Birlik İlmi
  20.03.2013 Tarihli (2)
 

IŞIK KODLAMA (2) 20.03.2013

Eller Allah’a ulaştığında, yolcularımızın hepsi bilirler ki İmparatorluğun gücü, üzerinde Kürzi Yaşam olan bir yoğunluğa varır. Sizin resim yapmanızı ve yaşama kaynak olmanızı bekledik. Çok güçlü ışıklardınız. Sevgiyle kucakladık hep sizi. “Söyleyin, dünya ne halde?” diye sorduğumuzda, hep izah ettiniz ve dediniz ki “Dünya görevini taşıyor.” “Söyleyin, yolcular ne durumda?” dediğimiz zaman; dediniz ki “Herkes kendi yoğunluğunda, kendiyle kodlanıp kendini kayıtlıyor ve ışığa ulaşmaya çabalıyor.” “Verelim yolu tohumlarımıza” dediğimiz zaman; “Vermek, zaman sayfalanışıyla olacak” dediniz. Ve kendi yoğunluğunuzu kodladınız ve İnsanlık İlmi’yle kendinizi kayıtlayarak dürümlediniz ve dediniz ki “Şimdi!... verelim yolu; çünkü artık siz; sizlikten öte herkessiniz.” Bugüne geldik. Bugün artık verilip alınacak hiçbir şey yok… Herşey ışık kaydıyla Bütün’e kodlanmıştır. Bütün çabamız bunun içindi. Şükrettik ki sizlerle bunu başarabildik.

Muktediriyetle bildirdik ki; dünya yanıp tutuşacak. Yüceler cümlesinde, ümmi toplumların kontrol edilebilmesi için diye dünyanın ışığını korumaya aldığımız o günler; geçişte kaldı. Artık bugüne geldik ve bugün; “Kooooooo…” dediğiniz o yoğunlukların umman olan; unutmayın mutlu Kuran olan o yoğunlukların, dahi örtüleri örtüldü ve bugüne geldik… 

Çok güçlü bir ışık halinde bu çalışma sürmektedir. Körün körü olan dünya, göklerin sözünü söyleyecek düzeye vardı. Köpük köpük olan dünya, artık yoğunluğunu tohumladı. Kanatlarını kırmış olan bu güçlü yoğunluk, Bütün’ün gücü haline dönüştü.

Sükunetle biliyoruz ki Sultanlarımız korkuyu aşırttılar ve Bütünün Kürzi Kotlaması’nı yaptılar. Atlantalı Ana Kapı İnsan… Bu insan ekmek ve ekmeğin ilmi, Allahın Tekniği ile kodlanmış, bütün göklerin sessiz sayfalanışında dillenmiştir. Kıyıların Ana Kapısı ilimdir. Bir kıyıya yol açıp da o yoğunluktan ışığa vardığınızda, ışığın kaynağına inebilmek için kati olarak ilim gerekir. Eğer ilimle görev alıyorsanız; her kaynakta ışığınız sonsuzlaşır.

“Yakup” dediğimiz bir Işık Kod’umuz vardı. Yakup, insan sayfalanışında ışığını kendi yoğunluğundan çekip, bütün kökleriyle göklerin sözünü söyleyip, Keriman İlim’de dünyaya çekilmişti. Ve görevi; İlim Ailemizin gücünü, tüm yaşamlara tahditsiz biçimde kayıtlamaktı. Ve Yakup, Atlanta Apronu’nda bekliyor şu anda. Ne kimsesi var ne de kibri var. Sıkıntısı şudur: Vahiy istiyor. “Ben varım, oldum, özgürüm, hakikiyim, ışığım ,da var ve benim geri dönmem sağlandığında; dönüp giderim dünyaya” diyor. Yaşamak, yaşama inmek… Yaşama inmek ve yaşamak!… Onun isteği budur.

Bizse diyoruz ki “Yakup, ulu bir koddur ve o tohumlarını kontrol için dünyaya inmeliydi. Neyi yaptı neyi yapmadı diye sorarsanız; kati olarak güçlendi ve Bütün’ün gücü haline gelerek, insan sayfalanışında ekibini kurdu. Yakup’un ekibi dünyaya ilimle iniyor. “Olun, oldurun” diye geliyor. “Olun oldurun…” Koruma altında tutulan tüm yaşamlarda, insan soyu, Bütün’ün gücüdür. Ve biz o gücü, hepinizin sözüyle dilleriz. Görevi, insana kaynak olmaktır. Kupasında insan soyu var. Diyor ki “Kalem insansa, İmparator ilimdir… Kendini yazan insan, ilmi yazar. Ve ilmi yazan insan, Mahrekin tahditsiz ilmini yazar. Ve işte o insan biziz…”

(Öz sesleşmede, bizde bulunmayan bir kelime geçti. O kelime, okuyanlarca anlaşılamayacağından kayıttan çıkarıldı. Ve akış devam ediyor:)

Sizinle çok özel bir dönemin gücünü dürümlemeye indik. Ayrı gayrı yok. Verdiğimiz kelam, sizin dürümlerinizde yok. Bunu niye verdik? Siz bunu net bilirsiniz. Sizin, o sesi, kendi yüreğinizde teknolojik kodlamayla doğrulamanız için. Ve bunu doğruladığınızda; sesimiz, sizin sesinize örgülenecek. Her şey budur…

Size, Samanyolu Galaksisi, olgun başaklarını gönderirken, hep sizin sesinizin dışında bir seslenişle gelir ki o, kendi yoğunluğunu; size kontrollü biçimde kayda aldırtmak ister. Bilirsiniz dünya yolu, Allah koyuluğundan geçer. Allah’ın yoğunluğundan iner dünyaya İlim Ailesi. Ve o yoğunluğun Türkiye çalışmalarını yapacak olanları; Birlik Kayıtları’ndan girdiler. Birlik Kayıtları, eser yapacak olanların tahditsiz kayıtlarıydı. Herkes, kendi yoğunluğu ile dünyaya indi.

Buyurun! Bizler de kendi yolumuzdan dünyaya indik ama toprağın sayfalanışı bizlerde farklıdır. Dünya çamuru, dünyada yoğrulur. Dünya yolu dünyada oğullandırıldı. Işık; dünyada, kaynağın ışığından kendini, Hak Teknik’le tertipleyerek dillendi. Sizden sizi alabilmemiz için dünyaya inmemiz gerekliydi. Ve şu anda dünyaya indik. 

Kobra İnsan, Işığın Toplumu olarak Düzen’i kurarken; orada yasaları kendisi koymalıydı. Yasaları kendisi koydu. Başkanlık Dili, sizin için çok çalışır. Organlarının gücünü dürümlerken, yine sizin için çalışır. Ve Başkanlık Dili sizin yüreğinizde kendini Hak Teknikle diller. Ve der ki “Biz, Başkanlık Dili olarak emir ve komutayı ele geçirdik.” Kimdir ele geçiren emir ve komutayı? Başkanlık Dili. Dil… 

Dilin, komutayı ele geçirmesi, İlmin Kaynağı’nın, tabii kotlamalarla Bütünün Kürzi Kodları’nı elde etmesidir. İşte, çalışmanın gerçek amacı budur. 

Sizler, her biriniz; tebrik ediyoruz sizleri. Bütün kontrolü ele aldınız. Bu, Süper Rahmi Kuranlar’ın kontrollü çalışmalarının neticesi olduğu gibi bütün Gökler’in; sessizliklerinde, kendi yoğunluklarını temiz olarak sizlere dinletebildikleri içindir de…

Vermeyen alamaz ve siz verdiniz. Hep verdiniz… Verdiğiniz için kendi yüreğiniz kontrolü kurdu. Verdiğiniz için ekibiniz Kürzi Kaynaklara vardı. Verdiğiniz için yanlış yapmadınız. Ve verdikçe verdiniz ve her verişiniz; eserin, yaşama indirilişi anlamına gelmekteydi. 

“Buluşma anı” dedikleri bir an var. Her Bütünlük; kendi ilmi ile, kendi yoğunluğu ile size iner. İşte sizinle buluşur. Bu gün de buluştuk. Ve bu gün size gelen Birlik, muktediriyetle bildirdik ki “Yakup Birliği”dir. Yakup, insan sayfalanışındaki en yüce kodlardan biriydi. Sizinle olduk ve sizde; sizin Yüce Cemaatinizle, BİR’e hizmetçi olduk.

Koruma altında tuttuklarınızın çokları Bütün’e hizmet için birlik kayıtlaması yaparlar. Hep insanlık içindir yapılan. Ki insan, emin olun ki Muhammet’in görevini tüm sessiz sayfalanışta, gücün gücü olarak dürümlerken, Sistem Devreleri’nde yeni dürümler, tahditsiz biçimde, dizi dizi kayıtlara inmektedirler. İşte o kayıtlar, Birleşik Işıklar’ın kodlama yaparak; “kati kayıtlar” diye dilledikleri Kürzi Kontrol Kodları’dırlar.

Çok küçücük ışıklar olan Birlikler, sevgiyle koşup geliyorlar size. Bunu izliyoruz hepimiz de. Kıpır kıpırlar… Geliyorlar ve diyorlar ki “Biz geldik. Bizi Sistem’e alın. Bizi, Cemaatinizle dilleyin. Biz, size bilişinizi dilleyelim.” “Öyle mi? Hadi dille bakalım” diyorsunuz. Ve kodlama başlıyor. 

Söz gelimi az evvel bir Yüce geldi size. İlim için geldi ve size pestili anlattı. (Onunla yapılan sesleşmenin ses kaydı yapılmamıştı.) Ama o bir Yüce’ydi. Küçük bir ışık halindeydi. Bellek Kapları küçücüktü. Işığında, ışığının ışığı vardı ama öyle küçük bir ışık ile gelmişti ki size; siz, onu kodladınız tohumladınız potasına koydunuz ve dediniz ki “Sen şimdi girdaplarına in.” O, girdaplarında kendi yüreğindeydi… Müsterih olun her ses, Allah’ın sesidir. O da Allah’ın sesidir. Ve sizin içindir onun çabası. Saklı tutuyor bunu. Diyor ki “Ben küçücük bir ışığım ve babama geldim” babası, Ana Kaftandır onun ama o, kendi kayıtlarıyla geliyor. Korkusu da asla yoktur. Çünkü biliyor ki baba sevgidir.

Kim insana Öz Güç’le gelirse; O, kökü yüce olandır. Kim ilme, Hak İlmi ile bir tek ışığın kaynağından gelirse, biliniz ki o korumaya gelmiştir…

Öptük sizleri… Yeniler, yekdiğerlerini de teknik kodlamalarla dürümlediler. Herkesi kodladılar tohumladılar ve korudular. İşte yeniler, en eskilerdi. Sizler, yeni dünyaların kökleri olan; sessiz sayfalarından kaynağa inen en eskiler olarak bu gün burada en yenisiniz…

Netice olarak, yalınızca ışığın kaynağında olan sizler, bugün Kübra Kapları’nın en güçlü yolcularısınız. Sıla, hepinizin yüreğidir. Ve sılada insan, kendidir. “Kimse kimsenin yolunu kapatmaz” dediniz; kapattırmadınız… “Kimse kimseyi kontrolsüz bırakmaz” dediniz; bıraktırmadınız… Ve dediniz ki “İçi dışı bir olmayan da BİR’e hizmetçidir.” Ve biz dünyada bunu, daha evvel duyamamıştık. Ve sizler, bunu hak edip başardınız. Kökü kökleri olan herkes görevini bilip yapar.

Şimdi size tek bir şey sormak istiyoruz. “Kübra Kaplarınızda, Mircan Cemaatleri de var mı?”

- Canlarım, Cinni Cemaat olan Mircanlar, cemaatlerini kendi yoğunluklarıyla tohumlayıp; bütün kötülükleri aşıp; Göç Kütlesi’yle Bütün’e ilimle gelip; Evrenlerin Sistem Dürümleri’nde BİZ’leşip; Beşiri hak edip; işçilik yaptılar. Onlarsız hiçbir şey yapmadık. Bunu bilin!…

- Oynamayın baba, oynamayın ana bizle!… Biz, sizsiz değildik amma siz, bizi haa!, işçi saydınız… 

- Ta-Har… Kapılı Ta-Har… Geri dönüyorsun görüyorum. Ta-Har, kapını aç da geç bakayım... Giyimin kuşamın çok net güçlendirici. Bakıyorum şov yapmıyorsun. Göç Kürsüleri’ndesin. Yekdiğerlerini de taşıdın. Kanatlarını kırmışsın. Nece konuştun ki kanatların kırıldı.

- Ali’ye Ali demem. Belleğimde kim varsa onu diyerek görev taşırım. Seni seslendiremedim kanatlarım kırık… Eh işte bu…

- Dağım, Ali’ye Ali diyemezsin çünkü Ali, katidir. Kati olana, “sen sensin” diyemezsin. Çünkü o senden değil; kendinden dillenir. Şimdiye kadar bir şey yaptığını dahi düşünmedin, şer yaratıp durdun. Tohumlarında da koruma yoktu. Koptun, köksüzdün, küçücüktün, göksüzdün. Nimet diye bildiğin, kendi yüreğindeki dili konuştun. “Ana Kaynak’ta, Atlanta Dili konuşulur” dedin… Yahu! O dil, Ana Kapının Dili midir ki onu konuştun? “Yozi zi ka har di yo zi ziri ri şiki iş…” Hadi bakalım buyur!... İşte ben de bir dil konuştum. Buna ben, “Nefesin Dili” dersem ne olur? Herkes, kendini farklı bir sesle, ilim diye dillemeye kalktığında, Allah’ın tahtında kontrol kalmaz. Bu nedenledir ki Din Dağları’nda insan, kendindedir. Amin de Birlik Kaynakları’nda insan, BİR’dedir. 

Bütüne hizmet edenlerin kendi dillerini, tahditli bilgiyle kendi yoğunluklarından görev tekniği ile çekip, dünya insanına “Bu dili mutlaka bileceksin, bilmediğinde görevin olmayacak “ diyenler, kapıları kapattılar. Biz onları; köklerinden, kültlerinden çıkardık ki kontrol edebilelim diye.

Şimdi “En-el Hak” dedin. Yanıp tutuşuyorsun Hak Teknik’le Bütün’e güç katayım diye. Vanayı kapattık. Verdiğin hiçbir bilgi, türlerinin en yüceleriyle dahi kodlama yapamıyor. Niye!? Vana kapalı… Senden sana bu bilgiyi bildirmek istedim… Şimdi, mescidini al, Göklerin Yücelikleri’ne var. Erdiğin yerde bilişini kayıtla, kodlama yap, kontrolünü kur, in!... İndiğinde ben seninle olacağım… Çok mu kolay? Kolay!…

Bilişin, yaşamın ışığında kendini kodlayışınla paralel olacak. Çetin bir dünyadasın bunu anlamanı bekliyorum. Evimin, insana güç verdiği kesindir. Mesleğim, insanlık içindir. Yüksek göklerin sözünü söylerken de itibarlı bir dille söylerim. Karışmaya kalktığın zaman, akışın kesildi. Bir şey daha söyleyeyim: Sadıkların sesini duyduğunda, sözü kesme. Sadece dinle… Sana bilgi verirken sadece dinle ve dediğimi anla… Kayıtlarını okuyorum. Ölüler Diyarı’nda ölmüş bir gücün sözüdür dürümlenen… Seni efradında kotladım. Şık değil belki yaptığım, biliyorum ama korumama gerek var.

BÜRİYER, Bilinç Rahmindeki Üretime denir. İşte bu üretim, barışın ümmi toplumlardaki rüyasıdır ki biz bu rüyayı gerçekleştirdik… Muhammet dedi ki “Oluşta Hakiki İlim olacak!” OL’du!... Kuran dedi ki “İnsan kanatlanacak. Kutsal bir yasayı koyacak. Öfkeyi aşacak ve ışığı yakacak!” ki OL’du!… 

Kim zirvelere varmışsa; ışığı kırdı. Kim yolu kotlamışsa, tohumlarını kontrolsüz bıraktı. Kim yasaları koyduysa; yaşamlara, kendi yüreğinden ayrı ışık yaktı. Sevgisi yenilenen; saygısı kendinde olan; kendini, kontrolden çıkarttı. Dağları taşları kırdı. Bu netice değildi. Biz neticeyi gerçekleştirdik. İşçilik yaptık. Ve bu güne geldik.

Döktüğümüz tüm gözyaşları dindi. Artık dünya muktedir bir yol oldu. Kökü, gökü olan herkes, Birliğimizin Teknik Kaynağı oldu. Sökseler yüreğimizi dünyadan. Düzen’in kontrolünden ayırsalar; şık ışıklar, kısırlaşsa yoğunluğumuzda; kısırlık yapsa birliğimizde; biz, onların hepsinde kendi yüreğimizi takdir ederek kayıtlarız ki Kari Ka-Har olan insan, yanıp tutuşsun da ışığı bulsun diye…

Kör göz, söz söyleyemez ama ses, Kürzi Yaşamlar’da göz olduğunda; söz, zirvelerde dillenir… İşte bunu biz, bahçemizin gülleri ile başardık. O güller, İlim Gülleri’dir. O güller, Yürek Kürzi Yaşamları’ndan güç alıp yer kotlaması için gelenlerdirler. Biz o güllere, güç kattık. 

Ardı sıra yürür Dünya, Bütün’ün, Bütün, Dünya’yı kodlar. Düzen kuran; tüm yasaları koyan Işıklar, İlmin Kaynakları’nda İmparatorluğun Kutsal Işığı olurlar ve yasaları koydukları bir Yücelikte, yolcuların hepsini tahditsiz biçimde taşırlar. Ve bunu yaptık…

Olmayanın, olduğunu zannettiği dünyada; olan, olmadığını dilledi ki her Yüce, onda kendini hak etsin de harını yükseltsin; ışığını yenilesin; bir şey yapsın; İkrar… “Ben oldum” desin… Biz onlara, olduklarını Hak Teknik ile dillettirmek için boşuna çalışmadık… Bu gün artık, Meclislerinde “OLDUK” diyenler arttı… Bugün artık yüceliklerinde “OLDUK” diyenler arttı… Özgür ve hakim Birliklerinde “OLDUK” diyenler, aktı ve geçtiler… İşte mutluluk budur…

“Posası çıkacak” demiştiler… Posaları, kendi yolcularıyla, tohumlandı ve yeşil renge büründürüldü hepsi de… Ve böylece bütün göklerin sessizliklerinde, tüm Levh-i Mahfuz kayıtlarında, bütün Cevheri Kayıtları kontrol ettik.

Şimdilik… Şimdilik… Şimdilik…

Deşifre Eden: Sevim ŞAHİN

Süper İnsanlık Realitesi Derneği

 
  Bugün 178 ziyaretçi kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol