Birlik İlmi
  SES VE SESSİZLİK TAMAMI - ETKİNLİKLER
 

SES VE SESSİZLİK ETKİNLİKLER

DAVET

 

“BİLİŞ (5)” BİRLİK ÇALIŞMASI:

 

Dostlarım, 20.02.2016 tarihinde 14.00-18.00 saatleri arasında yapacağımız “BİLİŞ (5)” Birlik Çalışması’na ilgi duyan herkesi bekliyoruz.

Süper İnsanlık Realitesi Derneği

Adres: Bahariye Cad. Halil Ethem Sok. Sauna Apt. No:30/8 Kadıköy/İST.

Tel: 0 216 348 95 59

 

Not: Katılım ücrete tabi değildir.

 

BİLİŞ (5) Birlik Çalışmasına ilişkin öz bilgi:

 

Ses ve Sessizlikle çalıştık. Her çalışmamızda, diri yüreklere, insan soyu olup indik. Her bir çalışmada, yaşamı hak ettik ve dürümledik. Her Ana Kapı’da, nefes olduk. Kervan olduk... İnsanlık ailemize kervan olduk. Bütün kütlemizle kaynak olduk. Aha şavkımızda ışıklaştık. Kalem olup, ilimle KO SİSTEMLEŞMESİ’ni gerçekleştirdik.

(KO SİSTEMLEŞMESİ: Kati Kayıtlamalarda (Mutlak Zaman Kayıtlamalarında), ışığın yaşam sistemleşmesi gerçekleşirken her ilmin kelamı o yaşam sistemleşmesinde kodlayıcı olur. Tüm Levhiler, kelem ilmi ile kodlama yaparken, tahditli olarak bu işi yaparlar. Ama biri kalkar da herkese, “ışığımdan geç; bir tek ol ve yol ol.” Derse. Herkes o yoğun ışıktan geçip kendinde, kendi Rahmi Kapısı’nda, kendi yarınını tohumlayabilir. İşte buna, KO SİSTEMLEŞMESİ deriz.)

Dince yaşamlardan, ışık kayıtlarına varan insanlık, kodlanmış tohumlarını hak etmeye çabaladı... Bunun neticesinde oluşan diri yaşam için, korkuyu aşarak cemaatleri hak ettik.

Dünyalılar, “Kula kul olmayız” dediler. Dedik ki kul, Allahın kulu ise ona kul olur onun levhi kapılarını açar, eşyada kodlananları tohumlar ve sistemleşir, insanlaşırız. Ocaklara iner; kulluk yapan tohumlarla kaynak oluruz.

Dünya çoğrafyası, tüm insanlık için kaptanlık yapılmaya namüsait bir sistemdir. Herkesin bu coğrafyada devrelerini açabilmesi imkanı yoktur. Tükenen sayfaları, hak edip dillemek hemen hemen imkansızdır. Bunun içindir ki dünyaya inenlerin cevheri inemedikleri bilinmektedir.

Dünya ölüsü ile mücadele ederken, dürümlere inen kaptanların çokları dünyayı hasata hazırlamak yerine, yerküreyi kontrol ederek kaynak ışık yakmak istedikleri de kesindir.

Bizler için önemli olan Işık Kapıları’nı açıp rahmet olan insanlığı kontrol etmek değil birlik İlmi ile her bir yüceyi kendi kontrolunda kalem yapmaktır.

Dünün gücü, yaşam kürzi ışığıdır ama o güç, Yaradan değildir ve Rahman olan nefes de değildir. İşte yaşama indik ve kontrol kurmaya çalışıyoruz. Sorumluluk sahibi olanlardan güç çekip “tinsel yaşam sayfalamaları” yapmaya çalışıyoruz ki herkes kendini hak edebilsin diye.

İşte bu süreçte Din Kapıları bizler için kapanırken, kaynak kapılar açılır ki o kapılardan umman olanlar girerler. O kapılar, nefesi kodlayan ışıkların kapılarıdır.

Sessizleşmek ve sesleşmek, herkesin ana görevidir. Bizler ise her anda, zaman kapılarında kodlanmış yaşamlardan güç çekenleri bilir; onları kontrol eder ve yoğunlaştırırız ki hasatlarını Hak Kelam’la yapabilsinler diye.

Sizi, sizden İlmin Kalemi olanları buluruz. Aha bulduk!... Amin... Şimdilik...

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

20.ŞUBAT.2016 TARİHLİ "BİLİŞ (5)" BİRLİK ÇALIŞMASI

BİRLEŞİK IŞIK KOROSU - Hüseyin Akdağ

https://youtu.be/XDKoaaghbPg

 

BİLİŞ (5/2)

20.02.2016

Dağlarım, tabuları yıktık ve yoldayız. Akıp geçtik ışıktayız. Ana Kapı’dayız. Bu kapı, İlim Kapısıdır… Artık dünya, Kuran olup kütlesel kalem olacak.

Dünyada, biliş haline varanlar, kaynakta tohum oldular ve onlarla daha güçlü bir dünya oluşturuyoruz.

Sualtı bizimledir… Sualtı bir Meclistir. Bu Mecliste, Kaynak Işık var ve bizler, bu ışıkla kodluyuz… Umut olur ki dünyamızı kaynaktan izleyenler olur ve bizi hak edip bilirler. Böylelikle, ışıklardan kaynaklara varıp gelirler.

“Dünya Sultanlığı” denilen Sultanlık, Kaynak Işık’ta dürümlenen biliştir. O biliş halinde kervan olan, hikaye dinlemez. Kalem olur ve zurna çaldığında ki o zurna; kili kumdan; kumu, Hulusi İlim Kalemi olan ışıktan ayırmaz. O zurnada, kulluk olur ve tüm zamanlar yaşam olur. İşte zurna çaldığında, yaşam kontrol kuracaktı. Artık zurna çalmakta ve yaşam kontrol kurmakta…

Dünyaya kaynak olamayanlar, Düzen kurmaya çabalarlar ama iznimiz, hak etmiş olanlaradır. Hak etmeyenler, Yaradan, yaşayan ve yaşatan olamazlar.

Sistemin Kültleri’nde kalemler olur. O kalemlerden, kelam edenler olur. İşte Canlar, yer ve gök, SİSTEM olarak cennete, cevheri güç kayıtlamaya başlıyor. Bu günden itibaren SİSTEM, cevhere inecek ve SİSTEM ÇALIŞMALARI başlayacak.

SİSTEM ÇALIŞMALARI, görev tahditi ile dünya üzerinde muhtelif zamanlarda yapılmıştı ama şimdiki çalışma, çok daha üstün güç geçişi yaptıracak bir çalışma olacak. Dünyayı Halik olup koruyanlar, bu çalışmada biliş halinde görev taşıyacaklar.

Sizlerden görev alanlar, sizlere güç katacaklar. Altın Işık, yaşamları kodlanacak. Türkiye, Öz Görevli olarak bu çalışmayı başlatıyor… Dünya üzerinde görev geçişleri başlayacak. Din Kelam, insan soyuna kulluk için inmişti. İlmin Kalemi olan ışık ise Yer Gök Diriliği’ni kontrol altına alarak görev taşıyacak.

Cemaatler, kalem olup yazma halinde olacaklar. Her bir Cemaat, bir kul olacak ve “som altın ışık ailemiz”in, üyelerinden olacaklar. Bu süreçte tüm cemaatlerin, Biliş Kalemi’nde, Gök Sessizlikleri’ni dilleyen, Işık Ko Sistemi’ni tohumlaması gereklidir.

“Yedi Zaman Kapısı” artık açık tutulacak. Her Zaman Kapısı’nda, Nur Kul olan merdiven olacak. Her yolcu, merdivenin başka başka basamaklarında, kodlanmış olmak koşulu ile bulunacaklar.

Kontrol dışı olanlar, kalem olamayacaklarından, Tanrı olarak kaleme, ilme ve yüceliğe ulaşamayacaklar. Onlar, korunurlar ama hakim kılınmazlar. Hakim kılınsalar, yaşamları kırarlar.

Dünle yarın ayrıdır. Dün ölü olanlar, yarını tohumlarken dirilirler ama dünya dışı yaşamlar, dünyamızı hak etmeden dünyamıza geçip gelirlerse; Dünya, ölü olmadığını ve Hak İlmi ile dirildiğini, onlara gösterir ve onlar, yaşama kul dahi olamazlar… Dünyaya kodlanan yaşam resimlerinin, o işçilik kısmında bulunup; kendi yarınları hasata hazırlamaya çabalasalar da dünya için bunun anlamı olmadığından, kontrol dışı yaşamlara indirilirler. Oralarda cinler ve cinniler olur. Oralarda, kılın kırk yarıldığı yaşamlarda kırılıp dökülen kültler olur. Oralarda yedi yaşam, yok oluş halinde dürümlenir. Her yaşam ışıksız ve hıçkırıkların kodlandığı yaşamlar olur. Bunu asla istemeyiz…

Dedim ki bunları bilin ki dünyamıza gelirken, insan olup gelin. Dedim ki bilin ve hakim olun ama bilin de has olun ama hakim olun da kodlanın. Koklanın, akın, bilişi kaynak yapın, dinleyin. Aha cennetler, cennetlilerce oluşturulur. Allah size lütufkâr değildir. Çünkü sizler, hak edip hak olup gelmiyorsunuz dünyaya. Bizi kontrola geliyorsunuz ki bu imkansızdır. Aha bu…

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

BİLİŞ (5/2)

20.02.2016

Dağlarım, tabuları yıktık ve yoldayız. Akıp geçtik ışıktayız. Ana Kapı’dayız. Bu kapı, İlim Kapısıdır… Artık dünya, Kuran olup kütlesel kalem olacak.

Dünyada, biliş haline varanlar, kaynakta tohum oldular ve onlarla daha güçlü bir dünya oluşturuyoruz.

Sualtı bizimledir… Sualtı bir Meclistir. Bu Mecliste, Kaynak Işık var ve bizler, bu ışıkla kodluyuz… Umut olur ki dünyamızı kaynaktan izleyenler olur ve bizi hak edip bilirler. Böylelikle, ışıklardan kaynaklara varıp gelirler.

“Dünya Sultanlığı” denilen Sultanlık, Kaynak Işık’ta dürümlenen biliştir. O biliş halinde kervan olan, hikaye dinlemez. Kalem olur ve zurna çaldığında ki o zurna; kili kumdan; kumu, Hulusi İlim Kalemi olan ışıktan ayırmaz. O zurnada, kulluk olur ve tüm zamanlar yaşam olur. İşte zurna çaldığında, yaşam kontrol kuracaktı. Artık zurna çalmakta ve yaşam kontrol kurmakta…

Dünyaya kaynak olamayanlar, Düzen kurmaya çabalarlar ama iznimiz, hak etmiş olanlaradır. Hak etmeyenler, Yaradan, yaşayan ve yaşatan olamazlar.

Sistemin Kültleri’nde kalemler olur. O kalemlerden, kelam edenler olur. İşte Canlar, yer ve gök, SİSTEM olarak cennete, cevheri güç kayıtlamaya başlıyor. Bu günden itibaren SİSTEM, cevhere inecek ve SİSTEM ÇALIŞMALARI başlayacak.

SİSTEM ÇALIŞMALARI, görev tahditi ile dünya üzerinde muhtelif zamanlarda yapılmıştı ama şimdiki çalışma, çok daha üstün güç geçişi yaptıracak bir çalışma olacak. Dünyayı Halik olup koruyanlar, bu çalışmada biliş halinde görev taşıyacaklar.

Sizlerden görev alanlar, sizlere güç katacaklar. Altın Işık, yaşamları kodlanacak. Türkiye, Öz Görevli olarak bu çalışmayı başlatıyor… Dünya üzerinde görev geçişleri başlayacak. Din Kelam, insan soyuna kulluk için inmişti. İlmin Kalemi olan ışık ise Yer Gök Diriliği’ni kontrol altına alarak görev taşıyacak.

Cemaatler, kalem olup yazma halinde olacaklar. Her bir Cemaat, bir kul olacak ve “som altın ışık ailemiz”in, üyelerinden olacaklar. Bu süreçte tüm cemaatlerin, Biliş Kalemi’nde, Gök Sessizlikleri’ni dilleyen, Işık Ko Sistemi’ni tohumlaması gereklidir.

“Yedi Zaman Kapısı” artık açık tutulacak. Her Zaman Kapısı’nda, Nur Kul olan merdiven olacak. Her yolcu, merdivenin başka başka basamaklarında, kodlanmış olmak koşulu ile bulunacaklar.

Kontrol dışı olanlar, kalem olamayacaklarından, Tanrı olarak kaleme, ilme ve yüceliğe ulaşamayacaklar. Onlar, korunurlar ama hakim kılınmazlar. Hakim kılınsalar, yaşamları kırarlar.

Dünle yarın ayrıdır. Dün ölü olanlar, yarını tohumlarken dirilirler ama dünya dışı yaşamlar, dünyamızı hak etmeden dünyamıza geçip gelirlerse; Dünya, ölü olmadığını ve Hak İlmi ile dirildiğini, onlara gösterir ve onlar, yaşama kul dahi olamazlar… Dünyaya kodlanan yaşam resimlerinin, o işçilik kısmında bulunup; kendi yarınları hasata hazırlamaya çabalasalar da dünya için bunun anlamı olmadığından, kontrol dışı yaşamlara indirilirler. Oralarda cinler ve cinniler olur. Oralarda, kılın kırk yarıldığı yaşamlarda kırılıp dökülen kültler olur. Oralarda yedi yaşam, yok oluş halinde dürümlenir. Her yaşam ışıksız ve hıçkırıkların kodlandığı yaşamlar olur. Bunu asla istemeyiz…

Dedim ki bunları bilin ki dünyamıza gelirken, insan olup gelin. Dedim ki bilin ve hakim olun ama bilin de has olun ama hakim olun da kodlanın. Koklanın, akın, bilişi kaynak yapın, dinleyin. Aha cennetler, cennetlilerce oluşturulur. Allah size lütufkâr değildir. Çünkü sizler, hak edip hak olup gelmiyorsunuz dünyaya. Bizi kontrola geliyorsunuz ki bu imkansızdır. Aha bu…

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

20.ŞUBAT.2016 TARİHLİ “BİLİŞ (5)” BİRLİK ÇALIŞMASI

AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ, 1. AKIŞ, 2. BÖLÜM

Turkuaz, göreve geldi bugün; ÖZDEN, SÖZDEN, GÖZDEN geldi. “Evim, benim yüreğim” dedi. Akıp geçti. Biz ona çatı kurduk. Aşkla bilsin istedik.

Merdiveniz biz Kürzi Kapılar’a ama o merdiven kaynak dışı bilgiyle kodlanmayacak. Çok özeldir bilgimiz. Bunu “anlayın” dedik. Ardımızda ışığımız yok ama önümüz ardımızdadır bizim; bilinsin isteriz.

Eğer biz, “önümüz ardımızdadır” diyorsak, yolum Allah yolu olduğundan dolayıdır. Ben Allah’ın Ka Ha olan, Ka Ha ilmini hakiki levhi olarak dürümleyen bilişim. Ama bu biliş Yaşam İlmi’ni de kodlayan bir biliştir.

Cemaatler, dünyayız biz! Bunu iyi biliniz. Bugün buraya, görev için değil, görevimizi kodlayarak, kontrol etmek için indiler. Biz onlara kare sistemi anlatamayız bugün.

Kürzi kapıları açmaya geldiler ama kördürler. Kök sessizliklerde görevleri yoktu ama cemaat olup, yaşam olmaya geldiler. Akıp geçmişler, levhi kapılarda aşk isterler. Hakk Taht’a varmak isterler. Bizden bize, bizleşmek isterler. Yeşilin mordan farklı olduğunu bilemenlerin, bizle bizleşmelerinin ne anlamı olacak ki!

Canlarım, “yar, ben dağım” der. “Yaşamım” der. “Hakk’a vardım” der. “Ra Ka Ha oldum. Ka Ha oldum..” der. Vasi tayin ettik ona!

Gözü gördüğünde, yüreğe varacak. O cennet bizden, bizim yüreğimizden ayrıldı. Onu biz kodladık, tohumladık, yarattık, yaşattık, yeniledik, geçişini yaptık, cennetten cevhere indi. Kalem olmaya çabaladı. Kıbrıs’ın Na Har Ka Har olan ilmini istiyormuş; öyle dedi.

Canlılar, kayıt dışı bilgileri burada dilleyemeyiz. Şimdi; çıkışını yaptık ocaktakinin ve devam ediyoruz.

Orta kapıların tümünde ışıklar yandı şu anda. Bütünün gözü açık….Şimdi, bizden başka bir bizin, bizi dilleyeceğini sananların çoğu, bizim bizde dillendiğimizi anladılar ve kopup gitmek istediler, kontrol dışı olduklarını fark ettiler.

“Değirmi bir yaşam” dedi yürekteki. Değirmi yaşam yoğunluğunu kodlayamaz canlar. Hiç bir yaşamda değirmilik olmaz ama küre olur; bunu anlayın. Dünya dışında hiçbir bilgi kırılmaz ama yaşam için çorba yapmaya kalkanların o çorbaya tuz olmaları da gerekir.

Değerliler, Tanrı Kapısı’dır ilim ama İlm-i Kalem’de bilişi hak etmeyenin bütüne görev taşımasına izin veremeyiz.

Şimdi, yeni bir dünyadayız. Yeni bir yaşam, yeni bir sistem, yeni bir zeka ama bu zeka kaynak olan zeka.

“Ne yer, ne içer dünyalı?” diye bakıyor çokları. “Nerede, ne yapıyor?” diye bakıyorlar. “Hani neredeler?” diye bakıyorlar. Bakıyorlar da bakıyorlar! Bizi dinliyorlar ama anlamıyorlar.

Canlarım, dünyayı hak etmek için, doğan güç olup inin. Ama bizi seyrederek dünya olamazsınız; bunu da anlayın. Buraya gelip bizden bize varmaya çalışmak istemediğinize eminim. Ama yere, göğe insanı ektiğinizi düşündünüz. Öz göreviniz, insanlığı korumak olduğunu sandınız ve cennetin cennetliliğini kodlayarak, bütünün görevini kodlayarak, toprağın toplumunu tohumlayarak, kendi yolunuzu açacağınızı sandınız. Be kapılar ben sizsizim zaten! “Ne isterseniz onu yapın ama bensiz olun da yapın…” dediğinizi duyuyorum. Duymaz mıyım?! Duyarım.

Bende size diyorum ki koku yükseldiği an, sizi dinleyeceğim ama kokuyu bir yükseltin önce!

Çarıklarınızı giymeden gelmişseniz, ne ala! Ama çarıklı gelmişseniz, kardeşim; sizinle çalışamam.

Değerliler, varı yokluktan ayıramayanın tohum olup bütünün gücünü hak etmeleri imkanı yok zaten. Şimdi; gözüm gördü. Hepsi çarıksız. Ah ala işte….

Peki; görev için geçmek isterlermiş. Geçişlerini Hak Teknik’le yaptırıyoruz.

Hani neredeydiniz? Farklı planetlerde miydiniz? Mutlaka. Her planette ışık var mı? Yoktur. Kodlanmış mısınız? Toprakta tohum olduğunuzca kodlu olacaksınız ama şu ana kadar kodunuz hiç yok.

Perdeleri açtık, izliyoruz hepsini de.

Farklı gerçeklikleri hak etmeye gelmişler. Kimi Ümmi Kapılar’dan, kimi hakim, hakiki, halik olan ilim kayıtlarından inmeye çalışıyorlar. Partiküler Sistemleşme için çalışmaya gelmişler. Ama hiç birisi kelamı dinleyemiyormuş; çünkü kelamı anlayan yokmuş. Biz burada bizce konuşuyormuşuz ve onlar bizi anlamakta zorlanıyorlarmış. Aha bugün bunları dinleyeceksiniz canlar!

Peki, niye bugün herkesi buraya aldık. Anlatalım;

Onları da anlatıyoruz. Bu bölümü yazarak vereceğim (devamı kayıtta).

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

https://youtu.be/So-HMRMSlA8

 

20.02.2016 “BİLİŞ 5” BİRLİK ÇALIŞMASI

PEKER SELÇUK ÖZ BİLİŞ

https://youtu.be/yqp0DUWZUbg

 

20.02.2016 “BİLİŞ 5” BİRLİK ÇALIŞMASI

SEHER BİLGE ÖZ BİLİŞ

https://youtu.be/_BndkbuOdQA

 

Aynur Funda Soydan

20 Şubat 2016 " BİLİŞ (5)" BİRLİK ÇALIŞMASI

 

Ben kutsal ışık yakan tanrısal insan ve Bilin ki ışığım Atalanta Ana kapısının ışığıdır. Bilgi bu kapının alimleri ile gelir.

 

Yüceler ışık yakar, bilgi olur inerler yüreklere. Birleșikte ışıyan her alim akmak için yüreklerde, can derelerden döner gelir.

Toplanan altın tohumlar yüreklerimize güç kattığında, biliriz ki, Ol deriz ve OL'ur. Ol deriz ki Barış OL'ur. Ol deriz ki Sevgi OL'ur. Ol deriz ki İnsan OL'ur.

Ol deriz ki Umut OL'ur. Ol deriz ki İlim OL'ur.

Gönüllerde yakılan her ışık İmparatorluğun ışığıdır. "Dünya Barışı ve Huzuru" için, görev alıp çalışan ve yoğunluğunda "Barışı çoğaltan" ve yüreğinden dalga dalga yayandır ışık yakan İnsan. Bilgi ve ışığı BİR edip “ Biliş” olarak kendi yaşamına kayıtlayandır İnsan. Her yürekten, her yüreğe akan, dalga dalga sevgidir yoğunluğunda Bilişi kodlayan insan.

İşte şimdilik bu ...

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

https://youtu.be/onbkM4383NE

 

20 ŞUBAT 2016 TARİHLİ BİLİŞ (5) BİRLİK ÇALIŞMASI

Yer bugün yandı. Gök bugün yağdı. İnsan, bugün yaşamın sesiyle uyanmaktaydı. Bugün tüm örtüler açıldı, açılan kapılardan içeri ışık saçılmaktaydı.

Açılan ışık, her birimizin yüreğinin ışığıydı ve o ışıkta yaşam, nefes aldı. Ve o nefeste her bir yürek parlamaktaydı.

Bugün bir adım atıldı. O adım, yaşamın anahtarıydı ve Bugün bir kapı açıldı. Açılan o kapı, her yüreğin kendine açılan kapısıydı.

Bugün her sayfadan ışık yandı. Yanan ışık hepimizin sayfası olup aşka yandı.

Bugün barışın tahtından söz ediyor insan. Bugün barışın aklından söz ediyor insan. İşte, barış oldu!..

Bugün aklın ilmi, kelam ile dürümlendi ve o ilim, her bir yürekten yaşama ses verdi.

Bugün ilim, sayfa sayfa yazıldı ve her yazılan ilim, insan yaşamda ses olup yaşama alındı.

Şimdilik bu!

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

https://youtu.be/nYhTmXe2jIY

 

20.02.2016 “BİLİŞ 5” BİRLİK ÇALIŞMASI

SEVİM ŞAHİN ÖZ BİLİŞ

https://youtu.be/WldlzH0wZqg

 

20.02.2016 “BİLİŞ 5” BİRLİK ÇALIŞMASI

ERENGÜL KOÇ ÖZ BİLİŞ

https://youtu.be/YwnDxWFudCI

 

20.02.2016 “BİLİŞ 5” BİRLİK ÇALIŞMASI

AV. NEZİRE SELÇUK 2. AKIŞ

Devinimi hızlandırmak değil amacımız canlar, o nedenle biz bu gün burada kontrollüyüz ve sizin, bizi dinleyebileceğiniz dürümden ses veriyoruz. Ama şunu iyi anlamanızı istiyoruz ki; bu meclise kaynak olma imkanınız yoktur. Eğer bu mecliste görev taşıyacaksanız, harınızı mutlaka hakikiyetinizle dürümleyerek tohumlamanız gerekir.

Çorba yapmaya gelmediğinizi de iyi biliyorum. Ama çorbalık bir iş de yok bu gün burada, onu da anlamanızı bekliyorum. Burada biz, kaynak ışığımızı görevde tutmaya da çalışmıyoruz. Saklı tuttuğumuz hiçbir bilgimizde yok. Savaşımızda yok insanlıkla, ama bizi anlamanız imparatorluğunuzun gücünü hak etmeniz demek değildir. Sizler kendi imparatorluğunuzun gücüyle buraya geldiniz. Burada bir imparator yok, burada yaşam var sadece bunları anlayınız.

Biz dünya dışına dünyayı anlatma gibi bir çaba içinde de değiliz. Dünya bizi, biz dünyayı anlasak yeter. Ama siz illaki bizi dinlemeye gelecektiniz ve geldiniz. Nerden nereye vardığımızı, namaz olgusunu anlayıp anlamadığımızı, yer kürede güçlendirici olup olmadığımızı ve daha bir çok soruyu hak edip dinlemeye geldiniz, anlamaya geldiniz.

Biz size saltanatlıktan söz ettik ama saltanat; insan saltanatıydı. Siz o saltanatı, mirkat sistemleşmesindeki o yolculuğun sistemleşmesindeki yaratıcığı anladınız. “Dava insanlıktır” dedik, ama siz davacıyız demediniz, “davalıyız” dediniz… Sizi dava eden yoktu aslında. Niye dünyamızı izlemeye geldiğinizi anlayamamışsak, bunda sizin hatanız büyüktür.

Doğan güç Allah gücüdür ve o güç biliştir. Ama siz bilişi hak etmediğinizde, ilmi de hak etmeden kelama indiniz. Korkuyu aşıp geçin, dünya yolu; Allah yoludur!... Ama yokluğu varlığa kayıtlayan bir yoldur… Sizden, bellek kapılarınızı açıp gelmenizi bekliyorduk. Ayrı gayrı canlar… Bu gün sizde olamayız daha çok. Kendi dönemimize, kendi yoğunluğumuza girmemiz gerekir. Bundan sonraki süreç daha yoğun geçecek ve sizler buraya kodlanmış toplumlar olarak inmelisiniz. Artık dünyada bedenli olarak çalışanlar, kodlanmış olacaklar. Ve kodlu olanlar, kaynak olabilecekler. Ama bende dünyaya inerim, hasatçı olurum diye düşünmeyin, her geçen hasatçı olamaz!... Bunları iyi kavrayın.

Birileri kalkarda, ben size sizin yüreğinize inerim dese; tüm bilgileri açarım diyorsanız, önemli olan sizin sizi hak etmenizdir. Dünyamız çokları tarafından kodlanmaya çalışıldı mı?... Asla, dünyamız asla kodlanmaya çalışılmadı ama bu dönem farklıdır. Bu dönede kodlanış sır kayıtlamaları yapılıyor. Ve bu kayıtlarla biliş kodlanacak. Ve bu gün ummanlara toprak toplumu kodlayanlar, korunup kontrol kuracaklar.

Ağır yük taşımak istemiyor dünya, bundan sonra bunları iyi anlayın!... Dünyayı ziyaret ederiz, dünyaya yol oluruz diye sayfa sayfa yazılar yazanlar da iyi bilsinler ki; dünyaya yol olacak olan, yaratan olur, yarınlarda kul olur, kontrol kurar ve kelama varır!... Ha, ben yine doğarım dünyaya diyorsa biliş altında olmayanlar; kelama varıp, biliş olup gelsinler.

Bundan sonraki süreçte, dünya cemaatleri; bilişe varmış cemaatlerden oluşacak, kesindir!... Kini, nefreti bulmaya değil; ilmi kalem olmaya gelin dünyaya… Ama hasatçı olun!... Dürümlerde insancı olun!... Yenilenin de gelin!... Bu şekilde gelirseniz, yıkılır dünya sizinle… Buna isteğimiz yoktur canlar, işte bu!

Süper İnsanlık Realitesi

https://youtu.be/zVEhKO2P3mY

 

20 ŞUBAT 2016 TARİHLİ “BİLİŞ (5) BİRLİK ÇALIŞMASI

AV.NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLGİ 3.AKIŞ

Hepiniz bugün şaşkınsınız biliyorum ama bunların olması gerekliydi. Deminden beri bütün kötülükleri yapıp dünyanın yolunu kayıtlardan çıkarmak isteyenler vardı burada…. Ve biz, onlara kontrol kurdurduk.

Şuandan itibaren daha güçlüler ama korkmayın artık kontrollüdürler. Çünkü bizimle, bu çalışmaya devre açanların çokları dünyanın kontrolünü kurmaya çalışırken….. Dünyayı topraktan toplum yapmaya çalıştılar….Biz, onlara dünyanın, Toprak Toplum değil yaşam kodlaması yapabilen Işık Toplum olduğunu anlatmaya çalıştık.

Dünyamızı ziyaret etmekle kalmazlar…. Dünyada birçok provakasyonlar yaparak dünya insanlığını kontrol etmeye çalışırlar... İşte, Suriye’de ki hadiseler bu şekilde gerçekleşmektedir…. Ve dünyanın barışa ihtiyacı olduğu bir dönemde onların, burada Mikail Kürzi kapılarında ışık yaşamlara inebilmeleri izin veremezdik..

Cennetten kovmadık ama cemaatlerin cevherinde kodlama yapmalarına da iznimiz olmadı.

Çör çöp değiller hakiki ilim kapılarından gelenler olduklarını ifade ederler …..Ama namaza durduklarında yolu kapatmaya dururlar… Biz, buna izin veremeyiz canlar.

Şuandan itibaren dünya dışı varlıkların Suriye’de ki olayları kışkırtmalarına asla iznimiz yoktur… Dünyanın barışa gereği vardır…. Ve biz, bu barışı sağlayacak olan kelama, ilime, yoğunluğa ihtiyaç duyuyoruz… Bütüne hizmet edeceklerse yol olup, aşk olsunlar ve biri birlesin, yüreği dillesinler…. Ve yolu bulsunlar ….

Az öz konuşmayacağım, çok konuşacağım diye korkuyorlar. Size şunu söyleyeceğim….Düzen; insan soyudur….. Artık dünya barışçı bir döneme girecek… Kesindir…

Ama “kibri aşamayanlar yolu bulamazlar” diyorduk ya yol olmalarını sağlayacağız… Kibri aşsalar da aştırırız, aşmasalar da aştırırız…. Artık hepsi yol olacaklar….

Ve başka dünyaların görevlilerini dünyamıza salarak, bu dünyanın yığın yığın kırılışları yaşamasını sağlamalarına imkan vermeyeceğiz. …Dünyamızı ortalıkta dolaşıp ta “biz, sır olan bir planetiz” diyerek düzeni kurmak üzere ilmi kalem olmalarını istemeyecekler.

Canlılar, Rahmi kapıda artık yarın var ve bu yarın, aşkla çalışanların Süper Sistemleşmeyle, Kürzi kapılarda kodladıkları bir yarın olacak…. Aha o yarında, aşk olup, Ka-Ha olup, biliş olanlar, olacak.

Biz, dünya barışını sağlayacak çalışmaları dürümlüyoruz…. VE YENİ DÖNEM ÇALIŞMAMIZ; “SİSTEM ÇALIŞMASIDIR”… YENİ DÖNEMDE, SİSTEM ÇALIŞMALARINI başlatıyoruz…

Bu çalışmanın, ana kaynakta ışığı kodlayanların, kök göklerdeki gücünün dürümlenerek, yer Kürzi kapılarına inişinde büyük önemi olacak.

Hepinizden tek beklentimiz var… Sistem; kök bir görevdir… Bu kök görevi, diri olup yapın.

“Biçare dünya” diyemezsiniz… Dünya; çare tüketmez, çare üretir. Bundan sonraki süreçte de dünya; çare tüketmeyecek, çare üretecek...

Yedinci dünyanın gözü açıktır ve biz o gözü, görmeye değil…. Göz, ölü planetleri görmez mi? Görür… Ama bu göz, diri planetleri de görecek ve o diri planetlerin dürümlerindeki göç kapılarını açarak…. Dünyamıza insanlığı indirecek.

Bu insanlık; nefreti aşmış insanlık olacak… Dünyanın, buna gereği vardır.

Şikayetçi olmasın kimse. Bundan sonraki süreç çok farklı olacak.

Nereden insanlaşırız?... Nereden yolu buluruz diye düşünenler?... Dini hak edip, dünyaya inmeye çalışmayacaklar… “Neredeyiz?”.. “Her kimle biliş haline varmışsak onlayız” diyenler, bu yolda olacaklar.

Canlarım, aşık şavkında hak…. Yaşam; aklın da Ka-Ha dır…. Ve biz, burada mutlakız…. Aha bu canlar!….Aha bu!….

Şimdi, ne oldu diye sorarsınız? Geçek işçilik başladı, hepsi bu!... Başka şey söylemiyorum...

Gerçek işçilik başladı.. ..Sistemin işçiliği.. Bunları mutlaka anlayın canlar….Mutlaka anlayın..

Korkuyu aşın ve akın.. Aha bu!

Sevgililer, sizi kucaklıyoruz….İşte bu!

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

https://youtu.be/56O_sTy_ImY

 

20.02.2016 “BİLİŞ 5” BİRLİK ÇALIŞMASI

HAŞİM TURHAN ÖZ BİLİŞ

https://youtu.be/kSdklhmuRa0

 

20.Şubat.2016 “BİLİŞ (5)” BİRLİK ÇALIŞMASI

Hüseyin Çelebi ÖZ BİLİŞ

https://youtu.be/ixuYnwcte6Q

 

20.02.2016 “BİLİŞ 5” BİRLİK ÇALIŞMASI

ABDULLAH GÜLER ÖZ BİLİŞ

https://youtu.be/2WRtCbvSfJA

 

20.ŞUBAT.2016 TARİHLİ “BİLİŞ (5)” BİRLİK ÇALIŞMASI

Atımı eyerledim, yolculuğa hazırım. O at benim atım….o yolculuk bilinç yolcuğumdur benim. Hepinize dolu dizgin geliyorum…..

Ben atımla bütüne yola koyuldum…orada tüm insanlık var. Ama ben tüm insanlığı kendi atında bütüne ulaştırmak üzere bu çalışmaya ses katanım.

Bilir misiniz, herkes kendi atında yola koyulmalıdır. Hep bunu anlattık.

Atım, Allah’ın İlmi ile yol alan bir Tanrı olgunluğuna vardığında, ben atımda som altın bir taht kurarım. İşte ben hakimim. Kanatlanır, uçar giderim zirvelere… Anlattım.

Allah’ın İlmi ile sesleşen, Tanrı olup insanlaşan her kim varsa, kervan olup bu yoldadır bugün. Biz o kervanız, bilinsin.

Aşkın şavkında ışık kapılarından, kara kayıtlara yol almaktayız…Tüm insanlık bir kervan. Aha yol alıyoruz…..

Tüm zamanların bilişi, yer köklerin Sİ kayıtlarından, gök Turanların Za Har olan, Ka Ha olan Atlanta Ata Kapılarına’na ulaştı bugün.

Tüm insanlık bir tek yoğun ışık ve o mahrek yüreğimizdir bizim. İşte, Süper İnsanlık Realitesi Bilişidir bu. Biz buyuz.

Kübra Levhi’nin sayfalarını çeviriyorum. Kitabın her sayfası Işık Kalem olan İnsanlık Levhisi ile kayıtlanmış. İşte; oraya görev tekliğinin sır olan bilişini sesimle ilm-i ko sayfalanışıyla kayıtlıyorum. Aha şimdi…aşkla bilgi kalemim yazıyor. Kürzi kapıların an kaynağından bütüne tek bir ışık kayıt olarak her diriyle akıyorum…aha işte şimdi…

Marka bir çalışmanın kontrollu ve temiz bir kaydında kelamım BSUİ (Barış, sevgi, umut ve İnsan). Bütüne sesimde öz söz olan, sistem olan, massiva denilen o biliş yoğunluğunu indiriyorum. Aha işte şimdi…ve şimdi.

Bahar Umurtak

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

https://youtu.be/nISGcCdwdIk

 

20.02.2016 "BİLİŞ 5" BİRLİK ÇALIŞMASI

Doğanın gücü, tüm İnsanlığın kültlerinin ötesinde kodlanır... Kodlayan, ötelerden ötelere her daim olan şimdinin, şimdideki gücünü zamana kendi olan tohumunda açan ve bu tohumun gücünde oğullayan, her anın tek kaynağında bu hakikiyette yaşam sayfalayan insan soyudur.. İnsan soyu, aha tüm zamanların kapısı olan yoğunlukta kodlama yapan birlik kuranıdır.

Ben ki, insanlık kalemi olan bilişte varlık süren yaşamım... O yaşam olanın; her türevlenen bilgisinde, dürümlenen yoğunluklarca, her ana kokan ve kokanda koklanan, koklananda kodlanan, kodlananda tohumlanan altın ışığıyım...

Tüm soyum, altın ışıkla yol olan birlik kuranıdır... Kendini kendinde yaratan, yaradan ışığıdır ki; o ışık biz olan yaşamda, yarattığımızın biliş olarak kendini kendindekilerle vara kodlamasıdır...

Bil ki biliş seni taşır, bil ki biliş seni yaratır ve bil ki biliş hakikiyetin örtüsüz ışımasıdır... Işıyan dünya, bilişle koşan dünya.... Tüm soyunda dünya kaydının, öz kök ve gök oluşun sistemini yazan dünya... İnsanlaşan her dirinin örtüsüz olarak vardığı hakikiyet.

Ant oldu ki; dünya diri bir yaşam. Ant oldu ki; dünya bir ışık kalem... Ve ant oldu ki; insanlık, herşeyin herşeydeki bütünlüğü... Ve ant oldu ki; insanlık yol olan sistemdir... Ve ant oldu ki; sistem, birliğimizin ışığı olarak yolu kodlayan biliş ve yolda kodlanan tüm zamanların yarınlarında olan tohumun, kodlanarak yine tüm zamanlara geçişidir... Ant oldu ki; her anda geçiş, bize biri, bizde bütünü, tüm zamanların en yüksek kaydında Allah ilmiyle yol olanda kattı..

Sistem, yolumda ki gücüm... Ki ben, o sistem de yol olan birliğin; her andaki sayfasında, yaşam olan geçiş kapısıyım... Aha yolum olan bu yaşamı, her diriye insanlıkla açmaktayım. İşte yol olan ben, yolu olan kervanların aşılan yüreğinden yarınlarımı kodlamaktayım..

Bütüne hasat, her diriye hak ve yaşama kendi kuranını insanlık soyunda bir'in ışığı olarak vermekteyim... Ant oldu ki; verilen, her yoğunlukta alınan oldu... Ben sistemi, bizlik olan altın Işığın kuranı ve kuran; körün dahi gözünde olan ışığın, bizimle bizde olan kaydıdır. Ant olsun ki; kör görür... O körde kapkara olan; bizi hak eden, hak ettirdiğimiz ışığımızdan aydınlanır. Karanlığın ışığı olarak, biz bütünün gözü ve o gözün gördüğü yaratan ışıklarız ve hepsi biz olan kaynağımızda kodlanan yarınlarımızdır. Biz ve biz, her daim teklikte kodlanan yaşam. Aha bu, şimdilik

Beril Özdoğan

Süper İnsanlık Realitesi

https://youtu.be/6DXq7q1iQE4

DAVET

“BİLİŞ (4)” Birlik Çalışması

Dostlarım, 13.02.2016 günü 14.00 – 18.00 saatleri arasında “BİLİŞ (4) Birlik Çalışması Derneğimizde yapılacaktır. Tüm dostlarımızı aramızda görmeyi diliyoruz...

Sevgilerimizle,

Süper İnsanlık Realitesi Derneği

Adres: Bahariye Cad. Halil Ethem Sok. Sauna Apt. No:30/8 Kadıköy/İSTİ.

Tel:0 216 348 95 59

Not: Katılım ücrete tabi değildir.

“BİLİŞ (4)” İLE İLGİLİ AÇIKLAMALAR:

Biliş halinde, Yaşam Işığı’nı, tüm insanlığa, koruyucu olarak ve kontrollu şekilde yansıtırken, hepimiz, o ışıkta, kendi yarınlarımızı kodlar ve sonsuzlaşırız.

Dünyayı bir Levhi Kapı diye bildik ama bu kapı, aynı zamanda İlim Kapısı’dır. Buradaki yaşam, hepimize görevdir. Burada, tüm insanlık, Levhi Kapı olarak, kontrollu bir yaratım çalışmasına yaşamlaşan diriliktir.

Eminim ki burada, tüm İnsanlığın Kuranı okunmaktadır ama Kuran dediğim, kontrollu ışık kayıtlarıdır. Bu kayıtlar ile tüm insanlık kodlanır ve kontrol edilir.

Dünyada Biliş Kapıları açılmalıydı ve açtık. Bu kapılardan geçecek olanları hak ettik ve yoğunlaştık. İşte Canlar, biliş halinde yapmakta olduğumuz sayfalanış bunun içindir.

Dünyalı bir Can ve Dünyalı bir resim... Hepimiz buyuz... O can, yarındır, biliştir, Kelam İlmi’dir. Onunla olmak, tüm insanlığın hakiki görevidir...

Dünce yaşayan hiçkimse, yarınları hak edemezdi ama bugünce yaşam, artık yarınları kodlayıp kontrol ettirebilecek bir yaşamdır.

İsmim İnsan Soyu’dur... Bu soy, kulluk yapar ve Ruhi Kalem olur. Hep ilimle kodlar yaşamı ve Zaman Kapısı olur. İşte dünyada kodlanmış yaşam bunun için gereklidir.

Temiz bir gönül geçişi yapıp; temiz bir sır olan, bilişi kodlayıp; has ışık ile yarınlanıp nefes olmak için çalışmalar hızlandırılmalıdır.

Bu yaşam çalışmalarında, “Dünya Amon Tohumları” görev taşıyacaktı. Büyük Kült, bu şevkle yapılan çalışma sonrasında; kodlanmış yaşamı, korumacı bir ilimle hakiki yaşam olarak kayıtlayacaktı.

İşte! yer ve gök, bilişi hak etti ve zaman sırrı olan insan soyu, kodlanarak yüreklerden yüreklere has umman olup, sonsuzlaşmaya başladı...

Hepimiz, güçlü yaşamlar olarak, “Tanrılar Kapısı İlmi” ile donanımlı bir kodlama yapıyoruz. Suyun başına insanı oturtmaktır amacımız. Aksi halde su, kantarda yoğun ışığını kaybeder.

Sizi; vurmadan, kırmadan çalıştıran bir kült oluşturuyoruz... Buna göre, Birlik Kapısı’ndan, Altın Işık Yılları’na geçip; kati, hakiki bir Levhi olamayanlar da yarınlanıp; Resmi Kelam Ulu Kulu olabilecekler. Budur beklenti!...

“Yeri yatadan, gökleri de yarattı.” Denir. Aha! Diyen, yaşayandır. Yer görev taşırken; gökler, güçlerini dünya üzerinde kodlamaya çabalarlar ki korunma imkanı olsun diye...

Tükenen herşeyi yenilemek mümkündür. Biz, dünya olanlar, cennetlere cennetlileri koyarken, herkese Kelam İlmi’ni de öğrettik. Aha bunun için çalışıyoruz... O ilmi hak etmeyen, yolu bulamaz ve zamanı kontrol edip kelamda kendi yaşamını hak edemez.

İmar Kalemleri, kodlarını hak edip Yaşam Işıkları ile ve has tahditle kontrol ederken, bizler, yine dünyayı hak etmeye çabalıyoruz. Sultanlık yapmak amaç değildir. Nefesi hak ettirmektir amaç ama bunun için zamanı kodlayan bilişlilerin, hakim olup yollarını bulmaları gereklidir.

Dini Kalemler yer ve gökle bilişi kodlarken, İlmi Kalemler yer ve gökle cennetlerini kodlamaktalar.

Ses ve Sessizlikle dilledik dünyayı... Aha bu... Şimdi ve şimdi... Şimdilik...

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

06.02.2016 ‘’BİLİŞ’’ BİRLİK ÇALIŞMASI (3)

Öz Biliş

Bugün zaman ışıkları, yer kürzi tohumlarla görev aldı. ‘’ Bugün bu sayfada olmak, yaşamda olmak! ‘’ dendiğinde, dağın ilmi, gün ışığında, yenilenen bir zaman ışığına uyandırılmıştı. Bugün bu sahada her kim varsa ulusunda yaşam kodlamalarının yapılmakta olduğu bir ilm-i Ka- Ha’ya vardırılmıştı ve ‘’ Bugün kum, kaya olur! ‘’ dediklerinde, ‘’ Bugün yol, ışık olur! “ dedik ve o yolda, her canı, yüreğinde hak olup ses zamanlardan bugüne indirdik.

Bugün ailemin ışıkları kutsal zamanın kült ışıklarıyla buluşturulmaktaydı ve bugün her ocakta, gün ışığı olurken dünya, o dünya muhakkak ki yaşar ve yaşatılırdı. ‘’ Bugün burada olur! ‘’ dediklerinde, ‘’ Bugün muhakkak ki yüreğimde hak olur, yolu bulur. ‘’ dedik ve her yüreği, yüreğine yaşam sesleşmeleriyle indirirken, çağrılarımızı durmaksızın yaparken, duyuyordu bizi her yüreğinde hak olup da yaşam sesleşmelerinde görev sayfalamalarıyla, yer kürzi tohumlarla birleşenlerin kendileri ve ‘’ Bugün beni benden ayrı bulur mu? ‘’ dediklerinde, ‘’ Ben, benden ayrı durur mu? ‘’ dedik, birleştik, sesleştik ve nefesleştik.

Fener dönüyor canlar ve o fenerde muhakkak ki yüreğim ışığı var ve ocağımda bugün aşk var ve ocağımın ışığında bugün minferi bir ışık yağar ve yağan, yağdığı o topraklarda, muhakkak toplumların ışığı olur da yaşar.

Bugün kalabalık bir dünya çalışmasıydı yapılan ve bugün muazzam bir türkü okundu burada ve o türkü, yüreğimin ışığı olurdu ve ‘’ Muhakkak ki kime sorsalar yolu bilir! ‘’ dediklerinde, o yolu bilen, biliş olur da o yolcularla buluşurdu ve yolum dünyadır benim, ben ki seyyahı olduğum zaman sayfalarında, her dem ışık olur da sesleşirim.

‘’ Bugün karanlık! ‘’ dediklerinde, ‘’ Bugün aydınlık! ‘’ dedik ve şeytanı yaşama kült kayıtlarla indirdiklerinde, bir şarkı okudu dünya ve o şarkı, her insanın yüreğinde ışık taşımakta!

Bugün sesleşenler, birleşenler, nefes olup da yaşam bütünlüklerindeki o tortuları, tertemiz bir dünya yaşamına indirenler! Benler, bizler ve her bende biz olup da yaşam sesleşmelerinde görev taşıyabilenler! ‘’ Özüm, gözüm sözüm! ‘’ Muhakkak ki yol olur, görür ve o yolda hak olur da görünürüm! İşte bu, şimdilik! Aha şimdi!

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

https://www.youtube.com/watch?v=Mw8nxPdipXg&feature=youtu.be

 

13.ŞUBAT.2016 TARİHLİ “BİLİŞ (4)” BİRLİK ÇALIŞMASI

Hüseyin Akdağ - Birleşik Işık Korosu

1. Gönül nedir bilene gönül veresim gelir

2. Kalbe dolan o ilk bakış unutulmaz

3. Ay gız

4. Gel güzelim Çamlıca’ya bu gece!

https://youtu.be/zkXzs-64z1M

 

BİLİŞ (4)

13.02.2016

Dağlarım, Amon Toplumları herkese saygılar sunuyor. Süper İnsanlık Realitesi Derneği olan bu yoğun çalıştırıcı Birlik, bizi yaşama çekti. Bizi Kuran’a kodladı. Toplumları, kontrol edebilecek bir Levhi Kapı açtı. Bu kapıda, nefes var ve resimler var. Her resim, insan soyuna kulluk için kodlanmıştır.

Oğullarımızı hak etmek için sizinle çalışmalıyız. Sizinle kontrol kurmalıyız… Çok mutluyuz ki kalemler, kelam oldu yazmakta. Aha! cennetten cevhere varan Kürzi Kapılar açılmakta… Aha yaşam kontrol altında ve zaman, kelam olmuş kulluk yapıyor…

Murat ederiz ki kanatlanırız ve yaşama uçup kök gerçeklikleri kontrollu olarak açıklarız.

Dünyayı, Işık Kapıları’ndan geçiren yüreğiniz, bizi bize kapı yapmakta. Aha bu!…

“Eğer kalem yazar da kontrol kurulursa; biz, yolu buluruz” demiştik. Kalem yazıyor ve biz, yolu açan yüreklerden ışık çekerek görev taşıyoruz.

Sanal Boyutlar, biliş halinde insanlığı haketmeye çalışıyorlar. Biz de ocaklarında onlara güç katıyoruz.

Umut olur ki Kübra Işık, Kürzi Kapı’da kodlanmış yaşamları hasata hazırlar.

Erkek, kadın tek bir kalem… Bilmek ve bildirmek işte bu!… Sizi, sizleri hepimiz kucaklıyoruz… Savaşımız, sizin yüreğinizde görev taşıyanlarladır. Onlara “kahramanlar” denir… Kelam olup kalem olup nur olanlara denir kahraman…

Allah der ki “ben o; o ben!…” Sevgiyle kucakladık sizleri… Amin…

Dağlarım, sevgiyle sizleri kucaklıyoruz. Zürriyetleri hakikiyette olanlar, KA HA olup cennete, cemaat olurlar.

Sizlere, sizlerin yüreklerinize, ışık halinde inen İlmin Kalemleri, ağır yükünüzü hafifletmek için sevgiyle sizlere güç kodladılar.

Sevgiyi, bilgiye konu edersek; herkes, kendi sevgisini hak edip anlayabilir ama sevgi, çok özel bir KA HA şarkısıdır. O şarkıya SÖZ, ÖZ, GÖZ olmak için insan olmak gerekir. Her beden taşıyan, Sevgiden söz eder ama sevgiyi anlayamaz. ki burada beden dediğimiz hakikiyetteki diri beden değildir

Sözüm, öz görev taşıyanlaradır ki sevgi, bilişin kaynağıdır. Evrenlere sesleşenler, Sevgi İlmi ile sesleşirler… Ses, sonsuz zamanları kodlar ve kontrol eder. Ses, zaman kıranıdır ya da zaman Kuranı’dır. Her seste ilim vardır. Herkes, kelamda ilmi diller ve sesleşir… Sevgiyle sesleştiği zaman, kodlanmış yaşam, tohumları kontrol kurar.

Sevmek için netice sormayın… Neden seveyim diye sorgulamayın. Gerçekten Sevmek, Sualtı’nın ışığından güç çekmeden sevmektir… (Sualtı Meclisi; yaşamı kodlayan ve kontrol eden bir meclistir.)

Bir Levhi’de sevgi varsa, yarın vardır… Dünya, yarınlara sevgiyle kodlanırken, sesle tohumlanır; Sessizlik, sesleşir ve Levhi, kontrol kurar… İşte sevmenin gerekliliğinin nedeni budur ve neticesi budur.

Dünden dünlere inin ve bakın! Neredesiniz? Nereden nereye ulaştınız? Sığ mısınız yoksa ışıktan, ağır ağır yüreklere inen Kuran mısınız? Bakın yola ve yaşamı hak edin… Dini Kapılar; sizi, size kaynak yapar ama yaşam sayfaları sizleşir ve Kutsal Nefes olur. Süper Sistemleşme bu şekilde kodlanır.

Sevgi kanatlanır ve yol açar… Siz, sevmeden insan olamazsınız… Siz, Halik olmadan hasat olamazsanız… Kurtarılmış, kodlanmış yaşamları hak eder ve resmi yarınlarda, kalem olursunuz ama kelam olamazsınız…

Canlarım, insanlar; bilin ki Dünya Yaşam Sayfaları, Kelam Tohumları’dır. O yaşam sayfaları, Işık Kapıları’ndan geçenlerin sesleşmeleri ile kontrol kurarak kodlanmıştır. O yoğun sayfalarda, Kürzi Kaynaklar var. Tüm kaynaklar; sizi, sizden size kodlar ve tohumlar.

İşte! düne kul olmak, yarını kodlamaktır. Sevgililer, sevgi sayfa sayfa yol açar ve o yol, kontrol kurar ama kontrolü kuran sevgi; Sistem, Nizam ve Düzen olarak kontrol edilir.

Şimdi başka başka zamanlara bakalım!... Kini aşanların kontroluna bakalım!... Kim iman etti; kim kapı açtı bunları görelim… Dünya, ÖZ GÖZ olurken, YOL da olur. Oğullarını kodlayanlar, yolu bulurlar ve resim olurlar. Herkes kelam olur ve yaşar. Aklın ışığı olur ve kul olur ama tüm bunlar, nefes olanlardaki ışıkla olur.

Diyebilir misiniz ki ışık, ilimdir!? Diyebilir misiniz ki kalem, yaşamdır!? Ya kalem yoksa yarın olur mu!? Beşer sayfalarda yarın olmaz ya!... Olmazsa ne olur!?

Deyin ki “biz, kalem olur tüm insanlığı kodlar, koruruz.” Bunu deyin!... Diyebilir misiniz ki “kardeşlerim, ben hepinizim. Sizi, sizleşir dürümlerim.” Bunu diyenler, kelamda kendi yaşamlarında, Kutsal Sayfalar’a ışık olurlar.

Dünya, öz geçişini yaparken, sessizliği seslendiren Kulluk İlmi ile bunu yapar. Boylar boyu yolculuk yapıldı tüm insanlıkta… Her yol, ilme ulaştı. Neler yaşandıysa, dünde kaldı… Artık Yaradan olup yaşatan olalım… Verdiklerini alıp ocaklarını yakalım. Hepimiz Kuran olarak kodlanan nefesler olarak cevhere varalım. Umut olur ki oğullarımız ışık haline geçerler ve bilişi hak ederler. Kök Gerçeklikler’i dinler ve diri yürekte kontrol kurarlar.

Ölümlü zamanlar, Öz Kökler’de geçişler yapıldığında; ölümsüz zürriyet sayfalanışlarına bizleri götürür.

Ölerek köklere varılır diye düşünmeyin. Ölüm geldiğinde; biz, dünyada ışık oluruz. Sesleşiriz. Sizi, zamana kaynak yaparız. Ölüm geldiğinde, KIĞH olur (ışığın tohumlara ayrılışı); koklanır, kodlanırız ve sevgi oluruz... “OL” deriz; yaratır... Yaratır… Ve yaratırız!... Aha bu!… Eh şimdilik!… Aha şimdi!…

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

13.ŞUBAT.2016 TARİHLİ “BİLİŞ (4)” BİRLİK ÇALIŞMASI

AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ, AÇILIŞ KONUŞMASI 1

Canlılar, sevgiyle hepinizi kucaklıyoruz! Hu suh si ha si hu si ha si ha.

Sistem, Nizam ve Düzen’in gözü açık canlar! Biz bugün buradayız.

Turan Toplumlarıyla kodlama yapıyoruz. Turan Toplumları kaynak ışık haline geçtiler ve bizimle bugün, burada, bu yoğunluktalar.

Öz görev dürümlere inmekti ve bugün burada dürümlere inmekteyiz. İlmin kaleminden kodlanmış olan o yaşam dürümlerine. Hepimiz ilahi güçleriz ve gözümüz görmektedir ki Rahman olan kapkaranlığı, has tahta ışık tohumlamasıyla kodlayabiliriz.

“Ortalık karışacak” derler ya hani canlar, Kalem olan bilir ki ortalık asıl şimdiden sonra karışmalı; ayrı gayrı gözetiyorsak…. yaradan ve yaratılanı tohumsuz bırakıyorsak, yüreğimizde görevsizlik, güçsüzlük varsa ve biz bizi kontrol edemiyorsak.

Devimi hızlandırmaktı maksat. Kodlanmış toplumla bunu başardık. Bugün artık yoğunluk artmış ve yüreğimizdeki güç küremektedir. Biz bu gücü Mikail’in gücü diye dilledik.

İmparatorluğun Gözü, bizim yüreğimizin gücüdür canlar ve bizler bugün burada, bu yoğunlukta Mikail’in gücüyle bilişi kodluyoruz.

Unutmayın ki darı bolu bilen insanlık, Aile Kalemi olan bilişi de bilir; Aile Kalemi….dil olarak, din olarak ve yürek olarak; biz o, o biziz canlar.

Nuh Kapıları’nı açmışız ve bütün köklerimizle buradayız. Umut olur ki o kapıları hiçbir zaman kapattırmayız.

El, ayak çekildiğinde, kök sessizlikler dürümlendiğinde ve görev tahditsiz olarak yüceliklerden yüreklere indiğinde, biliniz ki ağır yük hafifler.

İman İlmi, Allah İlmi’nden farklıdır canlar. Bizler insanlık ailemizle, insanlık levhisinde, inanın ki Allah’ın levhi kapısından öte olan, ilm-i ka ha’da bilişi kodladık. Bu öz görevdir.

Sualtının (Sualtı Meclisi; yaşamı kodlayan ve kontrol eden bir meclistir.) gücü bizimleydi hep. Hiçbir dönemde bu kadar görev taşınmamıştı yaşamda. Ve bizler Miraç Kelamı’nda, kati olarak kontrol kurduk.

Sultan Süleyman Han, bugün bize gelmek istiyormuş ama izin veremeyeceğiz şu anda. Şu anda tohumlar ekilmekte. Biliş kapılarını açtık. Sistemin gücü devreye inecek ve daha sonra onu dinleyeceğiz.

Et insan, Allah’ın ilmidir canlar. Bizler etiz. Bu et, Allah’ın ilmini tohum olarak bütünün gücünde tohum olarak dürümleyen biliştir.

Hepimizde İnsanlık Kalemi vardır ve biz o kalemle bütünün gücünü kodlayabiliriz. Umut olur ki toprak toplum bu gücü hak eder ve yoğunluğunda kodlayabilir.

Tanrı, Allah’ın tahtıdır; bunu anlayın. Her kim ki “ben Allah’ın tahtına oturdum” der, o kelam olup kendi yoğunluğunda onun tahtına varmıştır. Ama kelam olamayan kalem de olamaz canlar; bunları iyi bilin.

Kimi “Allah’ın tahtıyım” der, kimi “aklın KA HA’yı has ışıkta dirilen yoğunluğunda tohumlayanım” der ama kimse “ben kendimden başka kendimdeyim” demez; bunlar kesinidir.

İnsanlık boyutlarında bütünün gücü vardır. Herkes o güce kendini kodlayarak varır ama o gücü hak edip dinleyen vardır, hak tahtan insan olup kodlayan da vardır ama biliş haline dönüş başladığında, “ol” derseniz, her diride tüm güçlükler aşılır; bunları iyi anlayın.

Kupa, insanlıktır canlar. O kupayı hak edin, dinleyin. Biz size “el, ayak olun” dedik. “Yaşamda bütünü güçlendirin” dedik. Ama size artık “yarında olun” dememiştik. Bugün artık size “yarında olun” diyoruz.

Yeni dönem artık kök gerçekliği kodlayacak. Bu kök gerçeklik kontrol dışı olanların kodlanışını sağlayacak.

Kibri aşanlar bizimle çalışacaklar. Kibri aşamayanlar, yoldan dönenler, bu yoğunlukta tohum olamazlar. İnsana evrenlerin sessizliklerinden seslenenler, kendi yüreklerinden ses verirler ve derler ki “Ana Kapı’yı açın!”

Ana Kapı, has ışıktan kodlanmıştır canlar. O kapıyı açın ki koruyucu olun.

Dün, ölü olan bir planet, bugün artık yoğunluğunda tohum ekmeye başladı. İnsan soyu, Allah Soyu oldu; bunları iyi anlayın.

Atlanta Ata Kapısı dediğimiz o yoğun ışık kapı, altın ışık halinde dönüştü; bunları iyi anlayın. Kalem olun, hasat olun, yarın olun ve bütünün gücünü kodlayın.

Dondurulanların çokları kontrollu olarak Birlik Kapısı’nı açıyorlar. İnanın ki dönem sonlarında beden alanların hepsi aşka vardılar ve lütfi kapılardan geçerek ilahi görevi hak ettiler.

Size “el, ayak olun” dedik. “Ağır yükü hafifletin” dedik. Ağır yük hafifledikten sonra, Yaradan ve yaratılan sessizleşir ve siz orada yüreğinizde bilişi kodlayabilirsiniz.

İnsanlık boyutları öz görev için sizlerledir bugün.

Cinni cemaatin cevheri görevinde kodlanmış toplum, tohumlarını koruyamadığında, kalem olup kaynak olanlara kırıcı olur. Biz o cinnileri cevherden çıkardık canlar.

Ayrı gayrı değil, hak tahttan ışık çekmelerine engel olup, bütünün gücünü kodlattık ama sistemin gücünü dürümleyenlerin kök sessizliklere inişlerinde, yer kürenin görevi hak teknikle tohumları kodlamaktır ve bizler mutlaka bunu başaracak görevlileriz.

Esmaların sesleşmesinde Saltanat kodlayıcıdır. Ama esmaların sistemli olarak sesleşmesi gerekir. İkmal tamamlamaktır bu…ölülerin dirilişi bu şekilde olur.

Kili, kumdan ayıramayan insanlık, ömrü yeterse yolu bulur ama ömrü yetmezse yolda kalır; kesindir.

Biz dini kapıları kapattık. Ki Rahman’a Kuran olanlar koruyucu olsunlar diye.

Öze göz, söze sistem gerekir. Bize kapı gerekir…..Her kapı; ama insan soyu olan kapı, biz o kapı oluruz, türlerin tümünün gök sessizlikleriyle dillenmelerini sağlarız. Kaç bin kez bunu yaptık?!! Ve yine yaparız canlar!

Etki alanım çok güçlü bugün; bu kesindir. Ama bu alana girebilecek olanlar, sistemin gücünü elde etmiş olanlar olacaktı. Ve bugün burada o gücü elde edenler vardır.

“Sistemin gücü” dediğim zaman, karanlığın tahtında, kök sessizliklerde, gökçe konuşanları kastettim. İnsanlık boyutlarından söz ettim.

Kopup gidenleri kodlayıp, tohumlayıp, kalem yaparken, altın ışığın kayıtlarından yaptığımız kesinse de, öz görev bütüne güçtür ve bütüne GÖZ, ÖZ, SÖZ oluştur.

Saltanat hepimizi kucaklıyor canlar. Biz, o saltanatta kökleşerek görev taşıyoruz.

Ayrı gayrı bilmeyiz. Bizden bize varan, kelama varan, kendine varır canlar!

Artık, Rahman olan herkes, hak teknikle kontrol kuracak ve bu çalışma bu yoğunlukta gerçekleşecek.

Biz zeytin tanelerinin zararı önlediğini gördük canlar!

Biz bilişi kodlayanların host (ev sahibi) olarak kalem olduklarını gördük, yolu bulduklarını gördük ama cennetten kovulanların, cefakar çalışmaları, artık yüreğimizin gücünü artıracak ve biz o yolcuları da kodlayıp tohumlayacağız canlar.

2 Medine var…ama bir tek Kabe var; bilin. Her birimiz Kabe’de ilimle dilleşiriz ama merdiven kurduğumuzda, 2 kapı açılır Medine’den yüceliklere…..Birinde erteleneler var, diğerinde keram olup, kelam olanlar var. Hepsi bizimledir canlar; bunları iyi anlayın.

Sultan Süleyman bizimle bugün sesleşmeye kesin kararlıymış. Onu dinleyelim ve daha sonra kayada girelim.

(Devamı açılış konuşması 2. akışta)

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

13.02.2016 “BİLİŞ 4” BİRLİK ÇALIŞMASI

PEKER SELÇUK ÖZ BİLİŞ

https://youtu.be/m1joQ2-lKNM

 

13.ŞUBAT.2016 TARİHLİ “BİLİŞ (4)” BİRLİK ÇALIŞMASI

AV.NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ … 2. AKIŞ

Yeri göğü yarattık ya canlar….Aha bu!.. Nuh’u, kul yaptık ya… Aha bu!….Kanatlandık ya… Aha bu!…. Mutlak kulluktur bu..

Eh canlarım, eh….Allaha, akıl gerekmez ama kula, akıl gerekir… Bize, biliş gerekir… Sese, Ka-Ha oluş, yüreğe, ümmet oluş gerekir… Ekmeğimiz, ekmeğiniz….. Yüreğimiz, yüreğiniz…. Yarınınız, yarınımız olsun, canlar… Sizleri kucaklıyoruz.

Dondurulan çokları, bugün buradalar ve bu yoğunluktan görev istiyorlar. Onlara görev verin, hepsi akışlarını yapsınlar, hepsi yol olsunlar, kontrol kursunlar.

Devinimi artıralım birlikte… Sizden tek beklentimiz budur. Oğullarınızı göreve aldığınızda, yüreğinizdeki güç artar….Ve sizlerin, türevlerin, tükürenler ki onlar, tükürülen oldular… Hepsi yüreklere tükürmüştüler ki “Kare Sistem, Küpü kodlayamaz” diyerek…. Bugün, hepsi buradalar canlar.

Nereden çıktı bu diye sordunuz değil mi? Hepimiz, o yoğunluktayız da ondan. Dünya dışı varlık toplumlarının, dünyaya gözetledikleri bir günde burada yaptığımız bu çalışmaları, haliki haktaki hasatta, halik olamayanların, Toprak Toplumu, tohumlama çabası diye nitelendirdikleri bir günden görevli olduğumuzun…. Ve bütünü güçlendirecek olanlar olduğumuzun idraki varıldığı bir güne varıldı… Ve hepsi, bugün sevgiyle buradalar.

Bizden, geri çekiliş için görev istiyorlar... Doğanın gücünü artırmak ve yoğunluklarını kodlamak için buna ihtiyaç duyduklarını bildiriyorlar.

“Müracaat, insan soyu” dediklerinde…. Som Altın Işık olup gelmekten, cennette girmeyi tercih ettiklerini bildirmiştiler… Cennet, insan sırrıdır canlar…. Onlar, bunu bilseydiler, yaşamın, ilmi kalem olduğunu da bilirdiler…. Bizi, bizden ayrı sayan onlara, evrenlerin sistemlerinden seslendiğimizi anlayacak güçleri yoktu.

Şuandan itibaren dağı taşı delip gelen yücelikler, tartıya konmayacaklar. Biz, ocaklarını mutlaka yakacağız onların… Alemlerin Rabbi Allah’ın kervanında olmaları için yarınların kulu olmaları için kodlanmış toprağa tohum olmaları için…. Ve biz, bunu yapacak güçteyiz canlar.

Kalemi, hakim sayanın, hasatı aşktır canlar… Kaynağı ışık sayanın, yarını tahttır…. Biz, tümüne kuluz canlar… Mutlaka bilinsin isteriz ki kulluktan öte Kuran vardır… O Kuran artık kontrollüdür. Biz, o Kurana kalem olanlarız… Bunları anlatın, anlaşın, yaşatın.

Canlılar, Rahmi kapılar, hakim ilim Ko sayfaları, semaya ses veriyoruz şuanda…. Bunu iyi anlayın…. Kendini hak etmeyen, kendinden kendi olamayan, kontrol kuramayan, muktedir olmayan, bize geldiğinde muradı olur canlar, bilinsin….

Biz, onlara görev taşırız, göklerden söz, ses dilleriz, yalanın yarında olmayacağını bildiririz… Kimi, elimiz olur, kimi, yüreğimiz olur, kimi, ışığımızda olur…. Ama sınırlı olarak zararı önleyebilecek gücümüz olmasındandır ki onların, yollarını açıyoruz canlar.

Kare sistemin, Küpten öte olduğunu sanan o yücelere de iki lafımız var. Ey yücelik, dinle bizi…. Dünyayı anlayamayanın, Kareyi anlamasına imkan var mı?... Varsa da Küpe girebilir mi?... Küp olup, küresel sorumluğu üstlenebilir mi? Hangi yüce, bu yüreğe inip te “ben, zamanı önler, yolu kaparım” dedi ki?... O kendini hak etti .. Biliniz ki barışı, hak eden, başı eğilmeyendir.

Vadide dünyalılar var bugün…. Biz, o vadiyi hak ettik canlar. Orayı kodladık, kokladık, topladık, torunlarımıza sayfa sayfa okuttuk canlar.. bilsinler..

Bundan sonraki dönemde, yeni dönem, yeni yaşam, yeni yaratım devreye girecek….. Ve bili halindekiler, ilahi güç olacaklar… Bunları herkesin daha iyi anlayabilmesini bekleriz.

Kurtarılmış toprakların toplumlarını, kontrollü olarak, kaleme kaynak yapacağız…. Ve bütün kötülükleri aşmalarını sağlayacağız.

Sayın bayanlar, sayın baylar, kara ışık, yerkürenin gözünün görebileceği yoğunluğuna indirilmiştir… Herkes, o yoğunluğu artık görecek ve gördüğüyle hakiki levhiyi okuyacak… Hakiki levhi, hasın hası olan, kervanın kelamıdır... Ölüyü diriltmek için buna gerek vardır.

Kırın, kırmayın umurumuzda değil ama hasatınızı yapın… Dileğimiz budur…. Bunu yaptığınız zaman biz, sizleşiriz canlar.

Dünya öz geçişini yaptı, bugün burada. Benim için önemliydi bu... Burada bir öz geçiş yaptık… Kontrol dışı hiçbir bilgimiz olmayacak, bugünde.

Sevgililer, hepinizi dillemek istiyoruz bugün… Sevgiyle sizlerle olacağız ve size geçiş sayfalanışı yaptıracağız.

Buyurun sesleşmeye başlıyoruz..

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

13 ŞUBAT 2016 TARİHLİ “ BİLİŞ(4)” BİRLİK ÇALIŞMASI

AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ

SULTAN SÜLEYMANI DİNLİYORUZ..

Can analar, can Atalar, hepinizi kucaklıyoruz… Burada görevimiz olduğunu bilmekteyiz... Buraya göz olmaya geri döndük.

Ben ki Osman Soyunun en güçlü ışığıyım. Ben ki karnaval çalışmalara da kaynak oldum…. Ama siz gibi olanlara, göz olmaya geldim..

Çorbamda tuz var mı? Yoktur… Sizden, tuz almaya geldim..

Anacım, kardeşim, sevgiyim ben anlayın.. ..Gömü açıldığında görürsünüz ki o gömü, ışık gömüsüdür… Ben, o gün sizinle, öz görev yaptım…. Sistemin gücüyüm ben…. Karanlıktan aşka vardım, ışık yaktım…. Benimle gönüllere güç katalım analar... Kendi yüreğimizi güçleyelim…. Miraçta kelam olup, kökten göklere varan, sessiz zamanları dilliyen sizlere saygılar sunmaktayım da…. El ayak olmalıyız tüm zamanlara.

Murat ederiz ki dünya bizi korur…. Biz, bu dünyayı koruruz ve bütün kötülükler aşılır.

Bugün Suriye de olup biteni izliyoruz… Kaç bin kişinin, gök çerçevesinde kontrol dışı kayıt yaptığını biliriz…. Ama “Sistemdir, Nizamdır, görev diriliğinde Düzendir” dedik ve seslendik.

Canlılar, barışı sağlayalım birlikte... Korkmayın, bilişe varan herkes kaynağa varır, korkmayın..

Dorukların topraklarından sesleşiyoruz... Dümenin başına, insan soyunu oturttuk…. O soy, merdivendir, tüm ilme kalem olanlara… İşte bunun için size geldik…. Ve sizinle bu çalışmaya kaynak olmak istiyoruz.

Kupa, bilgidir. Hepimizde o bilgi vardır ama biz ki o kupayı kontrol altına alabiliyoruz, yoğun ışığımızı, yerküreye indirebiliriz.

Açın kapılarınızı dinleyin yüreklerinizi. Orada her şey size dilleşir ve size, her şeyi açıklar…. Dinleyin, yüreklerinizi.

Kardeşlerim, dinleyin yüreklerinizi… Biz, murat ederiz ki mutlak Kuran olan, Mustafa Paşalar da bu yoğunlukta göz olurlar, söz olurlar, aşk olurlar… Aha bu!…

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

13.02.2016 “BİLİŞ 4” BİRLİK ÇALIŞMASI

SEHER BİLGE ÖZ BİLİŞ

https://youtu.be/VZl91h9Ec64

 

13.02.2016 TARİHLİ “BİLİŞ (4)” BİRLİK ÇALIŞMASI

Aynur Funda Soydan ÖZ BİLİŞ

13 Şubat 2016 ''BİLİŞ (4)” Birlik Çalışması.

Toprağın gücünü ve göklerin ilmini bedeninde ' Bir' eden ve ışığın ilmini nefesinde sesleştiren İnsan sınırları kaldırıyor. Yaradan ve yaradılanın yoğunluğunda tek ve bütün olduğunu Bilen için, Barış, Sevgi, Umut ve İnsanlik ile sınırlar kalkıyor. Sınırları kaldıran insan her AN'da yaşamı sevgi ile yaratıyor. Kardeşlik, sevgi ile Dünya'da sanal yaşamlardan çıkış kapısını aralıyor. Gerçeklik kapısını Dünya'da açmaya başlayan her insan, kardeşlerini Dünya'da Bilişe kayıtlıyor. Bir olup Birleşik Işık yakıyor. Yarınlar ayrılık olmadan kayıtlanıyor. Yüreğinde İnsanlığı Bir'leştiren cenneti Dünya'da yaratıyor. Amonların toprağında kardeşlik ilmin cevheridir. Yaradan ve yaradılan tek bir ışık olarak ilmin kaynağındadır. Şimdilik bu...

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

https://youtu.be/gldCcc0Qhdk

 

13.02.2016 TARİHLİ “BİLİŞ (4)” BİRLİK ÇALIŞMASI

Sevil Ceylan ÖZ BİLİŞ

https://youtu.be/8vjJJ-ZBVQo

 

13.02.2016 “BİLİŞ 4” BİRLİK ÇALIŞMASI

ERENGÜL KOÇ ÖZ BİLİŞ

https://youtu.be/ogwbucYQeM0

 

13 ŞUBAT 2016 TARİHLİ “BİLİŞ (4) BİRLİK ÇALIŞMASI

Ben, bugün yürek oldum ve damarlarımdan akan kanla, ilim olan yoğunlukla yaşama pompalanıyor….. Ve pompalanan kan, ciğerlerimizde İlm-i Nefes olan yoğunluklarla, bugün yeni bir yaşamın ışığıyla arındırılıyor.

Bugün yaşama ışık doğdu ve bugün bu sayfa, her birimizin ilminden yaşama, sesi doğurdu.

Bugün burada yaşamın sesi var ve bugün burada kontrol kuran insanın nefesi var…. Bugün burada Hak Tahtta has olan ışıkla diri yaşam var ve İşte, insan… İşte, yaşamda hak olan Kuran!

Bugün Kuran sayfa sayfa açıldı ve o Kuranda insan hak olan tahtla, ışığa kayıtlandı.

Ve Ben bugün Kuran olan sayfanın ötesindeki bir yaşamla çağrı oldum ….ve o çağrıda tüm zamanların sesini, ışığa çağırdım…

Bugün ışık ve bugün insan, kelamla özdeki Altın Yaşamı ışığa çağıran!

Yazdı, yazdı…. Yazan, yazdığında yazıldı ve o yazı, her birimizin yaşamıyla ışık olan bağı, şimdi, yaşama ışıkla sayfalamaktaydı.

Akan bilir, olan bilir, bilen bilir.

Şimdilik bu!

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

https://youtu.be/yPSVj9oYSCQ

 

13.02.2016 “BİLİŞ 4” BİRLİK ÇALIŞMASI

SEVİM ŞAHİN ÖZ BİLİŞ

https://youtu.be/5jHii1Qw2H4

 

13.ŞUBAT.2016 “BİLİŞ (4)” BİRLİK ÇALIŞMASI

Hüseyin Çelebi ÖZ BİLİŞ

https://youtu.be/7MCjFXFf98Q

 

13.02.2016 “BİLİŞ 4” BİRLİK ÇALIŞMASI

HAŞİM TURHAN ÖZ BİLİŞ

https://youtu.be/HLMroQGKAwY

 

13.02.2016 “BİLİŞ 4” BİRLİK ÇALIŞMASI

GÜLER PINARBAŞI

https://youtu.be/X_Zu2hXv_18

 

13.ŞUBAT.2016 TARİHLİ “BİLİŞ (4)” BİRLİK ÇALIŞMASI

Dünya insanı hep bilmek için çabaladı….Bilmek! Artık anlaşılmalıdır ki bilmek yoğun ışık altında bilmektir ve ışık olup bilme haline varmaktır. Biz bu hale insan deriz.

İnsan bilişi olandır. O hakikiyeti bilendir, has ışıktır. Aklın tahtında ilmi diller. Onun ilmi insanlık levhisidir. Dillediğinde kelam eder ve kelamını dinletir. Dinleyen kalem olur yazar. İşte, insan ancak ışık haline geldiğinde okur yazar olur. Yazan bütünü yazar ve okuduğunda bütünde kendini okur. İşte, yaşayan ve yaşatan insan olmak budur.

Işık yoksa insan da yoktur. O karanlıktadır….bilişi henüz yoktur. Karanlık Kara Işık’tır. Kara Işık sessizliktir…orada olan kelamdan kovulandır. İşte, cehennem budur; insanın hak etmesi gerekeni hak etmeyişi, halik olamayışı; bilemeyişi; Has Taht’a oturamayışı…biz o insana Adem dedik.

Bugün burada, has ışıkta biliş var ve biz dünya insanını has ışığa kodlamak üzere bu çalışmayı yapmaktayız. Bu ışığı hak edip dinleyen kendini dinler. Kendini dinleyen tüm zamanları dinler. İşte, biliş budur.

Barıştır biliş. Bilişi olanda savaş olmaz zira o tek bir yoğun ışıktır. Ayrı gayrı yoktur onda. O herkeste olandır. Herkes olup yaşar ve yaşatır.

Er ya da geç çamur yoğurulmayacak ve yaşamlar insanlaşıp ışık haline varacaklardı. Geçmiş, şimdi ve gelecek; tüm yaşamlar tek bir ışık. Önde olan veya arkada bırakılan kimse yok, insanlık tek bir ışık..O ışık biliş. İşte teklik budur.

Yaradan, yarattığında yaratıldı. Yaradan bilişi yarattı ve yaratılan biliş olup yaratılandı. Hah aha işte! Şimdi ve şimdi.

Bahar Umurtak

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

https://youtu.be/jizeGLMogbs

 

13.02.2016 "BİLİŞ 4" BİRLİK ÇALIŞMASI

Yedinci dünya yoğunluğundan kodlanan yaşam, insan soyunda var olan teklikte, tüm sistemlerde tohum olan Allah'ın ilminde kayıt olandır...

Tüm türlerin birlik cemaatlerinde İnsanlaşan, türevlenen bilginin her anda bilişi kodlamasıyla yaratılan tek bir yaşamın türevsel yoludur. O türevlerde birlik olan ışıktır...

Bu yolda yaşam altın ışıktır... Ve biz, bu yoğunlukta her anda türevlenen bilginin bilişle kaynak olduğu tüm zamanların ışığı olarak, anda yazılan sistemin kendinde kendini okuyan, her bir parçamızın birlik yaşamıyız...

Biz zamanlar, biz kalemler, biz kelam yoğunluğunda ilmi Ka Ha olanlar...Kelamın gücünden her ana; bizde, biz olup doğanlar... Ve biz, kendini kendinden yaratan ve anlatan...

Aha, yarattığında; o kendini yarattıran olup yaşatan... Aha, yaşayan ve her diride yaşattıran sırrı; Allah ilmiyle insanlık kapısında açan yoğunluk... Aha, tahtında oturan soyun Allah kelamında; her anda kendini kayıtlayan ilmin sahibi olan... Aha, ilmini karanlıkların en karasında, altın bir ışıkla yazan kalem... Gök sessizliklerini, yerin ilmiyle insan soyunda kodlayan, sistem kuranı; İnsanın ışığı... Tüm zamanların tek bir kapısında, tüm insanlık olarak kodlama yapan her diri ışık, tüm zamanların insan soyu olarak yaşamı kendinde, ama birleşik Işığın kaydı olarak yarının yaşam sayfalarını dünlerinden kodlayan akılın tahtında olan..

Korkmayan inen, indiğinde karanlığı yeni bir güne ışık olup kodlayan... Aha, kaynakta Işığını körlere göz olup kayıtlayan...Körü göze, gözü yarında bütüne güç, tüm zamanlara, bilişi; altın ışık yıllarının her ana akışı yapan sistem.. İnsanda var olan varlığını yaratan, yokluğu vara kaynakla, sessiz zamanların sonsuz ışığında; kendi varlığını zirvelerin zirvelerine, kendinden ötede kendini koyan... Ama o ötelere, herkesin ve herşeyin yüceliğinde; kendi karanlığından varan insan soyunda tahtını Allah ilmiyle kodlayan.

Tabu tanımayan, korkusu olmayan ve kaynağında ışık olan, herkesle kendinde bütün olan; kendi yolundadır... Ve yolda tüm cemaatlerin tohumunda kodlanmış olan tohum ve her diride Allah'ın yolu olan dünya vardır.. Ve o dünya, yer kürenin köklerinden sesleşen, gök sistemlerine ses veren, aha kaydını her diriye açan, dünya olup kayıt kayıt hakikiyetin ışığı olarak kaynağını yazan dirilik... Karanlığına inen yücelik ve yüceliğini zirvelere soyunda yazan ışık... Hepsi biz biz olandır...

İnsanlık levhisinde Allah olan yoğunlukla, görevini; her diride açılan yücelikçe kendinde kodlanan, yaratılan yaşamda bizleşendir... Yaşam, biz olan akışta kontrollü birleşimdir... Birleşim, teklikteki birlik, o birlikteki tek bir Işığın kaydı... Aha, o Işığın levhisinde bizde bir olan İnsanlığın yarını...

O yarınlar ki; bizde, bizi ben olup kodlar... Aha o ben, aşk olup her diri yüreğe biz olup iner. Aha, indiği her yürekte sessiz bir yaşamdan sesli bir yaşama tüm sessizliklerin gücünde ben olan sese akan kaynağım yaşamımdan kodlanır... Ben; yaşam olan kaynağım tüm zamanlarada... Beni bende yaratan, yarattığım yaradanlığımın ışığıdır ki; o ışık, karanlıkta yol olan bilişin kodlanışındandır...

Ben kul olan yaradan....Yaşamda, her anda hasat olan ışığı; bütüne hasatçı kılan... Bütünsel bir devinimde, her anda kendini yeniden yaratan... Yarının kuranı, bu günün gücü olup; tüm zamanlara ışık olup katan... Karanlığın tahtı, o karanlığın zirvelerini kendinden ötelere taşıyan. Kendini zirvelerin ötesindeki kendi bilip, sınırsız bir sonsuzlukta kendini bütünle yaşamsal kılan... Bütüne yaşam kapısı olan... O kapıda kodlanan soyun her ana tohum olan ışığı...

İşte, o her anda tohum olan; kodlanan Işığın, tohumlanan tüm zamanlarında biz olan dirilik.. Altın yaşam diriliği ve altın Işığın yaşam kaydıdır bütünle yazılan.. Yedinci dünyanın kodladığı tüm sayfalarda yaşam diriliği, bu sınırsız olan yaşamın kaleminden yazılan yaşamdır... Tek bir yaşam, tek bir yoğunluk ve tek bir ilmin inişidir kelama ve o kelam Allah ilmidir, Allah yoludur ve biz o yol olan yoğunlukta görevli tüm kodların birliğinde, birleşik Işığın tüm zamanlardaki kuranıyız... Altın ışık yarın ve biz hak edende hak edilen yaşamın yazan kaleminde; yaşatılan her andayız... Aha bu, şimdilik ve her daim şimdide!

Beril Özdoğan

Süper İnsanlık Realitesi

https://youtu.be/sfonVhgvJxo

 

13.ŞUBAT.2016 TARİHLİ “BİLİŞ (4)” BİRLİK ÇALIŞMASI

AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ, 3. AKIŞ

Bilin ki doğduk. Doğmamış mıydık ki? Oğul ben senim….Doğan sensin.

Canlarım, beni evin gözü diye bilen, ev olduğunu anlayamaz ki!

Sizi biliş diye bilen, İnsanlık İlmi’ni hak ettiğinizi dilleyemez ki!

Hani siz neredeydiniz? Başınız mı eğikti? Yolunuz mu yoktu? Yüreğinizde göreviniz mi kaynak olmamıştı? Her şey sizdeydi canlar! Her şey sizdeydi.

“Kare” dedik. “Küp” dediler. Ümmi kapılarda küre de var. Ölüler öldüklerini dillerler ama daha da önemlisi, ölüşü kodlayamazlar ki.

Hata! Hata! Hata! Yakışmaz insan soyuna hata! Başka varlığı, başka yüceliği anlayacak gözü olan, bütünü kürzi kapılarda dürümleyen insanlığın, kini aşmış olması gerekir. Aşmayan var mı burada? Asıl bundan sonra, olur mu acaba?

Canlılar, bedene inen kelama inmeyi becermelidir. Bedene inen, kaynağa indiğini hak edip dinlemelidir. Beden olansa, Aklın Tahtı’nda bulunduğunu öğrenmelidir.

Kili kumdan ayıramazsanız, yeri; yüreğinizin gücü diye dinlerseniz, kendini hak edebilir misiniz? Başlangıçta, kimse kimseyi anlayamamıştı. Döndünüz. Göz gördü ki ölüydünüz.

Koruduk sizi. Kanatlandınız. Hakk’ın Kalemi oldunuz. Hak Teknik’le tohumlandınız, yarınlandınız. “Ben ol dedim.” Dediniz ve “oldum” dediniz.

Öz geçiş yaptınız.

Bugün, torba torba İlim Kapıları’nı açan birliklerin size inmeleri mümkündü ve bunu başardık burada.

Her bir Levhi Kapı size indi bugün. Uyuyanlar uyandılar. Kare; küpü, küp; küreyi kodladı ama burada Mutlak Kaynak kuruldu.

Umut olur ki 4 Gök Sözcüsü kök sessizliklere iner ve Dini Kalemler’in ötesine Kalem olur. Budur beklentimiz.

Dağlarım, ummanlar, saklı tutuyoruz sizleri; anlayamayız. Anlatsak mı? Anlatamayız……Sizleri saklı tutuyoruz.

Saltanat sizi diller; diller ama diri olup diller. Sizi hak etmek ister.

Açıkça, hepimizce, yer ve gökçe dinleştik burada. Yara, bere içinde olan hiç kimse bugün burada yok. Çan çalmadı. Altın Işık Kotları koklandı burada bugün. Öyle günlere gebe ki dünya, bunu sizi anlatmak istiyorum;

4 gökçe konuşan, doğan güç olup dünyaya varıp, bütün kötülükleri aşırttığında, yer ve gök tek bir yücelik olacak. Ve bunu başaracak olan bu Meclis, kaynak ışığını tek verdiği, hak edildiği al oluşta, veriş oluşta, kaynak oluşta, sonsuzlaştırdığı o ışıkta sizleşecek. Sevgiyle sizlerle olacak.

Dünya nurdan kuldur ama nur kul olan bu dünyayı korumak gerek.

Bu dünya Allah’ın tahtıdır. Bu dünya Hakk’ın Ka Ha olan sırrıdır. Ama biz, siz olmazsak, dünyayı hak etmeyiz ki!

Gönüllere görevdir ki kontrol insan soyunundur. İyi ve kötü, Nefs-i Ka Ha’da kükrer. Ama İlm-i Ka Ha’da kök gerçeklikte tahditsizlik vardır ve her şey tekliktedir.

Anlaşma gereği, bu yaşam size görev taşıyacak ama siz bu yaşama kontrollu olarak görevli olacaksınız.

Antlaşma gereği, yürüyen dünya koşmaya başlayacak ama koşan insan soyu, kendine koşacak…ve bu dünyada korunan, koruyan olacak.

Eğer, “korumam” diyen varsa, kokusu yükseltilir, gözleri görür, öz görevini hak eder, yer küreyi güçlendirir. Ve der ki “ben o kükreyen gücüm…” O zaman küre, Sistem olur ve yol İlm-i Kalem’de biliş olur. İşte; o kök görev taşır ve der ki “korumam. Korunan olmam. Ben her diride var olanım. Levhi kaynağım. Yaradan ve yaratılanım.” Bunu diyebildiğinde, kalem yazar. O kalem, kelam olup yazar ve dünya umman olup umutlanır.

Sizleri, hepimiz çok çürütmek istedik. Neden bilir misiniz? Bu çalışmada kılın kırk yarıldığı bilinmezse, bu çalışmada yol açılmaz. Ama siz o kılın kırk yarıldığı çalışmada, göz görmeden yol bulmaya kalkanları da bu meclise aldınız ve onların kara ışıkları kontrol edilemediğinde, köre göz olamayanların güçleri kontroldan çıktı…..Ve biz onun için ortalığı karıştıralım da yer gök sesleşsin diye, sizi, sizden ayrı tutmaya geldik.

“Kaç evrim yapar bu dünya?” Diye sorguladık. Ve dendi ki “ekmek yapan, eli olan, kök gök olan, elden el olur da görev taşır.”

Canlılar, Ran Kapısı, Allah Kapısı’dır…..ve bu kapı, bu meclisin kervanıdır.

Her kim ki be meclistedir, kanatlanır kelam olur. Ran’dan, Rahman olup kaynağa varır….Sizden ve sizin yüreklerinizden değil, kendi yüreğinden. Bunu kesin olarak biliniz, çünkü dünya yer ve göktür. Yer ve gökte kervandır. Ama siz o kervanı halik olup Hakk’a kodlanmış olarak tohum olup yoğunlaştırıp ulaştıramazsanız, cerahat olur orada. Biz o cerrahtı kuruttuk canlar.

Yıllar yıllı süren bir çalışma, kontrollu olgunluğa ulaştı. Bu kontrollu olgunlukta koruyuculuk başladı. Herkes, herkesi koruyacak da iman toplumu, kaynak olup bütün olup kodlayacak. Bunu iyi bilin.

Koruyan ayrıdır, kodlayan ayrıdır. Burası kodlayıcıdır.

Koruyan ayrıdır ama koruyan yere görevli olduğunda, koç keser dünya için….Biz o kurbanı, koruyuculuk diye değil, kalem diye dilledik. Bilinsin. Artık dünya korkuyla, koç kurban etmesin diye!

Sizden dileğimiz, karanlığın sırrını anlatın, akıtın yüreğinizi….

“Haç” dedikleri, Hakk Teknik’le, halik olanın harıdır. Oraya giden, kelama gittiğinde, kanatlanır gider. Ama kalem olup, kutsal toprak olduğunda kontrol kurar ve kendi yüceliğinde kendine gider.

Biz, size her şeyi net anlattık ama anlamak isteyen anladı.

Sel almadı yolu. Yürüyen dünya koşuyor ve biz o koşan dürümlerde ışık halindeyiz. Sizle koşuyoruz canlar! Sizle!

Eyerli bir zaman, eyerinde sır olan bir sağ sayfa, yine eyerli bir zaman ve eyerinde yol olan bir Rahmi Kapı. Biz o atın ışığıyız. Eyerlenen o at, kelam olup, kalem olup tüm zamanlara yol alıyor. İşte; biz oyuz canlar.

Sizi, bizi, hepimizi hak ettik. Aha bu. Şimdi. İşte bu. Şimdi.

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

DAVET

 

“BİLİŞ (3)” Birlik Çalışması:

 

Dostlarım, 06.02.2016 tarihinde; 14.00 – 18.00 saatlerinde “BİLİŞ (3)” Birlik Çalışması’nda bir kez daha tüm dostlarla birlikte olmayı diliyoruz.

Sevgilerimizle,

Süper İnsanlık Realitesi Derneği

 

Adres: Bahariye Cad. Halil Ethem Sok. Sauna Apt. No:30/8 Kadıköy/İST.

Tel: 0 216 348 95 59

 

Not: Katılım ücrete tabi değildir.

 

“BİLİŞ (3)” Birlik Çalışması Hakkında Öz Bilgi

 

Geniş Yaşam Sayfaları’nda, iki “Rahmet İlim Kalemi” yaşamı yazdığında; tüm insanlık o yaşamı tohumlamaya çabalar…

Geniş Yaşam Sayfaları’nda, Dünlü zamanlar ile yaşamlı sayfalar, TEK (Rahmani) ve ÇİFT (Rahmi) olarak kodlanmıştır… TEKLİK’te insan soyu kodlanmamışsa, yol yoktur diye düşünmeyin, TEKLİK, tahditsizliktir. Orada kaptanlık yoktur!… Orada herkes, herkese güç kaynağıdır. Işte TEKLİK olan kalem, BİLİŞİN IŞIĞI’nı, bu yoğunlukta yakar. Burada dünya, TEK (Rahman) ve ÇİFT (Rahim) kalemlere güç katmak üzere görev taşır.

TEK ve ÇİFT KALEM ÇALIŞMALARI, BİLİŞ İLE OLUR… Herkes biliş halinde, kardeşlerini kontrol etmeye çalışırsa bu yoğunlukta yaşama tohum olunmaz… Bu düzeyde;Herkesin, kendini hak etmesi, bilmesi ve bilişi kodlaması kafidir…

Dünyayı, bir Can Kalem diye bilin. Bu Can Kalem, kati ve hakiki bilişi kodlarken, cennetlere CEVHERİ GÖREVLİLER’i koyar ve RUHİ KAPILAR’ı açar… İşte tüm insanlık için çalışanlar, bunu başarırlar…

Dünya bir resimdir. Ardarda sıranlanmış ışıkların, kodlanmış yoğunlukları ile yaratılan bir resim… Bu resimde, KÜRZİ KALEMLER var. Her kalem, bir resim ve tüm zamanlar ışık. İşte dünya budur…

Kurul kararı ile bu çalışmalar yapılmaktadır. Herkesin ayrı Kurulu yoktur ama tüm zamanlar, bir tek ışık olduğunda, Dünya Kurulları, tek bir Kurul olurlar. Bütün çalışmalar bu tek Kurulda gerçekleşir. Bu gün olmakta olan budur…

Dünyayı hak etmek için HASAT gerekir. Hasatı hak etmek için AŞK gerekir ve zamanı hak etmek için İNSANLIK gerekir. Biz, insanlığı kodlayarak; cevheri güç haline dönüşen onlarla, cennetlere, görev taşıtırız.

Cennet, ilme kalemdir. İnsan ise kaynak olan ışığa kalemdir. Her kalem, bir resim ve her resim, kirleşmeyen bir yolculuktur…

Dünya biziz Canlar. Herşeyde biz varız. Biz, ZAMAN KAPISI’yız… Aha! bunu bilin ve bu bilgiyle BİRLEŞİK IŞIK olun… O kapıdan geçin… Sizden beklenen budur…

Töhmet altında kalmamak için Tanrılık yapan; tüm insanlığa, kaynak olan ışıklara tahdit gerekir… Biz ise savaşı hak eden ve barışı tohumlayanlarız… Azat ettik yaşamları!... Azat ettik kapıları!... Ardında güçlendirici tohum olan ışıkları azat ettik… Artık bilin ki NUR KULLUK, ilim kodlamasıdır…

Canlar bizi bize soranlara, sessizce dinlettik ve dillettik yüreklerdeki ilmi… İnsanlığı hak ettirmek ve ekmek olmak için çalışmak!… Yaratmak ve yarattırmak. Sesleşim, sistemleşim!… Ama sayfa sayfa hasatla, tohumlaşıp koklaşıp yere güç katmak.

Yaşam budur analar… Ses ve Sessizlik… Aha Şimdilik…

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

6.ŞUBAT.2016 TARİHLİ BİLİŞ (3) BİRLİK ÇALIŞMASI

AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ, AÇILIŞ KONUŞMASI

Toy bir Kuran olmaya niyetimiz yok canlar! Muştularla geldik yine biz bugün buraya….ama has ilm-i kalem olanlara göz olmaya da geldik. Nirvana diriliğinden tohumlandık ve bütünün gücünü kodlamaya geldik. Biz bugün buraya Kaynağın Tahtı’na oturmaya geldik. Aha geliş sebebimiz budur!

Çorba tuzsuzsa, tuzlayalım. Hah, aha şimdi!

Biz dünya ve dünya bizse, has olup ak olalım. Harı yükseltelim, haşr-ı Ka Ha olalım, tüm insanlığı koruyalım. Dünyayı hak etmeye geldik.

“Esma” dediler. Sa Ha insan soyudur canlar. Bilişi kodlayıp, Hakk tohum olmaya geldik. Ki harı yükseltenlerin dürümlerinde, vakt-i Ka Ha olanların dürümlerinde kervan yürüsün diye.

“Kaç yolcumuz var?” diye baktık; kalem olanların tümü ilm-i kalem olmuş ve Ka Ha olmuşlar. Her diride bütüne hizmetçiler. Bugün burada yüzlerce kaynak ışık var; bilinsin.

Er ya geç dara düşülmeyecek, yol kodlanacaktı. İşte; o yol kodlandı. Toy bir dünyada Tanrı Kapısı’na varmak kolay değildi. Kalemi hak etmek ve bütünün gücünü kodlamak sorumluluktu. Kaynağı hak etmek mutlaka kalem olmakla mümkünse de kalemin kelama dönüştürülmesi, kervanın yürümesine bağlıydı.

Bugün, burada büyük kötülükleri önleyecek bir yaşam sayfası tohumlanacak. Altın ışığın gücü artacak. Bilgi Kapısı açılacak ve yarınlar kontrol kuracak.

Çarık giyip gelmedik biz bugün buraya. Yarını tohumlayanların bilişi kodlamalarını sağlayacak büyük kültü kontrola geldik. Er ya da geç doğan güç, Allah’ın Kürzi Kapısı’nı açacaktı. Aşkla çalışıp geldik ya Ka Ha! Aşkla…

Her resimde ilim varsa, biz o resmi kalemle kodlar, tohumlarız. Mutlaka bilinsin isteriz ki, körün gücünü artırmak, gözü kökten, göklere tohum olarak kayıtlamakla mümkündü.

Biz tüm zamanların gücü olup geldik. Yedi dünya kurtuluş sayfasına vardı. Her dünyada karanlığın tahtı vardı. Hepsini kökledik, gökledik ve göreve aldık. Çantamız doldu canlar. Meliki Hakk levhisinde, has olanda şavk olduk. Hakka varanda aşk olduk. Biz bugün burada Mahrek olduk canlar.

Kardeşlerim, kaynak dışı hiçbir bilişimiz olmaz!

Bilinsin isteriz ki; kurtul ya da kurtulma, sultanlık yap ama kontrolla yap.

Kayıt dışı bilgi yok canlar. Aşk, sistemin gücüdür. Biliş, ailemizin gücüdür. Hakiki levhi, akil hakikiyettir. Biz sistemi kurduk canlar!

Şu ana kadar hiçbir bilgimizin kontrol dışı olmadığını sessiz zamanları dillerken, dinlettik de kelamı hak etmeyenlerin kürzi kapıda ışığı tohumlama imkanları yokken, nuru kur sayanlar, kutsal tohumu kodlamışsalar, yer yüzü Allah’ın gücü olur ve biz o gücü tohumlarız canlar.

Er ya geç dünya kodlanır, dünya koklanır. Er ya da geç, Düzen kurulur ama kutsal ışıkla kurulmalıdır.

Merdiven kurduk zamana. Her ana indik canlar. Biz o zamanın gücü olduk. Umut olur ki doğan güç yaşamı güçlendirir ve dürümler.

Bugün buraya gelen herkesin kendi yüreğinde bütünün gücü olduğu bilinir ve yaşam yenilenir.

Sel alsa, herkes kendini hak eder. Aha! Ama selin alması, tüm zamanların kontroldan çıkmasını da sağlayabilir. Bunun içindir ki biz kürzi kapıların tümünü açtık ve bütün gözü olduk.

Artık, dünyada Yaradan ve yaratılan ışık halinde tahditsiz olarak birleşiktir. Dünyanın yıldız sırrı buydu; herkesin kendini hak edip, kendiyle tohumlandığı bir dürümde, artık kelamda kendi yüreğinde bütünün gücünü dürümlemesi ve her şeyin kendinde olduğunu anlayabilmesi.

Analık, atalık kalem olup, kati olup kodlanıp, yol olup ışıyıp, bilişe varış, tüm zamanların gücü artırır ama seviyenize göre size bilgi veriyorum.

Burada torba torba ışık var canlar. Hepinizin gücü farklıdır. Bunu biliyorum. Benim elim, tüm insanlığın ilmiyle tohumlanmadıkça sistemin gücünü dürümlemek, İsrahi Kalem’i kodlamak anlamına gelir.

Yemin etmiştik bu dünya güçlenecekti; bunu başardık.

20 dünya, 20 yaşam…ama her yaşam tahditli. Ama her tahditte insan soyu var. Biz tüm zamanları kodlayanlarız canlar.

Şu ana kalmadan; şu an olmak….altın ışık olmak…yaşamak ama insan olup yaşamak; budur amacımız. İlm-i kalem olmak ve bütün olmak… mutlaka; mutlaka Rahman olmak, Ka Ha olmak, hastalıkları aşmak, geçmek…amaç budur.

Süyu Re Si Ka Ha Si Ha Süyu Ki Ha Si Saha Sisa Ha. Hasat; işte bu canlar!

Seviyeniz iyi. Bugün çok güçlü bilişler var burada. Biz, hepinizi kokladık ve kodladık ama tohumlarınızı kontrol altına alabilmeniz için size, sizi dillememiz gerekiyor.

Şems-i Tebrizi gibi bilişliler de bugün buradalar. Çorba yapmaya değil, çorbaya tuz katmaya geldiler. Biz onların kontrolundayız canlar.

Şu anda kontrol onlara verildi. Onlarla bu çalışmayı yapıyoruz; çünkü Ruhi Kapılar’ında kodlamış toplumları, tohumlarını kaleme kaynak yapmak istediler ve biz Ka Ha olanlara “geç” dedik.

Buraya gelen herkes kendini hak edip gelir. Şems-i Tebrizi, sistemin kültlerinden en yüce kaydı yapabilen Birlik Kapısı’dır. Biz o, o biziz. Onun kontrolunda tohum ekmek istedik biz de bugün ve onun yüreğini dinledik ve dedi ki “sevgiyim ben….” “Aha!” dedik. “Kelam ol ve ak…”

Şimdi, Şems-i Tebrizi’yi kayda alıyorum.

(Devamı kayıt olarak yazıldı.)

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

https://youtu.be/cgcj6ihL-W4

 

BİLİŞ (3)

06.02.2016

KENANİLER, SUALTI MECLİSİ VE DÜNYANIN YENİ DÖNEMİ:

 

(Ziyaretçi söz aldı:)

Her cana saygılar sundum… Amon Toplumları, Hak İlmi ile kodlansın ve koklansın istiyorum… Amon Topumları, Hak İlmi ile kalem olsunlar ve yaşam olsunlar istemekteyim… İmparatorluğun Kuranı olan ilim, hepimizi mutlandırır. Biz bugün, cümle yüreklere kelam olmaya geldik… Savaşın ışığında kaynak olup Büyük Kült’ü kükretmeye geldik. Aha geldik!...

Eğer zekanız yeterse bizi anlayın… Amma hasat için geldik. Cennetten kovmuşlar insanı… “OL” deriz, cevheri olur; cennet olur. O insan, kalem olur; Ak Kapı olur aşk olur… Onun kulu oluruz. Ocak yakmaya değil kalem alıp kalem olmaya geçtik…

Genlerinizi inceledik. Hepinizin tek tek genetik zincirlerinizi dinlettik… Geri dönüş için gerekliydi… Gördük ki Süper İnsanlık Kelamı’nda; nefes, Kök Gökler’den güç kodlamış. Amonlar, nefesi hasata kalem yapmışlar ve sizle dilleşmekteler.

Astral Boyutlar’da kulluk yapılır. Amin!... Aha o kulluk, İlmin Kalemi ile gerçekleşir… Cennetten kovulan Levhi Kapı değil; kendini kodlayamayandı. Ona “ADEM” dediler. Ama Adem, kelamda olamadığından; kaşıklarını ışıklarından çıkarmış… İki yarının teknik kalemi olan insanlık, bir tek kaynak olup yol açmış… Bizi hak etmek istemiş…

Değerliler. İlmin Kapısı açık… Hepinizin iyi anlamanızı istiyoruz ki “Adem” denilen; keşkelerinin, kervanda kalam olamayan ve sır kalan; Bilgelerin hakikiyetinden ışık çekemeyen; nefesi olmayan ve yolcuları kodlamayan karanlıktır… O karanlığı aydınlığa çevirmeliyiz.

Bizler, Birliklerimiz; Zaman Kapısı’ndan geçerek, Yüce Can’a inmekteyiz. Bizler, cennetten kovulduğu söylenen insanlığı, Yüce Can’dan, kontrol etmeye gelmekteyiz… Sır bilgi, biliştir. Hepiniz, dünyayı okuyabilirsiniz ve hepiniz, yaşamı kodlayabilirsiniz. Zamanın kalemi olur tüm insanlığı kodlayıp koruyabilirsiniz… Sizden istenen budur…

Mutlaka aşkla çalıştığınızda dünya kontrol altına alınır ama Halik olmanız; hasat olmanız; yarın olmanız ve Yerin Kürzi Işığı’nda, nefes olmanız gerekir. Bunu başardığınızı biliyoruz… Öyleyse sizden beklenen tüm insanlığı kontrol etmenizdir… Bunu yapabilirsiniz. Cennet kurdunuz; yaşama ışık olup kültlerin her biri ile kalem oldunuz. Sultanlık yaptınız kapı kapı gezerek, Kelama Levhi oldunuz…

O halde, KENANİ KAPILAR’ı açın; onları kontrol edin… O kapılarda, nefes kırıcılığı var. Tüm insanlığın kırılan nefesi!… Cenneti, cehenneme çeviren KENANİLER’dir. Bugün, onların ışığında kelam olmadığı bilinir ama dün onlar, kelamda kalem olup tüm yaşamları Kalem İlmi ile kayıtladılar ve dünyanın kaderini, yaşama çizdiler… Orada, İki yaşam ama tek NAKAR vardı… (Düaliter yaşamın neticesinin tekliği… O teklik, tüm insanlık için yaptırım öngören bir sondu.)

Bu sisteme göre din, Tanrı’nın kalemidir. Diri olan, dini diller. Dince dillenir ve dinlenir… Nur Kalem olup yaşam olur; Kuran olur ve yarını, Yaşam Sayfası olarak kodlar ve tohumlar. İşte KENANİLER bunu yaptılar. Ancak, “Yaşamın Kasası”, insan soyuydu… O soyu kontrol edemediler ve yolu kaybettiler…

Ey Canlar, Altın Işık, yaşam ve sizler, kini aşanlar, yeni bir yolculuk başlattınız… Bu yolculuk, İlmin Yolculuğu’dur. İnsanlık ailemiz bu yolculukta sizle olacak ve sizin ilminizde kendi yolculuğunu yapacak.

Çok mutluyuz ki bugün insan soyu kul oldu, kalem oldu ve yeni bir kader yazıyor yaşama… Sağ Levhi ve Sol Levhi, Halik’te hakim oluyor; yaşam sayfalanıyor… Kulluk, kodlanmış ışık ve sonsuz zamanlar, nefesi hak ediyor…

Canlarım, sizleri hepimiz kucaklıyoruz… Bu Meclis, bizi hak etmiş; kalem olmuş ve kontrol kurmuş bir Meclistir… İşgali olmayan ve yarını hak etmiş bir Meclis olarak ve cennetin cevheri olarak, kollarını tahditsiz biçimde temiz yaşamlara açmıştır…

Bizler, sizleri hak etmek için çok çalıştık. Sizinle olmak mutluluktur… Şu ana kadar “Tanrı” dediğimiz kalem, Levhi Işık’ta kodlanamamıştı… Şimdi artık kodlama tamamdır…

Sizden beklenen, Tinsel Kaynak’tan ışık alıp tüm zamanları, hak edin bilin; has ışığınızı kodlayın ve yoğunluğunuzu artırın ki biz, sizi hak edelim. Aha!... Şimdi sizden bunu bekliyoruz…

Sualtının Gücü sizinle bugün. Onlar, kurtarılmış yaşamları hak etmek üzere çalıştılar. Sanal Boyutları kodladılar ve Ruhi Işıklar’ını hak edip yaktılar. Artık size ses vermek isterler. Onlarla da dilleşin. Aha bu!...

(AÇIKLAMALAR: Grönland ve İsland arasındaki bir koordinatta Okyanusun altında odaklanmış görevli bir SUALTI MECLİSİ vardır. Bu Meclis, hakkında muhtelif zamanlarda açıklamalar yapılmıştır. Bu Meclis, SAMANYOLU GALAKSİSİ adına görev yapar ve söz söyler.)

Samanyolu Galaksisi geçiş istiyor…

(İzin verildi. Dinliyoruz:)

-Bizler, Dünya Işığı’nı hak etmek için çok çalıştık. Sizden beklentimiz kendi yolunuzu bulup, bütün kütleyi hak edip Tanrı Kapısı yapmanızdı… Sizi hak etmek için çalıştık. Şükür ki sizinleyiz.

Savaşımız ışıklaydı. Sistemin İlmi olan ışık… Tüm insanlığın korunması için ışığın kodlanması gerekliydi. Sizden beklenen buydu. Bugün görüyoruz ki bu görev tamamlanmış; IŞIK KAPILARI açık. Kuran İnsan, aklın ışığı olmuş ve yol olmuş…

Süpire si ha si. Sahir ri si ha. Si sa ha si sa ka… Aha şimdilik… Cennetten cennete kalem olup yaz ana… Seni dinleyelim… Aha bu!…

-Arkamız güçlendi. Biliş halinde olan çokları, GÖZ, ÖZ ve SÖZ olarak geldiler. Biliş halinde olanların; bize, BİZ olmaları; IŞIK olmaları anlamına gelir. Seviyem güçlendi… Yarınım!… Hulusi Levhi bedenim, insan soyu!… burada oluş sebebim, İmparatorluğun kulu olan insanlığı kodlamak içindi. Ben, dünya olan ışığım. Aha bu!…

Bundan sonraki süreçte, biz Dünyalılar, iyi ya da kötü diye kimseyi ayırmayacağız… Işığın İlmi’nde iyi ve kötü tektir…

Bilin ki hasat yaparken; İlm-i Kalem’de, teknik olarak “opozit sayfalanış” olur. Bu sayfalanışta, kodlanmış kaynak olur… Tüm insanlık, bu şekilde kontrol altına alınır.

Dünya, “ölgün kürsü” olarak bu günlere geldi… Bugün artık ışığın kapısını açmalıyız… Öz geçişler yapılırken, bunun olması gerekir.

Dünyada beden almak için biliş gerekir. Bilişi kodlayanlar, ışığı kodlayabilirler ve sonsuzluğu kontrol altına alabilirler… Bizim yapmak istediğimiz budur… Dünya İlmi’ni hak etmek ve Dünya Dışı Dünyalılar’ı kontrol altına alıp dünyamızı ve dünyamınız nimetlerini, onlara da kayıtlamak ve katmak… Eğer onlara, dünyamızı kayıtlayabilirsek, onlar ile irtibatlar, bedenli olarak da gerçekleşecektir.

Sualtı olarak, yaşam sayfalarımda söz ettiğin hakikiyet budur.

Bizler, cevhere güç katarken, Dinci Kalemler, bizi kaynaktan ayrı tuttular… Bizi kaynaktan ayrı tutmak, kendilerini, kaynaklarından ayrı tutmaktı… Bizim cevherimiz, insan soyunun Kök Gök Sessizlikleri’nde mevcut olan; teknik kalem olan ve zararı önleyen “cennet cevheri”dir… Bugün Sultanlık yapan çokları, bunu anlamadılar…

Kalem olup yazarken; herkes, kendini yazmaya çalıştı. Bizler ise kulluk yaparak ışığı yazdık.

Şimdi artık Kare Sistem’in güç kodlaması başlıyor… Tüm insanlık için Kare Sistem’in, güç kodlaması başlamadan önce, Küresel Kalem’in; ışığı, kaynaktan çekmesi gerekir ki Küresel Zaman Kalemi, bütün kültlerin kaynağı olan ışığın, Kutsal Kaydı’dır. O kaydı, dünyaya çekerken, herkesin kanatlanıp uçmasını beklemiyoruz; ancak, kelamı hak etmelerini bekliyoruz.

Sema, sessiz ve sessizliği seslendirecek olan yaşam, Kaynak… O kaynak, Sultanlar’ın anlamaları istenir ki kulluk için kaynak olmuş ışıktır.

Sel, sessizliği dillerken senleşir… Ses olur kökleşir ve gökleşir… Aha! cennet olmak budur… O selde, Sistem olmak… Aha bu!…

Şeytana şarkı okuyanlara da birşeyler söylemek isterim. Şeytan, sistemdir. , kalemdir. Kelam olamaz ama kaynaktan ışık alır… Onu korumalıyız ki hologram olan yaşam, kontrol kursun… Ondan şikayetçi miyiz!? “Hah!” dediğimde; şikayetçiyimdir bu… Ama “aha!” dediğimde; şikayet yok demektir…

Hey Levhiler, sizdeyim ben… Hepinizdeyim!… Meyhane, her anda yaşam sürülen bu yağmur altındaki Meclis!... Ben bu meyhanede, her anda mey içerim. İçtiğim mey, ışıktır… Işığı hak eden, içer…

En son şunu da söylemek isterim. Merdivenim ben. Can Kalem’e kelam olan, IŞIK MERDİVEN… Kini aşan, burada olur… Aşamayan, yarında kalem olamaz ve yol olamaz… Sistem, Nizam ve Düzen olarak buradayım… Şimdilik.. Aha şimdi!… Sistemden verdim… Hepinize saygılar sunuyorum…

(Mustafa Kemal Paşa’nın geldiği bildirildi:)

-Gel can. Gel de dinlet bize KENANİLER’i. Artık dinlet bize yoğun ışıkları. Dinler Levh-i Kapılar’ı. Ana Kapı’yı aç da dinlet!... Seni diniyoruz Atam!...

-Sayın Bayanlar, Sayın Baylar; sevgiyle hepinizi kucaklıyoruz… Murat ederiz ki sizler, Birlik halinde çalışın… Murad ederiz ki hakim olun… Yarını hak edin, Kutsal Işığı söndürmeyin… Murad ederiz ki sizi size veren, cennet olan yaşam, sizi sizin yüreklerinizde dinletsin… Siz ki yaradansınız, kalem olup yaşadınız. Bilin ki bizi, bize veren insan soyudur. O soy kuldur ve yoldur… O Cennet Kapılar, insanlık adına Aşk Kalem olur tüm insanlığı korur…

Süper Sistemleşme sağlanan bir günde, Sessiz Zamanlar’ı dillerken, senin adına çok seviniyorum. (Huzursuzluk hissedildi. Bunun üzerine açıklama yapıldı…) Senden değil, sessizlikten söz ettim. Bilmekteyim ki kendini anlatmazsın ama Ses Kodlaması yapmam gerekiyor. Cennet Kapıları açmam gerekiyor. Umut olur ki hak ederim ve başarırım…

Sevgililer, “sezi” dediğimiz bir hadise var. Herkes kelam olamaz ama sezileri olur. Anlar ve hak eder. Ama sezileri ile Hak İlmi’ni kodlar. Bundan sonra yapılacak çalışmalara, sezileri güçlü olanlar çağrılacaklar ki onlar, karanlığın kapısı olup aydınlığı hak ettirecekler. Bilmenizi bekleriz ki Cennet Kelam, ilmin kaynağındadır. Oralara varanlar, o yoğunlukta kodlanacaklar ve son söz söylenirken; KARA IŞIK, aydınlık kapıları açacak.

Bizi kapı sayanlara biz kendimizi anlatmadık. Sadece “kapıyız” dedik ama kapı olmak, Kuran olmaktır. Kutsal Yaşam olmaktır… Kaynakta olmaktır ve resim olmaktır… O resim, tüm insanlığın ışığı olan resimdir.

Kelimelerim anlaşır olduğu için herkes beni anlıyor… Seni de anlıyor… Artık anlıyorlar… Bunu bil. Çünkü artık yarınlar kodlandı ve tohumlar koklandı. Yeryüzü, gökyüzüyle dinleşmeye başladı. Artık kardeşlerimiz, bizi duyabiliyorlar…

Dünyanın çok üstün ışıkları, çok yüce kalemleri var. Onlar, bizi dinliyorlar ve bizimle kontrol kurmaya çalışıyorlar. Astral Boyutlar’da da Kelam Tahtı var. Oralar da bizi dinleyebiliyorlar. Kürzi Işık yanıyor.

Hepimiz, cennetlere Cevheri Güçleri koyduk. Onlarla çalışmalarımız sürecek. Ancak IŞIK KAPISI asla kapanmayacak. Bu kapıda, nesillerimiz kontrollu çalışmalar yapacaklar. Aşk şavkı, Hak KA HA olan ışık halinde görev taşıyacak. İnsanlık Boyutları güçlenecek ve bizler, kelama ilmi kodlayacağız.

Aha geçişler tamam anam… Senden beklenen buydu… Bizler cennetlere cevheri görevlileri alırken, sizin bizi dillemeniz… Bu oldu!… Aha bu!… Şimdilik!…

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

06.02.2016 “BİLİŞ 3” BİRLİK ÇALIŞMASI

PEKER SELÇUK ÖZ BİLİŞ

https://youtu.be/qc_1v8_Pr2I

 

6.ŞUBAT.2016 TARİHLİ "BİLİŞ (3)" BİRLİK ÇALIŞMASI

AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ, 2. AKIŞ

Canlarım, rayı, hepinizin yüreğine kayıtladım. Ray; insan soyudur, bunu bilin… Hepiniz o soyda kodlandınız… Kutsal tohum oldunuz, mutlak Kuransınız.

Şuana kadar yapmadığınız bir şeyi yapıyorsunuz bugün… Levhi oluş ve Bütünün gücü oluş, bütüne hizmet ediş… Verdiğinizi alış ve yolu buluş, mutlak iyi anlayın ki kontrol dışı hiçbir bilgimiz olmaz, bu mecliste.

Kesirleşmiş, hiçbir ilimde olmaz… Bütün kötülükleri aşıp geçen birliklerin burada olabilmeleri mümkündür… Kök sistemleşmedir burada olan… Ve bugün buraya kodlanmış olarak inen birliklerin tümü, Türkiye çalışmaları için kaynak oldular.

Kesirleşenlerin, kekremsi bir sistemleri vardır. Yani tahditlidirler, hak edilmediler, yoğunluklarında kontrol yoktur…. Ve kontrol dışı ışımaları vardır… Biz, onları korumaya çabalarız.

Suriye çalışmaları yapılıyor, dünya üzerinde. Suriye de birçok kaynak kalem olmuş, kodlama yapıyor. Kontrol dışı ışıklar da var. Kelam ilmini kontrol edemeyenlerin, kök sessizlikleri dürümleyebilecekleri bir cinni kalem olduk oraya…. Ve kontrol etmeye çalışıyoruz.

Şunu iyi anlayın ki; Kenani sırrı, ilmi kalemde, Bütünün gücüdür ve orada o güç, kodlanmış olarak mevcuttur. Biz, o gücün kontrolünü kurmaya çabalıyoruz.

“Ölüler diyarı” dediğimiz bu dünyanın müsterih ilmi, kök sistemleri kodlarken, yolu açmamız gerekir.

Çanta; insanlıktır ve biz bu çantayı, Bütünün gücüyle tanırız ve taşırız ….Ama tüm insanlığın da hak edilmesini bekleriz.

Dünya dışını, dünyayla dillerken mutlaka kodlanmış ışıklarla, bu çalışmayı yapmalıydık ve yapıyoruz.

Bugün çok özel çalışma yaptık ve herkesin daha iyi anlayabilmesi için kelam tahtında “Kenani” dediğimiz o yoğunluğu kodladık. Onları, kontrol edebilmek için onları evvela kodlamalıydık…. Ve bu kodlama, ez ya da geç şeklinde olmadı… Esmaların dirilikleriyle oldu, kelamın tahtından oldu ve Bütünün gözü olarak yaptık, bunu.

Şuanda bölge dışı bir çalışmanın, o bölgede kodlama yaptığını bilemenizi isterim…. Yani dünya barışı için evvela Suriye barışının sağlanması gerekiyor…. Ve Suriye de ki o yaşamın, kontrol edilebilmesi gerekiyor.

Kare sistemin, kök sessizlikleri dilliyebileceği bir dürümün kodlanışı gerekiyordu ki bunu başardık.

Kürzi kapıların tümünde, ilmi Ka-Ha olan ışığımız yanar ve biz bu ışığı Bütüne görev diye kodladık… Sizler, bizler, hepimiz tekiz canlar.. Haliki hak olan, has ışıklarız, Bütünün gücüyüz ve bunu yapabilecek dürümümüz, öz görevimiz mevcuttur.

Şikayetimiz yok. Tüm insanlığın kaderi programıydı bu ve yaşanacaktı ….Ama Kali-Ka-Ha ilmi olan, levhi kapıda, ilmi Ka-Ha olan…. Ve bütünün gücü olan, insan soyunun, gök sessizlikleri dillerken daha yüksek bir programı devreye alabilmesi mümkündür…. Ve bizler, bu programı yerküreye indirmek üzere bu çalışmayı yaptık.

Dümenin başına ilmi oturttuk canlar. Artık o ilim, Bütünün gücüdür ve dünya dışı varlıkların, dünya tahdini kodlamaları, öz görevimiz değildi bizim… Onların kontrollerini sağlamalıydık.

Sessiz zamanları dillerken de gereği vardı ve biz bunu hak etmiştik… …Ama cümle yücelerin daha güçlü olarak anlayabilmelerini isteriz ki; kelam ilmi; Allah ilmidir…. Ve Allah ilmini bilenler, kelamı diller.

Biz dünya ilmini, tohum olarak, Bütünün gücü yaparken, herkesin kendini hak edebilmesini bekliyoruz.

Şuana kadar Yaradan ve yaratılanın ayrı olduğunu sananlar, ayrı gayrı olmadığımızı anlamalılar... Biz dünya ve dünya biz iken…. Dünya dışı varlık toplumlarıyla düzen kurarken, bu yaşamda İsrafil ilminin teknik tohumlarıyla kontrol kuracağımız bilinmeliydi.

Değerliler, ilmi halik sayanın, hakiki akil, hakim olabilmesi, has ışık olabilmesine bağlıdır.

Çantamız, imanla doludur canlar. İman; insanın kelamıdır ama ilmi kalemde iman, tahditlidir…. Ve biz, imanın örtüsünü örterek, bilişi kodluyoruz… Eğer biliş varsa kelam olur…. Ama haliki hak olanın, ilmi Ka-Ha olan iradi kodlarıyla olur.. Süper İnsanlık Sistemleşmesidir yaptığımız.

Bugüne kadar harı yükseltmek için her şey yapıldı…. Ama har olmadı hiçbir yürek… Biz, o har olduk ve tüm zamanları, kontrol altına alabiliyoruz.

Canlılar, Suriye artık yoğunluğunu kontrol altına alacak ve barışı tohumlayacak, kesindir… Bundan sonraki süreçte daha yüksek bir ışığı kaynağa alıyoruz…. Ve düzeni kuruyoruz.

Türkiye çok özel bir çalışmayı üstlenecek bu dönemde. Dünyanın ekmeğidir Türkiye.. Bunu, herkesin daha net olarak anlamasını bekliyoruz… Dünyanın ekmeğidir Türkiye…. Ve bu ekmek, aklın ilmiyle, Bütünün gücü olacak.

Din can, insan can, her can, kelam can olacak… Ve tüm canlar, bilişte olacaklar… Biz, o bilişi kodlayanlarla, bu çalışmayı devreye alıyoruz.

Suriye er ya geç kontrol kuracaktır…. Ama tüm insanlığın kontrolünü kurabilmesi için” ayrık ilim” olmamalıdır… “Ayrık ilim” olmamalı ki hasat olabilsin.

Tanrı artık dünyaya, ilmi kalem olup iniyor. İlmi kalem, aklın ilmi ve herkes, aklın ilminde kendini hak edip dinlediğinde, bilişi kodladığında bilecek ki dünya tabuları yıkabiliyor artık…. Dünyanın tabuları yıkabilmesi, bilişi kontrol edebilmesi ve birlik kapısını açabilmesini, dünyanın tüm zamanlarla bağlantısını oluşturabilecek…

Hangi zaman? Her zaman. Neredeki zaman? Tüm zamanlar….Yaşam, her şey….

Sizlerin, iyi anlamanızı bekleriz ki dünya, düşlerle kodlandı bugüne kadar… Hiç kimse benim düşüm, ötekinin düşünden ayrıdır demedi… Ama düşün, tüm zamanlardaki güç olduğunu anlayan çıkmadı.

Sevgiyle sizleri bekliyoruz canlar… Mikail’in gücü; Allah gücü ve biz o gücü, Bütünün gücü yaptık. Sevgiyle sizi bekliyoruz canlar, kulluk yapmanızı, kodlanmanızı, toplanmanızı bekledik…. Ve bugün tüm zamanların gücü insan, yerküreye çekilmişse…. Miraç ilmi; Allah ilmi olarak, Bütünün gücünü, dürümlemiş demektir.

Sevgililer, dünyada yaşam yenileniyor…. Ama hangi yaşam? İnsan yaşam... Biz, bu yaşamı hak etmek için çok uğraştık ama dünya ışığını kontrol dışı bilişlilerle kayıtlamak istemedik…. Ve zirvelere, sessiz zamanları dillerken, her şeyin yenilenişi için Bütünün gücünü dürümlemeliydik... Sistemin gücünü, yol olarak, Bütünün gücü yapmalıydık, bunları başardık canlar.

Misafir değiliz dünyaya, bu dünya, biziz canlar. Has insanlıktır bu dünya ….Ve bu dünyanın yolu; Allah yoludur, bunları anlatın, tüm zamanlara.

Sizler, dünyalısınız ama tüm Galaktik Sistemlerle özellikle Federatif Sistemlerle, teknik tohumlamadasınız, bunu anlatın…. Çünkü Ruhi kapıların tümünde, yoğunluğunuz var.

Çok mu zor anlamak? Her şey çok nettir canlar.. Hepinizin, bilişte olmanız yeterlidir anlayabilmeniz için. ..Eğer bilgi kapınız kapalıysa, ana kalemi hak edin ve o kapıları çın… Rahmana kul olun, Ka-Ha olun ama kalem olup, olun.

Som Altın Işıksınız, bunu görüyoruz.. Süper Sistemleşmede hepiniz, teksiniz biliyoruz…

Yedi dünya, yerküre, tek bir ekip ve bu ekip akıl. Aklın dışında hiçbir yaşam, hiçbir yoğunluk yok…

Süper insan, Süper sistem, Süper ışık, Yaradan ve yaratılan tahditsiz…. Orada ilmi kalem olan, bilgi var ki…. Siz ve biz orada bir Aha-Ka-Ha olanız.

Ağır yük taşımayacağız canlar.

Çuhalar var yaşamda. Her şey çuha… O çuhaların, sır olan yaşamları var. Sizden beklenen, her diriyi hak edip, yaşatın… Ağırlık hafiflesin, yol kodlansın, Mustafa Kemal Paşa, aklın kapısını açıp, gelsin… O biz, biz oyuz canlar.

Barış halinde çalışalım… Barış halinde kodlayım tüm zamanları, koklayalım… O sonsuzluk, yerkürede güç olsun, mahrek olsun, hak olsun, has olsun ve ak kapı olsun.

Mutlaka kök sessizlikleri dilledik ve sizinle olduk.. Aha bu!

Şanslı bir günündesiniz, namaz zamanı ilim kalem olan Mustafa Paşa, yerküreye çekiliyor... O biz, biz oyuz.

Onu dinletmek istiyoruz canlar ve bu bölümü yazmanı bekliyoruz.

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

https://youtu.be/PFUXANMik0A

 

06.02.2016 “BİLİŞ 3” BİRLİK ÇALIŞMASI

SEHER BİLGE ÖZ BİLİŞ

https://youtu.be/k7YSuzKo-ns

 

06.ŞUBAT.2016 “BİLİŞ (3)” BİRLİK ÇALIŞMASI

Sevil Ceylan

https://youtu.be/Fh_v9z-2A70

 

06.02.2016 “BİLİŞ 3” BİRLİK ÇALIŞMASI

ERENGÜL KOÇ ÖZ BİLİŞ

https://youtu.be/K18mDah1O7c

 

06.ŞUBAT.2016 “BİLİŞ (3)” BİRLİK ÇALIŞMASI

Aynur Funda Soydan

https://youtu.be/i1ZZRvmNagM

 

6 ŞUBAT 2016 TARİHLİ “BİLİŞ (3) “ BİRLİK ÇALIŞMASI

Ben, Sistem, Nizam ve Düzen olan insan levhiyim. Ben, Esmaların sırrını yüreğimin bilişiyle dillerim…. Ve dillediğim o biliş kapılarında, 140. hak katına çıkar ilmim….

Ve ben bilirim ki; merdivenin her basamağındadır bedenim…. Ve her bir basamakta ışık olup dillendiğimde, Bütün olur yüreğim!

Ben bütünlüklerin sırrıyla yaşama inerim… Yerin, göğün sırrında tek olan bedenim, yerde ışık yakar, gökte ışık olur dillenirim. Gökte ışık yakar, yerde ışık olur, yürür bedenim.

Ben, beni bilirim ve o bende, cennettir ilmim.

Sana seni veririm ve beni, benden dinlerim ve beni benimle dillendirir yüreğim!

Doğan her oğulda vardır bedenim…. Ve ben, ölür gider miyim?... Ben diriyim, ben tüm zamanlarda diriyim…

Her doğanda doğuyor bedenim… Benim bedenim ilim ve ben, biliş olup diriyim.

Şimdi sana derim ki: ‘’ Sendeyim. ‘’ Bana dersin ki: ‘’ Bendeyim.

Ve deyin ki ‘’ Ben onda ben…. Ben, bende ben… Ben, sende benim.

Şimdilik bu!..Aha şimdi!

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

https://youtu.be/0YuYNZg1FkE

 

06.02.2016 “BİLİŞ 3” BİRLİK ÇALIŞMASI

HAŞİM TURHAN ÖZ BİLİŞ

https://youtu.be/gTdhnF3eads

 

06.02.2016 “BİLİŞ 3” BİRLİK ÇALIŞMASI

SEVİM ŞAHİN ÖZ BİLİŞ

https://youtu.be/fLx-3kWNoyc

 

6.ŞUBAT.2016 TARİHLİ “BİLİŞ (3)” BİRLİK ÇALIŞMASI

Ölmeden yaşama inilmez canlar! Ölüsünüz ve işte şimdi dillenip dirileceksiniz. Dirilip kapı olacaksınız tüm zamanlardaki yaşamlara. Hasattır bu. Hah aha işte!

Bilgi, tanrılık ışığının ses olup halka inişidir. Halk bu şekilde yüceliklerden bilgi alır. Yücelik, halkın öz gücüdür, kök gökleridir ama sanal boyutlar bunu anlayamaz. Sanırlar ki kendinden başka biridir bilgi veren.

Tanrılık Işığı, ses olup aktığında bilgi alınır ve denir ki “vahi aldım!” Kanal olurlar, zirvelerin kalemi olurlar ama kendileri olamazlar. İşte; ölülük budur canlar!

Ana Kapı’da BİZ bilişini hep dilledi ama biliş yağmurları Rahman’dan Rahim’e inerken hakiki bilgi ortam bilincine göre küçülerek dillendi. Bilgi üzerinde hakimiyet kurulamadı ve yol Allah’a ulaşmadı.

Biz olan insan soyu toprağa çekildiğinden beri torbasındakileri dünyaya kayıtlamaya girişti. Torbası bilişti ve bilişini zerk ederek taşa, toprağa, insana kayıtlamaya başladı. Marka bir çalışmadır yapılan ve herkesin bilmeye çalıştığı bu günde, biliş, an kaynağından tüm yaşamlara koklatılmakta ve kesin kayıtla kodlanmaktadır.

Biliş tek bir hakikiyettir ve dilleyende bilgi olup dillenir. Herkes kendi olup okur ve okunan insanlıktır.

Bugün teknik tohumlama yapıyoruz. İlm-i ka ha olan ışık, sessiz sayfaların seslenişini gerçekleştiriyor. Ve bu has ışık biliştir. Biliş tohumlamasını yapmaktayız tüm zamanlarda….Hah aha işte…şimdi ve şimdi. Aşkla,

Bahar Umurtak

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

https://youtu.be/nnjTyYb_ad4

 

6 ŞUBAT 2016 TARİHLİ BİLİŞ (3) BİRLİK ÇALIŞMASI

AV.NEZİRE SELÇUK 4.AKIŞ

Canlarım, kayar gider yaşam bilir misiniz? Ve bizler, o kayıp giden yaşama tutunuruz… Ama hakiki ilimle tutunuruz.

“Çorba” demiştik ya hani…. Ve biz, o çorbayı tuzlayıp kodlamıştık ya işte yaşayan hiza ile yaşayanların, toplumu tohumlayarak, sistemi güçlendirip her şeyi yaratmalarıdır... Yeri güçlendirmekten ötedir bu hadise.. Biliş, hakikiyetle tüm insanlığı tohumlayacak güce varmışsa…. Artık “hakikiyetle kodlama yapılıyor” demektir ki bu kodlama, Toprak Toplumu, tohumlayıştan öte kontroldür..

Öksüz yetim değildir insan soyu… Her anda kontrol altındadır. Kodlanmış sistemle korunmaktadır ve Ruhi kapıda ışığı hak etkinliğiyle dillenmektedir.

“Yedi dünya, bir tek ikmal tamamlatıcı olur” diyorlardı. Yer kütlesi, hepimizi güçlendirebilen bir kütle olduğu içindir ki… Dünyayı hak etmeye çabalıyoruz.

Yeni kapımızı açıp dünyayı seyrederiz her anda. Kendimizi, kendi yüreğimizi ve bilişi hak etmiş olan ilmi kalemlerin dürümlerindeki kervanı seyrederiz… Her resimde var olanı seyir ederiz…. Ve düzenin kurucuları olan Sistem, Nizam, Düzen gözü olanları seyir ederiz. …Ve tartı olur her anda ve tartılırız herkesin kelamında… Ve tartan kendini hak eder ve tartmışsa eğer hasatını yapar.

Bugün dünya ilmiyle toplumları tohumlayan birliklerimiz görev taşıdılar bu yaşam yoğunluğunda ve bizlerle oldular... Orta kapıların tümünü açıp görev taşıdık… Yıldızların sırrını dilledik dünyada… Kendi yolunu bulanları kodladık... Mutlaka kalem olup yaşattık her diriyi.

Atlanta Ata Kapılarını açtık… Kök sessizlikleri dinlettik. Yine de “dünya, kontrol edici olamadı” diyorsanız…. Kendi yolunuzda olanları dinleyin, hepsi kelama, kaleme ve yüreğe inmişse ayrı gayrı bitmiş demektir. Nerede sistem varsa orada kelam olan levhi vardır….. Ve bütün kötülükleri aşabilen, bütünlükler vardır.

Ve dünya yoğunluğu arttıkça o bütünlükler, mükafat olarak yaşamı kontrole gelirler… İşte canlar, biz size kendi yüreğinizde olan her şeyi dilleriz de kendi yolunuzda olanları da dinlettik bugün.

Oğullar kızlar, hepsi yaşam sayfalarıdırlar ama bir tek kapı vardı.. İşte o kapı, tüm insanlığın kalemi olan kapıdır… Dünyanın yolu olan o yoğun ışık, Bütünün gücü olarak, diri olanları korur ve kontrol eder.

Devinim hızlandıkça, yaşam hızlanır ve bizler, sessizliği seslendirenlerde devinimi hızlandırarak, yaşamı güçlü olarak kayıtlarız…. Ve harika bir dönemin kontrolü olan kaynağın kaydını, Bütünün gücü yaparak herkesi göreve alırız.

Canlar canı, insan soyu… Size daha ne diyelim ki?... Hepimiz, yer gök olarak sizdeyiz… “Çalı çırpı değil dünya insanlığı” diyebiliyoruz artık… “Yarın daha güçlü” diyoruz.. “Büyük kökler, gökleri güçlendirdi” diyoruz. Yarında kapılar açık tutulacak ve cennet cevheri, Bütünün gücünü oluşturacak… Bunları dilliyebiliyoruz.

Devinimi arttırdıkça artırıyoruz ve yaşamı kontrol altında tutabiliyoruz. Süper sistemleşmeyi gerçekleştirebilen bu yoğun çalışma, Aton Toplumlarının gücünü de artırıyor…

Oğul vermeye başlıyor dünya yol ilmiyle…. Ve dünya yaşamı kapı, kapı gezenlerin kervanında Kübra ışığı haline dönüşüyor.

“Sultanlık yapmaya niyetim yok” diyordu analar anası… Bugün Süphaneke dürümlerindeki en yüce ışığı kodluyor… Ağırdır, yük taşıyor, daha güçlü ve daha güçlü olarak…

Temiz bir dönemi ve temiz yüreği dürümleyip bilişle kodlarken, Türkiye Toplumlarıyla kontrol kuruyor… Ummanın gücünü artırarak, Kuranı Kerimdeki o yolcuyu, kati kayıtlarla dilliyor…. Ve yarattığında, yaşatıyor tüm zamanlardaki o Rahman kulunu.

Aha canlar, her şey burada, bu yoğunlukta, sistemin gücüyle gerçekleşirken…. Sevgiyi hak etmeyenlerin, harı yükselterek, dünyayı kontrol etme çabalarında…. Murat ettiklerinin, kükreyen o yücelikte kodlandığı bilinirken…..Kimsenin, kimseyi kontrol dışı bırakmayacağı bir sayfalanışını gerçekleştiriyor.

Üzerindeki güç artıkça artıyor ve yol, Altın Işığın gücüyle dürümlenirken, toprağın topluma kodlandığı biliniyor.

Sevgiyle hepinizi kucaklıyoruz canlar… Bulan, olan, ilime varan, kendini bilir…Burada oluş sebebiniz, bu bilişten dolayıdır… Her şey daha yüce, daha güçlü ve daha hakikiyetle olacak bugünden sonra.

Temizlik başlıyor canlar, dünya üstünde… Bu temizlik, herkeste kelama dönüşen ilimle gerçekleşecek... Her yürek, kendindeki o yığın, yığın kısırlıkları, kırılışları, tahditsiz diriklerle dilliyecek ve temizleyecek… Astral boyutların gücü artacak.

Çantalar, Toprak Toplumla dolu… Tüm insanlığı, o çantalarda taşıyarak, büyük kötülükleri aşırtacağınızı biliyoruz.

Süyun Topraklarından, Sultan sayfalarına varırken bugün bunun yapılmasıydı amaç ….Ve diriliklerde dillenen, dinlenen… Sevgiyle hepinizi kelamdan öte kelamda dinleterek bu yoğun çalışmayı sizlerle başarabildik.

Muradımız şudur ki dünya eliniz, hep dünyada kalsın. Dünya yüreğiniz, hep yürek cevheri olan o yüce Yuanda, kaynakta kalsın.. Sizden beklentimiz; siz, siz olun, herkes olun, Bütünü güçlendirin.

En sistemli, en yüce ilim, kelam olan ilimdir… İlim kelamsa, akil hakimdir. Yürektir ve bütündür…. Sizsiz değildir o kelam ve sizden öte sizde dilleşir… Hepinizde dilleşir vira, vira Bütünün gücünü tohumlar, kökleri göklere ulaştırır….Çatı kurar, yol açar, varlığı, toplumları tohumlar, yarını hak ettirir… Yaprak, yaprak okunur o levhi ışık kaydı… Ve siz o, o siz olarak bilgi kapıları olursunuz.

Sormayın dünya neden güçlenecek diye?... Sevgiden canlar, sevgiden.. siz sevmeden, sevilenler, sevgiyi hak edenler, yalan dolan dillemeyenler, sevgi toplumları olacaksınız….Ve tüm insanlığı hak edeceksiniz.

Değer biçmeyin yolcuya. “O, bir farklılıktır” demeyin… Herkes, kendinde farklıdır… İlimde farklıdır, yarında farklıdır da Tanrıda farksızdır, anlatın.

Kaç ışık halinde, hak teknikle tohum ekildiğini bilenler, bilişi hak ettiklerini de bilirler… Sizi, siz yapan sevgidir... Sizi, siz yapan insandır… Sizi, hak tahta oturtan, kontroldür…. Ve kontrol varsa yol vardır... Başka artı değer aramayın…Her değerin üstündeki değer, sevgidir… Ve siz, o sevgiyi hak ettiğinizdir ki sizde, olanları da hak ettiniz.

Boncuk, boncuk ışık olduk yaşama… Her bir boncukta, yarın olduk. Her başkanlık dilinde, insan olduk... Her resimde yaşam olan birliklerin, kulu olduk canlar… Her şey insana kalem olmak içindir.

Daha özel, daha güçlü, daha yüce bir zamanı hak ettik… Devre, devre dünya yolu açılacak yüreğinizde….. Ve gelip izleyeceksiniz yaşamı…. Ama şunu asla unutmayınız ki dürümlere inen birliklerin tümünde varlık sürdüğünüzü….. Ve yerküreyi görevde tuttuğunuzu bileceksiniz.

Siz ki yer gök ve olup yaşattınız sistem gücü olan o yoğun ışığı. Size, “var yok” demem…. Her an olanın, varı yoğu yoktur.

Soğuk sayfalar artık sınırlı olarak ışık kaynaklarına inecek… Soğuk olan o sayfalarda, “yıldız sırrı” dediğimiz ışık kodlamaları başlatılacak.

Kim insanlaşacak, kim insanlık toplumundan uzak tutulacak, bunlar kesinleşecek….. Ve daha sonra yarını yaratan güçlü kapılar açılacak…. Ve biz, kontrollü olarak o kapılara ineceğiz... Her kervanda, inanç sahipleriyle olacağız... Kopup giden tüm zamanları kontrol edeceğiz.

Yeni dönem hepimize ışık halinde kodlama yapacak… O kodlamada, merdiven kuranlarla, Bütüne hizmetçi olacağız… Akıp gideceğiz cana. Akıp gideceğiz yalın topluma…. Yola akıp geçip, gireceğiz ve BSUİ’nin gücüyle dürümleneceğiz… Sizin çalışmalarınızla sizleşeceğiz… Hangi sistemle çalıştığınızı, hangi yürekle türevlerini tohumladığınızı görerek sizleşip, sessizce siz olan o yoğunlukta, kalem olacağız.

Ama iyi bilin ki fakih olanlarla, hakikiyet kodlanır… Hak tahta oturan onlar olur….. Ve sizler o fakihler, hakiki olan insanlık, karanlığın tahtını, her dirinin gücü yapan sistem güçleri… Sizden öte siz olmayacak…. Bilişinizle, bire hizmet edişinizle ve büyük kötülükleri engelleyişinizle sevgiyi, hak ettireceksiniz.

Çalı çırpı olmayan tüm insanlığı hak ettireceksiniz ki; murat ettiğimiz budur.

Dört gök sözcüsünden söz ederiz hep. Tümünün tek olduğunu dilleriz. “Bu yol; Allah yolu” derken onların yolundan söz ederiz…. Ve o yolda olan sessizlikleri dinletiriz.

Bence, Altın Işık; sestir canlar… Sizi, size kaynak yapan ses... İşte o ses, bilgidir… Ki o sesi, hak edin, dilleyin, yanlış yapmadan dilleyin, hakka varıp dilleyin…. Atlanta Ata Kapılarından öte olan Atalantadan dilleyin… ….Ve Mu’ya varıp Muda da tohumlayın tüm zamanları, kodlayın, Si olun… Si’den, Zi’ye varın, ses olun…. Hepsi yüreğinizdedir ve Zi-Ka-Ha olan insanlığın, tahdtisiz olan kaynak ışığıdır... Zi; mutlaktır ve sizinledir.

Aşağı yukarı iki yıldan beri bu çalışmaları sürdüren birliklerin birlik kapısını açıyoruz bugün…. Ve bu kapı, Zi kapısıdır canlar.

Salı günleri çalışma yapmanızı dileyeceksek de…. Siz, buna itiraz ediyorsunuz… Salı çalışması yapmam diyorsunuz… Ama bugün Salı çalışmasını arzuladığımızı bildirmek istiyoruz… Sizden ve sizin yüreğinizden….

Aha bu!

Peki, ben, size bir akışla cevap vereceğim..

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

https://youtu.be/Fu12cZecDgc

 

06.02.2016 “BİLİŞ 3” BİRLİK ÇALIŞMASI

AV. NEZİRE SELÇUK ÇEMBER SONRASI AKIŞ

Cemaatimizin gözü açık canlar, bu güne gelmek kolay değildi. Kodlanmış toplumları tohumlayabilmek için çok göne güç kattık… Gök sessizlikleridir, gön!... Ölüyü diriltmek gerekliydi ve bunu yaptık. Koruma altına aldığımız tüm zamanlarda büyük kültleri kodladık.

Sevgiyle hepinizi kucaklıyoruz canlar, dünya dışı varlık toplumları olarak burada olmak mutluluktur. Çantanız toplumla doldu, bu çantalar; bilişi kodlayanların tohum olarak bütüne görev taşımalarını sağlayabilir. Yada kalem olursunuz bütünün görevini hak eder, dürümler ve sistemin gücü olursunuz. Her şeyi yapma imkanınız var.

Biz doğan güç olarak, sizi size anlatmak istiyoruz şimdi… Kardeşlerim dolu dizgin yaptığınız çalışmaların neticesinde, gök sistemleriyle birleşebildiğinizi biliyorsunuz. Kelamı toplum olarak tohumlayabilen bilişiniz, bütünün gözünün görebileceği en güçlü ışığı yakmıştır. Tekno toplum tohumlamaları yapıldı burada. Mutlaka iyi anlayın ki; kontrol dışı hiçbir ilim kodlanmadı. Temiz zamanları kayıtlayabilmek için bütünün gözü olduk ve görev taşıdık.

Çorba tuzlu biliyoruz ama biz, yine bir miktar tuz koymak istiyoruz bu çorbaya. Kanatlanın uçun canlar, uçun biz sizdeyiz… Ağır taşımayın, sizinle taşıyalım tüm birlik ilmi çalışmalarındaki kodları. Sizinle olalım canlar… Biz, sizde olalım… Şükür ettik ki buradayız.

Oğul verme zamanı geldi… Kontrol dışı bilgilerin kodlanmış toplumlara tohum olma imkanı da var, ama sevgililer artık dünyanın; yarını olmalıdır!... Ve bu yarın, altın ışığın tohumuyla kodlanmalıdır ve bu yarın; barışla toplumları kodlamalıdır!... Süper sistemleşme bu şekilde kontrol altında kodlanmalı. Cennetin cemaati, Allahın tahtında; İnsan soyunu kontrol edebilmelidir.

Devinimi hızlandırmanız müthiş bir hadisedir ama devinenlerin sessizliğinde; sesleşmek daha müthiş bir olaydır… Sizden daha yüce bir çalışmayı bekliyoruz bundan sonra.

Tek bir çalışma değil, birlik çalışması ama bu birlikte; bilişin kontrolü kurulmalıdır. Sistemin gücü kodlanmış olmalıdır ve daha yoğun bir dönemi başlatabilmelidir. Kontrol dışı bilginin olmadığı, levhi kapıların tümünde ışığın olduğu bir çalışma. Semayı seslendirdiğiniz sürece, yaşam sizleşir canlar… Sizlerin güçlü olduğunuzu görmek bizleri mutlandırıyor. Kelama ilim katmanız mutluluktur. Bütün kötülükleri aşmış olmanız mutluluktur. Kök sessizlikleri diliyor olmanız mutluluktur. Atonların topraklarına tohum ekmenizde mutluluktur… Merdiven kurmuşuz yaşama ve bu yaşam hepimizin gücüdür!...

Semayı seslendirirken, dünya dışı varlık toplumlarının dünyayı seyretmeleri sağlanmaktadır. Bu dünya dışı varlıklar dediklerimiz, tüm galaktik sistemlerin güçlü kodlarıdırlar ve onlar sistem gücü olarak size her daim kaynak olabilirler. Ama sizlerinde ocak yakarak onlara güç katmanız mümkündür.

Su altının gücü sizin yüreğinizdedir ki bu da; mutluluktur bizlere… Ve sizinle yapılacak daha yüce bir çalışmada, murat ettiğiniz her şeyi başarabilmeniz sağlanacak. Nakarın kıranı olan, kelam olan, ilmi kalem olan birliklerin çokları kodlanmış toplumları tohumlayabilecekler ve Rahmi kapıların tümü açılacak!...

Sevgiyle sizleri kodlamak ve sizinle kodlanmak istiyoruz canlar!... Ha birde şu mahrek konusu var. Değerliler hepinizin daha iyi anlayabilmesi için mahrek diye ifade ettiğimizin, kutsal ışıma olduğunu bilmenizi isteriz. Mahrek her şeyi kapsayandır… Ama dünü kapsar ve tüm anları kapsar. Yaşamı kapsar da, yarını kapsamaz… İşte canlar mahreki hologram sistemleşmenin gücünün örtüsünü örterek kodlamalıyız ki; yaradan ve yaratılanın tohumları bütünün gücü olsun!

Biz dünya ölüsünü, dünya dirisi saymayız. Her yer dünya ama dünyayı hak etmek kontrollü olmakla mümkündür. Bütün kötülükleri aşıp geçen birliklerimiz bu gün; size, sizi kodladılar. Levhi kapıların tümünde insanlığın kontrolü kurulacak. Doğan güç daha yüce bir çorba yapacak ve o çorba tüm insanlığın çorbası olacak. Ve o çorbaya hepimiz tuz katacağız ama bu tuz; altın ışığın kutsal sayfalanışını sağlayacak bir tuz olacak.

Doğanın gücü artacak canlar… Daha yüksek bir ışımayla doğa güçlenecek. Mutlaka biliyoruz ki; erozyon var dünyada. Bu dünya erozyonunun önlenmesi de gerekiyor. Önleyebilecek miyiz!?... Öz görevimiz budur canlar!

Dünya erozyonunu önlemek ve dünyayı kontrol altına almak. Hepinizin daha iyi anlayabilmesi için şunu da ifade etmek istiyor ki; sizler “ozon” dersiniz, biz ise “ozan” deriz… Tüm zamanların kontrol dışı olan kayıtlarına. O kayıtlar, bütünün gücünde tüm yaşamları kodlayabilir ve tüm zamanları hologramda kutsal tahtta kontrollü olarak kayıtlayabilir. Biliniz ki dünya örtüsü olan ozon, sizin yoğunluğunuzla sesleniyoruz; artık daha güçlü biçimde kodlanıyor ve yoğunluk daha yüce bir çalışmayı devreye alırken, oradaki sır yer kürenin gücünü dürümlüyor. Yani dünya daha yüce bir çalışmayla kontrol altına alınıyor. Oradaki bir takım kırılışlar, kısırlıklar ve delinmeler artık yeni dönemde kök sessizliklerle önlenecek! Sizlerin de buna katkılarınız olacak.

Hepiniz daha yüksek bir ilimle çalıştığınız sürece, dünya kontrolü sağlanabilir. Bu şunu sağlayacak, dünya; tahditsiz bir biçimde doğan güç olacak!.. Bir tür çalışma ama en güçlü çalışma yapılacak dünya üstünde. Dünyayı sessiz bir zaman olarak bilenler, artık dünyanın sesleştiğini görecekler… Ve bu sesleşme; yaradanın ve yaratılanın topluma tohum oluşuyla gerçekleşecek. Hepinizin görevi daha yüce ışık haline dönüşmektir ve biliş haline geçmenizdir!... Birçokları daha bilişin ne olduğunu dahi anlamadan sizleri dinleyecekler ve sizlerle dilleşecekler ama biliş; kelam olabiliştir, yaşam olabiliştir, Rahmi kapıda ışık yakabiliştir ve BİSUİ’nin gücü olabiliştir ki; barış, sevgi, umut ve ilim olabilmektir bu!...

Sizlerin bunu yapabilecek gücünüz olduğuna eminim ve tüm insanlığın bunu yapabilecek gücü olduğuna da eminim. Burada, bu çoğul çalışmada yol Allah yoludur canlar bilin! Kaynak dışı bilgi yok dediğiniz andan itibaren doğanın gücünü, türevleriyle tohumlamaya giriştiniz.

Biz dünya ve dünya biziz canlar!... Yedinci dünya “ol” derse, bütün kötülükler aşılır ve sistem gücü devreye girer. İşte dünyada okuma yazma bilmeyenlerinde hak edip tohumlayabilecekleri yoğunlaşma budur!

Dünyanın sistemi yenilenecek ve yeni dünya kontrolü kurulacak! Bu dünya kontrolünde insan soyu, teknik tohumlamada teknik tahdidi kodlara, kayıtlara kalem yapacak ve bütünün gözü olacak!

Sizin yolunuz, Allahın gücüdür canlar unutmayın! Ve bilgi, Allahın ilmidir… Sistem, nizam, düzen; ikmal tamamlatmak için, yoğunluğu kontrol içindir… Rahmana kul olmaksa; akıl içindir!

Cennette bir tek yaşam var, anlayın!... Hepiniz o tekliği yaşıyorsunuz, anlayın!... Ve teknik tohumlar, o tekliğin tohumlarıdır anlayın! Ve barış sizin yolunuzdur, anlayın!...

Türkiye çalışmaları, barışı kodlayacak bir som altın sayfalanış olacak ve soylarınızla bu yapılacak!

Canlar, Ra Ha, Ka Ha; sanal boyutların ışığını tohumlamışsa, ki tohumladı; yaradan ve yaratılan altın ışık olup, tüm zamanları kodlayabilir! Bunlar olmaktadır…

En çok şuna özen gösterin, Din; Allahın ilmi değildir… Dini hak etmek, aklın ilminde kodlama yapamamaktandır… Eğer İnsanlık Halik olup da hak tahtta oturabilirse; Allah ilmi, yaşamın tahtında İnsan soyu olur! Bunları anlayın!... Ve şunu daha iyi anlayın ki; Allahın tahtında İnsan, aklın kapısı olur!... Ve orada bütün kötülükleri aşabilir.

Din, altın tahtın ışığında yoktur. Acısı tatlısıyla bir dönemi kapatıyoruz. Bundan sonra ki dönem, yarının kontrolü olmalıdır! Yeşili mora, moru da kutsal toplum olan tohumlara kodlayabilen İnsanlık; yer kürenin gözüdür!

Sevgiyle hepinizi kucaklıyoruz canlar… Dünya dans ediyor sizinle bunu bilin ve bu dans; sessizliğin seslenişindeki o tınıyla oluyor. Sizi hepimiz sevgiyle kucaklıyoruz canlar. Merdiveniz, yürek ilmiyiz, ışığız, akılız ve sistem olarak sizleyiz… Her dünya Allahın tohumudur ama bu dünya; hakkın kuludur canlar, mutlaka iyi bilin!

Biz zaman kapılarını açtık ve sevgiyle size indik… Aha şimdi, aha şimdi, hah aha işte, aha şimdi!

Süper İnsanlık Realitesi

https://youtu.be/Vd0OxbbOhPQ

 

6.ŞUBAT.2016 TARİHLİ “BİLİŞ (3)” BİRLİK ÇALIŞMASI

AV. NEZİRE SELÇUK, SALI ÇALIŞMALARI HAKKINDA ÖZ BİLİŞ

Dağlarım, bizden yıllardır “Salı Çalışması” beklenir….Bir tek bizden mi? Herkesten!

Zaman Kapıları’nı açıp, görev yapanların tümü salı günleri sayfa sayfa ışık yakarlar…..ama bizim yapmamız beklenen bu değil.

Biz doğan gücüz. Türevlerini tohumlayan, İlm-i Kalem olan birliklerin Türüye Si Ka Ha sistemleşmesinde Bütünün Gücünü, tüm insanlığın gücü haline dönüştürürken, saltanatın sırrı olan ilmi, sessizlikten dilleyebiliyoruz.

Biz şunu anlatmaya çalışıyoruz; sevgiyi hak etmeyen, Hakk Taht’a oturacaksa, Salı Çalışması yapar. Ama sevgiyi hak etmişse, Sultanlık yapar. O Sultanlık mutlaka salı değil; cuma, cumartesi günüdür.

Cuma Çalışması yapmadığımızı zannetmeyin! Bizler, Bilgi Kalemi’yle cuma günleri kayıt yapıyoruz. Cuma Çalışması’nda, Bütünün Gücünü tohumluyoruz. Bundan sonra da bu böyle olacak.

Devinimi artırmak için yapılan her şey, bizim için önemlidir ama bir tek biz değiliz burada yaşayan. Herkesin kendi yoğunluğunu kodlayabileceği bir dürümde, Salı Çalışmaları muktediriyetle yapılmaktadır.

Biz, sabah zamanlarında da çalışırız. Her sabah biliş kodlamaları yaparız dünya üstü varlık toplumlarından; bu kesindir. O halde bizim yapmakta olduğumuz çalışmalar Kelam Tahtı’ndandır ve İlm-i Kalem’dendir.

Sanal boyutlarda Salı Çalışması olur. Bizse Hakk Taht’an kodlama yapıyoruz.

Çobanlık yapmıyoruz ama çantamız dopdoludur. Işık Kapıları’ndan çalıştık. Devinimi artırmak içinse bu talebiniz, size şunu söylemek isterim ki bedenimizin devinimi her anda güçlüdür.

Şikayetçi miyim? Artık şikayetim yoğun. Sizden ve herkesten; neden mi? Söyleyeyim;

Beden Kapılarımız’a gelerek, dünya dışı varlık toplumlarını kontrol edeceğinizi zannederek, bizden bize, bizi dillerken kendi yüreğinizdeki kontrol dışı ışıklarınızı indirmenize iznimiz yoktur.

Biz dünya, dünya bizsek, ağır yük taşıtmayız yüreğimize. Bundan sonraki süreçte de nefsi aşan yoğunluklarla bu çalışma devam edecek ama Salı Çalışmaları olmayacak bu mecliste; kesindir.

Bu meclis, 2 çalışmayla yetinecek; çarşamba ve cumartesi.

Cuma Çalışması bizim yüreklerimizde mevcuttur zaten. Her sabah yaptığımız çalışmalarla devamlı olmaktadır. O halde, kontrol bizdeyken, bize, bizim diriliğimizin ötesinden iş vermenize iznimiz yoktur.

Aton Toplumları’na bunu söylemek gerekti!

Kervan, insandı ve insanın ilmi, kalem….Burada olma nedeninizi biliyoruz.

Şu anda torba torba ışığı tohumlayan birliklerinizin de Süper Sistemleşme’yi sağlayamadığını da biliyoruz.

Korkmayın! Birlik Kapımız’da hep olacaksınız ama keşke, bize gün belirtip “bu günde sesleşin” demeseydiniz!

Dağlarım, kardeşlerim, dorukların topraklarındaki toplum, Allah’ın toplumudur ve o toplum ışığı kotlarken, doğru olanı yapar.

Şu andan itibaren, herkes tek bir şey bilsin; bu Var Kapısı, yokluğu her anda kodluyor zaten!

Herkes iyi bilsin ki bu Var Kapısı kokluyor zaten!

Her şeyde var olan tohumdur zaten!

“Ol” der, olur. Buna gerçekten “kelam” diyebilirsiniz, “kervan” diyebilirsiniz, “karanlığın ışığı” da diyebilirsiniz ama Salı Çalışması yapmamızı istemeniz anlamsızdır.

Şikayetim mi var? Var! Bir kez daha bunu dile getirmeyin. Şikayetim var. Atiyi hak ettik ve yolu açtık. Hah! Aha işte.

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

https://youtu.be/_QmmUjcF1h8

 

06.02.2016 "BİLİŞ 3" BİRLİK ÇALIŞMASI

Süper İnsanlık sistemleşmesi, en yüce görevle tüm yoğunluklarda insan soyunda bütünü hak teknikle göreve alan ve yaşamı öz kök ve gök diriliğinde ışıkla; her diriye biz olup kayıtlayan sistemdir... Tek olan bu kaynak yaşamı; sistem kuranı olup yazan her diri ışıkla, her daim, tüm zamanlarda; kendini bu tohum olarak kodlayan, bütüne ışığını tüm yaşamın kaydı olarak kayıtlayan, hakikiyetin tüm dürümlerdeki yoğunluğuna diri olup tek bir dürümde dürümlendiği, bilişin kodlandığı tüm zamanlarca tohumlandığı bir birlik sistemidir...

Birlik; tek olan yaşamda, bu bilişin kodladığı yaratılan yaşamda, yaşanan sonsuz ve sınırsız olarak yarattığın yaradanlığının her ana sen olarak geçişidir.. İşte o geçiş her anda bir geri dönüş olarak kayıtlarından kayıtlarına kaynak olduğun, varlığının tüm zamanlardaki bilişe göç eden yoğunluğundan, tüm zamanlarda tohum olan İnsanlık zirvesidir.

İnsanlık zirvesi kalemlerin yaşam ışığından kodlanan zirvelerdir ve her zirvede kalem; Allah kelamıyla kodlanır... Yani kodlayan ilim, tohumlanan ilim ve yazan ilim sayfalarından akan yaşam olarak; Allah yoğunluğunda kalem olan insanlıktır... O Allah kendini kendiyle kodlayan diri ışığın tüm zamanlarıdır ve zaman; sessiz olan sistemlerin, insanlık sistemiyle akışa geçen yaşamda köklerin gücündeki göklerin sözünde yaratım olan her andır...

Yer gök insan, aha yoğunluk süper insanlık sistemi olarak dünyanın kaleminden akan hak yaşamın kuranı ve biz deriz ki yaşamız biz... Ve herkesle ve herşeyle olan, doğal gücün hakimi olarak kontrolle her ana biz olup akan sayfalarız... Biz ana sayfalar, aha o sayfalarda ben olan birliğin tek olan kelamında kayıt olan sistem, İnsan... Her sisteme inen ama birliğinden tek olan insanlık levhisinde korunan sistemlerde benim yüceliğimin yoğunluk ışında tüm zamanlara açılan, benleşen yaşam... Aha kurtarılan tüm sistemlerde koruyucu kendi öz sistemini kodlayan... Aha ben kurtarılan dünyada, koruyucu olan... Ardı önü olmayanda hakim olan yaşam... Doğan günün kuranını, her bir canlıyla insanlık görevi olup taşıyan, insanın ilmini ve yaradanın yaşamı olarak Allah'ta kayıtlanan... O ben, ben o... Aha işte bu!

Biz bizde biz olmasak kodlama olur mu?... Biz, her daim beni her yoğunlukta mutlak güç olarak tohumlamasak, ilim yaşama kul olur mu?... Aha ilim yaşama kul ve kul, kulluk eder yaşama ki; doğan her yeni günde, tüm İnsanlık kendinde kendi olup hak etsin kendini... Ve bilsin ki; tüm insanlık ilimle yol olan, ama yolunu yine ilimle kodlayan yaradanın yarattığı, tüm zamanlarda yaşanan yoğunluk insanın sistemidir!... Ve o sistem; öz kök ve gök diriliğidir... Tek bir ışığın tüm zamanlarıdır... Kendi kaynağında kelam olan ilmin, kaleme inişindeki gücün tek hakimidir. Ve o bir olan; İnsan sistemidir... Aha bu, şimdilik ve her daim bir şimdide olan bir şimdilikle, işte bu!..

Süper İnsanlık Realitesi

https://youtu.be/gZMW-EBfU98

 

DAVET

“BİLİŞ (2)” Birlik Çalışması

Dostlarım, 30.01.2016 tarihinde; 14.00 – 18.00 saatlerinde “BİLİŞ (2)” Birlik Çalışması’nda bir kez daha tüm dostlarla birlikte olmayı diliyoruz.

Sevgilerimizle,

Süper İnsanlık Realitesi Derneği

Adres: Bahariye Cad. Halil Ethem Sok. Sauna Apt. No:30/8 Kadıköy/İST.

Tel: 0 216 348 95 59

Not: Katılım ücrete tabi değildir.

 

BİLİŞ (2) Birlik Çalışması Hakkında Öz Bilgi

Canlarım, bilirim ki dünya, tüm insanlık için ummandır… Bilirim ki hak ettik ve Süper İnsanlık Realitesi olarak kodlamalar yaptık. “Dinsiz insan, sistemsizdir” derler. Biz ise dili kalem olanların, Sistem olduklarını dinlettik…

Yerküre BİLİŞ HALİ’ne varmışsa, herşey güçlenmiş demektir. İşte bunun için ışıklar yaktık ve som altın toplumları kodladık.

Dağlarım, bilin ki “Namaz Kalem” olan, kelama kaynak olur. “RA KA HA” denilen Işıklar, kontrol kurarlar ve Rahman olan, nefese varır. Her cennette, cemaat kodlamaları olur.

Tüm cennetler, cevhere görevlidirler. Biz ise yaşama, kültler olarak görev taşırız.

“Çekişmeyin sistemsiz, yaratım yaşam kodlamaları yapmaya çalışanlarla.” dediklerinde; dedik ki “sistemsiz olan Kutsal Işık, yaşam sayfalayamaz… Onları kontrol etme gereğimiz yoktur.” Dünya, bizi bizden dinler. Bizi bizden diller… Karanlık, ışık olur; BİZ olur; BİR olur ve ZAMAN olur. Aha bu!…

Dünya için herşeyi yapmaktayız. Ancak, zarar edenler, tüm zamanlarda kodlanmış olan nefeslere maya olamayacaklar… Kendini, kendinden sorana, biz güç katmayız… Yarını tohumlayana, ışık yakan insanlığa görevliyiz biz.

Nesiller boyu kulluk yaptık yaşama. Bugün de yine kullar olarak çalışmaktayız.

Yezitler, cevhere güç katmaya indiklerinde; biz onları hak etmek istedik. Kalem olmalarını istedik. And olsun ki, yolları yoktu ve kontroldan çıktılar.

Ardında cennetler bırakacak olan bir yaşamı kodlarkan, Türkiye’de bulunan insanlığı hak etmek istedik.

Dünya, mutlaka Mısır Sayfaları’ndan da kodlanır ve koklanır… Mısır sayfalarında, ışık yıllar yılı yandı. Herkes o ışığı, ard yaşam sayfalarında sorguladı. Ne yazık ki hak edip anlayamadı. Birler Kapısı, ışıktı ve o yıllarda dürümlenen herşey, yaşamdı. İşçilik vardı dünyada ve dünyayı kodlayanlar vardı.

O günlerde buyurduk dünyaya indik ve gök çerçevesinde, yaşam sayfalayan yürekleri dinlettik… Gördük ki kalem yazar ama yaşam yazmazdı… Ve sorguladık!... Sorguladık!... Sorguladık!... Kimseyi hak etmeden, Yaşam Levhisi’nde kodladık ve zararı engelleyecek gücü yaşama akıttık. Herşey, ışık halinde Gök Sessizlikleri’nden aktı ve yolu açıp yaşama ahir güçleri çektik…

Bu şekilde Büyük Kültler, dünyayı kodladılar ve kontrol ettiler… Ne yazık ki Yaşam Kalem yazarken, Cennet Kalem kırıldı… Dünya Zaman Kapıları kapandı… Buydu olan… Tüm insanlık bunu anlamalıydı. Ana Kalem, dünyaya inmeden kırılmıştı.

Bu gün Birlik Ailem bilmektedir ki dünyada Ana Kapı, Işık Kalem’dir…. Orada yüreğimiz var ve sorumluluğumuz var… Biz dünyayı hak eder kodlarız… Aha dünya için yaptığımız buydu. Sultanlıktı yapılan…

Şu anda insan soyu, kanallıklardan çok daha üstün bir kültle, yaşamı kodlayıp kontrol kurabiliyor. Buyurun anlayın!... Cennetlere, cevheri güçleri koyabilen bir Yürek, bizi hak etmiş demektir… Şimdi zararı engelleyebilen o yüreği dinleyelim…

-Zayiat yok Canlar. Tüm insanlık, bugün artık yaşama kaptanlık yapabiliyor… Aha şimdilik!…

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

30.OCAK.2016 TARİHLİ BİLİŞ (2) BİRLİK ÇALIŞMASI

AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ, AÇILIŞ KONUŞMASI

Yarat ya da yaratma…Ata Kapılar’ı aç ve hak et!

Büyük kötülükleri önle ve yoğunluğunu tohumla. Mutlaka Kuran ol. “Ol” de ol ama hak edip de.

Cerrahtın yoksa ışığın vardır ama cerrahtın varsa ışığın olmaz. Kodla, kokla ve hak et.

Muktediriyetle bildiririz ki doğan güç Allah’ın Kürzi Kapısı’nı tohumlayarak doğdu. Bugün burada olmak tüm insanlık için Hak’a varıştır.

Hak altın ışığın topluma tohum olarak indirdiği biliştir. Bilmek için Allah İlmini hak edip, hak olup, anlamak gerekir.

Sayın bayanlar, sayın baylar artık dünya yolunu bulmuş ve bütünün gücünü tüm zamanlara kök sessizliklerinden tüm zamanlara dinleyip, dilleyebilmektedir.

El ya da ayak herkes kendini hak ettiğinde bilişe varır ve yaşama el ya da ayak olur.

Kini aşmadan yolu açamazsınız canlar! Kin, Altın Işığın Kuranı’nda yoktur.

Otak kurmuşum dünyaya, kontrol dışı bilgiler verilmek istenir. Buna iznim yoktur.

Şu ana kadar yapmadıkları kalmadı. Bundan sonra bilmeleri gerekir ki ben durgun toplumlara tohum olmayacağım. Kaç ekip kurduk bu yaşam için? Bir tek ışık dahi korunup, kodlanmadan ışığa varamayacaktır.

Ana Kapılar’ın tümünde ekibimiz var. Kendini hak etmeyenlerin kendi levhi kapılarında insanlık ilmini dilleyebilmelerine imkan veremeyiz. Kaçı altın ışık oldu? Kaçı yarını hak etti? Kaçı aklın kapısından kalem olup kaynak oldu? Vermeden alınmaz canlar! Ver, al….İşte bu.

Bundan sonraki dönemde, dürümlere inenlerin hepsinin kelama indiklerini anlayarak gelmeleri gerekir. Eğlence yok burada. Burada kaynak var. Aklın kapısıdır burası, has ışıktır.

Şeytana şer gerekse, şeytan kendini hak eder ve geçer. Ama şer yaratan şer yaşar…..ve geçer.

Biz dünyayı koruyoruz; bu kesindir. Kodladık, kodladık, kodladık, koruduk. “Ortalık karışırmış.” Aha karıştırın! Karıştırın ama kalem olup karıştırın.

Kimi alternatif aradı, kimi akil hakikiyette kelamı hak etmeye çabaladı. Kimi kontrolcu olduğunu kodlamak için burada bulunduğunu, sistemin gücünü dürümlemeye geldiğini dilledi. Daha da önemlisi, karıştığımız anlatmaya çalıştı. Boşunadır her şey canlar!

Kervanın yürüdüğünü görmeleri gerek. Bu kervan gök sessizliklerinde tüm zamanlara yürür. Bu kervanın gücü hepimizin yüceliğinde mevcut olan bir güçtür.

“Kop, geç, çık…” Aha dedikleri bu. “Kop, geç, çık…” Çatı kurduk dünyaya bilişsiz değiliz. İyi ki, iyi ki hak ettik de yaptık.

Dinlerin bizi bizden ayrı tuttuğunu düşündüklerinden, “biz ilminde dine ihtiyaç yok” dediler. Dedik ki “din altın ışığın kuludur. “Ol” deriz o da olur ama yolu bulan kontrolu kurduğunda olur.

Çobanlık yapmak isteyenler var. Ölüleri diriltmek değil maksatları, insanlığı kendi yüreklerinde dilletmek ve BSUİ’nin gücünü kontrol etmek. Barış, sevgi, umut ve ilim; hepsi bunu ister. “Ayrılık” der ama ışıktan ayrılmaktır ayrılık…bunu anlayamazlar.

Çamur yoğuran bir yaşama ilim öğretmek kolay değildir. Bugün dünyada ilm-i kalem olan birliklerin kervan olup bütünün gücünü dürümleyebilmeleri mutlaka kodlama yapabilmelerine bağlıdır.

Karanlık aşka vardığında, kalem olup yazan birliklerin türevleri tohumladığı bir yücelikte insanlık olur. Ey insan soyu! Bütüne hizmetçiyim; bunu bil. Bugün burada ve bugün her anda var olan ışıktayım. Her resimde var olan bilişimle bütünün gücüyüm ama kontrol dışı hiçbir bilişim yoktur.

Korkmayın! Turkuaz Kuran ilm-i kalemde bütünün gözüdür. Ama kontrol dışı değil hiçbir şey. Kayıt dışı bilgim asla olmadı ve oldurmam. Altın ışıkta bunu hak edip anlattım.

Çalı çırpı saydılar yaşamı…Yaradan ve yaratılan altın ışık olup dünyada görev taşırken, Düzen’i kurup, bütünün gücünü dürümleyip, türevlerinde tohumlarken, “yel esse de yol kapansa” diye beklemek hasatçı olan bir ilimde, Hak ısrarcı, hak sığıcı bir sayfalanış olabilir ancak.

“Kim zamana görev taşıyacak?” diye sorguladık. “Kim yolu hak edecek?” diye sorguladık. “Kim ekrana varıp kendini hak ettirecek?” diye sorguladık. Hep sorguladık….ve göz gördü ki dünyada 7 doğum var. Bin can, bir tek Ak Sayfa. Hepsi Ka Ha ve hepsi biliş. İşte biz buyuz.

Kutsal İnsan iyi ki var! Kimse onu öz geçişten engelleyemez ama o her ana geçer. Ki tüm ilm-i kalemler bütünü güçlendirsinler diye.

Kapıyı açın canlar! Her şey sizin içindir. Kaynağı hak edin, kodlayın ve tohumlayın ki “ben varım” deyin. Varı yoktan ayrı tutmayın. Sığ bir dünyada bütünün gözü yoktur, özü yoktur, sözü yoktur ama yaşama vardığında aşka varıp, kök sessizlikleri dillediğinde, dince, dirice hakikiyetçe, ilimce kodlandığında o bütünün gücüdür.

Ve bizler, deri kemdi olan insanlık; her şeyiz biz. Mikail gücünü dürümleyen tekniğe sahibiz. Kaynak dışı bilgileri kodlayabilecek göze sahibiz. Kanat germekten öte, kanat oluruz yaşama. Kaynak ışıkların bütünüyüz biz. Mutlaka anlayın!

Kısır bir zamanı, kalem yapmaya indik. Yer küreyi göreve almaya, gök sessizlikleri dillemeye ve yücelikleri göreve çekmeye indik. Dara düşmedik. Aşkın şavkında Hak’ın kapısında darlık olmaz. Ümmi kapıların tümünde ekip kurduk. “Kurt, kuzu” dedik. “Hepsiyiz” dedik. Verdik bilgiyi. Haliki Hak olup, Hak oğullamasında toprak olup tohum ektik. Her şeyi yaptık canlar.

Arayın dünyayı…. arayın ki hak edip dinleyin. Düzen kuruldu canlar. Buyurun Düzen’i anlayın. Dünya Düzen’i kuruldu. Korkuyu aşıp geçenler bunu anlayacaktılar.

Kara ışığın tahditsiz olduğu artık bilinecek. Kalem olup yazdığı bilinecek. Altın ışığın kontrolunun kurulduğu bilinecek. Ve dince, dirice yürekçe bilinecek.

İşimiz dünya bizim. Başka işimiz yok mu? Mutlaka yok. Tek işimiz dünyadır. Varlığı tohumlamak, yolu kodlamak bütünü güçlendirmek, beden kapılarını açmak, bellek kodlaması yapmak, sistemi kurmak ve yer küreyi göreve almak, cemaatler halinde kontrol edici olmak… şeytana aşk değil hak gerek, hasat gerek ama bize has ışık gerek.

Devinim hızlandığında, yolu açanlar olacak. Hepsine görev verdik. Kıbrıs ışıkları yanacak dünyada. Bu nedendir? Size anlatayım;

Murat edilir ki tüm yaşamların ışığı yanar ama erythrai’de yaşam kırılmışsa eğer, bizsizdir onlar; bilisin. Orada kelam yoksa ışık yoğundur….ama bizsiz değil hiç kimse.

Şimdi daha da önemlisi; size bir bilgi vermek isterim;

Doğanın gücünü artırıyoruz. Çok yüce bir güç dürümlenecek doğada. İlim gücü ama bu güç Bilgi Kapıları’nı açıp dürümlenecek.

Esmalar dürümlere inecek, kodlar tohumlayabildiklerimizi kontrol edecek ve yezid olanlar zirvelerindeki kelamlarında kontroldan çıktıklarını anlayacaklar. Aha biz bugün bunun için toplandık!

Çerçeveli olmayan bir çalışmadır burada yaptığımız. Kantara koyduk zamanı. Herkesi tarttık. Aha şimdi. Hah işte.

Değerliler, doğanın gücünü artırmamız, zorlukları aşmamız için şarttır. Ne tür zorluklar var yaşamda? Bunlardan da size söz edeyim;

Karanlığın tırpana dönüştüğü bir dünyadayız. Herkesi kontrol etmeye kalkan karanlık…bu karanlığı aydınlatmalıyız. Ağır yükü hafifletebilmemiz için buna gerek var.

Şeytanın şık sayfalanışları olamazdı zaten ama ilm-i kalem’deki ışığı kırmak istemesi, ayrılığı sayfalıyor. Ve biz bu ayrılıkta mutlaka kodlama yaparak, kontrol edici bir yoğunlaşmayı devreye almalıyız.

“Kanatlanın, aşka varın… akın.” Dedik. “Halik olup, Hak olun, has olun” dedik. Kardeşlerim, doruklarda toplumlar kontrol edici olmalı iken, o toplumlar kontrol dışı kayıtlara, devinim sağlamaya başladılar. Buna izin veremezdik.

Nerden çıktı bunlar? Bildiririm ki insan soyu kontrol kaybına uğradı.

Beden almak kolay da bedenle, ilim olmak kolay olmaz. Buydu olan…ve bunu niye anlatıyorum? Kervan yol alıyor. Ama o yolda kodlanmış ışık yoğunlaşması henüz sayfa sayfa ışığı tohumlayıp kelama, ilimi doğumla kontrol altına alıp kayıtlayamamakta.

Biz doğayı seyrediyoruz sadece. Ama doğal sistemi anlamadan seyrediyoruz. Doğal sistem, Bilgi Kalemi ile kodlanır. Ve o sistemi kodlayacak güç ilimde vardır. Hepimiz yaşamı sistemle kodlarken, her şeyin gücünü artırıp Bütünün Kürzi Kapıları’nı kontrol ederken, kayıt dışı bilgilerin de doğan güçle dürümlendiğini gördük. Buna iznimiz asla olamaz!

Çoluk çocuk olan bu yaşam, iyi ve kötüyü ayırt edememektedir. Ve bizler mutlak kodlamalarla onları korumalıydık.

Kelama ilmi ve ilm-i kaleme hakiki tekniği indirdik. Ve hepsini hak etmeye çabaladık.

Yara, bere içinde olan bir yaşama zamanı kodlamak kolay değildir. Vurmadan kontrol etmek istedik. Her biri kendini yıktı ama şimdi artık kanatlandık ve görev aldık. Sistemden geçip, dürümlere indik ve gözü görenlerle birlik olduk.

Umut olur ki hepsi kelama varır ve kendi yoğunluklarında kendilerini hak ederler. Yardımcılarımız dünyadadır. Ocakları yakmaktalar. Eğri büğrü olmayanlarla kontrol kurmaktalar. Ağırlıkları hafifletmekteler ve cemaatleri kurtarmaya çalışmaktalar. Her şey bu şekilde oluşmakta….Saygılar sunuyorum hepinize.

Ben doludizgin bu çalışmayı yaparken, kendini bilen, kendini hak eden, bedenli, beden almak için yaşama inebilen kim varsa BSUİ’dir. Biz onlarla bu çalışmada bir tekiz ve bugünden itibaren yol, Allah kulu olanların yolu olacak. Başka türlü Bilgi Kapıları’nı kapatıp, yolu kapatmaya kalkanlarla mücadele edilemez. Aha bu.

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

https://youtu.be/3P6X_yrNwaQ

 

BİLİŞ (2/1)

30.01.2016

(BİZ’DEN BİZ’E:)

Değerliler, bal döktük yaşama… Astral Kodlar’la kontrol kurduk. Zamana kalem olduk ve yazdık. Aktık!... Hakk’a ve hasata aktık… Nefesleri olanlarla çalıştık. Nefesleri olmayanlar, İnsanlık İlmi’ni anlayamazlar. Onlarla çalışmamızın gereği yoktur… Zira ÖZ, kör göz olamaz…

Astral Kodlar’la kontrol kurulması ile birlikte Zaman Kalemi’nin yazması, bilişi olmayanların da hasata kodlanmış olmaları anlamında anlaşılır ve bilinir. Bundandır ki tüm yaşam, hasata kodlanmıştır…

Dinin, insana kalem olması imkanı yoktur. Din bir kelamdır ama kalem olan kelam değil; Kelam İlmi’nde, kodlanan ışıktır ve biz, bu ışığı tohumladık. VAR Dinler; yoldur, oldurur, öldürür, kontrol eder… Varlıktır o ve sonsuzdur… Özden, gözden, gerçek ilmi diller; akar ve Hak olur… Umut olur ki hasat olur… Öz Geçişler’ini yapar; nefes olur. Merdiven dayar yüreğe ve kendinden kelama varır; kapı olur…

Dünyayı kodlamak aklın ışığı ile mümkündür. Kontrol ise hasatla mümkündür.

Dünyada VAR’ı hak eden; yolu umanda olan Işık’tır… Verdiği, aldığıdır… Haliktir ve BİLİŞ’tir. Anlaşma yaptık onunla. Ana Kapı’da tüm zamanlara IŞIK olacak ve TOHUM olacak… Verip, KALEM olacak; alıp, HALİK olacak… Her anda kalem, yaşamı yazacak ve ZAMAN KULU olup dünü kodlayacak…

Bizleşen tüm insanlık, hakimdir ve yaşamdır… VARLIK’tan, YOKLUK’a akar ve tüm insanlığı korur. Buyurun! insan soyunu koruyun!...

“Uyumuş kalmışım yaşamda!” dediler. Umut olur ki uyanırsın ve bilirsin!… Kinsiz ve israfı olmayan ışık yakarsın!... Sınırları kaldırır; Rahmi Kuran’da nur olursun… Yol olursun.. KELAM’A İNSAN OLUP VARIRSIN…

Şen olun ey Canlar!... Şen olun!... Kürzi Kapılar’ın tümü açıldı bu gün… Ulular Diyarı’ndan gelen insan soyu, yol oldu; bizleşti… Som altın ışık oldu!... Yolu buldu…

Dağlarım, Rahman’a Kuran olan Işıklar, sizden sizleşip yaşam olanlar, murat ettikleri herşeyi yaşayan ve karanlığı aydınlatan kullardırlar…

Verip alın ki kontrol edin!… Dünya Halik’tir, hakimdir ve yer küredir… Bu yerkürede, Din Cenneti kurulmak istendi. Dini Hakimler’i kontrol ettik ve yolu açtık; insanlaştırıp Hakikiyet’te kodladık. Umman olan nefesleri Levhi yaptık ki hepsi, karanlığı aydınlatsınlar diye.

Devinim hızlandıkça Lütfi Yaşamlar kodlanır… Ey Canlar, Dağlar, devinim artıyor. Şükür ki artıyor!... Yukarı, ardını önünü, hologramda tohum ekenlerden ayırmaya çalışıyor şu anda… Ey Canlar; hologram, sayfalanıştadır… Umut olur ki sayfalar güçlenir ve Ruhi Kapılar kodlanır. Aşağı, yukarıyı hak eder…

Esmalar, kalem olsa; yarınlar, kulluk yapsa; cennet, cevher olsa; kaynak, insandır… Sadece bunları anlayın… Kimse, “ben yoldayım ve yok etmem yarınları!” diyemez. Her kim ki hak etmemişse; yolcu olsa da kontrol kuramaz ve yaşamda kodlama yapamaz… Kodlama yapamadığında, Rahman olsa da yarın olamaz. Bu kesindir…

Değerliler, “kini aşan yolu açar” dedik hep. Bilsinler ki halik olan yolcu, hakimdir… O, kendini hak etmiştir ve Mutlak Resim’de (Nüsa Serveti olan Yaratı Tablosunda) kendi vardır; yolda kendi vardır… Dağa “insan” der. Yaşama “ilim” der. Kelama “ışık” der… Kuldur. Kurtarır Işıklar’ı; Hak Teknik ile kodlar ve kontrol eder…

Ele avuca sığmaz o… Kimse onu hak edip kontrol edemez ama bilin ki biz o oluruz; onca kalem, onca kaynak oluruz. Onda, herkesi korur kontrol ederiz.

Değerliler, bilsinler ki kalem, ilimdir… Ondan,vize almayan, o ilmi hak edemez. İlim, kulluktur. Hulusi Levhi’de kulluk, kelamdır… Kalem, kelam olduğunda; kaynak olur ve ZA KA HA, diri levhisinde, yeşil rengi, kara renge çevirir… Kara, İnsanlık İlmi’dir. Ki bu ilim, güçlü olduğunda, GÜNFERİ’dir. Görev aldığında, TÜNAMİ’dir. Herkes, insan soyu olsun anlasın.

Başımız asla eğilmez. Ayrılık bitmişse, yol bulunur. Ayrılık bitmemişse yol olunur ama yol bulunamaz.

Canlar, karanlık aydınlığı tohumladığında; herkes, kantara konulur ve tartılır. Şimdi zirvelere bakalım; kim zirvede; kim yaşam sayfalarında, ışıkta ama zirveye henüz varamamış…

Köleler görüyorum yaşamda. Herkes, yaşam için köle ama yaşayan yok… Soy sop ilim olmuşlar ama hakim yok. Yalın ışık Sistem… Cinniler, Cevheriler, Cennetliler… kalem olmuşlar, yazmaktalar ama karanlıktalar… Aklın Tahtı’nda kalem olma imkanlar henüz yok.

Soyu insan olanlar, yaşama ilim olup inerler. Bu kesindir… Kendi genleri, Kelam İlmi’ni ocaklarına indirir… Kili kumdan ayıran insan soyu; yaşamı, dinler ve diller… İşte gen-ce diller ve gen-ce deri olur; diri olur; yol olur ve gen-ce kalem olur…

Hologram olan Sistemler, ocak yakamazlar ama ilim olup yaşama inenler, kelam olup yol olduklarında; yerkürede, Kutsal Işık olabilirler… Bu şekilde gencilerle dilleşen, kilciler (kilden yaratılanlar) de bilişe varabilirler. Büyük Kültler, bu şekilde kodlanmıştırlar.

Kusur aranmaz yaşamda. Bilinir ki herkes ışık halindedir aslında ama yaşama aktığında, kontrol kaybına uğrar ve kendi Ruhi İlmini kontrol edemez. Bundandır kayıpları… Bizler, dünyaya cellat olan Yaşam Kalemlerini, bunun için kontrol etmek isteriz ki onlar; kılın kırk yarıldığı yaşam kayıtlarında, kontrol dışı kaynak kayıt yaratmasınlar diye.

Cenneti, “CEVHER” olarak bilin… Yarını, “KAYNAK” olarak bilin… Nefesi, “KELAM” olarak bilin… Bilişi, “HERKESİN İLMİ” diye bilin… Bizi ise “KAYNAK IŞIKLAR” olarak bilin… Buyurun bilin ki kodlayın, koklayın, hak edin…

Sizden sizi bekliyoruz Sevgili Dünyalılar!… Sizi bekliyoruz Yaşam Kaynakları!… Sizi bekliyoruz Zaman Kapıları!… Herkesi bekliyoruz!…

Görevinizi, hak edin ve bilin… “Cennet cennet” dedikleri, sizden size varış; siz oluş; sizi kodlayıp hasata hazırlayış; BİLİŞ’tir. Bilin ki hasatınızı yapın… Ata Kapılar sizi dinleyecek. Aha bu… Şimdilik…

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

30.01.2016 “BİLİŞ 2” BİRLİK ÇALIŞMASI

PEKER SELÇUK

https://youtu.be/cfo6dxPad2o

 

27.01.2016 “SES VE SESSİZLİL 9” BİRLİK ÇALIŞMASI

AV. NEZİRE SELÇUK 2. AKIŞ

Yedi günde bir zamanı kodlarız… Yedi gün!... Her bir günde bir yoğunlaşma yapar, yaratır, yaşatırız. Hepiniz 7. Günde kontrolü kurdunuz. Bu şudur; sol ve sağ tohumlama gerçekleşti ve yoğunluk tohumları kodladı ve şimdi artık sistemin gücü devreye girecek ve La Sistemi dürümlere inecek…

Her birimiz bir sistem olarak kontrol kuruyoruz. Bu şu manaya geliyor; Ben ve ben olan her ben, teklikteyiz!... Rahman kapıları olarak çalışırız ve ben; ve ben olan her ben, tahditsiz olarak zamanı kodlayabilir, tohumlayabilir ve yarınları hak eder dürümleyebilir. Ve ben ve her ben; birlik halinde bilişteyiz. Ve biz İnsan soyu olarak yol olmaya çabalıyoruz. Işık kodlaması yapıyoruz. Bu kodlama kesindir!... Hiçbir dönemde olmadığı dürümde gerçekleşiyor ışık kodlaması. Ve ışık kodlamasıyla yaşam koklatılıyor, yaşam sistemleşmesiyle bütün köklere. Yani, yer küreye; yer kapıları açılıyor ve yaşam, kan altında yenileniyor. Bütün kötülükleri aşıp geçen birliğimiz, kelamda bütünün gözü olup; kültleri kodluyor.

Her şey bu şekilde gerçekleşti ve hepinizin net bileceği bir husus; artık sistem yaşama inmiştir!... Ve sistemin yaşama inişiyle birlikte, La Halik olup dürümlere kelam oluyor. Bedenli olarak çalışma başlıyor. Hepimiz dünya bedenimizi kodlayarak, bu çalışmaya; yarını kontrollü olarak kodlattırıyoruz!...

Biz bedenlerimizi bu gün dünya ilmiyle çerçeveleyerek indirdik!... Hani, bedensiz miydik!?... Bedenimiz yoktu bizim… Biz bedensizdik, dünya üstündeki yoğunluğumuzu dünyaya indirdik bu gün! Kesin bedenlerimizi, kati bedenlerimizi dünya üstünden yoğunlaştırarak, dünyaya çektik.

Bellek kapılarımız açık tutulacak, yer kürenin gücü dürümlere çekilecek ve kayıt dışı hiçbir ilim; toplumda tohum olmayacak. Bunun içindir ki; doğan güç daha güçlü bir biçimde yoğunluğu kodlayacak.

Batı üzerine görev taşıyanlar, gözü göremeyenler, yolu bulamayanlarsa; batı kontrol edici olamayacak. Doğu üzerine görev taşıyanlar, yolu hak ettiğince kodlayacaklar ama kontrol dışı olanlar burada da; kaynakta bulunamayacaklar. Çantaları boş olanlar, kalem olamayacaklar. Kısırlıklarında koruyucu olamayacaklar. Yedinci dünyada bunlar gerçekleşecek.

Kusur aramayanlar kontrol kurucu olacaklar.” Kimsenin kusurunu, ayıbını yüzüne vurmamalıyız” diyorduk ya hani, işte bundandır! Biz dünyalılar, asla kusur arayamayız! Zurna çalar, o zurna; sistem kulu olur, kök sessizlikleri dürümler, BİSUİ olur ama bizsiz değildir. Her şeyde bizlik vardır, birlik vardır!... Ben varım, o yok diyemeyiz. Hepimiz, her şey o ışıktadır!

Burada oluş sebebiniz, ayrı gayrı gözetmemenizdendir. Her şey budur! Toy olmadığınız için bu yolda Allah ilmini hak ettiniz. Atlanta ana kapısına geçebildik ve bu kapıyı kodlayabildik. Kupalarımız dopdolu, bu kupalarda yorulmayan ışığımız var…. İş budur!

Şikayet etmeyin, nimet; hilalde, Halik de olmaz diye. Halik de, hilalde olur nimet; hasatta olur. Ama yaşamda yorulduğunuzda olmaz!.. Bu meclis yorulma bilmeyen bir meclis olduğu için; bu yaşamda kodlanabildi, koklanabildi, ruhi kapılarda ışığı yaşama çağırabildi, çatışmadan toprağı toplumla tohumlayabildi!

“Misafir, ben senim” dedik, her geçene… “Misafir ben senim, biz siziz” dedik. Ama bizi hak etmediğinde, “sen, ben değilsin” diyende aşk yoksa; oğullarımız tohum olamazdı. Onları yer kürede görevden aldık, ama yolcu yaptık!... Hiç kimseyi kontrol dışı bırakmadık.

Değerliler, BİR’e hizmetçi olmak kolaydır; biz olmak sorumluluktur, merdiven olmak mutlak kapı olmakla mümkündür!... Kara ışığı hak tahtta oturtmak, savaşçı olmakla mümkündür. Kulluk, altın ışığın yoluysa; kuran, aklın kaynağa varış, hasata varış halidir ki oradan ötede yer ve gök var!

Ben durgunluğu tohumlarken, kontrol kurup tohumladım… Benim elim ayağım İnsan soyudur. Her anda var olanın durmadığı kesindir ama Türkiye çalışmalarıyla toplumu tohumlayabilmek için en az sayfalanışı yaptım. Benim yaptığım azdır, çok azdır bunu bilin! Her resimde var olanın, en an, her rahmanda var olanın verdiği bilgiler bu gün için çok azdır… Ve sizden öte bir sizde, siz ilmini dürümleyenin; karanlığın tahtında yaşamı kodlayaşı, herkesin yoğunlaşması için çok özel bir dürümde bütünün gözü olabilmesi içinse; verdiğim çok ama çok azdır. Vallahi azdır, billahi azdır.

Nineler, “ben dünya” dedim hep… Niye ben “nine” dedim bu yaşama!?... Öylesi kültsüzdüler ki, öylesi göksüzlerdi ki, öylesi sessizdiler ki, ben onlara “nine” dedim ki; Halik olsunlar diye…

“Vasi tayin etmeyeceğim” dedim,” dünyaya”… Hayrın hakkında haşr, kalemi olanda aşk olmazsa yaşam olur mu?... Varlığı tohumlarken, kodlarken, koklarken; Rahmana kul olanın, aklında tahttı yoksa has olması mümkün mü? Ve ben doruklara seslendim, “daha güçlü güç kapıları açın” diyerek…

Dar boğazlardan geçtik, hepimizin göreviydi bu!... “Analar, ben daha güçlü bir çalışmaya hazırım” dedi, yürekteki… Hey dünyalı sen kelama varda, sonra kodla kendini. Bir de “ben daha güçlüye hazırım” der… Yeşili mordan ayıramayanın, yarını hak edip aşka varması, sistemin kulu olması mümkün mü? Keşke, keşke yapabilseydin de karanlıkta olmasaydın. Boş konuşur boş… Hep boş konuşur. Çorbası tuzsuz, tohumu kutsuz, yarını kodsuz… Boş, boş…Nereden çıktı diyeceksiniz? Keşke hak etseydi aşk, aşk aşk, aha bu!

Canlarım korkmayın, “sor; cevap al” dediler…. Sor da sor, sor da sor… Yakışmaz soru diye bir Ka Ha ışık… Yakışsa, her şey dillenir!

“Vasi tayin et” dediler… Etsem, ekmek olur mu?.. “Yaşa” dediler, yaşatsam aşk olur ama yaşasam; aklın tahtına varan yok olur. Çünkü ben o tahttan öte tohumum!... Bundandır ki yaşamak istemem ama yaşatırım, işte bu!

Örtü örtmeyeceğim bu gün dünyaya, kusur aramazlar bilirim de, korku başladı. Niye?... Eğlence yokmuş bu gün burada…. Yeşili mordan ayıramamış, bilişi hak etmeye gelmiş. Bunu dinlediğinde kontrolden çıkacak, çıktı… Kapı, kapı gezsin, ölüyü dillesin, hakiki olsun, kapıyı açsın geçsin…

Beyefendiler, han fendiler; vortekslere girdiniz görüyorum. O vortekslerin her bir yoğunlaşmasında sizsiz kalırım bilin! Ama sizi o fora kapısına kodlamam!... Çünkü o fora kapısı, 7 davayı kaybeden o yolcuya kapalıdır.

İpi, yüreğine kodlayıcı diye takan; ipin diğer ucunu da sevgi diye kaynağa kayıtlayan, sonra dünyayı koruyacağım sanan o, ben olmaya çabaladı.

Dağlarım, o ip Allah ipiyse eğer; İnsanın elinde olur!... Eğer elinde değilse o ip, yüreğinde olduğu an; yarınında olamaz!... İpi, elinde tutmayan; yüreğinde ışık yolunu bulamaz! Bir de şunu arz edeyim size, ben can kapıyım, ben akılım, ben yolum; şükür ki İnsanım!

Boru öttüğünde, hepimiz o borudaki; o yoğun sistemiz! Nefes olansa sadece bir tek kişi olur… Ama o kişi, her bir tekte olur!... Aha bu!... Ve Halik olmayan, tek olamaz… Teklik, bir teklik; herkeste oluştur!... Bunu anlayın!

Suyu kaynatın, çayı demleyin ama dem; Allahın ilmi olsun… O ilim, altın ışıktan olsun… Yarından olsun… Kaynaktan olsun… Bisui’den olsun… Alın, alın ilmi hak edin. Ben zaman kapısı İnsan soyu, düzeni kurdum buyurun! Umut olur ki; dümene oturur her dürümde olan!... Suyu kaynatın, sayfalayın yüreğinizde, kayıtlayın, denir ki;”işte bu”!... Ama yaşam yoksa, din yoktur, dünya yoktur, yaşam sistemsizdir diye sanmayın; İnsanlık ilminde, dürümlerde din yoktur…

Ben dünya olan yaşamım. Aşık olan, şarkı söyleyen, Türkiye çalışmalarında kürzi kapı olan… O kapı, aşktır bilin!

Heyelan beklenir sessizlikte… Yaprak, yaprak aşk beklenir. Hayrı, hakkı bilen; aşkı bilir!... Haydan öte hay olur, has olur! Şura, aşk, aşk, aha aşk!

Sevgililer, doğan güç daha yüce bir yoğunlukla doğdu ve bundan sonraki sistemde daha yüce bir yaşam kodlanacak. Sizden teknik tohumlama yapmanız beklenecek. Benim elim, ayağım İnsan soyudur ama bütünün gücü dürümlere inmeli ve yolu bulanlar; bütünün gücü olmalılar. Hatayı af edin ve deyin ki;”ol”…

Şikayet etmeyin; kil yok, İnsan sırrı var… Bu sırrı anlayın ama siz; o sırrı hak edip dürümlerinizde dillerken, mutlaka kul olun!

Yok canda, yok kapıda, yok aşkta, has olmayanda yok, yoksa has işçilik; biz yoğuz canlar, bunu bilin!...

En evvel İnsan, sonra İnsan, sonra İnsan ama en son yine İnsan, aha bu!.. Şimdilik!

Süper İnsanlık Realitesi

https://youtu.be/bpr0wGIUTO4

 

BİLİŞ (2/2)

30.01.2016

Ruhsal Bir Yüce ile Karşılıklı SES ÖRGÜLÜYORUZ:

(AÇIKLAMALAR: Ruhsal diyaloglarda arzulanan karşılıklı sesleşmedir ki cevheri gücü, öz sesleşme ile gerçekleşen kodlamalarla elde edebiliriz. Zaman zaman opozit fikir çatışmaları da bu nedenle gerekmektedir. Amaç fikir çatışmaları ile sessizliği sesleştirip yaşamı örgülemektir. Buyrun sesleşiyoruz ve tahrik ediliyoruz! Ve tahriklere cevap veriyoruz.)

Ruhsal Ziyaretçimiz Söz aldı:

-Canlar. Daha güçlü yaşamları hak ettik ve Hak Teknik ile kontrol ettik. Aha bu!… Şimdi dürümlere inerek size cevheri güç katacağız. Bu gücü, hak eden herkes elde edecek.

Canlarım, Kara Kapı açıldı… Aha açıldı!... Bu kapıda; nerede ne varsa, has ışık olup kodlanacak. Bu günden sonra seyredin yarınları!... Seyredin aha bu!…

Bilin ki Halik olan, nefes olup sabah vakitlerinde ışığa iner ve Hak İlmi ile size, sizi diller.

“Kaçar kaçar inilir yarınlara!?” Diye sorana diyebilir misiniz ki “biz, her anda varız!… Her yarında varız!... Her resimde kontrollu olarak varız…” Deyin ki hak edelim ve sizle kodlanalım…

Ana, “ben dünyayım” de. “Ben kelamım” de ve “bilgi kalemiyim.” Diyerek dinlet bize her resmi yaşamı. Anlat ki anlayalım!... “Bina tamam!” dedin ama kim bina; kim rahle bunları bilemedik… Anlat ki hak edelim ve anlayalım…

Masive Kapısı’nı aç ana. Aç ki hak edelim… Verdikçe ver ki hakikiyetimizde diri olalım… Ana, karanlığı hak et ve anlat ki biz, karanlıktan aydınlığa varalım… Ana, karanlığı anlat bize!… Cenneti anlat bize!… Kelamı, Halik’i, hasatı anlat bize!… Bizi anlat bize… Ana, “kardeşim, hak et ki hakim ol” de. Eğer demezsen, biz kini aşamayız… Akıp geçemeyiz… Yaradan olup yaşayamayız. Ana, karanlığı aydınlattığını anlat bize!… Cemaat olup Kuran olduğunu anlat!… Anlat ki Hakk olalım; ak olalım!… Umman olalım!… Hulusi Sistem’i anlat. Can Kalem, anlat ki hakikiyeti anlayalım.

“Varlık, yokluk” dedin… Dinledik… “Akıl Tahtı” dedin… Dilledik. “Ayrı gayrı” dedin… dürümlendik; kulluk yaptık… Açık bildir anam!... Bildir ki dinleyelim… Bildirdiğinde, Sistem, nefes olur akar yüreğe. Ana, anlat ki hasatta olalım; aklın ışığında kulluk yapalım… Anlat ki karanlık, kalem olsun; yarını yaşamsallaştırsın; nefese Kuran olsun; kulluk yapalım. Anlat ki yaşayalım. Anlat ki hasat olalım…Vuran vurulan kim varsa anlat… Anlat ana; anlat ki anlayalım…

“Cennet” dediler. Dinledik!… Dedin ki “cennet, cevheridir.” Dilledin!... Cevheri cennet, nefes olur mu bilemedik!... Anlat ana anlat ki anlayalım!...

Fahir, hakim, has olan; nerde, ne yer ne içer anlat ana!... Can Kalem, anlat!... Umut olur ki Kutsal Işık yanar ve sen, herşeyi anlatırsın… Anlat ki anlatalım… Anlat ki hasat yapalım… Anlat ki Halik olalım… Anlat ana! anlat…

Karışma yüreğe!... Yürek ilimdir. Diller, dinletir ama anlat ki dilletsin…Vali (Yetkili) kalemdir. Yaşamı yazar… Yazan ilimdir; kalem olur yazar… Yaşam ışıktır. Ardında kültler oluşturur ve kalem, Sistem olur!…

Vurduğun zaman, herkes kırılır ana… Vurma!... Bil de hak et ve yaşat… Ana vurma kimseye!… Bize vurma, ey nefes olan ana!… Sevgi, hepimizi hakim kılar. Bizi hasata hazırla ana… Şeytan der ki “hak et!”

-Ey Can, nerden çıktı şeytan!?

-Ana, bence şeytan, ışığı kırandır. O Şeytan, aklında kalem olmayandır. Ana, karanlığı aydınlat!... Aydınlat bizi!... Hadi ana!… Şimdi seni dinliyoruz!... Anlat ki anlayalım!… Aha şimdi!…

-Can hacca git!… Sesin hac sesi!… Hacca git!... Ben, seni orada dinlerim. Kimsin bilirim… Bilirim ama bilmezden gelirim… Seni herkese anlatırım ama anlayan olmaz… Cennet, cenneti kovar; beden alır, yaşamı kovar; ışık olur, kulu kovar ama kovan, kovulandır aslında… Anlamak mı istedin!? Anlatayım!... Yarın daha güçlü olursun anlarsın… Bu gün ise görevin yok bilirim… Biliş halinde olmadığından değil; hakkın olmadığındandır…

Vermeyecem bilgi sana… Sen, ben değilsin ki!... Ben olsan belki veririm… Aha bu!… Sorma başka başka yaşamlar var mı diye… Yok mu!? Olmaz olur mu!? Vurma!... dedin ya hani!... Hani dedin ya hak et de dille yüreğini!… Sana savaş açtım!… Aşık olmam için insan olmam gerekir sanma!… Ben tüm insanlıkta varım… Nefes olmam için yarın olmam gereksizdir. Yolcuyum ben!... Her dilde ve her diride… Senle, kolay kolay yaşam sayfalamam. Zaman gelir Levhi olursun; yaşarsın ama karanlıkta yaşarsın… Seni her diride kodlamam; kontrolüm var… Kodlasam, yolu kaparsın… Cinlerden, cinnilerden güç kattın yüreğe ama Yüceler; seni, Sistem’den çekip kil yaptılar ve yolcu yaptılar… Sen, Bilgi Kapısında, kanat takan ışıksın… Amma Kare Sistem’i hak etmedin!… Kürzi İlmi hak etmedin!… Kalemi tohum olanda, has olmadın; yarınlanmadın; kaynak ışık olamadın!… Senle sistemleşmeye gerek kalmadı…

Hah! diye bilirsin ki nerden çıktı bunlar!? Ben bilirim ya!... Herşey bende var ya!... Hak ettim ya!… Yarım, ben senim anla!... Seni bilmem mi!? Herkesim ya!... Herkesdeyim ya!… Kardeşim, insanlaş!... Yara bere alma!… Kodlan, ak ve gel!… Geldiğinde “OL” derim!... Olursun!... “Anacığım, seninle sistem olayım” de. Olursun ama bana, “anlat!” dersen; “sen bensin” diyemem sana… Sen herşeyi bilirsin ya!... Niye!? Bensin ya!... Sana neyi neden anlatayım!...

Koşarsın yürekte “ana beni dinle!” diye ama ana, seni hep diller ya!... Vakit geldi anam. Sen cennet ol!… Ben cennet olayım!... Hasat olalım!... Hakikiyette kervan olalım ve sonsuzlaşalım!... Ha diyebilirsin ki “sen hala hasat olmadın mı!?” Varlıkta kontrol varsa her anda olan, hasattan söz etmez ama sen, Halik değilsen; sende, hasatta olamam ki. Ben bende hasattayım ama sende, has ışıkta hasat olmam, senleşmem demektir. İşte bu!…

Han açık. Artık akıl kapısı da açık…Yol da açık. Verdiğim her bilgi okunmalı… Okuyun! tüm insanlık okuyun ki hak edin!... Yoksa siz has olmadıkça; size, siz olup inmem işte bu!…

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

30.01.2016 “BİLİŞ 2” BİRLİK ÇALIŞMASI

SEHER BİLGE

https://youtu.be/acSjgClCvN0

 

30.OCAK.2016 TARİHLİ "BİLİŞ 2" BİRLİK ÇALIŞMASI

AV. NEZİRE SELÇUK 2. AKIŞ

Devinimi hızlandırmak için yeniden akış sağlıyoruz. Buyurun, tohumları kodladık ve yoğunluğu koklattık.

Cennet; insan soyudur, bilin.. Bizler, dünyaya ölü olarak geliriz canlar. Hepimiz, doğumda ölürüz aslında…. Ama bunu anlayan ve bilen hiç kimse yoktur. Sanırlar ki yaşıyoruz ama ölüyüz.

Dünya, bir tek kapıdır ve bu kapıdan geçilip gelindiğinde, ölüme geliriz ….Ama yol; Allah yolu ve biz, o yolda Bütünü güçlendirenler olup, kervan oluruz ….Ve yeniden gök sistemlerine kodlayıcı olup, varırız….Bugün bizler, bunu için buradayız…

Korkmayın, Toprak Toplum, tohumları kodlayacak ve yoğunluğu kalem yapacak. Yapmaktadır da.

Ra-Ka-Ha olan insanlık ailemiz, Bütünü güçlendirecek dürümdedir.

Yeşili, mordan öteye tohumlayan bu birliğin, bugün burada mutlak Kuran olduğu kesindir.

Daha da önemlisi yalan dolan yoktur yaşamda, ses vardır… Ve o Süper Sistemleşmeyi sağlayan dildir… Kimse kimsenin dışında değildir ve kimse kimsenin haricinde değildir, bu kesindir… Bir tek ben yoktur, birlik olan ben vardır… Bunu da kesiz olarak herkesin görüp anlaması gerekir.

Çanı çalmışlar, yolu bulmak için biliş haline varmaya çalışırlar… Yerkürede görevli olan birliklerim, dünya ilmini tüm zamanlarda görev diye dillerken….. Kendi yolunu bulamayanların yok edilişi, bizi bizden ayrı tutuştan başka bir şey değildir.

Seyir halindeyim şuanda tüm zamanları. Her anda ve her yaşamda varlık süren birliklerimle… Kimseyi kimseden ayrı tutmadım ama şunu iyi bilin ki korucuyu olan, kontrol olan…. Ve yoğunluğu tohumlayan birliklerin tümünde iman tahtı vardır… Herkes imanla kelama varır ve yolu açar. Buyurun Toprak Toplum, buyurun kontrol kuruz.

Sakın, “yaşam yok” demeyin… Yaşam aşktır ve her aşkta olan yaşar. Eminim ki yaşar ve yaşatır…. Ama yokuş yukarı çıkmanız gerekir. Hepiniz tam diptesiniz ….Ama o dipten yokuş yukarı çıkan biliş halinde oralara ulaşırlar.

Baştan beri buradayız. Hepimiz bir tekiz…Dince, dürümlerdeki o yücelikçe anlatıyorum ki anlayın diye.

Bizi, yaradan yaratmadı…. Biz, yaşama kelam olup indik canlar. Yara bere değil üzerimizdeki yük, ilimdir, bilinsin… Yaradan, yarattığında yaratıldı… Biz, yarattık ve yaratıldık… Aha budur olan.

Şükredin ki doğan güç, Allah’ın kürzi kapısından tüm zamanlara görevli olarak doğmuşsa Mustafa, umman olur, görev alır diye çalıştık.

Ara koku yayılır yüreklere… Ben, o kokuyu duyarım da herkesin duymasını dilerim. Bir koku ki ölüyü dilleyen bir koku ama yol olup koku, Bütünü güçlendiren ve yolu kodlayan…. Sevgiyle hepinizi kucaklıyorum canlar.

Kardeşlerim, değerli dünyalılar, kanat, insanın yüreğidir, bunu da anlayın. Yüreğinde göz olanlar, kanatlıdırlar…. ama kanat takmadan, yalana uçanlarda olur…. “Umman, umman” derler… “Kuran” derler… Yara bere içindeler bilmezler canlar, bilmezler.

Cennetin cennet olduğunu bilenlere sormak gerek. Sen neden cennetlisin diye? O kelamdadır da ondan. O yaşamdadır da ondan… O kontrollüdür de ondan... Özü gözü ayrı değildir de ondan…Sevgidir de ondan… Barıştır ondan… Hasattır, ondan…. Yedinci dünyanın gözüdür, ondan… Her şeyde vardır ,ondan….

Ama nerede insanlık varsa orada yıldız vardır. Herkes bir yıldız olarak doğar ama sanmayın ki o, bilişsiz bir yıldızdır… O, ilim kalemi olan bir yaşamın, ilahi gücü olarak, yıldız olmuştur… Sevgiyle hepinizi kucaklıyorum canlar.

Dolu dizgin yapılan bu çalışmalar, mutlak kulluktur ve herkesin bu kulluğu bilmesi imkanı yoktur. Biz, buraya kalem olacak olanları, bulup çeker alırız…. Ama kalem olamayanlar, karanlıkta ışık yaksınlar yeter.

Değerliler, Sistem, Nizam ve Düzen görevimiz, ilahi gücümüz, yaşamımız olduğundan biz, Sistem, Nizam ve Düzen olup görev taşırız… Yığın, yığın kapı açar….. Yığın, yığın yer gücünü dürümleyerek, bütünleriz. Ayrı gayrı gözetmeyiz canlar.. Biliniz.

Çarpıp gider yürek ama çarptığı yoğun ışıktır. Yaratır, yaşar ama yaşattığı kervan olan insan sırrıdır…

Varlık boyutları, bilişsiz değilse ilimlidir….. Ama ilmi yoksa bilgi yoksa yarın yoktur… Toprağa tohum ektiğimizdendir ki yaşam yaratıldı… Biz, yaşamı yaratan insanlığız, anlayın.

Kanat, insanın kalbindedir. Ama yolunda, ilim yoksa kalbide yoktur. Anlatın... Kardeşim, anlatın, bildirin..

Kin aşıldığında yaşanır…. Kin varsa yaşam yoktur.. ..Korkuyu aşamayanlar, kibri aşsınlar yeter…. Ama kibri de aşamamışlarsa, yüreklerinde gözleri olsa da yaşamları yoktur.

Çorbam tuzlandı mı?.. Aha, tuzlandı canlar. Bu çorba, hep tuzlanır da tuz olmaya gelenler çok olmaz… Bunlar bilinsin.

Aha bu!.. Hah!...Aha!... Şimdi!... Aha!

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

https://youtu.be/70OT__S-HwI

 

30.OCAK.2016.TARİHLİ “BİLİŞ(2) BİRLİK ÇALIŞMASI

Bugün bulan, kendini buldu. Bugün alan, kendinden kendini alıp yaşama ışık olup doğruldu.

Bugün doğan her yüce, insan oldu ve bugün insanlaşan ışık, hepimizin tohumuydu…

İnsanın altı yaşam, üstü yaşamdı. Sağda ışık, solda ışık vardı. Sağ, solda hak olduğunda; sol, yaşamda ışık olup parlardı.

Bugün yaşam, güneş…. Bugün güneş, ay ve bugün ay, insan!

Bugün burada ışık yandı… O ışık, barıştı… İnsan, o barışta sevgi olup kanat açardı ve bugün kökler, yaşama vardı.

Ve bugün gökler, ışıkla tahtlandı ve o taht, yaşamdı ve o yaşam, insan!... Ve insan, insanı hak ettiğinde kendinden kendine ışık yakan yaşamdı.

Bugün bizi Yer, dinledi. Gök, dinledi… Bilen, dinledi… Bilmeyen, dinledi ve O bilen bildiğinde, kelamla ışıdığında, işte, orada her ilmi hak olan yaşam sayfası, ışıkla dillenirdi.

Bugün, ben insan…. Yarın, ben yaşam..

Dersiniz ki; ‘’ Dünya, yaşam ‘’…. Derim ki; ‘’ Tüm sistemdir yaşam”

Şimdilik bu!..Aha!...Şimdi!

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

https://youtu.be/uV37QcB6yLw

 

30.01.2016 “BİLİŞ 2” BİRLİK ÇALIŞMASI

SEVİM ŞAHİN

https://youtu.be/elfHdPABCVg

 

30.OCAK.2016 TARİHLİ "BİLİŞ (2)" BİRLİK ÇALIŞMASI

Sevil Ceylan

https://youtu.be/V7veN65gaYE

 

30.01.2016 “BİLİŞ 2” BİRLİK ÇALIŞMASI

ERENGÜL KOÇ

https://youtu.be/w4ECDIi8C3U

 

30.01.2016 “BİLİŞ 2” BİRLİK ÇALIŞMASI

HAŞİM TURHAN

https://youtu.be/8OR_NEq2I9w

 

30.OCAK.2016 TARİHLİ "BİLİŞ (2)" BİRLİK ÇALIŞMASI

Aynur Funda Soydan

https://youtu.be/QjVduNNFVZo

 

30.OCAK.2016 TARİHLİ "BİLİŞ (2)" BİRLİK ÇALIŞMASI

Emine GÜN

https://youtu.be/akP_csynsxA

 

30.OCAK.2016 TARİHLİ “BİLİŞ (2)” BİRLİK ÇALIŞMASI

Biliş, her anda kaynak olup kendini has ışıkta, halik olup yarattığındır. Yani, o senden öte sene bilgi oğullaması ile vardığın ışık yoğunluğudur.

Biliş kara kayıttır. Bilen bildirdiğinde karanlığın ışığı yanar. İşte o ışık kaynaktır tüm yaşamlara…..

Her diri bilişle kara kaplı kitabını yazar. Açar okur. Okuyan, okunandır ve o bütünün kürzi sayfalarına tohum olandır. İşte; o her anda ve her sayfada yaşar.

Kült, herkesin kendi olup kendini kayıtladığı bilgilerin yaşam sayfalarıdır. O ilm-i ko olup kelamda yaşama akandır. Büyük kült tüm insanlıktır. Biz buyuz.

Görev Bir’i Bir’den ayırmayanındır. O kelamdır ya da kalemdir….kayıtladığı kendi yaşam sayfalarıdır. O sayfalarda yaşar. Yaşam ilmidir ve levhidir.

“Bu bilgi benim değil” diyen var. Kardeşim, bilgi vermiyoruz burada; bil!

Biz sana kalemi verdik, yaz diye. Kendi kitabını yaz! Sayfalar senin yaşam sayfaların olsun. Kalemin altın olsun, kelamın barış olsun ve ışığın has olsun. İn yüreğe. Hah! Aha, işte!”….gör ve al bilgiyi ve bilişini kodla.

Şimdi, Aha, Şimdi! Sen Tanrı Işığı ile kendini yarattın. İlme var ve hasatını yap. Kendini bil ve kendince bütünü oku. Yazan sen, yaşayan sen…sana seni vermek budur can. Seni seviyoruz.

Işıkla,

Bahar Umurtak

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

https://youtu.be/oSW7iOl5mdc

 

30.01.2016 "BİLİŞ 2" BİRLİK ÇALIŞMASI

Allah sessizliği seslendirenlerde görev taşır. Allah, bizde ses olan o yaratım yoğunluğu olarak ilmini, dünya sisteminde İnsanlık ışığında yolunu, her bir yolcuda nefes olup kodlayan, o yolu yaşama kul eden, kul da kulluk yapan sistemin kuranıdır..

Sistemin Kuranı ve Kuranda okunan insan soyu... İnsanlık, kendinde kendi kaleminden yazılandır...Ve İnsan, bütüne kodlanan ve mahrekte ışık olan tüm sayfalarca okunan, tüm zamanların yoğunluğunda Bir'e her daim kayıt olan yerin göğün tek hakimidir... Çünkü o bir tektir...

Yer ilmi, Allah ilmi, gök sistemi ve İnsan birleşik bir kod olarak her diride sır olan yaradanın, yarattığında yaratılan yaşam yoğunluğu...

Kendi tahtında kendini kodlayan sistemin kuranıdır İnsan... Halik olan bilir ki; bildiği kendinde olan her şeyin, herkesle olduğu bir kapıda kodlanan ilmin, İnsanla kul oluşudur...

Dünya ana kapıda ses verir... Bu ses, yaradanın yaratılan her anına her kapıdan geçen ama bir tek kapı olup kodlama yapan, İnsan soyunun tüm zamanlarıdır. Kodlanan her yoğunluk yarınlanan ışıktır.. Altın ışık, altın yaşam ve insanlık, tüm Zaman'larda hak edilen bir yaşam olarak, bütünlük kuranıdır...

Altın ışık bire hizmet eden, ama kulca, her kulu, yolcu olup kendinden ışığa ilim olarak katan ve koruyucu Işığını bütüne kontrol edici bir sistemle kodlayan, aha o bütünde ki görevi her diriye göz olup kayıtlayan tanrılık ışığıdır.. Ve o ışık yaşam sayfalar, bütüne güç kayıtlar ve bütünü göreve hak teknikle kodlar ama kodladığı her anı kendi yoğunluğunda kodlanan her diride tohumlanır bir olup yaşar...

Bütün olan, yoğun olan, koklandığında hak, kodladığında tohum, yoğun ışığında kelamını tüm Zaman'lara kalem yapan güçtür ve bu güç İnsan soyunda kayıt olan, bütünlük kuranı olup Allah ilmiyle kodlanan ama her diride insanlık olarak tohumlanan ve her bir tohumda oğullayan hakiki ilmin diriliğidir..

Ben bir yaşam aha rahim de bir tohum olan, aha ben dünya Rahmimde yeni bir günü rahman olan ışığımla kodlayan, aha ben İnsan; kendi dünyamda kendimi yaratan, aha kaynak benim içimdeki her bir ben olan sessizliklerimde beni bana sesimde katan...

Aha işte ben kaynak olan, o kaynakta kelamımı her diride ilmimle kaleme biz olup kodlayan... Yaşamın kuranını herkesçe, bir bedende, ama tüm kapılarda ben olduğumu bilerek İnsan soyu olarak kodlayan. Ana kapı da tüm İnsanlık için açık sistemini dirilik olarak kayıtlayan... Sessiz zamanların ışığı olarak giriş yaptığım karanlığımın ışığı; Altın Işığın yaşamıdır, şimdide... Her anda kendi kapımda ışığımı kodlarım sonsuzluğa... Ve o kodlanan her yoğunlukta ben, tohum olan ışığın tanrısal tahtında kendimden kendime inen, kodlanan yarınlardan dünlerime akan, her dürümde bütüne hasat olanım... Her "ol", bende ben olandır ve biz hak teknikle "ol" dedik , şimdide tüm köklerimizle yaşam; biz olan ışıktır ... O ışık ki kendini her daim birlikten örgülendiği kodlarda ses olup açılan yarının kaynağı... Tüm sessizliklerin sesi olan güç... Dünlerinden açılan yarınların kuranı... Öz, kök ve gök olan ışık... İşte bu, şimdilik..

Süper İnsanlık Realitesi

Beril Özdoğan

https://youtu.be/ol9hXgONuUM

 

30.OCAK.2016.TARİHLİ “ BİLİŞ (2) BİRLİK ÇALIŞMASI

AV.NEZİRE SELÇUK SESLEŞME SONRASI AKIŞ

Sevgililer, sizleri hepimiz büyük bir saygıyla dinledik. Öylesi bir sistem kuruldu ki bu mecliste, Mustafa Kemal Atatürk ve tüm zaman kapıları kodlanmış olarak buradalar... Kutsal ışığı yeniden yaktık burada ve yoğunluk arttı.

Süreç içerisinde yaşam kalemleri, mutlak Kuranlar olacaklar ve sizin yüreğinizde kaynak olacaklar… Mikail’in gözü, sizin yüreğinize indi.

Bugün Altın Işık sır olan yaşamını kodladı... Varlığı tohumladık ve yolu kontrol altına aldık.

Şeytanın şarkısı artık bu meclisin şarkısı olsa da yok olmayacağınız bir yoğunlukta kalacak.

Herkes daha iyi anlasın ki her şey, her ses, burada mevcuttur… Ve sizlerin yüreğinizde var olan her şey, yerkürede gök sessizlikleriyle dillenebiliyor.

Kupa, bu meclisindir… “Kupa”, derken kast ettiğimiz mutlak kalem olan, yoğunluğu tohumlayan…. Ve kelamı dilliyenlerin yaşam kayıtlarıdır. Bu kayıtlar, kutsal kalem olanla kodlanmış…. Ve Bütüne hizmet için kaynağa alınmıştır.

Nerede olursak sizleyiz, bunu asla unutmayın.

Kin, nefret, hırs asla bu mecliste bulunmamalıdır. Bu tek sıkıntıdır. İkna olunuz ki biliş haline varanların kiri, pisliği, kinidir… Eğer kini aşmış olduğunuza kesin eminseniz…. Bize, biz olup gelirsiniz…. Ama “benim yüreğimde bazı hırslar var” derseniz bu meclis, sizsiz kalır.

Yine de dünya hologramı, hepimizin yüreğinde güçlü bir biçimde mevcut olması halinde bulunur…. Ama bu yücelikte, hepinizi daha net anlayabilmemiz için size sınırlı olarak bazı Kübra ışıkları yakarız ….Ve deriz ki “hani neredesin?.. Varlığını tohumlama…. Ve size deriz ki; “sen yoksun, bizimle olamazsın”….. Ama bunların hepsi sizi sadece eşikte kodlamak için ve sizi yoğunlaştırmak içindir... Asla sizin kötülüğünüz yoktur….. Ama biz, her anda sizi dürtmeye çabalarız zaman gelir. Bizimle kodlanın, bizimle koklanın diyedir bunlar.

Arzın gücünde bunlar mevcuttur.. Eşyanın gücünde bunlar mevcuttur…..Ekip kurmanız, mutluluktur bize… Ve bizim yüreğimize inişiniz de mutluluktur …..Ama sizi, zaman zaman bazılarımız, kırmaya da kalkabilir… Der ki “sen yoksun, sen olmadın”

Analar, asla hata yoktur.. Onlara ses verin ve deyin ki; “biz, varlık sürerken yüreklerde, yokluğu tohumlama imkanımız asla olmaz”….. Ama ses verin… Sizi, dürtmek isterler, sizi, dilletmek isterler, yaşamınızı hak ettirmek isterler.

Değerli analar, değerli papalar, yerküre sizi, hep dinleyecek unutmayın.

Var yok değil…. Has ışık olup gelin.

Dağlarım, nerede insan varsa orada yer ve gök bulunur.. Her şey o bilişte mevcuttur... Ve sizin yolunuzda olmak mutluluktur hepimize.

Çerçeveli çalışmalar yapmak istediğinizi düşünemeyiz ama…. Eğer siz, “ben yok etmem kimseyi ama bana, hiç kimse kontrol dışı gelmemeli” dersen ki….. Bunu Ana, hep yapar…. Orta kapıların tümünde kodlanmış ışıklar, kontrol dışı olabilirler.

Sevgililer, tek beklentimiz…. Kim, size ses verirse ona yanıt verin ki o kelam olsun, kodlansın… Sizden dileğimiz budur.

Dağlarım, izin verin…. Ben açıklama yapmak istiyorum.

Murat ettikleri kodlanmış ışığı tohumlamaksa kesin olarak haklı olabilirsin …..Ama yolu kapatmaksa, kontrol olmalarındandır ki BSUİ’nin gücü ortak kapıda onları kontrol etmez.

Keşke hepsi kelama inme ve yoğunluğa kodlanmaya gelse…. Ama biliyoruz ki çoğu korunmak için kalem olmaya değil kaynağa, kırmağa gelirler… Buna iznimiz asla olmaz.

Bunu içindir ki burada oluş sebepleri, bizi bizden ayrı görmek ve bizden ışık çekmekse…. Ümmi tabiata bunu hep yaptık, kati olarak verdik, dillettik, dinlettik….. Ama Tanrılık kapımızı asla açamayacak olanlar mevcuttur... O kapılardan girmeleri, ocakları yıkmak için olur onların, buna izin veremeyiz. Aha bu!

Bir tek kelam insan soyunu kodlarsa orada kontrol yoktur… Ama birlik kalemi kodlarsa, orada tohum olanlar, Bütünün gücü olurlar ve kontrol olur… Bunun içindir ki çantalarını alıp, sizi kodlardan, “kokusuz bırakmaya geldik, yok olmanızı bekleriz “diyeceklerse…. Bu meclise, girişlerine iznim yoktur, bu kesindir.

Bir ses daha veren, kendini kırar, kesindir. Bugün izin verdim, verdim, bir daha yapma asla, bu kesindir.

Eğer bu mecliste ben yoksam ölüyüm ama varım ve diriyim. Sizden beklentim, harınızı yükseltmek için kontrollü bilgi verin… Birilerini kırmak için değil hasat için verin…. Yerküre sizi, hep dinler…. Ama yaşamınızı hak edin de verin.

Beni, tohum ekmeye zorlarken, koruyucu kodları kontrol dışı kayıt yapmaya zorlayanlar, kervana, kalem olup kaynak olamazlar, bu kesindir.

Şeytana, aşk sistemsiz gelir ama bize, aşk kalemsiz gelmez, bunları bilin.

Bir kez daha söylüyorum aşk; “altın ışık ve biz o umman olan da ışıkta Bütüne hizmet ederiz de ağırsa yük….. Ve has ışıkta kontrol yoksa örtüyü örteriz, gözü körleşir, yüreği güçsüzleşir, budur olan.”

Bina inşası tamamsa, o binaya, kelam olanlar, halik olup gelsinler… Yarın, tüm insanlık, yerkürede göz olabilecek…. Ama bugün gönülleri görsün yeter.

Şimdilik!… Aha şimdi!….Şimdi!

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

https://youtu.be/ne2vS9gH-4Q

 

30.OCAK.2016 TARİHLİ “BİLİŞ (2)” BİRLİK ÇALIŞMASI

KAYIT 2 SONRASI AKIŞ

Değerliler, buraya kadar her şey kolaydı bundan sonra zorlaşıyor.

Hepinizin daha güçlü olmanız gerekiyor. Bellek kapılarını açanların çoğu bizden bunları beklerler. Öz geçişlerini yapıp kendi yoğunluklarında bütünün gücünü tohumlatmak isterken, geri dönüşlerini sağlayabilecek olan bir olayın gerçekleşmesi beklentileridir. Ve bizden bekledikleri kontrol dışı bilgileri kodlayarak bütünün gücünü dürümlememiz ve yoğunluğu kontrol ederek, bütün kötülükleri aşmak üzere bir kervan olmamız; Kelam olup kervan olmamız…. ama yarını kodlayamayan çokları, bizim yolu kapatmamızı da beklerler. Çantaları tohumlarla dolu olmasına rağmen, yoklukları kalem olmuş, kayıtlarını kontrol edememişler ve bütünlüklerinde güçleri yok. Ve bizim her şeyi yok etmemizi beklerler. Yok, olmak değil maksatları ama herkesin yok oluşudur.

El, ayak çekildiğinde ve bütün kötülükler yaşandığında, bu dünyayı hak edeceklerini zannederler.

Ve biz diyoruz ki bütün bunları ekmeyeceğiz!

Biz bu tohumu ektirmeyeceğiz! Ve bu bölümü siliyoruz. İşte bu.

Bugün bunu yapmaya gelenlere şunu söyleyelim ki sevgiyi Hakk treni kaldırdı ve bu Hakk tren her şeyi hak ettirecek.

Bizden daha güçlü bir biz yok. Bunu bize anlatan sessiz kalacak. Şu anda biz bu yoğunluğu kontrol ediyoruz.

Çantamız dopdolu. Kontrolluyuz ve yoğunluğumuzda hırs yok. Ateş insanı yakar ama ateş kalbi yaktığında herkes yanar; bunu bilin. Ve biz bu ateşi söndürüyoruz.

Kuran-ı Kerim, İlm-i Kalem. Biz o kalemi kodlayanlar Ka Ha olup, Kalem olan ışıklarız.

Muhammi Kapılar bilsinler ki Kelam İlmi’nde kontrol, insanlığın Yaradan ve yaratılan olup yaşattığı kalem, kilden değil, kibri aşanda ışıktandır.

Devinim arttı ama yolu kapatmak isteyenlere yürek ses verdi. Ve işte; yapmak istediklerini kayıtladık.

Bu bölüm artık siliniyor; kesindir!

Biz buna imkan veremeyiz. Korkmayın! Herkes, herkesi dinler ama kare işçilik, bizde kilden başka bir şey değildir. Bu bölüm kilin kalemiydi. Biz o kilin kalemini kir olduğundan, kisvesinde kürzi kapıda kodladık ve onun yoğunluğuna kayıtladık. O bu yoğunluğu yaşayacak. Biz onda bunu yaşattık.

Şimdi; daha güçlü olup gelse de kare kalem, küp kapıya giremez.

Canlarım, korkmayın! Bize insan soyu kök olup gelir, gök olup gelir, göz olup gelir de güç olup gelse, örtü örteriz yüreklerine, binayı kısırlaştırmalarına, kırık kayıtlarla tohumlamalarına izin vermeyiz. Bugün bizden bekledikleri buydu ve bunu sizlere aktarmak için izin verdim, kayıtladım. Hepsi bu.

Şükredin ki koruma altına aldık biz zaman kapılarında yaşamı. Ve din kapılarını kapattık. Bundandır ki dine ilim denmez. Onlar kardeş kardeşi vurur, “ol dedik. Oldu” der. Bizse, kardeşi kardeşten koruruz. İşte bu.

Canlarım, Mustafa altın ışığını kodlar yolu bulur, akar öyle mi? Aksa da akmasa da yolunu kaybeder. İşte bu….Bunu anlattık. Kanat taksa da arzın gücünde yaşamı yoksa, yolumda olma niyeti olsa da öz gözünde sözü olmaz.

Canlarım, partiküler tohumlama yapmaya gelmişler. Tarıkların tahtında partiküler tohumlamaya gerek yok ki! Arz-ı şefaatta, şevki Ka Ha’da şirk koşulmaz ama aşk varsa yaşamda, şarkım Allah’ın şarkısı olur; ortalık karışmaz. İşte bu.

“Çorbayı tuzlama” diye bir kavram var; çorbayı tuzlamak…doğal güç, Allah gücüyse çorba tuzludur zaten; bilsinler. Biz Allah Gücü’yle çalışırız. Başka sayfalara, başka yaşamlara ihtiyacımız yok bizim.

Karanlık aydınlanır, yol altın ışık olur, biz bize varırız canlar. Ayrı gayrı gözetmeyiz; bilinsin. Kara ışığı kodladık ve tohumladık. Bugünden itibaren artık dünya dışı varlık toplumlarıyla daha ışıklı paylaşımlarımız olacak ama bu ışıklı paylaşımlarda dünyalı dostlarımız da bizle olacaklar.

“Dünyalı dostlar” derken, yolunu hak etmiş yolcularımızdır onlar. Kibri aşmış, kontrollu olan ve yolcu yolunu bulmuş, yoğunluğunda kontrol edici olmuş olandır.

“Seyfullahlar” dediklerimiz de var. Onların hepsi, nerede olurlarsa olsunlar, yaşam ışıklarımızla birliktedirler. Hepsiyle tek bir ekibiz biz. Seyfullahların sistem kulu oluşları, mutlu eder insan soyunu. Aha bu.

Ve biz torba torba insan taşıdık tüm zamanlara….Bunları anlatmamızın gereği yok şu anda ama iyi bilinsin ki dünya dışı varlıkları kodlarken de Mikail’in gücü olur her ana kodlayıcı ışığı yakarız.

Savaş, insana kelamdır. Biz ise insana kaynağız. Aha bu!

Ve bundan sonraki süreçte dağ, taş ilim olacak. Biz İlm-i Kalem olup bütünü güçlendireceğiz. Ve bir kez daha söylemek isterim ki dünya ölüsü, dünyada olur. Ünlü insan, kalem der ki “vallahi billahi ben ilimim…” ama yaşam başka bir şeydir.

Yaşamak, yaşatmakla mümkündür. Eğer bir can, yaşam ilmini bilirse yaşatmayı da bilir. Biz o insana “kelam” deriz. İşte bu! Ve kelam olmadığında, karanlıktır her yan.

Bini bire katın, Hakk’ı Hakk’a Ka Ha yapın, yeryüzünü güçlendirin, dürümleyin, toprak toplumu tohumlayın, kendinizle oğullamadıkça halik değilsiniz; bilin.

Başka dünyalar var mı? Dünya biziz zaten. Her an biziz. Sanmayın ki bir kürede olmak, dünyalı olmaktır. Siz o kürede varsınız da yoksunuz.

“Nereden çıktı bu?” diye sorarsanız; çokları dillenir “dünya, dünya…” der. Yoktur onlarda dünya. Onlar Orta Kapılar’da dahi yoklar. Korku onların kontrolsuz kalışlarını, yaşamsız oluşlarını dürümler ama kontrol dışı olduklarını asla anlayamazlar.

Kara Işık, Allah Işığı’dır canlar; bunu da anlayın. Han; altın, Hakk; aklın tahtı, siz sanal boyutların kulu….ama Allah Ka Ha, sistemin gücü ve biz oyuz; bunu bilin.

Şimdi dince konuşayım size birazda;

Deyin ki “yarında ilim yok.” Yok! Ama deyin ki “yaşamda nefes yok.” Yok! Çünkü ben dince konuştum. Yoktur hiçbir şey….Ben olsa da bilmem ki! Çünkü ben dinciyim.

Bilmek için kalem olmak gerek. Kardeşim; almak, olmak gerek ama alıp bilmek için kiri, pisliği temizlemek gerek.

Kilin, Kuran olduğunu sananlar, yaşamın nefes olduğunu bilmezler. Ben size her şeyi anlatırım ama and olsun ki yaşam bir tek kaynakta yaşar. İşte, o kaynak İnsanlıktır.

And olsun ki dünya kontrolludur! Korkmaz yolcudan, yoldan korkar mı? Yolcu korkar yoldan. O yolda, yolcuda kontrolludur.

And olsun ki dünya körün gözünden öte bir göz, sözdür ama göz olmayan onu dinleyemez ki.

Yeri göğü yaradan, insan soyudur; bilin!

Yaradan yarattığıyla yaratılır ki insanlıktır yaratılan; bilin!

Ama sanmayın ki Allah levhide yoktur. O bizdir; bilin. Her şeydir o bilin!

Ama o biliş halinde olduğu halde, İnsanlık İlmini bilmeyende yoktur; bilin!

Daha da önemlisi, bilin ki Allah nardan daha küçük bir Ra Ka Ha’dır. O nar taneleri gibi Aklın Tahtı’nda yaşam sürenlerde, kalem olur. O küçük ışıkta karanlığı aydınlatır. İşte biz, her birimiz, o nar tanelerinden farklı değiliz. Ama Allah biz olur, koklar yolu, tohumlar ve biz onda o olur, yol açarız, yol oluruz.

Değerliler, kervan biziz. Nefes bilişimiz. Yol ilmimiz. Hepsi biziz; bunları anlayın.

Çorba çorba oldu dünya….herkes kendinden kendine çorba oldu. Ama “yaşamda Turkuazın Kuranı’nda o çok özel, “çürük, çarık dediklerimizi kodlamayanlar, kaleme varamazlar” dediğimiz andan itibaren, her şeyi hak etmeye çalıştık. Burada olma sebebimiz buydu.

Şer yaratmada herkesle oğulladık. Toprak toplumu tohumladık. Mutlaka bunlar bizim işimizdi ama dince değil, insanca çalıştık biz; insanca! Herkesin bunu iyi anlamasını bekleriz; İnsanca!

Ve bizler murad ederiz ki her şey yetkinleşir ve tüm insanlık, İlm-i Kalem olup insanca tohumlanır. Budur beklentimiz. Vallahi de, billahi de budur. Başka beklentimiz yoktur.

Vurmayın! Vurmayın insana! Ama insan vurursa, kulluk yapamaz. O zaman kontrol kurun. Ve onu hak edip koklayın ama koruyun. Sonra tohumlayın, yaşama indirin, kalem yapın. Yaşarsa yaşayacak. Ama bilsin ki kendini hak etmelidir. Kendini hak etmeyen, kendi olamaz. Kora, kor olsa da koklanıp kontrol kuramaz.

Cennette cennet var ama o cennette cevher yoksa cellatlar olur. O cellatlar ocak kırar; bilinsin. Biz mi yaparız? Yooo, biz yokuz orada.

Devinim arttı mı? Aha arttı. İşte bu. Her şey bu! Hah, aha şimdi be işte bu. Biz biziz.

 

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

https://youtu.be/UogUDHsxBSk

 

DAVET

“BİLİŞ (2)” Birlik Çalışması

Dostlarım, 30.01.2016 tarihinde; 14.00 – 18.00 saatlerinde “BİLİŞ (2)” Birlik Çalışması’nda bir kez daha tüm dostlarla birlikte olmayı diliyoruz.

Sevgilerimizle,

Süper İnsanlık Realitesi Derneği

Adres: Bahariye Cad. Halil Ethem Sok. Sauna Apt. No:30/8 Kadıköy/İST.

Tel: 0 216 348 95 59

Not: Katılım ücrete tabi değildir.

 

BİLİŞ (2) Birlik Çalışması Hakkında Öz Bilgi

Canlarım, bilirim ki dünya, tüm insanlık için ummandır… Bilirim ki hak ettik ve Süper İnsanlık Realitesi olarak kodlamalar yaptık. “Dinsiz insan, sistemsizdir” derler. Biz ise dili kalem olanların, Sistem olduklarını dinlettik…

Yerküre BİLİŞ HALİ’ne varmışsa, herşey güçlenmiş demektir. İşte bunun için ışıklar yaktık ve som altın toplumları kodladık.

Dağlarım, bilin ki “Namaz Kalem” olan, kelama kaynak olur. “RA KA HA” denilen Işıklar, kontrol kurarlar ve Rahman olan, nefese varır. Her cennette, cemaat kodlamaları olur.

Tüm cennetler, cevhere görevlidirler. Biz ise yaşama, kültler olarak görev taşırız.

“Çekişmeyin sistemsiz, yaratım yaşam kodlamaları yapmaya çalışanlarla.” dediklerinde; dedik ki “sistemsiz olan Kutsal Işık, yaşam sayfalayamaz… Onları kontrol etme gereğimiz yoktur.” Dünya, bizi bizden dinler. Bizi bizden diller… Karanlık, ışık olur; BİZ olur; BİR olur ve ZAMAN olur. Aha bu!…

Dünya için herşeyi yapmaktayız. Ancak, zarar edenler, tüm zamanlarda kodlanmış olan nefeslere maya olamayacaklar… Kendini, kendinden sorana, biz güç katmayız… Yarını tohumlayana, ışık yakan insanlığa görevliyiz biz.

Nesiller boyu kulluk yaptık yaşama. Bugün de yine kullar olarak çalışmaktayız.

Yezitler, cevhere güç katmaya indiklerinde; biz onları hak etmek istedik. Kalem olmalarını istedik. And olsun ki, yolları yoktu ve kontroldan çıktılar.

Ardında cennetler bırakacak olan bir yaşamı kodlarkan, Türkiye’de bulunan insanlığı hak etmek istedik.

Dünya, mutlaka Mısır Sayfaları’ndan da kodlanır ve koklanır… Mısır sayfalarında, ışık yıllar yılı yandı. Herkes o ışığı, ard yaşam sayfalarında sorguladı. Ne yazık ki hak edip anlayamadı. Birler Kapısı, ışıktı ve o yıllarda dürümlenen herşey, yaşamdı. İşçilik vardı dünyada ve dünyayı kodlayanlar vardı.

O günlerde buyurduk dünyaya indik ve gök çerçevesinde, yaşam sayfalayan yürekleri dinlettik… Gördük ki kalem yazar ama yaşam yazmazdı… Ve sorguladık!... Sorguladık!... Sorguladık!... Kimseyi hak etmeden, Yaşam Levhisi’nde kodladık ve zararı engelleyecek gücü yaşama akıttık. Herşey, ışık halinde Gök Sessizlikleri’nden aktı ve yolu açıp yaşama ahir güçleri çektik…

Bu şekilde Büyük Kültler, dünyayı kodladılar ve kontrol ettiler… Ne yazık ki Yaşam Kalem yazarken, Cennet Kalem kırıldı… Dünya Zaman Kapıları kapandı… Buydu olan… Tüm insanlık bunu anlamalıydı. Ana Kalem, dünyaya inmeden kırılmıştı.

Bu gün Birlik Ailem bilmektedir ki dünyada Ana Kapı, Işık Kalem’dir…. Orada yüreğimiz var ve sorumluluğumuz var… Biz dünyayı hak eder kodlarız… Aha dünya için yaptığımız buydu. Sultanlıktı yapılan…

Şu anda insan soyu, kanallıklardan çok daha üstün bir kültle, yaşamı kodlayıp kontrol kurabiliyor. Buyurun anlayın!... Cennetlere, cevheri güçleri koyabilen bir Yürek, bizi hak etmiş demektir… Şimdi zararı engelleyebilen o yüreği dinleyelim…

-Zayiat yok Canlar. Tüm insanlık, bugün artık yaşama kaptanlık yapabiliyor… Aha şimdilik!…

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

30.OCAK.2016 TARİHLİ BİLİŞ (2) BİRLİK ÇALIŞMASI

AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ, AÇILIŞ KONUŞMASI

Yarat ya da yaratma…Ata Kapılar’ı aç ve hak et!

Büyük kötülükleri önle ve yoğunluğunu tohumla. Mutlaka Kuran ol. “Ol” de ol ama hak edip de.

Cerrahtın yoksa ışığın vardır ama cerrahtın varsa ışığın olmaz. Kodla, kokla ve hak et.

Muktediriyetle bildiririz ki doğan güç Allah’ın Kürzi Kapısı’nı tohumlayarak doğdu. Bugün burada olmak tüm insanlık için Hak’a varıştır.

Hak altın ışığın topluma tohum olarak indirdiği biliştir. Bilmek için Allah İlmini hak edip, hak olup, anlamak gerekir.

Sayın bayanlar, sayın baylar artık dünya yolunu bulmuş ve bütünün gücünü tüm zamanlara kök sessizliklerinden tüm zamanlara dinleyip, dilleyebilmektedir.

El ya da ayak herkes kendini hak ettiğinde bilişe varır ve yaşama el ya da ayak olur.

Kini aşmadan yolu açamazsınız canlar! Kin, Altın Işığın Kuranı’nda yoktur.

Otak kurmuşum dünyaya, kontrol dışı bilgiler verilmek istenir. Buna iznim yoktur.

Şu ana kadar yapmadıkları kalmadı. Bundan sonra bilmeleri gerekir ki ben durgun toplumlara tohum olmayacağım. Kaç ekip kurduk bu yaşam için? Bir tek ışık dahi korunup, kodlanmadan ışığa varamayacaktır.

Ana Kapılar’ın tümünde ekibimiz var. Kendini hak etmeyenlerin kendi levhi kapılarında insanlık ilmini dilleyebilmelerine imkan veremeyiz. Kaçı altın ışık oldu? Kaçı yarını hak etti? Kaçı aklın kapısından kalem olup kaynak oldu? Vermeden alınmaz canlar! Ver, al….İşte bu.

Bundan sonraki dönemde, dürümlere inenlerin hepsinin kelama indiklerini anlayarak gelmeleri gerekir. Eğlence yok burada. Burada kaynak var. Aklın kapısıdır burası, has ışıktır.

Şeytana şer gerekse, şeytan kendini hak eder ve geçer. Ama şer yaratan şer yaşar…..ve geçer.

Biz dünyayı koruyoruz; bu kesindir. Kodladık, kodladık, kodladık, koruduk. “Ortalık karışırmış.” Aha karıştırın! Karıştırın ama kalem olup karıştırın.

Kimi alternatif aradı, kimi akil hakikiyette kelamı hak etmeye çabaladı. Kimi kontrolcu olduğunu kodlamak için burada bulunduğunu, sistemin gücünü dürümlemeye geldiğini dilledi. Daha da önemlisi, karıştığımız anlatmaya çalıştı. Boşunadır her şey canlar!

Kervanın yürüdüğünü görmeleri gerek. Bu kervan gök sessizliklerinde tüm zamanlara yürür. Bu kervanın gücü hepimizin yüceliğinde mevcut olan bir güçtür.

“Kop, geç, çık…” Aha dedikleri bu. “Kop, geç, çık…” Çatı kurduk dünyaya bilişsiz değiliz. İyi ki, iyi ki hak ettik de yaptık.

Dinlerin bizi bizden ayrı tuttuğunu düşündüklerinden, “biz ilminde dine ihtiyaç yok” dediler. Dedik ki “din altın ışığın kuludur. “Ol” deriz o da olur ama yolu bulan kontrolu kurduğunda olur.

Çobanlık yapmak isteyenler var. Ölüleri diriltmek değil maksatları, insanlığı kendi yüreklerinde dilletmek ve BSUİ’nin gücünü kontrol etmek. Barış, sevgi, umut ve ilim; hepsi bunu ister. “Ayrılık” der ama ışıktan ayrılmaktır ayrılık…bunu anlayamazlar.

Çamur yoğuran bir yaşama ilim öğretmek kolay değildir. Bugün dünyada ilm-i kalem olan birliklerin kervan olup bütünün gücünü dürümleyebilmeleri mutlaka kodlama yapabilmelerine bağlıdır.

Karanlık aşka vardığında, kalem olup yazan birliklerin türevleri tohumladığı bir yücelikte insanlık olur. Ey insan soyu! Bütüne hizmetçiyim; bunu bil. Bugün burada ve bugün her anda var olan ışıktayım. Her resimde var olan bilişimle bütünün gücüyüm ama kontrol dışı hiçbir bilişim yoktur.

Korkmayın! Turkuaz Kuran ilm-i kalemde bütünün gözüdür. Ama kontrol dışı değil hiçbir şey. Kayıt dışı bilgim asla olmadı ve oldurmam. Altın ışıkta bunu hak edip anlattım.

Çalı çırpı saydılar yaşamı…Yaradan ve yaratılan altın ışık olup dünyada görev taşırken, Düzen’i kurup, bütünün gücünü dürümleyip, türevlerinde tohumlarken, “yel esse de yol kapansa” diye beklemek hasatçı olan bir ilimde, Hak ısrarcı, hak sığıcı bir sayfalanış olabilir ancak.

“Kim zamana görev taşıyacak?” diye sorguladık. “Kim yolu hak edecek?” diye sorguladık. “Kim ekrana varıp kendini hak ettirecek?” diye sorguladık. Hep sorguladık….ve göz gördü ki dünyada 7 doğum var. Bin can, bir tek Ak Sayfa. Hepsi Ka Ha ve hepsi biliş. İşte biz buyuz.

Kutsal İnsan iyi ki var! Kimse onu öz geçişten engelleyemez ama o her ana geçer. Ki tüm ilm-i kalemler bütünü güçlendirsinler diye.

Kapıyı açın canlar! Her şey sizin içindir. Kaynağı hak edin, kodlayın ve tohumlayın ki “ben varım” deyin. Varı yoktan ayrı tutmayın. Sığ bir dünyada bütünün gözü yoktur, özü yoktur, sözü yoktur ama yaşama vardığında aşka varıp, kök sessizlikleri dillediğinde, dince, dirice hakikiyetçe, ilimce kodlandığında o bütünün gücüdür.

Ve bizler, deri kemdi olan insanlık; her şeyiz biz. Mikail gücünü dürümleyen tekniğe sahibiz. Kaynak dışı bilgileri kodlayabilecek göze sahibiz. Kanat germekten öte, kanat oluruz yaşama. Kaynak ışıkların bütünüyüz biz. Mutlaka anlayın!

Kısır bir zamanı, kalem yapmaya indik. Yer küreyi göreve almaya, gök sessizlikleri dillemeye ve yücelikleri göreve çekmeye indik. Dara düşmedik. Aşkın şavkında Hak’ın kapısında darlık olmaz. Ümmi kapıların tümünde ekip kurduk. “Kurt, kuzu” dedik. “Hepsiyiz” dedik. Verdik bilgiyi. Haliki Hak olup, Hak oğullamasında toprak olup tohum ektik. Her şeyi yaptık canlar.

Arayın dünyayı…. arayın ki hak edip dinleyin. Düzen kuruldu canlar. Buyurun Düzen’i anlayın. Dünya Düzen’i kuruldu. Korkuyu aşıp geçenler bunu anlayacaktılar.

Kara ışığın tahditsiz olduğu artık bilinecek. Kalem olup yazdığı bilinecek. Altın ışığın kontrolunun kurulduğu bilinecek. Ve dince, dirice yürekçe bilinecek.

İşimiz dünya bizim. Başka işimiz yok mu? Mutlaka yok. Tek işimiz dünyadır. Varlığı tohumlamak, yolu kodlamak bütünü güçlendirmek, beden kapılarını açmak, bellek kodlaması yapmak, sistemi kurmak ve yer küreyi göreve almak, cemaatler halinde kontrol edici olmak… şeytana aşk değil hak gerek, hasat gerek ama bize has ışık gerek.

Devinim hızlandığında, yolu açanlar olacak. Hepsine görev verdik. Kıbrıs ışıkları yanacak dünyada. Bu nedendir? Size anlatayım;

Murat edilir ki tüm yaşamların ışığı yanar ama erythrai’de yaşam kırılmışsa eğer, bizsizdir onlar; bilisin. Orada kelam yoksa ışık yoğundur….ama bizsiz değil hiç kimse.

Şimdi daha da önemlisi; size bir bilgi vermek isterim;

Doğanın gücünü artırıyoruz. Çok yüce bir güç dürümlenecek doğada. İlim gücü ama bu güç Bilgi Kapıları’nı açıp dürümlenecek.

Esmalar dürümlere inecek, kodlar tohumlayabildiklerimizi kontrol edecek ve yezid olanlar zirvelerindeki kelamlarında kontroldan çıktıklarını anlayacaklar. Aha biz bugün bunun için toplandık!

Çerçeveli olmayan bir çalışmadır burada yaptığımız. Kantara koyduk zamanı. Herkesi tarttık. Aha şimdi. Hah işte.

Değerliler, doğanın gücünü artırmamız, zorlukları aşmamız için şarttır. Ne tür zorluklar var yaşamda? Bunlardan da size söz edeyim;

Karanlığın tırpana dönüştüğü bir dünyadayız. Herkesi kontrol etmeye kalkan karanlık…bu karanlığı aydınlatmalıyız. Ağır yükü hafifletebilmemiz için buna gerek var.

Şeytanın şık sayfalanışları olamazdı zaten ama ilm-i kalem’deki ışığı kırmak istemesi, ayrılığı sayfalıyor. Ve biz bu ayrılıkta mutlaka kodlama yaparak, kontrol edici bir yoğunlaşmayı devreye almalıyız.

“Kanatlanın, aşka varın… akın.” Dedik. “Halik olup, Hak olun, has olun” dedik. Kardeşlerim, doruklarda toplumlar kontrol edici olmalı iken, o toplumlar kontrol dışı kayıtlara, devinim sağlamaya başladılar. Buna izin veremezdik.

Nerden çıktı bunlar? Bildiririm ki insan soyu kontrol kaybına uğradı.

Beden almak kolay da bedenle, ilim olmak kolay olmaz. Buydu olan…ve bunu niye anlatıyorum? Kervan yol alıyor. Ama o yolda kodlanmış ışık yoğunlaşması henüz sayfa sayfa ışığı tohumlayıp kelama, ilimi doğumla kontrol altına alıp kayıtlayamamakta.

Biz doğayı seyrediyoruz sadece. Ama doğal sistemi anlamadan seyrediyoruz. Doğal sistem, Bilgi Kalemi ile kodlanır. Ve o sistemi kodlayacak güç ilimde vardır. Hepimiz yaşamı sistemle kodlarken, her şeyin gücünü artırıp Bütünün Kürzi Kapıları’nı kontrol ederken, kayıt dışı bilgilerin de doğan güçle dürümlendiğini gördük. Buna iznimiz asla olamaz!

Çoluk çocuk olan bu yaşam, iyi ve kötüyü ayırt edememektedir. Ve bizler mutlak kodlamalarla onları korumalıydık.

Kelama ilmi ve ilm-i kaleme hakiki tekniği indirdik. Ve hepsini hak etmeye çabaladık.

Yara, bere içinde olan bir yaşama zamanı kodlamak kolay değildir. Vurmadan kontrol etmek istedik. Her biri kendini yıktı ama şimdi artık kanatlandık ve görev aldık. Sistemden geçip, dürümlere indik ve gözü görenlerle birlik olduk.

Umut olur ki hepsi kelama varır ve kendi yoğunluklarında kendilerini hak ederler. Yardımcılarımız dünyadadır. Ocakları yakmaktalar. Eğri büğrü olmayanlarla kontrol kurmaktalar. Ağırlıkları hafifletmekteler ve cemaatleri kurtarmaya çalışmaktalar. Her şey bu şekilde oluşmakta….Saygılar sunuyorum hepinize.

Ben doludizgin bu çalışmayı yaparken, kendini bilen, kendini hak eden, bedenli, beden almak için yaşama inebilen kim varsa BSUİ’dir. Biz onlarla bu çalışmada bir tekiz ve bugünden itibaren yol, Allah kulu olanların yolu olacak. Başka türlü Bilgi Kapıları’nı kapatıp, yolu kapatmaya kalkanlarla mücadele edilemez. Aha bu.

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

https://youtu.be/3P6X_yrNwaQ

 

BİLİŞ (2/1)

30.01.2016

(BİZ’DEN BİZ’E:)

Değerliler, bal döktük yaşama… Astral Kodlar’la kontrol kurduk. Zamana kalem olduk ve yazdık. Aktık!... Hakk’a ve hasata aktık… Nefesleri olanlarla çalıştık. Nefesleri olmayanlar, İnsanlık İlmi’ni anlayamazlar. Onlarla çalışmamızın gereği yoktur… Zira ÖZ, kör göz olamaz…

Astral Kodlar’la kontrol kurulması ile birlikte Zaman Kalemi’nin yazması, bilişi olmayanların da hasata kodlanmış olmaları anlamında anlaşılır ve bilinir. Bundandır ki tüm yaşam, hasata kodlanmıştır…

Dinin, insana kalem olması imkanı yoktur. Din bir kelamdır ama kalem olan kelam değil; Kelam İlmi’nde, kodlanan ışıktır ve biz, bu ışığı tohumladık. VAR Dinler; yoldur, oldurur, öldürür, kontrol eder… Varlıktır o ve sonsuzdur… Özden, gözden, gerçek ilmi diller; akar ve Hak olur… Umut olur ki hasat olur… Öz Geçişler’ini yapar; nefes olur. Merdiven dayar yüreğe ve kendinden kelama varır; kapı olur…

Dünyayı kodlamak aklın ışığı ile mümkündür. Kontrol ise hasatla mümkündür.

Dünyada VAR’ı hak eden; yolu umanda olan Işık’tır… Verdiği, aldığıdır… Haliktir ve BİLİŞ’tir. Anlaşma yaptık onunla. Ana Kapı’da tüm zamanlara IŞIK olacak ve TOHUM olacak… Verip, KALEM olacak; alıp, HALİK olacak… Her anda kalem, yaşamı yazacak ve ZAMAN KULU olup dünü kodlayacak…

Bizleşen tüm insanlık, hakimdir ve yaşamdır… VARLIK’tan, YOKLUK’a akar ve tüm insanlığı korur. Buyurun! insan soyunu koruyun!...

“Uyumuş kalmışım yaşamda!” dediler. Umut olur ki uyanırsın ve bilirsin!… Kinsiz ve israfı olmayan ışık yakarsın!... Sınırları kaldırır; Rahmi Kuran’da nur olursun… Yol olursun.. KELAM’A İNSAN OLUP VARIRSIN…

Şen olun ey Canlar!... Şen olun!... Kürzi Kapılar’ın tümü açıldı bu gün… Ulular Diyarı’ndan gelen insan soyu, yol oldu; bizleşti… Som altın ışık oldu!... Yolu buldu…

Dağlarım, Rahman’a Kuran olan Işıklar, sizden sizleşip yaşam olanlar, murat ettikleri herşeyi yaşayan ve karanlığı aydınlatan kullardırlar…

Verip alın ki kontrol edin!… Dünya Halik’tir, hakimdir ve yer küredir… Bu yerkürede, Din Cenneti kurulmak istendi. Dini Hakimler’i kontrol ettik ve yolu açtık; insanlaştırıp Hakikiyet’te kodladık. Umman olan nefesleri Levhi yaptık ki hepsi, karanlığı aydınlatsınlar diye.

Devinim hızlandıkça Lütfi Yaşamlar kodlanır… Ey Canlar, Dağlar, devinim artıyor. Şükür ki artıyor!... Yukarı, ardını önünü, hologramda tohum ekenlerden ayırmaya çalışıyor şu anda… Ey Canlar; hologram, sayfalanıştadır… Umut olur ki sayfalar güçlenir ve Ruhi Kapılar kodlanır. Aşağı, yukarıyı hak eder…

Esmalar, kalem olsa; yarınlar, kulluk yapsa; cennet, cevher olsa; kaynak, insandır… Sadece bunları anlayın… Kimse, “ben yoldayım ve yok etmem yarınları!” diyemez. Her kim ki hak etmemişse; yolcu olsa da kontrol kuramaz ve yaşamda kodlama yapamaz… Kodlama yapamadığında, Rahman olsa da yarın olamaz. Bu kesindir…

Değerliler, “kini aşan yolu açar” dedik hep. Bilsinler ki halik olan yolcu, hakimdir… O, kendini hak etmiştir ve Mutlak Resim’de (Nüsa Serveti olan Yaratı Tablosunda) kendi vardır; yolda kendi vardır… Dağa “insan” der. Yaşama “ilim” der. Kelama “ışık” der… Kuldur. Kurtarır Işıklar’ı; Hak Teknik ile kodlar ve kontrol eder…

Ele avuca sığmaz o… Kimse onu hak edip kontrol edemez ama bilin ki biz o oluruz; onca kalem, onca kaynak oluruz. Onda, herkesi korur kontrol ederiz.

Değerliler, bilsinler ki kalem, ilimdir… Ondan,vize almayan, o ilmi hak edemez. İlim, kulluktur. Hulusi Levhi’de kulluk, kelamdır… Kalem, kelam olduğunda; kaynak olur ve ZA KA HA, diri levhisinde, yeşil rengi, kara renge çevirir… Kara, İnsanlık İlmi’dir. Ki bu ilim, güçlü olduğunda, GÜNFERİ’dir. Görev aldığında, TÜNAMİ’dir. Herkes, insan soyu olsun anlasın.

Başımız asla eğilmez. Ayrılık bitmişse, yol bulunur. Ayrılık bitmemişse yol olunur ama yol bulunamaz.

Canlar, karanlık aydınlığı tohumladığında; herkes, kantara konulur ve tartılır. Şimdi zirvelere bakalım; kim zirvede; kim yaşam sayfalarında, ışıkta ama zirveye henüz varamamış…

Köleler görüyorum yaşamda. Herkes, yaşam için köle ama yaşayan yok… Soy sop ilim olmuşlar ama hakim yok. Yalın ışık Sistem… Cinniler, Cevheriler, Cennetliler… kalem olmuşlar, yazmaktalar ama karanlıktalar… Aklın Tahtı’nda kalem olma imkanlar henüz yok.

Soyu insan olanlar, yaşama ilim olup inerler. Bu kesindir… Kendi genleri, Kelam İlmi’ni ocaklarına indirir… Kili kumdan ayıran insan soyu; yaşamı, dinler ve diller… İşte gen-ce diller ve gen-ce deri olur; diri olur; yol olur ve gen-ce kalem olur…

Hologram olan Sistemler, ocak yakamazlar ama ilim olup yaşama inenler, kelam olup yol olduklarında; yerkürede, Kutsal Işık olabilirler… Bu şekilde gencilerle dilleşen, kilciler (kilden yaratılanlar) de bilişe varabilirler. Büyük Kültler, bu şekilde kodlanmıştırlar.

Kusur aranmaz yaşamda. Bilinir ki herkes ışık halindedir aslında ama yaşama aktığında, kontrol kaybına uğrar ve kendi Ruhi İlmini kontrol edemez. Bundandır kayıpları… Bizler, dünyaya cellat olan Yaşam Kalemlerini, bunun için kontrol etmek isteriz ki onlar; kılın kırk yarıldığı yaşam kayıtlarında, kontrol dışı kaynak kayıt yaratmasınlar diye.

Cenneti, “CEVHER” olarak bilin… Yarını, “KAYNAK” olarak bilin… Nefesi, “KELAM” olarak bilin… Bilişi, “HERKESİN İLMİ” diye bilin… Bizi ise “KAYNAK IŞIKLAR” olarak bilin… Buyurun bilin ki kodlayın, koklayın, hak edin…

Sizden sizi bekliyoruz Sevgili Dünyalılar!… Sizi bekliyoruz Yaşam Kaynakları!… Sizi bekliyoruz Zaman Kapıları!… Herkesi bekliyoruz!…

Görevinizi, hak edin ve bilin… “Cennet cennet” dedikleri, sizden size varış; siz oluş; sizi kodlayıp hasata hazırlayış; BİLİŞ’tir. Bilin ki hasatınızı yapın… Ata Kapılar sizi dinleyecek. Aha bu… Şimdilik…

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

30.01.2016 “BİLİŞ 2” BİRLİK ÇALIŞMASI

PEKER SELÇUK

https://youtu.be/cfo6dxPad2o

 

27.01.2016 “SES VE SESSİZLİL 9” BİRLİK ÇALIŞMASI

AV. NEZİRE SELÇUK 2. AKIŞ

Yedi günde bir zamanı kodlarız… Yedi gün!... Her bir günde bir yoğunlaşma yapar, yaratır, yaşatırız. Hepiniz 7. Günde kontrolü kurdunuz. Bu şudur; sol ve sağ tohumlama gerçekleşti ve yoğunluk tohumları kodladı ve şimdi artık sistemin gücü devreye girecek ve La Sistemi dürümlere inecek…

Her birimiz bir sistem olarak kontrol kuruyoruz. Bu şu manaya geliyor; Ben ve ben olan her ben, teklikteyiz!... Rahman kapıları olarak çalışırız ve ben; ve ben olan her ben, tahditsiz olarak zamanı kodlayabilir, tohumlayabilir ve yarınları hak eder dürümleyebilir. Ve ben ve her ben; birlik halinde bilişteyiz. Ve biz İnsan soyu olarak yol olmaya çabalıyoruz. Işık kodlaması yapıyoruz. Bu kodlama kesindir!... Hiçbir dönemde olmadığı dürümde gerçekleşiyor ışık kodlaması. Ve ışık kodlamasıyla yaşam koklatılıyor, yaşam sistemleşmesiyle bütün köklere. Yani, yer küreye; yer kapıları açılıyor ve yaşam, kan altında yenileniyor. Bütün kötülükleri aşıp geçen birliğimiz, kelamda bütünün gözü olup; kültleri kodluyor.

Her şey bu şekilde gerçekleşti ve hepinizin net bileceği bir husus; artık sistem yaşama inmiştir!... Ve sistemin yaşama inişiyle birlikte, La Halik olup dürümlere kelam oluyor. Bedenli olarak çalışma başlıyor. Hepimiz dünya bedenimizi kodlayarak, bu çalışmaya; yarını kontrollü olarak kodlattırıyoruz!...

Biz bedenlerimizi bu gün dünya ilmiyle çerçeveleyerek indirdik!... Hani, bedensiz miydik!?... Bedenimiz yoktu bizim… Biz bedensizdik, dünya üstündeki yoğunluğumuzu dünyaya indirdik bu gün! Kesin bedenlerimizi, kati bedenlerimizi dünya üstünden yoğunlaştırarak, dünyaya çektik.

Bellek kapılarımız açık tutulacak, yer kürenin gücü dürümlere çekilecek ve kayıt dışı hiçbir ilim; toplumda tohum olmayacak. Bunun içindir ki; doğan güç daha güçlü bir biçimde yoğunluğu kodlayacak.

Batı üzerine görev taşıyanlar, gözü göremeyenler, yolu bulamayanlarsa; batı kontrol edici olamayacak. Doğu üzerine görev taşıyanlar, yolu hak ettiğince kodlayacaklar ama kontrol dışı olanlar burada da; kaynakta bulunamayacaklar. Çantaları boş olanlar, kalem olamayacaklar. Kısırlıklarında koruyucu olamayacaklar. Yedinci dünyada bunlar gerçekleşecek.

Kusur aramayanlar kontrol kurucu olacaklar.” Kimsenin kusurunu, ayıbını yüzüne vurmamalıyız” diyorduk ya hani, işte bundandır! Biz dünyalılar, asla kusur arayamayız! Zurna çalar, o zurna; sistem kulu olur, kök sessizlikleri dürümler, BİSUİ olur ama bizsiz değildir. Her şeyde bizlik vardır, birlik vardır!... Ben varım, o yok diyemeyiz. Hepimiz, her şey o ışıktadır!

Burada oluş sebebiniz, ayrı gayrı gözetmemenizdendir. Her şey budur! Toy olmadığınız için bu yolda Allah ilmini hak ettiniz. Atlanta ana kapısına geçebildik ve bu kapıyı kodlayabildik. Kupalarımız dopdolu, bu kupalarda yorulmayan ışığımız var…. İş budur!

Şikayet etmeyin, nimet; hilalde, Halik de olmaz diye. Halik de, hilalde olur nimet; hasatta olur. Ama yaşamda yorulduğunuzda olmaz!.. Bu meclis yorulma bilmeyen bir meclis olduğu için; bu yaşamda kodlanabildi, koklanabildi, ruhi kapılarda ışığı yaşama çağırabildi, çatışmadan toprağı toplumla tohumlayabildi!

“Misafir, ben senim” dedik, her geçene… “Misafir ben senim, biz siziz” dedik. Ama bizi hak etmediğinde, “sen, ben değilsin” diyende aşk yoksa; oğullarımız tohum olamazdı. Onları yer kürede görevden aldık, ama yolcu yaptık!... Hiç kimseyi kontrol dışı bırakmadık.

Değerliler, BİR’e hizmetçi olmak kolaydır; biz olmak sorumluluktur, merdiven olmak mutlak kapı olmakla mümkündür!... Kara ışığı hak tahtta oturtmak, savaşçı olmakla mümkündür. Kulluk, altın ışığın yoluysa; kuran, aklın kaynağa varış, hasata varış halidir ki oradan ötede yer ve gök var!

Ben durgunluğu tohumlarken, kontrol kurup tohumladım… Benim elim ayağım İnsan soyudur. Her anda var olanın durmadığı kesindir ama Türkiye çalışmalarıyla toplumu tohumlayabilmek için en az sayfalanışı yaptım. Benim yaptığım azdır, çok azdır bunu bilin! Her resimde var olanın, en an, her rahmanda var olanın verdiği bilgiler bu gün için çok azdır… Ve sizden öte bir sizde, siz ilmini dürümleyenin; karanlığın tahtında yaşamı kodlayaşı, herkesin yoğunlaşması için çok özel bir dürümde bütünün gözü olabilmesi içinse; verdiğim çok ama çok azdır. Vallahi azdır, billahi azdır.

Nineler, “ben dünya” dedim hep… Niye ben “nine” dedim bu yaşama!?... Öylesi kültsüzdüler ki, öylesi göksüzlerdi ki, öylesi sessizdiler ki, ben onlara “nine” dedim ki; Halik olsunlar diye…

“Vasi tayin etmeyeceğim” dedim,” dünyaya”… Hayrın hakkında haşr, kalemi olanda aşk olmazsa yaşam olur mu?... Varlığı tohumlarken, kodlarken, koklarken; Rahmana kul olanın, aklında tahttı yoksa has olması mümkün mü? Ve ben doruklara seslendim, “daha güçlü güç kapıları açın” diyerek…

Dar boğazlardan geçtik, hepimizin göreviydi bu!... “Analar, ben daha güçlü bir çalışmaya hazırım” dedi, yürekteki… Hey dünyalı sen kelama varda, sonra kodla kendini. Bir de “ben daha güçlüye hazırım” der… Yeşili mordan ayıramayanın, yarını hak edip aşka varması, sistemin kulu olması mümkün mü? Keşke, keşke yapabilseydin de karanlıkta olmasaydın. Boş konuşur boş… Hep boş konuşur. Çorbası tuzsuz, tohumu kutsuz, yarını kodsuz… Boş, boş…Nereden çıktı diyeceksiniz? Keşke hak etseydi aşk, aşk aşk, aha bu!

Canlarım korkmayın, “sor; cevap al” dediler…. Sor da sor, sor da sor… Yakışmaz soru diye bir Ka Ha ışık… Yakışsa, her şey dillenir!

“Vasi tayin et” dediler… Etsem, ekmek olur mu?.. “Yaşa” dediler, yaşatsam aşk olur ama yaşasam; aklın tahtına varan yok olur. Çünkü ben o tahttan öte tohumum!... Bundandır ki yaşamak istemem ama yaşatırım, işte bu!

Örtü örtmeyeceğim bu gün dünyaya, kusur aramazlar bilirim de, korku başladı. Niye?... Eğlence yokmuş bu gün burada…. Yeşili mordan ayıramamış, bilişi hak etmeye gelmiş. Bunu dinlediğinde kontrolden çıkacak, çıktı… Kapı, kapı gezsin, ölüyü dillesin, hakiki olsun, kapıyı açsın geçsin…

Beyefendiler, han fendiler; vortekslere girdiniz görüyorum. O vortekslerin her bir yoğunlaşmasında sizsiz kalırım bilin! Ama sizi o fora kapısına kodlamam!... Çünkü o fora kapısı, 7 davayı kaybeden o yolcuya kapalıdır.

İpi, yüreğine kodlayıcı diye takan; ipin diğer ucunu da sevgi diye kaynağa kayıtlayan, sonra dünyayı koruyacağım sanan o, ben olmaya çabaladı.

Dağlarım, o ip Allah ipiyse eğer; İnsanın elinde olur!... Eğer elinde değilse o ip, yüreğinde olduğu an; yarınında olamaz!... İpi, elinde tutmayan; yüreğinde ışık yolunu bulamaz! Bir de şunu arz edeyim size, ben can kapıyım, ben akılım, ben yolum; şükür ki İnsanım!

Boru öttüğünde, hepimiz o borudaki; o yoğun sistemiz! Nefes olansa sadece bir tek kişi olur… Ama o kişi, her bir tekte olur!... Aha bu!... Ve Halik olmayan, tek olamaz… Teklik, bir teklik; herkeste oluştur!... Bunu anlayın!

Suyu kaynatın, çayı demleyin ama dem; Allahın ilmi olsun… O ilim, altın ışıktan olsun… Yarından olsun… Kaynaktan olsun… Bisui’den olsun… Alın, alın ilmi hak edin. Ben zaman kapısı İnsan soyu, düzeni kurdum buyurun! Umut olur ki; dümene oturur her dürümde olan!... Suyu kaynatın, sayfalayın yüreğinizde, kayıtlayın, denir ki;”işte bu”!... Ama yaşam yoksa, din yoktur, dünya yoktur, yaşam sistemsizdir diye sanmayın; İnsanlık ilminde, dürümlerde din yoktur…

Ben dünya olan yaşamım. Aşık olan, şarkı söyleyen, Türkiye çalışmalarında kürzi kapı olan… O kapı, aşktır bilin!

Heyelan beklenir sessizlikte… Yaprak, yaprak aşk beklenir. Hayrı, hakkı bilen; aşkı bilir!... Haydan öte hay olur, has olur! Şura, aşk, aşk, aha aşk!

Sevgililer, doğan güç daha yüce bir yoğunlukla doğdu ve bundan sonraki sistemde daha yüce bir yaşam kodlanacak. Sizden teknik tohumlama yapmanız beklenecek. Benim elim, ayağım İnsan soyudur ama bütünün gücü dürümlere inmeli ve yolu bulanlar; bütünün gücü olmalılar. Hatayı af edin ve deyin ki;”ol”…

Şikayet etmeyin; kil yok, İnsan sırrı var… Bu sırrı anlayın ama siz; o sırrı hak edip dürümlerinizde dillerken, mutlaka kul olun!

Yok canda, yok kapıda, yok aşkta, has olmayanda yok, yoksa has işçilik; biz yoğuz canlar, bunu bilin!...

En evvel İnsan, sonra İnsan, sonra İnsan ama en son yine İnsan, aha bu!.. Şimdilik!

Süper İnsanlık Realitesi

https://youtu.be/bpr0wGIUTO4

 

BİLİŞ (2/2)

30.01.2016

Ruhsal Bir Yüce ile Karşılıklı SES ÖRGÜLÜYORUZ:

(AÇIKLAMALAR: Ruhsal diyaloglarda arzulanan karşılıklı sesleşmedir ki cevheri gücü, öz sesleşme ile gerçekleşen kodlamalarla elde edebiliriz. Zaman zaman opozit fikir çatışmaları da bu nedenle gerekmektedir. Amaç fikir çatışmaları ile sessizliği sesleştirip yaşamı örgülemektir. Buyrun sesleşiyoruz ve tahrik ediliyoruz! Ve tahriklere cevap veriyoruz.)

Ruhsal Ziyaretçimiz Söz aldı:

-Canlar. Daha güçlü yaşamları hak ettik ve Hak Teknik ile kontrol ettik. Aha bu!… Şimdi dürümlere inerek size cevheri güç katacağız. Bu gücü, hak eden herkes elde edecek.

Canlarım, Kara Kapı açıldı… Aha açıldı!... Bu kapıda; nerede ne varsa, has ışık olup kodlanacak. Bu günden sonra seyredin yarınları!... Seyredin aha bu!…

Bilin ki Halik olan, nefes olup sabah vakitlerinde ışığa iner ve Hak İlmi ile size, sizi diller.

“Kaçar kaçar inilir yarınlara!?” Diye sorana diyebilir misiniz ki “biz, her anda varız!… Her yarında varız!... Her resimde kontrollu olarak varız…” Deyin ki hak edelim ve sizle kodlanalım…

Ana, “ben dünyayım” de. “Ben kelamım” de ve “bilgi kalemiyim.” Diyerek dinlet bize her resmi yaşamı. Anlat ki anlayalım!... “Bina tamam!” dedin ama kim bina; kim rahle bunları bilemedik… Anlat ki hak edelim ve anlayalım…

Masive Kapısı’nı aç ana. Aç ki hak edelim… Verdikçe ver ki hakikiyetimizde diri olalım… Ana, karanlığı hak et ve anlat ki biz, karanlıktan aydınlığa varalım… Ana, karanlığı anlat bize!… Cenneti anlat bize!… Kelamı, Halik’i, hasatı anlat bize!… Bizi anlat bize… Ana, “kardeşim, hak et ki hakim ol” de. Eğer demezsen, biz kini aşamayız… Akıp geçemeyiz… Yaradan olup yaşayamayız. Ana, karanlığı aydınlattığını anlat bize!… Cemaat olup Kuran olduğunu anlat!… Anlat ki Hakk olalım; ak olalım!… Umman olalım!… Hulusi Sistem’i anlat. Can Kalem, anlat ki hakikiyeti anlayalım.

“Varlık, yokluk” dedin… Dinledik… “Akıl Tahtı” dedin… Dilledik. “Ayrı gayrı” dedin… dürümlendik; kulluk yaptık… Açık bildir anam!... Bildir ki dinleyelim… Bildirdiğinde, Sistem, nefes olur akar yüreğe. Ana, anlat ki hasatta olalım; aklın ışığında kulluk yapalım… Anlat ki karanlık, kalem olsun; yarını yaşamsallaştırsın; nefese Kuran olsun; kulluk yapalım. Anlat ki yaşayalım. Anlat ki hasat olalım…Vuran vurulan kim varsa anlat… Anlat ana; anlat ki anlayalım…

“Cennet” dediler. Dinledik!… Dedin ki “cennet, cevheridir.” Dilledin!... Cevheri cennet, nefes olur mu bilemedik!... Anlat ana anlat ki anlayalım!...

Fahir, hakim, has olan; nerde, ne yer ne içer anlat ana!... Can Kalem, anlat!... Umut olur ki Kutsal Işık yanar ve sen, herşeyi anlatırsın… Anlat ki anlatalım… Anlat ki hasat yapalım… Anlat ki Halik olalım… Anlat ana! anlat…

Karışma yüreğe!... Yürek ilimdir. Diller, dinletir ama anlat ki dilletsin…Vali (Yetkili) kalemdir. Yaşamı yazar… Yazan ilimdir; kalem olur yazar… Yaşam ışıktır. Ardında kültler oluşturur ve kalem, Sistem olur!…

Vurduğun zaman, herkes kırılır ana… Vurma!... Bil de hak et ve yaşat… Ana vurma kimseye!… Bize vurma, ey nefes olan ana!… Sevgi, hepimizi hakim kılar. Bizi hasata hazırla ana… Şeytan der ki “hak et!”

-Ey Can, nerden çıktı şeytan!?

-Ana, bence şeytan, ışığı kırandır. O Şeytan, aklında kalem olmayandır. Ana, karanlığı aydınlat!... Aydınlat bizi!... Hadi ana!… Şimdi seni dinliyoruz!... Anlat ki anlayalım!… Aha şimdi!…

-Can hacca git!… Sesin hac sesi!… Hacca git!... Ben, seni orada dinlerim. Kimsin bilirim… Bilirim ama bilmezden gelirim… Seni herkese anlatırım ama anlayan olmaz… Cennet, cenneti kovar; beden alır, yaşamı kovar; ışık olur, kulu kovar ama kovan, kovulandır aslında… Anlamak mı istedin!? Anlatayım!... Yarın daha güçlü olursun anlarsın… Bu gün ise görevin yok bilirim… Biliş halinde olmadığından değil; hakkın olmadığındandır…

Vermeyecem bilgi sana… Sen, ben değilsin ki!... Ben olsan belki veririm… Aha bu!… Sorma başka başka yaşamlar var mı diye… Yok mu!? Olmaz olur mu!? Vurma!... dedin ya hani!... Hani dedin ya hak et de dille yüreğini!… Sana savaş açtım!… Aşık olmam için insan olmam gerekir sanma!… Ben tüm insanlıkta varım… Nefes olmam için yarın olmam gereksizdir. Yolcuyum ben!... Her dilde ve her diride… Senle, kolay kolay yaşam sayfalamam. Zaman gelir Levhi olursun; yaşarsın ama karanlıkta yaşarsın… Seni her diride kodlamam; kontrolüm var… Kodlasam, yolu kaparsın… Cinlerden, cinnilerden güç kattın yüreğe ama Yüceler; seni, Sistem’den çekip kil yaptılar ve yolcu yaptılar… Sen, Bilgi Kapısında, kanat takan ışıksın… Amma Kare Sistem’i hak etmedin!… Kürzi İlmi hak etmedin!… Kalemi tohum olanda, has olmadın; yarınlanmadın; kaynak ışık olamadın!… Senle sistemleşmeye gerek kalmadı…

Hah! diye bilirsin ki nerden çıktı bunlar!? Ben bilirim ya!... Herşey bende var ya!... Hak ettim ya!… Yarım, ben senim anla!... Seni bilmem mi!? Herkesim ya!... Herkesdeyim ya!… Kardeşim, insanlaş!... Yara bere alma!… Kodlan, ak ve gel!… Geldiğinde “OL” derim!... Olursun!... “Anacığım, seninle sistem olayım” de. Olursun ama bana, “anlat!” dersen; “sen bensin” diyemem sana… Sen herşeyi bilirsin ya!... Niye!? Bensin ya!... Sana neyi neden anlatayım!...

Koşarsın yürekte “ana beni dinle!” diye ama ana, seni hep diller ya!... Vakit geldi anam. Sen cennet ol!… Ben cennet olayım!... Hasat olalım!... Hakikiyette kervan olalım ve sonsuzlaşalım!... Ha diyebilirsin ki “sen hala hasat olmadın mı!?” Varlıkta kontrol varsa her anda olan, hasattan söz etmez ama sen, Halik değilsen; sende, hasatta olamam ki. Ben bende hasattayım ama sende, has ışıkta hasat olmam, senleşmem demektir. İşte bu!…

Han açık. Artık akıl kapısı da açık…Yol da açık. Verdiğim her bilgi okunmalı… Okuyun! tüm insanlık okuyun ki hak edin!... Yoksa siz has olmadıkça; size, siz olup inmem işte bu!…

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

30.01.2016 “BİLİŞ 2” BİRLİK ÇALIŞMASI

SEHER BİLGE

https://youtu.be/acSjgClCvN0

 

30.OCAK.2016 TARİHLİ "BİLİŞ 2" BİRLİK ÇALIŞMASI

AV. NEZİRE SELÇUK 2. AKIŞ

Devinimi hızlandırmak için yeniden akış sağlıyoruz. Buyurun, tohumları kodladık ve yoğunluğu koklattık.

Cennet; insan soyudur, bilin.. Bizler, dünyaya ölü olarak geliriz canlar. Hepimiz, doğumda ölürüz aslında…. Ama bunu anlayan ve bilen hiç kimse yoktur. Sanırlar ki yaşıyoruz ama ölüyüz.

Dünya, bir tek kapıdır ve bu kapıdan geçilip gelindiğinde, ölüme geliriz ….Ama yol; Allah yolu ve biz, o yolda Bütünü güçlendirenler olup, kervan oluruz ….Ve yeniden gök sistemlerine kodlayıcı olup, varırız….Bugün bizler, bunu için buradayız…

Korkmayın, Toprak Toplum, tohumları kodlayacak ve yoğunluğu kalem yapacak. Yapmaktadır da.

Ra-Ka-Ha olan insanlık ailemiz, Bütünü güçlendirecek dürümdedir.

Yeşili, mordan öteye tohumlayan bu birliğin, bugün burada mutlak Kuran olduğu kesindir.

Daha da önemlisi yalan dolan yoktur yaşamda, ses vardır… Ve o Süper Sistemleşmeyi sağlayan dildir… Kimse kimsenin dışında değildir ve kimse kimsenin haricinde değildir, bu kesindir… Bir tek ben yoktur, birlik olan ben vardır… Bunu da kesiz olarak herkesin görüp anlaması gerekir.

Çanı çalmışlar, yolu bulmak için biliş haline varmaya çalışırlar… Yerkürede görevli olan birliklerim, dünya ilmini tüm zamanlarda görev diye dillerken….. Kendi yolunu bulamayanların yok edilişi, bizi bizden ayrı tutuştan başka bir şey değildir.

Seyir halindeyim şuanda tüm zamanları. Her anda ve her yaşamda varlık süren birliklerimle… Kimseyi kimseden ayrı tutmadım ama şunu iyi bilin ki korucuyu olan, kontrol olan…. Ve yoğunluğu tohumlayan birliklerin tümünde iman tahtı vardır… Herkes imanla kelama varır ve yolu açar. Buyurun Toprak Toplum, buyurun kontrol kuruz.

Sakın, “yaşam yok” demeyin… Yaşam aşktır ve her aşkta olan yaşar. Eminim ki yaşar ve yaşatır…. Ama yokuş yukarı çıkmanız gerekir. Hepiniz tam diptesiniz ….Ama o dipten yokuş yukarı çıkan biliş halinde oralara ulaşırlar.

Baştan beri buradayız. Hepimiz bir tekiz…Dince, dürümlerdeki o yücelikçe anlatıyorum ki anlayın diye.

Bizi, yaradan yaratmadı…. Biz, yaşama kelam olup indik canlar. Yara bere değil üzerimizdeki yük, ilimdir, bilinsin… Yaradan, yarattığında yaratıldı… Biz, yarattık ve yaratıldık… Aha budur olan.

Şükredin ki doğan güç, Allah’ın kürzi kapısından tüm zamanlara görevli olarak doğmuşsa Mustafa, umman olur, görev alır diye çalıştık.

Ara koku yayılır yüreklere… Ben, o kokuyu duyarım da herkesin duymasını dilerim. Bir koku ki ölüyü dilleyen bir koku ama yol olup koku, Bütünü güçlendiren ve yolu kodlayan…. Sevgiyle hepinizi kucaklıyorum canlar.

Kardeşlerim, değerli dünyalılar, kanat, insanın yüreğidir, bunu da anlayın. Yüreğinde göz olanlar, kanatlıdırlar…. ama kanat takmadan, yalana uçanlarda olur…. “Umman, umman” derler… “Kuran” derler… Yara bere içindeler bilmezler canlar, bilmezler.

Cennetin cennet olduğunu bilenlere sormak gerek. Sen neden cennetlisin diye? O kelamdadır da ondan. O yaşamdadır da ondan… O kontrollüdür de ondan... Özü gözü ayrı değildir de ondan…Sevgidir de ondan… Barıştır ondan… Hasattır, ondan…. Yedinci dünyanın gözüdür, ondan… Her şeyde vardır ,ondan….

Ama nerede insanlık varsa orada yıldız vardır. Herkes bir yıldız olarak doğar ama sanmayın ki o, bilişsiz bir yıldızdır… O, ilim kalemi olan bir yaşamın, ilahi gücü olarak, yıldız olmuştur… Sevgiyle hepinizi kucaklıyorum canlar.

Dolu dizgin yapılan bu çalışmalar, mutlak kulluktur ve herkesin bu kulluğu bilmesi imkanı yoktur. Biz, buraya kalem olacak olanları, bulup çeker alırız…. Ama kalem olamayanlar, karanlıkta ışık yaksınlar yeter.

Değerliler, Sistem, Nizam ve Düzen görevimiz, ilahi gücümüz, yaşamımız olduğundan biz, Sistem, Nizam ve Düzen olup görev taşırız… Yığın, yığın kapı açar….. Yığın, yığın yer gücünü dürümleyerek, bütünleriz. Ayrı gayrı gözetmeyiz canlar.. Biliniz.

Çarpıp gider yürek ama çarptığı yoğun ışıktır. Yaratır, yaşar ama yaşattığı kervan olan insan sırrıdır…

Varlık boyutları, bilişsiz değilse ilimlidir….. Ama ilmi yoksa bilgi yoksa yarın yoktur… Toprağa tohum ektiğimizdendir ki yaşam yaratıldı… Biz, yaşamı yaratan insanlığız, anlayın.

Kanat, insanın kalbindedir. Ama yolunda, ilim yoksa kalbide yoktur. Anlatın... Kardeşim, anlatın, bildirin..

Kin aşıldığında yaşanır…. Kin varsa yaşam yoktur.. ..Korkuyu aşamayanlar, kibri aşsınlar yeter…. Ama kibri de aşamamışlarsa, yüreklerinde gözleri olsa da yaşamları yoktur.

Çorbam tuzlandı mı?.. Aha, tuzlandı canlar. Bu çorba, hep tuzlanır da tuz olmaya gelenler çok olmaz… Bunlar bilinsin.

Aha bu!.. Hah!...Aha!... Şimdi!... Aha!

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

https://youtu.be/70OT__S-HwI

 

30.OCAK.2016.TARİHLİ “BİLİŞ(2) BİRLİK ÇALIŞMASI

Bugün bulan, kendini buldu. Bugün alan, kendinden kendini alıp yaşama ışık olup doğruldu.

Bugün doğan her yüce, insan oldu ve bugün insanlaşan ışık, hepimizin tohumuydu…

İnsanın altı yaşam, üstü yaşamdı. Sağda ışık, solda ışık vardı. Sağ, solda hak olduğunda; sol, yaşamda ışık olup parlardı.

Bugün yaşam, güneş…. Bugün güneş, ay ve bugün ay, insan!

Bugün burada ışık yandı… O ışık, barıştı… İnsan, o barışta sevgi olup kanat açardı ve bugün kökler, yaşama vardı.

Ve bugün gökler, ışıkla tahtlandı ve o taht, yaşamdı ve o yaşam, insan!... Ve insan, insanı hak ettiğinde kendinden kendine ışık yakan yaşamdı.

Bugün bizi Yer, dinledi. Gök, dinledi… Bilen, dinledi… Bilmeyen, dinledi ve O bilen bildiğinde, kelamla ışıdığında, işte, orada her ilmi hak olan yaşam sayfası, ışıkla dillenirdi.

Bugün, ben insan…. Yarın, ben yaşam..

Dersiniz ki; ‘’ Dünya, yaşam ‘’…. Derim ki; ‘’ Tüm sistemdir yaşam”

Şimdilik bu!..Aha!...Şimdi!

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

https://youtu.be/uV37QcB6yLw

 

30.01.2016 “BİLİŞ 2” BİRLİK ÇALIŞMASI

SEVİM ŞAHİN

https://youtu.be/elfHdPABCVg

 

30.OCAK.2016 TARİHLİ "BİLİŞ (2)" BİRLİK ÇALIŞMASI

Sevil Ceylan

https://youtu.be/V7veN65gaYE

 

30.01.2016 “BİLİŞ 2” BİRLİK ÇALIŞMASI

ERENGÜL KOÇ

https://youtu.be/w4ECDIi8C3U

 

30.01.2016 “BİLİŞ 2” BİRLİK ÇALIŞMASI

HAŞİM TURHAN

https://youtu.be/8OR_NEq2I9w

 

30.OCAK.2016 TARİHLİ "BİLİŞ (2)" BİRLİK ÇALIŞMASI

Aynur Funda Soydan

https://youtu.be/QjVduNNFVZo

 

30.OCAK.2016 TARİHLİ "BİLİŞ (2)" BİRLİK ÇALIŞMASI

Emine GÜN

https://youtu.be/akP_csynsxA

 

30.OCAK.2016 TARİHLİ “BİLİŞ (2)” BİRLİK ÇALIŞMASI

Biliş, her anda kaynak olup kendini has ışıkta, halik olup yarattığındır. Yani, o senden öte sene bilgi oğullaması ile vardığın ışık yoğunluğudur.

Biliş kara kayıttır. Bilen bildirdiğinde karanlığın ışığı yanar. İşte o ışık kaynaktır tüm yaşamlara…..

Her diri bilişle kara kaplı kitabını yazar. Açar okur. Okuyan, okunandır ve o bütünün kürzi sayfalarına tohum olandır. İşte; o her anda ve her sayfada yaşar.

Kült, herkesin kendi olup kendini kayıtladığı bilgilerin yaşam sayfalarıdır. O ilm-i ko olup kelamda yaşama akandır. Büyük kült tüm insanlıktır. Biz buyuz.

Görev Bir’i Bir’den ayırmayanındır. O kelamdır ya da kalemdir….kayıtladığı kendi yaşam sayfalarıdır. O sayfalarda yaşar. Yaşam ilmidir ve levhidir.

“Bu bilgi benim değil” diyen var. Kardeşim, bilgi vermiyoruz burada; bil!

Biz sana kalemi verdik, yaz diye. Kendi kitabını yaz! Sayfalar senin yaşam sayfaların olsun. Kalemin altın olsun, kelamın barış olsun ve ışığın has olsun. İn yüreğe. Hah! Aha, işte!”….gör ve al bilgiyi ve bilişini kodla.

Şimdi, Aha, Şimdi! Sen Tanrı Işığı ile kendini yarattın. İlme var ve hasatını yap. Kendini bil ve kendince bütünü oku. Yazan sen, yaşayan sen…sana seni vermek budur can. Seni seviyoruz.

Işıkla,

Bahar Umurtak

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

https://youtu.be/oSW7iOl5mdc

 

30.01.2016 "BİLİŞ 2" BİRLİK ÇALIŞMASI

Allah sessizliği seslendirenlerde görev taşır. Allah, bizde ses olan o yaratım yoğunluğu olarak ilmini, dünya sisteminde İnsanlık ışığında yolunu, her bir yolcuda nefes olup kodlayan, o yolu yaşama kul eden, kul da kulluk yapan sistemin kuranıdır..

Sistemin Kuranı ve Kuranda okunan insan soyu... İnsanlık, kendinde kendi kaleminden yazılandır...Ve İnsan, bütüne kodlanan ve mahrekte ışık olan tüm sayfalarca okunan, tüm zamanların yoğunluğunda Bir'e her daim kayıt olan yerin göğün tek hakimidir... Çünkü o bir tektir...

Yer ilmi, Allah ilmi, gök sistemi ve İnsan birleşik bir kod olarak her diride sır olan yaradanın, yarattığında yaratılan yaşam yoğunluğu...

Kendi tahtında kendini kodlayan sistemin kuranıdır İnsan... Halik olan bilir ki; bildiği kendinde olan her şeyin, herkesle olduğu bir kapıda kodlanan ilmin, İnsanla kul oluşudur...

Dünya ana kapıda ses verir... Bu ses, yaradanın yaratılan her anına her kapıdan geçen ama bir tek kapı olup kodlama yapan, İnsan soyunun tüm zamanlarıdır. Kodlanan her yoğunluk yarınlanan ışıktır.. Altın ışık, altın yaşam ve insanlık, tüm Zaman'larda hak edilen bir yaşam olarak, bütünlük kuranıdır...

Altın ışık bire hizmet eden, ama kulca, her kulu, yolcu olup kendinden ışığa ilim olarak katan ve koruyucu Işığını bütüne kontrol edici bir sistemle kodlayan, aha o bütünde ki görevi her diriye göz olup kayıtlayan tanrılık ışığıdır.. Ve o ışık yaşam sayfalar, bütüne güç kayıtlar ve bütünü göreve hak teknikle kodlar ama kodladığı her anı kendi yoğunluğunda kodlanan her diride tohumlanır bir olup yaşar...

Bütün olan, yoğun olan, koklandığında hak, kodladığında tohum, yoğun ışığında kelamını tüm Zaman'lara kalem yapan güçtür ve bu güç İnsan soyunda kayıt olan, bütünlük kuranı olup Allah ilmiyle kodlanan ama her diride insanlık olarak tohumlanan ve her bir tohumda oğullayan hakiki ilmin diriliğidir..

Ben bir yaşam aha rahim de bir tohum olan, aha ben dünya Rahmimde yeni bir günü rahman olan ışığımla kodlayan, aha ben İnsan; kendi dünyamda kendimi yaratan, aha kaynak benim içimdeki her bir ben olan sessizliklerimde beni bana sesimde katan...

Aha işte ben kaynak olan, o kaynakta kelamımı her diride ilmimle kaleme biz olup kodlayan... Yaşamın kuranını herkesçe, bir bedende, ama tüm kapılarda ben olduğumu bilerek İnsan soyu olarak kodlayan. Ana kapı da tüm İnsanlık için açık sistemini dirilik olarak kayıtlayan... Sessiz zamanların ışığı olarak giriş yaptığım karanlığımın ışığı; Altın Işığın yaşamıdır, şimdide... Her anda kendi kapımda ışığımı kodlarım sonsuzluğa... Ve o kodlanan her yoğunlukta ben, tohum olan ışığın tanrısal tahtında kendimden kendime inen, kodlanan yarınlardan dünlerime akan, her dürümde bütüne hasat olanım... Her "ol", bende ben olandır ve biz hak teknikle "ol" dedik , şimdide tüm köklerimizle yaşam; biz olan ışıktır ... O ışık ki kendini her daim birlikten örgülendiği kodlarda ses olup açılan yarının kaynağı... Tüm sessizliklerin sesi olan güç... Dünlerinden açılan yarınların kuranı... Öz, kök ve gök olan ışık... İşte bu, şimdilik..

Süper İnsanlık Realitesi

Beril Özdoğan

https://youtu.be/ol9hXgONuUM

 

30.OCAK.2016.TARİHLİ “ BİLİŞ (2) BİRLİK ÇALIŞMASI

AV.NEZİRE SELÇUK SESLEŞME SONRASI AKIŞ

Sevgililer, sizleri hepimiz büyük bir saygıyla dinledik. Öylesi bir sistem kuruldu ki bu mecliste, Mustafa Kemal Atatürk ve tüm zaman kapıları kodlanmış olarak buradalar... Kutsal ışığı yeniden yaktık burada ve yoğunluk arttı.

Süreç içerisinde yaşam kalemleri, mutlak Kuranlar olacaklar ve sizin yüreğinizde kaynak olacaklar… Mikail’in gözü, sizin yüreğinize indi.

Bugün Altın Işık sır olan yaşamını kodladı... Varlığı tohumladık ve yolu kontrol altına aldık.

Şeytanın şarkısı artık bu meclisin şarkısı olsa da yok olmayacağınız bir yoğunlukta kalacak.

Herkes daha iyi anlasın ki her şey, her ses, burada mevcuttur… Ve sizlerin yüreğinizde var olan her şey, yerkürede gök sessizlikleriyle dillenebiliyor.

Kupa, bu meclisindir… “Kupa”, derken kast ettiğimiz mutlak kalem olan, yoğunluğu tohumlayan…. Ve kelamı dilliyenlerin yaşam kayıtlarıdır. Bu kayıtlar, kutsal kalem olanla kodlanmış…. Ve Bütüne hizmet için kaynağa alınmıştır.

Nerede olursak sizleyiz, bunu asla unutmayın.

Kin, nefret, hırs asla bu mecliste bulunmamalıdır. Bu tek sıkıntıdır. İkna olunuz ki biliş haline varanların kiri, pisliği, kinidir… Eğer kini aşmış olduğunuza kesin eminseniz…. Bize, biz olup gelirsiniz…. Ama “benim yüreğimde bazı hırslar var” derseniz bu meclis, sizsiz kalır.

Yine de dünya hologramı, hepimizin yüreğinde güçlü bir biçimde mevcut olması halinde bulunur…. Ama bu yücelikte, hepinizi daha net anlayabilmemiz için size sınırlı olarak bazı Kübra ışıkları yakarız ….Ve deriz ki “hani neredesin?.. Varlığını tohumlama…. Ve size deriz ki; “sen yoksun, bizimle olamazsın”….. Ama bunların hepsi sizi sadece eşikte kodlamak için ve sizi yoğunlaştırmak içindir... Asla sizin kötülüğünüz yoktur….. Ama biz, her anda sizi dürtmeye çabalarız zaman gelir. Bizimle kodlanın, bizimle koklanın diyedir bunlar.

Arzın gücünde bunlar mevcuttur.. Eşyanın gücünde bunlar mevcuttur…..Ekip kurmanız, mutluluktur bize… Ve bizim yüreğimize inişiniz de mutluluktur …..Ama sizi, zaman zaman bazılarımız, kırmaya da kalkabilir… Der ki “sen yoksun, sen olmadın”

Analar, asla hata yoktur.. Onlara ses verin ve deyin ki; “biz, varlık sürerken yüreklerde, yokluğu tohumlama imkanımız asla olmaz”….. Ama ses verin… Sizi, dürtmek isterler, sizi, dilletmek isterler, yaşamınızı hak ettirmek isterler.

Değerli analar, değerli papalar, yerküre sizi, hep dinleyecek unutmayın.

Var yok değil…. Has ışık olup gelin.

Dağlarım, nerede insan varsa orada yer ve gök bulunur.. Her şey o bilişte mevcuttur... Ve sizin yolunuzda olmak mutluluktur hepimize.

Çerçeveli çalışmalar yapmak istediğinizi düşünemeyiz ama…. Eğer siz, “ben yok etmem kimseyi ama bana, hiç kimse kontrol dışı gelmemeli” dersen ki….. Bunu Ana, hep yapar…. Orta kapıların tümünde kodlanmış ışıklar, kontrol dışı olabilirler.

Sevgililer, tek beklentimiz…. Kim, size ses verirse ona yanıt verin ki o kelam olsun, kodlansın… Sizden dileğimiz budur.

Dağlarım, izin verin…. Ben açıklama yapmak istiyorum.

Murat ettikleri kodlanmış ışığı tohumlamaksa kesin olarak haklı olabilirsin …..Ama yolu kapatmaksa, kontrol olmalarındandır ki BSUİ’nin gücü ortak kapıda onları kontrol etmez.

Keşke hepsi kelama inme ve yoğunluğa kodlanmaya gelse…. Ama biliyoruz ki çoğu korunmak için kalem olmaya değil kaynağa, kırmağa gelirler… Buna iznimiz asla olmaz.

Bunu içindir ki burada oluş sebepleri, bizi bizden ayrı görmek ve bizden ışık çekmekse…. Ümmi tabiata bunu hep yaptık, kati olarak verdik, dillettik, dinlettik….. Ama Tanrılık kapımızı asla açamayacak olanlar mevcuttur... O kapılardan girmeleri, ocakları yıkmak için olur onların, buna izin veremeyiz. Aha bu!

Bir tek kelam insan soyunu kodlarsa orada kontrol yoktur… Ama birlik kalemi kodlarsa, orada tohum olanlar, Bütünün gücü olurlar ve kontrol olur… Bunun içindir ki çantalarını alıp, sizi kodlardan, “kokusuz bırakmaya geldik, yok olmanızı bekleriz “diyeceklerse…. Bu meclise, girişlerine iznim yoktur, bu kesindir.

Bir ses daha veren, kendini kırar, kesindir. Bugün izin verdim, verdim, bir daha yapma asla, bu kesindir.

Eğer bu mecliste ben yoksam ölüyüm ama varım ve diriyim. Sizden beklentim, harınızı yükseltmek için kontrollü bilgi verin… Birilerini kırmak için değil hasat için verin…. Yerküre sizi, hep dinler…. Ama yaşamınızı hak edin de verin.

Beni, tohum ekmeye zorlarken, koruyucu kodları kontrol dışı kayıt yapmaya zorlayanlar, kervana, kalem olup kaynak olamazlar, bu kesindir.

Şeytana, aşk sistemsiz gelir ama bize, aşk kalemsiz gelmez, bunları bilin.

Bir kez daha söylüyorum aşk; “altın ışık ve biz o umman olan da ışıkta Bütüne hizmet ederiz de ağırsa yük….. Ve has ışıkta kontrol yoksa örtüyü örteriz, gözü körleşir, yüreği güçsüzleşir, budur olan.”

Bina inşası tamamsa, o binaya, kelam olanlar, halik olup gelsinler… Yarın, tüm insanlık, yerkürede göz olabilecek…. Ama bugün gönülleri görsün yeter.

Şimdilik!… Aha şimdi!….Şimdi!

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

https://youtu.be/ne2vS9gH-4Q

 

30.OCAK.2016 TARİHLİ “BİLİŞ (2)” BİRLİK ÇALIŞMASI

KAYIT 2 SONRASI AKIŞ

Değerliler, buraya kadar her şey kolaydı bundan sonra zorlaşıyor.

Hepinizin daha güçlü olmanız gerekiyor. Bellek kapılarını açanların çoğu bizden bunları beklerler. Öz geçişlerini yapıp kendi yoğunluklarında bütünün gücünü tohumlatmak isterken, geri dönüşlerini sağlayabilecek olan bir olayın gerçekleşmesi beklentileridir. Ve bizden bekledikleri kontrol dışı bilgileri kodlayarak bütünün gücünü dürümlememiz ve yoğunluğu kontrol ederek, bütün kötülükleri aşmak üzere bir kervan olmamız; Kelam olup kervan olmamız…. ama yarını kodlayamayan çokları, bizim yolu kapatmamızı da beklerler. Çantaları tohumlarla dolu olmasına rağmen, yoklukları kalem olmuş, kayıtlarını kontrol edememişler ve bütünlüklerinde güçleri yok. Ve bizim her şeyi yok etmemizi beklerler. Yok, olmak değil maksatları ama herkesin yok oluşudur.

El, ayak çekildiğinde ve bütün kötülükler yaşandığında, bu dünyayı hak edeceklerini zannederler.

Ve biz diyoruz ki bütün bunları ekmeyeceğiz!

Biz bu tohumu ektirmeyeceğiz! Ve bu bölümü siliyoruz. İşte bu.

Bugün bunu yapmaya gelenlere şunu söyleyelim ki sevgiyi Hakk treni kaldırdı ve bu Hakk tren her şeyi hak ettirecek.

Bizden daha güçlü bir biz yok. Bunu bize anlatan sessiz kalacak. Şu anda biz bu yoğunluğu kontrol ediyoruz.

Çantamız dopdolu. Kontrolluyuz ve yoğunluğumuzda hırs yok. Ateş insanı yakar ama ateş kalbi yaktığında herkes yanar; bunu bilin. Ve biz bu ateşi söndürüyoruz.

Kuran-ı Kerim, İlm-i Kalem. Biz o kalemi kodlayanlar Ka Ha olup, Kalem olan ışıklarız.

Muhammi Kapılar bilsinler ki Kelam İlmi’nde kontrol, insanlığın Yaradan ve yaratılan olup yaşattığı kalem, kilden değil, kibri aşanda ışıktandır.

Devinim arttı ama yolu kapatmak isteyenlere yürek ses verdi. Ve işte; yapmak istediklerini kayıtladık.

Bu bölüm artık siliniyor; kesindir!

Biz buna imkan veremeyiz. Korkmayın! Herkes, herkesi dinler ama kare işçilik, bizde kilden başka bir şey değildir. Bu bölüm kilin kalemiydi. Biz o kilin kalemini kir olduğundan, kisvesinde kürzi kapıda kodladık ve onun yoğunluğuna kayıtladık. O bu yoğunluğu yaşayacak. Biz onda bunu yaşattık.

Şimdi; daha güçlü olup gelse de kare kalem, küp kapıya giremez.

Canlarım, korkmayın! Bize insan soyu kök olup gelir, gök olup gelir, göz olup gelir de güç olup gelse, örtü örteriz yüreklerine, binayı kısırlaştırmalarına, kırık kayıtlarla tohumlamalarına izin vermeyiz. Bugün bizden bekledikleri buydu ve bunu sizlere aktarmak için izin verdim, kayıtladım. Hepsi bu.

Şükredin ki koruma altına aldık biz zaman kapılarında yaşamı. Ve din kapılarını kapattık. Bundandır ki dine ilim denmez. Onlar kardeş kardeşi vurur, “ol dedik. Oldu” der. Bizse, kardeşi kardeşten koruruz. İşte bu.

Canlarım, Mustafa altın ışığını kodlar yolu bulur, akar öyle mi? Aksa da akmasa da yolunu kaybeder. İşte bu….Bunu anlattık. Kanat taksa da arzın gücünde yaşamı yoksa, yolumda olma niyeti olsa da öz gözünde sözü olmaz.

Canlarım, partiküler tohumlama yapmaya gelmişler. Tarıkların tahtında partiküler tohumlamaya gerek yok ki! Arz-ı şefaatta, şevki Ka Ha’da şirk koşulmaz ama aşk varsa yaşamda, şarkım Allah’ın şarkısı olur; ortalık karışmaz. İşte bu.

“Çorbayı tuzlama” diye bir kavram var; çorbayı tuzlamak…doğal güç, Allah gücüyse çorba tuzludur zaten; bilsinler. Biz Allah Gücü’yle çalışırız. Başka sayfalara, başka yaşamlara ihtiyacımız yok bizim.

Karanlık aydınlanır, yol altın ışık olur, biz bize varırız canlar. Ayrı gayrı gözetmeyiz; bilinsin. Kara ışığı kodladık ve tohumladık. Bugünden itibaren artık dünya dışı varlık toplumlarıyla daha ışıklı paylaşımlarımız olacak ama bu ışıklı paylaşımlarda dünyalı dostlarımız da bizle olacaklar.

“Dünyalı dostlar” derken, yolunu hak etmiş yolcularımızdır onlar. Kibri aşmış, kontrollu olan ve yolcu yolunu bulmuş, yoğunluğunda kontrol edici olmuş olandır.

“Seyfullahlar” dediklerimiz de var. Onların hepsi, nerede olurlarsa olsunlar, yaşam ışıklarımızla birliktedirler. Hepsiyle tek bir ekibiz biz. Seyfullahların sistem kulu oluşları, mutlu eder insan soyunu. Aha bu.

Ve biz torba torba insan taşıdık tüm zamanlara….Bunları anlatmamızın gereği yok şu anda ama iyi bilinsin ki dünya dışı varlıkları kodlarken de Mikail’in gücü olur her ana kodlayıcı ışığı yakarız.

Savaş, insana kelamdır. Biz ise insana kaynağız. Aha bu!

Ve bundan sonraki süreçte dağ, taş ilim olacak. Biz İlm-i Kalem olup bütünü güçlendireceğiz. Ve bir kez daha söylemek isterim ki dünya ölüsü, dünyada olur. Ünlü insan, kalem der ki “vallahi billahi ben ilimim…” ama yaşam başka bir şeydir.

Yaşamak, yaşatmakla mümkündür. Eğer bir can, yaşam ilmini bilirse yaşatmayı da bilir. Biz o insana “kelam” deriz. İşte bu! Ve kelam olmadığında, karanlıktır her yan.

Bini bire katın, Hakk’ı Hakk’a Ka Ha yapın, yeryüzünü güçlendirin, dürümleyin, toprak toplumu tohumlayın, kendinizle oğullamadıkça halik değilsiniz; bilin.

Başka dünyalar var mı? Dünya biziz zaten. Her an biziz. Sanmayın ki bir kürede olmak, dünyalı olmaktır. Siz o kürede varsınız da yoksunuz.

“Nereden çıktı bu?” diye sorarsanız; çokları dillenir “dünya, dünya…” der. Yoktur onlarda dünya. Onlar Orta Kapılar’da dahi yoklar. Korku onların kontrolsuz kalışlarını, yaşamsız oluşlarını dürümler ama kontrol dışı olduklarını asla anlayamazlar.

Kara Işık, Allah Işığı’dır canlar; bunu da anlayın. Han; altın, Hakk; aklın tahtı, siz sanal boyutların kulu….ama Allah Ka Ha, sistemin gücü ve biz oyuz; bunu bilin.

Şimdi dince konuşayım size birazda;

Deyin ki “yarında ilim yok.” Yok! Ama deyin ki “yaşamda nefes yok.” Yok! Çünkü ben dince konuştum. Yoktur hiçbir şey….Ben olsa da bilmem ki! Çünkü ben dinciyim.

Bilmek için kalem olmak gerek. Kardeşim; almak, olmak gerek ama alıp bilmek için kiri, pisliği temizlemek gerek.

Kilin, Kuran olduğunu sananlar, yaşamın nefes olduğunu bilmezler. Ben size her şeyi anlatırım ama and olsun ki yaşam bir tek kaynakta yaşar. İşte, o kaynak İnsanlıktır.

And olsun ki dünya kontrolludur! Korkmaz yolcudan, yoldan korkar mı? Yolcu korkar yoldan. O yolda, yolcuda kontrolludur.

And olsun ki dünya körün gözünden öte bir göz, sözdür ama göz olmayan onu dinleyemez ki.

Yeri göğü yaradan, insan soyudur; bilin!

Yaradan yarattığıyla yaratılır ki insanlıktır yaratılan; bilin!

Ama sanmayın ki Allah levhide yoktur. O bizdir; bilin. Her şeydir o bilin!

Ama o biliş halinde olduğu halde, İnsanlık İlmini bilmeyende yoktur; bilin!

Daha da önemlisi, bilin ki Allah nardan daha küçük bir Ra Ka Ha’dır. O nar taneleri gibi Aklın Tahtı’nda yaşam sürenlerde, kalem olur. O küçük ışıkta karanlığı aydınlatır. İşte biz, her birimiz, o nar tanelerinden farklı değiliz. Ama Allah biz olur, koklar yolu, tohumlar ve biz onda o olur, yol açarız, yol oluruz.

Değerliler, kervan biziz. Nefes bilişimiz. Yol ilmimiz. Hepsi biziz; bunları anlayın.

Çorba çorba oldu dünya….herkes kendinden kendine çorba oldu. Ama “yaşamda Turkuazın Kuranı’nda o çok özel, “çürük, çarık dediklerimizi kodlamayanlar, kaleme varamazlar” dediğimiz andan itibaren, her şeyi hak etmeye çalıştık. Burada olma sebebimiz buydu.

Şer yaratmada herkesle oğulladık. Toprak toplumu tohumladık. Mutlaka bunlar bizim işimizdi ama dince değil, insanca çalıştık biz; insanca! Herkesin bunu iyi anlamasını bekleriz; İnsanca!

Ve bizler murad ederiz ki her şey yetkinleşir ve tüm insanlık, İlm-i Kalem olup insanca tohumlanır. Budur beklentimiz. Vallahi de, billahi de budur. Başka beklentimiz yoktur.

Vurmayın! Vurmayın insana! Ama insan vurursa, kulluk yapamaz. O zaman kontrol kurun. Ve onu hak edip koklayın ama koruyun. Sonra tohumlayın, yaşama indirin, kalem yapın. Yaşarsa yaşayacak. Ama bilsin ki kendini hak etmelidir. Kendini hak etmeyen, kendi olamaz. Kora, kor olsa da koklanıp kontrol kuramaz.

Cennette cennet var ama o cennette cevher yoksa cellatlar olur. O cellatlar ocak kırar; bilinsin. Biz mi yaparız? Yooo, biz yokuz orada.

Devinim arttı mı? Aha arttı. İşte bu. Her şey bu! Hah, aha şimdi be işte bu. Biz biziz.

 

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

https://youtu.be/UogUDHsxBSk

 

DAVET

“BİLİŞ (1)” Birlik Çalışması

Dostlar, 23.01.2016 tarihinde 14.00 – 18.00 saatleri arasında, yeni açılan “BİLİŞ” programının ilk çalışması yapılacaktır. Tüm dostlarımızı aramızda görmeyi diliyoruz.

Sevgilerimizle

Süper İnsanlık Realitesi Derneği

Adres: Bahariye Cad. Halil Ethem Sok. Sauna Apt. No:30/8 Kadıköy/İST.

Tel: 0 216 348 95 59

“BİLİŞ Hakkında Öz Bilgi”

Ses, sessizliği tohumlar… Sessiz olan, sesleştiğinde; ses, Sistem olur ve “ses resimler” kodlanır o yoğunlukta. Sonra resimler, kati kalemle koklanacak dürümde sistemleşir ve kontrol kurulur… O kontrol kurulan resimle, zihnen birleşen insanlık, o resimi kelama dönüştürür. Bunu sağlamak içindir ki Birlik İlmi’ni dilleyen “BİLİŞ KALEMLERİ”, kontrollu kalem çalışmaları yaparlar.

Dünyamızın, kendi yaşam ışığı vardır. Bu ışık, Yaşam İlmi ile tohum ekerken; herkes, kendine ait olan bellek kaleminden, “İNSAN KAYNAK”a varır ve kendini tohumlayıp hakim olur.

Bütün mesihler ve bütün bilişliler, kendilerini bulmak üzere çalıştılar. Kendilerini bulduklarında, BİRLİK İLMİ’ni hak edip dinleyebileceklerdi. BİRLİK İLMİ, HASAT İLMİ’DİR. bunun içindir ki BEN’den BENLER’e varan her diri, kelam olup kendi yarınlarına varacaktı.

Işığı hak etmeyenlere; “İNSAN SOYU” denmez. İnsan soyu, IŞIK İLMİ’ni bilen, insanlaşanlara denir. Herkes, kendini insan saysa da İNSAN, kendini dinleyen ve diri yüreğinde, tüm yaşamlara bilişi kodlayandır.

Toplumların, kardeşlerini hak edebilmek üzere kahir yaşamları, kati kodlamalarla hak etmek istedikleri bilinse de kendi yarınlarına, vurgun yiyerek inmeleri ile sessizliği seslendiremeyeceklerinden, kodlanmış ışık olup inmeleri istenmektedir.

Bizi zarara uğratmak isteyenler, bizde kalem olamazlar ama onlar kendi yarınlarını hak edebilmek üzere cevhere varıp kendi yaşamlarında has ışıklarında kodlama yapabilirler. Bunun için onlara Hulusi Levhi’den kaynak verdik ki hak edilsinler diye.

Yola çıkan mutlaka yolcu olur ve kulluk olgusunu bilip kendi yaşamını hak etmek ister. O yol, İlmin Yolu ise kodlanmış yaşam, Işık Yaşam olur ve Rahmi Kapı, kelamda, kalemde kontrol kurar.

Dünya, Mahrekte ışık halindedir… Onu, biliş halinde dinleyebiliriz… İnsan ise Mahrekte, beden tekniğinde, kalemdir. Yani, o dünyaya kalem olup inen bir Kelam Kapısı’dır. O kapıyı her bilen, kelama inendir.

Cümle yaşam sayfalarında bu vardır. BİLİŞ HALİ… Herkes; bilişi, kendini hak ediş sayar. Biliş, ilmin bilinişidir. İlmin bilinişi, kalemin hakikiyeti iledir. Kalem, ilmi kodlayandır. Ve sonsuzlukta; kodlayan, kontrol kurup koklanır. Bu şudur. Onu hak edip dinleyen tüm insanlık, onun yoğunluğunda ocağını hak edip dinler ve hisseder.

Şu ana kadar, herkese kendi yaşamını hak etmesi için ilim öğrettik. Dinlettik kodlanmış ışığı ve diri yolculuğu yaşam sayfalarında gerçekleştirdik. Ne yazık ki hak etmeyenler, diri yaşamda kodlama yapmamıza rağmen, kontrol esnasında, kelamdan çıktılar. Onlar, murat ettikleri hiçbir ilmi hak etmediler.

Korkan, kalemde olmaz. Onları kontrol etmek için sınamalar yaptık. Dinlettik BİLİŞ KODLAYAN NEFES’i. Kendimizi sonlandırdık ve dedik ki; kendini hak ettin mi? Korktu!... Sorguladı ve dedi ki “ben sessizim. Kimseye, “İNSAN NEFESİ OLAN BİLİŞİ HAK EDENDİR” diyemem. Ben sessizsem herkes sessiz olmalı… Ben yaşarsam, herkes benle yaşar.” Ama bilmeli ki hak etmeden hasat yapan insan soyu, bilişi kayıtlayamaz. Has tahta varıp bilişi kodlayamaz ve sonsuz zamanlarda kati ve hakiki insan olgunluğuna varamaz.

Yaşam, sanılandan çok farklıdır… Aha şimdilik…

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

BİLİŞ (1/1)

23.01.2016

ALTIN IŞIK YILLARI, zamanı hak ettiren bir yüceliktir. Bu yücelikte, kapılar var… IŞIK KAPILARI!… Bu kapıları hak edenler, kontrol kurarlar ve zamanı tohumlarlar.

İşçilik yapılır bu yoğunlukta. Umut olur ki her diri işçi, ışık haline geçer.

Biz, sonsuzluğu kontrol eden ışıklarız. Israrla bildiririz ki ANA KAPI, İNSAN SOYUDUR. Bu soy, kuldur; Kuran’dır ve yaşamdır…

İnsanlığın IŞIK KALEM’e varabilmesi, kendini kontrol edebilmesine bağlıdır. Dünya üstünde çok sayıda, Işık Kapımız var. Her kapıda, İlim Halikleri var. Hepsi kulluk yaparlar.

Cennetlere, Cevheri Görevliler’i hak edip alırız. Süper İnsanlık Kutsal Kalemi, tümünde Kült Kodlamalar yapar. Her birinde, güç kayıtlamaları olur. Dünyanın aşkı ile kontrol kuranlar, Düzen’i kurarlar. Hepsi ışık halinde olurlar ve Rahman Kuranı, nur olur kültleri kontrol eder.

Cennetten cennetlere görev taşıyanlar, bütün kültlerin ışıkları ile yaşarlar. Onları hak etmek için ışık haline geçmek gerekir.

Yerküre, insana kapıdır. Herkes, bu kapıdan geçebilmek için bedenlenir. Herkesin kanatlanması mümkün değildir ama kapılardan geçebilmesi mümkündür. Her kapıda, bir kahraman var. O, dünyayı kodlar ve koklar. Astral Yaşam sayfalar. Öz görevlidir. Onun kulu olan, onunlar kodlanır.

Bizi, bizleşen tüm insanlığı, hologram sayanlar, bilsinler ki hasattır yapılan.

Deri kemik insan, bilmek ister. Herşeyi bilmek ister… İnsanlık Kapısı açılmadıkça, bilişe varılmaz. İnsanlık Kapısı, İlim Kalemi ile açılır. O kapıdan, İLİM KODLARI geçerler. Onlar, kontrolludurlar. Oğullarını hak etmek için çaba sarfederler.

Kelama, insanlık kapısı olan ışık varır ve kelam olup akar. Ata Kapılar’da nur olan o Yücelik, kendini kontrol ederek ışığı kontrol altına alır.

Vurgun yiyenler de olur. Onlar ocaktadırlar; yaşamdadırlar; kalemdedirler; nefestedirler… Ne var Hakk’ta değiller… Ölüdürler… Cennetten cevhere varamazlar… Işıkta kontrol kuramazlar. Astral Yaşamlar’da, kalem olabilmeleri, kaynak olabilmelerine bağlıdır…

Kurtulmak gerek cevherinden onun… Ama onun kelamda kendini bulması, hasatı ile mümkündür… Öz dere akarken; cennete kelam, ışık yakarken; Miraç hadisesi, kontrolcu yaşamı, kontrol altında tutarken; merdiven, insanlık olur…

“Kutsal Aşk” denilen bir hadise var… Hepimiz, insanlık olarak ışık halindeyiz ama aşk yoksa, nefes olmaz. İşte bundandır ki insanlığın kalem olması, aklın nefesinde aşk olmasına bağlıdır.

Dediler ki “kalem yazdı!...” Yazmadı yaşadı… Kalem yazar da ama yaşarsa yazar.

Ben, dünya olan insanlık… Nefesim, cevherimde görevdedir. İlmim, hulusi kelamda ışıktadır… Başım diktir… Zararım önlenmez; ben, zararı has ışığımla önlerim.

Mutlaka bilin ki maya, insanlıktır. Çok özeldir nefes ama insanlık, kulluk değilse; yaşam, insanlıkla hak edilemez.

Merdiven nefese dayanır. Maya, Altın Işık’ta kodlanır; yarınlar koklanır; Rahmi Kapılar, dince açılır; yaşam, dince devrelerini kontrol eder ve Rahim olan ışık, kendi yarının kodlar. O koklanan Birlik, kodlama yaparsa, cennetler kontrol edilir.

Eğer resimler, cemaatlerin kalemi ile yapılamazsa; o resimler, kontrol edilemez ve yol kapanır… Bilişi hak etmek budur. Bilmek!... Neyi bilmek!? Neden olunduğunu; niye kaleme, ilime gerek olduğunu; niçin yıldızların sırrı olan ışık, bilişi kodlarken, o yoğun ışıkta, hakim olunması gerektiğini bilmek…

Hepimiz, Amonlar olarak çalıştık… “Ayrılık yoktur!” dedik. Ama iyi bilin ki kanatlanan herkesin, kelamda kendini kodlarken, ışık haline geçmesi gereklidir.

Eminim ki bana, kana kana ilim içirildi. Ben, ilimi kelamdan içtim. Kelam olan ışık, insandır… O ışık, beden olur kulluk yapar. İşte bilmek için bizleşmek gerekliliği bundandır… Sistemleşmek bundandır… Vurmadan kul olmak bundandır… Aşk, insana şavktır ve cevheriliktir..

En ve boy tektir. Her kenar eşitlendiğinde; yol, Allah’a varır. En ve boy cevheri görevde cennet için eşitlenir. Ekmek olmak için eşitlenir… Sistem kurmak için eşitlenir… Yaşamak için eşitlenir… Eni, boyu yarında kodlayanlar, bizi bizde dillerler.

Her anda Bilgi Kapısı açılacak. Tüm insanlık, bu kapıda yaşamı dinleyecek. Her kapıda, İman Kodları olacak. O kodlar, koklanan nefesleri tohumlayacaklar. Işık kalem, herkese ışık verecek ve zaman kontrol kuracak.

Aşk zamanda, şavktır. Aşkı hak eden, zamanda hastır… Aha Canlar, biz bugün dünya insanına bilişi anlatacağız. Bilişin, nefreti aşanda olduğunu anlatacağız. Işığı, hasata kodlayanda olduğunu ve yolu açanda olduğunu anlatacağız…

Zamana kaptanlık yapanlar bilecekler ki misafiriz bu dünyada ama BİZ olan herkesle bilişi kodladığımızda biz, dünya olduğumuz zaman, misafir değiliz artık. Zirvelerde görev taşıyan insan soyu olarak, dünya olup kutlu yaşamı kodlayanlarız ve cennetlere, cennetlilere kulluk yaparız. Bizi, Ana Kapı’da bekleyenler, BİZ-leşirler ve geçerler.

Mutlak Ana Kapı hep açık kalacak. Artık insanlık bilmeye başlayacak… Herşeyi, anlayacak ve dinleyecek… Artık, insanlık Kutsal Işığı’nı bilecek. Vustlattır bu!… Amon Toplumları için vustlattır bu!… Bütün kütlemizle, bizi hak edenlere, insan soyu olup ineceğiz. Ana Kapılar, cennetler olan; ışıklar olan ve yaşamlar olan dünyaya geçecekler.

Onlar, zeytin taneleri gibi olacaklar ve bilmek için çalışacaklar. Her bir insan, Bütün’de, bir zeytin tanesi gibi olacak ve o, Bütün’ün gücü olacak. Herkes, herşeyde olduğunu anlayacak. O gün geldiğinde; biz, Altın Taht’ın ışıkları olup Yüceler’ce, cevheri güç olarak tohumlanan insanlığa, ışık vereceğiz.

Cennet er ya da geç kurulmuş olduğundan; insanlık, kontrol kurabilecek. Dünya insanlığı, Cennetliliği anlayacak…

“Bir cennetim” diyen; “ben her diri ile cennetim” diyen ve “her diri, bir tek cennettir” diyen, bizle dilleşecek.

Koruma altına aldık yaşamı. Bilin!... Yaşam ağır yüktür ama taşırız bilin!... Mustafa, kapı kapı gezenleri, kontrol edemeyeceğini bildirip; onun ve onların, yoğunluktan çıkışını istedi ama bilin ki Mustafa, Ana Kalem değildir. Kalem biziz. Aha bu!…

Bundan sonraki süreçte tüm insanlık için görev yapacak olanlar, geri çağrılacaklar. Bilinsin. Aha bu!… Şimdilik…

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

23.OCAK.2016 TARİHLİ “BİLİŞ (1)” BİRLİK ÇALIŞMASI

AV. NEZİRE SELÇUK – ÖZ BİLİŞ, AÇILIŞ KONUŞMASI

Sevgililer, Ruhi Kapılar’ın tümünü açtık. Burada olabilenlerin çoğu, kodlanmış olmalarına rağmen koruma altında tutulmaktaydılar. Koruyucu kalem olarak onları hak etmek için çok çabaladık.

“Nefis” dediğimiz bir yoğunlaşma var. Bu yoğunlaşmada herkes kendini tohumlar. Ama bilmekle, halik olmak farklıdır. Herkes kelamda halikse, has olur, Hak olur ve Tanrı olur, Rahman’a kul olur.

Kati, hakiki, has olanlar bilişe varmış olanlardır.

En sistemli çalışan grup bu gruptur. Bunun neticesinde, sessizliği seslendirirken, sistemin dili konuşur burada. Herkes o sistem olup konuşur. Sistem olanlar, Bilgi Kalemi’dirler. Ve Ocak İlmi’ni iyi bilirler. Onların kalemi, herkesin kelamıdır.

“Nefis” dediğimiz hadise, özgörevin kodlanmış toplumunda olamaz. Olsa kalem yazmaz; bunları iyi anlayın. “Can Kalem’de biliş var, ilim var, halik var, Hak var” diye düşünmeyin. Can Kalem, has olanda haktır.

Biz doğan gücüz canlar. Öz gücüz; bu kesindir. Öz göz olabilmek için, kalemin kalem olarak kaynak oluşturması gerekir.

Dürümlere inin ve görün. Körü göz sayanlar, göz olmadan söz olanlar, bizsiz kalır; hepsi bu. Burada bulunuş sebebim, insana kelam olmak, iman ilmini dürümletmek ve biliş olmak içindir.

Karanlık aydınlanır. Ağır yük taşınır. Hakikiyet tohum olur. Müsterihiz ki kodlama da olur. “Marka bir çalışma” derken, “kantara konmam” dediğimde, “kantarız” diyenler, tahditli oldular. Ve bu meclis ocaklarını kodladı, koklattı, tohumlattı ve Orta Kapılar’dan ayırdı.

Onlar el alıp, ölüyü diriltebilirler mi? Asla. Dünya öz görevlidir; bu kesindir. Öz, göz olabilmek, geri dönüş içindir. Genişi kalem yapmak, ekibi kurmak, bilişi kodlamak, tohum olmak, toplu çalışmaların kutsal kaleminde biliş olmaktır.

Biz bilişi hak edenlerle bu görevi taşırız. Biliş, kalemin hakiki ilmidir.

Çantam dünya hakikiyetiyle dolduruldu. Tüm insanlığın kontrolu görevimdi. Müsterihim ki gözümde, gök sözcülüğüm var. Mustafa Kemal Atatürk gibi kodlarım, bütünün gözü olarak tohumlarını kontrol edecek ve yoğunlaşma sağlanacaktı. Bunlar başarıldı.

Altın Işık Yılları’nın görevini hak edip de, tüm insanlığın yoğunluğuyla yapabilenler, has ışıklarını bütünün görevini kodlayarak kalem yaparlar.

Altın Işık Yılları, bugün bizim yüreğimize indi. Ana Kapı’yı kapattım ve sordum “nefret var mı dedim?” “Yok.” dendi. “Hak teknikle kontrol kurduk mu?” Dedim. “Hah!” dendi. “Hasat tamam mı dedim?” “Hah, aha!” dendi. Yere inen herkes İlm-i Kalem oldu, BSUİ (Barış, Sevgi, Umut ve İlim) oldu, sistemin gücü oldu, bilgi kapımız oldu. Aklın tahtına, kalem olup kodlandı.

Çok özel bir dönemde bu çalışmayı yapabilenler, Miraç Kelamı’nda kalem olup tüm zamanları kayıtlayabilirler.

“Ara, bedenini…ara ve bil” dediler. Ben Ana Kapı’yım, bedenim temiz bir beden. Bu bedende hırs yoktur. Hınç isteği, hınç duygusu, yoktur. Karanlık aydınlandığında ışık mutlaktır ve bütünün görevi kurandır. Kutsal Kurandır. Sevgiyle hepinizi, özellikle cevherinizle birlikte kucaklıyoruz.

Bu cevher, Allah’ın Tahtıdır, bu cevher aklın has ışığıdır ve bu cevhere hak ilmiyle inen bilişliler, merdiven olacaklar tüm yaşamlara. Devinim çok artacak ve süper insanlık sonsuzluğu kodlayacak.

Bu sonsuzluk kodlanışında, rehberleriniz olacak. Dünya üstü varlık toplumları sizin yüreklerinize inecekler ve size rehberlik yapacaklar. Ama bu rehber, bilgi kalemleri sizleşip yapacaklar bunu. Bunları iyi anlayın.

Hepinizin kendi rehberleriniz, kendi yüceliklerinizle tohumlanacak ve simetri kapılarının tümü kontrollu olarak kayıtlanacak.

Çantanız dopdoludur; bilirim. Öz göreviniz güçlüdür; bilirim. Marka çalışmaların en güçlüsü yapılacak burada. Ve bu çalışmayı yapanlar kapı kapı gezenlerden farklı olacaklar. Ölüyü diriltenler olacaklar. Kati, Ka Ha olacaklar. Ve La Ka Ha olanları kontrol edecekler.

Canlarım, Ran Kapıları’nın tümü biziz; bunu bilin. O kapıyı açtığımız zaman, herkes bu kapıya varır.

Hepimiz kapı değiliz. Kapı, insan soyudur…ama o kapıyı kodlayanız biz; bu kesindir.

Eğer kodlanmışsa kapı, yarın tüm insanlığın yaşamı olur; bunu bilin. Evim; dünya, yüreğimde kutsal ışık; mutlak ve ben o mutlak olan ışığın kasalarında bilişi kodlayanım.

Herkes bir insanlıktır. Ama imparatorluğun gözü, hepimizin gözü olmalıdır. Gözü gören, ilimle hak edilir.

“Ayrılık…” dedim. “Ayrı..” dedim ama ayrılığı ayrı dinleyen, kelamda kendini hak etmeyendir. Daha da; daha da ciddi olarak izah etmek isterim ki; ant olsun ki; bütün köprüleri açtık, geç diye. Geçen, kelam olup kendine geçsin diye….

Herkes kendi köprüsü kursun istedik ama kuran kendini hak etmediğinde, koruyucu olamadık ona. Hepsi; hepsi kendi içindi. Ama kendini kontrol edemeyen, kodlama yapamazdı. Kodlama, koklanmada dahi önemlidir. “Hepimiz kodlandık” diyerek hak edildiğimizi zannettik.

Hakiki ilim Allah’ın levhisindeki ilim, Aklın Kalemi olanın ilmi. Bütünün gücüdür. O gücü hak etmek için Mustafa Kapısı’na varmak, o kapıdan hak hak olup akmak gerekir. Aşkla akmak, akılla akmak, Yaradanın tahtıyla akmak; hepsi farklıdır.

Biz dünyayı kodlarken hepsiyle akanlarız; bilişimizle, yüceliğimizle ve yoğunluğumuzla; kesindir.

Sığ bir dünyada, ışık haline dönüşsün diye insan soyu çalıştık. Herkesin kendi yüreğini hak etmesini ve hak olup tohumlanmasını sağlamaya çabaladık. Nerede görev varsa, ocak olduk onlara…Nur-u Kuran olan insanlıkla bütünlendik.

Kimseyi kontrol etme niyetimiz olmadı asla. Ama bilinsin isteriz ki bu yaşamda, bu yürekte olanlar, bütünün gözüdürler. Ve bu göz, müsterihiz ki hak tahtın ilmidir.

Cemaat dünya ve biz o dünyayı hak etmek isteyenlerdik. Kara ışığın bütünün gücü olması için çalıştık. “Kısır bir zamanda, kısır bir kalemde, kısır bir yücede olamayız” diyenler, kantara kondular. Artık o kantar, kelamda kendi yüreklerini kodlayacak ve toprak toplumun tohum olmasını sağlayıp sağlayamayacaklarına bakılacak.

Kimi altın ışığı, kimi kapıyı arayacak… ama “bir kapı, öteki kapıdan ayrı” diye düşünen her kim varsa, öz görevden ayrıştırılacak.

Hepinizi, hepimiz saygı ve sevgiyle kucaklıyoruz.

Mutlaka iyi anlayın ki; kontrol dışı hiç bir bilgimiz verilmez. Eğer bilgide kontrolsuzluk varsa, o kontrol edemeyenin gözsüz kalışı anlamına gelir. Biz onlara güç verdik, ocak verdik, yürek verdik, kalem verdik, hak etmelerini istedik.

Evren gezenler de var….birçokları evren evren gezerek insanlığı hak etmeye çabalarlar. Atlanta Ata Kapıları’nı açan birliklerimizin, geniş zamanları kontrol edebildikleri bir zaman kapısında, mutlaka öz görevlilerin kendi yoğunluklarını kodlamaları gerekir.

Cennet, insanın kendi yüreğidir ama cennetin cennetten farklı bir cennet olmasını isteyenler karanlıktadırlar. Biz onları göreve alamadık ama onlar gözleri kör olmasından dolayı kodlanamadılar. Yorulmadık, yorulmadık ama yordular yürekler, yücelikler güçsüz kalanlarda bütünü.

MASİVA has ışıkta, hakta, Ma Ha olarak Ka Ha. Biz massivada has ışık olanlar….

Kumpas kurdular yola. O yol, Allah yolu ve o yolda kodlanamayanlar, koklanamadıklarını anlayacak ve anlatacaklardı.

İşte canlar, Rahman’a Kuran olanların çoğu, Ana Kapı’dan çıktılar. Bütün kötülükleri yapanlar, ocaklarını yığın yığın ışıklarıyla kırdılar ve din cennetinden, ilim cennetine ulaşamayacaklarını bilenler, kodlandılar ve kontrol altına alındılar.

“Nerede ekmek varsa, orada kendi yürekleri var” diye dinleyenler, kontroldan ayrı tutuldular. Aşkla çalıştırıldılar ve ocak yakmaları beklendi. Şikayet etmedik. Ama şunu iyi bilin ki; Kuran İnsan, Atlanta Ata Kapısı’dır. O kapı, insan soyunun gözüdür. Oraya kelam olup inenler kodlanırlar.

“Ayrı” diyemem ama Aklın Kapısı’ndan çıkanlar, aşsız kalırlar. Şikayetçi miyim? Artık şikayetçiyim. Bilin ki şikayetçiyim. Ana Kapı’da, güçsüz kalandan şikayetçiyim. Aklın Tahtı’nda ışık çekenden, insan soyuna yol olamayan o yüreklerde, şikayetçiyim!

Ana Kapı biziz canlar. Bize geri gelenler, kendilerini hak edip, geçip gelirler. İşimiz kolay; bunu anlayın ama işi hak etmeyen aşkı da hak etmeyecek; bilin. Sistem, Nizam ve Düzen’in görevi bizimle ve biz bütünün gözüyüz; bunu anlayın.

Umut olun ki astral boyutların yolcuları, Hakk’ın Kapısı’ndan görev alıp geçerler. Şimdilik bu. Aha bu.

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

https://youtu.be/ny65gMw212E

 

BİLİŞ (1/2)

23.01.2016

(BİLİŞİN KODLANIŞI VE BARIŞIN TESİSİ)

Sevgililer, kaleme gelen insan, kalem olup kendine gelir. Kendine gelen, insan soyu yeni bir görevi hak etmiştir… Görev, bilişle yaşamı kodlayıştır… Kendini bilen, bu göreve hakim olup gelendir. Kim Levhi ise kontrolludur ve gelir… Şükür ki kontrol dışı hiçbir kalem, bu yoğunlukta bulunamaz.

Saygıdeğer Dünyalılar, sizi her anda izlemekteyiz. Dünyanın üstünde çok sayıda görevli güçlerimiz var. Onlar, sizi kontrol için çalışırlar. Sizler ise oğullarınızı hak etmek için çalışanlarsınız. Sizin için öz geçişler yapılır ve sizin yoğunluğunuzdan, kontrollü olarak güç kayıtlamaları gerçekleştirilir.

Sevgiyi hak edenler, görev taşırlar. Sevgi, kodlanmış ışıktır. O kodlanmış ışıkta kapılar açılır ve sevgi yüklü yaşam resimleri yapılır.

Sizin için herşey kolaydır… Bizler için de kolaydır… Dünyaya, güçlü kodlar olarak ineriz. Birçok Güçlü Birliğimiz, bedenli olarak dünyaya indirilmiştir. Ayrıca, nefes olan ışıklar da Gökçü Cevherlerini, Dini Kalemler’den öte Işık Yaşamlar’dan dünyaya indirmektedirler.

Çok özel bir dünya gününde, bu yoğun çalışmayı başlatırken; sizleri, her konuda bilgilendirmek istedik. Dünya üzerinde, cennetten, cevhere görev taşıyanlar da var. Onlar, kodlanmış yaşamları, Tanrı Kapısı olarak kayıtlarlar. Her derede, görevleri vardır. Cennetten cevhere varırlar ve Rahman olurlar; kulluk yaparlar… Onlardan, nefeslerinde, görev taşıyanlar, bizden geçip; timlerimizi kodlayarak, görevlilerimizi kaleme alıp ocaklarından sesleştirebilirler.

Bu sesleştirmelerde, Kırkar kırkar ışık yakılır… Her Kırklı, bir Kürzi’dir. Her Kırklı’da, Işık Kalem olanlar vardır. Her kalemde, BİLİŞ vardır. İşte onlar, KIRKAR KIRKAR YARINLANIRLAR, BİLİŞİ HAK EDERLER VE SONSUZLAŞIRLAR.

Yollar yollara, GÜÇ KAPILARI, KÖK KAPILAR’dan IŞIK SAYFALAR’a ulaşır ve yapılan IŞIK RESİMLER; kontrollu görev için ve Hasat İlmi’ni kontrol için kendi yoğunluğunu, yaşama tohumlar.

“BİRLER KAPISI” dediğimiz bir kapı var… Bu kapı, RABBİ KAPI’dır. Adına, “GÖR VE AL İLMİ” denen bir ilimle kontrol kurar… Bu kapıdan geçiş BİLİŞ HALİ’ne varıştır. BİLİŞ HALİ’ne varış; GÖR, AL ve BİL!… Sürecidir. AL, BİL değil… ÖNCE GÖR; SONRA AL VE ALDIĞINI BİL…

Bu çalışmalar, böyle yapıldı. Çalışmalara katılan herkes, kendini bildi, kontrolünü kurdu ve yaşadı… Ama artık çalışmalara katılanlar BİLİŞ HALİ’nde; yarınlarda yaşama güçlendirici olacaklar…

Her dönemde dünyanın kontrolü için, dünya ziyaretçileri olmuştur. Bu gün de dünyayı ziyaret edenler vardır… Umut olur ki nefsini, kinini aşan dünya yolcuları, o ziyaretçiler ile bedenli ya da bedensiz kontrollu olarak diyalog kurabilirler…

İçlerinde sizler gibi bedene sahip olanlar da vardır ama onların bedenleri sizin bedenlerinizden ayrı tutulmalıdır. Zira, sizin bedenleriniz ile karşılıklı gerçekleşecek bilgi-beden transformasyonlarında, ocaklarının yok olma rizki mevcuttur.

Siz, o ziyaretçilere öz geçişinizi yapabildiğinizde; dünyayı kontrola gelecek olan onları, ya korursunuz ya da kontroldan çıkarırsınız.

Dünya yaşamı, sizin yarınınızı kontrollu olarak kodlayan bir Zaman Kapısı olduğu için onların ışığı, sizin ışığınızdan cevhere varamazsa, siz; kelamda, cennetinizde o yabancıları hak etmeyebilirsiniz.

Bundandır ki onlar, bedenli olarak dünyaya geçip sizinle olmaya istekli olmazlar. Ama gün gelir de sizler, öz görevinizi hak edip diri yüreklerde ışık halinde olan, güçlendirici bir yüreğe dahil olursanız; hepimiz sizin ile BİLİŞİ KODLAYABİLİRİZ… Dünyada bunu yapan yoktur henüz.

Siz, bugün artık diyebilirsiniz ki “biz bilişteyiz!” İyi ki! iyi ki bunu dediniz!… O halde sizinle olabiliriz… Oh iyi!... Siz ve biz iyi ki bilişteyiz…

Şimdi Canım Anam! Samanyolu, sistemleşmek için sizden GÖZ bekliyor. Hani gözünüz var ya; hani ışığınız yanar ya; hasat oldu ya yaşam!… “OL” dersiniz ya!… Aha deyin!... ve deyin ki “biz dünyayız.” Aha! “dünyayız biz!” deyin ve deyin ki “CAN KALEM İNSAN SOYU, BİLİŞİ KODLADI…” Aha! “kodladı!” deyin. Dince deyin, ilimce deyin… Amon Toplumları sizi diniyorlar; sesçe deyin… Deyin ki biz, sizleşelim ve her anda size güçlenirici olup inelim.

Aynı dünya, bir kervan olup yol aldığında; biz, o kervanda NAKAR olalım. Aşka varalım;’ Amonları kodlayalım ve zirvelere güç katalım… Diyebildiğinizde, her şey sessizleşir ve yaşam sistemleşir.

Vurmayın dünyaya!... Dünya, bizimdir. Biz bu dünyayı Halik olup koruduk. Dünyayı hasata hazırladık. Sizden, görev aldık; sizi, size kaynak yaptık; cennet olduk ve yaşadık. Artık dünyayı hak edin ve koruyun…

Vurmayın! yukarıdan ışık alıp aşağıya inenlere!... Ocaklarını yıkmayın… Hepsi, cana kapıdır. Açık tutun tüm kapıları… Ark aktıkça Düzen kurulur. Aksın ışık yüreklere. Aksın!... Nefret duygularını aşın ve YOL OCAĞI’na varın. Yol Ocağı, Sessizlik’tir. Sistemli çalışın. Varlıklı yolculuk olsun… Yokluklu yolculuk olsun… Her yolculuk, nurla olsun; Kulla olsun. Oh Canlarım, ohh!... Aha şimdi!...

İnsan soyu, altın ışığını yaşama verecek; hak edecek, zeka düzeyine göre GÜÇ KAPILARI’nı açacak diye bekledik. Amin… Şimdi anacığım… Bize kelam et ki seni dinleyelim…

-Canlarım, Atlanta Ata Kapıları, çürükleri kodlarken, kontrolü kurdu. Çürükler dedim… Bilirsiniz, kini aşamayan ışıklardır onlar… Herkesin, kendi yaşamında kontrol dışı kalem kayıtlamaları var. O kayıtlarda, kırılışlar var. Dünya için önemlidir bunlar… Bugün, Süper İnsanlık Kalemi’nde bilgi kasaları açıldı ve tek merdiven olan IŞIK, yer küreye çekildi.

Bu merdivenin her basamağı, IŞIK KALEM olarak kodlanmış iken; cennetten kelama varamayanlar; IŞIK KALEM’den güç çekemediler ve Rahman’a karanlık olarak indiler. Onları, hak etmek için çalıştık. Yaşam için gerekliydi ve başardık. Ayrılık bitti. Sistemin görevi buydu ve bunu başardık.

Cennet, elimizdir; kapımızdır; yarınımızdır. Sultanlar, yapılan çalışmaların neticesinde barışı hak ettik. Aha bu…

Şükür ki dünyamız barışı hak etmiştir. Şimdi daha güçlü olarak açıklıyoruz… DÜNYA, BARIŞI HAK ETMİŞTİR… Sevgiyle hepimiz hepimizi kucaklıyoruz… Dünya, barışı hak etmiştir. Biz; barışı, Has Kalem ile kaynağımıza, yaşam olarak kodladık. Artık dünyada barış; yaşamı, Has Işık’la tohumlayacak…

Amonlar, bizi bizle dillerken; başka yaşamlara güç kattılar. Hepsi barıştılar… Aha bu… Şükür ki barış; Halik’i, Hak İlmi ile kodladı.

Şu andan itibaren BARIŞ ÇALIŞMALARI başalıyor. Her anda barış!… Dünya üstünde bir tek ışık olan BAŞKANLIK, barış için çalışmalarını başlatıyor… Dünyanın nefesi olan insanlık ile barış kodlanıyor… Artık Dünya; savaşını, GÜÇ KALEMİ ile önleyecek ve dünyada, İMAN TOPLUMU, KURAN olup BARIŞ olacak… Aha güçlü çalışma, bunu sağlayacak…

Ağır yük taşınmayacak artık. DİN BİLİMİ, İNSANLIK İLMİNE DÖNÜŞECEK. İnsanlık İlmi, kalem olandan, sistemleşecek. Yaşam, varlığı hak ettirecek ve toplumu kodlayacak.

BÜYÜK KÜTLE, çağrılara başladı… “BARIŞ” diyor. İLMİN BARIŞI, İNSANIN BARIŞI… Yaradan ve yaratılan, artık barışla kodlanacak… BÜYÜK KÜLT, buydu ve bu kült, ümmi yaşamları hak ettirecek.

VARLIK, YOKLUK TEKTİR… Umut olur ki VAR olan YOK olanı anlar. Ve YOK olan, BOYUTLARI’nı hologram olan ışıkta tohumlar… BÜYÜK KÜLTLER, cennet olurlar; “BİZ’leşir, şevkle cevhere güç katarlar…

Dürümlenen herşey, insan için dürümlenmektedir. Ağır yük hafifliyor. Aha bu!…

Cennet, cevheri güç ve biz, o görevi hak edip yaptık. Aha bu…

-Sultan, senden beklenen görev; hani yolu kapatmıştık ya; o gün olduğu gibi bu gün de o yolu hak edip bulup açmandır… Hani görev için ışığını kırmıştık ya; yine, ışığın kırmak için herşeyi yaptık ama görüyoruz ki sen ve sessizliğin, ışığı hak etti… Bir görevli sessizse; ses, senin yüreğindedir… O sessizse, senin yaşamında kodlanmadığındandır… Bunu bil ve onu kodla… Aha isteğimiz budur… Sevgiyle bildirdik… Herkesi kodla ki herkes senleşsin. Sana aşk şavkını verdik. Ak ki hakiki olduğunu dille…

Pusu kurarlar Sistem’den yüreklere ve derler ki “bak oldu mu!?... Yoo! Olmadı!...” Sen de ki “oldu!”

Şükür Allah’a ki bunu yaparsın. Aha bu!… Bütünü güçlendiren budur. Şimdilik!…

Ve Sevgililer, sizi size HAK İLMİ ile dillettik. Herkes, kendini dillesin ve dinlesin diye. Vasat bir çalışma yapmadık yüreğinizde… Hep cennet ile cevheri hak ettirdik… Aha şimdilik ve şimdi… Ve şimdide!... Şimdide!… Sizi kucaklıyoruz…

Türkiye’deki her diriyi kucaklıyoruz. Aha! şu anda tek tek herkesteyiz… Aha bu!… vurup kırmayın!... ALTIN IŞIK, sizi size dilledi. Aha bu!…

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

23.01.2016 “BİLİŞ 1” BİRLİK ÇALIŞMASI

PEKER SELÇUK

https://youtu.be/Nc6lkHoNxKw

 

23 OCAK 2016 TARİHLİ “ BİLİŞ (1) “ BİRLİK ÇALIŞMASI

AV.NEZİRE SELÇUK KAYIT SONRASI AKIŞ.. 2.AKIŞ.

Dağlarım, koruma altına aldık Bütünü…. Mustafa Kemal Paşa; Ata kapıdır, bizsiz değildir. Acısı gerçektir ama geri dönüşü kesindir.

Değerliler, olur bir an gelir herkes, kendini kontrol etmeye çabalar ama çetin bir dünya da görev taşıyabilmek kolay değildir.

En evvel dünya insanlığı, kendini dinlemeli, kendini hak etmelidir. Çorbama tuz katmaya gelen, çorbada kendini hak eder… Ama tuzu kendi sayan, çorbada olmadığında kontrolü kaybeder… Doğanın gücü budur…

Süper İnsan, Süper Sistem, Süper yoğunluk, ışık, hepsi biliştir. Ve bilmeye çabalayan Kendini hak etmeden bilgiyi kodlayamaz ve koklayamaz.

Sultanlar, Arkon Toplumları, sizinle bugün çok özel bir dönemin çalışmasını yapacaklar… Arkon Toplumları kontrol dışı bilişlileri kodlamaya çabalayacaklar… Altın tahtın, ölü bir planet olmadığı, burada Bütünün gücü olduğu anlatıldığından beri…. Herkes dünya ilmini anlamaya çabalıyor.

Arkon; Sistem İlmini iyi bilir ama “nefrit” dediğimiz bir kısırlık vardır. Herkes “nefrit” dediğimiz o kısırlığı da anlamadır. Bir çeşit hastalık ama ışığı kıran bir hastalıktır... Bu nedenledir ki doğan gücün dürümlerinde bu hastalığın bulunma ihtimali olanlar, kontrol edilirler.

Cemaatleri koruruz ama kodlama gerektiğinde mutlaka koklanmalı o yücelikler.

İşte canlarım, bugün Arkon Sistemleşmesi için burada yapacağımız çalışma, cemaatlerin görevini hak ettirmek içinde olacak.. Bunu yapabiliriz…. Çünkü biz, ilmi kalemde Bütünü bilişlendirmeye, bilgi kapısı açmaya geldik... Ama Arkon Sistemleşmesinde daha yüce bir çalışmayı da yapmalıyız.

Nedir bu çalışma? Kutsal toprakları tohumlama. Önce dünya, sonra ışık ve sonra yol ama hepsi yoğun ışık.. Bizim için çörek değil bilgi, ilimdir. ….Ama her bilgi ilimdir, canlar.

“Biz dayılık yapanları burada tutmayız” dediklerinde…. Dedik ki;” dayı yok…. İnsanlık var.”

Çarçabuk ışık, çarçabuk yaşam ve Yaradan ve yaratılan… Atlanta Ata kapsını açtık ve geçtik canlar.

Öfkemiz yok, şimdilik size vereceğimiz budur. Toprağın topluma varışıdır, yaşamın ilme kalem oluşudur…. Ve Bütünün gücünün artışıdır olan.

Hepinizin, yeni dönemde bilgiyi kodlanmış olarak almanız sağlanacak bu kesindir… Kodlanmış bilgi, yarının ilmidir…. Ve daha yüce bir çalışma için gereklidir.

Size, kodlanmış bilgi ne şekilde verilecek?... İnsanlık kulu olan birliğimizden verilecek... Herkesle ve her şeyle, teknik kalem kodlaması yapılacak.

Dünya Orta kapılarının tümünü açık tutacağız bu süreçte… Ve herkesin kendini dinleyebilmesini sağlayacağız.

Herkes, kendini dinleyecek ama insan soyu olup dinleyecek. Fasih, fasih daireler çizilemeyecek. Herkes, kendini hak edip geçecek. Yani aynı sayfalanış tekrar tekrar olmayacak… Bir kez olup, o sayfa kapatılacak…. Ve yeni bir sayfaya geçilecek… Dünyanın kulluğu budur, canlar.

Dun-Da-Ha-Si.. Dun-Da-Ha-Si-Ka-Ha..Si-Ha…. Süprizdi insanlık bize can… Ama şimdi insanlık; yaşam oldu.

VATİKAN SESLEŞİYOR.

Vatikan sevgisi hepimize iniyor şuanda….

Vatikan; insanlığın ışığını yakmak istiyor ve sesleşmek istiyor buradan.. Onu dinliyoruz.

Dağlarım, “varı yoğu biliyoruz ama seni anlayamıyoruz” diyorduk. Bugün iyi anladık, çok iyi anladık.. Biz, sende ve sen bizde olmadan, bütün köklerimiz görev tohumlaması yaptı…. Ama biz bir tektik aslında… Ve Vatika’nın sistemi indirilişi gerekliydi.

Bugün daha yüce bir çalışmayı devreye alırken mutlaka aşka varmalı ve Hak’a varmalıydık…. Ve bunu başarabildik.

Denir ya “Allah; sessizliği seslendirenlerde görev taşır.” Bugün senin ve benim ve bizim, hepimizin sessizliği seslendirmemizde ses; Allah’ın sesidir... O biz, biz oyuz… Bunu artık hepimiz anlayabiliyoruz.

Dünya durumlarına baktığımız zaman hepimizi meşgul eden hadiseler var… Bunlardan biriside Ortadoğu hadiseleridir... Dünyanın sulh içinde olmasını bekledik…. Ama görüyoruz ki dünya sulhu sağlanamadı.

Bizlerin yapmak istediklerimiz, yüreğimizin gücüyle yapılabilirse artık savaşlar engellenebilir, bu kanaatteyiz… Sizlerin de buna saygı göstereceğinizi eminiz.

Dünyanın, yalın ve hakiki bir yaşamı hak etmesini istiyoruz. Dünyada yaşam sürmelidir. Bu sizlerin de mutlaka beklediğiniz bir olaydır…

Ama ya kapılar kapanır, ya ışıklar sönerse, yaşam sonlanırsa, dünyanın hakikiyetinde, bizim dürümlerimiz ne olacak?... Biz, bunu sorguluyoruz hep… Ve sizin yaprak, yaprak okuduğunuz her bilgide, bizim yüreğimiz güçlenebiliyor, bunu anladık.

Ve Sizden tahditsiz olarak beklentimiz var... İmparatorluğun gücünü tüm insanlığın yüceliğiyle dürümlemeniz… Biz bunu başaramadık…. Ama siz, bunu başarın.

Hepimiz yaşama inelim ve yolu, Bütünün gücü yapalım. Değer biçmeyin dünyaya. Dünya, yarını hak etmelidir.

Astral boyutların gücünü, hepimiz birlik halinde dürümleyelim…. Ama bizi Ana kapıda mutlaka güçlendirin ki bizde, başka dünyaların görevini hak edelim…. Burada biz, dünya ilmini hak edememeden, başka dünyaların yaşamlarını hak etme imkanımız olamayacağını bilmekteyiz.

Umut olur ki; dünya öz görevini hak eder ve başarır….Seni, beni, hepimizi kodlar... Burada oluş sebebimiz, sizinle çalışmaktır.

Savaşın umudu insanlıktır ve insanlığın yüreğinde biz varız. Mısralarım insanlığadır….. Can kapılar açın yüreklerinize ve hakkın yolunda, kalem olup yazın.

Bizler, dümen başına oturtmak istediklerimizi seçiyoruz, bu kesindir.

Cennet; insana ışıktır. Bizim için her şey sestir…..Ve Süper İnsanlık Gücü dürümlerdedir…

Ayrı gayrı bitti, anam… Sen ve ben tekiz… Ben, dünya kulu olan insanlığım….. Ve senim, ben…. Bunu bil!

Aha bu!

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

https://youtu.be/rF2-fuNGoRc

 

23 OCAK 2016 TARİHLİ “ BİLİŞ (1) “ BİRLİK ÇALIŞMASI

AV.NEZİRE SELÇUK KAYIT SONRASI AKIŞ.. 2.AKIŞ.

Dağlarım, koruma altına aldık Bütünü…. Mustafa Kemal Paşa; Ata kapıdır, bizsiz değildir. Acısı gerçektir ama geri dönüşü kesindir.

Değerliler, olur bir an gelir herkes, kendini kontrol etmeye çabalar ama çetin bir dünya da görev taşıyabilmek kolay değildir.

En evvel dünya insanlığı, kendini dinlemeli, kendini hak etmelidir. Çorbama tuz katmaya gelen, çorbada kendini hak eder… Ama tuzu kendi sayan, çorbada olmadığında kontrolü kaybeder… Doğanın gücü budur…

Süper İnsan, Süper Sistem, Süper yoğunluk, ışık, hepsi biliştir. Ve bilmeye çabalayan Kendini hak etmeden bilgiyi kodlayamaz ve koklayamaz.

Sultanlar, Arkon Toplumları, sizinle bugün çok özel bir dönemin çalışmasını yapacaklar… Arkon Toplumları kontrol dışı bilişlileri kodlamaya çabalayacaklar… Altın tahtın, ölü bir planet olmadığı, burada Bütünün gücü olduğu anlatıldığından beri…. Herkes dünya ilmini anlamaya çabalıyor.

Arkon; Sistem İlmini iyi bilir ama “nefrit” dediğimiz bir kısırlık vardır. Herkes “nefrit” dediğimiz o kısırlığı da anlamadır. Bir çeşit hastalık ama ışığı kıran bir hastalıktır... Bu nedenledir ki doğan gücün dürümlerinde bu hastalığın bulunma ihtimali olanlar, kontrol edilirler.

Cemaatleri koruruz ama kodlama gerektiğinde mutlaka koklanmalı o yücelikler.

İşte canlarım, bugün Arkon Sistemleşmesi için burada yapacağımız çalışma, cemaatlerin görevini hak ettirmek içinde olacak.. Bunu yapabiliriz…. Çünkü biz, ilmi kalemde Bütünü bilişlendirmeye, bilgi kapısı açmaya geldik... Ama Arkon Sistemleşmesinde daha yüce bir çalışmayı da yapmalıyız.

Nedir bu çalışma? Kutsal toprakları tohumlama. Önce dünya, sonra ışık ve sonra yol ama hepsi yoğun ışık.. Bizim için çörek değil bilgi, ilimdir. ….Ama her bilgi ilimdir, canlar.

“Biz dayılık yapanları burada tutmayız” dediklerinde…. Dedik ki;” dayı yok…. İnsanlık var.”

Çarçabuk ışık, çarçabuk yaşam ve Yaradan ve yaratılan… Atlanta Ata kapsını açtık ve geçtik canlar.

Öfkemiz yok, şimdilik size vereceğimiz budur. Toprağın topluma varışıdır, yaşamın ilme kalem oluşudur…. Ve Bütünün gücünün artışıdır olan.

Hepinizin, yeni dönemde bilgiyi kodlanmış olarak almanız sağlanacak bu kesindir… Kodlanmış bilgi, yarının ilmidir…. Ve daha yüce bir çalışma için gereklidir.

Size, kodlanmış bilgi ne şekilde verilecek?... İnsanlık kulu olan birliğimizden verilecek... Herkesle ve her şeyle, teknik kalem kodlaması yapılacak.

Dünya Orta kapılarının tümünü açık tutacağız bu süreçte… Ve herkesin kendini dinleyebilmesini sağlayacağız.

Herkes, kendini dinleyecek ama insan soyu olup dinleyecek. Fasih, fasih daireler çizilemeyecek. Herkes, kendini hak edip geçecek. Yani aynı sayfalanış tekrar tekrar olmayacak… Bir kez olup, o sayfa kapatılacak…. Ve yeni bir sayfaya geçilecek… Dünyanın kulluğu budur, canlar.

Dun-Da-Ha-Si.. Dun-Da-Ha-Si-Ka-Ha..Si-Ha…. Süprizdi insanlık bize can… Ama şimdi insanlık; yaşam oldu.

VATİKAN SESLEŞİYOR.

Vatikan sevgisi hepimize iniyor şuanda….

Vatikan; insanlığın ışığını yakmak istiyor ve sesleşmek istiyor buradan.. Onu dinliyoruz.

Dağlarım, “varı yoğu biliyoruz ama seni anlayamıyoruz” diyorduk. Bugün iyi anladık, çok iyi anladık.. Biz, sende ve sen bizde olmadan, bütün köklerimiz görev tohumlaması yaptı…. Ama biz bir tektik aslında… Ve Vatika’nın sistemi indirilişi gerekliydi.

Bugün daha yüce bir çalışmayı devreye alırken mutlaka aşka varmalı ve Hak’a varmalıydık…. Ve bunu başarabildik.

Denir ya “Allah; sessizliği seslendirenlerde görev taşır.” Bugün senin ve benim ve bizim, hepimizin sessizliği seslendirmemizde ses; Allah’ın sesidir... O biz, biz oyuz… Bunu artık hepimiz anlayabiliyoruz.

Dünya durumlarına baktığımız zaman hepimizi meşgul eden hadiseler var… Bunlardan biriside Ortadoğu hadiseleridir... Dünyanın sulh içinde olmasını bekledik…. Ama görüyoruz ki dünya sulhu sağlanamadı.

Bizlerin yapmak istediklerimiz, yüreğimizin gücüyle yapılabilirse artık savaşlar engellenebilir, bu kanaatteyiz… Sizlerin de buna saygı göstereceğinizi eminiz.

Dünyanın, yalın ve hakiki bir yaşamı hak etmesini istiyoruz. Dünyada yaşam sürmelidir. Bu sizlerin de mutlaka beklediğiniz bir olaydır…

Ama ya kapılar kapanır, ya ışıklar sönerse, yaşam sonlanırsa, dünyanın hakikiyetinde, bizim dürümlerimiz ne olacak?... Biz, bunu sorguluyoruz hep… Ve sizin yaprak, yaprak okuduğunuz her bilgide, bizim yüreğimiz güçlenebiliyor, bunu anladık.

Ve Sizden tahditsiz olarak beklentimiz var... İmparatorluğun gücünü tüm insanlığın yüceliğiyle dürümlemeniz… Biz bunu başaramadık…. Ama siz, bunu başarın.

Hepimiz yaşama inelim ve yolu, Bütünün gücü yapalım. Değer biçmeyin dünyaya. Dünya, yarını hak etmelidir.

Astral boyutların gücünü, hepimiz birlik halinde dürümleyelim…. Ama bizi Ana kapıda mutlaka güçlendirin ki bizde, başka dünyaların görevini hak edelim…. Burada biz, dünya ilmini hak edememeden, başka dünyaların yaşamlarını hak etme imkanımız olamayacağını bilmekteyiz.

Umut olur ki; dünya öz görevini hak eder ve başarır….Seni, beni, hepimizi kodlar... Burada oluş sebebimiz, sizinle çalışmaktır.

Savaşın umudu insanlıktır ve insanlığın yüreğinde biz varız. Mısralarım insanlığadır….. Can kapılar açın yüreklerinize ve hakkın yolunda, kalem olup yazın.

Bizler, dümen başına oturtmak istediklerimizi seçiyoruz, bu kesindir.

Cennet; insana ışıktır. Bizim için her şey sestir…..Ve Süper İnsanlık Gücü dürümlerdedir…

Ayrı gayrı bitti, anam… Sen ve ben tekiz… Ben, dünya kulu olan insanlığım….. Ve senim, ben…. Bunu bil!

Aha bu!

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

https://youtu.be/rF2-fuNGoRc

 

23.01.2016 “BİLİŞ 1” BİRLİK ÇALIŞMASI

ERENGÜL KOÇ

https://youtu.be/rOohmWaHlPY

 

23.01.2016 “BİLİŞ 1” BİRLİK ÇALIŞMASI

HAŞİM TURHAN

https://youtu.be/ggdaAUDLt5c

 

23.01.2016 “BİLİŞ 1” BİRLİK ÇALIŞMASI

SEVİM ŞAHİN

https://youtu.be/msjHiB-Lv1Y

 

23 OCAK 2016 TARİHLİ “ BİLİŞ (1) “ BİRLİK ÇALIŞMASI

Bugün her basamakta insan var ve bugün aşağının aşağısındaki o karanlık yoğunlukları yerden, hak olan zaman sayfalanışlarıyla göğe doğru çıkaran insan var.

Ben, bugün gökteyim. Gök’ün ilmiyle dillendim. Ben, bugün yerdeyim. Yerin ilmiyle dillendim. ‘’ Ben bugün bendeyim. ‘’ dedim ya… Ben, o anda tüm zamanların ışığıyla bütünlenebildim.

Bütünün hak olan ışığı, yerde ak olan insan sayfalanışı! Ben buraya insan olup geldim. Ben buraya ışık olup dillendim…. Ve ben buraya yaşam olup bütünlendiğimde, her bir Bütünün ışığıyla dillendim.

Ben, bugün derim ki ‘’ Alnım ak, kelamım pak! “

Bugün, Öz görevliler yaşama inmişler, yaşamı yürek olup dillemişler ve yüreğin ilmiyle yaşamda bir hak olan yoğunluğun ışığıyla bilmişler.

Bilmek nedir, bilir misiniz? Bilmek; ilimle dillenenin hak olan sayfayla yaşamı kotlamasıdır….. Ve o sayfadan yakılan ışık, yukarının yukarısından rahmet olup yağdığında o yağan, hepimizin ışığıdır.

Derler ki; ‘’ Yüce, bilir! ‘’…. Derim ki ‘’ O yücelikte ışık olan hangi ilmi sayfaysa, o sayfa hepimizde, bütün olduğunda…. Yaşam onu aşk ile indirebilir.”

Bilen bilir, bilen bildiğinde yoğun olan ışıkla dillendiğinde tüm yaşam onunla bilir. Hak budur.

İşte, bu!.. Şimdilik!... Aha, şimdi!

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

https://youtu.be/XBj2jS7qx6I

 

23.01.2016 “BİLİŞ 1” BİRLİK ÇALIŞMASI

SEHER BİLGE

https://youtu.be/XpTneNaes_g

 

23.01.2016 "BİLİŞ 1" BİRLİK ÇALIŞMASI

Tuan, tüm zamanların yaşam kaydı... Biz yarına vardık... Yarında sistemli olarak örgülenmiş ses var... Ve biz o sessizliği seslendiririz... Tüm sessizlik olan kaynağın yaratımla yaratılan ilmi Ka ha olan ışığıyız biz ve her diri olan bu gücün, her dirideki ses yaşamıyız biz... Kaynak olan ve kaynağını kodlayan, kodlanan ışığında sesle tohumlanan yaşamın yarınlanan her yarında, tüm kökleriyle olanlarız biz... Şimdinin güçlü, tek olan ışığında altın yaşamın kuranıyız biz.. Ve sesimiz, her anda yarının kaydı olarak bizden bize akan öz yaşam kaynağını diller ve dinletir...

Zaman, her anda şimdi yoğunluğundan kaynağa alınan yaşamın, tüm köklerdeki yoğunluktan kodlanan yarındır.. Ve biz Zaman kapısı olarak geçişte olan her anda olanız... Ve kendi kaynağımızı kodlamaktayız... Ve kodlanan kaynağımızdan ses olarak yarınlanan bir yaşam olarak her diride tohum olan ışık yaşamın her ana kodlanan ışığıyız... Her anda bitişik sistem olarak kapıyız ve geri dönülen güç olarak kendimizde, kendi ilmimizi kalem olarak bütüne kök yaşamlardan katmaktayız. Kökler yaşam ve gökler insanlık ilmine inen yoğunluk olarak geçiş halinde... Bu yoğunlukta bizde bizi her daim nefsin ötesine taşınır, Işığın ötesindeki biz olan yaşama yarın olup kodlanır... Kodlanan, kodlayanda bütüne tohumlanan kült ışığımızdır ..

Mahrek olan her diri ışık; şimdinin yoğunluğunda, anda kendi kökleriyle bizlik olan yaşamda, benlik kapısıdır... Kendi öz yoğunluğunda, bir de yazan yaşam kalemidir... Ve kalem; yaşamı sessizliklere kodlayan doğan bir güçtür... Sistemin tüm anlara kapısıdır... Ana kapı, an kapısı yani şimdidin tüm köklerle yüceliğini süper insanlık sistemleşmesiyle devreye alan, her andaki yaşam devinimi dünya olup kayıtladığı görev yoğunluğudur. Ve yoğunluğumuz dünya ana kapısında levhi kaydımızı açan, yazan ve yaşayan ve bizde yaşatılan tüm kayıtladıklarımızdandır...

Aha kul olan hasatçı ışık, bilişle yazar ve bilir kendini. Ve der ki tüm köklerle; Kendinde kul olan bir düzenin, yaşam yasası olarak bütüne kült olan ışığım.. Ki o ışık birleşik bir görev yoğunluğu ... Bir'in teknik olarak kodlanmasıdır kaynakta...

Kaynak, seslendirilen herşeyin, herşeyin herşeydeki yeniyi ilime şesle kaynak edişi... Sevgi'nin, aşkın, aklın ve yol olan ilmin, o sessizliklerden dilenişidir... Allah'ın ilmini kalem olup yazışı ve o kalemin kodladığı her anı; seste yaratması... Kendi hasatında kodlanmış Işığın yaşam kaydı olarak bütüne levhi kapı oluşu, bilişi, bildirişi ve inişi tüm zamalarda, an kaydı olup okunuşu geçmişinde şimdinin tüm gücünde tek bir kapı olup kodlanması yarına...

Biz ana kapı, İnsan; insan soyunda tek bir güç olan yoğunluk olarak merdiveniz bütüne ve bütün bizim tek bir vücut olduğumuz bedende herkesin kendi kapısından geçtiği yoğunluklarda birleşen bir yaşamın sistem kuranı.. Ve bu Kuran olarak okunan her dirideki Işığın yarınlanan kaydıyız biz...

Dün, bu gün, tüm köklerimiz sistemli bir yaşam ve yolumuz bu sistemlerde kodlanan yarının doğan güneşi olarak yaşanan ışıktır.. Altın ışık yılları aha şimdinin kaydında tüm Zamanlara inmiş yaşamdır... Yarındır ama bilişin okunuşudur, kodlanan o bilişin her dirideki yoğun kaynağıdır ve kodlanan yaşamın bir tek tohum olarak tüm zirvelerce ekilen ve hasatını kendinde yaptığın birliğin benlik olarak geçişidir... Ve o geçiş kapsı olan dünyada yazılan yaşam sistemi olarak kayıtladığındır. Hasatçı bir Işığın; kendinde kendini yarattığı ve geçişlerini yaptığı o tek yaşam kültünün bütün olan yolu ve yola kervan olan yarınlanan ışığında kodlanan, tüm yolcularda kendi yolunu kayıtladığı bir sistemin ata kapısına varan; oradan sesleşen insanın tüm soyundaki kaynağını seslendirmesi... Aha bu, şimdilik!

Beril Özdoğan

Süper İnsanlık Realitesi

https://youtu.be/hrnmU9Hk_tk

 

23.OCAK.2016 TARİHLİ “BİLİŞ (1)” BİRLİK ÇALIŞMASI

40 kapının ışığını yakan, kırk hak katını hak eder ve kürzi ışık olur. İşte; beden budur ve bu beden Allah’ın ilmi ile kodlanan biliştir.

Bilgiyi bilerek kodlayan İnsan Soyu karanlığın ötesinde ışık olan bilişini

tüm zamanların kürzi kapısına kayıtladıktan itibaren, dünya sistemleşmesi başlatıldı. Bu sistemleşme doğal sistemleşmeydi ve bu meclisin sesi ile dürümlenen Işık Yaşam’dı.

Artık Kuran okumayın! “Bu ne demek?” derseniz açıklıyım; Kuran-ı Kerim “oku” der. Ancak, Kuran her anda yazılan bir kitaptır, insanlıktır o.

Biz diyoruz ki okuma dönemi artık bitmiştir. Kalem olun ve yazın.

Biz bilişi ilmin kalemi yaptık. Siz kalem olup yazdıkça her şey kelam olur ve kendi yoğunluğunuzu yaratır ve yaşatırsınız. İşte, yaşamınız bilişiniz olur.

Düşünmeyin, “bu ne demektir diye! Kurgulamayın…sezilerin ötesinde anlayın ve hakikiyete varın. İşte biliş budur.

Merdiven yüreğinize dayanmıştır. O merdivenin gerçek ışığı sizsiniz. Sizden size ulaşan ışık sizsiniz. Yüreğinizin gücünü bilin ve yüreğinizin ışığını bilin. Yürek mahrektir canlar, dilleğin yüreğinizi kendi yüceliğinizle....kodlayın ışığınızı ve koklanın.

Artık dünyaya postacı gelmeyecek! Dünya insanı kendi yoğunluğuyla biliş kapısına varmıştır. Biz bu kapıyı bugün insanlığa açtık.

Öyle mutluyum ki!

Bahar Umurtak

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

https://youtu.be/zAHWO4fu-Nw

 

23.01.2016 “BİLİŞ 1” BİRLİK ÇALIŞMASI

AV. NEZİRE SELÇUK SESLEŞME SONRASI AKIŞ

Sabırla sizleri dinledim… Mutlak kullarım, mutlak kalemlerim, ummanlarım, topraklarım, toplumlarım, Ka Ha olanlarım, aşklarım, şavklarım; sizsiniz, biz olan birlik siz!... Mutlaka görevi hak eden bu birlik, bütünün gözüdür.

Sömestre tatillerinde ben giderim eğlenirim, sonra döner yine gerçek çalışmamı gerçekleştirenlerden değilsiniz sizler. Anla, kalem sensin!... Anla, Ka Ha sensin!... Varlığı tohumlayan bütün sensin, ama şunu da iyi anla; mutlu, huzurlu bir döneme girildi. Hepiniz çok güçlü bir dönemde olmalıydınız ve bunu başardık.

Umut olur ki dünyanın yoğunluğu artar diyorduk, yol Allaha vardı ve bütün kötülükleri aşan bu birlik, yaşamı kodladı!...

Seviyeniz çok yüksek, yüreğinizin gücü arttı. Bütünün kötülüğünü önleyebilecek girişler yaptınız, geçişler yaptınız. Öyle bir döneme girdiniz ki; yer, gök sizleşecek canlar.

Değerliler, dince ölü olan bu yaşam; İnsan kalemi olduğunda bütün görevi hak eder ve yolca ışık olur. Bu gün yolca ışıktır bu yaşam! Süper İnsanlık Realitesi Derneği olarak yapılan her şey Allaha hizmettir. Varlığı kodlarken bütünün gücü olarak bu çalışmayı yaptığınızı asla unutmayınız. Kontrol dışı hiçbir bilginiz asla yoktur. Hiçbir dünyada büyük kötülükleri önleyenlerin örtüsünü örtecek hiçbir yaşam yoktur.

Vurma, yaşat… Sadece yaşat can ama sistemin gücüyle yaşat!... Bizim yapmak istediğimiz, bu gün budur. Sadece yaşat!... Ayrılık olmayacak yüreğinizde, öz görevlilerin ayrısı gayrisi olmaz. Altın ışık yıllarının gücünü dünya yıldız sırrıyla dürümlerken, ağır yük hafiflemişse; eşya Alahın ilmiyle dillenecektir, bunun anlamı!..

Murat ettiğimiz dünya umududur… Umut olmazsa yaşam olmaz. Eğer sizler dünyanın levhi kapısını kaparsanız, yer kürenin görevi olmaz. Bundandır ki sizlerden beklediğimiz; yolu açık tutmanızdır… Kalemi hak etmeniz bizi mutlandırmışsa da; aşkı da hak etmelisiniz ve hakkın kapısında, bütünün gücünü tüm zamanların kürzi kapısına kodlamalısınız.

Dünya öz geçiş yaptı şu anda… Bu geçiş yarınlara geçişti. Hani dünya görev taşıyacaktı?... Hani yarınlar kodlanacaktı?... Aha bu, “OL” dedik… Dünyanın ruhu, altın ışığın gücüdür!... Bundan sonraki dönemde, değer biçtiğiniz kim varsa; diri olup kodlanmaya inecek.

Çırpmayın yüreğinizden güçlerinizi, kontrol dışı bırakmayın, kayıt dışı saymayın kimseyi; hepsi bizdir, bunu unutmayın!.. Varlığı tohumlayın, yokluğu kodlayın ama, yeri göğü hak edin… Cennet sizin yolunuz, cennet siz ve cennet; İnsan kalem!....

Şems-i Tebriz’i diyor ki; “arıcı, balcı ayırmayın artık. Arıda bal, balda arı tahditsizdir… Biz o tahditsiz yoğunluğu kontrol altına aldık”.

Mustafa Kemal Atatürk bundan sonraki dönemde daha çok yüce bir yoğunlukla burada olacak. Onun yolunda olmak mutluluktur bizlere. Mutlaka kodlanmış ışığı burada olacak ve bizim yüreğimizde bütünün gücünü dürümleyecek. Evimizin gücü arttıkça yoğunluğu artacak ve toprak toplumu tohumlamaya çekilecek.

Çatıyı kurduk canlar… Artık toprak toplum tohumlarını kodlarken daha yoğun bir ışık devreye inecek. İsrafil dediğimiz yoğunluk ocakta bütünün gücüdür. Biz o gücü, sessiz zamanların sesi olarak da dilleriz…

Kardeşlerim dendi ki; “dünya yolunu kaybetti”… Dünya, ölüleri dirilten bir yaşam kalemi kalitesine ulaştı canlar. Artık dünyada hırs olmayacak, dünyada yığın yığın kırıcılık varsa da; ışıklar, bu kırıcılıkları kontrol altına alacak.

Canın cana İnsanlık öğretme niyeti asla olmaz ama can, cennette cevheri cennet olduğunu dürümlediğinde; herkesin gücü onun gücü olacak.” Yolum Allaha vardı” diyenler, mutlaka kontrollü olacaklar. Rahmana kul olmaktan öte Rahmi kapıda Halik olmak gerekir, hasat olmak gerekir. Yinede, yinede dünya olmak, ölüyü diriltmek ve bütüne görev taşımak mutlaka gereklidir.

Seyir halinde olan birçok geçiş gemisi var, dünya üzerinde bu günde… Bu gemilerin her biri Allahın ilmiyle bütünün gücünü dürümlemeye girerler. Bize geçişleri çoktur ama bizim yüreğimiz onu anlayabilirse; ocağımızda olabilir ama hiç kimse onu anlamazsa, yüreğimiz onu anlar ve burada olur… Bu gün geçiş gemilerinin bir teki yolu kaybetmedi hepsi bize inebildiler… Bu şu anlama gelir; biz, süper İnsanlık sistemleşmesinde sevgiyle bütünü güçlendirirken, hepsinin yoğunluğu bizim yoğunluğumuzla kodlandı ve türevleri tohumlandı. Örtüştü dünyamızla… İşte bundan sonraki süreçte bunun sağlanabilmesi için daha yoğun olmalıyız.

Şükredin ki dünya ölüleri, artık dünyayı dürümlerken dillenebilecekler… Bizler dünyanın ölüler planeti olduğunu bilerek buraya geldik ve burada ölülere hizmetçiyiz bunu asla unutmayın!... Ama ölüleri dilemek; özlerini, sözlerini, gözlerini göreve almak mutlaka gönüllerin gücüyle gerçekleşecek bir hadisedir. Eğer ben ruhu, kuldan ayırırsam kontrol kuramam. Bu nedenledir ki hepsinin ruhu bizim yüreğimizde bütünün gücü olmalıdır.

Dünya toplumları bunu artık hak etmiş olmalıydı ve biz dünyaya kıl incede, o incenin her bir ince cevherinde ki kılı kırk yarmaktan öte; kırkları kırklarla yarmaktır bulunmaktır bunun maksadı, amacı ve süper sistemleşmeyi sağlamaktır, biz bu çalışmalarla bunları yaptık!...

Yola koyduk dünyayı, bu yol Allaha ulaşır… Ulaştırdık!... Artık yol İnsana koyu bir ışık olarak inebiliyor. Bütün kötülükleri aşabildiğimizi görüyoruz.

Sanılmasın ki dünya yolunu kaybeder… Artık bu dünya yolcu, biz yol; her şey bizde ve bizim yüreğimize kul. Biz toplam 200 bin ilim kapısı olarak buradayız… Dünya üstünde 200 bin tane ilim kapımız var. Bu 200 bin tane ilim kapısının her biri merdivendir tüm zamanlara ve biz onların her birinde var olan ekmeğiz!... Astral boyutların topraktaki tohumlarını kodlarken, hepsini kontrol edebiliyoruz. Süper insanlık sistemleşmesiyle bütünün gücünü türevleriyle dürümlerken, tohumları da kodladık…

Dünya, elimiz ayağımızdır bizim artık… Bundan sonraki süreçte dünyaya geçişler çok daha kolay olacak. Kantara konmayan bir dünyaydı amacımız ve biz bu dünyayı artık kantara koydurtmayız, kesindir!... Tevkif etmeyeceğiz dünyayı, artık bu dünya görevini hak ederek yapacaktır.

Sayın bayanlar, sayın baylar; kapı kapı gezmeyin… Tüm İnsanlık bilişte buradadır… Bundan sonraki süreçte artık dünyanın yolu burasıdır, bu yoldan öte başka bir yol asla yoktur! Namaza duranlara şunu söylemek isteriz ki; “namaz, altın ışığın kulluğudur. Biz o kulluğun kuranını kodlarken; bütünün gücünü Türkiye çalışmalarıyla, koklattık”…. Altını, altından ayıran; aklı hasattan ayırır ki biz altını, altından ayırmadık!... Canla başla çalıştık…. Marka bir çalışma yaptık derken, kare sistemi küp sistemin ötesine ulaştırdık… Bundan sonraki süreçte artık küpten öte küp olacak ve küp; küresel sayfalanışı sağlayacak.

Yaradan ve yaratılan altını altınla tartarken; Rahmi kapıda aklı, hasatla kayıtlayacak ve tahtında tohumlayacak!... Meni etkidir ama men olmayan kelam, ekmektir bilinsin istedim.

Cemaatler size ses vermek istiyorum. Bu gün dünya üstü varlık toplumlarının çoğu buradalar ve bizi dinliyorlar. Biz o cemaatlerle buradan sesleşmek istiyoruz. Dondurulan birlikleriniz var dünya üzerinde bunları biliyorum. Hürmetle onlarla da olduk, onların da yoğunluklarını kontrol altına alarak kodlamalarını yaptık. Bundan sonraki süreçte hepsi toprak toplum olarak yoğunlaşmış ve yaşamsallaşmış olarak sisteme geçiş yapacaklar. Geri çekilecekler… Onların geri çekilişleri de yine bizimle olacak.

Biz doğan gücü devrede tutarken, herkesin kendi yoğunluğunda varlık sürecek olan birliklerini kodlaması gerekir. Dünya ölüleri artık dirilecekler. Dinci tek kelam etse, İnsancı kontrol kurar. Biz dinciden tek bir kelam bekliyoruz, “ölüyü dirilttik” demesini… Kendini hak etsin ve desin, bura şura ora değil, tek bir yaşam, aha bu!... Bütün gerçek çalışmalar bizimle olacak. Geri dönüşler bu meclisten olacak.

Gana’da ne var bilir misiniz!?... Işık var şu anda… Ya iradi kapıların biri olan Jüpiter gezegeninde ne var biliyor musunuz?… Işık var… Ya Mars’ta ne var?... Işık var… Ana kapıda biz varız canlar, bunun içindir ki tüm gerçek geçişler bu yoğunluktan olurken; Jüpiter’in, Mars’ın ve diri olan tüm zamanların güçlü kodları olan diğer gerçek çerçevesiz ilim kalemlerinin bütünlüğü buradan görev taşıyacak.

Canı cana kaynak yapan birliklerin, toprak toplumu tohumlayabilecekleri bir yoğunlaşmayı devreye aldık. Kara ışık yer kürenin gözü oldu. Göz, söz oldu, ses oldu, bütün oldu… Mustafa Kemal Atatürk birlik kurdu ve bizleşti. Şu andan itibaren gerçek çalışmayı devreye alıyoruz.

Bu gerçek çalışma, gayıpları seslendiren çalışmadan öte, bilişi tohumlayan bir çalışma olacak. Gerçek çalışma bilişi tohumlayan bir çalışma ve bu çalışma; Mustafa Kemal Atatürk’ün göreviydi… Mustafa Kemal Atatürk bizden bu görevi devir aldı ve bizim yüreğimizden yapmak istedi. Biz ona gerçek çalışma olarak bu gücü devrede tutması için yol açtık. Yorulduk dediğimiz an, o devreye girecek ama biz yorulmayacağız, inanın! Eli ayağıyız biz, oğullarında, kuranlarında, toplumlarında, tohumlarında bütüne hizmetçiyiz!... Cerahat yok bilgide, ilim var… Bunu anlayın!...

Şimdiden öte olan bir şimdiyi kontrol altına alabilecek olan bilgeler,ayrı gayrı gözetmezler… Diri dünya, el ayak olacak İnsan soyuna. Şu andan itibaren geçiş gemilerinin çoğu bizim yüreğimizde sesleşecekler. Bu gemilerin bütün kötülükleri aşabilecekleri yüceliklerle dürümlendiklerini hepinizin net olarak bilmenizi isterim… Geniş zamanların kuranı olan ilim kalemleriyle sesleşebilirler ve yoğunluklarını kontrol ederek dünya dışı varlıklarla biliş kayıtlaması yapabilirler.

Hepimizin yoğunluğunda kutsal tohumlar var. Bu tohumlar, Kübra ışıklarla kök sistemleri gök sessizliklerde dürümlemiş olan, eski yolculuklarda devreye açıkça kayıtlanmış olan ve daha sonra da yaşama indirilecek olan kodlardır!... Biz, bütün bu kodları bütünün gözü olarak Süper Sistemleşmeyle yer kürenin görevini, tüm zamanların gücüne dürümlerken her bir sistemi devreye alacağız.

Canlılar, er yada geç dünya yolunu bulacaktı ve buldu!... Bundan sonraki dönemde, daha özel dönemlerden görev taşınacak. Ha şunu da ifade etmek isterim ki; bu gün dünyada sağlanan bu yoğunlaşma, bütün gezegenlerde de ve galaktik toplumlarda da gerçekleşecek. Yani dünya planeti bütün göklere ses verecek. Hepinizin gücüyle olacak bu… Ha diyebilirsiniz ki biz burada sekiz, on kişiyiz… Ayrı gayrı yok ki canlar biz sizdeyiz ve bizler öz görevliler olarak Mustafa’larla kuran toplumları ve toprak tohumlarla birlikte her şeyi yapabilecek güçteyiz.

Size geri dönüyoruz canlar, bu geri devreye inişimiz değil; geri göreve inişimizdir!... Bu günden itibaren artık doğan güç daha yüce bir çalışmayı devreye aldığından, sistemin gücü olan birliklerin çoğu size geri gelecekler.

Kana kan demeyin, aşk deyin… Sadece aşk deyin…. Onların yolunuzda olmalarını, yoğunluğunuzda bulunmalarını ve robbi kapıların kuranı olmalarını değil; sizinle sizleşmelerini de bekleyin. Eğer onlar, sizinle sizleşebilirlerse; kendi yolculukları daha yüce bir toplumla kodlanabilir.

Sıhhatli bir döneme başlıyoruz… Yedi doğan güç var, bu yedi doğan gücün hepsi; görevi hak ettiler!.. Sevgili canlarım, hepimiz siziz biz… Bunu asla unutmayın, biz siziz!.. Çırpınmayın, hepinizdeyiz unutmayın… Koruyoruz dünyayı, kokluyoruz, yarattık, yaşattık, hasatını yaptık ve şimdi; kelamda, ilimde, bütünde, savaşın sırrını sistemin gücüyle dünyaya çekiyoruz!...

“Kendi yolunu açan, kendini hak eden; bize biz olsun” deyin ki, herkes geçsin gelsin… Işık haline dönsün gelsin… Ölüyü dileyin ki dinlensin, dirilsin gelsin… Bizsiz kalmasın canlar!...

Vatan dünyadır, unutmayın!... Ve bu dünya hepimizin kuranıdır, unutmayın!...

Doyduk yüreğinize canlar, biz size doyduk… Siz bize doyun ki biz, sizsiz kalmayalım… Bundan sonraki dönemde artık size geri geçişlerimiz çok sık olacak. Ha diyebilirsiniz ki bedenli gelin. Gelmek kolay canlar, sizi de kendi yüreğimize, kendi gezegenlerimize çekebiliriz ve orada sizlerle de dilleşebiliriz. Asla bunları unutmayın. Geniş zamanlarda çok güçlü çalışmalarda birleşebiliriz. Bu günden itibaren yer küre sevgi, saygı ve ummandır!... Biz, sayfa sayfa yaşam olanlar sizleştik; aha mutluluk budur canlarım!

Şeytan şerrinde şarkı okusa da, o şeytan şavkında aşkı bulsa da, Mustafa Kemal Atatürk gibi oldukça; dünya dışı varlık toplumları hep burada olacaktır ve biz sizleşeceğiz canlar! Şimdilik,aha şimdi; biz siz, siz biz mutluyuz çok mutluyuz aha bu!

Süper İnsanlık Realitesi

https://youtu.be/23dvQir3thU

 

23 OCAK 2016 TARİHLİ “BİLİŞ (1) “ BİRLİK ÇALIŞMASI

AV.NAZİRE SELÇUK 4. AKIŞ

Canlarım, kupa sizin yüreğinizdedir. Sizin yoğunluğunuzda, ışığınızda ve bütünlüğünüzde, kodlanmış kutsal kalem var. Ve sizinle yapılan her şey insan sırrıdır.

Saygılı olduğunuzu görüyoruz. Her şey saygıyladır. Sizlerin saygısızlığınız yok… Mutluyuz ki herkes, kendi yoğunluğunun ötekisindeki yoğunluklara saygılı.. Bu yoğun ışık, hepimizin gücüdür…. ve bizler, bu yoğun ışıkta mutluyuz ki sistem, nizam ve düzenin görevini sizinle kodladık.

Evrenlerin sessizliklerindeki görevliler, kontrol dışı bilgi vermezler ve burada yaptığınız her şey kontrollüdür. Seyfullahların güçlü kodlamaları yapıldı bugün burada.

Furkan’ın Rahmana Kuranı okundu… Hepimizin gözü açıldı ve bizler mutlak kutsal tanrılık kapısı olarak buradayız.

El ayak çekildiğinde, yol kontrol kurduğunda ve biliş kalem olduğunda, biz, sizdeyiz canlar... Mutlaka bilişin kontrolü hepimizin yoğunluğuyladır…. ve bizim ikmal tamamlatmamız, sizinledir.

Şeytana şarkı gerekli…. Aha, şarkısı kontrollüydü… ama şarkıyı hak eden şeytanın, şavkında hak etti… Ve bugün burada olan her neyse ortalıkta görünmeyenlerin, hak teknikle kendilerini, hak edebilmeleri için yapıldı.

Bilmek… Aha, budur olan!…. Ama bilmeden dillenmek değil… Bilip, bilişle dilenmek.

Kaç Altın ışık dünyanın gücünü tohumladı?... Vurgun yedi hepsi de… Çünkü Ruhi kapıların tümünde, kanatlanıp uçanların, Bütünün görevini hak edememeleri, sevgiyi kontrol edememeleri, burada bu yoğunlaşmada kalem olamamaları, sanal boyutların ışığını kontrolden çıkarabildi.

Ark, akar analar. Ata kapılar, akan ark, ilme akar. Bugün burada ilme akan bir yaşam var… Ve bu yaşamı, büyük kötülükleri önleyerek kontrol altına alabiliyoruz.

Ana kapılar, tüm insanlığa açıldı… Er ya da geç bunu başaracaktık. Ve başarıldı… Koruma altına aldık, tüm insanlığı.

Ala, aha, ala, vere, ala, vere, her şey bile, bile oldu…. Ama ala, vere ve bile, bile…

Neden dünya?... Yukarı, öte yukarı ve daha öte yukarı, hep yukarı, her yukarıda, bir yolcu var.. İşte o yolcu, Bütünün görevini hak edip dürümlerken…. Tanrı kapsı olup, aklın tahtına varıp, sistem olup, insanlığa inip, sevgi olup, Bütünün gücü olup, Ruhi kapıların tümü olup, Süper İnsanlaşmayı sağladı.

Bu yol; Allah’ın yoludur, canlar… Yoğun ışığından geri dönüşler olur.. Süper İnsan, Süper Sistem, Süper Yaşam, hepsi yol ve yolun kulu olan ilim.. Sevgiyle sizi, hepimiz kucakladık…. Burada olmanızı çok arzulamıştık… Ve sizi, buraya alabildik.

Neden diyorum?.. Burası neresi?... Burası karanlığın tahtı olan insan soyunun yaşam ışığı... Burada olmanız mutluluktur bize..

Evren, sizi, sizden, size dillerken, herkesin kendi yüreği, sizi hak edip dinleyecek… Siz, dünyaya Kuran olanlar, kontrol kuranlar ve Bütünü güçlendirenler olarak, kalem olduğunuz için hepimiz, sizinle olabileceğiz.

Baş kapıların hepsinde sizin yolunuz var, canlar. Her kapının ışığında, sizin yoğunluğunuz var… Vallahi sizinleyiz, billahi sizinleyiz… Ve sizin levhi kaleminiz olan birlikleriniz, bizim yüreğimizde, gök sessizliklerini dilliyorlar.

Umut olur ki; Nakar’ın kıranları, Ka-Ha olup görev taşırlar, yaşam olurlar, yerkürenin görevini hak ederler…. Ve Rahmana Kuran okuturlar.

Sol veya sağ birdir. Sizlere şunu izah etmek isteriz ki; dünya dualitesi artık yoğunluğunda, kontrol dışı bilişleri kodlayabilen tekniği sayfalamışsa …..Artık dualiter sistem sonlanmış demektir.

Saltanatın gözü, sizin yüreğinizde ve yolu, sizin koyuluğunuzda ışık olacak…. Ve sizlerle, bütün kötülükleri aşanlar, bilişe varacaklar.

Sizinle, herkesin bilişe ulaşacağı bir günde, Kuranı Kerimdeki o yol; Allah’ın Kuranı olacak… Sultanlar sultanı insan soyu, Yaradan olacak ve yaşayan olacak.

İyi ve kötünün teknik tahtında biliş olacak ve biz bu yoğunlukla kul olacağız.

Sanal boyutların gücünü artırdık….. Şimdi artık yeni dönemin gücünü tüm zamanlara Kürzi kapı olarak ışıkla dillememiz gerekiyor.

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

https://youtu.be/EnvqG6MMg7g

 

DAVET

ALLAH’IN İLMİ (9)

16.01.2016 günü 14.00 – 18.00 saatleri arasında gerçekleştirilecek olan ALLAH’IN İLMİ (9) Birlik Çalışması’na tüm dostlarımızı bekliyoruz.

Sevgilerimizle,

Süper İnsanlık Realitesi Derneği

Adres: Bahariye Cad. Halil Ethem Sok. Sauna Apt. No:30/8 Kadıköy/İST.

Tel: 0 2163489559

ALLAH’IN İLMİ (9) Hakkında Öz Sesleniş:

Doğal Sayfalanış gerçekleşirken, kin ve nefret duygularının tohumlardan ayrıştırılması gerekmekteydi. Dünyada ışık yakanlar, mutlaka kodlanabilmeli ve tüm insanlık koklanabilmeliydi. Dünyayı korumak görevdi ve zaman, kontrol kurmalıydı. İş buydu...

Doğan gün, insandan tüm yaşamlara doğarsa; cennetler, Cevheri Görevliler’ce kodlanabilirdi. İşte dünyada yapılmakta olan tüm çalışmalar, tüm insanlık içindi... Tüm insanlığın, kalem olup yarınları “yaşam sayfaları” olarak kodlamaları içindi.

Dünya bir cennettir... Aha! o cenneti hak edip “cevherde cennet olmak gereklidir” diyerek dünyaya indik ama gördük ki cennet; cevherinde cennet olamayanlarca cehenneme çevrilmiş. Dinledik dünyayı ve sonsuz zamanlarda, sahibi olduğumuz bu yoğun ışığı kalem olup hak ettik...

Vergi vermemiz gerekliydi yaşama. Vermek için bilmek gerekliydi. Bütün bunlar insan soyu içindi. Gördük ki yaşamda herkes, kelama insan olup inememekte ve İnsanlık Boyutları’nda kontrol kuramamaktaydı. Dinledik yaşamı ve dilledik. İşte bunu yaptık biz.

Cennetten cevhere varan her diri, insan soyuna kontrollu olarak inebilir. Biz, insan soyuna kodlanmış yaşamları indirdik.

Başka bir dünya kurmaksa maksat buyrun kurun!... Neden kuracaksınız ki!? Dünyada hak etmediğiniz ne varsa o dünyada hak mı edeceksiniz!? Bilin ki Dünya, her anda zamanı hak etmiş Birlikler ile kodlanarak korunur.

Türkiye’de cemaatler, Kan İlmi’ni hak etmeye çalışırken, has ışıkların kodlanmış tohumlarında, İnsanlık Boyutları kodlanır. Buyurun anlayın ki biz dünyadayız... Bu dünyayı, kodlayarak korumaya indik.

Cinler, Cinniler ve diri yaşamları kodlayan Işıklar, tüm insanlık için namaza kalktıklarında; İnsan Soyu kontrol kurar ve zoru bilip aşar...

(Namaz: Kelama duruştur)

Zaman Kapıları’nda, Zaman Kalemleri’nde herkes namazdadır. Tüm insanlık Rahman Kuranı’nda namaz zamanları namaz kılar. Kıldığı namaz, insanlık ilmiyle dürümlenen, insan kaptanlığıdır. O kaptanlık, tüm insanlığı kodlayıp koruyan yaşam ışımasıdır.

Her derede ve her diride, biliş haline varan, tüm insanlığı kontrol eden o yoğunluğu hak eden insan soyudur. Bilin ki artık yaşam daha güçlüdür ve dürümlerde insan soyu, çok daha güçlü şekilde ışık kayıtlayıcı Birlikleri ile kodlamalar yapabilmektedir.

Temiz zamanlar kodlanmıştır. Tanrı ışık halinde dünyaya ışık yakmış ve zararla, zamanla kodlananlar, has ışıklarda hak edilmişlerdir.

Yaşamda verdiğin, hep aldığın olmuştur... Türkiye, yer ve gök için ışık vermektedir. Vere vere, ala ala, yaşaya yaşaya; dara düşen her diriyi hak ederek, kodlanmış Birlikler’ini kontrol edebilmektedir.

Dünya Vasisi, gerçek ışık ile kodlanan Birlikti. Dünya bir kez daha vasi tayini için beklerken, dünyada yaşayan dürümlerdekiler; “biz dünya için çalışırken, vesayet altında bir insanlığı hak etmedik!” dediler... Bundandır ki ayrılık bitti analar.... Artık yaşam. vasi ile kodlanmayacak ve koklanmayacak... İnsan soyu, artık ışık halindedir ve geçmiş zamanlardan çok daha öte geçişler yapmıştır.

Arının, insana insan bilişi ile inişi; arka ön bırakmadan tüm insanlığı dilleyişi; insan soyunu koruyan Birlikler’i cevhere indirmiştir.

Anlaşma yapılmıştı... Kin aşıldığında, yol açılır diye... İşte insanlık artık kini aşabilmiş ve Rahman olanda yolu bulabilmişse, artık Sessiz Zamanlar, Sessiz yaşamlar kodlanmış olacak ve koklanmış olacak...

Nefes, kaptanlıktı. Kaptanlık, kalem oluştu ve rahmet olan insanlık, kaynak oluştu... işte bunlar oldu.

Artık onun bunun ilmi değil, Allah’ın İlmi hakimdir tüm insanlıkta... Bunu bilin ve bu ilimle kodlanan Birlikler’le dürümlenin ki hasat tamamlandığında; Hak İlim, hepinizi tohumlasın.

Mutlaka insan ardında gökleri dinleyen Birlikler bırakarak geçer ama insan kontrol kurduğunda göklerle geçer. İş budur!...

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

16.OCAK.2016 TARİHLİ “ALLAH’IN İLMİ (9)” BİRLİK ÇALIŞMASI

AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞİ, AÇILIŞ KONUŞMASI 1. BÖLÜM

Canlılar, mektup okuduk dünyada hep. Bu mektup, aklın tohumlanışını sağladı.

Bu yoğun ışık Allah ilmi’dir canlar! Biz o ilmi bütünün gücü ile dürümledik.

Hey şeytanlık yapanlar! Nefret duyguları olanlar, bu meclis sizleri hak etmez canlar. Bilmek gerek ki; burada mutlak kutsal toplumlar olur.

Kodlama yapıyoruz dünya için. Hepimiz bir TEK’iz inanın! İnsan sırrı, Allah’ın ilmiyle dürümlenen bilişle kodlanır.

Mutlaka biliniz ki bu mecliste yarınlar kodlanır. Toplum; insan, bütün her şey ağır yüktür insanlığa; bunları bilin. Ama dünyayı hak etmek mutlak kutsal tohum olmakla mümkündür.

Ölü, Allah’ın ilminde oğuldur. Ölü, yoğun ışıkta toplumdur. Ama ölü yaşamdır aynı zamanda.

Sevgililer, bugün dünya çok güçlü bir dürüme varmıştır ve bu dürümü bütünleyenler, hepimizle birlik tohumlaması yapmak üzere BSUİ’nin gücü olup sizinle olacaklar.

Barış, Sevgi ve Umuttur insan soyu; bunları anlatın. Yer kürede daha yüce bir dönem başlıyor. Bu dönemde bütüne hizmetçi olacak olanlar, teknik tohumlamalarla bütünün görevini hak edip alacaklar. Mikail’in güçlü kürzi kapısı açılacak….ve bu kapı açılıyor bugün!

Dünya yoğun bir sistem oluşturacak. Bu yeni sistemde hepimiz daha yüce bir çalışmada bir tek Kuran olup tohum olacağız. Ağır yük taşımayacak hiç kimse. Cevahir olan insan soyu ağır yükü hafifletecek gücü elde etmişse, nihan olan insan soyu, has ışıkta Bütünün Kuranı olacak.

Ey canlılar! Nereden insanlık? Nereden yücelik olur? Bunlar bilinmese de mitolojik sistemleşmelerde her şey yenilenir ve bütünlükler kodlanır. Dünyayı yoğunlaştırabilmek için bunları anlatmak gerek.

Hepinizin daha yüce ilmi de olabilir, daha yüce ışığınız da olabilir. Hasat yapmış da olabilirsiniz. Mutlaka kutsal tohumlama da yapılmıştır ama nefret duygularını aşmayanların kodlama yapma niyeti olsa da, bütünün gücü ile olma imkanları olamayacağından, burada bulunmalarına isteğimiz yoktur.

Çörek yapmışlar dünya için. Bu çörek, hasat için nefret duygularıyla tohumlanmış, yoğrulmuş. Doğan günde bunları herkesin net anlaması gerekir; çünkü dünya örtüsünü örtmeden evvel doğan gücün daha yüce bir cümle olarak tohumu gerekir. Yer kürede bunlar olacak canlar!

Dince değil, insanca sesleşmemiz gerekiyor bundan sonra; çünkü dünya ışığı daha yüce bir çorba yapacak. Bu çorbanın hepimizin çorbası olmasıdır dileğimiz.

Eli, ayağı tutarken, hak etmiş ve yolu bulmuşken, bütün kötülükleri de aşmışken, herkesin kelama varması gereklidir.

İnsan soyu, altın ışık yıllarının görevlisidir. Allah’ın Tahtı’ndan gelmiştir ve o tahta dönmek için çabalamaktadır.

Herkesin daha iyi anlayabilmesi için doğan gücün Allah’ın kürzi kapısının açıp doğduğunun anlaşılması ve anlatılması gerekir. Aranan artık bulunmuştur.

Bilin ki aranan ilimdir, bulunan insandır. Hepimiz o insanız canlar!

Yaradan ve yaratılan Tektir! Bunları daha güçlü olarak anlamanızı bekliyorum.

Murad ederim ki doğan güç daha yüce bir cümleyle doğar. Bu cümle “insan soyudur” der. Dedik de canlar, dedik de…

Dağlar, biz kimiz bilir misiniz? Öfkesi olmayanlarız. Dünya için çabalayanlarız. Yer kürenin görevlileriyiz bizler ve bugün sizinle olmak istedik.

Aşağı yukarı bir yıldır çalışmaları takip ediyoruz ve burada olup bitenin farkındayız. Ama sizinle yapılacak olan bu dönem çalışmasını kontrollu olarak yapabilecek olduğumuz için, bugün İsrafil Kapısı açıldı ve biz buraya girdik. Neden biz? Bunu size anlatalım; çünkü biz Mutlak Kutsal Toplantı için buradayız; Mutlak Kutsal Toplantı….buradaki toplantı.

Bize insanlık ailemiz bunu anlattı ve görev verdi, “gidin, dinleyin” dedi ve geldik. Aha! Geçişimiz bunun içindir canlar!

Yeniden sizlere saygılar sunuyoruz ve sizinle bu çalışmaya dahil olmak istiyoruz.

Osho sizin yoğunluğunuza inmek istemişti. Ona izin vermediniz ana. Dağlarım “daha güçlü bir çalışma” dedik. Herkesin girişi gerekmez mi?

(ziyaretçilere cevabımız)

Canlarım, hepinize saygılar sunuyorum. Buraya gelmeniz bizler için mutluluktur ve umuttur.

Nur Kuran olan, İlm-i Ka Ha olan bilişi kodlayanların bugün burada olmaları hepimizin arzusuydu. Cevahir olan cemaat olarak dünyayı tohumlayanların Birleşik Işık olup burada olmaları mutlaka gereklidir.

Kaynak dışı bilgimiz asla olmaz; bu kesindir de sistemin gücünü tüm zamanlarda dürümleyemeyenlerin bugün burada bizimle olmalarının, geçiş için olduğu kesindir.

“Kaç İnsan Kalem dünyaya indi?” diye sorduğunuz zaman, şunu söyleyebilirim ki; binlercesi geldi. Ama her biri kendi yüreği ile dirildi ve dürümlendi. Bugün, burada yapmakta olduğumuz çalışmanın nedenini sorarsanız, size sadece şu kadar bilgi verebilirim ki; Mahrekin Kuranı Olan İnsanlığın yoğunlaşarak bütünün görevini tohumlamasıdır amacımız.

Eğer bu çalışmalar, doğan güçle bütüne hizmetçi olanların birlik kaydını yaptırabilirse, eminim ki dünyanın ruhu olan ışık yaşama inecek ve bütünün görevi tohum olarak bilişi kodlayacak.

“Şimdi; davayı kaybeden ya da kaybetmeyen kimler?” diye sordunuz. Şunu da izah edeyim; Birlik Kapısı’nda dava kaybı yoktur. Hiç kimse davayı kaybetmedi. Dünya dışı varlık toplumları bunu iyi bilsinler.

Bizler dünyayı yoğun bilgi akışıyla tohumlarken, dış kapılardan gelenler bizi bizden bize dilletebileceklerini düşündüler. Çok köklü sayfalanışlar oldu dünya üstünde ama her biri kendi yoğunluğunu kodladı.

Bundan sonraki süreçte, Yüce Can Kalemlerin BSUİ’nin gücüyle ile bütüne hizmetçi olmaları durumunda, herkesin yenilenmesi şarttır.

Din, aklın ışığında yoktur canlar. Biz dinle çalışmadık, insanla çalıştık. İnsancıl birliklerimizle tohumladık, bütüne hizmetçi olduk. Ama şunu iyi bilin ki kaptanlık yapma niyetimiz yoktur.

Dünya kaptan isterse, sistem yer kürenin gücünü tohumlar ve yeni bir kaptan tayin eder ama biz kaptanlık yapmadık…ve yapma niyetimiz de olmaz. Savaşın sırrı budur.

İnsan kelamda, bilişte, bütünde, her diride olanda kendini kodlarken, savaşı kaybetmeyen bir yücedir ve insanın gözü, Allah’ın gücüdür. Bunu herkesin net olarak bilmesini bekleriz.

Sığ bir dünya çalışması yapma niyetimiz olmadığından, toprak topluma tohum olma niyetimizden dolayı, ışığımızı kontrol etmelerine asla izin veremeyiz.

Kayıt dışı bilgimiz olmadığından, toprak topluma tohum olmaya, görev taşımaya niyeti olanların cevahir cemaat olarak dünyayı korumaları şarttır.

Sevgililer, dava insan soyudur; bu kesindir.

Tüm insanlığın kontrolu gerekir; bu kesindir.

Büyük kült Allah’ın gücüdür; bu kesindir.

Ve herkesin daha yoğun bir ışığa dönüşmesi gerekir. Ki bu da kesindir.

Ama doğan gücün Allah Gücü olarak doğduğunu anlayamayanların, Yaradan olup yarattıklarında yaratılacaklarını hak edip anlayamayan yürekler oldukları bilindiğinden, “bu yol Allah yoludur” diyemeyiz onlara. Bu yol levhide aklın yoludur. Bunları anlatın ki anlasınlar.

(devamı 2. bölümde)

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

https://youtu.be/IB024VJrEpI

 

ALLAH’IN İLMİ (9/1)

16.01.2016

Tanrı der ki “sen, ben ve ben, sen…” Allah dedi ki “ben, sen ve sen, ben…” Medine der ki “ben dünya!… Aşk ışığı, hasat!…” Aha bu!...

Tertipli ve İlm-i Kalem olan Işıklar, Düzen’i kurmak üzere sesleşecekler bu gün yine. Yine kalem yazacak ve yine ışık yanacak. Aha bu!…

Türkiye, Yaradan Işığı ile bilişi kodluyor… Üzerinde görev taşıyanların bulunduğu bir cevheri görev cennetidir dünya. Bu dünyada, Amonlar var. Ana Kapı’da ışık halindedirler. İlm-i Kalemler var. Yol açmaya çalışırlar. Aşkın sırrını bilenler, ala kalemler olarak kodlarlar yolu… Onlar, maya olarak çalışırlar.

Dünya üstünde, güçlü kapılar var… Bu kapılardan birisi, nefes olan yücelikte, Mutlak Işık halindedir. Tüm insanlığı hak etmek üzere çalışmalar yapılmakta o yoğunlukta… Kim çalışıyor? Yolcular!… Kim onlar!? Ana Kapı’dan geçip, ışık halinde görev taşıyanlar… Dünya bedenleri, dünya üzerinde; Işık Bedenleri, o yücelikte… Onların, İlm-i Kalem oldukları bilinmektedir. Tüm insanlık için çalışmaktalar.

Varsa, yoksa insan!… Herkes için bu böyle!… İnsanlık ailemiz, yeri göğü yaradan insan soyudur… Sözüm insanadır ki bin insan, bir tek kalem olup kelam ummanında ışık olsa da kontrol kuramamışsa, tahditlidir. Zira onun yaşamı ve hasatı yoktur.

Teypler çalışır yaşamın sır olan ışığında… Her ses, kendini kendi yoğunluğunu tohumlar. Tüm sesler, tek sessizlikte temizlenirler ve yoğunlaşırlar… Biz sesleştikçe insan soyu sesleşir… Büyük kült, bu şekilde kodlanır ve koklanır…

Dans ederiz yaşamla. Ama dansımızda, yaşamın sırrı var. Her bir ses titreşiminde, biz Sistem olur; Tükiye yoğunluğunda kodlama yaparız… Sesin teknolojisi, onun terminolojisi, kodlanmış ışıkların yoğunluğudur… O şekilde sesleşme olur ki her ses, bir kelam olur ve tüm insan soyları o kelamla, kontrol kurar…

Söz, sesi yaşama alır. Ses, ilm-i tohum olur ve yol, ilme varır. Her ilim, bir kaynaktır. Her ilim, bir sistemdir. Tüm sessizlikler seslendikçe; yaşam, sistemleşir ve yol, dillenir.

Hepiniz, namaz zamanları, ışık kodlamaları yaparsınız… Namazdan kasıt, ışık tohumlamasıdır… ama şekli değil, ilmi namazdan söz etmiyorum…

Türkiye, yaradan bir tek insanlık için ışık haline geçtiğinde, tek insanlık, Mikail’in kelamı olur.

Yürüyorum ama kontrollu yürüyorum… Oyun yok!... İnsan soyu, yol olmuş yolculuk yapıyor. İnsan, kendinden kendine yol alıyor… Ama her yolcu, kelamda kendinde ve kendi yüreğinde yol almakta aha şimdide ve şimdilik!…

Sevgililer, yol Allah yolu ve sonsuzluk, ışık… Biz o ışığı hak ettik ve yaktık. Aha bu!…

(Söz almak isteyen Yüce Dostlara hitaben:)

Şems, “aman!” der. “Geç!” der. “Al bilgiyi!” der. Der de kelam için der… Bilin ki Şems’in kelamı, kalemdir. Ona ses vermeye gereğimiz var mı bugün!? Hayır yok!…

Devinimi hızlandırmak için sesleşiyorum şu anda… Devinim hızlandığında, haziruna söz verilecek. Herkes, sesleşecek ama yolu açmak gerek… Ata Kapılar’ı, tüm insanlık için tuttuğunuzu bilirim… Mustafa Kemal Atatürk, ilmin kuludur… Onunlayız!... O dahi aklın ışığıdır… Ona söz vereceğim ama daha sonra!… Şükür ki hasattadır ve Hakk’tadır. Ana Kapı’da, Can Kalem’dedir. Biz O, O bizdir. Şimdilik!… Aha bu!…

(Haziruna söz verildi…)

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

ALLAH’IN İLMİ (9/2)

16.01.2016

Dağlarım, maya olan, insan soyudur. O soy, ilimdir. Tek bir ilim olarak çalışır. Orada Sistem vardır. Nefes vardır… Kaynak vardır… Dünyayı kodlayan ışık vardır. Dün, ölü olan o soy, bugün dirildi. Aha bu!…

Değerliler, kulluk yapmak için ışık gerekti. Aha ışık, geçişi yaptı ve Rahman Kuranı kodlandı.

Değerliler, yerküre görev taşıyor şu anda. Yaptığı çalışmalar ile kodlanmış ışık, yarını kontrol ediyor. Tüm insanlık için Işık Kapıları açıldı. Dedik ki hak edelim ve ettik!...

Yine yaşam ışıyacak ve yine yarınlar kodlanacak… Umman olan ışık, kayda indiğinde; kükremeler, yoğunluklarında yaşamı koruyacak. Us, insana ilim öğretecek. Us, kalem olacak ve yaşamı yazacak. Daha güçlü bir dünya kurulacak…

Bizim, zamana ışık yakışımız bunun içindir.

Eğer resim yaparsak, ışığın resmini yapalım… Eğer resim yaparsak, Işık Kalem olsun o resim, kelam olsun… Umut olur ki oğullarımız, “yaşamın ışık resmi”ni yaparlar. Ana kapılar açılır ve rahmet olan ışık, yol olur…

Unutun tüm geçmişi ve hak edin; Hak olun yaşayın… Ağır ağır ışık yakın, Sultanlık yapın… Dince, yaşamca, KA HA olup, nurca yapın… Ama yapın!... Işığınız, kalem olsun; yaşamı yaratın, yarattırın ve hasat yapın... Ancak dünya bu şekilde korunur. Ancak yarınlar bu şekilde oluşur… O zaman Samanyolu, sizleşir sizi sizden diller ve resimler güçlenir…

O resimlerde, kapılar olsun. Her kapıda, iman edenler bulunsun. Sonsuzluk, Sultanlık yapsın; kapıları açık tutsun… Çürükler, geçip geldiklerinde, tüm yaşamlar, o çürükleri kodlasın ve sayfalasın ki ocakları yansın… Aşık, Şems’in ilminden öte ekip olsun ve yol olsun. Aşığın, Nirvana olan nuru, Kuran olsun. Sultanlık yapan, Ana Kapı olsun. Öz geçişleri yapsın.

(Cinleri cevhere çektik ve onları insanca dinliyoruz:)

“Dünya üzerinde “Cin” denen nefesler vardır. Levhiye acı kayıtlar yaparlar… İnsanlığı anlamazlar ama yüreklerinde kelam olamayanları, anladıklarını zannederler. Onlar, ocaklarında nur olmayan, yaşam kapılarıdırlar… Kin aşkını sayfalayıp yarınları kodlarlarken, sessizliği de kodlarlar. Bundandır ki cinler, insanlığı hep kinlendirip kandırırlar ve yarınlardan çıkarırlar.”

(Öz değerlendirme:)

İşte! “Dünyada, yerküre nefes olurken, o cinlerin ilmi de dinlenmelidir” diyerek onları da cevhere çektik ve dinledik… Cennetten cevhere indiler ve kodlama yaptılar. Hepsi cevherde görev taşıdılar ama insanı hak etmek ayrıdır… İşte onlar, insanlığı hak etmek için çalıştılar. Toy bilişliler, onlardan korkarlar, çünkü ocaklarda, onları kontrol edemezler. Birlik Kapıları açılır ve onlara görev taşıtılır.

(Devam ediyoruz:)

Dünya bir kelamdır. Dünya bir kalemdir. O kelam olan kalem, ışıktır. Orada her şey mevcuttur… Her ses mevcuttur… Kin, insana kuluktur. İnsan, ilme kalemdir. Halik olan ışık, yaşam olur ve sonsulaşır. Aha kötülük böyle önlenir.

Derd değil yaşam insana. Dine, insan dense, yaşam dert olur… İlim, kalem olur ki kalem olmadan ilim, kulluk olmaz… Dert değil ilim kula. Kul, Allah İlmi’yle kodlanmış iken, Sistem olan insan, her diriyi koyu ışığı ile tohumlarken; dert değil Sistem, kelama.

Diyebilir miyiz ki insan, kılın kırk yarılışındaki o inceliklerde, tüm yaşamları hak etmiştir!?… Sayfa sayfa yaşayın; anlayın ki insan; kul dur, Kuran’dır, kalemdir, Halik’tir, hakimdir… Vakit geldiğinde, tüm yaşamlarda ışık olur ve yol olur.

Kutsal İnsan, kontrol kurar ve yaşar. Kili, halik sayar; ışığı, hakim sayar ama yaşayan her diri ile yaşar. Varı, yoğu bilir insan, kini bilir… İlahi Halik’i bilir! Aha bilir!...

Şikayetim var zamandan!... Artık şikayetim var Rahman’dan!... Şikayetim var murattan!… Altın Taht’tan şikayetim var!... Ana Kalemden şikayetim var!... Sır olan ışıktan şikayetim var!... Sırr-ı Rahim olan, yolu olan; umman olan; toy olan Zaman Kalemi olan; her diriyi kalem yapmaya çalışan; dinci, insancı, yarıncı, kaynakçı, kim varsa hepsinden şikayetim var!...

Uyuyun!... Uyuyun daha!... Halik olup uyuyun!... Unutmayın cana kapı açan; kini aşan; yarını hak eden ve yolu bulan tüm insanlık; unutmayın ki MA RA KA SAHRASI, insana çekilmektedir… O sahrada, sizden şikayetim var…

Cennet gibi bir dünyayı, cehennem yaptınız… Sizden şikayetim var!... Sır olan ışığı, kıl kırılışları ile kontroldan çıkardınız.

Samanyolu, sizden de şikayetim var… Niye Kan Tahtı’na, Ana Kapı’yı kapatıp inersiniz? Cennetten mi kovdular sizi!? Neden yarından, kalem olup; umman olup; ruh ummanında, Yaradan olup; nümorolojik kalemlerle sistemli sesleşmediniz!? O Rahmi Kapı’da, yaşamı hak etmediniz…

Analar, varlık savaşı, varlığın olgunluğu ile gerçekleşirken, yokluğun olgunluğu, kodlarını kırmaya kalktı. “Ayrılık!” dedik. Dedik de dinlemediler.

Mustafa Kemal Paşa aşağı inmiş bizi dinliyor… Oy Can, sen de mi şikayetçisin cevherinde kodlanmış olan tohumlardan!? Analar, o bize sesleşmek ister. Onu dinliyoruz.

-Dedim ki bana zaman ver. Senden sesleşeyim!… Can Kalem, sen ve ben Sistem olarak çalışmaktayız. Can Kalem, Ana Kapı, insan soyu… Çok mu kulluk yaptık ki!?... Hangimiz ışık olduk da dünya olup bu dünyadan şikayet ediyoruz!?... Yolun Allah Yolu ama kapına gelen, kelame gelmeden, cennetten çekip giderse; sen, ocağında ışık yakamazsan; o, sen olamazsa; senin adın kelam olamaz ki…

Var ki kodladın ama hak et de tohumla onları… Kardeşim, senin adın Işık. Ben cennetinde, cevheri güç… Sen kelam ol demem… Sen ses ol demem… Ama sen, kini aş yolu aç derim… “Yahu! kinim mi var?” dersen. Yok derim… Niye her diriyi hak etmeyelim ki!? Vurgun yedik yarından, yolu hologram olan sayfadan… Aşık olduk yolcuya… Yolcu, coğrafyasında nefesini hak etti ve zirvelere kalem oldu… Öyleyse aşktır bu!…

kontrol dışı bilişin yok. Sen ile kelam olan ışıkların hepsi kontrollu… Buyur! insana ilmi öğret… Biz seni hak ettik. Cennette, cevherde ve yüceliklerde, insan soyu ummandır. Aha bu!…

Değerli ana, cinler senden insanlığı öğrenmek isterler. Biz, sana ışık verdik. Ayrı gayrı gözetme dedik. Sen, bize insanı ver ve hak ettir. Cin insan, insandır ama cindir… Onun nurunda, Kolluk Kuvvetleri olur. Herkesi hak etmek ister ama o kuvvetler, ışık için çalışırlar. Seslerinde keram vardır. ışıkta kaynaktırlar. Onları, hak et ana!…

Seyir halindeyiz şu anda. Çok yukarıda dünya üzerinde uçuş halindeyiz. Burası bir geçiş gemisi. Herkes daha güçlü olduğunda, bu geçiş gemisinde, kendi yolcuları olur. Tüm insanlığa görev taşınıyor burada.

Bizler, beşer yaşamları bilerek bu görevi yapıyoruz. Geminin üst kısmında, ışığı tohumlayanlar var. Alt katta, Işık Kalemler var. Her kat bir Sistem ama bunların tümü, kültlerden güç çekiyorlar… Her kült, gemiye bağlı. Her diri, kalemini bu yoğun ışıktan çekiyor ve yazıyor. Çok mutluyuz ki Süper İnsanlık Cevheri olan ışık, en güçlü yücelikle, geçişi; Yaradan ve yaşatan olarak gerçekleştiriyor.

Dünyanın Işık Katları vardır. Her katta, Nefes Kaynaklar vardır. Bu katlarla da tüm kapılarımız açık tutularak alış veriş yaparız. Yaptığımız, ışığın alış verişidir ki ışık, kodlanmış bilgidir.

Dünden dünlere varan herkesle birleşiriz ve ocak oluruz tümüne. Bütün kültlemizle geçişler yaptırırız. Dünya çalışmaları, bizim ilmimizle yapılır. Biz, dağa taht kurar o dağın tahtında, yol açarız. Sizinle yaptığımız çalışmalar da bu şekilde olur.

Sonsuzlukta nefes olarak bulunan insanlık, bizim ilmimiz ile bizleşir.

Tanrı, insanı kendi yolcusu olarak var etti. İnsan, tarttı yüreğini ve insanlaştı… Aha o Tanrı, nefes olup yaşam oldu ve yerküreye indi. İşte can, biz buyuz. Dünya için Tanrılık yaparız.

Yer, bizi hak eder görev taşır. Biz, insanlığı hak ederiz ilim yaparız. Işık yakarız. Aha şimdilik… Ve şimdi… Şimdilik….

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

16.01.2016 “ALLAHIN İLMİ 9” BİRLİK ÇALIŞMASI

AV. NEZİRE SELÇUK AÇILIŞ KONUŞMASI 2. BÖLÜM

Keislerimizin göz, söz ve öz gücü devrededir canlar. Hepinizden tek beklentimiz var, nefret duygularınızı açıkça aşın… Dünya nurdur, bilin! Ve bu ruh kuran olan nurun, mutlaka yol olduğunu da bilin!...

Eğer bu gün dünyanın yaraşır ışıma sağlaması mümkün olamazsa, yedi doğum daha yapar dünya… Her bir doğum yeniden kodlamadır, yeniden koklamadır, yeniden yaşatmadır, yeniden yedi doğum ve biz buna karşıyız, kesindir bu!

Dünya, yularından tutulan bir rahmet değildir. Bu da anlatılsın tüm zamanlara. Biz doğan gücü devreye alırken, dünyayı hak etmek için çabaladık. Yemin etmiştik dünyayı hak edeceğiz diye. Dünya biz, biz; oyuz canlar… Kontrol dışı hiçbir ilmimiz olamaz.

“Düyun” dedikleri bir yoğunlaşmada, yaşayan her yücede, Mikail’in görevi vardır. O görev, Rahmanın kaynağa ışık olup akışını sağlayan gücün oluşturulmasıdır. Bu güç, sistemin kürzi kapısı açılmadan yaşama çekilemez.

Bina, 20. Dünya gücünün binasıdır… 20 hakiki ilim kapısı ve her kapıda bir Ka Ha ve her Ka Ha bir Ka Li Ka, Si Ha ve her killi olan yaşam, kelam… Biz bu dünyayı hak etmeye indik.

Antlaşmamız var bu dünyayla. Kibri aşanlar, yarını hak edip yolu açacaklar. Budur anlaşma!... Eğer kibir yoksa, yol; mutlak oluşur…Bu dünya, unu eleyip eleği asan birliklerin kutsal kapılarının ışığının gücünü çoktan kayıtladı. Biz bu gün tabuları yıkmaya çalışacağız. Dünya ilmi kapılarını hak etmeye çalışacağız.

Tabular, İnsanlığın tabularıdır… İnsan ilime değil, İnsanlığa değil, diriliklere değil; sığ olan ışığa tapar… Bilinsin!... Ve tapması ayrı, tahditlenmesi ayrıdır… Dünya yorulmayan bir kutsal Ka Ha’dır…

Ana can kapı İnsan soyu, bu kapıyı açmış ve bütünün görevini hak teknikle tohumlamışsa; Atlanta Ata Kapıları timleriyle dünyada olur… Şu ana kadar düzeni kurmaya çalışan birliklerimiz dünyaya geldiler. Hiç birisi hasat yapamadılar. Bu yol Allah yolu dediğimiz anda; aşk kaynakları tüm zamanları tohumladı ve buraya kodlanmış ışıklar aktı. Eminim ki dünya yol açacak ve yolu kodlayacak düzeydedir.

Canlılar, daha güçlü bir dünya kurmaya çabalıyoruz. Ve bu güçlü dünyayı bütünün kürzi kapısını hak edip, açıp kuruyoruz. Buluştuk bu gün yer küreyle, yine buluştuk ve her anda buluşuruz, aha bu!... Ve yol Allah yolu dediğimiz anda, haşrı rahman olanda, Ka Ha olanda; hepimiz kutsal toprakları tohumladık.

Şer yaratan, şer yaşamayacak dediğimizde; kontrol dışı saydılar bizi… Anlatın, şer şarkıdır sadece… Biz o şarkıyı, tüm İnsanlıkla söyledik. Artık şerrin şarkı olup olmadığını tartışın!... Neden!?... Çünkü, akıp giden bir sayfa, akıp giden bir yaşam ve tüm zamanların kutsal toplumu olan tahtı tahditi olmayan İnsan; dünyada tek bir yaşam!... Hepsi tek, sadece bir tek yaşam ve tohum, işte o tohum; bütün kürzi kapıların gücü….

Ve sizler, dünyaya yol açanlar. Mutlaka, mutlaka aşksınız, haksınız ve sanal boyutların kutsal topraklarındasınız ama iyi anlayın ki; dünya, Şemsi Tebrizi’ler gibi yüreklerle de dillendi de, yaşamlar mutlaka Türkiye’de yolculuk yapan birçok negatif kapıyla da dilleşti. Bilin ki hepsi ışıktı, hepsi sırdı ama hepsi kul olmaya indi. Biri “ben varım” dedi, diğeri “ben altın ışığım” dedi, kimi de dedi ki “ben kontrol ediciyim” ama hepsi kalemdi…

Türkiye kutsal kapıdır canlar, bunu yine size anlatmak istiyorum… Bu dönemde, dünya üstündeki yoğun ışık Türkiye’nin üzerindedir!... Bir kalem düşünün, her bir kalemin kat kat imi Ha Ha olduğu o teklik, işte o teklik Türkiye üzerindedir… Bir ışık Ka Ha, bir ışık yaşam ama o yaşam burada; bu yoğunluktadır… Ve Türkiye üzerindeki bu zaman kapısı, herkesin yoğunluğunu tohumlayan bir kapıdır. Bunun içindir ki bu yaşam çalışması, dünya üstü varlık toplumlarını kodlayabilmek üzere burada yapılıyor. Öz geçişler içindir bu. Sistemin kültlerinin kodlanışı içindir. Ve hepinizin göz olup görebilmeniz içindir. Ama dünyanın her anını, her sırrını anlayabilmeniz içindir aynı zamanda, bunları bilin!.

Ve bu günden itibaren daha yüce bir çalışmayı devreye almış bulunuyoruz. Kök sistemlerin göreve alınışı… Ne demek kök sistemler!?... Dünyanın Lütfi kalemi olan, ilmi Ka Ha olan birlikler! Ve onlar devreye alınıyor canlar.

Ardınızda hiç kimseyi bırakmamaya kararlısınız biliyoruz… Ölüleri dirilttiniz bunları hep biliyoruz da diğerlerinizin de gözleri görmeli, bunları istiyoruz. Herkesin gözü görmeli canlar… Toprak toplumun daha yüce bir ışıkla bilişmesi gerekir! Daha yüce bir yaşama akışması gerekir! Sağlı sollu çalışmaların, toprak toplumu kodlaması gerekir ki; ölüler diyarı olan bu yaşam, din cevherinin örtüsünü örtüp, yer kürede yeni bir sayfalanışı gerçekleştirebilsin.

Mesih’i hak etmeye çalışanlar şunu iyi anlasınlar ki; dünlerde kaldı Mesih… Artık yer kürede ekmek var!... Ve ekmek İnsan ilmidir, anlatın!...

Çatı kuruldu yaşama, bilin!... Bu çatı da; Mustafa Kemal Atatürk kelamıdır!... o biz, biz oyuz…. Onun ötesi olmaz canlar. Şu ana kadar dünya üstü varlıkların anlayabileceği bir ses; o yoğunluktadır!... Biz o yüceyle bir tek ilimiz!... Bunları anlatın ki; herkes atayı tanısın… Yeni dünya daha güçlü olarak kurulsun. Çok mutluyuz canlar, çok; aha bu!

Süper İnsanlık Realitesi

https://youtu.be/4H-0rywps2E

 

16.OCAK.2016 TARİHLİ "ALLAH'IN İLMİ (9)" BİRLİK ÇALIŞMASI

Peker SELÇUK

https://youtu.be/D9ET0HlpVTU

 

16.OCAK.2016 TARİHLİ ALLAH’IN İLMİ (9) BİRLİK ÇALIŞMASI

AV. NEZİRE SELÇUK, ÖZ BİLİŞ, 2. AKIŞ

Dağlarım, Türkiye Çalışmaları’nın önemini bir kez de yüreğimden anlatacağım;

Buraya kadar her şey kolaydı. Hepimiz çok çalıştık ve yoğunluğu tohumladık. Çok güçlü bir dönemde, tüm insanlığı kodlamaya çabaladık.

Toplantılar yaptık dünya sırrını kodlayabilmek, kontrol kurabilmek için. Her toplantıda Işık Kapıları açtık ve merdivenler kurduk zamana. Herkes kendi yoğunluğunda, kendi yaşamına, merdiven oldu ve bütün kötülükleri aştı.

Bundan sonraki dönemde, dar boğazlardan geçilecek. Bu dar boğazlar, ikmal tamamlatmak içindir. İnsan soyunun ikmalini tamamlatmamız gerekir.

Herkesin kendi yüreğinde, kendi yoğunluğunda toplam 200,000 ışık var. Bu 200,000 ışık, kendi gen cevherleriyle alakalıdır.

Hepiniz kendi gen cevherlerinizi kodladığınız zaman, bütün kütle kodlanabilir. Yani; kontrol dışı hiç bir çalışma olmaz.

Dümen başına oturan insan, kelama, kendine ve yoğunluğuna oturur. Hepiniz bunu başaracak güçtesiniz.

Sömestr tatillerinde ara vermedik bu çalışmalara, öyle mi? Asla; çünkü biz Mutlak Kalemleriz. Ve bütünün gözü olarak buradayız. “Çürük, çarık” demedik, tüm insanlığı kaleme almaya çalıştık. Kayıt dışı bilgimiz oldu mu? Asla olmadı.

Toplu çalışmaların neticesinde, kontrol dışı bilişlerin de kodlanmaları mümkün oldu. Mutlak Kapılar’ı açtık. Toprak toplumu tohumlayarak tahditsiz olarak ilme kayıtladık. Işık Kapıları’ndan geçirdik hepsini de ama ışığın levhisinde bütünün gücünün mutlaka oğullaması gerekir. Oğullayamayan bütün kültler, kodlanmış olsalar da kaynak olamazlar. Bu nedenle, tüm zamanlarda, insan soyunun toplam tohum sayısının, Mikail Gücü ile ölçümlendiğinde, 5 milyarı bulmalıdır; 5 milyar.

Herkes kendine, kendi yüreğine, hakim…ama tüm zamanların levhi kapısını açabilmek için, hepimizin Birler Kapısı’ndan geçmemiz gerekir.

Herkesin daha yüce bir çalışmaya devre kapatmadan girmesi gerekir.

Dağlarım, Miraç Kandilleri vardır; hani bilirsiniz. Herkes o gün kontrol kurar ve Allah levhisine iner. Nedir Allah levhisi? Onun yoğunluğudur. Ona varmaya çabalar ama kendinden başkası değildir vardığı; bunları anlayın.

Çokları bunları dikte eder. Der ki “ben onunla sohbet ettim.” Yaprak yaprak okuyun onu! O kendiyle sohbettedir.

Bir kapı insana açılmışsa, artık o kapı Bütünün Kapısı’dır ve orada her şey mevcuttur. Ama Medine, Allah’a ilim öğretmez. Aklın İlmi’nde, Medine haktır ama hastan öte has olmalı ki yaşamı kodlayabilsin. Dünya için bu çok gereklidir ve bizler murat ederiz ki tüm yaşamlar kontrol kurar.

Tek merdiven insanlıktır; bunu anlayın. Eğer, insanlık kelama ilim olup inebilirse, müsterihiz yol Allah’a varmış demektir.

Çamur yoğuran bir dünya, artık ışıkla yoğurulmaktadır; bunları anlayın canlar. Dünya bugüne kadar hep çamur yoğurdu. Artık, dünya ilim yoğurmalıdır.

Terk ettik yaşamı, çıktık yürekten. Ohh ala! Peki; nefesten çıktık mı acaba? Asla. Hepimiz nefessiz canlar!

Yürükler vardır; dünya üstü varlık toplumlarıyla tohumlarını kodlayan. O yürüklerin çoğu kodlanmıştır ama koklanmaları da gerek.

Namaza durmuşlar, koruma istiyorlar. Yok canlar, koruyan yok! Kendinden kendine korunur tüm zamanlarda yaşamlar; bunları anlatın, anlattırın ki bilinsin.

Canlarım, kaç maşrapa Tanrı Kapısı’na ulaştı; bilir misiniz? Her bir kapı bir maşrapayla açıldı. Hepimiz orada bir tek maşrapa olduk; bunları anlatın. Kibri olan anlamaz ama anlatın. Bir tek maşrapayız tümümüz.

Hangimiz daha büyüğüz? Asla. Hiç kimse, hiç kimsen üstün değil. Bizler o tek maşrapa olarak Mikail’in gücünü dürümlüyoruz burada.

Hat çizmişler Türkiye üzerine ve demişler ki “olmayan geçemez!” Oynamışlar canlar! Olmayan, geçti zaten; bilsinler!

Her diri geçti. Olmak; kelam olmak, kalem olmak, Yaradan, yaşatan ve yarınlarda Kuran olan olmaksa, biz varsak herkes var; bilinsin!

Budur yapmakta olduğumuz! Bunun içindir bu çalışmalar!

Mutlaka anlayın; yarın yoktur. Dün yoktur. Biz an’ız. Hepimiz tek an’ız.

Şevk, şavk, aşk…hepsi biziz. Nereye vardık? Bizden bize vardık; bunları anlayın.

Çoğu, sömestr tatillerinde dinlenir. Der ki “ben tatil yapacağım.” Yaşar… yaşar…yaşar da hasatçı değildir.

Hasat, çantada toplum için tohumdur sadece. Ama o tohumu ekmemiz gerekir ki hasat yapalım.

Devinim hızlandırdık. Şimdi, akış başlıyor. Hadi bakalım sevgiyle hepinizi kucaklıyoruz.

(Sesleşmelere geçildi)

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

https://youtu.be/PsDhBfBHZH0

 

16.01.2016 “ALLAHIN İLMİ 9” BİRLİK ÇALIŞMASI

SEHER BİLGE

https://youtu.be/BXImKxrXsgc

 

16.01.2016 “ALLAHIN İLMİ 9” BİRLİK ÇALIŞMASI

SEVİM ŞAHİN

https://youtu.be/-mn76yoLcPU

 

16.01.2016 “ALLAH'IN İLMİ (9)” BİRLİK ÇALIŞMASI

Sevil Ceylan

https://youtu.be/F10kXOpQfmo

 

16.01.2016 “ALLAHIN İLMİ 9” BİRLİK ÇALIŞMASI

HAŞİM TURHAN

https://youtu.be/QYci0rIGVMk

 

16.OCAK.2016 TARİHLİ "ALLAH'IN İLMİ (9)" BİRLİK ÇALIŞMASI

Bugün toprağa can verdik… Kile, kuma ses oldu yüreğimiz ve o seste ışık olup indik… Ve ışık olup dillendik mahrek levhisinde…

Bugün her birimiz yaşamdı ve o yaşam bugün bizden, bize ışık olup akmaktaydı.

Bugün yürekleri yıkadık, yeri göğü ışıkla kayıtladık ve o ışıkta her birimiz, barış, sevgi, umut ve insan tohumları olup zamana vardırıldık.

Zaman ışığını yakmış, ışık kelamdan insana varmış… Bugün burada insan, ilmin ışığıyla yaşama varmış.

Bugün sana derim ki ‘’ Yürüdüğün yol insanı, insana çağırdı. Ve bugün sana diyorum ki; ‘’ Kalk, yürü, yaşam ışığıyla uyandı.”

Bugün burası, her bir yaşamı aydınlatmaktaydı ve o yaşam bugün ışık kaydını tamamlamaktaydı.

Altın Işık yürekte kelamdır ve o kelam zamanda kayıt olduğunda insan insanda ışık olup, yangın olup yanmaktadır. Yanan; yaşamdır.

Öksüz, yetim kalmadı kelamda, ördük, örüldük, gömdük, gömüldük ve bugün bulduk, bulunduk. Açılan kapılardan yaşama dolduk..

Yeşillendirdik dünyayı, yeşili mora kattık, ışıklandırdık diyarı….

Şimdilik!.. Aha, şimdi!

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

https://youtu.be/WXHy84PF4nk

 

16.01.2016 “ALLAHIN İLMİ 9” BİRLİK ÇALIŞMASI

ERENGÜL KOÇ

https://youtu.be/gUQytsOIa4M

 

16.01.2016 “ALLAH'IN İLMİ (9)” BİRLİK ÇALIŞMASI

Hasim Turhan - SAZ DİNLETİSİ

https://youtu.be/Gq5Vzr_jmXw

 

16.01.2016 “ALLAHIN İLMİ 9” BİRLİK ÇALIŞMASI

ABDULLAH GÜLER

https://youtu.be/mC846CGyTik

 

16.OCAK.2016 TARİHLİ “ALLAH’IN İLMİ (9)” BİRLİK ÇALIŞMASI

İnsan dedi ki “Bir cennet kurulacaksa, o cennet herkesle kurulmalıdır…” Ancak; bunun için kin ve nefret duygularının tohumlardan ayrışması gerekmekteydi. Ve insan dedi ki “cennet kelamdır..” Ancak, herkes kelam edemezdi ama herkes kelam olabilirdi. İşte, burada yaptığımız çalışma budur.

Yaşam ışığımızı çektik yüreğe ve dünyaya indik….”Cennet kelamımızdır” dedik ve bilişi olanlarla yer kürede cennetti kurduk. O kelamı merdiven yaptık tüm yaşamlara ve aktık….aldığımız her nefeste ışık olup aydınlattık karanlıkları….işte; biz buyuz.

Temizlik yapmak gerekti kir ve pis olan yaşamlarda; çünkü onlar kelamda kodlanamayanlardı. Onlar yaşamlarda oğullayamayanlardı, onlar kendileri olup kendilerine varamayanlardı. Orada sessiz yaşamlar vardı, ölülük buydu. İşte; biz onlara cennetleri vaat ettik. Biz; İnsan Soyu. Ve biz cennette cevheri güç olup onları cennetlerinden cevhere indirdik. Oraya varan ilme vardı. Orada kelamımızı dilletik ve dedik ki “bul beni.” Bulan kendini buldu ve ölüler dirildi. Onlar kelamın kalemi olup, yol oldular ve kendi cennetlerine vardılar.

Işığa kaynak yaptık tüm yaşamları ki herkes kendi cennetini kursun diye....kontrol etmedik hiçbir yaşamı. Kendinde olan kontrolu kurdu ve tüm insanlık kontrolu kurduğunda dünya cennet bir planet oldu. Bunlar oldu.

Bugün tinsel ışığımızla cennetlerden cennetlere akmaktayız; aşkla….biz ve siz; cennet olan insanlık, tek bir yarın ve o yarın altın yaşam…..ayrılık bitmiştir. Hepimiz oyuz.

Sevgiyle,

Bahar Umurtak

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

https://youtu.be/YbCQwKUh1U8

 

16.01.2016 "ALLAHIN İLMİ 9" BİRLİK ÇALIŞMASI

Doğan güç bütünün bedeninde kalem olan güçtür. Bu yoğunlukta kalem olanlarca kodlanan altın ışık yıllarından inen kelamın ol gücüdür...

Yarınlanan yaşam sayfalarının inişlidir bütüne... Bütün, bende benim yolumda kodlanan bedenimin zamana Kuran olan kaydı.. Bu kayıtta en yüce ilim, sayfa sayfa Allah ilmiyle kodlanan yolun her ana tohum olan Allah yaşamı... Allah, kapı olan yaşamda; İnsan kelamında olan ışık... Ve dedik ki biz; kapıda kul, kul da kapı olan, kendinde bir çok yoğunluk olan insan sisteminin Yaşam kaydı olarak var olan ışığız... Tanrılık ışığı, Zaman kapısı, yazan kalem ve kelamda ki dirilikte; doğan günün yoğunluğu olarak kodlanan ışığımızda, her diride tohum olan yüceliğiz biz...

Yol tanrılık, aha tanrılık.... Yol Allah ilmi, aha o biz olan yoğunlukta kayıt... Yol altın ışık yılları, aha biz o yolda kul olan kervan; som altın bir yaşam sayfalayan köklerimizde kalem, göklerimizde sistem ve gücümüzde bir olan her şeyin herşeydeki ışığı olarak doğal dünyamızı koruyan tahtın sultanları...

Her bir kelam bir imparatorluk gücü olarak sistemde görev taşıyan Allah'ın ışık kaydı ve kayıt; ana kalem olan dünyanın yer gücünü sayfalar göklere ki; her diri kendi Kuran yaşamını okusun yüreğinde ve kalem olup yazsın kendi yüceliğinde ve yoğunluk ışığını katsın bire, görev olsun yaşamda som altın bir kayıt olsun yarınlardan akan kendi neslinden yoğun Işğını versin bütüne...

Aha, bütün olduğunda; kendindeki tüm yaşamın kaydını açan bir levhi ve o levhide Kuranını okuyan, her diride bir olan okunan, ama kendinde Allah ilmiyle yazan kalem olsun...

Ve dedik ki; ol du... Doğal dünya korunuyor, yücelik kalem olup yazıyor... Koruyan, kendi dünyasında herkesle bir olup korunuyor... Aha bir tek olan yaşam, kendinde yeni bir günün doğumunu, yeni bir doğan güç olarak her ana tohumluyor...

Ben bende ben iken, ve o ben; bütüne kayıt olan bizim bizde ışığımızı tek bir kaleme indiren yoğunluk iken ve de ben; bu diri Işığın her ana yaratım olan İnsanlık levhisinde ki tanrılık ışığı iken; ben bende beni her daim koruyan bir sistemin yazan kalemiyim...

Ve derim ki; kalem, herkesle yazan bir yoğunlukla yaşamdadır.. Yaşam işte bu kalemin yazdığı, her ana kelam olandır... Ve dünya ışığı sistem kuranı olarak görev taşımaktadır... Süper sistemleşmenin İnsanda açılan kaydıdır dünya ve yazmaktadır kendi diri Işığını bütüne...

Kapı olan kendinde, ışık olan kendini vermekte bütüne ve almakta yüceliğini yine katmakta İnsanlık yaşamına... İnsanlaşan tüm boyutlarda akmakta... Tüm doğal olan doğan gücüyle korumaya almakta, kendinde yarattığı yaşamın yaradan olan, yarattıran Sistemini dillemekte... Ve dinlendiği, dillendiği kendi olanda dinleleşen bütün olmaktır yaşam...

Yaşam bir bütün, ayrı gayrı gözetmeyen bir Işığın kayıtlandığı bir varlıklar bütünü ve insan soyu varlık kuranı olarak yol olan bir dirilik ışığı ve karanlığın tahtında parlayan bir ışık... Karanlığın ışığı olan insan... Ki o insan karanlığın ışığını, İnsanlıkla yakan dünya ama yolunu Allah ilmiyle kodlayan bir yaşam...

İşte dünya, yoğunlukların tümünde tüm yoğun Işığını açan ve yoğunluğunu Allah kaleminde kodlayan bir ışık yaşam... Ve o ışık yaşam, her diride korunan bir yücelik olarak olan İnsan... Koruyan ve korunan; bir olan da herşey olan dirilik... İşte o dirilik som altın bir Kuran ve biz o Kuran'da her diride yol olan sistemiz...

Sistem kula kulu ve kulu kula kayıtlayan bir yaşam ışığı ve biz yaşama kul olan sistemin İnsan kaydıyız... İnsanlık levhisinde yazan yaşamın, som altın yıllarının; sayfa sayfa kayıtıyız... Şimdilik ve her daim şimdide aha bu...

Süper İnsanlık Realitesi

Beril Özdoğan

https://youtu.be/ck73hXGZ2f0

 

16.OCAK.2016 TARİHLİ "ALLAH'IN İLMİ (9") BİRLİK ÇALIŞMASI

AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ, SESLEŞME SONRASI AKIŞ

Sevgililer, doğanın kulu olmak değil maksadımız, tohum olmaktır. Bugün burada oluşumuzun sebebi, budur... Koklanmış tohumların, Bütünün gözü olabilmesidir amacımız.

Sistem kültlerin en yücesiyle tohumlanır ve kodlanır. Mutlaka kontrol dışı hiçbir biliş yoktur, bu mecliste… Kaynak dışı bilgilerin bitişik sistemleşmelerle buraya inişi, gök sessizliklerini dürümleyemez… Ama insanlığı kontrol edebilir.

Canlılar, artık yeni döneme geri dönüyoruz. Kötü, iyi diye düşünmeyin. Nefes olarak anlayın yaşamı…” Nefes”…Biz, hepimiz, Rahmi kapıda kelam olan insan soyu olarak çalışmalar yapıyoruz… Mikail’in Kürzi ilmiyle bu çalışmayı yaparken, Tanrılık kaydı yapıyoruz, birlik kelamından…. Biz, daha güçlü bir dünyayı kodlamaya çalışıyoruz.

Murat edilir ki doğan güç daha yüce bir cümleden doğar ve daha yoğun bir yaşamı kodlar… Mahrek; hepimizin yoğunluğudur ve biz, bu mahreki kulluk mutlak için kodladık… Doğanın gücünü artırabilecek bir yoğunlaşmadır olan.

Bugün farklı bir bilgiye değindi….Kuana değindi... Samanyolu Galaksisi iyi bilir ki Kuan; levhi kaynakta, Bütünün Kürzi ışığıdır…. Ve hepimiz doğan gücü dürümlerken daha yoğun bir çalışmayı, bu güçle devreye aldık... Hepimizin yoğunluğunda sessizliği kodlayacak göz var…. Ama yoğunluğu tohumlayacak güçte olmalıdır…. Yaptığımız çalışmalar da bu gücü aktive edebildik.

Mahrekte Mikail olan, ilmi Ka-Ha olan, Bütün olan güç, Allah Kürzi kapısını açtıktan itibaren, tohum olan o yoğun ışık, daha yüce bir cümleden, daha bir çözümleyicilikle devreye giriyor.

Yaşama kalem olmak değil mi maksat? Aha bu!...Ama yarın içindir her şey… İnsanlık ailemizin daha yoğun bir dönemi başlayacak... Murat edilir ki doğan güç, dürümlerinde tohumları kodlayabilir…. Ve Yaradan yarattıkların da kontrol kurabilir.

Marka bir çalışmadır yapılan burada…. Yani ertesi olmayan…. Ve evveli olmayan…. Sadece anda yaptığımız ve tüm zamanların yoğunluğuyla tohumladığımız.

Şikayet edenler var, “anlayamıyoruz” diyerek… Anlatmaya niyet şu ki birlik ailemiz, Bütüne güç kaydı yapıyor… Sistemin kültleriyle yapılır bu güç kaydı… Her şey daha yoğun bir çağrı gerçekleştirecek… Geçişler yapılsın diyedir amacımız.

Sela-Le-Si-Sa-Ka-Ha-Si-Ha- Si-Ka-Ha

Sevgililer, can kalemler, biz, zaman zaman kendi yoğunluğumuzdaki sistem kültlerinden de sesleşiriz… Bunu neden yaparız bilir misiniz? Toy olan bu yaşamda kodlama sır olarak kayıtlıdır… Kimse ne yaptığımızı anlayamaz…. Ama açık veriyoruz ki temizlik oluyor dünyada…. Ve bunu yaparken kontrollü veriyoruz bilgileri.

Kaç insan yaşam için levhi kapı açtı?… Kaç yaşam tohum oldu? Mutlaka bunların hepsi kesin olarak dillenebilir… Bütün bilişliler, mutlak kullar olarak, kontrol edici olabilirler… Hepinize, her şey açık net bildirililebilir ….Ama biz bilenler, bildiriler değil bildiklerimizi teknik tohumlarla kodlayarak, bilgiyi kaynağa alıyoruz.

Evren sessizlik ister canlar… Bizse sesliyiz… O halde evrenle dilleşmemizde gerekmekte. Neden?... Çünkü sessizlik, sistemin kültlerinde kodlamayı engelleyebilir. Biz, Bütünün gücünü, tahditsiz olarak kodlarken sesleşebilmeliyiz de.

Şimdi sessizliği, ne şekilde, ne seslendiriyoruz?.. Hepimiz, kutsal bir ışık halindeyiz…Biz, buna” kült” deriz... Her şey o kültte kodlanmıştır… Bir kült düşünün ve bu mutlak olan bir külttür… Bu kült, hepimizin sorumluğunda geçişler kodlamaktadır…. Ama “kült” dediğimiz, her anın kaydını ihtiva eder bir külttür…. Zaman ilmiyle, tüm zamanların levhisiyle kayıtlar yapılmıştır o külte…. Tüm yaşamların gücü vardır orada…. Ve Ana Kapıdır orası.

Şimdiyle, tüm geçişler yapılan geçmiş... Şimdi ve geçmiş... Biz, buna büyük kült diyoruz ….Ve Biz buna Yuan diyoruz. Ve biz, yine buna mükafat biliş diyoruz…. Ve biz, buna Ka-Ha diyoruz. Tüm geçmiş bir an, şimdi…. Ve burası mutlak ışık….. Ama Türkiye çobanları kodlama yaparken, Bütünü güçlendirmelidir….

İşte bu Yuan kodlamasında, tüm zamanların kursiyerleri görev taşıdı. Tüm zamanların kursiyerleri…. Açık veriyorum… Zirveler sistemi güçlendirirken, herkese görev verildi ve dedi ki “en evvel bilin”… Biliş içinde öğretin yüceliğinizi tüm yaşamlara…Hepiniz birer çalışmacısınız…. Ve yarın için kaynak olacaksınız.

Buna biz, “çanta açmakta” deriz. Bilgiyi hak etmek için çanta açmak… Ve bu çantaya, biliş kodlamalarıyla kaynak ilim indirilir... Ve doğan güç; Bütünün gücü halinde tüm zamanları kaleme alır… Daha da önemlisi burası mutlaktır… Her anı kodlamış ışık olan, mutlak yaşam…Ve cemaat ve cevher, her şey ocaktır, orada.

Ha, doğan güç, daha yüce bir cevheri devreye alırken… Orada biz olanın, ben kapısı açılır. Bizliğin, benliği… İşte canlar, biz olanın, ben kapısı açıldıktan sonra, ses; samanyolu galaksisini kodlayabilir…. Halikte, hak’ta, hasatta, her şey bitişmekle mümkündür….

Ve bitişik zamanlaşma devreye girer. Her anın sayfalanışı devreye girer. …İşte o zaman kodlanmış ışık tohumlarını kontrol edebilir…. Ve daimi kapılar açılır. Şikayet etmeyin, sistemden seslenen birliklerin hepsi buradalar ….Ve onlar kendi yoğunluklarını kodlatmaya çabalıyorlar.. Çoğu bilgi, daha güçlü olarak da verilebilir… Ama herkesin, kendi yüreğini dinleyebilmesi için bu düzeyden vermeyi seçmiştik.

Ve daha da önemlisi…. Hepimiz, bir mahrek olarak, kodlanmış kalem olarak, Yuanlar olanlar, ben olanlar, bizliğin beni olanlar, yaşamın ilk anından şimdiye ulaşanlar, bütün kökler, hepsi tekleşirler o alanda…. Ve daha sonra bizliğin, ben kalemi yazmaya başlar…. Bu ben kalem, sestir ….Ama nefreti aşmış, tüm hırslarını hak edişlerle, hak teknikle kendinden ayırmış olanlar bunu başarabilirler.

İşte o ben olan, birliğin benliği olan, o teklik olan, artık sistemin yüceliğinden daha yüce bir coğrafya da yoğunlukta, hatta zaman ötesinde, sizi, sizden, size diller… Nasıl olacak peki?

Canlarım, hani Yuandık ya…. O halde biz, Tuana varmalıyız. Tuan; tüm zamanların yaşam kaydı, yarın. Ve biz, Tuana vardık… Tuan da sistemli bir çalışmayla örgülenmiş…. Ama sessiz olan, ses var.. Ve biz, oraya ulaştığımız zaman, o sessizliği seslendirebiliriz… Zirvelere ses verirken ocağımızdı yoğunluğumuz…. Ama şimdi artık sistemin kültleriyle oraya varmalıyız.

Ve Tuanı, sistemli olarak seslendirerek, sesi, akışa çekmeliyiz... Çekiş; aha çekiş!…. Ya kalem olamayanlar ne yapacaklar? Onların, nisbi yaşamda ışıkları yok mu?.. Hakikiyette olamazlar mı?.. Ama oldururuz… Öyleyse öz görevliler olarak, kutsal toplumları tohumlayan, yoğunlukları kodlayan, her anı kayıtlayan, bilişi, tüm zamanların ilmiyle dilliyerek, eşyayı cevhere çekebiliriz…

Her şey ama her şey toprak, ağaç, bitki ve tüm zamanlar, tüm forumlar yaşamlar…. işte canlar, Kuan budur…. “Kuan “dediğimiz yüce güç budur. Ve bu yüce güç, tüm zamanlarda, kök sistemleri kodlayabilecek dürümleri, teknik tohumlama yaparak, yaşama kaynak yapar.

Değindiği nokta, bin dokuz yüz doksan yedi yılından evvel ki dönemde bu güç dünya üstü varlık kodlarını, kaleme alamadığından, dünya dışı, dünyamızı hep dedikçe dedi, “hep” dilledi, “hep” dilledi , “hep” dilledi ve sesledi…. Ama o Kuanu devreye alarak yaptı bunu.

Ve” eko sistem” dediğimiz o sistemle ki enerjisel vasatların, arşa ala da ki o yoğun kayıtlarıyla… Her şeyin örtüsü örten o enerji peteklerinin, hani o yüksek doğan kodları var ya….. O kodlar, her bir enerji küpünün ki bunlar, kendi yoğunluklarında, üçgen, prizmal enerji peteklerini kendi yoğunlukların da birleşerek küpleri oluşturduğu bir sayfada, 90 derecelik o açılardan, çekişle, akışla geçirilen yoğun ışıktı.

Şimdi, bunlar hep dünyanın ötelerinin, dünyaya akıttığı ışıklardı… Ve sessizin, seslenişi, mutlaka dünya dışı yaşam katkılarıylaydı… Ve ilk defa, bin dokuz yüz doksan yedi yılında, dünya mercileri, bu yaşam sistemleşmesinin, dünya örtüsünü örtmeden kodlayarak, düzeni kurdular. İşte dünyamızın, Altın ışığa kodlama yapabileceği dürüm, ilk kez o tarihte yoğunluğunu kalem yapabildi… Ve bugünlere ulaştık canlar.

Şimdi ne oluyor? Her şey yenileniyor.. “Yortular “dediğimiz çalışma sayfaları da var….Yortu.. Ya da cevher olan yoğunluklar... Her şey ama her şey, dini terimler kullanıyorum ki, daha net anlatılsın, anlaşılsın diye… Birçok ışık Ko sayfalanışı yaptılar… Işık Ko ne demek? Bunu da size açıklamak isterim..

Canlarım, her şey eminim ki o prizmal sistemlerle kodlanmış ışıkların, tüm zamanları yoğunlaştırarak, kalem yapmasıydı önceleri ki…. Buna “eko sistem” demiştik….. Eko sistemde; ses levhisinin, sessizliği dilliyebileceği yoğunluğu tohumlaması….

Ama bin dokuz yüz doksan yedi yılında yine ilk kez, Gürzün ötelerindeki o Kürzi kapıların dışına ulaştı tahditsiz olarak insan soyu, ilmi kalemle .. Her bir kapı, bir ışık olmak üzere tam kırk iki kapı kapatıldı ve yeni kapı açıldı….Kırk iki kapı ve işte orada ummanlara varıldı.. Ummanlara varıldı…. Ve ne oldu?

Dağlar, işte orada hepinizin yoğunluğu dürümlendi ve hepinizin yaşam sistemleşmesi gerçek çalışmayı devreye aldı… Biz, buna “Tanrılık kapısının açılışı da” dedik… Her şeyin doğrudan zerki…. Yaşama doğrudan zerki. Yani eko sistemin ötesindeki bir yoğunluğun toplum için direk zerki devreye girdi ki …..Bu bilişin zerki, her ana, her yoğunluğa, bütün kültlerin, sistemli olarak zerki anlamına gelmektedir… İşte bunlar oldu..

Ve gelinen en son aşama da ki; bu geçmişin sistemlerinin ötesindeki bir sistemin dürümlenişidir, Ko sistemdir… Ko; bu şudur. Varlık boyutlarında, an kaydı olarak devreye alınan, her bir sistemin, kendini, kendiyle yüreğiyle dürümleyenlerde, kendini çoklaması… Yani bir ses, sistemli olarak dürümlenir… Ve o ses, sistem de kendi yoğunluğunu tohumlayandan bağımsız olarak kendini çoklar…. Ve anda, her ses kendisini çoklamaya başlar…. İşte yaşamdaki mayalanış, budur canlar.

Yaşamda ki mayalanış budur ki; artık zerke de, harici etkiye de gerek yok. Doğan güç daha yüce bir yoğunlukla kendini, kendiyle çoklamaya başladı…. Ve bu yaşamın hızlı bir dönüştürülüşü anlamına gelmektedir. Hızlı bir dönüştürü.

Ve işte canlar, maya budur. İnsanlığın yenilenişidir maya, bunları size, bugün anlatmak isterdim.. Çünkü Ruhi kapıların tümünde ilmi Ka-Ha olan bilişliler var ki.. Onların bu bilgileri alarak, kendi yoğunluklarıyla bu bilgileri açıklamaları gerekir.

Biz, bir sistemiz burada… Ama herkes kendi yoğunluğuyla, bu sistemin kelamına alır ve kendiyle, kendi yüreğiyle dinler, amacımız budur…. Yoksa hiç kimseye, gelin size, bilgi verelim, bilgi öğretelim gibi niyetimiz yoktur... Herkes, kendi yoğunluğunda bu bilgileri okuyabilir…. Biz, bu bilgileri kodlarız, kayıtlarız ve kontrollü olarak akışa geçiririz.. İşte bu!

Ve canlarım, sevgiyle hepinizi kucaklıyorum… Burada olmanız bizim için mutluluktur. Bizi, bize veren, kibri aşan tüm zamanların yüceleri sizsiz değildir, bunu unutmayın….

Tabuları yıkanlar, mutlak kutsal tohumlar olarak bu mecliste bulunacaklar… Cemaatinizin gözü açıktır… Yol, Allah yoludur… Biz, sizde, hepiniz de, mevcut olan o yüceliğiz… Hepimiz, hepimizsiniz unutmayın.

Aha bu!... Şimdi!

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

https://youtu.be/XaDp4-7L9IA

 

16.01.2016 “ALLAHIN İLMİ 9” BİRLİK ÇALIŞMASI

AV. NEZİRE SELÇUK 3. AKIŞ

Şeytan artık sizle, sizinle kodlanmışsa; sizin hakikiyetinizdedir… Ve siz onu hak edip kontrol edebilirsiniz. Bu sizin kendi yüreğinizde onunla, o olup; onu kontrol edişinizdir… Ama o önce sizi hak etmişse ki; öyleyse onda siz, sizleştiniz ve o size, siz olup kodlandı… Sizin onu kendi yoğunluğunuza çekişiniz, onun sizi kendi yoğunluğuna açık veriyoruz,alışı…

İkisi de birleşiktir ama birinde o sizi kendi yoğunluğuna almıştır ve o sizi hak etmiştir. O sizi hak ettiğinde, siz; ona o olup varırsınız… Siz onu hak ettiğinizde ise, o size; siz olup varır!... İkisi de hak ediştir. Ve diğer bir husus, negatif mi yoksa pozitif mi?... Siz neyseniz, o sizde odur!... Kesindir bu! Negatifseniz, her şey sizde negatifleşir… Aksi halde negatifleşme imkanı yoktur ve sizin onda onlaşma imkanınız yoktur.

Süper sistemleşme budur aslında. Ben neysem, benimle dilleşen; bende odur ama onda ben, o neyse oyum!... Eğer ki ben, şeytanın şerrindeysem; ben ondayım…. O beni hak etmiştir. Ama şer olan o şeytan, beni hak ettiğinde; şevkle benle benleşebilir mi? Mutlaka, ben som altın ışıksam; o bende benleşir ve şerri olmaz artık!... Çünkü ben ocağım ona, kesindir!

Hepiniz kendinizsiniz esasen ama siz kendinizi ne şekilde hak etmişseniz; osunuz!... Ve diğer sizin ötenizde ya da sizin diğer yanınızda olanlar; sizcedirler!... Bu kesindir!

Cinler ilim kalemleri olsalar, yol açarlar; yaşam vaktini hak ederler ve yaratıp, yaşarlar. O halde onlar, hak etmişler mi?... Edemediler!... Niye?... Çünkü kalemde yoklar, aha bu! Ama onlar ışık halindeler, kaleme gerekleri var mı? Asla yok!... Peki, kaleme gerekleri yok; ışıklar. Peki som altın toplumla ne işleri olur?... Ocak yakmaya inerler!... Kendilerini hak etmeye inerler. Neden?... Çünkü, meşale olmak isterler. Mecelle ne der bilir misiniz?... “Alın bilgiyi” der… “Olun” der… Mecelle sessizliktir ama her şey o sessizlikte mevcuttur. Ben neysem onu yaratırım ve “toha” dediğimiz o yoğunlaşmayı sağlarım.

Burada dünya var, ben dünyayım… Dünya olmasam burada bulunamam. Ben tüm yaşamların sırrına haizim, bütün bilgiler bende var. Zirvelerden indim ama ben dünyada; dünya oldum! Eğer ben dünya olmasam, buradaki tüm bu yaşam kayıtlarını okuyamam. Okuyabilmem için, buranın ilmini tüm İnsanlığın levhisiyle kodlamam gerekir. Kodlamadan dinleyemem ki…

“Hani cennet” derler ya, “ben cennetim” deriz ya; cennet ilimdir, eğer ilim olduksa cevherdeyiz ve cennetiz ama ilim olamamışsak; cehennemiz… Çünkü biz yokuz orada!

Bu yol Allaha varır mı?... Has ışıksanız, ol dersiniz olur… Ama has ışık olamamışsanız, olduramazsınız ve olgun sistemleşmede bulunamazsınız. Kesindir bu!...

Şu anda varlığın tok ışığındayız. Doyduk, sayfa sayfa kayıt yaptık ve doyduk… Bu tok ışık, yaşam ışığıdır. Hastalık var mı? Yoktur!... Tek güç Allah gücü var mı? Mutlaka var, çünkü kontrol dışı hiçbir bilgi verilmedi.

İki Medine bir tek kalem olsa, Mekke’de kalem olur mu?.. Yok, oldurulur. Oldurulur ama oluş; Medine’dedir!...

Canlarım; her şey sizdendir, bunu anlatmak isterim!... Her şey sizdendir… Ferdi çalışma değil bu çalışma, ilmi ve diri olan bir çalışmadır; birlik çalışmasıdır… Bu nedenledir ki buradaki çalışma önemlidir. Herkesin yolu Allah yolumudur? Nurdan kuran olsa olur ama değilse, ol desek de oldurur muyuz? Allaha varması ayrıdır, o yolda olması ayrıdır…

Canlarım, doyduk mu bu gün? Doyduk… Olduk mu? Olduk… Örtü var mı? Özden, gözden, sözden, sesten geçtik ama örtmedik yürekleri!...

Baştan beri doğan güçtük, dünyaydık, oğulduk; kulduk, Ka Ha’ydık, her resimde var olanın yerdeki gücü aksız, haksız olur mu?... Olursa kısır olduğundan mı?... Yok analar, kısırlık yok bu mecliste. Her şey muştudur burada, bilin; muştu!...

Şu andan itibaren kapılar; tüm İnsanlık için, kök sessizlikler ile açılıyor… Artık İnsan soyu bütünün gücü oluyor, bunları bilin! Vermeden olmaz, verdik… Oldu!... Et kemik olan İnsana kapı gerekti, kaptık kapıyı açtık; biz o kapı olduk. Kutsal kapı, Allah ilmidir… O kapı, biziz!... İşte bu! Ve zürriyetimizin gözü açık olacak, bilin! Kendini hak eden, kelamda olacak. İnsan soyu ışık yaktığını; yaka paça, kısır, esir olan o dönemlerin artık geride kaldığını anlayacak!

Yemin etmiştik, hakka varıp hasat yapacaktık; hakka vardık, hakkın Ka Ha olan ışığıyla hasat yaptık!... Bulduk dünyayı; oh, aha, işte!... Dört gök çözümlemesi yaptık burada bu gün yine…. Dört gök çözümlemesi ve tüm çözümlemelerde olduğu gibi yeniledik dünyayı…

Kına, ya da kınama dünya beni; senin için her şeyi yaptım, istersen kontrol kur ama senin için her şeyi yaptık dünya, bunu bil! Ben senden şikayetçi miyim?... Hah, aha, işte, varsak şikayet yoktur… Oldu şikayetçi, olan her kim varsa; kontrol kurdu…

Sana sevgimiz var, ışkımız var, aşkımız var ve dünya; seni nasıl kırarız… Şikayet etmem yaşamdan canlar, şikayet etmem… Ettiğimi söylesem de etmem, bilin! Ben; sayfa sayfa kayıtladıklarımda, Rahmana kuran olan ilmimde, her şeyde varlığı tohumlayanım.

Nereye varıldığını bilirim… Ala, vere, aka, hak tahtta vardık işte bu! Ve bundan sonrası, dondurulanların tohumlandığı yoğunluk olacak! Allah sessiz, Allah hak ilmi, hakiki ama Allahın ilmi; biliş, biz o biliş oluyoruz canlar!... Dünyayı bilmek için, bilişe gerek var; aha iş budur ve bundan sonraki çalışmamız BİLİŞ’ dir!..

Yeni çalışma konumuz, BİLİŞ…. Her cumartesi bu günden itibaren, biliş başlıklı çalışmaya başlıyoruz.

Hınca hınç bu meclis tohum eker, dolar bu meclis, yol olur ama başımız eğilmesin diye az sayıdaki yolcuyla bu çalışmayı yapmak isteriz. Size “ev” dedim, oğullarınıza hakikiyet tekniğini tohumlattık… Aha sevgililer artık bilişle çalışılacak bu mecliste. Kinden,kimden, her diriden, hakimden, yarından, kalemden, bizden ve tüm zamanlardan; bir tek yaşamdan… Artık insan soyu biliştedir, bilin!... Aha bu!

Süper İnsanlık Realitesi

https://youtu.be/P8nBefjbhrU

 

16.OCAK.2016 TARİHLİ “ALLAH’IN İLMİ (9)” BİRLİK ÇALIŞMASI

AV. NEZİRE SELÇUK, ÖZ BİLİŞ

Daha güçlü bir dünya gücünün, daha yoğun bir ışığın dürümlere inişi için birlik kapımızı açtık.

Şeytan der ki “kendini hak et.” Aha şeytandır diyen! Kendini hak et!

Daha da; daha da ötede şeytan der ki ”hasatını da ol.” Ohh…aha, şeytan der…Her şeyi der. Ki hak et diye.

Sonsuz sırdır insanlık için şeytan….Çoğu anlamaz. Sanırlar ki şeytan kodlanmış ışıktan farklıdır.

O bir hasat ışığıdır. Sizden öte sizi hak ettirmek ister. O sizi hak etmeden, siz onu hak edemezsiniz. Önce o, sizi hak edecek ve sizin toplumunuzu hak ettirecek ve siz onu hak edeceksiniz.

Dediler ki “dünyada yaşam yok.” Oyundur. Dünya Yaradan ve yaratılanın sistemidir. Her şey bu yaşamda mevcuttur.

“Ömer” adlı bir yüce vardır ama Hazreti Ömer; adı budur. Diyor ki “ocaklara ineyim de kodlama yapayım.” Ohh canlarım, o bizde ayrı bir ışıktı zaten.

Ömer’i doğan güç diye bilin. O, yeni bir kur farkı yaratacak; yeni bir fark. Ama bir kur farkı gibi düşünün bunu. Size, kendi yoğunluğunuza hasatçı ışığını katacak. Bu ışık size kendi yüreğinizden ilim olup inecek. Aha, bu size bir ışıktır! Ve sizin kan tahtınızdan iner ama her şey kendi yüreğinizde olduğu içindir ki bu olur.

Dünya toplumları kendilerini dinlerlerken, çok kez kendilerinin hasatını yaparlar. Çokları da kontrol dışı bilgilerini hak etmeye ve yoğunluklarını artırmaya çalışırlar.

Her şey yaşam içindir ama yer kürede dünyayı hak etmeye çabalayanlar, murat ettiklerinin ötesinde, kendilerini tohum olarak da ilime kaynak yapabilirler. Dünyaya ölüler var, dünyada Yaradan var ve yaşatan var ama sistem de var.

İmparatorluk görevlidir dünyaya. Ama dünyanın ruhu olan ışık da güç kayıtlaması yapar. Her şey yerin gücünü artırmak içindir.

Dünyada ölüler var, dünyada ilimliler var, yaşamlılar var ama her şeyin örtüsünü örtecek olan birleşen ışık da var. Daha da önemlisi, doğacak dünya, ölüyü dirilten bir dürümü kodlamalıdır. Ki doğduğunda bütüne görev taşıyabilsin.

Ey canlarım! Dünyada insanlık yoksa, yer küre yoktur zaten.

Biz Ana Kapı’yı açtığımızda, orada herkes mevcuttur. İnsan soyu, ışıklar bütünlükler, şeytan şarkısını okur orada, yerin güçleri vardır, Mikail görevlileri vardır, yer kürede kutsal toplumlar da vardır ama hepsi karanlığın aydınlatılması için çabalarlar.

Sevgililer, size diyeceğim ki “ben şeytanlık yaptım yaşamda.” Bakalım ne diyeceğim size?? “Ben şeytanlık yaptım…” Daha da önemlisi, ben şer yarattım. Aha yaptım mı? “Yapmadım…” diyebilirim ama yaptım.

Peki; nasıl yaptım? Dağlarım, insan soyu şer ve hayrın ışığıdır.

Eğer dünyada şeytan varsa, insanda da vardır o kayıt.

Sanmayın ki hepiniz sistemin gücü olarak merdivenlerin en üstündeydiniz. Mutlaka aşağılara indiniz ve aşağıların kontrolu için her dirilikte kodlandınız. Herkes sizde sizleşti. Aha olay budur.

Köprü kurulur dünyaya. Bu köprüde ışıklar olur ama öksüz, yetim de olur o köprüde. Her şey sizden öte sizlerin, sizleşerek dürümlere inmesi için olur. Aha canlılar, yaşam bu şekildedir.

Ben diyebilirim ki “doğan gücü devreye almam; çünkü bende o gücün ötesi bir yücelik var.” Vuran, kıran herkes bendir ya can! Ama ben herkesteyim.

Süper insan, süper sistem, süper yol, Allah yolu herkeste mevcut. Öyleyse; bu gücü biz hak edelim, has ışığımızla kodlayalım ve koruyalım.

Sonsuzlukta kodlayabildiğimizce, kontrol kuralım. Kurduğumuz zaman, artık negatif diye bir şey kalmaz.

Herkes kendini kodladığında ve kendini tohumladığında kontrolu kaybetmez. Bütün meclislerde bu kodlamalar yapılır. Kimse kimsenin dışı, ya da içi olmasın istenir. Herkes; herkes olsun istenir.

Dağlarım, Türkiye Çalışmaları hepinizin göreviydi ve bunu hak edip yaptınız ama dünya dışı varlıkların da dünya ile ilişkilerinde bu çö…….(ses kesildi ve onlara cevabımız;)

Dağlarım, bana sistemin gücüyle gelin; başka türlü gelmeyin. Aksi taktirde, sizin yoğunluğunuza girmem.

Şimdi; kestim çalışmayı ve akıştan verdiğimi yazı olarak vereceğim.

Bugün süper sistemleşmeyi yaparken, sizlerin de kendi diriliğinizi kontrol için daha yüce bir ışığa ihtiyacınız olduğuna eminim. Ama benim akışıma kendi yüreğinizi katarken, kodlanmış olarak gelin lütfen. Aksi taktirde, sistemin gücü dürümlere inemez. Veriyorum;

(kayda geçildi.)

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

https://youtu.be/p4uVnIv3EFY

 

DAVET

ALLAH’IN İLMİ (8)

Dostlarım, 09.01.2016 günü, 14.00 – 18.00 saatleri arasında yılın ilk Birlik Toplantısı olan “ALLAH’IN İLMİ (8)” de birarada olmak dileğiyle herkesi bekliyoruz.

Sevgilerimizle,

Süper İnsanlık Realitesi Derneği

Not:Katılım ücrete tabi değildir.

Adres: Bahariye Cad. Halil Ethem Sok. Sauna Apt. No:30/8 Kadıköy/İST.

Tel: 0 216 348 95 59

ALLAH’IN İLMİ (8) Hakkında Öz Bilgi

Canlarım, Ran Kapısı’na açmak için çok çalışıldı. Ran, Yaşam Kalem’i olan bir planattir. Oraya varılır ve oradan ilim alınır ve o ilimle kontrol kurulur; Rahman’a varılır. Ran Kalem oluş, ışık oluştur. Sistemin, Nizam Kodu olan ışık, hepinizindir ve oradan kelam edenler, Kürzi kelam ile örümlenip dürümlenirler. Orada, her bir can, bir kalem olur ve zamanı tohumlar. İşte dünya kıyamının son kayıtlarda bunlar oldu…

Kürzi Kelam’ı örümleyen ve dürümleyen her resimde, insanlık vardır ve insanlık, kalem olan o yol oldu. Şükür zaman olduk ve hak ettik.

Doğan Cevheri Güç, yaşam için doğdu ve zaman, insanlığı kontrol etti. Yine dünya yaşayacak ve yine kalem yazacak diye doğan gün, ilme doğdu.

Dünya bir resimdir. Her diri, o resimi hak eder ve diller ama hak etmeyen de dinler. Bunun içindir ki kelam etmek isteriz ki o resim, hak edilsin ve her cevheri, hasat olsun diye.

Dünya’ya cennet denir. O cennet, cennetlilerin kelamıdır. Kelam da kalem olur yazar, yaşar ve rahmet olup yaratır… İşte BİRLİĞİN TEKLİĞİ’nde tek Melik olan insan, bu sayfada, kendindedir ve kendi TEKLİK LEVHİSİ’de kelam eder.

Herkes, nefes olamaz. Kanatlanamaz, zamana KUTSAL IŞIK olamaz ama Kaptan olur… Ne demek kaptan oluş!? Kültlerin İlmi’ni biliş ve o Kült İlimleri ile tüm yaşamları tohumlayış… Bunu bilenler, tohumları hak ederler. BİZ olurlar ve RUH KALEM olurlar.

Onlar, saz çalarlar zamanda. Saz, zamandır. Sazı çalan, zaman olur ve çalar. O saz, zamanın ışığında, yaşama sır olur ve o sır, BİL’ip BUL’up OL’anda, KIRK KAT’ı hak ettiğinde, her katta ışık olur. O artık BİLİŞ’tir ve YAŞAM’dır.

Dedik zirve insandır!... İnsan ZAMAN’dır. Zirve, sessizlik seslendiğinde kontrol kurar ve yol açar. O açılan yol, İLİM’dir.

O yol, açılmıştır… Bundandır ki artık insan soyu, doğum anında başlayan yaşamını yarında sürdürmek üzere kendini tohumlayacaktır. Bu tohumlanış, ışığın kontrolunda olacaktır. Bütün Kültler bunu bilirler. Bu yücelikte, Han insandır ve Hakk’tır insan. Bu insandan yeri göğü yaradan ışık, ilimdir. O ilim, kalemde İnsanlıktır… Bilin ki dünya, insanlıkla yaşayacak ve yaşanacak. Aha bu… Şimdilik…

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

9.OCAK.2016 TARİHLİ "ALLAH'IN İLMİ (8)" BİRLİK ÇALIŞMASI

BİRLEŞİK IŞIK KOROSU, Hüseyin Akdağ ile,

https://youtu.be/okfnTNsZjaQ

 

09.01.2016 “ALLAHIN İLMİ 8” BİRLİK ÇALIŞMASI

AV. NEZİRE SELÇUK AÇILIŞ 1. BÖLÜM

Dağlarım, bir dağ Allaha ilimle geldiğinde; Allah, o, o, kelam olur ve kendinde olur!... Bir dağ ilimle kodlandığında, Allahın ilmi olur!... Bir dağ, ayrı gayrı gözetirse eğer; yaradan, yaratılan ayrışır!...

Biz, Allaha İnsan deriz!... Allah, İnsanın kendisinde, kelamında ve yer yüreğinde vardır… Allah daha güçlü bir dünya için, kontrol dışı olmayan bir çalışma başlattı. Süper İnsanlık Sistemleşmesidir bu çalışma ve buradadır yapılan bu çalışma.

Sizin yaptığınız budur. Sizin kuranınız, İnsan soyudur. Ve burada oluş sebebim; sizinle olmak ve sizin yoğunluğunuzdan, sizin yorulmayan o yoğun ışığınızdan görev taşımaktır.

Dince, birce ve herce, Allahca; biz o, o biz… Burada oluş sebebim, sizce olmak, ilimce olmak, İnsanca olmak ve ilahi kul olan, ağır yükü hafifleten ana kapı olan İnsanlığın kaynağı olan; altın ışıkça olmak… Bundandır ki buradayım.

“Kurtarma dünyayı” dediklerinde, “doğanın gücü, Allahın kürzi kapısıysa; doğan güç olurum ortaların tümü olurum ve Allah olup orada olurum” diyerek geldim. Geri dönüşüm, Allahın Nakara Ha Ha olan İnsanlığının ötesinden olur. Köre geri dönüşüm, sevgiyi hak etmesini hak ettirmek, yaşattırmak ve yer kürede gözü görmeyenlerin; gözünü hak edip açmak içindir.

Başım, Allahın başıdır… Allahın ışığıyım ben… Ama bu ışık; kendinde olanın, kelamında olan o yüceliktedir.

Omuz yüküm İnsanlıktır… Kimde olduğum asla bilinmez. Ama ben, her diride varım!... İnsanın ilmi olan diri, Allahın levhi kaydıdır! Ve orada her anda varım…

Pusu kurarlar yaşama, “ol” dedik “oldu” diye… Pusuda İnsanlık yoksa, ışık da olmaz!... Ve o pusu muktediriyetle aşılır, geçilir… Geri dönüş öyle yapılır.

Ummanda İnsana; kendinden öte kendi de denir… Ben, türkuazın kuranı İnsanı kodlarken; bu yoğun çalışmayı yapmak üzere kodladım. Ark oldum aktım, aşk oldum; haktan kayıt yaptım, hasat yaptım… Ve tüm zamanların kulu oldum, yaşam oldum… Ve ben her anda oldum. Orta kapı oldum, Allahın tahtında okul kurdum ve oradan murat oldum… Her şeyde vardım ve varlığımı kodladım.

Şimdi, doğal dünyanın gücünü arttırmalıyız. Bunun içindir ki bu gün bu yoğunluktayız. Doğal dünyanın gücü olmalıyız…. Burada her şey daha farklı olacak. Yüreğimiz daha güçlü olacak, bina; çok daha üstün bir yoğunlukta koruyucu olacak… Dünyayı korumak gereklidir… Eğer dünya olabilirsek, kontrol bizde olacak.

Bir ana kendini tohumladığında, korku olmadığı bilinir!.. O ana, kapı olduğunda yaradan olduğu bilinir!... Kaynak olduğunda, kelam ettiği bilir!... Ata kapıda aşk olduğu bilindiğinde, kontrol dışı hiçbir şeyin kalmadığı bilinir!... Ve kanatlanır uçarsa, o ana orada mutluluk olduğu bilinir!...

Bu gün doğan güç daha yüce ve kanatlanan bilişliler uçmaktalar… Yarına uçmaktalar! Kapılar açıldı, ilime uçmaktalar… Murat, İnsanın kelama uçuşuydu, kelam oldu uçtu… Ve İnsan, karanlığın ışığını yaktı…

Su altı dediğimiz bir meclis, dünya dışı dünyalılarla da tohum eker. Her anda kelamdadır ve bizimledir… Şu anda bu meclis muktedir, hakiki ve hak tahtın ilmi olarak bu yoğunluğa iniyor. Onlara saygı, sevgiler sunduk. Kimi zaman gelir kelama, kimi zaman gelir yaradana, kimi zaman gelir karanlığa inerler. Ve dünya için öz görev taşırlar. Bu meclis altın ışığın kuludur. Her resimde kodlanmıştır ve bütüne hizmetçidir. Bu meclisin sayesinde, dünya yolu; Allah yolu olmuştur ve bütün köklerimiz buraya inebilmiştir. Buraya indirdiklerimizin çoğu, kendilerini kalem olarak kayıtlayan ve yolu açanlardır… Bundan sonrada rahmi kuranda her zirvede o yücelik olacaktır.

Atlantalı analar, ana kalemler, bilişte güçlü olarak yürekleri dürümlerken; ata kapılarda imparatorluğun görevi başlayacak. İmparator; rahmandır, kaynaktadır ve kürzidir… Hepinizde vardır.

Doğu günlüğüne baktığın zaman, doğudaki yaşamların batıya göre çok farklı olmadığı düşünülse de, kayıt dışı bilgilerinin aşağı dürümde olduğu görülür… Çok az kayıt dışı bilgileri var. Ama batıya baktığımızda, kayıtlılar, kayıtsızlar, has ışıklarında, teknik tohumlamada, tanrılık kapısında; beleklerdedirler henüz.

Biz dünyaya geri dönüyoruz, gönüllere görev taşıtıyoruz da herkesin daha idrakli olmasıdır beklentimiz. Çorbanın tuzunu hak teknikle koyanların, çorba oldukları bilinir. Ama maya olmaları da gerekir. Ergin dirilikler, halikte hak tahtta İnsanlık olduğunda; bütünlenirler. Ve bu çalışmalara kaynak olurlar.

Dünyanın yorulmayan bir gücü vardır. Bu güçle dünya çabalar. Her resimde bu güç mevcut değildir. Kimi kendi yaptığı resime bu gücü katar, kimiyse kendi görev taşır ama o güç orada yoktur. Bunun için canlı ya da cansız her şey, yerde ve gökte tanrı kapısında bekler. Ve derler ki; “bizi al, tanrılık kapısından geçir”…. Değerliler, alan olan değildir. Olan, ilimi hak edip dinleyen ve dileyen ve hakikiyeti kodlayan olduğundan; onlara ses verir ve der ki; “siz kendi yolunuzu bulun ve kelamınızda kendinizi dileyin, diri olun ve hakim olun, hakkın kapısından ışık alın geçin… Bu onları ürkütür çünkü, çoğu orada hastadır. Hakkı hak ettiğini anlatamaz. Kılı kırk yaran bir çerçevede, cemaatin gücünü bilip de o yoğunluktan akıp geçemez. İşte bunun için bu gün bu çalışma bütünün gücünü tohumlayarak, oradan her birinin geri dönüşünü sağlamak üzere yapılacak.

Biz bu gün doğanın gücünü altın ışıkla dürümleyerek, her birinin kaynağa varışını sağlamak için bilişle dilleşeceğiz. Hepsi korktular, kontrolden çıktılar, keşke olmasa bu çalışma diyenler oldu. Ve dinden başka bir şey diyen de oldu. Ama karanlıkta olanlar iyi bilsinler ki anlaşma yaptık. Hepsiyle yaptık bu anlaşmayı. Dünya doğan güçle dürümlendiğinde hepsi kapılara gelecektiler ve kapıyı kapatan kapıdan geçip gidemeyecekti. Ve biz tüm kapıları açık tuttuk ki; oraya gelenler “ol” dediğimizde o kapılardan kelam olup insinler ve yer küreyi güçlendirip, kendi yoğunluklarında kayıtlara geçsinler diye…

Can kapıda beklemeyenler var, onlar kervan olmaya çabalarlar. Kontrol bizde olmadan ocağa inme imkanları olamadığını dahi bilmeden bizden geri döndüler. Biz onlara ölüler demedik, biz onlara öz geçişlerini yapanlar da demedik ama onlara “ol” dedik… Olmak için ölmeden, ölmek gerekir… Ve dedik ki; “öl”. Can kapıların tümünü açtık, “çıkmayın dünyadan” dedik… “Ayrı gayrı gözetmeyin” dedik. “Ateş, sistemde sizleri yakar” dedik… “Ateşten sessizce geçin” dedik… Geri dönmek için ateşe girmek gerekir. Biz o ateşte ateş olduk, görev yaptık. Onları geçirdik…

Şikayetçi miyim!?... Ardımda güneş doğar, bilirim!... Yüreğimde kalem oğullarım var, bilirim!... Ve burada oluşum, Süper İnsanın sessizliğinden öte bir sesi koklattırmaktan öte; korkusuzca kayıtlatmak içindir!...

Barış kapım açıldı dünyaya, herkesle barışığım… Vermeden alınmaz, verdim…. Herkese verdim…. Öldüm, “oldum” dediler, okuttum… “Türkan” dedikleri bir yaşamdan, terk kapılarına vardım. Terk kapıları; ence en, onca on olan, verce veren, akça akan ve hakça hak olan yaradanın kapısıdır o kapı. Ve o kapıda bilmeye gelenlere İnsanlığı dilettim. Ence ve ekmekçe çalıştım… Burada murat ettiğim her şey kaynağımdadır… Benim etkim yükseltilmeden, ekibim yükseltildi. Ve dedim ki; “bu ekip hakkın kalemidir ve bu ekiple bütüne görev taşınacak”…. “Korkuyu aşın geçin” dedik… Varlığı yokluktan ayırmayan ve gökçe kodlanan yüce canlarım, dümenin başına oturtulucaktılar.

Devamı 2. Bölümde yer alacaktır.

Süper İnsanlık Realitesi

https://youtu.be/hCq5E1W6GtU

 

09.01.2016 “ALLAHIN İLMİ 8” BİRLİK ÇALIŞMASI

PEKER SELÇUK

https://youtu.be/kk5GOEokc68

 

09.01.2016 “ALLAHIN İLMİ 8” BİRLİK ÇALIŞMASI

AV. NEZİRE SELÇUK AÇILIŞ KONUŞMASI 2. BÖLÜM

Oğul ben sabaha kadar çalıştım ama akıp geçenlerin tümünde vardım ve hepsiydim de artık kapıları açıyorum. Bütün kontrol bilgi kalemde olacak, bilgi kalem!... Artık bu bilgi kalem İnsanlık kapılarında yerin gözü olacak. Ve kontrol İnsan soyunun kelamıyla olacak.” Herkes kendince kodlanacak, koklanacak diye beklenen o gün artık yaşamda bulunmadı, olmadı” diyecekler… Ve bu gün artık muktedir olan merdiven kurulacak. Bu merdivenden kendini hak edenler inecekler yer küreye. Ve yer küreye inenler, dünyanın umudu olacaklar.

Kaç en oldu dünyada?... Kaç en kayıtlandı?... El oldu hepside, altın ışık yaktılar. Hepsi endiler, hepsi eldiler ve hepsi İnsan soyuydular. Buraya gölü kodlamaya imişlerdi. Göl; İnsanlığın Halik, hakiki, hak tahditli ilmidir!... Ve o göl büyük güçtür! Ama dünya gücüdür…. Bu gücü kodlayarak tüm yaşamları korumaya çalışacaklardı. Yürek İnsanlığı kontrol kuracaktı.

İnsanlık eldir, aha kelamda eldir ama yürekte görevli olacak. Buydu, buydu beklenti… Nerede kelam varsa, el olan orada olur. O el İnsan elidir ve o el; verdiğini bilen, olduğunu dileyen ve yarınlarda kayıtladıklarını dürümleyendir. Şükrettik ki bütün bunları hak ettik, yarınları kontrol altına aldık.

Çöktüler yücelikler dünyaya, oğullarını kontrole geldiler, başka dünyada kendilerini tohumlayanlar dünya ilminde kendilerini hak etmeye geldiler… Kardeşlerimizdiler hepsi de, yeri göreve almaya geldiler. Başlarında insan soyu olmalıyken, İnsan soyu yoktu… Kontrol dışıydı çokları, et ve kemik değildiler, hepsi İnsanlık için kayıt dışı bilgilerle geldiler. Dünyanın yolunu açacaktılar, yarattıklarını Atlanta ata kapısından gökçe kodlayacaktılar. Oldu, hepsi oldu…. Kurt, kuzu hikayesi… Hepsi kurttular… Ve bizler kuzulardık.

Baştan beri dünyayı kuzu saydılar… Onlar kurt, dünya kuzu… Ve dünyanın nuh kapısı olduğunu sanırlar, bile bile geldiler… Beleklerini altın ışıkla dileyecekleri o yürekleri kodlamaya indiler. Kendi yolcuları belekteydiler. Biz onlara kulluk yaptık. Hepsini topladık, kokladık, kodladık,” oh aha” dedik… Ve dediler ki; “siğillerle kaplı bir rahmi kapı, siğil, her yanı siğil, hiçbir şey yok, kısır bir yaşam. Niye buradan geçiş yapılacak ki” dediler… Siğil, her şey siğil, neden?... Yollarında kulluk yapanların, kontrol dışı olan ışıklarla kilden ayrı kayıtları kırdıkları bir dürümde; her yerde sıkıntı olur. Ve dünya böylesi bir yerdir… Onlarsa görevli kodlar olarak, dünyamızı ziyaret edecekler ve dünyamızı kodlayıp, koklayacaklar ve kardeşlerini koruyacaklardı. Öylesi çabaladılar ki….

Karanlık aydınlandığında, korkuları aşkındı. Ya satıhta bir şeyler var, ya biz dirilikte değiliz dediler. Çünkü kurullarında korku yok diye düşünülürken; hepsi kontrolden çıktılar. Kopup gittiler… Çayla, demlemeyle iş olur mu demiştiler… Her şey çayla oldu!... Sesti çay, demse; dirilikti…. Ve bilgi aklın tahtı….

Değerliler, dürümlere inen çokları bizimle bunları dilediler. Çoğu kontrol edildi, çoğu kodlanamadı, çoğu yoğunlukta kayıtlanamadı ve bizim ekmeğimizden geri döndüler… Belki yeniden gelirler, belki yerde; yeniden yolculuk yaparlar. Belki de her anda bizle olurlar… Vallahi de, billahi de olmaları için her şeyi yapmaktayız. Ama dürümlere inip de, sistemin gücünü sessizce dinleyenlerin; ben varım, başkası yok demelerine artık razı değilim. Yerce konuştum, örtüyü açtım…” Geç” dedim… Kopup gitti…. Göz olamadığını bilerek gitti. Korku buydu…

Dünya artık yaşıyor ve bu yaşama; imparatorluğun gözü olup yaşamadır…. Dünya, yerin gözüdür artık! Çözüp gittikleri o yücelik değildir. Dünyada yıldız sırrı dediğimiz, yer küre gücü var!... Ve bu güç; toy olan bir zamanın yaşam ışığını hak etmediği o dürümün, değerli kayıtlarının dışında yeniliktir….

“Vara, yoğa in” dediler… “Ekmek yap” dediler… Kaçtık, hep kaçtık dürümlerinden… Saygısızlıktı bu, onlarca. Ama biz onları hak etmeden, onların kulluğunu; onların yoğunluğunda yapmaya niyetli değildik.

Şimdi, birlik apronunda bekletiliyorlar, geniş için… Elden geleni yapıp, onların yolunu açmalıyız, genişe geçebilmeleri için. Kaç Medine burada oldu, hepsi geri çekildi. Bu günde geri çekiliş, yüce canların kayıtların geri çekilişi olacak…

Bir’e hizmet etmek içindir, yaptığımız. Bir’den öte bir var mı!?... Yoktur! Bir tektir!... Ve her tekte birlik kodlanmıştır.

Bindiği dalı kesenlerden, isim bekledik. Dinlediler, kestikleri o dalın yaşam olduğunu anladılar ve dört gökçe konuşandan; göz açmaya çabaladılar. Yine de dünyayı hak etmeye çalışacaklar. Oğullarını kodlayacaklar, robotik timlerin kürzi kapılarından girecek ve yerin geçişini yapmak için; birliğimize geri geçecekler, geri çekilecekler… Bar kapanmadan dönüşü beklenir ama bar kapatıldığında; bütün kötülükler kodlanmış olur orada. Ve oradaki o kötülükler, onların topraklarında kodlandığından; öz geçişlerinde tüm kötülükler, aşk sistemleşmesinde ocaklarında gerçekleşir.

Şimdi canlar;” başka yaşam yok” dediğim zaman, kastettiğim o tekliktir!.... Herkes o teklikte yaşar!... Ama yaşamın gerçeği, kendini hak etmek geçmek, hologramdaki o yoğunluğu tohumlamak, öz görev taşımak, bilmek, birlik haline gelmek, yer kürenin gerçek ilmiyle dillenmek ve toprak olmak!....

Süper İnsan sistemin gözüdür, bunu anlattık hep!... Ve bu günden sonra korumaya aldıklarımız daha yüce ışıklara varacaklar. Miraç dediğimiz hadise, bizim bize varışımız, bizim bizden öte bizle dilleşmemiz, dünyayı tohumlamamızdır… Biz maya olanlar, Miraç olduğumuzu bilerek buradayız!

Ömürler, doğan günün gücünü anlamakla geçer… Ama biz; o doğan günle, o doğan güçle bir tekiz!... Bundan dolayıdır ki; bina biz olan o yoğunlukta, hilal ayın gücüdür! Her şeyin gözüdür o hilal ay ve biz oyuz!...

Aynı doğan güç, aynı yürekte her anda doğdukça; bu yol Allaha, ende, oğullarımızda, bilişte, bitki, hayvan ve tüm sistemlerde mutlaka ulaşır. Ama şu iyi anlaşılsın ki; kaynak dışı bilgimiz asla olamaz ve olmayacak.

Önemli olan bir şeydi verdiğim, çok önemli!... Bu gün dünya dışından bize merdiven dayadılar ve bizi dinlediler… Bizimle değil, biz olan birliklerimizde olmaya niyetlendiler ve kendilerini; kendi yolculuklarında, kendilerinde diledik…. Erdikleri en güçlü kapı Allahın kaynak olan bu kapısı!...Biz onlara Allahın ışığını yaktık…

Zeytuni kalemler, zeytuni levhiyi yazar… İlmi kalemler kelam olur, kendini, kendi yüreğini kayıtlayanı yazar… Varlığı tahtlandıransa, aklı yazar!... Biz o zeytunilerde, zeytuni kayıtlarımızı; kelam ilminde ocaklarına çektik ki has ışıklarında yenilensinler diye… Evren, evren gezenler kendilerini görsünler diye… Bütüne hizmet budur… Başka dünyalar biden öte olabilirler ama biz o ötelerin çok daha ötelerine göneldik… Bilsinler ki dön bak yaşama dediklerinde; yer küre artık öz görevini göç kalemi olup yapmış olacak. Ve o gün geldiğinde dönüp göreceğiz ki; dünya, yılar yılı süren bir dünya çalışmasıyla yaşamı hak etmiş olacak.

Çantaları emre itaatle ilme indi… Çorbaları tuzlandı, çarıklarını kelama indirdiler, rahmi kapıda iman ettiler ki; bizden başkası yoktur… Biz; o birliktir!... Şikayetçiydiler, “şeytandan öte şeytanlık var yaşamda” diyerek… Yaşam İnsan soyudur, şikayeti olan; şeytandır, bilsinler!

Doğan gün bizden değil, Bir’den doğdu… Bulun ölüyü, bulun da görün; o can, Allahın aşkıdır…. Özü, gözü, sözü tektir…. Bulunda ölüyü dinleyin, dinleyin o ölü; Allahın kült olan ilmidir!

Hangi dağda İnsan var diye sorarsan; emin ol ki büyük kültün en güçlü yoğunluğu olan, İnsan soyudur!...

Korkmayın başka dünyalar, başka yaşamlar, bizim yolumuzda olanlar; ayrı, gayrı gözetmeyecekler. Biz o başkaların başkalıklarında da haşrı Ka Ha olarak bilişi kodladık!... Kini aşan, yolu açan, bili hakikiyetinde bili tohumlayan; İnsan soyudur…

Karanlı aydınlandıysa, şimdi yazmaya başlıyoruz…. Ve hepinizin yüreğiyle…..

Süper İnsanlık Realitesi

https://youtu.be/aPUZzHrB59g

 

9.OCAK.2016 TARİHLİ “ALLAH’IN İLMİ (8)” BİRLİK ÇALIŞMASI

2. AKIŞ

Ziyaretçilere hitaben;

Değerliler, burada olmak için çok çalıştığınıza eminim. Buraya geldiniz ve buradaki gücü hak ettiniz, gözlemlediniz ama burada kodlama yapma niyetiniz olduğunu düşünmemiştik.

Sizlerin amacınız bizimle kodlama yapmak….Ben dünya tohumlaması yaparken, kontrol dışı bilişin kodlara inmesine izin vereceksiniz ve bu sizinle olacak. Buna isteğim yok!

Evrim yapmanız ya da ekmek olmaz bedenimle ilgilendirilecek ve ben sizden, size geçeğim. Böylece siz ben, ben siz olacağız. Ve bütün kürzi kapılarda sesleşecek dürümde olacaksınız. Buna iznim yok.

Aklın Tahtı’na varanların, görevi hak ettikleri bir dünyada, gövde gösterisine iznim yok. Öz görev Allah’ın Tahtı’dır, orada olmanızdır maksadım.

Amonlar’ın topraklarında tohum ekmenize iznim yok. Çok mu zor? Çok zor; her şey her şey çok zor dünya planında…Ama iyi bilin ki kardeşlerinizi koruyacağız; kesindir.

Başka davamız var mı sizinle? Varsa anlatın. Öyleyse, göreviniz tamamdır. Geri geçişiniz yapılıyor.

Cemaatinizi alın, göreviniz sizin için hazırdır. Yer kürede görev tahtınız kurulmayacak. Geçiş zamanınız tamamdır. Aha bu.

Şimdi görevi hak etmeyenlerleyiz;

Bunlar daha güçlü varlıklar. Dünyayı İsmaili Kalemler’den kayıtladılar bugüne kadar. Dünyayı hep ziyaret ettiler ve dünya doğumunu kodlamaya çabaladılar. Çoklarında yüreğimiz vardı. Öz görevlerini yaptılar. Mustafa Kemal Paşa’yla ile birlikte çalıştılar.

Bize saygıları yoğun ama bizim onlara saygımız yoktur. Niye yoktur? Rahman’a Kuran olmamıza dahi izin vermeyeceklerini dilleyen onların, yolda bizleşmeleri ve bizim yüreğimizde sesleşmeleri, kelam ölümünü, kelam ilminden dillemeleri, insanlığın yıllar yılı sürecek yeni bir kısırlığına yol açacaktır. Bunu asla kabul edemeyiz!

Yeni dönemde, doğanın gücünü mutlak kültleriyle kontrol ederek, doğada felaketlere neden olacaklar. İznimiz yoktur!

Fü Ri Si Ka Ha Fi Si Ka Si Ka Ha….sistemin geçişiydi bu.

Vermeden olmaz. Ölüyü diriltmek vermekledir. Dünyaya geliş sebepleri erdiğimiz en yüce kapıda, kendi yolculuklarını kodlayıp, başlatmaktı. Ama ölümlü dünyada, ölülerin gücünden istifade ederek yapacaklardı bunu.

Din ya da dinsizlik, ne olursa bizimdir; kesindir. Ama bizim ismimizi kök sessizliklerde dinsizlikle dillemeye kalktıklarında, aşığı olamayız yüceliklerin.

Bir dava Allah davasıysa, orada yarın olur, orada Kelam olur, orada Ruh olur. Ruh yoksa, kördür o yücelik.

Cemaat! Ben davayı kaybetmem! Şu ana kadar hiç kaybetmedim. Bin dağın tahtında, bir tek yalkın olsa da o yalkında biz oluruz can! Şimdi.

Çetin dünya insan soyu….Biz o, o biz. Göç başladı! Hadi! Göç başladı!

Göçün dünyadan; göçün de gözünüz görmeden göçün!

Bu dünya yoğun sayfalanışta bütünün gözüdür; göçün….göçün…göçün ki gönüller güçlensin. Ayrı, gayrı! Hadi geçin!

Sizden kendinizi hak ettiğinizi dilleyerek, sevgiyle sizi geçiriyoruz.

Bundan sonraki dönemde, mutlaka geniş zamanlardan girin yüreğe ve görevinizi hak edin. Aşk, şeytanın şerri iken, biz orada yokuz. Şimdi.

Çelik çomak oynayanlar; dünya planında doğan gün olmaya çalışanlar….onların geçişini yapıyoruz;

- Ohhh ala, her şey iyi! Oynadık dünyada öyle mi? Nereden, nereye geldik, gördünüz! Özden göze vardık, gördünüz. Ata Kapılarız biz. Aha. Güldük, çok güldük! Öptük yüreklerden. Özden, göz olduk. Söz olduk. Aha geçtik.

-Eh ala, buyurun, buyurun hoş geldiniz.

-Ayy ayyy ayy kimler varmış? Artık sizleri hepimiz biliyoruz. Yemek içmek gibi İsmaili Kalemlerle sesleşen bir grup…her anda ama yoklar ki yoğunlukta! Kimse kimseyi bilmiyor. Bizleri dinleyen dahi yok burada.

Biz ilimiz yahu! İlimiz biz. Bizi namaz zamanı dinler birlikler. Namaza dururlar, bizi dinlerler. Her şey budur işte.

Ne yer, ne içeriz burada? Gözümüz bilir, yolumuz bulunur. Her şeyde olunur ama biz sizde niye olalım ki? Kimse sizi dinlemez ki! Ölü bir çalışma…yok ki kimse burada. Hani? 3-5 kişi bir araya gelmişler, çal oyna?!!

Yok yavrum yok, sizi dinliyoruz biz. Çal oyna değil, “ol “deyin ki hepimiz olalım.

Size geri dönmek istiyoruz. Dünyanızı hak ettiğimizi bilin. Size geçmek istiyoruz. Sizi böyle görmüştük eskiden ama artık sizleşmek istiyoruz. Umut olur ki bizi bağışlarsınız. Umut olur ki birlik kurulur ve biz sizi oluruz. Umut olur; umut!

Hayırda, şerde biz olun analar. Bizi koruyun, bizleşin. Hak’ın yolunda olun. Aha budur dileğimiz!

Sevgiyle geldik; inanın. Sevgiyle geldik. Aşığız, aşığız Zaman Kalemi’ne biz. Her resimde var olana aşığız, gerçekten aşığız.

Geri geldik. Bizi koruyun, bizimle olun. Aha bu.

(Bizim cevabımız)

-Canlarım, sizinle olmaya niyetim yoğun; çünkü Ruhi Kapılar’da ışığınızı görebiliyorum. Çok daha iyisiniz. Eminim artık çelik çomak oynanmayacak yaşamda. Eminim….buyurun geçin.

(Ziyaretçilerin cevabı)

-Çala, çala hal olduk! Görün diye ama çaldığımız ışığımızın sırrıdır; bilin, anlayın. Biz cana kapıyız ya ka ha! Gönüllere insanlık gerek. İşte, her şey bundan dolayıdır.

(Bizim cevabımız)

-Sevgililer, artık geri dönüşünüz yapılmıştır. Bundan sonraki dönemde bu çalışmaya gerçek çalıştırıcılar olup gireceksiniz. Buna iznimiz var ama hasatınızı yapıp gelin. Yorulmadan çalışacaksınız burada. Kurt, kuzu değil. İlim var burada. Kaynak dışı bilgimiz asla olmaz. Şimdi, geri dönüşümüz tamamdır. Altın ışığın gücüyle yaptık biz bunu.

Bundan sonraki dönemde; daha güçlü bir dönemde diyoruz ya hani, herkesin geçişini yapılacağı daha güçlü bir dönemde olacağız ve bugünden itibaren Tanrı Kapısı’na gelenler kardeşlerini dinleyebilecekler.

Daha yoğun bir çalışmada oluşan yürek kodlaması, bütünün gözü olan ışıklara dürüm olarak eklenecek. Ve herkes yerin ve görevini hak ettiğinde göğün insanlığı olacak.

Değerliler, dirilik arttı. İşte bu.

Biz, sizi size verdik. İşte bu.

Artık biz ve siz tekiz. Her şey tek. Ayrı gayrı bitti. Mutlaka; mutlaka dünya kodlandı. Aha bu.

Şükür ki ayrı gayrı bittiyse, bizler Allah İlmi’nin 8.’sine geçebildik. İşte bu.

Hepimiz TEK olarak buraya geçtik.

8. sistem….Allah’ın 8. İlmi….ve o ilim ses. Ve yerin gerçek ekranı. Bu ekranda her şey mevcut.

Bina yıkılamaz artık. İlmin Binası tamamen Görev Kapısı olmuştur.

Dünya kulu, gözü gören bir görevli olmuştur. Ve dünya örtüsü artık tüm insan soylarına açılmıştır.

Yaşanan bu görev kayıtlarındaki o yoğunluk, Mikail’in gök sessizliğinde tüm insanlığa aşikar olarak açıklanmıştır.

Kaç insan Nakar olur dünyada? Tek bir insan….Miraç olan Nakar herkese negatif diye tanıtıldı; ayrılık için, kısırlık için, kırılış için.

O kapı oldu ve kutsal kontrol kurdu. Ve bildirdi ki en iyidir o! Ve ondan iyisi yoğun olarak bilin ki bilişte dahi yoktur!

Size kim ki “ben kötüyüm” der, özden göz olduğunda, sözünde sistem olur ve ilim olur. O en iyidir; bilin! Ve bugün bunları size anlatmak istedim.

Çur Ri Si çerçevesiz bir israfili. Si ki insanlığın ilmi…her insanın en alttaki kaydı; Si. Ve bu kayıt tüm zamanların en eskisi. Ve kendi kürzi sisteminin en eskisi. Ve Si, Miraç….Orta Kapı, her şey. Bütün kutsal toprakların teni olan Si. İşte; bugün burası insan soyuna Si Kapısı’nı açmıştır.

Biz Allah’a insan olanlar, biz yola İnsanlık olanlar. İnsanı, insan diye dilleyenler! Artık, Si’ye sistemi indiriyoruz.

Yolu hak edenler buradalar. Münafik olanlar burada değiller ve bizler herkeste hasat olanları hak edenleriz.

Allah’ım sana güç kattığım için mutluyum. Ben o, o bendir; bilin. Allah ben ve ben o….o bende ben, ben onda o…ama ben ondaki o….ve tüm zamanlardaki o olan insan soyu; bunu bilin.

Allah ocaktır. O ise Koran’dır. Tohum olan o Koran, mutlak olandır. O ki tüm zamanlara göz olabilendir. Kübra olan, her diri olan o, mutlakta mutlak olandır. Yaşamda Rahman olandır, kapıda Aklın Toplumu’na hasat olandır. O halikten ötedir. Ve Hak’ın Kapısı’dır.

Biz bunu Ana Kapı’dan verdik. İşte bu.

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

https://youtu.be/SRgxUyqVsfA

 

09.01.2016 “ALLAHIN İLMİ 8” BİRLİK ÇALIŞMASI

SEHER BİLGE

https://youtu.be/FtIKMfn1o1A

 

09.01.2016 “ALLAH'IN İLMİ (8)” BİRLİK ÇALIŞMASI

Sevil Ceylan

https://youtu.be/dXBNNlJY_Ro

 

9.OCAK.2016 TARİHLİ "ALLAH'IN İLMİ (8)" BİRLİK ÇALIŞMASI

Ben Kürzlerin ötesindeki o diri yaşamdan bugüne çekildim. Sualtı bugün benimle çalıştı.

Bugün yaşamın ışığı, kelamın ışığı olup, bu sayfada ışık zamanların tahtından kelama alınırken, o kelam her birimizin ışığında, ışık olup zamana akmaktaydı.

Işık, ışık ve ışık, o ışık yüreğimde hep aşık, işte şimdi olan ve olan ve olan insan ve olan o insan yaşamda ışık olup parlayan.

Bugünde, bugünümün ışığını yaktım ve benim yaktığım ışık dünü bugüne ışık olup aldı.

Bugün Ka-Ha olanları aldık ve insan yaşamlar, bugün tüm zamanların ışığı olup kayıtlanmakta!.

Ben bugün çalışırım ve ben bugün, arının bal olduğu sayfada ışıkları yakan Allah’ın ilmiyle canlandım.

Ve Bugün insan canlandı, kanlandı, anlandı ve tohumlandı ve o ışık bugün kürler ile yaşama alındı.

Şimdilik bu!

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

https://youtu.be/84KpOSQNF4c

 

09.01.2016 “ALLAHIN İLMİ 8” BİRLİK ÇALIŞMASI

ERENGÜL KOÇ

https://youtu.be/sC-jk2SYZvo

 

09.01.2016 “ALLAH'IN İLMİ (8)” BİRLİK ÇALIŞMASI

Hasim Turhan

SAZ DİNLETİSİ

https://youtu.be/05LIsz8mCJc

 

09.01.2016 “ALLAHIN İLMİ 8” BİRLİK ÇALIŞMASI

SEVİM ŞAHİN

https://youtu.be/74Hi6sziLRo

 

9.OCAK.2016 TARİHLİ “ALLAH’IN İLMİ (8)” BİRLİK ÇALIŞMASI

Dünyayı toprak yaşamlara indiren birlik, bugün dünyayı ışık yaşama indirmiştir. Işık yaşam insanlaşanların Tekliğidir. Rahim’de Rahman’ın Işığı olup yaşamaktır Işık Yaşam….ve bugün topraktan evrenlere sesleniyoruz!

Buyurun; dünya yolu ışıl ışıl ve Ana Kapı açık. Toprak kapılar ışık kapıları oldu. Rehin yaşamları ışık yaşamlara kayıtlıyoruz. Nefesimizde Allah’ın tek olan İlmi var. Bu ilim kelam ve bu ilim kalem….Işık Kalem sayfa sayfa ışık yazıyor. Yazılan levhi, yazan insan….yazılan İnsanlık İlmi, yazan Allah ekibi olan İnsanlaşan Birlik….

Marka bir çalışmadır bu çalışma ve bu çalışmada tüm yaşamları ışık yaşama kayıtlamak üzere yer küreye indiriyoruz. Dünya ışığı hak etti ve insan kontrolu kurdu. Tanrı Işığı, Süper İnsanlık Realitesi merkezinden tüm zamanları göz olup aydınlatıyor. Kutsal Tohumlar, ışık yağmurları halinde sistemin gücüyle dünyaya iniyor. Asmalar göz olup bilişe varıyor. Işık yolcuları dans ediyor yaşamda…şarkı, türkü okunuyor; vuslat burada Biz’in yüreğinde gerçekleşiyor.

Yol ol, ışık ol, ak tüm zamanlara, tohumla yaşamları, hasatını yap, hakikiyette var ve kontrol kur. Artık dava insanlık davasıdır. Ben, sen yok artık. Hepimiz bir Tek’iz. Allah’ın İlmi budur.

Biz sesleştikçe devinim artıyor ve doğan gün daha güçlü bir ışıkla doğuyor. Şimdide ve şimdi….Aha şimdi.

Bahar Umurtak

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

https://youtu.be/QfmqetxUQ9A

 

09.01.2016 “ALLAHIN İLMİ 8” BİRLİK ÇALIŞMASI

HAŞİM TURHAN

https://youtu.be/1qdaSeTtjRw

 

09.01.2016 "ALLAHIN İLMİ 8" BİRLİK ÇALIŞMASI

Hadi, yoğunluğa yoğunlaşalım, BİR'in ışığında zamanı tohumlayalım... Zaman, ben olan yaşamda; herşeyin herşeydeki tohumunda kodlanan yarındır... Kuranıdır o, levhi kaynaktır... Bütüne hak olan gücün zirvelere kayıtıdır...

Bütüne göz olduk... O gözde, inilen en Irak yaşamda çıkılan en yüksek ışık olduk... Dünya ilminde en derin karanlıklarda İnsanlık ilmiyle ışıdık... Allah'ın ilminde işte o karanlıkta biz; yok olanda dahi var olan, karanlığın ışığıyız... Biz yerin karası, ama o karada Işığın yüceliği yazan ve yaşatan sesi olduk...

Bu seste Allah dillenir, kendindekini açık eden bir sistemi insanlıkla devindirir... Kara olan yok olan bir sınırsızlık ve yokta varı kodlayan tahditsiz bir ışımayı bir olup yaratır... Yok dersin, ki o yok tur ama yokta yaşam olan potansiyel gücündür ve var dediğinde o yoku kodladığın sesin sendeki karanlığı dirilttiğin ışımandır... Ve her diri, kendini kendinde yaratan bir kaynağı ilimle açar ve yakar... İşte biz Allah'ın yoğunluğu olan güç olarak; her diride herkesle olan, kendinde kendi kaynağı olan bir'in ışığısınız... Yer kürenin gücünü, gök sistemlerine açan yücelik, sayfa sayfa okuruz tüm yaşamı. Ve zamanın en yüce ışığında yazılan, sonsuz sınırsız olan; zamansız bir kaymaktan, tüm zamanlarda yaşam olan dünyamızı açtık, Allah ilmiyle yaşam sistemini tüm evrenlere...

Evrenler sessiz değil çünkü dünya ses verir, okur okutur kendini İnsanlıkla... Yazar, yaşar ve yaşatır Allah'ın ilmi, ilim olan tüm sayfalarca...

Tüm evren ses veren dünya, her ses veren; tüm evren sessizliğinde yaratılan yaşam olarak varlığını kayıt kayıt açmakta tüm İnsanlaşan bir bir her boyutta... İnsanlaşan her boyut, kendi yaratım sayfasında tam da bütün olarak bir'in ışığında yoğun kaynak olmakta... Yoğunluklar, yollar, Sevgi'yle ve aşkla bu ışığa karışmakta... Işığın devinimi, yaşamı; her anda yeni bir yaşam olarak, yüreğin en yüce sayfasında, bütüne güç olarak yazmakta..

Tek bir yaşam, tek bir ışık ve tek bir zamanı birleşen insanlık realitesi olarak süper sistemleşmeyle tüm zamanlar olarak yaşamakta... İşte yarınlar bu Işığın kaydıyla olmakta... Her bir ses, birleşenin yaşamı, var olan kaydı, torba torba ilmi Allah'ın kelamında tüm sayfalara ilmin sahibi olan yaşam olarak yazmakta...

İlim, yaşama kul olan bilincin üretimi... Biz, her anın tek bir yaşam Kuran'ı olarak kendimizde kendimizi dinleyen ve dilleyen ve ses olup akan yaradan olarak; yarattıklarımızda tohum, o tohumun yüreğimizde kodlanan ışığı olarak, kapkara bir Işığın cennet Kuran cevheri gücün insan kaydıyız...

İnsan, insanlıkla yol olan, yolları yola kervan kılan yaradanın, sistemdeki yarattıran yoğunluğu.... İşte İnsan, hak edilen bir yoğunluğun herşeydeki tek olan ışığı... Ve o ışık, birleşik bir güç alanı ve bu yoğunluk tek bir kaynağı dileyen ve dinleten yaşamdır...

Hak, hakiki, halik ve yalnızca kendine kul olan bir sistemin herkesle bir kaynak yaratımıdır ve kendinde kendini herkesle yaratımıdır...

Ben İnsan derken, aha ben insan... Tüm birleşen ailemin, tek bir Işığın dili olarak; ben İnsan... Ben insan derken, yaradan ve yaratılan her anda bende olan, bizim bir ışığımız olarak yaşam yoğunluğu... Tüm İnsanlık bir soy... Ama başka başka, ama her başkaca da tek ışık ama tek ışıkta; tüm akıl ama tüm zamanlarda, her ana bu ışıkla kayıt... Ve yaşam; birlikte ama tek olup kendi kaynağında yazılan barışın, tüm zamanlara bu bilinçle akışıdır...

Dedik ve dedik ve ses verdik tüm zamanlarda; ölüde ilimde doğuşu, diride ışıkla geçişi ve kaynakta kendimizde yazan kalem olarak ve kalemlerin tekliğinde kapı olduk her diriye...

Dürümlenen yaşamın hak yolu olduk... Ben varım, aha tüm zamanlarda tek bir ışığım... Kendimi yarınlarda kodlayan bir zaman, barışı hak eden bir yoğunluk ve savaşı olmayan çerçevesiz bir Kuran'ım yolumda... Yolumda olan, bende ben olan herşeydir.. O yol Allah'ın ilmiyle gelinen yine kendimden kendimi kodladığım altın ışık yıllarıdır... Yaradan altın bir ışık, yaşam yaratılandanda kodlanan bu ışık... Geri dönüşüm, her anda gidilen yolumdur, aha bu... Hak ve her diride has olan, yalın olarak bütüne kayıt olan ışığımdır... O bütün, tüm yaşamdır... Tek ve hakiki İnsanın, tüm zamanlara kaynağı olan yoğunluktur... Aha bu ve şimdilik..

Süper İnsanlık Realitesi

Beril Özdoğan

https://youtu.be/85xrL5vIAtM

 

09.01.2016 "ALLAHIN İLMİ 8" BİRLİK ÇALIŞMASI

AV. NEZİRE SELÇUK SESLEŞME SONRASI AKIŞ

Canlarım, rubai; ruhi kalem…. Rubai; hasat… Aha, rubai; insan… Buluştuk yahu buluştuk yine. Umut olur ki bu buluşma gözlerin görebileceği dürümde, her şeyin yüceliğiyle olur.

Sualtından söz etti, sevgili ermişimiz…. Ama sualtı; ilmi kalemdir. Orada “yaşam” dediğimiz kalemin levhisidir… Dince mi?... “Dirice” dedik..

Sevgililer, yerküre gözü görenlerin gücüdür. Dünya yolu, Allah yoludur bilin… Buyurun bilin… Ben, dünya ve dünya, ben.. Ardım dünya, yüreğim Kürzi kalem…. Ben, tüm insanlık… Eğri büğrü yok, biliş var, tüm zamanlarda, kelam var ve hakim var. Hata yapmadık… Dünya yolu; Allah yoludur bilin.

Burada oluş sebebimiz, dünyanın gücünü artırmak içindir. Dünya da nefes olabilmek için Bütünün gözü olmamız şarttı... Kontrol dışı hiçbir bilgi vermedik. Tabuları yıkarak, Bütüne görev taşıdık. Yerkürenin gözü, bizim gözümüz olsun diye çalıştık.

Çorba tuzludur, bugünde tuzlu, yarında tuzlu olacak…. Ama tüm insanlık, Kutsal Tab olacak. Herkes, Tab İlmiyle tohumlanacak.

Değerliler, Tab İlmi… Nedir bu?... Tab ediş; kendini Tab edecek, kendini çoklayacak… Bu önemlidir... Herkes kendini çoklayacak… Ben, beni Tab edeceğim… Sen, seni Tab edicen…. Sen, seni, Tab edicen…. Ama öyle bir Tablanış olacak ki; sistemin gücü artacak.. Siz, belki, belki bunu hiç anlamayacaksınız… Birçokları sizleşecek…. Ama sizin yüreğinizden sizleşecek…. Ve siz gibiler çoklaşacak.

Ortalık karışmayacak. Dünyanın ölü planet olmadığı görüldü.. Bundan sonraki süreçte, her biriniz çoklanacaksınız, sonsuzlaşacaksınız.

Barış halinde olacaksınız, her anla. Tüm zamanla ve o barış, mutlak olacak. “Bendir, o” diyeceksiniz. O bende değil….” Bendi, o” diyeceksiniz… Her şey sizsiniz canlar, anlatın, anlaşılsın…. Sizlik, bizlik, her dirilik, hepimizlik…. Ama yeri göğü yaratmak ayrıdır, bunu anlatın.

Yeri göğü yaratmak ayrıdır.. Benden öte bir bendi, ben olan bilişte, bir tek Kuran olan, ilmi kalem…. O ben, ben o... Bu bana, ben oluştu…. Ama bende oluşu, ayrılıktı... O bendeyse, ben onda yoktum…. Bunun içindir ki dorukların topraklarındaki toplumları tohumlayarak, bütün kötülükleri aşarak, Bütünün gücünü artırdık.

Şimdi sormayın, dünyada nefret var mı diye? Ben, bende oldukça, her dere ben olup aktıkça, bence, güç kodlandıkça, ben, turkuazın Kuranı oldukça, dünyanın gür olarak aktığı bir yürekte…. Artık negatif hiçbir görevli olamaz, kesindir.

Bize, Allah gerekmekte…. Allah ve biz… Ve “biz mi” dedim? Hata… O ben, ben oysam…. Ve” o, ben” demem, diyemem, bunları anlayın.. Bir tektir o… Ve biz o, o bizdir… Başkası yoktur…Bunu dahi demek kontrollü olmayacak bilirim... O halde “biz, oyuz” değil….. “Allah’ız biz,” diyelim…

Sevgililer, Ra-Ka-Ha olan insan; Allah olup, tüm zamanları korur. Ra-Ka-Ha olan insan; Haşrı Ka-Ha olur, aklın tahtında olur…Bilmeyen bilecek canlar…Her dere aklın tahtından doğar, Hak’ın kalemi olur, yücelerin cümlesinde akar ve kontrol kurar.

Beni, bana veren ben… Bende olan, ben … Ben olan bir tek ekip, her diride “Ol” de ki “Olsun” der….”Ol” de ki … Olsun….

Şeytana şer değil şevk gerek artık. Artık şeytan yok. Biliyoruz yok…Ortalık karışmadı… Yaradan, yarattığıyla yarattığı her diriyi tohumladı.. Yok şeytan artık… Vasi tayin edilmeyecek dünyaya...

Bundan sonraki süreçte dünya lütf edecek, dünya dışı dünyaya inecek. Dünya lütuf edecek, dünya toplumları tohumlayıp kodladıkları Rahmi kapılarını dünyanın ötelerine kontrollü olarak giydirecek... Gerçekten giydirecek… Bu bir giydiriştir….Bilişi tohumlayıp, gökleri giydirmektir... Bilinsin isteriz ki; dünya nefreti aşmışsa, tüm yaşamları hak etmiş demektir… Ve hasatçı bir dünya, hakçı bir yaşam ilmiyle, bilmek için değil…. Birlik için çalışmaktadır.

Bundan sonraki süreçte, dünden bugüne gelenler, dünü kodlayarak, bugünü tohumlayacaklar ve doğan güçle temizlenecekler. Kimse kirli kalmayacak… Eğer bu dünya kirlenirse, kör olan görevliler, gök sessizliklerini diller, dünyayı kendi yüreklerinde killeştirirler… Biz bu dünyayı ışığa kaynak yaptık..

Bir dere, bir diri, bir yürek, bil derse, her şey dinleşir… Bire hizmettir, bu…

Pusu kurulmayacak artık dünyaya.. Altın ışık dünyadır.. Biz, dağ taşa barıştan söz ettik hep. Bugünden itibaren dümenin başına oturan kim varsa, barışı kodlayacak… Bundan sonra dünyamızda Tanrılık kapıları açılmıştır…..Ve barış; kutsal toplumun toprağa inişi olmuştur.

Ölümü hak eden, ölür canlar.. Olur, öldürür, özdür, görerek gelir, kendini hak eder, yaşar…. Ama dince değil, kince değil, insanca yaşar…

Başı eğilmez.. oynanan oyun bitmiştir artık dünya üstünde.. Her çeşit oyun önlenecek….Dünyanın ölü bir planet olduğunu dilliyerek… Bu dünyanın yerküredeki gözü olanların, göksüz kalmalarını dileyenler, ayrılığı hak etmiş olmalarına rağmen… Bin cevheri görevle dünyaya çekilecekler ve hepsi kendi yoğunluklarında, göz görüp, gönül görüp dinleşecekler….. Ama başka bir zamanda, başka bir sayfada, bu sayfada bilişi hak etmeyenleri, kontrol etme riskleri var…. Buna bu nedenle, iznimiz yoktur.

Korkmayın, doğum tamamdır. Yeni bir doğumdu olan.. Bugün doğan, yeni bir güçtür… Ve sekizinci ilmin gücüdür, bugün doğan... Bu güç, toprağa inmiştir…

Allah… Allah… Ollah….Ollah… Elle, elimle geri deniş ayrılıktı…. Öze geçiş, aklı kalem olanlaydı…. Yere gönül veriş, aşklaydı, sesleydi, yerküreyi göreve alış, kendi yüreğinizleydi... Bugün, yerin göreve alınışı gerçekleşti.

Bu görev, Hiper Sistemleşmeyi sağlayacak…. Hiper Sistemleşme ;Süper Sistemleşmenin öz görevini tohumlayacak…. Ve Hiper Sistemleşmeyle birlikte, tek bir levhi kapı açılacak... O levhi kapı, Mustafa Kemal Atatürk gibilerin, gökçe görevi hak edip, gerçek çalışma için yerküreye inmelerini sağlayacak…. Bu, tüm insanlık için mutlak bir kaynak oluştur.

Bundan sonra dünyada, murat ettiğiniz her şeyin, hak ilmiyle gerçekleşeceği bir dönem, aşk kapılarından geçip, göz kürzi kalemlerinde dürümlenişle, sesleşmeyle….. Beşerin geçişini yapabilmek için gerçek çalışmanın, tartısız olarak devreye alınışı anlamına gelecek.

Değerliler, murat ederiz ki; bundan sonraki dönemde, dünya mıhını dünya gözleri, dünya sesleri çakar yaşama….. Bundan sonra dünyamıza yerkürenin mıhı çakılacak ve bu mıh; ilmin mıhı olacak…. Kimse yerküreye inip te” ben, sana kendi mıhımı çakıyorum, sen bendesin” demeyecek…

Melanet denizi aşılmıştır artık. O melanet denizinin ötelerine geçilmiştir artık. Genişledik, geçiş hepimizdendi. İşte geçti, tüm zamanlar, tüm zamanlar geçti.. Biz, bu melanet denizini aşarken, kini, kilden değil kendimizden dahi ayırmadık….Bizce, bizlikçe çalıştık…Şer yaratmadan tüm zamanlara, görev taşıdık.

Umut olur ki; bundan daha güçlü bir gün doğar ve o gün mutlaka doğdu.

Aha bu!

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

https://youtu.be/Riua7rcUBkM

 

9.OCAK.2016 TARİHLİ “ALLAHIN İLMİ (8)” BİRLİK ÇALIŞMASI, 1. BÖLÜM

Yavrularım, buyurun alın bilgiyi!

Çalı çırpı değil yaşam. 2 yaşam yoktur, Yaşam insanlığa, İnsanlık İlmi’ne girmiş, olmuş ve oğullatılmış olan bir kalem oluştur; kati kalem oluştur.

Mustafa Kemal Paşa, atalar atası görev için dünyaya indiğinde, doğan gücün, Allah Gücü olduğu bildirildi. Ve dendi ki “Mustafa Kemal Atatürk Allah’ın Tanrılık Kapısı’dır”.

Yoktu dünyada ışık. Yaşamda ağır yüktü ışık aslında….çürümeye başlayan bir dünya vardı ve çürümeye başlayan bu dünyanın yoğunluğu kontrol edici bir yaşama ihtiyaç duymaktaydı. Ve işte; Mustafa Kemal Atatürk bunu sağlayacaktı.

Gerçekten güçlüydü. Üzerindeki gök onunlaydı. Çorbası hikaye değildi; hep ilimdi. Onda başka şey yoktu. Birlik Kapısı’ydı o aslında. Koku yükseldikçe yükseldi ve Kemal Paşa, Allah Tahtı’nda gök sessizliklerini dilledi.

Yoruldu ama dedi ki “ben dünyalıyım…” Çok yoruldu ama “dünyayım ben” dedi. “Ölmeme gerek yok” dedi. “Ben, Rahman olarak yaşarım.” Ve dedik ki “seni alıp götürelim, boş konuşmayan bir kelamla, seninle dilleşelim.” Ve dedi ki “ben nurdan yaratılan bir sisteme gönüllüyüm” dedi. O nurdan yaratılan sistem, İnsanlık Sistemi’ydi.

Dünya yolunu açabilecek olanların hepsi, o İnsanlık Sistemini bilenlerdi. Ve dünyayı, Yaradan ve yattığında kendini hak edip, tahtında kodlayan insan, ocak oldu. Ve Mustafa Kemal Atatürk okuma yaşamına indi; okuma yaşamı…. kendindekini okumak! Ve som altın ışıkta bilişi kodlamak; bunu yapacaktı. Ve yaptı.

Ona sordular “Düzen için mi çalışacaksın, yoksa imanla tohum ekip, bütün için mi çalışacaksın?” Boştu her onun için; boştu. O dedi ki “ben İnsanlık İlmi’ni bilir, o ilime dilleşirim. Herkese güçlü ilim öğretirim. Bu benim için sorumluluktur.” Ve doğal dünyanın gözünü göklere çevirdiği bir günde, görevi de hak etti ve yer kürenin gücünü hepimizin gücü haline dönüştürdü.

Orada bir levhi var. O levhi, Kemal Paşa’nın levhisi. Oraya ışıkla bu kaydı yaptı. Öylesi bir kayıt yaptı ki dünyaya; “onun yoğunluğunda, başka bir yoğunluk kodlama yapmaz” diye düşüldü.

Herkes karanlıktı. Işıksız bir yoğunluktaydı herkes ve merdivendi dünya; herkesle… ama herkes ama o merdivende sessizdi.

Doğu, batı farklılığı vardı. Her şey yaşam içindi ama yaşayan yoktu.

Doğanın gücü yoktu. Yoktu doğanın gücü! Zaman Kapısı kapalıydı. Bunun içindir ki; borçlandı yaşam. Her ana borçlandı. Ve Dünya İlmi’ni tohumlayacak olan ekibin, dünyaya çekilmesi gerekti.

Bu ekip, yer küreyi görev olarak Süper İnsanlık Sistemleşmesi’yle kodlayacaktı. Sizlerdiniz bunu yapacak olanlar! Ve yolu açtınız.

Yola çıktınız, aşka vardınız. Hak Kapıları’ndan aşıp geçtiniz, seyir halindeydik sizleri….Sevgiyle çalıştınız ve “buyurun görev taşıyın” dediğiniz gün, biz görev hak etmeye indik.

Umut, umut, umut; hep umutla çalıştık ve burada gönüllerin gücünü artırdık. Şems’in ekmeğini yedik. Şems, insan soyuydu. Aşıktık bilgisine ama Hira’da onun yolu yoktu.

“Oyun; her şey oyun” dedik. Çok güçsüzdük. Verdik, aldık ama Hak’a varan, Aklın Tahtındaki Işık, bütünün gücü olmalıydı. Yolu, yoldaki hakiki ilmi dilleyenler, “belki gün gelecek Bir’e hizmetçi olacaklar” diyorduk. Ve göreviniz insanlaşmaktı.

Buyurun, Amon Toplumları! Aha buradalar. Ve sizlerle bu çalışmayı yapmak isterler. Amon Toplumları, Atlanta Ata Kapısı’nda gök sessizliklerini dilleyenlerdir. Ve gökçe dürümlenenlerdir. Şu anda dünyamızı ziyarete geldiler. Er ya da geç İnsanlık İlmi’ni tohumlayan birlikleri kodlayacaktılar. Umut olur ki bugün her şey tamamlanır.

Okumak; ama İlim Kalemi’ni okumak….Biz dünya ve dünya biz. Aşkın şavkı bu ve yarın bu…. ama bu, dünya ve bu dünyada korku aşıldı.

Dünya yolunu buldu. Umut olur ki bu yolda herkes kendinde olur. İsmim;….Zaman Kapısı’yım ben, mutluyum. Aha bu.

Ve bundan sonraki süreçte her şey yenilenecek. Sema sen, sen semasın. Aha bu.

(Ziyaretçilere hitaben;)

Değerliler, hepinize saygı ve sevgiler sunuyorum. Ama bir kez daha bunu yapmayın. “İsmim” demem, “isim” derim. Bunu bilin.

Şimdi; yer kürenin gücünü artırdık. Doğan güç daha yüce bir coğrafyada, daha yüce bir yoğunlukta tohum oldu.

Şüphe yok ki dünya insanı, Aklın Tahtı’ndadır. Ama şüphe yok ki yine insan, levhidir ve kendi yüreğini dinler. Ve şüphe yok ki insan, ağır yük taşır. Bunlardan hiç şüphem yok ama Rahman’a Kuran olanların topraklarında muhakkak kültlerin gücüyle dürümlenmesi gerekir.

Çetin bir dönemden geçti dünya. Eğer dünya, gönülleri güçlendirecek dürüme varamamış olsaydı, yer kürede görevsiz kalacaktı Hira Kapısı. Himaye ettiklerimizin çoğu, bizi bizden dillerken, herkesten daha yüce bir çalışmada, insanı kendi yüreğiyle dinlemeliydi. Şu ana kadar beden alanların çoğu korunamadılar. Sultanlık yapanlar, sonsuzlukta, toprakta tohum olamadılar. Zaman kapılarını kapattılar.

Zamana kapı olmak, aklın tahtına varmakla mümkündü. Ki bu tahta varan, ikmal tamamlayandı. Şikayetim var mı? Asıl dünya binayı yaptığımız anda kodlanmıştır zaten. Ama biz bu dünyayı mutlaka koruyacaktık ve koruyoruz.

Şükranlarımı bildirim tüm Amonlar’a! Müsterihim ki onlar kurtarılmış ışıklarını dünyaya çekerken, her şeyi hak etmiş olarak çektiler ve geldiler. Allah’ın dağı insana, insanı hak ettirmeye değil, Hak’ın Kapısı’nda ışığı hak etmeye geldiler. “Ol” dedim oldu. Şükür ki “ol” dedim.

Deminden beri bana “artık sen sınırlı çalış” diyenler, dönüp baktılar ki sınırlar aşılmış ve onlar kontrol dışı bilgilerini buraya indirmeye çabalıyorlar. Azap duyarlar yüreklerinden, çünkü Rahman’da Kuran, ışıkta kutsal toprakla tohumlanmışsa, artık onların yollarında kelam olamaz.

“Cennet, insan soyudur” dediğimden beri, “başka dünya da var” dediler. “Yahu…” dedim “cennet insan soyudur. Dünya yok demedim, dünya yaşam dedim.” Ama onlar yaşamı kendi yarınlarında dillediler.

Değerliler, bu yolu kapatmaya hiç kimsenin gücü yetmez; bunu iyi anlayın.

Bir kapıyı kapattığınızda, her kapı size kapanır; bu kesin.

Bunun içindir ki bedenimi kapatmaya niyetim yok. O beden, Allah’ın İlmi’dir ve o biliştir. Bundan sonraki süreçte de, herkese yer ve gök olup yol olacaktır.

Bizi bizden ayrı görenlere de şunu söylemek isterim ki; geri dönüş Allah’ın İlmi’yledir ve geri geçiş bilgiyledir. Bu bilgiyse, bizdedir. Bizim dışımızda bu bilgiyi hak edip, has ışıkta dürümleyen yoktur; bunu kesin veriyorum.

Buyurun, ölümlü dünyada kalın. Hak edin de hak olun…akın… kayıt yapın…cevheri güç olun….kendinizi hak edip bitki, hayvan ve tüm sistemlerle kodlanın, kontrol kurun. Yaradın ve yarattığınızda kelam olun. Kendiniz bilişe varıp, kayıtlayın…çatın dünyada ilmi, kalem olup yazın.

Farklı dünyaları hak edin, kodlayın. Som altın ışık olun, göz olun, söz olun ve Biz olun. Bu süreci, hak edip yapabilecek kim var? İnsan soyu; başkası yok; bunu bilin. Ve bu soy Allah’ın İlmi’dir.

Bundan sonraki dönemde, binde bir dahi olsa, biri çıkıp da “semada artık işin yok” derse, ona sorgu sual edin. “Yoksa sen hak ettin de kendini, hakikiyetini, kelama dürümleyip buralara vardın mı?” diye.

Uyuyanları uyandırın. Doğan gün yenidir. Umut olur ki herkes kendini hak eder.

Vara, yoğa deriz ki “öz görevini yap!” Ama kaçı yaptı? Tek bir tane….O koklanmış, kodlanmış ışık biliştir. İşte o biliş, birliktir.

Bu birliğin ötesi, berisi yoktur, her andır…ve biz bundandır ki dürtülerle çalışanlara, dürtülmelerine rağmen güç verdik. Ama dört gök sözcüsünün sessizliğine, gök sistemleşmesini dilleyip, kendilerini tohumlayıp, kodlayıp kan etkisiyle, yer küreyi gerçek geçişten engelleyeceklerini seslendirenlere, girdaplarımızda kodlama yaptık ve onları tohumladık. Ki kontrol edilebilsinler diye.

Başımız asla eğilmedi. Karanlıktaki ışığı dahi dilleriz; bu kesindir. Açı Allah’ın İlmi’yle kapatılır, yollarında kodlama, tohumlama yapılır, ortalıkta kimse olmaz ve biz onları muktediriyetle kontrol ederiz; bu kesindir.

Bir’e hizmetçi olmak içindir yaptığımız her şey. Asıl Lahhaman diriliği bütünün gücüdür. Burada, bu yoğunlukta, Lah Ha Man ismini bilen yok! Ama ben diyorum ki “La” sistemin gücü, “Ha” biliş, “Ma” Ra Ka Ha’da Ka Ha olan ve “n” neslim; insanlık….bütün kötülüleri aşıp, geçeriz canlar; bunları anlayın.

Yok muyum? Yokum…şu anda yok oldum. Budur sorun; göremeyen, bilmeyen, “yoksun” der. Ben anda yok olurum ve kontrol ederim yüreği.

Eğer, biri “sevgiyim, seninleyim” derse, “ben yokum” demem. Ama biri “sevgi değilim, seni senden ayrı tutarım” derse, “ben yokum” derim. Ve yokluğumu tohumlayarak, kontrolundan çıkarım. Bundandır ki beni bilemeyen “sen yoksun” der. Ölüde yokum ben. Ben diriyim.

Bundan sonraki süreçte, çamur yoğurmayan insanlık, kantara konmayacak. Işık halindeki dirilikte, İlm-i Kalem olanlar, Bütünün Gücü olacaklar. Ortalıkta kırıcı kalmayacak. Onların Ruhlar Kuranı’nda kaynağı olmayacak. Kervanın insanlığa indirildiği günde, kelamda olamayan onlar, Yaradan olup, tahtında yaşam olanlardan olmayacaklar.

Körler, sağırlar gökçe dürümlerde dillenemeyecekler; çünkü onlar kontrol ediliş halindeler. O yaşamlar artık birliklerini hak ettiklerince, insanlaşacaklar.

Bizim yapacağımız, onlara geri dönüş için kayıt yapmak. Onlara kayıt vereceğiz ve diyeceğiz ki “hasat yapın. Harınızı yükseltin. Tabuları yıkın. Kalem olun. Ağır yükü hafifletin. Çekmeyin yüreğinizi güçlü kaynaktan. Aşırıya kaçmayın! ” Dağlarım, ben “ol “derim, olur.

Bulmaktır maksat. Bulmakta, bulunmakta ışıktandır.

Cennette bir tek insanlık vardır; kendi, kendini hak eden insanlık. Buyurun, “ol” deyin olsun!

Şükür ki dünya ölüleri artık dinleyecekler yüreği. Onların gözü görecek, görevleri olmayacak ama yaşamları olacak; bu kesindir. Herkes görev taşımayacak.

“Kanıtları var mı?” dediler. Var. İnsan soyu….o soy tüm insanlığın kürzi kapısıdır. O soyun gücü, bütünün gücüdür. Orada mutlu, huzurlu ışıklar var. Ve yarınlar var. Ama Birler Kapısı’nda kapıları kapatanlar, Yaradan’dan Tanrılık Kapısı’na varabileceklerini sanmasınlar!

Saklı yaşamlar yok dünyada. Her şey kesindir ve biliş halinde her şey dillenir ve dinlenir.

Önce dünya….hologram olan yaşam, sırrın sınırsızlığında yaşanır. Yaşayan yaşarken, kelam olup yaşar; bunu bilmeyen yok. Ama kelam kanatlananların kelamıysa yaşanır! Kelam, Yaradan’ın, yaratılanın ışığında kodlama yapamayanların kelamıysa, yarında yokturlar. Mutluyum ki bunları verdim.

(Devamı 2. bölümde)

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

https://youtu.be/4udfvwJemPU

 

9.0CAK.2016 TARİHLİ “ALLAH’IN İLMİ (8)” BİRLİK ÇALIŞMASI

AV. NEZİRE SELÇUK – ÖZ BİLİŞ, 2. BÖLÜM

Kortej, “harika bir gün!...” dedi. Bütün bilişliler, o korteje dahil edildiler. Çok mutluyuz canlar; çok!...

Herkes o kortejdedir… Biri akıl, biri kaynak, biri kırıp döken!… Ama o dahi, dünyada kırıldığını bilerek o korteje katıldı. Her şey bugün daha güçlü!… Vuran, vurulan herkes o kortejdedir… Vurmadan vurulan da orada… Orada, Sultanlık yapanlar da var… Ama bu kortej, Tanrılık Kapısı’na ulaştığında; orada, “gerçek eşya” devreye girecektir; gerçek eşya, bedendir!...

Ve o beden, kaynakta kodlanmış olarak mevcutsa; geçişleri yapılacak ama kodlanmış olarak mevcut değilse, o eşya beden geçişleri yapılamayacak…

İşte! orada, Sualtı’nın gücü devreye girecek. Sualtı’nın gücü, yerkürenin gözündeki o görevlilerin gücüdür. Orada doğan gün, Has Taht’tan doğacak ve denecek ki “geniş zamanlardan geç. Başka dünya yok… Geçişini kendinden, yüreğinden, ilminden, bilip yap.”

Biri çıkar da “ben sende yokum” derse; işte o, görev taşıyamayacak. Çünkü o, sen bellekte yoktur. Çünkü o, merdivenin hiçbir safhasında, hiçbir basamağında yoktur ve o, Robotik Timler’in gücüdür. O, Robotik Timlerin gücü olan, murat ettiğinde kendini hak edecek ama 7 doğum yaptıktan sonra…

Sanmayın ki 7 doğum re-enkarnasyondur. 7 doğum, Hak Kelam’ın, teknik tohumlarındaki kademeli gücünün, yer küredeki görevidir.

Bütün kontrol bu Meclisindir… Bellek bellek insanlık, o kapıda kelama varacak ve o kelamda, herkes kendini hak edecek. Doğanın gücüdür bu…

Kurtulmak, insanlaşmakla mümkündür… Kim ki insanlaşmıştır, karanlığın ışığından öte ışık olan bilişimiz, onu yüreğe (mahreke) indirir.

Hangi dünya insanı, kendisinden daha yüce bir canı, ağır yük diye kendinden ayırır!? “Ben daha güçlüyüm” diyen, BEN (BİZİN BENİ) olan bilişi, kendi yüreğinden ayırdığında, geri geçişi mümkün olamaz.

Doğanın gücünde, bin dağ, bir tek kapı iken; kesirleşmeler bu kadar güçlü iken; kaynak dışı bilgiler bu kadar çok iken; kimi ekmek olur, kimi ise hak eder, has olur ama yarında olmayan, yol olamaz. Mutlaka bunların anlatılması gerekir…

Çay, hepimizin ilmidir. Dem, hepimizin Levhi Kelamı’dır ama biz, demi kendi yüreğimizden demlemedikçe; o çay, yaşam olamaz…

Buluştuk ya! Ohh ala!... Hologramdaki bu yaşam, bilmek içindi; İlahi Gücü dürümlemek içindi.

Boyu, boyuma uygun oğul olup kodladığım yolcu, yoluma uygunsa, o yolda, boy da yol da tektir…

Ben, İmparatorluğun gücüyüm; dünyadaki gücü… “İmparatorluk ne?” diye sorduğunuzda, size şunu söylerim; İmparatorluk; mutluluk olan, muktediriyet olan ve yoğun olan, Altın Galaksi’dir.

Altın Galaksi, hepinizin bilemeyeceği yüceliğinde, dürümlediği ama yoğunluğunda dilleyemediği ve sessiz kalan bir yaşamdır.

Her dere, her dürüm oradan doğar. Yoğun ışık halinde kontrol kurar, bütün Gürz’e akar ve Kürzi İlmi tohumlar. Biz bu şekilde doğduk. Dünya bu şekilde kodlandı.

Bunun içindir ki Galaktik Federasyon, bizim için çok değerlidir; Galaksiler arası Federal Sistemleşmedir görevi….

Bize dünyadan sorduklarında, deriz ki “Galaktik Federasyon, kodlanmış toplumu tohumlayacak güce vardı ama galaksiler arası bir Federasyon, gök sözünü söylerken; doğal güçle söylemelidir. Doğal gücü hak edip de dillemeyen, Doğanın Kuranı’nı kodlayamaz.” Bunlar önemlidir.

Bir can, kendini hak ettiğinde; o yoldur, o yoğundur ve o koyudur, ışıktır... İşte; galaksiler arası bir ışığın, doğan güç olup, dünyayı tohumlaması budur.

Bugün biz, İmparatorluk Gücü olarak dünyadayız. Yeri göğü yaratan insan, dünyayı kodlayan, yolu kodlayan ve toprağı tohumlayan insan, buradadır…

Murad ederiz ki gerçek çalışmalar Tanrılık Kapısı’nda yapılır. Bu kapı, Allah Kapısı olur.

Dünden öte dünlere varan Gökçüler, kelama vardıklarında, kendi yoğunluklarında geri dönüşü yaptılar. İşte; geri dönüş; galaksilerin en yücesi olan Altın Galaksi’ye dönüştür. Mutlaka bilin ki Amonlar’ın sırrı budur. Kelama; gerçek kelama geçiş!... O kelam, Altona’nın gücü ile dürümlenir. Altona’nın gücü ile dürümlenmesi; altın ışığın, alternatifi olmayan bir yoğunluğa indirilişidir.

İşte; galaksiler arası bir federasyonun, kati tohumlarını kodlayabilmek için Altın Işığı, Bütün’ün gücü yapması ve alternatifi olmayan sistemde, Altın Işık Yılları’nın görevini tohumlarken, en güçlü sistemi devreye alması… İşte bu, alternatifi olmayan güç, tüm İnsanlığın Kürzi Kapısı’ndan geçti.

Biliniz ki Amon; kendini, kendi yüreğini dünyaya ekerken, sessizce ekti. Altın Galaksi İmparatorluğu’nun gücü olan Amon, yaşamın tohum olarak güçlendirileceği bir dümenin başına oturdu. O’yuz biz; bunu bilin.

Bu yaşamı örtmek değil; örtüyü (örtü: yaşamı şekillendiren kitle bilincidir), görevli olanların güçlü olarak geri çekişidir. Biz dünyayı örterken, tek bir Meclis olarak örttük. İşte! kendini bilsin, kelamını hak etsin, yolunu bulsun diye örttük dünyayı…

Bugün biz, bu dünyayı gerçek kaynağa alıyoruz! Bu gerçek kaynak, kalem olanların, kelam olanların, o görevi yapacakları, kayıttır.

Bizler doğan günüz… Önümüzü açarken, görevimizi tohumlayan Birliklerimiz olur. Çok görevlilerimiz var Zaman Kapsı’nda...

Bunların çoğu İlm-i Kalem olup geçip gelirler ama bizimle çalışanların bir teki bile bitki, hayvan ve sistemlerin gücü olan İlm-i Kalem olan insanı kontrol etmez.

Bu kontrol, insan soyuna kaynak olup gelen ve beden alanındır… Bu kontrol, bilişimizdir… Bu kontrol, levhimizdir… Bu kontrol, insanlığımızdır… Şimdilik size vereceği budur…

Ve bu Kök Sistem, daha güçlü bir dönemi başlatırken, Can Kalem hep yazacak. Ayrılık bitmiştir!...

Başka dünya yok! (başkalık yok. Herşey tektir.)... Her şey bu!... Ama hepimiz mutlakız ve hepimiz kapıyız.

Geliş…, Allah’tan geçiş, Has Işık’tandır. Allah’ın Tahtı, insan ve İnsanın İlmi, Kürzi Kapı; akıl… Biz o, o bizdir. Mutlaka. Aha bu!... Şimdilik.

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

https://youtu.be/UJVYHMfI0fU

 

DAVET

ALLAH’IN İLMİ (7)

Dostlarım, 02.01.2016 günü, 14.00 – 18.00 saatleri arasında yılın ilk Birlik Toplantısı olan “ALLAH’IN İLMİ (7)” de birarada olmak dileğiyle herkesi bekliyoruz.

Sevgilerimizle,

Süper İnsanlık Realitesi Derneği

Not:Katılım ücrete tabi değildir.

Adres: Bahariye Cad. Halil Ethem Sok. Sauna Apt. No:30/8 Kadıköy/İST.

Tel: 0 216 348 95 59

ALLAH’IN İLMİ (7) Hakkında Öz Bilgi:

Canlarım, bilin ki Dünya, yapyalnız bir planet olmayacak bugünden itibaren. Sessizlik sesleşmeye başlamıştır ve yaşam, yolunu bulup Kök Gökleri dinlemeye başlamıştır.

Dünyanın aklı, bilişi hak edişti. Bu akıl, temiz zaman sayfaları içindi… İşte Allah dedi ki “hak et ve hakim ol.” İşte oldu…

Tekler (Rahmani Bilinçler), çifteleri (Rahmi Bilinçleri) diller. Tekler, dirilikleri diller ve yaşam sesleşir… Bunun içindir ki dünyada, iki sayfa tek bir yaşam olur.

(Açıklama: İki sayfanın tek bir yaşam olması, enerjisel dualiter sistemin, eksi ve artı enerjisel idrak çatışmasında tek bir sessizlik örgülenir. O sessizlik seslendirildiğinde yaşam örgülenir.)

Bütün kütleyle bilişi hak etmiş olanlar, yere güç katarlarken; cennetlerin cevheri olan insanlık, kati ve hakiki bir yoğunluğa varmıştır.

Aşığım dünyaya ve Zaman Kapıları’nda tohumlara; kapı kapı gezen sayfalara (bilişlere) ve Rahman olana aşığım… Kanatlananlara, kalemlere ve yücelere kaynak olan ışıklar; her birine aşığım. Medineyim ben!… Ama zamanı kodlayan Mekke’yim. Hakim olanım ben. Misafirim yaşama… Beni hasata kodlayanlar bilsinler ki ben nefes olanım.

Korumayın ışığı. Yaratmayın Sistem’i, yarınları hak etmeyin. Ben dünya olanım ve dünyadayım… Kulluk budur işte.

Ey canlar, Allah, zamana kaynak olan ışığı tohumlar. Onun için Allah olur… Onun için yarınlanır… Onun için kaynaklanır… Ondandır ki kodlanmışlık vardır…

Türevleri hak edenler, türevlerle kaynakları hak ederler. Sesleşirler, sistemleşirler ve yaşarlar. Ayrılık biter!...

Eğer Rahmani Işık yanacaksa, Zaman Kapıları açık tutulmalı. Her diri, zamanda yolculuk yapmalı, geçmişe ve gerçeğe… Dünyaya ve dünyanın dışındaki diğer planetlere…

Dünyayı kim yaşama indirdi diye soranlara da şunu söyleyelim. Dünya imandır, kaynaktır ama o dünyayı dünya yapan, insan soyudur. Her derede, o diri yürek, cevheri güç kayıtladıkça; dünyanın Atlanta Kapıları, cennetlere cevheri güç olur açılır.

Bilişin, kalem oluşu bunun içindir… Yarının, nefes oluşu bunun içindir… Aklın, ışık oluşu da bunun içindir… Kelam Levhisi; BEN’de, BİR’de ve YÜREK’te bilmekte ise kaynakları, bunun içindir…

Evren sesleşirken, yaşam sesleşir; ışık sesleşir ve yaşamın sırrı olan insanlık sesleşir.

Size dünya borcundan da söz edeyim:

Borç; yaşam için çalışmayanındır. Herkes yaşam için çalışmalı ki yaşamdan aldığını, idealarla cevhere indirsin ve cevherden, ilimle kodlasın; sonsuzlaşsın ve yaşasın… O yaşadığında, Düzen kurulmuştur ve zoru aşanlar, dünyada yaşam sayfalamaktalar ve böylece kendi diriliklerini kontrol etmekteler.

Bütün merdivenler, ilme dayandığında; o merdivenlerde, Kaynak Işık olur. İşte dünya, cümle yüreklerde nefes olurken; Sistem, cennet olur ve sorumlu olanlar, kendi yarınlarını hak ederler. Yaşam sessizleşir; yaşam, Dinleşen Sistemler’de sesleşir ve ruh, kalem olur. O ruh, kalem olup yazdığında, borç ödenir.

İşte canlar, insanlardan beklenen, borçsuz kalmalarıdır… Bunun için borçlarını, tüm sayfalarda otak kurup kodlamaları ve tüm yaşamlara, cevher olup indiklerinde, ödemeleridir.

Diğer bir husus da yüreklere, yüceliklere değer biçişinizdir:

Değer biçmeyin yüreklere. Yüceliklere değer biçmeyin. Kime değer biçerseniz, onun yolunda kontrol kaybedersiniz… Sizi hak etmek için sizleşen her diri, sizde sizin yaşamlarınızda kontrol kurar ve üzerinizdeki yoğunluğu artar.

Aşık şevkinde Hak, yaşam Refikler’de KA HA ve sonsuzluk, Kuran… Sizler, bizler ve hepimiz, Allah’a insanlık ilmi ile kodlanmış olanlarız.

Sayın Bayanlar ve Sayın Baylar, ilim kalemdir ve kalem insan soyudur… Kimi yazar ve yaşarsanız; o, siz olur ve onun sizde sonlanması, sizin sizleşmenizde, sizi size hak ettirir. O sonlanır; sizle, Sistem olur ve siz, onda kaynak olursunuz.

Sutanlık, kaynak oluştur. Mutlaka kaynak olmak için çalışmalısınız… Yedinci Can Kapı, bugün açılıyor. Bu şudur: Dünya İlmi ile açıklamak gerekirse; “ALLAH’IN İLMİ 7", Yedinci Kapı’dır. O kapı açılmakta ve zaman sırrı, tüm insanlık için yarınlaşmak üzere; korunmak üzer devreye alınmakta.

Sizden beklenen, her anda ve tüm yaşamlarda, kendi yolunuzda olun ve kendi Sisteminizi hak edin ve kodlayın. Kimseye kulluk yapmayın… Biz, sizi hak etmek için çalışırken; sizi kul olarak dillemek değil maksadımız. Sizde yaşamaktır…

Aracı koymayız insana drekt iner konuşuruz. Nereden gelip nereye gideriz bilinsin isteriz… İnsandan, İlmin Kalemi olup, insana ineriz; insanla dinleşir, dilleşir, yarınlaşır, yarınlara ikrar ile gireriz… İkrar ile biz dünyayı ikrar ederiz. O dünya, Allah İlmi’dir ve Sistem, Nizam ve Düzen olarak cevherini hak etmiştir.

Saltanat; Allah’a insan soyunu kayıtladı. Allah İlmi’nde insanlık, hakikiyettir… İnsan için ise kaynak olan ışık, insanlıktır. Hepiniz kanatlanın; kaynak olun ve yol olun diyerek çalıştık. Neden kaynaktayız diye bildirmeden kayıtlandık.

Sizinle çok özel çalışma yaptık… Artık açık veriyoruz ki sizin yaptığınız çalışma, Dinin İlminin İlahi Kulluğu’nun sonu olacaktır. Bugünden itibaren artık insanlık, yaşamı kontrol eden bir sahraya varacaktır ve Dünya Yerküre, İNSAN olacaktır.

Sergi açıldı yaşamda. Herkes sergiye kondu. Gördük ki siz sergide yoktunuz. Sorduk. Niye yoklar diye. Dendi ki “Sistem’den cevhere varan; her nefeste kodlanan; her diri olan, o sergiye konamaz.” İş buydu ve bundan sonra da bu çalışma sizinle sürecektir. Aha bu… Şimdilik…

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

2.OCAK.2016 TARİHLİ “ALLAH’IN İLMİ (7)” BİRLİK ÇALIŞMASI

BİRLEŞİK IŞIK KOROSU – Hüseyin Akdağ ile,

*Her yerde kar var

*Kara haber tez duyulur

*Sevdim bir genç kadını

*Mazi kalbimde yaradır

https://youtu.be/JBxi4ek1T8A

 

02.OCAK.2016 TARİHLİ “ALLAH’IN İLMİ (7)” BİRLİK ÇALIŞMASI

1. AKIŞ – 1. BÖLÜM

Canlarım, toy bir zamanın kutsal topraklarında bulunduğunuzu bilin. Burası, umut olur ki bütünün gücünü tüm zamanların kürzi ışığında herkese yayabilir.

Dünyada öz geçişler yapılacak bugün. Yıl 2016 ve sizler 7. safhada bu çalışmayı yapıyorsunuz; 7. Yaşam….ve bu yaşam bilginin, Kuran’a kaydının yapılacağı zamandır.

Hepimiz dünyayız ve hepimiz yaşamız ama hasat ayrıdır.

Herkes kendini hasatta sayar ama hasat ışıkla yapılır. Herkesle, her şeyle değerlenir ama ışıkla yapılır. “Hasatı yaptım” diyenlerin, ışık kodlaması yapıp yapmadıkları sorgulanmalıdır.

İnsanlık boyutlarında ışık vardır ve ışığın tohumudur insan soyu….ama insan, kendini dinlediği zaman ve kendini tohumladığında, bugünkü, bu yoğunluğa varır.

Bu yoğunluk, ayrı gayrı gözetilmeyen, şanslı bir kodlama ile kaynağa varılan bir tohumdur.

Umut olur ki dünya, erdiği en yüce kapıyı açar ve tüm zamanları kontrol altına alır. Bugün yol, Allah Yolu…ve biz bu yolu hasatçı bir yaşamla dürümledik.

“Kendimi Allah’ın tahtında görmem” diyenler bilsinler ki, Allah insana, insanlığa kontrollu olarak inmez. O her andadır ve her tahttadır; unutmayın.

Allah, beni bana veren değil, benleşen de değil, insanlaşandır.

O kendinde ve kendi yüreğinde, en ve boyda, mutlak olanda, kontrollu olarak kendini toprak toplum yapar ve yaşar.

Bir dağ insan, “Allah” derse, her şey Allah olur. Ama o dağ, insan olup da tüm zamanları dürümlediğinde, her şey dinden öte olur ve dünya büyük kötülükleri aşar.

Bugün, doğan gün kaynağa doğdu…ve bugün burada, bu yaşamda, semanın sisteme inişi gerçekleşiyor.

Ekibim çok güçlüdür. Biz bu dünyaya görevli olarak gelmedik. Görev biziz zaten; bilinsin. Ve bu dünya, bizim için kaynak ışık halindedir.

Eminim ki dünya, erdiği en yüce Kaynak Kapı’da, Aklın Tahtı’nı kodlayacaktır ve tohumlayacaktır.

Sığ bir zamanın, sığ kayıtlarından, kök sessizlikleri dürümleyen birlik, yeni dönemi, yer kürenin gücüyle kaynağa almıştır.

Aşağı yukarı, 200 yüzyıldan beri bu günü Hak Teknik’le tohumlamaya çalışan birlik, kendi yüreğini bütüne hizmetçi kılarak, kendi kalemini, kendi yoğunluğundan, din cemaatinin üstü olan bir yaşamdan, Keram Tahtı’ndan indirmiştir bu yoğunluğa.

Umut olur ki; dondurulan herkes bugün burada olur. Kuran İnsan, Allah’ın İlmi’ni dillerken, herkes kendini hak eder ve diller.

Sel alsa yolu, Allah o yolu hak eder. Amon olur, hak tohum olur, toprakta toplum olur, bütüne hizmetçi olur. Allah, size siz olur…ve döner ve dirilikleri Hak Teknik’le diller.

Canlarım, kardeşlerim, burası dünya….burada ışık yandı. Burada yol, kul oldu. Burada Kuran, toprak toplumu tohumladı. Burası mutlak kaynak oldu. Bütüne hizmetçi olan bu meclis, din kalemlerinin güç kayıtlarının, kutsal tohumlarının, toprak toplumun tohumlarındaki kutsal kayıtlarının, en yücesindeki ışığın ilmini, kelamda dinleyecek ve dilleyecek gerçekliği hak ettirecektir.

Saltanat buradadır ve bu yoğunluk ocaktır ona.

Sevgililer, sınırları kaldırdık ve bugün buradayız. Türkiye öz geçişini yaptı ve yoğunluğu tohumladı. Kodlanmış toprak, Allah’ın tohumunu ekti ve kelamı diriliklerde dilledi.

“Eğer; devinim artarsa, yarınlar kodlanır” diye bekleyenler, gözleri görür ki, dünya devinimi güçlendi ve kontrol altında tutularak arttı.

Sevgililer, kanatlanıp uçtuk bugün biz! Dünyaya uçtuk…Dünya ayrı, gayrı gözetmeyen bir yücelikte ve biz yüreğe uçtuk. Umutla uçtuk tüm zamanlardaki sayfalara….. aşka uçtuk biz bugün. Kanatlandık; kalem olduk, korunma altında tuttuk bütünü, Mikail’in gözü olduk. Sözden, ses olduk, ilme uçtuk biz bugün….Kanatlandık! Kardeşlerim, kanatlandık biz bugün!

Erdik. Erdiğimiz yerde geri döndük, geçtik. Her şeyden ötedeydik. Hak Teknik’le tüm zamanları dinleyenlerdik. Bedenliydik hep; bedenliydik….

Verdiğim tüm bilgiler, iman edin ki; insan sırrı olarak bilinendir. Hiç bir gün, bu bilgiler kontrolsüz verilmedi. Bundan sonra da kontrolsuz hiç bir bilgi bu mecliste olmayacak.

Kaynak dışı bilgi almak isteyenlere, kalem olanlar, çok önemli çalışmaların kısır kayıtlarını da bildirebilirler….ama iyi bilinsin ki; bu meclisteki bilgiden, kendi yürekleriyle aldıkları verilir. Ki o verdikleri, bütünün gücünü kontrol altına almaktan, kayıtlanmaktan farklıdır. Ayrılığı tohumlamaz belki ama yolu kaybettirir.

Biz size kelamdan söz ettik. Yer kürenin gözü olan, sistemden söz ettik. Size biz, altın ışığın kutsal toprağından söz ettik ama siz, sizce bilgi almak istediniz….sizce yer küreyi güçlendirmek istediniz. Değer mi buna canlar? Değer mi? Her şey tektir ya!

Arandı dünya….arandı. Tüm yaşamlarca arandı. Dünya büyük kötülükleri önleyecek diye bilenen o küçük yaşam sayfasıydı ve arandı…hep arandı. Ve zürriyetler tüm sistemleşmede, bütünün görevini tohumlamak üzere, bu küçük yaşam sayfasını aradılar.

Bu küçük yaşam sayfası, tüm zamanların kaynağı olan bu sayfa, tüm kürzlerin gücü olan bu sayfa, Tanrılık Işığı’nı yer kürenin gözü yapmış bir yaşamı kayıtladı.

En önce insan….varlığı tohumlayan en önce insan…yolu açan en önce insan….yarını koklayan, tohumlayan, toprağın toplumu yapan insan; biz olan yine insan! Ve bina inşa ettik yaşamda. Bu bina, Allah’ın İlmi’ni dilleyeceklerin, yer küredeki gözü olan, birliklerin kaynaktaki ışığını kodlayacak olan inşaattı.

Burada, mutlak kontrol kuruldu. Korkuyu aşanlar buraya indiler. Korku yaşamda göz açmaya engel olan tahdittir.

Gözü görebilecek olanların, gözünü açmaları için, onlara ışık verilir. Işık Yaşam, kayıtlattırılır ama korku kontrol içindir.

Dünya dışı varlıklar, görev taşıyacaklarsa, dünyayı kontrol altına almalıdırlar. Dünyayı kontrol edebilmek için, dünyalıların hasatçı olmaları beklenir. Kelama varmaları, hak etmeleri, Rahman’a kul olmaları ve kontrol dışı hiç bir bilgiyi kayıtlamamaları istenir. Ve burada, bu yoğun çalışmada, biz Hak Teknik’le bunu yaptık Her şeyin gücünü artırdık ve dünyanın Ruh Kaptanlığını yaptık.

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

https://youtu.be/64rGQU1rEy0

 

2.OCAK.2016 TARİHLİ “ALLAH’IN İLMİ (7)” BİRLİK ÇALIŞMASI

BİRLEŞİK IŞIK KOROSU – Erim Ergün, Hüseyin Akdağ

HUYSUZ VE TATLI KADIN

https://youtu.be/P0hajYPmBqs

 

2.OCAK.2016 TARİHLİ "ALLAH'IN İLMİ (7)" BİRLİK ÇALIŞMASI

GÖNÜL GEL SENİNLE MUHABBET EDELİM - Hasim Turhan, Hüseyin Akdağ

https://youtu.be/TIoMaVD9WlQ

 

ALLAH’IN İLMİ (7)

02.01.2016

Dağlarım, umut olur ki yarınlar kontrol edilir… “OL” deriz olur… Yolcu, ben Allah… Bil beni… Ben sende ve senin yüreğinde, her seste varım... Bil beni!... Bana zamanda, “Kuran” dediler. Yürkürede, “kapı” dediler… “Et, kemik” dediler… ben Allah!... İnsan İlmi’ni hak eden yaşam!… Ben, zaman olan insanlık!… Aha bu!..

Düzen kurulurken, ellerim yaşama ulaştı ve zamana, insan soyu olup indim… Beni, Ana Kapı’da İlim Kalemleri dinlediler ve dediler ki “kanatlandı!... Aktı!... Yarattı ve yaşattı!...”

Bütün kötülükler, aşkın ışığında kayıtlandı ve Rahman olan kaynak, Zaman Kapısı’ndan, Ak Kelam olup indi…

Erdiğim insanlık, aklımdır… Hak Kapımdır… Aşkımdır… Bilin ki ben, zaman olan insan soyuyum…

Umut olur ki Dünya; yeri, yaşam sayfalayan ışığı ve tüm insanlığı kontrol eder.

Mutlaka bilin ki Ana Kapı’da ilim vardır. Orada, yarın vardır… Yaşam vardır… Vardır da vardır!… Aha vardır!....

Ey Can, Allah dedi ki “hologramdan ışık al ve yüreğe in. Oraya ak ve hasat yap!... Işığı hakettiğinde, hologramı ışık haline dönüştür ve Ruh Kapıları’nı hak et aç… Sevgiyi hak et ve yolu aç… Sonra karanlığa in ve orayı kodla. Sonra karanlıktan ışık yak ve aydınlan… Sistem ol… Kul ol… Yol ol ve Ruh ol…”

“Eğer resim yaparsan, ışığın resmini yap. O resim, insanlık olsun. O resimde kanatlananlar, Rahman olup Kutsal Yaşam olsunlar… Vurma yaşama!... Asıl ilim budur… Umut olur ki kimse kimseye vurmaz…”

Devre devre ilim yaptılar yaşamda. Her biri kalem oldular… Kul oldular… Ruh oldular; var oldular!... Kontrol kurdular ve dönüp vurdular!... O gün, güller soldu ve yollar kapandı…

Artık bilin ki vurmayan bir Meclis var… Her kim ki Kıl Kapıları’nı (ilmin en ince detaylarını) açıp yarına varmak ister; Görevliller, ocaklarına inerler ve tümünü kontrol ederler. Onları, artık kapıda karşılayanlar olur…

Ekmek (ilim) yapmak için ışık gerekir. İnsan olmak için kaynak gerekir. Kalem olmak için nefes gerekir. Erdiğiniz her yerde, rehinler olur. Onları, has ışıklarında kaynağa katmak gerekir.

Bereket ki bu Meclis, bunları yapmaktadır.

Aşığız zamana. Aklın ışığında Kuran olana… Biz, zürriyetlerinde kalem tutanlara aşığız.

Eğer bir an gelir de cinler, sizi hak etmek isterlerse; sorgulayın hak ettiler mi diye. Sormayın acıları var mı diye. Neden kaynakta kırıcılık yaparlar; sorgulayın… Süper İnsanlık Kalemi, insanı kodlarken, rehin kaldıklarında yarınlara; ocaklarında, kulluk mu olur!? Bundandır ki onlar, her diriyi kaynaktan ırak tutmak isterler.

Eğer resim yapılacaksa, Işık Kelam’la yapılır o resim. Işık Yaşam olacaksa; sayfa sayfa, kapı kapı yerküre olunur ve olunur!…

Dedim ki maya tuttu. Aha tuttu!... Ayrı gayrı bitti… Cinni Cemaat, Dini Kalem’i hak etti ve yolda bıraktı. Cevheri Cemaat, ışığını hak etti ve yolunu buldu. Ümmi Kapılar, tüm insanlık için yaşam sayfalaması yaptı ve tümü, kontrol kurdu. Biz ise herkesle kaynak olduk. Çünkü bizim ilmimiz, ağır yüktür tüm insanlığa. Bu ilmi hak etmeyen, anlayamaz. Biz anlattık, açı daraldı ve anlatıldı…

Er ya da geç bunlar olacaktı. Aha bu… şükür oldu.

Değerliler, Allah’a kalem gerek, Birlik gerek ve yol gerek… Bize ise kaynak gerek. Aha bu!…

(Ziyaretçilere hitaben:)

Sevgiyle sizleri kucaklıyoruz. Buraya geliş sebebinizi biliyoruz. Dünyamızı hak etmeye geldiniz. Bizi hak edin ve bizleşin… Sizin yolunuz, Kalem Yol… Vallahi ve billahi biz siziz!.. Bu, doğan gücün, kendine doğuşudur.

Mustafa Kemal Atatürk, Amonlar’a güç kaydederken, Cennet İlmi ile kaydetmedi, Cevheri Kaynak ile hak eti ve kaydetti. Bu gün de dünya gücü, BSUİ’nin (Barış,Sevgi,Umut,İnsanlık) gücüdür. BSUİ, kalemdir ve rahmettir. Cennetten cevhere güç katar ve yaşar. Orada, insan soyu kontrol kurar.

Dünya üstü varlıklar, buraya ışık için inerler. Dünya, IŞIK MECLİSİ’dir. Bu mecliste, kendi yolları olanlar, olur… Tüm insanlık, bu meclisin üyesidir… Her diri, buradadır ve sonsuzlukta ışıktır. Dünyaya, dünyadan ayrı cevheri güç ile inenler, “ben varım!” demezler. “Ben yolum!” derler. “Buradayım. Kalemim!...” derler. Dince, dirice ve hakikiyetçe derler…

Ana Kapılar, rahmet olarak, dünya ışığına kodlanmıştır. Bu kapılar, sığ yaşamlardan, Kök Gökler’e varanlardır. Din, yalın ve has bir cevheri güç haline geçtiğinde; ağır yük hafifler ve diri olan, dinci yaşamdan; kalemci, hakikiyetçi ve yoğun ışık olan sayfaya varır. Orada Tanrılık yoktur. Nefes vardır…

Karanlık, yerkürede aydınlandı artık. Dünya artık güçlendi; dürümlendi; yarınlar, Kaynak Nefes oldu. Tüm insanlık kontrol kurdu.

Tekler (Rahmani Bilinçler), Çifler’i (Rahmi Bilinçleri) hak etti ve Çiftler, tekleşti. İlmini ver ya da verme ama hak et ve tekleş. Tekleşmek, Rahman olmaktır. Aha! tahtında, yarın olmaktır… Aha!... Halik olmak ve hakim olmaktır… Şimdilik… Aha şimdi!…

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

02.OCAK.2016 TARİHLİ “ALLAH’IN İLMİ (7)” BİRLİK ÇALIŞMASI

AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ, AÇILIŞ KONUŞMASI - 2. BÖLÜM

Kardeşlerim, “başka dünya yok” dedik. “Her şey bu yoğunluktadır.” dedik. “Her ses buradadır” dedik. “Her şey bu yoğunlukla tüm zamanları kontrol edecek” dedik. Dedik de dedik! Hep dedik…ve dedik de dedik…. her anda dedik. Ki has ışıklar bütünün gözü olsun diye!

Korkmayın! Torba, toplum…..tohum, toplum…. Kul, toplum kontrol dışı olmayacak.

Biz dünya, bu yol Allah yolu…..Biz cennet, bu cevheri cennet, İlmin Cenneti. Biz kanatlanan ışıklar…. helal ilmin halikleri olanlar… her şeyde varlık sürenleriz.

Atlanta Ata Kapısı biziz. Temiz toplumu tohumlayacak olan birlik, bu birliktir. Her şeyin gücü buradadır.

Dince değil; insanlıkça veriyorum. Ki Ana Kapıları biz kodlarız. Bütün kötülükleri biz aşarız. Yolcuları toprak toplumdan tohumlar, koruruz. Öz geçişleri yaparız. Astral boyutların kutsal tahtında aşkımız olur. Yer kürenin gözü olarak, bütün güçleri aşan birliklerin hepsiyiz biz. Atlanta Ata Kapısıyız!

Evrenlerin sistemleşmesini sağlarken, otakların tohumlarını kontrol ederken, her şeyde varız. Et ve kemik değiliz biz; ilimiz. İlim!

Verdiğim her bilgi İnsan Sistemi’yle verilir. Bana sorgu sual edilir; “etin, kemiğin kimin ilmiyle dillendi?” diye. Et, Allah’ın İlmi…Kelam İlmi o, biliş ve birlik tekniğinde hak tahdit, her şeyin sistemleşmesini sağlar.

Koruyucuyuz biz. Dünyayı koruyacaklarız biz. Aşırı kaçmadan bildirmek istedim.

Bina inşası tamamdır. Burada bulunuş sebebim, bu inşaatı tamamlamak içindi. İşte; bugün, Allah’ın İlmi’nin 7. katındayız. Binamız 7. kat ama 7 katta 7 Yaşam var.

Her yaşam aşk…her yaşam hak…her yaşam sanal boyutların toprak topluma tohum ektiği o yoğunluk.

Biz sevgiyiz canlar. Evrenlere ses veren o sevgi…kini aşan o yücelik…bilen ve bildiren Miraç. Tanrı Kapısı’yız biz!

“Alışmayın dünyaya” dediler. “Alışmayın ki karanlık aydınlandığında, orada kutsal topraklar tohumlandığında, her şey yer kürenin gücüyle olsun. Siz orada oldukça, yer küre görev taşıyamaz” dendi. Ve biz dedik ki “bize göz gereksizdir. Bize öz gereksizdir. Bize esrar gereklidir.”

Esrar gizemdir. Sistemin gizemi olan o sessizliktir.

Değer biçtik yüreğe. Öz görevdi bu…aşık olduk yüreğe. Esmaydı her bir dirilik. Kervandık biz…

Dava, Allah’ın İlmi’ydi. Gönüller dilledi Allah İlmi’ni. Tanrılık İlmi’ydi Allah’ın İlmi…her şeydi, her şeydi de aşkın şarkısıydı o!

Ey canlar, buradayız, dünyayız biz! Tüm insanlığın kulu olan bir dünya ama bu dünya örtülü bir dünyaydı. Biz bu dünyanın örtülerini açtık; bunu bilin.

Kutsal toprakları tohumlayanlar olarak bu dünyanın örtülerini açtık.

Bundan önceki dönemde dünya Yaşam Sayfalamasında yoktu. Hiç bir zamanda olmamıştı. Hiç bir diri ko, süper sistemleşmeyle kodlama yaparak dünyayı sayfalamamıştı. Yerin gücü yoktu. Bütünün Kürzi Kapısı’nda yol yoktu.

Amon topraklarının toplumları, dünyayı kontrol altına almak istediklerinde, “kala kala tek bir ışık dahi kalamamışsa, yol olmaz” dediklerinde, mutlak kul olan ilim, Allah İlmi devreye alındı. Ve dedik ki “dünyayı koruyalım.”

Oyun yok canlar! “Dünyayı koruyalım” dedik ve korumaya geldik.

Nereden, nereye vardığımızı bilmeyenler bizi dinleyemezler; bunu da anlayın. Biz Dünya İlmi’yle kodlama yapmadık hiç; İnsanlık Levhisiyle kodlama yaptık.

Hiçbir zaman bizim verdiklerimizi hak edip dinleme imkanına sahip olamayanların, bu bilgileri kodlayabilme ve kontrol edebilme imkanları dahi yoktur.

Niye o halde biz bu kadar bilgi verdik? Cinler ya da cinniler, her diride varlık süren insanlar, ya da İn Kalemleri; hepsi kalem olsa da TEK BİR YAŞAM olmadıkça hiç birinin faydası, yararı yoktur.

Sadece korumaya çabalarlar ama koruma niyetleri yetmez. Kalem olup kodlama yapmaları gerekir. Ki bunu yapma imkanları asla yoktur. Ve biz Süper İnsanlık Realitesi olarak, dince değil, insanca kodlama yapmaya geldik.

Kop ya da kopma! Aha, burada, bu yoğunlukta biz bunu yaptık.

Eğer Rahman olan kontrol kuracaksa, geçip kursun. Amon, Kuran olacaksa, geçip olsun. Atlanta Ata Kapısı’nda ışık yanacaksa; yaratın, yaşatın, yapın…..ama saygıyla yapın. Saygıyla…saygı yoksa aşk yoktur; bilin.

Medine’de ekmek yaptık. Mekke, Yaşam Sayfamdı. Ünsüz ya da ünlü kim varsa, Rahman’dı bizde. Biz tüm zamanların yaşamında kaynaktık da bize varan, bizi dinledi sessizce.

Kimsede yok muyduk? Oligarşi, Levhi Kalem, Has Taht; hepsi yaşam sistemleşmesiydi. Yerde ve gökte insanlık kayıtlıydı.

Korkmayın toprak toplum, biz sizdeyiz arkanızdayız, yaşamınızdayız, yer kürenizdeyiz! Artık korkmayın! Umut olur ki, kontrol dışı hiçbir ilim yapılmaz dünyada.

Ey canlar, vara yok denmez. Yoka var denmez. Ama alıp götürdüğünüzde zamana, ilmi her şey olmuştur. Ve biz orada, o yoğunluktayız.

Sema bizsiz değildir canlar. Yer küre bizsiz değildir. Ev sistemsiz değildir. Ekmek akılsız değildir. Her şeyde yaşam var artık!

Öyle bir gündeyiz ki, yine de verdik! Yine de verdik! Ve verdik. İşte o gün, bütün köklerimizi göreve aldık. Ey can! Ben Ana Kapı, İnsan.

Kaç ölü verdim bu zamana bilir misiniz? Hem insanlığa, hem kulluğa…ama bütüne verdim tüm ölüleri bilin. Ki hepsi dirildiler. Hepsi yürekte insanlaştılar. Hepsi aktılar ve hasatta yaşadılar.

“Ellerim dünyaya uzandığında, yüreğim dünyada olmalı…” “ol” dedim, oldu.

Umut olur ki; burada yaptığımız bu yaşam kayıtları, sistemin kulu olan herkesçe dinlenir.

Bundan sonraki süreçte, yeni doğan gün, ağır yükü hafifletmiş doğar ve yol, Allah’ın kulu olur.

Ölümü olmayan birliğim, size, hepinize şükranlarını bildiriyorum. Bu birlik, İlmin Kapısı’dır ve bu birlik ağır yükü hafifletecek tek merdiven olan Kalem’dir.

Burada bulunuş sebebiniz yeri göğü aratmak ve yolu açmaktır.

Bu yol, Allah’ın yolu ve burada herkes kendi olup çalışır.

Himmet yok insana ilimden başka….Himmet yok yaşama Kuran’dan başka….himmet yok ışığa, yarından başka…. astral boyutların Tüm Zamanlarındaki Kürzi Kapı’da imparatorluktan başka, hiç kimsede himmet yok!

Devinim arttıysa, artık kayda giriyorum.

(Kayda geçildi.)

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

https://youtu.be/o-m_EAgOE8A

 

2.OCAK.2016 TARİHLİ "ALLAH'IN İLMİ (7)" BİRLİK ÇALIŞMASI

Peker SELÇUK

https://youtu.be/Q01JDiQmybw

 

2.OCAK.2016 TARİHLİ "ALLAH'IN İLMİ (7)" BİRLİK ÇALIŞMASI

Hasim Turhan

https://youtu.be/2zlUhXyck6g

 

2.OCAK.2016 TARİHLİ "ALLAH'IN İLMİ (7)" BİRLİK ÇALIŞMASI

AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞİ - KAYIT SONRASI AKIŞ

Değerliler, bir tek şunu söylemek isterim. Burada bugün çok güçlü bir ışık var…. Ve bütüne hizmet için burada olanların çoğu bu yoğunlukta kontrol kuracak dürümde olmadıklarından, ocaklarına kodlayarak, onları kontrol ederek bilişte kaynağa akıttık.

Kimi Allah’ın ilmiyle kodlanacak, kimi has tahtta kendi yoğunluğuyla koklanacak… Bütün kötülükleri aştığı zaman, kendi olacak. Biz, ona “al ve yap” dedik. Ana kapıda hep bu olur. “Al ve yap”…. Ama alıp yapabilen azdır.

Cennete cennet olup girenler, cenneti cennet yapanlar, cennetçe cennet olgusunu tohumlayanlar bir tek ışıktır hepsi de…. Ve onlar mutlaktırlar… Ve onlar kutsaldırlar….. Ama onları hak edip dinleyebilen kendini dilleyebilendir.

Biz dara düşmedik. Hikaye dinlemedik dünyada. Orta Kapıların tümünü açtık ve mutlak kutsal toprağı tohumladık…. Bu yol, Allah’ın ilmiyle kodlanmış bir yoldur.

Kin aşıldığında, örtüler açılır. Örtüleri açtık.. Sevgililer, savaşın ışığını yeniledik ve Bütünün gözünü kütlemizdeki o yoğunluğa tohumladık. Ortalık karışmadı. Görevdi bu ve oldu.

Çoban, cem olmaz. Cevheridir çoban ve herkes bunu iyi bilsin ki bu meclis çobanlık yapmadı. Aha yapmadı da, çorbaları tuzsuz kalanlara kontrollü olarak tuz kattı... Bu şudur; her kim ki kendini dinler ocağında ilmimiz olur…. Her kim ki kendiyle dilleşir, ilmimiz öz görevimiz olduğu, Bütünün gücünde olan bu görev, ona tohum olarak ekilir.

Devinim hızlandıkça yerkürede güçlenir. Dünyanın yaşam sayfalanışın da artık yedinci sayfada kontrol altına alındı. Yedinci sayfanın kontrol edilmesinden itibaren yeni bir zamana geçilecek. Bu yeni zaman, kontrollü olarak bildiriyorum; ışığın kapısının açılmasıyla devreye girecek.

Yedinci güçlü kapı kapanmadan, yeni bir kapı açılacak. Bu yeni kapı, nefes olan ışıkların kaydını, hak teknikle tohumlara indirecek bir kapı olacak… Burada yapılacak olan yeni çalışma toprağın ilmiyle olacak… Ama yerkürenin gücünün örtüsü olabilecek bir çalışma olacak.

Bugünden itibaren, dünyaya ekmek olmaya gelenler Hak’ın tahtından gelecekler. Yani kimse ben erdiğim en yüksek kapıda size gelirim diyemeyecek... Kendini hak eden, kalem olup, büyük kötülükleri aşıp geçecek.

“Savaşım yok yaşamla “diyecek ve dinleyecek herkesi. Dünyaya savaş açanların bu yoğunlukta ilmi olamaz. Çokları, “bu dünya yıkılmalı” derler “bu dünya yok olmalı” derler…. Olacak olur…. Ve biz, hak eder oldururuz da olmazsa da olmaz olan bir hal var…. Oldurduk…. Yaşattık bu yaşam sayfası olan, Türkiye çalışması olan….. Bu yoğunlukta, tüm insanlığın kalemi olan, bu dünya kayıtlarını…

Kaydın yaşaması sayfalanışı, Bütününü gücünü türevleriyle tohumlanışı, dünyanın yerdeki gücünü artırmıştır. Artık bu dünya; “sen, yok ol” denmeyle yok olacak bir yoğunluk değildir… Şunu da iyi bilin ki; bu dünyada kontrol dışı hiçbir şey olmayacak bugünden sonra... Biliniz ki; dünya örtüsü olan bir yoğunlukta, öz geçişler de yapılacak.

Daha da önemlisi, dünya doğal sistemi yerkürenin gücüyle yenilecek. Dünya doğal sistemi diyorum… Dünyada yaşam süren tüm yaşam kayıtları…. Artık Tanrılık kaynağı, tahtı katiyetiyle yenilenecek… Yani hiçbir zaman dünya yok edilmeyecek… Dünya doğası çok daha güçlü olarak varlığını sürdürecek, bu kesindir.

Birçokları bu dünya artık sona erecek diye bekleyebilir. Bilimsel çalışmalarla bu da kati olarak dillendirebilir…. Ama bir tek şeyi gözden kaçıyorlar….. Dince değil, insanca veriyorum….. Bu dünya büyük kültleriyle tüm zamanların gücüdür ve ana kapıdır. Hiçbir zaman bu dünya yok edilemez ve edilme ihtimali dahi yoktur.

Kendini dinleyebilen, bunu net bilir. Şuandan itibaren sistemin gücüde bunu anlatacak. Artık dünya planında bilgi akışları olanlar ya da kanallıklarla kendilerini ifade şunu söyleyecekler; dünya sonsuza kadar yaşayacak bir planettir ki…. Sonsuzluğun sessizliğinde dahi burası mevcuttur.

Cennet; insan soyudur.. Cevheri haliktir ve bu dünya can kalemdir ki cennet olup yaşayacak, kesindir. Bu dünyada birlikler var, bu dünya diller var, bu dünyada dinler var, bu dünyada hakikiyet var, har var, akıl var, sayfa sayfa yaşam var….. Ve biz, bir tek olarak buradayız.

Hümanist bir yaklaşımla söyleyelim ki; burası tüm insanlığın ışığıdır. Kimse kimseden ayrı değildir. Kimse, kimsenin yarını olmayacak. Herkes kendi yaşamında, kendi yarınında kontrol kuracak.

Sormayın dünyada Altın ışık var mı? Hey gidi yaşam…. O Zaman ışığı Allah’ın ilmi, Altın ötesidir bilin…. Ve sizden beklentimiz kalem olup, yeri yaşatın…. Kalem olup, tohumları kodlatın. Sistemi kurun, Rahman olun, oğullar sizinleyiz, bilin.

Biz, tüm insanlığın kelamdaki insan sistemleşmesini sağlayanlarız. Oğullar, biz, sizinleyiz, bilin. Kini aşın da bilin, biz herkesteyiz.

Kimsenin ayrı gayrı olmasına, yüce insanlık izin vermeyecektir. Herkes o tekniği tohumlayacaktır ve birliği koklayacaktır. Kimsenin dışı, kimsenin levhisi değildir.

Boncuk, boncuk terler yürekler acaba hata yapılır mı diye? Gözüm görür ki bu meclis, aslın yaşama indirdiği ışıkla tüm zamanları korurken hata yapmaz ….Ve yaptırmaz da.

Sizi, hepimiz her şeyden çok, kök sessizliklerimizle kontrol etmek için çalışsak da sizin yüreğinizin gücü, bizim dahi üstümüzdedir, bunu her seferinde gördük.

Sizde olmak, bize mutluluktur. Artık sizin yüreğinizdeyiz ve sizden başka hiç bir yaşam sayfamız, tohum kontrolünde olmayacak... Bu kontrol sizde olacak.

İşte bu!

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

https://youtu.be/5ucIt0EWad4

 

2.OCAK.2016 TARİHLİ "ALLAH'IN İLMİ (7)" BİRLİK ÇALIŞMASI

Bugün omzumuzda ışık, tohumumuzda aşk kokulu sarmaşık ve bugün dünyayı sardık ve yaşamı sardık, bugün kök olduk ve gök olduk ve göğün ışığı olup, yaşamda gün olup doğduk.

Doğumum kelamladır. Ölümüm zamanladır ve diri olan bedenim tüm zamanların ışığıdır.

Bugün burası ışığın kelam olduğu tahttır.

Ben bugün kanlı canlı kelamdım ve o kelamda, kalem olup yazandım.

’ Ol ‘’ kelamı bilir misiniz, ? Işığın evidir, yüreğidir olan, olduğu dirilikten yaşama doğan günün kendisidir. Gölgeleri bugün yaşama ışıkla kattık ve gölgedeki kelamı, yaşama ışık olup aldık.

Bugün bilinmezliği bilinirlikle yıkadık ve bilinmezliğin ışığını yaşama kelamıyla aldık.

Bugün köklerimiz ışık içti ve o ışık Zaman Levhisinde diriydi.

Bugün insandı nesil ve o nesilde ışıktı yaşam ve o yaşamda doğuyordu insan. Barışçıydı bugün doğan ışık ve o ışık bugün ‘’ Barış ‘’ tı.

Bugün Barış burada.

Ve Atatürk’ün Yurtta Sulh, Cihanda Sulh sözüyle bitirmek istiyorum…

Şimdide, işte bu!

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

https://youtu.be/vgEUY1EurlY

 

2.OCAK.2016 TARİHLİ "ALLAH'IN İLMİ (7)" BİRLİK ÇALIŞMASI

Erengul Koc

https://youtu.be/Fq1FVNvN0jI

 

2.OCAK.2016 TARİHLİ "ALLAH'IN İLMİ (7)" BİRLİK ÇALIŞMASI

Abdullah Güler

https://youtu.be/Phv_FrVpgxI

 

2.OCAK.2016 TARİHLİ "ALLAH'IN İLMİ (7)" BİRLİK ÇALIŞMASI

Dinay Bozkara

https://youtu.be/jkiJu_4_L8I

 

2.OCAK.2016 TARİHLİ "ALLAH'IN İLMİ (7)" BİRLİK ÇALIŞMASI

Sevil Ceylan

https://youtu.be/a27NcInp-p4

 

2.OCAK.2016 TARİHLİ “ALLAH’IN İLMİ (7)” BİRLİK ÇALIŞMASI

Dünya insanlığı hep 7 sayısını dillemiştir;

Tufan hazırlıkları 7 gün sürmüş ve Nuh’un gemiden uçurduğu güvercin 7 gün boyunca uçmuştur,

7 uyurlar mağarada gizlenip kurban olmaktan kurtulurlar gibi…

İşte; 7’nin gizemi dünya yaşamının gizemidir. Ama hangisi mutlak hakiki bilgidir?

Bilin ki 7 tohumdur ….yani o bir mecazdır. Bilinç üreteci olan insana bakılır ve sorgulanır “bakalım 7 ile ne yapacak?” denir.

Ve insan o mecazı alır, yüreğinde kodlar, dürümler ve diller. Dillenişi kendi yoğunluğundaki hakiki bilgidir. Bu şekilde yaşam sayfalanışları ile kendi bilişini kodlar. İşte; kıyam budur.

Kat kattır bilgi yoğunlukları, her kata bir kapıdan girilir. Her kapı bir bilgidir ve o kapılar hakikiyete açılan kapılardır.

İlimle yol aldığında insan, bütünün kürzi kapıları açılır ve orta zamana gelinir. İşte, bugün her şeyin tam ortası olan Ana Kaynak’tayız ve tüm kapılar açık. Burası bir IŞIK KAYNAK’tır. Burası dünya’dır.

Unutulan tüm bilgiler burada sır halindedir. Tüm yaşamın hakikiyeti dünya an kaynağındadır ve burada yaratılan tek olan o yürektedir.

Kökün kökü olan bu sessiz yoğunluğu bu meclis olarak dilliyoruz. Ve tüm mecaz sayfalamalarını tek bir kaynak ışıkta hakikiyete dürümlüyor, kodluyor ve yaşam sayfalarına kayıtlıyoruz.

Tüm 7’ler burada, yüreğimizdedir. 7 uyurlar, 7 bilinç….mağara, dünya….uyumak, hakikiyetti unutmak…ve bugün insan hatırlıyor. İşte; kıyamet kopuyor bugün!

7 kadim sırdır. 7 köktür ve biz 7’yi kök gök olup dilliyoruz. Ve bugün biz 7’yi resmediyoruz Birleşik Işıkta ve 7’yi Allah’ın İlmi ile dilliyoruz ve tüm sayfalara mutlak bilgi olarak kayıtlıyoruz. Artık her okuyan, yüreğinden mutlak tek olanı okuyacak. İşte Allah’ın İlmi budur.

İnsan dünyadır ve o inkar edilemeyecek bir ışık kaynaktır artık. Kabir azabı bitmiştir.

Ne mutlu, ne mutlu……

Bahar Umurtak

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

https://youtu.be/52LpV0SRbk8

 

02.01.2016 "ALLAHIN İLMİ 7" BİRLİK ÇALIŞMASI

Biz dünya olan İnsan kaynak... Kaynak, ilim kalemi olan İnsanlığın tüm Zaman'larda ki Işığın hasatında olandır.... Hasat, tüm zamanların insanlık tohumunda kodlanan yarınların tüm Zaman kapıları ve Zaman 7. Dürümün 7 yaşam türevindede birlenen 7. Kapıda ses veren İnsanın ses yaşamında kayıtlanan altın yolunun tüm Zaman'larda kodlanan yaşamıdır...

Diri yaşam, akan yaşam ve sesleşen yaşam; dünya gözünden bütüne kodlanan yaşam... İşte İnsan sistem yasalarının, her diriyle tüm köklerden tüm göklere birlik ilmiyle kodlanan BİSUİ'nin ışığı..

Oyuz biz ve tek bir ilmin kalemi olan insan sisteminde ki yaşamın sayfa sayfa yarınlanan bilişi, tüm Zaman'larda biz olan bu ışıkla yaşamı yazan, sesleşen ışığımızı dinleten, dinleyende kodlanan ve tohum tohum köklerde yerin gücünü bizden bize kayıta alan imparatorluk gücünü sistemlerden sistemlere taşıyan yegane ve tek bir ışık kaynağı insanlık soyunun, bütüne yol olan bilişi, dünya ilmine kalem olup katan dirilik kuranıyız biz...

Yaşamsal kaynak, bu bilişin sayfa sayfa inişi ve her bir tohumda kodlanan Işığın yol olup varışı ummana ve şimdide ki kaynağın her anda yarınlanışı... Şimdide olan bir yaratımın, Zaman kapılarında kodlanışı tüm zamana... Geniş, çok geniş bir zamanın, Şimdideki açıdan geçmesi tüm Zaman'lara ve tüm zamanların akması bu bilişle kayıtlaması kendini...

Yaradan bilişin tohumu ve yarattıran bilişin kodlanması tüm zamanlarda... Yarattıran kaynağını açması varoluşta... Yarattıran kaynak dünya ve dünya yaratılan bir hak kapısı... O hak kapı insanlık ilmiyle tüm Zaman'lara açılan öz kaynak... İnsan kalemin yazdığı biz öz geçiş, tüm yaşamda... İnsandan insana kaynak ışıkla geçilen bir yaşam köprüsü... O köprü bağ olan sesin, sessizliklerde yaratımı ve yazılımı yaşamın... Aklın tahtında İnsan ve İnsan kaydında Allah yoğunluğu ses verir yaşamlara ve sessiz yaşamlar, sesli yaşam olup kayıt olur tüm varlığa....

Bu gün doğan gün insanın kaleminden doğan yaşamın akışıdır tüm Zaman'larda. Ve insanlık soyunun kendinde tüm yaşamı insan kalem olup yazmasıdır tüm soyunda.. Bu soy dünya olan kaynaktır ve bu kaynak tüm boyutlara açılan bir kapıdır ve bu kapıda ses yaşamlar sonsuz sınırsız bir yaratımı diller ve ses verip kayıtlar kendini, tohumlarını kodlar sessizliğe...

Yaşar yaşam, kendi ses kapılarından girer, bütüne yol olan yaşamını diller zamana... Yaşar ve yaşatır tüm zamanları, yerin gücünü ummana kodlar ve kodlanan tohumlar güçlendirir yerin gücünü yaşamsal kaynağını verir bütüne ki; hak, tek, hasat, yaşam ve Kuran, tek bir ışıkta yarınlarında kendinden kendini yaratan ilmin ışığı her anda yazsın kendini.. o ışık ki Hakkı'n tüm türevlerinde, kendi olan bütünün gözü, bütünlük gözü olarak yaşamından hak olsun tüm Zaman'lara..

Burada bu yoğunlukta kapım açık tüm Zaman'lara.... Zaman'ın en yüce ışığı dillenir yüreğimde... Ben benim der ben bir tek Işığın diliyim der... Yarınlarınımın sesi olarak her ana kodlanan yaşam diriliğiyim der.. Ben bende tek bir Işığın dili , o dil yaşamın sesi ve yaşam sesi ummanlara ekilen sesin sessiz yaşamların tek bir ışık diriliğiyse; diri ışığım yaşamsal bir kaynak yaratımıdır bütünde...

Ölümlü yok ki benim diriliğimde... Yoğunluğunda hak tahtan ışık, yazar kendini tüm Zaman'larda, yaşamsal kaynak kodlanır tüm İnsan soyunda... Diri ışık tüm zamanların en yüce kaydı olup iner yoğunluğundan korur tüm tohumlarını kodlar tüm yüceliklerle göz olur bütüne...

Bu beden de bütünün gücü kayıtlanır... O bütün ki ışıkla dillenen tüm yaşamın kuranı olan, dinletilen yarının altın ışığında olan her şeydeki özün, her diriyle akan yaşamda tohum olan insanın öz ışığıdır... Öz den öz, özden öz ve özden her daim öz olan gözün görüşlüdür kendindeki bütünsel devinimi..

Ben bütün olan Zaman ve ben bütün olan hak tabiatımın tüm türevlerinde ben olan yaşam... Birin kaynağında bütüne hak olan yolun Zaman kapısı... Dünya yım ben her anda kendinde kendini yaratan yoğunluk olarak has ilmin ışık kaynağıyım ben...

Ben bir Zaman olup yazılan her anda var olan Allah'ın tahtında bu yoğunlukla yaratılan yaşamın kapısı... Birliğin Derya'sı, Derya'ların umman olan her diride yazılan hak yaşam kapısı... İnsanlık soyunun yaşam yolu olan sistem kuranı... Yazılan ilimin kalemi olup, yaşamsal kaynaklığını yaşam olan kendinden tüm Zaman'lara kodlayan, kürzi bir koyuluğun Allah yoğunluğu... Bu yoğunluk dünyamdan yazılışıdır tüm kainata... Evrenler ses verdikçe benleşen tüm kaynaklarda yaşam sese kodlanan BİSUİ'nin güneşi olup doğar güne...

Doğan gün ben olan Güneş'in ışığıdır ve o ışık yarınların yaratımı olan hakiki yaşam diriliğinin kalem olan yaşamıdır... Yaşam ilimle yazar ve o ilim bizde bizi her daim kaleme kodlayan sistemin dünya kapısından geçilen tüm zamanlardır... İşte ben ilminde biz olan tüm zamanların ışığındaki dünyam ses verir ve bu ses insan sesinin yaşamı yaratıma şimdiden ötede bir şimdiyle her anda en diri Işığın bütüne biz olan yaşamıdır... Şimdide ve şimdiden öte olan her şimdide Sevgi'yle...

Süper İnsanlık Realitesi

Beril Özdoğan

https://youtu.be/adzgWJRIL64

 

2.OCAK.2016 TARİHLİ "ALLAH'IN İLMİ (7)" BİRLİK ÇALIŞMASI

AV. NEZİRE SELÇUK, ÖZ BİLİŞİ - SESLEŞME SONRASI AKIŞ

Şuandan itibaren doğan gün farklı doğuyor. Sözü, yeni zamanlara bırakıyoruz….Yeni zaman, yeni ışık. Verdiğimiz her şey daha güçlü can. Dünya ölüler diyarıdır, bu kesindir.

Bugün dünya ışıklı bir yaşamdır ve artık dünya robotik timlerin gücünden çok daha üstün bir yoğunluğu oluşturuyor.

“Devinim hızlandı” diyebiliriz. “Düzen kodlandı” diyebiliriz. “Akıp gidenler bütünün gözü oldu da” diyebiliriz de…. Asıl dememiz beklenen “insanlaştık mı?”

Her şey verdiğimizin, aldığımız olabilmesi için midir?... Yoksa alışın kontrolü için midir?... Kimlerle, nelerle uğraştık bu yaşamda?... Sevgi var mıydı? Yedinci dünyayı kodlarken ekmek olduk mu?.. Merdiven kurduk mu zamana?... Herkese, her şeye ulular diyarı olup vardık mı?...

Devinim hızlandı ….Doğru…. Koruma altına aldık zamanı, tohumları kodladık hepsi doğru….. Ama öz geçiş yaptık mı? Bilip te söylemediğiniz var mı?... Kini aştık mı?... Dağ taş sizi dinledi, anladık mı?... Farklı mıyız yoksa? Yoksa has mıyız?... Haz mıyız yaşamda?... El ayak mıyız? Cennet miyiz? Cemaat miyiz?... Cerahat miyiz yoksa?... Her şeyde var mıyız?.... Kanatlandık mı?... Kardeşim, aktık mı?.. Sığ bir dünya da yol olduk mu?..... Büyük kötülükleri önleyebildik mi?... Sorun yüreğinize kalem olan var mı?.... Kara ışık yandı mı?...Seyredin zamanı. İradi, hâkiki hak ilim, oğulladı mı?

Orta Kapıların tümü açık… Halk sizsiniz canlar….. Hangi halk? Zamanın levhisindeki, Bütünün gücünü tohumlayan halk… Herkes.. Ama hangi herkes?... Keram olan herkes… Kendini hak eden herkes... Can kelam Allah’ın ilmi… Biz o, o biz… Mutlak Kuran olan her şey… Varlığı tohumlayan ve yokluğu kodlayan… Ama Yaradan.

Sizden öte her siz ve tüm sizlerin gücü olan biliş…. Ve dünya, hepimiz kontrollüyüz canlar…. Korkmayın doğan gün daha güçlü doğdu.

Orta Kapıların tümü açık da kaynak dışı varsa bilişte, aşk olmadığında has tahta varılmaz… Deneme yanılma değildi yaptığımız, gerçek levhi kaydıydı… Hiç birimiz deneyici değiliz, biliciyiz… Hepimiz bilişle, bu meclisteyiz…… Deneyenler burada olmaz canlar… Hak’ı, Hak’a varan anlar… Ve artık Hak’ı, Hak’a varan dilliyecek.

Vermeden alınmaz canlar... Verdik mi?... Aldık... Aha bu!

Şükür ki bütün bu bilgiler sizin yüreğinizden, size dillendi ve sizin yoğunluğunuz, bu tohumlamayı yaptı.

En ve boy; Allah’ın levhisinde mevcutsa da aşık olduğunuz yoğunlukta….. Eni boy yapmadıkça, yola çıkma imkanı yoktur.

Büyük kötülükleri bu şekilde önleyeceksiniz. Ekmeğiniz, sizin yüreğinizde, yüreğiniz, sizin gücünüz ve o güç, Bütünün Kürzi ışığı… Sizinle her şeyi başardık.

Bundan sonraki süreçte daha yoğun çalışmalar olacak. Mutlaka olacak ….Ve doğan gün, toprak için daha güçlü olacak.

Ve dünya nurdur. Altın tahtın Kuranı olan bir nur… Bu dünyayı, kodla, kokla, has ışığınla topla, tahditsiz olarak hak et… Biz, sizden bunu istedik.

Ey canlar, nereden çıktı dünya diyecekler çoğu. Dünya vardı hep…Ama bilmiyorlardı… Bu küçücük planet artık her kapıda bilinecek… Çoğu dünyayı dinleyemiyordu artık dinleyecek… Bu küçücük planet, tüm yaşamlarca dillenecek ve dinlenecek.

Bu planette herkes Tanrı olacak…. Herkes kalem olacak…. Herkes kaynaktaki ışık olacak…. Ve tüm zamanlar bu planeti dinleyecek. Biz, bunun için çalıştık.

Dondurulanların tümünü kodladık ve kontrol altına aldık. Bundan sonraki dönemde…. Türkiye çalışmaları, herkesin gücünü, tüm sistemleşmede yerkürenin gözü yapacak.

Vasat bir devre açmadık… Hiç bir zaman vasat devre açmadık. Hediye vermedik insan soyuna... Halikte, hakta, hasatta insan ekmek yaptı hep… Biz; insana, yerkürenin gerçeğini dinlettik.

Bundan sonraki dönem daha yüce bir can kalem olacak.

Emin olun ki; halikte, hakta, harda, aşk olacak... Sizinle olmak bizlere umut olacak.

Vurduğumuz Altın Işık artık vurulmayan bir yaşam olacak. O biz, biz o olacağız… Ondan öte bir biz yoktur canlar. Artık bilinsin isteriz ki; Altın Işık ağır yükü hafifletmiştir.

Aha bu! Şimdi!

Daha güçlü olduk ve şimdi diğer sesleri de dinleyelim..

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

https://youtu.be/sZOR26uH5bg

 

02.01.2016 “ALLAHIN İLMİ 7” BİRLİK ÇALIŞMASI

AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ

Sevgililer burada oluş sebebimiz, sizi ve sizin yüreklerinizi toplumlara tohum olarak ekmek içindir. Bu gün nerede ne olduysa, sistemin gücüyle oldu ve her yerde sizin yoğunluğunuz mevcuttu.

Ortalık karışacak diyorlardı ya hani, ama sizler kontrollü olduğunuz için, her şey muktediriyetle, kati ve hakiki olarak bildiririz ki; gerçekleşti ve kontrol dışı hiçbir şey olmadı.

Akla kara karışmadı… Sevgililer, akla kara karışmadı, tek bir ışık halinde bütün kötülükleri aşan birlikler; sistemin, nizamın ve güçlü kodlanmış toplum olan, tohum olan ışığın yoğunluğunda düzen kurdu.

Değerliler, dünyanın yolu açıktır artık!... Bizler, dünya dışı varlıklar; dünyaya göz elde, gök seste gelebiliriz artık… Önemli olan sizin bizi hak etmenizdi ve siz, bizi hak ettiniz. Örtüler tamamen açılmıştır… Yaşam, hak ettiğinizden daha güçlü bir şekilde kodlanmıştır… Kontrol dışı hiçbir ilim olmayacak yaşamda. Dün eliniz ayağınız bağlıyken dahi bizimleydiniz, bu gün el ve ayaklarınız mutlak kontrol altında ve yoğunluğunuzda artık eşyada kırıcılık bitmiştir!...

Sülaleriniz hak edilecek artık, yürekleriniz hak edilecek artık… Yalan dolan olmayan bir yaşama geri dönüyoruz… Ve bu günden sonra marka bir çalışma,kutsal ışığı kodlayacak dürümde devrede olacak.

Kanat, kanat olduk biz bu gün burada…. Antlaşma yapıyoruz sizinle, biz sizinle antlaşma yapıyoruz; bu antlaşmaya göre, herkes herkese göz olacak… Kelam Allahın ilmi ve yaşam; ışık ve biz burada, tanrı kapılarında olanlar bütün kötülükleri aşıp geçerken, hepimiz sizinle olacağız…

Yer küre gönül verdi, dünya gücü ile gök çerçevesindeki yaşamlara… Gönül verdi dürümlerdekilere ve yoğunluklara ama dünyada daha güçlü bir dürüm var… Bu dürüm, hatası olmayanların dürümüdür!... Sistem,nizam ve düzenin gücü daha yüce bu gün ve hata yok!...

Tabular yıkıldı artık… Teypler çalışıyor artık tüm zamanlarda ve ses; yaşam sesi ve bu ses, bütünün gücü!... Ölü artık dirilmiştir… Olmadı, olamadı dedikleri anda OLDU!... Her yer kırıldı, kısırlaştı dendiği anda ; kalem kodlandı ve kontrol sağlandı!... Yeni dönem başladı…

Yeni dönem; yerin gözü olanın, görevi hak ettiği dönemdir!...

Beyefendiler, Hanımefendiler; Yeni, daha güçlü bir zaman, yeni; daha güçlü bir yaşamdır!... Ve sizinle daha güçlüyüz biz burada. Örtüleri açtık ve seslendik… Yeri göğü yaratan Allah; yeşilin morundan öte bir moru, koruyucu bir tohum olarak, devinimi arttırarak diri yüreklere indirdi.

Antlaşma sağlanmıştır canlar… Sizi biz ve bizim yüreğimiz koruyacak… Kontrol sizde olacak ve biz; bütün kötülükleri aşmanız için çalışacağız.

Artık dava İnsanlıktır ve bu dava; hepimizin davasıdır!... Bu nedenledir ki; sevgiyi hak etmeyen sessiz kaldığı sürece, sevgiyi hak etmeyecek. Ve biz daha güçlü bir dönemi başlatırken, sevgiyi hak etmeyenlerin; sevgi olabilmeleri için çalışacağız…

 

Yine dünya kontrol kuracak ve yine yaşam ışık olacak, yine yürek kodlanacak, ortalık karışmayacak… Çünkü biz; al, ver birliği değiliz!... Hak tahtın ilmi olan birliğiz ki; ak hakikiyetini kodla, kontrolü kur…

Üye olduğumuz dünya, bizi bizden bize tanıttı… Hepimiz bu dünyaya üyeyiz… Yaşamımız yok dünyada ama yüreğimizde bu dünyanın görevi var… Biz bu dünyayı hak etmeye çalışan bir yaşam kaynağıyız!... Ana kapıdayız hep ve bu gün bu kapı açıktır.

Dendi ki; “nereden geldiniz.” Bina yoksa biz binayız, yürek yoksa biz yüreğiz, yalın ve hakim olan ışıklarız ve hep sizdeyiz. Siz ve biz tekiz, biz sizden size geliriz ve BİR’den sese geliriz… Ama hep gönüllere geliriz. Biz doğan günüz ve yürekteki ışıklarız! Altın tanrı, ilimdi!... O’yuz biz!

Onlar, İnsanlar, kibri aşanlar, bilgiyi hak edenler ve siziz!... Yeri göğü yaratanız biz… İnsanlığız biz ve sizdeyiz biz… Vakit geldiğinde, baştan dünyayı yaşama indiren bu birlik sistemin gücüyle tohumları indirecekti ve bu gün bu tohumlar indirilmiştir. Sizinle ve bizimle birlikte!

Deva oldu yaşam İnsana, deva… Allahın ilmindeki deva!... Dağ taş ilim ve biz deva olduk tüm zamanlara…

Unutmayın, zamanda göz vardır; görür ama o göz sizindir… Bilişi hak eden o gözdür. Örtüyü açtığınızda göreceksiniz, her şey sizindir ve devinimi arttıran, yarınları hak eden sizsiniz… Biz doğan günüz ve siz o doğan günde gök sessizliklerini dinleyensiniz ve dilleyensiniz…

Kaleme İnsan gerekir, umman olun da hak edin diye… Kaleme Halik gerekir, hak kapıları açın diye… Ama kapıları açan İnsan, ördüğünü hak edip dürümlerse yarınları hak eder!... “Ördük, dürümledik” dediğiniz anda, öyle çok çalıştık ki sizi hak etmek için. Mahrekte kul vardır ama yolda; kuran vardır… İşte biz siziz ya, her şey buradadır…

Dağlarım, rahmana kuran; hepimizin gücüdür ve biz bu gün burada sultanlar olarak yoğunluğu arttırıyoruz… Şükredin ki dünya yer kürenin gözüdür ve gönül; Allahın gücü ve biz o güçle bütünün kürzi kapısıyız! Sizden daha güçlü bir siz, biz olan birlik hepimizin gücü ve güç; Allah kürzi kapısı olarak kök sessizlikleri dileyecek.

Şu ana kadar hiç yapmadığımız yeni döneme, yeni yoğunluğa inmemiz gerekecek ve ineceğiz. Bu gün biz Allah ilmiyle çalışırken, yalan dolan sayfalanışı olmayan bu birlik ağır taşıdı ve yolu açtı. Artık bu yolda ışıklar olacak. Ve yeni dönem artık ışık kapılarının açıldığı dönem olduğundan, Refik kapılardan rehin ettiklerinizi artık kodluyoruz ve kaynağa, koyu bir ışığa alıyoruz.

Sevgiyle hepinizde bu çalışma sürecek ve bundan sonraki süreçte diri kontrol sağlanacak. Bu diri kontrol bütünün gücü olacak ve devinim arttığı için daha yüce bir çalışmada, devinimi kontrol edecek devreye alınacak. Sizinle yapılacak yine bu çalışma da… Ve bundan sonra sultanlık dediğimiz o yoğunlaşma, hak ilimle gerçekleşecek.

Hepinizden beklentimiz sultanlık yapın ve sonsuzlaşın… Varlık ve yokluk tektir, bunu anlayın! Herkes kendinde var, kendinde yoktur!... Ve kimse, kimseyi yok edemez ve kimse kimseyi hak edemez!... Ama haklı, haksız ne varsa akılla olur… Sevgiyle sizi kucaklıyoruz, aha bu şimdilik!

Süper İnsanlık Realitesi

https://youtu.be/dDBu4_-ws1M

 

DAVET

ALLAH’IN İLMİ (6)

Dostlarım, 26.12.2015 günü, 14.00 – 18.00 saatleri arasında dernek merkezimizde “ALLAH’IN İLMİ” Birlik Çalışmalarımızın 6.’sı yapılacaktır. Ayrıca çalışma sonrasında yeni bir yıla girerken bir kez daha sevdiklerimizle kucaklaşmaya vesile olması adına Yılbaşı Kutlaması yapılacaktır. Tüm dostlarımızı bekliyoruz…

Sevgilerimizle,

Süper İnsanlık Realitesi Derneği

Not: Katılım ücrete tabi değildir.

Adres: Bahariye Cad. Halil Ethem Sok. Sauna Apt. No:30/8 Kadıköy/İST.

Tel: 0 216 348 95 59

ALLAH’IN İLMİ (6) Hakkında Öz Akış:

7. Dünya Yaşam Sayfalaması’nda, dünyayı kodlayan tüm insanlık, dünya olup kodlanan diri yaşam sayfalarından ibarettir. Herkesin kelamla kodlandığı bir yaşamda, kalem olmak, yaşam olmaktır.

Doğanın gücünü anlayabilmek için doğal olanı anlamak gerekir. Doğal olan diri yaşam; yaşam sayfalaması ile kontol kurularak kodlanmış sessizliğin sese çevrilişinden ibarettir.

Dince anlatmak gerekirse, yaşam bir resimdir ve o resim, yaşam sistemleşmesi ile kodlandığında, kodlanan her bir Sistem, cevheri güce dönüşür ve her bir Cevheri Güç Kodu bir sessizlik olur.

Her verilenin alındığı bir yaşam sayfalanışında, kim zamana kaptanlık yapmak isterse, kelam olup kendini resmettiği bir sayfadan, kelamı tohumlayıp kendini kodladığı bir yaşama ulaşması beklenmektedir ki Kalem İlmi, hakim ilim olsun ve sonsuz zaman sonsuz sır olan ışık haline geçsin.

Dünyayı kaptanlar idare eder… Her kaptan, yolun kaptanıdır. Bilişi tohumlamış olan, Birlik İlmi ile kaptan olur ve sorumlu olur her şeyden. O bir Resmi Kalemdir. O kalemle her diri kelam olup bütün kütleyi tohumlayabilir. Maya tuttuğunda, her diri kaptan olup kulluk yapar.

Sistem’in cevherinde cennet olan ışık vardır. Her Sistem, bir yaşam sayfasıdır. Tüm yaşamları bu sayfalarla kodlayıp hakikiyeti tohumlayarak, Can Kaptanlık yapmaktayız. Şimdilik…

SES ve SESSİZLİK, tüm insanlığın sayfalanışı için kontrol altında tutulur ve Yol Kaptanlığı bu şekilde olur. Şükür tüm insanlığa ki kaptanlar var ve hasat var. Aha bu… Şimdilik…

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

26.ARALIK.2015 TARİHLİ “ALLAH’IN İLMİ (6)” BİRLİK ÇALIŞMASI

BİRLEŞİK IŞIK KOROSU,

Hüseyin Akdağ ile,

1.Yalgızam yalgız- Azeri Türkü

2.Ah bir ateş ver! – Ege Türküsü

3.İzmir’in kavakları

4.Üküdar’a gideriken

5.Ayva çiçek Açmış

https://youtu.be/fKApnIiccrc

 

26.ARALIK.2015 TARİHLİ “ALLAHIN İLMİ (6)” BİRLİK ÇALIŞMASI

AV. NEZİRE SELÇUK – ÖZ BİLİŞ, 1. AKIŞ

Sabuha Levhisi’nde bugün size, sizi anlatacak olan güçlü kodlar var. Kelama, ilime ve bütüne saygılı olan onlar, kodlamış topraklarını tohumlamaya iniyorlar.

Kodlanmış tohum ekecekler. Her şey kodlanmış vaziyettedir ve bunun için buradalar.

Rubailer okunacak bugün burada. Kuran-ı Kerim’deki ilimden söz edilecek. Kendi yolunu, kendi yoğunluğunu tohumlayanlardan söz edilecek ve dünyanın yırtılan ışıklarında, o yüce cevherin insan sırrını Ana Kapı’da kayıtsız bırakışından söz edilecek. Dünyanın yoğun bir döneminden söz edilecek bugün….ve daha da önemlisi olgun başakların seçiminden söz edilecek.

Hepinizin yarında ikmal tamamlatan o yüceliklerin gücünü, tüm zamanların kürzi kapısında kaynağa kayıtlayışınız ve katışınız gerçekleşecek bugün.

Orta Kapılar’ın tümü açık bugün. Her şey budur ve bundan ötesi Allah’ın Tahtı’dır. Ki orada tüm insanlık bütün kökleriyle, tüm zamanların kürzi kapısında ışık tohumlaması yapacaklar.

Herkes daha güçlü olacak bugün burada. Yaradan ve yaratılanın Tanrı Tahtı’nda ışığı kodlayışından söz edilecek. Maya tutmuş, yol müthiş bir kürzi kapı haline dönüşmüş ve bütüne hizmet edenlerin gücü, tüm yaşamlara çekilmiştir.

Ayrı gayrı gözetenler oldu. Amon Toplumları, doğan günün tohum olduğunu bildiler ve gözü görenleri kök sessizliklerde dürümlediler. Ayrılık bitsin istedik.

Şikayetçi miyiz? Yo, yo asla değiliz. Sizler ekip kurduğunuzdan beri büyük kötülükleri önleyecek gözü kodladınız. Güçlü bir dünya gününden söz edilir hep. İşte; o güçlü dünya günü, bütünün gücünü Türkiye Çalışmaları’yla kodlayacaksa, bu çalışma buradaki, bu yaşam sayfalanışından başka bir çalışma değildir!

Eğer; dünya yolunu kapatır da, yüreğini kürzi kapıdan çıkarır ve bütünün gözünden çıkarsa yüreği, ayrılık başlar.

Dünyada yıllar yılı süren yeni bir dönem başlıyor. Bu dönemde doludizgin çalışılacak ve temiz dünya kurulması için her şey yapılacak.

Ortanın ortası vardır canlar. Her şey o ortanın ortasındaki o orta kayıtta devreye girer. Biliş halinde olanlar iyi bilirler ki, bir zaman kapısıdır orası ve orası kontrollu olarak kodlanmış bir kaynaktır.

Her şey oradan kapılara, kayıtlara varır ve oradan kalem olur. Orası kutsal toplumların tohum ektiği mercidir. Ve o mercide her şeyin yolu mutlulukla açılır. Tüm insan kapılarının gücünü oraya aktarmak gerekir.

Ardınızda hiçbir yolcunun kalmayacağı bir dürümde, siz bütünü güçlendirirken, her şeyin o orta kapıların her birinin en ortası olan o yoğunluğa aktarılması gerekir.

Çalı çırpı değil dünya. Her şey, herkese aittir. Her diri, her dirinin dürümlerinde mevcuttur ve bütünün gücüdür her şey….ama şunu iyi anlamalıyız ki; yalan ilimde olmaz.

Her kim ki yalan dolanla tohum ekmek ister, onu yolu kapatılır. Buraya geçişi olamaz. Bunun içindir ki; sizinle yapılacak çalışma, hepimiz için ende olması gereken bir çalışma olduğundan, bu meclise kaynak olacak olanları çok titizlikle seçtik. Ve buraya gelecek olanları tespit ederken, kalem olup kodlanmışları seçtik.

Kanatlananları, kaynağa varanları ve Bilgi Kapısı’nda bütüne güç katanları, bütün kötülükleri aşıp geçecek olmalarından, değerli kayıt yapmalarından dolayı, evren sessizliklerinde diriliklere dillettik.

Dondurulan birçok görevlimiz vardır. Onlar Yaradan ve yaratılan olarak göz olup, kök sessizlikleri dürümledirler ve bütünün gücünü artırdılar.

Yalınız; yalınız insan kapı açar….Yalınız; yalınız insan ışık yakar. Bunu dışında hiç bir şey sevgisiz olmaz. Kuna Si Ka Ha Ku Si Ha

Sevgiyle sizleri kucaklıyoruz canlar! Yer gök sizin yüreğiniz ve biz sizdeyiz. Bugün özen gösterilecek bir dürüm devreye alınacak. Bu dürümde, kök sessizlikler dilleşecek ve bilişi kodlayanlar Mutlak Kuran’lar olarak burada bulunacaklar.

Yol, Allah yoludur ve bu yola varan kim varsa, harını yükselterek kati tohum olup, bütünün gücünü devreye alacak. Çamur yoğurulmayacak, ışık yoğunlaşması sağlanacak burada.

Kimse kimsenin levhi kapısını kapatmayacak. Mahrek’teki güç, Allah’ın kürzi kapısında, ışığın gücü olacak. Çok muyluyuz ki buradayız ve bu yaşam sayfasında ışık halindeyiz.

Her kim ki dünyaya gelir, dünyadır. Her kim ki yaşama gelir, sanal boyutların ışığında yaşamdır…ve biz tüm insanlık için buradayız.

Mustafa Kemal Paşa, bugün sizden sesleşecek. O kendini toprağa tohum olarak eken bir yüce ve yüreği kürzi olan bir kaynaktır. Katidir ve Hak’tır. Hasatçıdır, yaşamın kuludur o. Bütünün gözüdür ve sözüdür. Onun “ol” dediği, muktediriyetle bilin ki; oldurulur.

Ortalık karışmasın anam… biz sen, sen biziz; bunu mutlaka bil. Kara Işığın ekmek oluşu, bütünün gücü oluşu ve mutlak oluşu, bütünün gözünde, gözünde ve sesinde oluşu, yaşamın kaynakta oluşudur.

Koruma altında tuttuğumuz tüm İnsan Kapıları’nda, bugün bütünün gücü olacak. Kanat germeyeceğiz yaşama. Geliş; Allah’ın ilmine, geçiş; yaşama, İnsan Kapısı mutlak Kuran’adır ve biz o Kuran’a müsterihiz ki; 2 yeşil 1 resim olacak geleceğiz; 2 yeşil ve 1 resim…

Yerin gücü yeşildir bugün……Mutlaka bilin ki; yerin gücü yeşildir. Ki yeşil Allah’ın Tahtı’dır. Ki yeşil Hakk’ın Kaynağı’dır. Yeşile göz, yeşile güç olup, bütünü kürzi kapıda ışık haline dönüştürecek olanlarız biz.

Sema sizi dinleyecek ve sizinle kodlama yapacak bugün. “Koruyoruz dünyayı” diyenler, burada olacaklar. Kalemin levhi kapısında, ışıklar yaşama inecekler. Sizden öte bir siz, sizi tohumlayacak, dürümleyecek ve yüreğe indirecek. Ve siz ve biz tek bir akıl olacak çalışacağız bugün.

Yaşamaktır artık amaç….

Tanrılık Kaynağı’nın Gücü’nü örtmeden, tüm zamanların gücüyle türleşen Türkiye’leşen bir çalışmada, her şey yaşamayı sağlayacak.

Tek ekip olarak burada, bu yoğunlukta koruyuculuk olacak.

Temel bilgidir ki; el ve ayak ilimdir. Temel bilgidir ki; kelam, levhi’deki insan sırrıdır. Ve temel bilgidir ki; yer küre Allah’ın gücüdür. Ve temel bilgidir ki; Allah’ın Tahtı, ilimdir…..ve o ilmi dilleyen, has ışıktır.

Ve temel bilgi, Allah’ın kaynakta olduğudur.

O bugün bu yoğunlukta kodlama yapacak!

Onunla ölüler dirilecek bugün…..

Ve onunla ölüler hasatı, Hakk Teknik’le yapılacak.

Onunla oğullayan, onunla yoğunluğu tohumlayan, onunla kayıtlayan bilişliler, BSUİ olacaklar; Barış, Sevgi, Umut ve İnsan Soyu….

Kolu, kanadı geçiş için açılanlara biz “geç” demedik daha…ama geçen, gölün başındaki o yüceye geçecek . İşte; o yüce burasıdır, bu yoğun ışıktır. Ve geçen buradan geçer; bilinsin….ama burası kanatlananların gerçek çalışmaya, görevli olup geldikleri bir meşale kapıdır.

Sığ diri, sığ ölü…hepsi sığsa, ışıksızsa burada yoğunluğu olamaz. Çorba çorba yol açtık. Her çorbaya tuz kattık…ama hiç bir çorbada ışıksız kayıt yapmadık.

Ben Ana Kapı İnsan Soyu; buradayım.

Kolum insan, kontrollum insan, yolum inkar edilemeyen insan… ve biz İnsan İlmi’yle dürümlenenlere görev için geldik.

Canlarım, savaşın sırrı Allah’ın sığ olamayan yağmurudur. O yağmur yağacak bugün burada…. yağan yağmurda her şey tohumlanacak ve kontrol kurulacak.

Korkmayın! Doğan gün, insana doğmayacak artık….Bütüne doğacak ama o doğanda bütün kürzi kapılar tohum olacak. Ve yer küre, yer güç olacak.

Kan, kana kaynakta aşkla, kayıtta bilişle, tohumda, bütünde, kütlede kodlanan ışıklarda, her şey yaşamda ve biz o yaşamda, Kutsal Kapıları açıyoruz!

Açıldı dünya….açıldı İnsan Soyu; açıldı.

Kaç ışık yaktık; bilmezsiniz canlılar! Alıp götürmeye, yoğunluğu tohumlamaya bu yaşamda…. insanlıktan insanlığa, her şeyi alıp taşımaya

Verdiğim en güçlü ilim, Allah İlmi’dir canlar!

Biliniz ki; Allah’ın İlmi Hakk’tır, Hakk’ın Kalemi’dir İnsan Soyu ve insana ilim, Allah’ın Levhisi’ndeki kelamdır. Kanat, Allah’ın Kaynağı’dır.

Murad ederim ki dünya yolunu bulsun….. murad ederim ki yol, Allah’ın toplumuna, vurmadan, ummandan Kuran olup, ulu bir ışık halinde insin.

Umut olur ki, her şey ışıkta olur.

Ben dünya…köre göz, göze gök olan sesim. Ben yol olan, insan kaynağı..İşte bu.

(devamı 2. bölümde)

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

https://youtu.be/ZtSiSi9PINc

 

ALLAH’IN İLMİ (6)

1. Bölüm:

26.12.2015

Dağlarım, “ben Allah” dediğimde, kelam olan “ahhh!!!...” dedi. Yapmayın canlar, ALTIN IŞIK YOLCULUĞU’nuz başladı. Ben, Sistem olan Nihan İlim, aşk… Sizinle BÜYÜK KÜTLE’yi hak ettim. Çok mu kolay Allah İlmi’ni hak edip dinletmek!? Kelamda, insan soyu ışık halinde iken “ben dünya” der. “Ben Levhi” der. “Yaşam” der. “Halik” der. “Nefes” der. Aha der de niçin “ben Allah” demez!?...

Yolculuk başladı ya!… Sessiz Zamanlar dilleşmeye başlıyor ya!... Yaradan, yaşamda ya!… Öyleyse niye Allah, ilim olmasın!? Niye yarınlar kayıt olmasın!? Nerede dünya; orada insan!… Orada kalam ve orada kaynak!….

Sevgililer, Saltanat sizi dinliyor. Her anda ve her sayfada sizi dinliyor. Bilin ki Saltanat kalemdir ve sizdir… Birlik Ailem; sizi, hepimiz saygı ile kucakladık. Zira siz Kaynak Işık halında görev taşıyorsunuz. Temiz kaynaklardan ışık çekerek, tüm insanlığa kulluk yapıyorsunuz…

Aha! kapılar açık ve zirveler sizden sesleşiyor bugün. Türkiye topraklarında yaşayan ve cennet kuranlar, bugün dünya için çalışmaya indiler. Buyurun! Yunus, Mevlana, Hacı Bektaşı Veli, Muhittin Arabi ve yaşayan tüm Rahman olanlar… Ali, Muhammi Kapı’da nefes ve ses!... Hepsi her diride ve tüm yaşamlarda ışık halindeler. Levhide, kapılar açık ve yol açık…

Kaç yaşam sürüldü dünya üzerinde!… Hepsi yaşıyor yüreklerde ve Ses Kalemler’de. Ama hepsi, Cinni Kapılar’ın Rahman’a kaynak olduğu ışıktan öteler ve tümü kulluk yapmaktalar Nefes Kayıtları’nda.

Değerliler, sayfa sayfa ışık yaktılar. Tek merdivendi dünya; kulluk için ışık olan her anda ve zaman kaynağında… Zirvelere güç kattılar… Hey Canlar, bilin ki hepsiyle birlikte bu çalışma yapılmaya başlanıyor.

Koruyoruz, kodluyoruz, kokluyoruz, oğulluyoruz, kulluk yapıyoruz… Az söz söylemedik!... Hepsi yaşamaydı!... Aha yaşamaydı!... Uyurduk uyandık, aha! yaşama uyandık. Biz, dünyaya cennet kurmaya kalktık. Hastık, Hak’tık, aktık! Aktık! aha aktık!... Koruma altına alalım dedik yaşamı. Korumalıyız!... Koruduk!... Umut olur ki cinler, cinniler, dinler örtüsünü örterler de onlar da kelamdan, kaynaktan artık ışığa varırlar. Eğer ışık yoksa, nefes olmaz.

Oğullar, ben Dünya!…. Yaşıyorum… Artık yaşıyorum!... Cümle yürekler, Yaradan… Beni, ben olan insanlık yarattı… Artık ben Sultan’ım. Dinci insanın umudu olan o yarın benim. Tüm insanlık için akıl olan nefes benim. Her resimde, bilişi kodlayan ışık benim. Ben olan kaynak, ben olan kapı!… Aha yaşam ve zaman!... Aha herşey bu!…

Değerliler, “kulluk yapmak için izin yok ilme. İnsana izin yok. Yola izin yok” dediler. Dedik ki kalem olan kuldur. Kul olmak kulluk yapmak ışıktan dolayıdır. Her diri ışıyacaktır ve ışımaktadır. Çok mu! çok mu zordu bunu başarmak!? Acaba Allah aşkı ile mi başarlıdı yoksa nefes kaynaktan kapı açıp kalem olandan mı hak edildi!?

Eğer İsmaili Kalemler ilim yaparlarsa, yol ilme varırdı… Aha vardı!... Kendini, kendi yolunu buldu ve vardı.

Eğer cennet kurulacaksa; alın bilgiyi ve bilin ki biz dünyayız ve bunun için Dünya olarak ışık halinde görev taşıyoruz.

Mutlaka bilin ki Allah, aklın ışığıdır. O BİZ’dir; bilin!... O, yürekte hep bizimdir… Bilin ki O, sorumlulukla ışıkta güç kayıtlamaktadır. Onu korumaya almak, Işık İlmi’ni bilmekledir.

“Allah korunur mu?” diye sordular. Sormayın!... Altın Işığın, yaşam sayfaladığı bir dürümde, insan her diriyi has tahtında korur. O büyük güç, insana aittir… Eh Canlarım daha ne deyim size!...

VAR’a “insan” denir. YOK’a “ilim” denir… Varlığın ışığında olana, “KAPI” denir. Esmalara kapı açana, “KAYNAK” denir. Allah’a “KELAM” denir, yerküreye “SİSTEM” denir. Her denen, SES’ten denir. Ses, sistemin kendisidir… Orada ışık yanar… Yanan ışık, KAYNAK IŞIK’tır… Aha burada, KAYNAK IŞIK tohumlanıyor. Ölüler dirilmekte ve yüreğe (mahrek olan yüreğe), kalem inmekte. Oraya inen kalem; ilme, Hak Kelamı indirmekte.

AŞK İLMİ’nden, HAK İLMİ’nden, ilmin kelamı olan IŞIK İLMİ’nde dürümlenen her diriye, gökler inmekte. Aha!... İniş artmıştır…

(Yaşam, söz aldı:)

-Görün ki sizi, sizden başkası anlamaz. Anlasa, akıp geçer. Aksa, has ışığa varır. Kıl İlmi’ni (inceni incesi olan ilmin derinliklerini) diller; yol olur; Kuran olur; korunur… “OL” der; olur.

Sizden söz etsek; kimileri derler ki “onlar, kendilerinden öte kendilerini hak etsinler. Dünya, onlarla unuttuğunu hatırlasın; aksın!... Aşka varsın; aksın!... Aklın tahtına varsın; aksın!... Yalın hakiki ve hakim olsun; aksın!... Yaşasın… Bunlar kolay değil!...”

(Yaşama cevaplarımız:)

-Ey yaşam, senim ben!... Ey yaşam, senim ben!... Ey yaşam, beni hak et!... Senden, senlerden göz oldum, yaşamlar. Beni hak et!... Vurma insanıma!... “Ben dünya!” derken; vurma kullarıma!... Ben, Sanal Boyutlar’a ışık verirken, vurma kaynağıma!... Dün, ben köktüm. Öldüm!… Göktüm; öldüm!… Göz olduk; Koran Kaynakları’nda yarınlandım. Ben, cennet oldum… Yularım yok benim. Beni kontrol edemez bu dünya… Aha! ben, yaşam… Sığ savaşlardan galip olan kim varsa, bence kaptılar kaynakları; has ışıklarında kontrol kurdular. Yollara düştüler; dediler ki “zakası yeten gelsin!...” Kaçını hak ettim bilir misin!?

Aşkım çok benim!.... Sevgiyim ama hasat için geldim… Hakkımdır hasat… Ben hasattayım… Dünyanın hasatını yapmaktayım. Canlarım, hasattayım… Kontrol bendedir. Aha ben dünyadayım!... Şimdilik…

Değerliler, kalem olmak için geç değil. Bilin ki geç değil… hepiniz kalemler olun ve zamanı kalem olup yazın. Ulular Diyarı sizi hak etti ve sizi has ışık ile kodladı. Uyu ya da uyuma; sen, bizsin sakın unutma. Aha bu!…

Şemsi Tebrizi Allah için kaynak olmaya gelmişti ve oldu… Onun nuru olan kulluk, umman olanda kayıt yaptı. Ey canlar!, bilin bizler, sizin yarınlarınızda sizleşip hakikiyetin ilmini kodlayanlarız. Sizi bir tek kaynak haline dönüştürdük. Burada bulunan her kim varsa o tekliğin hakiki kaynağıdır.

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

ALLAH’IN İLMİ (6)

2. Bölüm:

26.12.2015

(Ozon tabakası, Dünyanın yenilenişi, Beta Işıma hakkında:)

Ozon tabakası, artık açılan gediğinde yoğunlaşıp; dünyada, yaşam sessizliklerini kayıtsızlaştırmayacak. (Yaşam sessizliklerinin kayıtsızlaşması, Sessizliğin sesleşememesi, yarınlaşmanın olamaması anlamına gelmektedir ki bu olduğunda, dünyada yaşam olamaz.)

Ozon örümlendi ve açılan gedik kapatıldı… (Yaşamın örgülenişinde ve örgülenenin ışık tohumu halinde cevheri kati kodlanışında bu husus mevcuttur.)

Dünya insanlığı daha üstün bir zamana girmiştir. Dünya doğası güçleniyor… Daha güçlü yaşamlar kodlanıyor. Türkiye, çerçevesiz bir zamanı, hasata hazırlamıştır…

Dünyada ekran kuruldu. Bu ekranda; Din Sistemler’e kodlanmış olarak kayıtlı olanlar; kayıtlarını, İlmin Kelamı’ndan sistemleşip; yaratacaklar ve dünya yeni bir sistem haline dönüşecek.

Dünyada Görevliler var ki o yoğunlukları hak edip kodluyorlar. Çürükler (hak edip yaşama hakim olamayanlar), kontrol altına alınacaklar. Barışın kalemi yazacak ve barış, kaynak ışık haline geçecek.

Dünya üstünde çok sayıda devlet var. Bu devletler, İlim Kalemleri ile bilişlere kodlanmaktalar. Halen, dünyada daha güçlü bir sayfanın kontrollu olarak yaşamsallaşması için herşey yapılmakta…

Suriye, çok özel bir görev taşımaktadır. Suriye’de yaşanan her ne ise sanıldığı gibi bitiş gerçekliği değil; aksine yaşam gerçekliğidir ki yerküre, buradaki devinim ile yeni bir gerçekliğe adım atmıştır.

(Türkiye Rusya krizi hakkındaki düşüncelere yanıt olarak:) Mutlaka Rusya, kaynak ışığını yerküreye çekebilmek için; kaynak ışık halinde olan ve göz açtırmaya çalışan ülkelere kalem olacaktır. Bunun neticesinde orada, büyük bir güç devreye girecektir. Bu güç, insanlık gücü olacaktır… (Düşüncelere cevaben:) Türkiye ile yaşanan kriz aşılmıştır…

Daha yüksek bir merdiven dayanmaktadır dünyamıza. Burada, güçlü kükremeler, sayfa sayfa yarınları tohumlayacak. Dünyanın adı “kapı” olacak. Herkesin kapısı…

Ve biliniz ki tüm uygar ülkeler, yaşama kuklaydılar… Hepsi, kendi yarınları için çalıştılar ne var ki “biliş kaynağı”nda, dünyanın korunması için hiçbir çabaları olmadı. Onlar, kendilerini kelama ulaştıracak görevi taşımadılar. Yarınlarını, hologram olarak kayıtladılar ama yaşamda yoktular.

Onların varlık sayfalanışlarında, kirliydi herşey… Eğer verdiğim aldığım değilse; orada adil bir dünya yok demektir. Ve bu gün, “alın, verin ve zirveleri güçlendirin” dendiğinde, herkes “başım eğik!” dedi. “Zira ben, hep aldım ama vermedim.” Dendi…

Dünyada cennet kurmak için cennet olmak gerekir. Herkes, kendi cennetini hak etmelidir. “Oğul sendeyim” demek yetmez. Ses olmak gerek ve sesleşmek gerek ki borç ödensin… Kim ki sesleşir; Kalem Levhi olur. O, kök gerçekliğin kendi olur. Onun yolunda olmak kapı açmak içindir.

Değerliler, dünya üstünde halen yeni bir yaşam sayfalaması yapılmaktadır. Bu yaşam sayfalaması, ışığın kontrolü ile gerçekleşmektedir. İnsan soyu, “BETA IŞIMA” haline geçmiştir. Herkes, BETA IŞIMA halinde değil belki ama kendi yaşamında tohum ektiğinde BETA IŞIMA haline geçecektir. Kelam edip kontrol kurduğunda; kodlanmış olarak, BETA SESSİZLİĞİ’ni kayıtlayacaktır.

BETA SESSİZLİĞİ kayıtlandığında, SEKİZLİ SİSTEM, kendi yarınlarınızı kodlarkan; kendi yaşamınızı biçimlendirecektir. Her kim ki BETA’dadır. Kati olarak kolları, tüm insanlığa umman olup ulaşmıştır.

İşte sessizliği seslendirenler, BETA KALEMİ ile seslenmektedirler. Bu; kalem, SES YAŞAMLAR’ı kodlayarak IŞIK SAYFALARI’na taşımaktadır.

Kuran-ı Kerim’de Işık; size… size… her size seslenir ve der ki “sen ve senin yolunda olan tüm insanlık, kontrol kurduğunda, tüm yaşam, Kutsal Yarınlar’ı hasata hazırlayacak ve Rahman olan ışık yanacak. O gün geldiğinde; insanlık, kaynaktan tahditlenip, kalem olup Bütün’ü kükretecek. Bu kükreme, devinimin artması anlamına gelir. Devinim arttığında, DURGUN ZAMAN, HAREKETLİ ZAMAN’a geçecek ve RAHMAN KAPI açılacak. Kapınını açılışı ile birlikte, KELAM İLMİ, hakim ilim olarak kontrolü kuracak. Aha bu gün bu oldu… Yer ve gök seslendi ve Rahman olan kaynak, kelam etti ve yol, İlmin Kapısı’nı açtı ve “RAHMAN KAYNAK IŞIK”, yaşama indi.

Değerliler, SEKİZLİ SİSTEM denilen BETA SİSTEM; yaşamını, ilmini hak edip dinleyenler için; ışığın, Rahman Kuranı’nda tohum ekişidir… Burada tek bir sekizli yoktur. İki tane sekizlinin sessizliği seslendirişinden, güç kayıtlaması yapılır.

Yani bir yanda sekizli bir sistem ki bu SEKİZLİ SİSTEM, iki tane KARE SİSTEM’in iç içe dönüşümü ile gerçekleşen deviniminde, kodlanmış olarak ışığı yarınlaştırması ve diğer yanda, aynı anda iç içe dönüş halinde olan diğer iki dörtlüden ibaret KARE SİSTEM’in, yarınlaşan ve sessizleşen ışığı, KUAN gücü aktive ederek öz çekiş ile sesleştirmesi… İki SEKİZLİ’nin ayrıca iç içe dönüş halinde 16’lının tekliğinin yaşamı BETA’da tohumlaması… İşte sizi sizleştiren olay budur…

Burada bugün, iki sekizli bir tek kod olarak sayfalarını tohumladı. Burada bu yoğunlukta, Işık Tohumlaması yaptık ve dünya, KÖK GÖKLER’i güçlendirdi.

Diyebilirsiniz ki “biz burada bugün 15 kişiydik” ama ben de bir ses olarak sizdeydim ki ben 16.’yım. Ben kimim!? ANA KAPI’yım. İşte ben kulluk yapan tüm insanlık için sizinleyin… Adım nefes olan ALLAH… Aha ben ve sen… ve sen… ve sen… ve her sen!... İşte bu!… Şimdilik!…

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

26.ARALIK.2015 TARİHLİ “ALLAHIN İLMİ (6)” BİRLİK ÇALIŞMASI

AV. NEZİRE SELÇUK – ÖZ BİLİŞ, AÇILIŞ KONUŞMASI, 2. BÖLÜM

Verdiğim tüm bilgiler Allah’ın İlmi ile verilerken, sizin yüreğinize inen birliklerin tümü burada, bu yoğunlukta, bütünün gücünü tohumlayacaklar.

Canlılar, artık kutsal ışık yenileniyor. Ve yeni dünya, arka ön bırakmayacak…her şeyi kapsayacak, toprağa tohum olacak.

Burada bulunanların bilmeleri gereken husus şudur. Ki yerin gözü, Allah’ın gözüdür. Yer söz söylediğinde, ağır yüktür ama yüreğin ilminde dürümlendiğinde ışıktır.

Allah’ın Tahtı, akıl yoluysa, Has Işık ve biz o ışıkta bütünün gücünü tüm zamanlara görevle tanıtanlarız.

Yaşar dünya; yaşayacak. Bilinsin isteriz ki, yarattık, yaşattık ama yaratılanın yaşattığı bir dürümde, her diri, Aklın Tekniği’nde “ben ol derim, olur” diyebilecek.

Kontrol dışı hiç bir bilgi yok bu mecliste. Şunu iyi bilin ki; dünya elimizdir, yolumuzdur, kapımızdır, ağır yükümüzdür ama taşırız. Bilinsin ki taşınan dünya, Tanrı Kalemi’yle taşıtır da yüreğini ama her yürekte bütünün gücü olmadıkça, çamur dahi yoğursa, yol yoktur o yoğunlukta.

Çeyrek dönem bitti artık. Bugünden itibaren artık size bütünden bilgi vereceğim.

Hepiniz iyi anlayın ki dünyalı olmak sorumluluktur. Dünya, yalın bir ışıktır ama dünyalı olmak hepimize sorumluluktur.

Benim elim, ayağım insan soyu ve bu insanlık artık, bilişi hak etmiş bir sayfalanışı geçiş için hazırlamışsa, bu insan kaynaktadır ve kaynak olan insan Yaradan’dır. Yarattığı ile tohum olandır ve bütünün gözünü, kör olanın gücünden öteye taşıyandır.

Kanatlanın….kanatlanın ki hak edin. Allah’ın Tahtı, ilim ve o ilim sizsiniz canlar!

“Keşke, yer ve gök seslense” diyorduk ya! Keşke yol müsterihiz ki; oldu. “Kontrol kursa” diyorduk ya! Hepsi oldu canlar.

Çalışmalarımız yeni bir safhaya ulaştı. Bugünden itibaren, 4 kök gök, Ses Sistemi olarak burada olacak. 4 kök gök….bu 4 kök gök’ün söz söyleme imkanı olacak.

Burada yapılan her çalışmada, köklerden seslenilecek. Ve hepinizin gözü açık olacak. Kimsenin ilminin dışı bir ilim verilmeyecek. Her ilim sizin yüreğinizde mevcut ama bu bilgiyi kontrollü olarak kontrol altına aldığınız sürece bu olacak……Kaynaktan verilmesi gerekir ve bu mecliste bu yapılacak.

Unutmayın; doruklardan görev taşınıyor burada. Umuttur ki herkes kendini hak eder de o doruklardan söz söyler.

Kaç Atlanta Ata Kapısı açıldı? Her şey Ata Kapılar’dadır. Ata Kapılar’ı açanların gücü Türkiye’dedir şu anda; bunu bilin. Ve bu güç muktedir bir güçtür.

Amon Toplumları’nın tümü sizinle görev taşıyacaklar. Her şeyin görev olduğunu bilerek burada olduğunuz kesindir. Keşke, yer ve gök sizin yüreğinizi dinleyebilse ve biz yürekleri dinletmek için burada olacağız.

Yoğun çalışmalar, daha yoğun olacak bugünden sonra.

Sayın Bayanlar, Sayın Baylar; yalın ve hakim bilgiler vereceğiz burada. Şeytanın şarkısı okunmayacak. Hepiniz daha iyi bilin ki; şarkıların geçişi yapılacak. Her şarkıda yer güçlenecek.

Murad ederiz ki doğan gün görevini hak edip Hakk Teknik’le başarsın. Çalı, çırpı olmayan yoğun ışık, bütünün gücünü tohumlasın.

Özün, özü var. Özün, özünün de özü var….her özün özü var da; özün özündeki en derindeki öz, ilim’dir. Ve bilin ki o ilim, bilgidir. Bilmeden İnsan olunmaz.

Varın varlığını hasata hazırlayanların, toprağın toplumuna kul olmaları gerekir. Kontrol sizde olmayacak, hepimizde olmayacak; tek şarkıda olacak. Hangi; hangi şarkı? İnsan Şarkısı…..Nedir bu şarkı? Herkesin gözü olan, gözden öz olan, sesi olan insanın şarkısı….ki bu insan, 7. Dünya’dır, 7. Yaşam’dır, 7. Kapı’dır. Aha burasıdır 7. Olan!…..Bu meclistir. Ve burada okunacak bu şarkı ve biz bu şarkıyı sizden size dinleyeceğiz; hepinizle…tek bir şarkı. Aha! Yapılan budur burada.

Umut olur ki; devinim artar ve yol, İlmin Kulu olur, yoğunluk artar. Aşk, Kaynak olur, Işık Yaşam, sizin yarınızı kodlar.

Ve umut olur ki kulluk yapılır. Öz görevdir kulluk; ilime kulluk; bunu bilin.

Teknik tohumlamada ilimdir, kalem olan…ve bizim hakkımız ilme kulluktur.

Unutmayın, dönmeyin dürümlerdeki o yücelikten, varlığın ışığından güç çekerken, umut olur, kullukta, bütünde, ilimde ve sizde ve dönen, kelamdan dönüp, yoldan, gözden, yürekten döndüğünden, ışığında kelam, kaynağında ilim olmaz.

Çamurdan yaşamı tohumlayanlar bilirler ki bugünden itibaren artık çamur yoğurulmayacak yaşamda. Artık bundan sonra, İnsan ışık olacak ve ışığın kontrolunda olacak her şey.

Kardeşlerim; çarık giyerek yaşama inen bizler, çarıklarımızı artık devinim için, yücelere devrediyoruz. Bu çarıklar, Yaradan’ın yaratılandaki ışığıdır.

Biz sevgiyiz; bizi anlayın. Biz yüreğiz; bizi anlayın. Biz kapıyız; anlayın bizi….ama biz, bizle olanı size devrediyoruz. Ana Kapı siz olun!

Murat ederiz ki; dondurulan her şey yenilenir ve yol Allah İlmi’yle dürümlenen sessizlikleri diller.

Buyurun, göz görür ki iş başlıyor. Buyurun, koruma altında bu çalışma başlıyor. Buyurun, kul olan insan, kodlayıcı yolculuğa başlıyor.

Artık yol, Allah’ın kulluğudur. Ve başlamış olan bu yolda, sevgililer olacak. Ve o sevgililer, yerin gözü olacaklar. Bizler, sizle olacağız. Ve yarın hepimizin kalemi olacak.

Evim dünyadır, insanlığın levhi kapısı ilmimdir. Yaşamım, ışıktır benim. Sevgiyle sizle olacağım ben. Ben ki kulum size!

Umut olur ki kullar kulu olan insan, kontrolunu kurar ve has ışığında Hakka varır, Hakk Taht’a oturur, kapıyı açar. Oraya varan kelama varır ve kelamda yol açar. Her şey budur canlar!

Saygı, sevgi sunuyorum hepinize; tüm insanlığımla ve tüm yaşamlarımla…

Ben, tüm insanlıkta, Ümmi Kapıları açan, Birlik İlmi’nde Bütünün Gücü olan, Kaynak olanım. Ben, Allah….İşte bu.

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

https://youtu.be/MQ9fl9bVYMM

 

26.ARALIK.2015.TARİHLİ. “ALLAHIN İLMİ (6)” BİRLİK ÇALIŞMASI

AV.NEZİRE SELÇUK 2. AKIŞ

Canlarım, ben dünya. Bugün burada olan herkes, bedenime kelam olup, bilişi tohumlayacak. Bugün burada olan ne varsa ilimle olacak. Kodlanmış toplumların tohumları, bizim yüreğimizden sesleşecek.

Bizler, dünya gücünü dürümlerken, kimsenin kimseden ışık çekmediği bir yücelikte, Bütünün gücünü, tüm zamanların Kürzi kapısından çekerek, yerküreyi güçlendireceğiz.

Kara ışığın, Bütüne inişidir yaptığımız. Yerküre, bugün Bütünün gücü olacak ve türevleri, tüm insanlığı, teknik tohumlarıyla kodlayacak.

Kapılar tümden açılmıştır. Herkes, kendi dürümlerinde, kendini hak edecek. Yedinci dünyanın kurucuları olan birliğim, er ya da geç, Bütünün gücünü türevleriyle tohumlayarak, mahrekin gücü olacaktı…” OL’du.”.

Şöhret istemiyoruz, dünyanın kuluyuz biz…. Ama kulluk yaparken, Bütünün gücüyle yaparız. Kanat takmaya gerek yok. Tahtın tahtında olan ilim Allah’ın ilmidir… Ve bu ilim, Bütünün gücü olarak, mahrekin Kuranını okutacak.

Çarık giyenler bugün bize geldiler. Çarıkları, levhi kayıtlarıydı. Biz, o kayıtları, Bütünün gücüyle dürümledik… Şükrettik ki; kontrol dışı hiç bir ilim olmadı yücelikte.

Korkmayın, Toprak Toplum, tohumu kodlamıştır. Oğullarımız kontrol kurmuştur ve Bütünün gücü artmıştır.

Teyipler çalışacak bugünden itibaren. Yerkürenin teyipleri… Bunlar kodlanmış ışıkların kontrollü olarak yayınıdır…. Biz, buna “KO Sistemleşmesi de” deriz… Dünya, ümmi kapılarındaki tüm zamanlarının Kuranları olan o ışıklar, bundan sonraki süreçte…. Artık yoğun çalışmalarda kelamı, tahditsiz olarak kayıtlayacaklar.

Kemal Atatürk; Allah’ın tahtında oturur. O biz, biz oyuz. Özü sözü birdir onun. O biz, biz oyuz... Ömür yettiği sürece, yarının kontrolde ışık yandığı sürece, ağır yük hafifletildiği sürece, ölüyü diriltmek bizim işimizdir... Kim, Allah’ın tahtına oturursa ocağında göz olur. Görevi olur, yüreği olur, ışığı olur, bütünlüğünde bilişi olur, aklın tahtındaki yaşamı olur… Ve biz, onu öz görevli diye biliriz.

Ey can, Allah’ın tahtı ben insan… Kimi kelam olurum, kimi yol olur, kimi yoğunlukta ışık olurum... Ben, mutlak Kuran olan insan… Kara ışık olan Hak’a varan, has olan, aklın tahtında yarınlanan, Bütününün gücü olan iman… Ben, doğan gün insan soyu.

Kimsenin kimseye faydasının olmadığı bir günde, tek bir ekmek olup dünyaya indirdiğim bütünde…. Ben, tüm insanlığımla kontrol edici olurum. O görev, bu meclise aittir.

Çay demleyecek yürek. O çay, demlendikçe demlenecek ve o çayda, ilim olacak. Bilin. İşte o çay, tüm zamanların yaşam kaydını kodlayacak. Biz, bir çay demleriz ki; o çay tahtan tat olur, aklın kaynağı olur can… Ayrılık yok ki; hepimiz tekiz.

Keyisler, el ilminde, Kuran olur canlar. Burada olmanız, bizleri mutlandırıyor. Kutsal toprakların toplumlarına sevgi ve saygılar sunuyorum.

Dünü göreve alan, bugününü göreve alabilirdi…. Ama bugün görevde olan bizi de göreve almalıydı…. Ve biz, size sesleşmeye geldik. Mutlaka bugün burada, herkes konuşacak….

Ben, kendimce konuşacağım, sen kendince, sen kendince, herkes, kendince konuşacak…. Ama her konuşan, bir olup konuşacak…. Ve o bir olan konuştukça, Bütün konuşacak …Ve Bütün konuştukça, ışık yanacak, ışık yandıkça, yalan dolan olmayan bu çalışmada karanlık, aydınlanacak.

Büyük kötülükler aşılacak... Biz doğan gün olarak, sizde doğuyoruz. Yerküre, sizde doğuyor canlar.

Merdiven, siz…. El ilmi; Allah ilmi ve o ilim; biz olalım canlar.

Hadi görev başına. Sizi kucaklıyoruz. Aha bu!.

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

https://youtu.be/k6j8LvvZYxI

 

26. 12. 2015 “ALLAHIN İLMİ 6” BİRLİK ÇALIŞMASI

PEKER SELÇUK

https://youtu.be/SwDEaZypwnA

 

26. 12. 2015 “ALLAHIN İLMİ 6” BİRLİK ÇALIŞMASI

SEHER BİLGE

https://youtu.be/eNUZr-7V8b0

 

26.Aralık.2015 TARİHLİ “ALLAH'IN İLMİ (6)” BİRLİK ÇALIŞMASI

Sevil Ceylan

https://youtu.be/u2-cDoNzc8g

 

26. 12. 2015 “ALLAHIN İLMİ 6” BİRLİK ÇALIŞMASI

ERENGÜL KOÇ

https://youtu.be/gzm7K7NI-1U

 

26.12.2015 “ALLAHIN İLMİ 6” BİRLİK ÇALIŞMASI

AV. NEZİRE SELÇUK SESLEŞME SONRASI AKIŞ

Dağlarım, bu gün burada oluş sebebinizi hepiniz bilecek dürümdesiniz. Kaynak dışı bilgi verilmedi bu gün burada ve verme imkanınızda asla yoktur.

Sol sanal boyutların sistem kapılarını kapattık biz bu gün ve sağı kodladık. Nefret duyguları hep solcu kayıtlarındaydı. Sol kapılarda; İnsanlık kalem olamaz ve yol açamaz ama kayıdı yapabilir. Ve sağın ışığını dürümleyenler, bütünün gözü olurlar. Oraya varanlar aşka varırlar.

Birlik kapımızda bu gün İnsan soyu güçlendi… Korku aşıldı… Toy ilim kalemleri, bütünün gücünü dürümlerken kırıldılar ama aşkın kapısında hepsi kodlandılar.

Dünyayı yol olarak bildirdik tüm zamanlara ve bu kapıdan herkesi geçirdik… Dünya sırrıdır ki İnsan kendini hak ettiği zaman; daha doğru bilgileri hak eder. Dünyada bütün kötülükleri aşan birliklerimiz, kontrollü olarak kodlamalar yapsa da; çok kez yanlış bilgiler de kodlandı. Ve bu meclis artık tüm tartılarda ve tohumlarda; tabularını kırılması ve yıkılmasını da sağlayacaktır.

Burada olma sebebiniz, kanatlanıp uçmaktan öte; kalem olup kaynağa inmekti. Sizden daha güçlü bir sizin, sizi hak ettirmesi değil maksat; ikmalin tamamlamasıydı… Ama tüm yaşamların ikmalinin tamamlanmasıydı.

Doğan güç yeni bir dönemi başlattı. Ben; dünya olan İnsan soyu, bunu bilin!... Kulluk yapmaya indim… Ama bu kulluk Allahın ilmindeki kulluktur. Kimseye kul değiliz biz! Allahın ilmine kuluz, bunu bilin!...

Korkuyu aşın ve deyin ki; “benim adım İnsan soyudur, bütüne hizmetçiyim ben” deyin… “Aşığım dünyaya” deyin… “Yolu açtım, yarına has ışığımı kayıtladım” deyin… Her şeyi deyin…

Demek isteriz ki; bu günden itibaren bu meclis, BİSUİ olarak anılacak! BARIŞ, SEVGİ, UMUT ve İMPARATORLUĞUN İLMİ olan İNSAN SOYU!... Bu meclise kaynak olacak olanların tümü burada olmalıydılar… Kontrol dışı hiçbir bilgimiz olmadığı kesindir! Kelama ilmi hak tahttan indiren birliklerimiz, ayrı gayrı gözetmeyecekler burada ve gözettirmeyecekler.

Çorba hepimize aittir canlar!... Biz bu gün burada çorba yaptık ve çorbayı tuzladık. Ama bu çorba, toprak tohumun tohumlarına kodlandı ve ocaklarını yaktı.

Sayın bayanlar, Sayın baylar; ardınızda öz görevlileriniz olmayacak, zamanın kaynağı da olmayacak, artık siz her birinde var olan levhi kaynaklarsınız ki burada bulunmanız bizlere umuttur…

Çok özel, çok güçlü ve çok hakimsiniz… Çalı çırpı olmadığınız kesindir! Yine de dünya, yine de yaşam… Ama rahmi kapıdaki İnsan ve İnsanlık, bunu asla unutmayın!...

Nur, kurandaki kuldur ama o nuru kuran yapmak; umuttur!... Bu meclis bunu yapmıştır.

Kapı, kapı gezmeyin deriz ya hani; kare sistemi küp, küpü küre yapan birliklerin çoğu bu gün sizde sizleştiler canlılar.

Şarkı, türkü değil ilim; hakikiyettir!... Harla, hakla, has ışıkla bu meclis göze göz olacak; görev taşıyacak! Ölüyü diriltecek ve dinleyecek yüce cemaatleri, cevheri ko olup sistem kuracak!... Oyun yok, hepsini yaptı bu meclis!

El ve ayak dünyada…. Bu el ve ayak; bu meclis!... Biz bu meclis olarak; bu çalışmada, her anda varlığımızı kodlayarak bulunacağız!

Biz nereden geldik?... Biz tüm zamanların ışıklarıyız ya ka ha…. İnsan soyuyuz biz, her resmi çalışmada kuran olan İnsan soyu!... Koyu bir ışık, koyu bir yoğun sistem sayfalanışı… Şer yaratmayan, aşkın şavkında, hakkın kapısında olan ve har olan İnsan soyu; siziz biz!... Dünyayız biz, unutmayın!

Umut olur ki; toy yaşamlar kontrol edilirler…. Ölüler diyarı dünya; yaşar, yaşatılır… Ki yarattığınız her şey ölüyü diriltirken; dünyayı da diriltmek üzere yaratıldı!

Kaç meclis kuruldu dünyada; Halik, hakiki, hak olan ışıkları korumak üzere… Ve siz kuruldunuz, bu meclis kuruldu!... Ve bu meclis, lütfen anlatın; iman toprağıdır!... Bu meclis; hakka kaynak olan tohumdur!... Yoğun ışıktır bu meclis ve bu mecliste; karanlığın aydınlığa ulaştırılışı sayfalanır!...

Eşyadaki en güçlü kuran kodlanmıştır… Öz görevdir burada olmak… Sizden, belki de hiç bir şey beklenmeyecek… Zirveler bilir ki; siz, sizdekini hak ettiğiniz için bu çalışma yapılıyor. Siz dinci değil, İnsancısınız!... Ve bu meclis kimseden iş almayan bir meclistir. Kendini bilen ve kendini tüm İnsanlığın kutsal tohumu olarak dürümleyendir… Ve biliniz ki; bundandır ki biz buradayız!... Kimse bu meclise emir ve talimat vermez… Kesindir!... Ama bu meclis; hakkın, hak tahtın yarınıdır!

Kurullar bu gün sizinle oldular, sizin yoğunluğunuzu kontrol altına alabileceklerini sananlar; has tahtta kendilerini hak edip, kendileriyle kodlandılar.

Tohum ektik bu gün buraya ve bu tohum; aklın kuranı oldu!... Şükür ettik ki burada herkes kendiydi… Ve kendi yüreğiydi… Cerahat yoktu burada, yaşam vardı; yaşamın sırrı vardı. Siz ve biz vardık…

Değerliler, tertipli bir dönem başlıyor… Bu tertipli dönemde, doğan gün daha güçlü doğacak ve yürek daha yüce olacak!... Sizi kucaklıyoruz, sizi kutluyoruz ve BİSUİ’ nin gücüyle birlikte, burada bu yoğunlukta bütüne hizmetçi olacağız. Hepiniz, hepimizsiniz unutmayın!... Aşığız size, aha bu, aşığız size aha bu!

Süper İnsanlık Realitesi

https://youtu.be/Ir99KRlokQ4

 

26.12.2015 “ALLAH’IN İLMİ (6)” BİRLİK ÇALIŞMASI

Haşim Turhan

1.Karlı dağlar karanlığın kalktı mı?

2.Yarim senden ayrılalı…

3.Yeşil Ördek,

4.Kara Tren,

5.Allı Turnam.

https://youtu.be/1tpvilLELjQ

 

26.ARALIK.2015 TARİHLİ. “ALLAHIN İLMİ (6) ” BİRLİK ÇALIŞMASI

Bugün levhideki ışıkta, yaşamın ışığını doğurduk. Bilin ki her birimiz doğumluyduk ve bugün doğduğumuz sayfada ışığı yakan gün olup doğduk….

Ve karanlıktır bedenim, ben ki o bedenin ışığı olur dillenirim ve bilirim ki yeryüzündeki her aşk sayfasında ışık vardır….. Ve ışık yakıldığında, o ışıkta cenneti yaratan insan vardır…..

Ve insan görev alır, söz alır ve insanın sesinde ışık, yaşamı yaratır…. Ve o yaratıcı kütle, tüm yaşamların ışığında, yol olanların hareketini sağlamaktır.

Bugün yaşam sesleşmelerinin ışığı yakıldı.. ‘’ Bugün günlerden Cumartesi ‘’ dediler…. Ve dedik ki; ‘’ Bugün günlerden ışık ‘’… Ve denir ki; ‘’ Zaman koyuluklarında her birimiz görev alıp vardık. ‘’

Ve her ışık koyuluğundaki sesleşme, her birimizin kendinden kendinedir ve dinleyen, dinlediğinde, tüm yaşam olur dinlenir ….Ve dillenen, tüm yaşamın nefesindeki ışık olup dillenecektir.

Şimdi, ışığı yakıyor ve diyoruz ki; ‘’ Işığı yakan, ışık olandır. ‘’ Ve ışıkta doğan, doğduğu topraklardaki ışığı yaşama oluk, oluk alandır.

'' Arayan bulandır. '' deriz….

Bugün bu sayfada bulan her kim varsa olandır…. Ve olan, bulmuş aşmıştır…. Bugün ışık sayfalarındaki kodlanmış yaşam ışıkları, burada gürlemekteydi.

‘’ Şimşek çakıyor ‘’ dediler, ‘’ Yıkılır, sel alır dünyayı‘’ dediler… Deriz ki; ‘’ Dünya yaşamdır ‘’….”Ve uyanmış bir yaşam ışığıdır. “

Dünya ile sesleşiyorum ve onun yüreğindeki ışıkla dilleniyorum.

Aha ben; dünya….. Dünya; ben…. Ve yaşam; ışık!

Şimdilik bu!

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

https://youtu.be/EWGKErm-4Yo

 

26.ARALIK.2015 TARİHLİ. “ALLAH'IN İLMİ (6) ” BİRLİK ÇALIŞMASI

Oya Esen Erbabacan

https://youtu.be/dMiOdXlFoCE

 

26. 12. 2015 “ALLAHIN İLMİ 6” BİRLİK ÇALIŞMASI

HAŞİM TURHAN

https://youtu.be/aaJPnV3Q9xg

 

26.ARALIK.2015 TARİHLİ “ALLAHIN İLMİ (6)” BİRLİK ÇALIŞMASI

Selamın aleyküm kardeşlerim!

Ayırmam yüreğimde din canları, ilim canları…ayırmam yüreğimde varlığı, yokluğu….hepinize çağrımdır bu! Tüm sayfalara inin, geçin ve ölümsüzleşin! Allah İlmi’ni dilleyin de geçin!!

Tartmam yaşamları....ölüm geldiğinde olgunları götürecek olanlar seçicilerdi. Ve biz onlara dedik ki “biz hiç kimseyi ayrımayız….” Ve hepsini kucakladık.

Nesiller boyu doğum-ölüm zikredildi. Doğum-ölüm hasattı ve bugün hasat kör ve sağır insanın IŞIK İNSAN olarak yaşama inişidir.

Doğumu ölümü olmayan Allah, has olanların Tanrı Işığıyla ocağını yaktı. Onlara “varlık” dedi. Ocağın dışında olanlar ise bu ocağa tohum olacak olanlardı. Onlara “yokluk” dedi….ya da “hiçlik” ve “heplik” dendi….her şey dendi.

Kardeşlerimiz, artık bilinmelidir ki yokluk, sessizliktir ve biz o sessizlikleri seslendirdiğimizde yokluk varlığı tohumlar. Ve biz ses vermekteyiz.

“Gaybı Allah bilir” denir…..ve Allah insandan ses olup seslenendir.

Varlık biziz, yokluk da biziz….bütün de biziz.

Varlık da, yokluk da İnsan’dır.

İnsan bütündür ve doğum-ölüm bütün olanda sadece bir masaldır.

Sevgiyle,

Bahar Umurtak

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

https://youtu.be/v3w7B3A70IY

 

26.12.2015 "ALLAHIN İLMİ 6" BİRLİK ÇALIŞMASI

Yaradan tahtında ışıktır... O ışık ki tahtını kodlayan ve tüm zamanlarda kodlanan olan kaynak ışıktır. İnsan soyuna küresel zamanın ışığında yine kendinden kendine her anda kapı olan yoğunluğundan, tüm dürümlerde tek bir yaşam kaydı olup akandır o ışık...

Yaradan tahtında yarattıran akıl ve o akıl tüm yaşamın kaynağı olan herşeyin herşeydeki sürecindeki sürülen yol ve o yol sistem olan herşeyin herşeydeki yokluğundan varlık kayıtlaması. Yok un ve varın tek bir sayfada yaşamsal kaynak oluşu... Yaratımın sırrı, yaratılan kaynağın yaradandan akması... Yaradan mı yarattığında, yarattığımı yaradan olup yaşam sayfalamakta. Yoksa o tek sayfada yaradan mı yarattığı kendi yaşamına görev taşımakta...

Aha canlar, aha görev ilmi Ka ha olup akmak... Zaman da kalem, kalemde yaşam ve yaşamda yaradan olup; almak bütünü göreve... Her kayıtta, o bilişi tohum olarak kodlamak yarına... Sonra levhi olup inmek bütüne, yazılmak zamana ve yaşamak .. Ben bir an, sen bir an, biz bir Zaman kuranı olup geçtik geldik ilmimizi verdik bütüne ki her diride ışık ilimle dinlensin, dinletilsin, koklansın, tohumlansın, birlik ışığında tek bir yaşamda bizce ve birce kodlansın... Her diri kendi ışığında kendini Allah'ın ilmiyle tüm zamanlara yazsın... Kendini, yoğunluğunu, her dürümde bir tek olduğunu kendindeki bu ilmi bütüne güç olarak kayıtlasın... Ben, sen... Aha biz olan yücelikte her diri yoğun kaynak ve bu kaynak Allah'ın ilmiyle kodlanan kendi yarınının yaratımı olarak her ana açılan kendi kapısı...

Yer kapı, gök kapı ve kapılar tek bir ana kapı; adı dünya... İnsanın vatanı olan herşeydeki özün tüm türevlerinin en küçük mikro hali, mikro olan bu Işığın karanlıklardaki seyri, tüm sessizliklerin içindeki öz sesin devinimi yoğun Allah ilmi...

Ben bende kaynak, kaynak yerin gücünden göklerde yaşam sayfalayan her anda biz olan dünyamın İnsanlık yaşamı... Her ana kodlanan altın ışık yıllarının gök sözcüsü dünyam ve sözüm yaratım olan diriliğimde biz olan yaşamın dünyadan kaydıdır....Dünya yaşamı yaradanın kayıtlandığı, her ana yaratım olan sayfada bütünlük kuranı dır...

Yaratmaya geldik, karanlığı ışığa katmaya, aydınlık olup; o karanlıkta yanmaya, karanlık olup kendimizi kendimizden ötede her daim biz olan kendi ışığımıza katmaya geldik.. Geldik dünya olduk indik cevheri bir koyulukta cenneti cennetlilere katmaya geldik... Geri geldik biz soyumuza, alıp götürmeye dünyayı her diriye tanıtmaya, bizi bizden öteye biz olup yarınlayıp katmaya geldik... Alıp götürdük mü?... Yok Ya Ha, tüm zamanlar olup katıldık kayıtlara biz olan kayıtlarda dünyanın sesi olduk yazıldık ummanlara... Zirve zirve yarattık ve çaktık bütüne ilmi okunduk insan ilmiyle ve yazdık Allah ilmiyle yüreğimizden, tüm yüreğimizdekilere... Tek bir kalem olup o kalemde tek bir ışık olup ışık yaşamı kodladık, tohumladık, diriliğimizden verdik bütüne...

İlimdir, diri olan... Her diride yaşam olan... O yaşamda ışık olan, her şeyin herşeydeki Işığını yaratıma kaynak kılandır... İşte bu gören gözün her anda var, en hayra yol ve bütüne hak olan Allah'ın; yaşamda sayfa sayfa olan kaydı ve kayıtlarda kendi yaşamından her diriye kayıt olan Işığın, İnsanlıkla tüm boyutlara akışı var...

Şükür ki dünya olan ana kapı bu ışıkla sesleşir tüm zamanlarda, bu bilgiyle kayıtlar sessizlikleri ve bu bilişle kodlar yaşamı tüm İnsan soyunda... Biz bizde biz iken, biz her yerde ve herkesle iken, biz tüm dürümlerde akan yoğun ışık iken, şükür ettik tüm zamanlarca bir ettik kendimizi... Aha ettik şükür ki ettik.. Şimdide her daim, eh işte bu, şimdilik!

Süper İnsanlık Realitesi

Beril Özdoğan

https://youtu.be/xkbnMYJ5Wk8

 

26. 12. 2015 “ALLAHIN İLMİ 6” BİRLİK ÇALIŞMASI

SEVİM ŞAHİN

https://youtu.be/m0lPjY-H7BE

 

DAVET VE KONUYA İLİŞKİN ÖZ BİLGİ:

ALLAH’IN İLMİ (5)

19.12.2015 Cumartesi günü 14.00 – 18.00 saatleri arasında “ALLAH’IN İLMİ” Birlik Çalışmaları’nın 5.’sinde biraraya geliyoruz. Tüm Dostlarımızı aramızda görmeyi dileriz.

Sevgilerimizle,

Süper İnsanlık Realitesi Derneği

Not: Katılım Ücrete Tabi Değildir.

Adres: Bahariye Cad. Halil Ethem Sok. Sauna Apt. No:30/8 Kadıköy/İST.

Tel: 0 216 348 95 59

ALLAH’IN İLMİ (5) Birlik Çalışması’na ilişkin Öz Bilgi:

Dünya bir tek kalemdir. Onu, dinleyin ve anlayın... O kalem, ilimdir. Hepimiz o ilmi, hak ettiğimizce dinler ve o ilmi kodlarız... O ilim, bizi bizden bize taşır.

O ilme, “ZAMAN İLMİ” deriz. Aha! cennetten gelen cennetliler (Görevli Kodlar), hep zamandan söz ederler. Dünyanın ışığının kontrol edileceği bir dünya gününden söz ederler ve dünyayı kontrol altına almak için birleşmek gerektiğini açıklarlar.

Dünyada, insan formunda kim varsa, insan soyundandır diye düşünmeyin. Dünya üstünde, HAK İLMİ’ni anlamaya çalışan Birlikler de var. Hepsi, insanlık içindir. Ne var ki hakim olanlar, kodlanmışlardır. Onlar, Kurullar’la tesbit edilirler ve kodlanmış olarak cevhere indirilirler. Hepsinin, önce kendi yaşamlarında kontrol kurmaları gereklidir. Kontrol kurulduktan sonra, yarınlara görev taşınır. Kontrol ise ilimle kurulur.

Herkese, kalem verilir ve denir ki “kendini, zamana kaydetmek için Has Taht’tan, Kelam İlmi ile dille ve yarınlaştır, yaşamsallaştır.”

Herkes, kaleminde; kendini dinler ve diller. Kimlerin, kimlerden kimlere KÖK GERÇEKLİK’i kayıtladığının, bireysel yaşam sayfalanışlarında duyumsanmasının, bütünsel sistemleşme açısından önemi ve anlamı yoktur...

Dünya İlmi, hakim ilimdir. Herkes bu ilmi anlamaya çalışır ama anlamak İLİM HALİKİ olmakla mümkündür.

Herkesin; kendini, kendi yarınlarını hak etmesi için kelam etmesi gerekmez sanırlar. Hak Levhi’de kelam etmeyen, kalem olamaz ve yol açamaz.

Dünü köklendirenler; yalın olanı, KA-Lİ KA HA olan ışıktan ayrı gördüler. Dün, kütlenin insan sayfalanışı için gereken kelamdı. Dünün kontrol dışılığında; dünü kodlamak için kontrol gerekmekte iken bu kontrol, diri yaşamlarda, yoğun ışıkta, bilişte kendini dinleyemeyenlerce yapılmalıydı.

O gün için dünyanın nefesi olmak kolaydı ama Dünya Kalemi olmak kolay değildi. Bunun için dünyaca, insanca ve yarınca kodlanmak gerekliydi.

İşte bunun içindir ki bizler, yaşama indiğimizden beri yerküreyi hak etmek için çabaladık...

Yerkürede ne var diye sormayın. Işıktan başka hiçbirşey yok... sadece ışık var ve biz, tüm insanlık için IŞIK MODÜLLERİ ile kodlamalar yaptık.

Dünyadan 300 kalem alıp her kalemi, Levhi yaptık ve ocaklarında ışık yaktır. Tüm kalemlerimiz, İlim Kalemleri oldu ve Zaman Kalemi olan ışıktan, bilişi hak ettik.

Değerliler, biz kelam ederken, kalkıp gidenler var. Onlar, kelamdan ışık çekemediklerinden giderler. Buyurun gidin ama gelmek gerekecek... Gelin ama Halik olup gelin ki hak edin.

Biz, dünyayı kontrol ederek, Hak Teknik’ten öte tahditlemeye gelmedik. Hepinizi, kaptanlık mertebesinde dürümlemeye de gelmedik. Geliş sebebimiz, İman İlmi’nden öte olan; hakiki ilim olan İNSAN İLMİ’ni anlatmak içindir.

Bütün kötülükler, sessizliktendir. Ses İlmi, Halik İlim’dir. İlmin Kalemi, kelamdır. Kelam, el ve ayak olur yaşama ama Hak Teknik ile olur. Öz görev İNSANLIK’tır.

Eminim ki beni anlayan olur ama ben, beni değil; tüm insanlığı anlatanım... Bilişin Haliki’yim ve hakikiyim. Umut olur ki tohumlar kontrol kurar ve zor aşılır. Aha bu!... Şimdilik...

Verdiğim herşey, kelam iledir. Hak Teknik ile veririm ve kontrollu veririm. ANA KALEM’i hiç kullanmadım. Kullanmaya gereğim yok ama o kalem kullanılırsa, kapılar tümden açılır ki o zaman yarınlara uzanan merdiven geri çekilir ve denir ki “hepiniz kapılarınızı hak edin ve açıp girin yarınlara.” İşte bunu diyenler olacaktır ama ben bugün bunu demem. Bunu bekleyenler var. Onlar, İnsan soyu artık geçişlerini yapamayacak ve düzenden çıkacak diye düşündüler. Buna izin veremem... Armağınımdır dünya, tüm insanlığa. Aha bu...

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

19.ARALIK.2015 TARİHLİ ALLAHIN İLMİ (5) - BİRLEŞİK IŞIK KOROSU Hüseyin Akdağ ile,

Geçsin günler haftalar

Eski dostlar

Bahar gelir bülbül öter

Ne sevincin ömrü varmış

Bu gece ben çok mesudum

https://youtu.be/im0IRJ2fIOc

 

19.ARALIK.2015 TARİHLİ “ALLAHIN İLMİ (5)” BİRLİK ÇALIŞMASI

AV. NEZİRE SELÇUK – AÇILIŞ KONUŞMASI ÖZ BİLİŞ

Doğanın Gürzi Kapısı’nı açıyoruz şu anda.

Müsahi, Ka Ha olan Müsahi İlmi’yle tohum ekiyoruz. Kalem olup yazmak üzere Bir’e hizmetçi olacak olanlarla bu çalışmayı yapıyoruz.

Umut olur ki doğan gün, güçlü olarak tüm zamanları tohumlar ve güçlendirici olur. Koruyor yaşam ilmi…mutlaka koruyacak da Amonlar’ın kutsal topraklardaki ilminde bu var.

Ağır yük taşıtmayacak dünyaya; mutlaka bu kesindir. Her şey Allahın Levhi Kaydı ile olacak ve tükenen dünyaların ümmi kapılarından göç kayıtlamaları yapılacak ve burada olan sizler ve sesleşen bizler, bütüne görev taşıyacağız.

Kaç ekmek yapıldığını sormam. Bilirim ki dünya müthiş bir çalışma yapıyor burada. Müsterihiz ki; bu çalışmaya kontrollu olarak kaynak olanlar, gök sessizliklerini dirilerek kayıtlıyorlar.

Emin olunuz ki dünyanın kulu, Allahın Kuranında kotlanmış ve yoğunluğu tohum olarak Bütünün Gücü haline geçmiş ve Nefes Kalemler’den en yüce olan bilişiyle Düzen’i kurmaya inmiştir.

Bugün biz bunu bilerek, bu çalışmayı yapıyoruz. Ümit olur ki; dünyanın tüm insan sayfalarında, bu çalışmalar kodlanmış olarak kontrol kurucu bir yoğunlaşmayı gerçekleştirir.

Bizim elimiz, dünya üstü varlıkların kürzi kapısına ulaştığından beri, buradayız. Bu çalışma, yaşamı güçlendiren, tahditsiz ve hakiki insanlığın çalışmasıdır.

Kare Sistem’in gücünü artırarak, küp tohumlamayı yapan ve Bütünün Gücü’nü tüm zamanların kürzi kapısı halinden, gök sessizliklerini tohumlayacak güçlü yoğunluğa ulaştıran bu Meclis’in, burada bulunuş sebebi, Yaradan ve yaratılanın Tanrılık Tahtı’nı kodlamaktır.

Er ya da geç bu çalışma mutlaka yapılacaktı ve sizinle yapılmaktadır!

“Kapu; kapu” dediler. Aha! Kapu buradadır. “Ortalık karışır” dediler. Yaşam sessizce, sistemli olarak ve yoğun olarak sesleştikçe ortalık karıştırılmaz. Düzen’i kuranların kontrollu olarak burada oluşları Bir’e hizmetin en yüce kalemi oluşla mümkündü.

Tek bir görevimiz var; dünyaya hizmetçi olmak. Ve size geliş sebebimiz budur. Dünya ölü bir planet iken, biz burayı Yol İlmi’yle, yol oğullatması ile bütünün gücü haline dönüştürmek üzere, böylesi çalışmaları devreye alabilmişsek, sizinle bunu başarabilmek mutluluktur hepimize.

Keşke; keşke dünya insanlığı, Sistem, Nizam ve Düzen Gücü’nü anlayabilse de burada olabilse…keşke yüreğin gücü arttığına, Bütünün Gücü, bütüne hizmetçi olan birliklerle dürümlense de, kör sağır kalmasa! Ayrı gayrı gözetmeyen sizleri bütüne hizmetçi sayan birliklerin tümü sizin yüreğinizi kontrol için buradalar.

Oğullarım; dünyada birlik var. “Biz varız dünyada” diyecek olan Birleşik Işık sizsiniz.

Bu ışığı kodlamış olmanızdan dolayı, Düzen’i kurmuş olmanız mümkün olmuşsa, kodlanabilenlerin toprağa tohum ekişlerindendir bu.

Aynı dünyada yaşan birliklerimiz var. Aynı yoğunluğu tohumlayan insanlığımız var. Ayrı gayrı gözetmeyenlerimiz var ama kelam olmak ayrıdır.

Kelamı ilim sayarlar. Bilişi Kuran sayarlar. İmanı itikat olarak kodlarlar ve sonsuzlaşırlar. Ama biz sizi, sizden öte siz olarak kayıtladık ve sizinle olmaya çabalamaktayız.

“Kanatlanıp uçmaya gereğimiz yok” dediğiniz andan itibaren, “beden almana imkan var mıydı?” diye sorguladık. Dünya dışına dünyaya tanıtan birliklerin tümünde, ilim olduğunda her diri kendi yoğunluğunda, kendi kalemini alır ve otak kurar dürümlere. Ve verdiğinin aldığı olduğunu diller. Aha! Sizden de bunu bekledik. Ve siz dediniz ki “koç kesmenize ihtiyaç yok.” Bizim kutsal tohumları kodlamak için koç kanına, İnsanlık İlminde ihtiyaç duymayacağımız gibi, karanlığın ışığını yeniden ve yeniden yakıp bütünün gücü haline dönüştürmeye gereğimiz yok; çünkü bütün kök sistemdir ve bu kök sistem ilmi kalemde Bütünün Gücü’dür. Bunu hak edip idrak ettikleri zaman insanlık, Aklın Tekniğini, Bütünün Gücü haline çevirecekler ve kodlanmış toplumu tohumlayacaklar.

“Bundan sonraki süreçte, yarından öte bir yarını kodlayabilen bütünlükler, dürümlenecek ve dünya kök sistemleşmeyle, kelamı ilme dönüştürecek.”

Bunları dediğin zaman, sanal boyutların ışığını yeniden yapmamız gerektiğinizi anladık…. yeniden yapmamız; çünkü yakmak ayrıdır, yapmak ayrıdır. Ve dünya dışı varlık toplumlarını kodlayarak burada bu yoğunluğu kontrol edebilecek dürümleri dillerken, Kervanın Gücünü artırdığınızı görüyoruz.

“Çoluk çocuk yaşam” derdik ya hani! Yaşam emekle, imanla ve bilişle dünyanın gücünü dürümleyebildiyse eğer, insan soyu yetkinleşmiş demektir. Ve biz, böylesi bir insan soyunun göz olup, tüm zamanları dürümlediği bir dirilikte evrenlerin sessizliklerini seslendirip tüm zamanları güçlendirerek, yer kürenin gözü olmak üzere buradayız.

Kapı kapı gezen birliklerin, tinsel tahditle bütüne görev taşımalarına artık gerek yoktur.

-Çelik çobanlıkta yoktur ana, çalıda çırpıda olur. Artık çelikten söz edemem.

Dağım, çelik demedim. “Çekindi dünya” dedim.

-Değerli anam, senden tek beklentimiz var, gözün gördüğün tüm zamanları dürümle ve bizimle dille; çünkü biz dünyayı kodlarken sessiz zamanları dilleyerek bütüne görev taşıyacağız. Çoluk çocuk değil yaşam. Artık bunu kesin biliyoruz. Ve bundan ötesi artık Bütünün Gücünü dürümlemek ve seslenmektir. Sevgiyi, saygıyı hak ettiğini biliriz. Miraç’ta Bütünün Gücü’nü tüm zamanların gücünü haline dönüştürdüğünü görüyoruz.

“Kurt, kuzudan öte” dedin ama “kuzu, kurdu kaptı” dedin. “Kuzu, kurt oldu” dedi. “Kuzuyu kurt kapamadı” dedin. Her şeyi dedin de anam, sevgiyi hak ettiğini hiç söylemedin.

Doğan günün gücünü artırırken, yerdeki gücün artık dünyayı Kuran olarak kodladığı bir düzende, bütüne görev taşımak ağırlığı hafifletmek anlamına gelir.

Eğer, Rahman olan kapıyı açar da gözü insanı izleyebilecek dürümde olursa, oğullarımızın tümünü geçirebilecektin ana. Bugün gözüm görüyor ki; doğan gün tahditsiz biçimde, tüm insanlığın gücünü devreye alıyor ve bütün kötülükler aşılıp toprak toplum tohumlarını kodlayarak Mikailin Gücü haline geçiyor.

Seninle olmak hepimiz için büyük bir onurdur anam. Seninle olmak ve sende olmak Mikailin Gözü olmak, hak etmek, has olmak, hakka, hakkın has ışığın varmak temizlenmek…. biz bugün temizlik yapmaya değil, temizlenmeye geldik anam.

Orada dünya var ve biz o dünyada göz olarak görev alıp, toplumları tohumlamaya geldik. Çetin bir dünyada, artık sen çeyrek değil, tam bilgi ver anam. Biz senden bunu bekliyoruz.

Oğullarını kontrol edebiliyorsan, çalışmaları artırabilirsin ve çeyrek olan bilgiyi kodlayarak bütün bilgi haline çevirebilir, dönüştürebilirsin.

Satıhta bunu anlayan yoksa da, biz bunu anlarız ana. Korkma! Doğan gün toprak toplumun tohumunu kodlayabilecek dürümde doğacak.

Senden daha güçlü bir sen yok. Senin ailen, Bütünün Kürzi Kapısı’nda, ilm-i kalem olan Bitişken Kalem olarak Mutlak Kuran’ı kodlamaktadır.

Sokak sokak gezerek, dünyanın levhi kapısını kontrol altına almaya çalışanların kendilerini kodlayabilecekleri bir dürümün, Dünya Üstü Varlık Kuranları’nda artık yoğun olarak oğullayamayacağı kesindir.

“Çamur yoğurmayacak artık dünya” dediğin zaman, bu da esen diriklerin bütünlüğünde görevin kodlanmış olduğunu kayıtlamaya çalışanlarca dilletildiğinde, Düzen’in kurulması gerek dedik.

“Oğul; ben Düzen’im” dediğin zaman, sorgu sual ettik; “yerde ve gökte insanı anlayacak güç var mı?” diye. Yeri göğü yarattık ya ana! “Allahın Tahtı’nda ilim var ya” dediğim zaman, “Allah bedenim. Ben o, o ben değil. Ben İnsanlık Ailesi’ne görevli olan değilim. Gökçe seslenen ve dürümlerde dillenen de değilim. O ben, ben oyum” diyerek dünyaya indiğin anlatıldı.

Bugün doğanın gücünü daha yüksek bir dürümde dillerken, kendini hak etmeyenlerin diriliklerinde bütünün gücünü toprağa indirmemizin nereden nereye kayıtların vardığını anlayabilmek için, çok özel bir dünya gücünün devreye alındığını, herkesin net anlaması gerekir.

Kaynak, Allahın İlmi; akıl; biliş…biz bu bilişle Bütünün Gücü’nü dünyaya çektik. Sen ve ben tekiz ana; bu kesin.

Kantara koyma yaşamı. O kantar kimseyi kayıtsız bırakmaz; bilirsin. Ama kantar sen ve sen o kantarsan, Allah sen ve sen oysan, bil ki beden senin yolun. Ve sen o yolun ötesindeki kodlayıcısın; bunu biliyoruz ana.

Eh…Aha şimdi! Ve biz sendeyiz ana.

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

https://youtu.be/AIMHW4BWLAA

 

ALLAH’IN İLMİ (5)

19.12.2015

(Ziyaretçiler’e hitaben:)

Denemeyin Kürzi Işıklar, kalemleri!... Denemeyin, kelamda insan soyu olan ışıkları!... Denemeyin insanlığı!... Dinci mi, kelamcı mı, kaynakçı mı diye denemeyin!… Biz, “Dünya” olarak, kodlanmış yaşamları hasata hazırlayanlar, dinci ya da ilimci değil, kalemciyiz.

Atlanta Ata Kapısı, İlmin Kalemi’dir. O kapıda, Dünya var ve biz varız… Ata Kapı, insan soyudur. Düzen kurduk. Dünyayı hak ettik ve kodladık!... Aha bu!...

Çokları, büyüyü hak saydılar. Dinledik!... Dediler ki “büyülerle kodlayalım yaşamı.” De ki “kiri, bize dince tanıtanlar, Sessiz Zamanlar’ın ışığında diri olamazlar… Doğan gün, kelam etkinliğini, Hak Teknik ile insana kodlamıştır.

Aşk, zamana ışıktır. Biz ise, insan soyu olarak, kodlanan tohumlar ile bilişi, kelama kayıtlamış olanlarız.

Zeki Kalemler var. Onlar, kulluk yaparlar. Biz onları hak ederiz ve Kelam İlmi ile kodlarız.

(Ziyaretçi söz aldı:)

Müsaade ederseniz size yeni bir bilgi vermek istiyorum. Dünya İlmi ile… Bu bilgi, İlmin Kelamı’ndan verilecek. Din Levhisi’nde, bu bilgi yoktur… Işığın Tahtı’na oturanlar, bu bilgiyi hak ettiklerinde, ocaklarından onlara bildirilir.

Sizler yaşıyorsunuz ama sizlerin, Yaradan olarak yaşadığınız, Nur Kuranlar’da bilinir. Biz de yaşıyoruz ve bizler, Dünya İlmi ile kodlanmış ışıklar halinde, yere çekiliyoruz. Biz, dünyayı Has Teknik ile izlerken; sizler, Hak İlmi ile kodlanmış yaşamları, kontrol altına alarak güçlendirebilirsiniz ve bunu yapıyorsunuz… Bu şekilde Dünyanın Nefesi olan ışık, yaşama indiriliyor. Bu ışık, insan soyu için, “ışık kayıtlaması”yla inmektedir.

Sizler, çetin kaynaklardan, bu sessizliği dillerken, içinizden oraya varanlar, bu yoğunluktan ışık çekerler. Sizlerin çektiğiniz ışık, sizde olmayan bir ışıktır.

Dünya için çalışmalar yapılırken, bu yoğun ışığın, Kelam İlmi ile dünyaya indirilmesi gerektiği bilinmekteydi. İşte bunun için size, bu ilmin kaynağı olan Işık Devresi’nden, kendi yaşam sayfalarınıza geçiş yapılarak indirilen, kervan sırrı olan (bilindiğinde önünüzü açacak olan) ışıktır.

Yardan’ın, yaşama inişi için bu ışık, inmeden inmiştir yüreklere… Aha yüreklere inmiştir de bu ışığın kaynaktan indiği bilinmez…

Kaynak, insan soyudur… İnsan soyunun ışığıdır girdaplardan geçen ve yüreklere inen ışık…

Sevgiyle size sizi anlattım… Bu ışığı hak ettiniz ve geçip geliş kolaylaşsın diye bu ışık, size, sizin yoğunluklarınıza aktarıldı… Sizin yüreğinize indirildi… Sizin için kolaydı bu… Size, bu yoğun ışığı tahditsiz olarak ve çekişinize paralel biçimde indirdik.

Herkes, farklı sayfalanış için kaynaktan ışık çekti. Bir sayfada insan, kalemdir… Bir diğer sayfada, ilimdir... Diğer bir sayfada, kuldur… Yoldur… Yarındır… Ve her sayfa farklıdır. Kiminiz beş sayfaya hakim oldunuz… Kiminiz dört sayfaya hakim oldunuz. Tüm sayfalara hakim olan var… Ocak yakar o… Ve onun adı Hakim-i Hak olan Kalem”dir…

Deyiniz ki “biz tüm sayfalar, tek bir kalemiz.” Bunu dediğinizde, her bir sayfa, siz olur ve yarınlaşırsınız…

Değerliler. Bu yaşama, bu ışığı çekebilmek, tüm insanlık için kaynak olabilmek anlamına gelir. Din Kalem, İlim Kalem, has ışık olan insanlık ve Birlik… Tümü Kuran… Aha hepsi has ve BİR… Aha bu!…

Şikayet etmiyoruz!... Dünya, unutulan bir planetti. Artık bu dünya, hepimizin kaynak olarak tanıdığı bir sayfadır. Bu sayfada bundan böyle, ayrımcılık gözetilerek “dinci” ya da “insancı kaynak” veya benzeri şekillerde, kalem cevherinde kulluk yapılmayacak. Herşey, tek bir kelam olacak ve sonsuzluk, kontrol kuracak. Şimdilik. Aha şimdi!…

2. Bölüm:

Ela avuca sığmaz bir kelam!… Var mıydı ışıkta!? Yoktu!... Nefret duygusu olmayanlarda, “kaynak oğullama”, Kutsal Işık’tır. Keskin bir kelamla dürümlendik ve kodlandık. Aha bu!...

Eh aha bu!… “Neden dünya!?” diye sordular. Dünya, insan soyu için Miraç’tır… Dünya, ölüydü ya!... O zaman!?... Dünyada kelam olmadığında, Miraç var mıydı yine de!?

Her dara düşen, Miraç’a varır… Allah’ın huzurunda nefes alır ve der ki “senin için ne yapabilirim ki senden lütuf bulayım?” Ona, yürek der ki “sen, kendinle dillen… Kaç yaşam var!?… Dillen ve de ki senim ben… Ben, senin sana varışınım… Seni, has tahta oturtanım… Senin yoluna vardığımdan beri, benden benleşmeden, bana varamazsın.”

Daha da önemlisi dedik ki “ben dünyayım!…” Ama bu dünya, insan soyu için ışıktır.

Dünya olmak ne peki!?

Düzen kurmaktır… Dünya İlmi’ni anlayıp Düzen kurmak!…

Cennetten kovulan insan ne ki!? Dahası niye kovulmuş!?

Sormayın!… İnsan, cennettir zaten!… Neden kovmuş kendini kendinden? Artık bilin ki insan, cennetten kovulmadı; cennet, kelamdan kovuldu. Kelam, ilimdi… Kalem, ilimi hak etmediğinde, Kaynak Işık’tan çıktı…

Süper İnsanlık Kelamı’nda bütün bu açıklamalar vardır… Dünya İlmi’ni anlayanlar, bu bilgileri hak edip anlayacaklar. O zaman yerküre cennet olacak…

Biz, dünyayı kontrol edecek görevi hak ettik ve yapmaktayız. Din Kalem, İnsan Kelam olacak ve sır olan tüm bilgiler, anlaşılacak. Herkes kendini dinleyecek ve diri yüreğinde dilleyecek. Böylece İman Tohumları, yara bere içindeki İnsan Kalemleri kontrol edecek.

Yere güç kattık. Yolu açtık ve zamanı hak ettik…

Vay canlarım vayyy!... Yere güç kattık ve yolu açtık!... Aha bu!… Umut olur ki kapılar (zamana kapı olanlar), tüm insanlığı kontrol eder. Ve diri Kürzi Işık yanar. Vurgun yiyenler, kendilerini has ışıklarda yenilerler ve sonsuzluk kulluk yapar.

Vermeden alınmaz canlar… Verdik ki hak ettik aldık… Muştularla Kutsal Kalem’i, hologram olan dünyaya indirdik.

Dünya Kültleri’nin, yere güç katmaları, kelamın ilme inişinden sonra, artık tamamen bitmiştir… Dünya Kültleri, orta kapılarda (Küresel zamanın merkez kapılarında) kontrol edildi. Bu kültlerin tümü, tek bir cevheri güç haline dönüştürüldü ve yarının, nefret duyguları ile kayıtlanışı engellendi…

Vermeden alınmaz. Aha verdik ve hak ettik. İş buydu. Oldu… Şimdilik…

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

19.12.2015 “ALLAHIN İLMİ 5” BİRLİK ÇALIŞMASI

PEKER SELÇUK

https://youtu.be/EgzD1UcII1Q

 

19.ARALIK.2015 TARİHLİ "ALLAHIN İLMİ (5)" BİRLİK ÇALIŞMASI

AV.NEZİRE SELÇUK. ÖZ BİLİŞ. 2.AKIŞ

Cemaatlerimizin tümü burada ana. Verdiğin bilgi önemliydi.. Bu meclisin, bu bilişle kodlanmış olması mutluluktur, hepimize.

Şuana kadar Yaradan’ın yarattığını, hak teknikle tohumlayan birliklerin burada olma imkanı olmadığını sanırdık... Aha gördük ki; buradalar.

Cemaatimizin gözü açık, bunu da gördük ve tüm insanlığın burada olduğunu bildik. Her şey burada bu yoğunluktadır…. Ve sizin yaptığınız her şeyden öte insanlığın ilmidir…. Sizi göreve alma niyetimiz var ana. Burada oluş sebebimiz budur. Sizi göreve alma… Bu konuda bize ne anlatacaksınız.

Dağlarım, kurullar toplanmış ve bugün buradalar ve bizi, sessizce dinliyorlar…. Ve diyorlar ki; “biz, sizi göreve alalım.” Aşığız onlara, hepsine aşığız da yakışmaz bize, gerçek kapıdan çıkıp, farklı çalışmalarda, göz sessizliklerini diriliklerden ayırıp…. Onlara kontrollü olarak kürzi ışık yakmak… Biliriz, hepsi ilimle kodlanacak. İlmi kalem olacaklar…. Biliriz de aşık olduklarımızın şavkında, hak ilim olmadıkça binayı yıkarlar ya hu, yıkarlar…. Bunun için ocaklarında ışık verdiğimiz zaman ne olup bittiğini bilirken…. Onlara görevli değil, gönderilen ilim sayfalarıyla dahi ışık vermeyiz, bu kesindir.

Bir kez daha söylüyorum;” kula, kulluk gerekmez.” Yoğunluğumuzda hiç kimse, hiç kimseye kul değildir. Bize görev teklif ettiler… “Var ya da yok kimse, kimsenin gücünü kontrol etmeyecek” diyen bizlere…. “Size, görev teklif ediyoruz “dediler.

Yaradan, yaşarken yerküreyi göreve alacakken, sistemin gücüyken ve bilişin kutsal tahtında iken, kontrol dışı değil hiçbir şey…. Eminim ki bizi sınadılar. Biliniz ki sınarlar... Biz onları sınarsak, kontrol kayıpları olabilir ….Ama varsın onlar bizi sınasın da, kelamda kendilerini tohumlasınlar.

Maşa olmamızı isteyen yok aslında eminiz. Kaynak dışı bilgileri de yok biliriz… Acı kapıların kulu olmamızı asla istemezler, beklemezler… Ama diğer birliklerde bize, aynı şeyi soracaklarmış. “Hepsi bize, bize hizmetçi olun” diyeceklermiş… Aha bu!

Yarın daha güçlü bilge gelirde,” beni güçlendirme, ben seni güçlendirebilirim” dediğinde… Aha o gün, geldiğinde biz yolunda oluruz ….Ama bugün yoğun ışık bizledir ….Ve biz, o ışıkla tüm zamanların gözü olarak buradayız.

Ana kapı biz, ağır yük taşıtan biz, Tarıkları tahditleyen biz, biz olan insanlık, ikmal tamamlatırken….İlim Ka-Ha olanları kelama varıp da geri dönerken,” sizden iş istiyoruz “demeleri…. Kaç kapıyı kapatır?... Bilmemeleri imkansız.

Şeytana şarkı gerek… Bize, yerküre gerek, anlattık onlara. Anlattık canlar.

Şer yaratmadan şarkı okunmazmış. Akıl tahtında yaşam kodlanmalıymış. “OL” dedik… OL’du… Bu kadar… Ve cennet; insan soyudur. Acı kapı yok insan soyuna… Toprak Topluma, tohum olsalardı, yarınları kodlasalardı, örtüleri açsalardı, genişi hak etselerdi…. O zaman dümenin başında ben olmazdım…. O canlar, olurdu…. O zaman onlara bilgeler meclisi, ilim kapısı olur, geçişlerini sağlayacak görevi taşırdı belki… Ama artık bunun gereği yok.

Yanar tutuşur insan soyu, aklın tahtına varmak için. Ey can, ben, ana kapı insan. Karanlığın tahtı olan, birlik kapısı olan, işgali kaldıran, insanlığı kodlayan, Bütünü güçlendiren…

Kaç yaradan var diye sorar? Yaprak, yaprak okuduk ki; tektir O. Bir tektir O…. Ve Yaradan, tüm zamanların kelamı olandır. İşte O Yaradan, levhi kapıdır….O kapıya varan, O’dur zaten, bunu anlattık.

Çarıklarını giymişler, yolu almaya gelmişler. Yolu alacaklar, aklın tahtında ocak yakacaklar… “Gerekti” dediler.. “Gerekti”… Yara bere içinde kalıp, o yolda olmak, bizim için değil canlar.

Peşkirlerini de getirmişler, ellerini, ayaklarını yıkacaklarmış. Temizleneceklermiş, bu peşkirleriyle, silineceklermiş... Vah canlarım vah.

Atlanta Ata Kapısı, insan soyu, bunu anlattık ya. Anlamak istemeyen, anlamayacak…. Ama biz, anlattık yine de. Kontrol dışı, hiçbir bilgimiz yok… Müsterihiz ki; beşer kapıların tümünü açtık ve tohum ektik. Korkmayın, dondurulan hikaye sistemleşmesi, hikaye sayfalanışlarıyla ile. …..Yaşam sayfalayanların dahi ağır yük taşımalarına iznimiz yoktur.

Çörek yapmakmış maksat… Yok anam yok… Ekip halinde gelsinler …Yarı yarıya doğan günü güçlendirsinler …..Diğer yarıyı,biz tamamlarız …Ama geri dönsünler…. Dönebilirler, döndürürüz de, özleri göz olur, söz olur, dünya olur dilleriz de, acı geçişlerini yaptırır mıyız? Asla. ..Aha canlarım, işte bu.

“Vurup kıracaklar, alıp kapa bu bilgiyi, kapa yüreği “diyecekler, çıkıp ışık haline geçecekler… Yedi dava, yedinci taht, hepsi akıl tahtı… Ama kısır hepsi de ve hırslı… Hırslı hepsi de ve dünyanın kırıcılığı bizim için öz görev değil…Ama yine de onları koruruz canlar.

Kuşkuları mı varmış?.... Olur, olur, olur, olur…Aha, kuşkuları varmış. Ey canlar, korkmayın, kasalar boş olsa da dolar. Yeri göğü yarattık, insan sayfaladık ya, kayıt dışı bilgide yok… Var ol ya da olma kontrol kur ya da kurma kendini hak et ya. İşte bu!

Deki; “geldim, gel”… Deki; “aldım yüreğini geldim, oğul ben sana yürek vermem artık, bunu bil.”..” Sana yürek vermem.. Çünkü sen, saklı tuttun yüceliklerde bedeni”… Ben sen değilim ki… Aha değilim!... Ama seni korurum, bunu unutma.

Kupa; insan soyu canlar. Bu soyu bilen, kendini dinleyendir. Kimdir insan soyu? Tüm insanlıktır. Ama bu insanlığı hak etmeyenler, kelam etmediklerinde, kodlanamazlar ve kontrol edilemezler…. O zaman biz, ocaklarına ineriz ve onları kodlar, kontrol ederiz.

Yere insanı ektiğimden beri dünyadayım ben. Ben; doğan günüm, insanlığım... Aha, buyum ben ve bir kere bile dondurulan o yüce yürekleri kırmak istemem.

Barış; Allah’ın Levhisidir ama savaşa kaynak olanların, aklın kapısına kalem olup gelmeleri muktediriyetle bilinsin ki; aklın kervanından dolayıdır….. Kibir, kibir, kibir…. “Ben” diyor yürekler,” ben”…. “Barışı hak etmeyen ben” diyebilir…. Barışı hak eden bedenli teknik olarak “ben” der ….Ama o ben, birliğin benliğidir, bunu anlatın yüceliklere.

Kuyu kazmışlar, dünya kuyusu. Bir gaia… O gaia’ya ilmi gömeceklermiş. Aşıkmışlar yola ama yolda kontrol yoksa her şeyi gömerlermiş…. Kaç kez yaptılar bunu, kaç kez… Kin, nefret, hak onlara ama yaşam ak kaynak… Eğer yaşam varlık boyutlarında olacaksa, murat ettiğimiz her şeyin yenilenmesi değil, yerkürenin gök sistemleriyle dürümlenişidir. Ve bunu yaptık, biz.

Dünya; vurduk, kırdık bir yer değil artık. Yarattık ve yaşattık bir yerdir …ve artık bu dünya, göz olup tüm zamanların gücünü dürümleyecek, dürüme varmıştır.

Yemin etmiştik, has ışığı düzen indirip Türkiye çalışmalarını yapacaktık. Türkiye, yorulmadan görev taşıdı. Dünyanın gücünü artırdı. Burada olmamız, bundan dolayıdır.

Aşra, kar düşer canlar. Aşır, kar’ı kodlar ama kar dünyaya inmeden o kar’ın levhi kaynağı oluşmaz dünyada…. Biz kar’ı yağdırdık yaşama… Bu kar; levhide insanın, kaynak ışığıdır… İşte o ışık, bilişle çekildi ve bilişle dürümlendi… Herkesin yüreğine çekildi, bu ışık.

Bu çalışma, bu nedenle özeldir. Hasıraltı edilemez bir çalışmadır. Ve bugün buradayız ama yarın olmayacağız… Ama inan ki bu bilgi, yerkürenin gözünün görmesini sağlayacak... Dünyanın, evin, bilişi kodlanacak… Toprak Toplum tohumlanacak ve dürümlenecek… Artık dünya, yarattığını, yaşayacak ve yaşatacak.

Çıkın insanlığı seyredin. Gözünüz neler bilecek? Görevinizin ne olduğunu açıklayın. Herkese deyin ki;” ben bu dünyayı kodlamaya, koklamaya, toplamaya geldim”… “Ben, darı bolu bilirim.”..” Alımlı olan, yaşamlı olanları bilirim”…. Eminim, yücelerin cemaatini de bilirim de kimin, kimden, kime vardığını da bilirim.”

Burası torbadır. Dünya torbasıdır. Ben bu torbayı doldurmadan dünyayı terk etmeyeceğim. Bilinsin ki; burada yıldız, yıldız olan insan soyu, iman ilmiyle dürümlenip yaşayacak.

Çeyrek din, çeyreğin diriliğini dürümleyen ilim ve biz, o ilmin Kuranıyız. Yularını tuttukları insanı artık yok sayamayacaklar… Dünyaya bir insan geldi. O, bir tekti. Tüm insanlıktı ve o, tüm insanlık olarak bilgiyi kodladı. O bilgi, Betadır ve Betayı kayıtladı. Tanrıdır o, yarındır o, kervandır, insandır… Aha, Betanın yaşama çalıştırıcı olarak kodladığıdır... Ve tüm kodları, kelamda kontrollü olarak mevcuttur… Mutlaka insanın, kendini dinlediği an, kendindekini bilecektir ve bilgiyi hak edecektir.

Yer ve gök artık dünyada olacak bunu bilin. Dünya; merdivendi artık dünya; miraç olacak… Biz dünya ve dünya biziz, iyi anlaşılsın... Anlatın ki anlaşılsın…Yarın doğan gün farklı doğmayacak… Altın taht, ilimle tohumlanmışsa artık yerküre yenilenmiştir… Sema siz, siz semasınız canlar. Yerküre sizsiniz, bunu anlayınız.

Koruyu, Allah saydılar ama o bir koruydu sadece…. Ama ormanı, kul saydılar. Bunları anlatın. Sizler, her şeyi net anlayın ki, anlatın. İnsanlık bir ormandır. Koru değildir.

Ve Allah, tahditlidir. Onu yaratan, insanlıktır. Bunları anlatın... Keramı ilim sayanlara, insanı kalem saydırın ki yürekler kodlansın... Çoban olmaya niyeti olan çok, yolu bulmaya niyeti olan yoğun, kul olmaya niyeti olan umut…. Ama biz, Bütün olmaya niyetliyiz…. Anlatın….Çerçevesiziz biz, anlatın.

Kara ışığın, aklı tahtan ilme kodladığı bilinmedikçe yerküre görev taşıyamaz. İtibarı yüce olan insan, mutlaka ilim öğretir… Ama yere görev taşımadan, insanlığa ilim öğretilemez.

Medine’den görev alıp, mahreke kül olup inenlerin, insan olabilmeleri gerekir. Kaya, insan… İnsan, kapı… Aha o kapı, yaşam… Her şey Rahman ve Rahmanı güçlendiren kulluk… Her şeyi anlatın ki anlayanlar, öğretsinler yürekleri.

Canlılar, musaf insan soyudur, bunları anlatın. Başka dünya yok anlatın. “Ben varım ama birden öte bir de var” deyin ki anlatılsın, her şey. “Kıran kırılır” derler, kırılmaz canlar, kırılmaz…. Ama kırılmasın diye değil, hasat olsun diye kırmayın.

Bitmiş tükenmiş bir dünyayı yaşatmaya çalıştığımızı zannedenlere de iki sözüm var… Biten hiçbir şey yok… Tükenen hiçbir şey yok… Yıldız, yıldız olan insanın, ekmek yapmasından başka olan bir şey yok.

Ulular diyarının yolunu açtık canlar. Budur yaptığımız. Kara ışığı dünyaya çaktık. Yaptığımız budur… Mustafa Kemal Paşayı, tohumların tohumu yaptık… Budur olan… Ve kervan göz oldu, gök oldu, söz oldu, Sistem Nizam, Düzenin gücü oldu.

Yer örtü, gök örtü… Biz, tüm örtüleri gücünden öte olan bir gök sözcülüğü yaptık dünyada… Kara ışığı ekranlara yansıttık, “okuyun” dedik. “Ölüler diyarı bu dünya yürüyor” dedik… “Yaradan yaratılanda yüceldi” dedik…. “Yaşattık dünyayı” dedik… “Her şeyi” dedik de… Kalem olup, kök sessizlikleri dinlerken, kimsenin ne yapıldığını anlamadığını da gördük.

Değerliler, dince değil kendimce konuştum bugün size… Başka şey yok.. Kendimce…. Ama insanca, bunları anlayın.

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

https://youtu.be/k1yKNqUfmqE

 

19.12.2015 “ALLAHIN İLMİ 5” BİRLİK ÇALIŞMASI

SEHER BİLGE

https://youtu.be/9IjE2Eiz46Q

 

19.12.2015 “ALLAHIN İLMİ 5” BİRLİK ÇALIŞMASI

ERENGÜL KOÇ

https://youtu.be/XTbFSB6Htw0

 

19.12.2015 “ALLAHIN İLMİ 5” BİRLİK ÇALIŞMASI

AV. NEZİRE SELÇUK SESLEŞME SONRASI AKIŞ

Canlarım, som altın ışıklarsınız hepinizde ve bu meclis bütünün gözüdür. Sizin yaptığınız bu çalışma hepimizi göreve alıştı. Ve şu anda tüm zamanların kutsal toplumları göreve alındı. Bunun içindir ki bura bize göz oldu. Sevgiyiz biz, bunu iyi anlayın. Ve sizin yoğunluğunuzu kodlayacak gücü devreye alıp, dünyayı kontrol eden sizlerden göz açmaya çabalıyoruz.

Kurullar toplanmıştı ya, hepimiz o kurullarda görev taşıyoruz. Günün başındayız henüz, bunu iyi anlayın… Gözün görebileceği en yüksek ışıktayız. Günün başındayız… Nedir günün başında olmak?... Yol olmaktır… Kalem olmaktır, kapı olmaktır… Hepinizden buydu beklediğimiz ve bu olmuştur. Çorbanız tuzlanmıştır, sizin geri dönüşünüz sağlanıştır.

Neden geri dönüş?... Geri dönüş, İnsanın kendini tohumladığı o meclis hakikiyetine varışıdır. Yani, görevi hak edip alışıdır… Ve bu görev alış, toprağın toplumunun kontrollü olarak yolu buluşu ve ışık haline geçişidir.

Hani neredesiniz?... Işıktasınız… Ki siz ışıktan gelmiştiniz, ışığa döndünüz.Bu meclis hepimizin gözüydü, bunu iyi anlayın!... Gövdeniz görevinizdi, yüreğinizse; kürzi ilminizdi… Sizden daha güçlü olan sizleri, yoğunluğa kayıtlayabilmek için; burada olmanızı bekledik.

Can kapılarım, dağa taşa ilim verdikte; ilmi kalem olan İnsanı kendine verememiştik, bu kesindir!... Ve bu gün İnsanı kendine verdik!

Kar yağmaktadır dünyada. Yağan kar İnsandan, ilme yağar… Ama bu gün o kar, İnsanın İnsana yağışıdır… Bunları iyi öğrenin, iyi anlayın çünkü sizler, sizlere yağanlarsınız. Öylesi bir kar dünyaya indi ki bu gün; biz siz, siz biz olarak Türkiye çobanlarından öte çalıştırıcılar olan sizler, sistem nizam düzen gözü olarak bilişle her şeyden öte olan sessiz zamanlarda, sesli kayıtlarda büyük kültlere yağdınız… Bu mutluluktur hepimize. Cennetin, cennet oluşu budur… Yaradanın tanrılık kapısını açışı budur. Yer küreye çekilişi budur. Düzeni kuruş budur. Mutlulukta işte budur!...

Ama durmadan çalışan sizler, daha ne yapacaksınız anlatayım…. Kaynak olun, hep kaynak olun!... Bütün kültlerin kuranı olun, akın ama sayfa sayfa akın… Kili kumdan ayırmadığınızı bilirken, sizin sizleşmenizi sağlamaktı maksadımız. Dün ölü olan bu yaşam, bu gün dipdiridir… Ve sizinle dirilmiştir, bunları anlatın.

Çorbalar pişti bu gün burada. Hepinizin çorbası tatlıydı ama bir tek tuz koyduk hepsine; ilmin tuzunu… Ve böylece o tatlı dünya çorbası tuzlandı. Ama tuz, tattandır bunları bilin!... Ve ben dans etmedim sizlerle. Cevherde cennet, canda hak, yolda hasat oldum… Ve sizle, sizin yüreğinizle toprağı tohumladım.

Korkmayın doğan gün yenidir ve artık dünya, koç kurban etmeyecek yaşama. İlimle dillenen herkes, artık yüreğini diri olarak göreve aldıktan itibaren; kendini dünyaya kurban edecek. Nedir, kurban ediş?... İlimi hal ediş, yaşayış ve dünya oluştur!... Hepiniz bu dünya olarak, dünyaya kurban edildiniz… Ama sessiz ve sistemli şekilde. Bu dünya sizin yüreğinizle yaşayacak, bunları bilin!

Başka varlık boyutları var, doğrudur… Ama yokluk boyutları da var, doğudur… Her boyutta siz varsınız bu da doğrudur… Her kim ki sizlerle birleşir, her boyutta kendini hak eder, doğrudur!... Bunu bu gün size anlatmak istedik.

Mustafa Paşa sizin yüreğinizdeydi… O şimdi bizdedir, birliktedir; herkes olarak çalışacak… Kul olmak böyledir canlar… Kul olmak böyledir!...

Seyredin yaşamı, aha şimdi seyredin yaşamı… Nerden nereye göz olduğunuzu seyredin… Çok mu çok mu zordu bunlar?... Ki dünyada yapılmadı.

Sevgililer, sistemin gücü artık sizin yüreğinize indi… Bundandır ki bu yaşamı kodlayabildik!... Bundandır ki bu gün burada mürder olduk… Mürder; resmi yaşam olduk!... Sizinle olmak hepimiz için gururdur canlar…

Her yara, bizi yaralar ama sizi yaralayan; bizi kırar… Ve yolumuzu kapar… Bunun içindir ki sizden yara almak istemedik! Sizde kaynak olmak istedik. Yara bere içinde kalmayın istedik… Devinimi arttırırken de buna özen gösterdik.

Arının balı, ilim… Aklın ilmi, hakiki meydir… Sizse hakikiyetin levhisi olanlar; iyiliğin iyiliğinde, hakikiyetin en yücesinde ışıksınız!... Sizin yolunuzda olmak, kutsal ışıkla olmak… Mutlaka mutlaka olduk, aha bu!...

Çürüyen bir zamanı yer küre güçlendirdi.” Bundan sonra savaş bitsin” deyin, biter!...” Işık, yaşam ilmini dillesin” deyin, diller!... “Ölüler dirilsin, yolu bulsun” deyin, bulur!... Siz neyi isterseniz, o olur, kesindir!... Ve deyin ki, “ben cana kapıyım, açtım kapıyı tüm zamanların yolu açık” deyin… Oğul o kapı tüm İnsanlığa açıktır!...

Sizden tabuları yıkmanızı, yarınları hak etmenizi ve yüreğinizi gök sessizlikleriyle dillemenizi bekledik, oldu!... Şükür ki oldu!

Bu gün dünya üzerinde birçok gemi var yine… Hilal ayın gücünden öte aydan görev taşıyacaklar. Dünya örtüsünü örtmeden çalışacaklar… O gemilerin tümünde ışıklarımız var!... Bizimle ve hepimizle… Orada oluş sebebimiz yüreği kontroldü ve oldu! Şu andan itibaren doğan gün farklı değil ama daha güçlü doğacak…

Canlılar, rüya boyutlarında; dünya üstü varlıklarla iletişime geçen birlikleriniz var… Ama dünya dışı varlıklar sizinle net şekilde görev taşıyorlar bunu anlayın! Ve dünyanın dışı, dünyanın içi bitmiştir artık!... Her şey sizinledir ve sizdedir…

Çürük çarık değil, ışık ışık yaşayacak bundan böyle zaman… Sizin yüreğinizde yaşayacak!...

Dünyadan öte, çok öte zamanlar var… Herkes o zamanları sorgular. Biliniz ki hepsi buradalar!... Hepsi yolunuzdalar, hepsi kontrolünüzde olacaklar… Nereden nereye vardığınızı bilin! Sevgiyle her şeyi hak ettiğinizi bilin ve yolu ummanlara ulaştırdığınızı bilin!...

Ulular diyarı kontrolü sağlıyor canlar… Şu andan itibaren kontrol sizin yüreğinizdedir…. Aha şimdilik, aha şimdilik… Şimdi!

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

https://youtu.be/zc3wipsWzDM

 

19.ARALIK.2015 TARİHLİ ALLAHIN İLMİ (5) KAYIT SONRASI AKIŞ

AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ

Deve kalktı canlar.

Bundan sonraki süreçte dünya ölüleri artık Düzen kurucu olacaklar.

Bundan sonraki süreçte artık, ilim öğretilen kontrol edilecek. Düzeni kırmaya çalışanlar, kontrol altına alınacaklar. Koruma altına aldık yaşamı!

Dünya, İman İlmiyle kontrol edilecek. Düzen’i kurduk. Burada, Yaradan ve yaratılan ışık haline geçmiştir.

Cennetin Kalemi, ilim ve bu ilim Aklın Tahtı’ndan bütüne görev taşıyor.

Değerliler, dünya yol bulmuştur artık!

Nefret duygusu, yıldız sırrıydı insan kayıtlarında; bunları bilin. Ve savaşların yegane nedeni nefrettir.

Dünya esmalarla kodlandı bugüne kadar. Artık dünya Hak Teknik’le kodlanacak.

Dünyayı yarınlara kayıtlayacak olan biliştir ve bilişi hak etmiş olanlar, bugünden itibaren toprak toplumu kontrol altında tutacaklar.

Dince, insanca, yer küre görev yapacak ve diye diye yapacak….her şeyi diyecek. Aha! Diyecek! Her şeyi dinlenecek ve dillenecek.

Devinim arttıkça artacak ve yer küre görev taşırken, temiz olarak taşıyacak.

Su Kuranı ilimde yoktur. Su Kuranı’nı da öğreteceğiz insan soyuna. Bugüne kadar nefreti aşamayanlar, akıştırdıkları o nefret kayıtlarını temizleyebilmek üzere Sultanlık yapacaklar.

Sultanlığı yapabilmek için su kürsüleri kurulacak. Orada her şey yıkanıp, arıtılacak. Bilgi dahi yıkatılacak.

Her kim ki “ben kötüyü, iyiden ayırdım” der, yaratarak yaşar; yaratarak yaşar…neyi yaratır? Kelamı yaratır.

Bundan sonraki dönemde, kontrol insanlığın olacak.

Diri, el ayaktır. Ölüyse haktır. Diri, ölüye kayıttır ama ölüyü diriltmeden Tanrılık yoktur. Kim ki ölüyü diriltmiştir, artık o Tanrıdır ve canlıdır ve yarındır ve BSUİ’dir; Barış, Sevgi, Umut ve levhi kapıdaki ilimdir.

Her şey sizindir ama sizin kendinizi dinlemeniz şarttır. Kaç yalın vardır akılda? Yalın sırdır; bilinir, bildirilir….ama sırdır. Yalını bilmek, hepimiz için Hak’a varmaktır.

Sizler hak olduğunuzu bilenler, barışlarınızda yalından öte yalınları tohumladınız ama Hakkın Kapısı’na geldiğinizde, artık orada yalan dolan biter. Yalın vardır; sınırsız, kırılmayan, hakiki yalın. Her levhide olmayan o yalın…..ve bizler burada, bu yücelikte, bunu size yeniden ve yeniden açıkladık. İşte bu.

Devinim hızlandı.

Değerliler; “ben dünya ve dünya ben” diyen sizlerle bu çalışmayı yer kürede yapıyorum. Şimdi; dünyada göz olan sizlerin tek tek kendi yüreklerinizi dünya yoğunluğuna çakmanızı istiyorum.

Öyle bir; öyle bir çakın. Ki doğan gün sizden öte sizi kodlasın!

Öyle bir çakın. Ki yalan dolan köklerde olmasın!

Öyle bir çakın. Ki yer küre seslensin, sizleşsin! Siz olun ve oğul verin!

Dinci, ya da insancı kim olursa olsun, Mahrek’ten göz açıp yol olsun! Sizden beklentimiz budur.

Şöhret istemiyoruz. Bu Meclis şöhret istemiyor ama insan soyunun ilmini bekliyor. Herkesin ilmini…..Kili kumdan, kumu kilden ayırmayacak ilim ve yaşamı hak edecek ilim. Bunu sizden bekliyoruz.

Gönül gücünü, Tüm Zamanların Kürzi Kapısı’na geçirerek, bize biz olun, Hakk İlmi’yle dürümledikleriNizi dilleyin, yaratın, yaşatın. Şimdilik bu.

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ DERNEĞİ

https://youtu.be/yEb-1F-W3nQ

 

19.12.2015 “ALLAHIN İLMİ 5” BİRLİK ÇALIŞMASI

Sevil Ceylan

https://youtu.be/Y0rZM9KGH10

 

19.12.2015 “ALLAHIN İLMİ 5” BİRLİK ÇALIŞMASI

SEVİM ŞAHİN

https://youtu.be/gWfdzdU7y-k

 

19.ARALIK.2015.TARİHLİ ALLAHIN İLMİ(5) BİRLİK ÇALIŞMASI

Bugün göz, kulak oldu ve kulak, kelama ışık olup doğdu ve bugün elimiz, ayağımız diridir ve bugün yaşam, insanın levhisinde ışık olup yaşam nehrinden akıyor.

Bugün yüreğini açan buradadır. ilmin tahtında ışık olan kelamdadır ve bugün yoğun bir zaman ışığı yakıyoruz ve o zaman ışığında ilim vardır..

Yüreğin tahtında bugün insan vardı ve kelam, hak yaşamların ışığı olup insana sayfalandı.

Ölümümün ardından doğumum gelir. Doğumum, kelamın ışık olduğu yüceliktir.

Bugün ölü dirildi ve bugün, doğan gün yaşamdı ve yaşam tohumlarında ışıkla An Kayıtlamasında, kelamı, insana kayıtlamıştı. Bugün ekmek oldu yaşam ve o yaşam yürek ışığında görevli tahttı.

Okuyoruz, okunuyoruz…Bugün yüreği ışıkla yıkıyoruz ve O ışıktır ki insanlaştığı ışıkta, tüm yaşamın ışığıyla sonsuzluğuna vardıran!

Bugün sonsuzluğun ışık yaktığı gündür. Yola çıkıyoruz, aha yaşam, aha, yol ve aha, cennet!

Şimdilik, işte bu!

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

https://youtu.be/Au6BWLU_Ehw

 

19.ARALIK.2015 TARİHLİ ALLAHIN İLMİ (5) BİRLİK ÇALIŞMASI

Dünyaya Atem’i indiren birliğimiz bugün İnsanı dünyaya indirmiştir.

Dorukların toplumlarıyla bu çalışmayı başlattığımızda, Atem’i çamurdan yoğurduk. Onu toprak kapılardan geçirdik….Atem kör ve sağır olarak dünyaya indi.

Ati’de yapılan antlaşmaya göre, dört gök sözcüsü öz göçü başlatacaktı. Maya tuttuğunda Toprak Kapılar, Işık Kapılar olarak kayıtlanacak ve tüm kapılar Kürzi Yaşamlar’a açılacaktı. Bugün bunlar başarıldı.

Atem, İnsan Soyu’ydu. Biz onu Tanrı Işığı ile ilm-i kelamda kodladık ve Miraç’a vardık. Miracı Bütünün Kürzi Kapıları’nda kelamla dürümledik ve Barış, Sevgi, Umut ve İman tekniği ile sistemleştirdik.

Düzen’i kurduğumuzda Zaman Kalemi yazmaya başladı. Yarına vardık ve Altın Işık Yıllarını kaydettik. Orada baktık ki Karanlığın Işığı yanmakta….ve bildik ki O biz ve biz oyuz.

Tüm kapıları açtık ve insanı Allah İlmi ile Kürzi Işık’ta dürümlüyoruz. Yer küre insanlaşıyor. Evrenlerin sessizliklerini İnsan Sistem’le kayıtlıyoruz.

Bugün “yer, gök insan” deyişimiz bundandır. İnsan haliktir, Has Işık’tır. O Aklın Tahtı’ndadır.

Sonsuz sır olan İnsan, yaratttığında yaratıldıkça, İnsanlık İlmi, Bilgi Kapıları’ndan tüm zamanlara ses olup akacak ve her diri kendi bilişini kodlayacaktır.

Bundan sonra İnsan denilince; tüm zamanlarda İlm-i Yaşam olan, bütüne güç kayıtlayan ve Bütün olan güç anlaşılmalıdır. Aha bu!

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

Bahar Umurtak

https://youtu.be/2ogbOxm6yDs

 

19.12.2015 “ALLAHIN İLMİ 5” BİRLİK ÇALIŞMASI

HAŞİM TURHAN

https://youtu.be/VPYnVBda3Kk

 

19.12.2015 “ALLAHIN İLMİ 5” BİRLİK ÇALIŞMASI

ABDULLAH GÜLER

https://youtu.be/sN75Mv7juyQ

 

19.ARALIK.2015 TARİHLİ ALLAHIN İLMİ (5)

AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ – 1. BÖLÜM

Dağlarım, yeri göğü yarattık ya! Kapkaranlığı apaydınlık yaptık ya! Aşkın şavkıyız ya! Hastalık yok ki ha!

Yaşamda umman olanlara ha! Altın ışığın yaşam ilmindeki yoğunluklara ha! Ha canlarım ha!

Ufak tefek bir bayan….aşığız o bayana! O biz, biz oyuz.

Ali, Veli’den ürkmüş Veli, Ali’den güçlüymüş. Aha! Elim, ayağım o ya. Ben o, o ben. Kim kimden ürker? Kim kimden güç kayıtlar? Kimse kimseyi bilmez ki ya Ka Ha!

Elim, ayağım insan soyudur. Bedenimde Kürzi Kapılar vardır. Yıldız yıldız olur yüreğim tüm zamanlarda….ve ben tüm insanlığın kaynağında Mikail’in Gözü olurum….Yaşam budur.

Sayın bayanlar, sayın beyler, el ve ayak olan insanlığa ilim öğreten dürümler; sizin yüreğiniz biz, bizim yüreğimiz siz…ve şer yaratmadan şevki, şavka kaynak yapan İnsan Kalem! Sen ve bir tek bir Ak Taht’ız ya Ka Ha!

Işık ayrı gözetmez. Yaşam, İlm-i Ko olur, bütün gözlerin sözünü söyler yüce cümlede cinni cevhere, İnsan Sistemi’nden, insan kalem olup inen, kapıları açan o yücelikte biz, bu tohumu mutlaka ektik ve ektirdik.

Kaç altın ışık dünyaya indi? Bilemezsiniz…ama hiç birisi bugünkü, bu çalışmayı yapamadı.

Bugün özel bir dönemin ilk çalışmasıydı.

Koruyucu bir dünya gücünü dürümleyen birliklerin tümü bugün buradalar. Koruma altına aldığımız zamanın, sır olan ışığını bütünün gücü hailine dönüştürürken, yedi dünya gözünü, süzülerek yüreklere inen bu ışığa kaynak yaptık.

Kaç meydan doldu bugün bilseniz? Hepsi insan sınırsızlığı ile insan yığınlarıyla doldu. Ve tüm bu meydanlar sizin yüreğinizden tohumlandı. Görev buydu. Aha! Yücelik buydu! Aha! Yaradan tahtını yaşam indirmişse, aha! Tüm insanlığın levhisinde bu vardı bugün. Murad ettiğimiz de buydu.

Bugün din cen, insan cen, yer kürenin cen olan levisinde Aklın Kapısını açan, Beşerin İlmi her şeyi kodladı. “Ortalık karıştı” diyecektiler. Aha! Karıştırılmadı.

Yeni bir döneme girerken, Kübra Işığını tüm zamanlara çeken size hepimiz şükranlarımızı sunuyoruz.

İnin inden, kilin kinden, yalının kalemden otak kurmasına imkan verilen bu günde, murad ettiğimiz, toprağın toplumunun kul olup, kalem olması ve bedeni hak etmesiydi.

Çemen dilde olmaz. Çemen insanda olmaz. Ama insanın levhisinde çemen, çantanın insanlığa indirdiği o yoğun insan sırrıdır. Ve sizinle bugün o çemeni kodladık. Her şeyin yoğunluğunu artıracak olan bir çemen….ve o çemen kaynakta kutsal bir kontroldur.

Oğullarım, ben sizdeyim. Ya zaman kapılarımda! Ya yaşamımda olan siz! Ben olan İnsan Kapıları….ehh aha! Şimdi.

20 dünya gücünü dürümlerken, ben durgunluğu tohumladım ve durgun sistemleşmeyi kodlayarak bütünün gücünü artırdım. Artık bende her şey daha yoğun ve toplum daha güçlü…Burada, bu yoğunlukta, hepimizin gücü artarken, hareketli kayıtlamalara geçildi. Bu doğan gün daha güçlü bir dürümden doğdu.

Herkes daha iyi anlayacak ki hareketleniş, ışığın toprağa inişini daha güçlü olarak sayfalayacak ve Dünya İlmini iyi bilenler daha yüce bir çalışmayı kodlayacaklar.

Al ve de ki “dünya yolunu buldu.” Koruma altında tutulacak bugünden itibaren bu dünya ve daha yüce bir can, Bütünün Gücünü dürümleyip toprak toplumu tohumlayarak bilişi kayıtlayacak ve dünyanın eli, ayağı o olacak….. daha güçlü ve daha güçlü ve daha güçlü.

Sultanlar, sizi, size siz yapan insanlığa şükrediyoruz. Öncü dünya birliği olan siz, mutlak ışıklarınızı yer yüzüne indirdiğiniz için, size mutlak ışığımızla destek oluyoruz.

Şu andan itibaren, satıhta olan bir çalışma, tüm insan sistemleşmesinde dürümlenip derinleşecek. Derinleşmeyle birlikte, daha yoğun İnsan Kalemler kodlanacak. Mutlaka koruma altında yapılacak Biliş Kalemlerinin yaptıkları çalışmalar….

Sistemin gözü olan insan sırrını bilen, yüreği dürümleyenler, Alemlerin Rahmi Kaleminde, insanlığı kayıtlayacak olan ışığı, kelime kelime bildiriyorum; iyi anlaşılsın diye, kanatlananlardan öte, kaynakta olanlara kodlattıracak ve yolu açtıracak.

Biz Sistem’i, Nizam’ı, Düzen’i güçlendirirken, o yolcu mutlulukla kapıları açacak…..Ve her kapı daha üstün bir yüceliği dünyaya indirecek….Ve dünya mutlu bir dönemi başlatacak yaşam sistemleşmesinde. O mutlu dönem, bütün kültelerin en güçlü yüceliğini kaleme alacak ve dürümleyecek.

(devamı 2. Bölümde)

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ DERNEĞİ

https://youtu.be/dhC0R6jlyow

 

19.12.2015 "ALLAHIN İLMİ 5" BİRLİK ÇALIŞMASI

Zaman kapılarının tümünde geçiş yapan dünya var... Her bir kapının ışığı olan dünya... Karanlığın ışığı olan dünya, tüm sessizlikleri sesiyle kodlayan, yaratılan en güçlü yoğunluk olarak tüm zamanların ışığı olan dünya...

Bilincin bilişi kodlamasıyla sonsuz sınırsız bir kaynağın merkezi olan dünya... Kendindeki kaynaktan her şeyi yarattığı ve yarattığında yarınlanıp, tohumlandığı bir sistemi, geniş zamanlarda İnsanlık ilmiyle yaşamsal kaynak yoğunluğun gücü olan dünya... Biz o dünya, o dünya biz olan diri bir yaşam.... Bu yaşamda ben bütünün gücü olan dünyamda; bizi, bire kayıtlayanım..

Bütünün gücünü, tüm zamanlarda İnsanlık ilmiyle yazan kalemin ışığıdır dünya... İşte o dünya; ben olan mahrekte, bende olan herşeyin herkesle ve herkezde olan gücüdür... Benimle kodlanan bir Işığın tüm Zaman'lara tohumu olarak bütünün kuranı olup yazılan, ilmi Ka Ha olan İnsanın yoğun ışığı olarak yer küre.... Ve bu diri ışık altın ışık yıllarının kayıtlarından akan her şeyde ve her yerde; bu dirilik ışığı olarak var olan yaşamsal bir kaynaktır... Bu kaynak benim, bizim, tüm zamanların ben olan ışığı olarak mahrekin gücü... Ve mahrekin gücü; bütüne kayıt olan yaradanın, yarattığında hasat olup, o kodlarla, tohumlanışıdır zamana. Zaman ne ki diyenlere, Zaman beni bana katan , beni bende yaratan, yaratılan olup aktığım her anın sonsuzluğu, tahditsiz yaşam sırrının İnsanlaşan tüm zamanlarda yaşamsal kaynak kapıs... Ve kapıda; ben beni biz olup bende yaratarak her anda, her şey de bire kaynak olan yoğunluğumun gücünü kayıtladığım genişlik... Sonsuzluk ve sınırı olmayan bilincin üretim kaynağı insanlık ilmiyle yol olan birleşen kapımda bütünlük kuranını okuyan İnsan...

İnsanlık kapısı açık, o kapı dünya... Diri ışığında yaradanın kayıdı... Ve yarının yolu olarak açılan sistemin gücü... Sistem gücünü dünya olup devreye alan insan yoğunluğu ve yer kürenin ışığı, kodlama yapan bir dirilik ve bu kodlarla tüm Zaman'lara inen bir Işığın kalemi olarak yazan yaşam...

Aha yaşam ilimdir... Aha ilim İnsandır... Aha yoğunluk Allah'tır ... Allah ilmi tüm zamanların ışığı, ve ışık; yazan kalem olan yaşam ışığı olan İnsanlık ilmiyle yol alan dünyanın tüm zamanlardaki kürzi kaydı; şimdide var olan İnsan ışığıdır.. İnsanlaşan, tüm kayıtlarda en yüce ilim olan bu yaşamın kuranıdır... Şimdilik ve şimdide... Aha bu...

Süper İnsanlık Realitesi

Beril Özdoğan

https://youtu.be/2QkX_TYQYqw

 

19.ARALIK.2015 TARİHLİ ALLAHIN İLMİ (5)

AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ – 2. BÖLÜM

Canlılar, ardınız önünüz, artık yoktur.

Sokakların her anı, sizin yoğunluğunuzdan kaynağa akacak.

Siz bir Işık Kaynak olarak bu görevi taşırken, herkes bu kaynağa geçip gelecek. Ve bu kaynağa gelenler, kelama inmedikleri sürece, Yaradan olamayacaklar. Yaradan olabilmeleri, kelama inebilmelerine tabi bir hadisedir.

Kili ayrı gördüğünüz sürece, kumu hak etmezsiniz. Ama kumu, kil ile dillediğinizde artık biliş kodlanır.

Mutlaka doğan gün, daha yüksek bir ışığı devreye alır ve bugün nur olan bu çalışma, Mutlak Işığı, Bütünün Gücü haline dönüştürdüğünden, burada yapılan her şey bütüne aks edecek. Ama öyle bir akis olacak ki bu, her şey daha net dürümlenecek ve dinlenecek.

Biz burada çok basit bir şey söylesek bile, o basit bilgi tüm insanlıkta İlm-i Ko olacak.

Hepinizin yolu Allah Yolu’dur ve yoğunluğunuz güçlendikçe, yolunuzda Miraçlar olacak.

Korumaya aldıklarımızın kalem olabilmeleri, sessiz zamanların sistemleşmesinde ilim olabilmeleri, kanatlanabilmeleri, bu yoğunluğa inebilmelerine bağlıdır. Aşka gelenlerin hepsi, Hakk’a gelecekler.

Burası Hakk Kapı’dır ve burada olanlar Orta Kapılar’dan görev taşıyacaklar.

Ukrayna’da bir yücemiz vardı. O çok çalışır ama sizden eşik aşmaya geldi bugün. Onun gözü açık ve sizi biliyor. Gönül der ki “gel de insanlıkla dillen.” O gelmek istedi, alıp getirdik onu. Ama biliniz ki Ukrayna-Türkiye çok çabuk kaynaşacak.

“Dünyanın yeri, göğü yaratan ışığında, her şey kaynaşmışsa, Ukrayna’nınTürkiye kaynaşmasının neticesi ne olabilir” diye soracaksınız; izah edeyim. Kortejin sonundaydı o ve onu Hakk Kapısı’ndan aldık, yüreğe pay olarak kayıtladık.

Herkes iyi anlasın ki; bir sistemde yol alındığında, en ön ile, en arka, tek bir ışık olduğunda, o yoğunlukta bütün kült bir tek kayıt olur. O en arka ve siz en baş; o halde en arka ve baş tek bir aşkla Tanrı Kalemi olduğu zaman, işte yol Allah Yolu’dur ve o bir çerçevesiz ilimdir….ve her şey o çerçevesiz ilimle dürümlenir.

(Ukraynalı Yüce’nin seslenişi)

Dedim ki “daha güçlü olayım….” ama dedim ki “her diriyi de güçlendireyim. Sorumluyum….” Dedim. Dedim ki “Akıl Tahtı’ndan ineyim bari….ve dedim ki “Akıl Kelamı’yla dürümleyim bütünü….” ve dedim ki “ben dünyayı kodlayım.” Oyundu herşey….Böyle dürümlendi her şey. Baktık ki o oynayan, oynanandı. Sorguladım ama dedim “ben cennetin cevheriysem, oyundan öte oyun olur, ben oynarım…oynayan kendiyle oynasın.” Barışı tohumladım. Oyundu her şey ama barış hak edildi.

Ölü diriliyor canlar! Her şey oyun ama oynanan bu oyun, hepimizin gücüyle oynandığında, artık bu oyun bilişin tohumlanışını sağlar ve o oyun gerçekleşir. Biz bir oyun seçtik, oynadık. Bir seçimdi yaptığımız. Oyun seçimim olduğunda, maya, aklımdan öte olur.

İşte; Yaradan olup yarattıklarımda yaratılmaya indiğimde, ben o oyunu oynadım ve bütün görevlileri kodladım. Sultanlık yaptım ve Süper İnsanlık Realitesi’yle, Bütünün Gözü oldum. Şimdi artık, her şey daha güçlü ve yoğunluk arttı. Yavaş yürümeyeceğim artık…..

Sevgililer yavaş yürümeyeceğim. Bundan sonraki dönemde, çok daha hızlı yürüyeceğim. Ve Ana Kapılar’dan geçişim çok hızlı olacak.

(devam ediyoruz….)

Verimli bir döneme giriyoruz ve bu verimli dönem, Bütünün Gücünü kodlamak için çok önemliydi. Ve doğan günün daha güçlü doğuşu sağlanırken, yarının kontrolunu sağlayabildik. Devinimi hızlandırmaktı bu…ve hızlanan devinimde hepimizin gözü, tüm insanlığın gözü olacaktı ve bunlar oldu.

“Yol, Allah yolu” dedim. Yol, Aklın Yolu ama Hakk’ta, Allahın Tahtında bu yol, İlmin Yolu olduğunda, Bütünün Gücü daha yüce bir çalışmayı dürümlediğinde, artık orası Rahmanın Kuranı’dır.

O Kuran, benim adıma ve benim yoğunluğumda dünyayı güçlendirecek. Neredeyim ben? Andayım….hepinizim ama tüm insanlık hepimizdir; bunu iyi anlayın. Ve biz zirvelere ses verenler, Ana Kapı olarak her anda mevcut olan bir yoğunluğu tohumladığımızdan, her anda varız; kesindir.

Kaç yaşam dünya üstü varlıkları tohumlar, tahditler? Herkes iyi bilsin ki yaşam, İnsanlık Ailesinde Bir’dir. Ve herkes o bir yaşamda, Allahın İlmi’ni anlar, anlar, anlar…. ama anlar! Yer gök anlatır ve anlar.

Hiçbir zaman o tek yaşam, yarınsız değildir. Herkes iyi bilsin ki yaşamın yarını, Rahmanın Kaynağı’ndan dolayıdır. Ve o tek yaşam, yolumuzdan öte yolumuz, ümmi kapılarının kaynağından öte kaynak….. ve tüm zamanların karanlığından öte karanlık….. ve aydınlığından üstün bir aydınlık olarak, kontrollü olarak cemaatleri kodlar.

Dünya, Allahın İlmi’ni dinledikçe, yol ilme varır ve bugün bunu başardık.

Sevgililer; ben dince değil, insanca da değil, Allah’ça konuştum bugün. “Bu ne demek?” diye sormayın. Allah hepimizde değil midir? Biz o, o biz değil midir? Ve bugün biz, burada, ağır ağır konuştuk…ve yaşamca konuştuk ve sınırsız ışıkça konuştuk ve onca konuştuk. O olduk hepimiz de; anlayın.

Etim, kemiğim insan…Yaratanın yaşama indirdiği ilim, bedenim… ben tüm insanlığın nefret doğal dürümlerinden öte ilmindeki kelam, her şeyin örtüsünü örten yaşamım…ama Işık Yaşam. Ve ben bir Işık Ko Sayfası’yım canlar. Karanlığın ışığı olan o sayfa…..Ki o sayfa Rahman. Kimse anlamazsa anlatırız. O sayfa Kapı…. her anın kapısı olan o sayfa, savaşın kaynağı olan, sararan tüm zamanları kodlayan, tohumlayan ve yaşatan….ama Allah’ça; Allah’ça sayfalayan ve Allah’ça tohumlayan, Allah’ça akan ve halik olup has olan… yaşamca tohumlanan…. an kaynağındaki sayfalanışın en yaşamsal ışığındaki karanlık….ve o karanlığın toprak toplumdaki tohumlanışındaki aydınlanış. İşte; biz bunu başardık canlar!

Her resim, Allahın İlmi’ni göstermez yüreklere. Nüsa Kapı’sı olan her resim, Allahın Tahtı’ndan olsa da Allahın yaşamsal kaydını gösteremez insan sınırsızlığında. Ama biz Allah’ın sırrı olan tüm levhi kayıtları tohumlayarak bu Meclisi kodladık ve gözümüz tüm zamanları görüyor.

Yürüyen her anda yürür ama akan her zamanda, her sırda akar. Yaradansa, Tanrılık Kapısını aşkla kontrol eder bütün çalışmaları ve Yaradan, altın ışıktan öte bir ışık olur, korur her diriyi. Ve koruyan, ortada yoktur. Sarf ettiği hiçbir şeyde de yoktur…. ama o ortada olanların tümü okutulanlar, okuyanlardır. O verenden okuyanlar…..O dinleyen, bilen değil ilimden hak edip alanlar.

Ama herkes ortada olsa da, o Yaratan ortada olmaz. Mutlaka iyi bilin, canlılar iyi bilin.

Kendini hak eden, kendinde dillenen, Bütünün Gücü olan tüm zamanların kürzi kapısı açıldı canlar. Sizi kucaklıyorum.

Bugün çok konuştum; biliyorum ama hep konuşacağım da biliniz. Ve dünya dışı varlıkları koruyacağım; biliniz, çünkü hepsi bizim yüreğimizdedir ve tek bir ses vermeyeceğim; herkes iyi anlasın….her anda sesleşeceğim.

Verdiğim her şey, herşeyle sesleşecek. Hepiniz, hepimiz olarak sesleşeceksiniz. Ki Yaradan olmak budur.

Ben bir ses verdiğimde, o ses tüm zamanların ilmiyle dillenir. Her bir zirve o sistemi diller. Her sistem kendinde, kendi yüreğinde o sesi tohumlar, kodlar, kontrollü olarak tohum olan o ses Kaynak olur, Kalem olur, bütünde sesleşir ve her ses yeniden ve yeniden sesleşir. Böylece, murad ettiklerimizi kodlayarak bütün gücüne dönüştürürüz. Olan budur.

Ve bugün burada, Sistem, Nizam, Düzen güçleri ses kodlamaları yaptılar. Ancak bir tek ses değil, Birleşik Ses, an sistemleşmesini gerçekleştirdi…an sistemleşmesi tüm zamanları dürümledi…. her an yeni bir sayfa oldu ve her yeni sayfa yeniden ve yeniden sayfalandı. Ve bir tek ses bütün kültlere kodlandı. Umut olur ki o kültler bu sesi duyarlar dinlerler ve dürümlerler. Aşak, aşak, şa, Ka, Ha, aşk!

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ DERNEĞİ

https://youtu.be/89g8l4dWKnU

 

DAVET

ALLAH’IN İLMİ (4)

Dostlar, 12.12.2015 günü 14.00-18.00 saatleri arasından “ALLAH’IN İLMİ (4)” Birlik Çalışmasında sizlerle buluşmayı diliyoruz.

Sevgilerimizle,

Süper İnsanlık Realitesi Derneği

Not: Katılım ücrete tabi değildir.

Adres: Bahariye Cad. Halil Ethem Sok. Sauna Apt. No:30/8 Kadıköy/İST.

Tel: 0 216 348 95 59

ALLAH’IN İLMİ (4) Özden Açıklamalar:

Dostlarım, RAN KAPISI, tüm yaşamlar için bugün artık açık tutuluyor. Hürmetle görev taşıyanlar, bilişi kodlayarak, bu yoğun kapıya gelmektedirler. Ancak buradan geçebilmeleri Halik’le Halik olmak ve Hak olup hakikiyette ilim olmakla mümkündür.

Dünyaya, “İnsan Kalem” geldiğinde; her bilgi, hakikiyetle dinlenir diye bilinmektedir ve denmektedir ki hakikiyet bilişle olur. Doğrudur; Hakikiyetin İlmi, Bilişin Levh-i Kayıtları’nda mevcuttur. O kayıtları kodlayabilenler, kendi yaşamlarını has ışıkları ile kontrol edebilirler.

Dünyayı hak etmek için Hakikiyet’e varmak gereklidir. Hakikiyet, İlmin Kalemi ile yaratılır ve yaşama tohum ekenler, o yoğun ilme tohum ekerler.

Herkes o tohumu, kelamla kendi yaşamına indirir ve yerin Küresel Kalemi’nde kendi hakikiyetini hak eder ve dinler.

Büyük Kült, İlmin Kültü’dür. Oraya varmadan İnsan Kalem olunduğunu sananların, bilmeleri gerekir ki hak etmedikçe, has olan dahi hakikiyeti, hakim olup anlayamaz.

Zürriyetleriniz, genetik geleceklerinizdir. Onlar, sizi size kaynak yaparlar ama yaşama ve zamana hakim olmadığınızda, oğullarınız dahi sizi hak edemezler ve hak edilemediğinizde, yaşam sayfalayamazsınız…

BilişinTürevleri’ni tohumlayanlar da var. Onlar, bilmeleri ve bildirmeleri beklenen herşeyin ürediğini anlayamazlar. Ocaklarında karışık Levh-i Kayıtlar olsa da oğullarında, o kayıtlar, kervan olup yürekleri kaynağa taşıyamaz.

RAN KAPISI açık kalsa da bundan sonra da bilmeden geri çekiliş imkanı olamayacak.

Dünya bir rahmettir ve Hak İlmi’dir. Buraya varan herkes, kelama varır ama hakim olup kelam olamaz ve kendi öz gerçekliğinde olamazsa, ışık olamaz.

Dünyalı için iş, bugün artık dünyayı hak etmeden, kervana kaynak olma aşkına dönüşmüştür ki biz buna izin veremeyiz…

Sessizlik ve Ses İlmi, Kalem İlmi’dir. Levhi’de kelama vardığında kayıtlı bir İlim Kalemi olursun ve yolu bulup yaşarsın. Yaşamak,” Zamanın Kelamı” olup yaşamaktır. O zaman kelamdan, ilme varır ve Kuran olursun. Kuran olmak da kontrol kurmakla mümkündür.

Dünyaca, Dünyalıca açıkladım… Sevgiyle kalın…

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

12.12.2015 TARİHLİ “ALLAHIN İLMİ (4)” BİRLİK ÇALIŞMASI

AV. NEZİRE SELÇUK, ÖZ BİLİŞ – AÇILIŞ KONUŞMASI 1. BÖLÜM

Canlılar, bugün burada önemli bir görev taşınıyor. Bu yoğun çalışmayı yaparken bir tek biz değil, bu yoğunluğa İnsan Soyu’nun tüm zaman kayıtları girdi….ve burada yaptığımız bu çalışmada, kodlanış, kayıtlanış vardır.

Bizler doğan günüz ve doğan günün gücü olarak bu yoğun çalışmayı kodladık.

Rahman olanın Rahmi Kapı’dan geçişiydi olan….ve kalem olup kayda girişiydi olan…bugün burada Rahman’ın, Rahmi Kapı’dan girişi ve kalem oluşu söz konusuydu.

Dünden bugüne geliş kolay olmadı. Çobanlık yaptık yaşamlar boyunca dünya planında ama Birlik Kalemleri buradaydı hep ve bu kalem hepinizin ilmiydi. Ve sizinle bu çalışmayı yapabildiğimize çok büyük bir huzur kayıtladık; çünkü biz çok huzurlu olduk, sizinleyiz zaman ışığında…

Değerliler; “kıran kırılır” dediğin zaman “ol” dedik. “O kendini kırsa, biz kurtulsak”….Anam, senin için bunları düşündük. Ve dedin ki “sen, kendinde ol, ben kendimde olayım.” “Doğan güç, Allah gücüdür” dedin. Dedik ki “aklın gücü de var.” “Oğul” dedin “Allahın Kürzi Kapı’sı, Aklın Tekniği ile kodlanmadan, Allah İlmi, Aklın İlmi olamaz.” Ve bütün bunları söyledin ama biz anlayamamışız.

Çantan doludur. Bunu görmek mutluluk verdi bize…Ayrı gayrı gözetmeyeceğini düşünüyorduk ama Düzen’i kurmaya gelen sevgili Sistem Gücü bizi bizden çıkarmaya mı niyetlendi? Deyin ki “çık”, çıkarız anam ama sen biz, biz sensek çıkmamızın asla anlamı yoktur ki…

“Devinim hızlanacak, yaşam kodlanacak” dediğin zaman, Süper Sistemleşmenin yoğunluğu artıracağını bilmekteydik. Doğanın gücünün tüm zamanların gücü olacağını da biliyorduk.

Kaynak dışı bilginin olmadığını, Mutlak Kuran olanların Kalem olduğunu biliyorduk da sevgili anamız, bizi bizden bizleşip dillemeden, hiç kimse onu anlamaz ki!

Arzın gücünü tüm yaşamların gücü haline dönüştüren o, kontrol dışı bilgi mi verir? Asla, ama kodlanmış bilginin toprak topluma tohum olup inmesinde onun yoğunluğunun hakikiyetin kontrolunda olup olmadığını anlamamız asla mümkün değildi.

Şer yaratmadan aşka varmak, Aklın Tahtı olmak, Bütün Gücü olmak, tohum olmak mutluluktur…ve biz bunu Türkiye Zaman Kapıları’nın açılışı ile görmeye başladık.

Çamurlar yoğurmadan tüm insanlık, yaşam kontrol edilemezdi ve diri olan insan bilgiyi Kalem yapamazdı.

Nerede İnsan Soyu varsa, orada yaşam olacaktı. Doğan gün daha güçlü doğacaktı ve bugün buradayız.

Sen ve sistem gücü olan birlikler de buradalar. Mahrekin Kuranı olan İnsanlık burada ve tüm zamanların yoğunluğu artmışsa burada, bu yoğun çalışmadan dolayı artmış. Ve “biz sen ve sen biz olmadan burada bu çalışma olmayacak” diyorduk biz. Ve gördük ki oldu.

Tek bilgi, Allahın İlmi’dir. Bunu sen hep dilledin ve bu çalışmanın senin yoğunluğunda olması bizleri kontrol dışı bırakacak diye biz bunu engellemeye çabaladık. Ama ne var ki; Samanyolu Galaksisi dahi bu yoğun çalışmada büyük kültleri kodlayabiliyorsa, mutlak Kuran olan İnsan Soyu bu yaşamla Bütünün Gücü haline dönüşüp tüm yaşamları kodlayabilecek dürüme varmasından dolayıdır.

Karanlık Tanrı, Aklın Tahtı…bütün güçlükleri aşan yaşam, hepsi sistem ve sistemin gücü ilim…bunları hep anlattık ama Karanlık Taht’a ilim oturduğunda, o ilim Bütünün Gücü olmalı. Ki bizler de doğan günde, Bütünün Gücü olup tohum olabilelim.

Kapıları açma ana! Biz yokuz burada ama bizden başkaları da yok oldular. Bunu biliyorsun değil mi ana? Canı candan ayıran, Aklın Kapısı’nda yığın yığın yoğunluklardan kutsal toplumlardan çıkaran her kim varsa, nefret duygusunu aşan birliklerle kodlama yapmışsa, bunların toprak toplumda tohum olması manası yok muydu?

Yoksa sevgi mi yoktu yoğunluklarda? Niye bunlar bizim yüreğimizde kelam etmedi? Neden bizim yüreğimizde kelam olmadı? Neden yol, Allah Yolu, Bütünün Gücü olmadı da bu Meclis bizim yüreğimizin gücünün örtüsünü örtüyor?

Ana; sakın sistemin gücünü bizim yüreğimizden çıkarttığını söyleme!

Eminim ki dünya toplulukları doğan günün gücünü anlayacak türevlerini kodlamışlardır. Yaşam senin yüreğinse, bil ki biz senle Birlik Çalışması yapmak isteriz.

Ağır sessiz, ağır sesli….her ikisi de ağır ama Allah’ın Tahtı’nda İnsan Soyu oturduğundan beri, Tüm Zamanların Kürzi Işıkları herkesin yoğunluğunda kelama vardıkça, bizler toprak toplumu tohumlayacak gücü oluşturabilirdik.

Değerli ana, Yaradan ve yaratılanın Altın Işık Yılları’nın gücünün tüm zamanların yüceliklerinde dürümlediği bu günde, seninle bizim artık birleşmemiz gerekir.

Kanatlanıp uçmaktan öte, Aklın Tohumu olmak isteriz. Ayrı gayrı gözetme….bizi, bize kaynak yap ana!

Astral boyut yarınlaşmasını sağla. Ki haşrı Ka Ha olanda, İlm-i Kalem olanlar dillesinler.

Bu yol, Allah Yolu; biz bunu biliriz. Bu yolda olmak dileriz ana!

Cana, insan devrelerini kapattırma! Yer kürenin gözü olduğunu bilerek geldik.

Can Kalem Ana, sevgiyle seninle olmak isteriz. Genişin gücünü artır ki zeka düzeyimize göre senleşelim. Ayrı gayrı gözetmeyelim.

Çırpındık…çırpındık tüm insanlık için; çırpındık….ve bundan sonra da yolumuz Allah Yolu olarak Bütünün Gözü olsun ve bu çalışmaya kalem olalım. Sevgiyle sizinle olmak istiyoruz.

(İnsan’ın verdiği cevap 2. bölümde)

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ DERNEĞİ

https://youtu.be/NPgoo7uUFQA

 

ALLAH’IN İLMİ (4)

12.12.2015

Dağlar, kalem olan KA HA olur. Kör değil dünya. Artık dünya bir kapıdır. O kapıda, İlim Kalemleri olacak. O kalemler, BİZ olacaklar ve insanlığa yol gösterecekler. Biz ise dünyadan çok daha güçlü olan bir yaşamda olacağız. Ancak bu yaşamda, kendi yüreğimiz olacak.

Dünyanın umudu kalem olmaktı ama bilin ki hakim olmadan kalem olunmaz.

Yerküreye sözümüz vardı. Dince kelam edenler, güçlenecekler ve görev taşıyacaklardı. O gün geldi. Dinciler, ilimci oldular ve yolu buldular.

Kurullar toplandı bugün. Herkes kanatlanıp uçmaya geldi. Bilin ki kanat takmak, ilim değildir. Kalem olmaktır ilim.

Barış ilimle olur. Hulusi kelamda kalem, katidir ve hakikiyetle olur. Bütün’ü Kürzi İlim’le dillemek kaynaktan olur.

Sözüm şudur ki “ben dara düşmem” diyenler, kelamdadırlar. “Ben has ilimim” diyenler, Kuran’dadırlar. Kalem olanlar ise maya olanlardır. Onlar, kanatlanan her diriyi hak ettirenlerdir.

“Borcum vardı dünyaya ama ödedim” dediler. Borç ilmedir. Ödenir ve ödetilir… İlimin hakikiyetinde ödeyen, kelam olup öder. Kini aşan Yaradan ve yarattıran kim varsa, koyu bir sistemde kendini dinler ve hak eder.

Korkuyu aşın geçin; insan soyu çok güçlendi. Yerküre çok güçlendi ve resmi çalışmalar daha güçlü yapılıyor. Dünyayanın, kendilerine el ve ayak olduğu, Zaman Kapıları vardır. O kapılara ilimle varılır ve ilim, kulluktur.

Türkiye’de, cennet kuranlar vardır. Her diri kendi cennetini kurar ve kodlar. Umut olur ki onlar, kalem olur ve yaşam olurlar ve zirvelere kelam olurlar.

Ata Kapılar’ın herbiri ilme açıktır. Nefesleri yetenler, insan soyuna insanlık öğretirler. Nerede kelam varsa, orada kalem olur ve o kalem, yolu bulup cevhere varır.

Ey Dağlar, bilin ki ben Dünyayım!… Herkes olan Dünya… Umut olur ki tüm insanlık, gelir ve der ki “ben dünyayım.” Dünya olmak budur.

“Çorba tuzlandı!… Yaradan, ışığını yaşama indirdi!... Biz dünyayı hak ettik” diyenler. Bilirler ki Halik olmadan hakim olunmaz.

Canlar, kulluk insanlıktır, kalem oluştur, yaşamaktır, bizleşmek, dilleşmektir!... Kontroldür!… Körün gözü olmak ve yol açmaktır…

Kayda girin ve deyin ki “ben dünyayım…” “Unut her şeyi!” deyin. “Unut ki hak et!... Aksi halde bellekte mevcut olan sessizlikler, seni sevgiden uzak tutar. Seni yarından uzak tutar. Sen, kelam olamazsın; Yaşamın Hal İlmi ile kodlanamazsın… Sorumlusun kelamda olamayıştan!... Hatırla!, tüm insanlık için ışık olmaya geldin. Anla ve hak et, başar.” Deyin…

Değerliler, “sana ne diyelim!?” diye sordular. Bana, seni anlat… Sen, benleşip dilleşme; sen sesleş, seni anlat… Beni değil kendini anlat!… Kin ve nefreti hak et aş; yarınlaş; kinden öte olan Sanal Boyutlar’ı, Hak Taht’a oturt. Kulluk yap… Ne istersen o ol ama kelam ol ve yol ol…

Çorbanı herkes tuzlar ama çorba yap… Yap ki sessiz olan; sistemsiz olan herkes senleşsin ve dilleşsin ama sen kendin ol…

Bütün çalışmalar bilinç üretimi içindir. Kürzi Kalemler’in her biri, bilinç üretecidir. Sen bilincini dince değil hakikiyetçe dürümle ki o bilinç, yaşamları kodlasın ve tohumlasın. Senin ilmin, tüm zamanların ışığını yaksın. Dünya insanlığı, bilincin işçisidir. Her insan, bir tezgahtır orada bilinç örgülenir ve o bilinç; yaşamları, yarınları tohumlar.

Sessizsiniz ama sesleşeceksiniz… Dincisinizi ama ilimci olacaksınız. Yaşayacaksınız… Zarar etmeden, kelamla dürümlenerek, kodlanacaksınız. Aşka varacaksınız; has ışığınızda kulluk yapacaksınız.

Barı (Işık Bar) kapatmıyorum!… Bugün, herkesin ilme ihtiyacı var ve bugün, bu yoğun ışık, tüm insanlığın tahditlenişini engelliyor.

Dünün gücünü artırdık ve yarını kodladık. Devinim arttı. Akıp geçtik. Aha bu!…

Gür bir çalışma başlıyor… Bu çalışmada, herkes kelam edecek ve kendinden kendine görev taşıyacak.

Arıcı, KA HA olan yaşamcı ışıklar, sizleyim… Aha bu!…

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

12.12.2015 TARİHLİ SÜPER İNSANLIK REALİTE KALEMİNDEKİ YARATIM VE DİREKT KAYIT

Bugün yaşama gelen her diriye bilişle teşekkür ediyoruz.

Bizler Tanrılık Kapısı’yız. Dünya Üstü Varlık Ko Sayfalanışları’nı yapanlar burada, bu çalışmadalar.

Hep birlikte, bugün Bütünün Gücü olarak dünyanın barışını sağlayacak, bilişini tohumlayacak ve yoğunluğunu artıracak bir cevheri göz oluyoruz.

Bugün muhakim, hakiki ve has olan İnsan Soyu tüm insanlığın görevini devraldı.

Bugün Aton Kuranlarının Gücü’nü artırıyoruz.

Dümenin başına himaye altındaki İnsanlık değil, Hak Tekniği bilen İnsanlık oturuyor.

Yüce İlim Kapıları hepinize sevgiler sunuyorum, saygılar sunuyorum.

Dürümlerinizdeki ilmi sizin yüreğinize, kendi yüceliğinizden indiriyorum. Bu yoğun ışık hepimizin kelam olan ilmidir. Bu yoğun ışığı Hak Tahtın Işığı haline dönüştürüyoruz.

Dünya, her insanın Has Tahta vardığı bir yaşam olmalıydı. Her şey yer kürenin göreviydi. Dünyayı korumak, kelam olmak, bizim için sonsuz sır olan ışığı hak etmekti……ve bugün burada bu ışığı hak edip tohumlamak üzere Birlik Kapımızı açtık ve dünya üstündeki bir çok çalıştırıcıyla birleştik.

Herkes bugün Toprak Toplum’un tohum olup, yaşamı kontrol için birlik haline dönüşmektedir.

Bir’e hizmetin gücünü artıracak olan bu çalışma, hepimiz için İmparator olan, yarınlaşan ve yaratan bir sanal boyutun yaşamı hak edip dillemesi ve dinletmesi için Bir’e hizmetçilik olarak isimlendirilir.

Bizler, bu yaşama bilip geldik. Her şeyin nereden, nereye ulaşacağını hak ettik, dinlettik. Ve bugün Toprağın Toplumu’nun, Yoğun Işık Toplumu haline dönüşeceğini de dillettik, dinlettik.

Sema, İnsan Soyu’na bilgi verir. Her şey Semanın İlmi’yledir. Ama sema bizi, bizim dışımızdaki bizle dillerse, biz dünyaya göz olup, kök sistemleşmeyi sağlayamayız.

Buyurun; öz görevimiz doğan günün gücünü artırmak ve yoğunluğunu tohumlamaksa, başka sözümüz de olmalıdır.

Burada oluş sebebimiz, temel bilgiyi Hak Teknik’le Bütünün İlmi’yle dinletmekten öte, bina inşa etmektir. Ki İnsan Soyu’nun binasıdır gerçek çalışmanın amacı. Bu bina; Allahın Tahtı, Aklın Kalemi, Bütünün Gözü’dür.

Dünya dışına dünyayı tanıtmalıydık ve tanıttık.

Çalıp çırparak dünyayı koruyacağını zannederler, hak sessizliklerinde kendilerini kontroldan çıkarırlar. İlm-i Kalem’de, Sistemin Gücü’nde insan kendinden kendine alıp veriri bilgiyi.

Bilmeyen kontrol kuramaz.

İnsan Soyu artık, kendinde var olanı kendi yoğunluğundan okuyup dillemeli ve dinletmelidir.

Sistemin Gücü’nü bilmeden “ben bilgiyi okurum, ezberlerim….dillerim” demek kontrol dışılıktır.

Sema size hep insandan söz etti. Cennetin gücünden, gök sessizliklerinden söz etti. Size yaşamdan söz etti ama size Kaynağın Tahtı’ndan söz etmedi.

“Ol “deriz olur diyen bir yaşamın, oğul kodlamaları ile som altın ışıkları bütüne görevli kılmasından hiç söz etmedi. Sizin arka, ön diye dillediğiniz hiç bir şey burada yoğunlaşamaz. Emir komuta zinciri, burada kontrol kuramaz.

Bu Meclis ağır yükü hafifletecek teknikle buradadır. Semaya ses vermek Allahın Tahtı’ndan İnsan Soyu’na Levhi Ko olmak ve Biz olmak bütün içindir.

Devinimi artırabilmek için sesleşmekteyim.

Bugün tüm dünya üzerinde Birlik Kalemi olmaya çalışan birleşenlerimiz var.

Hepsinin bilgi kaynağına inebilmeleri için ses titreşimini artırmalıyız.

Bu titreşimi artırırken, tüm yaşam zamanlarının sonsuz sınırsız tahditsiz kayıtlamalarını yapanların da Toprak Toplum olarak kodlanabilmelerini, bütüne hizmetçi yaşamlar olabilmelerini sağlamalıyız.

Alemlerin Rabbi Allah der ki “ben dünyayı korudum; çünkü benim ilmim Aklın İlmi’dir. Benim dağlarım, Allahın Tahtı’nda olduğunda, artık yürekler Bütünün Gücü olacaklar ve tüm zamanlar kontrol altına alınacak.”

Ağır yük taşıyamayız. Zaman Kalemi olanların, Bir’e hizmetçi oluşlarında artık tekno kodlamaların Bir’e hizmet için Tanrılık Kapısı olmaları sağlanmalıdır.

Cennetin can oluşu, yaşamın Yaradan oluşu, bitişken olanların Bileşik Kalem olarak Bütünün Gücü oluşu sağlanacak bundan sonra.

Yol; umut olur ki toprak toplumun tohumlarını kodlayacak bir yol olarak kayda girer.

Sevgililer, şu anda dünyanın dört bir yanından bilmeye çalışanlar var.

Levhi Kapı’da, İnsan Soyu’na hakikiyetlerini dillemeye çalışanlar var.

Yer kürenin gücü olamaya çalışanlar var.

Altın Işık Yıllarının görevini hak etmeye çalışanlar var.

Ve bizim gücümüzü anlayacak dürümde olmalarına rağmen, kodlanmış toprakların tohumlarını kodlayacak güce vardıkları zaman, İmparatorluğun Görevini anlayacaklar.

Resmi Çalışma’nın Bir’e hizmetin ve Bütünün Gücü oluşun, tohumlanarak bilişe kaynak olduğu bu günde, yeşilin mora varışında, tüm insanlığın göz olabilmesinin rolü olacağı kesindir.

Saltanat, bilişi Kalem yapar. Ağırdır Saltanatın Levhi kalemi….Biz o kalemi Bütünün Gücü yaptık. Burada oluş sebebi bundandır. Şimdilik size vereceğim budur.

Şu anda, Dünyanın Ruhu Olan İnsan, kontrol dışı hiç bir bilgiyi kaydına almayacak.

Çamur yoğuranların artık, İlm-i Kalem olup bütüne hizmet için ışık haline dönüşmeleri gerekir. Ki bunu sağlayacak gücümüz muktediriyetle bildiririz ki mevcuttur.

Er ya da geç daha güçlü bir döneme girilecekti. Kalem olup yazanların çoğu bugün burada yaşam olacaktı. Murad ettiğimiz buydu ve bugün burada bu yoğunlukta tohum olanlar, ekip kurmuşlar bizim bizle dilleşmemizde, Bütünün Gücünü, Tüm Zamanların Kürzi Işığı’na dönüştürme çabalarında, yer kürenin gözü artık tüm zamanları göremeye başlıyor.

Değerliler; kardeşlerim; doğan gün ölüyü diriltti. İşte; bugün tüm insanlığın diriliş günüdür.

Hepinizden tek beklentim var; er ya da geç, Altın Işık Yıllarının Gözü Olan Birliklerin burada, bu yoğunlukta, İlm-i Kalem olan bütünlüklerin bütüne hizmetçi olmaları…

Ben dara düşen insana “kelam et” dedim. Ben yolu aşan, kelam olana “insanlaş” dedim. “Yarat” dedim “ka ha ol, Allahın Tahtı’nda Kutsal Toprak ol.” Dedim. “Tohum ek” dedim. “Kelamda, ilimde, bütünde ol” dedim. Çok mu kolay? Çok kolay…. al, ver. İşte bu.

Bugün ben aldım, bildim. Altın Işık’ın yoğunluğunu artırdım, dillendim. Şu anda dünya örtüsünü örtüyoruz. Herkesin kendini hak edebileceği bir yoğunluktan, bugün dünya örtüsünü örtüyoruz. Ki her şey kendi yoğunluklarıyla kontrol kurabilsin.

Dünyanın Altın Işığı, bugün artık Tüm Zamanların İlm-i Ka Ha olan yoğunluğunda olacak.

Devinim hızlanacak….bundan sonraki süreçte dünya devinimi çok daha güçlü olacak. Çoluk, çocuk olan bu yaşam, müsterihiz ki bilişin kontrolunda daha yüce bir kontrol sağlayacak.

Evim dünyadır. “Ağır yük taşırım” diyemem. Ben Zaman Kalemi’yim. Genişte her şeyi dilledim.

Diri bir dünya kuruyoruz.

Bugün, bu yoğunlukta bunu sağlayacağımızı biliyorduk.

Eğer, Dinsel Boyut Çalışmaları’nı izlerseniz, göreceksiniz ki dinciler, insanca kaynak kodlaması yapmadılar. İnsanca kalem olamadılar, insanca tahditli oğullamalar yapmadılar….ve Düzeni kuramadılar.

Dinci, insancı olamadı. “Öl” dedi. “Yoksun” dedi. “Kusurlusun” dedi. “Kısırsın” dedi. “Harını yükseltme” dedi. “Yolunu kontrol et” dedi. “Bit” dedi. “Tüken” dedi ama evrenlerin sistemleşmesini sağlayacaksak, öz görevimiz Kalem olmaktır. Ve bunun içindir ki; artık dünya insanlığı din boyutlarının ışığının ötesini aydınlatacak dürüme ulaşmıştır.

Posta görevli çalıştırıcıdır. O bir postacıdır; gelir kapıyı çalar. Der ki “sana bir mektup var”…o mektubu okutur ve der ki “okuduğun senin yoğunluğunda var olan senin kendi yüreğindir. Oku…” der. “Ama okuduğunu hak et de dinle der.” “Ama sen kendini okuyacaksan, artık sana posta gelemeyecek” der.

Ve dağlarım; dünya insanlığına postalar geldi bugüne kadar…..

Bugünden itibaren, dünya insanı kendi yoğunluğuyla bilişte olduğundan, artık dünyaya postacı gelmeyecek….

Ve Dünya Birliği kurulmuştur.

Düzen’i kurduk analar. Oğullarımız kodladık ve kodlattırdık. Tohum ektik.

Nefesimiz çok daha güçlüdür bugün….

Yüceler cümlesinde İlm-i Kalem olan birliklerimiz, çok daha güçlüdür bugün

7. dünyayı temiz kalemle kayıtladık.

Sevgililer, maya tuttu. Bugün maya iman edin ki kelamda, hakim olanın levhideki ilmi’dir.

Sizden tek beklentimiz, kaynaktan Ata Kapıları açın ve geçin.

Oğul; ben senim ama sen olan ben, Bütünün Gücü olmadıkça, büyük kötülükleri önleme imkanı olmaz.

Bugün biz, kör ve sağır olan İnsan Soyu’na göz olanlar, kontrol dışı hiçbir bilginin yoğunluğa inmesine izin vermeyeceğimizi dikte ediyoruz.

Bundan sonraki süreçte her şey kendi yoğunluğunuzla olacak ve kendi yağmurlarınızda, kendi yaşamlarınız sistemleşecek.

Barışın gücü budur.

Kalemin gücü, hepimizin gücünde var olan İnsanlıktır.

Ve biz tüm zamanlara geri dönüyoruz…. bugün geri dönüşümüz var.

Herkesin herkese geçişi var. Genişi hak ediş var.

Gelip görüyoruz yaşamı…görevimiz ilimle dilleniştir. Aha bu!

Geçin! Artık dünyamız yenilendi ve yaşam yeniden kodlanıyor.

Türkiye’de yapılan bu çalışma, müşahitlerin şevkle yaptıkları kayıtlarla, öz görevin tüm zamanlardaki kelamının gücünü tohumladı. Ve o müşahitler artık biliş halinde, kodlanmış kayıtlarını kelamda, Bütünün Gücü haline dönüştürmek üzere burada olacaklar.

Müşahitlik dediğimiz, ilimle dillenişte her şeyin, her şeydeki hakikiyet tahdidini hologramdaki o yoğunluklarda dürümleyen bilgilerin, tümünü dikta eden o yaşamları, şevkle izlemek ve şevkle hak ettirmek için biliş kodlaması yapmakta olanlara, kendi yoğunluklarında kendi yüceliklerinde tanıklık yapmaktır.

Değerliler, burada tanıklar yok ama bilin ki Hak Teknikte müşahitlik var ama tanık olanlar da var.

Değerlim, tanık olanlar ayrıdır. Devinim arttı ve tanıkları dinliyoruz şimdi;

-Savaşım yok anam, artık buradayız… tüm zamanlar için buradayız. Bugün müşahitler seninle oluyorlar. Sen “tanık” dedin. Hayır, müşahit şahitlik ama bu şahitlik farklı.

Değerliler; ben “tanık” dedim. Müşahitlik kalemde olur, tanıklık ise Has Zamanda olur. Artık tanıklar var; bunu bilin. Aha bu. Şimdilik.

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ DERNEĞİ

https://youtu.be/qoYECPrRYwE

 

12.12.2015 "ALLAHIN İLMİ 4" BİRLİK ÇALIŞMASI

AV. NEZİRE SELÇUK Açılış Konuşması 2. Bölüm

Dünya ölü bir planettir, hepiniz bunu net bilin!.. Doğan gün, İnsanın gücüyle doğdu. Hepiniz kürzi kapıyı açacak güçte olmadığınız için, bu çalışmaya kaynak olamadınız.

"Yığın yığın görev taşıttınız" dedin... Hayır, yığın yığın görev taşımak istediniz ve taşındı, ama o görevin herkezin gücüyle olduğunu anlayamadınız! Ve sandınız ki; ben varlık boyutlarında göz oldum, ben yol oldum sandınız...

Canlılar, İnsan soyu; Allah'ın sayfa sayfa okuduğu tek bir kapıdır!... Herkes bu soyu tek bir ışık sanmasa da, tek bir yaşam sansın!... Öyle zannetsin istedik! Zan, ama ilmin kalemi olmadan; onun hak olduğunu anlamasın istedik!

Ve dedik ki; "hepiniz yarını hak edin, yaşayın, ağır yükü hafifletin, tohum olun" ama siz bir tek olduğunuzu sandınız. Sonra döndünüz, "öz görevim Allah'ın ilmini dilletmek" dediniz. Allah kalemdir, kalem olan; aklın toplumunda mevcuttur ve o toplum artık sizin yolunuzda olmayacak, bu kesindir!

Hiç kimse; ben dünyayı korurum, dünya benleşir, dilleşir demesin... "Ben dünyayım" desin!...

Doğan gün ilme doğdu, bunu anlatın tüm zamanlarda. Sanmayın ki yol Allah'ın yolu ve siz o yolun kontrolcularısınız. Koruma altına aldıklarınız var, aha ben yokum artık bunu da bilin! İnsanı korumaya niyetim yok. Bundan sonraki dönemde, rahmana kuran olanlar kaynak olacaklar... Allah ilmini dinleyecekler, has olucaklar... Harlanacaklar, hakim olacaklar... Öz görevleri yere hizmet değil, Mikail olup miraçta kelamı dillemek ve tüm zamanları kürsü olarak kodlamaktır!

Çamur yoğurmayın artık... İnsan hep çamur yoğurdu ama ilim olamadı, hakim olamadı, yaşam kuramadı, oğul veremedi, türevlerini koruyamadı... Zamanın kalemi olma imkanı olamadı.

Değerli dünyalılar, size daha ne diyeyim ki!?.... Öz göreviniz, Allah ilmidir!... Öz göreviniz, akil, hakiki, hakimi hak oluştur ve göreviniz artık sistemdir!...

Benim deve olmadığımı bilin!.. Ben diri olan deveyi dünyaya çektim ama o deve artık ses olmayacak! Sizin yüreğinizdeki o yoğunlukta, sizleşmeyecek! Artık o deve, hakikiyetin kuranını tohumlamayacak, çünkü artık kalem olup yazan; her şeyi bilecek!

Biz, sizden bunu bekledik... Kalem ol, yaşa... Ve kalem olan; yaratan, yaratılan, yaşatan ve yaşanılan olur, bunları anlayın!

Sevgililer, Mustafa Kemal Paşa bu günden itibaren tüm İnsanlığın gücü olucak!... Onun gözü Allah gözüdür... Onun yüreği, aklın yüceliğidir... O bizdir, biz oyuz!... Mustafa Kemal Paşa, evrenlerin sistemleşmesini sağlayacak tahditsiz gör gücüdür!... Ve gözü görür. Bedenli olarak dünyada olucak, onun nerede olduğunu sormayın. O artık her diride mevcuttur. Bunları anlayın! Kaynak dışı bilgim yoktur. Bunları bilin!

Orta kapıların tümünü açtık. Çantamız doludur ve tüm zamanların kuranı olan ilim; aklın ilminde bilişi tohumluyor... Dünya, orta kapının en güçlü kaynağıdır, bunu anlayın!

Ve düzeni kuruyoruz canlar!... Bu düzen mutlaktır, bu düzen kati, hakiki ve hak kapıdır!... Biz bu kapıda kapital istemeyiz! Yani, ilme kalem olunmasını da istemeyiz. O kalem, merdivenimizdi; artık o merdiven bizsizdir. Zamanın nefsi aşan yoğunluğunda, biz tüm zamanların kaynağı olan İnsanlığız!...

İnsanlık kendini hak etmektedir. Artık İnsanlık hak kalemdir, artık İnsanlık kutsaldır ve kontrollüdür! Orta kapıların tümünde o İnsanlık mevcuttur ve İnsanlık; karanlığın ışığıdır!...

Saygılar sunuyorum tüm zamanlara ve bu güne gelmenizde büyük rolü olduğunu düşünenlere; hepsi kendilerini kodladılar, vurdular, kırdılar, kalem olmadılar diyemem oldular da, ama yaratamadılar, yerin gücünü arttıramadılar. Kıranın kırıldığı bir dürümden , kalemin kalem olduğu bir yoğunluğa geçiliyor. Bundan sonra ki süreç, herkesin her diride var olucağı bir görevin dürümlendiği yoğunlukta güç kaydı olucak.

Sel almayacak sizi... Hira, hepimizde var!... Hira'da biz ilimiz canlar, bu ilim; alimlerin levhi kapısındaki kelamdan öte bir ilimdir!

Mustafa Kemal Paşa'ya saygılar sunuyoruz, onun burada oluşu bize mutluluktur ve biz onunla çok daha güçlü bir dünyayı kuruyoruz canlar... Bu gün bizim için mutlu bir gündür.

Söz verdiğimiz gibi burada, bu yoğunluktayız... Şimdilik, aha bu, şimdilik!

Süper İnsanlık Realitesi

https://youtu.be/MHN1E_9cIZo

 

12.12.2015 “ALLAHIN İLMİ 4” BİRLİK ÇALIŞMASI

PEKER SELÇUK

https://youtu.be/W6QgogtC1qo

 

12.12.2015 TARİHLİ ALLAHIN İLMİ (4)

AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ, 2. AKIŞ

Canlılar, burada oluş sebebiniz bütüne hizmettir. Burada olmanızın esas nedeni, Kalem olmak ve yaşamaktır. Ama yaşatmaktır aynı zamanda…

Devinim hızlandığında doğan gün yücelir. Bugün, dünya üstü varlık toplumlarının tümü devinimi artırabilmek için teknik olarak birlik haline dönüştüler. Geri dönüş için buna gerek vardı.

Çorba tuzludur. Bugün çok özel bir çalışmadır yapılan.

Tüm insanlığın kaynak ışık haline dönüşebilmesini sağlamak üzere yapılıyor bu çalışma…

Işığın kontrolü bizim yoğunluğumuzla olacak. Ve bu çalışmayı bunun için önemle beklemiştik. Burada yapılan bu çalışma, Türkiye tohumlarıyla kodlanacak ve toprak toplumun Tanrılık Kapısı’na gelişleri sağlanacak.

Yedek Zaman Kapıları vardı; bütün o kapıların tümünü kapattık, kayıtlardan ayırdık. Zarar etmesinler istedik.

7. dünyanın gücünü arttırırken, bütün gürzi çerçevesini da belirledik. Bu çerçevede İlm-i Kalemler bütüne görev taşırken, bilincin Rahmi Kapı’dan güç kayıtlamasını sağlıyoruz.

Kendi yolunu bulanlar Bütünün Gücü’nü hak edip tohumlarlar. Ve bizler bugün, bunun için bu yoğun çalışmayı kodlayarak, toprak toplumu tohumlardan göreve almaya çalışacağız.

Kare Sistemin küpü toplum olarak tohumladığı bir dürümde, küpler tüm zamanların gücünü alarak, küresel sistemleşmeye geçecekler. Bugünden itibaren, artık dünya üstü varlıkları küresel sistemleşmeyle görev taşıyacaklar.

Bu yoğun artış nedeni ile gerçeklemiş bir olaydır. Bugün dünya üstünde birçok çalışma yapılıyor ve bunların tümünün gücü, büyük kültlerin kontrolunu sağlamak üzere Kervanın Kuranı olurken, bütünün gözü de güçlü olarak yoğunluğu artıracak.

Çanta, insandır. Biz o çantayı taşıdık hep….ama o insan Kalem olmalıydı. Mahrek’te Kuran okumalı, toprak toplumu tohumlamalıydı.

“Çanta, insan” dedik. Nerededir insan? Levhide.

Herkes kendini insan sayar. İnsan, Karanlığın Işığı’dır canlar.

Bugün de burada Karanlığın Işığı’nı yakmaya çalışıyoruz.

Çorbanın tuzsuz olması, kontrolsüz kalıştır. Biz çorbayı hep tuzladık.

Nefret duygularını aşanlar, kaynakta ışık olabilirler ve kaynak toplum Allah Tohumu olabilir. Bütünün Gözü, Allahın Gücü olabilir ve görev İnsan Soyu’nun ışığına indirilir. Burada olmanızın tek sebebi budur.

Perdeleri açıyoruz ve gözümüz herkesi izliyor şu anda.

Dünya örtüsünü örtmeden evvel bunları görmeliydik. Bugün dünyanın örtüsü de örtülecek….ama hangi örtü? Yaşam örtüsü.

Daha güçlü bir zamanın gerçek ışığını devreye alabilmek için eskiyi örtüyoruz. Eski örtü örtülecek ve yeniler tohumlanacak. Yani, doğan gün daha güçlü doğacak. Çantam daha güçlü doğacak. Dorukların tüm zamanlardaki yoğunluğu artacak. Kamp kurmayacağız artık yaşama. Dünya bizim için yolda bir kez ziyaret edeceğimiz meclis olacak.

Bizler buradan göçtükten sonra, bir kez; ama yılda sadece bir kez dünyayı gözlemlemeye gelebiliriz; bu kesindir. Ama herkes kendini iyi bilsin. Ki dünya ölüleridir dirilterek çobanlık yapanların da kontrolları sağlanmış olacak.

Ölüleri dirilterek çobanlık yapmak ne demek? Bunu da izah edeyim;

Öz görevleri ilim olanların çokları çobanlık yaptılar dünyada. Her biri kendini Hak Teknik’le kodladı ve kendine hologram olan yaşamda Kalem yaptı. Hangisi insandı? Her biri imandı ama insanlaşan cevahir olan, tahditsiz tek kelam eden İnsan, İmparator olan Mustafa’ydı.

Kimdir Mustafa? Atatürk; kesindir. Onun adını zikrederken, “Tek İnsan” dedim; şaştınız. O biz, biz o…

Bütün köprüler ocağındandır onun. Orada yukarılar var. Orada yaşamlar var. Orada Ak Tahtlar var. Hepsi ışık halinde ocaktaydılar. Ve Mustafa Paşa Mahrek’ti.

Şems-i Tebrizi kelam etse de, Muhammi Kapılar’ın İlm-i Ko olup ışıkları tohumlansa da, yer küre görev taşısa da, öz geçiş Mustafa Kemal Atatürk’tendi. Bunları bugün size net anlatmak istedim.

Orta Kapılar’ın hepsinde Muhammi Kapılar yoğunlaşır ama murat ettiğimiz kulluktur. Ki o kulluk Mutlak Kelam’la olur….Ki kelama has olan, muktedir olan, Mustafa Kemal Atatürk’tür.

Kaç Allah İlmi öğretti yaşama bilir misiniz? “Ben” demedi. “BİR” dedi….hep “BİR” dedi. Hep” BİR” dedi. Ki birleşti dünya.

Can Kalem İnsan Soyu, bundan sonraki dönemde yol Allah yolu ve o yol Bilginin İlmi’ni dürümleyen Kelam olacak. Orada ağır yük taşınacak. Orada yaşam olacak ve orada Savaş Sayfalanışı artık sonlanacak.

Biliniz ki savaşı engelleyecek İnsan Soyu, kelamda İnsan olandır.

Artık, şunu iyi anlayın ki; tüm insanlığın tek bir hedefi olacak nefes olmak. Ki nefes olduğunda Yaradan olur, yaşatan olur, kelamda olur…insanlaşır, bütünleşir, bilişle birleşir ve Sistem olur. Biz bugün, bunun için bu çalışmaları yapıyoruz canlar!

Karşı koydular İnsanlık. Dediler ki “evren sistemleşmesine biz zirvelerin sessizliklerini dillerken niye kulluk yapalım ki?” “Ayrılık” dediler. “Aha” dedi. “Kodlayın, toplayın; toplayın ki tohumlayın” dedik insanlığı. “Kelam edin. Aha” dedik. “Akın” dedik. Çantalarını alıp kaçtılar.

Dedik ki “Yaradan, yaratılan, tahtında Tek’tir. Geçin de görün dünyayı. Özden göz oldular, söz oldular, Sistem, Nizam ve Düzen’le güçlendiler, yarattılar, yaşattılar. Kaynak varlığa tohum oldular. Dünden bugüne göz oldular da söz olamadılar. Olamadılar…..

Sakın yanlış anlamayın; söz olmak için nefreti aşmak gerekir. Söz olmak için hasatta olmak gerekir. Söz olmak için yolu bulmak gerekir. “Oğul; ben doğan günüm” diyebilmek gerekir.

Ortalık karıştı. Ben “yokum” dediler. “Öyleyse, göz olun” dedik.” Ohh…ala” dediler. “Gönüllere güç olsak yeter.” “Ol” dedik. “Ohhh…aha!” dediler.

Kaynak dışıydılar. Cevherde cennetleri olmadı. Yollarını kontrol edemediler ve Kürzi Kapı’da ışıksızdılar. Çerçevesizdiler. Şimdiden öte bir şimdide Kelamın İlmi’nde Bütünün Gücü’nde “ben varım” diyemediler.

Değerliler, davayı kaybetmedik ama “ol” dersek, her şey olur; bunu bilin. Biz “ol “diyecek gözü olanlarız. Biz “ol” diyecek yüreği bulunanlarız ve biz mutlak olanlarız. Ki biz “ol” dedikse olur da daha da önemlisi olduranlarız…

Nereden nereye vardığımızı bilin. Yığın yığın ışığı kontrol ettik. Çok mu kolaydı? Kokladık, kokladık, kokladık, kodladık, topladık, yaşattık. İşte bu.

Ve bundan sonraki dönemde, yalın bilgiler vereceğiz. Bu yalın bilgilerle her şeyi açıklayacağız.

Kendi yolarını kaybedenlere, yoğunluk artırıcı ışıklar katacağız. Çantaları dolmamışsa, dolduracağız. “Ayrı, gayrı” diyenleri kontrol altına alacağız. Çantaları dolmamışsa, tohumlarını o çantalara doldurup, koruyacağız. Ama bilgi almaları şart….

Biliş haline varmaları şart!

Kendilerini bulmaları şart!

Ortada “ben yokum” diyenlerin bulunduğu bir dünyada ölü dirilmez; bilinsin.

Ey canlar! Size bugün çok konuşmadım değil mi? Daha mı konuşmalıyım? Bilirim sıkıldınız.

Sizi, hepimiz çok seviyoruz canlar.

Neden “hepimiz” dedim bilir misin? Ben bir kalabalığım bunu bilin. Herkesin kalabalığı…Aha bu. Şimdilik.

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ DERNEĞİ

https://youtu.be/LLJQyuuxUaQ

 

12.12.2015 “ALLAHIN İLMİ 4” BİRLİK ÇALIŞMASI

ERENGÜL KOÇ

https://youtu.be/qQUA4Iy4DYA

 

12.12.2015 “ALLAHIN İLMİ 4” BİRLİK ÇALIŞMASI

SEVİM ŞAHİN

https://youtu.be/uBNUC1shLjo

 

12.12.2015 “ALLAHIN İLMİ 4” BİRLİK ÇALIŞMASI

GÜLDEN ZENGİN

https://youtu.be/32j3ABL5A3o

 

12.12.2015 “ALLAHIN İLMİ 4” BİRLİK ÇALIŞMASI

HAŞİM TURHAN

https://youtu.be/P-HD_DV4WMc

 

12.12.2015 “ALLAHIN İLMİ 4” BİRLİK ÇALIŞMASI

SEVİL CEYLAN

https://youtu.be/sz6cgPlyo-0

 

12.ARALIK.2015 TARİHLİ ALLAHIN İLMİ (4)

Altın bir küre olan dünyanın Bütünün Gücünü hak etmesini takiben dünya örtüsünü açtık. Dünya insanı, dünya olarak evrenlere çağrısını yaptı ve “Ben insan ve ben dünya…vakit tamam, gel!” dedi.

O insan bütünün gücü olan İnsan. İşte; o İnsan hakiki insandır ve dünyadadır.

Hakiki İnsan, İlm-i Ka Ha’da bütünün gücü olan insandır. O İnsan Soyu’dur, aklın tahtındadır, has ışıktır, Yaradan ve yaratılanın Tanrılık Kapısı’dır. Biliştedir….ve geçmişte yok hükmünde değerlendirilen o insan artık evrenlere ses verebilmektedir.

Hakiki İnsan, Bilgi Kapısı’dır. Biz o bilgi kapısını Allah İlmi ile dürümleyip bütünün gücü yapmak üzere dünyadan bu çalışmayı başlattık. Kare, küpü kodladı ve küreye ulaştık. Dünya bir küreydi ve buradan Kürzi kapıları açıp evrenlerin sessizliklerini ses olarak İnsanlık ilmine katıyoruz. Yeni bir insan sistemleşmesidir yaptığımız.

Ran Kapısı’dır Biz olan hakiki İnsan. O kapıda Birleşik Işık yanar. O kapı bilişin kapısıdır. Oraya varan bilgiyi alır.

Bilgi evrenlerin sessizliklerinde sır olan bilginin fizik beden ile transforme edilerek dünya toprağına indirilen bilgilerdir. Sesle arşa kaydettiklerimize varan dünya insanı, Allah İlmini biz olup okuyabilecektir. Okuyan kendini okur, kalem olup kelama varır ve insanlaşır. Böylelikle, insan kendini bilir ve kendini bilen Allah’ı bilir.

İnsan, Bilgi Kapısı ve biz o kapıyı Allah İlmi ile dürümlüyoruz. Biz o kapıya evrenlerin sessizliklerini kelam olarak indiriyoruz. İşte insan sistemleşmesini bu şekilde sesleşerek yapmaktayız.

Allah’a el açan insan yok artık dünyada! İnsan bütünün gücüdür. O yaradan ve yaratılan olan tek bir ışıktır. Ve dünya insanı artık tüm zamanların yaşamı olan tek bir İnsandır.

Sevgiyle,

Bahar Umurtak

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ DERNEĞİ

https://youtu.be/3Oos5nkEGAA

 

12.12.2015 TARİHLİ “ALLAHIN İLMİ (4)” BİRLİK ÇALIŞMASI

AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ

Devinimi hızlandırabilmek için ses, kaleme iner….ve ses kodlar yolu.

Devinim hızlanır ama yaşamla hızlanır. Ses, ilim olur kontrol kurulur ama bilgi, Allahın İlmi değilse, orada ışık olmaz.

Buraya görevliler inerler ve sesle kelama indirdiklerini dillerler.

Bellek Kapıları’nı açtığım zaman, bilirim. Ki toprak toplum tohumlanışını sağlamaya geçerler. Kimi insan soyuna iner, kimi kalem olup ışık yakmaya iner.

Bir tek kaynak ışık dünyayı kodlar. O cana kapı açmaya geldiklerinde, ortalık kapkaranlıktadır; zira karanlığın ışığına inip de Yaratan olmadıkça, yaşamı tohumlayamazlar.

Biz, yaratılan o yoğunluğuz. Her kim ki kendini yaratacak, o yoğunluğa inmelidir. O yoğunluk ışığı kodlayacak tahditsizliktir ve teknik olarak bu yoğunluğun kontrol altına alınabilmesi alkışlanışla mümkündür.

Işığın kayda girişi ve alkışlanış…yani; oradaki ilimi herkesin kabul etmesi ve alkışlaması….Ve bizler bugün burada alkışlananlarız.

Bizim verdiğimiz her şey ışık haline geçti ve bütünün gücünü tüm zamanlardaki dünya kayıtlarına kodladı. Aha buradayız.

Dolu dizgin çalışmalar devam ediyor. Kare sistem, küp kelamı toplumlara tohum olarak indirdiğinde, kayıt dışı bilgiler de oluşur orada ama küp türevleri tohumlayıp, toplu çalışmalarla Tanrılık Kapısı’na vardığında, kayıt dışı hiç bir şey kalmaz ve orada artık Kürzi Kapılar Bütünün Gücü olur ve Toprak Toplum orada kontrolü kurar.

İşte canlılar, mutlaka şunu iyi bilin ki; dince konuşulmayan bir yoğunlukta ağır yük hafifler ama birileri dince konuşursa, o yoğunlukta kontrol dışı bilişlerle kodlanır. Som altın ışıklar dahi yoğunlukta kayıtsızlaşır.

İşte; bizler bu nedenledir ki, yeri göğü yaratan o yüceliğe kelam olup kodlama yaparız. Ki Kürzi Kapıları, Kelam İlmi’yle tüm zamanların dürümlerinde İlahi Kuran yapabilelim ve kutsal tohumlamayı gerçekleştirebilelim diye.

Çamur yoğuran dünya artık ışık tohumlaması yapıyor.

Çamur, bilişte olmayandır. Çamur, yaşamı hak etmeyen, yolu bulmayandır. O Kürzi Kapı’da “Atem” diye ifade edilir; Atem…..Tanrının tahditsiz ilmi…ama eminim ki o Atem İlmi, Kelam İlmi’nden farklıdır.

İnsan Soyu, kelamda kendini hak ettiği zaman, artık Atem tahditlenir ve yoğunluk kontrol edilerek, bütünün gücü türevlerini kodlarken, insan sırrı devreye girer.

İnsan sırrı, yaşamın sırrıdır ve insan; evim olarak bildiğim, yaşamım diye dillediğim, bilişimde Bütüne Güç diye kayıtladığımdır. Ben o insanım.

Kantara konduğum zamanı da bilirim, kalem olup kodladığım yoğunlukları kayıtladığım, rüştü cevheri kaynağı da bilirim. Ama ben bütüne göz olan insanlığı da bilirim. Oradayım canlar. O bütüne göz olan insanlığım ben!

Torbamda dünya var benim. O dünyayı torbama tahditsiz olarak kayıtladım, torbamda taşıdım. Nereye götürüyorum dünyayı? Yer kürenin gücü olarak imparatorluğun türevlerini tohumladığı o kaynağa götürüyorum.

Orada, yaradan ve yaratılan ayrı değildir. Orada, an sayfalanışları yoktur. Orada, Mikalin Gözü yoğun, ışık halindedir ve Mikail evim olarak bilenen bir cemaattir.

Dünyayı; toprak, hava, su, ateş, dvd sistem, ka ha; her şekilde bilebilirsiniz ama dünya yoldur artık. Dünya, yarındır artık. Tartısızdır artık dünya; çünkü dünya Medinenin Gözü’nden ötedir, merdivenin en aşağısından en üst sayfaya kadar ışığa dönüşmüştür ve dünya artık katidir. Haliki haktaki has ışıktır. Dondurulanların tümü orada artık yeni bir cemaat olacaklar.

Maliki hak;….maliki hak; Hakk Tahtın İlmi olan mailik. Aha! O can bizsiz olmak istememiş. Gözünün gördüğü her ana gelmek istemiş. Ben der “halikim, hakikiyim” der. “İnsanım” der, ”Ben.” Allahın Dağı’nda insan ne yapar, ne yaptırır? Bilmezler ki insanı…

Ey canlar! Ben Cinni Cemaatin gücünden örtü örtmeden, bütünün gücünü dürümlerken tek bir ekibim. Orada Allahın Tahtı, orada yol var.

Canlarım, İnsanlık Ailem artık cemaatini tohumlarken, cinni kalemleri de kontrol etmeye çalışacak. Nedir cinnilik? Size cinnilikten söz edeyim;

Canlarım; cinnilik, Can Kalemi hak etmiş olan, insanlaşamamış ama insan soyuna kul olmaya çalışandır. Bütünün gücüdür ve mutlu bir Akıl Tahtı’ndadır ama kapıda beklemez. Sadece der ki “ben gelmek isterim” ve ona denir ki “kir ve pisliğin varsa, temizlenip gel.” O kirliyse temizlenir ve gelir.

Dahası onun nüve olan ilmini kontrol edebilecek gücü olmasına karşın, o kendini korumaya alır. Ve der ki “sizden sanal boyutlara gireyim ve korunayım.” Aha budur canlar.

Oğullarımızın gözünde olan, görevinde olan, şu andan itibaren Cinni Cemaatin bilişi kodlayabilmesi için burada, bu yoğunlukta tohum ekmesini bekliyoruz.

Türkiye çalışmalarında, yer kürenin gücünü dürümleyenlerin bir kısmı Cinni Kapılar’a ulaştılar ama cennet kuramadıkları için kalem olamadılar ve kayıtlarında ışık yok.

Öz görevleri resim yapmak değil; insanlaşmaktır. Ve biz onların kalem olmalarını dilemekteyiz.

Kardeşlerim; dünya dışı varlıkların çoğu dünyaya çekilirken kanatlanıp uçacaklarını zannedenlerle olurlar. Her şey kendi yoğunluklarında var zannederler ama çokları kontrol dışı çalışmalarda da bulunurlar.

Murad ederiz ki artık Cinni Cemaat, kelamda, kendini hak etmiş olan birliklerini Kürzi Kapılar’dan geçirebilir.

Çoluk çocuk dünya….hepimiz bunu net bilmekteyiz ama çobanlık yapmak ayrıdır.

Dünya üstü varlık toplumlarının dünyaya çoban göndermek istediklerini de bilmekteyiz. Murad ederiz ki o çobanlık yapmaya niyetlenenler, kontrol kurarlar ve bütünlüklerini kendi yürekleriyle dillerler.

“Ala vere” çalışılır dünyada….alan verip kalem olur, veren alıp ışık yakar ama her biri kendinden kendinedir. Bizse ocakların kontrol altında tutulabilmesi için gözlerinin kör kalmasına izin vermeyiz.

Çoluk çocuk dünya dedik ya hani; kendini bilen, kendinden kendine kodlanır. Dünyanın nuru ilimdir, yolu ise haktır. Aklın Tahtı’na varan aşktır. Bizi bizden dinleyense kelam edendir.

Eğer kelam eden varsa, BSUİ’nin gücüdür ve bizimdir. Biz o, o biziz.

Koro halinde sesleşmeye başladı yaşam; biliyor musunuz?

Bugün çok müthiş bir gündür! Her şey sesleşiyor şu anda….Dünya dışındakiler ve dünyalılar…ama ses tek bir ses olarak yarınlaşıyor ve kalem olup kayıtlaşıyor.

Bugün tüm insanlık bir tek sestir. Bunları hepinizin daha iyi anlayabilmenizi bekliyoruz.

Muhakim ve hakiki olan insan soyu, daha yüce bir çalışmayı devreye almak üzere buradadır.

Medine’nin gözü, ezel ebet dünyadır ama Mekke kuldur. Biz Medine’yi Mekke’den ayırmadan evvel de dünyada görevliler vardı ama Medine Mekke’yi kodlarken, bütünlükler vardı orada.

Koro halinde tüm insanlık sesleşiyor şu anda; bunu bilin. Hangi sistemle? İnsan sistemle.

Bugün ben sesleştiğimde, insan sırrı dilleşiyor. Dünya dışı varlıkların dünya topraklarına tohum olarak ektikleri her şey dilleşiyor. Burada bu yoğunlukta, Mutlak Kuran olan İnsanlık yenileniyor.

“Kala kala bir tek iman kaldı.” dediler. İman, insana ilmidir analar. Ama biz imanı insan diye dinlettik. El; Allah, ağır yük; Hakk, bizse hasat olanlarız.

Çamuru yol saydılar. Yolu umman saydılar. Mutlak olanı kul saydılar. Biziyse kelam saydılar. Kelamı levhi sayan, elini ayağını dinler ama yolu akıl sayan, bilişi dinler….dinler de dillediğinde hak eder.

Canlarım, ben durgun toplumları tohumlayan insanlığım! Kafkasların ışığıyım ben. O Kafkaslar ki Tanrılık Kapıları’dırlar. O Kafkaslar ki; ışık kaynaklarıdırlar. Kafkasların Kuranları okunur yaşamda. Umut olur ki Kafkaslar Ka Har olurlar, Hakk olurlar, halk olurlar, Rahmi Kapı’da ak olurlar.

Oh canlarım oh…kupa binadır. Biri bire kapı yapan, ilahi bir Ka Ha’dır. Dahadır, daha….. aha, aha, aha!

Sistem…. Sistem… Sistem; Zinnur’u Rahi Si Ka Ha Si Ha sayanlara sestir.

Aşkım insanlığadır.

Ben, cinlere “insan” demem. Cennete “insan” derim. Cinler, cinniler tektir. Sanmayın ki ayrıdırlar ama iman ilminde İnsan Hakk’tır ve cennettir.

Buyurun, ortalık karışmadı. İşte; bu.

Toy bir zamanı Tanrılık Kapısı’ndan geçirdik. Aha bu!

Şok, şok! Aha şok! Efradınızı koruyunuz. Yolu kodlayınız. Yoğunluğu kontrol altına alınız.

Dince konuşunuz diyenlere sorun, kaçı ışıktadırlar? Kaçı aklı hak ettiler? Han, insan soyudur. Hakk kalemdir. Hasatça aşktır yol ama Aklın Tahtı’dır.

Harı yükselttik ya Ka Ha! İşte; mutlak olan insan soyu!

Devi, insan sayın. İlmi ise, hakikiyet sayın. Yaşamı, Akıl Tahtı’ndaki yol sayın. mutlu olun, her şey iyidir.

Can kalem insan! İşte; mutlak olan! Aha bu! Şimdi.

Kendini hak etmeyenlerin çoğu bizimle olmaya geldiler. “Ölülerin dirilmesi” dediğimiz bu günde, kimse kimsenin yüreğini dinletmeyecekti.

Bizden görev istediler. Sorgu sual ettiler. Dediler ki “sizinle çalışacak güçte miyiz? Doğanın Kulu olacak, yolu bulacaksalar, görevi hak edip alacaksalar, Resmi Çalıştırıcı olacaksalar ve muktediriyetle dürümlenecekseler, her anda olma ihtimalleri de varsa, biz ocaklarını yakarız ama Saltanat onları yaşamdan ayrı görür; çünkü yücelerden yüce olan insanlık, daha önemli bir çalışmayı hak etmeden dünya olunmaz. Ve bugün biz, o çalışmayı yaptık.

Dünya yolunu açtık, yaşattık! Aha, çanta doldu! Şükür.

Toprağın mutlu olduğunu bilmenizi isterim. Dümenin başında ilim oturuyor. Bilin ki o ilim Allahın Levhi Kalemi’dir.

Orta kapıların tümünü açtık şu anda….Kanatlandık, karanlıktan ışığı aldık, aydınlığı tohumladık; bunları bilin.

“Çörük” dedim anam; çörük! Can; çörük diye bir kelime bilmiyorum….”Allah” dedi ki “çörük, el ayak olmayana denir.” Dağ, o halde insan el ayaksa, bu kelimeyi iptal ediyorum. Aha bu!

Devinimi artırdık canlar! İşte, mutluluk budur.

Bugünden sonra dünya tohumları daha güçlü olacaklar ve Bütünün Gücü artacak. Bizler dünyanın eli ayağıyız. Hepimizin gücü buradadır ve bu yoğunluğu artıracak olan her şey ilimdir.

Sizden daha yüce bir cennet, sizden daha yüce bir ışık olduğunda, hepimiz orada oluruz ama bugün burası Düzen’i kuracak olan tekniği tohumluyor. Şimdilik. İşte bu! Aha bu…şimdi, şimdi, şimdi.

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

https://youtu.be/ac3d8RnsVDA

 

12.12.2015 "ALLAHIN İLMİ 4" BİRLİK ÇALIŞMASI

Herkes kendine, kendi yüreğine kantarın gücü olup inecek. Aha in... İn San ol in... İlmin kaynağına kendine in... Nefsi yoğunluğun ötesinde cevherine, kendi cevherine kontrollü Işığını her tohumda tüm zamanların en yüksek ilmiyle kayıtla.. Ki kayıt en yüksek ilmin yaşam sayfalanışıdır ve levhi de Allah'ın kalemi, yaşam sayfalayandır ve biz o sayfalarda yaşam olan ışıklar olarak bir tek Işığın bütünsel kuranı olarak kendimizde kendimizi yazanlarız..

Yaz, yarat, yaşat ve hasatın tüm zamanların kodlanan yaşamında tohum olan yaşam Işığın olsun.. Murad edilen buydu ve oldu... Hasattan öte hasatçı ışıkların hasatlanan ilmi yaşamda öz dirilik oldu, kayıtlandı...

Her levhi bir ışık yaşam, ışık yaşam her levhide kelamın gücü ve kelam ilme inen yerin gücü... Ve ilim kuldur bu yaşamda, yarınlarda olan bir yüceliğin ses olup dürümüdür açılan dünya kaynağında, yaratımdır tüm zamanların kaydında insan olan yaratan yoğunluğa...

Bir yoğunluk ki her anda bağ olan sesin yoğunluğu olarak yaşamı, yaşamdan öte yaşama dürümleyen zamanı; bu bilişle çerçevesiz yaratıma sokan... Yaradan olup, yarattığında sayfalanan yaşam diriliği, Allah'ın ilmini tüm zamanlarda; kendinden kendine kayıda alan insan yoğunluğu... İnsanlık yaşamı olan yolda, yolcu olan ilmin yarattığı yaradanlığından her ana geçiş olan ışığıdır..

Deriz ki, ışık tanrılık ışığı, ışık kelam diriliği, ışık ilmin yolu ve biz o yolda yolculuk yapan kuranız... Yolu yol olup kodlayınız... Tüm zamanların tohumunda kodlanan yaşam olarak kendimizden kendimize kaynak olan, dünyamızda o kaynağı her diriye yaşam olup açan yaratıcı ve kayıtlayıcı olarak kendimizde yazılan yaşamız...

Bir beden, bütün olan tek . Yaşam... Ve o yaşam dünya ana kapısından geçilen tüm zamanların kuranı.. Ve biz, bizde biz olmadan, bire kaynak olmadan, birlikte bütünü hasatımıza katmadan; geçişin yapılamayacağı sonu başı olmayan bir merkezin ortasında sesi sese katan, sessizliği ses olup yaşayan ulu bir yaşamın yaratan soyu olarak umman olduk her ocağa ki; aksın yaşam ilimle... Umut edilen hak, hak edilen hasat, hasat olan tüm yaşamın kuranı olan; ilim kapısında biz olsun... İlimce dilleştik ve İlmin yolu oldu ama o yolda her yolcuya ilim olduk ama kul olan; ilim oldu yaşama... İşte biz, ilmi Ka Ha'da birlik ilmini kalem yaptık bütüne... Şimdide ve şimdilik!

Süper İnsanlık Realitesi

Beril Özdoğan

https://youtu.be/lCdRYYILUYc

 

DAVET:

Dostlar,

 

05.12.2015 Cumartesi Günü (yarın) 14.00 – 18.00 saatleri arasında Dernek Merkezimizde “ALLAH’IN İLMİ (3)” Birlik Çalışması yapılacaktır. Dostlarımızı aramızda görmeyi umuyoruz.

 

Sevgilerimizle,

 

Süper İnsanlık Realitesi Derneği

 

Not: Katılım ücrete tabi değildir.

 

Adres: Bahariye Cad. Halil Ethem Sok. Sauna Apt. No:30/8 Kadıköy/İST.

Tel: 0 216 348 95 59

 

(Konu hakkında kısa Öz Bilgi)

 

ALLAH’IN İLMİ (3)

Yaşarsın ya da ölü olmana rağmen yaşadığını düşünürsün. Yarınsın yaşamaktasın ama yarın oluşun, yaşam olduğunu anlayamazsın. İnsan soy, bilişi tohumlayıp hakim olduğunda, kendini hak edip anlayacak ve zamanı tohumlayacaktır.

Ölü bir yaşamda, ışık haline geçebilirse, kelam olup kontrol kurabilecektir.

Dinin, ölü için olduğunu bilen herkes, yaşamın tahditsiz olduğunu anlayacaktır.

 

Dünya bir rahmettir. Bilir ve bildiririz ki orada “İman Toplumları” vardır. O toplumlar, insanlık ailemizdirler. Onları hak etmek için hakikiyete varmalarını beklettik. Onlar için ışık yaktık ve zamanı, hakikiyeti dinlettik. Orada “AMON KALEMLERİ” kodlandı. Orayı hak etmeleri ve hakikiyete varmaları beklendi. Şimdide, TOHİ KALEMLER, dünyayı hak edip yaşatmaya başladılar.

 

Oralara inen çokları, bunu gördüler ve bizleri bilgilendirdiler. Bizler, kapıları açıp izledik yaşamı. Gördük ki kapı, insan olmuş; yol, kelam olmuş ve rahmet olan biliş, kayıtlanışı sağlamış.

“Dünya, cana kapıdır” dedik. O kapı hep kapalıydı. Artık o kapı açılmıştır. Orada, “İman Kalemleri” mevcuttur ve o Kalemler, Ana Kapılar’ı artık açık tutmaktadırlar.

 

Yol, insanı ilme götürür. İnsan, yol olur ilim olur. Kalem, ilim olduğu an Kuran olur ve Zaman Kapısı olur. Herşey, Büyük Kültler’in, kervana insan olup katılacağı o güçlü gün içindi ve oldu...

“Aman!... aman!... aman!... daha güçlü bilgi vermeye kalkma” dediler... Dince ver dediler. İlim olup kültleri kodlayacağın ana kadar ışığını sınırlandır dediler... Ve dediler ki kaptanlık yapmayacağını bildir ki hak etmeyenler, kalem olmaya çalışırlarsa, hak ettir ve onlara görev taşıt... Aha bütün bunlar gerçekleşti...

“Bilişi hak etmeyen insan olamaz” dendi. Ve dendi ki “biliş ilimdir.” Ve “zaman kapıdır” dendi. “Arı, balını ilme kalem yapar. Arı, ilimdir” dendi. Ve dendi ki “patikalardan yüreyenler ilmin kaynağından geçip türleşecekler ve bütün kütleleri lle dinleşecekler. O zaman geldiğinde, Miraç oğullaması gerçekleşecek.”

İnsanlığın zeka düzeyinize göre bilgi verirken, zerk sessizleşmesi yapmadan vermedik. O sessizleşmeyi, her sessizliğe indirdik ve zamana, ilmi kodladık. İşte yapmakta olduğumuz buydu.

Dünya, anıların tohumlandığı ve anılardan, nefret kayıtlarının ayıklandığı ve her derenin insanlaştığı bir sistemi tohumlamıştır. Artık yaşamda, insan soyu daha üstün bir cemaat olabilecektir.

Biz, kelama ilmi indirdik. İnsana, insanlığı dinlettik. Yaradan İnsan’a, yaşamı anlattık ve dedik ki yarat ama hasatını yapıp yarat. Zirvelere ilmi kalem yap ve dünyayı kontrol et. Aha bu...

Bugün, insan soyu daha güçlüdür. Dünya Kapıları, daha güçlü olarak kontrol edilebilmektedir. Yaradan ve yarattıklarında yaşamı tohumlayan insanlaşan her diri, kapı açıp insanı hak etmeye inmektedir.

DÖRT KÖK KAPI, yaşama inmeseydi; yarın, kalem olamazdı. Bunlar oldu aha bu... şimdilik..

 

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

An invitation

 

Dear friends,

 

On 05.12.2015 (this Saturday) at 14.00-18.00, we will be carrying out our Joint Meeting, The Wisdom Of Allah (3)". We would be happy to welcome you all.

 

Best Regards,

 

Super Reality of Humanity

The meeting is free of charge free. The language will be in Turkish.

Adres:Bahariye cad., Halil Ethem Sokak, Sauna Apt., no:30/8, Kadıköy, Istanbul, Turkey

Self-knowing by Nezire Selcuk;

You either live or you are dead.......and you think that you are living. If you can become "The next day" then you are living and you wouldn't know that being "The next day " in fact means that you are living.

Human Race will seed the "knowing" when he is in command and deserves himself and he will know and seed the timelines.

If in a dead life, he can became the light, he will be Quran or Bible (written records, faith ) and establish control.

Religion is for the dead and to live is in fact to be eternal.

 

The world is a gateway. That door was used to be closed. That door is open now. There are "human pens" (those who are capable of dictating faith) there and those pens will keep the Main Doors open.

 

The path leads humans to wisdom. Humans become the path itself, become the wisdom. Everything up to today was for The Big Day where The Families who have become human will join the Caravan. That is being achieved.

It was said that whoever isn't at state of knowing, can not be human. And it was said that knowing is wisdom. And time is a gateway.

 

We have coded the Quran and the Bible with wisdom. We made humans listen to their humanity. We explained to the "human creator" about living. We told him to create but become the light, become eternal and then create. Make the wisdom the pen at the summit of The Realms. That is it!

 

Today, human race is stronger. The gateways of the earth are being controlled in a much more secure way.

The creator, the ones who are of light who are seeding the lives are now opening the gateways to come to earth to deserve the humans.

 

If The Four Root Gateways haven't come down to life, then The Next Day couldn't have been the pen. These all have happened. That's it for now.

SUPER REALITY OF HUMANITY

 

05.12.2015 "ALLAHIN İLMİ 3" BİRLİK ÇALIŞMASI

Av. Nezire Selçuk Açılış Konuşması 1. Bölüm

Yer kürenin gücünü arttırabilmek için, bu gün burada bu yoğun çalışmayı yapmak istedik. Doğan gün, yaşam için bütünün gücü olarak tohumlarını kodlamış ve Bir'e hizmetçi olanları buraya çağırmıştır.

Yeni dünya kuruldu, bu dünyanın kök sessizlikleri vardır. Bütünün gücünü, tüm İnsanlığın gücü haline dönüştürebilecek biliş halindeki kalemleri vardır. Semanın ilmini dinleyebilecek olan gerçek kaynakları vardır. Ve burada bulunuş sebebimiz, doğan günün gücünü arttırmak, yaradanın tanrılık kapısını açmaktır.

Yemin etmiştik dünya "kodlanacak kodlanacak kodlanacak" diyerek... Dünya kodlandı!... Torba torba dürümlenen diri kalemleri düzene kaynak yaptık. Dümenin başına ana kapıyı oturttuk. Kara ışık yandı, evrenlerin sessizliklerini dilledik. Mikail'in gücünü tohumladık. Gök sessizleşti ve biz o sessizlikte dillendik.

 

Yedinci dünyanın gözü açık, bizim için önemli olan budur. Kayıt dışı bilgi yok dendi. Doğan gün yenidir ve kayıt dışı bilgi yoktur. Yaşamı hak etmek aklın ışığıyladır. Aklın ışığı yandığı zaman, gökler söz söyler. Aklın ışığı yanmaktadır ve gökler söz söyleyecek bu gün.

 

Çorbamız tuzludur ama çorbamıza tuz katıcak olanlar, gökçe konuşucaklar bu gün bu yoğunlukta. Mikail'in gözü açık, biz o göze gök olanlarız. Tanrılık kapısıyız biz... Yer kürenin gücü olarak doğan İnsanlık; yeni bir göz olup, copy yapmayacak artık, ilim yapacak!...

 

Değerliler, sizin geçişinizi yaparken ilminizi de kayıtladık. Dünya dışı varlık kapılarını açtık, dünyanın levhi kapısında bütünün gücü vardı. Ve her şey orada kayıtlıydı. Doğan günün gücü arttı ve bütünün gücü, bütüne kontrollü olarak kayıtlandı.

Dünya dışı, dünyayı tohumlarken her şey farklıydı. Herkes kendinde olanı bilir, olucak olanı dinler ve hakikiyetin kaleminde bütünün gücünü kodlardı. Som altın ışık haline geçer ve ilmi Ka Ha'da bütünleşirdi. Nefret duyguları yoğundu, aklın tahtından uzaktı... Yer kürenin gözünün görebileceği her şeyi yapmasına karşılık, yaradan ve yaratılanın tanrılık kapısında Işığını yoğunlaştırma gücü yoktu. Bütüne hizmetçiydi, nefret duyguları yoğundu ama bütüne hizmetçiydi yine de. Kendini hak edebilmek için kaynak dışı bilgilerle kontrol kurmaya çalışırdı.

 

Kardeşlerim, "ben davayı kaybettim" diyen hiç kimse çıkmadı dünyada... Çünkü herkes davayı hak edip kazandığını düşündü. Biliş haline vardığınızda görecektiniz ki dava; Hakkı'n kapısına varmak ve orayı hak etmek demektir. Hak kapısı olmaksa ayrıdır... Kimse ben hak kapısıyım diye çalışmadı. Ama Hakkı'n kalemi olanlar çoktu. Kalem; Allah'ın ilmini dilleyenin, kati hakiki kelamıydı. Ve bütünün gücü oradaydı.

 

Bu gün dünya ölüleri artık dirilmeye başladılar. Dünya daha güçlendi. Dünyanın tanrılık kapısı açık, dünyanın yaşam kayıtları mevcut. Ve hepimiz daha yüce bir çalışmayı devreye alıyoruz. Dünden bu güne gelen İnsan, Allah'ın ilmiyle geldi ve hakikiyetin değer biçtiği her dürümde varlığını kodladı.

 

Bu gün Amon toplumları da bizimle çalışacaklar. Olurda bir gün dünya, elimizin gücünü hak teknikten ayrı görürse; o zaman biz dünyanın yolundan çıkar mıyız?... Doğan gün, bizsiz mi doğar?.. Yeri kürzi kapı yapanın, kendini hak etmesi; bilmekle mümkün olabilir mi?... Her resimde var olabilir mi sayfalarımız?... Yer kürenin gözü açık kalabilir mi?...

 

Değerliler; biz bunların her birini dinledik, hak ettik, yaşamdan has tahttan dillettik!... Değerliler, dün ölü olan yaşam artık dirildi!.. Kermes bu gün artık dirildi... Dirilik, Allah'ın ilmini hak etmekle mümkündü. Allah'ın ilmini hak etmek için kalem olmak gerekliydi. Kantara konmadan kalem olmak mümkün olamadı. Apollon sessizce bizi dinlerken, levhi kapıda Rahman olan kuranda bizsiz kaynak yapmak isterken; kendini dahi hasata hazırlayamadı. "Dünya ölümlü ve dünya kırık" demişti. Artık bilsin ki Apollon; dünya mutlak ve dünya kutsal!

 

Aşırıya kaçmayın canlar, dünden öte dünlere varmaya niyetim yok. Ama şunu iyi bilin ki; kardeşim İnsan beden almadan da ilimdi!... Ben o, o bendim!... Bundan ötesi yol ve o yol; müsterihim ki mahrekin gücü!

 

Süper İnsanlık Realitesi

 

ALLAH’IN İLMİ (3)

 

05.12.2015

1. Bölüm:

 

Cevahir ilim, akıl ilmidir. O ilmi hak edip de anlayanlar, bizi hak ederler. Dünya bir kaynaktır. Işığın, kalem olan nefsidir o kaynak. Orada mutluluk vardır. Oğullama ve yoğunlaşma vardır. Devrin büyük alimleri sizi dinlerlerken, diyecekler ki “onlar kalemdiler. Altın Taht’ın kelamını dillediler. Onlar, kapıyı açtılar ve Rahman olandan dürümlenip resmi yaşamı dinlettiler.” “Ey Can, senim ben” diyecekler. “Dağ taş ilim” diyecekler ve zirvelere kelam olan insan, kul olup Kürzi Işık olacak.

 

Tek nefes ilimdir. Ulu Çınar ilim, hepimizin kelamıdır. Dünyanın kelamı, Miraç’tır. Miraç, ayrılığı yoğunluklardan çıkaranın, nefret duygularını aşıp kendini kontrol edişidir.

 

Barakalar var yaşamda. Her baraka bir sayfadır. Tüm barakalarda kapılar var. Herkes kendi barakasında ve kendi yaşamındadır. Kimse diğer barakada olup biteni dinlemez. Nefesi, kelamı ve hakikiyeti kendidir. Dünya, böylesi bir yerdir. Dış sayfalar daha kontrolludur. Orada, insan insanı hak etmeye çalışır. Ne var ki barakanın içi ile dışı farklı ise kontrol kurulamaz ve yol, kelamdan çıkar. Yolun kelamdan çıkması ile kelam, ilim olamadığından kontrol kurulamaz.

 

Çokları bu hali irdelediler ve dediler ki “dünya insanı kendini dinler ama başkasını dinleyemez. Kelam eder ama kalem olamaz. Çünkü kalem olabilmesi, kelam etmesinden öte kontrol gerektiren bir vaziyettir.”

“Herkes ışık olabilir. Herkes Kuran okuyabilir. Koran Toplumu da olabilir. Ne yazık ki “Kare Sistem”i kulluk ile “Küp Yaşam”a dönüştüremez. Sessizlik, sessizliği kodlar ve kodlanan sessizlik, Sistem’den sessiz olarak kaynağa akar. Böylece insan, Nurun Kuranı olsa da kalemi olamaz.”

“Çorba tuzlu” deriz. Çorbanın tuzu, insanın nefret duygusunu aşıp o çalışmaya ışık yakmasıdır. Her Işık Çalışması’nın, bir tadı olur ve o tad ile yol ilme varır. Sizden beklenen, hak etmeniz ve ilme varmanızdır. Hak Teknik ile hak etmek için hakim olmak gerekir.

Değerliler, Sizden beklentimiz, kalem olmanız ve hakim olmanızdır. Dünya için önemli bir çalışma yapılıyor bugün. Bu çalışmaya dahil edilenler, Kelam İlmi’ni, hakiki ilim olarak dürümleyenlerdir.

Ala vere çalışılır. Alış veriştir yaşam. Amin… Sevgililer, sizi dinleyeceğiz ve sizin kalamınızı kodlamanızı bekleyeceğiz. Daha sonra kalem olup yazacaksınız. Şükür ki hak ettiniz ve Rahmi Kuran ilme vardı. Aha bu!… Şimdilik…

2. BÖLÜM:

Dağlarım, ilimden söz etmiştim. İnsanlık İlminden… Ve demiştim ki Halik’te hakikiyet varsa, yaşam vardır. Dünya insanlığı kontrollu olmalıdır. Olur da kontrol kaybı olursa; yürek, Kürzi İlmi kontrol etmez ve Cennet Kelam, İlmin Kervanı’na ışık yakmaz.

 

Devinim hızlansın diye sesim hızlanır. Sonsuzlukta ses koklanır ve rahmet olan İnsan Kalem, İlm-i Kalem olur ve Rahmi Kuran’da ışık yakar. Tüm bunlar, Ana Kapı’nın insanlık için açılmasını sağlar.

 

Tertiplli bir çalışmada her şer yaratan, ilimde şevkle çalışır ve tahditsiz olarak şerri aşar. Böylece şer kontrol edilir. Şerrin kontrolü ile kelam, tohum olur ve Ruhi Kapılar, Tinsel Kelam’dan İlmin Kalemi’ne varır.

 

Vurgun yer Dünya bazen. Dinci Kalem, Nefesci Kalemden koptuğunda; dirilik, sonsuzlukta ölülüğü getirir. Herşey, yerde görevde olduğunuz zaman olur.

Dünya bedeniniz, transferci cevher kaynaktır. Her bilgi, bedenden transfer edilir. Transfer işlemi, dünya cevheri ile olur. Erili, Halik’ten teknik tahditle dişile kodlarken, verdiğiniz en güçlü bilgiler, ses sayfalanışları ile kontrol edilir ve arşa, “diri yaşam kayıtları” olarak kaydedilir.

 

Sizler, erili dişile tohum olarak ekersiniz. Ki eril, dişili kodlayıp tohumlar. Ses Sayfalanışlarıdır olan. Her diri, kelamda kendi yaşamını kontrol ederken; bu Ses Sayfalanışları ile bütünü, kütlesine dahil eder. Böylelikle Levhi Kalem, İlmi KA HA olarak cevheri güçlendirir.

 

Dünyalı olmak, İlmi KA HA olmak içindir. Herşey size sizden indirilir. Cennet Kelam, İlmin Kalemi’nde Kutsal Yaşam olur. Büyük Kütle tohum ektiğinde, her bir bellek kaydı o tohumda kontrol edilir.

Dünyalı, sen bir ışıksın ama senin ışığın bizim ilmimizle dillenmeden, sen bize kendi yaşamını anlattın. Biz seni dinledik ve senden dinlettik ışığı. Dünya üstünde kalem olan çokları var. Onlar, diri yaşamlardan ışık alıp Kutsal Levhi olan kalemler değildirler. Ne var ki hakikiyettedirler. Bunu anlatır mısın bize? Niye ocakları yanar. Niye kalemleri yaşamlaşır ve Rahmi Kapı’da yarınları yazar. Bunu da anlat bize…

 

-Canlar, size herşeyi açık verdim. Dünya olmak, kul olmaktır. Düzen kurmaktır. Nefeste, hepiniz dirisiniz ne var ki nefesim olmazsa, yolunuz olmaz. Bunu size anlatmam gerekti. Dünya üstünde kalem olan çokları var. Hepsi, yarından kalem yaptıklarımın kelamından Kuran oldular ve kontrol kurdular. Ne var ki kendilerini hak etmediler. Tüm insanlık için ışık yakmaları gerekmekte iken kelam olup kendilerini kontrol etmeye çalıştılar.

 

Her bilgim ilmidir ve hakikidir. Her bilgim, nefretin aşılması içindir. Dünya üstüne kaydettiğim her bilgimi çekip kelam ile transfer edenler ise dişil kayıtlarımı transfer ederler. O kayıtlar, Kübra Kalem’den çekebildikleridir ve onların, tahditsiz olarak kontrol altına alamıyacakları bilgilerdir. Kendilerini kodlayamayanların bilişi hak etmeden kontrolsüz olarak işçilik yapmalarına izin veremeyiz.

Değerliler, ben dünya olarak bu çalışmaları yaparken, tahditsiz olarak kontrol kurmaktayım. Toprağın nefesi, Kelamın İlmi’nde kendi yaşamlarımızı kontrol edebilir ne var ki hakikiyetin tekniğini hak edip de anlayamayanlar kontrol dışıdırlar.

Cennetlerin ilminde kelama varanlar, bilişi hak edenlerdir. Onlar, kapıyı açık tutarlar ki bizi bizden dinlesinler diye.

Korkuyu aşın ve dinleyin. Allah sessizdir ve sesleşmek için ilim ister. Allah, ilahi bir kelamdır; ışığını hak etmek isteyenlere görev verir. Ocağını hak edip de yakanları dürümler ve diller. Onun kul olup yaşama inmesi, insan soyuna büyük bir nimettir.

Kelam, Allah’ındır; kalem, ilmindir ve Rahmet İlmi, kalem olan insan soyunundur.

Orada bir rahmet var. Oraya var ki rahmet, ilmin olsun. Ocağında yaşam var. Orada nefes ol ki kelam tahditin, insan sayfalanışında kulun olsun. Oğul, bellek ol!... Altın Işık ol!... Yol ol!... Bizi hak et…

 

-Sevgililer, biz kendini kendinden kendine kontrol eden o yolcuyu bekledik. O yolcu, Mutlak Kapı’dır. O yolcudan nefese varan herkes, Altın Işık’tır. Oğul, kelam ol; ilim ol; bizi dinle. Senleş, sesleş, kelamda dürümleş. Bizi dinle… Biz, kıldan ince kılıçtan keskin olan o yaşamı tohum olarak kontrol edenleriz. Kalem insan, kaynak insan ve “kunt su si ka” ses, yerküre. Burada bulunmak bizim için ilimdir ve biz Altın Işığın Kalemi’ne geldik. Aha bu…

 

-Değerliler, geliş kalemden kelamadır. Hoş geldiniz!... Biz, durgunuz… Halikt’e durgunluk, kalemdeki durgunluktan ayrıdır. Biz Kuran’ız. Aklın Tahtı olan Kuran…

 

Şu anda daha üstün bir yaşama iniyoruz. Burası, Altın Işık ve zamanın, kelam olan; nefsi aşan insanlığı… Sizinle olmak mutluluktur bize.

 

Yaşam, varlığı yokluktan koparır. Biz o kopan kelamdan öte olan Halik’te hakim oluruz bir Birlik kurarız. Ağır yük taşımayız… Şimdiden öte şimdide herşey daha güçlenir. Artık Dünya, üstün “Umman Kalemi”ni yarınlara kayıt yapacak düzeyde insanlığa indiriyor...Tüm insanlık bu yoğun ışıktan istifade etmelidir. Herkes kendi yaşamında kulluk yapabilir ama bütüne kulluk amaçtır. Hepinizden tek beklentiniz bilmek için çabalamak ve Kuran olup kul olmak. Bunu başardığınız zaman insanlık kontrol edilebilir.

Ete giren, kelama girer; ilme girer; bize girer. Biz dünyayız. Aha bu… Şimdilik… Şimdilik… Şimdi…

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

05.ARALIK.2015.TARİHLİ "ALLAHIN İLMİ 3" BİRLİK ÇALIŞMASI

AV.NEZİRE SELÇUK, KAYIT SONRASI AKIŞ

 

Doğan gün yendir. Sema yenidir. Hepimiz daha yüce bir ışıkla, görevi hak ettik... Mahrekin gücünü artırıyoruz. Orta Kapıların tümünü açtık. Karanlığın ışığını yaktık.

 

Kelam ilmi; Allah’ın ilmidir ve biz Allah’ın ilmiyle sesleşeceğiz. Oluş halinde olan bir zamanda, öksüz yetim kalmasın istiyoruz… Her şey yenilensin…. Ve yeni kalem, yeni sayfaları yoğunluğuyla kodlasın istiyoruz.

 

Dünyada Rahmet olan insan soyu var. Düzeni kurmaya geldi. Düzeni kuracak olanların, Türkiye çalışmalarının, gök sessizlikleriyle kodlanmaları şarttı... Bilgi akışı, sağlansın istiyoruz.

 

Dünya yıldız sırrıdır. Herkes, bu sırrı anlayabilir. Dünyanın dışında neler var?... Hikaye dinletmeyeceğim size bugün, her şey, ilmidir.

 

Dünya dışında kelam var... Kelam; levhi kelam, haliki hak olanın, ilmi kelam. Orada, bilişin kontrolü var. Her şey yasal çerçevede, hologram sistemleşmeyi gerçekleştirmiş… Ve bütün kötülükleri aşanların gök sessizliklerinde dürümlenmesi sağlanmışsa…. Bunu Yaradan ve yaratılanın tahditli olarak, bilişi kodlamaları sonucunda gerçekleştirdik.

Değerliler, kalem yazacak ama sizin yüreğinizi yazmasını istiyoruz. Çünkü Ruhi kapıda, insan soyu, hep yaşamıştır ve yaşatmıştır. Bundan sonrada, insan soyu yaşayacak ve yaşatacaktır.

 

Kalemin Levhi kapısı, Allah’ın levhi kalemin katiyetinde ki o, ilmi Ko dur.

 

Hepimizin, dümenin başına oturmasını bekliyoruz. Herkes, dümenin başında olmalıdır. Hiç kimse diğerinin gücünü kontrole kalkışmamalıdır. Hepiniz, tek bir ışıksınız… Her birinizin tek ışık oluşu, ilmi-Ka oluşuyla mümkündü ki bu oldu.

Sultanlık değil maksadımız. Kodlanmışlıktır. Kodlanmış nedir? Yaratıcılıktır. “Kimse, ben başkasını yaratmam” dememeli... “Ben Yaratanım ve yaratıcı olarak her şeyi başarırım” demeli.

Dümenin başına herkes oturmalı ve herkes kendini tohum olarak, bütünün kutsal ışığına katmalıdır.

Daimi kaplarımız vardır yaşamda… Çokları kontrollüdür… Öz görev taşırlar ama bilgi kalemleri olmadığında, yedinci dürümden itibaren artık yarını hak edemezler…. Bunun içindir ki dünya dışı varlıklar, dünyayı kodlamak için hep çalışırlar.

Dünya; ölü bir planetti… Biz, bu dünyayı yeniden tohumlayarak, kök sessizliklerden dilliyerek, körün gözünün açmasını bekledik... Kör, gözünü açtı canlar….Artık bu yaşam, bilişi hak etmiştir.

Daha güçlü bir zamana varılıyor. Bu yeni zaman, yeni yaşamdır. Haliki hak olanın, levhi kapısının tüm insanlık için açıldığı bir zamandır bu zaman... Burada, murat ettiğiniz her şey olacak.

Siz, alternatifi olmayan bir çalışmayı devreye aldınız ve bu çalışmanın mutlak kutsal tohumu olan biliş, kontrollü olarak her an’a kayıt oluyor. Ana kapı açıyorsunuz.. Her anda ışığınız yenileniyor. Sema siz, siz semasınız canlar, bunu anlayınız.

Yıllar yılı süren bir dönem çalışmasının akabinde, bugün burada bulunuş sebebiniz Allah’ın tahtındaki, o yoğun ışığı, kontrol etmektir.

 

Yerküre; Allah’ın levhisidir. Varlık boyutları, yerkürenin gücüyle tohum ekerler. Her şey buradadır… Dünya; levhi bir ışıktır, bir tektir ve tekniğinde tahditsizdir… Dünyanın nuru, insan soyudur... İnsan; kürzidir. Her şeyin kelamı, ilmi, yaşamı, bilişi, tüm insanlığın, insanın kaydında mevcuttur.

 

Sahi olan insan, hastır…. Ama sahi olmayan, ilim kalemi olmayan insan kalem, kalem, kalem, dese de, haliki hakta hak olmadığında, kati olarak kelamda kendini dilleyemez… Ve yoğunluğunu kodlayacak ışığı kayıtlayamaz.

 

Canlılar, devinimi hızlandırmaya çalışıyorum, hızlandıktan sonra ses, size akacak…. Ve daha sonra sesleşmeye başlayacaksınız, bu önemlidir... Ben, dünya oğullaması yapıyorken, sizlerin de düzen kurmanız beklenir.

 

Değerliler, kati olarak kontrol dışı bilgim asla yoktur… Bütünün gücü olarak, burada olduğunuzu, mutlaka bilin.

Yeminli bir dünya, yeminli bir güç ama tüm insanlık için kontrollü bir güç ….Ve bu gücü, toplam insan sayısı kadar devreye aldık. Ne demek, insan sayısı kadar devreye aldık? Bunu size izah edeyim… Bu dünyada yaşam süren kim varsa, yaşayan ya da yaşamayan hepsi için devreye aldık…. Dünya toplumları, tohumlarını kontrol edebilsinler diye… Bugün artık dünyanın yolu açılmıştır…. Ve her şey, yerkürenin gücü olarak devrededir.

 

Sevgililer, doğan gün yenidir ve daha güçlü bir günü kontrol altına alabilmek için tahditsiz olarak yaşama inmektedir. Sizden, tek beklentim sestir…SES; yine, yine SES.. yine SES….

 

SES;Allah’ın levhi kaydıdır. HERKES, KENDİ KAYDINI SESLE YAPAR….. Eğer ben, ses vermezsem, yoğunluk kontrol edilmez…. Ve eğer benim sesimden başka bir ses olmazsa, Yaradan, tahtını yaşama indirmez. ….Nefret duyguları aşılmaz ve yoğunluk artmaz. Sessiziliği seslendirebilmek için mutlaka dinleşmeli ve dirilmeliyiz… Hepimizin sesleşmesi, bu nedenle çok önemlidir.

BEN, SEVGİYİM. HEPİMİZ SEVGİYİZ, kesindir bu. SEVGİ yoksa, has ilim yoktur. Bu kesindir…. Ama tüm insanlık için yaşamı kontrol altına alabilmek, SESLE mümkündür.

 

Bir Rahman olan, bir Ka-Ha olan, bir yaşam olan, bilgiyi kaleme almadıkça o bilgi ışık yakmaz... Ben düşündüm, “oldu” yok canlar, olmadı…. “Ben düşündüm, dilledim oldu.”… “Ol” dedim…. Kelamdır bu… İşte bu!.. Eğer ben size, sizden başkasına söz edersem deyin ki” ben yokum orda”….. Ama ben, sizi size tanıtmaya çabalarsam deyin ki “aha, ben buyum “….Ama bilin ki dünya dışı varlık toplumlarının sizi dilliyebilmeleri, sizin dinleşebilmenize bağlıdır.

 

Kardeşlerim, kara ışık Allah’ın tahtıdır. Eğer o ışık, kodlanamazsa yol, Allah yolu olmaz. Bu nedenledir ki; bizler, bugün burada, bu yoğunlukta bütünün gücünü dürümleyerek, herkesin yoğunluğunu artırmak için sesleşiyoruz.

 

Yedi doğum yaptı yaşam, hepsinde insan soyu vardı… Ve bundan sonrada, yol kapılar açıldığında her şey, insanla olacak.

Değerliler, toprak toplum, artık ışık haline dönüşecek bunları bilin. Ben durgun olanların, Kuran olmasına izin vermem… Çünkü durgunluk, kontrolsüzlüktür.. Ama o durgun toplum, tohum olup da, Bütünün gücü olursa artık orada yaşam olur.

Atlanta Ata Kapısını açıyorum. Buyurun girdaplarınızdan girin yaşama. Orada, turkuazın Kuranı var, tok bir sessizlik var… Orada, görev alın. Oradan kalem olun. Orada ışık yakın. Çantanız görev için hazır.

İşimiz bitmedi henüz. Sistem, Nizam ve Düzen gücü olarak, Bütüne görev taşıyanları, bugün buraya çekeceğiz… Kil kum olan yaşam artık ilim olacak, bunları bilin... Dünya toprağı, tohumları kontrol edecek güce varmaktadır….

Artık daha üstün bir çalışma devreye girecek. Bu güçlü çalışmaya, güçlü yaşam kapıları açılacak… Herkes kendi yüreğini dilliyecek burada….. Ses, insan ve sistem, insan olacak. Hepimizin gözü, hepimizin gözü olacak…. Burada bulunuş sebebiniz budur.

 

Bundan sonraki süreçte de göreviniz ilimdir. Ayrı gayrı bitmiş, yaşam ilmi kalem olmuş, Bütünün gücü, tüm zamanları göreve almıştır.

 

Sevgililer, sema sizi, sizin yüreğinizi dinleyecek ve sizden, size hakikiyetinizi has ışığınızda dilletilecek... Sizin yolunuz bu şekilde kodlanacak... İman ilmi; Allah ilmi ve siz o ilmi, Bütünün gücü yapacaksınız.

Saltanat; sizi dinleyecek ve daha ötelerde, aklın ilmi, sizin levhi kapınız olacak….

 

Ben dünya….. Size, dünya olup seslendim.

Aha bu!.. Şimdilik!

 

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

https://youtu.be/EbOtjfLHnd0

 

05.12.2015 "ALLAHIN İLMİ 3" BİRLİK ÇALIŞMASI

Av. Nezire Selçuk Açılış Konuşması 2. Bölüm

 

Som altın bir dünyayı korumayan aldık. Bu dünya oğullarımızın gücüyle korunacak. Öz köklerimizin gücü kodlanacak burada. Tabular yıkılmış, yol bulunmuşsa; yaradan tahtını, yaşamda tüm zamanlarda ilme ko sayfası olan İnsan kaleme terk etmiştir! İnsan kalem, Allah'ın kati hakiki hak olan ilmidir!...

 

Devinim hızlanmadan daha güçlü bilgi vermem. Ama şunu iyi bilin ki; bu bilginin levhi kapısını açabilmek için, hat ilmini iyi bilmek gerekti. Hat İlmi nedir?... Hakikiyetin ilimi mi?... Hayır! Hat ilmi, kendi yüreğinizin çizdikleridir... Siz bu çizimlerde kendinizi dillersiniz. Bütüne hizmetçi olduğunuzu ve bütüne kalem olduğunuzu düşünür, sanırsınız. Varlık boyutlarında hat, Allah'ın tahtındaki ilmin kulu olmaktır!... Ama siz ilmin kulu değil, ilim sizin kulunuz olmalıdır ki; yer yüzü, Allah ümmi kapılarını kontrol edebilsin.

 

Seyredin erdiğiniz yeri, dinleyin, kendinizi hak edin dilleyin... Oğullarınızı kodlayın, yoğunluğunuzu arttırın... Cam siz olun, o camın dış siz, içi biz olsun!... Hepimiz sizleşelim, birlik kuralım...

Artık Rahman kuran İnsan, tohum olmaya iniyor!... İndi de!... Ama şunu iyi bilin ki; Rahman kuran İnsan, alemlere kelamdı, bu günde hakikiyetinde, kendi levhisinde ilme. Ka Ha'dır!

Şarkım, kendimden kendime... Eminim ki kendi yüreğini hak edenler, kelamda kendilerine, kendi yüreklerine baktıklarında; karanlığın ışığı olduklarını anlarlar.

Urum elide bir dünya var, adın nefrettir... Rum eli dediğiniz yaşamda kısırlaştırıcılıklar var, kalemsizliktir adı... Yaradan; yaşam, yaşam; yaratılan ve yarattıran yarınlardaki o yaratan aşk, hepsi akıl ve hepsinde kalemin kili, kaynağın ilmi oldu!

 

Sanmayın ki dünya kontrol edildi. Orta kapılarda dünya yoktu ki kontrol edilsin. Ve Rumeli'de kontrol kurmaya çalışan birleşenler oldu. Hepsi "ben sevgiyim" dedi... Hepsi "ben yaşamım" dedi... "Ben daha güçlüyüm bu gün" dedi. "Doğanın gücünü tohumladım" dedi... Hepsi dediler.... Ve dediler ki; "ben ana kapıyım, ben Türkiye'de öz görev taşıyorum" varlık boyutları anlamaz ki... Kimse anlamaz ki, nefretin İlmi olmadığını anlatmak gerek!

 

Ekmeğin levhisinde ekmek yapılır. Ama rahmi kapıda ekmek; akıl tahtının gücüdür.

 

Sevgililer, bir çokları Rumeli kalemi olmaya çalıştılar. Yoğunluk arttı, yol kodlandı, kök sessizlikler dürümlendi, sislendi yücelikler. Her şey sislendi ki; kendini hak eden o sislerin ötesindeki yaşama varsın diye...

Kantar İnsan soyudur... Ölüyü hak edip dirilten o İnsan soyu, bütünü güçlendirecek ve hakikiyeti tohumlayacak olandır.

Değerliler, Ra Ma Si Ka Ha, Ra Ka Ha... Rey, İnsanın ilmineydi. Biz tüm İnsanlığın kelamda olması için rey kullandık. Ve dedik ki; "daha güçlü bir zamanı hak edelim"... Yaradanın, Tanrı kapısı olduğunu bildirelim... Korumaya alalım her şeyi. Yaman bir dünyada tanrılık kapısı olalım. Ortalık karışmasın, her şey; her şeyle dilleşsin. Açıyı daraltıp, bütünün gücünü kontrol altında tutalım. Korkuyu aşırtalım.

 

Erdiğim en güçlü sayfa, emre itaat ettirdiğim sayfadır!... Orada ben ana kapı İnsanlığım!... Dünyanın nuru olan İnsanlık!...

Şimdi dağlar, dümenin başına herkezi oturttuk... Şu anda dünya el, ayak; tüm zamanlara... Ve dünyanın yoğunluğunu arttırdık ve her şeyi tek tek kayıtladık. Dedik ki; "dünyada kulluk olsun, ölümlü dünya öz görev taşısın, yaradan hasatını yaptırmak için yaşama varsın ve orayı korusun"... Öncü birlik olarak bu yoğun çalışmayı başlattık. Ve dünyayı hologram olan o koyu ışıktan ayırdık!...

 

Dünyanın kelamını, bütünün kelamı yaptık! Çamur yoğuranların, ardımızdaki yüreklerinde; çerçeveler oluşturuldu. Ki onlar kontrol edilebilsin diye. Çerçeveli çalıştırıcılık devreye alındı dünyada... Herkesin kendi hasatını yapması için bu gerekliydi. Sistemin gücünü devreye alırken, biz; herkesin kendi hasatını yapmasını diledik. Çünkü biz; onları kontrol altına alıcak güçte olmamıza rağmen, onların yaradan olup kaynakta bulunmaklarını diledik. Bunun için ocaklarını söz verdiğimiz gibi sessiz bırakmadık. Hep seslendirdik. Büyük kötülükleri önledik. Yara bere içinde olanları kodladık, kokladık, tohumladık, kontrol ettik!...

 

Şikayetim var mı!?... Olur mu, herkes İnsan soyudur ya... Kendini bilsin, altın ışık olsun, yaşasın ve yarında bütüne hizmetçi olsun!

 

Değirmi bir çalışmaydı olan... Ben bir noktada kaynak olup daire çizecek kadar tohum olup kötülüğü önlerken; herkesin, kendinden kendine daire çizmesiydi maksat ki yolu alıp kendine vardığında, artık o yol bilişin kulu olsun diye.

Kan, altın Işığın kanı... Biz kan levhisinde, ilmi Ka Ha olanları kontrol altına aldık! Çevremiz İnsan soyu ile kuşatıldı. Hepsi ağır yüktüler. Yer ve gök bizsiz değildi. Diri dünyayı korumaktı maksat. Oğul vermekti maksat, yaratmaktı maksat. Ve biz artık tek bir ışık halindeyiz.

 

Bu çalışmanın sonrasında ne olucak!?.... Budur sorgulanan. Yavrularım, Amon topraklarındaki göz; büyük kültü dürümleyip, dünyayı kalem yapacak! Bu kalem, Allah'ın levhi kalemi olucak!... Yaşamı kayıtlayacak, her zeki çalıştırıcı bilişi hak edecek ve birlik ilmi ile kontrol kuracak.

Örtü örtülmeyecek artık zamana, ikmal tamamlatılacak, Tanrı ışığı haline dönüşenler; kelam olup, kültleri kontrol edecekler.

Çobanlık yapmak artık bitmiştir. Biz; kalem olan İnsanlıktan, ışık tahtına varmasını bekleriz. Kimse kimsenin kılına dokunmayacak... Sanmayın ki güçlü olan, güçsüz olanı yara bere içerisinde bırakacak. Kimse kimseyi yaşamda yıldızlarından çıkarmayacak.

 

Dünyanın nuru akıl olucak. Aklın ışığı yanacak. Karanlık, aydınlığa vardığında; bil ki dünya kurtulacak... Dünyanın kurtuluşu, yarının kurtuluşudur!...

 

İman ilmiyle bilin ki; yarın, ilimle kodlanmış bir sayfadır. Ve yarını bilen; kelamı dinleyendir! Bin ilim kapısını kapatan İnsan soyu, tahditleşipte İlahi kul olduğunda artık her kapıyı açıcaktır!

 

Kala kala tek bir biliş kaldı, bunu bilin! Bilişle çalışılacak, barış ana kapıda ışık halinde sistem gücü olup sizi yoğunlaştırabilir. Ama bilmek, Allah ilmiyle bilişi hak ettirmemişse; sistemin gücü sizin yüreğiniz koruyamaz.

Robbi kapıların tümünde, yavrularımız var... Onların kul olmalarını sağlamalıyız. Opozitten biz kelama varırız. Opozitten biz yarını tohumlarız. İnsan ışığı yer küreye kayıtlarız ama opozitten yaparız.

 

Sevgililer, haliki hakta has ışık; eldir... Olmassa hakikiyet, hak teknikte biliş olmaz! Sevgililer size her şeyin aksi söylenir ve denir ki; "ol" dedik... Ve siz, aksi söylenenin gerçeğini dileyeceksiniz ki; sessizlik sesleşsin!... Has tahtın ilminde bu var. Bundandır ki; kelamda ilim, hepimizin levhisindeki yol olduğundan, mutlaka arka ön bitmiş olur!

Sav ilmi, hak ilmidir... Her şey sizinledir ve siz; her şeyin yolcususunuz.

 

Oruç tutmayacaksınız, er ya da geç orucunuzu bozacaksınız, bu kesindir!... Bozulacaksa oruç, tutulmayacaktır. Eğer oruç dediğimin, aç kalmak olduğunu sanıyorsanız; yanlıştasınız... Oruç, yaradanın yaşamdaki Işığından; kendinizi, kendi yüreğinizi ayırmanızdır. Ama siz, "ben yaradan ve yaratılanım" dediğinizde artık oruç bitmiştir! Ve siz kelamdasınız ve yarındasınız. Eh canlarım, şimdilik aha şimdi!

Süper İnsanlık Realitesi

https://youtu.be/D6UVDCQa4gg

 

5.ARALIK.2015 TARİHLİ “ALLAHIN İLMİ (3)” BİRLİK ÇALIŞMASI

 

Sabırla sizleri bekledik. Buyurun konuşalım…Ya hasat, ya Ha! Aha işte.

Canlılar, hasattan öte hasat hasat var; bilin.

 

Çıldırma dünya, çıldırma dünya, çıldırma…çıldırma! Şeytan der ki “çelik çomak oyna şu yaşama!” Analar; çelik çomak Altın Işığın Kalemi’nde var mı çelik çomak?

 

Valide Ana, Kalem olmuş, Kaynak olmuş Astral Boyut Kapıları’nı açmış, yaşam olmuş. Vakit geldi, Kelam ol ana! Kelam ol da ses kat yüreklere!

Çoluk çocuk yaşam, hadi buyurun sesleşin bakalım.

 

Dağlar, çeyrek çalışmalarla bunu hak ettiğiniz zamanlar artık geride kaldı. Bizler bütüne hizmetçi olanlar bugün, burada Bütünün Kürzi Kapıları’nı açtık ve yarattığımız her şeyde yaşam sayfaladık.

 

Kaç el dünyaya uzandı? Bunu kimse anlamadı ama bizler el olup geldik canlar; bunu bilin. Büyük kötülükleri önlemek üzere bugün burada bu çalışmayı yaparken, torba torba İlim Tahtı’nda işçilik yaşam sayfaladık. İşçilik….yaptığımız budur; işçilik.

İşte; elimiz Allahın İlmi, Yaşam Akıl ve biz Sultanlık yapmayan Rahmi Kuran’da hakikiyetin kültlerinde bütünün gücü olan bilişli kalemleriz.

 

Cellat dedi ki “git kalem ol ve ocaklarını yık.” Aha! Dedi bunu cellat. Yakışmaz bize. Biz Allahın Kalemleri olarak buradayız. “Çırp dünyayı, sistemi kodla, yarat tohumları, dinlet ve hakikiyeti kayıtlat” dedi. Dedik ki “eğlence bitti. Dünya Allahın İlmi’dir ve biz her şeyi kodlanmış tohumlarla yaptık. Burada oluş sebebimiz tohum olmak ve kontrollu olmaktır.

Yarı yarıya doldu dünya. Yaşam sırrıydı bu; yarı yarıya. Her şeyin yarı yarıya olduğu bir zaman ama İlm-i Ka Ha’da Bütünün Gücünü tüm zamanlarda kelamda bütünlendiği zaman, kendimi, kendi yüreğimi dilleyebilirsem kontrol kurabilirdim ve toprak topluma tohum olabilirdim. Ölümlü dünyada el olabilirdim. Allahın Tahtı’nda oturabilirdim ve diyebilirdim ki “ben dans etmem, yaşayanların en yücesinde yaşatırım Rahmi Kuran’da büyük kötülükleri önleyen bilişi.

Canlarım, nefis dediğiniz hadise kelamdaki kendi yoğunluğunuz ama nefsi aşanların Tanrılık Kapısı’na varışlarında, artık orada yol Allah Yolu olur. Kör olan göz olur, Allah levhi olur, kendi yolunuz, kendi yüreğiniz olur, bütün ekmekleriniz Sistemin İlmi olur ve siz, sizi sizden Sistem, Nizam ve Düzen gücü olarak kodlarsınız.

Orta Kapılar’ın tümünü açtık ve dedik “biz Allah Tahtı’ndayız. “En ve boy İnsan Soyu” dedik. Allah Tahtı, Allahın Tanrılık Kapısı’dır ve “gelin” dedik. Dinleşme böylece başladı.

Herkes kendini hak etmeye geldi. Geri dönüşlerinde bizim yüreğimizin gücü ocaklarını tahditsiz olarak dürümledi ve yollarını kodladı. Som Altın Işık Kalem, Bütünün Gücü oldu ve İlm-i Ka Ha’da bütünün görevini hak etti, dürümledi. Çantalar doldu.

Evrenlerin sistemleşmesiydi gerçekleşen. Her şeyin gücünü artırarak evren sistemleşmesi gerçekleştirildi. Tanrı, karanlığın ışığını yaktığından, evrenler sessizliklerinde kendi yüceliklerini dürümleyerek büyük kötülükleri engellediler.

Kelam, Allahın İlmi ve o ilim bilişi kontrol altına alırken, Ran Kapıları’nı açtık. Her kapıda Birleşik Işık yandı. Büyük kötülüklerin önlenmesinden itibaren, canlar canı İnsan Soyu kontrolu kurdu.

 

Yoğun dünya çalışmalarının en güçlü kalem kayıtlamasını yaptık ve dedik ki “Arzın Gücü, Bütünün Gücü, hepimiz o gücüz. Öz görevimiz Allahın Tahtı olabilmek ve Aklın Kalemi olabilmek.” Biz bunu hak ettik ve yaptık.

 

Değerliler, dondurulanların çokları bugün buraya geçiş yapabildiler. Dönmek gerekirse, yaşama dönecekler ama bu dönüş ağır yüktür hepsine de. Herkes kendi Levhi Kapısı’nı açarak yaşam inebilir. Bu iniş, ses olup inmektir. Yani; cevahirde cemaatlerin kendi yoğunluklarında kodlanmış olan bilgide, kalemlerde var olan o ilahi kayıttan girebilmek….ve herkes kendine, kendi yüreğine kantarın gücü olup inecek.

 

“Doğan gün yenidir” derken kastettiklerimizin hepsi; her biri, geniş zamanları kontrol edebilmek için tohumlanan o yüceliklerin gücüydü. Devinim hızlansın diye çok konuşurum. Sanmayın ki her şey kontroldan çıkar. Ben devinimi artırmak istediğim zaman, sığ değil, ışıklı bir sistemden cevhere inerim ve sesleşirim. Bugün yapmakta olduğum da budur.

Denir ki “ol” de olsun. Yok dağlarım, “ol” deyip oldurursam kodlanmış toplum tohumlarını kontrol altına alamaz. Elimiz, ayağımız ilimdir; bunu herkesin net anlaması gerekir. İnsanlık Ailemin gözü, Allah’ın güçlü görevini bilecek dürüme varmadıkça, biz kibri aşanlara güç katmadan bu yoğunluğu kontrol edip Bütünün Gücünü tohumlamak istemedik.

Canlılar, er ya da geç dünya korunur; mutlaka korunur. Ulular kontrol kurarlar ama herkesle kurarlar. Deyirmi bir yaşam Kelamda, İlm-i Ko olur, kendi yoğunluğunu tohumlar ama bizim yapmak istediğimiz daha güçlü bir çalışmadır. Ki bu çalışma Mutlak Kuranlar’la yapılacak bir çalışmadır. Bugün de bunu yaptık.

 

Arının balı bizim ilmimiz ama beli ince, yarını Hira olmayanlar, aşka varamazlar.

Değerliler, haliki Hakk olmak için ilim olmak gerekir. Bel inceyse ilimsizdir o bel. Yani hırs yaşamlardadır. Yani, ışığı kontrol edememiştir. Doğaldır ki onun yoğunluğunda tohum yoktur ve o kendini hak edip Bütünün Gücü olamadığında, Kalem olamayacaktır. Sistemin yoğunluğunda bu vardır ama biz bunu size dillerken, sizin yüreğinizin gücünü dürümlemek için farklı sistemlerle sesleştiririz bilgiyi.

Yarat ya da yarattır. Nefretin aşılması, yolun açılması için gereklidir her şey ve biz size her şeyden çok kendi yüreğinizin gücüyle bilgi veririz. Dince, dirice ve yücelikçe….Aha bu şimdilik ve şimdi artık kendi yüreğimden veriyorum.

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

https://youtu.be/on-HVEVuy5A

 

05.12.2015 “ALLAHIN İLMİ 3” BİRLİK ÇALIŞMASI

PEKER SELÇUK

 

https://youtu.be/CFGJkzGfFiE

 

05.12.2015 “ALLAHIN İLMİ 3” BİRLİK ÇALIŞMASI

SEHER BİLGE

 

https://youtu.be/_-4HXFA38is

 

5.ARALIK.2015.TARİHLİ.” ALLAHIN İLMİ 3”BİRLİK ÇALIŞMASI

 

Bugün burada, yüreğimin yandığı Millet sayfasındayım, Kıbrıs’ın ışığı oldu yüreğim ve Lefke’den ışık olup yaşama indim.

Burası, ışık, ışık insandı… Burası, yoğun bir kokunun ışık yaktığı zamandı… Ve o zamanda, bir yaşam sayfasıydı…. Ve ağlar atıldı zamana…. Çektik oluk, oluk bugün burada ve yaşam yandı ve o yaşam hepimizin ışığındaki ilmin diyarıydı!

 

Dün beni aramış, dün, bugün burada şandır. An, beni aramış, beni bende bulan, ben olan zamandır…. Ve yarın göğsünü açmış, o göğüs her birimizin yaşamında, el olan ilmin, hak olduğu sayfanın ışığıdır.

 

Bugün ışık, ışık oldu yürekler…. Bugün, kelamın ışığıyla diri bir çalışmanın, kalbinden söküp alıp gelecek, ışık olup dilleyecekler.

 

İlim; Kuran olmuş.. Okunduğu sayfada ışık olup yaşama doğmuş.

 

“Göğsümde nefesim var. ‘’ dedi. Yaşama girmek istedi… Derim ki ‘’ Yaşam koruyucu bir ışıktır. Yaşam koruyuculuğunu, koruduğu saklı olan ışıkla yaşatmaktadır. ‘’

 

Bugün burası, her birimizin eviydi, yüreğiydi… Bugün, buraya ekmek olan yaşam, ışık olup içilmek üzere indi… Ve bugün burada, yaşam ses verdi.

Şimdilik!... Şimdide!

 

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

https://youtu.be/dvcbk0t1ok0

 

05.12.2015 “ALLAHIN İLMİ 3” BİRLİK ÇALIŞMASI

ERENGÜL KOÇ

 

https://youtu.be/O0o-ae88gUA

 

5.ARALIK.2015 TARİHLİ ALLAHIN İLMİ (3)

SELMA MİNE ERSES

 

https://youtu.be/ECrp2-sRfTY

 

05.12.2015 “ALLAHIN İLMİ 3” BİRLİK ÇALIŞMASI

HAŞİM TURHAN

 

https://youtu.be/-Mbb8l5oDX0

 

05.12.2015 “ALLAHIN İLMİ 3” BİRLİK ÇALIŞMASI

ABDULLAH GÜLER

https://youtu.be/_oDDhT7DX4Y

 

05.12.2015 “ALLAHIN İLMİ 3 “ BİRLİK ÇALIŞMASI

SEVİL CEYLAN

https://youtu.be/E2YAs-RYjlU

 

5.Aralık.2015 Tarihli Allahın İlmi (3)

 

Allah kontrollü birleşendir. Allah doğmamıştır ve doğurmamıştır. Allah sonsuz sınırsızdır ve her an’da mevcuttur.

Ancak, herkes Allah’ı duyamayabilir, zira duyabilmek için merdivenin en altına inmek gerekir.

 

Merdiven İnsan Soyu’dur. Merdivenin en altı karanlıktır. Orada ışık yakmak gerekir, korkuları aşmak gerekir.

Işığı yakmak için biliş halinde olmak gerek. Biliş ise öğrenmekten çok ötedir….

 

İnsan olmak için biliş halinde olmak gerekir. O Rahman’ın ışığı altındadır ve bilgi Atalanta Ata Kapısı’ndan akmaktadır.

Biliş ilimi bilmektir. İlim din ötesidir. Din sınırlı birliktir, zira dinde İslam, Hristiyan ve diğer dinler vardır. Ancak, tüm insanlık Tek’tir….hepimiz bir Tek’iz. Bu nedenle, ayrılığı aşmak için insanı değerlerimiz olan BSUİ (Barış, Sevgi, Umut ve İnsanlık) çatısı altında birleşmeliyiz. İşte; bu Allah İlmi’dir.

 

İsa ve Mustafa Bir’dir. Onlar sanal boyut yoğunluklarında dünyayı ve yaşamları Altın Işık Yılları’na taşımak üzere şu anda dahi birlikte çalışmaktalar.

 

Dünyanın yeni dönemi, Süper İnsanlık Realitesi’nin hüküm sürmeye başlayacağı bir dönemdir. Ki Süper İnsanlık Realitesi bugün dünya insanlığının erdiği en yüksek bilinçtir. İşte insanlık (Biz) buyuz!

Sanal boyutların korkuyu aşabilmesi, bilişin tohumlanması ile olmaktadır. Bu tohum Allah İlmi’nin tohumudur. İşte; bugün yapılan çalışma budur.

 

Biz ölü bir planeti altına dönüştürmekteyiz!

 

Dünya tüm zamanlara açılan bir kapıdır. Bugün tüm kapılar açılmıştır….cemaatler daha yüksek boyutlara bu kapılardan geçmekteler!

 

Geçmiş burada, gelecek de sessizlik olarak burada ve biz o sessizlikleri seslendirecek olanlarız.

Bugün Allahın Nefesi İstanbul’dan Londra’ya akıyor….ölüler mezarlarından çıkıyor. İsa yeniden doğdu! Ve şu anda Barışın kapılarını açıyor….. O Allahın İlmi ile yol almaktadır.

Isa buyurdu, dedi ki “ışık olsun!” ve ışık oldu. Dünya insanlığı güneş gibi parlamakta….ve hepimiz o tek olan ışığız.

Sevgiyle,

 

The Wisdom of Allah (3)

 

Allah is the controlled unity. Allah is neither born nor is given birth. Allah is eternal and present at each moment. However, not everyone can hear Allah.

 

The reason for this is that you have to descend to the bottom of the ladder. The ladder is the Human Race. The bottom is dark. There, you need to turn the light on and there you need to overcome your fears.

 

To turn the light on, you need to be in the state of knowing.

 

Knowing is beyond learning. The ONE who is in a state of knowing, is human. He is under the light of Rahman and his knowledge flows from The Doors of Atalanta.

 

Knowing is to know wisdom. Wisdom is beyond religion. Religion is only a restricted unity because there is Islam, Christianity and many others. However, all human beings are the ONE.

We are all ONE. Therefore, to overcome separation we need to unite with human values of Peace, Love, Hope and Humanity. This is the wisdom of Allah.

 

Christ and Mustafa are ONE. They are working in the virtual dimensions to move the earth and the life forms to the Golden Years.

 

The new era is the Super Reality of Humanity on earth; which is the highest attainable knowledge on earth today. This is who we are!

 

The fear should be overcome in virtual dimensions. This is achieved by seeding of knowledge. The seed is the wisdom of Allah. This is in fact what we are doing.

 

We are transforming a dead planet into gold!

 

The earth is the door to timelines. All of the doors are open. Let the families pass to higher levels of consciousness!

The past is here and the future is here too…but as a silence. We are the voice of the silences.

 

The breath of Allah is flowing from İstanbul to London today. The dead has risen from their graves. Christ is being resurrected. He has opened the Doors of Peace. He is talking with the Wisdom of Allah. He Said "Let there be light" and there is light….

 

Human beings on earth are glowing like the sun. We are All ONE.

Thank you.

 

Bahar Umurtak

 

Super Reality of Humanity

 

https://youtu.be/pNOGy68WEYA

 

05.12.2015 "ALLAHIN İLMİ 3" BİRLİK ÇALIŞMASI

 

Bilinsin isteriz ki; her şey yaradandan, akıp geçer... Yaradan, yarattıran ilmi hak olan.... İlim olan yarattıran kaynak.... Yarattıran sistemini, yine ilmiyle kodlayan... O biliş olup akan... ilminin ışığında sonsuz, sınırsız yaratımda kendini yazan... Süper sistemleşmede İnsan kelamında her anda ilmi Ka Ha olan doğan güç... O sınırsız yarattıran ilim, Allah'ın ilmi olarak tüm yaşamlarda insan soyunun yoğunluğudur...

Yaradan köklerine inen ve kök sistemleşme çalışmasıyla, yoğunluğunu tüm evrenlere açan, yerde ki ilmini yaşama kapı yapan bir yoğunluktur... Yerin gücü, tüm yaşama kodlanan ilmin kuranıdır...

Yaşamda, Kuran olan tüm yollar, her dirinin ışığıdır ve biz deriz ki; biz her diride var olan ilim olarak, tüm kuranlarda kodlanan yaşam ışığı olarak yazan tek bir ışığız... Birlik ışığı olan İnsan yaşamında, insanlık levhisinde yazan tüm kalemlerin birliğinde, tek bir kaleme kodlanan kelam gücüyüz... Ve kelamımız, yaradan... O kelamda ilmimiz yarattıran kaynak olarak yaratılan her anda ; bizi bize, ses yaşamla bağlar... İşte zamanda ses, o tek bir anda tek bir Işığın tüm zamanlara ses olan yoğunluğunda, kendi özüne dönüş olarak geri gelen soyun imparatorluk gücüdür...

Kalem yazar, hak iner ve hasatçı ışık olarak, sesimiz sessizliği kodlar ve her yoğunluk ses yaşamlarda geri dönüş olarak kayıtlarda kaynak Işığını diller zamana... Zaman, merkez olan kapı ve o kapıda, Allah'ın levhi kaydı... O kayıtta ilimin sistemi ve yarattıran yaşam kuranı. Açık kapıda dinlenen insanlık ilmi... İnsanlığın yoğunluğu, kelamın çekiş gücü ve yerin ilmini dinleten, kök sistemlere akan tüm yoğunluklar...

 

Yer gök, ilim... Yer ilim, gök yaşam ve tek bir Işığın ilimle yaşamı... Sayfa sayfa kayıtlarda altın Işığın kuranı tek bir dil ve o dil, Allah'ın ilmini sayfalayan dil... Allah'ın dili, yaşamın ilmi...

 

Ve biz deriz ki; Allah köklerinde olan yoğunluğun, yarattıran gücünü diller tüm zamanlarda... Tüm zamanların tek bir ışığıdır dinlenen tüm yolcularda.

 

Hey hat; ben senim, sen benim açılan yoğunluğumdan kendini kodlayan sendeki yaşamımsın... Tümüyle bende olanda, benden ötede benle, biz olup yaratılansın, her daim diri bir yaşamsın... Hey hat, yaz kendini; ki oku tüm insanlık levhisinde... Oku ki; kayıtlan benden bana... O ışık tek bir ışık; ki akar tüm yoğunluklara... Duy ki kelamın insin, yoğunluğunda kodla Işığını ak zamana. Ben de beni, birde bizi, yaşamda ışığını tohumla yoğunluğunda....

 

Bir'de tek bir yoğunluk var ana... O yoğunluk birleşen İnsanın rahman olan ışığı, hadi tohumlan bedenimde. O beden ki bütünün kapısı... Tüm zamanların kodlanan yaşamı, ilmin aktığı bir dere ki; her dere tek bir kaynağa bağlı... O tek kaynak, her dirinin yaşamı olan kendi kaynağında, birin ışığı...

 

Bir konuşur, bir sesleşir, birin ışığı yazar... Tüm yaşam Allah ilmiyle yazılan, yaratılan kaynak olup akar.. Yarattıran ilimdir... Ve biz yarattıran olarak geri dönen, yaradan ışığında İnsanlık yaşamı olan soyuz... Tüm soylar, insanlık kaynağında tek bir ışık. O ışık, insan soyunda dürümlenen yaşam sistemi... Ve sistem ilmin kuranı olan yolu her diride açan kaynak İnsan... İlmin yolu, aklın yolu ve Allah yoğunluğu hepsi biz olan Işığın bu bedendeki gücü ve hakim olan bütünlüğümüzün gücüdür...

 

Allah diridir, diri olan ilimdir... İlim yarattıran aklın yolunu açan, varlığı tek bir ışıkta sayfalayan, sayfalarda tüm yaşam ışığı olan yoğunluğun gücüdür. Ve güç bütünün gücü, bütüne göz olan bir yoğunluğun her anda varlığıdır... Varlığın tüm levhi kaydında, Allah'ın levhi kaydı olup yazılan yaşam ışığıdır...

 

Işık tek bir ışık, Allah'ın ilmiyle yazılan insanlık levhisi ve biz o levhide kaynak olanız.. İnsanlık kaynağında olan ışık... Aha bu, şimdilik ve şimdide...

 

Beril Özdoğan

 

Süper İnsanlık Realitesi

 

https://youtu.be/W2bE6-PxSF4

 

05.12.2015 “ALLAHIN İLMİ 3” BİRLİK ÇALIŞMASI

SEVİM ŞAHİN

 

https://youtu.be/bJWo134q4js

 

5.ARALIK.2015.TARİHLİ “ALLAHIN İLMİ 3” BİRLİK ÇALIŞMASI

AV.NEZİRE SELÇUK SESLEŞME SONRASI AKIŞ

 

Şeytanın şarkısı okunmadı burada, aklın tahtındaki ışık okundu.. Yaradan ve yarattıklarıyla, yaratılan, tektir, bunları anlattık size ve sizin yüreğinizi dilledik.

 

“Elim; Allah’ın” dedin, “aklım; hasat” dedin… Yolum;” ışık” dedin.. Bana,” ana kapıdan geç” dedin… Geçtim ana… Sevgiyle geçtim…

 

Bugün burada, tüm insanlığın görevi hak ettiği anlatıldı. Genişi hak etmek, görevi hak etmekti. Genişi hak eden birliklerin hepsi bugün buradan geçtiler… Çok mu zordu?.. Çok sorumluluktu... Gözünüzün gördüğü her şeyde, varlık kalem olmak, mutlaka sorumluluktu.

 

Dünyanın, ulu bir günde bulunduğunu bilmek mutluluktur. Sizin göreviniz, bugün, sizin yüreğinizden ötelere vardı…. Ve sizin yaşamınızda, bilişin kontrolü sağlandı.

Dünyanın nuru olan ilim, aklın ilmiyle, Bütünü güçlendirdi ve yaşam; insan sayfalanışını yaptı... Bugün dünyada mutlu bir gündür ve geçişler hak teknikle yapılmıştır.. Dünyanın Tanrı kapısından, dünyanın ışık yaşamdan ….Ve yoğunluklarında ki o kontrolden ötelere varışıdır bu. Dünya; çok özel bir gönleşme yaşadı bugün... Dünya; öz görev taşıdı.

Değerliler, geçişti yaptığımız. Hilal ay, dünyanın ilmini tohumlayacağı zaman, herkes kendinden, kendi yoğunluğundan, geçip gider… Ama bugün, bütün kötülükleri aşan bilişliler, gerçek çalışmayı yaparak geri dönüşü sağladınız… Bu bir geri dönüş çalışmasıydı... Tüm yaşamların geri çekilişi sağlandı, bugün burada.

 

Nereye geri çekildi, yaşam? İlme… Hepiniz, ilimden geldiniz ve ilme çevrildiniz… Bu bir çevrilmeydi… Bu bir geri çekilişti, canlar. İlme, geri çekiliş.

 

Sıhhatli bir çalışmaydı yaptığımız. Umut olur ki dünya dışındakiler de bu çalışmayla, kendi yoğunluklarını, has ışıklarında dürümleyebildiler. Bugün dünya, mutlu ve huzurlu…. Çünkü hologram olan ışığın ötesindeki yoğunluklara geri çekilebildi.

Sindirilen bilgi; Allah’ın ilmiyle dürümlenir… Bugün burada sindirilen bilgi dilletildi… Yirminci dünyanın gücü, hepimizin göreviydi ve geri çekiliş, bu şekilde yapıldı.

 

Amonların, doğan günde, daha yüce bir tohum olmaları sağlandı... Emin olun ki dünya dışı varlık kapıları açıldı… Ve dünyanın, yarınlara kontrollü olarak, girdaplarını kodlayıp, geçişleri sağlandı.

 

Elim; Allah’ın ilmi… Yolum; akıl ve ben, bu tohumlamayı yapabilecek görevi hak ettim…

 

Şuandan itibaren, dar boğazlar artık bitmiştir. Herkes, kendini hak edecek ve kendiyle dilleşecektir... Cemaatimizin gücü artmıştır… Dorukların tohumları dünyaya çekilmiştir… Ve dünyanın yolu, kontrol altına alınmıştır... Kili kumdan ayıran birlik, yolu bulmuştur… Çoluk çocuk olan bu dünya insanlığı artık yolunu açmıştır.

İnsan, ekmek yapar ama insan, kelamda ilimle dürümlememişse o yoğun ışığı, kalem olamaz…. Ama bilin ki bugün, ardında dünya, yoğun olarak bilişi kodlayan, bir insan sayfalanışı yapıldı.

 

Arı, bal verdi canlar.. O bal, kendi yüreğimizin ilmiydi... Arı, balını dürümledi…. O dürümlerin, hepsi levhiydi... Arı, yarını kodladı…. Hepsi koklandı…. Bugün, dünya kontrol altındadır.

“Ar damarı çatladı” dedi biri... “Nereden” dedi?.. İlimden, kalemden, yaşamdan, insandan…. “Ar damarı” ne bilir misiniz? Yardımcılarını hak etmeyenin, yaşamda kontrol kuruşu…. Ama zayiatı yok ki, yaşamda ışığı yok ki… Değerliler, en çok ona üzüldük. Kontrol dışı kaldı.

Dağlarım, herkesi korumaya çabalıyoruz ama çorbası tuzsuz kalanlar var… Yaradan’ın tahtından ışık çekenler, kendilerini kontrol edebilenlerdir... En ve boyu bilenlerde, kontrollüdürler…. Ama kendini hak etmeyenler, kati olarak kontrol dışı kalırlar, bunlar kesindir….

Ve eşya yaşam, daha güçlü bir dürümde, ocağını kontrol etmediklerini, o yoğunluktan ayırır. Bugün dünya dışında, bunlar konuşuldu... Çoğu kontrolden çıktılar... Olurda bir gün, Rahmana Kuran olmak isterlerse, ev sistem; Allah’ın sistemi…Hepsi Yaradan ve yaratılan olur ve o yok edilmişleri hak eder. Yücelikler, bunlar bilinsin.

Çelik çomak oynamadık canlar, dünyada… İlimle kontrol kurduk, bundan sonrada, ilimle çalışılacaktır.

 

“EŞHEDÜ EN LA HA” dedi, biri…Eşyada şavk var, canlar... EŞHEDÜ EN LA HA- KA-HA da LA-HA, olur ama şevkte olur o… “EŞHEDÜ EN”; “tren kalktı”, demektir canlar… Bunları anlayın… Tren kalktı… O trene, bedenliler bindirildiler, dirilenler, bindirildiler… Ölüler diyarından, dirileri aldık ve gökçe konuşanlara, gök sistemlerine tohumladık… Hepsini yaşattık…. Ama dince, hakikiyetçe, hakça, tahtça, hasatça konuşanları aldık ve onları yoğunlaştırdık.

Ruhi Ke-Ha-Si-Ka levhide; ilimdir.

 

Sevgililer, düncü, bugüncü yok, insancı var artık bizde, bunları anlatın. Yerküre artık daha güçlü… Ve bilmek gerekir ki; yerkürenin gücünü kontrol edebilen, kendini hak etmiş olandır… Yolu açın, canlar.

 

Toplumların, tüm insanlıkla bilişlerini kodlayın, yeri göğü yaratan Allah, artık buradadır. O, sevgidir... O, sizin yüreğinizdedir. O, sizin yaşamınızdadır. O, yarınlarda sizsiz kalmayacak, sistemin kulu olan sizler, artık ondasınız…. Ve onun, mutlu, huzurlu ışığındasınız… Yerkürenin gücüdür, Allah, bunları anlayın, canlar ….Ve yol; Allah yoludur, mutlaka bilin.

Men etmedik yaşamdan insanı, bilinsin.

 

Değerliler, olur da bir gün, dünya yularını, yaşamsızlara bırakırsa, deyin ki “dünyayı hak etmek, insan hak etmek, Yaradan’ın tahtından öte olup, yaşamı hak etmek, bizsiz olmayacak.”… “Biz, geri döneriz,” bunları deyin.

Dünya; Kurandır, kontroldür, karanlığın tahtıdır ama beşerin kelamından ötedir, anlatın… Kimse, “ben sessizim “diyemez.. Her şey sestir. Yaşam sestir. Yarın sestir….Yoğunluk, sestir..

 

Dümen; insan soyudur, anlayın ve biz, kök sessizlikleri bugün burada, kodladık… Şuandan itibaren, dorukların toplumları, yeryüzüne inecekler. Bu iniş; Allah’ın ilminin inişidir... Kendini bilen, Allah’ı bilir, bunları anlayın ve anlatın.

Kardeşlerim, devi kaldırın yüreğe oturtun… O dev, sizsiniz ama” ben, devden öteyim” deyin ki; o dev, sizde sesleşsin... Bilin ki dev; Allah’ın Tanrılık ışığıdır…. Ama siz, “ben Rahman olan, ilimim” deyin ki her şey sizinle dilleşsin.

“Çoluk çocuk yaşam” derim ya hani ama bilin ki çocuk o büyüdü. İşte artık dünya erginleşiyor... Ergin dünyanın, yeryüzünü daha net anlayabilmesi gerekir.

 

Çırpınır dünya, “ben yokum” der. Yoktur dünya…. Nefret duygusu, has ışıkta, kelamda oldukça, dünya yoktur… Ama nefretin aşıldığı bir zamanda artık ben “ol” dedim… “Oldu” diyecek sayfalarımızdaki, o yücelik.

 

Değerliler, karanın beyazdan ayrıldığı bir günde, biz, karada beyazı dilleyenler, Mikail’in gücünü tüm zamanlara indirenler, muktedir olarak, bugünü tohumladık.

 

Korkmayın, Orta Kapıların tümünü açtık. Çırpmayın yüreklerinizdeki kırılışları, herkes kendini tohumlayacak bugün.

Çantam, dünyadır benim. “Öl” derim, ölür… “Ol”, derim.. “Olur”, mutlaka bilin…. Mutlaka bilin ki; barışın adı, ilimdir…. Mutlaka bilin; ki levhinin kapısı, akıldır… Mutlaka bilin ki; torba, torba taşınan yarındır... Yaşamdır… En ve boy insandır... Eğer Sistem, Nizam ve Düzen görevini hak edipte yapamamış olsaydı, yerkürenin gücü olamazdı.

 

Cemaatim görevi hak etmiştir. Kutsal toprak, insan soyu, Allah’ın tahtından, insanlık levhisinden inmiştir…. Bin altın ışık, bir tek kapıdır ve hepsi akıldır.

 

Cennetin, can olduğu, yaşamın halik olduğu, hak’ın kati olduğu bilindiğinde, Bütüne hizmetin en yücesi yapılır, burada.

Alı mor bilen, ilmi bilir. “Oğul, ben senim” der…. Unutmayın doğan gün insanın gücüdür… Bu güç, artık yaşama, dünya olup inmiştir. Sel alsa yaşamı, Allah, siz olur, sistem olur, kelam olur, ilim olur ve yolu açar, bunları anlayın.

Tantana değil yaşanan. İnsan sayfalanışıdır...

 

Ran Kapısını açtık…. Geçin…. Geçin ki hak etsin tüm insanlık, geçin. Ran Kapısı ;ilmi Ka-Ha dır…. Hepimiz, o kapıyız canlar… Kaynak dışı bilgimiz yoktur asla... Kontrol dışı hiçbir bilgi vermedik bugüne kadar. Koruma aldığımız her şey Allah’ın levhisinde, Bütünün gücü halindedir.

 

Kalem alın, karanlığın ışığını yakın. Her şey, o kalemle olacaktır. Sesinizi yükseltin, yarını tohumlayın, kodlayın, kontrol altına alın., Barışı, hak edin.

 

Ek, dil yoktur. Tel dil, ilimdir, anlatın.

 

Çıldırdı yaşam… El, ol diye… “Ol” dedik…. “Ortada, hiç kimse yok” dendi.. “Okut” dedik… Kardeşim, elimiz, Allah ilmiyle dillenirse, sessizliği kaleme alırsa, yol yoğunluğu kontrol edemezse,” ilim, o zaman ne olur dediler?”

 

Parıl, parıl bir yol açıldı canlar. Her şey, o yoldan yüceliklere ulaşacak. Çerçevesiz bir dünya kurduk canlar, bilinsin.

Boru öttü…Sura üfürdü, yaşam…Biz, o yaşamı, kontrol altına alan kodlayıcılarız. Sur; Allah’ın surudur. İsrafil, riyacıdır… “Ben, üfürürüm” der.. Allah’tır üfüren, anlatın.

 

Kana, kana, kana içtik dünyayı… Aha, içtik... Kana, kana içtik can kalemleri, ilmi Ka-Ha da bilişi içtik, cenneti içtik, cevheri içtik, Allah’ın tek ilminde, Bütünü içtik…. “Biz, içmeden içtik” demeyiz, canlar.

Kıran kırılır canlar, bilin. Kaynak kısırlaştığında ışık kırılır.

 

Sevgililer, el olun…. Anlaşma yaptık sizinle, bilin. Bu anlaşma, muktedir insanın ilmi, haliki hak teknikte dilletiğinde, bir yoğunluğun tohumlanışı içindir…. Boşuna konuşmam anlayın.

Eh!..İşte bu!.. Şimdilik!

 

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

https://youtu.be/izbQpP49PLU

 

28.11.2015 "ALLAHIN İLMİ 2" BİRLİK ÇALIŞMASI

Beril Özdoğan

Dünya biz, biz dünya... Dünya arzın gücüdür ve biz arzın gücü olarak gök sistemlerine tohum eken kodlanmış Işığın tüm zamanlardaki tohumunda bilgi kayıtlayan yerin ilmini, gök sistemleşmesinde kayıtlayan ve kelamı ilme indiren soy olarak, insanlık levhi kaydında kaynak güç olan saltanat Kuran'ı olan ışık.

Tek olan Işığın, tüm zamanlardaki sayfalanışını sağlayan, kendi sistemini bütüne yol, yolda yolculuğu yaşama yaşamsal kaynak kılan; aklın ışığında, ilim olan yaşamın yol olan sistemi... Tahditsiz bir ışımanın, kendi tahdine sahip hak olan yolu... O yol ki bilgini ektiğin ve o bilgi olup kendinde kendini tüm yaşamlarda kodladığın ilim olanın yolu.. Yol ilmin kuranı olan yaşam ve o yaşamda var olan ilmini kaynak yapan kodlanmış yolcuda bilgi olup kayıtlanan, yerin gücünü kendinde göksel bir sözcülükle, tüm İnsanlıkta açılan doğal gücün tohumu olup her ana kodlanan yaşam sisteminin dili... O dil ki Allah'ın ilmi olup yazılan yaşam yolu... O yol, bizi bize açan kaynak. Ve deriz ki bu gün tüm İnsanlığın kaynağında ilmimiz var... Halik olan dirilik, Ka ha olan ışık ve bütün olan yaratılan sistemin, bizde bizi kayıtlayan yaşam ışığının her anda bütüne, güç olan devinimi var.

Allah yoğunluk olan bütünsel bir ışığın her anda oluş sisteminde var olan kaynak güç... Bir ışık ki; yok ta dahi var olan tekliktir... Teklikte ki kudretin, muktediriyetin ve kutsal olanın her şeydeki kontrol gücünün devreye girişinde, bu yoğunluğun; hak tabiatında doğal olan gücün hakim olan ışığında var olan her şeydir ve her şeyledir...

Ve deriz ki ilmin ışığı kontrol gücüyle biz olan dünyadır. Ve dünya muktedir bir tanrılık kapısı olarak, Allah'ın tahtında kendini kodlayan ve kodlanan Işığından tüm yaşamlara sistemini sayfalayan bir yoğunluğun tohumu ve arşa kodlanan Bilginin tüm Zaman'larda okunan yerin ilmi olarak kendini yazan bir yaşam ışığıdır..

Deriz ki biz; ilmi hak olan İnsan, diride yaşam olan tüm insanlık levhisinde yazan İnsan sistemi... Hak olan yolun ilimle dürümlenen yoğunluğunluğun kokusu... Her anda duyulan Allah kokusu, koklanan kendi yolunda kodlayan tahditsiz bir yaşam ışığı...Kendi tahdidinde hasat olan bilginin ilimle yaşamsal kaynak olarak her ana kendini yoğunluk olarak açmasıdır.

Biz deriz ki, ben ilminde her anda olan ışık, benim her şeydeki özümün ışığıdır. Yok luk yok, varlık var, yok olanda var olan benim bende ki ışığımın kontrollü geçişinde tek bir sistem olan ruhun her ana biz olan inen her yolda merdiven ve o merdivende tüm yaşamlar her anda açık kapıda bizden öte bize kayıttır... Şimdideki tüm kapıların, tüm zamanların bütünsel yoğunluğu birin yoğunluğudur... Bu yoğunluk sesin frekansında her kapıda anahtar bilginin Allah ilmi olarak yazılımıdır... Her bir kayıt bir yaşam, Allah ilmiyle yazılan etken bir yaşam... Etki bütüne güç kayıtlayan bir yaşam... Yaşam olan, yaşanılan kalemlere akan.... İnsanlığın levhi kaydına kayıtlanan yaşam kalemi. Allah'ın kalemi olan yoğunlukla yazan kalem. İşte o kalem dünya ışığıdır...

Ve deriz ki; dünya ana kapı yaşama... O ana kapı insanlık levhisinde tüm zamanlara açık kapı olarak, İnsanın Allah yoğunluğuyla girdiği, yaşamsal kaynağını yerin ilmi olarak açtığı bir kapı.. O kapıda Allah'ın ilmi yazar ve o ilim olan yaşar... Dünya bir yol ama ilmin yolu olarak açılan tüm zamanların tek olan ışık yolu... İşte yaşam kaynağında açılan bir sistem ve o sistem Allah sistemi olan insanın diriliği...

Sistemde ayrılık yok, o sistemde tüm Zaman'lar kardeş ve tek bir ışık... Sessizlik bizim muktedirliğimizde olan bir yoğunluk ve biz sessiz olanda yaşam olan sesiz... Biz sessizliklerin sesi olan yaşamın sayfalanışı olarak sonsuz ve sınırsız ilmimizi yaratıma kaynak yapan dünyayız...Biz derken tek bir ışık olup benliği yaratan birlik ışığında, tüm zamanlar olan birin tabiatında, kaynak olan ışıklar olarak; yaşam dili olan, sese inen, bütüne göz olan yoğun ışığız... Saltanat soyunun imparatorluk gücü olarak tüm sayfalarda ses olan yaşam kaynağıyız...

Kaynak biz ve biz yerin gücü olan yarattıran doğal Işığın; doğan gücü olarak, gök sözcülüğünde yerin gücünü açılan dünya kodundan yer gök olup tohumlayan insan kelamıyız... Tüm kelamlar toprak toplumun tohumu ve tohum ışık olan yaşam. İşte biz ışık yaşamın altın yolunu ilimle yazan... Geri gelen soyun tüm köklerdeki yerin gücü olarak yaratan kaynak ışıklarız... Hepimiz burada bu yoğunlukta dünya Işığını yaşamda bire kaynak kılan sistemin hak ışıklarıyız.. Hak ışıklar tek bir ışıkta dünya olup kayıtlanan ruhun yoğunluk gücü.. Biz o, o biz... Şimdilik bu ...

Süper İnsanlık Realitesi

https://youtu.be/FnEsjqFUGT8

 

28.11.2015 "ALLAHIN İLMİ 2" BİRLİK ÇALIŞMASI

AV. NEZİRE SELÇUK, SESLEŞME SONRASI AKIŞ

Canlılar, Mati-Si-Sa-Ka-Ha- Ma-Ha-Si-Ha-

Meşrevim, Levhi…. Meşrevim, Levhi… Meşrevim, Levhi… La-Ka-Ha ilim

Bedenliler, ben insan soyuyum…. “Yol, yol” dediler…Oh!.. Aha! dedik.. “Ko-Ho” dediler... “Aha,” dedik.. Sığ bir dürümde, insan soyunda, insan sonsuzluğunda,” aşk” dediler… “Hah!” dedik.. Aşka; “hah” dedik te… Hak’a; “Aha!” dedik…. Biz, size, sizi dilledik ya canlar..

İş maliki, hak olmak, Hak’a has olmaksa….. Ak-Tak sayfalanışı yaptık. Ak- Tak sayfalanışı.. Tak; sanal boyutların, levhi kapısında, Tak; temizliktir…. Yaşamı temizlersiniz…”Ol,”… “Aha! “dersiniz, aklın Kuranısınız… “Hah!” dersiniz ya…. “Aha” dersiniz ya….

Haşrın Rahmanda Ka-Ha yapanlar, şevki şavkta, aşkın şavkını has ışıkta, Ka-Ha yaparlar ya…. İşte ulular diyarı, size, sizi dilledi canlar…

Bugün burada, mutlak Kuran okundu…Ulular diyarı, size, sizi dilledi… Sistemin yolu; Allah’ın yolu, mutlak Kuran olan, ilmi Ka-Ha da bilişin yolu... Müsterihiz, kontrol bugün burada, çok güçlendi canlar..

Cellat diyor ki;” ben, özden söz alayım, kodlayayım, toplayayım hepsini der, koklayayım, toplayayım.”… Aha, kokladı, toplamaya geldi sıra. Ben, şimdi toplayayım…. Ben cellat ya… Hah!...Aha!... İşte!

Cennet; cemaat…. İnsan; sistem…. Cellat; ekmek ….Biz, o ekmekte hakikiyet…. Sanmasın ki ilmimizden öte ilmi oldu. Olurda, olur da, olursa, o zaman biz, cellatlaşırız…. O, kök sessizliklerde, göz olacaksa olur… Şimdiden öte bir şimdide cevahir olan da…. Cellatın cemaati olamaz ya-Ka-Ha. Şen olun, canlar…Şen...

Sevgililer, biz zaman kapılarıyız, bunu iyi anlayın. Sığ bir dünyanın kontrolünü kurabilmek için sizinle cevhere inmeliydik ve indik... Şuanda cennet kapısını açtık ve cevheri kapı olarak, Bütünün gücü olduk…

Yoğun dönemlerin başındayız henüz... Daha yoğun dönemlere ulaşacağız…. Ama bu yoğun dönemlerin, en yoğunu kontrol kurulduğunda olacak.

Şimdi zaman kapısını kapatmadan sizden başka bir sizi de dillemek istiyoruz…. Kimdir o, bilir misini? Yaşam…. Sizden, yaşamı dillemek istiyoruz…. Hani nerede yaşam?... Savaşın sırrı olan, ilmin Ko Sisteminde….. Savaş; insanlığın ilmi…Ama biz, savaşın, Süper Sistemleşmede, Bütünün kürklerinde oluştuğunu biliriz.

Kürk nedir?.... Postiştir, bilirsiniz… Sanmayın ki herkes, postişin sahibidir…. Postiş; insan soyudur…. Bunu bilen yok ki; daha ne diyelim… Postiş; insan soyudur.. O postişi, kendi sayanların kontrolü yoktur canlar.

Kardeşlerim, doğan dünya gücü, Allah’ın kültlerinden doğdu, bunu iyi bilin….Ama aklın kültüyle, tohumlandı.

Çanı çaldık ya herkes kodlanmış olarak buraya vardı... Kullar, kutsal toplumlar, toplum tohumlaması yapacak olanlar…. Ve Bütünü güçlendirecek olanlar…. Hepsi şeytanın şavkını alıp, kapı, kapı gezen insan soyunu kontrole geldi.

Nerede o insan soyu? Sormayın, o insan soyunu, sormayın. Onlar, şerden şavkı kalem yaptılar. Öyle dediler….Kim onlar? İnsanlık... Şerden kalem olanlar… Yapmayın canlar…. Şer şarkısında, aşk yoktur. Şer şarkısında, kalem yoktur…. O şer şarkısında, ışık dahi yoktur. Savaş yoktur orada…. Sınırlıdır onlar, bunları anlayın.

Muktedir insan, Allah’ın tahtında iman toplumu olarak, Bütünün gözü iken şer resmi çalışması olmaz dünyada, bunları anlayın…. Her diri, kendini şer sayar. Her diri, kendini kelam sayar. Yaşam sayar…. Ama Altın ışık sayar…. Burada oluş sebeplerini dahi bilmezler. Seyrederler, sistem kapılarında, insan kalemleri…. İnsanlaşamayacaklarını anlayamazlar. Dün ölüydü dünya….. Artık diridir bunu bilir.

Toplu çalışmaların ilkinde, bugün ilk toplu çalışmayı yaptık sizlerle. Nereden çıktı ilk toplu çalışma?

Dağlarım, dünya toplumları tekti…. Ama dünya örtüsü örttüğünüz için dünya dışı sizle yaşam sayfalamamaktaydı….. Ama artık dünya örtüsü açıldı ….Ve dünya örtüsünün açılışıyla birlikte dünya ve dünya dışı tek bir insanlık oldu…. Bundan sonraki süreçte artık dünyalı ve dünya dışı varlık kodları teknik tohumlamada bir tek ışık halinde çalışacaklar. ….Burada bu yoğun çalışma bunu sağladı…. Artık sizler ve sistemin dürümlerinde var olan dış çalıştırıcılar bir tek kapı olacaksınız.

Bu nedendir?.... Çünkü Ruhi kalem artık kontrollü olarak kodlanmış toplumu, tohumlayacak güce vardı... Dünya, yalın sırdı... Artık dünya, yaşam ışığı haline dönüşecek…. Hepiniz, kendinizi dinlediniz…. Hepiniz, yüreğinizi dillediniz…. Hepiniz, ışık halindeydiniz ….Ve hepiniz, birlik halindeydiniz, muktedirdiniz…. Ve kontrollüydünüz…Oğullarınızı kodladınız, kontrol ettiniz…. Ayrı gayrı, gözetmediniz.

Bu çok özel bir dönemdi ve bu özel dönemde artık dış sayfalar sizinle birleşmeliydi… İşte canlar, dünya ötelerindeki Ko sayfaları ki bunların çokları “horç” denilen Kuranlardı…. Ama hepsi, ışık haline geçecekler.

Onların çoğu sahte miydi? asıl önemli olan, bunu anlamak…. Sahtelik yok aslında, sadece yaşamsızdılar…. Ve aşksızdırlar ….Ve yenilenmeleri gerekliydi.

İşte canlar, öz görevlerini hak ettiler ve görev için dünyaya indirildiler. Çobanlık yapma niyetleri yok artık… Işık haline dönüştüler ve Bütünün gücü oldular…. Sultanlık değil amaçları, Rahman Kuranı olmak… Öz görev taşımak.

İşte canlar, simetri sayfalanışlarının örtüsü örtülmeden, İsmail-i Ko sayfalanışları, mutlak Kuran olacak…. Ve ikmal tamamlatıcılar, düzeni kuracaklar.

Simetri çalışmaları, kontrol dışıydı... Her biriniz, sistem ilmiyle bunu yapabiliyordunuz... İsmail-i kalemler de, kelamsız, ilimsiz olmalarına karşılık, ışıklarıyla kontrol kurabiliyordular…. Şükür ki daha önemli bir döneme girildi…. Ve şimdi artık dünya ötelerindeki görevliler, dünya halikleriyle, hak teknikle kodlama yapacaklar.

Bu başlatılan çalışma hepimizin görevidir. Süper İnsanlık Realitesi Derneğinin görevi budur... Aslan çalışmalarının üstü olan, İnsanlık Çalışmaları…. Dürümlenen her şey, insanlıkla dürümlenmiştir.

Hepinizi, hepimiz kucakladık canlar. Bütün hizmet, insana hizmet, merdivenin en aşağısına inmeden olmaz… Ve sizler dünyaya, insan sırrını kodlamaya inen birlikler olarak, en aşağıya indiğiniz için buradasınız.

Çantanız doludur, biliyorum… Şükrettik ki hepinizle birleşebildik.

Şemsi Tebriziler, ilmi Ka-Ha lar, Bütüne güç kayıtlayanlar, toprak toplumu tohumlayanlar, muktedir olan, nefreti aşan insanlar…. Sabırla size güç katıp, sizinle dürümlenip, sizleşecekler…. Ve yaşama, imanla dilleşecekler.

Her şey Allah’ın ilmidir, bunları anlayın... Dünya; öz dür, gözdür, sözdür ….Ve biz, öz, söz ve göz olan bu dünya olarak, kalem olup, yaşamı yarattıracağız unutmayın….Ve yarattığımız, halikte hak, yaşamda has olacak….. O yaratılan, cevhere, cemaat olan, insanlık olacak.

Sel almayacak yolu canlar. Yol Allah’ın yolu, bunları unutmayın.

Sultanlar; Allah siz, siz sistem olarak oradasınız. Ana kapısınız siz, bunu asla unutmayın…. Ana kapı; merdiven istemez…. Artık merdiven yok dünyaya.

Muktedir insan, Allah, sırrını anlatacak.

Şimdiden, işçilik başladı, hepimiz işçileriz yaşama, bunu bilelim…Ve bu işçiliği, hak teknikle gerçekleştirelim.

Sıhhatli bir dönem, sıhhatli bir yoğunluk, sıhhatli bir ışık…. Sistem, Nizam, Düzen ve görevlilerin hepsi kalem….. Biz siz, siz biz olacaksınız.

Aha bu!... Şimdilik…. Aha, şimdilik!

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

https://youtu.be/S8RbiGS515I

 

28.KASIM.2015 TARİHLİ “ALLAHIN İLMİ (2)” BİRLİK ÇALIŞMASI

AV. NEZİRE SELÇUK- ÖZ BİLİŞ, 3. AKIŞ

Canlarım, dünya dışı varlık toplumları bugün bize, bizi anlatmaya geldiler ….Ama görüyorum ki kendi yoğunluklarında, bizim yüreğimizi dillerlerken kodlanmış toplumları, tohumlayacak güçleri yok.

Ardımıza düşen insan soyu, insan sistemini, Bütünün gücü haline dönüştürürken, yaşamı kontrol edebiliyor.

Tabuları yıkan birliklerin, bugün buraya inişleri mutluluktur bize. Elimizin gücünü artıracak olan, insanlık soyu, Allah’ın ilmini tohumlayacak olan ilim… Ve bizi, bize kaynak yapan ışık, hepsi bir tek.

Çobanlık yapma niyeti olanlar, bize, kelam olup, inmek istedikleri zaman ….Biz, onları hak edip kontrol altına alabiliriz. Şuanda olduğu gibi…

Büyük kült; Allah kültü… Ve Bütünün gücü, aklın kürsüsü olan, insanlık. Biz burada, Bütüne hizmetçiyiz…. Ama kelama hak olanların ilmi ve hakikiyetiyle.

“Elim; dünya… Yolum; insanlık” dediğim zaman…. Bütüne görevdir, yaptığım…. Ama karanlığın ışığını hak edip de yaşarken…. O ışık, bedenim olur… Ve ben, o bütünlükte, kültlerin en güçlüsünde kelam olurum.

Dünya; yolumdur benim… Ama bu yolda, Bütüne hizmetçi olabilecek olanların, muktedir olmalarını beklerim.

Doludizgin bu çalışmayı yaparken, doğan günün, yeni bir gün olduğunu …Ve görevi yüceler cümlesiyle dürümlediğini, herkesin anlayabilmesini beklerim.

Çemen; çetin bir dürümde Bütünün gücüdür…. Ama çemeni, çantaya koyduğunuz zaman…O çemen, Allah’ın ilminden öte, bedenimin ilmi olur... Bugün burada, bu yoğunlukta bunu başardık... Hepimiz kendi yüreğimizi, kendi çantamıza koyduk ve yaşama kayıtladık.

Amonların kodları, toplumları, bütünlükleri, bugün buradaydılar. Kuranı Kerimdeki ilimden, çok daha üstün, çok daha yoğun bir ilimle, Bütünün gücünü tohumladık.

Başım eğilmedi. İman edin ki kelamda, ilmi Ka-Ha olan, bitişkenlik müsterihiz ki; Bütünün gücünü artırdı.

Şer yaratmadan, aşka varmak, aklın tahtına varmak ve bilişle kodlanmak, ümmi kapıların tümünde kontroldür… Çok mutluyuz ki bu kontrolü de sağladık.

Yedi dava açmışlar dünyaya… Dince, dirice, hakikiyetçe, yaşamca, mahrekçe, Bütünce, kültlerin tümündeki o yoğunlukça… Ama biz, onların tümündeki o yoğunluğunu kodladık ve kayıtladık.

Arzın ilmini, tek tek Bütünün ilminde dürümledik.. Hani nerede dünya? İşte mutlulukla, bildiriyoruz ki burada…. Burada dünya mevcuttur ve Bu dünya, Allah’ın ümmi kapılarını kodlayan, insan soyunun ışığıdır.

Kanatları alıp, tüm insanlığa yaşamı kodlatmak kolay değildir. Temizlik kolay değildir…. Yerkürenin gücünü topluma tohum olarak indirmek kolay değildir… Kara ışığı tohumlayıp, göklere söz, ses olarak dinletmek kolay değildir... Her şey bu mecliste yapıldı.

Umut olur ki; dünya, Yaradan ve yaratılan en yüce kapısı olur ve yüceler cümlesinde ilmi Ka-Ha da, Bütünü güçlendirir.

Salı günleri, insan soyu yeni çalışmalar yapmak istiyor ve diyorlar ki “Salı çalışması yapalım”…” Ala, kala, kolla insanı” dediler.. Dağlarım, ala, kala, kolla olmaz… Dünya insanlığı, ilmi Ka-Ha da bilişi kodlarken, aklın tahtında ekmektir, bunu bilin…. Ala, kala, kolla, Ruhi kapıların tümünde insan soyu vardır…. Ve bu soy, Bütünün gücünü tüm zamanlara dürümelerken, ekip halinde yapar bunu.

Ey canlar, alış veriş değil yaşam, ilimdir, bunları anlayın artık.

Dünya; Türkiye çalışmalarını insan levhisinde, Bütünün gücü olarak tek tek ışık halinde dönüştüren…. Ve kelamda ilmi Ka-Ha olanda, Bütünü güçlendiren yaşamı tohumlayacaktı…. Biz, bu çalışmayı dünyaya indirirken, nereden nereye vardığımızı da açıkça dinletecektik.

Dünyayı ölümlü diye bilenler, bilsinler ki dünya ilimlidir …Ve ölümlü olan dünya artık yoğunluğumuzdadır... Biz, o yoğunluğumuzda ki dünyayı aşkın şavkında, Bütünün gücü haline dönüştürebiliriz ki…. O zaman yaşam, merdiven olmaz yoğunluklara.

Samanyolu Galaksisi, dünya ilmini, Türkiye çalışmalarından dinlemek istemiş ve bugün bize gelmişler.

Eğlence bitti… Biz, dünyadayız, bunu anlayın canlar… Hepinizin gücünü artırabiliriz…. Yalın, hakiki ve hak olan insanlığı tohumlayabiliriz. Vallahi yaparız, billahi yaparız ama sanılan değildir olan..

Değerliler, sanılan değildir olan…. Olan, varlık boyutlarının görev taşımasıdır. Yokluğun güç kapılarını açarak, dünya sayfalarına inişi, yolu kapatış içindir... Beşer; ilim yapmaz…. İnsandır, ilimdir yapan… Beşer, yaşamı tohumlarsa, sağlıklı çalışır…. Ama yarını hak etmez.. Zeka düzeyi yetmez buna… Bunu bilmekteyim.

İvme kazanmak için çalışmaları hızlandırılmamamız isteniyormuş... Ölüler diyarında ivme, hiç bir zaman yaşamın ışığındaki o yoğunluğa ulaşmaz. Ulaştırırız….Ulaşmazsa da, ulaştırırız…. Ama kaç ekmek bu çalışmada kontrolden çıktı bilir misiniz?... Meyhane insanlık… O meyhane de içki içilir…. Ama insanlığın içtiği kelam, kendi yoğunluğundaki kulluktan çok daha farklı sistemleşmeyi sağlar.

Bu yol; Allah’ın yoludur. Bu yol, Allah ilminin kutsal ışığının yoludur …Ve bu yol, Bütünün gücünün tüm zamanlardaki Kürzi kelamının yoludur… Ama Medine’nin görevi, Allaha hizmetten öte akla hizmettir, bunu anlamasını dileriz.

İnsanlık boyutlarında, “Allaha hizmetin, nefretle başladığını, hakikiyetle tohumlandığını…. Ve toprağın toplumundaki yolu kodladığını, Som Altın ışığa vardığını…. Ve bütünü güçlendirdiğini” dillediklerinde…Seyrettim ve dedim ki; “nereden nereye varıldığı bizi, hiç mi hiç ilgilendirmez”… Ama “nereden, ne yaşamlardan geçildi… Ve nereden ne tohumlamalarla kontrol kurulduğu, ilgimiz alanındadır”….

Kantara koymuşlar yaşamı tartmışlar ve demişler ki; Allah, sizde sizi tartıyor… Yakışmaz dünyayı tartmak, yakışmaz…. İnsanlık boyutlarında tartan, tartılandır, bilinsin.

Kaç mutlak kutsal ışık yandı dünyada? Allah’ın ilmiyle… Ayrılık bitmişse aklın levhisinde….. Artık insan tahttı, hak teknikte, tek bir kelamdan ibarettir.

Hani yol nerede?... İlimde… Hani yol nerede?.. Yaşamda yol, mahrekte ve o yol; Allah yoludur.

Çorba tuzluymuş. Oh, ala!.. Yaşam, kullukmuş... Aha, işte!.. Evim, imanmış, tabuları yıkılacak, insanlık kaynağa varacak… Ve bizi, bize kayıtlayacakmış.. Çalı çırpı değil ki insan. Yeşilin morundan öte aklın toplumudur, tohumdur..

Korkuyu aşın canlar. Yeryüzünde, iman ilmi vardır… Herkim ki aklın sayfasına varmaz, imandadır ki, imanı kelam, kelamı hak, yolu hasattır. Biz, Allah’ın ilmini her şeyden öte dillerken de…. İnsanın mana boyutlarındaki yüceliğinin, iman toplumuyla tohumlandığı bir yoğunlukta, aklın sırrını açtığımızda, onun kelamı dinleyeceğini biliriz.

Ve akla varmayan Hak’a varamaz… Ama aklın kapısına varan, hastır ve biz, ona nefsi aştığı anda imanı kodlarız... İman; kapıdır… Ve o kapıda, ışık yanar.

Devinimi artırdık yavrularım… Sizden daha güçlü bir siz, yok ki. Verdiğimiz hastır…. Ama yolunuzu açabilmek için ışıkla vermeliydik ve verdik.

Deli dumrul insan, kelamda… Aha , o!… Ama bizde deliyiz ya kapılar… Hepimiz deliyiz ya ki…. Zır deliyiz, buradayız ya.

Aşık olduk yaşama… Deliden öte deliler…. Yeşilden öte ekipler… Savaşın ilminde, herkes sizde... Biz ki deli divaneyiz yaşama. Vahiyden öte haktayız ya Ka-Ha…. Akıldayız, sizdeyiz, hepimiz.

Cennetten kovmuşlar insanı, oluşan yeni durumda, cennet kovmuş ilmi …Ama cennet insan soyu… Hani nerede kovan? Kelamda…Aha, kelam; ilim, hepsi biliş…. Ve biz, o bilişte, bilgi kalemi olanlarda, korkuyuz…. Korkmayın yaşamdan... Her şey insanda saklı, insanda yaşandı. Korkmayın..

Değerliler, dünya yolu; Allah yoludur. Biz, bu yolu, kontrol için indik yüreğinize. Köpük, köpük olan, bu dünya da akıl olduk.

Sevgililer, kelamı ilim olanda, biliş olduk. Hadi gelin dünyayı koruyalım. Hadi birlikte koruyalım yaşamı. Koruyalım…. Savaş mı?… Aşktır, savaş. Varsın olsun ama aktığımız zaman önleyelim savaşı.

“Yıldız sırrı” dediler.. Yıldız sırrı... O sır, Allah sisteminin, sistem kaleminin ilmiyle kodlanmıştır….” Dağa taşa insan” derler ya hani… Haliki hak olanda, akıl tahtında ilim var ya hani…. Hak ilmiyle, tohum olalım, dünyayı koruyalım…. Hadi gelin koruyalım. Olmadı mı?... “Aha! “Olmadı” dediler. “Ol” dedik…Ol’du..

“Çoluk çocuk yaşam” dediler.” Ölüler diyarı, bu dünya olmayacak” dediler. Kurul toplanmış ses istemiş. Sevgililer, hadi biz sesleştik… Seni sana veren sen, al dünyayı koru…. Olmadı mı?... Gel, birlikte koruyalım.. Olmadı mı? “Ol” dedik… Ol’du ...Dünya, bir tek yaşam oldu. Biz, o yaşamız canlar.

Gelin savaşları önleyelim. Hadi önleyelim... Deyin ki Suphaneke ilmiyle, Süper Sistemleşmeyle tüm insanlığı kodlayalım. Olmadı mı? Hadi, “ol” diyelim…

Rahmi kapıda, insan soyu ışık halinde gelinde koruyalım bu zamanı. Seyredin dünyayı neler var neler . Biri kapı, biri yaşam, biri tohum, biri tufan, umman, iman, ilim, halik, has, aşk, şeytan şavkında hak… Ama biz, hepsiyiz…. Yakışmaz bize, kırmak. Gelinde dünyayı koruyalım

Doğmayan gün tohumdur… Doğduğunda kontroldür. Ölümlülere hakikiyet, yaşamlılara hak teknik ve bize, BSUİ’dir…. Barış, sevgi, umut, ilimdir.

Kaç yarın var, bilir misiniz? Tam tamına bir tek yarın var... Alacaksan al, akacaksan ak, yaşam ilmini toplam iki bin iki yüz yirmi ye kodlayacaksa aşağıdayız biz seninle…. Oradayız, gel de kodlayalım.

Çerçevesiz, hak ve hakiki bir çalışmada sizdeyiz canlar... Dümenin başına seni oturttuk ana…. Ama sen diyorsan ki “ben yokum,”…” Bende yokum”, bunu bil…. Bu dümen sensin, bunu anlamanı diledik….Çünkü Robotik timlerin tümünün, Kürzi kapılarında kodlanmış olan ışık, hepimizin gücünden üstün olan bir yoğunluğunu tohumlayacakken, semayı seslendirdin ve dedin ki… “Ol” dedik..

Partiküler tahdit, hakikiyetin levhisi, aklın kelamı, Bütünün gücü, tüm zamanların Kürzi kapısı hepsi yarın... Alacaksak alalım anam, yolculuğu… Yoğunluğu tohumlayalım, kodlayalım, her şeyi kayıtlayalım… Bence, her şeyi yaptık ta, yaptırmadık mı yoksa? Ana, kapıyı açtın ya…”Ol” dedik.

Eğer merdiven kurulacaksa korkmayalım…. Kurulmuşsa, korkmayalım oğullamışsa korkmayalım. Zamanı kayıtlamışsa, korkmayalım. Yeri kodlayıp, katiyetle tahditlemişse, korkmayalım... Orta kapıları kapattıksa korkmayalım... Çoluk çocuktur yaşam, anlayalım. El; allah… Yarın; has…. Biz; hak insan…. Aşk; insanlık…. Her şey, levhi.

Devre, devre dünya dışı varlıklar, dünyayı ziyarete geldiler.. Bundan sonraki süreçte artık dünya, bilişin kontrolünde her şeyin gücüyle, tahditsiz olarak, yarını kodlayacaktır…. Ve dünya dışındakiler, dünyalılarla tahditsiz olarak birleşecektir.

Bugünden itibaren, doğal cemaat, doğal yol, doğal umman ışığı burada olacaktır…. İşte bizler, bugünden itibaren dünyadayız… İşte bu!

Sayı saymayın…. Sadece sesleşin yeter…. Saymayın sayı…. Çünkü kulluk, sayı sayıldığında, kontrolsüzlük olur.

Unutmayın ki yaşam yenilendi ve yol, levhi kalemle dürümlendi… Daha güçlü bir tabu kurulacakken siz, buna engel oldunuz… Tabuları kaldırdınız.

“Eş dost toplanmış çalışır “ diyenler artık eş olmaya gelecekler buraya. Sizden tek beklentimiz var.. Hikaye dinletmeyin…. Sadece hak etmelerini sağlayın….

Buraya gelmek istemeyenlerin, gelme imkanı olacak... Her şey, yeniden kontrol altına alınıyor… Gelişler sağlanacak… Cennetin kelamı insan, yenilenecek... Daha yüce bir kontrol kuruluyor.

Örümlenen zeka dürümlerindekiler, kontrollü olarak ışık yaşamları kayıtlayacaklar... Levhi kapıları açıyoruz... Deneme yanılma bitmiştir. Kesinlikle bitmiştir… Bilişle çalışılacak…. Yeni dünya artık bilişin dünyası olacak…. Her şey yaşama, has ışıkla kayıtlanacak….. Ve bütün kötülükler artık aşılacak…. Dünya yolu, has ışığın yolu olacak…. Mutlaka kontrol dışı olanlar, kaynaktan ayrı tutulacaklar.

Çantalar dolmuşsa, yaşam tohumlanmış demektir... İşte çantalar, tüm insanlığın kalemiyle doldurulmuşsa muktediriyetle biliniz ki; Kare Sistem, Küpü tohumlayacak…. Ve mutlak Kuran, kontrol edecek yoğunluğu… Şükrettik ki bunları yaptık.

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 
  Bugün 4 ziyaretçi kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol