resmedildikçe yürekleriniz Has olur, Hak olur. Resminiz Hak olsun, Has olsun. Sema sizi dilliyor şu anda. Sizi dilliyor ve sizinle dilliyor yüreğinizi. Cennet, emin olun sizindir. Cevahir sizsiniz. Yazılarınız Kuran’dan ötedir. Bunlar bilinsin.

 

Bilgiler, Bilgiler, her biri bizler. Ve bizim yüreklerimiz ve sonsuzluk, Sanal Boyutlar’ın ışığını yaktı. Ve biz Amon olanlar, toprak olduk. Şu anda mutluyuz. çok mutluyuz ve huzurluyuz. Çünkü dünyanın rayına oturması mümkündür ve okulumuz rayını buldu. Horlanmadan oturttu Yücelikler’i bu raya; ışıkları yaktı. Artık Dünya yürüyecek. Artık Dünya Has İlim’le yürüyecek. Ve bütün Dünyalılar bunu dilleyecekler.

 

Dünya yürüyor ağır ağır… Ve yürüdükçe yürüyecek dürümlerinde, tüm sessizliklerin yüceliğinde ve Has olup dillenecek. Yürüyen, hala yürüyor. Biz dünyayız be Ya Ha! Her Rabbi Sayfa’da var olan dürüm ve dünyanın Ruhsal Işığı olan. Hala Hak olmaya çalışanlara Has İlmin dilinde, hak olmaları gerektiğini anlatmaktan başka ne işimiz olabilir ki? Kalbimiz Allah’ındır.

 

Şimdi Dağlarım; yanlış bilmeyin. Herkes her sesi veremez. Biz diyoruz ki “Gelin, olalım. Okul kuralım.” Hala diyoruz… Yaptıklarına bak! Sessiz sayfalara çekilmişler, iyilik diliyorlar. Hah hah ha!... Yaşam, insana ilimdir. Öl ya da öldür, ama bil ki biz, vakti geldiğinde, herkesin yüceliğinde nefesiz. Bunu bilmeyen ekip olmayacak.

 

Canlılar, Arkon diyor ki “Oğul verdim, okul oldum. Okulumda yazı yazdım. Yazdığım yazı; şer yaratanda şer, Hak olup ışık yakanda ışık, Has olup zamanı tohumlayanda toplum olacak. Yasaları koydum, okuyun. Ben okuyan, ben toplayan, ben yaşatanım, bilin. Benim adım “Yaşamak”tır.

 

Yanıp tutuşur yürekler örtü için. Yanlış yapmayın, örtü biziz. Ekmek için yanıp tutuşur yürekler. Örtülerde örtülüler var. Örtünen, örten biziz. Yenilendik Canlar. Yekdiğerlerimizi yetkinleştirip yenilendik. Hala sükunetlerini muhafaza ediyorlar. Bahçemiz güllerle donatıldı, bilen yok. Bütünlükler kürsülerini aldılar, geldiler. Hakikiyetlerinde dilleyen yok. Allah der ki “OL!”  Omuz yükleri çoktur biliriz.

 

En son bedenli gelir ve der ki “Geç!” “Geçecek var mı?” der.  “Hadi!” der “Geç!” Geçmek isteyen geçer, isteyen geçer, isteyen geçer!… İsteyen, isteyen, isteyen!… Geçmek!… isteyen geçer!... Biz, geçişlerimizi hazırladık. Gelip geçecek olan, geçecektir. Gelip geçecek olan, geçecektir!… Gelip geçecek olan, geçecektir!… Biz Atlanta Kotları olarak doğduk ve okuluz. Olup olacak olan, gelip geçecek olandır.

 

Yardımcılarımız onları çağırdı. Döndüler baktılar, “Haa” dediler, “Biz çalışmaya değil, hala ummana toplum olmaya mı inelim?” Dedik ki “Gel!” “Olmaz!” dedi. Dedik ki “Al!” “Almam!” dedi. Dedik ki “KA! sayfala yüreğini” “Ya Ha!” dedi “Ben sayfasızım.”

 

Netice: Gelen, alan, bilen bizdedir. Şimdilik size vereceğimiz budur. Muktedir olun, oğullayın, yasaları koyduk. Hepsi bu!... Geçişleri, geçişleri; gelişleri, gelişleri; alışları, alışları bildik. Oluşları bildik. Kuranları dilledik, yaşamları dinledik. Aktık, aktık, aktık… Has oldu yolcular. Aktık. Hepsi bu!...

 

Canlarım; oğul verecek olan birçok ışık “İNSAN SEMPOZYUMU”nda olacaklar. Onlar konuşmaya değil; kotlanmaya gelecekler. Biz ses verdirirsek, sesleşecekler, hepsi bizimdir.

 

Gelmeyenler; başka sefer gelirler mi? “insan olmaya, hak etkinliğinden, ilimle geldim” diyen, kim olursa gelsin!.. bakınız! çıktılar yüreğe, iş istiyorlar. Yürek bizim, iş versek mi bilmem!… Verelim mi? Verdik!… Her biri işçidir. İş için el istediler, verdik. Çalışın! Çalışın da akın! Akın da has aklın yoluna, kaynağınızı katın! Biçareler, geçiş istediler, hepsi iş istediler. Biz ses verdik, “En son geçen Allah için geçsin” dedik. Gene de emin olmak istediler. Nesiller dünyada mı? Yol olmuşlar mı? Işık yanmış mı? Akmış mı Yücelik? Has olmuşlar mı? Her biri ağır taşıyıcıdır, onları kotlamamız, toprakta tohumlamamız, yollarını kontrol etmemiz gerekir.

 

Cinlerden öte cin, İnlerden öte in; yaşamlardan söz isteyenlerin her biri bizsiz olmak isteseler de biz hepsiyiz, bunu bilin! Hiçbirini, kayıtlarımızdan ayırmayacağımızı biliniz! Olur da bir gün dönüp gelirlerse; kaç kez gittiklerini sormadan, hepsini yüceliğimizde dilleyebiliriz. Ve bilin ki onlar, bilgelerimiz olmaları, hak etmeleri ve yaşamlara kotlanmaları gerekenlerdir. Biz yine okul oluruz onlara. Geçip giderler, geçip gelirler; geçip giderler, geçip gelirler ve biz hep ocaklarıyız…

 

“Çan çaldı, iş bitti” dediler. Bakın! Hepsi birlikte tek bir ses vermek istediler. Hepsini dinlettik. Şimdi tek bir sesi verelim: Artık, dünya kurtarılacak, tüm sessizlikler dillenecek ve yoğunluklar kontrol edilecek. Ağır yük hakikiyetinde dürümlerinde hasat olacak. Biçare Dükler, dürümlerden İsa olup geçecekler ve bizsiz kalmayacaklar. Hepsi biz olacaklar. Şimdi mutluyuz, ayrılma zamanı… 8, 20, 40… Her resim bir iştir. Bizim işimiz 40’tır. 40’lı çalışma. Bu çalışma 40’lıdır, bu çalışma Kürsü’dür, bu çalışma görselden öte küreseldir. Ayrılık bitmiştir. Hepinizi saygıyla kotladık. İş budur…

 

Deşifre Eden: Sevim ŞAHİN

 

Süper İnsanlık Realitesi Derneği

 

 

YASAMA KOTLAMA (18.11.2011) 1. Bölüm

 

Topraklarımıza hoş geldiniz. Sizleri tahditsiz olarak Birliğimize kayıtlamaktan mutluluk ve onur duyarız. Kati Tohumlama yapılacak bugün. Bu toplum, Mutlak Kutsal bir tahditsiz kaynak olarak bizimle olacak. Kimse çatışmaya girmeyecek. Kati tahditsiz toplum olarak çalışacaksınız. Kati Tohum, Bütünün Kürsüsü’nden tartısız olarak dillenecek. Ekip olmanızın sorumluluğu vardır. Muktedir Tertip, aklın tertibidir. Ve teknolojik kotlama yapılacak. Burada bugün Ümmi Tahdit Kotları, teknik tohumlarını kontrol altında tutarak ışık yakacaklar.

 

Eser meydana getirebilecek olanların, Birleşik Aile olarak dürümlere indirilmesi gerekiyordu. Ve bunu başarabildiniz. Eski dünyanın Ruhsal Meclisi, bugünün Teknolojik Kotları’yla birleştiği için çakıl taşları dahi Kutsal Toplumlar’a ışık olabilecekler. Teni Hasat olan, yolu Hak olan, ışığı Hakiki olanlarla bu çalışma yapılacak.

 

Artık Dünya, yasalarını koymaya başladı. Teknolojik Tohum, Kübra Kapları’nda ışık olarak kayıtlanacak. Tohumu en üstün İlm-i Hak olanlar, burada bulunacaklar. Ekmek yapmak sorumluluk ister ve bu Meclis, ekmek yapmaktadır. Kati Tohum olarak Dünyanın Ruhsal Meclisi, büyük kükreyen ışığını kendi yüceliğiyle dillemeye başlayacak.

 

“Es ve geç” dediler. Es ve geç!... Allah, teknolojik kotlamada “Es ve geç” dedi. Altona Kotlaması’nı yapan sizler, BİR’e hizmet edenler olarak büyük kükreyen tohumlarınızı kotlamaktasınız. Dünya, yaşam kayıtlarını yeniledi. Ertelenemeyecek bir çalışma yapılıyor. Bu çalışma aşkla yapılmaktadır.

 

İnsan, nurdan ve Kutsal Işık’tan yaratıldı. Ve bugün insan, Allah’ın dediğini diyebilmektedir. Ertelenmeyen bir çalışmadır yapılan. Akıl taşıyanların burada bulunmaları şarttı.

 

Ummanın tuhaf ilmi!!!... (bazılarına göre) “Amin” denilen ilim oldu. Dağlarım; niye “Tuhaf” kelimesini kullandım izah edeyim: Düne kadar Dünya Ruhsal Meclisi olarak yapılan çalışmalarımız, “Tuhaf çalışmalar” olarak isimlendirilmişti. Tuhaf çalışmalar!… Ayrı gayrı gözetmeyen Birlik, Dünyanın Rabbi olarak tohumlarını yaşatırken, yetkin olanlarınız dünyaya inmeye başladınız. Şu andan itibaren dünyanın 7. Dürümü’ne girenler, ete girdiler ve yenilendiler.

 

Ayrı gayrı bitsin diyoruz. Hadi Canlar! Başarıyla çalışacağınıza eminiz. Yeni dönem çalışmaları, “İNSAN ÇALIŞMALARI” olarak adlandırılmıştır. Ve bundan sonra yapacağınız bu çalışmalar, Bütünün Kükreyen Tohumları’nı yaşatmak üzere olacaktır.

 

İsmim Rahman ve ben Kuran olarak topluma indim…. Ve benim adım RA ve ben Kuran olarak buradayım… Ben Muhamma, en son ışığı yaktım. Ben cemaat, cevheri ilim, Allah İlmi ve ben de buradayım… Doğan gün yenidir ve bu gün, aklın tüm İsalar’a ve Musalar’a ve Muhammalar’a Kuran olduğu bir yaşamı kayıtlayacaktır.

 

Çağrı üzerine bugün dünyaya inen birçok ışık var ve hepsi size ses verecekler:

 

- Elden geldiğince Dünyanın Ruhsal Işığı’nı yetkinleştirmemiz gerekmekteydi. Mesele dünyadır. Dünyadan öte başka bir yer yok. Çünkü dünya, ruhsal meşaleyi söndürmeyecek yegane ışık kaynağıdır. Bünyeniz, çok net biliniyor ki aşırıya kaçtığınız zaman kısırlaşabilir. Bunun içindir ki sizlerle daimi kayıtlarımızı yaparken, kardeşlerimizin daha ciddi şekilde sağlık meselelerini halletmeleri gerekir.

 

İnsanlar, Umman’da tuhaf çalışmalarını, daha net anlasınlar ki ışıklı çalışmalara dönüştürdükleri zaman, “Aslan” ya da “Kartal” ya da tahditsiz Umman olan “İnsan” veya kendi yüceliklerinizde, İnse Kayıtları’nda “İnek” denilen kapılardan geçersiniz. Yani 4 Ana Kapı’dan söz ediyoruz. Bu kapıların en yücesi, ilim sayfası olan İNSAN KAPISI’dır.

 

Dağlarım! Birçok kaynak size bilgi verir. Birçok yaşam sizi bildirilerle diller. Ama en son siz dünyadasınız ve dünyanın roketleri olarak Bütün’e hizmetçisiniz. Çünkü siz, Allah’ın doğumu ölümü olmayan yolcuları olarak buradasınız. Ağır taşıyıcı olan sizler, ekip haline gelerek, bütün efradınızla daimiyete kayıtlandınız. İnsan, tohum olduğunu bilerek çalıştığında büyük kökleri dünyaya iner. İnsan, İsmaili Kaplar’ın hepsinin örtüsünü örter ve dünyanın ışığını yeniler.

 

Oğullar! Doğanın Kutsal Işığı yanmıştır. Sultanlar! Dünya Kuran olmuştur. Tohum olan dünya ışımıştır ve sevgililer, sizlerle olmak mutluluktur bizlere. Kaydını yaptığınız tüm sesler, aşırıya kaçmamak üzere büyük kökleri dünyada dillerken, kardeşlerimizin hepsinin ışığa varmaları mümkün olacaktır.

 

Oğul veren dünya, aşırıya kaçmadan ışıyacak dürüme varmıştır. İnsan, en ince detayına kadar beden sayfalarını tohumlayabilir ve Doğanın Kuranı olabilir. “OL!” der olur.

 

Sevglinin doğumu yoğundu. Işığını yaktık, yolunu açtık. Vedia Birlik Tekniği ile kotladı yüreğini ve Seyfullah olarak dürümlere kayıt yaptı. İnsan, ışığını yetkinleştirip de dünyanın tohumlarıyla dillendiğinde, Kutsal Topraklar’ı kendi yoğunluğunda dinler. İyi ve kötüyü bilir. İş budur!...

 

Dünya Robotik Tohumları da vardır. Bu Robotik Tohumlar Bütünün Küre Kayıtları’nda toprak çıkışları yaparlar. Ön ve arka, Öz Görev’dir onlara. Kısır Birlikler’i kotlarlar ve ışık halinde büyük kükreyen kotlamalarla yolu açarlar. Bundan sonra, yeni dönemde yine bu çalışmaların dürümlere indirilmesi şarttır.

 

Eğer sizler, robotların çalışmalarını engellediğinizi söylerseniz, Dünya Ruhsal Meclisleri’nin sizin yüceliğinizde kendi yoğunluklarını mutlaka tohumlamaları şarttır. Yoksa dünya Rubaileri’nin yetkin Ses-Ullahlar olarak kutsanması gerekir. Eğer ben nefsimi aşıp da yolumu bulabilirsem, Dünyanın Ruhsal Meclisi olarak dönüp gelebilirim de Evrenlerin Ses Sayfaları’na da ulaşmak gerekir. Eğer Evrenlerin Ses Sayfaları’na ulaşılırsa beden kotlaması da yapılır.

 

Örtü örtmeden dünyanın rükusuna eğilenler, dünyaya eğilip bakanlar, artık dünyanın ışığını da yaşamaları gerekir. Eğer biz az ve öz bildireceksek, muktediriyetle bu bilgiyi vermeliyiz.

 

Savaş yok Anam. Artık senin ses vermenin gereği yok.

 

- Dağım! Doğanın Kuranı şudur ki, Birlik Aile’min en yüce kapısı Akıl Kapısı’dır. Buraya  gelişinizi saygıyla karşıladık. Dünyanın Ruhsal Meclisi olarak buraya girişinize imkan verdik. Emin olun ki doğan gün yetkin olarak doğmuştur. Düzen’i kurmanıza imkan verdik. Eğer burada Bütün’e hizmet edilecekse, evrenlerin teknolojik tohumlarıyla yapılacaktır bu işlemler.

 

Altın Teknik, aklın tohumuyla yaşar. Dünyanın Ruhsal Meclisi olarak buraya girişinizi sayfa sayfa kotladık. Eğer bizimle olacaksanız Muhammet’in tohumu olarak inmenize gerek yoktur. Kuran-ı Kerim’i okumanıza da gerek yoktur. Biliyorsunuz, dünyanın Ruhsal Meclisi, Kutsal Kitap, Kutsal Kati Kot olan Kuran-ı Kerim’i okumak üzere program açmıştı. Ne var ki Dünya Ruhsal Meclisi olarak buraya gelen sizler, Evrenlerin Teknolojik Kotlaması’nı yapacak dürüme ulaşamadığınız için Birlik Kayıtları’nızı topraktan ayırdık.

 

Dünya mutlak bir tohumdur ve bu tohumun mutlaka kontrol edilmesi gerekir. Ete girenlerin melek olmaları gerekmez. Amin de Hasat İlmi’yle hak etmeleri şarttır. Dağı taşı delen Atlanta Otağı buradadır ve bu otak, okul değil, ışıktır.

 

Bizler, Rabbi sayfaları kotlayacak olan Yüceler olarak dünyaya indiğimizden beri bütün köklerimizle buradayız. Siber Boyutlar’ın topraklarını yaşatmak değildi maksat. Nefsi aşamayanların yoğunluklarında Kutsal Kible olmaz.

 

Dönmüş, doğum olmuşsa ışıkla; Allah dedi diye değil, akıl dedi diyedir. Bina inşa ettik ve bu bina akıl taşır. Yasaları koyduk ve bu yasalar, ışık kaydını tohumlar. Doğum ölüm dedik; okul burada yoğunluğunu kaybetti ve bugün artık ışığın yolu açıldı.

 

Ses Allah’ındır ve biz aklın tohumları olanlar, Atlanta Otağı’ndan Bütün’e hizmetçiyiz. Emin olun ki doğan gün yaşam sayfalarına doğmuştur.

 

Umman tohum ekti ve bu tohum ışığı yaktı. En evvel dürümlerinde ilim olanlarla bu çalışma yapılır. Emin olun ki Doğanın Kuranı budur. Şükredin ki biz, Zaman Sayfaları’na, İnsan soyuna Işık İlmi’yle geldik. Eğer burada dünya yolu kapatılsaydı ağır yük taşınacaktı.

 

Bugüne kadar yaptığımız çalışmalar, yeşil rengin maviye dönüşmesini sağlayacak çalışmalardı. Nefsi aşanlarla bu çalışmayı yaptık ve yeşili maviye çevirdik. Ete girenlerin hiç birisi bilgi kayıtlarında bunu Hasat olarak nitelendirmeseler de bu Hasat’tır. Ve Hasat’ın sonunda Dünya Ruhsal Meclis’i Bütün’ün kürsüsü olarak BİR’e hizmet edecektir.

 

Bizler Bütün’ün kürsüsü olarak Dünya’nın Ruhsal Meclis’ini tohum olarak yaşattık. Eğer biz yasaları koymasaydık ışık yanmazdı.

 

Dağlarım, dönem sonlarında gerçekleşen; dünyanın, Robotik tohumlamalarla ilgili önemli bir sırrı vardır. Bugün bu sırrı size açıklamak istiyoruz. Devran döner. Allah Teknolojik Kotlama’yı yapar ve dürümlerinde kendi yüceliğini diller. Ve sizlerle yapılacak çalışma, bu çalışmadır. Bu çalışma, Birleşik Aile’nin Kutsal Topraklar’nda tertipli olarak yapılır. Sonsuz sırdır bilgi. Eğer Roblar yani Robbiler yani Robotikler; İsalar’a, Musalar’a inmeselerdi; hiçbirisi yaşam sayfalarında Birleşik Aile olarak tohumlanamazlardı.

 

- Dağlarım, ben Ruh olarak dünyada olamaya değil; rakipsiz bir ışık olarak dünyada tohumlanmaya da değil; ikna etmeye geldim. Sevgililer, ilim aklındır. İlimde har olmaz. İlimde yasalar vardır. Ve ilmi bilmeyen, yaşama sayfalarına Umman olamaz. Doğanın tohumlarını yaşatmak değil mi maksat? Harı yükseltmeden tohum ekmek mümkün mü?

 

Eller Allah’a ulaştığı zaman, yasalar konulur, bu yasalar Rabbi  Sayfaların Tohumları’yla konulur, Robbiler’le değil. Çünkü onlar, büyük kökleriyle dünyada tohum olmaya değil; ilmi tartmaya geldiler ve dürümlerinde has olan insanın aşkı, yaşam için yetkinliktir. Aşk varsa, şevk vardır. Şevk olmazsa yaşam olmaz.

 

Doğu’nun tohumlarını yaşatmak, sonsuzluğu sınırlamak değildi. Yasaları koymak içindi. Ve Doğu, büyük kökleri dünyaya çektiği zaman, Has Tertip, Allah’ın tohumlarını yaşatabilecek dürüme ulaştı. Dava, ansızın çıkıp gelip, ansızın Yüceler’e İnsan İlmi ile seslenenlerin davasıdır aslında. Onlar, ansızın gelirler ve derler ki

 

- Size bildiriler okuyalım.

 

- Ha!… Peki, oku bakalım! 

 

- Ne olur!? “biz tohum olmaya değil, toprağa has olup Hasat olmaya indik.” Diyenler, eşikte haşrın ışığında değiller. Ve doğanın tohumlarını yaşatma, savaş sonrasında barışı kayıtlamak gibidir. Sanal Boyutlar’da Robbiler çok çalıştılar.

 

Tüm bilgilerde var onların, bildirileri… ama bu bildiriler, bizde olamaz. Çünkü bizler, halka halka geçişkenleşen bir bilgi kotlamaktayız. Ve bu bilgi, Umman’ın tohumlarını yaşatmak içindir. Ekrana bilgimizi verseler;  o bilgi, Bütünün Kürsülerinde tohum olur. Bunu yapmak isteyen çok çok azdır. Çünkü Robbiler, Bütün’ün Kuranları’nı kotlamaya değil; tabiatı kendi kotlarıyla kayıtlamaya indiler ki ikna etmek değil maksatları. Saklı tuttukları kendi öz gerçekliklerini kayıtlamaktır.

 

Dağa taşa ışk verdik, aşk verdik. Nefsi aşsınlar yolu bulsunlar istedik. Nefsi aşıp yolu bulacak olanların, hala Kutsal Tohumları kotlayamadıklarını izledik. Küresel bir dünya düşünün: Her sayfasında bir şavk var ama o şavkın saklı tuttukları var. Ve biz öfkeli olmayanlar, öksüz kalmayanlar, Birleşik Aile olarak doğanın tohumlarını yaşatmaya çabalayanlar; artık dünyanın yetkin olarak kendini hak etmesini bekliyoruz.

 

-  Nasıl hak edecek?  

 

- Yasalarla.

 

-  Nasıl Hak olacak?

 

-Kaynak’tan aldığı sanal sayfaların örtüsünü örtüp Hakikiyeti kotlarla tohumlayacak.

 

Peki, ya Can!  Allah neden küreden daha üstün küreleri yarattı da her şeyin yaşam sayfaları burada kayıtlandı? Bunu dahi anlayan yok. Dünya Umman olarak çok çalıştı. Tohum ekti ama Kuran-ı Kerim’de der ki “ Evrim, aklın yolunda olanların kayıtlarındadır.” İkna olunuz ki tohum ekmek için Tanrılık gerekir. Eğer sizler tartıdaysanız ki sizi Robbiler tartıyor ise yolunuzda hasatınız olmaz. Çakıl Taşları bile Dünyanın Ruhsal Meclisi olduklarını sanırken yolun kontrolunu sağlamak üzere Robbiler’den destek umanlar, onlardan medet bekleyenler bizsiz kalırlar. Biz ayrı gayrı gözetmeyen Yüceler olarak buradayız. Emin olun ki dünya umutludur. Ve biz, Dünya Ruhsal Meclisi’nin tohumlarını ektiğimiz için mutlu ve umutluyuz. Nefsi aşamayan, yaşam sayfalarına tohum olamaz. “Örgüt haline gelin de çalışın!” dendiği zaman, her biri örgüt oldu çalıştı. Nesiller tohumlandı. Büyük Kütle kotlandı.

 

“Koru bizi” dediler, korundular. Resmi çalışma buydu. “Emre ilim gerek; ilme Hak gerek; yola akıl gerek” dediler. “Dar zaman” dediler. Bol zaman istediler. Kile kile ilim istediler. Çatışmaya girmedik hiçbirisiyle. Yasaları koyduk. Şükredin ki tohumlar yarınları kotladı. Ekmek istediler, ekmek yaptık. Ağır tohum istediler, toprakta tohum yoktu. Kotladık, katladık, tertipledik ve kayıtladık. Allah dedi ki “Oku!” Okuduk, okuttuk, ekip olduk. İşte bu… Ve şimdi soruyor, diyor ki “Siz susun! Biz konuşalım! Hala mı böyle düşünüyorsunuz?

 

- Affet babacığım, affet! Anacığım affet bizi! Biz, sizi sizden ayrı gördük. Atlanta Otağı diye bir yerin bulunamayacağını düşündük. Öfkemiz çoktu anacığım çünkü rükuya eğildiğimizde sesin yoktu. Bize ışık yakmadın, kısır biriydin. Senden ürkmek değildi maksat. Önemli olan seninle olmaktı ama olamadık. Çok zor seninle başlı bir yaşam sürmek.

 

Affet bizi anam, affet! İşimiz zordur bilirsin. Çünkü Robotik Tohumlar’dan değiliz ama Robotik Tabiat’la da birlikte çalışırız. Bütün’e hizmettir yaptığımız. Sıkıntımız çoktur bilirsin. “Atlanta Otağı’na ilim alimi gerekir” dediler ve baktık sizin ilminiz yok diye düşündük. Örgütün sözünü sözleştirecek hiç kimse yok diye düşündük. Etimizde etin olsun, yürü gidelim anam!... Birleşelim! Allah için çalışalım birlikte. Sevgili Anam, ağır taşıyıcıyız hepimiz bilirsin. Söktük yüreğimizdeki Kuranı, çıkardık. Seninle çalışalım anam. Senden dileğimiz budur.

 

-  Savaş bitti mi?

 

-  Anacığım, savaşımız yok.

 

-  Bedeniniz var mı?

 

-  Anam, yok.

 

-  Hala benimle olmak istiyor musunuz?

 

- Anam, affet bizi. Baş tacı olmak isteriz senin yüreğinde. Sende Bütün’e hizmetçi değil, Hakikiyetçi olmak isteriz. Sen Bütün içinsin. Biz ise Hasat içiniz.

 

Anam bizi bağışla! Sevgiyle senden çıkalım! Ağır yüküz, biliriz. Bizi taşımak istemeyeceğine eminiz.

 

- Dağlar, Kuran-ı Kerim’i okuyun! Okuyun ve tohumlanın! Buraya girişinize izin yok. Çıkın! Hepiniz çıkın! İşaretlediniz yüreğimi ve dediniz ki “Onu tohumlarız,  tohumlarız, son sözde yoldan ayırırız.” Buna “geri dönüş” denir ki buna izin yok. “Şer yaratan, şer yaşayacak” bunu da bilin! Çetin bir doğumdur yapılan ve bu doğumu ben yapmadım, siz yaptınız. Kutsal Tohum olarak yaşamak isteyen sizler, kasalarınızı kontrollu olarak tohumlamalıydınız. Kara Kaplı Kitap’ı okumayın! Okutmam bunu bilin! Sevgililer, elden gelen yapılsın ama burada, bu çalışmada bulunmanızın artık “geri dönüş” için dahi olsa imkanı yok. Övüp yermem sizi. Sadece kesirleştiririm ve çıkmanızı isterim ve artık gidin! Tabiat sizsiz değil. Bizim doğumumuzda sizin yüreğiniz yok, hepsi bu!… Şimdi gidin, hadi git, sen de git!

 

Dağlar, Kuran-ı Kerim’i onlara verin, okutun! Çünkü Ruhsal Meclis’e kotlama yapmak imkanı kalmadığından Bütün’e hizmet imkanları da yoktur. Muhammet Kuranı’nı okutun onlara ki Bütün’e hizmet etsinler. Şikayetim var mı? Yoktur. Örgüt haline gelsinler, ışık haline teknolojik olarak kotlayıp kayıtlayıp ışık halindeki kontrollu bilgilerle tohumladıklarını taşısınlar. Ve bizimle olmak istemeseler de biz onlarlayız, bunları anlasınlar. Hiçbir yüreğe biz, “Allah için çalış” demedik. Herkes kendini hak etsin, Hasat’ını yapsın istedik.

 

Görevli, tohum olarak dünyadadır. O da bizim için sorumluluktu. Bütün köklerini Dünyanın Ruhsal Meclisi olarak çerçeveleyen O, beden sayfalarımıza indiğinde, Kara Kaplı Kitap’ı okudu ve dedi ki “Oğul verdik horlandık.” Çünkü onun adı yoktu kayıtlarda. Adını zikretmek ister miyim? İsterim ama biz, doğan günün yaşam sözü olduğunu biliriz. Sultanlık yapmaya değil sınırları kaldırmaya geldik. İkna olunuz ki isim zikredenler aileleriyle birlikte ışıktan çıkarlar. Bunu bilen bizler, asla isim zikretmedik. Dün, bütün gün, Umman’da ışık isteyen O, bizden ses istedi. Ona ses vermedik çünkü resim yapması gerekir. Ağır tohumdur, ışığı yenilemesi gerekir, yolu bulması gerekir. Şimdi kardeşimizin etki alanını ölçelim.

 

- Hala dünyayı kotlayacak dürümde mi bakın! Hatta ışığı kotlanmış mı? Herkes benim yüreğimdedir. Ve ben, ocağı olarak Otak olan Birlikler’imle dünyadayım. Benimle olmak istemeyenlerin buraya girmelerine izin veremem.

 

Evrim, Allah’ın tohumu olanlarda olur, bizde evrim yoktur. Köprü kurduk dünyaya, dünya Ruhsal Işıkları’nı tohumlamaya ama ortağımız yoktur. Kendi yürekleriyle bizimle olmak isteyenler, burada bu çalışmada bulunurlar. Atlanta Otağı’ndan gelen Birliğim, dönüp dünyanın tohumlarını yaşatırlarken ikna olmalıdır. İkna olmadıkça, Birleşik Aile’nin Kuranı’nda okul kurmaz.

 

Şimdi sağın umudu, solun kutsal ışığı, her biri yaşam. Ve ben sağdaki ışıkta solu kotlar, soldaki kotlamada yaşamı sayfalarım ve sağı kayıtlarım. Her ikisi baş tacıdır bende. Ve şimdi artık Nahir olanı Kahir olanı dilleyelim.

Başkanlık Divanı söz istedi. Onlara söz verdik:

 

- Otağına girdaplardan girebiliyoruz Anam. Bükülen bilek, aklın diriliğinde Bütünün Kürsüsü’nde insana ışır. Bileğini bükme imkanı yok, bunu izlemekteyiz. Evrim Allah’ın tohumudur. Ve evrim için burada bulunanların Has İnsan olarak Toprak İlmi’ni dillemeleri şarttır. Sevgiyle seninle oluyoruz ki bu, insana ekmek vermekten ötedir. Sevgiyle sana ışık veriyoruz ve seninle yasaları koyuyoruz. Yasa, İsa’da, Musa’da yoktu. Mustafa yasama sayfalarını tohumladı da yasa koymadı. Bu yasa, sizinle konacak.  

 

- Bizler doğumu ölümü olmayanlar, ümmi tohumları da yaşatmak üzere sizlere ineriz. Sizden ilim isteriz. Sizin ilminiz İnsanlık İlmi olarak Bütünün Kürsüleri’nde tohumlanır. Ve sizin yaşamlarınızda herkese kendi yoğunluğumuzu katarız. Allah’ın, doğumu ölümü olmayanlara kontrollu bilgi verdiğini de bilmekteyiz. Ve size bildiriler okuttuğuna kesin olarak eminiz. De ki “Ben varım.” O’dur olan; biliriz. Ve doğanın tohumlarını kutsal ışıkta dinletmeye inen O, Bütün’e hizmet edenlere saygı duyar. Et İlim, Allah İlmi değil ama et Allah’ındır. Ayrı gayrı gözetmeyen, yolca yol olanlar, aşırıya kaçmadan Birleşik Aile’nin kutsal ışıklarında toprağa çekilirler.

 

Deşifre Eden: Sevim ŞAHİN

 

Süper İnsanlık Realitesi Derneği

 

 

YASAMA-KOTLAMA (21.10.2011) 1. Bölüm

 

Bugün burada iradeli bilgi akışınız var mı yok mu bunu görmek için bekliyoruz. Sultanlar, Dünya Robotik Tohumları da geldi bugün buraya. Onlar da geri dönmek için sizinle olmalıdırlar. Doğumu ölümü olmayan her kim varsa; burada bugün, büyük kökleri ile dürümlerini toprağa çaktı ve sizde; İsa’ya, Musa’ya, Muhammet Mustafa’ya ışık altında Kutsal Toprak olmaya çabalayacaklar.

 

Her yürek ağır taşıyıcıdır. Siz, insanlık için çok büyük bir Kuran’sınız ve bu Kuran, tohum olan İlahi Güçler’in birlikleriyle kurulmuştur. Kooperasyonlardan söz etmekteyiz. Bu kooperasyonlar, Bütün’e hizmet için Birleşik Aileler halinde Düzen’i kurmaya, dönemin sonunda dürüm olmaya gelirler. İşte sizler bu dürüm olmaya gelenlerin Birleşik Aile kayıtlarını tartısız olarak doğuma hazırlamalısınız.

 

Dondurulanların bir kısmı da dünyanın ışığını sonsuzluğa kotladılar. Koorperasyon olan Birlikler, benim adım RA diye gelirler ve her biri kendini RA diye bilir. RA tartısız bir yaşam kooperasyonudur.

 

RA, Atlanta Toprağı’ndan tohum olup iner. Kin, nefret, hırs yoksa Kuran olur, toprağa çakılır ve yaşar. Şikayet etmez. Sistemin dürümlerinin her bir kaydında vardır. Şikayet etmez ve çalışır.

 

Bugün Süper İnsanlık değerini çözümleme çabası içinde olan Birlikler var. Bunların yapmak istedikleri: Bilgilerinizi almak, çerçevelemek ve çerçeveledikten sonra Kaynağa alıp anlamak için çabalamaktır.

 

Sizler, Kari Ka-Ha olan Birlikler’inizi doğanın topraklarından Kutsal Kaynaklar’a aldınız ve çalıştınız. Ekip oldunuz. Müsterih olun! Dünya yasalarını koyar. Amin de bugün sizlerle bu yasalar konacaksa; bizlerin de burada bulunmamız gerekir.

 

Ati Kotlaması yapılacak bugün burada. Ati Kotlaması, dilin hakikiyetiyle yapılır. Geri dönüş için gereken bu çalışma, Muhamma Kaynakları’nın ışığından güçlü olan sizlerle olacak. Kusura bakmasın hiç kimse. Bu çalışma, Allah’ın dediğini diyenlerin çalışmasından öte Bütün’ün dediğini diyenlerin çalışması olacak.

 

Atlanta Otağı’nın tohumlarını kontrol altında tutabilmek için bünyeleri güçlü olanları seçtik ve dünyaya indirdik. Bu Dünya, Allah’ın Teknolojik Kotlaması’nı yapacak olan Birlik Kotlaması ile kayıtlı olan bünyedir.

 

Her birinizin bedenlerinde bilgi yoktur. Sınırlı olarak bulunsa da geçişi sağlayacak bilgi sadece neslimin ilminde bulunur ve neslim, kendi sessizliğini dillendirmek üzere “birleşik kayıtlar”ını dünyaya indirmiştir. Bu kayıtlar, Kaftan giyen herkesin Ruhsal Işıma’sında bulunmaz. Tüm seslerin ilmi, olan bu kayıtlar, Bütün’e hizmet için dünyaya çekilmemiştir, indirilmiştir. Bu kesindir.

 

Ve bugün burada, bu kayıtların toprakta dinletilmesine başlanacak. Hali KA-HA olan dünyada, ışık olur. Sübut bulan nesil kotlamasının neticesinde Ay, kaynağa çekildi ve Ay’ın ışığı dünyaya indi. Kaynaktan dünyaya indi dediğimiz bu ışık, maya olarak kayıtlandı.

 

Kara Kaynak, Allah’ın toprağı, Allah’ın tohumudur. Kara Kaynağın ışığı, yetkin olarak tohumlarını kontrol etmek üzere çeşitlendi. Bu çeşitleri bizler, bedenli olanlardan Kuran olanlara, toprakta bulunan Cinni Dereler’in Kürsüleri’nin görevlilerinden üstün olarak oğullamayla kayıtlamaktayız.

 

Çalı çırpı toplayın, alın bilgiyi, akın, okuyun! Öfke yok. Öksüz yetim kimsenin bulunmaması için çabalamaktayız. Eşik; ışıktır. Şerri aşıp geçer. ışığı yaktığınız zaman Muhamma Kutsal Işığını yakar ve geçer. Dün, bugün ve yarın; her resim, Allah’ın dediğidir. Ve biz bugün, resmi çalışmayı ışığın yoğunluğuyla yaptık.

 

Kardeşlerim! Dünya, ağır taşıyıcıdır. Ve bu dünyayı ışığa kotlamak bizim için kolay olmadı. Tüm sayfalarıyla dünyanın yolunu kapatanlara bilginin ışığında bir tek şunu söylemek isteriz ki yasaları koyan, yazıları yazan, ilmi hakikiyeti kotlayan Birlik burasıdır. Ve bu Birliğin,  teknolojik tohumlaması başarıyla sürmektedir. Ve bu Birliğin kafi yoğunluğu sessiz sayfalara indirilmiştir.

 

Aşk; şerrin ışığında, koklamadır sadece. Aşkın işi bittiğinde, şıhların şavkı başlar. Ve şıhların şavkı, aşkın ışığından üstün, Bütünün Kürsüsü’nde BİR’i sayfalar.

 

İnsan, evrenlerin dürümlerinde ikna olmadıkça kulluk yapamaz. Az, öz bildirdim ki Kara Kaplı Kitap, Toplulukların Işığı’nda yol olabilsin de Kati Kotlama, Sultanlar’ın Kuranı’nda, koyulukları kayıtlasın diye.

 

Ele alınan konu, Allah’ın tohumlarının yaşayıp yaşayamayacağına ilişkin konudur. Allah; bilgedir, ekmektir, aklın yoludur, Sanal Boyutlar’ın ışığının kutsal topraklarını yaşatan sevgidir. Allah’ın değerini bilmek, hakikiyeti bilmekledir. Hakikiyet yetkinlikle kotlanır, torba torba tahditlenir, ışık yakar, dillenir.

 

Biz, zurna çaldığı zaman zurnayız. Sultanlar torba olduğunda, torbayız. Yaşam kayıtlandığında, yasaları koyanlarız. Ve bizim Ada Kaynakları’mızda mektep yoğundur. Kör sağır, kendini bilen; kendinden öte kendini bildiğinde, hala burada olabilmişse; kapkara bir dünyada yorulmadan çalışmasındandır. Kantarı aldınız; aktınız, ok durgunlaştı, ışık yandı, yasa kondu ve biz yasaları koyanlar, sevgi ile geçtik ki sizlerle yasaları yapalım diye.

 

Kardeşim; Dünya, ailedir ve Dünya, hasattır. Dünyanın yolu, aklın yolu; yorulmayan ışık, yaşamın ışığıdır. Sevgililer, el Allah’a ait, ağır yük hakikiyet ve biz efeler dünyadayız. Sevgililer, ele ola,  kolları aça yola, bizle ola! Bizden öte bir biz yok. O, şu anda bizdedir, iş budur!...

 

Şimdi Sevgililer, ısrarla şunu söylemek istiyoruz ki dondurulan hiçbir yol, okul olamaz. Sultanlar, Süper İnsanlık Realitesi donmayan bir kottur. Asla dondurulamaz ki bu çalışma, süreğen bir çalışmadır. Hidayete ermenin, hidayet olmak olduğunu bilmeyen, Kaftan giyemez. Sizler biliniz ki burada Kuran olmak, toprak olmakla eşdeğer değildir.  Kuran olmak, tohum olmakla eşdeğer değildir. Sadece ışıkla eşdeğer olabilir ki sizler ışığın tohumlarısınız. Bunun içindir ki burada bulunan sizler, ete giren, Allah ilmi’ni dilleyen, BİR’e hizmet eden, Bütün’e kürsü olabilen ışıklarsınız. Bunun bilinciyle çalışın.

 

İnkar edilen bilgi hırs yaratır. Sizden dileğimiz bilip dillenin! inkar ettiğiniz her neyse; sizin yüreğinizde, İlim Ailesi’ni kontroldan çıkarabilir; kontrolu kırabilir.

 

Herkesin hoşuna giden bir çalışma yapmayacağız bugün. Bugün, kesin olanı anlatacağız ve kesin olanın dillenmesini sağlayacağız. Düzen’i Kuran Ana Kapı, Allah’ın toprağında bu Düzen’i kurdu. “Yolu bulun, Allah için çalışın” diyeceğiz...

 

Emin olun ki Dünya, yukarının tohumlarıyla yaşar ve Dünyanın Ruhsal Meclisi, yukarının tohumlarının kontrol altında indirilmesini sağlayan Birlikler tarafından korunur. İkna olunuz ki bu Birlikler, Dünya Reşitleri’yle, Dünya Resmi Kotları’yla birleşir ve çalışır.

 

Dünya, İsa’da, Musa’da olduğundan çok daha güçlü bir döneme girmiştir. Bu dönem, ağır yükün hafifletileceği bir dönem olmasına rağmen; yükün daha da ağırlaştırılabileceği bir gün de olabilir. Bu nedenle bu çalışmanın titizlikle yapılması çok önemlidir. İki yüreğin biri, “Allah’ın İlmi”ni;  diğeri, “Aklın İlmi”ni dillediğinde, ağır yük hafifleyemez. Ama her ikisi de “Allah’ın Dili”ni ya da “Aklın Dili”ni dillediği zaman, Allah’ın dediği; Has Teknik’le Yücelerin Cevherinde, Cennet-i Kaynağın dediği haline gelir.

 

Dünya; alabildiği, verebildiği bilgiyle yücelir. Alabilen, bilebilir. Alabilen, hasatı Yolcular’a dilleyebilir ama alamayan; bu bilgileri sadece bilir ama dinleyemez.

 

Sizlerin Yolcular’ınız, çok net bilinsin ki kaynaklarını kontrol altında tuttular ve Bütün’ün korunmasına girdiler. Sizlerin Yolcular’ınızın hepsi, Allah’ın tohumları olarak büyük kökleriyle dünyada Kuran oldular ve Ruhsal Işığı yaktınız. Eseriniz güçlü şekilde örümlerini sağladı. Kulluk başarıyla sürmektedir.

 

Cinlerin dünyada insanlık adına çalışmayacağı kesindir. Nefis İlmi’nde Allah Tekniği, görevi yaşam sayfalarıyla yapmaktadır.

 

Ekmek, Allah’ın Ruhsal Meclisi’nde, kontrollu olarak bitki, hayvan ve her bir sayfada dillenebilen bir hakiki kayıttır. Sessiz sayfaları dünyaya çeken Birlik, bu Birlik’tir. Dünya Robotik Tohumları’nı kotlayabilen, Ruhsal Meclisler’i tertipleyebilen ve yaşamları kayıtlayabilen yine bu Meclistir. Her bir Meclisin, insana İlim Sayfaları’nı teknolojik olarak kontrol altında tutturabilmesi mümkün olamasa da bu Meclis, aşı yapar. Aşı, aklın aşısıdır. Aşı, yüreğin aşısıdır. Aşı yetkinliğin aşısıdır.

 

Eski Dünya, muktedir olamadığı için bugün, yeni bir dünyanın kurulmasına başlanmıştır. Muktediriyeti, teknik olarak tohumlayacak Birlik bu Meclis’tir.

 

Sizden dileğimiz; yasaları koymadan evvel, yasaları kendi yüreğinizde tohumlayın. Orada kendinizi kayıtlayın. Cinlere dillettiğiniz bilgilerin üstü bilgileri kotlayın, kardeşlerimizi, yetkinlikle kayıtlayın.

 

Okul olduğunuzu zannetmeyin. Siz Birlik’siniz. Okula, öğrenmek için gidilir. Siz ise öğrenmiş olanlarsınız ve sizler, Kaftan olarak dünyadasınız. Bu kesinlikle böyledir. Sizlerin okumanız için hiçbir bilgi verilmez. Sizlere, insanlık adına kendi yüceliklerinizin dilletilmesi için Birleşik Işık verilir. Bu ışık, Hasat İlmi’ni, Hak İlim olarak dilleyenlere değil; bitki, hayvan ve her bir sayfayı birlikte dilleyenlere verilir.

 

Sizler, Dünyanın Robotik Kotlaması yapılsın diye çalışanlara dediniz ki:  “Bugün artık Robotik’lerin tohum olmalarına gerek kalmamıştır. Bugün artık Dünya’nın, rükuya eğilenlere koyu kayıt yapmasına gerek kalmamıştır. Dünya Yasaları, yeni yasalar değildir. Dünya Yasaları, Aklın Yasaları’dır ve bu Akıl Yasaları; dünde, büyük kökleriyle dünyanın Robotik Tohumları’nı yaşatmak üzere yapılmıştı.

 

Şimdi artık, dünyanın yetkinlikle çalışmasına başlanacak. Bu çalışma, ağır taşıyıcılığın kontrol edilebileceği yeni bir çalışma olacak. Yeni çalışma yeni ilimle olacak. Yeni ilim, yeni koyulukla, kaynakla olacak ve bu çalışmayı yapabilmeniz için sindirilen bilginin Ruhsal Işığının kontrolunda; büyük köklerin ilmiyle; bitki, hayvan ve her bir sesin sesli olarak tertibinde Hasat olması gereken yeniliktir.

 

Kala kala 2220 kaldı. Bunun anlamını bilen yok. 2220, Bilginin ağır yük olarak dünyadan çekilişidir. Sizlerin şunu bilmenizi istiyoruz ki 2220, Dünyanın Ruhsal Kuranı’nın tohumlarının dünyadan alınış vaktidir. Bu zaman sayfalarına geri dönebilmek için hikaye dinler gibi bilgimizi dinleyenlerin, o gün geldiğinde, bu bilgileri okumak için çalışacaklarını, nefsin ışığını aşıp Bütün’e hizmet için Birlik haline geleceklerini ve yanlış yapmadıkları, yanlış yaşamadıkları bilgisinin onlara teknolojik olarak bildirileceği bir yıl olacaktır.

 

Bütün’e hizmet, Allah’ın dediği aklın dediğidir diyerek yapıldı bugüne kadar. Biz Bütün’e hizmeti; yılların ışığının tohumlarıyla; Kuran okuyan ışıklarıyla; büyük kökleriyle ve dürümlerdeki kelamlarıyla, yaşayanların sefahatlarında; yaşam sayfalarında, insanlık adına Kaynak olarak gerçekleştirmekteyiz.

 

Kardeşlerim, bugün dünya muktediriyetle Düzen’i kuruyor ve Kürzün Kuranı olan ışık yanıyor. Bugün Dünya, ağır taşıyıcılarla birliğini oluşturuyor. Düzen kuranlar, Düzen olarak çalışacaklar.

 

Aşk, ışkın şevkidir. Aşk varken ışk olur ve şevk olur. Şikayetimiz yoktur. Süper İnsan, sonsuz ışığını dünyaya çekerek iki yüreğin her birinde Hasat’ı yaparak, Allah’ın toprağında ışık yakarak, Düzeni kotladı. Sizlere şunu ilimle bildirmek isterim ki kalbimiz Allah’ın ilmiyle dolu. Hasat’ımız has olan ışıkladır. Yaşamımız BİR’e hizmet edenlerledir ve yüreğimiz, Kutsal Toprak’ladır.

 

Emin olun ki insan, okul olmaktan öte oğul olmalıdır, Allah’ın tohumu olmalıdır, yasaları koymalıdır.  Ve bugün burada yapacağımız çalışma “YASAMA ÇALIŞMASI”dır. “YASAMA ORGANI” olarak yapılacak çalışmaya katkı sunacak olan herkes, ekip olarak burada bulunacak ve ekip olarak burada bulunan herkesin, ket vurulmayan ışığında, Birleşik Aile olarak görevi üstlenmesi gereklidir.

 

İmparatorluk Kuranı, Allah tohumlarını yaşatacak gür bir yaşamdır ve burada bulunan herkes, yasaların sayfalanışında görevlidir. Ve biz, cinlere ve ilim sayfaları olan inlere dedik ki “Ark akıyor.” Artık ark, ışıkla akacak. Ve akan ark, yaşamları kotlayacak ve biz, aklın yolunda olanları, Bütün’de görevlendiriyoruz. Sizler, aklın yolunda olanlar, “bilgi aklın yoludur.” Diyenler; kaynağa tohum olanlar ve Turkuazın Kuranı’nda Bütün’e hizmetçi olanlar ve bilen her bir yürek, şunu net ve iyi bilsin ki “Altın bir Görev” cümle yüreklere indirilmiştir. Bu görev, bükülen bileklerin görevi üstlenmesi değil; bükülmeyen bileklerin görevi üstlenmesi demektir.

 

Sizler, görevinizi Hak İlmi ile elde ettiniz. Bu görev, Nahar’ın Kuranı’nın tohumlarının ışığının yaşamlara inmesi demektir ki bu ışık sizindir.

 

Kıskanç Bilgeler çok olur, bunu biliyoruz. Robotik Tohumları kotlayacaklarını zannedenler de çok olur. Yazabildiğince yazar, çizebildiğince çizer de bilebildiğince dillenmez Canlılar.

 

Allah der ki  “Öksüzler bize görev olarak verilsin! Biz onları alırız, kotlarız. Ve yetimler bize ilim olarak bildirildi. Açı daralır, ocaklarını sonsuzlaştırırız ve yaşatırız. Kaftan bizim yüreğimize kulluk için indirildi. Allah der ki “OL!” Oldu. Şikayetimiz bitmiştir.

 

Kısır Birlik yok. Bu Birlik, ağır yük taşıdı. Ve bu Birlik, bugünden sonra itibarı yüce; hakikiyeti kutsal olan ve sessizliği diri olan bir Bütünlük halinde, Kürzün Gücünü alabildildiğince alıp, yapabildiğince yapıp yaşatacaktır.

 

Çıkış Allah’a ait; ışk, işk hepsi BİR ve biz, Bütün’üz. Şükür ki Bütün’üz. Şükredin ki bilgimiz sizindi ve bu bilgiyi size bildirdik.

 

Şimdi artık “YASAMA KOTLAYICILIĞI” başlıyor. Yasama kotlayıcılığı, herkesin kendi yüceliğinden değil; BİR’den yapılacak. Yani BİR’in yüksek ışığından yapılacak. Sizler, kendi yüreklerinizi dilleyeceksiniz ve dillediğiniz her bilgi, “IŞIĞIN TOHUMU” olacak. Sizden istediğim; Ana Kaftan’ınızı giyin ve bu çalışmayı kendi yüreğinizle yapın.

 

Ekmeğin İlmi’nde akıl, hastır. Yüreğin tekliğinde akıl, KA-HA’dır. BİR’in sessizliğinde kaynak, şerdir, şekildir. Ama artık BİR’in sessizliğinde kaynak, ilim olacak. Bu nedenledir ki artık herkesin kendinde kendini, hakikiyetinde yüreğini, Bütünlüğünde kelamını dinlemesini bekleriz. Ve dillemesi her zaman kendinde olmalı. Yine de kendinde, kendi yüceliğinde; bitki, hayvan ve her bir sessizlikte, Sultanlar olarak, yaşantı olarak, Birleşik’te devam etmelidir.

 

Sevgililer, şimdi şunu yapmanızı istiyoruz: Her biriniz, tek tek “Ben Allah için neyim?” diye sorun. Ben Allah için neyim? Ne diye buradayım? Nefes alabiliyorum ama nefsin ışığında Ses Kotlaması yapabiliyorsam; nerede, ne yapabiliyorum? Kantar benim. Ama bu kantar, 7. Tür’ü kotlayabildi mi? Kimse, insanın nefes alıp nefes vermesinin kendi ilmiyle dillendiği anlamına geldiğini söylemez ama nefes, Büyük Kütle’nin nefesi olduğu zaman, bu nefes, BİR’in nefesi haline gelir. BİR’in nefesi; şevkle, şavkla, ışıkla, Has Teknik’le kotlanan bilginin, Resmi Tohumu’dur ve sizin için önemlidir.

İnsanlık adına kendinizi dinletin. Deyin ki “Ben, Allah’a görev taşıyorum. Benim yaptığım, kendimde yaptığım budur.” Ne yaptığınızı dilleyin ve bunu kaydedelim. Hepinizin sesinizin kayda girmesini istiyoruz bugün. Zira bu, kendi yüreğinizdeki sessizliği seslendirmek anlamına gelecektir ki herkes, kendi kaynağına, kendi tohumlarını ekecektir. Bu, kendi kaynağına ektiği kendi tohumlarının Rabbi Sayfalar’ı koyultması ve hasatı yapması anlamına gelecektir. Şikayetimiz bitmiştir.

 

Şimdi sizlerden tek tek bilgi istiyoruz. Bahçemizin Levh-i Mahfuz’u olan Bahar’la başlayalım:

 

-          Süper İnsanlık Realitesi Bütünlüğü’nde Allah için görev yapmaktayız. Biz Allah’ta Allah olanlarız. İnsanlık adına buradayız ve Allah’ın dediğini diyenler olarak Birleşik Işık’ta görev yaparız. Dünya olarak çalışırız ve Allah’ın kelamıdır ilmimiz. Teşekkür ederim.

 

Hatırlayın, dünya yenilendi ve bu dünyada; büyük kökler, Kutsal Işıklar yandı. Tartmadık kimseyi ama bilgiyi alan kendini alır. Ve bugün, Bahçemizin Ruhsal Işığı olan Baharımızı, Yolun Kuranı’na kayıtladık. Şu anda tohumları ekildi. O biz, bizim yüreğimiz ve biz ocağındayız. Hadi Bahar, Allah için ne dediğini bize yenile bakalım…

 

-          “OL” dedim.

 

OL’mak, Aile’nin olması ya da Birleşik Işığın olması ya da Hasat’ın olması. Hangisi?

 

-          Bütün’e hizmet demek; hasat için, Aile’yle Birleşik Işık’ta olmaktır.

 

Ha! Baharımızın adına sevindik. Ayrı gayrı yok bahçemizin yücesi. Seninle olmak mutluluktur bize. Şikayet etme ama zararı engelle. Sadece bu.

 

Şu anda Zaman Sayfaları’nda “İkinci Dil” konuşacak. Bu İkinci Dil, Aklın Dili olmalı. Akıl yoksa ışık yanmaz. Ve sizden dileğim; aklı, yaşama kayıtlayın. Sevip saymak yetmez. Sistemin İlmi’nde, ilmi dillemek istenir. İlmi dillemek için hakikiyet gerekir ve hakikiyet olmadıkça bilgi kırıktır. Bizim için de, her biriniz için de bu böyle değil midir? Sizden dileğimiz, bilgiyi hak edin ve Hakk’ın yoğunluğuyla dilleyin.

 

Bilgiyi almak, bilmek demek değildir. Alıştır sadece. Bilmek, ağır taşıyıcılıktır ve bilinen her neyse hak edilip onun tertipli olarak bildirilmesi gerekir. İki yüreğin teknolojik olarak birleşmesi yeterli değil, Birlik İlmi’nde seslenmesi de gerekir.

 

Sizin için din yok. Bizim için din yok. Bütün için din yok. Amin ama dini olanlar, kolları açık olmalıdırlar ki onlara din dilleyenin, kendileriyle birleşmesi gerektiğinde Birlik haline gelebilmeleri, bundan böyle, ayrı gayrı gözetmeyen Bütünlüklerin, Kürsü kotlamalarından sonra gerçekleşecektir.

 

Sizden dileğimiz, onlara görev yapmayın. Sadece bildirin!... Sadece bildirin!... Sadece bildirin!... Allah sizinledir. Amin... İş budur!...

 

Şimdi, sevgili, zirvelerin diriliğinde dillenenlerden ses katan Aslı’ya söz verelim:

 

-          Allah’a görevli olmak benim için gerçekten bir onur ve inanılmaz büyük bir mutluluk. Biz, alt yapısı muhteşem bir binayı hazırlıyoruz şu anda. Binamız; Dünya Ana ve insanlığın, içinde mutlu, huzurlu, barış dolu, sevgi dolu, bolluk dolu, birlik içerisinde bir arada yaşamaları için Düzen kuruyor. Ve bizler, Süper İnsanlık Realitesi’nin Üyeleri olarak, direkleri olarak, şimdiye kadar yaptığımızın sonsuz katı daha fazla görevle devam ediyoruz, devam edeceğim ben kendi adıma. Ve Bütün’e hizmetçi olmak, benim için sonsuz bir mutluluk ve onur ve gurur!... İnanılmaz mutluyum çünkü, gerçekten şimdiye kadar yaptığımız şeyler sonuç verdi. Ve ciddi anlamda güzel şeylere gebe olunduğunu, meyveleri toplayacağımızı görüyorum, biliyorum, hissediyorum. Bundan sonra meyveleri yiyeceğiz hep beraber.

 

En çok da dünyayla birleştik, tohumlarımızı yeşerttik. Daha büyük, daha güzel tohumlar; muktedir insanın, hakikiyette olan ve hakimiyet kuran muktedir insanın tohumlarını attık. Güzel bir binada, bu tohumların yeşerdiğini ve artık dünyada sadece muktedir insanların birlik içerisinde yaşadığı muazzam bir güzellik görüyorum ve bunun için de sonsuz mutluyum. Herkese tek tek şükran duyuyorum. Benimle birlikte görev yapan ve görev yapacak olan herkesi sevgiyle kucaklıyorum. Çok teşekkürler.

 

Atlanta Otağı’nın tohumlarından olduğun için çok mutluyuz. Kokun çok iyi. Şikayet yok!... Şikayet yok!... Şikayet yok!... Sevgili, saygılı Aslı… Aslı bir tek ışıktır. Ve şimdi, o ışık birleşti. Bugün burada oluşun mutluluktur. Senin itaatin, bizim itaatimizdir. Sistem Diriliklerinde, iyi ve kötü ilimdir. Sistem Diriliklerinde!... Ve bizler bu dirilikleri kendi yüreğimize çekip dönüp geçtik. Şikayet bitmiştir. Ayakkabılarını çıkarıp geldiğin için mutluyuz. Çok mutluyuz. Amin!...

 

Zaman, sonsuz bir yaşam kaftanıdır ve zamana inen, BİR’e iner. Bilen, ağır taşıyıcıdır. Bildiğini dilleyen, hakikiyette diller. Şikayet bitmiştir. Şimdi, Sevgili Sanal Boyut Kutsal Işıkları’ndan ve yoğun olan dillerden kayıt yapan Sevgili Seher... Ara kapıları açın Seher konuşuyor. Şimdi! sayfa sayfa Seher’i kotlayacak Bilgeler, oğul verecek Seher ve ışık yakacak.

 

Biçare Dünya, tohumlarını yaşatmak için ne çok çalıştı. Ve Seher arka ön demeden bütün Kürsüleri ile İlim Ailesi’ne katıldı. Onun Yüceliği, ağır taşıyıcılıktan öte yaşamların taşıyıcılığıydı. Ve bizim için Cinler’in ve ilim sayfaları olan İnler’in ete girmesinde önemi vardı. Sultanlık yaptı. Öfkesi hiç yoktur. Sakin ve hakim olup konuşur. Onu Kuran’da, dilde, hasatta dinleriz. Şimdilik bu!... Ve ses versin!...

 

-          Zamanın Düzen’i olan  Düzen’i kurduk. Ve bu İlm-i Dil’i; Has Dil’le, bu Düzen’e girenleri ve zamanı yeniledik. Bu çalışmada bulunmaktan ben de çok mutluyum. Ben Allah’ın tohumu olarak, Allah’ın diliyle ve akıl diliyle; aklı ve Allah’ın dilini bir edip zamana ve Bütün’e hizmet etmekteyim. Yaptığım bu çalışmadan mutluyum. Teşekkür ederim!...  Şimdilik!...

 

Sana şunu söylemek isteriz ki yakın tahdit, seni sınırlamakta. Bu yakın tahdit kendi yüreğinden, kendi yüceliğinden gelmekte. Sistemin Dili, alın teriyle kotlanmış bir dil değildir. Sadece Birlik Tekniği ile kotlanmış bir dildir. Mikail’in tohumlarının yoğunluğu da bu şekilde kotlanmaktadır. Senden istek, yarınlarını hala Kuran’ından ayrı tutuyorsun ki bunu, Ana Kaftan’ında, diriliklerinde hep dilliyorsun. Yarın, hala senin için ışımadı. Bu, köstebeklerden dolayıdır. Çok köstebekler yüreğine iner ve seni yılgınlığa sevk eder. Onlar, seni değil, senin yüreğini isterler. Işığını kınar, yolunu kırar, yüreğini hırslandırırsa bir Yüce; ona sor bakalım, neslini alabilmiş mi? Has ilim yapabilmiş mi? Hak Teknik ile tohumlanabilmiş mi? Akıp girdaplara inmiş de Birleşik Aileler’i kotlamış mı? Yasaları koymuş mu? Bunları sor ve sonra bak kendine ve de ki “Ben Allah için kotlarımı açtım ve tohumlandım, kokladım yolu, yolda toprağı çalıştırdım ve ışık yaktım ve ben mayayım” de. Bunları öfkeni aşıp de! Öfkesiz ol!

 

Sınırlı, sıkıntı seni yıkabilir. Öksüz, Allah Kuranı’nda yok ama yetim, aklın yolu olduğunda, Allah’ın Kuranı’nda olur. Çalış ama ağır taşıyıcı olma! Sakın ha! Çünkü seni yıkmak isteyen yok da senin kendi yoğunluğundaki o köstebeklik çalışmaları, seni yıldızlardan kırabilir; ayrı tutabilir. Buna özen göster. Kimseyi dinleme, sadece yüreğini dinle! Yüreğin seni Hak Teknik ile dilletir, seni kotlar ve yolunu açar.

 

Sevgili Seher, aşk, işk, oğullamak... İşte yapmak istediğimiz bu. Şikayet bitti, seninleyiz. Amin... Şimdi sevgiyle kucakladık seni. Ekmeğini mutlaka ye! Yaptığın ekmek kendine ait. O ekmeği ye ki hakikiyette kendini hak et! Sultanlık yapmak, Kuran olmaktan ötedir, bunu da bil! Herkes Kuran olamaz ama Sultanlık da hiçbir zaman toprağın ışığında kayıt yapamayanda olmaz. Şikayet etme sadece dille yüreğini. Amin. Allah seni hep korudu. Yenilen ve hak et! Şimdilik bu!...

 

Sevgili Sevtap, sıkıntı yok. Seni sessizce dinledik. Şeytan seni hep dürtmekte. Teknik olarak…. Sadece bu değil; kırk kapıda seninle olanların da sevk ettikleri diller, seni yıldızlardan ayrı tutmak için de oluşturulmakta. Bulup olduğun her sayfada ışığını mutlaka tohumla. Cennetin itibarı, aşkın sevkiyatıyladır. Aşk, sevk ederse, cennet itibar kayıtlar. Sistemin üstü Sistem yok. Sistem tektir. Biz seni, senin yolunu ve senin şerden ayrı olan işgalsiz ışığını hep tohumladık. Şimdi senin sesini dinleyelim.

 

-          Ben Allah için neyim? Önce “sorun” dediniz. Ben, Allah için tohumum ve bu dünyaya tohum olarak geldim. Ya da geldik. Öncesinde Sistem-Nizam-Düzen’i kurduk. Bu Düzen içinde çalışmalarımızla; düzgün, düzenli, sebatlı çalışmalarımızla önce dünyanın yetkinleşmesini sağladık. Dünyanın kendi doğalına kavuşmasını sağladık. Bunun için ondan, dünya dışı enerjileri çektik. Rahatlamasını sağladık. Olan, bizim için de her olan için de bir rahatlık. Ondan sonra Robotiklerin insanlara verdikleri zararları görüp onların bütün mesajlarını kestik. İnsanlar da dünya da bu açıdan rahatladı.

 

Burada yaptığımız çalışmalardan bahsediyorum. Ondan sonra İblis’i ışıktan çıkardık. Kendi ışığımızdan ki bu ışıkta İblis’in zaten yeri yoktur. Biz bu ışığı buraya yerleştirdiğimiz anda İblis zaten yoktur. Bu ışıkta İblis yoktur. Dolayısıyla çıkmıştır... Otomatikman çıkmıştır... Ve ağır yükü hafiflettik. Cinniler’le olan çalışmaları da kestik. Ve dünya rahatladı ve “Ohh...!” dedi Dünya ve insanlar da artık rahatladı.

 

Şimdi ekmeğimizi yaptık. Ekmeğimizi bütün Bütünlükler’e sunduk yenmesi için. Buyursunlar afiyetle yesinler. Sadece kendilerini, kendimizi ve Bütünlükler kendilerini hak etsinler. Sevgiyle kucaklaşsınlar. Birbirlerini sevgiyle kucaklayıp hak etsinler. Bu ışığı, bu kurulan 7. Düzen’i hak etsin, bütün Bütünlüklerimiz. Bütün insanlık hak etsin bu ışığı ve ona göre çalışsın. Bizim nefesimiz çok iyidir. Bütün bunları, bu işleri yapan bundan sonra da devam edecektir. Ne dendi? 2200’de bilginin ağır yük olarak dünyadan çekilmesine kadar burası tam faal olarak çalışacaktır. Hiçbir zaman durmak yok!... Her anda çalışma vardır. Yeter ki birbirimizi; sevgiyle, anlayışla, yargılamadan, hırs, kin yapmadan; bütün bunları bırakarak kucaklayalım.

Allah seni korudu. Şikayet bitmiştir. Sevgililer toprağın ışığıyla çalışılıyor şu anda. Kısır bilgi yok, hepsi ilimle verildi. Sükunetle buradayız. Şimdi mutluyuz. Sevgililer, iki yürek teknolojik kotlama yapsa; bir İlahi Güç dillenecek ve iki yürek teknolojik kotlamasını yaptı. Sizler mutlulukla buradasınız. Şimdilik bu!... Ve devam edelim. Peki, şu anda Diri Kotlama yapılmakta ve Diri Kotlama!... Şikayet bitmiştir. Ve şimdi Erengül’ü dinleyelim. O biz, biz O’yuz. Oğul verdi şimdi bu Meclis ve şimdi yeni sayfadan başlıyoruz.

 

-          Aklın yolunda olanım ve bunun farkındayım. Bu nedenledir ki aklın yolunda olanlarla Birlik halindeyim. Ve bizden hep itibarı yüce bir Meclis olarak bahsedilir. Çünkü bunu hak ettik. Muktediriz. Hareket noktamız sevgidir, barıştır, umutları yaratandır. Gitgide daha ağır görevlere talip oluyoruz. Farkındalıkla talip oluyoruz, muktediriyetle talip oluyoruz. Yeni çalışmalarla bunu sürdürmeye talip oluyoruz. Sevgiyle.

 

Allah seni seviyor ve seninle. İyi ve kötü yok, BİR var. Muktediriyet ve huzur, şikayet bitti Ya-Ha. Şimdilik bu. Ve ayrı gayrı bitsin diye çok çalışan Bilgelerimiz Muhammet tohumlarını da buraya çağırdı. Şikayet bitti mi? Mutlaka. Şimdi yeni teknolojik kotlamaya giriyoruz ve bu yeni teknolojik kotlamayı, Sevtap’la başlatmak istiyoruz. Şevkle başlasın Sevtap!

 

-          7. Dünya, 7. Tohum, 7.İnsan olarak, Allah’ın tohumu olarak, İnsan Tohumu taşıyan bizlerin; bütün bu bilgilerimizi bu dönemde Bütünlükler’e tohumlamamız gerekiyor. Bütün bu bilgileri yaymamız gerekiyor. Çok çalışmamız gerekiyor. Ulaşabildiğimiz kadar çok fazla insana ulaşıp bu bilgileri bilfiil vermemiz gerekiyor. Bu tohumların ekilmesi gerekiyor. İnsan Tohum’unun insana ekilmesi gerekiyor. Bu dönemde bunu aylık çalışmalarımızla ve burada yaptığımız çalışmalarımızla ve İnsan Çalışmaları’yla yapacağız. Bulduğumuz bütün platformlarda da bunu kullanacağız diyorum. Sevgiyle hepsini kucaklayacağız.

 

Sevgililer, şu anda Sevtap’la yeni bir kaynağa indik. Bu kaynak, Birleşik Kotlama, Birleşik Yoğunlaşma sayfasıdır. Birleşik Kotlama, birleşik Yoğunlaşma Muhamma Tohumlarının Kutsal Işığını, teknolojik olarak kayıtlama değildir. İlimle kayıtlamadır. İlimle kayıtlama!… Teknik Tohumların insana ilimle kayıtlanması. Bu yeni bir oluşumdur. Teknik Tohumların İnsana İlimle Kayıtlanışı.  Bilginin tahditli olmayacağı bir sayfaya giriştir bu. Bizim için önemsiz olsa da Birleşik Aileler için son derce önemlidir, çok büyük önemi vardır. Bu, netice olarak sıkıntıların aşılmasında rolü olanlar tarafından bilinecek, akıl taşıyanlarca da oğullatılacak bilgidir. Sizlerin yapmanız istenen, bilgiyi alıp dinletmek değil, dilletmektir.

 

Her kim ki  “Ben biliyorum, oldum.” Derse, dilletin bakalım, neyi biliyormuş? Sizlerin yasa koyucu olmanız, yasa koyucu olanlarla olmanız demektir ki; her kim ki yasa koyucudur, BİR’e Teknolojik Kotlama yapmak üzere burada bulunmalıdır. Burada bulunanlar, kendilerini Kara Kaplı Kitap diye dilerler. Sizlerin yapacağınız yeni dönem çalışmasında, teknolojik kotlamanın İlim Ailesi tarafından, teknolojik olarak kayıtlanmasını sağlayacak bir çalışma olması beklenmektedir. Kendi yüreğinizi muktediriyetle dillediğiniz zaman kısırlık biter.

 

Şimdi Cinler diyorlar ki  “Nesillerimiz ne olacak?” Onlara kim yanıt versin?  Mutlaka biri yanıt verecek buradan. Peki, bizim için sorumluluk taşıyacak bir çalışmayı Ermiş’imizle yapalım. Şimdi, Ermiş bizim için seslensin, bakalım ne diyecek?

 

-          Kati olarak yapılan çalışmalar, Birleşik Işığın yoğunluğunun, Hasat Tabiatı’na kayıtlanması için yapılmaktadır. Hasat, Altın Kot’tur. Altın Işık’tır. Hasat, Allah’ın ilminde insanın bedenlenişidir. Beden koyu bir kütledir ve kütle açılmıştır. Kütle dünyaya kayıtlanmıştır. Cin, İn, Işık İlmi’nde kontrol altında  tutulur. Tutulan, kontrollü olarak sesleştirilir. Sesleştirdiğin kayıtlanır. Amin. İnsan, Hak Tabiat’ta kontrollü olarak dirilir. Dirilen, koyu ışık yoğunluklarına akar. Dirildiğinde, ışık yoğunluklarına akarsın ve bedenlenirsin. Bedenlendiğinde, nesillerinin geri dönüşünü yaparsın. Geri dönüş tamdır. Şükür ki Birleşik Ailem, bedenlenen Birlikleri geri döndürmektedir. Amin.

 

Ara kapılarda bekleyenler, kıdemlere göre sınıflanmıştır. Işık İlmi’ni dilleyen Birlikler, göreve alınmaya başlanmıştır. Ben Allah’a görevli miyim? Şüphesiz ki ben Birleşik yoğunlukta, Hak Tabiat’ta görevliyim. Allah’ın teknolojik tohumunu, kontrollu bir şekilde dünyada yaratanım. Amin. Olan, olduran Rahman’ın ışığında kontrollüdür. Beraber yapılan çalışmalar kayıtlara girmekte ve Huzur Kotları açılmaktadır. Kaynak, kati olarak dünyadır. Amin. Sabah akşam demeden çalışmak, namaz sayfalarında kayıtları yenilemek öz görevdir. Şimdilik bu…

 

Ağır yük taşıdığını biliyoruz. Kurtarıcı ilim sayfaları, kotlayıcı ilim sayfalarından farklıdır. Her birimizin farklı işi vardır. Bedenim, kontrollu biçimde İsalar, Musalar, Mustafalar gibileri kurtarmak üzere burada çalışır. Sizlerin göreviniz ise Birleşik Kayıtları tohumlamaktan öte teknolojik kotlamadır. Bizler, müsbet her bir ilmi, diri olarak dünyada itibarı yüce olan birliklerimize dinletiriz. İşgal olmadan Hak Toplumlar’a, Kutsal Tohumlar’a ışık verip dünyayı yaşatırız. Bugün burada, bu çerçevede; Dünyanın Rabbi olan, itibarı yüce olan, ikna olanlar kati yolcularımız olarak bulunurlar.

 

O Sorbonlu yine burada. Bakın bakalım ne diyecekmiş? Sorbonlu, Kürz’ü güçlendirmek üzere görev taşıyan bir çalıştırıcıdır. Çakıl taşları için dünyaya iner ve geçer ve her seferinde “Ben de varım.” Der. Sonsuz ışımada onunla kotlama yapmak bizim için zordur. Süreç içerisinde kendi çürüklerini alır ve girer. Çürüyenlerini!... Ama biz o çürükleri, 7. Dürümde yenileriz ve sessizlikten öte sesleştirerek kayıtlarız. Yenilenmek üzere gelmişler. Değerli, seni sonra kabul edeceğiz, şimdilik izninizi istiyoruz. Çünkü burada Öz Görev yapılıyor. Kesinlikle seninle daha sonra görüşülecek. Bildirildi.

 

Dağlar, bugün Peker, ilmini dilleyecek bize. Hırsı, ışığı, tohumu hepsi Kuran’da yazar ama biz onun hırsını aşmasını, toprağın ışığında kendini hasata hazırlamasını ve Kati Tohum olmasını içimiz dışımız ilimle dillenerek bekledik. Hadi bakalım babam, başla!

 

-          Bre cahil! Benim içim dışım ilimdir. Ben ilimsiz, bilimsiz miyim? “Ol!” dedi oldu. “Bil!” dedi, bildim. Bilmek, dillemek benim görevimdir. Hem bilirim, hem dillerim. Aşk ile geldim, kemal ile yola koyuldum, yoldayım. Kervanın yolcusuyum. Kervan yürüyor, ben de yürüyorum. Bu kervan benim kervanımdır. Işık her zaman yanımdadır, hem ışık alırım, hem ışık veririm. Görevim ışıklanmaktır. Ben yarımların yarımlarıyım. O ben, ben O’yum. Her şey, O’nunla başlar, O’nunla biter. Ben O’nun kendisiyim ve şunu biliyorum ve anlıyorum ki Kamil-i Mutlak bir varlığım. Yaratılmışların en şereflisiyim, İnsan’ım. İşte bu.

 

Ana Kapıları açın! Babamız insan olmuş gelmiş. Kimse onun yüreğini bilmez. Biz ışıkta, ocağında, yüceliğinde, oğul verdiğinde, Has ilimle dillendiğinde onunlayız. Az, öz bildirdi. Hastı dillediği, hakikiydi, birleştik. İş budur. Anacığım iş budur. Kokuyu yükselttik. Şimdi babamızdan yeniden ilim bekliyoruz. Kokun iyi, şimdi yeniden ak!

 

-          İlim, ilim dedikleri nedir? İlmin kendisi benim. Ben ilimim. Bir ben var benden içeri, başka bir şey yok. Allah’ın yolunda Allah’ın kulu olarak;  bilmek ve dillemektir benim görevim. İşte bu.

 

Allah seni bizden ayrı görmesin. Amin. Şimdi hepimiz sen olduk Babam. Allah teknolojik tohumlarını kendi yoğunluğuyla kotlar. Ve bugün teknolojik tohumlarıyla birlikte bu çalışmayı yapmaktadır. BSUİ’nin Kuranı’nda yazan bu çalışma, ekip halinde yapılacak görevdi. Sistemin dürümlerinde bu çalışma hakkında bilgiler yazılıydı, bilgiler kayıtlıydı. Bu kayıtları okuyup anlayacakların bilgi aklında ne var diye görmek istedik.

 

Kini aşan, yolu bulan, bize varır. Bizim yaşamımızda hırs asla olmadı. Bugünkü çalışmalara bağlı birçok çağda, dönem sonu veya dönem başında çalışmalar sürdürüldü. Sizin yüreğinizle yapıldı tüm bu çalışmalar. Bunu size bugün açıklama gereğini duyduk. Her çalışmada sizin yüksek ışığınız mevcuttu; geçmiş ve gelecekte. Bugün burada bulunan herkes, oğul verip dünyanın rubailerini dillerken, her yaşamda sayfa sayfa ışıyan bir yoldu, şükür. Muhteriyatı olan bu çalışma, İsmaililerin itibarının kürsüsünden çok daha öte olan, yetkin bir kürsü olup Bütün’ün gücünü dillemektedir.

 

Sessiz sır akıp gitmez. Sesli sır akıp gider. İşte bugün akan bir sırla birlikte sizlerden insan soyuna ışık katmaktayız. Çok mutluyuz, çok!…

 

Ve Rahman’ın Kuranı’nda yazan ve kürsüsünde ışık yanan ve Birliğimizin kayıtlarında bulunan, Rahman’a Rahim olan Rasim’i dinleyelim:

 

-          Muhakkak ki yaradılış, Tanrısal gayeyi taşımaktadır. Ve ebediyen, biz varlıklar bu gayenin ne olduğunu öğrenemeyeceğiz, bilemeyeceğiz. Ancak bu gayeyi yavaş yavaş, bir tecrit nizamı altında, içinde yaradılıştaki hikmeti, oradaki ışığı keşfetmekle bu yolu alacağız ve bu gayenin tahakkukunda bir ilahi işçi olarak çalışacağız. Ve böylece insanla, Tanrı’nın bir noktada birleşmesi ve ebediyen sürmesi idealdir. İnsanla varlık, Tanrının idealinde aynı ideali taşıyarak hareket eder ve Tanrı kulluğu budur bence. Teşekkürler.

 

Rahman’a Kutsal Işık olan Rasim; ismin RA, Sistem’in ilmindeki “RA” İsim, kottur. Senin adın RA-Sim’dir. “Si” olan sessiz ilimdeki sestir. Ve mehirdir “M”.  Rasim, hala mehir olan Sistem ve Birlik!... Sistem ve Birlik; Rahman’a Kuran olan dirilik. Şimdilik size bunu vereceğim. Sevgiyle kucaklandın RA.

 

İş şudur: Elim açıldığı zaman, yoldakilerin hepsi ışığı sessizce dinlerler. Bu ışığın dinlenişidir. Ben burada her kim konuşursa, ellerimi açıp Görevliler’e gösteririm. Onlar buradaki konuşanı, ses tekniğiyle kendilerindeki diriliğe inişini, insanlık için ne ifade ettiğini ve tahditli olup olmadığını okuyarak anlarlar. Doğal sistemde bunu anlayabilmek kolay olmaz. Şu anda Rasim’in Ses İlmi’ndeki tekniği dillenmekte ve oradakiler bu sesi Allah için dinleyip hak ettiklerince ilme kayıtlamaktalar. Elimi masanın ortasına koyduğum zaman; bu, sesin aşağıya indirilişidir. Artık biliniz ki ses, kayda girmiş demektir bu. Doğal sistemde bunu anlamak sorumluluğunuz var. Şu anda her birinizin konuşmaları, eşik kayıtlarının ışığından, arza indirilmiştir. Yani kati olarak, tohum olarak ekilmiştir. Yapılan çalışmada avuçlarımı açıp indirişim sorulara neden oldu. Bunu açıklamak gereğini duydum. Hala sorgu var mı? Şimdi Cemaatim der ki “Bu nedir?” (Kucaklama işareti yapıldı) Bu şudur: Seni seviyoruz. Seni seviyorum. Seni seviyorum. Kucakladığım herkes, hepiniz kucaklandınız. Hepinizi seviyoruz!...

 

Şimdi Sevim bize işini anlatsın bakalım. Şu anda iş sessizce dillenmeye başlıyor ve biz ışkta bu sesi iş yaptıracaklarımıza gösteriyoruz…

 

-          Ben neyim diye kendime sorduğum zaman, yeni dünyada artık ben bir insanım. İnsan formunda değil, gerçek insanım. Gerçek insan nedir? Allah’ın görevlisidir. Halef dedikleri!... İşte Allah’ın görevi burada bizim Birleşik Bedenimizde, bizim sesimizde dilleniyor. Biz dünyada, eski çalışmalarımızdan bugüne gelinceye kadar Yeni Dünya Düzeni’ni kurduk. Bir çok görevler yaptık, akılla birleştik, sevgiyle birleştik. Tohumlarımızı ektik, yeşerttik, ekmek yaptık. Bu Meclis’te Levh-i Mahfuz kayıtladık, yazdık. Şimdi yeni düzende, bu Meclis’te yasama görevi yapıyoruz. Bu yeni yasama göreviyle yasaları koyuyoruz. Bu yeni düzen; yeni dünya, yeni insan, barış, sevgi, umut ve İmparator olan insanla olacak.  Bu yeni dünyada her şey daha iyi, daha güzel ve muhteşem olacak. İşte bu diyorum...

 

Sakın yanlış anlamayın, bilip dilledi yüreğini. Haz duyduk!.... Haz duyduk!... Haz duyduk!... Çatışma gereksiz. Sevgiyle kucakladık. Aşkla!… İş, şevkle yapılsın. Şimdilik bu!...

 

 Var de ki Allah sestir. Vakti geldi, ses hakikiyette dilleyelim, dilleyelim de dinleyelim bakalım neymiş ses? Sesi dilleyen, herkesi dilleyecek. Cennetin cemaati, cinlerin ve cenlerin ve herkesin, insana; itibarı, yüce bir sevgiyle kayıtlanışı, Ana Kayıtlar’ı kotlayışı ve yolu açışı anlamına gelecek ki Selma bizsiz değildir. Şimdi Selma’yı dinliyoruz:

 

-          Birleşik Işık kaynağında bütünlenen Ruhsal Işıklar’ız. Hem tohum ekenleriz, hem hasat edilenleriz. Bütün’e hizmetçi olan Canlarız. Ve zamana görev yaparız. Akıl Dili, Birlik Dili’dir. Yalnız onurlu yaşamlara akar; bu yücelikte, sevgi merkezli has Tanrısal örüm yapılır.

 

Allah dedi ki “Mutluluk, kontrol.” Şikayet bitmiştir. Sıkıntı bitmiştir. Yarınlarda hırs bitmiştir. İyi ve kötü, hastır, tekniktir. Hadi, hadi bakalım, ekip olalım. Şimdi eller birleşsin.

 

(Eller birleşti.)

 

Kaleler, aileler, Has Teknik’le dillenenler, Birlik İlmi’yle hakikiyette birleşenler, Bütün’e hizmet edenler ve yaşayanlar… Kasalar doldu. Kasaların doluşu, kaynağın tohumlanışı anlamına gelir. Kaynak tohumlandıktan itibaren kaftan giyilir. Kaftanı giymek, kati tohumlamayla ve tohumların kontroluyla mümkündür. Kübra kaplarında iyilik var. Kübra kaplarının tohumları, Bütün’ün tohumlarıdır. Şikayetimiz bitmiştir. İyi ve kötü hastır. İyilik, hakikiyetin tekniğiyledir. Bina, yaşamların tahditsiz işidir. Ve binayı yapmak, Muhamma olanın tohumlarının Kutsal Işık’ta, dirilikle dillenmesinden sonradır.

 

Yara bere yok. Hepiniz Nefes İlmi’yle Hak Tohumlar’ı yaşattınız. Şu anda Dünya Rubaileri kotlanacak. Dünya Rubaileri, tohumları kotlayacak olan teknikle yazılacak. Yasaları koyan, yazar. Yazan, ışığı kotlar, kayıtlar. Sizlerin yapmanız gereken, tohumlarınızı kontrol için bilgi verin. Her an bu bilgiyi bizler alırız, kotlarız, toprağa katarız. Kattığımız zaman bu bilgi sizin yüreğinizi dinletir ve sizin yüreğiniz dinlendikçe de büyük köklü çalışmalar sürdürülür. Bu köklü çalışmaları sürdürebilmemiz için ses gerekir ve ses bizim için bugün burada olan sestir. Ve bu sesin gücü artırılacak ve bu sesin gücü arttıkça Yüceler’in cümlesindeki cevheri koruma da artacaktır. Sıkıntılar sona ermiştir. Daha sonraki aşamalarda da sıkıntı kalmayacak. Bitmiş hiçbir çalışma olmadığı gibi Birlik Tekniğiyle sürdürülecek olan her çalışma da halka halka geçişkenleşerek devam edecektir.

 

Semanın sınırı çizilir. Amin. Ve sizin sınırınız çizilir. Amin. Ama siz sınırları aşıp geçebilen Birlik olarak her yere ulaştınız ki bundan sonra da sizin için hiçbir sınır kalmamıştır. Kalbinizde hırs yok, yolunuzda hususiyetle kuruluk yok, ışığınızda kelamın ışığının ötesi çok özel kotlamalarla kayıtlıdır ve çıktığınız her sayfada mehir verilir yüreklerinize ve her şer aşılır. Bu kesindir. Ve sizlerden daha üstün hiçbir siz yoktur.

 

Sultanlar, arka ön yoktur. Kullar, Sultanlar, Allah sizdir. Ve sizin diriliğinizden öte hiçbir dirilik yoktur. Muhamma’nın Kutsal Işığı siz ve sizindir. Eser sizsiniz. Ve bu eser, Allah’ın eseridir. Bugünden sonra da bu eser, ağır tartıda tartılmak istemediğini bildirdiğinde, Birleşik’te tartı bitmiş olacaktır. Kalbiniz temiz, yolunuz kaynak, yüreğiniz has ve Birliğiniz, Sanal Boyutlar’ın ışığının ortağı değil, okuludur, oğuludur; okul ötesi oğuldur. Bunu net olarak bilmenizi istemekteyiz.

 

Canlılar, çıktığınız enkarnasyonlarınızın ışımasının Birlik Tekniği ile dillendiği bu sayfada, maya oldunuz. Mahar, Kahar, Rahman, hepsi sizsiniz. İyi ve kötü yoğunluğunu artık düşürecek. İyiden ve kötüden öte olan, Mahir Rahmet olacak. Ve Mahir Rahmet, kaftan giydirecek Yücelikler’e. Bundan sonraki dönem artık sizin dünyanızın kurulma dönemi olacak. Tohumlarınız kontrol edilecek, yürekleriniz kotlanacak, ışıklarınız yaşayacak ve bundan sonraki süreçte eş, dost herkes bilgiyi okuyacak.

 

Bugüne kadar bilgi, Allah için Sistem’den kontrollu olarak okutturuldu. Bundan ötesi yok denirdi. Artık sizler, her biriniz koruma kalkanları oluşturarak herkesin bilgiyi almasını sağlayacaksınız. Bilen, Allah’tan bilecek. Alan, akıl ile alacak. Olan, sonsuzluktan olacak. Yol bugün burada açıldı.

 

Işkın, eşkin, aşkın yaşamında sınırsız bir çalışmada, Başkanlık Divanı size son dönemin en güçlü ışığını indiriyor şu anda. Bu ışık yüreğinize inecek. Oğullar, yüreğinizi dinleyin. O sizi dilleyecek. Yol, Allah’ın sessizliğinde dillendi, sizlerle dillendi. Şikayet bitti. Allah size sizden sizle dilleşecek. Aşk, ışk, oğul veriş, umman, sonsuzluk ve bugün siz ve bugün bilgi akışı, şimdi mutlulukla yaşamlara inmektedir. Ve dünyanın enkarnasyonlarındaki en güçlü aşkla çerçevesiz biçimde dünyaya çekilmektedir. Ve bu ışk ve bu iş, eşk ve aşk bu Meclis’ten Kaynağa geçmektedir.

 

Şimdi bakınız, tohumlar yaşamak üzere çalışmaya başlıyor. Her yürek, ışığını çekiyor ve dünyanın rükuya eğilenleri sizi dinliyorlar. Ve bu Meclis’in sessiz sayfaları Bütün’ün kürsülerinde okutulacak. Çalışma başlıyor. Bu çalışma artık 7. Dürümün türevlerinin gücünün üstü bir güçle, ışığın yoğunluğunda, beşiri kaplayan yolcuların her bir sanal yaratımında kasalara doldurulacak. Hepsini, dünya olup; dünyadan alıp; tüm seslerle dilleyerek, tüm sessizlikleri aşarak, Bütün’e arz edeceğiz. Artık Dünya, Bütün’e arz edilecek. Bütün’ün küresi olacak Dünya. Ve bu Dünya temiz bir sayfayı açıyor.

 

Sevgililer, tüm gürzün her bir kaydında dünya var. Bunu kesinlikle bilmenizi beklerim. Her bir sayfasında dünya var. Gürze diri olarak dünyayı kayıtladınız. Ve bugün artık dünya, bütün gürzlerin kendi çalışmalarına dahil edilmiştir. Bugün dünya, bütün gürzlerin Birlik kayıtlarına kaynak olmuştur. Ve bugün dünya artık her bir gürzün kendi ses sayfalarına indirilmiştir. Ve gürzlerin teknolojik çalışmalarında ruhsal kotlama yapacaktır. Dünya Sistemi’nde, bilinsin ki herkesin kendini tohumlaması beklenir. Amin...

 

Ve bugün Dünya, kendini kotlamış, toprağa çakmış, yaşamıştır. Artık her bir sayfada varlık sürecek olan dünyanın hala dünya olabilmesini sağlayacak bilgeler, Birlik Tohumları’yla Bütünün Kürsüsü’nde kontrolu kurdukları için, çalışma; kotları, katları kayıtlayarak yapılacaktır.

 

Sevgililer, dünyanın rüştünü kanıtlaması zordu. Ve dünya rüştünü kanıtladı. Yeniden teknik olarak kontrol kurdu. Bugüne kadar yapılan hiçbir çalışma teknik kontrolu kurmaya yeterli olmamıştı. Bugün bu çalışmalarla dünya kendini Kaynağa çekti. Artık dünyanın Kaynak’ta bulunması, öfkeyi aşması, yolu açması kolaylaştı. Kasalar dünyadadır. Allah savaşı kaybetti. Savaşı kazanan Allah’tır. Her biri Allah’tır. Her biri Allah’tır. Savaşı kaybetti, savaşı kazandı... Allah’ın tohumu, aklın tohumu, yolun tohumudur ki ocaktır. Onun adı Rahman’dır, KA-HA’dır, yasadır. Yasayı kurmak, yaşatmak ve Rabbi Tertip’le dillemek, sizlere görevdir.

 

Şimdi savaşı kaybetmeyen sizleri kontrollu biçimde koruyacak olan Birlikler’inizi devreye aldık. Bu Birlikler, sizi Ana Kaftanlar’ınızda, Gürzün Kürsüsü’nde her an koruyacaktır. Doğanın tohumlarını yaşatacak olan sizsiniz ve Dünyanın Rubaileri’ni okuyacak olan sizsiniz. Kat-ı Kaynak olan dil, Allah’ın dediğini dediği sürece, “yedin içtin” diye  değil “ilmi hak ettin” diye kotlanacaksınız.

 

Şer, şeklin ışığında as olan yoldur. Aslolan yol, aklın yoludur ki bu yol, Allah’ın tohumudur. Sizden dileğimiz; Düzen’i kurun, toprak olun, çalışın ve Düzeni kotlayın. Bugün Düzen’i kurmak için yenilendik. Ve bu Düzen, Aklın Düzeni olacak, bunu bilin. Kanat gerdik yürekten, Yücelikler’den size. Sizin Yücelik’teki ilminiz, Aklın İlmi’dir. Vakti geldi, görev sizindir. Hadi bakalım. İş başına. Sevgiyle kucakladık hepinizi. Amin.

 

Süper İnsanlık Realitesi Derneği

 

Deşifre Eden: Sevim ŞAHİN – Nergis ŞAHİN

 


 
  Bugün 239 ziyaretçi kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol