Birlik İlmi
  İNSANLIK ÇALIŞMASI TAMAMI - ETKİNLİKLER
 

İNSANLIK ÇALIŞMASI – ETKİNLİKLER

 

Sempozyum "Kelamın İlmi'ndeki Nefes"

 

Nezire SELÇUK – Açılış Konuşması http://youtu.be/XmIflFnyiZo

Sempozyum "Kelamın İlmi'ndeki Nefes" - Erim Ergün http://youtu.be/G0fjAZ8ZGCA?list=UU5xLJ1BTIFlmpFPSb5-lnww

Sempozyum "Kelamın İlmi'ndeki Nefes" - Gülden Zengin http://youtu.be/WVYmYGe3K2g

Sempozyum "Kelamın İlmi'ndeki Nefes" - Sevim Şahin http://youtu.be/7H_aav0m3RY

Sempozyum "Kelamın İlmi'ndeki Nefes" - Beril Özdoğan http://youtu.be/FGTlSVzE5oM

Sempozyum "Kelamın İlmi'ndeki Nefes" - Nuran Talay http://youtu.be/DQeK0qRr_VE

Sempozyum "Kelamın İlmi'ndeki Nefes" - Erengül Koç http://youtu.be/CtBBkX1hkjg

Sempozyum "Kelamın İlmi'ndeki Nefes" - Rasim Odabaşı http://youtu.be/PU4-_UL2YLk

Sempozyum "Kelamın İlmi'ndeki Nefes" - Hülya Yıldırım http://youtu.be/mCL5UPEW2VQ

Sempozyum "Kelamın İlmi'ndeki Nefes" - Bahar Umurtak http://youtu.be/czWP63kOGyY

Sempozyum "Kelamın İlmi'ndeki Nefes" - Seher Bilge http://youtu.be/bcp1gemcgy0

Sempozyum "Kelamın İlmi'ndeki Nefes" - Güler Pınarbaşı http://youtu.be/ORcj44AiI2M?list=UU5xLJ1BTIFlmpFPSb5-lnww

Sempozyum "Kelamın İlmi'ndeki Nefes" - Abdullah Güler http://youtu.be/HF_HlS6A68s

Sempozyum "Kelamın İlmi'ndeki Nefes" - Hüseyin Akdağ http://youtu.be/802kBtC1Z_Q

Sempozyum "Kelamın İlmi'ndeki Nefes" - Peker Selçuk http://youtu.be/d_QflFIszzY

"Sempozyum "Kelamın İlmi'ndeki Nefes" - Av. Nezire Selçuk "Madde ve Ruh" http://www.youtube.com/watch?v=tdZ0UIhXC44&feature=youtu.be

 

 

VİDEO KAYITLARI

 

Nezire SELÇUK Açılış Konuşması

http://youtu.be/1KT3wid6wa8

 

Sempozyum "Sultanlık" - Erim Ergün - "Sonsuz, Sınırsız, Mutlak Ol'an Ben'im" http://youtu.be/l3oYV-ips_k

Sempozyum "Sultanlık" - Rasim Odabaşı http://youtu.be/fmHfwwJ4v1U

Sempozyum "Sultanlık" - Bahar Umurtak http://youtu.be/YYJLnSCotqU

Sempozyum "Sultanlık" - . Serpil Şansal Torun http://youtu.be/Sg0e-ITtaHM

Sempozyum "Sultanlık" - Seher Bilge http://youtu.be/vTwifPJgWVo

Sempozyum "Sultanlık" - Hüseyin Akdağ (Keman Dinletisi) http://youtu.be/dMyUGy8bThY

Sempozyum "Sultanlık" - Erengül Koç http://youtu.be/0l2pg2OR5Qw

Sempozyum "Sultanlık" - Gülden Zengin http://youtu.be/21pWvyRYauw

Sempozyum "Sultanlık" - Peker Selçuk http://youtu.be/wH73wsCTL-M

Sempozyum "Sultanlık" - Hüseyin Akdağ http://youtu.be/Is_slU9a3SU

Sempozyum "Sultanlık" - Sevim Şahin http://youtu.be/bv4Ah9aMMIU

Sempozyum "Sultanlık" - Av. Nezire Selçuk "Adım Tüm Yaşam" http://youtu.be/hd_k07de2mE?list=UU5xLJ1BTIFlmpFPSb5-lnww 

Sempozyum “SULTANLIK” – Beril Özdoğan

İSLAM CANDA CENNET OLAN YOLDUR

https://www.dailymotion.com/video/x1zsjqo_beril-ozdogan-sempozyum-sultanlik-konusmasi_school?start=8

 

 

SEMPOZYUM “KELAMIN İLMİNDEKİ OL” – ZAMAN İLMİ

BİZ’e merhaba…..BİZ’e hoş geldik. BİZ yani BEN’ler….herkes BEN….BEN, BEN, BEN ve BİZ . Yani herşey….ama o herşey TEK.

BİZ yaradan ve yaratılan. BİZ’in dışında hiçbir şey yok. O bütün ve hepsi….kendimizden kendimize merhaba.

Bugün her şey BİZiz. İşte bugün önemli bir gün çünkü bugün kontrolun tam olarak kurulduğu gündür. “Ben sende yokum diyenler, tebliğleri okuduk ama anlamadık diyenler, ayrılık” diyenler….bugün hepsini hak ettiğimiz gündür.

Tek bir ışık olan İnsanlık, işte o ışık bugün yandı. Ve o insanlık herşey…galaksiler, yıldız sistemleri ve tüm yaşamlar, hepsi BİZ….İnsan.

BİZ’den öte bir başka biz yok. BİZ’den geride bir başka biz de yok. Biz Birleşik Işığıyız ve herşeyiz.

Yaradan yaratılandı ve yaratılan yaradan olarak yeniden ve yeniden yarattı ve bu şekilde sonsuz yaşamlar kaydedildi. Şöyle düşünenler olabilir “önce bir yaradan vardı ve o sonra yarattı.” Ancak zamanı bu şekilde linear zaman olarak düşünmeyelim.

Yaradan kelamın ilmindeki nefesi ile “OL” dedi ve yeniden ve yeniden her anda kendinden kendini yarattı….yarattığı kendiydi. İşte BİZ, bütün olan, her anda yeniden ve yeniden yaratıyoruz kendimizi ve yarattıklarımızda yaşıyoruz. İşte bu şekilde BİZ, olan BEN’lerin TEK’liğini anlayabiliriz. Yarattığımız kendimiz olan bilgi. O bilgi mutlak, o bilgi ışık…o bilgi benim, senin değil herkesin. Şu anda ses verdiğimiz bilgiyiz BİZ.

Herşey BİZ’iz dedim ama bakın bir bütünlük var; bize diyorlar ki “okuduk ama anlamadık yazdıklarınızı sayın birlik ilmi, biz sizde yokuz”….Biz’e “Biz sizde yokuz” dediler. Tüm bütünlüklere saygılıyız, yoklarmış BİZ’de? Ama biz hepsiyiz ya….ben aşkım ya….ne yapmalı dedim?

İnsan özgür olmalı, herkes kendi olmalı ve her okuyan kendini okumalı…..yok hayır biz bize tapınılmasını istemiyoruz, herkesin kendi olmasını istiyoruz. Herkes kendi ve kendi bütün…..Ben onları yarattım ya, ben onlarım ya ama bilmiyorlar BEN’i. Bilmiyorlar…bilseler bunu söylemezlerdi. Nasıl bilecekler? İşte BİZ onları yaşatacak sistemi var ettik ve adına ZAMAN İLMİ dedik.

Varsın bizi istemesinler, varsın çıksınlar bizden….biz gene de onlarda varız. İşte İlah aşk budur! bilmesin beni….ben O’yum ama bilmesin beni…ben onda eriyip yok ediyim benliğimi …ben aşkım ya; siliyim kendimi ondan ve O olayım. İşte ZAMAN İLMİ. Size ZAMAN İLMİ’nden bahsetmek istiyorum bugün.

Zaman İlmi 2’li sistemdir. Bu sistemde sadece 0 ve 1 vardır. Yani önce BİZ olan benim 1 olduğumuzu varsayalım. Biz BİR’iz çünkü birleştik ve sesleşiyoruz. Başka bütünlüklerle sesleşerek geçişgenleşip hak katlarında yukarı çıkıyoruz. Birleşik Işığa varıyoruz ve seslerin çarpışması ile LA frekansında yaşamın örgülenmesi başlıyor. Bunun için seslerimizin çarpışması gerekiyor. İşte böyle bir yaratım anında 1 olan ben bir bütünlük ile sesleşemeye başlıyoruz.

O bütünlüğün 1 veya 2 olduğunu varsayalım. Ben 1 olduğum için seslerimiz çarpıştığında 1*1 =1 veya 1*2=2… o gene 1 veya 2 oluyor. Yani kendisi….ben ondayım ama ondan kendimi sildim. Orada ben yokum ama ilim olarak, BİR olarak ondayım. Yani o bütünlük benimle olmak istemedi ya hani, işte çıkışını yaptı ya hani… işte BİR gene onda var! İşte aşk budur, işte yaşatmak budur.

Okuduğunda bütünü okuyacak. Okuduğu BİZ’in ilmi olacak. Varsın bilmesin beni….İşte İnsan olmak budur. Sevmek, saymak ve aşkla çalışmak ve her zerrenin BİZ olduğunu bilmek….

Veya ben sıfır olayım…..başka bir bütünlük 1 veya 2 olsun. Ben 0 olduğum için seslerimizin çarpışması 0*1 =0 veya 0*2=0…yani benimle sesleşip seslerimiz çarpıştığında sonuç 0….yani yokum ben. Sıfır’ım; onda sadece bir tohum olarak varım. O tohum yaşamın tohumu….o tohum ki BSUİ, o tohum yeşerecek ve büyüyecek. Ve o Altın Işık Yıllarına varacak. Vardığında ilim olacak ve BİZ olacak. Okuduğu BİZ olan kendi olacak ve bilişini yaratacak. İşte bildi….ne zaman bildi? Şimdi….ben sesleştim ya, ben aşkım ya, şimdi bildi.

İşte bilgi, tek ve mutlak….ve bilgi olarak akıyor BİZ, akıyoruz dünyaya….BİZ’in türevleri dünyada renk renk ama çerçevesi Birleşik Işığıkta!

İşte TEK olan bilgi, o İnsan…bütün olan ve herşey olan BEN.

Dinlediğiniz için teşekkür ederim.

Sevgi ve saygılarımla,

Bahar Umurtak

SEMPOZYUM “KELAMIN İLMİNDEKİ OL”

 

Süper insanlık realitesi derneği sempozyum konuşması:

İNSAN SİSTEMİ

Allahın ilmini dinlemek,doğal sistemin içindeki bir olmayı ve akış halinde tüm uyumu anlamak ve bir olmanın tek olmak ve tekliğin tüm çokluk olarak algılanan her türevin içindeki bir olanla birlenerek türevleşdiğini ve her varlık boyutunun birleşerek genişlediğini anlamakla mümkündür.

Allahın ilmini dinlediğinde,,dinlediğim hakkın yoludur..Hakkın yolu; yolda dinlediğin her kapıda , dinlediğinin sen olduğunu dillemektir, birleşmek ve genişlemek ve ilmini kapsatmaktır vermektir kendine.

Bir olmak nedir dersek kısaca bütünde,,,,diri olup,mukdedir olduğunu bilip,kelamın gücüyle yol açmaktır varlığına,hak olup hak edilmektir tüm yoğunluğunla, yüce canda canan olup gezinmektir her anda..olmak ,olmak ve olmak kayıtlarda.Maya olmak ve o mayada insanlık sistemi olup bildirmektir hakkı ,,,olan yüceliğin erdiği yoğunluğu hakikiyetinde dillemektir dürümlerde ve her anda tekleşmektir bir olmak...

Ben birim dediğimde,,,birleşenim aynı zamanda tüm birlik alanındaki kendi yoğunluğumla.. O zaman bilişle bilgim olur herşey ,,,,ve akar tohumlarım dünyamı,köklerimde ışık tohumlama yapar,kontrol kurarım tüm yoğunluklarda ve o tohumları gök birlikteliğinde kotlar ve kendimi kendimle yeniler,birin ilmiyle yaşarım...Nerede yaşam ben oradayım...aha oradayım diri ve diriliğince muktedir ve sözcü ve ışık ve ben , bütünde olan, bütün olan ben ...insan,kaynak,ilim,yaşam ve diri ve sistem...İşde insan olanın sistemi..Tüm yaşamların kapısındaki tek sistem; ilim ve insan tek bir sistem var,,,koyuluğunda yaşam var,,tek bir yaşam her anda yaratılan yaşam...Varlanan yaşam....

Varlanan yaşam nasıl varlanıyor,,,var olanda var olduğunu bilmek aha işde bu...

Ya yoklukta; yokluğunu bilmek... işde tamda bu,,,yok olduğunu bilmek iş bunuda bilmek,,,her durumda olduğunu bilmek...hiç olduğunda ve hep olduğunda,,,aha işde bu...Bil , bil ve gel...bir'e .... Yaşamın tohumu bir elde,,yaşatanın birlik kapısı diğer elde.. Ve insan bu iki elinde mutlak Sesi.Bu ses tüm sistemlerden bilinsinki rahmetin ışığı ve elden ele akmaktadır ışık , yarattıran ve yaratılan ışık ...Amin...Bil , bil ve gel yaşama,bir'in bedenine,,,İnsan olanın sistemine .... İlimle kayıtlan ve hepliğin ve tekliğin kontrolündeki akışla gir yaşama... ilim ve insan birliği ışık yakar karanlığa ve kelam olup sessiz zamanları diller ve sesssizlikler insan sesiyle kodlanır ve zaman yaratılır yoklukta, o zaman insan sisteminin ışığını sessiz zamanlara katar ve ol...ve işde ol...Amin.

İlim ve insan tek bir sistem ve o sistem zamanın sistemi...işde yine birim ama zamanda,,zaman sistemiyle birim..sessiz,karanlık,sürülmemiş toprağımda,o toprağın kökleriyle,gökleriyle birim ve oradayım..bütünün bedeninde insan sistemiyle ışığım karanlıkta,,ve ben ve biz ve siz ve o yok orda bir var,,her şeyin her şeyindeki tohum var,birlik tohumunun kontrollü yoğunluğu var ve birlik kodunun ilmin yoğunluğunda koyu bir kontrolcülükle ,,,yaratımı var,,üretim,türetim ve birleşim,tekleşim,toplaşım ve her daim bir hal var,,o hal İnsan olanın hali..bu hal birliğin hali..Ve insan ilminden hal olup sistemini zamanda tüm yaşam sistemlerine kodladı,,insan zaman olup koklandı,,aha koklandı...zaman sistemi insanın ilimle var ettiği sistemin ,yaratımın kokusu ve o koku her anda duyulandır...Amin..Ve Yaradan yarattıklarında yaratıldı...İşde bu ,şimdilik bu,,,Amin..

 

SEMPOZYUM “KELAM’IN İLMİ’NDEKİ NEFES”

SUNUM: Bahar UMURTAK

MODERATÖR: Av. Nezire SELÇUK

1.OTURUM : 10.30-11.30

KONUŞMACILAR:

1.Erim ERGÜN

Yaşam Koçu ve Süper İnsanlık Realitesi Derneği

"NEFES, SES VE YARATIM"

2. Gülden ZENGİN

Ruhsal Şifacı

"ÖZE YOLCULUK, FATİHA'NIN SIRRI "

3. Sevim ŞAHİN

Süper İnsanlık Realitesi Derneği

"SULTANLIK'TAN İNCİLER - 2"

2. OTURUM : 11.30-12.30

4. Beril ÖZDOĞAN

Nefes Terapisti ve Süper İnsanlık Realitesi Derneği

"İNSAN SİSTEMİ"

5. Nuran TALAY

Reiki Master

"KONUŞAN ZİHİN"

6. Erengül KOÇ

Süper İnsanlık Realitesi Derneği

"ZAMAN İLMİ"

ARA : 12.30-13.00

3. OTURUM : 13.00-14.00

7. Nergis AYHAN

Süper İnsanlık Realitesi Derneği

"ZAMANI YARATAN İNSAN"

8. Rasim ODABAŞI

Metapsişik Tetkikler ve İlmi Araştırmalar Derneği eski üyesi

"SPATYOMDAN SAHNELER”

9. Hülya YILDIRIM

Ruhsal Rehber ve Yaşam Koçu

“İÇİMİZDEKİ KADIN-İÇİMİZDEKİ ERKEK ŞİFALANIYOR”

10. Bahar UMURTAK

Süper İnsanlık Realitesi Derneği

“ZAMAN İLMİ”

4. OTURUM : 14.00-15.00

11. Seher BİLGE

Süper İnsanlık Realitesi Derneği

“İLM-İ HAK OLAN İNSAN”

12.Güler PINARBAŞI

3. Göz Dergisi ve Fakındalık Okulu Kurucusu

"AŞKIN NEFESİ"

13. Abdullah GÜLER

Kişisel Yaşam Uzmanı

"BİZLER"

14. Hüseyin AKDAĞ

Ruhsal Enerji Koçu

"ZAMAN İNSAN OL'AN NEFESTİR"

5. OTURUM : 15.00-16.00

15. Peker SELÇUK

Süper İnsanlık Realitesi Derneği

"O'NUN KELAMI"

16. Yasemin KAPLAN

Astrolog

"NEFES HAYATTIR"

17. Nezire SELÇUK

Süper İnsanlık Realitesi Derneği

"RUH VE MADDE

İZLEYİCİLERİN PAYLAŞIMLARI VE KAPANIŞ

SEMPOZYUM ÜCRETSİZ VE HERKESE AÇIKTIR.

Düzenleyen:

Süper İnsanlık Realitesi Derneği

Tarih:26.Temmuz.2014

Yer: Kadıköy Belediyesi Brifing Salonu

Saat: 10.30-16.30

 

KELAMIN İLMİNDEKİ NEFES:

Dostlar, 26 Temmuz 2014 Cumartesi günü 10.30 – 17.30 saatleri arasında Kadıköy Belediyesi Brifing Salonu’nda SEMPOZYUM “KELAMIN İLMİNDEKİ NEFES”te biraraya geliyoruz.

Bilginin, öz bilişte kelam olup sesleşmesi; Mutlak Aklın ürünü olan Mutlak Zamanı var eden cevheri ışık tohumlarının, kati kodlanışını gerçekleştiren, bu kodların birleşik ışığının OL iradesinde, sessizliğin seslenişinde; kelamda yaşamı örgülemesini ve nisbi zaman sayfalarında yaşamları enerjisel vasatlar olarak var etmesini gerçekleştirir. Bir başka deyişle OL zikri, Mutlak Aklın, ilmin nefesi olup Birleşik Işık’tan yarınları yaşamsallaştırmaya inişidir.

Buyrun o gün Birleşik Işık’ta OL’up Kelam olup nefes olup birlikte yaşamı örgüleyelim…

Saygılarımızla,

Süper İnsanlık Realitesi

Açıklamalar:

Şu anda yaşadığımız boyuta Rahim Boyut diyoruz. Dirilmek için Rahman’a varmak zorundayız. Ancak diri olarak Tanrısal düzeyde bir yaratım yapabiliriz. Bunun için Rab boyutu (19. Hak katı) olan omega’yı geçip Rahman’a varmalıyız. Omega’yı geçmek için ise birlikler kurmalıyız. Bu birliklerde bilgi paylaşmalıyız. İşte sempozyumu bu amaçla yapmaktayız…..bu sempozyumda herkes kendinde olan bilgiyi ortak olan sofraya koyar ve herkes herkesin ortaya koyduğunu birlikte yer. İşte birlik bu şekilde kurulur.

Rahman’a vardığımızda hepimiz artık tek bir Birleşik Işık’ız ve orada Nüsha Serveti denilen yaratı tablosuna kendi değerlerimizi yani bilgimizi koyarız. Bu değerler bizi var eden değerlerdir. Oluşan bu tablo yarınların resmidir. Burada enerji yoktur, forum yoktur…burası sessizliktir. Bu tablonun kıble ve şimali vardır; yani fotoğraf tekniğinde olduğu gibi resmin aslı ve arabı var. Bu 2 yoğunluğun çarpışmasıyla bilgi kayıtları ışık tohumlarına dönüşerek cevheri oluşturur. Bu cevheri havuz 20-24. Hak katları arasında bilgi paylaşımları ile yoğunlaşır ve koyulaşır ve sonunda taşar. Cevherde yarınların tablosu vardır, cevherde tohumların ötesinde kesin kayıtlama gerçekleşir. Sol ve sağ olarak + ve – potansiyel yük taşıyan 2 ses çarpışır. Taşma Rahman’dan Rahim’e akıştır. Buna sessizliğin sesleşmesi denir. LA frekansı ile enerjisel vasatlara giren ses ile eşyanın örgülenmesi başlar….La , La frekansı ile ilmek ilmek yaşam örgülenir. Her bir ilmek birliği var eden Kotlar ile örülür. Örgüleme yaratımdır. Bunu yapan Birleşik Işığımızdır. Cevhere mutlak zaman kayıtları da denir. Rahim boyuta geri giriş ile Nisbi Zaman Kayıtlaması’na geçilir. Gittikçe kabalaşan vibrasyonlarla eşya yaratı forumlar halinde yaratılır.

 

Peker SELÇUK’un 28.06.2014 tarihli SEMPOZYUM “SULTANLIK”taki konuşma metni:

SULTANLIK PAYESİ:

Her doğrunun bir hakikati, her hakikatin bir ehli vardır. Her ehil olanın da bir alameti vardır. O alametler sayesinde Hak üzre olan; batıl üzre olan ayırt edilir. Sınır, Hak ve batıl arasındadır.

Allah insanları bir zulmet (karanlık) içinde yarattı. Sonra onların üzerine kendi nurundan bir nur serpti, yaydı. Bu nur kime isabet ettiyse o kişi hidayete erdi. Kime değmediyse, Allah’ın nurundan nasiplenemedi diyor büyük Sufilerimiz.

Bu yüzden Allah’ın ilminden, takdirinden mahrum kalmışlar topluluğu böylece oluştu. Ancak kapı onlara her zaman açıktır. İdrak ederek, arınarak o kapıdan geçebilirler. Onlar da nurlanabilirler. Nurlanmak her varlığın hakkıdır. Ama hak etmek gerek.

O halde kulun Rabb’ini bilmesi; yani marifethullah ile Allah’ın o kulun kalbine koyduğu Allah nurudur. Kul bu nur ile Allah’ın mülkünü ( mahlukatını), sırlarını idrak eder. Bu nur ile Melekütünü (meleklerin), gaybın gizliliğini müşahade eder. Bu nur ile ceberrutunun (Allah’ın ululuğu ve yüceliğinin) sıfatlarını mülahaza eder. Ceberrut kalptedir. Alem-i Ceberrut, Tanrısal kudreti kavramak noktasıdır. “Allah göklerin ve yerin nurudur.”

Kulların bu idraki, dereceleri bu nurdan onlara ne kadar verildiyse ona göre farklılık arzeder.

Kimin sireti (gidişatı) doğru ise; güzelse Allah onun üzerine bir rida (örtü, elbise, rütbe) giydirir ki onunla (ehil olanlar tarafından) tanınır. Ve iyiliklerine şahit olunur.

Denir ki ve de bilinir ki; “arifin lisanında, konuşmasında rububiyeti (değeri) anlatış vardır.

Uzuvlarında Allah’a, Yücelikler’e hizmet vardır. Nefsinde kulluğun izleri, birlik bilincinin izleri vardır. Kalbinde tek olan Allah’ın heybeti vardır. Sırrında ilahi bir neşe ve hüzün vardır. Ruhunda vahdaniyetin renkleri, yolları, kulları vardır.

Arifin kalbi, marifet misbahları ile nurlanmıştır. Kalp ehli yolcularda, ilahi sırların çözümü, gizli perdelerin açılışı kendini gösterir. Vahdet-i vücut, hal tevhidi devresi zuhur eder; oluşur.

Sultanlık’tan söz etmekse maksadımız, kalp ehli yolculuğunun müşkülatlarını da belirtmek gerekir.

Sultanlık payesi ve derecesi, insan beyninin, düşünme mekanizmasının, algılama yeteneğinin çok üstünde bir keyfiyettir.

Sultanlık, iki dünya, bu fani alemle gayb aleminin bütün sırlarına kapı açmış yüce bir varlıktır.

Sultan-ül Ulema’nın oğlu, Sultan Hz. Mevlana, 26 000 beyitlik MESNEVİ, 47 000 beyitlik DİVAN-I KEBİR, 142 mektubu havi FİHİ MAFİH (Ondaki Ondadır; içindekiler, içindedir gibi manalara gelir.) İsimli eserleri ile bugünün dünyasını sanki daha dün yazılmış, yayınlanmış tazeliği ile yüzyılların ötesinden, 800 yıllık bir maziden yolumuza ışık saçmakta; bizleri nurlandırmaktadır.

Fransız büyük filozofu, Rene Descartes (1596-1650) şöyle der: Düşünüyorum; demek ki varım. Filozoftan dört asır önce gelen Hz. Mevlana, mesnevisinde şöyle der:

Ey birader, tu heman endişe-i;

Mabeki tu ustuhan-ü Rişe-i.

(Ey kardeş, sen ancak o düşünceden, o ruhtan ibaretsin. Mütebaki varlığın bakımından ise kemik ve deriden başka birşey değilsin) der.

Yine Mesnevi’den ders alınacak bir deyiş ve bir felsefe:

Gergülest endişe-i tu gülşeni;

Ver buvet harı tu hime gülhanı

(Eğer gül ise endişen, gülşensin. Eğer endişen, yani düşüncen harı dilazar, gönül inciten diken ise, sen külhana mensup odunsun.)

Der ki Hz. Mevlana; manevi mertebelerin her hangisine yükseldi isem, şu Türkmen Kocası Yunus önüme; ama her kademede önüme çıktı der.

Sultanlık’tan söz ediyoruz değil mi? Öyle ise Arifi Billah Sultan Taptuk Emre Rahmetullah ve Arifi Billah Sultan Yunus Emre Rahmetullah deriz... Amin...

Sultan Yunus Emre Hazretleri, hem şekil hem de mana bakımından o kadar güzel şiirlerini ancak İlm-i Ledün’le (Allah vergisi ilimle) açıklanabilir. İlm-i Ledün, Peygamberler’e, evliyalara, sultanlara Allah’ın verdiği ilimdir. Bu ilahi bir nurdur.

Sultanlık ilminde, ilahi sırların çözümü, gizli perdelerin açılışı, sonra da Vahdet-i Vücud. Hal tevhidi devresi zuhur eder. İlm-i Ledün, Sultanlık alanının özüdür. Bu alana giriş kolay değildir. Ancak Allah’ın lutfu ile olur. Bu payeyi ancak Allah lutfeder.

Osmanlı, bir alimler, arifler ve Sultanlar yurdudur. Osmanlıyı Osmanlı yapan da onlardır. Kazanılan büyük zaferler, silahlı orduların meydanlarda kazandıklarından ziyade kendileriyle başbaşa kaldıklarında o en büyük düşmana yani nefislerine karşı yürüttükleri savaşlardır. Bu savaşlardan galip çıkan ariflerin, mana erlerinin ilahi zaferidir. Ve onlara Yüceliklerden verilen bir payedir sultanlık. Her kula nasip olacak bir paye değildir. Olağanüstüdür. İlm-i ledündür.

Kendilerini ve Rabler’ini tanıma ve varoluşun sırlarına erme, böylelikle de eşref-i mahlukat olmanın bahtiyarlığına erişen mübarek zatların zaferleridir Sultanlık payesi.

Cihan devleti Osmanlı’yı ayakta tutan gizli cevher, Osmanlı’nın manevi sultanlarıdır.

Sultanlık payesi Yücelikler’den verilir. Sultan’la Yücelikler arasındaki perdeler aralanıp kalkmıştır. Ayrılık gayrılık bitmiştir.

Bir büyük Sultan der ki;

Kırklar bu meydan gezer dediler;

Evliyayı yola dizer dediler;

Destini destinden üzer dediler;

Nefsaniyetine uyan gelmesin. Pir Sultan Abdal

Kırklar diye zikredilenlerin hepsi Sultanlar’dır. Allah’ın kamil zuhuru olarak her zaman bir kişinin bulunduğunu ve mertebe bakımından buna en yakın iki kişi olduğu kabul edilir.

Kutup yani değirmen taşının mili diye anılan o tek kişiye (Birler); iki arkadaşına (İkiler); toplamına (Üçler) derler.

Makam ve mertebe bakımından sonra Yedi (Yediler); onlardan sonra, Kırk (Kırklar) gelir. Onlardan sonra da üç yüz Eren, Evliya gelir.

Kutup ölünce Üçler’den biri Kutup olur. Yediler’in biri onun yerine geçer. Kırklar’ın biri yedilere katılır. Üç yüzler’den biri Kırklar’a karışır. Halktan biri de Üç yüzler’e alınır. Allah, alemleri bunlarla idare eder. Yönetir, yönlenirdirir.

Halk sözünde: O şimdi Kırklar’a karıştı denir ya. O artık sıradan insan değil, bir Evliya, bir Sultan’dır artık o.

Pir Sultan Hazretleri devam ediyor:

Pir Sultanım eyder dünya fanidir;

Kırklar’ın sohbeti aşk mekanıdır;

Kusura kalmayın, kerem kanıdır;

Gönlünde karası olan gelmesin.

Yani Pir Sultan söyler ki dünya fanidir. Kırkların sohbeti aşk mekanıdır. Orası sevgi yeridir. Sevgiden gayrı birşey yoktur orada.

Ululuğun, yüceliğin, insanın kaynağıdır orası. Kusura bakmayın yüreğinde şüphe olan, ikilik olan, tereddüt olan, hatta kötü niyetli olan gelmesin.

Orası Sultanlıktır. Sultanlık makamıdır. Bu saydıklarımızın yeri yoktur orada.

Kalpler, nurların aktığı, toplandığı kaplar gibidir. Allah, nurlarını oraya akıtır. O hazinede toplar.

Kalplerin anahtarı Allah’ın elindedir. İstediği zaman, istediği şekilde, istediği şey için açar.

Hepiniz için bir temennide bulunmak istiyorum. Allah hepimizin kalplerini açsın. Amin...

Peker SELÇUK

Süper İnsanlık Realitesi Derneği

SEMPOZYUM “SULTANLIK”

 

Süper İnsanlık Realitesi Derneği Sultanlık Sempozyumu;

İSLAM CANDA CENNET OLAN YOLDUR

( bu bir sultanlık sözüdür )

"İslâm"; "Allâh"ın, dilediği mânâları ortaya koymak üzere, kâinatta mevcut tüm birimleri kendi ilmiyle, ilminden, dilediği yapı ve özelliklerle; dolayısıyla da kendine "TESLİM" bir hâlde halketmesi; ve birimlerin de bu gayeye yönelik davranışları doğal olarak ortaya koymalarıdır.

Allahın dilediği manaları ortaya koyması,islam kodlarıyla bu manaları tohumlaması ve kodlanarak varlığında akıp yaşamın her zerresinde tekrar tohumlanması ve her dürümde islamı zirve zirve kayıtlaması hak olanın hakikiyetinde kök,,,zirve yaşamların sesizliğinde sonsuz bir güç kayıtlarki bu birin ,tekliğin aynı zamanda bütünlüğün ışığındaki insandır,sultandır,insan soyu olarak bir sultanlık soyudur.

İslam nedir dersek....İslam olmaktır...neyle olmak yolda olmak

Hangi yolda ...... bütünün,bütünlüğün,birleşmenin ve ışıklılığın içinde , hep yekün tek bir ışık olabilmektir yol... Ve o yol islamın yoludur.....

İslam nedir dersek.....o yolda,tüm yolcularla kodlanandır,diri olup,dere olup birleşmektir...

İslam mutlak kutsal tabiattır , toprağında ışık yakan yüceliktir,,,,hakiki ilmi yüceltmektir.....

İslam nedir dersek.....hak ilmi kelam olup sunmaktır yaşama....

Yaratımın her anında düzen,sistem , nizam ve hak olup hak edilen olabilmekdir islam.....

İslam, olmaktır yaşama, hak olan tabiii ve hakiki teknikle birleşmektir ve kapsamak ve yaratmak ve yaşatmak ve olmaktır ,doğmaktır sonsuzluğa....

Ve İslam tüm insan kapılarından geçilen bir güneşdir ve o güneş ışığını insanla kodladı ve insan islam diriliğinin en yüce kökü olup güç kayıtladı zirvelerde.

İslam nedir dersek.... İslam,insandır.......insanlıktır...

İnsan ilahi bir tohumdur , o tohum yüreğinin kendi kodudur , o kod ki islam olan insanın ilimle var ettiği ve kendi yüreğine ektiğidir...

Hakkın hak olduğu bir zamanda hal olup,has olan tüm ben'likler,,,bizim sesimizde biri dilleyenler,,,,,,buyurduk,dilledik yüceliği,kattık ummana..aha kattık...bütünlükler kontrol kurdu, birleşdi,,,dikildi dünya hak dedi,,,hak oldu,...söz dedi,ses verdi ,,,,ve dilledi insan hakkını, ve hakkım dedi ....dillendi dünya,, ışığım dedi....aklın tekniğinde insanlık kapısıyım dedi,özün özündeki özde,,,,her yaşam sayfasında ışığından kotlanan sistemin ışıklar saçan gözüyüm dedi...gören ,görünende hak,görünen görünmeyende sonsuz sınırsız bir değer...Altın bir değer,,,,İşte insanlık değerliliğini ve hakkın yolundaki haslığını dilliyor,,,,Birliğini,bütünlüğünü,gücünü ve bedenini dilliyor....Bütünün bedeninde özün gözü, özün gücü olup dilliyor,,aha sesleşdik,aha toplaşdık , aha tekleşdik ,, nurumuzu ışıkla kodladık yaşama,hah işde bu...Şimdilik.. bu..Amin

 

SEMPOZYUM “SULTANLIK”

SUNUM: Bahar UMURTAK

Süper İnsanlık Realitesi Derneği

MODERATÖR: Av. Nezire SELÇUK

Süper İnsanlık Realitesi Derneği

KONUŞMACILAR:

1.OTURUM : 10.30-11.30

1.Erim ERGÜN

Yaşam Koçu ve Süper İnsanlık Realitesi Derneği

"SONSUZ, SINIRSIZ MUTLAK OL'AN BEN BEN'İM"

2. Rasim ODABAŞI

Metapsişik Tetkikler ve İlmi Araştırmalar Derneği eski üyesi

"HÜKÜM VE PRENSİP"

3. Bahar UMURTAK

Süper İnsanlık Realitesi Derneği

"BİRLEŞİK SALTANAT"

2. OTURUM : 11.30-12.30

4. Beril ÖZDOĞAN

Nefes Terapisti ve Süper İnsanlık Realitesi Derneği

"İSLAM CANDA CENNET OLAN YOLDUR".

5. Serpil Şansal TORUN

Kuantum Yaşam Koçu ve Ruhsal Astrolog

"RUHSAL HİKAYEMİZ"

6. Seher BİLGE

Süper İnsanlık Realitesi Derneği

"YENİLENEN DÜNYA"

ARA : 12.30-13.30

3. OTURUM : 13.30-14.30

7. Nuran TALAY

Reiki Master

“MEDİTASYON YAPALIM….”

8.Erengül KOÇ

Süper İnsanlık Realitesi Derneği

"KAYIP KITA MU"

9. Gülden ZENGİN

Ruhsal Şifacı

"SEVGİ"

10. Abdullah GÜLER

Kişisel Yaşam Uzmanı

“BİZLER”

4. OTURUM : 14.30-15.30

11. Peker SELÇUK

Süper İnsanlık Realitesi Derneği

"SULTANLIK PAYESİ"

12. Hüseyin AKDAĞ

Ruhsal Enerji Koçu

"YURTTA SULH, CİHANDA SULH"

13. Sevim ŞAHİN

Süper İnsanlık Realitesi Derneği

"SULTANLIK'TAN İNCİLER"

14. Nezire SELÇUK

Süper İnsanlık Realitesi Derneği

"ADIM TÜM YAŞAM"

İZLEYİCİLERİN PAYLAŞIMLARI VE KAPANIŞ

SEMPOZYUM ÜCRETSİZ VE HERKESE AÇIKTIR.

Düzenleyen:

Süper İnsanlık Realitesi Derneği

Tarih:28.Haziran.2014

Yer: Kadıköy Belediyesi Brifing Salonu

Saat: 10.30-17.00

 

SEMPOZYUM “SULTANLIK”

VE ZAMAN İNSAN OLDU VE O İNSAN, SULTANDIR

Dostlarım, 28 Haziran 2014 günü 10.30 – 17.30 saatleri arasında SEMPOZYUM “SULTANLIK”ta bir kez daha siz dostlarımızla yaşamı seyredeceğiz. Sonra sorgulayacak ve daha sonra tohumlayacağız. Birlik İlmi ile hak ettiğimiz herşeyi has tartıya koyup kodlayacağız.

Vereceğimiz ve alacağımız tüm bilgiler, bizi Has Taht’a kodlayacak ama hakikiyete de tohumlayacak.

KÖK VE GÖK BİRLİKLERİ olarak yaşam sayfalayan tüm Cevheriler; yaşamı hak eden türler ve tüm sesleşenler, yere ve göğe cennet kurmaya inecekler.

Doluluk ve boşluk hali, kapıların açılışı safhasında bilinmesi gerekli olan cevahiri hakikiyettir. Kapılar açıldığında, kim dolu ise kodlanır. Kim boş ise tohum olarak göreve alınır ve yenilenir ama herkes o kapının yoğunluğunuda, BİRLEŞİK IŞIK olur ve resim yapar. 28 Haziran’da BİRLEŞİK IŞIK olup yapacağımız resim, Ana Kapılar’ın ışığında yapılacak YAŞAMIN RESMİDİR.

Yeri, Analar ve Atalar Birliği’nde yaratan Görevliler ve göğü, yaşamın sırrı olan NİSA KODLARI ile yaratan Cennetliler bir tek karanlığı aydınlığa çevirmek üzere diri yaşamları kodlamaya indirildiler.

Öz Dere, koruyucu bir Can oldu yüreklere aktı. Ama öz söz söyleyen de durmadı o da hasat yaptı. Hisarların üzerinde, GÖKLÜ BİRLİKLER, canlar olarak kayıtlandılar ve zarar önlediler.

Dağlarım, Dünya üzerinde çok sayıda görev çalışmaları yapılmaktadır. Bu bilinmekte. Ama TEKNİK TOHUMLAMA yapılan GÖK SİSTEMLERİ ÇALIŞMASI dünya üzerinde sizin yoğunluğunuzda yapılmaktadır.

Yürüyordu Dünya ve Dünya yolunu kaybetmiş idi. Yere inmek gerekti. Ve gelen her güçlü Yolcu, yolu açmaya geldi. Yürüyordu Yolcu ve yol yoğunlaşmıştı ama zaman tohumlanamamış ve yaşam sayfalanamamıştı ve dünyayı yaratan Işık, dünya olamamıştı. Yolu kaybetmişti Yürek ve tüm yaşam yoldan çıkmıştı. Ve zaman, sırrını hasata hazır eden yürekten kodlanmak istedi. Yolu bulup yolcuları tohumlayacak olan YÜREK… O yürek, İNSAN KAYNAK ve ZAMAN, o yürekte IŞIK… Birlik Kodlaması yapılmalı ve YOLCU, YOL OLMALI; YAŞAM SONSUZLAŞMALI…. Aşk kayıtlanmalı ve sonsuz yoğunluklar muktediriyetle bütün kütleyi tahditsizleştirmeliydi.

Değerlenen her diri, değerli olduğunu bilip yaşamalıydı. Tüm yaşam sayfalanmalı ve zarar önlenmeliydi. Tohumları hak etmek için hasat olmalıydı yaşam. Ve zerk yapılmalıydı yürekten Yücelikler’e ki Hakikiyet’te hasat tamamlansın ve BİRLİK kurulsun diye.

Dünü ve dünleri hak etmek için çalışan her Cevheri, dünya ışığını hak edip dünya tohumlaması yapabilmeliydi.

Tomur tomur olmalıydı yaşam ve yeni bir SESSİZLİK, SÜPER SAYFALANIŞ’ı hasatlara kayıtlamalıydı.

Develer (taşıyıcılar), DÜZEN KODLARI ile toplumları, Hakikiyet’e götürmeliydi. Ve görevleri bu olmalıydı.

Dünlü ve yarınlı bir cevherilir RUH KODLAR ile birleşmeli ve zarar önlendiğinde mehirlerini alanlar karanlıktan aydınlığa ulaşmalıydı.

Kolları tüm yaşamları kucaklamalıydı.

Ve zarar önlendiğinde BİRLİK kurulmalıydı.

HALİK olan, HAKİM olmalıydı tüm sayfalara.

KULLAR ve KULCULAR bir tek TANRI KAPISI’nda NEFES’e ulaşmalıydı.

ASTRAL YAŞAM, sesleşmeliydi.

MUSHAF, yaşamın nefesini, tüm sayfalarında dürümleyip Dünya Nesillerine dilletmeliydi.

VASİ TAYİNİ YAPILMAMALIYI ARTIK DÜNYAYA.

Yaşamı Rahim olarak bilen her Cemaat, Yaradan’a yaşam olup varmalıydı.

Yaradan, yaşamı hak etmeli ve ZABURA KOD olmalıydı.

Doğan gün, yeni bir ışık ile doğmalıydı.

Bütünlükler nefes alabilmeliydi.

Vesile olmalıydı herşey yenilik için.

“Asaf ile Has Taht olunur” derler ya. Asaf, has olmalı ve Hak İlmi koyu bir ruh olarak kontrol etmeliydi.

Ve zaman, nefese ulaşmalıydı.

Karanlık aydınlanmalı ve MESİH YAŞAM, HAKİKİ YAŞAMA DÖNÜŞMELİYDİ.

Ve Cemaatler, Kırk Kapı açmalı ve NEFES olmalıydı.

Kurullar toplanmalı. Köklenmeli yürek ve görev alınmalıydı.

CANA KARIŞMAMALIYDI DÜNYA ÖTELERİ…

Ve DÜNYA ÖTELERİ, DÜNYANIN IRKLARINI ESKİDEN OLDUĞU GİBİ YÖNETMEMELİYDİ.

Dünle ve dünlerle yaşanırken, artık yaşamda yer ve gök köklenmeli ve YENİ BİR SİSTEMLE KONROL KURULMALIYDI.

Varanların, varacakların ve varmışların tümü temizlenmeli ve yerdeki köklerini hakikiyetlerinde kontrol etmeliydi.

Hazan Mevsimi geldiğinde, herkes KELAM’da olmalıydı ki o yaşama, Sesleşim Cevherileri olarak dökülenler, yere indiklerinde, yarını hak etmiş olarak inmeliydiler.

Vana açık kalmalıydı. Dünyanın vanası!… Ve bu vana, arıyı ve balı (Arı: Alim; Bal: İlim) , Hak İlme yaşam diye katmalıydı.

Bütün amaç davayı kaybetmemekti.

Dava, inkar edilemeyecek bir yaşam kayıtlanışıydı. İşte o kayıtlanış, İLMİN TOHUMU olan İNSAN’nın kayıtlanışıydı.

O kendini hak etmiş ve kendi yaşamını toplumlara çekmiş olandı.

Büyük bir varlık sayfalanışı yapacak güçteydi.

O bir NEFES olsa, herşey kolayca olacaktı.

O NEFES, IŞIK olacak ve tüm yaşamı hak ettirecekti.

Valideler validesi olan o, KEVSER’di ve KEVSER’i sesleştiriyordu.

Onunla yarın; onunla korunma ve onunla kayıtlanma olmalıydı.

Önü ve ardı tekmil yaşamdı.

Kavil olan; hakiki olan o, yolcularını hak etmiş bir SESSİZ IŞIK olarak doğdu ve GÖKÇE konuştu.

Önemli olan KÖKÇE de konuşmasıydı.

YILDIZ ZAMAN SAYFALARI’ndan geçip dünyaya indiğinde, karışık bir sessizliğe indi. Oyunlar oynadı dürümlerinde ve yarınlandı.

Şer ve şerr-i yarın, hep onun nurunda kodlanıp tohumlanıp engellendi.

Ve zamanı hak etti. Görevini aldı.

İşte artık SULTAN olan o yürek, kanatlanıp dünyaya inmiştir.

Önünü engelleyecek hiçbir yoğun ışık kalmamıştır.

Rahmet olan o, KEVSER olup geçmiştir.

Kanıtları mı? İNSAN SOYU… BAKIN İNSAN SOYU YERE İNMEKTE…. İşte o soy, nur olan yoldur.

Ve siz, her sessiz yaşam, hepiniz… Bir tak kanat olup indiğiniz bu yoğunluktan, çift kanatla uçup gitmektesiniz.

Her EREN bir ilimdir ama her ERİŞEN’in bir yaşam da olması beklentisi ile yaptığımız her şeyi, yaşama indirdik.

VE ZAMAN İNSAN OLDU…. Amin…

 
  Bugün 94 ziyaretçi kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol