başaktarlası (şimdiye kadar 3 posta) | | hasatta mutluluk verici ışın, tarlalar saf dalgalar
güneşte iki kez kavrulmuş, altın sarısı, görünmez
çağırıyor dinginlik, serim, ekim, biçilmiş bile
artakalan buğday sapları, harmanın tozsu kokusu
tarlaların üzerinden, rüzgârın son kez dalgalanışı
insansız tarlalar, binlerce biçime dönüşecek
börtü böcek, biz geçip gittik o burada kaldı
ekinlerin mırıldanışı yalnız kendine, bilinmedik bir dil
rüzgâr taşıyor, sayısız uygarlık çözemedi bunu.
silindi sesleri, bağrına giren nadas, çiftbaşlı kargı, öküz
ilenişi kadının boyunduruk, hepsi biçim uyduruk.
ya başka bir şeyse buğday, tahıl, zeytin ölümsüz
zeytin, çekirdekten süzülür billûr, doğuda ve batıda
gökteki lamba, demir kalkanlı dağların eritilişi
incir, kokusunun götürdüğü mutlu bir zaman, bal
sonra kıtalarca bağlar, adalara atlamış esriklik
şarapla içilen güneşinki, tapınakta yine bal kabı
kâsem, benimki
diyapazon, tınıyı tuşa dönüştüren pedal ve körük
aynı tonsa o zaman sensin, dilde ve hepsi
eriyik, altın sarısından başaktan rüzgârdan yağdan
cam kadehin o uçucu ağız tınısından
size de sevgi ve saygılar.
|