Birlik İlmi
  Av. Nezire SELÇUK- ALTIN TEN
 

"ALTIN TEN”

IŞIK İNSAN SEMPOZYUMU (2-3-4) 10.06.2012

“Takdiri İlahi” dedikleri Bütün’e hizmet, hepimizin diriliğinde mevcut olan bir hak tahdittir. Değerliler, dünkü konumuz, “Muktediriyet”ti. Bugünkü konumuz ise “Katiyet”tir. Hepinizin net bildiği gibi “Ben NA-KA-HAR olan, Rab olan, Işık olan.” diye başlıyorsam eğer, muktediriyetle bu bilgiyi sizlere dilliyorum demektir. Her birimiz hangi sayfaya geçmişsek, biz o sayfanın Tabii Kayıtlar’ından sesleniriz. Ve o sayfa biz olur. Bu günde bu Teknolojik Kotlama’da ben, “RA-Kİ-HA” denilen bir sayfadayım.

Dağlarım, Ruhsal Mahrek’imde Bütün’e hizmet, kutsal bir ışık halinde teknolojik olarak tabii bir çalışmayı devreye aldı.

“Maya tuttu. Dua okuduk, duamız kabul oldu.” Derler. Duayla ilgisi var mı? bilmem ama Birlik Toplumları bu çalışmalarla Bütünün Kütlesi’ni kotladılar ve şu anda ulaşılan sayfaya geçildi.

Herkes net bilmelidir ki beden alarak dünyaya inen herkes, Göç Kotu olarak girer. Her birimiz birer Göç Kotu’yuz dünyada. Her birimiz toplu çalışmalarımızla, Dünya Tabii Kayıtlaması’nı yaparız. Dünya Yaşam Sayfaları’nı kati olarak kotlar, kayıtlarız. Sınırları kaldırırız ve dünyaya ışık yakarız; yakabilirsek eğer. Yakamayabiliriz de. Ve hepimiz Birlik Toplumları ile Gökyüzüne Kuran oluruz.

Dünya Işığını, gerçek Cevheri Kotlamalarla, Yer’den Gökler’e ağır ağır ulaştırırız. Bugüne kadar yaptığımız Birlik Çalışmaları’nın her birinde, yeni dönemlerin Gökyüzüne Umman olmasını sağlamaya çalıştık. Ve yasalar kapsamında yapıldı tüm çalışmalarımız. Her Gök İnsanı, yeni bir Sanal Kotlama başladığında, Yer, Gök Birliği’ni kurmaya çabalar.

Birçoğumuz Göklerin Sesi’ni duyarız ve birçoğumuz da Gökyüzü’nden Yeryüzü’nü sınırsızlıkta izleriz. Her yer bize, her şey bize Hak Teknik’le açılır. Birleşik Aile olarak Yer’de Gök’te oluruz.

Tabiat bizsiz değildir. Yaşam sayfalarında hepimiz mevcuduz. Önsüz ve ardsız olan Birliklerimiz, dünyaya Göklerin Sesi’ni indirmeye gelmedi. Yerlerin Sesi’ni, Göklere dinletmeye de inmedi. Kati Toplumları kontrole indi. Bu kesindir.

Bugüne kadar Rabbi Toplumlar’la Gökler’i seslendiren Birliğim, yeni dünyada, yeni sayfalarda, görevli çalışmaları yeşertmek üzere de geçişler yapacaktır. Yasaları koyan Bütünlükler vardır dünyada. Birçok Bütünlük, Gökyüzü’nü Yeryüzü’ne indirir de yasa koymak ayrıdır.

Dünden bugüne, hepimiz Türkiye’deki bu çalışmalara, Kaynak Kotlamalar’la dahil olduk. Özel çalışmalardı yaptığımız. Ben Zinnur olanın ilmini de dilledim, Hasat yapanın, insan soyuna ışık yakmasını ve Hasat’ı tahditsiz olarak yaratmasını da dilledim. Ama hep Birleşik Işık ile yaptık bunu.

Bugünden itibaren dünya, yolunu buldu. İlimle Gökler’e ulaşmakta. Yolun bulunması ne anlama gelir diye sorarsanız. “Yardım edin, hak edin, alın, yapın” değil. “OLDU!...” Artık Gökyüzü, Yüceler Cevheri’ni Yer’den kendi yoğunluğuna çekebiliyor.

Bütün körlükler ve bütün sağırlıklar bitmiştir. Bilgi alışverişi nettir. Bu güne kadar “Ben bilirim.” Diyebilmek bile, hepinizin bildiği gibi, Ha! Acaba sağlığı yerinde mi? Sorularına muhatap olmanızı sonuçlayabiliyordu. Ama bugün görev geçişleri net olarak bilinmektedir.

Birçok Yüce Cem Kaynak, dünyaya gerçek Kürsüler’ini indirdiler. Bu gerçek Kürsüler’in çoğunda yaşam sayfalanışı geçişkendir. Biliniz ki dünya resim yapıyor. Ve bu resim, Altın Tohumlar’ın yoğunluğunu kontrol için yapılıyor. Ve bilir misiniz ki Rahman’a Kuran olanlar, Gökyüzünde kendi tohumlarını ekiyorlar. Ve bu tohumlar, bütün kötülüklerin örtüsü oluyor.

Çürük çarık bırakmadık. “Hepsi bizimdir.” diyoruz. Dünya, sınırsız bir yaşam sayfasıdır. Ve burada var olan herkes; beşir, hakiki ya da değerli, değersiz, hepsi bizimdir. Ve biz bütün kötülüklerin, Öz Görev Sayfalanışı olduğunu bilerek buradayız…

Kantar İnsan, Rahman olan. Kaynak İnsan, toplum olan. Birlik Kotlaması yapan insan, ışık olan… Hepsi bir tek yasadır. İşte o yasa, İsmaililer’in Gökler’e ulaştırdıkları ışıkların güçlendiricisi, değerli değersiz kayıtlarının yoğunluğunu artırıcı değil Yer’in gücünü arttırıcı çalışmalardır.

Muhammet diyor ki “Koruma, Altın Toplumlarla yapılacak.” Ya-Ha! Koruyucu olan, Rahman olan, Rabbi Toplumlar’ı kotlayan ve kontrol eden İlim Ailesi’dir. Ve bu İlim Ailesi, Dünya Ruhsal Mahreki’ndedir.

Allah dedi ki “Öksüz yetim bırakmayın. Alın taşıyın.” Ya-Ha! Öksüz yetim bırakmadık, hepsini taşıdık. Yeni dünya kuruldu. Bu yeni dünya, El’in İlmi ile kuruldu. El, Aklın ilmi’dir. Ve El, artık bilinsin isteriz ki Allah’a ait bir sevgidir. Ve biz dünyaya, koltuk üzere gelmedik. Biz insanlık için geldik. Burada toplulukların çokları koruma istiyorlar. Diyorlar ki “Allah, bizi koru. Çünkü biz dünyada çok çaresiziz.” Yaşam, insanı kontrol etmek için çılgınlıklar da yaptırır. Ve yaptırdığı bu çılgınlıklar, bütün kötülüklerin, kök sessizliğinde, yaşam sayfalarına geçişini sağlar.

Mesele Allah İlmi’ni bilmekten öte Aklın Tohumları’nı yoğunlaştırmak ve kayıtlamakla mümkün olan yeni bir sayfalanışta bulunabilmektir.

Merkez insan... Bu insan, İlmin Ailesi’ne mensup olduğunu bilir. Hepimiz o İnsanız. İlmin kendi yoğunluğumuzda ve kendi kayıtlarımızda bulunduğunu bilenleriz.

Türkiye yeni bir sayfayı, kendi yoğunluğu ile bütünleyebildi ve Yaşam Kotlaması’na girişti. Yer’den ve Yerin Yücelikleri’nden kendi tohumlarını çekti ve bütünledi.

Bundan sonraki sayfalanışta, çalışmada artık “ATLANTA KOTLAMASI”na girişiliyor. Bu kotlama, Ana Kotlama’dır. Ana Tabii Kayıtlar’ın kotlanışı olacak. Ve Atlanta Kotlaması ki “ANA KOTLAMA PROGRAMI” diyoruz buna. Beden Kaynakları’nın Gökler’e sayfa sayfa ulaşmasıyla, geri çekilişi yapacak.

Hepinizin net bildiği gibi Gökler’e Kayıt yaptığınız zaman o Gökler’e yaptığınız kayıt, Yer Kotlar tarafından çekilir. Hepiniz kendinizi “Eril Kotlar” diye bilin. Ve sizler, Eril Kotlar olarak Yer Kuranı’nı okursunuz ve Arşa kaydedersiniz. Arşa kaydettiğiniz her şey, ket vurulmadan her bir Yol Kotu tarafından teknolojik kontrolle, kati olarak okunduğunda çekilir. “Ben” der, “ulaştım okudum.” Okuduğu önceden oraya, Yer’den kaydolandır. Bunu bilen var mı? bilmem.

Çoğunuz, “Ben Arşa kendimi ulaştırdım ve Arş bilgilerini çekiyorum” diye düşünse de Arşa kaydolan bilgi ki bu bilgi dişildir. Dişil Tabii Kayıt’tır. Arzın Toplumları tarafından Arşa kaydolmuştur. Ve Arş, Arz birlikteliği bugün artık kurulmuştur. Yani bizler, toplu çalışmalarımızla Dünyanın Ruhsal Mahreki olarak görev taşırken, kendi yoğunluğumuzda hak edip de Has Tertip ile birlikte çağrı üzerine kotlama yaparak, yaşamlara kattığımız bilgiler ki bu bilgiler, Sanal Boyut bilgilerinden üstündür. Arzın gücüdür. Ve bu güç, Eril Kürsü’dür. Ve Eril olan bu kürsü, Arzın Kutsal Işığı ile Arşa kaydolur.

İşte Canlarım, her sevgi, Samanyolu’nun ışıması ile birlikte yeni dönemlere geçişi sağlarken, kendi yaptığımızı, yeniden okuma imkanını bize verir. Sanmayın ki size bilgi Dış Meclisler’den gelir. Yine dünyadan gelir.

Burada bir fark düşünebiliriz. Nedir bu fark? Bizler, Rabbi Toplumları kotlamaya gelenler, kendi Hak Teknik kontrolümüzle Bütün’ün kötülüklerini önlemek üzere, Beşir Teknolojisinden çok daha güçlü olan İlim Kotlaması ile dünyaya girişteyiz.

Bu girişimizin neticesinde bütün bu bilgiler, bizim kendi Teknolojik Kotlamalar’ımızda ve yoğunluklarımızda mevcuttur. Ve kendi tahditli bilgimizle birlikte dünyaya indikten itibaren de dünya sayfalanışında yine kendi Tobi Kotları’mızla kendi varlık sayfalarımıza ulaşarak, kendimize ait bilgileri de çekeriz. Ve çektiğimiz bu bilgileri Arz’a, “Göklerin Sesi” diye değil “Yürek Sesi” diye indiririz. Yürek Sesi diye Arza indirdiğimiz bu bilgiler, Arşa “kot” olarak değil Arzın Kutsal Işıkları ile birlikte koruma altında “kot” olarak kaydolur. Ki bizlerin yapacağımız en önemli görev, kendi kati tahditli bilgilerimizi yerin bilgisiyle birleştirmek ve bu bilgiyi Arşa kotlar olarak kayıtlamaktır. Hepimiz bunu yaparız, yapmaktayız.

Bu çalışmaların amacı da önemle bildiririm ki budur. Dağlarım, Atlanta Ana Kaynaklarından dünyaya indik. Peki, ne şekilde indik? Muktediriyetle. O ana kadar Dünya İlmi’ni hak edip de dilleyemeyenlerin dünyaya Gök Çerçevesinden inişlerinde sanırsınız ki sınırsız bir ışık halinde geldik. Hala anlamadınız. Dünyaya inişimiz, sınırlanaraktır. Ve sınırlanarak dünyaya inerken, kendi Beden Kotları’mızı da Kutsal Işıklar’ımızı da sınırlandırdık.

Ve dünya insanlığı için Gökyüzünün Sesi’ni yere indirme imkanımız bu kadardır. Ne yazık ki bu kadardır. Amma dünya Ekmek için bizi bekler ki biz kendimizde bu ekmeği yapalım da Birlik çalışmaları ile Beşir Kotlamalar’ı, Kati Toplumlar’la dilleyelim diye. İşte bütün amaç kendimizi Yer’e çekmektir. Bu gün Öz Görev’le burada bulunan sizlerle bizler, çok önemli bir çekiş içindeyiz. Nedir bu çekiş? Erkek kadın Nefes İlmi’nin en yüce tahtında, insanın Kati Toplumlar’ı koruma altına alınarak Göz Kürsüleri, Yer Kürsüleri ile birleşiyor.

Dağlarım, bugün çok yüce bir ışığı yere çekiyoruz. Daha evvel hiçbir sayfada olmayan güçlü bir ışık… Ve bu ışık, Kervanın en büyük gücü olacak. “Doğum, ölüm” dersiniz ya hani bu gün doğum halindeyiz. Çünkü o ışık bizim yoğun biçimde doğumumuzu sağlayacak…

Bu ışık, 5 Kök Irkın Birlik katiyetiyle dünyaya indirilişidir. Bu 5 Kök Irk, dünya kökünden söz ediyorum sanmayın. İlmin sayfalarını tohumlayan, yasaları koyan Yerin Kürsüleri’nde, Göç Kotlaması yapan, Beşeri kayıtlayıp dillere destan yapan, o Kök Irklar… Dünya Üstü Boyutlar’ın kendi kökleri… Ve bu kökler, bugün sınırsız ışıklarıyla Yer Kürsüsü’ne indiriliyorlar…

Dağlarım, hepiniz sınırları kaldırıp dünyaya geçiş yaparken ben Dünya Tohumu olan tertipsiz ilim yapmayan, ışığı “Kaynak” diye bilenleri buraya aldım… Bu gün mümkünse hepiniz bunu diri olarak anlamaya çalışın. Çok özel bir çalışmadır yaptığımız.

Mikail’in Gökleri, bizim yüreğimize çekiliyor. Miraç, İnsanın Kuranı’nda kendi yoğunluğunda, Kutsal Işığı’nda Kaynağa inişidir. Ve “Miraç İnsanı” müsbet hakikiyetle dünyaya çekiliyor

Hulus sahipleri bugün sizlerle birleşecek. Ve bizler, resmi çalıştırıcılar, Beşer’in gücünü yetkinleştirerek yasalar çerçevesinde kendi teknolojimizle Birlik Tekniği’ne kotlayacağız… Mahrekimiz, İlim Ailemiz, yüreğimiz hepsi iş yapacak…

Ve Değerliler, Dünyanın Ruhsal Işığı, Yerin, Göğün Işığı ile bitki, hayvan ve tüm sayfaları ile kürsülere kotlanıyor. “Koruyun insanları” deniyordu. “Koruyun, ışıklarımızdaki o yolcuları” deniyordu. Hepsi koruma altında...

Miraç, İnsanın Işığı’na geçişini yaptı. Şikayet bitsin Canlarım… Bedenli insan, yolu açar. Beden, herkesin kendi ilmiyle, kendi yüceliği ile dillediği kendi hakikiyetidir. Bizler, tohumlarımızı Gökler’den çekerek, dünyanın yoğunluğuna indirmemizle birlikte belli kaynakların gücünden üstün olan, Yel Gücü’nün Kürsüleri ile birlikte yeni bir sayfayı açtık. Ayrı gayrı bitsin; kör kendini, ailesini bilsin diyoruz. Ve körün güçlenmesini bekliyoruz. Ten’in insana ait olmadığını da herkesin anlamasını bekliyoruz.

