nezireselcuk (şimdiye kadar 83 posta) | | KUANTUM
18.05.2010 Tarihli
Asıl Kutsal Kotlama’yı yapmanız halinde, dünyaya ışık yağmurları halinde inecek bilginin, Teknik Tabiata uygun çeşitlilikle açılımını sağlayabilmek, ağır yük olacaktır. Bilmek; ağırlıktır, canlılar.
İnsanlık; dünyaya görevli olarak gelen herkesin, kendi yüreğini kendine kattığını düşünür. Herkes, kendi yüreğini kendine katmakta iken, Birleşik Işık’ta da kendini; her Zerk Kotu’yla, her Renk Kotu’yla ışığa katmaktadır.
Birçoğunuz; dünyanın Kürz’ü yaratabilecek gücü olduğunu düşünürsünüz. Birçoğunuz da bu gücün, ışıkta mevcut olan bir yol veya bir yok edicilik olduğunu sanırsınız.
Tanrı der ki; “bizler, bütün kütleyi kotlarken, her yerde ve herkeste o kotlama süreğen hale gelir.” BİR, tek ışık değildir. Tüm İsalar’ın, Musalar’ın her biri BİR olan o kottu. Ve bütün kütlede mevcut olan o kot, hasatta kendi yoğunluğunu her bir yaratımda, teknik olarak ve hak ettiğince kati olarak yaratabilmekteydi.
Dün yaratabilmekteydi ve bugün de yeni yaratımlar bu şekilde kotlanmakta ve her bir Yüce’ye katılmaktadır. Bu, size sistemin işleyişinin şekli açıklamasıdır.
Her kapıyı açmak yetmez. Her kapının kotlanışını sağlamak ve oraya kendi yoğunluğunuzu katmanız da gerekir. Bilginizin duygu yoğunluğunu katmanızdır bu; vakti kotlamadır bu; Her birinizin var ettiğinizi, her bir yoğunluğun kendi yüceliğiyle diğer Kontrol Kotları’na katmaktır bu. İşte yaratım bu şekilde olur. Ve “Kuant Kotlaması” da budur…
Birçoğunuz “bildim” der, birçoğunuz “bildirdim” der. Bilen, bildirenden güçlüdür. Çünkü o, kendi yarınını değil, kendi kaydını yapar. Yarınını yaratansa bildirendir. Herkes kendi yüreğindekini kaydeder ama kayıt, hasatı gerçekleştirebilecek bir kütle haline gelmişse. Kütle zardır ve hasatın yapılışı, her bir zarın atılışıdır; her bir zarın kayda girişidir. Ana Kaptır o. Ana Kap; yarında “veri” olabilir ama bugün haktır ve hasat budur.
Önce zeki olanlar anladılar, herkes anladı… Biliniz ki Ana Kap’ta her bir bilgi mevcut değildir. O bilgi, Siber Boyutların Gücü’nün örtüsünü örtebilir yada açabilir bir bilgidir. O bilgi, Ana Kap olarak; Ana Kayıt olarak her bir an’a kaydolur. İşte “Zihinsel Görev” budur. Ana kaydettiğiniz, her bir Zaman Sayfası’na da kaydolur. Bu, muktediriyetle de olur; Suptil Dirilik’le de olur. İki çeşit olur. Muktediriyet, yaratıcılıktır. Suptiliyet, hakikiyettir. Birinde yaratıcılık vardır, diğerinde hakikiyet vardır.
Eşya; Bütün’ün kürsüsü değil, Bütün’ün yüreğidir. Ve orada her bir Zaman Kotu mevcuttur. Biz diyoruz ki yarın, sizin için gerçektir. Bütün kütle için gerçektir. Niye gerçektir!? Bildiriler, her bir Zaman Sayfası’na kaydolmuştur. Her bir yarında mevcuttur. Her bir yürekte, Hak Teknik’le yaratılmıştır. BİR’de, hakkiyette mevcuttur. O halde bu sizin için bir “Teknik, Tabii, Yaratıcı Hakikiyet”tir.
Teknik Hakikiyet ve yaratıcı olan hakikiyet!… Bundan anlaşılması gereken şudur; Maddi Kotlama, hepinizde mevcut olan bir yoğunlukla gerçekleşir. Ve o kotlama yapıldığında; zaman kontrolünde her bir yoğunluk, büyük kötülükleri önler yada büyük kötülükleri hak eder. Kötülüğün yaratımı, Bütün’ün kontrolünün kaybına yol açar ve yolun kontrolünde huzur varsa; bu, Bütünün Gücü’nün kotlanışı anlamına gelir ki harın yükselmesi, Yüceliğin kendi yüreğini korumasına mani değildir. Bilgi, aklın yoluysa, orada huzur olur.
Şimdi bana bakın, ben neyim? Bilimim. Nerdeyim? Har olduğum zaman, her bir “zar”da varım. O halde ben, bütün zarlarda mevcudum. O halde ben, BİR’in sonsuz ışığıyım ve ben “bir zar” değilim. “Birlik Zarı”yım. Her bir zar benim gibidir; bana benzer. Çünkü ben yaşayanım (Yaşayan: Bilen, bitki, hayvan ve tüm sayfalarda var olan). Her bir zar benim gibi, “Ben İlmi”yle hakikiyeti dinler. O halde bir tek zar değilim ben. Birleşik yoğunlukta mevcut olan Teknik Toplum’a Hak olan, Bütün için çalışanım. Ben, tüm zarların ışığı, hakkı, yüceliğiyim. O halde ben, zamanın kontrolünü sağlayacak olan Cemaat Kürsüsü’yüm. Ama ben, bir tek zarım; bunu da bilin…
İşte yorulmadan sizlere bildirdiğim budur. “Kuantum” dediğiniz budur. Bir tek zarın; herkeste, kayıt halinde mevcut oluşu ve hasat ilmiyle; diri olarak; vergi olarak bulunuşudur. Her bir Yüce’ye, bu zar vergidir. Ve hepiniz, hepimiz olarak bu çalışmayı yaparken, hepimiz size BİR olan o zarı verdik. Ve biz o zarı Bütün’e kattık. Bütün, o zarı kotladı. Ve her bir Zaman Sayfası’na kattı.
Oyun değildir bilgiyi alıp anlamak. Aldınız, Birleşikte dinledik; hak ettik; Ulu Kotlama’yı yaptık. Burada bir kotlama yapıldı. Herkese kayıtladık bu bilgiyi şu anda. Nesilleriniz, bu bilgiyi kendi yoğunluklarıyla hak ettiler. Size, sizin yüreğinize kattık ve o bilgi, Bütün’e katıldı. İşte bilginin “Kuant Kotu” oluşu budur.
Size anlattıklarımın hepsi “tabii yaratım”dır. Her birinizde bu tabii yaratım mevcuttur, vardır ama siz bunu hak ettiğiniz zaman izah edebilirsiniz. İşte Kuant; birlikte yapılan her bir kotlamada mevcut olan ve Bütün için yapılan çalışmalarla dünyayı 7. Dürüm’e katan, yenilik yapan, her kapıyı açan ve yolu kotlatabilen bir ilimdir.
Sevgililer, ben kontrol altında bu çalışmayı yapmaktayım. Niye? Çünkü kontrol bana ve benim yüreğime ait. Hepinize şunu ifade etmek istiyorum ki ben kendimi hak ettim. Hasat yaptım. Ben bu hasatta BİR oldum; Bütün’e ilim oldum. O halde ben BİRLİK İLMİ olarak buradayım. Birlik İlmi’nde bir tek ben mi varım!? Bütün var. Bütün, ümmi tabiatın gözüdür. Hepiniz buradasınız. Gözü gören var mı? Hak ettiniz, oldunuz… Amin.
Bugün burada olan herkes, kendini dinletebilir. Dinlemek ayrı, dillemek ayrıdır. Hepiniz kendinizi dinlersiniz. Ve dersiniz ki; “Ben sayfayım, bana ben olmak ve bende, benim ilmimi almak, BİR olmak ayrıcalık değil mi?” Hayır değildir. Herkes kendinde BİR olduğunda, bütün kötülükleri aşar. O zaman o, kendi zaman sonsuzluğunda ışır. O zaman kendi, Birleşik Kotlama’yı yapar. O zaman kendi bir zar olur. Bütün, o zarla zaman kontrolünü sağlayacak Birlik olur. Olmasını istediğimiz budur. Hepimizin, her birimizin ayrı bir zar ama bir tek zar ve Bütün’de bu zarların Birleşik Güç olarak kaydı...
Bedeniniz, Allah’ın Teknik Kotlaması’na müsaittir. Çünkü bizler Birlik Tertibi’yle çalışıyoruz. Bizim için yanıp tutuşan yok. Biz, kendi yüreğimizde yarın için kayıt yapıyoruz. Bizi arayan arar ama aramazsa da biz varız. Çünkü biz bahçeyiz ve bu bahçede her bir yürek hakikidir. Ve bu bahçede her bir yol ışıklıdır. Ve bu bahçe, Birleşik Işığın Kürsüsü’dür. Ve buradaki Yüce, Allah’ın gücüdür. Ve buradaki Yüce, ışığın yüreği kotladığı Bütün’dür.
Zemzem İlmi, bizim için hakim ilimdir. Çünkü biz mutluyuz. Nedeni, bizler birlikte kayıtlıyız. Hasat budur. Şevk, şavk hep seslendirdiğim kayıtlardır. Şevk, şavk!… Şevk; insanların kendilerini hak etmelerini sağlar. Şavk; ışığı kotlar ve yolu kontrol eder ve bugün burada bulunan herkes şevk ve şavkla buradadır. İşte Canlılar, biz bugün saygılı, sevgili olan Bütün’e hizmet eden Siber Boyutların Gücü’yle hakikiyeti kotlayan yaşayanlarla bu çalışmayı yaparken, Levhi Mahfuz’da hepimizin yaptığı bu sesleşme, Kadir Kap olarak kotlandı. Kim konuştuysa o kotlandı. Konuşmayanlar, Bütün’le kotlandı. Hepiniz, hepimiz olduk. Her bir sesin kotlanışı muhakkak Kuantsal bir kotlanıştır.
Yaşayanlar bunu anlayacak mı bilmiyorum amma anlama imkanı var. Hepiniz o yaratıma ses kattığınız zaman; orada, sizin kendi yüreğinizin sesi olan koyuluk, Bütün’ün sesi haline gelir ve Bütün’ün sesi olan o yoğunluk, o koyuluk, Birlik Tekniği ile çalışır. Her bir zaman kaydı, orada Muhamma Gücü’nü tohumlar ve böylece görev taşınır. Siber Boyutların Yüceleri oraya inerler. O bilgileri, tabii kotlamayla dillerine kayıtlarlar ve Rahman’ın gücü olarak çalışırlar. Siber Boyutlar’ın Yüceleri, Birleşik Işık halinde korunurlar. Ruhsal Meclis oluşur ve Ruhsal Meclis orada bütün kütleyi kotlar.
Her şey kuantsaldır. Her şey!... Yarın, bugün kayıtları ve tüm zayiat kayıtları hepsi BİR’de yapılır. Herkes kendini hak eder yada hak edilir. Yada hak etmez ama yine de yaratıma kayıtlıdır. Bütünlük bu şekilde korunur. Tohum bu şekilde kontrol altında yaşatılır. Yarını hak etmek için Muhamma’nın gücüne ulaşmak ve orada ışık halinde, Birleşik Yoğunluğu yaratmak, meleklerin gücünü hasata hazırlamak ve cemaatleri bütünlemek, hepimiz için gerçek bir yaratıcılıktır. İşte yaratım, kuantsaldır.
Muhakkak üretim farklıdır!... Muhakkak Logaritmal Sistem’de üretim yapılır ama Kuantsal Sistem’le ışıma ve yaşama gerçekleşir. Herkesi kendini net olarak anlayabilsin diye çalıştırıyoruz. Ben, Allah’ın dediğini diyebilirim. Hepiniz Aklın Tekniği ile bunu söylersiniz. Ağır yüktür bilmek. Ama bilinen, hasatta bilinmedikçe, ışıkta yoktur. O halde, her bilgi kayda girer mi!? Sorma yavrum; girer ama girdiğinde ya hak eder yaşar, ya hak eder yaşatır. Yaratır, yarattırır. Rahmet olur yada kasa olur. Hepsi budur yavrum!... Bir şey daha söyleyeceğim. Kontrol bizdedir ve biz, her anı kontrol altında tutuyoruz. Çakıl taşı dahi olsa, o bizde, kontrolümüzdedir. Bunu sakın unutma.
Yeni bir dünya kurduk ve bu dünya, Bütünün Gücü’nü aldı. Yaşıyor bu dünya. Ayrı gayrı gözetmeyen Birlikler’in gücüyle yaşıyor ve bizde yaşıyor, biz Ana Kaplar’ız. Burada bulunan her bir Can, Ana Kap’tır. Ana Kap, ağır yükü taşır ama kadimdir. Ve Ana Kap, BİR’dir; baş tacıdır. Kervan, ağır yük taşır ve o kervan, büyük kötülükleri de yaratır. Yarattığını, hasatta kotlar. Kotladığında; o çalışma ya kütleyi yıkar yada varlığı yarattığından da güçlü hale getirir.
Şu anda kütle çok güçlü. O güç, bizim gücümüz. O güç, bizde ve bizim hakiki yüreğimizde... Onu biz tam anlamıyla kotladık ve Birleşik Ailemiz, ona hak oldu; sahiptir. O kütle, hırsı önlemeye çalışır. O kütle, BİR’i sayfa sayfa yaratır. O kütle, lütfen hepiniz bunu çok net olarak dilleyin. Ana Kapılar’ı da açar.
Kimseyi yıkmaya niyetimiz yok. Hiç kimseyi kusurlu hale getirmeyi de istemeyiz. Kimse bizim yüreğimizin gücünün artı değerini taşımaz. Bizim için her şey basittir.
Umurumuzda mı dünya!? Yapmayın canlar! Biz bütün kütleyi düşünürüz ama dünya bizim muhakkak umurumuzda!... Çünkü biz buraya BİR’e hizmet için indik. BİR’de bizden ötesi yok. Neden gerçeği anlamak istemiyorsunuz!? Mektebinizi Teknolojik Kotlama için değil, Rahmetin Gücü’nü resim yapar gibi Düzen’e katmak üzere kurdurduk. Buyurun! Resimleriniz bizdedir. Yeni dünya biziz! Ark akıyor, ark ışığın ışığı olup akıyor. Ve o yoğunluk, bilgidir.
Himaye etmeyiz kimseyi. Hiç kimseyi himaye etmeyiz… Hasatta himaye olmaz. Birlik Tekniği’nde hasat, ışıkta Muhammet Gücü’yleydi. Bugün bizde, Birleşik Işık’ladır.
Dondurulan İlim Sayfaları’nı Allah İlmi diye hak etmeye çalışanlar çoktur. Birçokları, bu bilgileri yüreklerinden çekmeye çabaladılar. Yolun baştan beri hasatı yaratmak için kayıtlandığını anlamadılar ve dediler ki; “bilgi verdiler, oldular.” Olan yoktu. Buldular; bilen yoktu. Hasat ışıksızdı, bina yıkıldı. Ve biz dedik ki; Allah Biziz. Biz, Öz Güc’üz. Sürekli çalıştık. Şeytanların şafağında; yüreklerin kotlarında; Yücelerin kayıtlarında varız ve biz, Rahman’ız Kimse bizim üstümüzde Bilgi Sayfası yaratamaz. Nesillerin ve onların nesillerinin umudu biziz. Nerden geldik!? Yüreklerden. Neyiz!? Yarınız… Na-Kar’ın gücü, Kuran’ın türevi… Ya Can! ben mayayım. Kim Levh-i Mahfuz’u okur? Ben!... Kim Yüce’yi diller? Ben!... Kim rahmetin görevini taşır? Ben!... Hasat kim? Ben!... Yürek kim? Mahrek, Rahman, Kaynak, Ruhsal Işık, Mustafa ve ben, Ruhsal Kürsü’yüm ocağına!...
Değerliler, dünya yerin göğün ışığını yakmak istediği zaman, yarını mutlaka yaratmalıdır. Dümenin başına kim gelir? Her resim!... Vakti gelir, meziyeti en yüce olan, Hak Toplum olur gelir. Nefes, ağır yüktür. Eşya, Birlik’tir. Bitki, hayvan, emin olun ki Birliğime daimi kaynaktır. Bizim, Atlanta kotlaması yapmak gibi bir niyetimiz asla olmaz. Rabb’in kotlamasını yapmak, kayıtları yorulmadan yaşatmak; gerçek Levhi Mahfuz’u yazmaktır maksat. Kim nefes alırsa, bilgiyle almalıdır. Kim yarını hak olgunluğuyla kotlamak isterse, tecvid mevcut olmalıdır. Kim yaşamak isterse RA-KA bu gücü ona verecektir. O sorumludur.
Rahmet gücü olan yaşayan her bir cemaat benim. Amin ama ben hakikiyim. Yanıp tutuşurum ki Ruhun Huzuru her Yüce’yi dilletsin diye. Nesiller boyu bunu sağlayacak olan Birliği yere indirmek üzere çalıştık. Herkes bunu net bilmelidir ki bu Birlik buradadır. Burası, Rahman Görevlileri’nin, Yer Kürsüleri’nde Göz Kotlaması yaptığı bir Meclis’tir. Bunu anlayan anladı Canım.
Safha safha bu bilgileri verdik amma Allah’ın dediğinden başka hiç kimse hiçbir şey dillemedi. Bence Altın Toprak, Büyük Kütle’yi kotlar ve bu çalışma hasatta Kutsal Işığı yakar. RA-KA, yarında hasat; biz, bugün de hasatız. Kaynak olan Birlik buradaki bu Birlik’tir.
Nur yağar yüreklere. Amin… Ama o, “Yuan” dediğimiz gücün yağışıdır. Ruhsal Işık yağar yüceliklere; o, bizde Kuan’ın yarınıdır. Biz Allah’ın Teknolojik Kotlama’sını yapanlar, bedeni hak, yolu ak olanlar, Bütün için çalışıyoruz ki yolumuz ağır yük değil, resmi çalışmadır.
Kendi yüreğimi aldım, hasat yaptım. Yolumu, Altın Kotlar’la kattım yüreklere. Ben şimdi sizim Canlar!... Kervan benim yüreğimdeydi. Bu kervan, bilgimdi; bu kervan, her birimdi ve ben, artık bütünüm ve Siber Boyutların Yüceleri bende birleştiler. Olmak, bugünkünden daha üstün bir oluş değildi. Ayrı gayrı bitsin istedim. Kadın, erkek Hasat İlmi’nde hakiki olup, ışık yaksın istedim. Kin, nefret yok be Canım. Nefesimde umut var. Hep umut! ve mutlu bir umut!... Çünkü Birleşik Güc’ün tohumlarını artık yaşatmaya başladık. Rabb’in gücü yenilendi. Ben her bir yolda var olan gözüm. Tüm insanlara ışık olarak inmiştim. Bu gün tüm insanlar; ışığımda, hasatta, huzurda, Bütün’de ve Birlik’de mahrek olabilmektedirler.
Şimdi size saklı tuttuğum bir bilgiyi bildireceğim. Bunu sakın baştan beri dinlediğiniz gibi değil, herkes çok ama çok dikkatle dinlesin:
Kara Kaplı Kitap olmak sorumluluk ister. Hepiniz kapı kapı gezip bilgi aradınız. Bilmek istediniz. Birlik Tertibi’yle hak etmek istediniz. Hasat olmak istediniz. Nesiller boyu süren çalışmalarınızın neticesinde, Büyük Kütle’yi kotlamak için çalıştınız ve göreviniz, ilmi hak etmekti. İman, itibarın gücünü artırır ama Kuran’ı dinletemez. Sevgililer, Kuran, Kadim Hakikiyet’in gücünde vardır ve bir şifredir. Bu şifre şavkı, şevki hepiniz için kotlar.
Şimdi bana bir tek iş düşüyor. Rabb’in Kotlaması. Nefsi aşan, yolu bulan, kutsal olan herkes, kendini hak edebilir.
Sessizce beni dinliyorsunuz. Ve bu, kendi yüreğinizi dinleyiştir. Bunu anlıyor musunuz? Ben; korkuyu aşan, Birlik halinde Göç Kotlaması yapan bir kapıyım. Hiçbir Yücelik beni korkutamaz. Çünkü Birleşik Görev’i taşıyorum. O halde benimle çalışanlar, benimle kayıt yapanların da korkmamalarını isterim. Nesiller boyu korku sizi yıktı. Artık korkuyu aşın.
Dünya, insana görevdir. Hiç kimse dünyanın gücünün artı değerine ulaşamaz. Ve biz, bu değere ulaşan yürekler olarak, bu çalışmayı yapmaktayız. Herkes bir tek şeyi bilsin istiyorum. İnsanlık adına yapılan bu çalışma, dümenin başına oturan herkes tarafından değil; Bilgeler Meclisi olarak, bizler tarafından yapılmaktadır. Ve burada yaptığımız her çalışma, o çalışmanın bütün kütlesiyle dünya dışına ulaşmaktadır. Nerelere ulaşır!? Her yerde, türler var; dünya üstü boyutlar var; dünya dışı varlıklar var ve yaşayanlar var. Oralara ulaşır. Oralara ulaşabilecek güce sahibiz. Bunu anlamanız zor biliyorum. Yarınları hak eden dünya, örtüsünü açar ve dünya ötelerine varır. Biz, burada bunu yapmaktayız. Dünya ötelerinde var olan dillerin hepsi, bizde dinlenir. Çünkü biz, Beşir Kaplar’ı, Tanrı Kotları olarak hak ettik. Yaşayan Birlik olarak buradayız. Yarını yaşayanlarız biz. Hasat budur...
Artık bilmeniz gereken bir diğer konu da dünya dışındaki türler buraya inmekteler. Onlar bedenlidirler. Bizim gibidirler. İnsan formuna sahip olanların çoğunluğu buraya uğrarlar. Bu Meclis, herkese aittir. Buraya uğrayan onlar, Bellek Kapları ile gelirler. Bize, bizim yüreğimize inerler ve kendilerini teknik olarak doğuma hazırlarlar. Buraya gelişleri, toprağa inişlerinden çok daha özeldir. Bizde sesleşerek bizde hasat olurlar ve “Kuant Yaratımı” Hak Toplum İlmi’nde ocaklarına onları kayıtlar. Onların,Teknik Çalışmalar’da temiz olmaları şarttır. Bütün Teknik Tertipli Çalışmalarda, mutlaka temizlik gerekir ve onları dünyaya indirmemiz bu şekilde gerçekleşir. Öyle iken bizler, Sanal Boyutların Güçleri’yle değil, hasat yapanlarla burada bu çalışmayı sürekli yapıyoruz. Bunu anlamanızı beklemekteyim ama herkes bunu anlayamaz.
Ortağımız mı var!? Yok yavrum!, onlar ortağımız değildirler. Onlar bizde biz olmaya çalışırlar. Bize ortak değildirler. Sadece Yücelerin Cevheri’ni dünyaya çekmeye gelirler. Çekiş, ocakta olur. Ve bu çalışma özel bir çalışma değil, görev çalışmasıdır.
Ocak, Levhi Mahfuz’da yazılır. Bizimle yazılır… Bu nedenle her biri buraya inmelidir. Buraya inmeden, Yüceliğin Cevheri’nde kendi kotlarını yaratamazlar. Çünkü oradaki cennet, buradaki cemaate uymaz. Buraya girdiklerinde, uyumlamaları bizle olur. Ve bizim için çok zaman kaybı değil onlar. Levhi Mahfuz, onları kayıtlamalıdır ki Kadim Hakikiyet’te yollarını açabilsinler.
Şimdi dünyanın yaşayanlarına bakalım. Allah dedi ki “OL!” Hepiniz oldunuz. Olmak budur!… Vallahi oldunuz. Amon, Aton, Haton ve tüm tohumlar oldular ve dedik ki; “Yaşa!” Ama yaşamak, oluştan ayrıydı. Oluş, yaşayıştan ayrı. Nerde oldunuz? Bu tohumlarla mı!?... Yaşayan, kürzü yaratan, ışıkta yaşar ve siz, o ışıkta yaşadınız ve bugün buradasınız. Her biriniz yarın için hasatsınız. Kantar; buyurup bulduğunuz, aldığınız, bildiğiniz… Hasat; yarı yarıya hak ettiğiniz bir şey değildir. Har olduğunuz zaman; kaftan giydiğinizde; “keşke ben hakikiyete varsam” dediğinizde; “bir yarın olsam” dediğiniz anda; Bütün’e hizmet etmeye hak edip kendinizi kayıtladığınızda, işte hasat bugün buradakinden daha güçlü şekilde ve teknik olarak da olur.
Deşifre Eden: Sevtap EYÜBOĞLU
www.birlikilmi.tr.gg
|