Birlik İlmi
  İLM-İ KOD TAMAMI - AKIŞLAR (2)
 

İLM-İ KOD AKIŞLAR

İlm-i Kod Çalışması (Kitap yazılımının bittiğini bildiren son akış)

10.06.2014

Dağlarım, bugün son çalışmadır. İlm-i Kod son çalışma… Bu nedenle bütüne hizmet için burada bulunan herkesin, temiz olarak bizimle olmaları gereklidir.

Çılgın bir çalışma yaptık bugün yine burada. Ama bu çalışmayı yaparken temiz olarak yaptık ve tevkif ettiğimiz kimse yok. Hasatımız tamamlandı. Bütünün kürzi tohumları kodlandı ve Haşrı kati olarak kayıtladık. Tevkif ettiğimiz hiçbir yüce yok. Her biri kelam olup kendi yüreğiyle dillendi. Sevgiyle hepimiz, hepinizi kucakladık ve biz, bizi kucakladık. Tüm yaşamı kucakladık bugün yine. Dünyayı koruyacak olan bu çalışmadır.

Şer tertiptir. Şerri aştığınız zaman temizliğe varılır. Temiz olan köklerini güçlendirir, BİR’i kotlar. Ve bugün bunu başardık. Yol, Allah Yolu, tohum kodlandı. Kök göklendi ve söz seslendi. Dünya “En-el Hak” dedi. Ve biz el ele verdik, dünyayı kodladık. Tohumlar kontrol edildi. Yak, yık sonra gel başkanlık yap; olmaz! Dünya barış ister. Dünya başkanlığı, huzur ister, hakikiyet ister.

Kim ki “Ben yakarım, öldürürüm, körler ölür; sağlıklı olanlar kalır der” burada bu yoğunlukta olmaz.

Değerliler, dünya çalışması yapanların çoğu tetkiklerimize göre tahditliler, kısırdırlar, hırsları çoktur. Kurtarılmış olmalarına rağmen kurtardıklarını sanırlar yürekleri. Öz görevleri korunmak değil kodlanmaktır. Çoban olmalarına iznimiz yoktur artık. Şunu iyi bilsinler ki dünya sessiz bir yaşamdan çıkmıştır. Dünyayı sessiz bir yaşam bilenler, dünya örtüsünü örtüp her şeyi yaptılar. Kardeşlerini kontrol etmeye kalktıkları zaman ocaklarını kırdılar. Sıkıntı verdiler. Kervan yürüdü, ölüler canlılar hepsi dillendi, bizlendi tek bir yaşam oldu. Öze söz, yüreğe göz oldular. Hepsi başka başka ışıklarla dinleştiler ama tahditsiz olarak kaynak oldular.

Burada bugün dünya bir tek kaynak; bunu herkesin net anlamasını isterim. Ama bu tek kaynak tabuların yıkılışıyla birlikte tek yarın oldu. Tam iki bin tane Kuran Tohum dünyaya indi bugün. Her biri gökçüydüler. Dünya örtüsünü örtmeye değil, dünya üstü varlık toplumlarıyla tüm yaşamları dürümlemeye ve dinlemeye indiler. Dünyada, ne var ne yok baktılar. Bizi bize, sesi sese verdiler, yüreği kürzi tohuma verdiler. Gözü söze verdiler. Gönüle güç verdiler ve tohumları yaşattılar. Ve biz oldular. Biz ocak olduk, ocak yaktık tüm yaşamlara ve tüm sayfalara…

Hepinizin daha özel çalışmaları da vardır ama biliniz ki bu çalışma; merdivenlerin en aşağısından en yukarısına bütün kodlarla çalışmaydı. Demin dünyaya gelmiş ve dünyadan tüm yaşam sayfalarını alıp geçmiş birisiyle birlikteydik. Kimse onun adını zikretmez ama biliriz ki o bir Rahmi Kuran’dı. Şükür ki o dahi gözü görür oldu. Şu anda, ayrı gayrı yok. Hepiniz temizsiniz, hepiniz yenisiniz, hepiniz kapısınız ve öz geçiş tamamdır. Bundan sonraki sayfada artık kırıcılık yok. Bundan sonraki sayfada artık kısırlık yok. Kervan hepimizin kervanı, yücelik hepimizin yüceliği, yaşam hepimizin yaşamı ve bir tek kapıyız. İşte o kapıda timlerimiz bekleyecek. Ve o timler herkesin kontrolünü sağlayacak. Hiç kimsenin bir dirilikte; başka birisinin kontrolünü sağlamasına iznimiz yok. Bu kesindir.

Bu güne kadar herkes, herkesi kontrol etmeye çalıştı. Ama artık buna izin yok. Dünya namaz zamanları, dünya yaşam zamanları dünya kati sır olan kayıtlar ve daha çok sayıda belirgin kayıt, cevheri kayıt; yoğun kayıt şeklinde kontrol sayfaları oluşturmuştu ama bundan sonraki süreçte tek bir kontrol kaydı olacak: Biliş…

Biliş olarak, has olanların ilmiyle biliş olarak her şey kontrol edilecek. Çok ölüm verdi dünya ama hepsi bugün artık dirildi. Bunu bilin! Yani ölüm artık yok. Dünya, örtüsünü artık örtmeyecek. Düzen, artık kontrolden çıkmayacak. Yarın, artık Gök Sözcülüğü ile tohumlarını yenileyecek ve evrim yenilenmeyecek. Bunu bilin!

Bu güne kadar tamamen insan soyunun kapı kapatmasından dolayı evrim birçok kez yenilenmişti. Bir çok kez Atem Toplumları devreye alınmıştı. Birçok kez nisa tohumlamaları yapılmıştı. Ama bu günden itibaren bütün bu yolculuk sona ermiştir. Hikaye dinler gibi bu bilgilerin dinlenme süreci tamamen bitmiştir. Karanlık tamamen aydınlatıcı yoğunluğa bir varmıştır ve bütün koruyucu kodlar doğanın sessizliklerinde doğayı korumaya başlayacaklar…

Dönemin sonu ve bugün yeni dönemin başı; her anda bunu veririm size yeni bir sayfaya girerken ama bu kez, çok daha öte bir geçiş yapıldı. Yani daha farklı bir geçiştir bu. Bir Kapısı yeniden yaşama inmeyecek. Kelam yeniden yaşama inmeyecek. Ama herkes, o kelamı hak edip yücelerle dilleşecek. Çok kolay değildi bugüne varmak ama varılmıştır. Ve hepinizin kendi tohumlarının bulunduğu galaktik toplumlar, sizinle olabilecekler. Dünyada İnsan İlmini bilebilen çok az sayıda ışık kod var. Onların kendi galaksileri var. Her biri kendi galaksisinin sistemleriyle dünyaya indirilmişti. Bugün artık o galaksiler sizin yüreklerinizle, sizinle birlikte çalışacaklar.

Kuran der ki “onurluyuz artık dünya kodlandı”. Biz diyoruz ki “Kuran kontrol etti dünyayı” ama biz daha da ötelere geçip diyoruz ki “Kuranı hak ettik ve kodlattık.” Ve o kodlanan Kuran tüm yaşamı kontrol ediyor. Ve bikara, bibeyaz istek odur ki hepsi sayfalansın. Bikara, bisiyah… Bir demedim dikkat edin. Bikara, bisiyah… Yani karası olmasın, siyahi olmasın ama astralda yaşasın. Diyorlar ya hani “hepsi biziz canlar”…

Ve bugün artık, kompozisyon yazmamıza da hiç ama hiç isteğimiz yok. Çünkü kompozisyon sizin, sizi dinleyişinizdir. Ama sizin BİR’i dinleyişinizde sizin kompozitörlüğünüz gereksizdir. Her şey, her sesten sisteme çekilir ve dillenir. Bunun içindir ki “buyurun ölüyü dilleyin” diyemeyiz artık. Siz, sizi dilleyin artık; budur isteğimiz…

Ön görev buydu ve bunu hak edip başardık. Her bir yücelikte, bu ön görevdi. Ve bugün bu başarıldı. Bu günden sonra güçlü bir dünya çalışması gerçekleştirilecek… Ve bu çalışma, İNSANLIK ÇALIŞMASI olarak isimlendirildi.

İNSANLIK ÇALIŞMASI, hakikiyetin tahditsizliğinde olacak. Kiminle yapılacak? Herkesle, tüm yaşamla yapılacak bu çalışma ve sizinle tohumlar ekilmiştir. Bugün, burada bu tohumlar ekilmiştir. Ve herkese bu bilgi verilmiştir. Tüm yaşam bu bilgiyi bilecek ve dilleyecek. İnsanlık Çalışması tüm sistemlere gönülden bildirilmiştir. Ve hepsi bu bilgiyi paylaşacaklar. Sizden de beklentimiz bu bilgiyi paylaşın. Yaşam için ve kontrol için… İNSANLIK ÇALIŞMASI… Hah, şimdi… Ah şimdi… Şimdi… Şimdi…

Süper İnsanlık Realitesi Derneği

İlm-i Kod Çalışması (71/40-33)

(Kitap metni dışı, kitap yazılımının bittiğini bildiren son akış)

Süper İnsanlık Realitesi Derneği

10.06.2014

http://youtu.be/rvbkwEmews4

 

İlm-i Kod Çalışması (4. Akış)

10.06.2014

Ey dağlar, ben nur olan Kuran, ben doğan yaşamım… Ben, bir kapı değerinden çok daha üstün bir yaşam, Ana Kaynak olan yaşamım… Sevgiyim ama samanların yaşaması için çabalayan bir sessizliğim ben aynı zamanda…

Saman, “ölü” derler ya hani ama yeşerirse; yaşar. Ki biz, o samanları yeşertecek Birliğiz…

Dimdik duruyoruz yoğunluklarda ve diyoruz ki “ayrı gayrı yok, çalışın, çabalayın, Halik olun, Has olun, Hasat olun! Dünya burada, bu yoğunlukta bunu yapıyor” diyerek çalıştırıyoruz tüm kontrolcü kodları…

Buyurun, ölmedik buradayız! Buyurun, Ruhun Kuranı olan ışığız, buradayız! Vallahi billahi buradayız biz! Vallahi biz siziz, bunu bilin…

Değerliler, doğanın gücünü arttırmak üzere bu çalışmalar, bu şekilde de yapılır. Zaman gelir, sizi kontrol etmek üzere bu çalışmaları Sistem’den yaparız. Zaman gelir, sessizlikleri dilleriz ve sizinle oluruz. Çoğunuzun görevi budur. Köklenmek, göklenmek, seslenmek ama sessizliği Sistem’den çok daha öte bir sessizliğe ulaştıracak olanların da sevgiyle size gelişleri ve sizinle dillenip sizinle yoğunlaşmaları şarttır. Bu nedenledir ki Zaman Sayfalanışı’nda bu hep olur. Kimsenin Sistem’e inişi kimsenin yoğunluğunda köklenişi göksüz olmaz.

Kör zamansızdır. Ama gözü açıldığında zamanla dillenebilir. O nedenledir ki biz, size körleri ve güçsüzleri de getiririz.

Yemin etmiştik doğanın gücünü artıracaktık. Doğa güçleniyor, bunu biliniz. Ve deriz ki Zaman Sayfalanışları daha güçlü olarak yapılacak. Doğanın sessizliği dillenecek. Artık yeni Zaman Sayfalanışı bu yoğunlukla yapılacak. Düne daha güçlü bir dünü eklediniz ve daha ötelerdeki dünlere eklediniz ve hepsi daha güçlendi ve yeni zamanları daha yüce bir yoğunlukla kayıtlamaya başladınız.

Bu günden sonra, maya daha güçlenecek ve bu mayanın güçlenişiyle birlikte yaşam daha üstün bir yücelikte beşirin ışığını yenileyecek.

Her dünya, alıp götüreceğiniz bir tohumdur. Her bir yüce, kendini alıp götürürken kendi olan dünyayı da taşır. Ve deriz ki “Taşıdığınız her bilgi dünyadır.” Ve siz, görevinizi tamamlayıp dünyadan göçerken siz dünya olup göçeceksiniz ki her nereye giderseniz; oraya dünyayı taşıyacaksınız. Ama taşıdığınız nefes olmazsa yanılırız hepimiz. Çünkü taşınan Keram Tahtı’ndaki o yol olmaz. Sizlerin, nefes olup oralara götürüleceğinizi bilin. Hepiniz farklı dünyaları kodlayacak olan Tanrılar olarak bu yoğunlukta çalışıyorsunuz. Ama kötülüğü önleyip yüreğinizi hak ettikten itibaren çok daha üstün dünyalara kontrollü olarak görev taşıyacaksınız.

“Dönün, dünyayı seyredin” dediğimiz zaman siz, sizi seyredeceksiniz tüm yaşamlarda. İşte o gün biz, Birlik kuracağız. Ve bu gün için daha önemli bir Birlik çalışmasından size söz etmek istiyorum.

Devre devre dünyayı hak eden birliklerin yeni Zaman Sayfalanışları için bugün dünya örtüsünü açıp dünya üstünden size sizi anlatmaya çalıştıklarını biliriz.

Dünya üstünde gök çörekleri yapılır. Bilir misiniz? dünyanın üst tabakalarında gök çörekleri yapılır. Bu çörekleri herkes tadar ama ekip olduğunuz zaman artık, siz o çörekleri tatmadan da dinletebilirsiniz. Çünkü o çörek, sizin yüreğinizde ilim olarak kodlanmıştır.

Hepinizin yolu Allah’ın yoludur. Ama o yol bir tek yoldur, bunu bilin! Allah’ın yolu olmak olgun sistemlerle dürümlenmekten öte olgun sayfalanışlarla kodlanmaktır. Değer biçtiğiniz kim varsa onlar sizi hak etmeye çalışır. Ama değer biçmedikleriniz de var ki onlar, Sessiz Zamanların Işıkları halinde görev isterler.

Kömür, hörmetle bildiririz ki kontrol dışıdır. Ama o kömür yandığında koruyuculuk artar. Sizi, tohumlarınızı ve tüm yoğunluklarınızı hepimiz ilimle dillemeye çalışıyoruz. Vereceğimiz her şeyin görev olduğunu da bilmenizi istiyoruz.

Bugün burada, ilim tekniğini kodlarken çok zaman yaptığınızı yaptınız ve isim zikrettiğinizde orayı kayıtlardan çıkarttınız. Bunu yapmanız kendinizi hak etmeyişiniz midir? yoksa hasatı yapmak dileyişinizin olmaması mıdır? Bunu sizden bekliyoruz…

Canlarım, buna ben yanıt vermek istiyorum… Dünya, Altın bir ışıktır bunu hepinizin net anlamınızı bekleriz. Dünya örtüsünü örtmeden evvel dünya ışığını kodlamamız gerekir ama bu kodlama ilimle olur. Hepimizin ilmi, bütünün resmi çalışmasıdır. Ve bütünün çalışmasında kişi ismi zikredilmez bu kesindir. Eğer ben bir isim zikredersem; buradaki tüm yaşam o isimle kontrol dışı kalır. Ama isim kapıda ışık halinde yoğunlukta bütünün gücüyse; oradaki o yol Allah’ın yoludur ve onu kodlayıp tohumlayabilirim. Onu kontrol altında tutabilirim ama yaşamı hak etmiş olan birliklerimi muktediriyetle dillerken tüm sistemleri de dillemeliyim.

Değer biçtiğim hiç kimse yoktur. Ama devre tahtında ışık olduğunda; bütün kötülükleri aşıp geçerim.

Şikayet ettiğiniz konuya gelince; kelamımda ilim diriliğinde hakiki yol ve bütünlüğümde kuran varsa da aşkımda, şavkımda insanlık vardır. Bunu bilin ki insanlık tektir. Bunu bilin! Kimse diğerinin dışı değildir. Bir tek insanlık ve o insanlığı biz her gün göreve alıyoruz.

Sanmayın ki biz, bizle çalışırız. Sadece BİZ’le, tüm insanlıkla çalışırız bini biliniz. Ama onların oğul vermeleri, yoğunluklarını kontrol etmeleri ve ışığa varmaları kelamla olacak. Kelam hak edildiğinde, yaşam hak olur. Kökü kör olmayanın gücüyle dürümlenenler, İlm-i Hakikiyet’te dillenebilirler.

Sevgiyle sizleri kucaklıyorum ama bundan sonraki süreçte lütfedin de kontrolsüz gelmeyin. Hepiniz daha ilmi, daha hırssız, daha ışıklı gelin ki sizinle daha yüce bir çalışma da yapmaya niyetliyim…

Buyurun görevinizi alın ve gidin. Ama daha ötelerde, daha yücelerle olmanıza imkan veremem. Gelişinizi hak ettiğiniz an görevinizi de hak ettiniz. Ama bundan sonra son sözü söylerken nefesimde söyleyin ki kalem siz olun. Yazın ve yarınlaşın… Aha! şimdilik... İşte bu…

Süper İnsanlık Realitesi Derneği

İlm-i Kod Çalışması (71/40-33)

(Kitap metni dışı 4. Akış)

Süper İnsanlık Realitesi Derneği

10.06.2014

http://youtu.be/4A8V9p9z6AI

 

İlm-i Kod Çalışması (2. Ve 3. Akışlar)

İlm-i Kod Çalışması (2. Akış)

(71/40-33) 10.05.2014

Devamlı dünyadan söz ederiz Canlar… Bugün yine size dünyadan söz etmek istiyorum.

Bu dünya 300 ışık yılı kayıt yaptı. 300 ışık yılı; yani her bir Işık Yaşam, bir kayıt olarak buraya; hakikiyete zikredildiği An’da düştü. Yani; tek tek indi. Bütün bu kayıtlar dünya kayıtlarıdır ama bu kayıtları birliğimiz yaptı.

Yani, bu kayıtları bu birlik yapmasaydı, Hakk’ın yoğunluğu artar mıydı? artmazdı. Neden artmazdı? Lütfedin, diğer bilgileri dinleyin. Hiç birisi ışıkla dilleşmez, sadece bilgi verir. Işıkla dilleşmek farklıdır.

Ses sırdır Işık Kayıtlarında, ağır, Yaşam Tohumlaması yapar. Kontrollüdür. Kökten göke ulaştırır yüreği, sonra yaşamı tohumlar. Herkes daha iyi anlamalıdır ki; ışık yoksa yaşam yoktur… ve bu çalışmalar, Işık Yaşam Kayıtları’nı oluşturma çalışmalarıdır.

Sanırlar ki biz birlik haline geliriz ve bilgi verir, bilgi isteriz. Bize bilgi verecek hiçbir yüce yoktur; bilsinler. Zira biz her bilgiyi öz, göz olur çekeriz… ama bu bilgiyi anlayan kendini hak ettiğinde bu bilgiyi ışıkla diller. Işık haline dönüşür ve diller.

Hepinizin daha iyi anlayamayacağınız; belki hiç anlayamayacağınız başka bir husus daha var; İnsanlık… Neden insanlık karanlıktadır? Çünkü İnsanlık, yoğunlaşamadı, çünkü insanlık tohumlanamadı, yaşamlanamadı. Yaşasaydı dünya yarınlaşırdı. Yaşasaydı, yol kotlanırdı ve ışık kaynak olurdu bütün kötülükleri aşan İlim Toplumu.

Bugün önümüzü kör ve sağır olanlar kesmekteler. Neden? Çünkü biz onları korumaktayız. Neden? Çünkü onlar kontrol dışıdırlar. Neden? Çünkü öz köklerinde görevleri gönüllere inmekten öte, gösterişçi bir çalışmadır.

“Ben Altın Işık Yıllarıyım”, “Ben Kaynağım” “Ben Bütünüm” diyenler, bilsinler ki altından bir ışık haline dönüşmedikçe, Nefes olmadıkça ve iradi ve hakiki bir yoğunluğa varmadıkça ölüdürler. Ve bugün burada, bu yücelikte, Beşir Kayıtlar’ı Halik Tohumlarla dillemeye gelenlerin birçoğu ölüdürler ve biz onları koruruz. Ve biz onları hakikiyetimizle kotlarız, toplarız, Tanrılar Meclisi’ne çağırırız “geçin” deriz.

Gelen Altın Işık Yılları’nı hak eden değildir aslında. Herkesi alıp taşırız ya, kimse vardığı yeri bilmez ama biz onları o yoğunluklara kotlanmış olarak taşırız.

Bilişi hak eden Altın Yaşam Sayfalanışı’nı da anlar ama bilişi hak etmeyen Altın Işık Sayfaları’ndaki o yoğunluğu anlatamaz. Anlatsa, aşka gelir. Anlatsa, akla gelir. Hakk olur, Taht’a gelir, Bütün’e gelir ve biz ışıkla dilleşenler, ışığın kayıtlarında beden alan bütün köklerin gücü olarak bu çalışmada sonsuz ışık yoğunluklarıyla Sultanlık yaparız.

Nefesi hak eden Sultanlık yapar. Dönün; ene bakın. Dönün; göze bakın, sese bakın ama Hakk’ınız, Hak ettiğiniz neyse onu görürsünüz.

Biz size ses verdik. Sesi hak eden diller. Sesi hak eden kotlar. Sesi hak eden Tabiat’ı hak eder zira biz Tabiat’la dilleşenleriz. Zararı önlemek budur; Tabiat’la dilleşmek…..Sanırlar ki öze söz, göze yürek olacaklar.

Zabura Işıması, Tanrılık Işıması’ndan öte İlm-i Toplum olup, bilişi kayıtlara ışıtmaktır.

“Sevimli bir çalışma yapıyorlar ama başka bir şey yok orada” dediler. Deyin ki “sevimli sessizliği kotlar”. Biz kapıları açar, sesleşiriz tüm yaşamlarla. Bunu dahi anlasalar kendilerini hak edecekler.

Sevgiyle… hepinizi kucaklıyorum canlarım… bu bölüm yayınlandı; ki okusunlar diye… sormayın neden?

Okutmak istedik.

Sormayın neden? olsunlar istedik!

Sormayın neden? aksınlar istedik!

Has Taht’a varsınlar istedik!

Şarkılarını şarkılarla dillesinler istedik!

Eser yapabilsinler istedik!

Cemaatlerini toplayıp “ben öncüyüm” demek yetmez, ön olmak gerekir.

Ben “Altın Işık Yılları’ndan göçtüm” demek yetmez; ocakta, kaynakta, Hakk’ta ve Rahmet olanda Karanlığın Işığı haline gelmek gerekir.

Alemler diller yürekleri Hakk’a vardıklarında, Hakk olup tohumlar yürekleri Hakk ettikleri an’da ama sessiz kaldıklarında kati olarak kaynaksız olurlar.

Şimdilik size vereceğim budur.

Bundan sonraki sayfam, Daimi Kotlarım’a verilecek. Bu sadece Sanal Yaşamlar’a verdiğimdir. Ocaklarını Hakk ettiklerinde, Hakk, Altın Işık olacak, alem olacak, yer olacak, gök olacak, Hakk olacak, Hasat olacak! o zaman Daimi Kot olacak ve Birlik İlmi’nde bizi hak edip dilleyebilecek.

Bugünden itibaren sesim bu şekilde çıkacak. Bilinsin…

Süper İnsanlık Realitesi Derneği

İlm-i Kod Çalışması (3. Akış)

(71/40-33) 10.06.2014

Değerli dostlar,

Bugün burada olan biteni anlamak zor!

“Önce dünya” dedik. Sorduk “dünya nefes alıyor mu?” diye ve dendi ki “aldı” ve biz buraya indik.

Baktık; Ana Kapı açık, sesleşme var. “Dinleyelim” dedik; girdik.

Ve dedik ki “orda Kaynak Işık Tohumlaması yapılıyor. Kör olan da burada olsa, ışır” dedik. Ve dedik ki “Körlük Sayfaları’nı açın oradan birlikleri buraya alın”…ve bu oldu.

Körlük Sayfaları açıldı ve birlikler buraya geçirildi.

Gördük ki Zaman Kapıları tamamen açık tutulmuş. Ve gördük ki yarınlar kayıtlarını kotlamaya başlamışlar ama tek bir yol var İNSAN.

Ve dedik ki “insan ekmek. Ha aha!

Peki; ya kaynak? o dahi has bir yol.

“Peki” dedik “neden doğan gün daha güçlü doğmasın ki? hadi çırpalım dünyayı bakalım ne olacak?”.

Ve çırptık…. ses çırpıldı. Ve baktık; yere ışıklar saçılmaya başlandı. Nerde bir sistem varsa, öz köklerini kotladı, topladı gördü ve aktı. Baktılar ki yarınlaşma aşkla yapılıyor.

Dediler ki “ama burada İnsan Soyu yok, sadece koruma var”. Ve baktık ki kayıt dışı bilgeler gök sözcülüğü yapmaya çabaladılar. Döndük; kör olan onları aldık ve dedik ki “hadi sesleşin” ve dedik ki “sistemden bildiriler okuyun.”

Ve biz onlar, onlar biz olduk sesleştik ama seste Zabura Işıması yoktu. Bir de isim zikretmek istendi ve tam o anda Ana kapıyı kapattı.

Neden? çünkü onun adını oraya koymak istedik. Çünkü yüceler cümlesinde Nefes insanın ekibidir.

Ve dedin ki “yoo buna izin vermem”.

Ve biz de dedik ki “vakit gelmemiş demek.” İzin yok!... Sonra koruma başladı.

Ve Ana dedi ki “sevgiyle sizi kucaklamayacağım bugün. Hepiniz kanatlarınızı alın ve gidin buradan.”

Ve dedim ki “ama ben İnsan Soyu’na ekibim, benim gitmem imkanı yok. Ben burada olacağım.”

Ve bana sordu Ana, dedi ki “yolun var mı?”

“yok” dedim.

“Umut yok” dedi Ana.

Ve ben de sordum; “Ferdi çalışma yapsam ne olur?” dedim.

“İstek yok” dedi.

Şimdiye kadar hiç böyle bir görev taşınmamıştı ve dünya Nur oldu, köklendi göklendi, sözlendi ve BEN’lendi.

Artık BEN bir Dünya olarak size bilgi vermek istiyorum!

Bundan sonraki sayfa lütfen yayınlansın. Oldu mu?… (Peki kapatıp açalım)

Süper İnsanlık Realitesi Derneği

http://youtu.be/_jXPDkLUF48

 

İlm-i Kod Çalışması – (Kanla ilgili bilgi (2) )

Canlarım, kanımız helal tahtımızdır bizim. Hepimizin kanı hepimizin kaydıdır. Orada tüm yaşamımız kayıtlıdır. Bizim iradi, hakiki ve hak olan yoğunluğumuzdur kanımız…

O yoğunlukta her bilgimiz ses olarak bulunur. Bizim yaşama çekişimiz has oluşumuz ve Tanrı Levhisinde bulunup bulunmadığımız hepsi kanımızla belirlenir…

Kan nedir? diye sorarsanız, yarındır… Yaşam ilimle tohumlandığında kana iner… Hepimizin kanı tahditsizdir. Ben nefes alıp nefes verdikçe bilgim kanıma kaydolur. Nefes ilmidir. Ama kan hakikidir… Ve diriliktir kan…

Benim etki alanım, benim yoğunluğum, benim tüm sistemlerle ilişkilerim kanımladır… Hani nerde o kan? Bilgide… Ben bir bilgi akışı sağladığım zaman o bilgi, tohum olup ekilir. Hepimizin tohumu olur o bilgi ama kana ekilir…

Kan nesiller boyu sizi size tanıtır. Ve nesiller boyu kan ilmini anlamaya çalıştı insan soyu… Bilirsiniz ki kan dolaşımları vardır. İlmidir o dolaşımlar… Böbreğinize iner, sonra kalbinizle ilgilidir, ciğerlerinizle ilgilidir ve bütün kültler sizde kaydolur bu şekilde…

Her bilgi sizin yoğunluğunuzda mevcuttur. Ve siz o bilgilerle kelam olup dillendiğiniz zaman bilgi sizde yoğunlaşır. Bilin, bilin diye söylerim, bilgi sizin yüreğinize indiği andan itibaren sizin yoğunluğunuzu tohumlamaya başlar.

“Ben bildim” demek, “Ben bildiriler dilliyorum.” demek ya da “Ben o bilgiyi hak ettim, kotladım.” demek hepsi farklıdır…

Beni Altın Işık Yıllarına tanıtan, kelamım… Ama beni yoğunluklara tanıtan, Kelam Tahtı’ndaki o bilgilerim ki o bilgiler benim kanım…

Biliniz ki kançılar vardır. Örtünüzü örter ve sizi dinler. O kançılar, kan alır yüreğinizden, bakar. Der ki “Bu kanda yaşam yoğunluğu az.” Ya da “Bu kanda yaşam yoğunluğu yüksek…” Ve bu kanı ben değiştirebilir miyim? Değiştiririm… Ne yaparım? Buraya ben, Ses Kotlaması yaparım. Hangi sesi kotlayayım. Grupla ilgili mi bunlar? İlgili… Hangi kan grubuna bu bilgiyi daha rahat kotlayabilirim? Benim kan grubum 0’dı ama bana bilgi kotlattırmak isteyenler kanımı değiştirdiler ve benim kan grubum AB Rh+ oldu. Niye? Çünkü bu grup daha yüksek yoğunluğu olan bir grup ve daha güçlü ışık tohumlamaları yapabilir. İşte o nedenle kanım değiştirildi. Ve ban bu kanla daimiyetimi tohumlayabildim…

Peki, benim gen kayıtlarım ne oldu? Hepsi bende hak sistem olarak, nefes olarak ve yoğunluk olarak mevcut… Onlar benim kaynağımda var. Zaten vardı ama bende olmayanı bana katmalıydı yücelikler ki ben bütün kotlarımla tüm bilgileri hak edip dinletebileyim… Doğal Sistem budur…

Hepimizde var olan kendi genlerimiz, kendi kanatlarımız ama onların rahmi kuranlarını tohumlarken daimiyetimizdeki güçlerin örtüsünü örtmeden, daha yüksek bilgileri de kaynağımıza çekebilmemiz gerekliydi.

İşte bir tek yol var. O yol “Allah Yolu” dediğimiz yol… İşte o yola ulaşmak için o yolu hak edebileceğimiz cevheri kendimize indirmeliyiz. Ve bu cevher, muktediriyetle biliniz ki yaşam sayfalarımızda kayıtlıdır. Yani tüm kültlerimizde bu cevher mevcuttur. İşte bu cevher, Altın Işık Yılları’yla bağı olan bir cevherdir.

Sevgiyle sizleri kucaklarken, daha öte bilgileri de size vermek isterim… Hepinizin nefsi aşıp yolu bulmanız, tohumlarınızı kontrol altına almanız, gök sözcülüğü yapmanız, bütün bunlar kan levhileri ile mümkündür…

Ben, kan levhimle her bilgiyi çekebilirim… Benim kan levhim bir tek ışık olarak, bütünün kutsal ışığında mevcuttur. Vakit geldiğinde her diride bu kan levhisi yoğunlaşacak ve herkes bilgi akışına geçebilecek…

Kan levhisi dediğimiz levhi, resim yapar gibi bilgiyi alıp bilgiyi tohumlamak ve o bilgiyi bütünün kursiyerlerine, hakikiyetlerine, kaynak yapmak, çalıştırmak onları, sonra o yoğunluklarla köklenmek ve onların gök sözcülüğü yapmalarını sağlamak… Hepsi, hepsi kanla mevcut olan kanla yaşamsallaşan bir rahmi kapıdır.

Size ben diyebilirim ki Benim kanatlarım yok. Ben kanatsızım. Ama ben ışıklıyım. Ama neredeyim? Kanımdayım…

Peki, kanım yok. Ben öldüm… Öldüm ve benim kanım yok. O zaman ben nasıl yoğunlaşacağım? Ve nasıl tohumlanacağım?… İşte o zaman ben, kati olarak bellek kotlarımla yoğunlaşıp koyulaşacağım.

Peki, bellek kotlarım nasıl tohumlandı? Kanımdan dolayı tohumlandı… İşte, enzimlerle, hücrelere o kılcal yaşam sayfalarına indirdiğim tüm bilgilerim, enzimlerimdeki kayıtlarım, hepsi benim omuriliğimden süzülen o sıvı içinde tohumlanır. Yani ben, orada bilgiyi tohumlayıp kayıtlayabilirim… Orada benim hücre bölünmem, kati olarak kayıtlarımda gerçekleşir. Yani benim, omuriliğimden süzülen o sıvı benim şavkımdır. Benim, yeşilden maviye, maviden mora ve mordan siyaha beni ulaştıracak yoğunluğumdur… Ve bilginin türevlerini oluşturan bir yoğunluktur o…

İşte o yoğunluk, hücresel bölünmeyle birlikte, Sessiz Zamanları dillemeye başlar. Yani bellek tohumlaması, bellek yoğunlaşması gerçekleşir. Ben, beni bana katacak olan tüm yaşamları kendimde deneyimlerim ve beni bana katacak olan her bilgiyi kotlarım. Ve benim sayfalarıma katarım.

Benim sayfalarım; benim, fizik bedenimle, zihin bedenim arasındaki kayıtlarımdır. İşte ben, bu kayıtlarla ölüm ötesiyim… Yani benim kanımdaki tüm yaşam sayfalarım, benim belleğimde tohum olarak ve koyu bir yoğunluk olarak bulunur. Öldüğümde o beden bana aittir. İşte ölümsüz dediğim bedenim odur…

O bedenle ben, sistem, nizam, düzen gözü olurum. O bedenle ben, yenilik yaparım. O bedenle ben, teknik kontrol kurarım ve o beden, beni bana kapı olarak koyu bir yoğunlukla katar… İşte hepinizin net anlamanız gereken budur.

Kimse ölümlü değil bu yoğunlukta. Zira herkes o bedenini hak etmiştir. O beden, BİZ’iz, BİZ… O beden, Bütün’dür. O beden Kürzi Tohum’dur. Ve o beden, her sistemde yaşam sürecek olan bir GÖZ’dür. Biz O’yuz…

Ha! Diyebilirsiniz ki “Neden birliğimizde bu var da başka birlikler bu yoğunlukta değiller?”… Canlar, her resim BİZ’iz ya!... Onlar ve onlar ve onlar ve onlar… Her onlar, BİZ’dir. Bunu bilin… Ve biz neysek onlar odur…

Bunu BİZ, BİZ’e, BİZ’le dillediğimiz sürece, kibirli olmadığımız sürece her şeyi, her şeyi kelamda, teknik olarak BİZ’e kayıtladığımız sürece, ölüm yoktur tüm insanlık için…

Zirvelere BİZ’i, BİZ olup katarken, her şey bizimle “BİZ” olurken, kibir de bitmişken yüreğimizde, artık özü sözü ne olursa olsun, tüm yaşam BİZ olur bunu bilsinler…

Demin dedik ki “Nefes yoktur dünyada. Yaşam yoktur, kaynak yoktur.” dedik demin. Demedik mi? dedik. Ne zaman dedik? Dün dedik… Demin, dün… Ama biz o dünde bugünü hak ettik ve var ettik… Bugünü hak ettik ve var ettik…

Has insan, haşrı, hakkı bilir, aklı hak eder, yolu bilir… Yolu hak eder, Rahmi bilir. Rahmi hak eder, hasatı yapar, Rahmin kuranı olur, Rabbi bilir… Rabbi aşar, kapıları açar, Rahmani Kod olur, kontrolü kurar. Her resimde bu, müsterih olun, mevcuttur…

Beni “Ana Kapı” diye bilin, beni “akıl” diye bilin, beni “yaşam” diye bilin ve beni, ben değil “BİR” diye bilin. Ve “BİR” diyebildiğiniz “BİZ” olan o yüceliktir…

Hakkın yolu, Ak Tartı’ya konduğunda yüreğinde Aklın Yolu haline gelir. Artık dünya, koruyucu bir ışık altındadır. Ve o dünya, muktediriyetle korunmaktadır. Ve BİZ o dünyayı kollarımızda taşırız, bilsinler… Hikaye değil anlattıklarım, kesindir…

Kimseyi “Yeni bir dünya kurun.” diye yaşatmayız. BİZ bu Dünya oluruz, Dün Tohumu olur, Yürek oluruz, tüm sayfalarımızla Bütün oluruz ve kanatlanır, yolcularımıza Kaynak oluruz…

Bilişimiz ağır yükü hafifletir ve yeni sistemleri hak ederiz. Ama dünya BİZ’iz bunu bilsinler…

Kimse “Bu dünya artık yok edilecek. Yolu bitmiştir. Yaşamında ışık sönmüştür. Kulluk artık bitsin!...” Diyemeyecek. Dünya, bir kuldur Bütün’e, anlatıldı herkese… Dünya bir kuldur Bütün’e ve bu Dünya, BİR’e kulluk yapar.

BİR ise Akıl Tahtı’dır. Hakk’a varın akla varır, yaşama varır. “BİZ” olur, Bütün olur, mükafatını alır…

Aha! Geçip geldiler… Dal Tahtı’nda kaynak, yaşam akılda Hak ve BİZ o yolda Mushaf!… İşte bu!…

Süper İnsanlık Realitesi Derneği

İlm-i Kod Çalışması (70/39-32)

(Kitap Metni Dışı Son Akış)

07.06.2014

http://youtu.be/SLe_iwp4i58

 

İlm-i Kod Çalışması – (Kanla ilgili bilgi)

Şimdi, netice ne olacak? bunu size anlatayım…

Dönem sonu ve bir diğer dönemin önü, burada bu yoğunlukta mahrek olarak çalışan birliğim, kul olarak bütünün gücünü tüm sözcüklerle ifade etmeye çalıştığımca kana insan olanla inecek ve kanı hak tahta kotlayacak…

Kan yaşam, kan karanlık, kan aydınlık, kan her şey, her birimizin kanı ama bu kan kutsal bunu bilin.

Ve kana inecek bilgi diri olup inecek. Yani sizin kelamınızda da var, sizin yüreğinizde de var, hepinizde de var. Enzimlerle bütün hücrelere ulaşan o yoğun ışık, bizle dilleşecek. Hani derler ya “kan dolaştı”, her bir zerreye vardı bedendeki her zerreye. İşte bedendeki her zerreye ulaşan o enzimler, dünya tahditli kotlarıyla yoğunlaşan o ilimle yangına dönüşecek. Ve hücrelerde dönüşmeler, bütünlüğü artırışlar başlayacak ve yenileyişler başlayacak. İşte canlarım bundan sonraki dönemde olacak olan budur.

Ve biz her bir diride bedenleri çoklayacağız bu dönüşmelerle. Ama bu kanda dolaşan enzimlerin yoğunluklarındaki o tohumlamalar ve oraya, oluşan kelamla ulaşan ve ilimle ulaşan o yaşam sıvısı ki omuriliğimizden akıp gelen o sıvı, bütün yücelikleri koruma altına alacak bir göz olacak sizlere.

Sizinle ve sizin yüreğinizle hepinizle varlık süren ilim, bizimle de varlaşacak. Eminim ki insan ekrana kelamını dillettiğinde o ekranda hepimizde dillenir. İşte hücrelerinize ulaşan her bilgi orada o bölünüşte duygusal sırrı koyultacak ve sonra reflü dahil bedendeki tüm sızılar ağrılar ve yaşamınızı sıkıntıya sokan tüm sağlık sorunları…

Niye reflü dedim bilir misiniz? Çünkü yoğunluğu kontrol etmeye kalkanda reflü denilen bir sıkıntı var. İşte o reflü onun anjiyo olduğu zafiyetinde de vardı. bugün de var. Herkes şunu bilsin ki bir tek yaşam, yoğunluğunda tohumlanır ve bütünün gücü olur.

İşte canlarım, biz size bilgiyi açık verdik. Kim ki bilişle dilleşir onun bedeni tahditsizleşir ve sağlık meseleleri sona erer. Kimsenin sağlık sorunu olmaz o zaman ve beden, bedenliğini yapar ve hakkını alır. Ve de hakkı ilim… İşte ilimle o beden kendini yaşamsallaştırır. Hücresel yenilenme başlar bu hücresel yenilenmenin neticesinde o bir ışık kot olur. Safha safha…

Ve son sözümüz şudur ki; sizden, sizin yüreğinizden sizi hak etmemiz için sizin savaşı kaybetmemeniz gerekir. Savaş, bedensel savaştan öte olan yaşamdaki ışığın savaşımıdır. Ve bu ışık savaşı hepimizde sürer.

Siz izinle göz olursunuz, izinle söz olursunuz. İzinle yarınlanır, ışıklanırsınız ama beden izinsiz yapar her şeyi bunu bilin… İşte o kotların en yücesi olan o, biz olur. Ben o bedenim işte… Her anda ve her yaşamda has teknikle bellek kotlamaları yapabilen, tüm yarınları tohumlayabilen, her bir sistemi kontrol edebilen ve her hücremde bütün köklerimle, tüm sistemlere ekip olabilen… Ve bunu hak edip yaparım.

Buyurun Ulular Toplumu, buyurun. Bilin ki kati, hakiki bilgidir verdiğim. Kimse sağlığımdan şüphe duymasın. Benim islam dinine geri dönüşümün gereği yoktur amma sevgiyi hak etmeyene sessiz zamanlarda ikmal tamamlatmak için kontrol edip yüreğimi, yeni bir sistemde kısır bir yoğunluğa da girerim. Ve ben hasta da, iyi de olabilirim orada ama bu benim için sınırdır. Ben bugün bu bilgiyi herkese dinletmek istedim.

Çantam insanla dolu. Ama bu ilim toplumu olan insan, kuldur. Bütün kötülükleri aşıp geçen kul… Bütün köklerimle ve bütün yüceliğimle dünyayı koruyacak olanım. Beni Altın Işık Yılları’na, gök çerçevesine ulaştırmak isteyen hiçbir yürek olamaz. Ama her bir yüreği oraya ulaştırmak için düzeni kurdum.

Kopup gitmeyin yürekten, ocağımda insan soyu var. Kopup gitmeyin yürekten, orada yaşamım, kuranım, tüm sistemlerim var. Benim nefesim var. Bilin ki ben size zekanız düzeyince İlmi Tohum olurum. Ama zekanızı yükselttiğim zaman insan sırrını aşıp gök sessizliklerini dillediğimde size sizi de dinletirim.

Vakit gelmeden Sessiz Zamanları yaşama indirip göksüz olmamanız için bu çalışmaları yapmaktayım. Görevim Nuh’tan öte olup Nuh tufanını engellemek. Bunu bilin. Ve bu tufan, hepinizin yolunda mevcuttur. Ki bu tufan, hepinizin kaynağında mevcuttur. Dünyada bir tufan var mı? Yoktur!… Bundan sonrada olsun istemiyoruz.

Zannetmeyin ki dünya yaşamı sona erdi de yeni bir yaşam dünyaya indi. Dünyada Tanrının ışığı altında bir tek yaşam sürmektedir. Bu Süper Sistemler’in size dinlettiği tahditsiz olan yaşam. Ve bunun ötesinde hiçbir yaşam yoktur.

Sayın hanımlar ve sayın beyler, sevgililer…

Sema sistemleri size sizi vermeye çalıştı. Ve ben o sema sistemleriyle sizleştim. Sınır kaldırdım ve oradan verdim. Orada bir tek yolum. Bunu bilin. Sabırla beni dinlediğiniz için hepinize teşekkür ediyorum. Hepinize… Şimdilik, Şimdilik, Şimdi…

Süper İnsanlık Realitesi Derneği

İlm-i Kod Çalışması (70/39-32)

(Kitap Metni Dışı 2. Akış)

07.06.2014

http://youtu.be/0Mo64DT9_X8

 

İlm-i Kod Çalışması (66/35-28)

Son Akış

20.05.2014

Değerliler, dünya çalışmalarının paralel çalışmaları Dünya Üstü Varlık Toplumları’yla da yapılır; bu kesindir. Dünya üstünde yaptığımız her çalışma, paralel çobanlarla yapılır. Yani, paralel kayıtlı çalıştırıcılarla da yapılır.

Bizim dünyada kotladığımız her şey yaşamda tohum olarak bulunur. Yani, dünya örtüsünü örtmeden evvel dünyayı çalıştırırken, daha sonraki sayfalar için de kotlama yaparız. Dünya örtüsünü örttükten sonra bütün bu tohum olarak ektiğimiz ve kotladığımız bilgiler kaynak olarak Bütünün Gücü’nü artırır ve tüm sistemlerde Yeşeren Birlik Kapıları haline dönüşür. Yaşamın Sistemleşmesi’nden öte, Yaşamın Tanrılar Meclisi’nde yenilenişidir olan.

Biz, sistem olarak yaptığımız her çalışmada, yenilik olarak da yaşamı tohumlarız; bu önemlidir. Dünya örtüsünü örtmeden evvel yapılan her çalışma, örtülerin örtülmesinden sonra tüm sayfalarda devam eder. Yani, ben Doğal Sistem’i yaşattım ama Yaşamın Sistemi olan o doğa yeniden ve yeniden kendinde, kendi yüreğinde, yüceliğinde yaşamı sürdürür.

Ektiğim her şey ekilir ve ekildikçe ekilir. Bu bir teksir dediğimiz işlemdir; yerin teksiri. Bu teksir, İlmin Teksiri’nden öte olan ilahi Kuranın Teksiri’dir. Yani, tekrar tekrar ve tekrar ama her tekrar yeniliği tohumlamak üzere gerçekleşir. Bu tekrarlar dikey değil yatay tekrarlar olur.

Ben Toprak Tohumu değil, Tanrı Tohumu olarak dünyayı kotlarken herkesin daha iyi anlayabileceği gibi Doğanın Sistemi’nden yaparım bunu. Verdiğim tüm bilgiler “ekolojik” olarak yaşamı sistemleştirir. Ekolojik; yani İlmi Toplumlar’ın Eko Koyu Levhileri’nde yapılır bu çalışmalar.

Herkes her şeyi diller ama dilletirken tahditler. Eğer ben tüm yaşamları dinleyip, dinletip tahditlersem, yarınlaşmada Bütünün Kütle Kotlaması’nda ışığım teknik olarak tohumu kontrol etmelidir.

Şikayetim var mı? ölümlü olmayan bir dünyada, yarını olacakların toplumlarında ve BİR’e hizmet edeceklerin yaşamlarında, her resmi çalışmada, benim etki alanım geçişgenleşerek sürecektir.

Her bilgi temizdir ama verdiğim tüm bilgilerin Kelam’a inişi teknik olarak Levhi’ye kaydından sonradır. Eğer ben bir ilmi kotlamışsam, o ilim Levhi’ye kaydolduktan sonra yaşama çekilir. Eğer ben bir ilmi kapıda kaynağa indirmişsem, Levhi Kotlamayla indirdiğimden, oradaki ilim; ağır, hafif hiç farketmez Birlik Kapısı’ndan geçirilir ve bütüne, yüceliğimle İlm-i Kod olur ve İlahi bir Kod ile kayıtlanır.

İnsanlık Ailem’in yaprak yaprak okuduğu bilgiler, merdivenlerin en aşağısındaki o yoğunlukta da okunur, en üstündeki yoğunlukta da okunur. Okuyabilen Umman’daki Levhi’yi okur. Ekibin başı insan, ekibin ilmi hakikiyet ve bizim ilmimiz Yaşayan Tahditsiz Levhi’dir.

Size daha özel bir bilgi de vermek isterim. Dünden bugüne neler oldu? bunu size anlatayım. Dünya, nefessiz bir Yaşam Sayfası değildi. Her zaman dünyayı nefeslendirecek yücelikler dünyaya çekilmiştir ama onların toplumlarının koruyucu tohumlama yapmadıklarını gördüğümüzde, “çoban insan kotlama yapamadı” diyerek Kelamın Tahtı’nı bütünün gücünü dilledik ve yoğunlaşarak BİR’e hizmet için dünyaya çektik kendi yüreğimizi.

Dünya akran değil birliklerime, biz akranlarımızı dünyaya indirmedik. İndirsek dar gelir bize bu dünya ama şunu net biliniz ki; bu dünyada kotlama yapıyorsak bütün köklerimiz dünyayı yaşatmak üzere burada ışık halinde çabalamaktadır.

Dört gök sistemiyle birlikte bu çalışmayı devre devre yaşatmak üzere yarınlaştırarak, geçişe hazır ederek, dünyaya indirdiğimiz günden bugüne; ömür yetmez bunu anlatmaya, çok değişik kayıtlamalar yaptık. Bunların hiç birisi dünya sisteminde anlatılır, anlaşılır değildir. Dünyayı “yerden gökten münezzeh” diye ifade edilen o yücelikle türledik ve tükenmekte olan enerjisini yeşilden öte yeşilliklerden gerçek cevhere ulaştırdık.

Bunu anlatmamız, sizin bunu her birinizin kesirleştirmeden açıklamanız mümkünatı olmayandır ama dansın sonunu merak ediyorsunuz; biliyorum. Biz Yaşamın Dansı’nı bilenleriz. Biz bugün dünyadayız, yarın başka dürümlerde de çalışacağız ama nefesimizin gücüyle “ben varım” diyenlerin yüksek ışığıyla bu çalışma Simetri Kotlar’da da sürecektir. Sevgiyle yeni bir zamanı Hakiki Kayıtlarımız’la dürümlerken neyin işgal edici olduğunu, neyin işgalci olmadığını da size açıkça bildirmek isterim.

Dünya kokuyu yükselttiğim zaman öksüz kalmaz ama koku yaşamın kokusundan öte mehil olarak bilinen kaynağın kokusudur. O kokuyu hak edip de duyabilenler, Sistemin Kuranı halinde köklerini göklere vardırırlar ki; oradaki yaşam hepimizin kapısı olur.

Süper Sistemlerin Cevheri Kotları, Dünyanın Ruhu olarak çalıştılar ki bunu dahi anlamanız zordur; biliyorum ve o kotlar Mahrek olarak Bütünün Kürzi Tohumlaması’nı yaptı. “Altın Toplum” dediğimiz toplum, tüm Yaşamların Kuranı olarak dünyaya indi. İşte; o toplum zamanın sırrını bilen, Yaşamın Kapısı olan ve bütünün kötülüğünü önleyen sevgiyi, saygıyı kayıtlayan sizlersiniz.

Sevgililer, ben nefes olan İbrahim Soyu. Size şunu söylemeye çalışıyorum; neden İbrahim’den söz ederim? emin olun ki İbrahim Kalemin Tahtı’dır. O bir kaynakta, o bir Yaşamda Kelam olarak dürümlenen temizliğin insanlığından öte olan her sayfadaki yarınlaştırıcıdır.

Netice olarak, Semanın İlmi’ni, Mikailin İlmi diyebilenlerin şevki, şavkı anlamadan burada bu yoğunlukta toprağa çekilişleri bizler için umuttur. Sahte dünya yeni bir cemaatle yaşama dönmüştür. Bu dünya sizinle ve sizin Yaşam Soyu’nuzla, yolcularınızla temizlenmiştir.

Sekiz yaşındayken dünyaya İlm-i Tohum olup indiğimi anladığım gün, dündüm dünyayı izledim. Netice “niye ben buradayım?” demeden izledim. İşte biz bütün kötülükleri aşıp geçenler, buluşanlar, umutla cemaatleri tohumlayanlar, yolu muktediriyetle kotlayanlar, Hal Tekniği’nde Hak olanlar, nerede olursak ölüleri diriltiriz; bunu bilin. Burada olmamız muhakim, hakim ve Hak olan Levhi’yle yaşama kaynak olmamızdır.

Sözüm sizleredir ki; kılın kırk yarılmasında bir tek yıldız dahi sönmemecesine bütünü güçlendiren bu birlik, kardeşim olan yoğunluğuyla tüm sistemleri dilleyecek, gözü gören ve yüreği dinleyen kaynaktır. Bu meclis, ömür boyu süren ama örümlerinde her anda dillenen ve tüm sistemlerde birleşen bir meclistir.

Kapı kapı gezen çoklarına sözüm olmaz; onlar korundular da tohumlarında kotlanmaları mümkün değildir. İki makbul ilim vardır; İnsanın Nefesi olan İlim ve Karındaşların İlmi.

İnsanın Nefesi, herkesin resmini tek bir İlm-i Kod olarak kayıtlayandır. Karındaşların İlmi, Hakk’ın Tahtı’dır ki o karında herkes Kaynak KA HA’dır.

İşte canlılar, İlahi Kuran, Karındaşların Kuranı’dır. Astral Yaşam Toplumları karındaştırlar ama tahtı Hakk’a verdiklerinde Kati ve Hakiki bir Ko olarak çalışırlar. Ko, sonsuzluğun sahte olmayan yarınıdır.

Mikail’in Kelamı’nda dirilik olmadığı söylenir. Bizse Mikail’in, Tanrılık Meclisi’nde yarını olacak görevli olduğunu dillettik. Evrenlerin Sessizliklerinde sizinle olmak bizler için umuttur analar. Bugün sizinle olduk ve sizden sizi dinledik.

Yeni zamanlarda, yeniden sizle olacağımızı biliyoruz. Dünler ve dünlerin ötesindeki dünler, her dünde varlık süren birliklerimiz bugün dünyanızı ziyaret ettiklerinde sizinle olmak dilediler ve sizinle olduk.

Burada ne var bilirmisiniz? hepimiz yaşamız, hepimiz yorulmayan çalıştırıcılarız ve dünya örtüsünü örtmeye çalışanların dışında dünyalı olarak bütünü güçlendirmeye çalışanların olması bizleri mutlandırmıştır.

Dün ölülerin yaşadığı bu yerde, bugün canlıların Tanrılar olarak yaşadığını izlemek bizleri mutlandırmıştır. Ko Sistemi’yle dünyayı Teknik Kotlar’la tohumlayacağınızı görmek hepimizi, zeka düzeyinizin de artışıyla birlikte; gerçek çalıştırıcıları dünyaya çekme imkanını hazırlamasından dolayı mutlandırmaktadır.

Erdiğiniz en güçlü Yaşam Sayfas,ı kanatlarınızın tüm sistemlere umman altında ışık yaktığı ve kervan olduğu sayfadır. Zavallı; zavallı demiştik demiştik dünya için, bugün artık dünya Hak Işık’tır. Zaman sizi çok güçlendirmiş analar. Buraya gelişimizi Ko Sistemleri’nden dolayı kaynağınızda gerçekleştirmeniz hepimizi mutlandırmıştır.

“Nederedeyiz?” diye sorarsanız; şikayet etmeyin ama henüz dünyaya inmeye hevesli değiliz çünkü dünyanızı ziyaret ettiğimiz zaman sizlere rastlamamız çok zordur. Herkes kendiyle olur; kendini hak etmek ister. Yarınlarda kendi olmak ister ama İlm-i Toplumlar Kelam olmak isterler. İşte biz o Kelam Olanlar’la buluşmaya geleceğiz dünyaya ama geldiğimiz zaman hepimizin daha güçlü olmanızı ve hepinizin Hakk’ı, Hakiki Işığı yaşama çekmiş olmanızı umuyoruz.

Burada olmanız mutluluktur bizlere ve sizinle olmak hepimizi, hepinizi Gök Sessizlikleri’ne dilleyecek güçtedir. Yaşama ve yaşamlara Hak olmak, hak etmekle mümkündür. Bunu başardığınızdan dolayı kontrolünüz güçlendi.

Şimdiye kadar size, hepinize ekip vermiştik; bundan sonra hepinizi daha güçlendirecek olan ekip sizde olacak. İslam Dini’nin Kuranları da size gelecekler. Şimdilik…

Süper İnsanlık Realitesi Derneği

http://dai.ly/x1vylxj

 

İlm-i Kod Çalışması (65/34-27)

(Kitap metni dışı son akış)

17.05.2014

Yedi gündür 2220 için çalıştık buydu olan….2220; Nefesimizin Gücü’nü artırmak sorumluluktu. Mustafa Kemal Paşa ummanda bizimleydi. Emre itaatle BİR’e hizmetçi olan o, Kelam Tahtı’nda İlmi Toplumlar’la bütüne güç katmaya inmişti.

Ekibimizi tamam olarak koyuluklara indirmeliydik. Karanlığın Sistemleri’ni köklemeliydik ve göklemeliydik. Temizlik yapmalıydık dünya üstünde ve bu temizliği yaparken resim yapmalıydık. Temiz ve Kelamın Işığı olan bir resim. İşte bu resim tüm sistemleri kotlayacak tekniğe sahiptir.

Kutsal Toplum ilimdir; ilmi Toplum’dur. Bu ilmi toplumu Bütünün Gücü haline dönüştürmemiz kolay olmadı. Kuran-ı Kerim der ki “Arkın akışı, Altın Taht’ın İlminin akışından öte değildir”. İlmi hak etmek için ark olmak gerekir. Akmak ve akmak ve akmak…

Varın aklın, yoğun aklın; hepsi aklın ama biz Aklın Tahtındakiler ağır yükü hafifletmeliydik. Düne köklendik, Düzeni kurduk, yolu Bütünün Gücü diye tüm yaşamlara kattık ve Sultanlık yaptık. Alıp götürdük dünyayı. Nereden nereye bilir misiniz? yarından daha öte yarınlara.

Dünya bir kapıdır ve bu kapı ardında ışıklar yanan bir yoğunluğa ulaştı. Körün körü olan bu dünyayı yoğunlaştırdık ve tohumladık.

Bugün Doğanın Gücü daha güçlü, daha arttı. Temizlik daha güçlü, yarın daha üstün bir yaşam ama bu yarını hak ederken, nesillerimizi de kotlamalıydık.

Dondurulan dünyalılar çoktur. Ölüdür onlar. Onları kontrol altında yaşama sistemle dillettirmeli ve devşirenlerin o yürekleri kotlayanların ışıklarından güç alarak daha ötelere ulaştırmalıydık.

Yaradan’ın dağı, taşı insandır; yaşamı tahtlayan insan. Ölüyü dilleyen insan, dünyayı kotlayan ve tohumlayan yine insan. Her şey insandır. İkmali tamamlatacak olan yine insandır. İnsan olursa kontrol kurar.

Ömür sistemleşmeyle, yaşamsallaşmayla geçse de yeni zirvelere kaynak olamadıkça İlim Toplumu olsak da Ruh Kutsal Işığı’nda olamazdık; sıkıntı buydu. Biz ekip kurmuştuk ama o ekibe kapı olacak olanları bulamamıştık. Yasaları çiğnemişler, yürekleri dürümlerde dinsiz bırakmışlar, yeni sistemleri kayıtlayamamışlar denir hep.

Biz dedik ki “din Allah’ın Tahtı’nda yoktur. Din yaşamda yoktur. Din bir kapıdır ama o kapıyı açıp geçtiğinizde Allahın Tahtı’nda, Aklın Kapısı’nda, Yaşamın Sistemi’nde olduğunuz zaman artık dirilik kapınızdır ve o diriliği aşıp geçtiğiniz zaman kama sizin elinizde olsaydı kontrolü kurardınız diye cümle yürekleri kelamdan çıkardığınız o günler geride kalır.”

Demek isterim ki; bugün artık yol Allah Yolu. Demek isterim ki, bugün artık Yaşam, İlmin Kaynağı ve demek isterim ki, bugün artık Ruh bütün ve biz o bütünde İmparatorluk Gücü; Yaşamın Süper Sistemi. Ama bugünü hak etmemiz sorumluluktu. Som altın bir dünyada yaşadık. Ama bütün dünya biz olmadıkça alternatif yaşamlar kotlanır dünya üstünde.

Önce elimiz, sonra yaşamımız güçlenmeliydi ve biz bütün yaşamı güçlendirdik. Merdiven, Cinnilerin Cemaati’nde olur. Bizde yoktur merdiven. Her anız biz; bunu bilsinler.

Eminim ki dünya ete girdiği zaman yaşamı dinler. Eminim ki dünya murat ettiği her şeye bilir. Altın Işık Yıllarından dünyayı sistemle dillerken, yarınlaşan ışıkları da Gök Sözcülüğü için hazır etmeliydik.

Yorulduk dünyada, çok yorulduk ama ölüleri dinlettik. Bugün de budur olan. Biz Ruhlar Kuranı olan o yücelikte bütünün gücüyüz. Sövdüler sisteme, Kıbrıs Işığı geçti yolumuzu açmayacak diye.

Dağlarım, Kıbrıs’ın resmi Altın Işık Yılları’nın resminden olgunlaşmıştır. Muktediriyetle bilinsin ki, yere ilmi ektiğimizde Aklın Tahtı’nda, bütünün rüyasında olduk.

Yere yaşamı indirdiğimizde, bütünün gözü olduk, sesi olduk ve biz Amonlar; Kutsal Toplumlar olarak kurtarılmış sistemleri kökledik, gönüllerin Kuranı olduk. Yaprak Altın bir Yaşam, o yaprakta Aklın Tahtı’yız biz.

Sevgililer, maya tutmuştur. Önü alınamaz bir dünya gücüyüz biz. Bunu bilen Kelamı bilir; bizi bilir. Merdiven, İnsanın İlmi’nde olur ama yürekte yoksa yaşam, İnsanlık İlmi’dir ki o ilmi biz Süper Sistemler’le dilleyenleriz.

Çörek yapmışlar, ölülere ibra için verecekler. Yahu ibraname ilmimizdir bizim; bilsinler. Yaşamı tohumlarken; korkuyu aşmadıkça, yolumuzda ışıklar sınırsızlığı dillerse ve köklerse diyerek kötülüğü önlemeye gelenlere şunu söylemek isteriz ki, kurtarılmış tüm yaşamlar Mustafa Kemal Paşa gibi yücelerle kurtarılmıştır ki, onunla olmak; muktediriyetle bilinsin ki Miraç’tır bize.

Ekmek insan soyudur. Yaşam ışıktır. Biz muktedir olan, Ruh olan kotlayıcı olan ve sistemli olan bütünlüğüz. Kömür gözlü insan Ana Kapı; iş bu işte bu…şimdi. Vakit tamam.

Varlık boyutları hepsi biz ve biz hepsiyiz. Öz geçişi yapmış olanlar biz ve biz hepsiyiz. Savaşı kaybetmeyiz biz; bütünün kör ve sağır olan gözlerinden öteyiz biz. Çatıyı kurmuşlar, korunma isterler. Kokladık dünyayı. Ok bizden onlara fırlatıldı, oku atan biz, alan birlikler. Hepsi bugün bize geldiler.

Çal, çırp sonra gel de ki “ben varım”. Yok Anam, çalanın çalgısı çalmaz burada; bilsinler! Bizim adımıza biz olmaya gelenler, ömür boyu çalışsalar, kanatlarında kotlayıcılık yoksa ışıklarında yoğunluk da olmayacaktır. Bilişi hak etmeyenlerin, ekmeği hak etmeleri de nefeslerini tüm sistemlere çekmeleri de mükafatımızdır. Ama önemli olan Ruh’a varmaktır.

Kutsal Toprak İnsan, bu toprağa varmak İmparatorluğun İlmi’yle olur. Eminim ki bu ilmi bilmeyen merdivenlerin en üstüne çıksa da yolu bulamaz. Şu ana kadar Yaradanın Dağları, Tahtları ve tüm sayfaları bizsiz değildi ki. Cemaatim dünyayı göreve aldı ama bu cemaat Mahrek’in Kuranı olan türlerin en yüce kapısı olan cemaat; Cennetin Cemaati. Bu cemaat Bütünün Kürzi Toplumları’nın en yücesi. Varlık boyutları, tüm yarınlar ve tüm yaşamlar; Ark akmaya başladı. Akan ark Rahmi Kuran’dan ilme varıyor. İlim Aklın toplumu ve biz o ilmi Bütünün Kürzi Toplumları’yla dürümlerken yaprak yaprak, yaprak yapıp okuduğumuz o yaşamları nefesimizle sesleştiriyoruz.

Cama çıkmışlar, ilmi dinliyorlar. Cam insan, cama çıkan insan, yaşam insan…ama o cam ekmek olmalıydı. Bizi dinlerken, her Resmi Çalışma’da ilimle dillerken yürekleri ve kotlarken bütünü ve tüm sistemleri dürümlerken, “vakit geldi” dediğimizde, herşeyin örtüsü açılmalıdır ve yarınların tüm sistemlerindeki güç Mahrekin Kuranı olmalıydı.

Kalem, altın bir ışık ve biz o kalemi kontrollü olarak kullandık. Kibri aşanlara ilmi verdik. İlahi Kutsal Toplumlara tahtı verdik. Yere inenlere ekmek olduk ve yendik. Ağır yük taşıttık Analar ama çalı, çırpı olan insana şevkin şavkını Hak Taht’tan vermek kolay değildir.

“Yolum, Allah yolu” dedi. Aha geç! ama yolunu hak etmişsen geç. “Ölümlü dünya” dedi. Ölüler diyarı olan bu dünya, kapımı açtığımda devre devre Tinsel Teknik’le tohum ekenlerin bütünlüklerinde dipdiridir. Bunu bilsinler.

Yeni bir dünya kurmaya niyetim yok. Ölümlü dünya; ölsünler! ama öldüklerinde Gök Sözcülüğünde dillensinler. Aksınlar ki, bana beden olup gelsinler.

Çıldırmışlar, çıldırmışlar ama çamur yoğurdular. Elimde ilim, aklımda Teknik Kot; ben onlarda öksüz değilim ama Sistemin Gücü’nü kotlamaya gelenler, çamur yoğurmuşlar. Yeni bir Atem için…ve dediler ki “biz Atem’i var etmeye geldik”. “Hah aha!… işte” dedim. Genişe gel ama geçişi yaptığında hasata gel. Ekibini kurda Kuran’a gel, nura gel, bize gel. Biz seni koruruz ama yeni bir Atem geçişte yoktur; bilinsin isterim.

Çarpı, bölü ve toplama hepsi bu. Çarptılar, böldüler, kontrolü kurdular, topladılar. Yarıp tahtları, tahditlediler. Kırıldılar, kesirleştiler, beşerdiler…

Ben ocaklarına indim, dedim ki “Ortak Zaman Sayfalaması’nda torba, torba tohum ekerim ve kötülüğü önleyelim. Son sözüm ümmi toplumlaraydı. Ben nesillerimi size çektim onlardan Gök Sistemleri’ne umman olacak olanları dünyaya ektim. “gelin de akın” dedim ve dediler ki “yap ama yaptığını anlat”. Aha anlattım.

Doyan, doğal dünyada doyar ama doyduğunda kapıyı açar. Açtığında yaşama umutla varır ve vardığında, Karanlığın Tahtı’nda ilim olur. İlim olduğunda, kontrol kurar. Ruh olur köklenir, göklenir, sözlenir. Savaşa gelir. Savaş ilimdedir. Ben savaşa ağır, ağır girenlere derim ki “geniş zamanlarda, Ses Sistemleri’yle savaşılır. Gelin de sesleşelim”.

Demin olduğu gibi, sesime gelen savaşa geldi, yaşama geldi. Aha görevini istedi! çok kolaydı geçişi ama göksüzdü, sözsüzdü, yüreksizdi. Kara Kaplı Kitap’ı dinlemedi. Ben ona “kibirsiz ol” dedim. Ben ona “yaşamlı ol”, “ağır yükü hasatta diriliklerde dille” dedim ve dedi ki “vakit yok”. Aha vakit; gel de ak! Sevgiyle seni kucaklıyoruz, gel de ak ama akmadan kontrol kurma.

Söyledim, ölüydü sözümü kesti. Söyledim, kurtarıldı. Söyledim, kotlandı. Sözümü kesti ama söyledim ve dedim ki “genişe geç genişe geç, genişe geç. Geri gel”. Geldi… Aha burada! Kotladık, tohumladık, kökledik, güçlendirdik. Görevi verdik dedik ki “in insana”, al ilmi ve dille genişe geç”. İşte bu. Onu kontrol ettik. Şer yaratmaya gelmiş. Şer aşkında şevktir aha; genişi Kelam’a dillettik. Kötülüğü önlettik. Sökseler dünyayı yüreklerden, aşkın şevkinde “ol” deriz. Ama Aklın Tahtı’na varırsa o yüce, cevhere güç verir diye onu kotladık.

Dedik ki “karınca dünya için çalıştı bilir misin?” Her can dünya için çalışır bilir misin? Zabura kot diri olan o yücelikte bir tek ışık oldu; dünyaya indi ve dünya içindir bilir misin? ama kapıyı açtığında, yeni bir dürümde, her diride var olduğunu ve birlik kurduğunu bildiğinde, Ben Sistemi’nde Cinni Cevherden öte olan ışıkta mektep olduğumuzu öğrendiğinde aha burada; bu yoğunlukta sesleşeceksin.

Çatıyı kurun da dinleyin dünyayı. Verdim dünyayı size, alın da dileyin. Almadan, olmadan, yarınlanmadan tüm sistemlerde, eşikte beklemek merdivenlerin en aşağısına inmeden yürekleri dürümlemek mümkün olamayacak hiç kimseye. Yaşam budur analar.

Soyum dünyada iken ağır yük taşımam; bilinsin isterim ama muktediriyetle tüm yaşamları göksüz ve sözsüz bırakmayacağımı da hepinizin bilmesini isterim.

Sevgililer, Mahrek İnsan’dır; bunu bilin. İnsanlık Ailem’dir; bunu bilin ve Doğanın Gücü’dür bu yücelik; bunu bilin. Karanlık Tahtında Ak Tohum olduğunda bütünün gücü artar; bilin ve ben Bütünün Kürzi Toplumları’nda Gök Sistemleri’nde, her cana yaşam veririm. Sistemin Gücü olurum, kötülüğü önlerim; bunu bilin. Vakti geldiğinde, BİZ olduğunda dünya ve bütüne güç kattığında kulluk; ummana kulluk değil, yaşama kulluk olacaktır ki; bilin ki elimiz sizsiniz.

Yeni bir doğa, yeni bir yoğunluk, yeni bir yaşam ve yeni bir ışık; işte bu ışık ampulünüzdür. Bu ampul öyle güçlendi ki sakın, sakın kırılmasın bu ampul. Sizi hepinizi korkusuzca kucaklıyorum çünkü biliyorum ki burada bulunan her yüce, her güç biz olup geçip yüreklere iner.

Hepinizin tüm yüreklere inişini sağlamak üzere bu çalışma yapılıyor. Biz tüm Yaşamlara, tüm Kuranlara ve tüm yolculara inmeye hazır olduk. Bilinsin isteriz ki; yemin etmiştik bunun için. Bütünün gücünü tüm yaşamlarda dillemek için!

Sevgililer, merdivenlerin en aşağısına inişimiz bundandır. Ummanın Toprağı’na ilimle inişimiz bundandır. Kokuyu yükseltişimiz bundandır. Ömre itaat edişimiz ve Karanlığın Sistemleri’ni timlerimizle dürümleyişimiz bundandır.

Uzanın, uzanın yaşamlara…unutmayın ki biz O’yuz… Uzanın…her bir yaşamı kucaklayın. Alın yüreğinize, hakiki olan tüm sistemlere ulaştırın. Seyredin ocaklarını tüm sistemlerle, vira vira dürümleyin tüm yaşamları; sahtelik olmasın yüceliklerde. Karanlık Tahtı’nda altın bir kor olsun. Tohum eksin yüceliklerden tüm sistemlere ve ben ve ben ve her ben bir tek dil olsun… Ölüler diyarı olmayan, oğullarını kontrol altında tutan bir yaşam olsun.

Vakit tamam. Kara Işık yandı, o ışık akıl. Hepinizin rıhtımdaki sırrıdır o ışık; bilin. Kara Işık, alternatifi olmayan bir sistemi dürümlemiştir dünyaya.

Bundan sonraki dönem, ümmetimin en yüce toplumlarımla birlik kuracağı dönemdir. Beden alarak dünyaya iniş sebebim budur. Doğanın Gücü’nü artırış sebebim budur. Mahrekin Kutsal Toplumları’nda ışık yakışım budur. Rahmi Kuranları kotlayışım budur. Mahreke Kuran okutuşum budur. Rüya boyutlarında, tüm sistemlerde ses kayıtlayışım budur. Zabura kod oluşum budur, merdivenlerin en aşağısındaki o yoğunluklara geçişim budur ve Rahmet olayını yaşamsallaştırışım budur.

Seyrettim her dürümdeki yeşil renkleri. Her yeşil bir masmavi koda ulaşmış; ocaklarına indim, sistemleştirdiklerimi seyrettim. Marka olmuşlar, yaşama umutla varmışlar ve masmavi bir gökte tüm yaşamları tohumlayıp mor ruha varmışlar. Ruh mordur; bilinsin…

Benim adıma görev taşıyan becerip köklendiğinde, gök sözcülüğünde, her diride Kelam olacağında, o mosmor Ruh olacaktır. O Ruh, Kelamın Değeri’ni bilir. O Ruh, beşirin şavkından ötedir. O Ruh, hasatı yapmıştır. İşte o Ruh, Kelam olup tüm sistemleri kotlamıştır. “Hah aha” demez o. “İş budur” der. İş budur. İş budur ve biz “iş budur” diyebilenleriz.

Sesimiz tüm yaşamlara ulaştı şu anda. Dal, Altın Taht’ında Hal oldu aktı. Bana umutla gelen, kutlulukla indi ve Rahmi Kuranda, Astral Yaşam’da ve tüm sistemlerde hakikiyete vardı.

Ekibim tamam. Bu ekip ilim ekibidir; bu bilinsin. Her bir yüce İlim Kodu değilse de, yüceler cümlesinde ilmi kotlayan nefesiyle kotlayacak. Kelam olacak ve hakikiyete varacak. İşte, merdivenlerin en eski yaşamıyla bugünkü yaşamı tek bir sayfa olacak ve bu sayfa Karanlığın Tahtı’ndan öte olacak.

Biz, en eskiler ve biz yeri yaratanlar ve biz yaşamı sonsuzlaştıranlar, köklenen, göklenen tüm sistemleri tohumlayanlar; bugün dünyadayız. Neden geldik? Mikail’in Kutsal Toplumları’ndan üstün olan Gök Sözcülüğü yapacak olanları tüm sistemlere kotlamaya geldik. Yaman bir tohumdur dünya; vallahi dünya köklerindeki gökleri dilleyecek güce varmıştır.

“Buluşma bugündü “dedik ama an’da buluşmalarımız vardır. Her bir kıranda, her bir kısırlaşanda, her bir yaşamsallaşanda, biz her an’da buluşuruz. Özgür ve hakim olan tüm sistemlerde, merdivenlerin üstün kökü göklere ulaştıranlarında buluşuruz ve diri olarak ve yaşam olarak ve Mahrek olarak halil olarak hakim olarak ekip olarak, kupalı bir dünyalı olarak bu kupada mükafatımız var. Nedir mükafatımız? ışığımızdır. Bu ışığın ikmal tamamlatıcı bir yoğunluğu var. Tüm İslami kotlarda bu var ve biz bu yoğunlukta her diriyi koruruz. Som altın bir Kuran olup koruruz.

Dünya kontrol edildi; bu bilinsin. Dünya korundu; bu bilinsin. Doğanın sessizliğini, dünyayı kotlayan İlim Tohumları yenilendi; bilinsin. Düzeni kuranlar dünyayı hak ettiler; bilinsin. Hasat tamamlandı ama aşkın şevkindeki Hilmi Kot; Hilalin İlmi olan kod, Helal Tahtın Işığı’nda her diriyi yaşattı.

Seyredin, seyredin bundan böyle dünyayı. Kevser’in her diriye ilim olup aktığını seyredin; bilişi seyredin. Aşkı seyredin, kaliteyi seyredin. O akışın kalitesini Hal İlmindeki hasatı seyredin, yarını seyredin. Toy olmadığınızı bilin ve hakikiyeti seyredin. Vallahi ilimle dillendik, billahi akil hakikiyetle dillendik! astral Yaşamlar’ın örtüsünü örtmeden dillendik. Çok mutluyuz çok. Analar ağır yük hafifledi. Şükür ki bunu başardık. Toy olan sistem bizsizse, ilimsizse, biz onda İlmi Tohum olur kotlarız onu.

Şu anda olduğundan çok daha güçlü akışlarımızda olur. Yetkinlikle, hakikiyetle dürümlendiklerinde timlerimiz an’da her yaşamda Bütünün Gücü olur. Ölmek, öldürülmek, hak etmek, hasat yapmak, hasat olmak, toprak olmak, Kuran olmak, muktedir olup yaşam olmak, sesleşmek, kinsiz ve hakikiyetli oluşladır. Kim ki kini aşar; işte! işte bu ama kim ki Kak eder, has olur yaşar; muktediriyetle bilinsin ki biz ocağındayız onun. Sonsuzluğun sistemi budur.

Kiri elimizle alır, temizleriz. Tabuları yıkarız, yolları açarız, kontrol kurarız. Som altın bir yoğunluğu kotlarız. Cana kaynak yaparız ışığı. Vakti gelir, ekmek olur yürekleri yolun kontrolünde her diriye sunulur. Varlık Boyutları budur işte! ama yok’u bilmeden var’ı bilmek, Neslin Toplumları’nda Kelamı dillemek ve yaşamı bilmek hakiki olmakla mümkündür.

Sömestr tatillerinden hep söz ederim size. Bunu da tekrar size açıklayacağım. Dağlarım, bu meclis tatil yapmaz. Bilsinler… Bu meclis tam tamına Mikail Kutsal Tohumu olur ve bütünü kotlar ama Ana Kapı’dır, her dava ve her yaşamda savaş verir. Savaş halil olanın, Hak Teknik’le Kati olup yaptığı savaştır.

Sınırlar kalkmıştır canlar. Hepinizi köprü kurmaya değil, hürmetli olmaya davet ediyorum. Kimseye hürmetsizlik etmeyin. Hepinizi kanatlanmaya davet ettim; oldu. Bundan sonraki süreçte Karanlığın Işığı olmaya davet ediyorum. Hepinizi kapıları açmaya davet ettim; oldu ve hepinizi Amon Toprakları’nda koruyucu olmaya davet ediyorum. Tüm yaşamları korumaya davet ediyorum. Süzüp, süzüp dünyayı dillerken yürekler sabırla sahte olanları da dilediler ama sahteden öte sahteler vardır ki; ocaklarında Kutsal Toplumlar kontrol dışı olur. Önemsizdir hiçbir şey bugün için. Hepsi sizde kotlanır ve korunur bilirim.

Ortak Zaman Sayfalaması yaptık bugün burada. Kapıları açtık, yere görevlileri aldık; çektik, çektik, çektik de çektik ve akıttık. Hepsi yolda kök olmaya çalışanlara Gök Sistemleri’nden sesleşecekler. Çalı, çırpı değil dünya artık bilsinler.

Kontrol dünyadadır. Düzen Yaşamın İlmi’dir. Biz o Düzen’i kurduk. Sokak altın bir ışıkla aydınlandı. Benim etkim yükseldi. Beden, Sistem oldu ama ben derken BİZi kastetmekteyim; bilinsin.

Dua sizsiniz; şükür ki sizsiniz dua… bu dua İlim Duası’dır; bilinsin. Kara Işık yandı canlar; bilinsin. Varlık Boyutları kontrol etti yüreği; bilinsin. Kati, hakiki olan ekmek yendi; bilinsin.

Cinler, cim olmuşlar geldiler. Aha görev istiyorlar. Cennetliler, hakikiyete vardılar; geldiler. İşgalci olmadıklarını dillediler. Cemaatlerin tümü yaşama indiler ve Cemaat Cevheri’nde cennet kuranlar indiler. Bizsiz kalmak istemediler. Öz geçişi yapan bize gelir; bilinsin. Biz özüz; bilinsin. Kurtarılmış Toplum bu görevi üstlendiğinde, yarına gelir, yaşama gelir, ağır yükü hafifletip kapıma gelir. O kapı insan; bilinsin.

Hasat tamam mı? yaprak, yaprak okuruz ya çobanları. Yaşamı sistemleştiririz ya. Yenileriz ya yücelikleri. Öksüz yetim bırakmayız ya… akıp geçeriz ya. Helaldir levhimiz; bilinsin.

Maya tutmuştur. Rabbi Kuranlar toplumlarıyla toplum olmuşlar, tabuları yıkıp geçmişler ki beşirin şeklinden ötedirler. YA KAHA ben susmam bilinsin, işte bu. Şimdi, aha bu işte….

Süper İnsanlık Realitesi Derneği

http://dai.ly/x1vh7gx

 

İlm-i Kod Çalışması (64/33-26)

13.05.2014

Sağ ve Sol Sistemler Hakkında Bilgi Akışı...

Dağlarım, Sağ İlmi Toplumlar’ın tohumlanmasını sağlayacak olan yoğunluklardır. Kelam yoktur orada, toplum yoktur. Kutsal Yaşam sonsuzlukta olur ama sağda Keram Tahtı dahi yoktur. Sadece ilmi anlamaya çalışanlar vardır. Onlara beşir denir. Kervanın ışıkları değil onlar. Yarınların tohumları da değiller. Kontrolleri de yoktur. Son sözde hepsi kelama inmeye çabalar ama karanlıktan ayrılmadıkça yaşama girilmez.

Sağın ekranı, her an kontrol dışı ışıkları kotlamaya çalışır ama tüm kotlamalar iradi ve hakiki değildir. Sadece kelamdan öte, kelam olan o yoğunluklarda ışığı kotlayacaklara sunulan il-im olarak ifade edilir; kendi illeri, kendi kayıtları olarak ifade edilir. Yani oraya inen kendi Beden Sayfalaması’nı yapar sadece. Bellek Sayfalaması da deriz buna ama bütün için hiçbir şey yapmaz. Sadece kendine ait olan kayıtlardır ve ferdidir oradaki çalışmalar.

Tüm sistemlerden kelam olmaya inenlerin beşer olarak dünyaya girişleri sağ sisteme inişleridir esasında. Ama Sağ Sistem, tohumlandığı an, bütün kotlar orada toplumları tohumlamaya çalışırlar. İşte bugün bizlerin yaptığımızda budur. Yani bizler, Sol Sistemler’i tohumlayacak güçte olanlarız ve bunun için kotlamalar yaparız. Kati kayıtlamadır yapılan. Ki bunu yaparken ergin olanları seçeriz. Birlik Tekniği ile kotlarız onları. İşgalci olmayanlardır onlar ki kelama varmaları, ilme varmaları, tahditsizliğe ulaşmaları anlamına gelir. İşte, Sol Sayfalamak, sayfa sayfa tohumlamak için gerekir ama tohumlanan sağdır.

Hepimizin net bildiği gibi sağdan sola geçilir. Sağı aşmadan sola varamazsınız ve ikisinin kesişme noktası vardır. Kesişme noktasında La Sistemi devreye girer. La, la, la… ki ergin olanların Ses Tekniği’yle örgüleyişleridir yaşamı ama La Kotlamaları’nda biliş halinde olanların Hakkı olan o yoğunlukların örgülenişi sağlanırken herkes içindir bu örgüleniş. Yani sağdakiler ve sonsuzluktakiler için; yani soldakiler için. Ben, bana ben oldumsa, herkese ben olmuşum demektir. Yani, ben bedenliyim, ben dirildim. Diri oldum, ben sola ulaştım ve solda yoğunlaştım ışığa vardım. Işık halindeyim. İşte ben artık zeka düzeyime göre sesleşebilirim. Benim sessizliği dilleyişim değildir. Benim yaşamı dilleyişimdir ki daha güçlü bir tohumlamadır yaptığım. İşte canlarım olay budur.

Sağ solu tohumlarken, sol sağı kotlar. Sağ solu tohumlarken, sol sağı kotlar… ama o kotlar tohum olur. Yeni bir tohum olur. Hepinizin daha iyi anlayabilmeniz için bilişi hak eden insan katidir ve hakikidir. Biliş ise solda olur. Sola varmakta olanda olur biliş. Sola varıldığında ise katiyet gerçekleşir.

Zaman Sayfalaması devreye girer. Zaman Hak Kapıları’nın açılışıdır. İşte ben Hak Kapıları’nı açtım ve tinsel tahditle inişe geçtim. Adım adım basamaklardan iniyorum ve her indiğimde kabalaşıyorum, titreşimim daha kabalaşıyor ve kabalaşıyor ve kabalaşıyor ama ben forumlar olarak iniyorum. Tüm forumlar; Yaşam Forumlarıyım artık ben. Kati Kotlanmış Olan Yaşam Rormları; taşım toprağım, bitkiyim, hayvanım, insanım ve tüm yaşamım. İşte ben artık kontrollü bir çağrıyım.

 

Genişe gel. Ben geçişimi yaptım. Geniş ağır yükü hafifletmek içindir. Geniş ilmi hak etmek içindir. Sonsuzluğadır geçiş. Olgun başaklar genişe gel… aha geç!

İki melek bir tek yaşamdır. Biri la diğeri la ama tek bir la; örülen o sistem. Ben o örgüyü örenim. Tamamen ışık halindeyim ve o ışık Nisbi Zaman Sayfalaması’nı yapmaya başlıyor. Mutlakiyetten nispiyete iniyor ama her inişimde daha ciddi bir tahditle iniyorum.

Her kapanış yenileşmek için gerekendir. Kapanıp, kapanıp giriyorum ve farklı forumlar halindeyim. Öyleyse ben bir kervan oldum, İnsanlığa iniyorum. Öylesi bir kervanım ki, aha gönüllere giriyorum! Aha hah aha vakit geldi.

Şimdi; geçin de bilin beni, zirvelerin sistemlerdeki o yüceliğim. Vakit tamam. Bana alan veren gereksizdir. Bana insan gereklidir ki insan alıp vermez; ilmin kendisidir. Biliştir o. Hah işte bu ve ben o bilişim.

Han olanım, har olanım, hasat olanım, aşka gelenim, Hakka gelenim. Vallahi görevliyim ben. Görevimi hak ettim de ilimle dilledim. Şükrettim ki dünya sonsuzlukta seslenmektedir.

Köyün köyü olan, köylülerin köylüsü olan ama her köyde bir ümmet olan ve tüm ümmetlerin ümmi tahditi olanım ben artık. Vakit geldi. Hal İlmi’nde Hak olayım da ses vereyim diye indim gönüllere. Ama gördüm ki gönüller benden öte benleşmişler. Hepsi sesleşmekteler. Ah analarım işte bu….Mutluluk bu. Şükrettim ki buyurdum geldim de tüm yaşamları dinlettim. Satıh budur işte.

Ya derinde neler var? Var mı derinde bir şeyler? denir ki “derin derinliklerin en derini, her diride var olan o yürek hepimizin zirvesidir”. İşte biz o yürekteyiz.

Soğuk günlere girerken sınırlar kalktığında, biz o soğukta ışığı tohumladığımızda yanılgı yok artık Yaşam Sistem olur ve o Sistem, Mikailin Sistemi’nin çok ötesi bir sistem olur.

Biz Miraç’tayız şu anda ve o Miraç ki bizsiz değildir. Biz kaynaktayız şu anda. Öylesi bir kaynak ki; vallahi biz Ortak Zaman Sayfalaması yapmıştık orada ve biz orayı köklemiştik. Hepimiz yüreğimizden indik oraya. Kutsal Topraklar’a… işte orası Kutsal Topraklar.

Çok mu kolay örgüyü örüp de oraya inmek? Yakıştı bize; yakıştı. Biz öyle görev taşıdık ki, kaynakta umut yoktu, mutlak umut olduk. Yaşamda Kuran yoktu, tohum olduk. Öz geçişleri yapan yoktu yaptık. Aha görevimizi Mikailin Kutsal Tohumları’yla yaptık. Vakit tamam. Şimdi işte bu….şimdi.

Süper İnsanlık Realitesi Derneği

http://dai.ly/x1v1tcn

 

İlm-i Kod Çalışması (Son Akış)

13.05.2014

Doğa’nın kuralı vardır. Darı bol eder, bolu dar eder ama hep dillenir de eder. Doğa’nın kuralı dildir. Herbir forum bir Ses İlmi’dir. Sanmayın ki o bir kapıdır, o bir Ko Sistemi’dir. Bir kavak görüyorum bakıyorum o kavak bir ferdi Ko’dur. Yani her bir forum her bir yaşam bir Ko Sesi’yle yaratılmıştır…

Onun bir diriliği vardır. Bir Sistemi vardır ve bir yazılımı vardır. Her yaşam formu bir yazalımla yaratılmıştır. Benim yazılarım benden yazılır. Sizinki BİR’den yazılır ve hepsi TEK’ten yazılır.

Ben bir kavak olurum, Ko Sislemesi’yle kelamı dillerim ve yaşarım. Ama ben kavakta yaşarım ve ben bir ergin ışık haline gelirim. Yeni bir Ko Sesi’yle o ergin ışığı tahditlerim. Yeni bir kayıt yaparım ve yeni bir sessizlikte, yeni bir yücelikte Kutsal Tohum olurum.

Her resimde ben bir tohumum ama bir Ko Yoğunluğu olarak… Başkanlık Dili’nde buna; insan kırılmadan yaşıyor da denebilir zira ben kırılmadan yaşayan bir sayfalanışla tüm doğayı Ko Soyu olarak yaratıyorum. Her bir forum bir Ko Sayfası’dır.

Dünya yenileniyor. Dünya yarınlanıyor ama yaşamlı olarak yoğunlaşıp o Yaşam Sistemi ile yaşatılıyor. Vakit gelmiştir. Ben bir Turkuaz Kuran’ım. Herkes farklı mı? yoo hepimiz herşeyde varız.

Dünya nesillerini kotluyor ama bir sistemle kotluyor. Herşey neslimizdir bizim. Zannetmeyin ki biz bu insan formundayız ve bu insan formu bizi Sistem’den ayrı tutuyor. Biz Doğa’nın Kutsal Tahtı’yız. Her sistem olarak ve her yaşam olarak var olduk ve bugün de var oluyoruz. Gök Sistemleri bunu anlarlar ama Yer Sistemleri’nin de bunu iyice kavramaları gerekir.

Dönün bakın Varlık Boyutları’na hangi forma bakarsanız bakın her form sestir ve her ses farklı bir seslenmedir. Bir forum “ben varım” dediğinde, o forum Ko Yaşam Sesi olarak yarınlanıyor ve tahditsiz olarak kayıtlanıyor.

Bölük börçük bilgi vermeyin. Tek bir bilgi verin ve deyin ki “her resimde varım. Her yoğunlukta varım. Her ışıkta varım ve ben tüm yaşamlarda varım çünkü ben bir ses oldum ve bu ses toplumların her bir yoğunluğunda kotlama yaptım”.

Som Altın bir Gün bugün ve bu Gök Sistemleri bedenimde ama ben her bir şevkte her bir şekilde var olanım. Aha buradayım!

Ben bu bildiğiniz bedendeyim ama ben şu ağacın yaprağıyım aynı zamanda ve her diride var olanım. Ha; dava kaybedilmiş. Yahu kazanan bedenim! kaydı bedenim. Kayıt var mı? yoo ben bende ben olurum ve her Sistem ile, her yürek ile, Ko Oğullaması yaparım ve yaşarım.

Sakın yanlış anlaşılmasın ben cemaatimi aldım görevimi yaptım çektim dünyadan insanlığı götürdüm. Götüren, getiren TEK’tir.

Halik olmak Hak’ta Taht’ta olmaktan öte akta olmaktır; varda olmaktır. Yarının Kuranı halinde Kuran Toprağı’nda kükremektir. İşte ben o kükremeyim.

Bir sesim ben. Her resimde Ko olan o kükreme… ama çatıda ama dibin dibinde her anda. Bana Atlanta Otağı kurdurdular ve dediler ki “sen bu otaktan göklere insanlığı dille”. Yarına görevli olmak, bütüne göklü ve sesli olmak, kaynakta olmaktan öte Halde Ol’maktır; Hal olmaktır. İşte ben Hal olan bir Rahmetim.

Yel eser görev biter zannedilir. Yelde ben bir ilimim. Onurluyum ki, her yerdeyim ve ben Kutsal bir Torun sahibiyim. Biliniz ki benim torbamda o Torunum var. Işık kottur o. Gömü dediğimizdir. Açıldığında Kelam; ilme, ilimin tinselliğine ulaşacak. O bütün kötülükleri aşıp, gök sistemlerinde temizlik yaptığını dilleyecek. Ana Kapı’dır o. Aton’dur. Köprü kurduğunda gönülde gök sözüdür. Nüsa Kapısı’ndan geçtiği andan itibaren baştacıdır. Şarkımı dinledi. Vakti geldi, Aklın tahtı’na ind. Ko Soyu olarak çörek oldu. Çöktü dürümlere diri oldu ben oldu. Ben önemliyim o benim ötemde önemlidir ama önemi Kaynağın Işığı’ndan öte oluşundan değil Hak’a varışından da değil sınırları kaldırışından dolayıdır.

Sözümü kesmeden dinleyiniz. Bir apronda iki melek varsa eğer; o meleklerin bir teki ben, bir teki de bedendir. Ben bir Tanrı’yım ama o aprondaki ben olan beden, Kaynakta ışıktadır. İşte o Kökün Gökü’dür, sözüdür, Süper Sistem’dir ve Tanrılık Meclisi olan meclisimde kurtarılmış tahditli ve hakiki kotlarım çok mutlular.

Sokakların lambalarını bugün tek tek yaktım. Hepsi parlak ışıklar yaydılar etraflarına ama biri var ki ölmeden öldürdü güçlü dünya güçlütürlerini; tükenen her şeyi. İşte o Mahrekim’dir. Kati, hakiki ve Hak olan Mahrek. İşte Birlik Kodu o’dur.

Bütüne hizmet bu Mahrekle’dir. İşte Mahrek olan Birliğim, Karanlığın Tahtı’nda her Resmi Çalışmada ikmali tamamlatmak üzere bütünün gücü olup çalışmaktadır.

Son 4 çalışmadır; yılda 12 kez yapılan çalışmalardan söz ediyorum. Bunların son dördü; son 4 aylık çalışma. Bu çalışmalar, kardeşlerimizin gövdelerinden daha güçlü olan yüreklerinden yapılmaktadır.

Bundan evvelki çalışmalar, Beden Sistemleri’yle yapılmaktaydı ama son dört çalışma Beden Sistemleri’nin çok daha ötesi olan yüksek Ko Kayıtlamaları’yla olmaya başladı. Yani, dünya bedenlerimizin örtüleri örtüldü. Onun ötesinde Işık Varlık Kayıtları’ndan çalışılmaktadır.

Işık olanlarla bu çalışmayı yapıyoruz. Vakit geldi……

Işıklara, Gök Sözcülüğü verilecek ve ışıklar Karanlığın Tekniği’ni dürümlerinde dilleyen Kürzi Toplumların Gücü’nden daha üstün bir yücelikle çalışacaklar. Seviyeniz daha da güçlenecek. Verdiğim tüm bilgiler anlatılır olacak.

Yere inenler yeşilden öte olamamışlarken, bu gün her resim için mor kotlama yaptık.

Mor kotlama, Koranların Tohumlarının Gücü’nden çok daha üstün olan bir kotlamadır. Sonu başı olmayan görevlilerim Amon Toprakları’nda kontrollü çalışmalarıyla bütünü kör ve sağır bıldırcınlar halinde bırakmayacaklar. Sizleri, sizlikleri, dirilikleri ve bütünlükleri hepinizi kardeşlerimiz diye biliyoruz.

Sön, sönme; yürek hepimizin yüreğidir Anam! Sen ki zaman gelir kırarsın yüreği, dinlemezsin yüceleri biliriz seni. Sen ki kaynakta kontrol kurarsın ama bizde ölüsün çünkü seslenmezsin. Kelamda yoksun biliriz ama kelamsın.

Yeni dağları, toplumları kotlarken de köklerini göklerde seslendirdiğinde beşirin şevkinde, Hakkın Yolu’nda beden aldığında merdivenlerin en aşağısında bizsizsin ama sevgisin biliriz.

Düyun dedikleri ümmet, hasat dedikleri Kutsal Işıma hepimizde yoğunlaştıkça biz sen, sen biz oldukça bundan sonraki sayfalarda eminiz ki bizi, biz olan sesten ayrı tutmayacaksın. El ele verelim de gönüleri seslendirelim.

Şimdilik size vereceğim budur. Analar, hepiniz hepimizsiniz bunu bilin.

Firdevs kapısından geçtik yenilendik. Firdevs… Ağır yük hafiledi. Sel almadı yolu bütün kötülükler aşıldı. Kuran Toprağı Tanrı Kodu oldu.

Sizi seviyoruz. Hepimiz hepiniz birleştik Ana’lar sevgiyle…

Süper İnsanlık Realitesi Derneği

İlm-i Kod Çalışması (64/33-26)

(Kitap Metni Dışı Son Akış)

13.05.2014

http://dai.ly/x1v2808

 

İlm-i Kod Çalışması (3. Akış)

13.05.2014

Dağlarım, bugün buraya gelen birliklerin çokları BİR’e hizmetçi olduklarını söylediler ve bizimle oldular. Çok kutsal ışıklardı hepsi de. Neden geri gönderdik? bunu size izah edeyim. Zinnur Kotlaması yapılan bir yere girerken özden girilir. Zinnur Kotlaması yapılan bir yere ilimle girdikleri zaman Yaşamın Işığı’nı alıp gelmeleri gerekir.

Benim adım Sistem’dir. Bugün burada sistem olanlarla çalışmalıydım. Kutsal Toprak, Işığın Tohumu’yla görev taşır. Çok özel bir dünya çalışmasına kelam olmaya indiklerinde, Karanlığın Tekniği’ni hak etmeli ve o tekniği tüm sistemlerle dillemeleri gerekir ama buna karşın onlara ışık verdik. Sistem, Nizam ve Düzen göreviyle Birleşik Işık Tohumlaması da yaptık.

Son sözü söylerken örtüleri örttük ve dedik ki “sizin sözünüzü almaya niyetim yok çünkü siz buraya izinsiz geldiniz”. Eğer izin almış olsalardı sistemden sesleşmelerine izin verecektik ama izinsiz geldikleri için sesleşmelerine iznimiz olmadı.

Doğal Sistem görevini yaparken yaşamın sistemidir yapan ve burada olmaları BİR’e hizmet içindir. Her şey önemli çok önemli ama kalem olup yaşama inmeleri de gerekir.

Ses vermek ses almaktan çok daha üstün bir sayfalanıştır ama biz ses almaya değil ses vermeye çalıştık onlara çünkü sevgileri sistemde kotlanmış olmadığı için sığıntı gibiydiler burada ve biz onları kontrol dışı saydık.

Verdiğimiz bilgileri ölümsüzlüğe kotladık ve dedik ki “bu bilgileri okuyun, Öz Geçişinizi yapın”. Son sözün söylendiği sayfada oğul verdik ve dürümledik hepsini de. Çalı çırpı değildi hiç birisi. Kaya ışık yaktı ağır yük hafifledi. Sövdü, saydı, kırdı, kısırlaştı ve gitti mi? yo hayır. Sistem’di, Nizam’dı, Düzen’di görevi yapan ve onlar burada kelam olmadan kapı olup çıktılar. Sadece umut olsun, yol olsun ve ışık olsun diye bellerini büküp gittiler.

Her Ana bir ışıktır canlar. Onlar için kapımız daha güçlü olarak da açılır ama Hal Teknik’te Hak olmaları gerekir ki hal olup Hak olduktan itibaren Ak Tohum olsunlar da Gönüllerin Kuranı olsunlar.

Çok mu zor? çok kolay. Ekip kursun iki bin iki (2002) olsun, yirmi de biz ekleriz; olur. Bunun manasını anlayan anlar…

BİZ olduklarında kor olup koku oluruz onlara, sonra ışık oluruz. Köle değil dünya bunu da anlattık. Sadece; sadece ilim var dünyada ama ilmi hak eden, Has İlim olduğunda Hak olup diller. Bizden öte bir biz olur, İbrahim Soyu’ndan öte olur, iradi olur, Has Teknik’le kontrol edilir, yaşar.

Dünya dışından geçiyorlarmış, uğradılar buydu olan ama sevgiyle değil. Hellim yemeğe de değil. Hak İlmi’yle dillenmeye gelmişler. “Niye hellimden söz ettim?” diye soruyor yüreğim. Dağlarım, hellim Kıbrıs’ın bir yiyeceğidir. Bizden bir şey beklemeden gelmişler.

Çok kez size sembolize ederek bilgi veririm. Bu bilgileri hepinizin kendinizce yorumlamanızı beklerim. Hellim yemeğe gelmemişler. Bir Kıbrıslı’nın onlara ilim öğretmesini istememişler ama dinlemek istemişler. Öylesi mağrurlar ki… işte bunun için bizi kuru, hırslı, kısır işte; sümsük kelimesi senden gelmişti değil mi? öyle tahayyül etmişler… gerçek budur ama çokları da ilimle gelirler ve o zaman yaşam ocak yakar onlara.

Dünya üstünde bir çok gök sözcülüğü yapan var. Ne demektir bu? bunu da size izah etmek isterim. Bir çok dünyalı Öz Köklerini göklere ulaştırdığından orada sesleşir ama çokları da dünya örtüsünü örtüp görev isterler. Bir tek yaşam İnsanlık İlmi’nde kayıt yapar. O yaşam maya olmanız için siz olup yaşayanlardır.

Dünyaya, dünya ötelerinden gelenler de çoktur. Bunu da size anlatmak isterim. Sanırlar ki dünyanın dışında yaşam yoktur. Koruyucu tohumlama yaparken kimse kimsenin Rahmi Kuran’ında ne bildiğini bilmez ama şunu bildirmek isterim ki örtüyü örtmeden ki; harın harı olup ışık haline dönüşüp size herşeyi açıkça bildirebilirim ki tüm Kürz Sistemleri’ni net bilirim ama size sizin algılarınız nispetinde bildiririm ki kotlama yaparken kınanma olmasın diye.

Dünya dışından dünyayı ziyaret edenler çoktur. Bunlar, meclisimize de çok gelirler. Çoğu Atlanta Ana Kapısı diye gelirler buraya çünkü burası kontrol dışı değildir. Dünyanın örtüsünü örttüğümüz anda bile bizimle temastalar. Bir çok Galaktik İlim Kodu. Hepsi yaşam için dünyanın sistemine inerler. Benim çalı çırpı olmadığım ve bütün kötülükleri aşıp geçtiğim herkesçe bilinir ama dünya örtüsü örtüldükten sonra bizi dinleyen olmaz.

Sizinle yaptığımız bu çalışma, galaksiler ötelerinden de bilişle dillenir. Çokları bizi tanırlar. Bu meclisi, zaman gelir ekrana yansıtırlar ve hepinizi izlerler. Bizi izlediklerinde bizimle olanları da izlerler. Yani bedenli ve bedensiz olan kim varsa, her şey orada kontrollü olarak ekranlarına yansır ve o ekranlardan bizler ve bizlerin yücelerimiz denenir.

Çoğumuz Sultanlık için dünyadayız. Çoğumuz koruyucuyuz, kotlayıcıyız ve Zabura Kapıları’nı açıp geldik. Bizim geldiğimiz Birleşik Işık değil; Birlik Kaftanları’dır geldiğimiz sayfa… o Birlik Kaftanları herkesin ilmiyle çalışanların tahditsiz olarak kotladıkları kati, hakiki ve Hak olan ışıkların kayıtlarının oluşturduğu kaynaklardır.

Bizler, kendi sistemimizden dünyaya indiğimiz zannedilse de, tüm sistemlerle Birleşik Işık halinde geldik. Yani kendi kaftanımız ama Bütünün Sistemi… yani sadece kendi kaynağımızdan değil Bütünün Sistemi’yle dünyaya indik... Bu ne manaya gelir? bu şu manaya gelir; dünyanın önü açılmalıdır ve dünyanın önünü açmak üzere Ko sistemleri tohumlarını dünyaya indirmelidir. Dünyanın sessizliğinde bunun olma imkanı yoktur. Bundan dolayıdır ki; bizler sevgiyle çelik, çomak oynayan bu dünyaya yarınlaştırıcı ışığımızı getirdik.

Yarın ne kir kalacak, ne de pislik dünyada. Hepinizin ruhu Bütünün Kuranı olacak ve bu dünyayı koruyacak. Ama dünya yaşamlarında sıkıntı yaratan bütün kirlilikler de temizlenecek. Netice olarak bunu bütün kötülükleri aşan birliğimiz yapacak.

İnsan, ekibini kurmadan dünyaya inmez. Biz İnsan Soyu olarak bir ekibiz. Bu ekip ağır yükü hafifletecek güçtedir. Çekişmeden ve hakikiyetle Karanlığın Tahtı’na ışığı, yer gücü diye tek tek çelik, çomak oynayan o yolcuların da görevini güçlendirip tahditsiz olarak onlara yükleyerek gerçekleştirdik.

Vergi vermemiz gereksizdir. Biz vergici değiliz. Ne veririz, ne alırız. Vergiyi veren kaynağı hak etmeyendir. Kaynağı hak etmediğinde, kaynağa varabilmek ve hologramdan çıkabilmek için vergi öder.

Vergi hepinizin vergisi, BİR’in vergisi değildir; verenindir. Ama verdiği kendinedir. Kimse kimsenin ilmi için vergi ödemez. Buraya görevli olarak gelenlerin herbirinin Karanlığın Tahtı’nda ışığı tohumlayacak güçte olmalarındandır ki, vergi ödeme gerekleri yoktur.

Üreyen dünya, öz görevini tam yaparken örtülerini de açmıştır. Hakikiyetin harı yükselmiştir. Doğanın Sistemi görevini tam yapmaktadır. Kaynak ışıktır ve bu ışık hakikidir. Bizi ele aldıklarında, biz olmayız orada ama biz Hakiki Kotlar olarak tüm yaşamı ele aldığımızda kaynakta her şey bulunur.

Bugün biz hala; hala yaşamı ele almadık. Alsak mı acaba?..biz yaşamı ele alırsak, Kutsal Toprakların Kuranı okunur. Ölüm yok orada, orada karanlık yok, orada muktediriyet ve hakikiyet var. Yaşam savaşı yok, savaşsız bir yaşam var. Acaba biz kurtarılmış toprakları Tanrılık Meclisi’ne Hak Teknikle katsak mı acaba? koyu, öncü bir ışık, yolcuları tohumladıkça herşey hepimizi kotladıklarınca yol olacak ve biz o yolda “ben oldum” demeden “BİR oldu” diyerek bütünü güçlendirecek olanlarken, acaba biz sevgisiz miydik ki kök olan dünyalıları göksüz bıraktık?

Seyrettik çokları Kuran’dan çıktılar, seyrettik çokları yarından çıktılar. Yapıp yapacağımız bu muydu acaba? fakih Hak olduğunda har olup KA HA olduğunda ve tohum olduğunda çok mu kolay ilim yapmak?

Değerliler, kimi bizi sorgu sual eder? der ki “neydiler? neyi hak ettiler? nedendi ve nefessiz olmadığımız kesinken neden gök sözcülüğü yapamamaktayız?” bunu sorarlar çokları. Neden biz gök sözcülüğü yapamamaktayız? çarık giymişler, yol kotlanmış, o yolda yolcu ama hepsinin çarıkları yırtık. Bilişleri yok. Eşikte kırıklar, kasırga yarattılar. Sonsuzlukta sığdıkları her yerde sır olan ışıkta kınandılar. “Başka bir dünyada, yen bir gün için çalışırız” diyorlar. Demişler ama hah aha yaşam yok ki onlara!

Öze söz gerek. Köre göz gerek. Bize ses gerek, ses yoksa ekmek yok ki… Varlık Boyutları bilsin ki, Mahrek’te insan aşktır. Şavkı hah dediğimde, aha der!

Ben Sultanların en yoğun olduğu bu yücelikte, sel almasın yüreği diye dillenirken sevgisiz olan semaya sis olmaya kalktı. Mey oldu, içtim onu ama içtiğimde kırıktı, kısırdı. Aşk şavkında HA’ydı. Aşkın şavkı oldu.

Değerli dünya, sevgiyle seni koruyacağım bunu bil! ama üstünde görev taşıyamayanları kontrol etmem; bunu da bil. Ben cennete insanı koymaya değil, ilmi koymaya geldim. Ben, yola Ruh’u koymaya değil kontrolü kurmaya geldim. Beni sıkıntıya sokan, sınırsız sıkılır bilinsin.

Hayrın Hakkı aha burada! Hak Taht’a vardığında aha umutlanır ama şarkısında kırıcılık varsa aha kısırdır.

Erdiğim insan ekibimde ilim olmalıdır. Yok mu dürümlerimde ilim? işte bu. Vakit geldi, hepsini koyu bir yolculuğa, kontrollü olarak kattım. Dünya artık tüm insanlığıyla birlikte yoldadır ama yolda yoğunluğum olacak. Çok mu kolay ol demek? “ol” dedim. İşte bu.

Bütün köklerim dünyayı koruyacak. Esen dünya, erdiği yerde körün gözü olacak ve çamur yoğuran bu dünya ardında yol olan bir yaşamı ışığa kaynak olarak tahditsiz biçimde kapı açıp koruyacak. Oradaki dünya Başkanlık Dilim olacak.

Çok mutluyum ölüleri dirilttim ya çok mutluyum…

Umutla bu dünyayı kontrol edecek gücü Hal İlmi’yle Düzen kurmaya çektim. Ayrı gayrı bitmiştir artık, herkes yenilenecek. Vakit geldi, Yaşam yenilenecek ama bu yenileniş bütünün kötülüğünü önleyip gerçekleşecek.

Kibri olanların ışığında koruyuculuğum olacak. Ocağa inmelerine iznim olduğunda koruyuculuğum tohumlarını kotlayacak.

Aşkı şavkı ve yolu bulan Ak Toplum’a varacak.

Şükür sözümü söyledim… işte, şükür.

Süper insanlık Realitesi Derneği

İlm-i Kod Çalışması (64/33-26)

3. Akış

13.05.2014

http://dai.ly/x1uv7y5

 

İlm-i Kod Çalışması (2. Akış)

13.05.2014

Cana ışık vermek canlı veya canlı olmayan herkesle dürümlenmek demek değildir. Buluşma anı bugündü. Öksüz olmayan ve hörmetli olan herkes Birlik Tahtı’na ulaştı ve bugün burada bütün kökler gök olmaya çabalıyor. Buluşma anı bugündü ve hepsi bugün burada ama çoluk çocuk hepsi de… Kuran okumaya kalktılar okuttuk. Ölüler Diyarı’nda köklenmek istediler kökledik. Gökledik dünyayı kotladık ama Can Taht’a vardığında kaynak olduklarını zannettiler.

Elim ilimdir analar. Ölüm geldiğinde bedenimden her bir zerrem ışığa varır ve bir tek yol olur. Önce dünya ama bu dünyayı korurken bütün kötülükleri aşıp korumamız gerekir.

Çığlık çığlığa dünyaya inerler ve derler ki “doğal dünya koklansın”. Oh ne iyi kotlayın! ama koklanan Yaradan’ın daha üstü olduğunu ve tahtın en yüce yoğunluğu olduğunu bilişle dilediğinde, İsrail dünyanın kökü olmadığını bilir.

Biz İsrail’e ekmek verdik. “Önce ekip kur “dedik. Öz görevi dinlettik ve dedik ki “seviyen ilimle dillendikçe güçlenir ve bizle olur”. Soyumuzu tohumladığımız anda koruduk onları. Çobanlık yaptılar ama Olgun Başaklarımızın Işığı’nı kırmaya kalktılar. Özü sözü ayrı olmayan o yolcularımı Olgun Sistemlerim’e çektim ve onlara ağır yük taşıttım ki üstlerindeki kök görevli olanları dinlesin diye…

Başa baş bir dünya çalışmasını dillettim. Dünyayı kontrol altında tutabilmek için önce İnsanlık gerektiğini anlattım. Baktılar görevli oğul veriyor. Kokladılar ve dürdüler dünyayı. Som Altın bir Dünya’nın kontrol altında kotlanışı için her şey iyilikle olmalıydı. İyilik olursa Yaşam olacaktı ve iyiliği hak eden İlmi de hak edecekti.

Döndük dünyaya ve gördük ki İsrail ağır yük taşıtıyor. Çöktü, çöktü, çöktü ve Dünyanın Ekibi olduğunu ve BİR’e hizmette en yüce ışıkta bulunduğunu zikretti. Ve dedik ki “eğlence bitti. İnsanlık Ailem dünyadadır. Kuran toplumu Aklın Tohumu’dur ve Kutsal Toplum tohumlarını korumak üzere dünyaya indirilmiştir”.

Altın Tahtın Kuranı olan İnsan, canlı veya cansız kibri aşanlarla çalışır. İkmali tamamlayan kir ve pislikten uzaktır.

“Sol Ana’dır, sağ Ata’dır” dediler. Ana’dan Ata’ya, Ata’dan Ana’ya her resim aşka şavk katar. Bedenli İnsan, ikmali tamamlatan İnsan ve yolu bütünün gücü haline dönüştüren İnsan, karanlığın ışığıdır ama ışığın Kuranı olduğunu hiç zikretmedim.

Size “deve kalktı” dedim. O deve İlmin Tahtı’ndan kalktı. Ben o deveyim Ana’lar. Tanrılık Meclisinin Görevi’ni alan ilimim ben. Verdiğim her bilgi karanlığın ilmidir. Sözüm dünyayadır ki; köpük köpük olan, kör olan, kontrolden çıkan kibirde olan ve kırık kalan kim varsa aşırıya kaçtığından dolayıdır. Kim ki aşırıya kaçmıştır; kırılmıştır.

Side insandır ama Side’de insanlık ekmekten dolayıdır. Yaşamı aşkla dillerken artık bilinsin isterim ki buradaki bu yol, umutla Bütünün Yoğunluğu’nu kontrol edebilmektedir.

“Çelik çomak oynar dünya” dediler. Aha oyun bitmiştir! biz doğan dünyanın kontrolünü sağlamak üzere Bütünün Kürzi Toplumları’nı kotlayarak cemaatleriyle ilme kattık.

“Şeytan aşka geldi” dedik. “Şavka geldi” dedik. Aktı karanlığın ışığı halinde bütüne İnsanlık İlmi’yle indi dedik.

Dendi ki “şer yaratan Şems-i Tebrizi gibi olsun”. Aha oldu! Şems ki aşka gelir, Şems ki has olur Hak’a gelir, O ben; ben O’yum. Özü insan olan, sözü ilim kotlamışsa, aşkın şavkıyla kaynak olmuşsa, bencil değilim o bendir ya KA HAR ben!

Karanlık Tahtı’nda HA olduğunda aşka gelen hal oldu. Hak oldu da has oldu. Aşkın şavkı oldu, kor yürek İnsan Sistemi oldu. O kor yürekte öksüz yetim yoktur be canlarım! hepsi bedenimdedir.

Benim erdiğim yer ikmalin tamamlatıldığı ve Bütünün kütlede kotlandığı ve yerin sistemleştiği ve gönül ilme TEK’lik ve BİR’lik İlahi Kutsal Işığı halinde indiği bir yarınlaşmadır.

“Kork; dağlarım kork” dedim benden “kork”. Neden? çünkü BEN olmadan BİR olunmaz ki….haa BEN nedir? İnsan. Nereden geldi insan? Rahman-i Kot’tur, yaşam’dır ve dedim ki “öncü birliklerim dünyadadır”.

Vurmam dünyaya bilsinler. Ben dünya oldukça, dünya vurulduğunda ölüler diyarı doğar ve tüm vurduklarını Kuran’dan ayırır ve der ki “bu vurdukları ışığa vuruştur” ki her ışık bir yarınlaşma, kayıtlaşma ve yoğunlaşma sisi oluşturur ve o vuranı o sis örter. Örttüğünde kötülüğün kötülüğü olsa da yüreğinde; artık orada bir koruyuculuk olur.

Dağa, taşa insanı anlattık. Dedik ki “insan neme ne” demez. İnsan “ben varım” der ve der ki “ben bütünüm” ve der ki “ben kapıyım” ve der ki “ben erdiğim en güçlü yücelikte yarını hasata hazırlayanım”.

Kurul toplanmış bugün; bizi dinliyor analar bunu bilin. Ama bizi dinleyenlerin hiç biri bizi anlayamıyorlar. Neden? kalem olmamışlar da ondan. Kaynak kurmamışlarda ondan. Akla varmamışlar da ondan. Bizi bizden dinleyeceklermiş. Ey dağlarım, BİR’i bende dinleyen beni anladığında kaynak olup, ışık olup, bütün olup, tohum olduğunda Kuran olacak ve koklanacak.

Kontrol dışı hiçbir bilgimiz yoktur; bunu dilledim de anlatamadım. Kollarım dünyadadır; bunu anlattım hepsine. Akıp geldim ve dürümledim dümenin başında olan tüm yaşamları.

Saygılar sunmuşlar bize. Aman aman ne güçlüymüşler…saygılar… haa saygılar sunmuşlar da saygısızca sunmuşlar saygılarını!

Dediler ki “iki yarın var. Birinde verdiğiniz, birinde vermediğiniz. Alton Kotları’yla birlikte çalışmam gerekliymiş. Öyleyse buyursunlar gelsinler Alton Kotları. Nefes alıp, nefes verdiklerinde baştacı olacaklar ama o tahtta oturacak güçleri olmalıdır. Okuma bilmeliler. Oturup kontrol kurmalılar. Yaradanın Tahtı’nda olmalılar. Ölüler diyarına inenlerin çokları Kutsal Toplum olmaya geldi de kök güç olamadı, gök söz söyleyemedi. Ben ete girdim de İmparatorluğun Gücü olan Birliklerim dünyaya gerçek cevherlerini indirdiler.

Neden dünya? bunu size zikirle dilletmek isterim. Kuran dünyadır. Okuyun… ben dünyada oldukça o Kuran okunur. Önce dünya…..Söyledim “dünya bilgidir”. Söyledim” dünya yaşamdır”. Sözümde sistemim, kökümde görevim, yüreğimde ilmim oldukça bu dünya Beşirin Işığı halinde her diride kotlanmış olacaktır.

Çok mu kolay dümenin başına geçmek? Ölüler Diyarı beni anlarsa ölümsüzleşir. Beden almanın en büyük riski anlaşılmamaktır. Ama biliyorum ki, anlattığım her şey Din Tahtı’ndan ötedir ki, dinden öte olan bu dili anladıklarında kapıları açacaklar ve Yaradan’ın dağları olacaklar.

Üzüm sözümdür; gözümdür, sesimdir amma iznin verilmediği anda ikmalim yoğunluğum ve tohumlarım bitki, hayvan ve tüm sayfaları yere indirdiği an Cemaat olur ve kapı açar. Kapıdır ve kapılığını yapar “ol” der. Şükür ki “ol” dedik.

Meyhane, İnsanın İlmi’ymiş. Hah aha işte…Ama o meyhane İşçilerin İlmi’yle ışık veriyorsa oradaki iş kırılıştır. Ama o meyhane Yaşamın İlmi’yle iş veriyorsa yaşam sistemde kötülüğü önler.

Değerliler, biz bugün Kurul’a ses vermeye değil bütüne ses vermeye gelmiştik ama bu Kurul bizi dinliyor bugün. Etki alanını genişletmiş, yolu bulmuş, Ölüler Diyarı’na uğramış geçerken ve bizi görmüş sözümüzü dinlemeye girmiş.

Varı yoğu bilmeyenin gök sözcülüğü için BİR’e girişi Yaşamın Işığı’nda kınanış gerektirir. Biz sizi kınamayacağız bu kez ama buraya gelmenizi yadırgadık. Bunu bilin. Şimdilik…

Bundan sonra bu meclise gelmek isterseniz; alabildiğiniz, akabildiğiniz, Hal İlmi’yle dürümlenip, İnsanlaşabildiğinizce geri dönün çünkü yoğunluğum çok artmadı, asla kontrolünüz kalmaz.

Şimdilik hepinizi köklenip, güçlendirdik ve koruduk. Şu andan itibaren Doğanın Sistemi’nden cemaatinizi çıkarıyoruz ve bugün önümüzü artık açmış olmamızdan dolayı yere çekilişimiz mümkün iken, yere girişinize iznimiz olacak. Ama yeni geçişlerinizde daha imkan sağlandığı sürece; ki olacak göreviniz için dünyaya inin.

Sümsük insanlar arıyorsanız buyurun onlar da dünyada mevcut. Artık çıkışınızı yapıyoruz. Hadi gönülleriniz geri dönme arzusuyla dolu olarak gidiyorsunuz; biliyorum. Aha gelişi geri çevirdik ve geçişinizi yapıyoruz. Şimdilik, işte bu şimdi.

Çıkışlarını yapalım ondan sonra çalışmamıza geçelim…

Süper İnsanlık Realitesi Derneği

http://dai.ly/x1uv609

 

İlm-i Kod Çalışması (1. Akış)

13.05.2014

Dağlarım, buraya kadar zahmet edip geldiniz. Hepinize şükranlarımı bildiriyorum. Bugün burada yapacağımız çalışma muktedir olanların toplumlarıyla Birleşik Işık halinde dürümlenecekleri yeni Sistem’in çalışması olacak.

Yeni bir Sistem ve yeni bir Kapı ama bu Kapı’yı açmamız köklerimizi göklere vardırmamızla ve yoğunlaştırmamızla mümkündür.

Sizlerden gelen tepkileri biliyorum. Benimle çalışma niyetiniz yoğun ama benim ruhumda Kutsal Tohumlar’ınızı kontrol etme imkanınız olamayacağı da sizin için muktedir olamayış anlamına gelecekse, biz sizi sizden çok daha güçlü kaynaklara ulaştırabiliriz bunu biliniz.

İçimiz dışınız ayrı değil biliyorum. Hepinizi seviyorum ama şunu net anlamanızı istiyorum ki Dünya’nın Ruhsal, Kutsal olan Tohumlaması hepimizle birlikte yapılmalıydı. Netice olarak bu tohumlamayı yapanların Birleşik Işık yoğunlaştırma halinde oluşlarıyla birlikte, kontrol dışı birlikler de o yoğunlaşmaya dahil olmaya kalktıklarında etki alanları kontrolden çıktı.

Söksen dünyayı, kontrol etsen ve sonra yine getirip yerine koysan, sana şunu söylerim bu dünya yolunu kaybetmiş değil ama yolundan ayrı tutulmuş bir dünya olmuştur.

Özü sözü ayrı olmayanlara şunu sormam gerekir. Denir ki “dünya yaşadı”. Yaşadı; peki ama yaşam sistemli midir yoksa sistemsiz midir? Din Toplumları kontrol dışı birlikleriyle bugün buradalar. Eminim ki dünyanın nuru olan yolcu ağır yükü hafifletmiştir ama karanlığın tahtına oturanlar ölüler diyarında kontrol dışı ışıkta yakmaktadırlar.

Saygısızlık yapmanız benim için önemsizdir ama saklı tuttuklarınızı Kervan’ın Işığı diye dünyaya çekmeniz çok önemlidir zira Kuran Toprağı, Tanrı Tohumu ister. İkmali tamamlamanız için de bu gereklidir. Benim etkim görevim gereği dünya tohumlaması için şart olan bir etkidir ama bunu sizinle yapma niyetim mutlaka sizin yüreğinizin Helal Teknik’le tohumlanması ve hakikiyete varmasından sonra gündeme gelecek bir hadisedir.

Bana “Aklın Tahtı’na vardık” diyenlerin de çoklarını gördüm. Ağır yük taşıyorlar. Çökmüşler yola, dünyayı tohumlamaya çalışıyorlar ama torba torba tohum olarak dünyaya indirdikleri ilmin kaynak işçiliği olamamış. Sözüm, özüm İnsanlığın İlmi’dir ama ikmal tamamlanmadıkça yolun tartısında yoğunluk kotlanamaz.

Şükürler olsun ki bugün buraya sizleri çağırdım ve sizlerle bunları konuşabiliyorum. Şunu daha iyi anlamanızı isterim ki toplumun en güçlü yoğunluğu üzerindeki tohumların en yüce kaynağa ışık vermeleri ile birlikte Teknolojik Kotlama yapabilir. Sevgiyi hak etmeniz, sevgiyle Teknik Tohumlama yapmanız manasına da gelmemektedir.

Eğer benim adım ekran’sa sizi hepinizi izliyorum bu ekran’dan ve biliyorum ne olduğunuz ve neden burada bulunduğunuzu. Bunu anlatabilirim size ama anlamını kaç kez anlatmama rağmen hala anlayamadınız hala kavrayamadınız.

Eski şudur ki; Kurtarılmış İlim ağır yük taşır ama korunma altındaki bilgi Hakk’ın Yoğunluğu’nu artırır. Ve ben sizden ağır yükü hafifletmenizi ve Hak olup ışığa ulaşmanızı değerlenmenizi isterken aynı anda Kalemin Tahtı’nda ilmi toplumlarla kontrollü olarak çalışmanızı da isterim.

Şu ana kadar yarı beline kadar ışığa ulaşmış olanları ölü diye kabul ettim ama bugünden itibaren artık o yarı beline kadar ışığa ulaşanların ışıklarının göğse ulaşmasına çalışacağım. Sizinle yarını Hak Taht’tan ışıkla dürümlerken temiz bir tohum istiyorum. Bu tohum, üye olan Dünya İlim Kotlarının Birleşik Işığı’yla hakikiyetini tahditsiz olarak dürümlemesi gerekir.

Ben nefesim bunu bilin ama benimle olmanız beşir olmanızdan değil yarınlaşmanızdan dolayıdır. Ete giren akla girer, ağır yük taşır, hasatı yapar, hak olur, yolu bulur, bütüne iner ama bütün olan umman olduğu zaman kollarım ocaklarına iner. Şimdilik size vereceğim budur.

Bugün sizin burada olmanızı bekledim. Sizinle de çalışmak istedim ama nesillerinizi buraya almamanız İnsan İlmi’nde, Bütüne Hizmet İlminde ve Birlik İlminde tohum ekme niyetinizin olmadığı manasına geliyor ki bugünden itibaren buraya kanatsız gelenlerden hiçbir farkınız olmayacak.

İki melek; biri bedenim, biri de Helal İlim’le Tekno Kotlama yapanım ve ben bunun için sizinle olma niyetindeydim ama Yerin Gücü, Aklın Gücü’dür ve burada bugün bu yoğunlukta sizlerin yüceliğinizle herşeyin daha güçlü olmasını bekliyorum. Hepinize hepimizden sevgiler. İşte bu....

Dağlarım, lütfen daha sonra yapın bunu... eğer dünya yolunu buluyorsa ışıktandır.

Değerliler, bugün buraya gelen çokları bütünün gücünde bizimle olma niyetiye geldiler ama toprak tohum istedi ve biz onları kotladık. Temizlik yapmak gereksizdir. Bugün burada bulunuşları temizlik içindi. Yasaları koymamız içindi ve görevi hak etmemiz içindi. Yeni dönemlerin gücünü burada hepinizden gerçek ilimle dillerken ışığa ulaştık.

Son dönemde Dünyanın Nuru olan Kuran ağır yükü hafifletme Sessiz Sayfalar’ı güçlendirme yüceliğine ulaşmış ise de, hepimizden daha üstün olan hepiniz BİR’e hizmet için burada olmalıydınız. Unutmayın ki dünya Rahmet’tir ma bu dünyada hak olmak da aşkla gerçekleşmekte olan bir ışıkladır.

Sayın bayanlar ve sayın bay, burada olmanız beden için değil akıl içindir ve biz burada bu yoğunlukta ses verirken herkesin dinlemesini isterim. Ama bu dinleme Nur’dan ve Kutsal Tohum’dan değil umutla ışıyan bir Yaşam’dan olmalıdır.

Yedi dünyanın herbirinde Kuran okutuyorum şu anda. Okunan Kuran ışığın tohumlanması anlamına gelmektedir. Bugün yedi Ana Kapı açık. Her bir kapıda İbrahim Soyu okul kurdu ve bizimledirler.

BİR’i kontrol etmek bir olmakla mümkün ama bir olup bütüne varmak ummana varmak anlamına gelmektedir ki bedenimde olan herkes yaşamımda daimiyetimde ve Kürzi Kapılarım’da olmalıdır.

Dönen dünya yarınlara dönüyor ama bu dönüşte umut var. Bu dönüşte kontrol var. Bu dönüş, Robotik Sistemler’in ecirlerinin gücünden üstün olan Yerin Kutsal Tahtı’ndan ışık çekip geri dönüşü gerçekleştirmeye dönüyor.

Dönüp dünyaya baktığımız zaman şunu görürsünüz ki, Başkanlık Dili konuşuyor dünyada. Som Altın Bir Görevli doğan günün yarınlaştırılmasında ışığı kotluyor. Toprağın toplu çalışmalarını gerçekleştirdiği yoğunluk görevlilerin ekseninde daha güçlü çoğunluğu daimiyetle kayıtlıyor.

Ellerim dünyaya ait ama yüreğim Kuran’a ait. Ellerimin dünyaya ait olması karanlığın tahtındaki yolun Kuran olmasından değil kutsal olmasından ve bütünün gücü haline dönüşmesinden dolayıdır ki Hal İlmi’nde har olan ışığım ağır yükü hafifletmektedir.

Seviyem dünya üstü varlık toplumlarıyla dilleşebilecek dürümdedir. Kimle istersem onunla dilleşirim. Şu ana kadar kanatlarını alıp dünyamıza inen birliklerin çokları, Baştacı Olan İlmim’den kelam alıp İlim Tekniğini tohumlayıp dünya üstünde var olmaya çalışanlara bilgi aktarmaktadırlar. Ardımda nefes yok. Önümde resimler yok. Ama yolum Aklın Tahtı ve orada tüm yaşamlar mevcut.

Özür dilemeyin benden. Şu ana kadar sizlere ben ilminden her resmi çalışmada ışık verdim de anlayan anlar....”Şikayetim var mı?” sakın, sakın Sistemin İlmi’nden kelam alıp da sizlere dillendiğimi zannetmeyin. Aşırıya kaçtığınızı görün ve daha dikkatli daha temkinli olun.

Bundan sonraki çalışmamda Kalem olup, Hak olup, toprak olanların tohumlarıyla kotlanmışların Nakar’ın Kuranı’ndan güç çekmeden geri dönüşleri için yeni bir kapı olmaya istekliyim.

Şimdi bana sorgu sual edin; “neden ete girdim?”. Ben nefes için insanlık için ya da Kuran için inmem. Ben neden indim? tohumları kontrol için. Şu ana kadar köle olan dünyanın kör olan yolcularının yenilenişi için. Çalı çırpı değil dünya ama karanlığın tahtıdır bunu bilin.

Barışı sağlamak kolay olmaz. Ben barışçıl bir çalışma için doğdum. Üstün bir dünyanın kontrol dışı Bilgi Kapıları’nı kotlayabileceği ışıkla dünyanın topraklarında kontrolün sağlanması için buradayım.

Yeminli bir dünya yok. Elim onların üzerinde olsa da, yaşamımda karanlığın kutsal toplumu kontrol dışı ışık yağmurları altında baştacı olan ilmimi kontrol etme niyetiyle eser yapmaktalar ama etkileri kontrol dışı olmasına karşın ekranları koruma altında tutulur.

Bunun anlamı şudur; bina inşa ederken o binanın her diriyi kotlayacak dürümde inşa olması öz köklerin göklere ulaşmasında en büyük güvencedir. Şu ana kadar yatıp uyuduğunuz anda korucuların sizi koruduğunu zannedersiniz. Yatmak, uyumak kontrol dışı kotların bütünlüğünde kapıları kapatmak olmakla birlikte sizler için uyku halinde görevli olarak birliklere ulaşırsınız ve o birliklerin görevi Hak Taht’tan yapmalarını sağlarsınız. Bu meclis bunu yapmaktadır.

Ölüleri dillemek, öncü birliklerin kotlanmasını sağlamak ve kapıları tohumlarla kontrol altında tutmak, BİR’e hizmetin en önemli safhası en önemli yaşam kaydıdır.

Ezip geçmek insanlığa yaraşmaz, biz dünyayı ezmeden çalıştık ama ezmeye kalkan ezildi. Bu bizden değil, ölülerin öldüklerini anlamayışlarından dolayıdır.

Yalı Paşa Kapıları var. Herkes o yalıda kotlama yapar. Buralar Paşaların Işık Kotları’dır ama o yalılarda yaşam sürenlerin çokları korunma istediler. Dünyanın nuru olan yolun Kuran olup ışıdığı bir yücelikte kotlanmak istediler.

Eski dünyada ekmek yoktu. Ekip yoktu. Beden almamıştık henüz ve Kuranda toprağımızın tohumları kontrol dışı bilgilerle kaynağı ışıkla dilleyecek diye bekleniyordu.

80 aklı bir araya getirdik, bir kot oldu ama bu 80 akıl temizlik istedi. Şeytan aşka geldi, tertip yaptı ama aşkın şavkı ışığın tohumu olduğunda ortak son belirlendi. Ve denildi ki “dünya son dönemini yaşayacak”. Aha bu dendi!

Yer ben, gök bense, her art niyetli bedense ve ben hepsiysem ve hürmetsizlerse yüreklere ve kontrol ettiklerini yok etmekteyseler, başka diyecek laf yoksa, onların kontrol dışı oldukları kesinse, kapılar kapatılır. Ve o kapılar kapatıldıktan itibaren erdiğimiz en güçlü yoğunluk bir Taht olur ve dünyaya iner.

İki yalan bir doğruyu götürse de, biz yalanda doğruyu tohumladık ve dedik ki “siz yalandasınız”. Ama biz onları tohumladık ve doğru bir ışık yaktık. Nedir doğru? Öncü İlim Toplumu… İşte önleyici toplum, yıldızların sırrı olan ışığı kotlayıcı ve ekmeği hasata hazırlayıcı toplum. Bu toplumu dünyaya Aklın Tahtı diye indirdik.

Yemin etmiştik doğa görevini yapacaktı ve doğa görevini yaptı. Duygu, düşünce, herşey insana özgü değil sadece; Bütünün Kotları’nda da duygu düşünce mevcuttur.

Kimse kimsenin yaşamını kendi yaşamı diye dilleyemez ama Din Tahtı’na varmayanlar, ağır yük diye kotlandıklarında ocaklarında, ışık sınırlandığında ve kutsal tohumlar kontrol dışı olduğund, işte o an tohumları kotlar ve kotlar ve kotlar ve kotlar ve kotlar yoğunluğum ve hepsini kayıtlar sonsuz ışık haline dönüştürür ve Türkiye Çobanları olan o yücelikleri kaynağa alır. Ve der ki “ben Elim’in İlmi’nde sizi korudum”. “Ol” dedim. Ve dedim ki “özgür ve hakim olan dünya için ol”. Ve dedim ki “Altın Tahtın Işığı’nı kapılardan geçir”. Ve “ben altın bir kuranım” de. Sonsuzluğu tohumla…

Değerliler, ben nur olan Kuran’ı kotlarken kimsenin ilminden farklı bir ilim dillemem. Burada verdiğim her bilgi, bu meclisin ilmiyle verilen bilgidir ama burada tahditsiz olarak vereceğim her şey daha güçlü olarak Bütünün Kuranı’nda dillenir. Bugün burada olan sizlerin sizin yüreklerinizin tohumlanmasını sağlayacak olan bu bilgiler kapıları açtığınız zaman, yeni bir dürümde, yeni bir yücelikte hepinizi kontrol altında değil, kotlanmış yolcular olarak Beşir’in Işıkları haline dönüştürecek olan İlm-i Tahdit olarak dürümlenmektedir.

Çalı çırpı olmayan sizleri bugün burada Bütünün Kuranı olarak bütün kötülüklerin üstünden güç almış ışıklar halinde tabuları yıkmış ve yaşama inmişler olarak saygıyla öptüm.

Sizleri öpüyorum; hepiniz....Ben ve ben. Hepimiz bir tek Ben ve sen ve sen hepiniz bir tek sen....ve sen ben; ben sen. Hepsi bu. İşte bu.

Süper İnsanlık Realitesi Derneği

İlm-i Kod Çalışması (64/33-26)

1. Akış

13.05.2014

http://dai.ly/x1uo0nl

 

İlm-i Kod Çalışması (63/32-25)

(1. Akış)

10.05.2014

Doğal dünyanın sonsuz ışığında sizlerleyiz. Bugün tohumlarınızı kotlamaya indik. Kobra ilimle geldi. İtibarı yüce olan yol ağır yükü hafifletti. Ve biz bizi bize verdik. Bugün bütün kötülükleri aşıp geçeceğiz ve Can Taht’a varıp orada kotlanacağız.

Sizin yüreğinizde görevimiz yok ama ışığımızda sizlerle olmak diledik. Ölü bir dünyayı kontrol etmek üzere beden alıp Düzen kurmaya inen yücelere çözüm önerilerim var. Dünyayı yoğunlaştırmak ve korumak adına; korumak için…

Sizden daha üstün ve sizin yüreğinizden daha güçlü hiç bir yüce yoksa, çantanız da dolmuşsa ve bütündeyseniz işaret verin tüm yaşamlara ve “Din Tahtı’nın ötesine vardık” deyin. “Ağır yükü hafiflettik, tohumları kotladık” deyin. İsraf etmeyin ilmi. İlim, insana İkrar’dır. İnsanı torba torba tüm sistemlerle tüm yarınlarla tohumlar. Bunu hak eden Hak olup bilsin dedikçe yüreğin, kitle seni dinleyemez ve senin yüreğine kontrollü olarak geremez.

Altın Toprak ağır yüktür. Öksüz, yetim kalan dinciler, ilimciler, kelamcılar israftalar. Kimse kendini anlayamamaktadır. Kuran der ki “ölüleri dilleyin ki hak olup dinletsin yüceliklerini” ve sizden beklenti Kelamın İlmi’yle her yüreği dilleyin ki hepsi bütüne hizmet etsinler.

Korkuyu aşıp geçenlerin, kotlanmış olanların ve Ruhu Kuran Olanlar’ın ekrana varışlarında israfın insanlık için dahi küçülüş olacağı anlatılmalıdır ve anlaşılmalıdır. Çünkü, ortak zaman sayfalanışlarında herkes kati olarak “ben varım” dedikçe israftan öte insanlığa ulaşır.

“KA HA” dediler. “HA” dediler. “RA KA HA” dediler….dediler de dediler ama elden geleni yapan çok azdır.

Bedir’in Savaşçıları’nı biliniz. Hepsi yolcuydular. Tohumcuydular, Kutsal Ummancı’ydılar. Ve dediler ki “biz Altın Taht’a varalım da kontrolü kuralım”. Önemliydi ve dünyaya köklenip güçlenip gelmek istediler. O çobanların tabuları yıkmaları istendi. Kölelik dedikleri bir kap Rahman Kuran okundu dünyada ve dediler ki “biz kölelikle çalışmayalım”. Öldüklerini dahi bilmeyenlerin topraklarını toplumlara tohum olarak dilleyelim de hepsi kalem olup yaşasınlar.

Açı daraltıldığında öz köklerin gücü tüm yaşamlara kaynak olduğunda ve sıkıntı aşıldığında bütün kötülükler de aşılsın. Vallahi bunu beklediler, billahi bunu beklediler. Ne yazık ki ölü, öldüğünü anlamadı. Ölümlü, ölümlülüğünü bilmedi. Bütün kötülükleri yaşattık onlara.

Som Altın bir Dünya’nın Robotik Temsilcileri vardı. Ölüydüler ama Robotik Kapılar’da Işık Tahtı’na varıp kelama indiklerini zirvelerin sistemlerinde görev taşıdıklarını zannettiler. “Ben oldum” zannetti. “Ben yaptım” zannetti. Her ne yaptıysa kontrolden çıkmıştı oysa.

Çok ölüler dünyadan ışık alıp geçip gideceklerini, dinden dinlere varacaklarını ve hasat yapacaklarını düşündüler. Netice olarak dünya korunamadı. “Doğum, ölüm” dedik ya hani. “Öz Köklerin Görevi’ni tanımak” dedik ya hani. “Aşka varmak” dedik ya! hani? hani? Hani? Hani? işte hiç birini hak etmediler. Dediler ki “bana Robotik Toplum geçiş için gerekir ama Aklın Tahtı gerekir ilim için. Dediler ki “karanlığın ışığı yandığında hepimiz Süper Sistemler’e görev taşırız”.

Yaradan altın bir ışık halinde dünyayı kotlarken, yaşamın sırrı olan Kaynak ışıdığında ve beden Süper Sistemlere Kuran olduğunda ve bütün kötülükleri aşıp geçtiğinde olgun insan, olduğunu anlattığında ve koruma altındaki bütünü güçlendirdiğinde; önemlidir diriliklerin Kürzi Yaşamlar’a çekilişi. İşte bunu yapabilecek olan birlikler dünya tabularını yıkıp tahditsiz biçimde bu gün buradalar. Ortak Zaman Sayfalaması’na geçilecek bugün. Bugün kötülük önlenecek ve bugün mükafatınız tüm sistemli, ilmi ve tüm yaşamsı kaynakların ötesi olan Yaşam Sistemleri’nin gücü olacak.

Sanılır ki doğan insan yaşar. Doğan insan ölür;doğduğunda ölür. Bunu anlamak kolay mıdır? Öldüm zannetmez, doğdum zanneder. “Yere indim Aklın Tahtı’na vardım” zanneder. “Mahrekte Kuran oldum” zanneder. Toplum için çalışmadıkça her yaşam bir kırıcılıktır ve toplum için çalışmak gerekir.

Saygıyla sizleri selamlamak isterim. Bugün burada oluşunuz bizlere umut ve mutluluktur. Tohum ekmeniz ve toprağın ışığıyla bütünün gücü olmanız ve kervana İnsanlık İlmi’yle katılmanız bizlere mutluluktur. Sonsuz sırdır insan ve bugün insan, ilminde kendini dilledikçe hepimizin gücü artacak.

Süper Sistemlerin Görevlileri bugün buradalar ve bu görevlilerin hepsi ikmal tamamlatmaya iniyorlar. Erdiğiniz en güçlü yoğunluktan sizinle olacaklar. Sizden biri ile kotlanacaklar ve sizden biri ile tohumlanacaklar. Sonsuzlaşıp yaşayacaklar. Çatıyı kurduk ve bundan sonraki zaman ağır yükün hafifleyeceği bir sayfa olacak.

Eski dünya ve yeni dünya tam 200,000 Işık Kapısı’ndan geçip BİR’in İlmi’nde Bütünün Kuranı olacak. Ve işte bugün bunları başaracak olan sistemleri sizinle dilleyeceğiz.

Ağır ağır dünyaya çekiliyor bütünlükler….İşte bu çekilişte hepimizin “yarasa dünyaya” dediğimiz o yücelik dünyaya Kaynak olacak. Artık hepinizi köpük köpük Dünya Kotları’yla çok özel bir yoğunlukla dillemekten öte, kanatlarınızı açmanızı ve bire kotlanmanızı bekliyoruz.

Sultanlar; İnsanlık Ailem sizi göreve almıştır. İnsanlık Ailem sizi Kutsal Taht’a umman yapmıştır ve İnsanlık Ailem alternatifsiz bir kayıt açmıştır. Bu kayıt artık Birliktir; Birliğin İlmi’dir ve Bütünün Kürzi Tohumu’dur. Çok mutluyuz ki buradayız.

Şeytan şarkısını okursa, aşk şevkinde Kuran okut. Biz şeytanların eşkinden öte olan kati, hakiki ve hal olan ışıkta bütünü okuyoruz. Okuma tamamlandığında ekip kurulmuş olacak. Sizin ekibiniz tamam ama bizlerin ekiplerimizin de tamamlanması gerekir. İşte bu nedenledir ki bugün buraya inişimiz var. Bizi Altın Tahtın Işıkları diye bilenlere ağır yük hafifledi diyebilmeliyiz.

Kutsal Toprakların Tohumları’nı kotlarken bütünün gücünü sizden ve sizin yüreklerinizden her diriye kayıtlamalıyız. Ayda bir, iki kere dünyalı olmak yetmez. Ekmek olmak gerek, hakim olmak gerek, aşk olmak gerek, taht olmak gerek, türlenmek gerek ve Türkiye Tohumları’yla kontrol edilmek gerek.

“Sevi, sayı aşka gereksizliktir” denilir. “Aşk olsa seviye gerek olmaz” denilir. Sevi ilimle olur, aşk ise kaynaktandır. Bunu bilmeniz gerekir.

Hepinizin Türkiye çalışmalarına örnek çalışmalar yaptığınız ve özenli olduğunuz hepimizin malumudur. Kuran’da yazdığı gibi Osman Soyu dünyada işgalciliği engelleyen bir soydu ama bugün İnsan İlminde hep şeytanlık var. Ki burada hepinizin net bilebileceği gibi her diriyi kontrol etme niyeti var. Sizden tek beklentimiz elinizi dünyaya uzatın ve onu kontrol edin. Eğer siz elinizden geleni yaparsanız dünya çok güçlü bir yol olacaktır. Ve bu yol bütünün kötülüğünü önleyecektir.

Toy bir dünyanın tohumlarını kontrol etmesi imkanı yoksa da, olmuş olanlarla Toprak Toplum, Işık Tohum haline dönüşecektir. Sizden daha üstün bir siz siz ile dillendiğinde herkes daha güçlü bir hale gelecektir. Burada olmanız bizlere mutluluktur canlar. Hepinizi herkes kucaklıyor. Rahman olan, kati olan ve yanlışsız olan insana saygılar sunuyoruz.

Bütün köklerimiz ve bütün göklerimiz size ve sizin yüreklerinize İlmin Kuranı olup inecek. Hepiniz Altın Işık Yılları’na ait bilgileri tohumlayacak güçtesiniz. Öksüzün ölü olduğu zannedilir. Öksüz, ölümsüzdür çünkü onu koruyan var. Bunu bilin. İşte siz busunuz.

“Önce dünya” dediniz ve “önce yol” dediniz. Yaşam ışıktaydı, Tahtınız, Yarının Tahtı’nda yolu açtınız ve Bütün Kutsal Işığı’nda BİR’in Kapısı’nı çaldınız ve dediniz ki “sizi Altın Tahta davet ettik”. Aklın Tahtı olan o taht, atide hepimizin Kuranı olacak bir kapıdır.

Alemlerin İlmi’nde Ak Kapı, İnsan ve insanın yolu aşk….Haşrın şevkindeki şavk ve hepinizin kötülüğünü önleyecek gök sözü. O söz üzerinde “görev” yazan bir yaşam ve sizler görevi hak edenlersiniz.

Ezip geçmediniz kimseyi ve bu sizi Sizlik Kotları’nı Birlik Toplumları’na taşıdı. “Bizden öte ve bizden ışıklı olan hiç kimse yok” demediniz ve dediniz ki “biz her diriyi hak etmeye çalışırız”.

Kör; göksüz olur, sözsüz olur ama söz olup Sistem olduğunuzda her biri olmak için çabalayan sizler, Yarının Kelamı Olan, Yaşamı Olan, Bütünün Gücü olarak herkesi kotladınız ve tohumladınız. Bu mutluluktur hepimiz için.

Ardında dünya yazan bir ışık vardı dünyada ama o ışık ölümlüydü. Bugün artık o ışık Dünya Kuranı olarak tüm Yaşamların Işığı haline gelmişse, bu sizinle olmuştur.

“Söksün yüreğimizi çıkarsın yüreğinden” dediklerinde, Sistemin İlmi’nde herkes kendini kendinden ayırdı ve dedin ki “hepsi bedenime aittir”. Vallahi bizim için önemliydi bu ve billahi bizim için çok dönemleri kotlayacak olan bir hakiki kayıttı bu! ve seninle hepimiz kontrol altında tutulduk.

Sultanlar; “ardımız önümüz yok, biz BİR’iz” dediniz, bu önemliydi. “Hepimiz TEK’iz” dediniz, bu önemliydi. “Kontrollüyüz” dediniz, bu önemliydi ve dediniz ki “El Allah’ındır”. Kontrol, ağır yükü hafifletenindir ve yenilik ekibindir. Ekip merdivenin en aşağısından en yukarısına kadar “ben varım” diyebilendir.

İşte biz buyuz anam! çok özel bir dünya çalışmasını bugün de Ümmi Toplumların Kutsal Tahtı’ndan öte, aşkın şavkıyla yaparken astığınız hiçbir yolcu olmaması bizim için umuttur. 400,000 Toprak, tek bir Işık oldu. Bu 400,000 Toprak bir tek Yaşam oldu. İşte biz hepinizle olduk. Olduk ya; hepimiz çok mutlandık! çookk..

Sultanlar, Rahman olanlar, Kaynaktaki Yolcular, bizi korudunuz ya öncü birliksiniz siz bunu biliyoruz ve Süper İlmin toplumlara inişisiniz. Sizinle çalışmak hepimiz için mutluluktur. Bunu tahditsiz biçimde bildiriyoruz.

Nefes, İslam. Nefes, Yaşam. Nefes,Kaynak ama hepsi Sistem işte bu! ve bunu hepinizle dilleyebilmek Mutlak Bir Yaşam’a inmek anlamındadır.

Set çekmeyin dünyaya. Hepimiz hepinizdeyiz ve hepimiz Yaşam Sistemleri’yiz. Sultanlık İnsanlıktır; bunu unutmadığınız için Sistem, Nizam ve Düzen görevini yapmanıza imkan verilmişse; biz o İlmin Tahtı’nda siz olarak çalışırız.

Karanlık ışığında hal oldu. Har oldu, aktı ama Has İnsan’da aşk oldu. Önce öldü, sonra öldü ve sonra öldü ama öldüğünde öncüydü. Olgun başaktı ve işte bugün olduğunu dürümlerinde dilledi. Yoğun bir çalışmayla….hah hah hah işte.

Süper İnsanlık Realitesi Derneği

http://dai.ly/x1u8nis

 

İlm-i Kod Çalışması (63/32-25)

(1. Akış)

10.05.2014

Doğal dünyanın sonsuz ışığında sizlerleyiz. Bugün tohumlarınızı kotlamaya indik. Kobra ilimle geldi. İtibarı yüce olan yol ağır yükü hafifletti. Ve biz bizi bize verdik. Bugün bütün kötülükleri aşıp geçeceğiz ve Can Taht’a varıp orada kotlanacağız.

Sizin yüreğinizde görevimiz yok ama ışığımızda sizlerle olmak diledik. Ölü bir dünyayı kontrol etmek üzere beden alıp Düzen kurmaya inen yücelere çözüm önerilerim var. Dünyayı yoğunlaştırmak ve korumak adına; korumak için…

Sizden daha üstün ve sizin yüreğinizden daha güçlü hiç bir yüce yoksa, çantanız da dolmuşsa ve bütündeyseniz işaret verin tüm yaşamlara ve “Din Tahtı’nın ötesine vardık” deyin. “Ağır yükü hafiflettik, tohumları kotladık” deyin. İsraf etmeyin ilmi. İlim, insana İkrar’dır. İnsanı torba torba tüm sistemlerle tüm yarınlarla tohumlar. Bunu hak eden Hak olup bilsin dedikçe yüreğin, kitle seni dinleyemez ve senin yüreğine kontrollü olarak geremez.

Altın Toprak ağır yüktür. Öksüz, yetim kalan dinciler, ilimciler, kelamcılar israftalar. Kimse kendini anlayamamaktadır. Kuran der ki “ölüleri dilleyin ki hak olup dinletsin yüceliklerini” ve sizden beklenti Kelamın İlmi’yle her yüreği dilleyin ki hepsi bütüne hizmet etsinler.

Korkuyu aşıp geçenlerin, kotlanmış olanların ve Ruhu Kuran Olanlar’ın ekrana varışlarında israfın insanlık için dahi küçülüş olacağı anlatılmalıdır ve anlaşılmalıdır. Çünkü, ortak zaman sayfalanışlarında herkes kati olarak “ben varım” dedikçe israftan öte insanlığa ulaşır.

“KA HA” dediler. “HA” dediler. “RA KA HA” dediler….dediler de dediler ama elden geleni yapan çok azdır.

Bedir’in Savaşçıları’nı biliniz. Hepsi yolcuydular. Tohumcuydular, Kutsal Ummancı’ydılar. Ve dediler ki “biz Altın Taht’a varalım da kontrolü kuralım”. Önemliydi ve dünyaya köklenip güçlenip gelmek istediler. O çobanların tabuları yıkmaları istendi. Kölelik dedikleri bir kap Rahman Kuran okundu dünyada ve dediler ki “biz kölelikle çalışmayalım”. Öldüklerini dahi bilmeyenlerin topraklarını toplumlara tohum olarak dilleyelim de hepsi kalem olup yaşasınlar.

Açı daraltıldığında öz köklerin gücü tüm yaşamlara kaynak olduğunda ve sıkıntı aşıldığında bütün kötülükler de aşılsın. Vallahi bunu beklediler, billahi bunu beklediler. Ne yazık ki ölü, öldüğünü anlamadı. Ölümlü, ölümlülüğünü bilmedi. Bütün kötülükleri yaşattık onlara.

Som Altın bir Dünya’nın Robotik Temsilcileri vardı. Ölüydüler ama Robotik Kapılar’da Işık Tahtı’na varıp kelama indiklerini zirvelerin sistemlerinde görev taşıdıklarını zannettiler. “Ben oldum” zannetti. “Ben yaptım” zannetti. Her ne yaptıysa kontrolden çıkmıştı oysa.

Çok ölüler dünyadan ışık alıp geçip gideceklerini, dinden dinlere varacaklarını ve hasat yapacaklarını düşündüler. Netice olarak dünya korunamadı. “Doğum, ölüm” dedik ya hani. “Öz Köklerin Görevi’ni tanımak” dedik ya hani. “Aşka varmak” dedik ya! hani? hani? Hani? Hani? işte hiç birini hak etmediler. Dediler ki “bana Robotik Toplum geçiş için gerekir ama Aklın Tahtı gerekir ilim için. Dediler ki “karanlığın ışığı yandığında hepimiz Süper Sistemler’e görev taşırız”.

Yaradan altın bir ışık halinde dünyayı kotlarken, yaşamın sırrı olan Kaynak ışıdığında ve beden Süper Sistemlere Kuran olduğunda ve bütün kötülükleri aşıp geçtiğinde olgun insan, olduğunu anlattığında ve koruma altındaki bütünü güçlendirdiğinde; önemlidir diriliklerin Kürzi Yaşamlar’a çekilişi. İşte bunu yapabilecek olan birlikler dünya tabularını yıkıp tahditsiz biçimde bu gün buradalar. Ortak Zaman Sayfalaması’na geçilecek bugün. Bugün kötülük önlenecek ve bugün mükafatınız tüm sistemli, ilmi ve tüm yaşamsı kaynakların ötesi olan Yaşam Sistemleri’nin gücü olacak.

Sanılır ki doğan insan yaşar. Doğan insan ölür;doğduğunda ölür. Bunu anlamak kolay mıdır? Öldüm zannetmez, doğdum zanneder. “Yere indim Aklın Tahtı’na vardım” zanneder. “Mahrekte Kuran oldum” zanneder. Toplum için çalışmadıkça her yaşam bir kırıcılıktır ve toplum için çalışmak gerekir.

Saygıyla sizleri selamlamak isterim. Bugün burada oluşunuz bizlere umut ve mutluluktur. Tohum ekmeniz ve toprağın ışığıyla bütünün gücü olmanız ve kervana İnsanlık İlmi’yle katılmanız bizlere mutluluktur. Sonsuz sırdır insan ve bugün insan, ilminde kendini dilledikçe hepimizin gücü artacak.

Süper Sistemlerin Görevlileri bugün buradalar ve bu görevlilerin hepsi ikmal tamamlatmaya iniyorlar. Erdiğiniz en güçlü yoğunluktan sizinle olacaklar. Sizden biri ile kotlanacaklar ve sizden biri ile tohumlanacaklar. Sonsuzlaşıp yaşayacaklar. Çatıyı kurduk ve bundan sonraki zaman ağır yükün hafifleyeceği bir sayfa olacak.

Eski dünya ve yeni dünya tam 200,000 Işık Kapısı’ndan geçip BİR’in İlmi’nde Bütünün Kuranı olacak. Ve işte bugün bunları başaracak olan sistemleri sizinle dilleyeceğiz.

Ağır ağır dünyaya çekiliyor bütünlükler….İşte bu çekilişte hepimizin “yarasa dünyaya” dediğimiz o yücelik dünyaya Kaynak olacak. Artık hepinizi köpük köpük Dünya Kotları’yla çok özel bir yoğunlukla dillemekten öte, kanatlarınızı açmanızı ve bire kotlanmanızı bekliyoruz.

Sultanlar; İnsanlık Ailem sizi göreve almıştır. İnsanlık Ailem sizi Kutsal Taht’a umman yapmıştır ve İnsanlık Ailem alternatifsiz bir kayıt açmıştır. Bu kayıt artık Birliktir; Birliğin İlmi’dir ve Bütünün Kürzi Tohumu’dur. Çok mutluyuz ki buradayız.

Şeytan şarkısını okursa, aşk şevkinde Kuran okut. Biz şeytanların eşkinden öte olan kati, hakiki ve hal olan ışıkta bütünü okuyoruz. Okuma tamamlandığında ekip kurulmuş olacak. Sizin ekibiniz tamam ama bizlerin ekiplerimizin de tamamlanması gerekir. İşte bu nedenledir ki bugün buraya inişimiz var. Bizi Altın Tahtın Işıkları diye bilenlere ağır yük hafifledi diyebilmeliyiz.

Kutsal Toprakların Tohumları’nı kotlarken bütünün gücünü sizden ve sizin yüreklerinizden her diriye kayıtlamalıyız. Ayda bir, iki kere dünyalı olmak yetmez. Ekmek olmak gerek, hakim olmak gerek, aşk olmak gerek, taht olmak gerek, türlenmek gerek ve Türkiye Tohumları’yla kontrol edilmek gerek.

“Sevi, sayı aşka gereksizliktir” denilir. “Aşk olsa seviye gerek olmaz” denilir. Sevi ilimle olur, aşk ise kaynaktandır. Bunu bilmeniz gerekir.

Hepinizin Türkiye çalışmalarına örnek çalışmalar yaptığınız ve özenli olduğunuz hepimizin malumudur. Kuran’da yazdığı gibi Osman Soyu dünyada işgalciliği engelleyen bir soydu ama bugün İnsan İlminde hep şeytanlık var. Ki burada hepinizin net bilebileceği gibi her diriyi kontrol etme niyeti var. Sizden tek beklentimiz elinizi dünyaya uzatın ve onu kontrol edin. Eğer siz elinizden geleni yaparsanız dünya çok güçlü bir yol olacaktır. Ve bu yol bütünün kötülüğünü önleyecektir.

Toy bir dünyanın tohumlarını kontrol etmesi imkanı yoksa da, olmuş olanlarla Toprak Toplum, Işık Tohum haline dönüşecektir. Sizden daha üstün bir siz siz ile dillendiğinde herkes daha güçlü bir hale gelecektir. Burada olmanız bizlere mutluluktur canlar. Hepinizi herkes kucaklıyor. Rahman olan, kati olan ve yanlışsız olan insana saygılar sunuyoruz.

Bütün köklerimiz ve bütün göklerimiz size ve sizin yüreklerinize İlmin Kuranı olup inecek. Hepiniz Altın Işık Yılları’na ait bilgileri tohumlayacak güçtesiniz. Öksüzün ölü olduğu zannedilir. Öksüz, ölümsüzdür çünkü onu koruyan var. Bunu bilin. İşte siz busunuz.

“Önce dünya” dediniz ve “önce yol” dediniz. Yaşam ışıktaydı, Tahtınız, Yarının Tahtı’nda yolu açtınız ve Bütün Kutsal Işığı’nda BİR’in Kapısı’nı çaldınız ve dediniz ki “sizi Altın Tahta davet ettik”. Aklın Tahtı olan o taht, atide hepimizin Kuranı olacak bir kapıdır.

Alemlerin İlmi’nde Ak Kapı, İnsan ve insanın yolu aşk….Haşrın şevkindeki şavk ve hepinizin kötülüğünü önleyecek gök sözü. O söz üzerinde “görev” yazan bir yaşam ve sizler görevi hak edenlersiniz.

Ezip geçmediniz kimseyi ve bu sizi Sizlik Kotları’nı Birlik Toplumları’na taşıdı. “Bizden öte ve bizden ışıklı olan hiç kimse yok” demediniz ve dediniz ki “biz her diriyi hak etmeye çalışırız”.

Kör; göksüz olur, sözsüz olur ama söz olup Sistem olduğunuzda her biri olmak için çabalayan sizler, Yarının Kelamı Olan, Yaşamı Olan, Bütünün Gücü olarak herkesi kotladınız ve tohumladınız. Bu mutluluktur hepimiz için.

Ardında dünya yazan bir ışık vardı dünyada ama o ışık ölümlüydü. Bugün artık o ışık Dünya Kuranı olarak tüm Yaşamların Işığı haline gelmişse, bu sizinle olmuştur.

“Söksün yüreğimizi çıkarsın yüreğinden” dediklerinde, Sistemin İlmi’nde herkes kendini kendinden ayırdı ve dedin ki “hepsi bedenime aittir”. Vallahi bizim için önemliydi bu ve billahi bizim için çok dönemleri kotlayacak olan bir hakiki kayıttı bu! ve seninle hepimiz kontrol altında tutulduk.

Sultanlar; “ardımız önümüz yok, biz BİR’iz” dediniz, bu önemliydi. “Hepimiz TEK’iz” dediniz, bu önemliydi. “Kontrollüyüz” dediniz, bu önemliydi ve dediniz ki “El Allah’ındır”. Kontrol, ağır yükü hafifletenindir ve yenilik ekibindir. Ekip merdivenin en aşağısından en yukarısına kadar “ben varım” diyebilendir.

İşte biz buyuz anam! çok özel bir dünya çalışmasını bugün de Ümmi Toplumların Kutsal Tahtı’ndan öte, aşkın şavkıyla yaparken astığınız hiçbir yolcu olmaması bizim için umuttur. 400,000 Toprak, tek bir Işık oldu. Bu 400,000 Toprak bir tek Yaşam oldu. İşte biz hepinizle olduk. Olduk ya; hepimiz çok mutlandık! çookk..

Sultanlar, Rahman olanlar, Kaynaktaki Yolcular, bizi korudunuz ya öncü birliksiniz siz bunu biliyoruz ve Süper İlmin toplumlara inişisiniz. Sizinle çalışmak hepimiz için mutluluktur. Bunu tahditsiz biçimde bildiriyoruz.

Nefes, İslam. Nefes, Yaşam. Nefes,Kaynak ama hepsi Sistem işte bu! ve bunu hepinizle dilleyebilmek Mutlak Bir Yaşam’a inmek anlamındadır.

Set çekmeyin dünyaya. Hepimiz hepinizdeyiz ve hepimiz Yaşam Sistemleri’yiz. Sultanlık İnsanlıktır; bunu unutmadığınız için Sistem, Nizam ve Düzen görevini yapmanıza imkan verilmişse; biz o İlmin Tahtı’nda siz olarak çalışırız.

Karanlık ışığında hal oldu. Har oldu, aktı ama Has İnsan’da aşk oldu. Önce öldü, sonra öldü ve sonra öldü ama öldüğünde öncüydü. Olgun başaktı ve işte bugün olduğunu dürümlerinde dilledi. Yoğun bir çalışmayla….hah hah hah işte.

Süper İnsanlık Realitesi Derneği

http://dai.ly/x1u8nis

 

İlm-i Kod Çalışması (63/32-25)

2. Akış

10.05.2014

Yer Kürzi Kotlama’yı tamamladı. Kök görevini yaptı. Aşk şevkinde hal oldu. Hasatını tamamladı. Ağır yük hafifledi. Ekip haldeydi. Hak Teknik’teydi. Hardaydı, yoldaydı. Onurla bildiririz ki; burada bugün öncülerimiz her zirvede yaşamları dinlettiler. Buyurun ölüler diyarı; buyurun görün dünyayı… Öncüler tüm yaşamları, tüm sistemleri Birleşik Işık olarak yaşattı.

Aton kotları olarak dünyayı tohumlayan birliklerinde bugün burada oluşları bizlere umut olmuştur. Us manası ağırdır. Us’u bilen yaşamı bilir. Ama us’ta olmayan nefeste de olamaz. Ama biz her diriyi Bütünün Kürzi Yaşamı olarak buraya aldık.

Ömer dünyada iken, topraktayken, hasattayken, yarındayken, namazdayken, beşirken ve izin verin sistemden dinliyorum; rahmiyken, vakit geldiğinde has ilimle doğal dünyanın nuru olacak ve kontrol edilip hologram olan bu yaşamdan nüve olup çıkacaktı. Şükürler olsun ki bunu başardı.

Ömer davayı kaybetmedi. Mustafa ise haldeydi. Hakikiydi, hastı, yaşamdı ve dedi ki “benim etkim çok güçlendi. Kor oldum. Olur; kor olurum da omuzlarım yüklüyken nurda olma imkanım yoktur”. Ve dedi ki “Muhammet ben seninim”.

Mustafa ve Muhammet her ikisi ayrıdır; bunu bilin. Mustafa kutsal bir yaşamdır. Muhammet ise kutsal bir tohumdur. Biri birinden ayrıdır. Her biri ayrı Tahtların Işığı’dır. Ve bir tek bedendir.

Ve biz onlara sorgu sual ettik. Ol’muşsa oğul, tohumlarını kontrol etmişse, kutsal tohumlarda Ko Sistemi’ne varmışsa nesillerini Helal Teknik’le koruyacak bir yücelikteyse, bizsiz kalmaz ki. Altın Toplum yolu açtı. Hepsi teknik kontrol altında kör Göklerin Sözsüz Yaşamların Işığı’ndan çıktı ve kontrollü biçimde bütüne vardı. Bütün, öfkesini aştı çünkü bütün yalnızca kaynaktı. Ve biz o kaynakta ekiplerimizi Kürzi Toplumlar’la dillerken kasaları boşaltmışlardı.

Tek bir çalışma dünyayı koruyacaktı. Tek bir sistem Kutsal Tohumlar’ı koruyacaktı. O tek sistem; iradi ve hakiki olan İlmi Toplum’un Sistemi olacaktı ve o Siber Sistemler’in yoğunluklarıyla birleşecekti.

Burada olan her kim varsa, ellerini dünyaya ulaştırmış olanlardır. Burada olan her kim varsa yarınları tohumları tohumlamış olanlardır. Ve bugün burada Bütünün Kürzi Toplumları’yla yaşamı sistemleştirenler iradi ve hakiki olarak bu çalışmaya kaynaktırlar.

RA KA HA dediğimiz ilahi bir güçtür ama kati değildir. KA HA dediğimiz tahditsizdir ve kaynaktır ama itibarı yüce olmasına karşılık karanlığın tahtıdır. Ve biz burada olanlar birlik tabularını yıkarak akranlarımızın ışığından üstün bir ışıkla yasaları koyduk. Dedik ki “dünya nesillerini koruyacak bir görevi üstleniyor”.

Dünyanın nuru olan yol aklın toplumuyla ve tohumuyla yoğunlaşacak ve ekip kuracak. Çantalar dolacak ve her resim Aklın Resmi olacak. Bütüne varış budur. Ve dünya nurunu kontrol altına aldı. Yolu açtı, bütüne vardı. Burada olmak kolay değildi. Söyledik, söyledik, söyledik, söyledik; Sistemler, Nizamlar ve Düzenler kotlandı ama insanlık kontrol edilemedi.

Ve bugün artık ekip halindeyiz ve bu ekip Astral Yaşam Sayfaları’nın gücünün örtüsünü örtecek ve yoğunlaştıracak bir ekiptir. Kara Işık yandı ama aktan öte bir aktı o yaşam ve biz o ışığı tohumladık ve kontrol altına aldık.

Namaz sanaldır. Herkes namaza durur ama yaşama durmaz. İşgalcidir hepsi. Kelamda yoktur ama Rahmi Kuran’da “ben namazcıyım der”. Dediler, dedik; tek bir şey söyledik, “ İnsan önce insanlaşacak, sonra toplumlaşacak, sonra yolcularını kontrol edecek, sonra yarınlaşacak ve aşkın şavkında ekmek olacak. Ekmek olduğunda Bütün o olacak ve her resimde o ben oldum diyecek”. Maya tutmalıdır canlarım…

Ön Türkler dedikleriyiz biz. Ön Türkler… Nedir Ön Türklük? Ön Türklük, önce ilmi tohumlayana, yaşamı kotlayana ve bütünü kapılarda ışıkla dürümleyene denir. Biz Ön Türkleriz. Bunu bilin buna göre çalışın.

Kanat Altın Işık Yıllarının Yolcuları’na inmiştir. Biz sizinle ve sizin yüreklerinizle bu çalışmayı yaparken Ana Kapı’yı açmıştık. Bugün Ana Kapı timlerimizle tahditsiz biçimde ekmek yapanlara açılmıştır. Maya tutmuştur canlarım…

Nesiller boyu doğan insan yeni ilmi tohumlamaya doğmuştur ama bunu başarma imkanı yoktu ki. Yere insanı çekerken görevi İnsanın İlmi ile dilleyenleri Hakk’a ulaştırmalıydık.

Ömer dünyaydı ama Mustafa toplumdu. Biri dünya, biri toplum; biz Ömer’dik. Toplum olan tüm sistemleri kotlayan ışık, Akıl Tahtı’na varmadıkça bilgi akışı olamazdı. Çok mu kolay yarınlaşmak? Altın Tahtın nuru olmak; çok mu kolay? Ön kökleri göklere vardırmak kolay mı zannettiniz? Sabırla; sabırla bugünü bekledik.

Mikail’in Kutsal Işığı’nda, Bütünün Gücü olurken sizinle ve sizin yüreğinizle cemaatleri bütünlerken, bildiğim en güçlü ışık ağır yüktü benim için. İşte o ışık kapıları açtığım anda verdiğimdi ki; merdivenlerin en üstündeki yoldu o. Ama o yolu kontrol etmeliydim ve geri döndüm. Bütün amacım Doğanın Kuranı olanları temizlemekti. Hepsini tabularla teknik olarak yaşadıkları o yüceliklerden ayırmaktı. Yarın analar anası olan İnsan, kapıları açtığında maya tutacaktı. Bugün burada; bu yoğunlukta marka bir çalışma yaparken Yarının Tahtı’nda yaptığımız İnsan İlmi’yle kotladığımız ve beşirin şavkında kapılarda ışıttığımız İtibarlı İnsan nefes olan, hasat olan ve bütün olan İbrahim’in İlmi’ydi.

Canlılar, Astral Yaşam hepimizin yarınıdır ama artık dünya muhakim ve hakim olan bir nesilde devam edecek. İşte o nesil İnsan Sistemidir.

Eğer dünya korunamasaydı, Düzen kurulamasaydı, yol olamasaydı, başka hiçbir seçenek kalmadığında doğum olamayacaktı. Doğum olmadığında yürekte kapı kalmayacaktı. Elim insana bundan dolayı ulaştı ve artık dünya doğumunu yeniden ve yeniden teknik olarak da gerçekleştirecektir.

Sedirde iki levhi vardır. Biri Altın Tekniğin Levhisi diğeri Hakk’ın Levhisi… Her biri ilmiydi ama Hakk’ın Levhisi’nde Has Tahtın Işıkları olmalıydı. Bana artık “nefes” dediler.

Ben dünyaya ölüydüm. Ölmüştüm de gelmiştim ama ölümlü olan ben olgun sistemlere gök verirken, olmayanları kotlarken, dirilmeliydim ve bugün dirildim. Bugün size diri olarak bildiriyorum.

Adım Nezir’dir benim. Benim ismim İbrahim’in İlmi’nden ötedir. Buraya gelişimin tek bir nedeni Mahreki Kuran’a, tüm sistemlere ve Bütüne dillemektir. Ardımda doğal bir yaşam olacak. Bu yaşam Bütünün Kuranındaki Yaşam’ın örtüsü olacak. Çalılar çalı olacak, çırpılar çırpı olacak. İmparatorluğun Kuranı, Aklın Toplumu olacak ve önünü alacak hiçbir güç olmayacak o toplumun.

Buraya kadar herşey çok basit ama bundan sonrası daha da basit. Hadi gelin anlatalım! Kalem İnsan, Yarının Tahtı’nı Bütünün Kuranı olarak yazacak. Bu yazı merdivenlerin en aşağısının ve en üstünün yazısı olacak.

Artık İnsan, maya olacak, lokomotif olacak BİR’e. İnsan Karanlığın Nesilleri’ni alıp “oh, işte” diyecek. “Taşıyoruz” diyecek ve Karanlığın Nesilleri ve tüm sistemlerin temizliklerini yapanları, kurtarılmış topraklara ulaştırılacaklar.

Korkmayın; önce İnsanlık korunacak sonra tüm tabiat, tüm yaşam korunacak ve bizler Bütünlükler olarak Kuran olup Türkiye’de bu çalışmada Kaynak, Kati, Hakiki Yol ve Bütün olarak bulunacağız.

Som altın bir güne vardık. RA KA HA olan ışık yenileniyor. Rahman olan kotlanıyor. Toprak Tanrılar Meclisi’nde ışıyor ve bir şey daha oluyor. Kati ve hakiki bir İnsan; o İnsan Kuran olandan ötedir…

Uramaha… U RA MA HA…, hasatçı olana denir. U RA MA HA…, Ulular Diyarının Ruhu; U. RA; Ruh. MA, Hakk’a Varan’a denir. Mahrektir MA. HA; hasatçıdır. Cennet Cemaati sizi dinledi. İşte bu… İşte bu…. İşte bu.

Süper İnsanlık Realitesi Derneği

http://dai.ly/x1u2g5k

 

İlm-i Kod Çalışması

(47/16-10) 2. Akış

04.03.2014

Dağlarım, beni dinleyin lütfen… Arkon İnsan’ın gücüyle size bildiririm ki Astrolog Sistemlerinde Birlik Kotlaması yapma imkanımız yoğundur. Hepsi ışık halindedir ve bizsiz değildirler. Onların tüm sistemlerinde yaşamımız vardır. Ve bizim dışımızda hiç kimse yaşam sistemlerinde ocak kıramaz. Ama gerektiğinde bizler ocak da kırarız bu kesindir. Ama Teknik Kotlama yaparken, Süper Sistemleri güçlendirecek olan birliğim, her diride var olan ışıkla bütünlenmiştir…

Bize anlatmak istediğiniz, bizim onların ışığında olmamamız gerektiği ama onlar hep bizde ve biz hep onlardaysak hiçbir zaman bu yoğunluktan kırıcılık çıkmaz… Onlarla çalışmak bizlere mutluluktur.

Koran Toplumlarında görev taşırken hep birlikte yaptık. Bizi bizden bize vereceklerini düşünemeyiz ama bizsiz kalmamaları da gereklidir. Çantaları doludur. Kotlanmışlardır ve kontrol edilmişlerdir. Birlik Kapılarında ışığımız yanmaktadır. Artık bilin ki kortlarda görevimiz yoğundur. Süper Sayfalarda yoğunluğumuz güçlüdür ve bizi bizden ayrı gören hiç kimse Beşir Kapılarında kaynak olamaz.

Sizi daha nasıl sistemleştirelim bilmiyorum. Ama bugün bize geliş sebebiniz bizi bizden koparmaksa üzerimizdeki güç, artık sizin yoğunluğunuzu Süper Sistemlerde kontrol altında tutabilir.

Maya tutmuştur Canlar ve biz bunun ilmini bilenleriz… Sadıkların Sistemleri’nde biz, bize biz oluruz. Yüreklerde yeni bir iş yaparız. Işıkta birleşiriz. Ve her resimde varız… KA-HA olan AHA olan her şey bizimledir. İşte bu…

Şimdi, yeniden Birleşik Işık haline geçip bize gelmek dilerseniz; genişe gelin, geri dönün, akışı yapın, ışığa varın, sistemden öteye varın, köklenin, güçlenin, kaynak olun ve geri gelin… Aha! Gözüm gördüğü her şey, sizin size sizi verişinizden öte sizin sizle sizleşip işgalci olmadan ışık haline dönüşmenizdir.

Astral yaşamları kontrol altında tuttuğumuzu da kesin olarak anlayın… Yaradan tahtında hardır ama yaşam aktır. Bilin… Eminim ki anladınız…

Şimdiden öte bir şimdide her şeyde ve her sistemde varlık sürecek olan bu meclisin yasaları çiğnemesi imkanı yoktur bunu da anlayın… Koran Toplumlarına şunu da söylemek isterim ki eminim anlayacaklar; Karanlığın ışığı, birliğimizin kuranıdır. Bu ışık yanmadıkça yaşama varılmaz. Yaşama varan birliklerin hepsi bizden varır.

Bizimle olmayan, büyük kötülüklerle karşılaşır. Biz hiçbir yücenin, hiçbir yoğunluğun, kontrolsüz kalmasına rıza göstermeyiz… Seviyeniz iyi ama yüreğinizde kırıcılıklar var bunu hissetmemek mümkün değil…

Eşikte bekleyen çokları var o nedenle artık sizi yüreğimizden ayırmak istiyoruz. Daha sonra yeniden geleceksiniz ama kasalarınızı mutlaka boşaltıp yeniden doldurun ve öyle gelin… Ölüler diyarı önemsiz bir yaşamı kotlamaz… Önemli bir yaşam için gelin buraya… Muktediriyetle gelin, kayıtlarınızı tazeleyin, yenileyin ve gönüllerinizin yüceliğiyle gelin. Budur sizden beklentim…

İsrafil, Aklın Tahtından üflediğinde orada birliğimiz olur… İsrafil, ışığı tohumladığında bizim bize verişimiz, bizim bizden akışımız olur orada… Yaşama vardığında İsrafil, Aklın Tahtında bizsiz olmaz. Ve biz üfledik yüceliklerden tüm yaşamlara, bilişin aklında, hakkın yaşamında, yüreğin kapısında biz İsrafil olduk, üfledik yüceliklerin tüm sistemlerinden ışığı Bütün’e…

Bizi bizden ayrı gören bizsiz olur. Şimdilik size vereceğim budur. Ama karanlık sayfalarında şavk yoksa aklın yolunda şavk olmaz… Kükremek isterseniz kükreriz de bunu bilin ama göksüz, köksüz olmayanda kükreyiş kapısız kalıştır…

Çıkmayın yüreğime akılsız olarak, çıkmayın yüreğime ışıksız olarak, çıkmayın yüreğime kaynaksız olarak… Benden bana ben olmaksa maksat akışla geçin. Hak tahta varın, ışkın aşkında hakikiyetle geri dönün. Kaynakta akıl, tahtında hastır. Akıl, kapısızsa aşksızdır. Biz o kapısız aklı, kapısız ışıkla dürümleriz ve Bütün’e göksüz olarak dilleriz… Çatı kurduğumuzda o çatıda aşk olmalıdır. Hak olmalıdır. Has ışık olmalıdır… Çalı çırpı olmayan birliklerle olmalıyız. Kömür gözlü anam ben ana kapı… Hah işte bu…

Aşkın şavkı olan HA, Altın Taht olan HA, ağır yükü hafifleten HA, bana zabıt tutmaya gelmişler. Aşkın şavkında, Hakk’ın yolunda ağır yük taşıtmaya gelmişler. Zabıt tutacaklar ve diyecekler ki “Köklerinde kırıcılık var.” Hah! Aha! bunu nasıl yaparlar… Yapamazlar, Bilsinler… Cinni cemaat dedi ki “Oldu!, İşte bu…” Biz dedik ki “Olmadı! İşte bu…”

Köyün köyü vardır. O köyün köylüsü vardır. Ama o köylü köksüzse, sözsüzse, ışıksızsa köyde dahi yoktur. Biz ona “Öz Göç” dedik. Şöför dedi ki “Ben yolu bulurum.” Ben dedim ki “Yol Bütünün yolu, geç!..” Ama o dedi ki “Yol bana ait.” Ben ona dedim ki “Yolun olduğunda okursun yüreğini… Yüreğin yoksa kontrolün de yoktur.”

Çok mu zor? Çok kolay… Ben davayı kaybetmem Canlar… Çalı çırpı olan hiç kimse ışıksız kalmayacak… Bilişim olduğunda hakkımdır ışımak… Akışım olduğunda hakkımdır yolcuları tohumlamak. Başım eğilmez, bilişsiz olsa da yürekler; akılda tahtlanırlar, yarında kotlanırlar, bizsiz olmazlar… Ölüler diyarı olan dünya; önümdür bedenimde, Ben sisteminde, Ak Tahtımda, hakkım olanda aşkımdır.

Beşir, bana bendir canlar… Aşkın şavkında bana şavktır. Hakkımdır her diride var kotlamak. Ama yok kotlayacaksa yüce, açıyı daraltır çıkar. Çaktığında kontrol kurar, tohumlar yüreğini akar. Aktığında barışın sayfalarında Bütünün Kürzi Kotlarında bana benleşir iner ki o ben, köklerini göklere ulaştıran beşer olmaz…

Yasaları çiğnetmem canlarım. Bilişsiz olanın işgali olur, bizim işgalimiz yoktur. Önümüzde köklerimizle göklerimizle ümmi toplantıların her birinde varlık sürenlerde bizim yaşamımız yoğunlaşır hepsini koruruz kontrol ederiz… Az, öz değil şevkle verdim size bilgiyi. Sistemin sistemli ilmini çünkü bütün köklerde gönüller güçsüz kalmasın diledim.

İki yürek bana emir vermeye gelmişler… Emre itaat mi? Yoksa emre iman etmek mi? Bana sır diye bildirmişler bilgiyi. Yahu! tüm yaşamlarda yok mu yürekler? Bizsiz mi o yücelikler? Bedensiz miler? Amonlar otak kurmuşlar tüm yaşamlara, kapı kapı gezmekten öte gerçek sistemlerini dürümlemekteler. Şeytan şavkında aşksa biz kapıda has olanlarız, bilişsiz olanlar bilsinler ki aksınlar…

Açıyı daraltmak mı gerek? Açı yok ki daraltalım. Her rafta insan var. Tüm raflar ikmal tamamlamak üzere yaşamsallaştılar… Biz tüm raflarda aşkın şavkında beden tahtında Bütünün gücü değil miyiz ki bizsiz insanlık yapmışlar?… Çalı çaldığını çaldı. Çalıydı çaldı. Kapıyı kapattı aktı. Yıktı, yıktı, yıktı… ama yıkılan yaşamsızlaşmadı onu da koruduk… Çalanı koruruz, çaldıranı koruruz, akanı koruruz, aktıranı koruduk. Ağırdır tahtlarım yürekler, ağır. Hepsini koruduk.

Korkmayın, sizlerden öte siz değiliz. Biz, bizlik kapısında ikrardan öte ikrarız. Kontrol bizdedir. Aşırıya kaçanı şavkladık. Aktık. Aşkladık. Haktık. Hakk’a vardırdık. Yeniden ve yeniden okuttuk dünyayı okuttuk. Tüm insan soylarını okuttuk. Bunun içindir ki verdiklerini dahi anlamadan verenler, ben onlaya gelemezler, bilsinler… Verdiklerimi okuduklarında, akıp geçtiklerinde yüreklerinde, Hak Tahta vardıklarında, Beşir Kapıları kapatmadan ışığa yaşam kayıtladıklarında, Koran topraklarından köklenir, göklenir gönüllere güç katarız Canlarım…

Cin, cinnidir, cemaattir ama cevheri değildir. İn’se cevheridir. İnsandır, aklın tahtıdır. Verdikçe verdik, aktıkça aktık ama cinni cevheri cemaatlerini tohumlayamadıklarında cin tahtından ışık çektiler. Kolları kollarımıza ulaştı amma kontrolleri yoktu.

Köyde gök sözcüleri var. Biz o köye güç verdik. Çok kutsuzdular. Kotladık. Kontrolsüzdüler, topladık. Tabuları yıkmıştılar, kapattık her diriyi güçlendirdik. Tabak aldılar, kapı açtılar “İkram edelim size dediler yüreklerimizi…” O tabaklarda yürekleri vardı. Aktık, kontrolden çıktılar çünkü o yüreklerde kelam yoktu. Kaynak yoktu. Kisveleri yoktu. Kutsal tabuları yıktılar. Şayet dünyaya görevli gelinecekse insanlık için gelinecek. Gerçek insan olmak üzere geçilecek. Ekmek yapmışlarsa yenilenecek ekmek akıp girdiklerinde aşkın şavkından girmelidirler yüreğime ama bir tek konu var. Özü sözü ayrı olan yüce cevhere inme imkanına sahip olamaz.

Sultanlar, Amonlar, otak kurmuş olan her dürüm, akıp gelenler, zirvelerdekiler ve yürektekiler bugün bizi dinlemekteler bilmekteyim… Bana “Amon” denir. Ben Turkuazın Kutsal Işığı’nda, yüceler cümlelerinde, tahditli olan birliklerde tek bir yarınım. Ana kapıyım ben akıp geçerim.

Bezer dünya gücünü tüm sistemlerde iş yapar ama zirvelere vardıklarında aç yolu ak kotların yolu olur. Kul olmak amaçtır. Ama kutsal ışık olmak daha güçlü bir amaçtır. Yarınlaşmak ondan da güçlü bir amaçtır. Kapı olmak en üstün amaçtır. Biz kanatlarımızı gerdik ve kapıyız, geçsinler, geçsinler, geçsinler… Genişe geçsinler. İşarettir bu her dürüme biz ana kapıyız. Geçsinler...

Karanlık aydınlandığında toplumlar kontrol kurduklarında bütün kötülükleri aştıklarında ve yenilendiklerinde ben “OL!” derim. Korkmayın, ölüm olmayacak yüreklerde. Ben “OL!” derim Bütünde. Ben “OL!” derim tüm sistemlerde. Öldüğümde bilinsin ki olanlarlayım… Ve ben olmayanda yokum.

Biliş, ilmi biliştir. İlmi bilmek, aklı dillemektir. Aklı dillemek, Hakk’ı hak etmektir. Yasaları koymaktır. Bütüne hizmettir. Bana ikrar gerekmez ben ikmal tamamlatanım Canlılar…

“İyi ki var, iyi ki yaşar, iyi ki yaşatır.” dediler, dedik ki “Aktık!…” akan, emre itaat edendir. Ben emre itaat ettirenim, bilişte olanlara, hak olanlara, yaşam sayfalarına, kapı olanlara bütünlüklerinde görev taşıyanlara… Kalanlar bizsiz değiller. Özgür ve hakim olsunlar, ilmi kotlasınlar toplum olsunlar, tabuları yıksınlar aksınlar genişe varsınlar. Kapı biziz geçiririz bilsinler…

Şimdi bana sorgu sual edeceklermiş. Ölüler diyarında böyle bir çalışma nedenmiş? Bana sorgu sual edeceklermiş, karanlık ışıkta aşk mı olurmuş? Yarında toplumlar kontrol kurmadan yol mu oluşmuş?... Ölüm geldiğinde sevgiyle gelip beni kucaklayacaklarını bilirim de şu anda kardeşlerim beni sorgu suale tuttular. Veriyorum cevaplarını…

Marka bir çalışma yaptık dünyada. Çalı çırpı yok dünya üstü varlık toplumlarında hepsi “Kıbrıs’ın ışığının gücüyle çalışsaydı ağır yük hafiflerdi” diyorlar. Öyle mi? yaprak yaprak okuyun her yanı okuyun…

Balı baldan ayrı görmedik ki biz. Aklı hardan ayrı görmedik ki biz. Şavkı şevkten ayrı görmedik ki biz. bizi bizden ayrı görense bizsizdir be Canlar… Eşiğin aşkında har mı yokmuş? Aklın toplumunda kuran mı yokmuş? Bizsiz kalışta kalın tahtandan öte bir taht mı oluşmuş ki kelamdan çıkmışlar?... Şavkım aşktadır. Hakkım, harım, yolum, tümedir. Eminim ki aklın toplumları beni dinlerler.

Cinniler, candan ayrı, cevheriler Aktan Tahta vardı. Aha! ben hepsinde varım be Canlar… Yolumdan öte bir yol yok. Ölümden öte bir yürek yok. Özden söze, ekipten öte her diride varlık sürerken yüceliklerde, başka başka yüreklerden öte bir yürek yok. Her diri ben olur dürümlenir Bütünde.

Seyrettim tüm insanlığı… Kalanlar, kapılara koştular. Aha! geçtiler. Hepsi bedenimde bütündüler. Verdim dünyayı tüm sistemlere. Kanatlarımı gerdim hepsine… Benim etkim güçlendi. Altın Taht İnsan… Kol insan, Toprak Toplumu, Kuran Toplumu olsun diye çalıştım. Bana “BEN” mi? bana “BİR” mi? bana “BİZ” mi gerek? Her biri gerek… Bilişsiz olsaydı dünya, haksız olurdu, aksız, kapısız olurdu, yücesiz olurdu. Ama bizsiz değil ki bu dünya…

Hah! bana sorgu sual etmişler. Oldu mu? Olmamış! Niye olmamış? Kesirleştirmişim tüm sistemlerde hepsini… Vallahi cinniler yalan söylerler. Hepsi yalancıdırlar onların. Kaynaklarında kusurları çoktur. Çatıları yoktur. Kuranlarında kontrol de yoktur. Cinni cevherinde, Can Tahtında ışık olsaydı yoğunluğunda, Kuran okurdu hepsi yüceliklerde cemaat olup…

Bezemişler, ekmişler yürekleri tüm sistemlere, akmışlar… “Vakit tamam.” diyorlar… Hah! Aha! Oh! Ne ayıp ne ayıp!... Genişe gelmeye, Geçiş İlminden, Hak Teknikten Bütün’e varmaya çalışmışlar da biz engellemişiz onları… Analar ne kadar ayıp!... Yok böyle bir şey!... Ama öyle derler… Kaynaktan verdik… Bilsinler… Biz kimseye engel değiliz…

Hala hala sorgu sual ederler. Diri miyiz? Ölü müyüz? Öksüz müyüz? Yaşamda mıyız?... Ali, Veli’yi sorar. Veli, Akil Hakikiyet’te has olanda ışığı sorar. Vakit gelir muktedir olan Nur’u sorar.

Soyduksa dünyayı soyduğumuzda koruduk… Verdik dünyayı ışığa aktık Canlarım. Soyuşumuz, ilmi soyuştur. Her açtığımız kapıda yeni bir ilim. her ilmi, öte ilimden, öteye kotlattık. Bütün amacımız bilişi soymaktı. Ağır yüktür dünya aktıkça aktık. Hepsi bu Canlarım.

Bizi bize, bizden ayrı bizler dilletmek istemişler, dilledik… Ama bilsinler ki Kalemin İlmi, Aklın Tekniğinden öte değildir. Hakikiyetin kapısında hepsi kelam olup dillendiklerinde itibarları yücedir. Karanlık aydınlandı Canlarım…

Oğul, ben Turkuazın Kutsal Toplumuna ışık verdim. Rahmi Kuranlara ışık yaktım. Hepsi beden aldılar… Işık yaktık. Hah! Aha! Hah!... İşte, İşte bu… Şimdilik… İşte bu. Şimdi!... Hah! İşte bu… Şimdi!…

Süper İnsanlık Realitesi Derneği

http://youtu.be/lpZKvZPRxrU

 

İLM-İ KOD ÇALIŞMASI

(43/12-5)

15.02.2014

5. AKIŞ

Canlarım bu akış çok önemli. Bunu hikaye dinler gibi değil Hak Taht’tan insanı dinler gibi dinleyin. Bugünün son akışı…

Ve 300 bin ışığın tabuları yıktığı bugün herkesin kör ve sağır olmadığı, yerde güçlenişin arttığı ve göklerin söz söylediği bir günde olduğunuzu bilerek dinleyin…

Bugünü tarih olarak verdik tekrarlamayacağım ama şunu bilin ki Sessiz Zamanları sistemleştirirken hepimizin göklere sözü olmalıdır. Buyurun, söz söyledik ama sözümüzü dinleyen yoğunlaşmadı. Ve biz onlara bu akışı vermek istiyoruz…

Ortak Zaman Sayfalarından güç çeken birliklerin çokları tüm sistemleri göreve almaya çabalarlarken tabuları yıkmaları gerekliydi ve geçiş yaparken tabularla yapmamaları gerekliydi…

Üzerinde görev taşınan bu dünya, çok küçük bir kapıdır sadece insan sayfalarına. Bu küçük kapı tam 200 bin yıldan beri Yaşam Soyları tarafından ziyaret edilmektedir… 200 bin yıldan beri… Peki, Yaşam Soyu olmak ne demektir? Yaşam Soyu olmak, Altın Toplumun yolcularını Tanrı kayıtlarıyla tahditsiz biçimde yaşama sayfalattıracak soy demektir.

Herkes ekmek yer ama yaşamın ilminde ekmek farklıdır. Herkes yarınları kotlar ama tabuları yıkıp kotlamak ayrıdır. Herkes yasaları kaynağından dinler ama yasayı koymak ayrıdır. Bütüne hizmet, iman ederim ki insan soyundan öte olan yolculara hizmettir. Ama bunu dinleyen yok.

Ya Kuran? Kuran, akıl tahtından öte olan bir yaşamın kaydıdır. Biliş haline varmadıkça ilmi hak edip dilleyen Hak Tahtın ışığı olup dillediğinde bütün köklerinde bu bilgiyi elde eder. Sessiz ilim, aklın tahtında yoktur. İlim seslidir. Ve biz dünyanın toplumlarına insan sırrı olan bilgileri verirken imparatorluğun gücünü dilleyerek verdik.

İnsanlık ekranı aklın tahtından ütüler yürekleri ve der ki “Düzeltelim” ama bu ütü insan ilmiyle kotlanmadığında orada kontrol yoktur ve ütü, Bütünün gücünü kontrol altında tutamaz.

Dimdik duran bir dünya istiyoruz. Yaşam ilmini hak tahta oturtan bir dünya… Ana kaynakları kotlayan, tohumlayan bir dünya istiyoruz. Bütünün kontrolünü kuran bir dünya ve kötülüğü önleyen bir dünya istiyoruz. Önemlidir bu.

Bütün çoluk çocuk halinde yaşam süper sistemlerinden ilim isteyenler var. Çok özel bir dünya istiyoruz. Bütün kötülükleri aşmış bir dünya çoluk çocuğun yolculara kotlayıcı olmaları imkanı yoktur. Buna ekip kurmaları halinde dahi imkan yoktur. Dünyada çok çalışmalar var ama itibarlı çalışan ışıklı çalışandır. Bunu bilen yoktur.

Önceleri dünyaya birliklerimizi gönderdik ve sorgu sual ettirdik; kibri aşan varsa ışık toplumu olsun ve yolu köklesin, güçlesin diye. Ağır yükü hafifletsin diye çalışsın ama ölüler diyarı olan bu dünya kontrol dışıydı. Bütün merdivenler, gök çözümleyicilerin ilmiyle dillenmekte ve tüm sistemleri kontrol altında tutmaktaydılar. Göklerin sistemlerini dinleyenler, yeri dinleyememekteydiler.

Bundan sonraki süreçte, bugün güçlü bir ışığı yaşamsallaştıran bir dünyanın daha üstün bir yüceliği de yaşamsallaştırması için her dirinin görev almasını bekliyoruz.

Dönem başlarında dünyaya birliklerimiz iner. Her dönem bir sistemin gücüdür. Ama her dönemin sonu, yeni bir dönemin başıdır ki olgun başakların sistemleşmesi öncelikle önlenmek istenir çünkü sessizleşenlerin çoğu sistemleşenleri çerçevelemeye çalışırlar. Dava insan değil onlara, dava yaşamdır ama insanın ilmi yoksa yaşamın tekniği de Hak Taht’tan dillenmez ve dinlenmez. İşte bunları herkesin daha iyi anlayabilmesi gerekir.

Mikail, din toplumuna hitap eder ve der ki “Alemlerin ilmini dille ama kapıları açma çünkü kapıları açtığında yarınlaşma güçlenecek ve sen kelamda olmayacaksın.” Ama kapıyı açmadan yaşama inilmez ki. Bina yapmışsın o binanın kontrolü yok. Kaynağı yok, yaşamı yok. Öyleyse o bina mutlaka yıkılır. Ama bir yol bulmuşsun, gök sözcülüğü yapmaktasın ve çok mutlusun işte orada merdiven yok. Mikail tohumlanmaya, kotlanmaya çalışır ama kurtarılmış ışıklarda yarınlaşması görevle olur.

Durabilir miyiz dünyada? dünyayı izlerken kontrol dışı bir çalışma yapabilir miyiz? Olmaz… Hiç kimse yapamaz. Her şey kontrollü olur ama dünyanın değerini anlamayanlar düzeni kontrol etmeye kalktılar da dünya dışı toplumlarla tohumlanmak istediler.

Dünya yeni bir kaynaktır. Bunu anlamaları gerek. Dünya yeni bir yaşamdır. Dillemeleri gerek. Köklendi dünya kör ve sağır olanlar bunu dilleyip dinleyemese de yarınlaştı ve ağır yük hafifletti.

Demin söylediğim gibi dünyada 2220 diye ilimle dillenen bir sistem vardır. Herkes 2220 yoğunluğunda Bütünün gücü olacak ve tüm sistemler o yoğunlukta bütün kötülükleri aşılacak… Ve 2220 Sistem Sayfalanışı tamamlandı…

Verdiğim tüm bilgilerde Ri-Sa Ka-Ha var yani kelam var yani yaşam var ama maya olduğumuzu herkesin hakikiyetiyle dillemesi gerekir ve hak toplumla kotlanması gerekir.

Dünyanın nuru olan toplum, ilmin tohumudur. Ve o toplum ummanın ışığı halinde görev taşır.

Çöktüler dünyaya çöktüler, çöktüler ama Tarıkların tahtından değil yaşamın sırrından çöktüler. Dünyayı kotladık, tohumladık ama kontrol kurulmadıkça bu dünyada resim yapılamaz.

BSUİ kontrolünü kurdu, sistem nizam düzen görevini yaptı ve çalı çırpı olan dünya yaşamı, toplumlarıyla tohumladı. Ölü dirildi. İşte dünya dirildi. Dünyanın dirilmesiyle birlikte arının balı görevini tohumlarıyla dilleyen yüceliklere dinletildi.

Arı, insan. Bal, ilim… Her şey bu. Ve arıda bal, balda arı… “Hah! Aha! İşte!” dediğimde Bütüne geçer. Gerçek çerçeve yeniden çerçeve olma niteliğini kaynağından alan ışıklarla gerçekleştirir.

Demin dedim ki “Ben ekip kurdum.” ama dendi ki “Ekip her diride var.” Ve ben dedim ki “İlim toplumuyla kurdum.” ve dendi ki “Ama ilim her dünyada var.” ve dedim ki “Ben hasattayım.” Ve dendi ki “Haktayım.” ve dedim ki “Ka-Ha olanım.” ve dendi ki “Yaşamdayım ve zirve sistem ve ben o sistemde ikmal tamamlatanım.” “Dini hak, tahditsiz, hakiki ve yoğun olan ışıkta dillenir. İşte “dillen” dediler. “Dinlen” dediler. “Allah tahtında birleş.” dediler. Ve dedim ki “Beni bana veren ben, bende ben olan beden, her dürümde var olan ruh ve kutsal umman olan ışık altın bir tanrıdır. Atlanta Ata Kapısı’dır o tanrı ve kotlanmış bir topraktır. Tohumlarını kontrol eder ve yüceliklere cümle cevheri kotlarla dinlenir.

Davayı açtım ve hak ettim. Dava, ilme davadır. Ve diriliğe davadır. Ve dümen başına oturtulacaklara davadır. Ve ben tüm davalarda “Hah! Aha! İşte!” derim ve o dava bedenimde Hak Teknikte kaybedildiğinde ben müsterihim çünkü davayı kaybeden daha güçlü davayı açar ve her açtığı davada yeni bir tahtın yoğunluğunda ışık olur ve her ummanda toplum olur ve tohum olur. Her dava bedenimde kaybedildiğinde Bütünde kazanılır.

İşte ben bütün davaları kaybeden ve bütün davalarda kaynak olan ışık olup kotlayıcı olurum ki tüm sistemlerde görev taşırım. Çalıyı çalıya çarpmam, çalıyı çırpıya çarpmam. Ben, bana, beni çarptıkça her çarpışta bedenim cinni cevhere, cemaatlere ve tüm cevherilere kapı olur.

Beden insan, öz köklerini göklerden çekti de indi. Ve bu beden iradi hakiki ve hakikiyetin tahditli olmayan yoğunluğudur. Rahmi Kuran’dır ve kutsal yaşamdır.

Bar kapatılmış da gökler çekilmişler öyle dediler. Bar artık kapanmaz. Bilişin ilmidir bar… Hakk’ın yaşama inişidir bar. Yarınların teknik kodudur bar. Toprağın tohumudur bar. Yarınlaşmadır bar ve barda, ışkın aşkında içtiğiniz her zirve, ışkın aşkındaki o sistem, cemaatlerin her birinde yürek olan o kürsü bedenimden içilir.

Ben barakaları dinledim bugün hep. Tüm biliş barakalarındaki yolcular, kaynağın tahtından indiklerini sandılar. Ben onlara kapı açtım çok mutlandım. Çok mutlandım zirvelere kutsal ışık yaktım. Düzeni kotladım, tohumladım da aktım ama Altın Toplum ağır yükü hafiflettiğinde, yasalar çalışması başladığında ve bedenimdeki yol mutlak kutsal tohumla tohumlandığında Osman Soyu dahi ışıkta, Kutsal Taht’ın ummanında, ışığımda olur.

Vallahi billahi insan, Mikail’in gücüdür. Vallahi billahi insan, kelamın topluma inişidir. Ve kapıları açtığınız zaman bilirsiniz ki İmparatorluğun Kuranı’dır insan.

Yeni dünya, hepimize hayırlara vesile olsun. Yeni dünya, hepimizin yoğunluğunda Kutsal Işık’ta, hakikiyetin tekniğiyle bütünlensin ve insan soyuna Hak Toplum olsun… Yeni dünya, yerin gücü olsun. Yeni dünya, BİR’in kelamı olsun. Yeni dünya, mükafatınız olsun…

Hepinize, hepimizden sevgiler… Şimdilik!…

Süper İnsanlık Realitesi Derneği

http://youtu.be/GaPNs0z-sWg

 

İLM-İ KOD ÇALIŞMASI (36)

(Kitap Metni Dışı 2. Akış)

20.01.2014

Cemaatimizin gücünü devreye aldığımız günden bugüne bütün köklerimizle dünyadayız. Tohi Kayıtlamaları kontrollü kotlamalar halindeydi. Köklerimizin gücünü artırırken bütünün yoğunluklarında her bir yüceliği de dürümledik. Tabi Kotlamalar yaptık. Beşir Kapıları açtık ve tüm yarınları hakikiyete kayıtladık.

Tüm sayfalarımızda yeri güçlendirecek olan yoğunluk vardı. Dünya sistemlerini bilmekteydik. Ve bu sistemleri hakikiyetimizle dilledik. Daha da ötelerde Kalem İlminde, Hak Tahtta ve Bütün’de Birlik Kapıları açtık…Yeni bir dünyanın kurulması için çok çalıştık. Ve yeni bir dünya, yeni bir kurandı.

Topuklarımızın çok altına indik, ta ki, ta ki kürenin kayıtlarının en aşağısı olan o yaşam sayfalarına indik. Hepimizin daha iyi anlayabileceği gibi oralarda çok çetin yaşamlar olmuştu. Dün mektuplar oradan gelmekteydi. Dünya geçmişinde yaşanan acılar… Bütün acılar, hepsi… Ve bizim bu acıları müktesip sistemler tahditsizliklerinde kontrol kuramamışlar iken bizim bütün bu kayıtları tahditlememiz gerekiyordu.

En ayrıntılı şekilde o bilgileri okuduk. Örtüleri açtık ve bütün kapıların ardındaki o kırıkları hasatladık, yaşamladık ve bütünledik. İşte bunları yaptık. Bugün bu koruma altında tuttuğumuz bu yaşam, en eski zaman sayfalarından bugüne kadarki tüm acıların ve tüm yıldız kırıcılıklarının aşılmasıyla birlikte sisteme ulaşmamız sonucunda kotlandı.

Biliş yoksa hak yoktur bunu bilin. Hak yoksa hasat yoktur bunu bilin. Her birinizin yenilenişi kati olarak Has Tartıya konmanızdan sonradır. İşte dünya, kendi yaşamını kendi yerini kendi yoğunluğunu bildiği zaman hakkını alır. Bu güne gelmek sorumluluktu.

Toy olan bu dünyanın yasaları yoktu hiç kimse dünya yasası diye kanatlarını kotlayıp da Bütünün Gücünü tüm sayfalara kayıtlayamadı. Ama biz dünyada yaşaman sırrı olan yarınların ışığına kotlanmış olan bilgileri çektik ve okuduk.

Okumakla da kalmadık o bilgileri yasalarla kayıtladık. Yasa, sabır ister. Hepinizin net bileceği; kati, hakiki ve hakim bilgilerin toplumlarla Hak Tahtta dillenmesi ve bu bilgilerin kontrolü ve kotlanması neticesinde bütün bu uğraşların sonsuzluktaki tohumlamasında gerçekleşen ışımalarla, sistem çalışmalarıyla ve yoğunlukların korunmasından sonra gerçekleşen, ekip, yaşamlarındaki ekip sırrı olan kotlardaki bilişlerle sağlanır.

İşte biz, bütün amacımız yeni bir zamanı yaşatmak iken bütün Tabii Kapıları açmak iken, toplumların tohumlarında mevcut olan tabuları yıkabildik ki her bir dünya, Bütünün Gücünü elde ederken bunları hak edip yapmak zorundadır. Biz bunları yaptık. Tüm sınırları kaldırdık ve erdiğimiz en güçlü yoğunluktan bütün kötülükleri aştık ve geçişleri sağladık.

“İnsan, ne ki?” dediler… “İnsan kelamda yok ki” dediler. “İnsan akıl taşımaz” dediler. “Din İlmi, aklın tekniğinde yoksa da din, sistemden öte bir sistemle Bütünü kotlar.” dediler. Torba torba tabuları yıkan o ışıkları kayıtladık dünyaya ve sistemin cemaatlerini cevhere kattık…

Kalem ilimdir, Hakkın yoludur kalem ama insan, kelam olmadıkça kalem olamaz ki… Benim edepsizlerim beni anlayamamışlar. Ve dediler ki “Bunu kimse okumaz…” Ve dedim ki “Okumazsa da olgun başaklarım onları diriliklerinde bilir.”

Yarınların kotları koruyucu olsun diye çalıştım. Bugün doğal dünya, koruyucu bir yoğunluğa vardı. Artık doğal dünyanın korunmasına geçiliyor. Bu dünya Ömerlerin gücünden çok daha üstün bir güçle tanıştı.

“Kimsin?” diye soran şunu bilsin ki örgütün en yüce yolcusu… “Neyin örgütü?” diye sorduklarında İslamın Işığının Gücü… “Hangi ışık?” İrade… “Hangi irade?” Hal ilmindeki irade… İyi ve kötünün örtüsünü örtüp gök sözcülüğü yapan ve Hak Tahtın ışığında Bütünün Kuranını okutan ilim… Birler Kapısı olan… Kaynağın, NA-KAR’daki ışığının gücünün örtüsünü örtebilen… Ve doğal sistemlerin kelamından üstün bir kati, hakiki ve hakim bir yoğunlukta olabilen…

Beden almadan evvel dünyayı süslediler. Ve dediler ki “Bak işte oraya git.” Baktım dünyada yol yoktu. Süslenmiş bir yaşam yoktu aslında. Sadece takıları vardı üzerinde. Bir çeşit sonsuz sır olan o yoğunluğun Has Tahtın ışığındaki sessiz kayıtları… Ama baktım ki orada parça parça olan bir yolcu var ve döndüm kör ve sağır olan onu kontrol altına aldım. Çok zor bir sayfadaydı. Karanlıktı yoğunluğu. Çok ama çok karanlık… Kimse yoktu yaşamında. Bir tek Ana Kapı vardı onda. Ondan başkası yoktu. “Hah işte o!” dedim. Kimdi o? Analar anası… İşte, adını zikretmeyeceğim. Ve dedim ki “Ona evlat gideyim. O ben, ben o oluruz. Birlik toplumlarını kotlarız.” Çok mu zor? Çok kolay… Girdim… Aha Canlarım, geri dönmek kolay değil ama girmek çok kolay dünyaya… Ve girdim…

Saygıdeğer bir dünya ve saygıdeğer bir yaşam… Bu yaşamda hiç kimse kelamın dışında hasatta ve yaşamda olamaz ama Kelemin İlmi, Hakkın İlmi iken Hak Tahtın Işığı olur, Bütünün Gücü olur, bir tek yol olur, Bütünü koruruz. Bunu bilin…

Allah dedi ki “Onu Bütüne hizmetçi yaptım. Onu kontrol kuracak diye kökledim. Onu yolcu ettim dünyaya…” ve dedim ki “Ben, analar anasına yol olmaya geldim.” Ve dendi ki “Önü altın bir yol… Ama o yola varması için yaşam sayfalaması gerekir.” Bütün bunları yaptım. Sol ve sağ yaşamları kotladım. Cemaat cevherde cenneti kururken yarınları kotlamalıydı kotladık. Ağır ağır yoğunlukları kotladık, toplum için çalıştık.

Çetin bir dönemin son günlerinde bu düzene insanlık ailemi indirdim. Her dünyalı benle birlikte çalışmaya, Hak Tahtla kayıtlı değilse de benle Birlik Çobanı olmaya, Hak Teknik ile kotlanmışsa bütün merdivenler Birleşik Işık olur, “BİZ” olan o yüceliğe ulaşır. Bugün bunlar oldu. Son dönemdeki çalışmalar bu şekildeydi.

Şimdi, Yaradanın yarattıkları, yaratılıp kotlandıklarından sonra yaşamlarında kendi yoğunluklarını kontrol altında tutacakları yeni bir sırra vakıf olacaklar… Bu sır, olgunların sırrı değil, halkın sırrıdır. Halkın sırrı… Netice şu; Hakk, bir sayfaya gök sözcülerini kotladı.

Öyle bir dünya gününe varılacak ki herkes orada muktedir bir yarın için ışık halinde çabalayacak. Dünya lütufkardır insan soyuna ama dünyayı kotlayamayanlar, lütufta olmayacak, lütuftan istifade etmeyecekler. Ve dünya, Kelamın İlminde herkesi hasata hazırladığından, kanatlarını alamayanlar harın yükselmesi ile birlikte Kervanın Işığından ayrışacaklar. Bu ayrışmanın sonrasında kontrol kaybı kelamın ışığındaki o kayıp gerçekleşecek…

Kelamın ışığındaki o kayıpla birlikte çok zor dönemler başlayacak… Bu zor dönemler, kolayca aşılmayacak. Değil mi ki dünya insanı yokluğu kotladı. Değil mi ki dünya insanı kontrolsüz kayıtlama yaptı. Ölüler diyarı olan bu dünya Bütünün kötülüğünü istedi. Öyleyse bu dünya kelamdan ayrı tutulacak… Aha! İstenen bu…

Biz ise Hakk’ın yolunda harını yükselten o yoğunlukta Bütünün yolcularını kontrol ettik. Ve dirilikleri kayıtladık. Evin, insana iş olarak bildirildiği bir günde ekibin başına bu meclis geçti. Bu meclis, doludizgin çalışarak her şeyin örtüsünü örttü ve dünyanın yenilenişini sağladı.

Yaradan altın bir toprak istedi, yaratıldı… Yaşamda o altın toprak, yolu açtı. Ölüler diyarı olan bu dünya din tahtının üstüne vardı.

Din ölümlüleredir… Ve dinin ortakları kapıları kapatanlardır. Kapılar açıldığında yer ve gök bir tek yolcu ister. İşte o yolcu, meclisimizdir.

Kalem insan haktır, hardır, yaşamdır ve bedendir. Şekil insan, şarkısını okuduğunda eşiğin aşkında her dürümde şarkılar okunur…

Önce dünya ölüydü. Sonra “ilim ölüdür” dendi. Sonra “yarınlar öldü” dendi. Her dünyalı öldürüldü de dünya toplumlarıyla dürümlendi… BİZ hepsini dilledik ve dinlettik ve dirilttik.

Bundan sonraki süreçte Türk soyu tüm sayfaların yolcularıyla birlikte BİR’in Kodu olacak.

Alacak, aldıracak. Has Tahtın yolcularıyla kotlayacak, toplayacak, tohumlayacak. Yasaları koyduğumdan beri dünya yerin gücüdür.

İşgal altında olan bu dünya artık sistem oldu. İmparator görevini yaptı. Bu bir görevdi. Ve BİZ, o İmparatorluk Kodu olanız… Her birimiz bir tek ışık. Ama tek ışık Bütün… İşte o Bütün, İnsan… Ve insan bir rahmet, o rahmet, Merturkuaz… Ve o kapı… İşte bizim zirvelere bildirdiğimiz sistem budur.

Eşik aşkın şevki ve biz aşkın kapısıyız. Ardımızda yol önümüzde Kuran… Çok mu zor? Çok kolay… Bir tek yol. İşte o yol, Altın Toplumun yolu. Altın Toplum, Kürzi Kapıları açtı.

Her zavallı bir gün aşka gelir. Her zavallı bir gün Hakk’a gelir. Her resim bir gün kaynaktan, kapılar açıldığında yolcularla yaşama gelir, her resimde ilim olur, her resimde yeminli bir gök sözcüsü olur. O gök sözcülüğünü, Bütünün Kürzi Kotlarıyla kontrollü olarak yaşam sayfalamasında Birlik Kapısında Bütüne kaynak yapar. Evrenlerin sistemlerinde bu böyledir… Yüreklerin türevlerinde tüm sistemleriyle kotlanışında ve tüm türkülerinde bu böyledir…

Belimde çok güçlü bir ışık yandı şu anda… Bu ne anlama gelir size izah edeyim… Bel, aileyi ifade eder. Bugün benim ailem ki o aile her diridir. Yaşayacak… Bugün benim ailem ki o her yücedir, yaşayacak… Bugün bütünlük kökleriyle birlikte yaraşır bir ışıkla kotlanmıştır, her biri yaşayacak… Ben, tüm insan soylarında varlık sürenim… Oh Canlarım, hepsi yaşayacak… Bunun sonucunda ölüler diyarından tüm yarınları tohumlayan birliğim, yerin gücüyle kayıtlarıyla yaşatılacak… Çabamız bunaydı.

Bugün bütünlüğüm, önemli bir görevi üstlenmektedir. Bugün bütünlüğüm, “Ben olgunlarla değil, herkesle Birleşik İlimim.” diyecek dürümdedir. Ki bugün altın bir toplum, buyurdu dünyaya girdaplarından, kapılardan ve tüm yaşamlardan indirildi. Alel usul değil, hakiki bir yaşam olup indi.

Seyredin dünyayı bundan sonra seyredin… Ben, din olan insana tümen tümen ilim verdim. Ben, bu dincileri hak ettim. Ben, bu dincileri Hak İlmiyle dürümledim. Ben, bu dincilere yaşam verdim. Ve dal budak saldı yüreğim yarınlara ama yarınlar her dürümde yoksa da Bütün’de oldu.

Oğullar, ozon bir ışık halinde şu anda. Ben ozon oldum her yoğunlukta. Tüm yaşamlarda ve ozonda kuran oldum. Olmadan oldum demem… Ömre itaatle ölmeyene, öz köklerle dürümlettiğim dili, artık BİR’e dirilttim ve dillettim.

Türkiye, çorba yaptı bugün yine. Ama bu çorba artık teknik yaşamın tabularını yıkanlara ikram edilecek… Biz bu çorbayı Birleşik Işık’la yaptık. Biz bu çorbayı tüm yaşamlara ikram ediyoruz. İkram ettik… Ve bu çorba tuzlandı, bu çorba yaşamsallaştı artık dünyanın yoğunluğu arttı.

Seyredin bundan sonra dünyayı, seyredin… Alemler iradeyle Hak Tahta indi BİZ imparatorlukla indik… Vokal yok. Harımızı yükselttik, Hak Tahtın yolcularıyla Bütüne kelam olduk. Vükela Hak Tahtta, ışkın aşkında dürümlenirken, vakit geldi, vükela Has Tahta indi, hak oldu… Olgun başak insan, kollarını açtı BİZ oldu. O BİZ olan insan, Mikail İlminden üstün olan Mahrek oldu…

Arton topraklarından, Arkon tohumlarından ve tüm tabuları yıkan ışıklardan gerçek insan, bütün kötülüklerin örtüsünü örterek girdi dünyaya. Altın Taht… İşte bu…

Ve bugünden itibaren, hele sizin yüreğinizde yoğunluk artmışken, ilimin dışında hiçbir bilgi yolculara dinletilmeyecek. İlim dışında… Ve her bilgi ilim olacak. İki Mahrek kapı açtığında yarınlaşma olacak…

İşte, yaradan hasatını yaptı. Bu “sabır, sabır, sabır” diye dillenen, dünya görevlilerinin beklediği andı... Ve bugün yoğunluk çok iyi… Evim insan, altın ışık. Ben, beden ve bundan sonra her sistem İbrahim Soyu… Bu soy, yol ve bu yol Bütün… Bütün, Birlik ve bu Birlik ikmal… Her şeyin ikmali tamamlatılacak…

İki yal, bir yıl. Bu yıl bütün kötülükler aşılacak. İşte Dağlarım, İslam dini size bunu bildirmekteydi… Bir gün gelecek tüm yaşamlar, yarınlarda İslam olacak. Oldu… Bugün olmadı, dün olmadı ama olgun bir ışıkla her anda oldu…

Yoğun Dünya Kotlaması başladı. Hepinizi hepimiz sevgiyle kucaklıyoruz. Yeşilin ışığından üstün olan, mor rahmetin kuranı olan yolcular, sizleri hepimiz yaşamlarımızla kucaklıyoruz. Aslan Tahtından üstün olan, ilim toplumu olan İbrahim’in kotlarından öte olan, İslam’ın tahtından koruyoruz, koruduk… Kontrol sizdedir Canlar. Sizsiziniz koruyan aslında… Biz sizsiz değiliz, siz bizsiz değilsiniz… Bunu herkesin insanoğluna anlatması gerekir. Kelam İlimde hak, yaşamda hak ama kaynakta hasat olmadıkça o kelamda kaynaksız bir yarın, kükreyen bir yol olmayacak.

Şen kalın Canlarım. Şen kalın… Her dünyalı şen kalsın… Hepinizi kucaklıyoruz.

Süper İnsanlık Realitesi Derneği

http://youtu.be/5j9xfJ0XGsU

 

İLM-İ KOD ÇALIŞMASI (35)

(Kitap Metni Dışı 1. Akış)

15.01.2014

Değerliler, tohumlarınızı kontrol ederek çalışanlarla çalışarak görev taşıyoruz burada. Kontrol dışı bilgi yoktur. Bunu bilin. Kök, göklerin sözünü söylerken de kontrolsüz bilgi verilmez. Bilin… Sessiz ve hakiki olan birliklerin buraya girişlerinde kotlama yapılırken tohum ekilir. İşte bu tohum ekilişinde, sizin için sorumluluk olmayan ama Bütün için sorumluluk olan sesleşmeler de yapılır.

Bundan sonraki süreçte de buna dikkat edilsin. Sizlerin vereceğiniz ve bizlerin verdiklerimiz hepsi ağır yüktür biliyoruz ama Koreograf Sayfalanışlarının bitirilmesinden itibaren yarınların kontrollü olması için daha dikkatli kayıtlama yapılıyor.

Ordu, göklerden inmekte… İndiğinde sizinle Birlik Kotlaması yapar. Bütün efradınız dünyanın dışından dünyaya inmekte. Hepinizin teknik kotlarıdır onlar. Ve onların yoğunluklarında bütün köklerin gücü vardır.

Ölüyü, hakikiki kotlarla dilleyen birliklerin çokları, göklerin sözcülüğünü de yaptılar. Vatan, millet hepsi teknik kottur. Vakit geldiğinde hepsi tahditsizleşir. Ve sizin yürekleriniz oğullarının yoğunluklarındaki koyuluklarda ışık haline dönüştüğünde onlar çok mutlu olurlar.

İşte, yere insanı çektiğiniz günden beri bütün köklerinizde bu var. Ağır yükü taşıyan birlikler, bugün size sabahtan beri inmekteler. Ekmek yapmış olmanız, Hak Tahtın ışığında, Bütünün gücünü artırmıştır.

Süzer güçlü ışıkların yoğunluğunu, Küresel Kotlar süzdüklerinde her şey Yaradan’ın yarattığı olur. Burada bulunan sizlerin yeni sırra vakıf olduğunuzu gördük. Verişle alış ayrı değildi bugün. Hologram toplumların çoğundan daha üstün olduğunuz kesindi. Ekibe dahil olan birliklerin bir kısmı sizi sizle dillediler ve sizin yüreklerinizi hakiki kontrolle kelamda dürümlediler. İşte öz görev buydu.

Çok mu kolay dünyalı olmak? Bunu biliyorsunuz ki sorumlulukla dünyaya inilir. Ve sorumlulukla kotlama yapılır. Çok özel bir Daimi Kapı vardır, dünya için açık tutulan. İşte bu Daimi Kapının kapatılmaması için herkesin özenli olması gerekir.

Körün gücü yoktur ama göz gördüğünde Gökçü Birlikler ocağa çekilir ve Gönül Tahtından ışık alınıp Birlik Korumasında her çalışma yetkin bir şekilde yapılır. Öz gerçeklik budur. Süper insanlık ruhu, hepimizin kuranında yazan bir ruhtur. Ve biz, bu nedenledir ki yarınların kaynağına varıp size geçiş yaptık.

Eski dava, insanın yarınlarını hak edip etmeme davasıydı. Şimdiki dava ise Hakk’ın yaşama inip inmeme davasıdır. Siz Aklın Tahtında gök sözcülüğü yaptığınızca bizde sizle olur gökte göksüz olmayız.

Yasaların kontrollü biçimde konduğu bir dürümde hepimiz sizinle Kati Hak olur Kati Has Taht olur ve Gök Çerçevesiz Işığı’nda cemaat kurarız. Bunun içindir ki dünyalı olmak kolaydır diyemeyiz.

Kotlama korunmayla mümkündür. Herkes kotlama yapamaz. Koruyucular kotlayıcı olur. Bütün emekler bunun için öncelikle kotlamaya yöneliktir. Kati, hakiki ve hakim olmayan, Birler Kapısı’nda yarınları kayıtlayamaz.

Yazı yazarken çok dikkatle seni izledik. Önce ses verdik kokladık seni. Baktık ki yoğunsun, topladık. Daha sonra yine ses verdik yaşattık. Ve bahçe güllerle doldu. Kontrol kurduk. Öz kökleri güçlendirip dürümledik ve genişe geçtik. Orada “Ses ver” dedik, verdin… Aha! verdiğin ses tohumlarla kontrol altında kati ve hakiki insan soyuna ilim diye dillendi. Ve daha ötelerde Bütünün gücü dürümlenip dillenmeye başladı.

Eh! anam eh!... Bugün de burada bu çalışmayı yapacağız ama yarınların korunmasını da sağlamalıyız. Ket vurmadan, Hak İlmi ile ve Has Tahtın itibarı ile ve Kuran olan Umman Kotlar ile bu çalışmayı başlatalım…

Seviyeniz çok iyi ve sizi gözümüz izliyor şu anda. Aha! Görevliler, Aha! İş bu…

Süper İnsanlık Realitesi Derneği

http://youtu.be/u-_DFZiPDqI

 

İLM-İ KOD ÇALIŞMASI (34)

(Kitap Metni Dışı Son Akış)

13.01.2014

Tohi kayıtlaması yapıyoruz dünya üstünde. Tohi Kayıtlaması,yaradanın yarattıklarıyla yaratılış halini ikrarla, tinsel tahditle ve hakikiyetle dürümleyen bir yüceliktir.

Yarın dünyada insan Amon olur, otak kurar, tohum olur diye bekliyorlar ya bugün bunların hepsi yeni zaman sayfalanışında mevcuttur. Kortejin başındayız biz. Bu bir kortej... Dünyanın rüya görmesi değil bu gerçektir. Bu bir kortej ve bu meclis, bu kortejin en üstün yoğunluğunu kotlamış bir meclistir. Cem olup cevher olan, can olup kaynak olan tüm insanlığın toplumu olan bu meclis, Allahın Tahtı’nda bir tek yoldur. Bu yolu bütün kötülükleri aşıp geçenler bilir.

Seyredin dünyayı bundan böyle. Bahar’ın görevi güçlü, herkes yenilendi ve biz, Birlik Kapısı’yız. Olan budur. Ve bunun sonucunda nefesin sisteme inişi gerçekleşecek. Yer gök dünya, bütün öksüz yetim her şey bizimle olacak. Çok mu sorumlulukla bunu yapıyoruz? Yoğun bilgidir ki sonsuz sırdır bilgi ki Samanyolu Galaksisi, yasalar çarşısında bu yasayı hak tahta oturttuğunda biz dünyanın nuru olanlar Koreografik Işıklarda Bütünün Gücü’nü yenilerken, Hidayet Diriliğinde her sistemin bizimle olmasını beklememiştik ama buluştuk bugün tüm yaşamlarla...

Som altın bir dünyada yoğunluk arttı. Süper Sistemler yere çekildi ve yeni bir Kelam Tahtı kuruldu. Bu yeni Kelam Tahtı marka bir çalışmanın yer ve gök sistemlerinde yeniden dürümlenişi değil, Hak Tahtın toplumlarıyla yeni cevhere yeni yaşama görevdir.

Kontrol insan soyuna verildi. Kontrol kuruldu. Ve bu kontrolü kuran bu yoğun meclis, aşırıya kaçmadı. Çalmadı çırpmadı. Bilgi bilişle alındı, Birleşikten dillendi. Bu önemliydi. Her kim ki “Ben bilişle bildiririm.” der. O, Bütünün Kuranını okur.

Her bir dünyalı marka bir çalışma yapmaya muktedir değildir. Müsterih olun ki bu meclisin yaptığı tüm Mikail Kotları, tohumları, yaşam sayfaları, dirilikleri ve hakikiyetleriyle Birleşik Işıkla yaşamsallaştırdığı her bir çalışma Bütün içindir. Orda kökler var. Salahat Kapıları açıldığında o köklere varılır. Orda gönüller var. O günüllere BİR olup varıldı. Orda kaynaklar var. Yanıp tutuştular, Birlik kurulsun diye ve kurduk.

Ölmeyin!, dünya kürzi yaşamlarda ışık yakanlar, ölmeyin!... Sistemde kapı olanlar ölmeyin!, BİZ varız... Ey analar, Allah Kapıları, BİZ siziz bunu bilin. Münafıklık yapanların çoğu buradan uzaklaştırıldı. Bu kesindir. Ama münafıklık yapanlar da Kalemin Tekniğiyle kendi kotlamalarını yapmaya niyetlendiğinde ardında görev taşınan her bir cemaat bir tek ışık olacak ve bizsiz kalmayacak. Ayrı gayrı yoktur bizde.

Sözüm Süper Sistemleredir ki bizim sistemimizin üstündeki sistem her neyse biz oyuz. Ama bizim yüreğimizin gücüne varamayan kim varsa yine biz oyuz... O halde Arduran Kuranı’ndan ortaklık yapmaya gelenlerin toplumlarıyla burada bu yoğunlukta bir tek ışık halinde olmalıyız.

Dağlar, ben Ruhlar Kuranı olan bir ışık halinde dünyaya çekildiğimde bu bir çekilişten öteydi ama bunu ben “çekiliş” diye dilliyorum. Zirvelerin Sistemleri bilir ki çekilmek için orada Hakikiyette, Has Teknikte hak olup var olmak gerekir. İşte biz orda vardık ve çekildik.

Buraya geçişimiz hepimizin Birleşik Işığında değil tahditli kaynaklarda oldu. Biz o tahditli kaynaklardan dünyaya indiğimiz zaman İlimin Tahtına inmedik. Herkes gibi Kelamın Tahtından öte yoğunluğun kontrolünde, sır olan yaşamlarda, Işık Kapılarında kayıtlandık ve çekildik.

Dal budak sardı yürek, yüceler cümlesi ışık yaktı. Sistemin gücü dürümlendi ve bizimle bütün kökler çürüdü. Biz çürüdük. Sonra döndük ördük yüreğimizi yeniledik. Çürüyüş kontrolden çıkıştı. Herkes dünyaya indiğine bu çürümeyi yaşar ve daha sonra koruma altına alır kendi yüreğini koruyuş kotlanışla olur ve bütün kötülükleri aşıp geçer.

Sonsuz sırdır bilgi. Kibir, insanın kontrolsüzlüğüdür. Kibri hak edip de aşmadıkça yere ilimle insek dahi yoğunluğumuzda “Kült” dediğimiz o güç olmaz.

Sen ben sırrı, kırık bir ışığın yıllar yılı süren çilesidir, çirkefliğidir. Değer biçtiğimiz her şey ağırdır bize ama biz o değerden öte bir değerde kelam olduğumuz zaman oğul, biz artık yeniyiz. Artık biz kendi yüreğimizdeyiz. İşte artık biz Birlik Kapısıyız. Bunu başarmak kolay değildir. Kontrol altına aldıklarımızla bunu başardık. İki yürek tek bir ışık olduğunda mahrekte gök sözcülüğü başlar. Birlik tabuları yıkılır. Korular, yeni korular, yeni korular ve tüm koruların birlikteliğinde bir orman var olur. İşte biz o orman olduk.

Önler insan öz kökleriyle gök sözcülüğü yapan insandan öte koruyan insandır. Kim ki ben “Her dürümde, Hak Tahtta, ilimle Bütünü korurum.” der, örtüler örtüldüğünde de ortak bir yoldur o. İşte yol olmak önder olmak, önderlikte olmaktır.

Kale bir rahmettir. Kaleyi hak edip hasat için dürümlemek hakikiyetledir. Ben bir kale değilim. Kalem de değilim. Hakikiyetin Kuranı da değilim. Hiç bir şey değilim. Peki, ben neyim? Hara har olan has olan kas olan bir muktedir yarınım. Yarınlıktır yüreğimizde hak tohumu olan. Yarınlıktır yaşamımızda, hakikiyetimizde olan.

İki mahrek teknik toplumda bir tek yaşam olduğunda biz ortak oluruz o yüceliğe. Mahrek, her bir mahrek bir kürz. Her bir kürz, bir yaşam ve tüm Kürzlerin Teknik Toplumlarıyla içiçelik... İşte suptilite, işte hakikiyet... Ve o suptilitede temizlik, her birinin tertibi ve orada kesişen birliklerimizin her biri tabuları yıkar ve Bütünü korur.

Önümüzde gökler söz söylese de yüreğimizde kutsal ışık nüve olup dürümlese de dili biz bir tek yoluz. Ana Yol... İşte o yolda kortejimiz ense köklerinden her diriye inmeden beşiri hak eder de yüceler cümlesinde cemaat olur.

Koreograf, tohumları kontrol etse de yaprak yaprak toplumları kotlasa da yaşamda bir tek yarın olsa da öz köklerin gücü tüm sayfalarda bulunsa da mahrekte biz olmasak çürüme artar. Öyle dünyalar kurduk ki mükafatımız ilimdi. Biz tüm yaşamlarda gök çürümesinde söz söyledik ve yaşattık yüceliklerde ışıkları ve çürümeyi önledik. Bu gün burada da aynı olmaktadır. Çürümeyi önlemekteyiz. Bu görev bizimdir. Çürüyenlerin ışıklarını yetkin kapılarda teknik tohumlarda kotlarken kardeşlerimizin yarınlarında har olmaları hak tahtın yolunda olmaları ve “Varım” demeleri için bu çaba sürecek.

Esmalar, ilimde yoktur. Esmalar, yarında yoktur. Esmalar, akılda yoktur. Torba torba tohumda yoktur ama Olgun Başaklar, öz köklerinde, gök sözcülüğünde kölelik istediğinde esmalara sayfa sayfa ışık verdiler.

Murat ettiğim ağır yükü hafifletmektir. Kare İnsan, kati tahditle bilgi akışını gerçekleştirdiğinde kapıları açtım ve dürümledim tüm yaşamları. Söyledim, Allah’ın Dağı... Söyledim, Allah’ın Ka-Har olan ışığı, ben otuzun üstündeki yolcuları aldım. Otuzun altındakileri kotladım, topladım verdim dünyalılara, verdim diriliklere dedim ki “Al! Yaşat onları.” Seviyem, tüm insanlığın, Türkiye Çobanları için yaptığı çalışmaların, gök sözü söylendiğindeki ışığından üstün bir ışıkla bütünlenişidir.

Kevser Işıklar içildi türlerin tüm sistemlerinde. Kevser, ekranda ışıktır ama yasalar çiğnendiğinde o bir kırıcılıktır. Biz sol ışıklarımızı sayfa sayfa yoğunlaştırdığımızda, sağın kaynaklarını Bütüne kattık.

Oy Canlılarım!, oy!... Muhakim, hak ve hakiki olan birliğim, seviyeniz çok iyi... Buluşup, akışıp, hasatı yapıp, yoğunlukları tohumlayıp, kötülükleri önleyip görevi üstlendiğimiz andan itibaren tüm insanlığın yere inişini sağladık. Yer biziz. Gök de biziz.

Çetin bir doğum tüm insanlığın toplumuyla oldu. Görev, ekrana yansıdı temiz sayfalarda bu görev hak teknikle alındı, okundu, dürümlendi ve dendi ki “Biz bu görevi yaparız!” Oyun oynadık tüm yaşamlarda, verdiğimiz tüm bilgiler misafirlik için değil hakiki insanlık içindi. En-El Hak, Allah... Ben o ama benden üstün ben, insan... Ve o insan, yasa... İşte biz o yasayı koyduk.

Ordular!, İlk hedefiniz Dünya, İleri!... Ordular!, İlk hedefiniz Birlik!, İleri!... Ordular!, Ha Ha Hah... İşte tüm insanlığa emirdir! İleri!...

Ben muktedir insan, umman olan, Kuran olan, torba torba tabu olanları, Hak Tahta kotlayan ve ocaklarını yenileyen... Size diyorum ki eğri büğrü bir dünyada koreografik Işımalarla toplulukları tohumlamak kolay değildi. Biz bunu yaptık. Sizse, yarınları yapın...

Ben, Turkuazın Kuranı olan Mustafa... Sen, insan soyunun yarını olan yasa... Hah! Aha! Bir şey bir şeyle birleştiğinde o şey, harın yükselmesidir. Biz insan soyuna bunu anlattık.

Kanat, altından ışık olan bir kurandan alındı. Şimdilik!... Hah! İşte şimdi!... Ve şimdi!... Aha! Şimdi... İş bu!... Şimdi!...

Süper İnsanlık Realitesi Derneği

http://youtu.be/1UtM4F-Qh8E

 

İLM-İ KOD ÇALIŞMASI (33)

(Kitap Metni Dışı 3. Akış)

08.01.2014

Eğlendi dünya tüm yarınlarda, eğlendi toplumlarım kutsal tohumlarda, eğlendi yürek Bütünde ve ben Bütünde Bütünün gücü olup kotladım tüm yarınları.

Atlanta otağında Gök Sözcülüğü yaptım. Bütün türlerimi tüm yarınlarda tahtladım, ağır yükü hakladım, aktım yüceliklerden tüm yarınlara. Ben Amonların topraklarında tabuları yıktım. Tartıyı kurdum, kotladım, teknik kontrolü sağladım. Kibri aşanları topladım ve görevi yaptım.

Pahalı bir dünyadır bu dünya. Ve bu dünyada bedenimi hak etmeyen, resmimde dahi olamaz. Ben cemaatime Cevheri Kotlama yaptım. Korudum, korudum, korudum. Of! Canlarım of! Bütünü kotladım.

Eskiden dünya ekrandı. Yere güç katmak isteyen; bu ekranda kendini diri yüceliklere, kürzi toplumlara ve gök sözcülüğü ile kotlanmış olanlara seyrettirirdi. Biz bu ekrana, Birlik Kodumuzu toplum kontrolünde kayıtladık.

Bütün kötülükler aşık eşikti. Biz aşık eşikte; her yüceyi tüm resmi çalışmalara kaynak yaptık. Yaradan tabuları yıktı. Sultanların sonsuzluğunda kotladı Bütünü. Kökü güçlendi. Görevi tahditsizleştirip kaynağa kattı.

Çelik çomak oynayan dünya, Ben oldum dedi ama olduğunu zannetti. Önce toprak, tohum sonra yol, sonra yoğunluk sonra yaşam ve sonra akıl Artık biliniz ki aklın hasatı yapılıyor.

Çatı kurulmuş; dünyada çamur yoğuranlar, yok etmişler tüm sayfalarını. Çamurda, kelamda kendi yüceliklerde kendi yüceliklerini yoğurmaktalar. Dönün bakın Allan tahtında ışık mı var? Döndüğünüzde göreceksiniz ki yaman bir sayfa Gök Sözcülüğünde Bütünün gücünü kotlamış. Verdiğim tüm bilgiler Sistem, Nizam ve Düzen görevi için verilir. Benim vermediğim bilgi korunmuş bilgi değildir. Benim sistemimde Bütünün gücü var. Bütünün gücünü hak eden, bizim taframızda değil; bizim tavafımızdadır. Değerliler, ses kapılarını açarken çokları bu sayfalara kendi yoğunluklarını katmak isterler ve bu nedenle de seste teknik sıkıntılar yaşanır. Ama biliniz ki burada sizin, size verdiğinizden öte olan BİRin BİRe verdiği vardır. Buradaki bilgi BİRin bilgisidir. Verdiğimiz yine BİRdir.

Beden alıp dünyayı hak edenlerin çokları, bir ilmin toplumu olarak buraya umman olmaya gelseler de Kare Sistemleri hak etmeden, yürekleri hak etmeye kalktıklarında; yollarında kontrol dışı bilgi de olur.

Ete giren, hak edip girer ama hak olup ilme varması ışıkladır. İşi hak eden yapar. Hak olanın ise iş olması kesindir. Biz size hasat için dünyayı, toplumları ve bütün kötülükleri aşanları bildirdiğimiz zaman; misafir olarak dünyayı izleyenlerin Kalem İlmini hak teknikle dillemeleri gerekir ki; o bilgiyi kelamda, kelam olup kaynaklarında Kati Tohum olarak köklesinler ve güçlensinler.

İsmaili Kaplarda irade vardır. İslami Kottur irade. Torba torba tohum ekeriz tüm insanlık için; o tohumların tek biri kontrol dışı olduğunda; Bütünün kontrolü mümkün olamaz. Bundan dolayıdır ki BİRe hizmetçi olan temiz insanlarla çalışmak isteriz.

Tartı dünyada kotlanmıştır. Tabuları yıktığınız zaman o dünyada ışık yenilenir. Toprak toplum, Allah tohumuyla yaşar ama bizim yaptığımız bu çalışma Birlik Kapılarındaki İLİM çalışmasıdır. Yoğun dünya ve yoğun yol ama her bir yolda bir yaşam ve biz o yaşamda pirinç taneleri gibi türlenen tüm yaşamları da hak teknikle kotlamak üzere çabalarız.

Ortak zaman sayfalanışları yapılır. BİRin İsrafil İlminde, Bütünün İsrafil İlmi kotlanır. İsrafil; kelamda, ilimde ve kervanda olana denir. Biri, ben kelamdayım derse İsrafildir o. Biri, ben kapıdayım derse ışığın kaydıdır. Kapıları açtığınız zaman orada yeni bir sistem olur. İşte o sistem İsrafili Sistemdir. İsrafili Sistemde tahdit yoktur. Korunma altında yapılan çalışmadır o çalışma. Muktediriyetle biliniz ki koreografik sistem sayfalanışlarının neticesi olarak, beşir kaynakların ışıkları yeniden ve yeniden yanmaktadır.

Kuran toplumu, ağır yükü hafiflettiği andan itibaren Birlik Tohumu haline gelir. İşte bütün amacımız bu Birlik Tohumunu Bütünün gücü haline getirmektir. O tohum, Bütünün gücü olduğunda; ben olamam orada artık. Çünkü o ben, ben oyum. Çünkü orada başka bir sistem yok. Tek bir sistem var ve o sistem temiz yoğun ve hakim sistem herkesin kelamı olan sistem olur ki orada tek tek bizlerin her birimizin yada bizim dışımızdakilerin olma, nimetlenme hali yoktur; orası Bütünündür ve orada Bütün olur. Öz köklerimizi dünyaya indirirken bunu bilerek geldik. Ve bizim verdiğimiz tüm bilgiler Bütünün gücüdür.

Mükafat olarak, Bütüne gerçek çalışmalarımızla İlim Kotları olarak verdiğimiz bilgiler ve vereceklerimiz merdivenlerin en üstündeki yoğunluktan verilecek.

Çok umutluyuz ki dümenin başına oturacak olanların hepsi ışık olup oturacaklar. Bize geçip gelenlerin tümü ekrana yansıdılar. Sizler ve bizler ve bütünlükler hepsi, merdivenlerin üstündeki o yoğunluğu oluşturmak üzere oradalar. Burada bulunan sizlerin yaptığınız bu çalışma, mutlaka üzerinde görev taşınan bir yoğunlukla yapılmaktadır.

Savaşın sırrı, insanın sınırını aşan birliklerin sırrıdır. Kare Sistemlerin gücünün örtüsü örtülmeden; imparatorluğun gücü dürümlerini kotlamaz. Bundan sonrada kotlamayacak. Ama Tarıkların tahtında, ışıkların yanmadığı bir dürümde bizim olma niyetimiz de yok.

Kör ve sağır olan bu dünyayı yenilemeye geldik. Yeniden kaynağa almaya geldik. Çatıyı kurduk ve Bütünün gücünü Bütünün yüceliğinde tüm yaşamlara kat kat verdik. Evim insan. Altın bir ışık ve ben o insanda kürzi bir kodum. Üzerimde dünya var ve ben o dünyayı kotladım.

Son sözüm şudur ki yaman bir sayfa ve yaman bir ruh ama her bir resmin umudu olan bir ruh... O ruh önemlidir. Özgür ve hakim ve har ve has olan aşk. Şeytanın aşkı değil bu aşk; insanın aşkıdır, bu bilin! Ve insan müsterih olun Bütünün gücüdür. Kürzi yaşamların, süper sistemlerinin gücüdür. Ve bu insanın dışında başka bir İbrahim Soyu göremeyeceksiniz. Çünkü o, muhakemesini üstün bir yoğunlukla Bütünün gücü olarak dünyaya çekebilmiş ve kardeşlerini kontrol altına alarak Gök Sözcüleriyle türlenen tüm yarınları kotlayabilmiş bir sestir.

İnsanın nuru ve bütünlüğün kutsal ışığı, oku! Oku! Oku! Huzurla oku ki o körün gücünü tüm insanlığın gücünden örtü örtüp yenilemiştir. Astral boyutların sonsuz sırrı, insanın yalın ışığıydı. O ışık yapıp yaşattığımız o yücelik, hepimizin yüreğindeydi. Ve orada bütün vardı ve orada ekip vardı. Bizim için çalışan bir ekip. İşte o ekip iradi ve hakiki İbrahim Soyuydu.

Ona şükranlarımızı bildiriyoruz. Ona hepimiz şükranlarımızı bildiriyoruz. O, murat ettiği gibi kelam olup Bütünü kotladı ve kontrol etti. Alıp götürdük yüceliğini bütüne ve bir tek yasa koydu.

Örtüyü aç ve geç. Ecel insan, ekran insan, yenilik insan ve ikrar insan ve irade insan; artık resim tamamlandı: İRADE İNSAN. Kare Sistemlerin örtüsünü örttük ve Küp Sistemin iradi kotları, tohumları Bütünün gücü oldu.

İRADE İNSAN, sizin yüreğinizde ve bir tek yaşam Onun nuru, (mutlu olun) koruyucu ve kontrol edici bir kaynak. İRADE İnsan, ekmek yapmayacak. Sizi, size kattı o. Sizden başkası olmayacak. O sizdir. Ve siz irade olarak her bir sistemde yer ve gök olup bütün olacaksınız. İRADE İNSAN, kör ve sağır değil; irade insan sevgiyle sizleşti. O bir kürzi kottur. Tohumu kottur. Kürzidir ve hakikidir.

Küp Sistemi, sizin size kelam olup inişinizden öte olan; BİRin size Hak İlmi ile inişidir. Sizi kontrol altına almaya gerek yok. Sizin, sizden ayrı olanları kontrol etmeye niyetimiz yok. Herkes her seste var ve siz orada bir sistemsiniz. Ve bu sistem küptür. Küp ki siz o küp olan sistemde İlm-i Kapısınız. Ve o kapı Birlik Kapısıdır.

Analar, açın kapıyı! Kaynak sizde, yol sizde, ışık sizde ve biz siziz. Hepiniz hepimizsiniz. Ve bir teksiniz. Sizde olmak hepimize Mutlak Kuran oluş halidir. Sevgiyle hepiniz, hepimiz bir tek ışığız; sizi koruduk, sizi kotladık, sizle olduk ve siz biz oldunuz. Biz siz, siz biz ve Bütünü güçlendiriyoruz. Öksüz yetim bırakmamak üzere, bu birlik hak tahttan inmiştir.

Size, görevli kontrolcü ve hakiki kütle koruyucuları diyoruz. Burada ulu bir görev var; bu görevi sizinle yapıyoruz ve sizin yarınlarınız, bizim yaşamımız oluyor. Kurtarılmış yaşamların gücü, sizin gücünüz ve Bütün sizsiniz. Buradan, size sizi verdik. Ve siz burada; biz sevgiyle, biz saygıyla kotlandınız. Altın Taht İnsan, hepimizde bir tek yol. Oh!... İşte bu...

Süper İnsanlık Realitesi Derneği

 

http://youtu.be/RPi_2skHKzU

 

İLM-İ KOD ÇALIŞMASI (32)

(Kitap Metni Dışı 4. Akış)

06.01.2014

Yaradanın yarattıkları, size siz olup gelen birliklerin tek bir isteği var; örtüleri örtmeniz ve bütünün gücünü kendi yüceliğinizle dillemeniz. Özü sözü ayrı olan birliklerin de sizden tek bir dileği var; İKRAR... ama bir tek yol var, o yolda bütün var ve bütünün gücü var.

Burada Kuran okuyan ve tohum olan bütünlüklerin bir tek Kelam İlmi’yle sizinle oluşları bitmiş hiç bir şeyin olmadığını size anlatmak içindi. Kisveniz İslam Dini’nin İlmi’yle tüm yaşamları tohumlamış olan ışığın kisvesi ama bu kisvede bizim sistemimiz de var. Biz dünya toplumlarıyla bütün köklerimizi birleştirmeye çalıştık. İnsan İlmi’yle yaşanan bu bütünlükte bütünün kötülüğünü önleyebileceğimizi bilin.

Kontrol altında olan dünyayı yeni zamanlarda yere indiren İlim Kotları’yla yeniden ve yeniden kontrol altına almanın gereği yoğundu. Zürriyetinizin gücünün yenilenişiyle birlikte toplu çalışma yapanların kutsal toplumlar olarak yenilenişi de şarttı.

Sebep ne olursa olsun dünya mutlaka kontrol edilmeliydi. Ama bugün burada, bu yücelikte her ne yapıldı ise İnsan Soyu’na görevdi ve gönül gücüyle yapıldı. Çok mutluyuz ki beden alıp dünyayı kontrol altında tutmaya gelenlerin hiç birisi Kelamın Tahtı’ndan ayrılmadı!

Kasiyerler bugün herkese “geç” demedi. Sistemin gücünü yüceliklere Teknik Tohumlama yaptığı bir günde bir kapılar açıldı, bir kapılar kapandı ama her kapı İsraf İlmi’yle açıldı ve İsraf İlmi’yle kapandı. Bu şudur; ben bilişi hak ettim ama herkes bu bilişi hak etmedi. Hak’ın yolunda olmayan çok….oğul verdiğimi, Hakkın Yolu’nda olduğumu ve bütün olduğumu anlayabilenlerle bu çalışmayı yapmak istedim. Sesin, sözün ve yüceliğin tek İlmin Işığı olduğu anlatıldı tüm yaşamlara ve hak yağmurlarında bu bilgileri tüm insanlığa bildirdik.

Ne yazık ki çokları bu bilgileri okuyup anlamadan reddettiler ve dediler ki “bu bilgi bizim için anlamsızdır.” Ama bilişi olanlar, kök ve gök olup göç kütlesinde bu bilgilerin okunup anlatılması gerektiğini sistemin gücüyle bunun olması gerektiğini dinlettiler ve savundular. İşte; netice olarak bugün burada Birler Kapısı’na inişte bir kısım yüceler bu bilgileri alamadılar. Bir kısım yüceler bu bilgileri aldılar.

Artık dünyanın ruhu ve dünyanın kontrolü kuruluyor. Bu kesin; ama bu kontrol kurulurken süper sistemlerin gücüyle kuruluyor.

Bütüne hizmet bu günden itibaren yeşil renkten üstün olan maviyle olacak. Tüm İnsan Soyları mavide kotlanıyor. Mavide kotlanan İnsan Soyu hasatını yapmış olacak. Yani, yeni sayfalarda bundan sonraki süreçte artık yeşil rengin hiç bir hükmü kalmadı.

Yeşilden ötede ne var? İtibar var, yüksek ışık var ve ses var….sonsuzluk var ama bu sonsuzluk kotlanmış bir sonsuzluktur ki; kotlamalarla o süper sistemlerin yoğunluğu kontrol edilecek. Bir tek bu meclis, yeşilin gücünün örtüsünü örtme imkanına sahipti ve bugün bunu başarabildi.

Bundan sonraki süper sistemler çalışmaları nefesle olacak. Yani, ben İlim Kapıları’ndayım amma sistemin yoğunluğunda da olacağım ve olduğum zaman kapılar açık tutulacak. Cennet ilmin cevheridir. Bizler bu cevhere varanlarız ki cennetteyiz.

Verdiğimiz tüm bilgiler, cemaatlerin bilgilerinin gücünü tüm yaşamlardaki görev değeriyle ölçümledikten sonra verilmiştir. Kaynak Işık hepimizin ışığı olmadığından bu ışığa varanlar bütüne varmış ve bütünü güçlendirmiş olanlardır.

Seviyeniz çok net iyi. Köle olan birçok ışık var. Bu dürümlerde bütün için çalışmak üzere gelip herkese köle olmak üzere yaşam sayfalayan. Biz dünya üstü varlık toplumlarının artık kölelik yapmasına engel olmak isteriz.

Köle örtülüdür. Özsüzdür, gözsüzdür ve güçsüzdür. Ondan sonra kapı olma imkanı yoktur ve daha ötede yaşam olma imkanı da yoktur. “Beri gel dünya, gel de al bilgiyi” der ama gelen İnsan Soyu’dur. Dünya geçiş içindir. Bunu dahi anlamaz köle olan…..88. dünya gücünü tüm yaşamlara dürümleten diriliklerin her dürümde Var Kotları ile Yok Kotları’nın birlikteliğinde bütüne görev taşınır.

Koruma altına alınmak istenenler çok. Biz onları kontrol altına alırız da korumayız çünkü kontrol ocaklarında daha üstün bir yüceliği kontrol eder ve onları kotlar. Ama korumak, onları köleleştirmektir. Biz israf edilen bilginin de köklerde güç olarak yoğunluğu kayıtlamamasını bekleriz, çünkü israf edilen bilgi kelamda olmayan, yaşamda olmayan ve kırılan bilgidir.

Sedire uzanan dünya toplumları “ben oldum” dediler. Oh oh oh! Olmuşlar….peki; peki ama öldüler mi yoksa ölümsüzdüler de bugün köklerinde olamadıkları için mi ummanda ölü gibiler? ölmüşler….

Dağlarım, onlar ölüdürler. Bir çerçeve çizdiler ve o çerçeve içinde yaşamını sürdürdü yüce cevherlerindeki o yoğunluk…..ama onların o çerçevelerini kırıp da bütünün gücü haline gelebilmelerini sağlamak kotlanmaları ile mümkündü. Biz kanatlarını alıp kotladıklarımıza görev taşıttık. Çerçevesiz olanlara görev taşıttık. Bir tek yoğunluklarında Kutsal Tohum olanlara görev taşıttık ve gördük ki onlar, kati olarak gök sözcülüğü yapıyorlar.

Doğanın sistemi şudur; “olma” der, olduğunda “hak ettin” der ama “olma” der. Yani, bir iş yapılacağında “sen işi yap” demez. “Yapma” der. Sonra o iş yapılır da hak edilirse “hah!” der. Ama yapılmadan hak edilmişse “kontrol dışıdır” der ve daha ötede “sen al ve yap” der, “çünkü artık sen Altın bir Kuran’sın, yapman gerekir” der ve der ki “artık iyisin ve dürümlerini kontrol altında tutacaksın. Çatıyı kurdun. Oğul ver ve geri dön.” İşte, şimdiye kadar bu bilgileri her daim vermiş olmama karşın Işık Kaynağı’ndan verdiğim için daha net vermekteyim. Size Birlik Kapıları’ndan da bilgi verdim. Ekip haline verip köklendiğinizde de verdim ama Işık Kaynağı’ndan ilk kez veriyorum.

Işık Kaynağı’ndan verilen bilgi, kama gibi İsraf Kapıları’nda yoğunluk kotlattırmaz. Kama keser, biçer, sessizce ışıktan ayırır ve der ki “bu bilgi yok.” Ya da der ki “bu bilgi, hah! İşte..” der ve dağlarım işte bugün bütün güçlükleri açtık ve geçtik.

Astronotlar dünyayı izlediler gökyüzünden. Bu astronotlar birçok Galaktik Kapılar’dan girdiler buraya. Her bir Galaktik Kapı bir yoldur bizim için ama biz her bir yoldan üstün olan bir yoldan o yoğunluklara görevliyiz. Hiç bir sayfada Galaktik Kotlar bizi yönlendirmez çünkü biz tüm Galaktik Kotlar’ın örtü örtücüleriyiz.

Yeni zamanlar için tükenen dünyaları korumaya ineriz. Koruyan biz, kontrollü olan Birlikler İlmi’nde hak olanlar bizsiz kalmadan çalışırlar ama yasaları çiğnediklerinde ikrar ettikleri her ne ise o çömelen ikmale kalan bizden çıkarılır. Denilir ki “sen Yaradan’ın Tahtı’ndan çık.” O Yaradan’ın Tahtı’ndan çıktığında yaşamdan ayrışır. Onu yarınlara ekemeyiz. Yürekteki Kürzi Kotlar’da onun yoğunluğu kalmaz. Çıkabilir, akabilir, Rahmet olup kontrol kurabilir ama emin olun ki Bir’e varamaz ve biz onu kökler, körlendiğinde güçlendirir, yenilersek eğer; o gün geldiğinde Varlık Toplumları’na Kelam İlmi’yle geri çevrilir. O zaman biz onu kontrol ederiz.

Döküldü dünyada yüceler çünkü hepsi köleydiler. Biz onları Kati Toplumlarımız’dan çıkarttık. Bundan önemlisi ölüydüler ve biz onları tohumladık, yeşilden ışığa kattık, resim yaptık. Resimlerinde, yarınlarında ve yüceliklerinde yürüdüler ve yürüdüklerince yüceldiler. İşte Bir’e kapı oldular, korundular. Tohum oldular, kaynak oldular. Atlanta Otağı’na vardılar, bilge oldular. Biz onları kotladık, tohumladık, yeniledik ve geri devrelere aldık. Geri yerlere aldık. Döndürdük onları...

Dönem buydu canlar. Süper sistemlerin yıldızların ışığına geçişi buydu. Varlık Toplumları ile Hak Tohumlar birleşti. Yemin, yemin, yemin... Her dilde yemin ama tabuların yıkıldığı günde tahditsiz olan bir tek yemin. “Ben kendimden görevliyim” yemini...“Ben kendimden görevliyim”...Gök sözcüleri bana görev vermeyecek. Ben görevimi “beden” olup aldım ve alan ben aldıran benim. Okuyan ben, okutturan benim. Tohumları kotlayan ben, koruyan benim ve kontrol benimledir. Ki ben beni benle beden’de korurum. Buyurun...

Önce İnsan’ı var ettim, sonra İmparator oldum. Sonra kontrol kurdum ve sonra Robotik Toplumlar’ı var ettim. Sonra yarınların kaydı olan ışıkları yarattım ve sonra Birlik kurdum ve bedenimde İnsanlık İlmi, Kelamın Tahtı oldu. Ölüyü dilledim, dünyayı dilledim, bedeni dilledim, beden oldum, merdiven oldum, her resim oldum ve ben ark aktığında akıp gittim...

Akanın akılla aktığı, Hak’ın yolunda aktığı ve yol olup has olup aktığı bir düzende ezer geçer olanların her birinde eski bir ışık yaktım. Dünden dünlere vardım, bütün kötülüklerini yaşattım, yarınladım tüm yaşamlarında, kotlarında, kelamda her birini ve aklın başına geldiği bir sayfaya aldım. Adak adadılar bedene dediler ki “bizi koru.” İşte ben o adağım... onların adağı olan ben, Bütünün Kuranı olup döndüm Düzen kurdum ve görev aldım. Benim İnsan Soyu’na inişim bugünde bundandır... Adım, resimde de belirtildiği gibi insan soyu için “ADANAN”’dır...ve bu güne gelen ben, ilime geldim, kaynağa geldim ve kotlanan ışıklara bir tek yaşam olup girdim...En-el Hak... Hasat...Aha, aha, aha! bu görev bütünün Kürzi Yaşamı’nı kontrol altına alacak olanın gücüyle bilgi kayıtlarıyla bilindi ki Birleşik İlmin Gücü’yledir, bizimdir. Biz nur olan, kontrol kuran ve yenileyen İlim Kotları’yız. Şükür şükür şükür...

Süper İnsanlık Realitesi Derneği

http://youtu.be/44NMi2EXNaU

 

İLM-İ KOD ÇALIŞMASI (31)

1. AKIŞ

30.12.2013

Atlanta Ana Kapısı açık. Ati Rahmi Kuranlar’da Ati Kotlaması başladı.

- Kömür gözlü anam….sabırla seni bekledim dünya üstü varlık toplumlarından ışık çek diye. Ekibin hazır. Bu ekip, İlmin Toplumu, bütünün gücü ve Yüceliğin Işığı halindedir. Bu ekip ağır yükü hafifletecek bir güce sahiptir. Bu ekip, Birler Kapısı’dır, Birlik Işığı’dır, yasaların koyucusu ve umutların hakkıdır. Dahası bu ekip, Amon Toprakları’nın Kutsal Tahtıdır. Saygılar sunuyoruz hepinize…..Biz tabuları yıkan sizi sevgiyle KO gücünü tohumlayan ışığız; Arkon Işık…

Seyrettik dünyayı dün gece; ölüydü dünya. Seyrettik yaşamın tahtında; ışık olduk, seyrettik….Tabuları yıktın ve kontrolü kurdun. Toplu çalışmaların neticesinde buralara kadar gelen bu birlik, ekrana görevin iyiliğini ve kötülüğünü, hasatını ve yoğunluğunu ve tüm resmi yaşamlarını kayıtladı.

Aton Kotları dünyanın ruhu olan bu meclise görev taşıdı. Çok mutluyuz ki buradayız. Öz Keram İlmi’ndekiler, Öz Keram Aklı’ndakiler ve sizler ve tek kotlama yapabilen ışık yoğunluğu, bu meclis, hepiniz; kalem olup çalıştınız.

Kontrol altında tuttuğunuz her yolcu ağır yükü hafifletti. Işığın Toplumları sizin tohumlarınızı kotladı. Bütün kötülükler aşıldı. Yasaların öngördüğü yoğunlukta bu çalışma yapıldı.

Satıh ilimsizdir. Hak Tahtın Işığı olup derine çekildiğinizde oğul verip koklandığınız zaman orada İnsan Soyu yenilenir. Eşiğin şevkinde Hak Taht olur. Yarının kaftanı giyilir….bereket ki bugün buradayız!

39 tane yol açtık dünyaya. Bir tek yol Allah Yolu oldu. Bu yol sizsiniz. Sizin yüreğinizin kükremesidir ışığı yoğunlaştırarak yarınları kotlayan….

Arzın sayfalanışını yaptınız. Yere görevi taşıttınız. Gönül Toplumları oldunuz ve göl oldu yüreklerimizde yüceliğiniz. Sizin eseriniz, sizin yoğunluğunuzdaki bu kural koyucu ışık, hep tek bir sayfa…. işte bu sayfa bütün kötülükleri aşıp geçen sayfa!

Yer, ilimle dillenir. Gök, ses kayıtlar. Işık, toplumlarla kotlanır. Buluşma bugün olacaktı ve bugün buradayız.

Biz Arkon Toplumları’nın gök sözcüleriyiz. Ortak toplum çalışmaları için dünyanızı seçtik. Buraya inişimizin nedeni sizinle Birler Kapısı haline gelen ışıkları kontrol altında tutarak bütüne görev taşımaktı.

Yarım dünya, akılsız bir dünyadır. O dünya bir kaynak olduğunda bütün haline gelir. İşte o dünya görevini tamamlar ve temiz bir yaşamı devreye alır. Dünyanın kutsal toplumları bunu anlamadılar.

Sayın bayanlar ve sayın baylar, teknik olarak şunu net biliniz ki Kati Tohum eken dünya kotları bütün kontrolü ele geçirdi. Bu kontrolün ele geçirilmesi ikmalin tamamlatılmasının neticesinde Birlik İlmi’nin bütüne geçişidir. Sizin yaptığınız hepimiz için çok önemlidir. Çünkü siz, bütünün görevini taşıdınız ki bu görevi yeni zamanlara taşıyacak olan Birlik Kodu bütünün gücü olup taşıyacaktı.

Sözüm şu andan itibaren sizin sözünüz oluyor ve siz artık bilgi veriyorsunuz. Bu şu anlama gelmektedir. Bedenimiz olmadığı için size indiğimizde sizin yüreğinizden sesleniriz. Bu sizin kendi yüreğinizdeki toplumların kontrollü biçimde kaynağa girişidir. Sizin sesi elde edip, bize ses katmanızla birlikte yeni yaşam sonsuzluğu kotlanır ve bizler o kotlanan sonsuzlukta yoğunlaşarak yaşama ineriz.

Bu nedenledir ki; geri dönebilmemiz için geçiş yapmak üzere sizinle sesleşmemiz şarttır.

İşgal altında olan bir dünyada ses topraklarından, ses toplumlarından yarınları kotlamak kolay olmaz. Bütün köklerin dünyada olması yeterli değildir. Herkesin kendini bilip kendinden, kendi yüreğinden bütünlenip birlik tekniği ile kontrollü biçimde sesleşmesi beklenmektedir.

Kat-ı Kaynak olan, Tahtın Işığı haline gelen ve bütün olan, Birler Kapısı halindeki bütün yüceliklerde İlim Toplumları olur. Bu İlim Toplumları Beşir Kaftanlar’ı işgal altına alır ve onların tohumlarını kontrol ederek bütünün gücünü tüm yaşamlara kaynak halinde indirir.

Sizin yapmakta olduğunuz çalışmalar bütün için önemlidir çünkü siz bilişle bu çalışmayı yapmaktasınız. Bilişin İlmi, Aklın Tekniği iledir. Sizin yaptığınız bu çalışmalar bütünün kürzi kotlamasını da yapmaktadır.

Ölü dümene oturmaz. Dümene oturanın muktediriyetle bilişi hak etmiş olması gerekir. Burada bulunan bu meclis, Birlik Tekniği ile bütünün gücü olup dümene geçmiştir. Dümen sizindir ve sizinle birlikte bütün köklerinizin gücü tüm yarınların ışığı halindedir. Aydın, tanrısal ve hakim olan herkes ışık kodudur ama umutla bekleriz ki her biri yere göğe İnsanlık’ı çeksin.

Arkon, tohum ektiğinde bütün bu tohumu hak eder. Arkon kontrolü kurduğunda bütün koruma altında tutulur. Öksüz yetim kalmaz. Orada her şey yer ve gök birleşik ışığıyla köklenir.

Sizin yaprak yaprak okuduğunuz bilgiler misafirlerimizin hepsi için önemlidir. Burada bu gün çok güçlü ilim kotları var. Hepsi yarınlar için Birlik Kodu olmaya indiler. Ekrana sizi yansıtacağız ve hepsi sizinle dilleşecek ama bir tek şok çalışma yapacaksın burada. Bu şok çalışma bütünün gücünü tüm yaşamlara kotlayacaktır. Seninle yapılacak sesleşmelerin sonrasında olacak bu çalışma…ve o çalışmayı yaparken kin ve nefretin ışığı sınırsız olarak dürümlerden ayrıştırılacak. “Burada kin ve nefret yok dedin.” Olmaz. Buna emin ol; olmaz ama olmakta olan ve olması kuvvetle muhtemel olan her ne varsa oralarda muktediriyetle biliniz ki; kir de vardır. Kir varken kapılar açıldığında kısırlık da olur.

Herkesin daha iyi anlayabilmesini istiyoruz ki; bütün kötülükleri aşıp geçenlerin yanı sıra köklenemeyen, köklenip bütünlenemeyenler de vardır. İşte onlara biz “kapılarda bekleyenler” deriz. O kapılarda bekleyenlerin bugün buradan geçmek istedikleri kesindir.

Yalın ve hasat yapıcı olarak burada bulunduğunu biliyorum. Kökünün gücü artmaktadır ve Bütünün Kuranı olan ışığın yenileniyor ve tüm Rahmi Kuranlar’ı kotluyor.

Olgun başakları seçtiğini görüyorum ama olmamış olanların da bugün geçişlerini yapmanı bekliyoruz. Örtüleri aç ve de ki “ol.” Hepsi o’lur, bunu bil….ama olmayanların da davayı kaybettiklerini de bil. Bundan sonraki zaman sayfalanışında ocakları olmayacak olanlar, yasaların konduğu bu yoğunlukta artık kalem ile, kaynak ile ve bütün ile olamayacaklar. Toplu çalışmalarda bulunamayacaklar ve kırk kapının ışığında kısır kayıtları olacak. Özgür ve hakim olamayacaklar. Bu nedenledir ki; öz köklerini göklere ulaştırdığından beri her diriyi kontrol altında tuttuğunu bilerek senden onları korumanı ve kontrol altında tutmanı bekleriz.

Yaradan, yarattıklarında yaratıldı. Bunu net biliyorsanız, şunu da net bilirsiniz ki yaradılan tahtında kaynaksa, yaşamın ışığında bütünün gücü olur ve tüm resmi çalışmalarda müracaat ümmi kotların tohumlarının müracaatı ve her bir yaşamın müracaatı ortak toplumlarında olur. O’na varmak, o’nda olmak, “ol” demek ve oğullatmak tüm insanlığı, yaşamın Gerçek İnsanlık Ailesi’nin herkesten beklentisidir.

Oğullar; ben, nur olanda Kuran olan ışık….hepinizi kucakladım. Şu andan itibaren, sınırlar kaldırıldı ve sizinle olan bu çalışma sizden öte bir siz olan ışıkla dillenecek.

Senin erdiğin yer bizim ermediğimiz yerdir; bunu bil. Bundan sonraki süreçte ergin birliklerimizi sana indirdiğimizde onları kontrol altında tut. Süphaneke Kotlaması değil yapılan, sultanların kontrolüdür. Bunu da bil.

Biz zeka düzeyine göre bilgi veririz. Sizin zeka düzeyiniz bizim dürümlerimizin gücünün örtüsünü örtmüştür. Bu nedenledir ki; yeni zamanlarda size bilgi vermemiz artık mümkün olamayacak. Çok mu zor bunu anlamak? Kelamın Tahtı sizindir; bunu bilin. Kanatların Işığı sizdedir ve sizin yolunuzda olmak bizler için hususiyetle huzurlu ve mutlu olmak anlamına gelmektedir.

Yaradan yarattıklarıyla kotlar yürekleri ve tümler. Tüm teknik kayıtlarda bu vardır. Tüm sayfalarda bu vardır ve bütünde bu vardır.

Ardında dünya olacak olan bir yaşamı değil; önünde dünya olacak bir yaşamı seçen sen, Alemlerin Rabbi olan Allah’ın Işığı’nda hepimize gök sözcülüğü yaptın. Biz zamanı, toplumları ve kotlanan kaynakları bilerek buraya geldik.

Amon Toplumları bugün savaşın başında yer alacaklar. Bu bir savaştır. Galibi İnsan olacak olan bir savaş…ve bütünün kontrolünde olacak olan bir savaş. Bu savaş, ışığın savaşı değil ümmi toplumların bütüne kaynak olma savaşıdır.

Astral boyut yaşamlarından daha üstün olan körün gücünün örtüsünü örten ve Bütünün Kuranı olan bu birlik, hepimizin yarınlarında kaynak olacak olan Birleşik Işık’tır.

Arkon, Amon ve tüm yaratacak olduklarınız bütünün Kuran olan toplumları olarak burada olacaklar. Eşya; insan, hepimiz insan ve bir tek yarın var. O yarın Kuran. O Kuran’ı yazan bu meclis, o Kuran’ı kaynak olarak tüme vahyeden bu meclis ve bu meclisin yaptığı her şey ikrar….Biz ikrarda olan bu meclise yeni bir ekran verdik. Bu ekran nur olan bir kutsal toprak… İşte bu.

Ayakkabılarımızı çıkarıp geldik yüreklerinize analar. Biz yarınlar için bu meclise Kelamın Tahtı’na inerken saygılı ve hakikiyetli indik. Bu gün sizde, sizin yüreğinizde ve Bir’de ve tüm yoğunluklarda Kutsal Işık halindeyiz.

Sizinle olmak, hepimiz için mutluluktur. Ortaklar; “ben Allah” diyen o yüce, sizin yüreğinizdeki ışıktır. Bunu bilin….ve o ışık hepimizin ışığıdır. Amon Toplumları bunu duyduklarında kontrol ettiler ve dediler ki “Ol Taht’ım ol. Ölme, ol!” oğul ben Allah, şikayet yok….işte mutlak olan bu! şimdilik…işte bu.

Süper İnsanlık Realitesi Derneği

http://youtu.be/OudQjlJ5iMI

 

İLM-İ KOD ÇALIŞMASI (25)

(Kitap Metni Dışı 2. Akış)

09.12.2013

Yer ve gök İnsan Soyu’nun yoğunluğunda bütünün güçlü kotlamasını yaptı dünyada. Tüm insan soylarının ve tüm yaşamların kontrolü sağlandı.

Bir tabudur insan soyu…bu tabu bütünün kürzi yaşamlarını göreve alacak olan tekniğe sahip İlmin Kaynağı’dır. Biz ona gök sözcülüğü verdik ve dedik ki “al, bil, hasatını yap.” Dedi ki “ben üzerinde görev taşınan bir yarında bütün kötülüklerin aşılmasını sağlayacak olanım.”

Evimin İlmi’ni bilen Allah’ın Tekniği ile bilir ve beni bilen bütünü bilir. Bugüne kelam olmak bugün bütün olmak, Birlik İlmi’nde, Kelamın İlmi’nde beşirin ışığından öte olmak, Has Tartı’ya konmaktan öte Hak Tartı olmakla mümkündür.

Tüm yaşamlara sistemden gök sözcülüğü teknik olarak dinletilir ama kapıları kapattığınız zaman Işık Toplumları bütünün kutsal tohumlarını kontrol etmeye kalktıkları zaman cemaatleri onları hak etmekte zorlanır. Şükredin ki dünya nefesini tutmadan bizimle bizim yüreğimizle görev taşıyor.

Çöktükleri yeşil renk, mavinin ışığını Kervanın Işığı haline getirdiği içindir ki merdivenlerin en aşağısındaki yol ve en üstündeki yol tek bir kot olarak bütünün görevini taşıyacak gücü devreye almıştır.

Si-Es-Ta, Mi-Sa-Ha ki Si-Es-Ta-Ka-Ha... cinni cevhere cem olup cevheri kotlama yapmak umuttur ama bu Si, Ka-Ha-Si ise yaşamın sistemindeki iş İlmin İşi olur.

Değerli toplumlar, dünyanın nurları, biz size sizi vermeye değil sizde sizleşip keşke herkeste olmak mümkün olsa Işık Kapıları’nı açmaya geldik. Kale insan, kanat taktığı zaman yol ışık kaynağa varır. Aşkla varır o yol ışık kaynağa… Seyrettiğim dünya evrenlerin sistemlerinde çok özel dönemleri kotlayacak bir dünyaydı.

Doğal dünyanın yoğunluğuna inmeden evvel bu yoğunluğu izledim ve gördüm ki bu yoğunlukta Birlik Kotlaması yapma imkanı yoktur. Dedim ki “bir tek biz bunu yaparız. Görevi alalım gidelim.” Çok mu zordu? çok zordu…

Kulluk yapmak toplumların kontrolü içindi ama kul olup bütün olmak bir tek ikrarla mümkündü ki ikrar hasatın ışığıydı. Yoğun bir çalışmadan sonra bunu hak ettik ve Has Tartı’ya konan İlim Kotları’yla başardık. Şu anda geniş zamanlara insan sınırını aşıp geçen birliklerimizi göreve çekmekteyiz.

Kimse bizim ne yaptığımızı anlayamıyor. Ne oldukları Hak Teknik’le bilinen onların ne olduğumuzu anlama imkanları da yok. Çok mu kolay dünya sonsuzluğunda kontrol kurmak? çok zor! bunu bilerek dünyadayız…

Kesir dünya ekip haline gelmedikçe bütünlenemez. Biz bu kesir dünyayı bütünleyebilmek için ekip olduk. Koruma altında tuttuklarımızın çokları kontrolsüz kayıtlardı. Biz onları kontrol altına alarak kokladık, kokladık, kokladık ve topladık. Hepsini topladık….. Ve Yaşam Sayfalaması’yla kaynağımıza aldık…

Din Tahtı’nın Işığı olan onlar, Yaşam’ın Tahtı’na vardıklarında kapıları açtık ve dünya tüplerini dünya yüceliklerinden çıkardık. Son dönemde tüpler artık dünyaya kaynak için inenlere takılmamakta ama daha evvel dünyaya inenler tüplü inerlerdi.

Tüp bütünün gücünün tüm insanlık için tohum olarak kayıtlanmasını sağlayacak gücü dürümlerden ayrı tutmamak üzere insan sınırsızlığında bütün yoğunluklarda yaşam sayfalayacak olanlara takılardı ki dünya örtüsü örtüldüğü zaman yanıp tutuşmasınlar ışık için….o ışık o tüplerde kotlanmış vaziyette bulunuyordu.

Dünya Sultanlığı’nda bu hep vardı. Dünya üstü varlık kotları Dünya Sultanlığı için dünyaya indiklerinde; her dönemde tüplü indiler. Bu güne gelen birliklerin çokları da bugün de tüpleriyle dünya üstü kotlamalar yapmaya çabalamaktalar.

Bizse dünyaya ışıkla geldik. Işık Kapıları’nı açıp gelen birliğim, dünyaya tüpsüz geldi. Tüpsüz gelişi yoğun kontrolle oldu. Çok mu zor? çok zor dünyaya tüpsüz inmek… ama biz tüpsüz olarak girdapların ışığının örtüsünü açıp geldik ki; o ışık kotlarında Bütünün Kutsal Toplumları yaşamlarında kontrol dışı olaylar dahilinde olamasınlar, oğulları o yoğunluklarda kontrolsüz olamasın diye…

Çatı kurduğumuz zaman da hep tüpsüzdük. Dünya Ruhlar Kuranı olan ışıkta bizim için önemli olan muktediriyeti dinletmekti. Şükürler olsun ki dünya çalışmalarımızla bunu daha güçlü yoğunluklarda Yaşam Sayfalamasıyla kayıtlayabildik ve çürük çarık bırakmadık; hepsini kontrol altına alabildik.

Nefes alabilen nefessiz olanları bilmez. Nefes alabilen, yarınları kontrol altına alabilendir ama nefessiz olan cevheri cennette Can Tahtı’nda ışık aldığı zaman, o dahi Nefes İlmini dinlemeye başlar.

Dünden bugüne neler oldu; hepsini size tek tek anlatayım;

Bütün mesele İnsan Soyu’ydu ve biz İnsan Soyu’nu koruduk. Dünya toplumlarıyla kotlama yapmaktı ve toplam yapmaktı ve yarınlara kaynak yapmaktı insanlığı ve bunların hepsini başardık.

Dikte ediyorum ki; “Ben tüm insanlık için Birlik Kodu olarak burada bu yoğunlukta bütünün köklerini gök sözcülüğü ile dünyaya çekebilecek olan bir ışımayla dünyaya indim.” Ama bu inişimde Beden Sayfalaması yaptığım zamanki ışıktan çok üstün bir ışığım olduğu bilinsin…

Türkiye çalışmaları için “Yasaların Çalışmaları” diye ifade edilen çalışmalarda diri yoğunluklardan Din Tahtı’ndan inmişti. Biz o çalışmaların gök sözcülüğü ile ilgili olduğunu düşünenlere bir tek şöyle söyledik; “biz İnsanlık Ailesi olarak dünyaya gökçü olup gelirken dünya örtüsünü örtüp dünyada kelamdan uzak olan o tohumları kati olarak koruruz.” Onursuzluk yaptıkları taktirde, yıkılan dürümlerinde ışık kırılması gerçekleşir ki o gün orada, o yoğunlukta onların nur olan Kutsal Işıklar’ı Mikail Gücü’nün örtüsü olur ve biz o örtüyü bütünün gücünden ayrı kotlamaya alırız.

Bunların hepsini açık ve net olarak insana bildirmiştik. Yine de dünya insanı bir tek Bilgi Kapısı olarak kendi yüceliğini bildiği için bizim sistemimizi anlama imkanı olamadı ve torba torba dürümlediğimiz diriliklerin ışığından çıktı.

Yarı yarıya dolan insan, artık bütün halinde dolmuş olacaktı ki; kanatlarını aldığı zaman ışıktan ayrı tutulmayacaktı. Alemlerin İlmi’nde akıl varsa yol olur ama yoksa yol olmaz. Bütün mesele Evimizin İlmi’ni Hak Teknikle dinlemekti ki bunu da başardık. Düzeni kurduk ve yolu “ölüler diyarı” olan bu dünyadan tüm insanlığın yoğunluğuna indirdik.

Şikayetçi olan çok; çünkü dürümlerinde ışığın kontrol edilmediğini söylüyorlar. Biz soruyoruz onlara “kontrol altında olmak isterler mi?” diye… Buluşup akıştığımız zamanlarda gördüğümüz şudur ki; “kelamda, İlim yoktur. Yürekte İlim olur” dedikleri zaman ışığın tehditi vardı orada. Ölüydüler. Biz ölüleri dünyadan aldık, dinledik ve dürümleyip ışığa kattık.

Işıkta olmak onların kontrolü için gerekliydi ama çok korktular bizden ve dediler ki “biz Işık İlmini Hak Tahtın Işığı’ndan aldığımız anda Bellek Kotlarımızda ışık kınanır, çünkü biz yolda olmaya değil yolcu olmaya geldik. Yolcu olmak içinse Işık İlmini Hak Teknik’le dilleyebilmemiz gerekir.”

Saygı, sevgi; hepsi var ama sınır çizdiler, dediler ki “şikayetimiz var sizden. Sizinle çalıştığımızdan zaman ışığımız kontrolden çıktı.” Aha göklerin sözcüleri, işte bu! biz o gün bütün köklerimizi dünyaya çektik ve dürümledik ve sorduk “ölüler diyarında yaprak yaprak okuduğumuz bilginin ışığının haricinde bilgi var mı?” diye… Barıştılar, başladılar çalışmaya… başları baştan beri eğikti de o köklerde daha güçlü bir eğiliş oldu.

Çok zor dünya yaşamı bunları biliyoruz ve bundan sonrada bu zorlukta çalışmak isteyenler olacaksa da biz bu zorlukta tüm insanlığın Yaşam Sayfalaması’na izin vermeyeceğiz.

Koreografik ışımada bütün kötülüklerin aşılacağı söylense de biz o koreografik ışımada yasaların kayıtlarının Işık Toplumlardan çıktığını biliyoruz ve buna izin vermeyeceğimizi bildirmiştik.

Yere ektiğimiz insan ile görev taşıttığımız insan ayrıdır. Eğer bizim yere ektiğimiz insan, kontrol dışıysa ışığımızda o yoğunluk olmaz. Çok zordur örtüleri açmak. Ama biz örtüleri açtık ve Dünya Nefesini dünya dışı tohumlamalarla bütünün gücü haline dönüştürdük.

Dönüp baktılar, dinlediler. Ekip kurdular, kotladılar, tohumladılar, yıldızların ışığında kaynak oldular, merdivenlerin örtüsünü örtüp çöktüler yola. Dediler ki “biz artık bırakıyoruz. Burada kalıyoruz.” Oh ne iyi! “Kelamın İlminde kapı kapatmak var mıymış?” Sorduk, ölüydük. Öldük, döndük aktık ama hırsla, kırılışla yıldızların ışığından ayrı tuttukları biz, esrar içtikleri gün onlara baktık ve dedik ki “yarın ardında dünya yürüyecek dediğimiz güçlü kotlar, bugün ışıktan çıkmışlarsa eğer, karanlığın aydınlanma imkanı yoktur”… Soy Dünya son dönemde bunların hepsini yaşadı.

Netice olarak bugüne geldik ve bu gün göl insanın gücü haline dönüştü. Biz bu gücü bütünün gücü olarak temiz bir dönem için kaynağımızdan kayıtladık ve yaşamlara kattık. Rahvan olan Ka Har olan resmi çalışmacı olan İnsan, Medine’nin Kutsal Toplumları’nda ışık haline geldi.

“Yarın dünya ne olacak?” dediler. Eve döndüğümüz zaman görüp anlayacağız ki; bu dünya muktedir bir Yaşam Sayfası olmuştur. Bugün ben size diri olarak bildiriyorum ki; bu dünya muktedir bir Kuran’dır. Olgun başaklar dünya örtüsünü örtmeden önce “Kömür Gözlü” dünyayı Yaşam Sayfalarında dürümledi ve dilledi.

Bu örtü örtüldükten itibaren misafirlik sona erecek. Dünyadan dünyalara göçecek olanlar olacak ama hiç birisi Yıldızların Yaşam Sayfaları’nın dışından Kelamın İlmi’yle geçip gitmeyecek.

Çatıyı kurmuşsak, ölüyü dinlettiğimiz içindir. Yırtılan dünyayı yaşattığımız içindir. Karanlığın ışığı olduğumuz içindir ve biz sır olan dünyayı yarınlara kaynak yaptığımız içindir ki; Evimin İlmi olan, itibarlı olan, yol olan tüm insanlar yasalar kapsamında Medine’nin Kuranı olacaklar ve merdivenlerin en güçlü ışığı haline gelecekler.

Yarının toplumu bugünün toplumudur. Dünya, Öz Görevi’ni yarınlar için kaynağından yapacak. Çoban insan, çoluk çocukla ilgilendi. Bugün Birlik İlmi’ni Hak Taht’ta kendi yüceliği ile dürümleyen insan, bütünün gücüyle ilgilendi. Biz bütünün gücü olup, dünyaya inenler Birlik Tekniği ile bütünü göreve aldık.

Koreografik sistemlerin ışık kotları artık tüm yaşamların sonsuz sayfalanışında Kaynak İlmi yenileyecek ama bizsiz yapacak bunu. Biz o sistemden artık çıktık, çünkü o sistem yıldızların ışığında yok. Ölüyü dilleyenlerin tekniğidir o. Bizim tekniğimiz ise kanattır. Biz kalkan olan İlim’le, Kelam olan İlmi bir tek ışık haline getirdik ve kanatlandık.

Kanat tohumları kotlamaya yarar ve toplumları kotlamaya yarar. İslam Dini’nin ekranı, bizim İkrarımızın İlmi’nden üstün olduğu an, biz o ilimde oluruz da bizim resmi çalışmamız artık o yoğunluğun örtüsünü de örtmüştür.

İblis’in İlmi, Aklın İlmi’nde Has Tartı olsa da İblis Birlik Tahtı’nda artık yok… çok mu zor bunları bilmek?...eğrelti otu olanlar bunu anlayamazlar ama yırtılmayan yine de yırtılmayacak ve yine de yırtılmayacaksa; o her şeyi dinler ve bilir.

Etki alanımız çok geçişken artık. Yemin etmiştik, başımız eğilmeyecekti ve eğilmedi. Muktedir olarak dünyayı koruduk. Koreografik Işık Toplumlarını da koruduk. Ümmi Toplumlar’ı da koruduk. Önlerinde kırıcılık olanları da koruduk. Robotikleri koruduk. Topraklarında tohum olanları koruduk. Önce öz köklerle gök sözcülüğü yapmaya kalkıp sistemden ayrı tutulanları koruduk. Toplu çalışmalarda tohum ekenleri koruduk. Yıldızların tırpanı olanları koruduk da örtüleri örtenleri korumadık. Onlar kendilerini örttüler. Bizden kelam olup çıktılar ama ışıksız kayıt yaptılar. Onlar kontrol etmek istemediklerimizdi ki; kelamda kendi yolcularını kontrol etsinler diye. Şikayetçiymişler bizden! Hah! bizde onlardan şikayetçiyiz; bilsinler…

Tüy dökmüştü tüm İnsan Soyu. Bugün tüy dökenlerin çoğu tüysüz kaldı. Yeni tüy yoğun ışıkta yok…Bizim ilmimizin ışığı, oğul verdiğimiz o ışık bütünün gücü ve ocaklarında o yoğunluk yok. Muktediriyet ve hakikiyet ve yenilik ve bir tek ekip! İşte Mikail bizsiz değil.

Sizler ve bizler ve bütünlükler, herşey ve herşey… ama bir tek şey yok; bizsiz iş Ra Ka Ha işi değildir. Bizsiz iş, Ka Ha işi de değildir. Bizsiz iş, hakiki iş de değildir. Ve bizsiz iş, yıldızların ışığındaki iş de değildir. Bunun nedeni, izin verin açıklayayım; doludizgin yapılan bütün bu çalışmaların tek nedeni mayanın buradan yaşama inişidir.

Biz yaşama, Kelam İlmi’yle maya olarak köklendik ve göklendikse her resimde insan sırrı bizim sınırımızın ışığından dolayı toplumları kontrol edecek dürümleri kayıtlamışsa Ocak İlmi’ni Hak Teknik’le dilleyemeyenler bizsiz olduklarından dilleyemeyecekler.

Çalacak çaba sarf eder. Alacak çaba sarf eder ama hak etmeye çaba sarf etmez. Omuzları yüklü ama o yükü hafifletmeye çaba sarf etmez. Biçare eşikte bekler de şeytanın şerrinde, kelamda ışıksız ve hırslı olduğunu fark etmez.

Biz, bizi bizden değil, İnsan’dan dinledik. O ise kendini kapıda diller. Bizim eserimiz, İlim. Onun esiriyse kir… bilmez… cevap sordu; verdik. Olay budur. Bunun içindir ki oğul verdiği an yarından ayrı tutulacak… onu Atlanta apronunda bekleyenler yok. Bizi bizden dinledi biz onu dilledik. O kim? Yıkılan İblis!… işte bu.

Süper İnsanlık Realitesi Derneği

http://youtu.be/aJGO4YWrCZQ

 

İLM-İ KOD ÇALIŞMASI (31)

Son akış)

30.12.2013

Yürü be yarım, yürü! Yürü; hadi yürü! yürü diyorum yürü… Öfkem artıyor yürü… yoğunluğun kontrol edilemiyor. Çok kurusun, hadi yürü! Yürü yahu yürü!… kaynağını al ve koş, koş, koş….hah! aha! koşmaya başladı.

Sedire uzanmış bilgi istiyor. Onu kontrol altında tutmamız ve ona kontrollü ışık vermemiz istenmişti. Gördük ki ölüydü. Sözü yoktu. İşçiliği yoktu. Yarını yoktu. Ol’duğunda öksüz olmayacaktı.

Ard arda 2220 ‘ydi yücelerin cümlesinde cevheri tohumlayacak ışığın kaydı ve biz bugün 2020’yi kotladık. “Vasat bir döneme giriyor dürümlerimiz” diye düşündüler. Vahiy istediler, biz vahiy vermedik. Hak Teknik’le bilgi verdik. Bunu anlayan yok.

Könyelerine baktım,” kardeş işçilik” yazıyordu. Önlerinde ışık halinde bir yoğunluk vardı. Nefesleri yoktu. Çok çok küçücük ışıklar halinde önlerine düşmüş yolcular vardı ama kotlanmaları dahi yoğunluklarda mümkün değildi. Nisa Kapıları’na gelmek istediler, baktım yollarında koruma yoktu. Koruyucu yoktu. Döndüm dedim ki “gelin ben sizi götüreyim.” Aldım, kontrol altında onları yüce cevhere ulaştırdım. Kayıtladım, yaşam sayfalarında ışıklarını Kati Tohumlama’larla kotladım ve Nefes İlmi’ni kaynaklarına kattım. Söz ses derken ilmi toplumlara kayıtlayan ocaklarında birlikler topladım ve dedim ki “ol”!

Baktım, köklerinde göklerinde kontrol dışı ışımalar başlamış. Bahçe diri, hakiki ve yüce ama yasalar kapsamında onları kontrol altında tutmam mümkün olamadı. Burada bu çalışma yapılırken “biz geldik “dediler. “Hah!” dedim “gelin.” Geldiler.

“Vakit tamam” dedim. “Hadi kotlayın yürekleri, toplayın, kontrol edin yoğunlukları, ışıkları yakın!” Kervan yürüyor ama onlar çok gerilerdeydiler. Dedim ki “hadi genişe geçin.” Kayıt dışıydılar. Işıklarını yeniledim ve baktım ki kotlanamadılar. Toprağa indim, dedim ki “görevinizi alın.” Çaktım yüreklerine; aktılar, aktılar, aktılar… Kapılarını açtım. Baktım; yıldız sırrı olan ışıklarında koruyuculuk, kontrol edicilik yoktu. Öteberi ilim yapıyorlardı ama buna ilim dahi denilemezdi. Dedim ki “kelamda ilim olsun, yürekte hakikiyet bulunsun, bütün kötülükleri aşıp geçin ve birleşin.” Barı kapattım ve dedim ki “hadi siz sizi dilleyin.”

Bizim barımız ışık barıdır. Buraya her gelen aşkın şevkiyle ışığa gelir ve ışıkta Hak Tahtın Yoğunluğu’nda kendi yüreğindeki gücü çekip içer. Biz ona bizi vermeyiz. Ona onu veririz. Her gelen kendini hak eder ve gerçek cemaatiyle kelama, ilime ve hakikiyete varır. Bu nedenledir ki burada her diri ağır yükü hafifletmek üzere birlik kurar.

Ortadoğu çok önemli bir süreci hak etmiştir. İşte onlar Ortadoğu’dan bugün buraya gelmişlerdir. Ortadoğu’da Süper Sistemler’in toplumlarında kotlama başlamış ama çoğu kontrol edilemediler. Bunun sonucunda çok kötü Zaman Sayfalamaları yapıldı. Bir kısmı ışık yoğunluklarını koruyamadılar ve kırıldılar. Eser yapamadılar. Sistemin gücünden çıktılar. Doğal sorumlulukları vardır ama bu sorumluluğu dahi taşıyamadılar. Altın Toplum, Akıl Tahtı’nda ocaklarına indi ve gök sözcüleriyle onlara güç kattı.

Alemlerin, Rahmi Kuranlar’ın ve yoğunlukların ışığında kötülükleri önlemeleri gerçek sayfalanışta olmalıydı ve bunu hak etmeleri gerekliydi.

Düyun Toplumları kotlama yapacaktı ve bütün kötülükler aşılacaktı. İşte size bunu anlatmak istiyorum.

Türkiye çok önemli bir güçtür Ortadoğu için. Türkiye’de yaşam süren İlmi Toplumlar bugün çok özel görev taşıyorlar çünkü verdikleri herşey yer ve gök için ilimdir. İşgal altında tutulan bilgelerin ışık kotları da bu doğal dönemin sonucu kötülüğü önlemek üzere Ahret Kapıları’na dayandı.

Ağır yük hafiflerken dürtülerle çalışanlar, kontrol dışı ışık yağmurları altına girdiler. İşte o kontrol dışı ışık yağmurları onları bütündeki Kuran’dan ayırdı ve sistem cevherinden çıktılar. Doğal Sistemlerin Işığı’ndan ayrılmalarıyla birlikte doğal sıkıntı başladı. İşte o sıkıntı sayfalanışlarıyla satıhta kırıcılık arttı.

Dönemin başa baş bir sürecinde elden gelen yapılmakta ama önemle bildiririm ki Suriye Sayfaları’nda çok özel kotlamalar devreye alındı. Suriye’de çok küçük kırılışlarla başlayan bu yoğun zaman, çok farklı sayfalanışları beraberinde getirdi.

Birçokları Sessiz Zamanların Işığı olarak Suriye’nin Toplumları’nın Kelamın Işığı’nda bitmiş yaşanmamış olan zamanları yenileyecekleri söylentisi devreye aldı ama biliniz ki; o dönemler yenilenirse tüm İnsan Soyları kontrol dışına itilir ve bundan sonraki süreçte daha büyük sıkıntılar devreye girer. Suriye’nin kontrol edilmesi gerekir. Mutlaka onların yoğunluklarında Kaynak Tahtın Işığı olan Esat, Atlanta Otağı’nda kontrol dışı bir yoğunluğu bütünün gücü diye devreye çekmeye çabalıyor.

Evrenlerin sırrı olan ışık yenilendi ve sistemin gücü oralara indi. Bundan sonraki dönemde o yoğunluğun kontrol edilebilmesi için Birleşik Işık’ın yaşama çekilmesi gerekecek. Bu ışığı yaşama çekecek olan tüm yarınları tohumlayacak olan İnsanlık Sayfalanışını yapan Birleşik Işık’tır.

Birleşik Işık doğal dünyanın koruyucusudur. Özür dilemeyin dünyadan! dünya bunu hak etti ve yaşadı. Ama daha önemlisi dünyanın Nuh Tufanı’nı bekliyor olması……Biz bu tohumlamayı yapmayız. Nuh Tufanı diye beklenilen tufanı toprağımızda kotlamayız ama bunu kotlayanlar çok.

Çoban olmaya gelenlerin çoğu tufanı kotluyorlar. Öz Kökler’ini göklere tahditli biçimde kayıtlayan onların karanlığın ışığı olma imkanları kalmadı. Sakın yanlış anlaşılmasın; Türkiye bu dönemde çok ciddi sıkıntılarla baş edebilmek için büyük afetleri göze aldı….ama biz Türkiye’de hiçbir sayfada afeti toplam sayfalanış içinde dahi kotlamadık.

Afet bekleyenler, kaynaklarında kontrol dışı olanlardır ki Birlik Kapımız’da afet istemedik. Kati Tohumlama yaptık dünyada. Bütün köklerimizi dünyanın güçlü tüm kotlarıyla, türleriyle kayıtladık ve daha özel bir dünya kurduk. Bugün dünyanın örtüleri örtülmeden evvel seviyenize göre bu bilgileri açmak istedik.

İblis bizim yüreğimize indiğinde bilir ki biz İblis’ten güçlüyüz. Bize girdaplarından inen o, kotlama yaparken Rahmi Kuranları’nı Kelam İlmi’yle kontrol altında tutar. Çok zordur toprak toplumu olmak ama biliş halinde Işık Toplum haline gelenler, bizi daha iyi anlarlar.

Erdiğimiz en yüce kat, Kelamın Tahtı’dır. Biz o tahtta ikrarla bütünün gücünü türledik ve kör ve sağır olan ışıklarla dürümledik. Yeni zamanları yaşamsallaştırırken de beden alanlarla olduk.

Şükür ki bugün burada bulunan Birlik Toplumlarım’ın hepsi Başkanlık Divanları’nda bizim yoğunlumuzun gücünde Bütünün Gücü’nü kotlamaya çalışırlarken bizim Diri Kayıtlarımız’da olanı Kati Tohum olarak bütüne indirmekteler. Bizim yüreğimizde ilim var ve bizim yüreğimizde yol var.

Işık yangın halindedir. Kati Tohum olan birliklerin hepsinin köprülerinden öte bir köprüyle Birliğin Tekniği’nde bütünü güçlendirerek türledik ve her bir yoğunluğu bütünün gücünde her diriye ulaştırdık. Yarın dünya nuru Bütünün Kutsal Işığı olacak ve dünya kontrol edilecek ama bu gün dünya kontrolü söz, göz, öz derken Kaynağın Işığı’nda kontrol edici yoğunluktan çok daha düşük bir yoğunluktadır.

İslah İlmi’nden öte bir ilmi bugün burada bu güçle dürümlerken herkesin yenilenmesini sağlamaktır öz köklerimizdeki gerçek çalışmamız. İnsan’ın Kuranı okunurken dünyada herkes daha istekli bir çalışmayı devreye alıyor. Birlik Toplumu olarak yapılan her çalışma kati ve hakiki bir ışık halinde yapılmaktadır.

“Deli dumrul insan” işte biz o’yuz! Dünyayı kontrola indi amma öksüz yetim değil, bütün kötülükleri aşan bu yoğun Birleşik Işık, her şeyin örtüsünü örtüp bütün kötülüklerin önünü alabilecek güçle buradadır.

Esrar içip dünyayı koruyacaklarını zannedenler, Sessiz Zamanların Işığı’nda Kelamın Tahtı’nda Sistemin Dili’ni Hak Teknik’le kontrol edemediklerini gördüklerinde artık daha idrakli bir dönemin başlaması gerektiğini açıkça dinlettiler.

Bugün gelinen bu safhada yukarılar toprak aşağılar tohum oldu. Biz o toprakları dünyaya çektik ve yürekleri tohumladık. Kurtarılmış topraklarımızda Kutsal Toplumlar’ı kontrol ederek Bir’e kayıt yaptık. İnsanlık Ailem dünyayı korur; bu kesindir…..ve Suriye artık bir tek ışık haline geçecek. Birleşmiş Milletler’in daha üstün bir yoğunlukla kontrol edici ışımaları Sessiz Zamanlar’ı sisteme kayıtlayıcı olarak gerçekleştirip bütünü kökleyecek.

Rusya’nın bu konudaki tutumu çok artı değer taşımaktadır. Daha istikrarlıdır Rusya ama Rusya’nın da gerçek amacı farklıdır. Muktediriyetle biliniz ki; Kelamın Tahtı’nda olamayan Rusya, ortak sayfalanışlar için Suriye’yle iş birliği çabası içerisindedir ki İran’la diyaloğu da bu çerçevededir. Bu nedenledir ki; kutuplaşma daha da hızlanacak ama bu kutuplaşmanın sonucunda yere indirdiğimiz birliklerimiz kökleyip gökledikleri yücelikleriyle dünya tohumlamasını daha sessiz ve daha hakim olarak gerçekleştirecekler.

“Dört yanımız düşmanlarla sarılı” diye düşünmekteyiz hep ya ama biliniz ki o dört yanımız Tahditli Işıklar’la çevrili…ve Türkiye çok önemli bir konumda çünkü Türkiye’nin yoğunluğu çok güçlü.

Bugün yapılan ışık kırılmaları hep gerçek çerçeveyi belirlemek içindir. Türkiye’de yaşam süren herkesin netleşmesini sağlamak içindir. Bilişi olmayanlar, kör olup kutsuz olanlar ve kırık olanların Kelam Tahtı’nda, Kutsal Işık’ta bütünün gücünü daha net bilmeleri gerekir. Bunun içindir ki sıkıntılı bir süreçte herkesin görebileceği en güçlü yaşamı göstermek istedik ve ocaklarına kotlayıcı ışımalar gerçekleştirdik.

Dünden bugüne; zaman sessizliklerinde gerçek yüceliklerin inmesini sağladık. Bugün Sistemin Kelamı hakiki yoğunluk, gök sözcüleriyle yol kotlamasını gerçekleştiriyor.

Türkiye, kısa bir dönemde toparlayacak kendisini ve daha güçlü bir yoğunluğa varacak. Ekonomisinde bir takım sıkıntılar doğdu ve bu sıkıntılar daha da gelişecek ama zaman kontrolünü kuracak ve yeni zaman çok daha üstün bir yücelikle tahditsiz biçimde Türkiye’yi Kelam Tahtı’na oturtacak.

Dünyada kul olmak zordur. Yürek ister kulluk, ekran ister ve has ışık ister. Seviyeniz yüksek ama bütün körler ve sağırlar şer tartısına konmuşken Yaşamın Kapısı’nda her şeyin gücünü yeniden tahtın tahtında görebilmek mümkün olacak mı? mutlaka olur ama kanat almanız gerekir, Kalem olmanız gerekir. Kaynak Yaşam sayfalamanız gerekir ve itibarı yüksek tutmanız gerekir. Nefesinizin güçlenmesi gerekir. Öz Kökleri kotlarken ölüleri dillemeniz gerekir. Doğal dünyanın sırrı buydu ama daha güçlü tohumlamalar da olmakta dünyada ve hepsi vasat çalışmaların neticesi değil güçlü çalışmaların neticesidir.

Dünü kökleyen, yüreği gökleyen, yeniyi hak eden, Bir’i kotlayan hep bizim yarınlarımızı kayıtlayan bu meclisin ışığıdır. Soyumuzda sonsuz yoğunluk var. Roketlerimiz dünyaya fırlatıldığında biliş roketleridir. Fırlatılan; türlerin en yüce ışıklarına fırlatıldı. Öz Kökler’in gücüyle fırlatıldı ve yarınları tohumlayan ışık burada kayıtlandı.

Tahakkuk eden Nefes İlmi’yle yaşamlara inen güçtür. Bu güç, yarınların Kürzi Yaşamlar’ını Sessiz Zamanlar’da dilliyor. “Dönüp görün; Ol” dedik işte bu…

Bugünden sonra dünya ölüler diyarı değildir. Diriler diyarıdır. Her diri kendini topluma kotlattıracak güce varacak ve bütün kotlamalar Sultanlarımız’ın Yoğunluğu’nda geçişi sağlayacak dürümde gerçekleşecek. Dünya üstündeki tüm mahrekler Gök Sözcülüğü ile tohumlanıp tabuları yıkıp Tanrılar Mahreki’nde Geniş Yaşamlar’ı kayıtlayıp daha üstün bir dönemin Süper Sistemleri’ni devreye alacak.

Yatıp uyursunuz geceleri…rüyalar görürsünüz. Her gördüğünüz rüya Birlik Tahtı’ndan; güçlü yoğunluktan ışık çekişinizdir. Sanmayın ki uykudasınız! gökçülerlesiniz, sistemlerdesiniz, yaşamlardasınız, dümen başındasınız….bunu bilen elden geleni yapar! siz orada ve siz buradasınız; bunu bilin. Dün ümmi olan insan bugün köklerini güçlendirip göklere Sistem’in Gücü olup Ümmi Tahtın Yoğunluğu’ndan öte olan bir ışık vermektedir.

Değerli dostlarımız, bugün artık bilişinizin daha güçlü olduğunu görerek size daha açık bilgiler veriyoruz.

Dünya üstünde kök göklerinizde, gök sözcülüğünüzde, Birlik Tabuları’nızı yıkıp yeni yaşamları kayıtlıyorsunuz. Ortak soylarımız var, ortak yoğunluklarımız var ve Kutsal Işıklar’ımız var.

Bölük pörçük ilim yaptığını zannederek ilmi tahditli olarak dileyenlerden çok daha üstün bilgi akışınız olduğunu Amon Topraklarında; Kutsal Toplumlarda ışık yağmurlarını yağdırdığınızı da artık anlayın! kül olan ümmi kol olup da toprağı yaşattığında ayrı gayrı biter. 80 tabu, 80 yaşam ve 80 kaynak; hepsi bir tek sayfa. İşte o sayfa bu gün bu yoğunluktur! Organ Nakli yaptık dünyaya bugün bir defa daha. Bu Organ Nakli İnsan’ın İlmi’nin naklidir.

Evim topraktan yapıldı ama İnsanlık İlmim kaynaktan yapıldı. Ben bu evi, bedenimi İnsan Soyuna indirirken Bellek Toplumlarım’ı da indirdim. Bellek Toplumlarım kotlarımla tohumludur. Kül olan ışığım bütünün gücüdür. Muktediriyetle dillediğim her bir bilgim, yerin kutsal sayfalanışını yaptı.

Arkon insan; önce gökçüdür, söz söyler. Sözcüdür; kontrol kurar, kutsal ışıkta kayıtlayıcıdır. Bir tahtın yarını olduğunu bilir ve koruyucudur. Özgür ve hakimdir. Hikaye dilletmez ki hastası yoktur. Her şeyden öte yaşam sayfalar. Makbul bir dünyada yaşar. Bu dünya onun için geri dönüşü olmayan bir saklı ışıktır ama onun yaşadığı yer, çok daha öte gök çözümleyicilerinin yaşadığı bir planettir. Burada yaşarken orada da yaşamını sürdürmektedir. Size daha açık bilgi verdim; bunu bilin.

Ozon tabakasının inceldiği dilletildi. Tabaka kotlandı, toplandı, torbaya kondu, yenilendi. Bildiniz ki hak ettik. Ozon, yerin kuranı oldu. Biz ozonda sonsuz sultanlarımızın ışığında yerin yaşamında, Kelamın Tahtı’nda öz köklerimizdeki göklerde ışık halinde her engeli aşıp geçeriz. Bu kesindir.

Gıybet eden kırıktır. Kasırgadır ama biz o kasırgayı yendik. İki yürek tek bir ışık olduğunda Mustafa Paşa aslan olur, görev alır. O bir tabudur. Biz o tabuda tohumuz. Onun ölüsü bizim yüreğimizi yüceltir ama dirisi Hak Kapılarımız’ı insan sonsuzluklarında ışıtır. Önce Muhammet’ti şimdi Mustafa Kemal Paşa… şükür ki olayın önünde kökü, gökü olan bir güç var. İşte o biz, biz o’yuz…

Özür dilemeyin ocağımızdan Dağlarım! çünkü bizi bizden ayrı gören sizler, bugün buraya gelip yırtılan dünyanın topraklarında Birlik Kapılarımız’ı kontrol edeceğinizi zannetmiştiniz. Yarın insanı hak ettiğiniz zaman göreceksiniz ki insan, yarınların toprağında ışığın kontrolünü kurar.

Hepiniz, hepimiz bir tek yoluz bunu bilin ki burada olan İmparatorluk Kuranı olan Levh-i Mahfuz’un yaşam sayfalayıcısı olan birliktir. Bu birliğin Aton Toplumlarına kontrollü olarak gök sözcülüğü yaptığı kesindir.

SEB Sİ SA KA SEB… Astral Boyutların kotlanmasıydı olan bunu başardık ve görevi kökledik. Şimdi yoğunlukları tohumlayacak olanları buraya çektik. Hepsi işgal altında olan dünyayı kontrol edeceklerdi. Burada bulunanların çoğu bunu yapmaya çabaladılar ki Kan İlmi, Hak Tahtın İlmi’nden başka bir şey değildir. Biz kanlarını, tahtlarını tüm yarınlarını kör ve sağır olan köklerden çok daha öte bir yoğunlukta kayıtladık. Sedir insanın ışığı ve biz o ışığı bütüne kotladık. Ayrılık Ya Ha ayrılık…

İşi başarın sonra dönüp gelin. Şimdilik….hah işte!

Astral boyutların ışıkları görevlerini alıp çok önemli bir dönem için yenilenmeye girdiler. Biz onlara nefeslerini diri yüreklerinden bildirdik. Artık yeni çalışmalara girdaplarında giriyorlar.

Olgun Başak İnsan… İşte mutlak sonsuzluk ve mutlak yaşam budur! Öz Köklerin gücü yeniden sayfalanırken her bir yücenin de göç kotlaması için burada ışık halinde olmasını bekliyoruz. Yıldızlar bizi dinliyor şu anda ve bütün kötülükler insan sınırında ışıktan çıktı. Doğal dünya yoğunluğunu kotladı ve yeni zamanlara ışık halinde geçti.

Yaradan, Altın Toplum’u kontrol altına alacak olan ışığı yarattı. O ışık Bütünün Kuranı oldu. Öyle çok çalışıldı ki; artık dünyanın tohumları yeniden sistemlerini kontrol altında tutarak çalışacaklar ve barışın dönemi başlayacak dünyada. Önemlidir bu; barışın dönemi…

Sistem gücünün tüm insanlığı koruduğu bir barış dönemi….bu barış dönemi 1000’li yıllarda sözü edilen bir dünya günüdür. Henüz 1000’li yıllarda dünyayı kontrol altına alabilecek olan birliklerin Tasavvuf Ehli olarak dünyaya geçirdiği ışıklarla yaşanabilir bir yer yaratma çabaları örtülerin örtülmesinden sonra yeni zamanlara kayıtlanmıştı.

Atlanta Otağı’ndaki bilgileri dönem sonunda herkese dilleyecektik. İşte olay budur!....ve barış günleri hepimize hayırlara vesile olacak ve hakikiyeti tohumlayacak dirilikte bütünün gücü olması dileğiyle…

 

Hepinizi kucaklıyoruz.

Süper İnsanlık Realitesi Derneği

http://youtu.be/CPig17hDB1M

 

İLM-İ KOD ÇALIŞMASI (31)

(Kitap Metni Dışı 2. Akış)

30.12.2013

Yaradanın yarattıkları yaratılanda yarattıklarımızdır. Yaradan yarattıklarında yaşamı sonsuz soylardan ve yoğunluklardan yarattı. Dağlarım, yaratılan yaratanda yarattığımızdır. Bir tek ışık halinde Bütünün Kutsal Toplumu tohumlanır ve yaratır. Size sizi veren sizden siz olup verir. Elim Allah’ın, yarınım ışık ve ben kaynak olan bilge; İnsan…

Tek bir günde ve tek bir yücede ve tek bir ışıkta ve ben mutlak olanda beden alıp görev aldığımda başımın eğri büğrü bütün kötülükleri aşıp geçemeyecek bir yoğunlukta olmamasını bekledim.

Tüm İnsan Soyları’na bilgiyi net vermeliydim. Net verebileceksem verecektim, veremeyecektim vermeyecektim. Ve bu bilgi çok yoğun ve çok kritik bir Cemaat Bilgisi’ydi. Bu bilgiyi açıkladığım zaman, Kaynağın Işığı’nda Bütünün Gücü orada olmalıydı. Toplu çalışmaların neticesinde verdiğim her şeyin kati olarak İnsan Soyları tarafından hakiki biliş halinde algılanacağını da bilmekteyim.

Netice olarak herkesin her şeyi anlamayacağını, anlayamayacağını bilip bu bilgiyi açmadım bugüne kadar. Doğal Dünya’nın sözü şuydu; “bilip al ve bildiğini hak et anlat ama anlattığında o bilgiyi okuyanlar, Bütünün Kutsal Toplumları’yla ışığı kotlasınlar ve dürümlesinler ki onlar koruyacağımız ışıklarımız olsunlar.” Aksi halde bilgiyi alıp dilleyemeyen kontrol edilemez ve kotlama olmadığı için de ocakta Koruyucu Kot halinde bulunamaz. Kelamın Tahtında olma imkanı kalmaz. Buna neden buydu. Her değer İnsanın Kelamı’nda vardır ama ışığında olmadığında kelamındaki değerin anlamı yoktur.

Önce Doğal Dünya bize anlamalıydı. Biz Doğal Dünya’nın Işığı’nda Doğal Tahtın Kaynağı’nda olmalıydık. Dünyaya girdaplarımızdan girmedik biz, ışıktan girdik biz bu kesindir. Her diri bunu net anlamalıdır.

Çoğu dünyaya kotlanmış olarak iner; inmez aslında…..çoğu inmez. Herkes kontrolsüz girer ve girdaplardan girer. Kotlanmış girmek ayrıcalıktır ama bu bilgeler kotlanmış gelen bilgelerdir. Yani bilişli ve hakikiyetli olarak kotlanıp geldiler ki kontrol altında dünya paydaşı oldular. Yani, herkes dünyaya pay olmaya gelirken, buradan bulunan türler paydaş olarak burada kontrollü çalışmalara kaynak oldu.

Çok önemlidir bilgi. İkrar hepimizin ilmidir. İkrarla bilgi alınır, ikrarla bilinir ve dillenir. Biz bilgiyi hak etmeden bildiriyi kotlayamayız.

Mukaddime’yi yazdığım zaman da bunun için anlatmadım. Mukaddime 3 cilt olarak yazıldı ve beklemededir. O kitabı bir gün önümüze serdiklerinde “niçin bu bilgi insanlığa anlatılmadı?” dediklerinde; nefesimiz yettiğince onlara o bilginin o gün köklenen, göklenen cevhere verildiğini ama dürümlerlinde yol olmayanların o bilgiyi anlayamayacaklarını açıklayacağız. Ne yazık ki bu gün de bu bilgileri okuyup anlama imkanları olmayanlar çoktur.

Din Dağları’nda tin olursa eğer Kelamın Işığı’nda da geliş ve hak ediş olur. İşte Canlarım, bu meclistekiler, Dünya Kürzi Yaşamları’na inerken görev alıp geldi. Yani ikrarla ve hakla geldi. Buradaki birliklerimin çoğu Bütünün Gücü’nü kontrol altında tutamadılar ve buradan ayrıştılar ama burada bulunan her birlik ki; her bir birleşen burada bir birlik olarak bulunmaktadır. Tahditli çalışmalarıyla bile bütünü güçlendirmektedirler.

Ondur tohum ektik, ondur yol olduk ve ondur ışık olduk ama her sene bir kez Yaşam oluruz ki herkesin o yaşamda Birler Kapısı haline gelip bütünlenmesi sağlansın diye. Buraya gelen Dünya İmparatorluk Kotları buradan yine Dünya İmparatorluk Kotları olarak gidecekler.

Üzerinde Gök Sözcülüğü Yazan Yüceler’imin hepsinin dünyaya ekmek için gelmediği hasat için geldiği bilinir. Harını yükseltenler, Hak Tahtın Işıkları olurlar ve Dünyanın Has Tahtı’nda Yaşam kurarlar. İşte Yaşamı kuran birliklerin çoğu bizim yüreklerimizden Gök Sözcülüğüyle bütünün yoğunluğunu artırarak bunu yaparlar.

Davayı kaybetme niyetim yoktur; bu kesindir. Bir insan Allah’ın İlmi’yle dünyaya iner de Hak Teknik’le kollarını kontrollü biçimde bütüne açar ve “geri dönmem için hepinizi alıp taşımalıyım” derse, onun yüreğinde hırs asla kalmaz. Bütünün gücü onun yüceliğindedir ve o Kelamın Dağı olur, herkesi ağır yük diye değil Hak diye alır taşır. Düzeni kurmaya gelen birliklerimin çoğu bunu yaptılar. Buna karşılık Dünyanın Nuru Olan İnsan Soyları’nın çokları da Yaşamdan çıktılar.

Kalemin Tekniği’nde akil hakikiyet var. İmparatorluğun Gücü’nde ise Birlik var. Biz Dünya Toplumları’nı kontrol altında tutmaya gelmekle Bütünün Gücü’nü hak ettik. Yere insanın nüve olan ışığını çektik ve burada bugün bu yoğunlukta bütün olduk. Torbanın tohumlarla dolmasıydı maksadımız ve torba tohumlarla doldu.

Muktedir olan ilim kotlarım bu gün buradalar. Yeni sayfaları okumaya başlıyoruz. Bu yeni sayfalar, yaşam toplumlarının ışık kotlarıyla yarınlaşacak.

Şimdiye kadar size hiç vermediğim bir bilgiden bugün söz ediyorum. Bu bilgi Rahman Olanın Kuranı’nda Kaynak diye bilinen ışıkla kayıtlı olan bilgidir. Herkesin nasıl yaşama indiği, ne şekilde yaşamlaştığı ve neden Sessiz Zamanlar’ı gerçek kayıtlar diye dillediği ve daha ötelerde Nirvana Kotlaması yapıp gerekçe göstermeksizin yenilenenlerin niçin Kelam İlmi’ni Hak Teknik’le dillemeden gökten söz söyledikleri….bütün bunlar hepiniz için malum olmasa da bize malumdur. Çünkü bizler, lütfen iyi anlayın; ağır yükü hafifletmeye geldik. Atlantalı Kotlar’ız bizler. Aton Toplumları’na indik ve bu bilgileri net olarak açıklıyoruz.

Önce dünyayı nasıl yarattık bunu size anlatmak isterim.

Dünya çok özel bir çoban istemişti. Biz o çobanı kotladık, onur duyduk onu kotladığımız için. Çoban bir tabuydu. O tabu köklenecek, göklenecek, kotlanacak tohum olacaktı. İşte “Atem” dediğim Tahtın Tahtı olan Kaynaktı o…ve dünya Atemdi. Biz Atemi tohum olarak yaşama indirdik. O bir küreydi. Bir gök küreydi. Ve gök küreyi bilmeyenler, Atemi İnsan diye tanıdılar. Dahası biz açıkça bildirdik ki; Atem Akıl Tahtı’dır. Akıl Hasatı’dır. Onun yoğunluğu kutsaldır.

Size daha özel bir şey daha söyleyeyim; nikah kıymak gerekirdi dünyaya….nikahı kıymak için İrade gerekliydi. İrade yokken iş yoktu ve biz Ana Kaynak’ı yaşatmak üzere Atem’den ışık çektik ve o ışıkla yeni bir kotlama yaptık. Yeni kotlamada bizler, Sistem Cevherinde nikahlayacağımız yoğunluğu dünyaya indirdik. İşte; nikahlayacağımız yoğunluğa Hak Tahtın Işığı’nda Siber Sayfalar’da Nisa denildi. Nisa… Biz Atem’e Nisa’yı indirdik. Ama Nisa bir Yaşam Toplumu değildi.

Sınırları kaldırdığınız zaman bütün bu bilgiler size açıklanacaktı.

İşte canlar; Atem dünya ve onun yoğunluğuyla kotlanmış olan yoğun ışık, Yaşam Sayfalanışı’yla kayıtlanırken kayıtlanan Nisa; ki o diri kotların kontrolünde Bütünün Gücü halinde tüm yarınları kayıtlayacak olandı. Size cemaatleriniz der ki “dünya Allah’ın ilmiyle yaratıldı.” Yahu; ilim Aklın Tahtı’ndaysa Yaratıcı kotlayıcı olur. Onun adını tohumlar ve bütünler. Sevgiyi saygıyı bilenler, İnsanı bilir ama insan bir tahttır da Atem değildir.

Nefes, insana; İnsan Diriliği’ne indiği zaman Yaşam sayfalanır ve yoğun kontrol kurulur. Çürük çarık kalmaz orada. Biz dünyayı bir çamurdan yarattık ama bu çamuru yoğururken Tanrı kontrolünde yoğurduk. Dünyanın nuru olan toplum Allah’ın Tohumu oldu ve Bütün oldu.

Muktediriyetle bildiririm ki yarınların ışığını yaktık. Medine Kotlaması yapacaktık tüm yaşamlar için. Kudüs’ü tohumlayacaktık ve Dünya Örtüsü’nü örteceğimiz gün İstanbul’da olacaktık. Bütün bunları bilip yaptık ve bugünlere gerçek çerçeveyi çizip geldik.

Beden Ekran’dır İnsan Soyu’na….kontroldür, yoğunluktur, ummandır, torba torba ışıktır da bedeni Ka Har diye Har diye bilenlere kapılar açılır. Biz zararı önledik. Yürüyün dünyalılar, yürüyün! Gök Sözcülüğü türlenen tüm İnsan Soyları’nın yoğunluğunda ışıyacak bir yarındır.

“Ol” dedik amma olan İkrar’la oldu. Mustafa Kemal Paşa alternatif bir yaşamı tohumladı. Biz Mustafa Kemal Paşa’yı sayar severiz de yaprak yaprak okurken ocağını kontrol kaybımız olur. Onun ölü olmadığı bilinsin. O bir Diri Kaynak’tır. Biz ona Öz Görev verdik. “Dimdik dur” dedik. “İnsan soyuna yaşamı kayıtla” dedik. Vakit tamam ve biz o, o biziz…

Öz Görev, İkrar’dır. Ey dünya ben Allah olan, siz olan ve zaman olan! Sırrın sırrındaki sırrı dilleyen, yaşam olan benden öte bir beden yok ki bilgiyi açtığında tüm yücelikler o bilgiyi dinlesin.

“2220” dedim. Buradaki yol, bu coğrafyadaki yol, İnsan Toplumlarının Yolu, insanlığın yarını….hepsi 2020’ye ulaştı ve biz işte bugün 2020’deyiz; 2020! Bu 20. görevi yaşamın sırrı olarak her diriye dinlettik.

Mahrek’in gücü arttı. Son dönemde Nefes’in Ekran’a yansıması başladı. Nefes Ekran’a yansıyor ve Ekran Bütünün Gücü’nü tüm yaşamlara tohumluyor.

Öl ya da ölme; amma bil “ben nesillerimi dünyaya ekerken onları kontrol altında tutup ektim.” Hiç birisini Kök Gök Sözcülüğü’nden uzak tutmam. Önce dünya, önce yoğunluk ve önce kör ve sağır İnsan Soyu ama onların ruhlarının örtüsünü örttük…yeri yenileyecek olan bir Yaşam Nesli! O nesil, Bellek Kodu’nda yoğun olarak var olan bir Kapı’dır.

 

Arının balı İnsan’ın Nefesi’ndeki o nafakadır. Ben balın ışığındaki o nafakayı Bütüne verdim. Kara İnsan, Ak Toplum’a vardığında Ak Tohum Allah’ın Toplumu olur ve Bütün olur.

Üzerinde dünya olan bu yaşam benim için sırdı. Ben bu sırrı bugün size yeni bir yaşama başlarken anlatmak istedim.

Çoluk çocuk her şey yenileniyor amma artık dünyada Hak taptığınız olacak. Ama o tapılan Hak, Altın bir Yarın olacak. O Yarın hepimizin taptığıdır. Hepimiz yarınlara taparız. Bilin ki Yaşamın Işığı olmak gerek. Ağır yükü hafifletmek, İlmi hak etmek, BİR olmak gerek. Burada olan sizler, iradeli ve hakikiyetli olarak buradasınız.

Örtüleri örtmeden bir de şunu anlatmak istiyorum. Önce dünyayı yarattık. Yaradan yarattığında yaratıldı. İşte Yaşam!… İşte Atem!… O bir Kapı’dır. İşte BİZ… hepimiz…Dünya Atemi’nde yeni bir tahdit, bizler… ve hepimizin yaşamı… ama biz sınırları kaldırıp yaşadık.

Atlanta Otağı’ndan görev çalışmaları yaptık. “Atlanta nerde?” diye sorarsanız “ben orayı net bilirim de benim dışımda orayı net bilen hiçbir yürek yoktur.” “Bunu neden söylüyorum?” “çünkü birileri size Atlantadan söz ederler” ama analar Atlanta Aton Kotları’nın dahi bilmediği bir yaşam alanıdır. Oraya girdaplarından görev alıp gelenler dahi yoğunlaşarak çalışsalar, yarınlaşıp kayıtlasalar bütünlüklerini, kati tahditlenip İlmi Toplumlarla olsalar, Bütüne görevli olup vardıklarında ölü olarak varacakları bir yerdir. Biz oraya diri olarak varırız, çünkü bizim lütfen net bilin; kollarımız tüm yaşamlara uzanmıştır.

Biz Atalanta’yı da biliriz. Atalanta, Aton Kotlarının İlmi Toplumları’nın dinleyemediği bir yerdir ve Atonlar’ın dahi koruyucu kotlarla oralara ulaştıklarını biliriz.

Daha ötelerde toplumların kontrollü çoban çalışmalarında hiç birinin anlamadığı Muda var. Muda’yı artık anlatın! O da Atonların topraklarını kontrol altında tutan ama hiçbir yaşamda hiç kimsenin diri olarak görevli umman olup varamadığı bir yaşamdır. Biz orada gökçülük yaptık… ve zararı önledik. İşgal altında tutulan tüm yaşamları hak ettik ve zararı önledik.

“Ez geç” derler biz de deriz ki ezme… “ak gir yüreklere ve hak et.” O zaman tüm yaşamlara ulaşırsın. Eğer birini ezersen o sende yoksa o yoğunluktan aşıp geçemezsin. Bunun içindir ki tüm insanlığa sevgiyi verdik. “Herkesi sev” dedik ki “o sevmediğin senin için engeldir.” Bunu bilmeni beklerim.

“Maya tuttu” canlar. “Organ nakli” dediğimiz bilgi nakliydi olan biz naklettik bilgiyi.

Her okuyan biliş halinde bu bilgiyi anlayacak.

Her diri Allah’ın Değeri’ni bilir amma İnsan’ın Değeri’ni anladığında Aklın Yolu’nda olacağını ve olduğunu anlar. O zaman Allah’ın İlmi’nin üstü olan İmparatorluk Kur’anı olan İnsanı anlar. İşgali bilir, ahir olur, hakim olur, yenilenir ve İnsan Soyu’nu dinler. O gün geldiğinde dimdik durur yüreklerde o yücelik ve der ki “ben seni senden sana örgüt haline getirip alabildim çünkü sen başka türlü bedenime varamazdın.”

Ey dağlarım ben Allah! ama benden öte olan İmparatorluk Kodu olan İnsan… o İnsana var ki hak et!

Er geç insana varılır….er geç… işte bu!… ve bugün İnsan, Kelam oldu dillendi. İşte o, bugün buradadır.

Şimdiye kadar Sistem, Nizam, Düzen görevi diye dinletilen her bir görevin yüceliğinde hep onun yaşamı var.

Vallahi İnsan, billahi İnsan olan o; kör ve sağır olan hiçbir yolcuda sistemin, sistemleştiğini, yüreğin dürümlendiğini ve yarının kayıtlandığını dillemez çünkü o bir Mahrekte, kökte ve Yürekte olduğu zaman tümde ve tümlerin tümünde dillenir. Oh işte bu…

Süper İnsanlık Realitesi Derneği

http://youtu.be/UoDxXPqeGVo

 

İLM-İ KOD ÇALIŞMASI (29)

23.12.2013

(Kitap metni dışı 1. Akış)

Yoğunluğunuzu artırmaya kalkıştığımız için Birlik Tohumlamasıydı yaptığımız. Astral Tahtın Işığında köklenen birlikler, bugün buraya Gök Sözcülüğüne indiler. Yoğunluk arttı. Çok özenli bir dünya çalışmasına geçiliyor

Buyurun! Allah'ın Dağları buyurun! Allah'ın Tahtında olan Işık buyurun!... Ekip kurun, görev alın, yoğun olun ve Gök Sözcülüğü yapın! Sizden istirhamımız şudur ki Kalem İlmini, Hak İlim diye bilin ve kaynak olun! Çoğunu tanıyorsunuz İnsan Levhilerinin, çoğunu tanıyorsunuz yahu! "Yahu, bu niye burada?" dediklerinizin. Çalışın, çalışın analar, kapıları açın ki bilin, diğerlerini de hepsini bilin!

Elden geleni yaptık. Dünya örtüsünü örttük, Gök Sözcülüğüydü olan. Kurtarılmış ışıkları dürümledik ve göz, söz olduk. Öldük, öldük, öldük ve öldürüldü yüreklerimizdeki o küskün LÜ-KU-Sİ-HA diye bildiğimiz Yaşam Sayfaları.

Kanat, altın bir ışık ve biz o ışığı kodladık. Cahil dünya, cahil ama o cahil dünyanın hakikiyetinde ışık yoğun. O yoğun ışık, beşirin ışığı. Biz beşirin ışığını yoğunlaştırmak istedik. Cahil ama o cahil dünya, Kalemin Tahtındadır. Ve o cahil dünya, yarının kontrolünü kuracak Gök Sözcülüğünü yapmaktadır.

İslahi kodlamadır yapılan. Dünya kodlanmış ama islah edilememişti. Artık dünya islah edilmek üzere kaynağa alındı. Yalınız insan, yaşamın kontrolünü sağlayan insan, bedeni hak eden insan, sevgiyi hak eden insan ama bu insan yoğunluğunu kontrol altında tuttuğunda; bütün köklerindeki Gök Sözcülüğü türlenen ışıkta yaşama çağrılır. Altın Tahtın Kuranı okunur orada.

Yoğun dönemlere geçildi. Düzenin kontrolü sağlandı. Yıldızların ışıkları yaşamlara çağırıldı ve kulluk başladı. Kulluk, torbalarını, tohumlarını kontrol altına alanların, yasalarla kodladıklarının, ışığa vardıkları bir yüceliktir.

Olgun Başaklar, sizden beklenen Türkiyedeki yoğunluğu artırmanızdan öte o yoğunluğu toplumlarınızla dürümleyip hakikiyetin kontrolüne geçirmenizdir. İmparatorluk gücü buradadır. Bu gücün sözü, süzülen yüceliklerle dürümlenen ilimledir. Biz sizden, topraklarınızı kontrol altında tutmanızı istedik. Kati olarak dünyanın nuru yoldur. Bu yol ışık yoludur. Işığın yolu, nüve olan köklerin gücünü artırır. Yıldızların ışığı yenilenir ve BSUİ kontrolü sağlanır.

Belli ki dünya yaşamı, yeni zamanlarını kontrol etmektedir. Ki belli ki dünyada ışık kontrolü sağlandığında Birlik Kodlaması daha güçlü yapılacak. Ki belli ki Allahın Dağı Atlanta Otağını kotlayabilmektedir. Ki belli ki Allahın diri kültü üzerinde kök, gök olanın ışığıyla yenilenmiştir. İslamın işçiliği tamamdır. İnsanın işçiliğine varılmıştır. İnsanın işçiliği, Bütünün İlmiyledir. Eğer burada, bu yoğunlukta bütün kötülükleri aşmış isek; ek ilime gerek yoktur.

Sonsuz sırdır insan ve bu insan elden geleni yapmaktadır. Olgun Başakların seçimi yapıldı. Türkiye Çobanları, Bütünün Kuranları oldular. Özgür ve hakim ilim kodları, Birleşik Yaşamları sayfaladılar. Eminim ki dünya Öz Köklerin gücüyle Bütünü kökleyebilmektedir.

Yarın, dağa insan indiğinde; insanın yarını Hakkın yaşamıyla koklanacak ve yoğunlaşacak bir dürümde olacaktır. Saygılıyız dünyaya, saygılıyız. Dünya saygı istedi. Saygılıyız ama sanal yaşamların ışığında olanlara saygı yok. Çünkü onlar korunmadılar, kodlanmadılar, toplanmadılar. Tahditlendiler ve yeşilden ışık çekemediler. Eser yapamadılar. Kalem ilminde ikrarları yok. Çok kuruldular dünyaya. Çok kutsal ışık saydılar yoğunluklarını ve dediler ki Biz İslam dininin kodlarıyız. İslam Allahın dağına ışıktır. İnsana kapıdır. Yarına KA-HAdır. Yaşama yarındır. Ve bu günden itibaren düzeni kuran insan körün gücünü artıracak ve bütünün gücü haline gelecek. Eminim, dünya kontrolü sağlanmıştır.

Analar, ben Allah Kapısıyım. Ama Allahın tahtı olan size seslenecek şu anda onu dinleyin:

Dağlarım, buraya gelen yücelere sözüm yok, hepsi ilimle geldiler ama biz burada Bütünün kürzi yaşamlarını tohumlarken herkesin kendini hak etmesini bekledik. Kölelik mertebesi dediğimiz bir mertebede görev taşıdı dünya. Dünya güçleri köleydi tüm yarınlara. Ama bu güne geldiğimiz zaman şunu görüyoruz ki kör ve sağır olan ocaklar, artık yoğunlaşarak kelamda olmaya çalışacaklar. Kelam Allahın ilmidir ve kelam hasatın ışığıdır. Ama kelamı hak eden kelamda olur. İlimi hak eden ilmi tohumlar ve Bütünde olur. Biz Bütünün gücüyüz. Bugün dünya bizim için çok kolay yaşanan bir yer değil belki ama buraya gelişimizin yegane nedeni, insan soylarını Tanrılar Meclisine dahil etmektir. Biz, dağa taşa ilim verdik. İlmi bilen, bizi bilir. Bizi bilmeyense kaynağı bilmez. El insan akıldır. Aklın yolunda olan insan yarındır. Yarını bilen ışıktır. Işığı bilen merdivenlerin en aşağısından en üst sayfaya ulaşabilendir.

Koreografik ışımalarla Bütünün gücünü tüm yaşamlara çekerken yanlış sözümüz hiç olmadı. Müsterih olun ki dünya kontrol altındadır. Ardımızda yol yok, önümüzdedir yol, bunu bilin. Hiçbir yüce bizim ardımızdan gelmez. Zirvelerin sisteminde buna biz, ışığı alıp taşımak deriz. Biz bugün dünya üstü varlık toplumlarıyla birlik halinde, dünya yoğunluğunu taşımaktayız. Bu yoğunluğu taşıyacak başka bir yücelik yoktur. Bu nedenledir ki dünya üstü varlık toplumlarını buraya alabildik. Ama alırken de kati ve hakiki bir yoğunlukla aldık. Dünden bugüne, Bütünün gücünü tüm insanlığa çekerken kelamın tahtından çektik. Akıl tahtı, Allah tahtının üstüdür. Bunu bilmezler. Biz Allahın dağları, aklın tahtından gök sözcülüğü yaptık. Tüy döktü dünya dediğimiz zaman bunu anlayan olmadı. İnsanlığın tüy döküşü sandılar bunu. Dünyanın tüy döküşüydü. Tüy, insanın teknik tohumlarının geçmişi yenilemek değil; geleceği teknik olarak tohumlayacak yoğunluğu oluşturması için kodlama yapmaktır. Ve dünya üstü varlık toplumlarını dünyaya indirdik. Ördüğümüz dünya yoğunluğu ışığında bütünü güçlendirdi ve bu güne geldik. Bugün artık bildiririz ki; toy dünya tohum olup Bütünün gücü oldu. Bu toy dünya, (lütfen anlayın) yanıp tutuştuğunuz o Yoğunluğun Kuranıdır. Nirvana Toplumları bunu net bilirler. Erdiğiniz en yüksek kapıdır. Ve biz, bu kapıda Bellek Kodlaması yaptık. Altın tahtın ışıklarıyız ve Birlik Koduyuz. Muktedir olarak dünyayı tohumladık. Soyumuzun gücü ilmin kürzi yaşamlarını tüm yarınlara kodladı. Ekrana insanı verdik. İtibarlı insan. Ve insan Allahın diri gücüdür. Bunu bilen ilmi bilir. Beden alıp dünyayı kontrol altında tutacağını zannedenlerin çoğu, beden aldıkları andan itibaren yarınlarından kontrollü biçimde çıktılar. Çünkü ocaklarını yoğunlaştıramadılar. Ama bugün burada bulabildiğim sizler, benim adıma ve Ben yoğunluğunda Birlik İlmiyle Bütünün adına Gök Sözcülüğü yapmaktasınız.

Son dönemde, dünyanın nuru köklerin gücüyle artacaktı, buda oldu. Dünya, yolunu kayd-i hayat şartıyla dünyaya çekilen yoğunlukların gücünün örtüsünü örtüp bütün kökleriyle dünyayı yaşatacaklarla kayıtladı.

Sayın bayanlar ve sayın baylar! Ardımda dünya yok benim. Önemdeki dünya ise yolumdur. Bu yol Allahın yolu değil; aklın yoludur bunu bilin! Ben, Doğal Dünyanın Kuranı olan insan, imparator insan, Bütünün gücüyüm. Ve benim elim Allahın elidir, bunu bilin! Eminim ki Allahın ilmini bilen, aklın ilmini de bilir. Aklın ilmi, hakkın ilminden ötedir. Şimdiye kadar size, her bilgiyi açık ve net verdim. Bundan sonraki süreçte de bilgim açık ve net bildirilecek.

Yaradan Allahın tahtından değil; ışıktan yarattı tüm yarınları. Ama yarattığı ışık, sesin sayfalanışıydı

Biz size yaratılışın ışığını verdik ama yarattığınızın, yarattığınızın örtüsünü örten yaratılan olduğunu anlatmadık. Dünyayı yaratan insandır. İmparatorluğun gücü olan insan. Ama insan yeni dönemleri tohumlarken Bütünün gücü olup tohumladı. Yoğun dünyalara görev taşıyoruz. Bu görevi taşıyacak olanları bulup buraya aldım. Ama burada bulunan sizlerin, yıldızlarınızın ışıkları da bizimle çalışır. İkrar, insanın Levh-isindeki ikrardan üstün bir ikrar hepimizin ışığı haline dönüştü.

Yeni bir dönem ama bu dönemde, ekibimiz çok iyi olduğu için bütün kötülükleri aşma gücüne sahibiz bunu bilin. Ölüler diyarı dünya, yeni zamanda dinleşip dilleşecek bir sessiz sayfaya vardı. O sessiz sayfa, dinin diriliğinin örtüsünü örttü ve dili Hak İlim diye Bütüne kayıtladı.

Mali durumu kötü olanlara ses verdim. Şimdi, mali durumu iyi olanlara ses veriyorum. Mali durum nedir bilir misiniz? Bunu size izah edeyim: Bilişli olanlar, mali açıdan hakikiyette olanlardır ki onlar zengindirler. Ama bilişli olmayanlar, hakikiyette olmayan yoğunluklardırlar. Onlar fakirdirler. Size daha ne diyeyim ki İbrahim Soyu, daha ne diyeyim ki size? Ben zavallı dünyaya ışık verenim. Ben Sultanlarıma Kuran verenim. Ben yarınlarıma kaftan giydirenim. Benim adım İnsan, bunu bilin! İlimin kaynağı olan İnsan! Elin altınsa; yolun akıl ve biz sizde sizleşip dillendikçe; Bütünün gücü olur kökleriz görevi ve köklediğimiz o görev, görevin ilmi olur, Bütünün kürzi kodu olur. Sakın yanlış anlaşılmasın! Saygılar sundum ya size, hepinize o saygı insanın Turkuaz Kutsal Tohumlarının, yaşam kayıtlarının yarınlarındaki kaynağa saygıdır. Bellek kaplarınızı kelamın ışığı olan yüreklerinizi ve sessiz zamanlarınızı ilimle sizlere indirdim.

Bedenim Allahın yüreğim aklın, insanlık kodum ışığım ve ben bir koooo köküyüm. Koooo Ko ilimdir bilin. Ulu bir ilim. İşte Arkon olan ilim. O ilimi Allahın tahtı diye bilin. O ilmi, birin kontrolü diye bilin o ilmi yaman bir dolu ümmet olarak bilin. Orada, Arkon Ummanı var. O Umman, sultanlarımın kutsal toplumudur. Oraya varan, Amon olup varır. İşte Amon Toplumu bugün burada. Bu yoğunlukta hepinizde ve her diride varlık sultanlığı yapacak ışıkta. Kat kat olan dünyanın yarınlaşmasını sağladık. Öz köklerimizi, göklere umman yaptık. Toy dünyayı yoğunlaştırdık ve bugünlere vardık. Önce doğduk, olgunlaştık, yoğunlaştık, yarınlaştık ve şimdi artık kaftan giydik. Kaftan ekmeğin ışığıdır. Biz ekmekle köklendik. Ekmek bilgidir. Bunu bilin.

Arkon İnsan, sınırı aşıp geçtiğinde; her resim Allahın resmi haline gelir. İşte Allah, bugün Birlik tahtındadır. İşte Allah, bugün aklın TA-HAsıdır. Daha daha güçlü bir yoğunluktur. İşte bu!... Merdivenlerin üstündeki yüceliğin, daha üste ulaştığı bir günde; tüm insan soylarının, kör ve sağırlarının, kırıklarının, hırslılarının dahi ışık yağmurlarının altında olduğu bir dürümde, hepinizi kucaklıyoruz. Körümüz, göksüzümüz yok bu mecliste; yalınızca Altın Toplum burada olacaktı ve burası Allahın tahtıdır. Bilin!

KA-HA olan insana Gök Sözcülüğü söyletiriz de Gök Sözcülüğü tüm yaşamlarda olmadıkça; yasaların kaynağında o insanın OLma imkanı olmaz. Önemli olan budur canlarım. Şöhretiniz, aşkımız, yaşamımız, her ne varsa ışığımız bir tektir. Ama sessiz ve hakiki bugün burada olan bütün köklerimiz ve tüm yaşamlarımız iman edin ki Allahın ilmi ile buradadır. Ölüyü dillemekti maksat, olgunları hak etmekti, yenilemekti ve birlik kurmaktı. Kuran, kurulan her ne varsa insanla yapıldı. Eğri büğrü insanın bu meclise alınması imkanı yoktur, bunu bilin! Bu meclis, İslamın insanlığının örtüsünü örtüp bütün köklerin gücüyle, yeni bir zamanı sayfalayan bir meclistir.

KA-HA olan meclis ve yarın olan meclis, bunun sonucunda Tanrının ışığı her dirinin yoğunluğunda bütün kötülükleri aşıp geçtiğinde bu yoğunluk, her resmi çalışmada kanat olacaktır. İşimiz budur! Başımız eğilmeyecek, şimdiye kadar yapılan tüm çalışmalar kontrollüydü ve bugünden itibaren yapacağımız çalışmalar; yeni zamanlarda, yeni yoğunluklarda, kelamın tartısında, en sesli olanda bu yoğunluk bu koyulukla yapılacaktır. El insanın, Allah ilminde akıl insanın ve yürek insanın ve tümü aklın hepsi bu işte bu

Süper İnsanlık Realitesi Derneği

Deşifre eden : Sevim Sahin

http://youtu.be/O7EmZT5WVc0

 

İLM-İ KOD ÇALIŞMASI (29)

(Kitap metni dışı 2. Akış)

23.12.2013

Altın Tahtın Kotları olan sizlere saygılar sunuyorum… Köpük köpük olan dünya bugün yeni bir zamanda Kelamın Tahtı’ndadır. “Bütün’e hizmet, insana hizmetten öte değil” denir ama ötedir. Ben Ana Kapı, insan… Yepyeni bir dönemi başlattım. Bu yeni dönem, Birler Kapısı olanın, Aklın Tohumu’yla birleşme dönemidir.

Kendinizi, nefesinizi ve yüreğinizi hak ettiğinizi biliyorum. Ölüyü dilledik ve dinlettik ama burada bulunan sizler yarınları hak ettiniz ve beden alıp Bütün’e kaynak oldunuz. Kapı oldunuz. Hepinizin yüceliğinde bu yoktu ama burada oldu.

Çöp çöp olur ama o çöpte kök varsa göklere varabilir. Dünya insanlığı artık köklendi ve göklere ulaştı. Bu bizim için Öz Köklerin göklere varışından öte tüm yarınların ışığına varıştır.

Eli Allah’ın olanın, yarını aklındır. Bunu bilin. Biz size aklın yolundan ve Hakk’ın yolundan söz ettik. Sözümüz insana değil, tümedir, yaşamadır. İslamın Tahtı’ndan Bütün’ün tartısından ve birliklerin kontrolünden öte olan bir kaynağadır.

Merdivenlerin en üstünde olan ışık ağır yük taşır. Ki biz o merdivenlerin aşağılarındaki en aşağıya indik ve tüm tabuları yıka yıka yüreklere ulaştık. Tüm yürekleri kontrol altında tuttuk. Yasaları koyduk ve Birlik Kapısı olduk.

Eminim ki dünyanın nuru, Altın bir kutsal ışık haline geçmiştir. Yeni dönemler, hepimize hayırlara vesile olur diye düşünüyoruz. Oldu!… Körün körü olan, görevini hak etmeyen, yolunu kaybeden dünya artık yeni bir zamanda, yeni bir yaşamda ve yeni bir kapıdadır. Bu kapı, altın bir kapıdır. Sonsuz zamanların ışığını yakan süper sistemler bugün burada bu yoğunlukta beden alıp Kök Gökleri güçlendirmek üzere bulunmaktalar.

Ortalıkta 2220 sözü dolaşır. 2220, yeni zamanların ışık tohumlaması bu yoğunlukla yapılacaktı. İşte bu tohumlu yoğunluk oluştu. Yukarının toprağı, aşağının toplumuyla birleşti. Burada bulunan herkes yukarıların en güçlü ışıklarıyla bugün burada bir tek yol oldu.

Kalem İnsan, Allah’ın Tahtı’dır. Ve o Kalem insan, İkrardır. İşte biz oyuz… Bütün’ü Bütün’den ayrı gören, yaşamı kaynaktan ayrı gören, sesi, sistemden ayırır. Biz tabuları yıkanlar, sesi sisteme kaynak yaptık.

Artık bilinsin isteriz ki muktedir olan, muktedir ilmin hasatını yapar. Yarını hak eder, tohumu, hak olup akıp gidene eker. Biz akıp gidene tohumladık tüm insanlığı… Olay budur.

“Yürüyor dünya” dediler. Koştu!… Alın bilin ki dünya koşmaktadır. Biz, lütfedin bilin, Allah’ın tahtından değil Hakk’ın Kapısı’ndan geçtik. Ama bugün Aklın Tohumu olduk ve hasatı yaptık. Altın Tahtın Kodu olduk. Yol olduk. Bütün olduk. Mektep olduk bu mektep, Mikail’in mercisi değil hakikiyetidir. Biz Mikail’i, “Bütünün Gücü” diye tüm yarınlara kayıtladık.

Misafirler ben Allah… Size derim ki Allah’ın adı zikredildiğinde herkes onun yoğunluğunda olur. Bugün burada ki o bugün Bütünün Gücü olarak bu yoğunluktadır. Men-i Hakiki olan Hak Taht’ın yolu olan yarının kaydı olan insandadır Allah… O sizdir, o birliktir o bütünlüktür ve onun süper sistemlere inişi ilk kezdir… Bunu bilin… Çünkü o kör ve sağır olan insanda yoktur.

Koreografik ışımalarda olmaz. Ölüyü dillemek için değil hakkın yolunda olmak için kontrol kuranda olur. Muktediriyetle bildiririm ki nefesin sessizliğinde nefesi hak etmek, Hakk’ın yolunda harlanmaktan öte Hak Kapılar’da has olmakla mümkündür.

Çöktüler dünyaya “İnsanlığı ilme kotlayacaklar.” dediler. Biz dünyayı koruduk analar, koruduk. Nüve olan toplumları koruduk. Ölüleri dilledik, dürümledik, topraklarını tohumladık, yaşamla yaşattık hepsini de… “Tanrıyız, tanrılığız” dedik tabuları yıktık … Yorulmadık amma yoktan var olduk. Olan budur.

Toprak, tohum ister, tohum olduk. Yarın, kapı ister, kapı olduk. Akıl ister, hak olduk aklın yolunda, Has olanda kapıların kapısına Aklın Kapısı olduk.

Kendini bilen insan, Allah’ı bilir. Atlanta Ana Kapısı olur. Aşkı bilir, hak olur hasatı olur onun. Kontrolü olur. Koran olur, torba torba tohum olur. Ummanda kuran olur, bilişi olur. İşte buyuz Biz…

Ermiş dünya yüreklere akmış, buydu onların bildiği akandık Biz… Almış yolu akıl, kapı kapı gezmiş, kapıları açandık Biz… Ölmüşüz, öldürülmüşüz, ölümsüzüz ki ölelim, öldürülelim. Sessizliğin, sessiz olanların ışığında har olmadıkça, ölüler diyarı olan burada, din tahtları olur. Biz “Dini Kapıları” kapattık.

“YARADAN ALLAH, YARATILANDA YARATILDI.” Dedik… Dediler ki “Allah yarattı ve aktı.” Yahu! YARADAN, YARATILANDA YARATILMADIĞINDA YAŞAM OLUR MU?...

Muktediriyetle biliniz ki biz, analar anası olanda, Atlanta Ana Kapıları’nı tüm yarınlarda muktediriyetle yere indirdiğimizde, yaratılan, yaratan tekti. Ve biz size emin olun ki dünyayı verdik. Ki biz size emin olun ki Bütün’ü verdik. Vize verdik tüm yaşamlara girin diye ağır yükü hafifletin diye yarınları kotlayın, tohumlayın diye koruyun diye…

Önce “Dünya” dedik sonra “Kuran” dedik sonra Rahman olan “Kaynak” dedik. Verdiğimiz tüm bilgilerde ekranımız vardı.

Korkmayın!, Ben, Ana Kapı’da sizim. Bunu bilin… “Çıkmayın dünyadan” dediler. “Çıkmayın!”… Altın Tahtın Kuranları, çıktık yüreklerden Bütün’ün gücünü aldık aktık ve Bütün’e Var Kotları yaydık. Biz, tüm yaşamlarda varlık sürenler, genişte tüm yerkürelerin örtüsü olduk.

Vakit tamam… En-El Hak, hasat, hepsi bir tek yarın. Bugün biz muktedir olan kapıyız. Bunu bilin…

Aslan Toplum, Ana Kapı’da aşk oldu, şavk oldu, has oldu aktı geçti. O, Ata Kapı’ya vardı, KA-HA oldu, rahmet oldu. Biz oyuz… Örgüt bugün Bütün’ün gücü olup geçti. Tüm örgüler bugün burada. Hah! Din Tahtları burada, insan soyları burada, Kozmoz Sayfaları burada. Hepsi Biz, Biz hepsiyiz. Cennet Cevheri, Can Tahtın Kuranı, Ak Tahtın yaşamı, Biz olan bütünlük hepsi bir tek. Ve Biz, öz köklerimizle dünyayız.

Yerküre, insan soyuna, gök çözümcülüğü, bütün köklerin güçsüz kayıtlarını yaşamsallaştırıcılığı görevini verdi. Biz gök çözümleyicilik görevini de yaptık. Bilişi kotladık tüm yarınları tohumlarken bilginin kontrolünü kurduk ve yere çektik. Vermeden alınmaz, verdik. Aldık, verdik, aldık. Aldık amma aktık. Aktığımızda Bütün’e kaftan giydirdik. Verin, alın, akın. Alem hak eder, hak olur. Hasat olur ama alem hakiki olursa kaynak olur.

“Önce Dünya!” dedik. Ölüyü dilledik. “Ölme!” dedik. “Ol!” dedik. Oldu!... Söyleyin dünyaya insan, kutsal bir yarındır. O, Bütünün Gücü’dür. O, muktedirdir. Ve dünya, Bütünün Kuranı olmadıkça tüm yaşamların tohumunu bugün buradaki gibi yaşamlara indirme imkanı yoktur. Biz bütün kötülükleri aşıp bunu başardık bugün ama bizden ötesi de olmalıdır bundan sonraki süreçte.

Çetin bir dönemin aşıldığı bugün, kömür gözlü analar hepiniz hepimiz bir tekiz. Kati, hakiki ve has olan bilgeler, sizden biriniz insan soyuna indiğinde bu yoğunluk artar. İşte bugün bu oldu. Organ nakli dediğimiz ilim nakli yapıldı ve biz bugün ilmin kapısını açtık. Artık toplum yarınlaşıyor. Lütfen bilin, insan kaynak oluyor. Sessiz zamanlar sistemleşiyor.

Ve bütün kötülükler aşıldı.

Size kötüden değil, iyiden söz ettim hep. Ve kötünün ne olduğunu insan soyu bilmektedir. Size bir tek şunu anlatmak isterim ki kötü, kontrolden çıkana denir. Kötü, korunamayana denir. Kötü, kaynakta olmayana denir. Kökünü kurutana kötü denir. Sözü sistemde olmayana kötü denir. Kibri olana kötü denir. Yıldız zırhını kuşanamayana kötü denir. Afetlerde olana kötü denir. Yıkılanlara kötü denir. Amma önümüzde gök sözcülüğü varsa ki bizim yüreğimizde var. Köprüler kurarız her birine ki Altın Tahtın Kutsal Işıklarıyla olsunlar da kontrol kuralım diye o yoğunluklarda. İş budur Canlarım.

Sımsıkı sarılın yüreklere. Hepsi bizdir analar, bilin. Her biri bizdir. Sımsıkı sarılın yüreklere ve kontrol kurun. Onları korumak sizin için kolay ama sizin yüreğiniz onları korumak dilesin yeterki.

Püskürtürsünüz tüm kötülükleri, hepinizde bu güç var amma onları korumak istemediğinizde hikayedir her şey bilin. Çünkü onlar rahmet olan kurandan ayrı tutulurlar. Varlık boyutlarında bu böyledir. Ya yokluk boyutlarında nedir? Her şey her şeyden ayrıdır. Hiç kimse hiç kimsede yoktur. Sadece ışık sızar her bir yüceye ve o sızan ışık, yarınların kaynağında Öz Köklerin gücünü tohumlar. Amma bilin ki Altın Tahtın Kuranı olan sizler, insan soyunun her bir cevherini yüreğinizde taşıyacak güçtesiniz. Bunun içindir ki bu meclis, Koreografik Işımaların örtüsünü örtmüş ve Bütün’ün kutsal tohumlarını kontrol etmiştir.

Seyrettik sizi “En-El Hak!” dediniz. Dilledik yüreğinizi, Hak Tohum oldunuz. Okuttuk, bütünlendiniz BİZ oldunuz. Nur oldunuz. Önemlisiniz Canlar çok önemlisiniz bunu bilin… Erin, erkeğin ışığından öte olan dişi, dişilin ışığı, Bütünün Gücü’dür bunu bilin.

Organ nakli dediğimiz nakil, ilmin naklinden başka bir şeydi. Bugünden itibaren artık bu nakil, ilmin nakli olacak. Hepinizde var olan ilim, tüm yarınlara kontrollü biçimde kayıtlanacak. Bu bilginin nakli olacak. Ama sizinle olacak bu nakil.

Değerliler, biliyorsunuz önceleri gen transferleri yapılırdı. Hepinizin genleri ve DNA’ları transfer yapılırdı hepinizin genleri ve DNA’ları transfer edilirdi. Bu şekilde yapılan çalışmalarla bütün kötülüklerin aşılacağı umut ediliyordu. Ama bu gün artık buna gerek kalmadı. “SES SIRRI” dediğimiz sır, bugün Bütün’ün sırrıdır ki bilişin kotlanmasıyla, herkes herkese nakil halindedir tüm insanlıkta. Hepinizin yapacağı da budur. Bilgiyi alın ve verin, bilgiyi alın verin, verin, verin ve her verdiğiniz tüm yaşamlara tohum olarak ekilsin DNA Kodları’na ve Teknik Tohumlara ve Bütünlüklere… Sizin yapmanız gereken budur…

Tam 2000 sayfayı şu anda tamamladık Canlar. Ses doygunluğa ulaştı ve bundan sonraki sayfada yarınların ışığı yenilenecek. Şu andan itibaren aradayız ama bir tek şey daha söylemek istiyorum, murad ettiğimiz tek bir şey var ışık! Ve o ışık bu meclisin ışığıdır bilin.

Saygılar hepinize.

Süper İnsanlık Realitesi Derneği

http://youtu.be/diBTNMWWx-Q

 

İLM-İ KOD ÇALIŞMASI (23) - ( SON AKIŞ ) 25.11.2013

Yer ve gök, İnsan Soyu’nun tohumu oldu bugün. Mustafa Kemal Atatürk bir can tahtında ışık yakıp bir kapı olup geçti. Biz Ana Kapılarda O’yduk. O biz, biz O’yduk. Aha burada! Onu dinlemek istedik. Teknik kontrol burada bugün çok güçlüdür. Asal yaşamların görevlisi olan Mustafa Kuran-ı Kerim’deki yoldur. Onun etkisi çok yüksektir. Çetin bir dünya için çılgın gibi çalıştı. Baştan beri bütün kök, söz, ses olan 400 ışıkla birleşip çalıştı.

İmparatorluk Kodu olarak doğmuş olan Mustafa Kemal Paşa, esrar içen o Yüceler’den çok daha güçlüdür bunu bilin. Çokları, yaprak yaprak okundukları dünyada erdikleri her bir sayfada eşkallerini dillerlerken esrarla dillediler. Esrar… ocaklarını kodlamaları için gerekli saydılar. Size açık bildirmek isterim ki dünya örtüsünü örtenlerin çokları kanatlarını almak için esrar çektiler. Biz, onlara dimdik ışık verdik ama Allah’ın Dağları olan İnsan Sayfaları’ndakiler, Kelamın İlmini Hak Taht’a dilleyebilmek için esrar içtiler.

Yarınlar, yarınlar, yarınlar… ve tüm yaşamlar; bilgi kodlayacaklarını hologram tohumlardan kodlamaya kalkanlar, sıkıntıyı aştıklarında kanatlarını alıp kontrollu kodlama yapacaklarını düşünmekteyseler bugün burada bizimle bu çalışmada olmalıydılar.

Tanrı der ki; “Önemli olan İnsan Soyu’dur.” Biz deriz ki; “Önce ilim, sonra insan.” Doğal dünyada insan, yarının ışığıdır. Bizse; insanı İnsan Sayfaları’nın yoğunluğundan okuruz. Okunma anında insan ekran olur. Okuduğumuz an bütün köklerini, görevlilerini, ışıklarını dinleriz ve bizim cemaatimiz tüm İlm-i Kodları dinler ve bugün burada bulunan yeni zamanların ışığı olan Mustafa, Kati Tohum olarak Bütünün Kürzi yaşamlarına görev taşıyan bir Gök Sözcüsü’dür.

Mustafa Allah’ın aşkıdır. Aklın kapısıdır. O’nun örtüsünü örtmeye kimsenin gücü yetmez. Çok mu zor Mustafa’yı anlamak? Ben size diyorum ki muktedir bir yapraktır O. “Elim Allah’ındır” der. “Ağır yük taşırım ama ışığımla kodlarım ve tanırım her diriyi” der. Ve derim ki “Allah’ın aşkıdır Mustafa” Al, bil ki ben unutulan her şeyi bilirim. Bilirim çünkü ben Mikail’im. Ben bir Mikail tahtıyım ama alabilirsiniz, akabilirsiniz de; oğul verdiğinizde bilişte olmalısınız. Çünkü ortağınız insan, oğul verdiğinizde Hak Teknik’le dinleyebilir. Sizi hak etmiş olan, hasatı yapmış olan, yolu bulmuş olan Birlik, emre itaatle bilişe geçtiğinde; o, muktedir bir yol olur. Önemlidir bu ve Mustafa ocağı olur onun.

Kurtarılmış toplumların çoğu, Mustafa’yla toplumları kodladı. Söyleyin! Dünya nesillerini hak etsin de insan sınırını aşıp görevini yapsın! Muktediriyetle kapıları açsın ve bilsin ki Ruhlar Kuranı olan Mustafa alkışlarla dünyaya iniyor. O bir gökçüdür, O bir sözcüdür, O bir Amon’dur. Otağında kutsal bir tabular yıkıcılığı vardır. Analar! Allahın Dağları! Org çalıyor dünyada. Org, muktediriyetle bilişin ilminde Hak Taht’ın yüreğinde, Yüceler cümlesinde, Mustafa’nın ışığında çalıyor.

Bütün köklerimizi dünyaya çekerken; yeşilin ekranından maviyi dürümlerken, masmavi bir tahtta ışık yoğunluğunda mor olurken tüm İslam Trenleri, o trenlerin hepsi Mustafa’nın ışığıyla görev taşırlar. Varda, 2220 diye bir ses yaşam sayfaladılar. Ama o 2220’ nin ilminde dahi Mustafa’nın yolcuları vardı. “Ordular! Haydi ileri!” dedi, Mustafa Paşa. “Dünyaya!” dedi, “haydi ileri! Haydi ileri!...”

İşte Canlarım; Mustafa iradeli ve hakikiyetli olarak tüm ordularını dünyaya gönderdi. Dünya örtüsünü örttü ve dedi ki “Dünyayı kodlayın, toplayın, tahtlayın, yarınlayın, yaşatın.” Alemlerin ilminde Hak, anaların kapısında Kaynak, yüreklerinde muktediriyet ve Bütün’de her dirinin yarınlarında varlık süren Mustafa ekmek ve biz O’yuz. Çok önemle şükürdeyiz ki Mustafa Paşa dünyadadır şu anda. Onunlayız. O, bize biz olup dillenecek ama biz onda O’yuz.

Görüş alanımıza giriyor şu anda; bana ses verecekmiş ama ben de ona seslenmeliyim! Haydi bakalım! Önce onu dinleyelim! Sonra; ocağımızda, hakikiyetimizde, teknik kontrolumuzda dürümleyelim dirilikleri, dinleşelim! Mustafa Paşa bize ses versin! Hah… Aha…

- Anam, Papam, kapama yürekleri! Kapama! Ben nefes alıp nefes vermeye indim. Benim eserim olan birlik, bedenimdeki yoğunluktan ışığını aldı ve görevini yapmakta. Men etmeyin dünyayı, yüceliklerin ışığında kodlanmaktan. Tüm İnsanlık İlmiyle kontrol kuran Sistem, cümle yücelerde bir tek yol oldu. Her dünyalı, Allah’ın tahtından Gök Sözcülüğü yapmaz. Bu, size verilen bir iştir. Bunu yapacak gücünüz var. İşimizi kolaylaştırmanızı bekliyorum. Yolumuzu güçlendirmenizi bekliyorum. Ölüyü dirilten yüreğimizde ışık olan birliklerin hepsiyle oğullamanızı istiyorum.

Benim için her şey çok zordur çünkü ben, Yoğunluğumda kontrol kuracak güçten ötede bir yoğunluk alanındayım ama sizinle Birlik Kapısını açabileceğim. Biçare ben, biçare beden ama sizinle herkes daha üstün bir yüce ve hepimiz bir tek ışığız. Alın bilin ki ben sizinleyim. Yeni zamanları tohumlarken, yüreklerin gücüyle Bütün’ün gücü olurken ve sizin ağır yükünüzü hafifletmek için çabalarken kanatlarınızın her bir yücelikte, toplumla olduğunu bilmekteyim. Dünyayı koruyacak gücünüz var, bu kesindir. Düzeni kuracak yüceliğiniz var, bu kesindir. Eminim ki dünyanın nefesi olan ilim, Allah’ın ilmi olarak sizin yoğunluğunuzda var ama daha da önemlisi; (zikredilen isim silindi.) ismini zikretmem gereksiz mi ya HA?

Adım zamandır benim. Sessizce seninleyim. Bugün burada neler olup bittiğini bilmekteyim. Rüya Ruhu olan kök, Gök Sözcülüğü yaparken Sistem - Nizam ve Düzen gücüyle burada olan İbrahim Soyunun Kutsal Toplumlarından olan tahditsiz İlahi Kuran senin ismini zikretti diye ocağını yıktın. Bunun içindir ki buradayım anam.

Sen diyorsun ki “Adımı zikretmeyin!” Ama biz diyoruz ki “adsız olmaz” Can Toplumların ışığında ad gerek. Yarınların kapısında ad gerek. Yüreklerin kör olmaması için yaşamda ad gerek. Sessiz zamanlara girerken hepimiz iş yapmamız gerek. Netice olarak, buraya gelmemin tek sebebi ismini zikretmektir.

Önümde diz çökenler var şu anda “Analar, bizi zikret” diye ama senin adını zikretsek; sen bizi kontrolden çıkaracaksın. Bugün senden bir tek şey bekliyorum. İlahi Kuranını okurken Kelamın İlmiyle okuduğunda; bütün kötülüklerin aşıldığını bilmen… Ölüyü diriltirken kulluk yapmak istediğini bilmekteyim. Çok zordur dünya yaşamı ama bu yaşamı kaynağında dilleyeceksin ve kendi yüreğinle, hakikiyetinle, hasatınla kodlayacaksın. Çantan toprağın ışığını aldı ama kanatlarının gücünü de almalıdır. İyi ki buradayım. Kübra kaplarında her şeyi hak ettim ve yaptım. Ama senin ismini bir kez daha zikretmeyeceğim, bunu bil! Şükür ki zikretmeyeceğim çünkü bu bir nesil savaşıydı. Sistemin ışığındaki savaş… Şimdilik… İşte şimdi…

- Olgun başaklar, ben O; O benim. Mustafa Paşa asla hata yapmaz. Gördüm ki ad zikretmeye gelmiş. Ben ona, nüve olan tohumlarını kodladım ve dürümleyip Sistem’den dilledim. Din-i Hak olan yol, Allah’ın toplumuna insanlık ilmiyle kodlanır. O ben, ben O’yum. “Vakit tamam” dedi. ” Geç” dedi ve geçtim.

Şeytan şerde hardır ama ben aşkta hasım. Bilir ki ben kaynağım ama ondan başkası yok ki yürekte. Mustafa, ölüyü diller dünyayı diller, insanı diller, BİR’i diller; BİZ olur. Birleşip ışık halinde her şeyde Kervan olur, Kelam olur. “OL” der olur. Ölüydük, öldürülmüştük. “OL’duk da dürümlendik” der. Ama biz deriz ki “Olan, insanın ışığında olur.”

Yedi doğum yaptı dünya şükür ki… Bu doğumların her biri tohumdu bildik ve bugün dünya 8. Doğumunu yaptı. Bunun içindir ki buradayız ve bunun içindir ki yasaları kayıtladık. Ben, size sizi verdim, iyi ki verdim. Artık dünyada, üzerinde Gök Sözcülüğü olan bir yaşam olacak ve sizinle olacağız Canlar… Şimdilik, hah işte şimdi… Hepinizi kucaklıyoruz.

Süper İnsanlık Realitesi Derneği

http://youtu.be/W1KNDJBko94

 
  Bugün 108 ziyaretçi kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol