Birlik İlmi
  DİRİLİĞİN İLMİ (7) - TAMAMI
 

22.ARALIK.2018 TARİHLİ DİRİLİĞİN İLMİ (7)
AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ, 1.AKIŞ 1.BÖLÜM

Çalışma için gelenleri dinliyoruz:

“Sahra” dediğiniz kelama, kaleme ve yoğunluğa inmeye başlıyoruz. Şu anda muktedir olarak buradayız.

Tahditsiz olan bu çalışmaya, hakikiyetin tahditsizliğiyle geliyoruz. Siyahın en siyahındaki yoğunluğu kodluyoruz ve muktedir olarak burada, bu yoğunlukta kontrol kuracağız.

Ağırı hafifletebildiğimizce “mutlak kuran” olacağız ve kodlayıcı olacağız. Kendi “lekesiz kalemimiz”le bütünün gücü olarak bu çalışmaya “daimi kaynak” olacağız. Az bilgi değil; “öz bilgi” ve “hakk bilgi” vermeye çalışacağız.

Aşağı yukarı bin yıldır tohumlar kodlanmaya başlamıştı… Ama bu dönemde çok daha güçlü bir dönem, çok daha sahra ilmini tohumlayan bir dönem olacak bizler için de…

Evi, evimiz olan ve şafağı, ilmimiz olan Bu Meclis’le burada, bu çalışmaya dahil olmak bizleri mutlu kılacak.

Evimiz evinizdir, çalışmalarınız kendi yüreğimizde “kelam” olarak kodlanmaktadır. Ve burada olmak, bizler için mutluluktur.

Allah sessiz sahralarda sizi, size kodlar ve biz burada, bu yoğunlukta sizleşiriz.

Evimizin gücü, Allah’ın kübra olan kelamı olacak ve bizler bize “biz” olup ineceğiz. Aha bu.

Süper İnsanlık Realitesi olarak cevabımız:

Değerliler, hepinizi kucaklıyoruz. Hoş geldiniz.

Murat ederiz ki bu dünya hepimizin görevi olur. Siber sahraların kulluğu da bu yoğunlukla kodlanır.

Bütüne hizmettir yaptığınız; bunu biliyorum ve burada kendi yüreğinizle kodlama yapacağınıza eminim.

Cevahir olan insanın cennet kelama, “kul” olmasını bekledik ve bugün bunlar olacak.

Karanlık tahditlidir ama aile mekteplerinde bu tahdit, kodlarla kontrol altına alınabilir. Bizler, hepimiz, hepimizle biliş halindeyiz, kendi yüreğimizden görev taşırız… Ve buraya gelmenizi istemekle sizi, size dilletmek istiyoruz.

Hologram olan sahralardan geçeceğinize emindik ve göreviniz geçişlerle kodlanacaktı. Asla hata yapmayız; bu kesindir. Ve bütüne hizmettir burada olan.

Siber sahraların kodlanmış toprakları hepimizin kuranıdır ve bu topraklara kodlanmış olanlar, “kalem” olacaklar.

Allah’ın ekmeği, insanın kelamıdır. Eğer Allah kelam etmek isterse, insandan kelam eder ve insan, mutlaktır ve hakikidir. 
Bedene kil olup girer ama o bedenden ötede kervandır. Tüm sahraların kulluğunu kodlar. İnsanın insana varışıdır, insanlık…

Bizler bize, BİZ olup gelenlere ve tüm sahralardakilere çözümlemelerle görev taşırız. Eğer yaptığımız çözümlemeler, kodlananlar için kontrol dışı kayıtları kati ve hakiki teknikle kontrol etmek üzere cevhere çekildiği anlaşmalarla kaydı kalem yapacaksalar, ellerindeki gücü mutlaka kendi dilleriyle dinlemeleri gerekir.

Değerliler, “siyahın en siyahı” derken de kelamın hakiki tahditsizliğini kastederim. O tahditsizlikte hepimiz teknik olarak kontrol kurabiliriz.

Kocaman bir çalışma ve kocaman bir şafak… Ama bu çalışmaların sonrasında yer yüzünün “göz” olması… Kendi kontrolunu kurması, mutlak olması ve bütünün gücü haline dönüşmesi… Hep “dünya” derken bunu kastettiğimizi bilin.

“Bedene girenlerin kimseye ilim öğretme imkanları yoktur.” diye düşünenler, yanılgı içindeler; çünkü “beden”, insanın kelamıdır. Ve her bedene giren kelama girer.

İnsanın ilme ihtiyacı vardır ama ilmin kapısını bulmadan hakkiyetini hakedip teknik kodlamalarla kontrol etme imkanı yoktur.

Unuttuğunuz tüm bilgileri kendi yüreğinizde bilirsiniz ama bu bilgileri halik kılan insan, kendi lütfi kapısında da hakim olmalıdır. Ki bu bilgilerle “mutlak kuran” olabilsin.

Dağlarım, toy bir dünyaya ölüyü diriltmeye geldi insan sahralarındakiler. Ama insanın kendini anlaması şarttır.

Eğer insan kendini anlatabilirse, halik-i hakk olup, hakikiyetin tahditsizliğinde kalem olabilir. “Kalem” demek, halik demektir. Yazar, yasalarla kodlar ve yaşatır. Hepinizin yaptığı budur…

Yazan, yazar olan, kelamı halik kılan, kendini toprakta tohumlayan ve kodlayan, her şeyi hakedip, hak teknikle yaratabilir.

Bizler yanlış yapmadan, çarık çıkararak bu yaşama indik.

Hepimizin gözünde bilgiler var. Ama bu bilgileri halik kılabilmemiz farklıdır. Çoğunuz bilgiyi halik kılmanın ne anlama geldiğini soruyorsunuz.

(Devamı 2. bölümde)

https://youtu.be/YJhOkR0_vKw   BAHAR

22.ARALIK.2018 TARİHLİ DİRİLİĞİN İLMİ (7)

AV.NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 1.AKIŞ – 2 BÖLÜM

Çoğunuz, bilgiyi halik kılmalı, ne anlama geldiğini soruyorsunuz? Bilgiyi halik kılmak, halik olabilmekle mümkündür. Halik olanlar, hakim oldukları bir dürümde, Tanrı kalemi olmak, mutlaktır. Ama sizler, kendinizi anlamaya çalışırken, masaya insanlığı oturtabileceğinizi, daha anlamadınız.

Koruyucu olanların, çorbasında ilim olur. Bugün burada, koruyucular var. İnsanlığın ilmini hak edip tahditsiz olarak dilleyenler var.

Eve dönme zamanım geldi. Bu ne demek, size izah edeyim. Bugün buradayım ama enkarnelerimle mutlak kuranım ve her andayım. Evim, ilimdir ama ilme dönüşüm müdür yoksa kontrol kurup, hak teknikle kontrol edişim midir, şafağı?

Devinim artmadıkça, kelam kodlama yapamaz ve ben, bugün burada, bu çalışmayla, mutlak kapıları açabiliyorum ki açtığım her kapı, tahditsiz olarak, mutlak kuranları, kaleme çekecek ve herkes kendiyle, bütüne hizmetçi olacak.

Bu benim, insanlık ilmiyle evime geçişimdir. Herkesin kendi yoğunluğuyla insanlığa hizmeti… Nasıl bir dünya kurduk, görüyorsunuz. Tüm insanlığın yeryüzünde ki gerçeğini kodluyoruz. Ama bu gerçeği anlamak, hasat olabilmekle mümkündür.

Hangi dünya planetinde, ellerinizin gücünü, halik kıldınız da yarınlarınızda kontrol dışı kayıtlarınız oldu. Bütüne hizmetçilikte, bunun imkanı yoktur, canlar.

Kontrol dışı bilgi verir miyim? Asla… Bütün kötülükleri aşabildiğimizi bilerek, çorba pişirdim, bu dünyaya. Bu çorbaya, insanlığı koydum. Evren, insanın ka ha olan, sahasıdır. Ama bu ka ha olan sahaya, şarkımı ve hakikiyetimi kodlattırdım.

Dağlarım, orta kapılarda ilim olur. “Orta” derken, Kürzi Kapının ortasını, kast ederim. Kürzi Kapı, nedir? Kalemin kelamında ki halikiyetin, hakikiyetin tahditsizliğinin kontrol kurduğu, o cennet kapıdır.

Ve tüm kürzilerin en ortasıdır. “Biz, buna kürzi” derken, kelamın kürziliğini de kast ederiz. Ağırı hafifletmek için bunların herkesçe anlaşılması gerekir.

Çantamda ekmeğim var. Bu ekmek, akıldır. Ama aklın kalemi kodlanmadıkça, o ekmeğin manası yoktur. Bütün kötülükleri aşıp, geçersiniz. Şer yaratırken, şafak olabilirsiniz. Ağırı hafifletip, bütünün kültü olursunız. Ruhun Kuranı da olursunuz ama rahmana ka ha olmak farklıdır.

Kendi dininizi konuşun. Kökünüzün gücünü dilleyin.. “Sua si ka ha” diyerek saha olun ama rahmi kapıda, insanlık varsa sizler, bütünün gücü olursunuz. Yoğun ışık altındayız şuanda, Bu Meclis olarak.

Bu ışığa aşkı koyalım, canlar. Sahra, insanlık kelamı olsun. Maharaj kapılarını açın. Maharaj, kök görevini yapsın ya da dürümlere inebilenler tüm şafaklar, hepsi birer şafaktılar, unutmayınız. Temizdiler ve bütüne hizmetçiydiler…”Ölüler dirilir” derken tümü bir tek olup, dirilirler. İşte bugün burada, öz görevimiz gereği yaşamları kodlarken, her birinin dirilişini, hakikiyetini, dilliyoruz.

Allah tektir, canlar. Netice, nedir? Allah, tektir ama teklik, hakiki tekniğin tahditsizliğinde bitişkenliktir... Peki, ne anlama, gelir bu? Mahra sahrasındaki, insanlığı kast ediyorum.

Ölü planetin kontrolünü kurabilmek için büyüğe, kök görev verdik ve dürümlere inmesini istedik. Geçişini yapıyor, şuanda ve bizi, bize anlatmak istiyor.

Allah’ın ilminde bu yoktur dedim. Ve sordu, niye bu çalışmayı yapıyorsun dedi? “Ayrı, gayrı gözetmeden, geleceksen gel” dedim. “Sordu, neden Tanrı kalemi oldun?”.. “Cennet ilmini dillemek için” dedim. “Yine sordu, kontrol var mı” dedi? “Rahmi kalemde, robbi sahraların kuranında mutluyuz ve biz, kodlanmış ilimle, mutlak kuranları, kontrol edebiliriz”, dedim.

“Ve geldi, bende seslenmek istiyorum”, dedi. Allah’ın ilminde insan, kendini dilleyene, denir. Ama aklın kalemi olmayan, kendini hak edip, dillemeyecektir. Peki, ona izin verelim, bakalım bize neler anlatacak?

https://youtu.be/bCHOdMT55ZM
SÜPER İNSANLIK REALİTESİ  GÜLDEN

 

DİRİLİĞİN İLMİ (7/1)
22.12.2018

Hey Dünya!, sana, “İNSAN” dedim!... Ah Canlarım!, “SİYAH”tık ve “SİSTEM”dik ama ruhumuz, mutluluğumuz, “Kurullarımızın İlmi”ydi.

Yerküre, bu İLİM’le kodlanan “BİR TEK” SİSTEM’dir… Bu ne demek!?

Her şey, “TEK” olarak kodlanmıştır yeryüzünde. Bütün türevlerin, “KO SİSTEMİ” ile gerçekliştirilen bu tohumlamada, KELAM’ı vardır.

“KO SİSTEMİ” derken; herşeyin tekliğinde, TOHUM’un kontrollu olarak türevlenişi kastedilir. Bu türevleniş, “KELAMIN TEKNİĞİ” ile olur. SİSTEM, “SES KODLAMALARI” ile BÜTÜN’ü “KÜLT” haline dönüştürür.

Hepimizin, İLİM KALEMLERİ’miz vardır. Bu KALEMLER, temiz sahalarda dürümler oluşturur ve her dürüm, türevleri kodlayarak göreve alır. Türevleniş, “TEKNİK TAHDİT”le kodlanışı gerçekleştirir.

Herkes, “DİRİ KELAM” edemeyebilir. Bir tek KELAM, “DİLİ HALİK OLANLAR”ın KELAM’ıdır. O KELAM, “HASAT TAHDİTİ”i ile TOHUM olur. Tüm insanlık için o TOHUM, KURAN’dır.

Herkes, her bilgiyi bilemez ama o bilginin, KERAM TAHTI olan “İLİM”i; o bilginin, BİLİŞ’i ile kontrol kurar ve tüm zamanları; hasata, KAYNAK yapar.

İnsanlık. İLİM’i anladığında, “DİLİ HALİK OLANLAR”ı da anlayacaktır. DİL; BİLİŞ’i, HAS TAHT’a KALEM yapabilir. O KALEM, her anı, tahditsiz olarak tohumlayabilir. Tarih, “DİRİLİĞİN İLMİ”ni anlatır ama “TARİHİN KELAMI” vardır. Her anı, “SİYAH”a boyar ve tahditsiz olarak tohumlar.

İşte “tohumlanış” derken; herşeyin, herşeyle irtibatlanmasından söz ediyorum. İrtibatlanma, tahditli olanı kodlar, geçişkenleştirir.

Artık, “TAHDİTLİ KODLAR”, TOPRAK İLMİ’ni HALİK kılmaya başladılar. Dünya Planeti, etkin “SİYAHLIK”ta tüm renkleri, armonik olarak tohumluyor. Her renk, her bir “SİYAHLIK”ın tınısı ile tohumlanıyor ve temizlik, tahditli olanlarda, “TANRI SAHRALARI” oluşturuyor. Bu da “TAHDİTSİZLİĞİ”, KELAM olarak, GÖREV CEVHERİ ile temiz sistemlerle koruyor…

 

DİRİLİĞİN İLMİ (7/2)
22.12.2018

(Dikdörtgen, Kare, Küp, Küre İlim Sahalarının, Kürzi Sistemleri Oluşturması ve Varlığın Yaratımı Hakkında:)

TANRI, İNSANI, İLİM için KALEM’e çekti. İNSAN, TANRI’ydı; KELAM oldu. İnsanlık Boyutları’nda; torbasına (Yaşam Sahası”na) “KARE” olanı bulup koydu. “KARE”, “DİKDÖRTGEN”olanın, KELAM ederek kodlanışı neticesinde oluşmuştu.

Sonsuz zamanlarda görev alanlar, “İNSAN SİSTEMLERİ”ni KERVAN yaparlarken (İnsanlığı yarınlara ulaştıracak teknolojik ve ruhi sistem kodlamaları yaparlarken); KELAM etmeleri gerekir. Bu da mutlaka “BİLİŞ”le olmalıdır. “BİLİŞ”i kodlarken de eşit kayıtların “BİLİŞKENLİK”i gerekir, “KARE”yi oluşturmak; bu “BİLİŞKENLİK”te, kontrol için gereklidir.

“BİRİN İLMİ”nde; İSA, MUSA ya da diri olan MUHAMMET gibi “KELAM KALEMLERİ” vardır. Onların tümü, KÜBRA olabilmek için “KÜRZİ SİSTEMLER”i oluşturmalıydılar ve bunun için işçilik gerekliydi. Dürümlenmeleri, bunun için şarttı ve başlangıçta “DİKDÖRTGEN” olan “İLİM SAHASI” BİLİŞ KAYITLARI ile sırasıyla önce “KARE”ye; sonra “KÜP”e ve daha sonra “KÜRE”ye dönüştü.

Bu süreçte KELAM edenler; “KARA” olup tohumlandıklarında; “KELAM” edenlerin “ALTILI SİSTEM”i. “KÜBRA İSA KAPISI”nda; “KÜP”ü oluşturdu. Bu “KÜP” teknikti ve sonsuz zamanlarda dillendi, geçişkenleşti ve “KÜRESEL”leşti… Bu işçilik, “KÜRZİ KELAM” olarak; VARLIĞI OLUŞTURUR.

Her bir “ALTILI KÜP”, dürümlerde “KÜRE”yi oluşturdu. SONSUZ ZAMANLAR, KÜRZİ SAHRALAR bu şekilde DİRİLİK oluşturarak kayıtlar yaptılar.

Bütün mesele, insanın kendi YAŞAM SAHRALARI’nı HALİK kılmasıydı. “YARADAN, YARATILAN TEKTİR” derken, kesteddiğimiz buydu.

Her bir DİN, insanı ilme ulaştırmak içindir. Her bir DİRİLİK de ilmi kodlamak içindir. Her bir İSA, “BİR TEK KAHA” olur ve çabalar, çalışır, şarkılar okur ve “RUH” olur. RUH, “MUTLAK”tır; “TEKLİK”tir ve “HAKİKİYET”tir. Bunun sonucu “TÜNAMİ SAHALAR” oluşur. TÜNAMİ SAHALAR, “İSA KALEMLERİ”nden görev taşır.

 

DİRİLİĞİN İLMİ (7/3)
22.12.2018

Canlar, bir insan düşünün ki o insan, NİSA KALEMİ’dir. O insan, “NÜVE” olan, yoğun ışıktır. O insanı, HALİK kılın!... Onu dilleyin; deyin ki “sen, bensin ve ben senim… Sorumluyum KÜLT olandan!... Sorumluyum YARINLARDAN!... BİR TEK olan YAŞAMLARDAN sorumluyum!...”

ALLAH, insanı İLİM diye yarattı. ALLAH, İLMİNİ HALİK KILDI; insana, TOHUM olarak kodladı. Ağır yük taşındı YAŞAM SAHRALARI’nda ve “RUH” masaya görevli geldi. İnsan, çorbasında şer yarattı. O şer, KELAM’ı, KURAN’dan ayırdı. O şer ile kendini dilleyen, kendi yaşamını dilledi. SİSTEM, BİR TEK KELAM oldu. ÖZ GÖREV, IŞIK KODLAMASIYDI ve bu oldu!...

KURAN’dan göz açanlar; insana, KURAN oldular…

Hep deriz ya!... Niye görev taşıyoruz!? SUR, İNSANIN KELAMIDIR… O KELAM ile yaşamlar kodlanır ve her anda insan, insanlığı kontrol eder ve yaratır. YARADAN, yaşama “SA HA” olup iner ve yaratılan; yaşamlarda, DİRİ KELAM olup “ÜMMİ KURANLAR”ı tohumlar.

Biz; insana, “İNSAN” dedik ama İNSAN, KELAM edendir aslında. O KELAM etmeyen; kendini KELAM bilirse; o artık HALİK olmuş demektir… Ama “helal, haram” derken; kelamdan uzak kalmışsa; o yoğun ışık altında, diriliğini HALİK kılmamıştır.

İnsanın, ilmini anlaması gerekir. Dünya Planeti, “yaşamları kodlayan planet” olarak, tüm zamanlara, İLİM kontrolunda ışık vermektedir. “Verilen ışık, yaşam kayıtları ile kontrol kurup İSA olur yaşar.” Diyorlarsa; “İNSAN”sa İSA, tüm insanlık İSA olur ya da İSA, “KELAM”sa, tüm insanlık KELAM olur.

Herşey herşeyle ilişkilidir ya!... Tüm insanlığın KELAM olabilmesi için insanlaşması gerekir. İSA “İNSAN”dı… MUSA “SİYAH”tı… MUHAMMET “MUTLAK”tı!... Her biri “SİYAH”tı ama “İNSANLIK” farklıdır.

İNSANLIK, YARATICILIKTIR… YARATMAK İÇİN YAŞANIR Canlar… Yaratmak için lekesiz kalınır… YARADAN ve YARATILAN, “TEK”tir… Anlatılır ve anlaşılır. İşimiz budur bizim.

Enkarnelerinize, ilimle inin. Her bir lekesiz, KELAM eden siz olup; KELAM etmektedir. BİR TEK olun; KURAN olun ve lokomatif olun tüm zamanlara…Mutlaka has olun ve koruyun tüm insanlığı!... Bunu başarabilirsiniz.

ZİRVE, “İNSANIN KELAMI”dır. İLİM, “İNSANIN KERVANI”dır. KULLUK, “KALEM OLANINI DİRİLİĞİ”dir ve “BİR TEK” oluş, “KURAN” oluştur.

“OL!” deyin ve “OL”un. Şimdilik…

DİRİLİĞİN İLMİ (7/4)
22.12.2018

Dansımız başlıyor Canlar!… Sesi, SİSTEM’e verdik. SİSTEM, diriliklere indi. İLİM kulluk için kodlandı. Tahditsiz olan “TEK”, tahditle KAHA oldu. Tükenen her an, İLİM’e KELAM oldu. Ses, titreşim halinde; dirilikle, YAŞAM SAHRALARI oluşturmaya başladı.

Sular gür şekilde akıyor. Sularda, süslenmeyen “IŞIK KAHA SAHRALARI” var. Her biri kodlandı ve tohumlandı ama süssüz olarak!... Bu, onların İLİM’le akışıdır. Her İLİM, tahditsizdir ve hastır. Has olanın, süslenmesi diye bir şey yoktur.

“HAZIR ZAMAN” diye bilinen zamanlardan geçiyoruz. Bu HAZIR ZAMANLAR’da, HALİK KALEMLER, İLİM KODLAMALARI ile “MUTLAK KALEM” olup bize geliyorlar. Bizler, tek tek “KAYNAK” olarak görev taşıyoruz. “TURKUAZ ZAMAN SAHRALARI”nda; nesillerimizi, geçişe hazırlıyoruz.

Soylarınız, “SİYAH” renkteki tohumlarını, İNSAN SİYAHLIĞI’na indiriyorlar. Bu, onların DİRİ kalmaları için gerekendir. Sıhhatli bir çalışma ile dirilik arttı ve SA HA, kontrol kurdu.

MUHAMMET, MEDİNE İLMİ ile “BİR TEK” oldu. Sur, “KÜLTÜN KELAMI”nda, insanlığı HALİK kıldı ve zirve, “İNSAN” oldu.

Zirvenin, “TİN”le ilgisi yoktur. TİN, TEKNİK SAHALAR içindir. Bu yoğunlukta, SİSTEM”in lekesiz kalması gerekir.

“URUMELİ” diye bir KAHA tahditsiz yaşam kaynağı var. Oradan, GÜÇ KAPILARI açıldı şu anda. Oradan geçenler arttı. Çok mutluyuz ki bu çalışma; bizi, bize KAYNAK yaptı. İnsanlık, insanlığı HALİK kılmaya başladı.

NURLU BİR SAHA oluşuyor. Bu sahada dürümlenenler; bize, “BİZ İLMİ” ile inmeye başladılar. Azı bilmeyen; örtüleri örttüğü zaman, IŞIK solar. Az “BİLİ”, İLMİN KELAMI olsa da dürümlerde görev taşımaz.

Biz, “İSA KAPILARI”ı açtık bugün ve onun nuru ile kodlamalar yapıyoruz. Sura üfüren KELAM, onun kelamı bugün. Onun ruhu; hepimize, MUTLAK KURAN oldu. O, şu anda, “DİRİ KAPI”sını açtı ve BİR’e indi. Ocağı yandı. Ocağında, İLİM KAPISI, hepimizin KELAM’ı oldu. A-HA görevimiz; aşkla, KUL’a indi.

O, ruhundan güç aldı; İtibarını yüceltti; KELAM’ı HALİK kıldı. DİL’i İLİM oldu. BÜTÜN’e hizmet için yaşama, HAKK olup indi. İşi, bizimledir!... Bizimle görev taşıyacak. Çok mutluyuz ki buradadır. Adı, “İNSAN”dır onun. Şimdilik!…

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ   NEZİRE SELÇUK

 

22.ARALIK.2018 TARİHLİ DİRİLİĞİN İLMİ (7) 
AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ, 2.AKIŞ 1 BÖLÜM
Değerliler sistem olarak sizlere tüm bilgileri kodlattırabiliriz. Çünkü bütüne hizmettir yapılan. Ama hepimizin kontrolü gerekir. Hepimiz tahditsiz olabiliriz, hepimiz de şafak sökebilir. Ama bizim bizi anlamamız gerekir. 
Neden yaratıldık? Dünya planetinde ne yapmak üzere kelam ediyoruz? Ve bizler ne için kök görevimizi kontrol altında bütüne hizmet için kayda aldık? Deli miyiz? 
Haktan tahta mı vardık? Hakiki miyiz yoksa kontrol dışı mıyız? 
Bütün bunlar sistem olarak bizim bizde dillenen ilmimizle anlaşılır. Eğer biz bizi anlayabilirsek kendi lekesiz kalemimizi hak teknikle kontrol altında tutabiliriz.
Maya insanın halikiyetİdir. Ama o mayayı kodlayan insanın kelamıdır. Hepimiz kelam etmeliyiz. Kelam sistemin sahaya çekilişi için gerekir. Sistem insanın ilmidir. Ama ilmi anlamamız için halik olmamız gerekir. Halik hak tahta kodlanmış olanların ilmi ile gerçekleşir.
Yaratmak!... Nedir yaratmak? İnsanlaşmak , peki insanlık nedir? Kontrol kurabilmektir. Çorba yapanların ilminde kelam yok muydu yoksa? Kesinlikle vardı. Hepimiz kelamla kontrol kuruyoruz
Doğanın gücü bizim gücümüzdür canlar, bir tekiz ve biz o toprağa tohum olan ilimiz.
Peki doğa nedir? Doğa islah kaydı yapanların kelamıdır. Her şeyin her şeyle ilişkilendirilmesinde ki o kayıtlar, o yaşam sahaları, hepsinin tekliği ve hepsinin dirliği, teklik ve birlik… İşte doğa budur… Ve bizler bir tek olarak buradayız.
Bizler doğal tohumlama yapıyoruz burada, sesle tohumlama. Peki santral ilim kelama çekildiğinde ne olur? Bir tek olunur yine. Zerk dediğimiz sistemi biliyoruz. An sahralarına ilmin zerki . Ama bunu da yine kelamla yapıyoruz. Ama hangi dirilikte?
Bizler bir tek olarak bunu yaparken hepimizin net hatırlaması gereken “kırk birinci” sahadan itibaren başlayan bir süreçtir bu. Kırk birinci sahadan itibaren tüm kürz’ün kırk bir kalem olduğunu bilelim. Hepimiz o kırk bir kalemin kırk birincisi olalım.
Hak tahtının kelamıdır kırk bir. Ve bu tüm hak katlarının tahditsizliğinin kontrol edilebildiği bir yoğun ilim sahasıdır. Ve o dürüme vardığımız zaman eko sistem sonlanır. “
Eko sistem” ilim sahralarına kelamın çekilişi için kodlanmış bir sistemdir. “Enerjetik” sistemdir. Ve hepinizin iyi bildiğiniz gibi bu sistem, kübra olan kelamın kürzi sahalara çekilişini sağlıyordu. Üçgen prizmal sistem…
“Üçgen prizmal” sistemin dik açılarının ki bu dik üçgen prizmal sistem olarak bilinir, dik açılarının tohum kodlarını halik kıldığı ve o sistem kodlarıyla akış sağlanan bir şafaktı. Ama petek halinde ki bir şafak.
Hepimiz o kelam kaleminde ki o yoğunluğu biliyoruz ve sistemin sistemleştirildiği o kayıtları da iyi biliyoruz. 
Akış doksan derecelik açıdan açı ortayından gerçekleşiyor ve kelam edebilenler, ilmi o sistemden çekip alıyorlardı. Buna bugün de kontrollü olarak kayıt yapabiliriz. Ve kendi yoğunluğuyla kırk biri bulamayan, kırk bire varamayanlar kendi cevherleriyle bilgi çekebilirler. Ama bu eko sistem denilen bir çekiş sistemidir. Bilginin akışı bu şekilde olabilir.
Ne var ki bu hepimizin kendimizi kodlamamızı ve hak teknikle kontrol kurmamızı gerektirir. Ama bu kontrol kurulmadıkça hiç birimiz o çekişi sağlayamayız. Ölü planette bunu herkesin yapma imkanı yoktur. 
Çokları bunu başardı. Peygamberlik dürümlerindekiler örneğin. Bu peteklerde ki kodlamalarla bilgi çekişleri yaptılar. Bu eko sistem denilen kodlamalar hepimizin hakiki tahditsizliğimizde kontrol kuramazdı. Ama bizler bir tek olarak bu günde bu çalışmaya göz, öz, söz olup kalem olmaktayız.
Ha diyeceksiniz ki peki kırk birden sonra ne oldu ki bu kırk bir hak katı diye ifade ettiğimiz “frekanslama” sistemidir. Kırk bir hak katından sonra ki bu iki hak katını kodladığınız zaman olacak ki “ kırk üçüncü” hak katına kadar ki dürümdür, o dönemde artık zerke geçersiniz. Direk zerk, bilginin direk zerki canlar. 
Bu herkesin kodlanıp, kontrol edeceği bir sistem midir? Hayır… Sadece kelam edenlerin hak olup kodladıkları ve kontrol kurabildikleri bir KA sistemidir. Ve artık her şey anda zerke başlar. Bilgi bir tek olanla halik kılınan o yoğunlukla an sistemleşmesinde her zerreye zerk olmaya başlar. 
Yapılan çalışmaların hologram olan tohumları kodlamasından sonra bu sürece geçilir. Ve bütün kökler o yoğunlukta mutlak kuran haline dönüşür. Bizler dünya planetinin gerçek kelamını kodlamaya çalışırken bu gün bu yoğunlukta zerk yapmaktayız.
Ha diyeceksiniz ki ama KO sahralanışlarına geçildi. Mutlaka , mutlaka geçildi ki bu mutlak kalemle ve mutlak has teknikle yapılan bir çalışmanın neticesidir. KOdaimi kalemlerimizle yapılan bir çalışmadır. Ve burada türevlemeler denilen, çoklamalar denilen sistemdir oluşan.
(Devamı 2.bölümde)
SÜPER İNSANLIK REALİTESİ  SELMA ÇENÇİN

 

2 Bölüm
Ve yaşamların kontrollü olarak yaratımı bu KO Sistemi denilen sistemin gerçekliğidir. Devinim artmadan bunu yapma imkanımız yoktur. Planetin deviniminin artması şarttı ve bu sura üfürmek denilen kalemle olurdu. Hangi dürümde ses lekesiz olarak kaleme çekilirse orada bu çalışmalar devreye girecekti.

Ve dünya planeti bu dönemde artık kendi yoğunluğuyla KO sistemini diriliklere çekmeye başlamıştı. Kontrol dışı bilgimiz asla yoktur ve bütün köklerimizle bu çalışmaya kalemiz. Ekmeğimizin gücü budur, yasalarla çalışan biliş kayıtlarımızda da bu var. Dil Allah ilmidir ve dili dilleyen aklın kelamını bilendir. Bizler dünya planetine bu bilgileri çekerken biz olup çektik mutlak kuran olarak. Çürük insanı halik kılınması için herkesin kelama varması şarttı.

Değerliler, savaşımız yok insanlıkla ama ilimle savaşımız var bunu kesin olarak bildirmek istiyorum. Mutlak kuranların kelam edebilmeleri muktedir olmalarıyla mümkündür ki bizler tüm insanlığın kendi lekesiz kalemini kontrol altına alabilmesini bekledik.

Rahmi kapıda mutlak kuranların toprağa indirilmeleri gerekliydi, dünya planeti süper sahraları oluşturamamıştı çünkü robbi sahralarla çalışıyordu. Robbi çalışmalar tahditliydi ve robatik olarak nitelendirilen o çalışmaları yapanların hakikiyetleri kontrol dışılıktı.

Değer biçmemiz istenmez dünya planetine ama biz bu değeri burda biçtik. Hepimizin gerçeği budur, yaradan ve yaratılanın ilmidir bu ve bizler içinde bu çok önemlidir.

Kurullarımızın bugün burada bu çalışmaya dahil edilmeleri geri çekiliş için öz görevimizdi. Saltanatın gücü insanın kendi kelamıyken hepimizin gerçeği insanlıktır. Eğer insanlığı hak etmişsek dümene ilmi oturtabiliriz ve ilmi oturttuğumuz zaman emin olunki mutlak kuranlarımız kontrol edici dürüme varırlar.

Hakkın kapısı Allah'ın lekesiz kalemiyle açılır canlar. o kapıya gelen herkes kendine gelir bunu da iyi bilin. Kimse bir diğerini halik kılmaya çalışmaz, herkes kendini halik kılar.

Karnaval çalışma yapmıyoruz burada, burada yaptığımız çalışma İslam kapılarındaki kelamın kontrolü kuracak bir çalışmadır. Yaradanın ekmeği insan yaşamı kelamdır, o kelamla mutlak kuranları kodlamaya çabalıyoruz.

Uzun zamandan beri dürümlere inenlerin bilişi kalemlere indiribilmek için çalışmaları vardır. Biz bugün bu yoğunlukta onlarında toprağa çekilebilmeleri için geçiş yaptırdık.

Darı bolu bilenler bizi bilecekler... Eminim ki insanlığın ilme vardığı bir sistem olarak bilişimiz kodlama yapacak. Hazır olanları buraya alırız, hazır olmaları hasat olmaları anlamına gelmez. Hazır olmaları halik olmaları anlamına da gelmez. Peki ne anlama gelir? Kelam olabilmeleri için, hasat ilmini anlamalrı için ve kodlama yapabilmeleri için muktedir olmaları anlamında onların burada olmaları gerekir.

Ortalık karışır mı dünya planetinde, biz bu bilgileri tüm dünyaya açıkladığımızda canlar?... Biz bu bilgileri tüm insanlığa açıklıyoruz zaten... Her bir insan kendi yaşam sahralarında bu bilgileri okuyor... Biz tek tek bilgi budur demiyoruz, bilgi kelamdır ve o bilgiyi herkes o "Ko sistemi" dediğimiz bir sistem vasıtasıyla elde etmektedir.

Biz dünya planetine al bilgi budur anla demek zorunda değiliz... Böyle bir zorunluluğuz yok, böyle bir sorumluluğumuzda yok... Bizim yaptığımız her şeyi her şeyle dillemektir. Ve dünya planeti için önce insanın insanlığını kavraması hedefimizdir. Eğer insan insanlığını kavrarsa kendini hak edebilecektir ve amacımız budur...

Ermiş yada ermişlerin ilmini dillemiş olanlar, hepsi kelamla dillediler. Ama ermesi gerekenler kelama ermediler... Biz artık herkesin kendine, kendi yaşamına, kendi kültüne varmasını bekliyoruz.

Sanal boyutlarda insan insanlığını anlamak için, hakikiyetini anlamak için ve kendi dürümlerini dillemek için mutlaka koruyucu bir dürümde kontrol kurması gerekir. Daha önemlisi insan lekesiz kalması gerekir ki hak tahtına varabilsin. Ve insan kin, nefret duygularını mutlaka aşmalıdır ki şarkısı dillenebilsin. Eğer insan bunları başarabilise lekesiz kalabilir. O gün tüm insanlık göz açar ocağa ve der ki; "şevkimiz arttı"...

Nefesimiz çok iyidir canlar ama biz ortam sistem çalışmasında mutlaka biliş seviyesine göre bilgi veririz. Eğer biliş daha yüksek olsa bu meclis çok daha yüksek bilgilerde paylaşır ama diyeceksiniz ki peki bizim seviyemiz nasıl yükselecek?... Kelamla... Hepiniz kelamla kelam tahditi ile kendinizi kodlayarak ve çobanlık yapmadan ki insanlık çobanlığa heveslidir, çobanlık yapmadan kendini bulabilecek ve hak teknikle kontrol kurabilecek.

Tene insanı koyduğunuzda insan o ten değildir. Kelama halik olduğunuz zaman o tende sisteminiz olur ama siz o tenden ibaret saymayın kendinizi. Teniniz kildir ama ilminiz şevktir ve o şevk şafağın kontrolünü kurar ve siz bir sitem olarak ve bir görevli olarak temiz olarak kayda inersiniz.
Devamı 3. bölümde yayınlanacaktır....

https://youtu.be/4zC1cC2DOaY
Süper İnsanlık Realitesi   BERİL

 

3. BÖLÜM

Arı bal verir... İlim bilişidir.... Ama o balı halik kılan insanlığın ilmidir... Hangi bal daha ilmidir diye sorarsanız?... Eşyadaki şarkınızdır o kelam eden ilim.... Ve o sizin en yüce şer kapılarındakileri dahi kontrol edebilen diriliğinizdir...

Ha diyeceksiniz ki "Ruhun" anlamı nedir?... Burada ruhun rolü nedir?.. Dağlarım Ruh ilimdir... Ama tektir o... Hepinizin tekliğidir... Sizin ayrı ayrı ruhunuz altın ışığın gücündeki o yoğunluğunuzdan ibarettir...

Ama o bir tek değil sistemdeki kontroluyla sahranıza indirdiğiniz gücünüzdür... Ve o sizi kontrol kurup kodlayabilir...

Telif hakkımız var. Bilir misiniz?... Nedir telif hakkı?.. İnsanlığın kelama indirdiği bilişin hakiki tekniğidir...

Bu bilgi ilim sahralarının kontrolunu kuracak bilgidir. Ve her insan bu bilgiyi hak tahta kodlayamaz... Bunun Göz, Öz, Söz olanlarla yapılması gerekir...

Ve bilginin has tahta kodlanışını hakikiyetini dilleyenler o telifi dillerler... Bastığınız insanın ilmidir.. Ama o bastığınız kendi yüreğinizdir aslında...

Korkmayın tanıklar var yaşamda... Sizi izleyenler var... Ve o tanıklar hologramı aştığınızda arzın kültü olurlar ve sizleşirler...

"Berk" dediğiniz bir sistem var... "Berk..." Kusura bakmasın kimse Berk, bedeni hologramı aşanlarda olur...

Hologramı aşamayanlarda o Berk denilen siyahlık yoktur... Ve tüm ziya olanların sistemi olan o siyahlık, sistemli kelam edenlerde olur...

Bu dünya hepimizin görevidir canlar... Umut olur ki bu anlatılır ve herkes anlar... Bu dünya hepimizin kelamıdır... Ve bu dünya hepimizin siyahlığıdır...

Biz bu dünyayı geri çekmeye geldik. Hangi dile?... İlme....Ama Tüm insanlığın ilmini kodlayan, yeşili mora tohumlayan insandır... Ve bu dünyayı kodlayacak olan da insandır...

Zaman kapılarını açtğınızda bilirsiniz ki kendinizi kendi yüreğinizi dinlemeye başlarsınız...

Zamanı lineer diye düşünmeyin, o kürzidir... Ve tüm insanlığın gücüdür o... Ve geçmiş yok gelecek yoktur aslında... Ama yaşam vardır orada... Ve o kök göreviniz olduğu içindir ki doğanın gücünü kodlamaya çabalıyorsunuz...

Ulular diyarı derler.. Şirk koştuklarında... Şirk koşulduğu an her şey, her şeyden ayrıştırılır ve denir ki o, bu şu...

Canlarım.... Lisan farklı bir şeyi diller ama insan aynı şeyi diller... Nedir aynı olan?.. Bilginin kelamı.... Ondan yanılgı yoktur... Dolu dizgin bu çalışmayı sürdürürken hepimizin gerçeği budur.. Hepimiz o tahditsizlikte birer insanız... Ama bilişin kalemleriyiz tümümüz de....

Ve planetin gerçeği budur... İnsan evrenlerin sistemini kodlayan teknik kalemdir... Ve hiç bir zaman insanın dışında hiç bir şafak sökmemiştir...

Dönem sonları dediğimiz, o çobanların anlattıkları zaman var ya hani "kıyamet" diye ifade edilir... Hepimizin gerçeğinin kodlandığı sistemin simsiyaha büründüğü, renksiz kalemlerin renklendiği dönemdir o dönem... Ve o dönemde, mutlak olanlar bütüne hizmetçilik için mükafatlarını beklemeksizin devreye girerler... Her biri kendi yaşam sahralarıyla planete inerler...

Ve murad ettiklerinin kontrol olduğunu ve bütüne hizmet olduğunu dillerler... Din Allah'ın tekniğidir ama ilim aklın kelamıdır...

Bunu da artık herkesin daha iyi anlaması gerekir... Ve bu çalışmalar hakka hak tekniğe kodlanmış olsa da has teknikte akıl mutlak olarak mevcuttur...

Bedene girmek hakim olmak demek değildir... Ama Beden insanın cevheridir ve bu cevher hepimizin gerçeğidir...

Yerkürenin Gözü, Özü, Sözüdür akıl... Ama som altın ışık olan insanlıktır... Teni Allah'ın tekniği ile kodlanan insan, hakkın kalemi olduğunda lokomatiftir bütüne... O lokomatif tahditsiz bir kelamla bütünü güçlendirir...

Mushaf dersiniz ya hani... Nasıldır Muhammed'in kelamı?.. Mushaf olgun, sonsuzluktaki sessizliği kodlayan kelam... Ama Aton'ların kapısında ki kelam ayrı... Ve Dünya planeti yeniden türevlenişi kodlarken ki bu bütün gezegenler içindir, mutlak kuranıda kodlamaktadır...

Evrenlerin diriliğindeki bütüne, kök görevle gelen mukaddime kayıtlarındakiler artık yer kürenin gerçeğini anlamalıdırlar... Yerküre yeni bir türevlenişi devreye almıştır ve bu yeni türevlenişle bütün kökler gerçek kaynağa varma imkanına sahip olacaklar...

Dünya Planeti dili kelam olanlarla kodlanırken; Medine mahrekinde ki kelam hepimizin görçekliği olacaktır...

İnsanı, insanlığı anlayacaktır yaşamlar... Bunu hepimiz her birimiz halikiyetimizle dillemeye başlayalım... Huzurlu bir dönem hepinizle başlayacak canlar... Aha bu!...

https://m.youtube.com/watch?v=i33kSvMbLQA&feature=share

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ  AYNUR FUNDA

 

22.ARALIK.2018 TARİHLİ DİRİLİĞİN İLMİ 7
AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 3. AKIŞ - 1. BÖLÜM

Hepinize çok teşekkürler... Hepiniz harikasınız...

Saltanatın kulluğunda BÜTÜNE HİZMETÇİLİK, SESSİZLİĞİ SESLENDİREREK OLUR... Ve bizler sessizliği seslendirerek mutlak kuranları tohumlarız... Bu yoğun ışık altında yaptığımız her şey, hak ettiğimizce yapılır... AMA HATAYI HAK TAHTA KODLAMAK, HAKİKİYETİN KELAMINDA KONTROLU KIRAR... Bu yol Allah’ın toprağa çektiği ilmin kontrolunda yapılır... O yolu kodlamamız, muktedir olmamızla mümkündür... HAZIR OLDUĞUNUZ ZAMAN HEPİNİZ, KENDİ YÜREĞİNİZLE DİLLENECEKSİNİZ... Hazır olduğunuz zaman, MUTLAK KURAN olacaksınız ve MUKTEDİR olacaksınız...

Hepimizin gerçeği İNSANLIKTIR... Ama insanlık için daha çok çalışmalıyız... Kaleme, ilime ve bütüne hizmet insanlıkla olacak... Beden almanızın gerçeği budur...

Sahra; “sistem, nizam ve düzen” diye sizi dilleyecek ama SİZİN KENDİ DİLİNİZİ ANLAMANIZ GEREKİR... Değer biçtiğiniz ne varsa, kelamınızdaki hak tekniğinizle gerçekte kodladığınızdır...

Dendi ya “ben Allah’ın ilmini dillerim.” Ama “BEN” derken birliğin “BEN” liğinden kastederim... Biz Allah’ın eli ve aklın kelamıyız canlar... Netice olarak Allah’ın eli olmak, HALİK olmaktır... “HAN” helal ilimle kodlandığında, her insan o handa helali HALİK kılar... Ama hana insanı koyduğumuz zaman, insan kendini dilleyebilmeli ki; halik kılabilsin yüceliklerini...

UMUT ALLAH’IN MÜKAFATIDIR İNSANA... Eğer siz umut etmediğinizden burada değilseniz, kontrolunuz olmadığından değil, HALİK olmadığınızdan dolayıdır... Eğer RAHMAN olana KELAM edecekseniz, kendinizi dinlemelisiniz... Eğer dili halik olanlar kendi kelamlarını kontrol edemiyorlarsa, biliniz ki has teknikte kontrolları kodlanmamıştır... Ve ruhlarında MUTLAK KURANLARI YOKTUR...

Uzak bir planetin kelamını kontrol altında tutabilen İNSANLIĞIN BİLİŞİ KELAMSA; o kuran olan planet, mutlaka sura üfürdüğünüzde sessizce sizde dillenir... Her şey her şeyle paralel olarak kodlanır... ALLAH’IN ELİ SİZİN YÜREĞİNİZDEYSE EĞER, SİZ O ELDE BÜTÜNE HİZMETÇİLİK YAPARSINIZ... Çalı çırpı olmadığınızı iyi anlayın... Karanlık aydınlığı tohumlayabilir, ama Lütfi kapıda ilim yoksa, ana kalem sistem, nizam ve düzenin gücünü sizsiz kılabilir... VE DÜNYA PLANETİ ÇOK DAHA ÖZEL BİR DÖNEME BUGÜN GİRMEKTEDİR!... Kulluk Allah’ın kulluğudur ama, ÖZ GERÇEKLİK İLİMDİR... Daha önemlisi bütüne hizmet, hepinizin gerçeğiyle olacak... Ama o gerçekliği hak teknikle tohumlamanız da gerekir...

Sevgililer!...

Elin Allah’ın eli olması, insanın kelama varmasıyla mutlak olmasını ifade eder... Eğer el Allah’ın eli değilse, insan muktedir ve hakiki lekesiz kalem olamayandır...

Dendi ya “Allah sahrada insanı hak etmek ister...” Yakışır mı Allah’a insanı hak etmek? İnsan Allah’ı hak etti mi acaba?

Canlarım, Allah kelamda HULUSİ KALEMSE; SİZ O, O SİZSENİZ, SİZİN ONU ONUN SİZİ HAK ETMENİZ, HAKİKİYETİNİZDE KELAMI HAK ETMENİZLE MÜMKÜNDÜR...

VARLIĞI HAK ETMEK, sizin sizi hak etmenizden çok daha ötededir... “Ben doğanın gücüyüm” demeniz, “ben doğal dürümlerin diriliğindeyim” demeniz ya da “ben ekrana kelamı koydum” demeniz, sizi size kontrollu olarak kodlayamaz... Çünkü siz o kalemde yoksunuz... Siz onu, sizin diriliğinizle dilleyensiniz sadece... Ve bugün burada bulunan herkesin, kendini dinleyebileceği bir dürümde, her diride kelama kalem olması, hepimiz için mutluluktur...

TABULARI YIKMANIZ GEREKİR... NEDİR TABULARINIZ? ŞARKINIZ... Her şarkı sizin tabunuzdur... O şarkıları mutlaka aşmanız gerekir... “Kaçıp giderim dünya planetinden, bellek kalemim orada kalır” demeniz yeterli mi acaba? Siz o bellek kalemini kodlarken, herkesle kodlamadınızsa o bellek kaleminin hakikiyetinde sisteminin gücü yoktur zaten...

Arı balını dünyaya çektiğinden beri, halik kılanlar hak tahta kul olduklarından ve MUTLAK olduklarındandır ki; eliniz Allah’ın eli olmuştur... Ama o eli HALİK kılmak, sahaya KELAM etmek, hakim olmak, maya olmakla mümkündür...

Masaya oturan tüm BİRLİK KALEMLERİMİZ, TÜM İNSANLIK İÇİN MAYA OLABİLİRLER... TÜM İNSANLIK, MUTLAK KURAN OLABİLİR... Çanı çaldığınız gün, bütünün gücü haline dönüşürsünüz... Ama siz çan olmadıkça, o çanı çalamazsınız...

Kanat takmanız, insanın ilme uçması demek değildir... Siz o kanatları takın... Taktığınız kanatlar sizi ilme taşıyabilirse eğer, siz o kanatla MUTLAK olabilirsiniz...

Darı bolu bilin... Yaşamları dilleyin... Ama darda bedeniniz yoksa, bolu kontrol edemezsiniz... Çürük bir dünyaya ilim için geldiğinizi düşünün... Neden çürük? Çarık çıkardılar da ondan... Tüm insanlık yaşam sahrasında çarık çıkardı... Neydi o çarık? Kelamdı... Çıkardı, halik oldu ama kelam etmeye geldiğinde; hakkını, hak ettiğini dilleyemedi... Çünkü yoktu çarığı...

Canlarım!...

“Sıla özlemi” derler ya hani, herkes Allah’ın ilmiyle kendi dürümlerini diller ama, özlediği kelamdır... Sizler o kelamı hak ettiğiniz zaman, kendinizi hak edersiniz...

BAŞKA BİR ZAMAN YOK... Yaradan yarattığını halik kılar ama, ZAMANDA BAŞKALIK YOKTUR... Bütüne hizmetçilik insanlıkladır... Eğer siyahı hak teknikle kodlamamışsanız, sualtının gücü sizi kontrol etmek ya da ettirmek için sessizce size inmez...

Değerliler!...

“SURA ÜFÜRMEK” demek, “İLME VARMAK” demekse; İNSAN KELAMI HAK ETMEDEN İLME VARAMAZSA, o zaman sura üfürmenin hologram olduğunu da bilin... Burada bu çalışmanın nedeni de, insanın kendini bilmesi ve bulması içindir...

https://youtu.be/DXCiGOTz5nU

2. BÖLÜM

Hepimiz bugüne kadar dini bilgilerle yetindik... Ve din bilgileri bize KELAM etmeyi öğretti ama, HALİK olmayı öğretmedi... “Eğer dinle biz kelam etsek, halik olur muyuz” diye soranlara, şu anda bir cevap vermek isterim... Hasat insanlıkla olurken, İNSAN KELAMLA KONTROL KURABİLECEK ANCAK... O kelam da, diriliğin kelamı olmalıdır... Eğer diriliğin kelamı kontrol kuracak dürümde olamamışsa, ağır yüktür insan bütüne... Ve o zaman insanın kendini kontrol ederek, bütünün kültünden çıkması gerekir... Peki nasıl çıkacak? Şarkı türküyle mi? Asla...KENDİNİ KONTROL EDEMEYEN,KENDİNDEN ÇIKACAK CANLAR... Kendinden çıkması demek, kulluk yapamaması demektir... Kulluk insanın kelamında, bütünün gücüyle olur... EĞER İNSAN BÜTÜNÜN GÜCÜ HALİNE DÖNÜŞMEMİŞSE; KUL OLSA DAHİ, KONTROLU YOKTUR VE ORADA KODLADIĞI BİLGİ KENDİNİ DİLLETTİRMEZ...

ERENLERİN ERDİKLERİ HER AN, KENDİ YAŞAMLARIDIR... Eğer “ben erginim” diyorsanız, vardığınız yüce ilminiz olur... Ama siz o ilmi kodlamadıkça, kendinizi kontrol edemezsiniz... Bünyeniz insanlıksa, bütünlük ilim olur... Ama siz insanlığı bir bedenden ibaret oluş sanıyorsanız; yasalar der ki “saltanat sizsiz kalır...” Çünkü o sizi BİR TEK diye bilir... Başkası yok... Bir tek... İşte o tekliği hak etmelisiniz...

Yaradan ve yarattığında yaşamı kodlayan, tüm insanlık, bedeniniz mutluluktur... Becerin, hak edin... Ve becerin halik kılın, yüreğinde kuran olan tüm insanlığı... Bize “Allah’ın ilmi” diyenler, bilsinler ki aklın kelamı da birliğimiz ilmindedir... Dedim ya “Allah tanrılık kalemi olmaz...” O KELAM eder... Ama Allah tanrı olursa, TEKNİK olur... Netice şu; KİM Kİ ALLAH’IN TEKNİĞİNİ HAK ETMİŞTİR, O TARIKLARIN TEKNİĞİNDE TANRILIK YAPAR... Ama o tanrı, Atlanta ata kaleminden ötede kendi olur...

Kucak kucağayız tüm sahralarda... Peki ne oluyor o sahralarda? Evrenlerin sessizliği dilleniyor... Ve dünya planeti yetkin hale dönüşüyor... Dünya planetinin yetkinleşmesi, birlik kelamında kodlayıcılığın, kontrollu olarak kayda girişidir... Hem insanlık için ve hem de tüm şafak kayıtları için... Tüm forumlar için, formal kalemler için... Her birimiz için... “BÜTÜN”e hizmetçilik yapalım... Biz temiz zamanlar için, “BİR” e hizmetçileriz... Bire hizmet, BİR TEK oluşla mümkündür, bu ruh hepimizindir ve ruhu kontrol ilmimizledir...

*******
KANTARA KOYMAYIN İNSANI CANLAR... Kantar, ilmi tartar... AMA İNSANI TARTTIĞINIZ ZAMAN, SİZ İNSANLIKTA KELAM EDEN HER ANI TARTARSINIZ... UNUTMAYIN Kİ, TARTIDA TARTILAN OLUR... Ve hepiniz; tartan ve tartılan bitişenliğinde TEKNİK KURAN olursunuz ve tartılırsınız... 
*******

Yasalar ilmi kodlarken, “verdiği aldığıdır” diyenlere, verir ve olur... Şimdi, daha önemli bir bilgi vereceğim bugün size; kurandan öte bir kuran olarak, insan MİRAÇ KAPILARINI buldu ve açtı... Miraç kapısının açılması demek, miracın kelam oluşu demektir... İYİ BİLİN Kİ MİRAÇ, KELAMDIR ARTIK... Yani, verdiğiniz o yol, olduğunuz anda sizleşecek ve vereceğiniz ne varsa, size sistem olup inecek... Hepimizin gerçeği budur... VE BUNDAN DAHA ÖTE BİR İLİM YOKTUR... Ve sizler, kendi kapılarınızda o miracı kodlayacaksınız...

Torba insandır ama, o torbaya ilim de girer... Siz bedeni torba diye bilin, o torbaya ilmi koyun... Ölüyü diriltmek budur işte... ÖLÜ, İLİMLE DİRİLİR... Ve biz bir tek olarak ilmi tüm bedenlere tohumlayıp kodluyoruz...

Kocaman bir insanlık var... Ama daha da kocaman bir lekesiz kelam var... Ve daha kocaman bir itibar var... Ve onun da ötesinde, koskocaman bir şafak var... Ve o şafak artık sökmektedir canlar...

Kısaca bildirmedim değil mi yine? Uzattım... Uzatmadan olmaz ki... Baştan beri bunu yaptım hep... Ne diyeyim ki? Evim, Allah’ın ilmiyle dillendikçe, susmak yaraşır mı ilme? Ha diyeceksiniz ki “yaz, yarat...” YAZMAK YARATMAK İÇİN YETMEZ CANLAR... YAZARSINIZ, AMA YARATABİLMEK İÇİN SİSTEMLİ OLARAK SESLEŞMEK GEREKİR... Ve sesin, toprağa topluma inişi kodlarla olur... SES, KODLAR HALİNDE AKAR... VE AKAN SES, MUTLAK KURANLARI TOHUMLARKEN DE YİNE KODLAR HALİNDE TOHUMLAR... TÜM İNSANLIK, O SES TOHUMLARIYLA KONTROL KURAR... Bunun içindir bu sesleşmeler...

Yere gerçeği koyalım, ama yerdeki gerçeği halik kılalım... Ama yerküreyi göreve alalım ve yine yere has ilmi koyalım... BARIŞALIM TÜM ZAMANLARLA... TÜM SAHRALARLA BARIŞALIM... Ve diyelim ki “İNSANIZ BİZ...” Ama, geri çekiliş için yapalım bunları... Netice şu; çektiğimiz, çekildiğimiz an biz bize çekiliriz... Gerçek budur...

DÜRTÜLERLE GÖREV TAŞINMAZ, BUNU DA BİLİN CANLAR... Hangi dünya sizi sizden size taşıdı?

Sevgililer!...

Siz size sizlikle taşındınız hep... Ve yol Allah’ın ilmiyle kodlanmadıkça, sistem sizi size kodlamayacaktır... Saltanatın gözü, özü, sözü olun da, yasalarla kodlanın...

İş budur, şimdilik bu... Aha bu!...

https://youtu.be/XvZgBx7KyhE
SÜPER İNSANLIK REALİTESİ  NAGEHAN

 

22.ARALIK.2018 TARİHLİ DİRİLİĞİN İLMİ (7)
AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ, 4.AKIŞ, 1.BÖLÜM

Dağlarım; “Sultanlar Sultanı İnsan”, seni nesiller boyu kodlamak üzere burayı, bu yoğunluğu koklattık.

Bugün dünya planeti sizi ve sizin yüreğinizi dillemeye başladı… Hepimizin görevidir “akıl” ama lekesiz kalanlara kendi yoğunluğunuz, hakikiyetiniz kodlama yapacak.

Değerliler, seviyeniz net iyi. Bu seviyeye gelebilen insan kendi dürümlerinde kelama, “kuran” olabilir. Bugün bu yoğunluk oluştu burada. Huzurlu bir dünya gücüyle “diri kalem” olarak devinimi artırıyoruz.

Karşı karşıya kaldığımız her şey BİR’e hizmet içindir ve bizle olmak içindir. Uzun zamandan beri doğanın gücü olan Bu Meclis, herkesin kelamıyla, muktediriyetiyle kültü kodlamaktadır.

Elinizin gerçeğini kendi yüreğiniz dinler ama yüreğinizin gücünü kendi yoğunluğunuz artırır. Eğer bu yoğunluk artmışsa, kendi yaşamınızdan doğan bir “kalem kutsal ışıması”yla bunlar gerçekleşmektedir.

Ala, vere çalışılır. Eğer siz alıp da vermediğiniz kodlar varsa, biliniz ki alışınız halikiyetinizle ilgili değildir. Ama verip de kodlama yaparsanız, biliniz ki kelamınız mutlaktır ve kutsaldır.

İnsan, nesiller boyu bütünün gücüydü. Bundan sonra da bütünün gücü olarak kodlamalarını sürdürecektir.

“Ni ra si ka si ha” diyerek nesilleri kontrol altına alabileceğini zannedenlere şunu söylemek isteriz ki kelam, insandır ve insanın lekesiz kalması şarttır.

Resimlerinizde “nira” lekeyi ifade eder. Leke, kendi yoğunluğunuzda kontrol dışı kayıtlamak yapar. Ve bizler, bu kayıtları halikiyetimizle kodladık ve kontrol edebildik.

“Şeya sistemleri” diye bilinen sistemler var. Şeya sistemlerinde de “lokomotif kodlamalar” var. Bu yoğunluğu oluşturabilmek için Medine’nin kelama inmesi şarttı ve bütüne hizmet burada olacaktı.

Şikayet etmiyoruz ama bu sistemi kodlayabilecek olanlar, çalı çırpı gibi kodlamalar yaptılar. “Kapa yolu.” Dediler… “Kapa yolu.” Ama yol kapatılamayacaktı artık.

Dağlarım, sessiz zamanları dilledik biz bugüne kadar. Bugünden itibaren artık, sessiz zaman bilişin kelamınde bulunmayacak. Hepimiz “ses”le çalışacağız.

Zararımız yoktur… Olgun başakların bulunduğu bir dürümde, artık o başaklar kontrolu kuracaklar…

Aynı dünyanın geçiş kapıları, aynı şafağı, “süper sahra” olacak ve her şey, her şeye varacak.

İyi ve kötü insanın kendi yoğunluğundadır. İyiden kötüye ve kötüden iyiye varan, kendi haketme imkanına sahip olamayacak olan olur… Ama iyi kötüyü, kötü iyiyi tohumlayacaksa bugün, burada bu yoğunlukta, “ilim” olacak.

Ağır; çok ağır bir ışık “teknik kodlama” için burada… Ve bu ışığı hepimiz “geri çekiş” için kodladık.

Hakkı olan hakikiyetiyle dillenecek ve Hakk olup insanlaşacak.

Amonlar’ın kulluğundan ötede bir kulluk ve hepimizin yoğunluğundan ötede bir yoğunluk, temizliği sahraya indiriyor. Temizleyin gerçekleşmesi kolay olmadı ama artık temizlik başladı.

“Temizliğin başlaması” demek, dünya planetinin kodlanmasından çok daha farklı bir haldir. Herkes daha yüksek ilmi kodlayacak ve temiz zamanlar, “mutlak kuran”la kodlanış haline girecekler.

(Devamı 2. Bölümde)

https://youtu.be/-_96U9KrBzE  BAHAR

 

2.BÖLÜM

Yere insanı çektiğimiz günü biliriz. O gün, tüm insanlık için yeni bir dünya kuruluyordu. Ve o gün, bütün köklerimizi dünya planetine indirmiştik. Yer,lekesiz bir diriliği artırıp, bütünün gücü haline dönüştürdükten sonra yasalar kodlanacaktı. Ve işte bunlar gerçekleşiyor.

Yoğun ışık altında yapılan her şey yenidünya gücünün teknik, teklik ve hakiki ilimle, bütünlenişi için olacak. Altın göz, özün sözünü söylediğim zaman, yaşamları diller. İşte o göz, mutlak olarak, sessizliği dinletiyor.

Yaşamak için yaratmak gerekir. Yaşamı kodlamak, has ekmek, yapmakladır. Hepimiz, yerkürenin görevini anlayarak, yaprak yaşattıklarımızla, hakim olacağız.

Yarın daha güçlü bir gün olacak. Ve her gün mutlak ümmet olanların, kervanından öteye görev taşıyacak.

Çanın çaldığı bir günde bizler, Hakk’ın kalemi olarak, bitişken ve hakikiyette olarak, geri çekiliyoruz. Huruç halinde bu çalışmaya dahil edildik… Ve bu çalışmada, kıranın kırıldığı, bir dünyadan, göz açmadan, kırmayanların, kırılmayanların bulunduğu, yeşilliklerin mutlak olduğu ve muktedir kodların, yeryüzüne indiği, yeni bir sahra oluşturuyoruz.

Ve bu sahra, hepimizin gerçeği olacak. Yazıp, okuyanlar ve yazıp, kodlayanlar ve yaşamı hologramdan aşırtanlar, geçişi yaptılar. Yine dünyalar kurulacak. Yine düzenler kodlanacak. Ve yine yoğunluk artacak. Ve tüm insanlık, yerkürenin gerçeğini anlayacak.

Bu gerçek; kini aşanların, kontrol kuracakları, bir siyah renk olacak. O siyah renk, mucizelerin kati olarak, yaşama inmesini sağlayacak. Ve Öyle mucizeler yaşanacak ki planette, kan ilmini anlamayanlar, kan ilminden ötede, kelamı kodlamaya başlayacaklar.

Huzurlu bir döneme giriliyor. Hekimler, hakimlerle, birlikte çalışacaklar. Ve hekimler ve hakimler, tüm sahralardaki siyah renkteki kültlerle, kodlamalar yapacaklar. Ve her şey Haşr’ı sahrada, kelamı kontrol için olacak.

Yoğun ışık altında bu çalışmayı yapabildiğim için mutluyum. Şükrediyorum ki burası çok mutlu bir yer oldu. Muhammet’in öteki kodları da buraya indiler, bugün. Ve dirilik artıyor. Diriliğin artmasıyla birlik kapıları açılıyor. Ağırın hafiflediği bir dünyada, hepimizin gerçeği kodlanıyor.

Çok özel bir dünya gününde olduğumuzu, hepimiz bildik ve bu yoğun ışık altında, hasat olanlarla, birleştik.

Hacılar, Hakk’a vardıklarını anlayacaklar ki hacılık, hakikiyeti hak etmiş olanların, tabuları yıkarak, kodlandıkları şafaktır….Oraya varan, hak teknikte, hak tohumda, can kalemde, hac döneminde olduğunu anlayacak.

Solu; insana kelam diye bildirdik, sağı; insanı tohumlayarak kodladık. Biri ilim, diğeri halim oldu. Hepsi bir tek oldu ve biz, kurullar, işte burada, bu yoğunlukta, şarkımızı okuyoruz.

Şuanda çorbalar pişiriyor, dünya planetinde. Bu çorbalara, kendi yaşamlarımızı koyduk. Yasalarla kodladık, o yaşamları ve kontrol kurduk. Çok mutluyuz, canlar. Çok mutluyuz, çok!

Sura üfürdük ve sur, kodlandı. Şuanda mutlak kuranlar, kayda iniyor. Aşk; sistem ve has, tahditle... İş buydu ve bunu hak ettik, hak olup, başardık.

https://youtu.be/7O_pbHjOaq4
SÜPER İNSANLIK REALİTESİ  GÜLDEN

 
  Bugün 15 ziyaretçi kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol