Birlik İlmi
  AKLIN KELAMI (5) - TAMAMI
 

5.ARALIK.2018AKLIN KELAMI (5)
AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ, 1.AKIŞ 1. BÖLÜM

Yasalar, “kontrol” der. Bizler de kontrolla bu çalışmayı yaparız. Yaradan’ın tahtında kelamsa, o kelam akli ve hakikidir. Ve bizler maya olarak kodlama yaparız ki her diri kendi yüreğini dilleyebilsin. Ki bütüne hizmetçilik yapabilsin.

“Ense kökü” dedikleri bir yaşam sahrası var, bilir misiniz? Herkesin kendi yoğunluğunda burada tohumdur. Ense kökünüzdeki o yoğun ışık sahra, hepinizde güç kodudur ve sizin sizde kelam edişinizde, bu saha ilm-i ka olur ve sizinle kodlama yapar.

Hepimiz bu yoğunluğu bilmeliyiz. Mutlaka ama mutlaka kendi bedenlerimizi de iyi bilmeliyiz. Tanıyabilmeliyiz bedenlerimizdeki kodlamaları; hani dirilik, hangi yoğunluğu kodluyor; hangi dürüm hangi dilde kelam oluyor? Her bir bedenin mukaddes kayıtları vardır. Ve o kayıtlar formal dirilikleri türevleyebilir. Bizler için öz gereklilik budur.

Hepimizin yoğun olarak “bellek kaydı” yapmamız bu beden kodlarıyla mümkün olmaktadır. Bedenimizin enerjik, sistematik kodlanışı bundan doğan bir dürümde gerçekleşir.

Biz bedene kalem olup inerken de bu sistemi kodlayarak indik. Ve hepimizin kendi bedenlerimizde mevcut olan o yoğun sahra kayıtlarını da kodlayarak, cevherimizi kaynağa alabildik.

Bizim için dürüm dürüm olan insanlık, herkes için de dürüm dürümdür. Ve bütün köklerimizi kodlarken bu dürümlerle kodlamaktayız.

Muktedir olarak biliniz ki ende kökümüzdeki o yoğun ışık koyuluğu, tüm tertip, temizlik kayıtlarınızı da kodlayacak güçtedir.

Her birik, kendi birliği ile o kök kayıtlarıyla devre kaydı yapabilir ve o kayda inebilir. Bizler, elimizin gücünü de o yoğunluktan çekip kodlarız. 
Ensemiz ilmimizdir bizim. “Beyincik” diye ifade ettiğiniz bir yoğun sahradır orası. Ama umman kapılarındakilerin kodlanışında, o yoğunluğun bütünün kübrası, kervana ilm-i kalemi ve mutlak kuranı dürümlere çekilir.

Bizlerin kök görevimiz bu sahayla devreye girer ve bizler kendi yarınlarımızı da yine bu sahayla kayda alırız. Ergin sistemleşmeyi de bu şekilde yapabiliriz ve bizlerin gerçeğimizde 
bu sahra vardır.

Bizler “doğal dünyanın gözleri” olarak bu yoğunluğu kodladık ve bu yoğunluğu ensemizle gözlemledik, dürümledik ve dilledik. Hangi dünyada şarkı okuduksa, o şarkının tohumu o yoğunluğa indirildi ve o yoğunluktaki kontrolla bütün köklerimizi güçlendirebildik.

Ensemizin o yoğun ışığı, hepimizin tohumlarını da kodlayacak gücü örtüsüz olarak kayda alıyor. Ve bizlerin “sual sahraları” vardır; sual sahraları… bu sahralar da mutlaktır ve hepimizin yoğunluğunda Mahrek’tir.

Bu sual sahrası da ilmimiz olarak dürümlere indiğinde, kalbe iner; kalp sistemimize iner. Kalp sistemimiz de mutlak kuranımızdır ve bu kodlamayı, buradan yapmak üzere kayda alırız.

Kodlarken, koklarken ve toprağa tohum ilmiyle indirirken bu sistemi devrede tutmalıyız. Umut… Umut… Umut… Hep umutlarımız oldu ya, işte bedenimiz kodlayarak bu umutları kodlattırabildik ve kayda alabildik.

Ve dünya planetinin kök görevlileri olan Bu Meclis Üyeleri kayda girdikleri andan itibaren, sual kapısını açarlar ve bu şekilde kayda girerler.

Bu kalbin kalplere ilmidir. Hepimizin kendi yoğunluğumuzla bütün yoğun kodlarla iletişimimizdir. Ve bu safhadan önce, bedenlerin diğer bedenlerle iletişimi yoktur.

Kalp sisteminin ki buna “sual sistemi” diyoruz; diğer kalp sistemlerine “ilim” olup inişi mümkün olabiliyor. Ve dümene ilmi oturtuyoruz.

Hariç sahralara ancak “kar çalışmaları” ile girilir. Ve harici akışlar bu “Nuh kapısı” olan “kalp cevheri”nden geçirerek kayda giren insanlıkla kodlanır.

Kalp çalışmalarının başlaması ile birlikte, muktedir kervan yola koyulur. Bu, bütün köklerimizin tüm insanlığa kodlanarak ulaşması imkanın bize verildiği bir sahadır… Ve kalbin kalplere varışı… Hakkın kapıyı açışı ve yoğunluğun kodlanışı… Bu sistem bizim için altı diriliğin kelama çekildiği sahadır.

Altı diri kalem kaydı, altı diri kuran, altı saha ve altıncı sahada altın ışığın kaynağa girişi… Altı, altıncı saha… Ama iyi biliniz ki biz buna kontrolllu olarak kayıt yaparız. Ve dümene ilmi oturturuz.

Değerliler, kontrollu bilgi veriyorum ve bu bilgilerin tümünde kör, sağır herkesin kaynağı var. Ve dünya planetinin arzın gücü olarak bu bilgileri anlama ve hakedip dilleme imkanı olmalıdır. Sizlerin göreviniz budur. Ve dünya planetinin görevi de budur.

Ana kapının açılmasıyla birlikte, toprağın toprağa ilmi kodlanacaktı ve Ana Kapı artık açılmıştır. Artık aklın kapısına varanlar, “mutlak kuran” olacaklar.

İşte “düğümlerin çözülmesi” dediğimiz hal başlıyor. Tüm düğümler çözülmeye başlıyor ve bütün türevlerinizle bu düğümleri çözerken, 7. düzen kodlanıyor.

Aklın kalemleri olan biliş kayıtlarını kontrol altına alıyoruz ve bizler, kendi bedenlerimizi tanımak sorumluluğunu taşıyoruz. Bu nedenledir ki “bilgi kalemi”mi alıp, bu konuda bir “yaşam kapısı” açmalıyım. Ve bunu en erken bin yılda tamamlayabilir insanlık… Biz bunu “an sahrası”nda tamamlayacağız.

Öyle bir kayıt olacak ki bu, muktedir olanların mutlak kuranları orada kodlanacak. Ve tüm insanlık, “bellek kapıları”nı açarak kendini dinlemeye başlayacak. 
(Devamı 2. Bölümde)

https://youtu.be/lkpragd8qqA

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ   BAHAR



 

2.BÖLÜM

Hepimizde var olan bu sistemli çalışma kayıtlarının, nesiller boyu, topraktan alınan bilgiyle tohumlandığı ve yaşamlara kayıtlandığı da artık anlaşılacak ama daha önemlisi bu kayıtların, muktedir kalemlerle, kodlanması gerekir.

Bizler, bunu, bu yoğunlukla yapacağız ve daha da önemlisi, beşere kapı açılacak. Beşere açılan kapıda, “cennet” dediğiniz, cevher, kontrol kuracak. Tükenen her ilim kalemi, mutlak kuran olup, yaşama çağrılacak ve hepsi, karanlığın ışığı haline dönüştürülecek.

Muktedir olanlar, mutlak kuranlarını kodlayacaklar ve Bir’e Hizmet edilecek. Unu eleyip, eleği asıp, yaşamdan gitmemiz istenir. Biz, ocağız canlar. Yaşamsız kaynak, yaşamsız kuran, yaşamsız toprak, olamayız. Hepimiz, hepimiz, tekiz ve tükenen her an, BSUİ olarak, bizimle kodlanacak.

Yarını hak eden her insan, şarkısını okuyan ve toprağını toprağa tohum olarak, kaynak yapandır. Ve bizlerin de yapmakta olduğumuz, budur. Medine’nin kübra olan kelamı, kervana kuran iken, mutlak kalemler, ocak indirdiler, lekesiz kaynak olanlara ve yerkürenin görevi anlatıldı.

Yerkürenin görevi, teknik tahditsiz, bir çarşı kurmaktı. Bu çarşıya da şarkı kodlamaktı. Yeniden ve yeniden o çarşıda, şarkılar kodlanmalıdır. Ve şov değil, umutla kodlama yapılmalıdır. Ve bizler, bunu yapıyoruz.

Sarf ettiğimiz çaba, bunun içindir. Yenidünya görevi, insanın kelam olup, insana varışıdır. Ve buda ancak kalple olacak. “Sizlere cennet” dediler. “Bizler, sizlere, kare, küre insanın ötesindeki, şarkı” dedik. Ama hepsinden ötede sıhhatli bir tüm kuran olan, kalem kayıtlamaları yapılmaktadır.

Hırsınız yoktur, bunu biliyoruz. Aklınız kodlanmış ve mutlaktır. Ama insanlık için daha özel bilgiler gerekir. İşte bu özel bilgi, bedenle ilgili bilgiler olacak ve bu bilgiler, mutlak kurana çekilecek.

Ve dünya planetine kontrollü olarak kayıt olacak ve tüm bu bilgilerin, dünya planetine kaydından itibaren, herkes, kendini tanımaya başlayacak.

“Tanrı” dediğiniz, kelamdır ama tahditlidir kelam ama beden, kalemdir ve tahditli değildir. Bunları herkes ama herkes kelam olup, anlayacak. Yolun, yola varışı, kontrolün kodlarla, kaynakta kodlanışı ve mutlak kuranların, kalem oluşu.

Bütün köklerimizde, bu bilgiler meknuzdur. Ve bizler, bu bilgileri, cemaat olan ve cemaatlerde cevher olanlara da kodlayacağız. Her bir cemaat, bu bilgileri, kelam olup, anlamaya çalışacak.

Suyu kodladık, canlar. Suda, nüve olan var ama biz, o sudan ötedeki sularda, kulluk yaptık. Hepsinde bütünün gücü olduk ve kendi yüreklerimizle, kaynak olduk. Az bilgi değil, çok bilgi vermekteyiz ki tüm insanlık, kelam olup, kulluk yapabilsin, diye.

Bereket, insanın kelamındaki, kulluktur. Bereketin kelama inişi, kuranın ilme inişidir. Torba, torba insanlık kodu, mükafat olarak, ilme inseydi, nesiller, bugün, bu sınırda kalıp, bu yoğunluğu, topraktan alınan, o bilgiyle, kayda almak için çırpınır mıydı? Çalışmaların en önemli şavkı, bugün, burada kodlanacak, canlar..

Bu şavk, Aşkla kodlanacak ve bizler, Mesih kelamlardan öte mutlak kaynaklardakilerle, kör sağır olan, herkesi kodlayacağız.…Altın ışığın gözü açık, canlar. Öyle bir gözdür ki o, öz görevi, mutluluktur ve bütün kötülükleri, aşıp, geçer.

Siyahın ve sistemli kodlama yapan enkarnelerinin, mutlak kuranı olan insan, kendinden öte, kendi olup, dillenir… İşte ona, bütünün kök görevi denir. Hem dünya insanı için, hem tüm sahradakilere, kervan olanlar için ve hem de mutlak olanlar için, büyük kök görev başlıyor.

Büyük kök görev, bu toprağın toprağa varışıdır ama topraklar, topraklara kalp ile varır, unutmayın. Kalbin, kalbe akışıdır, bu. Hakk’ın ka ha olup, mutlak kurana indirdikleri bugün, bunu, bu yoğunlukta başlatıyorlar.

Çantanız, Allah ilmiyle doldu, canlar. Biz, bu çantaya, şarkımızı koyduk ama o öyle bir şarkıdır ki kelimeler, onu ifade etmeye yetmez. Beste yaptığınız her şey, birlik tekniğiyle yapılmıştır ama o bestenin, kürzi kapıda ki güftesi, aşktır.. Eğer aşkı anlıyorsanız, hak ettiğiniz için anlamaktasınız.

Ama anlatmam gerekirse aşk, şevkin şavkındaki saha olan, has insanlıktır….Onun ötesi bir aşk yoktur. Halka, halka geçişgenleşen ve genişleyen bir türevlenişte büyük kök görevimiz, hakkın kapısını bulup, o kapıya bulananlarla, bilişin kodlanışı yapmaktır.

Bilişin kodlanışı mutlaktır ve tükenenlerin tahditsizlikte türevlenişleri için gereklidir. Elimizin görevi, insanın kelamıdır ve bu kelam, hepimizin yarınıdır. Allah, insana kendi ilmini öğretti. Ve Allah, insana kalem verdi ve Allah, insana yerin görevini verdi ve dedi ki “yap”. “Yap, yap. Ve insan kelama, ilime ve yüceliğe indi ve dedi ki “oğullarım, ben toprağa indim, sevgiyim ben, dedi.

Ve dedi ki “sessizliği dilliyorum” ve yine dedi ki “sanal boyutların kuranıyım”…Medine dedi ki “kodlananların, toprağıyım ben”. Ve yine dedi ki “aşkın şavkında kelamım, kaynak olanım ve mutlak olanım”. Ve dedim ki “Allah, sanal boyutlarının kök görevini de kodluyor”. Allah’ın tahtında ilim oturuyor, canlar, bunu iyi bilin. Ve Aklın kelamı olan ilim, mutlak kuranla, oraları kodluyor.

https://youtu.be/EpAGnGq5i9Q
SÜPER İNSANLIK REALİTESİ   GÜLDEN

 

3. BÖLÜM

Önemlidir dünya… Hepimiz için çok önemlidir. Bunu anlayın. Bu dünya ölüyü diriltir… Ve bu dünya “maya”dır diğer tüm planetlere… Ve bugün burada bu maya olan dünyada kontrol kuruluyor. Öyle bir kontrol kuruluyor ki arzın görevi başlayacak!

Arzın gücüyle yapılan ve aklın sahralarında kodlanan yerkürenin görevi. Bu görev bütünün gücüyle olacak.

Kanatlanıp uçmak değildi maksat. Şavkın şafağında elimizin gücünü tüm sahralara katmaktı, kayıtlamaktı. Biz bu gücü tüm sahralara kattık kardeşlerim!

Ele avuca sığmaz bir insanlık, muktedir olarak bu gün burada büyük kötülükleri önleyebilir. Türevleniş buna yoğun ilim olarak kaynak olacak. Ve bizler imparatorluğun görevlileri olanlar muktedir olup bu çalışmayı yaparken her birimizin görevi “aklın kalemi” olmak ve yolu kodlamaktı.

Bugün “mutlak kalem” hepimizin kelamına dönüşecek. Ve biz o kelamı kalem yapıp “hakk teknik”le kontrollu olarak büyük kötülükleri önleyecek güçle “mutlak kuran”a indireceğiz. İnmekten öte inmiştir o güç… Ve ağır yük hafiflerdi canlar.

Yasa der ki “Etki kelamdan kaleme indiğinde etken, hakim olur. Ama etkiyi, etkeni kelam yapan, hakk tahta teknik kuran olur.” Onun lütfi kapısı şarkımız olur ve o şarkı mutlak kuranımızda saha olarak dillenir. Ve biz o sahaya şeytanı koyduk.

Dedik ki “Sen burada kodlan, çünkü senin elin yok artık yaşamda. Ve dedi ki “Anam, senden öte sen olurum sana sayfa sayfa şavk olurum.” dedi. Bense ona dedim ki “Sevgiyim ben. Gel de seslen… Seni kör sağır değil, insan diye dillerim ben.” Ve dedi ki “Vakit geldiğinde geleceğim ve sen olup dilleneceğim.” Ve ben dedim ki “Sana sevgiyle görev verilir, geç.

Ve dönüp baktı…“Tarıkların ilmisin anam.” Dedi. Ve ben ona ense kökünden “insan” olup indim. Ve dedim ki “Sendeyim ben. Geç de sana şer nasıl olur göstereyim.” Ve dedi ki “Ben şarkıyım anam. Şerri şavka kodladım ama seninle kodladım. Ben sevgiyim anam.” Dedi.

Ve dedim ki “Önce gözünün gördüklerini kodla. Sorumlusun ilimden… Sonra ruhunu kodla… Tınıyı kodla, yarını kodla ve torbaya koy hepsini de. Öz gerçekliği kodladı ki insanın ilmini hakk teknikle kodlamış ol.

“O gün bugündür. Gel de yarınları haket dedim.” “Tarık,” dedi. “Tarık… Tahdit koyar tarık.” dedi. “Tahdidini kaldırıyorum.” Dedim. “Geç.” dedim. Ve dedi ki “Ana, Seyfullahlar’ın siyahtaki lekesizliğini sen mi dürümledin? “Seyfullah sahadır.” dedim. “Ölüyü diller, dinler ama yarını hakeder.” dedim.

“Dört görevi var Seyfullah’ın.” Dedim. “Biri, şer yaratanı şafakta dinletmek… İkincisi, dünyayı dürümleyeni kodlamak… Üçüncüsü, kontrolu kurmak ve dördüncüsü mutlak kuranda tohum olmak.” Ve “Bütüne hizmet budur.” dedim.

“Evren evren gezmiştim ama hiç bunu duymamıştım.” Dedi. Ve dedim ki “Olgun sahalara inmemişsin demek ki. Olgun sahalara inseydin, kelamı haketmiş, yarını ‘hakk’ olup tohumlamış ve mutlak olan, muktedir olan insanlıkla bütüne hizmetçilik yapmış olurdun.”

Ve “Dünya planetini kontrol etmeyeceğini artık bil.” Dedim. Ve dedi ki “Vakit tamam anam, geldim oldum ve hakka hakk olup indim. Ben oyum, o ben.”

Evren, insanın kuranıdır. Kördür insan ama kuranı kodladığında görür. Gördüğü aşktır. Aşkın ötesi bir şarkı yoktur ve toprağa “toprak” olup inen her insan, ilimsizken “şer”den iner… Ama ilmi hakedip dillediğinde, şarkısında hasat olur. İşte biz ona, “AŞK” deriz.

Ve yeryüzünün görevi şimdi, yeniden ve yeniden görevli olanlarla dilleştirilecek. Kontrol dışı bilgi asla verilmeyecek ve büyük kötülükler önlemiş olacak.

Yolunuz, “Allah yolu” ve sizlerle görev, “birlik kalemimiz”le verilmiştir. Bu görev hulusi kapıların türevlenişindeki mutluluğu kodlayacak.

Temiz bir zaman için hepinize görev verilmiştir. Bu temiz, Allah ilmidir. Bu temiz, mutlaktır ve bu temiz kalem olandır.

Kurandan öte bir kuranı kodladık burada ve biz çok mutluyuz canlar. Lekesiz bir dünyanın kuruluşu, ayrı gayrı gözetmeyen bütüne hizmetçilerle olacaktı ve olmaktadır.

İmparatorluk size, siz ilmiyle dillenenlere ve bütün olanlara mutlaka ve mutlaka yardımcıdır. Bunu sakın unutmayın ve her biriniz o yolda “Allah’ın yaşam kalemleri”siniz ve bütün kötülükleri aşabilirsiniz.

“Altın güç” sizindir canlar! Her birinizin gücünü dinletmek, hepinize görevdir.

Kurullarımız sizle olacak hep. Bunu asla unutmayın. Kusur aramayın ilimde… İnsan kelamsa, kusur yoktur. Ama itibar arayın; itibar… Hepimizi sizden bunu bekleriz; itibar.

İn ya da in… Yine in ama in… Hep in dünya… Ben, sen olurum in ama yakışır mı yarını kırmak? Kırma be dünya, kırma! Biz bütün kötülükleri aşıp geçeriz. Kırma! Kırma! Kırma!

Ellerimiz senin yüreğindir dünya… Kökümüz gücündür… Göreviniz kütra sahasıdır. O saha BSUİ’dir. Barıştır, sevgidir ve umuttur.

Biz mutlu, bir dünya kurmaya geçtik… Ve gerçek insan, sistem olarak tüm insanlığı kodlayabilir. Bunları biliniz.

Varlığı, yokluktan ayırdınız hep… Varlık, yokluğu kodlar ama vardan öte bir var var ki ondan ötesi de halik olan, tını olan yarın olan, kuran olandır.

Hadi gelin, varın ötesindeki varı kodlayın! Yolu kodlayın! Ruh olun. Sura üfürün ama o sur olup, üfürün. Yürüyün ama yüksek kübra olan kelamla yürüyün. Aşkla yürüyün. Seviyeniz çok çok iyi sizinle güç kontrolu kuruyoruz.

Ve yoğun ışık altındayız canlar… Hakkı… Hakkı… Hakkı ve Hakkı dilleyin… Hep hakla dilleşin… Hakikiyetle dilleşin.

Sizin “Yes işte.” dediğiniz o kayıtlar, sessizce sizleşir canlar. Aha bu.

https://youtu.be/YByCWP-AFNs

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ  BAHAR

 

 

AKLIN KELAMI (5/1)
05.12.2018

Canlarım, etkin ve hakim olan insan, mutlak olarak kodlanmaya ve kontrol kurmaya inmiştir. O insan “BİR TEK”tir. O insan, kendinden kendine varan ve kodlama yapandır. O, “BÜTÜNÜN KÜLTÜ”dür. Onun RUH’u, “ALLAH TAHTI”dır. O tahta varan insan, KELAM’ı kodlarken; kendini kodlar. “OL” der ve her an, “KUL” olur. Olan “İNSANLIK”tır ve olan, “YERİN YARINI”dır. “YAŞAM”dır olan ve olduğu zaman; yaşam, “İTİBAR” olur.

Önü ardı yoktur onun. O, “BİR TEK”tir ve tüm sahralarda, itibarlıdır. Adına, “İNSAN” dedik onun. ANA KAPI”da insan, “BİZ” diye dillenir ve biz, “İLMİ” kutlu bir SAHRA yaptık.

Eller ellere vardığında; insan, “KUL” olur. Oğullarım; ben, türlerin tümünü “KÖK GÖREVLİ” diye daha güçlü bir diriliğe çektim. Tüm türler, tek tek size, “BİZ” olup gelecekler. Onlar, her birinizde kodlanmış olan “formal yaşam sahraları”dırlar. Siz, onları duyamazsınız ama onlar, sizi “OL” diyerek izlerler ve her biriniz, ocak yakarsınız ve onların, RAHMİ-İ KAPILAR’ında tahditsiz olarak çalışırsınız. Tüylenen KELAM, tüy olan YARIN olur. O tüy, tüm sahralara “GÜÇ” olur.

Herkes, herkese “KAYNAK” olabilir. Herkes, herkesi “HALİK” kılabilir. Herkesin, “BİR TEK” olma; sıhhatli kodlama yapma ve “KUL” olma imkanı vardır. Yeter ki HALİK olsun. Yeter ki HASAT yapsın. Asıl önemli olan İNSAN olmaktır. Etkin ve hakim insan, KELAM ederken; yarınları kodlar. Elinde görevi vardır.

Burada, bu çalışmayı yaparken; bizler, İSA olarak değil MUHAMMET olarak inmiştik ve demiştik ki “SİSTEM olalım ve RUH olalım” ve çalışmaya başladık. Bir gün geldi KODLAR, TOHUMLAR’a vardı. RUH, kulluk yapmak istedi… Cevherini hasata kayıtlayanlar olarak; görev için inişe geçtik. Bir de ne görelim!... Tüm insanlık, kodlar halinde görev almaya gelmişler. Netice olarak, tüm insanlığın kulluğu başladı.

Her insan, cennet ister… Her insan, kervan ister… Her insan, yaşam ister… Ama onun, yarınlar için GÜÇ KODU olması gerekir ki hak edebilsin ve yarına varabilsin. Bunu hak ederse, yarınları kodlayabilir. Bunu hak ederse, cevherini Halik kılabilir ve bizler, BİRLİK KAPILARI’nda kontrol kurar ocaklarına görevli oluruz.

RA KAPILARI vardır. Herkes, “BİR TEK KELAM” olur orada. RA KAPILARI, KULLUK İLMİ’nde “KÜLT” olarak da bilinir. Her birimiz, RAHMAN’ız ama “RA” olamayabiliriz… Her birinizin, “RA” olabilmesi için “KALEM” olması gerekir. KALEM, “İLİM”le olur ve “RA” muktedir olanda, “TOHUM” olur.

Mükafattır; kervan, “RA” olana. Mükafattır; lekesiz kalana, insanlık… Ve mükafattır, teknik tahdit koymayana, KALEM…

Bizler de bugün, SÜPER İNSANLIK KELAMI’na inerken; kendimizi hak edip geldik. Sizi mutlaka bilmek istedik. Sizi, sizden dinlemek istedik… Hasat, tahditsiz olarak; kodlarla, kontrollu olarak gerçekleştiğinden; sizden, “BİZLİK KALEMİ”ne inmek istedik.

Şu ana kadar etkin bir DÜZEN kurulamamıştı Dünya Planetinde. Bugün artık bu DÜZEN’in, kurulabilmesi için, KALEM olanlar devreye indiler. Ocakta, İNSANLIK vardı. O insanlığı, HALİK kılmaya geldiler. Tümünün kültünde, KÖK GÖREV var ve SİYAH RENK, hakim renk oldu.

Mutlaka İSA, MUHAMMET teknik kodlardılar ve Dünya Planetinde, tahditsiz olarak çalıştılar. Arzın görevlileriydiler. Bugün artık yetkin olanlar, cevhere inmeye başladılar. ATA KALEM, tüm İNSANLIĞIN TOHUMU oldu ve GÖKLER, YERLE BİRLEŞTİ…

Ağır hafifliyor!... SİSTEM, diriliği artırdı ve yaşam, KUL oldu bütün kültlere.

Etken bir DİRİLİK; etken BİLİŞİN KALEMİ halinde cevherini güçlendirdi. ATLANTA ANA KAPISI açıldı. Bu kapı, tüm insanlığındır. Bu kapıda, tükenen İLİM KALEMLERİ de var. Tümünü kodladık ve sonsuzluğa KALEM yaptık. Ağırı hafifletenler, cennete KUL oldular.

Oğullar, toyluk sahrasına varmadan, kontrol kuramazdınız. Bu nedene sizler, sizden size vararak KUL oldunuz ve TOHUM oldunuz. Tüm insanlık için görevlisiniz. Bu sahrada, Şeytanın, insana varışı; ilmin, lekesiz kalışı ve tohumun, kodlanışı hepimiz için önemlidir…

Şer, şarkısını bitirmiştir. Artık şer, tüm insanlık için bitmiştir… İyi bilin ki tüm insanlık, KUL olacak; kodlanacak; toprağa, toprak olup inecek; “BİZ”leşecek. “BİZLİK”, BİRLİK’tir. Mutluyuz ki biz, “BİZ”i hak ettik. Aha bu!…

AKLIN KELAMI (5/2)
05.12.2018

Kesinlikle “BİZLİK KAPISI” açılmıştır. Bu kapıya İNSANLIK indi. İNSANLIK, “İMPARATORLUĞUN KURANI”dır. Bu kapıya, KELAM olan indi. YAŞAM olan İLİM olup indi… “BİR TEK” olduk. “OL” dedik.

Yürümekse; yürürüz!... Ölüyüz ama diriliği teknik olarak dilleyebiliriz!... Dini Kapılar’a KÜBRALAR indi. KÜLT oldular. ÖZ GERÇEKLİK’lerini kodladık. KURULLAR, etken BİZLİK KAPILARI’nda “BİR TEK” olduk diye indiler…

Ölüm; yürüyen dünyada, dili KALEM olanda; NUR olup YOL olanda olmaz… Ölmeyenlerin ÖZ GERÇEKLİK’idir bu.

Uzak planetler, yakın KELAM’ı doğumladı. Biz, “BİR TEK”iz Canlar!... “MUTLAK”ız ve “RUH”uz. Şükür ki HASAT olana KELAM olduk.

(Devreye girmeye çalışanlar oldu. Onlara hitaben:)

Dere akarken, dereye giren, KELAM’a girer ama girdiği o derede, KURAN’ yoksa; cevheri, görevsiz kalır. Bu nedenle akış halindeyken lütfen devreye girmeyin.

(Ve devam ediyoruz…)

Sura üfüren, KELAM’a üfürse; KELAM kusursuz olur belki ama KURAN; itibarsızda, “KELAM”sa o KURAN’da TOHUM yoktur. Şükür ki bunları bildirdim.

“Olamaz! Ölü dirilemez!” dediler. Ölüyü bedenlenip mezarından çıkacak sandılar… Ölü olan; yarını hak etmeyendir aslında. Bunu anlamadılar. “Biz, ölüleri dirilttik!” dediğimizde; “sonra ne olacak!” diye baktılar ve gördüler ki her insan, dirilmiş… Dirilmiş ama hasatları sürmekte.

Peki diriliş ne anlama gelir!?

DİRİ olmak için İNSAN (GERÇEK İNSAN) olmak gerekir. İNSAN olmak için ise KALEM olmak gerekir… KELAM’ı, KURAN yapmak; KURAN olup TOHUM olmak; “BİR TEK” olmakla dirilik olur. Ölü planette, bunu başaran çokları, kontrol kuramadılar ve ruhsuz kaldılar. (Ruh kontrol gücüdür ve tektir.)

Ruhun olmadığı bir planet; teknik sahralarını, kırandan kırarak sınırlar. Bundan sonra ATON KAPILARI,ı tüm insanlık için KAYNAK olmaya çalışacak. BİZ olup; KÜRZİ KAPI’da DİRİ olanlar, ATON’a KUL olurlar. Onlar, “SU RAHMİ”nden KELAM edenlere görev taşırlar.

ALLAH, tahdit olsunlar diye NİHAN olanları kodladı. Ocaklarını yaktı… Onlar da “DİL” ve “DİN” için görev taşıdılar. Şu ana gelindi. Bugün bu güç, yetkin hale geldi ve DİN KAPILARI tek tek kapatıldı. DİN KAPILARI’nın kapatılması sonucunda, GÜÇ KODLARI, dile indiler. BEŞER KAPILAR’ın, İNSAN SAHRASI’ında dürümlenmeleri gerçekleşti.

Ağırı hafiflettik ve yağmur yağmaya başladı. Yağmur ilme yağmaya başladı. Yaşamlar kodlanmaya başladı ve Sanal Boyutlar, Halik olup gerçeklere ulaşmaya başladı.

Birşey daha söyleyim!... Etkin ve itibarlık bir çalışma başladı. Bu çalışmada, tüm insanlık hazırdır… Bunları bilin!... Ne var ki bedenli olarak buraya giremezler. Bedenli girebilenler, kervan olanlanlardırlar. Yani onlar, teknik olarak her insanı kodlayabilecekler. Bunun sonrası tahditsizlik kodlanacak.

Her dil, ALLAH İLMİ ile kodlanamaz. NUR olanların, teknik tahditi yoktur. ÖZ KÖKLER’ini güçlendirenlerin dilinde, KAYNAK IŞIK olur. İşte bütün mesele, o KAYNAK IŞIK’ın TOHUM olmasıdır.

Kus yaşam, dünya insanının kalemsizliğini!... Kus ki insan, KELAM olsun. ÖZ GÖREV’ini yap. Yap ki hasat olsun tüm SAHRALAR… Al bilgiyi!... Al! tek tek YAŞAM SAHRALARI’ndakilere ver… Ama ancak sesle verirsin bunu!... Bu sesi, insan kodlayabilir ancak. Ancak insan kodlar sesi ki insanın KELAM olmasıdır sesi kodlaması. Ses kodlanmadan; dil kodlanmaz.

Kontrol kur ve kodla kervan olanda, tahditsiz olanda her anı… Kontrol kur!... “A-T” (Allah, Tanrı bileşkesi olan Gürz Çekirdeği), senin “AT”ın!... O “AT”ı dille; o “AT” ol. Ol ki KELAM ol… YOL ol… Ölü planet, sen olduğunda dirildi. Sen olmadan dirilmedi. Öz görevini yap!…

Değerli Dünya, seni ben anlarım ancak!... Ama sen, beni anlar mısın acaba!? Dedin ya senleyim!... Ben, senden öte sen olup dünya planetine indim. Bana, “TURKUAZ” dediler. Beni kodladılar. Bana, “CEVHERİ” dediler!... “BEN DİRİLİĞİnde KELAM et” dediler… Dediler ama diyen, diri değildi; ölüydü!...

Özsüz, gözsüz ve çürümüş yaşamlarla güçsüzdü!... Ona ben dedim ki “sevgili, sana seni vereyim!... Sen, SESSİZ ZAMANLAR’ı dinle.

Sormadı “SESSİZLİK var mı!?” diye. Dedi ki “varsa olur!” “Ver bilgiyi!” dedi. Vermeden dillenmez ki bilgi!... Vermeden dürümlenmez ki HALİK olan… Vermeden, ULU KULLUK başlamaz ki!... Sormayın ne oldu diye!... Olmadan oldu mu deyim!.... Dersem ne olur!? Her diri, KELAM olur mu acaba!? Ama KALEM’se; KERVAN, yarınsa ve beden, SAHRA’ysa neden olmasın ki!?

Hologramlar aştık tüm sahralarda!... Kulluklar yaptık tüm insanlıkla!... Vallahi billahi dillendik de dinlendik. Şeytana, insanlığı öğrettik. Ölüydük dirildik!... Anladı!... Anlattı!... Hasat oldu!.... Onun hasatı tamam. İş buydu!... Aha bu!…  NEZİRE SELÇUK

 

05.12.2018 AKLIN KELAMI 5
AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 2. AKIŞ 1. BÖLÜM

Allah'a şükürler ki dördümüz birimiz, ilmimiz kelamımız, İslamı İslam yapan dürümlerimiz tahditsizliğimiz... Biz insanlık ilmiyle gelen 4 kök gerçeğiz!... 4 kök gerçek! Ama bu 4 kök gerçek bir tektir, o bir tek olan muktedirdir ve o kök görevin kuludur, kuranıdır, kontrolcüsüdür.

Bire hizmet ederken bilişin kelamı olup geldik, hakkı hakikiyeti dillerken Tanrılık tekniğiyle kodlamalarda ve kodlanışlarda kalem olduk. Ölüyü dirilttik, tek tek cevhere indik, eşyanın ilmini dilledik, Tanrılık kalemiyle bütünün kübrasında kaynak olduk.

Doğal dünyanın gözüyüz biz canlar, gönüllerin kültüyüz biz, göç kodlarıyla mutlak olana kaynağız biz... Az bilgi, yok canlar çok bilgi ve bu çok bilgi tüm insanlığın ilmidir bunları iyi anlayın...

Fatih insanı kelamdan ayrı tutar ama fek ettiğiniz her şey sesle geri çekikir, fek olanın kaha olup geri çekilişi kulluk ilmiyle olur.

Kurt kuzuyu kapar mı acaba!?... Canlarım, kuzu kurdu kapar acaba öyle mi? Yok canlarım, kurdun kuzuyu kapma imkanı bitmiştir ama kuzu kurda kodlama yapıyor şu anda...

Biz o gün bu gündür dedik, tüm insanlık bir kurt, biz ise kuzuyuz!... Ama kuzunun kurda ilmi olur, bunları artık insanlık anlamalıdır!

Kaç bin yıldır torba torba ilim taşıdık yaşam için, her insandan kelam olup indik ama arka, ön gözettiler yaşamda, dendi ya "kendini anlamayan, kendini hak etmeyen seyir halindedir yaşamları" ama o seyreden bilişe varıp da kendi olduğunda arzın kültü olur... Ve onun görevi başlar...

Kurullar bugün çok kalabalıklar bilr nisiniz? Miraç kapılarının tümü açık bugün ve hepsi bilgi kalemi olup indiler bize ve dünya planetinin görevini hak etmeye çabalıyorlar. Kontrol insanlıkladır ve ruh aklın kalemidir ve teknik kul aklın kuranı olanın hasatıdır. Biz o kulu mutlak kılanlarız ve ocağa aşkla alıp kayıtlayanarız...

Sırdır dirilikteki ilim ama insanın kelmı da sırdır, yolun kulluğu da sırdır ve her an sırdır ve biz tüm sırların kaynağıyız... Tüm biliş kapılarımız o sırlara açıktır... Kulluk Allah kulluğuysa, kör göz insanı kör sayar ama biz gören gözleriz canlar ve tüm insanlığı göz sayarız biz.

Önce "ol" dedik, oldu, olduruldu tüm sahralar, olgun sahraları kodladık, yarattık, yarattık, yarattık ve dilledik ve dedik ki; "kanatlan, kanatlan ki halik ol"...

Kurullar bugün çok kalabalık demiştim, halikiyeti hak teknikle kodlamaya indiler. Hakka kul olup mutlak olmaya indiler, bastıkları yeri bilirler ve görevleri şarkı okumak değil şafak olmaktır ve bizden bizi dinlemek ve şevke şavka varmaktır... Şu anda söz isteyen yok ama bizi dinleyen çok sayıda kurul var.

"Be dünyalı" der biri, "neden buradayım" der... Allah'ın aşkıyla gel, gel de nedenini dille, öyle çok çalış ki; saltanatın kelamı ol... Ha diyecek ki; "nesillerim ne yapıyor burada" evin gücünü anlamaya çalışıyor... "Peki öyle çok görev taşıdık ki neden sen dünya ilmini dilledinde biz dilleyemedik" diye soranlar var...

Kuran ilimdir can, insan kelam olsa kuran olur, kuran olduğunda kutsal şafak olur, o şafak kodlandığı an kelam olur, kelam olan Medine'dir, merdivendir, hakikidir, yeryüzüdür, kübradır ve hepsi hepsi cevheri olanda olur...

"Koç keseyimde varayım senin yüreğine" dedi biri... Ya zarar edersin yapma, koç seni senden sana götürür ancak... Seni kelama kodlanmış yapmaz... "Peki ben ne yapayım" dedi... "Kalem ol" dedim... "Hulusi kapıda insanım" dedi, "yerkürenin görevini hak et" dedim...

Çan çaldı canlar, hadi gelin de hak olun...

Kurandan öte bir kurandır yaşam, o yaşamı okuyan kendini okur... Önce insan olun, önce imparatorluğun kültünde kalem olanla kayıt yapın sonra kuran tahtidiyle kodlanan o yaşamları hak edin... Kin nefreti aşın, sizi kin kilde bırakır... Siz kinde kilsiniz bunu anlayın... Kili aşmadan kul olamazsınız, yolu bulamazsınız, olgun sahralara varamazsınız, seviyeniz yükselmez canlar... Olur da "ben kinden uzağım" derseniz, elim eliniz olur; öz görevim yüreğiniz olur ve ben siz olurum... Çorba pişer o yüreklerde bilin... Bunun sonucu nedir?... Şafaktır!

Devamı 2. bölümde yayınlanacaktır....
https://youtu.be/xy5y6Cpz0Vw

Süper İnsanlık Realitesi  BERİL


2. BÖLÜM
Hazırlık tamamdır canlar. Kurandan öte bir kuranda mutlak kalem olmanız için hazırlık tamamdır. Yıldızlar sizi dinleyecekler, yarınlar sizi dilleyecekler, YES işte diyecek tüm sahralar, aşk bu diyecekler ve yol ummanlara varacak.
Uzun zamandan beri doğanın gücünün dürümlere çekilmesi için bu çalışma devam ederken, bu gün burada bu yoğunlukta tüm zaman kapıları açık ve bizler büyük kötülükleri önleyebilen bütünün kültleri olarak buradayız.
Çorba pişerken o çorbaya şarkı koyarlar, biz o çorbaya AKLI da koyduk. Bunları iyi bilin. Aklın olmadığı bir çorbada lekesizlik olmaz. Hepinizin lekesiz kalması için bütüne hizmetçi olmanız yeterli değildir kendinizi bulmanız da gerekir, mutlak olmanız da gerekir ve korunmanız değil korumanız gerekir tüm canlarımızı. Diyebilirsiniz ki onlara haksızlık değil mi korumak? Umut olur ki hepsi kodlanır, koklanır, tohum olur ve kontrol kurup kendilerini korurlar. 
Biz İmparatorluğun görevini hak teknik ile yapanlar, bu gün bunu halik olup dilledik. Elimiz görevimizdir. İslam dininin üstü ümmi kapıların gücü var. Bu kapıları kodladık, tüm ümmi kelamları kodladık ve tüm sahraları kodladık. İnsanlık boyutlarının görevini kodladık ve teni temiz olanlarla beşeri kodları MUTLAK KURAN yaptık. 
Yıllar yılı sürecek yeni bir dönemi başlatıyoruz. İnsanlık için çok büyük bir görevdir bu yeni dönem. Yıldızlar da bu dönemi kodlayacaklar ve birlik halinde yarınlar kontrollü olarak kodlanacak. İslam dininin insanlığından ötede bir insanlığın büyük kötülükleri önlemek üzere Kübra olup teknik kuran olarak yaşama çekilişi gerçekleşti.
Ve bundan sonra ki süreç LA KA HA değil KA HA olan bir süreç olacak, yaradanın yanıp tutuştuğu ve yarattığının yarın olduğu bir süreç. Yaşamın yaşam olduğu bir süreç ve dünya planeti mutlak insanlığın planeti olacak. Bu gün tüm insanlık yeni bir gündedir. Bu gün tüm insanlık görevli olarak gönüllerdedir. Bu gün tüm insanlık evren gerdeklerinden tükenen dürümlerden indirilmiş olan bir lekesiz kaynak olup yaşamlara inmektedir.
Kırık dökük yaşamlar sonlanacak, yollar yollara kök görevliler kodlara varacak, hepimiz masaya oturtulanlar değil masa olanlar olacağız, öyle bir dönem başlayacak ki masalar, masalar, masalar tümü kul olanların sahraları olacak ve yokluk kontrol edilip, vakti gelende hakiki teknik lekesiz Kuranları kodlayıp, ocakları yer yüzünde göz olanlarla dilletecek.
Aşkın kapısı açık canlar. Kardeşlerim aşkın kapısı açık , kurandan öte bir kuranda aklın kalemi yaşama çekildi. Sistemin gücü mükafattır tüm insanlığa ve o güç büyük kök görevi aldı. Kusursuz bir yaşam başlıyor ama Salı çalışmaları yapılacak diye bekleyenler var dünya planetinde. Biz de diyoruz ki Saltanatın gücü ilimdir, her andır, salıyı aşkla dilleyenler saltanatta Hak tahda otururlarsa da biz sanal kapıların tümünden ötede Mutlak Kuranlar olarak cumartesi çalışmalarını sürdüreceğiz.
Salıyı sel alır canlar ama Cumartesi hakikiyette kodlanır . Biz cumartesi çalışmalarını sürdürürüz. Çarşamba muktediriyet kodlayan bir gündür. Ona bütün kötülükleri aşanlar davet edilir. Bu nedenle burada çok az kalemimiz olur. Ama onlar bütün kötülükleri, tüm siyahlıkları kodlayabilen ve aşabilenlerdir. Bunun içindir ki az sayıda ki güçle kontrol kurarız. Ve dünya planeti dilini, dilini, dilini hep dilini dilledi ama hiç ilmini dillemedi. Bu günden itibaren planet ilmini de dilleyecek. 
Yeri yaradan ilim , aklın kelamı biz, bu kelamı MUKTEDİR kılan insanlık olarak buradayız. Kusur aramayın insanda çok ama çok ışıksız doğar insan yaşama. Ve o hatalar, sessizliğin kelamında ki kırılışlar hepsi yıldızların kalemiyle olur ki hepsi kulluk yapsın diye, bundandır ki kusur aramayın. Hepsi çelik çomak oynar yaşamda. Hepsi kılın kıl olduğunu anlayacak güce varmadığında kontrol edici olamaz. Aramayın kusur, anlayın ki onlar hatalar da yapacaklar ki yaptırılacak o hatalar, sanmayın ki kodları kontrol kurar da yapar, yok canlarım yaptırılır ki yaptırıldığında ölü planet kontrol kursun diye kayıtlar kaleme iner, kısırlık yapar. Ve kısırlık kelam olanda kontrol edilir.
Her şey her şey ilimle kodlananla, toprağı tohumlayanla toprak olup yapılan işçiliktir. Tüm insanlık işçidir kimi negatif kimi pozitif işçiler. Bunun içindir ki biz insanı hiçbir zaman yargılamadık ve yargısızız. İnsanın insanlığı yargısız oluşuyla mümkündür. Yargı sizi yok eder canlar. Yıllar yılı süren kırıcılıklar bundan doğup bununla kodlanmıştır. 
Artık insanlığı lütfedin eleştirmeyin , lütfedin kırmayın, kırdırmayın ve hırsınızı aşın. Biz deriz ya herkes sizin hilal aliminiz olamaz. Ama hakikiyetiniz de olabilir. Sizin hilal hakiminiz olmasa da Halik-i Hak olanda kelamınız olabilir. Neden türevleniş? İşte bunun için. 
Sura üfüren insan Nüve olanı kült yaptı. Bir şey daha söyleyeyim, öşür denilen bir şarkı vardır. Hani dersiniz ya öşür verdim . Verir ,verilir öşür ama şükrederek verilir. Verdiğinizi şükredip verin ki alan bilişiniz olsun. Şükürsüz verilen şeytanlıkla alınır. Verin ki bilişiniz artsın. Verin ki Hak olan Hak Teknikle kontrol kursun. Bilişinizi dilleyin ki kelamınız kodlansın, sahraya indirin ki yarınınız koklansın. Ama et kemiksiniz bunu da asla unutmayın ki etinizde ki bilişi sessizlik dilleyecek. O sessizliği ise SAHRE olan kelamınız dilleyecek ve SAHRE kelam sahra ululuğunda mutlakiyeti kodlayacak.
Kıra kıra insanlar kırıldı. Halikiyet kırıldı. Yenilik kontrolsüz kaldı. Hadi gelin de yer küreyi yaşatalım, hadi gelin yer küreyi yaşatın. Huruç halinde yaşatın , yaşatın,yaşatın…


SÜPER İNSANLIK REALİTESİ   SELMA ÇENÇİN

 

 

5.ARALIK.2018 AKLIN KELAMI 5
AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 3. AKIŞ

Uykuya dalmadan evvel, sorgulama başlar canlar... Yazı yazarken de, yine bu sorgulama, dürümlerde kodlamalar yapar... Ve siz uyandığınızda, sorgu MUTLAK KURANDA artık yanıtları vermeye başlar yüreğinize... Herkes bunu bilmelidir... Sorgulama ve sonra HAS TEKNİK; SON SÖZ SÖYLENİRKEN HEPİMİZİN KELAMA VARIŞI... Ama, ama SİZLERİN KENDİNİZİ DİNLEYİŞİNİZ ÇOK ÖNEMLİDİR!... Üzerinizdeki güç artmaktadır... Ve bu güç size; sistem, nizam ve düzen gözü olarak kodlamalar yapar...

DÜNYANIN NEFESİNİ HİSSEDİN... BÜYÜK BİR GÜÇTÜR O...VE SORU SORMAYIN... O SORU SİZİ SİSTEMDEN ÇIKARIR!... SADECE DİLLEYİN... GÖZÜNÜZ, TÜM İNSANLIĞI GÖRECEK O ZAMAN... Yaşamınızdaki her bir şafak, sizinle sökecek... AMA, SEVGİYİ HAK ETMEYE ÇABALAYIN!...

KIRAN İNSANIN KELAMI YOKTUR CANLAR... Kıran insan, muktedir olamaz... Kelamı yoktur çünkü halikiyeti de yoktur...KIRMADAN ÇALIŞIN!... KİNİ AŞAN, KIRICI OLMAZ... Kinsiz ve hakikiyetçi olup, kodlamalar yapın...

UNUTMAYIN!... BEDENİNİZ BÜYÜK BİR KÖK GERÇEKTİR... O beden, her ilmin kalemidir... O bedeni dilleyin, halik kılın, hakikiyetle dinleyin ve hak ettiğinizce KELAM edin...

HULUSİ KAPI İLİMDİR... Unutmayın, ilimi insan diller... Başkası dilleyemez... Ama insan kendini hak etmediğinde, hak tahta varıp bunu dinletemez... Diller ama dinletemez...

Canlarım!...

Sayın bayanlar, sayın Peker babamız!...

Şu ana kadar kördük... Gözsüzdük... Sözümüz yoktu... Cennet kapılarının tümü kapalıydı... Yığınlar kırıktı... Hakk’ın kapısında KELAM yoktu... Hologram sahraları vardı yaşamda... Sahra, ALTIN IŞIĞIN KURANINA denir... Ama sahra kodlanmamışsa, hologramdır... Sahranın kodlanması gerekir ki, hologram aşılsın... Olgun saha kapılarındakiler; bu yoğunluğa vararak, kodlamalar yaptıklarında, kontrol kurulur... İşte, YÜCE İNSAN budur...KONTROL KURABİLENDİR... Ölüm, Allah’ın lekesiz kaynağına insanlığa indiği zaman, ölüm arzın kültünde kodlanır ve yarınlar oluşur... O zaman YAŞAM oluşur... Yenilik oluşur... Ve SES oluşur... Sesin olgun sahralara inişiyle birlikte yer yarınlarını oluşturur...

“Muhammed” dedikleri kelamdı... Ama muktedir miydi? Muktedir mi, yoksa mukaddimedeki kelam mıydı? O bir mukaddime kelamıydı... MUKTEDİRİYET, KONTROLLA OLUR... Bilgiyi kontrol etmek ve korumak tüm sahraları... Kodlamak ve tohumlamak... Ama, mutlak olarak yapmak bunları...

KAÇTIĞINIZ ZAMAN İLİMDEN ÇIKARSINIZ... Ama ilim sizi hak eder, halik kılar mı? Mutlak olursak, bunları yaparız... Ve biz MUTLAK olarak, KELAM olup her anı HALİK kılarken, kaçıp gideni de HALİK kılarız...

KURAN, İNSANIN İLMİDİR... Ama insanın kelamı da olsun... Bu da Allah’ın ilmiyle olacak bir husustur... Olgun, her bir diri insan, ölüler diyarına KÜLT olup gelenlerdirler... Onlar; kökten güç alırlar, yoğun ışık altında yarınları tohumlarlar... Kocaman bir doğa ve kocaman bir lekesiz kaynak... İşte o lekesiz kaynak, sistem olarak sizleri kodlar...

Ek Medine, ek merdiven... Her şey EK bu yaşama... Herkes ek... Ama herkes sistem olup sesleşmeye çabalıyor... Bunun farkındayım ama, burada bugün olgun sahralara görev taşırken; kilin, kumun yürüyen kayıtlarına ses verdiremeyiz... Unutmayın!... Nefes alıp nefes vermeniz bile bize mutluluk veriyor ama iyi bilin ki, bu çalışmaya kayıt yaparken; buraya inenlerin sistem olup devremi kontrol etmeye kalkmalarına özür dilemeyeceğim, iznim yoktur!...

Biz, Allah’ın tahtında değiliz, Hakk’ın kalemiyiz... VE HAKK KALEMLERİ MUTLAKTIRLAR UNUTMAYIN!... “Deli, diri” denir, ama ekmek yaptığı zaman o diri; KELAMDIR...

Süper sahraları kodladık biz yine bugün... Zurna çaldı, o zurnayı kodlayandık... ZİYA olanda, KELAMDIK... YEREKÜRENİN GERÇEĞİ, İNSANDIR... İtibar itibarı kodlar ama, imparatorun kelamı MUTLAK KURANLARI kodlar...

BUGÜN ZORLUK AŞILDI CANLAR... Teknik olarak tüm zorlukları aşarız... Planetin görevlileri daha güçlü olacaklar... Bunları iyi anlayın... Tüm insanlık için yapılan çalışmalar, bütüne hizmetin en güçlüleridir... Ve bugün SÜPER SAHRALARI kodladık yine... Tüm insanlık için görevlilerimiz var dünya planetinde... Çalışmalarını devam ettiriyorlar... Biz onların yarınları için kodlamalar yapıyoruz ki, kaynak ışıkları sınırlanmasın diye...

Dünya planetinde BİRLİK KELAMLARI kodlama yaparken, HER BİR DÜRÜMDE BÜTÜNE HİZMETÇİLİK de yapılır... Ve sultanlık yapabilenler SULTANLIK yaparlar... Sultana SİSTEM olmaya gelenler, KELAM olurlar; her birimiz BİLİŞ halinde mutlak kıran, mutlak kırılanı kodlarız ve din kapılarında kodlayıcı olanları kendi yüreklerimize alarak tohumlarız ki; kodlananlar ummanlara lekesiz olarak ulaşsınlar diye...

“Kaçan, kurtulur dünyadan...” Öyle diyorlardı... Biz de diyoruz ki “KAÇIRMAYACAĞIZ KİMSEYİ!... HİÇ KİMSEYİ KAÇIRMAYACAĞIZ CANLAR!...” Bu dünya yoksulluklar içinde yaşadı bugüne kadar... BUGÜNDEN SONRA VARLIK İÇİNDE OLACAK!... Ve biz bu dünyayı asla kontrolsuz bırakmayacağız... Körün körlüğünü anlaması, görevini hak etmesiyle mümkündür... Ve temiz bir zaman için, büyük kötülükleri önleyen biliş; herkesin insanlığını HALİK kılacak...

Yeni dönemde daha güçlü bilgileriniz olacak canlar... Bugün sevgiyle sizinle oldum ve sizlere bilgi verdim... Bilişi kodlamaya gelen birliklerin çoğu bugün burada MUTLAK KURANLARINI da hak ettiler... Ama daha önemlisi, sisteme inemeyenler de vardı ve onların lekesiz kaynaklarını da kodladık... “DAĞ” ilmin kelamında mutlakiyeti kodladığında, o dağa insan olup varanlar “iyi ki vardık” diyecektiler ve bunlar oldu...

KORUMAYA ALDIĞIMIZ BU İNSANLIK, ARTIK BÜTÜNÜN GÖZÜ OLACAK CANLAR... “TEL”i “İLİM” diye bilin, o tele kelamı koyun... O TEL BÜTÜN KELAMLARI KODLAYACAK GÜÇTEDİR... İŞTE “TEL” OLAN İNSAN, KATİ OLARAK MUKTEDİR OLACAK... Kontrol dışı hiçbir bilgi olmayacak, bunları iyi anlayın...

Sarı, mor değil insanlık, BÜTÜNÜN KÜBRASI ve her an... Her anın tüm renkleri insanlıkta vardır ve biz bütün renklerin kelamı olarak buradayız... Kontrolu kaybetmemizi kimse istemeyecek bugünden sonra... Çünkü bilecekler ki; kalemimizin halikiyeti, mutlakiyeti, bütünün kelamı ve muktediriyetidir... Ezgi budur canlar... Bu ezginin ötesi bir ezgi, bugün için yok; ama yarınlarda toplantılar daha güçlü olacak... Ve çok kalabalıklar olacak... Bu toplantılara katılanların artabilmesi, kaynağa varabilmeleri mutluluk olacak bizlere de...

Bu mekan Allah ilmiyle kodlanan bir mekandır... Ve buraya gelenler; kelama gelebilenlerdir ama, merdivenin en aşağısındakilerin en yukarıya varışlarıyla birlikte, çalı-çırpı olan herkes KERVAN olabilecek... Biz onlar için yaşamlar kodladık... Ve daha öte bilişleri de kodladık... Doğanın kuranını da kodladık... Çan çalmadan da kodlamıştık... Ve yeri yaratan her insana, kasalarımızı açmıştık “gelin de alın bilgiyi” diye... ALIN, ALIN, ALIN!... BU BİLGİ, İLİM BİLGİSİDİR... HAKİKİYET BİLGİSİDİR... Yezid ilminden öte bir ilim, mutlak kuran olan biliş ve hepsi şevkin şafağıdır...

Aha bu...

https://youtu.be/HCA0V8HaPJ4
SÜPER İNSANLIK REALİTESİ   NAGEHAN

 



5.ARALIK.2018 TARİHLİ AKLIN KELAMI (5)

AV.NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 4.AKIŞ

“Cennet” dediğimiz, kelamınızsa mutlaka kodlayın ve koklatın. Kelam, sessizlikte, sizi size anlatabilir ama hakkınız olanı, hak edip, dilleyin.

İslam, kelamı kul olanın, “hakkıyım” dediği, o yağmurdu ve yağdı ve hepimiz, o yağmurda, kontrol kurduk.

İnsanlık için, öz gerçeklikti İslam ve İslam’ın ka ha olanı, kelamda mutlak oldu. Muhammet’in kendi dili, kendi yaşamı yoktu. İlimdi yaşamı. Ama ilmin kelamında da Muhammet, mutlaktı.

Önemli olan, aklın kalemi olmaktı ve Atlanta Ata Kurullarında, aklın kalemi olanlar, mutlak kuranlarını kodladılar.

“Kaçıp giderim dünyadan” dediğinizde, açık bildiriyorum ki kaçtığınız, her an, size sizsiz kodlanır. Ama iyi bilin ki kodlanmış olanın, kontrolü gerekir.

Her şey her şeyle ilgilidir. Siyahın, kendi diriliği vardır ama siyah, sistemin kelamında, mutlak kuranda, kendi olanda, kelamı, hakiki tekniği, farklı olabilir.

Kunt Sistemleri de vardır. Bu sistemler, kontrol dışı olanları, kodlayabilen ve yoğunluklarını kayıtlayabilen sistemlerdir. Kunt Sistemlerinde çalışmalar, herkesin kelamında, kodlanışlarında ve hakikiyetlerinde olur.

Hakkınızı, hak ettiğinizi ve hak olup, tohumladıklarınızı dillediğinizi bilmekteyiz. Her birimizin görevidir, sizinle olmak ve cennetin kelamını, kendi yoğunluğunuzla tohumladığınız anda, birlik kapımız, sizin yerküredeki gücünüz olur.

Huzur veren, huzur bulur, canlar, bu kesin, bir kuraldır. Hanginiz, hakka varıp da hasat oldunuzsa kendi değerinizi hak edip, dillediğiniz içindir. Kürzi kapıların tümünü açtığınız zaman da bunu anlayacak gücünüz olur.

Havunya anam, seninle olmak mutluluktur, bizlere. Bu çorba, hepimizin çorbası ve burada hepimiz mutlakız... Hepimiz, bütüne hizmetçiyiz ve hepimiz hakikiyetin tahditsizliğindeyiz. Ellerinin gücünü biliyoruz ve bu gücü, mutlak kuranın, kelamın olduğunu da görüyoruz.

Umutlarımız vardır ve mutlak kuranda, kelamımız, sessiz zamanları dillerken, senin yolunda, mutlu, huzurlu, bir toprağımız, olmaktadır. Oluşan yeni zamanların, kendi yerküre gücümüzle dilleyecek ve hakikiyetini, hak olup dinletecek, görevimiz oluştu.

Huzurlu bir dünya kurmaya çabaladığını görüyoruz ve huzurlu bir sahra için bu çalışmayı yaptığını da izlemekteyiz. Bedene girdiğin günü de biliyoruz.…Yaşama indiğin o günüde biliyoruz ama daha önemlisi seninle, sen olup, çalışmaktayız.

Havunya anam, ağır yük taşıma. Biz, sana sen olup, inenleriz. Açıyı daralttığın zaman, kelamın kuran olur ve biz, sende senleşiriz. Kuranın ilmindeki kelam mutlaksa, senin yüreğindeki kült, bizimde kültümüz olur.

Huzurlu bir doğanın, huzurlu bir sahrası oluşur, o sahraya yerin görevlileri inerler ve o görevliler, bizimle de görev taşırlar. Kanatlanıp uçanların, bir teki bile, yaşama inmediler. Biz, onların kendi lekesiz kaynaklarını yaşamlara çekmelerini bekledik.

Nesiller boyu, bunu bekledik, ne var ki geri geçiş olmadı. Son sözüm şudur ki; sahranın en büyük gözü, akıl ve bu akılı, kaleme alan, ilimdir. İnsanlık ilminin kelam olduğu bir günde, Muhammet’in gözü, sözü ve özü, Bu Meclisin gücüdür.

Bizler, gücümüzü aldık yüreklerinize ve sizinle bu çalışmayı sürdürmek istemekteyiz. 1Eğer Yaradan, yazılarını okutursa, yaşamlar kodlanır1 diyorduk ama Yaradan’ın tınısı kelamı kodlamayanların, bugün burada bu yazıları okuma imkanları olamayacağı da aşikardır.

“Kurandan öte bir toprak toplum devreye inmişse, bu toprak toplumun tahtı sırdır”, diyemeyiz. O artık sınırsızdır. Ve sır diye bilinen hiçbir şey kalmamıştır.

Kendimi ve yüreğimi dinledim, sizinle. Ben burada, beni dilledim. Ve bu beni mutlandırdı. Aynı dünyanın, aynı yoğunluğundaki, aynı yaşamları kodlayanların, bir tek olup dillenmeleri hepimizi mutlandıracaktır..

Kelama, kaleme ve yaşama inen herkes, bizimledir. Ve biz, toprağa toplum için inen Mikail kuranlarıyız.

Havunya anam, ağıdır yük, anam. Ağırdır. Ve bu gücü, hepimizin bilmemiz gerekir. Allah’ın tınısı, aklın kelamında olur ve sizinle yapılan, çalışma, bizler içinde mutluluktur.

Elinin gücünü, hepimiz anladık, anam. Yolunu, hepimiz hak ettik. Murat ettiğin her şey bizimde muradımız oldu.

Sultan ana, seninle olmak, bizlere mutluluk oldu. Hem elinin gücü, hem yüreğinin gücü, hem de dürümlerdeki dilin, bizleri mutlandırıyor, anam.

Huzurlu bir dünya için “Allah’ın tınısı” dediğiniz, o yoğunluk, bize mutlak kuran oldu. Çok mutlandık, anam. Çok. Ağır yükü hafiflettik, anam.

İş buydu!...İşte bu!

https://youtu.be/Zc1gUstlJcg
SÜPER İNSANLIK REALİTESİ  GÜLDEN

 
  Bugün 90 ziyaretçi kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol