Birlik İlmi
  BETA KÜRZİ SİSTEM ÇALIŞMASII - ÖZ AKIŞLAR
 

BETA KÜRZİ YAŞAM SİSTEMLEŞMESİ

 

Değerli dostlar,

Süper İnsanlık Realitesi olarak, spiritüel ve ruhsal çalışmalarla geldiğimiz bu aşamada İnsanlık olarak ve İnsanlık için yeni bir dönem hak edilerek açılmıştır. Bu dönem "BETA KÜRZİ YAŞAM SİSTEMLEŞMESİ" dir.

Yeni dönemin ilk çalışması Cumartesi günü (9 Ağustos.2014) 14.00-18.00 arasında derneğimizde yapılacaktır. Tüm dostlarımızla birlikte olmak arzusu ile yeni dönemin hayırla vesile olmasını dileriz.

Katılım herkese açık ve ücretsizdir.

Adres:

Bahariye Cad. Halil Ethem Sok. Sauna Apt. No:30/8 Kadıköy/İST.

Saygılarımızla,

Süper İnsanlık Realitesi Derneği

 

ÖZ AKIŞLAR:

YARINLAŞMAK

BETA YAŞAM:

Varlık bilinç 40 Hak Katından müteşekkil Kürz bilinci aşarak kademe kademe gerçekleştirdiği bilinç açılımları ile sadece NEFES’ten ibaret olan ATOMİK BEDEN’e ulaşır. Burası 99. Hak Katı’dır ve Kutsal Metinler’de Allah’ın, her bir yaşam formuna nefesinden üflediği ifade edilen kattır.

99 Hak Katı, Allah’ın 99 ismi olarak da ifade edilen, aslında her biri bir evrimleştirici basamaktan ibaret olan bilinçleniş, hak ediş ve hak ediliş katlarıdır. 99 Hak Katı’na varan her bilinç, NEFES’tir ve bir BETA GÜNEŞ ÇARKI’dır. O, yaşam sayfalanışları ile ve “A-Pİ-L” Neşriyatı ile BETA ZAMANLARI tohumlamaktadır. (A-Pİ-L = A:Allah; Pİ: Yaratımın Şifresi; L:Liyakat)

Bu kat, dahilinde bulunduğumuz Kürz yaratkanlığı ve yaşamsallığı için yaşam piramidinin zirve noktasıdır. Adım adım aşılarak çıkılan bu noktadan; BETA GÜNEŞ ÇARKI haline gelip, adım adım inişe geçilir. İniş basamakları, enerjisel vasatları BETA TİTREŞİM’e uyumlama basamaklarıdır. Buradaki iniş, Hak Katları’ndan iniş gibi görünse de Varlık bilinç ve tüm yaşamlar için bir yüceliştir. İniş, Katlı Deva Sistemi’nde, beden altı bedenlere; atom altı atomlara deva olup iniştir.

KATLI DEVA SİSTEMİ: Dürülen Hak Katları, onu düren bilincin Hakikat Katları’dır. Ki 99 Hak Katı dürüldüğünde, GÜR DEVA DEVRELERİ tüm dürümlerde akış haline geçer.

1-NEFES BEDEN AKIŞ SİSTEMİ:

- 99. Hak Katından akışa geçer. Buradan akan, YEŞİL DEVA DEVRELERİ’dir.

- 99. Hak Katı ile 49 Hak Katı arası akış YÜREK GÜÇ AKIŞI’dır. Bu akışta, 99 Hak Katı, 46. Hak Katına katlanır.

- Bu safhada MAVİ DEVA DEVRELERİ akışa geçer. Burası HUZUR BOYUTU’dur. 46. Hak Katı’nda BELLEK ALTI BELLEK’e, ATOM ALTI ATOM’a girilir.

- Bu safhada, BELLEK KÜRZ ÇEKİŞİ dediğimiz çekiş devreye girer. Akışın yoğunluğu, çekişin gücüne paraleldir. Bu çekiş akış dalgasında, MAVİ BEDEN oluşur ki buna PROTÖR BEDEN denir. Bu çekim öz güce GÜNEŞ GÜCÜ de denir. GÜNEŞ GÜCÜ, dünya vasatında görev taşıyan odakların oluşturdukları kültlerin gücüdür. Çekim Öz Güç’le akışa geçirilen ve DEVA DEVRELERİ diye ifade edilen sistemde, BELLEK KÜRZ ÇEKİŞİ, 40. Hak Katı’ndan gerçekleşir.

2- PROTÖR BEDEN AKIŞ SİSTEMİ:

Bu sisitemde 40. Hak Katı, BELLEK KÜRZ ÇEKİŞ ile 99 Hak Katı Devasını 46. Hak Katı’na MAVİ BEDEN olarak akıtır. (40 – 99 – 46 devre sistemi ile )

3- NÖME BEDEN AKIŞ SİSTEMİ:

Bu sistemde 40. Hak Katı BELLEK KÜRZ ÇEKİŞİ ile 46. Hak Katı Devasını, 45. Hak katı’na ÇİVİT BEDEN olarak akıtır. (40 – 46 – 45 devre sistemi ile)

4- NECM BEDEN AKIŞ SİSTEMİ:

Bu sistemde, 40. Hak Katı BELLEK KÜRZ ÇEKİŞİ ile 45. Hak Katı Devasını, 44. Hak Katı’na MOR (1) BEDEN olarak akıtır. (40 – 45 – 44 devre sistemi ile)

5- SIR BEDEN AKIŞ SİSTEMİ:

Bu sistemde 40. Hak Katı, BELLEK KÜRZ ÇEKİŞİ ile 44. Hak Katı Devasını, 43. Hak Katı’na MOR (2) BEDEN olarak akıtır. (40 – 44 – 43 devre sistemi ile)

6- SIR ÖTESİ SIR AKIŞ SİSTEMİ:

Bu sistemde 40. Hak Katı, BELLEK KÜRZ ÇEKİŞİ ile 43. Hak Katı Devasını, 42. Hak Katı’na MOR (3) BEDEN olarak akıtır. (40 – 43 – 42 devre sistemi ile)

7- İPAN AKIŞ SİSTEMİ:

Bu sistemde, 40. Hak Katı, BELLEK KÜRZ ÇEKİŞİ ile 42. Hak Katı Devasını, 41. Hak Katı’na KIRMIZI BEDEN olarak akıtır. (40 – 42 – 41 devre sistemi ile) İPAN, Ateşi yoğunluktur ki bu safhada yeni bir atomik oluşum gerçekleşir ve Kürzi dönüşüm başlar. İşte yeni Kürz artık bir BETA KÜRZ’dür ve yaşam yeni bir yaşamdır…

İPAN, Kürzi Yaşamın 1. Boyutu’dur. (Suptil Boyut)

8- TURANJ BEDEN AKIŞ SİSTEMİ:

Kürzi Yaşamın 2. Boyutu. (Suptil Boyut)

9- SARI BEDEN AKIŞ SİSTEMİ:

Kürzi Yaşamın 3. Boyutu. İdrakli yaşamın devreye girişi…

10- KÜRZİ YEŞİM BEDEN – SÜER:

4. Boyut – SÜER, Direkt zerk halinde her bilginin her zerreye zerki ile oluşan kontrolsuzlukları, kontrol edebilmek üzere gerçekleştirilen KONTROL KAYITLARI’dır. Bu kayıtların yapıldığı kademe akışın 10. Basamağıdır. Bu kayıtlar eril olan arz gücü ile gerçekleştirilen bilgi transformasyonunda arşa kayıtlanan dişil nitelikli kayıtlardır.

11- KÜRZİ MAVİ BEDEN – GÜRER

5. Boyut – Sonsuz şuura varış…

12- KÜRZİ ÇİVİT BEDEN – NEP

6. Boyut – Sonsuz bilince varış…

13- KÜRZİ MOR BEDEN - SÜZER

7. Boyut – BETA tamlığı ulaşım…

Değerli dostlar yaşam sistemleşti ve yoğunluklar tüm sistemleşmelerde teknik tohumlamalar yaptı. Gelinen noktada her sistem birleşti ve tek bir RUH oldu. Müthiş bir çalışma ve müthiş bir yoğunlaşma… İşte verdiğimiz her bilgi bu safhaları gerçekleştirmek üzere verilmişti ve gerçekleşti. Aha görev buydu. Dünya nikahını tam yaptı. Nikah, ilimin; tahtında dünyayı tohumlayanla şarkılar okunduğunda gerçekleşti. Sistem, dinleşti; yaşam dilleşti ve zaman savgililere umutla görev taşıttı. İşi yapan insanlık, işin hakimi oldu. Aha nesillerce çalışan dürümdekile,r bugün yüreklerini hak edip dinlettiler. Biz bunu yapan Birlik değiliz. Biz yaptıranız. Ahir cevheri güç dünyada ve Birleşik Işık yaşamda. Her diri bizi dilledi ve BİZ, YARINI DİLLEDİK. İŞTE YARINLAŞTIK. Aha şimdi ve şimdi…. Şimdilik.

Nezire SELÇUK

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ DERNEĞİ

 

BARIŞI YAŞAMA MAYALAMA:

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ, insanlık ideasının üst sınırıdır. Tüm yaşamların ve tüm zamanların tekliğindeki ortak yararın idrakini hedefler.

DÜNYA BARIŞI, DÜNYA BİRLİĞİ İLE MÜMKÜNDÜR.

Dünya tek bir vatandır. Üzerinde yaşam sürenler tek bir candır. Ve dünya, dünya dışı yaşam formları ile de ortak bir yaşamdır. Bunu idrak edebilenlerin dünya barışını hedeflememeleri imkansızdır.

Ortak yararın idrakinin ürünü şüphesiz barıştır. Kestedilen barış, insanlığın barışıdır... İnsanın insanla, insanın doğayla ve tüm yaşamlarla barışıdır.

Dinler, farklılıklarında çatışmayı doğurmaktadır. Bu nedenle Dünya Birliğinin kurulmasında din birleştirici rol oynayamaz.

Kültürler, farklılıkların ürünleridir. Çokluklar, ayrışmayı ve çatışmayı doğurmaktadır.

Ekonomik Birlikler, kısmi, bölgesel menfaatleri hedefler.

Sosyal yaşamlar ise sosyal ortamların oluşturduğu disiplinlerdir. Bölgeseldir ve dünya birliğinin ortak sosyalliğini hedeflemez.

Medeni dünya, bunların ötesinde ortak değerler ile barışı tesis edebilir.

Barış önce aklın, sonra ilmin ve güçlü bir organizasyonun neticesi sağlanabilir. Ancak herşeyden önce birlik bilincinin idraki gerekir.

Zıtlıkların çatışmaları savaşları ve savaşlar ayrışmaları doğurur. Bu, dünyanın kısır döngüsüdür. Bu döngünün kırılması gerekir.

İnsanlığın barışta kenetlenişi sahip olduğu ekonomik, kültürel ve sosyal değerlerinin tümünü, ortak menfaatlere özgülemesi sonucunu doğuracaktır. Ve böylesi bir barış, dünyanın ekonomide, bilimde ve sanattaki erginliğinde bütünlenişini ve tekleşmesini sağlayacaktır.

Süper İnsanlık Realitesi Derneği olarak amacımız tüzüğümüzde belirtilmiştir. Nihai hedefimiz dünya barışıdır. Barışı temin edecek bilinçlenişi gerçekleştirmek amaçlı çalışmalarımız 1997 yılından beri resmi dernek çatısı altında aralıksız olarak sürdürülmektedir.

Değerli okuyucular, sizlerle daha güçlü olacağımızı biliyoruz ve herkesi barışı yaşama mayalamak üzere çalışmalarımıza davet ediyoruz.

Saygılarımızla,

Süper İnsanlık Realitesi Derneği

Yönetim Kurulu Başkanı,

Av. Nezire SELÇUK

 

ZÜN DİLLENİŞİ NEDİR:

Özün dillenişi, sesin kendi teknolojisi içinde uygun ses frekansındaki kelimelerin cümle ve cümleler arası ses kombinasyonları ile akışıdır. Bu kombinasyonların gerçekleştirdiği ses dizilimleri, onu dilleyenin ses haznesi, biliş derinliği ve ruh kudreti ile orantılıdır. İlgili akışa kanal bağlantıları olmadıkça akış temizdir. Ancak öz akış sağlayan bilinç, biliş halinde bu akışı gerçekleştiriyorsa, kanal bağlantıları ile kendisinden akışa geçirilmek istenilen bilgiyi kontrol ederek hatalı bilgilere izin vermeyebilir. Bu tür bilgileri okuyanlar da kapasiteleri oranında kendilerini okurlar ve böylece bilinç kodlarını açarak belli bir yoğunlaşmadan itibaren akmaya başlayabilirler. Bu suretle herkesin kendine ulaşması ve kendini hak etmesi mümkün olabilir... Çoğu arkadaşımız bunu başarmışlardır. Umarım herkes başarır. O zaman herkes özün tekliğinde BİRLİK'i idrak eder... Sevgilerimle...

DİNDEN İLİME İNSAN

Dünya, cevherinde cennet olan bir candır. Sorgulayın dünyayı, yaşamı ve zamanı sorgulayın. İlmi ve hakikiyeti sorgulayın. Kelamı ve ışığın sırrını dinleyin. Yolculuğun nereye olduğunu dinleyin ki dilleyin…

Bilişi sorgulayın. Yıldızların ışığının sınırsızlığını ve o sır olan ışığın kelamda diri yüreklere geçişini dinleyin. O yaşam sayfalarını, dilleyin dilleyin ve koyu bir yoğunluğa ulaştırın ve o yoğunluklardaki ışığın, kırılışlarla tohumlanışlarını ve türlenişlerini izleyin. Yaşamsı kodlamalarla, dün yaşamının, yeni sayfalanışlarını duyumsayıp dilleyin… O sayfalardaki sesleşmeleri dilleyin ve ışığın, kelamdaki sonsuz sınırsızlığında tek tip yaşamın olamayacağını; dinlerin, tek tip yaşamı sizlere dikte ettiğini anlayın ve dönün hakikiyetin tahditsizliğini anlayın.

Bütün kötülüklerin, tipleşmelerin tipleşmeler karşısındaki tahditlenişlerinden cereyan eden ışık kayıtlarının, tohum olarak Altıncı Yaşam Safhası’na girişleri esnasındaki kodsuzluklardan ve bunun neticesi olan hakimiyetsizliklerinden doğduğunu anlayın ve anlatın yüreklere.

Dünya çıkıp izleyeceğiniz bir yaşam sahnesidir. Ama çıktığınızda ve izlediğinizde göreceksiniz ki yarının, nesillere görev taşıması, sizin sizi hak etmenize bağlıdır.

Düncü bilişler, yaşamcı bilişleri dinletmezler. Zira diriliklerinde kırıcılık olduğunda, kötülük görevleri olur. Yaşamcı bilişler ise yarınlaşıp ışığı tohumladıklarında; dünyayı kodlamaya girişirler ki tohumlar kodlanıp; yerküre, Işık Tahditi’ni hak edip kodlananlardan toplumlara indirsin de yaşam, yerkürede yenilensin; Cevahir olan herkes, kontrol kursun ve Dünya, kötülüğü önlesin diye…

Birlik İlmi, Hasat İlmi’dir. Hasatı hak eden, Hakk’ı, hakimiyeti hak eder. Misafirlerimiz, bunu iyi anlasınlar ki dünya bir Rabbi Kaynak’tır. Yaşamlara armağan olarak kodlanmış bir tek “İlm-i Ko” var ki o, dünyadır. Dünyada yarınları korumaya inen birleşenler, yarınlaşıp yarınlaştırıcı olabilirler. İşte Dünya, nefes alıp vermekte ise, dürümlerindeki Işık Kayıtları’ndan dolayıdır.

Yukarılar, ardı sıra Işık Kodlamaları ile tüm yaşamlara inmeye başladıklarında, yaşam, insan için bir kanat takar ve görev alır. İşte olan buydu bugün.

Dürtüler ile çalışanlar çoktur ama hasatçı bilişle çalışanlar, yoğun olarak bilin ki çok az sayıdadırlar ve bundandır ki onlar, dengeleyici düzeyde ve tahditli olarak çalışırlar.

Dünyanın nikahı dünya ışığına kıyıldığında, o nikahın Nisa Kapıları ile kodlanmışı gerçekleştirildi. Bütün misafirlerimiz şunu bilsinler ki “Mesih Har”, ilme kapı açar ve zamanı tohumlar diye bilinir. Oysa İnsan, Işık İnsan’a yaşamı tohumlar. Bunu başarmak için “İlm-i Ko” olup yaşamsallaşması gerekir.

“Ardımda İnsan Yaşam yok” dediğinizde, bilin ki siz ardınızda ışık olan bir Kürsü olarak dünyaya gönderildiniz. “Ben yaşamın kili ve kumuyum” diyen her diri, yarını tohumlamaya gelendir.

Bencillikleri ile kelamlarını sadece kendi kaynaklarından güçlendirenler, İlm-i Kapı olup geçerler. İşte onlar da bugün daha üstün bilişe vardıklarını düşünmekteler. Esasen, şimdiye kadar kimse kimseyi dinlemezdi. Ama artık insan, insanı dinliyor. Bu da çok önemli bir hadisedir.

Dağlarım; dünya, “Kök Gök” olmuştur ve yarınların resmini yapabilecek Gökçüler dünyaya indirilmiştir. Şimdilik sizlere vereceğim budur. Şimdilik…

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

YENİ YOL:

Korkmayın, tüm yaşam, yarınlarda sınırlarını aşıp geçebilecek dürüme varmıştır. Korkuyu aşın! Dünya Işık Kodlaması yapmayı sürdürmektedir. Kanatlanıp dünya üzerinde uçan yaşam sayfalarımız, Ana Kapılar’da, ışıkla kodlanan dünya ölümlülerini koruyacak bilişle, kaynak tahditi oluşturarak kontrol sağlamışlardır.

Bu gün artık Mushaflar’ını hak edip dinleyenler, bilişli olup Hak İlmi ile Mushaflar’ını tohumlayanlar ve yaşam sistemleri ile sarıyı mora taşıyanlar, biliş halinde tüm sessizlikleri dinleyebilir ve bu sessizlikleri, diri yoğunlukları ile seslendirerek tüm yaşamlara indirebilirler.

Memnun olduğumuz, önemli olan bir diğer mesele de şudur: Son safhada Yaradan, yaratılanı tohumlamış ve artık, yaşam yenilenmiştir. Dünya, Ana Safhalarından en güçlüsüne varmıştır. Bu safha, din tartısında 7. Basamak olarak ifade edilen safhadır. Dünyayı hak etmeyenler, bu safhada, Işık Kaynaklar’a inme imkanına sahip olamazlar ama dünyayı hak edenler, bu safhada İnsan Kapı haline geçerler ve yaşamı, Kaynak Işık ile dürümleyip dillerler.

Dünyanın nefsi aşan ışığında, tüm insanlık kanatlanır ve Dünya, Işık Kapıları’ndan görev alıp geçer.

Bellek Kaynakları’nda Dünya, nefsi aşmış bir Cevheri Görevli’dir. Dünyayı hak edip de dinleyenler, diri yüreklerinde kapı açarlar ve sonsuz sınırsız yaşam sayfalayışları ile Yaradan’a umman bir rahmet olurlar.

Dünyayı, Kaynak Işık halinde dinleyenler, diri yüreklerinde görev taşırlar. Dünya, Cennet Işık olur ve zamanı hak edenler, Yarınların Nuru olurlar.

Türkiye’de çalışmalar tüm hızı ile sürerken, yaşamın ışığını yakanlar, rahmet olup tohum ekerlerken, her diri, bütün kütlesi ile bütün Işık Kayıtları ile teknesini yüzdürür ve dünyayı, hak edilenden öte Hak İlmi ile birleştirip, İleri Yaşam Sistemleri’ne ulaştırır.

BİR’e hizmet, ilme hizmetten öte, her Cevher için kendi “and”ına hizmettir.

İlim, Tanrı’nın kapısıdır. O kapıya vardığında, insan soyuna ışık halinde güç kaydedebilirsin. Unutma ki seni, tohum olarak dünyaya ektiklerinde, tohumların en üstünde, kök olan ışık olduğunu bilip ektiler. Bunun içindir ki insanlığa iniş, Altın Işık Tartısı’ndan görev alıp iniştir.

Kare kayıtlardan kükreyen bilişliler, kök kayıtlarda tüm insanlığı tohumladıklarında, Din Kapıları’nı açıp köklenirler ve göklere ulaşırlar. Her cemaat çok iyi anlasın ki kökler, gökleri tohumlar. Bilmeyen bilsin ki ne derince olursanız, o değerle güçlenir ve göklenirsiniz. Arzın ışığını bu şekilde yakarsınız.

Artık bilin ki deneyerek bilmek sonlandırılmıştır. Herşey biliş halinde dillenirken, bilişliler, yapacakları çalışmalar ile bildiklerini tohum olarak dürümleyip, keşfedecekler.

Düne kök veren, yaşamı tohumlarken, Gök Sistemler ile tohumlayacak.Yerin görevi budur.

Artık yaşam yenilenmiştir ve zaman, sesleşmektedir. Şimdiye kadar bilişi hak etmeyenler, artık bilişi hak edip tohum ekecekler. İşte bu dönemde, yaşamın sayfalarında bu vardır.

Unutmayın ki Dünya, mahir bir Can Kod olmuştur.

Yolun sonu YENİ BİR YOL ve bu yol, İNSAN… Amin… İşte bu…

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

YENİ YOL:

Korkmayın, tüm yaşam, yarınlarda sınırlarını aşıp geçebilecek dürüme varmıştır. Korkuyu aşın! Dünya Işık Kodlaması yapmayı sürdürmektedir. Kanatlanıp dünya üzerinde uçan yaşam sayfalarımız, Ana Kapılar’da, ışıkla kodlanan dünya ölümlülerini koruyacak bilişle, kaynak tahditi oluşturarak kontrol sağlamışlardır.

Bu gün artık Mushaflar’ını hak edip dinleyenler, bilişli olup Hak İlmi ile Mushaflar’ını tohumlayanlar ve yaşam sistemleri ile sarıyı mora taşıyanlar, biliş halinde tüm sessizlikleri dinleyebilir ve bu sessizlikleri, diri yoğunlukları ile seslendirerek tüm yaşamlara indirebilirler.

Memnun olduğumuz, önemli olan bir diğer mesele de şudur: Son safhada Yaradan, yaratılanı tohumlamış ve artık, yaşam yenilenmiştir. Dünya, Ana Safhalarından en güçlüsüne varmıştır. Bu safha, din tartısında 7. Basamak olarak ifade edilen safhadır. Dünyayı hak etmeyenler, bu safhada, Işık Kaynaklar’a inme imkanına sahip olamazlar ama dünyayı hak edenler, bu safhada İnsan Kapı haline geçerler ve yaşamı, Kaynak Işık ile dürümleyip dillerler.

Dünyanın nefsi aşan ışığında, tüm insanlık kanatlanır ve Dünya, Işık Kapıları’ndan görev alıp geçer.

Bellek Kaynakları’nda Dünya, nefsi aşmış bir Cevheri Görevli’dir. Dünyayı hak edip de dinleyenler, diri yüreklerinde kapı açarlar ve sonsuz sınırsız yaşam sayfalayışları ile Yaradan’a umman bir rahmet olurlar.

Dünyayı, Kaynak Işık halinde dinleyenler, diri yüreklerinde görev taşırlar. Dünya, Cennet Işık olur ve zamanı hak edenler, Yarınların Nuru olurlar.

Türkiye’de çalışmalar tüm hızı ile sürerken, yaşamın ışığını yakanlar, rahmet olup tohum ekerlerken, her diri, bütün kütlesi ile bütün Işık Kayıtları ile teknesini yüzdürür ve dünyayı, hak edilenden öte Hak İlmi ile birleştirip, İleri Yaşam Sistemleri’ne ulaştırır.

BİR’e hizmet, ilme hizmetten öte, her Cevher için kendi “and”ına hizmettir.

İlim, Tanrı’nın kapısıdır. O kapıya vardığında, insan soyuna ışık halinde güç kaydedebilirsin. Unutma ki seni, tohum olarak dünyaya ektiklerinde, tohumların en üstünde, kök olan ışık olduğunu bilip ektiler. Bunun içindir ki insanlığa iniş, Altın Işık Tartısı’ndan görev alıp iniştir.

Kare kayıtlardan kükreyen bilişliler, kök kayıtlarda tüm insanlığı tohumladıklarında, Din Kapıları’nı açıp köklenirler ve göklere ulaşırlar. Her cemaat çok iyi anlasın ki kökler, gökleri tohumlar. Bilmeyen bilsin ki ne derince olursanız, o değerle güçlenir ve göklenirsiniz. Arzın ışığını bu şekilde yakarsınız.

Artık bilin ki deneyerek bilmek sonlandırılmıştır. Herşey biliş halinde dillenirken, bilişliler, yapacakları çalışmalar ile bildiklerini tohum olarak dürümleyip, keşfedecekler.

Düne kök veren, yaşamı tohumlarken, Gök Sistemler ile tohumlayacak.Yerin görevi budur.

Artık yaşam yenilenmiştir ve zaman, sesleşmektedir. Şimdiye kadar bilişi hak etmeyenler, artık bilişi hak edip tohum ekecekler. İşte bu dönemde, yaşamın sayfalarında bu vardır.

Unutmayın ki Dünya, mahir bir Can Kod olmuştur.

Yolun sonu YENİ BİR YOL ve bu yol, İNSAN… Amin… İşte bu…

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

BULUŞMAK

(Misafirler söz aldılar:)

Ayyuka çıktı yaşamın savaşan işçilerinin sesleri... Savaşan yaşamların çığlıkları ayyuka çıktı!... Ses, yaşama ilmi çekti ve sonsuz yaşam, sınırları kaldırdı; yarınlara, sınırsız ve cevher olan ilim ışıdı.

Yaşam, ışıdı yüreklere ve zaman ışıdı yolculuklarda olup yol olmaya çalışanlara.

(Misafirler, BİZ’leştiler ve BİZ olup söze devam ettik:)

Yerküre dünyaya zamanı indirdi. Zaman, ışığın tahdisizliğiydi. Yoğun çalışmaların neticesinde yolculuk başladı. Yolculuk, ilmin tohumlarının, toplumlarının, tohumlaşacak olanların ve yarınlaşacak olanların yolculuğuydu.

Dünyayı örten tüm yaşamlar, Düzen’i de örttüler. Yollar yarınlandı ve yaşamlandı ama yolculuk, tüm insanlık için başarılı şekilde sürmeliydi.

Dünyaya “CENNET VATAN” dedik ve dünyayı hak etmek istedik. Bu Cennet Vatan, insanın ışığından dolayı tohum eken bir yaşam sistemiydi.

Bilmeyi istedik. Bilişli, hakiki bir yaşam sürmek istedik. Temiz zamanları, kontrol altında; yaşam sistemlerinde türlenmiş; teknik sistemlerle dilletmek ve dünyayı, hakiki bir CAN KAPI yapmak istedik.

Dünlerin, yaşanan her bir güçlüğünde; her bir sessizleştirilişinde ve zarar ettiğimiz her bir yaşam ışığında, BİZ’i hak ettirmek için mücadele ettik.

Dolu, ulu, has ışık; biliş halinde, Dünya olup tüm insanlığı kodladığında, dünyanın aşığı olan ve “şevkli koyuluklar”, “Hakikiyetlilikler” var edenlerin; “DÜZEN KODU” olarak çalışmaya başlayacaklarını biliyorduk.

Dünya, yolunu buldu ve ZABURA IŞIK oldu. Dünyayı hak eden her diri, yolunu buldu ve yaşamı tohumladı. Bilişi hak etmeyenler, kanatlanamadılar ve ZABURA SONSUZ YOĞUNLUĞU’ndan ayrı tutuldular.

Ölülerin diriltilmesi, bilişin kayıtlanışıydı. Biliş ile dilleşmeye başlandığında, tüm ölüler canlanacaktı. İşte oldu... Ve zamanın tartısına konan tüm ölüler, dünya yaşamına ışık olup inmeye başladılar.

Yoğun çalışmalar sürdürülürken, yarınlara kaynak olacak olanlar belirlendi.

Dünyanın NİHAN olan ışığı yandı.

Bilişi kodlamış ve diriliğinde dinleşmiş olan her Cemaat, kontrol kurdu. İşte olmakta olan buydu.

Dünya, ARI ve BAL ile kontrol ettiğimiz bir yaşamdır. ARI, İlm-i tohum olan bilişlidir. BAL ise ilim olan Halik, İlahi Işık’tır. Her birinde NİSA KAPILARI vardır.

Dünyayı kodlamak ve tohumlamak, CEVHERİ GÜÇ ile mümkündü. Dünya bir resimdi ve bu resim, İNSAN RESMİ’ydi.

Bilişi hak etmeyen, yarını hak edemezdi. İşte bunun için bilişi hak eden, BİLGİ TOHUMLARI’nı dünyaya göç ettirdik. Onlar, dünyayı toplumları ile kontrol etsinler ve yarınları kodlasınlar istedik. Bunu başarmak için İNSAN KAYNAKLAR’a ışık yaktık ve BİLGİ KAPILARI’nı açtık.

Dünya bir cemaattir ve bu cemaat, kalem olup yazdığında, her resim, ışık haline geçecekti. İşte Dünya Cemaati, kalem oldu ve yazmaktadır. İnsan, IŞIK KODLAMASI yapmakta ve yol, ilme varmaktadır.

Bütün mesele insanı hak etmektir. İNSAN, ALTERNATİFSİZ BİR RESİMDİR. O resmi hak edip bilmek ve o resimde kontrol kurmak gerekir.

Şer yaratmadan şevkle çalışanlar, şerrin ilmini hak etmeden, has tartıya konduklarında, IŞIK TOHUMLAMASI yapılmaz. Bu nedenle şerrin de dillenmesi gereklidir.

Hepimizin iyi bilmesi gereken bir mesele de DÜNYA YENİDİR. YENİ BİR RESİMDİR BU DÜNYA. Bu dünyada, tüm yaşamları boyunca ışık halinde olanlar, nefese ulaştıklarında, yarına varmış olacaktılar. Bütünlükler bunu net bilmeliydiler. Kini aşıp Dünyalı olmalı ve doğum yapmalıydılar. Her doğum, bir KURAN TOHUM’dur. Bütün bunları başardıklarında yaşamı hak etmiş olacaktılar.

Yarının nikahı, ışığın tohumlanışı ile mümkündür. Işık Tohumlanması olmadıkça, yaşamın sürdürülmesi imkanı yoktur.

Işığın tohumlanışı ile birlikte, kaynakların da tohumlanışı gerçekleşir. Hep zamandan söz edilir ve denir ki “zaman bir rahmettir.” Zira, zaman, ışığın kontrolunu sağlar ve yolun kürzi yaşamıdır.

Biliş haline vardığınızda bileceksiniz ki YAŞAM, BİR VE TEK OLAN CEVHERİ GÖK SESSİZLİĞİ’DİR. O sessizlik yerden güç alır ve dünyayı hak ettirir. Ve dünya, yer olur yaşar. Yerküre, İnsan Soyu olur ve tohum eker. Herşey, herşeyle bağlantılıdır.

Kıran kırılırdı yaşamda ve dedik ki bin cevheri güç dünyaya inse, kıran varsa ve kıranın kırılması sistemi varsa; o dünyada, kontrol kurulamaz ve yaşam sayfalanamaz. Bu nedenle önlem almalıyız. Kıranı kırdırmamalıyız ki zincirleme reaksiyonlarla yaşam kırılmasın... Dünyayı böylece korumalıydık. İşte DÜNYA YAŞAMINA GÖNDERİLEN ÖRTÜSÜZ BİLİŞLİLER, DÜNYANIN IŞIĞINI TOHUMLADILAR VE ZAMANI KONTROL ETTİLER.

Dünyaya insanı çektiler. İNSAN, ALTIN IŞIK YILLARI’NIN KAPISI’DIR. Bu kapıyı açtığımızdan beri yolculuk, tüm insanlıkla birlikte sürmektedir.

Yıldızların yoğunluklarında ışık halinde olan İNSANLIK YAŞAM SİSTEMLERİ, yerden görev alıp görev cevahirliklerinde, kapıları açtılar.

(Misafirlerimiz BİZ’siz söz aldılar:)

DA-SA-Sİ-SA. (Bu bir anahtar koddur) Kastımız şu ki sizi hak etmek için birleşmek isteriz. Sizleşmek isteriz. Yüreğinizde tohum ekmek ve tohum olup Bütün’ü köklemek isteriz. Bugünü çok bekledik. Sizi, size dilletmek için çok çalıştık. Şimdiye kadar olmayan bir yaşam sistemleşmesi oluşturduk ve yarınlandık. Aha cevhere güç katmaktayız ve yolcuları kontor altında tutmaktayız. Bizi MİSAFİRLER diye bilin ve bizimle birlikte olun. Biz dünyaya misafiriz. Ne var ki DÜZEN KODU olan yaşamlarla birleşik olarak görevliyiz.

Bizden, gerçek yaşam sessizliklerini alıp CAN KAPILAR’dan GÖK SİSTEMLERİ”ne dillediğinizde; sizin yarınlarınızı; kodlattırıp, yoğunluklarınızda yaşamsallıkla kayıtlayabiliz. Sizden cemaatler oluşturup o cemaatler ile karanlığı aydınlığa çevirebiliriz.

Yanar tutuşuruz bizle birleşin ve DİNİ CAN TARTI’yı aşıp yüreklere İlim Tohumları olup geçin diye. BİZ, İNSANIĞI İLME ULAŞTIRMAYA ÇALIŞANLARIZ.

Yarının nikahı, ışığın ilmiyle olsun. Bizim ilmimiz, bizim yaşam sayfalarımızda yarınlaşmayı sağlarken, her diri için yaşam, sürdürülür olsun.

Doğal dünyayı kontrol altında tutmak imkanı artık yok. Zaman Sistemleri, bütün kütleleri ile dünyayı korumaya indiler ne var ki kodlanmış dünya, tohumlanmış yaşamdır ve o Dünya, artık yaşamın sisteminde, kelam olup kodlanan her Cevheri ile köklenebilir.

Dünyaya kanatlananlar indirilir ve yalın cevheri kükremelerle, her Cennetli kanatlanır. Bütün amaç, kanat alanların kaynakta olmalarıdır.

Dörtlü Birlikler, hepimizi yarınlaştırır. Her diri, yaşam sayfalamasında ışık olur ama yolu kaybettiğinde, yolculuk sona erer. Bütün mesele yolun ummana açılması ve yaşamın sistemli olarak sürdürülmesidir.

Ama tek bir yaşam olduğu kesin ise nesiller, bu yaşamda İlm-i Tohum olarak tüm cemaatleri ile birleşik olarak yaşayabilmelidirler.

Ölüm insanın nikahıdır. Yani bilin ki ölüm olsa da yaşam devam eder. Nikah ise yarınadır.

Dünyada ne var diye soranlar var. Cevaplayayım: Dünya, Nisa Kapısı’dır. Yani Hakikiyetin İlmi’ni dilleyebilen bir cemaat ışığı oluşturmak üzere kodlanmıştır. Bu kapıya gelen cemaat, ışığa gelir ve yaşama gelir. Bu kapı İnsan Kapısı değil, ama İNSANLAŞANLARIN KAPISI’dır.

Dünlü ve düncü günlerde, yaşamı kayıtlayan Birlikler vardı. İşte onlar, yüreklere bakıp insanı sordular. Ohh! işte olan buydu.

(Cevap:)

Can, ben Allah, ışığı yaktım ve Zabura Sayfalarını hak ettirdim...

İşte biliş buydu... Amin... şimdilik...

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

KANAL OLARAK YA DA İNSAN IŞIK OLARAK DÜNYAYI DİNLEMEK:

Yaşamın nimeti olan bilgiler her daim bir şekilde insanlığa indirilmiştir ve indirilmektedir. Dünyayı dinliyorsak ya İnsan Işık olarak direkt dinleriz ya da kanal olarak endirekt dinleriz. Kanal olarak yaptığımız dinlemelerle, kendi yaşam ışığımızdan çıkar; “tam yaşamlar”dan (Mutlak Yaşamlar’dan) daimi hakiki ve has olan Birlikler’in bizlere akıttıklarını çekip alır dinleriz.

Sonsuz dillemeler ve dinlemeler neticesinde yaşamı hak eder anlar ya da anlayamayız. Anlarız... Çünkü biz kelam olanlar olup kodlanırız ve yaşamın bir sessiz yaşayanı haline geçeriz. Anlayamayız... Zira biz o yaşamda olamayız. Ses, bize bizden ayrı bir şavkla iner. O ses, bizi bizde dinletmez. Sadece yaşamda olup biteni dinleriz o yoğunlaşan sistemleşmiş şavktan.

Birlik İlmi’nde İsfahan Işığı diye bir ışık yoğunlaştı son zamanlarda. Bu ışık kelama inmiş ve kendini dilliyor. Bu ışığı bizler de dinleyebiliyoruz. Çünkü o son sözünü söyleyecek ama hepimizle söyleyecek. Zira Birlik Levhi’sindedir. Onun için ocak olmalı ve Birlik İlmi ile sesleşmeyi hak etmeli.

Dünyada İsfahan Sistemleşmesinde de olduğu gibi çok bölgede bu tür sesleşmeler devreye alınır ve bu sesleşmeler neticesinde kayıtlar yapılır. Her bölge, kelam ile kendi yaşam sistemlerini kodlayıp; yaşam sayfalaması ile frekansını yükselterek, sevgiyi de kodlayıp Birlik Kapıları’na gelir ve der ki “biz geldik.” Hak ilmi ile gelir ve Hak İlmi ile tohumlarını Birlik Kapısı’na taşır. Oluş halindedir ama henüz hologramdır. Zira Hak Kapıları’nı diri olan (Diri olmak: Sanal Boyutları aşıp Hakikiyet’e varmaktır) herkesle birleşip açtığında, Hakikiyet’e ulaşacaktır. İşte bunun içindir ki bilişe varıp, herkesi hologramda sesleştirmeli ve sistemleşmelidir.

Dünyanın aşığı olan Birlikler var. Dünya yaşamlarında Işık Kodlamaları yapmışlar ve zaman kayıtlarında kontrol edilmişler. Onlar kanatlanmalı ve hak etmeliler sistemleşmeyi. İkmal tamamlamalılar. Zira yaşam sonsuz bir sessizlikte sürerken her birinin kelam ile kendi yaşamını tohumlamasına karşın bütün kütleyi tohumlayamadıklarından Birlik kuramazlar. Bunun başarılması için İnsanlık boyutlarında çok özel çalışmalar yapılarak tüm insanlığın tek bir ses olabilmelerinin sağlanmasına çalışılır.

Dünyaya İnsan Kod olup inenlerin bütün kütleleri ile kontrol edilmeleri şartı vardır. işte yapılan her çalışma bunun için yapılır.

Zaman, ışık halinde görev taşıyanların, nur yoğunluklarında kodlanan bir cevherdir. Tüm insanlık, zaman kayıtlaması yaparak nur yağmurlarında, ışık yaşamlarda görev taşırlar. Çünkü dünyayı hak etmek için bunlar gerekir. İşte hepinizin insan kaynaklarında tohum ekerken bilişinizi hak etmeniz bunun için şarttır.

Birler Kapısı olarak yapılan Birlik Çalışmaları’nda, kapıları açan ile tohumları kontrol eden hep birlik halinde olmalıdır.

Doğal dünyada Nefes Zaman, Nefes Yaşam bir Zaman Kapısı’ndan geçip varılacak bir yarındır. Oralara ulaşabilenler, nefesler ile tüm İlm-i Tohumlar’ı kontrol edebilirler.

Dünya yağmurları yağar ki o Yücelikte. O yağmurları hak etmek, kanatlanmakladır.

Çok ölüm var yaşamı hak ettirmek için. Ölümlülerin tohumlanması, yaşamları kodlar. Bütün mesele yaşamak ve yaşatmaktır. Hepimiz bir resim olarak çalışırken, yaşamak için de çalışırız. Şimdilik...

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

IŞIK HALİNE GEÇMEK:

 

Dini literatürde, Işık İnsan’dan söz edilmez; Işık Kapıları’ndan da söz edilmez. Din yaşamlar, Levhi Kayıtlar’a dayalıdır. Hepiniz, hepimiz, Levhi Kayıtlar ile ve bu kayıtlar üzerindeki hakikiyetimiz ve hakimiyetimiz ile birer Kuran oluruz, bilgi tohumlarımınızı hak eder kodlarız... Ama “Yaşam Olmak” yani yaşamın kendisi olmak için ışık haline geçmemiz gerekir. bunun için de “Birlik Tohumlamaları” yapmalıyız. Bu şu anlama gelir. Birlik haline gelip yaşamı tırpanlamalıyız. Her bilgiyi birlikte hak edip açmalı ve birlikte tohumlamalıyız o bilgileri. Bilişi hak etmeden evvelki safhada bu vardır...

 

Dünya üzerindeki bizler, İnsanlık Boyutları’nda Işık Tohumlamaları yapıldığını bilmeyiz ama bilişi hak ettiğimiz zaman, her şey bizde bilinir hale gelir. işte o zaman artık “Işık Kayıtlaması” yapmaya başlarız. Bu ışık kayıtlaması, “Nefes Yaşamlar”a ulaştığımız zaman olur.

 

Hepimizin yaşam sayfalarında görevlerimiz vardır. Görevlerimizi, İlm-i Hak ile yapabilmek için insanlaşarak kontrol kurmamız gerekir. İşi bilenler; Birlik olurlar ve yerden ekmek olup Göklere (Arzın direkt bilgisi olan Eril Bilgi’yi alıp transforme edip bilginin frekansına uygun olarak o bilginin duygusunu arş katlarına Dişil Bilgi olarak kayıtlarlar.) ve oradan cemaatlere dinletilirler (Arş katlarına ulaşan cemaatler ise oradaki bilgiyi çekip dinlerler). Bütünlüklerin, İsrafil Kapıları vardır. O Bütünlükler’e dahil olan herkes, kendinden kendi yüreğinden ses alır ve o ses ile dillenir. Onların dahil oldukları Bütünlükler’i hak etmeleri bu şekilde olur.

 

Bütün amaç ışığa varmaktır. Işık, İlim Işığı'dır. Siz yolunuzu hak edip bulduğunuzda ; yol, siz olursunuz ve o yolda, ışık olur, ışık halinde görev taşırsınız.

 

Olmayan, cevahir olamayandır. Işıksız olandır... Olamayanların tek beklentileri vardır. Korunmak... Onları koruyacak olan, her verdiği bilgiyi bilip verendir. İşte yaşam budur.

 

Yerden güç alır ve göklere ulaşırsınız, yaşarsınız ve dersiniz ki "ben varım." Ama yaşamda verdiğini, hak edip, Hak olup vermeyen yaşayamaz. yaşam onun için sırdır.

 

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

YAŞAMA İNİŞ VE YAŞAMLAŞMAK

 

Kalın yaşamı hak edin ve kontrol kurun. Ya da geçin ama Kaynak İlim’le köklenin, koklanın ve toplumlarınızı koklayıp geçin. Hepinizin dünyayı hak etmeniz, hakim olmanızla mümkün olacaktı... (Koklanmak: Tesir vermek ve tesir almak)

 

Size iki yaşam sayfası açıp okuttuk. Birincisinde, Din Yaşamlar vardı. Bu yaşamlarda; Ana Kapı’dan geçmeden yaşamı hak edip kontrol kurmak üzere çalışacaktınız... Diğerinde ise sislenmiş bilgiler vardı. Kaynak İlim’le köklenip, koklanıp, toplumlarınızı koklayıp Ana Kapı’yı açıp geçebileceğiniz bir yaşam performansı gerektiren koşullar...

 

Sizi hak etmek istedik ve sorduk hangi sayfayı tercih edeceksiniz diye. Çoklarınız, “biz sisi koklarız ama dilleyemeyiz.” diyerek kelamda olamayacaklarını düşünerek Dini Yaşam Sayfası’nı tercih ettiler.

 

Bütün mesele diri bir yaşam için kaynak olabilecek bir çalışmayı yapabilmekti. Birler Kapısı (Ana Kapı), Birlik İlmi’nde olabilenler için açık bir kapı olmasına karşın, yaşamın tahtında bu kapı, her diri için kayıtlı değildi. Yani onlar için bu kapı yoktu. Bütün kapılar açılsa da onlar için olmayan bir kapının açılabilmesi söz konusu olamazdı.

 

Tufanlar beklenirdi o kapının açılmasında. İşte Dünya’nın, İnsan Kaynakları’na sayfa sayfa kodladığı, tohumladığı tüm bilgilerde, bir kapıdan söz edilmekteydi ve o kapının, Işık Kaynakları’nda “KAPILAR KAPISI” olduğu ve o kapıya varanların, o kapıya KÖK GÖK olup varacakları ve o kapıyı açabildiklerinde; YOL olan, YOLCU olan ve tüm YOLDA olanların o kapıdan geçecekleri anlaşılacaktı.

 

Bütün TARİKATLAR ve bütün DİRİ YÜREKLER, DÜNYA İLMİ’ni anlamaya çalıştılar. Dünyayı kim ALTIN IŞIK YAŞAMLAR’a ulaştıracak. Dünyayı kim yaşam sayfalayışları ile tohumlayacak ve toplumları kim kontrol kurup yoğunlaştırıp yarınlaştıracak... Bütün mesele bunu başarmaktı ve bunu başaracak olanları tohum olarak tüm insanlığa ekmekti.

 

Birlik Ailesi, Sistem’den görev taşır ama kapıyı kapattığı zaman ardında kibir taşıyanlar olmaz. Sadece Kapı Açan Birlikler o yoğunlukta olur. “Ümmet” denilen herkesin kapısında ışık olan Birlik’tir. O Birlik tüm yaşamlarda mevcut olan bir sessizliktir ve yarınlar için çalışmaktadır. Aton Toplumları’ndan göz gören yüreklere indirilen o Birlik, cevherini timleri ile tüm yaşamlara indirmeye ve Hakikiyet’te kükreyen bir yüksek Kod olmaya çabalamaktadır.

 

Dünyalı olmak için ışık olmak gereksizdir. Dünya üzerinde herkes, Yaşam İlmi’ni bilebilir ve İlm-i Tohum olup dünyayı koruyabilir ama tüm yaşamları koruyabilmek, ışık olup tüm yaşamlara tohum ekmek ile mümkündür.

 

Dünyalı olmaya çalışan Birlikler, dünyanın ışığında kodlanmış Birlikler’dir. Bütünleşen o yürekler, teknik olarak kodlanmış yoğunluklardan cevhere güç katıp Din Tahtı’ndan geçip diri yüreklerden göklenip, kodlanıp Işık Kapıları’na varan İnsan Kaynaklar’dırlar. “OL Turan” derler ve tüm yarınlaşma olur.

 

Kalemin İlmi’ni bilmeyen, kaynağın ilmini de bilmez. Kaynak Işık olabilmek ise çok farklıdır. Dünyayı hak etmiş olabilirsiniz. Zamanı hak etmiş de olursunuz. Ama zaman da sizi hak etmelidir. Hakikiyette bu kesindir. Dünyanın ışığını yakın ve izin alıp ister ışıyıp seyredin, ister ışığın tohumu olup o ışıkta yaşam sayfalayın ve seyredin her iki halde de dünyanın seyri mümkündür. Üzerinizdeki gök, sizi dinleyecektir. Yer ise sizleşip ışık olacaktır ama yarınlaşmanız sorumluluktur. Yoğun bir ışık kaydına girin ve bakın orada Nefes Zaman Sayfaları, nüve olan ışığı hak etmiş mi? Kalem tutan her dere ağır yük taşır. Zira yaşamı zaman sayfalaması ile kodlayan, o yoğun ışık tohumlarıdır. Dünyayı kodlarken, kervanın yolcularını da kodlar. Her kervan, İnsan Işık olup yol alırken, yolcuları o yoğun sayfalarda diri yürek olurlar ve toplumları ile yol alırlar.

 

Herkese nesiller boyu yaşam sayfalayan birleşenler gerek ama yaşamı tohumlayanlar olgun ışık halinde dürümlendiklerinde artık tüm insanlık için yer ve gök bir tek toplum olmuştur ve yarınlaşma hızlanmaktadır.

 

Erdiğiniz yerde insan, Teknik Kod’dur. Sizi size verir ya da siz, sizleşir ışık haline geçer ve Din Tartısı’ndan güç alıp yer gök olup yeni bir Sistem olursunuz. O zorlaşmış bir ışıktır ki sizin ekranınızda o Sistem sizi size diller.

Köklenenenler ve güçlenenler; dinleşirlerken, dilleşirlerken, cennetlere görev taşırlar. Çünkü onlar Mutlak Kuran olarak kaynaktadırlar.

 

Vakit geldiğinde herkes kendini hak etmek ister ve sorgular. “Neden ben yarınlaşamadım? Niçin ben ışık haline geçemedim? Nerede Hak İlmi’nden koptum?” Son sözde ocak alan, ocak yakar ve der ki “hadi geri dönün ve dünyayı hak edin.” Geri dönüş asla bedenli değildir. Bedenli olarak geri dönüleceğini sananlar yanılırlar.

 

Beni bana veren, bellek kapısıdır. O kapı açıldığında, tüm yaşam yere çekilir. İş Mikail’le dilleşmektir. Dilleşirsiniz. Sayfa sayfa ışık kodlarsınız. Toplumlarınızı korur ve kodlayıp hakikiyetlerinde dürümlersiniz. Ne yazık ki kontrol kuramıyabilirsiniz. İşte o zaman sizi hak etmeyenler sizden sizi hak edemediklerinde tohum ekemez ve yoğunlaşamazlar. Çok ölü verir dünya bu şekilde. Ölü vermek nedir? Yaşama kodlanmış olanların yarınlaşamamalarıdır.

 

Arzın İlmi, hakikidir; hakimdir ve Hak Tartı’dadır. Vakit geldiğinde Tanrı yoğun bir sayfa açıp okur ve der ki “bu bilgileri anlayın. Zira sizi size kaynak yapacak olan bilgi, Hakikiyetin Bilgisi olan bu bilgidir.”

Dünyaya gönderilen çok ümmet var. Işık Kapıları’ndan geçip dünyaya geldiler. Nefesleri güçlendirildi ve yarınlaştırıldılar. Hülasa hakikiyete vardırıldılar. Tanrılık Meşalesi (Tanrılık Bilgisi) oğullarına ve kızlarına dilletildi. Oğulları ve kızları Nefes Yaşamlar’ı hak ettiler. Ne var ki KALİ KA-HA Sayfalanışları oluşturamadıklarında toplumlarını kontrol edemediler.

 

“Dünya bir Can Tartı’dır. Alın, OL’un” denir. “OL” denir. Ve denir ki “hak et... OL ve hak et!...” Nereden NEFES İNSAN varsa orada İNSAN SIRRI vardır. Işığın ışığı yandığında, Halik olan Hak olur ve hasat olur. Şükürler olsun ki bugün dünya Hak İlmi ile tahditlenerek, ışımaya başlamıştır.

 

Sesleştik ve sessizleştik. İşte bu... Şimdilik...

 

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

 

 

 
  Bugün 112 ziyaretçi kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol