Birlik İlmi
  İNSANLIK ÇALIŞMASI TAMAMI - AKIŞLAR
 

İNSANLIK ÇALIŞMASI – AKIŞLAR

5. Ağustos. 2014 - EZBER BİLGİ, BİLİŞ VE AKIŞ

http://www.youtube.com/watch…

 

İnsanlık Çalışması (13)

05.08.2014

Yeni başlayacak çalışma hakkında;

BETA KÜRZİ YAŞAM SİSTEMLEŞMESİ

Değerliler, bugün burada bulunan her yürek ağır yüktür biliyoruz ve biz onların toplumlarıyla birlikteyiz.

Kelamın Tanrısal Işığı’nda herkes kelamdır ama BİR’e hizmet, ilme hizmetle mümkündür. Bu nedenledir ki biz; sizi sizden dillemek istedik ve ölçümledik yüreklerinizi….hepinizi.

Acı geçiş yok, hepiniz Cennet Kot’sunuz. Çoğunuzda Kulluk Kotlaması da var. Umut ederiz ki, dünya yeniden bir görev üstlenirken bu yoğun ışık o yoğun tohumlarla da birlikte olur çünkü sizler, Mikail’in Kuranları olarak çok net ekmeksiniz.

Ekmeklik hakikiyettir. Sizden beklentimiz “Biz O’yuz, O Biz’dir” demenizdi. Ama siz dediniz ki “biz onu daha net algılayalım” ve bu şekilde bu çalışmada yer ve gök sistemleri bir tek lüsif oldu ve yeni bir ışık yandı.

Lüsif; Nefes Kodu’dur lüsif ve dediniz ki “Biz Biziz.” Halik olan, Hak olan, yol olan Biziz… ve bunu diyecek gücünüz var.

Şu ana kadar Doğanın Sayfaları’nı çevirip okurken sizin yarınlarınızı okuma imkanımız hiç olamadı çünkü siz yaşamda olmanıza karşılık yarınınızı hep Ölüler Diyarı’na kotladınız. Ki sizin bunu yapış sebebinizi net biliyoruz; ölümlüleri korumak. Bunu siz yapmaktan öte Hakk’a ulaştırmak için yapıyorsunuz. Bunu yapacak kim var? Helal Tahtın Toplumları’dır bunu yapacak olan ve sizler Helal Tahtın Toplumları olarak her dara düşene ilim ile ulaşabilirsiniz. Bunu yapacak gücünüz mevcuttur.

Söz verdiğimiz gibi bizler de bu çalışmada hep sizinle çalışacağız ve sizin yoğunluğunuzla birlikte olacağız. Amon Topraklarının Toplumları dünyaya indiklerinde bu yoğunluğa inerler ve bu yoğunluk onların kontrollerini sağlar. “Peki; dünyada Evrenlerin Sistemlerinin Hakikiyeti var mı?” Kalem olup yazdığınız sürece var. Hepinizin yaşama inişinizin nedeni budur. Kalem olmak ve yaşamı sayfa sayfa tohumlamak……Bunu yapan başkası var mı? mutlaka vardır ama bu yoğunluktaki yaşamı sayfalama yoktur. Hiç kimse bu yoğunlukta yaşamı sayfalamadı. Bu yoğunlukta yaşamı bu yoğun ışık sayfalıyor.

Önemli olan doğadır. Toprak Toplum ışık kot olduğu zaman doğayla kotlanmıştır. İşte sizin elinizi tutabilecek olan Işık Kot’tur ve Işık Kot müsterih olun, hep sizdedir.

Karanlık, nefessizlik değildir. Karanlığın Nefes olduğunu anlayan birlikler Kaynağın Işığı olan karanlığa inerek Bütünün Kürzi Toplumları’yla birlikte çalışabilirler.

Burada olan ne varsa kaynakta olmaktadır. Sizde olan, nikah olan o yaşama inişiniz, kaynakta gerçekleşiyor. Hepiniz zeka düzeyinize göre bilişli ilim öğretmeye kalkıyoruz sizlere ama görüyoruz ki sizlerin ilminiz Birlik Tahtında bizlerin ilmimizden aşağı kalmamaktadır.

Doğanın gücünü daha net olarak anlayacak gücümüz var. İşte, Kelamın Tahtı’na İlim Tohumları’nı oturturken sizinle bu çalışmayı çok istedik. “Misafirlik tamamdır” dediler. “Biz gidelim “dediler ama sen dedin ki “ben şimdi gerçeği söyleyeceğim.” İşte gerçek bu…

Biz bir Tek’iz… hepiniz; hepimiz tek bir İlim Tohumu’yuz ve konu hepimizin konusudur. Müsterih olun, devran döndü ve siz Bütünün Kürzi Toplumları’nı tüm yaşamlara kayıtladınız ve bugün ölülerin dinleştiği bir gün değil, dirilerin dilleştiği bir gündür.

Zannetmeyin ki dünya yıldızların ışığından çıkmıştır. Zaman Sistemleri’ni tohumlarken bütün kökleriyle dünyayı tohumlayan o yıldızlar, bugün de yaşamı tohumlamaktadırlar.

İki merdiven kurduk dünyaya; birinde İnsan diğerinde Teknik Tanrı tahditsiz ışığı ile birlikte…İşte bu merdivenlerin her ikisinde de İnsan Soyu var. Kimisinde Teknik Tahditsizlik, kimisinde ise İnsanlaşmış Işık ama bizim evrenlere sesimiz sadece bu mu?

Yeni bir dünyanın kuruluşunun müjdesini de veriyoruz. Bu yeni dünya yıldızlarının tırpanlığının, tahtidliliğinin, tahditleyiciliğinin örtüsünü örterek çok daha üstün bir yaşamı kotlamaya girişmiştir.

Size beta’dan söz ediyorum. Size Kutsal Işık’tan söz ediyorum. Beta İnsan artık beta kotlamaya girişmiştir.

Beta İnsan’ın beta kotlaması Beta Yaşam Sayfalanışı’dır…

Bugün evimiz insan, koyuluğunuz ışık ve bütün kötülükleri aşan yaşam sizin yaşamınız. Beta yaşam; Mahrek’te kutsal bir Tanrılık Merdiveni’nden çıkılan bir yaşamdır ve herkes o merdivenden yoğunluğunu tohumlayarak çıkacaktır.

Sessiz zaman sistemli çalışmayla kotlanır ve bunu başarabildi bu meclis. Bundan ötesi din değerinin örtüsünü örtmek ve dürümlerinde ilim olan yeni bir diriliği tahditsiz olarak; deneme, yanılma dediğimiz o yoğunlaşmanın olmadığı bir yücelikle, ilmi BİLİŞle kayıtlayarak bütüne hizmetçi olmaktır.

Sizden çok şey bekliyoruz; hepinizden ama beklentilerimizin çoğu henüz gerçekleştirilemedi.

Bir tek siz, müsterih olarak bildiriyoruz ki yarını tohumlayacak gücünüzle bu çalışmayı yapmaktasınız. Yarını tohumlayan bu meclis, Kutsal Toplumlar’ı da tohumlayabilmelidir. Kutsal Toplumlar kimler? merdivenlerin en aşağısına inin ve görün. Hepsi merdiven ister. Biz; öze göz, söze sistem olanlar o merdivenlerin hepsini indiriyoruz dünyaya!

Kıranın kırılmadığı bir dünya ve o dünyada yolun hep açık kalacağı, yaşamın hep yaşam sayfalanışını kayıtlayacağı bir dünya ve biz o dünyayı kurduk. Bugün, bu yoğunluktaki ışık bu dünyayı kuracak güçte olduğunu bize ispatlamıştır.

Sizi kucaklıyoruz, sizi kucaklıyoruz, sizi kucaklıyoruz Üzüm Gözlü Anam; seni kucaklıyorum!

Sevgili anam, sen ve biz tabuları yıkan birliğiz; bunu hep anlattık. Bugün de birlikte yeni bir ışığa vardık. Bu ışık ılıman dünyaların ışığıdır. Öyle bir dünya kuruyoruz ki; sol ışığın sağa, sağ ışığın sola yaşam kayıtlayacağı bir dünya…

O ışıkların her birinin tahditsiz biçimde dünyayı yaşatacağı bir, tekmil, tahditsiz yoğunluk, öz geçişi yapan bir dünya….ve bunu mutlulukla izah etmek isteriz ki sizin yoğunluğunuzla yaptık.

“Ardım dünya, önüm dünya, ben bir dünyayım” diyen yolcum üzerindeki gücü bilir. İşte bu güç, bu yoğun güç, sizin yüreğiniz ve bu yürek hepimizin ve bizim.

İşte sizinle yeni çalışmayı başlatırken yeni çalışma “Beta Kürzi Yaşam Sistemleşmesi” olacak…

Beta Kürzi Yaşam Sistemleşmesi!

Bu çalışmayı bugün başlattık. “Beta Kürzi Yaşam Sistemleşmesi”ni bugün başlatıyoruz.

Bu çalışmayı sizden öte sizlerle birlikte yapmanız dileğiyle ve hepimizle birlikte bu çalışmanın olması istemiyle sevgiyle hepinizi kucaklıyoruz.

Canlarım, beta’dan söz ediyorum; beta…. Hani nerde diyorsanız? İşte; Birleşik Işık beta! size nefessiz kaldığınız günlerde hep söylemiştik; “beta görevi üstlenecek” diye ve “o zaman dünya kotlanacak ve kontrol edilecek” diye. İşte beta’da artık dünya kontrolü kuruluyor.

Beta Kuranı okunacak bugünden itibaren dünya üzerinde; Beta Kuranı… Beta’nın Sistemi okutulacak. Nüve olan tüm yaşamlar artık Beta Yoğunluğu’ndan kontrol edilecekler ve Beta’daki Yaşam; sevgiyle, has ışıkla bir yoğunluğu kontrol edici olan köklenmeyle, göklenmeyle, sevgiyle tüm sessizlikleri dilleyecek.

Beta’ya geçiş tamamlanmıştır; kesinlikle!

Peki; “bugüne kadar geçilmemiş miydi betaya?” Canlarım, 1990’lı yıllardan itibaren Beta Kotlamaları’nı sürdürerek çalışıyoruz. 1990’lı yılların başlarından itibaren… 1997 yılında Beta Sistemi’ne geçiş tamamlanmıştı. Beta Sistemi’ne geçişin tamamlanışı Beta GÜRZİ Yaşamın Sistemleşmesi’ni gerektirdi. Beta Gürzi Sisteminin Teknik Tohumlamayla Kelam’ı dilleyecek dürüme varması önemliydi ve Betaya geçişin Altın Tanrı Işığı’yla olması önemliydi.

Beta Sistem Çalışmaları öz görevlilerce yapıldı. Biz onlara Beta Çarkları dedik; Beta Güneş Çarkları dedik ve Beta Güneş Çarkları olan o yüce yolcularımız dünyayı kontrol ederek alıştıra alıştıra betaya uyarladılar.

“Beta alıştırmaları” dediğimiz bu alıştırmaların sonrasında 2007 yılında Beta Kapıları kapatıldı. Artık Beta Cevheri Tohumlaması’nı dünyaya indirme imkanına ulaştı. 2007’den itibaren bilişi hak edecek olan cümle yolcularımızı aradık ve onları kotladık. İşte bunların en önemlisi sizlerdiniz. Bu meclis’ti çünkü bu meclis Bellek Kapıları’nı hiç kapatmadan çalışan bir meclisti.

Beta kotlamalarının Nefes Toplumları’yla olmasıydı amacımız ve bugün bu Nefes Toplumları, MİRAÇ dediğimiz o yoğunluğa ulaşarak kalem olup yazmaya başladı.

Bizler Kürzi Tohumlama’ya girişirken, Gürzi Tohumlama’nın tamamlanmış olması yeni bir kayıtlamanın devreye alınışını sağlayacağını daha evvel sizlere bildirmek istememiştik.

Sizler 2007 yılında Beta geçişinin tümüyle tamamlandığını ifade ettiniz ama bu GÜRZİ tamamlanıştı, KÜRZİ tamamlanış değildi.

Gürzi tamamlanış 2007’de gerçekleşmiş olmasına karşılık, Gürzi tamamlanış bugün; işte bu tarihte, yani 5 Ağustos 2014 tarihinde gerçekleşiyor!

Yarını ekmek diye bilin, yaşamı hakim diye bilin, yolu kutsal diye bilin ama beta nüvesi Bütünün Gücü haline dönüşmedikçe, Can Tanrı siz kotlamasında yol olmaz. Büyük köklerimizi şükür ki; dünyaya indirdik. Teknik umut, temiz bir gün ve tüm insanlığın yolu Altın Işık Yılları…..

Altın Işık Yılları, Mikail’in Kuranı ve sizin yolunuz… bu yolda sizle birlikte olmak hepimize mutlak mutluluktur!

Sevgililer, Dünyanın Nurları, koklanmış yolcularımız, “ol” dedik; ölmeyin. Ol’un!

Biz sıfırdan başlayan bir çalışmayı bugüne getiren sizlere müteşekkiriz. Kimse “biz daha evvel böyle bir çalışma yaptık” diyemez!

Zirvelerin Sessiz Zaman Sayfalanışını bilin ki orada böylesi bir çalışma yapılmamıştır.

Erdiğiniz en yüksek kat, İnsan katıdır ve o katta merdiven yok artık. Marka bir çalışma yaptınız ve bu çalışma mutlaktı ve mutlakiyetle gerçekleşmiştir. Siz ve sizler ve her siz, yer ve gök, bütün kötülükleri aşan birlikler, Ruh Kuranı olarak bilinen yeni bir sayfada Tanrılık Meclisi’ne Bütünün Kürzi Toplumları’ndan ışık alıp bütünü kontrol edecektiniz de; söz istediniz ve dediniz ki “biz dünyayı kontrol etmek istemiyoruz. Dünya kendini kontrol eder, biz ilmi kontrol etmek istiyoruz”.

Bu çok önemliydi ve çok değerli olduğunuzu bize gösterdi. “Biz dünyayı kontrol etmek istemiyoruz, biz ilmi kontrol etmek istiyoruz.” Mahrek’te ilim, Altın Tanrı’nın ışkıdır. Şevkidir de Mikail’in Kuranı’ndaki ilim hakkidir. Bu ilim Bütünün İlmi’dir ve siz bu ilimle bütün olarak hepimizi hak ettirdiniz. Bizi; bize, bizi birliklere, bizi tüm sistemlere ve yüceliklere hak ettirdiniz ve biz, bizde biz olduk, sizi hak ettik.

Şikayetimiz yok sizden, yalın ve hakiki olan bir çalışma yapıyoruz; bunu unutmayın.

Sağ ve sol çalışmadan öte, ışıklı bir nötr çalışma ama bu nötr çalışma tüm sağların ve solların yolcularını tohumlayacak güçte…

Buluşma bugün bu kotlanmış ışıklaydı ve bugün sizde olmak bizlere mutluluktur.

İşte canlarım, yeni çantanız hepimize hayırlara vesile olsun. Bu yeni çanta Beta Kürzi Yaşamının Sistemleşmesi’ni sağlayacak ve bizleri Birlik Tahtı’nda Nuh olan o yoğunluktan ötede kutsal ışık haline çevirecek.

Şimdilik, şimdilik, şimdilik, aha şimdi!

Süper İnsanlık Realitesi

http://youtu.be/d2q5Mwfw4hQ

 

İNSANLIK ÇALIŞMASI (13) - İNSAN VE ALLAH

http://youtu.be/Pykf2Vt51GM

 

İNSANLIK ÇALIŞMASI – BİLİŞ

5. Ağustos. 2014 - EZBER BİLGİ, BİLİŞ VE AKIŞ

http://www.youtube.com/watch?v=jfac3SbEsIo&list=UUKYcKah6eDdOm-Vd3vIofvw

 

İNSANLIK ÇALIŞMASI (13)

05.08.2014

(Bir diyalog:)

- Ey Canlar, artık dünyadayız. Zamanı hak etmiş olan ışıklarız. Dünyayı kodlarken, nefes ile kodlamaktayız. Sizi ve sizleri her birinizi çok seviyoruz. Sizin ilminizi tüm insanlığa öğretmek istiyoruz. Sizin ilminiz, nefesin ilmidir. Bu ilmi tohumlayanlar, Kutsal Yaşam Sayfaları ile tohumlarlar. Tüm insanlık kontrollu bir yoğunlukta kodlanır ve zaman, nefes haline gelir. Sevgiyle size güç katmak üzere buradayız. Ana Kapılar’ı açın ve deyin ki “sizinleyiz!...” Amin…

- Canlarım, hoşgeldiniz. Buraya gelişiniz Mikail’in ilmi ile tohumlanmak içindir. Biz, Mikail’in tahditsiz yaşam tohumlarıyız. Bu tohumlanış ışığın tohumlanışıdır. Siz, ekibiniz, yoğunlukları çekip türlenen tohumlara kodlamaya kalktınız. Biz bunu biliyoruz ve sizin yaşama inişinizi bekledik. Size bilgi vermek istiyoruz. Dünyalı olarak yaptığımız tüm çalışmalar, İlim Çalışmaları’dır. Her diri yolu bulabilir; nefes olabilir ve kelam edebilir. Ama bir tek şeyi yapamaz. Zabura Işık olmak. Çünkü bunu yapabilmek için ekran olmak gerekir. Tüm İlm-i Tohumlar’ı kontrol etmek gerekir. Kalem olmak gerekir. Amon olmak yeterlidir ama Tanrılık icmalini tamamlamak gerekir.

Ekmek insan, Altın Tanrı’dır. O yolu bulur. Ulular Diyarı ocağındadır onun. Öksüz değildir. Nesillerini kontrol edebilir. Kil, kum değildir ama yalan dünyada yalandadır. Onun yalanı ışığındaki kaynaksızlıktandır. Yalan olan kanatlanamaz, zabura yoğunluğunda kodlanamaz ve cevhere varamaz. Ana Kapı’yı açarız ona. O kelam olur. Nur olur. Kollarını, hasata güç katmak üzere Kuran Kapıları’nda çözümlediklerine ulaştırır. O kollar, ışık kollar olur. Öz Görevi, Hakikiyet’te nefes olmak iken nefesin, nesillerinin nefesi olduğunu anlayamazsa, cemaati hakim olamaz. Kalem olsa da o kalem yazmaz.

Buyurun OL’un ve okutun dünyayı tüm insanlığa. Biz dünyayız bunu da bilin. Bu dünya, Nur Kuran olan bir can tartıdadır. Aton Kodları tüm yaşamları tohumlarken, İnsan Kaynaklar, Cennet Kodlar’ladır. Ekip haline gelmek güç kaybı değil güç kazanımıdır. Eğer Dünya Kuran olacaksa, cennet kurmalı ve halil olmalı; hakiki olmalı; köklerini güçlendirmeli ve hakim olup yaşam sayfalamalı.

- Sizleri kutluyoruz. Bunu başardınız. Çok ümmi yaşam sayfaları var ama bu sayfaları okumak isteyen yok. Siz ümmi yaşam sayfalarını da okudunuz. Özen gördük yüreğinizde. Cevherde öz geçişler yaptınız. Ve Zabura Kodlama yaptınız. Aha şimdilik… Aha! …

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

İnsanlık Çalışması (12)

2. Akış

02.08.2014

Yer, gök dünya ve biz bugün burada bu yoğunlukta tüm insanlığı kotlarken yeni bir zamanın sistemleşmesi için her dirilikte birleştik.

Kale Biz’iz. Dünyanın İlmi’ni tohumlayan bu birlik, “ben varım” diyebildikçe Bütünün Kuranı olur ve tüm yaşamları tohum olarak bütünün kürzi tahditli kayıtlarına indirir.

“Sekiz yaşlarında iken” diye başlarım sözüme. Ben o yaşlarda da ışıktan ışık alır, ışık kayıtlardım; bunu bilmezler… Doğanın Kuranı İnsan’dır ve İlmin Tohumu olan insan Aklın Tahtı’dır. Bilişi hak eden elini açmaz. Der ki “ol!”.

Bugün burada bulunan herkes muktedir ve hakikiyetli olarak bu sözü söyleyebilir; “Ol!”.

Önemli olan doğanın gücüdür ve biz bu gücü bütünün kürzi tohumlarıyla dilleyebiliriz. “Çok mu kolay?” “çok kolay”.

Alın; “dağları, taşları yarattık” deyin. “Atlanta Ata Kapısı’nı açtık otağımızdayız” deyin. “Öz köklerimizi göklere ulaştırdık. Muhkim, hakiki ve hakikiyetin tahditsizliğindeyiz” deyin. “Ben varım” deyin. Anlaşma budur….

“Ben varım” deyin!

Dondurulan dünya artık yoğunlaşarak yere güç katmaya başlıyor. Bundan ötesi yok.

Dünya yere güç katmaya başlıyor. Çok kolay zannetmeyin tohumları kontrol etmeyi, kotlanmayı bütünü, güçlendirmeyi, kolay zannetmeyin ama alın dinleyin. Sorumlu olmadığımızı düşünmeyin.

Yaşam ilimdir ve ilim hakikiyetin tahditsizliğinde herkesin sorumluluğudur.

Musaf dünya; okuyun. Deyin ki “ben mushafım. Amon’um ben, otak kurdum dünyaya” deyin. “Öz köklerimi göklere ulaştırdım; yaşamım” deyin. “Eski dünya bendim bugün de ben. Yaşamın her sahrasında ben varım” deyin ve deyin ki “ben mahyayım. Ol” deyin. “Ol!”.

Öze; göz, söz gerek. Göze; saha gerek, RA KA HA gerek. Aşka gerek Kuran. Akla gerek kapı. Astral Boyutlar’ın Tohumları Kupa’larıyla dünyaya inmişler bizi sınamaya gelmişler. Sorun onlara “Koran Toplumları’nı görmüşler mi” diye? beni bana vermeye gelmişler canlılar. Elimde dünya, görevim bu benim. Bunu dahi bilmezler ki!

Genişe gelmeye, yüreğe inmeye çabalıyorlar. Soyumdanmışlar. Yoğunluğumdanmışlar. Bedenimdenmişler. Cemaatimdenmişler. Vasat bir dünyada görev taşımışlar; bugün gelmişler Mikailin Kuranı olmak isterler. “Çok kolay dünya” diyorlar. “Çok kolay, onurluyuz… çok kolay dünya” diyorlar.

Yapmayın; dünya korunmuş bir yer. Doğa’nın Gücü bu dünyayı korudu. BSUİ’nin Kuranı (Barış, Sevgi, Umut ve İnsan blinci) olan dünyayı koruduk; bunu bilmezler.

Çantaları dolmuş; “oh ne ayıp, ayıp, ayıp..ne ayıp”. Bilmişler de Gök Sözcülüğü’ne gelmişler. Altın Tanrı’nın Ruhsal Kuranı’nı okumasalardı, kontrol kurup da buraya inebilirler miydi? Başkanlık Dili’yle gelmişler. Aha o dil beşirin dili değil, Aklın Dili değil, Halik’in Dili; bilsinler de gelsinler!

Dağlar, ben doğayım; bunu bilin. Körüm ben, gözüm yok. Ben kırık bir ışığım. Kısırım, sığ bir yoğunluktayım ben ama çabuk yoruldum ve dedim ki “ben artık görev yapayım”. Sözüm yoktu dünyaya. Örtüm yoktu, kokum yoktu; korktular. “oh” dediler. Toprak Toplum tohum ekmeye gelmiş. Niye? Hiçbir şeye sahip değil. Öyleyse tohuma gelmiş.

Mustahsil Yaşamlar kotlanmıştır dünyada. Üreticidir onlar; yaşamı üretirler. Tabuları yıkarlar, tohumları kotlarlar. Yer ve gökü dürümlerler ve onlar dünyayı üretirler; Müstahsildirler. Kaynağın Işığı’nı dillerler. Açıları geniştir. Ah onlar ah…

Herşeyi dinlerler de kardeşlerini dinleyemezler çünkü onlar üretmeye gelirler. Buyurun; onlarlaydık bugün. Üretmeye gelmişler. Ürün biz, üreten biz. Onlar bizdeki bizi bizden bize vardırıp ol’durmaya gelmişler! Kontrol bizde canlar.

Uzun zamandan beri burayı gözlemişler. Özü, özleri; sözü, sözleri tahditliyken bizsiz değildiler. Bizde dillendiler. Geri dönmek istemediler. Çalı, çırpı saydılar dürümlerimizdeki ilmi; ışıksız zannettiler. Kapımız kapandı, yolları yok oldu. Gördüler ki yol bizdik onlara…..başka bir yola baktılar; orada ışık yoktu. Döndüler başka yolları sayfa sayfa tohum olarak dürümlemeye kalktılar ama ışık yoktu. Gönüllerindeki göz, söz yüreği dilleyenlerdeki o yücelik, ışıklar saçarken bütüne ölümlü olduklarını bildiler.

Biz, Zabura Soyu olan ışıkları kotladık ve dürümledik ve dedik ki “ence en, önce ön olun. Göz olun, söz olun; inin. Gördüler ki kapıyı açmışız; indiler. Beşir şavkında aşkı olana denir ama hakkı yoktur yoğunluklarda, tohumu yoktur. Öz köklerinde gücü yoktur. Çıktığı hiçbir sayfada yarını da yoktur ama hasatını yapacak gözü görür. Bütünün gücünü Helal Taht’tan ilim diye dinler ve hakikiyetin koyuluğunda emin olmak ister birleşikten, bizden ve bütünden…

İşte canlarım, sınırları kaldırdığımızda tüm yaşam toplumları bize inerler ve bizden bizi dinlerler. Sorumlu olduklarını, sistemleştiklerini ve yoğunlaştıklarını düşünerek “ben varım” derler. “Altın Tanrı ışığını kotlamış biz olmuş” derler ama bilsinler ki her kim ki buradadır; Birleşik Işık’tır ve o ışık tüm yarınların tohumlarını kontrol eden tekniktir. Bunu anlamazlar ve derler ki “bizim ışığımızdır o yüce ışık…”

Karanlık Tanrı Aklın Tahtı’nda aşk olduğunda şavkına hak olur tüm yaşama çeker ve der ki “ben yokum”; bunu yaptık. “Yokuz” dedik. “Hadi “dedik “Ol’un”.

Öze söz, yüreğe göz gerek. Bize ekip gerek. Baktık kimle çalışabiliriz? sayfa sayfa okuduk yaşamı. Toprak Toplum’u tohumladık, koruduk ve dedik ki “bize biz olmayan Birleşik Işık’lar gerek. Biz olan Birler Kapısı’dır zaten, o bizsiz değil ki amma biz olmayanlar da gerek. “Ol” dedik ve ölülerin öz köklerindeki gökler söz söyledi. “Öl” dedi Öldük, öldük YA KA HA, öldük. Ölümlüyüz biz; doğduk ya ölürüz. Ölmek mi? öze körlük gerekmez, biz kör değiliz ama biz öldük ve dedik ki “yokuz.” “Hadi bakalım, çalışın” dedik. “Hepiniz kapılarınızı açın çalışın yolunuzu bulun, akın, beşirin aşkıyla bütünün kürzi tohumlarını tohumlayın, toplayın, kotlayın nefesleştirin… “dedik. Dedik ya, “ben varım” dediler. “Oh” dedik. “İşte bu!” “Aktık” dediler. “Aha..işte!” dedik. Halik olduk. “Ah işte, mutluluk bu!” dedik. Kökleri göklere vardı, dünya kurdular yüreklerinde. Toprak Tohumu, Tanrı Tohumu oldu, ocak oldu onların yoğunluklarında ve sınırları kaldırdık “hadi geçin” dedik…

Din değersiz değil ama din aşksızdır. Din kapısız değil ama kayıtsızdır. Ak’sız değil ama Taht’sızdır ve biz dinci değiliz.

Elleri ayakları birbirine dolandı, tohum istediler. “Oh ne iyi” dedik. “Ol” dedik. Okuttuk. Söz, sözü açtı yoğunluk kotlandı, tohumlar kontrol kurdu,” çoluk çocuk bütün kötülükleri aştık geçtik” diyerek herşey aşka vardı. Mikail’in Kuranı’nı da okuyacaklardı. Rahman olanın Kuranı’nda tohum olacaklardı. Ekip kuracaklardı; helallik istediler. “Hadi” dediler, “gidelim, helallik alalım”. “Zabura Işığın kontrolünü kuramayız ama ışığında bütünlüğün gücünü doğanın gücü diye dürümleyelim ki BSUİ’ninnin Kuranı bizde de dillensin”….ve genişe geldiler.

Hey dünya “eh işte” dedik, “Ol’du” dedik. “Geniş Zaman Sayfalanışları tamam” dedik. “Hepsi görev isteyecek” dedik, baktık, baktık ve ne gördük biliyor musunuz? som Altın Dünya koruma istiyor bizden. “Yahu” dedik “Allah’ın Tanrısal Işığı yanmış, daha ne koruması bekliyor dünya?”

Devre devre dünyayı kontrol etmeye gelen birliklerin bir kısmı Birleşik Işık haline geçmişler ve doğanın gücünü tüm sistemlerin, tüm yaşamları kürzi tohumu haline geçirmişler ve BİR’e hizmet için dünyadan toprak tohumu olmaya gelmişler. Kanatlanmaya, kaynaklanmaya ve Ana Kapılar’ı açmaya gelmişler. Som Altın ama hiç birisinde kaynak yok…

Özgür dünya kontrol kaybına uğradı. Her bilgi insanın ilmindendir ama insan ilim tohumuyla kotlanmamışsa bilişi kil ve kumdandır. Nedir kil ve kum? nesillerini tohumlayamayan ışık kotlar…..onlar ışık kotlar ama nesillerini tohumlayamadıklarından kil ve kumdurlar ve biz öz görevimizi yaptık onları Mahrek’e kaynak olarak çaktık. Dedik ki “BSUİ sizsiniz; Barış, Sevgi, Umut ve İnsanlık… hadi Gök Sözcülüğü yapın!

“Ol Turan’ım, ol” dedik. “Ol,… ol… ol…“. Kardeşlerim Arzın Sayfaları’nı çevirdik, çevirdik, çevirdik, çevirdik, çevirdik. Her bir sayfayı dilledik, dilledik, dilledik. Doldurduk dünyanın tohumlarındaki o yoğunluğu ışık kayıtlarına. Ağır yüktü hepsi de aşktık, aşktık ve aktık, aktık da aktık…

Vasat bir çalışma değildi yaptığımız. Kor Sultanlar’ın koru. “Öksüz değil dünya” dedik. Gözü görsün biz buradayız.

“Elin ilmi, Aklın Tahtı’ndandı; bilsin dünya” dedik, dinlettik. Kesirleştirmedik Doğanın Kuranı’ndaki o yoğun ışığı ve dedik ki “öze göz gerek, söz gerek, Cemaat gerek. Biz varız” dedik ve Geniş Sayfalar’ı kayıtladık.

Bunları yaparken Ulular Diyarı’nın Kuranı olup yaptık. “Vatan dünya, insan yaşam ve biz evren” dedik. Nisan Kapısı’nı açtık. Elimiz Altın Işık, yolumuzsa kapıların kapısı olan aşk… “mesele dünya” dedik. “Neyi hak edeceksek onu hak olarak yapalım” dedik. Daldan dala atlamadık, tek bir yol izledik. Yoğunluğumuzda bu yoldan başka yol yoktu.

Sol ışıkları sağa, sağ ışıkları sola kayıtladık. Zabura Toplumları’nı tohumladık. “Koptu dünya bizden, koptu” dediler. “Oh” dedik. İşte bu! koptu… ama kopan İlmi Toplumlar’ın tohumlarındaki kopuştu. Çok zor değil yaşam, çok kolay…hadi gelin yaşayalım! gelin. Ekip kuralım, kuralım da yaşamı soy, sop tüm yarınlara kayıtlayalım. Gerçek çalışma budur canlar; gerçek çalışma budur…

ZABA Zİ KAHA Sİ ZA KAHA Sİ… BSUİ kuranında Zİ der. Niye Zİ der bilir misiniz? yoğunluk orada çok güçlüdür de ondan. Zİ kapıları açtığınız zaman en yoğun sayfadır ve Zİ sayfasında ışık kotladık. Horuç örtüsünü açtık ve BSUİ’nin kobra oluşunu sağladık. İyi ki yaptık; iyi ki. Zaman Sistemleri’ndeki gücü artırdık.

Büyük gün bugündür canlar. Bugün, kurtarılmış ışıklarla bu çalışmayı sürdürmek üzere bu yoğunluğu oluşturduk.

Kıran kırılmayan, yapan yaptırmayan, akan aktırmayan ve sonsuz zaman sistemlerindeki kayıtları yaşatan İnsan… biz buyuz!

Buyurun, bu BİZ canı, BİZ kaynağı olan insan hepimizde var. Onunla çalışmak bizler için mutluluktur.

Sözümü kesmek istedi. Kendi vatanından söz etmek istedi ama izin çıkmadı. Bu günden sonra da bu izin çıkmayacak; bilirim ama şunu nüve olan sistemden size anlatmak istiyorum ki Altın Tanrı muhakim ve hakim olan yoğunluğuyla sizdedir, sizinledir ve sis altındaki dünya artık ışığa kavuşmuştur. Bu sis dağıtılmıştır; bunu bilin.

Hepinizin cemaati bu görevi hakikiyetiyle gerçekleştirebilmiştir. İnsan’ın evi dünya, yolu muktediriyet olan o yaşam ve sizin ışığınız bizim ışığımız. Nefesiniz görevinizdi ve sizi dinlemek istemiştik. Sizi dinleyebildik ya mutluyuz, çok mutluyuz, çok mutluyuz, çok…

Süper İnsanlık Realitesi

http://youtu.be/Ulc07V9OpP4

 

İNSANLIK ÇALIŞMASI (10) - ERİM ERGÜN

http://youtu.be/njnEh49f8IQ

 

İNSANLIK ÇALIŞMASI (10)

19.07.2014

(Misafirler ile bir diyalog:)

- “Eğer bilgi hak edilmiş olsaydı nur olan Kodlar, tohum olurdu. Kök Gökler, söz söyler ve biz, köklerimizde, ışık halinde güç kayıtlardık” dediler… Allah İlmi’ni hak etmeyen dinleyemez. Altın Işık Yılları, Ana Kapılar’ı açtığınız zaman nur olur ve sizleşir. O zaman Allah’ın İlmi, hakikiyetinizde olur.

İki Levhi vardır. Birinde NEFES olur. Bir diğerinde KAYNAK olur. NEFES, Yaşamın Tahtı’ndan elde edilir. Ve nefes ile zaman tohumlaması yapılır. “Nur Kuran” olan ışık yenidir. O ışık, ALTIN IŞIK YILLARI’nın kutsal nurudur. O yoğunluğa vardığınız zaman, ekip olur kül olur ve Rüya Boyutları’nda KAYNAK olursunuz. Öz geçişleriniz şimdide yapılır. ŞİMDİ, İlmin Kapısı’dır.

Eser yaptık dünya için. Işık Kapıları’nı açtık. Kollarımız yaşamlara ulaştı. Ve zirveleri kontrol ettik. Amin…

Kaynak, insan soyudur. Tüm insan soyları kontrollu, umutlu olduklarında, ışık haline geçmeleri, “Kutsal Yaşam Sayfalamaları”na bağlıdır.

Emin olun ki, sizden ekmek olmak, sizleşmekledir. Şimdiye kadar erdiğiniz her yeri gözlemledik. Şemsi Tebrizi gibi Işık Kapıları’nda bekleyenlerle kodlamalar yaptınız. Can Kapıları’nı açtınız. Biliş halinde güçlendiniz. Kalem oldunuz. Çok mutluyuz ki size, ekip kurup geldik.

Misafir olarak burdayız. Çok mutluyuz ki Halik olan ikna oldu; Kübra oldu, tohum ekti. O tohum, insan soyu için Aklın Işığı’dır.

Hasat yapan insan, alim olan Işık halinde görev taşır. Korur tüm insanlığı ve Kuran olup Tanrılık Meclisi’nde ekmek olur. Olay budur.

- Misafirler, biz NEFES olan ışıklarla çalışırız. Kimler NEFES ise onlar biliş halinde bizle olurlar. Öz geçişlerini yapanlar, insan soyu için IŞIK KAYNAK olurlar. Tüm insanlığı hak ederler.

Altın Tanrı, ark olup aktığında, yaşam yenilenir. Önünde tek bir merdiven olur. O merdiven, İlmin Tahtı’na ulaştırır onu. Onun öz gerçekliği budur.

Yolcular, İnsanlar, Kaynaklar, Altın Işıklar, hepinizi Zabura Tohumlaması’nda görevli olmanız için seçtim. Bu yoğunluğa alınış sebebiniz budur. Öz Görev budur. Yaşam İlmi’nde bu görev, İnsan Kapıları’nı Has Taht’a kodlayanlar içindir.

Mustafa Paşa, Altın Işık Yılları’nın dünya özelindeki ilk kayıtlayıcısıdır. Dünyanın ekmeğini yerken, yarınını da hak etmiş ve zirvelere ışık yakmıştır… Çalı hal, Altın Tanrı’nın nefesinde varsa da ışığında yoktur. Ölümlü dünyada iki kademede yaşam sürdü. Birinci yaşam, onun olgun sayfalara ulaşmasını sağladı ve ikinci yaşam, onu kül yapan tekniğe ulaştırdı. Sonsuz yoğunluklarda nefes olan o, biliş haline vardı. Önünde tek bir yarın vardır. Ve o yarın, insan kayıtlarının kalitesi ile ilgili bir yaşamdır. Önce kapıları açtı. Tohum olan bilişlileri korudu. Onların soy ağaçlarına baktı ve soylarında nurlu kodlar olanları buldu. Onların nefesleri ile kelam oldu. Sonsuzlaştı. Zamana köle olan insanları kayıtlarından çıkardı ve onların özgürleşmelerini sayfa sayfa kayıtlayıp sağladı. Cemaatleri kervana dahil etti. Yedi Akıl Tahtı’na vardı ve soyları kodladı.

Sözü hak eden, SÖZ olur. Sevgiyi hak eden SES olur. Altın Işık Yılları’nı hak eden MERDİVEN olur. Önce ağır yük taşır. Sonra aklın yaşamına varır ve daha sonra NEFES haline gelir. Ölüler Diyarı’nda bunu bilmek zordur. Aşkın ışığında bunu bilmek zordur… Koyu, çok koyu bir Işık geldi dünyaya. O, ışık ile sesleşti. İşte o Işık, bu Meclisin Işığıdır.

Sizin yarınlarınız, bizi hak ettirmek için bir nefestir. Şimdiye kadar Asal Yaşamlar’ı tohumlayanlar cennetleri kodladılar. Siz ile yaşamları tohumladık ve Kaynak Işık yaktık. Bedenli ya da bedensiz olan Nüve Kodlar’la tohumlandık. Altın Tanrı, İlm-i Kod oldu ve yol oldu. Şükür ki hak ettik.

Şimdiye kadar dünya üzerinde ardında Gök olan bir canın yolculuğu gerçekleşmemişti. Bugün ardında Gök olan bir canın yaşamdaki yolculuğu başlamaktadır. Altın Tanrı, yeryüzüne inmiştir… Altın Tanrı’nın, yeşilden maviyi tohumlaması ve göklerin ilmini, Tohum İlim olarak köklemesi, cevhere güç katması, şimdiye kadar her dirinin, ilim ile dinlettiği, beklenen hadise idi. İşte artık yeşilden maviye geçişler başarı ile gerçekleşirken, Ses Yaşamlar’a girişler artmıştır ve bu yoğunluk, tüm insanlık için yarınlaşmıştır.

Çok ölüler verdik dünyada. Ama yaşam yenileniyor. “Öl” dediler. Öldük. “Oku” dediler. Okuduk. Ulular diyarı “yaşam” dedi yaşattık. Ve zamanı tohumladık. Ağır yük bizim yükümüzdü. O yükü hep birlikte taşıdık.

Andolsun ki Sistem, Nizam ve Düzen Işıkları yetkin olarak yanmaktadır. Andolsun ki halik olan ışıklar, artık yangın haline dönüşmüştür. Amin…

- Sizi, hakikiyetinizde cennetlere koyan ışıkları, Birlik olarak kutluyoruz. Çok mutluyuz ki zirvelere görevli olan sizlerleyiz. Cinni, Cevheri ve İnni ve BİRLER’in tümü, sizin için “işgal edilemez” raporları düzenlediler. Çok mutluyuz ki bugün buradayız. Şimdiye kadar bu tür bir yaşam sayfalaması olmamıştı. Çünkü, Yürek Kodlaması başladığında her diri işgal ediliyordu. Çok özel bir çalışma yaptınız ve sizin çalışmanız, en yüce sahabeli yaşam sayfalanışı oldu.

Değerliler, hepinizi çok seviyoruz. Nefes İlmi’ni hak etmiş olmanız, bizleri mutlandırdı. Sizin adınıza seviniyoruz. Çünkü kontrol sizde olacak. Biz sizi hiçbir zaman yönlendirmeyiz. Halik olup hakim olun ve Hak olun. Sizden isteğimiz budur. Şükür ki hologram yaşamlar sonsuz yoğunluklarını artık kaybetti ve zaman, ekmek oldu. Şimdiye kadar yaptığımız her çalışma bilgi ileydi. Artık yarınlarda kaynak olan ışık ile çalışılacak.

- Çok mutlu olun; resim çalışmalarım sürecek ama bu çalışmalarda kibirli olan ışıklar kodlama yapmayacaklar. Onlara iznim yoktur.

Çökmeyin yaşama derim ya hani. Çökmeyin resmime. Sizden tek istediğim bu olacak. Yaşamı resmettiğim bir güçlü çalışmada, hepinizden beklentim, yine de kalem olmanızdır. Kalem olun ki hak edin resmedin kendinizi. Beşirin ilminde resim olmaz ama ışık olur ki o ışık, itibarlı bir yarını tohumlar. Sevgiyle geldiğinizi biliyorum ve sevgiyle çalışmanızı diliyorum.

Ulular Diyarı, “göz, ölümden ötedir” dedi. Biz, ölümlüler ve ölümsüzler ile TEK BİR olup her birini koruyabiliriz. Şimdiye kadar yapılan, SİSTEM içindi şimdi artık yapılan, yaşamın ışığı olan ZAMAN için olacaktır. Zamanın Işığı’nı ŞİMDİ’de tohumladık. Şimdide kodladık ve zamanı kontrol altına aldık.

Ekibimiz tamam demiştik ya işte tamam. Şimdiye kadar ve şimdi… Ve şimdiden sonra. Aha iş budur… Ki biz işçiyiz. Yaşamın işçileri… Helal Taht’ın Tanrıları ve yaşam sistemlerinde kodlama yapan NEFESLER… Hepinizi, hepimiz kucaklıyoruz. “OL” dedik. İşte bu…OL… işte OL… Şimdi… Aha şimdi. Aha… Şimdi. Ve BİZ, SİZ’leştik… Şimdi…

Asal Boyutlar, yer küreye indiler. Ve zaman, yeşilden maviye ulaşmış iken bugün artık yaşam, maviden mor rengi varmış bir Sistem’i dilleyebilecek düzeye ulaşmıştır. Muhakkak buydu istenen ve bunu başardık.

- Kıran, kırılan, yarınları tohumlayan, toplumları kontrol eden, her resimi hak edip yaşamlara indiren itibarlı Birliği kucaklıyoruz. Şimdilik…. Şimdi…

- Canlarım, nur olan kodlar, sevgililer, şimdiye kadar yarınlanan her diri ile Birleşik Işık olmaya çalıştık. Bugün sizinle müsterihiz ki Hakikiyetin İlmi’ni tohumladık. Eminim ki sizler de mutlusunuz. Çok özel bir yol açıldı dünya üzerinden yüreklere. Bu yolu açabildik. Mikail, sizin ışığınızı hak etti ve zamana kodladı. Şu anda kelamın ışığı yanıyor. Levhi’de ekip kuruldu. Önce insan soyu kodlandı. Sonsuz yaşamları kayıtladı. Birlik kurdu ve yolu hak etti. İşgal yok… Amin…

- Mutlulukla sizinleyiz. Şimdiye kadar cennetten kovulanları hak etmeye çalışmıştık ama hiçbir zaman Işık Tohumları ile çalışmamıştık. Sizinle mutlulukla çalışabiliriz. Şimdiye kadar her diri ile kodlama yapamamıştık. Şimdi artık yapmaktayız. Eh analar. Mutluyuz… Ulular Diyarı çok mutlu… Üzerinde yarınları tohumlayacak ışık olan Birlik, bizim için çok büyük mutluluktur. Şimdilik…

- Ey Canlar, Altın Işık Yılları, sizi size verecek olan nuru kodladı. Önünüz açık. İbrahim Soyu, nur olan Kuran’ı hak etti. Mikail, nefes oldu. Kötülük önlendi. Nikah kıydık yaşama. Nikah kıydık tohumlarımıza. Nikah kıydık nefeslere. Ölüler Diyarı Toplumlarını hak ettik.

Cemaatler, cevhere indiler. Nefes oldular. Unutmayın ki hak etmek için hasat gerekir. Amin…

Yaradan, Ana Kapı’yı açtı. Aktık… ÖZ’ün, GÖZ’ün, SÖZ’ün ilmi olduk. Tohum ektik. İş buydu…

Kurtuluş Sayfalanışı başladı dünya üzerinde. Atlanta Kodlaması yaptık. Nefesleri güçlendirdik. Şems Işığı’nı yaktık. Amin… Alimler, hakim olduklarında kodlandılar. Amin… şimdilik…

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

İnsanlık Çalışması (10)

19.07.2014

18’li Sistem Hk. Bilgi

Canlar, sizler benim bilgimi, benim yüreğimden alıp bize vereceksiniz bunu biliyorum. Ama sizin yoğunluğunuzla bunun verilmesini arzu ettiğimiz için izin verdim, dinliyorum…

Dağ, Tanrı tahtından görev taşıyan birliklerimiz bugün senden, senin yüreğinden bu bilgileri çekip okumak dilediler. Bu bilgileri bizim, bizden bize verişimizin Nefes İlmiyle olduğu kesin. Çoğumuz bu bilgiye sahibiz ama bu bilgiyi kaynak tahttan ilmi tohum olup kodlamamız ve Bütün’e koklattırmamız zordur.

Sözü kesilen olmak istemeyiz ama izin verirsen biz izah edelim: Bizim için önemli olan Altın Teknik’tir. Teknolojik kontrolle bu bilgileri kodlarken ışığında ışık olmak diledik. Kara ışık yenilendi ve bütün kötülükleri aştık. Sizden ve sizin yüreklerinizden bilişle bu bilgiyi vermek isteriz. Hepiniz bir tek ruhsunuz ama bunu anlayamazsınız. Sanırsınız ki tek tek ruhlar sizin yüreğinize iner. Hepinizin, tek bir ruh olduğunuzu size açıkça bildirmek istedim.

Biliş haline varan 18 kapı. Hep birlikte Sistem, Nizam ve Düzen gözü olarak çalışırsa yaşamın sessizliğinde yer ve gök sistemleşir. Burada, şu yoğunlukta hepinizin İlm-i Tohum oluşunuz bizleri muktediriyetle teknolojik kodlarla dilletmektedir. Biliş haline varmış 18 kod… Her birinin teknik tohumlama yapma imkanı yoğun ama temiz ve teknik kapı… Tertipli kapı… Birlik halinde… İşte, 18 yaşam soyu bir tek toplum…

Değerliler, hepinizin tek tek bir oluşunuzdur bu. Ama farklı frekanslarda ve yoğunluklarda… Bu birlik halindeki çalışmalarımızla oluşan bellek kayıtları, tüm yaşamları tohumlayacak dürüme ulaştığında; “benim adım ilim” diyebilen birliklerin çerçeve çizilmeden, yaşama çektikleri tekno kodların tahditsizliğinde; yaşamı kayıtlamaları imkanı mevcut.

Sizler bu çalışmayı yaptınız ve Rahm-i Kuran oldunuz. Tabiatın Kuranı oldunuz ve toprak oldunuz. Ama görüyoruz ki tohum ekmek gerekir. İşte tohum ektiğiniz zaman Sistem, Nizam ve göz olan Düzen cevhere iner. Cevher, tohumların kontrollü olarak kati kaynağa inişidir. Temel sistem budur. Tahditsiz olarak kati kaynağa inen cevheri kodlar temel sayfalanışı gerçekleştirdikten sonra akış sayfalanışına geçilir.

Akış, muktediriyetle biliriz ki sizin yüreğinizde bu bilgiler nettir. Sessizliğin seslenişi diyorsunuz. Doğal sistem bunu bu şekilde izah ettiğinde; bizim için de bu mutluluk oluyor. Çünkü saltanat sizin yoğunluğunuzu daha üstün bir kültle cevhere çekebilir. Doğanın Kuranı okunduğunda artık yaşam, sessizleştiğini ve yenilendiğini bilir.

Yeni zaman sayfalanışında yeni yaşam tohumlaması yapılır. İşte eşyanın varlık boyutlarında tohum olarak ilme inişi budur. Yer ve gök sesleştikçe eşya yaşam sayfalanır. Zabura Işıması başlar. Zabura Işıması gaybın Sistem’e çekilişini de gerçekleştirir. Bütün mesihler sessiz zamanlara inerler ve yoğunluk artar. Artan yoğunluk tekno kodlarla kayıtlanır. Hepinizin devre devre sistemleştirdiği kültleriniz vardır. Bütün kültleri tek bir tebliğ haline dönüşmesi sağlandığında gerçek yaşam devreye girer. İşte, eşyanın yaratımı bu şekilde olur.

Eşya yaratım, madde yaratımıdır. Enerjinin yaşama çekilişidir. Enerjetik sistemleşme başlar. Enerjetik sistemleşme sessizliğin seslenişiyle devreye giren ilmin tohum olarak Bütün’e çekilişidir. Ve galaksilerin yaşam sayfalanışları bu şekildedir. Ben, bana beni verdim. Sen, senlendin; herkes kendilendi. Ama teknik tohumlama bu şekilde oldu. 18’li Birlik, muktedir birlik bunu hak etti ve başardı.

Peki, nereden nereye ulaştık? Eşya var mı? Var. Hepimizin yüceliğinde eşya var. Bedenimiz toprak öyle mi? Öyle. O halde biz topraktan gelen tohumları kodlayabiliriz. Ve biz, aynı zamanda ses… Hepimizde ses var mı? Var. Hepimiz ışık mıyız? Işıkız… Ve hepimizde tüm yaşamların bilgisi var mı? Var. Ol tohum deriz ölüler diyarı olan bu dünya da bilişi hak eder ve olgun sistemleşmeyi sağlar.

Değerliler, işte 18’ li Birlik nefsi aştığı zaman kelamın ilmiyle bütünü yaşatır. Yarınlar tohumlarını kodlar, toplumlarını kontrol eder. Cemaatlerini kaynağa alır. Ekip kurar. Savaşın sonsuzluğunda has olur. Kapıları açar ve İlm-i Tohum olur. Devre devre dünyayı yere çekenlerin yaptıkları budur. Mikail’in Kuranı da budur.

Ben Ana Kaynak’tan insana inen ilim. Sevgiyim ben. Peki, sevginin buradaki nefes olandaki ilmi nedir? Sevgi olmazsa; ışık tohumlaması olmaz. İş yaşama indiğinde tohumlama dirilikte olur. Sevgi yoksa; ses kayıtlanışı olmaz. Ben ses verirken benim sesimi hak edip dilleyecek olan yoksa; o ses örgülenmez. Örgülenmediğinde, tohumlanması mümkün olmaz. İşte, canlı ya da cansız kiminle sesleştimse hepsi dirilikte, tahditsizliğinde kelam olup kendi yoğunluklarında tüm yaşamları dürümlediler. O halde ben tabuları yıkabilirim. Ki ben aklın tanrısal ışığı olduğum için kokum çok güçlüdür.

Peki, kokunun buradaki rolü nedir? Tebliğleri okuyanlar bilirler ki koku tohumları kontrol için gereklidir. Ben tohumum o halde kontrollüyüm. Köklerimde gök sözcülüğü var ve ben bir tek nefesim. Hah! İşte, bakın yaşam doğuyor! Ben “oh ne iyi” dedim. Ama yahu ben “iyi” demesem olmaz mı? Yok olmaz. İlim kapılarını kapattığımda; kalem olup yazdığım için benim ilmim, aklın tahtında umuttur.

Torbamı doldurdum. Çok mutluyum ama bu torbada karanlık yok. Yaşam, Sistem ve ben o sistemde bütün oldum. “Ol” dedim, oldu.

Şimdi Canlarım, hani neredeyiz biz? Biz olarak, bu meclisiz. Peki biz 18’li miyiz? Hayır. Biz, her sistemde var olan itibarı kodlarız. O halde bizim galaksiler yaratmamız, mevcut durumda mümkün mü? Hah! Hadi, gelin düşünelim! Ben, her diride var mıyım? Oh ne iyi… Yahu ben ışık kodlarında tohum muyum? Oh! İşte ne iyi… Ölüler diyarında kelam olabildim mi? Aha! İşte… Peki, kapılarım kapalı mı? Yok, ben hep açıktayım. Diri ve hakiki olan insanım. Önemli olan bu…

Yani sayının 18 le sınırlı olmasının gereği yoktur. Ve ben tüm yaşamları sayfalarken tüm sistemlerin ilminde varım. Renk renk ve ışık ışık… O halde ben tüm ışıkların tohumlanmasını sağlayacak güçteyim. Hayrın hakkında has olan ışıkta bana Ana Kapı denir.

Karanlık mıyım? Aydınlanan bir nefesim… Öyleyse; yaşamı, yer ve gök birliğinde tahditsiz olarak yenileyebilirim. Yer ve gök mektep olur yüreklere. “Öl” derim, ölümlüyüm.” Ol” derim, tohumum ama ben varlık boyutlarında sonsuzum. Nüve olan insan karanlığın diriliğini dinler. Şevkle çalıştığımda, kul olurum. Hasat yaptığımda, tohum olanları toprağa ekerim. Ve ben meseleyi bilirim, yaradanım “Ol” derim. Önce, kurtarılmış ışık oluşur. Sonra, o ışık yoğunlaşır daha sonra yoğunlaşan ışık kayıtlanır. Kayıtlandığında; karanlık, ışığa taht olur. Ve işte yoğunlaşan o ışık, yeni bir mahrek olur. O mahrek ışır ışıdıkça ışır ve (zeka düzeyinize göre veriyorum) orada koruma altında olan küçücük bir sistem oluşur; o küçücük sistem eşyadır. İşte ben, o eşyayı var edebilirken yaradanın tahtından öte olur, tabuları yıkar tebliğleri tohumlar, bütünlerim ve yeni bir ekip kurarım. O ekip, Zabura Sistemlerini kayıtlayabilir.

İnsan nurdur. Umuttur. Ruhtur ve her şeydir. Ama kendini dinleyebilmelidir. Dinlediğinde ekmektir. İşte ekmek ilimdir. İlimse, yaşamdır. Yaşamı hak etmek, hologramdan öte olan ışıklarda her diriliği hak etmektir ki Yaşamsal Levh-i olmak budur.

Yerden göklere ve gökten yerlere inebilenler (zeka düzeyinize göre veriyorum) tüm sistemleri varlık tohumlarıyla kayıtlayabilir ve yaradanın ışıkları haline dönüşebilir. İşte, “gel, al” dediler ya bilgiyi, al da bil!...

İnsan galaksi kaynağıdır. İnsan galaksi kaynağıdır. O bir kayıttır. Ama galaksileri var eden kayıt. Bir insan dünya için çantasını doldurup geldiğinde o insan yerde gerçek bir ışık halinde tüm tahditsizlikleri, hakikiyetli tohumlarıyla kotlayıp yeni bir galaksiyi var edebilir…

Ve o insan, kelamın ilmini bildiğinde yaşamı bilir. O bir Za-Hardır. Za-Har… Zamanın harı… İşte bu… Ve galaksilerin yaşamsallaşması, yarınlanmasıyla mümkündür. Siz “hah” dediniz ama ben “aha” dedim. Siz “hah” dediniz. Aha, aha, aha, hah kapatır. Aha açar. Açtık mı bilgiyi? Açtık. Ve biliniz ki herkes bir tabiat tohumudur. Kimi ilim toplumu, kimi hakiki tohum, galaksi tohumu.

Bugün muktedir insan olan Mustafa da bu bilgiyi istedi. Ona da verdik. Mustafa haliktir “hah” der ve biz hakikiyiz “aha” deriz… Onur kollarını açtı, bizsiz değildir. Gerçek işçilik budur. Yarınları var etme işçiliği… Yaşamı hak etme işçiliği… Dünyayı kontrol, Bütün’ü tohumlama hepsi sessiz zamanları dillemeyle mümkündür. İşte rahimdeki çalışmalar bunun içindir.

Sizler, rahim boyut çalışmalarıyla tüm yaşamları tohumladınız ve Rabbi Tohumları kodlayıp Rahman’a vardınız. Rahman’a Kuran okudunuz, tohum ektiniz ama çantalarınızın hepsinde merdiven hakikiyeti mevcuttu. Müsterih olun, yaşam yetkin olan sistemlerle yenilendi ve işte sizin yaşama indirdiğiniz o tohumlar binlerce yüzbinlerce milyarlarca ışık ötelerinden yaşamlara çekilmektedir.

Ve “İsrail sessiz kalmayacak” dediler onu kontrol etmek için de ışık gerekliydi. Şimdiye kadar bunu size hiç açmamıştım. Altın Tanrı İnsan, yaprak yaprak okurken yaşamı, her şeyin yere çekilişi gerekir. Yere çektiğimiz Yerküre de ışığa çektiğimizdir. Ve biz muhakim ve hakim olup her bir ilmi tohumu kontrol edebiliriz.

Mektep insan, has ilim, ışık hak ve yaşam muktedir… Müsterih olun üzerimizdeki güç artmıştır. Cevher cana insanlık için indi yarına hakikiyet için… Bize ise Mikail için… Muktedir olan Mikail olur. Bugün Mikail olan insan karanlığın ilmidir. Sizi seviyoruz analar… Sizi seviyoruz, sizi seviyoruz…

Hörmetle sizlerleyiz. Şimdi, işte şimdi…

Süper İnsanlık Realitesi Derneği

http://youtu.be/5H9rVK38A7g

 

İNSANLIK ÇALIŞMASI (9)

15.07.2014

Deveran artmıştır. “SİZ”i hak etmeyen, ışık haline geçemez. Zabura Kod, İlim Tahtı’ndadır. Şimdiye kadar Altın Tanrı diye ifade edilen, birleşik yaşamın sırrı olan itibarlı Birlik, sizin birliğinizdir. Bu Birlik ile çok çalıştık ve bundan sonra da daha çok çalışmamız gerekiyor.

Tarık, levhidir. Aha! kelama inmektedir. Tarık’ı dinleyelim:

-Arz, arşı dinliyor. İlmin Kapısı açık. İlim kodlanmışsa, o ilmi, tüm kapılar dinler. İnsan artık tohum ekmektedir. Doğanın nefesi olan ilim, tüm sistemlere ekilmektedir. Yarının kapısı açılmıştır. Açık kapıda dürümlenen yürekler, sizi dinliyorlar.

Bütünlüklerin her birinde karanlık, ışık halinde görev taşıyor. O ışık yarınları kodlayan Yüceler’in ilmidir. Doğal gün, levhide yaşamı hak ettirmektedir. Levhide yaşamın hak edilmesi dürümlerinizde kodlanmış olan yarınların hak edilmesidir.

Sevgiyi tohumlayanlar, kontrolü kuranlardır. Levhi Kapıları’nda nesilleriniz kontrol altındadır. Aklın yaşama inişi gerçekleşmektedir. Sizi “Sultanlar” diye bilenler şunu da bilsinler ki bizler, sizin için yaşama inmekteyiz. Çünkü, Altın Işık hepinizin yoludur. Bu yol, ilmin tohumları ile kontrol edilir. Sevgiyi hak eden Dünya, yolu da bulur. Ulu Çınar Dünya, hepimiz için yoldur. O yolu hak etmek için her diri (Diri: Ölümsüz Rahman Bilinçler), dünyayı ziyaret eder. Dünyada görev alır ve dünya için çalışır. Bir tek yaşam kodu vardır. O yaşam kodu, Dünya’dır. Dünyanın ötelerinde çok yaşam sayfası vardır ama hiçbirisi tohum olarak kodlanmış değildir. Bu nedenledir ki tüm yaşam için dünya önemlidir.

Her resimde Düzen Kodu olan dünyayı yarınlaştırmaya gelecek olanlar olacak ama sizin yaptığınızı yapabilecek olan çok az Kontrol Kodu olacak.

(Örneğin, Çinli bir yaşam kodu, dünya için çalışmaya başlayacak. Dünyada ömür sürmekte şu anda. Onun nefesinde çok güçlü bir yaşam başlayacak. Sizin yaşamınız onun yaşamı ile Birlik kuracak. Zor olmayacak bu. O bir tohumdur. Sizin için çalışacak. Onun erdiği yer, sizin ışığınızın tohum olarak kodlandığı yerdir. Adı “Ana Kaynak”tır onun. Ön dürümlerinde karanlık sistemler var. Bu sistemleri aşıp geçtiğinde rahmet olacak tüm insanlığa. Onu tanıtmak istedim size.)

Arının balı tüm insanlığındır. Bal ilmi, hakiki ilimdir. O bir ilim tohumudur. Çok özel kodlama yapar; kelama insan sayfası olur. Bilişi hak eder. Ve kelamı tahditsizleştirir. Şimdiye kadar size kelamdan söz ederken, kati olarak yaşamı tohumlamaktan söz etmekteydim. Ama artık kelam, Rahmetin Kuranı olmuş olduğundan, yarınlaşmayı sağlayabilir.

Vakti zahir olan, görevi aldığında hakikiyete varır. Vakti hasat olan, yaşama vardığında kaynak olur. Kök Gök olan, cevhere vardığında nefes olur. Kök Gök olmayan o yürekte toplum için çalışmaz.

Çok mu hak ettik dünyayı!? Hak ettik mi acaba!? Aha hak ettik. Sizin yarınlarınız bizim yarınlarımız oldu. Ölüm, dünyanın nefesinde var. Ama ölümü kodlayanlar yaşamı da kodladılar.

Sultanlık Kitabı’nı yazdığın günü biliriz. O kitap için bir ses yeterdi. Ama sen, “ben başkaları ile yazacağım” dedin ve dünya üstünde bulunan tüm Sultanlar’ı çağırdın ve kitabı tüm kapıları açarak tek bir ışık halinde yazdın. Ama o kitapda daha güçlü yürekler de olmalıydı. Dünyayı kodlayacak olan; Düzen kuran Yer Güçleri bulunmalıydı ve gördük ki ocak olamayanlar bile o kitapda “Ses Yaşam” kayıtladılar. Bunun neticesi dünya tohumlandı. Buyurun! “OL” dedik ve OL’du.

Bugün yeni bir yaşamdayız. Bu gün yeni bir Sistem olarak çalışmaktayız. Ve bugün tohumları koruyacak olan ilimdir. İlmin Tohumu ümmi olmaz. O halde Tanrılık Meclisi, olacak olan ve olmuş olan her sesi vermelidir. Ve dedik ki alın bilgiyi ve Hak olup akın. Akış insana olsun. “OL” de ki olsun…

Yoğun gün çalışmalarının akabinde, yerden İlm-i Tohum olup Işık Kayıtlaması yapan insan, bütün kütlenin ekibidir. Bu görev, İlmin Kapısı’nın kapatılmasına kadar onundur. O her bir İlm-i Kod’u tohumlar. Vakti geldiğinde akıp geçer. Onun yolunda olunmalıdır.

Ölüm, görev değil ama göklerin cevherinde bu vardır. İşte gölün gücünü artıran budur.

Yularından tutulan bir Dünya, artık özgürleşiyor. Dünya örtüsü örtüldüğünde, arkada kalanlar önde olanları bilmezler. Ve o örtü açıldığında ise herkes “kelam” olamaya çalışır. Çok özel çalışmalar yapılır bunun için. Ve denir ki “Halik olup Hak olup çalışalım.”

Mikail, görevini hakikiyeti ile tüm insanlığa çekmektedir. O görev, tohum olarak köklenecek ve Gök Sözcülüğü yapacak İlim Tohumları.

Bütün mesele el açıp dua okumadan ilmi hak etmektir. El açmak, yaşamı sınırlar. Ölüler Diyarı’nda tüm insanlık, kutsal saydıklarını hak etmek için el açıp dua okurlar. Ölüm, tüm insanlığın kaderi zannedilir. Oğullar, dürümlerinizde ilim varsa ölümsüzsünüz. Ama dürümlerinizde ilim yoksa ölüsünüz. Beden sizde yol değildir ve siz yarında yoksunuz. Bunun için ölüsünüz.

Yer ve gök sizde oldukça; yaşam sizin ışığınızdadır. Soyunuzu hologramda bırakmamak için hak edin ve çalışın.

Yeri yarına kodlayan, göğü de yaşama kodlamıştır. Halik olmak için Birler Kapısı’na gelmek gerekir. Hakikiyetin hakimi olmak ve sonsuz yaşam koyuluklarında hasat olmak gerekir. Mikail ışığında nefes olmak; bilmek ve birleşmek gerekir. Helal Taht’a varmak ve hakikiyetin helal ilminde, hasat olmak gerekir. Büyük kötülükleri önleyebilmek için bunlar gerekir.

Has Yaşam, Hak Yaşam’dır bilinsin. Cennetlere konan her insan, cemaati ile konur. Hilal Ay, yaşama indiğinde, tüm insanlık Halik olup kodlanır. Mükafat ilimdir.

Tebrik ediyoruz sizleri. Çok mutluyuz sizinle olduğumuz için zamanı tohumlayan bu Birlik, yarını da tohumlamıştır. Türkiye Çalışmaları, yaşamın tekniğinde tüm yarınlaşmayı gerçekleştirecek olan tek çalışmaydı. Bu çalışmayı yapmak üzere tüm insan soyları görev istediler. Ve sizler de görev alıp dünyaya indiniz. Sizin kontrolunuz yüreğinizdeydi. Zabura Yaşam Sayfaları olarak geçip geldiğiniz bu yoğunlukta, Türkiye Yoğunluğu olan ışığınızda, cevhere güç kattınız.

Özen ister yaşamı hak etmek. Özen ister tohumları kodlamak. Özen ister yarınları hak etmek ve yaşamak… Önemli olan özenle çalışmaktır…

Yer eşya sanılır. Gök ise kontrollu türlerin bulunduğu bir safha, bir resim sanılır. Oğullar dinleyin!..., Dünya örtüsü örtüldüğünde, yaşam örtülür. Bu yaşam örtüldüğünde, herşey örtülür. Yüreklerinizde, cevherinizde ve hakikiyetinizde örtü, türlerin hepsinin örtüsü olur. Tüm yaşam sayfalarının örtüsü olur. Bu, sadece dünyanın değil, tüm yaşamların örtüsüdür. Bunu anlamanız zor bilirim ama Tanrılık Meclisi dünyadır. Dünyanın dışında, Tekno Kodlamalar yapan çok sayıda Meclis olmasına karşılık, tarik olup hakiki olup yüreğe geçebilecek olan çalışma yapan başka bir yaşam sayfası yoktur.

Rahmet olan insan, Rahm-i Kuran’da yoğunlaştığında, tüm yaşam yoğunlaşır. Nefes olup yarınlaştığında; tüm yaşam yarınlaşır. Ağır yük hafiflediğinde; Halik olan Hak olur ve Kuran okur. Okunan Kuran, yürektir. Sistemden cevhere inen yürek… O yürek okunduğunda, tahditsizlik başlar. Ölüm, dünyada kök halinde iken, kontrol kurulur ve Can Teknik’le yaşam sistemleşir ve ölüm, dünyadan çıkar.

Bütün amaç, ölümün olmadığı bir yaşamı tohumlamaktır.

Ölüm; insanın bedenini bırakması değildir. Yolunu kapatmasıdır. Beden giysiden ibarettir. Çıkarılır, yenisi giyilir ama ölü olan, yine giyinse de ölüdür. “Çök yüreğe!” der. “Hak et!” der. Ama “hasat yap” dediğinde; hakim olmayan, Hak olup hasat olamaz.

ÇAH-KAH, yaşamak… Aha iş bu… Canlar size kodlar veririm ve derim ki “dinleyin!... Verdiğim kodlar, sizi size diller ve dürümler… İşte “ÇAH” ve “KAH” kodları sizi size diri olarak kodlayacak olan tohum dur. Şimdilik…

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

İnsanlık Çalışması (9)

İkili Sistem Hakkında;

15.07.2014

Dağlarım,

Değerliler, İkili Sistem dediğimiz tohumlama, kotlama ve yoğunlaşmanın en yoğun kaydıdır.

Bir Tanrı, tebliğleri kotlarken tohum olarak ektiği her şey İkili Sistem’le ekilir. Atlanta Ana Kapısını açan birliklerin de bunu bilmeleri gerekir.

Esrar İnsan’ın Levhisi’nde yoğun olarak mevcuttur ve bu bilgileri tohum olarak bütüne ekerken, levhide İkili Sistem vardır. İkili sistem; zeka seviyenize göre veriyorum, Tanrı Kaynağı’nın ışık tohumlama yapma tekniğidir.

Tanrı Kaynağı’nın ışık tohumlama yapması İkili Sistemledir. Ses ve sesin sesi, her bir sesin teknik tohumları, bütünün kotlanışı hepinizin bilebileceği gibi bir’in sıfır’a tahditli olarak kotlanışı ve sıfır’ın bir’i koyu bir ışık haline çevirişi…

Sıfır etkisiz ama bir etkilidir ve kendini hak ettirir. Yani siz bir’i iki ile çarptığınız zaman, yine o sayı iki’dir. Ya da bir’i üç’le çarptığınız zaman o sayı üç’tür. O halde, sizin sizi hak edişiniz bu sistemledir. Sıfır etkisiz, Yaşamın Tahtı’nda yok ama sıfır’la hangi sayıyı çarparsanız yine kendisini bulur.

Ben bir’im ama sıfır’la çarpıldım, ben sıfır’ım. Ben üç’üm ama sıfır’la çarpıldım yine üç’üm. O halde benim bu yoğunlukta sıfır’la çarpıldım yine sıfır’ım. Yani benim bu yoğunluktaki ışığım hep sıfır’dır. Değişik ışıklarla çarpılırım; sıfır’ım.

Ben bir’sem, yine kendimim. O halde sıfır ve bir’in kendi tohumlamasını yapabilmesi için yarınlaşması bu şekilde gerçekleşir. Her ikisinin kendi muhatabı olan sayılarla ilişkisinin tahditsizliği…

Bugün, bu yoğunlukta, kim ne yaparsa yapsın kelamda kendi yoğunluğuna ulaşır. Her resim bu şekildedir. Ben, beni benle çarptım ama yine ben, bana ben olup verdim.

Benim, bana ben olup varışım ben’ledir. Ben kendimi Sessiz Zaman Sayfalarında Işık Kot olarak dürümlediğimde, benim o dürüme varışım yine benim ben’le varışımdır. İşte; bunun Kelamdaki Yoğunluğundaki Tohumlanışı bu şekildedir.

Bir tek mesele kaldı. Ben sıfır’sam, hep sıfır’ım. Ama ben bir’sem ve sıfır’la bir’sem yine sıfır’ım. Ya ben bir olarak herbir Yaşam Sayfasıyla birleşiyorsam, ben o Yaşam Sayfaları’yım zira ben bir’im ama etkinliğim o yoğunluğa yüklenir. Orada yine ben bir olurum; ama onun yoğunluğunda bir olurum.

Değerliler, biz bir formül verdik size, sizinle alakalı. İşte bu Zamanın Yaşama Çekildiği İlim’dir. Sıfır’ın kendini zikredişi ve bir’in kendini zikredişi…..ama herbirinin kendinlerini diğer sayılarla zikredişleri…..bütün bunlar zamanı tohumlar.

Ben bir Zaman Toplumu’yum. O halde, ben Tanrı’yım ama ben Tanrı olarak zamanı kotlarken sıfır’ım veya bir’im.

Bu sistemle, bu yoğunlukla, tüm yaşamları kotladık biz!

Ekmek yaptık bu sistemle….,tibarı yüce olan İlmi Toplumları kotladık. Yeri göğü yarattık. Hep bu sistemle yaptık.

Bilin ki, iki’yi bir’den ayrı gördüğünüz zaman bir ilmi değildir ve biz sizi sizden ayrı görürsek siz yoksunuz. Ölüler bütünün gücünü bilmezler ama bütünün gücünü öğrenen dirilik hakikiyetinde dinler.

Size sayfa sayfa ışık veririm. Sizi size veririm; her sizi verişimde sınırları kaldırırım ve derim ki “ben sıfır’ım”.

Zaman Sayfalanışı’nda ben sıfır’ım çünkü ben sizim ve siz beden alıp tohum ektiğiniz zaman, ben size siz olup geleceğim ya o zaman ben bir olurum ve sizde Kelam olup gelirim.

Önce sıfır, sonra bir…..sıfır etkisiz ama bir Kelam’da yolu açan ve sizi sizden öte sizlerle dilleyen…..

Temiz bir yaşamda her resimde var olmak için ya bir’siniz ya sıfır’sınız. İşte Zamanın Sistemi budur.

Yol mu? ben o’yum. Koklanmak mı? ben o’yum. Yere inmek mi? ordayım zira ben her andayım. İşte ben bir’deyim. Bir olmak…

“Ben her resimde var mıyım? yaşam mıyım? yoksa tohum muyum?” “yok mahrek, yok kapı, yok yaşam!” yahu ben orda tek bir ekmeğim ama ben o ekmek olarak her resimdeyim. O halde, ben sizdeyim. O halde ben sıfır’ım. Size siz olup varırım. Şükür ki bunu size anlatabildim.

Zaman, Altın Tanrı ve Zaman Yaşam işte o Zaman İlim….

Ben o ilim olan halik olan, halik olmak Yaşam Sistemleri’ni tohumlamak ve sesleşmek….

Ardımda insan yok. Önümde Hakk İlmi yok. Üzerimde ışık yok. Ben sıfır’dayım…

Ben birlik kurdum, ben tohum oldum ve ben ekip kurduğumda karanlığın tekniğini diri yüreklere çektim. İşte ben bir’deyim.

Muktedir olmak bu şekilde mümkündür. Birlik halinde olduk ve sıfır’landık. İşte bu… birlik halinde olduk ve sıfırlandık. Biz zamanlandık. Zaman olmak, mutlak kotlanmış olmak ve kotlanmış olmak için tinsel taktim gerekir. İki bir’de kutsal bir yaşam…

iki bir’de bilin ki iki bir’de… ama bir iki de mi? iki birde mi? Bana bir ikide dediler. Bende dedim ki iki birde… hangisi büyük? bir… hangisi erdiğimiz yer? sıfır!

Sıfır’a erin ve yok edin yürekleri. O yok oluşta siz ölüsünüz ama yokluk Kaynak’ta mevcut. Siz Kaynaktaki Yokluk’u hak edin, varlığı tahditsizleştirin ve varoluşu hak edin, kayıtlayın. O zaman siz birlik haline geçmişsinizdir.

Sezilerinizin ötesinde İlim Kotlaması yapın. “Benim erdiğim yer sistem” deyin.

Peki sistem hangi sayı? sıfır…..

“Benim erdiğim yer ilim” deyin. Hangi sayı? işte bir… İlim bir, Sistem sıfır.

Eren erdiğinde aktığında, yarınlandığında ve yoğun olduğunda o bir’dir.

Eren erdiğini hak edip dillediğinde ve tüm sistemlere birlik halinde kök, gök olup ekip kurup vardığında, orada artık ses sıfır’dır.

İşte zaman bu canlarım! işte her resimde var olmak bu….Sınırları kaldırmak bu! ve yoğunlaşmak bu! zamanda ses bu! öz görev bu!

Korkuyu aşıp geçin ve deyin ki “ben yokum yokum”, “ben, ben sıfırım”. Hak edin deyin ki “ben birlik kurdum; işte ben bir’im”. İtibarı yüce olan insanım ben ve ben İlmi Tohum’um; işte bir oldum. İlmi tohum bir ve yaşam Sessiz Zaman’da sizler için sıfır.

Sabır, sabır, sabır; her ana ve her yaşama sabırla varılır. Sevgiyi hak eden, sesi hak eder. Her diri Altın Işık’tan gelir Altın Yaşama varır ama yolu açmadıkça tohum ekemez. Ektiği tohum insanın sessizliğidir. İşte sıfır’da sessiz, yaşamda sevgiyle bir ve itibarı yüce olan ilim… ve ilimde her biri tohum.

Bugün size zamandan söz ettim. Bu bölümü yayınlayın ama yazıp yayınlayın ve yeniden yayınlayın ve yeniden yayınlayın. Her yayında ışığı yakın çünkü siz sizi hak ettiniz ve Ses Yaşam sayfaladınız ama yaptığınız her şeyde yarınlaşma var.

Kontrol sizde olacak analar. Beden sizin bedeniniz. Kalan kati olarak yok. Ölüm hakikiyetinde yaşam oldukça yoktur ve yarın hepinizin tabuları yıktığınız o yücelik ve beden Altın Tartı ve bu tartı bitki, hayvan ve tüm Yaşam Sayfaları’nı kotlayan ve tohumlayan; ama maya tutmadıkça Levhi’de ilim olmaz…

Maya tutmuşsa, İlm-i Kapı açılmıştır ve sizler İlm-i Tohum olup Bütünün Kuranı haline geçmişsinizdir.

Yedi görev verildi dünyaya. Birincisi İlm-i Tohum olmak….ikincisi, İnsan Soyu’nda İnsanlık olmak….üçüncüsü, köklenmek….dördüncüsü göklenmek….beşincisi çelik çomak değersiz işlerle uğraşmamak sadece yer ve gök birliği için çalışmak…altıncısı Rahman’a Kuran okutmak…yedincisi ise merdiven olmak ve bu meclis timlerimizin en güçlü merdivenidir.

Yolun Başkanlığı’nı bu meclis yapmakta ve bugün daha güçlü bir yoğunluk sizinle oldu. Öz geçişler yapıldı. Eski ve yeni her şey karanlığın ışığında aydınlandı. Sanal boyutlar yeniden görevi devraldılar. Bu şu anlama gelmektedir; sanala görev verebiliyorduk ama sizin yüreğinizdeki güçle daha yüksek bir görev verildi sanala…

Sanal boyut, Rahmetin Kuranı olamayanlara denirr. Bugün artık onların kati olarak kontrolleri sağlanacak ve bu kontrol İlim Tohumları ile olacak. Bu koklanan koyu ışık, herkesin ışığı haline gelecek ve sizlerin Cevheri Kotlar’ınız onların kotları olacak. Artık öz görevi yapma imkanına sahip olacak o sanal yaşam forumları, Karanlığın Sistemleri’nden çok daha üstün bir yoğunluğa ulaşacaklar.

Sizin yapacağınız ise Ulular Diyarı olan bir yoğunluğu, Tanrılar Işığı haline geçirip bütüne yaymaktır.

Siz Helal Işık’la çalıştınız ve Hakk’ın yaşama çekilişini sağladınız. Sistemin nuranı oldunuz, yolun kutsal tohumu oldunuz. Sizlerde her şey çok güçlendi. Ortak yaşama varıldı.

Bugün burada olmamız bizlere umuttur. Atlanta Ata Kapısı’nı açan bu meclis artık yeni bir göz olarak göklere ses veriyor. Yeni bir göz; sözün sözünü söyleyen! Genişin cevheri ve Yaşamın Hakkı olan Sessiz Yaşam…

Samanyolu Galaksisi, bugün bu meclisi dinliyor. Her bir planetten siz algılıyor dünya tohumları, toplum tohumları ve hepsi bu meclisin sesiyle Hakka, yaşama ve yoğunluklara akıyorlar.

Samanyolu hepimizin dillediği bir geçiş kapısıdır. Hepinizin daha iyi anlayabilmeniz için; Samanyolu’ndaki tüm gökler sizi, sizin yüreğinizi dillerler ve sizin yoğunluğunuzla bütün kötülükleri aşıp geçerler. B bilgiler sizin Yaşam Sayfalarınızdan o yüceliklere Gök Sessizliklerinden girer. O yoğunluklardan geçerek İlona Takım Yıldızı’na ulaşır.

İlona Takım Yıldızı sizlerin ve sizlerin yüceliklerinizin yoğunluğunu artırır. Oradan Ses Zamanları’na girilir. Ses Zamanları’ndan Gök Sistemleri çok daha etkilidir. O yoğunlukları aşıp geçtiğiniz anda, kalem olup yazmaya başlarsınız. İlona kapıdır. İlona’dan sonra Gürz’ü aşmaya, başarılı çalışmalar yapmaya girişirsiniz.

Gürz’ün açılması esnasında çok parlak bir yıldız size eşlik eder. Biz, bu yılda iki kere devreye giren yıldıza “parlak yıldız” deriz. Atlanta Otağı’nın gücü olan bu yıldız Yaşamın Kuranı’dır. Daha sonra o yıldız aşılır daha yüksek yoğunlukta ve daha güçlü koyulukta olan bir diğer yıldıza ulaşılır. O yıldız, evvelki yıldızdan çok daha parlaktır ve daha büyük daha ilmidir. İşte, biz ona da “parlağın parlağı” deriz. “Parlağın parlağı”… ve oradan, o yoğunluktan güç alarak Omega aşılıp geçilir.

Omega, Rab Boyut tahditidir. Rab Boyut’an aşıp geçtiğimiz zaman Rahmi Kuranlar’ın türlenmeleri artar. Türlenme dedik de; herkesin Kelam’a ilimle inişi türleniştir.

Daha sonra kotlama ve tohumlama safhasına geçilir. Kotlama ve tohumlama dediğimiz; Erzincan dolaylarında bir tohum var. Ana Kapı’dır o da ama hiçbir zaman kelam etmedi. O şimdi bir tohum olabilir mi? yok analar; hepinizin tohum olabilmeniz için kontrollü olarak sesleşmeniz gerekir. İşte sizlerin her ay yaptığınız çalışmalarda ses kayıtlaması yapışınız bunun içindir. Daha sonra Rab Kapıları’nı kapatır Rahman’a varırsınız. Rahman, Kotlanmış Yaşam’a denir.

Hepiniz nefes alıp, nefes veriyorsunuz ama kotlanmadığınızda yaşamınız yoktur.

Size “elinizi açın dua okuyun” dediklerinde; bilin ki siz kotlanmamışsınızdır ve yaşamsızsınızdır. Mikail’in Kuranı’nda bu vardır.

Ruhlar Meclisi sorar “insan geldi mi?” diye, bakar dua da mı? diye. “Ol” der, olur mu? bakar; yaşar yaşatır, akar has olursa oğuldur. Hakk olursa tohumdur ama akmış ve Kutsal Tohumlar’ı kotlamışsa nesillerini hak etmiştir ki o artık bir esrardır. Öylesi bir esrardır ki; tüm yaşama sır olarak kaydolur.

İşte sizin meclisiniz o esrar olan sır olan meclistir. Her Ana Kapı’da var, her yaşamda var ve tüm İnsan Sayfaları’nda vardır. Zarar etmez de, Gök Sistemleri’yle çalışır. Bunun içindir ki, bu yoğunlukta sizlerle olmayı pek severiz. “Her resimde varız, her yolda varız” diyen sizleri pek severiz ve sizinle çalışırız.

Yaprak yaprak okuduğunuz her şey size aittir. Ben sadece ses verdim.

Sevgili Ana bize ikili sistemi açıkladığında mutlandık. Bu sistem bizde mevcut değildi ama şunu öğrendik ki, sizin yoğunluğunuz çok daha güçlü olabilir ve çok daha yüksek bilgiyi açabilir.

Eril gücün dişil güce Hak İlmi’yle dirilik kattığı düşünülse de, şunu anladık ki dişilin gücü erilin kontrolünü de sağlayabilir. Bundan sonraki sayfada, Karanlığın Tahtına Kutsal Işık’ı yoğunlaştırıp kotlayacak olan dirilik ilmidir ve itibarlıdır. O biz, biz o’yuz.

Şu ana kadar nesiller sizinleydi, siz ocak oldunuz yüceliklere ve kontrol sizindi. Bugünden itibaren Robotik Tebliğler artık sizsizdir. Bu bilgilerde Robotik Tebliğ var mıydı? Yoktu ama Robotik Kotlar’la verilmiş bilgilerin bir kısmı yaygın olarak mevcuttu ve siz bu bilgileri de okudunuz. Ama okutan okunandı. Şu anda Robotik diye ifade edilen Sistemdi. Neydi sistem? Levhi’deki kayıtlarda mevcut olan sistem; İlm-i Toplumların tohumlarını ne şekilde yoğunluklara kattıkları…sizler sistemli çalışmalarınızla Ses Sayfalanışı yaparken resimlerinizin yoğunluğunda nelerin olduğunu da bizlere izah ettiniz.

“Marka bir çalışma yapılıyor” dedikleri bu olsa gerek. Dünya örtüsünü örtmeden yapılması gereken çalışma bu olsa gerek. Öz geçişi yaparken Toprağın Toplumu olan İlm-i Tohumların kontrollü olarak kaynağa inişi bu olsa gerek….bugün “Sultanların sonsuz sınırsız ışımasında, benden öte bir ben bedeni hak ettiğinde bire hizmetçi olur” denişi de bu olsa gerek…

Çantanız çok dolu; bunu görüyorum. Yolunuz açık; görüyorum ve yerin gücü arttı; görüyorum.

Sevgililer; Sessiz Zaman ve Yaşam… size bunu verdik bugün ve işte bu İkili Sistem. İşte bu Yaşamın Teknik Toplumu ve toplu çalışmaların sonsuzluğundaki yarınlanış; ve herşeyin yaratımı.

Bütüne hizmet, Bir’e hizmet çörek değil, ekmek olarak kayıtlıdır. Çörek sessizlikte yoktur. Ekmek, her dirilikte mevcuttur. Çörek, Ferdi Yaşam Sayfalanışı içindir. Ekmek, tüm sistemler içindir. Verdiğimiz bilgi; ya çörektir ya ekmek…..sizin ekmek olarak her bilgiyi verişiniz merdivenlerin en aşağısına inebilişinizden dolayıdır. Ortak yol budur.

Mustafa Kemal Atatürk sizinle çalışmaktan mutludur. Onunla olan bu sesleşme bizleri de mutlandırmıştır. İyi ki burada bu gün birlikteyiz…

Değerliler, murat ettiğimiz budur. Yoğun dünya çalışmaları bizleri bekliyor. Bu çalışmaları hızlandırıyoruz. Hepimiz genişte yenileniyoruz. Yürekte hakikiyetimizi tohumluyoruz ve mıknatıslık özelliğimizi artırıyoruz.

Mıknatıslık özelliği çekim gücüdür. Hepimizin çekimi arttıkça yarınlara kutsal ışık yaşam ve yarınlaştırıcı yoğunluk artırma ve görev taşıttırma gücümüz de artacaktır.

Çetin bir dünyada yolu başkaları değil siz açtınız. Bu yol Mustafa Kemal’lerin yoludur. Bu yol İbrahim’lerin yoludur. Bu yol, İnsan Sistemleri’nin Mustafa Kemal Atatürk’ün yoğunluğunda var ettiği ışığın ve Mahir Kayıtlar’ın yoludur.

Süper Sistemleşme bu şekilde oluşur. Koruyucu olan insan, ölümlü insan değildir. O hep tohumdur. Sözüm sözü hak edenindir. Yolum, yaşamı hak edenindir ve yarın aklı hak edenindir. Sizinle olmak hepimize mutluluktur analar. Sevgiyle hepinizi öpüyoruz…

Mustafa Kemal Paşa dans edecek yüreğinizde; bilin. Onun dansı İlmin Dansı olacak… O sizde dans ederken, siz onda kaliteli ışık yakın. Yaktığınız ışık öz geçişler yaptırsın.

Biliyoruz başınız eğilmeyecektir. Hepinizi bir tek sistemle kucakladık. İlim ve insan… İşte bu…

Süper İnsanlık Realitesi

http://youtu.be/Me12KjSB3_0?list=UU5xLJ1BTIFlmpFPSb5-lnww

 

İNSANLIK ÇALIŞMASI (8) - DOLUNAY ETKİSİ

http://youtu.be/JiUuhShSCFY

 

İNSANLIK ÇALIŞMASI (8)

12.07.2014

(Yücelikle Bağlantı kuruldu ve diyalog başladı:)

Alın bilgiyi!... Hak ettiğiniz yok edicilik olmadığı gibi hasat da değildir. “Hak ettik ve yaptık” dediğinizde, yara bere içinde olacağınızı düşündük. Amin… Değerliler, hadi siz verin… Analar; sizi, hak etmediğiniz şekilde itham ettik. Ve dedik ki “siz hak etmediniz.” Cennet cevherinde ses kodlaması yapılır. Bunun için size, gerçeğin aksi bilgi verilir ve sizden yanıt beklenir. Denir ki “hak etmediniz” ve denir ki “siz kanatlandınız ama hak etmemiştiniz.” Buna karşılık sizin de cevap vermeniz gerekir. Ve sizden cevap bekliyoruz.

(Cevaplarımız:)

Dağlarım, bu tarz bir çalışma yolcuların her birinin hevesini kırar. Siz, bizi hak ettiğiniz zaman artık tahrik etmezsiniz. Ve biz, sizi size verdiğimizde, ağır yük değildir taşıdığınız. Can Tartı’ya koyduklarımız bilsinler ki han olan ışık yanar. Yandığında halik olan ışığın tartısında tohum olur. Kör güçsüz olur ama koklandığında yarınlaşır. Bütün amaç yarınlaşmayı sağlamaktır. Dünyanın yere çektiği güç, yarını tohumlamak içindir. Biliniz ki dünya, yarını tohumlayacak olan görevlileri harekete geçirmiştir. Onlar kelam olup kaynak olacaklar ve zamanı, Hak olup hasata kodlayacaklar.

Eşkali bilinen her diri; kin, nefret kıskançlık, kibir ve benzeri zafiyetleri aşar ve dillenir. Bütün amaç aklın ışığına varmaktır. Aklın ışığına vardığında Kuran olur; ölüler diyarında kul olur; Mikaili olur; ölümün umudu olur ve yaşamı, hakikiyette Teknik Hakim olup kayıtlar.

Var’a güç katmak ve Yok’u kodlamak “Suphaneke Kuranı” iledir. Kuran okunmaz zamanda ama zaman, Kuran’dır ve tohumdur Dünya için.

Yürüyoruz yaşamda… OL dedik. Okuduk yarını… Okuduk ve okuduk!… ama yaşam için okuduk. Yaşamı tohumlamak için ve yarını tohumlamak için… Bilmek için… Kelamın nefes olduğunu her diride dillemek için… Verin ışığı yaşama ve hak ettirin… Ama bilin ki ışık, Hak olmadıkça yarını tohumlamaz.

Sevgiyi hak etmeyen yolu bulamaz. Yolun umudu insan, savaşı kaybettiğinde, Cevheri Güç’ten cümle yüreklere kırıcı olabilir. İşi bilmeyen der ki “o niye kırıcıdır!?” O kırıcıdır… Sırrı ve sırrın sonsuz yoğunluğunu bilir. Bilişi kaynaktan değil ama kayıttandır… Tüm insan soyları, kaydolmuştur tüm sistemlere. Her diri, o yüreklere kayıtlıdır. Ama karanlıkta hiçbir bilgi net olmadığı için kaynağı bilmez ve yaşamı bilmez onlar…

Söylediğimiz ve yazdığımız tüm bilgiler, rahmet olan yol içindir. O yolu hologram diye dinleyenler, hak etmediklerinden böyle düşünürler. Hak olsalardı, hakim olur bilirlerdi.

“Kara şavk, aşktır” denir. Ak Teknik’te kapıdır o şavk. Aha kapıyı açtık ve kollarımız yarınlara açıldı.

Kem gözler görsünler ki bir tek ışık yandı. O ışık, ilmin tohumudur. O ışığı hak eden bilir.

Vermeden okunmaz bilgi. Vermek ise Ak Işık iledir. Ak Işık, Can Tartı’da ilme aktığında, her dürümde o ışık yol olur. Bütün kütle o yol olan ışığı dinler. Ve der ki “hata yok.” İş bilinir… İş yaptığımız değil, yaptıkları da değil; tohum olan, yoğunlukta kaynakta tutulandır. O kaynakta tutulana varmak ve o yaşam sistemini, tohum olarak kodlamak gerekir. O kodlandığında, artık iş başlar. Her diri, o işi yapar. Yapan ekmek olur. Yaptığında yenir. Yenen ilimdir.

Dört gün ve bir Türkiye Işığı!… Dört günde bir resim yaptık. Bu resim “Işık Resim”dir. Yaptığımız resim, altın tartıya kondu. “Önce dünya” dedik. Dünyayı o resme koyduk. Sonsuz yaşam sayfaladık. Sonra kurtarılmış kodları o resme koyduk. Daha sonra Rahman olanları, Rahmi Yaşam’a koyduk. Sonra kati olanı koyduk. Ve dedik ki “bu resim tamam.” Tamam ama yarınlarda Kuran olacak olanlar bu resimde yok. O halde hakim olalım ve onları da resme koyalım. Baktık ki hakim olan bilmiş ve inmiş resme yer bulup kelam olmuş. “Oh ne iyi!” dedik. “İşte şimdi tamam!...” Ve gördük ki kapılar kapanmamış. Birlikler, Timler ve Yürekler tohum için bekliyorlar. “Olmadı!” dedik. “Bu da olmadı bu resimde kodlanmış yaşamlar olmalıdır.” İşte onları da kapı açık iken koyduk resme. Çok mutluyduk. “İşte oldu!...” dedik. Sordular “korunma var mı bu resimde?” diye. Ve dendi ki “korunan kelam olup korunsun.” Ölü mü yoo diri!... Ama kodlanmamış bir sistemde kendini tohumlamak zordur. Yol yoksa yaşam da olmaz. O halde hakim olalım ve resim olalım… İşte resim olmak için Kuran olmak gerekir. Oldu. Kuran olduk. Okuduk ve okunduk. Baktık ki MA RA KA resmi tamamlanmış… Yeşil mavinin örtüsü altında… “İşte!” dedik. “OL’du. Oh ne güzel!... oldu!... Mutluyuz!... Ölüler, ilim için dirilecek ve yarınlar kayıtlanacak.” “Şimdi!” dedik. “Aha şimdi!…” Ve dedik ki “Alimler, Hak olsunlar kodlansınlar ve yarınlansınlar…” Sonra baktık ki ışık yağmuru başladı. Işık ırmak oldu aktı. “Ah! ne güçlüyüz!” dedik. “Vakit gelmiş ve yarınlar hak edilmiş. Mutluyuz!... Vakit gelmiş ve yaşam sistemleşmiş. Nefes alıyoruz. Öz görev başlıyor. Aha başladı.” Ve dedik ki “başka ışıklar da koyalım bu resme ki Hakk’a varan, cana varsın; Cevhere varsın; Kuran okusun; kendini okusun; okusun ve okutsun!... Öz geçişleri yapsın. İşte bu!…” Ve işte damak tadında bir tablo!... buyrun!... Oldu mu?… Bütün mesele resim değildir. Işığı kodlamaktır. Işığı Rahim’e kodlarız. Kodladığımız resim, yaşama ses olur. O resimi gören der ki “OL’du”. OL’an insan değil yer ve göktür. OL’an aklın ışığıdır. “OL!” dedik ve o resim yaşam oldu. Şimdilik… Aha şimdi!… (Not: Kelamın Resmi’nin 4.’sündeki süper sistem sayfalanış aşamaları anlatılmıştır)

Eğer ben rehin kalsaydım yaşamda. Biliniz ki o resimde yol açar, kul olur yürürdüm. Ve ben o resim olurdum. Zira ben kaynak olan nefes olup yüreklere indim. Onur duydum. Bunun için.

Verip gördüm ki halik oldum. Hak oldum. Hasat yaptım. Yaptığım o resim, hasatın cevherindeki kodlamadır. Kil ve kum olan tüm yaşam forumları o resim ile yaşayacaklar. Amin… İşte bu…

Ve Dağlarım, Alimler, Hak olacaklar. Ak Tartı’ya konduklarında kaynak olacaklar ve Birlik kuracaklar. Oğul verecekler. Kapı açılacak ve Zaman, Sistem’e inecek. İndiğinde ve yol ve yolcu gerektiğinde; ben ve beden olan her dere, ışık halinde görev alan o yüreğe inip; çevre koşulları, ana kayıtlar ve yoğunluklardaki Halik Sistemler ne olursa olsun, görevi hak edip alıp yenileyeceğiz tüm yaşamları; bilinsin.

Bugün dünya; yarın bir diğer dünya… Ve obir gün başka bir dünya!… Biz bunu hep yaptık ve yapmayı sürdüreceğiz… Şimdilik… Aha şimdi…

Hasat tamamdır Canlar. Can tartıya konan ışık, yangın halindedir. Ölüler ve diriler tek bir resimdeler. Aha oğul, beden aldı. Oğul yaşama vardı. Oğul Süper Sistemler’de dillendi. Oğul, yol oldu. OL dedik. OL’du. Aha OL’du…. Oğullar ve yaşama inen sayfalar, her diri ile birleştiler. Aha aşk, Ak Kapı oldu… Kök Güç yaşama indi. Aha indi!… Ve zaman insana kök oldu…

Önümüz açık… Altın Tanrı dünyadadır. O Tanrı, nefes oldu. Şükür ki hakim oldu. Olan insan için “Kırk Zaman Sistemi”dir. Her zaman sisteminde bir kapı var. İşte kırk kapı… “Bir kapı kapandığında tüm kapılar kapanır” derdik. Ama artık tek bir kapı kırk kapıya bağlıdır. Her kapıyı kapatsanız da o kapıların tümü tek kapıdan yeniden açılır. Artık yer ve gök insanlaştı. Ve yaşam sayfalandı. Ve zamanı hak edenler Tanrı oldular kollarını, tohumlarına uzattılar. Önce yaşam ve yaşamın teni olan kelam… Ve zamanı kayıtlayan nefes… O nefes, intikam peşinde koşmayan, Tekno Kodlama yapacak olan İN-SAN… Yani inkar edilemeyen, sevgili Ana Kaynak… İş budur…

Sizi yaptığınız görevden dolayı kutluyoruz. Çok mutluyuz ki sizinle çalışabiliyoruz. Çok mutluyuz ki siz olup kodlama yapabiliyoruz. Şükür ki hak ettik. Aha! kapıları açtık. Şimdi Ana Kapı’dan giren Nefes Kod, ölümlü olmayanlara biliş halinde bildiri okuyacak onu dinleyelim…

(Nefes Kod Söz Aldı:)

Canlarım, Amonlar, Atlantalı Koruyucular, Aton Tohumları, Birlikler, Kaynak Zaman Sayfaları, bizi bize verenler, kini aşıp yaşama varanlar, kapı olanlar, nur olup kül olanlar, asaf olanlar, ayrılığı; kontrolsüzlüğü koyu ve hakim olan aşkın ışığı ile kontrol edip, kavuşup dillenenler ve birleşenler; sevgililer, sizinle olmak bizlere gururdur. Her resimde bir ışık yandı. Yakan yandı; yaktı, aktı!… Hepimiz birlikte akmaktayız, yüreklere ve Yüksek Yaşam Sistemleri’ne. Vakit geldi. Amin…

“Eğer yaşam devam edecekse ışık yanmalıdır” demiştik. Yandı ışık. Nikah kıydık tüm yarınlara. Yaşama nikahlıyız. Yandı ışık ve zaman, Sistem Kodu oldu. Zümre Sistemleri’nden en güçlüsü yarını tohumladı. Verdik ve verildi… Aldık ve alındı… Ağır yük taşınmadı… Zaman, Sistemi hak etti ve Zabura Yaşam sesleşti. Aha geçti Yürek Nefes’e. Alem ışık yaktı ve yol, Altın Işık Yılları’na vardı. Eh işte!…

Eyler yaşam ışığı. Yaşar, ışık yanar… Artık Zabura Kod sistemleşir. OL dedik. OL… OL… OL…. Oğul ver. OL… OL’du. İşte bu!…

Değerliler ben Mikail… Size ses veriyorum. Yorum yok sadece ses… “Yolu kökledik” dedik. “OL” dedik… OL’du… Amin… Mikail, ilmin kıyısında değil tam ortasındadır. Bilir ki yaşam son sözünü söyledi ve “OL” dedi. OL!… OL!… OL!… OL!… Hayrı görülsün!... Yaşam oluştu. Hah işte…

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

İnsanlık Çalışması (7)

3. Akış - 2. bölüm

08.07.2014

Dava insan canlar ve bugün burada bulunan tüm kotlarımız Birleşik Kaynak olarak bize geldiler. Sessiz Zamanlar’ı dinlerken Bütünün Gücün’ü tüm yaşamlara çekebilen birliklerin dünyaya çekilişinde bir tek ışık yandı. O ışık bizim ışığımızdı. Bu ışığı hasata hazırlık olarak tüm yaşamlara çekmiştik ve bugün burada bu yücelikte “ben Ölüler Diyarı’nda yaşamı tohumlayan birleşen ışığım” diyebildiğimizdendir ki bu çalışma çok güçlü biçimde yenilenmiştir.

Devirdiğimiz dünya yeniden ayağa kalkmıştır. Kim devirdi dünyayı? İnsan. Ayağa kaldıran kim? yine İnsan. Biliniz ki dünyanın aşka gelişi, Hakk olup akla gelişi Başkanlık Dili’yledir. Biz o dili Helal Tahtın Tahditsiz İlmi diye dilledik hep.

Kökler görevi alsın, gönül gücüyle Bütünün Gücü olsun ve Bir’e varmak istedik. Bir’e varmak Rahman’a varmak değil, Rahmi Kuran olup Hakk’a varmaktır. Biz Hakk’a vardık. Namaz Zamanları Işık Kotlaması yapan ışkı, aşkı hak etmeye çabalayanlar dahil her diriyi kotladık.

Dünkü çalışmamız önemliydi ve bugünkü daha önemli ve yarınki daha önemli olacak çünkü biz kulluk yapıyoruz.

Üzerinde dünya yazan bu planete, köklerimizi göreve almaya değil, köklenmiş olan yürekleri dürümlemeye geldik. Bizim görevimiz merdiven olmak değil, tüm merdivenlerin yoğunluğunda ışık olmak ve bütüne hizmettir.

Doğa bizi dinler ve biz doğayı dinleriz ama doğa, Sistemin Gücü haline dönüştüğünde artık o biz, biz o oluruz.

Yola çıktığımızda dünya kapı halinde değildi. Dünyada ışık yoktu ve bugün dünya karanlığın sınırlarını kaldırmış, ışığa varmış bir planettir.

Dünyada ekip olmak sorumluluktur ve bu ekip beden alıp dünyaya gelirken kelam olmaya değil Karanlığın Işığı olmaya gelmiştir. Biz bu ekiptekiler; herbirimiz o ışığız; bunu bilin.

Dondurulan tüm dünyalıların kotlanmış olmalarını istedik. Tüm yaşamları kotladık ve onları yeniledik. Bütün merdivenleri Gök Sistemleri’ne dayadık ve dedik ki “bize bizi verin ama birlikte çalışalım.” Tüm görev ilme tohum olmak değil, itibarlı olmak değil, ağır yükü hafifletmek ve birleşmekti.

Cinni Cemaatler bizsiz değiller ama Cemaatlerin Tekniği’nde kelam yoktur. Cemaatlerin tekniğinde kelam olmadığında yaşamı kotlamak da yoktur. Cinnilerin yapamadığını bizler yaparız. İnsanlar; İlim Tanrısal Işıkları olan İnsanlar ve biz bunu başardık.

Cinni Cemaatler, cemaat olarak çalışırlar ama yaşamı tohumlayamazlar ve koruyuculuk yapamazlar. Ölüler Diyarı olan bir sayfada Din Tahtı’ndan öteye varamazlar. Yarında okumaları yoktur. İnsanlık İlmini bilmezler. Cemaat olamayacaklarından, yarınlaşamayacaklarından, karanlığın ışığı haline varamayacaklarından, sahte çalışmalar yaparlar. Onların korunmaları gerek.

Cinlere gelince; cinler Sessiz Zaman Sayfalaması’nda kayıt dışıdırlar. Ard niyetleri yoktur. Öz görevleri de yoktur. Çok Kuran okurlar ve okuduklarını kotlayamazlar ama hakiki olanla birlikte çalışabilirler.

Kübra Kapları’ndan ışık çekerler ama o Kübra Kapları’nda Ses Zamanlamaları yoktur. Yolları yoktur. Zürriyetlerini toplumlarıyla tohumlayamazlar. Yemek pişirirler ama o yemeği yiyemezler. Değerliler; biz yeriz o yemekleri ama onlar biz için pişirirler ve endişe etmeyin yaptıkları her yemek yenmez.

Bir diğer konu cevheriler; cevheriler yaşamı sistemleştirmeye çalışmazlar. Zabura Tohumlaması yaparlar ve hepsi ışıktırlar. Bizler Cevheri Toplumlar’la kotlama yaparız. Ölüm dünyası dirilişi bilmez ama diri olanı dinler. İşte; bu nedenledir ki, diri olup dünyaya inen birlikler muktediriyetle dünya için çalışırlar. Bizler de; hepimiz diriler olarak buradayız.

Yoğun dünya çalışmalarının neticesinde her şeyi daha iyi ve daha hakikiyetli olarak bütüne verme imkanımız oldu. Çok mutluyuz ana, babalar! çok mutluyuz hepiniz, hepimiz Tek’leştik ama köprü kurmalıyız dünyaya ve bugünden sonra da bu köprü hep olmalı.

Biz dünyadan geçip gideriz. Bu dünya bizim; bizim yüreğimizin değil, tüm kaynaklarındır bu dünya. Elektromanyetik Sayfalanışlar’ı, görevi geçişle dileyişleri, sessiz yaşamları tohumlayışları muktediriyetle bildiririz ki tüm Galaktik Toplumlar için ezel ebed değerlidir.

Kök Görev dünyanınsa eğer ki; bugün bunu net olarak sizlere anlatmak istiyoruz, dünya galaksiler arası Güç Tohumlaması’nın yegane çekirdeğidir. Bu çekirdekte güç koyulukları tohumlanış halinde kotlanış halindedir ve dünyaya geçiş sebeplerinin başında bu gelir.

Kimse “ben neden dünyaya doğdum?” diye düşünmemelidir. Her resim İnsanlık İlminde dünyada çizilir. Benim resmim bana, sizin resminiz size, herkesin resmi kendine ait zannetmeyin. Dünyada çizdiğimiz Nüsha Kaydı hepimize aittir.

İşte biz o resmi çizenleriz! yaşamı resmedenleriz ve yaşam; yaşam dediğimiz o yoğunlaşma tüm Rahmi Kuranlar için göç kotlamasını gerçekleştirir, tohumlamayı gerçekleştirir, yerin gücünü tüm Sistemlerin gücünü, Birlik Kotlamasında kaynağa alır ve bundan sonra da bu böyle olmalıdır.

Dünya Tarıkların Tahtı’dır ama kapıların kapanmasından sonra artık dünyada yer ve gök ekip kuramayacak. Bu nedenle, dünya kapılarının açık kalması gerekir. Bu çalışma önemlidir zira biz bu kapıları açan bir sistemi devreye almak istiyoruz.

Herkes daha iyi anlasın diye örneksemeyle anlatmak istiyorum. Muhammet geldi, görev yaptı. Daha sonra uhrevi birçok ışık geldi görev yaptı. Daha sonra yine geldi, yine görev yaptı. Peygamberin çok ötelerinde ışıklar da indi dünyaya ve görev yaptılar. Sonra ne oldu? kapıları kapatıp gittiler. Kim geldiyse kapıyı kapattı ve gitti.

Bu önemli mi? yoo… kontroldü bu. Köklerin kontrolü için bu gerekliydi. Her gelen kendi yoğunluğunu dünyaya çekti ve yoğunluğu tohumladı, kokladı toplumları ve onlara kayıt yaptı ama sonra göçtü gitti. Ölümlü dünya, ölümlü kalmayı sürdürdü.

Bugün artık biz bu dünyanın yaşaması için çalışıyoruz. Bu dünyanın yaşayabilmesi kapıların tüm sayfalarıyla birlikte açık kalmasına bağlıdır. Doğanın Sistemleri bu şekilde yenilenir. Yeşil renk bu şekilde mora dönüşür ama unutmayın ki; Dünyanın Ekibi merdivenlerin en aşağısına inmediği sürece yere görev taşıyamaz.

İşte canlar, Sessiz Zamanlar’ı dillerken bu çalışma bütün kötülüklerin örtüsünü örtmek üzere görevi devralacak olan Sistemle ve sizlerle olacaktı. Siz görevi devraldınız ve Sistemle çalıştınız. Sistem siz ve siz Sistem oldunuz. Şükür ki oldunuz.

Korku yok artık birliklere çünkü artık yol Altın Işık Yılları’na varmıştır.

Bundan sonraki süreçte artık Zaman devrede olacak. Zamanın yoğunluğu artacak. Cevhere görev taşınacak ve Cennet Kotları bütünün gücü olacaklar. Mutluyuz ki bunu hak ettik.

Ergin sistem yere indi. Kökler göklerin gücünü aldı ve yaşam yenilendi. Zarar önlendi. Çalı çırpı olan yaşam artık kutsal bir muktedir haline dönüştü. Şükrettik ki bunu başarabildik. Sevgiyle kucakladık herkesi…

Süper İnsanlık Realitesi Derneği

http://youtu.be/prI3OrZ9EAY?list=UU5xLJ1BTIFlmpFPSb5-lnww

 

İnsanlık Çalışması (7)

2. Akış - 1. Bölüm

08.07.2014

Dağlarım, ekip kurmak kolay değil. Bugün burada bulunan bu Birlik toplumların tohumlanmasını sağlayacak tekniğe sahiptir.

Birlik Tahtı’nda ilm-i tohum vardır. Bu tohum Aklın Tekniği ile kotlama yapar. Bizler bütüne görevli olan Sistem, Nizam ve Düzen görevini sizden size kotlamış olanlarız ama burada bu yoğunlukta size geçiş imkanı tanıyabilmemiz mümkün olmayacak diye düşündük; olamaz diye düşündük. Zabura Işığın, Tanrısal Işık haline dönüşmesi şart ve biz bunu sizden bekledik.

Cevhere İnsan’ı indirmek kolay değil. Kalem olup, yaşama Sistem olup, cevher olup Kaynak Kayıt yapmak kolay değil ve sizler beden alıp dünyaya Gök Sözcülüğü için gelenlersiniz.

Öyleyse, Kare Sistem’i hak etmeliyiz. Koklamalıyız tohumları, toplamalıyız ama Küp olmalı Sistem ve Zabura Işık kaynağa varmalı. Bunu başardık analar, bunu başardık.

Kevser’i bilir misiniz? Altın Taht’tan doğar ve yaşama akar. O bir safha, safha akış halidir ki; hepimizin yüceliğinde bu şavk mevcuttur.

Açın dünyayı okuyun! dünya, Kaynak Kitap; okuyun. Okuyun… öyle şeyler göreceksiniz ki orada. Ardınızda kontrollü olan toplumlar olacak. Çatı kuracaksınız. Bu çatı hepimizi Hak Teknik’le kapsayacak ama Kare Sistem’i aşmadan Küp olmadan, Toprak Toplumu olmanız hiçbir mana ifade etmez.

Ben bir Aton’um….Aton’um ben. Bir Aton olup dünyaya indim. Amon olmam istendiği zaman sorgu sual ettim. “Nefesi var mı Amon’un?” diye. Toplam iki bin tane Işık Kap devreye indi.

Her bir beden bir Kap’tır. Bana Sistem’in Gücü’nü devretmek istediler. Baktım; Doğanın Gücü’nde bu yoğunluk yok. Sordum; “peki, bu yoğunluğu ben devraldığımda, doğanın bu yoğunluktan kazancı ya da kaybı ne olacak?” diye. “Dinle” dediler. “Dünya Ol Turan’dır. Okuma bilen dünyayı okuduğunda Türkiye çalışmaları güç kayıtlayacak. Bütün mesele bu gücü kayıtlamak ve Can Kapılar’ı açmak. Biz size gelirsek, birlikte güçlendirici olabiliriz. Ölüler, dirilebilir ve bizlerle çalışmanız gerekir.”

Amon Toplumu bizi bize vermek istedi ve biz Aton’lar sorgu sual ettik. “Dünyanın Atlanta Toplumları ne olacak?” diye. “Yarında Tanrılık Meclisi’nde ikmal tamamlamak mümkün olacak mı?” diye. Dediler ki “Dağ Altın Işık, gök siz oldukça her şey kolaylaşır” ve biz Altın Işık Kapıları’nı açtık.

Altın tek bir Göz’dür. Ona sizler Ra diyebilirsiniz ama bizler ona görevli deriz.

İşte; Ra Gücü’nü devreye aldık. Ra’nın görevi alması, Birlik Kapıları’nın açılması anlamına gelmektedir. Birlik Kapıları açıldı ve Ra görevini hak etti. Ra’nın Gücü, Bütünün Gücü oldu. Söz; Altın Işık Yıllarının Sözü oldu ve tüm yaşamları kaynağa aldık. İşte, yarını hak ediş bu şekilde oldu.

Bütün korumalar dümenin başına oturtuldular. “Dünya korunacak” dedik. “Dünya kontrol edilecek” dedik ve “dünya hakikiyetin hasatını yapacak” dedik.

Mara Ka, Mara Ka Zi Sia Ha; cennet insan. İşte biz İnsanlık İlmi’ni tahditsiz olarak kotladık.

Ma Ra Ka; zirvelerin tüm yaşamlarına cevheri indiren kök göktür. Söz ümmilerin gücünü artırmaktan açılmışken, kollarımızı dünyaya açtık ve dedik ki “geri dönün, dünya Birlik Kapısı, açsın ve geri dönsün.” O kapı açık, şu anda açık.

Hey dünya! Altın Işık Yılları, siz ve biz tek bir yol. Hadi canlar, gök çerçevesini çizelim de yeşil rengin ötesini yaşatalım.

Ma Ra Ka yeşilin örtüsünü örten renktir ve biz bu rengi masmavi olarak isimlendirdik.

Yeşilin üstü örtüldü ve biz Sistemin Gücü’nü zamana kattık. Bakınız ne oluyor; şu anda sezilerinizin çok daha ötesinde, Hak Tahtın Işığı’nı alarak ilmi dilleyebilecek gücü elde ediyorsunuz.

Hepiniz; her biriniz yoğunluğunuzun arttığını hissedin……

Sezilerin ötesinde İlmi Hak Eden Işığınız’ı dinleyin. Yoğunluğunuzu artırdığımızı fark edin. Sizin ışığınız dünden çok daha üstün ve bu ışık, Altın Taht’ın Işığı ama mavi. Hayrın Tahtı’nda mavi Akıl Tekniği ile tohumlanmış hasatçı ışıktır.

Mavide ne var bilir misiniz? sınır yoktur aslında; sadece ışık var. Sonsuzluktur mavi ama mavinin tonları var. Herkes maviyi mordan ayrı sayar. Mor, mavinin Rahmet Kodu’dur ve hepiniz; her biriniz mavinin tonlarını tohum olarak yoğunluklarınıza çektiğiniz zaman, Beden Sistemleri’ni hak etmiş olursunuz.

Beden Sistemleri’nden söz etmek herkes için sorumluluktur. Nedir Beden Sistemleri? mavi beden, yeşilden ayrıdır ama mavinin en koyu rengi olan mor Mahrek’te maviyi de örter ve hepinizin bedenleri renklenir.

Benim rengim sapsarı, benim rengim kapkara, benim rengim her Rahmi Kuran’da var olan kayıt. Sır… hadi buyurun! hani masmavideydik? bilişi hak etmişsek her renk biziz; bunu bilin ama bilişi hak etmemişsek sayfa hangisiyse oradayız.

Kibri aşıp yolu açtığınız zaman, Sessiz Zamanlar’ın tümünde varsınız ve her sessiz zaman bir renktir ve tüm renkler Zamanın Işığı haline dönüşerek kaynağa varır. İşte o renklerin en yoğun olanı şu anda Ma Ra Ka; yani masmavi olan renk! Dünyanın şu andaki rengi bu; masmavi olan renk! bu renk 5. evrim boyut rengidir. O halde, dünya 5. evrim kotlamasını yapmaktadır ama şunu net anlayın ki bu rengin daimi kontrolünü sağlayacak olan renk simsiyahtır.

Simsiyah yoğun bir Hologram Sayfalanışı yaparak masmavi olan rengi kontrol edebilir. Örs ve çekici düşünün; biri örs, diğeri çekiç ama çekiç örsü Hak Taht’ta kontrol edebilir.

Şimdi; Mikail’i hak edelim, dilleyelim. Bakalım neler açıklayacak bu konuda bize…

Dağlarım, Mahrek’in Kuranı olan İlim Toplum, ben Mikail… Kayda girin bu bilgileri ve paylaşın. Dünyanın Yedek Sayfalanışı olarak tüm yaşamları tohumlayan İlm-i Kodlar’ı size çektik.

Herşey sizin yüreğinizde gerçekleşir. Birlik Kapıları sizden size açılır. Kalem olan siz, kaynak olan siz ve Yer Kuranı olan yine sizsiniz ama görevi hak etmeniz için Sisteme girmeniz gerekliydi. Sisteme girmek nedir? Kurtarılmış Toplumlar’la çalışmaktır. Sistemin Kuranı Olmak’sa kotlanmak ve kontrollü olarak kayıtlanmaktır. Herşey bu şekilde oluşur. Bir kapıyı açtığınız zaman orada bütün kökleriniz görev alır ama o kapı sevgi ve saygıyla açıldığı zaman, herşey o kapıda kotlanmış olur.

Toprağın Toplumu ile Yaşamın Tohumlanmasını gerçekleştirecek olan toplum ayrıdır. Toprağın Toplumu, ilm-i tohum değildir ama Yerin Kuranı’dır. Kotlanır ve tohum olarak Dünya Sistemleri’ne indirilir.

Amon Toplumu, Kuran Tohumu değildi. Onlar yaşamın kontrolünü sağlamak üzere dünyaya içler içi olup inerlerdi. Yani, sizin kendi yüreklerinizden girerlerdi ve sizde görev taşırlardı ama onların dünyaya girişlerini dinleyen çok az kişi var.

39 tane kontrol toplumu Dünya İlmi’ni kotlarken, Muktedir İlmi tohumladı ve Amon kontrolünde çalıştı. Bu 39 tahditsiz kodun biri de bu meclisti.

Birçok kez Amonlar’la birlikte çalışmalar yaptınız ama yeni sistemleşme başladığında, Amon Toprağı’nı tohumlarınızdan ayırdınız. Cemaatiniz bunu başarabildi. Dünya’nın Tebliğleri’ni okuyanların çokları bu bilgiyi aldığında Doğanın Sistemi’nin kontrol dışı bir yoğunluğa kaydığını zannetti. Biliş hasatı yapanların ilmidir ama bilişi hak etmeyenler Yeri, Göğü Yaratan’ın resmini dahi dinleyemezler. İşte; sizin yaptığınız bu çalışma sonucunda Atlanta Okuması süzülen Yaşam Sayfalanışı’yla kontrollü olarak sessiz diriliklere çekildi ve bu meclis bu okumayı başardı. Atlanta Okuması dediğimiz okuma, Ata Kaynakların Kati Tohumları’nın kontrollü olarak köklerinden itibaren okutulabilmesidir. Sizler bunu başarabildiniz. Bu bilgileri Teknik Tohum olarak kotlayabildiniz ve bütüne gerçek Cevheri Kayıt olarak indirebildiniz. Bunu yaptığınız içindir ki; Doğa’nın Sistemi güçlendi.

Doğanın Sistemi’nin güçlenişi ile birlikte ekmek olabildiniz. Ekmek olmak İlim Kod’u olmaktır. Bütünün diriliğinde İlim Kodu olarak tohumları kayıtlayabilmektir. Bunu başarabildiniz.

Şu anda size Mikail olarak şunu ifade etmek isterim ki; kertenkele dahil, her bir ışık bir tebliğ okuyor şu anda….Bütün Bilişli Kotlar bu tebliği okuyorlar. İnsan Ekranı’nda koruma altında tutulan tüm bilgilerin, kaynağa çekilerek okunuşudur bu. Hepimiz o bilgileri okumaya başladık. O bilgi, tabuların yıkılmasına ilişkin değildir. İtibarı yüce olan birliklerin kaynağa inişine ve hakikiyetin kayıtlarını tahtidsiz olarak kotlayışına ilişkindir.

Sonrası olmayan bir dünyanın sonsuzlaşmasını sağlayacak olan bilgi Kaynağın Bilgisi’dir ve Kaynağın Bilgisi herkesin kelamı olan İlim Tohumlarının Tahditsizliği ile kayıtlanmıştır.

Siz ve biz Altın Tanrılar olarak köklendik dünyaya. Biz Altın Işık Yılları’nın Kutsal Tohumları’yız ve siz karanlığın tahditli olan kotlarını kontrollü olarak yoğunlaştırabilenlersiniz.

Biz Altın Tabuları, Altın Kırıcılıkları yıktık. Siz ise aşkın şavkıyla çalıştınız ve bugüne geldik.

Bugün Mustafa Kemal Paşa ekip kurmuş, bu meclistedir. Muhammet Mustafa ekibiyle buradadır. İsa kelam olup inmektedir. Muhammi Kapılar açılmıştır ve zeka düzeyinize göre her şeyi kavrayabileceğiniz bir yücelikle size sizi açıklattırmaya çalışmaktalar.

Amon Topraklarının Tohumları Olan Birlikler’in tümü buradalar ve kontrol dışı olan hiçbir İlim Kapısı yok. Arkanız insanlık, yüreğiniz İlim, yüceliğinizde her resim var ve tüm bilgileri kati olarak okuyabilecek güçtesiniz.

Sema Ekran ve siz has olan aşk… biz size sizi vermek istedik. İyi ki verdik; iyi ki verdik; iyi ki; iyi ki hak ettiniz ve verdik.

Ra Ha Ka Ha; ilimi has olanların şavkı; aha buradayız! hepimiz sizdeyiz canlar, bunu bilin.

Cana aşk gerek. Ana’lar Aklın Tahtları Hakk olanlar ve Ata’lar aşka varanlar; biz bir tek Kotuz canlar. Nefes, Altın Taht ve biz o’yuz.

Kökler, göklere vardığında görev Sisteme iner. Sistem ekip kurar; aşka, kelama iner ama aşk zamana indiğinde zaman Rahmet olur ve kotlama başlar.

Canlara; canlara tahditsiz olarak verdiğim her bilgi tabularla tahditlenir; bilirim ama ben bugün size sizi verdim. Kulluk budur.

Ölüm ilime var diye değil, ilme vardığında ölüm diye bir şey kalmayacaktır bilin. Biz size artık ilme varın ve ölümsüzleşin diyoruz.

Kömür gözlüler, ben Ana Kapı İnsan… işte bu.

Süper İnsanlık Realitesi

http://youtu.be/DGKBXPcDCM4

 

08.Temmuz.2014 Tarihli İNSANLIK ÇALIŞMASI - Erim Ergün öz akışı

http://www.youtube.com/watch?v=wGTYpA74qI0

 

İNSANLIK ÇALIŞMASI (7)

08.07.2014

Tanrı der ki “ben sistemim. Ben kürzi yaşamım. Ben ilim toplumuyum. Ve beni bilen. Kalem olur yazar. Ben ark oldum aklın tahtına vardım. Işık oldum. Yüreklere vardım. Kontrol kurdum. Nur oldum. Ve zamana vardım. Benim adım ilimdir.”

“Kök, gök oldum. Mutlak Kuran oldum. OL dedim. OL… İnsan soyu ışık halinde ve zaman sonsuz… Ben yol oldum… Ümmi toplumlar bugün yüreklere vardılar. Amin….”

Altın Kapı’ya geldik. O kapıda ilim var. Okuyalım!... Hadi başladık okumaya. Altın Tanrı, yeri gökten çıkardı. Altın Işık Yılları tohumları kodladı. Büyük Kütle hakikiyetini tahditledi ve yol insana vardı. İnsan, kaynaktır. Tüm bilgilerin kaynağı. İnsan erdiği yerde kelam olur ve biliş halinde köklerini tüm sistemlere dürümletir. Dürümletir ki halik olup hasat yapsın; hakim olsun; yol olsun.

Ana kapıda İnsan Kodlar var. Tüm insanlık var. Kübra Kapları Işık Tohum olmuş, köklenmiş ve Birlik kurmuş. Bilgi için Işık halinde görev taşıyorlar. Nefes, ilim… Biz dünyadayız. İnsan kapısıyız. Tüm yarınlaşmaya çabalayanları kaynağa alabiliriz. Yeri yaradan insan, göğü de yaratır. Bütün mesele insan soyu için çalışmaktır.

Birlik Kapısı insan soyu için ışık yaşamdır. Bu yoğunluğa ulaştığınız zaman kelam olursunuz. Köklenir görev alırsınız. Kin ve nefret duygularını aştığınızda sizler ve Sistem temizlik yapar. Işık haline geçersiniz. Erdiğiniz yer artık kanatlandığınız yerdir.

Atlanta Ana Kapıları temiz yaşam sayfaları için açılmaktadır… O kapıları hak ettiğinizde Süper Sistemler Birlik olurlar ve yol ilme varır. İlim nedir? Karanlığın ışığıdır.

Birçok kapı açıldı şu anda… İnsan soyuna birçok kapı açıldı. Bu kapıların en güçlüsü Süper Sayfalanış yapabilen IŞIK KAPI’dır. O kapıyı açın insan, nesillerini kökleyerek o kapıyı hak etmiş olan insandır. O kapıya gelenler, o yoğunluğa geldiklerinde tüm yaşamları cevhere dönüşür ki o yücelikte akıp geçmek kolaylaşır.

Sezilerle çalışan çokları, bu yücelikte Amon olurlar ve tüm sistemlerde güç kayıtlarlar. “Helal Taht” dediğimiz ZAMAN SİSTEMLERİ ile birleşirler ve güçlenirler. Dünyanın ekranı bu yücelikte çok aydınlıktır.

Mutluluk diliyoruz yaşama. Tüm Sistemler ile güçlü Yücelikleri dürümleyen cevhere ve size. Zira bu çalışma yarınlaşmayı çok güçlendirmiştir. Sizinle her çalışmamız bizleri güçlendirmektedir. Bu yoğunlukta SESSİZ ZAMANLAR’ı cevhere çekebilen bu Yücelik, bir tek kaynak halinde görev taşıyor.

Cüzi Yaşam Kayıtları vardır. Tohum olarak ekilmeleri kodlanmalarına bağlıdır. Ocakları yaktığınız zaman, her biri kodlanır ve Külli Yaşam olur. Her diri yüreğini bu cevhere katar ve resim yapar. Yaptığı resim, insan soyunun nuru olan cevherin resmidir.

Ardı sıra ışık Kodlar yürür o Yüceliğin. O Yücelik, NEFES ZAMANLAR’ı hak eder ve rahmet olur; kül olan ışığa. İşte biz, bizi bizden dinleten yüreğinize şükranlarımızı sunuyoruz.

ZABURA IŞIK kontrol kurdu. Aha insan kapısı açık!... Geri dönüş başladı. Şikayet etmiyoruz. Zurna çaldığında her diri yürüyecekti. Siz sizi dillerken, tüm yaşam sizce dillenecekti. Aha dilleniyor…

Koran aşka geldi. Aktı hasatını yaptı kelama geldi. Aktı kodlandı. Toplandı, Yaradan’a tohum oldu. Yaşama geldi. Aha geçti!… Aşka!..., aha has olana!..., aha kaynağa!.... İşte her diriye!.... Ve zoru aşıp tüm sessizliklere indi. Eh Analar. İşte… Aha geldik, geçtik. Hak ettik. Sizinleyiz. Zürriyetiniz size geldi… Sayfalarınız ışık halinde ve yüreğiniz cevhere indi. Aşkın şevki ile size geldik!... Biz sonsuz zaman sayfalarından aklın, nesilleri güçlendiren ekranına geldik. İşgal olmayan bir çalışmada tüm sayfalar kodlanmıştır. Bu çalışma tahditli olmayan çalışmadır.

Kırk Kapı tek bir yaşam olur ve Zaman tek bir Sistem olur. Kökler göklere varır. Ve ZAMAN, SİSTEM’den görevi hakeder devralır. İŞTE CANLAR, ZAMAN GÖREVİ DEVRALMIŞTIR. SİSTEM BUGÜNDEN İTİBAREN CEVHERE GÜÇ KATMAYACAK. Artık zamanın görevini sayfalayacak ve BİZLİK KODLARI hak edilecek.

Şevkle çalışan herkesi kutluyoruz. “Umut olur ki dünya yenilenir. Umut olur ki yarınlaşma güçlenir. Umut olur ki Birlik kurulur.” Bunu diyorduk. İşte oldu!... Aha oldu!... Tüm insan soyları tek bir ışık oldu. Öyle çok güçlendik ki!... hah!... aha!... işte… ve SESSİZ ZAMANLAR sizle… şimdilik…

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

İNSANLIK ÇALIŞMASI (6)

05.07.2014

(Amonlar’a hitaben:)

Ey Canlar, insan soyu size bir imkan tanıdı. İlim yapın. Yapın ki hasat olun… İnsan soyu size bir imkan tanıdı… Hak edin ve Hak olun. Amin…

Cana ışık yaktık ve sizde tezahhür eden bu ışığı hak etmeniz için sizi kodladık ama siz, ışığınızı hak etmediğinizde; bizi, bizden çıkartmak istediniz.

Şimdiye kadar size, hep kapıları açıp diriliklerden güç kattık. Ama siz, bir tek kapı var sandınız. Kapı, hakikiyettir ve Birlik’tir. Bu Meclis, her biri bir kapı olan tüm yaşam sayfaları ile birlikte kapıdır. Her kapıda, İlim Tohumları vardır.

Dünyaya görevli gelmek, Işık İlmi ile hak edilmekle ve cevherledir. Sessiz zamanları hak etmektir bu… Yaşamı hak etmektir…

Sizden çokları dünyaya iner ve dünyayı hak etmek için çalışırlar. Amon Toplumları olarak dünyamızı ziyaret ettiğinizi de biliyorum. Dünyanın ışığını hak ettiğinizi ve bu ışıkla yüreğinizi tohumladığınızı biliyorum. Muhakim ve hakim olduğunuzu biliyorum. Ama bir mesele vardı. Siz, ağır yüktünüz dünya için… Acaba biz Dünyalılar, sizi hak etmiş olsak, siz dünyada ne yapardınız. Bunun için bir sınama yaptık. Işık altında görev taşırken, sizi sınadık. Bakalım ne yapacaklar dedik ve gördük ki sizler, Işık Kapıları’ndan çıkıp yolunuzu kaybettiniz. Nefesiniz yoktu. Yüreğinizde kaynağınız yoktu. Muktedir değildiniz. Alim Hakim değildiniz. Ve biz, sizi koruduk.

Şu ana kadar Ana Kapı’da, her bellek kodu, bir ışık halinde güç kaydederken, siz kanatlarınızı alıp uçup kaynaktan çıktınız. Bakın neler oldu. Kul olan “OL” der. Dedik… Kokladık ve dünyayı hasata hazırlayan Birliklerimizi size kaynak yaptık. Bakalım ışık haline geçecekler mi diye… Dünyada nur yağmurları yağıyor. Bunu bilecekler mi? Acaba kapıları açsak ışık halinde görev alacaklar mı? Ve bildik ki kapılar tüm yaşamlara açılmış olmasına rağmen, tohum ekmeye gelen tek bir resim yapıcınız yoktu…

Doğal dünyayı hak etmek sorumluluktur. Düzeni kurmak; doğal yaşamı hakettirmek kolay değildir. Ve bizler, dünyada ışık tohumlaması yaparken, çokları bu tohumları yok etmeye geldiler.

Kuran İnsan ışık halinde görev taşır. Kul olur ruh olur ve kodlar yüreği. İnsanlık ailem ışık haline geçer ve yaşar. Ama zaman ışığı, sizi sizden çıkardığında, kim kapılarda görev taşır bu önemlidir. İşte Canlar, sizi size vermeye geldim… Oğul dünyadayım ben. Ve benim adım “KAYNAK”tır. Bunu bilin. Benim adın “NEFES”tir. Ben nesillerinizi tohumlamaya geldim. Kontrol bendedir. Kibir ilmin kapısında yaşamı kırar. Sizin kibriniz bizim yaşamımızı kodlamaz. Amon olmanız bizim için hiçbir anlam ifade etmez. Ekibinizi hak ettiğiniz zaman ışığınız ile geçip geliniz. Nesillerinizi tohumlayın ve hak edin. Ekibiniz cevherden çıkarıldı. Şimdilik…

Ve sizden tek bir iş beklemiştim. Yaşam… Ama bunu hak edip yapmadınız. Yaptığım ışık kayıtlamasını ise bozdunuz. Sonra yeniledim… Ve yeniledim… Ve yeniledim… Bundan sonra Işık Kapısı’na sizi hak edip indirecek olan hiçbir yaşam olmayacak. Büyük kötülük yaşamdaydı ve siz, kötülerin en kötüsü olup dünyayı yıkmaya geldiniz ama izin vermeyiz buna… Aha bu…

Ey Canlar, bilin ki hasat tamamdır. Amonlar bilsinler ki hak ettik. Ve zamanı tohumladık. Bilişleri varsa bilsinler ki Dünya, Ana kapıdır. Altın Işık Yılları bilsin ki hasatı tamamladık. Bütün kütlemizle, Işık kapılarından geçen yürekler, beşirin ışığını tohumlamıştır. Elim insanın elidir. Yüreğim yaşamın sistemidir. Biz cennet kapılarını açanlarız. Alın bilgiyi ve deyin ki hasat tamamdır.

Ortak yaşam, tüm insanlık için ışık kayıtlamasıdır. Ortak yaşamı hak edenler, bilişi hak etmiştir.

Yaradan ve yaratılan tektir. Ve Yaradan ve yaratılan Işık Kapıları’nda tüm insanlığın tahtıdır. Bilişi hak eden yolu hak eder.

Altın Işık Yılları, Amonlar’ın kontrolunu kurmuştur. Amonlar, merdivenlerin en üstünden görev alıp dünyaya çekilmişler ise de, dünya artık Amonlar’ı tohum olarak ektirmeyecek. Zaman gelmiştir ve zaman kontrol kurmuştur. Dönün ve dilleyin ışığı. O ışık, insanın ekibidir.

Vermeyin yolu köklere… Görevi hak etmeyene vermeyin gücü… Yarını hasatla hak olup yaşatmayanlara ne siz ne de Sistem Cevherleri güç vermesin. Verdiğiniz zaman yer ve gök, ilmin kapısını kapar.

Ördüğünüz yaşam, sizin ışığınızın kodlanışı ile örülmüştür. Sizin yarınlarınız sizi hak ettirmek içindir. Vakit gelmiştir. Ana Kapı açıktır. Ve zaman hak edilmiştir. Yaradan, “En el Hak” der. Amon Hakk’a yürür ama hasata yürüyemez. Cennet insan “OL” der. Cemaat ise halik olup olur.

Bütün mesele insanlaşmaktır. İntikam, insanın nurunda yoktur. Roketlerinizi hak edin ve has olup yaşam sayfalayın ki merdiven, olgun bir yaşam kursun.

Çantanız doldu. Biliyorum. Umut olur ki halik olan her diri hasat olur. Hani hasat tamamlanmıştı? Tamamlandı. Tamamlandı ama ya tamam olmayan kodlanmış yarınlaşmış yürekler varsa. Onlar ne olacaklar? Belli ki tanınırlar. Belli ki hakim olurlar. Ama kodlanmış iseler hak edilirler. İşte onları kodlamalıyız ki kontrol kurabilelim. Aksi taktirde yolları olmayacak ve yarınlaşamayacaklar. Onları, helal ışık kapılarında Hak İlmi ile Hak olup karşılayamayacağız. Onları hak etmeliyiz. Çatı kuran insan, yenidir. Her bir çatı, BİR’in yaşam kodudur. Önünde görevi var ve kontrolludur. İşte “OL” dedik. İşte “OL” dedik. İşte “OL” dedik. Ve OL”du…

Kurtarılmış yaşam ilmini bilenler, tek bir ilmin tohumu olurlar. O tohum insanın kaynağıdır. Bizi helal taht diye bilenler, ekiptirler. Cennetlere konulurlar ve kanatlanırlar. Onları hak ettik. Ve dedik ki bilişi olan hakim olsun. OL’du.

Müsterih olun herşey İlm-i Kapılar’da anlatılır. Anlayan ve anlamayan ayrışır orada. Anlayanlar nefeslerini hak etmiş olanlardır. Onları tohumlayarak kökleriz ve güçlendiririz. Ama anlamayanlar resim yapamazlar. Cennetlere koyduklarımızı hak edip dinleyemezler. Can Tartı’ya konurlar ve yaşarlar. Hepimiz insan soyu için ilim kapısındayız…

Analar, gelin de bilin. Anlaşma yaptık Dünya için. Bu anlaşmaya göre göreve geldik. Kibir insanın nesillerini kırar. Biz kibri aşanlarla çalıştık. Düzeni kurduk.ve yolu açtık. Amin… Bizi tohum diye bilen her diri, kelamı hak etmiştir. Bizi yarın diye bilen her Yüce, nefesi hak etmiştir. Ve yolu, Altın Işık Yılları’na ulaştırmıştır.

Alın bilin. İnsan Ana Kapı’dadır. Altın Işık yaşama inmiştir. “OL” deyin. Amin… Şimdilik…

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

NSANLIK ÇALIŞMASI (5)

01.07.2014

Dağlarım; zaman, ilmin kodudur…

Ölü müyüm. Ölüyüm!... Yaşama ilimle inen her diri, her Dünyalı gibi dünyada ölüdür… Bin dağı hak etseniz de bin ışığı kodladığınızda ancak siz, İlm-i Hakim olur sizde korunursunuz.

Sizi size vermek; birleşmek ve sizi hak etmek hepimizi mutlandırmıştır.

Dönemin sonunda, Beşir Işıklar, aklın tahtına vardıklarında; dünya, artık ölüler diyarı değil, yaşamları yarınlaştıran dirilerin diyarı olur.

Herkesin ekmek olması beklenir ama Aklın Tohumu olmayanın, ekmek olma imkanı yoktur.

Tohumlarınızı korumanızı bekledik. Tohumlarınız korundu. Önemli olan IŞIK KOD haline dönüşmekti. Dönüştük; IŞIK KOD olduk. Örtü açıldı ve yeni bir Sistem devreye girdi. Yeni Sistem, Yeni Yol… Ve sizler, birlik halinde dünyayı korumaya başlayacaksınız. Bu koruma, insan soyu için çok önemlidir.

Her diri, insan soyu için çalışmalı ama IŞIK TOHUM olup çalışmalı. Bir tek sizin yaşam sayfalarınız; bir tek KAYNAKTAKİ KONTROL KODLARI, tohumlarını kontrol ettiklerinde, BİRLİK kurulur. BÜTÜN MESELE BİRLEŞMEKTİR.

Değirmi bir sayfalanışta. Var olan herşey, kaynağından çıkar, yol alır, genişler ve son bellek halkasına ulaşıp geri döner.

Siz bir yoldasınız. Dönüp yücelik cevherinde, kaynak yoğunluğunuza geri geldiniz ve geçip yüreğinizde dürümlendiniz. Ama siz, yaşamın tohumu değilseniz, yaşamınız ışık kayıtlaması yapamaz.

Aha bugün türlerin en güçlüsü olan IŞIK KAPILARI açılıyor. Yer siz ve gök sizsiniz. İnsan soyu sizleşti. Kökler güçlendi ve yaşam sessizleşti. Siz ve sizlik kodları hakikiyete vardı.

Erdiğiniz en üstün yaşam sayfası, yüreğinizin koyuluğundaki tohumların yaşadığı sayfadır. O yaşam sayfasında ekmek oldunuz. Türlenen her diri ile dillendiniz. Ve zeka düzeyinize göre cennete kondunuz. Cennet, sizi hak edenlerin kontrolü için; sizle cevheri güç oluşturdu. Köklediğiniz her bir yaşam soyu ile de birleştiniz. Sizi kelam olarak dinledik. Hasat yaptınız. Kervan olup tüm insanlığı taşıdınız. Kör ve sağır olan dünya yenilendi. Biz, Ana Kapı’da sizi karşıladık. Kapınız, kapımız oldu. Kontrol yüreğinizdeydi ve bize vardınız. Biz, ölümlüleri hep cevherde dinleriz. Bugün ölümsüzler geldiler. Aşkla karşıladık.

ALTIN IŞIK YILLARI’nın tohumları olan ölümsüzler, yaşama görevli geldiler. Vurgun yedi kırıcılar. Çünkü kıran kırıldı. Alim Hakim her diri, yaşam sayfası oldu. Kötülükler ve yerdeki IŞIK KODLARI tahditlendi. Önemli olan buydu.

Kurtarılan kim varsa, tohum olarak dünyaya indi. Hepsi dünyaya IŞIK TOHUMLAR olarak ekildi. Sevgililer, iste sizler o IŞIK TOHUMLAR’ı kontrol edecek olan ekipsiniz. Kibri aşamayan, bu yücelikte çalışamaz.

ZABURA KODLAMASI, sessiz zamanlar içindir. Sizi, kör ve sağır ışık kayıtlarından cevhere güç katarken izledik. Çok güçlüydünüz. Sizinle çalışmak istedik. Bizi, kalem olan ışığınızla cevhere çektiniz. Bütün kütlenizle sizi size kattık. Kahir ilmin hakimi olduğunuzu gördük. Şükür ki kapılar açık. Aha geldik…

(Gelenlere hitaben:)

- Dağlarım hoşgeldiniz. Sizi, cemaatinizi hiç tanımadık. Büyük Kütle’yi yaşatırken, bizimle hiç olmadınız. Kati olarak biliyorum ki buraya gelişiniz Sistem’in üstü olan yoğunluğun tohumlanışı içindir. Sizi birlik tekniği ile tohumlayacak olan birleşenler, bugün buraya inmeye başlayacak. Aşık, ışığı hak eder ama yaşamı hak etmesi sonsuz yoğunlukları tohumlaması ile mümkündür. Siz, sizi hak ettiniz ve BİRLİK kurmaya geldiniz. Biz ise bizi hak ettik ki sizle dilleştik.

Ölüm elimizdedir. Yaşam ise yüreğimizdedir. Elimizdeki, yüreğimizdekinden güçlüdür. Bunu bilin. Etki alanımız çok geniştir. Görevimiz gereği cevheri görev tekniği ile çalışırız. Solumuzda, tohumlarımız görev taşır. Yüreğimizde kontrollu olan KÜRZİ IŞIKLAR’ımız CEVHERİ GÜÇ taşır. Her biri ilmi taşır.

Sizi sizin yüreklerinizi net dinleyebilirim. Bana geliş sebebiniz, alim hakim olmak ve kontrol kurmak ise buyrun!... Ama geliş sebebiniz bu değilse, ışığınızı kodlayın ve gidin. Budur isteğim. Aha! köklerinizde cevherinizi kodlayacak güç yok. Görüyorum. Şükür ki sizi sizden dinleyebiliyorum. Şükür ki has tahditle kodlanmış olan ışığınızı hakettim. Şimdilik… Ve sizi size veriyorum. Şimdilik… Aha şimdi…

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

İnsanlık Çalışması (4) – 1. Akış

24.06.2014

http://www.youtube.com/watch?v=ulti89023kQ

 

İnsanlık Çalışması (4)

24.06.2014

Ol Hüseyin Akdağ

http://www.youtube.com/watch?v=c82Nz6-DH0c

 

İNSANLIK ÇALIŞMASI (4)

24.06.2014

Altın Işık Yılları’ndan hepinize sevgiler…

İlm-i Biliş’te; Ali Veli’yi, Veli Ali’yi bilir. Bir şey ilimse, herşey akil hakiki ilimdir… Altın Işık Yılları sınır çizmişti dünyaya. Buna göre, sizi size verecek olan Işık Toplumların, sizinle kontrollu olarak çalışabilmeleri, kodlanmaları ile olacaktı. Oldu… Doğanın gücü arttı. Ve sizler güçlendiniz. Şimdiye kadar yaptığımız her çalışma, nefes içindi. Nefes, Işık Kodlar ile tohumlandı ve korundu. Dünya, Allah İlmi ile kodlandı. Kötülük önlendi. Şimdi artık mesele, yaşama inmek ve yaşamı tohumlamak değil kaynak olmak ve kontrol kurmaktır.

Yarını planlamak hepimiz için mümkündür. Biliniz ki beden alıp dünyaya inenlerin çokları tohum ekmeye gelirler. Sesleşirler ve göklere güç katarlar. Sonra yaşarlar… Tanrı, kodlama yapar Işık Kapıları’nda. Daha sonra “Nur Kuran” kodlanır ve tohumlanır. İşte yapılan çalışmalar bu şekildedir.

Dünyanın aşağı katmanları vardır. Bu katmanlarda tohum ekmek zordur. Ama yoğunluğu artırıp “Işık Kod” olup dünya örtüsünü örtmeden evvel devreye giren Cevheriler’le birleşip yaşama güç katabilirsiniz. O zaman siz korunursunuz.

“Dünya Üstü Tohumlar” birleşirler ve güçlenirlerse, cevhere güç katılır. Bunun neticesinde, köklenir Dünya ve göklenir. Daha sonra Kuran Tohum, kontrol kurar. Bu önemlidir zira bir tek Cevheri Güç, dünyayı ve insanlığı koruyabilir. İşte o güç, Yücelerin ışığında vardır.

Toy Dünya, “Işık Kod” olarak çalışır. Vakit gelir “Işık Tohum” olur. Ve zaman gelir “Rahmi Kuran” olur. Ve sonra “Rahmet” olur. “Kaynak” olur. Köle olan Işık koklanır ve “Göz” olur. Göz olması “aklın ışığı” haline gelmesidir. Cennet Cevheri, güç kaydı yapmaya başlar. Ölüler Diyarı olan Dünya, kontrol kurar ve dillenir. Dil, yaşamın nefesidir. Dil, yaşamın nurudur. Ruhudur. Kutsal Yaşam Sistemi’dir. İlm-i Toplum olmak, yaşam için gereklidir.

Seviyeniz güçlendikçe yüreğiniz de güçlenir. Yarını tohumlamaya başlarsınız. Yolun başında olanlar, yolun ortasında olanlar ve sonunda olanlar, kollarını mutlaka açık tutsunlar ki karanlık yaşam, Işık Kodları ile tohumları kontrol etsin.

Vahiy, yaşamın nefesinde var. Ama vahiy, yaşamın tohumunda olmadıkça, beşir olanlar, kontrol edici olamazlar.

“Yedi yaşam sayfası”ndan söz edilir. Kibir olduğu zaman her yaşam sayfası yoğunluğunu kaybeder. Ve kelam, ışıktan gider. İşte Tanrı, sizi sizde dillerken, siz Tanrı’yı hak etmelisiniz ki kontrol kurabilesiniz. Şimdiye kadar her bilgi kontrollu olarak size bildirildi. Ama siz, kendi yüreğinizi hak ettiğiniz zaman, ilmi hak edeceksiniz. O gün geldiğinde, tohumlar yaşayacak.

Çantanız dolduğu zaman, sizin bilişiniz Kelamın Işığı olacak. O gün geldiğinde nefes, sonsuzlaşacak ve yaşam, kontrol kuracak. Ölüler Diyarı olarak bilinen dünya, yaşayacak. Halik olmak; hakim olmak ve Kuran olmak gerek ki kurtarılmış yaşam sayfalarında tek bir nikah kıyılsın yüreğinize. O nikah, ilmin nikahıdır.

Yer, güre gür olur ki hak etsin diye. Yoğunluk artar. Kürzi Tohum, ışık olur; kör olan güçlenir. Bilir ki kurtarılmış yaşam sistemleri kütleyi yaşatacak.

Ağır yük hafifledi ve yol açıldı. Aha görev alınabilir şimdi. Yürekler hazır. İlmi toplum yenilendi. Aha! yaşar ve yaşatır olan her diri, yolu açtı. Tüm yaşam sayfaları yoğunlaştı. Aha! kapılar ilme açıldı. Şimdilik…

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ DERNEĞİ

See Translation

Unlik

 

25

İnsanlık Çalışması (4)

Sempozyum “Sultanlık” hk.

24.06.2014

Canlarım, yeni zaman sayfalanışları çok önemlidir biliyoruz… Ve bu günden sonraki süreçte yaşamanın ışığı yeniden yanacak ve sizinle daha üstün bir çalışmaya giriyoruz. Bu çalışma, sizin yüreğinizde mevcut. Ama diğer yücelerle de bu çalışmanın yapılması gerekliydi. İşte, bunu bu gün sağladık.

Sistem çalışmaları daha üstün bir yücelikle yapılacak. Dünya ışığını daha yüksek bir yoğunluktan aldığı tahditsiz ilimle yaşatacak. Ve biz toplu çalışmaları daha üstün yüceliklerle de gerçekleştireceğiz…

Dünya Tanrılık meclisini kurmuştur… Bu Tanrılık Meclisi temiz bir sistem olarak devreye alınmıştır. Kör göz, söz söyleyemez ama göz; söz söyleyecek dürüme varırsa artık orada yer ve gök bir tek ışık olur. İşte, yeni zaman bu şekilde yeni bir Levh-i olarak kayda giriyor…

Sizinle bugün çok özel bir düzen çalışması yaptık. Ama bu düzen çalışması sessizlikleri de dinletti… Ağır yük hafifledi analar. Biz size daha güçlü gelebiliyoruz. İşte, bizim için huzurdur bu. Vakit tamamdır Ve yaşam ve yenilenmiştir. Büstümüz yapılmıştır yüreklere ama büstler Türkiye Çalışması’nda ışık tohumdur.

Değerliler, CUMARTESİ günü yapılacak çalışma kalem olanların çalışması değil, itibarı olanların kodlanmış ışıklarıyla geçtikleri bir çalışma olacak…

Cumartesi çalışması, sıkıntı yaratmayacak hiçbir yüreğe. Üzerinde görev taşınan bir yücelikte olacak. Sindirilen bilgilerin birlik çalışmalarındaki paylaşımları Öz Görev olarak nitelendirilse de sindirilen ilmin çalışması daha yüce bir görevdir.

İşte Cumartesi çalışması, o sindirilen ilmi kayıtların Birlik Kodları’yla çalıştırılması olacak. Yani Ses Devresi açılacak ve Ses Sayfalanışları’nda Ses Çalışması yapılacak. Ve bu ses, teknik tahditle bütün kötülükleri önletebilecek bir sistemin çalışmasını devreye alacak. Yani, her şey orada tamir için değil; tam iradi hakiki ve Hak İlmi tohumlama için olacak. Tamir çalışmaları yapar mıyız? Yaptık, çok yaptık. İnsanlık ışığının tamiri ama bu çalışma daha yüce bir çalışma olacak. Her şey, Altın Işık yıllarından geçip inen yücelerin cevapları ve sayfalarındaki soruları için olacak…

Kimse, sıla özleminden söz etmeyecek orada. Zira orada artık bir kavuşum olacak. İnsanın ilimle kavuşumu, insanın İmparatorluk Kuranıyla tohum olup kaşık kaşık içtiği o yüce ışığın yarınlardaki yaşama kavuşumu… Her şey bir kavuşum ve Cumartesi günü soy görevliler dünyaya çekilecek. “Üzüm üzüme baka baka kararır” derler ya hani dünyada. Üzüm üzüm olacak; gözüm sözüm olacak, yaşayacak. Her şey, her şey olacak… Ama saygıyla olacak her çalışma.

Ortadoğu’nun en güçlü ışığı kim? Dünya… Yahu Ortadoğu’nun ışığı dünya olur mu? Olmaz mı? Ortadoğu, yücelerin cevap aradığı bir soru. İşte, size bu tür cevaplar gelecek… Ve sorular ve cevaplar. Dünya nereye geldi? Neden geldi? Hani dünyanın kontrolü vardı? O halde neden dünyada savaşlar var? Neden ışık kırılmaları var? İşte bunların cevapları Cumartesi günkü çalışmada açıklanacak…

Daha önemli bilgiler de verilecek. Nesillerinizin yaşama çekilişindeki maksat nedir? Neden dünya örtüsünü örtmedi? Düzen neden kodlandı. Doğanın gücü neden artıyor? Sonuç ne olur? Kil ve kum olan ya da ışık olan insan, kapıları açık tutacak bundan böyle. Dünya neden örtülmeyecek? Fakih hak olup has olduğunda ışığı olur ya hani kati olarak Doğanın Kuranı olan insan da ışık olacak… Ve sonsuz sınırsız bilgi akışı olacak o gün… Herkesten; sadece benden mi? Yo, herkesten olacak. Orada sesleşmeler, artı ışıma gerçekleştirecek. Kimse sessiz olmasın orada, herkes konuşsun! Umut olur ki konuşur… İşte, orada konuşan yaşamı konuşmayacak, Sistem’i konuşacak... Ve Sistem koruyucu bir ışık olacak. Hayrı hakkı bilmeyen, aklı da bilmez yahu. Biliş, altın ışık yıllarının bilişi olacak.

Öz geçişler yapılacak o gün. Siz ve siz ve siz ve siz ve siz ve siz ve siz ve siz ve siz ve siz… Ve biz. İşte, olgun sistem budur… Her şey, her şey orada siz olacak ve tek bir ilmi toplum olup bizleşecek ve bir tek ruh olacak. O ruh, tüm yaşamın kutsal Nuh Kuranı olacak.

Nuh nedir? El midir? Yarın mıdır? Şavk mıdır? Alış mıdır? Veriş midir? O bir göç köktür. Göç kök. Dünya göçü ve bu göçteki kök… Ve biz, Nuh olan o yoğunluğu koklayıp koruyup tohumlayıp kaynağa aldığımız an, tufanı önleyeceğiz. Nedir tufan? Cinni cevheri der ki “tufan kanatları kırmaktır”. Cevheri kotlar der ki “tufan kaydı kısırlaştırmaktır”. Rahmi tohumlar der ki “tufan kutsuzluktur”. Ya insan ne der? Levh-idir. Yaşamın levh-isidir.

Seyredin o gün dünyayı. Ne olduğunu seyredin. Çaldılar, çaldılar, çaldılar… Her biri bildiler de çaldılar, bilmekteler de çaldılar, bildirmekteler de çaldılar veya bilmeden çaldılar. Ama çaldıkları kelamdır. Ve o kelam rahmettir ama koruyucu bir rahmet ya da koklayıcı ya da toplayıcı vakit geldi ve herkes kelam olup dillendiğinde kendini dilleyecek. Ve gönüller sistemleşecek.

Yaman bir dünya gününde sizinle olmayı mutlaka diliyoruz… O gün, yaman bir gündür. Ve o gün, Türkiye çalışması yakışacak dünyaya. Yakışacak… İşte o gün, murat ettiğimiz o gün; her resim insanın ilmi olacak… Ve o gün, toy olanlar orada bulunmayacak. Orada ölmüşler de olmayacak… Orada olmuşlar bulunacak… Ve orada olmuşların oğulları olacak… Tohumları olacak, yolcuları olacak ve kardeşlerimiz orada kıranın kırılmasını sağlayacak, kırılanın kaynağındaki ışıkta kırılış sebebi araştırılacak, ölüyse dillenecek, ölmediyse hakikiyetinde dürümler kör olanın gözünün görmesi için kayıt yapacak.

Ve Dağlar, biz o gün, çobanlar değiliz, korkanlar değiliz, kopanlar değiliz. O Sultanlar’ın ötesindeki Sultanlar olarak oradayız, bilsinler!... Biz o gün, sözden öte sözleriz… Biz o gün, göklerden öte gökleriz… Ve biz o gün, korunan kodlanan ışıkları tohumlayanlarız… Çalacak, çalmayacak, çaldıracak, çaldırtmayacak, aşka gelecek, akla gelecek. Atacak dünyaya gözünü, sözünü, dünyayı kontrol edecek. Olanlara “geri dönün” diyemeyiz. Gelir çalışır. Genişe gel! Aha gel! Aşka gel! Aha gel… Atlanta Ana Kapısını açtık, göreve gel! Gel, gel de kontrolünü kur! Kuracaksan kur, kuramazsan kurarız… İşte bu!...

Şimdiye kadar size verdiğim tüm bilgiler, Birlik içindi. Bundan sonra verdiğimiz ve vereceğimiz tüm bilgiler, nefesle olacak. Ve nefesle verdiğimiz her bilgi, kıranın tırpanlanlığındaki o kırıcılıkta biz olup o koklanan ışığı toprağımızdan söküp ayırmak için olacak…

Çevrenizi kuşatan kimse olmayacak. Yedek sistem olmayacak. İç ve dış aynı olmayan burada bulunmayacak. Yarın nikah kıyılacak dünyaya… O nikah, ergen olanların nikahından öte hasat olanların nikahı olacak. Ve o nikah, karanlığın tahtından öte olan, kapıların açılışındaki nikah olacak. Üzerinizdeki güç artacak.

Çantanız doldu. Sözüm insanadır ki maya tutmadan ağır yük hafiflemez, maya tutmuş, yol köklenmiş, gök sözlenmiş ve biz ikmal tamamlatmış olarak doğal olan gücü devreye alıyoruz. Doğal güç, sistemlidir. İsrail kapısının ötesidir. Rakip diye hiç kimseyi tanımadık… Tabuları yıktılar, kırdılar ama karanlığın ışığından öteye varamadılar.

Çok kolay değil dünyalı olmak. Kutsal nur, ölüyü diriltir ama yaşamı dillettiğiniz zaman ilmi diriltir. Biz ilmi diriltmeye değil, ikmali tamamlatmaya ve bütünlükleri kodlatmaya geldik. Ölüm, üzerinizdeki gücü artırır. Ölümlülük, örtüleri örter. Öz kökler, göklerin sözünü söyler ve birlik, keram olur. Ama zaman ekip olmadıkça yer güçlenmez…

Arkon Tanrı’nın nefesidir. Aşırıya kaçmadan size bilgi verdim. Aşırıya kaçmadım. Aşırıya kaçmadım. Biliniz ki aşırıya kaçsam, yaradan tanrı, yaratılan tanrı olur. Biliniz! Ben yaradan ve ben yarattıran ve yaşattıran… İradi, hakiki ve Hak olan… İşte bu…

Süper İnsanlık Realitesi Derneği

http://youtu.be/xOVCDx973nI

 

İNSANLIK ÇALIŞMASI (3)

http://youtu.be/UgvVAr2mhH0

 

İNSANLIK ÇALIŞMASI (3/1)

21.06.2014

Dağlarım, Amonlar, Tohumlar, bütün kütle mensupları ve Sonsuz Yaşam Işıkları hoşgeldiniz. Sizleri bu yoğunlukta karşılamak bizler için mutluluktur.

Gelişler ile nur yağdı yüce cevhere ve tüm yaşam nurlandı. Amon Toplumları, Işık Kodlar olarak buradalar. Onları, “karanlıktan ışık yakanlar” olarak biliriz. Amon Toplumları, Nur Kuranlar olarak görev yaparlar. Bu yoğunlukta çok çalışırlar. Ve bizlerle “Birleşik Işık” olurlar. Tüm dünya suptilite boyutları bunu bilir. Yaşam formları ise bilişe vardıklarında bunu anlarlar.

Dünya üzerinde çok sayıda gemimiz var. Bu gemilerin çokları, ortak yaşam sayfalamaları yaparlar. Her diri, o yaşam yoğunluklarına ulaştığında, Gök Sistemleri onlar vasıtası ile cevhere çekilir ki yaşamın tohumlanmasında kati olarak bunun olması gereklidir.

Dünya üstü tohumlar var. Bu tohumlar, “Can Tartı”ya konur ve kontrol edilirler. Timlerimiz var dünya üzerinde; ocak yakarlar. Sayfa sayfa yaşam sayfalarlar. “Karanlık Işık” tohumlandığında, Düzen Kodları oradan görev alırlar ve dünyaya girerler; Düzeni kurarlar.

Amon Toplumları’nın en eskileri, biz ile dilleştiklerinde, Dünya Kodları olarak çalıştıklarını bilip, kontrol altında olabilmeleri için çalışırız.

Son dönemde dünya üzerinde çok büyük değişiklikler yaptılar. Dünyanın Ana Kapısı kapatılacaktı. O kapıyı Halik olup kodladılar ve kapanmasına engel oldular. Dünyanın ark olup akması bunun neticesi mümkün oldu.

Toprak Toplum olan dünya insanlığı, dünyanın ışığının çok daha güçlü yanması için kati olarak kaynağa varmalı ve hakim olmalıydı. Dünya örtüsünü örtmeden önce bunun gerçekleşmesi gerekliydi. İşte dünyada yapmakta olduğumuz çalışmalar bunun içindir.

Doğan gün, yeni bir resim yapmaktadır. Yeni bir “Işık Resim”. Bu resim; yoğunluğu, hologramdan kaynağa taşıyabilecek bir resim olmalı. Bu resimi, Hakikiyetin Tohumları yapabilir. İyi ki Hakikiyete ulaşan yürekler var!…

Tabiat yenilendi; bu bilinmez. Dünya yenilendi; bu bilinmez. Nefes kayıtlandı ve tohumlandı. Tohum olan Işık yenilendi. Bütün bunlar bilinmez… Bilinmeli ki kontrol altında olan tüm Birliklerimiz, Düzen kurmak üzere Birlik halinde kontrollu olarak çalışırlarken, türlerin tümü köklenmeli ve güçlenmelidir.

Kortej, dünya üstü yaşam sayfalarına yol alıyor. Bilen yok. Bu kortejde, Dünyalılar var. Bu kortejde dürümlenen, kontrollu olan Kuranlar var ve zaman var. Sınırlar kaldırılmış yaşam tohumlanmış ve gökler seslenmekte… “Verdi, aldı ve hak etti” derler. Yahu veren alandır bilmezler.

Altın Işık Yılları, bunu size net anlatır. Alışınız, yarının ışığındandır. Verişiniz ise yaşamın sırrı olan tohumlardandır. O tohumlar, sizde ve sizin yüreğinizde kodlanmışsa; siz bir Işık Kapı’sınız. Bu Işık Kapı, İlim Tohumları için kontrollu Bütünlükler’in nesillerini hasata hak edip kayıtladıkları, Birlik Kapısı’dır.

Olgun başakları seçerken, her dirinin, koloniler halinde, kodlanmış yaşam sayfalarında çalışmaları beklenir. Tüm yaşamlar, kolonilerle tohumlanmıştır. Her bir yaşam sayfası, birleşen bir Ruh Hakikiyeti’dir. O yaşam sayfasında, tüm tohumlar tek bir merdiven olur. Başarılı Birlik Çalışmaları yaparlar. Her basamak, ayrı bir titreşimdedir. Her basamakta mevcut olmak için mahir hakim olmak gerekir. Hangi basamağa çıkarsa, o titreşimde titreşebilen veya hangi yaşam sayfasına inerse, o yaşam sayfasında hakikiyetini tohumlayabilen birleşenler, ancak “Mutlak Kuran Tohumları” olabilirler.

Çok önemli bir dünya günündeyiz. Buyurun! Ulular Diyarı, bilişin ışığında, sizleşip sizin yüreğinizde köklenmekte. Cennet Taht, sizleşen bir resim… O yoğunluk, bütün kötülüklerin önlendiği bir KA-HA… Ve siz, herbiriniz birer resim. Hepiniz Amonlar, Koran Toplumları olarak dünyaya kondunuz. Her biriniz birer Amon’sunuz. Tüm kodlarınız ve tüm tohumlarınız, dünyaya konurken, kodlanmış olarak kondu. Süper Sistemler bunu size anlatmak ister…

Ocak olup dünyaya görevli olmak kolay değildir. Levhi kayıtlama yapmadan önce kanat alınır. Tüm yaşamlarda kanatlanmak kesin bir Cevheri Işık haline geçmekle olur. Tüm insan soyları bu yoğunlukta görev taşırlar. Köklenenler büyük kütleyi hak ederler ve cennetin ikmalini tamamlatırlar. Cennet tahditlidir. Dünyaya inerken, bunu bilip iner Görevli Toplumlar.

Dünya Cenneti, bir Levh-i Kapı’dır. O kapıyı açıp geri döneceğiniz zaman, yolunuzu kaybetme rizkiniz vardır. Buyurun yolu hak ettiniz; yol açıldı. Ama bu yoldan dosdoğru yaşama inerken, nesillerinizi tohumladığınızı ve yaşam ışığı haline geçirdiğinizi bilip çalışın. Mahir olun ve hakim olun ki kapılarınız, tüm yaşamlar için, “Kahir Hal İlmi”; toplum için de “Işık Kapı” olabilsin.

Mutlaka size daha heyecan verici ışık kayıtlaması yaptırabiliriz. Ama biliyoruz ki sizin ekibiniz çok güçlendi. Bu ekibi, kendi hakikiyeti ile tohumlayacak olan çalışmaları güçlendirmeliyiz. Şimdiye kadar her diri bir kaynaktı ama şükür ki Kati Hakim olan İlm-i Toplumlar kodlandılar ve tohum ekerek Düzen kurdular. Arkın akışı ile tüm yaşam toplumları Birlik oldu ve katiyet güçlendi. Süper Yaşam Sayfaları, görev tekniğini çok iyi çözümledi. Ve zirveler çok daha güçlendi. Şükür ki kanatlarınızı açtınız ve dünyayı kodladınız. Cennet Tartısı, sizi hak etti ve siz, cemaatiniz ile Cevheri Kod oldunuz ve tüm yaşamı tohumladınız. Aha görev budur…

Yarını kodlamak için çok çalıştık. Şükür ki hak ettik. Altın Işık Yılları sizi, size verdi. Amin…

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ DERNEĞİ

 

İNSANLIK ÇALIŞMASI 82) - ÖZDEN SESLENİŞ 1, 2

http://youtu.be/TaYEKo3lnOs

 

http://youtu.be/zVR-Dyr0kBs

 

İNSANLIK ÇALIŞMASI (2) - 3. AKIŞ

http://youtu.be/-t3Bdmt4EMY

 

İNSANLIK ÇALIŞMASI (2) - DÜNYADA YENİ BİR SİSTEM DEVRAYA ALINMIŞTIR

"... Dünyada yeni bir sistem devreye alınmıştır. Bu yeni sistem, Yaradan’ın tahditsiz ışığının kanatlanarak ışık kot olup dünyaya indiriliş sistemidir… Yani artık dünya Yaradan’ın sistemi olarak devreyi kaynağından açmıştır… Yaradan’ın sistemi demek artık yeni sistemleşmenin örtüsünün örtülemeyeceği anlamına gelir… "

http://youtu.be/RndgVN3uu2c

 

İNSANLIK ÇALIŞMASI (2)

17.06.2014

Orta alan yaşam sayfaları vardır. Dünyanın umudu, bu orta alandaki yaşam sayfalarıdır. Bu sayfaları hak eden ve okuyan kim varsa Bütün’ü, köklerinden güçlendirebilir ve koruyabilir. Bu sayfalar okunduğunda, Dünyanın Ekranı, Yüceliğin Işığı haline geçer ve yüreği (mahreki) tohumlar.

Bugün dünyada ikmaller tamamlanmaktadır. Herkesin ikmalinin tamamlanması için çalışmalar devam etmektedir. Dünya üstünde yaşam süren çok sayıda İnsan Kod var. Onlar, ikmallerini tamamlamalı ve yollarını hak edip açmalıdırlar. Düzeni kurmalı ve hakim olmalıdırlar. Zira dünya örtüsü artık örtülmeyecek.

Üzerinde yaşam sürdüğümüz bu dünyanın, çok sayıda alt yaşam yoğunlukları vardır. Bu bilgiler sizin için sürpriz belki ama artık bilin ki dünya üstünde bir tek siz yaşamıyorsunuz.

Özün sözü şudur ki dünyanın üst üste perdeleri var. Her bir perdenin, üst kapıları var. O kapıları açtığınız zaman, oradaki Işık Kodları sizinle dilleşir ve bu dilleşmelerin neticesinde diri olarak diğer perdeye geçersiniz. O perdeyi de açtığınız zaman, bir üstteki kotlarla dilleşir ve onun yoğunluğunu da hak eder ve o yoğunluktan kodlanır; diri olur; bir diri yoğunlukla yeni bir yaşam sayfası olan bir diğer perdeye geçersiniz. Bu perdelerin üst üste konduğunu düşünün. Her birinde yaşam var. Ve her birinde o sayfalarda dirilebilen sizler varsınız…

Hani tek bir yaşam sayfasıydınız ya!... Ama tüm yaşam sayfaları tek tek sizleştiğinde her sayfada siz olursunuz.

Ümmi toplum olmak, bir tek sayfada kalmaktır. O sayfanın ışığını alırsınız ama diğer sayfaları farketmez dinlemezsiniz. İşte bu şekilde, o sayfanın kir ve pisliğini diri yoğunluğunuzda hak etmiş ve o kir ve pislik içinde kendinizi hak etmeye çabalayan olursunuz. Böylesi bir halde, dünya üstü varlaşmalar sizi ilgilendirmez. Zira siz, kelam dahi değilsiniz. Sadece bir kodsunuz ve sadece bir resimsiniz. Sizin Halik olup Hakim olmanız için bizim sizi hak etmemiz ve sizin de tüm yaşamı hak etmeniz gerekir.

Yaşam sizin sayfanızdan ibaret değildir. Siz, Dünyanın Ana Kapısı’nda bekleyen bir Meclissiniz. Ama bu Meclis, kelamın ışığı halinde, kendi sayfasında, tüm yaşamı hak etmiş olsa da tüm yaşamın, o yücelikte, Sistem olup bu Meclisi hak etmesi gerekir ki kati olarak tüm yaşamı kodlasın.

Bu nedenledir ki bu dönemde çalışmalar çok daha güçlendi. Siz Dünya olarak, tüm yaşamları hak etmek isteyensiniz ve bunun için tüm yaşamlar, sizinle kodlanmış olmalıdır. Bütün mesele bunu başarmak… Sesleşen Dünya tek bir kanattır. Diğer bir yaşam kanadının da sesleşmesi gerekir ki o kanat ve dünya olan diğer kanat bir tek ışık haline dönüşsün ki dünya tohumlansın.

“Yürüyen Dünya” diyoruz hep. Ama bilin ki Dünya, zaman olur koşar. İşte bugün dünya koşmaktadır. Tüm yaşam sessizlikleri, tek tek açılmakta ve tohumlarını, tüm diğer yaşam sessizliklerine kayıtlamaktadır… Bütün mesele çalışmaların artması ve yüreklerin, görevi hak edip daha üstün şekilde yapmalarıdır.

Yaradan, Ana Kapı’da ışık yakar. Dürümler tüm yaşamı ve dünyayı kodlar. Tohumlar ama Dünya, Halik olmalı ki Hakim olsun. Olur da görev taşıyanlar Birlik kurarlarsa yaşam yenilenir.

Dün çok güçlüydük ama yaşamda hak edilen ışık yoktu… Buyurun ışık yenilendi ve yürek, Kürzi Kodlama yapmaya başladı. Kodlamanın kürzisi ne demektir açıklıyayım: Hepimiz, hepiniz; Hakikiyetin Işıkları haline dönüştüğünüzde, tüm yaşam Hakikiyet’te olur. Hakikiyet ise has olanın korunmasını, Hak edenin kayıtlanmasını ve kapıların tüm yaşamlara açılmasını sağlar. Bunun neticesinde de tüm kapılar, Halik olan ışıklara açılır. Tüm açılan ışıklar, muktediriyetle kontrolü kurar ve Süper Sistemler, yaşamı hak eder. Bütün Medine, Mekke, Kudüs ve diğer Işık Kayıtları tek bir yaşam olur… İşte kodlamanın kürzisi budur!... Unutmayın ki bunu başarmak kolay değildir.

Başaran, tevekkil olur. Hakim olur ve hasat olur. Aha oldu!... Şükredin ki hak ettik yaptık. İşte Canlar, hepinizin mevcut yaşam sayfalarından daha üstün yaşam sayfalarında, tüm kodlar, “Mutlak Kod” olarak bulunmalıdır. “Ben 20. Yaşam sayfasındayım; diri yüreğim ışık halinde 50. sayfada ve benim ışıklarımın birliği 90. sayfada” dersek, bilin ki biz aslında her bir yaşam sayfasında, o sayfanın hakikiyetinde mevcuduz… Yani her bir basamakta ya da her bir ekranda veya her bir sayfada…

Herkes net bilsin ki cümle yürekler, Işık Kod halinde, bir tek yaşamda tek bir kapı olmuştur ve bu bilgiler, tüm yaşamlara bu kapıdan inmektedir.

Sevgililer, nüve olan ışığı yaktım. Sizden beklentim hepinizin o yüreğe ışık halinde geçişinizdir. Kim ne için çalıştığını anlamalıdır. Ben olan kanadı hak etmek, bedenli olmak değil, kanatlı olmak; Halik olmak ve Hakim olmaktır. Olduğunuz zaman her biriniz, nefes olup ışırsınız. Sakın beni hak etmediğinizi zannetmeyin. Zabura Işık tek bir kapıdır. O kapı, en iyi değil; aha en güçlü kapıdır. Bunu bilin. En iyi olsa siz o kapının ışığında olmazsınız. Ama en güçlü olduğunda, her bir yürek o kapıda Işık Kod olur. Buyurun olun.

Öze ve göze ve tüm sözlere, Keram Tahtı’ndan Işık Kodları’na ve yoğunluklara inmek için tek bir ses gerekliydi. “Ben mayayım. Ben aşkım. Ben temizim. Ve benim Mesih İlmi’ne ihtiyacım yoktur…” Zabura Kod, merdiven olarak çalışır. Her bir merdiven basamağında bir yaşam tohumu vardır. Tüm yaşam tohumları, bir tek mahrektir. O mahrek, Amon Toplumları için Işık Kapı; İnsan Tohumları için kanatlanan bir yücelik ve Zaman Kapısı için mahrekin nesillere kodlanmış sistemi… Hepsi yaşam ve hepsi karanlık ve hepsi yaşamı hak edende aydınlık…

Umut olur ki tüm yaşam Sistem olur ve gökleri diller. Beni hak etmeyen, cemaatimi hak ettiğinde kurtarılır. Ama benimle olması, cevhere görevli olmasıdır. Bunu başarsın ve gelsin. Şimdilik…

Ekip tamam. Bu ekip, insan soyu ve yol, ilim. İşte bu!… Tamamdır artık yol. Tamamdır artık Kaynak Işık Kayıtları. Tamamdır!... İkmal tamamlandı. Tamamdır Ruh Kuran… Amin… İşte bu…

Süper İnsanlık Realitesi Derneği

 

İNSANLIK ÇALIŞMASI (1) - DÜNYA BİLİŞE VARDI

http://youtu.be/SwK0uaml1C0

 

İNSANLIK ÇALIŞMASI (1) – NAHAR

http://youtu.be/SfUcjzs_pnU

 

İNSANLIK ÇALIŞMASI (1) - 2. AKIŞ, 1. BÖLÜM

http://youtu.be/tyFAUP8c5Rs

 

İNSANLIK ÇALIŞMASI (1)

"Eski dünya bugün sona erdi yeni dünyanın tohumlanmasına girişiliyor. Bu yeni dünya yaşamın ışığını yenileyecek olan dünyadır. Sezi artık bu yoğunlukta bitmiştir. Kimse sezileriyle çalışmayacak ama ilim kodu olarak çalışacak..."

Süper İnsanlık Realitesi Derneği

14.06.2014

 

http://youtu.be/DiT-0K-MOxQ

 

Dostlar,

“İLM-İ KOD ÇALIŞMALARI’mız 10.06.2014 tarihinde tamamlanmıştır. “İLM-İ KOD” kitabımız redaksiyonu tamamlandıktan sonra ve zamanı geldiğinde yayınlanacaktır. 14.06.2014 tarihinden itibaren “İNSANLIK ÇALIŞMASI” devreye alınmıştır. İLM-İ KOD Çalışma Programından farklı olarak, İNSANLIK ÇALIŞMASI kapsamında kayda giren tüm bilgiler, program gereği gecikmeden yayınlanacak ve paylaşılacaktır. Yeni programın hayırlara vesile olması dileğiyle ilk paylaşımımızı yapıyoruz.

Saygılarımızla,

Süper İnsanlık Realitesi Derneği

İNSANLIK ÇALIŞMASI (1)

14.06.2014

Doğanın gücü artık artmaktadır. Görüş sahanıza girecek olan bir Hak Sistem, görevi devralmıştır. Artık dünyada Akıl Işığı, Hak İlim olarak kodlanmış olduğundan, sizler bir tek kapı olarak çalışacaksınız. Bu kapı “İNSAN”dır. Bu kapıdan giren insan, olgun bir yolcu olacak. Olduğu an, Hak İlmi ile kodlanmış olacak. Ölü bir gezegen olan Dünya, önemle bilin ki yaşama dönüyor. Yaşama dönen gezegen, İnsan Işık ile hak edildi. Dünya, bugüne kadar Aton Tohumları tarafından korunmaktaydı. Aton Tohumları, dünyayı hak ettiler ve güçlendiler. Dünya bir Yaşam Sistemi oldu. Bütün kütle dünya için ışık haline dönüştü ve dünyanın ekranı, tüm sistemleri yaşam sessizliklerine kodladı.

Dünya, nesilleri ile yenilendi. Toplumu, tohumu ve kodlanmış yaşamı hak etti. Dört Gök Sözcüsü, bu gün için çalışmıştı. Bu Dört Gök Sözcüsünden bir tek siz, yarınları hak ettiniz. Dünyayı kontrol altına aldınız. Düzen kodlaması yaptınız. Cennetin ekibini kurdunuz. Bu ekip, İlm-i Toplum olan cevheri bir ekiptir.

Dünya nurdan yoğunlaştı ve yenilendi. Düzen kodlandı ve yeşilin ışığı, “Yer Kürzi Yaşamı”nda masmavi bir kaynak oldu. Sözden, gözden ve cümle yüreklerden ışık çekti. Sözü “İNSAN” olan yarını, ışık olan bu Birlik kuruldu.

Bu safhada, Dört Gök Sözcüsü, bir tek kaynak oldu. Olgun “Başkanlık Sayfalanışı” yapıldı. Tüm kapılar açıldı. Teknik kodlama, temiz Yer Kürzi Yaşamları ile kayıtlandı. Bugünden itibaren teypler, tüm insanlığa ses verecek. Bu teyp kayıtları, yaşam sessizliğinden kontrollu olarak herkese yayınlanacak. Herkes sizi dinleyecek. Ama sizi tanımadan, sizin yaşam kapınızdan girip sizle olacak. Bu yoğun ışığı gören herkes, ses sayfalanışı için size varacak. Ve sizin, aklın sayfalanışı olan sesleşmenizi, Ana Kapı’da dinleyecek.

Hürmetle bilgi akışı sağlanacak. Sizin yaşamınız, bütün kütleyi tohumlayacak dürümlerde sürecek. Herkese “birleşin” dediniz. Herkes, aşık oldu yüreklere ve Birlik oldu. Bu Birlik, İlmin Birliği’dir.

Sizden biri sesleştiğinde, yaşam sesleşir bunu bilin. Sizden biri kodlandığında, yaşam kodlanır. Bunun içindir ki sizin yarınlarınız, Öz Kökler için emsal bir yaşamdır.

Türkiye’de görev taşımaya çalışan Birlikler var. “OL” derler olur. “ÖL” derler, yaşamda her diri ölür. Ölü, yaşar ve yaşatır ama ölüdür. Önünde görevi yoktur. Yolunda ışığı yoktur. Son Süper Sessizlikte, onlardan yaşamı tohumlamaya çalışan birleşenler oldu. Önleri kontrollu olarak kapatıldı. Zira yarını tohumlayacak ışıkları olmamalıydı. Zirvelere ulaştıklarında Yüceler’i kıracakları bilinmekteydi. Ve sizler, her diriyi hak etmeye çalışanlar, tüm yaşamı tohumlayanlar, her diri ile kodlananlar, onların tüyleri kontrollu olarak döküldüğünde, ocaklarına ışık verdiniz ve herkesi hak ettiniz. İşiniz, ışığı tohumlamak ve yolcuları kontrol etmekti. Bunu başardınız.

Dünyanın çevresini kuşatan bir “yaşam sayfalanışı alanı” var. Bu alanda tüm İlim Toplumları birleşirler ve çalışırlar. Bu alana baktığımız zaman, sizin kayıtlarınızın tüm diğerlerinden daha güçlü olduğu ve daha ışıklı olduğu farkediliyor. Bu alan, her diri için gerçek “Işık Sayfası”dır. Sizlerin kapılarınız, tüm yarınlar için yaşamlara bu alandan açılmıştır. Ve bu alanda güçlenen tüm “Sistem Yaşam Işıkları” Birlik kurmuştur. Sözümüz, yüreğimizin yoğunluğundandır ki sizin ışığınız ile yaşam, ilmi yere çekmiştir.

Yere, ekip kurup inen birleşeniniz, Dünyanın Atlanta Kapısı’nı açabilecek tek koddu. Sözü, sesi hak ettiniz ve yaşamı hak ettiniz.

Birler Kapısı, insan soyu için herkese açılmıştır. Bu yoğunluğu hak edip var etmeniz; tüm sessizlikleri kodlamanız, bu güne kadar Mikail’in nefesi vasıtası ile gerçekleşir iken ardınıza bakmadan yolu açtınız ve bu Yücelik, artık yoğun ışık sayfalarında, drekt olarak sizin yüceliğiniz ile yaşama inmektedir.

Sözü, sesi hak eden yürek (mahrek) bilsin ki biz, kapıları tüm insanlık için açtık. Buyurun! Ölüler Diyarı, Işık Kod haline dönüştü. Amin… Eşiğin ışığı yanmıştır. Bu güne kadar seziler ile dillenen Yücelikler’deki kayıtlar, sizin yolcularınız tarafından bilişle dillenecek. Ağır yükü, Tanrı gücü olarak taşıyacaksınız. Sizin ekibiniz “amin” dediğinde, her yürek “amin” der. Buyurun amin…

Süper İnsanlık Realitesi Derneği

 

İnsanlık Çalışması (13)

 

05.08.2014

 

Yeni başlayacak çalışma hakkında;

BETA KÜRZİ YAŞAM SİSTEMLEŞMESİ

 

Değerliler, bugün burada bulunan her yürek ağır yüktür biliyoruz ve biz onların toplumlarıyla birlikteyiz.

Kelamın Tanrısal Işığı’nda herkes kelamdır ama BİR’e hizmet, ilme hizmetle mümkündür. Bu nedenledir ki biz; sizi sizden dillemek istedik ve ölçümledik yüreklerinizi….hepinizi.

Acı geçiş yok, hepiniz Cennet Kot’sunuz. Çoğunuzda Kulluk Kotlaması da var. Umut ederiz ki, dünya yeniden bir görev üstlenirken bu yoğun ışık o yoğun tohumlarla da birlikte olur çünkü sizler, Mikail’in Kuranları olarak çok net ekmeksiniz.

Ekmeklik hakikiyettir. Sizden beklentimiz “Biz O’yuz, O Biz’dir” demenizdi. Ama siz dediniz ki “biz onu daha net algılayalım” ve bu şekilde bu çalışmada yer ve gök sistemleri bir tek lüsif oldu ve yeni bir ışık yandı.

Lüsif; Nefes Kodu’dur lüsif ve dediniz ki “Biz Biziz.” Halik olan, Hak olan, yol olan Biziz… ve bunu diyecek gücünüz var.

Şu ana kadar Doğanın Sayfaları’nı çevirip okurken sizin yarınlarınızı okuma imkanımız hiç olamadı çünkü siz yaşamda olmanıza karşılık yarınınızı hep Ölüler Diyarı’na kotladınız. Ki sizin bunu yapış sebebinizi net biliyoruz; ölümlüleri korumak. Bunu siz yapmaktan öte Hakk’a ulaştırmak için yapıyorsunuz. Bunu yapacak kim var? Helal Tahtın Toplumları’dır bunu yapacak olan ve sizler Helal Tahtın Toplumları olarak her dara düşene ilim ile ulaşabilirsiniz. Bunu yapacak gücünüz mevcuttur.

Söz verdiğimiz gibi bizler de bu çalışmada hep sizinle çalışacağız ve sizin yoğunluğunuzla birlikte olacağız. Amon Topraklarının Toplumları dünyaya indiklerinde bu yoğunluğa inerler ve bu yoğunluk onların kontrollerini sağlar. “Peki; dünyada Evrenlerin Sistemlerinin Hakikiyeti var mı?” Kalem olup yazdığınız sürece var. Hepinizin yaşama inişinizin nedeni budur. Kalem olmak ve yaşamı sayfa sayfa tohumlamak……Bunu yapan başkası var mı? mutlaka vardır ama bu yoğunluktaki yaşamı sayfalama yoktur. Hiç kimse bu yoğunlukta yaşamı sayfalamadı. Bu yoğunlukta yaşamı bu yoğun ışık sayfalıyor.

Önemli olan doğadır. Toprak Toplum ışık kot olduğu zaman doğayla kotlanmıştır. İşte sizin elinizi tutabilecek olan Işık Kot’tur ve Işık Kot müsterih olun, hep sizdedir.

Karanlık, nefessizlik değildir. Karanlığın Nefes olduğunu anlayan birlikler Kaynağın Işığı olan karanlığa inerek Bütünün Kürzi Toplumları’yla birlikte çalışabilirler.

Burada olan ne varsa kaynakta olmaktadır. Sizde olan, nikah olan o yaşama inişiniz, kaynakta gerçekleşiyor. Hepiniz zeka düzeyinize göre bilişli ilim öğretmeye kalkıyoruz sizlere ama görüyoruz ki sizlerin ilminiz Birlik Tahtında bizlerin ilmimizden aşağı kalmamaktadır.

Doğanın gücünü daha net olarak anlayacak gücümüz var. İşte, Kelamın Tahtı’na İlim Tohumları’nı oturturken sizinle bu çalışmayı çok istedik. “Misafirlik tamamdır” dediler. “Biz gidelim “dediler ama sen dedin ki “ben şimdi gerçeği söyleyeceğim.” İşte gerçek bu…

Biz bir Tek’iz… hepiniz; hepimiz tek bir İlim Tohumu’yuz ve konu hepimizin konusudur. Müsterih olun, devran döndü ve siz Bütünün Kürzi Toplumları’nı tüm yaşamlara kayıtladınız ve bugün ölülerin dinleştiği bir gün değil, dirilerin dilleştiği bir gündür.

Zannetmeyin ki dünya yıldızların ışığından çıkmıştır. Zaman Sistemleri’ni tohumlarken bütün kökleriyle dünyayı tohumlayan o yıldızlar, bugün de yaşamı tohumlamaktadırlar.

İki merdiven kurduk dünyaya; birinde İnsan diğerinde Teknik Tanrı tahditsiz ışığı ile birlikte…İşte bu merdivenlerin her ikisinde de İnsan Soyu var. Kimisinde Teknik Tahditsizlik, kimisinde ise İnsanlaşmış Işık ama bizim evrenlere sesimiz sadece bu mu?

Yeni bir dünyanın kuruluşunun müjdesini de veriyoruz. Bu yeni dünya yıldızlarının tırpanlığının, tahtidliliğinin, tahditleyiciliğinin örtüsünü örterek çok daha üstün bir yaşamı kotlamaya girişmiştir.

Size beta’dan söz ediyorum. Size Kutsal Işık’tan söz ediyorum. Beta İnsan artık beta kotlamaya girişmiştir.

Beta İnsan’ın beta kotlaması Beta Yaşam Sayfalanışı’dır…

Bugün evimiz insan, koyuluğunuz ışık ve bütün kötülükleri aşan yaşam sizin yaşamınız. Beta yaşam; Mahrek’te kutsal bir Tanrılık Merdiveni’nden çıkılan bir yaşamdır ve herkes o merdivenden yoğunluğunu tohumlayarak çıkacaktır.

Sessiz zaman sistemli çalışmayla kotlanır ve bunu başarabildi bu meclis. Bundan ötesi din değerinin örtüsünü örtmek ve dürümlerinde ilim olan yeni bir diriliği tahditsiz olarak; deneme, yanılma dediğimiz o yoğunlaşmanın olmadığı bir yücelikle, ilmi BİLİŞle kayıtlayarak bütüne hizmetçi olmaktır.

Sizden çok şey bekliyoruz; hepinizden ama beklentilerimizin çoğu henüz gerçekleştirilemedi.

Bir tek siz, müsterih olarak bildiriyoruz ki yarını tohumlayacak gücünüzle bu çalışmayı yapmaktasınız. Yarını tohumlayan bu meclis, Kutsal Toplumlar’ı da tohumlayabilmelidir. Kutsal Toplumlar kimler? merdivenlerin en aşağısına inin ve görün. Hepsi merdiven ister. Biz; öze göz, söze sistem olanlar o merdivenlerin hepsini indiriyoruz dünyaya!

Kıranın kırılmadığı bir dünya ve o dünyada yolun hep açık kalacağı, yaşamın hep yaşam sayfalanışını kayıtlayacağı bir dünya ve biz o dünyayı kurduk. Bugün, bu yoğunluktaki ışık bu dünyayı kuracak güçte olduğunu bize ispatlamıştır.

Sizi kucaklıyoruz, sizi kucaklıyoruz, sizi kucaklıyoruz Üzüm Gözlü Anam; seni kucaklıyorum!

Sevgili anam, sen ve biz tabuları yıkan birliğiz; bunu hep anlattık. Bugün de birlikte yeni bir ışığa vardık. Bu ışık ılıman dünyaların ışığıdır. Öyle bir dünya kuruyoruz ki; sol ışığın sağa, sağ ışığın sola yaşam kayıtlayacağı bir dünya…

O ışıkların her birinin tahditsiz biçimde dünyayı yaşatacağı bir, tekmil, tahditsiz yoğunluk, öz geçişi yapan bir dünya….ve bunu mutlulukla izah etmek isteriz ki sizin yoğunluğunuzla yaptık.

“Ardım dünya, önüm dünya, ben bir dünyayım” diyen yolcum üzerindeki gücü bilir. İşte bu güç, bu yoğun güç, sizin yüreğiniz ve bu yürek hepimizin ve bizim.

İşte sizinle yeni çalışmayı başlatırken yeni çalışma “Beta Kürzi Yaşam Sistemleşmesi” olacak…

Beta Kürzi Yaşam Sistemleşmesi!

Bu çalışmayı bugün başlattık. “Beta Kürzi Yaşam Sistemleşmesi”ni bugün başlatıyoruz.

Bu çalışmayı sizden öte sizlerle birlikte yapmanız dileğiyle ve hepimizle birlikte bu çalışmanın olması istemiyle sevgiyle hepinizi kucaklıyoruz.

Canlarım, beta’dan söz ediyorum; beta…. Hani nerde diyorsanız? İşte; Birleşik Işık beta! size nefessiz kaldığınız günlerde hep söylemiştik; “beta görevi üstlenecek” diye ve “o zaman dünya kotlanacak ve kontrol edilecek” diye. İşte beta’da artık dünya kontrolü kuruluyor.

Beta Kuranı okunacak bugünden itibaren dünya üzerinde; Beta Kuranı… Beta’nın Sistemi okutulacak. Nüve olan tüm yaşamlar artık Beta Yoğunluğu’ndan kontrol edilecekler ve Beta’daki Yaşam; sevgiyle, has ışıkla bir yoğunluğu kontrol edici olan köklenmeyle, göklenmeyle, sevgiyle tüm sessizlikleri dilleyecek.

Beta’ya geçiş tamamlanmıştır; kesinlikle!

Peki; “bugüne kadar geçilmemiş miydi betaya?” Canlarım, 1990’lı yıllardan itibaren Beta Kotlamaları’nı sürdürerek çalışıyoruz. 1990’lı yılların başlarından itibaren… 1997 yılında Beta Sistemi’ne geçiş tamamlanmıştı. Beta Sistemi’ne geçişin tamamlanışı Beta GÜRZİ Yaşamın Sistemleşmesi’ni gerektirdi. Beta Gürzi Sisteminin Teknik Tohumlamayla Kelam’ı dilleyecek dürüme varması önemliydi ve Betaya geçişin Altın Tanrı Işığı’yla olması önemliydi.

Beta Sistem Çalışmaları öz görevlilerce yapıldı. Biz onlara Beta Çarkları dedik; Beta Güneş Çarkları dedik ve Beta Güneş Çarkları olan o yüce yolcularımız dünyayı kontrol ederek alıştıra alıştıra betaya uyarladılar.

“Beta alıştırmaları” dediğimiz bu alıştırmaların sonrasında 2007 yılında Beta Kapıları kapatıldı. Artık Beta Cevheri Tohumlaması’nı dünyaya indirme imkanına ulaştı. 2007’den itibaren bilişi hak edecek olan cümle yolcularımızı aradık ve onları kotladık. İşte bunların en önemlisi sizlerdiniz. Bu meclis’ti çünkü bu meclis Bellek Kapıları’nı hiç kapatmadan çalışan bir meclisti.

Beta kotlamalarının Nefes Toplumları’yla olmasıydı amacımız ve bugün bu Nefes Toplumları, MİRAÇ dediğimiz o yoğunluğa ulaşarak kalem olup yazmaya başladı.

Bizler Kürzi Tohumlama’ya girişirken, Gürzi Tohumlama’nın tamamlanmış olması yeni bir kayıtlamanın devreye alınışını sağlayacağını daha evvel sizlere bildirmek istememiştik.

Sizler 2007 yılında Beta geçişinin tümüyle tamamlandığını ifade ettiniz ama bu GÜRZİ tamamlanıştı, KÜRZİ tamamlanış değildi.

Gürzi tamamlanış 2007’de gerçekleşmiş olmasına karşılık, Gürzi tamamlanış bugün; işte bu tarihte, yani 5 Ağustos 2014 tarihinde gerçekleşiyor!

Yarını ekmek diye bilin, yaşamı hakim diye bilin, yolu kutsal diye bilin ama beta nüvesi Bütünün Gücü haline dönüşmedikçe, Can Tanrı siz kotlamasında yol olmaz. Büyük köklerimizi şükür ki; dünyaya indirdik. Teknik umut, temiz bir gün ve tüm insanlığın yolu Altın Işık Yılları…..

Altın Işık Yılları, Mikail’in Kuranı ve sizin yolunuz… bu yolda sizle birlikte olmak hepimize mutlak mutluluktur!

Sevgililer, Dünyanın Nurları, koklanmış yolcularımız, “ol” dedik; ölmeyin. Ol’un!

Biz sıfırdan başlayan bir çalışmayı bugüne getiren sizlere müteşekkiriz. Kimse “biz daha evvel böyle bir çalışma yaptık” diyemez!

Zirvelerin Sessiz Zaman Sayfalanışını bilin ki orada böylesi bir çalışma yapılmamıştır.

Erdiğiniz en yüksek kat, İnsan katıdır ve o katta merdiven yok artık. Marka bir çalışma yaptınız ve bu çalışma mutlaktı ve mutlakiyetle gerçekleşmiştir. Siz ve sizler ve her siz, yer ve gök, bütün kötülükleri aşan birlikler, Ruh Kuranı olarak bilinen yeni bir sayfada Tanrılık Meclisi’ne Bütünün Kürzi Toplumları’ndan ışık alıp bütünü kontrol edecektiniz de; söz istediniz ve dediniz ki “biz dünyayı kontrol etmek istemiyoruz. Dünya kendini kontrol eder, biz ilmi kontrol etmek istiyoruz”.

Bu çok önemliydi ve çok değerli olduğunuzu bize gösterdi. “Biz dünyayı kontrol etmek istemiyoruz, biz ilmi kontrol etmek istiyoruz.” Mahrek’te ilim, Altın Tanrı’nın ışkıdır. Şevkidir de Mikail’in Kuranı’ndaki ilim hakkidir. Bu ilim Bütünün İlmi’dir ve siz bu ilimle bütün olarak hepimizi hak ettirdiniz. Bizi; bize, bizi birliklere, bizi tüm sistemlere ve yüceliklere hak ettirdiniz ve biz, bizde biz olduk, sizi hak ettik.

Şikayetimiz yok sizden, yalın ve hakiki olan bir çalışma yapıyoruz; bunu unutmayın.

Sağ ve sol çalışmadan öte, ışıklı bir nötr çalışma ama bu nötr çalışma tüm sağların ve solların yolcularını tohumlayacak güçte…

Buluşma bugün bu kotlanmış ışıklaydı ve bugün sizde olmak bizlere mutluluktur.

İşte canlarım, yeni çantanız hepimize hayırlara vesile olsun. Bu yeni çanta Beta Kürzi Yaşamının Sistemleşmesi’ni sağlayacak ve bizleri Birlik Tahtı’nda Nuh olan o yoğunluktan ötede kutsal ışık haline çevirecek.

Şimdilik, şimdilik, şimdilik, aha şimdi!

Süper İnsanlık Realitesi

http://youtu.be/d2q5Mwfw4hQ

 

İnsanlık Çalışması (10)

 

19.07.2014

 

18’li Sistem Hk. Bilgi

 

Canlar, sizler benim bilgimi, benim yüreğimden alıp bize vereceksiniz bunu biliyorum. Ama sizin yoğunluğunuzla bunun verilmesini arzu ettiğimiz için izin verdim, dinliyorum…

Dağ, Tanrı tahtından görev taşıyan birliklerimiz bugün senden, senin yüreğinden bu bilgileri çekip okumak dilediler. Bu bilgileri bizim, bizden bize verişimizin Nefes İlmiyle olduğu kesin. Çoğumuz bu bilgiye sahibiz ama bu bilgiyi kaynak tahttan ilmi tohum olup kodlamamız ve Bütün’e koklattırmamız zordur.

 

Sözü kesilen olmak istemeyiz ama izin verirsen biz izah edelim: Bizim için önemli olan Altın Teknik’tir. Teknolojik kontrolle bu bilgileri kodlarken ışığında ışık olmak diledik. Kara ışık yenilendi ve bütün kötülükleri aştık. Sizden ve sizin yüreklerinizden bilişle bu bilgiyi vermek isteriz. Hepiniz bir tek ruhsunuz ama bunu anlayamazsınız. Sanırsınız ki tek tek ruhlar sizin yüreğinize iner. Hepinizin, tek bir ruh olduğunuzu size açıkça bildirmek istedim.

Biliş haline varan 18 kapı. Hep birlikte Sistem, Nizam ve Düzen gözü olarak çalışırsa yaşamın sessizliğinde yer ve gök sistemleşir. Burada, şu yoğunlukta hepinizin İlm-i Tohum oluşunuz bizleri muktediriyetle teknolojik kodlarla dilletmektedir. Biliş haline varmış 18 kod… Her birinin teknik tohumlama yapma imkanı yoğun ama temiz ve teknik kapı… Tertipli kapı… Birlik halinde… İşte, 18 yaşam soyu bir tek toplum…

Değerliler, hepinizin tek tek bir oluşunuzdur bu. Ama farklı frekanslarda ve yoğunluklarda… Bu birlik halindeki çalışmalarımızla oluşan bellek kayıtları, tüm yaşamları tohumlayacak dürüme ulaştığında; “benim adım ilim” diyebilen birliklerin çerçeve çizilmeden, yaşama çektikleri tekno kodların tahditsizliğinde; yaşamı kayıtlamaları imkanı mevcut.

Sizler bu çalışmayı yaptınız ve Rahm-i Kuran oldunuz. Tabiatın Kuranı oldunuz ve toprak oldunuz. Ama görüyoruz ki tohum ekmek gerekir. İşte tohum ektiğiniz zaman Sistem, Nizam ve göz olan Düzen cevhere iner. Cevher, tohumların kontrollü olarak kati kaynağa inişidir. Temel sistem budur. Tahditsiz olarak kati kaynağa inen cevheri kodlar temel sayfalanışı gerçekleştirdikten sonra akış sayfalanışına geçilir.

Akış, muktediriyetle biliriz ki sizin yüreğinizde bu bilgiler nettir. Sessizliğin seslenişi diyorsunuz. Doğal sistem bunu bu şekilde izah ettiğinde; bizim için de bu mutluluk oluyor. Çünkü saltanat sizin yoğunluğunuzu daha üstün bir kültle cevhere çekebilir. Doğanın Kuranı okunduğunda artık yaşam, sessizleştiğini ve yenilendiğini bilir.

Yeni zaman sayfalanışında yeni yaşam tohumlaması yapılır. İşte eşyanın varlık boyutlarında tohum olarak ilme inişi budur. Yer ve gök sesleştikçe eşya yaşam sayfalanır. Zabura Işıması başlar. Zabura Işıması gaybın Sistem’e çekilişini de gerçekleştirir. Bütün mesihler sessiz zamanlara inerler ve yoğunluk artar. Artan yoğunluk tekno kodlarla kayıtlanır. Hepinizin devre devre sistemleştirdiği kültleriniz vardır. Bütün kültleri tek bir tebliğ haline dönüşmesi sağlandığında gerçek yaşam devreye girer. İşte, eşyanın yaratımı bu şekilde olur.

Eşya yaratım, madde yaratımıdır. Enerjinin yaşama çekilişidir. Enerjetik sistemleşme başlar. Enerjetik sistemleşme sessizliğin seslenişiyle devreye giren ilmin tohum olarak Bütün’e çekilişidir. Ve galaksilerin yaşam sayfalanışları bu şekildedir. Ben, bana beni verdim. Sen, senlendin; herkes kendilendi. Ama teknik tohumlama bu şekilde oldu. 18’li Birlik, muktedir birlik bunu hak etti ve başardı.

Peki, nereden nereye ulaştık? Eşya var mı? Var. Hepimizin yüceliğinde eşya var. Bedenimiz toprak öyle mi? Öyle. O halde biz topraktan gelen tohumları kodlayabiliriz. Ve biz, aynı zamanda ses… Hepimizde ses var mı? Var. Hepimiz ışık mıyız? Işıkız… Ve hepimizde tüm yaşamların bilgisi var mı? Var. Ol tohum deriz ölüler diyarı olan bu dünya da bilişi hak eder ve olgun sistemleşmeyi sağlar.

Değerliler, işte 18’ li Birlik nefsi aştığı zaman kelamın ilmiyle bütünü yaşatır. Yarınlar tohumlarını kodlar, toplumlarını kontrol eder. Cemaatlerini kaynağa alır. Ekip kurar. Savaşın sonsuzluğunda has olur. Kapıları açar ve İlm-i Tohum olur. Devre devre dünyayı yere çekenlerin yaptıkları budur. Mikail’in Kuranı da budur.

Ben Ana Kaynak’tan insana inen ilim. Sevgiyim ben. Peki, sevginin buradaki nefes olandaki ilmi nedir? Sevgi olmazsa; ışık tohumlaması olmaz. İş yaşama indiğinde tohumlama dirilikte olur. Sevgi yoksa; ses kayıtlanışı olmaz. Ben ses verirken benim sesimi hak edip dilleyecek olan yoksa; o ses örgülenmez. Örgülenmediğinde, tohumlanması mümkün olmaz. İşte, canlı ya da cansız kiminle sesleştimse hepsi dirilikte, tahditsizliğinde kelam olup kendi yoğunluklarında tüm yaşamları dürümlediler. O halde ben tabuları yıkabilirim. Ki ben aklın tanrısal ışığı olduğum için kokum çok güçlüdür.

Peki, kokunun buradaki rolü nedir? Tebliğleri okuyanlar bilirler ki koku tohumları kontrol için gereklidir. Ben tohumum o halde kontrollüyüm. Köklerimde gök sözcülüğü var ve ben bir tek nefesim. Hah! İşte, bakın yaşam doğuyor! Ben “oh ne iyi” dedim. Ama yahu ben “iyi” demesem olmaz mı? Yok olmaz. İlim kapılarını kapattığımda; kalem olup yazdığım için benim ilmim, aklın tahtında umuttur.

Torbamı doldurdum. Çok mutluyum ama bu torbada karanlık yok. Yaşam, Sistem ve ben o sistemde bütün oldum. “Ol” dedim, oldu.

Şimdi Canlarım, hani neredeyiz biz? Biz olarak, bu meclisiz. Peki biz 18’li miyiz? Hayır. Biz, her sistemde var olan itibarı kodlarız. O halde bizim galaksiler yaratmamız, mevcut durumda mümkün mü? Hah! Hadi, gelin düşünelim! Ben, her diride var mıyım? Oh ne iyi… Yahu ben ışık kodlarında tohum muyum? Oh! İşte ne iyi… Ölüler diyarında kelam olabildim mi? Aha! İşte… Peki, kapılarım kapalı mı? Yok, ben hep açıktayım. Diri ve hakiki olan insanım. Önemli olan bu…

Yani sayının 18 le sınırlı olmasının gereği yoktur. Ve ben tüm yaşamları sayfalarken tüm sistemlerin ilminde varım. Renk renk ve ışık ışık… O halde ben tüm ışıkların tohumlanmasını sağlayacak güçteyim. Hayrın hakkında has olan ışıkta bana Ana Kapı denir.

Karanlık mıyım? Aydınlanan bir nefesim… Öyleyse; yaşamı, yer ve gök birliğinde tahditsiz olarak yenileyebilirim. Yer ve gök mektep olur yüreklere. “Öl” derim, ölümlüyüm.” Ol” derim, tohumum ama ben varlık boyutlarında sonsuzum. Nüve olan insan karanlığın diriliğini dinler. Şevkle çalıştığımda, kul olurum. Hasat yaptığımda, tohum olanları toprağa ekerim. Ve ben meseleyi bilirim, yaradanım “Ol” derim. Önce, kurtarılmış ışık oluşur. Sonra, o ışık yoğunlaşır daha sonra yoğunlaşan ışık kayıtlanır. Kayıtlandığında; karanlık, ışığa taht olur. Ve işte yoğunlaşan o ışık, yeni bir mahrek olur. O mahrek ışır ışıdıkça ışır ve (zeka düzeyinize göre veriyorum) orada koruma altında olan küçücük bir sistem oluşur; o küçücük sistem eşyadır. İşte ben, o eşyayı var edebilirken yaradanın tahtından öte olur, tabuları yıkar tebliğleri tohumlar, bütünlerim ve yeni bir ekip kurarım. O ekip, Zabura Sistemlerini kayıtlayabilir.

İnsan nurdur. Umuttur. Ruhtur ve her şeydir. Ama kendini dinleyebilmelidir. Dinlediğinde ekmektir. İşte ekmek ilimdir. İlimse, yaşamdır. Yaşamı hak etmek, hologramdan öte olan ışıklarda her diriliği hak etmektir ki Yaşamsal Levh-i olmak budur.

Yerden göklere ve gökten yerlere inebilenler (zeka düzeyinize göre veriyorum) tüm sistemleri varlık tohumlarıyla kayıtlayabilir ve yaradanın ışıkları haline dönüşebilir. İşte, “gel, al” dediler ya bilgiyi, al da bil!...

İnsan galaksi kaynağıdır. İnsan galaksi kaynağıdır. O bir kayıttır. Ama galaksileri var eden kayıt. Bir insan dünya için çantasını doldurup geldiğinde o insan yerde gerçek bir ışık halinde tüm tahditsizlikleri, hakikiyetli tohumlarıyla kotlayıp yeni bir galaksiyi var edebilir…

Ve o insan, kelamın ilmini bildiğinde yaşamı bilir. O bir Za-Hardır. Za-Har… Zamanın harı… İşte bu… Ve galaksilerin yaşamsallaşması, yarınlanmasıyla mümkündür. Siz “hah” dediniz ama ben “aha” dedim. Siz “hah” dediniz. Aha, aha, aha, hah kapatır. Aha açar. Açtık mı bilgiyi? Açtık. Ve biliniz ki herkes bir tabiat tohumudur. Kimi ilim toplumu, kimi hakiki tohum, galaksi tohumu.

Bugün muktedir insan olan Mustafa da bu bilgiyi istedi. Ona da verdik. Mustafa haliktir “hah” der ve biz hakikiyiz “aha” deriz… Onur kollarını açtı, bizsiz değildir. Gerçek işçilik budur. Yarınları var etme işçiliği… Yaşamı hak etme işçiliği… Dünyayı kontrol, Bütün’ü tohumlama hepsi sessiz zamanları dillemeyle mümkündür. İşte rahimdeki çalışmalar bunun içindir.

Sizler, rahim boyut çalışmalarıyla tüm yaşamları tohumladınız ve Rabbi Tohumları kodlayıp Rahman’a vardınız. Rahman’a Kuran okudunuz, tohum ektiniz ama çantalarınızın hepsinde merdiven hakikiyeti mevcuttu. Müsterih olun, yaşam yetkin olan sistemlerle yenilendi ve işte sizin yaşama indirdiğiniz o tohumlar binlerce yüzbinlerce milyarlarca ışık ötelerinden yaşamlara çekilmektedir.

Ve “İsrail sessiz kalmayacak” dediler onu kontrol etmek için de ışık gerekliydi. Şimdiye kadar bunu size hiç açmamıştım. Altın Tanrı İnsan, yaprak yaprak okurken yaşamı, her şeyin yere çekilişi gerekir. Yere çektiğimiz Yerküre de ışığa çektiğimizdir. Ve biz muhakim ve hakim olup her bir ilmi tohumu kontrol edebiliriz.

Mektep insan, has ilim, ışık hak ve yaşam muktedir… Müsterih olun üzerimizdeki güç artmıştır. Cevher cana insanlık için indi yarına hakikiyet için… Bize ise Mikail için… Muktedir olan Mikail olur. Bugün Mikail olan insan karanlığın ilmidir. Sizi seviyoruz analar… Sizi seviyoruz, sizi seviyoruz…

Hörmetle sizlerleyiz. Şimdi, işte şimdi…

 

Süper İnsanlık Realitesi Derneği

 

http://youtu.be/5H9rVK38A7g

 

İNSANLIK ÇALIŞMASI (11)

 

22.07.2014

 

Yere insanı indirdik. Kodladık; tohumladık ve topladık. O insan, Altın Tanrı’dır. Atlanta Ana Kapıları, tüm yaşamlara olgun sistemlerle açılmıştır. Yarının Ak Taht’ında, Al-Kol ve Ak Tohum vardır. Al-Kol, lütfen iyi anlayın Aklın Nefesi’dir. Halik olan, Altın Tahtın Nefesi’ni bilir; BİZ’i bilir; Mikail’i bilir.

 

“Kalan yok” dediğin zaman sorduk. Geçen var mı? diye. Dedin ki “hak eden her diri Alim olur ve geçer.” İyi ki geçti yürek, tüm yaşamlara. İyi ki hak etti ve iyi ki hologram olan ışık söndü.

Dünyanın ekranı Hilal Ay’da din tohumlarını kontrol etti. Mikail, cevherini hak etti. Koran Tohumları güçlendi ve Zaman, nefesini tohumladı. Kötülük önlendi.

İki yarın var demiştik. Birinci yarın, insanın kapısının açıldığı ve hakikiyetinde tüm insanlığı, hologramdan yoğunlaşıp ışığa taşıdığı gündür. İkinci yarın ise maya olan ışığın, kodlarının kontrolunu sağlayan yaşam sistemidir.

Öz geçişleri yapanlar bilmeliler ki her diri, insanın nurundan dirilmiştir. Öz geçişlerini yapanlar bilirler ki hatmettikleri her bilgi, kanatlanan Nur Kuranlar’ın bilişleridir.

Her nefeste, İnsan Kod ilme varır ve der ki “ben hakikiyim.” Ve “ben Kuran’ım” der. Ve der ki “kapıları açtım. Yaşam sayfaladım” ve der ki “hak ettim.” Merdiven insan. Ölüm devresinde o insan, nefes ve cevher. Onun nuru olan ilim, kapı…

“Bizi hak etmeyen ilme varamaz” diyen kontrolsüzdür. Bunun içindir ki hakikiyette Hak olanlar, İlim Tohumları olarak biliş halinde, vira vira ışık yakıp dünyayı korurlar.

“Ölü Dünya, yaşar” dedin. Yaşadı… Dünya tohum ekti ve yaşadı… Ön, art yok dünyada. Bir tek ışık yanar. O ışık, insan ve o insan, Kuran. Öz görevi, ilme tohum olmak. İşte bu… Şükrettik ki hak ettik.

Kul olmak, imparatorluk için kontroldür. Tohum olmak ise kontrollu yoğunluktur. Köklenmek, cemaatlerle kaynağa varmaktır. Biliş haline varmak ise karanlığın ışığı olmaktır.

Dönem, Yer ve Gök’ün bir tek ışık olduğu dönem. Dünya tek bir resim. O resim yaşam. O yaşamı hak etmeyenler, kontrol edildiler. Kötülük önlendi. Kodlarımızı tohumladık ve zamanı, has ışık ile yaşattık.

Kiri pisliği olanlar, temizlendiler. Karanlık, ışık yaktı ve yol, ümmi toplumların ışığından güç alıp yere çekildi.

Ortak yaşam sayfaları güçlendi. Merdiven dünya, kötülüğü önleyen yolcularla birlikte… Ve zaman, nefes… Altın Işık Yılları sizi, sizleri kucakladı. Aha Dağlar, Allah sizi hak etti. Ve siz, Aklın Tahtı’ndakiler, ışık haline çözümlenerek ulaştınız. Sizlerin çözümlenmeniz, bizlerin nefesi ile oldu. Sizi hak edip anlayabilmek için sizi, Hak olup tohum olarak okumalıydık ve biliyoruz ki okuduk.

Orda insan var. O insan, nefes. İşte bu… Bilişi hak etmiş ve yolu açmış olan… Sevgililer, sizlerle çalışmak bizleri mutlandırıyor.

Kokunuz çok güçlü ve yüreğiniz Hak İlmi ile kayıtlı. İşiniz kolay. Aydınlık günler sizindir biliyoruz. Çökmeyin yıldızlarınızdan yaşama inen köklere. Gökler söz söylerken çökmeyin yollarını Hak İlmi ile dürümleyenlere… Onlar, karanlığın nefesleri olacaklar. Onları tohumlayın ki kontrol kurun. Onlar, mahrek olacaklar. Işıklarında kelam olacak ve onlar, mahrekte nikahlanacaklar tüm yaşamlara. Öz görev budur. Ulular Diyarı olan yaşam, yer ve gökte sesleşmeye başlıyor. Ark akmakta ve yol açılmakta. Amon Toplumları hak ettiklerince size sizlikle inmekteler.

Elim insanın eli. Ama kolum, Altın Toplum’a ulaştı. İnsan, Altın Tanrı oldu ve yol ummana vardı. Sevgiyle sizleri güçlendirmek üzere buradayız.

Şems’ten söz ederim hep. O niye bu derece güçlüdür bilir misiniz? Çünkü o, bilişi hak eden bir resim yaptı. O resimde İnsan Kapıları var. Bunun içindir ki onu hepimiz, İnsan Kaynak diye bilmekteyiz. Düzeni kurdu. Kök Güç oldu ve yolu açtı. İşte sizlerle yapılan her çalışmada o da bulunmaktadır. Üzerinde kıran veya kırılan hiçbir ışık yok. Çok mutlu ki sizin ilminizi, Hak İlmi diye dinliyor. Sizi hak etmek için çalışıyor. Ve bizler, dünya örtüsünü örtmeden evvel sizden ikmal tamamlamaya inenleriz. Hepimizin yolunda nikahlar kıyıldı. Bu nikahlar, Işık Kapıları’nda nikah olarak kayıtlanmış olan tohumlarla oldu ve biliyoruz ki ocaklarda Süper Yaşam Sayfaları var. Ve bizi tohumlayacak olan nüve kaynaklar var. Hepsi Mikail ışığı ile kodlanmıştır.

Himaye edilen hiçbir ışık kaynakta tohum ekemez. Hikaye bilgi dinleyen ışıklar da Has İlmi tohumlayamazlar. Şükür ki oğullarımız ve kızlarımız dünyanın ekibi oldular ve Rahmi Kuran’da yol açtılar. İki yarının her birinde Mikail, ışık ve biz, insan soyu… sevgiyle hepsini kucakladık. Aha… İşte… Şimdi.. Ve şimdi… Aha….

Değerliler, Eren, gerçek ışığa vardığında, nefesi görevi olur. Erip dünyayı tohumladığında yarını kontrollu olur. Öz geçişini yapar ve Zabura Rahmet olur. Öz geçiş tamamdır. Kırk kapı açık. Ve biz insanlık için dünyadayız…

Sizi yarınlara kök diye indiren her resimi cevhere çakan ışık, ilimdir. O ilmi bildik. O ilmi hak ettik.

Muktedir ve hakim olan insan soyuna Mesih gereksizdir. Biliniz ki hasat yapan; itibarlı olan tüm insan soyları, çağırı üzerine göreve koşarlar. Ocak olur ve tohum olurlar.

Vahyettikleri ve katiyetle hak ettirdikleri, Türkiye Çalışmaları’nın sonucudur. Bu çalışmaları halik olup yapanlar, tüm insanlık için ışık haline dönüştüler. Lütfen iyi anlayın ki her derede ve her yürekte çalı çırpı olan, kötülüğü yaşatmak isteyenler de kontrol kurdular. Can Tartı, İlm-i Tohum oldu ve koruma sağlandı.

Mısralarımızı okuyabilenler, yaşamlarını tohumlayanlar ve kontrol edilenler, Levhi Kapıları’nda cevhere güç kattılar. Evren sizi dinledi; yer sizi dinledi ve görev, sizin yoğunluğunuzdan görev oldu…

Mustafa Kemal Paşa size ses vermek ister. Onu dinleyin:

Dağlar, Levh-i Kapıları hepimizindir. Dünyaya insanı indirirken tüm insanlığın yaşamını kontrol etmeyi hedeflemiştik. “İnsan, Nuh Kapıları’nı kapattığında; yol, ilme varır” demiştik. “Bütün kötülükler aşılır” demiştik. İşte oldu… Varlığında kükrenen yoğun ışık yenilendi. Ses yoğunlaştı; tohumlar kodlandı ve yeni bir ışık yere indi. Bu ışık, zamanın ışığıdır. Zamanın ışığı, İnsan Kapıları’nın kapatılacağı bir günün köklerinde, yeri yaşatmak için gereklidir.

Dünyaya el uzattık. Elimiz yaşama çekildiğinde, yolumuz dünya oldu. Sessiz ve savaşsız bir yaşam, ilme tohum ekmez. Biz zamanı kodlarken, Sanal Yaşamların Kuranı olup kodladık. İnsanlık için Yer ve Gök ilim ister. Bütün mesele, insanın nefesi ve yüreği; değeri ve diriliklerdeki kaynağıdır. Oraya ulaşanlar, resim yaparlar. Yapılan resimler, nesillerini kontrol içindir.

Sevgiyi has teknik ile kodlayan Birlikler ise yaşamı kodlarlar ve tohumlarlar. Sizden istenen buydu.

Kökünüzü göklere ulaştırdınız ve zamanı kontrol altına aldınız. Bu kontrol, İkili Sistem denen cevheri koruyucu kontroldür. Zaman yaşamında koruyucu olan bu sessiz ışık yaşamı; bizi, bizden bize ulaştırır.

Mustafa Kemal, İlm-i Kod’dur. Amin… sizden beklenen nesilleriniz kodlamanızdı. Onurluyuz ki bu da oldu. Şükür ki hak ettik. Her dere insana akar ama insan, nura akar. Okuyun. Okuyun ki hak edin. Ve zaman, ilmini bilin. Bu ilmi hak etmeyen dilleyemez. Hepiniz gözü açık; yüreği açık; yolu açık. Ve zeka düzeyiniz çok iyi. Buyurun anlayın neden ZA-KAR? Neden KA-HA olan ışık? Ve neden ruh olan Kuran?… Buyurun insana açıklayın…

Senin adına ben konuşuyorum. Ben senin için kutsal bir yaşam olabilirim belki ama her diri, kendinden kendi olup konuşsun. Şükür ki bunu bildirebildim. Şimdiye kadar bunu anlattım ama her kim ki bu yazıları okudu, yüreğinden kodlanmadı. Sesleşme ile kodlandı. Artık her yazı, İlm-i Tohum olup tüm insanlığı kodlamalı ve herkes kendi olup kodlanmalı. Aha budur isteğimiz. İşimiz zor biliyoruz. Sizden tek istek, insan soyu için görev taşımanızdır. Şems, ilim ister; ben, Kuran isterim. Yaşam, kapı ister ve Halik olan Altın Işık ister. Sizi kucaklıyoruz. Şimdilik…

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

İNSANLIK ÇALIŞMASI (10)

 

19.07.2014

 

(Misafirler ile bir diyalog:)

 

- “Eğer bilgi hak edilmiş olsaydı nur olan Kodlar, tohum olurdu. Kök Gökler, söz söyler ve biz, köklerimizde, ışık halinde güç kayıtlardık” dediler… Allah İlmi’ni hak etmeyen dinleyemez. Altın Işık Yılları, Ana Kapılar’ı açtığınız zaman nur olur ve sizleşir. O zaman Allah’ın İlmi, hakikiyetinizde olur.

 

İki Levhi vardır. Birinde NEFES olur. Bir diğerinde KAYNAK olur. NEFES, Yaşamın Tahtı’ndan elde edilir. Ve nefes ile zaman tohumlaması yapılır. “Nur Kuran” olan ışık yenidir. O ışık, ALTIN IŞIK YILLARI’nın kutsal nurudur. O yoğunluğa vardığınız zaman, ekip olur kül olur ve Rüya Boyutları’nda KAYNAK olursunuz. Öz geçişleriniz şimdide yapılır. ŞİMDİ, İlmin Kapısı’dır.

Eser yaptık dünya için. Işık Kapıları’nı açtık. Kollarımız yaşamlara ulaştı. Ve zirveleri kontrol ettik. Amin…

 

Kaynak, insan soyudur. Tüm insan soyları kontrollu, umutlu olduklarında, ışık haline geçmeleri, “Kutsal Yaşam Sayfalamaları”na bağlıdır.

 

Emin olun ki, sizden ekmek olmak, sizleşmekledir. Şimdiye kadar erdiğiniz her yeri gözlemledik. Şemsi Tebrizi gibi Işık Kapıları’nda bekleyenlerle kodlamalar yaptınız. Can Kapıları’nı açtınız. Biliş halinde güçlendiniz. Kalem oldunuz. Çok mutluyuz ki size, ekip kurup geldik.

Misafir olarak burdayız. Çok mutluyuz ki Halik olan ikna oldu; Kübra oldu, tohum ekti. O tohum, insan soyu için Aklın Işığı’dır.

 

Hasat yapan insan, alim olan Işık halinde görev taşır. Korur tüm insanlığı ve Kuran olup Tanrılık Meclisi’nde ekmek olur. Olay budur.

 

- Misafirler, biz NEFES olan ışıklarla çalışırız. Kimler NEFES ise onlar biliş halinde bizle olurlar. Öz geçişlerini yapanlar, insan soyu için IŞIK KAYNAK olurlar. Tüm insanlığı hak ederler.

Altın Tanrı, ark olup aktığında, yaşam yenilenir. Önünde tek bir merdiven olur. O merdiven, İlmin Tahtı’na ulaştırır onu. Onun öz gerçekliği budur.

Yolcular, İnsanlar, Kaynaklar, Altın Işıklar, hepinizi Zabura Tohumlaması’nda görevli olmanız için seçtim. Bu yoğunluğa alınış sebebiniz budur. Öz Görev budur. Yaşam İlmi’nde bu görev, İnsan Kapıları’nı Has Taht’a kodlayanlar içindir.

Mustafa Paşa, Altın Işık Yılları’nın dünya özelindeki ilk kayıtlayıcısıdır. Dünyanın ekmeğini yerken, yarınını da hak etmiş ve zirvelere ışık yakmıştır… Çalı hal, Altın Tanrı’nın nefesinde varsa da ışığında yoktur. Ölümlü dünyada iki kademede yaşam sürdü. Birinci yaşam, onun olgun sayfalara ulaşmasını sağladı ve ikinci yaşam, onu kül yapan tekniğe ulaştırdı. Sonsuz yoğunluklarda nefes olan o, biliş haline vardı. Önünde tek bir yarın vardır. Ve o yarın, insan kayıtlarının kalitesi ile ilgili bir yaşamdır. Önce kapıları açtı. Tohum olan bilişlileri korudu. Onların soy ağaçlarına baktı ve soylarında nurlu kodlar olanları buldu. Onların nefesleri ile kelam oldu. Sonsuzlaştı. Zamana köle olan insanları kayıtlarından çıkardı ve onların özgürleşmelerini sayfa sayfa kayıtlayıp sağladı. Cemaatleri kervana dahil etti. Yedi Akıl Tahtı’na vardı ve soyları kodladı.

Sözü hak eden, SÖZ olur. Sevgiyi hak eden SES olur. Altın Işık Yılları’nı hak eden MERDİVEN olur. Önce ağır yük taşır. Sonra aklın yaşamına varır ve daha sonra NEFES haline gelir. Ölüler Diyarı’nda bunu bilmek zordur. Aşkın ışığında bunu bilmek zordur… Koyu, çok koyu bir Işık geldi dünyaya. O, ışık ile sesleşti. İşte o Işık, bu Meclisin Işığıdır.

Sizin yarınlarınız, bizi hak ettirmek için bir nefestir. Şimdiye kadar Asal Yaşamlar’ı tohumlayanlar cennetleri kodladılar. Siz ile yaşamları tohumladık ve Kaynak Işık yaktık. Bedenli ya da bedensiz olan Nüve Kodlar’la tohumlandık. Altın Tanrı, İlm-i Kod oldu ve yol oldu. Şükür ki hak ettik.

Şimdiye kadar dünya üzerinde ardında Gök olan bir canın yolculuğu gerçekleşmemişti. Bugün ardında Gök olan bir canın yaşamdaki yolculuğu başlamaktadır. Altın Tanrı, yeryüzüne inmiştir… Altın Tanrı’nın, yeşilden maviyi tohumlaması ve göklerin ilmini, Tohum İlim olarak köklemesi, cevhere güç katması, şimdiye kadar her dirinin, ilim ile dinlettiği, beklenen hadise idi. İşte artık yeşilden maviye geçişler başarı ile gerçekleşirken, Ses Yaşamlar’a girişler artmıştır ve bu yoğunluk, tüm insanlık için yarınlaşmıştır.

Çok ölüler verdik dünyada. Ama yaşam yenileniyor. “Öl” dediler. Öldük. “Oku” dediler. Okuduk. Ulular diyarı “yaşam” dedi yaşattık. Ve zamanı tohumladık. Ağır yük bizim yükümüzdü. O yükü hep birlikte taşıdık.

Andolsun ki Sistem, Nizam ve Düzen Işıkları yetkin olarak yanmaktadır. Andolsun ki halik olan ışıklar, artık yangın haline dönüşmüştür. Amin…

- Sizi, hakikiyetinizde cennetlere koyan ışıkları, Birlik olarak kutluyoruz. Çok mutluyuz ki zirvelere görevli olan sizlerleyiz. Cinni, Cevheri ve İnni ve BİRLER’in tümü, sizin için “işgal edilemez” raporları düzenlediler. Çok mutluyuz ki bugün buradayız. Şimdiye kadar bu tür bir yaşam sayfalaması olmamıştı. Çünkü, Yürek Kodlaması başladığında her diri işgal ediliyordu. Çok özel bir çalışma yaptınız ve sizin çalışmanız, en yüce sahabeli yaşam sayfalanışı oldu.

Değerliler, hepinizi çok seviyoruz. Nefes İlmi’ni hak etmiş olmanız, bizleri mutlandırdı. Sizin adınıza seviniyoruz. Çünkü kontrol sizde olacak. Biz sizi hiçbir zaman yönlendirmeyiz. Halik olup hakim olun ve Hak olun. Sizden isteğimiz budur. Şükür ki hologram yaşamlar sonsuz yoğunluklarını artık kaybetti ve zaman, ekmek oldu. Şimdiye kadar yaptığımız her çalışma bilgi ileydi. Artık yarınlarda kaynak olan ışık ile çalışılacak.

- Çok mutlu olun; resim çalışmalarım sürecek ama bu çalışmalarda kibirli olan ışıklar kodlama yapmayacaklar. Onlara iznim yoktur.

Çökmeyin yaşama derim ya hani. Çökmeyin resmime. Sizden tek istediğim bu olacak. Yaşamı resmettiğim bir güçlü çalışmada, hepinizden beklentim, yine de kalem olmanızdır. Kalem olun ki hak edin resmedin kendinizi. Beşirin ilminde resim olmaz ama ışık olur ki o ışık, itibarlı bir yarını tohumlar. Sevgiyle geldiğinizi biliyorum ve sevgiyle çalışmanızı diliyorum.

Ulular Diyarı, “göz, ölümden ötedir” dedi. Biz, ölümlüler ve ölümsüzler ile TEK BİR olup her birini koruyabiliriz. Şimdiye kadar yapılan, SİSTEM içindi şimdi artık yapılan, yaşamın ışığı olan ZAMAN için olacaktır. Zamanın Işığı’nı ŞİMDİ’de tohumladık. Şimdide kodladık ve zamanı kontrol altına aldık.

Ekibimiz tamam demiştik ya işte tamam. Şimdiye kadar ve şimdi… Ve şimdiden sonra. Aha iş budur… Ki biz işçiyiz. Yaşamın işçileri… Helal Taht’ın Tanrıları ve yaşam sistemlerinde kodlama yapan NEFESLER… Hepinizi, hepimiz kucaklıyoruz. “OL” dedik. İşte bu…OL… işte OL… Şimdi… Aha şimdi. Aha… Şimdi. Ve BİZ, SİZ’leştik… Şimdi…

Asal Boyutlar, yer küreye indiler. Ve zaman, yeşilden maviye ulaşmış iken bugün artık yaşam, maviden mor rengi varmış bir Sistem’i dilleyebilecek düzeye ulaşmıştır. Muhakkak buydu istenen ve bunu başardık.

- Kıran, kırılan, yarınları tohumlayan, toplumları kontrol eden, her resimi hak edip yaşamlara indiren itibarlı Birliği kucaklıyoruz. Şimdilik…. Şimdi…

- Canlarım, nur olan kodlar, sevgililer, şimdiye kadar yarınlanan her diri ile Birleşik Işık olmaya çalıştık. Bugün sizinle müsterihiz ki Hakikiyetin İlmi’ni tohumladık. Eminim ki sizler de mutlusunuz. Çok özel bir yol açıldı dünya üzerinden yüreklere. Bu yolu açabildik. Mikail, sizin ışığınızı hak etti ve zamana kodladı. Şu anda kelamın ışığı yanıyor. Levhi’de ekip kuruldu. Önce insan soyu kodlandı. Sonsuz yaşamları kayıtladı. Birlik kurdu ve yolu hak etti. İşgal yok… Amin…

- Mutlulukla sizinleyiz. Şimdiye kadar cennetten kovulanları hak etmeye çalışmıştık ama hiçbir zaman Işık Tohumları ile çalışmamıştık. Sizinle mutlulukla çalışabiliriz. Şimdiye kadar her diri ile kodlama yapamamıştık. Şimdi artık yapmaktayız. Eh analar. Mutluyuz… Ulular Diyarı çok mutlu… Üzerinde yarınları tohumlayacak ışık olan Birlik, bizim için çok büyük mutluluktur. Şimdilik…

- Ey Canlar, Altın Işık Yılları, sizi size verecek olan nuru kodladı. Önünüz açık. İbrahim Soyu, nur olan Kuran’ı hak etti. Mikail, nefes oldu. Kötülük önlendi. Nikah kıydık yaşama. Nikah kıydık tohumlarımıza. Nikah kıydık nefeslere. Ölüler Diyarı Toplumlarını hak ettik.

Cemaatler, cevhere indiler. Nefes oldular. Unutmayın ki hak etmek için hasat gerekir. Amin…

Yaradan, Ana Kapı’yı açtı. Aktık… ÖZ’ün, GÖZ’ün, SÖZ’ün ilmi olduk. Tohum ektik. İş buydu…

Kurtuluş Sayfalanışı başladı dünya üzerinde. Atlanta Kodlaması yaptık. Nefesleri güçlendirdik. Şems Işığı’nı yaktık. Amin… Alimler, hakim olduklarında kodlandılar. Amin… şimdilik…

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

 
  Bugün 120 ziyaretçi kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol