- Dağlarım, "Turkuaz Göz" sizin yüreğinizi dinledi. Şimdi size şunu anlatmak istiyoruz. Dünya Meclisi yenileniyor. Bu Meclis'e "iyi" ve "kötü"nün hakikiyetleri ayrı ayrı katılmalıdır. Kimse ayırmak istemezse; iyi ve kötünün ayrışması mümkün olmayacak. Bu nedenledir ki size ilmi anlatmalıyız. Gördünüz, 2 tabiat gücü devreye indi biri "iyi" biri "kötü". Tabiat güçlerinden "İyi"de nefes yoğun ama "kötü"de nefes yok. "İyi"nin gücü, Ak Tabiat’ın gücü ; "kötü"nün gücü ise ışığı söndürme kürsüsü. Neden ikisi birlikte indi yoğunluklardan? Çünkü, Dünya Meclisi böyle çalışmaktadır. "İyi" ve "kötü"nün birlikte yoğunlaşması ile bu meclisin yenilenmesi mümkün olur.
"Kötü" anlatılamaz. Çünkü "kötü"de göz yoktur. (Göz=Görev taşıyıcılığı

Gözün olmamasından öte cemaat (Cemaat=birleşim bilinci) de yoktur. Çünkü kötü, İlim Sayfaları’nı yırtar ve cevherde ışık söner. "İyi" anlatılabilir mı? Anlatılır, "iyi"de göz vardır. "iyi"de ışık vardır ve yol, Allah yoludur. Öyleyse "iyi"nin üzerinde hiç bir yürek yok mudur!? "İyi"nin ötelerindeki o iyiliklerle birleşebilecek olan hepimizin yüreği vardır.
"Dava, nefsi aşma davasıdır" deriz. Kötünün, aşılması davasıdır, dava. Peki, kötülük aşılırsa ne olur? İnsanlık, ışık kayıtlarına inebilir mi? hayır, inemez. Kötülük, ışık kayıtlamasını güçlendirir. Herkes iyiyi bilir ama kötülüğü de bilmek gerekir. Işığın güçlenebilmesi, kötünün mevcudiyetinden dolayıdır. Eğer ben, körün (kör=Beşer Bilinç

gücünü azaltırsam, güçsüz kalırım. Bu nedenle körün gücü de olmalıdır. Peki, kör küçülür mü? Yok hayır!, "kör küçülür" denir ama küçülmez, çünkü körde görev yoktur. Görev olmadığı zaman, cevher yoktur. Cevher olmadığı zaman, cemaat yoktur. Cemaat olmadığında göz olmaz. Olmadığında, görev, tabiata aykırı dahi olsa, yoktur.
"İyi" ve "kötü" derler yavrum. "İyi"de ilim haktır, "kötü"de ise ışık haktır ama hak etmeden olur mu!? Olmaz... Kötü, iyileştiği zaman Hak olur. Bu kesindir. Bir şey daha anlatacağım. "Kötü"de ışık olmadığından kötüdür. Işık oluştuğunda iyileşir. İyileşmesi onun hak edişidir.
Canlarım, durgun toplumlarda, "kötü", "iyi" eşittir. Şimdiye kadar Dünya Tekniği, ışığı kendi yüreğinizde taşıma tekniğiydi. Sizler, Işık Yolcuları’sınız ama ışık sizdeydi aslında. Ve sizler, kandinizde mevcut olan o ışığı, kendi yolunuzdan alıp, kendinizden güçlenerek bütünlenmeliydiniz. O mevcudiyet, varlaşmadıkça, kantar sizde güçlendirici olamaz. Kötü dahi olsanız, mevcudiyet olarak sizde ışık vardır. Mevcudiyet…, yani potansiyel olarak vardır. Ne zaman ki siz, Hak Tekniği’yle tabiatın gücünü alacak düzeye varırsınız, İyilik Sayfaları açılır. İlim toprağa indiğinde, yürek ışır ve bizlerle olursunuz.
Şimdi Dünyalılar’ı izliyoruz. Herkes, ışığıyla burada ve ışık yoğunlaşmış sizin yüreğinizden taşmakta. O halde ışığınız, toprağa iniyor, inmekte ama ışığın toprağa inmesiyle birlikte sizler de tohumlarınızı toprağa indirmektesiniz. Hepimiz toprağın gücünü tartmadan biliriz ki, toprağa inen, toprakta yaşam sürer. Işık dahi toprakta yaşar ve sizler her biriniz toprağın koyuluklarında kendinizi dinleyecek düzeye ulaşacak hakikiyettesiniz. "Ben, mezarımı açtım" derken; ben Tabiata indim demektir bu. Bunu anlamalısınız. Ben Tabiata indim. Tabiata inmemiş olsaydım, mezarımda olurdum. Tabiat, bütün kütlelerin gücüdür. Benim kütlem, benim bedenimde saklı değildir belleğimdeki güçten de üstün, bütünlüğün kütlesidir ve ben, o kütleyi kendi yüceliğimle hak ederim. Hani derler ya, "rüku'ya eğildik de bütünlenenlerin gücüne sahip olduk." İşte izlenen Görev Tekniği budur. Ben, yarına bugünden güçlü olarak inmeliyim. Benimle olup, benden güçlenecek olanlar da bana benzemelidirler ama benim benzerlerim, benden güçlü değillerse, benim ocak yoğunluğumda onlarla birleşmek imkanım yoktur. O halde, onların görevleri gereği daha fazla örtüşmeliyiz onlarla. Daha fazla güçlendirmeliyiz onları ki bizimle birlikte çalışabilsinler. Bunun içindir ki bir çok bütünlük küçültülmüş olsa dahi onları yetkinleştirmek için Birlik Kayıtları’mızı, onların Birleşik Devreleri’ne katarız ki güçlendiricilik budur.