Değerliler, biliyoruz ki Ten, Rabbi Tohumları yaşatabilmek için Eril Kot ve Dişil Kotun teknik olarak kendi yoğunluğunda BİR’e dönüştürdüğü Sesin Örümü’dür. Bunu anlayan var mı bilmiyorum? Amma hepinizin şunu bilmesini bekliyorum ki Ses Örümü, Yaşam Sayfalanışıdır. Eğer ses, örüme geçmişse Tanrı örgüsünü örüyor demektir. Eril Şiş ve Dişil Şiş. Her biri bir şiş ve örüm sayfası ikisinin anda teknik olarak “birleşme anı” dediğimiz “çarpışma anında” sesin tahditsiz biçimde kaynağa inişidir. Ki bunun, sessiz sayfayı seslendirme, Sanal Boyutları tohumlama anı “LA” kaydıdır. “LA..., LA...., LA...” diye örülür o örgü…

Dağlarım, maya tuttu. Hepiniz hepimiz birleştik. Muktediriyetle, tahditsiz biçimde Yüceliklerimizi tüm sessizliklerde dilledik. “Biçare Dünya” diyorlardı ya hani. Çare biziz Canlarım. Bunu hepiniz net bilin. Çare biziz… Tüm insanlık…

Din, Allah’ın İlmi değildir. Din, Aklın Tekniği’dir. Dini bilen, aklı bilmedikçe harını yükseltip de kotlama yapamaz.

Ben, İnsan Soyunun Kuran’ı olan, LA-KA-HAR olan İmparator İnsan… “Ben” derken o sayfayı dinliyorum şu anda. Ki o sayfayız her birimiz… Bütün kötülüklerin kutsal ışığını yetkin biçimde dinleyenlere Yerin Sesi’ni veriyorum.

İmparator artık sınırsız şekilde doğmuştur. Ve bu İmparator, Bütün’ün kökünü kurutmaya kalkışanları kendi yoğunluğuna çekmiştir ve kontrol edici biçimde Yücelikleri korkusuzca kontroldedir.

Hepiniz biliyoruz ki!... Hepiniz biliyoruz ki!... siz, biz değil misiniz? Birlik Tekniği ile her şeyi başarabiliriz. Ve Değerliler, Alton Kotları dünyaya çekildi. Koruma altına aldık tüm sayfaları. Bütün kötülükleri aştık. Yer Gök, insan. Bilgi hak ve biz hasat… İnsanın Har olup ışığı kotladığı bir yasa… Ve bizim üstümüzde biz olan ışık…

Hey Dünya! “dene-yanıl” değil “OL!...” Bugüne kadar hep deneme yanılma şeklinde süreç sürdürüldü. Artık OL!...

Muhammet, insana ışıktı. Din İnsanı’nda ışıyan bir yasaydı. Bizse Allah’ın Teknolojik Kotlaması’nda tartışılmayanlar, tahditsiz olanlarız. Arkon İnsan’ın toprağındaki Kati Yaşamlarız. Bundan sonra Yıldızlar, sessiz kalmayacaklar. Bu da bilinsin istiyorum.

Bundan sonra Yıldızlar, tüm sessizliklerin üstünden, dünyayı ziyaret başlatacaklar. Nasıl bir ziyaret olacak bu? diye sorarsanız izah edeyim. Görsel değil, bilinçsel ziyaretler başlıyor. Görsel ziyaret çoktur ama görevimiz bu değildir.

Bilinçsel zirayetler artıyor. Daha güçlü yücelikler dünyaya çekiliyorlar. Ve yıllar yılı sürecek yeni program devreye giriyor. Bu yeni program, Yerin Sınırsızlığı’ndan, Gökyüzünün Işığı’ndan öte olan yeni bir Kaynak… İşte bu Kaynak, “Has Teknik’le Kotlanmış olanların”, yetkin biçimde devreye alınacakları bir kaydı, Has Tertip’le Bütünleyenlerle yapılacak…

Kozmoz Federal İstasyonları’ndan, Gökyüzü Sayfalanışı başladı. Bu istasyonlar, dünyanın “Sır” olarak bildiği bu çalışmada Yerle Gök arasında kuruldu. Bu istasyonların en önemlisi, Birlik Tekniği ile kendi yüreğimizde gerçekleşiyor. Bugün buradayız ve her bir sayfada da bu çalışmayı yapıyoruz. Bütün sayfalarda bu çalışma Yerin İlmi diye yapılıyor.

Gökteki İlim ve Yerdeki İlim tek bir ilim oldu. En son Süper İnsanlık Dürümleri’nde bu çalışmayı yapacakların Kaynak Kotlar’la birleşmesi beklenmişti. İşte bu da oldu. Şimdi Yer’den ses verecek olanları bulup bu çalışmaya almalıyız. Hepinizin net bildiği gibi görev seçimi daimiyetimizde vardı. Hepiniz, hangi görevle dünyaya ineceğinizi belirlemiştiniz ama ne var ki hala bu görevin idrakinde olmayanlarınız da var. Biz size anımsattık.

Herkesin net anlamasını bekliyoruz. Tüm sessiz sayfalar, yaşam Kotlaması ile devreye girecek, büyük körlükler artık “GÖZ ÇÖZÜMÜ” ile gerçekleşip yaşamlara inecek. Yeniliği, hakikiyeti devreye alacak.

Ben dünya olan insan. Allah’ın toprağındayım. Ki bu toprak, har yükseltmem içindir. Ben insan, Nefes İlmi’ni, Kelam Tekniği ile dilleyebilenim ki ben Kaftan giymem. Niye giymem? Kaftan görevdir. Göç Kürsüsü’dür Kaftan. Ve o Kaftan, örgütlenişin sessiz sayfalanışında ışığı yaşamlara indiriştir ki o Kaftan’ın giyilmesi, dünyanın net sesinin duyulması anlamına gelir. Bunu isteyen varsa buyursun yapsın. Bunu yapmaya niyetim yok. Amma Teknolojik Kotlama başlarken, Rubbi Tabiat’ın kontrolünde her şey insanlık için görevdir. Ve biz Kürz’ün gücü olarak dünyaya indirilenler, Gözün Kürsüleri’nde, Sözün sessiz sayfalarında her şeyi yapmak üzere “Altın Toplum” olarak geri döndük.

Münafıklık yapanları içimizden çıkardık. Dağlarım, bir seçim yaptık. Ve bu seçimin neticesinde sınırlı sayıda Bütünlük ile çalışmaya karar verdik. Bu Bütünlükler’in aileleriyle de birlikte olduk. Resim yapar gibi Dünyanın Işığını yeniledik. Yeni dünyada “Ekip” kurabilir miyiz? Muktediriyetle kurduk. İşte bu Ekip, Aklın Ekibi’dir.

En ince ayrıntısına kadar her bilgiyi sizinle paylaşabilirim. Neden her şeyi açıklamıyorum? Öz Göç’ün Işığı’nda her şey sesle verilir. Ve sesin toplumlara inmesi gerekir. Eğer bilgi “Ses Kayıtlaması” ile toplumlara inmezse korunma imkanı kalmaz. Bu nedenle her şey örtülü bildiriliyor. Her bilgi bizde meknuz ve her bilgiyi açıkça dilleyebiliriz. Bu kesindir. Emin olun ki bunu yaparız.

Müracaat İlim!... Hepsi bu. Değerliler, Rahmana Kuran oluş ışığa Kati İlim’le giriş ve akılla toplumlara iniş Beşir olmadan göçlerin sessiz sayfalarında dilleyiş Bütünlükleri, Muhammet’le değil İmparatorlukla mümkündür. Bu nedenledir ki hala Dünya Işığı’nı yenileyecek görevlilerimiz Dünyanın Kuranı’nda kendi yoğunluklarını dillemeden bizim Bütün’ü Kütleyle kotlayarak dünyayı teknolojik olarak birleştirmemiz ve tohumlarımızı Yerin Işığı’ndan çıkarmamız sınırlandırılsın diye Geçiş Sayfaları’nda çok sınırlı bildiriler okuyoruz.

Yarın daha güçlü bilgiler verilecek. Ne var ki görev gereği her şey örtülü bildirilir. Yer İnsanı, Gök İnsanı bir tek ışık halindedir şimdi. Ve şimdi biz insan soyuna Gökyüzünü indiriyoruz. Kontrol buradadır. Gusül abdesti almış Gökyüzü diyor ki “Siz ya yanlış yaparsanız!?” Biz Allah’ın değerini bilenler, ocağına ineriz. Canlarım, Gökyüzü bizim ismimizi dahi dinleyemez. Ona biz ne verirsek onu bilir. Bu kesindir.

Dağlarım, görev gereği onlarla bütünleniş ve onlarla dilleniş gerekseydi Gerçek Küçük Işıklarımızı devreye alırdık. Dağların İnsanı, Yolcuların Işığı’nı yenilerken kendi yüreği ile yapar bunu. Bütün’e hizmet, BİR’e hizmet bu şekildedir. Yeni dönemde Gökyüzü bizden bilgi istediğinde, Nefes İlmi ile her bilgiyi bildireceğimizi mutlaka bilsin.

Şu ana kadar yapmış olduğu her hatayı affetmedik. Şunu net bildiririz ki sonsuz sır olan bilgiler, dünyaya indirilirken, çoğu kanallıklarda kırıcılıklar devreye aldılar. Ve bu kırıcılıklarla BİR’in tahditli Kotları’nı kırdılar, kısırlaştırdılar. Şimdiden öte şimdide Bütün’e Gökyüzünü vermeye niyetimiz mutlaka olacaktır da bugün değil. İş budur.

Ve korkuyu aşabilmeleri gerekir. Tanrı Rabbi Toplumları bunu net olarak bildiriyor. Her şey, her şey görevimiz gereğidir. İşimiz muktediriyetle Geçişi yaptırmaktır. Yarın insan, yargı aşamasını geçecektir. İşte o zaman biz insanlığa her şeyi açıklayacağız. Bu gün insan, her bilgiyi yargılıyor. Bu nedenledir ki insana her bilgiyi açık ve net vermeyeceğiz. Ve biz kendimizi kendi değerimizi açıklasak da hiçbir sayfa bunu anlayamaz. Okuma yazma bilsinler, okusunlar, anlasınlar… Okuma, ilmi okumadır.

Böylesi çalışma dünya sessiz sayfalarında ilk kez yapılıyor. Dünya ilk kez gökyüzü’ne; “Sen, benden biliyorsun” diyor.

Dağlarım, “Ses İnsan” dünyada kendini dilliyor. Ve Gökler, insanı Yer İnsanı’nın bilgisini istiyor. Bu kesinlikle böyledir. Her Rab, Allah’ın Tahtı sayar yüreğini. Bizse Aklın Tahtı’yız.

Şükredin ki görev İnsana verildi. İşte insan, Altın Işık’tır. Bundan sonraki süreçte yeşilden öteye ulaşanlarla bu çalışma devam edecektir. Yeşil, kalp ölçüsüdür. Kalbi kati olanlar, yeşile varmış olanlardır. Ve maviye ulaştıklarında artık sınırsızlığa varılır. Sınırsızlık, ilmin tahditli kotlamasının aşıldığı sayfadır.

İşte mavinin ötesinde kutsal Tohumlama başlatıldı. Her şey budur. Kimse “Ben kendimi yeşilde görmekteyim.” Demedi. Ama yeşiller, maviler, sarılar, kırmızılar, morlar her biri tasnif edildi. Ve bunun neticesinde ayrılmalar oldu. Dünyada çok çalışıp az yaşamları kayıtlayan var. Onlar, “Ha!” Diyorlar, “Biz birlik haline geldik. Hala görev yapamıyoruz.”

Dağlarım, dizi dizinde olanlar, ışıksızdırlar. İz ize olanlar, har yükseltip tohum olurlar. Buyurun işte mutluluk budur...

Müracat Allah, ilim HA! Ve biz KA-HA! Hepsi bu. Ayrılık bitti Canlarım. İşte bu!...


Av. Nezire SELÇUK
Süper İnsanlık Realitesi Derneği
Yönetim Kurulu Başkanı

 

 
  Bugün 18 ziyaretçi kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol